Top Banner
116

Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Mar 12, 2016

Download

Documents

Poetika

Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 2: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Kitabın İlk Cümlesi, ‘ -Sevmek istiyorsan okumalısın.’

Ben sana çok alıştımBilmem işte kitap okur gibi oluyorum senle konuşurkenSonuna yaklaşınca kitabın, ben yazıyorum devamını falanMutluyum ben senle anlayacağın

Mesela hep kitabı okuyacağım saati bekliyorumBazen geçmiyor zaman, uyuyorum Bildiğin, ben bu kitabı çok sevdim.Öğleyin, kitap biterse ne yapacağımı düşünüyorumPlan üstüne plan yapıyorum, hastayım galiba ben

Page 3: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Öyleyim dimi, bildiğin deliyim ben.Tamam ya haklısın Bir deliyi kim sever, sevme beni.Ya da sev beni ya,En iyisi sen sev beni,Tabi sana kalmış bir şeyde sevmek.Ama güzel olur Düşünsene ya sen ben çay içiyoruz İnan martıları bile getiririm o sahile... UFUK SİLİK

Page 4: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

BİR DÜŞ ESİRİ Varlığın Josephine,Zihnimde yas tutan meleklere bir ceza gibi…

‘- Hissediyorum…’

Huzurunda ‘aşk’ dilerken şimdi;Öylece bakmak…

‘- Sessizliğe gömülü bir ruh…’

Susmak,Gerçek olan hislere susamak…

‘- Daha ne kadar katlanabilirdim ki?’

Bir ‘an’ için, inanmak…

‘- Cehennem gibi…’

Ve tüm o aşk senfonisinin,Bir damla gözyaşı ile son bulması…

Page 5: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

‘- Oysa…’

Tanrı’nın acımasızlığı mıydı bu?

‘- Tanrı,Bahşetmedi mi beni huzuruna?’

Bir ışıksız cenneti dileyemezdi elbet.

‘- Cennet, saklı değil miydi gözbebeklerinde?’

Hatırlıyorum da,Ne de güzel severdim seni.

‘- Şimdi, tek hissettiğim…’

Yokluğun…

‘- Yaşadığım…’

Acı.‘- Acı.’

EBRU YENİCEVARDARLI

Page 6: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Kusursuz Cinayet, Hayat

Ses ver hayat,Yaşıyor musun merak ediyorum.Mutluluk esirin altındaAşk desen Ferhat ve Şirinde kaldı.Çocukluk gökdelenlerin altında,Gençlik desen, sistem mahkûmu.Diyorum ki hayat, yaşıyor musun?Yaşıyorsan, gülümse maviliğin ardından.

Küçük şeylerden mutlu olmakKüçük şeylere üzülmemiz için mükâfatın değil mi?İşte sen bu kadar çıkarcısın hayat.Fakirlerden alıp zenginlere veriyorsun, mutluluğu.

Köşe başlarına ön yargıları yerleştirmişsinTecrübe deyip önümüze sundukların,Senin aklımızın her köşelerine yerleştirdiğin ön yargılarımız.Acizsin hayat, aciz.

Page 7: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Biliyor musun hayatSenin yüzünden sevmeye korkar oldum.Piyasaya sürdüğün, aşk tüccarlarıAlıp verip aşkın büyüsünü kaçırıyor.

Neyse hayat,Üşümeye başladım, biliyorsun tek başıma gelirimSabah, deniz kenarına…

Ben mutluluğu onun Kur’an okuyuşunda bulmaya gidiyorum.

UFUK SİLİK

Page 8: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Sırayı Bozma, Vaatler Kıskançlık Ve Sahtekârlık

Sahtekârım benÖyleymişim yani

En azından öyle düşünüyorumYa da öyle düşünüyordum, seni görene kadar.

En sahte sevişlere sahipsin kadın,Gözlerinden akıyor, ağlayınca.

Boyayı sürünce, gizlemiş olmuyorsun ihaneti yüzündeGüneş balçıkla sıvanmaz diye senin için demiş olmalılar.

Sana kızıyor değilimYa bırak kızıyorum işte, duygusallığa yer yok bu şiirde.

Nasıl beni sevdiğini söylerkenBaşkasının göz rengini bilirsin.

Benle konuşurken başkasının kelimelerinde nasıl yer bulursun.Yapma be kadın üç kuruşluk kelimelere sattın beni

Gözün doysun kelimelerim yol olmuştu kalbine.

Page 9: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Neydi yani, vaatleri mi etkiledi seniNe dedi meselaSeni hiç bırakmayacağım,Sensiz ben hiçbir şeyim mi?O bu kadar küçük oynamaz benim bildiğimSenin için ölürüm dedi dimiYapma be kadın, o anca şiirlerde intihar edebilir.Ben sana en başta bir şey demiştim hatırlıyor musun?Sana tek vaadim, seni sevmek olacak demiştim.Şimdi ben sahtekârım öyle mi?Evet, sen kadar olmasa da öyle?

UFUK SİLİK

Page 10: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Azad Bozdun Kafayı Küçük Şeylerle!

“Hayat küçük şeylerden oluşur, eğer değer verirsek büyük olurlar”“Küçük şeyleri yazarak, asıl önemli şeyleri kaçırmıyor muyuz?”

İki farklı bakış açısı var şimdi Azad, nasıl çıkacağız bunun içinden? Başla yazmaya sen patron, yazı kendi yolunu bulur.

Tek başına pasta ne ifade ederBir demet gül ya da

Veya tek başına çay bardağı neyi ifade ederEn basitinden, sevgi tek başına ne ifade eder?

Page 11: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Ne zırvalıyorsun diyorsun dimi Azad. Hiçbir şey tek başına bir şey ifade etmez ondan bahsediyorum Azad. Onları anlamlandıran nesneler yada kişilerdir. Tek olup anlamsız gibi görünen nesneler, yanlarına onları ta-mamlayacak kişi yada nesneleri alırlarsa ortaya anlamlı durumlar yada

ilişkiler çıkabilir. Aslında bunu çok kullanılan bir örnekle açıklayabiliriz. Herkesin az çok hayatta kullandığı bir örnektir bu, yap-boz. Küçükken

babama bir içecek firmasının promosyon olarak verdiği hediyeyle tanış-mıştım, yap-bozla. Bilindiği gibi dağınık halde bulunan parçaları birbi-

rine uygun şekilde tamamlayarak, fotoğrafta olan görseli yapmaya çalışı-rız. O zamanlara tabi zekâmız gelişsin diye oynardık ama şimdi yukarıda

yazıma başlarken ki sözleri açıklamak için kullanacağım yap-bozu.O yap-bozun içindeki parçalar tek başına bir şey ifade etmezler ve ne

olursa olsun o parçaları uygun yere koymalısınız ki görseli tamamlaya-bilesiniz, işte hayatta böyle küçük parçalardan oluşur ve biz bu parçaları

hayatımızın akışına düzgün şekilde yerleştirmezsek asıl büyük görseli tamamlayamayız. Onun için ki küçük gibi görünen şeyler yazılmaya de-ğerdir, küçük şeylerden yola çıkıp büyük görseli yazmaya çalışıyoruz di-yebilirim sana Azad. Ne kadar yapabiliyorsunuz dersen orası senin var-lığın gibi meçhul. Tamam ya espiri yaptım hemen küsme. Daha çok yazı yazacağız senle. Her yazdığımız büyük görselin bir parçası anlayacağın

Azad.

Pastanın üstündeki mumlar, sevinçtirBir demet güldeki not, sevgidir

Çay bardağının içindeki çay, mutlulukturSevginin karşılığı ise, aşktır.

Mutluluklar ve hüzünler, küçük görünen şeylerde gizlidir. UFUK SİLİK

Page 12: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

‘ AŞKIN EN HÂLİ...’ ‘- Günün ilk ışıkları,Silüetini yansıtırken karşıma,Sen,Bir kez daha doğuyorsun…’

Varlığın,Yaşanılası bir yeryüzüne sebebiyet iken,Gözlerimin önüne serili en masum anı yaşıyorum.

Öyle ki,Avuçlarımdan süzülüyor karanlık,Ve sen çıka geliyorsun sahneme,Kurtarıyorsun beni, bu harabeden…

Duyuyor musun?

Melekler fısıldıyorlar birbirlerine ‘aşkı..’Ve ‘biz’ bir melodiye dönüşüyoruz dudaklarında…

Page 13: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

‘- Aşk bu !Gördüğüm, hissettiğim, yaşadığım ve yazdığım.’

Tanrı en güzel mührünü işlemiş gözlerine..

‘- Ondan olmalı; bu doyumsuzluk.’

EBRU YENİCEVARDARLI

Page 14: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

WULF DORN

20.04.1969 doğumlu Alman, gerilim yazarı.

Wulf Dorn, eğitimli bir endüstriyel işçi ve yabancı dil muhabiri.1994 yılında bir psikiyatri kliniğinin rehabilitasyon bölümünde hastalara

destek veren Dorn, bugün serbest bir yazar olarak çalışmaktadır. Ruh sağlığı hizmetleri araştırmalarında üç yıl boyunca çalışan ve mes-leki rehabilitasyon konusunda AB çapında araştırma projesine katılan

Dorn, insan kaderlerini ve psişik fenomenlerini öykülerinde yansıtmak-tadır.

Yazar Ulm yakınlarında eşi ve kedileriyle birlikte yaşamını sürdürmekte-dir.

20 Nisan 1969 doğumlu Alman, gerilim yazarı.Wulf Dorn,

Eğitimli bir endüstriyel işçi ve yabancı dil muhabirinin yanı sıra 1994 yı-lında bir psikiyatri kliniğinin rehabilitasyon bölümünde hastalara destek vermiştir. Dorn, yirmi yıl çalıştığı bu klinikten sonra ruh sağlığı hizmet-

leri araştırmalarında üç yıl boyunca çalışan ve mesleki rehabilitasyon konusunda AB çapında araştırma projesine katılmıştır. İnsan kaderlerini

ve psişik fenomenlerini öykülerine yansıtan yazar şuanda Ulm yakınla-rında eşi ve kedileri ile birlikte yaşamını sürdürmektedir.

Page 15: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Yazarın kitapları;

Page 16: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Türkçeye çevrilen eserleri;

ŞİZOFREN

‘- Ne kadar zaman geçtiği önemli değil.Ne kadar değiştiğin önemli değil.

Sessizlik seni çıldırtmaya devam edecek.Ve dehşetin soğuk pençesini hissedeceksin.’

Psikiyatr Jan Forstner başarısız bir evlilikten ve işini kaybettikten son-ra doğduğu yer olan Kahlenberg’e geri döner. Yirmi üç yıl önce, küçük

kardeşi iz bırakmadan ortadan olmuş, hemen ardından babası bir araba kazasında ölmüştür. Kardeşinin başına gelenlerle ilgili belirsizlik ve ba-basının korkunç kaybı Jan’ın ruhsal durumunu belirler ve onu rahat bı-

rakmaz.Kabuslarını geride bırakmayı ve tekrar yaşamaya başlamayı istiyordur

ama klinikteki bir hasta intihar edince, Jan kendisini yirmi üç yıldır gizli kalmış korkunç sırrı açığa çıkaracak olan soruşturmanın içinde bulur.

