Top Banner
www.yuruyus.com [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 466 26 Nisan 2015 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 Mayıs Alanımızdır! F F a a ş ş i i s s t t T T e e r r ö ö r r ü ü n n ü ü z z ü ü , , Y Y a a s s a a k k l l a a m m a a l l a a r r ı ı n n ı ı z z ı ı İ İ ç ç G G ü ü v v e e n n l l i i k k Y Y a a s s a a l l a a r r ı ı n n ı ı z z ı ı T T a a n n ı ı m m ı ı y y o o r r u u z z ! ! MEYDANLAR HALKINDIR YASAKLAYAMAZSINIZ!
60

[email protected] Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Oct 22, 2021

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

www.yuruyus.com

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 46626 Nisan 2015

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz1 Mayıs Alanımızdır!

FFaaşş ii ss tt TTeerröörrüünnüüzzüü ,, YYaassaakk llaammaallaarr ıınn ıızz ıı İİçç GGüüvveennll ii kk YYaassaa llaarr ıınn ıızz ıı TTaann ıımm ııyyoorruuzz !!

MEYDANLAR HALKINDIR YASAKLAYAMAZSINIZ!

Page 2: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa Doğru

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 44Faks: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım

Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.

Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35 www.yuruyus.com [email protected]

Korku dağları sarmış. Berkin’in katillerini koruyan SavcıMehmet Selim Kiraz’ın korkusu her yerde... Afişlerimizden kor-kuyorlar, mezarlarımızdan, ölülerimizden korkuyorsunuz. Çünkübiliyorsunuz ki devrimcileri katletseniz de asla öldürmeyibaşaramıyorsunuz. Provokasyonlarınız, terör demagojileriniz, linçgirişimleriniz buna engel olamıyor. Mezarlarımızdan, mezartaşlarımızdan korkuyorsunuz.

İstanbul Üniversitesi’nde Şafak Yaylalar’ın mezar anması içinozalit afiş asmaya giden Şebnem ve Ali isimli iki Dev-Genç’liokul girişinde gözaltına alındılar... Şu korkuya bakın: Çıkarıldık-ları mahkemede iki Dev-Gençli’ye hakim “benim meslek-taşlarımı vuranların resmini asanları tabi ki tutuklarım” diy-erek tutukladı... Hak, hukuk, adalet hak getire... Katillerinmeslek dayanışması...

Şimdi kabusunuz Şafak Yayla, Bahtiyar Doğruyol ve Elif Sul-

tan Kalsen oldu...

Çünkü onlar öldüremediğiniz şehitlerimizdir. Onlar halkımızınyüreğinde yerlerini aldılar, bilincine kazındılar...

İstanbul’dan Şafak Yayla’nın Giresun’daki mezarını ziyaretetmek isteyen Halk Cepheliler’in gidişini engellemek içinAKP’nin katil polisleri mahalleyi 8 akrep denilen zırhlı araçlar-la bastılar. Halk Cepheliler’in mahalleden çıkışlarını engellem-eye çalıştılar, ancak bunu da başaramadılar. Halk Cepheliler tümkuşatmaya rağmen Giresun’a iki otobüs ile gitmeyi başardı...

Bu sefer de Giresun’da saldıran polis bir grup faşisti toplayaraklinç saldırısı gerçekleştirdi...

Ancak Halk Cepheliler’in “Şafak olup beyinlerinde patlayan”direnişleriyle karşılaştılar...

Linç saldırılarınız, gözaltı saldırılarınız, tutuklamalarınızkorkularınızı gidermeyecek daha da büyütecektir.

Berkin Elvan’ın Katillerini Koruyan Berkin Elvan’ın Katillerini Koruyan Savcı ve Hakimlerden Meslek DayanışmasıSavcı ve Hakimlerden Meslek Dayanışması

“Benim meslektaşlarımı vuranların “Benim meslektaşlarımı vuranların resimlerini asanları tabii ki tutuklarım”resimlerini asanları tabii ki tutuklarım”

Page 3: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

43 Devrimci İşçi Hareketi:

Çaycuma’da köprü yıkıldı,15 kişi öldü, tek kişiyargılanmadı!

44 Röportaj: Ekmeğim ve

onurum için direniyorum!

46 Ülkemizde Gençlik:

Ali Ülgü ve Onur Duranserbest bırakılsın!

48 Kamu Emekçileri Cephesi:

Milletvekilliği ağır ve çoktehlikeli bir işmiş!

49 Sanatçıyız Biz: Cesaret, daha

fazla cesaret! Kazanacağız!

50 DHKC: İtalya’da yakalanan bir

Parti-Cepheli yoktur!

51 Katil Mehmet Eymür kendi gibi

katillerin suçlarını itiraf etti!

52 Sincan’dan Bochum’a

devrimci tutsaklar direniyor

53 Avrupa’da Yürüyüş:

Şadi Özpolat’adestek eylemleri sürüyor

56 Yitirdiklerimiz...

58 Kulağımıza Küpe Olsun

İİ ç i n d e k i l e r21 Bahtiyar Doğruyol’un

dergimizle yaptığıtelefon konuşmaları

23 45 yıllık onurlu tarihimizi

604 şehidimize borçluyuz!

24 Kızıldere son değil,

savaş sürüyor! (2. Bölüm)

25 Devrimci Okul:Plan-Program

31 Cepheli:Cepheli kar kış

demeden halkımızaumudu taşır

32 Kürdistan’da Tek YolDevrim: KontrgerillacıAKP’nin ProvokasyonlarınıSeçimler Değil, HalkınMücadelesi BoşaÇıkaracaktır!

34 10 Soruda: İşçi sınıfı

tarihindeki önemliköşe taşları nelerdir?

38 Küba emperyalistlerin

terör listesinden çıkartıldı!

39 1 Mayıs şehitleri

Taksim’e çağırıyor!

40 Siyasal farklılıklarına karşın

aynı barikat arkasında

birarada dövüşmek!

4 Taksim, bedelinikanımızla ödediğimiz1 Mayıs alanımızdır!

6 Saldırılarınız boşuna, adaletsavaşçılarının sahiplenilmesini

engelleyemezsiniz!

9 Tutuklasanız da, linç etseniz dekızıl bayrağımızhalk savaşçılarının

başucunda dalgalanacak!

11 Özgür Tutsaklardan...

12 Berkin’in katillerini baştan beribiliyorlar! Bu gerçek, savcırehin alma eyleminden sonraresmi belgelerle belgelendi!

13 Elif, Şafak, Bahtiyar olupbeyninizde patlayacağız!

14 AKP korktukça saldırıyor!

16 Soma Katliamı Davası’ndaaileler adalet arıyor!Gerçek sorumlular ortada yok!

18 Solun Köşe Taşları: YeniTürkiye, fosilleşen devrimkaçkınları, yılgınlarla,döneklerle kurulamaz!

MEYDANLAR HALKINDIR,YASAKLAYAMAZSINIZ!

Halkımız,Doğan Çocuklarınızın Adını Elif, Şafak ve BahtiyarKoyun! “Onlar Ölmediler, Ateş Fitiller Gibi DimdikAyakta, Barut Ortasındalar!” Onların AdıDoğacak Günün Habercisi, Halklarımızın KurtuluşUmudunun Adıdır. Onların Yolu Nefret Ettiğimiz Yezitlerin, AKP’nin ve Ondan Sonra Da Aynı ZulmüSürdürecek İktidarların Sonunu Getirecek OlanYoldur. Üç Yiğit Vatanseverin CenazesiniKaçırdıklarında Aslında Bağımsızlık Demokrasi veSosyalizm Düşünü Halkımızdan Çalmak İstediler.Bakın Hala Mezar Anmalarına Bile AzgıncaSaldırıyorlar. Ama Nafile! Umudumuza SımsıkıSarılacağız. Duymaya Tahammül EdemedikleriElif, Şafak ve Bahtiyar İsmini Her Yerde

Duyacaklar. Elif’ in, Şafak’ ın ve Bahtiyar’ ın

Adıyla, Kömür Karası, Gök Mavisi ve Orman Yeşili

Gözleriyle Elif Elif, Bahtiyar Bahtiyar, Şafak Şafak

Katillerin Yüzüne Dimdik Bakarak Meydan

Okuyacak Çocuklarımız. Mahir, Hüseyin, Ulaş Gibi,

Kuşaktan Kuşağa Yaşatacağız Onları. “Yatıp

Kalkıp Berkin Diyorsunuz” Diyen Ahlaksız

Beyinlere Verilecek Cevabımızdır Bu İsimler...

Halkımız! Genç Ömürlerini Halk ve Vatan

Sevgisiyle Fütursuzca Ortaya Koyan Elif’ i,

Bahtiyar’ ı ve Şafak’ ı Yaşatmak İçin Çocuklarmıza

Onların Adını Verelim...

Halk Cephesi - 20.04.2015

Page 4: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

2013 1 Mayısı’ndan beri Taksim1 Mayıs Meydanı halkımıza yasak.Esasen sadece 1 Mayıs Alanı da de-ğil, 2013 yılından beri AKP tümmeydanları emekçilere fiilen kapat-mıştır... Haziran Ayaklanması’na gi-den nedenlerden birisi de buydu...

Halka kapatılan alanlara HaziranAyaklanması’yla ülkenin dört bir ya-nında cevap verdik. 1 Mayıs’ta ka-patılan Taksim’e bir ay sonra 1 Ha-ziran’da yüzbinlerle girdik... 1 MayısAlanı’nı işgal eden polis 1 Haziran2013’te arabalarını, kasklarını, kal-kanlarını bile toplayamadan kaçtı...

2014’te ise İstanbul Valisi 1 Ma-yıs öncesi yaptığı açıklamada “Ge-zi’de yaptığımız hatayı tekrarlama-yacağız” diye açıklama yapmıştı... Ki-mileri bunu AKP’nin Haziran Ayak-lanması’nın özeleştirisini verdiği şek-linde değerlendiren yorumlar yaptı.Ancak AKP 2014’te de Taksim 1 Ma-yıs Meydanı’nı halka yasakladı.

Faşist diktatörlükle yönetilen ül-kemizde ‘demokrasi’ hayalleri kuraniflah olmazların hayal kırıklıkları ka-çınılmazdır.

AKP’nin Haziran Ayaklanma-sı’ndan çıkarttığı dersler; İstanbul’dailan edilmemiş bir sıkıyönetim oldu...

İstanbul dışındaki illerden uçak-larla binlerce polis takviyesi ile 39 binpolis, 50’si Taksim’de 20’si İstan-bul’un çeşitli yerlerinde 70 TOMA ileTaksim Meydanı işgal edildi.

Kadıköy’den Avrupa yakasına ya-pılan vapur seferleri iptal edildi. Met-rolar, tramvaylar, füniküler sistemi,belediye otobüsleri, metrobüsler ça-

lıştırılmadı. Taksim istikametine gi-den tüm yollar trafiğe kapatıldı. Ha-liç üzerinden Taksim’e geçişi sağla-yan Galata Köprüsü ayakları kaldı-rıldı... Diyarbakır’dan TOMA vegazbombası desteği alındı.

Devrimcilerin, demokratik kitle ör-gütlerinin, sendikaların Taksim’e git-mek için toplanma çağrısı yaptığı yer-ler polisin ablukasına alındı.

AKP’nin halka karşı savaş açtığıgeniş kesimler tarafından sıkça söy-leniyor. Ancak kimilerine göre bu bir“söylem”den ibaret. Oysa bu söylemdeğil, gerçek bir savaştır. 1 Mayıslarbu savaşın en üst boyutta yaşandığıgünlerdir.

Haziran Ayaklanması’nda halkıngücünü gören AKP tüm adımlarını busavaş gerçeğine göre attı. 2014 1Mayısı’ndaki stratejisi ne pahasınaolursa olsun halkı Taksim’e sokma-maktı. Onun için Taksim’e gidebile-cek tüm yolları trafiğe kapattı.

Ne pahasına olursa olsun Tak-sim’e girmek isteyen tek güç Cephe-lilerdi. Cephelileri engellemek için iseCephelilerin örgütlü olduğu mahal-lelerin tüm giriş çıkışlarını tuttu.Cephelileri mahallelere hapsederekTaksim’e gitmelerini engellemeyeçalıştı.

Okmeydanı’nda sabahın 07.00’sin-de insanlar evinin kapısından dışarı-ya adımını atar atmaz polisin gazbombalarıyla, TOMA’ların basınçlısularıyla karşılaştı... Halkın evlerin-den dışarıya çıkması bile imkansızhale getirildi.

AKP’nin bütün bu saldırı ve ku-

şatması Cephelilerin her türlü bede-li göze alan feda ruhuyla yarıldı.Okmeydanı’ndan Şişli’ye, Şişli’denTaksim çevresindeki tüm sokaklaraalana girmek için yüzlerce Cephelitaşla, sapanla, molotofla sabahın07.00’sinden akşamın 21.00’ne kadarçatıştı.

2014 1 Mayısı’nda da Taksim’e gi-remedik fakat can kan pahasına ka-zandığımız 1 Mayıs Meydanı’mızıgasp ettirmeyeceğimizi gösterdik...

O günden bugüne AKP’nin faşistterörü azalmadı, daha da arttı.

2014 yılında Grup Yorum’un Ba-ğımsız Türkiye Konseri yapılırken2015’te “güvenlik” nedeniyle yasak-landı.

Grup Yorum’un 30. yılı nedeniy-le yapmak istediği stadyum konserleriyasaklandı.

İstanbul Adliyesi’nde Berkin El-van’ın katillerini koruyan Savcı Meh-met Selim Kiraz’ın rehin alınması ey-leminde şehit düşen Şafak Yayla’nınmezarını ziyaret için Giresun’a gidenHalk Cepheliler linç saldırısına uğradı.

Yine Berkin Elvan’ın katilleriyargılansın diye klip çeken sanatçılarhakkında soruşturma açıldı.

Sonuç olarak AKP, halka karşı sa-vaşında tek bir geri adım atmıyor. Tamtersine halktan korkusu büyüdükçe fa-şist terörünü daha da pervasızlaştırı-yor.

İş Güvenlik Yasası’nı bunun içinçıkarttı. Bağımsızlık konserinin ya-saklanması, linç saldırıları, Ağrı’dayaptığı kontrgerilla provokasyon sal-

FFFaaşş iisstt TTeerröörrüünnüüzzüü,, YYaassaakkllaammaallaarr ıınn ıızz ıı

İİçç GGüüvveennll iikk YYaassaallaarr ıınn ıızz ıı TTaann ıımm ııyyoorruuzz!!

MEYDANLAR HALKINDIR YASAKLAYAMAZSINIZ!

MEYDANLAR HALKINDIR YASAKLAYAMAZSINIZ!

Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz1 Mayıs Alanımızdır!

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ4

Page 5: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

dırısı, 1 Mayıs’ta Taksim yasağı...hepsi halktan korkusunun ürünüdür.

Bu korkuyla AKP’nin yapabile-ceği tek şey daha fazla terördür...

Geçen sene 39 bin polis kullan-mıştı bu sene daha fazla polis kulla-nır, 70 TOMA vardı, bu sene dahafazlasını getirir... Şimdiden “KOB-RA” adı verilen yeni zırhlı araçlaralarak yığınaklarını yapmaktadır.

AKP 2015 1 MAYISI’NA GE-ÇEN YILIN DERSLERİYLE HA-ZIRLANACAK!

Taksim’e gidilebilecek bütün yol-ları yine tarafiğe kapatacaktır. Dev-rimcilerin yine örgütlü olduğu ma-hallelerden çıkmalarını engellemekiçin mahallelerin tüm giriş ve çıkış-larını tutacaklardır.

HALKIMIZ!

CEPHELİLER!

“AKP’NİN SAVAŞI KABULÜ-MÜZDÜR” dedik ve bugüne kadartek bir adım geriye atmadan feda ru-huyla savaşı büyütmeye çalıştık...

Emperyalizmle, oligarşiyle aslauzlaşmadık. Asla demokrasicilik ha-yalleri kurmadık. Oligarşinin parla-mentosunu halkımıza umut olarakgöstermedik...

Halkımıza hep gerçekleri söyle-dik. En küçük bir hak için bile bedelödemeyi göze almadan hiçbir hakkınkazanılamayacağını söyledik. Kancan pahasına kazandığımız hakları-mızı da yine kan can pahasına koru-yabileceğimizi söyledik ve söylüyo-ruz...

Savaşı büyütmekten başka yolu-muz yoktur.

Faşizm ile uzlaşılmaz. Faşizmlesavaşmadan, faşizmin iktidarı yerlebir edilmeden demokrasi beklemekham hayaldir. Kendini ve halkı al-datmaktır.

Bugün bir konser yapmakta, 1Mayıs’ı kutlamak da, devrim müca-delesinden bağımsız değildir.

Faşizmle yönetilen bir ülkedekazanılmış hiçbir hakkın garantisiyoktur. 2010 yılında açılan Taksim 1Mayıs Alanı 2013 yılında tekrar ya-saklandı. Kazanılmış haklarımızı ko-

rumanın, gasp edilen haklarımızıgeri kazanmanın yolu savaşı büyüt-meye bağlıdır.

FAŞİZMİ YENMENİN ONU-RU SADECE SOSYALİSTLEREAİTTİR!

FAŞİZMİ YENECEĞİZ!

Taksim 1 Meydanı’nın gasp edil-mesi basit bir yer meselesi değildir.Taksim 1 Mayıs Meydanı sınıf sa-vaşının ta kendisidir. Tam 38 yıloldu. Taksim demek uzlaşmaya, tes-limiyete, tasfiyeye karşı savaşmakararlılığıdır...

Taksim demek ‘nostalji’ yapmakdeğil savaşma kararlılığıdır. ‘77 1Mayısı’nın hesabını sormaktır. Öz-türk Acari’yi, Salih Kul’u, MehmetAkif Dalcı’yı, ‘96 1 Mayıs şehitleriniunutmamaktır.

Faşizm 38 yıldır bunu unuttur-maya çalışıyor.

Bugün AKP unutturamayacağınıbiliyor ve onun için terörle bastır-maya çalışıyor. Onun için bir sava-şa hazırlanır gibi hazırlanıyor.

HALKIMIZ!

CEPHELİLER!

AKP’NİN SAVAŞI KABULÜ-MÜZDÜR!

GEÇMİŞ TÜM DENEYLERİ-MİZDEN DERSLER ÇIKARTA-RAK BİZ DE HIZLA HAZIRLIK-LARIMIZA BAŞLAMALIYIZ!

AŞILMAYACAK YOL, YIKIL-MAYACAK ENGEL YOKTUR!

AKP faşizminin Taksim’e çıkmakiçin önümüze çıkartacağı tüm en-gelleri yıkmalıyız...

Engelleri kepçelerle, buldozer-lerle yıkmayacağız; Şafaklar’ın, Bah-tiyarlar’ın, Elifler’in cüretiyle, ya-ratıcılığıyla yıkacağız.

Faşizme karşı savaşta kesintisiz45 yıllık bir tarihimiz var. 604 şehitverdik... Onlardan öğrendiklerimiz-le yıkacağız karşımıza çıkartılan ba-rikatları...

Kanımızla canımızla kazandığı-mız Taksim 1 Mayıs Meydanı’nıhalkımıza yasaklayanlara İstanbul’udar etmeliyiz...

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

551 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 6: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

AKP'nin polisi, Çağlayan Adli-yesi’ndeki rehin alma eyleminin ha-zımsızlığıyla saldırıyor. Şehitlerimizincenazelerini kaçırarak sahiplenmeyiengelleyeceklerini sanıyorlardı. Kısasüre sonra yanıldıklarını anladılar.Bu nedenle cenazeye, cenaze evinesaldırdılar, cenaze evini kurşunladılar.Ve daha çok saldırmaya başladılar.Ülkemizde ilk kez "Biz De Sizi Se-viyoruz!" cümlesi "örgüt propa-gandası" kapsamında değerlendirildi,birçok insanın sadece bu nedenle evibasıldı, dava açıldı.

Çünkü; AKP Türkiye'nin en büyükadalet sarayında savcısının rehin alın-masını unutturmak istiyor.

Çünkü Çağlayan'da rehin alınanMehmet Kiraz değildir. Bu devletinadaletidir. "Adalet Mülkün Teme-lidir” yazar mahkeme salonlarında.Rehin alınan bu devletin mülküdür.İşte bunun için adalet savaşçılarınaait her şeye saldırıyorlar.

AKP'nin saldırıları adalet savaş-çılarımızı sahiplenmemizi engelle-yemeyecek. Katil sürülerinin her sal-

dırısı, sahiplenmemizi daha da bü-yütecek.

Ne Şehitlerimizi,Ne De AileleriniSahipsiz Bırakmayacak,KatillerdenHesap Soracağız!

Halk Cephesi, TAYAD'lılar veDev-Genç'lilerden oluşan 5 kişilikbir heyet ile Şafak Yayla'nın ailesinive mezarını ziyaret etmek için Gire-sun'a gitti. 8 Nisan tarihinde yolaçıkan Halk Cepheliler, 9 Nisan tari-hinde, öğle saatlerinde Giresun Ça-nakçı'daki Karabörk Köyü’ne ulaş-tılar. Köye vardıklarında bir jandarmaminibüsü de oradaydı. Saldırı ve pro-vokasyon olabileceği gerekçesiyleköyde cenazeden beri jandarmanınbeklediğini öğrendiler. Köye giriş-lerinde bir engelleme ile karşılaş-madılar. Köyde Şafak Yayla’nın evinevardıklarında annesi tarafından kar-şılanan Halk Cepheliler, cenaze evin-de 4 saat boyunca Şafak’ın annesi

Aysel Yayla, babası Şinasi Yayla,babaannesi, halası ve taziye için gelipgiden köylülerle sohbet ettiler. Şa-fak’ın vasiyeti, özlemleri üzerinesohbetlerle beraber, eski fotoğraflarınave yoldaşlarına yazdığı mektuplarınabaktılar. Yürüyüş Dergisi’nin 463.sayısı ile beraber, Şafak Yayla’nınçıkarılmasında gecesini gündüzünekatarak çalıştığı fakat yayınlanışınıgöremediği Dev-Genç Dergisi’ninilk sayısı da aileye götürülmüştü.Şafak’ın hesap sorarken çekilen fo-toğrafı derginin kapağındaydı. “Ninebak bu senin torunun Şafak” de-nince, babaannesi önce kapağı ince-ledi, gözleri iyi görmediği için iyiceyakından bakan babaannesi Şafak’lagurur duyduğunu anlatan güzelle-meler ve ağıtlar söyledi. Ziyaret son-larında Şafak Yayla’nın hemen evinyanındaki mezarının başına gittiler.Mezarını kırmızı karanfiller ve sarı-papatyalar ile süslediler. Aile mezarınçevresine beton döktürmüştü. Nede-nini sorduklarında, çevreden tehditedildiklerini, cenazenin çıkartılıp de-

Şafak Yayla’nın Mezarına Gidenlere Linç Saldırısı

SALDIRILARINIZ BOŞUNA, ADALET SAVAŞÇILARININ SAHİPLENİLMESİNİ ENGELLEYEMEZSİNİZ!

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ6

Page 7: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

reye atılacağına dair söylentilerdenkorktuklarını, bunun için beton dök-tüklerini anlattılar. Şafak’ın cenaze-sine saldıranların köylüsü olmadığı,aksine köylüsünün Şafaklar’ı sahip-lendiğini ama korkutulduklarını an-lattılar.

Bugüne KadarHiçbir ŞehidimizinMezarında Ot Bitmedi!Şafak ve Bahtiyar'ınMezarlarında daBitmeyecek!

AKP'nin katil polisi, 17 Nisan ak-şamı adalet savaşçıları Şafak Yaylave Bahtiyar Doğruyol'un mezarına git-mek için Sibel Yalçın Parkı’nda top-lanan halka saldırdı. Aynı saatlerde,Gazi ve Çayan mahallelerinde de sal-dırılar yaşandı. Mahalleye 4 TOMAve 15 akreple giren polisler terör es-tirdiler. Ellerinde hiçbir hukuki daya-nakları olmamasına rağmen Okmey-danı’na giren bütün yolları kestiler.Giresun’a gidecek olan otobüslerinşoförlerini arayarak tehdit ettiler. Polissaldırısıyla ilgili Halk Cephesi’nin yap-tığı açıklamada: "AKP iktidarı, Çağ-layan eyleminin hazımsızlığıyla heryere saldırıyor. Şehidimizin mezarınınbaşına gitmemize engel oluyor. Sab-rımızı sınamayın. Bizi geleceksiz, soy-suz sopsuz bırakamazsınız. Buna izinvermeyiz! Şehidimiz Şafak Yayla’nınmezarına kızıl bayrağımızı dikmeden,onun toprağına el sürmeden dönme-yeceğiz. Giresun’a girmek için gere-kirse öleceğiz ama vazgeçmeyeceğiz.Halkın kahramanlarının mezarlarınıbir başına, sahipsiz, bırakmayacağız"denildi.

Polisin tüm engelleme girişimle-rine rağmen Halk Cepheliler 17 Nisangecesi yola çıktılar.18 Nisan tarihindeGiresun'a ulaştılar. Giresun girişindeönleri kesilen Halk Cephelilerin köyeve Şafak'ın ailesinin yanına gidişleriengellendi. Polis otobüslerde bek-lettiği Halk Cephelilere sivil faşistlerisaldırttı. Linçle tehdit etti. Tehdit vesaldırılarından sonuç alamadığını gö-rünce 60 civarında Halk Cepheliyiişkenceyle gözaltına aldılar.

18 Nisan tarihinde, Dev-Genç

ve Ankara Halk Cephesi yaşanangözaltılarla ilgili şu açıklamayıyaptı;

DEV-GENÇ açıklamada; “31 Martgünü, dünyanın en korunaklı adliyesiolarak nitelendirilen Çağlayan’dakiİstanbul Adalet Sarayı’nda Berkin El-van’ın soruşturmasını yürüten savcıMehmet Selim Kiraz, Berkin Elvan’aadalet için halk savaşçıları Şafak Yaylave Bahtiyar Doğruyol tarafından rehinalındı. İstekleri Berkin Elvan’ın katil-lerinin açıklanmasıydı. Ama halk sa-vaşçılarının bu talebi yerine getirilmedi.Halk savaşçıları AKP’nin katil polisleritarafından katledildi. Savcı MehmetSelim Kiraz halk savaşçıları tarafındancezalandırıldı. Halk savaşçılarının ce-nazeleri, sahiplenmeyi engellemek içinkaçırıldı. Giresun’da polis işbirlikçisifaşistler cenazeye saldırmaya kalktı.Cenaze evine silahla ateş ettiler. Ölü-lerimizden bile ne kadar korktuklarınıbir kez daha görmüş olduk. 2 günönce İstanbul Üniversitesi öğrencisiolan 2 Dev-Genç'li okula girerken tu-tuklandı. Son olarak 17 Nisan gecesiyola çıkan, Giresun’a Şafak Yayla’nınve Bahtiyar Doğruyol’un mezarı başınaanmaya giden Dev-Genç'lilerin veHalk Cephelilerin otobüsü Giresun’dadurduruldu. Hukuksuz bir şekilde iş-kenceyle 65 kişi gözaltına alındı. Buyaptığınız saldırıların ne ilk ne de sonolacağını biliyoruz. 15 gün içinde 291gözaltı, 25 tutuklama... Gözaltılarla,tutuklamalarla savaşçıların sahiple-nilmesinin önüne geçeceğini sanmayın.Bizler Şafak, Bahtiyar ve Elif Sultan’ıncüretiyle çıkıyoruz karşınıza. Değilgözaltı, yıllarca F tipi hücrelerde tutsaketseniz de Şafak, Bahtiyar, Elif Sultangibi hücrelerden çıkıp dünyayı başınızayıkarız. Saldırılarınız boşunadır. Sizölülerimizden dahi korkmaya devamedin. Biz, halk savaşçılarını her nepahasına olursa olsun sahiplenmeyedevam edeceğiz" denildi.

Ankara Halk Cephesi;“AKP'nin katil polislerinin baskılarınarağmen, yaklaşık 60 civarında HalkCepheli şehitlerini sahiplenmek veanma programını gerçekleştirmek içinİstanbul'dan yola çıktı. Giresun'a gel-dikten sonra katil polisler, Halk Cep-helilerin Şafak Yayla'nın köyüne, aile-

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

771 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 8: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

sine yapacakları ziyareti ve anmayı engellemekiçin önlerini kesti, daha sonra da sivil faşistlerisaldırttılar. Sivil faşistler aracılığıyla HalkCepheliler linçlerle korkutulmaya çalışıldılar.

AKP'nin polisinin tüm baskı ve saldırıla-rına rağmen geri adım atmayan Halk Cepheliler,gözaltına alındılar. AKP'nin polisine buradansesleniyoruz; "Ne katil polisleriniz ne de sivilfaşistleriniz bizi kararlılığımızdan vazgeçiremez.Şehitlerimize, mezarlarına ve ailelerimize sal-dırmaktan vazgeçin. AKP iktidarını ve katilpolislerini buradan uyarıyoruz; yapılan baskılarve engellemeler hukuksuz ve keyfi uygulama-lardır. Bu yollardan vazgeçin. Bizi bu tür yol-larla bu güne kadar sindiremediniz, bundansonra da sindiremeyeceksiniz” denildi.

Halk Savaşçıları Mücadelemizde Yaşıyor

Antalya Halk Cephesi, 30 Mart-17 Nisanşehitler haftasında halkın savaşçıları “BahtiyarDoğruyol, Şafak Yayla ve Elif Sultan Kalseniçin 18 Nisan’da dernekte anma yaptı. 30Mart-17 Nisan şehitleri nezdinde devrim şe-hitleri için bir dakikalık saygı duruşunda bu-lunuldu. Ardından yapılan konuşmalarda şunlaradeğinildi. “30 Mart-17 Nisan şehitlerimizinzincirine eklediğimiz, üç onurlu halkamızolan Bahtiyar Doğruyol, Şafak Yayla, ElifSultan Kalsen ve onların da nezdinde 30Mart-17 Nisan şehitlerimizi anmak için bu-radayız. Onların direnişlerine sahip çıkacak,mücadelemizde yaşatacağız” dendi. Dahasonra şiirler okundu, ardından Şafak Yayla’nınsevdiği türkü, “Bize Ölüm Yok” ve “Dev-Genç” marşları söylendi. Daha sonra şehitlerinyaşamı anlatıldı.

Bahtiyarlar Mücadelemizde Yaşıyor!

Çağlayan Adliyesi’nde 31 Mart günü, adaletararken Şafak Yayla ile birlikte katledilip şehitdüşen Bahtiyar Doğruyol için Ankara TA-YAD’da 16 Nisan'da anma yemeği verildi.

Yemek öncesi emperyalizme ve oligarşiyekarşı verilen mücadelede şehit düşen devrim şe-hitleri için 1 dakikalık saygı duruşunun ardındanşehit Gökçe Şahin'in babası Bayram Şahin birkonuşma yaparak Bahtiyar Doğruyol'un müca-deledeki zamanlarını gelen konuklara anlattı.Daha sonra Halk Cephesi adına konuşma yapanbir kişi, Çağlayan direnişinin düşmanda moralbozukluğuna yol açtığını, halkımızda ise öfkeve moral yarattığını söyledi. 50 kişinin katıldığıanma yemeği okunan şiirlerle sona erdi.

AKP iktidarı, resmi sivilfaşistleriyle ölülere saygıyı,seyahat özgürlüğü hakkını birtarafa bırakmış saldırmayadevam ediyor. Hangi kitapta,hangi yasada yazıyor ölüleresaygısızlık? Hangi yasada ya-zıyor kendi vatan toprakla-rında adım başı durdurulupengellenmek? Bu yasaAKP’nin yasası, 12 Eylül fa-şist cunta anayasasına bilerahmet okutuyor.

Büromuz avukatı EbruTimtik’in de aralarında bu-lunduğu 53 kişi şu an GiresunEmniyet Müdürlüğü binasın-dalar. Ve binanın etrafına ağ-zından salya akıtıp küfürlersavuran faşist bir güruh top-lanmış durumda. Dakikalargeçtikçe çevre ilçelerden delinç saldırıları için toplanmayaçağrılmaktadırlar.

Hadi göstersin o zamandevlet-i ali kudretini. Hadibakalım bu it sürüsünü oradançekip alsın da görelim dev-letliği. Yok hayır bunlar olmazbiliyoruz. Linç ederek sindir-mek egemenlerin kültüründevar. Gözaltına alma sebebi debu zaten. Linç güruhununönüne elleri kolları bağlı şe-kilde sunmak istiyorlar. Res-milerle, gayrı resmi faşistlerinişbölümü bu şekilde.

Bu devletin her türden sal-dırısına karşı aşılıyız ve "bukadarı da olmaz" diyebilece-ğimiz hiçbir şey yok. Biz sa-dece halkın birliğine ve da-yanışmasına inanırız. Yetmişkadar gözaltındaki müvekki-limizle büromuz avukatı EbruTimtik'i o linç güruhunun sal-dırılarından koruyacak tekgüç birliğimizdir.

Herkesi elinde ne olanakvarsa harekete geçirmeye, Gi-resun Emniyet Müdürlü-ğü’nde hürriyetleri tehdit edi-lip linç saldırısıyla yüz yüzebırakılanlarla dayanışmayaçağırıyoruz. Emniyet müdür-lüklerini, milletvekillerini, ga-zeteleri, televizyonları, tektek kişileri kurumları arayıpVali ve Emniyet Müdürü vediğer devlet görevlilerinin üçmaymunu oynamalarına izinvermeyelim...19.04.2015

Hak ve ÖzgürlüklerimiziGaspettirmeyeceğiz!

Linç ve ProvokasyonlaraSon Verin!

Linç Amerikan Egemen-lerinin Kültürüdür. AnadoluHalkları Linçleri Lanetler!

Haklı Olanlar Er ya daGeç Kazanacaktır!

Halkın Hukuk Bürosu

LİNÇ VE PROVOKASYONLARA SON VERİN!

Halkın HukukBürosu

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ88

Page 9: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

31 Mart günü Berkin Elvan so-ruşturmasını yürüten, katilleri ko-ruyan savcı Mehmet Selim Kiraz’ıcezalandıran devrimci halk savaş-çıları Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğ-ruyol’u anmak için 17 Nisan günüyola çıkan Halk Cepheliler tüm bas-kılara, gözaltılara rağmen şehitlerininmezarı başında anma yaparak onlarıkızıl bayraklarıyla sonsuzluğa uğur-ladı.

17 Nisan günü daha yola çıkarkensaldırı başlamış mahallelerden çı-kışlar polisin biber gazlı saldırılarıylaengellenmeye çalışılmıştı. Tüm en-gellemelere rağmen 2 araç Okmey-danı ve Gazi Mahallesi’nden çıkarakGiresun’a doğru yola koyuldu.

18 Nisan günü 16.00 civarındaGiresun Çanakçı’da araçlar durdu-ruldu. Giresun ve sahil şeridinde,jandarma ve polise ek olarak bekçi-sinden sahil güvenliğine kadar tümkolluk kuvvetleri seferber edilerekHalk Cepheliler’in köye girişini dur-durmaya çalışıldı. Şafak Yayla’nınannesi ile görüştürülenlere annesininbu ziyareti kabul etmediği söylendi.Bunun üzerine Halkın Hukuk Bürosuavukatı Ebru Timtik ve Halk Cephesiadına bir kişi Aysel Yayla ile görüş-mek üzere az ilerideki petrol ofisinegitti. Halk Cepheliler’e karşı örgüt-lenen faşist linçten korktuğunu be-lirten Yayla başkalarının da canıyanmasın diye istemediğini söyledi.Bunu bahane eden polislere karşı

görevlerinin mezarını sahiplenenleriengellemek değil onları korumakolduğunu belirten Halk Cephelilerolabilecek saldırıları bilerek ne pa-hasına olursa olsun mezarlığa gide-ceklerini vurguladılar. Şafak’ın dayısıda bir din adamı olarak bu ziyarettenkorktuklarını belirterek ayrıldı.

Saatler ilerlerken keyfi şekildebekletilen Halk Cepheliler akşamçökerken daha fazla beklemeyecek-lerini belirterek pankart açıp oto-büslerin yanında oturma eyleminebaşladı. Daha kapılar açılırken sal-dırıya başlayan polislere karşı uzunsüre direnç gösterildi. Gözaltına alı-nan her bir Halk Cepheli yerlerdesürüklenerek, saçlarından bacakla-rından çekilerek zorla gözaltı araç-larına bindirildi. Hemen herkesinyüzü çakıl taşlarına sürtülerek ka-fasında yüzünde izler oluştu. Polislerazgınca cenazesini sahiplenen dev-rimcilere saldırıyor bir yandan datoplanan faşist güruha cesaret veri-yordu. “Şafak Yayla ve BahtiyarDoğruyol Ölümsüzdür” sloganlarıylagözaltına alınan 54 kişi hastaneyegötürüldü. Burada üst araması da-yatmasıyla muayene dahi yapılmaz-ken faşistler de toplanmaya başladı.Hastane içine kadar ellerinde demirsopalarla giren alkollü sivil faşistlerehiçbir müdahalede bulunmayan po-lisler 2 kişiyi hastanede bırakıp diğerherkesi kaçırdılar, Giresun Emni-yeti’ne getirdiler. 2 kişi hastanede

Mezarlarımız da Savaşçılarımız da Sahipsiz Değil!Tutuklasanız da, Linç Etseniz de Kızıl BayrağımızHalk Savaşçılarının Başucunda Dalgalanacak!

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

991 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 10: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

onlarca polis, güvenlik ve dok-torun arasında saldırıya uğradılar,bir kişinin burnu kırıldı. Saldırılaremniyet önünde de devam etti.Halk Cepheliler araçtan her çı-kışlarında zafer işaretleri ve slo-ganlarla sivil faşistlere karşılıkverirken faşistler ellerinde taşlar,bira şişeleri ve dillerinde küfürlesaldırmaya devam etti. Gözaltınaalınıp karakola getirilen bir grup,bu faşist güruhun arasından em-niyete getirildiğinde araçlarınıncamları indi, emniyet sivil fa-şistlerin taş yağmuruna tutuldu.

Emniyetin içinde de üst ara-ması adı altında işkenceler devametti. Bütün gece süren işkencelerinardından faşist grup dağıldı, HalkCepheliler serbest bırakıldı. Taşyağmuruna tuttukları aracın kol-tuk döşemelerine kadar zarar ve-ren sivil faşistler aracın içinebayrak bırakmışlardı. Sabah araç-larla adeta kaçırılan Halk Cep-heliler tartışmaların ardından Fat-sa’da durarak diğer arkadaşlarınıbekledi. Şoförü de korkutan po-lisler Bahtiyar’ı anmak için An-kara’ya giden aracı Samsun çı-kışına kadar takip ettiler.

Araçla Ankara İdilcan KültürMerkezi’ne giden Halk Cephelilerburada bir süre dinlendikten sonraBahtiyar Doğruyol’un mezarınagittiler. Burada yapılan anmanınardından bir grup İstanbul’a dö-nerken bir grup da tekrar Gire-sun’a Şafak Yayla’nın mezarındaanma yapmak ve iki yoldaşıntoprağını birleştirmek için yolaçıktı.

Ankara’dan gece yarısı tekrarGiresun’a dönen 12 Halk CepheliSamsun’dan başlayan polis ta-kibine ve tacizlerine rağmen yo-luna devam etti. Faşist saldırılarınve polis engelinin ardından elle-rinde Bahtiyar’ın toprağı ile Şa-fak’ın mezarına giden Halk Cep-heliler’i mezarı başında annesiAysel Yayla karşıladı. Halk Cep-heliler’in tekrar gelmelerini şaş-kınlıkla karşılayan anne Yaylailk başta yine korkuyla gelme-melerini söylediyse de anma ya-pıldı. Şafak’ın mezarına onunbirlikte hesap sorduğu yoldaşıBahtiyar Doğruyol’un toprağıkonuldu. Karanfillerle süslü me-zara çiçek ekildi. “Kızıldere’denÇağlayan’a Halk Savaşçıları Onu-rumuzdur” yazılı pankart açıldıve kızıl flama Şafak’ın başucunaasıldı. Sarı yıldızlı Cephe bayrağıda toprağına katıldı Şafak’ın.Sonrasında Dev-Genç adına kısabir konuşma yapılıp 1 dakikalıksaygı duruşunda bulunuldu.

“Varsa Cesaretiniz Gelin” ve“Bize Ölüm Yok” marşları okun-du, “Sıra Neferi” şiiriyle anıldıŞafak Yayla. Sonrasında tekrarannesiyle görüşüldü, annesinintek isteği vardı, oğlumu unut-mayın dedi ağlayarak ve oğlununyoldaşlarına sıkıca sarıldı. HalkCepheliler tekrar yola koyuldular,bir grup İstanbul’a dönerken birgrup da Ankara’ya giderek Bah-tiyar Doğruyol’un mezarına ŞafakYayla’nın mezarından getirdiğitoprağı ve bahçesindeki çiçeğigötürdü.

Şafaklar’ ın, Bahtiyarlar’ ın ve

Eli fler’in Sesini HerAlana Taşıyacağ ız

Umudu BüyütüyoruzBizleri Yıldıramazsınız!

AKP polisinin dergimizi matbaada el koy-masına rağmen Yürüyüş kapı kapı halkımızaulaşmaya devam ediyor.

İkitelli: İkitelli'nin sokaklarına 20 Nisan'da

Ferhat Gerçek'in sesi taşındı. Ferhat Gerçek'inadımladığı sokaklara, caddelere "Yürüyüş Der-gisi Okuyalım Okutalım" kampanyasının afişleriasıldı. Afişleme sırasında yoldan geçen halklasohbet edildi. 3 kişinin yaptığı kapı çalışmasında27 dergi halka ulaştırıldı. Çalışmada evlerinedavet edenler oldu. Evlere geçilerek halklasohbet edildi.

Kapı Kapı Dolaşıp Yürüyüş Dergisi’ni Ka-ralamaya Çalışan Katil Polise Halkın Cevabı:Biz Bu Dergiyi Yıllardır Tanıyoruz...HATAY: Yürüyüş Dergisi'nin 463. sayısı

bütün yasaklamalara, toplatmalara karşı 21Nisan'da okuyucularıyla buluştu. Samandağve Antakya’da toplamda 700 adet toplatmasıolan dergi bütün meşruluğuyla halklara umudutaşıdı. Hatay Halk Cephesi’nin yaptığı açıkla-mada: "Türkiye genelinde elektriği kestileryetmedi, tüm medya kuruluşlarına sansür ge-tirdiler yetmedi, yayınlarımıza toplatma kararıverdiler yetmedi, en son Hatay’da YürüyüşDergisini dağıttığımız esnafları, evleri sivilkatil polisler kapı kapı dolaşıp Yürüyüş’ümüzütoplamaya, karalamaya çalışmış, korku salmakistemiştir. Ama nafiledir çabaları! Hatay halkınice yiğitler yetiştirmiştir. Hatay halkı şehitlerinesahip çıkmış, 'biz bu yayınları yıllardır tanıyoruz.Emekçi insanlar bizim kapımıza kadar hiçüşenmeden her hafta getiriyorlar. Bunca emekharcayan kişiler sizin dediğiniz gibi, dolandırıcı,tefeci, ya da terörist olamazlar. Şimdi almakistediğiniz Yürüyüş Dergisi’0ni yasadışı olarakgösteremezsiniz. Bayilerde satılıyor, Yurt Ga-zetesi’nde ilanı var' diyerek dergiyi sahiplendiler.Bunca sansür yine ters yüz edilmiş 700 dergihalka ulaşmış, halkta Yürüyüş’ü sahiplenmişdüşmana vermemiştir" denildi.

