Top Banner
1
27

Dırdırcı Sayı 3

Jul 21, 2016

Download

Documents

 
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Dırdırcı Sayı 3

1

Page 2: Dırdırcı Sayı 3

2

Yeniden merhaba çok sevgili katılımcılar!!

Bugün gazetemizde değişiklikler fark ediceksiniz ve kafanız karışabilir

normal. Komite başkanlarından Can’ın gazetemizin daha ciddi bir

yapıya sahip olması gerektiği yapıcı eleştirisinden sonra biz de bu

sayımızın bir kısmında hepimizi ilgilendiren sorunlara yer vermeye

gerek duyduk. İlk bölümümüzde gazetecilerimizden onlar için

önemli olan bir toplumsal sorun hakkında bir yazı yazmalarını istedik.

Yani ilk bölümde düşünce özgürlüğünden tutun LGBTI haklarına ka-

dar değişik konularda köşeler bulmanız mümkün. İkinci bölüm yani

Ciddisiz Dırdırcı’da ise hem değişik ve ilginç konularda yazılar hem de

dünkü gibi capsler, burç yorumu gibi size çokça ilgilendiren sayfalar

da bulmanız mümkün. Umarım bu yeni sayımız hoşunuza gider ve

keyifle okursunuz.

G & I

EDITORIAL

Ezgi Gaye Göncü & Irmak Küçüker

Page 3: Dırdırcı Sayı 3

3

MODERN

KÖLELİK

Modern kölelik, dünya geneli ulaşılması zor bir unsur olan para karşılığında insanların psikolojik

ve bazen de fizyolojik olarak aşağılanmasıdır.Aynı zamana Modern kölelik, Türkiye'de sahip olunan

işsizlik nedeniyle günümüzün en yaygın sorunu sayılabilir.Okumuş okumamış binlerce işsiz, çalışmak

durumunda kaldıkları iş alanlarında, hiyerarşik olarak kendilerinden üstte olan çalışanların otoriter

tavırlarına,aşağılamalarına,baskılarına ve haksız suçlamalarına katlanıyorlar.Açlık sınırının bin lira ol-

duğu, yoksulluk sınırının ise üç bin lira olduğu bir ülkede insaların muhtaç kaldığı meslekler ve çalış-

ma şartları her zaman hor görülüyor.Taşeronluk sisteminden yerleşmiş ve insanların eğitimsizlikle-

rinden kaynaklanan suskunluk modern kölelik kavramının en güçlü besinidir.Çalışan kendini huzur-

suz hissetse bile bunu işverenine belli ettiği anda “İşin var ya, daha ne istiyorsun? Şükretmelisin?

İşsiz yüz binlerce insanı görmüyor musun?” sözleri ile susturulmaya çalışılıyor.Modern kölelik sistemi

işsizliği kendine büyük bir kalkan sayıyor ve daha kötüsünü örnek gösterip şikayet edilmesini engel-

liyor.

Çalışma alanı herkesin eşit olduğu, bu olmasa bile adaletin en üst seviyede sağlanabildiği bir düzen

olmalıdır.Modern kölelik ile hem psikolojik hem de maddi açıdan eşitlik sağlanamıyor.Kanaat kavra-

mı tüm adaletin önüne geçiyor. Hiçbir yazılı kurala uymayan bu gerçek Türkiyeyi sarmış durum-

da.Çalışmak zorunda kalmanız , hiç kimsenin size davranışlarının bu denli olmasına neden olamaz.

Beyza Demirçalı

Page 4: Dırdırcı Sayı 3

4

Bir milletin kültürel değerlerini kaybetmesine ve aslından uzaklaşmasına kültürel

yozlaşma denir. Yabancı kültürlerin, çoğunlukla Batı kültürünün olumsuz etkisi ve

toplumun kendi kültürüne tamı tamına bağlı olmamasından dolayı yavaş yavaş kül-

türel bozulmalar meydana gelir.

Türklerdeki Batı hayranlığı Tanzimat Dönemi’nden beri süregelmektedir. Avrupa’da

yapılan reformları takip etmek amacıyla Osmanlı’nın aydınları başta Fransa olmak

üzere Avrupa’ya gitmiş ve orada gördükleri yeniliklerle ilgili halkı bilinçlendirmişler-

dir. Öncelikle Türk Edebiyatı’nda başlamış olan bu hayranlık yaşayış tarzımızla birlikte

yönetim şeklimizi de etkilemiş ve günümüze kadar artarak devam etmiştir.

Günümüzde herhangi bir büyükşehirde sokağa çıktığımız zaman etraftaki mağaza

ve restoranların %70’inden fazlasının adının İngilizce olduğunu görebiliriz. Kullandı-

ğımız eşyalar, yemek yediğimiz yerler, giydiğimiz kıyafetler ya Batıdan gelmekte ya

da Batı özentiliği çerçevesinde Türk kültürüyle alakasızdır.

Dil, kültürü hem kurar hem geliştirir. Kültürün en önemli öğesi olan dil bir toplumun

ortak özelliklerini öğrenmeye yardımcı olur. Bir toplum hakkında öğrenilmek iste-

nenler, o toplumun kullandığı dili öğrenmekle olasıdır. Çünkü toplumun ürettikleri

diline yansır. Her toplum yaşam koşullarına uygun sözcükler üretir ve kullanır. Kimi

zaman dilin en küçük birliği sayılan tek bir sözcük bile o ulusun kültürü hakkında bir

fikir oluşturulmasına yardımcı olabilir. Maalesef ki kültürün nesilden nesile aktarılma-

sına yardımcı olan dilimiz bile Batı özentiliği yüzünden değişmektedir. Günümüzde

dili yanlış kullananlar sadece gençlerle sınırlı değildir. Her sabah okuduğumuz gaze-

telerde ve gözümüzü ayırmadığımız televizyon programlarında da Türkçe’miz çoğu

zaman yanlış kullanılmaktadır. Hatta bazı sunucular ve köşe yazarları bırakın yanlış

kullanmayı, Türkçe kelimelerden uzaklaşmaktadır. Türkçe’mizden uzaklaşmak kültü-

rümüzü yozlaştıracak en önemli etkenlerden biridir.

