Top Banner
Sayı:3 • Mart 2016 Çanakkale Kültür Sanat ve Magazin Dergisi Kazanova’dan Sayfada İndian Öğümce Stres ve Depresyon Tarihleriyle gönül işleriyle ilgili Çanakkale Magazin Burçları Çanakkale Savaşları sorulara yanıtlar Permakamp Moda Dekorasyon Kültür Sanat Sağlık 16 Halil Koç Kahraman Bir Çanakkale Gazisi: Özgün yeni şarkısı “bu kadar mı zor?” ile emin adımlarla devam ediyor müzikal yolculuğuna
100

Phantaso Dergi Sayı 3

Aug 02, 2016

Download

Documents

Phantaso Dergi

Çanakkale'nin Şahsına Münhasır Yaşam, Kültür ve Aktüalite Dergisi Phantaso'nun 3.sayısını hemen şimdi okuyabilirsiniz.
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Phantaso Dergi Sayı 3

Sayı:3 • Mart 2016

Çanakkale Kültür Sanat ve Magazin Dergisi

Kazanova’dan

Sayfada

İndian

Öğümce

Stres veDepresyon

Tarihleriyle

gönül işleriyle ilgili

Çanakkale Magazin

BurçlarıÇanakkale Savaşları

sorulara yanıtlar

Permakamp

ModaDekorasyon

Kültür SanatSağlık

16Halil KoçKahraman Bir Çanakkale Gazisi:

Özgün yeni şarkısı “bu kadar mı zor?” ile

emin adımlarla devam ediyormüzikal yolculuğuna

Page 2: Phantaso Dergi Sayı 3

Aydemirler Yatırım olarak ‘’ Doğru Yatırım Uzmanlık İster ‘’

sloganı ile çıktığımız yolun aydınlık olması, tüm iş ortaklarımıza kazanç sağlanması, yatırımcılara ise kurumsal kimliğimizle

güven vermemiz gibi birçok nedenle tek tercih olma konumumuzu korumaktayız.

Ismetpasa Mah. Inönü Cad. Saadet Apt. 159/6 Çanakkale 0286 212 97 97 - 0286 212 97 [email protected]

Page 3: Phantaso Dergi Sayı 3

Değerli Okurlarımız Yine yepyeni ve dolu dolu bir sayıyla daha karşınızdayız. Mart ayı sadece biz Çanakkaleliler için değil tüm dünya için özel bir ay aslında. Her ne kadar bazı hayati değerlerimizin günden güne içi boşaltılıyor olsa da, neredeyse dünya tarihinde yeni bir sayfanın açıldığı Çanakkale Savaşları bizleri gururlandırmaya devam ediyor. Öyle sanıyorum ki bu gurur, beraberinde kalplerimize doldurduğu vefa duygusuyla daha yüzlerce yıl boyunca bu toprakları özel ve kutsal kılmaya devam edecek.

Biz de bu haklı gururun verdiği coşkuyla 3. Sayımızda hem seri haline getirdiğimiz Çanakkale Zaferi’nin önemli olaylarını derledik hem de bu zaferde emeği olan saygıdeğer şehit ve gazilerimizin aziz hatıralarını yad edebilmek amacıyla, bir Çanakkale gazisi olan Halil Koç’un torunundan dedesinin anlattıklarını dinlediğimiz duygu dolu bir röportaj gerçekleştirdik. Bu özel sayfaların içinde sizlerin de derin bir vefa ile dolacağınızı düşünüyorum.Dergimizin diğer bölümlerinde de Çanakkalemizin kültür, sanat ve gündelik yaşamına dair çok özel haber ve röportajlar hazırladık. Bunların yanı sıra sağlık, anne çocuk, moda ve dekorasyon konularında en yeni ürünleri bir arada bulabileceğiniz birçok özel sayfa sizleri bekliyor.

Phantaso bir dergi olarak yola çıktığında şehrimizin rehberi olmayı hedeflerken aynı zamanda buraya gelen misafirlerimize de Çanakkalemizi en doğru şekilde ifade etmeyi misyon edinmişti. Umuyorum yeni sayımız da, çıktığımız bu yolda hedeflerimize hizmet ediyor, bizi birbirimize ve misafirlerimize en güzel şekilde anlatabiliyordur.

Sevgili Okurlarımız, lütfen siz de bize katılın. Merak ettiklerinizi ya da şehrimizle ilgili haber ve bilgilerinizi bizimle paylaşın. Phantaso’ nun bu anlamlı yolculuğu sizinle hedeflerine daha kolay ulaşacak...

Yeniden görüşmek üzere,

Geçtiğimiz sayıda ÇanakkaleTicaretOdası Başkanı olarak ismi geçen Salamon Halyo Çanakkale Ticaret Borsası Başkan vekildir. Beyana dayalı yapılmış olan bu yanlışlıktan dolayı özür dileriz.

Editördenİmtiyaz Sahibi

Naci AYDEMİR

Genel Yayın Yönetmeni Serda Kranda Kapucuoğlu

Dergi EditörleriRahmi Aydemir

Hande Akkaya Ceyhun

Yazı İşleri Sedef Aslan

Görsel Sanat Yönetmeni ve

Grafik TasarımAtakan Palaz

Magazin Muhabiri

Samet Cem

Katkıda BulunanlarAhmet Uslu

Aslı Arslanhanİrfan Özdemir

Kazanova Orhan SayınSavaş Vural

Yayın TürüAylık, Yerel, Süreli Yayın

Mart 2016

Yıl 1, Sayı 3

Abonelik ve Reklam Tel: (0286) 212 97 97 Fax: (0286) 212 97 87

[email protected]

Baskı: Fikir Fabrikası

İletişim

İsmetpaşa Mah. İnönü Cad. Saadet Apt. No: 159/6 Çanakkale

Tel: 0286 212 97 97 Fax: 0286 212 97 87 Mail: [email protected]

Değerli Okuyucularımız Kazanova’ya Sorularınız İçin

[email protected] Adresinden Bize Katılın!

Phantaso’da yayınlanan bütün yazıların telif hakkı ve sorumluluğu

yazarlara aittir. Rahmi Aydemir

Page 4: Phantaso Dergi Sayı 3

16

22

46

18 • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü

20 • El Sanatlarına Kadın Eli Değiyor

22 • Hasan Boğuldu

16 • Savaşın nabzının attığı yer Eceabat

06 • Moda

08 • Moda

14 • Akut

24 • Dekorasyon

32 • Kahraman Bir Çanakkale Gazisi Halil Koç

28 • Peynir Kayalıkları

36 • Çanakkale Savaşları

30 • Muavenet-İ Milliye’nin İsimsiz Kahramanı

içindekiler

2 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 5: Phantaso Dergi Sayı 3

50

54

6646 • Özgün Röportaj

52 • Bebeğinizi nasıl taşırsınız?

54 • Ekonomi

70 • Kazanova

72 • İndian Burçlar

72 • Kale’nin Kırmızı İncisi

56 • Dedetepe

58 • Öğümce Permakamp

66 • Stres Ve Depresyon

68 • Phantaso Mutfağı

42 • Adım Adım Ağaç Kardeşliği

76 • Çanakkale Magazin

phantaso.com.tr 3

Page 6: Phantaso Dergi Sayı 3

en yeniler

NESCAFÉ Dolce Gusto Kahve Sistemleri, fütüristtik tasarıma sa-hip “Drop” ve “Stelia” isimli yeni makinelerini Mart ayında kahve tutkunlarının beğenisine sundu.

Yeni jenerasyon NESCAFÉ Dolce Gusto kahve makinele-ri “Drop” ve “Stelia”, kahve damlasından ilham alınarak

tasarlanmış. Dokunmatik ve ışıklı led ekranlı kahve makineleri, birkaç küçük dokunuşla kafelerde bula-bileceğiniz lezzetleri saniyeler içinde hazırlayabili-yor.

NESTLÉ tarafından geliştirilen NESCAFÉ Dolce Gusto kahve sistemleri, kavrulmuş, öğütülmüş yük-

sek kaliteli kahve çekirdeklerini içeren akıllı kapsül tek-nolojisi ile maksimum 15 bar basınçla 30’dan fazla sıcak ve

soğuk içecek yapabiliyor ve kafelerde bulunan farklı lezzetleri iste-diğiniz zaman evinizde hazırlamanızı sağlıyor. Drop ve Stelia, sahip oldukları 0,8 ve 1 litrelik su tankı kapasiteleriyle de tek seferde daha fazla kahve keyfi imkânı sunuyor.

Sennheiser’ın mükemmel sesi yakalama tutkusu ile çağımızın mobil yaşam gerekliliklerinin bileşkesinden doğan HD630 VB, audiophi-le’lerin alışık olduğu müzik kalitesini evde bırakma dönemine son veriyor. Sennheiser HD 630VB, yüksek ses kalitesi, dayanıklı alü-minyum gövdesi, taşınmayı kolaylaştıran katlanabilir yapısı, kulak-lık üzerindeki bas kontrolü ile her türlü cihaz ve ortamda kulla-nılması ile fark yaratıyor. Geniş frekans aralığı, düşük empedans değeri ve kulakları kaplayan yapısı ile HD 630VB artık Türki-ye’de.

Kulağı tamamen kapatıp, gürültünün içeri girmesine ve müziğin dışarı çıkmasına izin vermeyen yeni yapısı sayesinde HD 630VB ile kullanıcılar istedikleri her yerde mükemmel ses deneyi-minin tadını çıkartıyor. Doğrudan kulaklık üzerindeki ses kontrol düğmeleri ile ses yüksekliği ayarlanabiliyor. Yal-nızca bas sesler için ayrıca konumlandırılmış tekerlek şeklindeki ayar düğmesi ile dinleyiciler arzu ettikleri bas seviyesini anında değiştirebiliyorlar. Kulaklık üze-rindeki kontrol düğmeleri ve tümleşik çift yönlü mik-rofon ile cep telefonu konuşmaları, müzik zevkinden ödün vermeden gerçekleştirilebiliyorlar.

Sennheiser HD 630VB, müzik severlerin mükemmel ses deneyimi hiç ayrılmak zorunda kalmamaları için tasarlandı. HD 630VB aynı zamanda tüm Android ve Apple cihazlar ile de uyumlu.

Sennheiser HD630VB İle Mükemmel Ses Deneyimi Her An Yanınızda

NESCAFÉ Dolce Gusto’danKahve Sanatına Fütüristik Dokunuş

4 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 7: Phantaso Dergi Sayı 3

Wiky akıllı çocuk telefonu ile birlikte edineceğiniz uygu-luma sayesinde çocuğunuzu an be an takip edebilir, kim-lerin onunla iletişim kuracağına karar verebilir, belirledi-ğiniz alan dışına çıktığında ise mesaj alabilirsiniz.

Bu akıllı teknolojinin getirmiş olduğu fayda-lara inanamayacaksınız! Wiky size çocuğu-nuzun sağlık durumunu takip etme fırsatı da sunuyor. Bu sayede çocuğunuzun han-gi güzergahları kullandığını, ne kadar yü-rüdüğünü, kaç adım attığını rapor eder ve siz de böylece onu daha fazla aktivite için motive edebilirsiniz.

Şimdi Wiky akıllı çocuk telefonu almanın ve akıllı tekno-lojinin sağladığı faydaları deneyimlemenin tam zamanı!

Wiky Akıllı Çocuk Telefonu ileÇocuklarınız Her An Güvende!

Playstation®VR’ın Piyasaya ÇıkışSony Computer Entertainment Inc. bugün, PlayStation®4 (PS4™) sis-

temini oyun deneyiminde bir üst düzeye çıkartan PlayStation®VR (PS VR) sanal gerçeklik sisteminin, dünyanın çeşitli bölgele-rinde Ekim 2016’dan itibaren piyasaya sürüleceğini duyurdu.

Sistem, Japonya’da 44.980 Yen, Kuzey Amerika’da 399 ABD Doları, Avrupa ve Asya’da ise 399 Euro ve 349 Sterlinlik tav-

siye edilen perakende fiyatı ile sunulacak. PlayStation®VR’ın Türkiye’yi de kapsayan bölgesel çıkış tarihleri ve Türkiye satış fiya-tı ise önümüzdeki dönemde açıklanacak. PlayStation®4’ü oyun deneyiminde daha üst düzeye çıkartan PlayStation®VR sanal gerçek-lik sistemi için, 230’un üzerinde geliştirici ve yayıncı ile birlikte çalışılıyor. Sistem için hâli-

hazırda 160’ın üzerinde farklı oyun geliştirili-yor.

Sistem aynı zamanda kullanıcıların baş ünitesi takılıy-ken büyük bir sanal ekranın*6 çok çeşitli içeriklerinin keyfini sürme-sine imkân veren bir Sinematik moda da sahip. Sinematik mod için

desteklenen içerikler arasında, standart PS4 oyun ve videolarının yanı sıra Share Play ve Live from PlayStation gibi çeşitli PS4 özellikleri de bulunuyor.

Kullanıcılar aynı zamanda tüm yönlü kameralar ile çekilen 360 derece fotoğraf ve videoları da, fiziksel olarak kendilerini kaydedilen sahnenin tam ortasında hisset-

melerini sağlayacak PS4 Media Player üzerinden PS VR’da izleyebilecekler.

phantaso.com.tr 5

Page 8: Phantaso Dergi Sayı 3

moda

Gant İlkbahar/Yaz 2016Amerikan rüyasını Avrupa’nın seçkin şıklığı ile yorumlayan Gant’ın yeni se-zon saatleri, baharın pastel tonlarını bir araya getiriyor. Arıkan Saat güvencesi ile sunulan kadın ve erkek saatleri, bu bahar kombinlerin en zarif tamamlayı-cısı oluyor.

Zamana Sofistike Yorum

Levis®’ın ikonik 501 ailesinin üyeleri 501, 501CT ve 501 şortlar, “We are 501” kampanyası ile modaseverlerle buluştu. Düz paçası, rahat kesimi ve ikonik düğmeleri ile efsane haline gelen, dünyanın en çok giyilen jean’i 501, moda dünyasının nesiller boyunca varlığını devam ettirecek olmazsa olmaz parçaları arasında bulunmaya devam ediyor.

Doğa için tasarlanan ürünlerinin sağlamlığı ve fonksiyonelliğini şehre taşıyan Lumberjack, “UrbaNatures konsepti” ile hazır-

ladığı çocuk koleksiyonu ile stil sahibi çocuklara yepyeni bir sezon şıklığı sunuyor. Canlı

renkleri ve rahat modelleri ile dikkat çeken koleksiyon, birbirinden şık

sneakerlar, sandaletler, ma-rin ayakkabılar ile ilkbaha-

ra merhaba diyor.

Lumberjack’in2016 ilkbahar/yaz koleksiyonu ile çocuklar çok havalı

milyonlarca hikaye yarattılar...denimseverler, kombinledikleri Levı’s 501 ile

6 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 9: Phantaso Dergi Sayı 3

Deri sektörünün vazgeçilmez markası Tergan, 2016 İlkbahar – Yaz Kolek-siyonu’yla moda ve şıklık yarışında iddialı olan erkeklere, vazgeçilmez bir koleksiyon vaat ediyor. Rahatlığın şıklık ve bahar esintisiyle buluştuğu ta-sarımlar, her tarzdan erkeğe çok özel seçenekler sunuyor.

Tasarımda Denge ve Mitoloji Esintisi:

Tergan’la Baharı Adımla

Lucky Culture Lucky Culture İlkbahar/Yaz sezonu ile yine tasarım severleri farklı dünyalara götürüyor.

Taşlardan efsanelere, geometriden sanata ka-dar geniş bir yelpazeden ilham alan ve her seferinde farklı bir temaya yoğunlaşarak ürünlerini ortaya koyan Lucky Culture’ın bu sezon öne çıkan koleksiyonları arasında Anadolu Efsaneleri ve360°var.

İlkbahar Trendlerini Belirliyor: Glamglow – FlashmudSephora, en sevilen ürünleriyle kozmetik tutkunlarının kalbi-ni çalmaya devam ediyor. Sezonun en beğenilen ve en çok ko-nuşulan ürünlerini, kozmetik severlerle buluşturan Sephora, trendleri takip etmek isteyenleri mağazalarındaki SEPHORA LOVES alanına bekliyor.

GlamGlow yepyeni maskesi Flashmud içinizdeki yıldızı uyan-dırmaya geliyor. Maske, haftada 2 - 3 kez kullanımla ciltte Hol-lywood ışıltısı yaratıyor.

Sephora Loves Sezon 3

phantaso.com.tr 7

Page 10: Phantaso Dergi Sayı 3

“Bugün ne giysem” derdini sona erdirecek, “giyecek hiçbir şeyim yok” söylemlerini bitirecek güzel kombinler FashionFriends Kolek-siyonunda…

Hem moda trendlerini yakından takip edip hem de modayı kendiniz yaratmaya ne dersiniz? Şık olmak ne kadar önemliyse tarz olmak da bir o kadar önemli. Kalite ve şıklığı tarzında yakalamak isteyen genç-ler için FashionFriends doğru tercih.

FLO’nun Oxford Modelleriyle Bahar Şıklığınızı Yansıtın

Fashionfriends ile

moda

Her mevsimin vazgeçilmezi olan oxford ayakkabıların en mo-dern yorumları bu sezon da yine FLO’da… İlkbahara se-

zon trendlerini yansıtan güçlü bir koleksiyon ile giriş yapan FLO; siyah-beyaz renklerin

ve metalik etkilerin eşlik ettiği oxford modellerle mo-dern bir şıklık sunuyor.

Kış aylarının soğuğunu bir an için unutup yaz aylarının içimizi ısıtan deniz, güneş, kum üçlüsünü hayal etmek şimdi mümkün. Victoria’s Secret Swim Kataloğu yaz için hazır. Yaz sezonun trendlerini belirleyen koleksiyon, sörf tutkunları ve bohem tarzlardan ilhamla yaratılan renkli, farklı siluetlerde tasarlanan modelleriyle öne çıkıyor.

tarzınızı konuşturun

Bu Yaz Sahilleri Victoria's Secret ileFethetmeye Hazır Mısınız?

8 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 11: Phantaso Dergi Sayı 3

Kemal TancaYeni Sezonda Yıldızlar Geçidi

Metalik efektler, makaron tadındaki pasteller, etnik detaylar, renk blokları, bohem şıklığın vazgeçilmezi püsküller... Attığınız her adımda yeni sezonun enerjisini yaşamaya hazır mısınız? Kemal Tanca, 2016

İlkbahar-Yaz kadın koleksiyonunda yer alan güçlü, özgür, sıra dışı ve birbirinden renkli tasarımlarla, baharın ve yazın enerjisini daha da yukarı çekiyor

Debenhams’ın İlkbahar/Yaz 2016 Kadın Koleksiyonu renk-li ve modern tasarımlarla baharı sokaklara getiriyor. Deben-hams İlkbahar 2016 kadın koleksiyonunda yer alan geniş al-ternatiflerle şehirli kadının stilini tamamlıyor.

Debenhams İlkbahar Yaz 2016

Kadın Koleksiyonu

Hush Puppies’in baharı müjdeleyenporföy çantaları Yeşil Kundura’da

Hush Puppies, baharın coşkusunu kadınların vazgeçilmez ak-sesuarı olan çantalara taşıyor, Lucca Clutch modelini pembe ve siyah renk seçenekleri ile sunuyor. 28x20.5 cm boyutu ile taşıma kolaylığı sağlayan Clutch’ın pembe rengi içerisinde yer alan çiçek motifleri, baharın renklerini elinizde taşıma imkânı sunuyor.

phantaso.com.tr 9

Page 12: Phantaso Dergi Sayı 3

haberler

Çanakkale Belediyespor Türkiye Voleybol Bayanlar 1. Liginde 2015/2016 sezonunun 1. etabını ilk 8 takım içinde bitirerek play-off maçlarına kaldı.

Çanakkale Belediyespor Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Güneşhan, sezonu başarıyla tamamladıklarını ve bundan sonraki hedeflerinin Avrupa olduğunu söyledi. Güneşhan, “3 yıldır mücadele ettiğimiz 1. Ligde bu sene de birinci etabı başarıyla tamamladık. 3 yıldır ken-timizi, kurumumuzu, kulübümüzü en iyi şekilde temsil etmeye çalı-şıyoruz. Play-off tan sonraki hedefimiz Avrupa kupalarına da gitmek. Bunu da başaracağımıza inanıyorum” diye konuştu.

Çanakkale Belediyespor play-off maçları kapsamında 7 Nisan Per-şembe saat 16.30’da Nilüfer Belediyespor, 8 Nisan Cuma saat 16.30’da Bursa Büyükşehir Belediyespor, 9 Nisan Cumartesi saat 16.30’da Sa-rıyer Belediyespor, 19 Nisan Salı saat 16.30’da Nilüfer Belediyespor, 20 Nisan Çarşamba saat 16.30’da Bursa Büyükşehir Belediyespor ve 21 Nisan Perşembe saat 16.30’da Sarıyer Belediyespor ile karşılaşa-cak. Maçlar, İzmir Atatürk Spor Salonunda oynanacak.

22 Mart 2016 tarihinde Çanakkale Beledi-yesi bünyesinde hizmet veren Altın Yıllar Yaşam Merkezinde, 18-24 Mart Yaşlılar Haf-tası etkinlikleri kapsamında “Altın Yıllar Hızlı Satranç Turnuvası “düzenlendi. Çanakkale Belediyesi, Gençlik Hizmetleri Spor İl Mü-dürlüğü ve Satranç İl Temsilciliğinin tarafın-dan ortak gerçekleştirilen turnuvaya 65 yaş ve üzeri 20 kıdemli yarışmacı katıldı.

Katılımcıların hepsine altın 1. lik madalyası verildi. Bayanlar kategorisinde Fatıma ÖZ-TOKAT üçüncü, Sevşen İMAMOĞLU ikin-ci olurken, Gülşen TEKİN birinci oldu. Ge-nel kategorisinde Celil DEMİRBAĞ üçüncü, Osman Hikmet TÜREN ikinci ve Engin AÇA birinci geldi.

Katılımcılar böyle bir organizasyondan son derece mutlu olduklarını ifade ederek “ 65 yaş üstü tüm gençleri aramıza davet ediyo-ruz” dediler.

Çanakkale Belediye Spor İçinSıradaki Hedef Avrupa

Altın YıllarHızlı Satranç Şampiyonası

10 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 13: Phantaso Dergi Sayı 3

19 Mart Cumartesi 20.00’de ünlü tenor Ma-estro Luciano Pavarotti’nin öğrencilerinden Deniz Leone, ”Çanakkale Şehitleri’ne İtha-fen” gerçekleştirdiği opera resitali ile Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi sahnesinde meşhur aryalar ve şarkılarla dolu repertuarları ile izleyicilere harika bir gece yaşattı.

Avrupa’nın nerdeyse tüm ülkelerinde sahne alan Deniz Leone’nin repertuarında 12 tane opera bulunuyor. Sanatçı G. Verdi’nin Rigo-letto operasında iL Duca di Mantova rolüyle ve G. Donizetti’nin lucia di lammermoor Sir Edgardo rolüyle uluslarası platforma ün yap-mış. Genova’da Gran teatro carlo felice, Vene-dik’te Gran teatro la fenice, Teatro Massimo di Palermo, Teatro Bellini di Catania, Teatro Verdi di trieste, Teatro San Carlo di Napoli, Opera di Roma ve Avusturya’da Vienna Staat-soper, Theater An Der Wien sanatçının sahne aldığı dünyaca ünü bulunan operalar arasında yer alıyor.

Çanakkale Şehitlerine İthafenOpera Resitali

Çanakkale Kısa Film Yarışması’nı

Zeytinburnu Belediyesi’nin “Onlar Destan Yazdı Sen Filmini Çek” temasıyla Zaferin 100. yılına özel düzenlediği “Çanakkale Kısa Film Yarışması” ödülleri sahiplerini buldu.

Zeytinburnu Belediyesi tarafından düzen-lenen “Onlar Destan yazdı Sen Filmini Çek” yarışmasında, yönetmenliğini Turan Has-te’nin üstlendiği “Hasat Zamanı” birincilik, Metin Yüksel Alkan’ın yönettiği “Çanakkale” ikincilik, Adem Akyol’un filmi “1915: Ha-fızalarda Kalanlar” ise üçüncülük ödülünü aldı.

Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen törende konuşan Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, 2000 yılında Avustralya’nın başkenti Canberra’ya yaptığı ziyaretin ardından Çanakkale ile ilgili çalış-malar yapmaya karar verdiğini söyledi

Kazanan İsimler Ödüllerine Kavuştu

phantaso.com.tr 11

Page 14: Phantaso Dergi Sayı 3

ajanda

Tarık Buğra tarafından kaleme alınan “Akümü-latörlü Radyo” tiyatro oyunu ÇOMÜ Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü öğrencileri tarafın-dan sahneleniyor. Oyun 28 Mart Pazartesi günü saat 20.00’de Çanakkale Onsekiz Mart Üniversi-tesi NFK Tiyatro salonunda ücretsiz olarak izle-yicilerle buluşacak.

Çanakkale Belediyesi’nin düzenlediği müzik günleri kapsamında bu ay Altın Yıllar Yaşam Merkezi “ Demli Sesler Korosu” Şef Ömer Ay-dın yönetiminde, yaşlılar haftası dolayısıyla bir konser verecek. Hüseyin Akif Terzioğlu Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi konser salonunda iz-leyebileceğiniz konserin tarihi 23 Mart 2016 Çarşamba.

Açılışı 18 Mart’ta yapılan Ressam Ayşenur Kahra-man’ın resim sergisi “yansıma” Çanakkale Belediyesi Yazar ve Sanatçı Evi’nde… 31 Mart tarihine kadar sü-recek olan sergiyi 09.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz…

Akümülatörlü RadyoTiyatro Sahnesinde

Savaşa Özel Resim Sergisi

Çanakkale’de Müzik Günleri

12 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 15: Phantaso Dergi Sayı 3

Son dönemlerin en iyi dizi müziklerine imza atan başarılı şarkıcı Aydilge Çanakkale’ye geliyor. Kiraz Mevsimi, Kiralık Aşk gibi fenomen dizilere yaptığı müziklerle zirveye çıkan ve yeni single’ı “Gel Sarıl Bana” ile yerini koruyan Aydilge, 8 Nisan Cuma günü Çanakkale Joker Bar sahnesinde olacak.

En başarılı kadın şarkıcılar arasında yer alan, söz ve müziği Yıldız Tilbe’ye ait olan “El Adamı” şarkısını kendine has yorumuyla tekrar okuyan başarılı şarkı-cı Ceylan Ertem, yeniden Çanakkaleli sevenleriyle buluşmaya geliyor. Ceylan Ertem14 Nisan Perşem-be günü saat 22.00-01.00 arası Hayal kahvesinde sahne alacak…

Gel Sarıl Bana

Ertem Yeniden Geliyor

Duman Kolin’de1999 yılında kurulan, Kaan Tangöze, Batuhan Mutlugil, Ari Barokas ve Cengiz Baysal’dan oluşan Türk rock grubu Duman 13 Nisan’da Çanakkale’de dinleyicileriyle buluşacak. Alter-natif duruşu ve değişmeyen tarzıyla milyonlar-ca hayrana sahip olan grup, 13 Nisan Çarşamba günü 21:00’da Kolin Hotel’de sahne alacak.

phantaso.com.tr 13

Page 16: Phantaso Dergi Sayı 3

yaşam

AKUT Arama Kurtarma Derneği’nin millî sporcuları ve uzman eğitmen kadrosu tarafından organize edilen AKUT YAZ KAM-PI hazırlıkları başladı. Ülkemizin geleceği olan çocukların, okul-larından özel Akut araçlarınca alınıp kamp alanına getirilmesiyle başlayacak olan kamp; güvenli yaşam, afetlere hazırlık, gönüllülük bilinci, doğaya saygı ve doğayla barışık yaşam temalarından olu-şan, uzman eğitmenler tarafından hazırlanan eğitimleri kapsıyor.

