Top Banner
Yiğit Bulut: Kanımızı emen sistem 2002’de sona erdi… KÂĞITHANE’DE KURTULUŞUN KOD ADI 3D… TARLABAŞINDA ZEHİRLENMİŞ BİR PRENSESİ TEDAVİ EDİYORUZ Kanal 24 Genel Yayın Yönetmeni ve Star Gazetesi Köşe Yazarı Yiğit Bulut, AK Parti Beyoğlu Gençlik Kolları tarafından organi- ze edilen “Erguvan Sohbetleri” kapsamında “Türkiye’nin Ekonomi ve Siyasi Gündemi” üzerine bir konferans verdi. İstanbul topografyası ile ekolojik yapısında önemli yer tutan ve tarihsel öneme sahip Ka- ğıthane de son zamanlarda çok önemli değişik- likler yaşanıyor. Kağıthane Belediyesi’nin Haliç rehabilitasyon çalışmaları kapsamında Sadabad ve Hasbahçe mesire alanlarında yaptığı düzen- lemeler ise bölgenin çehresini değiştirdi. Boğaziçi Gündem Gazetesi Yazı İşleri Müdürü İlhan Çabukol kentsel dönüşüm çalışmaları ve son gün- lerde kamuoyunu oldukça meşgul eden Tarlabaşı Yenileme Projesi hakkında, Beyoğlu Belediye Baş- kanı Ahmet Misbah Demircan ile konuştu. Demir- can, Beyoğlu’nda gerçekleştirdikleri kentsel dönü- şüm çalışmaları için iddialı açıklamalarda bulundu. 07 05 12 DEVAMI DEVAMI DEVAMI Haberin Yeni Adresi Boğaziçi Gündem Bu sene Diyanet İşleri Başkanlığı ise “Çağımıza Yeni Bir Komşuluk Aşısı” ve “Her Evden Bir Fitre Bir İftar Afrika’ya” kampanyasını tanıt- tı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez “her Ramazan ayında toplumsal ve evrensel sorun- larımızdan birini ele aldıklarını, bu sene komşuluk temasını seçtiklerini belirterek “Aynı çatı altında güne başlayıp, aynı duvara yaslanarak günü sonlandırdığımız komşuları- mız, hayat telaşı içinde unutulma- yacak kadar değerlidir. Komşusunu korumak ve kollamak, onun özel hayatına saygı gösterip sırlarını ifşa etmemek, izzet ve ikramda, alım ve satımda komşusuna öncelik ta- nımak zor zamanlarında destek, güzel günlerinde ortak olarak onun hayatını kolaylaştırmak, en önemlisi de komşusunun canına, malına ve ırzına zarar vermemek Müslüman olmanın gereğidir” dedi. Dünya- nın gerçeklerinin unutulmaması ve iftarların bir reklâm vesilesi haline getirilmemesi uyarısında da bulu- nan Başkan Görmez “orucun ruhu- na uygun bir tevazu ve huzur içinde bir araya gelmeliyiz” dedi Türkiye ile Azerbaycan arasında Beşiktaş’taki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde imzalan, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) Projesi Hükümetlerarası anlaşması imza törenine katı- lan Beyoğlu İlçe Teşkilatını Başbakan Erdoğan bağrına bastı. Türkler arasında sancak gibi mukaddes bir varlık halinde yaşatılan mehter, meydan sa- vaşlarında, kale kuşatmalarında, deniz savaş- larında düşmana hücum esnasında, hamasî havalarla duyguları kamçılar, şahlandırır, as- keri şevke getirir... Aslan Köroğlu’nun sıfırdan zirveye, inanıl- maz başarı öyküsü… AK PArti Beyoğlu ilçe teşKilAtındAn BaşBakan’a yoğun ilgi... MEHTERan-I EyÜP SulTan türKiye’nin gelişen yüzü: köRoğlu TEkSTil DEVAMI 06 DEVAMI 11 DEVAMI 14 Van’ da gerçekleşen büyük depremler kentte yaşayan tüm insanları olumsuz etkiledi. Aileler, depremlerin üzerlerinde bıraktıkları gerek maddi gerekse manevi izleri hala taşıyor. VAn dePremi’nin unutulAn yÜzlERi; oTizM annElERi 09 DEVAMI DEVAMI Ramazan ayı münasebetiyle Müslümanlar ara- sında tatlı bir telaş başladı. Belediyeler, vakıf- lar, dernekler ve sivil toplum kuruluşları dü- zenledikleri ramazana özel eğlence ve sosyal programlar, iftar çadırları ve yardım faaliyetleri ile paylaşmanın ve insanlar arasındaki dayanış- manın en güzel örneklerini sergiliyorlar. HOŞ GELDİN YA ŞEHRİ RAMAZAN 21 Ahmet Misbah Demircan: İlhan ÇABUKOL 5. Sayımızla karşınızdayız… [email protected] 03 Hüseyin Şenel ODACI Anadolu Hayat Üniversitesi Mezunu Demirci Hüseyin... [email protected] 19 Ersan ODACI Sinop Cezaevi ve Garajlar… [email protected] 08 Prof. Dr.
24