Page 17: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Bu kitaba,Kitapevinde çalışırken, müşterilerin kitaba olan yoğun ilgisi ile yönel-dim.Açıkçası, ‘ Gerilim’ adı altında yayınlanan birçok komedi türünün yü-zünden beklentim yoktu.Ancak kitabın ilk sayfasını açtığımda, son sayfasına kadar soluk kesen sürükleyici bir anlatım ile karşılaştım. Dorn, her sahneyi okuyucunun gözleri önüne serecek bir biçimde betimleyerek merak duygusunu ön plandan çekmemiş ve her defasında sizi ‘ – Şimdi ne olacak?’ sorusu ile karşı karşıya bırakmaya devam etmiş. Öyle ki kitap kurgulanmamış ak-sine kurgulamanız için yazılmış bir eser gibi.Her sayfada bir önceki sayfanın soruları ile boğuşmanıza sebep olan ya-zar, psikolojik açıdan sizi kendi cevaplarınız ile ilk önce baş başa bırakı-yor.

‘- Siz, olağandan uzaklaştıkça olağanüstü bir gerçeği karşınıza çıkarıyor.’

Page 18: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

PSİKİYATRİ

‘-Kimseye inanmaKendine bile güvenme

Gerçeği aramaGerçek seni bulacak.’

O GELDİĞİNDE, BENİ KORUYACAĞINA SÖZ VER!

Şiddet mağduru bir kadın hasta, psikiyatrisi Ellen Roth’un kâbusu haline gelir: Kara Adam tarafından izlendiğini iddia eden hasta, gizemli biçim-

de, iz bırakmadan ortadan kaybolur. Şimdi kendi hayatını da hastası-nınkini de tehlikeye atan korkunç bir oyunun ortasındaki Dr Ellen Roth

için hiç kimseye güvenemediği umutsuz bir savaş başlamıştır. Şeytani bir yapbozun parçalarını bir araya getirmeye çalışmaktan başka çaresi kal-

mayan genç psikiyatr, korku, şiddet ve paranoyadan oluşan bu labirentte çıkış yolunu bulabilecek midir?

‘ -Kitabı elinizden bıraktığınız andan itibaren, hayattan soyutlandığınızı hissetmeye başlıyorsanız artık sizde Dorn’un karakterisiniz.’ dedirten bir

psikolojik eser.’

EBRU YENİCEVARDARLI

Page 19: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 20: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 21: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 22: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

AGATHA CHRİSTİE KİMDİR?

Babası Frederick Alvah Miller, Agatha henüz küçük yaştayken öldü. An-nesi tarafından evde eğitilen küçük kız, yalnız bir çocukluk geçirdi. Kü-çük yaşta öyküler yazmaya başladı. 16 yaşında, şan öğrenimi görmek üzere Paris’e yollandıysa da kısa sürede bundan vazgeçti. Ciddi anlamda ilk edebi denemeleri, duygusal konuları ele alan öyküler oldu. 1914’te Albay Archibald Christie adlı bir albay pilot ile evlendi ve yeniden Fransa’ya gitti.Dislektik olmasına rağmen öykü,roman okumayı çok seviyordu.Fransa’dayken vakit geçirmek üzere okuduğu dedektif öykülerinin daha iyilerini yazabileceğini düşünerek ilk polis romanı olan The Mysterous Affair at Styles’ı (Styles’daki Esrarengiz Olay) yazdı. Kitap çeşitli yayıne-vinlerince geri çevrildikten sonra 1920’de Bodley Head Yayınevi tarafın-dan kabul edildi. Bu roman, Agatha Christie’nin ilk Hercule Poirot’u ro-manıdır.Agatha Christie 1926’da 11 gün boyunca kaybolur. Bütün aramalara rağ-men bulunamaz. Arabası bir göl kenarında bulunur; ağaçlara çarpmış, bavulları dağılmış bir şekilde.… Amaç, bellidir; “Agatha Christie göle düştü” süsü vermektir. Sonra birden ortaya çıkar Agatha Christie. Ama hiçbir açıklama yapmaz. Kimlerine göre Agatha Christie geçici hafıza kaybına uğradı. Kimilerine göre, Agatha Christie kocasının sevgilisini öldürmek planları yapmak için bilmediği bir yere gitti. Sır, hâlâ meçhul.Hercule Poirot, zekası, espri yeteneği, keskin gözlemciliği ve Avrupalı inceliği ile seçkinleşen Belçikalı bir dedektiftir.

Page 23: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Cinayetleri “küçük gri hücreler” dediği beynini kullanarak çözmesi ve bu arada da İngiliz yüksek sınıfının özel yaşamının saklı yönlerini ortaya dökmesi ile tanınır. Agatha Christie’nin arka arkaya yazmaya başladığı polis romanları Poi-rot tipine uluslararası ün kazandırdı. Yazar ayrıca Miss Marple adının verdiği bir tip daha yarattı. Sevimli bir yaşlı kız olan amatör dedektif Miss Marple da çok tutuldu. 1928’de ilk kocasından boşanıp Max Mallowan’le evlendikten sonra bir-çok ülke gezip görme fırsatı bulan Christie’nin romanları 1930’larda ço-ğunlukla uluslararası mekânlarda geçmeye başladı.Hayranlarınca her kitabı beğenilmekle birlikte, Agatha Christie’nin edebi kaygılarla yazdığı bazı romanlar eleştirmenlerin de dikkatini çekti. On Küçük Zenci ise polis romanının klasikleri arasındadır. Agatha Ch-ristie, İngiliz töre romanı geleneğinde yazdığı polis romanları ile dünya edebiyatında kendine özgü bir yerin sahibi olmuştur.Christie 1971 yılında, İngiltere’nin en yüksek onur ünvanı olan Britan-ya İmparatorluğu Kadın Komutanı unvanını almıştır.Yazar, 12 Ocak 1976tarihinde yaşama veda etmiştir.

Page 24: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 25: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 26: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Şark Ekspresinde Cinayet Christie’nin romanlarında sıkça yer verdiği kahramanı dedektif Hercule Poirot’nun, Ortadoğu’dan kalkan Orient (Şark/Doğu) Ekspres’le yolcu-luğu sırasında, trende bir cinayet işlenir ve Amerikalı yolculardan biri bıçaklanarak öldürülür. Tren idaresinden sorumlu Bay Bouc, cinayetin aydınlatılması için dedektif Poirot’dan yardım ister, Poirot da bu teklifi kabul eder ve tam yetkili olarak araştırmalarına başlar: yolcuların pasa-portlarını inceler, onların ifadelerini alır ve valizlerini arayarak cinaye-tin suçlu ya da suçlularını ortaya çıkarmaya çalışır. Bu sırada en büyük yardımcısı, Yunanlı doktor Constantine ve tren işletme sorumlusu Bay Bouc’tur. Poirot, planlı işlenen bu cinayeti zekası, bilgisi ve deneyimi sa-yesinde aydınlatacak ve ortaya çıkan gerçekler okuyucuyu şaşırtacaktır.Christie’nin bu romanı 1933 yılında İstanbul’da, Pera Palas Otel’de yazıl-mıştır. Daha sonra ise bu romanın bilgisayar oyunu kurgulanmıştır. EBRU YENİCEVARDARLI

Page 27: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 28: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Mona Roza Şiiri Ve Hikâyesi

Sezai Karakoç’un gönlündeki muhacir kızına yazdığı Mona Roza şiirinin hikayesi...

Sezai, gelecekte başına geleceklerden habersizce üniversiteyi kazanma-sı üzerine Ankara Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesine gider. Bir za-man sonra başlar dersler ve okula gidip gelmeye başlar Sezai Karakoç. O zamanlar yeni bir üniversite öğrencisi olmanın heyecanını taşımaktadır. Dersler devam ederken neden sonra gönlünü bir muhacir kızına kaptırır.Bu kaptırış rüzgârın önüne atılmış bir tüy gibi hayatını sürükleyecektir. Sonu olmayan bu başlangıç ömrü boyunca sürecek bir aşkın habercisidir. Kısa bir sora sonra aşkına dayanamayıp kıza açılmaya karar verir. Fakat, kızın kendini terslemesini ve ret cevabını alma riskini göze alamamakta-dır. Anadolu’nun bağrından gelen genç Sezai Karakoç’un kalbi kırılmıştır. Ama bu kırgınlık fazla uzun sürmez Sezai geri toparlanır ve şansını tek-rar denemeyi hedeflediği aşkı yaşamak için elinden geleni yapmaya karar

vermiştir.Şairimiz dört yıl boyunca bu aşkı yaşamış gönlünü yakmış. Gün gelmiş sene sonu gelmiştir. Ankara Üniversitesinin öğrencileri dört yılın yor-gunluğu ve okulu bitirmenin heyecanıyla mezuniyet gecesinde birleşir. Kalabalık bir mahşer gününü andırır. O kalabalığın içinde olmayanlarda vardır, Sezai Karakoç. Genç aşık, o gün büyük bir istek üzerine şiir yaz-dığının da bilinmesi üzerine kürsüde bir şiir okumak için bulunur. Ve o an gelir Sezai Karakoç anons edilir. Kürsüye çıkan Sezai, ana baba misa-fir öğretmen öğrenci deryasına bir bakar. Kalabalığın içinde aşkını arar, gönlünde yer alamadığı kusursuz sevdasını... Ve neden sonra başlar şiirini

okumaya...

Page 29: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

‘‘Mona roza siyah güler ak güllerGeyve’nin gülleri beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet isterAh senin yüzünden kana batacakMona roza siyah güller ak güller’’

Şiir bitene kadar o kalabalıktan hiç bir ses gelmez. Oysa Sezai Karakoç şii-rin tamamını sevdiğinin gözlerinden gözlerini hiç ayırmadan okumuştur. Son kıta da başlayan uğultular, kalabalığın şiiri çok beğendiğini mırılda-yan dudaklar ve bu aşk kime diye sorular sorular arasında bir kız? O kız ki Sezai’nin gönlünün sahibi dört yıl boyunca nasıl fark edemedim böyle bir aşkı dercesine kalabalıktan sıyrılıp kürsüye yaklaşır. Ve bağırarak seni kabul ediyorum der. Fakat, grur aşkın önüne geçmiştir. Sezai, bu sefer-de ben seni kabul etmiyorum diyerek arkasını döner. Ne kadar yürekten söylediği tartışılsa da gönül susmuş dudaklar konuşmuştur. Delikanlı şair Sezai Karakoç, o günden sonra bir daha kızı görmemiştir. O kız Muazzez

Akkaya’dır.

Belki de ilk defa gurur aşkın önüne geçmiştir. Sezai Karakoç tarafından ret edilen Muazzez Akkaya kendi canına kıyarak şiirde de adı geçen Sa-

karya’nın ilçesi Geyve’ye giderek orada intihar eder.

UFUK SİLİK

Page 30: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Mona Roza

Mona Roza, siyah güller, ak güllerGeyvenin gülleri ve beyaz yatakKanadı kırık kuş merhamet ister

Ah, senin yüzünden kana batacakMona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallarÜrkek ürkek bakar tavşanlar dağa

Mona Roza, bugün bende bir hal varYağmur iğri iğri düşer toprağa

Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çekMona Roza seni görmemeliyimBir bakışın ölmem için yetecek

Anla Mona Roza, ben bir deliyimAçma pencereni perdeleri çek...