KÜLTÜREL

YOZLAŞMA

Erkut Şengül

Page 5: Dırdırcı Sayı 3

5

MEDYA NASIL

OLMALI?

Medyanın tarafsızlığı ve kalitesi ülkemizin en büyük sorunlarından biridir. Bu konuda siyasi içeriklere yer

vermeyeceğim, rahat olabilirsiniz. Benim medya

hakkında söylemek istediklerim özgürlüğüyle ilgili

değil de biraz daha medya programlarının içeri-

kleriyle ilgili. Şöyle anlatayım;

Evimde nadiren izlediğim yerel kanalların

aksine zamanın çoğunda ya bir National Geo-

graphic ya da bir Discovery kanalı açıktır. Discov-

ery’nin ekstrem programlarıdır asıl ilgimi çeken.

Bunun yanında NatGeo’nun Dünya turu program-

ları ilgimi çekmiştir. Bu tarz programları ''World

Travel Channel''da izleyemezsiniz , ''Ayna'' tarzı

gezilerden çok farklıdır. Benim de görmeyi

beklediğim şey turistik/tarihi yapılardan çok

halktır.

NatGeo’da programın yansıttığı mesaj

farklıdır. Aynı atmosfer Discovery’nin savaş belge-

sellerinde de görülür. Bu program ya da belge-

seller bana göre oldukça doğal bir akışa sahip.

Bununla ne demek istiyorum? Kamera ve sunucu/

aktör/asker geziye meraklı bir gözle bakar ve pro-

gram sırasında dener, şaşırır, öğrenir. Böylece

aslında izleyici de programla beraber yolculuğun

bir parçası olur. Bu durum, elinde mikrofonla tüm

şehre hakim, her şeyi bilen ve kitaptan okur gibi

anlatan sürekli programlardan daha doyurucudur.

Beni asıl etkileyen bu programların gelişmemiş, az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeleri konu edin-

mesidir. Bunun sebebinin politika ya da algı yaratmak gibi şeyler olup olmadığı oldukça görecelidir ve

ayrı bir tartışma konusudur. Her neyse bu ülkelerde öyle ya da böyle tanık olunan ortamlar, büyük şehirl-

erde aylarca bir parça toprağa bile dokunamadan geçen zamanlarında insanlara evlerinin dışındaki ya-

pay Dünya’yı unutturur. Ardından bir miktar hüzün verir.

Ne zaman ki medya programlarımız monotonluktan, sürekli aynı konuları işleyip aynı tarzda anlat-

maktan vazgeçecek o zaman medyamız ileriye gitmiş ve medyamızla birlikte insanlarımız da biraz daha

farklı düşünmeye başlayacaktır. İşte o zaman ülkemiz özenen ülke durumundan özenilen ülke durumuna

geçecektir.

Mustafa Erşad Zor

Page 6: Dırdırcı Sayı 3

6

‘Erkek adam dediğin karı tribi atmaz.’, ‘Bu havada

üşünür mü kız mısın?’, ‘Kız gibi vurma şu topa, kız

kardeşim bile senden iyi futbol oynar!’, ‘Canın mı

acıdı, kız gibi nazlısın sen de…’

Lütfen dürüstçe itiraf edin, şimdiye kadar hanginiz

bu kalıplardan birini kullanmadı ya da hangi erkek

bu lafları duysa kendini kötü hissetmez? Kadın er-

kek eşitliğine en çok inanan kişiler bile bilinçaltların-

da toplum tarafından oluşturulan, erkeklerin daha

üstün ve güçlü oldukları yanılgısından kendilerini

kurtaramıyorlar. Açık görüşlü insanlar dahi zaman

zaman böyle düşünürken toplumun genelindeki

yargıyı değiştirmeyi nasıl umabiliriz?

Ülkemizde son zamanlarda gündeme gelen bir ko-

nu Türk Dil Kurumu’nun internet sözlüğündeki

‘müsait’ kelimesinin tanımı. Müsaitin ikinci anlamının ‘Flört etmeye hazır olan, kolayca flört ede-

bilen (kadın)’ olarak belirtilmesi oldukça tepki topladı. Bazılarınızın aklından ‘Ee ne sorun var ki

bunda?’ düşüncesinin geçtiğinden eminim. Sorun şu ki; biz kadınlar artık insan değil de farklı bir

türmüşüz gibi değerlendirilmekten bıktık. Ben ne kadar müsaitsem flört etmeye hazır erkekler

de en az o kadar müsaitler ve bana da erkeklerle eşit gözle bakılmasını istiyorum. Müsait oldu-

ğum için yargılanmak ya da kötü, ayıp bir şey yapıyormuşum gibi hissettirilmek istemiyorum,

çünkü ben kadın olmakla gurur duysam bile herkesin öyle olmadığını biliyorum.

