REFERANS MODELLERİ II: KEYNESYEN MODEL
REFERANS MODELLERİ II:
KEYNESYEN MODEL
• 1929’da başlayarak bütün dünyayı etkisi altına
alan Büyük Buhran; üretim ve istihdamda hiç
görülmedik boyutlarda düşüşlere neden olmuştur.
ABD’de işsizlik %25’e yükselmiştir. Demokratik
hükümetler devrilmiş, Almanya, İtalya ve
Japonya’ da faşist iktidarlar yönetime gelerek, 2. Dünya Savaşı’na giden süreci başlatmıştır.
• Büyük Buhran, klasik ekonomi anlayışının, çok
büyük işsizlik ve piyasa aksaklıklarını ortadan kaldıramayacağını (piyasanın kendi kendine her
zaman dengeye gelemeyebileceğini)
göstermiştir. Bu olay, o zamana kadar ekonomi biliminde yerleşmiş olan temel inançların
sorgulanmasına yol açmıştır.
• İngiltere Hazine Bakanı’nın oğlu olan ve 1883-1946 yılları arasında yaşayıp, Alfred Marshall ve
Edgewort gibi meşhur iktisatçıların öğrencisi olmuş,
sonrasında İngiltere Maliye Bakanlığı’nda çalışmış olan Keynes, 1936’ da yayınladığı “General Theory
of Employment Interest and Money: İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi” adlı kitabında, klasik
ekonomi anlayışının eksiklerini sıralamış ve kendi
önerilerini ifade etmiştir.
• Keynes 20. yy'in en önemli ekonomistlerindendir.
1943-1946 döneminde, savaş sonrası para
politikalarının belirlenmesi amacıyla ABD ile
yapılan müzakerelere İngiliz Hükümeti adına
katılmış ve Bretton Woods anlaşmasının imzalanmasına katkı sağlanmıştır.
KEYNESYEN EKONOMİ
Keynes’e göre:
Büyük Buhranın başlıca nedeni toplam talepteki yetersizliktir. Keynes buna “efektif talep” (alım gücüyle desteklenmiş alma isteği) demektedir.
Klasik ekonomistlerin iddia ettiğinin aksine; her zaman arzı talabe eşitleyen ve tam istihdamı sağlayan bir mekanizma yoktur.
Klasik ve Keynesyen Ekonomi Teorilerinin Karşılaştırılması
• Ekonomi eksik
istihdamda
dengededir. Eksik
istihdam esas, tam
istihdam istisnadır.
• Ekonomi tam istihdama
kendiliğinden
dönemez, devlet
müdahalesi şarttır.
• Bütçe açık verebilir.
• Önemli olan efektif
taleptir.
• Ekonomi tam
istihdamda
dengededir. Tam
istihdam esas, eksik
istihdam istisnadır.
• Ekonomi tam
istihdama
kendiliğinden
döner. Devlet
müdahalesine gerek yoktur.
• Denk bütçe esastır.
• Önemli olan arzdır.
Klasik ve Keynesyen Ekonomi Teorilerinin Karşılaştırılması
• Fiyatlar ve ücretler
yukarı doğru esnek,
aşağı doğru yapışkandır.
• Kişiler mübadele, ihtiyat
ve spekülasyon
düşüncesiyle de para
talep ederler.
• Kısa dönem analizdir.
• Anında mübadele politikasını savunurlar.
• Gayrı-iradi işsizlik vardır.
• Fiyatlar ve ücretler tam esnektir.
• Kişiler yalnızca
mübadele saikiyle
(güdüsüyle) para
talep ederler.
• Uzun dönem
analizidir.
• Bekle-gör politikasını
savunurlar.
• İradi işsizlik vardır.
Klasik ve Keynesyen Ekonomi Teorilerinin Karşılaştırılması •Yatırımlar ile tasarruflar arasındaki bağın, faiz oranı
üzerinden kurulmasına karşıdır.
Çünkü tasarruflar edenlerle, yatırım yapanlar farklı
kişilerdir.
Tasarrufta bulunmanın nedeni, yalnızca faiz geliri elde
etmek değildir. Kişiler miras bırakmak, büyük harcama gerektiren malları satın almak, emeklilikte ya da
çocuklarının eğitiminde kullanmak üzere de tasarruf
yaparlar.
•Tasarrufları belirleyen ana etken; faiz oranı değil gelir düzeyidir. Faiz oranı daha çok, tasarrufların nasıl
değerlendirileceği konusunda yol göstericidir.
•Yatırım harcamalarını belirleyen tek faktör de; faiz
oranları değildir. Kâr beklentisi gibi sebepler de kişilerin
yatırım kararları üzerinde etkilidir. Yatırımların, tasarruflara
eşit olmasını baştan garantileyici bir mekanizma yoktur.