Zeytin ağaçları söğüt gölgesiBende çıkar güneş aydınlığa

Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesiSeni hatırlatıyor her zaman bana

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Page 31: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Zambaklar en ıssız yerlerde açarVe vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgarIşıksız ruhumu sallar da durur

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin, ellerin ve parmaklarınBir nar çiçeğini eziyor gibi

Ellerinden belli oluyor bir kadınDenizin dibinde geziyor gibi

Ellerin, ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor MonaSaat onikidir söndü lambalarUyu da turnalar girsin rüyana

Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadarZaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşlarıKonar bahçenin incirlerine

Kiminin rengi ak, kimisi sarıAhh! beni vursalar bir kuş yerine

Akşamları gelir incir kuşları

Page 32: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

FOTOĞRAFÇILIĞIN TARİHSEL GELİŞİMİ VE

GÜNÜMÜZDE FOTOĞRAFÇILIK

Fotoğraf sözcük anlamı ilk olarak eski yunanca da fotos,fos gibi keli-meler olarak kullanılmıştır.kelime anlamı ‘ışık yansıması’olan fotoğraf binlerce yıl boyunca olduğu gibi günümüzdeki anlamıyla tam olarak ta-

nımlamıştır.Fotoğraf kelime anlamından da anlaşıldığı gibi fotoğrafın temelini oluş-turan ışık en önemli birincil faktördür. Işık sayesine cisimleri ,objeleri nesneleri görünenin yanında çekinilenin görünenin yanında görünme-yen ilgi çekici şaşırtıcı unsurların yanında renklerin ışıltısını görmemizi sağlar.Fotoğrafın asıl buluş kaynağıda bu noktada ortaya çıkmaktadır.Çok keyifli bir buluş süreci vardır.Birçok boyutta ve ebatta fotoğraf ma-kineleri kullanırlardı sorunları çekinilen fotoğrafı kayıttı.Kayıtta ilk çalışmaları olan isim Thomas WEDGWOOD ‘u fotoğrafta kayıdı ger-çekleşsede ışık faktörünü hesaba katmadığı için fotoğraflar karanlık çıkı-yordu erken ölümü sebebiyle icat tam olarak gerçekleşemedi daha sonra ingilterden William Henry Fox Talbot,fransandan Joseph Niepce, Louıs Jacques,Mande Daguerre gibi isimler ışığa duyarlı levha üzerinde sekiz saat boyunca ışıklanır levha sayesinde buluşu gerçekleştirirler ilginç olan ortak çalışmaları sonucu Niepce nin ölümü üzerine buluşa kendi adını Mande Daguerre adını 1839 da fransız bilimler akademisi tarafından resmileştirildi.Fotoğraf bu şekilde bir buluş sergileme süreci geçirmişken fotoğraf makinesi ise italyan olan Saitn VİCTOR tarafından icat edilmiş-tir işte fotoğrafçılık böyle eğlence ve serüven dolu bir yolculuk sonucu hayatımızda yerini almıştır.

Page 33: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Fotoğrafçılık bir sanat mı değil mi,resim bir sanat ise peki fotoğraf için de bir sanat değeri taşıyıp taşıyamama durumu söz konusu mudur gibi sorular günümüzde sürekli bir tartışma konusu olmuştur.Bu tartışmaya bir açıklamak gerekirse şu şekilde yorumlayabiliriz.Resim için şunu söy-leyebilirim kimi insanalara doğuştan gelen bir yetenek kimi için ise ho-biy olarak ilgi duyar ve eğitimini alarak geliştirebilir.Bir hayal gücü unu-suru olabildiği gibi var olan nesnleride kullanarak bir resme dökebilir resssam kullandığı her fırça darbesiyle sanatını icra eder ve ayrıca güzel bir görsel sanat dallarından biridir.Fotoğrafçılık için ise kimi sanatçılar ve birçok insan tarafından sanat değeri taşımadığnı düşünürler çok basit bir ifadeyle emek unsuru olmadığını düşünürler.Asıl farkında olmadık-ları şey ise fotoğrafçılıkın hayatımızın vazgeçilmezlerindendir.Fotoğrafçıklıkta belki klişe bir söz ama fotoğrafta önemli olan görüne-nin ardındaki güzelliği görmektir.Bu gerçektede budur çünkü bir gün batımı seyredebiliresiniz ,bir manzara bakabilirsiniz ama o güzellikle-ri vizörden görerek anı yakalayarak kalıcı sağlayabilir yaşantınızda yer edebilirsiniz.Fotoğrafçılık ta resim de olduğu gibi hayal gücü unsurunu bakış açısı olarak değiştirerek hayal gücümüzü kullanırız ve şu bir ger-çektir ki çekinilen bir fotoğraf asla tekrar aynısı gibi olmaz yani kişiden kişiye değişebilien farklılıklar söz konusu olur bu yönüylede fotoğrafçılı-kın bir sanat olduğnu vurgulayabiliriz ve resim de olduğu gibi fotoğraf-çılıktada hak edilen değeri verilmesi dileğiyle.Ünlü bir fotoğraf sanatçısı olan Özcan YURDALAN şu sözleriyle özetleyebiliriz ‘Fotoğrafçıların çektikleri her kare,aynı zamanda onların hayata bakış açısıdır,hayattan ne anladıklarıdır ve gerçekle kurdukları ilişkisinin yan-sımasır’

SAMET KÖSE

Page 34: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 35: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

DİJİTAL FOTOĞRAFÇILIK

Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle beraber hemen her alanda ilerle-meler ve hayatımızda kolaylıklar sağlamaktadır.Bu gelişmeler fotoğraf-çılık alanında önemli rol oynamıştır özellikle reklam ajansları tanıtımı

yapılan ürünleri daha kolay ve pratik bir şekilde tanıtmak için genelikle dijital fotoğrafçılığı tercih etmektedirler ve bunun gibi birçok alanda ko-

laylıklar sağladığını söyleyebilir ve çoğaltabiliriz.

Dijital fotoğrafçılık:Fotoğraf makinesinin görüntü algılayıcılarının farkı tonlardaki renklerin makinedeki renk filtresinden geçen ışınları sayısal görüntüleme sayesinde birleştirmesi sonucu görüntünün elde edilmesi-

dir.Kullanım alanlarından bahsedecek olursak çok geniş bir tabana daya-nır heralanda kullanıldığı için bu fotoğrafçılığa ilgili kişiler için hep çok

pratik ve kolay olmasıyla beraber fotoğrafçılık sanatına ilgisi olanların kendilerinin geliştirmesine elverişlidir.

Page 36: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Bir dijital fotoğraf makinelerinde bulunması gereken özellikler;

1)Çözünürlüğü belirleyen sensörler2)Odaklamada etkili görüntüler yakalam için ideal Mega pixel çözünür-lüğü3)Çekilecek olan bir fotoğrafın kullanıcı tarafından kolay ayarlanabilir menü ayarları4)Uzağı yakınlaştırmak için etkili bir zoom5)Çekilecek olan fotoğraf için gerekli materyaller(tripot,makro lens ,portre çekimleri için gerekli olan mini lensler ... )

Bu fotoğrafçılık türünde makine kadar çekim teknikleride önemlidir bunlar;

1)Macro fotoğraflar:Çok küçük nesneleri daha büyük ve etkili görüntü-leyebilmek için kullanılır.2)Manzara fotoğrafları:Geniş açılı bir fotoğraf makinesinde panoromik fotoğraflar elde edebilmek için tripot ile sıfır titreme sonucu görüntüler-de kullanılır.3)Karanlık yerlerde fotoğraf çekimleri:İlk adım olarak fotoğraf makine-sinde flash’a ihtiyaç vardır.Ortamın yerine göre ise ayrı bir flasha sahip olmalısınız makineyi karanlık yerlerde çekim için makineyi gece çekimi-ne ayarlamak gerekir ve bu çekimlerde ISO yani ışık değerini minimum seviyede ayarlanarak çekim yapılabilir.

Page 37: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Dijital fotoğrafçılıkta hayal gücünüzü kullanarak ellde ettiğini fotoğrafla-rı dilediğniz gibi photoshop kullanarakta fotoğraf üzerinde değişiklikler yapmanızada yardımcı olur.Bahsettiğim gibi bir hobi olarak fotoğrafçı-lığa merak salıp ilgilenenler her çektikleri karelerde kendilerini birkez daha geliiştirler ve bu alanda uzmanlaşmış birer kişi olmalarınada yar-dımcı olacak bir fotoğrafçılık türüdür.Bence şu söz hiç bir zaman unutulmamalı hiç bir fotoğraf çekildikten sonra asla ama asla aynısı birkez daha çekilemez her sanatın kendine has ayrıcalığı varsa buda fotoğraf sanatının özgünlüğüdür.

SAMET KÖSE

Page 38: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Fotoğraf: SAMET KÖSE

Page 39: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Fotoğraf: SAMET KÖSE

Page 40: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

‘SICAK’ Bu sayımızın konuğu ‘ SICAK’ Kısa bir özet geçmek gerekirse; ‘‘ - 2007’den günümüze farklı isimler, farklı grup üyeleri ve hatta farklı tarzlarda müzik piyasasında var olan grup son şekliyle yoluna devam et-mektedir.Kendi besteleri, Türkçe rock ve pop coverlarıyla enerjik bir re-pertuara sahiptir.’’

Grup Üyeleri; Kemal Çetkin Berk Kılıç Taner Öztonbul Emre Arslan

Page 41: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 42: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

KEMAL ÇETKİN (Vokal,Gitar,Piyano)

Grubumuzun geçmişi aslında 2007 yılına dayanıyor aslında birkaç farklı arkadaşla çalıştık ve şu ana dek grup üyelerinden bugüne tek kalan ben oldum.Çeşitli sebeplerden dolayı(İş,güç) ayrılmalar oldu,doğaldır.

Page 43: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

MÜZİK SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR? Neredeyse birçok müzikle uğraşan insan gibi küçüklüğümden beri mü-ziğin içinde olmamdan dolayı,müzik benim için yemek içmek gibi ol-muştur.Sabah akşam 7/24. Bir de üstüne Stüdyo işletmek gibi müzikle daha da iç içe olacağım bir mesleğe sahip olunca (kayıtlar,provalar,aran-jeler,beste yapımı için özel zamanlar)bazen uyurken bile rüyamda nota-ların aklımda dolandığını hatırlarım. MÜZİĞE HANGİ EVREDE NE GİBİ HEDEFLER İLE BAŞLANGICINIZ OLDU?

Müziğe hangi hedefle başladığımı hatırlamıyorum çünkü 4 yaşında bir çocuk kendine hedef koyamaz sadece şarkı söyler.En erken 89 Yılında kendimi Sezen Aksu ve Kayahan söylerken hatırlıyorum o kadar.Kısaca-sı neden başladığımı bilmiyorum,sadece devam ediyorum.

ŞUAN KENDİNİZİ O EVRENİN NERESİNDE GÖRÜYORSUNUZ?

Ortalama 24-25 yıldır Müziğin içindeyim neredeyse hergün müzikle yatıp kalkıyorum ama hala emekleme evresindeyim çünkü o kadar çok öğrenilecek şey var ki.Sadece müzik için geçerli değil tabi ki bu söyledi-ğim.

İLERİDE KENDİNİZİ NEREDE GÖRMEK İSTEDİĞİNİZ YER NERESİ? İleride kendimi şu anda bulunduğum yerde görmek istemediğim kesin diyebilirim.

