Top Banner
137

Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Mar 06, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu
Page 2: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

2 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

DDEEMMOOKKRRAASSİİNNİİNN YYEENNİİDDEENN İİNNŞŞAASSII

•• MMUUHHTTEELLİİFF TTEERRCCÜÜMMEELLEERR ••

Editör:

Prof.Dr. Coşkun Can Aktan

Page 3: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 3

SOBİAD :: SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ

HUKUK VE İKTİSAT ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

SOBİAD-HİAM Hukuk ve İktisat Araştırma Proğramı kapsamına dahil tüm disiplin-lerde araştırmalar yapılmasını; konferans, panel, forum ve benzeri etkinlikler düzenlenmesini desteklemek amacıyla Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği

(SOBİAD) bünyesinde oluşturulmuş bir merkezdir.

::: Kurumsal İktisat :: Evrimsel İktisat :: Sosyal Sermaye İktisadı :: Regülasyon İktisadı :: Mülkiyet Hakları İktisadı :: İşlem Maliyetleri İktisadı :::

:: Kamu Tercihi İktisadı :: Anayasal Politik İktisat ::

SOSRES:: THE SOCIAL SCIENCES RESEARCH SOCIETY

The CENTER FOR STUDY OF LAW AND ECONOMICS (CSLE )

The Center for Study of Law and Economics (CSLE) is an initiative of the Social Sciences Research Society (SOSRES), a non-governmental research organization based in Turkey. The objective of the CSLE is to promote high-quality research in

the fields at the interface of law and economics.

Institutional Economics :: Evolutionary Economics :: Social Capital Economics :: Regulatory Economics :: Economics of Property Rights :: Economics of Transaction

Costs ::: ::: Public Choice Economics :: Constitutional Political Economy ::

[email protected] www.sobiad.org

Copyright © 2019, Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği

Bu kitabın her türlü yayın hakkı Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği (SOBİAD)’ne aittir. SOBİAD’ın izni olmadan tanıtım amaçlı toplam bir sayfayı geçmeyecek alıntı-lar hariç olmak üzere, hiçbir şekilde kitabın tümü veya bir kısmı herhangi bir or-tamda yayımlanamaz ve çoğaltılamaz.

eISBN 978-605-68464-7-2

Page 4: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

4 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

ÖNSÖZ

Demokrasi kavramı maalesef günlük dilde ve aynı zamanda bilimsel litera-türde çok doğru biçimde kullanılmamaktadır. Demokrasi, kavram olarak her zaman anlam erozyonlarına ve yorum enflasyonlarına maruz kalmıştır. Dolayı-sıyla, demokrasi konusunda konuşan ve yazan her birey öncelikle demokrasinin gerçek manası üzerinde düşünmelidir. Alexis de Tocqueville’nin şu sözü bu açıdan aktarmaya değerdir:

“Demokrasi” ve “demokratik devlet” kavramlarının kullanımı konu-sunda büyük bir eksiklik vardır. Bu kelimeler açıkça tanımlanmadıkça ve anlamları üzerinde uzlaşılmadıkça insanlar bu anlam karmaşası üzerinde yaşamaya devam edeceklerdir ve bu tartışmalar demogoji yapanların ve despotların işine yarayacaktır.”**

Demokrasi teorisi ve felsefesi ve aynı zamanda dünyadaki demokrasi uygu-lamaları üzerine araştırmalar yapan çok az sayıda bilim insanı ve düşünür, de-mokrasinin kavramsal ve uygulama düzeyinde ortaya çıkan eksikliklerini göre-bilmiş, deyim yerindeyse keşfedebilmiştir. Demokrasiyi mükemmel bir siyasal rejim olarak düşünmeye alışmış bir akıl, onun eksikliklerini belki de bilinç-dışı olarak görmezlikten gelmekte veya bu hususu düşünmeyi ihmal etmektedir. Özetle, demokrasiyi yeniden inşa etmek için öncelikle demokrasinin ne olduğu-nu ya da ne olmadığını kavramsal düzeyde ele almak ve ortaya koymak önem taşımaktadır.

Bu kitap içerisinde demokrasi üzerine temel bazı kaynakların Türkçe tercümeleri yer almaktadır. Bu kitap içerisinde yeralan tercümelerin tamamı daha önce Prof.Dr. Coşkun Can Aktan tarafından yayınlanan muhtelif kitaplar içerisinde yeralmış ve yayınlanmıştır. Tercümeleri yapan değerli meslektaşları-mıza emekleri için bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Bu kitabın ülkemizde demokrasi kavramının daha iyi anlaşılmasına ve demokrasinin kurumsallaşması ve yerleşmesine katkılar sağlamasını temenni ediyoruz.

Prof. Dr. Coşkun Can Aktan

** C.Can Aktan, Özgür Sözler, Çizgi Kitabvebi, 2004.

Page 5: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 5

İÇİNDEKİLER

Çoğunluk Kuralı ve Çağdaş Demokrasi Friedrich A. von Hayek…………………………………………………………….…….6 Demokrasi Nereye Gidiyor? Friedrich A. von Hayek………………………………………………………...………32 Sınırsız Demokrasinin Tehlikeleri Friedrich A. von Hayek……………………………………………………….……..…44 Demokrasi ve Demarşi Friedrich A. Von Hayek……………………………………………………………..…62 Demokrasinin Eleştirileri ve Poliarşi Robert A. Dahl………………………………………………………………………..……69 Poliarşi Robert A. Dahl………………………………………………………………………..……83 Poliarşi ve Poliarşi Olmayan Rejimler Robert A. Dahl…………………………………………………………………….….……96 Sözleşmeci Yaklaşım ve Demokrasi James M. Buchanan……………………………………………………….……..……106 Anayasal Demokrasi, Birey Özgürlüğü Ve Politik Eşitlik James M. Buchanan ……………………………………………………………..……115 Anayasal Sınırlar İçerisinde Demokrasi James M. Buchanan …………………………………………………………..………127

Page 6: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

6 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

ÇOĞUNLUK KURALI VE ÇAĞDAŞ DEMOKRASİ1

Friedrich A. von Hayek Çeviren: İrfan Kalpalı

Halk, istediklerini yapma konusunda engellendiğinde, (Atina Mec-

lisindeki) büyük çoğunluk bağırmaya başladı.... Bunun üzerine, Soph-roniscus’un oğlu olan ve yasaya uyma hariç, bu konuda hiçbir şekilde taviz vermeyeceğini belirten Sokrat dışında hepsi, yani korku dolu Pry-tanes’lar sorunu ortaya koymayı kabul ettiler.

Xsenophon Demokrasi Hakkında Devamlı Hayal Kırıklığı Modern bir yönetimin faaliyetleri, birkaç kişinin istediği veya ön-

gördüğü çoğunlukla kabul edilen sonuçlar verdiğinde, genel olarak bu husus demokrasinin kaçınılmaz özelliği olarak düşünülmektedir. Bununla birlikte, bu tarz gelişmelerin ekseriya belirlenemeyen ölçü-deki insan topluluklarının isteklerini karşıladığı iddia edilemez.

İnsanların isteklerinin ortaya konulması için seçtiğimiz bu özel süreçte, halkın önemli bir kısmının “genel isteği” olan düşünce ala-nında çok az şey yapabilecekmiş gibi görünmekteyiz.

Gerçekten, bugün bütün Batı demokrasilerinde kabul edilen ku-rumlar manzumesiyle ve temsilciler meclisi organının çoğunluğu ile bir yasanın kabul edilmesi ve hükümetin yönetilmesi konularında demokratik anlamda bir idareye sahibiz ve bu tarz bir idareye demokrasinin mümkün olan tek şekli diyoruz. Sonuç olarak, bu sistemin sadece fazla gayret gösterilen ülkelerde bile kimsenin hoşlanmayacağı bir çok sonuçları meydana getireceği gerçeği üzerinde değil, aynı zamanda temsilciler meclisinin esas görevleri hakkında sahip olunan kuvvetli eğilimler ile kısıtlanmayan

1 F.A.Hayek, “Majority Opinion and Contemporary Democracy”, in: Law, Legisla-

tion and Liberty vol 3, The Political Order of a Free People, The University of Chicago Press, 1979.

Page 7: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 7

demokratik kurumların olduğu birçok ülkede işlemediği gerçeği üze-rinde durmayı önemsememekteyiz. Çünkü, ekseriya düzenlemeler olarak eskiden beri kabul ettiğimiz ve benimsediğimiz kurumları savunma konusunda kendimizi bağımlı hissederiz ve korumayı arzuladığımız bir ideali zayıflatabileceği düşüncesiyle, bu kurumları tenkit etmekte tereddüt ederiz.

Bununla birlikte, son zamanlarda dikkate değer olan husus, de-vam eden sahte bağımlılığa ve hatta daha ilerisini inceleme isteği konusundaki talebe rağmen düşünen insanlar arasında, bu tarz de-mokrasinin meydana getirdiği sonuçlar hakkında endişeli ve ciddi alarmlar alınmaktadır 1. Bu husus, her yerde, demokrasiye yalnızca “ne, ne zaman ve nasıl karar altına alınacak” şeklinde, kaçınılmaz bir şekil olarak bakan çağdaş politik bilim adamlarının özelliklerinden birisi olan alaycı realizmin bir şekli olarak ele alınmamaktadır2. Bu-nunla birlikte, kaçınılmaz olarak kabul edilen bu gelişmeler hakkın-daki düşünceden etkilenen demokrasinin geleceği hakkında derin hayal kırıklıkları ve şüphelerin var olması güçlükle yalanla-nabilmektedir. Bu, ifadesini yıllar önce Joseph Schumpeter’in iyi bili-nen özdeyişinde bulmuştur; serbest piyasa koşullarına dayanan bir sistem en iyilerden daha iyi olmakla birlikte, kendi vaatlerini gerçek-leştirememesine rağmen sosyalizm geleceği bağlarken umutların ötesinde mahkum edilmektedir3.

Daha yüksek seviyedeki hukukun kısıtlamalarını kabul ettiği için kişi hürriyetinin bir güvencesi olarak anlaşılan ve işletilen parlak bir ilk safhadan sonra demokrasinin gelişme çarkı, eninde veya sonunda çoğunluğun bir sorun karşısında alacağı karara dayanacaktır. Bu, bu bölümün tırnak içinde atıfta bulunduğu gibi beşinci yüzyılın sonunda Atina demokrasisinde görülen şekilde olup takip eden yüzyılda De-mosthenes (ve diğerleri) tarafından ileri sürülen “Yasalarımız bir çok karardan daha iyi değildir, bundan başka, kararların verilmesinde dikkate alınan yasaların kararlardan daha sonra çıktığını da görebi-lirsiniz.”4 şeklinde bir görüş de bulunmaktadır.

Modern zamanlarda, İngiliz Parlamentosu sınırsız olan egemen-liği ve gücünü ilan ettiği ve 1976’da kararlaştırma işleminden ziyade genel bir kural olarak bağlayıcı olan bu kararı açıkça reddettiği zaman benzer gelişmeler başlamıştır. Parlamento bir süre, kendisine yüklediği gücün ciddi şekilde yanlış kullanılmasının kanunla önlenmesi konusunda kuvvetli bir geleneğe sahip olmasına rağmen,

Page 8: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

8 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

uzun vadede, artık gerekli olmadığı görülen anayasal monarşinin evrimi esnasında acı bir şekilde denenen aşırı gücün bütün kısıtlamalarının temsilci hükümet tarafından yerine getirilmesinden hemen sonra modern gelişmelerin büyük felaketini ispat etmiştir. Bu husus, Aristo’nun “Yasaların egemen olmadığı yerlerde ... fertler olarak değil toplum olarak bir çok kişinin egemen olması nedeniyle .... böyle bir demokrasi tam olarak bir anayasal kurum değildir”5 özdeyişinde kendisini bulduğu şekliyle, gerçekten hükümetin devamlı prensipleri ile tüm güçlerin kısıtlamalarını ihtiva eden meşruiyetin ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. Son zamanlarda, “artık anayasadan uygun şekilde bahsetmeyecek tarzda demokratik olan anayasalar”6 diyen bir modern yazar tarafından bu görüş tekrar ifade edilmiştir. Gerçekte, “modern demokrasi kavramı, yürütme organı üzerinde hiçbir kısıtlamanın konulmadığı bir yönetim şekli” biçiminde bize şimdilerde tanımlanmaktadır7. Gördüğümüz kadarıyla, anayasaların modern hükümet kavramında yeri olmayan bir kurum olduğu belirtilmektedir8.

Öngörülen Demokrasi Şekli Üzerinde Hayati Etki Yaratan Sınırsız Güç

Demokratik kuralların benimsenmesinin yürütme kuvveti üzerindeki diğer kısıtlamalar ile birlikte dağılmasını mümkün kılması trajik bir aldanmadır. Ayrıca, gerçekten bir faaliyetler programının desteklenmesi için organize çoğunluğun olması gereği özel gruplar lehinde olarak yeni bir keyfi hareketin kaynağını ve tarafgirliği ve çoğunluğun moral prensipleri ile tutarlı olmayan sonuçlar meydana getirirken, demokratik olarak seçilen yasama organı tarafından “yürütmenin kontrolü”9 yeterli ölçüde geleneksel kısıtlamaların yerine geçecektir. Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu sağlamak temsilciler meclisi çoğunluğunun özel çıkarlar sağlayarak bazı kişilerin oylarını satın alabileceği nedeniyle kendi genel prensiplerini yerine getirmesini imkansız kılmaktadır.

Page 9: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 9

Temsilciler meclisi hükümetinin büyük kurumları ile birlikte

İngiltere’nin temsilciler meclisinin sadece en yüksek değil, aynı zamanda kısıtlamasız bir makam olması kuralına uygun olarak parlamenter egemenliğin10 tehlikeli prensibini dünyaya göstermiş olduğu sonucuna varılabilir. Sınırsızlık bir öncekinin yani en yüksek makam olmanın tabii bir sonucu olarak düşünülmesine rağmen, bu doğru değildir. Temsilciler meclisinin gücü, diğer bir üstün güçle değil devletin gücü ve ahengi konusunda insanların rızaları/onaylamaları ile sınırlanabilir. Bu onaylama, sadece bu uygulamanın genel kurallarının kaldırılması veya yürürlüğe sokulmasının onaylanması ve bu kuralların yürürlüğe sokulması hariç (veya bazı felaketlerin olması durumunda geçici olarak yetki verilebilir) zorlama yapmak için yetki verilmemiş ise en yüksek anayasal güç bile kısıtlanabilir. Gerçekten, ilk başta parlamentonun egemenlik talebi kendisinden daha üstün bir kuvvetin olmamasının tanınması anlamında olmuştur. Devletin üniterliği konusunda tasvip ve kurulan organlarından her hangi birinin gücünün kuvveti kısıtlayabileceği, fakat yasa yapacak olumlu gücü etkilemeyeceği nedeniyle, ilk kurulduğundan itibaren yavaş yavaş aynı şekilde iz-lenmeyen bir anlama gelmiştir. Gücü yaratan sadakat ve bu şekilde meydana getirilen kuvvet yalnızca halkın rızası ile uzatılabildiği dereceye kadar genişleyebilir. Bunun sebebi yasanın egemenliğinin Parlamentonun egemenliği ile aynı anlama geldiğinin unutulmasıdır. Yasa kuralı (hükümdarlık, egemenlik veya üstünlük) kavramı, kuralların kaynakları ile değil vasıfları tarafından tanımlanan yasa kavramına uyum gösterirken hangi şekil ve muhtevada olurlarsa olsunlar, bugün yasa koyucular yasaları yaptıkları için artık bu şekilde adlandırılmamakta, fakat yasalar yasa koyuculardan kaynaklandığı için bu şekilde adlandırılmaktadır11.

Mevcut kurumların, çoğunluk tarafından istenen veya kabul edilen sonuçları ürettikleri kabul edilirse, demokrasinin temel prensiplerine inanan birisi şüphesiz bunları kabul edecektir. Fakat, gerçekten bu kurumların ürettiklerinin çoğunluğun veya herhangi bir kişinin hazırlıksız olarak karar vermesinden ziyade, çoğunluğun istekleri konusunda karar vermek üzere ayarladığımız meka-

Page 10: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

10 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

nizmaların özel tipi tarafından istenmeyen sonuçlarının büyük ölçüde olduğunu düşünmek için kuvvetli sebepler vardır. Demokratik kurumların geleneksel Yasa Kuralı ile yasaklandığı her yerde sadece “totaliter demokrasi” meydana gelmemekte, fakat aynı zamanda “halk oyuna dayanan diktatörlük” de meydana gelebilmek-tedir12. Bu bizi, aşırı sahipliğin kolaylıkla kopya edilebilen kurumların özel bir seti olmadığını fakat, daha az kavranabilir gelenekler olduğunu ve bu kurumların yozlaşmasının genel adalet kavramı ile kontrol edilemeyen mantık nedeniyle gerekli sonuçlar vermeyeceğini anlamamızı sağlar. Doğru olsun veya olmasın, daha önce de söylendiği gibi; “demokrasideki inanç, demokrasiden daha yüksek şeylerdeki inancı öngörür”13. Halkın, kararları, kalanların aleyhine olmak üzere organize olmuş gruplar lehine yeterli miktarda oy sahibine rüşvet vermeyi öngördükleri pazarlık süreci ile yönlendirilen seçilmiş temsilcilerin bir grubuna verilen sınırsız güç dışında demokratik bir yönetimi idame ettirmesi için gerçekten başka bir yolu var mıdır?

Demokratik Düşüncenin Doğru İçeriği

Demokrasi hakkında büyük miktarda saçmalıkların olması ve ha-len konuşulmasına, ve faydaları ile uzantılarının sağlamlaştırılmasına rağmen, bu konudaki inancın çok hızlı bir şekilde azalmasından çok rahatsız oluyorum. Önemli beyinler tarafından tartışılan demokrasinin saygınlığındaki bu keskin düşüş, son zamanlara kadar ilham için kullanılan ölçülemeyen ve kritik olmayan heyecanın hiçbir zaman paylaşılmaması konusunda alarm vermekte ve siyasi alanda iyi olan hemen her şeyi açıklayan terimi ortaya koymaktadır. Siyasi bir ideal olarak açıklanan demokrasinin, orijinal anlamından ziyade çok değişik konuları açıkladığı ve şimdilerde “eşitlik” anlamına gelen terimlerin yerlerine kullanıldığı görülmektedir. Tam olarak söylemek gerekirse demokrasi terimi, hükümet kararlarının verilmesinde bir metot veya kurallar manzumesi olarak kullanılmakta ve hükümetin ne temel fayda veya amacına (bir çeşit materyal eşitliği gibi) ve ne de hükümet dışı kuruluşlara (mesela eğitim, sağlık, askeri veya ticari kuruluşlar gibi) anlamlı olarak uygulanabilen bir metot olarak

Page 11: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 11

kullanılmamaktadır. Bu yanlış kullanımlar, gerçek anlamdaki “demokrasi” den bizi mahrum etmektedir.

Demokrasiye gücü ellerinde bulunduranların barışçıl değişimini mümkün kılan bir sözleşme olarak bakan tam anlamıyla tutarlı ve hissi olmayan düşünce bile, zalim bir idareye karşı tek korunma silahımız (belirli değil fakat şu andaki şekliyle bile) olduğundan en fazlasına ulaşma konusunda mücadele etmemiz gerektiğini anlamalıyız. Demokrasi, yalnız başına hürriyet (“halkın” çoğunluğu anlamı hariç olmak üzere) anlamına gelmemesine rağmen, hürriyetin cankurtaran simitlerinden en önemlisidir. Şimdiye kadar yönetimin bulunan barışçı tek değiştirme metodu olarak demokrasi, etkinliği hakkında fikir sahibi olmadığımız ancak yokluğu ölümcül etkiler yaratabilen belaya karşı alınan sağlıklı tedbirlerle mukayese edilebilen olumsuz değerlere rağmen en etkili yöntemdir.

Baskı prensibine, sadece çoğunluk tarafından tasvip edilen kural-lara uyulmasını sağlamak için müsaade edilmelidir. Bu husus bir hakem gücün olmaması ve bu nedenle de hürriyetin olmaması durumunda temel şarttır. Bu prensip, büyük bir toplumdaki insanların barışçıl yardımlaşmasını ve organize gücün yöneticilerinin barışçıl bir yöntemle değiştirilmesini mümkün kılmaktadır. Fakat, toplumsal faaliyetlerin gerekli olduğu hallerde, demokrasi çoğunluğun düşüncesine göre yönlendirilmeli ve çoğunluğun tasvibiyle oluşturulan yönetim prensipleri çoğunluk gücünün sınırsız olmasını gerektirmedikçe veya kabul edilebilir her konuda çoğunlu-ğun isteği olarak adlandırılan bir yol bulunmadıkça, baskı gücü yasaldır. Halkın çoğunluğu tarafından tasvip edilmese bile, gerçekten çoğunluk tarafından istenmeyen tedbirler için iddia edilen çoğunluğun teyidini talep etmeyi mümkün kılan bir mekanizma yaratmış gibi görünmekteyiz. Bu mekanizma, görünürde zıt olmasına rağmen sadece herkes tarafından istenen tedbirleri değil aynı zamanda herhangi bir mantıklı beyin tarafından bütün olarak tasdik edilebilecek tedbirleri üretmektedir.

Page 12: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

12 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Baskı gücü çoğunluğun düşüncesine dayanıyorsa, o zaman, ço-

ğunluğun gerçekten mutabık kaldığından daha ileriye götürülmemelidir. Bu husus, yönetimin herhangi bir faaliyeti hakkında çoğunluğun spesifik olarak tasvibinin gerekli olacağı an-lamına gelmemektedir. Böyle bir talep, yönetimin tasarrufunda bulunan kaynakların nasıl kullanıldığına ilişkin günlük kararlar için yönetim mekanizmasının geçerli direktiflerinin müsaade ettiği ölçüye kadar karmaşık bir modern toplumda yerine getirilmesi imkansız bir talep olacaktır. Fakat bu, bireylerin sadece toplumun çoğunluğunca benimsenen genel prensiplerine değil aynı zamanda yalnız kendi tasarrufunda bulunan yönetimde sınırsız olan çoğunluğun temsilcilerinin yönetimine de boyun eğecekleri anlamına gelmektedir.

Baskı altında tutma gücünün kullanılmasındaki çoğunluk kararı, geçerli düzenin idame ettirilmesi konusunda böyle bir karara ihtiyaç duyulmasını ve bu nedenle böyle bir gücün varlığında bir çıkarın olmasını gerektirmektedir. Fakat bu karar, ihtiyaçtan daha ileri bir noktaya gidemez. Sadece çoğunluğun değil herhangi bir kişinin bile toplumda oluşan faaliyetler ve diğer hususlar hakkında söz sahibi olması için açıkça belirlenmiş bir ihtiyaç bulunmamaktadır. Çoğunluk tarafından tasvip edilen düşüncenin bütün herkesi bağlayacağı fikrinden hareketle çoğunluğun tasvip ettiği güce sahip olma fikrine gidilmesi ihtimali küçük gibi görünmektedir. Bununla birlikte, yönetimin düşüncesinden bir sapmanın başka sapmaları da beraberinde getireceği, yani yönetimin isteğe bağlı düzenin kurulması için kısıtlı olan görevlerinden kısıtsız olanlara doğru bir sapma olabileceği veya bazı müşterek faaliyetlerin nasıl düzenleneceği konusunda kararlaştırılmış kurallardan sapılarak bir insan grubunun müşterek menfaat için bu şekilde yapılmalıdır diyerek ve bunu kurallar manzumesi içinde göstererek başka bir sisteme gidebileceği de dikkate alınmalıdır. İlk kavram, nizam ve intizamın idamesi için gerekli müşterek kararlar olmasını gerektirirken ikincisi, her şeyi kontrol edecek organize olmuş halk gruplarının baskı unsuru olarak faaliyet yapabileceklerini göstermektedir.

Page 13: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 13

Bununla birlikte, bireysel durumlarına göre çoğunluk durumun-

daki kişilerin kendi adalet düşüncelerini açıklama hususundaki isteklerine inanmak için başka bir neden yoktur. Bildiğimiz kadarıyla sonuncusundaki adalet duygusu belirli konularda ekseriya sallantıda kalmaktadır. Fakat, kişiler olarak otorite tarafından zaman zaman kısıtlanmamıza rağmen, meşruiyet dışı arzularımızı durdurmak zorunda olduğumuz bize öğretilmiştir. Medeniyet, kişilerin belirli konularda kendi arzularını frenlemeyi öğrenmeleri ve genel olarak kabul edilmiş kuralları kabul etmemiz gerçeğine dayanmaktadır. Bununla birlikte, kurallara uymak zorunda olmadığı için çoğunluğun bu konuda yeteri kadar medenileşmediğini söylemek mümkündür. Belirli bir faaliyet konusundaki arzularımız tarafından bunun sadece adil olduğunu ispat konusunda ikna olduğumuzda ne yapacağız? Halk, belirli bir tedbirin avantajları hakkında çoğunluğun mutabakatının adil olduğunu onaylarsa, sonuç farklı olacaktır. Halk mutabık kaldıklarının kesinlikle adil olduğuna ikna olduğunda bunun doğru olup olmadığını sormayı bırakacaktır. Bununla birlikte, çoğun-luğun mutabık kaldığı konular hakkında birkaç nesil sonra fikirler değişebilecektir. Günümüzdeki temsilciler meclisleri neyin adil olduğu konusunda kesin yargıya varmış olsalar bile bu konu hakkında düşünmekten vazgeçmeleri konusunda şaşırmalı mıyız?16.

Belirli bir kuralın adilliği üzerine insanlar arasında varılmış olan mutabakat, gerçekten bu kuralın adilliği konusunda bir test olmayabilmektedir. Çoğunluğun tasdik ettiği belirli tedbirler –adalet (veya adaletsizlik) konusunda objektif testleri yapamadığımız pozitivist doktrinlerle tespit edilebilir- konusunda tanımlama yaptı-ğımızda adalet kavramı saçma gelmektedir. Çoğunluğun belirli bir konuda verebileceği kararlar ile kişiler arasında mevcut olacağı şekliyle tasvip edilmek istenen konularla ilgili genel prensipler arasında büyük bir fark bulunmaktadır. Bundan başka, ayrıca, kuralların evrensel hale gelmesi konusunda adaletin uygulamasına karar verilmesi, baskı altında tutma gücünün kendisini kanıtlamaya hazırlıklı olması için kuralların kabul ettirilmesi konusunda sarf edilmesi gereğinden hareketle, kendi doğruluğunu kanıtlamak

Page 14: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

14 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

maksadıyla bir çoğunluğun sağlanması konusunda büyük ihtiyaç bulunmaktadır.

Belirli konular hakkında çoğunluğun isteğinin olması inancı, şimdilerde kendi kendini ispatladığı kabul edilen görüşe nelerin yol açtığını ve çoğunluğun keyfi olamayacağını göstermiştir. Bu husus, demokrasinin (ve dayanağı olarak olumlu düsturunun) yaygın yorumuna uygun olarak, halkın mutabık kaldığı kurala uymaktan ziyade, bir kararı ortaya koyan kaynak, adalet ölçütü olarak dikkate alınıyorsa ve “keyfilik” demokratik kurallarla tespit edilmeyen şekliyle tanımlanıyorsa, gerekli sonucu verecekmiş gibi görünmektedir. Bununla birlikte, “keyfilik”, genel bir kuralla kı-sıtlanmayacak istek (bu isteğin bir kişinin veya çoğunluğun isteği olup olmadığına bakılmaksızın) ile şekillendirilen bir faaliyet anlamında kullanılmaktadır. Bu nedenle, söz konusu husus, belirli bir faaliyet konusunda ne çoğunluğun mutabakatı ne bir anayasa ile teyit edilmesi ve fakat sadece belirli bir faaliyete ihtiyaç gösteren kendi üyelerinin dikkate aldığı gibi dikkate alınabilen bir delil olarak bir kuralın evrensel olarak uygulanması için kendi yorumlaması konusunda temsilciler meclisinin isteği olmaktadır. Bununla birlikte, bugün, çoğunluğa sadece belirli bir kararın adil olup olmadığı konusunda değil, belirli bir kararda uygulanan prensibin benzer örneklerinde de uygulanıp uygulanmayacağı konusunda sorular sorulmamaktadır. Temsilciler meclisinin hiçbir kararı gelecekte verecekleri kararları bağlamayacağı için, genel kurallarla bağlayıcı olmayan muhtelif tedbirler alınmaktadır.

Sınırsız Güce Sahip Seçilmiş Bir Meclisin Zayıflığı

Bütün herkesi etkileyen kurallar hakkındaki oyların ve bazılarını doğrudan etkileyen tedbirler hakkındaki oyların tamamen farklı karakterlerde olması, kritik bir noktayı göstermektedir. Herkesi ilgilendiren konular hakkındaki oylar, devamlı ve güçlü düşüncelere; ve böylece bilinmeyen kişilerin (Genel olarak her hangi bir durumda müşterek hesaptan dağıtılacak olan bu tür yararlar, bütün kişilerce tercih ettikleri yönde harcanacaktır) yararına olan (ve ekseriya

Page 15: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 15

ayrıca zararına) belirli uygulamalarla ilgili oylardan oldukça farklı olan hususlara dayanmaktadır. Böyle bir sistemin, Büyük Britanya’da en fazla paradoksal sonuçları doğurması kaçılmazdır. Bununla birlikte, Büyük Britanya yönetiminin görevlerinin miktarı ve kar-maşıklığı, kişilerin ihmalinin olduğu yerlerde, oy verenlerin veya temsilcilerin tasarrufundaki daha iyi bilgilerle giderilebildiği için, neredeyse herkesin, karşılaşılan bu tür sorunlara aşina olduğu yerel işlerin düzenlenmesinde tedbirler alınabilmektedir17.

Seçilmiş yönetimin klasik teorisi, milletvekillerinin;yasa yapmayacakları fakat kendilerinin ve kendi haleflerinin yasalara tabi olacakları zamanlarda; hiç para vermedikleri, fakat kendi paylarını ödeme yaptıkları zamanlarda; zararlı bir şey yapmadıkları fakat kendi arkadaşları ile birlikte kendi başlarının da yere düştüğü yerlerde; kendi prensiplerinin iyi yasaları, küçük zararı ve çok tutumluluğu umabileceğini farz etmiştir18.

Üyelerinin, kendileri için özel yararlar sağlamak suretiyle belirli grupların oylarını almak ve elde tutmakla ilgili oldukları “yasama organının” seçmenleri diğerlerinin alacağından ve ilgileneceğinden daha az olarak bu konulara ilgi göstereceklerdir. Bunlar normal olarak, muhtelif isteklerin adil olup olmamasına bakmaksızın kendi gruplarının hesabına olarak daha az bildikleri konularda bile diğer grupların aleyhine hareket edebilmektedirler. Her bir grup, diğer grupların aleyhine olabilecek konularda kendi gruplarının lehinde olarak karar alınmasına çalışmaktadır. Bu sürecin sonucu, hiç kimsenin düşüncesinin ve prensiplerinin haklı olduğuna bak-maksızın kararların bir esasa istinat etmesinden ziyade çıkara hizmet ediyor olmasıdır. Bu kararlar bir azınlıktan alınan fonların paylaşımı konusunda hem fikir olmaktadır. Kısıtlanmamış ve müdahaleci yasama organının faaliyetlerinin kaçınılmaz sonucu olarak temsilci demokrasinin ilk teoricilerinin açıkça öngördükleri bu husus karşımıza çıkmaktadır19. Gerçekten modern zamanlarda demokratik yasama organlarının bu talepleri adil olarak karşılaması için, çıkar grupları arasındaki özel indirimlere, imtiyazlara ve diğer yararlara kim karar verecek? A ucuz ithalata karşı korunacaksa, B, az

Page 16: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

16 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

eğitim görmüş operatörün maruz bıraktığı kesintilere, C kendi maaşında yapılacak indirime, D kendi işini kaybetmeye karşı ise ka-rarlar buna göre verilecektir. Oy verenler bu genel çıkarlarına karşılık olarak talepte bulundukları kişilerden, kendi taleplerini yerine getirmelerini bekleyecektir. Bu yazının son bölümünde incelenen “Sosyal adaletin” tesis edilmesi konusu gerçekte bu belirli demokratik mekanizmanın önemli bir ürünüdür ki bu husus yerine getirdikleri belirli çıkarlar hususunda temsilcilere moral sağlamakta-dır.

Çoğunluğun istekleri, sanki bazı gruplar (mesela çiftçiler veya köylüler veya ticari birliklerin yasal imtiyazları gibi) yerine getirilmesi için ileri sürmüş gibi belli grupların isteklerini iptal ediyorsa ve bu grupların oyları dengeyi değiştirecekse, bu grupların isteklerini de karşılayacak şekilde değiştirilmektedir. Mevcut sistemde, her bir küçük çıkar grubu isteklerinin adil veya eşit olması için sadece çoğunluğu ikna etmek için çalışmamakta aynı zamanda kendi desteğini çekebileceği tehdidini yapmak suretiyle kendi isteklerinin gerçekleşmesi için çalışmaktadır. Böylece demokratik yasama organının bütün özel indirimleri, imtiyazları ve faydaları verdiği düşüncesi saçma olmaktadır. Başarılı propagandanın bazı gruplar lehine karasız kişileri etkileyebilmesine ve adalet duygusu ile hareket eden yasa yapıcılar için uygun görünmesine rağmen çoğunluğun düşüncesini yansıtacağını umduğumuz ve oy verme mekanizması olarak adlandırılan, oluşturduğumuz mekanizma, neyin yanlış neyin doğru olduğu konusunda, çoğunluğun düşüncesini yan-sıtmayacaktır.

Belirli gruplar lehine oy verme gücü ile donatılmış bir meclis, farklı taleplerin karara ulaştırılmasından ziyade çoğunluk ile ilgili pazarlıkların odağı olacaktır20. Bu pazarlık sürecinin sonunda ortaya çıkan “Çoğunluğun isteği” uydurması, artık, diğerlerinin aleyhine olarak kendi destekçilerine yardımcı olacak bir sözleşme ol-mayacaktır. Bu gerçeğin bilincinde olarak, politikalar büyük ölçüde, normal insanlar arasında kötü şöhreti olan “politikacılığın” özel çıkarlarına hizmet edecek şekilde belirlenecektir.

Page 17: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 17

Gerçekten, toplumsal iyilikle birlikte politikacının yalnızca

kendisini düşündüğünü hisseden toplum kesimlerine göre, onlara lokmalar atan veya daha değerli hediyeler veren belirli grupların devamlı olarak tatmin edilmesi gereği açıkça yozlaşma olarak görülmelidir. Çoğunluk yönetiminin, çoğunluğun isteklerini değil ço-ğunluğu teşkil eden grupların her birinin isteklerinin yerine getirmesi hususu, kendi desteklerinin hangi tarafa yöneltileceği konusunda diğerlerine fikir vermelidir. Bu nedenle, bunun bugün günlük hayatta olağan şeylerden biri olarak kabul edilmesi ve de-neyimli politikacıların bunu kınama konusunda yetersiz kalan idealistlere acıması ve kişilerin daha şerefli oldukları takdirde bundan kaçınabileceklerine inanılması, mevcut kurumların ilgilendiği ölçüde gerçektir ve sadece bozulmanın olduğu bütün tem-silcilerin veya demokratik yönetimin kaçınılması mümkün olmayan özellikleri dikkate alındığında yanlıştır. Bununla birlikte, bütün temsilcilerin veya demokratik yönetimin katkısı gerekli olmayabilmektedir. Fakat, tamamen kısıtlamasız ve her şeye gücü yeten yönetimlerin çalışması sayısız grupların desteğine bağlı olmaktadır. Sadece sınırlı yönetim, iyi bir hükümet olabilmektedir. Çünkü, belirli çıkarların (Kant tarafından ortaya konulduğu gibi) ortaya konulmasında genel ahlak kuralları yoktur (ve yok olabilmektedir). Çünkü, “Refah bir prensibe sahip değildir fakat isteğin içeriğine bağlıdır ve bu nedenle genel prensiplere sahip değildir”21. Bu tür şeyler demokrasi ya da temsilci yönetim değildir aksine bizim tarafımızdan seçilmiş belli her şeye gücü yeten çabuk bozulabilen bir yasama kurumunun bir örneğidir.

Bozulma aynı zamanda zayıflıktır, tamamlayıcı gruplardan gelen baskıya dayanamaz, yöneten çoğunluğun desteklerine ihtiyaç duyduğu grupların isteklerini yerine getirmesi için yapabileceğini yapması gerekir, ama bu alınan tedbirler toplumun kalanı için zararlı olabilir, en azından bunu çekmek zorunda olan gruplar için popüler olmayabilir, bu durum kolayca ortaya çıkarılabilir. Bir azınlıktan gelen muhalefeti yenebilmek için hudutsuz ve baskıcı güce sahip olunurken sarhoş bir adam tarafından kullanılan aracın yalpalaması gibi bir tedbirin tam olarak izlenmesi mümkün olmayabilir. Belirli

Page 18: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

18 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

gruplar lehine yasama organınca verilecek imtiyazları engellemek için yüksek yargı makamlarının olmaması durumunda, yönetimin şantajla karşılaşmaması için hiçbir mani bulunmamaktadır. İngil-tere’nin kontrol altında tuttuğu ülkelerin ekonomik hayatından çıkarak herhangi bir politikayı uygulamasının imkansız olması gibi, yönetim bu grupların isteklerini karşılarsa onların kölesi haline gelir. Yönetim, düzeni ve adaleti sağlayacak kadar kuvvetli ise, po-litikacıları sahip olduklarına inandıkları husustan mahrum etmeli ve “bütün memnuniyetsizlik kavramlarını ortadan kaldırmalıyız”22. Maalesef, geniş ölçüde memnuniyetsizliği yaratan şartları değiştirme konusunda yaptığımız her gerekli girişim ve politikacıların savundukları hususlar bu değişiklikleri yapmayı mümkün kıl-mamaktadır.

Özel faydalar temin etmeyi amaçlayan bu şartların bir etkisi de sadece bunun adil olduğu hakkındaki genel düşünce değil aynı zamanda aşağıdaki tarzlarda yanlış düşünceye neden olabilecek “politik gerekliliktir”; oyların dengesi sallantıda olduğunda bazı gruplar lehte oy verdiğinde, oylanan konunun buna layık olduğu için genel kabul gördüğü hususunda bir düşünce oluşabilir. Fakat, çitçiler, küçük iş adamları veya belediye çalışanları kendi isteklerinin düzenli olarak tatmin edilmesi için gerekli girişimlerde bulunuyorlarsa ve gerçekten bu grupların desteği olmadan yönetimin çoğunluğu sağlayamayacağı bariz ise, şüphesiz bu sonuca ulaşmak saçma olacaktır. Ayrıca, demokratik teorinin olduğunu var saydığı şey ko-nusunda paradoksal bir sapma var gibi görünmektedir. Çoğunluk genel olarak doğru olduğuna inanılan hususlara göre yönetilmemekte fakat bunların adil olduğu düşünülmesi is-tenmektedir. Çoğunluğun rızasının, çoğunluğu teşkil eden kişilerin bir çoğunun kendi isteklerinin yerine getirilmesinin ödemesi olarak rızalarını sıkça kullanmalarına rağmen, adaletin bir ölçüsü olarak delil sayıldığına inanılmaktadır. Bu hususlar, kendi çıkarlarına hizmet etmemesine rağmen düzenli olarak yapıldığı için “sosyal olarak adil” kabul edilmektedir. Fakat, devamlı olarak çoğunluk gruplarının lehte olarak oy vermesi gereği, sonuçta ahlaki standartların meydana gelmesini sağlamakta ve sıklıkla lehte olan

Page 19: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 19

sosyal grupların, kendi özel çıkarlarının tek başına bu iş için gerekli olmadığına inanmalarından dolayı bunu hak ettikleri şeklinde düşünmelerine sebep olmaktadır. Bazen, sanki belirli bir mekanizmanın körleştirilmiş sonucu olmaktan ziyade arzu edilen bir tedbirin deliliymiş gibi kullanılan ve “Bütün modern demokrasilerin bunu yapmak için gerekli buldukları” argümanı ile karşılaşabiliriz.

Böylece, sınırsız demokratik yönetiminin mevcut mekanizması yeni bir “demokratik“ etik seti oluşturmakta ve bu mekanizma demokrasilerde düzenli olarak yapılan sosyal adalet olarak görülen hususu veya bu mekanizmanın akılcı olarak kullanılması suretiyle demokratik yönetimlerin daha iyi olabileceği inancı yaratılmaktadır. Yönetim tedbirleriyle kararlaştırılan gelirlerin gün geçtikçe daha fazla yayıldığı bilinci, durumları henüz netleşmeyen grupların isteklerinin istekleri net olan gruplar tarafından yönlendirilebileceğini göstermektedir. Her zaman grupların gelirleri hükümet tarafından alınan tedbirlerle artmış olup diğer gruplara bir örnek teşkil etmiştir. “Sosyal adalet” taleplerinin altında yatan şey, sadece diğer gruplara zaten sağlanmış olan imkanların kendilerine de aynı şekilde sağlanması hususundaki taleptir.