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ10

Page 11: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Merhaba Alişan,

22 Ocak zaferimizin coşkusunu ilkgünkü gibi yaşıyor ve yüreklerimizi122’lerimizin sıcaklığıyla ısıtıyoruz.

22 Ocak’ı senden, sizden ayrı dü-şünemediğim için, bu kez de böylesana yazayım istedim.

Öncelikle seni, senden önce vesenden sonra halaya katılanlarımızıselamlıyor, senin gibi sımsıkı ku-caklıyorum. Haklısın Alişan; “Ku-cakladın mı sımsıkı kucaklaya-caksın arkadaşını/Kavgaya tümkaslarınla, gövdenle, tutkunla gi-receksin” diyen şair doğru söylemiş.Biz de aynen öyle yapıyoruz, tüm akıl,yürek ve bilek kaslarımızla umudu-muzu büyütüyoruz ki biz ezilen halk-ların hınçla sıkılmış yumruğuyuz,dövüşüyoruz…

Sen, “vakit tamam” deyip de gel-diğin zaman ebediyen, ben Çinge-ne’mizin(*) diyarındaydım. Bir ya-nımda “karınca”mız Berkan, diğeryanda Yümüt abimiz, voltalar randevuyerimiz. Bazen de seninle çıkardımvoltaya “heybe Dağ’lı anlat hele”derdim… Gök kubbe altında konu-şulmadık şey bırakmazdık yine, dilekolay yılların hasreti var. Bu yıllar bo-yunca “3 satır yazı” dışında direk ba-ğımız olmamıştı seninle.

Birgün, uzaklardan gelen, üç satırlıkbir yazı olan küçük bir not kâğıdı ve-rildi. Hayda, kim ola ki acaba? Boşakoyuyorum dolmuyor, doluya koyu-yorum almıyor. “A. Dağlı” imzasınıhatırlayamayan hafızaya az kızmadımdeğil. Dağlı’yı hatırlamayan hafıza-yı “çıkartıp atmak gerek” değil mi?Neyse, sorduk bilgemize, öğrendik şadolduk, bahtiyar olduk. 3 satıra bu ka-dar çok şeyi sığdırmak, BİZ’e hastır el-bette. O küçük not kâğıdını yıllarca ya-

nımda taşıdım, Hasret gelip de bo-ğazıma oturunca, tekrar tekrar oku-yup nefes aldım. Sonra bırakmakmecburiyet halini alınca, yüreğimealdım, aklıma kazıdım…

Senin yarattığın depremin güm-bürtüsünü duyunca, çıkartıp yüre-ğimden tekrar okudum doyunca.Sana selam dursun diye durdurdukhayatı. Ömür denilen filmi geri sar-

dık Ümraniye barikatlarında marşlarsöyledik yine, Armutlu’nun “hendek vetepelerini” aştık yine azimle. Gazi’de,gözaltına alındık yeniden Bülent Dur-gaç abimizle… Demem o ki, Büyük İn-sanlık unutmuyor, işte Çuhadar’ımız bi-zim gibi binlercesinin geçtiği işken-cehaneyi Hasan Selim’in hıncıyla yer-le bir etti. Halkların birikmiş öfkesi za-limlerin karargâhlarını, haramilerinsaraylarını dövmeye devam ediyor…

“Çok eski silahlar” kullandığımızısöylüyor acuzeler. Ki doğrudur; eli-mizdeki Hekimoğlu’nun aynalı Mar-tinisidir. “Benden selam söyle BoluBey’e” diyen Köroğlu’nun mavzeridir,“Dağlar Bizimdir ”diyen Dadal’ın başeğmezliğidir. Elimizdeki, Pir Sul-tan’ın deyişiyle “aşk bıçağı”dır, dili-mizdeki onun çağrısıdır. “Teber* çe-kip münkirlerin kanını/Dökelim ba-kalım nic’ olsa olsun… Münkirlerinsarayını bozalım/ Yıkalım bakalımnic’ olsa olsun” işte o kadar, var mı öte-si! Ödemede gereken bedel nice ağırolursa olsun, “bir canım var feda ol-sun” diyen İbili yüreklileri durdura-bilecek bir güç yoktur, ola bilemez!

Büyük Direnişin zaferinden son-ra “ne kazandınız ki?, bu kadar be-dele değer miydi?” diyen yüreksizlerkorosu bugün emperyalizmin maes-troluğunu yaptığı “barış” şarkısınısöylüyorlar. “Kalp kör olduktansonra gözün görmesinde yarar yok-tur” diyor ya Ali aynen öyle. Erdal-lar’ı, Hasan Selimler’i, Çuhadarlar’ı,Muharremler’i göremiyorlar Ali’m.Biz baktığımız her yerde umudu,devrimi görmeye devam ediyoruz.

“Bir BİZ kaldık ey Karanfil” du-rum özetle böyledir. “Zamanın ru-huna uyanlar” başka bir deyişlehayallerini, düşlerini burjuva ideolo-jisinin iğfal etmesine izin verenler,

bize de “akıllı solculuğu” vaaz edi-yorlar. Senin sözlerinle cevaplarını ve-riyoruz Alişan: “Amerika’ya uşaklıkakıllılık oluyorsa biz deliyiz” Haklı-sın, ABD’nin tasfiyecilik tangosunaalkışla tempo tutmaktansa; koskoca“karanlıklar imparatorluğuna”kafa tutmak evladır, farzdır. “Gittikçeçoğalır delimiz bizim” türküsünüsöylemeye devam ediyoruz Alişan…

Şimdi karşımda, alnında yıldızlıbere olan resmin. Huzurun ve guru-run gözlerinden taşıyor. “Gözümarkada değil. Gönlüm rahat” de-miştin. Her adımımızda, her anımız-da sizin bu güveninize layık olmakiçin yaşıyor, hayatımızdan ve feda-mızdan öğrenmeye, açtığınız yoldayürümeye devam ediyoruz.

“Sen gittikten sonra neler oldu ne-ler” diyeceğim fakat sen hiç gitmedinki, gitmediniz ki… Senin ateşinden debir avuç alıp kattık yüreklerimizde-kine, seni de tüm karanfillerimiz gibibir tohum misali, gönül tarlamızınsonsuzluğuna ektik.

Tohum bu biliyoruz emek ve sa-bır ister ki bunlar sevgisiz n’eyler?İnanç olmayan yürekte sevgi yetişirmi hiç? Yetişmez elbette. SevgiliDayı’mızın deyişiyle “inanç, bilgi vegerçeğin birleştiği duygu yoğunlu-ğudur.” İşte böyle Alişan, hakkınıvermek çabasındayız, özetle; öfkebiriktiriyor. Umudumuzu büyütüyo-ruz her gün. Öyleyse, her zaman vedaima beraberiz sizlerle…

“Sana selam sana saygı ey yol-cu” ne de olsa nehirler gibi akıyoruzyarınlara, denizlerde buluşur, birbi-rimizi karışırız nasıl olsa…

Ölümü cüceleştirerek, Azrail’i re-zil rüsva eden 122’lerimiz başta ol-mak üzere şehitler halayına omuz ve-ren kahramanlarımıza selam olsun.Yeni 22 Ocak’lar yaratmak içinkan, can bedeli Umudu büyütenlere“Atılım” ruhuyla düşmanın üstü-ne üstüne yürüyenlere bin selam!

Fikret Kara 11-12-2014

Kırıklar 1 No’lu F Tipi Hapishanesi

Çingene(*): 2001 yılında BüyükDireniş’te feda eylemi yaparak şehitdüşen İbrahim Erler.

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

Page 12: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Berkin’in katillerinin isimle-rinin emniyet tarafından bilindiğiherkes tarafından bilinen bir ger-çekti. Savcı Mehmet Selim Ki-raz’ın rehin alınmasından sonrabu gerçek resmi belgelerle ortayaçıktı.

“Berkin Elvan soruşturma-sını yürüten Cumhuriyet SavcısıMehmet Selim Kiraz’ı rehinalan iki DHKP-C'li, 8 saat sürenmüzakereler sırasında soruştur-ma dosyasında yer alan bazıbilgilere ulaşmış ve bunları in-ternet üzerinden yayınlamıştı.Bu polislerin DHKP-C tarafın-dan hedef alınması ihtimali ne-deniyle harekete geçen İçişleriBakanlığı ve İstanbul EmniyetMüdürlüğü tayin işlemlerinihızlı bir şekilde başlattı ve po-lisler farklı illere gönderildi. Ai-leleri ile birlikte koruma altına alınanpolislerin tayin ve taşınma işlemleribüyük gizlilik içinde yapıldı. Polislerinve ailelerin gittiği illerde koruma vegözlem altında tutulacağı öğrenildi.”(Basından )

Bu haber şunu göstermiştir:

a) AKP, katil polislerin baştan iti-baren isimlerini biliyor.

b) AKP katilleri koruyor.

c ) Katiller ancak adalet mücadelesisonucu ortaya çıkıyor.

d) AKP katillerin ismini vermemekadına savcıyı feda etti.

Dosyanın avukatlarının talepleri

üzerine dosyadaki fotoğraflar yaklaşık1 yıl önce dosyaya girdi. Soruştur-manın savcıları bu isimleri belirle-memek için aylardır bir işlem yap-mıyordu. Emniyetin “bu isimleri bil-miyoruz” yalanına karşı sorumlularhakkında soruşturma açılmıyordu.İsimlerin dosyaya gelmesini engel-leyen herkes hakkında, savcılar is-tese gözaltı işlemi yapabilme yet-kileri var. Fakat savcılar da katillerikoruduğu için, avukatlar ancak bir

şey talep ederse, rutin işlemleribugüne kadar yapmak zorunda kal-dı.

Bu haber üzerine savcılık ma-kamının derhal katillerin isim-lerini belirlemek için işlem yap-ması gerekir. Polislerin isimlerinibildiği halde bunu vermeyenlerhakkında soruşturma açması ge-rekir.

AKP, katillerini koruyor. Onuniçin isimleri bildiği halde vermiyor.

Çünkü katillerin isimlerinin ve-rilmesi durumunda bu işin sonuAKP’ye hatta ‘talimatı ben ver-dim, polisimiz destan yazdı’ diyenCumhurbaşkanı Recep Tayyip Er-doğan’a dayanacaktır. Çünkü Ber-kin Elvan’ın asıl katili TayyipErdoğan’dır. Polislere katliam ta-limatını bizzat Erdoğan vermiştir.Mahkemelerin koruduğu polisler

değil esas olarak Erdoğan’dır.

Rehin alma eyleminde ölen savcı,katiller korunma pahasına gözden çı-karılmıştır.

AKP’den katilleri bulması bekle-nemez. Adalet, saraylarının kapısındangeçmez. AKP çocuk katilidir. AKP13 yıllık iktidarında 241 çocuğu kat-letmiştir. Binlerce çocuğa işkenceyapmış ve tutuklamıştır. Buna rağmentek bir işkenceci katil cezalandırıl-mamıştır.

Katilleri, ancak “halkını çok se-ven” adalet savaşçıları bulup hesapsorar.

BERKİN’İN KATİLLERİNİN İSİMLERİNİ BAŞTAN BERİ BİLİYORLAR! BU GERÇEK SAVCI REHİN ALMA EYLEMİNDEN SONRA RESMİ BELGELERLE BELGELENDİ!

Resimleri yayınlanan 22 polisin “güvenlik” nedeniyle görev yerleri değiştirildi!

AKP Katilleri Yargılamak Yerine Koruyor!

BUNLARDAN BİRİSİ BERKİNELVAN’IN KATİLİDİR! AKP

BUNLARI YARGILAMAKYERİNE KORUMAYA ALDI

Halkın Mühendis Mimarları, 19 Nisan’da Küçük Ar-mutlu ’da 2. Tohum Ekim Şenliği’ni gerçekleştirdi.Havanın soğuk ve yağışlı olması nedeniyle Şenay veGülsüman Halk Bahçesi’nden Küçükarmutlu Cemevi in-şaatına taşınan şenlik Halkın Mühendis Mimarlarınınaçılış konuşmasıyla başladı. İbrahim Karaca’nın şiirleriyle,Zafer Kara’nın söylediği türkülerle ve halaylarla devam

eden şenlikte son olarak viyollere (tarım sektöründe fideüretmek amacıyla kullanılan plastikten imal edilmiş çokgözlü kaplardır ) tohum ekimi yapıldı. Şenlikte aynızamanda Halkın Mühendis Mimarları’nın standı ve kermesde yer aldı. Büyükarmutlu’da faşistlerin Armutlu gençlerinesaldırısı nedeniyle erken bitirilen şenliğe toplam 100 kişikatıldı

Armutlu'da İkinci Tohum Ekim Şenliğinde Buluştuk

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ12

Page 13: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Bir Halk CepheliAnlatıyor:

Hasan Ferit'in Mah-kemesi'ne katılmak içinmahkeme önüne gitti-ğimde orada bulunan ar-kadaşlar kapının önündebekliyor, polis saldırıyahazırlanıyordu. Hemenarkadaşların yanına git-tik. Polis bizi kalkanla-rıyla karşı kaldırıma ite-rek etrafımızı sardı. Et-rafımızı sardığında 4 ki-şiydik. Diğer arkadaşlarıbaşka tarafa doğru kal-kanlarıyla itmişti. Bizbirbirimize kenetlenipbirlikte kaldık. Basın bizi çekiyordu.Oradaki saldırıyı teşhir edip sesli ko-nuşmalarla durumu teşhir ettik. Diğerarkadaşlar yanımıza geldi. Bizi gözaltınaalacaklarını söyledikleri için oturup ke-netlenmiştik. Gelen arkadaşlarla da bir-birimize kenetlendik. Polis çekilinceadliye kapısına doğru ilerleyip tekrarsesli konuşmalar ve sloganlarla oturmaeylemine başladık. Kısa bir süre sonraoturma eylemindeyken çevik kuvvet et-rafımızı sardı ve bizi birbirimizden ko-parıp gözaltına almaya başladılar. Busırada bizimle gelen ama oturma eyle-mine katılmayıp bizi karşımızdan izleyenarkadaşlar vardı. Oturma eyleminde vegözaltında bizimle olan Kaldıraç’tan 5kişi vardı. Ben ilk gözaltı aracına bin-dirildim.

Arkadaşların anlattığına göre birbirinekenetlenip oturma durumu gözaltınaalınmaya başladığımızda dağılmamışdevam etmiş.

Çevik kuvvet araçlarına bindirildik.En yakın Kartal Devlet Hastanesi’negötürüldük. Hastaneden kadın güvenlikgörevlisi getirip üstümü aramak istedilerizin vermeyince beni zorla indirip hastanebahçesinde kimlik araması yaptılar. Osırada sesli konuşmalarla neden gözaltınaalındığımızı anlattık. İnsanlar toplanıpbizi dinlediler. Herkesi dağıtmaya ça-lıştılar, ama çok dağıtamadılar. Hastaneyegötürülürken adalet savaşçılarımız Elif,

Bahtiyar, Şafak ve Hasan Ferit ile ilgilisloganlar ve sesli konuşmalarımız oldu.

Sağlık kontrolünden sonra VatanCaddesi'ndeki Siyasi Şube'ye götürüldük.Vatan'a giderken araçta her zaman yap-tıkları gibi saldırıları oldu. Aracın içindeslogan attığımızda, araca binerken sloganatan arkadaşımıza eşlik ettiğimizde nor-malde saldırmazlardı. Ama bu gözaltındaçevikler de, sivil polisler de her zaman-kinden daha fazla saldırganlardı. Vatan'ınbahçesinde araçlarda ters kelepçeli uzunsüre otobüste bekletildik. Bir sivil tele-fonunda diğerlerine bir şeyler göstermeyebaşladı. Sonra hepsi çok benziyor deyiparalarında konuşmaya başladılar. Bucanlı bomba değil mi diye birbirleriylearalarında konuşmalar geçmeye başladı.Ben de "beyninizde patlamaya gel-dim" dedim. "Kendini nasıl biliyor-sun" deyip birbirlerine beni göstermeyebaşladılar. Hande denen pislik geldi."Her yerde aranıyorsun sen nasıl çıkıpeyleme geldin, seni nasıl eyleme gön-derdiler..." gibi aptalca konuşmalarabaşladı. Onun konuşmalarına hiç tepkivermeden durdum. Araçtan zorla indi-rilirken "Elif Sultan Kalsen Ölüm-süzdür" sloganını attım. "Elif Sultanha.." deyip gözüme yumruk attı. İçeriyesürükleyerek, kafama vurarak götürdü."İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek,İşkence Yapmak Şerefsizliktir" slo-ganlarını sürekli attım. Üst aramasına

beni tehditlerle gö-türdü. Hande pis-liği ve erkek si-viller üst aramamıyaptılar. Yaptıklarıüst araması değil-di. Üstümden neparamı, ne de ce-bimdeki bir şeyialdılar, çok ayrın-tılı bakmadılar.Sürekli kafamaher tarafıma tek-me attılar. Handeçıldırmış gibi üze-rimde tepindi amaElif'i hiç dilindendüşürmedi.

"Bu da en fazla iki ay sonra Elifolup karşımıza çıkacak. Bunların hepsibirbirine benziyor..." gibi hiç durmadankonuştu. Yüzüstü yatırılmıştım zatensırtıma çıkıp nefesimi, sloganlarımı kes-meye çalıştı. Ayağıyla kafama vurup;"polis güven, huzur verir" diyeceksindiye sürekli tekrarladı. Bunu bir çokuygulamasında tekrarladı. Sonra oradanalıp parmak izi alacakları yere zorlagötürdüler, orada bekletilirken içerdeNecmiye'nin parmak izi alınıyordu.Onun sloganlarına eşlik edince kadın,erkek polis üzerime oturup sloganlarımıengellemeye çalıştı.

Yani tüm gözaltı süremiz boyuncakaba dayak ve sözlü saldırıları oldu.

Elif'in yaptığı eylemin gücünün so-nucuydu tüm saldırılarının nedeni. Bueylem onların korkularını o kadar bü-yütmüş ki ağızlarından hiç Elif'i düşür-müyorlar. Nasıl Tayyip hırsızı bizimiçin yatıp kalkıp Berkin diyorlar dediyse,bunlar da yatıp kalkıp Elif diyorlar. Be-yinlerine kazınmış Elif'in korkusu. Hertaraftan bir Elif çıkacakmış gibi beklerhale gelmişler.

Nezarete attıklarında hepimizi ayrıhücrelere koydular. Hücrelere Elif'in,Bahtiyar'ın, Şafak'ın adını yazdık. Bizdenönce gelenlerin de yazıları vardı. Hepimizaçlık grevi yaptık. Elif, Şafak, Bahtiyar'ıkonuştuk. Gözaltı boyunca birbirimizeonlarla ilgli anılarımızı anlattık.

ELİF, ŞAFAK, BAHTİYAR OLUPBEYNİNİZDE PATLAYACAĞIZ!

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

131 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 14: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

İSTANBULİdil Kültür Merkezi: İdil Kültür Merkezi, Grup Yorum,

Kültür Sanat Yaşamında Tavır, İdilHalk Tiyatrosu ve FOSEM 22 Ni-san’da baskınlarla ilgili bir açıklamayaptı. Açıklamada: “… Gerekçe üret-mede hiç zorluk yaşamayan AKP’ninfaşist polisi, bastığı yerlerde adetaterör estirdi yine. Kapılar kırıldı, ev-lerde bulunan insanların üzerine gazsıkıldı ve işkenceler yapıldı. Şu ankaç kişi gözaltında onu bile bilmi-yoruz. Bildiğimiz tek şey polisin ha-zımsızlığı, korkusu ve bu hazımsızlığı,korkuyu üzerinden atmaya çalışma-sıdır!

Atamayacaklar! Korkularını dahazımsızlıklarını da büyüteceğiz!Mahallelerimize gece yarıları, sabahakarşı korka korka girecekler, rahatrahat hiçbir zaman giremeyecekler!Çünkü haksızlar, çünkü suçlular!Halka karşı devrimcilere karşı suç-larına suç ekliyorlar her geçen gün...

Kınamıyoruz, protesto etmiyoruz...Hesabını mutlaka soracağız diyoruz.Baskınların, gözaltıların, işkencelerin,tutuklamaların, yağma ve talanın he-sabını bir bir soracağız diyoruz” de-nildi.

Halkın Mimar Mühendisleri:Halkın Mimar Mühendisleri 22

Nisan baskınlarıyla ilgili açıklama-larında: “AKP hiçbir yasa tanımadanhalka saldırmaya devam ediyor. Bu-gün sabaha karşı İstanbul'un yoksulmahalleleri yine katil polislerin ses-leriyle uyandı, Mersin'de de onlarcaev basıldı. Kendi gölgesinden korkanAKP iktidarının Okmeydanı, Çayan,Armutlu, Esenyurt ve Mersin'de ha-yali listelerle yaptığı baskınlar kor-kularını bastırmaya yetmeyecektir.Çünkü bu korkunun sebebi yine buzulümdür. Operasyonlarınız halkın

adalet talebinin önüne ge-çemez. Bu saldırılar biziyıldıramaz, yıldıramadığıgibi sorulacak hesabımızada yenilerini ekler, öfke-mizi biler” denildi.

Armutlu: Armutlu Halk Cephesi,

22 Nisan’da polisin ma-halledeki bazı evleri bas-ması ve terör estirmesi ileilgili bir açıklama yaptı.Açıklamada; “Sabah 05.00 civarındaAKP'nin katil polisleri Armutlu Ma-hallesi’nde Metin Doğan ve Gülistanisimli mahalle sakinlerinin evini bastıve terör estirdi. Evlerin kapıları kırı-larak içeriye girildi. Metin Doğan'ınevine giren katil sürüleri, evdeki in-sanların üstüne, evin içine biber gazısıktı. Saldırarak evin içindekileridarp ettiler ve evdeki insanları terskelepçeleyerek yere yatırdılar. Katilpolisler evden kimseyi gözaltına al-madılar, evi talan ederek çıktılar.Saat 06.00 – 07.00 arası mahalledençekildiler.

Armutlu halkının onlarca yıllıkmücadelesini, yarattığı değerleri evbaskınları ve estirdiğiniz terörle bi-tiremezsiniz” denildi.

İkitelli:İkitelli Halk Cephesi; “Yine yeni

bir güne AKP'nin polisinin yaptığıbir operasyon haberi ile uyandık."Baskınlar, Baskılar Bizi Yıldıramaz!"demeye devam edeceğiz. Ancak hu-kuksuz, hazımsız yaptığınız baskınlarada alışmayacağız!

Halk meclisleriyle örgütlenecekhalkın milisleriyle hesap soracağızdemiştik. Dediğimizi yaparız! İştekatillerin hazımsızlığı bundandır…Halkız biz halk! Halkı bitirebilir mi-siniz?... Baskılarınıza boyun eğme-yeceğiz! Daha da büyüyerek halk

meclislerinde örgütlenmeye devamedeceğiz” denildi.

Çayan: Nurtepe-Güzeltepe Halk Meclisi,

baskınlarla ilgili yaptığı açıklamada:"AKP’nin eli kanlı katil polisleri 21Nisan tarihinde 04:30 mahallemizdebirçok eve, mahalle derneğine veTAYAD’a baskın düzenleyerek 12insanımızı işkenceyle gözaltına al-mıştır. Aynı zamanda halk meclisikonteynerımızı çalarak mahallemizdeterör estirmiştir. Bunun yanında Kü-çükarmutlu Mahallesi’nde ve Esen-yurt’ta baskınlar düzenlenerek buhalkın en onurlu evlatları olan dev-rimciler işkencelerle gözaltına alın-mıştır.

Nurtepe – Güzeltepe Halk Meclisiolarak kullandığımız konteyner, hırsızAKP’nin polisleri tarafından çalın-mıştır. Halk meclisinde çalışan in-sanlarımızın evleri basılmış, bir kısmıgözaltına alınmış bir kısmının evleriise tarumar edilmiştir.

Çok açıktır ki AKP halktan kork-maktadır. Halkın örgütlenmesinden,kendi sorunlarını kendisinin çözme-sinden korkmaktadır. Halk meclisleribu düzenin adaletsizliğine, sömürü-süne, zulmüne karşı halkın tek alter-natifidir. Halk meclisleri, devletinbaskılarına karşı, zalimlere karşı halkısarıp sarmalayan, halkın dayanışma-

AKP KORKTUKÇA SALDIRIYOR!KORKULARINI BÜYÜTMEYE DEVAM EDECEĞİZ!

Baskınlar- Gözaltılar- İşkencelerAKP Faşizminin Çaresizliğidir!

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ14

Çayan

Page 15: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

sını örgütleyen bir güçtür. Faşist AKPbu güçten korkmaktadır. Daha önceGazi Mahallesi, Armutlu ve Okmey-danı’ndaki Halk meclislerine saldıranfaşist AKP bu kez de Çayan’a sal-dırmıştır.

Bütün bu saldırılar bize ne kadardoğru bir yolda olduğumuzu göster-mektedir. Yaptığımız çalışmalar sonderece meşrudur. Bu adaletsiz düzeninbizi daha fazla sömürmesine karşıkendimizi koruyoruz. Bizi yalnızlaş-tırmaya, örgütsüzleştirmeye çalışanlarakarşı inatla, ısrarla halk meclislerindeörgütlenecek, dayanışmayı büyüte-ceğiz.

Gözaltına alınan arkadaşlarımızmahallemizin her türlü sorunuyla il-gilenen, emek veren örnek insanlardır.Çayan Mahallesi böylesi saldırılarıçok yaşamıştır. Ama hiçbir saldırıbu mahallenin mayasında bulunandayanışma kültürünü ortadan kaldı-ramaz. Halk meclisi bunun son ör-neğidir.

Buradan faşist AKP’ye sesleni-yoruz; "Biz sizin gibi hırsız değiliz,katil değiliz. Gözaltına aldığınız in-sanlarımızı derhal serbest bırakın.Hiçbir güç halktan daha güçlü de-ğildir. Hiçbir yasanız halkın adale-tinden daha güçlü değildir. Halkasaldırmak suçtur, bu haksız savaştanvazgeçin" denildi.

Halk Cepheliler, 22 Nisan’da ya-pılan baskınlara karşı mahallede yü-rüyüş yaptı. TAYAD’ın önünde top-lanan kitle sloganlarla, çağrılarla ma-halle halkını eyleme davet etti. Yü-rüyüş sırasında halktan katılanlar vealkışlayanlar oldu. Dilan Kafen’inönüne kadar gerçekleştirilen yürü-

yüşte yol trafiğe kapatıldı ve basınaçıklaması okundu. Yapılan açıkla-mada hiçbir baskının, zulmün, iş-kencenin Cephelileri teslim alama-yacağı, aksine öfkelerini bileyeceğisöylendi. Açıklamadan sonra kitlesloganlarla dağıldı. Eyleme 70 kişikatıldı.

Bağcılar: Bağcılar Halk Cephesi’nin bas-

kınlarla ilgili açıklamasında; “22 Ni-san Çarşamba günü sabaha karşı Ça-yan, Esenyurt ve Mersin’de evlerbasıldı. Devrimci kurumlar talan edil-di. Onlarca insan gözaltına alındı.Çayan Halk Meclisi konteynerı gaspedildi. AKP’nin eli kanlı teröristleri1 Mayıs öncesi halka ve devrimcileregözdağı vermek için gecenin biryarısı kapımıza dayandılar. Ne ya-parsanız yapın, boşuna! 1 Mayıs Ala-nı’na akacak kızıl nehrin önünü ke-semezsiniz.

Elimizde Mehmet Akif Dalcı’nıntaşı, dilimizde Şafak ve Bahtiyar’ıntürküsü, Elif’in cüretiyle dikileceğizTaksim Alanı’nda karşınıza. Kurum-

larımızdan, mahallerimizden uzakdurun. AKP’den bu operasyonlarınhesabını soracağız” denildi.

MERSİN: 22 Nisan tarihinde, gün doğmadan

İstanbul’un yoksul semtlerinde veMersin’de evleri basarak insanlarıişkenceyle gözaltına aldı AKP’ninkatil polisi. Halkın adaleti karşısındaacizliklerini ev baskınları ve işkenceligözaltılarla örtmeye çalışan AKP’ninpolisi, yaptıkları baskınlarla, baskılarlaancak kendi korkularını büyütüyorlar.Mersin’den gözaltına alınanlar; AlicanGüzel, Serolcan Yavuz, Mutlu Doğuİncigil, Cem Ozan Işık, Sılacan Yer-den, Nazmican Işık, Ümit Yıldız,Mahir …, Mehmet …

TAYAD:TAYAD'lı Aileler’de baskınlarla

ilgili şu açıklamayı yaptı: "AKP’nineli kanlı katil polisleri 21 Nisan tari-hinde 04.30’da mahallemizde birçokeve, mahalle derneğine ve TAYAD’abaskın düzenleyerek 12 insanımızıişkenceyle gözaltına almıştır. Aynızamanda halk meclisi konteynerımızıçalarak mahallemizde terör estirmiştir.Bunun yanında Küçükarmutlu Ma-hallesi’nde ve Esenyurt’ta baskınlardüzenlenerek bu halkın en onurluevlatları olan devrimciler işkencelerlegözaltına alınmıştır.

Yıllardır haklar ve özgürlük mü-cadelesinin can damarı olan TAYAD’aeli kanlı katil polis dokunamaz.AKP'nin eli kanlı polisi elleriniziTAYAD'dan ve mahallerimizden çe-kin."

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

151 MAYIS ALANIMIZDIR!

Çayan

Çayan

Page 16: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Soma’daki bir madende -resmirakamlara göre- 301 işçinin katle-dildiği, 162 işçinin yaralı olarakkurtulduğu madenci katliamının üze-rinden 11 ay geçti. Türkiye tarihininbu en büyük madenci katliamına iliş-kin davanın görülmesine 11 ay sonranihayet başlandı.

13 Nisan tarihinde Akhisar AğırCeza Mahkemesi’nde başlayan da-vada; katliamda sorumlulukları olanmaden sahibi, şirket genel müdürüve işletme müdürünün de aralarındaolduğu 8’i tutuklu 45 sanık “olasıkastla birden fazla kişiyi öldürme,neticesi sebebiyle ağırlaşmış birdenfazla yaralama ve olası kastla birdenfazla kişiyi yaralama” gibi suçlardanyargılanıyor! Ancak en az onlar kadarsorumlu olan, katliama davetiye çı-karan, göz yuman ve katliamın birincidereceden sorumluları olan sermayesahiplerini yani patronları koruyandevlet yetkililerinin; bakanlar, bü-rokratlar ve diğer AKP’lilerin yanikatliamın gerçek sorumlularının budavada yargılanmadığını da belirtelim.

Duruşmanın ilk günü, sabah sa-atlerinde ailelerin duruşmanın yapı-lacağı salona girmesi konusunda ya-şanan ciddi bir gerginlikle başladı.“Ölen her işçinin en fazla bir yakı-nının salona alınacağı ve listedeismi olmayan müştekilerin alınma-yacağı” söylendi ilk başta. Ve gelenaileler engellenmeye çalışıldı, bununiçin barikatlar kuruldu. Aileler buduruma çok tepki gösterince hattabarikatı zorlamaya başlayınca birsüre sonra polisin geri adım atmasısonucu tüm aileler salona girebildiler.Daha ilk gün, hatta duruşma başla-madan yaşanan bu “gerilim”, adaletarayan, evlatlarını, eşlerini, babalarını,kardeşlerini, çalışma arkadaşlarınıkaybetmiş acılı ve öfkeli insanlarınönüne kurulan bu barikat davanınnasıl bir seyir izleyeceğini, nasıl biradaletin tecelli edeceğini daha en

baştan gösteriyordu.

Başka göstergeler de vardı da-vanın seyrine ve tecelli edecekadalete dair! Tutuklu sanıklarınifadelerinin “güvenlik nedeniyle”SEGBİS'le (Sesli ve GörüntülüBilişim Sistemi) hapishanedenalınmasına karar verilmiş ve busanıklar duruşmaya getirilmemiş-lerdi. Duruşma salonuna kurulanbir ekrana yansıtılan görüntüde,307 işçinin katili kendileri de-ğilmiş gibi “güven” içinde sı-rıtıyor, takım elbiseli pozlarveriyordu sanıklar.

Kimlik tespitleri bittik-ten sonra ÇHD Genel Baş-kanı ve Halkın HukukBürosu avukatlarındanSelçuk KOZAĞAÇ-LI söz alarak SEG-BİS konusunda itirazda bu-lunacağını söyledi. Bu sırada ailelertutuklu sanıkların salona getirilme-mesine tepki gösterip "Katiller nedenburada değil? Takım elbise giyipöyle kamera karşısında rahat rahatpoz veremezler. Katilleri burayagetirin. Yüzlerini görmek istiyoruz.Böyle adalet mi olur, adalet istiyo-ruz" diye bağırıp alkışlamaya baş-layınca salonda kısa süreli bir ger-ginlik yaşandı. Mahkeme başkanıaileleri susturmayı başaramayıncaduruşmaya ara vererek salonu bo-şaltmak istedi. Salona çeviklerin gir-mesiyle gerginlik daha da arttı. Ailelerayağa kalkıp alkışlamaya, yuhala-maya, bu durumu protesto etmeyebaşladılar.

Bu gerginliğin yatışmasının ar-dından avukat Selçuk KOZAĞAÇLIsözlerine devam ederek, SEGBİSkonusunda, mahkemenin tensip ka-rarında sanıkları çağırdığını; amatensip kararından sonra Adalet Ba-kanlığı’nın hukuka aykırı bir yazıylasanıkların ifadelerinin SEGBİS'lealınmasını istediğini, mahkemenin

de bu yazıya istinadentensipteki kararından döndüğünüve sanıkları çağırmadığını, bununhukuka aykırı olduğunu, bakanlığıngönderdiği yazının “yok hükmünde”olduğunu söyledi. SEGBİS'le ifadealınarak katillerin ailelerden kaçırıl-maya ve böylece korunmaya çalışıl-dığını, bunun da aileleri daha fazlaöfkelendirdiğini, adaletsizlik duygu-sunu daha da pekiştirdiğini anlattı.Selçuk Kozağaçlı “Biz sanıklarınyüzünü görmek istiyoruz, bu bizimyasal hakkımız. Aileler katillerin yü-zünü görmek, onlara bağırıp çağır-mak istiyor. Bu onların en doğal vemeşru hakkı…” şeklinde konuştu veSEGBİS kararından dönülmesini, sa-nıkların salona getirilmesini talepetti. Selçuk Kozağaçlı’nın konuşmasısırasında aileler sık sık alkışlarla sö-zünü kesti.

Bu talebin ardından duruşmayakısa bir süre ara verildi. Aradan sonra

SOMA KATLİAMI DAVASINDA AİLELER ADALET ARIYOR! Katliamın Gerçek Sorumluları,

307 İşçinin Gerçek Katilleri Ortada Yok!

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ116

Page 17: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

müşteki avukatların tüm talep-leri kabul edilerek duruşma 15Nisan’a ertelendi.

15 Nisan’da tutuklu sanık-ların da getirilmesiyle iddia-namenin okunmasına başlandı.İddianamenin okunmasının ar-dından sanıkların sorgularınageçildi. İlk olarak sorgusu ya-pılan katliamın yaşandığı ma-deni işleten Soma Kömür İşletmeleriAŞ. Yönetim Kurulu Başkanı yanişirketin patronu olan Can Gürkansavunmasında kendilerinin “kaza”nınolmasında hiçbir kusurlarının ve so-rumluluklarının olmadığını, madenemilyonlarca lira yatırım yaptıklarını,gerekli tüm tedbirleri aldıklarını,buna rağmen meydana gelen“kaza”nın sebebini anlayamadıklarını,bilirkişi raporlarının gerçeği yansıt-madığını, bu öngörülemez ve engel-lenemez “kaza”dan dolayı en büyükmağduriyeti kendilerinin yaşadığınıiddia etti ahlaksızca…

Can Gürkan’dan sonra sorgusuyapılan Genel Müdür RamazanDoğru ve İşletme Müdürü AkınÇelik de benzer ifadelerde bulunarakkatliamda hiçbir sorumlulukları ol-madığını, üzerlerine düşen tüm görevve sorumlulukları yerine getirdiklerini,her türlü tedbirin alındığını, madendeiş güvenliği açısından hiçbir eksikliğinbulunmadığını… söyleyip zinhar so-rumlulukları olmadığını iddia ettiler.Akın Çelik daha da ileri giderek tümgörev ve sorumluluklarını yerinegetirdiği gibi katliamın yaşandığıgün madene girerek, “ölümü gözealarak” kurtarma çalışmalarına ka-tıldığını, birçok tehlike atlattığını,birçok kişiyi kurtardığını söyleyipadeta bir “süper kahraman” tablosuçizmeyi de ihmal etmedi. Onlardansonra söz alan diğer tutuklu sanıklarda aynı “savunma stratejisi”ni iz-leyip hiçbir sorumlulukları bulun-madığını, tüm tedbirlerin alındığınıbuna rağmen meydana gelen kazanında madenciliğin fıtratında olduğunu(!) ifade ettiler.

Sanıkların ortaklaştığı, üzerindeuzlaştıkları anlaşılan iki olgu dikkatçekti. Bunlardan ilki, “bir sorum-

luluk varsa bu en alt kademedeçalışan mühendislerin ve işçilerin-dir” şeklinde özetlenebilecek pat-ronların ve siyasi iktidarın sorumlu-luğunun gizlenmeye çalışıldığı yak-laşımdı.

Diğeri de tüm sanıkların ağız bir-liği etmişçesine tüm sorumluluğukatliamda ölen başmühendis Meh-met Efe’nin üzerine yıkmaya çalış-malarıydı. Öyle ki, madende var ol-duğu tespit edilen ya da tespit edilmesimuhtemel her türlü aksaklıktan Meh-met Efe sorumludur! Yani MehmetEfe günah keçisi yapılmakta ve bi-zim buna, bu kahramanlık hikayesine,her şeye muktedir Çakırcalı MehmetEfe efsanesine inanmamızı bekliyor-lar. Ancak şunu ifade etmekte ve ha-tırlatmakta yarar var; Çakırcalı Meh-met Efe halk kahramanıydı, madenciMehmet Efe ise patronların kahra-manı!

Duruşmalar sırasında ortaya çıkanbazı olgular da davanın seyri ve “yar-gılamanın adilliği” konusunda önemli

ipuçları vermekte; katliamınüzerini örtme, asıl sorumlularıgizleme ya da kurtarma çaba-larını ortaya koymaktadır. Bun-lardan ilki, tutuksuz sanıklardanikisinin savunmalarında ağız-larından kaçırdıkları, madendeyapılan dinamit atımlarının kayıtaltına alındığı ve 11 aydır ortadaolmayan, bulunamayan “topçu

defterleri”nin sanık avukatlarında ol-duğuna ilişkin bilgiydi. Bu defterlerbilirkişiler ve savcılık tarafından de-falarca istenmesine rağmen teslimedilmemiş, kayıp olduğu söylenmişolmasına rağmen sanık avukatlarındaolduğu bizzat sanıklar tarafındanifade edilmiş, bu bilgi sanık avukatlarıtarafından da kabul edilmiş ve budefterlerin gerekli tasnif işlemi ya-pıldıktan sonra mahkemeye sunula-cağı ifade edilmiştir. Bu bilgininaçığa çıkması üzerine Av. SelçukKOZAĞAÇLI, sanıklar ve avukatlarıtarafından mahkemeden çok önemlibir delilin gizlendiğini, bunun birdelil karartma girişimi olduğunuifade ederek mahkemeden bu durumaderhal müdahale etmesini; mahke-menin sanıkların avukatlarında olanve üzerinde tahrifat yapılması, de-ğiştirilmesi ya da yok edilmesi muh-temel bu delile el koyması ve delilinkarartılmasını engellemesi gerektiğinibelirtmiş, bu amaçla tutuksuz sanık-ların tutuklanmasını talep etmiştir.Ancak mahkeme başkanı, SelçukKozağaçlı’yı dinlemeyeceğini, sözvermediğini söyleyerek susturmayaçalışmış ve talebi dikkate almamıştır.

Davanın seyri ve yargılamanınadilliği konusunda fikir veren birdiğer olgu da birçok işçinin şirketinavukatları ve yöneticilerinin de içindeolduğu “komisyonlar” tarafından ça-ğırılıp ifadelerine başvurulduğu, mağ-dur, müşteki ve tanıkların işverentarafından yönlendirildiği yönündekibilgiydi. Görülüyor ki, katliamın asılsorumluları, yani sermaye sahiplerive AKP iktidarı ellerindeki maddive manevi her türlü gücü ve imkanıkullanarak sorumluluklarını gizle-meye, katliamın sorumluluğunu yinekatledilen yoksullara, işçilere yıkmayaçalışmaktadır.

Soma Maden Katliamı’nda ençok öne çıkan konulardan biriside AKP’nin ve Soma maden sa-hibinin arsızlığıydı. Bu arsızlık-ları mahkemede de sürdü. Sa-

nıklardan Maden sahibininoğlu Can Gürkan yaptığı sa-vunmada “bu davada en çok

babam ve ben mağdur olduk”diyerek pişkince,

arsızca savunma yaptı.

Alçaklar, kendi canları, mallarıo kadar kıymetlidir ki, tırnak-ları kırılsa olay olur. Yüzlercemadencinin ölümünün adı bile

anılmaz. 432 çocuk bukatliamda yetim kaldı...

Bu alçaklar yitirdikleri üçbeş kuruşlarının peşindeler!

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

1171 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 18: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

HDP, 7 Haziran seçimleri için milletvekili aday lis-tesini YSK'ya teslim ettikten sonra “Yeni Yaşam” ve“Yeni Türkiye” sloganıyla seçim kampanyasını başlattı.Seçimle birlikte, Kürt milliyetçilerine yedeklenen solabir yandan yeni örgütler eklenirken diğer yandan da HDP,bugüne kadar, tarihlerine, şehitlere ihanet eden, bedel öde-mekten kaçan korkakları, köşelerinde oturup kitap yazan,geçmişlerini siyasi ve ticari rant olarak kullananları, inkarcı,yılgın ve dönekleri cilalayıp vitrine çıkardı. Bu fosilleşeneskiler üzerinden, kendi uzlaşmacı politikalarına uygunolarak devrim kaçkınlığını, düzene dönmeyi meşrulaştırmayaçalışıyorlar.