Akut organizasyonları, her gün artan gönüllüleri ile şu an itibariyle 50’yi aşkın genç bir ekip tarafından yönlen-diriliyor. Gönüllülerinin her biri kendi alanında bilgi ve birikim sahip olan AKUT çatısı altında düzenlenen çeşitli kamplarda, Uluslararası ve AKUT standartların-da, özellikle doğada arama kurtarma, afet sonrası arama kurtarma, kampçılık, trekking, su sporları, kaya tırma-nışı ve benzeri, zor, yeterli deneyim, bilgi ve beceri ge-rektiren tüm doğa sporları için eğitim veriliyor.

AKUT Doğada Yaşam kampları birçok farklı etkinliğin bir araya gelmesi ile düzenleniyor. Bu farklı disiplin-ler içinde kampçılık, doğada yön bulma, navigasyon, ip-düğüm, kaya tırmanışı, flying fox, beden perküsyo-nu, drama, açık hava sineması, sabah sporu, orientee-ring, deprem bilinçlendirme semineri, yüzme ve diğer su sporları başta olmak üzere birçok farklı etkinlik bu-lunmakta.

AKUT Doğada Yaşam 2016 Yaz Sezonu Kampı için başvurular açıldı.

Kamp 8-12 ve 13-17 yaş gruplarında olmak üzere iki ayrı grup şeklinde düzenleniyor.

Akut çocukları doğa ile buluşturuyor!

14 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 17: Phantaso Dergi Sayı 3

#çanakkale

Fotoğraf: Ali Alkan

İnstagramda paylaştığınız fotoğraflarınızın gelecek sayımızda yer almasını istiyorsanız, fotoğraflarınıza #phantaso hastagi eklemeniz yeterli...

/aalkans

phantaso.com.tr 15

Page 18: Phantaso Dergi Sayı 3

Eceabat, ismiyle müsemma, yemyeşil, havası ve suyu tertemiz şirin bir Çanakkale ilçesi. Bir anekdota göre kraliçenin kenti anlamına geliyor. Öyle huzurlu ve sakin bir havası var ki tarihini bilmeyen bir kişi burada dün-yanın en önemli savaşlarından birinin yapıldığını ve ba-sılan her bir toprak parçası altında canını vatanı uğruna feda etmiş nice kahramanlar yattığını asla düşünemez. Feribot seferlerinin sakin duruşuna hareket kattığı ilçe, MÖ 2000 yılında Fenikeliler tarafından kurulmuş. Ça-nakkale Savaşlarının yaşandığı en önemli yer olarak tarihe geçen Eceabat’ın eski adı Maydos (Matidos/Madytos). MÖ 465 yılında Trakya ile birlikte Atina’ya

1915 yılında dünya tarihini değiş-tiren ve Çanakkale için bir dönüm noktası olarak arkasında büyük yı-kıntılar bırakan yıllardır 1.Dünya Savaşı yılları. Bu eşsiz topraklara “Çanakkale Geçilmez “ cümlesini kanlarıyla kazıyan yiğitlerin eşi ben-zeri görülmemiş bir cesaret ve kah-ramanlıkla destan yazdıkları Çanak-kale Savaşları, her ne kadar yarıma-daya adını veren Gelibolu ile anılsa da, savaşın asıl yaşandığı topraklar Eceabat ilçesi sınırları içerisindedir

tarih

Savaşın nabzının attığı yer

ECEABATHazırlayan: Hande Akkaya Ceyhun

16 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 19: Phantaso Dergi Sayı 3

savaşından sonra bile, 1960 yılına kadar askeri amaçla kul-lanılmış.

Mecidiye tabyası ise Mecidiye şehitliğinin içerisinde ve Namazgâh tabyasından 200 m. güneyde yer alıyor. Kahra-man asker Seyit Onbaşı’nın, 18 Mart 1915 günü batarya-daki topun mekanizması bozulunca top mermisini kaldı-rıp, Ocean gemisini dümen tertibatından yaraladığı tabya burası.

İlçenin bir diğer önemli mekânı da, savaş sırasında Yarbay Mustafa Kemal’in, komutasındaki 19. Tümen, 25 Şubat 1915’te Çanakkale muharebelerine katılmak üzere Ece-abat’a geldiğinde karargâh yaptığı ev. 19 Nisan 1915’te tümen karargâhını Eceabat’tan Bigalı (Boğalı) köyüne ta-şıyarak burada bir köy evini karargâh yapmış Gazi Mustafa Kemal. Bu ev 1973 yılında müze olarak düzenlenmiş ve ziyarete açılmış. Halen içinde Mustafa Kemal’e ait şahsi eş-yalar ve üniformalar sergileniyor.

Plajları Ve Yöresel Yemekleriyle Benzersiz Hem Ege’ye hem de Çanakkale Boğazı’na kıyısı bulunan Eceabat’ın birçok doğal plajı ve kumsalı var. Bunlardan bazıları;

Kabatepe Orman Kampı, Küçük Anafartalar Köyü Sahili, Küçük Kemikli Burnu, Suvla Koyu, Büyük Kemikli Burnu olarak sayılabilir.

Bunlardan başka Eceabat mutfağı, Çanakkale yöresel mutfağına çok iyi bir örnek. En bilinen tatları arasında peynirli patlıcan, katmer, simit lokumu, çörek ekmeği, pirehu, tarhanalı patlıcan, peynir helvası ve mafişi saya-biliriz.

Tarihinden turizmine, doğasından kendine has tatlarına dek isminin anlamına yakışır bir ilçe olan Eceabat, yaz kış aynı güzellik içerisinde sokaklarında gezmekten keyif du-yacak misafirlerini bekliyor. Neden bu bahar bunlardan biri de siz olmayasınız?

bağlanan Eceabat’ın ilk yerleşim yeri Çamburnu olmuş. Kuruluşunun ardından bir dönem Balkanların kavim kollarından olan Traklara ev sahipliği yapmış. M.Ö II. yy.’da ise bu kez İran egemenliğine girerek, V. yy’da Pers savaşlarına tanık olmuş. Bu durum, bazı yerlerin kaderi yüzyıllar boyu değişmez tezinin bir ispatı gibi adeta. Bazı tarihçilere göre ise kenti ilk kez Lesboslular (Midilliler) kurmuş. Ardından sırasıy-la Perslerin, Atinalıların, Ispartalıların, Romalıların ve Latinlerin yönetiminde kalmış.

1354’te Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Bey’in Rumeli’deki fetihleri sırasında Osmanlı topraklarına katılan Eceabat Osmanlı kaleleriyle ünlü. Çanakkale Savaşları zamanında Yalova köyüne bağlı iken daha sonra Kilitbahir köyüne nakledilmiş. Günümüz bilgileri ilçenin adını, yarımadanın Eceabat kısmına gazileriyle çıkan Ece Yakup Bey’den aldı-ğını söylüyor. İsmine, “imar eden” manasındaki “abat” kelimesi eklenerek Eceabat’a dönüşmüş.

1. Dünya Savaşı Sırasında Eceabat1915 yılında dünya tarihini değiştiren ve arkasında büyük yıkıntılar bırakan yıllardır 1.Dünya Savaşı yılları. Bu topraklara “Çanakkale Geçilmez “ cümlesini kanlarıyla ka-zıyan yiğitlerin eşi benzeri görülmemiş bir cesaret ve kahramanlıkla destan yazdıkları Çanakkale Savaşları, her ne kadar yarımadaya adını veren Gelibolu ile anılsa da, savaşın asıl yaşandığı topraklar Eceabat ilçesi sınırları içerisinde.

Eceabat bugün birden fazla kale ve tabyaya ev sahipliği yapıyor; Kilitbahir Ka-lesi, Seddülbahir Kalesi, Bigalı Kalesi ile Namazgâh tabyası ve mecidiye tabyası gibi…

Aslında Kilitbahir kalesi 1462-63 yılında Boğazın güvenliği için Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmış. Kale I. Dünya Savaşı’nda da kullanılmış. Sarı Kule’nin içinde bu-lunan ressam Mehmet Ali Laga’nın eseri olan renkli boğaz haritası bu savaş sırasında yapılmış.

Seddülbahir kalesi ise 1659 yılında Çanakkale Boğazı’nın Ege denizine açılan kısmın-da, karşılıklı olarak inşa edilen iki kaleden birisi. Avrupa yakasına bakan kısma, Deni-zin Seddi anlamına gelen Seddülbahir denilmiş.

Bigalı Kalesi, Eceabat-Gelibolu karayolu üzerinde deniz kıyısında yer alıyor, tam Nara Kalesi karşısında yapılmış, yapımı 1820 yılında tamamlanmış.

Aralarında gezerken yer yer insanı o günlerin hüznüne ve heyecanına götüren tabya-lardan, Namazgâh 1770’lerde Sultan Abdülaziz döneminde yaptırılmış, Çanakkale

phantaso.com.tr 17

Page 20: Phantaso Dergi Sayı 3

hayatın içinden

v

dünya emekçi8 mart kadınlar günü

Her yıl 8 Mart’ta tüm Dünyada ve dahi Türkiye’de Kadınlar Günü kutlanır. Gazeteler ve te-levizyonlar, çeşitli kurum ve kuruluşlar bu alanda türlü etkinlikler düzenler, organizasyon-lar yapar, programlar yayınlarlar. Bu kapsamda etkinlikler bazen hafta boyu devam eder. Sonrasında ise değişen hiçbir şey olmaz, herkes tekrar çarkın kendine ait bir dişlisinin içi-ne girip kıvrılarak dönmeye devam eder. Kadınlar ve hakları ve bunlara ait diğer şeyler bir sonraki yıla kadar unutulur gider.

18 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 21: Phantaso Dergi Sayı 3

Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlara verdiği de-ğer ve haklar, adeta eski Türk kültürünü göz-

ler önüne serer. Dünya genelinde ka-dınlara seçme ve seçilme hakkını

veren ilk millet Türkiye Cum-huriyeti’dir.

Türk kadınları, 20 Mart 1930 yılında belediye seçimlerin-de seçme hakkına sahip ol-muşlardır. 5 Aralık 1934’te ise yapılan anayasa değişik-liğiyle milletvekili seçim-lerinde seçme ve seçilme

hakkına kavuşurlar.

Günümüze geldiğimizde eşsiz bir lider olan Atatürk’ün ileri görüşlü

devrimlerinin ne yazık ki hala tamamlana-madığını, hatta tam aksine bazı konularda, bilhas-

sa Anadolu’nun muhafazakâr kesimlerinde, kadın haklarının sadece teoride kaldığını görürüz. Halen pek çok kadın sadece cinsiyetlerinden dolayı ayrım-cılığa ve eşitsizliğe maruz kalmaktadır.

Kısa tarihçesi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bir trajedi sonucunda ortaya çıkmıştır.

8 Mart 1857 yılında New York’ta tekstil fabrikasında çalışan 40.000 dokuma işçisi ağır iş şartlarının ge-tirdiği sorunlardan dolayı greve başlar. Grev devam ederken polislerin kadın işçilere saldırması sonucu, işçiler kendilerini fabrikaya kapatır. Ani çıkan yan-gında fabrikanın önüne kurulan barikatlar nedeniyle çıkamayan 129 kadın işçi yanarak feci şekilde can

verir.

1910 yılında Almanya Sosyal De-mokrat partisi önderlerinden

Clara Zetkin, 8 Mart 1857 yılında ölen kadın işçile-

rin anısına o günü Dünya Kadınlar Günü olması-nı önerir ve öneri oy-birliği ile kabul edilir. 1921’de Moskova’da ger-çekleştirilen 3. Uluslarara-

sı Kadınlar Konferansı’nda (3. Enternasyonal Komü-

nist Partiler Toplantısı) tarih 8 Mart olarak konur ve bundan

sonra 8 Mart “Dünya Emekçi Ka-dınlar Günü” olarak kutlanmaya başlar.

16 Aralık 1977 tarihinde Birleşmiş Millet-ler Genel Kurulu da 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul eder.

Ama kadın kısmının derdi, eziyeti, çilesi ve sıkıntısı hiç bitmez. Bilhassa Türkiye gibi feodal adetlerin hala yerini koruduğu ve ata-erkil yapıdan beslenen gelenekçiliğin sürdüğü top-lumlarda bu çile daha da fazla yaşanır.

Oysa Eski Türk geleneklerine baktığımızda kadının yerinin çok başka olduğunu görü-rüz.

“Kadın-Hatun-Eş-Anne”Eski Türklerde yaradılıştan itibaren ka-dınlar toplumun en önemli yerini oluştu-rur. Türklerde kadın kelimesi Soğdca di-linden türemiş; ilk hali katun iken zamanla kadın ve hatun halini almıştır.

Türklerde kadınlara verilen değerin hayranlık uyandırdığını ve Türk halkının bereket kaynağı olarak kadınları gördüğü yazılmıştır. Yaratılış destanı-na baktığımız vakit tanrının dünyayı yaratacağı sırada “Ak Ana” adında bir kadından fikir ve ilham aldığı bilinmektedir.

Türk inanışlarının en eski tarihine bakarsak şayet; Han ile Hatun, gök ve yerin evlatları olarak anılır. Kadın göklerin en önemli 7.katında bu-lunmaktadır. Türk inancında kadını hor görme, aşağılama, dövme ve ha-reket gibi kaba ve kırıcı davranışlar sergilenmesi imkânsızdır. Erkeğin daima yanında olan kadın, erkeğine güç ve destek kaynağı olmuştur.

Türk kadınlarının iffeti birçok gezi yazılarına konu olmuş ve tüm dün-yaya duyurulmuştur.

Orta çağın en büyük seyyahı ve seyahatnamene yazarı İbni Battuta ele aldığı bir seyahatname yazısında şunları belirtiyor: “Burada tuhaf bir hale şahit oldum ki o da Türklerin kadınlara gösterdiği hürmetti. Bu-rada kadınlarının kıymet ve derecesi erkeklerinkinden çok üstündür.”

İslamiyet’ten önce Türk topluluklarında yabancı devletlerin elçileri Ha-kan ile görüşmeye geldiğinde, hakanın yanında mutlaka hanı bulunur-du. Son kararı hanımına danışmadan vermez, vermişse de kabul edil-mezdi.

Büyük hun imparatorluğu döneminde Çin ile gerçek-leşecek barış antlaşmasını Mete Han’ın hatunu imzalamıştır.

Eski Türk kadınları Romalı kadınlardan daha fazla hakka sahipti. Türk kültürü ve karakterinde Türk kadınına gösterilen ihtişam ve saygı, başka hiçbir millette olmamıştır.

Kadınların annelik görevlerine kut-sal bakarlar ve erkekler eşlerine yar-dımcı olurlardı. Eski Türk Kültürün-de tüm işi kadına bırakmak gibi bir anlayış hiç olmamakla birlikte, kadınlar çocuklarıyla ilgilenirken de at binme-ye gidebilirlerdi. Kadın, arka planda ol-mamış ve ilahi boyutta saygı duyulmuştur. Araya giren bazı talihsiz dönemlerden sonra Atatürk ile birlikte kadın Türk toplumunda yeniden ait olduğu yere konmaya çalışılmış ancak bu devrim de son tahlilde ne yazık ki amacına tam olarak ulaşamamıştır.

phantaso.com.tr 19

Page 22: Phantaso Dergi Sayı 3

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenle-nen Halk Eğitim kurs programlarında ka-dınların kendilerini geliştirmeleri ve maddi gelir sağlamaları için el sanatları dersleri de gerçekleştiriliyor.

El sanatları öğretmeni Aysel Başaran öncülüğünde Arıburnu İlköğretim Okulunda düzenlenen el sanatları, ahşap boya-ma, el nakışı, bindallı ve 3 boyutlu resimler gibi çalışmalar haftanın 5 günü gerçekleştiriliyor.

Yapılan eserlerle yarışmalara katılan kursiyerler bireysel ser-gilerini de açabiliyorlar. Mayıs ve Haziran aylarında sergiler açılıyor. Hıdırellez şenliklerinde Halk Eğitim olarak katıla-caklarını belirten Aysel başaran:

“Tüm kadınlarımızın maddi gelir sağlaması ve evlerine kat-kıda bulunmaları amaçlarımızdan yalnız biridir. Bizim tüm çalışmalarımız öğrenme, kişisel gelişim ve satış amaçlı olup kadınlarımızın yapabileceklerinin sınırlarının olmadığını göstermek. Yaptığımız çalışmalar kadınlarımıza bir nebze psikoterapi gibi geliyor. 1993 yılından bu yana görev yapı-yorum. Her sabah güne başlamadan önce üretme, öğretme duygusuyla hareket ediyorum. Burada kocaman bir aile ol-duk. Biz böyle bir işe adım attığımız için çok mutluyuz.”

Kadınlar sadece kayıt olarak derse başlayabiliyorlar. 18 kadı-nın ders gördüğü kurs, yeni katılımcılarını bekliyor.

El Sanatlarına Kadın Eli Değiyor

hayatın içinden

20 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 23: Phantaso Dergi Sayı 3

phantaso.com.tr 21

Page 24: Phantaso Dergi Sayı 3

Hasan BoğulduBugün de halen olageldiği üzere, bir zamanlar Edremit pazarı Çarşamba günleri kurulurdu. Köylüler tarlaların-dan topladıkları ürünleri pazara geti-rip satar ve kendi ihtiyaçlarını da ala-rak köylerine geri dönerlerdi. Zeytinli köyünde adı herkesin dilinde olan, ya-kışıklılığıyla tüm köye namını salmış bir delikanlı vardı; Hasan. Babasının vefatı üzerine, annesine bakmak için baba mesleği olan çiftçiliği seçmiş olan Hasan her Çarşamba, tıpkı diğer köylüler gibi, tarlasında yetiştirdiği sebze ve meyvele-ri, Edremit pazarına götürür ve orada satardı. Bir gün sebzelerini sattığı esnada, aniden pa-zarın kalabalık gürültüsü içinde bir kıza ilişti

gözleri. Ve öylece bakakaldı. Kız, o kadar güzel o kadar güzeldi ki, Hasan gözlerini bir türlü ondan ayıramıyordu, gönül kuşu kafe-sinde çılgınca kanat çırpmaya başlamıştı bir kere. Kızın giysilerin-den obalı olduğu anlaşılıyordu. Sırtında heybesi ile o da pazarda bir şeyler satmaya çalışıyordu. Ona bakarken güzel düşlere dalıp giden Hasan, bir ara kızı gözünden kaçırdığını fark etti.

Gözleri etrafta umutsuzca kızı ararken, kendisine seslenen birinin olduğu duydu. Bir mucize gibi kafasını sesin geldiği yöne kaldır-dığında, kızı karşısında gördü. Sanki her yer birden çok daha ay-dınlık ve güzel olmuştu. Bir süre elini ayağını nereye koyacağını bilemedi.

Heyecandan ne yapacağını bilemeyen Hasan’ın bu halleri kızı gül-dürmüştü. Hasan, kendisinden istediği ne varsa en iyilerini kıza verdi. Bir süre bu alışveriş devam ettikten sonra dayanamayıp kıza kim olduğunu sordu. Kızın adı Emine idi ve Zeytinli’nin üstünde-ki obalarda oturuyordu.

O günden sonra artık her Çarşamba Emine; sütün, balın, yumur-

hayatın içinden

22 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 25: Phantaso Dergi Sayı 3

şelalesine ulaştıklarında, yola ulaşmak için dere içerisinden geçmesi, taşların üstünden atlaması gerekmekteydi. Gelin görün ki tuz artık sırtını yakmaya başlamıştı, üstelik ön-lerinde daha bu geçtikleri kadar yol vardı ve Hasan’ın takati kalmamıştı.

Gökbüvet’e ulaştıklarında gücü iyice tüke-nen Hasan yere yığıldı. Emine Hasan’a da-yanması gerektiğini söyleyerek destek ol-maya çalıştıysa da Hasan düştüğü yerden kalkamadı. Ve Emine’ye buralardan kaçıp başka yerde yaşamayı teklif etti. Lakin Emi-ne obasına söz verdiği için bu teklifi kabul edemeyecekti. Kendisinin kolaylıkla taşıdığı çuvalı taşıyamayan birini obasına nasıl götü-rebilir ki?

Hasan’ın yalvarmalarına kulaklarını tıkadı ve omzuna çuvalı alarak obanın yolunu tut-tu. Hasan, “senin obana varamıyorum, beni bırakma ne olur” diye yalvarmaya başlamıştı. Kız, Hasan’ın söylediklerini tekrar ederek, yoluna devam etti. Obaya vardığında öfkesi geçmiş çoktan pişman olmuştu. Hemen geri dönmeye çalıştı ancak o esnada başlayan bir fırtına ve şiddetli yağmuru gören ailesi geri gitmesine izin vermedi…

Emine sabahı zor etti, gün yüzünü gösterir göstermez Gökbüvet’e koştu fakat Hasan’ı bulamadı. Hasan’ın annesinin evine gitti an-cak Hasan’ı orada da kimseler görmemişti. Bunun üzerine dere boyunca mecnun gibi oğlanı aramaya başladı. Obasına da döneme-yerek, günlerce aşkını aramaya devam etti…

Gün günleri kovaladı, bir gün Gökbüvet’te Hasan’ın gömleğini bulan Emine, oğla-nın eridiğini ve öldüğünü anladı. Ve “Sana kavuşmaya geliyorum Hasanım” diyerek kendini Gökbüvet’in girişinde bulunan çı-nara astı. O günden sonra Gökbüvet’in adı Hasanboğuldu oldu, Gökbüvet’e ba-kan çınara da Emine Çınarı dendi, durdu. Bu hazin aşk hikâyesi asırlar boyu kulaktan kulağa fısıldanarak bugüne dek geldi ve bu iki talihsiz sevgilinin aşkını bizlere anlattı.

tanın, peynirin en iyisini Hasan’a getiriyor, Hasan da sattığı sebze ve meyvenin en tazelerini kıza veriyordu. Pazar bittiğinde eve be-raber dönüyorlar, saatlerce yan yana yürüyorlardı.

Günler böyle geçip gitti. Hasan ve Emine birbirlerini sevmişlerdi ve evlenmek istiyorlardı. Hasan’ın annesi bu haberi duyunca çok mutlu olmuştu. Yanına bir yoldaş gelecekti. Emine’nin ailesi ise, obada evlenilecek erkek kalmadı mı diyerek, bir ovalının obada yaşamayacağını söyledi ve bu evliliğe karşı çıktı. Emine bunu ka-bul etmeyerek kararında ısrar edince aile bir koşul öne sürdü. Şa-yet Hasan kırk okka(altmış kilo) tuzu sırtında obaya çıkarabilirse, delikanlılığını gösterecek ve Emine’nin ailesinin onu damat olarak kabul etmesini sağlayabilecekti.

Emine Hasan’a olan biteni anlattı. Evlenmeleri için başka bir çare-nin olmadığını söyleyerek ağladı. Hasan sevdiği kızı almak uğruna tuz çuvalını sırtına aldı ve yola düştü. Hasan, çiftçilik yaptığı ve bahçıvan olduğu için bu tür ağır bir yüke alışkın değildi. Beyoba’ya varmaya başladıkları sıra Hasan da yorulmaya başlamıştı. Sütüven

Gönül kuşu kafesinde kanat çırpmaya görsün bir defa,

ne aşamayacak engel görür insanın gözü o zaman, ne taşınamayacak yük, ne de

aşılmayacak dağ.

phantaso.com.tr 23

Page 26: Phantaso Dergi Sayı 3

Bu bahar mutfağınızda bir yenilik yapmak için deko-ratif ve pratik bir alternatif arıyorsanız ancak mutfağı-nızın küçük olması canınızı sıkıyorsa üzülmeyin. Koç-taş’ın küçük mutfaklar için kullanım kolaylığı sağlayan ürünleri aradığınız çözüm olabilir. Katlanır, pratik ve kolay taşınabilir bu ürünleri mutfağınıza uygun deko-rasyon fikirlerinizle birleştirerek hayalinizdeki mutfa-ğa sahip olabilirsiniz. Mutfaklardaki küçük alanlar için kolay taşınabilir ürünler daima en pratik çözümler olu-yor. Her zevke hitap eden pratik ve kolay taşınabilir bu ürün çeşitleri mutfaklardaki yer sorununu ortadan kaldırıyor.

Küçük Mutfaklar İçinEn Pratik Çözümler

dekorasyon

Crate and Barrel’in birbirinden özel tasarım ürünleri, stil ve dekorasyon tutkunlarını çağırıyor. İşlevsel ürünlerin sade çizgilerle buluştuğu tasarımlara imza atan marka evlerini yenilemek isteyenler için kullanışlı bir alternatif. Geniş yeri olan alıcılar için tasarlanmış mutfak adaları, mutfaklardaki tezgâh ve saklama alanlarını genişletme-yi mümkün kılıyor. Ayrıca bazı tekerlekli mutfak adaları mutfağa hareket katıyor. Yine aynı markanın çiftlik evle-rinde kullanılan mobilyaların günümüze uyarlanmış ha-liyle tasarladığı yatak odaları, komodin, çekmeceli dolap, çekmeceli şifonyer ve yataktan oluşan Barnes serisi ile ya-tak odalarının stiline sade ve modern bir dokunuş katıyor. Ürünler, tüm stil tutkunlarını Zorlu Center, Akasya Acı-badem, İstinyePark, Ankara Next Level mağazalarında ve www.crateandbarrel.com.tr adresinde bekliyor.

Stil Tutkunlarının Vazgeçilmez Adresi

24 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 27: Phantaso Dergi Sayı 3

Yaz akşamlarının keyfine keyif katacak hasır amerikan servisleri ile sofralarınızı, pratik ve şık bir dokunuş ile kısa sürede hazırlayabilirsiniz. Hem klasik görünüme sahip olan hem de hasır dokusuyla pratik bir kullanım kolaylığı sağlayan servisler şıklıktan da ödün vermiyor. Crate and Barrel, yüzde yüz doğal abaka liflerinden elde dokunan Kendari ve Lanai Amerikan servisleri, sofralarınıza yaz aylarında tropik bir dokunuş katıyor. Filipinler’de bol ye-tişen, biyolojik olarak çözünebilen ve dayanıklılık özelliği ile bilinen çevre dostu abaka liflerinden elde örülen Bali Amerikan servisleri ise, toprak tonları ile başka güzel. %100 Hint kamışından yapılan Artesia yuvarlak Ameri-kan servis, hapao adı verilen bir desen uygulanarak örülü-yor. Filipinler’in en büyük adası Luzon’un kuzeyinde bir köyde üretilen, çanta ve sepetlerde kullanılan geleneksel bir motif olan hapao’nun kahverengi dokusu zaman için-de oluşan renk değişimi ile doğal güzelliğini sofralarınıza yansıtacak.

