Top Banner
R A M P s i k o HALİLİYE-Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi E-Dergi Şubat 2015 Sayı 2 Sağlıklı Bağlanma Bağımlılığın Panzehiridir Bozan DOĞAN Sağlıklı Beslenme ve Bağımlılık A. Sinan YILDIRIM Film ve Kitap Önerileri Sanal Zorbalık Muharrem EROĞLU
17

Psikoram Şubat Sayısı

Apr 07, 2016

Download

Documents

psiko RAM

Şanlıurfa RAM PDR Bölümü tarafından çıkarılan PsikoRAM Şubat Sayısı Sizlerle.
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Psikoram Şubat Sayısı

R A M P s i k o

HALİLİYE-Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi E-Dergi

Şubat 2015 Sayı 2

Sağlıklı Bağlanma Bağımlılığın Panzehiridir Bozan DOĞAN

Sağlıklı Beslenme ve

Bağımlılık A. Sinan YILDIRIM

Film ve Kitap Önerileri

Sanal Zorbalık Muharrem EROĞLU

Page 2: Psikoram Şubat Sayısı

ÖNSÖZ

Merhabalar. Başta madde olmak üzere bağımlılıkla ilgili problemlerin sıklıkla gündemde olduğu günümüzde, dergimizin ikinci sayısının ana konusunu bağımlılığa ayırdık. Bu sayımızda madde, alkol, sigara, internet bağımlılığı ve sağlıklı yaşam ile ilgili çalışmaları incelemeye çalıştık.

Rehberlik ve araştırma merkezi olarak bundan sonraki süreçte bağımlılık konusunda çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Şubat ayı itibariyle Milli Eğitim Bakanlığı ile Yeşilay arasında yapılan protokol çerçevesinde psikolojik danışmanlara yönelik eğitim programını başlatıyoruz. Bu sayımızda başta Aslıhan YILMAZ olmak üzere katkı sunan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

NOT: Mart sayısında okulda şiddet problemi ve akran baskısı konusunu işliyoruz ,okullarımız da görev yapan meslektaşlarımızın katkılarını bekliyoruz. *RAM PDR bölümüne atanan meslektaşımız A. Sinan YILDIRIM’ a yeni görevinde başarılar diliyor aramıza hoş geldin diyoruz.

Uzm. Psikolojik Danışman Bozan Doğan

Editör

Aslıhan YILMAZ Görsel Tasarım İbrahim UZUN

Yayın Kurulu

Bozan DOĞAN İbrahim UZUN

Gazi TUNÇ A.Sinan YILDIRIM Aslıhan YILMAZ

Page 3: Psikoram Şubat Sayısı

Son zamanlarda bonzai vb.kimyasal uyuşturucu maddelerin yol açtığı ölümlerin medyada daha fazla yer almasıyla madde bağımlılığı ve buna bağlı üzücü sonuçlar üzerine yeniden düşünmeye başladık. Bağımlılık bir sonuç aslında,sebeplere inmeden,kaynağı kurutmadan ,bağımlılığın yol açtığı zararları ortadan kaldırmak mümkün görünmüyor maalesef.Bu ölüm tuzağına saplanan grupları incelediğimizde ,baskın olarak iki kitle önümüze çıkıyor. Bunlardan biri düşük sosyo-ekonomik düzeyde hayatını sürdüren kitle,bir diğeri de ekonomik olarak yüksek gelir durumuna sahip bir diğer kitle. Birinci gruptaki bireyler hayata ilişkin bir isyanın ,öfkenin ,bir çıkış bulma çabasındaki gençler oluştururken diğer gruptakiler ,maddi anlamdaki her ihtiyacının sınırsızca karşılandığı ama anlam arayışında istekleri tam olarak karşılanamayan grubu temsil ediyor. Her iki grubun ortak yönü aile ve toplum tarafından sağlıklı bağlar kurma yönünden tam olarak anlaşılmamış gruplar olmalarıdır. Psikolojide en çok işlenen kavramlardan biri bağlanma kavramıdır. Birey erken yaşlardan başlayarak ailesiyle özelliklede anneyle güven ilişkisine dayalı bir bağ kuramadığında hayat boyu devam eden bir problemi çözme arayışına giriyor. Gelişim kuramcıları anneyle çocuk arasında temassal yaşantının ve süt emme sürecinin istenilen düzeyde olmadığı durumlarda ,ilerleyen yaşlarda değişik takıntıların ortaya çıkabileceğini ifade ediyorlar. Oral fiksasyon olarak tanımlanan ağız takıntısının sigara içme vb. problemle-re kaynaklık ettiğini biliyoruz. Madde kullanımının başlangıç aşamasının büyük ölçüde sigara kullanımından başladığını göz önünde bulundurduğumuzda, probleme bu pencereden bakmamızı zorunlu hale gelmektedir.