Kürt milliyetçileri HDP ile, Mahirler'in, Denizler’in,Kaypakkayalar'ın, Sinanlar'ın mücadele mirasını sömürenleri,Onlar'a ihanet edenleri, adlarını yakın çevreleri dışındakimsenin hatırlamadığı, kendilerine bile hayrı olmayandevrim kaçkınlarını “Eski gerilla komutanı”, “Eski örgütlideri” olarak tanıtarak sol, sosyalist, devrimci olarak gös-terdi. Ancak bütün tanımların başına konulan “eski” sıfatıdevrimciliklerinin de, mücadelelerinin de geçmişte kaldığını,geçmişten bugüne kalanın ise sadece nostalji olduğunu dagösteriyor. Ama HDP, devrimcilikle hiçbir alakası kalmayanadayların eski THKO'lu, THKP-C'li, Kurtuluşçu, DY'liveya DS'li, '68'liler, '78'liler olmalarından kendisine “solubirleştirici” payesini çıkarıyor.

Adaylar içindeki, '68'liler, '78'liler, geçmişte herhangibir örgütten olan ama bugün düzene yerleşmiş “eskiler”,örgütsüzlüğü savunanlar, geçmişi geçmişte bırakıp evlerine,işlerine ve eşlerine dönenlerdir. Emperyalizmin “sosyalizmöldü”, “sınıflar mücadelesi sona erdi” sloganlarının ta-şıyıcısıdırlar. THKP-C, THKO, Kurtuluş, DY, DS gele-neğinden geldiklerini söyleyen ama bugün geldikleri örgütve partilerin mücadele anlayışlarıyla uzaktan yakındanilgisi olmayan Bülent Uluer, Mahmut Memduh Uyar,Saruhan Oruç, İrfan Cüre, Ertuğrul Kürkçü, RıdvanTuran, Levent Tüzel, Aydın Çubukçu, Mustafa Yalçınerve Ali Alfatlı gibi HDP’nin siyasal anlayışıyla uyumiçinde olan daha pek çok eskilerle HDP’ye “sol koalisyon”ve “Türkiyelileşme” görüntüsü vermek hedeflendi.

HDP'nin “Eski Solcu” Adayları, DevrimciDeğil İnkarcı, Tasfiyeci, Yılgınlardır

Kürt milliyetçileri, devrime ve halka inancını yitirenleri,tasfiyeci eski devrimci artıklarını HDP'den aday göstererekhalka “umut” ve “solun birliği” diye sundular. Sol diyeartık fosilleşmiş insanları aday gösterdiler. Medyanın“solun solu” diye adlandırdığı bu adayların devrimci solile hiçbir bağları yoktur. Solculukları düzen solculuğudur.

İşte HDP'nin “devrimci” diye sunduğu eski, fosilleşmiş

dönekler;HDP'nin parlatarak sunduğu adayların geçmişlerine ve

bugününe baktığımızda bunu görüyoruz. Adaylardan, Dev-rimci Yol Merkez Komite üyesi Ali Alfatlı, eski mücadeleanlayışını inkar eden, yıllarca parlementoya girme, mil-letvekili olma düşü kuranlardan. Alfatlı, HDP’nin kurmayaçalıştığı yeni yaşamı, kendi özlemlerine uygun bulduğuiçin HDP içerisinde politika yapmayı seçtiğini söylüyor.

Devrimci Yol'un önde gelen isimlerinden MahmutMemduh Uyan'daki savrulma ve inkarcılık Ali Alfatlı'danaşağı değil. Uyan, milletvekili olma hevesini gizlemekiçin “Mesele vekillik değil devrimci yol arayışı” diyor.Beyni öylesine burjuva ideolojisiyle kirlenmiş ki burjuvazininahırı parlamentoda “devrimci yol” arıyor.

Yine eski DY'li ve ÖDP kurucusu olan, uzun süre deÖDP Genel Başkan Yardımcılığı yapan ve daha sonraEşitlik ve Demokrasi Partisi kurucuları içinde yer alanSaruhan Oluç, en hızlı kulvar değiştirenlerden ve HDP'yeilk kapağı atanlardandır. Şu anda da HDP Genel BaşkanYardımcısıdır.

Bedel Ödemekten Kaçanlar İhanetleriniTeorik Kılıflara Büründürmeye Çalıştılar

Hafızalardan silindiği bir dönemde HDP'nin yeniden pi-yasaya çıkardığı Bülent Uluer; “Dev-Genç dışında hiçbirörgütün yöneticisi olmadım. Öyle zannedilir. Mizacım müsaitdeğil” diyerek hem inkarcılığını hem dönekliğini itirafediyor. Üstüne üstlük utanmadan bir de “Bilfiil 64 arkadaşımıncenazesinde konuşmuşum” diyor. Hiçbir şeye inancın kal-madıysa da cenazesinde konuştuklarının anısına saygıdanmücadele etmeliydin. Yapmadın, yapamadın. Sen yoldaşlarınölürken yaşamanın, canını kurtarmanın peşine düştün.Kaçışını, ihanetini teorik kılıflara büründürdün. Düzeniçinde geçen yılların mizacının sadece yöneticiliğe değildevrimciliğe de müsait olmadığının kanıtıdır. Neymiş,eskiden kürsülerden konuştuğunda kitleleri coşturuyormuş.Coşturan senin yeteneklerin değil devrimcilikti. Daha sonrakiyıllarında bırak kitleleri, en yakınındaki üç beş kişiyi bilecoşturamadın. Coşturamazdın; çünkü devrimci ruhunu yi-tirmiştin.

Kurtuluş hareketi içinde yer alan, “Sosyalizm YolundaKurtuluş” dergisinin sahipliğini yapan, ÖDP ve SDP’ninkuruluş süreçlerinde yer alan Cüre, “AKP’ye karşı müca-delede HDP’den aday olmayı devrimci bir görev olarakkabul ediyorum” diyor. Devrimci görev, kitlelere parle-

Yeni Yaşam ve Yeni Türkiye, Fosilleşen Devrim Kaçkınları,Yılgınlarla, Döneklerle Kurulamaz! Yeni Yaşam Devrimdir!

Kürt Milliyetçileri Devrime veHalka İnancını Yitirenleri, Tasfiyeci

Eski Devrimci Artıklarını HDP'denAday Göstererek Halka “Umut” ve

“Solun Birliği” Diye Sundular

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ18

Page 19: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

mentoyu kurtuluş olarak göstermek değil, halkların tekve gerçek kurtuluşu devrimi istemektir. Kitlelerin öfkesinimeclise hapsetmek değil; meydanlara dökmektir.

Denizler’in, Sinanlar’ın Yoldaşı Olmak,Kavgayı Onların Bıraktığı YerdenDevralmaktır

Mustafa Yalçıner, Aydın Çubukçu, ‘70’lerde Deniz-ler’in, Sinan Cemgiller’in yoldaşları, onların mirasınıtaşıyan devrimciler olarak tanıtılıyorlar. Kendilerine De-nizler'i, Sinanlar’ı referans olarak gösterirler.

Doğrudur aynı davanın insanlarıdırlar. Ancak buçok geride kalmıştır. Her ikisinin de bugün geldiklerinokta Denizler’in, Sinanlar’ın yoldaşı olmaktan çokuzaktadır. Yoldaş olmak aynı yolda yürümektir. Yalçıner'inde Çubukçu'nun da o günden bugüne Türkiye devrimmücadelesinin üstüne koydukları bir taş yoktur. Deniz-ler'in, Sinanlar'ın ideolojik politik çizgilerini tümdenterk etmelerine rağmen, hala onların mirasını sömürü-yorlar. Evrensel Gazetesi ve Özgür Gündem gazetelerindeve Hayat TV'de legal mücadeleye övgüler düzüyorlar.

Ertuğrul Kürkçü, Kızıldere'de Mahirler “biz burayadönmeye değil ölmeye geldik” sloganlarıyla çatışarakşehit düşerken, canını kurtarmak için saklanan korkakhainin biridir. HDP onu “Onursal Başkan” ve milletvekiliyaparak aklamaya çalışmıştır. Ama tarihe düşen karalekeyi hiçbir paye ve mevki kurtaramaz.

İşte HDP'nin “devrimci” diye sunduğu eski, fosilleşmişdönekler, mücadele kaçkınları bunlar. Halkımız tanıyınbunları... Bunlar umut olamazlar, halkların hiçbir sorununuçözemezler…

Her şeyi düzenle uzlaşmaya, bildik deyişle “çözümve barış süreci”ne endeksleyen Kürt milliyetçilerininyukarıdaki isimleri tercih etmeleri tabiki tesadüf değildir.Evet, geçmişte hepsi de silahlı mücadeleyi savunanörgütlerin yönetici kadrolarıydılar. Ancak bugün bun-ların hepsinin ortak özellikleri kendi davalarınıtasfiye etmiş, düzene yerleşmiş olmalarıdır. Halkı da,davalarını da kendi bencil yaşamlarına satmışlardır.HDP gibi bunların görevleri de devrimci solu, sosyalistleridüzen içine çekmek ve tasfiye etmektir.

“Yeni Türkiye”, “Yeni Yaşam”Düzenle Barışan HDP'yle Kurulamaz

Bugün, bu “eskiler”in, “fosillerin” geçmişteki vebugünkü örgütsel farklılıklarına ve ayrı geleneklerdengelmelerine rağmen, ortaklaştıkları nokta; yılgınlık, mü-cadele kaçkınlığı, düzeniçileşme ve kendileri için güvenlibir liman olarak gördükleri parlamenterist yoldur. Birzamanlar bu “eski”lerin örgütsel yetkileriyle verdiklerikararlarla yüzlerce insan gözünü kırpmadan öldü, öl-dürdü. Onlarsa yıllarca yorgunluğun, yılgınlığın ve dö-nekliğin, ihanetin içinde debelendiler. Canlarını kurtar-manın peşine düştüler. Yaşamak için yıllarca kendilerinegüvenli limanlar aradılar. İşte HDP'den milletvekili

adaylığı bu arayışın son durağıdır.Kürt milliyetçileri, her zamanki karakteristik üstenci-

likleriyle, 68'lileri 78'lileri, eski Dev-Genç’lileri, Mahirler'in,Denizler'in, Sinanlar'ın, Kaypakkaya'nın eski ve yeni yol-daşlarını HDP'nin kanatları altında toplayarak solu birleş-tirdiklerinin, sol koalisyon kurduklarının ve böylece mü-cadeleyi Türkiyelileştirdiklerinin propagandasını yapıyorlar.Denizler’in, Mahirler’in, Kaypakkayalar’ın, Sinanlar’ınyoldaşı olmak, onların uğruna şehit düştükleri devrim bay-rağını daha güçlü dalgalandırmak, devrim için savaşmaktır.

Dönekler, Devrimcilerin Değerleri veÖdedikleri Bedeller ÜzerindenSiyaset Yapıyor

HDP'nin aday gösterdiği,“eski örgüt lideri”, “eskigerilla komutanı” olarak sunulanların ise ne devrimene halka inancı, ne umudu, ne de mücadele edecekcesaret ve cüretleri kalmıştır. Tarihlerine, yoldaşlarına,şehitlerine ihanet eden bu fosillerin beyinleri ve ruhlarıburjuva politikalarıyla kirlenmiştir. Devrimcilerin değerlerive ödedikleri bedeller üzerinden siyaset yapmaya çalı-şıyorlar. Bu nedenle, bugün adlarının devrimcilikle vesosyalistlikle anılması tarihe ve şehitlere saygısızlıktır.Devrimci kavramların, dostluğun, dayanışmanın devrimciiçeriğini boşaltan Kürt milliyetçileri için bunun biranlamı olmayabilir ama Türkiye devrimci hareketintarihini sahiplenenler için bu kabul edilemez, buna izinverilemez. HDP’nin, bugüne kadar hiç aklına gelmeyen,yüzlerine bile bakmadığı “eski”lere layıklarının ötesindepayeler biçip, aday göstermesi tamamen oy hesabıylayapılan pragmatist bir politikadır. Ne yazık ki bu niyetbu denli açık olmasına rağmen, kendine güvensiz, gücetapan oportunist, reformist sol ve eski dönekler bunudüzene yerleşmenin bir fırsatı bilip üzerine atlamıştır.

HDP, Devrimci Sol’un Değil,Düzene Dönen Sol’un Birliğidir

Kürt milliyetçi hareketin HDP üzerinden, solun birkesimini ve “eski”leri kullanarak yapmaya çalıştığı solubirleştirmek değil, solu düzene çekme politikasıdır. Mü-cadeleyi “Türkiyelileştirmek” değil, tam tersine Öcalan'ın“Silahlar susacak, demokratik siyaset konuşacak”,“Parlamentonun ileride yapacağı çağrıyla sol da le-galleşecek” diye ifade ettiği gibi, devrimci solu parla-menterizme yönlendirme, devrimi unutturma, silahlımücadeleyi tasfiye etme politikasıdır. HDP, devrimcisolun değil, emperyalizmin ideolojik etkisine girenlerin,devrime, halka, kendilerine inancını yitirenlerin, yor-gunların, yılgınların, düzene dönmek isteyenlerin,düzenin ideolojisinden beslenenlerin buluşma noktasıdır.

HDP'nin 550 kişilik aday listesinde, politik olarakyan yana gelmeleri pek mümkün olmayan farklı çevre-lerden çok sayıda isimler “bütün renkleri birleştirmek”adına biraradadır. Kendine sosyalist, devrimci, solcudiyen, dinci, gerici, düzen partilerinin eski temsilcileri

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

1191 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 20: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

de olmak üzere, görüşleri, duruşları, çıkarları birbirleriyleçatışan her kesimden aday vardır. Eski CHP'li CelalDoğan, kara para aklama işini, uyuşturucu ticaretini vebütün karanlık işlerini daha rahat yapabilmek içinAKP'nin kurucusu ve milletvekili olan, AKP içindegenel başkanlığa kadar yükselen Dengir Mir MehmetFırat'a, AKP eski milletvekili ve MAZLUMDER GenelBaşkanı Ahmet Faruk Ünsal'a ve daha burada yazma-dığımız düzen temsilcilerine kadar yelpaze çok geniştir.İşte kendilerine, sol, sosyalist, devrimci ve hatta komünistdiyenler bu yelpazenin içinde yer aldılar. Seçim lafınıağzına bile almayan “en komünist” örgütler bugünHDP'den adaylık için adeta birbirleriyle yarışıyorlar.Neden seçime katıldıkları, neden HDP'ye oy verilmesigerektiği üzerine geçmişlerini inkar düzeyinde yeniteoriler ürettiler. Devrim hedefinden uzaklaşanlar için“AKP’yi geriletmek” stratejik hedef haline geldi. Düzenideğiştirmekten vazgeçip restore etmeye soyundular.

Sonuç olarak; 1-HDP, tarihlerine, şehitlere ihanet eden, bedel öde-

mekten kaçan korkakları, geçmişlerini siyasi ve ticarirant olarak kullanan inkarcı ve dönekleri, “Eski gerillakomutanı”, “Eski örgüt lideri” olarak cilalayıp milletvekili

adayları olarak vitrine çıkardı. Bunları halka “umut” ve“solun birliği” diye sundular.

2-Kürt milliyetçileri bu fosilleşen eskiler üzerinden,kendi uzlaşmacı politikalarını, devrim kaçkınlığını,düzene dönmeyi, düzenle barışmayı meşrulaştırmayaçalışıyor.

3- HDP'nin bu “eski solcu”, fosilleşmiş adayları,devrimci değil, inkarcı, tasfiyeci, yılgınlardır.

4- HDP, tasfiyeci ve dönekleri kullanarak Mahirler'in,Denizler’in, Kaypakkayalar'ın, Sinanlar'ın mücadelemirasını oya dönüştürme hesabı yapıyor.

5-Seçim lafını ağzına bile almayan “en komünist”örgütler bugün HDP'den adaylık için adeta birbirleriyleyarışıyorlar. Neden seçime katıldıkları, neden HDP'yeoy verilmesi gerektiği üzerine geçmişlerini inkar düze-yinde yeni teoriler ürettiler.

-HDP'nin “Yeni Yaşam” ve “Yeni Türkiye” söylemleritıpkı burjuva politikalarındaki gibi bir demagojiden iba-rettir. “Yeni Yaşam” ve “Yeni Türkiye” düzenle uzla-şarak değil devrimle gelecektir.

-Halkımız! Solcu, devrimci, sosyalist geçinen,halkını ve yoldaşlarını yarı yolda bırakan bu fosilleşmiş,“eski devrimciler” de, HDP de umut olamazlar. Halklarınhiçbir sorununu çözemezler. Umut Devrimdedir.

19 Nisan tarihinde, Büyük Armut-lu'da Armutlu'nun gençlerine MHP se-çim bürosu önünden geçerken silahlısaldırı yapıldı. MHP mahalle teşkilatıbaşkanı silahıyla ateş ederek iki genciyaraladı.Yaşanan saldırıda ölüm olma-ması tesadüftür.

Armutlu halkına yapılan bu saldırısonrası, AKP'nin polisi halka, halkınçocuklarına saldıran MHP'lileri değil,mahallenin gençlerini gözaltına aldı.Mahallenin gençlerinden MuhammetÖzgenç ve Samet Erdoğan işkenceylegözaltına alındı ve tutuklandılar.

Basın Armutlu'da yaşanan saldırı-ları-gerçekleri değil, polisin hazırladığıkomploya destek olacak haberleri yaz-dı.

Armutlu'da yaşanan gerçek; ma-hallede bir faşist saldırı olduğu ve üçgencimizin yaralandığı birinin tesadüfenölümden kurtulduğudur. Polis, MO-BESE kayıtlarına rağmen halka silahçeken çetecileri korumuştur, yakala-

mamıştır. Polis MHP seçim bürosunukoruma bahanesiyle mahalleyi ablukayaalmıştır. Akrep araçları, çevik kuvvetve özel harekatçılarla büroyu korumayaaldılar! Ve MHP seçim bürosunun yap-tığı açıklamayla beraber bu komplotamamlandı. Yapılan açıklamayla be-raber, Armutlu halkına yapılan saldırıdeğil, sadece MHP seçim bürosunayapılan saldırı gündeme alındı.

Hedef; Armutlu halkıydı. Armutluhalkına yapılacak saldırı ve komployaböylece zemin hazırlandı.

AKP'nin katil polisleri ise açıkçabu saldırıyı sahiplendi. İşkenceyle göz-altına alınıp tutuklanan Muhammet veSamet Armutlu'nun çocuklarıdır. Mu-hammet ve Samet değil, Armutlu hal-kına kurşun sıkan faşist çeteciler tu-tuklanmalıdır.

Muhammet Özgenç ve SametErdoğan Serbest Bırakılsın !

Adalet İstiyoruz!Armutlu Halk Cephesi

Grup Yorum’unÖğrencileri

Helin Bölek Ve Fırat KılTutuklandı

Grup Yorum 22 Nisan’da öğ-rencileri Helin Bölek ve FıratKıl’ın tutuklanması ile ilgili biraçıklama yaptı. Açıklamada: “AKPiktidarı, acizliğini her gün yenibir tutuklama kararıyla göstermeyedevam ediyor. Grup Yorum’unöğrencileri Helin Bölek ve FıratKıl, Çanakkale Üniversitesi 18Mart Üniversitesi’nde öğrenci ol-dukları dönemle ilgili bir davanedeniyle 20 Nisan günü Çanak-kale Adliyesi’ne ifade vermeyegittiler. Yanlarında avukatları ol-madığı halde, yasadışı bir şekildesavcı tarafından ifadeleri alındı.Hakim, avukatsız alınan savcılıkifadesine dayanarak, mahkemeanında hiçbir ifadelerini almadantutuklama kararı verdi.

Avukatların itirazlarını dinlemezahmetinde bulunmayan hakimtarafından tutuklandılar. Bu keyfitutuklamayı Grup Yorum yaptığıaçıklama ile kınadı.

Faşist Saldırılar, Komployla TutuklamalarArmutlu Halkını Teslim Alamayacak!Samet Erdoğan ve Muhammet Özgenç

Serbest Bırakılsın!

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ20

Page 21: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

31.03.15 tarihinde, DHKC savaş-çılarının Çağlayan Adliyesi’nde Ber-kin Elvan dosyasına bakan savcıMehmet Selim Kiraz’ı rehin almasısonrası halk savaşçılarıyla, dergimizYürüyüş ve Halkın Sesi muhabirleriröportajlar gerçekleştirdiler. HalkKurtuluş Savaşçıları, saat 12.36’dabasına yolladıkları video ile eylem-lerine başladıklarını duyurdular. Hal-kın Sesi ve Yürüyüş Dergisi muha-birleri de, onların basına verdikleriiletişim numaralarını arayarak ken-dilerinden eylemle ilgili gelişmelerialdı. Eylemle ilgili yayın yasaklarına,yalan haberlere karşı gerçeğin sesini,halka ulaştırmak için eylem boyuncasürekli yayınlar yapıldı.

İnternet sayfalarının kapatılma-sından, telefonların kesilmesine, bil-gisayarlara hacker saldırıları yapıl-

masına kadar her türlü saldırıya karşıHalk Kurtuluş Savaşçılarıyla ger-çekleştirilen görüşmelerde alınan tümbilgiler en hızlı şekilde halkımızlapaylaşıldı. Yapılan görüşmeler13.20’de başladı. Ve Halk Savaşçı-larının son anlarına kadar sürdü.Şimdi o görüşmeleri halkımızla pay-laşıyoruz.

***

Yürüyüş Dergisi’yleYapılan Konuşmalar

Bahtiyar Doğruyol: Şu anda her-hangi bir müdahalede bulunulmadı.Sadece ilk dışarıya seslendiğimizdekapıyı açmaya çalıştılar, zorladılarburadaki personeller. Ama biz deuyarı ateşi açtık. Ondan sonra geriçekildiler herhangi bir şey yok. Ko-ridoru falan boşalttıklarını biliyoruz.Ses yok şu anda. O şekilde çağrılarvar. Şu an durum bu yani.

***

Bahtiyar Doğruyol: Dışarıda si-ren seslerini duyuyoruz. Dışarıdasiren sesleri var. Bizim de eklemekistediğimiz şeyler var tabii ki. Bugün31 Mart. 30 Mart 1972’nin yıldönümüaynı zamanda. Bir gün sonrası, MahirÇayanlar bu yolu başlattı. Devrimyolunu çizdiler. Biz de bu yolu takipediyoruz, sürdürüyoruz. Ve ölene ka-dar da sürdürmeye devam edeceğiz.

Mahir Çayanlar’ın yaptığı gibi. Onlarnasıl ki kararlılıkla müdahale oldu-ğunda 3 İngiliz ajanını cezalandır-dıysa, biz de aynı şekilde bunu ger-çekleştireceğiz. Verdiğimiz süre so-nunda taleplerimiz karşılanmazsaaynı şekilde gene bizim için her şeybitmiş olacak ve çatışmaya başlaya-cağız. Savcıyı cezalandıracağız. Vemüdahale sırasında da çatışacağız.

Onun dışında buradan Berkin El-van’a ve tüm Gezi şehitlerine, Aliİsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük,Abdullah Cömert, Medeni Yıldırımve diğer Gezi şehitlerinin ailelerineburadan selamlarımızı gönderiyoruz.Onları çok seviyoruz. Şehitlerimizide çok seviyoruz. Onların hesabınımutlaka soracağımızı da defalarcasöylemiştik. Bugün de o hesabın so-rulma günü. Onun bir parçasıdır.

İçleri rahat olsun. Şehitlerimizinkanını hiçbir zaman yerde bırakmadık.Bugün de bunu gösteriyoruz. Adaletibiz sağlayacağız dedik, adaleti bizsağlıyoruz. Devrimci Halk KurtuluşCephesi sağlayacak adaleti. Buradanörgütümüze, harekemize, tüm yol-daşlarımıza selamlarımızı gönderi-yoruz. Onları çok seviyoruz. Onlariçin buradayız. Adaleti sağlamak içinburadayız.

19 Aralık’ta katledildik, yakıldık.12 Temmuzlar’da, 16-17 Nisanlar’da

Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol’un Berkin Elvan’ın Katillerini Koruyan Savcı MehmetSelim Kiraz’ı Rehin Alma Eyleminde Dergimizle Yaptığı Telefon Konuşmalarını Yayınlıyo-

ONLARIN SESİNİMİLYONLARA TAŞIYACAĞIZ! Mahir Çayanlar’ın yaptığı gibi. Onlar

nasıl ki kararlılıkla müdahale olduğunda3 İngiliz ajanını cezalandırdıysa, biz deaynı şekilde bunu gerçekleştireceğiz. Ver-diğimiz süre sonunda taleplerimiz karşı-lanmazsa, aynı şekilde gene bizim için herşey bitmiş olacak ve çatışmaya başlayacağız.Savcıyı cezalandıracağız. Ve müdahale sı-rasında da çatışacağız.

Onun dışında buradan Berkin Elvan’ave tüm Gezi şehitlerine, Ali İsmail Korkmaz,Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, MedeniYıldırım ve diğer Gezi şehitlerinin ailelerineburadan selamlarımızı gönderiyoruz. Onlarıçok seviyoruz. Şehitlerimizi de çok seviyoruz.Onların hesabını mutlaka soracağımızı dadefalarca söylemiştik. Bugün de o hesabınsorulma günü. Onun bir parçasıdır.

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

211 MAYIS ALANIMIZDIR!

Bahtiyar Doğruyol

Page 22: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

katledildik. 30 Mart’ta Kızıldere’dekatledildik. Ama hiçbir düşman gücübizi bitirmeye yetmedi. Ve bundansonrada yetmeyecek, bunu biliyoruz.Bu saldırılar ne kadar artsa da; bizgüçlenmeye büyümeye devam ede-ceğiz. Çünkü Mahirler’in, bizim ön-derlerimizin ideolojisinden gidiyoruz.Onların ideolojisine sahibiz.

Marksist-Leninist, vatansever dev-rimcileriz bizler. Bizler vatanımıziçin, halkımızın kurtuluşu için buradagerekirse canımızı vereceğiz. Ve mut-laka o güzel günlere kavuşturacağızhalkımızı. Halkımızla birlikte devrimiyapacağız. Adaleti biz sağlayacağızve adaletli bir ülke kuracağız. Bu-radan tüm yoldaşlarımıza tekrarselamlarımızı, sevgilerimizi gön-deriyoruz.

Dev-Genç’lilere ayrıca selam gön-deriyoruz. Dev-Genç’liler, BerkinElvan için adaletin sağlanması nok-tasında çok çaba sarf ettiler, defa-larca gözaltına alındılar, işkence gör-

düler, tutuklandılar. Adaleti onlarsağlamak için çok mücadele ettiler.Onlara ayrıca özel selamlarımızı gön-deriyoruz. Dışarıda, şu an silah sesleri,daha doğrusu hazırlık sesleri geliyor.Ama herhangi bir müdahale yok.Sesler artmaya başladı. Şimdilik ka-patacağız.

(...)

Bu arada az önce başsavcı vekiliile konuştuk. Sezgin Tanrıkulu’nave İstanbul Barosu Başkanı ÜmitKocasakal’a ulaşıldığını ve gelmekteolduklarını söylediler ama tekrar dö-nülmedi. Eğer öyle bir şey olursagörüşmeler başlayacak. Ama 15.36’yakadar tabii ki o görüşmeler. Gerçek-leşirse, talepler karşılanırsa olacak;olmazsa eylemimizi savcıyı ceza-landırarak noktalayacağız ve çatış-maya başlayacağız o saatten sonra.

Yürüyüş: Şu an heyetten bazıkişilerin geldiğini öğrendik. Ge-lenlerle görüşebildiniz mi?

Bahtiyar Doğruyol: Şu an gö-rüşemedik. Telefon da biraz meşguloldu. Birkaç basınla görüştük. HalkınSesi’yle, İMC Televizyonu’yla veDoğan Haber Ajansı’yla görüştük.Bundan kaynaklı biraz meşgul kaldıtelefon. Avukat Şükriye Erden ilegörüştük. Diğerlerinin gelip gelme-mesi hakkında bir bilgimiz yok.

Yürüyüş: Taleplerinizi basına netbir şekilde bildirebildiniz mi?Sanki basında bu konuda birmuğlaklık varmış gibi...

Bahtiyar Doğruyol: Hayır hayır.İlettik. Çok net bir şekilde. Ta eyleminbaşında ilk duyurduğumuz zaman ara-dık. DHA’ya falan yazdırdık taleple-rimizi tek tek. Emniyet yetkilisi detalepleri internette gördüğünü söyledi.

Yürüyüş: Berkin Elvan dosyasıylailgili fotoğraflar var internette.Siz çektiniz herhalde...

Bahtiyar Doğruyol: Onları bizçektik. Yani çok fazla dosyayı ince-leme şansımız olmadı. Gördüğümüzsayfaları, dikkatimizi çeken sayfalarıfotoğrafladık. Aramalar olunca yarımkaldı. Dosyada olan şeyler onlar.

Yürüyüş: Savcıyla aranızda birkonuşma oldu mu?

Bahtiyar Doğruyol: Evet ara-mızda bir konuşma oldu. Kendisineneden rehin alındığını anlattık. Ken-disi pişkince Berkin için gerekli iş-lemleri yaptığını söyledi. Üzerinedüşeni yaptığını söyledi. Ama bizde tabi ki üzerine düşeni yapmadı-ğını çok iyi biliyoruz. Avukatlarıbirçok gelişme sağladı ama onlarhala elleri kolları bağlı oturuyorlar.Yani o konuda böyle bir konuşmageçti aramızda, onun dışında kendi-sine isteği olup olmadığını sorduk.Olmadığını söyledi. Şu anda oturuyorkendisi, sağlığı da iyi.

Bir taraftan pişkinliği elden bı-rakmıyorlar.

Devam Edecek

Not: İkinci bölümde HalkınSesi ile yapılan görüşmeleri yayın-layacağız

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

222

Page 23: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

1) Abdulbari Yusufoğlu, 2) Abdullah Bozdağ, 3) Abdullah Gözalan, 4) Abdullah Meral, 5) Abdülkadir Adanur, 6) Abdülmecit Seçkin, 7) Abidin Yıldız, 8) Adalet Yer, 9)Adalet Yıldırım, 10) Adem Tecim, 11) Adil Can, 12) Adnan Berber, 13) Ahmet Arıöz, 14) Ahmet Atasoy, 15) Ahmet Başçavuş, 16) Ahmet Çoban , 17) Ahmet Erekli, 18)Ahmet Fazıl Ercüment Özdemir, 19) Ahmet Güder, 20) Ahmet İbili, 21) Ahmet Karlangaç, 22) Ahmet Köksal, 23) Ahmet Özdemir, 24) Ahmet Öztürk, 25) Ahmet Savran, 26)Ahmet Turgut Yılmaz, 27) Alaattin Genç, 28) Ali Arap Ünver , 29) Ali Ateş, 30) Ali Aygül, 31) Ali Çelik, 32) Ali Demiralp, 33) Ali Duran Eroğlu, 34) Ali Efeoğlu, 35) AliEkber Tural, 36) Ali Ertürk, 37) Ali Faik Özkan, 38) Ali Haydar Çakmak, 39) Ali Haydar Şahin, 40) Ali Hüseyin Avcı, 41) Ali İnan, 42) Ali Kaçar, 43) Ali Kalkan, 44) AliKılıç, 45) Ali Koç , 46) Ali Necip Bozalioğlu, 47) Ali Özbakır, 48) Ali Rıza Ağdoğan, 49) Ali Rıza Akaslan, 50) Ali Rıza Demir, 51) Ali Rıza Karagöz, 52) Ali Rıza Kurt, 53)Ali Saban, 54) Ali Şahin, 55) Ali Tarık Koçoğlu, 56) Ali Topaloğlu, 57) Ali Yıldırım, 58) Ali Yıldız, 59) Ali Yılmaz, 60) Ali Yücel, 61) Alişan (Ecevit) Şanlı, 62) Alp Aslan,63) Alp Ata Akçayöz, 64) Altan Berdan Kerimgiller, 65) Apti Şeker, 66) Arif Öngel, 67) Arslan Arı , 68) Arslan Bilgin, 69) Arzu Güler, 70) Asaf Tunç, 71) Asuman Koç, 72)Aşur Korkmaz, 73) Avni Turan, 74) Ayçe İdil Erkmen , 75) Aydemir Şahin , 76) Aydın Bulmak, 77) Aydın Yalçınkaya, 78) Aydın Yıldırım, 79) Ayhan Efeoğlu, 80) AyhanPektaş, 81) Aykut Kaynar, 82) Aynur Ceylan, 83) Ayşe Baştimur, 84) Ayşe Gülen, 85) Ayşe Nil Ergen, 86) Ayşenur Şimşek, 87) Ayten Korkulu, 88) Ayten Yüksel Keleş, 89)Aziz Dönmez, 90) Bahattin Anık, 91) Bahattin İşcan, 92) Bahri Mutlu, 93) Baki Erdoğan, 94) Barbaros Kadıoğlu, 95) Barış Atalay, 96) Barış Budak, 97) Barış Kaş, 98) BediiCengiz, 99) Behiye Canik, 100) Bekir Baturu, 101) Berkan Abatay , 102) Berkin Elvan, 103) Berrin Bıçkılar, 104) Besat Ayyıldız, 105) Bilal Karakaya, 106) Birol Karasu,107) Birsen Hoşver, 108) Birtan Altınbaş, 109) Buluthan Kangalgil, 110) Burhan Remzi Kafadenk, 111) Bülent Çoban, 112) Bülent Dil, 113) Bülent Durgaç, 114) BülentKarataş, 115) Bülent Pak, 116) Cafer Dereli, 117) Cahit Çifteci, 118) Cahit Şenyüz, 119) Canan Kulaksız, 120) Cavit Özkaya, 121) Celalettin Ali Güler, 122) Cem Güler, 123)Cemal Karapınar, 124) Cemal Örek, 125) Cemal Özdemir, 126) Cemal Uçan, 127) Cengiz Çalıkoparan, 128) Cengiz Kala, 129) Cengiz Soydaş, 130) Cihan Gürz, 131) CihanTaçyıldız, 132) Cömert Özen, 133) Çağlar Coşkuner, 134) Çetin Gençdoğan, 135) Çiğdem Yıldır, 136) Demet Taner, 137) Derya Devrim Ağırman, 138) Devrim Aslan Güler,139) Devrim Mehmet Eroğlu, 140) Devrim Yaşar Aslan, 141) Dinçer Yılmaz, 142) Doğan Genç, 143) Doğan Tokmak, 144) Duran Akbaş, 145) Dursun Çakır, 146) DursunIşık, 147) Dursun Karataş, 148) Düzgün Aksakal, 149) Düzgün Tekin, 150) Eda Yüksel, 151) Ekrem Akın Savaş, 152) Elif Karaman, 153) Elmas Yalçın, 154) Emine Tunçal,155) Engin Çeber, 156) Enver Er, 157) Erbil Sarı, 158) Ercan Gündoğdu, 159) Ercan Özçeken, 160) Ercan Polat, 161) Ercüment Aksoy, 162) Erdal Dalgıç, 163) Erdinç Aslan,164) Erdoğan Güler, 165) Erdoğan Şakar, 166) Ergani Arslan, 167) Erhan Kökdemir, 168) Erhan Yılmaz, 169) Erkan Akçalı, 170) Erkan Dilsiz, 171) Erol Evcil, 172) ErolYalçın, 173) Ertan Saruhan, 174) Esat Atmaca, 175) Esma Polat, 176) Eylem Yıldız, 177) Eyüp Baş, 178) Eyüp Beyaz, 179) Eyüp Samur, 180) Eyüphan Polat, 181) F. YılmazGüven, 182) Fadime Bingöl, 183) Faruk Bayrakçı, 184) Faruk Kadıoğlu, 185) Fatma Bilgin, 186) Fatma Ersoy, 187) Fatma Hülya Tumgan, 188) Fatma Koyupınar, 189)Fatma Özçelik, 190) Fatma Süzen, 191) Fatma Tokay Köse, 192) Fehime Öztürk, 193) Ferda Civelek, 194) Ferhan Peker, 195) Feride Harman, 196) Feride Karaca, 197)Feridun Yücel Batu, 198) Ferit Eliuygun, 199) Fevzi Azırcı, 200) Fırat Tavuk, 201) Fidan Kalşen, 202) Figen Yalçınoğlu, 203) Fikret Kara, 204) Fikri Keleş, 205) Filiz Ünal,206) Fintöz Dikme, 207) Fuat Erdoğan, 208) Fuat Perk, 209) Gazi Arıcı, 210) Gökçe Şahin, 211) Gülay Kavak, 212) Gülender Çakmak, 213) Güler Ceylan, 214) Güler Zere,215) Gülizar Şimşek, 216) Gülnaz Sarıoğlu, 217) Gülnihal Yılmaz, 218) Gülser Tuzcu, 219) Gülseren Beyaz, 220) Gülsüman Dönmez, 221) Gültekin Beyhan, 222) GültekinKoç, 223) Günay Öğrener, 224) Güner Şar, 225) Gürsel Akmaz, 226) Güven Keskin, 227) Hakan Kasa, 228) Hakkı Karahan, 229) Halil Ateş, 230) Halil İbrahim Bayraktar,231) Halil İbrahim Ekicibil, 232) Halil Önder, 233) Hamdi Aygül, 234) Hamide Öztürk, 235) Hamit Kaya, 236) Hamiyet Yıldız, 237) Hanım Gül, 238) Hasan Aktaş, 239)Hasan Ateş, 240) Hasan Aydoğan, 241) Hasan Balıkçı, 242) Hasan Beyaz, 243) Hasan Çicek, 244) Hasan Eliuygun, 245) Hasan Erkuş, 246) Hasan Ferit Gedik, 247) HasanGüngörmez, 248) Hasan Gürgen, 249) Hasan Hüseyin Boyraz, 250) Hasan Hüseyin Onat, 251) Hasan Karagöz, 252) Hasan Okut, 253) Hasan Selim Gönen, 254) Hasan Telci,255) Hasan Veli Aşıkçı, 256) Hatice Alankuş, 257) Hatice Özen, 258) Hatice Yıldız, 259) Haydar Akdemir, 260) Haydar Aydın, 261) Haydar Başbağ, 262) Haydar Boyraz,263) Hayrettin Eren, 264) Hayri Koç, 265) Hıdır Demir, 266) Hikmet Kuru, 267) Hüdai Arıkan, 268) Hülya Ateş, 269) Hülya Şimşek, 270) Hüsamettin Ciner, 271)Hüsamettin Yaman, 272) Hüseyin Aksoy, 273) Hüseyin Aslan, 274) Hüseyin Cevahir, 275) Hüseyin Coşkun, 276) Hüseyin Çukurluöz, 277) Hüseyin Deniz, 278) HüseyinKılıç ( ), 279) Hüseyin Kılıç (Dersim), 280) Hüseyin Soyuuğur, 281) Hüseyin Taş, 282) Hüseyin Ulu, 283) Hüsniye Aydın, 284) Hüsnü İşeri, 285) İbiş Demir, 286) İbrahimÇuhadar, 287) İbrahim Doğan, 288) İbrahim Erdoğan, 289) İbrahim Erler, 290) İbrahim İlçi, 291) İbrahim Karakuş , 292) İbrahim Yalçın, 293) İbrahim Yalçın Arkan, 294)İlginç Özkeskin, 295) İlhami Çavuşoğlu, 296) İlhan Yılhan, 297) İlker Babacan, 298) İmdat Bulut, 299) İmran Ayhan, 300) İpek Yücel, 301) İrfan Ağdaş, 302) İrfan Barlık,303) İrfan Ortakçı, 304) İrfan Yenilmez, 305) İskender Eroğlu, 306) İsmail Akarçeşme, 307) İsmail Bahçeci, 308) İsmail Kandemir, 309) İsmail Karaman, 310) İsmetErdoğan, 311) İsmet Güvenç, 312) İsmet Kavaklıoğlu, 313) Kadir Bülent Ülkü, 314) Kadir Doğan, 315) Kadir Güven, 316) Kadri Güldü, 317) Kahraman Altun, 318)Kalender Kayapınar, 319) Kamer Güneş, 320) KasımYılmaz, 321) Kayhan Tazeoğlu, 322) Kazım Gülbağ, 323) Kemal Altun, 324) Kemal Askeri, 325) Kemal Aygül, 326)Kemal Camekan, 327) Kemal Karaca, 328) Kenan Aydemir, 329) Kenan Gürz, 330) Kevser Mırzak, 331) Kıymet Hanoğlu, 332) Koray Doğan, 333) Kubilay Yeşilkaya, 334)Levent Doğan, 335) Lütfiye Kaçar, 336) M. Ali Baloğlu, 337) Mahir Çayan, 338) Mahmut Gökhan Özocak 339) Makbule Sürmeli, 340) Maksut Polat, 341) Mazlum Güder,342) Mehdi Duran Alkan, 343) Mehmet Akif Dalcı, 344) Mehmet Akşer, 345) Mehmet Ali Aydın, 346) Mehmet Ali Karasoy, 347) Mehmet Ali Mandal, 348) Mehmet AliÖztürk, 349) Mehmet Başbağ, 350) Mehmet Büçkün, 351) Mehmet Çolak, 352) Mehmet Gündüz, 353) Mehmet Maraş, 354) Mehmet Mart, 355) Mehmet Salgın, 356)Mehmet Soylu, 357) Mehmet Tayanç, 358) Mehmet Tepe, 359) Mehmet Topaloğlu, 360) Mehmet Yıldırım, 361) Melek Serin, 362) Meral Akpınar, 363) Meryem Altun, 364)Mete Nazım Dölek, 365) Mete Nezihi Altınay, 366) Metin Andaç, 367) Metin Keskin, 368) Metin Köse, 369) Metin Topal, 370) Metin Türker, 371) Mevlüt Çınar, 372) MikailGüven, 373) Muammer Karan, 374) Muhammed Kaya, 375) Muharrem Çetinkaya, 376) Muharrem Karademir, 377) Muharrem Karakuş, 378) Muharrem Karataş, 379)Muharrem Özdemir, 380) Murat Çoban, 381) Murat Çuhacı, 382) Murat Er, 383) Murat Gül, 384) Murat Kaymak, 385) Murat Özdemir, 386) Musa Öznur, 387) MustafaAktaş, 388) Mustafa Albayrak, 389) Mustafa Bektaş, 390) Mustafa Erol, 391) Mustafa Işık, 392) Mustafa İşeri, 393) Mustafa Kamacı, 394) Mustafa Kemal İnan, 395)Mustafa Kuran, 396) Mustafa Sefer, 397) Mustafa Selçuk, 398) Mustafa Yılmaz, 399) Müjdat Çelikyay, 400) Müjdat Yanat, 401) Mürsel Göleli, 402) Müslüm Aydın, 403)Nadir Ölmez, 404) Nail Çavuş, 405) Nazım Karaca, 406) Nazmi Türkcan, 407) Nebi Akyürek, 408) Necdet Pişmişler, 409) Necla Çavurmirza, 410) Necmettin Giritlioğlu,411) Neslihan Uslu, 412) Nihat Kaya, 413) Nihat Şahin, 414) Nihat Yılmaz, 415) Nilüfer Alcan, 416) Niyazi Aydın, 417) Niyazi Tekin, 418) Numan Kaygusuz, 419) NuranDemir, 420) Nurettin Güler, 421) Nurettin Topal, 422) Nurhan Azak, 423) Nurhayat Beyhan, 424) Nuri Aslan, 425) Nurten Acar, 426) Nurten Demir, 427) Okan Yıldırım, 428)Olcay Uzun, 429) Orhan Korkut, 430) Orhan Oğur, 431) Orhan Özen, 432) Orhan Veli Saydemir, 433) Osman Korkmaz, 434) Osman Osmanağaoğlu, 435) Osman Sönmez,436) Osman Sümbül, 437) Ömer Aydoğmuş, 438) Ömer Coşkunırmak, 439) Ömer Demir, 440) Ömer Ermiş, 441) Ömer Faruk Bayraktar, 442) Önder Özdoğan, 443) ÖzerElmas, 444) Özgür Kılıç, 445) Özlem Durakcan, 446) Özlem Ercan, 447) Özlem Kılıç, 448) Özlem Türk, 449) Öztürk Acari, 450) Perihan Demirer, 451) Pınar Güngör, 452)Recai Dinçel, 453) Recep Güler, 454) Recep Sinan, 455) Refik Horoz, 456) Renan Eriş, 457) Reyhan Havva İpek, 458) Rıdvan Sancar, 459) Rıfat Özgüngör, 460) RızaBoybaş, 461) Rıza Poyraz, 462) Rıza Güneşer, 463) Sabahat Karataş , 464) Sabit Ertürk, 465) Sabri Atılmış, 466) Sadettin Emir Çınaroğlu, 467) Sadık Mamati, 468) SadrettinUğurlu, 469) Saffet Alp, 470) Sait Erol, 471) Salih Bademci, 472) Salih Çınar, 473) Salih Kul, 474) Salih Sevinel, 475) Satı Taş, 476) Sebahattin Kurt, 477) Sebahattin Yavuz,478) Sedat Karakurt, 479) Seher Şahin, 480) Selami Kurnaz, 481) Selçuk Akgün, 482) Selçuk Küçükçiftçi, 483) Selhan Top, 484) Selim Mehmet Yücel, 485) Selim Yeşilova,486) Selma Çıtlak, 487) Selma Doğan, 488) Selma Kubat, 489) Selvi Uzun, 490) Semiran Polat, 491) Semra Başyiğit, 492) Senem Adalı, 493) Serap Şimşek, 494) SerdarDemirel, 495) Serdar Karabulut, 496) Sergül Hatice Albayrak, 497) Serpil Yılmaz, 498) Servet Delice, 499) Sevcan Yavuz, 500) Sevgi Erdoğan, 501) Seyhan Ayyıldız, 502)Seyhan Doğan, 503) Sezgin Engin, 504) Sıddık Özçelik , 505) Sibel Açıkalın, 506) Sibel Yalçın, 507) Sinan Kazım Özüdoğru, 508) Sinan Kukul, 509) Solmaz Demir, 510)Solmaz Karabulut, 511) Soner Gül, 512) Soner Pektaş, 513) Songül Erkuş, 514) Songül Koçyiğit, 515) Suat Alkan, 516) Sultan Cenik, 517) Sultan Çelik, 518) Sultan Yıldız,519) Süleyman Örs, 520) Şaban Şen, 521) Şadan Öngel, 522) Şefinur Tezgel, 523) Şenay Hanoğlu, 524) Şenay Sonar, 525) Şengül Akkurt, 526) Şengül Gülsoy, 527) ŞengülYıldıran, 528) Şenol Şener, 529) Şerafettin Şirin, 530) Şirin Erol, 531) Şükran Kuru, 532) Şükrü Sarıtaş, 533) Şükrü Sülek, 534) Tahsin Elvan, 535) Talip Güldal, 536) TaşkınUsta, 537) Tayyar Turhan Sayar, 538) Tevfik Durdemir, 539) Tuncay Geyik, 540) Tuncay Karaman, 541) Turan Kılıç, 542) Turan Şahin , 543) Turgay Koç, 544) TurgutAkkaya, 545) Turgut İçpınar, 546) Turgut İpçioğlu, 547) Tülay Korkmaz, 548) Tülin Aydın Bakır, 549) Uğur Bülbül, 550) Uğur Korkmaz, 551) Uğur Sarıaslan, 552) UğurTürkmen, 553) Uğur Yaşar Kılıç, 554) Ulaş Bardakçı, 555) Umut Gedik, 556) Ümit Doğan Gönül, 557) Ümit Günger, 558) Ümüş Şahingöz, 559) Vedat İnan, 560) VedatÖzdemir, 561) Vehpi Melek, 562) Veli Güneş, 563) Veysel Beysüren, 564) Yalçın Çakmak, 565) Yalçın Levent, 566) Yasemin Cancı, 567) Yaşar Yılmaz, 568) Yavuz Yazlı,569) Yazgülü Güder Öztürk, 570) Yemliha Kaya, 571) Yener Türker, 572) Yunus Gündoğdu , 573) Yunus Güzel, 574) Yusuf Aracı, 575) Yusuf Bağ, 576) Yusuf Erişti, 577)Yusuf Kutlu , 578) Yusuf Tecim, 579) Yusuf Topallar, 580) Yücel Maral, 581) Yücel Şimşek, 582) Yüksel Babacan, 583) Yüksel Erol , 584) Yüksel Genç, 585) YükselGüneysel, 586) Yüksel Karan, 587) Yüksel Kaşıkçı, 588) Yüksel Munzur, 589) Zehra Kulaksız, 590) Zehra Öncü, 591) Zekai Bölükbaşı, 592) Zeki Öztürk, 593) ZelihaErtürk, 594) Zeliha Güdenoğlu, 595) Zeynel Kızılkaya, 596) Zeynep Arıkan Gülbağ, 597) Zeynep Eda Berk, 598) Zeynep Esra Bolayır, 599) Zeynep Gültekin, 600) ZeynepKorkmaz, 601) Metin Erkan Özkan, 602) Şafak Yayla, 603) Bahtiyar Doğruyol, 604) Elif Sultan Kalsen

45 YILLIK ONURLU TARİHİMİZİ 604 ŞEHİDİMİZE BORÇLUYUZ!

ONLARA DEVRİM SÖZÜMÜZ VAR!

