Top Banner
www.yuruyus.com Haftalık Dergi / Sayı:348 20 Ocak 2013 Fiyatı: 1 YTL (kdv dahil) [email protected] Halk Cephesi Cevahir Alışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup 3 Günlük Oturma Eylemi Yaptı! Tutuklamalar Milyonları Örgütlememizi Engelleyemez Hasta Tutsak AYSU BAYKAL Serbes Bırakılsın! Paris’te Katledilen Üç PKK’linin Katili Emperyalistler ve İşbirlikçileridir! Kahrolsun Emperyalistler ve İşbirlikçi Katiller! Kürt Sorununun Çözümünü Emperyalistlerden Bekleyen Kürt Milliyetçi Harekete, Emperyalistler ve İşbirlikçileri Kendi Çözümünü Dayatıyor: SİLAHLARI BIRAKIN! Kürt Sorununun Çözümü Emperyalizmde Değel, Anadolu Halklarının Ortak Mücadelesindedir!
55

Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

Jan 17, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

www.yuruyus.com

Haftalık Dergi / Sayı:348 20 Ocak 2013

Fiyatı: 1 YTL (kdv dahil)

[email protected]

Halk Cephesi Cevahir Alışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup

3 Günlük Oturma Eylemi Yaptı!

Tutuklamalar Milyonları Örgütlememizi Engelleyemez

Hasta Tutsak AYSU BAYKAL Serbes Bırakılsın!

Paris’te Katledilen Üç PKK’linin Katili Emperyalistler ve İşbirlikçileridir!

Kahrolsun Emperyalistler ve İşbirlikçi Katiller!

Kürt Sorununun Çözümünü Emperyalistlerden Bekleyen Kürt Milliyetçi Harekete, Emperyalistler ve İşbirlikçileri

Kendi Çözümünü Dayatıyor:

SİLAHLARI BIRAKIN!

Kürt Sorununun Çözümü Emperyalizmde Değel, Anadolu Halklarının Ortak Mücadelesindedir!

Page 2: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

Haftalık Sureli Yerel YayınSiyasi DergiFiyatı: 1 TL

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMuduru: Mustafa DOĞRUAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2Beyoğlu / İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Gulbahar Mh. Cemal SahirSk. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL

Tel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Buro: Vakıf EFSANEPieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/NederlandISSN: 1305-7944

Baskı: EzgiMatbaacılık-Sanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 2.5Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]: 0212 241 26 41

İzmir

İzmir İzmir İzmir

Gülsuyu Gülsuyu Gülsuyu

Ankara1 Mayıs Mahallesi1 Mayıs Mahallesi

Page 3: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

DEVRİM ANCAK SİLAHLAKURULUR

SİLAHLA KORUNUR.

Bunun dışındaki her düşünceninin varacağı noktaBARIŞ adına emperlayizme

teslim olmaktır.

GERİSİ HAYAT

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Page 4: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

İİçindekiler

KAZANAN HEP DİRENENLERDİRMerhaba,

Selam, sevgi ve saygıları-mı iletiyor, kucaklıyorum.

29 gün sürdü Açlık Grevidirenişi ve dün avukatım,milletvekili Sevim Dağdelenve hapishane yönetimi ilebenim onay verdiğim bir protokolle bitirildi...

Sonuç olarak, tecrit ve TTE dayatmasınınbelirttiğim çerçevede kaldırılmasıyla açlık grevidirenişimi sonlandırdın. Dışarının çok çok büyükdesteğini aldım her açıdan. Öncelikle dışarıdaemek harcayanların, sahiplenen Büyük Aileminbaşarısı, hepsine çok teşekkür ediyor ve saygı-larımı iletiyorum.

Şadi Özpolat

8 Ocak 2013

HALK CEPHESİ’NE YÖNELİK

POLİSİN TERÖRÜ SÜRÜYOR...

7 İLDE FAŞİST AKP İKTİDARININ

İŞKENCECİ POLİSLERİNİN

SALDIRISI SONUCU ONLARCA

GÖZALTIYA RAĞMEN

HALK, CEPHELİLERİ

SAHİPLENMEYİ SÜRDÜRÜYOR...

BAĞEĞMEDİK, BAŞEĞMEYECEĞİZ!

KORKULARINI BÜYÜTECEĞİZ!

4 Paris’te Katledilen üç PKK’lininkatili emperyalistler ve işbirlikçileridir!

8 Hala onlardan “Çözüm” beklemetavrı artık trajediye dönüşmüştür

11 Emperyalizmin suç dosyası

14 Paris’teki 3 PKK’linin katledilmesinin ardından ne dediler

15 Tek tip elbise ve siyasi tutukluluk

16 F Tipi Film’i halka ulaşmasıengellenemez! F tiplerini milyonlara anlatacağız!

18 Ne ev hapsiyle ne de tutuklamayla düşüncelerimizi yok edemeyeceksiniz

19 19 Ocak’ta TBMM önündeyiz

20 Emeğimizle onurumuzla çalışıyoruz, hakkımızı kimseye yedirmeyecek, hesap soracağız

21 Devrimci İşçi Hareketi

23 Patronların istediği işçi tipi

24 Halk düşmanı AKP

30 Özgür tutsak

32 Sınıf Kini

34 Fransız emperyalizmi şimdi deMali’ye saldırdı! Emperyalist katiller, halkların kanını akıtmaya devam ediyor

35 Kazanmak için direnmekten başka çarke yoktur!

37 Oligarşinin hukuku faşizmin üzerini örten şaldır!

41 Kürt sorununun çözümü emperyalizmde değil,

Devrimci Okul İDEOLOJİK SALDIRI

Anadolu halklarının ortak mücadelesindedir

42 Okuldan atılmalara son

46 Polisin “Komplo düzenle hapse at” uygulamasınaizin vermeyeceğiz

47 AKP zulmüne karşı mücadelemizi her yerde herkese taşıyacağız!

48 Gençliğin gündeminden

49 Liseliyiz Biz

50 Avrupa’da Yürüyüş

51 Avrupa’daki bizAvrupa’daki 16 bin dönerci dükkanını Coca Cola

yenileyecek!

53 Yitirdiklerimiz

Ülkemizde Gençlik

Page 5: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,

Paris'te Kürdistan EnformasyonBürosu'nda PKK'nin kurucularındanolan Sakine Cansız ve KürdistanUlusal Konseyi Temsilcisi FidanDoğan ve Leyla Şaylemez 10 Ocak2013'de bir Suikast ile katledilmesininsorumlusu emperyalistler ve işbirlikçiAKP iktidarıdır.

Oligarşi cephesinden suikaste iliş-kin henüz hiç bir bilgi yokken AKP“örgüt içi bir hesaplaşma ya daprovokasyon olabileceği”ni söylendi."Barış sürecini baltalamak isteyenlertarafından yapıldı" dendi...

Bu tespite dayanak olarak da bur-juva basının kalemşörleri sayısızkomplo teorileri üretmeye başladılar.

"Bina kapısı şifreli"ymiş, "Kapıancak içerden açılırmış... dolayısıylasuikastı yapan kişiler tanıdık kişi-lermiş...

Katiller suçlarını gizleme tela-şındalar... Ancak hiç bir komploteorisi üretmeye gerek yok. Katillerinkimlikleri çok açıktır.

Pariste üç PKK’linin katledilemisigerek Kürt milliyetçi hareketin bazıaçıklamalarında olsun (Bu konudakürt milliyetçi hareket tam bir kafakarşıklığı içinde. Birbirini tutmayanfarklı açıklamalar yapmaktadır) gerekoligarşi kanadında olsun “İmralı’dabaşlatılan ‘barış’, ‘müzakere’ süre-cini baltalamak isteyen çevrelertarafından” yapıldığı söylenmektedir.

Öncelikle şunu belirtelim;İmralı'da "barış", "müzakere" adınabaşlayan bir süreç yoktur.

"Yeni süreç" denilen "İmralısüreci" emperyalistler ve işbirlikçileri

tarafından PKK'yi silahsızlandırmave devamında Kürt halkının silahlıdirenişini tasfiye politikalarının par-çasıdır.

Başbakan Erdoğan’ın Afrika gezi-sinde söylediği gibi; “İmralı süreciyeni bir süreç değil, devam edenbir süreçtir.” 2009’da açılımlarlabaşlayan, Kürtçe TV, Kürtçe dil kurs-ları, Kürtçe yer isimlerinin serbestbırakılması hak kırıntılarıyla veHabur, Oslo, KCK operasyonları,kırda, şehirde gerillaların, Kürt hal-kının katledilemsini kapsayan Kürthalkının silahlı direnişinin tasfiyesürecidir.

Kürt halkı ‘90’lardan beri ger-çekleşmesi mümkün olmayan “barış”söylemleriyle umutlandırılıyor.

Emperyalist düzende oligarşiyleuzlaşarak Kürt sorununun çözümüyoktur. Emperyalistler dünyanın hiçbir yerinde ezilen, sömürülen haklarınsorunlarını çözmemiştir.Emperyalistler ve işbirlikçileri tara-fından “çözüm” adı altında yapılanve yapılacak her türlü girişim Kürthalkının kurtluş mücadelesini tasfiyeetmeye yönelik olacaktır. Başta Kürthalkı olmak üzere herkes önceliklebunu böyle bilmelidir.

Oligarşi bugün bu gerçeği dün-künden çok daha açık bir şekildeifade etmektedir.

Başbakan Erdoğan artık “Kürtsorunu yoktur, PKK soronu, terörsorunu vardır” diyor.

Kürt milliyetçi hareket İmralı’daÖcalan’ın başlattığı sürecin arkasındaolduğunu söylüyorlar.

Kimse kimseyi kandırmasın:İmralı’da Abdullah Öcalan aracılğıile başlatılan süreçte “Kürt sorunu”yoktur. “Adım adım” PKK’ye silahbıraktırmanın “yol haritası” vardır.Emperyalistler ve oligarşi tarafındançizilen bu “yol haritası” AbdullahÖcalan aracılğıyla Kürt milliyetçiharekete dayatılmaktadır.

Bu politikaların mimarı Amerikave bütün olarak emperyalistlerdir.Ki, Öcalan bizzat BDP heyeti ileİmralı'da yaptığı görüşmede"Türkiye'nin ortadoğu'daki üstlendiğirolü görmezden gelemeyiz. Suriyeve Ortadoğu'daki gelişmeler dikkatlitakip edilmeli, burada Türkiye'ninpozisyonu iyi okunmalı” diyor.

Nedir Türkiye’nin Ortadoğu’daüstlendiği rol? Türkiye’nin pozisyonunedir? Bunun gizlisi saklısı yok;AKP, Ortadoğu’da Amerika’nın uşak-lığını yapıyor. Suriye’de emperya-listlerin maşası olarak kullanılıyor...Türkiye’nin rolü ABD’nin AKP ikti-darına biçtiği maşa olma rolüdür.

Abdullah Öcalan bu süreçteemperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi gerek-tiğini söylüyor. Yani diyor ki, Kürtmilliyetiçi harekete; “Siz deAmerika’nın uşaklığını yapın.”

Ki, Öcalan bunu sadece TürkiyeKürdistanındaki Kürtlere söylemiyor,Suriye Kürdistanı’ndaki PYD'ye"Esad'ı desteklemekten vazgeçipSuriyeli muhaliflerle hareket etsinler.Hatta buna karşı çıkan Kürtlerigerekirse elemine etsinler, Araplarlayakınlaşsınlar" diyor. (Radikal, 15

4

Yürüyüş20 Ocak2013

Sayı: 348

Paris’te Katledilen Üç PKK’linin Katili Emperyalistler Veİşbirlikçileridir! Katliam PKK'ye Silah Bıraktırma

Operasyonunun Devamıdır!Kürt Sorununun Çözümünü Emperyalistlerden Bekleyen

Kürt Milliyetçi Harekete, Emperyalistler ve İşbirlikçileri Kendi Çözümünü Dayatıyor:

SİLAHLARI BIRAKIN!KAHROLSUN EMPERYALİST VE İŞBİRLİKÇİ KATİLLER!ÜÇ PKK'LİNİN KATLEDİLMESİNİ LANETLE KINIYORUZ!

Page 6: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Ocak 2013)

Öcalan’ın “Suriyeli muhalifler”dedikleri emperyalistlerin ve AKP’ninköpekliğini yapan işbirlikçi çapul-culardır. Öcalan, Kürt halkına buişbirlikçilerin yanında yer alın diyor.

Onun içindir ki, “İmralı süreci”diye adlandıralan süreç; emperya-listlerin ve işbirlikçi oligarşinin süre-cidir. Ve Abrdullah Öcalan aracılığıylaKürt PKK’ye silah bıraktırma süre-cidir. Kürt halkının silahlı direnişinitasfiye sürecinin parçasıdır.

Başbakan Yardımcısı BeşirAtalay’ın şu sözlerini tekrar hatır-latmak istiyoruz: “Terörle mücadeledeiki kavram çok önemli ‘entegre stra-teji’ ve ‘tam koordinasyon’… Entegrestrateji tüm boyutları, içeride ve dışa-rıda tüm kurumları, ülkeleri ve ilgi-lileri kapsıyor. Daha önce benimİçişleri Bakanlığı dönemimde bilegüçlü bir koordinasyonu yürütmektezorluklarımız vardı. Şu anda tam anla-mıyla sağlandı. Başbakanımızın lider-liğinde; koordinatör bakan olarakben, Adalet, İçişleri, Milli Savunma,Dışişleri bakanları, Genelkurmay,MİT, Emniyet... Bütün birimler tambir koordinasyon içinde bu ‘entegrestrateji’yi yürütüyoruz.” (Beşir Atalay,17 Aralık 2012 Star gazete)

Paris’te katledilen üç PKK’li deAtalay’ın belirttiği bu strateji kapsa-mında katledilmişlerdir.

Kürt sorununun çözümünü emper-yalistlerden bekleyen ve oligarşiyleuzlaşmakta arayan Kürt milliyetçiharekete emperyalistler ve işbirlik-çileri kendi çözümlerini dayatıyorlar.

Emperyalistlerin ve işbirlikçile-rinin çözümü ise PKK’ye SİLAH-LARIN BIRAKTIRILMASIDIR!

Dün de bugün de ‘barış’, ‘akan kanın durdurulması’söylemleriyle Kürt halkınadayatılan teslimiyettir

Bugün “İmralı süreci”nden bah-seden herkes “ihtiyatlı iyimserlik”tenbahsediyor. Çünkü ortada kendi bakışaçılarıyla da olsa bir çözüm göre-memektedirler.

“Habur gibi olmasın”, “Oslo süreci

gibi olmasın”, “yeni bir Silvan yaşan-masın”, “Amman herkes diline dikkatetsin...” deniyor. Zorlama bir süreçgötürülmeye çalışılıyor.

Ancak bütün bunlar tek taraflıdır.Kürt milliyetçi hareketten bunlaristenirken AKP iktidarı pervasızcasaldırılarını sürdürmektedir.

Başbakan Erdoğan Paris’te kat-ledilen üç PKK’linin cenazesini bile“provokasyona gelmeyin” diyerekcenazenin nasıl kaldırılacağını belir-liyor. Senin ölülerine nasıl yas tutuptutmayacağına karışıyor. Tehdit edi-yor: “Şova dönüştürülmesin” diyor.Diğer taraftan “Terör örgütü saldırı-larına son verene kadar operasyonlardevam edecektir” diyor. Ve 16Ocak’ta gerilla kamplarına yönelikbombardımanda 7 gerilla katledildi.

Milliyetçi Politikaların Açmazı Süreci Bu Noktaya GetirmiştirPKK, küçük-burjuva milliyetçiliği

temelinde Bağımsız Kürdistan kurmahedefiyle kuruldu. 90’ların başındasosyalist ülkelerdeki karşı devrim-lerden etkilenerek yönünü emperyalistdevletlere çevirdi.

Emperyalizmin değiştiğini iddiaetti. Kürt sorununun çözümünüemperyalistlerden bekledi, oligarşiyleuzlaşmakta aradı.

90’ların başında ilk ateşkes ilanettiğinden beri gerilla mücadelesinisürdürse de esas olarak bu mücadelehep oligarşiyi uzlaşma masasına oturt-mak için sürdürdü.

Önce bağımsız Kürdistan hede-finden vaz geçti. Federasyon istiyoruzdedi. Konfederalizm dedi. Özerklikdedi.

Oligarşiyi uzlaşma masasına oturt-mak için Amerika’dan, Avrupa emper-yalistlerinden, NATO’dan Türkiye’yemüdahale etmesini istedi.

Halkın gücüne, kendi gücüne,inanmayan, ideolojisine güvenmeyenKürt milliyetçi hareket ittifakları hepyanlış yerlerde aradı. Milliyetçi poli-tikaların soncu dost ve düşman kav-ramları ters-yüz edildi. Dünya halk-

larının baş düşmanı Amerika’yıçözüm umudu olarak görürken dev-rimcilere saldırarak kurumlarını molo-toflarla yaktı.

Hiç bir şekilde devrimcilikle, ulu-salcılıkla, yurtseverlikle bağdaştırı-lamaz. Şu çağrıları Kürt milliyetçihareket yaptı:

“Kosova’ya, Yugoslavya’yamüdahale eden NATO, Türkiye’deki

Yürüyüş20 Ocak

2013

Sayı: 348

5

Bu sözler AbdullahÖcalan’ın İmralı’dasöylediği sözlerdir.

“Turkiye burada buyuk tehli-kelerden korunma kadar, tersineyani guçkaynağına dönuşturmeşansına sahip olacaktır. İçte vedışta PKK’nin askeri savaş ola-nakları çözumle birlikte Turki-ye’nin hizmetine girecektir.”

“... dış politikada itilen baştaAvrupa olmak uzere bir çok mev-ziye girme ve gerçekten bölgedelider ulke konumuna yukselmebu çıkmazdan ve çatışma orta-mından kurtulma ile yakındanbağlantılıdır.”

“İç çıkmaz ve çatışma ortamınındemokratik çözum yolu, en çarpıcıetkisini dışa açılımda gösterecektir.En başta AB’ne uyelik sorunolmaktan çıkacak ve gerçekleşe-cektir.”

“Bölgesel liderlik özgucunedayalı olarak, en iddialı konumagelecektir. Özellikle Kurtlerin böl-gesel dostluğu, bölgesel gucunebuyuk katkı sağlayacaktır. Tarihteolduğu gibi gunumuzde ve gele-cekte de Kurtlerin bu roluOrtadoğu’da haklı ve guçlu olma-nın temeli olacaktır. Stratejik birtehlike olarak görulmekten çıkıpdayanılan temel bir guç halinegelecektir.”

“Bu temelde BalkanlardanKafkasya’ya ve Orta Asya’yakadar guçlenmenin yolu açılacak-tır.”

Page 7: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,

Kürt sorununa da müdahale etme-lidir.” “Batı eğer isteseydi sorunuçözerdi. Nasıl ki, Kosova’da çözü-yorsa, Kürdistan’da da çözer. ...Batı, çözümü istemediği için bugün-kü sorunlar ortaya çıkmıştır.” (CemilBayık, 20 Haziran ‘99)

Yani Avrupa emperyalistleri veEmperyalistlerin en katliamcı kurum-larından biri olan NATO’danTürkiye’ye müdahale etmesi istendi.

Emperyalizmin “Akiladamları”ndan Kürt sorununa çözümarandı.

Oligarşi içi dengelere umut bağ-landı. Özal’dan Çiller’e, Demirel’denErbakan’a, Türkeş’ten , MesutYılmaz’dan Erdoğan’a kadar oligar-şinin tüm politikacıları “çözüm” içinşans olarak görüldü. TÜSİAD’a,Sabancı gibi tekellere bel bağlandı.

Kürt Milliyetçi harekette, emper-yalizm kavramı, devlet kavramı ters-yüz edildi.

Irak’ta 1.5 milyon Iraklı’yı kat-leden, Afganistan’ı işgal eden,Ortadoğuyu kangölüne çevirenAmerika’dan “özgürlük”, Avrupaemperyalistlerinden “demokrasi”bekledi.

AB projesi olan F Tipi hapishanepolitikaları sonucunda 122 kişi kat-ledilirken “AB uyum yasaları Kürtsorunun çözümü için yeterlidir” dendi.

Bağımsızlık hedefinden vazgeç-tikten sonra gelinen noktada bugünKürt sorununun ne olduğu da Kürtmilliyetçi hareket için net değildir.

Geçen 2011 yılında KCK,Demokratik Özerklik dedi.

Amerika ve Avrupalı diğerEmperyalistler Ortadoğu’yu yenidenşekillendirmek için Libya’danSuriye’ye ülke sınırlarını da değişti-recek saldırılarda bulunurken Kürtmilliyetçi hareket emperyalistlerdenbölgede “Kürtler için de statü”talep etmektedirler.

Kürt Milliyetçi hareketin geçti-ğimiz Temmuz ayından ‘DevrimciHalk Savaşı Stratejisi’ diye sürdür-düğü gerilla savaşının özü de emper-yalistler tarafından muhatap alınmasıve oligarşiyi uzlaşma masasına oturtk-

mak içindir. Sürdürülen devrimci birsavaş yoktur. Emperyalizm ve oli-garşiyle uzlaşmak için süren bir savaşvardır.

Bu noktada, çözümü emperya-lizmden bekleyen Kürt milliyetçiharekete, emperyalistler de kendiçözümünü dayatmaktadır.

Emperyalistler ve işbirlikçi oli-garşinin çözümü önce PKK’yi silah-sızlandırmaktır.

Emperyalistler Kürt Milliyetçiharekete “statü” istiyorsan, “çözüm”istiyorsan benim çözümüme razı ola-caksın diyor.

Kürt milliyetçi hareket tercih yap-mak zorundadır. Ya emperyalizminçözümüne boyun eğecek, silahlımücadeleyi tasfiye edip teslim olcakya da çözümü emperyalizmde ve oli-garşide uzlaşmakta aramayacak. Kürtmilliyetçi çizgiden vazgeçip kurtu-luşun yolunu devrimci bir temelde,emperyalizme ve oligarşiye karşıTürkiye halklarıya ortak mücadeledearayacak.

Aksi durumda Kürt milliyetçihareket, oliğarşiyle uzlaşmak içingerilla savaşının zeminin yitirmek-tedir.

Bugün Kürt milliyetçi hareket“İmralı sürecinin arkasında oludu-ğunu” söylüyor.

Basına yansıyan -ki, yalanlanma-mıştır- Abudullah Öcalan’ın PKK’yesilah bıraktırmak için ileri sürdüğüKürt halkının taleplerinin içinde“Demokratik Özerklik” de yoktur.

Abdullah Öcalan İmralı’da MİTile yaptığı görüşmelerde “DemokratikÖzerklik”in dayatılmasının anlamsızolduğunu söylüyor ve “Yerel yöne-timlerin yetki alanlarının genişletil-mesi, Valilerin seçimle gelmesi, veyeni yapılacak anayasada Anayasalvatandaşlık tanımının getirilmesiniyeterli görüyor.

Evet, oliğraşiyle uzlaşmak içinyani sizin deyişinizle “barış” içinAbudullah Öcalan’ın İmralı’dan talepettikleri bunlardır.

Bağımsız Kürdistan hedefiyle yolaçıkılarak bu noktaya geldikten sonrabu talepler için silahlı mücadelenin

sürdürülmesine kimseyi ikna ede-mezsiniz.

Öcalan’ın ileri sürdüğü bu talepleraynı zamanda AKP iktidarının prog-ramında olan taleplerdir.

Abdullah Öcalan İmralı savun-malarında “İçte ve dışta PKK’ninaskeri savaş olanakları çözumle bir-likte Turkiye’nin hizmetine gire-cektir” diye (Miliyetçilik Çıkmazı,Syf: 750) PKK’nin salahlı gücününkorunmasını savunurken bugün silahlıgüçlere de ihtiyaç kalmadığını söy-lemektedir.

Pariste katledilen üç PKK’li Kürtmilliyetçi hareketi Öcalan’ın geldiğibugünkü süreci kabul ettirmek içinkatledilmişlerdir.

Öcalan’ın 3 Ocak’a İmralı’daAhmet Türk ve Ayla Akat Ata ilegörüşmesinden sonra Murat Karayılanyaptığı açıklamada “Esas önemliolan silahlı güçlerdir. Sadece yöne-timle değil, geniş komutanlık kade-mesi savaşçı yapısının ikna edilmesisorunu vardır" demişti.

İşte Paris’te üç PKK’li “genişkomutanlık kademesi savaşçı yapı-sının ikna edilmesi” için katledilmiştir.

Bu tür katliamlar emperyalistlerinilk kez başvurduğu bir yöntem değildir.Tarihte yüzlerce örneği vardır.Mandela’nın hapishanedeki dire-nişini kırmak için İngilizler oğlunutarafik kazası süsü vererek katlet-miştir.

Abdullah Öcalan da Paris’teki kat-liam için “bu bir işarettir” diyor.

Peki kime işarettir? Elbette ki,yönetici kadrolara işarettir. Bu süreciengellerseniz sizi de aynı şekilde öldü-rürüz demektedir emperyalistler veişbirlikçi AKP.

Paris’te katledilen 3 PKK’linincenazesi henüz kaldırılmadan gerillakampalarına yönelik bugüne kadarhiç kullanmadığı mağara delen bom-balar kullanılmış ve 7 gerilla katle-dilmiştir.

Mağara delen bombalar Amerikatarafından Afganistan’ın işgalinde kul-lanılmıştı. Bu operasyonun arkasındada esas olarak kimlerin olduğu kulla-nılan bombalardan anlaşılmaktadır.

Ancak Kürt milliyetçi hareketten

6

Yürüyüş20 Ocak2013

Sayı: 348

Page 8: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Devrimci Annelerimizi Sahiplenecek, İşkencecilerimizle İşbirliği Yapan Provokatörleri Teşhir Edeceğiz

TAYAD’lı Aileler, 11 Ocak günüTaksim’de açtıkları masada F TipiFilm’in tanıtımını yaptıkları sıradaprovokatör, polis işbirlikçisi İsmailErcan devrimcileri karalamak içinpolisin organizasyonuyla ve AKPmedyasının desteği ile sözde basınaçıklaması yapmaya kalkıştı.TAYAD’a, devrimci tutsaklara vedevrimci değerlere yönelik herzamanki kontrgerillacı ağzıyla sal-dırmaya çalıştı. Bu saldırıyı görenTAYAD’lılar müdahale ederek halkınve basının önünde işbirlikçi İsmailErcan’ı teşhir ettiler. Polis işbirlikçisiErcan saldırmaya ve hakaretler yağ-dırmaya devam etmeye çalıştı. FakatTAYAD’lılar gereken cevabı vererekhalka teşhir ettiler. “Gidin direnenişçileri çekin bu alçakları değil”denilerek basına da tepki gösterdi.Bu esnada halktan insanlar da

TAYAD’lıları sahiplenerek İsmailErcan’a tepki gösterdiler.

Halkın tepkisi karşısında İsmailErcan ve organizatörler (polis vemedya) çekip gittiler. TAYAD’lılarbu olaydan sonra programlarınadevam ettiler. Dağıttıkları 700 bildirive halkla sohbetlerden sonra F TipiFilm’in tanıtımı sona erdi.

“Bir Olalım, İri Olalım, Diri Olalım, Haklarımıza Sahip Çıkalım!”

İstanbul’da, 12 Ocak günüMecidiyeköy AKP İlçe Binası önün-de bir araya gelen Devrimci AleviKomitesi hak ihlallerine karşı bireylem yaptı. “Eylemde İnançÖzgürlüğümüz İçin Birleşelim,Savaşalım, Kazanalım” pankartı aça-rak “Aleviyiz Haklıyız Kazanacağız”,“Bir olalım, İri Olalım, Diri Olalım,Haklarımıza Sahip Çıkalım” dövizleritaşındı.

Devrimci Alevi Komitesiadına bir açıklama yapan Ümit

Çimen her geçen halkın haklarınıngasp edildiğini ve bundan Alevilerinde paylarını aldıklarını vurguladı.“Evlerimiz işaretlenmeye, Alevileryok sayılmaya devam edildi” denileneylem sloganlarla sona erdi.

Şehitlerimize Devrim Sözümüz Var

Devrim şehidi Ali Saban, 13Ocak günü Antalya HaklarDerneği’nde anıldı. Ali Saban’ınabisi İbrahim Saban tarafından der-nekte yemek verildi. İbrahim Saban,anmada kardeşini anlatan bir konuş-ma yaptı. Konuşmanın ardından tümdevrim şehitleri adına 1 dakikalıksaygı duruşu yapıldı. Ve hep birlikteyemek yenildi.

Yürüyüş20 Ocak

2013

Sayı: 348

7

Paris’teki katliam için Amerika’yatek bir bir söz söylenmemektedir.Hala sorunun çözümü Amerika’danbeklenmektedir.

Şu sözler Kürt milliyetçi hareketinAmerika’ya bütün olarak emperya-listlere bakış açısını göstermektedir:

“Şunu herkesin bilmesi gereki-yor; biz ABD’nin Kürdistan’da, böl-gede kendisine göre istikrar yarat-masına bir şey demiyoruz. Kendiçıkarlarına göre düzenleme yapa-bilir…" (PKK Başkanlık Konseyiadına Cemil Bayık)

"Kürt sorunu ve Ortadoğu sözkonusu olunca artık ABD'nin debu konuda en önemli aktörlerdenbiri olduğu gerçeğini görmemizgerekiyor"(Hasip Kaplan, Birgün,25 Nisan 2012)

Sonuç olarak; 1- Kürt sorununun çözümünü

emperyalistlerden bekleyen ve oli-

garşiyle uzlaşmakta arayan Kürt mil-liyetçi harekete emperyalistler veoligarşi kendi çözümünü dayatıyor.

2- Emperyalizmin çözümünde oli-garşinin istekleri önceliklidir.Oligarşiye göre öncelikli hedef dire-nen, silahlı bir gücün ideolojik vefiziki olarak tasfiye edilmesidir.

3- Oligarşiye göre Kürt sorunuyoktur, “terör sorunu” yani PKK’nintasfiyesi sorunu vardır.

4- “İmralı süreci” denilenAbdullah Öcalan aracılığıyla başla-talın süreç de Kürt sorununun çözümüiçin değil Kürt Milliyetçi hareketinsilahlı mücadelesinin tasfiyesi içinbaşlatılmıştır.

5 - Paris’te katledilen biri PKKkurucularından olan üç PKK’li Kürtmilliyetçi hareketi bu tasfiyeye zor-lamak için emperyalistler ve işbirlikçiAKP iktidarı tarafından yapılmıştır.Tetiği hangsinin çektiğinin hiç önemi

yoktur.

6- Bugün “aman provokasyonagelinmesin, süreç sekteye uğramasınvb...” söylemlerin hepsi Kürt milli-yetçi hareketi silahsızlandırmaya iknasürecinin devamıdır.

7- Üç PKK'liyi katleden emper-yalistleri ve işbirlikçi AKP iktidarınılanetle kınıyoruz. Başta Kürt Halkı,Kürt milliyetçi hareket ve devrimcidemokrat tüm kesimlere sesleniyoruz!Hiç kimse "barış süreci" diye emper-yalistlerin ve işbirlikçi AKP iktidarınınPKK'yi silahsızlandırma politikalarınagüç vermesin.

8- KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜEMPERYALİSTLERLE VE İŞBİR-LİKÇİ OLİGARŞİYLE UZLAŞ-MAKTA DEĞİL, ANADOLUHALKLARININ ORTAK MÜCA-DELESİNDEDİR!

KAHROLSUN EMPERYALİZMVE İŞBİRLİKÇİ AKP İKTİDARI!

Page 9: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,

Kürt halkının tüm tarihi niceisyanlara ve katliamlara tanıklıketmiştir... En son örnektir Fransa’nınbaşkenti Paris’te üç PKK’li kadınınöldürülmeleri... Sakine Cansız, FidanDoğan ve Leyla Şaylemez Kürt hal-kının mücadele tarihindeki ilk şehitlerdeğildir kuşkusuz. Ancak onlarınöldürülme biçimleri ve konumlarıile birlikte düşünüldüğünde emper-yalizm ve oligarşinin bu katliamıboşa işlemediği ve Kürt milliyetçili-ğinin teslimiyetçi politikalarına kar-şılık olarak daha da geri çekilmeleriyönünde bir mesaj, uyarı olduğu dasöylenebilir.

Yaşanan pervasız katliamın hemenardından AKP’li Hüseyin Çelik’inyaptığı açıklama çok çarpıcıdır:

"Yapılış şekline bakılırsa bu dahaçok PKK’nın kendi içindeki bir içhesaplaşması gibi görünüyor. Busüreci sabote etmeye yönelik bugün-lerde bu ve benzeri şeyler olabilir"

Daha olayın üzerinden fazla birzaman geçmeden bu açıklamayıyapan Çelik olayın nasıl olduğunuve kimin yaptığını hemen de biliyorve dahası bundan sonra bu tür şeylerinolmaya devam edebileceğini de söy-lüyor.

Aslında Çelik bir yandan suçunuiyi biliyor ve hemen suçu PKK üze-rine atarak işin içinden çıkmaya çalı-şıyor ama öte yandan da “bu ve ben-zeri şeyler olabilir" diyerek aba altın-da sopa gösterme misali tehditlerdende geri durmuyor...

Keza aynı biçimde saldırının ger-

çekleştiği günden bu yana BaşbakanErdoğan’ın ağzından saldırı ve kandanbaşka bir şey çıkmıyor. Sürekli teh-ditler savuruyor. Bir taraftan“Başlattığınız barış sürci dinamit-lenmek isteniyor. Buna pirim ver-meyelim” diyor. Diğer taraftan Terörörgütü saldırılarına son verene kadaroperasyonlar devam edecek” diyor.Ve gerillalara yönelik katliam saldı-rıları devam ediyor. Daha önce hiçkullanılmayan “mağara delen bom-balar” kullanılıyor.

Keza aynı şekilde AKP’nin diğerkurmayları da sırasıyla uyarıyorlar...Adeta PKK’yi bir sınava tabi tut-tuklarını ve özellikle de Öcalan’ınbir sınavda olduğunu söylüyor; böy-lesi bir saldırı karşısında bile soğuk-kanlı davranıp davranamayacak-larının görüleceği bir sınava tabitutuyorlar.

Erdoğan Türkiye’ye getirilecekcenazeler için “barış sürecine karşıprovokasyonlar” olabileceği uya-rıları yapıp duruyor. BDP’liler isebuna karşılık olarak provokasyonunbu kadar dile getirilmemesi uyarısıyapmakla yetiniyorlar. Keza aynıtemelde Kürt milliyetçi hareketi dekoro halinde bunu “derin devletinişi”, “barışı bozmak isteyenlerinişi” temelinde ele almaktadırlar ve“aman barış süreci bozulmasın”denilerek de ‘sağduyu’ çağrıları bir-biri peşi sıra yapılmaktadır.

KİMSE KİMSEYİ KANDIRMA-SIN! ORTADA BİR BARIŞ SÜRECİYOKTUR!

Açık ve net olarak Kürt hare-

ketinin silahlı mücadelesinin tas-fiyesi vardır.

Bu, emperyalizmin ve oligarşinin

kendi “çözüm”üdür.

O kadar pervasızdır ki oligarşi,bir yandan katlediyor bir yandan dasanki ölenler Kürt halkının evlatlarıdeğilmiş gibi saldırılarını sürdürüyor.Kürt milliyetçi hareketi ise esas olaraksavunma pozisyonunda kalmaktadır.Ne adına? Ne olduğubelli olmayanbir barış adına!..

Evet, gerçekten de ne idüğü belir-siz bir barıştır söz konusu olan. Sözdegörüşmeler yapılmış ve dünyanıngözü önünde bir barış süreci başla-tılmıştır. Ama Kürt gerillaları hergün onlarla katledilmeye devametmektedir. Sınır ötesi operasyonlaryapılıp Kandil dağları bombalan-maktadır. Sakine Cansızlar Paris’ingöbeğinde suikasta uğramakta vedaha bunların ardının geleceği teh-ditleri de pervasızca savunulabil-mektedir.

Bu kadar pervasızlığın, bu kadarrahatlığın nedeni nedir acaba? İkitaraf karşılıklı olarak oturup bir konu-da uzlaşmaya vardıklarında her ikitarafın da dikkatli olması gerekmezmi? Eğer bir barış olacaksa o zamansavaşan iki tarafın da karşılıklı olaraksilah bırakması ya da en azındansilah bırakana kadar karşılıklı olaraköldürmelerden vazgeçmesi gerekmezmi?

Elbette karşılıklı bir anlaşma sözkonusu olduğunda tüm bunlar damasaya yatırılır ve konuşulur…

8

Yürüyüş20 Ocak2013

Sayı: 348

KÜRT HALKININ GERİLLALARINI VEÖNDER KADROLARINI KATLEDEN OLİGARŞİ VE EMPERYALİZMDİR...

Hala Onlardan “Çözüm”Bekleme Tavrı Artık Trajediye

Dönüşmüştür...

Page 10: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Geçen sayımızda da belirttiğimizgibi burada karşılıklı bir barış veuzlaşma da söz konusu değildir.Oligarşi ve emperyalizm açık ve netbir şekilde PKK’ye silah bıraktırmayıdayatmış bulunmaktadır. Bunu daya zorla ya da gönüllü olarak yapa-caksın demişlerdir…

Ve bu nedenledir ki, pervasızcakatliamlar yapmaya devam etmekteve tehditler savurmaktan da geri dur-mamaktadırlar.

Neyine güvenmektedir oligarşive emperyalizm? Elbette kendi büyükpolitikalarına ve üstün askeri başa-rılarına güvenmiyorlar. Çünkü bunun-la bir gerilla hareketini, halk hareketinibitiremeyeceklerini tüm tarihleri için-de yüzlerce kez test ettiler ve halada test ediyorlar.

Her Ağacın Kurdu Özünde Olur!

Bir halk hareketi ancak kendiiçinde yaşayacağı bir ihanet ya daideolojik olarak çöküşle yenilebi-lir…

Kürdistan tarihine baktığımızdada bunun birçok örneği yaşanmıştırki Öcalan kendisinin asla bu yeniklergibi olmayacağını söylemiştir birçokkez…

Osmanlıya karşı isyan bayrağınıilk dalgalandıranlardan biri MirMuhammed’dir… Osmanlı bu isyanıçıkardığı bir fetva ile Kürt halkınıaldatarak, yönlendirerek bastırır…Fetvada der ki, “her kim halifeninordusuyla savaşırsa kafirdir.” Bufetva üzerine Müslüman Kürtler sava-şı bırakırlar. İsyan önderi MirMuhammed tutuklanıp İstanbul’agötürülür. Dönemin padişahı, birdaha isyan etmeyeceği konusundasöz vermesini ister. Mir Muhammed,“tamam” der. Padişah da Kürdistan’adönmesi için izin verir. Ve MirMuhammed Kürdistan’a dönerkenTrabzon yakınlarında öldürülür.

Yine bir başka Kürt isyanı olanBedirhan Bey isyanı yeğeni YezdanŞer’in ihanetiyle yenilgiye uğrar.İhanet eden yeğen ise önce ihanetinkarşılığı olarak Botan beyliğine atan-mışken isyanın bastırılmasından sonrabu görevinden alınır. İşi bitmiştir

çünkü. Aldatıldığını görünce kendiside isyana kalkan Yezdan Şer degörüşme vaadiyle çağrılır ve dağdanindiğinde tuzağa düşürülerek katle-dilir.

Tarihimizin en yakın örneği iseDersim isyanıdır. Bu isyanın önderiSeyid Rıza da görüşme yapmak üzereçağrıldığı Erzincan’da tutuklanarakidam edilir.

Sözün özü şudur ki, isyana kal-kışan bir hareket sonuna kadar gitmekzorundadır. Gitmediği taktirde vedüşmanın koşullarına boyun eğdiğitakdirde yenilgiye mahkumdur.Yenildiği gibi kendisine verilen söz-lerin de hiçbir değeri bulunmayacaktır.Ki Osmanlı bu konuda tarihe namsalmıştır. Oyunlarıyla, kurnazlıklarıylameşhur Osmanlı’nın devamcılarınınondan aşağı kalır bir yanı hiçbirzaman olmamıştır. Ki bu esas olaraksınıf mücadelesinin gerçeğidir. Çünküyaşanan özünde sınıf kavgasıdır vesınıf kavgalarında uzlaşmanın yeriyoktur.