Örgütlü Çıkarların Koalisyonu Ve Yönetim Mekanizması

Bazı belirli çıkarların gittikçe artan etkisini dikkate almadan, kendi grup çıkarı için oyunu vadeden kişinin bunu rüşvet gibi kabul etmesinin demokratik kurumları etkilendiğini düşünmekteyiz. Bu baskı gruplarının organize olma yeteneklerini ve faaliyetlerini de dikkate almak durumundayız23. Bu husus, bazı politik partilerin görüş olarak birleşmesinden ziyade koalisyon kurmasına veya bir-leşmesine yol açmakta ve koalisyonların veya organize çıkarların, baskı grupları tarafından etkilenmesine neden olmaktadır24. Bu organize gruplar tarafından yapılan etkiler elde edilen faydanın dağıtımındaki çarpıklığı artırmakta ve eşitlik prensibini de etki-lemektedir. Sonuç, gelir dağılımının politik güç tarafından tespit edilmesi olmaktadır. Bu günlerde enflasyonla mücadele için bir

Page 20: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

20 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

vasıta olarak kabul edilen “gelir politikası” geniş ölçüde bu gücü elinde bulunduranlar tarafından karar verilen bir düşüncedir .

Ticari birlikleri ve kuruluşları, profesyonel kuruluşları da içine alan yönetim mekanizmasının gereksiz ve çok aşırı büyümesi bu asrın eğilimlerinin bir parçasıdır. Bu husus, görünürde gerekli ve kaçınılmaz olarak gerçekleşmiş ve küçük grupların desteğini sağlamak suretiyle kendi çoğunluğunu idame ettiren çoğunluk yönetimlerinin gittikçe artan gerekliliğini karşılamak (veya kısmen dezavantajına karşı savunmak) için kullanılmıştır.

Bu şartlar altındaki politik partiler gerçekten kendi düşündükleri idealler ve koydukları prensipleri, koalisyonu teşkil eden diğer partilerin ideallerine ve prensiplerine uydurmak zorunda kalmışlardır. Kendi ülkelerinde öngörülen sistemi tasvip etmeyen ve bunun yerine bazı hayali ütopyaları koymayı hedefleyen batıdaki bazı ideolojik partiler hariç, gerçekten düşündükleri tarzda, bir partinin programlarını ve faaliyetlerini düzenlemesi güç olmaktadır. Bu partiler güdümlüdür ve hatta mutabık kaldıkları kendi hedeflerin dışındadır, toplumun yavaş yavaş kabul edebileceği şartları meydana getirmekten ziyade sosyalizmin bazı şekilleri gibi yapılar empoze et-mek için kendi güçlerini kullanmaktadırlar26.

Mevcut politikayı yönlendirebilen ve müşterek bir faaliyet için çoğunluğun nasıl bir araya getirilebileceğini açıkça gören yasama organının her şeyi yapabileceği bir sistemde, bu gelişmelerin kaçınılmazlığı ortaya çıkabilmektedir. Fakat temel değerler üzerinde toplumun oluşan düşüncesi, halihazırdaki yönetim faaliyetinin prog-ramının tespit edilmesinde yeterli olmamaktadır. Bir yönetimin destekleyicilerini bir araya getirmek için veya böyle bir partiyi bir arada tutabilmek için ihtiyaç duyulan program farklı çıkarların birleştirilmesi suretiyle bir pazarlık sürecinden sonra yapılabil-mektedir. Bir yönetimin emrinde olan kaynakların belirli amaçlar için kullanımı düşünüldüğünde, bu konuya rıza gösteren her bir gruba rızalarının karşılığı olarak vaat edilen hizmetler ya-pılmaktadır.

Page 21: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 21

Bir anlamda çoğunluğun müşterek düşüncesinin bir ifadesi

olarak pazarlıklı demokraside karar verilen program açıklanacaktır. Gerçekten böyle bir programda bulunan hususları isteyen ve hatta tasvip eden kimseler olmayabilecek, bu program için başkaları uğruna kendi isteklerinden vazgeçen insanlar olabilecektir. Ka-rarlaştırılan müşterek faaliyetler hakkındaki böyle bir program sürecinin düşünülmesi ve pek çok farklı kişi ve grupların ayrı ve mantık dışı düşüncelerinin bir araya getirilmesi bir mucize olacaktır. Programda kapsanan hususların birçoğu hakkında oy veren üyeler (veya temsilciler meclisinin çoğunluğu) karşı karşıya bulunulan şartların ne olduğunu bilmedikleri için hiçbir fikre sahip olmayacaklardır. Bunların çoğu farklı ve hatta ters etkide bulunacak fakat kendi arzularının gerçekleştirilmesi için ödemek zorunda oldukları bir bedel olacaktır. Bir çok kişi için parti programları ara-sında yapılacak seçim, bir tarafın çıkarına olan bir husus diğer tarafın aleyhine olacak şekilde sonuçlanabilecektir.

Yönetim faaliyetleri için böyle bir programın ilave karakteri, parti liderinin karşı karşıya olduğu sorunları düşündüğümüzde daha açık olarak ortaya çıkmaktadır. Parti lideri, ihtimam göstereceği öncelikli bazı hedeflere sahip olabilir veya olmayabilir. Fakat hedefi ne olursa olsun, bu kendi gücünü kullanma konusunda duyacağı ihtiyacı göstermektedir. Bu nedenle, kendisine yön veren hedeflerle çok az ilgili olan kişilerden ibaret olan bir çoğunluğun desteğine ihtiyaç duymaktadır. Kendi programı için destek oluşturmak amacıyla, çoğunluğun çıkarlarını karşılayacak şekilde yeterli miktarda hususu kendi programına dahil edecektir.

Yönetim faaliyetleri için gerekli olan böyle bir program üzerinde varılacak mutabakat, demokraside karar verici güç olması umulan çoğunluğun, ortak düşüncesinden farklı bir metne dayalı olabilir. Kişilerin düşünceleri farklı olduğu için herkesi tam olarak tatmin etmeyen bir orta yol bulunması konusunda mutabakata varılmasına bir çeşit uzlaşma diyoruz. Bir grubun isteklerinin tatmin olmasına karşılık olarak diğer grubun da isteklerinin tatmin edilmesi (ve ekseriya uzlaşmaya katılmayan üçüncü bir grubun aleyhine olarak)

Page 22: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

22 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

için yapılan bir seri pazarlık koalisyonun ortak davranışı konusunda hedefleri belirlemekte fakat sonuçların genelinin onaylanmasını göstermemektedir. Bu konuda bir oylama fırsatı olsaydı sonuç çoğunluğun sadece birkaç üyesi tarafından kabul edilecek bir prensibin tümüyle aksi olurdu.

Organize edilmiş çıkar koalisyonu tarafından oluşmuş yönetimin hakim olması (Genel anlamda “kötü çıkarlar” olarak açıklanan hususlar ilk olarak gözlendiğinde) yönetim dışındaki bir kişi tarafından suiistimal veya hatta bir çeşit bozulma olarak görülebilir. Bununla birlikte, destekleri karşılığında kendi isteklerini tatmin etmek için ihtiyaç duyulan tedbirlerin alınması sınırsız güce sahip yönetim sistemlerinin kaçınılmaz bir sonucudur. Böyle bir güce sahip bir yönetim, bu gücü uygulamayı reddedemez ve çoğunluğun desteğini elinde tutmaya devam eder. Kendilerine sağladığımız pozisyonda yapmak zorunda oldukları işler için politikacıları kınama hakkımız bulunmamaktadır. İsteklerini karşılamak konusunda çoğunluğa halkın bir kesimi tarafından verilen bilinen şartları yaratmış bulunuyoruz. Fakat sınırsız güce sahip olan bir yönetim sadece çoğunluğun desteğini sağlamak için yeterli ölçüde baskı gruplarına bağlı kalmalıdır.

Dar anlamda ortak ihtiyaçlar için ayrılmış özel kaynakların yönetiminde hükümet daima bir ölçüye kadar bu karaktere sahip olacaktır. Yönetimin görevi yasama organından farklı grupların belirli çıkarlarını sağlamaktır. Fakat bu zafiyet, yönetim kurallara uygun olarak kendi emrindeki kaynakların kullanımını kararlaştırdığı sürece (ve özellikle mahalli yönetimlerde halkın kendi oyları ile genişlemeden kaçınması durumunda), yönetimin ve yasa koyucuların ve yönetim kaynaklarını idare eden şahısların da, kaynakların ne kadarını kontrol edeceğine karar vermesi konusunda katkıları bulunduğunu farz ederek giderilmektedir. Ancak destekleyenleri tarafından verilen oylar ile sürdürülen bir pozisyonda bulunanların neyin doğru olduğunu tanımlamaları, güçlerini korumak için gerekli olarak düşündükleri her tür amaçlar için toplum kaynaklarının yönetenlerin kullanımına verilmelidir.

Page 23: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 23

Toplumun kaynaklarının bir kısmının seçilmiş yöneticileri

destekleyicilerini tatmin etme konusunda sorumlu olmalarına rağmen değiştiremeyecekleri bir kanuna tabi iseler, şahıs hürriyetlerine karışmaksızın yapacakları hususlarda yönlendirile-mezler. Fakat, aynı zamanda, bu kuralların koyucuları iseler kendi organize etme güçlerini sadece yönetime ait olan kaynakları ile değil şahısların sahip oldukları ve bunların meclislerini özel isteklerini karşılayacak kaynaklar dahil olmak üzere toplumun sahip olduğu bütün kaynakları kullanabilirler.

Yönetimi, yapacağı kötü uygulamalar nedeniyle gücünden mahrum etmek ve gücünü kısıtlamak suretiyle, gücünü sınırlandıracak tedbirleri almak suretiyle bazı özel çıkarlara hizmet etmesi konusunda engelleyebiliriz. Bütün tatminsizlikleri27 ortadan kaldırmanın kendi güçleri dahilinde olduğunu ve bunun da görevi olduğuna inanan politikacıların bulunduğu bir sistem, halkla ilgili işlerin tam olarak yapılmasına yol açmalıdır. Bu güç kısıtlaması, belirli çıkarlara hizmet için kullanılacaktır ve kullanılmalıdır ve yönetim üzerindeki baskıları birleştirmek için organize çıkarların gayretlerini azaltacaktır. Bu baskıya karşı bir politikacının sahip olduğu tek savunma, kendisinin şikayetçi olduğu ve değiştiremeyeceği tesis edilmiş prensiplerin varlığıdır. Değiştirilmesi mümkün kurallara sahip hükümet kaynakların kullanımını yöneten hiçbir sistem, bu organize çıkarların bir oyuncağı olmaktan kaçamayacaktır.

Genel Kurallar Ve Özel Tedbirler Üzerindeki Anlaşma

Büyük Britanya toplumunda kimsenin, hükümetin aldığı kararların amacı olabilecek faktörlerin bilgisine sahip olmayacağını sürekli vurguladık. Böyle bir toplumun herhangi bir üyesi toplumu meydana getiren anlamlı yapının küçük bir kısmından daha fazlasını bilmez, fakat kendisinin ait olduğu kalıp içindeki sektörü şekillendiren isteklerin diğerlerinin istekleriyle çatışabileceğini bilebilir.

Page 24: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

24 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Böylece, kimse tümünü bilmezken, farklı istekler genel olarak

kendi etkileri ile çatışacak ve ulaşılacak anlaşma ile uzlaşmaya varılacaktır. Demokratik yönetim, (demokratik yasama ile tefrik edildiği biçimde) kişilerin bilincinde olduğu belirli gerçeklerin dışında olarak onların rızasına ihtiyaç göstermektedir ve kişiler, çoğunluğun uyacağı ve belirli önlemleri gerektirecek genel kuralları kabul ettiklerinde, isteklerini önemsemediklerini göstereceklerdir. Mutabakat pek çok konu üzerinde anlaşmayı gerekli kılıyorsa, çatışmadan kaçınılamaz, çatışmadan ancak genel kurallar üzerinde anlaşmaya varılarak kaçınılabilir ki bu durum bugün neredeyse unutulmuş gibi görünüyor.

Doğru bir uzlaşma hatta çoğunluk arasındaki doğru uzlaşma Büyük Britanya’da bazı genel prensiplerin nadiren kabul edilmesine neden olmuştur ve bu uzlaşma kendi üyeleri tarafından bilinen bazı belirli önlemler üzerinde sürdürülebilir28. Daha önemlisi, böyle bir toplum, prensipleri kendi özel kararları içerisinde kabul etmişse iyi bir düzen kuracak ve devam ettirecektir ve çoğunluk bu kuralları yıkmak istese bile kuralları ortadan kaldırmak için yeni bir araç buluncaya kadar başarılı olamayacaktır.

Bir dereceye kadar bu kurallara uyulmasının gerekli olduğunu daha önceleri görmüştük. Dünyanın farklı yerlerindeki farklı alt gruplar tarafından oluşturulan kararlara bile ihtiyaç bulunmaktadır. Belirli konular hakkındaki oylamalar aynı genel kurallara tabi olmadıkça muhtemelen kişiler tarafından kabul edilmeyecektir.

Önümüzdeki uzun dönem esnasında yönetim faaliyetlerinin kararlaştırıldığı tüm plan için isteklere yol açan demokratik karar verme mekanizmasının tesis edilmiş kurallarının tatminkar olmayan sonuçlarının bilincinde olunması önemlidir. Böyle bir plan, kritik güçlük için bir çözüm teşkil etmemektedir. Sonunda genel olarak kabul edildiği gibi, somut sorunlar hakkındaki kararların bir dizi sonuçları olacak ve bu nedenle bu kararlar aynı sorunları ortaya çıkaracaktır. Böyle bir planın kabul edilmesinin etkileri genel olarak

Page 25: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 25

tedbirlerin istenip istenmediği konusunda gerçek kriterler için bir yedek plan gibi hizmet görmekte olmasıdır.

Sadece Büyük Britanya toplumunda mevcut olan genel prensipler üzerinde gerçek bir çoğunluğun istenmesi değil, aynı zamanda somut sonuçlar istekler ile bir çatışmaya girse bile genel prensipler üzerinde inşa edilen belli şeylerin etkilemesini engelleyen bir piyasa mekanizmasının kontrol altına alınabileceği kesin bir gerçektir.

Bizce bilinmeyen koşulları kısmen karşılayan bir yapıdan fayda-lanmamızı sağlayacak amaçlarımızın bir kısmının başarılması, etkilerinden bir kısmının isteklerimizin aksine sonuçlanmasına ve bu yüzden istediğimiz ve uymak istediğimiz belirli sonuçlar ile genel kurallar arasında bir çatışmanın doğmasına yol açacak olması kaçınılmaz bir şeydir.

Toplu faaliyetlerde, bu çatışma çok aşikar olmaktadır. Çünkü, birey olarak bizler kurallara uymayı öğrendik ancak bir yapının üyeleri olarak bize yasaklanmış olan bir kurala gelecekte çoğunluğu uyacağı konusunda hiçbir garantimiz bulunmamaktadır. Bireyler olarak oluşturulmuş kurallarla sınırlı olan amaçlarımızın sürdürmeyi kabul etmeyi öğrenmemize rağmen, bu kuralları değiştirme gücüne sahip bir yapının üyeleri olarak oy verirken yukarıdakine benzer bir şekilde kısıtlandığımızı düşünmeyiz. Son durumda birçok kişi diğerlerine karşı kendilerini korumaya alan faydaları mantıklı olarak görmektedir. Ancak bu kişiler bu garantinin evrensel bir nitelik taşımadığını da bilmekte ve bu nedenle kimseyi böyle bir garanti altında görmek istemezler. Spesifik konular üzerinde belli kararlar verilirken, oy verenler veya temsilcileri, genel olarak gözlemeyi tercih ettikleri prensiplerle çatışma anındaki destekleyici önlemlere yol açacaklardır. Belirli tedbirler konusunda karar veren kişileri bağlayan hiçbir kural mevcut olmadığı sürece, çoğunluğun prensipler hakkında karar vermeleri istendiği takdirde bir defa ve ebediyen kısıtlanacakları bir tip tedbiri kabul etmeleri kaçınılmaz olmaktadır. Herhangi bir toplumda belirli konular hakkında olandan ziyade genel

Page 26: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

26 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

prensipler hakkında daha fazla mutabakatın olduğu çatışma, başlangıçta belki de olağan deneyimlerin aksine olacaktır. Günlük uygulamalar genel bir prensipten ziyade belirli bir konu hakkında mutabakatın sağlanmasının genellikle daha kolay olduğunu gös-termektedir. Bununla birlikte, bu husus, tam olarak bilmediğimiz ve hiçbir zaman kelimelerle ifade edemediğimiz, ve değişik insanları kararlarını vermeleri konusunda yönlendiren ve nasıl hareket edeceğini bildiğimiz yaygın prensiplerin yalnızca bir sonucudur. Bu prensiplerin formüle edilmesi genellikle çok güç olmaktadır. Uygun hareket ettiğimiz prensiplerdeki bilinç eksikliği, kuralları uygula-nabilir olarak gördüğümüzden sadece belirli etik kuralları üzerinde uzlaşma sağlandığı için uygun hareket ettiğimiz prensiplerdeki bilinç eksikliği çürütülemez. Fakat genellikle bu müşterek kuralları mutabakata varmış olduğumuz muhtelif belirli örneklerin in-celenmesi ve yine mutabık kaldığımız noktaların sistematik analizi için öğrenmekteyiz.

Münakaşa şartları hakkında ilk defa bilgi sahibi olan bir kişinin kendi yararı için benzer kararlara ulaşması gerekiyorsa, bunun kesin anlamı olsun veya olmasın aynı prensipler tarafından yönetilmektedir ve eğer mutabık kalmadığında bu tür yaygın prensipler hususunda kişinin eksikliği olarak görülmektedir. Bu husus, belirli menfaatler hususunda önce anlaşamayan partiler arasındaki muhtemel bir anlaşmayı sağlayacak argümanları incelediğimizde doğrulanmaktadır. Bu argümanlar daima genel pren-sipleri veya en azından bazı genel prensiplerin ışığında ortaya konmuş olan gerçekleri kapsar. Bu husus hiçbir zaman kesin bir örnek değildir fakat daima örnek bir karakter gösterir veya belirli bir kural altında incelenir ve ilgili olarak dikkate alınır. Mutabık kaldığımız böyle bir kuralın ortaya konulması belirli bir konuda mutabakata ulaşmada temel olacaktır.

DİPNOTLAR Xenophon, Helenica, I, vii, 12-16. A German translation of an earlier version of what have now become chapters 12 and 13 has appeared under the title 'Anschauungen der Mehrheit und zeitgenossische Demokratie' as long ago

Page 27: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 27

as 1965 in Ordo XV/ XVI (DUsseldorf and Munich, 1965) and was reprinted in my Freiburger Studien (Ttibingen, 1969). 1 A significant symptom was an article by Cecil King in The Times (London) of 16 September 1968, entitled 'The Declining Reputation of Parliamentary Democracy' in which he argued: What is to my mind most disturbing is the world-wide decline in authority and in respect for democratic institutions. A century ago it was generally agreed in the advanced countries of the world that parliamentary government was the best form of government. But today d~ssatisfactionwith parliamentary government is widespread. Nobody can seriously argue that in Europe or America parliaments are adding to their prestige.... So low has the reputation of parliamentary go-vernment sunk that it is now defended on the grounds that bad as it is, ot-her. forms of government are worse. Of the ever-increasing literature on this topic, some of the more recent bo-oks are: Robert Moss, The Collapse of Democracy (London, 1975); K. Sont-heimer, G. A. Ritter et al., Der Oberdruss an der Demokratie (Cologne, 1970); C. Julien, La Suicide de la democratie (Paris, 1972); and Lord Hailsham, The Dilemma ofDemocracy (London, 1978). 2 Harold D. Lasswell, Politics-Who get What, When, How (New York, 1936). 3 J. A. Schumpeter, Capitalism, Socialism and Democracy (New York, 1942; 3rd edn., 1950). 4 Demosthenes, Against Leptines, 92, Loeb Classical Library edn., trs. J. H. Vince. pp. 552-3. Cf. also on the episode to which the passage from Xenop-hon at the head of this chapter refers, Lord Acton, History ofFreedom (Lon-don, 1907), p. 12: On a memorable occasion the assembled Athenians dec-lared it monstrous that they should be prevented from doing whatever they chose; no force that existed could restrain them; they resolved that no duty should restrain them, and that they would be bound by no laws that were not of their own making. In this way the emancipated people of Athens became a tyrant. 5 Aristotle, Politics, IV, iv, 7, Loeb Classical Library edn., trs. H. Rackham (Cambridge, Mass. and London, 1932), pp. 304-5. 6 Giovanni Sartori, Democratic Theory (New York), 1965), p. 312. The who-le section 7 of chapter 13: pp. 306-14, of this book is highly relevant to the present theme.

Page 28: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

28 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

7 Richard Wollheim, 'A Paradox in the Theory of Democracy', in Peter Las-lett and W. G. Runciman (eds), Philosophy, Politics and Society, 2nd series (Oxford, '1962), p. 72. 8 George Burdeau as quoted before in vol. 1, p. 1, note 4. 9 It would seem, and is confirmed by M. J. C. Vile, Constitutionalism and the Separation of Powers (Oxford, 1967), p. 217, that James Mill was in this respect the main culprit, though it is difficult to find in his Essay on Government a precise statement to that effect. But we can trace his influen-ce clearly in his son when, for instance, J. S. Mill argues in On Liberty that 'the nation did not need to be protected against its own will' (Everyman edn., p. 67). 10 The Americans at the time of the revolution fully understood this defect of the British Constitution and one of their most acute thinkers on constitu-tional questions, James Wilson (as M. J. C. Vile, Ope cit., p. 158 reports) re-jected Blackstone's doctrine of parliamentary sovereignty as outmoded. ~rhe British do not understand the idea of a constitution [he argued] which limits and superintends the operations of legislature. This was an impro-vement in the science of government reserved to the Americans. Cf. also the article'An Enviable Freedom' in The Economist, 2 April 1977, p. 38: The American system may thus represent what might have developed if Britain had not turned to the doctrine of absolute parliamentary sovere-ignty - with its corollary, now largely mythical, that the abused citizen can look to parliament for vindication of his rights. But I doubt whether they succeeded in solving the problem more successfully. Closely examined in fact both the two paradigms of democratic government, Britain and the USA, are really two monstrosities and caricatures of the ideal of the separa-tion of powers, since in the first the governing body incidentally also legis-lates as it suits its momentary aims but regards as its chief task the super-vision of the current conduct of government, while in the second the admi-nistration is not responsible to, and the President as the chief executive for the whole of his tenure of office may lack the support of, the majority of the representative assembly largely concerned with governmental problems. For a long time these defects could be overlooked on the ground that the systems 'worked', but they hardly do so any longer. The power of the Bri-tish Parliament may be illustrated by the fact that so far as I know Parlia-ment could, if it regarded me as important enough, for the statement in the text order me for

Page 29: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 29

contempt of Parliament to be confined in the Tower! 11 Cf. J. L. Talmon, The Origins of Totalitarian Democracy (London, 1952) and R. R. Palmer, The Age ofDemocratic Revolution (Princeton, 1959). 12 E. Heimann, 'Rationalism, Christianity and Democracy', Festgabe fUr Alfred Weber (Heidelberg, 1949), p. 175. 13 Cf. Wilhelm Hennis, Demokratisierung: Zur Problematik eines Begriffs (Cologne, 1970); also J. A. Schumpeter,op. cit., p. 242. 14 Cf. Ludwig von Mises, Human Action (Yale University Press, 1949; 3rd rev. edn., Chicago, 1966), p. 150: Democracy 'provides a method for the peaceful adjustment of government to the will of the majority'; also K. R. Popper, The Open Society and its Enemies (London, 1945; 4th edn., Prince-ton, 1963), vol. 1, p. 124: 'I suggest the term"democracy" as a short handy label for ... governments of which we can get rid without bloodshed – for example, by way of general elections; that is to say, the Social institutions provide the means by which the rulers may be dismissed by the ruled' ; also J. A. Schumpeter, Ope cit., passim; also the references in my The Consti-tution of Liberty (London and Chicago, 1960), p. 444, note 9. I rather regret that in that book (p. 108), carried away by de Tocqueville, I described the third of the three arguments in support of democracy which I mentioned, namely that it is the only effective method of educating the majority in poli-tical matters, as the "most powerful' argument. It is very important but of course less important than what I had then mentioned as the first: its func-tion as an instrument of peaceful change. 15 These dangers of democratic government were remarkably well unders-tood by the Old Whigs. See, for instance, the discussion in the very impor-tant Cato's Letters by John Trenchard and Thomas Gordon which appeared in the London press between 1720 and 1722 and then were reprinted many times as a collection (now most conveniently available in the volume The English Libertarian Heritage, ed. David L. Jacobson, Indianapolis, 1965), where the letter of 13 January 1721 (p. 124 of edition quoted) argues that 'when the weight of infamy is divided among many, no one sinks under his own burthen'. It is also true that, while a task which is regarded as a dis-tinction is commonly also felt to impose an obligation, one which is every-body's right is easily regarded as legitimately governed by one's personal caprice.

Page 30: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

30 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

16 Cf. J. A. Schumpeter, Ope cit., p. 258: about the little field which the indi-vidual citizen's mind can encompass with a full sense of its reality. Roughly, it consists of the things that directly concern himself, his family, his busi-ness dealings, his hobbies, his friends and enemies, his township or ward, his class, church, trade union or any other social group of which he is an active member - the things under his personal observation, the things which are familiar to him independently of what his newspapers tell him, which he can directly influence or manage, and for which he develops the kind of responsibility that is induced by a direct relation to the favourable or unfavourable effects of a course of action. 17 Cf. Cato's Letters, letter no. 60 of 6 January 1721, Ope cit. , p. 121. Cf. the quotation from William Paley on p. 21 above. On the influence of Cato's Letters on the development of American political ideals Clinton Rossiter writes in Seedtime of the Republic (New York, 1953) p. 141: No one can spend any time in the newspapers, library inventories, and pamphlets of colonial America without realising that Cato's Letters rather than Locke's Civil Government was the most popular, quotable, esteemed source of poli-tical ideas in the colonial period. 18 See Cato's Letters, letter no. 62 of 20 January 1721, p. 128: It is a mista-ken notion in government, that the interest of the majority is only to be consulted, since in society every man has a right to every man's assistance in the enjoyment and defence of his private property; otherwise the greater number may sell the lesser, and divide their estates among themselves; and so, instead of a society where all peaceable men are protected, become a conspiracy of the many against the majority. With as much equity may one man wantonly dispose of all, and violence may be sanctified by mere power. 19 On these matters see particuarly R. A. Dahl, A Preface to Democratic Theory (Chicago, 1950) and R. A. Dahl and C. E. Lindblom, Politics, Econo-mics, and Welfare (New York, 1953). 20 For the full text and reference of this quotation from Immanuel Kant see the quotation at the head of chapter 9 of volume 2 and note. 21 Or in Austria, where the head of the association of trade unions is the undisputed most powerful man in the country and only his general good sense makes, for the time being, the position tolerable. 22 C. A. R. Crossland, The Future of Socialism (London, 1956),

Page 31: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 31

p.205. 23 See E. E. Schattschneider, Politics, Pressure, and the Tariff (New York, 1935) and The Semi-Sovereign People (New York, 1960). 24 Cf. Mancur Olson Jr, The Logic of Collective Action (Harvard, 1965). 25 The most consistent expounder of this view is Lady Wootton (Mrs Bar-bara Wootton). See her latest book on the subject, Incomes Policy (London, 1974). 26 There is in English an appropriate word lacking for describing those growths which can at least approximately be referred to by the German term Bildungen, i.e. structures which have emerged from a process of spon-taneous evolution. 'Institutions', which one is often tempted to use instead, is misleading because it suggests that these structures have been 'institu-ted' or deliberatelyestablished. 27 See the passage by C. R. A. Crossland quoted at note 22 above. 28 See in this connection the very relevant discussion of the abstract character of society in K. R. Popper, Ope cit., p. 175.

Page 32: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

32 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

DEMOKRASİ NEREYE GİDİYOR?2

Friedrich A Von Hayek

Çeviren : Tekin Akdemir

I Demokrasi kavramı yüksek bir değer ve aynı zamanda bir

zenginliktir. Demokrasi, zorbalık ve zulüm karşısında belli bir koruma sağlamaz, sadece bir ümit verir. Bununla birlikte demokrasi çoğunluğun sesidir ve çok önemli bir değerdir.

Bu nedenle, düşünen insanlar arasında demokrasiye olan güve-nin giderek kaybolmasından endişelenmekteyim. Bu artık göz ardı edilemez. Büyülü demokrasi kelimesi, o kadar güçlü hale geldi ki, demokrasi öncesinde hükümetin üzerine konan sınırlamalar artık işlemez hale geldi ve bu giderek önem kazanmaktadır. Bazen demok-rasi adı altında ileriye sürülen talepler, o kadar tehlike saçıyor ki, her aklı başında insan demokrasiye karşı tepki gösteriyor asıl tehlike budur. Yinede asıl demokrasi kavramı bu değildir. Fakat zaman için-de orijinal anlama ilave edilen yan anlamlar o kadar genişlediler ki şimdi demokrasiye olan inancı tehlikeye sokmaktadırlar. Şu anda görülen aslında tam olarak bazılarının 19.yüzyıl demokrasisiyle ilgili anlayışıdır. Toplumun büyük kesimi tarafından geniş kabul gören politik kararlara sağlıklı bir şekilde ulaşma yöntemi, aslında eşitlikçi amaçlara kulp takmaktan ibarettir.

Demokrasinin son yüzyılda geldiği nokta yönetsel güçlerin sıra-lamasında önemli değişikliklere yol açtı. Yüzyıllardır gayretler, hü-kümetin gücünü sınırlamaya yönelik olmuştur ve her geçen gün geli-şen anayasalar bu amaçtan başka bir şeye hizmet etmemiştir. Birden

2 Friedrich A Von Hayek, “Whether Democracy”, C. Nishiyama and

K.R.Leube,(Eds), The Essence of Hayek, Stanford:Hoover Enst.1984.

Page 33: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 33

bire, hükümetin halkın çoğunluğu tarafından seçilen temsilciler tara-fından kontrol edilmesinden başka herhangi bir kontrolün gereksiz olduğu kabul edilmiştir. Öyle ki zaman içerisinde gelişen anayasal güvencelerin tümünden vazgeçilebilmiştir.

Bu nedenle, bugünün problemi olan sınırsız demokrasi ortaya çıktı. Bugün batıda bildiğimiz demokrasilerin hepsi, az çok sınırsız demokrasidir. bugün sahip olduğumuz sınırsız demokrasinin ola-ğandışı kurumlarının eninde sonunda başarısızlığa uğradığı zaman bunun demokrasinin başarısızlığa uğradığı olarak algılamanın yanlış olduğunu unutmamak gerekir. Biz sadece yanlış yolu denemekteyiz. Kişisel olarak, hükümetin faaliyetleriyle ilgili bütün konularda de-mokratik kararların alınması gerektiğine inanırken, içinde herhangi bir geçici çoğunluğun nasıl isterse öyle karar verdiği bir hükümet şeklinin çoğunluğun kararı olarak görülmesinden nefret ediyorum.

II Demokrasinin gücü üzerindeki en büyük ve önemli sınırlama

güçler ayrılığı prensibinin ortaya çıkardığı, her şeyi yapabilecek güçte olan temsilciler meclisinin doğuşuyla yok edilmiştir. Sorunun temelinde (özellikle John Lock’un) eski kuramcıların çok özel anlamda kanun yapmakla sınırlamış olduğu ve şimdi sınırsız güce sahip bir hükümetin varlığı yatmaktadır. Bu çerçevede eski ideal hukuk kuralı yada hukuka bağlı hükümet düşünceleri büyük zarar görmüştür. Parlamentoya hakim olan ve çoğunluğun desteğini elinde bulunduran temsilciler seçmen çoğunluğunun desteğine sahip olmak için bunların uygun bulduğu her şeyi yapabilirler.

Fakat çoğunluğun oylarıyla seçilmiş temsilcilerin her kararına yasa demek ve onlar tarafından yayınlanan bütün yönergeleri –her ne kadar bazı grupların yararına yada zararına olsalar da- hukuka bağlı olarak tanımlamak kötü bir şaka olmalı. Gerçekte bu yasadışı hükümettir. Bu, sadece seçmen çoğunluğunun hükümetin eylemleri-ni uygun bulduğu sürece hukuk kuralının muhafaza edildiği bir keli-me oyunudur. Hukuk kuralına, bireysel özgürlüğün koruyucusu ola-rak bakılır. Çünkü o zor kullanmaya sadece bireylerin hepsine eşit

Page 34: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

34 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

olarak uygulanabilecek genel kurallara itaate zorlamak için izin ve-rilebileceğini ifade eder. Keyfi baskı –çoğunluğun temsilcileri tara-fından herhangi bir kuralla tanımlanmayan baskı- herhangi bir kural koyucunun keyfi bir hareketinden daha iyi değildir. Nefret edilen bir kişinin yok edilmesinin yada malına mülküne el konulmasının gere-kip gerekmediği bu açıdan aynı anlama gelir. Sınırlı demokratik bir hükümeti sınırlı olmayana tercih etmek için iyi bir neden olmasına karşın, demokratik olmayan bir hükümeti, kanunlarla sınırlanmamış bir demokratik hükümete tercih ettiğimi itiraf etmeliyim. Demokra-tik bekçi köpeklerinin koruduğuna inanılan hukuka bağlı hükümet, benim için daha değerlidir.

Doğrusu, demokrasinin mevcut kurumlarını eleştirdiğim bir re-form önerisinde; çoğunluğu oluşturan farklı çıkar gruplarının irade-sini memnun etmeye yönelik mevcut düzenlemeler yerine, vatandaş-ların çoğunluğunun ortak düşüncelerini anlamanın daha iyi sonuçlar doğuracağını ifade ettim.

Kişilerce seçilen temsilcilerin hükümetin idaresinde son söze sahip olduğu iddiasının, yasaların onların istekleri doğrultusunda çıktığı iddiasından daha az güçlü olduğu belirtilmiyor. Tarihi gelişimin en büyük trajedisi, bu iki ayrı gücün aynı meclisin ellerine teslim edilmesi ve sonunda hükümetin yasaya bağlı olmaktan vazgeçmesidir. İngiliz parlamentosunun kanunlara konu olmadan yönetme isteği, diğer bir ifadeyle mutlak egemenlik ve hakimiyet iddiası hem bireysel özgürlükler, hem de demokrasi için bir tehdit unsuru oluşturacaktır.

III Bu gelişim tarihsel olarak kaçınılmaz olabilirdi. fakat mantıksal

açıdan kesinlikle inandırıcı değildir. Farklı çizgiler arasında nasıl ge-lişme olabileceğinden bahsetmek zor değildir. 19’uncu yüzyılda avam kamarası devlet hazinesi üzerinde özel bir güç talep ettiğinde aslında hükümetin kontrolünü başarılı bir şekilde kazanmıştı. Eğer bu dönemde Lord’lar kamerası sadece belirli konulardaki yasaların gelişmesi şartıyla kabul etme pozisyonunda olsaydı ve çıkarılan yasa-lar sadece o konu ile sınırlı olsaydı, yürütme ve yasama arasında böy-

Page 35: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 35

le bir paylaşımla hükümetin sınırlandırılması kanunlar aracılığıyla muhafaza edilebilirdi. Bununla birlikte, yasama gücünü böyle bir im-tiyazlı grubun temsilcilerine vermek politik olarak imkansızdı.

Temsilciler meclisinin egemen olduğu (kanun yapmasının yanı sıra devleti de yönetir) yaygın demokrasi türleri güçlerini bir aldat-maya borçludurlar. İnsanların iradesini böyle bir demokrasinin yan-sıtacağını düşünmek dindar bir inançtır. Terimin orijinal anlamı dik-kate alındığında demokratik bir şekilde seçilen yasama meclislerini katı bir şekilde kanun yapıcılar olarak düşünme doğru olabilir. Yani bu; gücü yürütmenin evrensel kurallarını koymakla sınırlanmış, bi-reyler üzerindeki kontrol sahalarının birbirlerine karşı sınırlarını ayarlamaya tasarlanmış ve bilinmeyen sayıdaki gelecek durumlara başvurmaları niyetiyle seçilmiş meclisler için doğru olabilir. Eninde sonunda bir çok insanın karşı karşıya kalacağı bireysel davranışı et-kileyen bu tür kurallarla ilgili topluluk arasında oluşacak fikir birliği temsilciler arasında da olacaktır. Görevleri bu şekilde sınırlandırılan bir meclisin çoğunluğun düşüncesini yansıtması muhtemeldir. Aynı zamanda bu meclis genel kurallarla daha fazla ilgili olmasının yanı sıra özel konularla çok az ilgili olacaktır.

Fakat yasaların kelimenin klasik anlamıyla düşünülmesi bizim yasama meclisi olarak adlandırdığımız toplulukların görevlerinin en küçük parçasıdır. Onların asıl işi yönetmektir. Avukatların yasası için Britanya parlamentosunun güçlü bir gözlemcisi parlamentonun ne tadının nede zamanının olduğunu yazdı. Aslında, temsilciler meclisi-nin faaliyetleri, niteliği ve yöntemleri her yerde onların yönetsel gö-revleri tarafından belirlenir ve onların yasama meclisi olarak adlan-dırılmaları yasa yapmalarından kaynaklanmamaktadır. Bu ilişki ol-dukça tersine çevrilmiştir. Biz uygulamada yasama meclisi tarafın-dan çıkarıldığı için bu meclislerin her kararına yasa diyoruz. Bununla birlikte hükümetin zorlayıcı güçlerinin sınırlanacağı varsayılan adil bir yönetimin genel kurallarına bağlılık çok az olabilir.

Page 36: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

36 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

IV

Sınırsız siyasi otoritenin her kararı kanun gücüne sahip olup, si-yasi faaliyetleri kanun tarafından sınırlandırılmamıştır. Bu otoritenin insanların çoğunluğunun oyları tarafından yetkilendirildiğinin iddia edilmesi ise ciddi bir sorundur. Aslında, çoğunluğu oluşturanların sınırsız güce sahip bir hükümeti tek tek destekleme sebepleri ile bir bütün olarak destekleme sebepleri tamamen farklıdır. Sınırlı güce sahip bir meclise oy vermek, ayrıntılı kurallara karşı korunmanın alternatif yöntemlerinden biridir ve özgür bireylerin kararlarıyla gerçekleştirilir. Kendisini genel kurallarla sınırlamayan ve özel çıkar gruplarına hizmet eden güçlü bir organın üyelerine oy vermek ise tamamen farklı bir şeydir. Gücü sınırlandırılmamış ve demokratik olarak seçilmiş böyle bir meclis, belirli gruplara belirli yükler getirir ve özel çıkar gruplarının çıkarını gözetir. Söz konusu meclis, sayıları belirsiz olan özel çıkar gruplarının desteği karşılığında, onlara belirli faydalar sağlarken, azınlığa onun maliyetini yükler.

Hatta bir kişi oyuyla destek vermezse, onun grubuna sağlanacak özel imtiyazları, genel yasalarla sınırlamayla tehdit etmekte kolaydır. Bu nedenle, gücü sınırlandırılmamış bir mecliste, kararlar yolsuzluk ve şantajın yaptırım sürecine dayanmaktadır. Bu, sistemin bir parçası olarak kabul edilir ve en iyi sistemlerin dahi bundan kaçınması mümkün değildir.

Özel grupları korumaya yönelik bu kararlar için, herhangi bir anlaşma yapılması zorunlu değildir. Çünkü, çoğunluğun üyeleri, bazı belirsiz amaçlara ulaşmak için bazı kurumların güçleri hakkında daha az bilgi sahibi olacaklarından bu konularda daha az müzakere yapacaklardır. Seçmenlerin çoğunluğu eğer kendi isteklerinin gerçekleştirileceğini düşünüyorlarsa, onların kanunların lehinde ya da aleyhinde oy kullanmaları için hiçbir sebepleri olmayacaktır. Bu, çoğunluğun iradesi olarak ortaya çıkan pazarlık sürecinin sonucudur.

Aslında, bizim yasa yapıcılar olarak adlandırdığımız organlar, sürekli özel konularda karar veren organlardır. Bu organlar, yasama yetkilerine temel teşkil eden zorlayıcı bir güce sahiptirler. Bu zorlayıcı güç ise gerçek çoğunluk anlaşmasına bağlı olmayıp karşılıklı

Page 37: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 37

çıkar ilişkileri tarafından şekillenen çoğunluk desteğine bağlıdır. Esas olarak prensipler yerine özel çıkarlarla ilgilenen sınırsız güce sahip bir meclis, çoğunluk fikirlerinin uyuşmasına göre değil, özel çıkarların desteklenmesine yönelik çoğunluğun fikirlerine göre şekillenir.

Kanunlar yerine menfaatlerle ilgilenen sınırsız güce sahip bir mecliste, çoğunluk, fikirlerinin uzlaşması üzerine yapılandırılmamıştır. Bu tür meclislerde çoğunluk, karşılıklı olarak birbirlerini destekleyen çıkar grupları tarafından biçimlendirilmiştir.

Görünüşe göre, sözde güçlü olan tüm meclisler-otoritesi sınırlandırılmamış yada kendini genel kurallarla sınırlamamış- son derece zayıflar ve farklı grupların desteğini arkalarına almışlardır. Özel grupların her birinin faziletlerini genel ahlaki değerler olarak kabul etme konusunda birleşmiş bu tür bir meclis çoğunluğu görüntüsü elbette bir fantezidir. Bu, özel istekleri tatmin etme dışında prensip olarak kendine söz vermeyen bir çoğunluktur. Sınırsız güce sahip bir meclis, sınırsız güçleri bir kenara bırakıldığında önemsizdir. Bu tür önlemlerin adalet yada arzu edilebilirliğinin delili olarak bütün modern demokrasilerin onu gerekli görmesi oldukça tuhaftır. Çoğunluk üyelerinin büyük bir bölümü aptalca ve adil olmadığını bildikleri bazı kurallara üyelikle-rini sürdürebilmek için rıza göstermek zorunda kalıyorlar.