Page 24: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Devrimi, halkın devrimci iktidarınıçürümüş beyinler anlayamaz. Bununiçin canını feda etmeyi, “halkımızsizi seviyoruz”u, “bir canım varfeda olsun”u anlayamazlar.

Çürümüş beyinler, emperyalizminideolojisiyle düşünürler. Bunlar kom-plo teorileri yaparlar emperyalist efen-dilerinin öğrettiği gibi. Çünkü komploteorilerine göre her şeye kadir olanemperyalistlerdir, dış mihraklardır,gizli istihbarat örgütleridir. Dolayısıylayapılan her şey bunların onayıylaolur ve bunlara hizmet eder.

12 Mart faşist cuntasını böyleaçıklamışlardı; Mahirler’in, Deniz-ler’in, İbolar’ın silahlı eylemleri 12Mart faşist cuntasını getirmişti. “Kı-zıldere devletin bir imha hareketiydi.”Mahirler’in Maltepe Askeri Ceza-evi’nden firarlarıyla başlayıp Kızıl-dere’ye uzanan süreç “planlanmış”bir süreçti...

12 Eylül faşist darbesini de böyleaçıklamışlardı. “Dış güç ve mihraklarülkemizde sağ-sol çatışması yaratarakülkeyi uçuruma sürüklediler.” Bununkaçınılmaz sonucu da 12 Eylül askeridarbesidir.

Her devrimci süreç, her devrimcieylem bu demagoji ve komplolarlaaçıklanmaya çalışıldı. Bu komplocuanlayışa göre devrimci güçler bilinçliya da bilinçsizce “kullanılan”, “ta-şeron” durumundadırlar.

Ve son örnek; Çağlayan Adliye-si’ndeki rehine eylemi ile Vatan Em-niyeti’ne yönelik eylem de böyleaçıklandı.

Bu eylem “son aylarda giderekoy kaybına uğrayan AKP’ye yara-mıştı.” Bu eylemi fırsat bilen AKP“iç güvenlik paketini hazırlamıştı.”Bu kadar da değil, bu eylemi bizzat“AKP yaptırmıştı.”

Bunlar akıl ve izandan yoksundeğerlendirmelerdir. Diyalektik bizeher şeyin birbirine bağlı olduğunusöyler. Ve her şeyin en az bir sonuçyarattığını, her sonucun en az bir ne-deni olduğunu söyler.

Her güç, ortaya çıkan her sonucukendi lehine kullanmak ister. Politikaher sonucu, her koşulu kendi lehinekullanma sanatıdır bir anlamda. Em-peryalistler ve onların işbirlikçilerihemen her şeyi kendi sınıf çıkarlarıtemelinde ele alırlar. Politikalarınabu anlayış yön verir. Sadece kendiiradi politikalarını değil, kendi iradeleridışında gelişen durumları da bu te-melde ele alarak kendi lehlerine çe-virmeye çalışırlar. Sınıf mücadelesidirbu.

Sınıf düşmanlarımızla aramızdakifark şudur ki; biz ne söylediysek yap-tık, ne yaptıysak söyledik. Emperya-listler ve işbirlikçileri ise gerçekleriyalan ve demagoji ile bulandırırlar.Kirlidir politikaları beyinleri gibi.

Ama ne yapsalar nafile. Kararta-mayacakları kadar nettir eylemlerimiz.Çünkü beslendiği NEDEN güçlü,meşru ve haklıdır. Bakın sarsıcı hereylemimizde sürekli geriye dönmek-tedirler. Her eylemimiz tarihimizi tar-tıştırmaktadır. Her eylemimiz Ma-hirler’i, Kızıldere’yi tartıştırmaktadır.Çağlayan Adliyesi ve Vatan baskınıeylemlerimizin tartıştırdığı gibi...

“90’lı yıllar yeniden hortluyor”diye başlıklar atıyorlar. Korkuyorlar.Tıpkı emperyalist efendilerinin “bueylemlerin dünya halklarına örnekolmasına izin vermeyeceğiz” deme-sindeki korkuları gibi...

4)- Devrimci İrade Bütünİradelerden Üstündür

Her devrimci eylemimizde şaş-

Kızıldere’den Çağlayan Adliyesi’ne

KIZILDERE SON DEĞİLSAVAŞ SÜRÜYOR -2-

Bağcılar Direnişi-4 Ağustos 1994

Balkıca Direnişi-30 Kasım 1998

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ224

Page 25: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

kınlık yaşadı oligarşi veonun sözcüleri. Şaşkın-lık, korku ve panik...

“Türkiye’nin en ko-runaklı adliyesine nasılgirmişlerdi? Hem de si-lahlarıyla?” “Aylardıraranan biri nasıl olurda elini-kolunu salla-yarak, hem de güpegündüz, hem de Türkiyekontrgerillasının karar-gahlarından Vatan Em-niyeti’ni basar?”

Mahirler vur emri ile aranıyorlardı. Dönemin işkencecicellatlarından 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanı OrgeneralFaik Türün "Mahir Çayan ve arkadaşları er-geç ölüveya diri ele geçecektir" diyordu. Dönem 12 Mart faşistcunta dönemiydi. Mahirler çok yoğun bir operasyon al-tındaydılar. Tutsaklıklar sonucunda ilişkileri, imkânlarıalabildiğine daralmıştı. Ulaş'ı, ardından Koray'ı şehitvermişlerdi. Ama hiçbir engel olanaksızlık tanımıyorlardı.Kalacak yerleri yokken adam kaçırmaya kalkıyor,devrimci eylem planları yapıyorlardı.

Mahirler’in yoldaşı Elif Sultan Kalsen de ondan 43yıl sonra, her yerde aranırken işkencecilerin karargahınaeylem düzenliyordu... “Aranırken saldırdı” diye başlıkattı burjuva basın Elif’in eylemi için.

Siyasi cürettir bunun adı, Kızıldere’den Çağlayan’a,Vatan Emniyeti’ne uzanan...

Biz devrimciler bir tek yoldaşımız için ölümü seveseve kucaklarız.

Mahirler Denizler’in idamını önlemek için kendi ha-yatlarını ortaya koydular.

Şafaklar, Bahtiyarlar Berkin Elvan’a adalet için ha-yatlarını ortaya koydular.

Elif Sultan Kalsen; Şafaklar’ın, Bahtiyarlar’ın katle-dilmesinin hesabını sormak için hayatını feda etti.

Devrimci irademizin gücünü anlayamıyorlar. Arka-sındaki gerçeği göremiyorlar. Beyinleri almadığı için deucuz yalan ve demagojilere sarılıyorlar.

Kızıldere’de, Çağlayan Adliyesi’nde ve Vatan Emniyetibaskınında ifadesini bulan; devrimci kararlılık, irade,inanç, fütursuzluk, hesapsızlık, ölümüne halk sevgisi,yoldaşlarına bağlılıktır...

5)- Kızıldere’den Çağlayan’a“Biz Buraya Dönmeye Değil,Ölmeye Geldik,” BedenlerimizleYaracağız Kuşatmayı!

“Mahir Çayan, tüm savaşçıları tekrar bir araya top-layarak, ‘teslim olmamanın doğru olduğunu, bunakarşılık yine de teslim olmak isteyen varsa teslim ol-

masını’ söylediği bir konuşma yaptı. Kızıldere savaşçı-larının kararlılığı netti. Çarpışacaklardı; son nefeslerineve son kurşunlarına kadar. (...) İçişleri Bakanı FeritKubat da Kızıldere'deydi. Daha sonra, katliamdan sonraTBMM'de yaptığı açıklamada şunları anlatacaktı: Devamlıihtar ve tekliflerimiz küfür ve ateşle şöylece karşılanmıştır:'Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik.' Bu sözlerdenölmeye ve öldürmeye kararlı oldukları... ve ecnebilerekıyma teşebbüsünde oldukları tarafımızdan anlaşılmıştır.”

Kızıldere'de kuşatma, direniş ve çatışma saatlercesürmüştü. Oligarşinin onca demagojisi, yalan ve karşıpropagandasına rağmen meclis konuşmasında İçişleriBakanı’nın Kızıldere’den, Mahirler’den aktardığı o birtek cümle kazınıp kalmıştı herkesin beynine: Biz buraya

THKP-C önderi MahirÇayan ve beraberindekiTHKP-C savaşçıları SinanKazım Özüdoğru, Saba-hattin Kurt, Nihat Yılmaz,Ahmet Atasoy, Hüdai Arı-kan, Ertan Saruhan, SaffetAlp; THKO savaşçılarıÖmer Ayna, Cihan Alpte-kin 30 Mart 1972’de To-kat’ın Niksar ilçesi Kızıl-dere köyünde kuşatıldıklarıkerpiç evde teslim olmayıpçatışarak şehit düştüler.Yanlarında 4 gün önce re-hin aldıkları, Ünye’dekiNATO Üssü’nde görevli3 İngiliz teknisyen de var-dı.

Oligarşinin tutsak ettiğiTHKO önderleri DenizGezmiş, Yusuf Arslan, Hü-seyin İnan’ın idamlarınıengellemek için 3 İngilizteknisyenini rehin almış-lardı. 12 Mart faşist dar-besinin ardından Balyozoperasyonları, ihanetler,kontrgerilla, MİT, CIA ta-rafından dört bir yandankuşatılmışlardı. “Teslim

olun” dedi cel-latlar. Kerpiçevin damındanMahir’in tarihegeçecek gürsesi duyuldu:

“Biz buraya dönmeyedeğil, ölmeye geldik”

On’lar Kızılde-re’de kanlarıyla bir devrimmanifestosu yazdılar. “Birdireniş geleneği yaratma-lıyız” demişti Mahir. Kı-zıldere o geleneğin Ana-dolu toprağına kök saldığıyerdir. Kızıldere bir savaşçağrısıdır. Anadolu ihtila-linin yolunun emperyaliz-me ve faşizme karşı silahlısavaştan geçtiğinin ilanı-dır.

Ve Kızıldere, solda bir-liğin masa başında değil,omuz omuza kızgın prati-ğin içinde sağlanacağınınispatıdır. Siper yoldaşlığı-nın tarihimizdeki en saf,en güzel örneğidir!

Emperyalizm ve işbir-likçileri Kızıldere’de Tür-kiye halklarının kurtuluşkavgasını kanla boğmayıhedefliyordu. Ama heves-leri kursaklarında kaldı.Kızıldere kan aktığı gün-den beri tüm Cephelilerindoğum yeri oldu. On’larınizinde on binler olduk, onmilyonlar da olacağız!

GÜNÜMÜZÜ AYDINLATAN

KIZILDERE DİRENİŞİ

30 Mart 1972Kızıldere

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

2251 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 26: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

dönmeye değil, ölmeye geldik.

Bu söz hep yol gösterdi Cepheli-lere.

Çağlayan Adliyesi’ndeki rehineylemiyle ilgili tartışma ve değer-lendirmelerde de ortaya çıkan birgerçektir bu. Aklıyla düşünen hemenherkesin göreceği gibi savcıyı rehinalan iki Cepheli, isteseler savcınınodasında savcıyı cezalandırıp sessizsedasız uzaklaşabilirlerdi. Ölecek-lerini bildikleri halde bunu yapma-mışlardı.

Bu adalet savaşımızdır. Ve tasfiyeve teslimiyete meydan okumadır. Be-denlerimizle yarıyoruz kuşatmayı.

Kızıldere’de devrimin, silahlı sa-vaşın prestijini Denizler’i idam ederekyok etmek istiyordu oligarşi.

Bugün de oligarşi halkımızı ada-letsizliğe mahkum ederek umuduyok etmek istiyor. Dünyada ve ülke-mizde devrimciliği, ML’yi tasfiyeederek, ML’nin yeryüzünde bir kezdaha umut olmasına “izin vermeye-ceğiz” diyor.

Şafaklar’la, Bahtiyarlar’la, Elif-ler’le yarıyoruz karanlığı.

Söz konusu olan halklarımızıngeleceğidir.

Söz konusu olan sınıflar müca-delesinde yer alıp almamaktır.

Söz konusu olan uğruna savaştı-ğımız değerler, ödediğimiz bedelleresahip çıkıp çıkmamaktır.

Söz konusu olan Türkiye devri-minin prestijidir.

17 Nisan 1992Çiftehavuzlar

“Bayrağımız Ülkenin Her Tara-fında Dalgalanacak!”

16-17 Nisan 1992 günü bizimiçin, devrim tarihi açısından önemlidönemeçlerden, tarihi günlerdendir.

İstanbul Çiftehavuzlar’da SabahatKarataş, Taşkın Usta ve Eda Yüksel;Üstbostancı’da Sinan Kukul, ArifÖngel ve Şadan Öngel; Erenköy’deAhmet Fazıl Ercüment Özdemir,Satı Taş ve Hüseyin Kılıç; SahrayıCedit’te Ayşe Gülen ve Ayşe NilErgen yoldaşlarımız büyük bir direnişdestanı yazarak ölümsüzleştiler.

Binlerce katil sürüsü DevrimciSol üslerini kuşattığında tereddütsüzdirendi yoldaşlarımız. Çiftehavuz-lar’da 8 saatten fazla sürdü direniş.Katil sürülerinin bomba, kurşun yağ-muru altında sosyalizmin ve umudunsimgesi orak çekiçli bayrağımızapartman penceresinden dalgalan-dırıldı… Ve “Bayrağımız ÜlkeninHer Tarafında Dalgalanacak!” diyemeydan okundu… Düşman ancak8 saat sonra cansız bedenlerine ula-şabildi… Yaptığı katliamı ise daki-kalarca havaya ateş ederek, “zaferini”kutladı.

Gerçekte ise kazanan kimdi? Ye-nilen kim? Zafer neydi? Öldürmekzafer miydi?

Gerçek olan, yoldaşlarımız za-ferin kendisiydi. Düşmana ağır biryenilgi yaşattılar. Düşmanın yapmakistediği her şeyi tersine çevirmiş,zaferin simgesi olmuşlardı. Zafer“ölmek” değildi. Haklı bir dava uğ-runa ölümü göze alabilmek ve onungereğini yapmaktı. Bundan fazlasıyaratıldı 16-17 Nisan’da.

Umudumuzun simgesi orak çe-kiçli bayrağımız pencereden dalga-lanırken yoldaşlarımız örgütüne, yol-daşlarına güvenlerini haykırıyorlardı:

“Bayrağımız Ülkenin Her Tara-fında Dalgalanacak!” Bu, emper-yalizme ve oligarşiye meydanokumaydı. “Sosyalizmin ölmedi-ği”nin, “sosyalistlerin var oldu-

ğu”nun, “onlararahat yüzü göste-rilmeyeceğinin”ilanıydı.

Devir, sosya-list bloğun dağıldığı, koca örgütlerinvebadan kaçar gibi sosyalizmdenkaçtığı, yılgınlığın kol gezdiği de-virdi. Sosyalizmin orak çekiçli bay-rağının koskoca örgütlerin gemile-rinin bordasından attığı dönemdi.İşte böyle bir dönemde yarattığımızgörkemli direniş, ideolojik sağlam-lığımızı ve siyasi zaferimizi, sosya-lizmin bayrağını yükseklerde dal-galandırma onurunu da gösteriyor-du.

16-17 Nisan direnişi kahramanlığısıradanlaştırmıştı. Devrimci SolSDB’leri ve milisleri katliamı duyarduymaz misilleme eylemlerine baş-lamış, düşmana darbeler vuruyor-lardı. Düşman; katletmenin rahatlı-ğını bile yaşayamamış, büyük birkorkuyla dolaşıyorlardı. Yaratılandireniş dalga dalga gelecekte yan-kılanacak, Dersim’den Toroslar’a,Canikler’den Balkıca’ya ses ola-caktı…

Kaybımız ağırdı. Fakat 16-17Nisan direnişi sosyalizmi savunması,yoldaşlarını, örgütünü sahiplenme-siyle düşmanın yaratmaya çalıştığıyılgınlığa, çöküntüye set olacaktı…Dayı’nın da belirtiği gibi;

“…bu kayıptan çok daha anlamlı,hareketimiz Türkiye ve dünya halk-larının gözünde, ölen ama yenilme-yen, umut ve güven sağlayan, gele-ceği aydınlatan bir tavır, direniş do-ğurmuş ve bu tavır düşmanlarımızınbile saygısını kazanarak solda, halkkitlelerinde büyük bir sempati ya-ratmıştır. Oligarşi katliamla yılgınlıkve teslimiyeti amaçlarken, büyükbir coşku ve mücadele potansiyeliylekarşılaşmıştır. Düşmanın oyunu bo-zulmuş, hareketimizde ve Türkiyedevrimi tarihinde yeni bir sayfa açıl-mıştır.”

GÜNÜMÜZÜ AYDINLATAN

16-17 Nisan Direnişimiz

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ226

Page 27: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

6)- Kurtuluşa Kadar Savaş

Kurtuluşun yolu silahlı savaştır...Tek yol devrimdir...

12 Mart sonrasında siyasal ortamışöyle değerlendiriyordu Mahir: “12Mart öncesinde yedi sekiz fraksiyonhalinde sol, bugun başlıca iki kampaayrılmıştır: Silahlı devrim cephesi,oligarşinin soldaki uzantısı pasifistcephe.”

43 yıl sonra bugünkü tabloda şu-dur: Bir yanda Mahirler’in yolundasapmadan ilerleyen, devrim ve iktidariddiasından vazgeçmeyen, silahlı mü-cadeleyi temel alan devrimci Cephe...Diğer yanda ise büyük oranda Kürtmilliyetçilerinin yedeğine girmiş; par-lamenter mücadeleyi esas alan, düzeniçine yerleşmeyi hedef almış refor-mist-oportünist cephe. Biz devrimdiyoruz. Onlar “bizler meclise” diyor.

Ne diyordu pasifist cephenin tem-silcileri 43 yıl önce; “THKP'nin hal-kın devrimci öncüleri savaşı, biravuç adamın oligarşi ile olan düel-losudur.”

“Politikleşmiş Askeri Savaş Stra-tejisi fokocu bir stratejidir. Silahlıpropaganda yanlıştır, örgütleyici de-ğildir, asla temel alınamaz.”

Ve şimdi aynı cephenin sözcüleri“kör terör”, “çıkmaz yol” diye sal-dırıyorlar devrim ve iktidar mücade-lemize.

Bu pespaye lafları sadece kendine“sosyalist, solcu, ilerici” diyenlerinağzından değil oligarşinin ve onunsözcülerinin ağzından da çok duyduk.

Biz, Kızıldere’nin, Mahirler’inmirasının, geleneklerinin izinden yü-rüyoruz.

Onlar, oligarşinin soldaki uzantısıpasifist cephenin sözcülerinin yolun-dan.

“Kızıldere Son Değil Savaş Sü-rüyor” dedik. Bu söylem ajitatif birsöylem olmadı hiçbir zaman. Bu söy-lem bir iddianın ifadesiydi. Bu söylemdevrim yolunun Kızıldere’den geçti-ğinin ifadesiydi. Bu söylem yaşananve yaşanacak olan gerçeğin adıdır.

Büyük Direniş sürecinde “Ha-pishanelerde 107 İnsan Öldü,Duydunuz Mu?” kampanyası kap-samında İzmir Konak KemeraltıÇarşısı (valilik yanındaki) girişin-deki basın açıklamalarından birinde(2004), İzmir Çevik Kuvvet ŞubeMüdürlüğü yine yüzlerce çevikpolisi basın açıklaması alanına yığ-mıştı. Korkuları büyüktü. Tecritve Ölüm Orucu Direnişi gerçeğibilinsin istemiyorlardı.

Her gün F Tipi tecrit hücrele-rinden şehit haberlerinin geldiğigünlerdi. Sansür ve baskı parça-lanmalıydı!

O dönemin İzmir Çevik KuvvetMüdürü Celil Taşkın isimli işken-ceci, Amerikan polis özentili, siyahgözlük giyen ve alana yığdığı çevikkuvvet polisinden aldığı güçle elin-de megafonla “ukalaca” devrimci,demokratlara eylemlerde laf atan,saldıran biriydi. Yine aynı şekildebasın açıklaması okuyan kadınyoldaşımızın elindeki basın metninefiziki müdahale etmeye yeltendibu işkenceci faşist polis amiri…Cevabımız (sayımız 10-12 olma-sına rağmen) ise çok netti. Bir ön-ceki eylemde bacağı kırılıp da al-çıya alınan bir arkadaşımız bufaşist müdüre okkalı bir yumrukattı. Biz de var gücümüzle tekme-ledik. Bir anda neye uğradığınışaşıran ve böyle bir tepkiyi bekle-meyen müdür ve polisler üzerimizeçullandılar. Bu saldırıya rağmenellerimizdeki kızıl bayrağımızı dal-galandırmaya devam ettik.

Benim üzerimde 5-6 çevik vardıo sırada. Buna rağmen şehitleri-mizden aldığımız güçle elimdekikızıl bayrağı yere düşürmedim. Oan insana öyle bir güç geliyor ki,kendin bile inanamıyorsun. Bay-rağımız düşmemeliydi. Bende dal-

galandırmaya devam ettim.

***

“HAPİSHANELERDE 107 İN-SAN ÖLDÜ, DUYDUNUZ MU?”KAMPANYASI SIRASINDAAFİŞ YAPARKEN RASTLADI-ĞIM BİR SEYYAR SATICI HAL-KA OLAN İNANCIMI VE GÜ-VENİMİ DAHA DA ARTIRDI.

Yıl 2004 “Hapishanelerde 107insan öldü, Duydunuz mu?” kam-panyası tüm bedellere rağmen,coşku ve kararlılıkla sürüyordu.

İzmir Menemen’de çarşı civa-rında kampanyanın afişlerini ya-parken, bir seyyar satıcı amca ya-nımda durdu.

“Kolay gelsin oğlum. Hapis-haneler de hala insanlar mı ölüyor?Anlayamadım” diye sordu. Bende:

“Evet amca, hapishanelerde FTipi tecrit işkencesine karşı ölümorucu direnişi sürüyor. Bu afişlerdegeçen sayı, ölüm orucu direnişisürecinde tecrit hala kaldırılmadığıiçin katledilen 107 devrimciyi tem-sil ediyor.’’

“Anladım çocuğum. Ah bu dev-let katildir biliriz. (Elimdeki pullarıgöstererek) Bana da 1-2 tane ya-pıştırma ver de yapıştıracağım ara-bama” dedi.

Ben de verdim, afişte yazanlarınküçültülerek (pullama) yapıştırmaşeklinde basılanlardan. Amca, ikitekerlekli seyyar arabasının (simit,poğaça satıyordu ) iki farklı cep-hedeki camına yapıştırdı. Sonrada “kolay gelsin’’ diyerek satışadevam etti. Ben de amca gittiktenon dakika sonra gözaltına alın-dım!...

Bu örnek dahi halka gerçeklerianlattığımızda, nasıl sonuçlar ve-rebileceğini göstermektedir.

HHayatın Öğrettikleri

ELİMİZDEKİ KIZIL BAYRAĞIHİÇ YERE DÜŞÜRMEDİK Kİ!

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

271 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 28: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Sevgili Devrimci Okul OkurlarıMerhaba

Bir devrimcinin asli görevi hayatınher alanında devrim mücadelesini bü-yütmektir… Hayatın her alanında, iş-lerimizde, görevlerimizde başarıyaulaşmak istiyorsak, öncelikle belli birdisiplin çerçevesinde planımız, prog-ramımız ve denetimimiz olmalıdır.Plan, programımız yoksa, pusulasızbir yolda yürüyor gibiyizdir.

Plan Program İşeBaşladığımızda Değil,Kafamızda İlkKurguladığımız Andanİtibaren Başlar!

Planlı, programlı çalışmanın ha-yata geçirilmesi için disiplin şarttır.Disiplin yoksa, denetim de olmaya-caktır. Bunların olmadığı yerde, oluş-turulan plan-programlar suya yazıyazmaya benzeyecek, bunun da devri-mi geliştiren bir yanı bulunmayacaktır.

Planlı, programlı çalışma, en ba-şından hedefli çalışmadır. Hedefli ça-lışma, devrimci bir faaliyetin olduğunuda ortaya koyar. Çünkü, bir devrimcikısa vadede gününü, haftasını, uzun va-dede de ayını, yılını (ve daha ilerisini)programlamıyorsa, o devrimcinin sa-atleri, günleri kullandığı zaman içeri-sinde boşa geçiyor demektir.

Bir devrimci için plan-program,bir işi yalnızca zamanında bitirmek içingerekli değildir. Devrimci yaptığı işi za-manından önce ve yapabildiğinin en iyi-sini yapmasını bilendir aynı zamanda.Yaptığı işten edindiği tecrübeyi, bilgi-yi, yaratılan yenilikleri kolektif çalış-maya katarak; elde edilen yaratıcılığızenginleştireceğini ve devrimci müca-delenin gelişmesini sağlayacağını da bi-lir. Devrimci yaratıcılık ancak pratikfaaliyetin içinde ortaya çıkar.

Sovyetler Birli-ği’nde yaratıcılığı or-taya çıkaran, işleringelişmesini sağlayanşey hiçbir zamanpara-pul, makam-mevki olmamıştı.Sovyet işçileri bunuülkelerinin geleceği

için yapmışlardı. İşte planlı-sistemliçalışmaya güzel bir örnektir, SovyetlerBirliği’nde İzotovcuların pratiği…

“İzotov, Birinci Beş Yıllık Plan sı-rasında öncü işçilerin Sosyalist Yara-tıcı Yarışma örgütleyicilerinin en ba-şarılıları arasında yer aldı. O zaman-lar, bir kömür madeni işçisi, gösterge-

lere göre iki vardiya arasında ortalama5 ton kömür çıkardığı halde, İzotov 20ton, yani öngörülenden dört kat fazlakömür çıkarabiliyordu.” (SosyalistToplumda Yaratıcı Yarışma, sayfa 35)

Yaratıcılık planlı halde getirildi-ğinde ortaya büyük bir verimlilik çık-maktadır.

“… O güne kadar, kömür madeni iş-çisi kuyuda hem kömür damarını indi-riyor, hem de böylece oluşan dehlizle-rin kirişlerle desteklenmesini sağlıyor-du. Acaba, işçi sadece kömür damarı-nı indirmekle yetinip destekleme işlemidiğer işçiler tarafından gerçekleştirilirsenasıl olurdu? Bu fikir hoşuma gitti. 30Ağustos’u 31 Ağustos’a bağlayan gece,bu yöntemi uyguladım. 6 iş saati so-nunda 102 ton kömür elde ettim. Bu ön-görülen iş normunun 14 katıydı.

Böylece Aleksey Stanahov tek var-diyada maden çekiciyle kömür dama-rından kömür indirme işinde dünya re-

korunu kırdı (…) Bütün bu gelişmele-rin belki de en önemli yanı, iş organi-zasyonundaki devrimin sıradan bir iş-çinin eseri olmasıydı…” (age, sayfa 36)

Planlı-programlı çalışmada yaratı-cılığıyla ön plana çıkan ve gelişmesi-ne öncülük eden sıradan bir Sovyet iş-çisidir. Bu başarıyla tüm Sovyet emek-çilerine örnek ve ilham kaynağı ol-muştur. Bu yaratıcılığı ortaya çıkaranen temel şey, yeni yöntemlerin denen-mesi ve de bunun belli bir program da-hilinde yapılmasıdır. Ancak ve ancak buşekilde bir çalışma, toplumsal bir içe-rikle yayılır ve kitlesel başarılar, kitle-sel kazanımlar sağlar…

Örgütlenen,Programlanan Her İşinÖnceden Belirlenen BirSüresi Olmalıdır!

Örgütlenen her işin bir sırası ve herişin de bir süresi olmak zorundadır.Yoksa süslü programlar, ayrıntılı he-defler vb. belirlenen ve bir süre hede-fi konulmazsa ertelemeciliğe ve ken-diliğindenciliğe neden olur.

Zaman su gibi akmaktadır. Zama-nı bu güne kadar kimse durdurmayı ba-şaramadı!

-Plan-program, işlerin sıralamasıbaşarının anahtarıdır…

Örgütlediğimiz her işin, kendi için-de sıralanmış onca işten oluştuğunu bil-meliyiz... Ve bu onca işin kendi içindebir önceliği ve mantıki gerçekleşme sü-resi vardır… Her işin birbirini belirle-yen, destekleyen sıralamasını yapa-maz, her işi kendi süresinde sonuçlan-dıramaz isek, işlerimizin hiç birini za-manında bitiremeyiz… İstediğimiz so-nuçları alamayız… Kendi sorumlulu-ğumuzdaki işler, örgütlü yapımızıngenel işlerinin bir parçası olduğuna, birbüyük programın bir bölümünü oluş-turduğuna göre, bizim geciktirdiğimizveya sonuç alamadığımız her iş, ör-gütlülüğün genel işlerini ve program-larını etkileyecektir.

Bu nedenle her işimizi sırasında vesüresinde sonuçlandırma bilinciyle ha-reket etmeliyiz… Ancak böyle hareketedebildiğimizde büyük, devasa sorun-ların altından kolaylıkla kalkabiliriz…

Ders: Plan-Program

SorumlulukDuymak;Devrim

HedefineKoşmaktır

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ228

Page 29: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Sadece programlı-planlı ve de-netlenen bir çalışma pratiğiyle çokağır işlerin üstesinden gelebiliriz…

Bu konuda 1917 Ekim Devrimigünleri ve sonrasında yaşananlar ör-nektir…

Sovyet Devrimi yaşandığındagünlük ekmek, gıda sıkıntısı tümRusya’da baş gösterirken, adımadım uygulanan planlı-programlıüretim ve yönetim biçimi ülkeninyalnızca kalkınmasına değil, dün-yanın en büyük ülkelerinden biri hali-ne gelmesine de örnek oluşturur.

Planlı-programlı, hedefli bir çalış-ma ve bu çalışmanın sıkı bir denetimiolmaz ise, orada anarşizm, kaos ve ida-re-i maslahatçılık, yani düzenle uzlaş-ma vardır.

Uzlaşmacılar, plan-program dahi-linde çalışmayı sevmezler. Denetimdennefret ederler. Ki burada devrimcilikyoktur. Devrimci çalışma tarzı da söz ko-nusu değildir. Kendiliğindenciliğe hap-solma, günü kurtarma söz konusudur.

Devrimciliğin olduğu yerde kendi-liğindencilik olmaz, sistemli-disiplin-li çalışma esas alınır.

Günlük programımızda öncelik ola-rak kısa vadede olacak işlerimizi hal-lederken, uzun vadede ise sonraki iş-lerimizi halletmeyi hedeflemeliyiz. Buyüzden sıralama ve süreleme önemli-dir.

Gerek kısa gerekse de uzun vadeliişlerimizde sıralama-süreleme yönte-mini uygulamalıyız. Çünkü yaptığımıztüm çalışmalar bir birine bağlantılıdır.Birinin gecikmesi, ertelemesi, işin bü-tününde aksaklıklara varacak sonuçlarçıkarır.

Merkezi bir iş örgütlenmişse, o işkolektif bir şekilde düzenlenerek ko-mitelere bölünmüştür. Ve merkezi ola-rak düzenlendiği için de her iş planlı-dır. Bir komitenin yapılan işi geciktir-mesinin, merkezi olan işin bitirilmesi-ni etkileyeceğini de bilmeliyiz. Bu ne-denle sıralama yaparken, mutlaka herişimize belli bir süre koyarak aynı za-manda kendimizi denetim altında tut-malıyız… Kendi oto kontrolümüz ol-malıdır. Aksi halde işler ertelene erte-lene, içinden çıkılmaz bir hale dönü-

şebilir. Bunu ancak iradi davranırsak altedebiliriz. Yaptığımız işlerde sıralamayıyapmaz ve süre koymazsak, oradadevreye girecek olan kendiliğindenci-liktir. Yani orada işlerin oluruna bıra-kılması söz konusu olur. Bu da müca-deleyi geliştiren bir şey değildir. Çün-kü sonuç almasını engelleyecektir…

Devrimci faaliyetimizin her anı ira-di bir çalışma olmak zorundadır. Aksihalde devrim cephesi değil, düzen ka-zanmış olacaktır.

Planlı-ProgramlıÇalışmada Temel Olan;Öncelikli ve Taliİşlerimizin DoğruŞekilde Ayrılmasıdır!

Plan-program içinde yapılacak iş-lerin sıralama-sürelemesini yaparkenyöntemimiz, öncelikli olanları tespitedip ona göre sonuçlandırmalıyız tümişlerimizi…

Öncelikli ve tali işlerimizi iradiolarak belirlemeliyiz. Tersi durumdakarmaşa, ertelemecilik ve kendiliğin-dencilik sürece hakim olacaktır. Bunuyapmazsak işlerin hepsini birden biti-reyim dersek, bir kaos oluşur. Başlananfakat bitmeyin bir işler pratiği içinde bo-ğuluruz. O yüzden en acil, öncelikli vetemel işimiz hangisi ise ondan başla-yarak ihtiyaca cevap vermeliyiz.

Bu durum aynı zamanda bizlerinmoral motivasyonu ile de ilgilidir.Çünkü yapılmayan, sonuçlandırılmayanişler, moral-motivasyonumuzu etkiler.Bu yüzden başladığımız işlerimizi bi-tirdikçe iş yapma zevkimizi de artırmışolacak, kendimize güvenimiz gele-cektir.

DevrimciFaaliyetimizin TemeliSonuç Alıcı Olmaktır

Yaptığımız tüm plan-programıntemelinin gelip dayandığı yer SO-NUÇTUR! Çünkü, tüm plan prog-ramımızı belli bir hedefe yöneltir veo hedeften sonuç almayı isteriz. Bunoktada iş bizde bitiyor. Her ör-gütlenen faaliyetimizde sonuç alı-cı bir çalışma yapmışsak, bu duru-

mun bizi ve devrimi büyütmeyeceğinibilmeliyiz.

Halkımız “yapamayacağın işin sö-zünü verme” der. İşte halkımızın ken-di kültürel yaşamında dahi bu varsa,devrimci faaliyetlerimiz içerisinde bel-li bir hedef koyup o hedefe varmaya,işimizi sonuçlandırmaya kilitlenmezsek,biz var olan günlük-rutin işlere teslimolup işleri bitirmeyerek sözümüzü detutmamış oluruz. Bu da verimsiz ve yıl-gın bir ruh hali yaratır bizde. Devrim-ci faaliyetlerimizde yaptığımız işlerincoşkusu olur, olmalıdır. Tersi devrim-ciliği bitirecektir. Yılgınlık, yorgunlukdevrimciliğe zarar verip bitirir!

Yaptığımız her işte, hedefimize ki-litlenmeliyiz ancak bu çalışma ile so-nuç alırız.

Yaşamı programlayan süslü, yaldızlısözler değildir. Yaşamı programlayanbeynimizdir, bizlerizdir! Ve bizlerinneyi, ne zaman yapacağımıza da yinebiz karar veririz. Bu da mücadeleye,Partiye kendini sınırsız sunmakla ilgi-lidir. Başladığımız işi bitirmek bizimelimizdedir. Başarmak için istemeliyiz!Sonuç almak, devrimci bir disiplinçerçevesinde planlı-programlı olma-mızla, kendimizi ve yoldaşlarımızı de-netlememizle olur. Hedefimize gidenyolda eksikler oluşmuşsa da bunu de-netimimiz sayesinde aşar, başarıyı eldeederiz…

Planlı-programlı, disiplinli çalış-mak, devrim cephesini büyütüp düşmancephesini daraltır. Kavgayı büyütmekiçin planlı-programlı, denetime açık birdevrimci olmalıyız.

Sevgili Okurlar, haftaya başka birkonuda görüşmek üzere ..

Hoşçakalın.

Planlı, programlıçalışmanın hayata geçirilmesi

için disiplin şarttır. Disiplinyoksa, denetim de

olmayacaktır. Bunlarınolmadığı yerde, oluşturulanplan-programlar suya yazı

yazmaya benzeyecek, bununda devrimi geliştiren bir yanı

bulunmayacaktır.

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

2291 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 30: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ330

Merhaba,

Nasılsınız? Mutlaka çok iyisinizdir.Bizler de çok iyiyiz.

Gündemde adaletimiz var. Sizleriumudumuzun coşkusu, halkımızınadaletinin uygulayıcılarının sıcaklığı,olanca sevgimiz, özlemlerimizle sım-sıkı kucaklıyoruz. 30 Mart'ta Kızıl-dere'yi Mahirler’i andık. Umudumu-zun 21. Kuruluş yılını da kutladık. 31Mart'ta Çağlayan Adliyesi'nde sevgiliBahtiyar ve Şafak'ın adalet arayışla-rını öğrendik. Abartısız bütün gün te-levizyonun karşısındaydık. Hem umu-dumuzun saflarında olduğumuz içinhem de böylesi yoldaşlarımız olduğuiçin bir kez daha gurur duyduk. Hepgündemimizde olan feda savaşçılığı-nın neleri başarabileceğinin yeni birörneğini gördük. Böylesi ilk'ti ülke-mizde. Bunu yaratan olduk. Zamanilerledikçe, talepler açıklanınca. Ve ofotoğrafı görünce ne kadar ayrıntılıplanlandığını daha net görmüş olduk.Kolay değil 8-9 saat naklen yayın yap-mak zorunda kaldılar. Sonuç mu?Beklediğimiz gibi oldu...

1 Nisan'da ise sevgili Elif Sultan'ınhaberini aldık. Tam da ilan edildiğigibi "Siz onu aramayın, o sizi bu-lur" denilmişti, öyle de oldu. Sevgi-li Elif Sultan kendilerini en güçlü gör-dükleri, karargahlarında buldu. Tele-vizyonlardan hedefine nasıl koşarakgidişini de izledik. İnanç, kararlılık,cüret, feda bilinci her şey vardı.

Sevgili Bahtiyar’ın, Şafak’ın, ElifSultan’ın, tüm şehitlerimizin değerlianıları önünde bir kez daha saygıylaeğiliyor, anılarına bağlı kalacağız di-yoruz.

***

Hapishane idaresi hakkımızda

yeni bir soruşturma başlatmış. Ge-rekçeleri de şöyle: "2010 yılındanberi Almanya'da tutuklu Şadi Öz-polat'ın üzerinde ağır tecrit uygu-laması, kitap ve dergilerinin aylar-dır kendisine verilmemesi üzerinehem Alman emperyalizminin sal-dırıları karşısındaki Şadi Özpo-lat'la dayanışmak, hem de uygula-nan politikaları protesto etmek için,

1 Nisan 2015 tarihinden itiberin birhaftalık açlık grevine başlıyoruz..."

Dilekçemizden aldıkları bölümü ge-rekçe gösterip soruşturma açmış oldular...Umuyor ve diliyoruz ki sevgili Şadi'nintalepleri bir an önce kabul edilir.

Açlık grevinin dışında her hücremizortak imzalı faks yazdı Almanya Bü-yükelçiliği'ne. Yine gazetelere mek-

tuplar yazıldı.

***

Gündem de biz varız. Herkes bizitartışıyor, tartışmak zorunda kalıyor.Tabi doğruları-gerçekleri tartışmaz-lar. Karşı-devrim cephesinde yer alan-ları bir yanıyla "anlamak" zor olmuyor,ama ilerici, demokrat ve hatta devrimci,sosyalist geçinenler de benzer, hattaaynı şeyleri söylüyorlar. Hedefleri,amacı, nedenleri her şeyiyle net olaniki eylemi de karalamak için ellerindengeleni yapıyorlar.

Eylemlerimiz “bireysel terör”müş.“Devrime yararı yok”muş.“ABD’ninişine yarıyor”muş. “Yeni baskı-teröryasalarının önünü açar”mış. “İç gü-venlik paketine gerekçe yapılır”mış.Böylesi gerçek dışı şeyler uzayıp gi-diyor. “Provakasyon” diyenler, “şai-beli” görenler. “Dış-güçler-taşeron”ilan edenler. En çok da 7 Haziran se-çimlerinin “huzur içinde yapılması”nıdüşünenler...

HDP %10 barajını geçerse... Tür-kiye demokratikleşecekmiş, hatta sos-yalizme giden yolun önü düzlenecek-miş ya... Bunları yazıp söyleyenler bi-zim iktidar-devrim hedefimizi unutu-yor olmalılar. Reformist sol Türki-ye'nin ‘istikrar’ına soyunduğunu dailan etmiş oluyor. Krizi derinleştirmegibi bir dertleri yoktu zaten.

***

Şehitlerimizin cenazelerini de takipetmeye çalıştık. Şafak'ın cenazesindeAKP'nin çapulcuları taşlamış. Bahti-yar'ın ailesi toprağa vermiş ama HalkCepheliler gerekeni yapmışlar. ElifSultan'ın cenaze töreni olması gerek-tiği gibiydi. Fidan'ın yanına gömmüş-ler. Fidan nasıl mutlu olmuştur... di-yeceğim. Fedasına gider gibi sevinçli-mutlu olmuştur...

Tam o günlerde (1 Nisan'da) Kürtmilliyetçilerinin yöneticilerinden Ce-mil Bayık'ın "Silahı bugün bile bı-rakırız" açıklaması vardı gazetelerde.Düzen içi güçler, karşı çıkmazlar da bi-ran önce bırakmalarını istiyorlar zaten.

5 Nisan 2015

Edirne F Tipi HapishanesiÖzgür Tutsaklar’dan

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

MEZAR BAŞINDA !

Bakın burada yatan kahramanlaraÖlümsüzdür yazar mezar taşlarındaGözleri ışıl ışılYürekleri kor alevBayrak misali dalgalanıyorlarÜlkenin her tarafında

Bakın şurada yatan kahramanlaraÖldüler yenilmedileryazar mezar taşlarındaKuşatmalar karşısında dimdikYekpare top atışlarındagöğüsleri gerginKanla yazılan tarihin silinmezliğinihaykırıyorlar büyük bir coşkuyla

Bakın orada yatan kahramanlara"Akın var AkınGüneşe akın" yazar mezar taşlarındaOn beşinde bir fidanYetmişinde koca bir çınarKökleri Spartaküsler’e uzanan Özgürlük çağrısını dillendiriyorlaryalın bir sevdayla.

Bakın gönlümüzde yatan kahramanlaraBeyaz mermerleri kaleye çevirmişAl süvari atların sırtındaKılıç şakırtılarının ortasındasavaşmaya devam ediyorlarher an her saniye her dakika her saatGün gün, mevsim mevsim

yanıbaşımızda.

Serdar Karaçelik-Mart 2015

Page 31: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Halkın yoksulluğu, adaletsizlikler,eşitsizlik büyüdükçe ve bununla be-raber biz daha çok insana ulaştıkçaezen ile ezilen arasındaki savaş dadaha çok büyüyor, şiddetleniyor. Buyüzden Dayı’nın bize gösterdiği gibihalkı savaştırmak, savaşı halklaştır-mak, kitlelerin söz, karar, yetki hak-larını kullanacakları kendi öz örgüt-lenmelerini yaratmak da bizim eli-mizde. Biz her koşulda halka git-mekte ısrar ettiğimiz sürece savaş dabizim omuzlarımızda daha çok bü-yüyecek, dört bir yana ulaşacaktı. Sa-vaşı büyütmenin, halkın her geçengün daha fazla örgütlü hale gelme-sinin başka bir yolu yok çünkü.

Mahir’ in de belirttiği gibi enge-beli, dolambaçlı, sarp; kısacası zor-luklarla dolu bir yol devrim yolu. İçve dış düşmanımız gibi bazen de doğaengel olarak çıkar karşımıza. Hiç kuş-kusuz ki, sağanak yağmurda basınaçıklaması yapmak, gecekondu ma-hallelerinin balçık çamur sokakla-rında dergi dağıtmak, karda kıştainşaatlarda gecelemek, diz boyu kar-da dağlarda şahan olmak ve daha nicezorluklar, engeller çıkartabilir doğa.Bütün bunlara neden katlandığımızıdüşünürüz bazen zorlandığımız an-larda yahut yağmurda, karda biz ey-lem yaparken polislerin “zora” da-yanamayıp arabalarının içinde bek-lediklerini, “bitirin de gidelim” de-diklerini görmüş duymuşuzdur.

Nedir peki bir Cep-heli’ye bu gücü veren?

Hiç şüphesiz ki milyonlarca neden sa-yabiliriz. En başta da halk ve vatansevgimizi tabiki! Çünkü milyonlar bi-zim onlara hakikati ulaştırmamızıbekliyor, milyonlar çaresiz olma-dıklarını, umudu kurtuluşun yolunuonlara göstermemizi bekliyor. Buyüzden zor koşullarda binbir güçlü-ğe rağmen halka ulaşmakla umudunsesini Edirne’den Kars’a, Ordu’danHakkari’ye vatanımızın dört bir ya-nına ulaştırmakta ısrar ettiğimizdehalkımızın da gözlerinin içi güler,bağrına basar evlatlarını! Karda kış-ta bir tek aracın bile gitmediği yerleregitmek bir anlamda karanlığın orta-sındaki ışık olmaktır halkımıza.

Koşullar hiçbir zaman istediğimiz,umduğumuz gibi olmaz, olmayacakda. Fakat nasıl ki iç ve dış düşmana,olanaksızlıklara, düşmanın zoruna bo-yun eğmiyor, aşmanın yollarını arı-yorsak, kar kış da bizi durdurmama-lı aşmanın, dayanmanın yollarınıbulmalıyız.

Doğa koşulları önümüze engelolarak çıktığında mücadeleyi tatil et-meyeceğimize ya da mevsimleri de-ğiştiremeyeceğimize göre zorlukla-ra gögüs germeyi, fiziken de, ruhende dayanıklı olmayı başarmalı, umu-dun sesini daha çok insana ulaştırmakiçin her şeyimizi seferber etmeliyiz.Her Cepheli gözünün önüne kardakışta sokakta yaşamak zorunda bı-

rakılanları getirmelidir. Unutmayalım;sevgimiz ve kinimiz savaşma, zor-luklara dayanma gücümüzdür. 44yıldır iç ve dış düşmanlarımız nasılki umudun bugünlere ulaşmasınaengel olamadı, kar kış, doğa güç-lükleri de Cepheli’nin umudun adı-nı vatanımızın dört bir yanına ulaş-tırmasına engel olamaz!

ODTÜ' de Soma Katliamı’nın birinci yıldönümüne ka-dar her hafta açılması planlanan kermes, 15 Nisan günüyine ODTÜ kütüphanede açıldı. Kermesin olduğu gün aynızamanda Soma Katliamı davası da görülmekteydi. Var olanadalet mekanizmasından işçiler adına bir "adalet" gel-meyeceği bilinerek, böylesi bir günde maden emekçile-rinin haklı mücadelelerini sürdürdükleri dernek için da-yanışma örgütlemek daha bir anlamlıydı.

Soma Katliamı'nın hemen ardından katliam yerine gi-den Halkın Mühendis Mimarları'nın objektiflerine takı-

lan fotoğraflar da panohalinde masada yerinialdı. Öğrencilerin bu haf-ta daha yoğun ilgisiylekarşılaşılan kermes masası

9.30-17.00 saatleri arasında açık kaldı.

Katliam yıldönümüne kadar yapılacak kermes etkin-liğinde toplanan yardımlar, Halkın Mühendis Mimarla-rı tarafından Kınık'a gidilerek maden emekçilerine ileti-lecek. Ankara'dan Kınık'a maden emekçileri ile daya-nışmaya gitmek, kermese katkıda bulunmak isteyenler için;

Telefon: 0506 330 04 49

e-mail: [email protected]

facebook.com/halkinmuhendismimarlari

Soma'da Katliam Davası - ODTÜ'’de Dayanışma!Halkın Mühendis Mimarları'nın Yürüttüğü "Soma-Kınık Maden İşçileri ile Dayanışmayı Büyütüyoruz"

CEPHELİ KAR KIŞ DEMEDENHALKIMIZA UMUDU TAŞIR

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

311 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 32: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

AKP, “çözüm süreci” adı altındayürüttüğü teslimiyet sürecine ara ve-rip, bu kez de seçim için kontrgeril-la faaliyetlerine sarıldı... Bu konudayaptıkları son eylem Ağrı’daki kont-ra saldırıdır.

11 Nisan 2015 günü Ağrı’nın Di-yadin ilçesine bağlı YukarıtütekKöyü kırsalında AKP’nin kontraşefi Efkan Ala’nın talimatıyla başa-rısız bir kontra saldırı gerçekleştiril-di...

Bölgede o gün HDP (HalklarınDemokratik Partisi) ve DBP'nin (De-mokratik Bölgeler Partisi) organize et-tiği bir fidan dikme etkinliği yapıla-caktır. Bu etkinliğin yapıldığı bölge-de bulunan gerillalara karşı devlet birtertip düzenleyerek onları çatışmayaçekme ve gerillanın Türkiye’nin çe-şitli bölgelerinden bir çok askeri öl-dürmesi sağlanmak istendi... Fakat ba-şarılı olamadılar. Serhat Kızılay isim-li bir gerillayı ve çatışmayı engelle-meye çalışan HDP’li Cezmi Bu-dak’ı katlederek bir kişiyi de yarala-dılar. Gerillalar ise askerlerin öldürücüolmayan yerlerine ateş ederek dört as-keri yaralamakla yetindiler. Bu ya-nıyla bir anlamda tezgahı boşa çı-kardılar.

Saldırı öncesinde Efkan Ala’nınvali ile yaptığı görüşmeler basına dasızdırıldı... Görüşmede yapılanlaradım adım planlanmış olarak yansı-yor... Ülkenin çeşitli illerinden top-lama bir birlik oluşturulması ve bun-ların çatışma alanına yerleştirilerekgerillalar tarafından öldürülmelerininsağlanması amaçlanıyor.

Böylece ülkenin dört bir yanına gi-

decek asker cenazeleri sayesindePKK’ye ve dolayısıyla HDP’ye kar-şı tepki örgütlendirilecek ve seçim-lerde HDP’nin özellikle batıdan oy al-masının önüne geçilecek, propagan-da yapması engellenmeye çalışıla-caktır... Ki bu saldırı sonrasında çe-şitli bölgelerde gerçekleşen HDP bi-nalarına vb. yönelik saldırılar da bukontrgerilla organizasyonunun de-vamı niteliğindedir.

Oligarşinin tüm devlet örgütlen-mesi ve gelmiş geçmiş tüm iktidarlarıhalka karşı kontrgerilla saldırıları ör-gütlemişlerdir. AKP de bunlardangeri kalmamaktadır. AKP emperya-lizmin de desteğiyle oturduğu iktidarkoltuğunu yıllar içinde sağlamlaştır-mıştır. Emperyalizmin ve oligarşininbir dediğini iki etmemesiyle güventoplayan AKP, halka karşı saldırılar-da sınır tanımamıştır. Ancak gelinennoktada her geçen gün artan halkındüzenle çelişkilerini yumuşatma ro-lünü oynamada yetersiz kalmaktadır.Bu haliyle de iktidar koltuğu sallan-maktadır.

Halkın AKP’ye karşı birikmiş öf-kesi ve tepkilerini yeniden örgütleyipkendi sınırları içine çekmek için AKPtüm güçleriyle sürece müdahale et-mektedir. AKP, kendi iktidarını ko-rumak için her şeyi yapabilecek ni-teliktedir. Bunun için her türlü komp-loyu, provokasyonu örgütleyebilir.Fakat bu son eylemi sıradan birkomplonun, provokasyonun ötesindebir kontrgerilla eylemidir. Bir çok as-kerin ölümüyle halkın tepkisiniörgütleme üzerine kurulu bir ey-lem.

Sonuç olarak AKP kendi meşre-

bine uygun davranmaktadır. Kendiiktidarı için her türlü katliamı, ya-lancılığı, hırsızlığı, pisliği yapabi-lirler. Kontrgerilla saldırıları örgüt-

leyebilirler. Fakat buna karşılık Kürtmilliyetçi hareketin, HDP’nin tavrı daayrıca değerlendirilmelidir. AKP, “çö-züm süreci” adı altında teslimiyeti ör-gütlemeye çalıştığı tüm süreç bo-yunca saldırganlığını her zaman en üstboyutta sürdürdü... PKK-HDP isehep alttan alan ve “aman süreç bo-zulmasın” diyerek “itidalli” davra-nan taraf oldu.

Böyle olunca da hiçbir saldırınınhesabı sorulmadı, hiçbir katliam sor-gulanmadı. AKP’nin yaptığı her şeyyanına kar olarak kaldı... AKP hemsaldıran ve hem de baskın çıkan tarafoldu. Kobane eylemlerinde elli kişi-yi katledip HDP’yi suçlu gibi göste-ren AKP karşısında HDP, savunmapozisyonuna girip ‘provokasyon’demekten öte bir tavır sergilememişve hesap soran olmamıştır. Ölenler ko-nusunda adeta sessizliğe gömülmüş,yaşananlar geçiştirilmiştir.

Bugün gelinen noktada yapılanson kontrgerilla eylemi sonrası da du-rum çok farklı değildir. AKP en üstdüzeyde kontrgerilla saldırıları ör-gütlüyor ve provokasyon yaratarak se-çimlerden kendi lehine sonuç çıkar-maya çalışıyor.

Böyle bir partiyle, devletle Kürthalkının kurtuluşu yönünde nasıl bir“çözüm süreci” örülecek? Halka ya-şattıkları hep yanlarına kar mı kala-cak?

Elbette seçimlerden çıkacak sonuçonlara en büyük cevap olacak deni-lebilir. Ancak bunun “züğürt teselli-si” bile olamayacağını söylemek ge-rekir. Zira AKP’nin halka karşı yap-tığı tüm katliamların, saldırıların hiç-birinin hesabı sorulmadı bugüne ka-dar.

Hesap sormaktan kastımız sadecesilahlı hesap sorma eylemleri de de-ğildir. Demokratik anlamda sokakla-ra dökülüp AKP’nin yaptığı katliamınhesabını sorma tavrı da geliştirilme-miştir. AKP’yi katliam yaparken kırkkere düşünecek hale getirecek bir ta-vır sergilenmemiştir.

KKontrgerillacı AKP’ninProvokasyonlarını Seçimler

Değil, Halkın MücadelesiBoşa Çıkaracaktır!

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ32

Tek Yol DevrimTek Yol DevrimKür dist an’ daK ür dist an’ da

Page 33: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

‘Aman AKP’yi daha fazla kızdırmayalım’ po-litikası izlenmiştir, izlenmektedir. HDP sürekli söy-lediğimiz gibi AKP’ye muhtaç hale gelmiştir.Tüm politikalarıyla, uygulamalarıyla böyledir bu.Bugün Ağrı’da düzenlenen tertibin açığa çıkarıl-ması ve boşa düşürülmesi, seçime dönük propa-gandanın ötesine geçirilememektedir. AKP’den he-sap soran, faşist karakterini ortaya çıkaran ve üze-rine giden bir tavır ortaya konamamaktadır. Tersineolayın üstünü kapatan bir politik çizgi izleniyor. Tıp-kı Kobane eylemlerinde yapılan katliamda olduğugibi, Roboski’de, Medeni Yıldırım’ın katledilme-sinde ve diğer Kürt çocuklarının katledilmesindeolduğu gibi...

Sonuç olarak;

1- Ağrı’da yaşanan AKP’nin kontrgerilla ope-rasyonundan başka bir şey değildir.

2- HPG gerillaları bu kontrgerilla eylemiyle ger-çekleştirilmek istenen amacı boşa çıkaran bir tavırsergilemişlerdir.

3- AKP, seçimlerde HDP’nin barajı aşmasıylakaybedeceği oylarını garantiye almak istemekte-dir. Kontrgerilla operasyonu dahil her türlü pro-vokasyonu ve komployu yapabilecek kadar sal-dırgan, halk düşmanı olduğunu ortaya koymakta-dır.

4- AKP’nin kontra faaliyetleri ve halk düşma-nı saldırıları yeni değildir. Bu saldırıları sürekli yap-maktadır. Ancak Kürt milliyetçi hareket bunlara ge-reken cevabı vermek yerine “süreç bozulmasın”diyerek hep saldırıların üstünü kapatmaya çalışanolmuştur.

5- Kürt milliyetçi hareketin AKP katliamların-dan hesap sormaması ve üstünü kapatma tavrı içi-ne girmesi AKP’ye mahkum olma halini yansıt-maktadır. Ancak bu durum AKP’ye de güç ver-mektedir.

6- Kürt milliyetçi hareket ve HDP, AKP’nin pro-vokasyonuna gelmeme adına AKP’nin saldırgan-lığını geçiştirme tavrı sergilemekle kontrgerilla sal-dırılarının da önünü açmaktadır.

7- Seçimler için ‘HDP kazanmazsa darbe olur’şeklinde bir tehditle oy toplamak yerine halkın ada-let duygularına ve AKP’nin faşist saldırganlığınakarşı halkla birlikte mücadele etmek gerekir. An-cak HDP de burjuva partileri gibi halkı sadece se-çimlerde oy verecek bir figüran gibi görmektedir.

8- AKP’ye mahkum olan ideolojik güçsüzlü-ğüyle HDP, halkın hiçbir sorununu çözemez. Kürthalkının da Türkiye’deki diğer ezilen halkların so-runlarının çözüm yolu da halkın örgütlü gücüylehareket etmek, faşizme ve emperyalizme karşı mü-cadele etmektir.

Berkinler, Uğur Kaymazlar, Ali İsmailler, Ethem Sa-rısülükler, Kürdistan’da katledilen Kürt gençleri, kadın-ları, çocukları için adalet isteyelim… Soma’da, Erme-nek’te, Torunlar İnşaat’ta ve daha birçok işkolunda, iş-yerinde katledilen işçiler için adalet isteyelim..

Hapishanelerde F tipi tecrit hücrelerinde, sessiz imhapolitikası ile katledilmeyi bekleyen tutsaklar için adaletisteyelim...

İntihar etmek zorunda kalan, yaşama umudunu kay-beden ataması yapılmayan öğretmenler için adalet iste-yelim…

Taşeron şirketlerinin zulmü altında 12-14 saat çalış-tırılan, senesi dolmadan, işten çıkarılan hiçbir hakkı hu-kuku olmayan, kölece koşullar altında çalıştırılan- yaşa-tılan asgari ücrete ya da daha altında bir açlık ücretine ça-lıştırılan işçiler için adalet isteyelim…

Tarım ve hayvancılığı emperyalizmin isteklerine bo-yun eğerek bitirdikleri için, HES’lerle, termik santrallerlederelerimizi, sularımızı kuruttukları, ormanlarımızı kat-lettikleri için köyümüzü yaşanmaz kılanlardan hesap sor-mak için adalet isteyelim…

Halkın sanatının “içine tükürdükleri’’ için; sanatın vesanatçının gelişimini engelledikleri, kültürel değerlerimiziyok saydıkları için adalet istemeliyiz..

Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Arap, Gürcü, Boşnak, Po-mak, Azeri tüm ulus ve milliyetlerden Anadolu halkla-rının dilinin, kültürünün gelişimini engelledikleri, yok say-dıkları, hakaret ettikleri için hesap soralım, adalet iste-yelim.

Alevi-Sünni, Hristiyan tüm inançlardan halklarımızıninançlarını özgürce yaşamalarını engelledikleri, halkın kut-sallarına dil uzattıkları, onları ticaret aracı olarak gördükleriiçin hesap sormalı, inançların özgürlüğü için adalet iste-meliyiz…

Tüm emekçi, yoksul halklarımız için adalet isteyelim…

Devrimci Halk Kurtuluş Partisi programında somutla-nan tüm halk kesimlerini HALKIN ADALET CEPHE-Sİ’nde birleştirmeli, emperyalizme ve AKP faşizmine kar-şı çok çeşitli biçimlerde harekete geçirerek, hiçbir eylem,protesto biçimini, tepki gösterme, reddetme hakkını kul-lanma etkinliğini ve aracını reddetmeden HERKESİ AKPFAŞİZMİNE KARŞI SAVAŞTIRMALIYIZ!

EMPERYALİZM VE İŞBİRLİKÇİSİFAŞİST AKP’YE KARŞI

HALKIN ADALET CEPHESİNİBÜYÜTELİM!

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

331 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 34: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

1-) İşçi sınıfının kurtuluşkılavuzu olan Marksizm-Le-ninizm'in doğuşunun el ki-tabı olan Komünist Manifes-to ne zaman ve kimler tara-fından yazılmıştır? Bu kıla-vuzu doğru değerlendirerekişçi sınıfını ilk kez iktidarakimler, hangi tarihte getir-miştir?

Komünist Manifesto, işçi sınıfınınve ezilen halkların önderlerinden KarlMarks ve Friedrich Engels tarafındankaleme alınıp, 1848 yılında bir kitapçıkolarak yayınlanmıştır. Marks ve Engels;Komünist Manifesto ile sosyalizm-ko-münizmi bilimsel temellere oturtmuş-lardır. Marks ve Engels Komünist Ma-nifesto ile; eşit, adil, sömürüsüz; baskıve zulmün olmadığı bir siyasal, eko-nomik, sosyal ve kültürel sistem olansosyalizmi kurma kılavuzunu dünya işçisınıfına ve ezilen halklara armağan et-mişlerdir...

Bu kılavuzu doğru değerlendirerekişçi sınıfını ilk kez iktidara, Lenin ön-derliğinde Rusya'da Bolşevikler getir-miştir. İlk proleter devrim olan 1917Ekim Devrimi ile işçi sınıfı ve ezilenhalklar, ilk kez kendi iktidarlarına sa-hip olmuşlardır. İlk proleter devletin adı-na da Sovyet Sosyalist Cumhuriyet-ler Birliği (SSCB) dediler...

2-) İşçi sınıfının Enternas-yonal "Birlik, Dayanışma veMücadele Günü" olan 1Mayıs'ı doğuran koşullar veönemi nedir?

1 Mayıs'ın mücadelesi çok eski za-

manlara dayanır.

1 Mayıs, 126 yıldır bur-juvazi ile emekçiler arasındadişe diş, kana-kan bedeli sür-dürülen mücadelenin adıdır...

1 Mayıs, tüm emekçileri,ezilen tabakaları ve halkları işçisınıfının ideolojisi etrafında bir-leşme ve hak alma mücadelesi-ni büyütme, yükseltme günüdür.

İşçi sınıfı, daha kendini bir sı-nıf olarak görmediği, henüz o bilincevarmadığı süreçte başlar burjuvaziylekavgaya.

1856'da Avusturyalı işçiler gündeortalama 16 saatlik ağır çalışma ko-şullarına karşı "8 Saat Hareketi"nibaşlattılar.

Avusturyalı işçilerin talebi, "8 saatuyku, 8 saat çalışma ve 8 saat kendi-mize ait sosyal yaşam istiyoruz" idi.

Avusturyalı işçilerin bu talebi 30 yılsonra Amerikalı işçilerin gündemin-deydi.

1870'li yıllarda kapitalizmin buna-lımı derinleşir sömürüsü artar. Bu yıl-larda kapitalizmin ilk geliştiği yerlerdenolan Chicago'da, New York'ta, Balti-mor'daki işçilerin, Pensilvanya'dakimadencilerin mücadelesi büyür.

Amerikan işçi sınıfı 1886 yılında "8saatlik iş günü" talebiyle genel greveçıkar, ABD'nin birçok eyaletinde on-binlerce kişinin katıldığı grevler dü-zenlenir. Chicago'da polis, grevin 3. gü-nünde yani 3 Mayıs günü, grev kırı-cı provokatörlerini sahneye çıkarır.Provokatörler eylemcilere saldırır. Po-lis de işçiler ve grev kırıcılar arasında-ki çatışmayı bastırmak bahanesiylegrevci işçilere ateş eder. Bu saldırıda 6işçi katledilir, onlarcası yaralanır.

Haymarket Alanı'nda August Spi-es isimli işçi önderliğinde katliamıprotesto etmek için bir gösteri düzen-lenir. Mitingin sonuna doğru polis vah-şice saldırır ve bombalar patlar. Onlar-ca kişinin hunharca katledildiği bu sal-dırının amacı katliamlarla grevi, dire-nişi bitirmektir. Burjuvazi hem grevi kı-racak, hem de işçilerin, emekçilerin mü-cadelesine önderlik eden devrimci iş-çiler komplo ile suçlu ilan edilerek, işçisınıfının hak alma mücadelesini bastı-

racaktır. Burjuvazinin hesabı budur.

"8 saatlik iş günü" mücadelesineönderlik yapan devrimci işçilerden;August Spies, Samuel J. Ficiden,Oscar Neebe Louis, Albert Parsons,Eugene Schwab, George Engel, AdolfFischer'e dava açılır. 7 işçi önderidevrimciye idam cezası verilir. O gün-den itibaren 1 Mayıs mücadelesi sür-dürülür.

1889'da toplanan 2. Enternasyo-nal toplantısında, Amerika'da asılandevrimci işçi önderleri anısına, 1 Ma-yıs bütün dünyada "Birlik, Mücadeleve Dayanışma Günü" olarak ilan edi-lir. Bu toplantıda 1 Mayıs 1890'da mi-ting düzenlenmesi kararı alınır. 1891'detoplanan 2. Enternasyonal'in 2. Kon-gresi'nde, 1 Mayıs işçilerin "Birlik, Da-yanışma ve Mücadele Günü" olur vesürekli kutlanması karar altına alınır. Bukarara göre, her ülkenin işçisi kendi ge-lenek ve imkanlarına göre bugün tatilyapacak ve bayramını kutlayacaktır...

3-) Ülkemizde yani Anado-lu'da ilk 1 Mayıs nerede vene zaman kutlanmıştır?

Anadolu'da ilk 1 Mayıs kutlamala-rı 1905'te İzmir'de düzenlenir.

4-) 1 Mayıs, 1924 yılındaTBMM tarafından yasak-landıktan sonra ilk olarakTaksim Meydanı'nda 120bin kişiyle 1976 yılında kut-lanmıştır. Taksim Meydanıneden 1 Mayıs alanıdır?Önemi nereden gelmekte-dir?

'76 1 Mayısı’nın 120 bin emekçi ilekutlanan 1 Mayıs 1977’de 500 bin ol-muştur. Büyüyen dev işçi, emekçi,halk ordusundan büyük bir korkuya ka-pılan oligarşi, ‘77 1 Mayısı öncesi kat-liam hazırlıklarına başlamıştı. Oligar-şi aradığı provokasyon zeminini opor-tünist, revizyonist "sol" sayesinde ra-hatça buldu.

Dev-Genç ise tüm engellemelererağmen 50 bin kişilik kitlesiyle, coş-

SORUDA10 Soruda İşçi Sınıfı Tarihindeki

Önemli Köşe Taşları Nelerdir?

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz -den, ge le nek le ri miz den öğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz

10BilgiBilgi

güçtürgüçtür

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ34

Page 35: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

kuyla, kararlılıkla devrim ve sosyalizminancıyla alandaydı, 500 bin işçi-emek-çinin arasındaydı.

Provokasyona zemin hazırlayan odönem DİSK'te etkin olan TKP'li re-vizyonistler, "Maocu Bozkurt"lardedikleri Halkın Kurtuluşu, HalkınYolu, PDA, Halkın Birliği gibi opor-tünist grupları alana sokmayacakları-nı ilan ederken; bu gruplar da TKP'li-leri "sosyal faşist" ilan ederek alanazorla da olsa gireceklerini ilan ettiler.O gün bu gruplar alana girmeye çalı-şırken çatıştılar. Bunu fırsat bilen dev-letin kontrgerilla güçleri TaksimMeydanı'na Sular İdaresi Binasıüzerinden ve İntercontinental Oteli ta-rafından ateş açıldı. Emekçiler otomatiksilahlarla tarandı. Kurşunlarla, panikiçinde kaçışan kitleyi Dev-Genç’lilersoğukkanlı tutumlarıyla sakinleş-tirdiler. 35 emekçi bombalar, kurşun-larla ezilerek katledildi.

Katliamla birlikte Taksim Mey-danı 1 Mayıs gösterilerine yasak-landı...

Bu yüzdendir ki, Taksim Meydanıişçi, emekçilerin kanlarıyla sulandığıiçin, '1 Mayıs Alanı'dır. Keza, Ame-rikancı 12 Eylül 1980 faşist cuntası son-rası yasaklı 1 MayısAlanı olan TaksimMeydanı'nı yeniden kazanma müca-delesi devrimci hareketimiz önderli-ğinde sürdürüldü...

1988 yılında daha alana çıkamadanyüzlerce insan gözaltına alındı. 1989 yı-lında ise 5 bin işçi, emekçiden biri olanMehmet Akif Dalcı polis tarafındankatledildi.

Bundan dolayıdır ki; Taksim Mey-danı 1 Mayıs Alanı'dır... Katliamı unut-turmamanın, katillerden hesap sorma-nın, katliama karşı meydan okumanın,adalet ve devrim özleminin adıdır Tak-sim Meydanı...

5-) Ülkemizin en kitlesel 1Mayıs'ı hangi tarihte, nere-de kutlanmıştır? Neden?

Ülkemizin en kitlesel 1 Mayıs'ı2012 yılında Taksim 1 Mayıs Alanın-da kutlanmıştır. Kutlamalara yaklaşık1 milyon kişi katılmıştır.

2012 1 Mayısı yıllardır gasp edilenTaksim 1 Mayıs alanının onlarca yıl sü-ren ve büyük bedeller ödenerek yeni-den kazanıldığı yasal 1 Mayıslar’danbirisidir...

Kitleselliği artıran ikinci bir nedenise devrimci politikalardır.

AKP faşizminin halkın hemen herkesimine saldırması halkın öfkesinifaşizme karşı birleştirmiştir... Bununiçindir ki, 2012 1 Mayıs'ında TaksimMeydanı'nı dolduran 1 milyonluk kit-le ile Anadolu'daki 1 Mayıs kutlama-larına katılan yüzbinlerce işçi, emekçiaynı anda, 1 dakika boyunca, "Faşiz-me Karşı Omuz Omuza" sloganını at-mıştır...

2012 1 Mayıs'ı aynı zamanda Kübave Rusya'dan sonra dünyanın en kitle-sel üçüncü 1 Mayıs mitingi olmuştur.

6-) 12 Eylül AmerikancıFaşist Cuntası'nın yürürlü-ğe soktuğu 2821-2822 sayılıyasalara atfen "Bu yasalar-la grev yapılamaz" diyenle-re rağmen, cuntadan sonrayapılan ve zaferle sonuçlan-dırılan ilk grev hangisidir?

1987 yılında DİH öncülüğünde fii-li, meşru mücadele çizgisi ile örgütle-nip gerçekleştirilen ve zafere ulaştırı-lan ilk grev, o dönem Koç Holding'eait olan MİGROS Grevi'dir...

7-) Ülkemizdeki en büyükişçi grev ve direnişleri nezaman ve neredegerçekleştirilmiştir?

Ülkemizde ilk grev, direniş hare-ketleri 1905-1908 yılları arasında kısasüreli de olsa birbirini tetikleyen sü-reçler olarak, dalga dalga tüm işkolla-rını etkileyen grevler yaşanmıştır. Tü-tün işçilerinin, demiryolu işçilerininağırlığını oluşturduğu grevler o yıl-larda Osmanlı egemenliğinde olanBalkanlar'da başlayıp, tüm Anado-lu'ya yayılmıştır... Zonguldak kö-mür işçileri, İzmirli dokumacılar; İs-tanbul Havagazı, tramvay, matbaa

işçileri, Bağdat-Berlin demiryoluhattı işçileri, Cibali Tütün Fabrika-sı işçileri grevlere katılıp haklarını al-mışlardır...

Cumhuriyet dönemi, Kemalist kü-çükburjuva diktatörlüğü grevleri vesendikal örgütlenmeleri 1925 Takrir-iSükun yasasıyla birlikte yasaklamış vebu yasak 1961 yılına kadar sürmüştür.1961 Anayasası'yla sendika kurmakve grev yapmak bir hak olarak ka-bul edilmiştir.

Grev Anayasa'da bir hak olarakyer almış fakat, yasası düzenlenme-miştir. İşçiler CHP'nin bu geciktirme,savsaklamasına daha fazla dayanama-mış ve ilk olarak KAVEL işçileri1962 yılının sonunda fiilen greve baş-lamıştır... KAVEL işçilerinin zaferisonrası iktidar 274-275 sayılı Sendi-kalar ve Grev ve Toplu Sözleşme Ya-sası'nı çıkarmak zorunda kalmıştır.

Bu zaferin ardından 1966 yılındaPaşabahçe cam işçileri adalet Partisi(AP)'nin baskılarına, işbirlikçi Türk-İş'in engellemelerine rağmen greveçıkmış ve Türk-İş'ten sendikalarınıayırarak DİSK'i oluşturacağı bir sü-reci yaratan onurlu bir mücadeleyiTürkiye İşçi Sınıfı tarihine yazmıştır.

1967 yılında kurulan DİSK (Dev-rimci İşçi Sendikaları Konfederas-yonu)'in bünyesinde mücadeleyiomuzlayan devrimci işçiler kısa sü-rede birçok grev ve direnişle işçileriçin umut olmayı başarmışlardır... Budurumdan ürken oligarşi, DİSK'i ka-patmak için 274-275 sayılı yasalar-da değişikliğe gider. Saldırı işçi sını-fının geneline yöneliktir. Bunun üzerineDİSK öncülüğünde işçiler 15-16 Ha-ziran 1970'te ayaklanır ve yasayı geriçektirirler. O günlerde DİSK'in üye sa-yısı 37 bindir. İki gün boyunca ayak-lanmaya katılan işçi sayısı 150 bininüzerindedir. Oligarşi geri adım atsa dasaldırılardan vazgeçmez. DGM'leri vesivil faşistleri tüm halka olduğu gibi,grevci işçilere, grev çadırlarına da sal-dırtır.

Bu saldırılara karşı 1976'da DGMdirenişi, 20 Mart 1978 Faşizme İhtarEylemi DİSK'in öncülüğünde ger-çekleştirilir. İki direnişte de hayatdurma noktasına gelir.

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

3351 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 36: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Yine Profilo, Pancar Motor, Sun-gurlar, İETT işçileri, Berec Pil Fabri-kası işgal ve direnişleri de 1977-1980dönemine damgasını vuran meşru, fii-li direnişler olarak tarihe yazılır. Bu di-renişlerde öncülük hep devrimci işçi-lerdedir.

12 Eylül faşist cuntasına gelinengünlerde, 60 bin işçi grevdedir. Bir aysonra sayı 100 bine çıkacakken 12 Ey-lül cuntası tüm grevleri yasaklar. Re-vizyonistlerin yönetiminde olan DİSK,grevleri fiilen sürdürerek cuntaya kar-şı mücadele etmek yerine, teslimiyetiseçmiş ve grev çadırları asker süngü-leri altında sökülmüştür.

8-) 12 Eylül FaşistCuntasının yarattığıpasifikasyonun kırılmasındaetkili olan belli başlı işçidirenişleri hangileridir?

-12 Eylül'den sonra, DİH önderli-ğindeki MİGROS grevinin açtığı yol-dan ilerleyen başta tersane, TEKEL vebelediye işçileri olmak üzere birçok iş-kolunda işçilerin 12 Eylül cuntasınınneden olduğu kayıpları telafi etmek içingeliştirdiği eylem ve direnişler '89Bahar Eylemleri olarak tarihe geçer.

Ardından her zorlu süreçte kaz-malarıyla yol açarak ilerleyen Zon-guldak maden işçilerinin 1990 yılındakigrevi başlar. Grevin halkın desteğinialarak büyümesi üzerine, tabandakidevrimci işçilerin zorlamasıyla Türk-İş 3 Ocak 1991'de genel grev kararı al-mak zorunda kalır.

Hemen ardından, hala masaya otur-mayan devleti masaya oturtmak içinZonguldak Maden İşçileri ve Zon-guldak halkı 100 bini aşkın kitleyle4 Ocak 1991'de Ankara Yürüyüşü'negeçer.

30 Ocak genel grevi sonrası yaygınişçi kıyımları yaşanır. Paşabahçe CamFabrikası işçileri bu kıyıma işgalle ce-vap verirler. 26 Temmuz 1991'deDİH üyesi Paşabahçe Cam işçilerininişgali başlatmasının ardından tüm camişçileri fabrikayı işgal ederler. Kısa za-manda, önce Paşabahçe halkıyla ar-dından İstanbul'a ve ülkeye yayılan des-

tek eylemleriyle 21 gün sonra zafereulaştı ve genel anlamıyla da kıyımlarıdurdurdu.

İstanbul Belediyesi işçileri 1989-1995 yılları arasında sürdürdüğü grev-ler ve işçi kıyımlarına karşı direnişlerle1 Mayıslar'a en kitlesel katılımlarıylasöz konusu dönemin itici gücü olmuş-tur. 1992 Temmuz'unda sürdürülenbelediye işçilerinin grevi 14. günündeBakanlar Kurulu tarafından ertelendi.

1994'te Çiller Hükümeti'nin aldığı5 Nisan Paketi ve özelleştirme saldırı-larına karşı 20 Temmuz 1994 Genel Ey-lemi gerçekleştirildi. Bu sürecin en et-kin güçlerinden olan belediye işçilerive onların öncülerinden Eminönü Be-lediye işçileridir. Kıyım saldırısınakarşı 1995 Mayıs'ında direnişe geçenEminönü Belediye işçileri, SüresizAçlık Grevi ve Ölüm Orucu silahınıda kullanarak direnişi zaferle sonuç-landırdılar.

2000'li yıllar, emperyalizm ve iş-birlikçilerinin işçi sınıfını köleleştirmekiçin özelleştirme-taşeronlaştırma sal-dırılarını yoğunlaştırdığı yıllar oldu.Amaç, örgütsüzleştirmek ve taşeron-laştırma yoluyla esnekleştirme, kural-sızlaştırma politikaları eşliğinde 12-14saat kölece çalıştırarak sömürüyü yük-seltmekti. Amaç, işçilerin, emekçilerindirenme, örgütlenme haklarını elle-rinden almaktı, umutlarını yok etmek-ti.

Bu saldırıya karşı direnilebileceği-ni ve zafer kazanılabileceğini de yineher sürecin "Buz kıran"ı olan DİH'lidevrimci işçiler oldu.

2010 yılında bir taşeron işçisi olanTürkan Albayrak Paşabahçe DevletHastanesi'nin bahçesine kurduğu ça-dırda direnerek, direnişini Ölüm Oru-cuna dönüştürerek kazandı. "Tek ba-şına" direndi ve direnişin etrafında ke-netlenen halkın desteğiyle kazandı.Ardından Cansel Malatyalı'nın dire-nişi ve zaferi geldi. Yine KAZOVA iş-çileri, ülkemizde bir ilki gerçekleşti-rerek hakkı olan üretim araçlarına el ko-yarak, fabrikayı işgal ederek ilk kez"patronsuz üretimi" gerçekleştire-rek bu alanda da zafer kazandılar.

Türkiye işçi sınıfının tarihinde geç-mişten bugüne aktardıklarımızın dı-

şında da birçok grev ve direnişler ya-şanmıştır.

9-) DİH'in kuruluş tarihive 2000’li yıllar sonrasıöncülük edip zaferlesonuçlandırdığı direnişlerhangileridir?

DİH (Devrimci İşçi Hareketi)1978'de, Devrimci Sol'la aynı dö-nemlerde kurulmuştur. Bu yüzden di-yebiliriz ki DİH demek devrimci ha-reketin mücadele ruhu ile haklılık bi-linciyle savaşmak ve kazanmak de-mektir.

DİH demek, "Haklıyız Kazanaca-ğız" şiarında somutlanan her şeyin, “İş-çiyiz Haklıyız Kazanacağızw” sloga-nında ifadesini bulması demektir.

DİH, 2010 sonrası öncülük ettiğiTürkan Albayrak ve Cansel Malat-yalı'nın "tek kişilik" işe geri dönme veörgütlenme mücadelelerinde; RozaTekstil direnişinde, Darkmen tekstil iş-çilerinin direnişlerinde; ÇerkezköyDoluca direnişinde, AKÇAY Fabrikaişgalinde, BEDAŞ; Beşiktaş Beledi-yesi'nde taşeron çalışan Beltaş işçile-rinin direnişlerinde; Kazova işçileri-nin direnişinde ve üretim araçlarına elkoyarak bir ilk yarattıkları zaferlerin-de, öncülük ettikleri Diren KazovaÜretim Kooperatifi’nin kurulmasındaen son Sarıyer Belediye işçilerinin di-renişlerinde ve zaferlerinde öncülük et-miştir.

10-) CEPHE'nin ideolojikve siyasal mücadeleçizgisiyle hareket edenDİH'i nasıl büyütüp,kitleselleştirebiliriz?