Çağımızda bunu yapabilmek içinancak ve ancak Marksist-Leninistbir çizgide bulunmak ve tutarlı anti-emperyalist olmak gerekir. Böyle birideolojiyle donanmayan her hareketyenilgiye mahkumdur.

PKK Tarihi Uzlaşma Arayışları Tarihidir!Bu yanıyla baktığımızda oligar-

şinin ve emperyalizmin bu kadarpervasız olmalarının altında yatanıngerçekte PKK’nin tüm tarihi olduğunuaçıkça görebiliriz… Küçük burjuvamilliyetçi bir ideolojiyle hareket edenPKK’nin tarihi uzlaşma üzerine şekil-lenmiştir. Ve ilk çıkışlarından buyana savundukları hemen tüm düşün-celerini adım adım terk etmişlerdir.Ve öyle bir noktaya gelinmiştir kioligarşi ile bir anlaşma olsun danasıl olursa olsun noktasındadırlar.

Hal böyle olunca da oligarşi per-vasızca katliamlar yapmakta, sui-kastlar düzenlemekte ve cenazelerinkaldırılmasında dahi sakın provo-kasyon yapmayın, beni kızdırmayındemeye gelen açıklamalar yapabil-

mektedir. Şehitlerin intikamı içinsavaş çağrıları yapan PKK’nin buçağrıları artık çok gerilerde kalmışgörünüyor. Artık tümüyle uzlaşmayave savaşın bırakılmasına kilitlenmişgörünüyorlar.

Oysa bu politikaların Kürt halkınada, Kürt önder güçlerine de hiçbirözgürlük ve kurtuluş getirmeyeceğini,yaşanan tarih tüm gerçekliğiyle gözlerönüne sermektedir.

Bu tarihe gözlerini kapatan, butarihi görmezden gelen PKK önder-liğinin politikasızlığıyla adım adımbugüne kadar gelinmiştir.

Oligarşi Paris’te katliam düzen-leyecek kadar pervasızca hareketedebiliyorsa ve bununla yetinmeyipbir de hala tehditler savurabiliyorsabunun nedenini başka hiçbir yerdedeğil doğrudan doğruya PKK hare-ketinin politikalarında aramak gerekir.

Sürekli eleştirdik, sürekli uyardık.Ancak buna rağmen devam etti tümbu politikalar ve eleştirilerimizekarşılık olarak ise kurumlarımızsaldırıya uğradı. Oysa biz işte oli-garşinin bu kanlı yüzüne dikkatiçekiyor ve ona güvenmeyin diyorduk.Kürdistan tarihini anlatıyor, bunabakın diyorduk.

Fakat gözlere adeta mil çekilmiş,kulaklar sağır olmuş bir halde barışbarış denilip durulmakta, uzlaşmamasasından ne yaşanırsa yaşansınkalkılamamaktadır.

İdeolojik olarak burjuva demok-rasisine tam bir adaptasyonun yaşan-dığı, sosyalizmin artık isminin bileanılmaz olduğu bir PKK gerçeği varönümüzde. AB’den, ABD’dençözüm(!) isteyen PKK onların dayat-malarıyla karşı karşıyadır.

Bağımsız Kürdistan düşüncesiterk edileli çok yıllar oldu. Ondansonra federasyon da, özerklik de terkedildi… En son eğitimde verilecekbazı kırıntı halklar ile dilde kolaylıknoktasına kadar geri çekilindi…Ancak bu da yetmez diyor oligarşi,bunları verebilmem için bile öncesilahları bırakacaksın diyor. Hem dekayıtsız şartsız. Ve şimdi kabul edilenbu olduğu içindir ki, oligarşi perva-

Yürüyüş20 Ocak

2013

Sayı: 348

9

Page 11: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,

sızca katlediyor, suikastlar yapıyor.

Yıllar önce uyarmıştık; “Ulusal taleplerle hedeflerini

sınırlayan milliyetçi hareket karşı-sında oligarşi ve emperyalizmin birbaşka taktiği, ulusal direnişe destekolan halkın karşısına ağır bir bedelkoyup, savaşın en olumsuz sonuçla-rına katlanmasını sağlarken, birtaraftan da bazı ulusal hak kırıntılarıverileceği beklentisi yaratarak, onur-suz bir ‘barış’ın koşullarını oluştur-maktır.

İş bir kez, ulusal hakların kazanımıile sınırlandı mı, savaştan bıktırılanhalk için pazarlık masasında uzlaşmave barışı aramanın koşulları doğmuşolur. Ulusal haklar pazarlık konusuolur. Böylesi bir uzlaşma sürecinihazırlayan sadece kişi ya da partilerinniyetleri değildir.

Hatta kişi ve partiler ‘Biz devrimistiyoruz. Biz sosyalizm istiyoruz’diyebilirler. Ama eğer bir halk hare-ketinin siyasal programı milliyetçianlayışla oluşturulmuş ise direnişiçinde yer alan halk, ulusal hak kaza-nımları için harekete geçirilmişse,artık bu nesnellik sonuç üzerindeetkili olmaya başlamış demektir.İnsanlar savaşın ağır bedelleriniyaşarken, kazanmak için önlerinekoydukları ulusal hakları en azındantartışmaya açık hale gelirler. Tavizve uzlaşmacılık bu aşamadan sonra

başlar.

Emperyalizm, Kürt halkına bazıulusal hak kırıntılarının verilerek,soruna bir ‘çözüm’ bulunabileceğiniileri sürerken, hesabı Kürt halkınaözgürlüklerini vermek değil, direnişibu kırıntılarla daha kolay tasfiyeedebileceğini düşünmesidir. Oligarşiise böylesi manevraları bile yapabi-lecek güçte olmadığı için bu planyürürlüğe konulamıyor. Ancak yarınböylesi bir tasfiyecilik gündeme gel-diğinde, Kürt milliyetçi anlayışınbuna karşı doğru politika geliştirmesizor olacaktır. Tersine daha bugündenısrarla siyasi çözüm isteyen tarafınKürt milliyetçi anlayış olması, böylesibir tasfiyecilik planına karşı konu-lamayacağı düşüncesini güçlendir-mektedir.

Doğrusu binlerce şehit verilerekbugüne getirilen bir ulusal kurtu-luşçuluğun, ulusal hak kırıntıları içinpazarlık masasına oturması özgür-lükler için yürüyen bir halkın inti-harıdır.

Söylem ve niyet ne olursa olsun,milliyet temelinde örgütlenme vemücadelenin doğal mecrası bu yöndeakar. Milliyetçi anlayış, ittifak poli-tikalarından eylem çizgisine, kitleleregösterdiği hedeften, ürettiği politi-kalara kadar kendi nesnelliğini kendiyaratır. Ve bir noktadan sonra başkabir şey söylemenin anlamı kalmaz.

Halkın mücadele potansiyelini emper-yalizmin pazarlık masalarında eritiptüketmemek için, daha baştan, iktidarhedefine yönelen ve özgürleşme soru-nunu sınıfsal kurtuluşla birlikte elealan bir politika şarttır. İttifakları,eylem çizgisini, halkın motivasyonunu,politik bilincini, ulusal ve sınıfsalkurtuluşçuluk çizgisinde şekillendirenbir hareket, emperyalizmin uzlaşmatuzaklarına karşı tutarlı kalabilir.”(26 Kasım 1994 tarihinde yazılmış-tır… Aktaran, Milliyetçilik Çıkmazısyf.703)

Neredeyse 20 yıl önce yazdığımızbu yazı bugün hala güncelliğini koru-maktadır. Ve gelinen noktada devrimcipolitika ve bakış açısının doğruluğunukanıtlarken milliyetçi bakışın Kürthalkını getirdiği noktayı da gözlerönüne sermektedir.

Oligarşi ve emperyalizmin yasilah bırakılacak ya silah bırakılacakdayatmalarıyla katliamlar, suikastlartertiplediği bugün PKK hareketinebir kez daha sesleniyoruz; tarihimiz-den, uzak ve yakın tarihimizden dersalalım ve henüz bırakmadığımız silah-larımıza daha sıkı sarılalım ve emper-yalizmin ve oligarşinin oyunlarınıbozalım. Katliamları suikastları boşaçıkaracak olan tek güç budur. Aksi,yeni Mir Muhammedler, SeyidRızalar veya Sakine Cansızların kat-ledilmesinden başka bir şey getir-meyecektir.

Sayı: 348

20 Ocak2013

Yürüyüş

10

10 Ocak günü Ankara Sincan 1 Nolu F TipiHapishanesi'nde açık görüşte her tutsağın kendi görüşçüsüile ayrı masada oturması dayatmasında tutsaklara vegörüşe giden ailelere saldırıldı.Görüşçülerden Ezgi Antmen,Murat Egemen Akkuş, MayısKurt, Özkan Kayöz ve ZeynepAslan gözaltına alındı.

Tutsak arkadaşları BarışÖnal ve İlhan Kaya’nın görü-şüne giden DevrimciMücadelede MühendisMimarların gözaltına alınmasıüzerine Yüksel Caddesi’nde basın açıklaması yapıldı.Hapishane idaresinin keyfi uygulamalarla devrimcilerüzerindeki tecriti artırmaya ve görüşçüleri yıldırmaya

çalıştığı belirtildi. Ve bu dayatmalar karşısında devrimcilerive yoldaşlarını yıldıramayacakları bir kez daha dilegetirdiler. 26 kişinin katıldığı eylem sloganlara bitirildi.

Öte yandan mahkemeye sevk edi-len 5 kişi adli takip kararı ile serbestbırakıldı.

Halkın Hukuk Bürosu, Sincan 1Nolu F Tipi’nde yaşanan saldırıylailgili olarak 10 Ocak tarihli yazılı biraçıklama yaptı. Açıklamada, “Birsüredir Sincan Kadın Hapishanesi’ndeve 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde

yaşanan hak gasplarındaki artış ve saldırılardaki paralellikgöstermektedir ki saldırının ve işkencenin sorumlusuAdalet Bakanlığı ve AKP İktidarıdır.” denildi.

Devrimci Tutsakları Sahiplenmeye Devam Edeceğiz

Page 12: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR! 11

Yürüyüş20 Ocak

2013

Sayı: 348

Fransa’da üç PKK’li katledildi.Katillerin kim olduğu emperyalistleringeçmiş tarihlerine baktığında hiç desır değil. Sadece Fransa 3 PKK’lilinkatledilmesi gibi binlerce katliam yap-mıştır. Ama buna rağmen kimse bukatliamı açıkça emperyalistlere kon-duramamaktadır. En fazla “diş güçler”denilerek sayısız komplo teorileri üre-tiliyor.

İşte Amerika ve Avrupa emper-yalistlerinin suç dosyası:

ABD’NİN SUÇ DOSYASI

1898’de Meksika’yı işgal etti.

Aynı yıl Kuba’ya girdi.

1921 yılında Nikaragua’yı işgaletti. Ulusal Muhafızlar adlı ve başınıSomoza’nın çektiği terör örgutunu kur-du. Anti-emperyalist direnişin başınıçeken Sandino ve 300 kişiyi katletti.40 yıldan fazla surecek bir terör devrinibaşlattı. Sabotaj ve suikastlar duzenle-di.

1945’te Japonya’nın Hiroşimave Nagazaki kentlerine atom bombasıatarak bir anda 250 bin kişiyi vahşiceöldurdu.

1950-53 yılları arasında yuzbin-lerce yurtsever Koreliyi katletti.

1954’te binlerce Guetamalalıyıöldurdu.

1955’te Endonezya, Laos veKamboçya’da çok sayıda CIA operas-yonu duzenledi.

1956-59 yılları arasında Kuba’da60.000 kişiyi, ABD’li danışmanlarınve Batista’nın birlikte yuruttuğu ope-rasyonlarda katletti.

1961’de Kuba’ya karşı DomuzlarKörfezi çıkartmasını örgutledi.

1965’te işbirlikçi Suharto, 1 mil-yon komunist ve ilerici Endonezyalıyıkatletti.

Aynı yıl Dominik’e paraşutçule-rini indirdi ve 10 bin Dominikliyi kat-

letti.

1975’te Vietnam’dan kovuldu-ğunda arkasında milyonlarca ölu vesakat bıraktı. ABD’nin Vietnam’da hal-kın uzerine attığı 638 bin ton bomba,II. Dunya Savaşı sırasında Avrupa veAfrika’ya atılan toplam bombalarınyarısıdır. Kişi başına aşağı yukarı 5bomba atıldığı söylenmektedir.Milyonlarca insan “stratejik köyler”esurulmuş, onbinlerce kadının ırzınageçilmiş, yuzbinlerce insan sakat bıra-kılmıştır, Milyonlarca insan işkencedengeçirilmiştir.

1970-75 yılları arasındaKamboçya ve Laos’ta 1 milyon insanıkatlettiler.

1973’te Şili’de CIA’nın duzen-lediği darbe ile 30 bin kişi katledildi.

Arjantin’de faşist generallerleyaptığı işbirliği sonucu 30 bin kişi“kaybedildi”.

1983’te Lubnan’a mudahale etti.14 bin Deniz Piyadesi’nin katıldığıoperasyonda binlerce ilerici yurtseverLubnanlı katledildi.

Aynı yıl Lubnan’a ikinci birmudahalede bulundu. Akdeniz’de eşkı-yalık yapan Amerikan 6, Filosu’na aitsavaş gemileri Lubnan’a gunlerce bom-ba yağdırdı.

Yine aynı yıl Grenada’yı işgaletti. Yuzlerce ilerici ve yurtsever kat-ledildi.

1986’da uluslararası haydutlukörneği sergileyerek Libya’yı bombaladı,bine yakın sivili katletti. Ülkeye ambar-go uygulayarak deniz ablukasına baş-vurdu.

1989’da Panama’ya asker çıkarttıve 5 bin Panamalıyı öldurdu.

1991’de Irak’ın Kuveyt’e girişinibahane ederek diğer emperyalist guçleride ardına takarak Irak halkına karşıbomba yağdırdı. 100 binin uzerindeinsanı katlettiği bu vahşeti iletişimkanallarıyla tum dunyaya resmen izlet-tirdi. ABD uçakları Irak halkının uze-rinde 12 bin sorti yaptılar.

Somali’deki durumu bahane ede-rek yine diğer emperyalist guçleri depeşine takarak ulkeyi işgale girişti.

İran’a karşı başlattığı ambargoyuyıllardır surduruyor.

Latin Amerika da ABD’nin bulaş-madığı savaş, katliam, insan haklarıihlali yok gibidir. Nikaragua’dan kaçanişkenceci, halk duşmanı kontraları“Özkurtuluşgurluk Savaşçıları” adıaltında Honduras’ta uslendirdi ve silah-landırarak Nikaragua halkının ustunesaldırttı. Birçok Latin Amerika ulkesindede “Ulusal Muhafızlar” adı altında“Ölum Mangaları” nı örgutledi, eğitti,finanse etti, silahlandırdı ve halkınuzerine saldırttı.

ABD, sadece 1946-1975 yıllarıarasında amaçlarına ulaşmak için tam215 kez askeri gucune başvurmuştur.Aynı yıllarda insanlığa 19 kez “nukleersilah kullanma” tehdidini savurmuş-tur.

2001’de Afganistan’ı işgal ettive işgal NATO şemsiyesi altında halendevam etmektedir. Bugüne kadar onbin-lerce Afganlı katledildi.

2003’e Iarak’ı işgal etti. Toplam1.5 milyon ıraklı işgal boyunca katle-dildi.

İNGİLTEREİngiltere ABD’nin hemen her dönem

suç ortağı olmuştur.

İngilizlerin MI 5 adlı teşkilatı tambir terör odağıdır. Londra’da işkencefuarı duzenlemekte ve faşist rejimlerinişkence teşkilatlarına bu aletleri pazar-lamaktadır.

Uzun yıllar boyunca “ÜzerindeGuneş Batmayan İmparatorluk” sıfatınıtaşıyan ve tum dunya halklarını kanave acıya boğan bir hukumdarlık kuranİngiliz emperyalizmi, bugun bu sıfatınıyitirmiş olmasına rağmen, ABD’ninarkasında her turlu kontrgerilla ope-rasyonu ve saldırılara bilfiil katılmak-tadır.

Emperyalizmin Suç Dosyası!Emperyalistler Halkların Katilidir! Halkların Hiç Bir Sorununu

Çözemez! Amerika Gibi Avrup Emperyalistleri Katilidir!

Page 13: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,

Vietnam’da Amerikan teröru

2 Mayıs 1857’de Delhi yakınla-rında Meerut’taki askerlerin ayaklan-masıyla başlayan ve buradanHindistan’a yayılan ayaklanma kanlışekilde bastırıldı. İngiltere ayaklanmayıbir ırk savaşına dönuşturdu. İşgalciİngilizler girdikleri butun köylerdekiinsanları imha ettiler.

Aynı yıl İngilizler Delhi’yi elegeçirdiler. İşgale karşı ayaklanma Şubat1859’a kadar surdu. Yuzbinlerce Hintlikatledildi.

İngilizler 1859’de Hindistan’daMorar’ı işgal ettiler.

Ekim 1860’da Pekin’i işgal etti-ler.

1874’te Sudan’ı işgal ettiler.

1882’de Mısır’ı işgal ettiler,

1881’de Mehdi ayaklanmasıylakovulduğu Sudan’ı 1896-1898 yıllarıarasında tekrar ele geçirdiler.

1890’da Kenya ve Uganda’yıişgal etti. Terör aralıksız onyıllarcasurdu.

1950’li yıllarda Kenya tam birtoplama kampına dönuştu.

Ekim 1953’te İngiliz emperya-lizmi 138 bin Afrikalıyı gözaltına aldı.Aynı yıl 1300 Kenyalı katledildi.İşgalciler 1952’de Mamu Mamu dire-nişçilerinin gösterisine açtıkları ateşle17 kişiyi öldurduler. Kenya’da İngilizişgali boyunca köyler yakıldı, 39 top-lama kampında 70 bin Kenyalı tutsakedildi ve bu sureç zarfında 30 binKenyalı vahşice ölduruldu.

1900’de Guney Afrika’daBoer’lere saldırıldı. İngilizlerin yaka-ladıkları ve toplama kamplarına koy-dukları çoğu kadın ve çocuklardan olu-şan 20 binden fazla Boer ölduruldu.1902’de Vereeniging anlaşması sonundaBoerler bağımsızlıklarını yitirdi.

12 Mayıs 1916’da İrlanda kurtuluşmucadelesinin önderlerinden JamesConolly gizli bir duruşmayla idam edil-di.

13 Nisan 1919’da barışçıl birgösteriyeateş açan İngilizler 379 Hintliyiöldurdu, 1200 kişiyi yaraladı.

İngiliz emperyalizmi 1931’deGandhi’yi tutukladı ve bu arada 60-

90 bin arasında Hintli gözaltına alındıve terör estirildi. 1 Nisan-14 Temmuz1931 arasında 103 kişi katledildi, 420kişi yaralandı.

İngiliz işgali altındaki İrlanda’da1922-23 arasındaki iç savaş boyuncaİngiltere hukumeti pek çok IRA önderiniyargılamaksızın idam etti. Ayrıca birçokCumhuriyetçi ele geçirilir geçirilmezkurşuna dizildi.

İngiltere 1927’de Shanghay’daonbinlerce Çinli işçiyi katletti. İşçilerİngiliz egemenliğine başkaldırmışlar-dı.

1929’da İngiltere işgali yıllarındaSiyonist zulme isyan edenFilistinlilerden 200 isyancıyı İngilizguçleri katletti. Birçok Arap köyluidam edildi, birçoğu hapsedildi. Yineİngiliz emperyalistler 1936 yılı içinde1000 Filistinli isyancıyı katlettiler.

İngiltere, Siyonizmin silahlandı-rılması ve Ortadoğu’ya yerleştirilme-sinde önemli rol aldı. Bu destek nede-niyle İngiliz guçlerinin 1939 yılındaOrtadoğu’dan çekilmesiyle 5000 Arapkatledildi. 14 bin Arap yaralandı. Ayrıcaİngilizler, özel terör örgutu olan “ÖzelGece Birlikleri”ni kurdular.

1931 Temmuzu’nda İngilizKraliyet Hava Kuvvetleri Hindistan’a500 ton bomba attılar.

İngiltere, Ekim 1944’teYunanistan’ı işgal etti. 40 bin kişilikİngiliz kara ve hava kuvvetleri Yunanlıyurtsever guçleri Atina dışına çıkarttı.Bundan sonra tam bir faşist terör kam-panyası başlatıldı. İngiltere, Yunanistantarihine de işgalci olarak geçti. Aralık1945’te 50 bin kişiye soruşturma açılır.18 bin Yunanlı cezaevine atılır. İngilizemperyalizmi bu sureçte en unlu şöh-retini Yunanlı devrimcilere karşı kur-duğu “Larissa ve Makranissos” toplamakamplarıyla kazanmıştır.

Bu kamplarda binlerce komunistve yurtsever vahşice işkencelerdengeçirilmiş ve katledilmiştir. Katledilenlearakurtuluş sında Yunan direnişininkahramanı Elas komutanı ArisVelovchiotis de vardı.

İngiltere, Kore halkına saldıranemperyalist guçler arasında da vardı.Kore’ye saldırı savaşına 12 bin kişilik

askeri birlikle katıldı. 1945-50 arasında100 bin Korelinin öldurulmesininsorumlularından biri de İngiliz emper-yalizmidir.

30 Ocak 1972 gunu İrlanda’da“Kanlı Pazar” olarak tarihe geçti.İngiltere polisi 14 İrlandalı sivili katletti.İrlanda’nın işgalinin 25 yılı boyuncaçoğu sivil, katledilen İrlandalı sayısı 3bin civarındadır.

İngiltere, işkence aletleri de pazar-lıyor. Bir örneği 11 Ocak 1995’teChannel 4’te yayınlandı. Arabistan’a20 milyon Sterlinlik işkence aletlerisatıldığı açıklandı.

Endonezya’da Suharto rejiminin1976 yılında işgal ettiği Doğu Timor’dauyguladığı soykırıma İngiltere tam des-tek verdi. Bugune kadar Doğu Timor’da210 bin kişi katledildi. İngiliz hukumet-leri Suharto’nun 30 yıldır suren faşistdiktatörluğunu askeri ve mali projelerledestekliyor.

1982 yılı içinde İngiltere veWales’te polis gözetimi sırasında “kötumuamele” nedeniyle 55 kişi öldu.

1991 yılında ise bu sayı 49’dur.Ayrıca 1969-80 yılları arasındaİngiltere’de gözaltında ölen insan sayısı696 kişidir.

1986-1992 yılları arasındaİngiltere hukumetlerinin Turkiye’dekifaşist rejime yaptıkları silah yardımı43 milyon dolar değerindedir. Bu silah-ların Kurt ve Turk halklarına karşı kul-lanıldığı biliniyor. Bu silahlarla teçhizedilen faşist guçler, yaklaşık 3000 köyuimha edip 2 milyon insanı toprakla-rından kovdular. 55 bin kişi katledildi.

ALMANYA...Bugun hala nefretle ve lanetle anılan

bir tarihe sahiptir Almanya. Dunyatarihine kara harşerle yazılmış Hitlerfaşizminin anayurdudur. Bu yuzden deAlmanya denilince ilk akla gelenfaşizmdir, SS’ler, SA’lar, gaz odaları,yakma fırınları, kısacası yaşanan vah-şettir. Ve Almanya tarihi boyunca işle-diği suçlarla nefret ve lanetle anılmayıhaketmiştir.

Alman emperyalizmi bugun de ırk-çılığın hamisi ve en buyuk destekçisidir.Tam bir polis devletidir. GSG-9 adlı

12

Yürüyüş20 Ocak2013

Sayı: 348

Page 14: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Yürüyüş20 Ocak

2013

Sayı: 348

13

terör örgutu aracılığıyla gerektiğindehiçbir hukuk normunu tanımamakta-dır.

Tum kara Avrupa’sınıYunanistan’dan Fransa’ya,Bulgaristan’dan Polonya’ya dek işgaletmeye kalkmış, halklara karşı aklınalmakta zorlandığı işkenceleri uygu-lamış ve soykırıma girmiştir. II.Paylaşım Savaşında 30 milyon insanınölumunden, 35 milyon insanın sakatkalmasından birinci dereceden suçludur.Sadece Sovyetler Birliği’nde 1718şehri, 70 bin ilçe ve köyu yıkmış, 20milyon insanı katletmiştir. 25 milyoninsanı evsiz bırakmıştır. Gaz odalarıve krematoryumlarda 6 milyondan fazlaYahudi ve komunisti vahşiceöldurmuştur.

Ortadoğu’ya yönelik planlar için-de olan Almanya, özellikle GuneyKurdistan’da yer edinebilmek içinçeşitli oyunlar peşindedir. Turkiye’dekifaşist rejimin destekçisi durumundadır.

Kurt, Turk tum Anadolu halklarınınve proletaryanın sömurulmesi, baskıaltında tutulması ve işkencelerin birincidereceden suç ortağıdır.

Anti-emperyalist RAF örgutuneyönelik yuzlerce kez saldırı duzenlemiş,önder kadrolarını katletmiştir. Bu konu-larda tam bir pervasızlık sergilemek-tedir.

Alman halkının faşizme karşısağduyusunu hiçe sayarak özellikleOrtadoğulu anti-faşist kurtuluş örgutle-rini yasaklamakta, devrimci avı yap-maktadır.

Alman cezaevlerinde yıllardırağır baskı koşulları hukum surmekte,işkence ve infazlar yapılmaktadır.Uluslararası Af Örgutu’nun 1995 yılıraporunda da karakollar ve cezaevle-rinde işkence yapıldığı belgelenmiştir.

Yabancılara karşı saldırılarıörgutleyen Neo-nazi teşkilatının arka-sında Alman emperyalistleri vardır.

FRANSAFransa kendisini hep en demokratik

ulke olarak göstermeye çalışmıştır.Dunyada “tarafsızlığın”, “adaletin”,“insan hakları”nın sembolu olarak bili-nir. Daha doğrusu öyle bilinmesi istenir.

Ancak Fransa’nın tarihi böyle olmadı-ğını açıkça gösteriyor.

Fransa, özellikle Ortadoğu ve Afrikahalklarına yönelik saldırı, işgal, katliam,sabotaj, suikast ve sömurude öndegelen devletlerdendir. Lejyonerleri,gizli servisleri bu tur işgal ve saldırıfaaliyetleri için örgutlenmiştir.

İşkence yöntemleri konusundadunyaya bir dönem rehberlik edecekdenli ileri gitmiş bir ulkedir.

Avrupa’da yabancı duşmanlığıve ırkçılığı en fazla gözeten, destekveren ulkelerden biridir.

25 Temmuz 1920’de buyuk kısmıSenegal ve Mağrip’ten devşirilmişFransa ordusu, 90 bin askerle Şam’ıişgal etti.

Aynı yıl Sovyetler Birliği’nekarşı işgalci askerler gönderdi.

Anadolu’da Antep-Maraş böl-gesini işgal ederek yuzlerce köyu yak-mış, binlerce kişiyi öldurmuştur.

Ortadoğu’da yönetimi altındabulunan bölgeler 1925 yılına kadarsıkıyönetim alında kaldı. Bölgeye askeriyatırımlar sivil amaçlı yatırımların 10misliydi.

1946’da çekilmeden önce Şam’ıbombalayan Fransız ordusu 500 kişinölumune yol açtı.

Lubnan’da uzun yıllar sömurgecibir guç olarak kaldı. Bu surece ilişkintum sömuru ve katliamlarda pay sahi-bidir.

1950’lerin ikinci yarısında İsrailile özel ilişki geliştiren Fransa, İsrail’inArap halklarına karşı başlıca kaynağıoldu.

Madagaskar’da 1947 yılındaözgurluk talebiyle ayaklanan halkakarşı katliam yaptı. 40 binMadagaskarlıyı katletti.

1952 yılında başlayan CezayirUlusal Kurtuluş hareketinin uzerinebutun vahşetiyle gitti. 10 yıllık savaşsonunda 1.5 milyon Cezayirli yurtseverikatletti. Yuzlere köy ve kasaba yerlebir edildi.

II. Paylaşım Savaşı sırasındaAlman faşizmiyle işbirliği içine girerekbinlerce Fransız devrimcisi ve yurtse-verin katledilmesine seyirci kalmıştır.

Kongo’nun yurtsever lideriPatricia Lumumba’yı başkanlık sara-yında unlu suç örgutu “ParaşutçuBirlikleri” eliyle kaçırmış, uçakta işken-ce ile öldurulmuş cesedini Cezayir’eindirmiştir.

1956’da İngiltere ile birlikteSuveyş kanalını işgal etti.

1967-68 yıllarında Fransız işçilerive öğrencilerine karşı kitle halinde şid-det uyguladı. Yuzlerce kişi yaralandıve tutuklandı.

Vietnam’ı işgal etti. 1975’tesavaş sona erdiğinde 2 milyon kişiniöldurulmesinde pay sahibi oldu.Gerisinde unlu “Kaplan Kafesleri” veyanmış yıkılmış bir ulke bıraktı.

Irak’a yönelik 1991 yılında ger-çekkurtuluş leştirilen “Çöl Fırtınası”harekatına ABD’li emperyalistlerinpeşinden katıldı ve 100 bin Iraklınınkatledilmesinde suç ortağı oldu.

Ruanda’yı işgal ederek kabilelerarası savaşı suruklemiştir. Bu işgalsırasında sadece bir ay içerisinde 500bin Ruandalı katledildi.

Yeni Kaledonya’da Machoro’nunkatledilmesi, Green Peace gemisin batı-rılması ve bir gazetecinin öldurulme-sinden sorumludur.

Dunya çevre kirliliğinin öndegelen sorumlularından biridir. PasifikOkyanusu’nda nukleer denemelerinihalen surdurmektedir.

Yugoslavya’yı parçalayan vehalen Yugoslavya halklarının katledil-mesine yol açan savaşta politik veaskeri olarak rol aldı.

Turkiye dahil, dunyadaki dev-rimci örgutlere karşı operasyonlarduzenledi, tutuklamalara başvurdu.İspanya ile birlikte Bask bölgesininbağımsızlığı için savaşan ETA’ya ortakoperasyonlar duzenledi.

Cezayir Ulusal KurtuluşSavaşçılarına yönelik terör, işkence vetutuklama kampanyalarını duzenledi.

Ayrıca sayılabilecek başka teröristulke ve örgutleri vardır. Ancak bu say-dığımız devlet ve terör örgutleri halklarakarşı uygulanan terörizmin odağında-dırlar ve dunya halklarına karşı işlenmişsuçların buyuk bölumunu bu suçlularındosyasında toplanmıştır.

Page 15: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,

Başbakan Erdoğan: “Ya örgütiçi hesaplaşma, ya da İmralı sürecinibaşlatmak için yapılmış provokasyon”

...

- Yapayalnız da kalsak geri adımatmayacağız.

- Umutluyuz, sabotajları aşıp sürecisonuçlandıracağız.

- Diyarbakır'da cenazelerin gideceğiillere sesleniyorum. Provokasyon olabilir.Oyuna gelmeyin.

- Başlattığınız barış sürci dinamit-lenmek isteniyor. Buna pirim verme-yelim.

- Bu süreçte yapıcı rol almak iste-yenler varsa tüm TSK'lara, medyayasesleniyorum; sağduyulu sabırlı davra-nın.

***

- Babşbakan’ın Baş DanışmanıYalçın Akdoğan: Cinayet, barış sürecinisabote etmeye yönelik. Ancak toplum-daki kararlılığı da artırdı.

***

CHP Genel Başkanı KemalKılıştaroğlu: "Bu cinayetler süreci kes-mesin"

***

- PKK: Türk Gladyosunun dışgüç-lerle ortak eylemi.

***

- KCK Yürütme Kurulu ÜyesiZÜBEYİR AYDAR: Tetiği sizce kimçekti? sorusuna verdiği cevap: "Birinciolasılık barışı yok etmek isteyen devletiçindeki karanlık çevreler bu işi tez-gahladı. Zamanlamasıyla, seçilen hede-fiyle bunu görüyoruz.

İkinci olasılık ise, saldırganlarınTürkiyeden gelmiş olabileceğine dairbilgilerimiz de var.

Cinayet süci etkiler mi? sağduyuile devam edeceğiz. Olayın sürece zararvermemesi için gerekli adımları atmayaçalışacağız. Bu alçak cinayeti işleyen-lerin emellerine kavuşmamalırı lazım.biz bu cinayete işleyenleri memnunetmeyeceğiz.

***

Ahmet Türk, Paris’teki katliamıİran'ın yaptığını düşündüğünü söyle-miş.Gerekçe ise kürt sorunu çözülüncetürkiye bölgede tek güç olacakmış.

***

- Selehattin Demirtaş: Fransaİşişleri Bakanı çok yoğun bir şekildederinde çalıştıklarını, meseleleyi çokciddiye aldıklarını ifade ediyorlar. Kendiyaklaşımı bize güven verdi. Kendisininbu kondaki siyasi tutumluluğu ve karar-lılığı bize güven verdi. Umudediyorumkikısa zamanda da polis soruşturmasıtamamlanacak ve en azından fail vefailler ile ilgili elimizde bir bilgi olacakdiye umut ediyorum." Emperyalizmdenumut kesilmez. Umut etmeye devamedin.

***

- Fethullahçı medya: PKK içihesaplaşma, Arkasında İran var...

- AKP sözcüleri: İmralı sürecinibaltalamak için yapıldı.

***

-AKSON Başkanı Mustafa Koca:"uydurulmuş yığınla tabunun hiz birneiltifat etmeden,, kanı durduacak insanlaraonurlarını tevdi edecek ve milletinbölünmesine engel olacak her girişimisonuna kadar destekleyeceğiz...”

***

TÜSİAD Başkanı Umut Boyner:Terörün bitirilmesi içzin gösterilen çaba-ları destekliyorum. Kabuoyu desteğininsağlanması için kişiler, partiler ve meki-ler üstü bir şaklaşım benimsenmesigerek"

- Toplum Gönüllüleri VakfıOnursal Başkanı İbrahim Betil: "BUİŞİN önünü kesebilecek herkesle çözümaranmalı"

- Hak İş Başkanı Mahmut Arslan:"Partiler ve STK'lar da sürce dahil edil-meli"

***

- Diyarbakır İhd Şube Başkanıİbrahim Bilici: Geç de olsa MİT veÖcalan arasında başlayan görümelerönemlidir. Ne olursa olsun kesinliklebu noktadan dönülmemeli. Samimi veşeffaf bir şekilde görüşmeler yürütülmeli.

Taraflar kesinlikle provokatif eylemleregirmeden yola devam etmeli.

***

- Taha Akyol: "Önumuzdeki ilksınav cenazeler Türkye'ye getirildiğindeverilecektir. Herkes kitlelerin psikolo-jisini olumsuz etkileyecek kışkırtıcıtavırlardan sakınmalıdır.

Başbakanda sakınmalıdır, muhalefetliderleri ve bazında sakınmalıdır; 'aktivist'kitle üzerinde etkili olan BDP'liler zel-likle sakınmalıdır.

Selahattin Demirtaş, ErtuğrulÖzkök'e "elimizden geleni yapacağız"demiş.. güzel, sorumlu bir açıklama.

Dili şimdiden yumşatarak tansiyonuşimdiden düşürmek yapılacak ilk iştir.

***

- Yeni Şafak Manşet: Habur’danders alınmalı.... Cenazeler Habur gibigösteriye dönüştürülürse ikinci Haburkrizi yaşanır. Barış sürci kesintiyeuğrar....

***

- Lütfen kimsenin burnu kana-masın'

Diyarbakırda düzenlenen protestoyürüyüşünde Emniyet MüdürlüğüGüvenlik Şube müdürlüğü GüvenlikŞube müdürü Süleyman hançerlioğlu,"3 insan öldürülmüş onun için açıklamayapıyorsunuz, saygı duyuyorum. Amarica ediyorum bugün tek bir kişininburnu kanamasın" dedi.

BDP Genel Başkan Yardımcısı MeralBeştaş da; "Burada hiç bir sorun yaşan-mayacak. Size teminat veriyoruz. Barışsürecinin baltalanmasına karşşşı bura-dayız. Birlikte olmamız lazım biliyor-musunuz?" dedi.

Hançerlioğlu: "Meral Hanım, sizhangi hassasiyetleri taşıyorsanız, fazlasıbende var. Bende aynı hassasiyeti yaşı-yorum."

***

- Mehmet Tezkan (Milliyet):Ölümün hayırlı sonucu olmaz amagaliba oldu... Banrış süreci açasındanoldu. Kürt tarafının da, Türk tarafınında samimiyeti test edildi. Sınav geçildi.

14

Yürüyüş20 Ocak2013

Sayı: 348

Paris’teki 3 PKK’linin Katledilmesinin Ardından ne Dediler?

Page 16: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR! 15

Yürüyüş20 Ocak

2013

Sayı: 348

Geçtiğimiz günlerde AlmanyaBochum Hapishanesinde hükümlübulunan Şadi Özpolat ‘a hapishaneidaresi tek tip elbise dayatması getirdi.Ve tek tip elbise giymesini sivil kıya-fetlerini elinden alarak sağlamayaçalıştı. Özpolat’ın bu kıyafetleri giy-mek yerine çarşafa sarındığını gördüğühalde bu dayatmadan vazgeçmedi.Böylece bu dayatmayı bir çeşit işken-ceye dönüştürdü.   Özpolat’ın kendibaşvuruları, avukatının başvurularıve zorlamaları sonuç vermedi. Buuygulamayı fiili olarak reddetmesifayda vermedi ve Özpolat bir tutsağınsahip olduğu en etkili eylem biçiminebaşvurdu; AÇLIK GREVİ.

Alman devleti onun bu kararlıtutumu karşısında siyasi bir tutsakolarak onu diğer tutuklular ile aynıstatüde tutamayacağını kabul etti. VeÖzpolat için yasa gereği uygulamakzorunda olduğunu söylediği uygula-maları değiştirdi.

Bir hapishanede her hangi birsuçtan tutuklu olan veya ceza alarakhükümlü statüsünde sayılan kişilerinhepsinin birbirinin aynı    tek tiptekıyafetler giyilmeye zorlanması  elbet-te yeni    bir uygulama değil.Hapishanenin tarihi ile beraber baş-latabiliriz bu uygulamayı. Ancak kim-liği mevcut düzeni red ile oluşmuşolan “politik tutuklu” dan sırf hapis-haneye atıldı diye kendi rızası ilekimliğini yok sayan yaptırımlarauymasını bekleyemeyiz. Politik tutuk-lunun kimliğini yok etmek onun var-lığına yönelen bir ceza olarak açıkbir işkencedir.

Nitekim tek tipte kıyafet Türkiyetarihinde zorunlu olarak uygulanmayabaşladığı yani dayatıldığı her koşuldaitirazlar ile karşılaştı.

Türkiye de 1980 darbesi tüm halkıistediği şekle büründürmeye çalışı-yordu. Bu şekil gösterildiği yere oyveren, kölece şartlarda itiraz etmedençalışan ve tüm kazandığını tüketenapolitik bir insan yığını yaratmakiddiasını taşıyordu. Halkı dinlediğimüzikten okuduğu kitaba kadar sıkıbir rejimle baskı altında tutan, aksihalde katleden devlet elbette on bin-lerce insanı tutsak etmişti.

Hapishaneler faşizmin en temelkurumlarından biridir ve doğal olarakbu kimliksizleştirme kişisizleştirmeyok etme politikasının en çok uygu-lanmak istendiği yer oldu. Tutsaklaraayakta tekmil vermekten tek tipelbise giymeye kadar uzanan bir diziyaptırım uygulanmak istendi. Aslındahalkı ehlileştirme hizaya sokma prog-ramı eğer hapishanelerde uygulana-bilirse tüm halka uygulanabilirdi.Onlar, hapishanedekiler halkın enörgütlü, en bilinçli en politik kesi-miydi.