Ekonomik dalgalanmalar da çoğunlukla bundan
çıkmaktadır ( TR’ de tasarruf %13, yatırım %22, aradaki fark cari açık. O da kriz sebebi).
• Yatırımlar
ile
tasarruflar
arasındaki
bağlantı;
faiz oranı
üzerinden kurulur.
Keynesyen Milli Gelir Fonksiyonu
Makroekonominin temel özdeşliği:
Özdeşliğin sol yanı, ekonominin ürettiği hasılaya
yapılan harcamaları gösterirken; sağ tarafı, milli
gelirin kullanım biçimini ifade eder.
Bütün değerler reeldir.
Analiz dönemi boyunca fiyatlar sabittir.
–C I G NX Y C TA TR S
Keynesyen Milli Gelir Fonksiyonu
Denge hasıla düzeyini, toplam planlanan harcamalar
(Aggregate Expanditure: 𝐴𝐸 = 𝐶 + 𝐼 + 𝐺 + 𝑋 −𝑀) ile
milli gelir (𝒀) arasındaki eşitlik (𝑨𝑬 = 𝒀) belirler.
• Modelin en önemli noktası; talepteki artışa
uyum göstererek artan hasıla ve gelirin, bir geri
besleme (çarpan, çoğaltan) mekanizmasıyla
talebi etkilemesidir.
Devletin ve Dış Alemin Olmadığı Bir Ekonomide
Keynesyen Milli Gelir Fonksiyonu
Devletin ve dış alemin olmadığı bir ekonomiye; Smurf Village
(Şirinler Köyü) ekonomisi de denilmektedir.
Kamu harcamaları (G), Toplam Vergiler (TA), Transfer ödemeleri (TR)
ver net ihracat (NX) sıfıra eşit olacaktır. Bu durumda temel GSYH
özdeşliği:
Devletin ve Dış Alemin Olmadığı Bir Ekonomide
Keynesyen Milli Gelir Fonksiyonu
Kamu harcamaları (𝐺), Toplam Vergiler (𝑇𝐴), Transfer
ödemeleri (𝑇𝑅) ver net ihracat (𝑁𝑋) sıfıra eşit olacaktır.
Bu durumda; 𝐴𝐸 = 𝐶 + 𝐼 = 𝑌 olduğunda ekonominin
genel dengesi sağlanacaktır.
• Burada hanehalkı elde ettiği geliri ya tüketecek, ya da
tasarruf edecektir. Bu nedenle; 𝑌 = 𝐶 + 𝑆 olur. Bu eşitlik
bize; hanehalkının, harcanabilir gelirlerini tüketim ve
tasarruf arasında bölüştürdüğünü söylemektedir.
• İki eşitlik birleştirildiğinde; 𝐴𝐸 = 𝐶 + 𝐼 = 𝑌 = 𝐶 + 𝑆
olup, bura dan 𝑆 = 𝐼 özdeşliğine ulaşılacaktır.
Keynesyen Tüketim Fonksiyonu: Mutlak Gelir Hipotezi
Keynes’e göre tüketim (𝐶), gelirin (𝑌) bir fonksiyonudur.
Gelir arttıkça tüketim artar. 𝑌 ↑→ 𝐶 ↑.
Burada 𝐶 ; otonom tüketim harcaması olup, gelir sıfır
iken bile yapılması zorunlu olan tüketim harcamalarını
ifade eder.
𝐶 ise marjinal tüketim eğilimi olup, gelirdeki bir
birimlik artışın ne kadarının tüketimde kullanıldığını
gösterir.
, 0 1C C cY c
ŞEKİL 5-1: BASİT BİR TÜKETİM FONKSİYONU.
Tüketim gelirin artan bir fonksiyonudur. Hiç gelir elde edilmese bile C kadarlık bir tüketim
yapılmaktadır. Bu nedenle gelir düzeyi Y0’a ulaşana kadar tasarruf negatiftir. Gelirdeki artışın tamamı değil c kadarlık bir oranı tüketilmektedir.
Y0
450
S<0
YD Reel harcanabilir gelir
C=C +cY
Reel t
üke
tim h
arc
am
ala
rı
C YD
S>0
C
E
Tasarruf Fonksiyonu ve Marjinal
Tasarruf Eğilimi
Tasarruf, gelirin tüketilmeyen kısmıdır. Gelir, ya
tüketilecek ya tasarruf edilecektir.
Tasarruf fonksiyonunu, tüketim fonksiyonundan
türetebiliriz:
–
YD C S
S YD C
– – ( ) – 1–S YD C YD C cYD C c YD
ŞEKİL 5-2: TASARRUF FONKSİYONU.