- DİH, işçi sınıfının öncüsüdür. Buyüzden DİH ancak emek ve cüretle, çokçalışarak, 7-24 işçi sınıfı için devrim-cilik yaparak ve dava adamı olup, işçisınıfının kurtuluş kavgasında müte-vazi bir sıra neferi olarak mücadele edi-lerek büyüyebilir, güçlenebilir, kitle-selleşebilir.

Kurtuluş ellerimizde, düzene öfke-li gözlerimizde ve yüreğimizdedir!

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ336

Page 37: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

31 Mart günü, dünyanın en korunaklı adliyesi olarak ni-telendirilen Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’ndaBerkin Elvan’ın soruşturmasını yürüten savcı Mehmet Se-lim Kiraz Berkin Elvan’a adalet için halk savaşçıları ŞafakYayla ve Bahtiyar Doğruyol tarafından rehin alındı. İstek-leri Berkin Elvan’ın katillerinin açıklanmasıydı. Ama halksavaşçılarının bu talebi yerine getirilmeyip halk savaşçılarıAKP’nin katil polisleri tarafından katledildi. Savcı MehmetSelim Kiraz halk savaşçıları tarafından cezalandırıldı.

Savaşçıların şehit düşmesinden sonra Adli Tıp’ınönünde sahiplenmeye gelen insanlara AKP’nin katil pol-isleri eylemin hazımsızlığı ile beraber saldırdı. İşkence ilegözaltına alındı. Halk savaşçılarının cenazesi sahiplenil-mesini engellemek için kaçırıldı. Giresun’da polis işbir-likçisi faşistler cenazeye saldırmaya kalktı. Cenaze evi-ni silahla ateş ettiler. Ölülerimizden bile ne kadar kork-tuklarını bir kez daha görmüş olduk. Çağlayan eylemiy-le beraber Anadolu’nun birçok ilinde ve İstanbul’dagece yarısı yapılan baskınlarla kurumlar talan edildi. İn-sanlar işkenceyle gözaltına alındı. Yolda yürüyen insan-larımızı işkenceyle gözaltına alıyor, başlarına poşet ge-çirerek bir daha güneşi göstermeyeceğiz diyerek hukuk-suzca tutukluyor. Korkudan ne yapacağını bilmeyenAKP’nin katil polisleri Grup Yorum konserine gelen in-sanlara canlı bomba diyerek silah doğrultuyor. 2 gün önceİstanbul Üniversitesi öğrencisi olan 2 Dev-Genç’li oku-la girerken tutuklandı.

Son olarak 17 Mart gecesi yola çıkan Giresun’da Şa-fak Yayla’nın ve Ankara’da Bahtiyar Doğruyol’un me-zarı başına anmaya giden Dev-Genç’lilerin ve Halk Cep-helilerin otobüsü Giresun’da durduruldu. Hukuksuz birşekilde işkenceyle 65 kişi gözaltına alındı. Bu yaptığınızsaldırılarınız ne ilk ne de son olacağını biliyoruz. 15 güniçinde 291 gözaltı 25 tutuklama, gözaltılarla, tutukla-malarla savaşçıların sahiplenilmesinin önüne geçeceği-nizi sanmayın. Bizler Şafak, Bahtiyar ve Elif Sultan’ın cü-retiyle çıkıyoruz karşınıza. Değil gözaltı yıllarca F tipi hüc-relerde tutsak etseniz de Şafak, Bahtiyar, Elif Sultan gibihücrelerden çıkıp dünyayı başınıza yıkarız. Saldırılarınızboşunadır. Siz ölülerimizden dahi korkmaya devam edinbiz halk savaşçılarını her ne pahasına olursa olsun sa-hiplenmeye devam edeceğiz. Savcılar, hakimler Berkin içinadalet isteyenleri değil halk çocuklarının katillerini yar-gılayın. Yok kendi hukukunuzu dahi işletmeyecekseniz hal-kın adaletini karşısında titreyeceksiniz!

Şafak Yayla Ölümsüzdür!

Bahtiyar Doğruyol Ölümsüzdür!

Elif Sultan Kalsen Ölümsüzdür!

Gözaltılar Serbest Bırakılsın!

Yaşasın Dev-Genç Yaşasın Dev-Gençliler!

Şafak Yayla Yaşıyor Dev-Genç Savaşıyor!

Dev-Genç

GGençlik Federasyonu’ndan

Halk Savaşçıların Anmak İçin Mezarlarına Gitmek İsteyen65 Halk Cepheli Giresun’ da Gözaltına Alındı!

Saldırılarınız Boşuna Halk Savaşçılarının Sahiplenilmesini Engelleyemezsiniz!

Ülkemizde Gençlik

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

371 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 38: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ338

Son dönemde ABD ile Küba ara-sındaki ilişkiler her geçen gün dahada gelişiyor. Karşılıklı görüşmeler, el-çilikler açma boyutunda da ilerletili-yor... Bunların nedenlerini daha öncetartıştık. Son olarak Küba’nın ABD’nin“terör” listesinden çıkarılacağı açık-landı.

Bu karar sonrasında Küba'nın ABDile ilişkilerinin normalleştirilmesi sü-recinden sorumlu diplomat JosefinaVidal, yayımladığı açıklamada, "Ül-kemizin, 3.478 kişinin hayatına malolan ve 2.099 yurttaşımızı da sakatbırakan yüzlerce terör eyleminin kur-banı olduğu düşünülürse, ABD baş-kanının, Küba'yı, aslında hiçbir zamandahil edilmemesi gereken bir listedençıkarması, Küba hükümetince adil birkarar olarak değerlendirilmektedir."(BBC Türkçe, 15 Nisan 2015) deniyor.

ABD’nin “terör” listesinde bulun-mak Küba için bu kadar da önemliolmamalıdır...

ABD’nin “terör listesi” kendisinedüşman olarak gördüğü ülke ve ör-gütleri içeren bir listedir... Ve ABDböyle bir liste hazırlarken de bir ülkeveya örgütü bu listeden çıkartırken deadil davranan durumunda değildir. Ter-sine kendi çıkarlarına uygun düşün-mekte ve hareket etmektedir. Bu ne-denle ABD devlet başkanı Obama,Amerikan Kongresi'ne gönderdiği me-sajda “Küba hükümetinin son altıaydır uluslararası terörizme herhangibir destek vermediğini ve gelecektede desteklemeyeceğini garanti ettiğini”(agy) söylüyor.

ABD’nin sözünü ettiği “terör”halkların kurtuluş mücadelesindenbaşka bir şey değildir. Bu yanıylaABD emperyalizmi kendi sınıfsal çı-karlarına uygun bir tavır içindedir.Bu da adil olması değil, tersine halk-ların kurtuluş mücadelesi karşısındaartık biraz daha güçlü olduğunu his-setmesi anlamına gelmektedir.

ABD’nin “terör” listesinde bulun-

makla ABD’nin uy-guladığı terörü aynıteraziye koymaklazaten daha baştanyanlışa düşüyor Kübayönetimi. ABD em-peryalizmin çıkarla-rını korumak adınasosyalist bir ülkeyi yoketmek için yıllarca hertürlü terörü uyguladı,uyguluyor. Sadece Küba’ya da değil,dünyanın dört bir yanında halklarakarşı terör estirmeye devam ediyor.

Emperyalistler kendi çıkarları sözkonusu olduğunda her türlü teröristyöntemi uygulamaktan geri durmaz-larken halkların emperyalizme karşımücadelesini de “terör” olarak ta-nımlayıp suçlamaktan geri durmazlar.Bu yanıyla “terör” tanımının da bugünsınıfsal bir anlamı vardır diyebiliriz.“Terör” sözcüğünün emperyalistleriçin taşıdığı anlamıyla halklar içinanlamı farklıdır... Emperyalistlerin“terör” olarak tanımladıkları halklarınkurtuluş mücadelesinden başka birşey değildir. Bizim, M-L’lerin terörtanımı ise emperyalistlerin ve işbir-likçilerinin halka karşı uyguladığı sal-dırganlıktır.

Emperyalistler, Küba’nın FARC gibiörgütleri emperyalistlerle uzlaşma ma-sasına oturtmasının ve dünyanın gözüönünde emperyalistlerle el sıkışıp onlarıonurlandıran yaklaşımlarının ödülü ola-rak Küba’yı “terör” listesinden çıkarı-yorlar.

Küba bunu büyük bir lütuf gibigörüp değerlendirirken emperyalistlerkendi sınıf çıkarlarına uygun bir tavırortaya koyduklarını bilinciyle davra-nıyor ve konuşuyorlar. Emperyalistleraçısından halklar için sosyalizm umu-dunu büyüten bir ülkenin en azındanuzlaşma noktasına çekilmesi bir ka-zançtır. Geçen sayımızda da belirtti-ğimiz gibi ABD “uzlaşarak yönetme”stratejisine uygun bir tavır sergiliyor.

Emperyalistler kendileri içintehlike olmaktan çıkardıkları her gücükazanç hanelerine yazıyorlar. Ki on-ların her kazancı dünya halkları, dev-rimci güçleri açısında bir kayıptır.

Emperyalizmle halklar arasındakiçelişki çağımızın baş çelişkisidir. Buyanıyla emperyalistler tarafından “te-rör” listelerine alınmış olmak halktanyana sosyalist, devrimci bir güç içinancak onur olarak değerlendirilebilir.Emperyalistlerin gül uzattığı, onay-ladığı ve olumladığı bir güç olmakise kendinden ödün vermekten başkabir anlama gelmez. Kendi düşünce-lerinden, hedeflerinden, değerlerindenödün vermeyenleri emperyalistler aslaövmezler, kabul etmezler.

Küba’nın yıllar önce ABD tehditlerikarşısında Castro tarafından söylenen“emperyalizme teslim olmaktansaadayı batırırız” kararlılığını bir kenarabırakıp ABD ile ilişkileri geliştirmesihalklar açısından bir kayıptır. Kübaaçısından oportünizmin geldiği noktadır.

ABD’nin “terör” listesinde dünyadasayılı ülke ve örgüt vardır. Bu örgüt-lerden biri de DHKP-C’dir... ABD’ninsürekli şimşeklerini üzerine çekmişve çekmeye devam etmektedir. Tekbir neferi kalsa bile emperyalizmekarşı savaşma kararlılığını ifade eden,emperyalistlerin “terör” listesinde bu-lunmayı onur kabul eden bir örgüt...

Emperyalistlerin “terör” listesindebulunma onurunu taşımaya devamedeceğiz. Dünyada tek başımıza dakalsak halkların savaşını örgütlemek-ten, emperyalizme karşı savaşmaktanvazgeçmeyeceğiz...

KÜBA EMPERYALİSTLERİN TERÖR LİSTESİNDEN ÇIKARTILDI!

Emperyalizmin ‘Terör’ ListesindeBulunmak Suç Değil, Onurdur!..

Page 39: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Halka yasaklanan Taksim 1 Mayıs Alanı’na çıkmak için1989’da Mehmet Akif Dalcı’yı şehit vermiştik. 20 yıl sonratekrar çıktık Dalcı’nın uğruna şehit düştüğü 1 MayısAlanı’na. 2013 yılından tekrar yasaklandı 1 Mayıs TaksimAlanı. Bugün hemen bütün alanlar emekçi halkımIzayasak... Grup Yorum’un stadyumlarda düzenlemek istediği30. yıl konserleri, Bakırköy MeydAnı’nda düzenlemek iste-diği Bağımsız Türkiye Konseri yasaklandı. ŞehitMezarlarını ziyarete gitmek isteyen Cepheliler linç edilmekistendi... Biz çıktığımız tüm alanların bedelini ödeyerekkazandık. Yasaklanan alanlarımızı bedeli ne olursa olsunyeniden kazanacağız. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.Bunun kanıtı bu alanda verdiğimiz şehitlerimizdir.Şehitler pahasına kazandığımız alanları kazanmak için

yeni şehitler vermekten asla çekinmeyeceğiz. Yaşasın işçi sınıfının birlik mücadele ve dayanışma

günü! Şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Onlara devrimsözümüz var.

***1 Ma yıs’ta ki ilk şe hit le ri mi zi 1 Ma yıs 1977’de İs tan -

bul Tak sim’de ver dik. Kont rge ril la nın saldırısında 35emekçi katledildi. Katledilenlerden Sibel Açıkalın Dev-Genç’liydi. O günden sonra Tak sim Mey da nı, 1 Ma yıs

Ala nı ol du. 1 Ma yıs 1977 şe hit le ri miz: Ali Si dal, Ka dir Bal cı, Ha san Yıl dı -

rım, Hik met Öz kürk çü, Ra ma zan Sa rı,M. El mas, Mül te zim Ol tu lu, Mah mutAtil la Öz be len, Ömer Nar han, Bay ramÇı tak, Kah ra man Al san cak, Alek san drosKon te as, Me ral Ceb ren, Kad ri ye Du man,Ley la Al tı par mak, Ah met Gö zü ka ra, Er -cü ment Gür kut, Ga ra bet Ay han, Si belAçı ka lan, Na zan Ünal dı, Ha ti ce Al tun,Ali Ye şil gül, Ni ya zi Da rı, Meh met AliGenç, Ha cer İpek Sa man, Bay ram Sü rü -cü, Hü se yin Kır kın, Naz mi Arı, Ja le Ye şil -nil, Ke nan Ça tak, Ra sim El mas, Di ran Ni -giz, Ham di To ka, Zi ya Ba ki, Bay ram Eyi.

***1988 1 Mayıs şehitleri:Öz türk ACA Rİ ve Sa lih Kul zor yıl -

lar da mü ca de le yi sür dü ren iki Dev rim ci Sol mi -li ta nıy dı lar. Öz türk ve Sa lih de 1 Ma yıs ey le mi -ne ha zır la nı yor lar dı. 1 Ma yıs’ı ya sak la yan la rasöy le ye cek söz le ri var dı. İs tan bul Ok mey da nıGür sel Ma hal le si’nde kal dık la rı ev de ku şa tıl dı -lar. Teslim olmayı reddettiler. 30 Ni san 1988’deİs tan bul Ok mey da nı’nda kat le dil di ler.

***Yıl 1989’du. Binlerdik Taksim önünde. Bir

iş çiy di Mehmet Akif DAL CI. Binlerden biriy-di. Öf ke si ni, sı nıf bi lin ci ni ku şa nıp gel miş ti 1Ma yıs Ala nı’na.

Ça tış ma da en ön dey di. Kor tej Ka sım pa şa’yayö nel di ğin de elin de taş la rı, sa va şı yor du Meh -met. İş te tam o an da, elin de ki ta şı fır lat ma ya ha -zır la nır ken vuruldu. 4 Ma yıs gü nü yak la şık 5bin ki şi ka tıl dı ce na ze si ne. 1 Ma yıs’ta sa va şan -dı Meh met, kav ga yı öğ re ten di...

***1993 1 Mayıs şehitleriU. Ya şar KI LIÇ ve Şen gül YIL DI RAN,

İYÖ-DER’li iki dev rim ci öğ ren ciy di ler. Er te sigün 1 Ma yıs’ta ta şı ya cak la rı pan kar tı ya zar ken,30 Ni san’da İs tan bul Mo da’da kal dık la rı ev dekat le dil dik le rin de, 1993 1 Ma yısı’nın ari fe siy -di.

Uğur, İ.Ü. Ve te ri nerlik Fa kül te si öğ ren ci siy -di. 1992’de ka tıl dı mü ca de le ye. Kı sa sü re deİYÖ-DER yö ne ti ci le rin den bi ri ol du. Şen gül,ör güt lü mü ca de le ile ‘89-90 yı lın da İ.Ü.’de ta -nış tı. Dev-Genç ça lış ma la rı için de ye r al dı.

On la rı kat le de rek genç li ği yıl dır ma yı he def le di düş -man. Er te si gün 1 Ma yıs’ta yol daş la rı, “Uğur la rı Şen -gül le ri Tü ke te mez si niz” pan kar tıy la yü rü dü ler.

***1996 1 Mayıs şehitleriGe ce kon du lar, İs tan bul’un dört bir

ya nın dan Ka dı köy’e ak mış tı o gün. On -bin ler top lan mış tı. Yüz bi ni aş kın emek -çi nin yü rü yü şü baş la ya cak ken sal dır dıka til ler. Top lan ma yer le rin den bi ri olanHa san pa şa’da po li sin kit le nin üze ri neaç tı ğı ateş so nu cun da Dur sun ODA -BAŞ ve Ha san AL BAY RAK şe hitdüş tü.

Ateş al tın da kutlandı 1 Mayıs. Mi -tin gin da ğı ldığı anda ye ni den sal dır dıoligarşi. Kur tu luş oku ru Yal çın LE -VENT şe hit düş tü bu sal dı rı da da.

On lar ca ki şi gö zal tı na alın dı son ra -sın da. On lar dan bi ri olan Akın RENÇ -BER, gör dü ğü iş ken ce ler so nu cun daşe hit düş tü ve 1996 1 Ma yıs şe hit le ri -nin sa yı sı dört ol du.

1 MAYIS ŞEHİTLERİ TAKSİM’E ÇAĞIRIYOR!Taksim 1 Mayıs Alanıdır!

1 Ma yıs Şe hit le ri miz

Öztürk Acari

Salih Kul

Yalçın Levent

ŞengülYıldıran

Uğur YaşarKılıç

Mehmet AkifDalcı

Akın RençberHasan

Albayrak

DursunOdabaş

391 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 40: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

AKP faşizmini polisiyle, panze-riyle, TOMA'sıyla capcanlı gördüenternasyonalistler... Arkadaşları Ste-ve Kaczynsky'nin tutsak olduğunuöğrendiler... Grup Yorum Konseri'ndesahneden Anadolu halklarını selam-layacaklardı. Konserin nasıl yasak-landığını ve daha önemlisi Grup Yo-rum ve halkın nasıl direndiğini, hersokağı direniş konserlerine sahneyaptıklarını gördüler.. Ve engellemeçabalarına karşın direnerek gerçek-leştirdiler sempozyumu...

6. Eyüp Baş UluslararasıEmperyalist SaldırganlığaKarşı Halkların BirliğiSempozyumu İlk GünEmperyalizmin Saldırılarına KarşıAnti-emperyalist Cephe’yiBüyütelim!

6. Eyüp Baş Uluslararası Sem-pozyumu, parka kurulan kürsü veyapılan hazırlıkların ardından açılışkonuşmalarıyla başladı.

Program başlarken Cihan Keşkekbir konuşma ile önceki gün yaşanansaldırıyı anlattı. Lübnan ve Ukray-na’dan politik ve hukuki engellerlegelemeyen konukların da olduğunuekledi.

Açılış konuşması için KESK eskiyönetim kurulu üyesi Akman Şimşekkürsüde söz alarak bedel ödemeningöze alınmadan ve mücadele etmedenemperyalizmin durdurulamayacağınıvurguladı. Emperyalizmin değişme-diğine işaret eden Şimşek buna karşısınıf mücadelesini yükseltmenin ge-rekliliğine dikkat çekti ve dünyadevrim şehitleri için saygı duruşuyapıldı.

Ardından ÇHD yönetim kuruluüyesi Av. Ebru Timtik söz aldı. Timtikkonuşmasında mücadele eden halk-ların birbirinin tecrübelerinden güçaldığını söyledi ve inanmış tek birinsanın emperyalizmi yıkacak güçteolduğunu dile getirdi.

Bu sempozyum bileşenlerinceoluşturulan Anti-emperyalist Cephekonulu ilk oturuma geçildi. CihanKeşkek sorunları konuşup gitmekyerine somut hedefler ve pratik işlerüzerine yoğunlaşacaklarını aktardı.Bundan önce ortak açıklamalar ya-pıldığını, mayıs ayında ise Ukray-na’daki antifaşistlerin yanına gidile-ceğini duyurdu.

İlk olarak İtalya’dan GeanfrancoCostellotti söz alarak anti-emperyalistCephe'nin başına enternasyonal sınıfmücadelesi konulduğu takdirde em-peryalizmin yenileceğini söyledi veSuriye halkının IŞİD ve emperya-listlere karşı verdiği mücadeleyi des-teklediklerini belirtti.

Ardından Honduras’tan GuillermoMoncado konuşmasında dünkü sal-dırıya rağmen aynı yerde bulunmanınöneminden bahsetti ve Beyrut’ta alı-nan ortak web site ve uluslararasıradyo projesini aktardı. İki temsilcide gelen sorular üzerine kendi ülke-lerindeki mücadeleyi kısaca aktardı.Honduras’ta genel olarak politik tut-sakların olmadığını ancak Polis ÖlümGrupları diye anılan kontrgerilla faa-liyetleri olduğunu, insanların kaçırılıpişkencelerle katledilerek yol kenarınaatıldığını anlattı. İtalya’da ise halkınuyuşturularak direnemez, mücadeleedemez hale getirildiği, işçilerin göç-menlere karşı kışkırtıldığı anlatıldı.

Avrupa ve BalkanlardanYükselen Ses

20 dakikalık çay arası verildi veAvrupa ve Balkanlar konulu 2. Otu-ruma geçildi.

Önce Yunanistan’dan Pavlos An-dropolas söz alarak Yunanistan’daSYRIZA’ya çok umut bağlandığını,ancak SYRIZA'nın seçimi kazan-dıktan sonra yaptığı ilk işte umutlarıyıktığını vurguladı. SYRIZA’nın faşistdenebilecek bir partiyle hükümetikurduğunu ve seçim öncesi borçlarıödemeyeceklerini belirtmesine rağ-men bugün borçları kabul edip kendideyimiyle Avrupa emperyalistleriylepartner olduğunu belirtti. Yunanis-tan’daki G tipi hapishanelere karşıişgal eylemi yapan 14 gencin gözal-tına alındığına işaret etti.

Bulgaristan 23 Eylül Örgütü adınasöz alan Stefan Petrov da ülkesininAmerikan emperyalizmine bağımlıolduğunu ve sivil faşizmin ülkele-rindeki tüm ilerici, devrimci adımlarıengellemeye çalıştığını aktardı. Bul-garistan İşçi Hareketi adına konuşanAlla Grigova da Ukrayna’da küreselbir sorun yaşandığına işaret ederekUkrayna’nın sivilleri vurduğunu be-lirtti.

İrlanda’dan gelen June Kelly med-yanın emperyalizm için önemini çe-şitli örneklerle aktardı. Kapitalistmedyanın yalanlarla ayakta durdu-ğunu ve emperyalizmin ölüm ve yı-kım savaşının propaganda aracı ol-duğunun altını çizdi.

İrlandalı Cumhuriyetçi Tutsaklarise mesajlarıyla katıldılar. Tecrit ko-şullarında yaşayan tutsakların koşul-larını anlattıkları mesajlarında ortakeylemleri sürdüreceklerini belirttiler.

Siyasal FarklılıklarınaKarşın Aynı BarikatArkasında Birarada

Dövüşmek

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ40

Page 41: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Son olarak Rusya Ko-münist Partisi adına sözalan Alexander Chebotorewde emperyalizmin artık sa-vaşlara fiili olarak katılmakyerine Yemen’de olduğugibi işbirlikçi komşu ülke-leri kullandığını ve Ukray-na’da asıl olarak Rusya veAvrupa emperyalistlerininçıkar savaşından bahsetti.Ukrayna’da insani yardımınyanında bölgeye iki tarafın da süreklisilah taşıdığını vurguladı.

Sempozyumun İkinci GünüBarikatların ArdındaHepimiz Yoldaşız!

6. Eyüp Baş Uluslararası Emper-yalist Saldırganlığa Karşı HalklarınBirliği Sempozyumu’nun ikinci gü-nünde Ortadoğu, Latin Amerika, em-peryalizme karşı mücadele yöntem-leri, devrimci şiddet konulu oturumlardüzenlendi.

Sabah, Ortadoğu konulu oturumdailk olarak Halk Cephesi adına Ab-dullah Özgün söz alarak Ortadoğu’da1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndaçizilen sınırların bugüne uyarlanmaküzere yeniden oluşturulduğunu ak-tardı. İkiz kulelerin yıkılmasıyla buyeni sürecin başladığını aktaran Öz-gün Irak, Tunus, Mısır, Libya sırala-masıyla emperyalistlerin bu bölgeyiyeniden biçimlendirmeye çalıştığınıanlattı ve Suriye’de işbirlikçilere ve-rilen onca desteğe rağmen bu kadaruzun sürecek bir direnişin beklen-mediğinin altını çizdi.

Ardından Suriye Vatansever Bir-liği Komitesi adına Gaidi Mahmoudsöz alarak Tartus’ta yaşananları, ver-dikleri anti-emperyalist mücadeleyianlattı ve Suriye’deki şehitler içinherkesi saygı duruşuna davet etti.Kafaların kesilme görüntülerinin ya-yıldığı Suriye’de işbirlikçilerin tümülke kaynaklarını bölüştüğünü ekledive özellikle Türkiye sınırlarında IŞİDyanlılarının ülkeye girdiğini belirtti.

Suriye savaşının Antakya’dakiyansımasını ise Başak Şah anlattı.Özellikle Hatay’da sınır komşulu-ğunun aynı zamanda aile ve tarihsel

bağlardan dolayı bölge halkını ya-kından ilgilendirdiğini aktardı. Suriyehalkına destek eylemlerine karşı yasalengellere rağmen desteğin sürdüğünüve IŞİD yanlılarının Hatay’a yerleş-tirildiğini halkın kendini tehdide açıkgördüğünü söyledi.

Son olarak Av. Oya Arslan da bubölgedeki hak gasplarını ve Türki-ye’nin işbirlikçilere verdiği açık des-teği raporlayıp dava açacaklarkenbürolarının basılarak kendilerine ajansuçlaması yapıldığını belirtti.

Latin Amerika DevletleriHalka Karşı Silahlanma Yarışında

2. günün diğer oturumunun ko-nusu Latin Amerika üzerine ilkolarak Honduras Halk Cephesi adınaGallel Bricerios söz alarak LatinAmerika ülkelerinin genel tablosunuçizdi. Bütün ülkelerde devletin dahaçok silahlandığını ve halka karşı buşekilde gözdağı verdiğini aktardı.Silah yatırımının uyuşturucu maf-yasına ve demokratik eylemlere karşıgerekli gibi gösterildiğini aktardı.

Sonrasında Arjantin Halk Cephesiadına Natali Revele söz aldı. Müca-delelerinde sanatın önemli yer tuttu-ğunu aktaran Revele ülkelerinde yok-sulluğa karşı mücadelenin ve protestoetmenin suç gibi algılandığını toprak,su gibi kaynakların dahi emperya-listlere satıldığının altını çizdi.

Son olarak Mauricio Mendozakonuşmasında alternatif medyanıngücünden bahsetti. Haber ulaştıra-madıkları uzak bölgelere kısa film-lerle, halk sineması ve halk medyasıile ulaştıklarını anlattı.

Sadece Şehitler Vermekİstemiyoruz!

Emperyalizme karşı mü-cadele yöntemleri ve dev-rimci şiddet oturumununaçılış konuşmasını HalkCephesi adına Bahar Kurtyaptı. Kurt demokratik vesilahlı mücadelenin bir zo-runluluk olduğunun altınıçizerek 650 gün boyunca

Berkin’e adalet taleplerinin gaz, iş-kence ve tutsaklıkla cevap bulduğunubelirtti. Son olarak Şafak Yayla veBahtiyar Doğruyol’un Berkin içinsavcıyı rehin alma eylemi yaptıklarınısöyleyerek iki adalet savaşçısını se-lamladı.

Sonrasında 23 Eylül örgütü adınaDimitr Petratos ülkelerinde sosya-lizmin yıkılmasıyla solun güçsüz-leştiğini ve giderek daha da oportu-nistleştiğini aktardı. Berkin için ya-pılan adalet eyleminin oportunist Soltarafından eleştirildiğini ancak ken-dilerinin desteklediğini vurguladı.

Ardından Honduras Halk Cep-hesinden Guillermo Moncado, SteveKaczynsky (Türkiye’de tutuklanan)için "unutmayacağız, affetmeyeceğiz"diyerek sözlerine başladı. 60, 70 ve80’li yıllarda en kanlı diktatörlerekarşı silahlı mücadeleler verildiğinianımsatan Moncada neo-liberal po-litikalarla sistemin yerleştiğini aktardı.Soldaki oportunizmin olumsuz yan-larını eğitimle ve partileşme ile aşmaçabasında olduklarını ancak ABD’ninarka bahçesiyken ve büyük bir baskıaltındayken silahlanmanın çok zorolduğunu belirten Moncado artık sa-dece şehitler vermek istemediklerinivurguladı. Son olarak da Küba’nınyıllar süren direnişinin ardından ABDile masaya oturmasının tüm dengelerideğiştirebileceğini ve bölgeleri açı-sından tehdit olduğunu ekledi.

Yunanistan, K-VOX adına konuşanTanasis Petratos da ülkelerinde anarşisttutsakların sayısına dikkat çekerek po-litik tutsaklar için ağırlıklı eylemleryaptıklarını Türkiyeli tutsaklar için demücadelelerini sürdüreceklerini aktardı.Ülkelerinde solcuların konuşmak dı-şında bir taş dahi atmadıklarını söyledi

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

4411 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 42: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

ve SYRIZA’nın giderekgerçek yüzünü gösterip hal-kın umutlarını kırdığını,ABD ve AB emperyaliz-mine boyun eğildiğini ak-tardı. Ülkelerinde öncekiyıllarda verilen devrimcimücadelede barışçıl eylem-lerle silahlı alanın birbirin-den çok kopuk olduğunuve silahlı yapıların zamanlaortadan kalktığını, ancakkendi amaçlarının ikisinibirlikte ele alınca dünyadabir şeylerin değişeceğinigöstermek olduğunu vur-guladı. Burada emperya-lizme karşı birliğin öneminedikkat çekerek siyasal ola-rak farklı da düşünülse aynıbarikatın ardında olmanınönemini vurguladı.

Oturumlar bittikten son-ra Halk Cephesi’ni anlatanve Çağlayan eyleminin seskayıtlarını içeren sinevizyonizlendi. Sonrasında NatalieRevele, Dario ve Maxim’inkatledildiği tren istasyonu-nun işgalini ve sonrasındagelişen direnişi fotoğraf su-numuyla anlattı, MauricioMendoza da çektikleri kısafilmi gösterdiler.

Sempozyum,Grup Yorum KonseriyleSona Erdi

6. kez bir araya gelenEyüp Baş Uluslararası Em-peryalist Saldırganlığa KarşıHalkların Birliği Sempoz-yumu’nun 17 Nisan’da,Anti-emperyalist Cepheninkurulmasıyla sona erdi.Daha önce Grup Yorumkonserinin yapılacağı alanataciz ve gözdağı amaçlı,akrep denilen zırhlı araçla-rıyla gelen AKP’nin eli kan-lı polisi, konser alanına ka-tılımın giderek artmasıylaorayı terk etti. Coşkuylasüren konser, polisin göz-dağı çabalarına karşı so-runsuz sona erdi.

6. kez bir araya gelen Eyüp Baş Ulus-lararası Emperyalist Saldırganlığa KarşıHalkların Birliği Sempozyumu’nun 17 Ni-san’daki son gününde temsilcilerin ortakkararıyla Anti-Emperyalist Cephe kararıalındı.

Oturumların son gününde daha çokortak projeler, beraber yapılacak işlerüzerine konuşuldu. Ortak projeler konulusabah oturumunda öncelikle HondurasHalk Cephesi’nden Mauricio Mendoza sözalarak kendi halk sineması tecrübeleriniaktardı. Bölgelerin devrimci güçleriyle ile-tişim kurarak halkın sorunlarını ele alankısa filmlerini en uzak köylere kadar ulaş-tırdıklarını anlatan Mendoza buradaki tutsakve şehit ailelerinin yaşamını merak ettik-lerini, ortak acıları kendi halklarına dagöstermek istediklerini belirtti. Tamameninternet üzerinden yaptıkları radyo yayın-larında sabit stüdyo kullanmadıklarını ek-leyen Mendoza bu sayede faşist HondurasDevleti’nin yerlerini bulamadığının altınıçizdi. Radyoda “Satır Arasında” programıylada emperyalist basın haberlerini yenidenürettiklerini anlatan Mendoza sokakta cesedibulunan kızların emperyalist basında uyuş-turucu kullanan kız olarak gösterildiğiniancak kendilerinin bu öldürülen kadınlarınprotestocu oldukları için katledildiklerigerçeğini haber yaptıklarını vurguladı.

Halkın Mühendis Mimarları adına ko-nuşan Olcay Abalay yaptıkları projelerlesosyalist tarzdaki üretimi, yaşamı halkıngündemine soktuklarını belirtti ve halktanaldıkları bilgiyi sosyalist örgütlenmeyleyeni bir üretim haline getirdiklerine işaretetti. Sonrasında emperyalizmin ve faşistdevletin baskılarına karşı yoldaş sevgisiyleFerhat Gerçek’i ayağa kaldıran yürüteci,halk bahçeleri, cemevi, karavan, rüzgârtürbini, bilgisayar oyunu, Berkan AbataySpor Salonu, Umudun Çocukları Orkestrasıgibi projeleri anlattı tek tek…

İtalya’dan gelen sanatçı Grazia VanelliTAYAD’lı aileler ve 11 Mart’ta Berkiniçin yaptığı duvar resimlerini gösterip din-leyicileri selamladıktan sonra Sarıgazi Hak-lar Derneği’nin duvarına Natali ve Peterile birlikte yaptığı Berkin resmine devametmek için ayrıldı.

K-VOX’un çalışmalarını anlatan Van-gelis Dimitsantos işgal ettikleri bir evikültür merkezi ve kafe haline getirdiklerini,

gelirini tutsaklar ve sağlık merkezi içinkullandıklarını anlattı. Ülkelerinde yükselenfaşizme karşı da faşistlerin yoğun olduğumahallelerde dernekler ve alternatif okulkurduklarını anlattı. Ülkelerinde anarşistve sosyalistlerin çözüm üretip halkı daiçine kattıklarını anlattı.

Gaidi Mahmoud ise savaş koşullarındadirenişe destek için hayata geçirdikleriprojeleri anlattı. Kurdukları sağlık merke-zinde savaşta yaralananları tedavi ettiklerinive şehit yaralı ailelerine tamamen ücretsizsağlık hizmeti verdiklerini anlattı. 12 yaşsınırıyla savaş dolayısıyla çocukların dasağlık eğitimi aldıklarını ve ambulans ileçatışma alanlarına da gidip tedavi uygula-dıklarının altını çizdi. Ayrıca Halk BarışGüçlerine de destek verdiklerini belirtenMahmoud Suriye’yi savaş sebebiyle terkeden herkese – işbirlikçilere destek verenlerdahil- vatanlarına geri dönme çağrısı yap-tıklarını ekledi.

Verilen aranın ardından İtalyan BandoBasotti müzik grubunun konserleri içinselamlama çekimi yapılarak her dilde em-peryalizme karşı birlik çağrısı yapıldı.

Yemek arasının ardından ortak işler veortak eylemler üzerine konuşuldu, ortakweb sitenin güçlendirilmesi ve ortak rad-yo-haber ajansı gibi konular üzerinde du-ruldu.

Ayrıca Sovyetler döneminde Nazilerekarşı Leningrad Kuşatması’nı birebir ya-şamış olan Alla Grigova faşizme karşı ve-rilen bu direnişi anlattı. Nazilere karşı sa-vaşın genç ve tecrübesiz Sovyet Devletiiçin zor bir sınav olduğunu ancak köylüve işçilerden, yani halktan oluşan Kızılor-du’nun gücü karşısında Nazilerin yenildiğinianlattı. Açlık ve soğuk karşısında tüm Le-ningrad şehrinin cephede ya da fabrikalardaüreterek Nazilere teslim olmadıklarınınaltını çizdi.

Sempozyumun son oturumunda dinle-yicilerin de katılımıyla Anti-EmperyalistCephe kuruldu. Önceki yılın değerlendir-mesi yapıldı ve 6. sempozyumun 17 maddelisonuç deklerasyonu görüşüldü.

Anti-Emperyalist Cephe Kuruldu

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ42

Page 43: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

4431 MAYIS ALANIMIZDIR!

Ankara ODTÜ'de çalışan taşeron işçilerin kurduğuODTÜ Emekçi Meclisi, haklarını elde edebilmek için14 Nisan'da Rektörlük'e ikinci kez yürüdü. Yaklaşık350 işçi ve 150 öğrenci, personel, akademisyen olmaküzere 500 kişilik bir kitle, Yurtlar bölgesinden başlayıpRektörlük önüne kadar sloganlarla ve davul zurnaeşliğinde coşkuyla yürüdü. Rektörlüğün önünde sloganlaradevam eden işçiler, açıklamalarını okuduktan sonra davulzurna eşliğinde halay çektiler. İşçiler, kararlı olduklarını,mücadeleyi bırakmayacaklarını, direnişlerini daha da

büyüteceklerini ve haklarını elde edene kadar eylemlerinedevam edeceklerini belirttiler. Öğle arası çalıştıkları içinyürüyüşlere katılamayan işçilerin de katılabilmesi için16 Nisan'da, Yemekhane ‘den başlayarak Rektörlük‘ünönüne tekrar yürünüp oturma eylemi düzenledi. Yaklaşık90 işçinin katıldığı oturma eyleminde işçiler taleplerinidile getiren açıklamayı okuyarak sloganlar ve türkülersöylediler. İşçiler 21 Nisan’da Yurtlar bölgesinden baş-layarak Rektörlük'e yapacakları üçüncü yürüyüşlerineçağrı yaparak eylemi sonlandırdılar.

6 Nisan 2012 tarihinde Zongul-dak’ın Çaycuma ilçesinde ÇaycumaKöprüsü’nün bir bölümü çöktü. O sı-rada köprünün üzerinde yürüyen 4kişi ve içinde 11 kişinin bulunduğuminübüs Filyos Çayı’nın sularına gö-müldü. İçlerinden kurtulan olmadı.

Savcılık köprünün yapımında so-rumluluğu bulunan Çaycuma Beledi-yesi, Karayolları 15. Bölge Müdürlüğüve DSİ 232. Şube Müdürlüğü görev-lileri hakkında “Taksirle birden fazlakişinin ölümüne ve yaralanmasınasebep olmak” ve “Görevi kötüye kul-lanmak” suçlamalarıyla soruşturmabaşlattı.

İstanbul Teknik Üniversitesi tara-fından hazırlanan bilirkişi raporunda;köprünün çökme nedeni olarak, suyunenerjisini düşürmek amacıyla taş vekayalardan yapılan bariyerin çökmeöncesinde yüksek su debisi nedeniyleyıkılması gösterilerek “Söz konusubariyerin kontrol ve bakımındakiyetersizliğin aşınmaya bağlı çökmeyeneden olduğu anlaşılmaktadır” de-nildi. Yani suyun hızını kesen bariyeregerekli bakım yapılmamış, yıprananbariyerin yıkılması sonucunda ko-

runaksız kalan köprü çökmüştü.Yetkililerin sorumsuzluğu, ih-mali bu sonucu yaratmıştı.

Buna rağmen devlet 15 ki-şinin ölümünde sorumluluğubulunan üç kurum hakkındasoruşturma izni vermedi. Bölgeİdare Mahkemesi ve Danıştay’ayapılan itirazlarada olumsuzcevap verildi.

Aradan geçen 3 yıl sonundasoruşturma “Söz konusu kişilerhakkında soruşturma yapıla-bilmesi 4483 Sayılı Kanun’un6.maddesi uyarınca izne tabi oldu-ğundan, ilgili görevliler hakkında ‘so-ruşturma izni verilmemesine karar

verildiği, bu kararlara karşı yapılanitirazların da reddedildiği ve tümkanun yollarının tüketildiği, dolayısıylahakkında ön inceleme yapılan kişi ve

kişiler hakkında soruşturma yapmaolanağının yasal olarak mümkün ol-madığı anlaşıldığından işlem yapıl-masına yer olmadığına karar veril-miştir” denilerek kapatıldı.

İşte bu düzenin adaleti! 15 kişininölümüne neden olanlar hakkındasoruşturma yürütülmesine bile izinverilmedi. Yasalar hükümsüz kaldı.Düzenin kendi savcısı yasaların aciz-liğini kabul etti. Bu düzen adaletisağlayamaz. Yaşasın halkın adaleti!

Çaycuma’da Köprü Yıkıldı, 15 Kişi Öldü,Tek Kişi Yargılanmadı!

Taksim BedeliniTaksim BedeliniKanımızla ÖdediğimizKanımızla Ödediğimiz1 Mayıs Alanımızdır!1 Mayıs Alanımızdır!Taksim YasaklanamazTaksim Yasaklanamaz

Halk CephesiHalk Cephesi

ODTÜ Emekçi Meclisi İkinci Kez Yürüdü!Hakkımızı Alana Kadar Mücadelemiz Sürecek!

2012 yılındaÇaycuma’da göçenbu köprüde 10 kişi

yaşamını yitirdi.Tek bir suçlu yok...

Page 44: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

2 aydan fazla süredir işinegeri dönebilmek için direnenNefa Tekstil işçisi Erkan Mu-nar’la yaptığımız röportajı ya-yınlıyoruz.

Yürüyüş: Öncelikle Ken-dinizi Tanıtır Mısınız?

Erkan Munar: Adım Er-kan Munar. Evliyim, 1 çocu-ğum var. Eşim hamile, 2 aysonra bir çocuğumuz daha ola-cak. 5 aydır Nefa Tekstil’deçalışıyorum.

Yürüyüş: Direnişe Ne Zaman,Nasıl Başladınız?

Erkan Munar: 13 Şubat’ta sa-bah işe başladığımda ustabaşı tara-fından işten çıkartıldığım söylendi.Nedenini sorduğumda “işçileri kış-kırtıyormuşsun” dedi. İşçi arkadaş-larımızla aramızda “maaşlarımız azgidip konuşalım” diyerek sohbetetmiştik muhtemelen bu konuşmayıbirisi işverene yetiştirmiş. Kâğıt im-zalatmaya çalıştılar kabul etmedim.İşten çıkartılmayı kabul etmedim. 2günlük kar tatilinin ardından 20 Şu-bat’ta fabrikaya geldiğimde “pazar-tesi gel konuşalım” dediler. 23 Şubatpazartesi işyerine gittiğimde kapınınönünde polis vardı. İçeriye girmeyeçalışırken güvenlik engel oldu. Di-renince polis gözaltına aldı. Akşamfabrikanın önüne direniş çadırımıkurarak “işe geri dönmek” talebiyledirenişe başladım.

Yürüyüş: Sonrasında NelerYaşadınız?

Erkan Munar: Tek başıma ol-sam da aslında yalnız değilim burada.Ziyaret edenler, telefonla arayaraksoranlar oluyor. Yoldan geçenler, ma-halleden gelen arkadaşlar var. Dire-nişimin 35. gününde akşam 10.00’dapolis ve zabıta saldırısı yaşadım. Ça-dırın “yasadışı” olduğunu söyleyerekkaldırmamı istediler. Ancak ben “ha-

yır” dedim. Bunun üzerine gaz sıktılar.Beni çamurun içine yatırarak, terskelepçe takıp, gözaltına aldılar. Zabıtaise çadırı yıkıp tüm malzemelerimeel koydu. Gerekçe olarak “belediye-nin refüj alanını işgal ediyorsun”dediler. Mahkeme kararlarının oldu-ğunu söylediler. Görmek istediğimisöyledim ancak göstermediler. Ertesigün ben savcılıktan bırakıldım, banadestek olmak için orada olup birliktegözaltına alındığım arkadaşımı isemahkemeye sevk ettiler. O da mah-kemeden bırakıldı. Akşam çadırımıtekrar kurarak direnişime devam et-tim.