Boğaziçi Gündem

Mar 13, 2016

Download

Documents

Ilhan Cabukol

İstanbul ve İlçeleri Gazetesi
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Boğaziçi Gündem

Yiğit Bulut: Kanımızıemen sistem 2002’de sona erdi…

KÂĞITHANE’DE KURTULUŞUNKOD ADI 3D…

TARLABAŞINDA ZEHİRLENMİŞBİR PRENSESİ TEDAVİ EDİYORUZ

Kanal 24 Genel Yayın Yönetmeni ve Star Gazetesi Köşe Yazarı Yiğit Bulut, AK Parti Beyoğlu Gençlik Kolları tarafından organi-ze edilen “Erguvan Sohbetleri” kapsamında “Türkiye’nin Ekonomi ve Siyasi Gündemi” üzerine bir konferans verdi.

İstanbul topografyası ile ekolojik yapısında önemli yer tutan ve tarihsel öneme sahip Ka-ğıthane de son zamanlarda çok önemli değişik-likler yaşanıyor. Kağıthane Belediyesi’nin Haliç rehabilitasyon çalışmaları kapsamında Sadabad ve Hasbahçe mesire alanlarında yaptığı düzen-lemeler ise bölgenin çehresini değiştirdi.

Boğaziçi Gündem Gazetesi Yazı İşleri Müdürü İlhan Çabukol kentsel dönüşüm çalışmaları ve son gün-lerde kamuoyunu oldukça meşgul eden Tarlabaşı Yenileme Projesi hakkında, Beyoğlu Belediye Baş-kanı Ahmet Misbah Demircan ile konuştu. Demir-can, Beyoğlu’nda gerçekleştirdikleri kentsel dönü-şüm çalışmaları için iddialı açıklamalarda bulundu.

07 05 12D

EVAM

I

DEV

AMI

DEV

AMI

Haberin Yeni Adresi

Boğaziçi Gündem

Bu sene Diyanet İşleri Başkanlığı ise “Çağımıza Yeni Bir Komşuluk Aşısı” ve “Her Evden Bir Fitre Bir İftar Afrika’ya” kampanyasını tanıt-tı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez “her Ramazan ayında toplumsal ve evrensel sorun-larımızdan birini ele aldıklarını, bu sene komşuluk temasını seçtiklerini

belirterek “Aynı çatı altında güne başlayıp, aynı duvara yaslanarak günü sonlandırdığımız komşuları-mız, hayat telaşı içinde unutulma-yacak kadar değerlidir. Komşusunu korumak ve kollamak, onun özel hayatına saygı gösterip sırlarını ifşa etmemek, izzet ve ikramda, alım ve satımda komşusuna öncelik ta-nımak zor zamanlarında destek, güzel günlerinde ortak olarak onun

hayatını kolaylaştırmak, en önemlisi de komşusunun canına, malına ve ırzına zarar vermemek Müslüman olmanın gereğidir” dedi. Dünya-nın gerçeklerinin unutulmaması ve iftarların bir reklâm vesilesi haline getirilmemesi uyarısında da bulu-nan Başkan Görmez “orucun ruhu-na uygun bir tevazu ve huzur içinde bir araya gelmeliyiz” dedi

