Top Banner
Maliye Tarihi Doç. Dr. Mustafa Durmuş 2013- 2014 VİZE SONRASI ÖĞRENCİ KOPYASI 3
204

Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

Jul 17, 2015

Download

Economy & Finance

Mustafa Durmuş
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

Maliye TarihiDoç. Dr. Mustafa Durmuş

2013- 2014

VİZE SONRASI ÖĞRENCİ KOPYASI 3

Page 2: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Olayları ve olguları, var oldukları tarihsel koşullar içinde ve mevcut ekonomik sistemin, üretim tarzının iç çatışmaları, dinamikleri ve sınıf mücadeleleri ile açıklamak genel olarak toplum ve yaşama ilişkin, bilimsel, daha zengin, daha kapsayıcı ve açıklayıcı bir bakış açısı sunar.

• Bu yöntemle, toplumsal gelişimin doğru anlaşılmasını önleyen karartmalar ya da perdelemeler ortadan kaldırılabilir ve olaylar netleştirilebilir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 2

Page 3: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Toplumsal olaylar ve olgular derindeki ihtiyaçların bir sonucu olarak ortaya çıkarlar.

• Yani bunlar alt yapıdaki zorunlulukların ya da ertelenemez ihtiyaçların dışavurumlarıdır, semptomlarıdır.

• Bu nedenle de, her şeyde olduğu gibi, kamu maliyesi değişkenlerinin de (vergi, harcama ve borçlanma gibi) öncelikle bir bütünün, bir oluşumun, bir sürecin parçası olduğunu ve bunu iktisadi gelişmelerin koşullandırdığını ya da açığa çıkardığını görmek ve değerlendirmek gerekir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 3

Page 4: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• İktisadi gelişmeler esas olsalar da, tek belirleyici değildir.

• Siyasal kurumların mantığından, tarihsel mirastan, dahası siyasal sahnenin oyuncularından kaynaklanan birçok etkileyici öge daha mevcuttur.

• Keza siyasal davranışları açıklayabilmek için başka ögelere de (örneğin psikoloji) bakmak gerekir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 4

Page 5: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Ekonomik alt yapıdaki gelişmeler siyasi üst yapıdaki değişimlerin ana kaynağıdır, ama siyasal üst yapı da ekonomide gelişmelerin yönünü ve temposunu etkiler.

• Devlet sadece bir üst yapı kurumu değildir.• Ekonominin önceliğinin uzun dönem ve değişimin

genel yönelimi için, devletin ekonomi üzerindeki etkisinin ve denetiminin ise çoğu kez kısa dönemdeki belirli değişim örnekleri için geçerli olduğunu bilmek gerekir.

• Yani bunu bir ekonomik gerekircilik olarak değil, siyasal ve iktisadi gelişim arasındaki asimetrik (bakışımsız) etkileşim olarak görmek daha doğrudur.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 5

Page 6: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Tarihsel süreci ilerleten üç önemli makine var:

• Teknik ilerleme,

• Yönetici sınıflar bloğu ve devletleri arasındaki mücadeleler (savaşlar) ve

• Sosyal sınıflar arasındaki mücadele.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 6

Tarih nasıl ilerler?

Page 7: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• İkinci makine, servet ve güç için egemenler arasında ortaya çıkan mücadeledir.

• Bu egemen / yöneten sınıfların bölümlerinin kendi aralarındaki mücadeleler biçiminde ve rakip devletler ve imparatorlukların aralarındaki savaşlar biçiminde ortaya çıkar (Dünya Savaşları).

• Kapitalist toplumda bu çatışmanın hem ekonomik hem de politik yönleri mevcuttur.

• Üçüncü makine, egemen sınıflarla yönetilen sınıflar arasındaki ve asıl olarak sömürü üzerinden yürütülen mücadeledir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 7

Tarih nasıl ilerler?

Page 8: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• M.Ö. 10.000 yıl sadece tüketen/ avcı insan görüldü.

• M.Ö. 6.000-1.000 tarımcı insan (1. Devrim)

• 18-19yy : Sanayi Devrimi (2.Devrim)

• Toplumsal gelişmenin motoru sınıf karşıtlıkları / sınıf mücadeleleri; yöneten-yönetilen ; sömüren- sömürülen sınıfların aralarındaki mücadeledir.

- Özgür yurttaş ile köle (eski Roma’da patrisien ile

pleb-köle): Köleci toplum- Orta çağda Lord/feodal beyler ile serfler (yarı-

köylü): Feodal toplum- 16yy’dan 21yy’a burjuvazi ile proletarya

(sermaye- emek): Kapitalist toplum.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 8

Toplumların gelişimi

Page 9: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Vergi uygulamalarına ait ilk yazılı kayıtlar 3000 yıl öncesinde Çin İmparatorluğunun kuruluşuna denk düşüyor.

• İlk vergi tahsil bürokrasisi de bu dönemde Mısır’da Firavunlar döneminde (MÖ 3050- MÖ 30) ortaya çıktı.

• Bu dönemdeki vergi toplayıcıları (katip / scribe) yemeklik yağ üzerinden vergi aldılar.

• Vergiden kaçınma sonucunda verginin azalmasını önleyebilmek amacıyla, yağın düzenli kullanıldığından emin olmak için evleri denetlediler.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 9

Mısır firavunları çağında (MÖ 3050- MÖ 30) vergileme

Page 10: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Antik Yunan’da savaş dönemlerinde, savaşın finansmanı için Atinalılar eisphora adı verilen bir vergi alırlardı.

• Bu vergiyi herkes öderdi ve savaşın bitimiyle birlikte bu sona erer ve kalan halka dağıtılır, ilave kaynak yaratıldığında da alınan bu vergiler iade edilirdi.

• Bu dönemde ayrıca yabancılardan alınan antik bir kelle vergisi / poll tax (metoikion) vardı.

• Bu erkekler için 1 Drahmi, kadınlar için ise 0,5 Drahmi idi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 10

Antik Yunan kentlerinde vergileme(MÖ 756- MÖ 146)

Page 11: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Yani, Antik Yunan’da dolaysız vergileme düzenli değil, istisnai bir gelir kaynağı olarak görülürdü.

• MÖ 596 yılında Atina’da alınan dolaysız vergi her ne kadar servet vergisi olarak sınıflandırılsa da gerçekte bir arazi vergisi niteliğindeydi.

• MÖ 380’de Nausinacus döneminde verginin matrahını sadece arazi ya da ev değil, köleler, hayvanlar, eşya/mobilya ve nakit para oluşturuyordu.

• Bu verginin progresif bir biçimde uygulanmış olması muhtemel.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 11

Antik Yunan kentlerinde vergileme(MÖ 756- MÖ 146)

Page 12: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Hem antik Yunan hem de Roma’da en karlı/verimli gelir kaynağının köle emeği olduğu kesin.

• Sömürgeci Roma’nın kolonilerinde temelde haraç alınmaktaydı.

• Bu dönemin en eski vergisi gümrük vergisiydi. Bu vergilere portoriaadı verilirdi.

• Sezar Augustus döneminde Publicani adı verilen vergi tahsildarlarının sayısı azaltıldı ve vergi toplama sorumluluğu yerel devletlere bırakıldı.

• Ayrıca askerlerin emekli olduklarında geçimlerini sağlayabilmeleri için % 5 oranında bir veraset vergisi alınıyordu.

• Eş ve çocuklara yapılan bağışlar ise bu vergiden istisna tutuluyordu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 12

Roma Cumhuriyetleri’nde / İmparatorluğu’nda vergileme

Page 13: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Julius Sezar döneminde % 1 oranında bir satış vergisi konuldu.

• Augustus döneminde köle satışı üzerinden alınan satış vergisinin oranı % 4 iken, diğer satışlarda standart oran olan % 1 korundu.

• Vergilere isyanların tarihleri de bu döneme kadar gider.

• MS 60 yılında Boadicea’da Doğu Anglia Kraliçesi, British Adaları’ndaki vergi toplayıcıların karıştığı yolsuzluklara karşı ayaklanma çağrısı yaptı ve bu isyanlarda 80,000 kişi öldü.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 13

Roma Cumhuriyetleri’nde / İmparatorluğu’nda vergileme

Page 14: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Tributum civium:

• Roma dönemindeki tributum civium adlı dolaysız vergi zorunlu borçlanmadan öte bir şey değildi.

• Olağanüstü harcamalar nedeniyle bölgenin gelirleri yetmediğinde başvurulan bir tür vergiydi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 14

Roma Cumhuriyetleri’nde / İmparatorluğu’nda vergileme

Page 15: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Mülk/Servet vergisi:

• Tarihteki ilk tarımsal toplum örneği olduğundan, yasalarca kabul edilmiş olan tek servet unsuru arazi ve haliyle de bu arazi ile bağlantılı olan evler, köleler ve hayvanlardı.

• Ancak servet vergisi sadece araziye uygulanmaktaydı.

• Dolayısıyla erken Roma servet vergisi gerçekte bir gayrimenkul vergisiydi.

• Cumhuriyetin ileriki dönemlerinde sanayi ve ticaretin gelişimi ile servetin niteliği de değişime uğradı ve menkul değerlerin önemi giderek arttı.

• MÖ 167 sonrasında, bir istisna dışında, Roma Cumhuriyeti Roma vatandaşlarına dolaysız servet vergisi uygulamadı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 15

Roma Cumhuriyetleri’nde / İmparatorluğu’nda vergileme

Page 16: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Bölgelerde de servet vergisi, arazi vergisinden (landtax) başka bir şey değildi.

• Bu ya değer üzerinden (tributum soli) ya da tithe(decuma) veya toprak kirası (rectiyal certum ya da stipendium) biçimindeydi.

• Daha eski bölgelerin bazılarında ise, yani girişimci ticari yaşamın hala sürdüğü bölgelerde, bu vergi muhtemelen gümrük harcı gibi ya sınıflar veya meslekler üzerine ya da genel bir servet vergisi olarak şekilleniyordu.

• Ek olarak tributum capitis adlı bir kelle vergisi de mevcuttu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 16

Roma Cumhuriyetleri’nde / İmparatorluğu’nda vergileme

Page 17: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Kısaca Roma’da servet vergisi sonuçta bir arazi vergisiydi.

• Menkul değerler sadece toprak sahiplerinin somut nesneleriydi.

• Genel bir servet/mülk vergisi söz konusuydu, zira Yunanistan’da olduğu gibi, bir tür servet vardı:

• Köle sahibi nüfusun sahibi olduğu kolektif servet.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 17

Roma Cumhuriyetleri’nde / İmparatorluğu’nda vergileme

Page 18: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Roma imparatorluğu altında sınai toplum farklılaşmaya başlayınca Caligula (MS 37–41) bundan yararlanarak nakliyecilik, hayat kadınlığı ve pezevenklik gibi mesleklere de vergi koydu.

• Ticari sermaye ilk kez, Vespatian (MS 69–79) tarafından şehirdeki tuvaletlerin işletilmesi üzerinden vergilenmesi ile vergilendi.

• Carucalla döneminden (MS 211–217) hemen öncesinde aurum negotiatorium adı verilen bir genel ticari sermaye vergisi uygulanmaya başladı.

• Ancak genel kabul ilk ticari verginin fahişelik üzerine konulduğudur.

• Bu dönemde vergisini ödemeyenlere işkence yapıldığı da yazılıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 18

Roma Cumhuriyetleri’nde / İmparatorluğu’nda vergileme

Page 19: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Bu dönemde kölelerin özgür bırakılmasının da (manumission tax) , mirasın (succession tax) da vergilendirildiği yazılıdır.

• Vilayet (province) ya da toprak vergisi devam etti ama değişime uğradı ve genel bir servet vergisine (property tax) dönüştü.

• Sınai gelişme ile birlikte kişisel mallara (personalty) ulaşmak giderek zorlaştı.

• Öyle ki işkence dahil daha barbarca yöntemlerle vergi tahsil edilmeye başladı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 19

Roma Cumhuriyetleri’nde / İmparatorluğu’nda vergileme

Page 20: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• MS 284–305 Diocletion döneminde İtalya’da vilayet/bölge arazi vergisi uygulanmaya başlandı (jugatio ya da capitatioterrena).

• Ama Thedosius yasaları altında ve son mali sistem döneminde genel bir servet vergisinden ziyade doğrudan, dolaylı çeşitli vergilerle karşı şık bir durum oluştu.

• Kelle vergisi (capitatio plabeia ya da humana) serfler (coloni) üzerinden alınıyordu, ama toprak sahiplerince ödendiğinden pratikte bir servet/mülk vergisiydi.

• Dolaysız vergiler ise ağırlıkta ticari karlardan, mesleklerden ve esnaftan (artisan) alınıyor ve dönemin işletmelerinde konsolide ediliyorlardı.

• Sonraları genel bir servet vergisi ile kişisel servetin vergilendirilmesinden vaz geçildi, zira servet unsurları ayrışmaya, parçalanmaya başladı

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 20

Roma Cumhuriyetleri’nde / İmparatorluğu’nda vergileme

Page 21: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Roma’nın Avrupa’da inişe geçtiği dönemde ruhani ve fiziki güçleri birbirinden ayırmak son derece zordu.

• Zaman zaman dini kurumlar maddi dünyadaki politik güçlere karşı çıktılar, hatta onlara üstün dahi geldiler.

• Bu durumlarını güvence altına almak için de vergilemeye başvurdular.

• Hristiyanlar inananların üretimlerinin onda biri olan tithe’nin genelde kiliseye ayni ürün olarak verilmesini benimsediler.

• Öyle ki tithe kulübeleri oluşturuldu ve bunlar normal kulübelerin üzerinde boyutlarda oldular.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 21

Tithe

Page 22: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• İncil’de temelde iki vergiden söz edilir: Tanrıya sosyal düzeni desteklemesi karşılığında ödenen tithe.

• Ve dünyevi siyasal iktidara kamusal düzenin desteklemesi için ödenen Poll Tax.

• Sezar’ın hakkı Sezar’a:

• İncil Sezar’ın hakkının (poll tax) Sezar’a verilmesi ve Tanrının hakkının da (tithe) Tanrıya verilmesi gerektiğini emrediyor.

• Tithe gönüllü bir vergi değil.

• HristiyanlarınTanrıya vermek zorunda oldukları ve yaratılışlarının karşılığı olan bir vergi.

• Yani Tanrının aldığı bir vergi. Toprak üzerinden değil yarattığı insan üzerinden alınan bir vergi.

• Bir tür gelir vergisi. Daha fazla kazanan daha fazla ödüyor. Herkes için aynı oranda (onda bir) alındığından adil ve eşit bir vergi olarak görülüyor.

• Artan oranlı değil. “Yaratan yarattığının ödülünü alır ve kalan % 90 emeğinin karşılığı olarak erkeğe (men) kalır.”"the laborer is worthy of his reward".

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 22

Hristiyanlığın vergilemeye bakışı

Page 23: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• “Tithe, Tanrının sosyal düzeni desteklemesi için verilir.

• Bir zamanlar Hristiyanlık uygarlığının sosyal dokusu bu vergi ile desteklenir ve özel Hristiyanlık eğitiminden, hastanelere, öksüzler yurduna kadar her türlü hizmet İsa adına bu vergi ile finanse edilirdi.

• Kısaca vergi Hristiyan medeniyetinin devamı için elzemdi.

• Bu nedenle de tithe’nin yasal olarak ödenmesini teminenyüzyıllar boyunca devletler yasal düzenlemelere gittiler.

• Ancak 18 yyın sonlarından itibaren bu uygulamadan vazgeçildi. Böylece devletlerin tiranlığı başladı” (Rushdoony, The Institutes of Biblical Law, p. 57.).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 23

Hristiyanlığın vergilemeye bakışı

Page 24: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• “Tithe, Yahudilerle başlamadı, onun öncesinde de, yani Hebrew devletinin kurulmasından önce de Hz.İbrahimMelchisedek’e tithe ödemekteydi.

• Oysa çağdaş Gelir Vergisi Tanrının üretiminin karşılığına el koymayı hedefleyen Hristiyanlık karşıtı bir vergidir.

• Zira Tanrının vergisi adildir, eşittir. Tüm erkekler eşit oranda öderler.

• Buna karşılık gelir vergisi adil değildir, mantıklı değildir.

• Tanrısal düzeni yok etmek için tasarlanmıştır. Üretken düzeni yok etmeye yöneliktir.

• Kaotik bir eşitleyici bir etkiye sahiptir, iki uçlu bir kılıç gibi özel mülkiyeti ve özel teşebbüsü budar ve üretken faaliyetleri cezalandırırken tiranlara finans sağlar”.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 24

Hristiyanlığın vergilemeye bakışı

Page 25: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• “ABD’nin kuruluşundan 130 yıl sonra Marksist gelir vergisi uygulamasına geçildi.

• Bu vergi ulusa ve Hristiyan uygarlığına düşman bir vergidir.

• Bu vergi Marx’ın sosyal düzenini desteklemek amacıyla modern Sezarların yaptığı bir soygundur.

• Hristiyan uygarlığını deviren Marx 1848’de Komünist Manifesto’yu yazarken Hristiyan toplumunun temel direği olan tithe’nin yerine geçecek olan ağır bir artan oranlı gelir vergisini devletçi ve Hristiyanlık karşıtı programını desteklemek amacıyla önermiştir”.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 25

Hristiyanlığın vergilemeye bakışı

Page 26: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Diğer yandan dünyevi iktidara ödenen Poll Tax hükümetlere kutsal işlevlerini yerine getirmesi için ödenir.

• Bu vergi aileyi temel alır ve tüm yetişkin aile bireyleri adına aile reisi tarafından ödenir.

• Dolayısıyla kutsal aileyi esas alır ve onun reisi olan erkeği temel alır.

• Kadın ve çocukların doğrudan vergilendirilmesi aileyi dağıtacağı için, Tanrının vergisi bu yolla aileyi korumayı hedefler.

• “Bu verginin tarihi Hebrew Cumhuriyetlerine kadar gider (Exodus30’da her yetişkin erkek 1.5 shekel öderdi).

• Hz. İsa’nın da Tribute Money adı altında poll tax ödediğini biliyoruz.

• Temple Tax olarak da tarihte bilinir”.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 26

Hristiyanlığın vergilemeye bakışı

Page 27: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• “Eğer tüm erkekler devletten aynı faydayı sağlıyorsa adalete göre hükümeti aynı miktarda vergi ile desteklemelidirler.

• Bunu sağlayacak tek vergi de herkesin aynı miktarda ödediği bir polltax’tir.

• Liberal için, adil vergi, fedakârlıkta eşitliktir (equality of sacrifice).

• Marksist söylemde herkesten yeteneğine göre (from everyoneaccording to his ability) almaktır.

• Bu tarihsel olarak mülkiyet haklarının çiğnenmesi anlamına gelir.

• Liberaller açısından farklı vergilendirme devletten sağlanacak olan faydanın da farklılaşması demektir.

• Marksizm’de ise cümlenin kalanı “herkese ihtiyacına göre” (toeveryone according to his need) olduğundan sosyalist vergileme ne adalet ne de eşitlik peşindedir”.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 27

Hristiyanlığın vergilemeye bakışı

Page 28: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Üreten sınıfın durumu:

• Serf olarak köylüler enerjilerinin en az beşte ikisini, ister ayni isterse işgücü şeklinde, feodal lord için , onun toprağında ücretsiz emek anlamında harcamak zorundaydı.