Askeri cunta koşullarında bu yap-tırımlar karşısında siyasi tutsak kim-liğini ölümüne koruyanlar vardı. Birsüre sonra tek tek bu eylemler örgütlübir karşı koyuşa evrildi. Aslında politiktutsaklar bu baskılar karşısında doğalolarak örgütleniyorlardı. Hem örgüt-leniyor hem de örgütlü bir karşı koyuşbir eylemsellik gerçekleştiriyorlardı.

İşte bu yüzden politik tutsak kim-liği tanınmış bir hak değildir. İktidarbilir ki politik tutuklu baskının kim-liksizleştirmenin olduğu yerde dahaçok örgütlenir, ölümüne bir karşıkoyuş gösterir. İktidarlar bu yüzdenSiyasi Tutsak kimliğini tanınmakzorunda kalmıştır.

Elleri bağlı bir şekilde duruşmalaragetirilirken zorla giydirilen tek tipelbiseyi dişleriyle parçalayan, hakiminkarşısında çıplak oturan bir kişilikıslah edilememenin en somut örneğiolarak duruyordu. İktidarın öldürmeyaralama tehdidi, mahkemelerde uzunsüreli hapis cezaları tehdidi böylelikleetkisizleşiyor, hiçleşiyordu. Çünküonlar; siyasi tutsaklar, aşağılanma,kişiliksizleştirme karşısında hayatlarınıkoyuyorlardı.   

Almanya da tüm eyaletlerde tektip elbise giyme zorunluluğu yok.Bochoum Hapishanesinin bulunduğuWestfallen eyaletinin tüm hapisha-nelerinde de uygulanmıyor. AmaTürkiye’de de siyasi kimliği ile bilinenve Almanya da da siyasi bir davadanhükümlü bulunan Şadi Özpolat’ı tektip elbise uygulamasının olduğu birhapishanede tutmak istiyorlar. Bizdende bunun bir tesadüf olduğuna inan-mamızı bekliyorlar. Elbette tesadüf

değildir. Elbette bu burjuvazinin siyasitutsakları ıslah etme hevesinin birsonucudur.

Oysa ki burjuvazi yalnızca kendiyasalarına baksa bile bu uygulamanıninsan haklarına aykırı olduğunu görür-dü. Aksi halde “benim istediğimkıyafeti giyeceksin yoksa seni çıplakbırakırım, seni en doğal haklarındanmahrum ederim” demesi kendi kural-larına açık bir karşı çıkıştır. Bu karşıçıkışla siyasi tutuklu uygulamalarıreddederek hukuksuzluğu da teşhiretmektedir. Siyasi tutsağın farkıinsan onurunu insan hayatındanüstün tutmasıdır. İnsan onurunu vesiyasi kişiliğini kaybetmektense ölmeyigöze almasıdır. İşte bu yüzden isteselerde istemeseler de bu statüyü tanımakzorunda kalırlar.

İşte Birleşmiş Milletlerin KişiselVe Siyasal Haklar UluslararasıSözleşmesi diyor ki “Özgürlüğündenyoksun bırakılan herkes, insani mua-mele ve insanın doğuştan sahip olduğuinsanlık onuruna saygı görme hakkınasahiptir. Mahkumlara UygulanacakMuameleye İlişkin Standart AsgariKurallar “Bütün tutuklulara, insanolarak doğuştan sahip oldukları say-gınlık ve değere uygun olan saygıile muamele edilecektir” yine bunlargibi bir dizi uluslar arası hukuk kuralıilkesi saymak mümkündür. İnsan onu-runu ölümüne savunarak her türlühukuk kuralını yaratan siyasi iradeaynı zamanda bu düzenlemelerin hayatbulmadığını bu yasaların ve ilkelerinancak bir yalandan ibaret olduğunuda gözler önüne seriyor.

TTEK TİP ELBİSE VE SİYASİ TUTUKLULUK

Page 17: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,16

Yürüyüş20 Ocak2013

Sayı: 348

Devlet tüm işkencelerini gizlediğigibi tecrit zulmünü de kimse gör-mesin, duymasın istiyor.Demokratikleşme, insan haklarıyalanlarıyla halkı oyalarken gerçek-lerin gösterilip, asıl yüzlerinin teşhirolmasını istemiyor. Bundan dolayıda koyu bir sansür uyguluyor, ger-çekleri anlatanlara da sürekli baskı,zulüm uygulayarak seslerini boğmayaçalışıyor.

Grup Yorum’un öncülüğünde çeki-len F Tipi Film de çekildiği gündenbu yana bu baskılardan payını alıyor.Filmin çekilmesini engelleyemeyeniktidar izlenmesini engellemeye çalı-şıyor.

Halk Cepheliler bu baskılara karşıfilmi herkese duyurmak için çalış-malarına devam ediyorlar.

İstanbul-Okmeydanı

“F Tipi Film’i duymayan kalma-yacak” hedefiyle hareket eden HalkCepheliler, 13 Ocak günü, İstanbulOkmeydanı’da kapı çalışması ve afişyaptılar.

F Tipi Film’in halka ulaşmasınıengellemek amacıyla, daha önceyapılan afişlerin sökülmesi ve üzerineafiş yapılması üzerine, Okmeydanısokakları yeniden F Tipi Film afiş-leriyle donatıldı.

İstanbul-Gülsuyu

12 Ocak günü Gülsuyu-GülensuHalk Cephesi Kartal Meydanı’ndabildiri dağıtımı ve F Tipi Film'intanıtımını yaptı. Bildiri dağıtımı sıra-sında halka F Tipi Filmi’nin KartalVizyon Sineması’nda gösterime gir-diği duyuruldu.

İstanbul-Çayan Mahallesi

11 Ocak günü Dilan Kafe’de GrupYorum F Tipi Film’i ile ilgili söyleşiyapıldı. Yapılan konuşmalarda“Kimse bizim film çekebileceğimizeinanmıyordu, biz buna inandık tecritzulmünü anlatan F Tipi Filmi çektik”denildi. Hedefin tecrit gerçeğini mil-yonlara ulaştırmak olduğu belirtilentanıtımda, herkesin filmi sahiplenmesigerektiği ifade edildi. F Tipi Filmsöyleşisine 30 kişi katıldı.

İstanbul-Sarıgazi

12 Ocak’ta Sarıgazi SancakPark’ta yapılacak F Tipi Film göste-rimi ve paneli için Halk Cephelilergünler öncesinden duyuru yapmayabaşladı. 9 Ocak’ta 200 bildiri halkaulaştırıldı ve Sarıgazi mahallelerinesöyleşi için hazırlanan afişler asıldı.12 Ocak’ta 100 kişinin katılımıylayapılan gösterimin ardından 125 kişipaneli takip etti. Panelde soruları dayanıtlayan Grup Yorum elemanlarıasıl hedeflerinin F Tipi Film’inBağımsız Türkiye konserlerindeki

gibi 350 bin kişi tarafından izlenmesiolduğunu söyledi.

İstanbul-1Mayıs Mahallesi

14-15 Ocak günleri F Tipi Film’inçağrı masası açıldı. 6 saat açık kalanmasada 400 el ilanı halka ulaştırıldıve evine asmak isteyenlere film afişiverildi.

Çorum

10 Ocak günü Dev-Genç’lilerBahabey Caddesi'nde “F Tipi Film”intanıtım çalışmasını yaptı. Esnaflarındükkanlarının camlarına, telefon kulü-belerine ve reklam panolarına filminafişleri asıldı.

Dev-Genç'liler, 11 Ocak günü iseEti Lisesi, İnönü Lisesi okul giriş-çıkışlarında ve filmin gösterime gir-diği Özdoğanlar Sineması civarında“F Tipi Film”in gösterime girdiğininvurgulandığı çağrı ve kuşlama yap-tılar.

Önceki günlerde siyasi şube pol-isleri tarafından sökülen pulların veafişlerin yerine tekrar afişleme vepullama yapan Dev-Genç'liler, Çorumpolisine bir kez daha asla yılmaya-caklarını her gün sökseler bile hep-sinin yeniden yapılacağını gösterdi-ler.

Tekirdağ

F Tipi Film 11 Ocak günüÇerkezköy Erna Center'daki sinemasalonunda gösterime girdi. 13 Ocak’ta

F Tipi Film’in Halka Ulaşması Engellenemez! F Tiplerini Milyonlara Anlatacağız!

Page 18: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Yürüyüş20 Ocak

2013

Sayı: 348

17

yapılan seansta ise Çerkezköy HalkKomitesi tarafından film başlamadanönce tüm devrim şehitleri adına birdakikalık saygı duruşunun ardındanprograma geçildi. Çerkezköy HalkKomitesi ilk önce Çerkezköy’dekomiteleşme kararının alındığınıhalka duyurdu. Komitenin ne içinve nasıl oluştuğu hakkında halkabilgi verildi.

19-22 Aralık Katliamı ile ilgilikonuşmanın ardından, FOSEM’in

hazırlamış olduğu “O GününHikâyesi” adlı belgesel izlendi.Belgeselin ardından F Tipi Film’inizlenmesine geçildi. Film gösterimine150 kişi katıldı.

Dersim

Dersim’de 4 Ocak’ta gösterimegiren F Tipi Film’in izlenme sayısı1500’e yaklaşırken; filme yönelikengelleme ve sansür çabaları da var.Dersim polisi, mobeseleri ile filmin

afişinin yapıldığını tespit ederek, afişyapanlara 1000 TL para cezası kesti.

Dersim Halk Cephesi konuylailgili yaptığı açıklamada; “F TipiFilm bu düzenin halk düşmanı, işken-ceci yüzünü ortaya koyan bir filmdir.AKP iktidarının filmi engellemeçabaları boşunadır. Dersim halkıhavanın kötü koşullarına rağmenfilmi izlemiş ve izlemeye devametmektedir.” dedi.

Grup Yorum’u Bitiremezsiniz!Grup Yorum’un, ev hapsi ve tutuklamalara karşı

başlattığı “Grup Yorum’a Özgürlük” eylemleri 10.Haftasında devam etti. İdil Kültür Merkezi önündeyapılan eyleme Grup Yorum dinleyicileri ile aydın vesanatçılar destek için geldi. Bu hafta gazeteci yazar IşılÖzgentürk eyleme katılarak, Pazar gününü GrupYorum’un yanında, onlara destek olarak geçirmektenmutluluk duyduğunu ifade etti. Grup Yorum’un susma-yacağını söyleyen Işıl Özgentürk’ün ardından GrupAbdal söz alarak, Grup Yorum’un yanında olduklarınıve türkülerin susturulamayacağını söyledi.

Grup Yorum adına yapılan açıklamada, SeçkinAydoğan, Ayfer Rüzgar ile Grup Yorum korosundanGüney Güzelkara’nın tutuklu olduğu; Selma Altın,Dilan Balcı ve Ali Aracı’nın ev hapsi cezasıyla evehapsedilmek istendikleri fakat bunlara rağmen türkülerinsusturulamadığı vurgulandı. Haydi Kolkola ile halayabaşlanan sokak konserinin sonunda, “Seçkin Aydoğan’aÖzgürlük”, “Türküler Susmaz Halaylar Sürer”, “AyferRüzgar’a Özgürlük” sloganları atıldı.

Halk Cephesi üyeleri 16 Ocak Çarşamba günü deİstanbul Mecidiyeköy’deki AKP İlçe binasıönünde bir araya gelerek “Grup YorumHalktır, Halkı Tutuklayamazsınız!” dedi.

Grup Yorum’un tutuklu yargılanan 3üyesi Ayfer Rüzgar, Seçkin Aydoğan veGüney Güzelkara’nın serbest bırakılmasıiçin yapılan eylemde, Grup Yorum üyelerininyoksul mahalleleri ve işkence gören dev-rimcileri savundukları için hapsedildiklerisöylendi. AKP yargısında adaletin olmadığıbelirtilen eylemde dur ihtarına uymadığıiçin ya da dergi sattıkları için gençleri sır-

tından vuran polislerin değil hakkını arayan yoksulhalkın yargılandığı ifade edildi. Eyleme Hey Tekstilişçileri de katıldı. 70 kişinin katıldığı eylem halaylarlabitirildi.

GRUP YORUM HALKTIR,

SUSTURULAMAZ!13 Ocak günü Bursa Kent Meydanı’nda, Bursa

Haklar Derneği müzik grubu Grup Yarın, Grup Yorumüzerindeki baskıları protesto etmek için eylem yaptı.Grup Yarın adına Yalçın Doğru bir açıklama yaparak,Grup Yorum’a yönelik baskıların egemenlerin korkularınıngöstergesi olduğunu ifade etti.

Eylemde, “Devrimci Sanat Engellenemez”, "SeçkinAydoğan Serbest Bırakılsın”, “ Ayfer Rüzgar SerbestBırakılsın”sloganları atıldı.

Grup Yorum dinleyicileri ve sevenleri, Yorum önlük-lerini giyip, Tavır dergisi ve F Tipi Film bildirilerinindağıtımını yaptılar. Bildiri dağıtımı sona erdikten sonraGrup Yarın,Yorum şarkılarını çalıp seslendirdi, halaylarçekildi.

Page 19: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,18

Yürüyüş20 Ocak2013

Sayı: 348

Nebiha Aracı’nın işkence görmesinekarşı çıkmak ve sahiplenmek için tedavigördüğü hastane önünde beklerkenonlarca devrimci gözaltına alınıp, hiçbirgerekçe gösterilmeden tutuklanmıştı.

Aynı gün hastaneye kontrol içingiden böbrek hastası olan devrimciAysu Baykal’da aynı hazımsızlık sonucugözaltına alınmış ve tutuklanmıştı.

Yakın zamandan böbrek nakli olanve sürekli kontrole gittiği bilinen AysuBaykal gözaltına alınırken ve gözaltısüresince de işkence gördü ve bacağıkırıldı.

Hastalığı bilinmesine rağmen keyfibir şekilde tutuklanan Aysu Baykal içinHalk Cepheliler İstanbul’da çadır kurupoturma eylemine başladılar. 9 Ocakgünü Şişli’de bulunan Cevahir AlışverişMerkezi önünde yapılan eylemde, “HastaTutsak Aysu Baykal Serbest BırakılsınAysu Baykal Ölürse SorumlusuAKP’dir” pankartı açıldı. “HastaTutsaklar Serbest Bırakılsın”, “AysuBaykal Serbest Bırakılsın” sloganlarıatılan eylemde, Davut Çelik tarafındanbir açıklama yapıldı.

Çelik tepkiler arttıkça AKP iktida-rının zulmünün de arttığını belirtti.AKP’nin tutuklamalarının kendileriniengelleyemeyeceğini ifade eden Çelik,milyonları örgütleyeceklerini söyledi.

Açıklamanın ardından çadır kuruldu.Çadırın kurulmasının ardından HalkCepheliler marşları ve sloganları ile üçgün sürecek çadır eylemini de başlatmış

oldular.

9 Ocak Çarşamba günü, saat12.30’dabasın açıklaması yaparak çadırımızıkurduk.

Yapılan açıklamada: “AKP iktidarageldiğinden beri, halka azgınca saldır-maya devam ettiği; hakkını arayan işçi-lere, parasız eğitim isteyen öğrencilerekimyasal gaz kullanarak işkenceylegözaltına alıp ve hukuksuzca tutukladığıanlatıldı. En son Okmeydanı Eğitim veAraştırma Hastanesi önünde katledilmekistenen devrimci Nebiha Aracı’yı sahip-lendikleri için 14 kişinin tutuklandığıve içlerinde tek böbrekle yaşamını sür-dürmekte olan Aysu Baykal’ın da tıpkıGüler Zere gibi katledilmek istendiği”anlatıldı.

9-10 Ocak: Basın açıklamasındansonra çadırımızı kurduk. Sonrasındahava çok soğuk ve karlı olmasına rağ-men, bildirilerimizle gelen geçen halka,hapishanelerde insanların katledildiğinianlattık. Çadırımızın önündeki dövizleriokuyan bir teyze: “Gerçekten birazdüşününce insanlar hasta olduğu haldehapishanelerdeler. Bu durum insanlıkdışı ve biz buna alışıyoruz. Yaptığınızçok güzel bir şey. En azından halktabir duyarlılık yaratıyorsunuz.” dedi.Biz de, bir tek arkadaşımızın bile hapis-hanelerde ölmesine izin vermeyeceği-mizi söyledik. Bir süre sonra iki çocukgeldi. 3.sınıfa gidiyorlarmış. “Niyeböyle ince kıyafetlerle geziyorsunuz?Hava soğuk” dediğimizde, Bir tanesi

“Biz üşümüyoruz.” Aysu Baykal’ın res-mini göstererek: “Nesi oluyorsunuz?Benim dayım hapishanede”. Diğeri:“Benim de yengem hapishanede”.dedi.Biz de “Hapishanelerde insanlar hasta-lanıyor, iyileşemeyip ölüyorlar” dedik.Çadırımıza doğru gelen bir kişiye isebildiriyi uzattığımızda, “Ne istiyorsu-nuz?” diye sordu. “Hapishanelerde ölümistemiyoruz” dedik “Ben de istemiyo-rum” cevabını aldık.

Başaracağımıza olan inancımız son-suzdu; çünkü gerçeği anlatan ve haklıolan bizdik. Günün sonuna gelmiştik.Hava soğuktu. Isınmak için biraz kartonve tahta parçası bulup buluşturup ateşyaktık. Ateş harlandıktan sonra çadırı-mıza gelen halkla birlikte ısındık.

Güler’i Aldık, Yasemin’i Aldık, Aysu Baykal’ı da AlacağızHalk Cepheliler, keyfi bir şekilde

tutuklanan hasta tutsak Aysu Baykal’ınserbest bırakılması için Cevahir AVMönünde yaptıkları 3 günlük çadır eyle-mini 11 Ocak günü yaptıkları eylemlebitirdiler.

Tüm baskılara rağmen eylemlerinisürdüreceklerini, tutuklamaların mil-yonları örgütlememizi engelleyemeye-ceğini söyleyen Halk Cepheliler,AKP’nin Aysu Baykal’ı ve tüm diğerdevrimci tutsakları katletmesine izinvermeyeceklerini anlattılar. Eyleme 38kişi katıldı.

Halk Cephesi Cevahir Alışveriş Merkezi önünde çadır kurup 3 günlük oturma eylemi yaptı!

Tutuklamalar milyonları örgütlememizi engelleyemez

Hasta Tutsak Aysu Baykal Serbest Bırakılsın!

NNe Ev Hapsiyle Ne de TutuklamaylaDüşüncelerimizi Yok Edemeyeceksiniz!

Page 20: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR! 19

Yürüyüş20 Ocak

2013

Sayı: 348

İstanbulKamu Emekçileri Cephesi üyeleri,

“İş Güvencemiz Geleceğimizdir! İşGüvencemize Sahip Çıkalım!” başlıklıkampanya kapsamında 10 Ocak akşa-mı Çağlayan Adliyesi önünde bildiridağıtımı yaptılar. Kamu EmekçileriCephesi önlüklerini giyen 5 kişi işçıkış saatinde B kapısı önüne gelerek600 civarındaki bildiriyi Adliye çalı-şanlarına ulaştırdı.

Kampanyanın dördüncü haftasın-da, 12 Ocak günü de BakırköyÖzgürlük Meydanı’nda toplanarak,sloganlar eşliğinde AKP önüne yürü-dü.

İstanbul Caddesi’nde bulunanAKP ilçe binasının önüne gelindi-ğinde, Eğitim-Sen İstanbul 1 No’luŞube Yürütme Kurulu Üyesi MehmetPüremiş tarafından açıklama yapıldı.Püremiş, AKP’nin, kamu emekçile-rinin iş güvencesine, geleceğine müda-hale etmesine karşı 19 Ocak’taAnkara’da Meclis’e yürüneceği söy-lendi ve başta KESK olmak üzerekitle örgütlerine çağrı yaptı.“Güvencesiz çalışmaya karşı çıkmakörgütlenmeyi savunmaktır. İş güven-cesinin olmadığı yerde sendikal örgüt-lemenin olmayacağını, emekçilerinhaklarını kazanamayacağını biliyo-ruz.” denilen eylem sloganlarla biti-rildi.

AnkaraKamu Emekçileri Cephesi, 12

Ocak günü AKP Ankara il binası

önünde eylem yaptı. Sloganların atıl-dığı eylemde, BES Ankara 1 No’luŞube Üyesi Emre Kesikhali basınabir açıklama yaptı. Açıklamada, kamuemekçilerinin çalışma şartlarının zor-laştırıldığı ve yaşanan bu saldırılarıntüm emekçilere karşı olduğu belirtildi.Eylem 19 Ocak' ta Meclis önündeolma çağrısı yapılarak bitirildi.

13 Ocak günü de 200 tane kam-panya afişi ile 60 tane de “F TipiFilm” afişini Ankara sokaklarına astı-lar.

İzmirİzmir Kamu Emekçileri Cephesi,

Bornova Metro girişi önünde iş güven-cesi ve grevli toplu sözleşme hakkıiçin 10 Ocak’ta imza masası açtı.Yaklaşık 100 bildiri halka ulaştırılır-ken, 150 imza toplandı.

12 Ocak'ta ise İzmir KamuEmekçileri Cephesi Basmane AKPönünde bir basın açıklaması gerçek-leştirdi. Açıklamada AKP'ninPerformansa Dayalı Yasa Tasarısı ileiki buçuk milyon kamu emekçisininsözleşmeli köle haline getirileceği;esnek, kuralsız, güvencesiz çalıştırı-lacağı; geleceğimizin karartılacağıanlatıldı. Ayrıca 19 Ocak'ta Meclis'inönünde yapılacak eyleme katılımçağrısı yapıldı. 11 kişinin katıldığıeylem sloganlarla bitirildi.

AmasyaEğitim-Sen Amasya Üniversitesi

Temsilciliği 12 Ocak’ta "İşGüvencemiz Geleceğimizdir! Sahip

Çıkalım! Milyonları Örgütleyelim!"kampanyası için imza masası açtı.Tüm gün açık kalan masada perfor-mans sisteminin ve esnek çalışmanınkamu emekçilerine yönelik bir saldırıolduğu anlatıldı. İş güvencesiyle ilgili410 broşür dağıtılırken 600 de imzatoplandı.

MalatyaKamu Emekçileri Cephesi, 12

Ocakgünü Malatya AKP il binasıönünde eylem yaptı. 657 sayılı DevletMemurları Yasası'nda yapılacak olandeğişikliğin iş güvencesine saldırıolduğunun anlatıldığı eylemde, slo-ganlar atıldı.

Kamu emekçilerinin iş güvencesinisavunmak, “Performans Değil TopluSözleşme, Tüccar Değil Öğretmeniz,Kapıkulu Değil Emekçiyiz” demekiçin yapılan eylemde KamuEmekçileri Cephesi adına açıklamayıErdoğan Canpolat okudu.

“Her ne kadar özelde bu sorunkamu emekçilerini ilgilendiriyor gibigörünse de asıl hedef, parasını ver-gilerinizle peşin ödediğiniz, güvenilir,kaliteli, erişilebilir ve ücretsiz olmasıgereken sağlık, eğitim, belediye, ulaş-tırma vb. kamu hizmetlerinin bir hakolmaktan çıkarılıp bir ticari malze-meye dönüştürülmesi olduğu içinayrıca ve öncelikli sizin sorununuzdur.Bu sorun hepimizin sorunudur.Birlikte sahip çıkalım.” sözleriyleMalatya halkına seslenilen eyleme30 kişi katıldı.

119 Ocak’ta TBMM ÖnündeyizGüvencesiz Çalışmak Riskli Çalışmaktır!İş Güvencesi Hakkımız, İstiyoruz Alacağız!

Page 21: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,20

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

İstanbul’da, haftalardır Taksim’debir araya gelip gasp edilen haklarınıisteyen işçiler eylemlerine devamediyorlar. 12 Ocak günü TaksimTramvay Durağı’nda bir araya gelenişçiler “İşimizi, Ekmeğimizi, Hak-larımızı İstiyoruz Alacağız” pan-kartıyla ve “İşçiyiz Haklıyız Kazan-acağız”, “Direne Direne Kazanacağız”sloganlarıyla İstiklal Caddesi üzer-inden Galatasaray Lisesi önüneyürüdüler. Yağmura aldırış etmedeneylemlerini sürdüren işçiler adınaZeki Gördeğir Galatasaray Lisesiönünde bir açıklama yaptı. “Yıllarcaçalıştığımız iş yerlerimizdenatıldığımız günden bugüne direniyo-ruz” diyen Gördeğir, haklarını gaspedenlerin yanlarına bırakmayacak-larını vurguladı. Açıklamanın ardın-dan eylem sloganlarla sona erdi.

Cargill İşçisiPerformans düşüklüğü gerekçe-

siyle 4 Ekim 2012 tarihinde Bursa’nınOrhangazi ilçesinde kurulu bulunanCargill Fabrikası’ndan atılan KemalKapar, 5 Ekim’den bu yana direnişi-ne devam ediyor.

Bu direnişi fabrikanın önündeçadır kurarak geliştiren Cargill işçi-leri sendikaları ile birlikte 9 Ocakgünü Orhangazi Ticaret ve SanayiOdası’nın önünde bir kez daha talep-lerini haykırdılar.

Cargill’de çalışan işçilerin dekatılımıyla, “İşçiyiz Haklıyız Kazan-acağız” ve “Anayasal Hakkımı Kul-landım Sendikaya Üye Oldum İştenÇıkarıldım - Cargill Çalışanı” yazanpankartla Orhangazi Meydanı’nayürüyen işçiler, yürüyüş boyuncamegafonla yaşananları anlattılar.

Sloganların atıldığı eylemeDevrimci İşçi Hareketi ve ZeytinÜreticileri Komisyonu da katıldı.

İTÜ AsistanlarDevrimci İşçi Hareketi ve Hey

Tekstil İşçileri, Şair yazar RuhanMavruk'la birlikte bir heyet oluştur-arak, 12 Ocak günü, işten atılan ve

üniversitedeki göre-vlerine son verilen İTÜAsistanlarının direnişçadırını ziyaret ettiler.

Asistanların iştenatılmalarının yasalkılıfı olan 50 Dyasasının sonuçları ilebirlikte ortadankaldırılması talebi ilebaşlatmış olduklarıdireniş 6 ayını doldur-muş bulunuyor. Dire-nişlerini sürdüren asi-stanlara desteklerini vedayanışma dileklerini ileten heyet,Cumartesi akşamları Taksim’de yapı-lan ortak eylemlerinde güçlerini bir-leştirmelerinin ve dayanışmanın öne-mini belirterek bu anlamlı eylem bir-likteliğinin sürekli olması dileklerinipaylaştı.

Hey Tekstil İşçileri10 Ocak’ta Kanyon mağazasından

toplanılarak TOBB önüne kadar slo-ganlarla yürüyen HEY tekstil işçile-ri, er ya da geç kazanacaklarını bir kezdaha yinelediler. 20 kişinin katıldığıeylemde, hırsız Aynur-Süreyya Bek-taş çiftini koruyan polisler TOMA’-larıyla barikat kurmuşlardı.

Hey Tekstil İşçileri, 14 Ocak’ta iseeylemlerinin 336. gününde ŞairRuhan Mavruk'u ikinci kez konuk etti-ler. Zeki Gördeğir’in konuşmasınınardından, Mavruk da, Hey Tekstil işçi-leri için yazdığı şiiri okudu.

Ardından buluşma alanına geriyürüyen işçiler, Teknopark İnşaatişçilerinin İstanbul Ticaret Odasıönünde kurmuş olduğu direniş çadırı-na dayanışma ziyaretinde bulundu.Dört aydır ücretlerini alamayanTeknopark işçileri polis saldırısınauğramalarına rağmen yaklaşık 45kişi ile direnişlerine devam ediyorlar.Direniş çadırında müzisyenlerineşliğinde Teknopark işçileri ile halayçeken Hey Tekstil işçileri, Taksim’-de yapılan ortak direniş eyleminekatılım çağrısında da bulundular.

Direnişin 339. gününde Hey Tek-

stil işçileri, dayanışma ziyaretinegelen Şair Selah Özakın'ı ağırladı. 15Ocak'ta TOBB önünde yapılan eylem-de ise Devrimci İşçi Hareketi üyesiözgür tutsak Aysu Baykal'ın HeyTekstil işçilerine yazdığı mektup veşiir okundu.

Okunan mektubun ardından işçikorosu Çav Bella ve İşçi Marşı'nı söy-ledi. Yol tekrar trafiğe kapatılarak slo-ganlar eşliğinde yürünerek Kanyonönünde dönülerek eylem bitirildi.

Emeğimizle Onurumuzla Çalışıyoruz, HakkımızıKimseye Yedirmeyecek, Hesap Soracağız!

Hey Tekstil İşçileri için

Ruhan Mavruk'un Yazdığı Şiir:

AĞIR CEZA YARGIÇLARINA

Siz beni assanız assanız

Sulara asarsınız

Hava bu cd'leriniz

Dosyalarınız, duruşmalarınız

Ağı atmışsınız kıyıya, beklersiniz

Ama ben balık değilim

Rüzgarım

Uğuldarım

Yanar döne döne

Düşer ölür

Döner bir daha vururum

Sen İskendersen ben de Tyrosum

Kara Fatmayım, Minervayım

Alfonso Kanoyum, Toledoyum

Sanık, ayağa kalk!

Seni halk adına

Sömürgecilere yardım ve

Yataklıktan tutukluyorum.

Page 22: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Yürüyü ş20 Ocak

2013

Sayı : 348

21

Gün geçmiyor ki işçi sınıfınayönelik yeni bir saldırı, bir hak gaspıyaşanmasın. Bu saldırıların başındaişten çıkarmalar geliyor. İşten atılanbir işçi kazanılmış her şeyi kaybedi-yor. Daha ötesi yok. 2012’nin sonayları yaygın işten çıkarmalarla gün-deme geldi.

-2012 yılı başlarında yaklaşık 200işçisini işten çıkartan Arçelik pat-ronları aralık ayı içinde ise 240 işçi-yi işten attı ve işçi kıyımı sürüyor.

-Gölcük’teki Ford Otosan’da 190işçi işten atıldı.

-Bursa Tofaş’ta 1000 işçinin işineson verildi.

-31 Aralık 2012’de faaliyetlerineson verdiğini açıklayan Topkapı’dakiAnadolu Şişe Cam’da yaklaşık 422sendikalı işçi de kapı önüne konuldu.

-Akçay Tekstil’de iflas gerekçe-siyle 120 işçi hiçbir haklarını alama-dan işsiz kaldılar.

Bunlar işten çıkarmaların öneçıkan en belli başlıları. Günlük pekçok örnek vardır ki basına dahi yan-sımamaktadır. Patronlar işçileri işsiz-likle terbiye etmeye çalışmakta-dırlar. İşsiz bırakarak en temel hakkıolan çalışma hakkını ellerinden almak-tadır. Dahası çoğu durumda o anakadar kazanmış oldukları haklarınıdahi gasbetmektedirler. HeyTekstil’de, Akçay Tekstil’de, ŞişeCam’da Arçelik, Tofaş, Otosan’dabunu yapmışlardır. Patronların bunuyapmalarında şaşıracak bir şey yok-tur. Patronlar kendi kurallarını oyna-maktadırlar.

Patronlar bunu yapıyorlar. Peki bizne yapıyoruz? Biz ne yapacağız?Sorun da budur.

Sorun bu saldırıların nasıl göğüs-leneceğidir. Kazanılan hakların nasılkorunacağı dahası hakların nasılgenişletileceğidir.

Söylenenlerin aksine esasen işçi-ler hakları için direnmeye hazırdırlar.Ki hazır olmadıkları durumda dahi

sendikacılara, devrimci işçilere düşengörev onları direnişlere hazırlamak-tır. Haklarını korumaya ve genişletmeçağırmaktır. Bunun için onların enönünde olmaktır.

İŞÇİLERİN ÖRGÜTLÜOLMASINDAN KORKANLARPATRONLAR DEĞİL AYNIZAMANDA İCAZETÇİ,BÜROKRAT, DÜZENİÇİ SEN-DİKACILARDIR

Bürokrat, icazetçi ve düzeniçisendikacılar çoğu durumda işçilerisuçlamaktadırlar. İşçiler direnme-mekte, haklarına sahip çıkmamakta,saldırılara boyun eğmektedirler. Hattabaşka ülkelerin işçi sınıfıyla ülkemizişçi sınıfını kıyaslarlar. Bu tabloyukendi icazetçi, bürokrat, düzeniçisendikacılıklarına gerekçe olaraksunarlar. Oysa gerçekte ortaya konu-lan tablo üzerimize düşen sorumlu-luğun büyüklüğünü göstermektedir.

İşçilerin sendikalı olmaları onla-rı örgütlüymüş gibi gösterir. Gerçekböyle değildir. Ülkemizde sendikalıolmak örgütlü olmak değil bir sendi-kanın “üyesi” olmaktan ibarettir.Sendikacılar bolca “üye” yapmakta-dırlar. Çoğu durumda bunu bile yapa-mamaktadırlar. Çünkü bu emek har-camak demek, taban tepmek demek,işçiyi ikna etmek demek, dahası pat-ronlarla onların işbirlikçi sendikacı-larıyla karşı karşıya gelmek demek-tir.

İşçiler asıl olarak direnişler, grev-ler içinde öğrenirler. Sendikalı işçilersendikaların organları içinde, kolek-

tif üretim ve karar alma süreçle-rinde eğitilirler, bilinçlenir veörgütlenirler. Kendilerini buzeminde ortak iradeye sunarlar.Daha fazla sahiplenir ve dahafazla sorumluluk duyarlar. Özel-likle direniş süreçlerinde, kendi-leri için önemli olan, daha fazladuyarlı hale geldikleri toplu söz-leşme görüşmeleri süreçlerindeişçilerin irade ve inisiyatiflerininaçığa çıkartılması olmazsa olmaz-dır.

Bunun sonucu direnişlerinbüyümesidir, bunun sonucu dahafazla emek harcamak, çatışmak vekazanmaktır. Kim korkar budurumdan? İcazetçi, bürokrat,düzeniçi, işbirlikçi sendikacılar...

“Metal grup toplu iş sözleş-mesi fabrikalarda tartışılmaya

AKP Ve Patronların Saldırıları Bitmeyecek

Çözüm: İşçilerin İrade Veİnisiyatiflerini Açığa

Çıkartacak ÖrgütlenmelerYaratmaktır

Devrimci İşçiHareketi

1- CANSEL MALATYALI: 243gündirendi ve KAZANDI!

2- ROSE TEKSTİL İŞÇİLERİ: 7Hafta direndiler ve KAZANDILAR!

3- DARKMEN TEKSTİL İŞÇİLE-Rİ: 3 Ay direndiler ve KAZANDILAR!

4- AKÇAY TEKSTİL İŞÇİLERİ:Fabrikayaı işgal ettiler ve KAZANDI-LAR!

6- BEDRAŞ İŞÇİLERİ: 218Direndiler ve KAZANDILAR!

7- ŞEKER TEKSTİL İŞÇİLERİ:Kırklareli’nde 100 gündür direniyorlarve KAZANACAKLAR

5- HEY TEKSTİL İŞÇİLERİ: 336Gündür dreniyorlar ve KAZANA-CAKLAR!

Page 23: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,22

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

devam ediliyor. Bunlardan birisi deTürk Metal’in örgütlü olduğu TürkTraktör fabrikası... Türk Metal’insözleşme taslağına tepki gösterenişçiler, sendikanın yüzde 18 zam tale-biyle masaya oturunca en fazla yüzde10 zam alabileceğini söylüyor. Böylebir zam oranını kabul etmeyecekleri-ni kaydeden işçiler, ‘Toplu sözleşmesüreci işçilere danışarak ve işçilerlebirlikte yürütülmeli’ diyor.” (Evrensel,10 Ocak 2013)...

Türk Metal, TÜRK-İŞ’e bağlıfaşist, gerici, devletçi bir sendika.İşçisine sormaz, onun onayını almaz,onun iradesini tanımaz kapalı kapılarardında patronlara işçisini satar.

"Sendikanın bu noktada kararınınasıl değerlendiriyorsunuz?

- M.S.: Sendikanın işçilere danış-madan imza atması büyük bir tepkiyarattı. Saat ücretleri dağılım olarak,12 liradan 6 liraya da düşebilir.Noterin bulunduğu bir çekiliş ger-çekleşecek. Kurada daha öncedenyüksek ücrete sahip fakat daha sonrasaat başı ücreti düşük çıkan biri iletam tersi durumda olan işçinin deği-şimi yaşanabilir deniliyor ama bunune kadar düşük ücretli biri kabuledecek. Bu içimizde soru işareti yara-tıyor. Bu haber bir an bizim içinbomba etkisi yarattı. İçimizde hallet-meye çalışacağız, işçiler olarak kafa-mız şu anda çok karışık. Ortak bir fik-rimiz alınmadan kaçamak bir imzaatıldı." (Bir gün, 10 Ocak 2013)

Bu da 13 günlük direnişin ardın-dan çok büyük oranda kazanımla bit-tiği söylenen Şişe Cam direnişinden,direnişin bitmesinin ardından bir işçi-nin değerlendirmesi. Bu direnişinbaşındaki sendika Kristal-İş deTÜRK-İŞ’e bağlı ve ilerici, emektenyana olduğu iddiasındaki bir sendi-kadır.

Ülkemiz, işçi sınıfı mücadele tari-hinin yakın çok çarpıcı bir örneği var-dır: TEKEL direnişi. Tekel işçilerikazanılmış haklarının gaspedilmesi-ne, çalışma haklarının ellerinden alın-mak istenmesine karşı Ankara SakaryaCaddesi’nde büyük bir direniş baş-lattılar. 78 gün sürdü direniş. Halkındesteğini aldı. AKP’yi köşeye sıkış-

tırdı. Tekel direnişi aynı zamandaemperyalizmin 4-C saldırısına karşıbir direnişti. Direnişin başında TÜRK-İŞ’e bağlı Tek Gıda İş Sendikasıvardı. Dahası Tek Gıda İş Sendikasıdirenişin inisiyatifini direnen işçilerevermek istemedi. Sonuçta bu gör-kemli büyük direniş hiç kazanım-sız icazetçi, bürokrat Tek Gıda İşSendika yönetimi tarafından satıl-dı. Sendika yönetimi işçilere ihanetetti.

Tek Gıda İş Sendikası da sözdeişçiden, emekten yana ilerici bir sen-dikadır.

Bilinçli, direnen, örgütlü işçidenkorkan sadece patronlar değildir.İcazetçi, bürokrat, işbirlikçi sendi-kacılar da işçilerden korkmaktadır.Direnişlerin önüne patronlardanönce barikatı kendileri örmekte-dirler. Bu durumdan çıkışın tekyolu işçilerin iradelerini, inisiyatif-lerini açığa çıkartacak meşru örgüt-lenmeler kurmaktır.

ÇÖZÜM İŞÇİ MECLİSLERİ

VE KOMİTELERİDİR

Cansel Malatyalı ve Rosateks,Darkmen işçileri hakları için direndilerkazandılar. Hey Tekstil, Akçay Tekstil,Şekerteks işçileri direniyorlar.Kazanan ve kazanacak olan bu diren-işlerin ortak özelliği işçilerin irade veinisiyatiflerinin doğrudan direnişeyansıması. Direnişin kaderine kendi-lerinin karar vermeleri. Ne istedikle-rini, ne elde ettiklerini çok iyi bilme-leri ve devrimci işçilerle ortak hare-ket etmeleridir.

Onlar önlerine haklılıklarını vekazanacaklarını koymuşlardır. Onlarınmeşruluklarının temeli bunlardır.

Cansel Malatyalı hariç hepsi desendikasızdır. Birde sendikaların oldu-ğu yerlere bakalım. İşte geçmiş örne-ği, Tekel direnişindeki Tek Gıda İş’intutumu. Ve güncel yakın iki örnek;Şişe Cam direnişinde Kristal İş’indurumu. Ve Türk Traktör’de TürkMetal sendikası...