Tasarruf fonksiyonu, tüketim fonksiyonundan türetilmektedir. Hiç gelir yok iken dahi mevcut olan
otonom tüketim, menfi (negatif) tasarrufa yol açmaktadır. YD0 gelir düzeyine kadar tüketim gelirin
üstündedir ve menfi tasarruf sürer. Gelir ve tüketim eşit olduğunda ise tasarruf sıfırdır. Tasarruf
YD0‘dan yüksek gelir seviyelerinde başlar. Gelirdeki 1 birim artışın c birimi tüketildiğine göre, kalan
(1–c) birimi tasarruf edilmektedir. Buna göre marjinal tasarruf eğilimi, s=(1–c)’dir.
S=-C +(1-c)YD
Tasa
rruf
S
YD
Uyarılmış tasarruf
=(1-c)YD
-C
YD0 Reel harcanabilir gelir
YD0
450
S<0
YD Reel harcanabilir gelir
C=C +cYD Re
el tük
etim
harca
malar
ı
C YD
S>0
C
E
Planlanmış Yatırım ve Toplam
Planlanmış Harcamalar
Bu kısımda yatırım harcamalarının sabit (otonom) ve
planlanmış yatırımların kadar olduğunu kabul
edeceğiz.
Toplam harcamalar, kamu harcamaları ve net ihracat sıfır
varsayıldığından, tüketim ve özel yatırım harcamalarının
toplamıdır:
I
AE C I C I cY A cY
ŞEKİL 5-3: TOPLAM HARCAMALAR.
Toplam harcama eğrisi, her gelir düzeyindeki tüketim (C) ile otonom yatırım harcamalarının ( I )
dikey olarak toplanması ( AE = C + I ) ile elde edilir. Y0 gelir düzeyinde toplam harcama AE2(=Y0)
olup bunun AE1 kadarı tüketim, I (=AE2–AE1) kadarı ise yatırım harcamasıdır. Yatırım otonom, yani
gelir düzeyinden bağımsız I gibi bir sabittir. AE doğrusu toplam harcamaların gelir düzeyine bağlı
olarak arttığını göstermektedir.
I
Y0
450
Y Reel gelir
AE= C +cY
Pla
nla
na
n h
arc
am
ala
r
AE AE=Y
C
E1 C + I
AE’= C + I +cY
E2
2
I
AE1
AE2
ŞEKİL 5-4: GELİR VE HASILANIN DENGE SEVİYESİNİN BELİRLENMESİ.
Planlanan toplam harcamaların hasılaya eşit olduğu E noktasında denge üretim ve gelir düzeyi (Y0)
oluşur. Y0 dan fazla bir üretimin gerçekleşmesi, stokları artırarak,Y0 dan az bir üretimin
gerçekleşmesi ise stokları azaltarak üretimin denge düzeyine dönmesi yönünde baskı yapacaktır. E
noktasının gösterdiği denge üretim düzeyinde, üreticilerin üretim hacmini değiştirmesine yol açacak
bir neden yoktur.
I
Y0
450
Y Gelir, hasıla
C=C +cY
Pla
nla
nan
harc
ama
lar
AE
AE=Y
C
A =C + I
AE= A +cY E
I
IU>0
IU<0
Denge Gelir ve Hasıla Düzeyi
Denge gelir ve üretim düzeyinin belirleyicisi, bu
modelde, toplam harcamalardır.
Buradaki temel sorun; denge gelir düzeyinin planlanan
toplam harcamaya eşit olmasıdır. 450'lik Y=AE referans
doğrusu üzerinde üretim ve gelir düzeyi ile toplam
harcama eşittir.
Denge Gelir ve Hasıla Düzeyinin
Formülasyonu
Planlanan harcamaların hasılaya eşit olması :
Y’yi yalnız bırakır ve denge düzeyi, Y0 için çözersek:
Y AE A cY
– 1–Y cY Y c A
0
1
1Y A
c
ÇOĞALTAN (Çarpan)
Otonom harcamalardaki bir birim artış, denge gelir ve
üretim düzeyini bir birimden fazla artırır. Bu artışın ne
kadar olacağı ise marjinal tüketim eğilimine bağlıdır.
Otonom harcamalardaki bir birim artışın denge gelir
düzeyinde yol açtığı artışa çoğaltan ya da çarpan denir.
Çoğaltan:
Marjinal tüketim eğilimi büyüdükçe çoğaltan etkisi de
büyümektedir.
Çoğaltan formülünde paydada yer alan ifadesinin değeri,
c büyüdükçe küçülecek ve [1/(1-c)]’nin değeri de
büyüyecektir.