• Lordun izni olmaksızın toprağı terk etmeleri mümkün değildi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 28

Avrupa Feodalizmi

Page 29: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Tarımda verimliliği artıran gelişmeler, buluşlar:

• 6 yyda Avrupa’nın Slav halkları tarafından sabanın bulunması ve bunun tüm Avrupa’da yaygınlaşması,

• Yeni otlatma biçimleri,

• Öküzün yerine atın kullanılması,

• Toprağı yenilemede fasulye ve öteki baklagillerin kullanılması,

• Bu gelişmeler sonrasında tarımda verimlilik 12 yydabir kat arttı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 29

Avrupa’da feodalizmin gelişimi

Page 30: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Feodal lordlar artık ürünün bir kısmını tarımsal iyileşmede kullanılabilmesi için köylülere bırakmaya rıza gösterdiler.

• Su değirmenlerini bizzat lordlar yaygınlaştırdılar.

• Feodal yönetici sınıfa, büyük mülklere sahip olan manastırlar, papazlar, piskopos ve başpiskoposlar da dahildi.

• Bunların elinde muazzam servetler birikmişti.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 30

Avrupa’da feodalizmin gelişimi

Page 31: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Tahıl biçimindeki artı ürünün ticarete konu olan diğer mallarla (ipek, eşya vb) değiştirilmesi , şato ve kiliselerin çevresinde dükkan ve atölyelerin çoğalmasını sağladı.

• Ticaret ağı küçük köylerden şehirlerin oluşumuna neden oldu.

• Eğirme çarkından, baruta, gözlükten el arabasına kadar pek çok buluş 13-14yylarda gerçekleştirildi.

• Bu da verimliliklerin ve üretimin artmasına, üretici güçlerin gelişmesine katkı sağladı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 31

Avrupa’da feodalizmin gelişimi

Page 32: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Bu yüzyılda yapılmış olan dev katedraller, toplumun gök yüzünde melekler, azizler ve yer yüzünde krallar, lordlar, manastır başrahipleri, piskoposlar, şovalyeler ve sıradan insanlar şeklindeki hiyerarşisinin Tanrı tarafından belirlenmiş niteliğini vurgulayarak, yönetici sınıfı sembolize ediyordu.

• 14yyın büyük krizi olan veba salgını Avrupa’da nüfusun yarısını öldürdü.

• Topraklar ekilemez oldu, açlık baş gösterdi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 32

Avrupa’da feodalizmin gelişimi

Page 33: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Dönemin iktisadi bunalımının asıl nedeni feodal yönetici sınıfın hayat tarzının toplumun bütünü üzerindeki artan yüküydü.

• Kriz senyörlerin gelirlerini azaltınca, senyörler çözümü hem kendi aralarında yeniden paylaşım amaçlı savaşlar çıkartmakta (100 yıl savaşları)

• Hem de alt sınıfları daha fazla sömürmekte buldular.

• Alt sınıflar üzerindeki baskının artması tepkiye ve isyanlara neden oldu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 33

Avrupa’da feodalizmin gelişimi

Page 34: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• 1325 yılında Fransa’da Flanders’te özgür köylüler kiliseye ondalık vergisini ya da feodal lordlara ödenmesi gereken borçları ödemeyerek silaha sarıldılar.

• Feodalizmin bu bunalımı Avrupa’nın büyük bir kısmında bir dizi büyük ayaklanmaya yol açtı.

• Lordlar devrilmedi, feodalizm yıkılmadı, çünkü bu ayaklanmalara önderlik edecek bir sosyal sınıf (burjuvazi) henüz oluşmamıştı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 34

Avrupa’da feodalizmin gelişimi

Page 35: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Kilise Orta Çağ değerlerinin merkeziydi.

• Onun törenleri, farklı sınıflardan beklenen, çoğu kez yontularda ve vitraylarda temsil edilen davranış biçimlerini simgeliyordu.

• Bununla birlikte kilisenin kendi de altın tutkusundan etkilenmişti.

• Mediciler ya da Borgialar gibi büyük tüccar ailelerin üyeleri, kendi servetlerini artırabilmek için papa oldular ve servetlerini gayrı meşru çocuklarına aktarabilmeyi umdular.

• Bol kazançlı psikologluklara onlu yaşlarda çocuklar tayin edildi.

• Ruhban, çeşitli kiliselerden gelir elde ediyor, ama bunların hiç birinde görünmek istemiyordu.

• Soylular gelirlerinin yaklaşık yarısını kiliseye ödenen ondalık vergilerden (tithe/aşar) sağlıyorlardı.

• Papazlar ve keşişler, tefecilik günah sayılsa da, yüksek faizle ödünç vererek yoksullaşmış köylüleri daha da yoksullaştırıyorlardı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 35

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ)

Page 36: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• 1520’lerde bazı din adamları Hristiyanlık’ta reform için Katolik kilisesine radikal bir karşı çıkışta bulundular ve kiliseye yapılan ödemelerin değil, kişilerin imanının daha önemli olduğunu vurguladılar.

• Onları buna iten şey bu dönemde her sınıfın kafasının karışık olması ve bu sınıfların güvence için eski dinsel inançlarına, ama yenilenmiş olarak, dönmeleriydi.

• Ancak her ikisi de toplumsal meselelerde tutucuydu, halkın dinsel olmayan konularda siyasal iktidara boyun eğmesi gerektiğini savunuyorlardı.

• Zira örneğin Calvin’e göre, yönetenler ve yönetilenlerden oluşan bir sosyal düzenin varlığı “Tanrı tarafından takdir edilmişti” ve “insanlık ilk günahın etkisi altında olduğu için bu düzen zorunlu olarak bir baskı düzeniydi, cezalandırıcıydı”.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 36

Almanya’da protestan reformu (Martin Luther ve Jean Calvin)

Page 37: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Bu bakış açısıyla bu reformist din adamları ne kadar haklı olursa olsun köylü ayaklanmalarına karşı çıktılar.

• Örneğin 1524 tarihinde tarihin en kanlı Köylü Savaşı olarak da bilinen feodal Avrupa’nın en önemli ayaklanmasında, Almanya’da on binlerce köylüden oluşan geçici ordu manastırları, şatoları yağmaladılar.

• Lordlar ve psikoposlar, kentleri ele geçiren köylüler ve halk karşısında işbirliği yaptılar ve prenslikleri yardıma çağırdılar.

• Köylüler taleplerini bir liste ile bildirdiler:

• Serfliğin kaldırılması başta olmak üzere, Lordlara ödenen çeşitli vergilerin kaldırılmasını ve yerel cemaatlerin kendi papazlarını tayin etmesini ve ondalık verginin nasıl kullanılacağı hakkının kendilerine verilmesini talep ettiler.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 37

Almanya’da protestan reformu (Martin Luther ve Jean Calvin)

Page 38: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Bu noktada reformist Luther, lordlarla işbirliği ve kader birliği yaptı:

• “Cinayet işleyen, hırsızlık yapan köylü sürülerine” karşı risale yazdı.

• Onların çok ağır biçimde cezalandırılmaları gerektiğinin dinen caiz olduğunu ileri sürdü :

• “Bunlar açık ya da kapalı bir şekilde elinden gelen herkes tarafından, aynen kuduz bir köpeğin öldürülmesi gibi, parçalara ayrılmalı, boğazlanmalı ve bıçaklanmalıdır”.

• Prensler için, “elinize engel olmayın…Kimin gücü varsa yok etmek, kesmek için kullansın” diye yazdı.

• Bir mektupta, “Prenslerden ve yöneticilerdense bütün köylülerin ölümü daha iyidir ” diye ısrar etti.

• Ayaklanmalardan yana kendilerini ortaya koyan Thomas Müntzer gibi Protestan vaizler de vardı.

• Ama otoritelerin gazabını üzerine çekti ve ömrünün kalan kısmını saklanarak geçirmek zorunda kaldı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 38

Almanya’da protestan reformu (Martin Luther ve Jean Calvin)

Page 39: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Roma İmparatorluğunun dağılmasını takip eden ilk dönemlerde hiç vergi söz konusu değildi.

• İlkel teotonic sistem (Föton Şovalyeleri) feodal sistemin içine sızdı.

• Kamusal amaçlı olarak alınan gönüllü katkılar feodal soylular ve büyük toprak sahiplerinin özel el koymasına dönüştü.

• Yani kamusal olarak ödenen vergi özel mülkiyet haline geldi.

• Feodalitenin ilk dönemlerinde toprak pratikte tek servet biçimi ve politik gücün de temeli idi.

• İngiltere’de scutages, caurages ve tallages gibi feodal ödemeler giderek, tıpkı Saxson Shipgeld ve Danegeld’in arazi vergisine dönüşmesi gibi, arazi vergisi haline geldiler.

• Ancak 12 ve 13 yylardan itibaren şehirlerde sanayi ve ticaretin gelişimi kişisel mal ve taşınabilir servetin büyümesini sağladı.

• Böylece İngiltere’de arazi vergileri ile taşınabilirler üzerinden alınan vergi genel bir servet ya da mülk vergisi ile birleştirilebildi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 39

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ)

Page 40: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Emperyalist Avrupa yayılmacılığı döneminde giderek daha az ayni haraç alınırken, para biçiminde nakit olarak vergi alınması yaygınlaşmaya başladı.

• İtalya ve özellikle de Venedik’te ticaretin vergilendirilmesi çok daha kolaydı.

• Diğer taraftan bu dönemde Afrika ile Avrupa ve Amerika arasındaki üçlü köle ticareti nedeniyle köle emeği biçimindeki geleneksel haraç uygulamasıtekrar canlandı.

• İngiltere’de 1629 yılında, Kral ve Parlamentonun vergileme hakkı konusundaki çatışmaları bir iç savaşa neden oldu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 40

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ)

Page 41: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Orta çağ kentleri modern vergilemenin doğduğu yerlerdi.

• Buralarda yaşayan herkes vergisini vermeliydi.

• Anglo Saxson dünyada Scot adı ile anılan vergi, kelle vergisi ile servet vergisinin bileşimini ifade ediyordu.

• Yoksullar firma burgi adı altında ulusal katkı olarak vergilerini ödemek zorundaydılar.

• Fakat bu vergi kentlerdeki yaşayan insanların servetlerine göre alınmaktaydı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 41

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ)

Page 42: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Bu ülkede ilk vergi, haraç biçiminde, Romalıların ülkeyi işgal etmesi sırasında konuldu.

• Roma İmparatorluğu çöktüğünde ise Saxon kralları Danegeldadı verilen ve arazi ve gayrimenkulden alınan bir vergi uyguladılar.

• Bu vergi Danimarkalı işgalcilere yapılan bir ödeme için arazi üzerinden alınıyordu.

• Bu vergi daha sonra askeri harcamaları karşılamak için alınmaya devam etti.

• Bir haraç niteliğinde olan bu vergi Britanya’da ilk kez MS 860–871 yılları arasında uygulandı.

• Sonrasında düzenli bir vergiye dönüştü.

• Vergi her 100–120 akre için 2 Şilin olarak alınıyordu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 42

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ):

Büyük Britanya

Page 43: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• İngiltere’de ilk vergi sözcüğü 14yyda kullanılmaya başlandı.

• Latince “taxare” olan “değerlemek” kelimesinden geliyordu.

• İngilizler, Fransızca’dan türetilmiş olan benzer bir sözcüğü (task) kullandılar. Task ve tax bir süre ortak kullanıldı.

• Task emek/iş ve tax para anlamlarını içermekteydi.

• 1290’dan itibaren soylulardan ve ruhban sınıfından (clergy), halkın ödediğinin üçte ikisi kadar verginin alınması kuralı yerleşti.

• Ama 1334’te bu oran sırasıyla % 15 ve % 10 olarak belirlendi.

• Ancak bu % 10–15 uygulaması daha sonra bir vilayetin ya da bölgenin ödemesi gerekli pay (subsidy) olarak hesaplanarak tahsil edilmeye başladı.

• Bu, subsidy adı verilen yeni servet vergisi ile örneğin 1514 yılında 1 poundluk servetin sübvansiyonu (vergisi) 6 pence olarak belirlendi.

• Tepkiler nedeniyle bu vergi 1663’te kaldırıldı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 43

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ):

Büyük Britanya

Page 44: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Yüz Yıl Savaşları sırasındaki (1337–1453), 1369’daki savaşı tetikleyen en önemli faktör bazı soyluların Kral Edward’ın aşırı baskıcı vergi politikalarıydı.

• Gelir vergisinin ilksel uygulamasında verginin zenginler, ofis sahipleri ve ruhban sınıf üzerinden alınması söz konusu.

• Tüccarlar taşınabilir servetleri üzerinden vergi ödemekteydiler.

• Yoksullar ya hiç vergi ödemediler ya da çok az vergi ödediler.

• 1629 yılında kralın ve parlamentonun vergilenme ile ilgili hakları tartışmaya açıldı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 44

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ):

Büyük Britanya

Page 45: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Bir kral fermanı ile bireylerin statüleri ve olanaklarına göre vergi ödeyecekleri bildirildi.

• Böylece ödeme gücüne göre vergilemenin tarihi çok eskilere kadar gitmektedir denilebilir.

• 1643’te Cromwell, hububat ve et gibi temel gıda maddelerine vergi koydu, bu vergi yoksulları çok etkiledi.

• 1647’de, kır emekçisi köylülerin bu vergiler yüzünden ailelerini geçindirememesi üzerine vergi isyanı çıktı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 45

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ):Büyük Britanya

Page 46: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Kıta Avrupa'sında da benzer bir durum söz konusuydu.

• Alman kentlerinde vergi öncelikle araziden alınıyordu.

• Ancak 12yyın sonlarına doğru bu vergi genel bir servet vergisine dönüşerek possesionibus, agris, domşnus, cencibus et rebus, cuibuscung ya da pro bonorum facultate adını aldı.

• Bu vergi Alman kentlerin çoğunluğunda kelle vergisi ile birleştirilerek alınmaktaydı.

• İsviçre kantonlarında bu verginin adı Hab- Gut- und Kopfsteur idi.

• Kıta Avrupası ile İngiltere arasındaki tek farklılık bu verginin İngiltere’de yıllarca sadece yerel bir vergi olarak alınması, buna karşılık Fransa ve Almanya’da yerel vergilere (actrois) ek, tamamlayıcı olarak alınmasıydı.

• Genelde, servet vergisi bireyin ödeme gücünün ölçütü olarak değerlendiriliyordu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 46

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ):

Kıta Avrupası

Page 47: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Genel devlet vergisi yerel yönetim vergilerini izledi.

• 1166’daki ilk Haçlı seferleri sırasında tüm Avrupa’da taşınabilir servet unsurları vergilendirilmişti.

• Ama asıl vergi, gerçek bir genel servet vergisi biçiminde 2.Haçlı seferleri sırasında 1188 tarihinden itibaren Selahaddin Tithesi adıyla konuldu.

• Fransa’da benzer bir gelişim içinde toprak üzerinden alınan feodal vergiler genel bir servet vergisine (Taille) dönüştü.

• İngiltere’nin örf ve adetlerine göre yaptığını, Fransa yasalarla gerçekleştirdi.

• 1439 yılında taille kalıcı yıllık bir temel dolaysız vergi haline dönüştü.

• İtalya’da milletler topluluğu ilk önce genel servet vergisi ile desteklendi.

• Milan’da 1208’de stima e catastro de beni adı ile hayata geçerken,

• Hollanda’da schot ya da onda bir (tenth) adı altında yine genel bir servet vergisi uygulamasına geçildi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 47

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ):

Kıta Avrupası

Page 48: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Böylece Avrupa’nın bütününde genel bir servet vergisinin uygulandığı bir dönemden söz etmek mümkündür.

• Bu vergi dönemin koşullarına uygun olarak sadece maddi ya da fiziki servet unsurlarına uygulanıyordu.

• Fransa’daki istisnai sistemi dışarıda tutarsak, verginin genelde bireysel ödeme gücüne (faculty) göre alındığı ileri sürülebilir.

• Verginin genel bir servet vergisi biçiminde olmasının nedeni servet unsurlarının henüz farklılaşmamış olmasıydı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 48

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ):

Kıta Avrupası

Page 49: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• İngiltere’de 17yydaki devrimden sonra vergi profit tax adı altında tam bir servet vergisi olarak uygulanmaya başladı.

• Bu verginin matrahını kişisel servet, gayrimenkuller, işyerleri ve karlaroluşturuyordu.

• Bu vergi değer üzerinden alınan ilk vergidir.

• Ancak bu haliyle uygulandığında yeterli gelir sağlanamayınca Parlamento 1697 yılında bu verginin miktar üzerinden alınmasına karar verdi.

• Maddi olmayan servetin unsurlarının yakalanmasındaki zorluklar nedeniyle bu vergi uygulaması gerçekte, fiiliyatta bir arazi vergisi halini aldı.

• Bu nedenle de 1697’de verginin adı yıllık arazi vergisi oldu (annual landtax). Bu vergi 1798’ten itibaren kira harcına dönüştü.

• Sonuçta 19yyın ikinci yarısında, genel servet vergisi, ki bir arazi vergisi olarak başlamıştı, hem isim hem de gerçeklik olarak eski biçimine geri döndü.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 49

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ):

Kıta Avrupası

Page 50: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Fransa dahil tüm Avrupa ülkelerinde servet vergisinin (taille ) hikayesi birbirine benzer.

• Yani Avrupa boyunca yerel servet vergisi, gayri menkuller üzerinden alınan bir vergiye (real estate tax) dönüştü.

• Özetle dolaysız vergileme kendini bir ihtiyaç olarak ortaya koyduğunda, önce bu arazi vergisi, ardından da genel bir servet vergisi biçiminde görüldü.

• Genel servet vergisi ödeme gücü ile ilişkilendirildi.

• Özel servet unsurları yakalanamayınca genel servet vergisi kaçınılmaz olarak orijini olan gayri menkul/arazi vergisine geri döndü. ABD’de de olan bu idi.

• Orta Çağın bir yadigarı olarak her yere sirayet etti.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 50

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ):

Kıta Avrupası

Page 51: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Feodal dönemde, Aids, vasalların (serfler) feodal lordlara ödediği bir tür vergi idi.

• Zamana ve yere bağlı olarak değişiklik göstermekteydi.

• 1215 Magna Carta’da sadece lordun en büyük oğlunun şövalyeliği sırasında ya da en büyük kızının evlenmesi sırasında özgün olarak alınan bir vergi olarak düzenlenmişti.

• Aids ayrıca Lordun esaretinden kurtulmanın bir kefareti/bedeli olarak da ödenirdi ve Tallage ve Scutage’ye benzer bir vergiydi.

• Fransa’da aids 1789 Devrimine kadar bir kraliyet vergisi olarak alınmaya devam etti.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 51

Belli Başlı Orta Çağ Vergileri

Aids

Page 52: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Feodal Avrupa’da monarşilerin nakit biçiminde kaynaklara erişimleri çok sınırlıydı.

• Bu nedenle de örneğin askerlik karşılığı olarak scutage alırlardı.

• Vikingler koruma hizmeti karşılığı olarak Avrupalı devletlerden haraç biçiminde vergi alırlardı.

• Örneğin 845 yılında Paris ve Londra’nın yerle bir edilmemesi için ödenen haraç kent başına 6 ton gümüş oldu.

• 1066 yılında Vikinglerin devamı olan Normanlar İngiltere’yi işgal ettiklerinde Fatih William ülkenin vergileme potansiyelini ortaya çıkartabilmek için Mahşer Hesabı (Doomsday Book) adı altında bir toprak sayımı araştırması başlattı.

• Magna Carta’nın 12.maddesine göre, halkın onayı olmaksızın bu tür vergiler konulamazdı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 52

Belli Başlı Orta Çağ vergileri

Scutage

Page 53: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Normanların idaresi, altındaki İngiltere’de Danegeld’inyerine konuldu.