Buralarda işçiler örgütsüzdür.Sendikalı olmuş olmaları örgütlüoldukları anlamına gelmemektedir.

Bakın direnişin içinde tüm işçilerinirade ve inisiyatiflerini temsil eden birdireniş komitesi ya da toplu sözleşmekomitesi yoktur. Tüm işçilere kadaryayılan alt komiteler yoktur. Bu komi-telerin tümünün üzerinde bir işçimeclisi yoktur.

Tek yetkili sendikadır, teksorumlu sendika yöneticisidir. Herşeyi onlar belirler. Direnişin başla-yıp bitmesini, hangi şartlarda bite-ceğini, toplu sözleşmelerin nasılhangi şartlarda imzalanacağınıonlar bilirler. İşçi yoktur burada.Burada demokrasi, katılım, kolek-tivizm, işçilerin iradesi her şeyadeta delege seçimlerine, sendikaseçimlerine indirgenmiştir. Bu sis-temin burjuva düzenlerdeki seçimsisteminden ne farkı vardır?

Büyük işçi direnişleri, büyük kaza-nımlar işçilerin irade ve inisiyatifle-rinin açığa çıkmasıyla, işçilerin odirenişlere kendilerini katmalarıyla,direnişin kaderini kendi ellerinde tut-malarıyla sağlanmıştır. Ve kazanmanoktasında olan pek çok direniş işçi-leri karar alma süreçlerinin dışın-da tutan, kapalı kapılar ardındapatronlarla anlaşan sendikacılarsayesinde bitirilmiş ve satılmıştır.

Sendikalı, sendikasız tüm işçilerdirenmeyi öğrenmek, yönetmeyiöğrenmek, patronlarla onların ikti-darlarıyla hak mücadelesini yürüte-bilmek için kendi meşru öz örgüt-lenmeleri yaratmalıdır. Direniş önün-deki barikatları yıkmak işçilerinkendi öz örgütlenmelerini yarat-malarıyla olanaklıdır. Bunun için nesendikadan ne devletten ne patron-lardan icazet almak gerekmiyor. Bizibuna zorlayacak olan tek şey haklılı-ğımızdır. Çalışma hakkımız, emeği-mizin karşılığını almak, kazanılmışhaklarımızı korumaktır.

Düzenden, patronlardan, büro-krat, icazetçi, işbirlikçi sendikalardanrahatsız isek devrimci işçilerin öncü-lüğünde kendimiz gibi düşünen işçi-lerle biraraya gelelim. Kendimiz gibidüşünen işçiler bulalım. İşçi Meclisiöncelikle bu ihtiyacı duymakla baş-layacaktır. Kazanmanın yolu buradangeçiyor.

Page 24: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Yürüyüş20 Ocak

2013

Sayı: 348

Yaşam şartlarının her geçen günzorlaştığı, açlığın, yoksulluğun, zam-ların ve zulmün arttığı ülkemizdeişsiz kalmak halkımızın en son iste-yeceği şeydir. Koşulları ne kadarağır olursa olsun, aldığı ücret nekadar az olursa olsun “buna da şükür”diyerek milyonlarca işçi bu zor koşul-larda çalışmaya mahkum ediliyor.Haksızlıklara sessiz mi kalacağız herzaman. Tabii ki hayır, işçilerin desabrı bir yere kadar.

Bunun için işten atılan bir kişi deolsa, “Türkan Albayrak, CanselMalatyalı gibi” veya onlarca kişide olsa “rosateks, darkmen, bedaşgibi” haklarını almanın tek yolunundirenmekten mücadele etmekten geç-tiği bilinciyle hareket edip kazananlarda olacaktır. Daha sonra aynı hak-sızlıkları yaşayan birçok işçi içindireniş geleneği yaratılmıştır. Artıkpatronlar çok iyi biliyor ki işçiler biraraya geldiği ve haklarını öğrendiklerizaman direnecek ve kazanacaklardır.

İşsizliğin boyutlandığı ülkemizde,eve götüreceği bir ekmeğin derdinedüşen halkımız, işyerlerindeki hak-sızlıkları göze alarak iş başvurularıyapıyorlar. Ve patronlar, işyerlerineişçi alırken gözünü kar hırsı bürüdüğüiçin sömürüde sınır tanımıyor. Bukoşullara sesini çıkarmayan, şükürdeyip işine bakan birer robot halinegetirmek istiyor işçilerini. Meselabir işçinin konuşup aldığı düşükücreti sorgulaması, diğer işçinin dedüşüncesini belirtip çalışma saatlerininfazla olduğunu söylemesi ortak sorun-larını bulmalarına bunun üzerine “neyapabiliriz?”i tartışmalarına nedenolacaktır. İşte patronların da korkularıbudur. Bunun için patronun, işe ala-cağı kişide aradığı ilk şart apolitikolmasıdır.

İş başvurusu yaparken işçilerdenyaşamını kısaca tanıtan, daha öncenerelerde çalıştığı, ne kadar tecrübesiolduğu, eğitim düzeyi vb. hakkındabilgi içeren işe başvuru formu dol-durulurdu. Patronlar artık buna gerekduymuyor. İşe başvuru farmu yerinesosyal medyadaki profillere bakıldı-ğını ortaya koyan araştırmaya göreşirketler, sosyal medyada dini-siyasi

yorum yapan adayları tercih etmiyor.Artık şirketler, iş başvurusunda bulu-nanları sosyal medya üzerinden takibealıyor. Bu sonucu, Secretcv.com'aüye olan 235 firma arasında 12Kasım-31 Aralık 2012 tarihleri ara-sında gerçekleştirilen araştırma ortayakoydu.

Siyasetten uzak dur!

“Firmaların yüzde 58'inin işe ala-cağı kişinin sosyal medya hesaplarınıincelediği saptanırken, dikkat edilennoktalar ise, özel hayatın deşifre edil-memesi, iş arkadaşları hakkında olum-suz konuşulmaması ve dini-siyasiyorumdan uzak durulması olaraközetlenebilir. Araştırmaya göre şir-ketlerin en çok izlediği sosyal medyaağları yüzde 45 ile Facebook, yüzde35 ile Twitter ve yüzde 15 ile Linkedinolurken, en çok incelenen unsurlarşöyle: Adayın sosyal medyada kul-landığı dil ve yayınladığı içerik, (yüz-de 35), adayın beğendiği sayfalar(yüzde 23), profil fotoğrafının güncelve gerçekçi olması (yüzde 18) veortak arkadaşlarının olup olmaması(%12). Adayın arkadaş sayısına dikkateden firmaların oranı ise sadece yüzde2. (Birgün 10 ocak 2013)”

Yapılan araştırmalar da gösteriyorki, patronlar apolitik işçi bulmanınderdinde. Patronlar neden apolitikişçi istiyor? Çünkü, kapitalizmde herşey kar üzerine kurulmuştur. Şirketsahipleri, fabrika sahipleri de dahaçok kazanmanın kar elde etmeninhesabını yapmaktadır. Buna göre,işçiye emeğinin karşılığını ödediğindeveya işçiler normal çalışmaları gere-ken süre içinde çalıştıklarında patronelde etmek istediği kara ulaşamayacakbu da onun için bir kayıp olacaktır.İşçi daha fazla çalışıp daha az ücretalmalı ki patronun kasası dolsun.İşçiler daha fazla çalışsın ama aldığıücrette bir artış olmasın, üretilenürün sayısı arttıkça patronun cebineaksın paralar. Bunca haksızlık yapı-lacak ve işçiler sesini çıkarıp hakkınıaramayacak, apolitik işçilerin tercihedilmesinin sebebi budur. İşçilereen sık söylenen sözlerden biri “siya-setten uzak dur” olur. En meşru bir

hak talebinde bulunsa veya sendikayaüye olsa “siyasetle uğraşma, iştenatılırsın” tehditleri ile karşılaşır.İşten atılma tehditleri ile haksızlıklaraboyun eğmeye zorlanır. Bizlere,siyasetten uzak dur sözü ile tamolarak ne demek istiyorlar. Aldığınmaaşla yetin, mesai arkadaşlarınlakonuşma, sendikaya üye olma, çalış-ma saatlerinin aldığın maaşa göreçok fazla olduğunu söyleme, aldığımmaaş yetmiyor çocuklarımı okuta-mıyorum, eve ekmek götüremiyorumdeme… ve saymakla bitmeyecekkadar çok olan işçilerin yaşadığısorunlar. Bizlere siyasetten uzak durdiyerek, yaşadığımız bu sorunlarıpaylaşmamamızı, dile getirmememizi,sineye çekip, kader deyip, şükürdeyip oturmamızı istiyorlar.

Patronların, işçiler hakkında dahageniş bilgiye sahip olmak için nerelerebaşvurduğunu gördük. Facebook,twitter gibi internet ağları… Bu sitelerüzerinden hakkımızda bilgi toplu-yorlar, bu tür şeylerde her türlü özelyaşamımızı, duygularımızı, düşün-celerimizi, öfkemizi de paylaşabili-yoruz. Araştırmalar da gösteriyor kiburalardan tüm özel yaşamımız denet-lenebiliyor. Buna izin vermemeliyiz.Nasıl mı? Bu tür internet ağlarıaracılığı ile iletişim kurmayalım.Özel yaşamımızı buralarda anlatma-yalım. Bizi adım adım takip etme-lerine izin vermeyelim. İşe gidipgelirken yolda, durakta, otobüste,evlerimizde ve işyerlerimizde birbi-rimizle yüzyüze konuşalım.Patronların bizi nasıl sömürdüğünü,sağlıksız, güvencesiz çalıştığımızıkonuşalım. Yaşadığımız sorunlarınçözümü internet ağları aracılığı ilekonuşup derdimizi buralarda paylaş-mak değildir. Bu yöntem tam da pat-ronların istediği yerde durmamızdır.Hayır sesimizi internet sitelerine hap-setmeyeceğiz. Sesimizi, olması gere-ken yerde alanlarda, işyerlerimizinönünde, patronların karşısında hay-kıracağız. Patronların istediği işçitipi olmayacağız. Birleşip direnerekhakkımızı alana kadar en gür sesi-mizle haykıracağız.  Ve zafer direnenişçilerin olacak!..

Patronların İstediği İşçi Tipi

23

Page 25: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,24

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

- METAN FACİA-SI

8 İŞÇİ ÖLDÜ

YİNE ZONGUL-DAK, YİNA KARA

HABER

- GÖÇÜK 8 İŞÇİYİ YUTTU

8 MADENCİ HAYATINI KAY-BETTİ

- 630'DA GRİZU FACİASI

KÖMÜR DEĞİLÖLÜM OCAĞI

Bu başlıklar 8 Ocak 2013 tarihindeZonguldak Kozlu Kömür Ocağı’ndametan gazının patlaması sonucunda 8işçinin ölümüne sebep olan olayın ardın-dan atılan gazete manşetleridir.

Çok değil bir gün sonra bu haberleraltıncı, sekizinci, dokuzuncu sayfalardanverilmeye başlandı. Neden? Çünkümaden ocağındaki patlamaların ve bupatlamalar sonucunda ölen işçilerinölümlerini kanıksamamız isteniyor.

Neden kanıksamalıyız ölümleri,maden ocağı patlamalarının önüne geçi-lemez mi? Hazırlanan raporlara bakıl-dığında görülüyor ki, denetim yapılırsave güvenli çalışma koşulları sağlanırsabu patlamaların önüne geçilebilinir.Yine raporların söylediği gerçek şu ki,tüm iş kazalarının gereken tedbirleralınması durumunda yüzde 95’iönlenebilir kazalardır.

3 Mart 1992'de de en büyükmaden felaketlerinden birisininyaşandığı Kozlu kömür ocağında263 maden işçisi yanarak can ver-mişti. Ve 21 yıl sonra işçiler yineaynı şekilde yanarak öldü. Ailelerincenazeleri teşhis edemeyeceği kadaryanmıştı işçiler.

19 YILDA 700 MADENCİ

HAYATINI KAYBETTİ

1983-2010 yılları arasındaTürkiye'de 522 maden işçisi grizu,yanma ve göçük sebebiyle maden-lerde ölüme terk edildi. 2011 yılın-da 79, 2012 yılında da 81 madenişçisi öldü. Yani sıradan basit birerkaza olmanın ötesinde düzenin yarat-

tığı ve çözmediği bilinçli bir katliamdırbu yaşanan.

Kozlu Maden Ocağı için Sayıştayaylar önce TBMM'ye tespit-lerde bulunmuş.Rapordaki tespitlerşöyle:

1- Risk analizi yapıl-mamış,

2- Deneyimsiz inşaatçıişletiyor,

3- Metan gazı riski art-masına rağmen önlem alınma-dan ilerleniyor.

4- Sensörler uygun yerde değil…

Rapor hazırlanmış da ne olmuş,önemli olan rapordan sonra eksikleritamamlamak değil midir? Neden raporhazırlıyorsunuz? Eksiklerin tamamlan-ması, güvenli çalışma ortamı için gerek-li koşulların sağlanması için. Nedensonrasında denetlemiyorsunuz peki,tamamlanmış mı tamamlanmamış mıdiye?

Çünkü sizin işiniz sadece gösterme-lik raporlar hazırlamak. Maden işçileri-nin her an ölebileceğini bile bile önlemalınmıyor. Hem "Hayati risk var" diyerapor çıkartacaksın hem de o işletmeninhalen çalışmasına göz göre göre izinvereceksin. Bu halk düşmanlığıdır, bu

maden işçi-leri-

n inkati-l iolmaktır.

AKP, hangiçıkarlardan kaynaklı madenocağını kapatmadığını açıklamalıdır.

Faruk Çelik, yaptıkları incelemelersonucunda sadece beş eksik bulundu-ğunu, eksiklerin giderilmesiyle ilgiligerekli uyarıların yapılmış olduğunusöylüyor.

Faruk Çelik'e 17 Mayıs 2010'daKaradon'da 30 işçinin öldüğünün hatır-latılması üzerine ise "Asıl olan kural-lara uygun üretimin, kurallara uygunçalışma ortamının olup olmadığı"cevabını veriyor.

Söyledim ama yapmadılar, uyardıkama önlem almadılar demek işin sorum-luluğundan kaçmak demektir.

Ölüm riski altında çalışmak zorun-da bırakılan işçilere şimdi de "zenginolma" dayatması yapılıyor. Kozlu'dakikazadan 2 gün sonra Türkiye TaşkömürüKurumu (TTK) Genel Müdürü Burhanİnan tarafından yayınlanan genelgeylemaden işçilerine, ücretleri üzerinde-ki hacizleri kaldırmaları ve borçları-nı ödemeleri için 1 yıl süre verildi.Borçlarını ödeyip haczini kaldırmayanişçilerin işten atılacağı bildirildi.

Halk düşmanı genelgede şöyle denil-di: "İcralık duruma düşen işçilerinakıllarının sürekli iş harici konularlameşgul olması ve konsantrasyon prob-lemi yaşamalarının muhtemel bulun-ması nedenlerinden dolayı işlerini dik-katli yapamama olasılığı bulunmakta,kendilerinin ve yanında çalışanların

DüşmanıHalk

AKP

Maden Ocaklarında Ölüm Kader Değil,

AKP’nin Hesabına Yazılan Suçlarıdır

Kadınlar bekleşiyor bu akşam madenocağının başında,

dehşetten kalpleri ha durdu ha duracak,

kirli gökyüzünde hortlar gibi bakan çark-lara dikmişler gözlerini,

altında esir hayatı yaşanan

ölü sessizliğindeki çarklara,

kaderin sessiz çarklarına.

Fırtınadan kaçıp sığınmış koyunlar gibitoplanmışlar küme küme,

dururlar kımıldamadan,

dururlar sessiz soluksuz.

Ayakları altındaki kuyularda az önce,

kayalıklar arasındaki kömür damarların-da,

yanan ve parlayan gaz birdenbire

ölüm saçtıydı dört bir yana.

Joe Corrie

Page 26: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Yürüyü ş20 Ocak

2013

Sayı : 348

25

sağlığı ve iş güvenliği açısından büyükrisk oluşturmakta, bu da dolayısıyla işverimini olumsuz yönde etkilemekte-dir."

Yani yine işçi suçlu! Borcunu öde-yemeyecek kadar yoksul olduğu için,sorunlarını düşünerek kazaya sebepolduğu için işçi suçludur...

Asıl suçlu tüm kurumlarıylaDevlet'tir... Halkı yoksullaştıran, hacizborçlarıyla teslim almak isteyen, işgüvenliğini almayarak öldüren bu düzen-dir, AKP'dir.

Genelge, Devlet'in halk düşmanlı-ğının resmi hale getirilmesidir.

İşçiyi "Bugün evime sağ salim döne-bilecek miyim?" diye düşündürtenDevlet, öldürdüğü maden işçilerininhesabını er ya da geç verecektir.

Madenciler, her gün "Tekrar gelebi-lir miyiz?" diye düşünerek ayrılıyorlar

evlerinden, onları yolculayanlar da bugidişin belki de son gidişi olduğunu bile-rek uğurluyorlar. Yani çalışan da, çalışanişçiyi bekleyen de her gün ölüyor.

Peki bu kader mi?

Hayır kader denilen şey düzeninçürümüşlüğüdür. Maden ocaklarındaaynı hafta içinde iki kez kaza olması veonlarca işçinin ölmesi bir kader değil,çalışan işçiye verilemeyen değerin kar-şılığıdır ancak.

Kader diyerek bizi ölüme terk eden-lerin yakasına yapışalım!

Sonuç olarak;1- Kader diye ölmemize sebep olan-

lara karşı hakkımızı istemek, ölümleredur demek bizim elimizde...

2- “İş kazası” dedikleri ne kazadır nede kaderdir. Yüzde 95’e tedbirlerleönlenmesi mümkünken hiç bir önlem

alınmadığı için her gün 4 işçinin ölümüaçıkça, taamüden işlenmiş cinayetlerdir.

3- İş cinayetlerini önlemenin örgüt-lenmekten başka yolu yoktur. Örgüt-lendiğimizde işyerinin denetimini ken-dimiz yapacağımız için bu cinayetlerinönüne geçeceğiz. Onun için ısrarlaörgütlenmeliyiz diyoruz.

Örgütlenirsek daha az sömürülürüz;

Örgütlenirsek, daha az işsiz kalırız;

Örgütlenirsek daha az haklarımızgasp edilir;

Örgütlenirsek daha az iş cinayetle-rinde ölürüz.

Örgütlenirsek daha çok kendi kade-rimizi kendimiz belirleriz....

Örgütlenirsek karanlıkları aydınla-tırız, çünkü üreten de, var eden de biziz.Kara elmas diyarları biz olmazsak işle-mez...

DİSK, KESK, TMMOB, TTB'ninçağrısıyla 20 Ocak'ta Andep'de "ABDEmperyalizmin TaşeronuOlmayacağız", "Suriye'de EmperyalistMüdahaleye Hayır, Ortadoğu'nunGeleceğini Ortadoğu HalklarıBelirleyecek" slığanlarıyla yapılacakolan miting Valilik tarafından erte-lendi.

Antep Valiliği'nin mitingi ertelemegerekçesi ise şöyle: "söz konusudüenlenmek istenen Açık YerToplantısı'nın düzenlenmesi halinde,ilimizin huzur ve güvenliği, kamudüzenini ciddi proveke edceği değer-lendirildiğinden, 5442 sayılı il idare-si Kanunu'nun 2/C maddesi 2911sayılı Toplantı ve Gösteri YürüyüşleriKanunu'nun 17. maddesi gereğince,Valilik makamının 11/01/2013tarihlive 78 sayılı onayı ile en az bir haftasüreyle ertelenmiştir"

Antep'de Amerikan ve diğeremperyalistlerin ajanları cirit atıyor,Suriye'li işbirlikçiler cirit atıyor; pro-vokasyon olmuyor. Ama işçiler,memurlar, halkımız kendi toprakla-

rında emperyalistlere ve işbirlikçile-rine karşı miting yapamıyor.Provokasyon çıkara denerek yasak-lanıyor.

Demokratik Kitle Örgütleri; Amerikan Uşaklarının Yasak Kararına Uymayın! Uşaklığın bu kadarına pes denir.

Bu yasak neyin korkusu? Ne provo-kasyonu?

Halkın miting yapmasından nedenkorkuyorsunuz?

Korkuyorsunuz çünkü suzçlusu-nuz. Oysa yapılacak mitinkde polisözellekle saldırmadığında hiç bir olayçıkmayacaktır. Ancak İşbirlikçiAmerikan uşaklarının suçları o kadarbüyük ki, her şeyden kuorkuyorlar.Halk ise onların en büyük korkuları...Amerikan uşaklığının, Suriye halkla-rına düşmanlığın halkta yarattığı öfke-yi biliyorlar ve herşeyden, gölgele-rinden bile korkuyorlar...

Halka yasak patişah geliyor...

Antepte yapılacak mitingin aynıtarihde Başbakan Erdoğan da birdüğüne ve ordan da işbirlikçilerinkamplarına ziyaret yapamacakmış.Asıl yasaklama gerekçesi deErdoğan'ın düğüne katılmasırdır. İşebakın: Erdoğan rdüğüne katalıcakonbinlerce kişinin katılacağı mitingyasaklanıyor. "Sultanımız" düğünekatılacak. Antep'de yaşamı durdu-run. Her şey sultan Tayyip'inGüvenliğine gere düzenlensin.... hal-kın taleplerinin ise hiç bir önemiyok....

Mitingi düzenleyen kurumlar,demokratik kitle örgütleri; AKP’ninkeyfi yasaklarına boyun eğmeyin.Emperyalist ajanlar ve işbirlikçileriülkemizde cirit atarken, topraklarımızemperyalizmin üssü haline getirilirken,Suriye ve Ortadoğu halklarına karşıpatriot füzeleri kurulurken bize kimsemitink yapmamızı engelleyemez.Antepte yapılacak olan mitingAKP’nin yasaklarına boyun eğmedenfiili olarak yapılmalıdır!..

Sultan Tayyip Erdoğan Geliyor; Anetp’de yaşamı durdurun!

Antep'de Yapılacak "Suriye'de Emperyalist Müdahaleye Hayır" Mitingi AmerikanUşağı Erdoğan Bir Düğüne Katılacak Diye Valilik Tarafından Yasaklandı!

Page 27: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,

Merhaba Devrimci Okul okurları.Burjuvazinin ideolojik saldırılarına-karşı nasıl direneceğiz diye sorarakkonumuza başlayalım.

Halkların sömürü ve zulmündenyegâne kurtuluş umudu olan devrim vesosyalizmin sorumluluğu omuzları-mızdadır... Her şeye bu sorumlulukbilinciyle bakmak zorundayız. Hayatasınıflar mücadelesine Dayı’nın baktığıyerden bakmaktır bu. Ve biz,Dayı’nın işaret ettiği "Tek yol devrim"istikametinde yürümeye devam edi-yoruz.

Bu uzun yürüyüşte ilerlemenin,adım atabilmenin, sağlı sollu dar-belere rağmen bu adımları süreklikılabilmenin tek yolu, beynimizibir silah olarak diri tutmaktangeçer… Ki bir Cephelinin en güç-lü silahı beynidir. Söz konusu olan,devrimci bilinçtir. Sınıf bilinciyledonanmış bir Cephelinin beyni,devrimin en güçlü silahıdır.

Emperyalizm ve oligarşi, haya-tın her an ve alanında durup din-lenmeden saldırıyor. İdeolojik savaşahiç ara vermiyor. Beynimize sızmaya,kirletmeye ve nihayet teslim almayaçalışıyor.

Burjuvazi tarafından halklara ve hal-kın öncülerine yönelik kesintisiz şekil-de sürdürülen ideolojik savaşın hede-finde, beyinlerin teslim alınması var-dır.

Bu amaçlarını, karşı devrimin ulus-lararası karargâhı sayılan CIA’in bir bel-gesinde şöyle ifade etmişler:"…İnsanın en kritik noktası zihnidir.Zihnine bir kez ulaşıldı mı, 'siyasalhayvan' mermilere bile gerek kalma-dan yenilgiye uğratılabilir. Hedefbütün halkın zihnidir."

Burjuvazi kendisini sadece fizikişiddetle, faşist zor ve baskıyla koru-yamaz. Bununla birlikte ve esas olarak,halk saflarında ideolojik tahakküm

yaratarak kendi-sini güvenceyealıp sistemini sür-dürür. Bir diğerifadeyle, ancakhalkının zihnininele geçirdiği oran-da sömürüye razıedebilir. İşte o

zaman mermilere bile gerek olmadanhalka istediklerini yaptırırlar. Sömürüyümeşrulaştırır, “Böyle gelmiş böylegider, bu düzen değişmez, bu halktanadam olmaz, bu halk için değmez" yan-lış görüşlerini halk içinde hâkim halegetirirler.

Sistemlerini sürdürmek için hedefbütün halkın zihni diyen emperyalist-lerin halk saflarının içindeki muhalif,devrimci, sol kesimlerin "zihni" ile ilgi-lenmeyeceğini düşünmek, halk düş-

manlarını hiç tanımamak olur. Neyineden yaptıklarını, ne sonuç bekle-diklerini ve aldıklarını hiç anlama-mak olur. Savaş gerçeğinin, sınıf müca-delesinin kurallarının, farkında olma-maktır bu. Bu bir ölüm kalım savaşı-dır. Emperyalistler ve işbirlikçileri,ayakta kalabilmek için özellikle ken-di sistemlerine alternatif gördüklerisol kesimlerin beyinlerini teslim alma-ya büyük öncelik vermişlerdir. 1990'lar-dan bu yana sürdürülen tasfiyeciliksüreci, bu politikanın pratiği olarakşekillenmiştir.

Emperyalistler ve işbirlikçileri,"solcu olarak kalabilirsiniz" diyorlar.Ama onların dayattığı yaşam ve düşün-ce biçimini kabul ederek yapılacak birsolculuğa tahammül edebileceklerini deekliyorlar. "Sisteme karşı muhalefetedebilirsiniz" diyorlar ama kendi koy-dukları kurallara uyarak ve onların iste-

diği oyunu oynayarak kısaca, demok-rasicilik oyununun figüranı olmayıdayatıyorlar. Düzenin temeline yönel-meyecek, düzenlerine zarar verme-yecek bir solculuk istiyorlar. Bunlarınönünü açıyorlar. Çünkü böyleleri, ken-di inançsızlıklarını halka taşıyarak,çürümüş sistemin ömrünü uzatmasınayardımcı oluyorlar. Devrim için savaş-madıkları oranda, "kapitalizminalternatifsizliği" yoluna güç veriyor-lar.

"...Emperyalizmin, teslim almakistediği, politikaların önünde engelolmaktan çıkarmak istediği güçler;önce tecrit etmekte, yalnızlaştırmakta,kuşatıp sonra ‘terörizm’ demagojisinide kullanarak imhaya yönelmektedir.Gözden kaçırılmaması gereken nok-ta, bu politikanın temelinde fizikiimhanın ötesinde beyinlerin imha

edilmesi, teslim alınması ön plan-dadır. Fiziki imha, buna hizmeteden bir araçtır. Zira direniş yolunuseçenler yenilseler de, yok olmazlarve yeniden ayağa kalkarlar. Bunedenle düşüncelerin teslim alın-ması, yani düzen içine çekilmesi, ege-men sınıflar açısından çok dahabelirleyicidir.” (Devrimci Sol sayfa19 Temmuz 2004)

Günümüzün her türden refor-mizmi, bu politikanın ürünü ve başa-rısı sayılır. Bunlar kendilerini akıllı

solcu sayarlar. Biz devrimci solculu-ğumuzdan onur duyarız.

Akıllı solculuk nedir?Düzen içileşmektir. Geleceğini,

kapitalist sistem içinde görerek düzeniçinde yer almak, yer almaya çalış-maktır. Halk düşmanlarına karşı"mücadele değil müzakereyi" esasalmaktır. Oysa bu emperyalizmin iste-diğidir. Burjuvazi, "zulme karşı diren-me hakkını" yok sayarak, kendideyimleriyle "çatışmaları görüşerekçözme" anlayışının kabulünü dayat-maktadır. Hâlbuki halk ile halk düş-manları, ezen ile ezilen, emperyalistlerile halklar arasında müzakere ederekçözebilecekleri tek bir konu bile yok-tur. Çünkü sorunun kendisi emperya-listler ve işbirlikçilerin sömürü ve zul-müdür zaten. Emperyalist sömürü vezulümden kurtuluşun yegâne yolu,

26

Kurtuluş İçinKurtuluş İçin

DEVRİMCİ OKULDEVRİMCİ OKUL

Ders:İdeolojikSaldırı

BURJUVAZİNİNİDEOLOJİK

SALDIRISINANASIL

DİRENECEĞİZ?

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

Page 28: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR! 27

KURTULUŞA KADARSAVAŞ GERÇEĞİDİR. Akıllısolculuk, işte bu bilimsel tarihigerçeği ret etmiştir.

Akıllı solculuk, devrim vesosyalizm uğruna savaşmaktanvazgeçmektir. Kapitalist sömü-rüye karşı, halkların tek kurtuluşalternatifine sırtını dönmektir.Bu yanıyla da, halkların sömü-rü ve zulme mahkûm edilmesi-ne güç vermektir. Bunlar, çürü-yen sisteme soldan güç ver-mekten başka bir iş yapmazlar.Dönek Kautsykler'den bu yanaböyledir bunların işlevi.

Çürüyen sisteme karşı direnme-yenlerin, düzene güç verenlerin ken-dilerinin de çürümesi kaçınılmazdı.Öyle de olmuştur. Ve bu çürümenin ese-ri olarak "sosyalizm aşıldı", “hiçbirdüşünce uğruna ölmeye değmez,yaşam kutsaldır, halk düşmanlarıy-la barış” gibi pespaye düşünceler,hem de sol adına savunulur olmuştur.Öyle ki, kimileri Avrupa emperyalist-lerinden "demokrasi" Amerikanemperyalizminden "özgürlük" bek-leyecek kadar düşkünleşmiştir.

Oysa emperyalizm ve oligarşininhalkları sömürüye, zulme işsizliğeaçlığa yozlaşmaya yoksulluğa mahkûmetmelerini, yani bu sınıfsal gerçeklikkarşısında devrimcilerin, temel görevi,burjuvaziye karşı sınıf mücadelesininkurallarını uygulamaktır. İşte bu görevsadece bizim omuzlarımızdadır.

Cephenin tarihsel görevi işte budur.Halkları ezen, sömüren, aç yoksul,işsiz bırakan, yozlaşmaya mahkûmeden burjuvaziye karşı sınıf mücade-lesinin kurallarını uygulamak, halkıörgütlemek ve halk kurtuluş savaşınızafere kadar sürdürmektir.

Bu tarihsel görevi yerine getirme-nin ilk ve öncelikli koşulu beynimiziburjuva ideolojisinin karşısına devriminsilahı olarak çıkarmaktır. Ki Cephelininen güçlü silahı beynidir. Böyle olduğuiçindir ki, düşmanlarımız "Bir sizideğiştiremedik" diyorlar. Doğrudur.Çünkü biz burjuvazinin aklıyla düşün-meyi reddediyoruz.

Burjuvazinin beynimizi imha edipdüşüncelerimizi değiştirmek istediği

koşullarda, Cephelinin beyni devriminen ateşli silahı olarak namlusunu dai-me sıcak tutacaktır.

Emperyalizm ve işbirlikçileri, nedenli silah ve olanağa sahip olurlarsaolsun, Cepheli’nin beyninden korku-yorlar. Çünkü Cepheli’nin beyni hak-lı düşünceleri, halk sevgisini, devriminancını taşıyor. Amerikan uşaklarının"Bir siz değişmediniz" deyişleri bu kor-kularının ve beynimize el sürüp kir-letmemelerinin de itirafıdır.

Bilinir, her silahın değişik özellik-leri vardır. Cephelinin devrimin sila-hına dönüşen beyninin özelliklerinelerdir dediğimizde beş temel özel-lik sayabiliriz:

1- Halk düşmanlarının karşısın-da halkın adaletini somutlamak...Bunu sağlayan halk sevgisidir.

2- Burjuva ideolojisiyle uzlaş-mamak. Bunu sağlayan, devrimciideolojiye sahip olmaktır.

3- Her türden reformist, fırsatçıgörüşe karşı aşılmaz setler örmek.Bunu sağlayan ideolojik sağlamlık-tır.

4- Zaaflar biçiminde somutla-nan iç düşmana taviz vermemek...Bunu sağlayan, devrimci kültür veahlaka sahip olmaktır.

5- Zorluklar karşısında umut-suzlaşıp karamsarlaşmamak... Bunusağlayan, devrimci iradedir.Devrimci irade, cüret ve emeğinbirleşmesinin eseridir. Zorluklarkarşısında cüretle ileri atılır, sorun-lar karşısında sıra neferi olarak bir

adım öne çıkarsak, alt edil-meyecek zorluk, çözüleme-yecek sorun da kalmaz.

İşte bütün bunlar, dev-rimci bilincin temel özellik-leridir. Burjuva ideolojisinekarşı beynimizin silah halinegelmesi demek, bu özellikle-re sahip olması demektir...

Beynimizi Diri,Bilincimizi SağlamTutmak İçin...

Burjuvazinin çürük ideo-lojisi, yoz kültürüne karşıbeynini diri, bilincini sağ-

lam tutmak isteyen Cephelinin yüzü de,yüreği de daima beş temel noktayadönük olacaktır.

Beynimizi diri, bilin-cimizi sağlam tutmak için,tarihimize bakarız.

Kanla yazılan tarihimiz, devrimciderslerle doludur. Gerek dünya halk-larının direniş tarihi, gerekse halkımı-zın isyan tarihi ve esas olarak daKızıldere'den bu yana yazımını sür-dürdüğümüz devrim tarihimiz, halkdüşmanlarının saldırı ve tuzakları, kar-şısında bize ne yapmamız ve ne yap-mamamız gerektiğini, hayatın iriliufaklı sınavları karşısında göstermek-tedir.

Biz, bu tarihe kopmaz bağlarlabağlıyız. Bu tarih, burjuva ideolojisi-ne, her türden reformist-oportünistdoğmaya ve iç düşmana karşı tavizsizbir mücadelenin eseridir. Bu tarihtenöğrenmesini bileceğiz. Tarih bilincinikuşanan Cepheli, burjuva ideolojisinintortuları olan hatalardan, zaaflardan,sapmalardan, savrulmalardan kaçınır,deneyciliğe düşmez...

Beynimizi diri, bilin-cimizi sağlam tutmak için,Marksist Leninist ustaları-mıza bakacağız.

Marks’tan Mahir’e Lenin’denDayımıza, ustalarımız bize, burjuvaziyekarşı sınıf mücadelesinin doğru vegerçeklerini, ilke ve kurallarını göste-rir daima.

Geleneklerimiz, nerede nasıldavranılması gerektiğini net

biçimde gösterirler. Böyle olduğu içindir ki,

geleneklerimize bağlı kalmak,yeni halkalar eklemek burjuvazinin ideolojik

saldırılarına karşı arındırıp güç verir her zaman.

Yürüyü ş20 Ocak

2013

Sayı : 348

Page 29: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,

Ustalarımız bize "bur-juvaziyle uzlaşın" demez-ler. Devrimden sosyalim-den vazgeçin demezler. Nededikleri ise gayet açıktır.Ustalarımız bize burjuvazi-ye boyun eğin değil, "burju-vaziyi yenin" demektedir-ler. Demekle de kalmamış,pratik olarak bunun nasılbaşarılacağını da göstermiş-lerdir. Onları usta ve ölüm-süz kılan da söyledikleri ger-çeği tarihe yazmış olmaları-dır.

Sınıfların ve sınıf çelişkilerininbulunduğu kapitalist sömürü düzenin-de, nasıl davranılması gerektiği bizimiçin Marks’tan Mahirlerden bu yanagayet açıktır. Kurtuluşa kadar savaş...

Marksist Leninist ustaların hepsi,ihtiyacımız olan bu gerçeği anlatırbize. Cepheli, emperyalist batının pes-paye üniversite ve karşı devrim karar-gâhlarında üretilen sınıf işbirlikçiliği,sivil toplumculuk aşılayan görüşleredeğil, devrimci ustalara kulak verdiğiiçin, beynini diri tutar daima."Devrimiçin savaşmayana sosyalist denmez"diyen ustalarımız bize, zaferin yolunugösteren kutup yıldızlarıdır...

Beynimizi diri, bilin-cimizi sağlam tutmak için,şehitlerimize bakacağız,onlara bağlı kalacağız.

Hayat okulunun irili ufaklı bütünsınırlarından geçmek için şehitleri-mizden öğrenmesini bileceğiz ki, şehit-lerimizden öğrenmektir beynimizindiriliği. Şehitlerimizin anılarına bağlıkalmak, şehitlerimizin hesabını sor-maktır. Hesap sormak, bilincimizinsağlamlığı demektir bu kavgada.

Şehitlerimiz, bizi daima hayat deni-len karmaşanın içinde devrimci olanıyapmaya çağırır. Ki biz devrimciliğingereğini yapmaya başladığımızda,hayat kavgaya dönüşür. Şehitlerimiz,bu kavgada kendi örnekleriyle örnek veölçü olurlar. Sıra neferliğini, feda ruhu-nu, devrimciliği öğretirler.

Feda şehidimiz, yoldaşımız İbrahimÇuhadarın dediği gibi, "Ne zaman

başımız sıkışsa ilk başvurduğumuzyine şehitlerimizdir."

Doğrusu da budur. Bilincimizin,vicdanımızın, kinimizin sağlamlığıdemek, şehitlerimizin ölümsüzlüğü,beynimizin diriliği demektir.

Bakın ne diyordu İbrahim Çuhadar;"...Şehitlerimizin mezar başlarındakaç kez sözler verdik onlara. Devrimsözümüzü yerine getireceğiz diye.Katillerinizden hesap soracağız diye.Sizler gibi olacağız dedik. Sizlerinyolundan, izinden gideceğiz dedik.Çünkü sizler kavgamızın mimarlarısı-nız dedik. Bizim dünümüz, yarınımız-sınız dedik. Sizler şehit bedenlerinizleAnadolu’nun her karış toprağındabize yol gösteren, önümüzü açanlarsı-nız dedik... Şehitlerimize bağlılığımızaher zaman onlardan aldığımız güçlesavaşarak yerine getirmeye çalıştık,çalışıyoruz. Şehitlerimiz bizim manevideğerlerimizdir. Bunu hiçbir zamanunutmayın; Ne zaman başımız sıkışsailk başvurduğumuz yine şehitlerimizdir.Bize her zaman moral güç verdiler,öğretmeye devam ettiler..."

Beynimizin bir silah olarak kalması,şehitlerimizin öğrencisi olmaya devametmemize bağlıdır. Halkımızın bir sözüvardır. Derler ki, "Tetiği parmakdeğil, yürek çeker." O halde, diyebi-liriz ki, yüreği şehitlerle dolu olanCepheli’nin silaha dönüşen beynininateşi asla kesilmez.

Beynimizi diri, bilin-cimizi sağlam tutmak içingeleneklerimize bakacağız.

Gelenek nedir? Geçmişten bugüneaktarılan, benimsenen, yerleşen vedevam ettirilen davranış ve yaşam

biçimimizin, kurallarımızın, nere-de, ne zaman, nasıl davranılma-sı gerektiğine dair tutulan yolla-rın tümüdür. Ne mutlu bize ki,Kızıldere’den bu güne Dayı’nınönderliğinde her konuda dev-rimci geleneğimiz yaratılmıştır.Bunlar, dost düşman tarafındanbilinir ve Cepheli olmanın ayrı-calığıdır.

Geleneklerimizin eğiticilik-leri büyüktür. İçselleştirip gerek-lerini yaptığımızda devrimciliği-mizi büyütür. Sınıf mücadelesinin

içinde geleneklerimizin gereğini yap-mak, beynimizi burjuvazinin bütünsaldırılarından koruyarak, bilincimizisağlam hale getirir. Çünkü, bizimgeleneklerimizi şekillendiren herşeyin devrim için olmasıdır.