Page 44: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

BERK KILIÇ (Gitar) Gruba girişim Kemal ile beraber stüdyo açmamızın ardından oldu. MÜZİK SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR? Benim için müzik hayatın her anında gereken motivasyonu topladığım bir olgu. ‘Dinle mutlu ol, dinle mutsuzluğu unut.’ şeklinde. MÜZİĞE HANGİ EVREDE NE GİBİ HEDEFLER İLE BAŞLANGICINIZ OLDU?

Müziğe her gitarist gibi kızları etkilemek için başladım, etkileyemedim. Hangi evreye geldim bilemiyorum.

Page 45: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 46: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

EMRE ARSLAN (Bas Gitar) MÜZİK SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR?

Müzik benim hayatımın odak noktası açıkçası. Hayatımdaki birçok şey-den müzik için feragat etmekten zevk alıyorum diyebilirim. Biraz şizof-rence gözüküyor belki ama öyle özellikle sahnede olduğum an duydu-ğum hazzı başka hiç bir şeyden alamayacağım inancındayım. Müzik kendimi en iyi hissettiğim anlardan oluşuyor diyebilirim özetle.. MÜZİĞE HANGİ EVREDE NE GİBİ HEDEFLER İLE BAŞLANGICINIZ OLDU? Müziğe de birçok insan gibi lise döneminde herkesin sosyal aktiviteler için de bulunmasından oluşan hevesle başladım. İlk zamanlarda elektro gitar çaldım elbette çünkü popüler olan oydu belki de bu yüzden. Ama daha sonrasında müziğin ön planda olan kısmından ziyade altyapıyı oluşturan tarafın beni çektiğini farkettim.Altyapıları süslemenin tadını aldım ve müzik tam manasıyla benim için başladı diyebilirim. ŞUAN KENDİNİZİ O EVRENİN NERESİNDE GÖRÜYORSUNUZ? Şuanda kendimi başarmak istediğim irili ufaklı birçok hedefin yolu üs-tünde görüyor ve o yolda ilerliyorum. İLERİDE KENDİNİZİ NEREDE GÖRMEK İSTEDİĞİNİZ YER NERESİ? Ben canlı performans müzisyeni oalrak tanımlarım kendimi, oy üzden kendimi şuan da ilerde de gördüğüm ve görmek isteidiğim yer kalabalık festivaller ve sahneler.

Page 47: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 48: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 49: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

TANER ÖZTONBUL (Davul)

MÜZİK SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR?

Muziğin hayatımdaki yeri son derece önemli. Ruh halime ve planlarıma muzik yön veriyor diyebilirim.

MÜZİĞE HANGİ EVREDE NE GİBİ HEDEFLER İLE BAŞLANGICINIZ OLDU? Muziğe lisede önemli bir rock davulcusu olma hedefiyle başladım. Son-rasında bu hedef, davulun enstrümanların en güzeli olduğunu insanlara anlatmak istemek haline geldi. 2013 başlarında Sıcak ile beraber çalmaya başladığımdan beri bu hedefime çok uzak olmadığımı düşünüyorum.

İLERİDE KENDİNİZİ NEREDE GÖRMEK İSTEDİĞİNİZ YER NERESİ? İleride daha çok davulcuya ve müzisyene ulaşabilmek istiyorum. Aynı zamanda yazdığım davul partisyonlarıyla bunları dinleyen davulculara faydalı olma planındayım. 10 yılı aşkın süredir davul çalıyorum.

Page 50: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Grubun daha önce çaldığı yerler, Etkinlikler;

-Taksim Mojo-Taksim Mask-Kadıköy Shaft Bar-Kadıköy Sahne-Kadıköy Buddha Bar-Kadıköy WoodStock Bar-Taksim Line Music Club-Taksim OldCity Comedy Club-Taksim Ghetto -Turkcell Sahne-Marmara Üniv. Mezuniyet Törenleri-Marmara Üniv. Rock Günleri-Balcony Tv-Conrad Hotel EBRU YENİCEVARDARLI

Page 51: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 52: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 53: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 54: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

HAKKINDA HER ŞEY ! Metallica , 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde Los Angeles şehrinde kurulmuş bir Heavy Metal grubu-dur.Mahşerin 4 atlısı(Megadeth,Anthrax,Slayer,Metallica) olarak geçen bu gruplarla birlikte Thrash Metalin kurucu-larındandır. 2003 yıı itibari ile grupta davulda Lars Ulrich, vokal ve ritim gitarda James Hetfield Lead(solo) gitarda Kirk Hammet bas gitarda ise Robert Trujillo yer almakta-dır.Jason Curtis Newsted,Clifford Lee Burton,Dave Mus-taine,Ron Mcgovney , Lloyd Grant ve Bob Rock bir za-manlar bu grupta yer almış diğer üyelerdir.

İlk albümleri Kill ‘Em All 1983 yılında yayınlandı.1986 yılında ise hem grup için hemde thrash metal adına bü-yük yankı uyandıran ve grubun tanınmasında yüksek rol oynayan tüm zamanların en iyi albümlerinden Master Of Puppets albümünü cıkardılar.1991 yılında ise Black albüm ile ticari olarakda büyük bir başarı sağladılar.

Page 55: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Grubun Kuruluş Dönemi 1981 yılında Lars Ulrich’in The Recycler gazetesine ver-diği ilana Hug Tanner ve James Hetfield’in yanıt verme-siyle grup kurulmuştur.Resmi olarak ise 1981 yılında ekim ayında kurulmuştur. Grubun adı Lars Ulrich’in arkadaşı Ron Quintana’nın önerisiyle Metallica konulmuştur.Grupta Davul,vokal,bas gitarist ve ritim gitarist bulunduktan sonra ana gitarist arayışlarına başlandı.Tekrar The Recycler gazetesine ilan veren grup, ilana cevap veren Dave Mustaine ‘i gruba dail etti.1982 yılında ilk şarkıları olan “Hit The Lighst” şarkısı-nı kaydettiler.Grup ilk konserini 14 haziran 1982’de Ana-heim’da bulunan Radio City’de vermiştir.

Page 56: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Gruba yeni katılan Bas gitarist Ron Mcgovney, Ulrich ve Mustine ile iyi anlaşamaması ve şarkılarda katkı saglama-ması üzerine 12 Aralık 1982 yılında gruptan ayrılmıştır.Bas gitarist arayışlarına giren gruptaki Hetfield ve Ulrich “ Whiskey A Go Go” adlı mekanda Trauma grubunu izle-yip eglencelerine devam ederlerken sahneden bir ses duy-dular.İlk başta solo gitar zannedilen bu ses aslında Wah Wah pedalını mükemmel kullanan bir bas gitardı.İlerde Metallica efsaneleri arasına girecek olan Cliff Burton’la tanışmaları böyle gerçekleşmişti.Şaşkınlıkla Cliff ’i izleyen ikili hayran oldukları bu gitaristi gruba dahil etmek için teklifte bulundular.Cliff önce teklifi red etsede sonradan grubun San Fransisco’ya taşınması koşuluyla gruba katıl-mayı kabul etti.Grup , Cliff Burton’ın gruba dahil olma-sıyla iyiden iyiye Metal müzik sektöründe boy göstermeye başlamıştı.Grupta Vokal olmak isteyen Dave’in James ile araları bozuktu.Ayrıca alkole olan düşkünlüğü ile grubu kötüye götüren Dave, grubun kararıyla gruptan cıkarıldı.Dave’in çıktığı aynı gün diğer bir efsane olacak olan Exo-dus’un kurucusu Kirk Hammet gruba solo gitarist olarak katıldı.

Page 57: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Grup 1981’den günümüzde kadar toplamda 10 stüdyo ve 3 konser albümü olmak üzere 12 albüm yayınlamıştır.Toplamda 10 Grammy ödülü bulunan grup Amerikan Bilboard albüm satış listesinde 5 albümü arka arkaya 1. Olan tek gruptur.2008 e kadar çıkardıkları albümlerle 100 milyon albüm satışı elde eden grup dünyanın en iyi me-tal gruplarından biridir.Ayrıca dünya üzerinde 7 kıtada da konser veren ilk gruptur.

Page 58: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

ALBÜMLER

Kill ‘Em All (1983) Metallica’nın ilk stüdyo albümü 1983 yılında çıkan Kill’Em ‘All albümüdür.Albüm 10 şarkıdan oluşuyordu ve konserlerde bu albümdeki şarkılar sürekli yer bulmuş-tur.Seek & Destroy,The Four Horsemen,Hit The Lights ve Cliff Burtonn’ın bas solosu Piling Teeth bu albümde yer almıştır.Grup fazla tanınmadığı için ticari bir başarı ya-kalayamamışlardır fakat grubun bu albümle tanınma ora-nı artmaya başlamıştır.

Ride the Lightning (1984) Kill’Em All ile büyük bir ticari başarı elde edemesede mu-zik piyasasında ismini duyuran grup,ikinci albümleri için çalışmalara başladı.Rasmussen prodoktörlüğünde Dani-markada kayıtlara başlayan grup 1984 yılında Ride The Lightning albümünü piyasaya sürmüştür.Grup bu albüm-le şöhret basamaklarını hızlı hızlı çıkmaya devam eder.Turnulere katılıp imzalar veren grup iyiden iyiye Metal müzik sektöründe isim yapmaya başlar.Kill’Em All albü-münde sesi cılıaz kalan James aldığı özel derslerle bunu Ride The Lightning’de telafi etmiş ve sesini geliştirmişti.Creeping Death ve Fade To Black isimli albümdeki 2 par-

Page 59: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

çayla konserlerinde hayranlarına muzik keyfi yaşatan Me-tallica artık ismini ülke çapında duyuran bir metal grubu olmuştu.Albümle birlikte ödüller alan Metallica adını tüm Dünya’ya duyurmak için adım adım ilerliyordu.

Master of Puppets (1984-1986) Ride The Lightning albümüyle hız kesmeden yoluna de-vam eden Metallica’yı Turneler esnasında izleyen ve şaş-kınlık içinde kalan Q-Prime firması gruba kontrat tek-lif eder.Büyük bir sponsor desteği alan Metallica artık 3. Stüdyo albümleri için engelleyen birşey yoktu.Sponsor desteği olan Metallica’dan beklentı çok büyüktü.1986 yı-lında bu beklentileri karşılayıp hatta üzerine çıkartan Me-tallica Master Of Puppets albümünü çıkardılar.Çıkardık-ları çoğu albümdeki çıkış parçalarını, yavaş başlayıp daha sonra hızlınıp sertleşen Rifflerle yazan Metallica dinleyi-ler tarafından çok büyük ilgi gördü.Grubun ve dünyanın en iyi albümleri arasında gösterilen bu albüm Metallica’yı Dünya capında tanıtan bir albümdür.Artık Metallica için yep yeni bir dönem başlıyordu.