V Gelenekler yada anayasal koşullarla kanun yapma yetkisi sınır-

landırılmayan bir meclis; tarifeler, kotalar ve transferler konusunda baskı gruplarının aleyhinde karar veremez ve bu gibi konularda ilkeli bir şekilde hareket edemez. Bu desteğin satın alınması için yapılan teşebbüslerin, faydalı bir yardım gibi gizlenmesi kaçınılmaz olmasına rağmen, hemen hemen ciddi moral değerler kazanılır. Mevcut ku-ramsal oluşum tarafından ortaya çıkarılan politik zorunluluk tutarsız ve hatta yıkıcı ahlaki inançlara yol açabilir.

Çoğunluğun, kendisine sosyal adalet söylemleriyle karşı çıkan azınlıktan zorla alınan hakların nasıl dağıtılacağı konusunda anlaş-ması, kendi değer yargılarına göre, hemen hemen hiçbir ahlaki mü-

Page 38: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

38 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

eyyide ile karşılaşmamaktadır. Hatta, bunların mevcut kurumlar ta-rafından politik bir zaruret olarak gösterilmesi, ahlaki değerleri yıkı-cı ve tutarsız sonuçlar doğurur.

Elde edilen bu kazançların çoğunluk tarafından nasıl paylaşılaca-ğı yada ne kadarının onlardan alınacağına dair azınlığın karşı koya-madığı bir anlaşma demokrasi değildir. Bu aslında ahlaki değerleri barındıran ideal demokrasi değildir. Fakat sınırsız demokrasi, sosyal eşitlik anlayışına doğru yol almaktadır.

Burada sadece, sosyal eşitlikçiliğin ahlaki olmayan temellerine göre, bizim bütün ahlaki değerlerimizin insanlara kendilerini yönet-me şekillerine göre verdiğimiz farklı saygınlığa dayandığı gerçeğine değineceğim. Hukuk öncesi eşitlik, bana kişisel özgürlüğün belirli bir şartı gibi görünürken, çok farklı kişiliklere sahip insanları aynı kefe-de değerlendirmek için farklı muamele yapılma gerekliliği, yalnız kişisel özgürlüklere aykırı değil, aynı zamanda oldukça ahlaksız gibi görünmektedir. Fakat bu, sınırsız demokrasinin kendisine doğru ha-reket ettiği bir ahlaksızlık türüdür.

Tekrar etmek gerekirse, sınırsız bir demokrasi gücü, sınırlandı-rılmamış bir hükümetten daha iyi değildir ve her ikisi de gerçek de-mokrasi değildir. Seçilen temsilcilere sınırsız güç verilmesi şeklinde-ki hayati tehlike, en yüksek otoritenin doğal olarak sınırsız olacağı şeklindeki hurafedir. Çünkü, yukarıda belirttiğimiz sınırlamaların dışında herhangi bir sınırlamanın farz edilmesi durumunda, en yük-sek güç herhangi bir en yüksek güç olmayacaktır. Fakat, bu Thomas Hobbes ve Francis Bacon’un totoliteryan pozitif kavramlarından, ve-ya Anglo-sakson dünyasında uzun zamandır Sir Edward Coke, Mat-hew Hale, John Locke ve Old Whigs’3in daha derin düşüncelerinden zapt edilen, kartezyen rasyonalizmin yapıcılığından kaynaklanan bir yanlış anlamadır.

Bu hususta aslında eskiler modern yapıcı düşünceden daha akıllıydı. Yüksek bir gücün sınırsız bir güç olması gerekmez. Onun

3 Çevirenin notu: İngiltere’de aynı adı taşıyan ve monarşi idaresiyle anglikanizmin imtiyazla-

rına karşı parlâmentonun ve Protestan mezheplerin haklarını savunan partinin üyelerine verilen addır.

Page 39: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 39

otoritesi, halk tarafından benimsenen genel kurallara bağlılığından kaynaklanabilir. Eski zamanların yargıç kralları, her söyledikleri doğru kabul edilsin diye seçilmedi. Fakat, uzun süre bunların doğru olduğunun kabul edildiğinin hissedildiği söylenmiştir. O sadece çoğunluğun desteklediği kanunları yorumlayan biri değildi. Diğer büyüleyici sorunların gruplandırılması yapılabilir. Örneğin, bu amaç için dolaylı seçim tercih edilmeyebilir. Fakat, bunu, genel prensip ola-rak sunmak doğru olmayabilir. Genel faaliyetlerle ilgili kararlar almasına yetki verilmiş tek ve en yüksek otorite sınırlı bir otorite olabilir.

İyi bir hükümettin sırrı, kesinlikle, en üst gücün sınırlı güç olması-diğer bütün güçleri sınırlayan kuralardan vazgeçebilen bir güç- ve böylelikle vatandaşları üzerinde zor kullanma gücünün olmamasıdır. Böylece, diğer otoriteler onun toplumu oluşturan genel kabul görmüş kurallara bağlılığıyla desteklenmektedirler.

Böylece, seçilen en yüksek otoritenin bireylerin genel kurallara uyması için, klasik anlamda kanun yapmadan başka, ne diğer herhangi bir güce sahip olmasına ne de özel vatandaşların baskı gücüne ya da kurallara uygun davranmaktan vazgeçmeye gerek vardır. Seçilmiş bakanlar kurulunu da kapsayacak şekilde, hükümetin diğer organları da doğru bir yasama için, gücü sınırlanmış meclisin yasaları aracılığıyla sınırlanmaktadır. Bunlar hukuka bağlı bir hükümetin varlığı için gerekli koşullardır.

VI Sorunun çözümü yukarıda önerildiği gibi, yasama ve yönetsel

görevlerin, meclis ve hükümet arasında doğru bir şekilde paylaşılmasında yatıyor. Doğal olarak, farklı konularla ilgilenen meclislere sahip olmak çok az bir kazanç sağlayabilir. Esasen aynı durumdaki iki meclis sadece danışıklı döğüşte bulunmakla kalmaz, aynı zamanda mevcut meclislerde olduğu gibi aynı türden sorunlar üretirler. Nitelikler, iş görme usulleri ve bunların birleşimi, yasama güçlerine uyun olarak onların üstün siyasi güçleri tarafından belirlenmiştir.

Page 40: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

40 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Hiçbir şey, 18’inci yüzyıl temsili hükümet teorisyenlerinin parti

çizgisinde yasama meclisi olarak anladıkları bir organizasyonu hemen hemen ittifakla kınamalarından daha anlamlı değildir. Onlar genellikle gerçekleri konuştular. Fakat, onların siyasi konulara olan yüksek ilgileri organizasyonlarını parti çizgisinde evrensel olarak gerekli kıldı. Bir hükümet görevlerini başarıyla yerine getirmek için, programı üzerinde anlaşmış organize bir çoğunluğun desteğine ihtiyaç duyar. İnsanlara seçenek sunmak amacıyla, alternatif bir hükümet oluşturma yeteneğine sahip olan, benzer şekilde organize edilmiş başka organizasyonlar olmalı.

Aslında mevcut meclislerin yönetsel fonksiyonları tam manasıyla benimsenilmiş gibi görünüyor ve onların bunu mevcut şekliyle sürdürmelerine izin verilmeli. Eğer, onların belirli vatandaşlara hizmet eden güçleri bir kanun tarafından sınırlandırılmazsa, ilk meclisin değiştiremeyeceği başka bir demokratik meclis tarafından ilerisi için saklanacaktır.

Aslında, hükümet; emrinde olan maddi ve bireysel kaynakları vatandaşlara kapsamlı bir şekilde hizmet sunmak için idare eder. O, aynı zamanda bu hizmetleri finanse etmek için her yıl vatandaşlardan toplanacak toplam vergi miktarını belirleyebilir. Fakat, bu toplama her bir vatandaşın yapacağı katkıyı belirlemek doğru bir kanunla yapılmalıdır. Yani bu, zorunlu olmalı ve bireylerin ona uymalarını emretme yetkisinin sadece yasama organınca kulla-nılabildiği bir kanun olmalı. Harcamaların kontrolü, hükümet üyelerinin yapılacak her harcamanın kendisi yada seçmenlerinin belirli oranda katkısını gerektirdiğini bildiği bir sistemden daha açık bir şekilde yapılamaz.

Ondan sonra, yasama meclisinin bileşimi önemli bir sorun olmaktadır. Meclisteki temsilcilerin neyin doğru olduğu konusunda genel düşünce ile aynı şeyi düşünmesini ve özel çıkar gruplarının baskısından kurtulmasını nasıl sağlayabiliriz. Yasama meclisinin çıkaracağı özel yada imtiyazlı kanunların geçersiz olması için, meclisin gücü sürekli olarak sınırlandırılmalıdır. Meclis, otoritesini genel kanunlara bağlılığından almalıdır. Anayasa, bir kanunun geçerli olabilmesi için, kanunun sahip olması gereken özellikleri be-

Page 41: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 41

lirlemelidir. Örneğin, kanunun geçerli olması için, ne kadar süre ile yürürlükte kalacağı, belirli bir gruba yönelik olmaması ve eşit muameleyi öngörmesi gibi şartların aranması gibi. Ayrıca, anayasa mahkemesi, iki meclis arasında herhangi bir güç ve yetki anlaşmazlığı olduğu taktirde, bu güç ve yetkinin hangi meclis tarafından kullanılacağına karar vermeli ve her iki meclisin görev, hak ve yetkilerini ayrıntılı bir şekilde düzenlemelidir.

Fakat, asli kanunları geçirmek için getirilen bu sınırlama, yasama organı ve kendisine benzer şekilde oluşturulan hükümet arasındaki danışıklı döğüşü engellemeye hemen hemen kafi gelmeyecek ve yasama meclisi hükümetin belirli amaçları için ihtiyaç duyduğu kanunları geçirecektir. Bu durumda, mevcut sistemden çok az farklı bir sonuç elde edilecektir. Bizim yasama meclisinden istediğimiz şey açıktır. Yasama meclisi, özel fikirler yerine genel fikirleri temsil etmelidir ve meclisin üyeleri özel grupların desteğinden bağımsız olmalıdır. Yasama meclisi aynı zamanda, uzun bir bakış açısına sahip kadın ve erkeklerden oluşmalıdır ve kararsız halkı yığının ve üst tabakanın geçici ihtirasları tarafından etkilenmemelidir.

VII Başlangıçta, partilerin bağımsız olması ve bu bağımsızlığın

yeniden seçilme arzusundan etkilenmemesi gerekir. Bu, öncelikli olarak partilerin bağımsız olmasını gerektirir. Bu nedenle, normal yaşamında güven ve ün kazanmış kadın ve erkeğin 15 yıllık uzun bir dönemi kapsayan tek bir dönem için seçilmesini tahayyül ediyorum. Onların yeterince saygı ve itibar kazanmalarını temin etmek için, görev sürelerinin sonrasında maddi geçimlerinin sağlanması konusunda güvence sağlanması gerektiğini ve seçilme yaşının 45 yaş gibi nispeten yüksek bir yaş olarak belirlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca, onlara 60 yaşına geldiklerinde görev süresinin bitiminden sonra bir on yıl daha saygı duyulacak bir görev verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir meclisin üyelerinin ortalama yaşı 53’ten az olacaktır. Ve buda bugün karşılaştırılabilecek meclislerin çoğundakinden daha düşüktür.

Page 42: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

42 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Elbette, meclis bir defada yenilenmemeli, fakat her yıl 15 yıllık

hizmet süresini dolduranların yerini 45 yaşını dolduranlar almalı. 15 yılda bir her vatandaşın kendi neslinden birinin 45 yaşına geldiğinde yasama meclisi üyesi olması için hayatında sadece 1 kez oy verebileceği 15 yılını dolduranların yerini onların çağdaşlarının aldığı bu tür yıllık seçimleri destekliyorum. Bu bana, yalnız ordu ve benzeri organizasyonlarda bir adamın karakter ve yeteneğinin en iyi onun çağdaşları tarafından muhakeme edildiği eski tecrübelerden değil, aynı zamanda seçimlerin kişisel bilgi dahilinde yapıldığı yerel derneklere benzer olarak bu kurumların büyümesinin bir fırsatı olduğu için çekici gelmektedir.

Hiçbir parti olmayacağı için, elbette nispi temsil de anlamsız olacaktır. Bir bölgenin çağdaşları, sınıflarının en hayran duyulacak üyesini seçerek bir nevi onu ödüllendireceklerdir. İlgi çekici diğer konuların düzenlenmesi, dolaylı seçimlerin tercih edilebilir olup olmadığı ya da edilemezliği gibi soruları ortaya çıkarır. Bununla birlikte, herhangi bir şeyi genel prensipmiş gibi ileri sürmek doğru olmayabilir.

VIII

Tecrübeli politikacıların; muhtemelen bana göre zararlı ve kaçınılabilir gibi görünen şeyleri, yararlı ve kaçınılmaz olarak görecek olmalarına rağmen mevcut yasa yapıcılarımızın iş görme usullerine ilişkin tanımlamamı çok yanlış bulacaklarına inanmıyorum. Fakat onların kurumsallaşmış yolsuzluk olarak tanımlandıklarını duyarak gücendirilmemeleri gerekir. Çünkü, kurumları oluşturan bizlerizdir. Eğer onlar herhangi bir malı üretebileceklerse böyle davranmak onlar için gereklidir.

Demokratik bir hükümette önceki bölümlerde tanımladığım bazı anlaşmaların yapılması muhtemelen engellenebilir.

Ben hakim olan kurumların bunu hükümeti sınırlamak ve oyunun kurallarını koymakla görevli en yüksek organa taşımalarına karşıyım. Bu tür şeylerin olması talihsizlik değildir. Onlar, yerel yönetimlerde muhtemelen kaçınılmaz- fakat, onlar bizi baskılara ve

Page 43: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 43

keyfi davranmaya karşı koruduğu farz edilen kanunlarımızı yapmak zorunda olan en yüksek organda oluyor.

Yasama gücünü yönetsel güçten ayırmanın bir başka önemli ve çok arzu edilebilir sonucu ise, onun güçlerin birleşmesi ve merkezileşmeyi hızlandıran en önemli nedeni ortadan kaldıracak olmasıdır. Bunlar yasama ve yönetsel gücün aynı mecliste birleştirilmesinin sonuçlarıdır. Yasama meclisi, özgür bir toplumda başka hiçbir otoritenin sahip olamayacağı güçlere sahiptir. Elbette, yönetsel görevler gittikçe daha fazla bir şekilde belirli talepleri karşılamak için özel kanunlar yapan bir organa doğru itiliyor. Eğer merkezi hükümetin güçleri bölgesel ve yerel yönetimlerden az olursa, sadece ulusal açıdan düzenlenmesi yararlı olacak konular merkezi hükümet tarafından idare edilecek ve merkezi hükümetin yaptığı görevlerin büyük bir bölümü daha küçük idari birimlerin yönetimine bırakılacaktır.

Devletin hukuka göre yönetilmesi ile çoğunluğun temsilcilerinin sınırsız güce sahip olmasının çelişki arz ettiği ve bütün yönetim birimlerinin hukuka göre eşit olduğu kabul edildiğinde dış ilişkiler hariç merkezi hükümete fazla rol verilmemelidir. Benzer şekilde bölgesel ve yerel idarelerin kendi sınırları içerisinde yaşayan vatandaşların ihtiyaç duydukları gelirlerin finansmanına katılmaları ve diğer yörelerdeki insanları ayak oylamasıyla kendilerine çekecek özel işletme türü işletmeler kurması aynı kanunlar tarafından sınırlandırılmıştır.

Bu durumda biz hala demokrasiyi koruyabiliriz ve aynı zamanda pek çok insanın karşı konulamaz gibi gördüğü totaliteryen demokrasiye doğru sürüklenmeyi durdurabiliriz.

Page 44: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

44 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

SINIRSIZ DEMOKRASİNİN TEHLİKELERİ *

Friedrich A. Von Hayek

Çeviren: Engin Hepaksaz

I . TAHRİBATIN ÖZÜ

Bundan 30 yıl kadar önce bir çoğunun boş yere telaşlandığımı düşündükleri bir zamanda, kişisel özgürlük için açık bir tehdit unsuru oluşturan kollektivist eğilimleri anlatan bir kitap yazmıştım.4 Bu korkuların şimdiye kadar gerçekleşmemiş olmasından dolayı memnunum, fakat bu durumun benim yanlışlığımı kanıtladığını düşünmüyorum. Öncelikle, birçoğunun beni yanlış anladığı gibi, hükümetin ekonomik alana müdahale etmesi durumunda bütün yolların totaliter bir sisteme doğru yol almasının kaçınılmaz olacağını iddia etmedim. Ben daha çok, kaba tabiriyle “prensiplerinizi ıslah etmezseniz, şeytana uymuş olacaksınız” sözüyle anlatılanın ne olduğunu tartışmaya çalışıyordum.

Savaş Sonrası Canlanma : “Büyük Zenginlik”

Savaştan bu yana yaşanan gelişmeler, İngiltere’ de olduğu gibi Batı dünyasının geri kalan kısmında da benzerdi. Bu ülkelerde kollektivist doktrinlerin önerilerine karşı çok az bir yönelme söz konusu olmuştur. Aslında, savaştan sonraki ilk yirmi yıl içinde, en ateşli taraftarlarının umduğundan bile daha çok güçlü bir şekilde, serbest piyasa ekonomisinin yeniden canlanmasına şahit olunmuştur.

* Hayek’in tercüme edilen makalesinin orijinal başlığı ve referans bilgileri şu şekildedir: Friedrich A.

Von Hayek, “Economic Freedom And Representative Government”, Instıtute of Economic Affa-irs (IEA), 1973 , pp.6-22. Bu çeviri daha önce şu kitap içerisinde yayınlanmıştır: C C Aktan, De-mokrasi, Demarşi ve Poliarşi Ankara: Çİzgi Kitabevi, 2005.

4 The Road to Serfdom, Routledge, 1944.

Page 45: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 45

Bunun gerçekleştirilmesinde Harold Wincott gibi (bu makale ona ithaf edilmiştir) entelektüel alanda katkıda bulunanların yaptığı çalışmalar hoşuma gitmekle birlikte, entelektüel tartışmaların başarabildiklerini büyütmüş değilim. Büyük olasılıkla bu canlanmanın önemli göstergelerinden birisi, piyasa ekonomisine dayanarak Almanya’nın elde ettiği deneyimlerle, hızla Avrupa’nın en güçlü ekonomisi haline gelmesi ve bir dereceye kadar da uluslararası ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik pratik çabalardı (Örneğin GATT ve bir ölçüde pratikte olmasa da tasarım olarak EEC ile ilgili çalışmalar).

Sonuç, son 20-25 yılda ortaya çıkan büyük zenginlikti. Ancak korkarım ki, bu zenginlik gelecekte bizim tarafımızdan, tıpkı 1930’ların Büyük Depresyonu gibi olağanüstü bir olay şeklinde algılanacaktır. En azından benim için açık olarak görülüyor ki, 6 veya 8 yıl öncesine kadar bu zenginlik tamamen ekonomik sistemdeki spontan güçlerin serbestleştirilmesi ve son yıllarda olduğu gibi, enflasyonun olmaması yüzündendir. Bugün bunun sık sık unutuluyor olması sebebiyle, bu süre içerisinde zenginliğin en çok yaşandığı Federal Almanya Cumhuriyeti’nde yıllık fiyat artışları ortalamasının 1966’ ya kadar % 2 ‘nin altında kaldığını size hatırlatmam gerekiyor.

Zenginliğin korunması için bu ılımlı enflasyon oranının bile gerekli olmadığına inanıyorum ve gerçekten genişletici bir kredi politikası ile onu daha fazla harekete geçirme girişiminde bulunmasaydık ve enflasyonsuz bir ortamda başardıklarımızla yetinseydik, devam eden zenginliğin korunması için bugün daha iyi bir şansa sahip olabilirdik. Ancak böyle bir politika yerine, içerisinde zenginliğin yani işleyen piyasanın ana dayanaklarını yıkacak olan kontrollerin uygulanması gerekliliği savunulan bir durum yaratılmış durumda. Aslında enflasyonla savaşmak için gerek duyulan sözde tedbirler (sanki enflasyon bizim yarattığımız bir şey değil de, bize hücum eden bir şeymiş gibi) çok yakın gelecekte serbest ekonominin yıkılmasında bir tehdit unsuru oluşturacaktır.

Enflasyon: Özgürlük İçin Bir Tehdit

Daha önceki dönemlerle kıyaslandığında, piyasa ekonomisinin uygulandığı dönemde batı dünyasında hızla yükselen bir yaşam

Page 46: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

46 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

standardına ulaşılmıştır. İşte böyle bir dönemden sonra, izleyen birkaç yıllık dönemde bile bu yaşam standardının devamı şansı oldukça zayıf görülmektedir. Bu durum karşımıza bir çelişkili olarak çıkmaktadır. Şu anda olduğu gibi işleyen bir piyasa ekonomisinin korunma şansı hakkında aslında hiçbir zaman kötümser olmadım (Ve dolayısıyla bu, serbest bir politik düzenin korunma olasılığının da varlığı anlamına geliyor). Şu anda serbest girişimler açısından tehdit, benim 30 yıl önce üzerinde durduğumdan farklı bir kaynaktan gelmekle birlikte, bu tehdit o zamankinden bile daha şiddetli yaşanmaktadır.

Benim için şurası muhakkak ki, sistematik bir şekilde sürdürülen gelirler politikası, fiyat mekanizmasından uzaklaşıldığının ve merkezi yönlü ekonominin uzun bir süre önce, piyasa ekonomisinin yerini aldığının bir göstergesidir. Bu alanda hala önüne geçebileceğimiz veya hala yerine getirme şansımızın olduğu yöntemleri burada tartışamam. Onu şu anda enflasyonla savaş açısından (ve niçin baskı altında tutulmuş bir enflasyonun açık bir enflasyondan bile daha kötü olduğunu açıklamak açısından) tüm ekonominin temel bir görevi olarak telakki etmekle birlikte bu konuyu başka bir zamana bırakıyorum. Gördüğüm kadarıyla enflasyon, başka sebeplerle varlığını sürdüren piyasa ekonomisinin yıkım sürecini sadece hızlandırmıştır. Ayrıca merkezi yönetimli bir ekonominin, ekonomik, politik ve moral sonuçlarının artık iyice anlaşılması sebebiyle, daha sağlam ve dayanıklı bir temelde bir piyasa ekonomisini nasıl yeniden kurabileceğimizi düşünmek zorunda olduğumuz anın iyice yaklaşmasına sebebiyet vermiştir.

II. SINIRSIZ HÜKÜMETİN TEHLİKESİ

Bir süredir, planlanmış bir sistem uygulayarak piyasa eko-nomisini değiştirmek isteyen şeyin, ne sadece farklı türdeki kollekti-vistlerin kasti girişimleri, ne de piyasa ekonomisini yıkmak için bir tehdit unsuru oluşturan yeni para politikalarının sonuçları olmadı-ğına ikna olmuş bulunmaktayım. Batı dünyasında egemen olan poli-tik kurumlar zorunlu olarak bu yönde bir sürüklenmeye sebebiyet vermektedirler. Bu yöndeki sürüklenme ancak, bu kurumların deği-şimi ile önlenebilir veya durdurulabilir. Otuz yıl önce demokrasi ve

Page 47: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 47

kapitalizm arasında uzlaşmaz bir çatışma olduğunu ileri süren5 Jo-seph Schumpeter ile geç de olsa aynı fikirdeyim. Fakat halk çoğunlu-ğunun bir piyasa ekonomisini korumayı istemesine rağmen, ekono-mik yaşamda devlet kontrolünün gittikçe artmasına yol açan ve gü-nümüzde demokrasinin tek mümkün biçimleri gibi görülen demok-ratik organizasyonların belirli türlerinin, bu anlamıyla demokrasi olmadığını ve dolayısıyla bunu hariç tuttuğumu belirtiyorum.

Çoğunluk Kuralı ve Özel Çıkarlar

Günümüzde genel olarak bir demokraside çoğunluğun güçle-rinin sınırsız olması gerektiği ve sınırsız güçlere sahip bir hüküme-tin de, çoğunluğun devamlı desteğini garantilemek için, sınırsız güç-lerini özel çıkar gruplarının hizmetinde kullanmaya (ticari gruplar, belli bir bölgede yaşayanlar v.s. gibi) zorlanacağının doğal olduğu düşünülmektedir. Bir toplumda halkın çoğunluğunun piyasa düze-ninin yanında ve hükümet görüşünün karşısında olduğu, fakat, nor-malde gerçekleşecek olanın ise grupların çoğunun kendi yararlarına olacak bir ayrıcalığı istemeleri olduğunu düşünecek olursak, bunu en açık bir şekilde müşahade edebiliriz. Bu şartlar altında güç elde et-mek ve onu korumak isteyen bir siyasi partinin, belli grupların des-teğini satın almak için onun güçlerini kullanmaktan başka hemen hemen hiçbir seçeneği olmayacaktır. İktidardaki parti, bir takım özel avantajlar sözüyle belirli grupların desteğini satın almazsa, bir ço-ğunluk elde edemeyeceği için böyle yapacaktır. Yoksa, çoğunluk mü-dahaleci olduğu için değil. Uygulamada bu da demek oluyor ki, tüm vatandaşların toplumsal çıkarlarına kendini tamamen adamış olan bir devlet adamı bile, sürekli olarak bir takım özel çıkarları yerine getirmek zorunda kalacaktır. Çünkü, ancak bu şekilde, kendisi için gerçekten önemli olanı elde etmede ihtiyaç duyduğu çoğunluk deste-ğini elinde tutabilecektir.

5 Capitalism, Socialism and Democracy, Allen & Unwin , 1943 (Unwin University Books, No.28, 3rd

edn., 1950.

Page 48: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

48 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Bu yüzden kötülüğün kökü, modern demokrasilerde yasama

organının sınırsız gücüdür, ki bu güç, bir çok üyesinin arzu etmeyebi-leceği bir şekilde, çoğunluğun sürekli olarak kullanmaya zorlanacağı bir güçtür. Çoğunluk iradesi dediğimiz şey, bu nedenle, varolan ku-rumların ve özellikle de bağımsız yasama organının sınırsız gücünün bir sonucu olarak ortaya çıkmakta olup, onlar politik sürecin meka-nizmaları aracılığıyla, bir çok çoğunluk üyesinin gerçekten de iste-mediği şeyleri yapmaya zorlanacaklardır. Çünkü onların gücünün şekli bir sınırı bulunmamaktadır

Genellikle, temsili yasama organının bu sınırsız gücünün, de-mokrasinin gerekli bir özelliği olduğuna inanılmaktadır. Çünkü, tem-sili meclisin iradesi ancak onun üzerine başka bir irade getirilerek sınırlandırılabilecektir. Hukuk felsefesinin şu anki en etkili teorisi olan yasal pozitivizm, yasama organının bu bağımsızlığını, özellikle mantıksal bir gereklilik olarak göstermektedir. Fakat bu, hiçbir suret-le temsili hükümetin klasik kuramcılarının görüşü değildi. John Loc-ke, özgür bir devlette, yasama organının gücünün bile belli bir ölçü-de sınırlı olması gerektiğini çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. (Yani kanunlar, kesinlikle tüm vatandaşlara eşit şekilde uygulanabilir genel adil davranış kuralları doğrultusunda yapılmalıdır). Dolayısıy-la tüm zorlamaların da, genel hukuk kuralları sadece bu doğrultuda uygulandığında (genel adil davranış kuralları doğrultusunda) yasal olacağı, liberalizmin temel prensibi haline gelmiştir. Locke, güçler ayrılığı ve Whiggizm’in daha sonraki teorisyenleri, zorlayıcı uygula-malarının haklılığını herkese eşit derecede uygulanabilir genel adil davranış kurallarına dayandırmış ve kanunların da buradan doğdu-ğu fikrinden uzaklaşmamışlardır.

Kanun Nedir?

Yasama üzerinde tek ve yeterli bir sınırlama oluşturan genel kurallara yasama organının bağlı kalması ve böylece de tüm gücün sınırlandırılması gerekliliğini savunan bu daha eski liberal yaklaşım, son yüzyıl içerisinde yavaş yavaş ve neredeyse hissettirmeden, ta-mamen farklı ama kendi içerisinde tutarlı görüşle, çoğunluk onayını

Page 49: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 49

da alarak değiştirilmiştir. Ve bu daha eski görüş sadece unutulmakla kalmamış, artık anlaşılmaz hale bile gelmiştir. Bu güç bir kez çoğun-luğun eline geçtiği için, yasama kuvvetinin herhangi bir şekilde sınır-landırılmasının gereksiz olduğu düşünülüyordu. Çünkü, onun tara-fından onaylanmak yeterli bir adalet testi gibi görülüyordu. Uygula-mada bu çoğunluk görüşü, genellikle, prensipler üzerinde gerçek bir anlaşmadan çok, bir pazarlığın sonucundan fazlasını temsil etmez. Demokratik devletin önlemesi beklenen keyfiyet kavramı bile onun içeriğini değiştirmiştir. Öyle ki, yasama organının karşısında artık herkese eşit şekilde uygulanabilen genel kurallar değil, çoğunluğun azınlığa keyfi davranışı hiçe sayılarak (sanki bir çoğunluk bir azınlığa keyfi davranmıyormuş gibi) bir emrin çoğunluk tarafından onaylan-ması vardı.

III. TEMEL PRENSİP

Günümüzde, genel adil davranış kurallarının uygulanmasın-daki tüm baskıların sınırlandırılmasının, klasik liberalizmin temel prensibi ya da kelimenin tam anlamıyla söylersem, özgürlüğün tanı-mı olduğu çok az anlaşılmıştır. Bu, geniş olarak güçler ayrılığı, hukuk kuralları veya hukuk devleti gibi fikirlere tek başına açık bir anlam veren ve onun temelini oluşturan maddi veya materyalist hukuk gö-rüşünün (tamamen şekli olanından ayrı olarak), klasik yazarların çoğu tarafından nadiren açıkça ifade edildiği, fakat sadece üstü kapalı olarak kabul edildiği gerçeğinin bir sonucudur. 17. ve 18. yy’ lardaki yazılarında “kanun” ile ne demek istediklerini açıkça söyledikleri çok az metin vardır. Bununla birlikte, “kanun” teriminin bir çok kullanı-mı, yeterince yetki verilmiş temsili birimin her türlü irade açıklama-ları anlamında değil, sadece genel adil davranış kuralları anlamında düşünüldüğünde bir anlam ifade etmektedir.

Çoğunluğun Baskıcı Yönetimi

Daha önceki kanun anlayışı sınırlı bir şekilde varlığını sür-dürse de, elbetteki artık genel anlamında anlaşılmamaktadır ve so-nuçta da artık yasama üzerinde etkili bir sınır olma fonksiyonu sona

Page 50: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

50 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

ermektedir. Güçler ayrılığının teorik temelinde yasama organı, otori-tesini, genel kurallara olan bağlılığından almakta olduğundan ve kendisinden sadece genel kuralları uygulaması beklendiğinden, şu anda bu teorik temelden uzak olmamız sebebiyle bir yasama organı-nın emredebileceği ve böylelikle ‘kanun’ olduğunu iddia edeceği şey-ler üzerinde bir sınır olmayacağını söyleyebiliriz. Bu şekilde, bir kere yasama organının gücünün bir üst irade tarafından değil de, bazı genel prensipler ile sınırlandırılması beklendiği için, her durumda onun gücünün hiçbir sınırlaması olmayacaktır. İşte bu yüzden, yö-neten çoğunluğun dayandığı, organize çıkarlar koalisyonunun neden geniş ölçüde bir istenmeyen gruba karşı ayrım yapmaması gerektiği-nin bir sebebi olmayacaktır. Bugün için zenginlik, eğitim, gelenek, din, dil yada ırk farklılıkları, sosyal adalet veya kamusal gerekliliğin prensipleriymiş gibi gösterilmekte ve bunun bahanesiyle de farklı muamelenin sebebi olabilmektedirler. Bir kere böyle bir ayrımcılık yasal olarak da kabul edildiğinde, liberal geleneğin en önemli unsuru olan bireysel özgürlüğün bütün güvencesi de yok edilmiş olacaktır. Çoğunluk kararlarının belirttiği şey genel bir kural olmayıp, belli bir kesim üzerinde etkili olmayı amaçlıyor olduğunda bile, çoğunluğun tüm kararlarının adil olacağı varsayılırsa, bu durumda bir adalet an-layışının çoğunluğun isteklerini sınırlayacağına inanmak çok fazla şey ummak olur. Sonuçta bir grupta kısa bir süre sonra, grup ne is-terse onun adil olacağına inanılmaya başlanır. Demokrasi kuramcıla-rı yüz yıldan fazla bir süredir, çoğunluğun her isteğinin adil olduğunu öğretmekteler. Bu sebeple, çoğunluk, artık karar verdikleri şeyin adil olup olmadığını sormasa bile, bu duruma şaşırmamalıyız. Yasal pozi-tivizm, kanunun adalete bağımlı olmadığı, fakat adil olan şeyi belir-lediği şeklindeki yaklaşımı ile bu gelişime güçlü bir şekilde katkıda bulunmuştur.

‘Sosyal Adalet’ Serabı

Maalesef, yasama organlarına, genel kurallara bağlı kalma ge-rekliliğinin özünde getirdiği sınırlamaları kabul ettirmede başarısız olmakla kalmadık. Onlara, aynı zamanda, sadece bu şekilde sınırlan-dırılmadıkları ve belirli kişi ve grupların çıkarlarının korunmasında

Page 51: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 51

ayrımcılık yaparken baskıyı kullanmakta serbest oldukları zaman yapabilecekleri görevler yükledik. Onların da, sosyal yada dağıtıcı adalet olarak lanse ettikleri isim adı altında, sürekli olarak yapmak istedikleri budur. Bu kavram geniş ölçüde bireysel faaliyetteki adale-tin yerini almıştır. Sosyal adalet kavramı, sosyal üretimde bireylerin payının belirlenmesinde bireylerin değil, ‘toplumun’ adil bir tercih olarak kabul edilmesini gerektirmektedir. Aynı şekilde bu kavram sosyal üretim sonucunda, adil olacağı düşünülen belirli bir dağıtımın gerçekleştirilmesi için devletin, bireyleri yapmak zorunda oldukları şeyler konusunda yönlendirmesinin gerekli olduğunu ifade etmekte-dir.

Aslında, bir piyasa ekonomisinde, sosyal yada dağıtıcı adalet düşüncesi tamamen boş ve anlamsızdır. Çünkü piyasa ekonomisinde hiç bir kişi yada grup, kimin ne alacağına karar vermemekte ve bi-reysel paylaşım her zaman için kimsenin daha önceden öngöremeye-ceği birçok şarta bağlı bulunmaktadır. Bu sebepten dolayı, bu anlam-da neyin adil olduğu konusunda hiçbir zaman bir uzlaşma olmaya-caktır. Merkezi yönetimli bir ekonomide bile, bu kavramın kesin bir anlamı olduğundan yada öyle bir sistemde insanların hangi dağıtı-mın adil olduğu konusunda uzlaşacaklarından emin değilim. Fakat şundan eminim ki, bireysel özgürlüğün hukuki güvencelerini mah-vetmekte hiçbir şey, bu sosyal adalet serabını gerçekleştirme çabala-rı kadar etkili olmamıştır. Aslında bu konferansın konusunun yeterli bir şekilde ele alındığını söylemek için, hemen hemen herkesin belirli bir anlamı olduğuna inandığı gibi görülen, fakat üzerinde biraz daha düşündükçe böyle bir anlamdan tamamen yoksun olduğu ortaya çı-kan bu sosyal adalet idealinin detaylı bir analizini yapmamız gere-kirdi. Fakat bu konferansın asıl konusu bu değil, tekrar fırsatını ya-kaladığımızda, bizi totaliter bir düzene doğru sürükleyen siyasal sis-temlerde varolan o eğilimleri durdurmak için ne yapmamız gerekti-ğidir.

Page 52: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

52 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Ortak İsteklerin Uyumu

Bu ana probleme geçmeden önce, yaygın bir yanlış anlamayı düzeltsem iyi olur. Devletin tüm zorlayıcı eyleminin, genel adil dav-ranış kurallarının uygulanmasıyla sınırlı olması gerektiğini savunan liberal geleneğin temel kuralı, zora başvurmaya gerek bırakmadan (gerekli finansman ihtiyacı hariç) devletin diğer birçok hizmetleri yerine getirmesine engel teşkil etmez. 19. yy’da, devlete karşı derin ve pek de haksız sayılmayan bir güvensizliğin, liberallerin, devleti daha da sınırlamak istemelerine sebep olduğu doğrudur. Fakat elbet-te o zaman bile, sadece vergilendirme gücüne sahip olan bir devlet kurumunun yerine getirebileceği bir takım ortak isteklerin varlığı kabul ediliyordu. Artan zenginlik ve artan nüfus yoğunluğunun, dev-letin karşılayabileceği ve karşılamak zorunda olduğu ortak ihtiyaçla-rın sayısını arttırdığını inkar edecek en son kişi benim. Söz konusu devlet hizmetleri ancak;

İlk olarak, devletin tekelci bir piyasa amaçlamadığı ve yeni hizmet yöntemlerinin piyasa içerisinde engellenmediği,

İkinci olarak, gelirlerin, değişmez kurallarla konulan vergiler-le arttırıldığı ve vergilerin gelirin yeniden dağılımı için bir araç ola-rak kullanılmadığı; ve,

Üçüncü olarak da, karşılanması istenenler sadece belli grupla-rın değil tamamen toplumun ortak istekleri olduğu sürece, liberal kurallarla bağdaşabilir.

Her ortak istek yerine getirilmeyi hak etmez: Küçük ayakkabı imalatçılarının, fabrikaların rekabetine karşı korunma istekleri de bu küçük ayakkabı imalatçılarının ortak isteğidir, ama liberal eko-nomik sistem içerisinde yerine getirilebilecek bir istek değildir.

19. yy liberalizmi, bu hizmetleri genelde, merkezi idare yerine yerel idarelere emanet etme faaliyetine girişmiştir. Bunda ise yerel otoriteler arasındaki rekabet ile kendi alanlarını daha iyi kontrol edebilecekleri umudu yatmaktadır. Bu prensibin ne dereceye kadar

Page 53: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 53

bırakılması gerektiğine karar veremiyor ve onu, rasyonalitesi artık anlaşılmayan geleneksel liberal öğretinin yalnızca bir başka parçası olarak belirtiyorum.

Devlet faaliyetleri üzerindeki bu kontrolleri açıklığa kavuş-turmak için bu noktalar üzerinde düşünmek zorunda kaldım. Konfe-ransın kalan bölümlerinde sadece bu kontroller üzerinde etkili olan zorlayıcı güçleri anlatmak ile meşgul olacağım. Yoksa bugün için dev-letten beklenen gerekli hizmetleri vatandaşlara anlatmak ile değil.

Umarım, şimdiye kadar söylediklerim, özgür bir toplumu tek-rar kurmak ve korumak istiyorsak, yerine getirmek zorunda olaca-ğımız görevin, ilk etapta zihinsel bir görev olduğunu açıklamaya yetmiştir: Yerine getirmemiz gereken ön koşul, sadece büyük ölçüde kaybetmiş olduğumuz görüşleri yeniden kazanmak ve onların ço-ğunluk tarafından yeniden anlaşılmasını sağlamak değil, aynı za-manda, liberal anayasacılık teorisinin sağlamayı amaçladığı teminat-ların tekrardan yavaş yavaş aşınmasını önleyecek yeni kurumsal teminatlar tasarlamaktır.

IV. GÜÇLER AYRILIĞI

Liberal anayasacılık teorisyenlerinin bireysel özgürlüğü ga-ranti etmek ve keyfiliği önlemek için güvendikleri araç, güçler ayrılı-ğıydı. Eğer ki yasama organı sadece, herkese eşit derecede uygulana-bilir genel kurallar koysa ve yürütme organı da zorlamayı sadece bu genel kurallara uymayı sağlamak için kullanabilse, kişisel özgürlük aslında korunmuş olurdu. Fakat bunun için yasama organının bu tip genel kurallar koymakla sınırlı kalması ön koşuldur. Fakat parlamen-toyu, bu anlamda kanun yapmakla sınırlandırmak yerine, sadece ilan ettiği her şeyi “kanun” olarak adlandırarak, ona sınırsız güç vermiş olduk. Artık yasama organı kanun yapan bir birim değil; bir kanun, yasama organı tarafından karar verilen herhangi bir şeydir.

Bu durumun oluşmasında, “kanun” kelimesinin eski anlamını yitirmesi ve hükümetin idare ve kontrolünü yasama organının eline

Page 54: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

54 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

vererek hükümeti demokratik kılmak arzusu sebep olmuştur. Bu durum sonuçta tüm özel eylem türlerinin emrettiklerinin ve dolayı-sıyla kanun olarak adlandırılan emirlerin yerine getirilmesi için sü-rekli olarak istenilir hale gelmiştir. Güçler ayrılığı teorisi yasama or-ganını sınırlandırmak üzere bu kanunları tasarladığı için, kanun ola-rak adlandırılan emirler, gerçek anlamdaki bu kanunlardan tamamen ayrılmaktadır.