Ne yazık ki dünyada kadın olmaktan utanan, uğradığı kötü muameleyi hak ettiğini ya da erkek-

lerden daha değersiz oluğunu düşünen o kadar çok kadın var ki... Olaya cinsiyet eşitliği açısın-

dan değil, insan eşitliği açısından da bakabiliriz. Hayat felsefesi açısından hümanizme kendini

adamış biri olarak sadece erkeklerin kendilerini daha üstün görmeleri değil, herhangi bir insanın

diğerlerini kendisinden aşağı görmesi beni derinden üzer. Yazımı ‘Who run the world? People!’

diyerek bitirmek istiyorum, çünkü hepimizin eşit olduğu bir dünya hayal ediyorum, umarım yal-

nız değilimdir.

KIZ

Damla Tetiker

GİBİ

Page 7: Dırdırcı Sayı 3

7

Dünyada hoşgörüyle karşılanmasına rağmen

ülkemizde maalesef hala yadırganmakta olan

eşcinsel ve transseksüellerin yanı sıra bu in-

sanlara saygı duyanların da hakaretlere maruz

kalmaları ve hor görülmeleri ciddi ve üzücü bir

sorun.

''Eşcinsellik yasaklanmalı mı?'' sorusuyla sokak

röportajı yapılan ve bu soruya ''Evet, Avrupa-

'ya özenmek hiç iyi değil'' cevabı verilen

ülkemizde, insanların ilgi çekmek amacıyla ve

özentilik nedeniyle eşcinsel olduğu zannedi-

liyor. Bundan daha da fenası insanlar hisler ve

hormonlarla ilgili olan cinsel tercihleri

yönlendirebileceklerine inanıyorlar.

DİRENİYORUZ

AYOL

Avusturalya'da yaşayan dokuz yaşındaki Mila ailesine neden böyle doğduğunu sormaktan ve

erkek olmak istediğini söylemekten çekinmedi ve ailesi ona destek oldu, cinsel hoşnutsuzluk,

teşhisi ve ameliyat olma sürecinde hep yanındalardı. Mila cinsel huzursuzluk yaşayan cinsiyetini

değiştirmek isteyen ve en azından hemcinsine ilgi duyan tek kişi değil ama bu zorlu ve insanlar

tarafından yadırganan süreçte ailesinin desteğini alabilen şanslı azınlıktan.

Tutuculuğu ve korumacılığı su götürmez olan Türk toplumuna, cinsel tercihe saygıyı ben-

imsetebilmek ne yazık ki pek mümkün görünmüyor ancak yeni nesillerin cinsel kimlik, ırk, din ve

dil gibi farklılıkları hoş görebilmesi ancak büyük nesillerin samimi çabası ile mümkün.

*cinsiyet, dış görünüş ne farkeder aşk aşktır #direnayol (@ewarainbow)

*gönül ferman dinlemiyorsa gönlümün seçtiğini sevmek neden ayıp#loveislove

(@rengarenkhatun)

*eşcinsel olmak asla bir suç olmadı onlar öyle doğdular (@thebalca)

*velev ki öyleyiz. Yok edemeyeceksiniz çünkü her yerdeyiz alışsanız iyi edersiniz #onuryürüyüşü

(@viensjouerdehor)

Zekiye Baygın

Page 8: Dırdırcı Sayı 3

8

19. Yüzyıl Sanayi Devrimi ile birlikte,

el becerisine dayalı zanaatların öl-

meye ve makine gücüne dayalı üre-

timin canlanmaya başlaması sözde

nitelikli bir işçi kesiminin doğmasını

zorunlu kıldı. İş bulabilme rekabetin-

de olan bu sözde nitelikli kesimin

öğrenmesi gereken yeni endüstri dili

kaçınılmaz olarak rekabetin önemli

bir parçası oldu ve bu dilden en iyi

anlayanlar kendilerine sağlam te-

melleri olan ekmek kapıları buldular.

Devletlerin endüstriye, endüstrinin

işçiye olan muhtaçlığı dolaylı olarak devleti nitelikli işçiye mecbur bırakarak yeni eğitim politikala-

rının gelişmesine neden oldu. Bu süreçte binlerce yıldır var olan üniversite kavramı da değişti ve

yara aldı. Bir süre sonra mesleki eğitim kurumlarının sağladığı eğitim yetersizleşti ve asıl görevi

bilgi üretmek olan üniversiteler değişerek endüstrinin işçi ihtiyacını gideren kurumlar olmaya

başladı. Zamanla üniversiteler bilim yapıp bilgi üretmek için değil prestij ve bilgi kazanıp bu bilgi-

yi üretimde kullanmak için tercih edilir oldu.

Günümüzde özellikle Avrupa ve Amerika’da üniversitelerin asıl amaçlarının tekrar hatırlan-

ması, endüstrinin işçi ihtiyacını karşılayacak mesleki eğitim veren liselerinin etkinliğini ve önemini

tekrar arttırdı.

Sanayi devrimini ve dolayısıyla bu süreci geriden takip eden Türkiye, günümüzde üniver-

sitelerin bilgi üretmekten çok işçi yetiştirme kurumları olması sorunu ile karşı karşıya. Bu sebep-

ten ötürü ilkokul, ortaokul ve liselerde eğitim gençlerin ve tabi ki ailelerinin merkezi sınavları bir

araçtan çok bir amaç olarak görmelerine sebep olmakta.

Yabancı ve yerli pek çok akademisyenin ısrarla söylediği şey fazlasıyla geçerli: Herkesin

üniversiteye gitmek gibi bir zorunluluğu yok. Ancak bu kesinlikle elitist bir yaklaşım değil. Tam

tersine, üniversite düzeyine gelmeden önce gençlere zaten gerekli birikimin verilmesi ve hayatla-

rını belli bir standardın üzerinde geçirebilecekleri mesleki ve sosyal yeterliliğin sağlanması ön

şartıyla mümkün.