Bu yanıyla, Parti-Cephe’nin bütünyazılı kaynakları yok edilse bile, Cephegelenekleri hayatın içinde yaşar. BuParti-Cephe, geleneksel bir halk hare-ketine dönüşmeyi başarmıştır. Kendinehas gelenekler yaratmış, böyle tanınmışve bedellerini ödeyerek sürdürüp bugü-ne getirmiştir. Geleneklerimiz, neredenasıl davranılması gerektiğini netbiçimde gösterirler. Böyle olduğu için-dir ki, geleneklerimize bağlı kalmak,yeni halkalar eklemek burjuvazininideolojik saldırılarına karşı arındırıp güçverir her zaman.

Beynimizi diri, bilin-cimizi sağlam tutmak için,geleceğimize bakacağız.Bundan hiç vazgeçmeyece-ğiz.

Halkların zulümsüz, sömürüsüzyaşayacakları, kendi kaderlerini tayinedecekleri bir geleceğimiz var. Bugeleceğin adı, sosyalizmdir.

Sosyalizm, kapitalizmin tek vekaçınılmaz alternatifidir. Burjuvazi nekadar gizlemek, çarpıtmak isterse iste-sin bilimsel, tarihsel gerçek budur.Her anlamda çürümüş olan kapita-lizm, yerini sosyalizme terk edecektir.Tarihin hükmü budur.

Bu hüküm, Ekim devriminden buyana kapitalizmin alın çatına vurul-muştur. O günden bu yana, çağımız

Şehitlerimiz, bu kavgadakendi örnekleriyle örnek ve

ölçü olurlar. Sıra neferliğini,

feda ruhunu, devrimciliği öğretirler.

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

28

Page 30: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

"emperyalizm ve proleter devrimlerinçağıdır" Burjuvazinin hiç bir yalanı,yaygarası, ideolojik saldırısı ve çar-pıtması bu gerçekliği ortadan kaldır-maz. Hayatları açlığa, yoksulluğa,işsizliğe mahkûm edilen emekçiler,örgütlenip savaştıkça burjuvazininbulaştırdığı çaresizlikten sıyrılarakkendi geleneklerini yaratacaklardır.

Bu görev, Rusya’da, Çin’de,Vietnam’da, Küba’da olduğu gibi,ülkemizde de devrimcilerindir.Halkımıza devrimi, devrimciliği kav-ratma görevi bizimdir. Görevimizinbaşındayız; milyonları örgütleyece-

ğiz...

Burjuvazi "Tarih bitti", "Sosyalizmöldü" yalanını dayatarak, halkların birgeleceği olmayacağını kabullendir-mek istiyor. Düzen içileşerek, lafta nedenirse densin, işte bu dayatmayaboyun eğmektir. Kapitalizmi kabuletmektir. Devrim iddiasını, illegalörgütlenmeyi, silahlı mücadeleyi terkedenlerin gerçeği böyledir. Çünkü,devrim iddiası, illegal örgütlenme vesilahlı mücadele, halkı geleceğine taşı-yan köprüdür.

Elbette, gelecek "kendiliğinden"gelmeyecektir. Halkı birleştirip savaş-

tırmak görevi omuzlarımızdadır.Kitleler gidip halkı örgütledikçe, örgüt-lediğimiz geleceğimiz olacaktır. Kigeleceği örgütlemektir beynimizin diri-liği.

Burjuvazi, hakim olduğu bugünemahkum etmek isterken halkı, biz hal-kın yarınları yaratması için milyonla-rı örgütleyeceğiz.

Sevgili Devrimci Okul okurları,bu haftaki dersimizi burada bitiriyoruz.Haftaya aynı konuya devam edeceğiz.Görüşmek üzere hoşça kalın...

Devam edecek…

29

Yürüyü ş20 Ocak

2013

Sayı : 348

“Bir kereden bir şey olmaz.”,“Bugün yapmadım ama yarın kesinyapacağım.”, “Hallederim, ben yapa-rım.” gibi düşünceler ertelemeciliği,ertelemecilik de son dakikacılığı geti-rir. Ertelenen iş önemsenmeyen iştir.Önemsenmeyen iş ise son ana bıra-kılır. Son dakikada yapılan iştenverim alınamaz ve o iş sadece yapmakiçin yapmış olunur.

“Son dakikacılar” aldıkları işle-ri bir görev olarak görmezler, onuniçin de işleri son dakikaya bırakırlar.Ve o işten hiçbir şey öğrenmezler, aynızamanda öğretemezler. Her şeyi ale-lacele, ayaküstü yaparlar. Onlarıntek dertleri günü kurtarmak, işi yap-tım demektir.

“Son dakikacılar”, kendilerine okadar çok güvenirler ki, hiçbir emekharcamadan bir işi yapabileceklerineinanırlar. Kendi bilgilerinin ona yete-ceğini düşünür, bu yüzden araştırmaz,sormaz, sorgulamazlar. Kendindenbir şey katmaz, katmadığı için deöğrenmez ve öğretemezler.Rahatlarına düşkün insanlardır. Hiçbirşey yapmadan oturup son gün yapar-lar işlerini. Yeniyi yaratmak, kendin-den bir şeyler katmak yoktur “sondakikacılarda.” Çünkü yeniyi yarat-mak emek ister. Düşünüp kafa yor-madan yeni yaratılamaz.

Bahane üretmek o işi yapmak“son dakikacılar” için sıradanlaş-mıştır artık. “İş çoktu, yapamadım,

işler üst üste geldiyetiştiremedim…” Kaçışın planlarıyapılır bahanelerle. “Acaba hangibahaneyi söylesem de kurtulsam buişten.” diye düşünürler. Bu tarz birCepheli’nin tarzı değildir.

Cepheli, “Ben ne yaparım dadaha iyisini çıkartırım” diye düşü-nür. Cepheli her işini coşku, moral vemotivasyonla yapar. Yaptığı iştenzevk alır ve işten öğrenir.

Cepheli, “sonra” demez, işinison ana bırakmaz. Cepheli bilir ki;sonra demek asla demektir. Sonrademek o işi asla yapmamaktır, yapı-yorsa da düşünmeden, araştırmadangünü kurtarmak adına yapmakdemektir.

“Son dakikacılar” düşünmezler,araştırmazlar, sorgulamazlar. Cepheliise her anını, her saatini düşünür.Mesela Cepheli 1 hafta içinde yazıl-ması gereken yazıyı son dakikayabırakıp sonra da baştan savma şekil-de yazıp vermez. Çünkü bilir ki, oyazı yeni cephelileri örgütleyecekve devrime bir katkı sağlayacaktır.

Cepheli bilir ki “son dakikacılık”bir düzen hastalığıdır. Devrim safla-rına gelirken düzenden eksik ve zaaf-larımızla geliriz. Ama devrimcileş-tikçe zaaflarımızdan arınırız. Gözlegörmediğimiz ya da zararsız olaraknitelendirdiğimiz hastalıklarımızdanbirisidir “son dakikacılık.” Zararsızgördüğümüz bütün zaaflar hızla bizi

kemirmeye başlar. Bu hastalığın tekilacı ise, iradi planlı programlı olmakve emek harcamaktır. Mesela Cepheli,bir eylemin programını önceden belir-leyip hazırlığını yapar. Pankart, döviz,megafon, basın metni hatta basınahaber verme gibi işleri eyleme son 2saat kala ayarlamaz. Günler önce-sinden bunun örgütlenmesini yapar.Çünkü yapılan eylemin önemini bilir.Yaptığı her işi ciddiyetle ele alır.

Kısaca özetlersek;- “Son dakikacılık” önemseme-

mektir. Cepheli önemseyendir.

- Son dakikada yapılan işler baş-tan savma yapılır. O çalışmadanverimli bir sonuç çıkmaz, çünkü o işteemek yoktur. Bu tarz Cepheli’nintarzı değildir. Cepheli her işini prog-ramlar, zamanında bitirir.

- Cepheli son dakikaya iş bırak-maz.

- Cepheli bilir ki; bugün bu işlerison dakika yapan, devrim için de birşey yapmaz ve halkı örgütlemez,örgütleyemez. Sonra da çıkıp “Buhalk neden örgütlenmiyor?” der.

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir

“Son Dakikacilar”Gelişemez Geliştiremez!

Page 31: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,30

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

Merhaba

Nürgül Acar'ın eyleminden sonra"Kendisini linçten kurtaran polisivurdu" şeklinde yapılan haberlere veyorumlara, başka bir linç saldırısınamaruz kalan biri olarak ben de cevapvermek istedim. Çünkü bu haberleradeta linci meşrulaştırma kampan-yasına dönüştürülmüş, basın yoluy-la bu ülkede demokratik haklarınıkullanmak isteyenlere yönelik yenibir linç başlatılmıştır. Çünkü AKP'liRize Belediye Başkanı Halil Bakırcıçıkıp (2005 yılındaki) “Linç doğ-ruydu." diyebiliyor. Ve bu sözleri hiç-bir tepki de çekmemiştir. Bu durumunyarın yeni linç saldırılarına kapı ara-layacağı da ortadadır. İlk olarak şunubelirteyim; linç saldırılarında polisinkurtaran değil saldırıyı örgütle-yen ve yöneten olduğunu bizzatyaşayarak gördüm.

Öncelikle "linç"in tarihine yöne-lik kısa bir hatırlatma yapayım. Belkibirçok insan basında "linç" kelimesiniduyduğunda ne anlama geldiğinimerak etmiştir. "Linç", Amerikalı,zengin bir toprak ve köle sahibi olanAlbay Charles (okunuşuyla) Linç'inçiftliğindeki kölelere karşı yaptığıvahşice uygulamalardan gelmektedir.Amerikan iç savaşından sonra, siyah-lara karşı onları baskı altında tutmakiçin yoğun bir politikayla uygulan-mıştır. 1867'de altı asker tarafından ilkKu Klux Klan (KKK) kurulmasıylalinçleri daha örgütlü bir hal almış vehızlanmıştır. Linç edilenler sadecesiyahlar değildi. Linçleri eleştiren, kar-şı duran veya grev örgütleyen, sen-dikada çalışan beyazlar da vahşice linçedilenler arasındaydı. 1889 ile 1919yılı arasında 2600'den fazla insanlinç saldırılarıyla katledildi, 1915'e

kadar bu saldırıları yapanlara hiçbirceza verilmedi.

Bir politika olarak Amerika'dauygulanan linçler, ülkemizde birkısım medya ve politikalarca "vatan-daş hassasiyeti" kılıfıyla 6-7 Eylülolaylarında Maraş Katliamı’nda, Sivaskatliamında ve daha onlarca yerdeuygulandı. Ve tıpkı Sam Amca'nınyaptığı gibi gerçek sorumlular yargı-lanmadı, birkaç günah keçisi ise ödülgibi cezalarla devlet tarafından korun-dular.

Yani birçok halk düşmanı politi-ka gibi linç saldırılarının da anavata-nı Amerika’ydı. Ülkemizde de kontr-gerilla aynı politikayı ustalıkla uygu-luyordu.

Burada "ustalıkla"yı vurgula-maya ihtiyaç duyuyorum. ÇünküAKP'nin iktidar olduğu süre içinde2005 ile 2009 arasında 40'tan fazlalinç saldırısı oldu. 6-7 Eylül’denbugüne yaşanan tüm saldırılardakontrgerilladan siyasi partilerine,polisinden yargısına kadar tüm Devletgörev başındaydı, tıpkı Amerika’daolduğu gibi.

Bunu bu kadar net söylüyorum,çünkü Erzincan'da 2010 yılında,bize yönelik linç saldırılarında daaynı şey yaşandı.

3 Ocak günü Erzincan'da, bir haf-ta önce "Amerika Defol Bu VatanBizim" kampanyası çalışmalarında,Edirne’de tutuklanan arkadaşlarımı-zın serbest bırakılması için basınaçıklaması yaptık. Ardından daTürkiye'nin her bir köşesinde yaptı-ğımız gibi İncirlik Üssü'nün kapatıl-ması için masa açıp imza toplaya-caktık. Ancak daha hiçbir şey olma-mışken çevik kuvvet polisleri mey-danı geniş bir çembere aldılar. Bu sıra-da bir adam "Erzincan'da yapma-yın" diye bağırmaya başladı. O buşekilde bağırırken karşıda bir gruptoplanıp, küfür ve hakaretlerle bağır-maya "Erzincan ovası, bozkurt

yuvası” şekilde slogan atmaya baş-lamıştı. Grup polisin çok rahat dağı-tabileceği kadar azdı. Ancak polis şef-leri o grubu dağıtmak yerine bizeyöneldi. "Dağılın gidin buradan" diyebağırıp çağırdı. Bu anlatırken polisingörevini yaptığını düşünmeyin çün-kü o sırada da diğer siyasi polislerimza topladığımız, bildirilerimizinolduğu masayı dağıtmaya başladı.Biz demokratik hakkımızı kullandı-ğımız, dağılması gerekenin biz değilkarşı taraf olduğunu söylüyorduk.Çünkü az önce bağırıp çağıranlarıetrafta dolaşıp meydanda yürüyenle-ri durduruyor, bariz bir şekilde insan-ları yalanlarla galeyana getiriyordu.Karşı grup giderek kalabalıklaşıyor veküfür hakaretlere devam ediyordu.

Polisin niyeti güvenliğimizi almakdeğildi. Bize "dağılın ulan" diyen poli-si de anlamak çok zor değildi; aynızamanda linci örgütleyendi. Çünküçemberin içine elini kolunu salla-yarak gelen MHP'li, polisle konu-şuyordu. Poliste daha zamanı değilbiraz daha toplanın diyerek saldı-rıyı bizzat örgütlüyordu.

O saatten sonra bizim yapacak tekşeyimiz birbirimize kenetlenmekti.Pankartımızın arkasına geçip slo-ganlarla birbirimize kenetlendik. Enufak gösteriye bile binlerce polisini odakikada yığıp, panzerleri, copu,biber gazını kullanan polis bunlarınhiçbirini yapmadı o linç güruhuna.Sonrasındaysa, polisin ve güruhun sal-dırısı birlikte geldi. Bizler gözaltınaalındık. Saldırıyı yapanlardan tekkişi bile alınmadı. Biz arabaya zorlabindirildiğimizde, linç güruhu üze-rinde "Amerika Defol" yazan pan-kart ve dövizlerimizi, masamızıateşe verdi. Orada saatlerce sloganatmaya, küfredip hakaret etmeyedevam ettiler. Ancak polis meydanı olinç güruhuna terk etti.

Burada polisin bizi korumak iste-diğini düşünenler olabilir. Ancak

Linç Halkımızın KültürüDeğildir, Halk Düşmanlarının

Organizasyonudur

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

Page 32: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Yürüyü ş20 Ocak

2013

Sayı : 348

31

polis bizi saldırının yapıldığımeydandan uzaklaştırmak yeri-ne işkencelerle gözaltına aldı.Arkadaşlarımız asıl hasarı dabu gözaltında aldı. Kiminin bur-nu, kiminin kolu kırıldı.Bazılarımız darplar nedeniyleyaralandık. Polisin marifeti bun-larla da kalmadı. Bazı arkadaş-larımızın mahallelerine gidip,komşuların arasındayken aile-lerini "çocuğunu uzak tut"diyerek tehdit etti.

İnsanları bizim bayrakyaktığımız, PKK bayrağı açtı-ğımızı bizim otobüsleri yaka-rak insanları öldürdüğümüzyalanlarını söyleyerek galeya-na getirmişlerdi. Bizde bunla-rın yalan olduğunu anlatmak,kendimizi ve amacımızı tanıt-mak için kapı kapı dolaşıp bildirilerdağıttık. Polis, yalanlarının açığa çık-masını istemiyordu. Beni ve arkada-şımı gözaltına aldı, işkence ettiler.Arkadaşıma işbirlikçilik teklif ettiler.

Bu şekilde yapılan saldırılar haf-talarca sürdü. Erzincan'a giriş çıkışkapatıldı. Bir dahaki hafta yine basınaçıklaması yapacakken dermektenve evlerden çıktığımızda gözaltınaalındık, işkence gördük. Sonundakazanan bizim ısrarımız ve irademizoldu. Üçüncü hafta meydana çıktık veeylemimizi yaptık. Ancak o gün bileeylem sonrası derneğimize döner-ken, kalabalık linç güruhu toplandı vearkamızdan bağırış çağırışıyla geldi-ler. Polis saldırganları dağıtmayarak"bak yine saldırabiliriz" diyordu.

Polis üzerine düşeni yapmış, sıravalideydi. Vali hazretleri, üç ay tümeylemleri yasakladı, bir sıkıyönetimedasıyla.

Tüm bu yaşadığımız saldırılar,görüntüleriyle mevcuttu. Defalarcasuç duyurusu yapmamıza, ifadeleri-mizde şikayetçi olduğumuzu söyle-memize rağmen saldırgan linç güru-hundan tek bir kişi bile gözaltına alın-madı, ceza almadı. Bırakın saldır-ganların ceza almasını, saldırıya uğra-yan bizler yıllarca ceza aldık.

Linç saldırılarında ölümün olma-sı sadece an meselesidir. Nasıl oluyor

da polis, yargı, vali görmezden geli-yor ve üstelik bize saldırıp cezalan-dırıyor? Kimileri yaşadıklarımıza"vatandaş hassasiyeti" dedi. Pekisoralım; halkımızın geleneklerindelinç kültürü ne zaman oldu? Bizçocukken bile kavga ederken yiğitlikgereği teke tek kavga ederdik. Kimikandırıyorlardı!

Ayrıca o nasıl bir vatandaş hassa-siyetiydi ki, biz Erzincan da linç edi-lirken aynı anda saldırı Edirne veKars'ta da yapılıyordu? Linç saldırı-ları merkezi örgütleniyordu. Hepsi debize "Amerika Defol" diyen "tutuk-lanan vatanseverler serbest bıra-kılsın" diyen Gençlik Derneği üye-lerine saldırıyordu.

İşte linç saldırıları böyle gerçek-leşiyor. İşte 6 Nisan 2005 günüTrabzon'da Nurgül Acar'ın da arala-rında olduğu TAYAD'lılar böyle linçedilmek istendiler. Bakın; bugün"linçten kurtaran" dedikleri polisinşefi olan Trabzon Emniyet MüdürüRamazan Akyürek, o gün linç güru-huna nasıl sesleniyordu: "Sizlereteşekkür ediyorum ama artık dağı-lın..."

(Evet bugün kurtarıcı dedikle-ri Ramazan Akyürek daha sonraHrant Dink'in öldürülmesinde ve baş-ka provokasyon ve saldırılarda da par-mağı olan polis şefiydi.)

Orada da, F Tipleriyle veölüm orucuyla ilgili bildiridağıtan TAYAD'lılara karşıinsanlar "bayrak yaktı-lar" denilerek galeyanagetirilmişti. Saldırının önsaflarında her zaman ki gibisivil polisler ve MHP'li,BBP'li faşistler vardı.Olayın aslını daha sonraöğrenen bazı insanlar gelipözür dilemişti. ProvokasyonTrabzon'da yaşanan saldı-rıyla ilgili "halkımızın buhassasiyetlerini göz önün-de bulundurarak, herkestavrını belirlemeli..." diye-rek tehdit ederken, döneminCHP lideri Baykal'da "ikti-dar gerekeni yapmadığıiçin vatandaş tepki göste-

riyor" diyerek linçi sahiplendi. Linceuğrayan bazı arkadaşlarımız aylarcatutuklu kaldı.

O dönem linç saldırıları aylarcafarklı yerlerde farklı kesimlere yönel-di. 11 Kasım'da Rize'de yine bir linçsaldırısına uğradıktan sonra belediyebaşkanı Halil Bakırcı "bilsemTAYAD'lılar, ben de inip vurur-dum" dedi. AKP milletvekili de sal-dırıyı sahiplendi.

Tüm linçlerde görev alan iktidar-dan, siyasi partilerine, polisten linçgüruhundan kimse yargılanmadı bile.

Kuşkusuz burada anlatmak iste-diğimiz daha onca ayrıntı var. Ancakbunları anlatmaya bu sayfalar yetmez.Ben bir baskı politikası, olarak linçsaldırılarını örgütleyen polisin "kur-tarıcı" diye aklanarak, at izinin it izi-ne karıştırılmasından rahatsız oldum.Yaşadıklarımı, gördüklerimi anlat-mak istedim.

Son olarak şunu eklemeliyim ki;bugün yapılması gereken linçlerimeşrulaştırmak değil, düzenin insan-ların demokratik tepkilerini, müca-delelerini, örgütlenmelerini yasak-larla, operasyonlar, tutuklamalar,işkencelerle, kayıplarla, linç gibialçakça politika ve yöntemlerle engel-lemeye, yok etmeye çalışmasını tar-tışmak olmalıdır.

Sercan Ahmet Arslan

Page 33: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,32

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

Sınıflı toplumlarda her insan; bel-li bir sınıftandır, ona uygun yaşar veher düşüncesi sınıfını temsil eder. Bizezilen sınıftanız. Sömürülen biziz.Bizi ezenlere, sömürenlere, katle-denlere, adaletsiz bırakanlara karşı kinduymamak, intikam almayı düşün-memek olası değildir.

Kin duymamak, bu düzenin biziezmesini sömürmesini kabul etmek,boyun eğmek demektir.

Kin duymamak, dostla düşmanıkarıştırmak, uzlaşmak, yumuşamakdemektir.

Bizi, halkımızı bu duruma düşü-renlere karşı kin ve nefret duyuyoruz.Çünkü, bugün dünyanın hangi köşe-sinde yaşanırsa yaşansın, halklarınçektikleri acıları hissediyoruz.

Emperyalizm; Ortadoğu halkları-na zulmediyor, parçalıyor, bölüyor,katlediyor. Ülkemiz oligarşisi; onunuşaklığını yapıyor, emperyalizminkuklası olmuş, ezilen halklara mey-dan okuyor. Kendi topraklarımızdakimyasal silahlarla gerillaları katle-diyor, her sesini yükseltene haksızlı-ğın peşine düşene saldırıyor, sustu-ruyor. Van'da, depremin vurduğu birhalkı, bu kez de devlet; açlıkla, yok-lukla, vuruyor. Çalıyor çırpıyor herdefasında, saldırıdan vazgeçmiyor.Binlerce insanı tutukluyor, hapisha-nelerde tecrit zulmüne tabi tutuyor.

Bunlar elbette bizdeki intikamduygusunu büyütüyor, kin ve öfke-mizi arttırıyor. Dişlerimizi sıkarak"Soracağız elbet hesabını." diyoruz.

Halkımıza, dünya halklarına sev-gimiz, bağlılığımız büyürken; zul-medenlere karşı öfke ve kinimizinbüyümemesi mümkün mü?

Bunu büyü-ten sınıf bilinci-mizdir. Bu sava-şın iki tarafı var-dır. Yani ikitemel sınıf:Burjuvazi veP r o l e t a r y a .

Ezilmemize, horlan-mamıza sebep burju-vazidir, asla akıldanç ı k a r m a m a l ı y ı z .Nerede hangi taraftaolduğumuz, kafamız-

da net olmalıdır. Gülerimizin,Enginimizin, 122'lerimizin katilleri-ne hizmet eden şekilde "ara yol"arayanlardan olmamalıyız.

İnsanım diyen herkes, bu kinitaşımalı; haksızlıkların, adaletsizlik-lerin üzerine gidebilmelidir. Çünküinsan sınıflardan bağımsız bir varlıkdeğildir. İçinde bulunduğu sınıflabirlikte bir şey ifade eder.

Her koşul ve her durumda, kin veintikam duygumuzu kaybetmemeli-yiz.

Peki ne yapacağız?

Savaşacağız! Bizi diri tutan savaş-mak olacaktır.

"Attığı her adımda, kavga süre-cinde, özgürlüğünde, her zaman öğre-nen, öğrenip savaşan, savaşıp öğre-nen, kadrolara ihtiyaç vardır." diyorDimitrov. Bir devrimcinin temelfaaliyeti, öğrenmektir. Bu savaşta,öğrenmekten asla vazgeçmez.Vazgeçmenin, sonu olduğunu bilir.Tek başına öğrenmek de yetmez, iyiöğrenmek gerekir. Öğrenme işi kolayolmadığı gibi, onu uygulamak dahazordur. Pratikte öğrendiklerimiziuygulamak, ancak kinimiz, öfkemiz,en temelde sınıf bilincimizin simge-leştiği inancımız ve başarma azmi-mizle mümkün olacaktır.

Burjuva düzeni sürüp gittikçedaima düşmandan fiziki olarak dahagüçsüz olacağız. Daima yeni bir sal-dırı tehdidi altında bulunacağız.Ancak ideolojik birliğimizi, devrim-ci saflığımızı, siyasi uyanıklığımızı,politik dinamizmimizi, diri tuttukça,ileriki savaşlarda zafere ulaşabilecekve daha da güçlenerek zafere ulaşa-

cağız.

Düşmanın askeri ve teknolojikgücüne karşı biz güçsüzüz. Amaunutmayalım ki; her şeyi üreten,yaratan var eden biziz, gerçekte bizgüçlüyüz. Ne zaman?

Savaştığımız ve topyekün bir hal-kı savaştırdığımız zaman güçlüyüz.Hayat, öğrendiklerimizi pratikte uygu-lamadığımızda çok çabuk yutar.Öğrendiklerimiz hayat karşısında"yeterli" gelmeyebilir.

Mao'nun dediği gibi; "Gerçekhayatta, daima zafer kazanan‘generaller’ bulmayı bekleyeme-

Düşmana Kin Ve ÖfkemizinTemeli, Sınıfsal Bakışımızda

Yatar

Sınıf KiniSınıf KiniHalkların bütün acılarının

hesabını sormak için

ARTIK YETER DİYORUZ,HAYKIRIYORUZ

Diri diri yakanları unutmadık, affet-medik hesap soruyoruz. şehitlerimiz geri dönüyor. beraber geri dönüyoruz.

soralım bunların hesabını, sor diyorlar. yanlız tekbaşına değilsin biz varızdiyorlar.

bu gözler sizindir nereye bakacağınıezelden beridir biliyor bu eller sizindir ezalden berialışkındır ne yapacağını iyi biliyorlar. dolaşmaya başladı bir ateş bu şerinsokaklarında, dolaşıyoruz.

DÜŞMANLARIMIZIN ALIN ÇATLARINA BAKIYORUZ, PATLAMAK İÇİN TAM ORTASINDA PATLADIK,PATLAMAYA DEVAM EDECEĞİZ.

Şehitlerimizle geri döndük dönüyoruz. dolaşıyoruz şehrin sokaklarında, bu can onlarındır, bu eller, bu göz,bu kan, bu nefes onlarındır.

Düşmanlarımızın alın çatına bakıyor Dolaşıyoruz şerin sokaklarında.

19-23 Aralık 2012

Page 34: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Yürüyü ş20 Ocak

2013

Sayı : 348

33

yiz."

Biz nasıl "generaller" yaratmalı-yız? Zorluklar, güçlükler karşısındasarsılmayan, sürekli öğrenen, yeni-lenen "generaller". Bugün, belki her-hangi bir sorunun çözümünü bula-masak da, öğrenmeye açık olmalıyız.Moralimiz bozulmamalı; düşünen,duyan, tartışan, kolektivizmin gücü-ne inanan, cesur, akıllı "generaller"olmalıyız. Ancak böyle bir devrimci,girdiği irili ufaklı savaşları kazanır.Bunu, akılla cesaretin birleşimindendoğan, yaratıcılığımız gücümüz sağ-layacaktır.

Hepsinin kaynağı ise; inancı-mızdır, ideolojimizdir, savaşmaazmimiz, dinmeyen öfke ve kini-mizdir. İnanç ise bilgili olmalı,öğrenmek olmalıdır.

Yüzyılların intikamını almak,hesap sormak istiyorsak öğreneceğiz.Herkesten, her şeyden öğreneceğiz.

Hayattan öğreneceğiz.

Okumak, öğrenmek demektir;ama uygulamak da öğrenmek demek-tir. Esas yöntemimiz savaşı savaşaraköğrenmek olmalıdır. Bugüne kadarhalkların mücadele tarihi, kan paha-sına birçok ilke ve kuralları yaratmışve bunlar da bize tecrübeler olarakakmıştır. Bu uğurda canını vermiş bin-lerce şehidin tecrübeleri, bizim yolu-muzu aydınlatan olmalıdır. Onlarıincelemeliyiz, çıkan sonuçları, kendideneyimlerimizle birleştirmeliyiz.Hayatın, halkın sahiplendiği biçi-miyle benimsemeli ve yaratıcılığı-mızla büyütmeliyiz. Bu aynı zaman-da, bir savaşı yönetmenin en önemliayağıdır. Savaş ancak böyle yüksel-tilebilir.

Savaşı sürdürmek için gerekligücün en zengin kaynağı halk kitle-leridir. Ancak, düşmana kin duyma-yan bir halk, savaşamaz. Ya da sonu-

na kadar sürdürmez, boyun eğer.

Ama sınıf bilinci ve kinine sahipbir halk zafere ulaşır. Tarih bununörnekleriyle doludur.

Vietnam halkına, Sovyetlere bak-mamız yeterlidir. Vietnam’da, emper-yalizme duyulan öfke ve kin, onur,namus, adalet duyguları, savaşı kazan-dırmıştır.

Savaşma gücü, düşmana duyu-lan kinle kazanılır. Kinimiz savaş-ma nedenimiz olmalıdır.

Aynı zamanda halk ve vatan sev-gimizin de ifadesidir.

Kinini yitirenin hiç bir değeri deyoktur.

Şehitlerimiz, vatanımız, halkımızbizim değerlerimizdir.

Kimse bize şehitlerimizi unuttu-ramaz! Tarihimizden ve şehitleri-mizden öğrenecek, savaşarak dirikalacağız.

Kaçırmalar, Tehditlerle Teslim Alamazsınız

11 Ocak günü saat 11.40 civarında OkmeydanıAnadolu Kahvesi ışıklarında Dev-Genç’li MeralDönmez gri renkli doblo marka bir araç içindeki 4 polistarafından işkence yapılarak, ağzı kapatılarak kaçırıldı.O esnada yolda görenler arabanın önüne geçip “Neyapıyorsunuz?” dediklerinde, “Biz polisiz” cevabınıverdiler.

Gençlik Federasyonu, Dönmez’in kaçırılmasınınardından 12 Ocak’ta yaptığı açıklamada, “AKP’nin kir-alık katillerine sesleniyoruz; Meral Dönmez’in başınagelecek olan her şeyden siz sorumlusunuz. Sokakortasında devrimcileri kaçırarak gözaltına alarak, tutuk-layarak bitiremezsiniz. Daha önce de arkadaşımızGürkan Türkoğlu’nu sokak ortasında kaçırarak hızlatutuklanmışlardı. Biz mücadelemizi büyütmeye, mily-onlar olup hesap sormaya devam edeceğiz.” denildi.

Güzeltepe'de Ev Baskını

İstanbul’un Güzeltepe Mahallesi’nde 15 Ocak günüsabahı saat 04.30’da Murat Doğan ve Mehmet ismindedevrimci demokrat kişilerin evleri Siyasi Şube polisle-ri tarafından basılarak gözaltına alındı. Gözaltına alı-nanlar dergimiz yayına hazırlandığı sırada İstanbulSiyasi Şube’de tutuluyordu. Murat Doğan’ın eşiMüjgan Doğan da evleri ikince kez basılarak gözaltınaalındı.

Hırsızlık Emperyalizmin ve İşbirlikçilerinin Mayasında Var

Suriye Halk Cephesi, Suriye'nin en büyük sanayimerkezi olan Halep'in yaklaşık bin fabrikasının malze-melerinin çalınarak Türkiye'ye kaçak yollarla taşın-masıyla ilgili olarak 15 Ocak tarihli yazılı bir açıklamayaptı.

Emperyalistlerin işbirlikçileri tarafından yapılansoygunun AKP iktidarının bilgisi dahilinde olduğunubelirten Suriye Halk Cephesi açıklamasında şunlarifade edildi: “Suriye halkının açlığı pahasına gasp edi-len mallar, derhal sahiplerine Suriye halkına yani Esadiktidarına geri verilmeli, halkın malını çalan suçlularcezalandırılmalıdır.”

Şehitlerimiz Yattıkları Topraklarda Devrimi Yeşertiyor

Hatay Halk Cepheliler, 14 Ocak tarihinin ArapAleviliğinde Yılbaşı (Bayram) olması dolayısıylaHatay Samandağ Yaylıca beldesinde bulunan tutsak veşehit ailelerini ziyaret etti. Ziyaretten sonra Yaylıcaşehitlerinden Yaşar Devrim Arslan ve 12 Ocak 1995tarihinde Diyarbakır'da şehit düşen Refik Horoz’unmezarlarına gidildi. Mezar anmalarından sonra HalkCepheliler Yaylıca Beldesi’nde 23 Yürüyüş dergisinihalka ulaştırdı. Dergi dağıtımı sırasında polisin ve jan-darmanın tacizlerine ve tehditlerine rağmen halkınsahiplenmesiyle çabaları boşa çıkarıldı.

Page 35: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,

11 Ocak'ta emperyalist kan emiciFransız Paris'de üç PKK'linin katle-dilmesinden bir gün sonra AfrikaKıtası'ndaki eski sömürgesi Mali'ye"radikal islamcı örgütlerin kontrolüele geçirdiği" bahanesiyle saldırdı.

Emperyalist ülkelerin azgın sömü-rüsüne karşı gelişen İslamcı gruplarınMalinin Kuzeyini kontrolü altına alma-sı ve emparyalistlerin çıkarlarını tehditetmesiyle birlikte direnişçi gruplarıbastırmak için emperyalistler işbirlikçiiktidara Ocak 2012’de askeri darbegerçekleştirilmişti. Ançak Ensar Dineve El Kaide gibi İslamcı örgütlerinöncülüğünde süren Mali halkının dire-nişi bastırılamadı. 2012 yılının Martayında Mali'nin kuzeyi tamamenİslamcı örgütlerin kantrolüne geçti.

Askeri darbenin de sonuç verme-mesi üzerine emperyalistler BirleşmişMilletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin20 Aralık 2012 tarihli kararıyla saldırıkararı aldı. Bu karara dayanarak Fransa11 Ocak 2013’de saldırdı. Saldırınındaha ilk gününden itibaren yüzlerceMali'li katledildi.

EMPERYALİSTLER SUÇLARINI ARTIRMAK İÇİN SALDIRI ALANINI GENİŞLETİYOR!

Yüzlerce Fransız askerinin ve özelkuvvetlerinin yerleştiği Mali'ye Nijer,Burkina Faso, Senegal, Benin,Neijerya ve Togo da asker göndere-ceklerini açıkladılar.

Fransa'ya Biritanya Maliye askeritechizatın ikmali için uçak gönderir-ken, Almanya asker göndereceğinive siyasi çözümü destekleyeceklerinibildirdi. Almanya'nın "siyasi çözüm"dediği Mali halkının direnişini katli-amlarla bastırıp yeni sömürgacilikilişkilerini oturtmaktır. Bunu yapmakiçin de onbinlerce, yüzbinlerce Afrikalı“istikrar”, “barış”, “demokrasi” gibiyalanlarla katledilecek.

Fransa Dışişleri Bakanı Laurent

Fablus Mali'deki saldırının birkaçhafta süreceğini, uzun süre kalıcıolmadıklarını ve kısa süredesonuç alacaklarını söyledi.

E M P E RYA L İS T L E RMALİ'DE DE BOYLARININÖLÇÜSÜNÜ ALACAKLAR

Fransa Dışişleri bakanıFablus, operasyonu kapsamınıgenişleterek Mali'nin doğusundabulunan Gao kentine de yay-dıklarını söylerken "Afganistangibi yıllarca sürmeyecek. Daha sonradestek amaçlı geri dönebiliriz amasonsuza kadar kalma amacımız yok"diyor.

Biz eminiz, Afganistan'dan dahada beter olacaksınız.

Gücünüz yetiyorsa kalın.Emperyalistlere kalsa sonsuza kadarsömürgelerini terketmeyeceklerdirancak halkların direnişi karşısındabunu asla başaramayacaklanrını defa-larca kez gördüler. Defalarca kez boy-larının ölçüsünü aldılar.

Ki, Mali'de de ilk andan itibarenAfrika halklarının Fransız özel kuv-vetleri hiç berlemedikleri ölçüde büyükdirenişiyle karşılaştılar.

Fransanın saldırısı üzerine dahaönce Mali’de dağınık, paraça parçaolan tüm direnişçi gruplar birleştiler.Emeprayalistlere kolay lokma olmay-caklarını gösterdiler.

Başkente giden yol üzerinde stra-tejik öneme sahip Konna da, Farnsaile Mali ordusuna karşı, Kuzeyin tümdirenişçi grupları İslamcı Ensar Dineile birlikte savaşıyor. Tevhid ve Cihat,Ensaru-ş Şeria Tugayı, SahraEmirliği, Ensar Dine'nin yanındayer alacaklarını açıkladılar.

Pek çok Afrika ülkesine dağılanve Mali'nin kuzeyinde yaşayan Tuareghalkının örgütü Azavad UlusalKurtuluş Hareketi (MNLA) ise EnsarDine ile birlikte hareket etmese de

işbirlikçi ve Emperyalistleri saldırılarınkontrollerindeki Azavad bölgesineyayılmaması konusunda uyardı.

Ensar Dine sözcüsü ise yaptığıaçıklamada "Mali'nin kuzeyi işgal-cilere mezar olacak. Biz ölüme hazı-rız, Fransızlar ise sadece yaşamayıve masum insanları öldürmeyi bilir-ler" diyerek emperyalistlere meydanokudu.

Tevhid ve Cihad da, "Fransa'yıkalbinden vuracağız. İşgale destekveren ülkelere de saldırı yapmayakararlıyız" dedi.

Mali'ye saldıran başta Faransa olsada tüm emperyalistlerin Afrika halk-larını, yeraltı ve yerüstü tüm zengin-likleri sömürebilmek için ortaktırlar.

İngiltere Fransa'ya uçak gönder-diğini açıkladı. Amerika' 2013'ünbaşında Afrika'ya asker göndereceğiniaçıklamıştı. NATO Sözcüsü OanaLungescu, kendilerinden yardım talepedilmediğini ancak Fransa’nın saldı-rısından çok memmun olduğunu söy-ledi. Birleşmiş Milletler Fransa'nınsaldırısına onay verdi.

Libay'dan sonra iki yıldır Farnsa'dakan döken emperyalistler şimdi Mali'deMali halkının kanını döküyor.

Emparyalist katiller “islamcı radi-kal grupların kontrolü ele geçirerekbölgedeki istikrarı bozdukları” gerek-çesiyle Mali'ye saldırdılar. Yani emper-yalistler bölgeye "istikrar götürmek"için saldırdıklarını iddia ediyorlar

34

Yürüyüş20 Ocak2013

Sayı: 348

Franız Emperyalizmi Şimdi de Mali'ye Saldırdı!

Emperyalist Katiller, Halkların Kanını Akıtmaya Devam Ediyor

Afrika Emperyalistlere Mezar Olacak

Page 36: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Yürüyüş20 Ocak

2013

Sayı: 348

35

şimdi de...

Emperyalizm ve istikrar!

Emperyalizm ve demokrasi,

Emperyalizm ve barış,

Emperylaizm ve adalet...

Emperyalizim ve özgürlük...

Bunlar asla yan yana gelmeyecekkavramlardır...

Emperyalistler gittikleri her yerekatliamlar, açlık, yoksulluk, işkenceler,tecavüzler, ahlaksızlık, yozlaşma....götürmüştür...

Radikal islamcıların kontrolü elegeçirmesi gerekçesi ise tıpkıAmerika'nın "kitle imha silahları"gerekçesiyle Irak'ı işgal etmesi gibikoca bir yalandır.

Emperyalistler Libya'da 50 bin'inüzerinde Libyalı'yı katlederek Kaddafiiktidarını yıkmışlardır. Halen Suriye'deEl Kaide örgütü dahil, Esat iktidarınıdevirmek için tüm radikal islamcılarile işbirliği yapan kendileridir. Redikalİslancı örgütleri silahlandıran, her günyüzlerce Suriyeli'yi katlettiren emper-

yalistlerdir.

Suriye’de, Libya’da kandilerineboyun eğmeyen iktidarları yıkmakiçin radikal islamcılara her türlü desteğiveren emperyalistler Mali’de radikalislamcı grupların yükselişini savaşsaldırının gerekçesi yaptılar.

Ki, mali'deki bugün kendilerinekarşı savaşan bir çok islamcı örgütde zamanında başkalarına karşı kul-lanmak için kenilerinin kurdurduklarıörgütlerdir. Afganistan’daki gibi şimdibaşlarına bela olmuştur.

İslamcı örgütlerin kontrolü elegeçirdiği yalanı saldırıya gerekçeyapılmaktadır ancak emperyalistlerinasıl amacı dünyanın en zengin altınve uranyum yataklarının kontrol altınaalınması ve Mali'nin yeniden payla-şılmasıdır.

Fransa Mali'ye saldırdığı günSomali'ye de Eş Şebab örgütü'nünelindeki Fransız rehineleri kurtarmakiçin Amerika'nın da desteklediği bir"kurtarma operasyonu" düzenlemişti.

Fransız özel birlikleri ve

Amerika'nın da destek verdiği bu ope-rasyon iki fransız askerinin ölümüyleyeni rehineler vererek tam bir fiyas-koyla sonuçlandı. Fransa Somali’dede boyunun ölçüsünü aldı.

Emperyalistler yüz yıllardır Afrikahalklarını Afrika’nın yeraltı, yerüstütüm zenginliklerini sömürdüler.

Afrika deyince açlık görüntülericanlanır hafızalarda. Oysa dünyanınen zengin yeraltı ve yerüstü kaynak-larına sahiptir Afrika... Ancak yüz-yıllardır emperyalistler tarafındanAfrika halkları köleleştirilerek dün-yanın dörtbir yanında satılmışlar, kat-ledilmişlerdir. Kömür madenlerinde,altın madenlerinde “modern batı”nınsefa içinde yaşaması için azgıncasömürülmüşlerdir.

Ancak yüzyılların birikmiş öfkeve kinini de taşıyor Afrika halkları.Ensar Dine sözcüsünün söylediği gibiAfrika halkları hep “ölmeye hazır”ve şimdi direniyorlar. Ölümü gözealması gereken emperyalistlerdir. Mali,Afganistan’dan da beter olacak.Emperyalistlerin mezarı olacak.

Hatay Halk Cepheliler 9 ve 10Ocak günleri Tavla’da “EmperyalistSaldırılara Direnen Suriye HalkınınYanındayız” diyerek 13 Ocak tari-hinde Tavla’da yapılacak eylemeçağrı yaptılar.

13 Ocak günü Tavla Halı Sahakarşısındaki Atatürk anıtının önündetoplanan Halk Cepheliler basın açı-klaması yaptılar. Açıklamayı yapanSüleyman Zorman, halkın AKP yöne-timi tarafından nasıl kandırıldığındanve vatanın Amerika’ya nasıl peşkeşçekildiğinden bahsetti. Daha sonrayürüyüşe geçen Halk Cephelilerinönü jandarmalar tarafından çevrildi.1 saat süresince jandarmalarlatartışıldı. Yaptıklarının vatanseverliklealakası olmadığını belirten HalkCepheliler, şu sözlerle jandarmanınhalk düşmanlığını teşhir ettiler: “EğerVatansever iseniz, vatanınbağımsızlığını savunuyorsanız, eyle-mimizi engellemez, bu halkın iste-klerini yerine getirirsiniz.”

Halk Cepheliler, eyleme katılanhalkın da “artık yürüyelim” demesiyleyürüyüşe geçtiler, barikatı zorladı-lar.

Barikatın üzerine yürüyen halkajandarmalar coplarla ve silah dipçi-kleriyle vurarak saldırdı. Saldırı son-rası insanların çeşitli yerlerinde yar-alar, ezikler oluştu, kolları kırıldı.Nizam Arslan, sırtına yediği dipçiksonrası yerinden kalkamadı.

Halk, saldırıyı yuhlarken; HalkCepheliler yaptıkları konuşmalarda,saldırıların kendilerini yıldıramayaca-ğını, belde belde gerçekleri anlatmayadevam edeceklerini vur-guladılar. Halaylar eşliğin-de devam eden eylem 20Ocak Antep mitingineçağrı yapılarak sona erdi.

Hatay Halk Cepheliler9 Ocak Perşembe günüTavla’da 2 saat içinde“Emperyalist SaldırılaraDirenen Suriye Halkının

Yanındayız” adlı 13 Ocak tarihindeTavla’da gerçekleştirilecek basın açı-klamasına çağrı yaptılar. Tavla açı-klamasının bulunduğu bildiriler veHalk Cephelilerin Suriye bildiriler-inden ayrı ayrı 300 adet dağıtıldı.10 Ocak Cuma’da 300 Halk CephesiSuriye bildirileri ile 300 Tavla basınaçıklaması bildirileri 1,5 saat içindehalka dağıtıldı. Her iki gün deTavla’da yaşlı, çocuk, kadın, erkekdemeden herkes tüm belde halkınınböyle bir açıklamanın yapılmasındanmutluluk duyduklarını ve o tarihteo saat de orada olacaklarını belirtti-ler.

Vatanseverler Emperyalizme Direniyor, İşbirlikçiler Saldırıyor

Page 37: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,36

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

Şadi Özbolat, Süresiz Açlık Grevidirenişinin 29. gününde elbiselerinigeri alarak ve tek tip elbise dayat-masının olmadığı bölüme alınarak,zaferi kazandı.

Bir kez daha direnerek kazanma-nın gururunu yaşadık. Bu zaferleherkese direnmek gerektiğini emper-yalizmin hapishanelerinden haykırmışoldu evlatlarımız. Neler yaşandı budirenişte, hatırlayalım.

Alman emperyalizmi, 4 Ekim2012'den beri devrimci tutsak ŞadiÖzpolat'a Tek Tip Elbise dayatma-sında bulunmuştu. Şadi Özpolat, dire-nerek bu uygulamaya karşı çıkmış ve10 Aralık'ta başladığı Süresiz AçlıkGrevi ile emperyalizme ve tek tip elbi-se dayatmasına karşı direnişi büyütm-üştü.

Direniş yayılmaya başlamış veAlmanya'da tutuklu bulunan bir baş-ka siyasi tutsak Faruk Ereren de des-tek açlık grevine başlamıştı. ŞadiÖzpolat'ın haklı direnişi, dışarıdayoldaşları ve biz TAYAD'lı Ailelertarafından sahiplenilmiş, Almanemperyalizmi ve tek tip elbise dayat-ması teşhir edilmişti.

Bugüne kadar, emperyalizmin veişbirlikçilerinin her türlü saldırısınakarşı evlatlarımızla omuz omuzadirendik, teslim olmadık.Tarihimizden aldığımız güçle, herkesteslim olsa da biz teslim olmadık! Bugüçle bir kez daha emperyalizmin veonursuz dayatmalarının karşısınaevlatlarımızla beraber dikildik.

Güçlüyüz, çünkü direnişlerle dolubir tarihe sahibiz. Çünkü, teslimolmama ile dolu bir tarihe sahibiz.

12 Eylül'ün karanlık duvarlarını dadirenişlerle aşmıştık. Evlatlarımız,12 Eylül faşist cuntasının dayatmayaçalıştığı Tek Tip Elbise saldırısınakarşı direnmiş, ölüm oruçlarında 4evladımız kendini feda etmişti. 12Eylül cuntasının tek tip elbise saldı-

rısı 4 şehitle püskürtülmüştü. Bizlerde o tarihte evlatlarımızın dışarıda-ki sesi olarak tarih sahnesine çık-mıştık.

Hapishaneler denilince bir taraf-tan saldırılar diğer taraftan direniş-ler hatırlanır oldu.

1996 yılında Eskişehir tabut-luklarına karşı yaşamları pahasınadirenen 12 evladımız bu direnişteölümsüzleşmişti. Zafer direnmeyi vebedel ödemeyi göze alan, ama tes-lim olmayan evlatlarımızın olmuş-tu bir kez daha.

19 Aralık 2000 yılında ülkemiztarihinin en büyük hapishaneler kat-liamında 28 evladımız katledilmiş, 6kadın diri diri yakılmıştı. Yine de dev-rimci tutsakları teslim alamadılar. FTipi hapishanelerdeki tecrit işkence-sine karşı direniş, buna rağmen 7 yılboyunca sürmüş 122 evladımızıncanı pahasına, faşizme karşı zaferlesonuçlanmıştı.

İşte direnişlerle dolu bu tarihi-mizden aldığımız güçle bir kez “TekTip Elbise giymedik giymeyeceğiz”dedik ve kararlılığımızı ortaya koy-duk.

Bu sefer karşımızda Türkiye faşiz-mi ile işbirliği yaparak devrimcileritutuklayan Alman emperyalizmi var-dı. Ama devrimci tutsak Şadi Özbo-lat yaptığı direnişle dosta-düşmanadevrimci tutsakların hiçbir koşuldateslim olmayacaklarını gösterdi.Bizler de direnen evlatlarımıza sahipçıktık. "Türkiye Faşizmi başaramadı,Alman Emperyalizmi de başarama-yacak, Tek Tip Elbise giymedik, giy-meyeceğiz" diyerek, bu faşist saldı-rıya karşı mücadele ettik.Evlatlarımızın direniş sesini dışarıyataşıdık.

Gün geldi evlatlarımızın hastalığıkullanılarak, gün geldi aileleri kulla-nılarak devrimci tutsaklar teslim alın-maya çalışıldı. Güler Zere kanser

hastalığına yakalanmıştı. Tedavietmek için düşüncelerinden vazgeç-mesini istediler. Yaşamı pahasınahastalığına rağmen direndi. YaseminKaradağ tek böbreği yüzde 18 çalı-şıyordu. Bunu kullanmaya çalıştılar.Hastalığına rağmen devrimci düşün-celerinden vazgeçmedi. Onu zulmünelinden çekip aldık. Şimdi de anne-sinden aldığı tek böbrekle yaşamı-nı sürdüren tutsak evladımız AYSUBAYKAL zulme karşı direniyor.

Dünyada teslimiyet rüzgarlarıeserken, hapishanelerde direnmeme-nin teorileri yapılırken evlatlarımızonur ve adalet için direnmeye devametti-ediyor. Devrimci evlatlarımızındirenmesini sağlayan, düşüncelerineve inançlarına olan bağlılıklarıdır.Ölen ama teslim olmayan iradenin birneferi olmalarıdır. Zulme boyuneğmeyerek, günü geldiğinde inançlarıuğruna ölmeyi seçmelerindendir.

Kazanmanın tek yolu DİREN-MEKTİR!

İşte bir kez daha evlatlarımızlaomuz omuza direndik ve kazandık.Dost ve düşman bir kez daha gördü ki,kazananlar sadece direnenlerdir.Direnirsek, asla yenilmeyiz.

Şadi Özbolat ve direnen tüm evlat-larımız gururumuzdur, onurumuzdur.

Zafer direnenlerindir, zafer hepi-mizindir. Zafer yüreği direnişle atantüm halklarındır.

Alman Emperyalizminin Tek Tip Elbise Dayatmasına DirenenDevrimci Tutsak Şadi Özbolat'ın Talepleri Kabul Edildi!

KAZANMAK İÇİN DİRENMEKTENBAŞKA ÇARE YOKTUR!

Tayad’lı Aileler

Page 38: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR! 37

Yürüyü ş20 Ocak

2013

Sayı : 348

Birinci Bölüm

Hukuk deyince insan aklınainsanüstü bir güç, bir ideal çözüm gelir.Çünkü sınıflı toplumlar devleti, devletde kendi düzenini oturta geldiği gün-den bugüne egemenler tarafsız vekendinden bağımsız gibi görünen birgücü işaret etmiştir. Canımız burnu-muza geldiğinde bu memlekette hukukyok mu diye isyan etmemiz, burası dağbaşı mı diye çıkışmamız bundandır.

Oysa hukuk sınıflar mücadelesin-de egemenlerin egemenliğini korumasıdevam etmesi için bir araçtır.

Türk Dil Kurumu sözlüğündehukuk  ; “Toplumu düzenleyen vedevletin yaptırım gücünü belirleyenyasaların bütünü” olarak tanım-lanmıştır.

Yani teoriye göre devletin yaptırımgücü yasadan gelir. Diğer bir deyişledevlet toplumu düzenlemek yani ken-di istediği gibi biçim vermek içingücünü ve yetkisini yasalar eliyle kul-lanır. Oysa biz devletin bu gücü alt yapıilişkilerinden yani ekonomik düzendenyani sömürü düzeninden aldığını bili-riz.

Bize hukuk kuralarının kişilerintoplumun ve devletin ortak iyilikleri-ni gözeten kurallar olduğu öğretilir.Oysa biz ezenlerle ezilenlerin, sömü-renle sömürülenlerin, emekçilerle pat-ronların çıkarlarının aynı olmadığınıbiliriz. Vergilendirmeden cezalandır-maya kadar hayatın birçok alanındakiadaletsizlikleri “yasa böyle” diyerekkabullendirdiklerini biliriz. Yasaya bugücü verense uygulayıcılarının eller-inde bir sopa demetidir.

Faşizm sözü, İtalyanca kökü“fas-ces” sözcüğüdür. Fasces, Romaİmparatorluğu döneminde, imparato-run muhafızlarının taşımakta olduklarısopa ya da kamçı demetine verilenaddı. İmparatorun buyruğunun ardın-dan, bu sopaların yere vurulmasıylabuyruk yasallaşmış olurdu. Yasa adı-na güç kullanma hakkına sahip polis,

asker ve diğer kolluk güçleri yasaya bugücü vermektedir.

İşte bu yüzden bu yazı dizisinde“hukuk” dendiğinde “kimin hukuku”sorusunun cevabını bilerek düşüne-ceğiz. Hukuk sisteminin kime hiz-met etmek için kurulduğunu ve neyihedeflediğini aklımızdan çıkar-mayacağız. Yine bileceğiz ki bu sis-temde halkın egemenlere karşıkazandığı bazı haklar da vardır ve buhakları can bedeli ve yüzyıllar süren birmücadele sonunda kazanmıştır. Bualanda egemenler bu hakları kul-landırtmamak için bizse bu haklarahayat vermek için uğraşırız.

Egemenler yaptıkları her şeyi biranayasa ve ardından sıralı kanunlarıgöstererek açıklarlar. Bu bütünlükiçinde hukuk mevcut egemen sistemikoruyan ve güzel gösteren bir örtüdür.Bugün AKP iktidarının “ah şu anaya-sa olmasaydı, ah şu anayasa bir değiş-seydi” diyerek yaptığı da bugünekadar gelişen haksızlıkların kaynağı,çekilen eziyetin sebebi olarak yasayıgöstermek istemesinden başka bir şeydeğildir.

O halde bu konudaki doğruları birkez daha tekrarlayacak olursak;

1- Hukuk devleti yaratmaz, devlethukuku yaratır.

2- Hukuk, mevcut sistemin kul-landığı bir örtüdür.

Faşizm Nedir?Türk Dil Kurumu Sözlüğünde

Faşizm; “İtalya'da 1922-1943 yıllarıarasında etkinliğini sürdüren, meslekkuruluşlarına dayanan, devlet sınır-larını genişletmeyi amaçlayan, yetki-nin, tek partinin elinde toplandığıdüzen” olarak tanımlanmıştır. İkincibir tanımı da “demokratik düzeninyerine aşırı bir ulusçuluk ve baskı düze-ni kurmayı amaçlayan öğreti” şeklin-dedir.

Faşizm ile ilgili öyle bir tanımyapılmış ki sanki bir devlet şekli ola-rak faşizm tarihte var olmuş ancak şu

anda var olmayan, sınırlı bir coğrafy-ada hüküm sürmüş bir yönetim şek-liymiş gibi gösteriliyor.

Hayır. Belli bir coğrafyada belliiklim koşullarında yetişen bir devletşekli değildir faşizm. Onun dayandığıbir sınıf temeli vardır. Faşizm, tekel-ci burjuvazinin egemenliğini vesömürüsünü sürdürmek istediği vebunu yaparken de sistemli bir baskı vezor kullanmak zorunda olduğu hercoğrafyada hüküm sürmektedir. Tarihtekalmış bir sistem olmayıp tekelci bur-juvazinin hüküm sürdüğü müddetçevar olacak bir sistemdir. Yani onunvarlık koşulu emperyalizmdir.

Sakın faşizmi kaba ilkel bir yöntemolarak görmeyelim. Aksine o tekelcisermayenin sahip olduğu tüm imkan-lara sahiptir. Bilimsel düşünceyi veteknolojinin tüm aygıtlarını öncelikleve yaygın olarak kullanır.

Bu sistemi insanlık lanetlemişolduğu için faşistlerin kendisi bile birhakaret olarak görüp inkâr ederler.Faşizmi tanımına kavuşturan, kendiside faşizmin mahkemelerinde yargı-lanmış olan Bulgaristan devrimininönderi Georgi Dmitrov’dur.

Komünist Enternasyonal, YönetimKurulu'nun onüçüncü oturumundaişbaşındaki faşizmi “finans kapitalinen gerici en bağnaz en emperyalistunsurlarının açık zorba diktatörlüğü”olarak tanımlanmış. (Dimitrov,Faşizme Karşı Birleşik Cephe,Sayfa:52)

Faşizm ''zor'' temeli üzerinde yük-selir. Zor yani şiddet hayatın heralanında her zaman vardır. Bu şiddetdoğrudan devlet güçlerinin şiddetidir.Bu şiddetin yetmediği yerde faşizm“sivil unsurlarını” örgütler. Şiddetin fii-len olmadığı yerde ise korkusu ve tehd-idi vardır. İktidar baskı ve zor aygıt-larını insanlarımızın beyinlerine yüre-klerine yerleştirmeyi hedefleyerekfaşizmi sürdürür.

İkinci ayırıcı özelliği ise faşizminyalan ve demagojiye dayanmasıdır.

Oligarşinin Hukuku FaşizminÜzerini Örten Şaldır!

HalkınHukukBürosu

Page 39: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,

İdeolojik propagandayı esas alarakkendini gizler ve sömürüyü devam etti-rir. Devletin ve hukukun sınıflar üstüolduğunu herkesin ortak çıkarını tem-sil ettiğini söyler. Sınıf yok, milletin ira-desi vardır. Hepimiz aynı gemideyiz-dir. Biz batarsak siz de batarsınızdemektedir.

Açık terörcü diktatörlük koşullaruygun olduğunda yerini bir parla-mentoya, anayasaya ve kurumlarabırakır. Ancak faşizmin esasları yerindedurur. Zaten tekelci burjuvazi bukurumları kendi kurmuş ve şekillen-dirmiştir. İstediği düzen devam etmel-idir. Faşizmin amaçlarını bu kurumlaryerine getirir. Bu arada “zor” ortadankalkmaz; ihtiyaç duyulan her an kul-lanılır. Yasal zor kullanma geniş bir yet-ki alanı içinde kullanıldığı gibi yasadışızor kullananlar da devlet tarafındankorunur. Açık terör uygulamaları halkınbelleğinde durur ve halka söylenenle-re uygun davranılmadığında “gelirha” tehdidi olarak devam eder.

Açık faşizm baskı kurumlarınıoturtmuş ve işlerlik kazandırmıştır.Ülkede her şey bozulsa bile bu kurum-lar tıkır tıkır işler. Siyasi polis, siyasiyargılamalar, ordu, hapishanelerbaskıyı işletirken ideolojik propagan-dayı da yürütür ve hep politik birmesaj taşırlar. Bunlar için işkenceinfaz her türlü yasadışı zor kullanmameşrudur. Tam da buna göre şekillen-dirilmişlerdir. Ya doğrudan kullanırlarya da kullanmaya hazır durarak ideo-lojik propaganda ile sonuç almayaçalışırlar.

Açık faşizm öyle güçlü bir şekildekurumlaşır ki basın yayın kuruluşlarıile meslek örgütleri sendikalar nere-deyse bütünüyle ele geçirilmiş kontrolaltına alınmıştır. Bunların nasıl muha-lefet yapacaklarını bile sınırlarıylabelirler.

Bütün bu işleri yaparken neyedayanırlar? Yaptıklarını nasıl açıklar-lar? Bizim yapacağımız bir şey yok,yasa böyle” mahkeme kararı var,savcının emri var. O mahkeme kararıile gelerek evinizin eşyalarını alıpgötürebilir, evinizi başınıza yıkabilirsizi sürebilir, işten çıkarabilir, biriki-minize el koyabilir. Özgürlükleri

yasayla sınırlar, sömürüyü yasayladevam ettirir. Yani hukuk, faşizminörtüsüdür.

HapishanelerYasayla kurulur ve yönetilir.

Uluslararası insan hakları belgelerinin,Anayasanın öngördüğünün aksineaçıkça insan hakları ihlalleri en çokgörüldüğü yerlerdir. Bugün sistememuhalif görünen her kesimden insanıngönderildiği ancak özel olarak devrim-ciler için yapılmış bulunan yüksekgüvenlikli hapishaneler ve özel birörnek olarak F tipleri, bu baskı kurum-larının en önemlileridir. Buralar şid-detin eksik olmadığı yerler olmaklaberaber ideolojik baskı ve politikbiçimlendirme çabası kendini açıkçagösterir.

Siyasi tutuklular için özel uygula-malar getirilmiştir. Hapishaneye han-gi kitapların gireceğini yasa ya da mah-kemeler değil hapishane idaresi belir-ler. Bu konuda idareye bu izni veren deyine yasanın kendisidir. Hangi kitabıokuyacağına, hangi TV kanalını izley-eceğine hangi müziği dinleyeceğineduvarına hangi resmi asacağına kararvermek ister. İstediği mektupları alıristediğini almaz, istediğini postalaristediğinin üstünü karalar. Hücre arka-daşını idare seçer. Yani hapishaneleribirer ıslah merkezi olarak şekillendir-miştir.

F Tipi ve Yüksek Güvenlikli hapis-haneler açılmış olduğu 2000 yılındanceza infaz kanununun değiştirildiği2005 yılına kadar kanunsuz ve birMaster Plana bağlı olarak yürütüldü.İnsan haklarına aykırı olduğu ve birişkence metodu olduğu söylenen infazmodelini yasasız bir şekilde işletti.Yalnızca bu durum bile ülkenin yasa-larla değil sermayenin ihtiyaç duyduğuşekilde ve plan esasında yönetildiğinigösterir.

MahkemelerYasayla kurulup yasayı uygula-

makla görevli kılınan yargı yerleridir.Yargılamayı da yasanın öngördüğügibi yapmalıdırlar. Mahkemeler dün-

den bugüne egemen sistemin kendinikorumak için oluşturduğu mekaniz-malardan biri olmuştur. Bunun içinözel mahkemeler kurmuş özel yasalarçıkarılmıştır.

Osmanlı sonrası siyasi yargılama-larına ilk örnek olarak İstiklalMahkemeleri verilebilir. 1920 yılın-da kurulan ayaklanma çıkaranları ya daasker kaçaklarını yargılayan mahke-meler Osmanlı devletine ve işgalci güç-lere karşı yürütülen iktidar savaşınınönüne engel olarak gördükleri oluşum-ları ve kişileri yargılayan ve ağır ceza-lara çarptıran olağanüstü mahkeme-lerdir. İstiklal mahkemeleri siyasimahkemeler olup sistemin bekası içinçalışmaktadır. Adalet vitrininin birparçasıdır Dönemin iktidarının sınıfniteliği ve mahkemelerin sistemli biryapıya sahip olmamasından ötürüfaşizmin yargısına tipik bir örnek teş-kil etmemektedir. Ankara hariç biryıl süre sonra kapatılan İstiklalMahkemeleri binlerce haksız vehukuksuz karara imza atmış ve bu kar-arlarla halkın vicdanında derin yaralarbırakmış olan siyasi mahkemelerdir.

Devlet Güvenlik Mahkemeleri DGM’lerTürkiye de hukuk sisteminde ilk

düzenli ve sistemli siyasi mahkemeDGM’lerdir diyebiliriz. Bu yönüyledaha önce olağanüstü ve süreli olarakyargılama ve infaz gerçekleştirenistiklal Mahkemeleri’nden farklıdır.

1973 yılında anayasaya eklenen birmaddeyle kurulmuş 1975 yılındaAnayasa Mahkemesi kararı ilekaldırılmış ancak 12 Eylül faşist aske-ri darbesinden sonra hemen yenidengetirilmiştir. Devletin Güvenliği ile ilgi-li görülen siyasi yargılamalar yapan bumahkeme sürekli bir siyasi yargılamayapmaktadır. Bu mahkemelerin sürek-li niteliği sistemin sürekli bunalımınave kendini koruma ihtiyacının sürek-liliğine işaret etmektedir. Bu mahke-meler kitap ve dergi toplatılması,yayın yasakları, dernek ve benzerioluşumların kapatılması gibi sistemetehdit olarak görülen her türlü engel-lemeyi yargı eliyle gerçekleştirmiştir.

38

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

Page 40: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

DGM’ler siyasi yargılamaların entipik örnekleri olmakla Uzun süreligözaltı, tutuklama işkenceli sorgu vebu ifadeler ile verilen ağır cezalaraçısından olağanüstü bir nitelik taşı-makta ve devletin kendini korumaktayasa ve hukuk tanımadığını açıkçagöstermektedir. 2004 yılında yapılanbir anayasa değişikliği ile kaldırılmıştır.

Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri:DGM ler kaldırıldıktan sonra geti-

rilen mahkemelerdir. Yalnızca bir tabe-la değişikliği olmaktan öteye geçe-memiştir. Ve en son 2012 yılında birkanun değişikliği ile özel yetkili ağırceza mahkemelerinin yanında yinebu suçlara bakmakla görevli mahke-meler kurulmuş ancak ismine özelyetkili denmemiştir. Ancak açılandava sayısı verilen cezalar tutuklulukdurumu itibarı ile bu mahkemelerin bir-birlerinden farklı olmadığını açıkçasöyleyebiliriz.

Bu mahkemelerin en önemli özel-liği yargılamanın siyasi polisin şekil-lendirmesidir. Savcı ve hakim kol-tuğunda hukuk fakültesi mezunlarıoturuyor olsa da aslında iddianamele-ri de kararları da siyasi polis öncedenhazırlamış gibidir. Emniyet fezlekesidediğimiz polis iddianamesi sayılansuçlamalar neyi ifade ediyorsa iddia-nameler de bir kopyasını oluşturur.Yine mahkeme kararları ile emniyetfezlekesini karşılaştırdığınızda olayınanlatımı ve delillendirmesinin neredeise hiç değişmediğini bazen suçunfiilin hukuki tanımlamasında ufak tef-ek değişikliklerin olduğu görülür.

DGM’lerden farkı yöntem olarakaçık ve yara oluşturan tarzda işkenceyişimdilik tercih etmiyor oluşları buyöntemi terk ettikleri anlamına gelmez.Bekledikleri sonucu başka yöntemlerile gerçekleştirebildikleri anlamınagelir. Devletin güvenliğine yönelikçok küçük bir tehlike ihtimalinde dahihemen eski yöntemlerine geri dön-mektedirler.

Terörle Mücadele

Kanunu ve Siyasi Polis:1991 yılında Türkiye yeni bir

kanunla ve terimle tanıştı. Bugünekadar siyasi tutuklu olarak adlandırı-lanlar şimdi terör tutuklusu, siyasişube olarak adlandırılan emniyet birim-leri Terörle Mücadele Şubesi adını aldı.Bu yasa açıkça halka karşı bir saldırıyasasıydı. Halkın her türlü bir arayagelişini ve halkın örgütlü güçlerini teh-dit olarak gören bir anlayışı yerleşti-riyordu. Her türden konuşmanın, yaz-manın, okumanın, kıyafetin aksesuarınbu kanun ile beraber bir suç unsuruolması mümkün hale geliyordu. Budüzenleme ile beraber siyasi polis, siy-asi savcı siyasi mahkeme siyasi hapis-hane yönetimi bir özel kanunakavuşuyordu. Soruşturma yargılama veinfaz bu yasa eliyle gerçekleşiyordu.Bu yasa ile ceza miktarları arttırılıyorve ağırlaştırılıyordu. Yine bu yasa ileberaber yeni Ceza MuhakemesiKanununda getirilen haklar kısıtlanıyorve kişilerin gözaltına alındığını yakını-na bildirmesi, avukatı ile görüşmesi,dosya içeriğinden haberdar olmasıengelleniyordu. Bugün insanlar aylarhatta yıllarca bir soruşturma kap-samında tutuklu kalıyor ve hakların-daki dosyayı görme imkânına sahipolamıyorlar. Bu akıl ve hukuk dışılıkdahi yasa eliyle yapılmaktadır.

Siyasi polis bugün eline istediğimahkemeden bir karar alarak istediğiher evi istediği her saatte arama adı ilebasabilir, o evden istediği tüm eşyalarıçıkarabilir. Bu aramaya isterse yüzlerceçevik kuvvet, kar maskeli uzun nam-lulu silahları ile kuşanmış özel harekâtpolisleri ve helikopterler ile gidebilir.

Siyasi polis bugün istediği kişiyicanlı bomba ilan edebilir, istediğikişilerin fotoğraflarını boy boy yayın-layabilir. Buna yapmak için hiçbirdelile ihtiyaç duymaz. Bu açık yasadışılık karşısında ona dur diyebilecekhiçbir güç yoktur. Bugün bu özelyasalar ve özel mahkemeler izni ileherkesin telefonu dinlenebilmektedir.İnsanlar mahkeme kararı ile yani yasalolarak izlenmekte fişlenmekte tümözel hayatları ile teşhir edilebilmek-tedirler. İstediği yere izleme dinlemecihazları yerleştirmekte ve gizli soruş-

turmacı adı ile ve yasal olarak kişigüvenliğini ihlal edip hukuka aykırıusuller ile delil toplamaktadırlar.Savcıların ardından ülkenin başba-kanı bile ben de dinleniyorum diyerekbu durumu meşrulaştırmaktadırlar.

Ülkede kimsenin güvenliği yoktur.İnsanlar birbirlerine karşı güvensiz-leştirilmek, güçsüzleştirilmek yalnızbırakılarak bu yolla kolay yönetil-mek istenmektedirler. Bugün polishastaneler, sendikalar, okullar dahil heryere ve her zaman postalları ile gire-bilmektedir. Hiçbir yasa buna engelolmamaktadır. Bugün polis hastane-lerin ve okulların içi dâhil olmak üze-re her yerde kimyasal gaz kullanarakişkence yapabilmektedir. Üstelik bununkaydı bile tutulamamaktadır.

Bütün bu uygulamalara dur diyenbir mahkeme, bir savcı bir hukuk veyasa adamı çıkmamaktadır. Yani tümbu baskı uygulamaları ya yasa ilemahkeme kararı ile yapılmakta ya dayasalarca izin verilmekte ve yasakla yada soruşturma ile karşılanmamak-tadırlar.

Polisin fail olduğu öldürme yara-lama işkence hakaret gibi olayların birçoğunda insanlar şikayet etmektenkorktukları için hiç kayıtlara geçme-mekte, şikayet edenlere daha büyük birhızla karşı davalar açılmakta, polisinsanık olduğu davalar açılabiliyorsabir çoğu beraatle sonuçlanmakta çokaz ve göstermelik olarak birkaç dava-da ceza veriliyorsa da bunlar uygu-lanmamaktadır.

Açık faşizmin tüm kurumları ileoturduğunun bir kanıtı da basın yayınorganları olarak gösterilebilir. F tiple-rine karşı sürdürülen ölüm oruçları ileilgili o güne kadar haber yapan geliş-meleri izleyen basın yayın organları 19Aralık Bayrampaşa operasyonundankısa bir süre sonra devlet emri ile sesikesildi. Televizyonlarda gazetelerdekonuyla ilgili bir tek haber görmezolduk. Bu yasak yıllarca devam etti.

Bugün sermaye gruplarının sahipolduğu basın yayın organları kendi iççelişkilerinin getirdiği bazı muhalifhaberleri yapmakla beraber sistemindevamlılığını tehdit edebilecek birhaber görmek mümkün olmaz. Eğer

Yürüyü ş20 Ocak

2013

Sayı : 348

39

Page 41: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,

devletin güvenliği ile ilgili bir tehlikesezilir ise devletin üst kademelerindençağırılarak hizaya çekilirler.

İktidar, dün askerle yapmak istediğiher şeyi bugün sivil kıyafetleri ileyasal yolları mahkemeleri kullanarakyapıyor. İşte bu yüzden diyoruz kihukuk faşizmin örtüsüdür.

Sözün özü Türkiye’de 12 Eylül’deolduğu gibi askeri cunta eliyle açık birfaşizm uygulanabildiği gibi, askerinyeşil kıyafetlerini çıkarıp sivil elbisegiyerek de sürdürmesi mümkün oldu.

Dün açık faşizmi askerin tüm ülkeyikışlaya çevirmesinden tanıyanlar,bugün de p£££olisin kimi zaman pos-talları gaz bombaları ile hastaneleri-mize sendikalarımıza okullarımızagirmelerinden, kimi zaman da telef-onlarımızdan, bilgisayarlarımızdan,televizyonlarımızdan hayatımıza gir-melerinden tanıyabilirler. İşbirlikçi-Tekelci sermayenin ekranları kullan-arak, bilboardları kullanarak, kağıtlarısayfaları kullanarak beynimizi işgaletmeye çalışmalarından tanımalıdırlar

Okullarımızdan, mahkemelerimizdenişyerlerimizden evlerimizden gitme-diklerini görüyoruz.

Halkın belleğinde yer etmiş baskıyıkorkuyu alt etmenin yolu birliğimiz-den ve dayanışmamızdan geçer.Halkımızın hukukunu ilişkilerimizehâkim kılmamızdan geçer. El ele ver-memizden baş başa durmamızdanomuz omuza aynı saflarda yürüme-mizden geçer. Meydanları doldur-mamızdan korkularımızın üstüne üstü-ne yürümemizden geçer.

40

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

Al Gözüm SeyreyleIşıl Özgentürk

[email protected]

Bir Eylemden Bir Eyleme...Başlığımı yineleyip “bir eylemden

bir eyleme, bu bizimki hayat değil..”diye devam ediyorum. Bakmayınsiz böyle yakındığıma, iyi ki hayatımbir eylemden bir eyleme uzun bir yol-culuk olmuş.

Pazar günü de Okmeydanı’ndaİdil Sanat ve Kültür Merkezi’ninönünde, küçük ama gönlü büyük bireyleme katıldım. İdil Sanat ve KültürMerkezi muhalif müziğin üstadı veiktidarların her daim belalısı GrupYorum’un çalışma ve dostlarla buluş-ma yeri. Mahalle içinde küçücükbir yer. Ama mahallenin gözbebeği.Merkezde gitar, flüt ve tiyatro çalış-maları da yapılıyor. Küçücük çocuk-lar kızlı erkekli, ellerinde flütleri,gitarlarıyla umut dolu her cumarte-si pazar merkezin yolunu tutuyorlar.Hayallerinde bir gün, kalabalıklaraçalmak var; şimdilik eş dost meclis-lerinde çalıyorlar.

Merkezin önünde yavaş yavaşbir kalabalık oluşuyor, mahallelialışmış; hatta her pazar memleket tür-küleriyle gününü gün etmeyi seviyor.

Çevredeki evlerden ayağında eşof-man az sonra başlayacak halay içininenler bile var.

Kalabalık sadece mahalleliler-den oluşmuyor. 10 haftadır devameden ve iktidarın kültür politikaları-nı protesto eden gösterilerde herhafta yaşını başını almış her daimmilitan analar, bacılar, kardeşler var.Yanlarında protesto gömleği giymiştorunları, öte yanda genç liselilerve her zaman muhalif sanatçılar...

Grup Yorum’un iki elemanıSeçkin Aydoğan ve Ayper Rüzgâriçerde. Suçları bu ülkenin gelene-ğindeki direniş türkülerini, şarkılarınıyüksek sesle haykırmak, söylemek!

Türküler, iktidarları her daim kor-kutmuştur. Çünkü içgüdüsel olarakbilirler ki yüzlerce yıllık türkü gele-neği, bütün baskılara, bütün yozlaş-tırma girişimlerine karşı halkın ensağlam direnişidir.

Bu nedenle türkülere ve türküçığıranlara saldırırlar. Bilirler ki annememesinden ilk sütünü emen çocuk,annenin mırıldandığı ninniyi aslaunutmaz!

Bilirler ki türküler dünyanın ken-di etraflarında döndüğünü sananlara,nanik yapıp gülerek yollarına devamederler.

Bilirler ki türküler düşmanı dostyapar.

Bilirler ki türküler işkencede,zindanlarda yumuşacık bir omuzgibidir. Güç verir.

Bilirler ki türküler hiç ölmez.

İşte sokak iyice doldu. Türküler

söylenip halaylar çekiliyor. Bununnasıl bir özgürlük olduğunu bilenbilir.

Mete de o türküleri çığıranlardanbiri. 16 yaşında bir genç adam.Annesi Ünzile üç haftadır içerde;zaten iki buçuk yıldır içerdeydi,çıkalı bir yıl ancak olmuştu. Onu has-tane önünden, sağlık işçilerinin pro-testosuna katıldığı için gene içeri aldı-lar. Mete üzgün ve inadına türkü çığı-rıp halay çekiyor, o anda annesi onagülümsüyor, onu şefkatle kucaklıyorve kulağına fısıldıyor “Sakın ola kiderslerini ihmal etme. Ağabeylerinleiyi geçin. Sabahları okula gitmedenönce mutlaka sütünü iç!”

“Olur anne.”

Nevzat Özer otuz yaşlarında. Ftipi bir cezaevinden yeni çıkmış,Beykoz’da tek başına bir çadırdaişyerini protesto eden TürkanAlbayrak’ı anımsarsınız. Onunla bir-likte çadırda dört ay geçirmiş; öylemi, almışlar içeri. Şimdilerde evlen-me telaşı içinde; yüzü gülüyor, helede nişanlısıyla birlikte halay çeker-ken...

Bir baba, elinde oğlu UfukKeskin’in içerde yaptığı bir resim,gurur ve özlemle aramızda dolaşıyor.Ufuk 19 yaşında içeri girmiş,16 yıl-dır içerde... Ablası da 20’sinde içerigirmiş, o da 13 yıldır içerde...

Baba Keskin’e bakıyorum. Engüzel türküleri oğlu ve kızı için söy-lüyor...

Ve türkülerin eşlik ettiği bir hayatdevam ediyor... İçerde ve dışarıda.

15 Ocak 2013, Cumhuriyet

Basından

Page 42: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Yürüyü ş20 Ocak

2013

Sayı : 348

41

Sosyalizme yönelmeyen bir hare-ketin son tahlilde burjuva demokra-sisine ve emperyalizme mahkumolması kaçınılmazdır.

Ulusal kurtuluş savaşı sınıfsalperspektife sahip olmazsa, kurtuluşusağlasa bile kapitalist-emperyalistsisteme tabii olmak durumundadır.Kurt milliyetçi hareket henüz devri-mi gerçekleştirmeden bu süreci yaşa-dı.

PKK, örgutsel olarak “işçi parti-si” adını benimsemiş, sosyalizmi,Marksizm-Leninizmi savunduğ unusöyluyor olsa da, daha başından iti-baren sosyalizmden etkilenmiş birmilliyetçi harekettir.

PKK’yı vareden ideoloji, teoriözunde milliyetçiliğe göre şekillenmiş,Marksizm-Leninizm bu teoride herzaman eklektik bir parça olarak kal-mıştır. İdeolojik temeldeki yanlışlık,zaman içinde Marksizm-Leninizme,sosyalizme yönelme yerine, daha dapekişmiş, milliyetçilik, ideolojide desöylemde de daha belirleyici olmuş-tur.