‘Hukukçunun Hukuku’ kavramı

Yeni kurumlar tasarlama ve kurma görevi, zor ve hemen he-men umutsuz gibi gözükse de, artık belirli bir ismine bile sahip ol-madığımız, kaybolmuş bir görüşü canlandırma ve çoğunluk tarafın-dan bir kez daha anlaşılır hale getirme görevi belki de daha zor gibi görünüyor. Bu durumda bu, şu anda hukuk felsefesinde hakim olan zıt öğretiye karşı yerine getirilmesi gereken bir görevdir. Bu anlam-daki kanun yapma yani yasama görevinin, yürütme görevinden ger-çek anlamda ayrılmasını sağlayacak kurumsal düzenlemelere geç-meden önce, kanunların başlıca özelliklerini, terimin bu dar anlamı içinde, kısaca belirtmeye çalışacağım.

Bunun iyi bir yolu, yargıç yapımı hukukun temel aldığı ilginç özellikleri hesaba katmaktır. Yasama organlarının genel olarak sade-ce yargıç yapımı hukuku örnek almak için çabalaması ölçüsünde, bu özellikler de artık yasama organlarının tasarımı haline geleceklerdir. Bu kanun anlayışının, tamamen nizam hukukuna bağlı ülkelerde çok az anlaşılmış olmasına karşın, örf ve adet hukukuna dayalı ülkelerde çok daha uzun süredir korunması umulmadık bir durum değildir.

Bu hukuk özünde, adalet mahkemeleri tarafından uygulanan ve uygulanabilir olan ve devlet birimlerini de özel şahıslar gibi gören, eskiden ‘hukukçunun hukuku’ diye bilinen hukuktan oluşmaktadır. Yargıç yapımı bu hukuk, uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması için ortaya çıktığından, sadece kişilerin birbiriyle olan ilişkileriyle ilgilenir ve bireyin diğerlerini etkilemeyen davranışlarını kontrol etmez. Her bireyin, diğer bireyler tarafından müdahalesinin yasak-

Page 55: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 55

landığı, korunan alanını tanımlar. Amaç, merkezi emirlerle değil de kendi girişimleriyle faaliyette bulunan, diğer bir ifadeyle sahip oldu-ğu bilgi temelinde kendi amaçlarının peşinde koşan insanlar arasın-daki uyuşmazlıkları önlemektir.

Bu kurallar böylece, hiç kimsenin daha önceden tahmin ede-meyeceği durumlarda uygulanabilmeli ve bu yüzden de gelecekle ilgili maksimum sayıda olayı kapsama amacına yönelik olmalıdır. Genel fakat çok da fazla kullanışlı olmayan bir şekilde tanımlanan bu çerçeve, sadece belli seçilmiş kişiler, gruplar, yerler, zamanların v.s. değil, belli birçok faktörün de içinde yer aldığı bütün durumlara aynı tarzda uygulanmak için tasarlandığı şeklindeki tanımıyla, onun ‘so-yut özelliklerinin ne olduğunu belirler. Bunlar, bireylere faaliyetle-rinde belli görevler ya da amaçlar emretmezler, fakat her birinin amaçlarına ulaşma şansına sahip olabileceği planlarını karşılıklı ola-rak gerçekleştirmelerini onlar için mümkün kılmayı amaçlarlar. Tabi ki, bu amaçları elde etmek için çizilecek bireysel alanların sınırları, özellikle yaşam, özgürlük ve mülkiyeti güvence altına alacak olan, mülkiyet, sözleşme, haksız fiil ve ceza hukukları tarafından belirlene-cektir.

Zorlamanın Sınırları

Sorumluluğu sadece, dar anlamıyla hukuk kuralları olarak ad-landırdığım bu tip adil davranış kurallarına uymak olacak olan bir birey, yasal olarak hiç kimsenin emirlerine maruz kalmadığı ve bili-nen sınırlar dahilinde davranışlarının sebep ve sonuçlarını kendisi belirleyebildiği için özgür olacaktır. Fakat herkesin bu manada özgür olduğu bir yerde, her birey, kimsenin kontrol etmediği ve her biri için sonucunun geniş ölçüde önceden tahmin edilemediği bir sürece itilmiş olur. İşte bu yüzden özgürlük ve risk birbirinden ayrılmaz du-rumdadır. Her bireyin milli gelirden alacağı payın büyüklüğünün, kimsenin bilmediği bir çok duruma dayanacak olmasının adil olacağı iddia edilemez. Fakat bu, ‘paylaşımın adil olmaması’ olarak da tanım-lanamaz. Eğer bu paylaşımların haksız fiillerden etkilenmelerini en-gelleyebilirsek, bundan memnun olmalıyız. Özgür bir toplumda her-

Page 56: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

56 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

kes için talihsizliklere karşı bazı önlemleri piyasa dışından sağlaya-rak, hiç kimsenin düşmesine gerek kalmayacak sağlam bir zemini elbetteki oluşturabiliriz. Aslında piyasanın sağlıklı bir şekilde işleye-bileceği yapıyı geliştirmek için yapabileceğimiz çok daha fazla şey var. Fakat böyle bir toplumda gelir dağılımını, bir takım sosyal ve dağıtıcı adalet standartlarına ve piyasa düzenini bozması muhtemel girişimlere. uyduramayız

Fakat, bireysel özgürlüğü muhafaza etmek için, zorlamayı sa-dece genel adil davranış kurallarının uygulanmasıyla sınırlı tutmak zorundaysak, bu durumda yasama organının belli grupların belli çı-karlarını korumak için kullandığı baskıyı nasıl engelleyebileceğiz. Özellikle de, yasama organı ve yöneten çoğunluk, sadece bazı grupla-ra bazı özel çıkarların sağlanması için oluşturulmuş aynı organize çıkar hattında yer alıyorlarsa? Gerçek şudur ki, güçler ayrılığı teorisi zımnen kanunların genel adil davranış kuralları doğrultusunda çıka-rılması gerektiğini varsaymasına rağmen,. sözüm ona yasama organ-ları hiçbir zaman bu dar anlamda kanun çıkarmakla sınırlandırılma-mışlardır. Ve, sadece yasamanın değil yürütmeye ilişkin faaliyetlerin de temsili çoğunluğun elinde olması gerektiği kabul edildiği için, yürütme faaliyeti de yasama organlarının temel görevi haline gel-miştir. Bu, sadece genel adil davranış kuralları anlamında kanunlar ile özel emirler anlamındaki kanunlar arasındaki ayrımı tamamen ortadan kaldırma etkisi yapmamıştır. Bu, aynı zamanda yasama or-ganının organizasyon yapısını, klasik anlamda kanun çıkarmaya çok da uygun olmayan fakat tüm parti siyasetinin üzerinde olan etkin bir hükümet için gerekli olacak olan bir şekilde etkilemiştir.

Belirli Çıkarlara Hizmet Etmeye Zorlanan Temsili Hükümet

Şu anda, hem eski anlamdaki yasama faaliyeti, hem de yü-rütmenin demokratik bir biçimde idare edilmesini istemekte haklı olduğumuza inanıyorum. Fakat bana öyle geliyor ki, bu iki farklı gö-revi aynı temsili meclise emanet etmek, muhtemelen tarihsel olarak kaçınılmaz da olsa, ölümcül bir hata olacaktır. Bu, yasama ve yürüt-me arasındaki ayrımı ve dolayısıyla da hukuk kuralları ve hukuk

Page 57: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 57

devleti prensiplerinin yerine getirilmesini uygulamada imkansız kı-lar. Bu, yürütmenin her türlü eyleminin, temsili meclisin onayını al-masını güvence altına alabilirse de, vatandaşları keyfi bir baskıya karşı korumaz. Aslında, etkili bir yürütmenin gereğine uygun şekilde organize olmuş ve değiştiremeyeceği bir takım genel kanunlarla sı-nırlandırılmamış bir temsili meclis, güçlerini belirli çıkar taleplerini yerine getirmek için kullanmaya mecbur bırakılmaktadır.

Temsili hükümet ve güçler ayrılığının klasik kuramcılarından ekseriyetinin parti sistemini sevmemesi ve parti siyaseti konusunda yasama organı üzerindeki görüş ayrılıklarını engelleyebildiklerini düşünmeleri tesadüfi bir durum değildir. Onlar, yasama organının dar manada kanun yapmakla (kanunların adil davranış kuralları doğrultusunda yapılması) ilgili olduklarını zihinlerinde tasarladıkları için bu şekilde bir düşünceye sahip olmuşlar ve belirli çıkarlardan bağımsız ortak toplumsal bir düşünce olan adil davranış kuralları ile orada yaşanabileceğine inanmışlardır. Fakat, demokratik bir hükü-metin parti olarak adlandırdığımız örgütlü bir temsili kurumun des-teğine ihtiyaç duyacağı inkar edilemez. Bu partiler, belirli bir faaliyet programına sahip, alternatif yürütme sunan ve benzer şekilde örgüt-lenen muhalefet gruplarıdır.

Ayrı Yasama Meclisi

Bu zor durumun açık çözümü, farklı görevlerde iki ayrı temsili meclisin olması gibi gözükmektedir. Bunlardan biri gerçek anlamda bir yasama birimi, diğeri de yürütme işleri ile ilgili olanıdır (Örneğin dar anlamıyla kanun çıkarma faaliyeti dışındaki her şey). En azından böyle bir sistemin İngiltere’de gelişebilmesi akıl almaz bir durum değildir. Yani, Avam Kamarası para uygulamaları üzerindeki özel güçle, yürütmenin en etkili kontrol mekanizması olurken , Lordlar Kamarası’nın, yüce adalet mahkemesi sıfatıyla, dar anlamıyla kanu-nun gelişiminde tek doğru merci olması durumunda. Fakat böyle bir gelişim elbette ki, Lordlar Kamarası geniş bir kitleyi değil sadece bir sınıfı temsil ettiği sürece mümkün görünmüyordu.

Page 58: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

58 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Bununla birlikte üzerinde iyice düşündüğümüzde, bir temsili

meclis yerine, aynı prensiplerle seçilen ve organize olan ve bu yüz-den de aynı kompozisyona sahip olacak olan iki tane temsili meclise sahip olmakla çok az bir kazanç elde edeceğimizi fark ederiz. Onlar, modern parlamentoların kararları üzerinde etkili olan aynı koşullar tarafından yönlendirilecek ve gizli anlaşmalarla, belki de iktidardaki hükümetin yapmak istediği her şey için aynı çeşit yetkiyi verecek-lerdir. Yasama meclisinin (yürütmeden ayrılmış şekilde), genel adil davranış kurallarının dar anlamında kanun çıkarırken, anayasa tara-fından sınırlandırılmış olduğunu ve bu sınırlamanın anayasa mah-kemesinin kontrolü ile etkili hale getirildiğini farz etsek bile, yasama meclisi, bugünün parlamentolarında yöneten çoğunluğu kendi lehle-rine zorlayan belli grupların taleplerini yerine getirme zorunlulu-ğunda olduğu sürece muhtemelen çok az şey başarılabilecektir.

Belirli Çıkarlar ve Daimi Kurallar

Hükümet meclisleri için, bugünün parlamentolarındakine benzer bir yapıyı (yani organizasyon ve işleyiş yöntemleri kanun çıkarmaktan ziyade yürütmenin gerekleri doğrultusunda şekillendi-rilmiş olan bir yapıyı) istememiz gerekliyken, yasama meclisi için çok daha farklı bir şeye ihtiyaç olacaktır. Belli grupların belirli ihtiyaçla-rıyla ilgilenen değil, fakat toplumsal faaliyetleri düzenlemesi gereken genel ve sürekli kurallarla ilgilenen bir meclis istemeliyiz. Bu mecli-sin üyeleri ve kararları, belli grupları ve onların belli isteklerini değil, fakat hangi davranışın adil, hangisinin adil olmadığını belirleyen ge-nel görüşü yansıtmalıdır. Böyle bir meclisin çıkaracağı kuralların uzun süre geçerli olabilmesi için, adil olan ve olmayan davranışları belirleyen genel görüşü “temsil etmesi” veya bundan bir çeşit “kesit” oluşturması gerekmektedir. Üyelerinin ise belli çıkarların sözcüleri olmaması veya yürütmeyle ilgili herhangi bir spesifik konuda nüfu-sun belli bir bölümünün “irade”sini yansıtmamalıdır. Bu kişiler, gün-lük iş yaşantılarında sergiledikleri kişisel özelliklerinden dolayı gü-venilen ve saygı duyulan bayan ve erkekler olmalı ve belli seçmen gruplarının onayına dayalı olmamalıdırlar. Ve bir idareci topluluğu bir arada tutmak için gerekli olan parti disiplininin tamamen dışında

Page 59: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 59

olmalı fakat, yürütmenin güçlerini sınırlayan kuralları belirleyen bi-rim içinde açık bir şekilde istenmeyen olmalıdır.

Yasama Meclisine Üyelik

Eğer ki; İlk olarak, üyeleri uzun süreliğine seçilirse; ikinci olarak, süre sonunda tekrar seçilmeleri mümkün olmazsa; ve üçüncü olarak, seçmenlerin zamanla değişen görüşlerine göre birimin sürek-li yenilenmesini sağlamak için, üyelerin hepsi aynı zamanda seçilme-yip sabit bir sayıda üye, her yıl görev süreleri doldukça yer değiştiri-lirse yada bir başka deyişle mesela, on beş yıllığına seçildilerse, her yıl sayılarının on beşte biri değiştirilse, böyle bir yasama meclisine sahip olabiliriz. Her seçimde temsilcilerin sadece belli bir yaş gru-bundan ve yine belli bir yaş grubu tarafından seçilmesini sağlamak bence uygun gibi görünmektedir. Böylelikle her vatandaş, hayatında sadece bir kez, mesela 40. yaşında, kendi yaş gurubundan seçilen bir temsilci için, oy kullanacaktır.

Sonuç, kırk ve elli beşli yaşlar arasında, günlük yaşamlarında yeteneklerini kanıtlama imkanına sahip olduktan sonra seçilmiş kişi-lerden oluşan bir meclis olacaktır (Aynı dönemde diğer parlamento-lardakinden biraz daha aşağı bir yaş ortalaması). Muhtemelen hü-kümet meclisinde ya da diğer politik ya da parti organizasyonlarında daha önce görev yapmış olanları kapsam dışı bırakmak arzulanabilir. Diğer taraftan, seçilecek meclis üyelerine emekliliklerinden sonraki dönemler için asil, ücretli ve emekliliğe uygun bir görev (profesyo-nel yargıçlık veya buna benzer bir görev) verilmesi gerekli görülebi-lir.

Yaş grupları itibariyle ve bireylerin günlük yaşamlarında ken-dilerini kanıtlamış oldukları bir yaşta yapılan seçimin avantajı şu olacaktır; Genelde kişinin yaşıtları onun karakterinin ve yeteneğinin en iyi yargıçlarıdır. Ve her seçimde adayların nispeten küçük gruplar içerisinden katılımı çok daha uygun olacaktır. Çünkü bu adaylar, oy veren tarafından kişisel olarak tanınan ve kişisel sayınlıklarına göre oy alıp seçilecek olan kişiler olacaktır. Özellikle yaş grupları itibariyle kamusal faaliyetlerin görüşülüp tartışıldığı klüpler oluşturarak bu

Page 60: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

60 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

toplumsal görevin yerine getirilmesi de uygun ve cesaretliliği hak eden bir davranış olacaktır.

V. YASAMANIN AYRILMASININ AVANTAJLARI

Tüm bunların amacı, elbette ki, hükümete boyun eğmeyen ve hükümetin o anki amaçlarını gerçekleştirmek için her istediği kanun-ları çıkarmayan, fakat hükümetin zorlayıcı gücüne kalıcı sınırlar (Hükümetin faaliyet alanını belirleyen ve demokratik bir şekilde se-çilmiş hükümet meclisinin bile aşamayacağı sınırlar) getiren kanun-ları yapan bir yasama meclisi oluşturmaktır. Bu şekilde oluşturulan bir yasama meclisi, hükümetin organizasyonunun, hükümetin yetki-sindeki alanlardan elde edilecek yararların kullanımının ve hükümet tarafından verilecek hizmetlerin niteliğinin belirlenmesinde tama-men bağımsız olurken, vatandaşlar üzerinde kendi varlığından kay-naklanan hiçbir zorlayıcı güç olmayacaktır. Bu tip güçler sadece, ya-sama meclisi tarafından emredilen adil davranış kurallarının uygu-lanmasını sağlamaya yönelik olacaktır (Hükümet tarafından sunulan hizmetlerin finansmanının vergi gelirleriyle karşılanmasında kullanı-lacak güç dahil olmak üzere). Bu sınırların hükümet ve hükümet meclisi tarafından her hangi bir şekilde aşılmasına karşın, yasama ve hükümet birimleri arasındaki olası bir anlaşmazlık halinde yetkili olacak bir anayasa mahkemesi için açık bir üst yargı yolu olacaktır.

Böyle bir düzenlemenin arzulanabilir başka bir etkisi de, ya-sama organının kendi olağan görevi için yeterli zamanının olacak olmasıdır. Bu önemlidir, çünkü modern çağlarda yasama organları, genel hukuk kuralları tarafından idare edilebilecek olan konuların düzenlemesini, sık sık idari emirlere ve hatta idari takdir hakkına bırakmaktadırlar. Çünkü onlar, hükümet işleriyle o kadar meşgul olmaktadırlar ki, gerçek anlamda kanunların çıkarılmasında ne za-manları ne de ilgileri bulunmaktadır. Bu ayrıca, uzun süre hizmet eden bir temsilcinin sahip olabileceği, uzmanlık bilgisi gerektiren bir görevdir. Fakat bu, bir sonraki seçimden önce seçmenlerine vaat edecekleriyle uğraşıp duran sözüm ona yoğun bir politikacının sahip olamayacağı bir görevdir. Kanunun şekillenmesinde temel belirleyici

Page 61: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 61

birim olma özelliğini büyük ölçüde kaybetmesi, fakat bu görevi gide-rek artan bir şekilde bürokrasiye devretmesi, temsilci meclise sınır-sız güç vermenin garip bir sonucudur.

Fakat bu ütopyanın detaylarını daha da ileriye götürerek siz-leri sabırsızlandırmamalıyım. Bununla birlikte yürütme biriminden yasama meclisinin gerçek anlamda ayrılmasının olanaklılığını düşünmeye imkan veren, büyüleyici ve eğitici bir keşif bulduğumu itiraf etmeliyim. Böyle söyledikten sonra, tahmin edilebilir bir gelecekte bunun gerçekleştirilemeyeceğine inandığımı itiraf edersem, haklı olarak böyle bir ütopik yapının amacının ne olabileceğini soracaksınız. David Hume’un “The Idea of a Perfect Commonwealth” adlı makalesindeki sözleriyle yanıt verebilirim: ‘Toplum için büyük bir rahatsızlığa yol açmayacak şekilde böyle yumuşak bir değişiklik ve yenilik ile mümkün olduğu ölçüde devletin, gerçek şekil ve yapısını en mükemmel bir şekilde değiştirebileceğimiz alternatifin ne olduğunu kavramak her durumda yararlı olacaktır.”

Page 62: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

62 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

DEMOKRASİ ve DEMARŞİ 6

Friedrich A. von Hayek

Çeviren: Engin Hepaksaz

Demokrasinin sadece özel bir türü, neredeyse bütün dünyada, gerçek demokrasinin yerine kullanılmaktadır. Üstelik de bu özel de-mokrasi türü hiçbir şekilde gerçek demokrasinin orijinal anlamının gerekli temel niteliklerini tanımlamamaktadır. Aslında Aristo, bu özel demokrasi türünün “Demokrasi” olarak adlandırılıp adlandırıl-maması konusunda bile şüpheler taşımıştır.

. Demokrasinin idealindeki temel anlamına karşılık gelmekten oldukça uzak olmasına rağmen, demokrasinin özel bir şekli olabile-cek yaklaşım, artık her yerde gerçek demokrasi kavramının yerini almaktadır.

Demokrasi kavramı başlangıçta nihai gücün, her ne olursa olsun halkın çoğunluğunun veya onları temsil edenlerin ellerinde olması gerektiğinden başka bir anlam taşımamıştır. Ancak o, bu gücün sınırları konusunda hiçbir şey söylememiştir. Ekseriyetle yanlış bir şekilde nihai gücün sınırsız olması gerektiği söylenmiştir. Nihai güce çoğunluk düşüncesinin hakim olması gerektiği fikrinden, belirli konulardaki çoğunluk iradesinin sınırsız olması gerektiği sonucu kesinlikle çıkmamalıdır. Gerçekte, klasik güçler ayrılığı teorisi, temsili meclisin ellerinde olacak olan yasamanın, sadece kanunların

6 Friedrich A. Von Hayek, “The Confusion of Language in Political Thought”, Occasional Paper

20 , second ed., London: The Institute of Economic Affairs (IEA), 1968, pp.1-36. (Sözkonusu mo-nografinin sadece demokrasi ve demarşi ile ilgili son bölümü tercüme edilmiştir.). C C Aktan, De-mokrasi, Demarşi ve Poliarşi Ankara: Çİzgi Kitabevi, 2005.

Page 63: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 63

çıkarılması ile meşgul olması gerektiğini (Özünde varolan bazı özelliklerinden dolayı, belirli bazı emirlerden ayırt edilebilir olduğu varsayılmaktadır) çünkü sadece nomoi anlamındaki kanunların yasama organı tarafından çıkarılmaları sebebiyle, belirli konularda alınan kararların bu anlamda kanun olmadıklarını varsaymaktadır. Gerçek anlamda kanunlar ile belirli konulardaki kararlar arasında bu şekilde bir ayrım yapılmadığı takdirde güçler ayrılığının farklı görevlerin farklı birimler tarafından yerine getirileceği fikri anlamsız ve gerçekten de döngüsel kalacaktır7.

Yasama organının işinin sadece kanun çıkarmak olduğu bir du-rumda, verilen bir önergenin yasalaşıp yasalaşmayacağı konusunda, o önergenin bünyesinde taşıyacağı bilinen bir özelliğine bakılacaktır. Ve bu sayede o önergenin kanun olup olamayacağı belirlenebilecek-tir. Yoksa onun kaynağı tek başına yeterli bir yasallık kriteri oluş-turmayacaktır.

Hiç şüphesiz, liberal anayasacılığın ve temsili hükümetin büyük teorisyenlerinin, güçler ayrılığı fikrini ileri sürdükleri dönemde “ka-nun” ile anlatmak istedikleri şey, nomos olarak adlandırdığımız şeydi. Kanunların yapılması ve devletin davranış ve yapısını belirleyen or-ganizasyona ilişkin kuralların belirlenmesi görevinin aynı temsili meclise emanet edilmesi sonucu, bu teorisyenlerin amaçlarına ula-şamaması, burada daha fazla tartışamayacağımız ayrı bir konudur. Evrensel adil davranış kurallarının emrettiği ile sınırlı kalmayan bir yasama organı, organize çıkar grupları tarafından, yasama gücü ara-cılığı ile belirli özel çıkarların elde edilmesine zorlanacaktır. Böyle bir kurumsal düzenlemenin doğuracağı kaçınılmaz sonuçlarla da artık ilgilenmemeliyiz. Burada ilgili olduğumuz tek şey, en üstün oto-ritenin böyle bir güce sahip olmasının gerekli olmadığıdır. Gücü sı-nırlamak için başka bir gücün varlığına gerek yoktur. Bütün güç dü-şünceye dayanmalı ve düşünce, evrensel kurallara dayanan (adil dav-ranış kuralları) ve böylece adalete olan inancını kanıtlamış olan ni-

7 Bkz: M. J. C. Vile, Constitutionalism and the Separation of Powers, Clarendon Press, Oxford,

1967.

Page 64: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

64 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

hai gücü tek güç olarak tanımalıdır. İşte böyle bir durumun varlığın-da en üstün güç, adil davranış kurallarının belirlemiş olduğu nihai gücün bu sınırlarını aşar aşmaz otoritesini kaybedecektir.

Bu nedenle en üstün gücün sınırsız bir güç olmasına gerek yok-tur. Çünkü evrensel adil davranış kuralını ifade eden nomos’un temel niteliğine sahip olmayan herhangi bir şeyi telaffuz ettiği anda, en üs-tün güç, düşüncenin vazgeçilmez desteğini kaybeden bir güç olacak-tır. Papanın, belirli konularda kendi kararlarını değil sadece doğmayı emrettiği sürece yanılmaz olarak addedilmesi gibi, yasama organı da ancak yasal nomos durumunun kesin varlığı anlamında yasa yapma gücünü göstererek en üstün olabilecektir. Ve yasama organı devletin belirli bazı amaçlarıyla ilgilenmeyen, bağımsız ve tarafsız mahkeme-ler tarafından önemli ölçüde sınırlandırılabilecektir. Çünkü yasama organı kararlarının nomos’un karakterine uyup uymadığı ve bu yüz-den de kanuni bağlayıcılığı olup olmadığına karar verebilecek olan bu bağımsız ve tarafsız mahkemelerin önünde, tarafsız ve nesnel testler mevcut olacaktır (Bununla birlikte belirli durumlar karşısında uygulanmaları zor olabilir). Bütün gereken, yasama organı faaliyetle-rinin, her geçerli kanunda olması gereken kesin resmi özelliklere sahip olup olmadığını söyleyebilecek bir adalet mahkemesinin varlı-ğıdır. Fakat emirlerin uygulanmasında bu mahkemenin pozitif güce sahip olmasına gerek yoktur.

Temsilciler meclisindeki çoğunluk böylece en üstün fakat artık sınırsız olmayan bir güce sahip olabilir. Eğer onun gücü nomotheate (Hem John Stuart Mill, hem de 17. yüzyıl İngiliz teorisyenlerinin baş-vurduğu diğer bir Yunanca terimi canlandırmak için)8 veya nomos anlamında sınırlandığında ,belirli emirlerin çıkarılmasında kullanılan güç hariç olmak üzere, bu güce kanunların çıkarılmasında başvuran belirli gruplar lehine ayrıcalık ve ayrım yapılması için kanunun hiçbir zorlaması olmayacaktır. Bu çeşit bir güç kolay kolay varolmayacaktır. Çünkü en üstün gücü kullanan kim olursa olsun kendisini evrensel

8 Cf. Philip Hunton , A Treatise on Monarchy, London, 1643, p. 5, and John Stuart Mill, On Liberty

and Considerations of Representative Government, ed. R. B. McCallum, Oxford, 1946, p.171

Page 65: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 65

kurallarla bağlamak suretiyle faaliyetlerinin yasallığını kanıtlamak zorunda kalacaktır.

Sadece, devletin yanında özel şahısları da bağlayan zorlayıcı ku-ralların değil, hükümet birimlerinin idaresinin de demokratik olarak belirlenmesini istiyorsak, ikincisini gerçekleştirmek için temsili bir birime ihtiyacımız olacaktır. Fakat bu birimin nomos’ un emrettiğiy-le aynı olmasına gerek yoktur ve olmamalıdır da. Kendisi, başka bir temsili birimin emrettiği nomos’un idaresinde olmalıdır, ki bu birim ayrıca diğerinin değiştiremediği gücün sınırlarını da belirleyecektir. Böyle bir icrai ve idareci (fakat kesinlikle yasama ile ilgili olmayan) temsili birim, o zaman gerçekten de çoğunluğun iradesiyle ilgili konu-larla meşgul olacaktır (Örneğin belirli somut bir amacın gerçekleşti-rilmesiyle). Bu meşguliyet, yürütmeye ilişkin güçlerin kullanımını takip açısından olacaktır. Birim, örneğin düşüncenin neyin yanlış ne-yin doğru olduğu gibi sorgulamalarıyla meşgul olmayacaktır. Birim kendisini somut ve gerçekleştirilebilir ihtiyaçların karşılanmasına adayacaktır. Bunun için de amaçların gerçekleştirilmesinde mevcut bir çok olanağı kullanacaktır.

Liberal anayasacılığın babaları, yüce meclislerde gerçek anlamda yasama faaliyeti olarak nomos’un emrettiğiyle ilgili kalınmasını dü-şündüklerinde kesinlikle haklılardı. Ve yine onlar, bizim parti, onla-rınsa hizip olarak adlandırdıkları organize çıkar gruplarının bu faali-yet içerisinde yer almaması gerektiğini düşündüklerinde de kesinlik-le haklılardı. Partiler gerçekte somut irade meseleleriyle ilgilidirler. Yani bunları oluşturmak için bir araya gelen insanların belirli çıkar-larının tatmini ile. Fakat yasama organının yapması gereken ise dü-şünceyi ifade etmek olmalıdır ve bu yüzden belirli çıkarların temsilci-lerinin ellerinde değil, fakat belirli çıkarların tüm zorlamalarına karşı korunması gereken kişilerin, yani hakim düşüncenin örnek bir tem-silcisinin kontrolüne bırakılmalıdır.

Böyle bir temsili birimi oluşturmak üzere başka bir yerde bir me-tot teklif etmiştim9. Partiler devlet kurumunun etkin demokratik

9 bkz: ‘The Constitution of a Liberal State’, II Politico, 1967.

Page 66: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

66 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

yönetimi için yine de gerekli kalmayı sürdürecek olmalarına rağmen, bu metot o birimi organize partilerden bağımsız kılmaya yetecektir. Metot kurul üyelerinin, sonrasında tekrar seçilemeyecekleri uzun dönemler için seçimini gerektirmektedir. Onları, hakim düşüncenin temsilcisi yapabilmek için yaş grupları itibariyle bir temsil kullanıla-bilir. Her bir nesilde, yaşamları boyunca bir kez seçilmiş olanlar, kır-kıncı yaşlarından itibaren 15 yıllık bir hizmet döneminin temsilcileri olacak, ondan sonra ise profesyonel yargıçlık gibi sürekli bir mesleğe sahip olabileceklerdir. Bu durumda, kanun yapıcı meclis 40-55 yaş arası bayan ve erkeklerden oluşmuş olmaktadır (Ve böylece muhte-melen mevcut temsili meclislerden az çok daha aşağı bir yaş ortala-ması!). Bu kişiler, kendilerini günlük yaşamları içerisinde kanıtlama imkanı elde etmenin ve aktif yaşamlarının geri kalan dönemlerinde onurlu bir pozisyon elde etmek için kişisel mesleklerini terk etme tercihinin ardından, yaşıtları tarafından seçilmektedirler.

Yaşıtlarının (ki genellikle en yetenekli yargıçlardan oluşmakta-dır) seçimi ile oluşturulan böyle bir seçim sistemi ile, akıllı ve onurlu insanların oluşturduğu bir senatonun varlığını öngören politik ku-ramcıların idealine de şimdiye kadar denenenlerin en iyisi olarak, bir adım daha yaklaşılmış olacaktır. Yasama faaliyeti konusunda böyle bir birimin gücünün sınırlandırılması, ilk etapta daha önce hiç va-rolmamış olan gerçek güçler ayrılığını ve böylece de gerçek bir hu-kuk devleti ve etkin kanun kurallarını mümkün kılacaktır. Diğer ta-raftan hükümet veya icrai meclis, kurulu bir parti düzeni içerisinde seçilmeye devam ederek, daha önce bahsedilen kanunların uygulan-ması ve belirli hizmetlerin gerçekleştirilmesi işlevlerini daha sağlıklı yürütebilecektir.

Yürürlükteki anayasal düzenlerde yapılacak böyle bir değişim, devlet gücünün kötüye kullanımını önlemek için, can sıkıcı bir şekil-de tasarlanmış olan tamamen gereksiz hayalden, güç halk çoğunlu-ğunun ellerine geçer geçmez, nihayet kurtulacağımızı öncelikle var-saymaktadır. Her şeye kadir demokratik hükümetin her zaman özel çıkarlardan ziyade genel çıkarlara hizmet edeceğini beklemek için hiçbir haklı gerekçe bulunmamaktadır. Belirli gruplara fayda sağla-

Page 67: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 67

mada serbest olan demokratik hükümetin, organize çıkarlar koalis-yonunun etkisinde kalacağı açıktır. Burada, tüm kısmi ve özel çıkar-lar hariç olmak üzere toplumsal hak ve hukukun klasik anlamını ifade eden genel çıkarlar ikinci planda kalmaktadır.

Demokrasi kelimesinin sürekli olarak belirli konularda çoğunlu-ğun sınırsız gücü düşüncesine bağlanmasından çokça pişmanlık du-yulmaktadır.10 Eğer bu böyle ise, demokrasinin orijinalindeki ideali ifade etmek üzere yeni bir kelimeye ihtiyacımız var demektir. Bu id-eal, neyin adil olduğu konusundaki halk düşüncesinin egemen olma-sını ifade eder. Fakat yönetimde etkisi bulunan organize çıkar koalis-yonları aracılığı ile somut neticelerin elde edilmesini isteyen halk iradesi bu ideali yansıtmaz. Demokrasi ve sınırlı devlet birbirleriyle uyuşmaz fikirler haline gelmişlerse, bir zamanlar sınırlı demokrasi olarak adlandırılması muhtemel olan şey için yeni bir kelime bul-mamız gerekir. Demos düşüncesinin nihai otorite olmasını, fakat yö-neten çoğunluk egemenliğinin bireylere kuralsız zorlama, kratos, yapmasına izin verilmemesini istiyoruz11. O halde çoğunluk, geçici kararnamelerle değil, ilan edilmiş ve insanların bilgisi dahilinde bu-lunan kurulu kanunlarla yönetilmelidir (archein). Muhtemelen böyle bir siyasi düzeni demos ve archein arasında kurmuş olduğumuz ilişki ile tanımlayabilir ve insanların belli iradelerinin değil fakat düşünce-nin en yüksek otorite olduğu böyle bir sınırlı devleti demarşi olarak adlandırabiliriz. Yukarıda ifade edilen kişisel tasarı, böyle bir demar-şinin oluşumu için muhtemel bir teklif anlamını taşımaktadır.

Şayet, demokrasinin sınırsız devlet olması gerektiği hususunda ısrar edilirse, bu durumda ben demokrasiye inanan birisi değilim ve çerçevesini çizdiğim anlamda kendinden son derece emin bir demar-şistim ve öyle kalmayı da tercih edeceğim. Hatalarımızın sebebi her şeyi maalesef demokrasi kavramıyla ilişkilendirmekten kaynaklan-

10 Cf. R. Wollheim, ‘A Paradox in the Theory of Democracy’, in P.Laslett and W.G. Runciman (eds.),

Philosophy, Politics, and Society, 2nd series , London, 1962, p. 72: Demokrasinin modern kav-ramı ; temelinde, kendilerine sınırlama koyulmamış olan bir yöneten birimin olduğu devlet biçi-mi şeklindedir.

11 John Locke, Second Treatise on Government, sect.131, ed. P.Laslett, Cambridge, 1960, p.371.

Page 68: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

68 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

makta olup, bundan kendimizi böyle bir isim değişikliği ile kurtarabi-lirsek, en başından bu yana demokrasiye zarar veren ve demokrasi-nin defalarca tahribatına sebep olan tehlikelerden de böylece kur-tulmayı başarabiliriz. Problem, Atina Meclisinin belirli kişilerin ceza-landırılmasına karar verilmesini isterken, Xenophon’un anmağa de-ğer bölümünde bize söylediğinde yatmaktadır. “ İleri gelenler, halkın isteklerinin yerine getirilmesi engellenirse bunun bir felaket olacağını haykırıyorlardı...İşte o zaman, Prytanler korkuyla sorunu ortaya koy-mayı kabul ettiler. Sophroniskus’un oğlu Sokrates dışındaki herkes. Ve o hiçbir zaman kanun dışı faaliyetler içerisinde olmayacağını söyle-di.”12

12 Xenophon, Hellenica, I, Vii, 15, Loeb ed. by C.L. Brownson, Cambridge, Mass., and London,

1918, p.73.

Page 69: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 69

DEMOKRASİNİN ELEŞTİRİLERİ ve POLİARŞİ *

Robert A. Dahl

Çeviren: Memduh Aslan

DEMOKRATİK SÜRECİN KRİTERLERİ

Bazı insanların demokratik bir siyasal düzeni makbul gören bir siyasal düzen kurmak istediklerini varsayalım. Kabul edilebilir bu varsayım nedeniyle demokrasinin benimsenmesi gerekecek olup, bu nedenle demosun1 kararlarını almasını sağlayan bu sürecin belli kri-terlere uygun olması da gerekmektedir.Birisinin bu varsayımlara inanması halinde, bu sürecin belirli kriterlere uygun olması gerekti-ğini söylerken, o kriterlerin istenilirliğini de mantıken doğrulamak zorunda olduğunu söylemek istiyorum; bunun aksine, kriterleri red-detmek için varsayımlardan birini veya birkaçını reddetmek de ge-rekmektedir. İdeal standartlar da diyebileceğimiz beş kriter, varsa-yımların geçerli olduğu herhangi bir oluşumda, önerilen yöntemle-rin değerlendirileceği standartlardır. Bu kriterlere mükemmel bir şekilde uyan her süreç, mükemmel bir demokratik süreç olacaktır ve oluşumun yönetimi de mükemmel bir demokratik yönetim olacaktır. Mükemmel bir demokratik sürecin ve mükemmel bir demokratik yönetimin gerçekte hiçbir zaman varolamayabileceğini kabul ediyo-rum. Bunlar, insani olanaklar çerçevesindeki gerçeklikteki durumla-rın karşılaştırılabileceği fikirleri ortaya koymaktadırlar. Bu kriterler hiçbir zaman mükemmel bir biçimde yerine getirilemese de ileride görüleceği üzere, gerçek dünyadaki olanakların değerlendirilmesin-de yararlı olmaktadırlar. Doğal olarak bunlar değerlendirmede varo-lan bütün yargılama öğelerini ortadan kaldırmamaktadırlar. Örneğin bir kriter, çoğunluğun yönetimi gibi herhangi bir özel yöntem belirt-memektedir; çünkü, özel yöntemler bu kriterlerden doğrudan ortaya

* Bu çalışma Dahl’ın “Democracy and Its Critics” adlı makalesinin tercümesidir. Bkz: Robert A. Dahl

“Democracy and Its Critics” in: Key Concepts In Critical Theory: Democracy, Edited by Philip Green, Humanities Press, New Jersey, 1993. pp.57-66. C C Aktan, Demokrasi, Demarşi ve Po-liarşi Ankara: Çİzgi Kitabevi, 2005.

1 Demos: Eski yunanca da halk anlamına gelmektedir.

Page 70: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

70 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

çıkmamaktadır. Ayrıca yargılar, demokratik bir oluşumun içinde ge-lişmek durumunda olduğu özgül tarihsel koşulları da dikkate almak zorundadır. Ancak, demokratik teorinin, diğer bütün normatif teori-lerde olduğu gibi, alternatif öneriler arasında bir tercih yapılmasının gerekli olduğu her somut durum için geçerli ve hiçbir biçimde tartı-şılmaz cevaplar getirmemiş olması şaşırtıcı olmamalıdır.

Şimdi, varsayımlarımızla eşsiz bir şekilde tutarlı olabilecek ve böylelikle demokratik bir sürecin ayırt edici özelliklerini bize vere-cek olan kriterleri inceleyelim:

Etkin Katılım

Bağlayıcı kararların alınması sürecinde vatandaşlar, ortaya çı-kacak netice hakkında kendi tercihlerini ifade etmek için zorunlu ve eşit imkanlara sahip olmalıdırlar. Vatandaşlar, gündemin sorunlarını belirlemek ve bir kararı başkalarının yerine benimsemek için hangi nedenlerin olduğunu belirtmek bakımından gerekli ve eşit imkana sahip olmalıdırlar.

Bir vatandaşa, etkili katılım açısından gereken fırsatların veril-memesi, tercihleri bilinemeyeceği veya yanlış algılanacağından dik-kate alınmayacak anlamına gelmektedir. Fakat, nihai sonuçla ilgili tercihlerinin eşit biçimde dikkate alınmaması, menfaatlerin eşit bir biçimde değerlendirilmesi ilkesinin ihlali demektir.

Oy Kullanma Eşitliği

Ortak kararların karşılaştırılma aşamasında her vatandaş, di-ğerinin ifade ettiği tercih ile eşit ağırlıklı olarak işleme tabi tutulacak bir tercihi ifade etme konusunda, güvence altına alınmış, eşit bir olanağa sahip olmalıdır. Karar alma aşamasında sonuçların belirlen-mesinde bu tercihler dikkate alınmalıdır.

Elbette ki, tercihler normal olarak oy verme ile anlatmak istedi-ğimiz şey demek olduğundan, bu kriterlerin kararlaştırma aşamasın-da oy kullanma eşitliğini gerektirdiği söylenebilir.

Açıktır ki, bunun gibi bir gereklilik, Eski Yunan’dan bu yana demokratik teori ve pratiğin ana dayanaklarından biri olmuştur.