Bu Amerikan servisleri ilesofralar yaza hazır

Şık ve farklı bir dekorasyon önerisi de yenilikte biraz daha gözü kara olan ev sahipleri için. 2016 yılının son trendi bu duvar kâğıdı koleksiyonu ile gerçeküstü me-kanlar yaratmak mümkün. 1960’lı yıllarda pop-art resim sanatından türeyen fotorealizm akımından ilham alarak tasarlanan “Crispy Paper” duvar kağıdı koleksiyonu me-kanlarınıza gerçekçi ve büyüleyici bir boyut kazandırı-yor.

Metal, taş, ahşap, seramik gibi günlük hayatı ve doğayı yansıtan materyalleri konu aldığı gerçek boyutlu de-senleri ile metal dolaplardan paletlere, palmiye yaprak-larından ahşap pencerelere uzanan birbirinden farklı seçenekleriyle “Crispy Paper”; bir duvar kağıdından çok daha fazlasını sunuyor.

Duvar KâğıdındaFotorealizmin İzleri…

phantaso.com.tr 25

Page 28: Phantaso Dergi Sayı 3

Komodin, TV ünitesi, dresuar ve büfe gibi farklı fonksiyon alternatif-leriyle tasarlanan, “Sandık” serisi mobilyalar, mekana ve kişiye özel yo-rumlanabilen detaylarıyla dekorasyonda esnek ve zamansız bir tasarım anlayışı sunuyor. ID-ISTANBUL tasarım ofisinin yarattığı mekanlar için mobilya ve aksesuar üretim alanı olarak faaliyete geçirilen Ham:m marka ürünler doğal malzemenin kusursuz işçilikle harmanlandığı el ya-pımı tasarımlarıyla iç mekanları zamansızlaştırıyor.

Kubik ve geometrik formlarıyla fonksiyonel çözümler sunan ürünler, mekân ve kişiye özel olarak yorumlanabilen tasarım alternatifleriyle farklı stillerdeki dekorasyon çözümlerinde tamamlayıcı bir rol oynuyor.

Kullanıcının talep ve ihtiyaçlarına göre komodin, TV ünitesi, dresuar ve büfe gibi farklı fonksiyonlarda üretilebiliyor ve 40 cm’den 2 metre 80 cm’e kadar değişebilen ölçüleriyle her zevke ve mekâna uyum sağlayabi-liyorlar. Masif meşe ahşap malzemeden üretilen Sandık’ta herhangi bir teknolojik rayın kullanılmaması ve çekmecelerin ahşap çıtalar üzerinde hareket etmesi de doğallığın, tasarımın her noktasında hissedilmesini sağlıyor.

Geometrik Tasarımın Zamansız Hali: Sandık

Soğuk geçen bir kış mevsiminin ardından nihayet önümüz bahar. Doğanın yenilenme zamanı ve genç çiftlerin yeni bir hayata başlamak için en sabırsızlık-la beklediği dönem. Esmeye başlayan ılık rüzgârlar ile birlikte kış boyu özenle planlanan evlilik tören-leri de birbiri ardınca gerçekleşmeye başlayacak. Yeni ev, yeni bir hayat, yepyeni heyecanlar ve yapıla-caklar listesinde yüzlerce madde. Bir güne sığdırılma-ya çalışılan ama hayat boyu unutulmayacak mutluluk anları.

Şimdi sıra bir günlük mutluluğun heyecanını bir yana bırakıp uzun yıllar kendinizi mutlu hissedeceğiniz, baktıkça her noktasında kendi tarzınızı ve hikâyenizi bulabileceğiniz, küçük dokunuşlarla yeniden hayat ve-receğiniz evinizi dekore etmekte.

“Evet” demeden öncehayatınızı Tepe Home ile dekore edin!

26 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 29: Phantaso Dergi Sayı 3

0 286 212 73 73 | 0538 525 25 25Kemalpaşa Mah. Değirmenlik Sok.

No: 56/A Çanakkalewww.butikharem.com

GYGESS

Page 30: Phantaso Dergi Sayı 3

peynir kayalıklarısıradışı bir oluşum:

Halk arasında adına Peynir Kayalıkları denilen kayalıklar, ilginç yapı ve oluşumu ile dikkat çekiyor. Ulaşımın ancak tekne ile sağlandığı Peynir Kayalıklarını kara-dan görmek mümkün değildir.

Bilinen efsaneye göre zengin ve cimri yaşlı bir kadının o ara-zilerde sayısız keçi ve koyunu bulunuyormuş. İnatçı ve huysuz olan kadın cennete gitmek istiyormuş. Bir gün adaya özgü Kaş-kaval peynirlerinden yaparak bu peynirleri üst üste koymuş. Peynirleri Tanrıya ulaşabilecek yükseklikte koymayı hedefli-yormuş. O esnada oradan geçmekte olan aç ve küçük olan bir

yerel

28 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 31: Phantaso Dergi Sayı 3

İşte kayalar o günden sonra bu efsanenin ismini almış ve kayaların denize uzanan burnuna da Kaşkaval Burnu denmiş.

*Fotoğraflar T.C. Çanakkale Valiliğinden alınmıştır.

kız kardeşi ve kendisi için kadından peynir istemiş. Huysuz kadın çocukları kovarak peynirinden bir parça dahi vermemiş. Tonlarca peyniri olmasına ve paylaşmamasına öfkelenen Tan-rı, kadının ve peynirlerin üzerine kar ve dondurucu bir soğuk göndermiş. Yaşlı kadın peynirleriyle birlikte orada donarak can vermiş.

phantaso.com.tr 29

Page 32: Phantaso Dergi Sayı 3

Çardaklı Karaduman Recep

Lâpseki’ye bağlı Çardak nahiyesindendir Recep Çavuş... Çocukluğu deniz kenarında Boğaz’ın serin sularında geçtiği için alışkındır azgın dal-galara. Büyük Harp sırasında da gemiye verirler onu, Muavenet-i Milliye zırhlısında başlar asker-liğe… O günlerde, Goliaht isimli İngiliz zırhlısı

Morto koyundan aşırtma atışlarla Türk cephelerini ateşe boğmaktadır. Bütün Türk denizcilerinin hepsinin gönlünde bu zırhlıyı suya gömmek vardır... Ama nasıl?

Bir gözlemci Alman deniz subayının önerisi, komuta heyetini bu ko-nuda bir plan yapmaya sevk eder. Hazırlanan planı uygulama şerefi ise bir Türk subayına, Muavenet-i Milliye’nin komutanı Kıdemli Yüzbaşı Ahmet Saffet Efendi’ye verilmiştir. Bütün mürettebata aldığı güç göre-

tarih

Tarihçi-Yazar Ahmet USLU [email protected]

Muavenet-i Milliye’ninİsimsiz Kahramanı

Muavenet-i Milliye Personeli

Çardaklı Karaduman Recep Torunu Kemal Karaduman Anlatıyor...

30 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 33: Phantaso Dergi Sayı 3

vi anlatan ve onlara görevlerini tek tek hatırla-tan Ahmet Saffet Efendi, 14 Mayıs 1915 gecesi sessizce Goliaht’a doğru sokulur. Goliaht’tan ışıklarla sorulan parolaya yine ışıkla, oyalayıcı cevaplar verilir. Muavenet Morto koyuna ya-vaş yavaş girer ve Goliath’a 300 m. kadar yak-laşıp bir yay çizerken ardı ardına üç torpil atar.

Torpillerin üçü de Goliaht’a tam isabet etmiş-tir. Patlama üzerine diğer İngiliz gemileri Mor-to koyuna yönelirken Muavenet-i Milliye’nin kazan dairesinde büyük bir telaş vardır. Gemi istim alıp kaçmalıdır ama bacasından da kıvıl-cım saçmayacaktır. İşte, bu zor görev Çardaklı Recep Çavuş’a düşer, görevi kazanlara istim tutturmaktır.

Yanı başında duran gaz dolu tenekeleri bal-ta ile parçalayıp kazanlara atar. Ardı ardına... Maksat, yanan yağın bacadan is bırakmasıdır... Bu buluş da Recep Çavuş’a aittir... Boğazı sim-siyah duman kaplar, ne kıvılcım görülür, ne de Muavenet’in kendisi...

Bu başarının ardından, gemi komutanı Ahmet Saffet Efendi, Alman komutan Firle ve Çarkçı-başı birer madalya alırlar. Savaş bittikten sonra Çardak’ta hatıralarını eşe dosta anlatan Recep Çavuş sık sık bu “kara duman”dan bahseder, buluşuyla övünür. Kara dumanları anlatırken gözleri parlar.

Bu yüzden lakabı “Karaduman” kalmıştır.

Muavenet-i Milliye’nin Alman Komutanı Bnb. Firle ve Türk Komutanı Yüzbaşı Ahmet Bey.

phantaso.com.tr 31

Page 34: Phantaso Dergi Sayı 3

yaparak her tarafı yaktırmış. Arkadan filikalara askerleri doldurmuşlar ve kumun üzerinde onlarca Anzak askeri, karınca sürüsü gibi karaya çıkmış. Savaşın şiddetli zamanları bunlar tabii. Koca Çimentepe’den atılan toplarla insanların havada uçtuğunu, pamuk atar gibi saçıldıkla-rını söylerdi, top mermilerinin binlerce kişiyi nasıl uçurduğunu anla-tırken.

“Dedem ölülerin arasından sürünerek kan içindeki dereye inmiş”

Belirli bir zaman sonra Arıburnu’ndaki muharebeye katılmış. Arıburnu muharebesinde bir şarapnel parçası şakağına gelmiş. Kaşının kenarın-dan vurularak yaralanmış. Orada bayılmış, baygın olarak kaç gün öyle yattığını bilmiyor. Kendine geldiğinde bölük kumandanı Tevfik Bey’in “Tüfeğini, tedrisatını bırak da gidebileceksen git,” dediğini anlatırdı. Ölülerin arasından sürünerek kanlı dereye indiğini ve sedyeyle Koca-dere’deki sahra çadırına götürüldüğünü söylüyordu. Oradan da filika ile Gümüşçay hastanesine götürülmüş. Orada 3-4 ay kadar yatarak te-davi görmüş. O esnada burada savaşın şiddeti geçmiş. Ama o geri dön-meyerek birinci orduya gitmiş. Birinci orduyla İstanbul Haydarpaşa’ya gelmiş. Haydarpaşa’da Balkan savaşına gideceksiniz demişler askerlere.

Halil Koç

röportaj

Röportaj: Sedef Aslan

1. Dünya savaşı sırasında bir hazır asker olarak önce Çanakkale Savaşı’nda, daha sonra da mem-leketin her yerinde devam eden diğer cephelerde düşmana göğüs geren Gazi Halil Koç’un hikâye-sini aynı ismi taşıyan torunu Halil Koç’tan din-ledik.

Rahmetli Gazi Halil Koç kimdir? Dedem İbrahim oğlu Gazi Halil Koç 1893-1994 yılları arasında yaşamış, bir Çanakkale gazisidir. 101 yaşında vefat etti. Çan yolu üzerinde Ça-nakkale merkeze 30 km uzaklıkta bulunan, aynı zamanda doğum yeri de olan Haliloğlu köyüne defnedildi. İhsan adında bir kızı ve İsmail adın-da bir oğlu vardı.

“Top Mermileri ile Havaya Uçan Hazır Askerler”

19 yaşında hazır asker olup ilk eğitimini Geli-bolu’da görmüş. “19 yaşında hazır bir askerdim ben,” derdi. Gelibolu’da talimgâha başlamışlar. Çanakkale Savaşlarında, ilk olarak Kabatepe sırtında istihkâm kazmışlar. Kabatepe sırtın-da istihkâm kazarlarken, akşamüzeri denizden düşmana ait bir filikanın oraya gelip şamandıra bıraktıklarını anlatırdı. Şamandıranın geldiğini komutanlarına söylemişler. Gece şamandırayı kaldırıp şimdiki Anzak Koyu’na çıkarma yapı-lan yere götürdüklerini söylemişti. Komutanları Kara harekâtı için hazırlık yaptıklarını anlamış. Sabaha kadar yığınak oluşturmuşlar. Arıbur-nu’na yığınakları yerleştirmişler. Çıkarma esna-sında açığa büyük bir gemi gelmiş, önce top atışı

Son Çanakkale Gazisi rahmetli Halil Koç’un torunu Halil Koç anlatıyor;

“Arıburnu’nda hücum ederken tüfeği sıkışıyor. Yanında yer-de yatan şehit askerin kim olduğuna bakınca arkadaşı Hasan Hüseyin’in olduğunu görüyor. Hasan Hüseyin’in kanlı tüfe-ğini yerden alıp kanını siliyor ve kendi kullanmaya başlıyor...”

Kahraman Bir Çanakkale Gazisi

32 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 35: Phantaso Dergi Sayı 3

“Ben Onun Elini Ellemem”

Geri döndükten sonra neler yaşadı? Dede-nizle yaşayıp unutamadığınız anılarınız var mı?1990 ya da 1991 yılıydı tam hatırlayamıyo-rum. O tarihlerde Çanakkale’ye Avustral-ya’dan gaziler geldi. Dedemin yanındaydım ben de. “Dede” dedim “Bak barış oldu. Avust-ralya gazisi geldi. Hoş geldin de” Elini uzatmadı. “Ben onun elini ellemem” dedi. Tercümana dedi ki; “Sor bakalım bunlar niye bu topraklara gelmiş? Biz burada vatanımı-zı savunuyoruz, siz niye geldiniz? Karşımıza hangi amaçla geldiniz?” Yutkundu, yutkundu, yutkundu, Avustralya-lı gazi cevap veremedi. “Ellemem ben elini! Biz silahların süngüleriyle şapkalarını kaldırır bakardık onlara. Fötr şapka gördüğümüz za-man düşman olduğunu anlar ve ateş ederdik” derdi. Fötr şapkayı düşman olarak bilmişler. Silkindi, titredi Avustralyalı gaziyi görünce. “Bırak”, dedi bana bağırarak. 1990 yılında 9 gazi vardı, Çanakkale Savaşla-rı’nı gören. Birebir hepsi sağ iken gazilerimizi görme fırsatım oldu. O yıl Avustralyalılardan da 25 kadar gazi gelmişti. O günü, dedemin surat ifadesini, öfkesini, kızgınlığını, acısını unutamam.

Gazi Halil Koç savaştan döndükten sonra nasıl bir psikolojiye sahipti? Toparlanması ne kadar zaman aldı?

Bunun üzerine Rus cephesine gitmiş. “Muş’un dağına gittik, her yer ormandı” derdi. “Ormanda Rus askeri vardı kalabalıklardı”O esnada Ruslar kaçıyorlarmış zaten. Komutanlar dedemlere, ha-vaya ateş ede ede gidin, Rus askerleri kaçsınlar demiş. Ruslar geri çekildiği için savaş olmamış. Oradan Güneye, Fransız cephesine, Suriye Halep’e gitmiş. Lozan Barış Antlaşması olmamıştı o za-manlar. Halep bizdeydi...

Oradan sonra?Oralarda savaşmış fakat çok şiddetli savaş görmemiş Çanakkale’de gördüğü gibi. Tek sıkıntıları yiyecek ve içecek konusunda olmuş. Açlık çekmişler çok, yiyecek ekmekleri yokmuş.

“Terk-i Silah”

Aradan 8 sene geçmiş, 1923 Cumhuriyetin ilanı olmuş. Anlaş-malar yapılmış ve silahları bırakın demişler. “Terk-i silah” derdi. Terk edin silahları herkes memleketine dönsün, demiş komutan-lar. Bunlar 40 kişi 20-25 koyun almışlar önlerine. Koyunları hem güdüp hem de yiyerek gidin demişler. 40 kişi koyunları alarak yola koyulmuşlar. Kimisini kesip yemişler ama içimizden bazıları koyun etini yiyince ishal olup öldü derdi. Yolda kırılarak Adana’ya kadar gelmişler. Dedem Adana’dan trene binmiş ve Bozüyük’e gelmiş. Bozüyük’ten de posta arabasına binerek Lâpseki’ye geçmiş. Lâp-seki’de dağdan yürüyerek köyüne ulaşmış en sonunda, tam 8 sene sonra…

Dedeniz savaştan geri döndüğünde ailesi nasıl karşılamıştı? Vücudunda savaş yaraları var mıydı?Dedem savaşa giderken oğlu bir yaşındaymış. Askere gitmeden evlenmiş, oğlu olmuş bir tane. Geldiğinde oğlu dedemi tanımamış korkmuş kaçmış ondan. Köylüler de tanıyamamış dedemi. Kaşındaki şarapnel izinden başka yarası yoktu bildiğimiz kadarıyla.

Arı Burnu

phantaso.com.tr 33

Page 36: Phantaso Dergi Sayı 3

Dedem inançlı bir insandı. İmanı çok kuvvet-liydi. Savaştan sonra gelince köyde daha fazla ilgi ve alaka ile karşılaşmışlar. Sevilen ve saygı duyulan bir insandı. Muhtar bile bir şey ya-pacaksa gelir dedeme danışırdı. Durumu da iyiymiş. Köyün ağalığını yapmış bir süre, o za-manlar ben çok küçükmüşüm hatırlamam. Bir sürü hayvanı varmış. 30 yıl birlikte yaşadık. Bana dedemin ismini koydukları için beni çok sever, yanından hiç ayırmazdı. Köyde yapıla-cak bir yer için para tamamlanmıyorsa üzerine ekler ve ne yapılacaksa yaptırırdı.

Rahmetli Özal 1990 senesinde “Dede sana ay-lık bağlayayım mı” dedi. “Ben istemem aylık” diye cevap vermişti. “Çocuklarım bana bakı-yor, gelirimin de bir kısmını hayır kuruluşla-rına bağışlıyorum, yeter bana.” Tekrar tekrar sordu Özal, aylık bağlayayım diye fakat kabul etmedi. O zamanların başbakanı Yıldırım Ak-bulut olsun Rahmetli Özal olsun dedemi çok severlerdi. Dedem 1994 yılında hakkın rah-metine kavuştu.

Bir gazi torunu olarak sizce ülkemizde gazi ve şehit ailelerine yapılması gereken so-rumluluklar yerine getiriliyor mu?1990 senesinde gazilere ve şehit yakınları-na verilen değer şuan verilmiyor. Hani şimdi bakınca gazi sayısı da çoğaldı belki o yüzden olabilir. Bizde de kabahat var tabi... Babama

Gaziler Derneği’ne kayıt ol, üye ol dediler ama babam olmadı. Bazen valilikten arıyorlar bizi, 18 Mart etkinlikleri için. Dedemin anısına babam katılıyor, ben katılıyorum. Gazi yakınları ile bizi bu-luşturdular. Çeşitli illerden gelen Çanakkale Savaşları gazi yakınları ile Çanakkale’de etkinlik yaptılar. Bizler için çok güzel oldu. Dede-lerimizin anılarını anlatarak o günleri yâd ettik.

“ Çete Savaşları Cumhuriyetten Sonra Bile Devam etmiş”

Savaştan geri döndükten sonra yaşantısı nasıldı?Köyde hayvancılıkla çiftçilikle uğraştı. Bizimle yaşadı hep. Oğlunu erken kaybetti... Kızı ise başka köyden biriyle evlenip gitti. Rah-metli oldu o da… Köye geldiğinde çete savaşları devam ediyormuş. Cumhuriyet kurulduktan sonra bile çete savaşları devam etmiş ama bizim köye yanaşamamışlar hiç. Kadir Efe varmış köyde o zamanlar. Dedemden çok korkarmış. İngiliz veya Fransız subayından kalma bir Amerikan yapımı silahı vardı dedemin. Herkes onun savaş gazisi olduğunu bildiğinden yanına yaklaşamazlardı.

“Rus Askerini Ailesi Bekler Diye Vurmamış”

Dedenizin sizlere anlattığı başka ne gibi hikâyeler var?Bir anısını anlatırken hem güler hem de ağlardı. Saklamazdı, olduğu gibi anlatırdı. Bir gün Rus cephesinde Rus askerleri kaçarken, ça-vuşları yakaladıklarınızı getirin, esir alın diyor. Dedem de ormanın içinde hem havaya ateş edip hem de yürüyormuş. Karşısına bir tane Rus askeri çıkmış. “Kıpırdama!” demiş tüfeğini Rus askerine doğ-rultarak. Askerin bir elinde atın çılbırı diğer elinde tüfeği varmış.

34 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 37: Phantaso Dergi Sayı 3

severdi. Yaşlanınca akıl noksanlığı olmadı. Her şeyi yeniden yaşıyormuş gibi anlatırdı. Sabaha kadar Kuran-ı Kerim okunsun isterdi.

Gazi yakını olarak bedelli askerliğe bakış açınızı öğrenebilir miyiz?

Bedelli askerliğe karşıyım. Askerlik apayrı bir duygu ve sorumluluktur. Askerliği bütün er-keklerin bilmesi ve tatması lazım. Vatan millet için askerlik yapılacaksa şayet bütün erkekle-rin yapması gerekiyor. 1980 devriminde as-kerdim ben. İzmir Foça’da yaptım kutsal göre-vimi. 1981 yılında tezkere aldım. Aradan onca yıl geçmesine rağmen deseler ki 12.7 uçaksa-varı kullanacaksın gözüm kapalı kullanırım. Gençlerimizin askerlikle ilgili, silahlarla ilgili bilgi sahibi olmaları gerekiyor. Bir gün elbette lazım olur. Sağlığımız yerinde değil ama biz yine askere gideriz. Gücümüz yettiği yere ka-dar. Vatan sağ olsun diyorsak elimizden gele-nin fazlasını yapmalıyız. Şimdiki gençler için her şey para. Ama öyle değil her şey para ile bitmiyor.

Çanakkale Savaşı Gazimiz Halil Koç anısına gerçekleştirdiğimiz röportaj için size teşekkür ederiz. Halil Koç’u minnetle ve saygıyla anı-yoruz…

“O bana baktı ben ona baktım. Benden iri yarı kocaman bir şey-di. Korktum, yanına gidip bakamadım. Ateş edeyim dedim ama vuramadım. Nasıl olsa kaçıyorlardı. Çoluğu çocuğu, anası babası vardır dedim vuramadım. O da anladı ateş etmeyeceğimi. Yavaşça atın üzerine binerek oradan uzaklaşmaya başladı. Kendisine ateş etmedim, atın ayağına ateş ettim. Atı vurunca asker atın üzerinden düşerek ormanın içine yuvarlandı. Arkasından gitmedim kaçmıştı.”

“Vatan Millet Sağolsun”

Haydarpaşa Garından Rus cephesine gitmeden önce orada bir dara-ğacı hazırlamışlar. 9 kişiyi asmışlar o zaman. Darağacını hazırladık-larını anlatırdı. Eşkıyanın asılmadan önce, “Vatan millet sağ olsun” dediğini söylerdi. Olayı anlatırken silkelenirdi, gözünün önüne ge-lirdi sanki. O olaydan çok etkilendiğini söylerdi.

“Arkadaşın Kanlı Tüfeği”

Çanakkale Savaşları sırasında Arıburnu’nda bir hücum muharebe-sinde tüfeği sıkışmış. Yerde sürünürken elini yerde yatan askerin üzerine atmış. Arkadaşı Musaköy’lü Hasan Hüseyin’i çok severdi. Yerde yatanın Hasan Hüseyin olduğunu görmüş. “Ölmüştü, tüfeğini alarak kanını sildim onun tüfeğini kullandım,” derdi gözleri yaşlı… Dedem ölmeden saniyeler önce Hasan Hüseyin’in adını ana ana can vermiş. O esnada annem başındaydı. Hasan Hüseyin’i anıyor dedi annem...

Yaşı ilerledikçe savaş anılarını kaybetmeye başlamış mıydı?Okuma yazması yoktu. Eski Türkçeyi de bilmezdi. Dinlemeyi çok

phantaso.com.tr 35

Page 38: Phantaso Dergi Sayı 3

11.10’da boğaz önlerine gelen filo boğaz-dan içeri girmeye başlar. 1. İngiliz Filosu, 2. İngiliz Filosunun desteği altında boğa-za girer girmez 14.000 yardadan tahki-matlara ateş kusmaya başlar. Başlangıçta gemilerin menzil dışında olmalarından dolayı tabyalarımız bu ateşe karşılık ve-remez. 1. Filo menzilimiz içerisine girer girmez, tabyalarımız büyük bir şevkle karşılık vermeye başlar. Artık denizde yükselen su sütunları, gemi güvertelerin-de ve tabyalarımızda çıkan yangın, tam bir kıyamet gününü andırıyordur.

Plan gereği ilk safhada Soğanlıdere ve

3 filodan oluşan Amiral de Robeck komutasındaki İtilaf Donanması Limni Adası’ndaki üssünden yavaş yavaş boğaza doğru hareket eder. Sabah saat 11.10 sularında ihtişamlı donanmasıyla, kendine güvenir bir tablo sergileyerek boğaz önlerinde yerlerini alırlar. 18 zırhlıdan oluşan filoda şu gemiler bulunmaktadır.

tarih

Tarihleriyle Çanakkale Savaşları18 Mart- 24 Nisan 1915 arası

1. FİLO- Queen Elizabeth- Agememnon- Lord Nelson- İnflexıble

2. FİLO- Ocean- İrresistıble- Albion- Wangeance- Switsure- Majestic- Triumph- Corn Wallis- Prince George

3. FİLO- Bouvet- Gaulois- Charlemagna- Suffren- Canopous

36 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 39: Phantaso Dergi Sayı 3

toptan yok etmişti. İçlerinde sadece Seyid Ali Çavuş sağ olarak kurtulmuştu. Çavuş etrafında gördüğü manzara karşısında duyduğu üzüntü ile dünyada belki de bir daha eşine rastlanmaya-cak bir olay gerçekleştirmişti. İçinde bulundu-ğu duygular ile normal şartlar altında üç kişinin bile çok zor kaldırabileceği 210 hokkalık (215 KG) bombayı olduğu yerden tek başına taşı-yıp, topun namlusuna sürmüş ve ateşlemişti. Seyit Onbaşının vurduğu gemi hakkında kesin bilgi yoktur, Ocean olarak varsayılan ama Bouve olma olasılığı da büyük olan geminin hangisi ol-duğu da çok önemli değildir zaten, asıl önemli olan olanca ağırlığıyla bir top mermisini sırtlayıp vatanı için mücadele etmesidir.

Kepez arasındaki mayınları temizlemek olan filo, yoğun top atışımızdan dolayı bunu yapamaz. 13.10 sularında 3. Fransız Filosu boğaza girmeye başlar. 1. İngiliz Filosuna yakın bir mesafeden Mesudiye, Dardanos ve Kepez bataryalarına karşı yoğun top atışına başlar. 1. İngiliz Filosunun önüne geçerek yakın mesafeden atışa geçmek için hareketlenen 3. Fransız Filosundan Bouvet zırhlısı, Nusrat Mayın gemisinin dökmüş olduğu ma-yına çarparak kısa bir süre içerisinde boğazın derinliklerine gömülür. 600 kişinin üzerinde mürettebatıyla batan Bouvet zırhlısı düşman tarafında büyük bir şaşkınlık yaratır. Bu olay Türk tarafında ise askerlerimize moral kaynağı olacaktır. Bu arada 2. İngiliz Filosu da boğaza girmiş, kendisini bu kargaşanın içerisinde bulmuştur. İrresistıble ve Ocean zırhlıları da Türk askerinin isabetli top atışları altında kalacak, Nusrat’ın dökmüş olduğu mayınlara da çarparak bir avuç suda boğulacaklardır. Donanma içerisinde bulunan bazı zırhlılar da ağır yara alarak boğazı terk etmek zorunda kala-caklardır. Bunun üzerine Amiral De Robeck doğru bir karar vererek filoyu geriye çekecek ve canlarını zor kurtaracaklardır. Saat 18.00 sıralarında “Yenilmez Donanma” olarak bilinen İtilaf Donanması yaklaşık 8 saat ka-dar süren deniz muharebesinde 3 zırhlı kaybedecek ve 4 zırhlı da uzun zaman gerektirecek tamirat görecektir. Bu demek oluyor ki; donanmanın 3’te 1’ini kaybetmemişlerdir.