Türkiye ile Azerbaycan arasında Beşiktaş’taki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde imzalan, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) Projesi Hükümetlerarası anlaşması imza törenine katı-lan Beyoğlu İlçe Teşkilatını Başbakan Erdoğan bağrına bastı.

Türkler arasında sancak gibi mukaddes bir varlık halinde yaşatılan mehter, meydan sa-vaşlarında, kale kuşatmalarında, deniz savaş-larında düşmana hücum esnasında, hamasî havalarla duyguları kamçılar, şahlandırır, as-keri şevke getirir...

Aslan Köroğlu’nun sıfırdan zirveye, inanıl-maz başarı öyküsü…

AK PArti Beyoğlu ilçe teşKilAtındAn BaşBakan’a yoğun ilgi...

MEHTERan-I EyÜP SulTan

türKiye’nin gelişen yüzü: köRoğlu TEkSTil

DEV

AMI

06DEVAMI

11DEVAMI

14

Van’ da gerçekleşen büyük depremler kentte yaşayan tüm insanları olumsuz etkiledi. Aileler, depremlerin üzerlerinde bıraktıkları gerek maddi gerekse manevi izleri hala taşıyor.

VAn dePremi’nin unutulAn yÜzlERi; oTizM annElERi

09DEVAMI

DEVAMI

Ramazan ayı münasebetiyle Müslümanlar ara-sında tatlı bir telaş başladı. Belediyeler, vakıf-lar, dernekler ve sivil toplum kuruluşları dü-zenledikleri ramazana özel eğlence ve sosyal programlar, iftar çadırları ve yardım faaliyetleri ile paylaşmanın ve insanlar arasındaki dayanış-manın en güzel örneklerini sergiliyorlar.

HOŞ GELDİN YA ŞEHRİ RAMAZAN

21

Ahmet Misbah Demircan:

İlhanÇABUKOL

5. Sayımızlakarşınızdayız…

[email protected]

03

Hüseyin Şenel ODACI

Anadolu Hayat Üniversitesi Mezunu Demirci Hüseyin...

[email protected]

19

Ersan ODACI

Sinop Cezaevi ve Garajlar…

[email protected]

08

Prof. Dr.

Page 2: Boğaziçi Gündem

Beyoğlu Belediye Başka-nı Ahmet Misbah Demir-can Beyoğlu Belediye-si Kefken Çevre ve Yaz Kampı’nın ilk konuklarını ziyaret etti.

Boğaziçi Gündem

Beyoğlulu gençlerin yanı sıra Giresun ve Urfa’dan gelen top-lam 354 gençle bir araya ge-len Demircan, gençlerin hazır-ladığı gala programını keyifle izlerken,“Sekiz yılda Türkiye’den ve dünyadan 40.000 gencimizi ağırlamaktan mutluyuz, gururlu-yuz. Bu yılda 5000 gencimiz biz-lerle birlikte olacak” dedi

Okulların yaz tatiline girmesiy-le başlayan kamp programının

354 kişilik ilk misafirleri arasında Urfa ve Giresun’dan gelen genç-ler vardı. Bir hafta boyunca deni-zin, güneşin ve doğanın keyfini çıkaran gençler, farklı dallarda hazırlanan programlara katılarak içlerindeki yetenekleri ortaya çı-kardı. Spor, müzik, resim, tiyatro branşlarında çalışmalar yapan gençler hafta sonu düzenlenen gala programıyla performansla-rını ortaya koydu.

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan her yıl olduğu gibi bu yılda gençleri kampta yalnız bırakmadı. Hafta sonu kampa gelen Demircan, genç-lerin hazırladığı gala progra-mına katıldı.