PKK’nın milliyetçiliğinin pekiş-mesiyle tıkanıklıklarının buyumesibirbirine paralel bir seyir izler.

PKK’nın ideolojik-politik zemi-ninin en çuruk yanı hiç kuşkusuz“sömurgecilik” teorisiydi. Bu teorininen önemli sonucu ise, PKK’nın anti-emperyalist bir çizgiyi hiç bir zamanbenimsememesidir.

“Emperyalizme dokunmama”çizgisi, hareketin sağa savrulmasıylabirlikte “emperyalizmin hegoman-yası nı kabul etme” politikasınadönuştu. Avrupa Birliği’ne uyeliğin de,ABD’nin Irak’a mudahalesinin debaş savunucusu PKK oldu.

Devrimcilerin tum eleştiri ve uya-rılarına, pratiğin önlerine çıkardığıaçmazlara rağmen sömurgecilik teo-risinden ve milliyetçilikten vazgeç-memenin sonucu, emperyalizme veoligarşik duzene dönuş olmuştur.

Sosyalizm ile burjuva demokrasi-si arasındaki gel-gitler, emperyalizmindunya duzeninin tercihiyle sonuçlan-mıştır. Bu noktada, NATO’ya,IMF’ye, ABD’ye karşı çıkmayan, butemeldeki halk muhalefeti içindeyeralmayan bir harekettir.

Emperyalistler ve işbirlikçilerbugün Kürt milliyetçi hareketin silah-lı mücadeleini tasfiye ederek tümbölegede eses olarak Barzani çizgisi-ni hakim kılmaya çalışmaktadır.

Bugün oligarşi için Kürt sorunu-nun çözümü olgarşi için Kürt milli-yetçi hareketin silahsızlandırılaraktasfiye edilmesidir.

Kurt milliyetçi hareketinin geldi-ği nokta, aynı zamanda ulusal sorun-da devrimci çözum duşuncesinin hak-lılığının da kanıtlanmasıdır. Kürtsorununun devrimci çözümünden baş-ka çözümü yoktur. Kurt milliyetçihareketinin mevcut durumu, milli-yetçiliğin açmazlarını iyice su yuzuneçı- karmış, Turk ve Kurt halklarınınbirlikte mucadelesi ve örgutlenmesiolmaksızın, bir kurtuluş olamayacağınıkendi pratikleri içinde kanıtlamıştır.

Sonuç olarak, buraya kadar orta-ya koyduklarımızı toparlarsak:

1- Kürt sorununun çözümü, Kürthalkının kendi kaderini tayin hak-kını kullanabileceği koşulları yarat-maktır.

2- Kürt halkı bu hakkını, ancakemperyalizmin kovulduğu, oligarşininiktidarının yıkıldığı, demokratik, özgürbir ülkede kullanabilir.

3- Anti-emperyalist, anti-oligarşikdevrim, bu koşulların yaratılmasıdır.

4- Bu hakkı bağımsız bir devletbiçiminde mi, federasyon veya özerk-lik biçiminde mi kullanacağına Kürthalkı karar verecektir.

5- Kürt ye Türk Marksist-Leninistler, emperyalizmin kovuldu-ğu bu demokratik ortamda, tercihle-rini büyük tek bir devletten yanayapacaklar, bunun propagandasını

sürdüreceklerdir. Son karar Kürt hal-kı-nındır.

6- Marksist-Le-ninistler, ayrılmahakkının emperyalizm karşısındahalkları zayıf düşürmemesi temelin-de büyük devletten yana olacaklardır.Eğer, ayrılığın emperyalizmi, gerici-liği güçlendirmesi olasılığı varsa,parça-bütün diyalektiği içinde, yine tekdevletten yana olacak, bütünün çıkar-ları için parçanın feda edilmesinisavunacaklardır.

7- Ülkemiz koşulları, iki halkınortak bir devrimci örgütlenme içindeyeralmasını zorunlu kılmaktadır. Ülke-mizin mevcut sosyo-ekonomik yapı-sı ve Ortadoğu'nun koşulları, neKürtler açısından, ne Türkler açısın-dan ulusal ve sınıfsal sorunu tek baş-larına çözmelerine imkan verme-mektedir. Bu koşullarda, tek bir mil-liyet temelindeki örgütlenmelerin,emperyalizmi ve oligarşiyi kovuphalkın iktidarını kurma hedefine ulaş-ması mümkün değildir.

8- Ulusal bir hareket konjonktürelkoşulların uygun olmasıyla, bir nok-taya kadar "başarıya" da ulaşabilir. Buülkemizdeki Kürt milliyetçi hareketiçin de sözkonusu olabilirdi. Ancak,Kürt milliyetçiliği, Kürdistan'ın birparçasının bağımsızlığını kazansabile, mevcut ideolojik, politik yapısıylanihai kurtuluşu sağlayamayacağı, sos-yalizmi gerçekleştiremeyeceği için,yeniden emperyalizmin ağına düşe-cektir. Kemalizm bu süreci yaşamış-tır. Kaldı ki, Kürt milliyetçi hareketbugün “çözümü” daha baştanemperyalizmden beklemektedir.Oligarşiyle uzlaşmayı “çözüm” diyesunmaktadır.

9- Kürt halkı açısından ulusalbağımsızlık, çok uluslu Türkiye dev-letinde emperyalizm kovulmadan,oligarşinin iktidarı yıkılmadan müm-kün değildir.

10- Onun içindir ki, ÇözümAnadolu İhtilalindedir!...

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞEL,

Anadolu Halklarının OrtakMücadelesindedir!

Page 43: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,42

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

Dev-Genç’liler çadır direnişleriyaratmaya devam ediyor. Hale NurElibüyük keyfi bir biçimde İstanbulSarıyer İlçesi’ne bağlı Behçet KemalLisesi’den atıldı. Gerekçe olarak“faşist müdür” demek ve okul kanti-ninin pahalılığından dolayı arkadaş-ları ile birlikte yaptıkları “dayanışmayemeği” gösterildi okuldan atılmakiçin... Dev-Genç’liler hapishanedekitutsaklarını sahiplendikleri gibi, Eli-büyük’ün atıldığı okulun karşısına daçadır kurarak, Hale Nur Elibüyük’ünokula geri alınması için 7 gün boyun-ca geceli-gündüzlü direnişe başladı-lar.

Dev-Genç adına 14 Ocak günüBehçet Kemal Lisesi önünde bir açık-lama yapan Hale Nur Elibüyük: “Buokulun kantin fiyatları bir öğrencininödeyemeyeceği kadar pahalıdır. Lise-li Dev-Genç’lilerin öncülüğündeöğrencilerin de katılımıyla her haftadayanışma yemeği düzenledik.” dedi.Yaptıkları dayanışmaya değinen Eli-büyük, “Okul idaresinin ceplerinindoldurmasına engel oluyoruz.” vur-gusu yaptı. Ayrıca okul idaresininpolisle işbirliği içinde olduğununbelirtildiği açıklamada Elibüyük,“Mobese kameralarına iyi çıkıyorsu-nuz, elimizde eylem fotoğraflarınızvar.” diyerek öğrencileri tehdit ettiğini

belirtti.Elibüyük son olarak, “Polis dışın-

da kimsenin izleyemediği mobesegörüntülerini okul müdürleri nasılizliyor? Bizleri okuldan atsanız da,Liseli Dev-Genç’liler olarak bütünliseler önünde bildirilerimizle çadır-larımızla örgütlenmeye devam ede-ceğiz.” dedi.

Açıklamanın ardında çadırları kur-maya başlandı. Aynı zamanda bildi-ri dağıtımı da gerçekleştirdiler. Dev-Genç’liler çadırı kurarken okul idaresiçıkış saatinde çadır tarafına açılankapıyı açmayarak öğrencileri hiç kul-lanmadıkları kapıdan çıkartı. Polisinve okul idaresinin acizliğini bir kezdaha böylelikle görünmüş oldu.

Eylemde, “Hale Elibüyük OkulaGeri Alınsın”, “Keyfi Okuldan Atma-lara Son”, “Liseliyiz Haklıyız Kaza-nacağız” sloganları atıldı.

Parasız Eğitim İstiyoruz Alacağız!İstanbul’da Liseli Dev-Genç’li-

ler, 10 Ocak’ta Sarıgazi MehmetçikAnadolu Lisesi önünde, 11 Ocak’ta iseOkmeydanı Piyale Paşa Caddesi üze-rinde “Parasız Eğitim İstiyoruz, Ala-cağız!” kampanyasının bildiri dağıtı-mını yaptılar. Sarıgazi’de ayrıca imza

masası açıldı ve bildiri dağıtımınadevam edildi; 300 bildiri dağıtıldı, 2imza föyü dolduruldu ve ayrıca Yürü-yüş dergileri halka ulaştırıldı. PiyalePaşa Caddesi’nde de tüm esnaflardolaşılarak kampanya anlatıldı; top-lam 250 bildiri halka ulaştırıldı.

Yola Gelmeyeceğiz Islah Olmayacağız!Okul İdaresi ve Polisleri Teşhir Etmeye Devam EdeceğizLiseli Dev-Genç’lileri “yola getir-

mek” için okul idareleri polisle işbir-liği yapmaya devam ediyor. Son ola-rak İstanbul Armutlu’da bulunan Beh-çet Kemal Çağlar Lisesi bahçesindedevamlı olarak 2 tane polis aracıbulunuyor. Okulun kapısını işkence-cilere açan okul idaresi, bununla dayetinmeyip, 3 Liseli Dev-Genç’liyiihbar ederek gözaltına aldırdı. LiseliDev-Genç’liler daha bildiri bile dağı-tamadan azgınca saldırıya uğraya-rak gözaltına alındı.

İzmir Bornova'daki Suphi Koyun-cuoğlu Lisesi’nde 10 Ocak'ta parasızeğitimin en temel hakkımız olduğu-nu anlatan Liseli Dev-Genç’liler işbir-likçi okul müdürü Beşir Sönmezoğ-lu tarafından polise ihbar etti. Binali

Ülkemizde Gençlik

Okuldan Atmalara Son!Hale Nur Elibüyük Okula Geri Alansın!

Page 44: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Yürüyü ş20 Ocak

2013

Sayı : 348

43

Çelik, Caner Aydın, Didem Tütenk,Eylem Mahanda isimli 4 Liseli Dev-Genç’li işkenceyle gözaltına alındı.Liseliler, gözaltından bırakılmalarınınardından tekrar liseye gittiler ve polis2. kez saldırarak yine gözaltına aldı.

Liseli Dev-Genç, polis-idare işbir-liğiyle ilgili olarak 13 Ocak’ta yazı-lı bir açıklama yaptı. Açıklamada,“İşte AKP faşizmi liselerde bile biz-lere devrimcilere saldırıyor. Bizlerigözaltılarla işkencelerle yıldırmayaçalışıyorlar. Tarihimizden bu yanahiçbir gözaltı, tutuklama, işkencebizlere baş eğdiremedi, yola getire-medi, getiremeyecek de. Biz ne olur-sa olsun bu liselerde örgütlenece-ğiz.” denildi.

Polis-İdare İşbirliği Liseli Gençliği Yıldıramaz!Ankara’da Eryaman Lisesi’nde

okuyan Berkay Ayseven, 20 Aralıkgünü arkadaşına Yürüyüş dergisi ver-diği esnada okul polisi tarafındankeyfi olarak durduruldu ve kimliksoruldu. Polisin bu tutumunun keyfiolduğunu, kimlik göstermeyeceğinisöyleyen Ayseven’in kimliği Mehmetisimli okul polisi tarafından zorlagasp edildi.

Ayseven polis tarafından işken-ceyle okul idaresine götürülerek,burada da faşist okul idaresi tarafın-dan tehdit edildi. Ve ardından Ayse-ven gözaltına alındı. Ertesi gün sav-cılık tarafından serbest bırakılan Ayse-ven’in ailesi de komplocu AnkaraEmniyeti tarafından telefonla arana-rak taciz edildi.

Ankara Liseli Dev-Genç, 14 Ocaktarihli yazılı bir açıklama yaparak,konuyla ilgili olarak, “Bizler LiseliDev-Genç’liler olarak idare-polisişbirliğine karşı, gün be gün yaygın-laştırılan çeteleşmeye karşı, paralıeğitime karşı, polis denetimiyle arta-

rak devem eden uyuşturucu kullanı-mına karşı, özcesi düzenin gençliği hertürlü yozlaştırma çabasına karşı, yalanve demagojilere karşı mücadelemizisürdüreceğiz!” dedi.

Dev-Genç’lilerin Ruhu İşbirlikçi Okul İdaresinin Korkusu Olmaya Devam EdecekHatay’ın Nimet Fahri Öksüz Lise-

si’nde, Liseli Dev-Genç’liler tara-fından 2011 Ekim’inde başlayarak2012’nin ilk aylarında sonlandırılan“Füze Kalkanı Değil DemokratikLise İstiyoruz” adlı kampanyanınçalışmaları sırasında işbirlikçi okulidaresi Sadık Altunöz isimli LiseliDev-Genç’liyi disiplin kuruluna yol-lamış ve hakkında okul çerçevesindesoruşturma başlatmıştı.

Altunöz bu soruşturmanın ardın-dan tehdit edilerek, işbirliği yapma-sı dayatılmıştı. Bunun üzerine, Altu-nöz’ün okulun faaliyetlerine katıl-masını yasaklayan okul müdürü ÖmerSolgun ve Müdür Yardımcısı ZekiBahçe teşhir edilmişti.

Geçtiğimiz günlerde AKP’ninfaşist polisi Nimet Fahri Öksüz Lise-si’ne gelerek sınıflarda seminer ver-di. Polis, Dev-Genç’li Altunöz’e“Komünist mi olmak istiyorsunuz?Gidin TKP’ye, ÖDP’ye, Halkevleri’neüye olun ama Halk Cephesi ile ileti-şim kurmayın derneklerine gitmeyinonlar terörist onlar sizleri canlı bom-ba yapar.” dedi. Okul müdürü ise“Merak etmeyin memur bey o gibikişileri biz okuldan temizledik birdaha öyleleri bizim okula gelmez.”dedi.

Bu seminerden hemen sonra iseDev-Genç’liler okullarının içindepullama yaparak, Dev-Genç’lilerinbitmediğini hatırlattılar. Okul idaresibunun üzerine tekrar soruşturma açma

tehdidinde bulundu.Hatay Liseli Dev-Genç, 14

Ocak’ta bir açıklama yaparak, “Kat-letmekle, karalamakla, korkutmaklabu geleneğin devamcısı olan Dev-Genç’lileri bitiremezsiniz. Dev-Genç’lilerin ruhu siz işbirlikçi idare-yi ve AKP faşizmini korkutmayadevam edecektir.” dedi.

Tutsak Dev-Genç’liler Serbest BırakılsınİstanbulAKP’nin komplolar sonucu tutuk-

ladığı Dev-Genç’lileri zulmün elindenalıncaya kadar eylemlerine devamedeceklerini her zaman anlatan Dev-Genç’liler, 15 Ocak günü de İstanbulÜniversitesi önünde oturma eylem-lerine devam ettiler.

Dev-Genç adına açıklamayı ÖzgürKaragöz okudu. Karagöz, “TutsakDev-Genç’liler vatanımıza 122. Ame-rikan üssü kurulmasın diye, vatan top-raklarımız Amerikan postalları altın-da ezilmesin diye füze kalkanına kar-şı mücadele ediyorlardı.” diyerek,tutuklanmalarının tek sebebinin buolduğunu söyledi.

Dev-Genç'lilerin 43 yıldır antiemperyalist mücadeleleriyle bu işgal-cilerin ve işbirlikçilerin korkulu rüya-ları olduğunu belirten Karagöz, “Dev-Genç'liler olarak yıllardır bu haksız-lıklara Hasan Selimler gibi ölümlerpahasına savaşacağız.” dedi.

BursaGençlik Federasyonu tarafından

başlatılan ve Türkiye genelinde devameden “Tutsak Dev-Genç’liler SerbestBırakılsın” kampanyasının çalışmalarıBursa’da da sürüyor. 10-11 Ocaktarihleri arasında Bursa Uludağ Üni-versitesi’nde Tutsak Dev-Genç’lilerinserbest bırakılmaları için Dev-Genç’li-ler masa açtılar. Masada Dev-Genç’li-lerin neden tutuklandıkları anlatıldı ve

Page 45: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

Ülkemizde Gençlik

Bir dönemin daha sonuna gelirkenfinal sınavları maratonu tekrar başla-dı. Bu maratonda öğrenciler öyle biryarışa sokuluyor ki, bu yarışta tümöğrencilerin birbirlerini geçmesi ve bir-birlerinin ayağını kaydırmaları amaç-lanmaktadır. Böylesi bir maraton veyarış içerisine sokulmak, elbette tümöğrenciler açısından stresli ve buna-lımlı dönemi de beraberinde getire-cektir. Bir dönem boyunca sürensınavlardan sonra sonucu belirleyecekolan finallerin başlamasıyla birlikteyaşanan stres doruğuna ulaşacak vedoğal olarak öğrenciler sınav dışındahiçbir şeyi görmeyecektir. Bunun birsonucu olarak, final dönemleri öğren-cilerin kabus günleridir diyebiliriz.Çünkü, döğrencilerin karşısına dönemboyunca yapılan sınavların ardındandaha yoğun bir program çıkmaktadır.

Çan Eğrisi Uygulaması Öğneciler Arasındaki Rekabeti Arttırmak İçindir! Çan eğrisi not sistemini işleyen üni-

versitelerde öğrenciler, adeta bir yarışatına dönüştürülmektedir. İki vize birfinal veya bir vize bir final sistemiy-le öğrenciler sınavdan sınava koştu-rulmaktadır. Çan eğrisi sistemindedersten geçmenin koşulu sınav notla-rının sınıf ortalamasının üzerindeolmasıdır. Bunların bir sonucu olarakda çan eğrisi uygulamasının en belir-gin sonucu öğrencilerin birer yarış atıgibi birbirleriyle yarıştırılmasıdır.

Sınavların oluşturduğu yoğunluğunyanında öğrencilerin derse devamzorunluluğu da bilinçli olarak getiril-mektedir. Bu uygulamanın en açık ifa-desi öğrencilerin sınav dışında her-

hangi bir şeyle ilgilenmelerini engel-lemektir. Yüzde 70 yüzde 90 arasın-da değişen devam zorunluluğu öğren-cinin özgür iradesini elinden alarak‘derse girmezsen kalırsın$ tehdidinioluşturuyor.

Tüm bunlar öğrencinin kafasınıderslerden kaldırmamasına, sınavlar vedersler arasında boğulmasına nedenoluyor. Tek derdi dersleri geçmekolan öğrenciler kendisine dayatılanyoğunlukta boğulmaya mecburdur.Kafasını kaldırıpta çevresinde neleroluyor göremez, görsede ilgilenmez.Ülkesinde açlık, yoksulluk var, vata-nı parsel parsel satılmış, insanlar F tipitecrit hücrelerinde ölüyormuş umu-runda olmaz.

Biz öğrencilerden istenen budur.Sosyalleşmeyen, sorunlara kafa yorupçözüm üretmeyen, sorgulamayan, vur-dumduymaz, bir araya gelmeyenbireyler yani robotlar oluşturulmakisteniyor. Bilgi yüklü robotlar halinegelelim ki şirketlerde patronların beğe-nisini kazanalım, sömürüye ses çıkar-mayalım.

Sınavların yoğunluğu,devamzorunluluğu,çan eğrisi sistemi birbirinitamamlayan ve tek tip öğrenci yetiş-tirme politikasının parçasını oluştu-ruyorlar.Tek tip öğrencide düzeninbekası için ideal insan tipidir.

Biz öğrenciler bu yoğunluktaboğulmamalı bize dayatılan bu poli-tikaya karşı çıkmalıyız. Kafamızı kal-dırıp çevremizde olup bitenleri takipetmeli, sorunlara kafa yorup bir arayagelmeliyiz. Sınav sistemi tek başınageleceğimizi belirleyen bir olgu olma-malı. Geleceğimiz sınav sisteminetabi olmamakta ve eğitim sisteminekarşı mücadele etmektir.Bizler ülke-mizin ve tüm gençliğin onuru olarak;bağımsız, demokratik ve sosyalist birülke ve eğitim sistemi için mücadeleedelim ve kazanalım.

Ezberci Eğitimin Bir Ürünü Olan Final Sınavları Bunalımlı VeÇaresiz Bir Gençlik Yaratıyor! Alternatif Olan Biziz

Çözüm Sınavlara Girmek Değil, Çözüm Mücadeledir!

Gençlik Federasyonu’ndan

Yürüyü ş9 Ocak2011

Sayı : 250

imza toplandı. Yürüyüş dergisininde dağıtıldığı masanın ardından,yemekhaneye gidilerek imza toplan-dı.

İkinci gün faşistler masaya gele-rek tehdit etmeye kalktılar. Dev-Genç’lilerin net tavrı karşısında her-hangi bir şey yapamadan gitmekzorunda kaldılar.

Devrimci Annelerimiz Onurumuzdur!Lisesi Dev-Genç’liler, tutsak dev-

rimci annelerini sahiplenmek ve tut-sakların sesini duyurmak için 9 Ocak2013 tarihinde 16.00-18.00 saatleriarasında Taksim Galatasaray Lisesiönünde masa açtılar.

2 saat boyunca açık olan masadayapılan konuşmalarda, tutuklananannelerimizin bizlerin geleceği içinmücadele ettikleri ve devrimci kim-likleri nedeniyle tutuklandıkları anla-tıldı. Dev-Genç’liler masalarında tut-sak anneleri Ünzile Araz ve YurdagülGümüş’ün resimlerinin olduğu pan-

kart astılar ve yine annelerinin resim-lerinin olduğu önlükler giyip, masa-ya dövizlerini astılar. Masada toplam300 bildiri dağıtıldı, 30 imza toplan-dı.

Soruşturma Terörüne Son!Tutsak Dev-Genç’liler için Bursa

Uludağ Üniversitesi’nde 3-7 Aralıktarihlerinde açılan açlık grevi çadırı-nın ardından üniversite yönetimiDev-Genç'li Merve Önem’e 2 ayrısoruşturma açtı. Emel Yeşilırmak’ınise ailesi aranarak okuldan atılacağısöylendi.

Aileler kullanılarak ve soruştur-malarla öğrencileri ve taleplerini sus-turamayacaklarını göstermek için 15Ocak’ta Uludağ Üniversitesi rektör-lüğü önünde eylem yapıldı. Dev-Genç’lilerin 43 yıl boyunca susturu-lamadığını belirten öğrenciler, soruş-turmaların da susturamayacağını vur-guladı.

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,44

Page 46: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR! 45

Yürüyü ş20 Ocak

2013

Sayı : 348

AnkaraKomployla tutuk-

lanıp 10 aydır hapis-te tutulan devrimci-lerin serbest bırakıl-ması için 8 Ocak’taAnkara Adliyesiönünde eylem yapıl-dı. Okunan açıkla-mada tutsaklardanHakan Yılmaz'ıngöndermiş olduğumektup okundu.Mektubun ardından,yapılan hiçbir baskının tutsaklarınsahiplenilmesini engelleyemeyeceğisöylendi.

12 Ocak’ta ise YükselCaddesi’ndeki eyleme devam edildi.Tutsak devrimciler için açılan masa-da “Türkiye'de hukuk yok mu? Adaletistiyoruz!” bildirileri dağıtıldı ve 13Mart’taki mahkemeye çağrı yapıldı.Tutsaklardan Hakan Yılmaz’ın mek-tubunun da okunduğu basın açıkla-masında “komployla tutuklanan dev-rimciler serbest bırakılana kadar hersalı 13.30'da Ankara Adliyesi önün-de, her cumartesi 18.00'da YükselCaddesi'nde olamaya devam edeceğiz.13 Mart günü Ankara Adliyesi'nde tut-sak arkadaşlarımızın mahkemesindeolacağız. Onları AKP'nin adaletsizli-ğine mahkum etmenize izin verme-yeceğiz!” denildi.

HatayHalk Cepheliler, Ulus

Meydanı’nda arkadaşlarının özgürlüktaleplerini haykırmaya devam ediyor.12 Ocak’taki eylemde polisin provo-katörleri işbaşındaydı. Eylem başlarbaşlamaz iki kişi halkın eyleme olanilgisini dağıtmaya çalıştı.

Halk Cepheliler, devrimcileringerçekleri dile getirdikleri, vatanın

emperyalizme satılmasına karşı olduk-ları için tutsak olduklarını anlattılar;provokatörleri ve polisi de teşhir etti-ler. Teşhir karşısında etrafta bulunanhalk, alkışlarla Halk Cephelilerinyanlarında kaldılar. Bunun üzerinepolis eylemi sabote etmek için gön-derdiği provokatörlerini kendisi sus-turmak zorunda kaldı.

Arkadaşlarımızı Sahiplenmemize Engel Olamazsınız!

Halk Cepheliler tüm engellemelererağmen her cumartesi ulus meyda-nında arkadaşlarının özgürlük talep-lerini haykırmaya devam ediyor.

12 Ocak 2013 tarihin de HalkCepheliler saat 15.00’da yineAntakya/Ulus Meydanındaydı. Basınaçıklamasına başlar başlamazAKP’nin polisleri provokatörlerinidevreye soktu ve iki provokatör sonsesleriyle “Nergis Alın Gelin NergisAlın” diyerek ve maymunluklarıylaHalk Cephelilerin seslerini kısacağı-nı sandılar. Halk Cepheliler ise basınaçıklamasını okuduktan sonra slo-ganlar eşliğinde oturmaya eyleminegeçtiler ve tüm eylem boyunca sonsesleriyle provokatörleri teşhir ettiler.

Arkadaşlarının hangigerekçelerle tutuk-landıklarını halkaanlatan HalkCepheliler daha son-ra söyle devam ettiler“Halkımız! 8Mayıs’tan bugüne bumeydanda oturmayadevam ediyoruz.Halkımızın ilgisi kar-şısında çaresiz kalan-lar keyfi kimlik kont-rolleri ve gördüğü-

nüz bu provokasyonlarla bizi engel-lemeye çalışıyorlar. Yapın devamedin biz daha güçleniyoruz.Provokasyonlarınıza gülen siz veprovokatörlerinizden başkası değilgördüğünüz gibi halk yine yanımız-da. Biz bu meydanda 5 yıl 10 yıl 20yıl da olsa oturmaya devam edece-ğiz”. Bu sözlerden sonra çevredeprovokasyonu gören halk alkışlarladestek verdiler. Halkın desteğinigören AKP’nin polisleri ilk önce gül-dükleri maymunlarına eylemin son-larına doğru yanlarına giderek sessizolmalarını istediler. Yarım saatlikoturma eylemi provokatörlerin engel-leme çalışmalarından dolayı uzatıla-rak 45 dakika sürdü. Eylemin sonun-da halkın destekli alkışlarıyla provo-katörlere tepkiler gösterildi. Eylemdeprovokasyonu gören içinde Sodap,Kaldıraç ve diğer demokratik kurum-larında bulunduğu 6 kişilik bir grupda destek oldu. Halkın eylem boyun-ca desteklerini esirgemediği ve 10kişinin katıldığı eylem tüm provo-kasyonlara rağmen haftaya aynı yer-de olunacağı söylenilerek son veril-di.

Antalya13 Ocak günü Kışlahan

Polisin “Komplo Düzenle Hapse At” Uygulamasına

İzin Vermeyeceğiz

Antalya

Page 47: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,46

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

Meydanı’nda Halk Cepheliler bireylem yaparak komplo sonucu tutuk-lanan devrimcilerin serbest bırakıl-masını istediler. 30 kişinin katıldığıeylemde devrimcilerin iki aydan berihukuksuz bir şekilde Antalya L TipiHapishanesi’nde tutsak olduklarıanlatıldı. Devamında, yapılan bu sal-dırılar karşısında boş durulmayacağı,hukuksuzluğun her yerde teşhir edi-leceği vurgulandı. Halk Cepheliler

eylemlerine hapishane önünde dedevam edeceklerini belirttiler.

AdanaMayıs ayından beri İnönü

Parkı’nda oturma eylemi yapan HalkCepheliler 12 Ocak günü de eylem-lerine devam ettiler. “Baskılar,Gözaltılar, Tutuklamalar BiziYıldıramaz” pankartının açıldığıeylemde açıklamayı Tahsin Sağaltıcı

yaptı. Sağaltıcı, 2012 Kasım ayında

Karataş Kadın Kapalı Hapishanesi’negelen yeni müdürün kadın tutsaklarakeyfi olarak ayakkabı araması dayat-tığı belirtilerek, "Aralarında SeldaÖzçelik ve Güzin Tolga’nın da oldu-ğu devrimci tutsaklar bunu protestoederek görüşe çıkmamaktadırlar”denildi. Açıklama bitirildikten sonraon dakika oturma eylemi yapıldı.

Şadi Özpolat, Alman emperyalistlerinin tek tip elbisedayatmasına karşı Süresiz Açlık Grevi direnişinin 29.gününde elbiselerini geri alarak ve tek tip elbise dayat-masının olmadığı bölüme alındı ve direnişini zaferle son-landırdı. TAYAD’lı Aileler, emperyalizme vefaşizme karşı direnmeden hak kazanılamayacağını gösterenŞadi Özpolat’ın zaferle sonuçlanan direnişini tüm basınemekçilerine ve halka anlatmak için 11 Ocak günüAlman Konsolosluğu önünde eylem yaptı.

“Alman Emperyalizmi Devrimcilere Tek Tip ElbiseGiydirmedi, Direndik Kazandık” pankartının açıldığıeylemde TAYAD’lı Aileler adına Nagehan Kurt tarafın-dan yapılan açıklamada, “Oğlumuz Şadi Özpolat Almanemperyalizminin dayattığı tek tip elbiseye karşı direndi,kazandı. Türkiye faşizmi evlatlarımıza tek tip elbise giy-diremedi, Alman emperyalizmi de giydiremedi, giydire-meyecek! İçeride Şadi evladımız direndi, dışarıda bizlerher hafta yaptığımız eylemlerle direnişe destek olduk.Direndik kazandık.” dedi. 25 kişinin katıldığı eylemde “TekTip Elbise Giymedik Giymeyeceğiz”, “Yaşasın DirenişYaşasın Zafer”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur” slo-ganları atıldı.

Kocaeli Gençlik Derneği de 10 Ocak’ta yaptığı yazı-lı bir açıklama yaparak, kazanılan zaferi kutladı.Açıklamada, “Alman emperyalizmi kaybetti, Şadi Özpo-

lat kazandı. Bu direniş bir kez daha herkesesadece direnenlerin kazanacağını göstermiştir.”denildi. İzmir’de ise 12 Ocak günü Kemeraltı giri-

şinde TAYAD’lı Aileler tarafından eylemyapıldı. “Direndik Kazandık Tek Tip ElbiseGiymedik Giymeyeceğiz!” yazılı pankartınınaçıldığı eyleme 16 kişi katıldı. “Bedreddinlerin,Pir Sultanların, Mahirlerin, 84’de hapishane-lerde tek tip elbiseye karşı direnenlerin, BüyükÖlüm Orucu Direnişinde şehit düşenlerin yol-daşlarıyız” denilerek, dayatmalara karşı diren-me, baş eğmeme geleneği vurgulandı.

Vatanseverler Emperyalizme Direniyor, İşbirlikçiler Saldırıyor

Hatay Halk Cepheliler 9 ve 10 Ocak günleri Tavla’da“Emperyalist Saldırılara Direnen Suriye HalkınınYanındayız” diyerek 13 Ocak tarihinde Tavla’da yapıla-cak eyleme çağrı yaptılar.

13 Ocak günü Atatürk anıtının önünde toplanan HalkCepheliler basın açıklaması yaptılar. Açıklamayı yapanSüleyman Zorman, halkın AKP yönetimi tarafından nasılkandırıldığından ve vatanın Amerika’ya nasıl peşkeşçekildiğinden bahsetti. Daha sonra yürüyüşe geçen HalkCephelilerin önü jandarmalar tarafından çevrildi. 1 saatjandarmalarla tartışan Halk Cepheliler, eyleme katılan hal-kın da “artık yürüyelim” demesiyle yürüyüşe geçtiler.

Barikatın üzerine yürüyen halka jandarmalar coplar-la ve silah dipçikleriyle vurarak saldırdı. Saldırı sonrasıinsanların çeşitli yerlerinde yaralar, ezikler oluştu, kolla-rı kırıldı.

Halk Cepheliler yaptıkları konuşmalarda, saldırılarınkendilerini yıldıramayacağını, belde belde gerçeklerianlatmaya devam edeceklerini vurguladılar. Halaylareşliğinde devam eden eylem 20 Ocak Antep mitingine çağ-rı yapılarak sona erdi.

Ne Emperyalizm Ne de Faşizm Devrimci Tutsakları Teslim Alır!Tek Tip Elbise Dayatmasına Karşı Direndik, Kazandık!

İzmir

Page 48: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR!

Yürüyü ş20 Ocak

2013

Sayı : 348

47

AKP Zulmüne Karşı Mücadelemizi Her Yerde Herkese Taşıyacağız!

Halk Cepheli’ler tencere tava eylemlerine İstanbul,Ankara ve İzmir’de devam ettiler. Halkı AKP zulmüne kar-şı birlik olmaya çağıran Cephe’liler, boş tencere ve tava-larıyla zulmü karşı direnme çağrısında bulundular.

İstanbul-1 Mayıs Mahallesi12 Ocak’ta Halk Cephesi, 1 Mayıs Mahallesi’nde ten-

cere tava eylemiyle mahallede yürüyüş yaptı. AKP’ninfaşizmine karşı devrimci mücadelenin alternatif olduğu-nu ve kurtuluşun düzende değil devrimde olduğunu söy-leyen Halk Cepheliler okunan basın açıklamasında“AKP’nin faşist yasalarına, işkencecilerinin komplo tez-gahlarına karşı haklılığımızla, meşruluğumuzla ve başeğmezliğimizle halka umut olmaya, halk düşmanlarına kor-ku salmaya devam ediyoruz” diyerek ıslıklarla ve marş-larla sonlandırdı yürüyüşü.

Sloganların atıldığı yürüyüşün ardından Halk Cephelilerdergi dağıtımına çıktılar.

İstanbul-Gülsuyu12 Ocak akşamı Gülsuyu-Gülensu Mahallesi’nde ten-

cere-tava eylemi yapıldı. Eylem dernek sokağından baş-layıp Heykel Meydanı, Çeşme Durağı yolu kullanılarakFatma Hanım Meydanı’nda yapılan basın açıklamasıyladevam etti. Yol üzerindeki kahvehanelere bildiri dağıtıl-dı ve milyonları örgütleyeceğiz kampanyası ile ilgili bil-gi verildi. Eylem sırasında çalınan davul zurna halkın yoğunilgisini çekti. Halk camlardan balkonlardan çıkarak eyle-mi merakla izledi. Yapılan açıklamada halka,AKP'nin zulmüne karşı direnmekten başka bir yol olma-dığı ve zamlara zulme karşı Halk Cephesi saflarında bir-leşme çağrısı yapıldı. Ayrıca mahallede devrimcilereyönelik baskıların, tutuklamaların milyonları örgütleme-mize engel olamayacağı vurgulandı ve yol boyunca kuş-lamalar yapıldı. Yapılan basın açıklamasının ardından

davul, alkışlar sloganlar ve marşlar eşliğinde HeykelMeydanı’na gelinerek burada ateş yakıldı. Yakılan ateşinbaşında halaylar çekilip türküler söylendi.

İstanbul-NurtepeHalk Cepheliler, Çayan Mahallesi’nde 13 Ocak günü

tencere tava eylemi yaptı. Eylem sırasında yapılan çağ-rıda “Mahallemizde hırsızlığa karşı birlikte mücadele ede-lim, emeğimizi sömürenlerden birlikte hesap soralım,yıkımlara, zamlara, tecrite ve katliamlara sessiz kalma-yalım, demokratik haklarını kullanan insanlarımızın evle-ri basılıyor, suçları uyuşturucuya, yozlaşmaya ve hırsız-lığa karşı mücadele etmek, AKP halk düşmanı katil ve işbir-likçidir.” denildi. Eylem sloganlarla bitirildi.

14 Ocak’ta ise Atatürk ve İnönü mahallelerinde HalkCepheliler tarafından “Tutuklamalar Milyonları Örgütle-memizi Engelleyemez!” yazılamaları yapıldı.

İstanbul-ŞişliŞişli Pangaltı ve Osmanbey civarında F Tipi Film’in

ve Halk Cephesi’nin başlattığı, “AKP Zulmüne KarşıMilyonları Örgütleyeceğiz” kampanyasının afişleri asıl-dı. TAYAD'lılar tarafından yapılan afişleme sonunda 80adet F Tipi Film afişi olmak üzere 105 afiş asıldı.

İzmir-DoğançayHer hafta Cumartesi günü Doğançay Köyü’nde yapı-

lan tencere tava eylemine 5 Ocak’ta Konak’ta devam edil-di. Konak YKM’nin önünden Kemeraltı girişine kadaryürüyüş yapıldı. Sloganlarla başlayan yürüyüş alkış ve ıslık-larla, tencere tava sesleriyle Kemeraltı girişine kadar sür-dürüldü. Kemeraltı girişine gelindiğinde burada da bir açık-lama yapıldı. Açıklamada, AKP’nin halkın örgütsüzlü-ğünden kaynaklı bu kadar pervasız davrandığına, güçlüve çok olanın halk olduğuna, birlik olmamız, bizden çalı-

nanlar için mücadele etmemiz gerek-tiğine vurgu yapıldı.

Ankara13 Ocak günü Mamak, Şirintepe

Mahallesi'nde toplanan HalkCepheliler yapılan açıklamada“AKP'nin her hakkımızı istediğimizzaman üzerimize attığı gaz bomba-larından, plastik mermilerinden, kara-kollarındaki işkencelerinden ve hapis-hanelerinden korkmuyoruz. AKP'denkorkmuyoruz. AKP zulmünü hep bir-likte yeneceğimizi biliyoruz. Çünkübiz milyonlarız. Milyonları ve örgüt-lü bir halkı hiçbir güç yeneme.”denildi. Eylem sloganlarla bitirildi.

Gülsuyu

Page 49: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,48

Ülkemizde Gençlik

GençliğinGündeminden

Yolsuzluk, sahtekarlık, zor-balık, yalan ve dolan...Ve daha birçok şey sıralayabiliriz.Bu düzen kendini bunlarla ayakta tutuyor. Nerede bir yalandolan, nerde bir pislik varsa altında bu köhnemiş düzeninbir parçasını buluyoruz. Düzen karşımıza çıkardığı bozukdüzenin devamını faşizmi kurumsallaştırarak getiriyor.Kendine bakanlıklar kuruyor ve tüm ikiyüzlülüklerininüstünü örtecek kurumsallaşmalar yaratıyor. Bunun için deeğitimdeki gericiliğini örtebilmek ve faşist düzenini kalı-cılaştırmak amacıyla 80 cuntasıyla beraber YÖK'ü kur-muştur. Üniversiteler üzerindeki, yani tüm gençliğinüzerindeki politikalarını YÖK ile yaymaktadır bu düzen.

AKP’nin YÖK’ü, geçtiğimiz hafta yolsuzluklarınınbiriyle daha gündeme geldi. Muhalif RadHack grubuHacettepe Üniversitesin'e düzenlediği siber saldırıda yol-suzlukla ilgili birçok belgeyi açığa çıkardı. Açığa çıkanbelgelerde üniversitenin eski Genel Sekreteri Prof. Tur-han Menteş üniversite gelirlerini Hacettepe ÜniversitesiGençlik ve Spor Kulübü Derneği hesabına aktararak yol-suzluk yaptığı yer alıyor. Buradan açık olarak görülmek-tedir ki, bu ülkenin eğitim kurumunun tek amacı geleceknesile bilinçli, eğitimli gençler yetiştirmek değil, öğren-ciler üzerinden para kazanmaktır. Belgede verilen ''ceza-

nın''aylıktan kesme cezası olduğunu görüyoruz. Bu ülke-de demokratik hak talep etmek suç sayılıp yıllarca hapiscezası verilirken yapılan yolsuzluk için sadece aylık-tan kesme cezasının verilmesi ülkemiz demokrasisiniaçıklıyor. Demokrasi kelimesini ağızlarından düşürme-yenler yolsuzluklara sesini çıkarmıyor. Çünkü onlar bun-ları istiyor, bozuk düzeni böyle devam ettireceğini sanı-yor. Ama bu ülkenin devrimci gençleri olarak yapılan tümyolsuzluklara, haksızlıklara karşı mücadele ediyor ve altar-natif biziz diyoruz.