Çanakkale Savaşı sadece 18 Mart’tan ibaret değildir.

18 Mart Çanakkale Zaferi değil, ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ’nin ta-rihidir.

Ruhları Şâd olsun…

O Günlerden Bir Kahramanlık Anısı

Çanakkale Muharebelerinde Deniz Savaşları yapılırken, Seddülbahir açıklarında olan düşman gemileri Morto Koyu ile Seddülbahir tepesini sürekli bombardıman altına alarak Türk mukavemetini giderek azaltma-ya başlamışlardı. Kendilerini Allah’ın korumasına bırakan Türk birlikle-ri, şehitlik mertebesine ulaşmayı çok istedikleri için kaçmak yerine son çabalarına kadar mücadele ediyorlardı. Bu arada bir İngiliz gemisinden atılan büyük bir bomba Morto Koyu sırtlarındaki bir topçu birliğimizi

phantaso.com.tr 37

Page 40: Phantaso Dergi Sayı 3

18 Mart 1915 Çanakkale Zaferinin 101. Yıldönümü Büyük Bir Coşkuyla Kutlandı

Bu yıl Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı muhaberesi ola-rak bilinen, binlerce şehidin verildiği, Çanakkale Savaş-larının 101. yıldönümü. Dünyaya silinmeyecek bir iz bırakan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arka-daşları olmak üzere nice kahramanların, vatan toprakla-rı için canını hiçe saydığı, her karış toprağı şehit kanıyla sulayan bir eşsiz destan olan Çanakkale zaferini, şehit ve gazilerini anarak kutlayan Çanakkaleliler duygu ve heyecan dolu bir gün yaşadı. Gün boyu süren etkinlik-lerde Mehter Marşları çalındı, İlk ve orta dereceli okullar folklor gösterileri düzenledi, çeşitli meslek liselerinin ti-yatro grupları o günlerin hikâyelerini anlatan tiyatro gös-terileri sergiledi. Akşam saatlerinde yapılan fener alayı yürüyüşüne yüzlerce Çanakkaleli katıldı. Sıkı güvenlik önlemleri altında gerçekleştirilen yürüyüşte vatandaşlar “ Yurtta sulh cihanda sulh” “ Atam izindeyiz” “Çanakka-le geçilmez” yazılı dövizler taşıdı. Ellerinde bayraklar ve pankartlar ile yürüyen Çanakkale halkı arasında “ Yine de bir şey yapabildim diyemem hatırana “ yazılı pankartı ile yürüyen 57. Alay Derneği en dikkat çekenler arasın-daydı. Fener alayı yürüyüşü ardından kordonda havai fişek gösterisi yapıldı.

18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi’ni anma etkinliklerinden en güzel kareler sizlerle…

Şehitlerimizin ruhları şad olsun…

yerel

Çanakkale Zaferi’nin 101. yılı

38 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 41: Phantaso Dergi Sayı 3

phantaso.com.tr 39

Page 42: Phantaso Dergi Sayı 3

“Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”

Mustafa Kemal Atatürk

40 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 43: Phantaso Dergi Sayı 3

phantaso.com.tr 41

Page 44: Phantaso Dergi Sayı 3

Adım adım

yerel

TEMA Vakfı, yardımseverlik koşusu düzenleyen Adım Adım Oluşumu’na üye koşucular aracılığıyla toplanan bağışlarla Ağaç Kardeşliği adlı doğa eğitimi ve ağaç-landırma projesini uyguluyor. Projenin ağaçlandırma aşamasında oluşturulan Adım Adım – Çocuklar Hatıra Ormanı için 19 Mart Cumartesi günü fidan dikim töreni gerçekleştirildi. Çanakkale Biga’da bulunan Çınardere ağaçlandırma sahasında düzenlenen törende TEMA gönüllüleri, Adım Adım koşucuları ve çocuklar fidanları toprakla buluşturdu.

Ağaç Kardeşliği 2.274 öğrenciye ulaştıAğaç Kardeşliği Projesi çocukların doğada uygulamalar yaparak öğrenmesini ve doğayla duygu bağlarının güç-lendirilmesini amaçlıyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı iş birliği ile oluşturulmaya başlanan “Adım Adım – Çocuk-lar Hatıra Ormanı”yla da erozyonla mücadeleye katkı sağlıyor. 4 bin çocukla 8 bin fidana ulaşmayı hedefleyen proje, 47 ilde 60 ilçede toplam 2.274 öğrencinin katılımı ve TEMA Temsilcileri, İlçe Sorumluları ve Genç TE-MA’ların destekleriyle uygulanıyor.

ağaç kardeşliği Bu yıl 19 Mart’ta Çanakkale Biga’da Ağaç Kardeşliği coşkusu yaşandı. TEMA gönüllüleri, Adım Adım koşucuları ve çocukların katılımıyla düzenlenen fidan dikim töreni ile Adım Adım – Çocuklar Hatıra Ormanı için fidanlar toprakla buluştu

42 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 45: Phantaso Dergi Sayı 3

şitlilik gibi kavramlarla tanışıyor. Kutu oyunu ile yapraklarından ağaçları tanımaya çalışıyor. Böyle-ce doğayla duygusal bağı olan, doğanın nasıl işle-diğini bilen, günlük hayattaki tercihlerini doğaya göre yapan nesillerin yetiştirilmesi için önemli adımlar atılmış oluyor.

Ağaç Kardeşliği HakkındaAğaç Kardeşliği, TEMA Vakfı tarafından çocuklar için özel olarak tasarlanmış, doğayı deneyimleme-ye ve gözlemlemeye dayanan bir eğitim programı. Koşucular aracılığıyla toplanacak bağışlarla Türki-ye’nin 7 coğrafi bölgesindeki çocuklar;

• Yıl boyunca doğa eğitim programına katılıyor

• Boynuna asabileceği şekilde tasarlanmış bir göz-lem kutusunun merceğinden doğal varlıkları ya-kından inceliyor

• Kendi tohumunu ekip fidanının yetişmesine ta-nıklık ediyor

• Fidanını yetiştirirken gözlem defterine duygula-rını, düşüncelerini not ediyor

• Zamanı gelince yetiştirdiği fidanı toprakla bu-luşturuyor

• Tüm bu süre boyunca TEMA gönüllüleri çocuk-ları ziyaret ediyor, sorularını yanıtlıyor

• Eğitim programına katılan her bir çocuk adına, Çanakkale’de oluşturulan “Adım Adım Çocuklar Hatıra Ormanı”na bir fidan dikiliyor.

•*Adım Adım, Mart 2008’de, yardımseverlik ko-şusunu Türkiye’de tanıtmak ve yaygınlaştırmak için kurulan ilk sivil toplum oluşumudur. 11 bin gönüllü koşucusu ve 90 bin bağışçısı aracılı-ğıyla bünyesinde yer alan sivil toplum kuruşlarına maddi kaynak ve tanıtım desteği sağlıyor.

4.500 fidan toprakla buluşuyorProjede Türkiye’de yardımseverlik koşusu modelini yaygınlaştıran Adım Adım Oluşumu koşucularının topladığı bağışlarla çocuklara doğa eğitimleri veriliyor. Eğitimlere katılan çocuk sayısı kadar fidan hatıra ormanına dikili-yor. Bununla birlikte doğa eğitimlerine katılan her çocuk birer fidan yetişti-riyor ve fidanlar toprakla buluşturuluyor. Bu kapsamda 2.274’ü hatıra orma-nına dikilen, 2.274’ü ise çocukların yetiştirdiği fidanlar olmak üzere toplam 4.548 fidan toprakla buluşacak.

Program 8 etkinlikten oluşuyorProje ilkokul 3. sınıfta başlayıp 4. sınıfta devam eden uzun soluklu bir programı içeriyor. 8 etkinlikten oluşan programda çocuklar, kendi to-humlarını ekiyor ve fidanlarını gözlemliyor. Çocuklar gözlemlerini not edebilmeleri için tasarlanan defterlere notlar alıyor. Fidanların büyüme-sini izleyen çocuklar programın sonunda; ekosistem, endemizim, biyoçe-

phantaso.com.tr 43

Page 46: Phantaso Dergi Sayı 3

Parion HotelAdını köklü tarihinden

alan bir mekan; “ Efsaneye göre Truva kralının oğlu Paris bir zamanlar bu kentte yaşar-mış, işte bu yüzden kentin adı “Pa-ris’in Yeri” anlamına gelen Parion ol-muş ve öyle de kalmış… “

Adını bu tarihi kentten alan, Parion Hotel, geçmişten günümüze taşınan Helenistik zerafeti, inceliği ve este-tik anlayışını kendi potasında kaynaştırıp, modern bir kalite ve hizmet anlayışına dönüştürmüş 5 yıldızlı bir tesis. Açıldığı günden bugüne Çanakkale halkına ve bölgeyi ziyarete gelen yerli ve yabancı misafir-lerine verdiği hizmet yelpazesini ve stan-dartlarını her geçen gün daha yükseğe taşıyarak kısa zamanda bölgenin en önemli turizm tesislerinden biri haline gelen Parion’u ve genel ola-rak turizm-otelcilik sektörünü, 5 yıldızlı tesisin Genel Müdürü Ya-şar Baran ile konuştuk. Yaşar Baran’ı tanıyabilir miyiz? Sektöre 30 yıl önce, piyasa olarak adlandırılan, çok özel A plus mekân-larda çalışarak başladım. Ardından 18 yıl otelcilik alanında marka olmuş iş-letmelerde hizmet sektörüne devam ettim. Daha sonraki yıllarda 5 yıldızlı otellerin kuruluş ve açılışlarında bulundum. Bu esnada çalışmış olduğum

zincir otellerin yurtdışı kollarında da görev aldım. Turizm adına birçok ülkede ve projede yer aldıktan sonra emekliliğimle beraber, 20 yıl öncesinde yapmış olduğum yatırımları Çanakkale iline olan hayranlığımla birleştirerek buraya yerleşmeye karar verdim. Akabinde uzun süredir almış olduğum teklifler doğ-rultusunda Parion Hotele genel müdür olarak başladım.

Ülkemizde son dönemde yaşanan üzücü terör olayları sektörü nasıl etki-ledi? Yaz sezonu için bu anlamda hedefleriniz daha çok yerli turizmi can-landırmak yönünde mi olacak yoksa daha farklı önlemler mi alındı?Ülkemizdeki terör saldırıları ile birlikte yaşanan üzücü olaylar her sektörü et-kilediği gibi tabii ki biz otelcileri de olumsuz yönde etkilemiştir. Farklı siyasi ve ekonomi krizler hayatımızı etkiler, alıştığımız düzene zarar verir. Şüphesiz ki, hayatta kalabilmemiz için öncellikli ihtiyaçlarımızı karşılamak gerekir. Bizler bu

anlamda dış pazarda kaybettiklerimizi iç pazarda yakalamaya çalış-maktayız. Çanakkale, genelinde kültür gruplarına açık bir

şehir olmasının yanında, doğası ve tarihçesiyle de zen-gin bir şehir. Bunları biraz daha ön plana çıkartarak

yerli turiste cazip gelecek çalışmalar yapmaktayız.

Sizce bizim otellerimiz neden bir Hilton ya da The Ritz Carlton kadar dünyaca bir üne sahip değil. Özellikle Türkiye’deki yatırım-ları yerli otellere göre daha hızlı büyüyor. Bunu kaliteye ya da yalnızca reklam/PR ko-

nusundaki başarısızlığımıza endekslemek doğru olur mu?

Bu biraz da markalaşmayla alakalıdır. Bu isimler herkes için bir markadır. Marka üstünlüğü firma-

ların herhangi bir teknolojik üstünlüğünden, tarihsel geçmişlerinden, herhangi bir doğal kaynağa yakınlıkla-

rından, insan kaynaklarının yaratıcılığından ya da herhangi bir hizmeti sunumlarından kaynaklanabilir. Biz neden markalaşamıyoruz? Biz

yerel

44 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 47: Phantaso Dergi Sayı 3

ve Lounge aktiviteleri ile en kısa zamanda buluşacağımızın haberini paylaşmak isteriz.

18 Mart Çanakkale Zaferi yıldö-nümünde Parion Hotel’de Türk Yıl-

dızlarını misafir ettiniz. O gece neler yaşandı, bizimle paylaşır mısınız?

Bizler için ve Türk Milleti için bir gurur tab-losu olan Türk Yıldızlarını otelimizde ağırlamak

bizlere onur verdi. Otelimizden son derece memnun ayrıldılar. Son gün, kendileri için hazırlattığımız Türk tatlı tabaklarına yapmış olduğumuz görsel onları son derece mutlu etti.

Bölgenin bu açıdan daha fazla otele ihtiyacı var mı? Phantaso bildiğiniz üzere her sayıda doğal alanların korunmasına yönelik hassasiyetini vur-guluyor. Bu durumu hem çevre ve işletme potan-siyelini ele alarak değerlendirirseniz, Parion Ho-tel için ne söyleyebilirsiniz?Muhakkak ki bölgenin daha fazla otel ihtiyacı kapasi-tesinin olduğunu gözlemlememe karşın şehir otelci-liğinin kurgusunun, Çanakkale’nin merkezi alanında oluşması, genel anlamda sit alanlarımızın korunması amaçlı, şehrimizin yapısını bozmaması adına beledi-yemizce belirlenmiş alanlara taşınarak, şehrin doğal dokusunu korundukça, turizm ihtiyaçlarının ivedilik-le yerine getirilmesinin gerekli olduğunu düşünmek-teyim.

Phantaso’ya vermiş olduğunuz röpor-taj için teşekkür ederiz. Son olarak

dergimiz için neler söylemek is-terseniz?

İlk tanıtımını, otelimizde yap-mış olduğunuz derginiz bizim için ayrı bir yere sahiptir. Der-ginizi fırsat buldukça ilk yayı-nından itibaren takip etmeye

çalışıyorum. Başarılı ve istik-rarlı bulduğum çalışmalarınızın

devamını dilerim. Ayrıcalık yarat-tığınız bir aşikâr...

Teşekkür ederim.

üretemiyoruz. Doğal kaynaklarımıza sa-hip çıkamıyoruz. Tanıtımımızı yapamıyo-ruz ya da az yapıyoruz. Hizmet sektörün-de yeni yeni gelişmekte olan bir ülkeyiz. Hizmet sunumunda çok iyi olduğumuz da ne yazık ki söylenemez. Bu sektörde marka yaratmak için daha çok yolumuz olduğu görü-lüyor.

Genel konu turizm iken otellerle devam etmekte fayda var. Yurtdışında da çeşitli görevler aldınız. Çalışma şartlarını, profesyo-nelliklerini görme fırsatınız oldu. Ülkenin bu sektördeki eksikleri ya da fazlalıkları neler? Sektörde çok şık ve yeni oteller olmasına karşın maalesef yapılaşmaya verilen

değerin insan yatırımına fazla yapılmadığını görmekteyiz. Bunun için de ciddi oranda almış olduğumuz misa-

fir dönüşleri yaşamaktayız.

Bölgenin dinamiği ve ekonomisi göz önü-ne alındığında Parion Hotel bünyesine getirmeyi düşündüğünüz projeler ve ye-nilikler var mı? Parion’lu misafirler ne tür ayrıcalığa sahipler, biraz bahseder misiniz?Otel bünyesinde bulunan sağlık kulübünde

ön gördüğümüz masaj salonlarımızın ilave-leri yapıldı. Otelimizde spor salonumuz, daha

büyük bir alana alındı. Dinlenme salonu oluş-turuldu. Misafirlerimizin hamamdan, sau-

nadan ya da buhar odasından çıktıktan sonra kendilerini özel hissedecekleri bir

dinlenme salonu oluşturuldu. Alanda vitamin bar da oluşturularak yanında detoks içerikli meyve suları ko-nuklarımıza sunulacaktır. Havuz alanını renovasyona sokarak, daha konforlu bir alan yaratılabilmesi için bir nemlendirici makinesi konulup, görsel anlamda da iç cephe vitral çalışması yapılmaktadır. Aynı zamanda otelimizin lobby katında hem sigara içme alanı olarak tahsis edilecek hem de şehrimize butik bir cafe uygulamasını en kısa zamanda hizmete sokacağız.Otelimizin teras katında ise Parion Sky adı altında, Ça-nakkale’miz için çok nezih, banket toplantılarının (düğün ve yemek organizasyonları) gerçekleştirilebileceği Breserie

phantaso.com.tr 45

Page 48: Phantaso Dergi Sayı 3

röportaj

46 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 49: Phantaso Dergi Sayı 3

Özgün yeni şarkısı “bu kadar mı zor?” ile

emin adımlarla devam ediyormüzikal yolculuğuna

Türk pop müziğinin sevilen isimle-rinden Özgün, son albümü “Bu Ka-dar mı Zor?” adlı çalışmasıyla bu kez ayrılıktan dem vuruyorsa da, sanatçı bugüne kadar; “Şimdi Burada Ol-san”, “Öpücem”, “İstiklal”, “Elveda”, “Sadece Arkadaşız” gibi birbirinden iddialı hit şarkıların da sahibi.

2015 yılında baba olan ‘Özgün’ oğlu Ediz ile babalığın keyfini çıkarırken, bir yandan da yeni çıkardığı sing-le çalışmasının heyecanını yaşıyor. Şarkıları ile radyo ve televizyon mü-zik listelerinde üst sıralardaki yerini her zaman koruyan Özgün›ün yeni şarkısı “Bu Kadar Mı Zor?” un bes-tesi kendisine, sözleri Oytun Kara-nacak’a, ait.

Phantaso’nun 3. Sayısında, kapağı-mızı da şenlendiren Özgün, müzik yolculuğunu anlattı.

phantaso.com.tr 47

Page 50: Phantaso Dergi Sayı 3

Klasik müzik eğitimi alıp pop müziğe geç-mişsiniz. Bize biraz bu sürecin gelişimini anlatabilir misiniz?

Doğrusunu söylemek gerekirse o kadar da keskin bir geçiş olmadı aslında. 1990 yılında ilkokuldan mezun oldum. Daha sonra konser-vatuvara girdim. 1996 yılında da Ankara’da kafelerde şarkı söylemeye başladım. Yani bir bakıma klasik müzik ve pop müzik eş zaman-lı devam etti diyebiliriz. Daha sonraki süreç içerisinde kafelerden, gece barlara transfer ol-dum. Bu esnada kendi bestelerimi de yapma-ya başlamıştım zaten. Zaman içerisinde sah-nede kendi şarkılarımı da çalıp beğenildiğini gördükçe kendime olan güvenim arttı. Bunun üzerine albüm yapmak üzerine düşünmeye başladım. Hayallerim ve hedeflerim vardı. Şarkılarımı daha büyük kitlelere söylemek is-tiyordum. Bu konuda ciddi bir şeyler yapma-ya karar verdim ancak bunu yapabilmek için önce şehir değiştirmem gerekiyordu. Bunun üzerine İstanbul’a gelip 2005 yılında ilk albü-müm Elveda’yı çıkarttım. Hal böyle olunca tabii, klasik müziği mecburen bırakmış gibi oldum.

Alanınızda sizi etkileyen ve hayranlık duy-duğunuz biri veya birileri var mı?

Benim de herkes gibi hayranlık duyduğum insanlar vardı tabii ki. Onları uzaktan seve-rek izlerdim. Ben de bu sektöre girip onlarla tanıştıktan sonra hemen hemen hepsi arka-daşlarım, abilerim oldular. Bu gerçekten çok güzel bir his :).

Yaptığınız her şarkı ile listelerde hep üst sıralarda yer alıyorsu-nuz. Kariyerinizi düşündüğünüzde kendinizi nerede görüyor-sunuz?

Daha yapacak çok iş, tırmanacak çok merdiven var diye düşünüyorum doğrusu. Geçmişe dönüp baktığımda, çok güzel şarkılar yapmışız ve hep bir adım ileriye taşımışız. Bundan sonrası içinde hep ivmeli bir şe-kilde devam etmek istiyorum.

Bu kadar güzel ve herkes tarafından sevilen şarkılar yapmak nasıl bir duygu?

Tek kelimeyle muhteşem bir duygu. Konserlerde mikrofonu uzatıp dinleyenlere bırakırız ya şarkıyı, hepsi bir ağızdan büyük bir coşkuyla severek ezbere söylerler sizinle birlikte, işte o anın tarifi yok gerçekten. Sanırım bir de doksanıncı dakikada şampiyonluğu getiren golü atan ya-şıyordur o duyguyu:) Öyle eşsiz bir his.

Sizce Türk pop müziği nereye gidiyor?

Ben Türk Pop Müziğinin bir süredir bir döngüde olduğunu düşünüyo-rum. Son bir kaç senedir yeni güzel isimler az da olsa çıkıyor. Farklı özgün işler dinleyicisini buluyor, alkış topluyor ama bunlar maalesef yeteri değil. Genel olarak pop müziği kısır bir döngünün içinden çıkamadı ne yazık ki.

Son single’ınız “Bu Kadar Mı Zor” kısa bir süre önce çıktı. Bize şarkının oluşum hikâyesini anlatabilir misiniz?

48 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 51: Phantaso Dergi Sayı 3

Magazin sayfalarında seni çok fazla göre-miyoruz. Sadece müzik yaparak gündemde kalan ve kalmaya devam eden nadir sanat-çılardan birisiniz. Magazini başarı yolunda nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında başarı değil ama tanınma ve popüler olma yolunda çok etkili. Benim magazinsel bir durumum ve yaşantım yok. Magazinin olduğu popüler yerlerde de çok rahat edemediğimizden tercih etmiyoruz. Zaman zaman ben de çıkıyo-rum elbette magazin sayfalarına, hiç yok da de-ğilim, ama dediğim gibi biraz düzgün bir yaşan-tınız olunca fazla malzeme de çıkmıyor oradan:)

Geçtiğimiz yıl baba oldunuz? Nasıl bir duygu? Hayatımda şu değişti dediğiniz çok belirgin bir şey var mı?

Yani çocuğu olmayan birisine tarif etmek imkân-sız. Yaşanması gerek. Anne ve baba olmak sanı-yorum ki dünyanın en güzel duygusu. Hayatıma gelince sadece şu veya bu değişti diyemem zira ya-şayanla gayet iyi bilecektir bunu, bütün bir hayat değişime uğruyor ama çok güzel bir değişim bu.

Bundan sonraki en öncelikli hedefleriniz neler?

İşini aşkla yapan ve daima daha iyi hedefler için çalışan her sanatçı gibi ben de daha güzel şarkılar yapmak, daha güzel ve etkileyici sahne perfor-manslarıyla dinleyicilerle buluşmak istiyorum. Özel hayatımda se oğluma güzel bir gelecek su-nabilmek en büyük hayalim.

1,5 sene olmuştu bestesini yapalı ama sözlerini bir türlü yazamıyor-dum. Oytun (Karanacak) çok sevdiğim bir besteci ve söz yazarıdır. Ona dinlettim şarkıyı çok sevdi ve harika sözler yazdı. Yine Alper Kömürcü’ye şarkıyı geçtiğimiz yaz dinlettiğimde; bu şarkıyı başka-sına verme ben yapmak istiyorum aranjesini dedi. Ben de buyur se-nindir şarkı dedim :) Özgür Yurtoğlu yine çok güzel bir mix ve mas-tering yaptı. Kayıt sürecinde patronum Deniz Erdem’in olumlu yönlendirmelerini de unutmamak lazım. Yani sonuç itibarı ile eme-ği geçen herkese çok teşekkür ederim çok güzel ve temiz bir iş oldu.

Bizim takip ettiğimiz kadarıyla yeni şarkınıza tepkiler gayet olumlu ve güzel. Siz gelen tepkilerden memnun musunuz?

Gelen tepkilerden çok memnunum. Samimi, güzel, kaliteli bir iş yaptı-ğımızı biliyorduk. Benden beklenilen kalitede bir şarkının oluşum sü-reci bir kez daha yerini buldu. Zaman içerisinde dinlendikçe daha da çok sevilecek, dillerden düşmeyecek.

Albüm düşünceniz var mı? Yoksa yaza yine bir single ile mi gi-riş yapacaksınız?

Önümüzde ki yaz aylarında bir single daha çıkartıp sonrasında albüm yapmayı planlıyorum. Fakat bizim sektörde yapılan planlamalar bazen ufak tefek sapmalara maruz kalabiliyor malum, kimi zaman işler deği-şebiliyor, evdeki hesap çarşıya uymuyor falan derken, albümler tam ta-rihinde çıkmayabiliyor, bu yüzden şimdilik düşüncemiz bu yönde ama yine de belli olmaz diye ekliyorum.

phantaso.com.tr 49

Page 52: Phantaso Dergi Sayı 3

gururla yaşamak gerek…Mart ayını her zamanki gibi

Orhan Sayın

köşe

[email protected]

50 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 53: Phantaso Dergi Sayı 3

kadınlarımızın günü gibi. Evet, Mart ayında milli za-ferimiz haricinde milli gururumuz olan ya da olması gereken kadınlarımıza adanmış bir gün daha vardı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Çok düşündüm, emekçi kadınlar deyince acaba sadece çalışan kadınlar için mi bugün diye. Çok geçmeden aklım başıma gel-di ve bütün kadınların aslında birer emekçi olduğunu anladım. Anne, eş, sevgili, abla, kardeş, hala, teyze… Fark ettiniz mi ne kadar çok görev var? Eh bu kadar görev yükleniyorsa bir kadın muhakkak emekçidir. Hayatın her alanında yaptıkları işlerle, kendileri gibi estetik dokunuşlarla, anne olduklarında attıkları isa-betli terliklerle, aynı annenin memleketi cihan harbi-ne girmişken çocuğunun üstündeki battaniyeyi top mermisine örtmesiyle başka bir ruh halidir kadın. Yine ne kadar acıdır ki bütün dünyaya örnek olmuş Türk kadını maalesef dünyadaki diğer bütün kadınlar-dan daha üstün tutulması gerekirken hak ettiği saygı ve değeri kaybetmeye başladı. Phantaso benim ilk yazı deneyimim. Anladım ki basın-yayın bir kerede en çok insana ulaşabilecek bir mecra. Bu sebepten bütün tav-siyelerimi buradan yazabiliyorum. Gözümde bomba patlatan teröristten hiçbir farkı olmayan kadına şiddet uygulayan, bırakın şiddeti aşağı gören, benimle birlik-te erkek sıfatı taşıdıklarından utandığım insanlara tav-siyem tıp dünyasını iyi takip etmeleri. Çünkü modern tıpta beyin nakli artık çok kolaylaştı…

Öncelikle güzel annemden, kardeşimden, sevdiğim-den, yaşadığım, gönlünü aldığım, bilmeden de olsa kalbini kırdığım bütün kadınlardan hem kendi adıma hem de bütün hemcinslerim adına özür dilerim. Sizler her şeyin en iyisine layıksınız. Siz olmasaydınız hayat çok gri olurdu...