1 1
1 c s
Gelir, hasıla
E2
E1
AE1= 1A +cY
AE2= 2A +cY
Y2
Pla
nla
nan h
arc
am
ala
r
AE Y=AE
450
Y Y1
A2AE
A1AE
A
Y c1
1
A =Y
ŞEKİL 5-6: ÇOĞALTANIN GRAFİKLE GÖSTERİMİ.
Otonom harcamalarda AΔ kadarlık bir artış, toplam talep eğrisini AE2'ye, denge noktasını da E2'ye
kaydıracaktır. Denge üretim düzeyindeki artış (Y2–Y1) kadardır ve bu otonom talepteki artıştan daha fazladır. Bunun nedeni ise AE eğrisinin yatay değil pozitif eğimli bir eğri olmasıdır. Bunun anlamı, çoğaltan katsayısının değerinin 1’den büyük olmasıdır, çünkü tüketim talebi hasılayla birlikte artmaktadır, yani hasıladaki artış talepte yeni bir artışa yol açmaktadır.
ŞEKİL 5-7: MARJİNAL TÜKETİM EĞİLİMİNİN VE ÇOĞALTAN KATSAYISININ DEĞİŞMESİ.
Kesikli çizgi ile belirtilen toplam harcama fonksiyonu düz çizgili olandan daha büyük bir marjinal
tüketim eğilimini yansıtmaktadır. Otonom harcamalarda AΔ kadarlık bir artış, birinci toplam
harcama doğrusunun geçerliliği halinde gelir düzeyinde ∆Y1 kadar artışa yol açarken, ikinci
fonksiyonda ∆Y2 kadarlık (∆Y2>∆Y1) bir artış sağlamaktadır. Bunun nedeni daha büyük bir marjinal
tüketim eğiliminin daha büyük bir çoğaltan etkisi yapmasındandır.
AE1’= 2A +c1Y
Gelir, Hasıla
E2'
E1
AE1= A 1+c1Y
AE2'= A 2+c2Y
Y1'
Pla
nla
nan h
arc
am
ala
r
AE Y=AE
450
Y Y1
A 1
AE2= A 1+c2Y
A 2
A
Y2 Y2’
Y1
Y2
E1'
E2
• Çoğaltan ile ilgili analizimizin sonuçlarını üç noktada
toplayabiliriz:
1. Otonom harcamalarda bir artış denge gelir düzeyini
yükseltir.
2. Gelirdeki nihai artış, otonom harcamalardaki artışın
belli bir katıdır.
3. Marjinal tüketim eğilimi büyüdükçe, tüketim ile gelir
arasındaki ilişkiden doğan çoğaltan katsayısının
değeri büyür.
Çoğaltan Mekanizmasının İşleme
Şartları
• Çoğaltanın pratikte etkin olarak işlemesi için:
Gelir akımlarının doğduğu her aşamada, üretimi
artırabilmek için yeterli atıl işgücü bulunmalıdır.
Üretimin artırılmasını ve işgücünün istihdamını
sağlayacak yeterli atıl sermaye ve toprak bulunmalıdır.
Hammadde temininde güçlükler olmamalıdır.
Örnek: Bir ülke için tüketim fonksiyonu; 𝐶 = 100 + 0,75𝑌 olsun.
Planlanan yatırımlar 𝐼 = 200. Bu durumda;
a) Denge milli geliri,
b) Çarpanı,
c)Denge tüketim miktarını,
d)Denge tasarruf miktarını bulunuz.
e)𝐼 = 100 artarsa denge milli gelir nasıl değişir?
f) 𝐶 = 100 artarsa denge milli gelir nasıl değişir?
g) 𝑐 = 0.85 olursa denge milli gelir nasıl değişir?
h) 𝑐 = 0.85 olursa denge tasarruf miktarı nasıl değişir?
ÇOĞALTAN (Çarpan)
Ödev: Bir ülke için tüketim fonksiyonu; 𝐶 = 200 + 0,70𝑌 olsun.
Planlanan yatırımlar 𝐼 = 300. Bu durumda;
a) Denge milli geliri,
b) Çarpanı,
c)Denge tüketim miktarını,
d)Denge tasarruf miktarını bulunuz.
e)𝐼 = 200 artarsa denge milli gelir nasıl değişir?
f) 𝐶 = 300 artarsa denge milli gelir nasıl değişir?
g) 𝑐 = 0.80 olursa denge milli gelir nasıl değişir?
h) 𝑐 = 0.80 olursa denge tasarruf miktarı nasıl değişir?
ÇOĞALTAN (Çarpan)