Alternatif biziz!

Çünkü, bu düzenin ve eğitim kurumlarının artık tutu-nacak dalı kalmamıştır. Nerede bir pislik, nerede bir ahlak-sızlık ve nerede bir yolsuzluk olsa altından bu düzenin tem-silcileri çıkıyor. Dün İstanbul Üniversitesi'nde olan yol-suzluk olayı anlık gelişen bir durum değildir. Yolsuzluk,hırsızlık, çalma-çırpma bu düzenin özünde vardır. Bugünyaşanan yolusuzluk aslında günümüzde çarpık düzenin biryanszımasıdır. Bu yüzden bir kez daha belirtiyoruz ki; buyozlaşmış düzeni değiştirecek olan biz gençliğiz. İşçi, köy-lü, öğrenci tüm gençlik el ele vererek bizden çalanlara vebizi soyanlara karşı mücadele edelim.

Üniversitelerde Yolsuzluk Diz Boyu!YOLSUZLUĞA, YALANA VE DOLANAKARŞI GÜCÜMÜZ BİRLİĞİMİZDİR!

Okuru, Dağıtımcısı, Yazarı Olduğumuz Yürüyüş Bizimdir!Dağıtım Sayısını 2’ye Katlayalım!

İstanbulAlibeyköy’de İrfan Ağdaş’ın katledildiği mahallede

yapılan toplu satışta İrfanların sesi halka ulaştırıldı. 16 Ocakgünü Alibeyköy-Karadolap Mahallesi’nde Yürüyüş der-gisinin 347. sayısı anlatıldı. Kapısı çalınan evlerde özel-likle, devrimci tutsak Şadi Özbolat’ın direnişi ve zaferi anla-tıldı. “Şadi Özbolat, tek tip elbiseye karşı direndi ve kazan-dı, sizinle bu zaferi paylaşmak için kapınızı çalıyoruz” deni-len toplu satışta 87 dergi halka ulaştırıldı.

HatayHalk Cepheliler 8-9-10 Ocak günlerinde Yürüyüş Der-

gisi’nin 346. sayısının dağıtımını yaptılar. Antakya Serin-yol’da 75, Merkez’de 60, Harbiye’de 35; SamandağTomruksuyu’nda 45, Mağaracık’ta 36, Merkez’de 80, Tav-la ve Saman Kaya’da 80 dergi halkımıza ulaştırıldı. Çalış-ma esnasında, 20 Ocak’ta yapılacak olan “EmperyalistMüdahaleye Hayır” mitingine çağrı da yapıldı.

Antakya Serinyol’da da 64 adet Yürüyüş Dergisi ile 150adet Gaziantep mitingine çağrı bildirisi dağıtıldı.

15 Ocak günü de Gümüşgöze beldesinde 200 adet

mitinge çağrı bildirisi ile 50 adet Yürüyüş dergisi halkaulaştırıldı.

İzmir4 Ocak günü Uzundere Köyü’ne gidildi. Köyün geçim

kaynaklarından olan ot toplayıp satma işini yapan köylükadınlarla sohbet edildi, yapılan sohbette işimize, eme-ğimize, inancımıza değer vermeyen AKP’nin uygulama-ları teşhir edildi. Uzundere’de 28 dergi okurlarına ulaş-tırıldı.

6 Ocak günü de Yamanlar Onur Mahallesi’nde 10 Yürü-yüş okuru toplu dergi dağıtımı yaptı. Tek tek evlerin kapı-sının çalındığı, coşkulu geçen dergi tanıtım çalışmasınınsonunda 89 dergi halka ulaştırıldı.

13 Ocak'ta ise Güzeltepe Mahallesi’nde sekiz Yürüyüşokurunun yaptığı tanıtım çalışmalarının sonunda 112 der-gi, okurlarına ulaştırıldı.

Ayrıca Yamanlar Mahallesi’nde de 50 Yürüyüş dergisihalka ulaştırıldı.

AdanaAkkapı Mahallesi’nde Halk Cepheliler tarafından 10

Ocak günü yapılan 3 saatlik dağıtımda 22 dergi halka ulaş-tırıldı. 20 Ocak’ta Gaziantep’te yapılacak olan “Suriye’deEmperyalist Müdahaleye Hayır” mitingine çağrı da yapıl-dı.

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

Page 50: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR! 49

Liseliyiz Biz

Ben Refhan Tümer Lisesi 10.sınıf öğrencisiyim. Benim okulu-mun önünde sürekli olarak polisbeklemektedir. Polisler okuldakiöğrencilere keyfi olarak kimlikkontrolü yapmakta kimliği yanın-da olmayan öğrencileride tarta-

kalamakta, okula almamaktadır.Okulun önünde beklemelerininsebebi ise okul önünde bildiridağıtımlarını arnaşist faaliyetlerive uyuşturucu satıcılarını engel-lemekmiş.

Oysa ki, okulun değil önünde,içinde bile uyuşturucu kullanıl-maktadır. Sürekli olarak okulla birilgisi olmayan gençler içeriye gir-mekte uyuşturucu satmaktadır.

Polis bunları görmemezlikten geli-yor. Bilerek göz yumuyor ve nasılbir işbirliğinde olduğunu okulunbütün öğrencileri de görmektedir.

Bizim okulun önünde bunla-ra karşı mücadele eden insanlarasaldırmak için bekliyorlar.Ailelerimizde polis yaptığı buişbirliğini görüyor ve Liseli Dev-Genç'lileri desteklediklerini söy-lüyor.

LeselilerinSesi

Öncelikle özlem ve bağlılıklasıkıca kucaklıyor Özgür Tutsaklarcephesinden selamlarımı iletiyo-rum. Biz iyiyiz; moralimiz, coşku-muz tarihimize yakışır şekilde herdaim iyi, umarım siz de iyisinizdir.

Ben Türkan Türkoğlu. 13Kasım'da Siyasi Şube'ye bağlı sivilpolislerce Okmeydanı'ndankaçırıldım. Siyasi Şube'de 4 saatboyunca ters kelepçeli ve ayak-kabısız bir şekilde ayakta bekletil-dim. Bu süre boyunca Siyasi Şubepolislerinin psikolojik işkenceleri-ne maruz kaldım. Ertesi gün savcıyaçıkarıldığımda "suç"larımı da öğren-miş oldum; 20'ye yakın katıldığımdemokratik eylemler, basın açıkla-maları. Tabi, bunlar görünürdekineden.

Bu yaşadıklarımızın, gözaltınaalınmamızın, tutuklanmamızın,üzerimize sıkılan kimyasal gaz-ların asıl nedeniyse bizden kork-maları. Nasıl korkmasınlar ki... 13-14'ünde çalışmak zorunda bırakılıp"hayat kavgasına"na atılan çocuk-larımızın, oğlunun dershane parasınıödeyemediği için hapse atılan ana-ların, buna dayanamayıp intihareden evlatlarının bütün öğrencilikyaşamı boyunca yoksulluğun ezik-liği hissettirdikleri gençlerin öfk-esinden korkuyorlar.

Bu öfkeyi onlar büyüttü. Öfkebüyüdükçe korkuları da büyüdü.

Yeri geldi onların öfkesinikuşanıp mücadele eden biçlerdenkorkup saldırdılar, yeri geldihalkın ekmek talebine. Ama şunubiliyorlar ki, vatanımızı Amerikanüsleriyle doldurmalarının; sokak-larda, karakollarda hayatın heranında halka yaptıkları işkence-lerin, Roboski'de tepesine bom-balar yağdırdığı; dilini, kültürünü,yasakladıkları halkımızın acı-larının hesabını soracağız.Vatanımızı savunurken nasıl ser-den geçtiğimizi, cgeçeceğimizibiliyorlar, bundan korkuyorlar.

Adalet hak edenin hakkınıalmasıdır. Hakkımız olan; katiller-in hesap verdiklerini görmek,sağlıklı bir evde insanca yaşamak,aç karınlarımızın doyması,vatanımızın bizim olması, emeği-mizin karşılığını alabilmek... Bunlarıistiyoruz, adalet istiyoruz.

Onlar ise adaletsizlikleribüyütüyorlar. Haklı taleplerimizkarşısında acizler. Bizi suçlayaca-kları hiçbir şey yok, halka verebi-lecekleri hiçbir şey yok. Bu neden-le düşüncelerimizi ev özlemleri-mizi mahkum etmeye çalışıyorlar.Bunu başaramadıklarında da kom-plolar tezgahlalıyorlar.

Komplolar düzenin aczidir.Düşünceleri uğruna mücadele eden-ler karşısında tecrit gibi, komploları

da acizliklerinin bir sonucudur.

Korku insana herşeyi yaptırır.Hele onların korkusu. Boşuna söy-lememiş şair; "Hiç bir korkuyabenzemez/ vatanını satmanın kork-usu" diye. Ama tarihi, korkaklarınyazdığı da dünyada görülmemiştir,son sözü hep direnenler söylemiş-tir.

Komplolar onların işi olsun.Bizler en güzel düşümüzü gerçekkılmak için bildiğimiz yolda yürü-meye devam edeceğiz. Biz Dev-Genç'liler nasıl faşizmin korku-suysak dışarıda, hapishanelerde deışığı olacağız hürriyetin. Na kom-plolara ne tecrite boyun eğdik,eğmeyeceğiz de.

Buradan hepinizi yarınlara olaninancım ve Dev-Genç'li coşku-muzla selamlıyorum.

Tutsak Dev-Geçliler’in sesi;Tutsak Dev-Gençliler Serbest Birakilsin!Tutsak Dev-Genç'liler Onurumuzdur!GÜRKAN TÜRKOĞLU SERBEST

BIRAKILSIN!

Page 51: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,50

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 212

Belçika'nın Genk şehrinde üretimyapan Ford fabrikası işçileri, fabri-kanın kapatılmasına karşı direniyor-du. Emperyalist tekel Ford işçilereyeni bir oyun daha hazırladı; işçileri3 ay daha yüzde 40 zam yaparak çalış-tıracağını açıkladı. Ford'un amacıyeni üretim yapacağı yeni-sömürgeülkelerde üretime geçene kadar zararetmemek.

İşçi sendikaları, bu yeni kandır-macayı işçilere sundular.Referanduma gidildi. İşçilerin yüzde54'ü bu oylama da evet oyu kullandı.Emperyalist tekel Ford, yeni kandır-maca için fabrikanın kapılarını açtı.Ancak emekçiler fabrikaya girip,üretim yapmayı reddetti. İşçiler, fab-rikaya giren, üretime katılan, bu kan-dırmacayı kabul eden emekçilereçağrı yaptılar. Fabrika önünde dura-rak, fabrika girişini engellediler.

İşçiler direnirken, bu direnişinbaşından beri işçilerin yanında olanBelçika Anadolu Federasyonu üyeleride bu direnişi destekledi, üretimyapılmamasını istedi.

Emekçilerin direnişi sürerken,fabrika önüne Genk Valisi Wim Priesgeldi. İşçiler, validen fabrikanın kapa-tılmamasını istediler. Ford işçilerikapatma kararının, açlık, yoksullukolacağını, işsizliğin binlerce Fordişçisinin yaşamını tüketeceğini bile-rek direniyorlar.

Ford işçileri haklı direnişleriniçadırlarında, fabrika önünde nöbettutarak sürdürüyorlar...

İLKAY İŞLER VE TÜM DEVRİMCİ TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK Almanya'nın Düsseldorf şehrin-

deki Türk Konsolosluğu önünde 11Ocak günü “İlkay İşler'e Özgürlük”eylemi yapıldı. Sloganlarla başlayaneylemde, İşler’in keyfi olarakTürkiye’de tutsak edildiği belirtilerek,

derhal serbest bırakılmasıistendi. Eylem “Gündoğdu”marşı ile bitirildi.

BİZİM GENÇLİK DER-GİSİNİN GİRMEDİĞİKAPI BIRAKMAYALIM!

10 Ocak günü Almanya'nınDuisburg şehrinde Türkiyelilerinyoğun yaşadığı Marxloh semtindeAvrupa'da Bizim Gençlik gazetesinindağıtımı yapıldı.

Mahalledeki esnaflara gazete tanı-tıldı. Gençlerin ırkçılığa karşı çıkar-dığı gazete olduğunu öğrenen halk"gençlere destek olalım" diyerekgazeteyi aldı. Çalınan kapılardangirilen evlere gazete tanıtımı ve yeniaçılan Gençlik Derneği’nin duyuru-su yapıldı. Camiye de gidilerek, ırk-çılık üzerine sohbet edildi.

11 Ocak günü Duisburg'unHamborn pazarında gazete tanıtımı-na çıkıldı. Bir saat süren gazete tanı-tımında insanlara gazetenin içeriği veAlmanya'daki ırkçılık sorunu anlatıldı.

Berlin'de 18. Rosa Lüksemburg Konferansı Gerçekleştirildi18 yıldan beri Junge Welt gazete-

sinin düzenlediği geleneksel RosaLüksemburg konferansı 2013 yılında12 Ocak tarihinde Berlin'dekiUrania'da gerçekleşti. Avrupa'nınfarklı ülkelerinden çok sayıda anti-faşist, sosyalist, devrimci örgüt ve kişi

katıldı. Konferansa 1800 kişi katıldı.Halk Cephesi de enformasyon stan-dıyla konferanstaki yerini aldı.

Konferansın ana konusu olanve 900 kişinin izlediği "DüşmanSolda Duruyor" başlıklı bölümdeyazar Susann Witt-Stahl, avukatGabriele Heinecke, Thüringen EyaletMeclisi Sol Parti grup başkanı BodoRamelow, DKP (Alman KomünistPartisi) başkan yardımcısı PatrikKöbele ve Uluslararası TecritleMücadele Platformu temsilcisi SandraBakutz katıldı.

Bakutz, 129 maddesinden sözederek, “Bu yasadan yargılanmakiçin, Almanya’da hiç bir suç işlemekgerekmiyor. Başka bir ülkede, örne-ğin Türkiye'de suç olarak görülen yada takip edilen bir olayı, sözde des-teklenmesi Almanya'da terörist olarakyargılanmasına yetiyor. Bu herhangibir kültürel faaliyet olabilir, siyasal vedemokratik faaliyetler de, tıpkıAnadolu Federasyon üyelerinde oldu-ğu gibi, tamamen yasal ve demokra-tik faaliyetler de bu maddenin kurbanıolabiliyor.” dedi.

Av ru pa’daFord'un Oyununa GelmeyelimFord'un Oyununa Gelmeyelim

Page 52: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

ANADOLU HALKLARININ ORTAK MÜCADELESİNDEDİR! 51

Yürüyü ş20 Ocak

2013

Sayı : 348

Coca-Cola, Almanya’daki 16 bindöner restoranını tasarlayacağını açık-ladı.

The Coca-Cola Company Başkanve CEO’su Muhtar Kent,Almanya’daki 16 bin döner restora-nına günde 2 milyon kişi girdiği veartık döner Almanlar için de önemliyiyecekler arasında yer aldığı içinAlmanya’da yıllık döner cirosu 3.5milyar Euro’ya ulaştığını, Coca-Colaolarak Almanya’da gerçekleşenDöner-Kebap Fuarı’nda yerlerini ala-caklarını söyledi.

Kent, bunun için de bu 16 bindöner restoranını yenilemeye talipolduklarını söyledi. Yani baştan aşa-ğıya yeniden döşeyecek.Restorasyonlar için 8-9 farklı tasarımüzerinde çalıştıklarını açıkladılar.

Hürriyet yazarı Vahap Munyar'ın,Muhtar'a "Restoranların hepsininüzerine Coca-Cola mı yazdıracaksı-nız?" sorusuna şu cevabı veriyor;"Hayır, öyle bir zorunluluk yok."

Kent’in ekibi (Coca-Cola)Almanya’daki döner restoranlarınayenileme desteğini "karşılıksız" ver-diğini söylüyor ama hemen ardındanşunu ekliyor; “ONLARDANDÖNERİN YANINDA COCA-COLA VEYA GRUBUN DİĞERİÇECEKLERİNİN SERVİS EDİL-MESİNİ İSTEYECEĞİZ"

Zorunluluk yokmuş, başka ne ola-caktı acaba? "Kaz gelecek yerdentavuk esirgenmez" misali yani. Coca-Cola, bu restorasyonlara yapacağıyatırımın binlerce katını kazanacak.Devede kulak kalacak yani bu resto-rasyonlara yapılan yatırımlar.

MC-DONALDS, COCA-COLAgibi şirketler masum değildir. Bunlarsıradan birer firma da değillerdir.Karşılığında kat be kat kâr getirme-yen hiç bir işte de yer almazlar. Eli

kanlı, halk düşmanı firmalardır bun-lar. Bu şirketlerin paraları ile dönerAmerika’nın katliamları, işkenceleri.

Hürriyet Gazetesi günlerdir döner-cilerin bu teklife olumlu baktığınıyazıyor. Evet döner dükkanlarındacola satılmıyor mu satılıyor, içiliyormu evet içiliyor. Bu engellenebilir mişu an için tamamıyla, evet zordur.Çünkü hayatımızın bütün alanınagirmiştir. Tamamıyle kaldıramayızinsanlarımızın hayatından ama kültürhaline gelmesinin önüne geçebiliriz.Kültür olmasının, bir beslenme alış-kanlığı haline gelmesinin önüne geçe-biliriz.

DÖNERCİLER ARTIK AYRA-NI DEĞİL COLAYI VERECEK-LER DÖNERİN YANINDA!

Dönerciler ismini de değiştirsinartık bu da olur, niye olmasın?Dükkanların şeklini, rengini değişti-riyorsun, insanların ne içeceğine desen karar veriyorsun. DönercilerinMC Donalds’la arasındaki fark ne ola-cak? MC Donalds tarzı menüler olur.Etlerimiz de zaten yavaş yavaş MCDonalds’ın donmuş etlerine dönme-ye başladı.

MC DONALDS tarzı şapkalar,tepsiler, Cola şişeleri... Tam birAmerikan kültürü olacak.

Bu kültür artık sofralarımıza gire-cek.

Sırayla bunlar da gelecektir. Eğerdönerciler bunu kabul ederse Coca-Cola reklamlarının olduğu giysiler degiyerler.

Peki dönercilerimiz katledilirkenyanında olacak mıdır Cola? Tam ter-sine dönercilerimizi katleden ırkçıkafa yapısının aynısına sahiptirler.Muhtar Kent gibi kendini Amerikanfirmaları adına halkı kandırmayaadamış satılmışlar dönercilerimiziyanıltmasın.

DÖNERCİLER BÜYÜK BİRPAZARDIR! KARALAMA KAM-PANYALARI İLE TESLİM ALA-MADILAR, ŞİMDİ BU YOLABAŞVURDULAR!

Coca-Cola bugün dönercileri yokedebilse eder. Böyle bir gücü olsahemen yerine Mc Donalds'ı koymakisterler. Ama bu güçleri yok. Çünkühalkımızın kültürü çok derin. Damaktadımızı hala koruyoruz.

Dönere karşı başlatılan karalamakampanyalarının nedenini unutmayın!Mc Donalds şirketinin dönercileriyok etme çabasıydı, bunu bütündönercilerimiz bilmeli.

Döner etinden zehirlenen bir kişi-yi Alman basını günlerce haber yap-mış ve adeta dönercileri yok etmeyeyönelik kampanyaya dönüşmüştü.

Şu bir gerçek, özellikleAlmanya'da Mc Donalds'dan sonra ençok yenilen yiyecektir döner. Buyüzden bu pazar onların iştahınıkabartıyor. Bu şekilde başaramadılarşimdi bu yola başvurdular.

COCA-COLA DÖNERDÜKKANLARINI TEK TİPLEŞ-TİRMEK İSTİYOR!

Her dönercinin farklı dekorasyo-nu vardır. Herkes kendine göre döşer.Kimisi memleketinin motiflerini,kıyafetlerini andıran örtüler ile düzen-ler örneğin masalarını, duvardakitablolarını. Bir dönerci dükkanınagittiğinde burası bizim dersiniz,Anadolu’yu andırır çünkü.

Peki şimdi ne olacak? Mc Donaldstarzı dönercilerimiz olacak.

Renkleri de büyük bir ölçüde kır-mızı beyaz (colanın rengi) yapacak-tır.

COCA-COLA ZEHİRLİ BİRİÇECEKTİR!

Coca-Cola'nın bağımlılık yapma

AVRUPA’daki BİZ

Avrupa’daki 16 Bin Dönerci Dükkanını Coca-Cola Yenileyecek!

Tek İstediğiyse Dönerin Yaninda Cola İçme Zorunluluğu

Page 53: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ EMPERYALİZMDE DEĞİL,52

Yürüyü ş20 Ocak2013

Sayı : 348

özelliği vardır, çünkü hammaddele-rinden birisi cocadır. Bu bitki LatinAmerika’da yetiştirilmektedir ve faz-la içildiğinde bağımlılık yapmaktadır.

Yine diğer bir temel hammadde-si ise meyanköküdür.

Coca-Cola firmasında 23 yıl çalı-şan birisi meyan kökünün coladakullanılması ile ilgili şunu açıkla-mıştır:

“- Meyan kökü ile beslenen can-lılar arasında fare de bulunmaktadır.Büyük şirketler tonlarca üretim yap-tıkları için kepçelerle toplamakta-dırlar meyanköklerini ve tonlarcatopladıkları için de fareleri ayıkla-maya uğraşmamakta, daha doğrusuuğraşamamaktadırlar. Bu yüzden demeyanköklerini

içindekilerle beraber preslemektesadece kalan deri, ayak, bacak par-çalarını elekten geçirerek ayıkla-maktadırlar. Meyankökünün suyu-nun yanında farenin kanı, mide özsu-yu vs. gibi sıvılar da karışmakta renksiyah olduğu için estetik açıdan birsorun olmamaktadır. Tabii cola üre-timi yapan şirketin kimyasal yön-temlerle bu özütü sağlığa zararsız halegetirme ihtimali de var..."

Coca-Cola ve Pepsi'nin ortalamapH değeri 3.4’tür. Uzmanlar bu asi-din dişleri ve kemikleri eritmekteyeterli oluğunu hatta temizliklerde deetkili olduğunu söylüyorlar. Colanın

içinde karbondioksit olduğu ve vücu-du zehirlediği de ayrıca belirtiliyor.Çocukken bize okullarda şu öğretilir;karbondioksiti vücuttan at oksijeni al.İşte colanın içinde bu zehirden vardır.

Örneğin; bir et parçası Cola'nın içi-ne konulduğunda pişer. Arabanıntamponundaki pasların, pillerin ucun-daki paslanmanın da cola ile rahatçaçıkartılabileceğini belirten uzman-lar, Cola üreticilerinin kamyonlarınınmotorlarını temizlemek için yıllardırCola şurubunu kullandıklarını davurguluyorlar.

Yani biz adeta kimyasal bir mad-deyi içiyoruz. Midemizi, bağırsakla-rımızı bu içecek ile zehirliyoruz.

Türkiyeli dönerciler eğer bu tek-lifi kabul ederse halka başka biralternatif bırakmayacak. Eğer döneryiyeceksen Cola içeceksin zorunlu-luğunu getirecek ve çocuklarımızıgençlerimizi bağımlı hale getirecek.Geleceğe kanser hastası bir toplumbırakılmasına aracı olacaklar.

COCA-COLA KÂRININ%50’sini İSRAİL ORDUSUNAAKTARDIĞINI AÇIKLADI!

Coca-Cola'nın Amerikan emper-yalizmini desteklediği bilinen birgerçek. Kazandığını Amerika’yaaktardığınıda biliyoruz. Diğer birgerçek de Filistin halkının katili,işgalci siyonist İsrail. Cola şirketi geli-rinin bir bölümünü İsrail ordusuna

aktardığını kabul etti.

Eğer dönercilerimiz Cola'nın buteklifini kabul ederlerse bu katliam-lara aktarılan paralar için kullanılmışolacaklardır. Bu firma bir katildir!Dönercilerimizi diri diri yakan ırkçı,faşist katilleri desteklerler özünde.Kafa yapılarında bir fark yoktur.

Bizim geleneksel bir içeceğimizvar AYRAN! Sağlıklı ve lezzetli biriçecektir. Eğer dönercilerimiz zorun-lu hale getirecekse bunu getirmelidirCola'yı değil. Zaten bütün gençler içi-yor diyemezler çünkü bu farklı birnoktadır. Bu şekilde halka başka birseçim bırakmıyorsunuz, dönerinyanında Cola içeceksiniz zorunlulu-ğu getirilecek. Bu bağımlılık yarat-maktır, bir kültür yaratmaktır.

Dönerin yanında içilmesi gerekeniçecek Cola değildir, ayrandır, sudur.

Dönercilerimiz midelerimize çöp-lüğe çeviren fast food kültürününbir parçası olmamalıdır. GençlereAmerikan kültürünü yaymanın aracıolmamalıdır.

Bütün dönercilerimize bu gerçe-ği anlatmalıyız! Halkımız gittiğinizher dönerciye Biz Mc Donalds değil,kendi geleneksel döner dükkanları-mızı istiyoruz, kendi kültürümüzüngörmek istiyoruz bu mekanlara gir-diğimizde demeliyiz.

Çocuklarımızın Can Güvenliği İçin Üst Geçit İstiyoruzİstanbul’da, Gazi Mahallesi’nde kurulan Gazi

Halk Komitesi tarafından, Dostluk İlköğretimOkulu önünde üst geçit yaptırmak için imza top-lamaya devam edildi. Halk Komiteleri 11 Ocakgünü Abdül Hamit Camii’sinde öğle namazı çıkı-şında 550, okul önündeyse 500’den fazla imza top-ladı. Otobüs sayısındaki yetersizlik, mahalledekihırsızlık ve uyuşturucu sorunlarını dile getirenleroldu.

Birliğimiz GücümüzdürElazığ'ın Yıldızbağları Mahallesi’nde 13 Ocak

tarihinde Yıldızbağları Halk Komitesi kuruldu.Mahalle halkı komiteler ile mahallelilerin kendisorunun ancak kendilerinin çözebileceklerinisavunarak komitelerini kurdular.

ÖZGÜR TUTSAKLIK EMPERYALİZME KARŞI

DİRENMEK VE TESLİM OLMAMAKTIR

Şadi Özpolat’ın Alman emperyalizminin dayattığı Tek TipElbiseye karşı başlattığı süresiz açlık grevi 29. gününde zafer-le sonuçlandı. Emperyalizme ve faşizme karşı ancak direnerekhaklarımızı kazanabileceğimizi gösteren Şadi Özpolat’ın zafer-le sonuçlanan direnişini anlatmak için, 11 Ocak günü son kezYunanistan'ın Atina şehrinde bulunan Alman konsolosluğuönünde bir eylem yapıldı.

Zaferi yalnızca direnenlerin kazanacağı bir kez daha haykı-rıldı. Yunanistan Halk Cepheliler konsolosluk önünde “Bubizim direnme geleneğimizdir. Baskılara asla boyun eğmedik veboyun eğmeyeceğiz. Tek tip elbise giymeyeceğiz dedik ve giy-medik. Biz kazandık.” diye haykırdılar.

Page 54: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

"Bir devrimci ayrılıklara alıştıkça güçlenir, çünkü bizlerinayrılığı sadece fiziki ayrılıklar. Aslolan öğrendiklerimizi gide-

ceğimiz yerlere taşımak ve daha da geliştirmektir. İşte bunubaşarabildiğimizde ayrılmış olmuyoruz. Sürekli beraber olu-

yor ve aynı pratik, aynı düşünce için yüreğimiz atmış oluyor." Mete Nezihi Altınay

Bağımsızlık Demokrasi SosyalizmMücadelesindeYitirdiklerimiz

Atılımla daha netleşmişti görevlerimiz. Kaldığımız yere birarkadaşın arada bir uğrayacağı söylendi. Bu arkadaş Mete'ydi.Aralık ayındayız. Sanki çok önceden görüşüyormuşuz gibi doğal.Yaklaşık 1,5-2 saat kalmıştı, bu süre içinde sürekli konuşmuştu,İspanya İç Savaşı, Sovyet Devrimi... Konu nereden açılıyor, nasılgelişiyordu takip etmekte zorlanıyordum. Nasıl bu kadar çokşeyi biliyor diye düşündüm. Bu arada evde bize gerekli olaneksikler neler olduğunu, evin giderlerini nasıl karşılayacağımızıda öğretiyordu.

Yeraltını tanımıyorduk. Yeraltındaki insan ne komplocukafaya sahip olmalı, çevreyle bütün bağlarını kesmeli, ne de çat-kapı eve gelme rahatlığını vermeliydi çevresine. Gerektiğindeher şeyi denemeliyiz diyordu, en umutsuz durumlarda bile dene-yebileceğimiz bütün şeyleri gözden geçirmeli ve denemeliyiz.

Sonucu olumlu olduğunda bir yoldaşımızın hayatını kurtarırızbelki, belki önemli bir olanak yaratırız. Ama denemezsek hiç-bir şey elde edemeyiz. Hayal kurun diyordu, bugün bir ev açtık,yarın onlarca açacağız, hayallerimiz olmazsa açamayız ama.Ve zor değil bunlar. İşte bu ilk gördüğümde anlattığın şeylerdaha hatırlayamadığım birçok şey var elbette. Daha sonrakizamanlarda da hep böyle canlı, aceleci.

Atılımı Mete'de görüyordum en somut haliyle. O kadarneşeli ve öyle canlıydı ki, "yetişemiyoruz" diyordu, "Şuİstanbul'da otomobil yeterli gelmiyor artık bize, bizim hızımızahelikopter lazım" diyordu. Bu kez onun üzerine geliştiriyordudüşüncelerini, havada trafiğin ne kadar karmaşık olacağını anla-tırdı.

12 Temmuz katliamı. Ben tam kayıplarımızın ne ifa-de ettiğini bilmiyordum. Bir süre kaldığımız yerden ayrıldık,bu süre içinde Mete'yi göremedik. Daha sonra yeniden ilişki-ler toparlanmaya başlandı, bana randevu yeri söylenmişti. Metegelecekti. Bu katliamın üzerine onun tanıdığı kişilerden dola-yı çok daha farklı etkilenebileceğini düşünüyorum ve bu duy-guları paylaşmak kolay değil, ne yapacağını bilememenin sıkın-tısı içindeyim. Randevu sokağı epey uzundu, girdim ve yürü-meye başladım, karşıdan gülerek geliyordu. Bu olasılık hiç yok-tu kafamda. O anda savaşma cesareti ve kararlılığıydı o gülü-şü. "Ne olacaktı ya, savaşıyoruz." İşte böyle yalın.

Yoldaşları Anlatıyor: Mete NezihiALTINAY “Atılımı Mete'de görüyordum en somut haliyle”

26 Ocak - 1 Şubat

Yit i rd ik ler imiz

Karadeniz RecaiDinçel Kır SilahlıPropaganda Birliğikomutan ve savaşçı-larından 7 gerilla, 30Ocak 1996’daSivas’ın Hafikİlçesi’nin Yukarı

Asarcık Köyü yakınlarında oligarşininaskeri güçleri tarafından kuşatıldıkla-

rında direnerek şehit düştüler.Cömert ÖZEN, 1966

Tokat Almus Durudere Köyüdoğumluydu. İstanbul’daÜmraniye, Küçükarmutlu gibiçeşitli gecekondu bölgelerin-de görevler aldı. 1991 yılınınortalarında Tokat-Sivas böl-gesinde gerillanın yapılan-masında görevlendirildi. Şehitdüştüğünde birlik komuta-nıydı.

Mete Nezihi ALTINAY,1959 Mersin doğumludur.Devrimci Sol’un oluşumun-

dan itibaren hareketin saflarındaydı.Cunta yıllarında tutsaktı. ‘86-’91 yılla-rı arasında devrimci hareketin yenidenörgütlenmesinde büyük emeği vardır.Şehit düştüğünde birliğin komutan yar-dımcılığı görevini yürütüyordu.

Ali Duran EROĞLU, Tokat ArtovaGarkın Köyü 1975 doğumluydu. TokatTicaret Lisesi’nde bir taraftar olarakmücadelede yer aldı. Sivas katliamınakarşı eylemlerin örgütlenmesinde can-

la başla çalıştı. 1994’te gerillaya katıl-dı.

Tevfik DURDEMİR, Antalyalı’ydı.Uludağ Üniversitesi öğrencisiyken,1986-87 gençlik hareketinin öncü öğren-cilerinden biriydi. 1991’de illegal ala-na geçti. Bu dönemde tutsak düştü.Buca Hapishanesi’nde gerçekleştirilenözgürlük eyleminin ardından gerillayakatıldı.

Mustafa AKTAŞ, 1989-90’daAnkara DEV-GENÇ içerisinde bulun-du. 1991’de emperyalist savaşa karşımücadelede tutuklandı. Tahliyesindensonra 1992 yılında gerillaya katıldı.

İmran AYHAN, 1966 Ağrı Tutakdoğumluydu. Azeri milliyetindendi.İlkokul öğretmeni olarak mücadeleiçinde yer aldı, daha sonra gerillaya katıl-dı.

Muharrem ÖZDEMİR, TokatVavru Köyü 1971 doğumluydu. TokatZiraat Meslek Yüksek Okulu öğrenci-siyken mücadelede yer aldı. 1994 baş-larında gerillaya katıldı.

Mete Nezihi Altinay Cömert Özen Ali Duran Eroğlu

Tevfik Durdemir Muharrem Özdemir İmran Ayhan

Mustafa Aktaş

Anıları Mirasımız

Page 55: Cevahir Al ışveriş Merkezi Önünde Çadır Kurup info ...yuruyus.biz/pdf/pdf/348.pdfAbdullah Öcalan bu süreçte emperyalizmle ve Türkiye oligarşi-siyle birlikte hareket edilmesi

-

Mehmet Maraş

Kastamonu Küre doğumluydu.DEV-GENÇ’liydi. 1 Şubat 1979’daİnebolu Halkevi’nin faşistler tara-fından bombalanması sonucu şehitdüştü.

Özer Elmas

İTÜ öğrencisiydi. Cepheciler’insaflarında anti-faşist mücadeleyekatıldı. 27 Ocak 1976’da faşistlertarafından okul girişinde pusuyadüşürülerek katledildi.

Musa Öznur

DEV-GENÇ’in önder militanla-rındandı. 1 Şubat 1980’de faşistle-rin bir saldırı planını bozmak içindüzenlenen eylemde elindeki bom-banın patlaması sonucu şehit düştü.

İsmail Kandemir

ES-KAD ve Eskişehir ÖZGÜR-DER kurucusu olan Kandemir, 1Şubat 1994’te geçirdiği trafik kaza-sı sonucu aramızdan ayrıldı.

Turgay Koç

28 Nisan 1966 Malatya doğum-ludur. 1980’lerin ikinci yarısındaElazığ Fırat Üniversitesi öğrenci-siyken mücadeleye katıldı. ÖnceDEV-GENÇ’li, sonra DevrimciMemur Hareketi’nin emekçilerin-den oldu. Gözaltılar, tutsaklıklaryaşadı. Yakalandığı hastalığın teda-visi için bulunduğu Fransa’da 27Ocak 2003’te aramızdan ayrıldı.

28 Ocak 1998 Adana’da kaldıkları eve düzenlenen operasyonda ölüm man-gaları tarafından katledildiler.

Besat, 1966 Boğazlıyan-Yozgat doğumluydu. Lise yılla-rında Devrimci Sol’la tanıştı. 1988-’89’da Ankara DilTarih’te DEV-GENÇ örgütlenmesinde yer aldı. Daha sonraİç Anadolu Bölgesi’nde çeşitli sorumluluklar üstlendi. Gözaltıve tutsaklıklar yaşadı. 1997’den itibaren kırsal alana geçti, sonolarak Akdeniz Bölgesi Kır Silahlı Propaganda Birliği savaş-çısıydı.

1976 Kayseri Pınarbaşı doğumlu Bülent, yurtdışındaİngiltere’de mücadeleye katıldı, 1997’de gerilla olarak

Akdeniz dağlarına çıktı.1972 Adana doğumlu Mehmet, adli

tutuklu olarak girdiği hapishaneden dev-rimci olarak çıktı. Kurtuluş Gazetesi’ninAdana bürosunda çalışıyordu.

Mehmet Topaloğlu Bülent Dil

Besat Ayyıldız

Fikret Kara

1957 doğumluydu. Bir emekçiolarak devrim mücadelesine katıldı.Şubat 1978’de İstanbul Şehremini’deçalıştığı inşaatta sivil faşistler tara-fından katledildi.

El Salvador’un devrimci önderiMarti, 1893'te Teotepeque şehrindedoğdu. Öğrenciyken mücadeleyeatıldı. Tutuklandı, Guatemala'ya sür-gün edildi. 1925'te kurulan OrtaAmerika Sosyalist Partisi'nin kuru-cuları arasında yer aldı. Nikaragua’yageçerek Augusto Cesar Sandino'nunyanında Amerikan emperyalizminekarşı silahlı mücadeleye katıldı. 1930'da ülkesinedönerek El Salvador Komünist Partisi saflarındamücadelesine devam etti. Ocak 1932'de KP ayak-lanma kararı aldı. Askeri önderliğe Marti getirildi.Ayaklanmadan birkaç gün önce tutsak düştü.Ayaklanmanın kanla bastırılmasından sonra 1 Şubat1932'de kurşuna dizilerek katledildi.

Farabundo Marti

Mustafa Suphi ve Yoldaşları- Mustafa Suphi- Ethem Nejat- Aşçıoğlu Bahaeddin- Kazım Hulusi- Kıralioğlu Maksut- Hilmioğlu (İsmail) Hakkı- Ahmetoğlu Hayrettin- Hakkı bin Ahmet Ali- Emin Şefik- Süleyman Tevfik- Manisalı Kazım bin Ali- Maria (M. Suphi’nin eşi)- Hatipoğlu Mehmet- Hacı Mustafaoğlu

Mehmet- Cemil Nazmi bin İbrahimÜlkemizdeki sosyalizm müca-

delesinin ilk önderlerinden MustafaSuphi ve yoldaşları, 28 Ocak1921’de Ankara hükümetinindüzenlediği bir komplo sunucukatledildiler.

Suphi’nin mücadelesi 1908’deOsmanlı baskısına karşı başladı.

1912'de Sinop'a sür-gün edildi. Sinop'tanRusya'ya geçenSuphi, SovyetDevrimi’ne katıldı.Artık bir komünisttir.1918'de Osmanlı

Tutsakları Sosyalist ÖrgütleriKurultayı'nı topladı. Doğu HalklarıKomünist Örgütleri MerkezBürosu'nda, Komintern’de görev-ler aldı. 1920’de Ankara, İstanbulve Bakü’de ayrı gruplar halindebulunan komünistleri birleştirerekTürkiye Komünist Partisi’nin kuru-luşunu ilan etti.

Suphi ve 14 yoldaşı, 1921'deAnadolu'ya gitme kararı aldılar.Mustafa Kemal de TKP MerkezKomitesi’ne bir davet mektubugöndermişti. Ama TKP’ye davetmektubu yazan M. Kemal, adam-larına Suphiler’in Ankara’ya geli-şinin önlenmesi talimatını da yol-lamıştı. Suphi ve yoldaşları 28Ocak 1921’de Trabzon’da ellerikelepçelenip bir tekneye bindiril-diler. Onların arkasından hareketeden Kemalist iktidarın görevlen-dirdiği bir ajan-katil olan YahyaKaptan ve adamları tarafındandeniz ortasında süngülenerek kat-ledildiler.

Mustafa Suphi