Belki bu sefer sıkıldınız yazımdan, belki içiniz karardı ya da sen de mi yahu zaten herkes bundan bahsediyor dediniz. Ama emin olun ben de yazarken her kelime-de uzun nefesler çektim içime. Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’mızı yazdıktan sonra ‘’Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın! ‘’ dediği gibi; in-şallah bir dahaki sayımızda ben de bunları yazmak zorunda kalmam. Ama karamsarlık kalbi kararmışla-rın işidir. Biz bunca kötülüğün içinde Mart ayını hep baharla hatırlayalım. Güneşli günlere uyanacağımıza inancımız tam olsun.

Unutmayın;

Vicdanlı insanlar bir gün mutlaka kazanacak...

Değerli okurlar;

Bu ay yine her ay olduğu gibi yazımın konusu hakkında karar-sızlıklar yaşayıp, editör kadromuzu sıkıntıya soktuktan sonra dedim ki kendi kendime ne düşünüyorsun bu kadar? Mart ka-dar güzel ay mı var? Her gün ayrı bir konuya sahip: 8 Mart var, 18 Mart var, ilkbahar gelmiş, yaz işte bunları dedim. Nitekim dergide çalışan arkadaşlarımdan da aynı yönde tavsiyeler gel-mişti. Şimdi bu girişten sonra bu konulardan bahsetmeyecek değilim tabi ancak Mart ayında güzel ülkemin güzel insanları-nın başına öyle çirkin olaylar geldi ki bir anda bu güzel mevsim dönümünün bütün cazibesini aldı götürdü bizden.Belki takip eden okurlar bilir geçtiğimiz iki ay yazılarımda hoşgörüden, sevgi-den, aşktan bahsettim. Üçüncü yazımda maalesef bu kavramlardan hayal olarak bahsetmek zorunda kalacağım.

Ben Çanakkaleliyim ve bu şehrin aşığı bir adamım. Evet, sizden de duyuyorum ve size katılıyorum. Zordur bu şehrin çocuğu olmak… Her sabah 253.000 can üzerine kurulmuş şehrin çocuğu olarak uyanmak çok zordur. Ama bir yandan da içinden hep bilirsin böyle bir mucizenin mimarlarıyla aynı toprakta doğmak ayrıcalıktır. Phantaso Dergisi’nde yazı yazmam için ilk teklif geldiğinde, dergi-mizin imtiyaz sahibi Sayın Naci Aydemir’e derginin konseptini sorduğumda ‘’Orhan benim amacım bu dergiyle Çanakkale’yi Türkiye’ye tanıtmak” demiş-ti. O sebeptendir ki ben bu dergiye katkı sağlamaktan keyif alacağımı düşünüp yazmaya başlamıştım. Dedim ya ben Çanakkaleliyim. Bizim için Mart ayları hep farklı olmuştur. Bilirim ki ayın 18’i geldiğinde başka olacak memleketim. Bir yandan zafer şarkıları söyleyip, bir yandan da hem kendi canlarımıza hem de ulu önder Atatürk’ün dediği gibi bu topraklarda can verip bizim evlatlarımız olmuş diğer fidanlara dua edip onları yâd edeceğim. Gece olunca meşaleleri-mizi elimize alıp ‘’Dağ başını duman almış’’ diye bağıra bağıra kordonda fener alayına gideceğim. Ardından evime gidip havai fişekleri seyredeceğim.

Bu sene ne olduysa ülkemin üzerinde oynanan oyunlar arttı. Kardeşi kardeşe kırdırma politikası tuttu ve ülkemi kana buladılar. Ankara’da İstanbul’da yiten canlara benim ne kadar canım yandıysa her sabah karşı yakaya bakıp teşekkür ettiğim kınalı kuzuların da mezarlarında o kadar kemikleri sızladı…

Öyle üzücü ki olup bitenler, yazmak bile içimden gelmiyor. Klavyenin tuşları ağırlaşıyor ölümü yazarken bile. Genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk... Bazen çok ağır geliyor can vermek. Neyi paylaşamadık bilinmez ama kan ve gözyaşı bütün güzelliğini götürdü baharın. Bu sene bir kez daha anladım, aslında bizim gibi bir milletin tek ihtiyacı, bir olup bayramını da, kurtuluşunu da, zaferini de, acısını da hiç ayrım yapmadan hep beraber kutlamak. Yoksa gerçekten tadı olmuyor. Yazının başlığı gibi Mart ayını biz eskiden hep kapıdan baktırıp kazma kürek yaktırır diye bilirdik. Bu sefer gidenlerin ardından baktırdı, içimizi yaktırdı…

Ne güzel yazıyordum ya hu aşkı, hoşgörüyü...

Şu anda bu yaşananların tekrarlanmaması için elimizden geleni yapmaktan baş-ka çaremiz yok gibi ve bu bizim sorumluluğumuz da aynı zamanda. Biz yine kalbimizi iyi olana çevirip kötü olanları Allah’a havale edeceğiz. Biz yine güzel olan günleri anacağız, güzel insanlara adanmış günleri düşüneceğiz. Mesela

phantaso.com.tr 51

Page 54: Phantaso Dergi Sayı 3

Bebeğinizi

Belki hamileliğinizin son günle-rindesiniz ya da belki de yeni do-ğum yapmış bir annesiniz. Aklınız karışık çünkü her kafadan bir ses çıkıyor değil mi? Herkes eskiden bebek büyütmenin daha zor oldu-ğunu söyler ama bunun doğru ol-madığını hepimiz biliyoruz. Özel-likle bir bebeğin ilk üç ayı bütün mucizevi güzelliğiyle birlikte aynı zamanda evdeki bütün düzenin alt üst olduğu, annenin ruhsal ve be-densel olarak fazlasıyla yıprandığı, babalarınsa değişen bu yeni ev ha-line alışmakta oldukça zorlandığı bir dönem.

Öncelikle biraz içinizi rahatlatalım. Biliyoruz ki her şey sizi endişelendiriyor, bebeğinize ve ihti-yaçlarına gerçekten yetip yetmediğiniz hakkın-da bazen şüpheye düşüyorsunuz ama iyi haber şu ki, yanılıyorsunuz. Son yıllarda yıldızı parla-yan yeniçağ akımlarına göre bebeğiniz sizi seçti. Yani ona verebileceğiniz şey nasıl ve ne kadarsa, bebeğiniz de tam olarak o kadarını almak isti-yor.

Diğer yandan, gelişen ve değişen dünya pek çok ihtiyacımıza uygun ürünler yaratarak hem ye-tişkinlerin hem de bebeklerin bu dönemlerini daha rahat geçirebilmelerine olanak sağlıyor. Bu sayımızda, bebeğinizin ilk üç ayında hayatı-nızı kolaylaştıracak taşıma ürünlerinden birka-çını sizin için derledik.

Bebeğinizi Giymeye Ne Dersiniz?

Bu dönemde insanı en çok zorlayan ikilem, es-kinin bilge deneyimleriyle yeninin açık fikirli ve güvenli çözümleri arasında kalmak oluyor. “Bizim zamanımızda böyle şeyler yoktu!” dö-

nemin yükselen serzenişi biliyoruz ama bazı şeyler gerçekten günü kurtarmanızı sağlıyor. Elbette her şeyde olduğu gibi bu ürünlerde de ergonomi en önemli unsur. Bebeğiniz için doğru ürünü seçerken ger-çekten ergonomik olup olmadığını, hem sağlık hem de güvenlik açı-sından gerekli özellikleri taşıyıp taşımadığını mutlaka kontrol etmeli, gerekli hallerde uzmanlardan onay almayı ihmal etmemelisiniz.

Slingler

Eskiden bugüne, en ilkelinden en gelişmişine kadar bilinen en güven-li ve en rahat bebek taşıma yöntemi, elbette onu bedeninize sarmak. Günümüzde köylerde ya da gelir seviyesi düşük kişilerce tercih edilen bebeği bedene sarma yöntemi, elbette üreticilerin kayıtsız kalamaya-cağı bir gerçek olarak beraberinde şık, kullanışlı ve sağlıklı ürünlerin de üretilmesini sağladı.

Uzun ve esnek bir bezle bebeğin bedene sarılması için kullanılan ve bir çeşit şal olan Slingler, son zamanlarda yeni annelerin en çok rağbet gösterdiği ürünler arasında yer alıyor. Slingler, kullanımındaki pratik-liğin yanı sıra, bebeğin bedensel ve ruhsal ihtiyaçlarının karşılanması-na da fayda sağlıyor. Uygun sıkılıkta annenin bedenine sarılan bebek, anne kokusu ile huzur bulurken diğer yandan da pozisyonu nedeniyle neredeyse anne karnındaki ortamın benzerine kavuşmuş oluyor. Bu mucize yöntem, uykusuz bebeklerin kolayca uyumasına, kolik ya da gaz sancısı çeken bebeklerin rahatlamasına, anne babaların da elleri serbest bir şekilde dolaşmasına yardımcı oluyor.

hayatın içinden

nasıl taşırsınız?

52 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 55: Phantaso Dergi Sayı 3

gövdesinin bebeğin bulunduğu bölümü gü-vende tutabilecek dayanıklılığa sahip olması,

• Fren sisteminin bulunması,

• Yeni doğan dönemine uygun olarak, sırt bö-lümünün tamamen yatırılabilmesi,

• Tekerleklerinin 360 derece dönebiliyor olması ve özellikle farklı zemin koşullarına uyumlu malzemelerden yapılmış olması

• Oturma şiltesinin kumaş özelliklerinin be-beğin tenine uygun olması ve sırt desteğinin farklı seviyelere ayarlanabilmesi

• Tentesinin güneşin zararlı etkilerini engelle-yen aynı zamanda sıcak, yağışlı ve rüzgârlı ha-valara karşı koruma özellikleri taşıması,

• Kumaş ve metal aksamının güvenli, sağlıklı ve dayanıklı malzemelerden üretilmiş olması

Onun İçin En Huzurlu Yer: Sizin Kucağınız

En güzel yeri, en sona sakladık.Hiç kuşkusuz bebeğiniz

eninde sonunda yine ku-cağınıza gelmek isteyecek. Her ne kadar bizler anne baba olmanın onun ih-tiyaçlarını belirlemek ve gereğini yapmak olduğu-nu düşünsek de, kendisi

için neyin doğru olduğunu bebeğimiz bizden daha iyi

biliyor, en azından çoğu za-man.

Hepimiz zaman zaman kucağında bebeğiyle boş bir bebek arabası süren

anne babalarla karşılaşmışızdır. Bunun tek bir se-bebi var… Hangi ürünü kullanıyor olursanız olun bebeğiniz günün sonunda mutlaka sizi isteyecek. Kokunuz, vücut sıcaklığınız ya da hareket halin-deyken yarattığınız ahenkli ritimler uzun yıllar boyunca onun en sevdiği şey olacak.

Bu açıdan anne babaların kullandıkları parfüm ve deodorant gibi ürünleri, saç modellerine, giysile-rinin temizlik, kumaş ve aksesuarlarına, kullanı-yorlarsa küpe ve kolye gibi kişisel takılarına dikkat etmeleri gerekiyor.

Pek çok farklı deseni, bebeğin ayına uygun kumaş seçenekleri ve bağlama modelleriyle bu şallar sayesinde siz de bebeğinizi güvenle sarıp sarmala-yabilirsiniz. Üstelik bu ürünle bebeğinizi sırtınızda, önde ya da belinize bağlayarak yanda taşıyabilirsiniz.

Kangurular

Birçok insan bebek arabası, pu-set ya da port bebe gibi ürünler

varsa, kangurunun gereksiz olduğunu düşünür. Hatta bebek büyüdükçe kanguru-ların kullanılamayacağını, ağırlaşan bebeği taşımanın zorlaşacağını ya da bu ürü-nün bebeğin iskelet yapısı

için sağlıksız olduğunu dü-şünerek, kangurudan uzak

durmayı tercih ediyor. Diğer yandan pratikte, bebeğin kucakta

geçirdiği zaman arttıkça başlayan bel ağrıları, bebeğin rahatsız pozisyon-

larda gezdirilmesi ve yine benzer sebeplerle yaşanan kusma gibi problemleri aşmanın en kolay yollarından biri de kan-gurular.

Yakın zamanda ülkemizde de satışı yapılmaya başlanı-lan, özel pamuklu kumaşlardan üretilen ergono-mik kangurular bu konuda anne babaların en büyük yardımcılarından biri.

Bebek Arabaları

Bebeğinizle güvenli bir şekilde ke-yifli gezintiler gerçekleştirebilme-nin bilinen en güvenli yollarından biri iyi bir bebek arabasıdır. Her ne kadar, yeni doğan döneminde fark-lı aksesuarlar ya da taşıma ürünleri tercih ediliyor olsa da, günümüzde yeni doğan dönemi bebek ergono-misine uygun farklı modeller bulmak da mümkün. Bebeğin zaman içinde değişecek ihtiyaçlarına göre tasarlanmış bebek arabaları çoğu zaman anne babala-rın en büyük yardımcısı oluyor.

Kullanım kolaylığı, bebeğe sağladığı konfor ve güven-lik bebek arabaları için ilk akla gelen özellikler arasında yer alı- yor. Özellikle uzun süreli yürüyüşlerde bilinen en rahat bebek taşıma yönte-mi olan bebek arabalarında anne babaların dikkat etmesi gereken önemli bazı özellikleri göz önüne almanızı öneririz.

• 5 noktadan bağlanabilen ve çocuğun kendi başına açamayacağı şekil-de tasarlanmış emniyet kemeri güvenliği,

• Arabanın tek elle açılıp kapanabilmesi,

• Katlı durumdaki ebat özelliklerinin, otomobillerin bagajına kolay-lıkla sığdırılabilmesi,• Çarpma, yuvarlanma gibi istenmeyen haller karşısında, arabanın

phantaso.com.tr 53

Page 56: Phantaso Dergi Sayı 3

2016 Mart AyıOECD dünya ekonomisi büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etti. Kuruluşun tahminleri dünyanın %3 büyüme ile son 5 yılın en zayıf büyü-me performansına sahip olacağına işa-ret etti.

ABD ekonomisi büyümesi son çeyrekte yukarı yönlü revize edildi. Fed tarafından yakından takip edilen ve para politikasının belirlenmesinde etki-li olan kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi Ocak ayında %1,3 artış kaydetti. Bu şekilde enf-lasyon tarafından ABD için istenen düzeylere bir

miktar daha yaklaşılmış oldu. Bu doğrultuda gelen olumlu ekonomik ve-riler çerçevesinde Fed’ in faiz artırımına yönelik beklentiler artış kaydetti.Avrupa bölgesinde beklenenin aksine düşüş kaydeden tüketici fiyatları, deflasyonist baskının tekrar oluşacağı yönünde algı oluşturdu. Bu bağ-lamda Avrupa Merkez Bankası’nın Mart ayı toplantısında parasal geniş-lemeyi arttırıcı bir takım tedbirler alması bekleniyor.İran’ın, Suudi Arabistan ve Rusya›nın almış olduğu petrol arzını sabit-leme kararına destek vermemesi petrol fiyatları üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturdu. İran kaynaklı fiyatlar üzerinde oluşan aşağı yönlü bas-kı OPEC’in petrol üretiminin sabit seviyelerde dondurulacağı yönünde açıklamaları ile tersine döndü. Böylece petrol fiyatları Şubat ayında %7. 5 arttı.İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması yönündeki beklentiler ve bu konudaki belirsizlik Sterlin ’in değer kaybetmesine yol açtı. Merkezi yö-netim bütçesi tarafından verilen bütçe fazlası, Ocak ayında geçen yılın aynı dönemine oranla %11,4 artarak 4,2 milyar TL olarak gerçekleşti.

ekonomi

Kuveyt Türk Çanakkale Şube Müdürü İrfan Özdemir [email protected]

54 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 57: Phantaso Dergi Sayı 3

yönlü bir miktar bozarak ayı %10,97 seviyesinde tamamladı. Gösterge tahvil bileşik faizinde Ocak ayı sonuna oranla 6 baz puanlık düşüş kaydedildi.

Gelişmekte olan ülke piyasaları ayın ikinci yarısın-da Amerika’dan gelen olumlu büyüme rakamları ve Euro bölgesi tarafından açıklanan deflasyonu engellemeye yönelik parasal genişlemenin devam edeceği açıklamalarıyla yükseldi.

2016 yılı büyüme görünümü:

Siyasi ve jeopolitik birçok belirsizliğe rağmen Türkiye Ekonomisi 2015 yılınıgörece güçlü bir büyüme performansı ile tamam-lamış görünüyor. Her ne kadar 4.çeyrek büyüme rakamları henüz açıklanmamış olsa da beklentiler, 2015 yılının yaklaşık %4 büyüme ile tamamlana-cağı yönünde yoğunlaşıyor. 2016 yılına bakıldı-ğında iç ve dış bir takım belirsizliklerin devam ettiği görülüyor. Bu ortamda ekonominin 2016 yılında OVP’de öngörülen %4,5 büyüme perfor-mansını gösterip gösteremeyeceğini ortaya koy-mak için 2015 büyümesini iyi analiz etmek gere-kiyor.2015 yılında sergilenen görece güçlü büyümede temelde gelişmiş ekonomilerde uygulanan des-tekleyici para politikaları, düşen emtia ve petrol fiyatları ve güçlü iç talep koşulları etkili oldu. 2015’te iç ve dış birçok belirsizliğe rağmen tüke-timde bir azalma görülmemekle birlikte konut ve otomobil alımlarında artış yaşandı. Ancak bu tür bir tüketim talebi her zaman sürdürülebilir olama-yabiliyor. Nitekim seçim sonrası yükselişe geçen iyimserliğin son dönemde belirgin bir şekilde bo-zulması dikkat çekici.TÜİK’in mevcut güven endekslerinin ağırlıklı ortalamasıyla oluşturduğu Ekonomik Güven En-deksi, Şubat’ta, serinin kapsadığı 2012 yılından bu yana en düşük seviyede. 2015 yılında para ve maliye politikaları da büyümeyi önemli ölçüde destekledi. Para politikası tarafından Merkez Ban-kası, yaşanan sermaye sıkışmasına tepki olarak faiz yükseltmek yerine rezervlere yöneldi. Böyle-ce kur ve piyasa faizi arasında önemli bir makas oluştu. Bu sayede özellikle yılın ilk yarısında kredi büyümesi görece yüksek seyretti ve büyümeye önemli katkı sağladı. Ancak özellikle son çeyrek-te kredi büyümesinde gözlenen belirgin düşüş 2016’da tekrar ivmelenmenin zor olacağı yönün-de sinyaller veriyor.

Bütçe fazlasındaki artışın arka planında vergi gelirlerindeki artış ve özel-leştirme kaynaklı gelir artışları belirleyici unsur oldu.TÜFE Şubat ayında beklentilerin aksine düşüş kaydederek yıllık %8,78 olarak gerçekleşirken, Yİ-ÜFE’de ciddi bir düşüş kaydederek %4,47 se-viyesine geriledi. TÜFE’deki gerilemede mevsimsellik etkileri gözlendi.Cari açık 31,9 milyar USD ile son 6 yılın en düşük seviyesine geriledi. Cari açıktaki gerilemenin arka planında büyük ölçüde ithalattaki daralma yer aldı. Ocak ayında portföy yatırımlarında ve doğrudan yatırımlarda düşüş gözlendi.Sanayi Üretimi, Ocak ayında yıllık bazda takvim etkisinden arındırılmış ve arındırılmamış olarak sırasıyla %5,6 ve %3,6 oranında arttı. Temel mal-larda detaylara bakıldığında, genel bir güçlenme olduğu, ancak sermaye malları üretiminde bir miktar ivme kaybı yaşandığı gözlendi.

Dünya ekonomisi:

Dünya ekonomisinin 2016 yılı büyüme beklentisinin aşağı yönlü revize edilmesi küresel piyasaların Şubat ayı içerisinde durgun seyretmesine yol açtı. Avrupa tarafından gelen deflasyonu destekleyici veriler durgunluğu destekler nitelikte oldu. BIST-100 bu dönemde diğer gelişmekte olan ül-kelerle birlikte olumlu ayrıştı.

2016 yılı genelinde düşen risk iştahı ile birlikte yatırımcılar gelişmiş ülke tahvillerine talebi artırdı. Böylece ABD, Almanya ve Japon tahvillerinin faizi düştü. Japon tahvil getirisinin negatif düzeyde gerçekleşmesi G7 ül-kelerinde ilk kez gözlenen bir durum oldu.

Fed’in faiz artırımını erteleyeceği yönündeki beklentiler paralelinde ayın ilk yarısında Euro karşısında değer kaybeden USD, ayın ikinci yarısında ABD tarafından gelen olumlu ekonomik göstergeler ve Avrupa Bölge-si’nin genişleyici para politikasının sürdürüleceğine yönelik açıklamaları ile toparlandı.

Fed, faiz artırımının ikinci basamağını Şubat ayında da gerçekleştirmedi. Açıklamalar ekonomik verilerin incelenmeye devam edeceği yönünde yapıldı. Yurt içinde de TCMB, şubat ayında faiz artırımına gitmedi.

Türkiye Ekonomisi:

Şubat ayı içerisinde gündemde olan jeopolitik risklere rağmen yükselen BİST-100 endeksi aylık bazda %3,2 artış kaydetti. Böylece endeks 29 Şu-bat itibariyle yılbaşından bu yana %5,7 değer kazandı.Şubat ayını 2,96 seviyesinden kapatan USD/TRY kuru ay içerisinde yük-sek oynaklık kaydetti. Ayın ilk bölümünde 2,88 seviyelerine kadar inen kur daha sonra ay içerisinde 3 seviyesine kadar yükseldi.

Şubat ayını 2,96 seviyesinden kapatan USD/TRY kuru ay içerisinde yük-sek oynaklık kaydetti. Ayın ilk bölümünde 2,88 seviyelerine kadar inen kur daha sonra ay içerisinde 3 seviyesine kadar yükseldi.

2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi %11 seviyesindeki yatay seyrini aşağı

phantaso.com.tr 55

Page 58: Phantaso Dergi Sayı 3

yaşam

Dedetepe Çocuk Kampı- Alpay Oğuş İle Doğanın Yardımıyla Özgürleş Neler yapılacak?

Bu kamplarda önünüze sabit bir program koyarak onu kovalamaya ça-lışmayacaksınız. Zamanın akışına ve isteklere göre hareket edilecek. Kamp programı grubun enerjisi o gün ne istiyorsa onları yapacak şekilde düzenle-niyor. Bazen yüzmeye gidilecek, bazen incir toplamaya, bazen çevredeki bitkileri

Bu yaz ekolojik bir çiftlikte farklı bir yaz tatili için cevabınız evet ise, “Kam-pa gidelim mi baba” ekibi tarafından her yıl düzenlenen “De-detepe Çiftliği Kampları” tam size göre bir fikir. Çocuklar ile birlikte özgür katılımlı aktiviteler yapılacak, bunun yanında üretirken aynı zamanda dinlenmek de müm-kün olacak. İşte, kamp ateşi eşliğinde yapılacak mu-habbetlerin unutulmaz birer anı olarak hayatınıza katılacağı bu programlar için detaylı bilgiler.

Çanakkale’nin en özgür kampları için

hazır mısınız?

56 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 59: Phantaso Dergi Sayı 3

sularında yüzmek aynı zamanda çiftlik içe-risinde nehirden toplanan doğal mal-

zemeleri sanata bulamak için gün boyu çeşitli aktiviteler yapabil-

mek mümkün olacak. Çocuğu ile gelen katılımcılar için kam-pın oyun ablasının günlük ak-tiviteleri mevcut.

Akşam yemeğinden önce yoga dersinizi yapıp gece kamp ateşi çevresinde mini

farkındalık çalışmaları, aile dinamiği egzersizleri, mantra

söylemek, şifa çemberleri vb. ça-lışmaları sohbetler yapacaksınız.

Çiftlik içerisinde her biri farklı özel-likte değişik alanlar olduğundan gruplar

oluşturup, istediğiniz çalışmayı yapmak için fır-satlar bulabileceksiniz. Aynı zamanda güneş enerjisi ile ısınan suların kullanıldığı kerpiç hamamın tadını günün istediğiniz saatinde çıkartabilirsiniz.

Bozcaada Üzüm Bağlarındaki SeramiklerBozcaada Deniz ve Seramik Eller Çocuk Kampı

Alpay Oğuş ve Tonguç Kayacık ile “ Üzüm Bağla-rında Seramik Çalışmaları”

Çocuklarınızla doğa harikası Bozcaada’da, kendine ait sahili olan Gülerada’nın bağ odalarında ve bağın içindeki alanında çadırda konaklayacak, Tonguç ustanın atölyesinde pazarda satılacak seramik üre-timler yapacaksınız. Olgunlaşmış bağ var ise bolca üzüm yiyecek bağ bozacak ve üzümlerinizi eve gö-türeceksiniz. Bunun yanında üretirken dinlenecek, kamp ateşi eşliğinde muhabbetlere dalacaksınız.

Neler yapılacak?

Kampın ana teması, atölyesinde üretimler yapıp tezgâhında satan Tonguç usta ile seramik üretim-

leri yapmak. Elde edilen ürünler satılması için gereken şartlarda ve kalitede üretilecek.

Yanında istenirse kendi üretimleriniz ve özgün çalışmalarınızı yapabile-

ceksiniz. Temel seramik şekillen-dirme ve yardımcı malzemeler

kullanarak işlevsel obje tasarı-mı yapılacak.

Tüm kampların konaklama, beslenme ve ulaşımı için de-taylı bilgi :

kampagidelimmibaba.com

hayvanları keşfedecek, bazen de sadece oturup uyuklayacaksınız. Ekmek yapacaksınız belki, ya da sabun, ya da büyük bir tuvale resim. Sınırlama, zorlama yok.

Kamp esnasında, elinizde malzeme-leriniz olacak ama onlardan neler yapacağınızı burada değil orada bulmaya çalışacaksınız. Bunları bulurken de kampı, doğayı, din-lenmeye geldiğinizi unutmadan elbette.

Kamplarda genelde her köşede bir şeyler yapan katılımcılar olur. Ço-cuklar hangisini istediklerine kendile-ri karar verir. Beklentisizlik yaratıcılığı tetikler. Bazen de bir boyalı tahtanın çev-resinde saatlerce dolanırlar.

Kampların amacı genel olarak doğa içerisinde olmak ve kendine yetmenin iyileştirilmesi amacını taşıyor. Doğa ile uyum daha iyi bir beden ve zihin gücünün de ortaya çıkmasını sağlar. Onu örnekleyen bir düşünme biçimi üretir. Bu çocuklarımız için oluşacak en büyük faydadır. Büyükler için de tabii.

Dedetepe’de Yoga...