Psikolojik Danışman Bozan DOĞAN

Sağlıklı Bağlanma Bağımlılığın Panzehiridir

Page 4: Psikoram Şubat Sayısı

Aslında basit bir tez gibi gözükmekle birlikte yapılan araştırmaların madde kullanımıyla ilgili çözüm önerilerinin aile faktörleriyle açıklanması bize bu tezin doğruluğunu göstermesi açısından önem taşıyor. Bağımlılıkla mücadele programlarına baktığımızda maddeden arınmayla başlayan tedavi sürecinden sonra rehabilitasyon sürecinin devreye sokulduğunu görüyoruz. Rehabilitasyon aşamasında bireye sağlıklı bir psiko-sosyal ortam sağlanarak aile faktörlerinin devreye girdiğini ve aile bağlarının yeniden dinamik hale getirilerek bağımlılığa sürdürülebilir çözümler arandığını fark ediyoruz. Çözüm aşamasında en büyük dayanak olarak aileyi ve sağlıklı ilişkiyi görüyorsak ,bağımlılıktan koruma adına da aile faktörünü en baştan güçlü tutarsak sanırım çocuklarımızı bu trajik sonuçlardan koruyabiliriz. Ruh sağlığı alanında çalışan uzmanların ,bireyin sağlıklı kişilik geliştirmeleri adına aileleri bilgilendirip motive etmeleri ,madde kullanımı ile ilgili önleyici tedbirlerin en önemlisini oluşturuyor. Madde kullanan gençlerin en büyük tuzağı maalesef arkadaş ortamı oluyor, anne-babaların ihmal ettiği gençler sosyal ve duygusal ihtiyaçları karşılanmadığında kendilerine sahte bir mutlu dünya vaat eden arkadaş ortamlarına yöneldiklerini görüyoruz. Bu noktada ebeveynlerin çocuklarını madde tuzağından koruyacak ve maddenin etkilerini bilebilecek düzeyde eğitilmelerinde ciddi önem taşıyor. Başta okul psikolojik danışmanları olmak üzere ruh sağlığı alanında çalışan tüm uzmanların aile eğitimi konusunda daha fazla duyarlılık göstermeleri, risk altındaki grupları inceleyip önleyici müdahaleleri yapmaları hayati önem taşıyor. Bebeklikten yetişkinliğe kadar olan süreçte ebeveynlere, sevgi temelli kişilik geliştirmenin önemini yeniden hatırlatmamız gerekiyor. Bu süreçte herkese büyük sorumluluk düşüyor. ailenin, eğitimcilerin, din adamları ve kanaat önderlerinin, Yeşilay vb sivil toplum kuruluşlarının, ruh sağlığı alanında çalışan uzmanların, medyanın ve tabi ki devletin ,bağımlılık konusunda birlikte hareket ederek önleyici, tedavi edici ve rehabilite edici çalışmalarda bulunması büyük önem arz ediyor.

Sorumluluk hepimizin sırtında dururken bu probleme duyarsız kalma lüksümüz

yok. Biz psikolojik danışmanlara düşen görev ,bireyi tanıma çalışmalarını sürdürmek ve

aile eğitim programlarında bağımlılıkla mücadele konusunda gerekli bilgilendirmenin

yapılmasıdır. Sevgi temelli aile yaklaşımıyla bu probleme kalıcı çözümler bulunabilir.

Unutmayalım ki sağlıklı bağlanma bağımlılığın panzehiridir. Sağlıklı bağlanma da sevgi

üzerine inşa edilmiş aile bağlarıyla mümkün olur ancak.

Page 5: Psikoram Şubat Sayısı

SANAL ZORBALIK

Sanal zorbalık, internet aracılığıyla veya cep telefonuyla kısa mesaj atma, sosyal ağlar veya

kişisel web siteleri kullanarak, kişiyi rahatsız edici ve kişisel alanına saldırı niteliği taşıyan

davranış ve eylemleri ifade etmektedir. Kişiyi tehdit etmek, onunla ilgili dedikodu yapmak, yalan

ve incitici sözler kullanmak, cinsel içerikli mesajlarla kişiyi rencide etmek, sanal zorbalığın

şekillerindendir. Yapılan araştırmalar bize bu durumun giderek arttığını ve eğer tedbir alınmazsa

birçok gencimizin canının yanacağını

göstermektedir. Genelde sanal zorbalıkla

gerçek zorbalık arasında ilişki bulunmaktadır

ve okullarda artan zorbaca davranışlar

internet ortamında daha hızlı ve sinsice

yayılmaktadır. Israr ederek ve sürekli bu

durumu yineleyerek karşıdakine zarar verme

şeklinde elektronik ortamda yapılan bu

zorbalık türü, antisosyal kişilik özelliklerini

taşıyan kişilerce çok kullanılmaktadır. Ama

aynı zamanda gerçekte kendini ve öfkesini

ifade edemeyen edilgen kişilikler de kendisini

gizleyerek, sahte hesap açarak karşıdakine

örtülü şekilde zarar vermektedir. Günümüzde

sanal zorbalığın giderek yaygınlaşmasında,

sanal ortamda tehditkâr ve aşağılayıcı

materyalleri olabildiğince çok kişiye çabuk biçimde iletmenin kolay olmasındandır. Bu tür

materyallerin web sitelerinde veya sosyal paylaşım sitelerinde diğer bireylerin göreceği şekilde

uzun süre paylaşılabilmesi kontrolümüzü zorlaştırmaktadır. İnternet teknolojisi bu tür materyal-

lerin kopyalanmasını ve kopyalanan materyallerin uzun süre saklanmasını kolaylaştırmaktadır.

Sanal zorbalıkta kurbanla yüz yüze iletişim kurulmamasının, sanal zorbanın davranışlarının

sorumluluğunu almasını hem önlemekte hem de onu cesaretlendirmektedir.

Okullarda sanal zorbalığın getirdiği sorunlarla baş etmek için; okul yöneticilerinin, psikolojik

danışmanların, öğrenci ve velilere bilgilendirici çalışmaların yapılması yararlı olacaktır. Bu tür

çalışmalarla öğrencilerimizin farkındalığını artırmak zorundayız. Hangi durumlarda ne yapmamız

gerektiği özellikle velilere aktarılmalıdır. Anne babalara, çocuklarına bilgisayar ve internet erişimi

satın aldıklarında görevlerinin bitmediğini ve onları internette meydana gelen tehlikelerden

korumak için gerekli önlemleri almaları konusunda bilgiler verilmelidir. Psikolojik danışman,

ailelerle işbirliği halinde çocukların boş zamanda neler yapabileceğiyle ilgili yöntemler ve

etkinlikler üzerinde tavsiyelerde bulunabilir ve süreci yönetebilir. Pek çok araştırmacının

söylediği gibi sınıf, okul bahçesi, okul kantini ve oyun alanlarının yanı sıra sanal ortam da zorbaca

davranışlar açısından bir risk alanı haline gelmiştir. Okul içerisindeki tüm görevliler ve özellikle

psikolojik danışman mutlaka süreç içinde aktif olmalıdır. Ailelerin bu durum karşısında ne yapacağı

kadar çocukların bu duruma sürüklenmemesi için ne yapması gerektiği de düşünülmelidir.

Çocuklarının özerkliğine zarar vermeden onları takip etmeleri ve psikolojik açıdan neler yaşadığını

anlamaları risk durumlarını azaltacaktır. Her zaman söylediğimiz gibi çocukları anlamak ve onlara

yardım etmek, onların duygularını anlamaktan ve buna göre tepki vermekten geçer. Doğru iletişim,

onları mağdur olmaktan da, zalim olmaktan da alı koyacaktır.

Psikolojik Danışman Muharrem EROĞLU

Kayseri RAM

Page 6: Psikoram Şubat Sayısı

SAĞLIKLI BESLENME VE BAĞIMLILIK

Bağımlılık genellikle sigara, alkol ve uyuşturucu maddelerle ilişkilendirilirken

çoğu zaman yediklerimizle ilişkisi gözardı edilebilmektedir. Bazı besin maddeleri

var ki faydalarından çok zararlarıyla gündeme sık sık gelmektedir. Bu yazımızda da

başlıca bağımlılık yapan

besin maddelerini ele

almak istedik.

Bağımlılık yapan

besinler dediğimizde ilk

akla gelenlerden biri

şüphesiz kahve ve çay

olmaktadır . İçinde

bulunan kafein maddesi-

nin bağımlılık yapma

etkisinin yanı sıra

geleneksel alışkanlıklar

da bu içeceklerin bolca

tüketilmesine neden

olabilmektedir. Oysaki

günde 700 mili gramın

üzerinde kafein alımı bağımlılık anlamına geliyor, bu da yaklaşık 2-3 fincan kahve ve

7-8 bardak çaya eşit. Bağımlıların yoksunlukları, 'kahve içmeden uyanamıyorum'

bahanesiyle başlıyor ve gün içindeki tüm boş vakitler kafeinli içeceklerle

dolduruluyor. Gereksinim karşılanamadığında; baş ağrısı, yorgunluk, uykusuzluk ya

da uyku hali, konsantrasyon eksikliği, iş gücü kaybı gibi yoksunluk belirtileri ortaya

çıkarken, beraberinde depresyon, ülser başlangıcı ve çarpıntı gibi ciddi sağlık

sorunları da gözlenebiliyor. Ayrıca kafein barındıran içeceklerin içinde nikotin

bulunan tütün mamulleriyle birlikte tüketilmesi sağlık problemlerine davetiye

çıkarmaktadır. Sigara ve kahvenin birlikte tüketilmesi bu iki zararlı maddenin

metabolizma arafından ilişkilendirilerek alışkanlıkların vazgeçilemez olmasına neden

olmaktadır. Bu nedenledir ki sigarayı bırakan kişinin kafein bağımlılığından da

kurtulması gerekmektedir. Aksi takdirde kafein ile nikotini beraber almaya alışmış

metabolizmanın nikotin eksikliği nedeniyle yoksunluk belirtilerini daha yoğun

yaşaması kaçınılmazdır.

Psikolojik Danışman A. Sinan YILDIRIM

Page 7: Psikoram Şubat Sayısı

Kafein içeren maddeler bolca tüketilirken kafein bağımlılığının yanı sıra

şeker bağımlısı da olduğumuzu unutmadan

belirtmeliyiz. Günlük yaşamda çay ve kahve

bolca tüketilirken içine atılan şekerle de

bağımlılıklar maalesef pekiştirilmektedir.

Ayrıca şeker sadece çay ve kahvede değil

hemen hemen her besinle vücuda alınabil-

mektedir. Bu nedenle bağımlı olma ihtimali

hayli artmaktadır. Çok fazla şeker tüketimi

beyindeki ödül mekanizmalarını geliştirme-

siyle bilinmiştir bu nedenle de alışkanlıktan

kurtulmak çok zor olabilir. Bu da eğer ofis

çekmecenizde veya evinizde gofret, jelibon,

şeker gibi yiyecekler bulunduruyorsanız,

mutlaka onları yemek isteyeceğiniz anlamına

gelir. Eğer onlar orada bulunuyor ve sizde

bunun için bir tercih yapmak zorunda

kalıyorsanız, birçoğunu yemek isteyeceğiniz

düşüncesi oldukça yüksektir. Ve yedikten

sonra da oldukça iyi hissedeceksinizdir, an-

cak sadece bir süreliğine ve bir sonraki yeme

isteğiniz gelene kadar.

Gündemde sürekli bahsedilen bir diğer besin bağımlılığı ise şüphesiz

“fastfood” bağımlılığıdır. Fastfood denince akla içinde bolca kafein ve şeker

barındıran gazlı içeceklerle fazlasıyla işlenmiş et ürünleri gelmektedir. Hayvansal

gıdalar sindirilirken açığa toksikmetabolik maddeler çıkar, ve damarlarınızda gezme-

ye başlar, ne zamanki hayvansal gıdaları aniden azaltırsınız o zaman adeta diğer

bağımlılıklarda olduğu gibi yoksunluk bulguları gün yüzüne çıkar. Bunun yanında

bağımlılığı tüm dünya tarafından kabul görmüş olan gazlı içecekler de tüketilince

vazgeçmesi zor bir bağımlılıkla yüzleşmek hiç de zor olmamaktadır.

Görüldüğü üzere besin bağımlılığı kolayca oluşabilen ama zor vazgeçilen bir

durumdur. Bu bağımlılığa dikkat çekmek en az diğer zararlı maddelere dikkat

çekmek kadar önemli olduğunu düşünüyoruz ve bağımlılık yapan besin maddelerinin

makalemizde belirttiklerimizden çok daha fazla olduğunu hatırlatmak istiyoruz.

Page 8: Psikoram Şubat Sayısı

Psikolojik Danışman Aslıhan YILMAZ

DİKKAT !!!

Page 9: Psikoram Şubat Sayısı

Sigara Kullananlarda

ARTAR!!!!!!!

Page 10: Psikoram Şubat Sayısı

Teknolojide Önerilen Kullanım Süreleri

Page 11: Psikoram Şubat Sayısı

Uzaydan gelecekler, üstlerine, iki ayağı üzerinde duran zeki varlıkların

pek çoğunun ağzında dumanlı bir çubukla görüldüğünü rapor edeceklerdir.

Kristof Kolomb'dan beri, tütün, yalnızca onu ilk defa gören yabancılara tuhaf

gözükür. Yaşam için hiç gerekli olmayan, bu ilk bakışta lüzumsuz gözüken

"ek," doğanın ruhu en kırılgan varlığı olan insanın ileri güvenlik ve anlam ge-

reksinmelerini sömürerek, kısa sürede bize bizden bile yakın görünmeyi ba-

şarır. 8 bin yıl öncesinin paganist Kızılderilileriyle, günümüzün hedonist top-

lumlarında aynı oranda rağbet gören, idamla bile önüne set çekilememiş bu

küresel tsunamiye yol açan depremin merkez üssü çok derinlerde gözüküyor.

Kökleri en derinde olduğu için bize en normal gözüken kazanımlarımızı

kullandığından ve yasak meyvelerin en meşrusu olma torpilinin dokunulmazlı-

ğını arkasına aldığından, "tiryakilik" ile yumuşatılmış bu devasa bağımlılığın

gerçek azmettiricileri, bugüne kadar en Sokratvari sorgulamalardan bile

kaçmayı başarabilmiş. Artık zamanı gelmiş olacak ki, elinizdeki kitap, insanlı-

ğın ergenliğinde tutunduğu yılan gözüken tütün bağımlılığının azmettiricileri-

ni tüm kadrosuyla ihbar ediyor.

www.idefix.com’dan alıntıdır.

Film savaş sonrası Fransa'da 1949 yılında geçer. İşsiz müzik öğretmeni

Clement Mathieu (Gérard Jugnot) gelen bir teklif üzerine yatılı erkek öğ-

rencilerden oluşan bir okulda işe başlar. "Suyun Dibi" (Fond de l'Etang) adı

verilen okulda tamamen birbirlerinden farklı karakterlerden oluşan ve ol-

dukça asi tavırlar sergileyen genelde kimsesiz fakir öğrenciler bulunmakta-

dır. Okulun müdürü (François Berléand) ise öğrencilere karşı oldukça sert

davranmakta, hücre cezası ve dayak gibi acımasız cezalar vererek disiplini

sağlamaya çalışmaktadır. Bu gibi cezalar ile hiçbir sonuca varılamayacağını

düşünen Clement, cezaların caydırıcı olmak bir yana öğrencilere ispiyonculu-

ğa özendireceğini ve aralarındaki çatışmanın artacağını düşünür. Aklına ge-

len en iyi çözüm, en iyi bildiği iş olan müzik sayesinde öğrencilere ulaşarak

onlara farklı bir dünyanın kapılarını aralayabilmek olur.

tr.wikipedia.org’dan alınmıştır.

''Bırakmak İstiyorum'' filminin sigara içen izleyiciler için bir müjdesi

var! Zira film, şimdiye kadar sigaranın sağlığa ne denli zararlı olduğunu alışı-

lagelmiş metin ve yöntemler üzerinden izleyiciye sunan yapımların aksine

sigara içenleri sigara bağımlılığıyla yüzleştiriyor ve sigaranın aslında yaşanan

sıkıntıların çözümünden ziyade bu sıkıntıların nedeni olabileceği noktasının

üzerini çiziyor.

Terapist ve eğitmen Emre Üstünuçar’ın mesleki deneyimleri eşliğinde siga-

ra bağımlılığına ayna tutan filmin yönetmeni Yücel Yolcu.

www.beyazperde.com’dan alınmıştır.

Psikolojik Danışman Aslıhan YILMAZ

KİTAP ÖNERİLERİ

FİLM ÖNERİLERİ

Page 12: Psikoram Şubat Sayısı

Şanlıurfa Halk Sağlığı Müdürlü-

ğü Ruh Sağlığı Programları Tütün ve Di-

ğer Bağımlılık Yapıcı Maddeler Şube ola-

rak Madde kullanımın toplumun her kesi-

minde önlenmesi, risk guruplarının korun-

ması, Madde Bağımlılığı ile mücadelenin

etkin bir biçimde sürdürülmesi için yerel

ve ulusal anlamda yapılan çalışmaların

mevcut durumlarının paylaşılması ve uy-

gulamalarda karşılaşılan sorun ve aksak-

lıklara çözüm önerilerilerinin geliştirilme-

si amacıyla İl Madde Bağımlılığı Kurulu

Sekreterya Yürütücülüğü rolünde olan

Müdürlüğümüzce 1 Ekim tarihinde ilgili

Vali Yardımcısı Aylin KIRICI DUMAN’ın

katılımı ile başlamıştır. Şanlıurfa RAM

olarak çalışmaya katılan Psikolojik Danış-

manlarımız Bozan DOĞAN ve Aslıhan

YILMAZ.

Şanlıurfa RAM PDR bölümü olarak

Çocuk İhmali ve İstismarı ile Okullarda

Akran Zorbalığı- Şiddet Önleme konula-

rında, okullarda görev yapan Psikolojik

Danışmanlarımızla beraber çalışmalar ya-

pıldı. Bu çalışmaya katkı sunan tüm mes-

lektaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

RAM'DAN HABERLER

Page 13: Psikoram Şubat Sayısı
Page 14: Psikoram Şubat Sayısı

TÜRKİYE BAĞIMLILIKLA MÜCADELE EĞİTİM MERKEZİ

PROJESİ

Yeşilay, Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM) kapsamında

Türkiye’nin 81 ilinden toplam 487 ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden de 11

formatörü, Sağlıklı Yaşam, Madde, Alkol, Tütün ve Teknoloji Bağımlılığı alanında

eğitime tabi tutuyor.

“Büyük değişimler küçük bir dokunuşla başlar”

sloganıyla yola çıkıldığını ifade eden Yeşilay Genel

Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman program

hakkında şu açıklamalarda bulundu: “Bağımlılıklar

dokunmadan her çocuğa bizim dokunmamız gerektiği

fikriyle üzerinde çalıştığımız bu programda

öğretmenlere bağımlı olma riski taşıyan genci tanıma,

karşı stratejiler geliştirme ve gençliği tehlikeli

süreçlere girmeden koruyabilme yeteneğinin

kazandırmayı hedefliyoruz. Bu çalışmamız da,

kelebek etkisi oluşturarak ülkemizde topyekûn bağımlılıkla mücadele

seferberliğini başlatmış olacaktır.”

Yeşilay Bilim Kurulu ve alanında uzman eğitimciler tarafından hazırlanan

programda çocuk ve gençlerin bağımlılıklardan korunması için alınması gereken

önlemler anlatılırken, çocuk ve gençlerin sosyal ve psikolojik kazanımlar elde

ederek bağımlılıklara karşı dirençli hale getirilmesini öngörüyor. Anaokulundan

başlayarak Lise çağına kadar her yaş grubuna özel geliştirilmiş içeriklerle Yeşilay

bilimsel kanıta dayalı yöntemlerle okul bazlı bağımlılık mücadelesi programına

öncülük ediyor.

Eğitimlerde okullarda görevli rehber öğretmenler ve branş öğretmenlerine

öncelik tanınıyor. Katılımcılar ağırlıklı olarak rehber öğretmenlerden oluşuyor ve

çoğunluğu gönüllü. Her alan için tasarlanan Formatör Eğitimi Programı ana

hatlarıyla; TBM’yi tanıma, kendi alanlarıyla ilgili derinlemesine bilgi sahibi olma,

sunum becerileri ve hedef grup özelliklerine ilişkin eğitim ilkelerinden oluşuyor.

meb.gov.tr’ den alınmıştır.

GÜNCEL HABERLER

Page 15: Psikoram Şubat Sayısı

YARARLANEBİLECİĞİNİZ KAYNAKLAR

Çocuk Sağlığı ve Kafein Alkol Bağımlılarında Psikososyal Uygulamalar, Kısa Girişimler ve

Motivasyonu Artırma Çocuk ve Gençlerde İnternet ve Bilgisayar Bağımlılığı Madde Bağımlılığı Tanı ve Tedavi Klavuzu Madde İle Mücadele Öğretmen El Kitabı Sigarayı Bırakma Yolları Madde Bağımlılığı Öğretmen El Kitabı Not: Kaynakları İndirmek İçin CTRL ve Farenin Sağ Tuşunu Kullanın

Page 16: Psikoram Şubat Sayısı

KARİKATÜR

Page 17: Psikoram Şubat Sayısı

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE

REHBERLİK BÖLÜMÜ

Adres : Kamberiye Mah. No:57 Akbank Karşısı Haliliye/ŞANLIURFA

Telefon : 0414 216 91 00

http://sanliurfaram.meb.k12.tr/

[email protected]

facebook.com/ŞANLIURFA PsikoRAM

@PsikoRAM