Page 71: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 71

Fakat, hangi rasyonel zeminde? Bunun haklılaştırılması, öyle sanıyorum ki, karar alma aşamasındaki oy kullanma eşitliğinin vatandaşların doğal eşitliğini ve Kişisel Özerklik Varsayımını gereğince korumak için zorunlu olduğu konusunda pratik bir yargıya dayanmaktadır. Bu olmadan, vatandaşlar kararlar üzerindeki etkileri bakımından, potansiyel eşitsizliklerin sürekli bir biçimde ortaya çıkmasına yönelik bir beklentiyle karşı karşıya kalacaklardır ve siyasal bakımdan eşit kişiler olarak, kendi çıkarlarının, kendileri tarafından yorumlandığı biçimiyle, eşit ağırlık taşıyıp taşımadığı konusunda karar verebilecekleri bir üst denetleme mekanizması da bulunmamaktadır. Diğer kaynaklardaki eşitsizliğin bazı insanlara, kendi çıkarlarının özel bir işlem görmesi olanağını sağlaması ve başkalarını engellemesi gibi, karar alma aşamasında eşit oy verme şartı olmadığı takdirde, oylardaki eşitsizlik, sonuçta, Çıkarların Eşit Değerlendirilmesi İlkesi'nin de ihlal edilmesine yol açmış olacaktır.

Bununla birlikte, kararlaştırma aşamasında oy kullanma eşitliğinin açıkça belirtilmediği noktaya dikkat edelim. Öncelikle, oy kullanma eşitliği karar alma aşamasından önceki aşamalarda gerekmemektedir. Bir demos, makul bir şekilde, bazı insanların çıkarlarının, kendi oyundan önceki aşamalarda daha fazla ağırlık vermek suretiyle eşit bir biçimde değerlendirileceklerine karar verebilir. Aynı esaslar üzerinde, demos, bazı kararları, oyların eşit ağırlık taşımadığı vatandaş gruplarına devredebilir. Bu tür düzenlemeler istisnai olmakla birlikte, demokratik ülkelerde tarihsel olarak gerçekleştiği üzere, buradaki kriteri mutlaka ihlal etmeleri söz konusu değildir. Ancak, demos bu tür düzenlemeleri, amaçların gerçekleştirilmesinde başarısız olmaları durumunda veya demosun ortak kararlar üzerindeki nihai denetimini kaybetmesine yönelik bir tehlike ortaya koyduklarında, değiştirmekte özgür değilse, bu durumda kriter de ihlal edilmiş demektir.

Dahası, kriter özel bir oy verme veya seçim metodunu belirlemiş değildir. Vatandaşların kendi tercihlerini ifade etmek açısından eşit imkanlara sahip olmaları şartı, oyların veya oy kullananların gelişigüzel bir biçimde, yani kurâ ile belirlenmesi halinde yerine getirilmiş olabilir. Oy verme eşitliği, her vatandaşın eşit sayıda seçmenin veya sakinlerin bulunduğu bölgelerde eşit oy hakkına sahip olduğu anlamına da gelmemektedir; bir nispi temsil sistemi de

Page 72: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

72 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

pekala veya daha iyi hizmet verebilir. Vatandaşların kendi tercihlerini en iyi biçimde nasıl ifade edecekleri ve ne tür özgül kurallar ile yöntemlerin benimsenmesinin gerektiği, ek pratik yargıları gerekli kılan sorulardır. Fakat buradaki kriteri daha iyi bir biçimde karşılayan yöntemler, kriteri daha kötü kılanlara tercih edilmelidirler. Sık görülebilecek bir durum olarak, daha iyi olan yöntemin daha kötüye tercih edilmesi gerektiği, önerilen tüm yöntemlerin bazı yönlerden eksikliklerinin olması halinde de geçerlidir.

Son olarak, buradaki kriter , bir oluşumun kendi kararları için çoğunluk yönetimi ilkesini benimsemesini açıkça zorunlu kılmamaktadır. Sadece, çoğunluk yönetimi ile bunun alternatiflerinin, çıkarların eşit biçimde değerlendirilmesi ilkesi gibi bu kriteri haklılaştıran ilkeler ve varsayımlarda dahil olmak üzere, bu veya başka bir kritere göre değerlendirilmesini gerektirmektedir ve bu kriteri en iyi karşılayan çözüm benimsenmelidir. Dolayısıyla, çoğunluk yönetiminin en iyi çözüm olup olmadığı konusu açıkta bırakılmıştır. Çoğunluk yönetiminin ve bunun alternatiflerinin ortaya koyduğu sorun, şu an için hiç bir doyurucu çözümün bulunmadığı son derece zor bir sorundur. Karara ilişkin hangi kuralın oy kullanma eşitliği kriterini en iyi şekilde karşıladığı hakkında, genel olarak veya özel bir bağlam içinde hüküm vermek, oy kullanma eşitliğini kabul etmiş insanların üzerinde anlaşamadıkları bir sorudur ve bu anlaşmazlık sürmektedir.

Yönetime etkin katılım ve oy kullanma eşitliği kriterlerini karşı-layan herhangi bir oluşumun kendi kendini, bu sınırlı ölçü içinde, demokratik bir süreçle yönettiğini söylemek, sanırım, tarihsel kulla-nımla da tutarlıdır. İlerde ortaya çıkacak bazı önemli ayrımlara yer vermek için, böyle bir oluşumun dar anlamda demokratik bir süreç ile yönetildiğini söylemek istiyorum. Bu süreç, her ne kadar, kapsam bakımından tam anlamıyla demokratik bir süreçten daha dar ise de, bu iki kriter, çok sayıda olağan yönetimleri değerlendirmemize ola-nak sağlamaktadır. Elbette, bu kriterler, bir yönetimin bir kritere nazaran iyi fakat diğerine göre kötü olduğu durumlar açısından belir-leyici olamazlar. Normal olarak, herhangi bir değerlendirme, özel durumun gerçekleri veya insan davranış ve eyleminin genel eğilimle-ri ve düzenlilikleri hakkında ek yargıları gerektirecektir. Yine de, bu

Page 73: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 73

kriter tamamen boş değildir. Burada katı bir tutum ortaya koymaya-caksam da, kararların gelişigüzel seçilmiş bir vatandaş grubu tara-fından alınmasını sağlayan yöntemlerin , buradaki kriteri , bir vatan-daşın diğer vatandaşlar adına karar verdiği bir yöntemden daha iyi tatmin edeceğini veya, karar alma aşamasında her vatandaşa bir oy-luk pay veren bir oy kullanma düzeninin, bazı vatandaşların on oya sahip olmalarına karşın diğerlerinin hiç oy sahibi olmadıkları bir dü-zenlemeye göre bu kriteri daha iyi karşılamayacağını söylemek zor-dur. Bununla birlikte, bu gibi olasılıklar hakkındaki yargıların tam anlamıyla sıkı bir tutumdan çıkan çürütülmez sonuçlar niteliğinde olduğunu da söylemek istemiyorum.

İyi Kavrama (Enlightened Understanding)

Belirtmiş olduğum gibi, bir demosun varlığı, kompozisyonu ve sınırları hakkındaki yargılar büyük ölçüde tartışmalıdır. Dolayısıyla, gereken kararların alınması bakımından bazı vatandaşların diğerle-rinden daha özellikli olduğu ileri sürülerek, böylesi yargılara doğru-dan karşı çıkılabilir. Uzun uzadıya anlattığımız üzere bu itiraz, elbet-te, vesayet altındaki demokrasiye meydan okuyabilir. Şimdi üzerinde durmak istediğim şey, aşağıdaki gibi oluşabilecek olan ikinci bir iti-razdır:

İtiraz eden kişinin de kabul edebileceği üzere vatandaşlar, bir bütün olarak alındıklarında, iyi özelliklere sahiptirler, ayrıca, aralarından veya başka üyelerden veya üye olmayanlardan hiçbirinin demos yerine karar vermesini garantileyecek kadar üstün özelliklere kesinkes sahip olmadıkları konusunda da aynı şeyi düşünüyorum. Fakat, bütün bunlara rağmen, vatandaşların olabilecekleri kadar iyi niteliklere sahip olmadıklarını sanıyorum. Kendilerini istedikleri amaçlara götüren araçlar konusunda yanlış yapmaktadırlar; ayrıca daha iyi bir biçimde bilinçlendirilmiş olmaları halinde reddedecekleri amaçları tercih edebilmektedirler. Bu durumda, onların, dar bir biçimde tanımlanmış bir demokratik sürecin kriterlerine göre tatmin edici olan yöntemlere göre kendi kendilerini yönetmeleri gerektiği görüşüne katılıyorum. Yine de, birden çok sayıdaki farklı yöntemler, kriterleri eşit bir biçimde tatmin etmekle birlikte, bunlar arasında, bazılarının daha aydınlanmış bir demosa -ve dolayısıyla daha iyi kararlara- yol açması diğerlerine göre daha

Page 74: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

74 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

olasıdır. Elbette, bunlar daha iyi yöntemlerdir ve diğerlerine tercih edilmeleri gerekmektedir.

Sanıyorum ki, birisi, aydınlanmanın demokrasiye hiçbir etkisi olmadığını söyleyerek buna karşı çıkılabilir. Fakat, bunun tutarsız ve tarihsel açıdan da yanlış bir iddia olacağını düşünüyorum. Tutarsızdır, çünkü, demokrasi, çoğu kez "halk tarafından yönetim"in "halk"ın istediğini ya da en iyi olarak gördüğü şeyi almasına, en iyinin ne olduğunu bir seçkinler grubunun belirlediği, koruyuculuk gibi alternatif sistemlerden daha fazla imkan veren bir sistem olarak anlaşılmıştır. Fakat, ne istediğini veya neyin en iyi olduğunu bilmek için halkın en azından belli bir ölçüde aydınlatılmış olması gerekmektedir. Ayrıca, demokrasi savunucuları bunun büyük ölçüde farkında oldukları ve bilgilendirilmiş ve aydınlatılmış bir demosun varolmasını sağlayan eğitim ve kamusal tartışma gibi araçlara büyük önem verdikleri içindir ki, itiraz tarihsel olarak da yanlıştır.

Dolayısıyla, üçüncü bir kriter eklemek suretiyle demokratik sü-recin anlamını açıklığa kavuşturmayı öneriyorum. Maalesef, anlam bakımından zengin ve buna uygun olarak da karmaşık sözcüklerin dışında, sözünü edeceğim kriteri nasıl formüle edeceğimi tam bile-miyorum. Bununla birlikte, aydınlanmış anlama kriterini şöyle for-müle edebilirim:

Her vatandaş, diğer vatandaşların çıkarlarına en iyi şekilde hizmet edecek biçimde karar verilmesi gereken bir konuyla ilgili tercihini bulup ortaya koymak ve (bir karara duyulan ihtiyacın izin verdiği süre içinde) bunu geçerli kılmak için gereken olanaklara eşit olarak sahip olmalıdır.

Bu kriter, o halde, kararların alınmasındaki alternatif yöntemlerin vatandaşlara sağladığı, amaçlar ile araçlar, bir kimsenin kendi çıkarları ile bu çıkarlar yönündeki politikaların sadece kendisi için değil, ilgili diğer tüm insanlar için beklenen sonuçları doğuracağı konusunda bir anlayışa sahip olması yönünde sağladığı imkanlara göre değerlendirilmelidir. Vatandaşın iyiliğinin veya çıkarlarının bir kamusal iyiye veya genel çıkara dikkat edilmesini gerekli kılması ölçüsünde vatandaşların, bu konularla ilgili bir anlayışa sahip olma imkanlarının varolması gerekmektedir. Bu kriter belirsiz olabilirse

Page 75: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 75

de, kurumların alması gereken şekli belirlemesi bakımından bir kılavuz işlevi görmektedir . Nitekim, bu kriterin sağlanmaması halinde, vatandaşların farklı bir karara varmalarını pekala sağlayabilecek olan bir bilgiyi kesip atacak veya baskı altına alacak veya hayati derecede önemi olan bir bilgiye bazı vatandaşların diğerlerinden daha kolay erişmelerini sağlayacak veya vatandaşların önüne zaman olmasına rağmen tartışılmaksızın karara bağlanması gereken bir konuyu gündeme getirecek olması, bu gibi yöntemleri haklı göstermeyi zorlaştırmaktadır. Elbette, bunlar kolay örnekler gibi görünebilir fakat, siyasal sistemlerin büyük bölümü -belki de çoğu- daha iyi olanlar yerine daha kötü olan yöntemlere göre işlemektedirler.

Halkın Gündem Kontrol Edebilmesi İmkanı

Herhangi bir oluşum bu üç kriteri da tatmin edecek ise, bunu, gündemine göre ve demosla ilgili olarak, tam anlamıyla şekli bir demokrasi diye görmek yerinde olacaktır. Buradaki kriterler , demokratik bir bakış açısından olabilecek en iyi siyasal sistemin boyutları biçiminde anlaşılmalıdır; gerçekte varolan hiçbir sistemin bu kriterleri mükemmel bir biçimde tatmin etmesi beklenemez ise de, sistemlerin bu kriterlere ne denli yakınlaştıklarına göre daha çok ya da daha az demokratik diye ve bu ölçüde de iyi ya da kötü diye değerlendirmek mümkündür.

Yine de, bir sistemin "bir gündeme göre" ve "demosla ilgili ola-rak" tam anlamıyla demokratik bir süreç tarafından yönetildiğini söylemek, bu üç kriterin tam olmamaları ihtimalini akla getirmekte-dir. Niteleyici iki cümlecik – demokratik karar alma süreçlerinin dar kapsamlı bir süreçle bir gündemle sınırlandırılmış veya büyük ölçü-de dışlayıcı bir demosa cevap verici olması veya her ikisinin birlikte bulunması anlamında sınırlandırılmalarının mümkün olduğunu ima etmektedir. Bir demosun uygun ölçüler içinde kapsayıcı olup olma-dığı ve gereğince oluşmuş bir gündem üzerinde denetimini uygulayıp uygulamadığı hakkında yargıya varabilmek için ek ölçülere ihtiyaç vardır.

Dördüncü bir kriterin neden gerekli olduğunu .daha açık bir biçimde görebilmek için, Makedonyalı Philip'in, Atinalıları, Chaeronea'da yendikten sonra, Atina meclisinin dış ve askeri politika

Page 76: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

76 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

alanlarında herhangi bir karar alma yetkisini kaldırmış olduğunu düşünelim. Vatandaşlar yılda yaklaşık kırk kez toplanmaya devam etmektedirler ve sorunları karara bağlamaktadırlar ama, en önemli bazı konularda sessiz kalmaları gerekmektedir. "Yerel" konularla ilgili olarak, Atina kent-devleti eskiye göre daha az demokratik değildir fakat, dış ve askeri ilişkilerli ilgili olarak Atinalılar artık hiyerarşik bir biçimde Philip veya onun memurları tararından yönetilmektedirler. Şimdi, Atina'nın tam olarak demokratik olduğunu veya eskisi kadar demokratik olduğunu söyleyebilecek miyiz?

Yabancı denetimi, buradaki konuyu daha dramatik kılmakla bir-likte, gündem üzerindeki denetim, vatandaşların elinden, onların içlerinden çıkan bazı üyeler tarafından da alınabilir. Ele aldığımız üç kriterin görece daha iyi bir biçimde karşılandığı ve buna ek olarak vatandaşların hakkında karar verebilecekleri konularla ilgili olarak hiçbir sınırlamanın bulunmadığı bağımsız bir ülke düşünelim. Bunla-rın ortak karar alma gündemi tam anlamıyla açıktır. Demokrasi aleyhtarı bir hareketin bir şekilde gücü ele aldığını varsayın. Kendi vatandaşlarının demokratik duygularını yatıştırmaya yönelik bir ha-reketle, yeni yöneticiler eski anayasayı yürürlükte tutsunlar. Bununla birlikte, bu anayasayı bir açıdan değiştirmiş olsunlar. Bu değişiklik-ten sonra insanlar, eski demokratik kurumlarını sadece bir iki konu-da -sözgelimi trafik denetimi, sokakların bakımı ve yerleşim bölgele-rinin tespiti gibi tümüyle yerel sorularla ilgili olarak- kullanabilecek-lerdir. Yöneticiler, bunların dışında kalan konuları tamamen kendi denetimlerinde tutmaktadırlar.

Yeni sistem, ilk üç kriteri mükemmel bir biçimde karşılamakla ve "gündemine göre tümüyle demokratik" olmakla birlikte, demokrasinin cinsiyet değiştirmiş bir biçimi olacaktır. Çünkü vatandaşlar, yöneticilerin iğdiş edilmiş demokrasinin aşağılayıcı bir biçimde daraltılmış olan gündeminde kalmasına izin verdiklerinin dışında kalan ve kendilerinin önemli olduğuna inandıkları konularda demokratik bir biçimde karar verememektedirler. Demokratik olmayan yöneticilerin gündem üzerindeki denetimleri daha az belirgin ve daha üstü kapalı olabilir. Bazı ülkelerde, örneğin, askeri önderler, seçilmiş sivillerin sözde denetimleri altındadır ama seçilmiş siviller, kararlarını ordunun istekleri doğrultusunda

Page 77: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 77

biçimlendirmedikleri takdirde mevkilerini yitireceklerini veya daha kötüsünün başlarına geleceğini bilmektedirler.

Bu düşünceler, dördüncü.bir kriteri, gündemin nihai olarak de-mos tarafından denetlenmesini ortaya atmaktırlar.

Demos konuların demokratik sürecin araçlarıyla kararlaştırıl-ması gereken gündem maddeleri arasında nasıl yerleştirileceği konu-sunda karar vermek için başkalarını işin içine karıştırmayan dışlayıcı bir imkana sahip olmalıdır.

Nihai denetim kriteri, belki, bir demokraside halk son sözü söy-lemeli, egemen olmalıdır derken anlatmak istediğimiz şeydir. Diğer üçü yanında bu kriteri da tatmin eden bir sistem, kendi demosu ile ilgili olarak tamamen demokratik bir sürece sahip bir sistem olarak görülebilir.

Bu kritere göre, bir siyasal sistem, demosun her konuda her türlü kararı almak yerine, bazı konular hakkındaki kararların, sözgelimi hiyerarşik bir biçimde yargıçlar veya idareciler tarafından alınmasını tercih etmeyi kararlaştırması halinde bile tam olarak demokratik bir süreci uygulamış olacaktır. Demos, herhangi bir konuyu kendisi tara-fından karara bağlanacak bir konu haline getirebildiği sürece, bura-daki kriter de karşılanmış olacaktır. O halde, bu bakımdan, burada sunulan demokratik süreç kriteri, karar almanın başkalarına devre-dilmesi konusunda, Rousseau'nun Toplumsal Sözleşmede yer alan tuhaf demokrasi tanımının elverdiğinden çok daha geniş bir alan bı-rakmaktadır. Çünkü, demokrasiyi böyle bir devri olanaksız kılacak bir biçimde tanımladığı için Rousseau, "Tanrılardan oluşan bir halk olsaydı, kendi kendini demokratik bir biçimde yönetirdi. Böyle bir mükemmel yönetim insanlar için uygun değildir" (Rousseau 1978, kit. 3, böl. 4, s. 85).

Dolayısıyla, nihai denetim kriteri, demosun bağlayıcı bir kararı gerektiren her soruda karar vermek bakımından gereken niteliğe sahip olduğu yolunda bir yargıyı önceden kabul etmiş değildir. Bu kriter, demosun (1) hangi konuların bağlayıcı karar almayı gerektirip gerektirmediğini, (2) bağlayıcı karar almayı gerektiren konulardan hangisinde demosun karar verme yeterliliğine sahip olduğunu ve (3) demosun otoriteyi devretme koşullarını kararlaştırma yeterliliğine

Page 78: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

78 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

sahip olduğunu bir ön kabul olarak benimsemektedir. Bu kriteri yerinde bir kriter olarak görmek, dolayısıyla, demosun kendi ehliyeti ve sınırları konusunda karar verecek en iyi yargıç olduğunu da içermektedir.

Devir ile anlatmak istediğim şey, otoritenin demosun yeniden canlandırmasına tabi olacak tarzda, geri alınabilecek bir biçimde verilmesidir. Ampirik olarak, elbette, devir ile elden çıkarma arasındaki sınırlar her zaman belirgin değildir ve devir olarak başlayan şey elden çıkarma ile sonuçlanabilir. Dahası, nihai gündemin gizli bir biçimde demokratik sürecin dışında kalan -daha önce verilen örnekte olduğu üzere, ordu gibi- önderler tarafından kontrol altında tutulup tutulmadığı hakkında karar vermekle ilgili ampirik sorun, kontrolün doğası gereği gizli olması nedeniyle karmaşık bir sorun haline gelmektedir. Fakat çizginin çekilmesi pratikte ne denli zor olursa olsun devir ile elden çıkarma arasındaki teorik ayrım yine de hayati bir öneme sahiptir. Tam anlamıyla demokratik bir sürecin işlediği bir sistemde, devir ile ilgili kararlar demokratik usullere göre verilecektir. Fakat, nihai gündem üzerindeki denetimin elden çıkarılması (veya bu kontrolün demokratik sürecin dışındaki önderler tarafından ele geçirilmesi), nihai denetim kriterini açıkça ihlal edecektir ve vatandaşlar arasında tam bir eşitlik durumunun varolduğu yargısı ile tutarsız olacaktır.

Nihai denetim kriteri, bir demos ile ilgili olarak tam anlamıyla demokratik bir sürecin gereklerini tamamlamaktadır. Bütün üyeler, tam anlamıyla, gereken niteliklere sahiplerse ve daha önce belirtilmiş olan diğer koşulların bu üyeler arasında geçerli oldukları kabul ediliyorsa, bu takdirde, bu insanların, yani vatandaşların bağlayıcı kararlar almalarını sağlayan usuller bu dört kritere göre değerlendirilmelidir.

POLİARŞİ

Poliarşi, en genel düzeyde ve iki geniş özelliğiyle ayırt edilen bir siyasal düzendir: Vatandaşlık, yetişkinlerin görece geniş bir bölümünü içine alacak şekilde genişletilmiştir ve vatandaşlık hakları, muhalefet etme ve yönetimde en üst düzeyde bulunan görevlileri seçimle işbaşından uzaklaştırma olanağını içermektedir. İlk özellik,

Page 79: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 79

poliarşiyi, muhalefete izin vermiş olmakla birlikte, yönetimlerin ve onların yasal muhaliflerinin sadece küçük bir grupla sınırlandırılmış olduğu, genel ve eşit oy hakkının kabul edilmesinden önceki İngiltere'de, Belçika'da, İtalya'da ve diğer ülkelerde varolan türden daha dışlayıcı yönetim sistemlerinden ayırmaktadır. İkinci özellik, poliarşiyi, yetişkinlerin çoğu vatandaş olsa bile, vatandaşlığın muhalefet etme ve yönetimi seçimle işbaşından uzaklaştırma hakkını içermediği, modern otoriter rejimler gibi rejimlerden ayırmaktadır.

Poliarşi’nin Kurumları

Daha özgül olarak belirtirsek ve sözü edilen iki genel özelliğe bi-raz daha fazla içerik kazandırırsak, poliarşi, bir yönetimin poliarşi olarak nitelendirilebilmesi için hepsinin birden bulunması gereken yedi kurumun varlığıyla diğerlerinden ayırt edilen bir siyasal düzen olmaktadır.

1. Seçilmiş Görevliler: Yönetimin izlenecek politika ile ilgili karar-ları üzerindeki kontrolü, anayasal olarak, seçimle belirlenmiş görev-lilere bırakılmıştır.

2. Özgür ve Adil Seçimler: Seçilmiş görevliler, sık aralıklarla yapı-lan ve zor kullanmanın yaygın olarak görülmediği, adil bir biçimde yürütülen seçimlerle belirlenirler.

3. Kapsayıcı seçme hakkı : Pratikte her yetişkinin, görevlilerin se-çiminde oy kullanma hakkı vardır.

4. Mevki için yarışma hakkı : Pratikte bütün yetişkinlerin, yöne-timde seçimle belirlenen mevkiler için yarışma hakkı vardır. Ancak, bir mevkie seçilmek için gereken yaş sınırı, seçme hakkı için getirilen yaş sınırından daha yüksek olabilir.

5. İfade Özgürlüğü: Vatandaşlar, ciddi bir cezalandırma tehdidi altında olmaksızın, geniş anlamıyla siyasal konular hakkında, görevli-lerin, yönetimin, rejimin, sosyoekonomik düzenin ve yürürlükte bu-lunan ideolojinin eleştirisi de dahil olmak üzere, kendi düşüncelerini ifade etme hakkına sahiptirler.

Page 80: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

80 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

6. Alternatif Bilgilenme: Vatandaşlar, alternatif bilgilenme kay-

naklarına ulaşma hakkına da sahiptirler. Ayrıca, alternatif bilgilenme kaynakları vardır ve hukuken korunmaktadır.

7. Örgütsel Özerklik : Yukarıda belirtilenler de dahil olmak üzere, çeşitli haklarını gerçekleştirebilmek için, vatandaşlar , siyasal parti-ler ve çıkar grupları da dahil, görece özerk kuruluşlar ve örgütler oluşturma hakkında da sahiptirler.

Bu önermelerin sözde değil gerçekten var olan hakları, kurumları ve süreçleri nitelendirdiğini anlamak önemlidir. Aslında, dünya üzerindeki ülkeler, bu kurumlardan her birinin gerçekçi bir anlamda varolup olmadıklarına göre, yaklaşık olarak derecelendirilebilirler. Sonuç olarak, bu kurumlar, bugün veya geçmişte hangi ülkelerin poliarşiler tarafından yönetildiklerine karar vermek için birer kriter olmaktadırlar. Bu derecelendirme ve sınıflandırma, daha sonra, ileride de göreceğimiz üzere, poliarşi için elverişli olan veya ona zarar veren koşulların araştırılmasında da kullanılabilir.

Poliarşi ve Demokrasi

Ancak, poliarşi ile sadece modern dünyaya özgü, belirgin bir siyasal iş düzen tipi olması yüzünden ilgilenmiyoruz. Burada poliarşi, demokrasi üzerinde yarattığı etkileri nedeniyle bizi ilgilendirmektedir. O halde, poliarşi demokrasi ile nasıl bir ilişki içinde bulunmaktadır.

Poliarşinin kurumları, kısaca, geniş-ölçekli, özellikle de ulusal devlet ölçeğindeki bir demokrasi için zorunludur. Konuyu biraz farklı bir biçimde ifade edecek olursak, poliarşinin tüm kurumları, bir ül-kenin yönetiminde demokratik sürecin en üst düzeyde gerçekleştiri-lebilirliğini sağlamak için gereklidir. Buradaki yedi kurumun hepsi-nin gerekli olduğunu söylemek, bunların yeterli olduğu anlamına da gelmemektedir.

Poliarşi ile demokratik sürecin gerekleri arasındaki ilişki, Tablo 1 'de ortaya konmuştur.

Poliarşinin Değerlendirilmesi

Page 81: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 81

Otoriter rejimler tarafından yönetilen ülkelerde yaşayan demokratların belirgin özelliği, ülkelerinin bir gün poliarşi için gereken aşamaya geleceğine dair canlı bir umuda sahip olmalarıdır. Uzun bir süredir poliarşi ile yönetilen ülkelerdeki demokratların belirgin özelliği ise, poliarşinin demokratik olmak bakımından yetersiz olduğu ve bunu daha da demokratik kılmak için bir şeyler yapmanın gerektiği inancıdır. Bununla birlikte, demokratlar, demokratikleşmenin bir sonraki aşamasının ne olacağı hakkında birçok farklı görüş ortaya koymalarına rağmen, şu ana kadar hiçbir ülke poliarşiyi aşarak daha "yüksek" bir demokrasi evresine geçmiş değildir.

Poliarşinin birkaç nesil veya daha fazla bir süre boyunca, hiçbir kesintiye uğramaksızın varolduğu demokratik ülkelerdeki aydınlar, sık sık poliarşinin kurumlarından hoşnutsuz ve bu kurumların eksik-liklerini hor gören bir anlayışa sahip olsalar da, bu kurumlardan yok-sun bırakılmış demokratların neden onları, iyi ve kötü yönleriyle bir bütün halinde son derece arzu edilir şeyler olarak gördüklerini an-lamak zor değildir. Çünkü, poliarşiler, varolan dünyadaki hiçbir ger-çek alternatifinin boy ölçüşemeyeceği kadar geniş bir insan hak ve özgürlükleri kümesini sağlamaktadırlar. Poliarşinin ayrılmaz bir par-çası, poliarşinin kendisini tahrip etmeden derinlemesine veya kalıcı bir biçimde ele geçirilemeyecek olan cömert bir özgürlük ve kontrol alanının olmasıdır. Ayrıca, daha önce gördüğümüz gibi, demokratik ülkelerdeki insanlar, başka hak, özgürlük ve yetkileri de arzuladıkları için, bu asıl alan çok daha fazla genişlemiştir. Poliarşinin kurumları, her ne kadar, küçük bir şehir-devletinde varolabilecek bir vatandaş katılımın kolaylığını ve canlılığını garanti etmese, hatta yönetimlerin vatandaşlar tarafından yakından kontrol edilmelerini veya izlenen politikaların her zaman vatandaş çoğunluğunun isteklerine denk düşmesini sağlamasa bile, en uç noktada, bir yönetimin, vatandaşla-rın çoğunluğunu derinlemesine yaralayan politikaları uzun süre de-vam ettirmesini imkansızlaştırmaktadır. Bundan da öte, bu kurum-lar, bir yönetimin önemli sayıda vatandaşın karşı çıkacağı ve sahip bulundukları hakları bu imkanları kullanarak altüst etmek amacıyla gayret gösterdikleri politikaları yürütmesini hemen hemen imkansız-laştırmaktadır. Ortak kararlar üzerindeki vatandaş denetimi, katılım-cı demokrasi rüyası eğer gerçekleştirilebilmiş olsaydı, uygulama im-kanı bulacak olanlar güçlü kontrole göre daha zayıf olsa da, vatan-

Page 82: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

82 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

daşların seçilmişlerin yeniden seçebilecek olmaları ve izledikleri po-litikaları veto etme olanakları, bunların, bir çok vatandaş tarafından karşı çıkılan politikaları empoze etmelerinin önünde güçlü ve sürekli başvurulan bir engel olmaktadır.

Tablo 1 - Poliarşi ve Demokratik Süreç Kurumlar Gerekli Kriterler 1. Seçilmiş görevliler 3. Özgür ve adil seçimler I. Oy verme eşitliği

1. Seçilmiş görevliler 3. Kapsayıcı seçme hakkı 4. Mevki için yarışma hakkı 5. İfade özgürlüğü 6. Alternatif enformasyon 7. Örgütsel özerklik

II. Etkin katılım

5. İfade özgürlüğü 6. Alternatif Bilgilenme 7. Örgütsel özerklik

III. İyi Kavrama ve Bilgi Sahibi Olma

1. Seçilmiş görevliler 2. Özgür ve adil seçimler 3. Kapsayıcı seçme hakkı 4. Mevki için yarışma hakkı 5. İfade özgürlüğü 6. Alternatif Bilgilenme 7. Örgütsel özerklik

IV. Gündemin İzlenmesi

3. Kapsayıcı seçme hakkı 4. Mevki için yarışma hakkı 5. İfade özgürlüğü 6. Alternatif Bilgilenme 7. Örgütsel özerklik

V. Kapsama (Inclusion)

Dolayısıyla, tarihsel ve varolan olasılıkları ile karşılaştırıldığında, poliarşi, insan yapısı bütün yönetim biçimlerinin en olağanüstü olan-larından birisidir. Yine de, poliarşi, kuşkusuz demokratik sürecin gerçekleştirilebilmesi açısından oldukça eksik kalmaktadır.

Page 83: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 83

POLİARŞİ13

Robert A. Dahl

Çeviren : Memduh Aslan

Siyasal sistemin gelişiminde iktidar ve yandaşları ile birlikte muhalefete de rekabet ve muhalefet şansının tanınması demokratikleşmenin önemli bir yönünü oluşturmaktadır. Buna bağlı olarak bu çalışmanın konusunu da demokratikleşmenin bu yönü oluşturmaktadır. Şunu da ifade etmek gerekir ki, bence kamu muhalefetinin gelişmesi ile demokratikleşme özdeş kavramlar değildir. Burada her iki kavram arasındaki ayrımları belirtmek bizi gereksiz kavram karmaşasına itebileceğinden şahsi fikirlerimi fazla detaya kaçmadan ve savunma yapmadan ifade edebileceğimi düşünüyorum.

Demokrasinin anahtar özelliğini iktidarın vatandaşlarının beklentilerine karşılık siyasal eşitlik olarak sunduğu süre gelen bir duyarlılık olduğunu kabul etmekle birlikte sistemin tam demokratik hale gelmesi için başka hangi özelliklerin gerektiği burada tartışılmayacaktır. Bu kitapta “demokrasi” kavramı bütünlük kalitesi ve iktidarın vatandaşlarına karşı tam duyarlılığı açısından sınırlandırılacaktır. Bu aşamada demokrasinin sistem içerisinde varolduğu, olacağı veya olabileceği bizi ilgilendirmemektedir. Demokrasi varsayımsal bir sistem içerisinde mükemmel bir olgu veya mükemmelliğin bir parçası olarak düşünülebilir. Demokrasi, varsayımsal bir sistemde, ıskalanın en üst seviyesi veya ifade

13 Bu çalışma Robert A. Dahl’ın Poliarşi, Katılım ve Muhalefet adlı eserinin bir bölümünün tercüme-

sidir: Robert A. Dahl, Polyarchy, Participation and Opposition, New Haven and London, Yale University Press 1971 , pp:1-15. Bu çeviri daha önce şu kitap içerisinde yayınlanmıştır: C C Ak-tan, Demokrasi, Demarşi ve Poliarşi Ankara: Çİzgi Kitabevi, 2005.

Page 84: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

84 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

hürriyetinin sınırı kabul edilerek, değişik sistemlerin bu teorik sınıra yaklaşabilme derecelerinin ölçümüne esas teşkil edebilir.

İktidarın varlığı süresince vatandaşların beklentilerine karşı sorumluluğunun ölçütü, bana göre, siyasal eşitliği dikkate alması ve bütün vatandaşların engellenmemiş olanaklara sahip olmasıdır:

Vatandaşların;

1. Kendi tercihlerini ortaya koyabilmesi,

2. Beklentilerini, bireysel ve toplu eylemler ile diğer vatandaşlara ve yönetimine gösterebilmesi,

3. İktidarda kendi tercihlerinin eşit ağırlıkta yer alması, bu ağırlığın beklentilerinin içerik veya kaynağına göre ayrıma tabi tutulmamasıdır.

Bu kriterler yeterli olmamakla birlikte bence demokrasi için bu üç durum zorunlu gerekliliklerdir. Günümüz ulusal devletlerin çoğunda olduğu gibi bu üç olanağın toplumun büyük kısmı için var olduğunu varsaydığımızda toplum gelenekleri tablo 1.1 de belirtilen en az sekiz güvenceyi sağlamış olmalıdır. Bu aşamada bu sekiz güvence ile üç radikal olanak arasındaki bağlantıyı fazla detaya girmeden belirtelim.1

Listede yer alan sekiz geleneksel güvencenin sorgulaması yapıldığında bizi değişik siyasal sistemlerde teorik ölçeğe ulaştırabileceği görülmektedir. Bunun yanında yakın deneyimlerden çıkarılabildiği ölçüde bu sekiz güvence iyi bir şekilde yorumlandığında demokrasinin oldukça farklı teorik boyutlara ulaşabileceği de görülmektedir.

1 Bu konular A Preface to Democratic Theory adlı kitabımda tartışılmıştır (Chicago: University of

Chicago Press, 1956), pp. 63-81, and in Robert A. Dahl and Charles E. Lindblom, Politics, Eco-nomics and Welfare (New York: Harper, 1953), chaps. 10 and 11.

Page 85: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 85

Tablo 1.1. Toplumun Çoğunluğunu Kapsayan Demokrasi İçin Gerekli Unsurlar

Olanaklar açı-sından:

Aşağıdaki kurumsal güvenceler gerekli-dir

I.İstek ve tercih-lerini ortaya koya-bilme

1. Örgütlenme ve örgüte girebilme özgür-lüğü 2. İfade özgürlüğü 3. Oy kullanma hakkı 4. Siyasal liderlerin oy için yarışma hakkı 5. Farklı kaynaklardan bilgi alabilme

II. İstek ve ter-cihlerini ifade ede-bilme

1. Örgütlenme ve örgüte girebilme özgür-lüğü 2. İfade özgürlüğü 3. Oy kullanma hakkı 4. Kamu görevine seçilebilme 5. Siyasal liderlerin oy için yarışma hakkı 6. Farklı kaynaklardan bilgi alabilme 7. Serbest ve özgür seçimler

III. İstek ve ter-cihlerinin iktidarda eşit derecede temsil edilmesi

1. Örgütlenme ve örgüte girebilme özgür-lüğü 2. İfade özgürlüğü 3. Oy kullanma hakkı 4. Kamu görevine seçilebilme 5. Siyasal liderlerin oy için yarışma hakkı

5.a.Siyasal liderleri seçme hakkı 6. Farklı kaynaklardan bilgi alabilme 7. Serbest ve özgür seçimler 8. Oylama ve beklentilerini ifade ederek kamu düzeni oluşturabilme geleneği

1. Geçmişte ve günümüzde, kamuda görev almak veya en azından iktidar için mücadele etmek isteyen politik sistem üyelerine bu sekiz geleneksel durumun varlığına bağlı olarak tam güvenceyi sağlayacak şekilde rejimler görünür biçimde değişmektedir. Teorik ölçeği yansıtan bu sekiz durum bize müsaade edilen muhalefet, yönetim

Page 86: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

86 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

için yarışma şansı veya kamusal alanda rekabet şansı açısından rejimleri karşılaştırabilmemize olanak sağlar.2

Bununla birlikte, rejimin nüfusun çok küçük veya çok büyük oranına muhalefet için izin verebilecek olmasıyla, ikinci bir boyuta da ihtiyacımız olacaktır.

2. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de, rejimler, iktidar mücadelesinde veya iktidara katılımda az veya çok eşit düzeyde nüfusun belli oranı dahilinde yönetim için yarışma şansı sisteminde, katılım yani ifade boyutunda değişim göstermektedirler. Yönetim için yarışma şansına geniş katılım hakkının yansıma ölçeği, bize içeriğine göre farklı rejimleri karşılaştırabilmemize olanak sağlayabilir.

Özgür ve adil seçimlerde oy kullanma hakkı, her görüşün katılımı çerçevesinde bir rejim kendi vatandaşlarından bazılarına bu hakkı garanti ettiğinde, rejim daha büyük yönetim için yarışma şansına yönlenir. Fakat , mevcut rejimin sağladığı haklardan memnun olan daha büyük orandaki vatandaşlar da bu mücadeleye katılır.

Yönetim için yarışma şansı ve rejimin niteliği, birbirinden oldukça bağımsız bir şekilde değişir. Britanya, on sekizinci yüzyılın sonunda yönetim için yarışma şansının çok gelişmiş olduğu bir sisteme sahip olmasına karşın, 1867 ve 1884 yıllarında oy hakkının genişletilmesine kadar sadece değişik görüşteki nüfusun çok az bir kısmına tam olarak izin vermiştir. İsviçre, dünyadaki en gelişmiş yönetim için yarışma şansı sistemine sahiptir. Herhalde az sayıda kişi İsviçre rejiminin çok “demokratik” olduğu olgusuna itiraz edebilir. Halen, İsviçre nüfusunun yarısını teşkil eden bayanlar ulusal seçimlerin dışında tutulmaktadırlar. Buna karşılık, SSCB herhangi bir

2 Bu kitapta, liberalleşme, siyasal rekabet, rekabetçi siyasiler, yönetim için yarışma şansı ve kamu

muhalefeti kavramları değişimsel olarak bu boyut açısından; bu boyut içerisinde bir rejimin di-ğerlerine nazaran daha yüksek değerlere sahip olması ise rejimin rekabetçi olduğu anlamında kullanılmıştır.

Page 87: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 87

yönetim için yarışma şansı düzenine sahip olmamasına rağmen, sınırsız oy hakkını sağlamaktadır. Doğrusu, bu yüzyıldaki en radikal değişiklik, devlet yönetimine katılımın önündeki engellerin alenen ortadan kalkmasıdır. Sadece bir avuç ülke göstermelik oy hakkı ve seçimden öteye gidememiş ve bu konuda sınıfta kalmışlardır, hatta çoğu baskıcı diktatörler genellikle insanların yönetime katılım haklarını yasalaştırırken, sahte bağlılıklar satın alabilirler, bu da yönetim için yarışma şansına katılım değil kamusallaşmaya katılım anlamını taşımaktadır.

Esasen, ifade etmeye gerek olmamakla birlikte, yönetim için yarışma şansının olduğu bir ülkede, katılım hakkının muhalefete tanınmaması, katılımın anlamını büyük ölçüde yok etmektedir. Muhakkak ki, muhalefet için hakların sınırsız olduğu bir ülke ve/veya tam baskıcı bir yönetim, kısıtlı oy hakkı tanıyan fakat yüksek toleransa sahip bir ülkeden, daha farklı olanaklar sağlayabilir. Buna göre, çevresindeki durumları göz ardı edersek, ülkeler kapsamlarına göre sıralamaya tabi tutulduklarında alışılagelmişin dışında sonuçlar elde edilebilir. Bununla birlikte, konuyu oy hakkı boyutundan ele aldığımızda veya daha çoğunlukla göz önünde tuttuğumuzda , katılım hakkı sadece sistemin bir özelliğini ortaya koymaktadır, ki bu özelliğin diğer özelliklerin haricinde yorumlanması mümkün değildir, bu nedenle rejimleri özelliklerine göre ayırmak daha faydalı olacaktır.

Demokratikleşmenin en az iki boyuttan oluştuğunu varsayalım: yönetim için yarışma şansı ve yarışmaya katılma hakkı. (Şekil 1.1) Kuşkusuz ki çoğu okuyucu demokratikleşmenin bu iki boyuttan daha fazlasından geçtiğine inanmaktadır, biraz sonra üçüncü bir boyuttan da bahsedeceğim. Fakat burada tartışmayı bu ikisi ile sınırlamayı öneriyorum. Geldiğimiz noktada benim düşüncem: yönetim için yarışma şansı düzeninin gelişimi tam demokratikleşmeye eşit ölçüde bağlı değildir.

Yönetim için yarışma şansı ile demokratikleşme ilişkisini açıkça göstermek için şekil 1.2’deki gibi iki boyut çizelim.

Page 88: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

88 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Şekil 1.1. Demokratikleşmenin İki Teorik Boyutu

Yönetim için yarışma şansı

Seçimlere ve yönetime katı-lım hakkı

Varsayımsal olarak, bir rejimin uzayda iki boyut arasında herhangi bir yerde bulunduğunda, esasen rejimler için terminoloji yetersiz olduğundan terminoloji değişmeyecek şekilde sıralamaya değil sınıflandırmaya dayanmalıdır. İki boyutumuzun uzayda kapladığı alan elbette belirsiz sayıda hücreye bölünebilir ve her birine bir isim verilebilir. Fakat bu kitabın amacı konuyu gereksiz ayrıntıları ile işlemektir. Makul ölçüde küçük bir alternatif sözlük oluşturmama izin verilirse, sanırım, bu bana tartışmak istediğim, rejimlerdeki değişiklik çeşitleri hakkında yeterli açıklığı sağlayacaktır.

Şekil 1.2’nin alt sol köşesindeki rejimi kapalı hegemonya olarak adlandıralım. Eğer hegemonyacı rejim I kadar yukarı yükseldiğinde, büyük yönetim için yarışma şansına yönlenecektir. Sözü daha fazla uzatmaz isek, bu yöndeki bir değişim rejimin liberalleşmesini gerektirdiği veya alternatif olarak rejimin daha yarışmacı hale geleceği söylenebilir.

Şekil 1.2. Liberalleşme, Katılım ve Demokratikleşme

Page 89: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 89

Liberalleşme

(Yönetim için yarışma şansı)

Katılım

Eğer rejim II kadar geniş katılım sağlayacak şekilde değişirse, daha popüler hale geleceği söylenebilir veya daha kapsamlı olabilir. Rejim diğeri haricinde sadece bir yönde değişiklik gösterebilir. Eğer rejimi sol üst kısma Yarışmacı Oligarşiye doğru değiştirirsek o zaman I kapalı hegemonyadan yarışmacı oligarşiye yönelir. Fakat kapalı hegemonya II kadar yönetim için yarışma şansı için fırsatları genişletmeden olduğu gibi liberalleşme haricinde ayrıca kapsamlı bir hale de gelebilir. Bu durumda rejim kapalıdan kapsamlı hegemonyaya dönecektir.

Demokrasi üst sağ köşedeki gibi kabul edilebilir. Fakat, demokrasinin şekil 1.2.’deki boyutlardan daha fazla boyut gerektirdiğinde, ve (bana göre) gerçek dünyada tam demokratikleşmiş daha geniş bir sistemin olmadığında , gerçek dünya sistemlerini üst sağ köşedeki poliarşiye yakın kabul ediyorum. Rejimdeki üste ve sağa doğru değişim, örneğin III’ de olduğu gibi, demokratikleşmenin bazı dereceleri elde edilir denebilir. O halde, Poliarşinin diğerlerine nazaran (fakat tam olarak değil) daha demokratik olduğu düşünülebilir veya başka bir deyişle Poliarşi öyle bir rejimdir ki, büyük ölçüde popülarize edilmiş ve liberalleşmiş,

Page 90: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

90 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

yüksek düzeyde kapsamlı ve geniş ölçüde yönetim için yarışma şansı açık bir rejimdir denilebilir.

O halde dört kenara yakın olan bölgelere isim verilmesine rağmen, şeklin ortasında kalan büyük alan neden adlandırılmadı veya bölümlendirilmedi diye sorabilirsiniz. İsimlerin yokluğu kısmen rejimlerin sınıflandırılmasında uç tipteki kavramlarda tarihsel eğilimleri yansıtmaktadır, ve ayrıca gereksiz terminolojiye girmeme kaygımdan kaynaklanmaktadır. Terimlerin yokluğu rejimlerin yokluğu anlamına gelmez, bu nedenle, belki bugün dünyadaki ulusal rejimlerin büyük kısmı bu orta alanda yer almaktadırlar. Rejimdeki kayda değer bir çok değişim, bu alanla birlikte, içine veya dışına hareket etmeyi gerektirebilir. Bu rejimler daha fazla (veya az) kapsamlı ve yönetim için yarışma şansı için fırsat artırıcı (veya azaltıcı) hale gelebilir. Rejimleri bu geniş alana atfedebilmek için, bazen kavramları yakın veya yaklaşık olarak nitelendirebilmekteyim: yönetim için yarışma şansı için yaklaşık hegemonyacı rejim hegemonyacı rejimden daha fazla fırsatlar sunar, Yakın-poliarşi tam poliarşiye göre yönetim için yarışma şansında nispeten daha kapsamlı fakat kesin sınırlamaları taşır veya tam poliarşiye yakın bir şekilde yönetim için yarışma şansında fırsatlar tanıyabilir ve hala daha az kapsamlıdır.3

3 Terminolojinin problemi, kullanılan kavramlardan ayrı, belirsiz ve gereksiz anlam taşımayan kav-

ramlar bulma zorluğu gibi görünmektedir. Okuyucu burada okuduğu kavramları bütün kitap bo-yunca dikkate alabilir, en iyi yönüm, kavramları sadece kullandığım paragraftaki anlamlarıyla dikkate almamdır. Bazı okuyucular poliarşi kavramını demokrasiye alternatif olarak gösterilme-sine kesinlikle karşı olacaklardır. Fakat burada önemli olan demokrasinin ideal bir sistem olması ile idealin mükemmel olmayan bir çeşidi olarak dikkate alınan kuramsal sözleşme olması ara-sındaki ayrımı kavramaktır, tecrübeler gösteriyor, ki ben de buna inanıyorum, aynı kavram her ikisi için kullanıldığında analizlerde gereksiz karmaşaya ve konu dışında anlamsız argümanların ortaya çıkmasına neden olmaktadır! Ters köşedeki hegemonya belki çok uygun bir kavram ol-mayabilir, fakat burada ben bu kavramı hiyerarşik, tekilci, kesinlikçi, otokratik, despot, otoriter, totaliter kavramlarından daha uygun buldum. Yönetim için yarışma şansında kullandığım “mü-cadele” normal İngilizce kullanımındaki anlamıyla kullandım. İngilizce’de mücadele bir şeyi tar-tışmayı, çekişmeyi dava etmeyi konu edinen yarışma anlamında kullanılmıştır. Bu tartışma, meydan okuma ve yarışma kavramlarının en güzel eşanlamlısıdır. Bununla birilikte kavram yar-dımcısı bana ilk kez Bertrand de Jouvenel’in Means of Contestation, (Mücadelenin Anlamı) "Government and Opposition I (İktidar ve Muhalefet I) (January 1966): 155-74. adlı eserinde önerilmiştir. Jouvenel’in kullanımı da benimkisi gibidir, Fransızca anlamındaki orijinal haliyle débat : itiraz, conflit : muhalefet. Bu günlüğün aynı baskısında, bununla birlikte Ghita Ionescu ( Bazı Tek eyaletli ülkelerde kontrol ve Mücadele) da kavramı yakın fakat daha genel anlamda “

Page 91: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 91

Terimlerin bu şekilde kullanılma gereği, bu kitabın ilerleyen

kısımlarında sınıflandırma aracı olarak kullanılacak olmasındandır, “tam” ve “yakın” arasındaki gelişigüzel sınırın ise sınıflandırma için yetersiz olduğu görülecektir. Bu terimleri bu şekilde aklımızda tutmamız şekil 1.2. deki boş alanı keyfi biçimde bölmemizden daha faydalı olacaktır, kavramlar bu şekilde kendi anlamlarını koruyacaklardır.

Sorunun Yinelenmesi Bu bölümün başlangıcındaki soruyu şimdi şu şekillerde

yineleyebiliriz.

1. Hangi koşullarda hegemonyacı veya yaklaşık hegemonyacı rejimlerin demokratikleşme şansı artar veya azalır?

2. Daha özel biçimde, hangi unsurlar yönetim için yarışma şansını artırır veya azaltır?

3. Daha da özel olarak, yüksek kapsamlı bir rejimde, poliarşide, yönetim için yarışma şansını hangi unsurlar artırır veya azaltır?

Nitelikler

Şimdi, bu çalışma, hangi yönetim için yarışma şansı sisteminin geliştiği ve var olduğu hakkındadır. Yönetim için yarışma şansının demokratikleşmenin bir yönü olması nedeniyle, bölümün başında da belirttiğim üzere bu kitap da bir ölçüde demokrasi hakkındadır. Fakat önemli olan bunun demokrasinin analizinde önemli bazı unsurları dışladığını unutmamaktır.

Demokratikleşmeyi çeşitli geniş tarihsel değişimden oluştuğunu düşünmek kolay olacaktır. Birinci aşama, Hegemonyaların ve yarışmacı oligarşilerin yakın-çoğulculuğa dönüşümüdür. Bu, on

sistem karşıtı, radikal zeminde temel ve kesin muhalefet talep eden, düşünce ve ideolojinin ikiye bölünmüş farklılıkları” olarak kullanmıştır. (s.241) Burada, benim kullandığımdan daha sınırlan-dırılmış bir kavram ortaya çıkmaktadır, sanıyorum ki bu anlamı Jouvenel sadece makalesinde kullanmıştır.

Page 92: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

92 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

dokuzuncu yüzyılda batı dünyasının esas olarak üzerinde çalıştığı bir konuydu. İkinci aşamada, yakın-poliarşinin tam poliarşiye dönüşümüdür. Bu otuz yıl içinde Avrupa’da gerçekleşti ve buna bağlı olarak geçen yüzyılın sonunda ve Birinci Dünya Savaşında yayıldı. Üçüncü aşama da tam poliarşinin daha da demokratikleşmesidir. Belki bu tarihi aşama İkinci Dünya Savaşıyla kesilen Demokratik Sosyal devletin Büyük Buhrandan sonra başlayan hızlı gelişmesine bağlı olarak tarihlendirilebilir, bu aşama 1960ların sonunda değişik sosyal geleneklerin demokratikleşmesi için özellikle gençler arasında yükselen değerlere bağlı olarak kendisini yenilemişe benzemektedir.

Bu çalışma, bu değişimlerin birinci ve ikinci aşaması ile ilgili olup üçüncü aşamayı kapsamamaktadır.4 Başarılı olur veya olmaz demokratikleşmenin üçüncü dalgasının kesinlikle diğerleri kadar önemli olduğu görülecektir. Sadece “gelişmiş” ülkelerde bunun varolması durumunda, ve yirmi-birinci yüzyılda “gelişmiş” ülkelerdeki yaşam şeklini değiştirdiğinde, bu ülkelerdeki çoğu insan için üçüncü dalganın önceki aşamalardan daha önemli olduğu sanılabilir. Halen dünyanın büyük bir kısmı bu aşamadaki dönüşümün çok gerisinde yer almaktadır. Kamu düzeni sistemi açısından 1969 yılı itibariyle 140 bağımsız dünya devletinden, iki düzinesi ancak yüksek kapsamlı ve gelişmiş sisteme sahiptiler: kısaca bunlar kapsamlı poliarşidedir. Belki bir düzinesi veya daha azı da tam poliarşiye ulaşmada yaklaşık poliarşi aşamasındaydılar. Üçüncü aşama bu üç düzine kadar ülkede yaşanmakta olmalıdır. Düşünürlerin bazen kabul ettiği üzere , çok uzak bir ihtimal olmakla birlikte, aşağıdaki analizler çerçevesinde bazı poliarşik olmayan sistemler poliarşi kurumlarını aşabilir ve bir şekilde mevcut poliarşik rejimlerden daha fazla demokratikleşebilir. O halde çoğu ülke için birinci ve ikinci aşamanın (üçüncü değil) daha uygun olduğu söylenebilir.

4 Üçüncü aşamanın bazı yönlerini “İhtilalden Sonra? İyi Toplumda Otorite” (After the Revolution?

Authority in a Good Society ,New Haven: Yale University Press, 1970) adlı eserde daha önce tartışmıştım.

Page 93: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 93

Gerçekten bu çalışmanın odağı, demokrasinin ilk iki aşamasının

analizinden daha ötesidir. Buradaki başvurum “rejimler” ve “yönetim için yarışma şanslı sistemleri”dir. Fakat hangi yönetim seviyesinin “rejim” ve “yönetim için yarışma şansında” etkin olabileceğini burada tespit etmedim. Şimdi bir defa buradaki analizlerin ülke seviyesinde kabul görmüş veya belki sizce kabul edilebilecek şekilde hukuken bağımız eyaletlerin veya daha az uygun kavram kullanmak açısından ulus veya ulus-eyaletinin ulusal rejimleriyle ilgili olduğunu vurgulayalım. Kuşkusuz ki bazı analizler, belediyeler, iller, ticaret birlikler, şirketler, kiliseler gibi siyasal ve sosyal kurumların alt kurumları seviyesinde yapılmış olabilir, belki bazıları uluslararası organizasyonlar ve benzerleri gibi daha kapsamlı seviyedeki yönetimlerle ilgili de olabilir. Ancak esas bağımsız değişken sadece ulusal rejimlere bağlı olarak gelişmedir.

Tekrar, ifade etmek gerekir ki demokratikleşme bu çalışmada ihmal edilmiş olabilir. Yönetim için yarışma şansı perspektifi açısından, bu ihmal önemlidir. Rasgele bir gözlem için şöyle düşünün, ülkelerin ulusal idarelerinin yanı sıra ayrıca alt idari kurumları ve sosyal organizasyonlarında tesis ettikleri mücadele ve katılım imkanlarının kapsamı farklılık gösterir. Şimdi ulusal rejimin doğasındaki farklılığa (örneğin, çoğulcu mu değil mi) bağlı olarak devletin alt kurumları genel özelliği içerisindeki büyük farklılıklar çerçevesinde, bunları analizlerle muhasebeleştirmeye çalışacağım.

Analizlerin iyi ilerleyen bir aşamaya gitmesi gerekir ki bunlara dayanarak sağlıklı sonuçlar elde edilebilsin. Gerçekten bir ülkede mücadele ve katılım için fırsat olanaklarını tanımlayabilmek için devletin alt kurumlarındaki fırsat olanakları hakkında bir şeyler söyleyebilmek gerekir. Olağandışı bir durumda Yugoslavya’da devletin alt kurumlarında geniş ölçüde kendi kendine idareyi garanti etmek demek katılım ve mücadele fırsatının o ülkede üniter devlet rejimine karşın, burada Arjantin veya Brezilya örnek verilebilir, çok geniş olduğu anlamına gelir. Olayın daha kapsamlı bir görünüşü açısından Şekil 1.3’te belirtilen olanaklara dikkat etmek gerekir. Doğruyu söylemek gerekirse çoğulculuklarda tamamlanmamış

Page 94: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

94 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

demokrasinin mevcut eleştirilerinin iddia ettiği üzere çoğulculuklar büyük oranda devletin alt kurumlarında, kısmen de özel birliklerde yarışmacı olduğunda, hegemonyacı veya oligarşiktir.5

Şekil 1.3 Ulusal Düzeyde veya Devletin Alt Kurumları (Subnational Organizations) Düzeyinde Yarışma (Contestation) İmkanın Olup Olmamasına Göre Ülke Rejimlerinin Sınıflandırılması

Ulusal Rejim

Devletin Alt Kurumları (subnational organizations)

Düşük Yüksek

Yüksek

III

I

Düşük

IV

II

I. Tam “liberal” veya “yarışmacı” rejimler II. Ulusal düzeyde yarışmacı, devletin alt kurumlarında hege-

monyacı III. Devletin alt kurumlarında yarışmacı, ulusal düzeyde yarışma-

cı IV. Tam hegemonyacı yönetim

5 Özel olarak bakınız, Grant McConnell, Özel Teşebbüs ve Amerikan Demokrasisi- Private Power

and American Democracy (New York: Knopf, 1966); Henry S. Kariel, Amerikan Çoğulculuğu-nun Düşüşü- The Decline of American Pluralism (Stanford: Stanford University Press, 1961); ayrıca bazı boyutlar için bakınız Robert Paul Wolff, Liberalizmin Yetersizliği- The Poverty of Li-beralism (Boston: Beacon Press, 1968).

Page 95: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 95

Konunun özü açısından ulusal rejimin tanımlamasında devletin alt

kurumlarına doğru yaymak önemlidir, günümüzde çok sayıda ülkeyi gözlemlemeye çalışmak için sanırım çok karmaşık analizlere ihtiyaç duyulacaktır ve veri problemlerine muhtemelen neden olacak, bu da kurumu uygun olmayan bunaltıcı duruma sokacaktır.

Prensip olarak devletin alt kurumları şekil 1.1 ve 1.2 de resimlenen iki boyut içinde herhangi bir yerde bulunacağını kabul etmek gerekir. Sorun, sadece ülkeleri şekil 1.3 teki gibi varsayımsal olarak yerleştirmekle henüz bitmemiştir. Öncelikle buradaki alan sadece iki boyuttan biri olan mücadele yönünden oluşturulmuştur. Diğer esas boyut olan katılım için de aynı şekilde kesinlikle bir işleme de gerek olabilecektir. Daha ziyade, bir ülkede mücadele ve katılıma fırsat sağlamada devletin alt kurumları daha sık değişim gösterebilir. Örneğin bu fırsatlar bir çok modern ülkelerde belediye idarelerinde ticaret birliklerinden daha fazla, ticaret birliklerinde ticari şirketlerden daha fazla olabilir. Bu nedenle devletin alt kurumları ticari şirketler, ticaret birlikleri, belediye idareleri, kiliseler, eğitim kurumları gibi kendi içinde bir çok kategoriye ayrılabilir.6 Ulusal seviye ile dikkatimi sınırlama kararıma bağlı olarak, teoriye karşılık daha pragmatik şekilde maalesef bu aşamadaki gereklilikler, biraz hayali ve bu nedenledir.

6 Seymour Martin Lipset, Martin A. Trow, ve James S. Coleman’ın klasik çalışması Birleşik Demok-

rasi’de- Union Democracy (Glencoe: The Free Press, 1956), mücadele ve katılımın yüksek ol-duğu ticaret birliğinin olağan üstü durumu üzerinde yoğunlaşmıştır. Tekil bir ülkede bu olağa-nüstü durumu tanımlamak ve açıklamak bile oldukça büyük bir projeydi.

Page 96: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

96 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

POLİARŞİ ve POLİARŞİ OLMAYAN REJİMLER*

Robert A. Dahl

Çeviren: Memduh Aslan

Değişik siyasal sistemler (birbirinden önemli derecede farklı olanlar) arasındaki farklılıklar, gücü paylaşan ve kullanan kurumlarında ortaya çıkmaktadır.2 Halk egemenliğine dayanan yönetimler, diğer siyasal sistemlere nazaran insanlara kendi uyacakları kuralları koyma yönündeki katılıma daha fazla olanak tanırlar. Milattan önce 500 yılında ilk halk egemenliğine dayanan yönetimin görüldüğü eski Yunan’da bu sistemler demokrasi olarak adlandırılmaktaydı. Hemen hemen aynı dönemde halk egemenliğine dayanan yönetim biçimi, sistemlerini cumhuriyet olarak adlandıran Romalılarda da görüldü. Bu aşamada bu sistemleri basitçe “halk egemenliğine dayalı yönetim” olarak adlandıracağım.

Sonraki iki bin yılda halk egemenliğine dayalı yönetim fikirleri ve uygulamaları başta Atina ve Roma şehirleri olmak üzere Yunanistan’ın tecrübeleriyle şekillendi. Daha sonra Yunanistan ve Roma’da Halk egemenliğine dayalı yönetim uygulamalarının yerine hegemonyacı rejim geçti, halk egemenliğine dayalı yönetim hakkındaki fikirler ise kaynağını Yunan ve Romalı tecrübelerinden almaya devam etti. Bu çerçevede tecrübe, tüm vatandaşların sahip olduğu katılma hakkına sahip olan kongre fikri üzerinde şekilci bir yönetim inancı haline geldi.3 Bu ve diğer nedenlerle, hemen hemen

* Bu çalışma Robert Dahl’ın “Differences: Polyarchies and Nonpolyarchies” adlı makalesinin tercü-

mesidir. Bkz: Robert A. Dahl, “Differences: Polyarchies and Nonpolyarchies” in: Modern Political Analysis, Fifth Edition, Prentice Hall, Englewood Cliffs, New Jersey pp.71.80. C C Aktan, De-mokrasi, Demarşi ve Poliarşi Ankara: Çİzgi Kitabevi, 2005.

14 The Road to Serfdom, Routledge, 1944. 2 Bu bölümdeki konu hakkında Democracy and Its Critics (New Haven, Conn: Yale University

Press,1989) adlı kitabın kısmen 16 ve 17nci bölümlerine bakabilirsiniz. 3 Romalı Cumhuriyetin esas şehirden bütün İtalya’ya yayılması ve üyelerine vatandaşlığın tanınma-

sıyla, Roma’da yapılan toplantılara, Roma yakınında yaşayan, seyahat etmek içi para, zaman

Page 97: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 97

iki bin yılda hakim olan görüş, halk egemenliğine dayalı yönetimin şehir devleti gibi küçük sistemlerle sınırlandırılmış olması gerektiğiydi.

POLİARŞİ

17. ve 18. yüzyıllarda temsili demokrasinin doğrudan demokrasiye nazaran daha uygun ve cazip bir alternatif olduğunu ileri süren halk egemenliğine dayalı yönetim savunucularının ortaya koyduğu yeni türevler tarafından bu görüşe karşı çıkıldı. Teoride ve uygulamada başlayan gelişmeler tümüyle halk egemenliğine dayalı yönetimin yeni formu halindeydi, öyle ki Yunan demokrasisi, Romalı cumhuriyet ve orta çağ ve Rönesans İtalya’sındaki şehir devlet cumhuriyetlerinde şimdiye kadar oluşan bütün sistemlerden kesin bir farklılık gösteriyordu. Farklı şekillerde adlandırılan; cumhuriyet, demokrasi, temsili yönetim, demokratik cumhuriyet veya parlamenter sistem gibi bütün yeni siyasal sistemler4, halk egemenliğine dayalı yönetimin teori ve uygulamalarıyla şehir devletlerinin sınırını aşarak daha büyük devletler veya ulusal devletlere yayıldı.

POLİARŞİNİN SİYASAL KURUMLARI

Bu sistemleri tarihsel anlamda yeni yapan siyasal kurumlarının tek kombinasyonudur. Aşağıda tartışacağımız bu yedi kurum, ayrı ayrı önem taşımaktadırlar. Gerçi bu kurumların bazıları gelişmemiş bir moda olarak 19.yüzyılda birkaç ülkede ortaya çıkmış olmasına rağmen, bu günkü şekillerini 20. yüzyılda da kazanamamışlardır. Bir

ve isteğe sahip olan şehirlilere bağlı olarak, katılım küçük bir oranda da olsa arttı. Bu nedenle kanun yapmada doğrudan halk katılımı, orijinal fikir ve uygulamada sorun haline geldi. Daha sonra Romalılar temsili demokrasiyi bir alternatif olarak hiç bir zaman uygulamadılar.

4 Bazen on sekizinci yüzyılda kavram karmaşası olmaktadır, cumhuriyet temsili yönetimi ifade eder-ken, demokrasi doğrudan veya kongresel yönetim anlamına gelmektedir. Otoriteler Birleşik Dev-letler için saf demokrasi ve cumhuriyet arasındaki farklılık çerçevesinde yapılacak yeni anayasa üzerine yazdığı makale ile tanınan James Adison’a işaret edilmektedir. Alexander Hamilton, John Jay, ve James Madison, The Federalist (New York; The Modern Library, n.d.-pp.58-59). Bunun yanında on sekizinci yüzyıl siyasal terminolojisinde Amerikada her iki terim genellikle ay-nı kişi tarafından aynı cümlede eş anlamda kullanılmıştır. Cf. Willi Paul Adams, The First Ameri-can Constitutions, Republican Ideology and Making of State Constitutions in the Revolutionary Era, Rita ve Robert Kimber (Chapel Hill, N.C.:University of North Carolina Press, 1980) bölüm 4 Siyasal terminolojide “Cumhuriyet” ve “Demokrasi” (Republic and Democracy in Political Rheto-ric)

Page 98: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

98 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

araya getirilen kurumları, bu yüzyıl içinde önceki tüm halk egemenliğine dayalı sistemlerden ve çağdaş veya tarihi bütün diğer rejimlerden, modern halk egemenliğine dayalı yönetimi ayırt edebilmek için bunların aşağıdaki gibi olması gerekir.

1-Siyaset hakkında alınacak kararlar Anayasal olarak seçilmişlere bırakılmalıdır

Günümüzün bazı eski ve güçlü demokratik ülkelerinde, bu çok önemli kurum 19. yüzyılın sonunda veya 20.yüzyılın başında oluşmuştur. Örneğin; Fransa’da 1871 ‘de üçüncü cumhuriyetin çıkışına kadar kesin olarak yer alamamıştır. Monark’ın atamasından kurtulup Başbakan ve kabinenin çoğunluğunun oylarıyla seçilmesi, İskandinav ülkelerinde (1884’te Norveç,1915’te Danimarka’da ve 1918’de İsveç’te ) daha sonra olmuştur.

2-Seçilmişler, düzenli aralıklarla yapılan adil ,özgür ve zora dayanmayan seçimlerle belirlenmekte ve aynı şekilde barışçıl bir durumda görevlerinden uzaklaştırılmalıdır.

Bir sorumluluk olarak, bu gün genel olarak serbest ve özgür seçimler için gerekli olduğu kabul edilen gizli oylama, halk egemenliğine dayalı yönetimlerde daha sonra yer aldı. 1880’lere kadar ulusal seçimlerde uygulanmadığı gibi bir çok ülkede bu yüzyılın ilk yıllarına kadar geçerli olamadı.

3-Prensip olarak, bütün yetişkinlerin oy kullanma hakkı olmalıdır

4-Bir çok yetişkin ayrıca bu seçimlerde kamu kurumları için yarış-ma hakkına da sahip olmalıdır.

Bu iki kurum teoride ve uygulamada demokrasi hakkında dü-şünmek istediğimiz yolda esaslı değişiklikleri yansıtmaktadır. İçinde bulunduğumuz yüzyıla kadar, tüm demokrasiler ve cumhuriyetler kendilerini ilgilendiren kuralları belirmeye katılımda, çok geniş ölçü-deki yetişkinlere izin vermedi. Meşhur Atina demokrasisinde kadın-lar dışlandığı gibi, nesillerdir şehirde yaşayarak, mali olanaklarını kişiliklerini, kölelerini bağışta bulunan çok azı yabancı vatandaşlığı elde edebilmiş, nüfusun büyük çoğunluğu ise dışlanmıştır. 20.yüzyıla

Page 99: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 99

kadar dünyada eski demokrasiler olan İsviçre ve Amerika’nın da ara-larında bulunduğu bir çok ülkede nüfusun yarısı (kadınlar) ulusal seçimlerde dışlanmışlardır.5

Birleşik Devletlerde, yarışma bazında Ellinci Düzeltmenin açık ifadelerinde oy hakkında ayrım yasaklanmış olmasına rağmen6 bir çok eski güneyli zenci 1960’lı yıllarda Federal Sivil Hakları Yasası kabul edilene kadar oylamada engellendiler.

5. Vatandaşlar, liderlere veya yönetimdeki partiye karşı eleştiri ve muhalefet de dahil olmak üzere ifade özgürlüğüne adil ve yönetsel olarak etkin bir şekilde güçlendiriliş haklara sahip olmalıdır.

6. Vatandaşlar devlet veya başka herhangi bir grup tarafından sınırlandırılmamış bilgi kaynaklarına ulaşma hakkına sahip olmalıdır

7. Vatandaşlar siyasi parti veya çıkar grupları da dahil olmak üzere siyasal kurumlar oluşturabilmeli veya bunlara üye olabilmeli, bu hakları etkin bir şekilde güvence altına alınmalıdır.

Bu günün demokrasisini veya demokrasi ilkesini konuştuğumuzda bu yedi kurumun varlığını kabul ediyoruz. Bununla birlikte demokrasi kavramının 19.yüzyıl versiyonunda da bunlar ortak olarak kullanılmıştır. Üçüncü ve dördüncü kurum haricindeki diğer kurumların ülkelerde varlığında, bu durum, evrensel olarak veya yetişkinler açısından evrensel anlamda tam vatandaşlığı ifade etmektedir. Gördüğümüz üzere evrensel kapsam 20.yüzyılda ciddi anlamda gerçekleşmiştir. Büyük Fransız yazar Alexis de Tocqueville’in 1835 ve 1840 yıllarında yayınlamış olduğu ünlü iki kitabı, Amerika’da Demokrasi (Democracy in America) adlı eserinde oy hakkına ve kamuda mücadele hakkına sahip çok az sayıda

5 Burada belirtilen siyasal kurumlar ülkelerde 1950den itibaren ortaya çıkmış olmakla birlikte kadın-

lar belirgin olarak haklarını 1910 ila 1930 arasında kazanmışlardır. Kadınlar Birleşik Devletlerde On dokuzuncu Düzeltme metninden sonra 1920deki Federal Seçimlerle birlikte oy hakkını ka-zandılar. Fransa ve Belçika’da ise II.Dünya Savaşının sonuna kadar dışlandılar, İsviçre’de 1971’e kadar Federal Seçimlerde Anayasal hak edinemediler.

6 1870’de çıkan İç Savaş bildirisinde şu ifade yer almaktadır : Birleşik Devletler Vatandaşlarının oy hakları, ne Birleşik Devletler ne de herhangi bir devlet tarafından seçimlerde insanların rengine veya geçmişteki durumlarına göre sınırlandırılamaz ve kısıtlanamaz.

Page 100: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

100 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

yetişkinin ( Beyaz erkekler) olmasına rağmen, ne Amerika’da nede Avrupa’da hiç kimse bu kavramın uygunsuzluğunu sorgulamadı.

Tam vatandaşlığı sınırlandırmasına rağmen, 19. yüzyılda Birleşik Devletler bir demokrasi miydi? Bu gün bir demokrasi mi? Demokrasi kavramının farklı ve karmaşık anlamları bulunması nedeniyle, bu yedi kurumun bulunduğu siyasal sistemi Poliarşi veya demokratik Poliarşi olarak adlandırmayı uygun buluyorum, öyleyse bundan sonra poliarşi ile donatılmış bir ülkeyi uygulamada demokratik ülke olarak nitelendirmek istiyorum.

Bir veya birkaç kurumun bulunmadığı veya açıkça poliarşi oluşumunun altında bulunduğu sistemler, tarihsel ve çağdaş olarak geniş, önemli ve yüksek farklılıkta sistemler oluştururlar.

Çağdaş dünyada poliarşi olmayanlar karşımıza otoriter, hegemonyacı, totaliter veya diktatör rejimler olarak çıkar.Göreceğimiz üzere maalesef modern dünyadaki siyasal sitemlerin karmaşık farklılıklarının basit bir resmini ortaya koymaktadır. Buna rağmen fikir birliği açısından hepsini bir araya koyacağım ve poliarşi olmayan rejim veya otoriter rejim olarak adlandıracağım.

Poliarşi Rejimlerinde Artış

Daha önce belirttiğimiz üzere oy hakkı üzerindeki sınırlamalar nedeniyle bu yüzyıla kadar tam poliarşi ortaya çıkamamıştır. Bununla birlikte 19. yüzyılın son yarısında bütün vatandaşları kapsamasa bile bütün kurumlar bazı ülkelerde gelişmiştir. 1850’den itibaren poliarşi sayısı (erkek veya tam) az veya çok sürekli artmış; biri 1920- 1940 arasında, diğeri 1960’larda olmak üzere iki dönemde azalmıştır.7 (Şekil 7- 1) Henüz, dünyadaki ülke sayısının artması nedeniyle, 1990’ da yüzyılın başında veya daha önceki gibi aynı oranda poliarşi vardı. (şekil 7- 2 )

7 Şekil /-1 ve 7-2’de görüleceği üzere eğer toplam nüfusun en az yüzde onu ulusal seçimlerde oy

kullanmışsa o ülke erkek veya genel olarak erkek oy hakkının evveliyatı sınırlandırılmış oy haklı poliarşi olarak sınıflandırılmıştır. Bu, Tatu Vanhanen’in The Emergence of Democracy : A Comparative Study of 119 State 1850-1979’de (Helsinki: The Finnish Society of Science and Letters,1984) acil demokrasi için başlangıçtan birisini teşkil etmektedir. Vanhanen’in diğer baş-langıcı ise bunun zıddıdır” Küçük partilerin payının en az yüzde otuz olduğu zaman” (p.33)

Page 101: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 101

Poliarşi ve Poliarşi Olmayan Rejimler Arasındaki Diğer

Farklılıklar

Poliarşiyi, poliarşi olmayan rejimlerden ayıran sadece yedi siyasal kurum değildir. Ülke yönetimi demokratik poliarşi olan ülkeler ayrıca belli diğer önemli açılardan da poliarşi olmayan ülkelerden ayrılırlar.

Siyasal haklar: Bir diğer önemli fark da bir poliarşide, kesin siyasal hakların geniş örgütlerde yer almasıdır. Bunların bir çoğu poliarşinin yedi kurumunun bir veya daha fazla esaslı kısmını yansıtmaktadır.

Adil ve yönetsel açıdan etkin bir şekilde güçlendirilmiş haklar, kurumların varlığı ve işleyişi açısından gereklidir. Serbest ve özgür seçimlerde oy hakkı, yönetime ve siyasetlerine muhalefet, siyasal parti, çıkar grubu ve diğer örgütler kurmak ve benzeri, bununla beraber, ek olarak poliarşi kurumlarının büyük bir zaman diliminde devam ettirildiği ülkelerdeki insanlar siyasal tavırları paylaştığı gibi bir çok diğer hakların ve özgürlüklerin olduğuna da inanmaktadırlar. Bu nedenle, hakların iletişimi poliarşinin kurumlarının işleyebilmesi için gerekli olan daha iyi genişlemeye meyillidir.

Çoğulculuk; Otonomiye Karşı Denetim: Bireyler ve alt kurumlar, poliarşi olmayan rejimlere nazaran poliarşilerde ülke yönetimiyle olan ilişkilerde daha bağımsızdırlar. Emin olmak açısından, kavramsal olarak farklılık kısmen doğrudur. Etkili olarak, poliarşiden kastımız, diğer şeyler arasında bireylere ve örgütsel bağımsızlığa belirgin bir tolerans sağlayan sistem olduğudur.

Yönetime katılma veya muhalefet hakkında, poliarşi alanında bireyler ve örgütler için tolerans sağlanması ve bağımsızlıklarının korunması gerekmektedir. Bu haklar çerçevesinde bahsedilmemiş değişiklikteki örgütler poliarşi içinde oluşma eğilimi gösterecektir. Özel kulüpler, kültürel organizasyonlar, baskı grupları, siyasal partiler,ticaret birlikleri ve benzeri. Bu örgütlerin çoğu yönetimi aktif bir şekilde etkileme yollarını arayacaktır. Çoğunun üyeleri önemli bir çıkarın zedelendiğini düşündüğünde harekete geçebilecektir. Görece

Page 102: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

102 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

sayıda otonom grupların ve örgütlerin bulunduğu siyasal sistemlere çoğulcu denilmektedir.

Buna karşın otonominin gelişmesi otoriter rejimin doğasına ve liderin gücüne zarar vermektedir. Otonom örgütler kısmen zararlıdır. Bu andan itibaren örgütler devletin kontrolü altında olmalıdır. Bu nedenle poliarşinin çoğulculuğuyla otoriter sistemi değerlendirmek monisttik olacaktır. Bir çok harici durumda, kuralcılar her bireyin ve diğer örgütlerin hiyerarşik kontrolün bir parçası olduğunu kabul etmeye kalkışırlar. Gerçi uygulamada henüz bir limite ulaşılamamış olmasına karşın bazen yaklaşıldı. Örneğin; Stalin’in son dönemlerinde Sovyetler Birliğinde, Hitler yönetiminde Almanya’da olduğu gibi. Bu nedenle daha önce gördüğümüz üzere bu rejimlere yeni isim olarak “totaliter “ adı verildi.

İkna Etmeye Karşı Zorlama: Poliarşi olmayan rejimlere karşın po-liarşilerde liderler zorlamadan ziyade ikna kabiliyetine güvenmekte-dirler.8 Poliarşide zorlama şekli kavram olarak dışlanmış ya da azal-tılmıştır. Muhalefet parti liderlerini hapsetmiş veya eleştirel gazete-leri sindirmiş bir rejim, poliarşi tanımının dışındadır. Buna karşın Poliarşi tanımı, vatandaşlarına liderini seçimde katılım veya lidere muhalefet hakkını sağlamalıdır. Kapsamlı bir poliarşide bu haklar nüfusun bütün yetişkinlerini içine almalıdır.

Gerçek sistemler arasında asıl faklılıklarını yansıtana dek poliarşiyi poliarşi olmayan rejimlerden ayıran bu farklılıklar rejimleri sadece tanım olarak daha az önemli hale getirmez. Üstelik, ikna ve zorlama arasındaki denge farklılıkları, bunların siyasal kurumlarındaki farklılığın uygulama sonucudur. Siyasal lider seçimine katılma hakkına etkin bir şekilde sahip olan bir grup bu hakkın olmadığı bir gruba nazaran muhtemelen anlaşmada daha az zorlanacaktır. Eğer grup, çoğunluğu oluşturma açısından yeterli sayıya sahipse bu daha da açık görülecektir. Halk egemenliğine dayalı yönetim zarar vermediği sürece, nüfusun ekseriyetini zorlamaya kalkışmak başarısızlığa uğrayacak, bir dahaki seçimlerde zorlanmış çoğunluk

8 Siyasal sistemlerin değişik çeşitlerini kullanmasına karşın David Apter, Choice and Politics of

Allocation’da (New Haven Conn.: Yale University Press,1971, pp. 32-33) benzeri bir tartışmayı ortaya atmıştır.

Page 103: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 103

seçilmişlerin aleyhine kullanacakları oylarıyla onları daha sorumlu memurlarla değiştireceklerdir. Bu durum nedeniyle çoğunluğa karşı kurallar koyan siyasetçiler çılgın demektir ve halk egemenliğine dayalı fikirleri reddettiklerinde bu bunun bedelini ödeyeceklerdir. Elbette ki, herhangi bir rejimde, kanunlar gerçekten oybirliği ile kabul edilene kadar, bazı insanlar daha önce sahip oldukları imkan, imtiyaz ve hakları elinden alınacak şekilde kanunlar tarafından zorlanabilir. Fakat, kararlara katılan bazı insanlar sonuçtan memnun olmadığında, kararlara katılmayanlar gibi ıstırap duyabilirler. Amerika’da beyaz Amerikalıların sahip olduğu kadar bu ülkedeki siyahların da siyasal katılım hakkına aynı şekilde sahip olmasının yanında köleliğe izin verecek bir Anayasal Geleneğin olması inanılmaz görülmektedir. Beyaz üstünlüğünün iç savaş sonrasında son zamanlarda özgür bırakılmış köleler üzerinde dayatılmasına bağlı olarak, güneyli siyahlar yeni kazandıkları siyasete katılım hakkından yoksun kalmışlardır.

Bir poliarşide , çoğunluğu teşkil etmese de geniş sayıda insanı genel olarak zorlamak zordur. Belirli bir süreçte geniş zorlama herhangi bir sistemde bir tarz oluştururken, halk egemenliğine dayalı yönetim bunu çok zor görmektedir. Geniş ölçekte sivil bir itaatsizlik veya bir iç savaştan sakınabilmek için yönetim geniş azınlığa baskıyla meşgul olduğunda kontrolündeki baskı gücünün görkemli kudretine sahip olmalıdır. Görev, vatandaşların geniş bir kısmına ve hukuk kişiliğine, anayasal doktrine ve bu güçleri ihdas etmeye izin veren uygulamalara baskı uygulanmasını gerektirdiğinde merkezileştirilmiş ve disiplinli bir polis sistemi, gizli polis, itaatkar bir adliye, askeriye ve bürokratik kuruluşlar yönetimin isteklerini yerine getirmeye uymaya hazır olmalıdır.

Yönetimin elinde baskı düzeninin bulunduğunun empoze edilmesi, sürekli, ahlaksız liderleri cezbedebilir ve bütün muhaliflerine karşı tehlikeli olur. Bununla birlikte, halka dayalı yönetim nadir durumlarda nüfusun geniş bölümlerine baskı yapabilir, bu baskıyı sıklıkla yaptığında ise bu yönetimin devam etme şansı azalacaktır. Örneğin, on dokuzuncu yüzyılın sonunda Amerikanın güneyinde siyahlar üzerinde geniş baskı tekrar kurulduğunda, Güney, beyazların yönettiği yarı poliarşinin ve siyah

Page 104: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

104 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

güneylilerin baskıcı hegemonya altında yaşadığı çift siyasal sistem gelişti.

Karşılıklı Kontrole Karşı Tek Yanlı Kontrol: Poliarşi olmayan rejimlere nazaran poliarşide muhalefet ve katılım hakkının yayılmış olması nedeniyle, bireyler ve gruplar yönetimle karşılaştırıldığında daha fazla otonomiden hoşnutluk duyarlar, siyasal liderlerin eleştirenlerine ve taraftarlarına uygulayabileceği baskı sınırlandırılmıştır, etki anlamında ikna yolu, zorlamaya nazaran daha manidardır ve siyasal liderlerin karşılıklı etkileşim çerçevesinde bulunmaları daha muhtemeldir. Poliarşilerde yönetimin izleyeceği yollar muhtemelen görüşme ve pazarlıklar sonucunda oluşmaktadır. Otoriter rejimlerde ise buna zıt olarak, liderlerin etkileşimi daha tek yanlı olmakta ve izlenecek yollar hiyerarşi ve komuta düzeni içersinde belirlenmektedir.

Günümüze Doğru İzlenen Yol: Her ülke günümüze dek, tek bir yol izleyerek gelmesi nedeniyle barışçıl düzenlemeler ve poliarşi şansı üzerinde kendine özgü durumları miras olarak taşımıştır.

Bazı ülkelerde kanlı ihtilaller (kısmen ulusal bağımsızlık direniş savaşları) insanları birlik haline getirmeye yardımcı olmuşken diğer ülkelerde ihtilaller bölünmeye neden olmuştur. Amerikan devrimini ve daha sonra İrlanda Cumhuriyeti olan İrlanda Serbest Cumhuriyetinin sonuçlarını karşılaştıralım. Her iki durumda da Britanya’ya karşı bir şiddetli bir özgürlük mücadelesi vardır. Bununla birlikte, Amerika’da Devrim, Britanya’ya karşı silahlı mücadele, İngiliz kolonilerinin yığın halinde toplu hareket etmesi, ve geniş bir şekilde paylaşılan ortak cumhuriyet ideolojisinin gelişmesi, efsanenin bütünleşmesine yardımcı olurken Amerikan insanları arasındaki bölücü yaraları azalttı. Fakat İrlanda’da, Protestan Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallığın önemli bir parçası olduğu kabul edilen 1921’deki barış antlaşması hemen İrlanda Serbest Cumhuriyeti ile İrlanda Cumhuriyet Ordusu (I.R.A.) arasında çok şiddetli çatışmalara neden oldu ve daha sonra Kuzey İrlanda’da Protestan İrlandalılar ile Katolik azınlığı destekleyen IRA ile birlikte Katolik İrlandalılar arasında inatçı ve kanlı savaşlar meydana geldi.

Page 105: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 105

Başka bir açıdan, bazı ülkeler ulusal bağımsızlıklarını yüzyıllardır

elinde bulundurarak, siyasal tecrübelerini biriktirme şansına sahip oldular, kurumlarını geliştirdiler, sadakati tesis ettiler, kültürel bölünmeyi aştılar, Ulus duygusunu gerçekleştirdiler, çatışmaların oluşumundan uzak durdular. Diğer ülkeler on yıllar hatta yüzyıllar sonra yabancı boyunduruğundan ve sömürgesinden kurtularak bağımsızlıklarını yeni elde ettiler. Bu ülkeler yeni olup, halen ulusal kimlik arayış savaşını vermektedirler, ve halen Sorunlu Zaman’dan geçmektedirler. Açık veya potansiyel savaşlardan acı çeken ülkenin önde gelenleri halen poliarşinin bir lüks ve olanaksız olduğuna inanırlar, liderler ulusu ve kurumlarını bir arada tutmak için ağır baskıya bel bağlamaktadırlar.

Başka bir sorun karşımıza çıkmaktadır: Hangi etkenler poliarşiyi getirebilir veya onu engelleyebilir? Cevabı özetlediğimizden daha fazladır çünkü burada poliarşi ile poliarşi olmayan rejimler arasındaki farklılığın tanımlanması bizim için önemlidir.

Page 106: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

106 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

SÖZLEŞMECİ YAKLAŞIM ve DEMOKRASİ15

James M. Buchanan Çevirenler: Abdülkadir Gülşen ve Hakkı Odabaş

I. GİRİŞ Eğer politika, birey ötesi (supra-individual) değer normlarını tanım-lamaksızın meşru olarak yorumlanırsa, bireyler tarafından kollektif olarak belirlenmiş faydaların korunması amacıyla farklı çıkar ve de-ğerlere sahip olan bireylerin oluşturduğu bir geliştirmek zorundadır. Şayet politikanın doğasıyla ilgili bu varsayım kabuledilirse, politika modeli nihai olarak sözleşmeci ”conctractarian” dir. Bu varsayım politik düzenlemelerin yapısı hakkında ve dolayısıyla demokrasinin güncel kullanımı hakkında doğrudan bilgi vermez. Günlük kullanımdan, analitik olarak demokratik olmayan politik ku-rumların tam tutarlı sözleşmeci yaklaşım türetilebileceğini ifade et-meliyiz. Hobbes klasik örneğini şöyle verir: Bir karışıklık (savaş vb.) orta-mında insanlar kral ile anlaşarak özgürlüklerinden kralın vaat ettiği düzen ve güvenlik adına vazgeçerler. Bu anlaşmadan sonra kral tara-fından alınan kararlar hiç bir anlamda demokratik değildir. Burada tartışmamız için faydalı olmasına rağmen Hobesyen sözleşmeci me-tafor kralın gücünü sınırlandırmak için yapılan tahminleri nitelikli hale getirmez. Buna rağmen Hobesyen metafor, kral ilk sözleşme kurallarına bağlı kalır ve asayişi muhafaza ederse kralın karar almada demokratik ilkeler-den uzaklaşıp bilakis verimsiz olacağını öne sürer.

15 James M. Buchanan, “Contractarianism and Democracy”, In: James M. Buchanan, Liberty, Market and State: Poltical Economy in the 1980s, New York University Press, 1985, pp. 240-247.

Page 107: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 107

Politikayla ilgili prensip eğer iyi anlaşılmaz ise bir çok yanlış anlama-lara sebep olabilir. Genel olarak politika, organize olmuş bir toplum-da kurumlar içinde gelişen tüm eylemleri içerir. Bu nedenle, politika politik kurumlara ilaveten yasaları, yasal kurumların tüm yapısını içerir. Burada kollektif bir eylemde birbirinden tamamen farklı olan üç aşamayı belirtmek istiyoruz. İlk olarak, hukukun caydırıcılığını içeren eylemler mevcuttur. Bu sı-nıflama meşru Hobesyen egemenliğinin eylemlerini yani bazı 19. asır filozoflarının tanımladıkları gibi “gece-bekçisi devlet” (night-watchman state), Nozick’in adlandırdığı gibi “minimal devlet” yada benim adlandırdığım gibi “koruyucu devleti” içerir. Aşina olduğumuz oyun teorisi benzetmesinde, devletin rolü kuralları uygulatmak için gözetmenlik yapan bir hakeme benzetilebilir. İkinci olarak, hukukun sınırları içinde oluşan kollektif eylemler var-dır. Buradaki eylemlerin verimli devlete ait olduğunu varsaydım. Hayek yasamayı (legislation) hukuktan (the law) farklı olarak telakki eder. Ekonomistlere tanıdık terimlerle bu eylemler , kamusal mal ve hizmetlerinin sunumu, arzı ve finansmanını içerir. Üçüncü olarak, mevcut hukuktaki değişikliği içeren eylemler ele alı-nır. Hayek, bu bağlamda daha genel bir ifade olan hukuku kullanma-sına rağmen Amerikan kullanımında bunu anayasal hukuk (constitu-tional law) ile en iyi bir şekilde tanımlayabiliriz. Oyun teorisi temsi-linde buradaki eylemler oynanan ve oynanmakta olan oyunun kural-larında değişiklik içeren eylemlerdir. 1980’lerin ortalarındaki kaoslu entellektüel ve politik ortamda yuka-rıdaki üç aşamadaki eylemlerin anlaşılmaz bir şekilde birbirine ka-rıştırıldığını görürüz. Önderleri tarafından hiç bir aşamayı tanımama yönünde yönlendirilen birinci gruptaki eylemlerin kendileri için uy-gun olduğu ajanlar (agents) üçüncü gruptaki eylemleri yapmaktan herhangi bir suçluluk duymamaktadırlar. Modern yasal-yargı düzen-leri hepimizi oyun kurallarının hakemler tarafından sürekli değiştirildiği bir ortama iter. Görevleri ikinci aşamada belirtilen eylemler olan mil-letvekilleri, kanun yapıcılar bir sınırın kendileri için var olduğunu

Page 108: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

108 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

pek kabul etmezler. Modern politikacılar “demokratik” prosedürler olduğu taktirde kendilerini bütün yasal vb düzenlemelerde yeterli ve yetkili görürler. Bu nedenle hem adli hem yasal temsilciler üçüncü aşamada belirtilen eylem alanlarına müdahale ederler ve bunu da meşruluk kisvesi altında yaparlar. Toplumsal düzenin mevcut kar-maşasından daha kötü bir durum hayal etmek oldukça güçtür. Buradaki entellektüel çapsızlığı kabul etmeliyiz ve sözleşmeci yakla-şımı rolleri acemice belirlenmiş mevcut kurumlara tatbik etmekten kaçınmalıyız. Öncelikle anlamlı bir sınıflama yapılmalı ve sonra bu yaklaşım uygulanmalıdır. Bu yüzden, ana hatlarıyla belirlenmiş poli-tikanın üç-bölümlü sınıflandırmasında demokratikleşme için sözleş-meci yaklaşımın kurallarını uygulamaya çalışacağım. II. HUKUKUN CAYDIRICILIĞI Hobbese atıfta bulunduğumda devletin karar alma prosedürlerinin demokratikleştirilmesi için hukuku tatbik eden olarak rolünün pek de açık olmadığını belirtmiştim. Devlet mevcut mevzuat dahilinde memurları yoluyla mevcut kuralları ihlal edenleri tespit edip ceza-landırır. Böyle bir eylem doğruyu değerlendirmeyi içerir. Hukuk ihlal edilmiş midir yada ona uyulmuş mudur? Değişen kurum-sal düzenlemeler etkin kıyaslama açısından değerlendirilebilir. Ata-nan bir uzman yargıç ve çok kişili bir jüri istenen sonuçların alınma-sında bir çözüm olabilir. Hukuk ihlallerinin belirlenmesinde, kollektif tercihler içerisinde eşit haklara sahip toplumun bütün bireyleri ile “demokratik” karar alma prosedürlerini tanımlamak, hukuka kısmen zıt olacaktır. Belirli bir çoğunluğa hukuk ihlallerini belirleme yetkisi vermek hu-kukun bağımsız olarak varolmadığını gösterir. Böyle bir kurumsal düzenleme çoğunluk tarafından oluşturulacak bir tiranlaşmaya götü-rür. Böyle düzenlemelerin bireyin kendi rızası ile kabul ettiği hiç bir an-laşmada (contractual agreement) asla ortaya çıkmayacağı açıktır. Sözleşmeci perspektiften bakıldığında birinci normatif ilke, devletin

Page 109: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 109

yada temsilcilerin hukukun denetimi altına alınmasıdır. Bu bölümde ilkenin nasıl geliştiğini değil sadece standart anlamda “riskten-kaçınan” (risk averseness) varsayımına gerek olmadan ilkenin ortaya çıkacağını belirtmek isterim. III. HUKUK DAHİLİNDE KOLLEKTİF EYLEM Mevcut hukuk kollektif yada devlet eylemleri için bir sınır içerebilir. Bazı mal ve hizmetler toplu olarak yani kollektif olarak sunulduğun-da etkin olabilir. Bu tür mal ve hizmetlerin nasıl sunulacağı devlet yetkisine bırakılmış olabilir. Buradaki temel soru, bu tür kararlara ulaşmada demokratik prosedürlerin uygulanabilme imkanının olup olmamasıdır. Bireyci sözleşmeciler politik tercihlerinde çoğunluk kuralını benimsemek zorunda olacaklar mı? Bu soruya açık yanıt negatif yani hayırdır. Çoğunluk kuralı bütün vatandaşların katıldığı sözleşmeye dayalı anlaşmalarda iyi bir şekilde ortaya çıkabilir. Fakat bu sonuç ancak mantıklı bir kural sisteminde ve tercihlerin eşit kabul edildiği bir ortamda gerçekleşir. Çoğunluk kuralına atfedilen kutsal (sacrocant) statünün elimine edilmesi Buc-hanan ve Tullock’un birlikte kaleme aldıkları “The Calculus of Con-sent” kitabının esas amacıdır. Oradaki analizde de belirtildiği gibi sözleşmeye dayalı anlaşmadan doğan kural sözleşmeye katılanlar tarafından yapılan fayda-maliyet hesaplarının sonuçlarını yansıtır. Potansiyel kollektif eylemlerin farklı türleri farklı fayda maliyet tah-minleri içerdiğinden, çeşitli alternatiflerin aynı anda oluşması muh-temeldir. Bir çok kararlar için basit çoğunluk oylaması hem milletve-killerinin seçimi hem de yasama organının fonksiyonunu icra etme-sinde etkin sonuçlar doğurur. Potansiyel olarak fayda maliyet açısın-dan daha önemli sonuçlar doğuracağı tahmin edilen diğer tercihler için, kaliteli çoğunluk etkin kollektif sonuç için zorunlu olabilir. Politik kararların alınmasında temel meşru bir prensip olan çoğun-luk kuralı, açıkladığımız tarzdaki sözleşmeci perspektiften oluşturu-lamaz. Bununla birlikte perspektif göründüğü kadar boş da değildir. Bütün toplum üyelerinin iştirak ettiği sözleşmeci bir süreçten aile-tabanlı aristokrasi yada babadan oğula geçen monarşiye geçiş haki-katen zordur. Aynı şeyler egemen elit için de söylenebilir. Oligarşi yukarıdaki sistemlere göre daha esnek ve sözleşmeci yaklaşıma daha

Page 110: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

110 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

yakındır. Kriterlerin nerede uygulandığı dikkate alınmadan sözleş-meci yaklaşımda hayati bir unsur özellikle ex ante (planlanan) an-lamda politik eşitliktir. İdeal olan sözleşmeci yaklaşımda birey bir takım özel kuralların kendi kişisel tercihlerini nasıl etkileyeceğini bilmeden alternatifler arasından tercihini yapar. Rawlsçı sınırlan-dırmada birey için bir belirsizlik vardır. Daha açık olan Buchanan-Tullock idealleştirmesinde birey belirsizlik içerisinde değildir fakat kuralların farklı insanlar üzerindeki etkileri belirsizdir. Her iki durumda da sözleşmeci süreç politik sürece girişte ex ante olarak bireylere yada gruplara herhangi bir imtiyaz tanımaz. Rawlsçı mantıkta, sözleşmeyi yapanın kendisini kırmızı, beyaz, yeşil veya siyah olarak bulup bulamayacağı bilinmez ve bütün gruplardan gelen bireyleri, ex ante olarak, eşit görmeyen herhangi bir yasa üze-rinde anlaşmaya varma ihtimali zayıftır. Buchanan-Tullock mantı-ğında ise, kırmızı, beyaz, yeşil veya siyah bir kişi, ex ante olarak, eşit-liği sağlayamayan bir kural için X setindeki politikalar üzerinde ter-cihler yapmak için anlaşmayacaktır. Çünkü birey tercihlerin kendi refahını nasıl etkileyeceğini bilmez. Topluma üyelik ve oylama imtiyazının birlikte oluşması şartıyla ço-ğunluk kuralı, ex ante olarak, politik eşitlik kriterini sağlar. Daha ön-ceden de belirtildiği gibi, bununla birlikte, diğer alternatifler de bu standarda ulaşır. Oybirliği dışındaki diğer bütün karar alma kuralları sonuç olarak politik eşitliği bozar. Sonucu belirleyen tercihleri ya-panların değerleri ve çıkarları, tercihleri göz ardı edilmiş olanların-kinden daha ağırlıklı olarak uygun hale getirilmektedir. Eğer A yüzde 60 çoğunluk oyu ile seçilirse, A’yı destekleyenlerin oluşturduğu koa-lisyon yüzde 40’lık bir azınlık ile B’yi destekleyenlerin oluşturduğu koalisyondan daha sağlam olacaktır. Şayet, bununla birlikte, ex ante eşitlik açık bir imtiyaz doğrultusunda sağlanırsa, ve eğer alınan politik kararlar, problemler ve zamanın (issues and time) gelişiminde etkin bir şekilde ademi-merkeziyetleştirilirse, ex post (gerçekleşen) olarak belli sonuçlar üzerinde oluşan farklı değerlendirmeler bir endişeye sebep olmaya-bilir. Politik tercihler zinciri yada tüm yapı üzerinde, ex ante olarak, sağlanmış eşitlik sonuçta ortay çıkacak bazı eşitlik değerleri ile kesi-şir.

Page 111: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 111

IV. HUKUKDAKİ DEĞİŞİKLİKLER Önceki bölüm içerisindeki tartışmalar The Calculus of Consent kita-bında geliştirilmiş argümanları özetlemektedir. Şimdi o zamanlarda olduğu gibi demokrasi, ex ante olarak, sözleşmeci bir yaklaşımdan türetilen politik eşitlik olarak tanımlanabilir. Oysaki demokrasi ço-ğunluk kuralı olarak tanımlandığında ve çok katı kurallar altında gerçekleştiğinde hiçbir anlamda sözleşmeci anlaşma ile bağlantısı yoktur. Hem kamu hem de özel sektörün faaliyetlerini sınırlandıran yasalardaki değişikliklerle ilgili olarak anayasal aşamaya geçme sü-recinde çoğunluk kuralı fonksiyonsuz olur. Sadece bu aşamada nihai sözleşme, ya “de jure” ya da “de facto” ola-rak gerçekleşir. Burada politika için temel değişim ve işbirliği para-digmasının dayandığı temeller sıfır-toplamlı paradigma (zero-sum paradigm) veya doğruyu bulma (truth judgement) paradigmasının-kinden çok farklıdır. Şayet politika geniş olarak yürütmenin bütün yapılarını çevreleyecek şekilde tanımlanırsa, ve bireylerin sahip ol-dukları çıkar ve değerleri ele alarak modelleşirse, bu bütün bireyle-rin anlaşmaya dahil edilmesi gerekliliği için bir delildir. Piyasa mübadelesi ile ortaya çıkan basit benzerlik bu noktayı tasvir etmektedir. Açıkça gözükmektedir ki, eğer ticaretten kaynaklanan faydanın yeniden dağıtılması her iki taraf için bir değer artışı ortaya çıkartıyor ise, her iki tarafta elmaların ve portakalların mübadelesin-de ticari terimlerle anlaşmalıdırlar. İster üçüncü şahıslar ister müba-dele eden taraflardan bir tanesi mübadele yapmaya zorlanırsa bu bireyci değer belirleme kriterini sağlayamaz. Anayasa içerisinde bir değişikliği tanımlayan kompleks bir mübadele ile iki tarafın gerçekleştirdiği basit mübadele arasında hiçbir fark yoktur. Toplumdaki bütün bireylere uygulanabilir kurallardaki bir değişiklik sadece tüm bireyler arasındaki anlaşma baz alınırsa değer artırıcı bir metot olarak algılanabilir. Sınırlandırılmış konsensüs tes-tini karşılamayan yürütmenin temel yapısal kuralları için herhangi bir sözleşmeci meşrulaştırma zemini yoktur. Oybirliği testini sağla-mayan kuralların değişimindeki bütün meşrulaştırmalar bireyi esas

Page 112: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

112 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

almayan ve sözleşmeci olmayan değerlendirme kriterleri ile aynı kümeye düşer. V. SOYUTTAN SOMUTA DOĞRU İfade edildiği gibi, buraya kadar yapılan analizler politikanın son de-rece soyut üç aşamalı tasnifi doğrultusunda geliştirildi. Bu modelle-mede sözleşmeci yaklaşım ve demokrasi arasındaki ilişkiler göreceli olarak doğru bir üslup ile sunulabilir. Bununla birlikte, politikanın gözlemlenen dünyası bu üç aşamayı birbirine karışmış ve anlaşılmaz bir şekilde kanun yapımında ve kanunların tatbikinde ortaya koyar. Bu karışıklığa rağmen, politik düzenlemeler “demokratik” yada “de-mokratik olmayan” şeklinde atıflarda bulunulmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda sözleşmeci yaklaşım ve demokrasi arasındaki ilişki kesin bir şekilde birbirinden ayrılamaz. Bununla birlikte, şayet herhangi bir sözleşmeci yaklaşım geliştiril-meye çalışılırsa, olmak zorunda olan gözlemlenen politik sürecin kritik özelliklerini tanımlayabilir ve izole edebiliriz. Buradaki temel nokta hukukun mevcut olması olayıdır. Yani bireylerin özel ve kamu-sal faaliyetleri anayasal sınırlar tarafından belirlenmelidir. Spesifik bir karar alma kuralı olmaksızın, devlet ya da kollektif gücün sınırsız işlemesi asla sözleşmeci meşrulaştırmayı bulamaz. Demokratik ku-ralların garantilenmesi şartıyla, temel bir yanlış anlaşılmaya sebep olan seçim hatasını (electoral fallacy) örnek gösterdim. Burada bile değişime karşı çıkan anayasal kısıtlamalar olabilecektir. Yasal veya anayasal olarak belirlenmiş yürütme gücü çerçevesinde politik düzenlemeler en azından, ex ante olarak, bireyi ve eşitliği esas alan bir şekilde karakterize edilmelidir. Bu zorunluluk kollektif ter-cihlerde herkesin eşit haklara sahip olacağı garantisini vermez. Daha da ilerisi bir takım baskıcı grupların olmayacağı anlamına da gelmez. Burada gerekli olan tüm bireylerin kollektif tercihlerde eşit politik etkiye sahip olabilmesi olayıdır. Daha açık bir ifade ile bu, toplumda herkesin eşit olması ve hiçbir imtiyazın verilmemesi durumudur. Sonuç olarak, yasalardaki değişikliği içeren kollektif eylemlerle ana-yasal sınırlamaların izin verdiği çerçevede gerçekleştirilen kollektif faaliyetler arasında bir ayırım olmalıdır. Bir toplumda ne fiili politi-

Page 113: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 113

kacılar ne de politika ile uğraşan bilim adamları sözleşmeci bir ze-minde meşrulaştırılamayacak yasa ve yasama arasında bir fark göze-tirler. Şayet burada bir ayırım yapılırsa, temel yasalardaki bir deği-şiklik için etkin kara alma kuralı mevcut yasada kollektif karar alımı için gerekli olana kuraldan daha avantajlı olmak zorundadır. Soyut sözleşmeci mantık, sadece oybirliği ile ulaşılabilecek anayasal deği-şiklikleri zorunlu kılan bu derece katı olarak ele alınmamalıdır. Özetlersek, aşağıdaki şartların mevcut olması halinde, politik-yasal bir düzen rahatlıkla “sözleşmeci” bir düzen olarak kabul edilir: (1) özel kesim ve kamu kesimi faaliyetleri yasa tarafından ve anaya-sal olarak sınırlandırılır, (2) ex ante anlamda bütün kollektif kararların belirlenmesinde ve karar alma süreçlerinde toplumun tüm bireylerine kanun çerçeve-sinde eşit haklar verilir, (3) Kanun çerçevesinde olan kollektif faaliyetler ile kanunun değişi-mi için yapılan faaliyetler arasında ciddi bir ayrım vardır. VI. SINIRLI VE SINIRSIZ SÖZLEŞMECİ UYGULAMALAR Yukarıda açıklanmış olan sınıflandırma kriteri tarih boyunca mevcut olan kuralların nasıl ortaya çıktığına dair bir bilgi içermez. Yukarıda-ki kriterleri sağlayan politik yasal bir düzenlemeyi “sözleşmeci” ola-rak adlandırmak, o düzenin işlemesi hakkında bir şeyleri ifade etmek demektir. Bunun yanısıra, böyle bir ifadenin ahlaki boyutu vardır. Fakat çok katı olarak belirlenmiş böyle sözleşmeci bir meşrulaştır-mayı algılamadaki yetersizlik yoluyla bir karışıklık ortaya çıkmıştır. Burada basit bir pazar mübadelesi örneği faydalı olabilir. Varsayalım ki iki potansiyel tüccar var, ve bunların her biri elma ve portakala sahiptir. A mübadeleden önce doksan üç elmaya ve kırk üç portakala sahiptir. B ise iki elma ve dört portakal sahiptir. Mübadeleden sonra A doksan elmaya ve kırk dört portakala sahiptir. B ise beş elma ve üç portakala sahiptir. Serbest ve dürüst bir mübadelenin etik ve moral meşrulaştırmasının sınırları her iki tarafın ticaretle kazandığı tezinde anlam kazanır. Sözleşmeci kriterleri sınırlı bir uygulama alanı olan mevcut politik-yasal kuralları kapsayacak şekilde genişletmek John Rawls’ın argümanıdır. Rawls’ın başarı ya da başarısızlığını ben bura-

Page 114: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

114 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

da değerlendirmiyorum. Benim kendi çabalarımda her zaman istik-rarlı olmasa da daha sınırlı bir sözleşmeci yapı vardır. Bununla bir-likte, Rawls’a karşı bir sempati ve yakınlığım olmuştur. Temelde söz-leşmeci camia olarak, bireyci olmayan standartlarla politikayı nor-matif olarak değerlendirmede isteksizliğimizi veya politikayı pozitif olarak çıkarların çatışması şeklinde yorumlamayı paylaşıyoruz.

Page 115: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 115

ANAYASAL DEMOKRASİ, BİREY ÖZGÜRLÜĞÜ VE POLİTİK EŞİTLİK16

James M. Buchanan

Çevirenler: Abdülkadir Gülşen ve Hakkı Odabaş I. GİRİŞ Bu ülkede (ABD) demokrasi pozitif bağlamda hissi bir terimdir. Yapı, amaç ve işlev açısından çok farklılık arz eden politik rejimlerin yasal tanımlarında demokrasi kavramı kullanılır. Sadece bir kaç rejim açıkça demokratik olmadığını açığa vurur. Hatta dilin tamamen bo-zulmasından kaçınan rejimler de bile demokratik prosedür yönün-deki gelişmeler umut vericidir. Sadece demokrasi teriminin nasıl kul-lanıldığına bakarsak, bu terimin ayırımcılık (discirimination) içer-mediği görülür. Alternatif politik yapılar ile ilgili tartışma, politik fel-sefenin temel normatif ön-kabullerin değerlendirilmesi ve incelen-mesiyle başlanmalıdır. Demokrasi teriminin duygusal anlamından öteye gidip onun felsefi anlamının kaynağını incelemek gerekir. Bana göre sadece belli şartlar oluşursa demokrasi anlam kazanır. Bu durum felsefi kabullerle birlikte politikanın çok iyi anlaşılmasını ge-rektirir. Şayet böyle anlaşılırsa ”anayasal” terimini demokrasi ile bir-likte kullanmak elzemdir. Demokrasinin kendi içinde tutarlı kalması-nı istiyorsak, demokrasi bana göre ancak birey özgürlüğünü temel alırsa ve anayasanın sınırlayıcı olma özelliği olursa anlamlıdır. Daha somut olmak gerekirse bu tartışmada demokrasinin ancak birey öz-gürlüğünü ve daha da ilerisi demokrasinin fonksiyonel prensibi olan etkin politik eşitliğin kabullenilmesi durumunda anlam kazanır. Bu-nun sağlanması için de politik tercihlerin anayasal çerçevede kısıt-

16 James M. Buchanan, “Constitutional Democracy, Individual Liberty and Politi-cal Equality”, In: James M. Buchanan, Liberty, Market and State: Poltical Eco-nomy in the 1980s, New York University Press, 1985, pp. 248-260.

Page 116: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

116 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

lanması yada sınırlandırılmasıdır. Argümanımda iki farklı unsur var-dır. Birincisi felsefi, ikincisi ise kamu tercihi ve ilgili alanlarda çok çalışmaya yönelten pratik unsurdur. II bölümde, demokrasinin yada demokratik işlemlerin olmazsa olmaz ön koşullarından olan ve demokrasinin normatif temellerinin onlar-sız olmayacağı felsefi yada epistemolojik varsayımları tartışacağım. III. ve IV. bölümlerde ilk varsayımları kabullenerek, politik eşitliğin normatif ilkesi ve politik organizasyonun yapısı arasındaki ilişkiyi inceleyeceğim. V. ve VI. bölümlerde özellikle kamu tercihi teorisi açı-sından anayasal dizaynın neyi ifade ettiğini ve problemlerini tartışa-cağım. VII. bölümde politik karar ve uygulamalarının limit meselele-rini tartışacak ve son bölümde de tartışmanın özeti verilecektir. II- DEĞERİN KAYNAĞI OLARAK BİREY Tam bir demokraside, birinci ve en önemli varsayım bireyin merkeze konulmasıdır. Şayet böyle olursa, birey eksenli olmayan değer kay-nakları ve demokratik-politik prosedürler diğer alternatiflere göre üstün olmayan sonuçlara ulaşırlar. Politik teoriler genel olarak bi-reyci olmayan bir gelenekte gelişmiştir. Bu gelenekte politika geniş ve her şeyi kapsayıcı olarak tanımlanmış ve “doğru” yu (truth) bul-mak için kullanılmıştır. Bireyci olmayan ve soyut olarak gelişen politik teorilerle az da olsa bireyci ve tercihlere önem veren teoriler arasında direkt bir bağlantı yoktur. Bazı durumlarda sıradan insanları da dikkate alan sistemler otoriter sistemlerden, yani monarşizm v.b., üstün değerlendirilebilir. Bazı durumlarda da tek kişi yönetiminin verimli sonuçlar alınması açısından daha üstün olduğu düşünülebilir. Mahkemelerdeki duruş-malarında hakim ve jüri uygulaması bu duruma güzel bir örnektir. Bir iddianın suçlusu ve masumu bazı kurumsal süreçler tarafından belirlenmelidir. Bazı yasal yapılarda iyi belirlenmiş oylama sistemi içinde çoklu jüri sisteminin kullanılması daha doğru sonuçlar verebi-lir. Diğer yasal yapılarda karar verme gücü-erki daha doğru kararlar vereceğine inanılan yargıçlara verilmiştir. Bu kurumsal yolların suçlu yada masumu belirlemedeki üstünlüğünü belirlemek için önsel bir kriter yoktur.

Page 117: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 117

Bu argümanla, eğer bağımsız bazı politik hedefler “doğru” yada ”ka-mu çıkarı” olarak adlandırılırsa ve eğer politika da entellektüel ola-rak bunları doğrulamak için modellenmişse, bu durumda “demokra-si” olarak tanımlanan seçim sürecinin gereksiz ve arzu edilmeyen olduğu görülür. Bu durumda, etkin karar alma otoritesi; uzmanlar komitesi, filozof krallar, askeri cunta, yada bir monark şeklinde oluş-turulabilir. Bu yapılanmaların her birisi “toplum için “neyin iyi oldu-ğunu” belirlemede normal seçimlerden daha verimli olarak görülebi-lir. Bu yolla yönetimin yapısı yada kurumsal şekli değişmiştir ve de-mokrasi standart olarak değil fakat politik bazı amaçlar arasında ter-cih yapmak olarak yeniden tanımlanmak zorundadır. Bu yüzden egemen sınıf kendi çıkarları yerine “halk için iyi olanı” tercih ettiğin-den demokrasi iddiasında bulunabilir. Elbette burada “halk için iyi olanı” yöneten sınıf belirlemektedir. Demokrasi retoriği yaparak yaptıklarını gizleyen (kamufle eden) oto-riter ve totaliter rejimler kadim Yunanlılardan beri geliştirilen politik teori geleneğinin bireyci olmayan doğal bir görünümüdür. Argüma-nım demokratik politik prosedürlerin genelleştirilemeyen enstrü-mantal savunması üzerine kuruludur. Seçim sürecini destekleyen bireylerin tercihlerinin dikkate alındığı normatif bir durum enstrü-mansız olmak zorundadır. Politikadaki amaç, politik toplumu oluştu-ran birey değerlerinin birinci plana alınmasıdır, yoksa onlardan ba-ğımsız olarak yapılan işlemler değildir. Politikanın amacı toplumu ilgilendiren kararlarda tüm bireylerin dikkate alınmasıdır. Şayet biz genel normatif demokratik yönetimi savunmak istiyorsak bireyi temel almak zorundayız. Tercihlerin ve çıkarların kendisini ifade ettiği seçim argümanları şayet bireyi esas alırsa, anlaşılması kolay olur. Burada mesele politika yoluyla “doğ-ru”yu keşfetme yada bulma değildir. Mesele çeşitli politik seçenekler arasında “en iyiyi” belirleme yada kamu çıkarını belirleme de değil-dir. Buradaki esas soru, organize olmuş politik grupların isteklerine kavuşmalarıdır. Bu tür sözleşmeci ve bireyci politik modellerde bu süreç basit bir şekilde kendini gösterir. Hiç bir sonucu, diğerinden “daha iyi” olarak tasnif etmek uygun değildir. Böyle bir sıralamada üstün bir birey kriteri yoktur.

Page 118: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

118 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Bu politik modelde toplumdaki tüm bireylerin tercihlerini en azın-dan kısmen göz ardı eden her karar alma metodu açık bir kayırma (discrimination) içermek zorundadır. Kollektif karar alma süreçleri-ne katılanlar alternatifler için kendi düşüncelerini ifade etme imka-nına sahiptirler. Bu sürece katılmalarına izin verilmeyenlerin tercih-leri ve çıkarları dikkate alınmayacaktır. Karar süreçlerinin seçim dışı uygulaması bu ve daha önce tartışılan “doğru”yu keşfetme modelle-rinde farklıdır. Egemen sınıf yada cuntanın yaptıkları doğruyu arama yönünde enstrümantal destek bulabilir. Aynı durum kendi kendini seçmiş elit tabakanın değerlerinin empozesi için normatif destek bulmaz. Politikanın bireyci-sözleşmeci modelleri, karar alan grubun göreceli hacmini dikkate almaksızın, katılım üzerinde ayırımcı sınırlar içere-mezler. Yukarıda geliştirilen normatif argüman küçük topluluklara yada cuntaya uygulanabilir gözükse de, geniş topluluklara uygula-mada sınırlı gözükebilir. Varsayalım ki, bu demokratik seçim prose-dürü sadece toplumun yetişkin imtiyazlı üyelerinin yarısı (erkekler) için işlediğini düşünelim. Politikanın “doğruyu” yada “iyiyi” keşfetme modellerinde, bu sistemin “inclusive franchise” altında gerçekleştiri-lenlerle kabaca aynı olduğu beklenebilir. Bu nedenle “inclusive” ile kayırmacı imtiyaz arasında seçim yapmak zordur. Diğer taraftan, bireyci sözleşmeci modellerde katılım olmaksızın imtiyazsız bireyle-rin çıkarları yansıtılamaz. Bireylerin kendilerini ifade etmelerine izin veren demokratik seçim süreçleri için var olan normatif argüman, aynı zamanda “inclusive” imtiyazın da argümanı olur yada daha genel olarak bireyci politik eşitliğin argümanı olur. III-POLİTİK EŞİTLİK VE BİREY DEĞERLERİ ARASINDA ÇATISMA POTANSIYELİ Değerin kaynağında bireyi esas alan varsayımları kabul ederek, tüm insanların iştirak ettiği seçim süreci ve “universal adult franchise” için normatif argümanlar ortaya çıkabilir. Bu argümanın politikaya ve kurumlara uygulanması hala incelenmeyi bekliyor. Aşağıda göste-receğim gibi, bu argümanın ele alınmasında çok ciddi hatalar yapıldı.

Page 119: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 119

Eğer ”ortada” bireyci değer kaynakları varsa, en azından geniş sınır-lar içinde insanların farklı değerlere, çıkarlara, tercihlere sahip ola-cağını beklemeliyiz. Politika farklı insanların kollektif bir vücut yada organizasyon olarak iştirak ettikleri eylemler bütünüdür. Yani, poli-tika ve yönetim içindeki tüm insanlara uygulanabilen kuralların be-lirlenmesi, kurumsal yapı ve spesifik sonuçları içerir. Tanım gereği karşılaşılan ilgili alternatifler arasında tek bir politik secim vardır. Modern ekonominin terminolojisinde politika, tanım gereği, kamu çıkarı yada kamu zararı yönünde, kamusallığı (publicness) içerir. Politik kararın kolektifliği ve kişiselliği son derece önemlidir ve pra-tik ile yazılı politik eşitliğin ayrımını gerekli kılar. Farklı bireylerin çıkar ve değerleri arasındaki muhtemel çatışma nedeniyle her politik karar en azından bu surece iştirak edenlerden farklı olmalıdır. Yazılı (nominal) politik eşitlik bireylere sadece nihai seçenekler arasında eşit olarak iştirak imkanı verir. Bu durum tüm insanların basit ço-ğunluk kuralı tarafından belirlenecek kollektif tek bir olayı referan-dumda oylarken çok iyi ortaya çıkar. Tüm bireyler sunulan iki tercih arasından eşit olarak tercihlerini ortaya koyarlar fakat kaybedenler buna üzülürler. Bunlar başkalarının tercihlerini kabul etmek zorun-dadırlar. Aşikardır ki, seçim ikliminden kaybedenler fazla kazançlı çıkmazlar. Şimdi ikinci ve tamamlayıcı nitelikte olan ve birinci varsa-yım üzerinde direkt etkisi bulunan felsefi varsayımı açıklayacağım. Şayet bireyler her şeyi belirliyorlarsa bireyin tatmini pozitif normatif bir ağırlık taşır. Yani, diğer şeyler eşitken, birey tercihlerinin birinci sırada olduğu durum karşılanmadığı durumdan normatif olarak daha üstündür. Bu net açıklamadan politik organizasyonlar için çeşitli uy-gulamalar çıkarılabilir. Basit referandum örneğini düşünelim. A alternatifi için çoğunluğun tercihleri tatmin olsun, diğer taraftan azınlığın tercihlerini yansıtan B alternatifi göz ardı edilsin. Yapısal ve kurumsal olarak mümkün olan böyle bir sonuç aşikardır ki, çoğunluk için A alternatifi, azınlık için de B alternatifinin kabul edileceği durumdan daha kötüdür. Birey değer-lerinin ifadesine imkan tanıyan normatif prensipler politik kurumla-rın dizaynını gerektirir. Birey tercihleri arasındaki çatışmalar müm-kün olduğunca azaltılmalı yada elimine edilmelidir. Çıkar çatışmaları kısmen ilişkilerin doğduğu yapıyla ilgili olduğundan yapısal düzen-lemeler önem kazanmaktadır.

Page 120: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

120 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Referandum örneğine dönersek; varsayalım ki, seçim hedefleri şun-lardır: A Haziran’daki tatili, B ise Ağustos’taki tatili temsil etsin. Ör-neğimizde görüldüğü gibi bu karşılaştırma birbirini dışlayan bir bi-çimde (mutually exclusive) olursa çatışma doğacaktır. Fakat bazı aza-lan kamusallık olmadığı sürece çatışma söz konusu değildir. Yani tanımlandığı gibi A ve B tüm toplum için birbirini dışlayan alternatif-ler olmak zorunda değildir. Tüm insanların aynı tatili yapmak gibi bir zorunluluğu olmadığı sürece, tercihler arasındaki çatışmalar herke-sin istediği zamanda tatil yapmasına izin verilmesiyle çözülebilir. Bu çözüm, bireysel tercihlerin tatmininde eşitlik sağlar. Oylama yoluyla elde edilecek minimal eşitlikten daha iyi olduğu açıktır. Yapısal dü-zenlemeler yoluyla azaltılabilecek bireysel değer ve tercihler arasın-daki potansiyel çatışmayı dikkate alarak, kollektif kararlarda çıkarla-rı zedelenen bireylerin katılım haklarına sahip oldukları sürece, gö-nüllü olarak anlaşmalı şartı hakkında endişe etmeye daha az ihtiyaç duyulacaktır. IV-SINIRLAR İÇİNDE DEMOKRASİ, ANAYASAL KISITLAMALARIN MANTIĞI İnsani değerlerin her kapsamlı politik teoride merkezi bir normatif önemlilik konumuna yükselmesinin insani ilişkilerin kurumsal yapısı üzerinde doğrudan etkileri vardır. Şayet çatışma farklı çıkarlar ara-sında bir değişken ise, alternatif ilişki yapıları anlamlı bir düzene konulabilir. Zorunlu bir şekilde birbirini dışlayan (ya A,yada B ikile-mi) ve sonuçları tüm toplumu etkileyen seçenekler arasında bireyle-re eşit katılım hakkı tanıyıcı olarak tanımlanan demokrasi, hacimce ve fonksiyonel olarak aşırı derecede sınırlı olabilir. Böyle bir limit sosyal iletişim sürecinde politik “başarı”nın bir işaretidir. Hakikaten, modern tartışmaların yanıltıcılığı şu iddia ile gösterilebilir; bu tar-tışmalarda demokrasi yoluyla her şeyin politize edilmesi kişiler ve gruplar arasındaki çatışmaları azaltmak yerine artırmasının potansi-yel bir sinyali olarak övgüye değerdir!. Eğer sosyal etkileşimin tüm şekilleri ya de facto yada potansiyel olarak politik tercih sınırlarına düşmesi gerekiyorsa, karar almanın demokratik prosedürleri için normatif argümanı eğer tamamen yok olmazsa, hatırı sayılır bir şe-kilde zedelenecektir. Şayet tüm eylemler politize edilirse, bireyler seçim sürecinde eşit katılım haklarının garantilendiği bazı normatif değerler bulabilirler.