Page 60: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Cliff Burton’ın Ölümü (1986-1987)[ Grup, 27 Eylül 1986’da Avrupa turnesinde otobüstey-ken buzlanma nedeniyle bir kaza geçirirler.Lars, James ve Hammet kazayı ufak sıyrıklarla atlatırken Cliff Burton otobüsün camından fırlıyarak otobüsün altında kalmış-tır.Metallica yı bu seviye getirmede önemli rol oynayan Cliff ’in ölümü grubu ciddi derecede sarsmıştır ve grubu dağıtmayı düşünmüşlerdir.Cliff ‘in, yaşasaydı böyle bir şey istemeyeceğini ve ailesinin bunu istememeleri sebebiyle bu karardan vazgeçmişlerdir. Cliff ’in ölümüyle sarsılan grup devam etme kararıyla birlikte zor bir seçim olacak olan yeni bascılarını arama-ya başlamışlardır.Secmelere 40’ın üstünde aday gelmesiy-le Metallica’nin bütün şarkılarını ezberlemiş olan Jason Newsted gruba dahil edilmişt.1987 yılında Turneyi biti-ren grup yeni albümleri için stüdyo ya girmişlerdir.Sadece Coverlardan oluşan Garage Days Re-Revisited isimli Ep’yi yayınlandı.Ayrıca Cliff adına bas soloları , kişisel fotoğ-raflar , konser görüntülerinin olduğu “Em All’u piyasaya sürmüşlerdir.

Page 61: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

And Justice for All (1988-1990)[ Jason ‘ın gruba katılmasıyla bas gitarist eksiğini kapatan Metallica 4.Stüdyo albümleri olan And Justice For All’ı 1988 yılında piyasaya sürdü.Diğer albümlerden birazda sert ve agresif olan bu albüm çok büyük başarı yakaladı ve Billboard 200 ‘de 6. Sıraya yükseldi. Albüm çoğu yönden taktir toplarken bir yandan da eleştirildi.Özellikle Bas gitarın hiç duyulmaması hem gru-bu hemde albümü oldukça sarstı.Albümde Bas gitar vardı ama sesi çok kısıldığı için duyulamıyordu.Gruba girdiği günden beri yeterince ısınamayan Jason bu durumla bir-likte grupla arası daha da açıldı. Daha önceki albümlerde Video Klibi çekmeyen Me-tallica Bu albümde 4. Şarkıları olan “One” şarkısına video klip çektiler.Johnny Got His Gun filminden bazı sahneleri alan klip çok büyük ilgi gördü.Damaged Justice turnesine çıkan grup hayranlarında tam not aldı.Konserlerde olağan üstü performanslarıyla izleyen ve dinleyenlere sanat an-lamında ziyafet veren Metallica artık dünyanın en iyi me-tal gruplarından biriydi.Bu sene nin tek kötü yanı “One” şarkısının Grammy ödülünü alamamasıydı.Ödülü Jethro Tull’e alınca ödülü kaybeden albüm olarak anıldı.

Page 62: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Metallica (The Black Album)( (1990-1993) Çok iyi bir dönem geçiren Metallica turne bitiminde yeni albümleri için Hollywood’daki One on One stüdyo-larına girdi ve çalışmalara başladı.Nirvana,Bon jovi gibi grupların prodüktörlüğünü yapmış olan Bob Rock ile an-laşan Metallica 5.stüdyo albümleriyle büyük bir başarı yaşamak istiyordu.Kötü performansı ile And Justice For All’da eleştirilen Jason hala grup ile arası kötüydü.Cliff ’i unutamayan grup onun yerini doldurmaya çalışan Jason’a alışamamıştı. 1 yıl boyunca sıkı bir şekilde çalışan grup 1991 yılında albümü piyasaya çıkardı.Albüm çıktığı günden bugüne grubun ticari olarak en çok başarı kazandığı albümdür.Çıktığı geceden itibaren büyük bir ilgi gören albümün bir adı yoktu.Siyah bir kapak üzerinde sadece Metallica yazısı vardı.Black Albüm olarak geçen bu albüm gurubun daha da çok hayran kazanmasını sağlamıştı.Farklı bir tarz ya-pan Metallica bu albümde Thrash metalden uzaklaşmıştı.Albümdeki Enter Sandman’ın Grammy ödülü almasıyla o sene Metallica’nın senesi oldu.İstedikleri herşeye sahip olan grup artık yenibir albüme hazırdı.

Page 63: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Load(1996) The Black albümle çok başarılır bir dönem geçiren Metal-lica uzun süren turnenin ardından yeni albümleri olacak olan Load için çalışmalara başladılar.Albüm Hard Rock ve Heavy Metaldan oluşan diğer albümlerden farklı olarak piyasaya çıkmıştı.Thrash metalden iyice uzaklaşan Metal-lica,bazı müzik yazarları tarafından olumlu yönde eleşti-rilirken bazı yazarlar tarafından olumsuz eleştirildi.Eleşti-rilere rağemn Albüm Bilboard listesine 1. Sıradan girmeyi başardı.Zamanla sevilen ve dinlenilen albüm en iyi hard rock albümlerden biri kabul edildi.Reload Aradan 1 yıl geçmişti.1997 yılında grup Load albü-münde olmayan diğer yeni parçalar üzerinde biraz daha çalışarak Reload albümünü piyasaya sürdü.Load albümü ile birlikte çıkması planlanan albüm bazı aksaklıklar ne-deniyle ayrı olarak çıkartıldı.Çıktığı gün Bilboard listesi-ne 1. Sıraya oturan albüm hayranları tarafından beğenilen bir albüm oldu.Albümde en dikkat çekici parça ise Unfor-given II oldu.İlk Unforgivenla aynı girişe sahip olan şarkı biraz daha hareketli ve hızlı bir parçaydı.Bu parçanın klibi de oldukça dikkat çeken bir klip oldu.

Page 64: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Garage Inc. (1998) Reload albümünden sonra grup kendı tarzlarıyla efsane olan şarkılardan oluşan bir cover albümü yayınladı.Killing Joke,The Misfits, Blac Sabbath,Bob Seager,Luke Kelly,Blue Oyster Cult ve birçok eski grupların şarkılarından oluşan bu cover albümü beğenilen bir albüm oldu.2 Cd olarak çı-kan albümde, 2.Cd yi oluşturan kısım 1987 yılında yayın-ladıkları The E.P.: Garage Days Re-Revisited demosundan oluşuyordu. Senfoni&Metallica (1999-2001)

1999 yılına San Francisco Senfoni Orkestrası ile birlik-te konser veren grup bu şarkıları Senfoni & Metallica adı altında albüm olarak piyasaya çıkarttı.Yeni olarak bestele-nen No Leaf Cover şarkısı beğenilen parça olmuştu.Ayrıca “The Call Ktulu “ coverı 2001 yılında Grammy ödülü ka-zanmıştır.

Page 65: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

St. Anger (2003)

Yeni albümleri için stüdyo ya girmeye hazırlanan grup Jason Newsted’ın 2001 yılında kişisel sebebleri nedeniy-le gruptan ayrılmasıyla albüme geçici olarak ara verdi.Ja-son’ın gruptan ayrılmasıyla albüm kayıtlarına başlayama-yan grup James’in alkol probemleriyle ikinci darbeyi yedi.Rehabilitasyon merkezine yatan James hem gördüğü teda-viye ve ailesine ayırdığı zaman yüzünden gruba fazla vakit ayıramıyordu. Jason’ın ayrılmasıyla geçici Bas gitarist olarak prodük-törleri olan Bob Rock kayıtlarda yer aldı.Kayıtların zorlu geçmesiyle grup yeni bir basçı bulmak için seçimlere baş-ladı.Yeni ve kalıcı basçıları olacak olan Robert Trujillo ye-teneği ve tarzı ile gruba kendını gösterdi ve dahil olmayı başardı.Robert gruba dahil olduğunda kayıtlar bittiği için şarkılarda katkı sağlayamadı.2003 yılında piyasaya çıkan albüm tam bir hayal kırıklığıydı.Buna rağmen Metalli-ca bu albümlerini kendilerini toplamak ve yeniden ayağa kalmak için kullandı.Albümde Gitar soloları olmaması James’in Vokal sorunu Ulrich’in bateri soundu nedeniyle birçok eleştirmen tarafından kötü yönde eleştiri aldı.Grup herşeye rağmen bu albümerini bitirdikleri için mutluydu-lar.Kendilerini toplamaları ve yeniden doğmaları için bu albümün çıkması onlar için bir fırsattı.

Page 66: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Death Magnetic (2008) St.Anger faciasından sonra kendine gelen grup yeni al-bümleri için çalışmalara başladılar.Thrash metale geri dönmek isteyen grup bu tarzda bir albüm yapmak istiyor-du.James ve Ulrich verdiği röportajlarda da St.Anger in onlara bir ders olduğunu, yeni albümün tamamen farklı bir tarzda olacağını belirtmişti. 2005yılında uzun süredir prodüktörleri olan Bob Rock ile yolları ayırmış Rick Rubin ile çalışmaya başlamışlardı.Rick Rubinle çalışmaya başlayan grup Master Of Puppets tarzında bir albüm yapmak istiyordu.Çok zor gibi gözük-sede grup St.Anger dan tamamen farklı bir tarz yapmak konusunda kararlıydı.Albüm çıkmadan önce bazı riffleri internet sitesinden yayınlayan grup 12 Eylül 2008 de al-bümü piyasaya çıkarttı. 10 parçadan oluşan albüm çıktığı gün Abd ve Birleşik krallık listelerine 1 numaradan giriş yaptı.Albümünden çıkan ilk single şarkı 4.parça olan The Day That Never Co-mes” olmuştur.Ayrıca en çok dikkat çeken şarkı iste Un-forgiven III olmuştur.Diğer parçalara göre daha sert olan şarkının tek ortak yönü ballad(Hüzünlü ve melodisi akıl-da kalıcı olan müzik) olmasıdır.

Page 67: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Lulu Metallica Death Magneticten sonra LouReed ile birlikte “Lulu” albümünü ortaklaşa yapmıştır.Albümde şarkılar metal tarihinde ilk olarak spoken vokal olarak Lou Reed tarafından yapılırken geri vokali James yapmıştır.KonserleriKuzey Amerika 81Güney Amerika 10Avrupa 73Okyanusya 203 Asya olmak üzere 187 konser vermiştir.

Belgesel Filmleri

Some Kind of Monster

Some Kind of Monster, 2004 yılında çekilen, Metal-lica’yı anlatan belgesel filmdir. Orijinal hali 2003 yılında hazırlanan St. Anger albümü hakkında bir dökümantas-yon iken zaman içinde filme çevrilmiştir. Birçok stüdyo röportajı ve konserlerden görüntüler içermektedir. 20 yıl-lık tarihleri boyunca neredeyse dağılmanın eşiğine geldik-leri en calkantılı dönemlerinde, iletişimsizlik, bağımlılık-lar, gruptan ayrılışlar, baba olmanın sorumlulukları gibi içsel problemlerle boğuşurken piyasaya çıkmıştır.

Page 68: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Through the never

2013 yılında 3d olarak vizyona giren Metallica nın konser videolarını içeren bir filmdir.Konser sırasında Me-tallica adına çalışan bir gencin kendisine önemli bir göre-vin verilmesi üzerine başına gelenlerin anlatıldığı filmde ayrıca grubun 1.400.000 watt gücündeki Tesla Elekrik Ku-leleri altında verdiği konserden de sahneler yer almakta. Film ayrıca bir müzik grubu için yapılan ilk 3boyutlu konser filmi olma özelliğini elinde bulunduruyor.Konusu ve eklenen konser parçalarıyla sizlere keyif dolu dakikalar yaşatacak olan bu filmi, metal müzik dinleyen arkadaşlara tavsiye edebilirim.1:30 saat süren bu belgesel-de 16 parça bulunmaktadır.