• Krallar ve lordlar bu vergiyi topraklarında kurulmuş olan şehirlerden alırlardı.

• Ama bu vergiye bir direnç söz konusu olduğundan Kral Edward zamanında (1340) bu vergi yürürlükten kaldırıldı.

• Fransa’da bu vergiye taille adı verilirdi ve üst sınıflar bu vergiden muaf tutulmuşlardı.

• Bu verginin asıl yükü köylülerin üzerindeydi.

• İngiltere’de Danegeld’in yerine konulan ve sadece sürülmüş, ekilmiş topraklardan alınan carucate adlı bir vergi daha vardı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 53

Belli Başlı Orta Çağ vergileri

Tallage

Page 54: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Khums (Humus):

• İslamiyetin yayılması Khums adlı islami bir vergi ile birlikte gerçekleşti.

• Bu vergi beşte bir oranında idi ve asıl olarak ganimetlerden ayrılan bir paydı.

• İlk kez Hz. Peygamberin dedesi Abdu’l -Muttalib tarafından alındı.

• Kuran’da bu vergiye doğrudan atıflar mevcut.

• Bu vergi yoksullar için olmak üzere özel bir kullanım amacına sahipti.

• Jizya• Hindistan’da İslamcı yönetimler 11yyda cizye (jizya) uyguladılar.

• Latin Amerika’da Astekler, mayalar ve İnkalar gibi tüm medeniyetler ritüellere de sahip vergilere başvurdular.

• Hindular ve Budistler de tapınaklarını inananların zaman, beceri ve diğer kaynakları ile kurdular ve devam ettirdiler.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 54

Orta Çağda diğer toplumlarda bazı vergiler

Page 55: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Mültezim Sistemi (Tax farming):

• Mısır, Roma, Büyük Britanya ve Yunanistan’da görüldü.

• Etkin bir vergi toplama sistemi olarak uygulanmış olsa da aşırı, kötü niyetli bir vergileme sisteminin de önünü açmıştır.

• Bunun en belirgin örneği Roma dönemindeki publicani’dir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 55

Feodalizmde vergileme (Orta Çağ):

Kıta Avrupası

Page 56: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Sanayi kapitalizmi ilk olarak Britanya’da gelişti ve ilk kez 1798 yılında bireysel servet üzerinden gelir vergisi alındı.

• Bu vergi Napoleon Savaşlarının finansmanı için alındı.

• Geçici olacaktı, ancak devam etti ve her 5 Nisan’da yenilendi.

• 1815 Waterloo Savaşından sonra vergi kaldırıldı. 1841’de ki seçimlerde gelir vergisine karşı bir söylemle oraya çıkan SirPeel seçilir seçilmez vergiyi yeniden koydu, bu arada gümrük vergilerini de azalttı.

• Bu dönemde daha önceleri eşraftan oluşan vergi komisyonerleri/müdürleri etkin bir vergi bürokrasisi oluşturma adına 1849 yılında Vergi İdaresine (InlandRevenue) dönüştürüldü.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 56

Kapitalizm altında vergilerin gelişimi (18-20yy)

Page 57: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• ABD 1776 yılındaki 13 devletin açıkladığı Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar Büyük Britanya’nın bir sömürgesiydi.

• Vergi sistemi de dahil pek çok iktisadi ve politik dinamik bu ilişki tarafından belirleniyordu.

• ABD’de uygulanan ilk verginin nedeni İngiltere’nin Fransa ile olan savaşını finanse etmek için kolonilerden gelir sağlamak ihtiyacı idi.

• 1764 yılında çıkartılan Şeker Yasası ile ithal melas, şurup, şarap ve diğer mallara vergi konuldu.

• Bir yıl sonra, 1765’te buna gazete ve kıymetli belgelere uygulanan Damga Vergisi eklendi.

• Sonrasında Çay Vergisi konuldu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 57

Kolonyalizm DönemiAmerika

Page 58: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• 1767 yılında ise Britanya birliklerinin Amerika’da bulunmasının masrafını kolonilere ödeten Kışla Vergisi ve İthalat Vergisi konuldu.

• Sömürgeci Britanya’nın koyduğu vergiler bir yandan muazzam bir öfke yaratırken, ABD’nin kuruluşunu ateşleyen faktörlerden biri oldu.

• Ekonomik bunalım sırasında insanlar nakit sıkıntısı çekiyorlardı ve bu vergiler belirli sanayilere zarar verme tehlikesi taşıyorlardı.

• Amerika için Fransa artık askeri bir tehdit değildi.

• Britanya Hükümeti vergilerden sağladığı bu fazladan geliri Britanya’daki büyük toprak sahiplerinin vergilerini düşürmek için istiyordu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 58

Kolonyalizm DönemiAmerika

Page 59: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Koloniler bu vergileri öderken, İngiliz Parlamentosunda yeterince temsil edilmediler.

• Bu da Amerikan Devriminin temel sloganlarından olan “temsil edilmeksizin vergileme tiranlıktır” ( taxationwithout representation is tyranny) sloganının doğmasına neden oldu.

• Kuruluş sonrasında 1794’teki Viski İsyanı çıktı.

• Bu isyan viski üzerinden alınan vergiye karşı ve asıl olarak da vergi toplayıcılarını hedef alan bir isyandı.

• 1798’te Kongre ordunun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için Federal Servet Vergisi Yasasını hayata geçirirken, bu vergiye karşı Fries İsyanı çıktı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 59

Kolonyalizm DönemiAmerika

Page 60: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Bu dönemde vergileme Avrupa’da 1789–1799 Fransız Devrimini ateşleyen unsurlardan biri oldu.

• Sonrasında Napoleon vergi sistemini merkezileştirdi ve özel bir vergi toplayıcılık sistemi oluşturdu.

• Seligman’a göre(1890);

• 18yyın başlarında görülmeye başlanan gelir vergisinin kabaca iki alınma nedeni vardı:

• 1. Devletlerin daha fazla gelire olan ihtiyaçları ve

• 2. Mevcut vergi sistemi altında vergi yükünün son derece adaletsiz dağıtılması ve bunun neden olduğu sosyal huzursuzluklar.

• İlkine en güzel örnek Britanya’da Mısır Yasası’nın kaldırılması nedeniyle azalan vergi gelirlerinin yeni vergilerle karşılanması ihtiyacı ve savaşların finansman ihtiyacıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 60

Kolonyalizm Dönemi

Amerika’da Gelir Vergisi’ne geçiş

Page 61: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Kapitalizme kadar kalıcı vergilerin ilk ve en temel hali arazi vergisiydi.

• Bu daha sonra servetin yaygınlaşmasıyla genel bir servet vergisine dönüştü.

• Servet bireyin ödeme gücünün bir göstergesi olarak görülmeye başlandığında ise onun sadece sermaye değeri değil, yıllık sağladığı gelir vb unsurlar ön plana çıkmaya başladı.

• Orta Çağda toprağın sabit bir piyasa değerinin olmadığı dönemde topraktan sağlanan kira geliri en önemli gösterge idi.

• Daha sonraki dönemlerde New York gibi Amerika Kolonilerinde servet vergisi hesaplanırken asıl olarak araziden sağlanan gelir dikkate alınmaya başladı.

• Sermaye değeri ile ilişkilendirilmeksizin servet unsurunun yıllık getirisinin de olması bu yıllık getiri olan gelirin vergilendirilmesini gündeme taşıdı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 61

Kolonyalizm Dönemi

Amerika’da Gelir Vergisi’ne geçiş

Page 62: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Yeni İngiliz kolonilerinden olan Massachusetts'tegelir vergisinin ilk biçimi 1706 tarihinde uygulandı.

• Her hangi bir ticari faaliyetten ya da gelir getiren diğer faaliyetlerden elde edilen gelirler vergilendirilmeye başlandı.

• 1738 yılında buna “iş ve istihdam gelirleri” eklendi.

• 1777’de ise mesleki faaliyetlerden, el işçiliğinden, ticaret ya da istihdamdan sağlanan gelirlerin vergilendirileceği hükmü Amerikan Anayasası’na girdi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 62

Kolonyalizm Dönemi

Amerika’da Gelir Vergisi’ne geçiş

Page 63: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Massachusste istisnası dışında aslında gelişmiş dünyada gelir vergisi sisteminin önünü açan ülke Britanya oldu.

• Bu ülkede 1798’te “üçlü tarhiyat” uygulaması başlatıldı.

• Bu vergiler atlı arabalardan, hizmetçilerden, atlardan, meskenlerden, köpeklerden, saat ve barutta, sahipleri üzerinden alınmaktaydı.

• 1799’da bu sadece gelirler üzerine uygulandı. 1803’te total vergilemeden vazgeçilip 5 gelir kaynaklı, sedülervergilemeye geçildi.

• Bu vergi Napoleon Savaşları’nın bitimine kadar devam etti. Bir ara vaz geçilse de 1842 yılında yeniden alınmaya başlandı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 63

Kolonyalizm Dönemi

Amerika’da Gelir Vergisi’ne geçiş

Page 64: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• ABD’de ilk gelir vergisi önerisi 1812 Savaşı sırasında gündeme geldi.

• Artan oranlı bir tarifeydi; yıllık 60 poundun üzerindeki gelirler için binde 8 ve 200 poundun üzerindeki gelirler için ise % 10 idi.

• Ancak bu vergi hiçbir zaman uygulanmadı. • 1861 Vergi Yasası ülkede yaşayan herkesin

gelirlerinin kaynağı ne olursa olsun bu gelirleri üzerinden vergi ödemesini zorunlu kıldı.

• Bu da uygulanmadı. • Bu yasada oranlar 800 dolar ve üzeri için % 3 ve ABD

dışında yaşayanlar için ise % 5 idi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 64

Kolonyalizm Dönemi

Amerika’da Gelir Vergisi’ne geçiş

Page 65: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• ABD İç Savaşı’nda ölenlerin sayısı bu ülkenin bağımsızlık savaşı, 1.ve 2. Dünya savaşları, Kore Savaşı ve Vietnam savaşında ölenlerin sayısından fazla.

• Kuzey eyaletlerde küçük esnaf ve özgür işçi emeği, Güneyde ise asıl olarak köle emeğine dayalı beyazların işlettikleri büyük pamuk plantasyonlarına dayalı üretim ilişkileri söz konusuydu.

• Güneyde yılda 1 milyon ton pamuk 4 milyon köle tarafından üretiliyordu.

• Plantasyon sahibi beyazlar pamuğa olan dış talebi karşılayabilmek amacıyla Kuzeydeki toprakları talep etmekteydiler.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 65

İç Savaş

Page 66: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Kuzeyin nüfusu ise Avrupa’dan gelen göçlerle sürekli büyüyor, bu da bölgeyi ticaret ve sanayi üretimi ve pazarı için önemli bir merkeze dönüştürüyordu.

• 1860 yılında bölge Britanya’dan sonra dünyanın en büyük ikinci sanayi üretim bölgesiydi

• Kuzeyli kapitalistler sanayilerini korumak için gümrük tarifeleri uyguluyor, Güneyli pamukçular ise serbest ticareti savunuyorlardı. Federal hükümet iki arada sıkışmış bir durumdaydı.

• Lincoln ve onun Cumhuriyetçi Partisi son tahlilde, köle emeğine nazaran, özgür işçilikten yanaydı.

• Bu nedenle de Kuzeyde daha fazla oy almıştı (%54). Güneydeki plantasyon sahipleri bu gelişmeyi kölelik düzenini sona erdirecek bir tehdit olarak algıladıklarından Federal Hükümete karşı bir tutum sergiliyorlardı. Bu nedenle de Güneyli 7 eyalet Birlik’ten ayrıldılar ve iç savaşı başlattılar.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 66

İç Savaş

Page 67: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• İç Savaş döneminde, 1862’de, savaşın finansmanı için, Başkan Lincoln’nün çıkarttığı vergi yasasına göre 600 doların üzerindeki gelirler için alınacak gelir vergisinin oranı % 3 ve 10,000 doların üzerindekiler için % 5 idi.

• 1864 yılında yine iç savaşın finansmanı için ek gelir sağlayan bir yasal düzenleme daha yapıldı.

• Savaşın sona ermesiyle birlikte 1864 yasası değiştirildi ve % 5 olarak tek oranlı bir gelir vergisi uygulamasına geçilirken, 1000 dolarlık sınır muaf tutuldu.

• 1870–1872 yıllarında bu oran % 2.5’e düşürüldü ve istisna tutarı 2000 dolara yükseltildi. 1872 yılında vergi kaldırıldı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 67

İç Savaş

Page 68: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• 1895 yılında hayata geçirilen yeni gelir vergisine göre (5 yıllık) yıllık 4000 dolar üzerindeki gelirlerden % 2 vergi alınacak ve tüm kazançlar, kar ya da gelirler, her nereden (mülk, kira, faiz, kar payı ve ücret) elde edilirse edilsinler ABD’de yerleşik ya da yerleşik olmayan herkesten bu vergi alınacaktı.

• Buna ilave olarak, aynı oranda olmak üzere kar amaçlı olarak kurulmuş birlikler, şirketler ( ortaklıklar hariç) ve kurumlardan net karları üzerinden bir kurumlar vergisi alınacaktı.

• Kıta Avrupa'sında da gelir vergisine geçiş benzer ihtiyaçlardan doğdu.

• 1864 yılında İtalya’da gelir vergisi uygulamasına geçildi.

• Fransa’da ise sadece şirketlerin ve birliklerin gelirleri üzerinden alınan bir gelir vergisi 1871 yılında konuldu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 68

Amerika’da Gelir Vergisi’ne geçiş

Page 69: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Bir ayrıştırma yapmak gerekirse İngiltere, İtalya, Fransa ve ABD’de gelir vergisinin konuluşunun asıl nedeni hükümetlerin olağan üstü / geçici gelir ihtiyaçlarını karşılamaktı.

• Almanya, İsviçre ve Avustralya’da ise genel olarak vergi sistemini iyileştirmek düşüncesi ön plandaydı.

• İsviçre’de genel servet vergisinin yetersizliği nedeniyle gelir vergisi tamamlayıcı olarak konuldu.

• Bazı kantonlarda ikisi bir arada, bazılarında ise bir kısım üzerine servet, diğer kısımlar üzerine ise gelir vergisi uygulaması biçiminde görüldü.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 69

Amerika’da Gelir Vergisi’ne geçiş

Page 70: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Gelir Vergisi uygulamasına geçişi asıl tetikleyen faktörün savaşlar olduğu, ancak asıl tırmanışın 1. ve 2. Dünya Savaşları sırasında olduğu genellikle maliye tarihçilerinin ortak görüşüdür.

• Nitekim ABD’de gelir vergisine asıl geçişin tarihi 1913 yılıdır.

• Bu yıla kadar toplam 36 devlet Anayasanın 16 maddesindeki değişikliği (16. Amendment) onayladı.

• Buna uygun olarak da Kongre yeni bir vergi yasası çıkarttı.

• Buna göre gelir vergisi oranları en az % 1 ile 500,000 doların üzerindeki gelirler için en çok % 7 arasında olmak üzere belirlendi.

• Buna göre nüfusun % 1’inden azı gelir vergisi ödemekteydi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 70

Dünya Savaşları, Soğuk Savaş, Sosyal Devlet, Neo liberal dönüşüm

Page 71: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Gelirler yasa dışı yollarla dahi kazanılmış olsa da bu gelirler bu verginin kapsamındaydı.

• 1. Dünya Savaşı nedeniyle 1916 yılında en düşük oran % 1’den % 2’ye ve en yüksek oran 1,5 milyon doların üzeri için % 15’e çıkartıldı.

• 1916 yasası aşırı karı ve gayrimenkul kazançlarını da kapsamına aldı.

• 1917 yılında ise 40.000 doların üstündekilerin gelir vergisi oranı % 15’e ve 1,5 milyon doların üzerindekilerinki ise % 67’ye çıkartıldı.

• 1918 yılında en düşük oran % 6 ve en üst oran % 77 oldu. Vergi gelirleri GSYH’nin % 25’ine ulaştı.

• Buna rağmen nüfusun sadece % 5’i gelir vergisi ödüyordu.

• 1920’lerdeki ekonomik canlılık nedeniyle oranlar % 1’e kadar ve tepedekilerinki % 25’e kadar düşürüldü.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 71

Dünya Savaşları, Soğuk Savaş, Sosyal Devlet, Neo liberal dönüşüm

Page 72: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Büyük Bunalım döneminde, önce 1932’de sonra da 1936’da oranlar tekrar yükseltildi ve 1936 yılında en düşük oran % 4 ve en yüksek oran % 79 oldu.

• 2. Dünya Savaşı sırasında 1940 ve 1941’deki yapılan değişikliklerle en alttaki oran (500 dolar gelir için) % 23 ve 1 milyon doların üzerindekiler için % 94 olarak belirlendi

• Pearl Harbour baskını ve ABD’nin 2. Dünya Savaşına girmesi ile birlikte 1942 yılında milyonlarca ABD’li yeni gelir vergisi mükellefi oldu.

• Disney karakteri olan Donald Duck “Taxes to beatthe Axis” sloganıyla vergileme amacıyla kullanıldı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 72

Dünya Savaşları, Soğuk Savaş, Sosyal Devlet, Neo liberal dönüşüm

Page 73: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• 1914 yılında yani İngiltere’de gelir vergisi oranı % 6 iken savaşın sonunda (1918) bu oran % 30’a yükseltildi.

• Keza savaş sırasında karları artan şirketlere ilave vergiler konuldu.

• 1905 yılına göre toplam vergi gelirleri savaş sonrasında 17 kat daha fazlaydı.

• Soğuk Savaş dönemi, yeni oluşumlar, artan kamusal hizmet beklentisi (NHS gibi) yeni vergileme kaynaklarına olan ihtiyacı da artırdı.

• Sosyal devletlerde bu ihtiyaç çok net hissedilmekteydi, sonucunda vergi gelirleri milli hasılanın yarısına kadar ulaştı.

• Soğuk Savaş döneminde toplanan vergilerin yeniden bölüşüm amacıyla kullanılması, sosyalizme karşı ideolojik bir araç işlevi de görmekteydi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 73

Dünya Savaşları, Soğuk Savaş, Sosyal Devlet, Neo liberal dönüşüm

Page 74: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Küreselleşme, özellikle de çok uluslu şirketlerin başat hale geldiği neo liberal dönemde, ülkelerdeki vergi oranlarının düşürülerek rekabetin sağlanacağından hareketle, vergi oranları düşürüldü.

• Rusya’da oligarklar ve yabancı işadamlarına karşı olmak üzere vergi tutuklamaları ulusal bir araç haline dönüştü.

• Neo liberalizmin çöküşü ile gündeme gelen şirket kurtarmaları için vergilemeye olan ihtiyaç sürerken askeri harcamalar ise kısılmadı.

• Diğer yandan yoksullara ayrılan bütçe kaynakları asgari de tutuldu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 74

Dünya Savaşları, Soğuk Savaş, Sosyal Devlet, Neo liberal dönüşüm

Page 75: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Gelir Vergisİne yapılan en önemli itiraz sosyalist bir karaktere sahip olması yönündedir.

• Buna göre insanların gelirlerine göre vergilendirilmesi sosyalizm kokar.

• Keza insanların elde ettiği gelirlere devletin el koyması anlamına gelmektedir.

• Ancak bu eleştiriler haklı değil, zira bu kesimlerin geçmişte veraset vergisine ve kamusal eğitim ve kamusal posta dağıtımına da itirazları da aynı gerekçeye dayanıyordu.

• Servet vergisi daha fazla sosyalist karakter içerir zira küçük servetleri vergilendirmez, oysa gelir vergisi her türlü geliri vergilendirmektedir.

• Artan oranlı vergileme uygulanmış olsaydı yine sosyalizm suçlaması olacaktı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 75

Seligman, The Income Tax

1890’da bir değerlendirme

Page 76: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Şu ana kadar yapılan araştırmalar artan oranlılık ile sosyalizm konusunda paralellik kurulabileceğini gösterse de artan oranlılık tamamıyla iktisadi ve mali nedenlerle savunulabilir bir yöntemdir.

• Örneğin İç Savaş’ta uygulanan vergiler bu nedenle artan oranlı olarak uygulanmıştı.

• İngiltere de % 1 ila % 8 arasında bir veraset vergisini bu gerekçelerle uygulamaktan çekinmedi.

• Uygulama Hollanda, Almanya, İsviçre ve Avusturalya’ya yayıldı.

• Bugün ise 4000 +%’lık muafiyet sınırının böyle bir artan oranlılığı sağladığı düşünülüyor.

• Kısacası gelir vergisinin tarihi bu verginin servet vergisinden çok daha verimli bir vergi olduğunu ortaya koymaktadır.

• Kuşkusuz vergi kaçakçılığına neden olabilecektir, ama servet vergisinin sonuçları daha kötüdür.

• Tüccarlar başta olmak üzere kapitalist sınıfların vergi kaçırma alışkanlıkları daha önce gelir vergisinin gözden düşmesine ve ortadan kaldırılmasına neden olmuştur.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 76

Seligman, The Income Tax

1890’da bir değerlendirme

Page 77: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• ABD’de 19 yyın ilk yirmi yılında şirketler asıl olarak; bankalar, sigorta şirketleri ve köprü ve paralı yol geçişi işleten şirketlerdi.

• 1830 yılında paralı yol işleten şirket sayısı 298, paralı köprü geçişi şirketi sayısı 23, köprü şirketi 97, imalat ve madencilik şirketi 108, banka ve sigorta şirketi 64 ve su şebekesi ve viyadük işletmecisi sayısı 37 idi.

• Bu şirketlerden alınan vergi genel mülk/servet vergisi idi (general property tax) ve ilk olarak New York’ta 1823 yılında konulmuştu.

• Oranı % 10 idi. 1825 ve1828’de vergi uygulanırken şirketlerin nakitleri, hisseleri ve gayrimenkulleri ayrıştırılarak uygulama gerçekleştirildi.

• Gelirleri hisselerinin % 5’ini aşmayan ücretli yol ve köprü işletmecisi şirketler vergiden muaf tutulmuşlardı.

• Fakat farklı eyaletlerde farklı uygulamalar da söz konusu olabilmekteydi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 77

ABD’ de Kurumlar Vergisinin gelişimi

Page 78: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Şirketler, bireylerin vergilenme yöntemiyle vergilendiriliyorlardı.

• Bankaların doğrudan vergilendirilmesi geriye doğru 19yyın başlarına, İngiltere ile olan savaşa kadar gider.

• Savaş süresince bankalarca çıkartılan menkul kıymetlerden damga vergisi alınırdı.

• Keza yıllık kar payının % 1,5’i oranında bir vergi de ödediler.

• Bankalar üzerine ilk vergiyi 1805 yılında Georgia Eyaleti koydu (% 2,5 oranında).

• Bu oran Pensilvanya’da % 6 idi ve 1824’te % 8’e çıkartıldı.

• Birkaç yıl sonra vergiye artan oranlılık uygulanmaya başladı.

• İç Savaş döneminde 1846’dan sonra bu vergi Virginia’da % 17’ye kadar çıktı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 78

ABD’ de Kurumlar Vergisinin gelişimi

Page 79: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Sigortacılık alanında önceleri sadece yabancı şirketler vergilendiriliyordu (yangın sigortası 5 10).

• Demiryolu şirketleri 1840 yılından itibarenvergilendirilmeye başladı.

• 1860 yılında ulaştırma/nakliye firmaları % 2 oranında olmak üzere özel bir tonaj vergisine tabi tutuldular.

• Ayrıca brüt gelirlerinin binde 75’i oranında ek vergi alınıyordu.

• Oranlar hariç, benzer bir biçimde, telgraf ve telefon şirketlerinde genel genel kurumlar vergisinin ilk uygulamaya geçildiği tarih 1840 yılıdır.

• Bu tarihte bankalar ise ilave olarak % 1,5 oranında vergi ödeyeceklerdi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 79

ABD’ de Kurumlar Vergisinin gelişimi

Page 80: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Reagan Döneminde yapılan, özellikle de 1986 vergi reformuyla, marjinal bireysel gelir vergisi oranlarının sayısı 14'ten 4'e düşürülürken (sırasıyla 0, 15, 28, 33) ortalama vergi oranı % 28' de kalacak şekilde vergi oranları fiilen indirildi.

• Reformla, mükelleflerin % 11'inin marjinal vergi oranları % 10'un üzerinde % 48'nin % 10'un altında indirime tabi tutulurken, mükelleflerin % 23'ünün vergi oranları % 0–10 arasında artırıldı.

• Asgari geçim indirimi giderek azalan bir şekilde artırıldı (1988'de 5.000 $ idi) ve asgari geçim düzeylerinin enflasyona endekslenmesiyle düşük gelir gruplarının vergi yükünün azaltılması hedeflendi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 80

ABD’de 1980 sonrası 1981- 1986 Vergi Reformları

Page 81: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Kurumlar vergisi oranları % 46'dan % 34'e düşürülüp, makine ve ekipmana verilen % 10'luk vergi iadesi kaldırılırken, daha önce 200.000 $'a kadar temettü gelirini vergiden muaf tutan uygulamadan vazgeçildi.

• Bunun sonucunda uzun vadeli sermaye kazançları vergi oranları % 20'den % 28'e çıkartıldı.

• Ayrıca bireylerin daha önce matrahtan indirebildikleri çok sayıda vergi sığınağı iptal edildi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 81

ABD’de 1980 sonrası 1981- 1986 Vergi Reformları

Page 82: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• 50 yıldan fazladır en zengin Amerikalılar federal gelir vergisi yükünü başkalarının üzerine kaydırıyorlar.

• Grafik en tepedekilerin ve en alttakilerin resmi vergi oranlarını gösteriyor.

• 1945-1960 döneminde en üsttekilerin vergi oranları % 90’lara erişmişti.

• Bugün sadece % 35’ e tabiler.• İki grubun oranları arasındaki fark hızla kapandı.• Özellikle zenginlerin yasalardaki boşlukları çok iyi

kullanabilmesiyle bu fark reel olarak daha da azaldı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 82

Neden zenginleri vergilendirmeli? (Why Taxing the Rich Makes Sense?)Richard D. Wolff, http://mrzine.monthlyreview.org, 02.03.2011

Page 83: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 83

Neden zenginleri vergilendirmeli? (Why Taxing the Rich Makes Sense?)Richard D. Wolff, http://mrzine.monthlyreview.org, 02.03.2011

Page 84: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 84

ABD : Gelir-Kurumlar Vergisi Tahsilatları (We Don't Need to Pay No Stinkin' Taxes)R.Wolff, 22.02.2011,www.brechtforum

Page 85: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Şirketler sistemin zayıf noktalarından yararlanma konusunda oldukça başarılılar.

• Öyle ki büyük şirketler için resmi federal vergi oranı şimdi % 35 dolayında. Teorik olarak karlarından ve servetleri üzerinden lokal devletlere de vergi ödemek durumundalar.

• Ancak sistemdeki zayıf noktalar (loopholes) sayesinde uygulamada bu yükümlülükler ve ödedikleri vergiler çok azalmış durumda.

• MIT ve Kuzey Carolina Üniversitelerinden üç profesörün yaptığı çalışma büyük şirketlerin fiilen ne kadar vergi ödediklerini ortaya koyuyor:

• Federal+ lokal +federe hükümetlere ödedikleri vergiler toplamda % 30’u bulmuyor.

• Toplam firmaların % 26.3’ünü oluşturan 546 büyük firma ise vergi kaçınması yöntemleriyle vergi oranlarını % 20 ya da daha altına çekebilmiş durumdalar.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 85

Sermaye şirketlerinin azalan vergileriABD

Page 86: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• General Electric (GE) firmasının yurt içi ve yurt dışı dahil ödediği vergi oranı % 14.3 (TheNew York Times), ancak Citizens for Tax Justice örgütüne göre bu şirketin ABD’ deki karları üzerinde ödediği verginin oranı % 3.4.

• Yani GE pek çok Amerikalıdan daha düşük oranda vergi ödedi.

• Oysa GE 2009 yılında devletten 140 milyar $’lıkkredi garantisi sağlamıştır.

• Obama GE’ nin CEO’ su olan Jeffrey R. Immelt’ i Ekonomik Danışma Kurulu Başkanlığına getirdiğinde aslında bu şirketi ödüllendireceği belli olmuştu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 86

Sermaye şirketlerinin azalan vergileriABD

Page 87: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Gelir vergisi: % 44. Kurumlar vergisi: % 7 , SGKP : % 42 ve satış vergisi % 3 ve diğer vergiler : % 4.Federal vergiler artan oranlı.

• 2009 yılında gelir+SGK+Emlak+Kurumlar vergisi ortalama oranı ;

• En az gelirli % 20 için : % -0.9

• Orta gelirli % 20 için: % 13.4 ve

• En zengin % 20 için : % 22.9 civarında.(Source: Tax Policy Center Table T09-0357).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 87

ABD federal hükümet gelirleri 2009

Page 88: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Fortune 500’de yer alan 280 karlı şirket 2008–2010 arasında toplamda 223 milyar dolarlık vergi harcaması (tax breaks) sağladı.

• Buna karşılık son dört seçim döneminde Kongre üyelerine 216 milyon dolarlık bağış ve katkıda bulundu.

• Bunların içinde “Kirli 30” olarak anılan otuz vergi kaçakçısı şirket bu dönemde negatif vergilendirildi (10,6 milyar dolar), buna karşılık seçim kampanyaları için 41 milyon dolar harcama yaptı.

• Mevcut Kongre üyelerine 30,3 milyon dolar (ortalama kişi başına 58,000 dolar) katkıda bulundu.

• 534 Kongre üyesinin 524’ünün (% 98) 2006’dan bu yana bu otuz şirketten katkı aldığı ortaya çıktı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 88

Tekellerin devlet üzerindeki etkileri ABD

Page 89: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Kirli 30, 2008–2010 döneminde Kongre üyeleri arasında lobicilik faaliyeti için 476 milyon dolar harcarken, hiç federal vergi ödemedi, tam tersine 10,6 milyar dolar maliyeden iade aldı.

• Bu 30’un en az 22’sinin vergi cennetlerinde şubeleri var, böylece kurumlar vergisi ödemiyorlar.

• Şirketler üç yolla politik kampanyalara mali destek veriyorlar:

• (i) Politik Eylem Komitesi (PAC) aracılığıyla katkı (şirkette bir komite kurup bireysel destek için bir havuz oluşturmak),

• (ii) Şirket yöneticilerinden sağlanan maddi katkılar ve

• (iii) Dışarı harcamaları.

• Rakamlar 1990–2010 döneminde ilk yoldan yapılan katkıların boyutlarını ve eğilimini gösteriyor (58 milyon dolardan- 168 milyon dolara).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 89

Tekellerin devlet üzerindeki etkileri ABD

Page 90: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 90

Politik Eylem Komitesi (PAC) aracılığıyla katkı (şirkette bir komite kurup destek için bir havuz oluşturmak)

Page 91: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Türkiye’de, 2014 Bütçesi’nde öngörülen harcamaların finansmanı ağırlıklı olarak (% 86) vergiler ile yapılacak.

• Bunun % 20’si Gelir Vergisi, % 10’u Kurumlar Vergisinden (dolaysız vergiler) kalan büyük çoğunluk ise KDV ve ÖTV’den (dolaylı vergiler) oluşacak.

• Vergi gelirlerinin üçte birini oluşturan dolaysız vergilerin yükü de emekçilerin sırtında.

• Örneğin vergi gelirlerinin beşte birini (% 20), dolaysız vergilerin üçte ikisini oluşturan gelir vergisinin bileşenlerine bakıldığında bu verginin % 91’inin stopaj (kaynakta kesme), % 5,6’sının beyanname ve binde 6’sının basit usulle toplandığı görülür.

• Stopajın % 68’i ücret stopajlarından gelecek .

• Böylece dolaysız vergilerin üçte ikisini oluşturan gelir vergisinin de en az üçte ikisi emekçiler tarafından ödenecek.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 91

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme, Mustafa Durmuş

Page 92: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Diğer taraftan kâr payı, faiz ve kira geliri gibi sermaye geliri elde eden ve sayıları 1,8 milyonu bulan beyannameli mükellefin ödedikleri gelir vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki payı sadece % 1.

• 750.000 civarında Basit Usul’e tabi esnafın ödediği vergilerin payı ise binde 1 civarında.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 92

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme, Mustafa Durmuş

Page 93: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

Yıllar

Beyana Dayanan Gelir

Vergisi (%)

Basit Usulde Gelir Vergisi

(%)

Gelir Vergisi Tevkifatı (%) GVK Göre Alınan Geçici

Vergi (%)

Ücretlilerin Ödediği Gelir

Vergisi (%)

2001 4,28 0,23 93,7 1,8 35,1

2002 6,58 0,30 91,1 2,4 40,4

2003 6,71 0,22 90,2 3,2 42,6

2004 6,07 0,35 89,7 4,0 59,2

2005 5,63 0,51 90,1 3,9 68,7

2006 5,12 0,57 90,9 3,4 56,6

2007 4,37 0,57 91,96 3,09 55,13

2008 4,76 0,55 91,60 3,10 52,44

2009 5,17 0,64 91,27 2,92 54,62

2010 5,09 0,66 91,27 2,98 68,55

2011 5,65 0,61 90,82 2,91 67,83

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 93

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme, Mustafa Durmuş

Page 94: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Sermaye sahiplerinin vergi yükünün bu denli düşük olmasının nedenlerinin başında;

• sadece kendilerinin faydalandığı vergi kaçırma imkânı,

• vergi afları ve vergi uzlaşmaları ve

• yaygın muafiyetler, istisnalar, vergi indirimleri ve ertelemeleri (vergi harcamaları) geliyor.

• Nitekim AKP Hükümetleri döneminde birden fazla vergi affı çıkartıldı.

•Doç. Dr.Mustafa Durmuş 94

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme, Mustafa Durmuş

Page 95: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Maliye Bakanlığı ile büyük çaplı vergi mükellefleri arasında 2010 yılında yapılan uzlaşmaların sonucunda vergi aslının % 92’sinden ve vergi cezalarının % 99,9’undan vaz geçildi .

• Gelir İdaresi Başkanlığı, 2011 Yılı Faaliyet Raporu. Bir gazetenin 6 Ocak 2014 tarihli haber yorumunda (Aykut Erdoğdu) yandaş şirketlere ait 130 milyon TL'lik vergi borcu aslının "vergi uzlaşması yolu" ile 5 milyon TL'ye indirildiği belgeleriyle açıklandı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 95

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme, Mustafa Durmuş

Page 96: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Ayrıca sermaye sahibi sınıfların ve servet zenginlerinin yararlanmış oldukları kapsamlı muafiyet, istisna, erteleme ve indirimler mevcut.

• Bu vergi matrahını daraltıcı uygulamalar vergiyi azaltmakta, verginin yükünü bu uygulamalardan yararlanamayanlar üzerine kaydırmakta.

• Örneğin ayda sadece ortalama 100 TL civarında bir asgari geçim indiriminden yararlanabilen ücretli emekçiler, sermayenin ödemediği bu vergilerin de yükünü taşımaktadır.

• Diğer taraftan sermaye geliri elde edenler çok sayıda harcama kalemini gider yazabilmekte, böylece vergi matrahını küçültebilmekte, son derece cazip muafiyet, istisna, indirim ve ertelemeden yararlanabilmekte (örneğin enflasyon indirimi) ve hatta geriye dönük vergi iadesi dahi alabilmekteler.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 96

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme, Mustafa Durmuş

Page 97: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Sermaye sahipleri aynı zamanda yaptıkları bazı bağışları matrahtan indirerek hem vergilerini azaltmakta hem de kendilerine hak etmedikleri bir itibar da sağlamaktadırlar.

• Örneğin “fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara, bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedelinin tamamı gider olarak yazılabilmektedir” .

• Yapılan bu yardımlar, ayrıca KDV’den de istisna tutulmakta.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 97

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme, Mustafa Durmuş

Page 98: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Yoksul vatandaşlara gıda, yakacak, giyecek dağıtan bu tür dernek ve vakıflara yapılan yardımların tamamının elde edilen gelirden düşülebilmesi, yapılan bağışlara “büyük bir vergi avantajı” sağlamakta.

• Ayrıca 2012 yılında yapılan bir düzenleme ile din eğitimi veren tesis yapanlar ve kuran kursu açanlar bu işlere dönük harcamalarını Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahından düşebilecektir .

• Yapılan bu düzenlemelerin sonucunda azalan vergi gelirlerinin yine ücretli emekçiden halktan ÖTV, KDV ya da petrol, elektrik ve doğal gaz fiyatlarına zam olarak karşılanacağı bir gerçek.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 98

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme, Mustafa Durmuş

Page 99: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Yani Türkiye’de vergilemenin, işçi sınıfı ve emekçilere doğru yeniden bölüşüm ve kalkınma gibi amaçlarla bağı iyice kopartılmış,

• vergileme, sadece kapsamı daraltılan devletin neo-liberal dönüşümleri sağlamaya dönük faaliyetlerinin finansmanıyla sınırlı tutulmuş ve

• neo-liberal vergileme politikaları altında teşvik ve sübvansiyonlarla sermayenin üzerindeki görünen vergilerin yükü iyice emekçilerin üzerine kaydırılmıştır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 99

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme, Mustafa Durmuş

Page 100: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Bu süreç otuz yıl öncesinden başlatılmış olsa da son 10 yılda çok daha hızlı ve açıktan ilerletilmiştir.

• Artan oranlı gelir vergisi tarifesi düzleştirilmiş, basamak sayısı 6’dan 4’ e indirilmiş ve en zenginlere uygulanan gelir vergisi üst dilimi % 45’den % 35’e düşürülmüştür.

• Ücretliler lehine 5 puan indiriminden vazgeçilmiştir. Özel indirim uygulamasına son verilerek daha ziyade işverenlerin işine yarayan “asgari geçim indirimi” uygulamasına geçilmiştir.

• “Nereden buldun” uygulamasına son verilerek büyük servet sahiplerine servetlerinin kaynağı konusunda sorgulama yapılabilmesi imkânsız hale getirilmiştir.

• Kurumlar vergisi oranı % 33’den % 20’ye düşürülerek sermayenin vergisi daha da azaltılmıştır.

• Böylece düşük ücretli, örgütsüzleştirilmiş, güvencesiz ve esnek emek stratejisine uygun olarak verginin yükünün bütünüyle emekçilerin sırtına bindirilmesiyle Türkiye dünyanın en adaletsiz vergi sistemine sahip ülkelerinden biri haline gelmiştir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 100

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme, Mustafa Durmuş

Page 101: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Öyle ki ücretli bir emekçinin üzerindeki vergi yükü, net ücretinin % 70’i ve brüt ücretinin % 50’sidir.

• Yani 846 TL civarında bir net asgari ücret ile geçinmek ve ailesini geçindirmek zorunda kalan bir işçinin yıllık ödediği vergi, prim, fon tutarı 5000 TL’yi aşmaktadır.