Giresunlu ve Urfalı gençler Demircan’a ders ve sınav mara-tonun ardından dinlenmelerine imkân sağladığı için teşekkür ettiler. Kandıra’nın Kefken kö-yünde 46.000 metrekare alana kurulan doğa harikası kamp

ağaçlar ının g ö l g e s i n e kurulan sah-neye çıkan yaşları 14 ile 18 yaş ara-sında deği-şen gençler u n u t u l m a z bir prog-ram sundu. 5 günlük bir ç a l ı şmay l a

ha-zırla-

n a n p r o g - ram Kefken Çevre ve Yaz Kampı Korosu’nun Türk Halk Müziği konseriy-le başladı. Hüzünlü, yanık ve hareketli türkülerden oluşan repertuarına Demircan’la bir-likte gençlerin aileleri de eşlik etti. Güldürürken düşündüren oyunlarıyla izleyenlere keyifli dakikalar yaşatan gençler orta-ya koydukları performansla göz doldurdu. Kültürel ve sanatsal etkinliklerden oluşan progra-mı Demircan’la birlikte izleyen aileleri gençlerin performans-

larına alkışlarıyla karşılık ver-di. Coşkuyla geçen programın ardından, Demircan, Urfalı ve Giresunlu gençlere hatıra ma-dalyalarını verdi, onlarla fotoğ-raf çektirdi. Madalya töreninin ardından, kampın resim atölye-sinin gençleri Beyoğlu konulu resimleriyle geçiş yaptılar.

Sekiz yılda Türkiye’den ve dün-yadan toplam 134.000 kişinin mi-safir edildiği kamp 16 Eylül 2012 tarihinde sona erecek. 55 kişilik kadrosuyla gençlere hizmet ve-ren doğa harikası kampa, bu süre içinde 5000 genç katılacak. Kampa, her yıl olduğu gibi bu yılda Türkiye’nin birçok şehrin-den ve dünyanın pek çok ülke-sinden gelecek yaşıtlarıyla yeni arkadaşlıklar kuracaklar.

5000 Gencin İlk Grubu Kefken Çevre ve yaz Kampı’nda

KA Grup Kimyasal Ürünleri Sanayi ve Dış Tİcaret Ltd. Şti.Akınsal Sanayi Sitesi C Blok No:5 Topkapı - Cevizlibağ / İSTANBUL

Tel: 0212 481 89 16 Fax: 481 91 13 www.silfi x.com.tr • info@silfi x.com.tr

POLİSAJ SÜNGERİ POLİÜRETAN SOSİS MASTİK

MUMLU BEZ POLİÜRETAN MASTİK

2

Page 3: Boğaziçi Gündem

Fatih Denetim ve Avrasya Bağımsız Denetim Şirketleri tarafından yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) hakkında bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Toplantıya TBMM Plan ve Bütçe Komis-yon Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Baha Öğütken, Doç. Dr. Ali Dural, İmdat Ersoy, İsmail Yücel, Fatma Mevhibe Özgün, çok sayıda mükellef ve mali müşavir katıldı.

Boğaziçi Gündem

Yeminli Mali Müşavir Fatma Mevhibe Özgün’ün yöneticiliğinde ger-çekleştirilen toplantıda Ahmet Baha Öğütken, yeni TTK hakkında katı-lımcılara bilgiler verdi. Öğütken “daha önce kullandığımız kanun, 1956 yılında hazırlanan bir kanun-dur. Ocak 2011 tarihinde, TBMM Genel Kurulunda kabul edilen ve 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe gi-ren kanunla Türk Ekonomisinde yeni bir dönem başladı” dedi. Yeni kanu-nun getirdiği yeniliklerden de bahse-den Öğütken “Yeni kanunda e-devlet, e-defter, web sitesi zorunluluğu, ba-ğımsız denetim, risk ve kriz yönetimi gibi bir takım yeni düzenlemeler yer al-maktadır” dedi.

Toplantıda Galatasaray Üniversitesi Hu-kuk Fakültesi, Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Dural, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Ge-nel Müdürü İsmail Yücel ve Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Üyesi İmdat Ersoy’da yeni kanunun getir-diği değişiklikler hakkında bilgiler ver-diler.

5. Sayımızla karşınızdayız…

[email protected]

İlhanÇABUKOL

Boğaziçi Gündem Genel KoordinatörüÖğütken yeni türk ticaret Kanunu’nu anlattı…

Değerli okuyucularımız,Boğaziçi Gündem Gazetesi, 11 ayın sultanı mübarek Ramazan ayını manşetine taşıdığı 5. sayısıyla karşı-nızda.Yayın ilkelerinden taviz vermeden, emin adımlarla yoluna devam ederek büyüyen Boğaziçi Gündem Ga-zetesi, doğru ve güncel haberleri ulaştırmayı hedefle-diği yeni bir sayısıyla sizlerle buluşuyor.Gazetemizin bu sayısı da değişik konu ve konuklarıy-la yine dop dolu. Gerek röportajlar gerekse gündeme dair faaliyetler gazetemiz sayfalarına taşınarak sizle-rin sıkılmadan okuyacağı bir şekilde hazırlandı.Bu sayımızda, Diyanet İşleri Başkanlığının başlat-mış olduğu, “Çağımıza Yeni Bir Komşuluk Aşısı” ve “Her Evden Bir Fitre, Bir İftar Afrika’ya” kampanya-sını öne çıkardık. Bulunduğumuz ayın özelliği nede-niyle Beyoğlu Bademlik Camii İmam Hatibi Adem Körismailoğlu’nun Ramazan Ayı ve Oruç hakkında yazdığı yazıyı da gazetemizde bulabilirsiniz.Son zamanlarda Türkiye’nin en önemli konularından bir tanesi olan kentsel dönüşüm konusuna Boğaziçi Gündem Gazetesi olarak bizde kayıtsız kalmadık. Konuyla ilgili olarak İstanbul’da kentsel dönüşü-mün merkezi olan, İstanbul’un en eski ilçelerinden Beyoğlu’nun Belediye Başkanı Ahmet Misbah De-mircan ile Beyoğlu’nda dönüşümü konuştuk. İlgiyle okuyacağınızı düşündüğümüz bu söyleşide ulusal ba-sını ve kamuoyunu çokça meşgul eden Tarlabaşı’nda kentsel dönüşüm hakkında Sayın Demircan’ın söyle-diklerini ve yapmak istediklerini zevkle okuyacağınızı düşünüyoruz.Gazetemizde ve internet sitemizde haberlerini takip et-tiğiniz Kâğıthane Belediyesi’nin Belediye Başkanı Fazlı Kılıç ile Kâğıthane’deki değişim ve dönüşüm üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Kâğıthane’de gerçekleştirilen onlarca projeden en önemlileri olan ve “3D” diye adlan-dırılan “Deniz Suyu, Demir Yolu ve Dönüşüm” projeleri hakkında kendisinden önemli bilgiler aldık. Bu sayımızın ekonomi bölümünde iş kurmak ve kendi işinin patronu olmayı hayal eden genç müteşebbislere örnek olacağını düşündüğümüz Köroğlu Tekstil’in sa-hibi Aslan Köroğlu’nun sıfırdan başlayıp nasıl zirveye çıktığının inanılmaz başarı öyküsünü bulacaksınız.Mobilya sektörünün önde gelen firmalardan Zivella Ofis Mobilyaları iç mimarı Aytaç Engin’in öğrencile-rimize, iş adamlarımıza, ev hanımlarımıza, kısaca hayatı daha rahat ve sorunsuz yaşamak isteyenlere önemli tavsiyelerini ilgiyle okuyacağınızı düşünüyo-ruz.Sizlere Boğaziçi Gündem Gazetesi haber ailesinin git-tikçe büyüdüğünü de buradan duyurmak istiyorum. Son olarak Mersin Üniversitesi, Gazetecilik Bölümü 3. