Cahit Sıtkı Tarancı
Jan 02, 2016
Cahit Sıtkı Tarancı
4 ekim 1910’da
Diyarbakır’da doğdu.
Asıl adı Hüseyin
Cahittir.
İlkokulu Diyarbakır’da
bitirdikten sonra
GaLatasaray Lisesi’ne
gitti.
Fransızcayı çok iyi öğrendi.
Mülkiye öğrenimini Türkiye ve Paris’te
yaptı. II.Dünya
Savaşı’nın çıkması üzerine eğitimini
tamamlayamadan Türkiye’ye döndü.
1946'da CHP Şiir Ödülü'nde
birincilik aldı.
Anadolu Ajansı ve Çevirme
Bakanlığı'nda tercüman olarak
çalıştı.
1953 yılında, genç yaşta ağır
bir hastalığa yakalandı.
1956 yılında tedavi için Avrupa'ya
götürüldü; fakat iyileşemedi. Aynı yıl
Viyana'da öldü.
'Sanat için sanat' ilkesine bağlı kaldı. Ona göre şiir, kelimelerle güzel şekiller
kurma sanatıdır. Vezin ve kafiyeden kopmamış; ama ölçülü
veya serbest, her türlü şiirin güzel olabileceği inancını taşımıştır.
Açık ve sade bir üslubu vardır. Çoğu gerçeğe bağlı olan mecazları, derin, karışık ve
şaşırtıcı değildir. Uzak çağrışımlara ve hayal oyunlarına pek
itibar etmemiştir. Zaman zaman bazı imaj ve sembollere
başvurmuştur.
Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer vermiş, nedense hep
ölümün üstüne gitmiştir. Ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar,
yalnızlık, yaşadığı bohem hayatın buruklukları, çocukluk özlemi de şiirlerine
konu olmuştur.
Çeşitli gazetelerde tefrika edilen
hikâyeleri 1976 yılında yayınlandı.
Ayrıca mektupları da "Ziya'ya
Mektuplar" (1957) başlığı altında kitaplaştırıldı.
Romantizmin ve sembolizmin etkisine kalmıştır. Hece ölçüsünü
kullanan sanatçı bu şiirlerinde biçime önem vermiştir. Hece
ölçüsüne yeni bir ahenk ve uyum getirmiştir.
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne?
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar?
Otuz Beş Yaş
Neden böyle düşman görünüyorsunuz; Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız
Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış. Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar. N'eylesin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak. Taht misali o musalla tasında.
Cahit Sıtkı Tarancı
http://tr.wikipedia.orgwww.edebiyat.tc
www.cahitsitkitaranci.comwww.siir.gen.tr
Kaynakça
Dinlediğiniz
için
Teşekkürle
r
Mert Kırbaş
Furkan Çelebi
Caner Birdal
Çağla Dursunoğlu
Hazırlayanlar