• Buna karşılık bu rakamın onda birini ödemeyen çok sayıda sermaye sahibi mevcut.

• Kar payı ya da temettü biçiminde sermaye geliri elde eden sermayedarlar üzerindeki yük ise % 26’dır.

• Bu oranın son 10 yılda % 45’lerden bu noktaya çekildiği unutulmamalıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 101

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme, Mustafa Durmuş

Page 102: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Sermaye şirketleri üzerinden alınan Kurumlar Vergisinin resmi oranı % 20 olmasına rağmen, Türkiye’nin en büyük bankaları ve şirketlerince efektif olarak bu verginin oranı % 1-2’lere hatta bindelere kadar çekilebilmektedir.

• Esnaf ve sanatkârların 2011 yılında ödediği yıllık ortalama vergi miktarı ise 78 TL ile 1783 TL arasında değişmektedir (Ekler: Tablo 8).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 102

Devlet, Sosyal Sınıflar ve Bütçe İlişkileri Bağlamında 2014 Bütçesine İlişkin Bir Çözümleme, Mustafa Durmuş

Page 103: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

•ASYATİK ÜRETİM TARZI: OSMANLI TOPLUMU VE VERGİLEME ÜZERİNE ETKİLERİ

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 103

Page 104: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Türkiye, kapitalistleşme sürecine, Batı ile kıyaslandığında, gecikmeli olarak girdi.

• Bu gecikmenin nedenlerini ve bugünün Türkiye kapitalizminin özgül yanlarını anlayabilmek için, onun içinden çıkıp geldiği Osmanlı toplumunun iktisadi ve sosyal yapısının iyi çözümlenmesi gerekli.

• O halde Osmanlı üretim tarzı nasıl bir üretim tarzı idi?

• Osmanlı’nın kendine özgü bir iktisadi düzeni var mıydı?

• Bu durum vergilemeyi nasıl etkiledi?

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 104

Osmanlı: Asyatik Bir Üretim Tarzı mı?

Page 105: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Gülten Kazgan, İktisadi Düşünce Veya Politik İktisadın Evrimi.

• Maurice Godolier, Asya Tipi Üretim tarzı Kavramı.

• Sencer Divitçioğlu, Asya Tipi Üretim Tarzı ve Osmanlı Toplumu.

• Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye, Osmanlı İmpaaratorluğuÜzerine Araştırmalar I-II.

• Mustafa Skdağ, Türkiye’nin İktisadi ve İçtimai Tarihi I-II

• Nezih Varcan, Maliye Tarihi.

• Türkiye’de Kapitalist Gelişme Sürecinin ve İşçi Hareketinin Kısa Tarihi, http://marksist.net.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 105

Kaynaklar

Page 106: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Tarihsel süreci ilerleten üç önemli makine var:

• Teknolojik gelişme (üretici güçler),

• Yönetici sınıflar bloğu ve devletleri arasındaki mücadeleler (savaşlar) ve

• Sosyal sınıflar arasındaki mücadele.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 106

Hatırlatma:Toplumsal gelişim şeması

Page 107: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• A. Smith ve J. S. Mill Batı Avrupa toplumları dışında farklı yapıda toplumların bulunduklarının farkındalardı.

• «Doğu despotizmi, Doğu toplumu, Asyalı toplum” gibi deyimler altında Hindistan, Çin, Eski Mısır vb Batı Avrupa’dan büyük farklılıklar gösteren toplumları incelemişlerdi.

• Marx ve Engels, kendi iç çelişkileriyle gelişen sermaye birikimi ve teknolojik gelişmeye bağlı dinamik bir evrimi olan çağlarının kapitalist toplumları dışında, durgun ve geri toplumların bulunduğunu da gözlemlediler.

• Ama asıl olarak, Marx, Asyatik Üretim Tarzı kavramını ömrünün sonuna kadar kullanan düşünür oldu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 107

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 108: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Marx ve Engels, (Komünist Manifesto): Evrim şeması:

• Kölelik—Feodalite FÜT--- Kapitalizm.

• Marx “Asya Tipi Üretim Tarzı” kavramını ilk kez 1853 yılında ortaya attı ve hayatının sonuna kadar da kullandı.

• Engels, Anti- Dühring ’te (1877) kullandığı bu kavramdan Ailenin,… (1884) adlı eserinde vazgeçti.

• Marx’ın Kronolojik olarak bu kavramdan söz ettiği yerler :

• 1853 Engels’e yazdığı mektuplar, Grundisse’nin Formen Bölümünde (1857-58), Asya (AÜT), Germen ve Slav Üretim Tarzlarını zikretti, Critique, Kapital, Kovalevski’yeyaptığı eleştiriler ve Zassoulitch’e yazdığı mektuplar.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 108

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 109: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Marx 1855-1859 arasında yazılmış olan Formen’dekavramın en ileri halini ortaya attı.

• Kavram, 19yy Hindistan toplumundaki devletleri ve köy topluluklarını tasvir eden İngiliz belgeleri üzerinden derinlemesine düşünülerek hazırlandı.

• Marx’ın “Asyatik Üretim Tarzı” ve “Doğu despotizmi” üzerine yaptığı çözümlemeler, hem Grundrisse’de, hem de Kapital’de yer aldı.

• Marx, konuyla ilgili pek çok yazısında, Hindistan, Çin, İran ve Rusya’nın yanı sıra, Osmanlı’nın tarihini de, bir «Doğu despotluğu» tarihi olarak değerlendirdi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 109

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 110: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Marx, toplumların evrimi şeması içinde, İlkel Topluluk, Asya Tipi Üretim Tarzı, Antik Üretim Tarzı, Köleci Üretim tarzı, Germanik üretim Tarzı ve Kapitalist Üretim Tarzını ardarda sıraladı.

• Ona göre, “Antik Üretim Tarzının” en saf, en tam şekli Roma döneminde yaşanmıştır.

• “Germanik Üretim Tarzı” ise, toprağın ilkel tipte bir topluluk mülkiyeti biçiminden başlayan, uzun bir evrimin ürünüdür.

• Bu üretim tarzı altında toprağın özel ve kolektif mülkiyeti bir arada doğmuştur.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 110

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 111: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Toprağın mülkiyetinin asıl olarak derebeyine ait olduğu feodal toplumda köylüler angarya ile ayni ve nakdi vergiye tabi idiler.

• Bu sistemin evrimi, mübadelenin, şehirlerin ve pazar üretiminin gelişmesini sağladı ve sistemin ana çelişkisi haline gelerek yıkılmasına yol açacak olan kapitalist üretim ilişkilerinin doğuşuna ön ayak oldu.

• Bu doğuş sırasında sayısız köylü topraklarından atılarak bir ücret karşılığında çalışmaya zorlandı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 111

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 112: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Batı’da belirli tarihsel koşullar altında ortaya çıkan Antik köleciliğin ve Orta Çağ feodalizminin ortak özelliği, bu her iki üretim tarzının da, toprakta bireysel-özel mülkiyete dayanmasıydı.

• Bu toplumlarda, toprakta çalışan doğrudan üreticilerin (kölenin ve serfin) yarattığı artık-ürün, özel toprak sahibi soylular tarafından çekilip alınmaktaydı.

• Hem köleci devlet, hem de feodal devlet, büyük toprak sahiplerinin doğrudan üreticiler üzerindeki sömürücü egemenliğini güvenceye almak için örgütlenmiş özel baskı aygıtlarıydı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 112

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 113: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Marx, kapitalizm öncesi mülkiyet biçimlerinin ve üretim ilişkilerinin tarihsel evrimini incelerken, eski Doğu toplumlarında görülen “Asyatik üretim tarzı” ve “Doğu despotizmi” üzerinde de önemle durmuştu.

• Sözü edilen bu sosyo-ekonomik formasyon, ne antik çağın köleci üretim tarzıyla, ne de Orta Çağın feodal üretim tarzıyla örtüşmekteydi.

• Oysa Doğu toplumlarının tarihsel evrimine bakıldığında, bu toplumlarda, gerek mülkiyet biçimleri ve üretim ilişkilerinin, gerekse sınıfların ve devletin oluşumunun, Batı’ya nazaran çok farklı bir karakterde oldukları görülekteydi.

• Asyatik üretim tarzının geçerli olduğu toplumlarda, toprakta özel-bireysel mülkiyet yoktu ve dolayısıyla, özel mülk sahibi bir sınıf da oluşmamıştı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 113

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 114: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Doğu toplumlarında tüm toprakların ve doğal kaynakların mülkiyeti, başında bir despotun bulunduğu “üstün topluluğa”, yani devlete aitti.

• Toprakların gerçek sahibi gözüken devlet, aynı zamanda bu topraklarda üretim yapan doğrudan üreticilerin (tarım komünlerinin) ürettiği artık-ürünün de gerçek sahibi oluyordu.

• Despotik devlet, tüm tarım topluluklarının üstünde yer alan birleştirici bir merkezdi ve bu toplulukların gözünde, düzenin koruyucusu olan “kutsal baba” görünümündeydi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 114

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 115: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Doğu toplumlarında egemen güç olan despotik devletin üç temel işlevi vardı:

• Savaş ve fetihler (dış talan),

• Topraktan alınan vergiler (iç talan) ve

• Yeniden üretim için gerekli olan bayındırlık işlerini yerine getirmek.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 115

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 116: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Sosyal kurumlar açısından AÜT ve FÜT kıyaslaması ve benzemezlikleri:

• 1. FÜT üç sınıf ((kral+ din adamları)+askerler ve köylüler) tabanı üzerine otururken, AÜT’de((Sultan+ din adamları+ askerler) + halk (kara budun) ikili bir sınıf yapısı vardır.

• 2. Devlet (merkezi ve taşra yönetimlerinde FÜT’de”sınıf temsilli seçilmişler meclisi” varken, AÜT’de “ sultan temsilli atanmışlar meclisi” bulunur.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 116

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 117: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Godelier;

• Bu üretim tarzı altında temel biçim olan köy topluluklarının yararına yapılan ortak çalışmaya, bir de devlet yararına zorla yapılan çalışma eklenir.

• Devlet tarafından alınan ayni vergi devleti temsil eden fertler yararına alınan toprak rantına dönüşür.

• Köylülerin ve zanaatkârların bir asiller ve devlet memurları aristokrasisi tarafından sömürülmeleri bireysel bir sömürü değildir.

• Çünkü angarya kolektif, toprak geliri de vergi ile karışık bir halde bulunmakta ve her ikisi de bir memur tarafından, memurun kendi adına değil, üstün topluluktaki işlevi adına istenmektedir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 117

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 118: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Atüt içinde insanın insan tarafından sömürülüşü Marx’ın“genel kölelik” diye adlandırdığı biçime bürünür…

• Bu kölelik bireyin özgürlüklerini kısıtlayan ve başka bir bireye doğrudan bağımlılık şeklinde değil, bir topluluğun bir başka topluluk tarafından doğrudan doğruya sömürülmesi şeklinde gerçekleşir .

• Marx’a göre, Atüt’de dini, siyasi, iktisadi ortak yarar fonksiyonlarında doğan iktidar zamanla ve giderek bir sömürme iktidarı haline gelmekte, ama aynı zamanda da bir fonksiyon iktidarı olmaktan hiçbir zaman çıkamamaktadır.

• Burada insanın sömürülmesi ve sömürücü bir sınıfın ortaya çıkması vardır, ama toprağın özel mülkiyeti yoktur.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 118

Osmanlı: Asyatik Bir Üretim Tarzı mı?Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 119: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Asya Tipi Üretim Tarzının Doğuşu:

• Asya tipinde despotik hükümetlerin oluşmasında sulamanın büyük rolü olduğunu K. Marx çok önceden sezmişti .

• Bir toplumsal yapı bir yandan üretim güçleri ve üretim ilişkileri gibi üretim tarzının kurucu elemanları tarafından belirlenirken; öte yandan, din, hukuk (töre), siyaset, devlet, etik, ordu ve ideoloji gibi sosyal yapı ögelerinden oluşur (Matruşka örneği)…

• Marx, 1853’te Engels’e mektubunda Türkiye, İran ve Hindistan gibi Batılı olmayan toplumların üretim tarzlarının ancak toprakta özel mülkiyetin yokluğu olgusu ile açıklanabileceğini yazdı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 119

Osmanlı: Asyatik Bir Üretim Tarzı mı?Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 120: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Bu ülkelerde neden toprakta özel mülkiyet doğmamıştır?

• Bu ülkelerde iklim ve toprak şartları, asli ve tek üretim aracı olan topraktan ürün alınabilmesi için geniş sulama tesislerini gerektiriyordu.

• Bundan dolayı toprağın mülkiyeti özel ellerde olamazdı.

• Toprak ya köyün (komün) ortak mülkü ya da devletin mülkü olmak durumundaydı.

• Asya tipinde despotik hükümetlerin oluşmasında sulamanın büyük rolü olduğunu K. Marx çok önceden sezmişti.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 120

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 121: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Marx’a göre kamu işleri olarak tanımlanan işleri yürütme görevi Asya toplumlarında toprak mülkiyetinin devlete ait olmasını gerekli kılmıştır.

• Toprakları sulama zorunluluğu nasıl bir toprak mülkiyetsizliği doğuran etkense, ordu beslemek ve ona bağlı olarak ulaştırma şebekesi kurmak da başka bir etken olabilir.

• Marx ve Engels’e göre mülk sahibi, kamu hizmetlerini yerine getiren “üstün otoritedir.”

• Bu devlettir ve bu devlet ceberrut olabileceği gibi demokrat da olabilir.

• Asya toplumlarında devlet toprağın mülkiyetine sahip olsa bile, gerçek topluluklar tasarruf hakkına sahiplerdi.

• Yani toprağın tasarrufu özel kişilerin ya da toplulukların elindeydi.

• Binlerce dönümlük araziyi kaplayan topluluklar bütün gerekli olanları üretebilecek topak bir bütün oluştururlar.

• Ürünün büyük bir kısmı topluluğun ihtiyaçlarına tahsis edilir ve metayadönüşmez.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 121

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 122: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Sadece artık ürün, onun da ancak bir kısmı, devletin eline geçtikten sonra meta olur.

• Zira artığın bir kısmı ayni rant şeklindedir.

• Bundan dolayı bu ekonomilerde meta üretimi gelişmemiştir.

• Köy topluluklarında üretim kullanma değeri sağlamak için yapılır.

• Devlete verilen vergiler ayni nitelikte olduğunda ise bu olay değişim değeri için meta üretimini büsbütün kısıtlar.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 122

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 123: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Asya üretim tarzında toprak mülkiyetinin devlete ait olmasının iki temel nedeni var:

• (i) Köy topluluklarının kendini destekler karakteri.

• (ii) Devletin üzerine almış olduğu kamu işleri .

• Asya toplumlarında, kendini destekler köy topluluklarından elde edilen artık-ürün devlete aktarılmakta, devlet ise kendine geçen bu artık ürünü kamu işlerini yerine getirmek için kullanmaktadır.

• Devlet tarafından el konulan artık-ürünün ancak bir kısmı kamu hizmetlerine tahsis edilir.

• Kamu hizmetlerinin sunumu ise bu artık ürün gaspının meşrulaştırılması içindir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 123

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 124: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Köy toplulukları tarafından yaratılan artık - ürün devlete hangi yollarla geçmiştir?

• Vergi, haraç ve toplu çalışma (angarya).

• Marx, Hindistan’da İngiliz egemenliğini anlatırken (1853) genel olarak Asya’da devletin üç işlevinden söz eder:

• İç talan, yani maliye, dış talan yani savaş ve kamu işleri.

• Böylece devletin artık - ürünü gasp ediş yolları iki türlüdür:

• İç ve dış talan.

• İç talan yağma biçiminde ganimetler olabileceği gibi aslen vergi şeklindedir.

• Özel toprak sahipleri ile karşı karşıya bir durum olmadığından burada vergi toprak rantının yerine geçmektedir.

• Rantlar da çoğunlukla aynen tahsil edilir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 124

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 125: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Asya üretim tarzında temel üretim şekli kullanma değerli mal üretimidir.

• Ürünün meta ve insanın meta üreticisi haline gelmesinin ikincil bir önemi vardır.

• Üreticilerin fazla kullanma değerlerini paraya çevirmesi olayı ve devleti temsil eden sınıfın lüks tüketim harcamaları, toplumda değişim değeri için meta üretimini de teşvik etmiştir.

• Asya üretim tarzında ticaretin gelişmesi küçük sanatlar ya da el sanatları biçiminde sanayi üretimini teşvik etse de bu kapitalizmin gelişmesinde temel rol alan modern sanayilerin doğmasının sağlayacak nitelikte ve ölçekte bir sanayi değildir.

• İkili bir ekonomiden söz edilebilir:

• Kendini destekler köy toplulukları ve devleti temsil edenlerin talepleri ile beslenen ticaret ile kalıplaşmış bir kent kesimi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 125

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 126: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Gömüleme:

• Ekonomide ihtiyaçlar belli ve sınırlı ise yani ekonomi kendini destekler bir evrede ise eldeki altın ve gümüş meta satın almak için kullanılmadığından dolaşıma katılmaz, gömülemeye konu olur .

• Asya ekonomilerinin durağanlık içinde olmalarının (özellikle Hindistan ve Çin toplumları için belirgindi ) nedeni ise, kamu işlerinin merkezi hükümete ait olması ve kendi başlarına bir dünya kurmuş kapalı köy topluluklarının başatlığıdır.

• Yani kendini destekler köy topluluklarının varlığı ve yaratılan artık ürünün devlet ricalinin tüketimlerine ayrılması ekonominin gelişmesini önlemektedir.

• Devleti temsil eden ceberrutun sınırsız tüketim harcamaları nakdi birikimi engellediğinden duraklama kaçınılmaz olmaktadır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 126

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 127: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• İçsel ve dışsal dinamikler:

• Her iktisadi-sosyal bünye içsel ve dışsal dinamiğin (diyalektiğin) etkisi altında devinmeye ve dolayısıyla değişmeye mahkûm.

• Osmanlı toplumu da bu olgunun dışında kalmadı.

• 16yyın ortalarından itibaren Celali İsyanları (içsel dinamik) ve

• Doğu ticaret yolunun Okyanuslara kayması ile ülkeye giren altın ve gümüş iç akımlarının etkileri (dışsal dinamik) ile değişmeye yüz tuttu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 127

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 128: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Marx, Asyatik toplumlarda içsel dinamiğe bağlı bir evrimin olmayacağını ileri sürdü.

• Zira O’na göre, artık ürünün önemli bir kısmı hâkim sınıfların tüketim ihtiyacını karşılamak üzere, bir kısmı ise kıymetli maden olarak, mübadele sonrası, gömüleme olarak değerlendirildiğinden üretim tarzının değişmesini gerekli kılacak bir birikim gerçekleşemeyecektir.

• Bu toplumlar başka bir üretim tarzına ancak dışsal dinamiklerin etkisiyle evrilebilirler, dönüşebilirler.

• İngiliz sömürgeciliğinin Hindistan’da yarattığı etki gibi etkilerle toplum özel mülkiyete, kişisel sömürüye dayalı bir üretim ve toplum biçimine evrilmiştir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 128

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 129: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Nitekim 18yydan itibaren Asyalı toplumlar bu ve benzeri ilişkiler altında Batının kapitalist ülkelerinin sömürgeleri haline geldiler ve üretim tarzı değişiklikleri yaşadılar.

• Kısaca, Batılı toplumlar kendi iç çelişkilerinin etkisiyle (içsel dinamikler) gelişme gösterdiler.