12 YILLIK

ESARET

Dora Gözükara

Page 9: Dırdırcı Sayı 3

9

Page 10: Dırdırcı Sayı 3

10

Baş Organizatörler Belil ve Burakla konuştuk. Sohbet şöyle gelişti:

Merhaba gençler, nasılsınız, nasıl gidiyor konferans?

Belil: Her şey tıkırında gidiyor. Gayet İyiyiz

Burak: Son derece iyiyiz. Sorunumuz şimdilik yok.

Organizasyon ekibini nasıl seçtiniz?

Belil: Çok dürüst olmamı ister misin? Kalibiyetleri, sosyal yetenekleri ve eli yüzü düzgünlüklerine göre seç-

tik. Eli yüzü düzgünlük derken, tabi ki insanların yakışıklı ya da güzel olup olmadıklarına göre değerlendir-

medik. Güler yüzlü, pozitif insanları seçmeye çalıştık.

Burak: Mülakat yaptık. Önce bir konferansta organizatörlerin neler yaptığını anlattık, sonra olası sorunları

anlattık ve bu sorunları nasıl çözmeyi seçeceklerini sorduk.

Burak bunu anlattıktan sonra aklıma Google mülakat soruları geldi. Maşallah organizasyon ekibi takım

oluşturmada dırdırcı’dan daha profesyönel.

Helal olsun, harika işler yaptı dediğiniz özel biri var mı organizasyon ekibinde?

Belil: Ulaşım organizatörü Cem her işe koşuşturuyor. Onun katkısı çok büyük. Gerçi her organizatör aslın-

da bir baş organizatör gibi. Hepsi ne yapması gerektiğini çok iyi bildiği için bize gerek bile kalmıyor.

Burak: Hepsinin işi arı zor. Hepsinin emeği büyük.

O halde Belil, yanında Burak yerine bir hayvan olsa, yine baş organizatör olsa ve sana yardım etse, Bu-

rak’a en çok hangi hayvan benzerdi?

Belil: Hmmm.. Maymun! Çatlak çünkü Burak. Küçük çılgınlıklar yapmayı seviyor. Bazen de ellerine hakim

olamıyor, beğendiği bir şey görünce hemen alıyor ve kurcalamaya başlıyor, bir sürü alıp geri vermeyi

unuttuğu kalem var…(O bunu söylerken ben dehşete kapılıp kalemlerime sarıldım)

Burak: Onu ancak bir hayvanat bahçesi kurtarırdı. Köpek gibi ısırır, kedi gibi tırmalar, fil gibi ,unutmaz…

Eklemek istediğiniz, anlatacağınız bir şey var mı?

Belil: (Gülerek) Otelin müdürüyle konuşmaya gittik, bizimle konuşurken adamın telefonu çaldı ve bizden

bir dakika izin isteyerek konuşmaya daldı. O sırada Burak adamın isimliğini aldı, az daha zamanında yeri-

ne koyamıyordu.

Burak: Dün gittiğimiz restoranın müdürüyle konuşuyorduk, adam biraz değişikti… Göz kalemi, makyaj…

Sanırım genel müdürle bir münasebetleri var…

BAŞ ORGANİZATÖRLERLE

RÖPORTAJ

Dora Gözükara

Page 11: Dırdırcı Sayı 3

11

Merhabalaar, şimdi size birkaç karşılaştırma yapacağım, şöyle başlayayım:

Banyo yapmakla duş almak arasındaki sabun kokulu 10 fark

1-Banyo sıcak suyla yapılır, duş ılık suyla...

2-Duş fast-food ise banyo çilingir sofrasıdır...

3-Banyo yapan 'tuvalete gider', duş alan 'lavaboya'..

4-Banyo pazar kahvaltısı, duş işe gitmeden önceki acele kahvaltı...

5-Abdurrahman'lar Dürdane'ler banyo yapar, Tuğberk'ler Melisa'lar duş alır.

6-Banyo evlenilecek, duş eğlenilecek kızdır.

7-Duşta seksi hissedilir, banyoda hımbıl..

8-Banyoda şarkının tamamı söylenir, duşta sadece nakaratı..

9-Banyo Pazar gününe mahsustur, duş her zaman alınır.

10-Banyo ihtiyaç için yapılır, duş yeri gelir zevk için.

Onlarda Teyzeler Bizde Teyzeler

BUNLARI

BİLİYOR MUYDUNUZ?

Page 12: Dırdırcı Sayı 3

12

Buzdolabının en derin köşesine sakladığın son sarmaları kim yedi? Kayıp olan en sevdiğin kazağın aylar sonra

nasıl yeniden dolabında ortaya çıktı? Bu ve benzeri sorular en azından bir kere hepimizin karşısına çıkmıştır,

ama bazılarına asla cevap bulamazsınız ve peşini bırakırsınız. Bizim hayatımızda gerçekleşen gizemleri bir ke-

nara bırakırsak bir de tüm dünyayı düşündürmüş ve hala cevabı bulunamamış olanlar var. Bunların kimi korku-

tucu, kimi şaşırtıcı kimi de çok komik. Ama hepsinin ortak özelliği, bu yazıyı okuduktan sonra hala aklınızı kur-

calayacak olmaları.