10 gün sonra zabıta ve polis tekrargeldi. Saat yine 10.00’da çadırıniçinde uzanırken “Erkan kalk gidi-yoruz” dediler. Montumu giyip, “gel-miyorum” dememle birlikte saldırıbaşladı. Ben ve destek için yanımdabulunan arkadaşım ise, “Direne Di-rene Kazanacağız, İşçiyiz HaklıyızKazanacağız, İnsanlık Onuru İş-kenceyi Yenecek” sloganlarıyla di-rendik. Yaka paça gözaltına aldılar.Tabi zabıta yine çadırımı yıkıp tümmalzemelerimi gasp etti. Ertesi günakşam 19.00’da savcılıktan bırakıldık.Ve tekrar çadırımı kurdum.

Yürüyüş: Her Saldırıda Ça-dırınıza ve Tüm Eşyalarınıza ElKoyulmasını Nasıl Değerlendi-riyorsunuz?

Erkan Munar: Ekono-mik anlamda beni zor durumadüşürmek istiyorlar. Çadır di-renişinde kullanılan malze-melere el koymalarının teknedeninin bu olduğunu dü-şünüyorum. Gözaltı korku-suyla yıldırıp direnişi bitire-ceğimi düşünüyorlar ancakyanılıyorlar.

Yürüyüş: Halktan Di-renişine Destek Var Mı?

Erkan Munar: Yan ta-rafın işçileri sürekli bakıyorlardı. Ey-lemin onuncu gününde akşam toplubir şekilde iş çıkışında sloganlarımızaalkışlarıyla destek verdiler. Grup Yo-rum ve diğer mahallelerden arkadaşlartoplu bir şekilde bir gün ziyaretimegelmişlerdi. Halaylar çekerken inşaatişçileri alkışlarıyla destek oldular.Yoldan araçlarıyla geçenler korna-larını çalarak, el sallayarak selamveriyorlar. Bu bölge iş sahasıdır.Çevrede fabrikalar, atölyeler ve işyerleri yoğun. Yakacak odun getiren,kahvaltılık malzeme getiren işçi ar-kadaşlar oluyor. Tabi bölgedeki iş-verenler işçilerin direnişe destek ver-memesi için baskı da yapıyorlar. Me-sela odun getiren işçi arkadaşımızınpatronu, “onlar ‘terörist’ yardımetmeyeceksin” diyerek azarlamış.Yan taraftaki inşaatın tuvaletini kul-lanıyorduk. Ancak patronumuz inşaatsahiplerine, “siz yardım etmesenizo burada barınamaz” demiş. Buyüzden artık orayı kullanamıyoruz.Kısacası işveren beni tecrit etmeyeçalışıyor. Daha birkaç gün önce fab-rikanın önüne çadıra doğru bakacakşekilde kamera koydular. Sürekli iz-leyerek baskı kurmaya çalışıyorlar.

Yürüyüş: Çalıştığınız İşyerin-den Arkadaşlarınız Destek VeriyorMu?

Erkan Munar: Hayır. İşçilerüzerinde büyük bir işveren baskısı

Röportaj

Ekmeğim ve Onurum İçin Direniyorum!ZAFERE KADAR DİRENECEĞİM

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ444

Page 45: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

var. Mesela benim çadırı kurduğumkapı ana kapı. Ancak direniş başla-dığından beri tüm giriş ve çıkışlararka kapıdan yapılıyor. Bahçeninkapısını ise brandayla örttüler. İş-çiler bahçeye çıktığında görmesin-ler diye.

Yürüyüş: Direnişiniz Şu AnNasıl Devam Ediyor?

Erkan Munar: Ben işime geridönünceye kadar 7-24 buradayım.Direniş bu şekilde sürüyor. Tecritvar demiştim. İşçi arkadaşlarıma se-simi duyurmak için 16 Nisan saat16.00’da bahçeye çay molası içinçıktıklarında kendimi bir arkadaşımlabirlikte kapıya zincirledim. 60 gündürdirendiğimi, işime geri dönmek is-tediğimi anlatan konuşmalar yaptım.Sloganlar attık. İşveren ise bu ham-leye karşı bazı işçileri toplayıp “Bizde seni istemiyoruz” diye slogan at-tırdı. Hafta içinde bizi gözaltına alanpolis amirinin 2-3 kere içeriye gir-diğini ve elinde poşetlerle çıktığınıgörmüştük. Muhtemelen bu işi işve-renle birlikte örgütlediler. Bazıları

bana saldırmaya çalıştı. Hakaret veküfürler edenler de vardı. Sonra iş-yerinin sahibi Ahmet Erkan Överyanıma gelerek, “bak arkadaşlarında istemiyor, seni işe almayacağım”dedi. Ben de, “bu provokasyonu ken-disinin yarattığını, işçileri bana karşıkışkırttığını” söyledim. Ardındanpolis beni ve destek için orada olan2 kişiyi gözaltına aldı. Bir gece ka-rakolda kaldık. Tabi çadır ve tümmalzemeleri zabıta yine gasp etti.Ertesi gün 2 arkadaşım savcılıktanbırakıldı. Ben ise mahkemeye sevkedildim. Savcı beni bırakırsa tekrarçadır kurup kurmayacağımı sordu.Kurmazsam bırakacağını, mahkeme-ye sevk etmeyeceğini söyledi. Bende “kuracağım” dedim. Böylece mah-kemeye sevk etti. Bana denetimliserbestlik verdiler. Haftada 3 kez

karakola imzaya gitmem gerekiyor.

Yürüyüş: Son Olarak Eklemekİstediğiniz Bir Şey Var Mı?

Erkan Munar: Bu son yaşa-dıklarımla işveren, polis, zabıta, savcıve hâkimin nasıl ortak hareket ettik-lerini görmüş oldum. Hepsi bu dire-nişin bitmesi için çabalıyor. İşi, ek-meği, onuru için mücadele eden, di-renen bir insanı haftada 3 gün kara-kola imza atmaya yollamanın başkabir mantığı var mı? Aslında bu sonsaldırı beni daha hırslandırmış du-rumda. Direnişe kaldığım yerden de-vam edeceğim.

NOT: Bu röportaj yapıldıktan 1gün sonra 20 Nisan Pazartesi günüErkan Munar’ın direniş çadırına polisve zabıta tarafından 5. saldırı ger-çekleşti. Gözaltına alındı…

Nefa Tekstil Fabrikasında tekstilişçisi olarak çalışırken hakkını aradığıiçin işten atılan ve tekrar işe alınmakiçin direnen Erkan Munar, 16 Nisan'da,direnişinin 58. gününde, bir arkadaşıylabirlikte kendilerini fabrikanın kapısınazincirledi. Eylemi sırasında “işininonuru” olduğunu söyleyen ve uğradığıhaksızlığa karşı direndiğini ifade edenErkan Munar "işe geri alınıncaya kadardirenmeye devam edeceğim.” dedi.Bu arada Erkan Munar kendisini kapıya

zincirlediğinde bir grup işçi patronunşakşakçılığını yaparak Erkan Munar’ıneylemini ve direnişini kırmaya çalıştı.Erkan Munar ve Barış Yıldırım “Ya-şasın Nefa Direnişimiz”, “İşçiyiz Hak-lıyız Kazanacağız”, “Direne DireneKazanacağız” sloganlarını atarak iş-çilere konuşma yaptı. Bir saat kadarsüren zincirleme eylemine patronlarınhizmetinde olan polisler müdahale etti,direnişçiler zorla, tartaklanarak gözaltınaalındılar.

“İşe geri alınıncaya kadar direnmeye devam edeceğim”

Erkan Munar’ın Direnişine Sahip Çıkalım

Sıla, Berkin İçinAdalet İstiyordu!

Sıla'nın Adalet ArayışınaSes Olacağız!

Liseli Dev-Genç'liler 20 Nisan'da, Bakırköy KadınHapishanesi önünde Sıla Abalay için eylem yaptı.Eylemde yapılan açıklamada; "2 Nisan günü AKP’nineli kanlı polisleri tarafından Gençlik Federasyonu’nayönelik yapılan şafak operasyonunda gözaltına alınıptutuklanan 16 yaşındaki Sıla Abalay'ı serbest bırakın.Sıla niçin tutuklandı? Sıla, Berkin için adalet istiyordu.Ülkesinin bağımsızlığını istiyordu. Ekmek, adaletve özgürlük istiyordu. Sıla Abalay serbest bırakılanakadar bizler de hapishaneler önünde olacak, Sıla'nınadalet arayışına ses olacağız!" denildi.

Çetelerden ve Onları KoruyanAKP İktidarındanHesap Soracağız!

Çayan Mahallesi’nde asılan Hasan Ferit Gedik pankartlarıve ozalitlerine 20 Nisan'da yapılan saldırı AKP'nin bir kezdaha çeteleri koruduğunu kanıtladı. Bunun üzerine yenidenafişlemeler pankartlar asılarak AKP’nin faşist çetelerindenhesap sorulacağı gösterildi.

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

451 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 46: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Ali Ülgü ve Onur Duran Serbest Bırakılsın! Komploya Son!

Dev-Genç; Ali Ülgü ve Onur Duran'ın işkenceyle gözaltına alınıpiki gün boyunca devam eden işkencenin ardından tutuklanmalarıylailgili aşağıdaki açıklamayı yayınladı:

İki Dev-Genç’li Onur Duran ve Ali Ülgü 16 Nisan günü tutuk-landılar. 15 Nisan günü Yenibosna’da otobüs durağında otobüs bek-lerken keyfi bir şekilde gözaltına alınan arkadaşlarımıza işkence ya-pılmıştır. İşkence 2 gün boyunca sürmüş ve tutuklanmışlardır.

AKP’nin katil polisi arkadaşlarımızı gözaltına alıp işkence yapmaklakalmamış, tutuklatmak için de basına yalan yanlış haberler servis ede-rek kamuoyu yaratmaya çalışmıştır.

“Üzerlerinde disket vardı”, “ Hard diskle yakalandılar” gibi haberlerasılsızdır. İftiradır. Amacı tamamen, arkadaşlarımızın tutuklanmala-rını meşrulaştırmaktır.

Biz bu komploları 13 yıldır defalarca yaşıyoruz. 1 Nisanlar’dan,Erdoğan Kaldiler’den, 18 Ocak ve 19 Şubatlar’dan biliyoruz. Polisinnasıl suçunu meşrulaştırmak ve devrimcileri mahkum etmek için de-liller yarattığını iyi biliyoruz. Asılsız onca haberi “ulusal” basında sondakika haberleri olarak verdirdiğini de. Savcı karşısında yayılan ha-berlere dair tek bir sorunun sorulmadığını da, yargısız infazları da!

Komplo, AKP’nin çaresizliğinin göstergesidir. Göstermelik ya-salarına dahi uymadığının belgesi, aslında zayıflığının tezahürüdür.Komplo kurmaktan vazgeçin. Komplolarınızla bizi yıldıramazsınız.AKP’nin kontra haberlerini yayınlamaktan vazgeçin. Suçuna ortak ol-mayın.

Ali Ülgü ve Onur Duran Serbest Bırakılsın!Komploya Son!Komploları Boşa Çıkaracağız!Öğrenciyiz Haklıyız Kazanacağız!DEV-GENÇ - 17 Nisan 2015

Ülkemizde Gençlik

AKP’nin Katil Savcıları: Yetkilerinizi Halka

Zulmetmek İçin Kullanmayın!Dev-Genç 16 Nisan’da İstanbul Üniversi-

tesi’nde gözaltına alınıp tutuklanan Şebnem Baş-demir ve Ali Yünlü ile ilgili açıklama yaptı. 17Nisan tarihli açıklamada iki Dev-Genç’liyi tu-tuklatan savcının gerekçesinin “arkadaşını vu-ranlara sahip çıkılması” olduğu belirtilerek :

“Türkiye’de hukuk ayaklar altında. Görün!Duyun! Bilin! İstanbul Üniversitesi öğrencisiŞebnem Başdemir ve Ege Üniversitesi öğren-cisi Ali Yünlü, göstermelik bile denilemeyecekbir yargılama sonucu tutuklandılar. 31 Mart2015’te Çağlayan “Adalet Sarayı”nda iki halksavaşçısı, Bahtiyar Doğruyol ve Şafak Yayla,Berkin Elvan’ın katillerinin halka açıklanma-sı ve hesap vermesi için yaptıkları eylem ne-deniyle katledilmişlerdi. Bunu protesto eden vecenazelere sahip çıkan onlarca insan gözaltınaalınmış, 13 kişi hukuksuz bir biçimde tutuk-lanmıştı. Bu hukuksuzluk bugün de sürüyor!

Dev-Genç’in çağrısı ile bugün Şafak Yay-la’nın mezarına gidilip anma yapılacaktı. Bu-nun duyurusunu yapan Şafak’ın arkadaşları veyoldaşları, Şebnem ve Ali, sokak ortasından key-fi bir şekilde gözaltına alındı dün. Polisin ge-rekçesi, anma duyurusu için okula ozalit asa-caklarıydı…

Savcı, karşısına çıkarılan arkadaşlarımıza,hiçbir iddia yöneltmemiş, dosyanın yüzünebile bakmamıştır… Karar siyasidir. AKP’ninaçık talimatıdır. Mesele adalet savaşçılarına sa-hip çıkmamız değil, mesele AKP’nin düzenineindirdiğimiz darbelerdir. Katilliğini iyiden iyi-ye ifşa etmemizdir. Adalet mücadelesinin nasılolması gerektiğini milyonlarca insanımıza öğ-retmemizdir.

AKP’nin katil savcılarına sesleniyoruz.AKP’nin lağım faresi olmayın. Yetkilerinizi hal-ka zulmetmek için kullanmayın. Savcı Kiraz gibisiz de yarın gözden çıkartılacaksınız. Emin olun.O zaman halkın adaletinden kaçamayacaksınız.

Yoldaşlarımızın kılına gelecek zarardanAKP’nin polisleri, savcısı ve hakimi sorumlu-dur. Hesap soracağız!” denildi.

Her Bakt ığ ın ız Yerde Bizi Göreceksiniz!Şafaklar’ ın, Bahtiyarlar’ ın, Elifler’in Hesabın ı Sormaya Devam Edeceğ iz !

AKP’nin Katil Savcı lar ı : AKP’nin Lağ ım Faresi Olmay ın!

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ46

Page 47: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

S ı la Abalay Serbest B ırak ı ls ın!

Amed’de Liseli Dev-Genç’liler AKP'nin hakimve savcılarının adaletsizce tutukladığı Liseli Dev-Genç'li Sıla Abalay için 18 Nisan’da Amed’de afiş-ler asarak Sıla Abalay'ın serbest bırakılmasını iste-diler.

Amed Liseli Dev-Genç'liler afiş asımı sırasındahalka; liseliler üzerindeki bütün baskı ve zorbalık-lara rağmen mücadeleyi büyüteceklerini ve haksız-lıklara karşı her zaman kavganın en önünde ola-caklarını anlattılar. Açlık grevinde olan Sıla'ya des-tek vermeleri için çağrı yapıldı. Halk, liselileri teb-rik ederek bu mücadelelerinde her zaman yanların-da olduklarını belirttiler. Okullara ve duraklara 20 taneçağrı afişi asıldı.

Her Baktığınız Yerde Bizi Göreceksiniz!

Şafaklar’ın, Bahtiyarlar’ın, Elifler’inHesabını Sormaya Devam Edeceğiz!

Dev-Genç milisleri, 4 Nisan’da saat 23.40’ta Şa-fak Yayla, Bahtiyar Doğruyol ve Elif Sultan Kalsen’inhesabını sormak için Kadıköy Moda sahilde Yunusekip otosunu taradılar.

Eylem ile ilgili yapılan açıklamada; “Çağlayan’da“adalet” isteyen savaşçılarımızı katledenler sanıyorlarki kaçarak kurtulabilecekler. Bizler her yerdeyiz, yap-tığınız katliamların hesabını soracağız! Her baktığınızyerde bizleri göreceksiniz, nefesimizi ensenizde his-sedeceksiniz. Halk savaşçılarını katletmenin ne demekolduğunu size göstereceğiz” denildi...

"Derdiniz Habercilikse İşte Anlattıklarım,

Bunları Haber Yapın…"Hakkında basında yalan haberler çıkarılan Esra Titiz’in

Açıklaması:

BASINA ve KAMUOYUNA;

TÜM BASIN KURULUŞLARINA ÇAĞRIMDIR; İŞ-KENCELERE VE KOMPLOLARA ORTAK OLMAYIN!

Ben Esra Titiz; devrimci düşüncelerimden dolayı ailem ta-rafından şiddete uğradım, evde kelepçelenerek zorla tutuldum.Ailem şimdi basın yayın organlarını kullanarak polis ortak-lığıyla bana ve arkadaşlarıma komplo kurma peşindedir.

Ailem tarafından basına yapılan açıklamalarla hedef ha-line getirildim. Ben devrimci düşüncelere sahip biriyim. Ai-lem tarafından bu nedenlerle işkencelere uğradım.

15 Nisan Perşembe günü SHOW ana haber bülteninde ya-yınlanan haberde ben ve çevremde bulunan herkes “örgüt üye-si” olarak ve “zorla kaçırdılar” iddialarıyla hedef gösterildik.Bu haberin gerçekle bir ilgisi yoktur. Aksine ben evde işkenceve baskı görüyorum.

Devrimci mücadelenin içinde olan bir insanım ve buna kim-se beni zorlamıyor, kendim mücadele etmek istiyorum. Kim-se beni kaçırmış değildir.

8 Nisan tarihinde babam Bahaddin Titiz tarafından evdebileklerimden kelepçe takılarak ve ağzım bantlanarak zorlatutuldum. Daha sonra evden “polise götürüyoruz” denilerekaynı apartmanda bulunan amcamların evine götürüldüm. Ora-da da bir zincir düzeneğine kelepçeler takılı bir şekilde 2 günbir odada tutuldum. 2 gün aç ve susuz ve sürekli psikolojikbaskıyla tutuldum.

Ailemin bana ve düşüncelerime karşı tavrı buyken basınkuruluşlarının yaptığı haberler işkenceye hizmet etmektedir.

Benim ne “yasadışı örgüt”le ne de zorla kaçırılma ile birilgim yoktur.

Yapılan haberlerin düzeltilmesini istiyorum. Beni ve dev-rimci düşüncelere sahip arkadaşlarımı hedef göstermekten vaz-geçin. Derdiniz habercilikse işte anlattıklarım bunları haberyapın…

ESRA TİTİZ

Gazi Mahallesi Şair Abay Lisesi’nde, öğrenci meclisleri22 Nisan'da tekrar bir araya geldi. Toplantıda “Berkin İçinAdalet İsteyen Tutsak Dev-Genç’liler Serbest Bırakılsın”kampanyası ve okulun genel sorunlarıyla ilgili genel birçalışma yapıldı. 30 dakika süren toplantıya 30 kişi katıl-

dı ve okulda sorunlarla ilgili bir kutu yapılması ve okuliçerisinde bir çadır açılması kararı alındı. Toplantı sonundaher çarşamba toplanma kararı alındı. Ve hafta sonu ya-pılacak olan 1 Mayıs pikniğinin duyurusu bitirildi.

Şehitlere Selam Mücadeleye Devam!

Altınşehir'in Şahintepe Mahallesinde Cepheliler, şe-hitlerini ve adalet eylemini selamladı. Mahalleye 16 Ni-san sabah saatlerinde Şafak Yayla'nın Mehmet SelimKiraz'ı rehin aldığı fotoğraflı pankartlar asıldı.

Berkin İçin Adalet İsteyen Tutsak Dev-Genç’liler Serbest Bırakılsın!

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

471 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 48: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Genel seçimlere 2 ay kaldı. Binlerceaday milletvekili olabilmek için can atıyor. Onları bukadar istekli yapan halka hizmet aşkı değil elbette. Ül-kemizde milletvekili olmanın sayısız avantajı var.

Onlardan biri maaşları ve özlük hakları. Kişi başıgeliri en yüksek, zengin Avrupa ülkelerinin milletvekil-lerinin maaşının milli gelire oranı ile bizimkiler arasındadevasa fark var. Yanlış anlaşılmasın, yüksek olan bizim-kilerin maaşı. Örneğin:

Norveç: Kişi başı geliri: 98.000 $, milletvekili maaşı:7.500 $, yan ödeme: yok, emeklilik: 65’ten sonra, maaşınmilli gelire oranı: %7.6

İsveç: Kişi başı milli geliri:65.000 $, milletvekili maaşı:4.200 $, yan ödeme: yok, emek-lilik: yok, maaşın milli gelireoranı: % 6.4

Türkiye: Kişi başı milli geliri:10.000 $; milletvekili maaşı:5.600 $, yan ödeme: harcırahlı,emeklilik: yaş sınırı yok, 2 yıldaemekli olma hakkı, emekli oluncaömür boyu maaş ve çift maaşgeliri var, maaşın milli gelireoranı: % 56

Bu kadarla yetinmedi vekiller. 2013 yılında “millet-vekillerine kıyak emeklilik” tanıyan yasa çıkarıldı. SosyalSigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 41.Maddesi değiştirilerek milletvekilliği “ağır ve çok tehlikeliiş” kapsamına alındı.

Milletvekilliği; taşkömürü, linyit, demir cevheri ma-denciliği, doğalgaz ve ham petrol çıkarılması, katran vezift ihtiva eden cevherlerden uranyum ve toryum metalininayrıştırılması, granit, mermer ve taş ocakçılığı, kimyasalmadenciliği gibi işkollarından daha ağır ve tehlikelisayıldı. Ayrıca ek ayrıcalıklar getirildi. Tüm çok tehlikeliişkolları için fiili hizmet süresi 60 gün iken milletvekilliğiiçin bu süre 90 gün olarak belirlendi. Röntgen ve nükleertıp çalışanlarının, arsenik ve kurşun işleyenlerin, madençıkaranların 1yıllık çalışma sürelerine 60 gün eklenirkenmilletvekillerinin ve dışardan atanmış bakanların sigortalılıksüresine 90 gün eklenecek.

Ek sürelerden yararlanmak için gerekli koşullar mil-letvekilleri için aranmayacak. Diğer çok tehlikeli işkol-larının tamamında fiili hizmet süresinden yararlanmakiçin en az 3.600 gün prim ödenmesi gerekirken (yeraltındaçalışanlar 1.800 gün) milletvekilleri için bu süre 0.

Ağır kimyasallar, maden ve taş ocakları, zehirli gazlar,

zararlı ışınlarla çalışanlarda prim gün sayısına ekleneceksüre 5 yılı geçemeyecekken, milletvekillerinde üst sınıryok. Kaç yıl vekillik yapmışlarsa her yıl için 90 günilave edilecek. Örneğin bir röntgen teknikeri 25 yılçalıştı. Fiili hizmet süresi 25×90=2.250 gün eder. O da 6yıl 5 ay yapar. Yasadaki sınırlama nedeniyle röntgenteknikeri sadece 3 yıl erken emekli olabilecek. Eğermilletvekili olsaydı hiç bir sınırlama olmadan fiili hizmetsüresinin tamamından yararlanacaktı.

Aynı zamanda maaşlarına da zam yaptılar. Bir gecede çift zam yapılarak emekli vekillerin maaşı önce

5.800’e hemen ardından 8.100TL’ye çıkarıldı. İki yıl sonraemekli olma ve hem aktif hememekli maaşlarını birlikte almahakkı getirildi. Aktif milletvekiliiken emekli maaşı alanlardan1950 TL prim kesintisi yapılı-yordu, kaldırıldı artık yapılmıyor.

Bugün için milletvekilleri;emekli ve aktif maaş toplamı23.200 TL, tek milletvekili maaşı15.000 TL, emekli 8.200 TL alı-yorlar.

Asgari ücret 849 TL, ortalamadevlet memuru maaşı 1.500 TL.

AİDS’inden Veremine, Kırım Kongo Kanamalı Ateşinekadar her türlü hastalık kapma riski taşıyan, uluslararasıstandartların çok üzerinde hasta bakan, haftada 48 saatzorunlu mesainin üzerine 180 saat nöbet tutturulan sağlıkemekçileri ağır ve tehlikeli iş yapmıyorken milletvekilliğiçok tehlikeli ve ağır bir işmiş. Mecliste birbirlerineattıkları yumruklardan başka ne tehlikesi var acaba?Doğru dürüst oturumlara bile katılmazken hangi ağır işiyapıyorlarmış?

MİLLETVEKİLLİĞİ AĞIR VEÇOK TEHLİKELİ BİR İŞMİŞ!

Taksim BedeliniTaksim BedeliniKanımızla ÖdediğimizKanımızla Ödediğimiz1 Mayıs Alanımızdır!1 Mayıs Alanımızdır!Taksim YasaklanamazTaksim Yasaklanamaz

Halk CephesiHalk Cephesi

Ataması YapılmayanÖğretmenler Meclisi 19Nisan’da Avcılar’da imzamasası açtı. Masaya Nisanatamasından kaygı duyan-lar ve bununla ilgili sorusoranlar geldi. Masaya ge-lenler fazladan bildiri alıpKPSS kursunda dağıta-caklarını söylediler. Bir

kişi, masanın seçim içinoy toplama amaçlı açıl-dığını ve bunun için imzatoplandığını düşünerekyaklaştı. Masadakiler, mil-letvekili adayı değil 300binden fazla öğretmeninatama hakkını isteyenlerolduklarını söyleyince hal-kın ilgisi daha da arttı.

Ataması Yapılmayan Öğretmenlerİmza Masası Açtı

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ48

Page 49: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Kuzey-Bakur filminiçok sıradan bir gerekçeyleyasakladılar. Gerekçe okadar sıradandı ki (gös-terimle ilgisi olmayan ti-cari bir belge eksikliği)gerekçeyi açıklarken“böyle bir gerekçeyle filmyasaklanır mı?” gibi so-ruları bile dikkate alma-dılar.

Yaşadığımız faşizmgerçeğidir...

Sinemacılar belki ilk kez daha kalabalık bir şekildebirlik oldular ve daha yüksek sesle "yeter" dediler...Ama kabul etmek gerekir ki, bu ses faşizmin hörlemesininyanında hala duyulur duyulmaz düzeyde. Heykelleretükürmüşlerdi, çok daha azdı ses... Fatih Akın'ın TheCut filmi, Ermeni'nin acısını anlatıyor diye göstereceksalon bulamadığında da ses çok cılızdı. Devlet, tiyatroyukuşatıp teslim almakta epeyce yol alırken de... Hangibirini söylesek faşist baskıların, sadece kültür sanat ala-nında uygulamaları kitaplar doldurur... Sanatçılar öfkeli.Sanatçılar tepkili, ama sanatçıların sesi çok cılız çıkıyor...

Diyelim yeterince örgütlü değiller... Örgütlenin! Diyelim sorunlar parça parça, herkes kendininkiyle

ilgileniyor..., Birleştirin!Diyelim bir yere kadar aynı düşünce paylaşılıyor

ama bir yerden sonra... “Faşizme Karşı Omuz Omuza!”dan söz ediyoruz!

Oysa neler neler yapılabileceğinin örnekleri yokdeğil... HES'lere karşı Apolas'ın çalışmasına katıldıherkes, Grup Yorum'un da olduğu birçok sanatçıyıbiraraya getiren sadece çevre duyarılılığı değildi. Em-peryalist sermaye ortaklı yandaş şirketlerin kasalarıdolsun diye, halkın elinden çalınıp bir çöplüğe dönüş-türülerek satılan vatandı. Karadeniz halkının yüreğiydiklipteki..

Ve F Tipi Film yapıldı 10 yönetmen, onlarca oyuncuylabirlikte... Neye, neden can feda, direndi bu halkın devrimcievlatları ve 122 kez ölerek neyi korudular, anlatmak için...

Ve Grup Yorum'un 25. yılında Stadyum Konseri ilebaşlayan bir büyük güzellik daha nakşedildi halktan,haklıdan yana sanatın, sanatçının tarihine.. Gelebilen70 sanatçı, gelemeyen yüzlercesi paylaştı aynı duyguları...Grup Yorum, faşizmin zulmüne karşı Anadolu halklarınındireniş tarihinin ve yarına dair umutlarının sesi idi vebütün bedel ödeyenleri ve emek verenleri temsil ediyordu.Bütün milliyetlerden, inançlardan, mesleklerden halk-larımızın ortak haykırışının sloganı bu ülkede 70 yıldır

değişmedi ve emperyalizmyok edilmedikçe değişme-yecek: Bağımsız Türkiye!!!150 bin, 350 bin, 500 binve milyon oldu her Ni-san'da bu haykırışa katılan.

Emir verildi, yasalarınıhiçe sayarak, çeviklerini,katil polislerini göndererek,geldiler ve bildirdiler ki bukonser kamunun güvenli-ğine zarar verebilir diyekanaat getirenlerce yasak-

lanmış. Eğer kamu denilen halk ise, beş yıldır yapılanbu konserlerde milyonu bulan insan birbirinin ayağınadahi basmadan aynı coşkuyu omuz omuza yaşadı...Hayır. kamu dediğiniz bir avuç zorba ve onların adaletsizdüzeninin bekçilerini. Korktular... Yasak dediler gayri-meşru biçimde... Grup Yorum bu yasadışı ve gayrimeşruyasaklamayı tanımadıklarını bu konserin her yıl olduğugibi daha büyük coşkuyla yapılacağını ilan etti.

VE YAPILDI KONSER, SOKAK SOKAK, MEY-DAN MEYDAN, HALAYLARLA, TÜRKÜLERLEDİRENDİ HALK!

Neredeydiniz? Nerede olmalıydınız? Haziran Ayak-lanması’nda olanlar her yerden yine geldiler ve Hazirangünlerindeki gibi direndiler. Halaylar kurdular, polisbeş metreye gelene kadar bozmadılar halayı. Siz oradaolmalıydınız. O milyonlar sizi yanlarında aradılar. GrupYorumcular, korocuları, çocuk orkestrası, her mahalleden,ve hatta Anadolu'dan, Hatay'dan, Ankara'dan, Dersim'den,Bursa'dan... Yasaklandığını duyunca daha bir öfke ileotobüslere doluşup gelenler, sizi de seviyorlar... Aradılargözleri, neredeydiniz?

Dostlarınız, Grup Yorumcular birer ikişer her biribir savaşçı sanatçıydılar ve Taksim'de, Bakırköy'ün hersokağı’nda Konser Direnişi'ndeydiler... Sizler de olma-lıydınız.. Orada olmanın tarihsel büyüklüğü şu köhnemişkorkuları, statükoları, faşizmin parçalanması, yerinekendi umutlu ve yürekli inancınızla parçalayacak olanorada halkla birlikte direnmekti.

Dostça eleştirinin en ağır ve doğru yükünü siz ken-dinize yükleyin. Yaşadığımız faşizm gerçeğidir..

Cesaret dostlar... Faşizmin ve emperyalizmin ideolojikolarak tükenmişliğine, tek dayanağı zulmünün kofluğunainanın.

Halka dönün! Yeneriz! Mutlaka yeneceğiz! Cesaret, Daha Fazla Cesaret... Kaybetmeyeceksiniz, Kazanacağız!!!

CESARET, DAHA FAZLA CESARET!KAYBETMEYECEKSİNİZ, KAZANACAĞIZ!

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

491 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 50: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

8 Nisan tarihli Haber Türk gaze-tesindeki “Savcı Kiraz’ı şehit edenleriazmettiren, İtalya’da yakalandı”başlıklı haberin gerçeklerle uzaktanyakından ilgisi yoktur. YALAN HA-BERDİR!

İlgili haberde şöyle deniyor: “Sav-cı Mehmet Selim Kiraz’ın Çağla-yan’daki İstanbul Adliyesi’ndeDHKP-C’li 2 terörist tarafındanşehit edilmesi olayını azmettirenisim İtalya’da yaşayan Erdal Ünalçıktı. Ünal, İtalya’nın antiterör timiDIGOS tarafından eşiyle Paskalyatatili için gittiği otelde yakalandı.Türkiye iadesi için işlemleri başlat-tı.”

Halkımıza Duyurulur;

Yukarıda özet olarak aktardığımız

haberin tek bir kelimesi doğru de-ğildir.

Haberde adı geçen Erdal Ünal’ınPartimizle uzaktan yakından hiçbirilgisi yoktur.

İftiracı, yalancı, sahtekar AKP’denbeyinlerine yedikleri darbenin aciz-liğinin sonucu olarak “bir şeyler ya-pıyormuş görüntüsü” vermek içinuydurulmuş bir yalandır!...

Beyinlerine yedikleri darbeninaczi içinde sağa sola saldırıyor AKP.Avukatlara adliye girişinde üst arat-ması dayatıyor. Gazetecilere saldırı-yor; ya benim dediğimi yazarsınız,ya da bedelini ödersiniz diye tehditediyor.

Devrimci kurumları basıp yüzünüzerinde Halk Cepheliyi gözaltına

aldılar... “Teröre darbe” gibi yalanlarlahalkı kandırmaktan başka bu tür ha-berlerin hiçbir gerçekliği yoktur...

Bu haberler sadece AKP’nin aczinigöstermektedir...

Yalanlarınız, saldırılarınız, gözaltı,tutuklama terörünüz bizi yıldıramaz...Halkın adaletine hesap vermektenkurtulamayacaklar...

YAŞASIN HALKIN ADALETİ!

ADALET SAVAŞÇILARIMIZÖLÜMSÜZDÜR!

YAŞASIN HALK KURTULUŞSAVAŞÇILARIMIZ!

MAHİR HÜSEYİN ULAŞ,KURTULUŞA KADAR SAVAŞ...

DEVRİMCİ HALKKURTULUŞ CEPHESİ

Berkin Elvan’ın Katillerini Koruyan Savcılardan Mehmet SelimKiraz’n Rehin Alınması Eylemiyle Beyninden Vurulan

AKP İktidarı Yalan Haberlerden Medet Umuyor!

İTALYA’DA YAKALANAN BİR PARTİ-CEPHELİ YOKTUR!

TTarih: 9 Nisan 2015 Açıklama: 446

DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ

Basın Bürosu

Halk savaşçısı Şafak Yayla’yı sahiplen-mek için Giresun’a giden Halk Cephelileriköye göndermemek için AKP’nin katil pol-isleri saldırmış ve 53 kişiyi işkence ile göz-altına almıştı. Alelacele çevreden toplanansivil polisler ve sivil faşistleri saldırtmıştı..Altınşehir Cephe Milisleri 19 Nisan’da Şa-hintepe mahallesinde Cumartesi Pazarı böl-gesindeki İETT durağına, “Giresun’da Dev-

rimcilere Saldıranlardan Hesap Soracağız / DHKC”yazan bir adet bomba süslü pankart astı.

10 Cephe milisinin silahlarla ve havai fişeklerlegerçekleştirdiği eylem ajitasyon ve sloganların ardındaniradi olarak bitirildi. Cephe Milislerinin yaptığı açık-lamada: “Devrimcilere saldırmaktan ve işkence yap-maktan vazgeçmediğiniz takdirde tüm karakollar veseçim bürolarınız hedefimizdir” denildi.

Giresun’da Devrimcilere SaldıranlardanHesap Soruyoruz!

Page 51: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

5511 MAYIS ALANIMIZDIR!

Mehmet Ağar’la birlikte 19katilin yargılandığı davada tanıkolarak dinlenen, kendi de katilolan Eski MİT KontrterörDairesi Başkanı Mehmet Ey-mür bazı itiraflarda bulundu.

“Faili meçhulleri Anka-ra’da işleyenler kimler? Mehmet Ağar’ın tosuncukları kimlermiş?”sorusu üzerine Eymür “çoğu kendi kayıtlarımızda olan bilgilerdi.Oradan bakarak, kimler olduğunu söyleyeyim. EmniyetGenel Müdürlüğü’nce PKK ve Dev-Sol’a karşı kulla-nılıyor görüntüsüyle, cinayet, tehdit, gasp gibi suçlarıniçinde olan bu grup, eski ülkücülerden seçilmiştir”dedi.

“…Doğrudan Mehmet Ağar’a bağlıdır. Bahsigeçen grup, teröristlere karşı faaliyette bulunmadığızaman Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, AbdurrahmanBulday, Sami Hoştan, Sedat Peker, -bildiğimiz Sedat Pekerdeğil, yaşı tutmuyor çünkü- Mehmet Gözen, Emniyet GenelMüdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanlığı’nda görevli AyhanAkça, Ziya Bandırmalıoğlu, Semih bu listede var. Tespit ettiğimizilk isimler bunlar. Aynen bizim bilgilerimiz. Kendi içimizde demaalesef bu olayları kapatmak isteyen arkadaşlarımız oldu. Birtakım bilgileri de yok ettiklerini biliyorum.”

“…Bu işlere katıldığını belirttiğiniz kişilerin suç örgütüoluşturduğunu söyleyebilir misiniz?” sorusu üzerine Eymür,“Öyle nitelendirdiğim için... Öyle hüviyet gösterip, adamın ka-fasına sıkmak, devlete yakışmaz. Bazen hukukla halledemediğimizişler de oluyor” ifadelerini kullandı.

“Eymür, Tarık Ümit’in faili meçhul cinayetleri ile ilgililistenin ilk olarak 29 kişiden oluştuğu, daha sonra bu listenin 54kişiye çıktığını aktardığını söyledi.”

“Eymür, o dönemde sanıklardan Ayhan Akça ve Ziya Ban-dırmalıoğlu’nun Tarık Ümit’in evinde kaldığını söyledi. Ümitkaçırıldıktan sonra bulmak için çok uğraştıklarını, bunun içinAnkara’ya gelerek, Adalet Bakanlığı yapan Mehmet Ağar ilegörüştüklerini aktaran Eymür, “Bunun çivisi çıktı. Bu işin sonusiyasi cinayetlere gidecek” dedim. ‘Tosunları Azerbaycan’a

yollayacağız’ dedi. Yani, buradan uzaklaştıracaklarınısöyledi. Konuşması, kendisinin de haberi yokmuş

gibiydi ama haberi olmaması mümkün değil” dedi. “Eymür, “tosunların kim olduğu” sorusuna,

“O polis memurları, Çatlılar falan işte” karşılığınıverdi.” (Basından)

Bunların hepsi mahkeme önünde Eski MİTKontrterör Dairesi Başkanı tarafından söyleniyor.

Açıkça itiraflarda bulunuyor. İsim veriyor. Yapılanı anlatıyor. Mahkeme ne yapıyor? Katilleri tutuklamadığı gibi katil

Mehmet Ağar’ı duruşmaya getiremiyor. Devrimciler ise; yalan söylediği açık olan tek bir gizli tanık ifa-

desiyle yıllarca tutuklu kalıp, ömür boyu hapis cezaları alıyorlar. 16yaşındaki çocuklarımız basın açıklamasına katıldı diye tutuklanıyor.

Bu mu sizin adaletiniz? Bu mu mahkemeniz? Sonra katilleri koruyan hakimler ve savcılar cezalandırıldığında

masum olduğu yalanına sarılmayın. Gerek bu katiller, gerek onları koruyanlar; gerçek adalet “halkını

sevenler” tarafından sağlanacaktır. Merak etmeyin sıra size de gele-cektir!

KATİL MEHMET EYMÜR KENDİ GİBİKATİLLERİN SUÇLARINI İTİRAF ETTİ!

MHP’li katil faşistler bugün, 19 Nisan günü kanlı elleriniArmutlu gençlerine uzattılar. Büyük Armutlu’da bir kaç günönce açılan MHP seçim bürosu önünde bugün yaşanan olayda3 Armutlu genci silahla yaralandı. Tesadüfen hayatlarını kay-betmediler. Faşist MHP’liler silah çekerek 3 genci kurşunladılar.Armutlu halkına elini kaldırmaya kalkan faşistlerden hesapsorduk, sormaya devam edeceğiz.

Saldırıdan sonra MHP seçim bürosu, katil polislertarafından korumaya alındı. Akrepler ve çevik kuvvet yığınağıyaptılar büronun önüne. Ama Cephelilerin hesap sormalarınaengel olamadılar. Armutlu Cephe Milisleri olarak, polis ab-lukası altındaki MHP bürosuna silahlı saldırı düzenledik.Ana caddeden gelerek büroyu taradık. Sonrasında büroyuve katil MHP’lileri koruyan polisler tarafından açılan ateşe karşılık verdik. Bir süre yaşanan çatışmadan sonra geriçekildik. Halkın evlatlarına el uzatmaya kalkan faşistleri uyarıyoruz! Armutlu'dan defolup gidin. Adaletimizdenkurtulamayacaksınız. Döktüğünüz her damla kanın hesabını misli misli vereceksiniz.Faşizmi Döktüğü Kanda Boğacağız! Yaşasın Halkın Adaleti!ARMUTLU CEPHE MİLİSLERİ

Büyük Armutlu'da 19 Nisan’da arabada GrupYorum müzikleri dinleyen Armutlu gençleri MHPseçim bürosu önünden geçerken faşistler tarafındansilah ve sopalarla saldırıya uğradı. Yarım saat sonraMHP seçim bürosu Cephe milisleri tarafından tarandı.2 faşist cezalandırıldı.

Saldırıya uğrayan gençler için aynı gün saat 18.00'deKüçükarmutlu'da basın açıklaması ve yürüyüş yapıl-dı.

Yapılan açıklamada, Armutlu halkının gençlerineve geleceklerine sahip çıktığı ve dökülen her kanınhesabının sorulacağı söylendi.

Faşist Saldırılarınızın HesabınıSormaya Devam Edeceğiz!

Faşist KatilerdenHesap Sorduk Soracağız! ”“

FaşizminAdaleti YokturYaşasın Halkın

Adaleti

19.04.2015

Page 52: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

İdil Kültür Merkezi’ne 2 Nisan'da yapılan polis bas-kınında, orada misafir olarak bulunan ve hukuksuzcatutuklanan Stephan Kaczynsky’yi, başka bir hapishaneyetek başına koyarak, yoldaşlarından ayrı tutmak istediler.Özgür Tutsağımız Stephen Kaczynski’nin yalnız olma-dığını, sahiplendiğimizi göstermek için mektup yazalım,yazdıralım.

Adres: Maltepe 3 Nolu L Tipi Kapalı HapishaneBüyük Bakkalköy Mahallesi Yakacık Yolu üzeri

No: 13 Maltepe-İstanbul/TÜRKİYE

Stephan Kacynsky’nin haksız hu-kuksuz biçimde tutuklanmasını protestoedelim. Adalet Bakanlığı’na faks ve tele-fonla Stephan Kacynsky’nin neden tutuklan-dığını soralım, bu haksız tutuklamayı protesto edelim.