• Buna karşılık Asya toplumları bunu kendi iç çelişkilerinin bir sonucu olarak değil, dışsal dinamikleri sonucunda yaşadılar.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 129

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 130: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Dışsal dinamik:

• Marx’a göre bu ekonomiler kapitalist meta üretiminin darbesi altında, önce meta üretimli bir ekonomi, sonra kapitalist meta üretimli bir ekonomi halini almaya mahkûmdur.

• Böylece kapitalizmin darbesi biçimindeki bir dışsal dinamik altında Asya üretim tarzının bozukluğu ve yavaş yavaş ortadan kalkmaya mahkûm olduğu anlaşılmaktadır.

• Bozulma süreci ile topraklar üzerindeki devlet mülkiyeti yerini özel mülkiyete bırakmaktadır.

• Ancak bu bozulmadan kamusal mülkiyete doğru bir dönüşüm de çıkabilir.

• Bu içinde bulunulan tarihsel ortama bağlıdır.

• İki çözüm de, a priori olarak, mümkündür. Ama her ikisinin tarihsel ortamı, koşulları birbirinden farklıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 130

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 131: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Masum ve zararsız gibi görünen bu Asyatik tarım komünlerinin, varlıklarını sürdürdükleri her yerde, Doğu despotluğunun ekonomik temelini oluşturmaktadırlar.

• Özel mülkiyetin ve serbest mübadelenin olmadığı yerde, pazarın ve kapitalist ilişkilerin gelişebilmesi de mümkün değildi.

• Bu nedenle, Asyatik üretim tarzının egemen olduğu Doğu toplumlarında, kapitalizmi geliştirecek içsel dinamiklerin bulunmaz ve bu toplumlara kapitalizmin ancak dışsal bir etken olarak girebilir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 131

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 132: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Asyatik üretim tarzının, özellikle de mülkiyet ilişkileri açısından, diğer (antik, köleci, feodal) üretim tarzlarından farklılıkları nelerdir?

• Herhangi bir üretim tarzının (bireylerin neleri ve nasıl ürettiklerine bağlı olarak sürdürdükleri iktisadi faaliyet) belirlenmesinde kullanılacak ölçüt, artık- emeğin üreticilerden, yani emekçilerden çekilip alınış şeklidir.

• Asya üretim tarzında emeğin hem aracı hem de amacı topraktır.

• Birey toprağın mülk sahibi olmasa da tasarruf etme hakkına sahip olduğundan, birey üretiminin nesnel şartlarından ayrılmamıştır.

• Bu anlamda Asya üretim tarzında toprağı tasarruf eden birey hem köleci toplumun kölesinden hem de feodal toplumun serfinden farklıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 132

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 133: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Köle ve serf, dereceli olarak, üretimin nesnel şartlarına tasarruf edemezler.

• Üçüncü kişiler için köle ve serf, hem emeğin aracı hem de amacıdır; yani üretim aracının kendisidir.

• Asya üretim tarzında ise birey üretim aracı değildir, emek özgürdür.

• Diğer yandan köle ve serften farklı olan birey, özgür olmakla beraber, bir çeşit “genelleşmiş köle”dir.

• Devlet ve toprak arasındaki ilişkilerde üretimin edinimi hakkına sahip olduğundan dolayı özgürse de, toprağın mülkiyetine sahip olmadığından dolayı genelleşmiş köledir.

• Asya üretim tarzında toprakta özel mülkiyet ortaya çıkmadan, sadece mülkiyet ve tasarruf arasındaki bu sapmadan ötürü sömürme olayı doğabilir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 133

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 134: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Fakat bu sömürme, yalnız mülkiyet ilişkilerine dayanan, kişinin kişiyi sömürmesi değildir.

• Bu üretim tarzında doğrudan üreticinin toprak üzerindeki tasarruf hakkı, sömürmenin dolaylı bir sömürme olmasına yol açar.

• Böyle olunca sömürme bireysel değil kolektiftir.

• Bu nedenle de Asya toplumlarında “genelleşmiş kölelikten” söz edilir.

• Asya toplumları da sınıflı toplumlardır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 134

Kazgan, Godelier, Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 135: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Toprak mülkiyetine sahip bir “üstün otorite” adına toprağa tasarruf eden, kendi kendine yeter ve her biri sadece kendi içinde işbölümünü gerçekleştirebilmiş köy komünleri toplumun temelini teşkil eder.

• Bir işlevler iktidarı olan hükümdar veya devletler, onu temsil eden hâkim sınıf sömürme iktidarıdır; artık ürünü ele geçirir.

• Ürünün ihtiyaçtan fazlasının, devlete rant veya vergi olarak ödenmeyen kısmı, kıymetli maden-altın, gümüş- biçiminde gömülenir.

• Meta üretimi, meta-para-meta biçimindeki basit dolanım sürecinde, ancakdolaylı olarak, artığın harcanmasıyla ortaya çıkar.

• Kentler de, bütün toplumda köy-kent arası iş bölümünün, mübadele ekonomisinin gelişmesi sonucu olarak değil, fakat dış ticaret gerekleriyle ve hâkim sınıfın söz konusu artığı harcamasıyla ilgili olarak doğar.

• Eski çağdaki kölelik, feodalite ve kapitalizmden farklı olarak, bu sistemde, bireysel kölelik mevcut olmayıp, “genelleşmiş bir kölelik” söz konusudur.

• Bütün kapitalizm öncesi üretim tarzları içinde değişmeksizin en uzun süre direnen toplum Asya tipi toplumdur (durağanlık).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 135

Kazgan:Asya tipi toplumun üretim sürecinin temel özellikleri

Page 136: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı devletinin kuruluşu 13. yüzyılın sonu 14.yyın başında (1299-1300 yılında) gerçekleşti.

• Fakat onun gerçek bir imparatorluğa büyümesi (ya da yükselişi), İstanbul’un fethinden (1453) sonra oldu.

• Osmanlı toplumu, kuruluşundan yıkılışına kadar geçen 600 yıllık tarihi boyunca, birbirinden oldukça farklı özellikler taşıyan üç ayrı dönemden geçti.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 136

Osmanlı Toplumu ?

Page 137: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• 17. yüzyıla kadar süren birinci dönem:

• Osmanlı devletinin, Asya ve Avrupa’da toprak fethiyle sürekli genişlediği ve büyük bir imparatorluğa yükseldiği dönem.

• Bu dönemde Osmanlı Devleti, sosyo-ekonomik ve siyasal yapısı bakımından, Asyatik üretim tarzı üzerinde biçimlenen klasik bir Doğu despotizmi özelliğini yansıtmaktadır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 137

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 138: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• 17. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar süren ikinci dönem: İmparatorluğun gelişmekte olan kapitalist Batı karşısında bocalama içerisine girdiği dönem.

• Bu dönemde Osmanlı despotizminin ekonomik temelini oluşturan toprak düzeni bozulmaya başlar; devlet yönetiminde yozlaşma ve istikrarsızlık artar; egemen yönetici sınıf bloku içinde iktidar mücadeleleri yoğunlaşır ve sistem kendi içine kapanır.

• 19. yüzyılın tamamını kapsayan üçüncü dönem: İmparatorluğun her alanda çözülüp dağılmaya başladığı ve giderek Batı’nın yarı sömürgesi haline geldiği bir çöküş dönemi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 138

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 139: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı devletinin kuruluş ve genişleme döneminde, fethedilen topraklar devletin mülkiyetine geçer ve bu topraklarda yaşayan müslim ve gayrimüslim nüfus (doğrudan üreticiler), toprağa bağlı vergi yükümlüsü (reaya) haline getirilirdi.

• Devlete ait bu toprakların idaresi, askeri bürokrasi (sipahi) tarafından yerine getirilirdi.

• Osmanlı’da askeri bürokrasi, yönetici devlet sınıfı içinde en önemli ve ağırlıklı kesimi oluşturmaktaydı.

• Yönettiği topraklarda merkezi otoriteyi (padişah-devlet) temsil eden sipahi, toprakları denetlemek, reayanın ürettiği artık-ürünü (vergi olarak) toplamak ve savaş durumunda Osmanlı ordusuna asker yetiştirmekle yükümlüydü.

• Toprakta kurulan bu üretim ilişkisi, ekonomisi savaşa ve toprak fethine dayanan Osmanlı devleti için çok önemliydi.

• Çünkü topraktaki bu üretim ilişkisi sayesinde, Osmanlı devleti büyük bir ordu besleme olanağını elde etmekteydi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 139

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 140: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı toplumunda, asker ya da sivil hiçbir yönetici kendi adına özel toprak mülkiyetine ve dolayısıyla üretici köylüler üzerinde kişisel sömürü hakkına sahip olamazdı.

• Mevcut statüko, kişilerin özel servet biriktirmesine ve bu serveti dilediği gibi kullanmasına izin vermiyordu.

• Yani Osmanlı düzeninde, ne “senyör-serf” ilişkisine, ne de patrisyen-köle ilişkisine benzer bir ilişki bulunmaktaydı.

• Klasik Osmanlı düzeninde devletin merkezi despotik yapısı ve toprakta devlet mülkiyetinin egemen biçim olması, merkeze karşı bağımsız bir gücün oluşmasına, yani senyörleşmeye asla izin vermiyordu.

• Osmanlı’da mülkiyetin ve egemenliğin tek sahibi, hükümdarın (padişah) şahsında kişileşen monolitik devletin ta kendisiydi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 140

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 141: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı’da sömürü sistemi, bireysel değil kolektif işleyen bir sistemdi ve devlet dolayımıyla gerçekleşiyordu.

• Doğrudan üreticilerden vergi adı altında çekilip alınan artık-ürün, önce devletin hazinesinde toplanıyor, oradan da, yönetici sınıfa (saray erkanı, asker-sivil yüksek bürokrasi ve din uleması) maaş ve ödüller olarak dağılıyordu.

• Son derecede merkezi ve hiyerarşik-bürokratik tarzda örgütlenen bu yönetici sınıf piramidinin tepesinde, “toprakları tanrı adına yönettiği varsayılan ve bu nedenle kutsallık katına yüceltilmiş olan” padişah oturmaktaydı.

• Padişah, merkezileşmiş ve yoğunlaşmış devlet gücünün sembolüydü.

• Oysa Batı’nın antik çağındaki köleci toplumda ve Orta Çağdaki feodal toplumda egemen sınıfların ve devletin oluşumu tamamen farklı bir yol izlemiştir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 141

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 142: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Timar sistemi:• Ebussuud Efendi, Mukaddime: “Arzi miri reayanın mülkü değildir.

Abbasi (İslam) yahut Moğol-Türk (İslam-öncesi) geleneğine göre toprak, hükümdarın hassa mülküdür”.

• Osmanlılar kuruluş sırasında, onu izleyen yıllarda, Anadolu Selçuklu toplumundan aldıkları ikta sistemini (dirlik) devam ettirdiler.

• Bu da Osmanlı’daki sipahi timarının ortaya çıkışına neden oldu.

• Osmanlı’da timarlar;

• (i) Sultanın beratı ile devleti idare eden kimselere,

• (ii) Fethedilen topraklardaki eski tımar sahiplerine onları da devlete katmak için,

• (iii) Taht kavgalarında şehzadeleri tutan devlet ricalini ödüllendirmek için verilmiştir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 142

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 143: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Sipahi timarlarının karmaşık bir şekli yapısı mevcut.

• Büyüklüklerine göre has, zeamet ve timar olarak üçe ayrıldığı gibi, her biri kılıç ve terakki gibi iki kısımdan oluşabilir.

• Ayrıca veriliş şekillerine göre teskereli ve teskeresiz olabilir.

• Bundan başka, yurtluk ve ocaklık adları altında, yerel bir askeri ihtiyacı karşılamak üzere verilmiş tımarlar da vardır.

• Her tımarda ortak olan yön, padişah hasları dışındakiler için, tımar sahibinin reayadan toprak rantı karşılığı topladığı vergilere karşılık, devlete hiçbir şey ödemeden askeri bir hizmeti ifa etmeye mecbur oluşudur.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 143

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 144: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Timar sahibi kendi tımar bölgesine göre ayrıntılı bir şekilde saptanan bir miktar cebeli askeri seferde sultanın emrine vermekle yükümlüdür, timar sahibi vergi toplar karşılığında devlete asker verir.

• Timar sahibi mülk sahibi olmadığı gibi, toprakları tasarruf etme hakkına da sahip değildir.

• Devletin bir memuru, temsilcisi gibidir.

• Kendilerine ait olan hassa çiftlikleri sanıldığı gibi yaygın değildir.

• Genel kural olarak timar hakkı babadan oğula geçmez.

• Halil İnalcık: “Bütün tımarlar doğrudan doğruya sultan tarafından verildiğinden, bu beylerin özel orduları ile feodal senyörler haline gelmeleri önlenir.

• Diğer taraftan, Sultan büyük bir kul grubuna malik olduğundan beylerin gücünü daima tahkik edebilir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 144

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 145: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı toplumunun sınıfsal yapısı

• Osmanlı toplumunun sosyal bileşimi, tepedeki yönetici-devlet sınıfı (saray, askeri-sivil bürokrasi, din uleması) ile tabandaki doğrudan üreticilerden (tarımcılar ve zanaatkârlar) ibaretti.

• Hem tarım komünleri, hem de kentlerdeki zanaatçı loncaları, merkezi devletin sıkı kontrolü altındaydı.

• Her türlü ekonomik işlem, devlet tarafından düzenlenmekte ve denetlenmekteydi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 145

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 146: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Ulemanın durumu:

• Şeyh ve dervişlere, yaptıkları hizmetleri ödüllendirmek için, sürgit toprak dağıtılmıştır. Örneğin Ede Balı’nın “dünyesi ve nimeti, davarı çoğ idi”.

• Bu ödüllendirme toprak rantının kurulan zaviyelere terki şeklinde olmuştur.

• Miri arazinin, toprak, zaviye ve köy olarak tarikat şeyhlerine geçirilişi çoklukla ikta-istiğlal yoluyla yapılmakta ve karşımıza, bazen hayri, bazen de aile vakıfları olarak çıkmaktadır.

• Bu vakıfların bazen öşürü alınmakta, fakat bazen öşürü bile zaviyeye terk edilmektedir.

• Ama bu kesimlere terk edilen toprakların genişliği hâkim mülkiyet ilişkilerini değiştirecek çapta değildir.

• Kuruluş yıllarında genellikle vakıf yoluyla mülk sahibi olmaya başlayan şeyh ve dervişler 1. Beyazıt Devri’nden itibaren şehirlerde ulema zümresi olarak anılmaya başladılar.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 146

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 147: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Askeri zümrenin durumu :• Sadece ulema değil, askeri zümre de topraklar üzerinde malikâne ve

vakıflar tesis ettiler. Özellikle Akıncı Beylerinin Trakya’daki malikâneleri çok genişti.

• Ancak, bu mülkiyet şekli, sonraları gelişen aile vakıfları hariç, Osmanlı mülkiyet ilişkileri içinde istisna niteliğinde ve devletin denetimi altında.

• Bu nedenle de hâkim mülkiyet şekli miri toprak rejimidir.

• Osmanlı toplumunda toprağın, yani üretim aracının sahibi olan hâkim sınıf devlet olmaktadır.

• Devlet kendiliğinden bir sınıf değil. Ancak, verili mülkiyet ilişkilerinde ve dolayısıyla devlet tarafından ele geçirilen toprak rantından yararlanan zümreler tarafından temsil edildiği sürece bir sınıf niteliği kazanır.

• Osmanlı toplumunda devleti temsil eden bu zümreler sırasıyla üçlü: Saray (Sultan), asker ve ulema.

• Yani, miri toprak rejiminin yarattığı mülkiyet ilişkileri içinde devleti temsil eden saray, asker (seyfiye) ve ulema (ilmiye) hâkim sınıf olmaktadır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 147

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 148: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Hâkim sınıfın bileşenleri ranttan eşit pay almazlardı.

• Has, zeamet gibi dirlik gelirlerine sahip beylerbeyinin ve sancak beyi gibi askeri kişilerin yıllık gelirleri ortalama 430.000- 480.000 akçaken,

• bazı timar gelirleri 2000-4000 akça arasında olacak kadar da düşük düzeyde idi.

• Bu da hâkim sınıf içindeki iktisadi ve çoğu kez siyasi çatışmalara neden oldu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 148

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 149: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı’nın sosyal bünyesinde, Batı’daki gibi gelişmiş bir tüccar sınıfı yoktu ve olamazdı da.

• Çünkü tarım komünlerinde üretilen artık-ürünün tamamına yakını devletin elinde yoğunlaşmakta ve devletin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanılmaktaydı.

• Dolayısıyla, geriye, özel ticarete ve serbest mübadele ilişkilerine konu olacak bir artık-ürün birikimi kalmıyordu.

• Bu koşullarda, elbette ki, sistemin içinde bir ticari sermayenin birikmesi ve dolayısıyla bir tüccar sınıfının oluşabilmesi de mümkün değildi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş149

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 150: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı toplumunda ticaret, ancak sarayın, ordunun ve kentlerde oturan asker-sivil yüksek bürokrasinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılan uzak mesafe ticaretinden ibaretti.

• Ne var ki, bu tür bir ticaret de, ya devletin görevlendirdiği memurlar ya da yabancı ülkelerden gelen tacirler (Osmanlı sistemine dahil olmayan kimseler) tarafından gerçekleştirilmekteydi.

• Yani devletin yaptığı şey değişim değeri elde etmek için değişim (meta ticareti) değil, kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere, kullanım değerlerinin bir değişimiydi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 150

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 151: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Köylünün durumu:

• Osmanlı’da ekonominin esas temelini oluşturan tarım komünlerindeki doğrudan üreticiler (reaya), kentlerdeki ekonomik ve toplumsal hayatın tamamen dışındaydı ve kendi içlerine kapalı bir yaşam sürdürmekteydi.

• Asyatik karakterde olan bu tarım komünlerinde özel mülkiyet, meta ve mübadele ilişkileri hiçbir zaman gelişmemişti.

• Çok düşük düzeyde gelişmiş bir işbölümü, tarımla zanaatın ayrışmamış birliği ve her türlü ihtiyacın komün içinde karşılanması, bu toplulukları kendine yeterli ve dışa kapalı ekonomik birimler halinde tutmaktaydı.

• Bu özellikleri nedeniyle, tarım komünleri, Osmanlı despotizmi altında yüzlerce yıl sürekli kendini tekrarlayan, bitkisel bir yaşam sürdürdüler.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 151

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 152: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Reaya Arapça’ da sürü demektir.• Osmanlı toprakları reayanın (müslüman ve

gayrimüslim köylüler) mülkü değildi. • Fakat toprakları ekip biçmek gibi haklara sahiptiler. • Belli şartlar karşılığında edinilen bu tasarruf hakkı

varislere de intikal edebilirdi. Ama satılamaz, hibe edilemez ve vakıf yapılamazdı.

• Soyut devlet; Sultan, ulema ve asker üçlüsünden oluşan hâkim bir sınıf tarafından temsil edilmektedir.

• Toprağın mülkiyetinden yoksun olan üretici sınıf ise reayadır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 152

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 153: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Reaya yönetilen sınıftır ve Osmanlı toplumu sınıflı bir toplumdur.

• Raiye- birey, üretimin nesnel şartlarından ayrılmamıştır. Bu bakımdan Osmanlı raiye-bireyi ne köle ne de serftir.

• Toprağı tasarruf ettiğinden dolayı özgür köylüdür. Ne iktisadi ne de hukuki bakımdan Orta Çağ serfinin tabi olduğu şartlara uymamaktadır.