Bermuda şeytan üçgeninde şimdiye kadar kaç gemi ya da uçağın kaybolduğu kesin olarak bilinmiyor ama

toplam sayı zannedildiği kadar çok olmasa da insanların bu konudaki korku ve şüpheleri tamamen yok olmu-

yor. Manyetik alan ya da okyanus akıntısı gibi mantıklı açıklamaların çoğunun çürütülmesi insanları doğaüstü

sebeplere inanmaya itiyor. Hatta bu duruma getirilen ilginç açıklamalardan biri de kayıp şehir Atlantis’in eski-

den Bermuda Şeytan üçgeninin bulunduğu alanda olması.

Atlantis demişken Atlantis’in olayı ne gerçekten? Var olup olmadığından bile kesin emin olunamayan bir uy-

garlıkla ilgili nasıl bu kadar çok teori ve hikaye ortaya çıkmış? İlk kez filozof Eflatun tarafından anlatılan Atlan-

tis’in hikayesi mükemmelliğe ulaşmış ve sonradan egolarına yenik düştükleri için sular altında kalmış bir top-

lum üzerine. Şu an en çok üzerinde durulan açıklama Eflatun’un kendi ütopya düşüncesini yaymak için bu ef-

saneyi uydurmuş olduğu.

Varlığından şüphe duyduğumuz Atlantis’in dışında bir de gerçekten var olmuş ama esrarengiz bir şekilde yok

olan uygarlıkları unutmamak gerek. Aralarında Türkiye’deki Çatalhöyük’ün ve Göbeklitepe’nin de bulunduğu

bu yerleşim yerlerinden en çok bilineni Maya İmparatorluğu. Matematik, geometri ve mühendislik alanlarında-

ki gelişmeleri onları tarihin tozlu sayfalarına gömülmekten kurtaramadı.

Tarihte sırları çözülemeyen sayısız katil arasında büyük ihtimalle en ünlüsü olan Karındeşen Jack 1888 yılının

ikinci yarısında, Londra'nın gecekondu semti Whitechapel'de faaliyet göstermiş ve tamamı hayat kadını yirmi

kurbanı olan seri katildir. Hatta ilginç bir iddiaya göre Karındeşen Jack zamanında Sultan Abdülhamid'i bile

tehdit etmiş. Günümüz İngiliz dedektifleri ve bilim insanları, modern teknolojinin de yardımıyla halen cinayet-

leri aydınlatmaya çalışmaktadırlar.

Medya ekibi olarak gerçekliğine inanıp inanmamaya karar veremediğimiz son gizem ise Pollock ikizleri. 1957

yılında bir araba kazasında ölen iki kardeşin annesi sonra ikiz çocuklar doğurmuş. Yeni doğan iki kız bilmeleri

mümkün olmayan, ölen kardeşlerin anılarını biliyorlarmış ve onların eski oyuncaklarıyla oynamayı talep etmiş-

ler. Hatta kendilerinin daha önce hiç gitmedikleri ama ölen kızların çok sevdiği bir parka da gitmek istemişler.

Bu olaylar da ailede yeni doğan kızların ölenlerin yeniden yaşama dönmüş hali olduğu düşüncesini doğurmuş

ama bu gizem de diğerleri gibi asla çözülememiş.

Damla Tetiker

X-FİLES

Page 13: Dırdırcı Sayı 3

13

İSTEK

PARÇALAR

İsmail Yk’dan Bas Gaza Lanet olsun ki

güvenlikteki en uzun delegeye gelsin.

(Kim olduğunu kendisi de bilmiyor) -

Ceren Karcebaş

Buğra Keleş’e gitsin bu şarkı ; gel gel sa-

rışınım geeel –Efe Serpen

Alp’e ‘Pantolununu sevdim çıkar onu be-

beğim’ –Elif Yıllık

İsmail Yk Ben senin ananın ellerinden öpe-

rim Dilara İnala gitsin. –Dora Gözükara

Page 14: Dırdırcı Sayı 3

14

İSTEK

PARÇALAR

Işid marşını Burak ve Erce’ye yolluyorum. -

Deniz Yılmazer

Giderli şarkıları’ı “Tabi kaderin her zaman son

bir güşüşü var.” Diyerek Dora Gözükara’ya yol-

luyorum. –Dilara İnal

Sağlıktaki kaslı çocuğa Tavukları pişirmi-

şem hacıyı da çarşıya göndermişem gitsin.

–Melissa Ünlü

Zeynep Çet’e Ara beni lütfen! -Elif Bayçora

Page 15: Dırdırcı Sayı 3

15

Herhangi bir 4 gün içinde en çok eğlendiğim, en farklı anıların yaşandığı yer EYP.Herkes için de böyle ol-

duğu gayet aşikar. Dünya üzerinde EYP’den çok bağımlılık yaratan bir şey olduğunu düşünmüyorum o

nedenle bağımlılığın nedenleri ve kurtulma yollarını aşağıda bulabilirsiniz.

Gossipler

100 tane delege 30 tane official 4 gün beraber olunca dedikodu çıkmaması da imkansız gibi bir şey. Gos-

sip Box EYP’nin kutsal kutusudur aslında. Söylemek istediğin, merak ettiğin her düşünceyi rahatça dile ge-

tirdiğin bir özgürlük kutusudur.

Coffee Breakteki Tatlılar

En iyi mekanlarda komite yemeklerine gidilse de, okulda en iyi yemekler olsa da , hiç bir şey asla Coffee

Break’te ki tatlıların tadını veremez. Beyni yanmış delegelerin ilacıdır Coffee Break tatlıları. Konferans bitin-

ce o tatlıları arayan bir sürü delege olduğuna eminim.

Kesip Durduğumuz o Delege

Hep bir “o” delege vardır tüm delege erkekler için .Böyle havalı takılan komitenin en güzel delegesi, ge-

nellikle kimseyle konuşmayan... Herkes kafasında tanışma planı yaparken onlar kendilerinden asla ödün

vermezler. Bu nedenle konferans sonu hayalinizdeki kızla tanışamadan buruk bir üzüntüyle ayrılırsınız.Tabi

aramızda şanslıların da olabilir ama her konferansa bir umutla gelmemizi sağlayanlardır onlarJ))

Eğlenceli Gazeteciler

Yaşadığınız her an EYP’de unutulmaz olabilir ama gazeteciler bu anların değerini gözünüze sokmak için

varlar tabi ki. Yine bu etken yüzünden EYP bağımlılığından kurtulmayı zorlaştırıyor.

Mükemmel Komite Başkanları

İlk konferansınızda eğlenceli bir komite başkanınız varsa EYP’yi bir daha kolay kolay bırakma ihtimaliniz

yoktur çünkü her şeyi sizin için kolaylaştırırlar. Her delege komite başkanı olma hayaliyle EYP’den uzakla-

şamazlar bu yüzden. Hep o iyi komite başkanlarımız sağ olsun.

Golden Rule Aşma Çabaları

Her EYP’nin temel kuralı hiyerarşiye uymaktır ama hep o umut her delegede olacaktır. Denemeye de-

vam…

Konferans Videoları

Yaşadığınız her komik anı tekrar tekrar izlemek sizin EYP bağımlılığından kurtulamamanız için bir başka

neden. Tabii video da kendini arama çabaları da cabası...

Suck and Blow / Pass the Coin / Pass the Orange / I have Never

Fazla söze gerek yok…( Bu arada kurtulma yolu yok maalesef hep bir daha ki konferansı beklemekle ge-

çecek hayatımız. ) Kısacası sevgili EYP arkadaşlarım ben sizsiz nefes alamaaam!

Ben Sensiz

Nefes Alamam

Ercehan Yakar

Page 16: Dırdırcı Sayı 3

16

Kural 2 : Müzik Repertuarı

Delikanlı dediğin sosyal,ekonomik ve fiziksel durumu ne olursa olsun tek bir sanatçı ya da

müzik türüyle sınırlı KALAMAZ ! Dışarıya belli etmese de duygularını tüm yüküyle taşır, o

yüzden de o anki haline göre müzik dinler. Eğer hayatınızda sadece kopmalık şarkılara yer var-

sa bu biraz da olsa sığ ve tek boyutlu insan olduğunuzu gösterir. Üzülmek ya da sevmek

katiyen zayıflık belirtisi değildir, hatta sevmeyen adam değildir !! İki dakika delikanlı olun !

(Spesifik sanatçı isimlerini her zaman gelip sorabilirsiniz)

Kural 3 : İlişki

Adam dediğin hiçbir koşul,durum ya da ortamda ALDATMAZ ! Aldatan erkek adam falan

değildir. Değer verdiği insanı ya da sevdiği kadını kıskanmayan da adam değildir.

Güvenmediğinden değil, çok değer verdiğinden (bkz. sahiplenen erkek tutuşu)..(« çok sev-

diğimden değil zor sevdiğimden » şarkısı aklına gelen adamdır.) İnsanların arasında gururla

yanınızda gezdirmeyeceğiniz insanla ilişki yaşamayın. Seviyor musunuz ? Kimsenin kuşkusu ol-

masın. Delikanlı olmak hiç korkmamak demek değil. En büyük korkunuz sevdiğiniz ve değer

verdiğiniz insanları kaybetmek olsun. Pişmanlıktan korkun.

Son olarak ; kimseye eyvallahınız olmasın. Haklı olanın yanında olun, güçlü olanın değil. Bir de

son 10 senede inanılmaz artış gösteren kadına şiddet ve cinsel istismar olayları ile ilgili iki çift laf

etmek gerekirse, kadının isteği dışı saçının teline dokunan, isterse çıplak dolaşsın, bırakın deli-

kanlıyı insan değildir insan !

DELİKANLIM

Delikanlım !

Eveeet değerli okurlarımız, bu yazımda sizinle

delikanlılığın el kitabını paylaşmak istedim.

Çoğunuzun aklında soru işaretleri olduğunu

bildiğim için bu hususta sizi aydınlatmayı

görev biliyorum kendime.

Kural 1. : Kılık Kıyafet ve Mekanda Tavır

Ne giyerseniz giyin, kendinize ne yakıştırıyor-

sanız yakıştırın da kusura bakmayın ; delikanlı

adam pembe pantolon GİYMEZ !

Mekanda otururken asla şal İSTEMEZ ! Delikanlı dediğin düşünerek tartarak hareket eder ; ön-

görüsüz iş yaparsanız cezasını çekersiniz. Bırakın da şalı kız arkadaşınız, sevgiliniz ya da anneniz

taksın isterseniz ? Hesabı mı isteyeceksiniz, sesinizi duyurun. Ağzınızı gerdirerek konuşmayın. Net

olun, nerde nasıl davranılır bilin.

Can Bayraktaroğlu

Page 17: Dırdırcı Sayı 3

17

Hangi burçlar hangi burçlarla ideal? Bunları burada öğrenirken burçlara verdiğim örneklerle gidip tanı-

İkizler: Dış ilişkilerin emektar orgası Nazlı ve Medyanın cool or-

gası Oğul gibi ikizler burcuysanız. Bilin ki çok iyi bir arkadaşlığı-

nız olabilir. Bir diğer yandan bu ikiliye ve siz diğer ikizlere kova

ve terazi burcundaki adayları öneriyorum. Çok uyumlu bir ilişki-

niz olabilir. Başak ve Yay burcundansa elinizden geldiğince uzak

durmanız sizin hayrınıza olur.

Balık: Sizde delegelerden Osman gibi balık burcuysanız duygusallığı-

nızı kimseden saklayamazsınız. Sizi çekebilecek bir partner nadir olur

bu yüzden iyisi mi balık burçları yengeç ve akrep burçlarıyla şansını-

zı denerseniz vakit kaybınız azalmış olur.

Yengeç: Delegelerden Nur gibi Yengeç burcu musunuz? O

zaman sizin gibi su grubu olan akrep ve balıkla her anlamda

daha şanslısınız. Oldu da yanınıza boğa, aslan, ikiler yanaştı.

Siz onlara pek yanaşmayın derim. Yoksa arada soğuk savaş

başlayabilir. Aman bu konferansta hiç böyle şeylere gerek yok.

HOROZ-KOP

Page 18: Dırdırcı Sayı 3

18

Kova: Komite başkanlarımızdan Hazalı tanıyıpta sevmeyen birini

düşünemiyorum. Oldu da diyorsanız ben sevemedim. Boğa , Ak-

rep burcu olma ihtimaliniz var. Eee ne diyebilirim o sizden kaynak-

lanıyor. Çünkü kendisi geri kalan diğer burçlarla tam tersine bir o

kadar iyi anlaşıyor..

Boğa: Komite başkanlarından Egemen ise boğanın yakı-

şıklı örneklerinden kendisiyle tanışabilirsiniz ben boşta di-

ye duydum. Başak, oğlak veya ikizler burcuysanız yolunuz

açık olsun siz zaten hayata bir adım önde başlamışssınız .

Terazi: Sizde delegelerden Başak gibi terazi burcuysanız iliş-

kilerinizde dengeleyici bir tavırdasınız. Kova ve ikizlerle çok

daha iyi bir ikili olabilirsiniz. Sizleri daha az yoracaklardır.

HOROZ-KOP

Page 19: Dırdırcı Sayı 3

19

İsim: Dilara İnal

Şehir: Çanakkaleli

Yaş: Haftaya 17

Karşı cinste en dikkat ettiğin yer: Dişleri

Karşı cinste asla olmasın dediğin özellik: Siga-

ra içmesin

Taliplerine son olarak söylemek istediğin:

"Kültür mantarlarından çok hoşlanırım."

"Trip atan taraf her zaman benim."

İsim: Dora Şehir: Ankara Yaş: 19 Karşı cinste en dikkat ettiğin yer: Kafa-tası içi Karşı cinste asla olmasın dediğin özel-lik: Yeniliklere açığım En son ilişkinin bitme sebebi: Anlaş-mazlık En son ilişkinde yediğin en saçma trip: Trip mi? Taliplerine son olarak söylemek istedi-ğin: "Bana talip mi olunur derdiniz ne..."

İsim: MERİÇ KARATAŞ

Şehir: ANKARA

Yaş: 17

Karşı cinste en dikkat ettiğin yer: 3G

Karşı cinste asla olmasın dediğin özellik:

Abisi

En son ilişkinin bitme sebebi: Süre aşımı

En son ilişkinde yediğin en saçma trip:

Yok

Taliplerine son olarak söylemek istedi-

ğin: 05312837860

İsim: Dicle Vicdan

Şehir: Ankara

Yaş: 17

Karşı cinste en dikkat ettiğin yer: Burun

Karşı cinste asla olmasın dediğin özellik: Ki-

roluk

En son ilişkinin bitme sebebi: Depresyonda-

yim unutuldum ALDATILDIM sevgilimden

ayrıldım

En son ilişkinde yediğin en saçma trip: Yok

Taliplerine son olarak söylemek istediğin:

"Gel beni al"

MÜZMİN

BEKARLAR

Page 20: Dırdırcı Sayı 3

20

İsim: Alp Cin

Şehir: İstanbul

Yaş: 18 e geliyor

Karşı cinste en dikkat ettiğin yer: Kız olması

Karşı cinste asla olmasın dediğin özellik: Erkek

olması

En son ilişkinin bitme sebebi: Mesafe

En son ilişkinde yediğin en saçma trip: Kız ku-

zenimle sinemaya gitmem

Taliplerine son olarak söylemek istediğin:

"MSN var mi?"

İsim: Ezgi Gaye Göncü

Şehir: Bursa

Yaş: 17

Karşı cinste en dikkat ettiğin yer: Esmer-

se gelsin en çok beni sevsin

Karşı cinste asla olmasın dediğin özellik:

Çocukça davranmasın!!

En son ilişkinin bitme sebebi: Konferans

sırrı

En son ilişkinde yediğin en saçma trip:

Ben trip yemem atarım

Taliplerine son olarak söylemek istedi-

ğin: Kötü çocukları severim ;))

İsim: Özkan Gök

Şehir: İstanbul

Yaş: 17

Karşı cinste en dikkat ettiğin yer: Olgunluk

Karşı cinste asla olmasın dediğin özellik:

En son ilişkinin bitme sebebi: Mesafe

(üşengeçlikten)

En son ilişkinde yediğin en saçma trip: Bir gün

uyudum ve buluşamadık diye yedim

Taliplerine son olarak söylemek istediğin:

"Benden hızlısı mezarda."

MÜZMİN

BEKARLAR

Page 21: Dırdırcı Sayı 3

21

İsim: Burak

Şehir: İstanbul-memleket Ankara

Yaş: 18

Karşı cinste en dikkat ettiğin yer: Yüz,ses

Karşı cinste asla olmasın dediğin özellik: Erkeksi

davranışlar

En son ilişkinin bitme sebebi: Şiddetli geçimsiz-

lik

En son ilişkinde yediğin en saçma trip: Başım

ağrıyor şuan olmaz

Taliplerine son olarak söylemek istediğin:

Snapchat:burakkorkmaz

İsim: Zeynep Payli

Şehir: Bursa

Yaş: 16

Karşı cinste en dikkat ettiği yer: Diş

Karşı cinste asla olmasın dediğin özellik: Yalancılık

En son ilişkinin bitme sebebi: Hayat koşulları

En son ilişkinde yediğin en saçma trp: Kimse bilmez

kimse bilmez

Taliplerine son olarak söylemek istediğin: "Aşk bir

sudur iç iç kudur."

İsim: Arda Kaya

Şehir: Bursa

Yaş: 16

Karşı cinste en dikkat ettiği yer: Fizik

Karşı cinste asla olmasın dediğin özellik: Obe-

zite

En son ilişkinin bitme sebebi: Canım sıkıldı

En son ilişkinde yediğin en saçma trip: Kız ar-

kadaşlarımla çok yakın olmam

Taliplerine son olarak söylemek istediğin: "Ara

beni yala beni."

İsim: Aleyna öztürk

Şehir: Bursa

Yaş: 17

Karşı cinste en dikkat ettiği yer: Gülüşü

Karşı cinste asla olmasın dediğin özellik: Pısırık olmasın sert

erkek olsun

En son ilişkinizin bitmebebi: Şiddetli geçimsizlik

En son ilişkinde yediğin en saçma trip: Trip atan erkek mi

olur yea?

Taliplerine son olarak söylemek istediğin: "Varsa şekerin pat-

layalım şekerim ;)"

MÜZMİN

BEKARLAR

Page 22: Dırdırcı Sayı 3

22

MODA

POLİSİ

CANBERK DEMİRBEL/DIŞ İLİŞKİLER

KOMİTESİ/15

T-shirt'in ayakkabıların ve ceketinin

renk uyumu mükemmel sadece

daha koyu renk bir pantolon gör-

meyi tercih ederdim, bir de deri

ceketinle terleyip terlemediğini bi-

raz merak ettik, fakat şıksın sana

puanımız 9/10

YİĞİT USKAN/EĞİTİM KOMİTE-

Sİ/16

Basit bir siyah t-shirt'i ayakkabıla-

rın ve pantolonunla destekleye-

rak tarzını parlatmışsın, söyleye-

cek söz bulamadık. Ama bir daki-

ka belki t-shirt bir beden küçük

olabilirdi, ha bir de aksesuar kul-

lanmamış olman da gözlerimiz-

den kaçmadı sana puanımız 9/10

Page 23: Dırdırcı Sayı 3

23

ÖMER UĞUR/ÇEVRE ORGANİZATÖRÜ/16

Seçtiğin t-shirt'e gerçekten ba-yıl-dım bilekliklerinle

de bu renkli seçimini desteklemişsin. Fakat ayakka-

bılarında birazcık hüsrana uğradım birazcık resmi

mi kaçmış ne? Ayrıca bağcıklarını da açık bırakmış-

sın fakat organizatörsün telaştan unutmuş olabilir-

sin sana puanımız 8/10

MODA

POLİSİ

DOĞA GÜLER/ÇEVRE KOMİTESİ/15

Doğa'cım seçtiğin gömlek gerçekten çok tatlı ayrı-

ca çantanla uyumu da gözümüzden kaçmadı, ama

birkaç önerim olacak öncelikle saçlarını biraz daha

özenli görmek isterdim, bir de ayakkabı seçimini

babetten yana kullanabilirdin fakat renkleri güzel

dengelemişsin sana puanımız 7/10

NİDA MERCAN/SİVİL HAKLAR KOMİTESİ/14

Öncelikle belirtmek istiyorum şaç kesimin konusunda çok

cesursun. Gömleğin romantık bir parça olmuş ama ayakka-

bıların rengi ne kadar uygun olsa da masküler. Renk demiş-

ken gözlüklerin ve gömleğinin renk uyumu tam olmuş ama

beyaz çorapların yerine ten rengi ve bizim görmeyeceğimiz

bir parça seçmeni öneririm sana puanımız 6/10

Page 24: Dırdırcı Sayı 3

24

GOSSİP BOX

Orga Ceren kapı zili yutmuş diyorlar.

Dış orgaları hep içeride

Head orga Burak bugün çok yakışıklı

Bertuğ yüzükleri efendisiymiş

Yaren’le Furkan çok tatlılar kahretsin!

Deniz sen squat yaparken biz vukuat yapıyorduk

Alp Cin’in sihirli lambası varmış

İnsan Hakları Berke Bakar ’ın yalvarırım sevgilin olmadıpını söyle!!

Dırdırcı(kalp)

Ahlak komitesinde erkeklerin muhabbeti mükemmel..

Dora Wolverine’e benziyor.

Pantolonum yırtıldı

0544 525 00 55 ara beni..

Özkan’a talibim!!(bekarsa bi çay içerim)

Komitelerde aşırı tatlı çocuklar var!

Bertuğ Fast&Furious’ta oynasın (ölen dayı yerine)

Cemre Uçar candır gerisi heyecandır.

Mustafa Erşad Zor

Page 25: Dırdırcı Sayı 3

25

CAPS

Page 26: Dırdırcı Sayı 3

26

CAPS

Page 27: Dırdırcı Sayı 3

27

CAPS