1.The Ectasy of Gold 9.Cyanide 2.Creeping Death 10.And Justice For All 3.For Whom the Bell Tools 11.Master Of Puppets 4.Fuel 12.Battery 5.Ride The Lightning 13.Nothing Else Matters 6.One 14.Enter Sandman 7.The Memory Remains 15.Hit The Lights 8.Wherever I May Roam 16.Orion

Page 69: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 70: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Grup Hakkındaki Görüşlerim Metallica benim en çok dinlediğim ve sevdiğim gruptur.Metallica ile tanışmam 4 veya 5 sene öncesi kadardı.Ar-kadaşımın önerisi üzerine Nothing else matters şarkısını dinlemem le Metallica grubunu tanımış oldum.Şarkıyı okadar çok sevdimki arka arkaya 10-15 kez dinleyebilir-yordum.Daha sonra “One” şarkısı ardından “Fade To Bla-ck” derken baktımki benim için vazgeçilmez bir hale gel-di. Onları bu kadar sevmemin sebebi yaptıkları şarkılar ,ya-şadıkları veya yaşanan hikayelerden oluşması belkide.Ha-yatlarındaki zorlukları,mutlulukları ve üzüntüleri notalar-la anlatan bu grup bence dünyanın en iyi müzik grubu. Grup üyelerinin hepsini seviyorum.Yaptıkları müzikler olağanüstü.James vokal olarak mükemmel bir sese sahip,-Kirk solo gitarın hakkını şüphesiz veriyor.Thrash metal yapan grupta bateri biraz sade kaldığı için Ulrich kendini fazla gösteremiyor.Robert çok iyi bir bas gitarist.Özellikle konserlerde oturarak çalmasını bayılıyorum.Ama bir efsa-ne varki asla unutamam.Cliff Burton.

Page 71: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Bas gitarla electro gitarı susturabilen dünyanın en iyi bas gitaristiydi o.To live is To die şarkısı, Orion şarkısıyla bana bas gitarı sevdiren kişiydi o.Grupta değişen okadar üyenin aksine yeri doldurulamıyan tek üyeydi o. Yaşasaydı Metal-lica’yı çok daha iyi yerlere getirebilecek bir yeteneğe sahip-ti o.Adına şarkılar yapılan,eşsiz bas sololarıyla hayranlıkla dinleten Cliff Burton’ın yeri benim için başkadır. Metallica’nın en çok sevdiğim şarkıları hafif başlayıp daha sonra hızlanan şarkılardır.One,Fade To Black,Turn The Page,Astronomy,Mama said,Notihng Else Matter-s,Unforgiven ve King Nothing bunlardan bağzılarıdır.St.Anger albümü dışındaki bütün albümlerini dinlerim.Özelikle And Justice For All ve Master Of Puppets al-bümleri sen sevdiğim albümler arasındadır. Metallica’sadece metal müzik dinleyen kişilere müzik yapmıyor.Her yaştan veya tarzdan insanların dinleyebi-leceği, zaman zaman hareketli zaman zaman yavaş birço-ğu duygusal anlam taşıyan onlarca şarkısı var. “Nothing Else Matters” şarkısı okadar beğenildiki birçok sanatçı ve gruptan tarafından coverlandı ve evrensel bir şarkı haline geldi artık.Müzikle arası çok iyi biri olarak Metallica gru-bunun yaptığı müzikleri dinlemenizi tavsiye ederim. “Müzik,sadece hissedebiliyorsanız gerçektir.” Metallica’yı hissedin.

TANER DEDEOĞLU

Page 72: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Tüm nefretini gerek vokalin haykırarak gerekse de gitarın eşsiz riffleriyle dışarıya atan ve bağlandınmı kopması im-kansız olan Metal müziğin en can alıcı dalından biridir.

Nasıl ortaya çıkmıştır?

Heavy metal müzik türünün bir alt dalı olan Thrash metal 1970’lerin sonlarına 1980lerin başlarına doğru yay-gınlaşmaya başlamıştır.Bu dönemde NWOBHM(New Wave Of British Heavy Metal) ve Hardcore Punk müzik akımlarının bazı özelliklerini alarak yeni bir müzik türü orta””ya çıkmıştır.Benzer bir diğer tür olan Speed Metal’e göre çok daha fazla saldırgan özellikler taşır.Bu fark şarkı sözleri ve gitar riffleriyle açıkça anlaşılır.

Page 73: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Bazıları 1981 senesini Thrash Metal için dönüm nokta-sı olarak görse de çoğu insan için hikaye çok daha eskiye dayanıyordu.Black Sabbath’ın “Symptom of the Univer-se’inde “(1975) ilk Thrash Riffi bulunuyordu .Hatta “İnto The Void” ve “ Children of the Grave”den bile bahsetmek mümkündü.Speed metalin önde gelen gruplarından Ju-das Priest’in 1978 yılındaki “ Stained Class” çalışmasında da Thrash metal izleri vardı.Grubun bateristi Les Blink’in tempolu ritminin aykrı bir gitar sounduyla birleştiği Ty-rant’ın canlı versiyonu da Stüdyo kaydına göre Thrash Metale hayli yakındı.

Page 74: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

1980- Thrash Metal 1980 li yılların başında Motörhead in yayınlanan Overkill albümü Thrash Metalin yaygınlaşmasında önemli bir rol oynamıştır.The Beast Within isimli şarkıda Thrash Meta-lin ilk şarkısı olarak kabul edilebilir.Daha sonra Leather Charm isimli grubun “ Hit the Lights” şarksı sıralamaya eklenebilir.James Herfield’ın bulunduğu bu grubun ömrü çokda uzun sürmemiştir.Aynı zamanda “Hit The Lights” şarkısı Metallica’nın Kill ‘Em All albümünde yer almıştır.

1983 ‘de Metallica Kill ‘em All ve Slayer’ın Show Nor Mercy albümleriyle Thrash Metal artık yükselmeye ve popülaritesini arttırmaya başlamıştı.1984’te Thrash Metal artık iyice yaygınlaşmış ve dünya çapında dinleyici kitle-sine sahip olmaya başlamıştı.Metallica’nın Rida The Ligh-ting, Anthrax’ın –Fistful of Metal, Slayer’ın-Hunting the Chapel albümleriyle Thrash Metal daha da yaygınlaşmaya başladı.1985 yılında ise bu türe yenı ortaklar katıldı.İle-ride en büyük 4 gruptan biri olacak olan Megadeth 1985 senesinde bu türe dahil oldu ve Killing is My Bussiness –And Business Is Good albümlerini çıkarttılar.1986 sene-sinde en iyi albümlerden biri olan Master Of Puppets pi-yasaya çıkmıştır.

Page 75: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Dünya çapında Thrash metal olarak en iyi 3 albümden biri olan Master Of Pupets Metallicanın ‘da çıkış sağladı-ğı albümdü. Diğer albümler ise Kreator-Pleasure to Kill ,Dark An-gel-Darkness Descends ve Slayer-Reign in Blood’dır.Bu 3 albümün diğer bir özelliği “Lanetli üçlü” ismi takılması-dır.

1990- Thrash Metal 1990 yıllarda Thrash Metal artık yavaş yavaş ilgisini kaybetmeye başlamıştır.Nirvana’nın Nevermind albü-müyle “Alternatif Rock” tarzında yeni bir çağ başlatmasıy-la beraber Thrash Metal çok ağır bir yara aldı.90’lı yıllar-da Thrash Metal adına sadece Pantera ve Slayer faaliyet gösterebildi. Metallica, Megadeth ve Anthrax grupları tarzlarını değiştirerek farklı türlerde albümler çıkardı-lar.2000’li yılların başlarına doğru bir silkelenme döne-mi başladı ve büyük gruplar tekrar Thrash Metal türünde albümler çıkarmaya başladı.Death Magnetic,The System Has Failed ve Violent Revolution gibi albümlerle Thrash Metal tekrar alevlendi.

Page 76: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Günümüzde 2000’lerin başında yakalaığı enerjiyi koru-maya başarmıştır.Gerek eski grupların bu türde çıkardık-ları albümler gerek 2000’lerde bu türe katılan yeni grup-lar Thrash Metali ayakta tutmayı başarmıştır.Kimine göre Thrash Metalin öldüğü söylensede Heavy Metalin bir alt dalı olan bu tür varlığını sürdürmeye devam etmektedir. TANER DEDEOĞLU

Page 77: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 78: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 79: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 80: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Bu filmde Jason Statham, geçmişini geride bırakıp yeni bir hayat kurmuş ve kızıyla birlikte küçük bir kasabada yaşayan eski bir DEA ajanı olan Phil Broker’ı canlandırı-yor. Ajan Broker güllük gülistanlık bir hayat sürerken kızı Maddy Broker’ın (Izabela Vidovic) okulda karıştığı bir kavga sebebiyle yolu bir uyuşturucu kaçakçısıyla kesişir. Geçmişin intikamını almak isteyen bir grup Phil Broker ve kızının hayatını mahveder.27 Kasım 2013 tarihinde Amerika’da prömiyeri yayınla-nan film aksiyon, suç, gerilim tarzında Gary Fleder yönet-menliğinde izleyiciye sunuluyor. 1 saat 40 dakika süren filmin başrollerinde aksiyon ve gerilimin değişmez ismi Jason Statham, 127 saatin yıldızı James Franco, Under the Dome’un Julia Shumway’i Rachelle Lefevre bulunuyor. Filmi Chuck Logan’ın aynı isimli romanından uyarlayanın da Sylvester Stallone olduğunu es geçmeyelim.İzlemeden önce hakkında yapılan birkaç yoruma bakmış-tım sadece. Bazıları Jason Statham’ın sadece para için çek-tiği sıradan filmler gibi görmüş bu filmi. Her sinema se-yircisinin zihninde Jason Statham’ın ayrı bir yeri vardır.

Page 81: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Bu filmi sırf bu yüzden izlemek isteyebilirsiniz. Ben de bu yüzden izlemiştim. Senaryo ne olursa olsun Jason Stat-ham her filme yakışıyor ve filmde o olunca gerisinin pek bir önemi kalmıyor. O duruşu o yetenekleri o mimikleri ve tabiki o aksanı. Bu filmde de Jason Statham olayları an-lamaya başladıkça gerilim kat kat artmaya başlıyor ve en yüksek seviyede film bitene kadar devam ediyor.Klasik senaryosuna rağmen nefeslerinizi kesecek ve gerili-mi bir an olsun azalmayan bir Jason Statham filmi. FURKAN ÖZDEN

Page 82: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

86. OSCAR ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU En İyi Film: “12 Years a Slave “En İyi Erkek Oyuncu: Matthew McConaughey, “Dallas Buyers Club”En İyi Kadın Oyuncu: Cate Blanchett, “Blue Jasmine”En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Jared Leto, “Dallas Buyers Club”En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Lupita Nyong’o, “12 Years a Slave”En İyi Yönetmen: Alfonso Cuaron, “Gravity”En İyi Yabancı Dilde Film: “The Great Beauty,” İtalyaEn İyi Uyarlama Senaryo: John Ridley, “12 Years a Slave”En İyi Özgün Senaryo: Spike Jonze, “Her”En İyi Animasyon Film: “Frozen”En İyi Prodüksiyon Tasarımı: “The Great Gatsby”En İyi Görüntü Yönetmenliği: “Gravity”En İyi Ses Miksajı: “Gravity”En İyi Ses Kurgusu: “Gravity”En İyi Özgün Film Müziği: “Gravity,” Steven PriceEn İyi Orijinal Şarkı: “Let It Go” - “Frozen”En İyi Kostüm Tasarımı: “The Great Gatsby”En İyi Saç & Makyaj: “Dallas Buyers Club”En İyi Kısa Animasyon: “Mr. Hublot”En İyi Belgesel: “20 Feet from Stardom”En İyi Kısa Belgesel : “The Lady in Number 6: Music Saved My Life”En İyi Kurgu: “Gravity”En İyi Kısa Film: “Helium”En İyi Görsel Efekt: “Gravity”

Page 83: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 84: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 85: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 86: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 87: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 88: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 89: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 90: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

BANİSHED Shining Rock Studios’un yeni şehir kurma simülasyonu “Banished” dün akşam 18 Şubat 2014 tarihinde Türkiye saatiyle 20:00’da Steam ve GOG’da $19.99 fiyatla satışa sunuldu. Oyun 32-bit ve 64-bit sürümünün yanında DirectX 9 ve 11 desteğiyle geldi.

Oyun harika grafiklerine rağmen her bilgisayarın kaldırabileceği nitelik-te tasarlanmış. Performans bakımından bir sorun yaşayacağınızı zannet-miyorum.

Banished, adından da anlaşılacağı üzere vatanlarından sürgün edilmiş bir grup insana yaşam alanı bulup onların hayatta kalmasını sağladığı-mız bir şehir kurma temalı strateji oyunu. Oyun başladığında halkımız sürgün edildiği için sırtlarında bir çantaları yanlarında birkaç küçük yapı bulunuyor. Oyundaki öncelikli amacımız hayatta kalmak. Bu ne-denle oyuna tarla yapımıyla başlamak en uygunu oluyor.Oyunun en sevdiğim yanı ise mevsimlerin gelip geçmesi ve birtakım do-ğal afetlerin görülmesi. Bu da hayatta kalmamızı zorlaştırıyor tabi. Bu-nun yanında insanlar için ev, hastane, berber ve avcı kulübesi gibi yapılar yapabiliyorsunuz. Hastalık tedavisi için oyunda aktar iş bölümü de bulu-nuyor. Oyunda aktar gibi tam 19 tane iş bölümü var. Bir süre tarım yaptıktan sonra o bölgedeki tarım alanları birçok farklı sebepten dolayı harap olabiliyor. Bu da bulunduğunuz yerden göç edip aynı harita üzerinde farklı bir şehir kurmanızı zorunlu kılıyor.

Page 91: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Yönettiğiniz şehirdeki her insanın, bir yaşı, bir cinsiyeti ve refah seviyesi var. Oyundaki Event Log kısmından şehirde olup bitenlere göz atabiliyor kaç çocuk doğduğunu, adının ne olduğunu görebiliyorsunuz. Event Log kısmında size bildirilen şeyler bunlarla sınırlı değil. Stoğunuz ile ilgili uyarılar, kimin ölüp kimin doğduğu, halkın mutluluk seviyesi gibi şeyler de size bildiriliyor.

Banished’de ağaç, maden ve yiyeceğin yanında bir sürü kaynak var. Eğer bunlar da yetmezse yurt dışı ile limanlarınız sayesinde ticaret yapabili-yorsunuz. Ama dikkat edin! Eğer ticareti yurt dışından yapıyorsanız gelen mallarda salgın hastalık riski olabilir. ‘Bir şehrin başarısı veya başarısızlığı kaynakların uygun yönetimi ve al-dığınız risklere bağlı.’ FURKAN ÖZDEN

Page 92: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 93: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 94: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 95: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 96: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 97: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 98: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 99: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 100: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

BATTLEFİELD 4 Hikayemiz 2020 yılında, önceki oyundan 6 yıl sonra geçiyor.Birle-şik devletler ile Rusya arasındaki savaşı anlatan bu oyunda bir çok ülke ve şehri geziyoruz.Hikayemizde Admiral Chang adlı karakter Çin hü-kümetini devirmek için Jin Jie adlı karaktere suikast planları yapıyor.Jin Jie Çin’in gelecekteki lider adayı ve barışın en büyük temsilcisi olarak görülüyor.Eğer bu plan işler ve Jin Jie öldürülürse Rusya ve Çin İttifak olup Amerikaya karşı cephe alacaklar.Amerika’ya olan savaşta böyle bir ortaklıkdan daha korkutucu birşey olamazdı.Hikayede Tombstone bölü-ğünden, Çavuş Daniel Recker’ı kontrol ediyoruz. Oyundaki amacımız Jin Jie’yi Chang’e karşı korumak ve olası bir savaşın önüne geçmek. Tombstone ekibi olarak gezdiğimiz ülkeler, Baku, Shan-ghai, South China Sea, Singapore, Kunlun Mountains, Tashgar ve Suez olarak sıralanıyor. Tek kişilik bölümler boyunca ziyaret ettiğimiz her yeni ülke, içerisinde bambaşka haritalara ve savaş alanlarına sahip. Gra-fik optimizasyonlarının en üst seviye kullanıldığını farklı bölgelerde ra-hatlıkla görebiliyoruz. Özellikle ufuk çizgisi ve çevreye dağılan detaylar muazzam kalitedeler.

Page 101: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Battlefield 4 de klasik Battlefield serilerinde olan dört farklı silah kate-gorisi bulunuyor. Özellikle üçüncü oyunda bu sistemin ne kadar efektif olduğunu hep beraber deneyim etmiştik ve açıkçası bizler için de aynı dört sınıfa sadık kalınması çok doğru bir karar oldu. Bilmeyenler için kısaca hatırlatmak gerekirse, Assault; Carbines, DMR, Shotgun, Assault Rifle gibi silahları kullanabilen, düşeni kaldırabilen bir sınıfken, Engine-er daha ziyade dost zırhlıları tamir edebilen düşman zırhlılarını havaya uçurabilen bir sınıf. PDW, Carbine, DMR ve Shotgun sınıfın spesifik si-lahlarını oluşturuyor. Support ise adından da anlaşılabileceği üzere des-tek sınıfı. Heavy Gunner olarak en ağır silahları sırtlanabilen sınıf, ekibe sağladığı mühimmat ile ön plana çıkıyor. Recon ise Sniper Rifle kullan-dığı gibi uzak mesafelerden takım arkadaşlarını uyarabilen tek sınıf. Battlefield serileri her ne kadar oynanış şeki ve grafik optimizasyonları en üst seviyede olsa da senaryo bakımından Call Of Duty’nin gölgesin-den çıkmayı başaramıyor..Multiplayer moduna daha çok önem verip Singleplayer’da geride kalan Battlefield bu yönden oyuncu kaybettiği söylenebilir.Özellikle Battlefield 4 de oyunun multiplayer modunda he-likopterler,jet ucaklar,tanklar vb. Birçok savaş aracı kullanılırken singlep-layer modunda yok denecek kadar az.Sadece Kara ve denizde çatışmalar olan oyunda hava savaşları maalesef bulunmamaktadır.

Page 102: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

OYUN HAKKINDA

Oyun esnasında çeşitli silahlara sahip olabiliyoruz.4 kategoride ayrı ayrı 4 farklı silah taşıyabiliyoruz.Silah kategorisi olarak üst seviye silahları kullanmak için alt seviyedeki silahlarla puan kazanmamız gerekiyor.1 ve 2. Kategorilerde genellikle makinalı veya sniper tarzında silahlar taşı-yabiliyoruz.3.kategoride Grenade Launcher tarzında ağır ve AEO hasar verebilen silahlar taşıyabiliyoruz.4. ve son kategorimizde “Tank” ve “He-likopterleri” imha etmek için bazuka türünde ağır patlayıcılar taşıyabili-yoruz. 64 kişilik devasa haritalardan bahsettiğimiz BF4 içerisinde, pek tabii ilk oyunundan beri araçlar eksik olmuyor. Bir dönemin efsane zorluğa sahip olan helikopter kullanımı artık çok daha kolay... Genel kolaylaştırmanın yanı sıra, oyuna yabancı olanların da düşünüldüğü harika bir Test Ran-ge ile bizlere el sallıyor BF4 içerisinde. Bu sayede oyuna girmeden önce araçların ne şekilde kontrol edildiklerini deneyip ediyor ve savaşın orta-sında etrafa yüzüne ışık tutulmuş tavşan gibi bakmıyoruz. Araçlara kabaca bakacak olursak; uçak olarak AC-130 Gunship ile liste-ye başlayabiliriz. Akabinde, hücum helikopteri olarak AH-1Z Viper, Mi-28 Havoc ve Z-10W ile listeye devam etmemiz mümkün. Ana hücum tankları arasındaysa M1 Abrams, T-90A ve TYPE 99 MBT bulunmakta. Bot kısmındaysa RHIB Boat, hızlı saldırı gemileri arasındaysa DV-15 ve RCB gibi cihazlar bize göz kırpıyorlar. Saldırı Jetleri, görünmez Jetler, Pi-yade zırhlıları, transport zırhlıları, uçak savar cihazları ve daha niceleri... Anlayacağınız BF4 yine tam takım sahaya inmiş durumda.

Page 103: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

MULTİPLAYER MODU

BF4 7 farklı multiplayer modda ve 10 adet farklı haritaya sahip.Premium paket ve gelen pactlerde harita sayıları artmış bulunmaktadır.Xbox 360 ve PS3 kullanıcıları için 12’ye 12 şeklinde oyun modları vardır.Pc,PS4 ve Xbox One için 32’ye 32 64 kişilik dev haritalar mevcut.Bu modda seçile-bilecek takımlar arasında Amerika, Çin ve Rusya bulunmaktadır. 3 Farklı sunucu modeli bulunmaktadır.OfficialYeni oyuncular için hazırlanmış, Defuse game mod esnasında en çok 10 oyuncuya izin veren bir moddur.RankedGenel geçer sunucu ayarlarından daha farklı kurallara sahip bir mod ve Defuse game mod esnasında en fazla altı oyuncuya izin veriyor.UnrankedDefuse game mode için 16 kişiye kadar destek veren sunucu, oyuna göre şekil alan kurallara sahip. Haritalara bakacak olursa: Dawnbreaker Flood ZoneGolmud RailwayHainan Resort Lancang DamOperation Locker Paracel Storm Rogue Transmission Siege of Shanghai Zavod 311 Yukarıda da bahsettiğim gibi indirilebilir içeriklerle yepyeni haritaların oyuna ekleneceği de bir gerçek. TANER DEDEOĞLU

Page 104: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

SÜRREALİZM 20. yüzyılın başlarında André Breton tarafından Freud’un görüşlerine (psikanaliz yöntemi) dayanılarak açılan bir sanat akımıdır. Sürrealizmin bilgi ve esin kaynağı olan Freud’a göre, insanoğlunun dış dünyasından edindiği alışkanlıklar, istekler bilinçaltında toplanır. Bu is-tekler düş (rüya, yarı rüya) durumunda çözülerek ortaya çıkar. Sürrea-listler. Freud’un bu görüşünü edebiyata uygulamışlar ve bir anlamda bi-linçaltının, bilinç alanına olan egemenliğini savunmuşlardır.