• Sipahinin raiyeyi angaryaya koşması yasaktı (yılda sadece 7 gün- ürünün sipahinin samanlığına taşınması için).

• Osmanlı toplumunda reaya, mevcut mülkiyet ilişkilerinin ışığı altında sömürülen anonim sınıfı oluşturur.

• Bu nedenle timarı bırakamaz.

• Diğer yandan toprak ile arasındaki tasarruf ilişkisinden ötürü (serfe kıyasla) özgürdür.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 153

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 154: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Timar sahibinin raiye üzerinde kişisel hiçbir hakkı olamaz.

• Osmanlı insanının asıl çelişkisi de burada: Toprakla kendisi arasındaki ilişkiden dolayı özgür ama, devletle ilişkisinde sömürülen sınıfın bir üyesi olarak sömürülen sürüye dâhil.

• Böyle olunca kişi sömürüyü içkin bir olay olarak göremez. Osmanlı insanının yabancılaşması buradadır.

• Bireysel özgürlük ve sınıfsal sömürülme Osmanlı insanının asli karakteridir.

• Kendisi anonim (kolektif) olarak sömürülürken, bireysel olarak, bu sömürüyü algılamasına olanak yok.

• Sömürme onun için dışkın, yaşanılmayan bir olaydır.

• Bundan dolayıdır ki Osmanlı toplumunda sömüren devlet her zaman meşru görülmüştür.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 154

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 155: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Miri toprak düzeni nispeten gelişmiş bir işbölümü sonucunda yaratılmış olan artık-ürünün her hangi bir ırki ya da dini zümrenin elinde toplanmasına ve onun toprağa yeniden yatırılmasına engel olduğundan etnik gruplar arasında çatışma da çıkmamaktadır.

• Zira artık ürün sadece üstün otorite olan devlete aittir.

• 14 ve 15yylarda Osmanlı köy ekonomisi kullanma değeri üreten bir ekonomi iken kentlerde paralı ekonomi azgelişmiş de olsa mevcut ve dolaşım Fatih’e kadar yabancı altın para ile sağlanmıştır.

• Bu nedenle de kentlerde meta üretimi hâkim.

• Nitekim 14 ve 15yylarda reayadan alınan vergiler ayni vergi iken 16yydan itibaren bu ayni vergilere bir de munzam nakdi vergiler ilave edilmiştir.

• Kendine yeterli ve sınırlı ihtiyaçları olan köy birimlerinin köy dışı iktisadi ortam ile ilişki kurmalarına bir sebep yok.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 155

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 156: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Artık ürün miri toprak rejiminden dolayı devlete ya da devletin memuru olan sipahiye geçer.

• Ayni vergi altında artık ürün doğrudan doğruya artık ürünün bir kısmının vergi olarak alınması, nakdi vergi altında ise artık ürünün bir kısmının pazarda mübadele edilerek temin edilen paranın yatırılmasıyla aktarılır.

• Artık ürünün sahibi ne bireysel köylü, ne de köyün içinde her hangi bir zümre olduğundan, bunun birikmesi, pazara akması ve dolayısıyla mübadele ekonomisine katılması söz konusu değildir.

• Küçük tımar sahibi köyde yaşasa bile kötü koşulları nedeniyle birikim yapamaz.

• Böyle olunca da Osmanlı köy ekonomisinde bölgeler arası kısa yol ticareti gelişemez ve dolayısıyla yaygın meta üretiminin ön şartları kendiliğinden sınırlanmış olur.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 156

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 157: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Vergiler: • Ebussud Efendi: Reaya, “öşür adına haraç-ı

mukasemesini ve çift akçası adına haraç-ı muvazzafını devlete vermeye mecburdur”.

• Miri toprakların getirdiği rant, vergi yolu ile devlet ve dirlik sahipleri arasında bölüşülür.

• Divitçioğlu: Öşür ve çift akçası örfi mahiyettedir, bunlara haraç diyerek şeri bir nitelik vermek Ebussud Efendinin bu vergileri Şeriata uydurma çabasıdır.

• Ayrıca üçüncü ve önemli bir vergi olarak devletin olağanüstü durumlarda tebaasına yüklediği avarız vergileri mevcuttur (avarız-ı divaniye).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 157

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 158: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Bu üç gurubun dışında Hristiyan reayadan alınan cizye, ispençe ve genel olarak alınan salariye, ağnam resmi, tapu resmi gibi vergiler de söz konusudur.

• Öşür ve bir kısım avarız ayni olarak, çift akçası ise nakden tahsil edilirdi.

• Bazen de tam anlamıyla genelleşmiş bir angarya söz konusu idi.

• Ayni bir vergi olarak ilkel özellikle taşısa da öşür, gelişmiş bir vergi şeklidir.

• Haraç anlamında olduğundan devamlı bir vergidir.

• Yıllık ve toprağın verimine göre ürünün bir yüzdesi olarak saptanır.

• Her reaya çiftliği ürünün onda birinden yarısına kadar değişen oranlarda ne kadar vergi ödeyeceğini bilir.

• Vergi ile böylece doğrudan doğruya verimli toprakların yarattığı diferansiyel rantın devlete aktarılması hedeflenmiştir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 158

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 159: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Nakdi olarak aktarılan vergiler daha ileri bir iktisadi evrenin sonucudurlar.

• Genellikle avarız vergilerinde ayni ve nakdi vergiler ile angarya birbirine karışmış durumdadır.

• Vergi bazen saman gibi aynen bazen de kürekçi yevmiyesi gibi nakden ve bazen de askerin geçeceği yere zahire taşımak gibi angarya şeklinde ortaya çıkar.

• Avarız vergilerinin başlangıçta angaryadan doğmuş olması ve zamanla nakdi vergi şekline dönüşmüş olmaları muhtemeldir.

• Bütün bu vergi şekilleri ile toprakta yaratılan artık-ürün değişik yollardan devlete ve devletin kararlarına bağlı olarak sipahiye aktarılmaktadır.

• Bazen emek rant, bazen diferansiyel rant, bazen de artık-emek vergi ve angaryanın konusu olmaktadır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 159

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 160: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Doğal olarak, rant şeklindeki artık ürünün oluşabilmesi için:

• (i) Reayanın kendini yeniden üretmesi için gerekli emek-zaman üstünde bir de fazla emek zaman sarf etmesi,

• (ii) üretimin nesnel şartlarının, yani doğanın bu artık-ürünü üretme hassasına sahip olması gerekir.

• Böylece bir yandan öznel, öte yandan nesnel şartlar, devlet tarafından el konulan rantın asgari sınırını belirleyecektir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 160

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 161: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

Eyaletler Eyalet gelirleri

toplamı (akça)

Padişah hasları

(%)

Dini vakıflar (%) Dirlikler (%) Toplam dirlik

sahibi sayısı

Rumeli 198,206,192 48 6 46 17,308

Anadolu 129,624, 973 26 17 56 16,668

Diyarbekir 22,778,513 31 6 63 1,071

Halep-Şam 22,778,513 48 14 38 2,694

Mısır 135,460,054 86 14 ----- ----

Toplam 537,929,006 51 12 37 37,741

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 161

Vergilerin dirlik sahipleri arasındaki bölüşümü, Barkan: 1527-1528 Osmanlı Bütçesi

Page 162: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

•Padişahın yıllık geliri: 274,3 milyon akçe iken, dirlik sahiplerinin yıllık ortalama gelirleri 5723 akçe.

•Yani 52,000 kat fazla.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 162

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 163: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Dış artık ürün:

• Osmanlı imparatorluğu için ülke sınırları dışında elde edilen dış artık ürün ziyadesiyle önemli idi.

• Bunun aracı ise savaşlar ya da fetihlerdi. Bunun da hedefi talan ve ganimet elde etmekti.

• Ülke içinden çıkartılan artık-ürünün ekonominin öznel ve nesnel şartları tarafından kısıtlanmış olması yüzünden, savaşlar aracılığıyla dış artık ürüne başvurmak kaçınılmaz oluyor ve böylece iç sömürü dış sömürü ile tamamlanıyordu.

• Yani talan ve haraç Osmanlının iktisadi sisteminden bağımsız bir şey değildi.

• Talan, Osmanlı toplumunda hâkim sınıfların sömürme eğilimlerinin dışsal bir yansıması, bir çeşit emperyalizmdir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 163

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 164: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı, dış sömürüyü gerçekleştirecek olan savaşları yürütebilmek için, nasıl içerde iç sömürünün yürütülmesi için vergi örgütü kurduysa, aynı mükemmellikte bir de ordu kurdu.

• Ülke içindeki belli köyler bazı vergi muafiyetleri karşılığında devletin savaş faaliyetlerine maddi bakımdan katılmak zorunda idiler.

• Bu köyler askere ürün, silah ve malzeme sağlamakla görevlendirilmişlerdi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 164

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 165: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Kamu hizmetlerinin yürütülmesi (kamusal malların sunumu):

• Osmanlı toplumunda devlet ricali için kamu hizmetlerini gören tesisler kurmak bir görev idi.

• Yani Reayanın ödediği artık-ürünün karşılığında kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi gerekliydi.

• Artık-ürünün bir kısmı halkın ortak ihtiyaçlarını tatmin edecek işlere tahsis edilmeliydi.

• Bunlar: Cami, mescit, zaviye, tekke, sofuhane, medrese, muaalimhane, imarethane, Bimarhane, köprü, kervansaray, han, çarşı, bedesten, hamam, çeşme, suyolları, maden işletmeleri ve tersaneler.

• Bunların her biri belli ihtiyaçlara cevap verecek olan hizmetlerdi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 165

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 166: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Vakıflar :

• Özel kişiler kendi servet ve girişimleriyle kamu hizmetlerini sağlayacak tesisler kurdular.

• Osmanlı toplumunda kamusal hizmet sunumunun bir kısmı vakıflar yoluyla yapılırdı ve vakıflar yoluyla elde edilen gelirler sözü edilen bu hizmetlerin karşılanmasında kullanılmak üzere tahsis edilirdi.

• Bu nitelikte 15yy sonuna kadar, salatin ve vüzera vakıfları ve amme vakıfları oldukça yaygındı.

• Şehirlerde kurulan vakıflar dini, eğitim, sağlık ve dayanışma dallarında hizmet verirken, köylerde kurulan zaviye-vakıfların genelde iki amacı vardı:

• (i) Ekilmemiş toprakları iskân etmek (Hamza Baba Zaviyesi),

• (ii) Yol boyunca ve derbentlerde güvenliği sağlamak (Ahi Hızır).

• Bu zaviyeler kendilerine sağlanan toprak üzerinde tarım yaparlar ve bazen öşürden muaf tutulurlardı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 166

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 167: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlıda kamu işlerinin görülmesi sadece özel kişilere bırakılmazdı, devlet de çoklukla bu işleri üzerine almıştı (yeni kasabaların –örneğin Sultaniye inşası gibi).

• Vakıf yolu ile miri toprak rejiminden yapılan kaçamaklar, kısa bir süre sonra, toprak rantının tıpkı özel mülkiyet şeklinde olduğu gibi, özel kişilere geçişi sağlamaktaydı.

• Bu daha ziyade 17yy başlarında gerçekleşmeye başladı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 167

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 168: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Çok özgül bir üretim tarzı olduğu anlaşılan Osmanlı iktisadi düzenini bazı temel özellikleri şöyle özetlenebilir:

• Toprakların mülkiyeti devlete aittir.

• Reaya bu toprakları tasarruf etme hakkına sahiptir.

• Devleti temsil eden hâkim sınıf, sultan, asker ve ulema üçlüsünden oluşur.

• Yaratılan artık-ürüne devlet el koyar.

• Bu nedenle de Osmanlı toplumu sınıflı bir toplumdur.

• Sultan+asker+ulema egemen sınıf iken, reaya yönetilen/sömürülen sınıftır.

• Kişinin kişiyi sömürmesi biçiminde bir bireysel sömürü yoktur.

• Sömürü, devletin işlevlerini ifa eden bir sınıfın, üretim işlevini ifa eden bir sınıf olan reaya sınıfını sömürmesi şeklinde ortaya çıkan kolektif bir sömürüdür.

• Sömürü oranının zaman içinde arttığına dair bir kanıt yoktur.

• Devletin el koyduğu artık-ürünün bir kısmı kamu hizmetlerine tahsis edilmiştir.

• 14 ve 15yyda Osmanlı Devletinin, a priori, ceberrut ya da demokrat olduğu söylenemez (15 yy ulemadan Şeyh Bedrettin İsyanı?).

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 168

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 169: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Bölüşüm ilişkileri :

• Osmanlı’da adaletsiz bir bölüşümün olduğu kesin.

• Öyle ki aşırı servet birikiminin sonucunda bir vezir devlet hazinesine borç bile verebilmektedir (2. Murat’ın Halil Paşa’dan hazine için flori ödünç alması).

• Ticaretin görevi hiçbir zaman mevcut sanayiyi gütmekten öte gidememiştir.

• Yani ticaret devlet ve ricalin ihtiyaçlarının bir karşılığıdır, bu sanayi gelişmesinin sınırlanmasına neden olmuştur.

• Çandarlı Halil Paşa örneğinde olduğu gibi bazen devlet ricali bile tüccar olmuş, ticarete atılmıştır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 169

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 170: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Artık ürünün devlet ricaline geçmesi bunun kullanılmasında ricalin bağımsız davranabilmesi Osmanlı mülkiyet ilişkilerinin zamanla bozulmasını sağlamış ve sistemin başka bir sisteme evrilmesinin ön koşullarını hazırlamıştır.

• Bu yeni sistem feodaliteye geçişten ziyade özel mülkiyetin gelişip serpilmesi biçiminde olmuştur.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 170

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 171: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Kullar:

• Istanbul Haslar Kazası’ndaki kul köyleri Fatih Sultan Mehmet tarafından kuruldu.

• Kullar genellikle savaşlarda esir edilen Hristiyanlardan oluşmakta ve cüz- i oranda devlet büyüklerinin hassa çiftliklerinde çalıştırılmaktaydılar.

• Ortakçı kulların iktisadi-hukuki statüleri serflerinkilerle tamamen aynı idi.

• Miras usulleri, kişisel olarak toprağa bağlılıkları, içevlilik, angarya vehediye gibi yükümlülükleri onları serften ayırmaz.

• Bu nedenle de ortakçılık ve servaj benzer mülkiyet ilişkilerini bir sonucudur.

• Böyle 14 ve 15yydaki ortakçılık Osmanlı toplumunda klasik feodal üretim tarzına doğru bir yol açıldığını gösterse de, bu yol başından bu yana tıkalıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 171

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 172: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı toplumunda reaya ne üretimin amacı, ne de aracıdır.

• Ortakçı kul ise üretimin nesnel şartlarından hemen hemen kopmuştur.

• Bundan dolayı angaryaya konu olabilir. Oysa reaya angaryaya koşulamaz.

• Osmanlı sistemi özgür köylü ile devam edebilirdi. Özgür köylünün bulunduğu toplumda servaj gelişemez.

• Nitekim ortakçı kul mülkiyet şekli hiçbir zaman yaygın olmamış, daima istisna kalmıştır.

• Sultan Süleyman tahrirlerine göre ortakçı kulların sayısı Rumeli’de vergi veren nüfusun % 2’sine Anadolu’dakinin ise % yarımına kadar düşmüştür.

• Böylece klasik feodalizme doğru yönelim kapanmış, özel mülkiyet ilişkileri gelişmeye başlamıştır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 172

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 173: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Özel mülkiyet:

• Serbest mülklerin tesisi kuruluştan bu yana olağandır.

• Bu mülkler, sultanın ileri gelen devlet ricaline yapmış olduğu temlikler sonucunda ortaya çıktığı gibi, bazen satış yoluyla da tesis edilmekteydi.

• Ayrıca sipahi tımarlarının hassa çiftliklerinin rical elinde özel mülkiyete benzer mülkiyet şekilleri yarattığı da bir gerçek.

• Osmanlı toplumunda cari mülkiyet ilişkilerinden kurtulmak için hâkim sınıfın seçtiği asıl yol, vakıflardır.

• Hayri vakıf görüntüsü altında kurulan vakıflarda bir çeşit özel mülkiyet yaratılmış oluyor ve böylece, gayrimenkul gelirinin kolaylıkla varislere geçmesi sağlanıyordu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 173

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 174: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı mülkiyet ilişkilerinin özel mülkiyet şekline doğru evrilme eğilimi Osmanlı iktisadi sisteminin gereklerindendir.

• Zira Osmanlı, toprağın mülkiyetine sahip olmasa bile ona tasarruf eder.

• Mülkiyet ile tasarruf arasındaki ince çizgi, toprakları tasarruf etmekten, mülk edinmeye geçiş sürecini kolaylaştırmaktadır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 174

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 175: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı toplumu-Asya Üretim tarzı kıyaslaması:

• Her iki modelde toprak mülkiyeti:

• Atüt,“müşterek mülkiyet”, “komün mülkiyeti”, “özel mülkiyetin yokluğu” ve bazen de “devlet mülkiyeti”. Osmanlı’da toprağın mülkiyeti devlete aittir (Beytülmal).

• Bunun istisnası, miri arazi üzerine kurulmuş olan serbest mülkler ve vakıf mülkiyetidir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 175

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 176: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Her iki modelde sınıflaşma:

• Atüt’te devlet, bazen ceberrut bazen de demokrat bir başkan ve maiyeti tarafından temsil edilir ve halk genelleşmiş köledir.

• Devlete ait toprakları tasarruf eden birey üretimin nesnel şartlarından ayrılmamıştır.

• Bu bakımdan ne köle ne de serftir.

• Osmanlı toplumunda ise devlet ve sultan üstün otoriteyi temsil eder. Sömürülen sınıf ise asıl olarak reayadır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 176

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 177: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Her iki modelde sınıf çatışması:

• Atüt’de artık-ürün (rant) ya da artık-emek vergi, haraç ve genelleşmiş angarya şeklinde devlete geçer.

• Osmanlı’da reaya tarafından yaratılan artık ürün mükemmel bir vergi sistemi ve örgütü yoluyla devlete ya da devletin bir memuru olan sipahiye aktarılır.

• Angarya ancak genelleşmiş angarya şeklindedir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 177

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 178: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Her iki modelde devletin yaptığı kamu işleri: • Atüt’te devlet kamu işlerini yapmakla görevlidir. • Bu işler aslen sulama tesisleri, tali olarak da yollar

ve diğer kamu hizmetleridir.• Osmanlı toplumunda kamu işleri ve hizmetleri

devlet ve devleti temsil eden hâkim sınıf tarafından yapılır.

• Toprak açmak, köy ve kasaba kurmak, madenleri işletmek, güvenliği sağlamak ve nihayet şehirlerde ticaret ve sanayi faaliyetlerini düzenlemek devletin görevidir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 178

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 179: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Tarıma dayanan Orta Çağ ekonomilerinde üretim üç temel etkene dayanır:

• Su, toprak ve insan.

• Osmanlı ekonomisinde, doğal coğrafya şartlarından ötürü, üretici etken olan insan, düzenlenmesi gereken sudan daha önemli olunca,

• Osmanlı toplumunda kamu iş ve hizmetlerinin neden dolayı insana (reayaya) doğru yöneldiği anlaşılır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 179

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 180: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Her iki modelde köye üretim şekli ve köy şehir iş bölümü:

• Asya üretim tarzında köy ekonomisi tarım ile el sanatları arasındaki iş bölümünün oldukça gelişmiş olduğu ve bundan dolayı kendini destekler karakterli bir ekonomidir.

• Osmanlı ekonomisinde köy kendini destekler niteliktedir.

• Asya üretim tarzında şehir ile köy farklılaşmamıştır.

• Fakat bu durum Asya ülkelerinde bazı şehirlerin oluşmasına engel değildir.

• Osmanlı toplumunda şehir ve köy birbirinden kopmuştur.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 180

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 181: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı toplumunda üretici olmayan unsurların (saray erkânı, asker ve sivil bürokrasi, din uleması) toplam nüfus içindeki payı, Orta Çağ Avrupa’sının feodal toplumlarına oranla çok daha büyük bir yer tutmaktaydı.

• Yönetici sınıfa mensup nüfusun bu denli kalabalık oluşu, Osmanlı kentlerinin oluşmasında da esaslı rolü oynamıştır.

• Fakat bu kentler, Batı’daki gibi merkezi otoritenin dışında oluşmuş “özerk kentler” değillerdi.

• Tam tersine, bizzat devletin kurduğu ve devlet sınıfının (saray ve asker-sivil bürokrasi) ikamet ettiği bir tür yönetim karargâhlarıydılar.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 181

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 182: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Yönetici sınıfın ihtiyaçlarının karşılanması zorunluluğu, bu kentlerde sanayi ve ticaretin organize olmasını da sağlamıştır.

• Fakat gerek sanayi gerekse ticaret, bağımsız bireylerin doğrudan pazar için faaliyeti olarak değil, devletlû sınıfın ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir faaliyet olarak gelişiyordu.

• Bu nedenle, Osmanlı’nın kentlerinde sınai ve ticari faaliyet, devletin mutlak kontrolü altında bulunuyordu.

• Despotik devletin belirleyici olduğu bu üretim ilişkileri, Batı’daki gibi bir pazar sisteminin oluşmasını ve mübadelenin gelişmesini tarihler boyunca engellemiştir.

• Bu nedenle, 16. ve 17. yüzyılda Batı’da gelişen kapitalist ilişkiler ve ilkel sermaye birikimi süreci aynı yüzyıllarda Osmanlı’da hiç yaşanamamıştır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 182

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 183: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Kısaca 9 ve 14 yylar arasındaki iktisadi temel, değişik toplumsal şartlardan dolayı Avrupa feodalitesini yaratırken, başka toplumsal şartlar Osmanlı toplumunda, Asya üretim tarzını yaratmış olabilir.

• Tarihsel dönemleşmede, muhakkak ki, mevcut üretim güçleri her iki üretim tarzında da toprak mülkiyetine sahip olan hâkim sınıf ile toprak mülkiyetinden yoksun olan tabi sınıfları belirlemiştir.

• Fakat bu belirleniş Avrupa feodalitesinde sınıfları “senyör-vassal-serf” (bazen hür köylü) olarak, Osmanlı toplumunda ise “devlet-reaya” olarak şekillendirmiştir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 183

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 184: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı toplumunda, son kertede, iktisat tarafından belirlenen sınıf ilişkileri, bu toplumun Abbasi, Büyük Selçuklular, Moğol ve nihayet Anadolu Selçukluları toplumlarından tevarüs ettiği din, töre, hukuk, gelenek ve devlet zihniyeti gibi üst yapı kurumlarının potasında eridikten sonra şekil almıştır.

• Osmanlı toplumu toplumsal çelişkilerinin görünümü açısından Avrupa feodalitesinden farklıdır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 184

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 185: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Batı kapitalizmi karşısında Osmanlının bocalama dönemi

• Her iki modelde durağan hal:

• Asya üretim tarzında ekonomi, bir yandan kendini destekler köy ekonomilerinin varlığı, öte yandan devletin yaptığı kamu işleri dolayısıyla içsel dinamikten yoksun, sağlam ve dayanıklı, durağan ekonomiler halindedir.

• Osmanlı toplumunda hâkim sınıfın yapmak zorunda olduğu kamu işlerinden hiç biri (belki de sadece bir kaçı üretken olabilir) üretken yatırım değildir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 185

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 186: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• 14 ve 15yylarda köylü ekonomisinin varlığı ve yapılan verimsiz yatırımlar ile devlet ricalinin yerli ve yabancı mallara yaptıkları aşırım tüketim harcamaları, Osmanlı ekonomisini durgunluk içinde bırakan başlıca sebepler.

• Osmanlı ekonomisinin gelişmesini önleyen bu içsel dinamik, 14yydan itibaren yön değiştiren Şark ticaret yolunun büsbütün kapanması ve 16yyda Amerikan gümüş ve altınının ülkeyi istila etmesi ile başlayan dışsal dinamik ile birleşince, Osmanlı ekonomisinin durağanlığı daha da şiddetlendi

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 186

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 187: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Fakat Osmanlı ekonomisi için durağan olarak nitelendirilecek bu durum, sistemin dayanıklılık ve sağlamlığına hiçbir zaman kanıt olmaz.

• Aksine, ikili bir ekonomiye sahip olan Osmanlı toplumu fevkalade hassas bir mantığa sahiptir.

• Bu olgudan dolayıdır ki, Osmanlı toplumu kendi iktisadi sistemini salt haliyle ancak iki yüz yıl kadar devam ettirebilmiştir.

• Osmanlı toplumunun mantığı ilke olarak basittir, fakat bu basitlik sistemin çelişkilerine engel olmaz.

• 14 ve 15yyda ancak hâkim sınıfı oluşturan zümreler arasında ortaya çıktığını gözlemlediğiniz çelişkiler, 16yydan itibaren sınıflar arası toplumsal çelişkiler olarak belirmeye başladı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 187

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 188: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Amerika’nın keşfi ve yeni ticaret yollarının açılmasından sonra, Batı Avrupa’da hızlı bir ticari gelişme ve ilkel sermaye birikimi süreci yaşandı.

• 16. ve 17. yüzyıllar, Batı Avrupa’da ve özellikle İngiltere’de feodal üretim ilişkilerinin çözüldüğü, yeni bir sınıfın (burjuvazinin) yükseldiği ve gelecekteki endüstri kapitalizminin önkoşullarının (manüfaktür) oluştuğu yüzyıllar.

• Bu merkantilizm dönemine, Batı’nın dünya ölçeğinde yaygınlaştırdığı sömürgecilik politikası eşlik etti.

• Batı’da yaşanan bu hummalı kapitalistleşme süreci, 18. ve 19. yüzyıllarda da ivmelenerek sürdü.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 188

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 189: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Aynı yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğunda durum tamamen farklıydı.

• Asyatik üretim tarzı gibi durağan bir yapı üzerine oturan Osmanlı devleti, gelişen Batı karşısında eski gücünü yitirmiş ve 17. yüzyıldan itibaren de tam bir duraklama dönemine girmiştir.

• Osmanlı’nın Asyatik toprak düzeni de bu dönemde bozulmaya başladı.

• Yeni toprak fetihlerinin olmayışı, Doğu ticaret yollarının önemini yitirmesi, kaçakçılığın artması, tarımsal üretiminin yetersizliği vb., Osmanlı devletinin gelirlerini iyice azaltmıştı.

• 17. yüzyılın başında, Osmanlı devletinin giderleri, gelirlerinin üç katına çıkmıştı.

• Bu koşullarda tam bir mali darlığın içinde kıvranan Osmanlı maliyesi, ivedi olarak yeni gelir kaynakları bulmak zorundaydı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 189

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 190: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Ama bu dönemde devletin toprak gelirinden başka el atacağı kaynak da kalmamıştı.

• Devlet, acil gelir sağlamak için, topraktan elde edeceği gelirleri (vergileri) toplama yetkisini, ihale ile ve belli bir bedel karşılığında satışa çıkarmak zorunda kaldı.

• Böylelikle devlet, kendi mülkiyetindeki toprakların idaresini, devletin görevlisi olan askeri bürokrasinin (sipahinin) elinden alarak, mültezim denilen özel kişilere (bunlar şu ya da bu yolla bireysel servet biriktirmiş nüfuzlu kişilerdi) vermeye başladı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 190

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 191: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Yapılan bu değişiklik, Osmanlı toprak düzeninin (dirlik düzeninin) tamamen bozulmasına ve çözülmesine yol açacak olan çok önemli bir değişiklikti.

• Çünkü, toprak düzeninde yapılan bu değişiklikle, tarımda üretimi ve artık-üretimi denetleyen güçler değişmekteydi.

• Tarımdaki artık-ürüne vergi adı altında doğrudan el koyan devletin yerini, şimdi özel kişiler almaktaydı.

• Bu yolla, devletin gelirlerine ortak olan yeni güçler türedi.

• Bu durum, ilerleyen süreçte devlet sınıfının (padişah ve asker-sivil bürokrasi) yanı sıra, yeni siyasal güç odaklarının da oluşmasının yolunu açacaktı.

• Nitekim bir süre sonra, esasen devlete ait olan toprakların mülkiyeti, hukuken olmasa bile fiilen, mültezim denen nüfuzlu kişilerin eline geçmeye başladı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 191

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 192: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Böylece, devlet mülkiyetine dayanan eski Asyatiktoprak düzeninin yanı sıra, şimdi bir de özel kişilerin fiili mülkiyetine (toprak gaspına) ve özel sömürü ilişkilerine dayanan yeni bir toprak düzeni (derebeylik ve ağalık) çıkmıştı ortaya.

• Bu nüfuzlu kişiler, toprağın mülkiyetini fiilen ele geçirdikleri bölgelerde, zamanla, özel silahlı birliklerini oluşturarak, derebeylik taslamaya ve merkezi otoriteyi dinlememeye başladılar.

• 18. yüzyıldan itibaren, bu derebeyleşme karşısında merkezi otorite (padişahlar) giderek çaresiz kalmış ve bu merkezkaç güçlerle baş edemez olmuştu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 192

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 193: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Öte yandan bu dönemde, devlete ait toprağı bir biçimde ele geçirmeye çalışan diğer bir kesim de, bizzat devlet sınıfının içinde olan vezir, paşa, vali, din uleması gibi yüksek yöneticilerdi.

• Osmanlı kanunlarına göre, yöneticilerin bireysel olarak, özel toprak mülkiyetine sahip olmaları yasaktı.

• Fakat buna da bir çözüm bulmuştu yöneticiler.

• Osmanlı’da “dini hayır işleri” ve “sosyal yardımlaşma” için kurulan “vakıflar”a toprak tahsis edilebiliyor ve toprakların işletme hakkı vakıflara veriliyordu.

• İşte valiler ve paşalar, kurdukları bu vakıflar sayesinde devlet topraklarını ele geçirmeyi başardılar.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 193

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 194: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Böylece, devlet toprakları, taşradaki derebeylerin ve ağaların yanı sıra, yüksek devlet bürokrasisi tarafından da yağmalanmaya başlandı.

• Türkiye’nin ekonomi tarihinde, kamu mülklerinin yağmalanmasında bu vakıf sisteminin çok önemli bir rolü olmuştur.

• Bu vakıf sistemi Cumhuriyet tarihinde de devam etti.

• Osmanlı’nın çöküşünden sonra, Cumhuriyet devletine geçen vakıflar, burjuva devletin kanatları altında bugün de varlıklarını hâlâ sürdürüyorlar.

• Milyarlarca dolarlık mal varlığına ve yüzlerce işletmeye sahip olan bu devlet vakıfları, despotik Osmanlı geleneğinin bir kalıntısı olarak, bugün de yönetici bürokrasinin arpalığı olmayı sürdürüyor.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 194

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 195: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı’nın toprak düzeninin bozulmasından en büyük zararı gören, elbette ki, toprakta çalışan üreticiler (reaya) oldu.

• Daha önce yalnızca devlete karşı sorumlu olan ve alıştığı vergileri ödeyen reaya, şimdi derebeylerin insafsız baskı ve sömürüsüne maruz kalmaktaydı.

• Çok geçmeden, derebeylerin, ağaların ve tefeci mültezimlerin (özel vergi tahsildarları) aşırı baskı ve sömürüsü, reayayı canından bezdirecekti.

• 17. ve 18. yüzyıllarda, baskılardan ve yağmalanmaktan yılan köylüler, topraktan kopuyor ve işsizleşiyordu.

• Fakat Osmanlı düzeninde, topraktan kopan bu kitleleri istihdam edecek bir sınai gelişme de olmadığı için, bunlar ya haydut çeteleri kurup dağlara çıkıyorlar ya da kentlere gidip, işsiz serseri güruhunu oluşturuyorlardı.

• İmparatorluğun merkezinden uzak bölgelerdeki topraklarda tam bir anarşi, düzensizlik ve kaos ortamı hüküm sürmekteydi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 195

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 196: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Çözülme süreci

• Osmanlı’nın geleneksel yapısında daha esaslı bir çözülme, 19. yüzyılda, Batı kapitalizmiyle girilen ilişkiler sonucunda oldu.

• Bu süreç, Osmanlı’nın yarı sömürge haline gelmesi ve nihayet yıkılmasıyla sonuçlandı.

• O bakımdan Osmanlının nihai çözülüşünde asıl rolü, sisteme dışarıdan giren Batı kapitalizminin oynadığı söylenebilir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 196

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 197: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• 19. yüzyıldan itibaren, Osmanlı pazarı Batı kapitalizminin pazarı haline gelmeye başladı.

• Aynı zamanda bu dönemde, devletin dış borçlanma yoluyla Batılı bankerlere bağımlılığı da arttı.

• Öte yandan kapitalist pazarın gelişmesinde vazgeçilmez bir temel olan demiryolları ve iletişim ağının kuruluşu da yabancı sermaye tarafından bu dönemde gerçekleştirildi.

• Deniz taşımacılığı, gemi yapımı, bazı madenlerin açılarak işletilmeye başlanması ve bazı askeri amaçlı fabrikaların kurulması vs. bu dönemin gelişmeleridir.

• Maddi altyapıdaki bu dönüşümlerin yanı sıra, toprakta özel mülkiyetin gelişmesi yolunda da birtakım önemli adımlar atıldı.

• Bu gelişmeler çerçevesinde, önemli bir bölümünü liman kentlerindeki gayrimüslimlerin oluşturduğu bir komprador burjuvazi gelişti.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 197

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 198: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• 20. yüzyılın başında Batı’da kapitalizmin emperyalist aşamaya geçiş süreciyle birlikte, Osmanlı’nın bu uzun çözülüş süreci de son evresine girdi.

• Osmanlı İmparatorluğu, tıpkı İran ve Çin imparatorlukları gibi, kelimenin gerçek anlamında bir yarı-sömürge haline geldi.

• Örneğin Fransız sermayesi tarafından kurulan Osmanlı Bankası süreç içinde Osmanlı parasının yönetimini devralarak Merkez Bankası işlevini görmeye başladı.

• Yine Osmanlı maliyesi ağır borç krizlerinin ardından Batılı devletlerin temsilcilerinden oluşan bir idareye, Düyun-u Umumiye’ye teslim edildi.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 198

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 199: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı için genel bir gerileme ve çöküş anlamına gelen bu süreci, Osmanlı hâkim sınıfı ne pasif bir biçimde kabullendi ne de yekpare davrandı.

• Duruma ayak uydurabilmek için başta ordu olmak üzere devlet aygıtını güçlendirebilmek üzere, Rus Çarlığındakine benzer şekilde bazı yenilikler yapılmak zorunda kalındı.

• Tüm bu gelişmeler genel olarak Osmanlı yönetici sınıfı içinde çıkar ve görüşleri zıt, kabaca iki ayrı kesimin oluşmasına yol açtı.

• Her iki kesim de kendince Osmanlı devletini kurtarmayı amaçlıyordu.

• Bir kesim bunun eski despotik geleneklerin muhafazası yoluyla mümkün olacağını iddia ederken, diğer kesim “Batılılaşma” ve “modernleşme” yolunu savunuyordu.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 199

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 200: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Jön Türk Hareketi olarak somutlanan bu yenilikçi kesim daha sonra İttihat ve Terakki adı altında bağımsız siyasal örgütlenmesini oluşturdu.

• Uzun bir mücadele ve çatışmalar sürecinin ardından, bu kesim 1908 yılında iktidarı ele geçirmeyi başardı ve anayasal-meşruti monarşiyi ilân etti.

• İlerleyen tarihlerde burjuva cumhuriyetin kuruluşuna önderlik edecek kadroların hemen tamamı bu hareket ve örgütlenmenin içinden çıktı.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 200

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 201: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Milliyetçi İttihat-Terakki önderliği, o günün dünya konjonktürü içinde, kurtuluş çaresini Alman emperyalizmine yakınlaşmakta ve ardından onun yanında dünya savaşına girmekte bulmuştu.

• Yükselişte olan Alman emperyalizmi 19. yüzyılın son dönemi ve 20. yüzyılın ilk yıllarında, diğer rakiplerinin aleyhine olarak Osmanlı üzerinde büyük bir nüfuz kurmuş ve onu mali tutsaklığa mahkûm etmişti.

• Zayıf ekonomisi ve güçleriyle Almanya’nın yanında savaşa giren Osmanlı devleti savaştan mağlup ve perişan çıktı.

• Birinci Savaşın sonunda, Anadolu’nun ortasındaki küçük bir bölge dışında imparatorluk topraklarının tamamı emperyalist güçler tarafından işgal edildi.

• Bu durum Osmanlı yönetici sınıfı içindeki çelişkilerin keskinleşmesine ve daha sonra burjuva cumhuriyetin kuruluşuna önderlik edecek olan kanadın diğerlerinden kesin olarak kopmasına yol açmıştır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 201

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 202: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Osmanlı toplumunun evrimi, Batı’daki gelişmeyle tam bir tezat oluşturmaktadır.

• Batı’da devlet, bizzat toplumun geçirdiği evrime göre, yani toplumsal sınıfların ekonomik ilişkilerdeki ağırlığına göre biçimlenmiştir.

• Oysa Osmanlı’da bunun tam tersi olmuş, toplumsal ilişkiler ve sınıflar, devletin elinde yoğrularak biçimlenmiştir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 202

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 203: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Belirli bir çağda belirli bir toplumun çelişkilerini anlamak için soruna sadece tek açıdan –üretim güçleri açısından bakmak hatalıdır.

• Bu güçler, üretimin toplumsal ilişkilerinin soyutlanmış ve nazari ifadelerinden başka bir şey değildir.

• Bundan dolayı, toplumdaki ilişkileri belirleyen üretim güçleri tahlili kendi başına yeterli sayılamaz.

• Karmaşık toplumsal ilişkiler içinde diğer bazı etkenler de o dönemdeki toplumsal çelişkilere şekil verebilir.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 203

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum

Page 204: Maliye tarihi vize sonrasi öğrenci kopyasi 3

• Üretim güçleri ya da ekonomi, toplumdaki çelişkileri son kertede belirleyen olmakla beraber toplumdaki hali hazırdaki çelişkiler yalnız ekonomi tarafından belirlenmez.

• Tarihsel oluş içinde ekonominin son kertede belirleyici olduğu açıktır.

• Fakat toplumda üst yapıdan çıkmış, siyasi, sosyal ve dini davranışlar ile uluslararası durumların da toplumsal çelişkileri belirlemesinde payı vardır.

• Karmaşık toplumsal ilişkiler içinde bir çeşit toplum matrisi içindeyiz.

• Matristeki her hücrede yer alan olaylar, toplumun üst belirlemesinde yardım etmektedir.

• Fakat ne var ki bu belirleniş yolunu açan son kertede yine de ekonomi olmaktadır.

Doç. Dr.Mustafa Durmuş 204

Divitçioğlu, İnalcık, Akdağ, Varcan, Marx Tutum