Page 121: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 121

Sınırsız demokrasi ve sınırlı yönetim biçimleri arasında yapılan bir karşılaştırma, yapılan tercihler demokratik olmasa bile ikinci alter-natif olan sınırlı yönetim biçimleri tercih edilecektir. Demokratik prosedürlerde normatif durum ancak politik-kollektif kararların belli limitler içinde olmasıyla ortaya çıkar. Anayasa teriminin bir örnek olarak demokrasiye eklenmesi normatif durumu devasa bir şekilde güçlendirir. Bu sonuç sınırsız politizasyon varsayımını yapsak bile demokrasi retoriği (belagatı) içine gizlenmiş totaliter sistemlerden daha iyi olduğunu gösterir. Anayasal demokrasinin bir yönetim şekli olarak aydınlanma sonrası donemde ortaya çıkması tesadüf değildir ve pazar ekonomisi ilkele-rinin spontan (kendiliğinden) koordinasyonunun keşfedildiği 18. yüzyılda ortaya çıkan pazar ekonomisi söyleminde de entellektüel destek bulur. Basit olarak ifade etmek gerekirse, spontan prensibinin koordinasyonu malların dağıtımı, ürünlerin seçimi, kaynakların tah-sisinde hiçbir politik komutaya ihtiyaç duymadan farklı birey çıkar-larının barışcıl bir ortamda uzlaşması için bir ekonomi ortamı sunar. Pazar ekonomisini benimseyen bir toplumda ekonomik sorunlar üzerinde politik müdahaleler ciddi bir şekilde azalır. Ekonomi tabii ki tamamen politik yasal düzenin dışında kalamaz. Yasal sistem dahil, nitelik olarak doğasında kamu yada kollektif mal ve hizmetlerin üretiminde sözleşme ve bireysel hakları uygulamaya sokan politik bir güze ihtiyaç vardır. Politikanın bu rolü klasik eko-nomi literatüründe çok iyi açıklanmış ve sınırlandırılmıştır. Politikanın belirlenmiş sınırlar dahilinde kalıp işleyeceğini garantile-yen herhangi bir doğal engel yoktur. Gerçekten, tam tersini gerçek hayatta gözlemleriz. Bireylerin grupların kendi çıkarlarını korumak için bu sınırları aştığını gözlemleriz. Böyle bir aşırılık ancak politika-nın hacim ve fonksiyonlarının zorlayıcı anayasal sınırlamalara tabi olduğu durumda önlenebilir. V. SINIRLARIN TANIMLANMASI: ANAYASAL DİZAYN (TASARI) PROBLEMİ Politikanın anayasal kurallar ile sınırlandırılması gerektiği yukarda dördüncü bölümde ortaya konulmaya çalışılan sebepler nedeniyle

Page 122: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

122 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

genel bir prensip olarak kabul edilebilir. Bu prensibin fiili politikaya uygulanması oldukça farklı bir meseledir. Teknik olarak kamusal malların ve bu malların üretimi için oluşturulmuş uygun kurumsal yapı ile politik etkileşimin dışında kalan örneğin özel piyasanın ara-sında keskin bir çizgi yoktur. Daha önce de belirtildiği gibi, politika-nın temel rolü, açık bir çatışma olmaksızın, bireylerin kendi olağan işlerini yürütebilmesi için bir seçim içerisine girebileceği yasal bir ortamın temin edilmesidir. Hak ve sözleşmelerin temin altına alın-ması herhangi bir liberal rejim içerisinde yürütmenin zorunlu bir görevidir. Normal olarak ortaya çıkan düşünce içsel ve dışsal düzenin garanti altına alınmasıdır. Minimal devlet veya koruyucu devletin ortaya koyduğu sınırların ötesinde, tanımlanan anayasal sınırlamalara uygun olan veya olma-yan potansiyel politik uygulamalar için geniş bir alan ortaya çıkabilir. Acaba paranın değerinin belirlenmesinde, ekonominin etkin bir re-kabete kavuşturulmasında, doğal monopollerin düzenlenmesinde, çevresel değerlerin korunmasında sağlığın ve huzurun sağlanmasın-da, eğitimi desteklenmek suretiyle fırsat eşitliğinin yükseltilmesinde ve yoksulluğun azaltılmasında devletin açık bir rolü olmalı mı? Bu alanlarda ortaya çıkabilecek anayasal dizayn problemi net olarak karşımıza çıkar. Düzenin temini açısından yürütmenin eylemlerinin meşruluğu üzerinde bir konsensus sağlanabilir. Bunun yanında, bi-reyin özel yaşantısının, örneğin; bireyin ikameti, meslek edinmesi ve harcamada bulunması, kontrolü ve düzeninde meşru olmayan yü-rütme eylemleri üzerinde de bir konsensüs sağlanabilir. Aynı za-manda bu uygulamalar arasında yürütmenin potansiyel rolünü kap-sayan alan hakkında yoğun bir anlaşmazlık da görülebilir. Sosyal demokrat olarak tanımlanan bireyler, bu uygulamalar üzerin-de yürütmenin anayasal olarak sınırlandırılmasını istemezler. Liberal olarak tanımlanan bireyler ise, bu tür uygulamalarda yürütmenin sınırlandırılmasını isterler. Ben kolaylıkla politize edilebilecek ve politika dışında kalan aktiviteler arasında bir çizginin oluşturulması-nı ne eleştiriyorum ne de savunuyorum. Ben özellikle, ideolojik te-mellerden ayrı olarak herhangi bir kişinin politikanın öngörülebilir bir modeli üzerine bağlanmış anayasal sınırlamalar ile yürütmenin uygulamalarını sınırlandırmak için bir araştırma yapılabileceğini öneriyorum.

Page 123: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 123

VI. ANAYASAL DİZAYNDA MODERN KAMU TERCİHİ TEORİSİNİN UYGULANMASI Kamu tercihi teorisi tartışmamın bu noktasında doğrudan ilgili hale gelir. Bu teori demokratik bir seçimin gerçekte nasıl işlediğini göste-ren öngörülebilir bir modelin veya modellerin unsurlarını temin eder. Kamu tercihi teorisi; seçmenleri, baskı grubu üyelerini, parti liderlerini, seçilmiş politikacıları ve bürokratları bir “kamu seçicisi” (public chooser) olarak değişik rollere sahip bu bireylerin davranış-larını inceler. Teori çıkan sonuçlar hakkında bazı öngörülerde bu-lunmamıza izin verir. Bu sonuçlar en son kollektif politik kararların alındığı değişik kurumsal yapı içerisinde ortaya çıkar. Önceden tartışıldığı şekilde anayasanın dizaynı konusunda kamu tercihi teorisinin direkt normatif imaları vardır. Politik uygulamala-rın romantik bir modelini kabul edenler yürütme üzerindeki anaya-sal sınırlamaların etkisi hakkında ilgisizdirler ve pek nadiren modern kamu tercihi teorisinin kabul gördüğünü vurgularlar. Gerçek anlam-da kamu tercihi teorisi devletin başarısızlığı teorisini ortaya koyma-ya çalışır. 1950’li yıllardaki refah ekonomisi ise dayanağını piyasanın başarısızlığı teorisi ilkelerinden bulmaktadır. 1960’lı yılların gele-neksel düşüncesi ile karşılaştırıldığında, piyasanın başarısızlığından dolayı politikanın piyasaya müdahale etmesi gerektiği artık kabul görmemeye başladı. Devlet müdahalesinin sınırlandırılmasındaki temel nokta uzun vadede alternatif demokratik rejimler altında ön-görülen fayda ve maliyetlerin düşünülmesi olayıdır. VII. DEMOKRATİK PROSEDÜRLERİN VE POLİTİK SINIRLAMALA-RIN ANAYASAL GARANTİLERİ Politik uygulamalar üzerine anayasal sınırlamalar getirilmesine karşı çıkanlar demokratik karar alma prosedürünün anayasal garanti altı-na alınmasını desteklemektedirler. Literatürde bu kişiler “anayasal-cı” olarak tanımlanırlar ve demokrasi ve anayasa kelimelerini birbir-leri ile ilişkilendirmek isterler. Seçim süreçlerinin etkin garantileri olmaksızın, bir çoğunluk koalisyonu, bütün seçimleri terk edip sürek-li bir parlamento otoritesi oluşturabilir. Bu bağlamda, yürütme üze-rinde anayasal sınırlamalara karşı olan bu kişiler politik süreçler üzerindeki anayasal sınırlamaların gerekli olduğunu kabul etmekte-

Page 124: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

124 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

dirler. Bazıları demokratik değerlere bağlı kalınması gerektiğini id-dia ederler fakat bu kişiler diğerleri ile karşılaştırıldığında “anayasal-cı” da değildirler. Aslında politik otorite üzerine sınırlamalar getiril-mesinin bir tutarsızlığı yoktur. Bir çoğunluk koalisyonu, eğer bir sı-nırlamaya tabi değilse, seçimleri yok sayabilir ve böylece etkin bir şekilde çalışan bir politik koalisyon kamu oyu tarafından belirlenmiş kabul edilebilir sınırların ötesinde otoritesini kurmaya çalışabilir. Temel analizler burada kabul edildiği zaman bile, veya, politik ve politik olmayan etkileşim içerisinde ortaya çıkan kusurlar anlaşıldığı zaman bile, anayasal dizayn üzerinde bir anlaşmama olasılığı ortaya çıkacaktır. Sadece sosyal bilimlerin gelişim süreci içerisinde roman-tik olarak toy bir güven duygusuna sahip olanlar yürütmenin eylem-leri üzerinde bir noktada buluşulabileceğini bekleyebilirler. Yüzyıllardır üzerinde ısrarla durulan tartışmalar “bilimsel konsen-süs” içerisinde muhtemelen çözümlenmeyebilir. Fakat bilimsel ana-lizler entellektüel çelişkileri en az seviyeye düşürebilir. Bununla be-raber, 1960’lardan sonra modern kamu tercihi teorisi sözcülerinin fikirleri ilgi görmeye başladı. Tartışılan konular tercihlerin yapıldığı kurum ve kurallarla çok az ilgili olarak politik tercih konularından daha ziyade anayasal dizayn konuları üzerinde yapılmıştır. Politik tercihlerin ele alındığı süreçlerden bağımsız olarak alternatif politi-kaları veya tercihleri tartışmak, ister ekonomistlerin etkinlik kriteri-ni, ister filozofların kamu yararı fikrini ifade etsin, bireyi temel alma-yan kaynaklara veya değerlere bir geri dönüşü içermektedir. Kural-lardan bağımsız olarak politik tercihlerin herhangi bir tartışılması, bireysel karar alıcıların kurallar ile getirilen teşvikleri benimsemeye-ceği romantik fikrini oluşturmalıdır ve bireysel karar alıcılar denge-de olan bir düzen tarafından yönlendirilecektir. Politik eylem veya yürütme üzerine getirilecek sınırlamalara karşı olmaya devam eden “anayasa savunucuları” arasındaki normatif ar-gümanların içeriğini ve düzeyini karşılaştırarak ele alalım. Buradaki argüman bireysel olmayan değerlerin var olduğu ve bireylerin karşı-laşacağı teşviklere cevap vereceği varsayımı üzerine kuruludur. Bu argüman, daha da ilerisi, kamu tercihi kurumlarının ve farklı kuralla-rının bireylerin motivasyonu üzerindeki etkisinin modern analizini içerir.

Page 125: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 125

Kollektif eylemi sınırlandıracak kurallar ve bu kuralların alternatif yapıları arasındaki nihai bir tercih tek bir normatif argüman ortaya çıkaracaktır. Daha öncede belirtildiği gibi, aynı analizlere sahip ve verilen varsayımlar üzerinde çalışanlar arasında bir uzlaşı beklemek gerekmez. Entellektüel tartışması asırlar boyunca saçma romantik düşünce tarafından şekillendirilen ve azaltılan demokrasi tartışmala-rı verimli bir diyalog içinde sürdürülebilir. Bu gibi yapıcı diyaloglar anayasal tercihler için kabul edilebilir kri-terler ileri sürerek bazı teşebbüsler ortaya koymalıdır. Eğer alterna-tif kural seti seçimin nihai amacı ise, bu kurallar nasıl düzenlenecek-tir? Buradaki ölçü nedir? Veya ne gibi prensipler alternatif kuralların düzenlenmesinde kılavuzluk edecekti? Bence, bu konuları incelemek için büyük gayretler gösterdiğimizde bu entellektüel bir gelişimin göstergesi olacaktır. VIII. ANAYASAL PERSPEKTİF İÇERİSİNDE DEMOKRASİ Bu makalemin özeti olarak, Demokrasi, sadece anayasal bir perspek-tif içerisinde normatif bir anlama sahiptir. Bireylerin nihai “kamu seçicisi” olarak katıldıkları seçim sürecini ortaya çıkaran politik re-jimlerin sınırlandırılmasını isteyenler, bu perspektifi açık olarak be-nimsemelidirler. Şurası bir gerçek ki, anayasal demokrasiyi benim-semeyenleri bir yere koymak çok zordur, kollektif karar alma süreci-ne katılmak için bireylerin haklarını dikkate alan bir kimse, aynı za-manda, politik davranışın sınırlandırmasını ele almaz. Anayasal demokrasi için herhangi normatif argüman içerisinde gizli olan felsefi varsayımlar hiçbir anlamda evrensel değildir. Hatta bu durum, sosyal gerçekliğin entellektüel boyutlarını açıklamaya çalışan bilim adamları ve etkin demokratik rejimlerdeki bireyler için de ge-çerlidir. Bu alanda çok geniş bir entelektüel karışıklık vardır, bu karı-şıklığı politika teorisinin ele alındığı akademik düzeyde bile görmek mümkündür. Bununla birlikte, eğer entellektüel temelleri detaylı olarak inceleyene kadar ve araştırmazsak, politik alternatifler ara-sında, tercih yapma aşamasındaki görüşmelerde göreceli olarak daha az bir kazanım ortaya çıkacaktır.

Page 126: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

126 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Daha önce de belittiğim gibi, ilerleme ancak, akademik entellektüel tartışmalar içerisinde olabilir ve olacaktır. “Anayasal demokrasi” şimdi bu yüzyılın ortaları ile kıyaslandığında daha fazla insanın pozi-tif normatif ağırlığı ile daha da anlamlı olmaktadır. Zaman ve şans ile, anayasal demokrasinin akademik-entelektüel savunucuları olmayı açıkça söyleyen bizler, poltik-sosyal-ekonomik düzenin tercih edilen bir rejimi olarak sıradan insanların tercihleri ile örtüşen bir sistem olacaktır.

Page 127: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 127

ANAYASAL SINIRLAR İÇİNDE DEMOKRASİ17

James M. Buchanan Çeviren: İrfan Kalpalı

Batılı politik ekonomistler için, ne eski sosyalist ülkelerdeki devrim-sonrası gelişmeleri anlamak ne de anlamlı yasal tavsiye-lerde bulunmak kolay değildir. Zorunluluk zamanın dramatik bir baskısını kabul ettirse bile, en azından herhangi bir karşılaştırmalı çerçevede, bu toplumların tarihleri kendiliğinden gelişmelidir. En iyi ifadeyle, sürecin dışında olan politik ekonomistler, özellikle de ihtiyari biçimde, geçişin kurum-yapım safhası sırasında kendileri-ni kritik seçimler yapabilme pozisyonunda görebilen kişilerin kayda değer bulduğu Batılı kurumların belirleyici özelliklerini izole edebilirler ve tespit edebilirler.

Bu bölümde, şimdiki politik yapının elementlerini tespit et-mekte yararlanılacak bir kaynak olarak kendi ülkem, Amerika Bir-leşik Devletleri üzerinde duracağım. Bu politik yapı hem kendi ku-ruluş belgelerimizde ifade edilen hem de uzunca bir süredir poli-tik geçmişimizde canlandırılan yasal standartlardan ayrılmaları yansıtmaktadır. Şu an Amerika Birleşik Devletlerinde anayasal yo-lumuzu kaybettiğimizi söylemek abartılı olmayacaktır. İki norma-tif amaç arasındaki ilişkiyi kavrayışımızı kaybettik: genel demok-rasi başlığı altında özetlenmiş olan vatandaşlar arasında politik

17 J.M. Buchanan, “Democracy within Constitutional limits”, Post Socialist Political Economy, Selected Essays, Lyme, us, Edward El-gar, 1997

Page 128: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

128 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

eşitlik ve her vatandaşın devlet zorlamasından özgür veya bağım-sız

olması ki bu amacın, devlet otoritesi üzerindeki anayasal yap-tırımlar ile gerçekleştirildiği varsayılmaktadır.Hemen tahmin edildiği üzere ve tarihimiz boyunca şaşırtıcı düzeyde gerçekleşen Amerikan yapısı, tam olarak anayasal demokrasi olarak tanımla-nır. Ve bu her iki kelimenin de önemli olduğunu vurgulamak isti-yorum ki bir sıralamaya gerek duyulacak olursa, “anayasal”ın “demokrasi”den önce geldiği ifade edilebilir. Ne yazık ki halkın bi-lincinden büyük oranda kaybolan anayasal anlayıştır ki sonuçları-nı hepimiz görmekteyiz.

Eski sosyalist ülkelerde bulunan vatandaşlar, şimdi devrim sonrası anları yaşamaktadırlar, bu dönem politik-ekonomik dü-zenlerin tasarlanması ve yapılandırılması için fırsatların mevcut olduğu bir dönemdir ki bu düzenler yerleştikten sonra üzerlerinde reform yapmak güçleşecektir. Demokratikleşmeye yönelik ısrarı anlamak kesinlikle kolaydır ve demokratik olmayan politik yapılar ile bireylerin özgürlüklerinin baskılanması arasındaki ilişki belki de doğal olarak bireysel otonomiye karşı potansiyel demokratik tehlikenin ihmaline yol açmaktadır. Bu prosedürler anayasal kısıt-lamalar ile sınırlandırılmadıkça yönetimin demokratik işlemleri-nin kurumsallaştırılması hiç kimsenin istemediği sonuçlar yarata-bilir.

Bu bölümün ikinci kısmında, politik demokrasi ve pazar eko-nomisi arasındaki ilişkilere değineceğim ki bu her iki unsur da da-ha önceden sosyalist ilkeler üzerine kurulmuş ülkelerde devrim-sonrası kurumsal reformlar yapma amaçları olarak listelenmekte-dir. Üçüncü kısımda ise, anayasal politika ve sıradan politika ara-sındaki farkı kısaca ele alacağım ve pazar ekonomisinin geçerliliği ve indirekt olarak liberal toplum için bu farkın ilgisinden bahse-deceğim. Dördünce bölümde, kurallar çerçevesinde bir politikanın işleyişini özetle açıklayacağım ve beşinci bölümde ise politika ala-nı için spesifik anlamların taslağını çizerek açıklayacağım. Son bö-lümde ise genel bir ifade sunacağım.

Page 129: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 129

DEMOKRASİ VE PİYASA

1989-91 dönemlerindeki devrimlerden önce sosyalist olarak sınıflanan ülkelerdeki reformistler iki amaçlarını beyan etmişler-dir: (1) demokrasiyi tanıtmaya yönelik politik reorganizasyon ve (2) bir pazar ekonomisini tanıtmaya yönelik ekonomik reorgani-zasyon (otoriter liderlerinin, başlangıçtaki devrim ile çöktüğü Çin bu noktada ayrılmaktadır. Çin kısmen pazar prensiplerine daya-nan ekonomik organizasyona yönelik değişim arayışındadır, diğer yandan politik yapısının demokratikleşmesine yönelik baskı kur-maktadır). Doğu ve Orta Avrupa toplumlarındaki ve Sovyetler Bir-liği Cumhuriyetlerindeki reform liderleri konusunda, bence politik demokrasi ve piyasa ekonomisi arasındaki ilişkinin iyice anlaşılıp anlaşılmadığını sorgulamak gerekir.

Komünist Partisinin totaliter kuralları altında tarihsel dene-yimlerin niçin, politikada demokratik reformlar ve pazarlara yö-nelik ekonomik reformlar için gereksinim oluşturduğunu anla-mak pek tabii ki kolaydır. Bireyler, birey olarak en azından kendi hayatlarını şekillendirebilecek kararlarda pay sahibi olma adına politik açıdan seslerini duyurmanın yollarını aramaktadırlar. Aynı zamanda, bireyler, farklı nedenlerden dolayı, ekonomik değer ya-ratmak amacıyla girişilen emir-kontrol kurumlarının ekonomik başarısızlığını gözlemlemektedirler. Sistem, malları; ebat, ka-lite ve tam olarak istenenin içeriği ile ölçüldüğü gibi sunmamış ve ay-rıca çeşitlilik zamanla artış göstermemiştir.

Peki hem otorite pozisyonlarında yer alan, hem de yeni de-mokrasi prosedürleri altında otorite kurmak isteyen bu reformist-ler, bir pazar ekonomisinin etkili biçimde işlemesi için ihtiyaç du-yulan koşulların, demokratik otoritenin kapsamının sınır-lanmasını gerektirdiğini anlayabilmişler mi? Söylemin bir düze-yinde, üretim kaynaklarının özel veya özel olmayan sahiplerinin kollektif veya devlet sahiplik-kontrolünün yerine geçmesi gerekti-ğine dair evrensel düzeye yakın bir bilgilenmenin söz konusu ol-duğu görünmektedir. Ancak ekonominin geçerliliği için gerekli olan güvenli sahiplik, politik kazançlara karşı (demokratik politi-

Page 130: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

130 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

kaların himayesi yoluyla idare edilebilen kazançlar dahil) arazile-rin korunmasını gerektirir. Bir başka tanımla, pazar ekonomisi; hükümetin eylemlerinin, demokratik politikaların dolaylı kontrol-lere tabi tutulup tutulmamasından bağımsız olarak, hem hüküme-tin faaliyeti için sınırlanmış çerçeve gerektirir hem de kendisi bu çerçeveyi kolaylaştırır. Aslında, Pazar ekonomisinin bu politik fonksiyonunun, bazı değerlendirme açılarından, ekonomik fonksi-yondan daha önemli olduğunu iddia edebilirim.

Dolayısıyla, şu nokta iyice anlaşılmalıdır ki, devrimler, politik otoritenin merkezileşmemesine veya siyaset dışında tutulmasına yöneliktirler ve bu durum geçerliliğini bugün de korumaktadır. Böyle bir anlayışın organizasyonsal-kurumsal gerektirimleri açık-tır: politik otoritenin kapsamı, tercihen anayasal zorunluluklarla sınırlanmalıdır. Bu anayasal zorunluluklar stratejik olarak, belir-ginleşmiş çıkarlar su yüzüne çıkmadan ve devrim-sonrası dönem sırasında ortaya atılan zorunluluklardır. Politikanın pazara so-kulmasındaki açık anayasal sınırlar, uzun vadeli yatırımlar yapabi-lecek, iç ve dış, kişiler ve gruplar için beklentisel denge sağlamakta avantaj getirecektir.

ANAYASAL POLİTİKA VE SIRADAN POLİTİKA

Birçok fırsatta, anayasal anlayışın gerekliliğini vurguladım. Anlatmak istediğim; meşru olan veya dayanılabilir etkinlik iddia edebilen herhangi bir politik düzenin işlevselliğini açıklaması ge-reken politik kararlar almanın, iki aşamasının kavranması ve tak-dir edilmesidir. Birincisi; bizim sıradan politika olarak adlandıra-bileceğimiz tasarı, yapılanma, uygulanma, temel kuralların muha-faza edilmesi, anayasa gibi parametrelerin tanımlanmasıdır. Ve ikinci ise, tanımlanan bu kurallar içinde yer alan böyle sıradan po-litikaların işleyişidir.

Nihai açıklayıcı bağlamda, gözlemlendiği üzere, her zaman böyle bir ikili-aşama hatta belki de politikanın çok aşamalı karak-terizasyonu mevcut olmalıdır. Ancak, aradaki ayrımın açıkça ta-nınması ve daha da önemlisi işlemsel gerektirimlerin tanınması çoğunlukla ihmal edilir. Bu durum ise sıradan politikanın hiçbir

Page 131: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 131

sınır yokmuş gibi devam etmesi ile sonuçlanır. Aşamalar arasın-daki ayrım mantığının, hem anayasal seçim sırasında ve hem de sıradan politikanın çalışmaları ile açıklanan anayasal dönemler sonrasındaki süre zarfında, politika hakkındaki düşünüşe ışık tutması büyük önem taşımaktadır.

Düz bir mantıkla, burada ve başka bir yerde vurgulanan poli-tikanın iki-aşamalı yapısına yakın politik olmayan yüzlerce ben-zerlik vardır. Kelime işlemcisini düşünün. Kullanıcı, önce yazılım programını seçmelidir, ikinci olarak, programın çizdiği sınırlar dahilinde ne yazacağını seçmelidir. Veya, dayanıklı bir malın, ör-neğin arabanın, alımını düşünün. Araba kullanırken gerçekleştiri-lebilecek aktiviteler bir dereceye kadar arabanın kapasitesi ile sı-nırlıdır. Veya, bir meyve ağacının ekimini düşünün, buradaki se-çenekler elma, şeftali, erik veya armut olsun. Öncelikle bu seçim yapıldığında, yetiştirmede yer alan aktiviteleri ve beklenen veri-min tipini de sınırlaması doğaldır. Ekonomistler için, ekimle ilgili faaliyet seviyesi hakkındaki kısa-vadeli seçim ve sabit bitki ile ilgi-li uzun-vadeli seçim arasındaki Marshall’yan ayrım benzerlik gös-termektedir ki, bu fark, direkt olarak burada bahsi geçen anayasal se-çenekli-sıradan politikaya benzemektedir.

Anayasal politika kurallar oluşturulması, sıradan politik karar-ların alındığı ve yürütüldüğü parametrik çerçevenin seçilmesini içermektedir. Bu tür politikalar, diğerlerini yönetmek isteyenleri seçme şeklini, oy kullanma derecesini, seçimler için zamanlamayı ve prosedürleri, oy kullanma kurallarını, demokratik süreçler için şart olan temsil metodunu ve diğer işlemsel detayları tanımlamak-tadır. Demokrasi için, bu anayasal parametreler, bu tür paramet-relerin belirgin olarak yer aldığı hiçbir anayasa bulunmasa dahi, sıradan politika türlerinden farklı ve bunların gerekli ol-duğu ev-rensel olarak bilinmelidir. Yönetim için bu resmi prosedürlerden fazlasını içermesi amacıyla anayasal parametrelerin genişletilmesi de beklentilerde istikrar elde edilmesi için tanınmalıdır. Hükümet-lerin yapmaya izinli oldukları eylemler ve hatta yukarda listele-nen demokratik özellikler dahilinde prosedürler açısından meşru

Page 132: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

132 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

olan devletler bile bilinmelidir. Bu tür anayasal sınırlar, haklar bildirgesindeki gibi, kişisel özgürlükleri ve ayrıca koalisyonların yarattığı bölük pörçük, zayıf düzenlemelerden oluşan piyasa dü-zeni olmaksızın oluşmuş, ekonomik özgürlükler için korunan sa-hayı çizebilir.

Anayasal politikanın uygulama alanı açıklanabilir, ancak sınır-ların varlığı, tek başına, sıradan politika oyunları için hiçbir yer olmadığı veya çok az bir yer olduğu anlamına gelmez, hükümetle-rin faaliyetleri arasındaki boşluklar gözlemlenmelidir. Daha açık bir ifadeyle, herhangi bir kritere göre iyi veya kötü olarak nitelen-dirilse de, hükümetler anayasal yapı içinde tanımlanan zorunlu-luklar çerçevesinde birçok şey yaparlar. Ancak, hükümetlerin faa-liyetlerinin sadece oy verenlerin yaklaşımlarındaki değişimlerle uygun şekilde sınırlandığını düşünmek akılsızlık olur.

KURALLAR İÇİNDEKİ POLİTİKA

Gözlemlendiği ve üzerinde tartışıldığı gibi, politika, kuralları içinde katı ve sıradandır. İyi-işleyen bir idare, sürekli anayasal de-ğişime ve böyle bir değişimin tartışmasını gerektirmeyecek istik-rarlı temel anayasal yapıya sahip olmakla açıklana-bilir. Ancak, iyi-işleyen bir idareyi açıklayan kurallar içindeki politikanın, etkin bir biçimde işlemesi kuralların iyice anlaşılır olmasına ve saygı görmesine bağlıdır. Sınırlayıcı kurallar grubu mevcut değilmiş ve olmamalıymış gibi işleyen bir politika birçok açıdan başarısız ol-malıdır. Bir emperyalistik sıradan politika tüm politik-yasal-ekonomik-düzenden kararlılığın-öngörülebilirliğin çıkarılmasına ve dolayısıyla da hem ekonomik durgunluğa hem de bireysel öz-gürlüklerin kaybına neden olur.

Bir anayasada ifadesini bulan politika üzerindeki sınırlamala-rın, (bu sınırlamaların resmi ya da gayri resmi veya devrim ya da müzakere yolu ile gelip gelmediğine bakmaksızın) sürekli değişik-liğe maruz kalmadığını iddia etmek tabii ki gerçek anayasal politi-kanın tartışmadan uzak olduğunu veya gerçek anayasal reformun tabu olmasını ima etmez. İddia sadece şunu ifade eder: kural-içi politikanın işleyişi ile herhangi bir karşılaştırma yapılarak anaya-

Page 133: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 133

sal kurallara “kesin kes” olarak muamele edilmeli ve bu kurallar, eğer değiştirilmişse, yarı-kalıcı olarak değerlendirilmeli ve gerçek politik merkezdeki elementlermiş gibi analiz edilmelidirler (Buc-hanan, 1989). Sistemin temel yapısal parametrelerini modifiye et-mek amacıyla harcanan çabalar bağlamında her önemli şey ana-yasal oluyorsa politika anlamını kaybeder. Gerçekten de , anayasal önem kısmen teklikleri bakımından kısmen sıra dışı varlıkları iti-barıyla, çatışan çıkarlarla ilgili uzlaşmalara girmeleri ile tespit edi-lirler.

Demokratikleşme, anayasal veya sıradan politikalara referans-la tanıtılabilir, ancak alanların farklı ve ayrı olduğunun kavranma-sı zorunludur. Kolektif olarak belirlenen sonuçlar üzerindeki etki-nin son eşitliği olarak tanımlanan bazı uygun anlardaki demokrasi, yapısal parametrelerin seçildiği prosedürleri karakterize ede-bilir. Diğer yandan, tam tersine, bu parametreler demokratik olmayan biçimlerde de empoze edilebilir ( örneğin, modern Japonya için McArthur anayasası). Ancak, bu kuralların nasıl seçildiğinden ba-ğımsız olarak, bu kurallar, kendi başlarına standart anlamda de-mokratik biçimde işlemesi amacıyla sıradan politikalar sağlayabi-lir veya sağlayamazlar. Kurallar, anayasada belirtilen sınırlar için-de, vatandaşlara belirli kazançlar üzerinde eşit son etkinin, bıra-kılması adına garanti verildiğini dikte edebilir (modern Japon ör-neği bu noktada da verilebilir).

Yine de, gerekli yarı-kalıcı kurallar ile empoze edilen anayasal politikaların demokratikleşmesiyle ilgili sınırlar bulunduğunu be-lirtmek önemlidir. Sıradan politika işlemlerinin yer almasının bek-lendiği sırada yapı parametreleri bir dizi dönem boyunca yerinde kalıyorsa, tesadüfi olarak seçilen herhangi bir dönemde vatandaş-ların (politik olarak hareket eden) sıradan politikada gerçekleşti-rilen etkiyle kıyaslanabilir bir etki yaratmayı beklememeleri ge-reklidir. Sıradan politika mevcut anayasal kurallarla sınırlıdır. Gerçek anlamda, etkin demokratik anayasal politika için seçmen-ler çeşitli dönemlerde katılımcıları içermelidir. Politik eşitlik nor-matif de-mokratik ideal olarak muhafaza edilebilir, ancak bireyler

Page 134: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

134 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

ortaya çıkan etkilerin herhangi bir dönemde katılımcıların yanı sı-ra dönemler üzerinde de görüldüğünü düşünmelidir. Kısaca söy-lersek, bir grup katılımcı, ideal eşitlik etkisinin, geçici boyutta, sı-radan politikalara göre anayasal politikada daha büyük olduğunu iddia edebilirler.

ANAYASAL YANLIŞ ANLAMA: MODERN AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNDEN ÖRNEKLER

Giriş kısmında, Amerika Birleşik Devletlerinin anayasal yolu-nu kaybettiğini, anayasal anlayışın halktan, bilinçten çıkmasına izin verildiğini ve Amerika Birleşik Devletlerinden verilen modern deneyimlerin, ülkelerin anayasal tasarısında aktif olarak hizmet edenler için önleyici ikazlar görevinde yararlı olabileceğini ifade etmiştim. Bu iddiayı desteklemek amacıyla, Amerikan cumhuriye-tinin anayasal tarihinin elementlerine kısaca değinmek istiyorum.

James Madison’un büyük tasarısında, Amerika Birleşik Devlet-lerinin merkezi veya federal hükümeti aşırı derecede sınırlı otori-teye sahipti, ancak böyle bir otoritenin bile egemenliğinden şüphe edilemez. Federe devletler, bölge üzerinde serbest ticaret akışını sınırlamak zorunda değildiler; geniş iç pazar açık kalmak zorun-daydı, teknoloji, gelişmesi giderek daha önemli olan avantajlar üretmiş, işgücünün uzmanlığından ve üretimden tam olarak isti-fade edilmiştir. İç pazarın bu garantisinden dolayı, çok sayıdaki devlet hükümetlerinin sıradan politikaları için bölge üzerinde doğrudan ve geniş anayasal zorlamalara duyulan ihtiyaç nispeten daha küçüktü.Pazar içindeki bu çok sayıdaki üniteler arasındaki rekabet (hem potansiyel hem fiili) sıradan politika fazlalığının (ki çatışan çıkar koalisyonları ile motive edilmiştir) makul sınırlar içinde tutulmasını sağlama işlevini görmüştür. Geçerli federaliz-min rekabetçi politikaları tek bir yönetim biçiminde gerekli olan, doğrudan anayasal politikanın yerini tutabilir.(Bu, Avrupa Toplu-luğu ülkelerinin öğrenmesi ve ona göre hareket etmesi gereken basit bir ilkedir. Ne yazık ki, geçerli bir federal yapının muhtemel görünmüş olabildiği süre zarfındaki anayasal önem zaten gözden kaçmıştır [Buchanan, 1990b]).

Page 135: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 135

Madison ve akranları dış pazardaki serbestlik için anayasal

garanti ihtiyacını göz ardı etmişlerdir (bu yerli ve yabancı tüccar-lar arasında olduğu gibi). Merkezi hükümet dış ticareti düzenle-mek amacıyla güçlendirilmiştir, ve doğrudan zorlamaların yoklu-ğu; ticaret üzerinde refah-azaltıcı ve bölgesel olarak ayrımcı sınır-lamalar koymak amacıyla sıradan politika çıkarlarına izin vermiş-tir. Sıradan politikaların gözlemlenen en aşırı örneği, 19.yy. ın or-tasındaki kanlı sivil savaşın ortaya çıkmasına neden olan bölgeler arası yoğun karışıklılıklara neden olmasıdır. Ve bu savaşın tek ba-şına yattığı sonuç Amerikan yönetiminin etkili federal yapısının zamanla kaybolmasıdır. Bir yüzyıldan fazla süredir, federal hükü-met, otoritenin artacağını varsaymıştır. Ortaya çıkan sonuç mo-dern Amerika Birleşik Devletlerinin temelde açıklayıcı bağlamda bir tek oluşudur. Federal hükümet oldukça baskındır ve bütün mevcut devletlerle çatışır.

Politik yapıdaki bu değişikliğe şu yargı eşlik etmemiştir : bir-çok devlet arasındaki rekabetçi politikanın bırakılması, federal hükümetin güçleri üzerinde ilave anayasal zorlamaları empoze edilmesini dikte etmelidir ki bu Madisonun düşüncesindeki şeklin de ötesindedir. Amerika Birleşik Devletlerinin iç pazarının ope-rasyonu giderek federal hükümetin sıradan politikalarının dü-zenleyici kontrolü altına girmiştir. Bu nedenle, iç veya dış, pazar çalışmalarıyla ilgili müdahalelere karşı etkili bir anayasal engel yoktur. Politikleştirilmiş korumadan suni olarak yaratılan kâr ve rantları temin etmede başarılı olan bu çıkarlar, diğer çıkar arayan-lar ve benzeri alanlar için çekici olmuştur. Transfer sektörünün ortaya çıkmasıyla birlikte paralel genişlemeler vardı. Geniş-tabanlı ve genel vergilerden doğan kazançların finansmanı, kolektif fonk-si-yonlarla sağlanmış ve transferlerdeki para vb. şeylerin finans-manı için ge-nişletilmiştir.

Yarı-kalıcı olarak değerlendirilselerdi, bu değişikliklerin çoğu-na anayasal yapıya büyük zarar vermeksizin tahammül edilebilir-di. Ancak tersine, çağdaş Amerika Birleşik Devletlerindeki tüm harcama vergisi yapısının, sıradan politikanın entrikaları için baş-

Page 136: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

136 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

lıca oyun olmasına izin verilmiştir. Mali sisteme, piyasa sektörün-deki katılımcıların kararlar aldıkları çerçevenin bir parçası olarak yakla-şılmamaktadır. Bütçesel sürecin tümü, sıradan politika vası-tasıyla çatışan çıkarlarla ilgili süreduran uzlaşmalardan biraz daha fazlasını yansıtmaktadır. Her şey kapışma için yapılıyor görün-mekte ve her yasama dönemi ekonomi için yapısal para-metrelerin ne olması gerektiğine dair önerilen düzenlemelerle de-ğerlendirilir. Partisine bakmaksızın, düzenleyici-mali çerçevenin bütününe uygulandığı üzere, modern Amerikalı politik liderler ku-rallardaki stabilite ihtiyacını ve bunun potansiyel faydalarını an-lamamışlardır. 1990’lı yıllarda Amerikan ekonomisinin yarı-durgun-luğu politik ve entelektüel liderlerin başarısızlığı şeklinde yorumlanabilir ki bu liderler, kurallardaki stabilitenin yansıtıldığı üzere, eğer üretkenlik ekonomik büyüme veya vatandaşların öz-gürlüğü ile ölçülüyorsa, daha sınırlı politikanın daha üretken poli-tika olduğunu kavrayamamışlardır.

SONUÇ

Demokrasi ve pazar ekonomilerinin başarıya ulaşabilmesi için, başarısız olmuş sosyalist deneyimlerden ve ABD’nin anayasal deneyiminden uzak durulmalıdır. Özel mülkiyet haklarının, cezai nitelikli düzenlemelerle doğrudan alımı veya dolaylı alımı ve vergi yükü gibi politikleştirilmiş kazançlara karşı garanti edilmesi bü-yük önem taşımaktadır. Eski sosyalist ülkelerin anayasalarının, prosedürel demokrasi (seçimler, oy kullanma vb.) için, kişisel öz-gürlükler için (dil, basın, din v.b) özel mülkiyet haklarının politik el koymalara karşı korunması için (demokratik olsa dahi) garanti-ler içermesi zorunludur. Politikleşmiş ekonominin tarihi deneyim-lerinden dolayı, mülkiyet sahipleri sadece sıradan demokratik po-litikaların izin verilen kapsamı için spesifik bir anayasal listeleme ile son noktada garanti edilebilir. Vergiler ile finanse edilmesi ge-reken kamu malları kullanılacak vergilerin temel yapısıyla birlikte belirtilmelidir. Bir mali anayasa herhangi bir anayasal demokrasi-de zorunlu bir elementtir, ancak sıradan politika ve politikacılara

Page 137: Editör - SOBİAD · 2018-12-08 · Gördüğümüz gibi, sınırsız kuvvete sahip olmanın mantığa aykırı sonucu, temsilci bir organ için, böyle bir sistem altında çoğunluğu

Demokrasinin Yeniden İnşası 137

güvensizliğin vatandaşların psikolojisinde derinleştiği bir ortamda daha da önemlidir.

1990’lı yılların anayasal önemiyle yüz yüze olan ülkelerden herhangi birinin ileri sürdüğüm ideal standartları karşılayacağı tahmininde bulunacak kadar saf değilim. Etkili anayasa taraftarlı-ğıyla ilgili merkezi mantığın bir kısım anlayışını canlandıran de-neyim mirası olmaksızın, anayasal demokrasinin herhangi bir uy-gulamasının gerçekleştirilmesi güçleşecektir. Ancak, büyük ve eş-siz bir fırsat yarattığı için mantık devam etmektedir. Yine de, man-tık basittir ve doğru liderlik halk yaklaşımlarını ve fikirlerini etki-leyebilir. Ve, bir kez daha, potansiyel rekabetin gücü göz ardı edilmemelidir. Sorun yaşayan ülkelerden birisi gerçek anayasal demokrasiye atılım için gerekli olan reformları gerçekleştirirse, bu enstantane, iletişim çağında diğer ülkelere sunulan örnek diğer ortamlar için genelleştirmeyi garanti edecektir.