Adalet BakanlığıTelefon: 90 (0312) 417 77 70Faks: 90 (0312) 419 33 70E-Posta: [email protected]: 06659 KIZILAY/ANKARA

Sincan'dan Bochum'a,Devrimci Tutsaklar

Direnişle DayanışmadaAlmanya’da keyfi baskılara ve onursuzluk dayat-

malarına karşı yine direnişte olan ve süresiz açlıkgrevi yapan Şadi Özpolat’a destek için 20 Nisan’daSincan 1 No’lu F Tipindeki Özgür Tutsaklar, 1 haftalıkaçlık grevine başladıklarını ilan ettiler. 21 Nisan'daŞadi Özpolat'ın tüm talepleri kabul edildi. Binlercekilometre de olsa arada, aynı yürek atışlarıyla özgürtutsak geleneğini yaşatan devrimci tutsaklar, fiilen deaçlık grevi kararıyla dayanışmayı somutladılar.

Devrimci Tutsaklara Yapılanİşkencenin Sürgün-Sevklerin

Hesabını Soracağız!Antalya TAYAD’lı Aileler 15 Nisan’da Attalos

Meydanı'nda Antalya L Tipi Hapishanesi'nde sayımdaayağa kalkmadılar diye, gardiyanların devrimci tutsaklarOkan Özer, Emre Şahin, Devrim Zongur'a saldırısını,sürgün ve sevkleri protesto ettiler. Yapılan açıklamada"Devrimci tutsakları sindirmek için, hapishane yönetimitarafından 40 kişilik gardiyan güruhu, devrimci tutsaklaraAntalya L Tipi Hapishanesi’nde işkence yaptılar. Yinediğer illerde devrimci tutsaklar sürgünle sevk edildi.Bizleri gözaltılarınız, tutuklamalarınız, gaz bombala-rınızla, katliamlarınızla sindiremezsiniz. Her yerdekarşınızda bizleri bulacaksınız" denildi. Eylem slo-ganlarla bitirildi.

24 Saat Kamera ve Cam FanuslardaAvukat Görüşü’ne Son!

22 Nisan tarihinde,Ankara TAYAD’lı Ailelerhapishanelerde 24 saatkamera ile izleme ve camfanuslarda avukat görüşühukuksuzluğunu protestoetti. Sakarya Caddesi’ndebuluşan aileler halka tecrit işkencesini teşhir ederek basınaçıklaması düzenledi. Açıklamada; "Avukat görüş yerlerininetrafı cam ile kaplanarak adeta bir fanus haline getirilerekavukat-müvekkil gizliliği yok sayılmaktadır. Bu uygulamayıkabul etmeyerek camları kıran tutsaklar hakkında ise çeşitlicezalar uygulanmaktadır. Ayrıca devrimci tutsakları 24 saatkamera ile izleyerek tecrit içinde tecrit uygulayarak ahlak-sızlığını gösteriyor. Bizler TAYAD'lı Aileler olarak bu uy-gulamaya sessiz kalmayacağız" denildi.

24 Saat Kamera İle Gözetleme veCam Kafesler İşkencedir!

Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur!Hapishanelerde süren 24 saat kamera ile gözetleme ve

avukat görüşlerinin cam fanuslarda yapılması hukuksuzluğunakarşı direnen, Sincan 1 No’lu F Tipi’ndeki Özgür TutsaklarınMahkemesi 15 Nisan tarihinde, Sincan Ceza İnfaz KurumlarıDuruşma Salonu’nda görüldü.

Mahkeme salonuna gelen özgür tutsaklar, mahkemeyiizlemeye gelen TAYAD’lı Ailelerle selamlaşarak mahkemedekiyerlerini aldılar. Halkın Hukuk Bürosu’nun avukatlarınınhazır bulunduğu mahkemede, özgür tutsaklar adına RabbenaHanedar yazılı olan ortak savunmayı okudu.

”Evet inkar etmiyoruz kameraları biz kırdık, biz yaktık.Cam fanusları biz kırdık. Eğer tekrar takarsınız ki görünüşöyle gösteriyor; tekrar takacaksınız yine kıracağız, yine ya-kacağız. Hiçbir şey bulamazsak bedenimizle yakacağız ka-meralarınızı” diyerek kararlıklarını gösterdiler. Rabbena Ha-nedar, Kızıldere’den Çağlayan’a, oradan da Vatan’a akanAdalet Savaşçılarına selam göndererek savunmasını bitirdi.

Tutsaklarımızın El Emeği Göz Nurunu,Halkımızla Paylaşıyoruz!

18 Nisan tarihinde, Çorum Baha Bey Caddesi ci-varındaki Salı pazarında, tutsaklarla dayanışma masasıaçıldı. Saat 13.00’de açılan masadaki tutsak ürünlerinehalkın ilgisi yoğundu. Hava şartlarından dolayı masa17.30’da kapatıldı. Çalışmaya iki kişi katıldı.

Stephan Kaczynsky Yalnız Değildir!Mektuplarımızla Tecrit’i Kıralım!

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ52

Page 53: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Bochum Hapishanesi hala keyfi tu-tumuna devam ediyor. Şadi Özpolat'akendi yazdığı kitap, Yürüyüş Dergisi,Berkin Elvan kitabı verilmiyor. Ge-rekçe; sakıncalı kitaplar, şiddet içeriyor.

Şadi Özpolat'ın açlık grevinin 34 gü-nünde Saat 16.00’da Bochum Hapis-hanesi önünde, Şadi Özpolat’a destekolmak için bir gösteri yapıldı. Alman-ca Türkçe bildiriler okunup, sloganlarladireniş şarkıları çalarak (Grup Yorum)"Şadi Özpolat Yalnız Değildir" denildi.Daha sonra Şadi Özpolat’a, "buradayız,sen yalnız değilsin" diye seslenildi,Şadi Özpolat da cevaben seslenerek çokiyi olduğunu söyledi. Eylem bir saat sür-dü.

Şadi Özpolat'ın açlık grevinin 36.gününde çadırda destek açlık grevinebaşlandı ve Şadi Özpolat’ın talepleri ka-bul edilene kadar süreceği açıklandı.

Her Cuma 18:00'de ve her Pazar16:00'da Bochum Hapishanesi önündebasın açıklaması ve destek eylemi sü-rüyor.

Çadır İrtibat Telefonu: 015770405432

39. gününde sabah açılan direniş ça-dırında aksam 18.00’a kadar herkesebildiri dağıtılıp direniş anlatıldı. AkşamBochum Hapishanesi önünde toplanıpAlmanca Türkçe bildiriler okundu.Sloganları ve direniş şarkılarıyla açlıkgrevi selamlandı. Pazar günü tekrar ge-linmek üzere eylem bitirildi.

Anadolu Federasyon heyeti ŞadiÖzpolat'ın direnişi hakkında AlmanyaFederal Meclis Başkanı Lammert No-bert ile görüştü, Şadi Özpolat’ın ne-den açlık grevinde olduğunu kendiyazdığı kitabının bile kendisine ve-rilmediğini, yasal dergilerin verilme-diğini Şadi Özpolat'ın bunlardan kay-naklı 40 gündür açlık grevinde oldu-ğunu anlattı. Daha önce de benzer uy-gulamalara karşı 4 kez süresiz açlıkgrevi yaptığı, yaşamı açısından kritikdönemlere gelindiği ve bir an önce so-runun çözülmesi gerektiği dile getiril-di. Şadi Özpolat’ın talepleri ve direni-

şini anlatan bildiri iletildi.

Almanya Federal MeclisBaşkanı Lammert Nobert, he-yete sözlü olarak; BochumHapishanesi yönetimiyle gö-rüşerek bilgi alacağını, bukonunun mutlak bir çözümebağlanması gerektiği konu-sunda söz verdi.

Şadi Özpolat’ın talepleri-nin kabul edilmesi için sür-dürdüğü açlık grevine destekiçin açılan çadırda süresizaçlık grevi başladı.

Dila Eroğlu Şahin'in başladığı açlıkgrevi ile ilgili yaptığı açıklamada ta-leplerin kabul edilmesini istedi.

19 Nisan günü Şadi Özpolat'ın açlıkgrevinin 41. gününde, Bochum'da ha-pishane önünde Şadi Özpolat’a destekeylemi yapıldı. Sabah destek çadırı açı-larak diğer şehirlerden gelenler beklendi.Saat 15.30 'da eylem için hapishaneönüne gidildi. Diğer şehirlerden gelen-lerin bir kısmı ile de orada buluşuldu.

Pankartı açıp sloganlarla Şadi Öz-polat’ı selamladıktan sonra hazırlananAlmanca Türkçe bildiri okundu. Ha-pishane önünde 65 kişinin gür ve coş-kulu sloganları hapishane içinde yan-kılandı. Alman solundan katılanlarınTürkçe olarak Faşizme Karşı OmuzOmuza sloganına ve halaylara katıl-maları coşkuyu artırdı. Bir saat süren ey-lemden sonra destek çadırına dönüldü.

Atina: 17 Nisan günü Atina’da Al-manya’da hak gasplarına karşı ŞadiÖzpolat’a destek eylemi yapıldı. Saat13.00’da Alman konsolosluğu önüne ge-len Yunanistan Halk Cepheliler “ŞadiÖzpolat'a Özgürlük, Şadi Özpolat'ınTalepleri Kabul Edilsin.” pankartı açıp,sloganlarla basın açıklaması gerçekleş-tirdi. Konsolosluğa açlık grevi taleple-rinin kabul edilmesi için hazırlanan bil-dirilerden bırakılarak eylem bitirildi.

Hollanda: 9 Mart'tan beri süre-siz açlık grevinde olan devrimci tutsakŞadi Özpolat için Hollanda'da bulunanAlman temsilciliklerine Şadi Özpo-lat’ın açlık grevi direnişi ile ilgili, sağ-lık durumunu anlatan dosya verildi.Dosya verilen merkezler:

- Den Haag’ta olan Alman Elçiliği-ne, Alman kütüphanesine ve Hollanda-Almanya Ticaret Odası’na

- Rotterdam'da Alman Konsoloslu-ğuna ve Alman Goethe Enstitüsü’ne

- Amsterdam'da Alman Konsolos-luğu’na, Alman Goethe Enstitüsü’ne veHollanda-Almanya Birliği’ne

- Maastricht, Enschede, Arnhem,Groningen şehirlerindeki Alman Kon-solosluklarına

Londra: İngiltere Halk Cephesi 10Nisan'da Londra’daki Alman Konso-losluğu önünde, tutsak devrimci Şadi Öz-polat'a destek için eylem yaptı. Eylem-de İngilizce okunan açıklamada; keyfiyasaklara karşı süresiz açlık grevindeolan devrimci tutsak Şadi Özpolat'ın di-renişinin desteklendiği ve taleplerinin ka-bul edilmesi gerektiği vurgulandı. Kon-solosluk önünde İngilizce olarak "ŞadiÖzpolat’a Özgürlük, Devrimci Tutsak-lar Onurumuzdur ve Politik TutsaklaraÖzgürlük" sloganları atıldı. Kızılbay-raklar ve sloganlar ile sürdürülen eyle-me 16 kişi katıldı. Eylem 1 saat sürdü.

Av ru pa’da Devrimci Tutsak Şadi Özpolat’aDestek Eylemleri Devam Ediyor

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

531 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 54: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Viyana'da 30 Mart-17 NisanDevrim Şehitleri Anıldı!

Avusturya Halk Cephesi 12 Nisan Pazar günü KPÖ’nün(Komünist Parti Avusturya) genel merkezinde 30 Mart-17 Nisan Devrim Şehitlerini anma programı gerçekleştirdi.Açılış konuşmasında devrim şehitlerini anma günlerininanlam ve önemi, 45 yıllık tarihte yaratılan değerlerle Şa-fak Yayla, Bahtiyar Doğruyol ve Elif Sultan Kalsen`in yap-tığı eylemlerin büyüklüğü anlatıldı. Sinevizyon görün-tülerimizde tarihimizde önemli yeri olan videolar halkı-mıza izletildi. Savaşçılarımız Bahtiyar ve Şafak’ın son te-lefon konuşmaları ve videoları paylaşıldı. Saygı duruşununardından Elif Sultan Kalsen’in Vatan Emniyet Müdürlü-ğü’nden hesap sorma eylemi izletildi.

Avusturya Anadolu FederasyonuGrup Yorum'a Destek Eylemi

Türkiye’de Grup Yorum’un yapacağı Bağımsız Türkiye kon-seri yasaklanmıştır. Tamamen keyfiyetlere dayalı yapılan ya-saklamaları protesto etmek için Viyana Türk Konsolosluğu önün-de 9 Nisan saat 17:00’da protesto keyfi yasaklamalara karşı veGrup Yorum üzerindeki baskılara son verilmesi için eylem ya-pıldı.

Bir saat süren eylem boyunca yüksek sesle Grup Yorum mü-zikleri dinlenildi. "Grup Yorum Halktır, Susturulamaz", "Tür-küler Susmaz Halaylar Sürer", "Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Mü-cadelemiz" sloganları atıldı. Türkçe ve Almanca bildiriler oku-nuldu. Bildirilerde Grup Yorumu’n kim olduğu anlatıldı. Ey-lem "Varsa Cesaretiniz Gelin" marşı ile bitirildi.

İsviçre TAYAD Ko-mitesi 31 gündür açlıkgrevinde olan Şadi Öz-polat ve üç gündür açlıkgrevinde olan GülaferitÜnsal için Zürich-Stau-facher'da bilgilendirme

masası açtı. TAYAD’lılar, İsviçre ve diğer milliyetlerden in-sanlara Alman hapishanesinde yaşanan haksızlıkları anlat-tılar. Gazete ve kitap okumanın bile yasaklandığını şaşkınlıkiçinde karşılayan insanlar, Şadi Özpolat ve Gülaferit Ünsal’adayanışma kartları yazdılar. Bilgilendirme masası için Al-manca olarak hazırlanan bildiriler hem Şadi Özpolat, hemde Gülaferit Ünsal için ayrı ayrı yapılıp dağıtıldı.

Londra Anadolu GençlikKamp Yaptı!

14 sene sonra tekrar İngiltere Anadolu Gençlik tara-fından bir kamp yapıldı. 6 Nisan ile 10 Nisan arası Lon-dra Anadolu Gençlik İngiltere’nin Galer Bölgesi’nde kampyaptı. 6 Nisan günü sabah herkes dernekte toplandıktansonra hep birlikte arabalarla yola çıkıldı. 5 saatlik bir yol-culuktan sonra kamp yerine ulaşıldı. 5 günlük programı-mız konuşuldu ve görev dağılımı yapıldı. Akşam hep bir-likte 'Uçurtma Avcısı' filmi izlendi. Kampın ikinci günüise hep birlikte kahvaltı yapıldı. Saat 11.00'da kampın ama-cı ve 'yozlaşma' konusu anlatıldı ve hep birlikte tartışıl-dı. Öğle yemeğinden sonra oyunlar oynandı. Kısa fil-mimizin konusu tartışıldı ve sonuç olarak ırkçılığı anla-tan bir kısa film çekme kararı alındı. Hemen filmin 2 sah-nesi çekildi. Kampın üçüncü günü; 'biz kimiz, ne isti-yoruz.' Bu konuda kapitalizm, emperyalizm, faşizm, de-mokrasi, sosyalizm ve bağımsızlığın ne demek olduğu an-latıldı ve tartışıldı. Kısa filmimizin kalan sahneleri çekildive bitirildi. Aynı akşam hep birlikte çekilen sahneleri vekamera arkaları izlendi. Kampın 4. günü konu"bizim ta-rihimiz"di. 1965'lerden bu yana olan 45 yıllık tarihimizanlatıldı. Akşam bilgi yarışması yapıldı. Bilgi yarışma-sından sonra tekrar oturulup kısa filmin bitmiş olan haliizlendi. 5. gün Sabah erkenden kalkıp hep birlikte eşya-larımızı toplayıp kamp yeri temizlendikten sonra Lon-dra'ya doğru yol alındı. Londra'da dernekte kampın de-ğerlendirmesi alındı. Vedalaşıp bir sonraki kampımızdagörüşmek üzere evlere dağılındı.

Adalet SavaşçılarıAvrupa'da Selamlandı!

BERKİN'di adımız, ŞAFAK'la BAHTİYAR olduk; Girdikadaletsizliğin sarayına, alınlarının çatından vurduk! Dayandıkkapılarına ELİF olduk, hesap sorduk... Duyun it sürüleri, bek-leyin zulmün bekçileri! Adaletimiz mahşere kalmıyor, halkınsavaşçıları hesap soruyor!

Hamburg: Adalet savaşçıları Şafak Yayla, Bahtiyar Doğ-ruyol ve Elif Sultan Kalsen, Hamburg'ta düzenlenen eylem-lerle anıldı. Hamburg Halk Cepheliler 1 Nisan’da, Stern-schanze'den sloganları ve pankartlarıyla yürüyüşe geçerek Tür-kiye Konsolosluğu'nun önünde yaptıkları konuşmalarda, attıklarısloganlarda adalet savaşçılarının hesabının sorulacağını hay-kırdılar. Yaklaşık 1 saat süren eyleme çeşitli siyasi yapılardanda destek verenler oldu. 80 kişinin katıldığı eylem, yapılan ko-nuşmaların ve okunan şiirlerin ardından atılan sloganlarla bi-tirildi.

FRANSA-Nancy: 5 Nisan günü Nancy Halk Cephesi 30Mart-17 Nisan Devrim Şehitleri ve Şafak Yayla, Bahtiyar Doğ-ruyol ve Elif Sultan Kalsen'in anması gerçekleştirildi. Anma-ya başlarken katılanlar, devrimci önderlerin sözlerini tek tek aya-ğa kalkarak söylediler, ardından Şafak Yayla, Bahtiyar Doğruyolve Elif Sultan Kalsen’in " bizi asla ellerimiz havada göre-mezsiniz!" sloganı ile bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.DHKC’nin 444 numaralı açıklaması halkımıza okundu. Dahasonra Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol'un televizyona yap-tığı açıklamalar video olarak izletildi ve ardından eylemin içe-riği hakkında konuşmalar yapıldı.

İsviçre TAYAD Komitesi’nden Şadi Özpolat ve Gülaferit Ünsal İçin Bilgilendirme Masası

Yürüyüş

26 Nisan2015

Sayı: 466

TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ54

Page 55: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

"1 Mayıs, işçinin, emekçinin bay-rımı!" Bu sloganla hepimiz bulun-duğumuz yerde meydanlara, alanla-ra çıkmalıyız. 1 Mayıs günü hepimizyanımızda birisini getirerek, ırkçılı-ğa, yozlaşmaya, yoksullaşmaya kar-şı olduğumuzu haykıralım. Ve ırkçı-lığa, yozlaşmaya, yoksullaştırmayakarşı gelmenin bir suç değil görev ol-duğunu gösterelim. Irkçılığa, yoz-laşmaya, yoksullaşmaya karşı gel-dikleri için tutsak olan siyasi tut-saklarımıza özgürlük isteyelim! 1Mayıs'ın bir şenlik değil de, müca-delemizin büyüdüğü, sömürüye kar-şı geldiğmiz, işçi haklarımızı talep et-tiğimiz bir gün olduğunu bütün dün-yaya gösterelim!

Bu sene yine Türkiye’de, 1 Ma-yıs'ın sembolü olan ve bedel ödene-rek, şehitler vererek, söke söke alınanTaksim Meydanı, işbirlikçi katil AKPtarafından yasaklandı. Geçen sene ol-duğu gibi bu sene de, 1 Mayıs günü,alan çevik kuvvetlerle mahallelerdenbaşlanarak kapatılacak. Bu nasıl birkorku? Halktan nasıl korktukları or-tada işte! Birleşmemizden, mücade-lemizi büyütmemizden onların dü-

zenini yıkacağımızdan korkuyorlar;çünkü halk birleştiği zaman ne kadargüçlü olduğunu onlar da çok iyi bili-yorlar.

Biz de Avrupa’da, alanlara mey-danlara çıkarak yüreğimizle, coşku-muzla, cüretimizle, onların yanındaolduğumuzu gösterelim! Bulundu-ğumuz her alanda 1 Mayıs komitele-

ri kurup, Türkiyelilerin bulunduğuyerlerde kapı kapı gezelim, bildirilerdağıtalım, afişler asalım. Biz ne ka-dar çalışırsak, Türkiyelilere 1 Mayısgünü duyarlı olup meydanlara çık-maları gerektiğini anlatırsak, müca-delemizi, dayanışmamızı o kadar bü-yütebiliriz! Ve 1 Mayıs günü daha bü-yük bir kitleyle, tek tip kortejlerle yü-rüyüşümüzü yapabiliriz! Örgütlene-lim, emek verelim, taleplerimizi hay-kıralım!

Başta da söylediğimiz gibi, "1Mayıs, işçinin emekçinin bayramı!"Buna hiç bir güç engel olamaz. Bas-kılar, gözaltılar, işkenceler, tutukla-malar bizi yıldıramaz. Onlar TaksimMeydanı’nı yasaklasalar da, Cephe yi-nede "Hedef Taksim" şiarıyla TaksimMeydanı’na girmek için savaşacak.Bizler de Avrupa’da bu savaşın, bumücadelenin bir parçası olduğumuzuunutmayalım ve 1 Mayıs günü bu-lunduğumuz yerlerde dayanışmamı-zı büyütüp; alanlarda yozlaşmaya, ırk-çılığa ve yoksullaşmaya karşı oldu-ğumuzu haykıralım. Anadolu Genç-lik ve Anadolu Federasyonu safla-rında birleşelim.

1 MAYIS’TA AVRUPA’NIN HER YERİNDE ALANLARA!

Boran Kültür Merkezi’nin top-lantı salonu, anma dolayısı ile Dev-rim şehitlerinin resimleri ile dona-tıldı. Salonun panosuna tarihten gü-nümüze şehitlerin resimleri, 31Mart’ta Çağlayan eylemi sırasındakatledilen devrimcilerin resimlerikaranfillerle bezenerek asıldı. "Bizde Sizi Seviyoruz" yazısı büyükboy pankart olarak duvara asıldı.

Anma toplantısı, Adnan Yücel’in" Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek"şiiriyle birlikte saygı duruşuyla başladı.Saygı duruşunun ardından devrim şe-hitleri anması ve umudun kuruluşununkutlaması için açıklama okundu. 31

Mart’ta Çağlayan’da yapılan eylemianlatan video gösterimi sırasında nem-lenen gözlerde "biz de sizi seviyo-ruz"un sessiz haykırışı vardı, Cephe sa-vaşçıları yüreklere gömüldü.

Verilen aranın ardından Halk Cep-heliler, 1 Mayıs Uluslararası İşçi Mü-cadele gününde yapılacak etkinlik veeylemlilikler konusunda, halk mecli-si toplantısı yaptılar. 1 Mayıs’ta atı-lacak slogandan, bilgilendirme ma-sasına ne konulacağına kadar her tür-lü detayın konuşulduğu toplantı, gö-rev dağılımının yapılması ile sona erdi.Anma etkinliğine ve 1 Mayıs hazırlıktoplantısına 42 kişi katıldı.

Haftalık Yürüyüş Dergisi standıher Cumartesi olduğu gibi, bu hafta daGreenwood Kütüphanesi önünde ye-rini aldı. Saat 14.00-16.00 arası açı-lan stant boyunca, gençlerle sohbetedildi. Onlara Şafaklar’ın, Bahtiyar-lar’ın ve Elif Sultan Kalsenler’inhalk ve vatan sevgisi anlatıldı. Be-şiktaş Çarşı’cı olduğunu belirten birgenç “Bu eylem bütün dünyayı sarst-tı” diyerek sohbetine devam etti. 10Yürüyüş Dergisi halklarımıza ulaştı.

Halklarımıza gerçekleri anlatma-ya, sesimiz soluğumuz Yürüyüş Der-gimizi sahiplenmeye devam edeceğiz.

AVRUPA’dakiBİZ

İsviçre Halk CephelilerDevrim Şehitlerini Andılar

Londra'da YürüyüşDergisi Standı

26 Nisan2015

Yürüyüş

Sayı: 466

551 MAYIS ALANIMIZDIR!

Page 56: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

“Özgürlük mücadelenin içinde olmaktır”

Solmaz Karabulut

3 Mayıs – 9 Mayıs

Ankara Dikmen’de birDevrimci Sol üssü polis tara-fından kuşatıldı. Çatışmalarsonunda dört savaşçımız şehitoldu. Halil Ateş ve Ali Yılmazkuşatmayı yarıp çatışmayısokaklarda sürdürerek 4 Mayıs1992’de şehit düştüler.

Halil ATEŞ, 1960 Sivas Zaradoğumluydu. Bir işçi ailesininçocuğu olan Halil, 12 Eylülöncesinden beri devrimci müca-delede yer aldı. Son olarakAnkara Silahlı DevrimciBirlikler Komutanlığı görevini

sürdürürken şehit düştü. Solmaz KARABULUT, 1965 Balıkesir Bigadiç doğum-

luydu. Okul yıllarında tanıştığı devrimci mücadelesineöğretmenliğinde de devam etti. Bir süre Ankara’da tutsakkaldı. Cezaevinden çıkar çıkmaz, mücadeleye hazırımdiyen Solmaz, SDB savaşçısı olarak şehit düştü.

Fikri KELEŞ, 1969 yılında Sivaslı bir emekçi aileninçocuğu olarak İstanbul Çağlayan’da doğdu. 1989’da katıldığımücadelede gecekondu mahallelerinde çalışmalar yaptı.SDB savaşçısı olarak şehit düştü.

Ali YILMAZ, 1971 Kastamonu doğumluydu. Öncemahalli bölge çalışmalarında yer aldı. 1991’de SDBsavaşçısı oldu ve görevi başında şehit düştü.

Esenler Halk Meclisi Girişimi üyesi olan Ahmet,askerlik yaptığı dönemde devrimciler lehine propa-ganda yaptığı için 2 yıl cezaevinde kalmış, 2 yıldakontrgerilla devleti tarafından Trakya’ya sürgün edil-mişti. 1 Mayıs 1998’de Cephe saflarındaydı. 1Mayıs’ta polis tarafından yaralanmasından sonrabunalıma girerek 5 Mayıs günü hayatına son verdi.

Müjdat1957,Hasan1956,Renan1953doğum-luydu.

Devrimciydiler.Faşizme karşı devriminsaflarındaydılar. Biryandan okuyor, çalışı-yor ve halkın kavgası-na omuz veriyorlardı. 9Mayıs 1978’de oku-

dukları İstanbul Yıldız Üniversitesigece bölümünden birlikte çıkarken,faşistlerin kalleşçe pususunda katle-dildiler.

O bir Dev-Genç’liydi. Mahirler’in yolundaydı.Liselilerin örgütlenmesi içindeydi. HaydarpaşaTeknik Öğretmen Okulu’nda 6 Mayıs’ta Denizleriçin düzenlenen bir anmada jandarmanın açtığıateş sonucu katledildi. 1963 doğumluydu.

Serap Şimşek

Ahmet Özdemir

Ali Yılmaz Fikri Keleş

Halil Ateş Solmaz Karabulut

KAYBEDİLDİLER:

Dev-Genç’liydiler. Soner,Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisiy-di. Hüsamettin İstanbul Üniversitesiöğrencisiydi. 4 Mayıs 1992 günüİstanbul’da gözaltına alındılar ve birdaha onlardan haber alınamadı.

6 Mayıs 1972’de Ankara’da idam edilenİnan, Gezmiş ve Aslan, 1960’ların sonlarındagelişen mücadelenin içinde yer alan, öndernitelikleriyle öne çıkan devrimcilerdi. Bumücadele içinde önlerine devrim hedefinikoyduklarında, devrimi gerçekleştirmekiçin gençlik örgütlenmesinin ötesine geçerek,devrimci bir cüretle Türkiye Halk KurtuluşOrdusu’nu oluşturup silahlı mücadeleyebaşladılar. 12 Mart cuntası koşullarında

tutsak düştüler. Mahir Çayan ve yoldaşları,onların idam edilmesini önlemek için Ünyeradar üssündeki üç İngiliz ajanını kaçırıpbu eylem içinde Kızıldere’de şehit düşerken,Deniz, Yusuf ve Hüseyin de 6 Mayıs1972’de Ankara Merkez Kapalı Cezaeviavlusunda idam edildiler. Üç devrimci,darağaçlarında son nefeslerinde halkın kur-tuluş mücadelesine bağlılıklarını ve inanç-larını haykırırken, tarihe şu çağrıyı bıraktılar:“Bütün Yurtseverler: Şerefsiz yaşamaktansaşerefle ölmek, yalvarmak yerine zora baş-vurmak, başkasına değil kendine ve kendingibi olanlara güvenmek, nerede ve nasılolursa olsun, hainlere boyun eğmemekparolamızdır.” Bugün Marksist-Leninistlerinönderliğindeki anti-emperyalist, anti-oli-garşik mücadelede, onların çağrısına verilentek devrimci cevap olmaya devam ediyor.

Deniz Gezmiş Hüseyin İnan Yusuf Aslan Hasan Okut

Soner Gül Hüsamettin Yaman

Renan Eriş

Müjdat Çelikyay

Dersim’in Pertek ilçesine bağlıArdıç Köyü Karabayır Mezrası ileAltınçevre Köyü yakınlarında 4Mayıs’ta Devrimci Sol gerillalarıylajandarma ve özel tim arasında çatışmaçıktı. 15 saat süren çatışmalar sonundaSerpil YILMAZ ve Ayten YükselKELEŞ şehit düştü.

Ayten bir Devrimci Sol gerillasıydı. Yaşamını halkın kurtuluşsavaşına adayan, bunda tereddütsüz bir savaşçıydı.

Serpil Yılmaz, 1991 yılında Dersim Cumhuriyet Lisesi’ndenmezun oldu. Devrim mücadelesine de daha öğrenciyken katıldı.

Serpil Yılmaz Ayten Yüksel Keleş

Page 57: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Onunla benim aramda ne vardı, bilmiyorum. Ben güvenlibir hayat sürerken, o hayatını adadığı bir dava yüzünden hapsedüşmüştü. Hayatını bir davaya adayanlara, aynı düşüncedeolmasam da hep saygı duydum, haklarında konuşurken dikkatliolmaya çalıştım. Çünkü bizim konuştuğumuz yerden hep çokuzaktaydılar, kendini başkaları için feda etmenin gücünesahiptiler, kendinden vazgeçmenin gücüne. Yakıcı bir sınırdahayatlarını sınayanlar karşısında ahkam kesemeyeceğimi bilecekkadar anlardım onları, genç ömürlerini verdikleri şeye kimizaman öfkelensem de onlara öfkelenmek aklıma bile gelmezdihiçbir zaman. Korkak bir ikiyüzlülükle bezenmiş hayatlarınortasından çıkıp, bizi utandırarak, canımızı yakarak, kolektifbir iyi için savaşarak ve ölerek -öldürerek yaşayanlara söz söy-lemenin en azından güvenli bir hayatı her şeyin üzerinekoyanların hiç hakkı olmadığını düşündüm. Ölüm oruçlarısonunda gerçekleştirilen «hayata dönüş» operasyonları son-rasında, onları ölü sevicilikle suçlayan Alatlı’yı bu yüzden hiçbağışlamadım. Ölmenin dışında hiçbir yol bırakılmamış insanlara,sadece bir örgütün piyonu olarak bakılmasında, korkunç biraşmışlık ve değmezlik duygusu dışında hiçbir şey görmedim.Kendi hayatında en ufak risk almamış olanların, onlar hakkındakonuşma hakkı olmadığını düşünüyorum. Bizim adımıza cesaretgösterenlerin, kendilerini ateşe atanların karşısında utançlaboğazımız düğümleneceği yerde, serinkanlı bir biçimde “değmez”eleştirisi yapılmasını aklın olmasa da vicdanın sustuğu yerolarak okuyorum. Buna karar verecek olan biz değiliz, hiç riskalmamış olanlar, şiddete doğrudan maruz kalmayanlar, kalpsizbir gerçekçiliğin ortasında yaşayıp hiç bilmedikleri hayatlarıyargılayanlar, buna karar veremezler.

Güler Zere ile benim aramda ne vardı bilmiyorum, onunölümü karşısında sadece insanlığımdan utanıyorum. Sanıyorum

ki onu göre göre ölüme götüren koşulların ben de bir parçasıyım,onu ve başka tutukluları ölüm halinde içeridetutan düzene yeterince güçlü bir ses çıkarmadığımiçin, elimden bir şey gelmediğine kendimi inan-dırdığım için, sadece ölümüne yandığım için.

Onunla benim aramda ne vardı bilmiyorum,otuz yedi yaşındaydı, benden gençti ama kısaömrünü benim gibi geçirmedi. İçerideydi, hastaydıve yaşamasına izin verilmedi. Onun hayatındankorkanlar bizim hayatımızdan korkmuyorlar, demek

ki onun yaşaması bizimkinden daha önemliydi.Gençken, daha gençken özgürlük duygusunu her şeyin

üstüne koyduğumu hatırlıyorum, şimdi öyle düşünmüyorum,adalet duygusunun olmadığı yerde özgürlüğün hiçbir anlamıolmadığını biliyorum. Bu ülkede, hatta dünyada adaletduygumuz sürekli incitiliyor ve bununla aldığımız nefes süreklizehirli. İnsanları içeri attıkları yetmiyor, en temel insanihaklarına el koyuyorlar; aralıksız, aralıksız öldürüyorlar veinsanlara, astıktan sonra bir de işkence eden ortaçağ papazlarınabenziyorlar.

Güler Zere’yi astıktan sonra bir de işkenceyle ölümünüizlediler. Bunu nasıl sindireceğiz, kendimize nasıl insan diye-ceğiz, bilmiyorum. Onun sayesinde hasta tutuklulardanhaberimiz olmuştu, hapishanelerde süren zulümler bileşkesinebir iki gazete bizi tanık etmişti. Ve biz hala bu bilgiyle yaşa-yabiliyoruz, hiçbir şey yapmadan, sadece üzülerek, birkaçsözle duruma ortak olarak, vicdanımızı susturarak.

Onunla benim aramda ne vardı, gerçekten bilmiyorumama tanık olduklarımız yüzümüze yapıştı diye aynadan kor-kuyorum. Biz rahat uykulara soyunurken üstelik bizim adımızaacı çekenleri düşünüyorum ve bu kadar zulme susmanınzalimle işbirliği olduğunu düşünüyorum. Her şeyi aştık, kendinifeda etmeyi edebiyatın konusu yaptık, kendini ateşe atanlarısiyaseten yargıladık ama ölen Güler Zereler, biz değiliz.Onun yaşadıkları bizim sokaklarımızdan bile geçmiyor, otur-duğumuz kafelere uğramıyor onların hayatı, biz sadece konu-şuyoruz bize radikal başka hayatlar hakkında. Her şeyi aşmış,uzlaşmış halimize politik bir eda vererek üstelik, ölümlerhakkında konuşuyoruz. Ve onları tıpkı astıktan sonra kurşun-layanlar ya da işkence edenler gibi bir kez daha öldürüyoruz.(...)

l957 doğumluy-du. DEV-GENÇsaflarında kendinikısa sürede kabulettirdi. Yönetici yete-neklerinin gelişme-siyle birlikte Doğu

Karadeniz sorumluluğunu aldı.Soğukkanlılığı, mütevaziliği ve kitleçalışmasındaki yeteneği önemliözelliklerindendi. Bulunduğu böl-gede bir göreve giderken faşistlerinkurduğu bir pusu sonucu 6 Mayıs’taşehit düştü.

Ercan Gündoğdu

1972 Elazığ doğumlu-dur. Emekçi bir ailenin çocu-ğu olarak büyüdü. 1992’degerillaya katıldı. 1995Aralık’ında tutsak düştü.2009 yılında ElbistanHapishanesi’nde kanser has-talığına yakalandı. Tedavisi

yapılmadığı için hastalığı ilerledi. Oligarşininhasta tutsakları “sessiz imha” politikalarınakarşı Güler Zere ve hasta tutsakların özgür-lüğü için yürütülen bir kampanya sonucunda6 Kasım 2009’da tahliye edildi. 7 Mayıs2010’da Küçükarmutlu’da tedavisi sürerkenşehit düştü.

IRA önderlerinden biriydi.IRA’nın tutsak üyelerinin hapis-hanelerdeki Tek Tip Elbise vetecrit uygulamalarına karşı baş-lattıkları açlık grevinde, BobySands 5 Mayıs 1981’de, direnişin66. gününde şehit düştü. Sands,açlık grevini sürdürürken yapılan

seçimlerde parlamento üyeliğine seçilmiş, fakatİngiltere hükümeti bunun üzerine tutsaklarınseçilme hakkını da ellerinden almıştı. Bu direniştetoplam dokuz İrlandalı yurtsever şehit verildi.Belfast’ta bir duvar yazısında, şehitlere ilişkinşöyle yazıyordu: “They May Kill TheRevolutionary, But Never The Revolution” (Onlardevrimcileri öldürebilirler ama devrimi asla!)

Güler ZereBoby Sands

Süreyya Karacabey (Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi) Güler Zere’nin şehit düşmesinin ardından yazdığı bir yazı:

GÜLER ZERE ve Tüm Haksızlığa Uğramış Olanlar İçin

Anıları Mirasımız

Page 58: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

Gözlerimize çöken karalığı gördükçe

Ödünüzün orkestrası senfoni çalıyor

Korktuğunuz patlamasıdır açlığımızın

Ve ilk kez doğru söylediniz:

"Gecekondulardan gelip

gırtlağımızı kesecekler"

Çöküp halkın gırtlağına çalarsınız aşını

Ve bu devran hep böyle dönecek sanıp

Mezarımızın üstüne kurarsanız sarayları

Elbette olanca hızımız ve hıncımızla geleceğiz

Ve siz; cehennemin dibine gideceksiniz...

Ümit İlter

Şiir

60 Puanlık Soru4 üniversite öğrencisi, uyanamadıkla-

rı için matematik finaline geç kalırlar. Oku-la gidince de hocaya arabalarının lastiği-nin patladığını, bu yüzden geciktiklerini sı-nava girmek istediklerini söylerler.

Hoca önce bunlara inanmaz ama öğ-rencilerinin yalvarmalarına dayanamaya-rak, onları 3 gün sonra sınav yapacağınısöyler.

Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencininhepsini boş bir salonun ayrı ayrı köşele-rine oturtur.

Sınav geçme sistemi şöyledir:

100 üzerinden 50 puan alan herkes sı-navı geçebilir. Hocanın hazırladığı sı-navda kağıdın ön sayfasında da 10'ar pu-anlık 4 tane basit matematik sorusu var-dır. Bunları kolayca çözerler.

Arka sayfada ise 60 puanlık 1 teksoru vardır: "Hangi lastik patladı?"

Fıkra

Büyük TaşlarZamanın iyi ve üretken olarak

kullanımı konusunda zaman zamankurslar düzenleniyor.

İşte bu kurslardan birinde zamanıkullanma uzmanı öğretmen, çoğu hız-lı mesleklerde çalışan öğrencilerine:

-"Hadi, küçük bir sınav yapalım"demiş.

Masanın üzerine kocaman bir ka-vanoz koymuş.

Sonra bir torbadan irice kaya par-çaları çıkarmış, dikkatle üst üste ko-yarak kavanozun içine yerleştirmiş.Kavanozda taş parçaları için yer kal-mayınca sormuş;

-"Kavanoz doldu mu?"

Sınıftaki herkes,

-"Evet, doldu" yanıtını vermiş.

-"Demek doldu ha" demiş öğret-men.

Hemen eğilip bir kova küçük ça-kıl taşı çıkartmış, kavanozun tepesi-ne dökmüş, kavanozu eline alıp sal-lamış, küçük parçalar büyük taşlarınsağına soluna yerleşmişler...

Yeniden sormuş öğrencilerine:

-"Kavanoz doldu mu?"

İşin sanıldığı kadar basit olmadı-ğını sezmiş olan öğrenciler,

-"Hayır, tam da dolmuş sayıl-maz" demişler.

-"Aferin" demiş zamanı kullanımhocası. Masanın altından bu kez de birkova dolusu kum çıkartmış. Kumukaya parçaları ve küçük taşların ara-sındaki bölgeler tümüyle doluncayakadar dökmüş. Ve sormuş yeniden:

-"Kavanoz doldu mu?"

-"Hayır dolmadı!" diye bağırmışöğrenciler. Yine

-"Aferin" demiş hoca.

Bir sürahi su çıkarıp kavanozuniçine dökmeye başlamış.

Sormuş:

-"Bu gördüklerinizden nasıl birders çıkarttınız?"

Atılgan bir öğrenci hemen fırla-mış:

-"Şu dersi çıkarttık. Günlük işprogramınız ne kadar dolu olursa ol-sun, her zaman yeni işler için zamanbulabilirsiniz."

-"Hayır" demiş öğretmen. "Çı-kartılması gereken asıl ders şu; Eğerbüyük taş parçalarını baştan kavano-za koymazsanız daha sonra asla ko-yamazsınız."

Ve tabi, herkesin kendi kendisinesorması gereken soruyu sormuş:

-"Yaşamınızdaki büyük taş parçalarıhangileri? Onları ilk iş olarak kavano-za koyuyor musunuz? Yoksa kavano-zu kumlarla ve suyla doldurup büyükparçaları dışarıda mı bırakıyorsunuz?"

Kıssadan Hisse

At Sahibine Göre Kişner

- İnsanlar, başlarında bulunan kişinin etkisialtında kalarak onun tutumuna göre davra-nır.

Atasözü

Page 59: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

“Benim meslektaşlarımı vuranların “Benim meslektaşlarımı vuranların resimlerini asanları tabii ki tutuklarım”resimlerini asanları tabii ki tutuklarım”

Düşmanın şiddetini ancak devrimci şiddetleetkisiz hale getirir ve zaferin yolunu ancakdevrimci şiddeti temel alarak aşabiliriz...

Ama bu şiddet, halk örgütlülüklerini yaratıp,halkın savaşını ortaya çıkaramazsa

potansiyel olarak kalmaya ve giderekerimeye mahkumdur.

Bunun için bir an dahi rehavete düşmedendaha çok kitlelere gitmek, daha çok kitle

örgütlenmeleri yaratmak, her yaştan ve sınıftanhalk kitlelerinin karar aldıkları, uyguladıklarıörgütlenmeler yaratmak temel görevimizdir. Gerilla ve halk ancak bu tür örgütlenmelerin

birlikte var olmasıyla, birbirlerinitamamlamasıyla zafer yolunu açabilir.

Her düzeyde halktan insanı kadrolaştırmak,savaştırmak ve halk örgütlenmelerini yaratmak

için herkes daha büyük bilinç ve iddia ilekitlelere yönelmelidir.

Page 60: info@yuruyus.com Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 ...

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

info

@yu

ruyu

s.com

FFaaşş ii ss tt TTeerröörrüünnüüzzüü ,, YYaassaakk llaammaallaarr ıınn ıızz ıı İİçç GGüüvveennll ii kk YYaassaa llaarr ıınn ıızz ıı TTaann ıımm ııyyoorruuzz !!

MEYDANLAR HALKINDIR YASAKLAYAMAZSINIZ!

* AKP’den Grup Yorum Bağımsız Türkiye Konseri’ni Yasaklama ve Faşist Terör...

* Şafak Yayla’nın Mezar Ziyaretine Linç Saldırısı...* Ağrı’da Kontra Provokasyon Saldırıları...

AKP’nin Faşist Terörüne,Kontra Saldırılarına Boyun Eğmeyeceğiz!

DİRENECEĞİZ VE HESAP SORACAĞIZ!