Deniz Bagan Özoğul ve Çelen Ramok Arıman ile Yin-Yang

Yoga Kampı

Bu yaz Dedetepe’nin bü-yülü havasında yoga yapmak ister misiniz? Sabahın aydınlığını içi-nize çekerken eklemleri ısıtıp, bağ dokuları aça-rak, bedeni yumuşak ve keyifli akışlarla güne

hazırlamak? Bu sorulara cevabınız evet ise sizi De-

detepe’ye bekliyoruz. Sesle-rin sessizliğe karıştığı, doğanın

her bir duyunuza seslendiği daki-kalarda meditasyonu, duyarlı hareketi

ve yavaş yavaş açılırken kendinizle temasta kalmayı keşfedecek, varsa çocuğunuzu da getirebileceksiniz, onlar da kampın oyun ablasının yönetiminde kendi maceralarını yaratacaklar.

Akşamüstleri, günün maceraperest saatlerini geride bı-rakırken, güneşin son demlerinde bedenin her bir tabakasını incelikle açan yogayla yeniden yin ve yang dengesini, keyifli ve coşkulu hareketi, iç alana dönmeyi ve nefesle bağ kurmayı dene-yimleyip, yogayla başlayan günün ışıklı sa-atlerini yine yogayla tamamlayacaksınız.

Neler yapılacak?

Her sabah saatinden sonra kahvaltı, hemen ardından Dedetepe çiftliği ve hemen yanındaki Mıhlı şelalesi boyun-ca hem meditasyon yapmak, hem serin

phantaso.com.tr 57

Page 60: Phantaso Dergi Sayı 3

röportaj

58 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 61: Phantaso Dergi Sayı 3

Bir başka yaşam tarzının mümkün olduğu düşlenerek projelendirilmiş, bünyesinde ata tohumu ile tarım yapılan, yaz-kış çocuklar ve yetişkinler için atölyeler düzenlenen, doğanın içinde, sadece şeklen değil fikren de yemyeşil bir kamp; Öğümce Permakampı. Kendilerini, “ Şehirler çevresinde permakültür esasları ile tasarlanmış, gerçek gıda üreten, çocuk dostu ortak yaşam alanları oluşturulması projesi olarak tanımlıyorlar.

“Öğümce Permakamp”Orada Bir Kamp Var Uzakta, O Kamp Bizim Kampımızdır.

Röportaj: Hande Akkaya Ceyhun

phantaso.com.tr 59

Page 62: Phantaso Dergi Sayı 3

Amaçları “ Metropole en fazla 1.5 saat mesafelerde yaratılacak korunaklı ve kontrollü alanlarda perma-kültür meraklıları tarafından tasarlanacak projeleri uygulamak, bu projeleri çocuğunu doğaya yakınlaş-tırmak isteyen ailelere bir fırsat olarak sunabilmek, oluşturulan çiftliklerde yerel tohum ve doğal yön-temler kullanarak gerçek gıda üretmek, üretilen gı-daları hakkaniyetli sistemler içinde paylaşmak, per-makültür uygulamalarını yaygınlaştıracak atölyeler aracılığı ile geniş bir kitleye uygulama alanı sağlamak ve tüm bunları yaparken de, belki de, birkaç gönüllü aileye yaşam alanı yaratacak bir faydalar birliği yarat-mak.”

En temel prensipleri “Doğaya zarar vermemek”. Bana sorarsanız bu karanlık günlerde Türkiye’nin aydınlık yüzü onlar. Kampı ve Toplum Destekli Per-makültür Uygulama ve Ortak Doğal Yaşam Çiftlikle-ri Projesinin detaylarını, Öğümce’nin kurucu üyesi ve paydaşlarından Alpay Oğuş ile konuştuk.

“ Düşleri Olan Biri”

Sizi tanıyabilir miyiz biraz?

Kendimi anlatırken ağzımdan genellikle “düşleri olan biri” diye bir söz çıkar. İnsanın kendini anlat-ması çok zor bir şey diye düşünüyorum. Bu sebeple

uzun uzun anlatmayacağım. Çocukları ve doğayı her şeyden daha çok severim dersem biraz fikir oluşturmuş olurum herhalde. Çocuklar size çocukluğunu-zu unutturmaz. İyi gelirler yani.

Eşiniz Ayça Oğuş’da sizinle birlikte bu projelerde yer alıyor.

Evet. Biz çok şanslı bir aileyiz. Ayça ile ilgi alanlarımız çok çeşitli, pek çok ko-nuda birlikte öğrenme ve çalışma fırsatı bulabildik. Ve bunları hayatın içinde yaşayarak, deneyimleyerek, paylaşarak çoğaltıyoruz.

Bir zamandır, kapitalist sistemin doğa ve insan üzerindeki yıkı-cı etkilerinden kurtulmak için yaşadığı toplumu bilinçlendirme-ye çalışan, bu alanda pek çok çalışmalar yapan kişiler, gruplar, STK’lar görmeye başladık. Giderek daha çok yerden tanıdıklar ve bağlantılarla çıkıyorlar karşımıza. Nedir bu aktivistlerin amacı?

Bunlar yeni çıkmadı aslında, hep vardılar. İnsanlar değiştikçe, ihtiyaçlar de-ğiştikçe bakışları ve algıları da yön değiştiriyor ve ilgi alanlarına farklı kesim-lerden farklı yapılar girmeye başlıyor. Biraz bununla ilgili birşey. Aktivist biraz daha etkinlik insanı gibi duran bir sıfat. Oysaki bu işler birer etkinlikten çok daha fazlası ve çok daha önemli. Bu yüzden ben artık bu insanları böyle bir sı-fatla anamayacağımızı düşünüyorum. Yapılan işler çok daha etkili ve toplumu değiştirici bir hal aldı. Bu insanlar varlıklarını koydukları, gönül verdikleri iş-leri yapıyorlar. Dünyayı değiştiriyorlar yani. Amaçları da bu. Sonuç itibarı ile “İnsanı, insandan uzaklaştıran, yaşamın keyfini, büyüsünü, kahkahasını alıp götüren yaşam düzenlerini kabul etmiyor ve değiştirmek istiyorlar”. Ve bunu kendilerinin dilinde herkese anlatmaya çalışıyorlar. Buna hayatlarını adıyor-lar. Doğanın daha çok içinde yaşamak, daha fazla gönül işi yapmak istiyorlar. Yaşam böyle daha güzel diyorlar. Haklı olabilirler mi?

60 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 63: Phantaso Dergi Sayı 3

Kesinlikle olabilirler :) Ben burayı biraz daha deşeceğim. Sürdü-rülebilir tarım, sürdürülebilir yaşam, permakamp, perma kültür, ekolojik yaşam ..vb insanımızın hayatına yeni yeni giren kavram-lar. Ne demek bütün bunlar? Organik kelimesi gibi çok sık kulla-nılmaya ve duyulmaya başlandı ama tanımı hala birçok insan tara-fından yeterince bilinmiyor diye düşünüyorum.

Dediğim gibi bu kelimelerin hiçbiri yeni değil esasında. Permakamp dı-şında. :) O da türev bir kelime zaten. Ama diğerleri aydınlanma yolu doğa tarafına doğru olan tüm insanların sık kullandıkları ve içinde yer almak için çaba gösterdikleri kavramlar. Kurulan sistemlerin bizleri sürekli do-ğadan uzaklaştırıp kapalı, korkak, steril alanlara yönlendirmesinden ka-çan insanların sığındıkları mabetler bir nev-i bu kelimeler. Farkındalık ise zor bir zanaat. Bunca uğraş dur ama hala sistemin sana önerdiği ekranlara bak! Böyle olamıyor ne yazık ki! İnternetin gelişmesi ile sistem daha sert kaplıyor her yeri. Ama bunun faydalı tarafı da var. Bu mecra aracılığı ile ekolojide daha yaygın olabilme ve kabuklardan içeri girebilme fırsatı bul-mak mümkün oluyor.

“Bu insanlar varlıklarını koydukları, gönül verdikleri işleri yapıyorlar. Dünyayı

değiştiriyorlar yani. Amaçları da bu. “ İnsanı, insandan uzaklaştıran, yaşamın

keyfini, büyüsünü, kahkahasını alıp götüren yaşam düzenlerini kabul etmiyor ve

değiştirmek istiyorlar”Neden ekolojik yaşam?

Bence en başta mutlu olmak için. Ve Tabii mutlu et-mek için de. Çünkü bir tabak yıkadığınızda bir böce-ği öldürüyorsanız, kendi sonunuza doğru adım adım yaklaşıyorsunuz demektir. Bunu görmemek için ger-çekten sistemin ekranına tamamen kafayı sokmuş olmalısınız. Doğa içinde yaşayan bir canlı olarak insanın kurduğu düzeni sorgulamamak mümkün de-ğil. Bunların bizi neden doğadan bu kadar uzaklaştır-dığını anlamamak için de hiç soru sormuyor olmak lazım. Doğa ise tüm ilişkilerin hakkaniyetli olarak tasarlandığı bir yer. Bir canlının diğerine göre daha önemli olduğunu görmediğimiz, akıcı, dönüşen bir sistem. Doğanın bize önerdiği yaşam sistemleri dışındaki tüm sistemlerde sürekli bir tüketim, hak yeme, saldırganlık, yok etme var. Dönüşüm nerdeyse imkansız. Tüketim çok fazla ve hayat eşit değil. Bu-

phantaso.com.tr 61

Page 64: Phantaso Dergi Sayı 3

nun savunulacak bir tarafı yok. Bu sistemlere en iyi alternatif ekolojik yaşamdır. Kendisini üreten payla-şan, takas eden, tüketimi az ve diğer canlılara saygılı. Daha iyi ne olabilir ki?

Biraz Öğümce’den bahsedelim. Bir metropo-lün içinde ve merkezin çok yakınında böyle bir oluşum bence çok heyecan verici. Nedir Permakamp toplum destekli yaşam çiflik projesi?

Çoğumuz kalabalık metropollerde yaşıyoruz. Bu ka-labalığın ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli olarak yeni besinler ve yeni aktiviteler hayatımıza giriyor. Bu yeniliklerin çoğunluğu bizim yararımıza değil. Topraktan, ağaçlardan, hayvanlardan çok uzağız. Do-ğal diyerek bize pazarlanan alanlarda, yoğun bir kim-yasal ilaçlama ve çim denen ürünsüz yeşilliklerden başka seçeneğimiz yok. Zararsız ve sağlıklı besine ulaşamıyoruz ya da bunlara ulaşmak için zamanımı-zın ve paramızın büyük kısmını harcamak zorunda kalıyoruz. Doğa yoksunluğu çocuklarımızda belirgin biçimde hissediliyor. Ellerinden telefon ya da tablet-leri düşürmüyor, hatta kafalarını dahi kaldırmıyorlar.

Bizler bu tür bir şehir yaşamını kabul etmiyoruz. Sorunun bir parçası iken çözümün bir parçasına

dönüşmek istiyoruz. Eskiden olduğu gibi toprakla oynamak, fidan ekmek, büyümesini izlemek, sağlıklı

beslenmeyi ve sağlıklı besinin nasıl elde edileceği bilgisini çocuklarımıza miras bırakmak istiyoruz.

Bireysellik hastalığından sıyrılıp doğamıza önem veren üretken topluluklar kurmak istiyoruz.

62 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 65: Phantaso Dergi Sayı 3

var diye bakmayan insanlardan buğday ekip, ha-sat eden bir topluluğa dönüştük. Çocuklarda de-ğişim ise çok eğlenceli. Şöyle anlatayım kısaca. Her şeyi biz yapabiliriz, üretebiliriz, onarabiliriz diye düşünmeye başladılar. Kırılan bir şey olursa da tamir ekipleri kuruyorlar hemen.

“Tasarladığımız Evlerimiz Yürüyor”

Yaz kış faaliyette mi Öğümce?

Bir çiftlikte ne oluyorsa bizde de oluyor. Tabii geliştik-çe daha da fazla olacak. Biz topluluk olarak sürekli ola-rak permakamp içinde üretimde olmayı hedefliyoruz. Bunun yaz-kış gibi bir ayrımı yok.

Üyelik ve gönüllük nasıl işliyor? Neler yapı-yor üye ya da gönüllüler? Koşulları nedir?

Kurucu üyeler bir yerleşkeyi kuran üyeler demek. Bunların yanında bir sürü insan bize destek oluyor. Değişik şekillerde. Emek katkısında bulunan, etkinli-ğe katılıp mali destekte bulunan, bilgi desteğinde bu-

“Sorunun Değil Çözümün Bir Parçası Olmak İstiyoruz”

Bizler bu tür bir şehir yaşamını kabul etmiyoruz. Sorunun bir parçası iken çözümün bir parçasına dönüşmek istiyoruz. Eskiden olduğu gibi toprakla oynamak, fidan ekmek, büyümesini izlemek, sağlıklı beslenmeyi ve sağlıklı besinin nasıl elde edileceğini çocuklarımıza miras bırakmak istiyoruz. Birey-sellik hastalığından sıyrılıp doğamıza önem veren üretken topluluklar kur-mak istiyoruz. Hasat edildikten sonra da artmış olan sürdürülebilir örüntüler içinde yaşamak istiyoruz. Çünkü bu tür alanların, ancak içinde yaşanabilen ve üretebilen hale geldiğinde korunabileceğini biliyoruz. “permakamplar” projemiz, temel olarak, özgün, doğanın kurallarına göre tasarlanan alanlarda, üretken ve ortak yaşam alanları kurmak ve bu alanlarda bir yandan tüketi-ci destekli tarım yaparak gıda ihtiyaçlarımızı karşılarken bir yandan da doğa içinde daha fazla yaşayabilme fırsatı yaratma, çocuklarımızı bu konuda daha içten ve derin eğitebilme esaslarına dayanıyor. Bunu yapmaya çalışırken üreti-me katılan topluluğun zamanla daha fazla insanı etkilemesini ve kendi yaşam haklarını geri istemesini sağlamayı amaçlıyoruz.

Nasıl ve kimlerle başlamıştı? Başka yerleşkeleriniz de var mı ya da olacak mı?

İlk önce istanbul’da buna başladık. Kamp yaptığımız bir topluluğumuz var. www.kampagidelimmibaba.com sitesinden organize oluyoruz. Proje, hayata geçirilmeden evvel, bu kamplarda ateş başlarında hayal ettiğimiz bir birlik-telikti. Sonra birden yapalım dedik ve başladık. 27 aile ile topluluğumuzu oluşturduk. Yerleşkedeki amacımız tecrübeleri oluşturup potansiyeli acığa çıkarmak. Zamanla yeni yerleşkelerin de aynı etik kurallar ile kurulacağına inanıyoruz.

“ Toprağa Dokunuyor, Kendi Gıdamızı Üretiyoruz”

Neler yapılıyor Öğümce’de? Etkinlikler, eğitimler, paylaşımlar, tanışma piknikleri, takas piknikleri bizim takip edebildiklerimiz. Bunları da biraz açalım.

Bizler odalarda ya da kafelerde toprak eğitimleri yapmak yerine, bir baş-ka fikir koyduk ortaya. Doğanın içinde birebir deneyimleyip yaşayarak eğitimler düzenlemek istedik. Toprağa dokunmadan anlaşılabileceğine inanmıyoruz. Çünkü bu uygulama ile gelişebilen, anlaşılabilen bir şey. Çocuklara ekolojik bir bilinç aşılamak çok önemli bizce. Okullarda, sı-nıflarında fotoğraflar üzerinden toprağı, topraktaki canlıları, organiz-maları öğrenen çocuklarımız var. Onları da düşünelim dedik. Sonra bu çocukları ekolojik beslemek için ne yapabiliriz diye düşündük. Gıdaları-mızı da kendimiz yetiştirmek istedik. Gıda birliği de olsun bu işin içinde dedik. Ve böyle böyle problemlerimizi sıralayıp çözüme odaklandıkça Permakamp kavramı ortaya çıktı. Burada tüm paydaşlar ve ziyaretçile-rimizle birlikte hem öğreniyor ve öğrendiklerimizi paylaşıyoruz, hem de uyguluyor ve gıdamızı karşılıyoruz. Bunları yaparken de elimizden geldiğince her bireyin özel katkısını koyabileceği esneklikte bir yapının üzerine kafa yoruyoruz.

Kamplara katılanlar ne beklenti ile katılıp nasıl duygu, deneyim ve anılarla ayrılıyorlar?

Permakamp kurucu üyeleri tarafından kurulan, gönüllülerin desteğini alan, katılımcılarını arttıran bir yapıda. Bunları ilk yapmaya başladığı-mız zaman ile bugün arasında dağlar kadar fark var. Bastığı yerde ne

phantaso.com.tr 63

Page 66: Phantaso Dergi Sayı 3

değiştirmek zorunda kalırsak evlerimizi de yanımıza alarak göç edeceğiz yeni bir yerleşkeye. Bu sebeple tasarladığımız evlerimiz yürüyor. Çok yakında sitesi açılacak www.yuruyenevler.com olarak.

“Kendimizi küçük bir böceğin hayallerine teslim ediyoruz”

Bu yaz Çanakkale Dedetepe Ekolojik Çiftliğinde kamplarınız olacak. Bunları da anlatalım biraz.

Bunlar yine benzer kaygılarla 8 yıl önce kurduğumuz “Kampa Gidelim mi Baba” oluşumunun ürünleri. Bizler alternatif yaz tatillerinin olabileceğini hayal ettik. Bunu anlattık ve bizimle aynı fikirde olan insanları bulduk. Onlarla birlikte Kazdağları’nda Dedetepe Ekolojik çiftliğinde yaz kampları tasarladık. Bu kamplarda çocuklarımız-la özellikle “ekolojik yaşamı” deneyimliyoruz. Böceklerin neden korkunç canlılar olmadığını, doğanın döngülerini anlıyoruz, içinde yaşayan bir canlı olarak insanın uyumunu sorguluyor, deneyimliyoruz. Farklı bir insan olarak çıkıyoruz buradan. Sıra dışı sporlarla 20 yıldan fazladır ilgilenen bir insan olarak doğanın iyileştirici gü-cünü çok defa deneyimleme fırsatım oldu. Kendimizi küçük bir böceğin hayallerine teslim ediyoruz. Farklı bir yaz tatili oluyor. Denemek lazım. Bu kamplar ile ilgili tüm bilgiler www.kampagidelimmibaba.com sitemizde mevcut.

Bu yaz Çanakkale’de siniz yani :) Çanakkaleyi sever misiniz? Çanakkale dedi-ğimizde ilk aklınıza ne gelir mesela?

Çanakkale çok sık gittiğimiz ve içinde olmayı çok sevdiğimiz bir bölge. Temiz ve bozulmamış bir doğası var. Bozcaada’da düzenlediğimiz kamplarımız da var. Çanak-kale demek biraz da Bozcaada ve Dedetepe demek bizim için bu yüzden.

lunan gibi çok çeşidi var. Üye olmak ya da gönüllü katıl-mak, atölyelerimizde yer almak isteyenler için sitemizde bu sistemler hakkında ayrıntı yazılar mevcut.

Bir de kişisel olarak merak ettim, yürüyen evleriniz varmış mesela, tasarımları kendinize ait olan. Nasıl yani? :)

Evet, bir süre sonra kurucuların tümünün permakamp yerleşkesinde kendi yürüyen evinde konakladığını hayal ediyoruz. Ve yerleşkemiz kiralık bir arazi, zamanla yer

Çanakkale Kazdağları’ndaki Dedetepe Ekolojik çiftliğinde yaz kampları tasarladık. Bu kamplarda özellikle “ekolojik yaşamı” deneyimliyoruz. Böceklerin neden korkunç canlılar olmadığını, doğanın döngülerini öğreniyorz, içinde yaşayan bir canlı olarak insanın uyumunu sorguluyor, deneyimliyoruz. Her kamp bitişinde bambaşka bir insan olarak ayrılıyoruz buradan.

64 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 67: Phantaso Dergi Sayı 3

mak için var; Sürdürülebilir ve doğayla uyum içinde bir yaşamı. Bunu yapamazsak diğeri ka-zanılması zor bir savaş olarak görünüyor bana.

Dünyada da, küresel ısınma sonucu kutupla-rın erimesi, ilkim değişiklikleri, uzmanları felaket senaryoları yazmaya zorluyor. Dün-yanın sonunu getiriyor insan. Sizce bunun önü ekolojik yaşam kültürü ile alınabilecek mi?

Bilmem, biz elimizden geleni yapıyoruz. Hem mücadele etmek eğlenceli de. Tüketen her za-man olacaktır. Üreten de. Ve doğa hiç bir zaman yok olmayacaktır. Doğa her zaman kazanır me-rak etmeyin. 60.000 derece sıcaklık da doğanın bir dönüşüm, istifleme mekanizmasıdır. Ve bu sıcaklığa dayanabilecek bir atık ben henüz bil-miyorum.

Son olarak size bu güzel sorular için teşekkür etmek istiyorum.

Bu çok bilgilendirici sohbet için biz de size teşekkür ederiz.

*Daha fazla bilgiyi www.permakamp.com site-sinde bulabilirsiniz.

30 yıl sonra herhangi bir uluslararası şirket, herhangi

bir konuda Türkiye’yi siyasal yollarla zorlama ihtiyacı

duymayacak. Sadece bu sene buğday ekmek istiyor musun

diye soracak. O zaman benim istediklerimi yap, vereyim diyecek. Aksi takdirde aç

kalacaksın. Bu kadar basit.

“Madeni Yaptırmamanın Mücadelesi Madeni Kullanmamaktan Geçer”

Bu tip projelerin ilk ayağı olmuştu burası sanırım; Çanakkale Kazdağları. Kazdağları’nda bir zamandır bir maden arayışı kav-gası var biliyoruz hepimiz. Zeytinlikleri korumak için insanlar seferber oldu neredeyse. Kazdağları oysa, dünyanın en önemli oksijen kaynaklarından bir tanesi, endemik bitki türleri ve eko sistem açısından muazzam bir yer. Ülkemizdeki bu bilinçsizlik nereye kadar gidecek. HES’lerin ve diğer tüm bu talanın önünü alabilecek miyiz dersiniz?

Tabii engellemek için çalışacağız. Ama benim bakışım biraz farklı ben sonuç üzerinden değil sebep üzerinden mücadeleye çalışıyorum. Ma-den yaptırmamanın mücadelesi “madene hayır” demekten geçer, evet. Ama daha önce “madeni kullanmamaktan” geçer. İşte benim doğa mücadelemin yöntemi bu. Bu kamplar onun için var; Madeni ve ener-jiyi talep edeni, parasını vereni harekete geçirmek, dönüştürmek, onda bir farkındalık yaratmak ve böylece bir başka yaşam biçimini çoğalt-

phantaso.com.tr 65

Page 68: Phantaso Dergi Sayı 3

Stres ve DepresyonMerhaba Sevgili Çanakkaleliler.

Bu ay hemen herkesin kendisinde yaşadığı veya et-rafında dolaştığını gördüğüm stres ve depresyondan bahsetmek istiyorum. Öncelikle neredeyse her gün konuşmalarımızda yer eden bu iki kelimenin ne ol-duğunu gözden geçirmekte fayda var.

Stres Türkçe’de kelime anlamı olarak yanlış kulla-nılmaktadır. Maalesef Türk Dil Kurumu sözlüğüne yazdığımızda bile “ruhsal gerginlik” olarak çev-rilmektedir. Aslında stresi Türkçe ’ye “baskı” veya “zorlama” olarak çevirmek daha doğrudur. Stres günlük konuşmalarda kullanıldığı gibi endişe ve sıkıntı anlamını taşımaz. Stres karşılaşılan yeni du-rumlarda insanın ruhsal ve bedensel sınırlarının zor-lanmasıdır. Organizma bu yeni duruma uymak için belli tepkiler gösterir. Buna stres tepkisi denir. Yanlış olarak stres diye adlandırılan endişe ve sıkıntı ise, organizmada stres etmenlerine karşı başa çıkamama durumunda gelişen ruhsal değişikliklerdir.

Rosenman ve Friedman’ın geliştirdikleri A tipi ve B tipi kişisel tutum maddeleri strese yatkınlık açısın-dan iyi bir ölçek olmaktadır.

A tipi insan aceleci, sabırsız, rekabetçi ve saldırgan-dır (%50). B tipi insan rahat, sakin, sabırlı, keyiflidir (%40). %10 insan da arada bir yerdedir. Bu değerler hem kadınlar hem de erkekler için geçerlidir. A tipi insanlar B tipine oranla 3 misli daha fazla kalp hasta-lığı geçirirler. Başarılı olmak için günümüz dünya gö-rüşü A tipi kişiliği özendirmektedir. Kazanmak, sa-hip olmak, elde etmek, tüketmek özendirilmektedir. Beklenti düzeyinin yükselmesi tüketim modeline dayanan ekonominin lokomotifi olmaktadır. Tüketi-mi, lüks yaşamı, çok harcamayı özendiren yarışmacı, rekabetçi ekonomi anlayışı sonucu insanlar üzerinde zaman ve başarı baskısı oluşmaktadır. Bu baskı ge-rilimin artışına ve strese bağlı pek çok hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

A tipi bir kişi sabah evden telaşla çıkar, plansızdır, düzenli bir kahvaltı yapmaz, işe vardığında fazla gö-rev üstlenir, dikkati kolay dağılır, işe kendini kaptırır, hızlı karar alır. Toplantılarda işi son dakikaya bırakır, kendine fazla güvenir, öğle tatili yapmamayı tercih eder. İnsanları yönetirken fazla düşünmeden haksız taleplerde bulunur. Dinlemeyi sevmez. Ailesine fazla vakit ayırmaz, geç saatlere kadar çalışır.

A ve B tipi kişilik özelliklerini üç grupta toplayabi-liriz.

Dr. Savaş VURAL

sağlık

[email protected]

66 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 69: Phantaso Dergi Sayı 3

Modern Çağın Salgın Hastalığı DepresyonDepresyon; evet gerçekten de nedir depresyon? Ar-tık herkes “Depresyondayım” diyor. Aslında depres-yon, temel belirtileri isteksizlik, hayattan zevk alama-mak, içinden hiçbir şey gelmemek olan bir hastalık halidir.

Depresyon tüm dünyada 121 milyon kişiyi etkiliyor ve en yaygın görülen hastalıklar arasında 4. sırada yerini çoktan aldı. Dünya Sağlık Örgütünün tah-minlerine göre gelecek 10 yıl içinde en çok görülen ikinci hastalık olacak. Şu an her 5 kadından ve her 12 erkekten birinde gözlenen depresyona sadece ye-tişkinlerde rastlanmıyor. Okul çağı çocuklarının % 2 sinde, ergenlerin % 5’inde depresyon görülebiliyor.

Depresyonda mısınız?Yardıma ihtiyacım var mı? Depresyonda mıyım? Bu sorularınıza cevap bulmak için aşağıdaki maddeleri gözden geçirmenizde yarar var.

• Hemen hemen her gün ve günün büyük kısmında çökkün, üzüntülü, kederli duygu du-rumundaysanız,

• Her zaman yaptığınız şeylerden eskisi gibi zevk alamıyorsanız,

• Çevrenizde olup bitenlere karşı ilginiz azaldıysa,

• Yakınlarınızın da fark ettiği şekilde konuş-ma, düşünce ve davranışınızda yavaşlamadan yakınıyorsanız,

• Karar vermekte, etkinliklere başlamakta ve sürdürmekte zorluk çekiyorsanız,

• İştahınızda azalma veya artma varsa ve is-temediğiniz halde kilo alıyor veya veriyorsanız,

• Genellikle uykuya dalmakta veya uykuyu sürdürmekte güçlük çekiyor ya da sabahları is-temediğiniz halde erken uyanıyorsanız,

• Yorgunluk, halsizlik, bitkinlik ve enerji kaybınız olduğunu hissediyorsanız,

• Bedeninizde nedeni bulunamayan ağrılar, nefes darlığı, baş dönmesi, mide bulantıları, gaz hissi, ishal-kabızlık dönemleri gibi yakınmala-rınız varsa,

• Cinsel isteğiniz azalmışsa,• Düşüncelerinizi belli bir konuya yoğunlaş-

tırmakta güçlük çekiyorsanız,• Zihninizin karmakarışık olduğunu hissedi-

yor, basit bir kararı vermekte bile zorlanıyorsanız,• Kendinizi değersiz hissediyor, kendini be-

ğenmeme veya suçluluk duyguları yaşıyorsanız,Depresyonda olma olasılığınız yüksek demek-tir. Bir uzman desteği almanız bu durumu za-rar görmeden, kısa sürede atlatmanıza yardımcı olacaktır. Kalın sağlıcakla …

1) A tipi insanların rekabet etme çabası, B tipi insanlara göre daha faz-ladır. A tipi insanlar bir işi zamanında yetiştirmek gibi zorlayıcı bir etken olmadan da hızlı ve çok çalışmaya yatkındırlar.

2) A tipi insanlar zamanla yarışır. B tipi insanlar ise ertelemeye yatkın-dır. A tipi insanlar için zaman çok değerlidir ve kesinlikle boşa harcanma-malıdır.

3) A tipi insanlar engellenmeye dayanamaz, engellenme durumunda B tipi insanlara göre daha çok öfkeye kapılır, düşmanca tutum sergileyebilir.

Stresin anlamını ve kimlerin daha yatkın olduğunu kısaca gözden geçirmiş olduk. Bildiğiniz üzere hastalandığımızda ya da bir yerimiz ağrıdığında, te-daviye başlayabilmek için, doktorlardan mutlak bir tanı koymalarını bekle-riz. Bu tanı sıklıkla “stresten olmuş” tanısı olur. Bizi mutsuz eden bu cevap maalesef doğrudur. Amerikan Tıp Birliğinin yayın organındaki bir makalede stres ve AİDS’in vücut savunma sistemine benzer etki yaptıkları belirtilmiştir; “Stres immun supresyon”.

Yani, stres altında bağışıklık sistemi baskılanır. Bu durum artık hekimlerin tartışmadan kabul ettiği bir gerçektir. Bunu savaş durumunda güvenlik güç-lerinin aşırı yüklenmesine benzetebiliriz.

Sadece başlıklarıyla stresle ilintili durumlara bir göz atalım;

Ruhsal Yaşam: Bilhassa belirli yatkınlıkları olan bireylerde, birçok psiki-yatrik bozukluk, önemli bir yaşam olayı ile karşılaşılmasından sonra başlar ya da şiddetlenme eğilimi gösterir. Travma sonrası stres bozukluğu ve kimi depresyon-kaygı bozukluklarının oluşum aşamalarında, ya yakın zamanlı ya da daha öncesine dayanan çeşitli olumsuz yaşam olayları (genellikle aile, iş hayatı ile ilişkili) bulunmaktadır.

Tıbbi hastalıklar: Koroner kalp hastalığı, astım, çeşitli deri hastalıkları, bazı romatizmal hastalıklar, enfeksiyonlar, alkol ve madde bağımlılığı gibi birçok hastalığın gelişim ve devam aşamalarında uzamış stresin olumsuz et-kileri iyi bilinmektedir.

Cinsel Yaşam: Sağlıklı bir cinsel yaşam gerek ruhsal gerekse bedensel bir-çok işlevin sağlıklı olmasıyla mümkün olabilir. Kronik stres, cinsel hormon-ların düzenli salgılanımını bozabilir. Ayrıca yine, yol açabileceği depresyon ve kaygı bozuklukları gibi çeşitli psikiyatrik hastalıklar sebebiyle de cinsel hayatı olumsuz etkileyebilir. Stres çeşitli adet düzensizlikleri, cinsel istek-sizlik ile erkeklerde sertleşme ve boşalma güçlüklerine, kadınlarda da ağ-rılı cinsel ilişkiye yol açabilir.

İki Yakın Dost: Stres ve DepresyonDepresyonun ortaya çıkmasında pek çok etkenin rol oynadığı artık bili-niyor. Çevresel etkenler de depresyonun bir nedeni olarak önemini koru-yor. Bu çevresel etkenlerden biri de stres. Peki stres kişilerin depresyona girmesinde ne kadar etkili? Kronik stres nedeniyle beynin uyum göster-me yeteneğinde de çeşitli düzeylerde yetersizlik oluşabiliyor. Geçmişte uzun süre devam eden stres daha sonraki yıllarda kişinin depresyona gir-me riskini artırıyor.

Depresyonun başlangıcında ve devamında stresin önemli bir rolünün ol-duğu biliniyor olsa da, genetik yatkınlığın da stresin depresyonu tetikle-mesinde rolü olduğunu gözden kaçırmamak gerek. Çünkü genetik yat-kınlık, sadece depresyon riskini değil, aynı zamanda bireyin strese verdiği tepkiyi ve hatta stresli olaylardan etkilenme olasılığını bile değiştirebili-yor. Anlaşılıyor ki stres ve genetik özellikler el ele verip depresyondaki biyolojik etkenleri tetikliyor.

phantaso.com.tr 67

Page 70: Phantaso Dergi Sayı 3

Deniz BörülcesiMalzemeler:

• 1demet deniz börülcesi

• 2 adet domates

• 2 diş sarımsak

• Yarım limon

• 1 çay kaşığı tuz

• 4 yemek kaşığı zeytinyağı

• 1 lt su

mutfağı

Hazırlanışı:

Deniz börülceleri suda haşlandıktan sonra kılçıkların-dan temizlenir ve tabağa alınır. Dövülmüş sarımsak

ve rendelenmiş domates ile karıştırıldıktan sonra, zeytinyağı ve tuzla harmanlanarak, servis tabağına alınır. Üzerine limon sıkılarak servis edilir.

68 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 71: Phantaso Dergi Sayı 3

MetezMALZEMELER:

• 5 su bardağı un

• 250 gr kıyma

• 3 adet soğan

• 1 adet yumurta

• 1 tatlı kaşığı karabiber

• 1 tatlı kaşığı pul biber

• 2 yemek kaşığı domates salçası

• 1 tatlı kaşığı tuz, 1 çay kaşığı tuz

• 3 yemek kaşığı zeytinyağı

• 2 yemek kaşığı zeytinyağı

• 1 yemek kaşığı zeytinyağı

• 2 lt su, 1 su bardağı su

HAZIRLANIŞI:

Un, 1 su bardağı su, yumurta, 1 tatlı kaşığı tuz ile yoğ-rularak, kulak memesi kıvamında bir hamur elde

edilir. Bu hamur yastıaç genişliğinde açılır ve su bardağı ağzı genişliğinde kesilir.

İnce kıyılmış soğan, 3 yemek kaşığı zeytinyağında pembeleştirildikten sonra kıyma ile 5 dakika kav-

rulur. İçine 2 yemek kaşığı salça eklenip, 2–3 dakika daha kavrulduktan sonra, pul biber, karabiber ekle-

nerek karıştırılır ve ocaktan indirilir.

Kesilen hamurların yarısına 1 tatlı kaşığı harç konularak, ya-rımay şeklinde kapatılır.

Bir tencereye 2 lt su, 1 çay kaşığı tuz ve 1 yemek kaşığı zeytinyağı ko-nularak, kaynamaya bırakılır. Su kaynadığında hamurlar içine salınır ve 10 dakika pişirilir.

Bir tavada 2 yemek kaşığı zeytinyağı kızdırılarak, 2 yemek kaşığı sal-ça eklenir ve 2–3 dakika kavrulur. Daha sonra tenceredeki metezle-rin üstüne dökülür ve kapağı kapatılarak, 5–10 dakika sonra servis edilir.

phantaso.com.tr 69

Page 72: Phantaso Dergi Sayı 3

Kazanovabir nokta bırakmadı bize. İlişki basitleşti. Birlikte saygı ve sevgi çerçevesi içinde ayrılık kararı aldık. Hala görüşmekte-yiz, grubumuzun davetlerine beraber katılmaktayız. Fakat ona karşı söndüğünü sandığım duyguların tekrar gün yü-züne çıktığını hissediyorum. Ona baktığımda ise bomboş bakışlar görüyorum. Söyle Kazanova, sence bu şehirden gitmeli miyim?

Rumuz: Derya Aşığı Yaş:26

köşe

İyi günler Kazanova;Derginizi Güzelyalı’da bulunan bir otelin giriş masasında gördüm. Ka-pağında Elena’yı görünce dergiyi alıp bakma gereği duydum. Severek takip ettiğim bir sporcudur kendisi. Kazanova sayfasını da büyük bir keyifle okudum ve hemen size yazmak istedim.

İki yıl önce bir ilişki yaşadım, eski sevgilim de benim gibi bir dalgıçtı. İlk başlarda ilişkinin o geçmez sandığım heyecanını doruklarda yaşı-yordum. Fakat sonradan ikimizin de aynı meslekte olması paylaşacak

Değerli okuyucularımız Kazanova’ya sorularınız için [email protected] e-mail adresinden bize katılın...

70 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 73: Phantaso Dergi Sayı 3

Merhaba Derya Aşığı;Öncelikle içtenliğin ve paylaşımın için teşekkür ederim. Rumu-zunda da gördüğüm üzere mesleğine âşık bir kadın var karşım-da…

İki yıl önce yaşadığın bir ilişkinin izlerini hala taşıman ve ona karşı geçmeyen hislerin, seninle aynı mesleği yapan adama sevgi duydu-ğunu da gösterebilir, eski bir alışkanlığın devamı olarak onunla her ortamı paylaşmandan dolayı da olabilir. Bu iki his arasında hangi-sinin gerçek duygunu ifade ettiğine çok dikkat etmelisin. Fakat bu şehirden gitmeli miyim diye sormuşsun… Çanakkale’yi, işini, or-tamını, arkadaşlarını seviyorsan neden gitmeyi düşünüyorsun ki?

Alışkanlıktan ziyade duyduğun hala aşksa şayet, konuşmanı öneri-rim. Aynı işleri yapmanız, ilişkinize engel olamaz. Daha çok payla-şımlarınız artar. Sevgi ile kal…

Selamlar Kazanova;Hemen konuya girmek istiyorum izninizle. Uzun giden bir ilişkim var. Partnerim, sürekli olarak, evliliği düşünmediğini ve evliliğin aşkı öldürdüğüne yönelik bir söylem içinde... Fakat bilirsiniz ki evlilik her genç kızın hayalidir. Erkek arkadaşımın evliliğe sıcak bakmasını nasıl sağlayabilirim?

Şimdiden teşekkürler...

Rumuz: Güneş Yaş:25

Merhaba Güneş;Uzun giden bir ilişki derken ne kadar uzun keşke onu da belirtsey-diniz. Çünkü günümüzde insanlar 3 günde aşkım lafını duymaya çok alışık, hatta 5 günde gelen evlilik tekliflerine de. O yüzden ev-lilik hayalleri kurmadan önce doğru insanı bulduğunuzdan emin olun. Türkiye’deki boşanma oranları git gide ivme kazanmışa ben-ziyor. Onlardan biri olmamak için özellikle erkekleri bu tarz olayla-ra ikna etmeyin. Onlar size ikna olmuş ve son derece istekli gelsin-ler. Erkeklerin çoğunun evliliğe karşı ön yargısı var. Evlilik büyük bir sorumluluk çünkü. Ama yine de tatlı aşk oyunları yaparak bu konunun pembe taraflarını ona gösterebilirsiniz. Mesela özgürlü-ğünü elinden almayacağınızın teminatını verin. Etrafınızda evlen-miş ve mutlu çiftlerden örnek gösterin. Kalbine giden yolun mide-sinden geçtiğini de unutmayın. Umarım hayallerinize kavuşur ve harika bir evlilik teklifi alırsınız. Sevgi ile kalın…

Merhaba Kazanova; Benim altı yıl boyunca hayatımı paylaştığım, her anıyla yaşantıma bin bir çeşit güzellik ve mutluluk katan bir ruh ikizim vardı. Haya-tım onunla başlamıştı ve benim için çok kıymetliydi. Çünkü ben onu tanıdığım ilk gün küçücük bir çocuktum. Onunla büyüdüm, onunla hayata atıldım, onunla hayatın tüm güzelliklerini öğren-dim. Hem acısıyla hem tatlısıyla. Onun sayesinde tüm zorlukların ve engellerin karşısında güçlü olmayı ve ayakta durmayı öğren-dim. Kısacası hayatım oldu bu adam benim. Hiç mi zor günlerimiz olmadı? Elbette oldu ama biz kocaman sevgimiz ve aşkımızla her şeyin üstesinden gelmeyi başardık. Birbirimizi kırmadan, en başta karşılıklı saygımızla. Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi, bundan

1 yıl önce ilişkimizin de sonuna geldik. Birbirimize ne kadar âşık olup sevsek de ayrılmak zorunda kaldık. Bu kadar âşıkken neden mi bitti? Onun yaptığı hataları yanlışları hep düzeltip kabullendim. Çünkü onsuz hayat düşünemez-dim hiçbir zaman. Ben onu her şeyiyle kabul ederken; bu olan durumlar ailem tarafından öğrenildi. Ve bana büyük bir rest çekip, ya biz ya o diyerek bir tercih yapmamı istediler. Ben de, sayesinde bugünlere geldiğim ailemi seçtim. Ve ay-rıldık. Ama adını duyup kendisini gördüğümde canım hala çok yanıyor. Sizce benim yaptığım tercih doğru mu? Doğruysa da şimdi ne yapmalıyım? Ondan nasıl vazgeçmeliyim?

Rumuz: Kumsal Yaş:26

Merhaba Kumsal;Küçük yaşlarda uzun süren ilişkiler inanılmaz olur, bilirim… Nasıl bir duygu yaşadığını da… Birden annen, baban, en yakın arkadaşın, sırdaşın olur o kişi. Ne mutlu aslında, herkese nasip olmuyor, güzel tarafından bakarsak… İşte biz bu tarz duygulara-beni yanlış anlama ama-çocukluk aşkı diyoruz. Unutmak zor olur; ilk aşk ve çocukluk aşklarını…

Sevgili Kumsal, sorunun tam olarak ne olduğunu anlatmamışsın ama ne olur-sa olsun aileden ötesi yalandır. Anne can, gerisi heyecan lafı gerçektir. Onu geri getirerek, hayatını daha fazla zorlaştırıp aileni karşına almaktansa onu bı-rakmayı tercih etmişsin. Bu yüzden duygularından ziyade senin de farkında olduğun bazı gerçekler var demek ki… Dolayısıyla bence doğru karar vermiş-sin. Onu gördüğümde hala canım yanıyor diyorsun. Öyleyse onu görmemek için elinden geleni yap, mesajlarını ve telefon numarasını sil. Aynı ortamlardan ve ortak arkadaşlardan uzak dur. Hüzünlü şarkılar dinleme ve yeni bir şeyler öğren. Spor yap mesela ve unutma milyonlarca insan senin yaşadığını yaşayıp hayatına temiz sayfa açıyor. Kimse unutulmaz değil… Güzel günler çok yakı-nında… Sevgi ile kal…

Merhaba Kazanova;

Aslında hiç tarzım değildir. Hayatımda bir ilk oldunuz ve kendimi size yazar-ken buldum. Bir buçuk yıl önce boşandım. Bir oğlum var, Allah bana bağışla-sın... Çok zordu boşanma kararını almak. Bu zorunlu yolculuktu. Yıprandım ama hala ayaktayım :) Şimdi ise kimseye güvenemiyorum. Tekrar aldatılacağı-mı düşünüyorum... Tüm erkekler aynı mı? Ben nerede eksik kaldım?

Rumuz: Aşk mı? Yaş:36

Merhaba Aşk mı?;Allah bağışlasın tatlı oğlunun yanaklarından öperim. Adeta büyülen-miş gibi bana yazıyor olman hoşuma gitti. Boşanmak enkazdan sağlam çıkmak gibidir. Güçlü kadınsın ki, yıkılmadım ayaktayım diyorsun. Tüm erkekler aynı değil elbette. Ama unutma ki; güzel, başarılı, güç-lü ve ayakları üzerinde duran kadınlar da aldatılıyor. O yüzden bence sende bir eksiklik yok. Aksine fazlan vardır. Boşandın ve her şey senin için yeniden başlıyor. Yepyeni bir hayata başlıyorsun. Ve yalnız değil-sin; küçük bir aşk var senin yanında; Oğlun… Öncelikle ona iyi örnek olmalısın. Boşanmanın ardından insan kendini 2 yılda ancak toparlı-yor. Karşına çıkan insanlara elbette fırsat vereceksin ama yaralarını sar-masını istediğin insanı da iyi seçmelisin. Kimseye güvenmek zorunda değilsin. Güven zamanla oluşur. Yeter ki kalbini karartma, sadece sev. Kıymetini bilen birileri elbet var. Sevgi ile kal…

phantaso.com.tr 71

Page 74: Phantaso Dergi Sayı 3

Yabankazı • 22 Aralık-20 Ocak “ Yardımsever!” Değerli Taşı: KuvarsRengi: Beyaz

Sevgili Yabankazları, Mart sizin için iş açısından güzel bir dönem olacak, maddi açıdan kazancınız artabilir ve yeni projeleri hayata geçirebilirsiniz. Ancak projelerinizi gerçekleştirmeden önce tekrar kontrol etmenizde fayda var. Ayrıca gerçekleşen güneş tutulması sizi ikili ilişkilerde zorlayabilir. Dikkatli ve sakin olmanız gerekiyor. Son zamanlarda yaşadığınız sorunları fazla ciddiye almayın. Bu ara-lar kendinizi fazla gergin hissedebilirsiniz. Bu gerginliğiniz aşk hayatı-nızda anlaşmazlıklara neden olabilir. Bu sorunların üstesinden gelmek için açık iletişim kurmalısınız. Hayatınızdaki kişiye bulunduğunuz ruh halini anlatmanızda yarar var. Mide rahatsızlıkları ile karşı karşıya gelebilir-siniz. Midenizin sınırlarını zorlamayın.

Susamuru • 21 Ocak-22 Şubat “ Sevimli! “

Değerli Taşı: TurkuazRengi:Turkuaz

Sevgili Susamurları, geçen dönem yaşanan şanssızlıkların etkilerini sonunda üzerinizden atacaksınız. İş konusunda şanslı olacağınız bir döneme giriyorsunuz. Motivasyonunuzu arttırırsanız her şeyin düzelmeye başladığını göreceksiniz. Bu ay finansal durumunuzda en iyi döneminizi yaşayacaksınız. Karşı cinse çekici görüneceğiniz

bir döneme giriyorsunuz. Devam eden bir ilişkiniz varsa aranızdaki kıskançlık problemleri sorun yaratabilir. Sağlığınıza ayrıca dikkat et-

meniz gerekiyor. Kas ve sinir sisteminizle alakalı problem yaşayabilir-siniz. İhmal etmemenizde fayda var.

Puma •23 şubat-20 mart“ Kıvrak! “Değerli Taşı: FiruzeRengi: Yeşil

Sevgili Pumalar, iş hayatınızda planlı davranmaktan vazgeçmiyor-sunuz. Ve bunun faydalarını da fazlasıyla görüyorsunuz. Kazancı-nızın artacağı bir aydasınız. Birikim yapmanız karşılaşabileceğiniz zor zamanlarda sizi kolaylık sağlayacak. Dikkat etmenizde fayda var. Hareketli bir aşk hayatına girmeye hazırlanıyorsunuz. Hislerinizden emin olmadan harekete geçmemelisiniz. Eğer bir ilişkiniz varsa gü-zel ilerlemelere şahit olabilirsiniz. Sosyal hayatınızda ve arkadaş çev-renizde bir yıldız gibi parlıyorsunuz. Sağlık açısından zihinsel olarak kendinizi yorgun hissedebilirsiniz. Hobilerinize daha fazla zaman ayır-malısınız.

indian burçları

72 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 75: Phantaso Dergi Sayı 3

Aladoğan • 21 Mart-20 Nisan“ Büyüleyici! “

Değerli Taşı: OpalinRengi: Sarı

Sevgili Aladoğanlar, iş hayatınızda oluşan sorunlar keyfinizi kaçı-rabilir. Üstleriniz ve iş arkadaşlarınızla aranızda çıkan tartışmalar büyük sorunlara neden olabilir. Olumsuzluklar karşısında dik dur-manız gerekiyor. İş hayatınızdaki sıkıntıları aşk hayatınıza yansıt-mayın. Zorlayıcı bir ay sizleri bekliyor ne yazık ki… Bol bol kitap okuyarak ve yürüyüş yaparak zihninizi açabilirsiniz. Sakinliğinizi

korumanız şart. Alacağınız kararlar yanıltıcı olabilir. Sağlık kontrolle-rinizi yaptırmanız gerekebilir. Vitaminsizlik, bünyenizin zayıf düşme-

sine neden olabilir. Beslenmenize dikkat etmelisiniz.

Geyik • 22 Mayıs-21 Haziran“ Çekici! ‘’

Değerli Taşı: AkikRengi: Beyaz

Sevgili Geyikler, maddi açıdan ziyade maneviyatınızın yükseleceği bir ay sizleri bekliyor. Ruhunuzda tüm karamsarlıkları sonlandı-racağınız bir döneme gireceksiniz. İş hayatınızda karşılaşacağınız küçük problemlerin gardınızı düşürmesine izin vermeyin. Hedef-lerinizle ilgili bir karar almanız gerekebilir. İş değişikliği yaşaya-bilirsiniz. Aşk hayatınız ve sosyal çevreniz arasında kalabilirsiniz. Ayın sonlarına doğru her konuda hızlı ve girişken tutumlarınız

takdir toplayacak. İlişkisi olmayanları ufukta bir aşk bekliyor. Bu en yakın çevrenizden fark edemediğiniz bir isim olabilir. Hislerinizden

emin olduğunuz takdirde bir ilişki yaşayın. Sağlık konusunda ise böb-reklerde oluşacak bir sıkıntı canınızı sıkabilir. Ağrı hissettiğiniz an doktora

gitmeyi ihmal etmeyin.

Kunduz • 21 Nisan-21 Mayıs“ Dengeli! “Değerli Taşı: KrisokolRengi: Mavi

Sevgili Kunduzlar, bu dönem çok fazla çalışacağınız bir tempoya giriyorsunuz. İş yaşamınızda gerginlikler ve aksilikler yaşanabilir. Oluşan problemleri aşamazsanız işinizi kaybetme şansınız oldukça yüksek. Kısa yolculuklar yapabilirsiniz. Arkadaş toplantılarınızın yoğun olacağı bir zaman. Ciddi gelişmelerin ve tecrübelerin yaşa-nacağı bir aşk hayatına adım atabilirsiniz. Hem psikolojinizde hem de maneviyatınızda ufkunuzu genişletecek kararlar alabilirsiniz. Ufak tefek sağlık sorunlarıyla karşılaşabilirsiniz. Vitamin haplarıyla bu so-runları başından önleyebilirsiniz.

phantaso.com.tr 73

Page 76: Phantaso Dergi Sayı 3

Ağaçkakan • 22 Haziran-22 Temmuz“ Sevgi! “Değerli Taşı: Kırmızı AkikRengi: Pembe

Sevgili Ağaçkakanlar, uzun zamandır uğraş ve gayret gösterdiğiniz tüm çabalarınızın karşılığını alacaksınız. Umudunuzu yitirmeyin. Maddi açıdan rahatlayabilirsiniz. Fakat bütçenizi çok aşmamaya özen gösterin. Bu ay sizin ayınız. Yaratıcılığınız göstermeli ve pat-ronlarınızla aranızı iyi tutmalısınız. İş konusunda kendinizi geliş-tirmeli ve hayallerinize odaklanmalısınız. Aşk hayatınızda bir hare-ketlenme geliyor, hazır olun. Karizmanız ve çekiciliğiniz bir hayli ön planda olacak. Âşık olduğunuz insana karşı tutumlarınızda geri adım atarsanız şartların değiştiğini göreceksiniz. Süregelen bir ilişkiniz varsa özen göstermeye gayret edin. Devam eden bir sağlık sorununuzdan kur-tulmanız an meselesi. Yağlı yiyeceklerden uzak durmaya çalışın.

Mersin Balığı • 23 Temmuz-23 Ağustos“ Sevilen! “

Değerli Taşı: Gröna DemirRengi: Kırmızı

Sevgili Mersin Balıkları, bu ay yaşamınızda iz bırakan gelişmeler yaşayabilirsiniz. İş hayatınızda kendinizi başka sorumlulukların altında bulabilirsiniz. Çabuk ve girişken oluşunuz doğrudan so-rumlu olmadığınız işlerin üzerinize yıkılmasına neden olabilir. İlk olarak kendi işinizin önemli olduğunu unutmayın. Aşk hayatınızın sessiz ve sakin geçeceği bir dönemdesiniz. Geçmişte yaşadığınız

hırçın ilişkilerden sonra huzurlu bir ilişki sizi yeniden canlandıracak. Aynı hataları yapmaktan kaçınmalısınız. Sağlık sorunlarınız ciddi gö-

rünüyor. İhmal ettiğiniz kontrollerinizi bir an önce yapmalısınız. Sağlı-ğınıza her açıdan dikkat etmelisiniz.

Boz Ayı • 24 Ağustos-23 Eylül‘’Çözümlemeci’’Değerli Taşı: AmetistRengi: Erguvan

Sevgili Bozayılar, emeklerinizin karşılığını alamama durumunuz sizi epey hayal kırıklığına uğratmış. Mart ayında istediğiniz kazanca sa-hip olacak ve emeklerinizin karşılığını fazlasıyla alacaksınız. Fikir alışverişinde zorluk çekebilirsiniz. Her türlü yorum ve görüşe açık olmanız gerekiyor. Hedeflerinize adım adım ilerliyorsunuz. Aşk ha-yatınızda bir hareketlilik söz konusu. Çevrenizde sizinle ilişki yaşa-mak isteyen insanlar var. Bu da kafanızın karışmasına sebep oluyor. En doğru kararı yine siz vereceksiniz. Gireceğiniz bir ortamda yeni tanıştığınız bir insana karşı hissedeceğiniz duygular hayatınızda olan insan için tehlike oluşturuyor. Her şeyden önce kendi mutluluğunuzu düşünerek hakaret etmelisiniz. Sağlığınızla alakalı kontrolleriniz yaptır-mayı ihmal etmeyin. Kemiklerinizde oluşacak sorunlardan dolayı ağır ci-simler kaldırmamalısınız.

74 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 77: Phantaso Dergi Sayı 3

Karga • 24 Eylül-23 Ekim“ Kararlı! “

Değerli Taşı: JasperRengi: Kahverengi

Sevgili Kargalar, iş hayatınız istediğiniz düzeyde ilerliyor. Tek soru-nunuz beklediğiniz kazançları elde edememekti. Artık o da bitmiş görünüyor. Geliriniz artacak ve maddi açıdan rahatlığa kavuşacaksı-nız. Planladığınız projelerde başarı elde edeceksiniz. Kişisel ve grup halinde yaptığınız çalışmalarda ön plana çıkacaksınız. Duygusal anlamda zorluk çekeceğiniz bir ayın içerisindesiniz. Acele karar ver-

memeli, kalbinizin sesini dinlemelisiniz. Düşüncelerinizde hep bir çelişkiye düşüyorsunuz. Mantıklı ve duygusal çatışmalarınız karşınız-

daki insana zarar veriyor. Dış görünüşe değer vermemelisiniz. Yakalan-dığınız rahatsızlıklar tamamen sizin önemsemeyişinizden kaynaklanıyor.

Sağlığınıza biraz daha özen gösterirseniz ortada bir sorun kalmayacağını gö-receksiniz.

Baykuş • 23 Kasım-21 Aralık“ Güç! “

Mineral: ObsidiyenRengi: Siyah

Sevgili Baykuşlar, tüm dikkatleri üzerinize çekeceğiniz bir işe adım atacaksınız. Sorumluluklarınız artacak. Başarı yolunda hızlı adım-larla ilerleyeceksiniz. Bu da sizi fazlasıyla motive edecek. Uzun süredir beklediğiniz haberleri almanıza az bir süre kaldı. Aşk ha-yatınızda hiç beklenmedik sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Tüm in-sanlar üzerinde bir etkileme yeteneğine sahipsiniz. Aşk hayatınızda

olumsuz durumlarla karşılamamak adına doğru kararları vermelisi-niz. Sevdiğiniz kişi varsa ona duygularınızı göstermekten kaçınmayın.

Çok hareketli bir dönemdesiniz. Bu yüzden sağlığınızda sizi olumsuz etkileyecek durumlarla karşılaşabilirsiniz. Bol bol meyve ve sebze tüket-

menizde fayda var.

Yılan • 24 Ekim-22 Kasım“ Duyarlı! “ Değerli Taşı: BakırRengi: Turuncu

Sevgili Yılanlar, bu ay hırsınızı ve yeteneklerinizi aynı anda kullana-bileceksiniz. Seçimler konusunda dikkat etmeniz gerekiyor. Samimi davranışlarınız iş ortamında yanlış anlaşılmalara neden olabilir. Yeni insanlarla tanışacaksınız. Yüksek bütçeli yatırım yaparken dikkat etmeye özen gösterin. Ailenizden ve yeni tanıştığınız insanlardan destek göreceksiniz. Bu ay duygusal, romantik, etkileyici olacak. Duygusal yakınlaşmalar sıkça görülüyor. Bugünler içinde kafanız ka-rışabilir fakat aradığınız aşkı bulma ihtimaliniz oldukça yüksek. Sorun yaşadığınız bir ilişki varsa iletişim eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir. Duygularınızda yaşadığınız yoğunluk birden fazla kişiye ilgi duymanıza sebep olabilir. Kendinizi aşırı yorgun hissedebilirsiniz. Spor yaparak üzeri-nizden negatif enerji yükünü kaldırabilirsiniz.

phantaso.com.tr 75

Page 78: Phantaso Dergi Sayı 3

Keyfi Deryada sahne alan Udi Şahin Karademir dinleyenlerine her gecen gün daha çok keyif veriyor. Sahne-de ud çalışıyla bilinen Karademir dinleyenlerinden hep geçerli not aldığı dergimize gelen bilgiler arasında yer alıyor. Sahneden ve dinleyicilerden sizler için seçtiğimiz kareler…

Udi Şahin Karademir’li Geceler

Udi Şahin Karademir

magazin

76 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 79: Phantaso Dergi Sayı 3

Alp ve Özlem Baştürk,Yenal Tekin Nalcı

Ertan Güneri,Adnan Fidan

Eren ve Esra Şahin

Betül Yılmaz,Gülten Kopal

Gökhan bey ve Adil İnce, Mehmet Yavaşoğlu

Metin ve Nuray SonugelenMine,Türkan ve Ali İnce

Pınar Tekin ve Kızı (1)

Udi Şahin Karademir

phantaso.com.tr 77

Page 80: Phantaso Dergi Sayı 3

Yelda Yılmaz,Sıla Esen,Müge İlhar

Berfin Ertan,Ezgi Çetin,sıla Esen

Banu Özışık-Özlem Çoban

Emine Kemahlı-Metin Yavaş

Seher Doğru,Emine atayElif Güley,Merve Yılmaz

Mehmet Öner,Ünsal Çardak,Erkan Güven

magazin

Gece hayatında büyük önemi olan mekânlar arasında yer alan Balıkçı Yaşar Resteurant’da eğlence her zaman ki gibi tavan yaptı. Gecenin geç saatlerine kadar sahne alan Çanakkale’nin sultanı Hicran söyledi-ği şarkılarla ve oyun havaları ile misafirlerini hiç oturtmadığı kulakla-rımıza gelen bilgiler arasında…

Balıkçı Yaşar Restaurant

78 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 81: Phantaso Dergi Sayı 3

Nilgün Adan,Derya Kaplan ve arkadaşı

Sedef Çardak,Ebru ve Deniz Hanım

Bilge Öztürk,Neşe ZürNagihan Öner,Bahar Erkul,Ayfer Güven.

İpek Yankılı,Büşra Çete,Duygu Akal,Esma Eren

Nilüfer Yaşar, Selma Hanım ve Arkadaşı Didem Hanım

Fatma-Ediz Ata-Raşıt Boztepe

Hüseyin Bozyiğit,Yağız Yılmaz, Abdulkadir Katra

phantaso.com.tr 79

Page 82: Phantaso Dergi Sayı 3

Adnan ve Şefika Köse

Ayşe Koyuncu,Cem Doğan

Nejla ve Hakan Dabakoğlu

Ayça Uysal,Filiz Kaya

Bahadır Sever,Hatice Kuru, Yasemin Yılmaz,Ertan Tanca

magazin

Radika Balık Restaurant her zamanki gibi popülerliğini koruyor. Geçtiği-miz günlerde Radika Balık Restaurant’ta magazin muhabirimizin objek-tiflerine yansıyan bu mutlu kareleri siz değerli okurlarımız ile buluşturu-yoruz.

Radika’da Hayat Var

Ahmet Cesur,Murat Aygün Berk Cüce,Eylül Gizem Özgen,Gökhan Türker

80 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 83: Phantaso Dergi Sayı 3

Emine Altın,Funda Eken

Alparaslan Çelik,Özgür Kar-akaş (1)

Nurşen Doğan, Alize Topuz

Ender Kıraç,Yılmaz Biçiçi, Murat Karakut

Özge Cüce,Cem Doğan

Alparaslan Çelik,Özgür Karakaş

Görkem Topuz,Koray Doğan

Gülçin Aygün,Gülşen Cesur,Ersan Çetinkaya Zeliha Karakut,Meral

Biçiçi,Nevcan Kıraç (1)

phantaso.com.tr 81

Page 84: Phantaso Dergi Sayı 3

Balıkçı 286 Restaurant fasıl ve eğlence akşamları ile kendilerini dinle-meye gelenlere müzik ziyafeti çekmeye devam ediyor. Canlı müzik fasıl keyfini, boğazın eşsiz güzelliği ile görsel bir şölene dönüştüren Balıkçı 286, müşterilerine kaliteli hizmeti en iyi şekilde sunuyor. İşte o özel ge-celerden muhteşem kareler.

Balıkçı 286’da müzik ziyafeti

magazin

82 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 85: Phantaso Dergi Sayı 3

Hafta sonlarının vazgeçilmezi Hayati Chef Restaurant’ı tercih eden çiftler güzel dakikalar geçirdiler. Kıyı Avm’de hizmet veren Hayati Chef Restaurant lezzetli mezeleri ve deniz ürünleri ile kısa sürede üne kavuştu. Gece geç saatlere kadar eğlenen çiftler ve aileler geceden memnun ayrılarak evlerinin yolunu tuttular.

Hayati ChefHayati Tezcan,SerkanOral, Murat Ganiceviz,İlhan Karadoğan

Ömer,Büşra,Dilek Yeşil

Eda,Zehra,Muhidtin ve Büşra Kayhan

phantaso.com.tr 83

Page 86: Phantaso Dergi Sayı 3

Gençlerin yeni gözde mekânları arasında yer alan Re-dkith’de eğlence hız kesmiyor. Hafta sonları yaptıkları birbirinden eğlenceli partiler ile dikkatleri üzerine çeken Redkith eğlence sektöründe bir numara olmaya aday gibi duruyor. Phantaso olarak siz değerli okurlarımız için ka-tıldığımız bir partiden kareleri sizlerle buluşturuyoruz.

Yeni Nesil Eğlence magazin

84 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 87: Phantaso Dergi Sayı 3

Kıyı Avm’de hizmet veren Richie Rich Lounge Bar’da geçtiğimiz akşam Selin Ataş sahne aldı. Uzun bir süre önce bir ses yarışma-sına katılan ve büyük bir başarı elde eden Selin Ataş Çanakka-le’ye geldi. Richie Rich Lounge Bar’da kendisini dinlemeye gelen davetlilere unutulmaz bir akşam yaşatan Selin Ataş sahne perfor-mansı ile de göz doldurdu. En güzel şarkıları seslendiren Selin Ataş davetlilerden tam not aldı. İşte o muhteşem geceden objek-tiflere yansıyanlar…

Richie Rich’te Selin Ataş

phantaso.com.tr 85

Page 88: Phantaso Dergi Sayı 3

Kentin vazgeçilmez mekânlarından Lodos Bar’da geçtiğimiz günlerde eğlenmeye gelen gençler keyifli bir gece geçirdi. Yapılan partiler ve organizasyonlarla genç-lere keyifli vakit geçirten Funny Project ekibi yeni işler için çalışmalarını sür-dürdüklerini belirtti. Mekânı tıka basa dolduran gençler magazin muhabirimize “Çanakkale’de böyle güzel bir mekân olması muhteşem, rahat ve iyi bir şekilde eğlenebiliyoruz,” dedi.

Çanakkale’ nin Eğlence Rüzgarı Lodos’ta

Geceler Hep Hareketli

magazin

86 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 89: Phantaso Dergi Sayı 3

phantaso.com.tr 87

Page 90: Phantaso Dergi Sayı 3

Kepez’de hizmet veren Lydia Restoran geçtiğimiz akşam oldukça ha-reketliydi. Gecede sahne alan solist Dilara Şevli kendisini dinlemeye gelenlere unutulmaz bir akşam yaşattı. Güçlü sesi ve yorumu misafir-lerine müzik ziyafeti sunan Dilara Şevli bu yıl sahne programlarının ol-dukça fazla olduğunu söyledi. Geç saatlere kadar devam eden eğlence gecenin ilerleyen saatlerinde sona erdi.

Lidya Otel müzik ziyafeti

Dilara Şevli

magazin

88 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 91: Phantaso Dergi Sayı 3

Bütün bir kış bekledikten sonra nihayet cıvıl cıvıl bir bahar geldi. Cadde-ler ve mekânlar yeni sezonun heyecanı ile kıpırdanmaya başladı bile. Her yeni gelen sezon gibi bahar da kendi modasını beraberinde getiriyor. Hem önde gelen moda markalarının tasarımcıları tarafından hazırlanan sezon modaları ve hem de günlük hayatın yansımalarının izlerini taşıyan sokak modası insanların kıyafet seçimlerinde daima iyi birer alternatif. Phantaso Dergisi olarak Çanakkale sokak modasını sizler için fotoğrafladık.

Çanakkale Sokak Modası

Esin Uslu, Safiye Güler

Esra Alparslan

Hatice Yılmaz.

Semra ElmalıYonca Aksoy

phantaso.com.tr 89

Page 92: Phantaso Dergi Sayı 3

Ajans Tasarım Reklam ve Organizasyon’un sahibi Gizem Gürbüz’ün biricik kızı Ada geçtiğimiz gün yeni yaşına merhaba dedi. 17 Burda AVM’de düzenlenen muhteşem bir parti ile yeni yaşına merhaba diyen Ada’yı arkadaşları ve ailesi de yalnız bırakmadı. Arkadaşlarıyla değişik oyunlar oy-nayan Ada daha sonra pastasının mumlarını annesi Gizem Hanım ile birlikte üfledi. Biz de Ada’ya mutlu yıllar diliyoruz.

Ada Yeni Yaşına Girdimagazin

90 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 93: Phantaso Dergi Sayı 3

Parion Hotel, 18 Mart Çanakkale Şehitleri Anma Günü için kenti-mize gelen, Türk Hava Kuvvetleri’nin ses üstü(süpersonik) akro-basi timi Türk Yıldızları’nı ağırladı. Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. yıldönümünde Şehitler Abidesi üzerinde gösteri düzenleyen Türk Yıldızları, Parion Hotel’den son derece mutlu ayrıldı. Dün-yada ses üstü akrobasi timleri arasında ilk sırada yer alan Türk Yıl-dızları uçaklarının aralarındaki mesafe gösteri sırasında 1 metreye kadar iniyor.

Parion Hotel’de Türk Yıldızları

phantaso.com.tr 91

Page 94: Phantaso Dergi Sayı 3

kitap

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (1984) • George OrwellParti’nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı, çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu. George Orwell’in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, in-sanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır.

Bir Geyşanın Anıları • Arthur GoldenFarz et ki, seninle bir bahçeye bakan sessiz bir odada oturmuş, yeşil çaylarımızı yu-dumlayarak çok eskiden yaşanmış bir olaydan söz ediyorduk. Ben sana dedim ki: “Falancayla karşılaştığım o öğleden sonra, yaşamımın en güzel öğleden sonrasıydı ve aynı zamanda en kötüsüydü.” Sanırım bunları duyunca fincanı elinden bırakır, “Hangisiydi?” diye sorardın. “En iyisi miydi, en kötüsü müydü? Çünkü ikisinin birden olmasına imkân yoktu.” Normal olarak kendime güler sana hak verirdim. Fakat gerçek şu ki, Bay Tanaka Ichiro’yla tanıştığım öğleden sonra, gerçekten ya-şamımın en iyi ve en kötü öğleden sonrasıydı. Adam bana büyüleyici biri olarak göründü, hatta ellerindeki balık kokusu bile bir çeşit parfüm gibi geldi. Eğer Bay Tanaka’yı tanımasaydım, eminim ki ben bir geyşa olmazdım.

Karamazov Kardeşler • DostoyevskiDostoyevski, yaşamının son yıllarında başyapıtı Karamazov Kardeşler’i tamamladı-ğında, Rus yazınında felsefe düzeyinde roman-tragedya denen türün de temelini at-tığının bilincinde değildi. Dostoyevski’nin yaşam birikiminin tümünü ve sanat gücü-nün doruğunu içeren bu roman, gerçekte insanı insan yapan ne varsa, onlara adanmış bir destan niteliğini taşır. Yazar, hiçbir romanında “Karamazov Kardeşler”de olduğu denli insan ruhuna inmemiş, insanoğlunu bu denli kesitler biçiminde, içgüdülerinin ve istencinin tüm görünümüyle sergilenmiştir. Bir aileyi konu alan ve bir felaketler zinciri olarak gelişen olay örgüsü, bireysel öğelerin yanı sıra, on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısındaki Rus toplumunu da geçirdiği sarsıntıların tümüyle, dünya edebiya-tında bir eşi daha bulunmayan bir sanat aynasından yansıtır.

92 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 95: Phantaso Dergi Sayı 3

Boş Koltuk • J. K. RowlingBarry Fairbrother kırklı yaşlarının başında beklenmedik bir şekilde hayata gözlerini yu-mar. Bu ani ölüm yaşadığı kasabanın halkı için büyük bir şok olacaktır. Arnavut kaldırım-lı meydanı ve eski kilisesiyle Pagford, sıradan bir İngiliz kırsalı gibi görünse de bu tatlı gö-rüntüsünün ardında bir savaş sürmektedir. Zenginler fakirlerle, gençler ebeveynleriyle, kadınlar kocalarıyla, öğretmenler öğrencileriyle sürekli bir çatışma halindedir. Pagford kesinlikle göründüğü gibi bir yer değildir. Belediye Meclisi’nde Barry’den boşalan kol-tuk, kasabanın görüp göreceği en büyük savaşın tetikleyicisi olacaktır. Türlü düzenbaz-lıklar ve hırsla süren, herkesin birbirinin foyasını ortaya çıkaracağı seçim savaşında zafer kimin olacaktır?

Bir Zamanlar Prensestim • Jacqueline Pascarl“Korkunç bir çığlık bu; kafamı dolduruyor. Beni panik dalgalarında boğuyor. Bu umutsuzluk öyle boğucu ki, soluk alamıyorum. Beni saran kolları hissediyorum ve bana söylenenleri duyuyorum. Ama çığlık sürüyor. Sarsılıp uyandırıldığımda ve çığlık atanın ben olduğumu anladığımda bile dehşet devam ediyor. Bu bir kâbus: Benim kâbusum…”

Masallara benzeyen romantik bir rüyanın; hurafelerle, yalnızlıkla, dışlanmayla, ihanetle ve tacizle bir kâbusa dönüşeceğine inanabilir misiniz?

Jacqueline Pascarl; âşık olduğu prensin kollarında kraliyet ailesine girerken, tüm hayatının bir anda değişeceğini elbette tahmin ediyordu ama bu değişen hayatın ona böylesi bir acı ve ızdırap getireceğini düşünemezdi. Görkemli saray yaşantısı, abartılı davetler, kendi varlıklarını kaybedip, bu şaşalı hayatın gölgesinde kalmış in-sanlar, mutluluğu ararken kendini çok yabancı bir dünyada bulan genç bir kadın… Bir Zamanlar Prensestim; bu gerçek yaşam öyküsünü tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren etkileyici bir kitap.

Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler • Jan-Philipp SendkerBaşarılı ve ünlü bir avukat olan babası tam da Julia’nın fakülteden mezun olduğu günün ertesi sabahı ardında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur. Birkaç yıl sonra ise annesi şans eseri bulmacanın bir parçasını bulacaktır - Mi Mi adlı gizemli bir kadına 40 yıl önce yazılmış ama gönderilmemiş bir mektup. Babasının geçmişindeki gizemi çözme isteğiyle Julia kariyerini ve önünde onu bekleyen hayatı bir kenara koyar ve Mi Mi’nin bir zaman-lar yaşamış olduğu yere gider. Yolculuğu onu doğunun esrarengiz bir bölgesine, küçük bir dağ kasabasına götürür. Orada babasını tanıyan ve kendisi hakkında da inanılmaz şekilde bilgi sahibi olan bir adamla karşılaşır. Merakına teslim olarak onunla her öğleden sonrası buluşup ondan babasının gençliği hakkında şaşırtıcı hikâyeler dinler - çocukken kör olmuş, manastırda yetiştirilmiş ve hepsinden öte oralı bir kıza delice bir tutku bes-lemiştir.

phantaso.com.tr 93

Page 96: Phantaso Dergi Sayı 3

vizyon

Kod Adı: LondraYönetmen: Babak NajafiOyuncular: Gerard Butler, Aaron Eckhart, Morgan Freeman Tür: Aksiyon

İngiltere Başbakanının zamansız ölümü sonrasında, Teşkilat Başkanı Lynne Jacobs Londra’da düzenlenecek cenaze tö-reninde Banning’i Başkan Asher’ın (Aaron Eckhart) yakın koruması olarak görevlendirir. Dünyanın en güçlü liderleri-nin katılacağı bu cenaze töreni, gelmiş geçmiş en yüksek gü-venlik tedbirlerinin alındığı bir organizasyona dönüşür ama liderlerin gelmeye başlamasından kısa bir süre sonra, Lond-ra’da bombalar ardı ardına patlamaya başlar. Londra polisi ve silahlı kuvvetleri açığa çıkınca Banning, hem Başkan Asher’ın can güvenliğinden sorumludur hem de bu saldırıların arkasın-daki isimleri de etkisiz hale getirmek zorundadır.

Babalar SavaşıyorYönetmen: Sean Anders

Oyuncular: Will Ferrell, Mark Wahlberg, Linda Cardellini Tür: Komedi

Brad Whitaker (Will Ferrell); karısı ve iki çocuğuna üvey baba olmak için çabalarken planlarının öz babaları Dusty Mayron’nun gelmesiyle farklı bir boyuta taşınır. Artık evde ki babalık rolü için bir rakibi vardır. Asi bir hayat tarzına sahip Dusty, basmakalıp babaların korkulu rüyası olmaya

gelmiştir. Çocukların gözünde baba rolünü kanıtlamak için çabalayan üvey baba Brad ve öz baba Dusty’nin rekabet yarışı

beyaz perdeye yansıyor.

Danimarkalı KızYönetmen: Tom HooperOyuncular: Eddie Redmayne, Alicia Vikander, Ben Whishaw Tür: Dram, Biyografik

David Ebershoff ’un aynı isimli kitabından uyarlanan Da-nimarkalı Kız, Lili Elbe ve Gerda Wegener’in gerçek yaşam-larından esinlenen çarpıcı bir aşk hikâyesi. Yönetmeni Oscar ödüllü Tom Hooper olan film, Lili’nin bir transgender olarak çığır açan yolculuğunu ve Gerda ile olan evliliklerinin sıra dışı öy-küsünü anlatıyor. Filmin başrollerinde Oscar’lı oyuncu Eddie Red-mayne, Alicia Vikander, Ben Whishaw, Sebastian Koch, Amber Heard ve Matthias Schoenaerts yer alıyor.

94 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 97: Phantaso Dergi Sayı 3

Aşk Ve Gurur + ZombilerYönetmen: Burr Steers

Oyuncular: Lily James, Sam Riley, Matt Smith (IV)Tür: Korku, Aksiyon, Komedi

Seth Grahame-Smith’in aynı ismi taşıyan, çok satan kitabın-dan uyarlanan film, ünlü yazar Jane Austen’ın Aşk ve Gurur romanını, zombi konseptiyle ve pek çok fantastik öğe ile bü-tünleştiren bir yapım. 19. yüzyıl İngiltere’sinde geçen ünlü roman modern bir fantastik maceraya dönüşecek. Başrolle-rini dövüş sanatları ve silah ustası Elizabeth Bennet rolün-de Lily James ve üst sınıf önyargılarını temsil eden zombi avcısı Mr. Darcy rolünde Sam Riley’in üstlendiği yapımın

diğer oyuncuları ise Bella Heathcote, Jack Huston ve Nuh: Büyük Tufan filmindeki rolüyle kendini hatırlanan genç oyun-

cu Douglas Booth. Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini ise Burr Steers üstleniyor.

5. DalgaYönetmen: J BlakesonOyuncular: Chloë Grace Moretz, Nick Robinson, Alex Roe Tür: Bilimkurgu, Macera

İnsan görünümlü uzaylılar tarafından yapılan saldırıdan kur-tulan genç bir kız, kaybolan erkek kardeşini aramaya koyulur.

Kardeşini arama çalışmalarına uzaylı olup olmadığı belirsiz olan bir çocuk yardımcı olacaktır. 5. dalgadan kaçmak için başka

çaresi kalmayan Cassie (Chloë Grace Moretz)’nin bu yabancıya güvenmekten başka çaresi kalmamıştır. 5th Wave Rick Yancey’nin

romanından esinlenerek Susannah Grant, Akiva Goldsman ve Jeff Pink-ner tarafından yazılarak beyaz perdeye aktarıldı.

ZebaniYönetmen: Guillermo AmoedoOyuncular: Lorenza Izzo, Cristóbal Tapia Montt, Ariel Levy Tür: Korku, Dram

Gizemli bir adam Kanada’nın küçük bir kasabasına kaybo-lan karısını bulmak için gelir ancak bu gizem dolu adamın varlığı, kasabadaki diğer insanlar için kan gölüne dönüşe-cektir. Kanlı filmlerin babası Eli Roth’un yapımcılığında bir korku filmi olan Zebani’nin başrollerinde Lorenza Izzo, Aa-ron Burns, Ariel Levy ve Cristobal Tapia Montt var. Yönet-menliğini ve senaristliğini ise Uruguaylı yönetmen Guillermo Amoedo üstlendi.

phantaso.com.tr 95

Page 98: Phantaso Dergi Sayı 3

yaşam

Eşsiz tarihi ve bozulmamış doğasıyla Türkiye’nin önemli illerinden biri olan Çanakkale, toprağında yetişen ben-zersiz sebze ve meyvelerle de değerli bir konuma sahip. Bayramiç ilçesinin Kumkale ovasında yetişen domates-ler bunlardan bir tanesi. Çanakkale domatesi, kendine has kokusu ve tadıyla Türkiye’nin dört bir yanındaki pa-zar ve marketlerde tüketicinin en çok talep ettiği ürünle-rin başında geliyor.

Kale’nin Kırmızı İncisiÜretimi Mayıs ayında yoğunluk gösteren Çanakkale domatesleri hem yöre halkından hem de Türkiye’nin her yerinden çok fazla talep görüyor. İşin sırrı ise ta-bii ki geleneksel olanda; Toprağın besin maddelerince zengin olması yetiştirilen domateslerin kalitesini arttı-rıyor. Yöre domateslerinin lezzetini bakın pazar esnafı nasıl anlatıyor;

Nevzat Ersoy ( Umurbey)

“Çanakkale domatesinin en önemli özelliği tarla domatesi

olması. Ayrıca kimyasal hiçbir ürüne mahsur kalmaması da domatesimizin sağlıklı ve gü-zel olmasını sağlıyor. Kokulu olması ise Çanakkale topra-

ğının kendine has zengin içe-riğinden kaynaklanıyor. “

Mehmet Akbulut(Bayramiç):

“Domateslerin yurt içine ve yurt dı-şına tonlarca üretimi ve dağıtımı

yapılıyor. Kumkale ovası, top-rağından mıdır suyundan mıdır bilinmez domateslere ayrı bir tat katıyor. Çanak-kale’de yetiştirilen doma-tesleri Türkiye’nin hiçbir yerinde bulamazsınız. Ken-

di kokusuna ve tadına sahip olan tek domates Çanakkale’de

yetiştiriliyor.”

96 Çanakkale Kültür Sanat Magazin Dergisi Sayı: 3 • Mart 2016

Page 99: Phantaso Dergi Sayı 3
Page 100: Phantaso Dergi Sayı 3

“Dinamik ve özel ekip anlayışımızla geleceği şekillendiriyor, sürdürülebilir bir

dünya için çalışıyoruz...”

Endüstriyel müteahhitlikte kaynak ve hizmet çeşitliliğinin yanısıra, alt işveren modelindeki uygulamaları değiştirerek

yenilikçi ve gelişime açık, değer yaratan yönetim politikasıyla; çimento sektörü başta olmak üzere diğer

sanayi kuruluşlarının geleceğe güvenle bakmasını sağlıyoruz

Aydemirler A.Ş. yılların birikimi ve tecrübesiyle çimento fabrikalarının kurulumu ve müteahhitligi, fabrikaların

ihtiyacı olan entegre sistemlerinin oluşturulması, makina/ekipman tedariki ve aksamlarının bakımı,

revizyon, imalat ve montaj işleri faaliyetlerini; “Çevre, İş Sağlığı ve Güvenliği” yasa ve yönetmelikleri doğrultusunda

büyük bir titizlikle devam ettirmektedir.

E-5 Karayolu Üzeri Fatih Mah. Asos Sit. No: 4/19 Büyükçekmece / İstanbulTel: 0 212 883 38 89 - Fax: 0 212 882 11 26 - [email protected]

www.aydemirlermakina.com.tr