André Breton, sürrealizmle ilgili düşüncelerini şu sözlerle açıklar:

“Sürrealizm, bugüne kadar ihmal edilmiş olan bazı çağrışım biçimle-rinin yüksek gerçekliği, rüyanın büyük kudreti, düşüncenin karşılıksız oyunu hakkındaki inanışa dayanıyor. Sürrealizm, diğer bütün ruhsal mekanizmaları tamamen ortadan kaldırmayı ve hayatın başlıca sorunla-rının çözümünde onların yerini almayı amaç edinir. Sürrealizm, 20. yüz-yılın en önemli düşünce hareketlerinden biri sayılır. Günümüzün hemen bütün sanat kollarında bu akımın etkisi görülür.

Sürrealizmin Akımının Özellikleri

Bilinçaltının, bilinç alanına olan egemenliği savunulur. Aynca bilinç ile bilinç dışını birleştirme esas alınır.İçinden geldiği gibi yazmak bu akımın en belirgin özelliğidir.Akılcılığın karşısında olan sürrealistler, geleneksel ve biçime dayalı inanç ve değerleri düşünceden silmişlerdir.Sürrealist şairlerin dizelerindeki sözcükler, mantıksal bir sıra izlemek ye-rine bilinçdışı psikolojik süreçlerle bir araya gelir.

Page 105: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Sürrealizmin Temsilcileri

André BretonPaul EluardLouis Aragon

Türk edebiyatında sürrealizmin temsilcileri:

Garip akımı şairleri Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat Horozcu bu akımdan etkilenmişlerdir.

Page 106: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

André Breton Kimdir? André Breton; 19 Şubat 1896 tarihinde Normandiya’ da dünyaya gel-miştir. Sürrealizm yani Gerçeküstü akımın lideri olarak da anılmaktadır. Aldığı tıp ve psikiyatri eğitimin yanı sıra otonom yazı tekniğini ortaya çıkararak edebiyat dünyasına bambaşka bir soluk kazandırmıştır.

Breton, lideri olduğu Sürrealizm akımının kurallarını Gerçeküstü Mani-festo adı altında yayınlayarak kendisini bir teorisyen olduğunu kanıtla-mıştır. Fransız şair ve yazar Breton, 1. Dünya Savaşı’nda aldığı psikiyatri ve tıp eğitimi nedeniyle nöroloji koğuşunda hizmet vermiştir. André Breton, henüz 1919 yılında Gerçeküstü akımın temellerini atmaya baş-lamıştır. 1919 yılında sonradan ortak birçok işe imza atacakları Philippe Soupault, Tristan Tzara ve Louis Aragon ile görüşmeler yapmıştır. Yazın dünyasının önde gelen bu isimleri ile çeşitli etkilenişler yaşayan André Breton, Tristan Tzara ile Dadaizm’i tanımış ve bu akım ile bir nevi Sür-realist akımın da temellerini atmıştır. Yine bu yıllarda Breton, Edebiyat adlı bir dergi de kurmuştur. Edebiyat için son derece önemli olan ve tüm dünyayı etkileyen Gerçeküstü akım 1924 yılında Breton tarafında bir manifesto ile duyurulur. Akımın insanlığa duyurulması ile birlikte dün-yanın önde gelen yazarları bir araya gelirler. Bu yazarlar arasında dadaist olarak da bilinen Paul Eluard, Philippe Soupault, Louis Aragon, Antonin Artaud, Benjamin Peret ve daha sonra akımı terk edecek olan Robert Desnos gibi birçok önemli isim bulunmaktadır. Akım, kısa zamanda tüm edebiyatının da ötesinde birçok sanat dalını etkilemiştir. Özellikle de resim sanatında Gerçeküstü sanatçılar giderek artmıştır.

Page 107: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Akım, sanat dallarına yayılırken André Breton, birkaç yıl sonra Fransız Komünist Partisi’ne girer ancak 1933 yılında partiden atılır. 1938 yılında Breton, Meksika’da Ekim Devrimi’’nin ve Rus siyaset tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Lev Troçki ile tanışır. Bu tanışma sonrasında Bre-ton ve Troçki ‘Özgür Bir Sanat İçin’ adı altında bir manifesto yazarlar. Müşterek olarak kaleme aldıkları bu manifesto büyük yankı uyandırır. Meksika’da bir süre yaşayan Breton, daha sonra ülkesine döner ancak iktidar ve Breton bir türlü anlaşamaz ve ABD’ye sığınır. Bir süre Kara-yip’te yaşayan André Breton, tekrar ülkesine geri dönüş yapar. Ülkesinin emperyalist tutumunu eleştiren ve özellikle de Fransa’nın Cezayir sömü-rüsünü hedef alan bir manifesto yazan Breton, benzer konularda birçok yazı kaleme alır. 28 Eylül 1966 yılında yaşama veda eden André Breton, geride tüm dünyayı hâlâ etkileyen bir akım miras bırakmıştır.

Eserleri

*Nadja *Çılgın Aşk adında iki romanı vardır. *Bu iki romanın yanı sıra André Bretonun Poéms yani Şiirler başlığı ile yayımladığı şiir kitabı da bulunmaktadır.

Page 108: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Paul Éluard, Kimdir? Fransız şiirinin en önemli isimlerinden Paul Éluard, 14 Aralık 1985 tari-hinde Fransa- Sanit Danies’de dünyaya gelmiştir. Asıl adı “Eguéne Grin-del” olan Éluard, Dadaizm’in ve Sürrealizm’in en önemli şairlerindendir.

Çocukluk döneminin bir kısmını Saint Danies’de geçiren Éluard, on iki yaşında Paris’e yerleşerek Ecole Cobbert’e kaydolur. Verem hastalığına yakalanan Éluard, 1912 yılında İsviçre- Davos’ta bir sanatoryuma yerle-şir. Burada Éluard, akciğerlerinden tedavi görürken Rus bir bayanla tanı-şır ve bir evlilik gerçekleştirir. Bir yıl bu sanatoryumda tedavi gördükten sonra Éluard, iyileşir ve taburcu olur. Daha sonra Fransız şair, 1. Dün-ya Savaşı’nın çıkması ile cephede çeşitli görevler alır. Uzun bir müddet cephede kalan Éluard, savaşı her açıdan görmüştür ve yaşadıkları onun ruhunda derin izleri bırakmıştır. Nitekim Fransız şair, savaş ve savaşın yarattığı yaraları yapıtlarında da kaleme almıştır. Bu yıllarda ”Ödev ve Tasa”, ”Barış İçin Şiirler” adlı kitaplarını yayımlamıştır. Her iki kitapta da yer alan şiirleri, Jean Paulhan tarafından fark edilmiştir. O sıralar bir dergide müdürlük yapan Pulhan, Éluard’a ulaşmış ve onu önemli şairler ile tanıştırmıştır. Bu tanışmalar Éluard’ın edebi dünyasını büyük oranda etkilemiştir.

Page 109: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Pulhan’ın müdürlüğünü yaptığı dergide şiirlerini yayımlayan Éluard, edebiyat otoritelerini en önemli isimlerinden Louis Aragon ve André Breton ile tanışır. Sürrealizm akımının önemli temsilcileri arasında sa-yılan Aragon, Breton ve Éluard’ın yolları bir süre sonra politik farklılık-lardan dolayı ayrılır. Éluard, yazdığı Dadaist şiirleri yayımlamaya devam ederken ilk evliliğini nihayete erdirerek Maria Benz adlı bir bayan ile evlenir. Sanat yaşamını yanı sıra politik duruşuyla da kendisini tamam-layan Éluard, 1926 yılında Fransız Komünist Partisi’ne üye olur. Ancak bu üyelik ancak 1933 yılına kadar sürecektir. Söz konusu tarihte Fransız şair, partisinden ihraç edilir. 1936 yılında İspanya İç Savaşı’na katılarak Cumhuriyetçileri destekleyen Éluard, kurucularında biri oluğu Sürrea-list akımdan ayrılır. Daha sonra cereyan eden 2. Dünya Savaşı ile Éluard, askere çağrılır ve Fransız direniş hareketinde ciddi bir mücadeleye imza atar. Bu mücadele neticesinde Éluard, yazığı şiirlerle de ününü duyurma-ya başlamıştır. Söz konusu günlerde yazdığı şiirlerde büyük bir biçimde özgürlük, hürriyet naraları atan Paul Éluard’ın ‘Özgürlük’ adlı şiiri günü-müzde de bestelenmiş ve dile getirilmiştir. Büyük bir şair ve ülkesi için önemli bir direnişçi olan Paul Éluard, 1952 yılında kalp krizi geçirerek yaşama veda etmiştir.

Page 110: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Edebi Kişiliği

Paul Éluard, hem Dada akım hem de kurucuları arasında yer aldığı an-cak daha sonra ayrıldığı Gerçeküstü akımın özellikleri ile birçok şiir ka-leme almıştır. Birbirine paralel bu iki akımın dışında Éluard, büyük bir şair duyarlılığıyla özgürlüğü, savaşı ve bunun yanı sıra farklı bir lirizm ile aşkı işlediği şiirleri de imza atmıştır. Yalın bir şiir anlayışı ile kalemin kullanan Éluard, çok yönlü bir şair olarak gerek yaşadığı çağın gerekse bu çağın önemli şiir adamları olarak sayılmaktadır. Hümanist bir duy-guyu rahatça şiirlerine aşılayan, ardından gelen birçok önemli şairin şiir görüşünü de etkilemeyi başarmıştır.

3. Eserleri

*Görev ve Kavga *Barış İçin Şiirler *Acının Başkenti *Ölmemekten Ölmek *Dolambaçsız Yaşam *Gala’ya Mektuplar *Halk Gülü *Lekesiz Döllenme *Yaşamın Gerekleri ve Düşlerin Sonuçları *Aşk *Siyasi Şiirler *Alman Bululması *Kesintisiz Şiir

Page 111: Poetika E- Dergi Mart Sayısı

Louis Aragon Kimdir ?

Önceleri, Dada akımının öncüleri arasında sayılıyordu, sonradan André Breton ve Philippe Soupault ile birlikte bu yüzyılın en önemli şiir akımı olan Sürrealizm’in kurucularından biri oldu. Bugüne kadar şiir, roman, eleştiri, deneme, çeviri olarak 61 kitabı yayımladı.Aragon’un ünü, öte yandan, II. Dünya Savaşı’nda gizli karşı koyma hare-ketiyle daha bir büyümüştür. Le Paysan de Paris adlı romanı, gerçeküs-tücülüğün en güzel örneklerinden biri olarak gösterilmektedir. Charles d’Orléans’dan, Victor Hugo’ya değin uzayan bir şiir çizgisini sürdürür gibidir. Açık yazan ozanlardandır, birçok şiirleri bu yüzden şarkı haline getirilmiştir. Aragon romancı olarak da ün yapmıştır, çağdaş romanında önemli bir yer tutar. Birkaç çevirisi de vardır. 24 Aralık 1982’de Paris’te ölmüştür. EBRU YENİCEVARDARLI

Page 112: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 113: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 114: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 115: Poetika E- Dergi Mart Sayısı
Page 116: Poetika E- Dergi Mart Sayısı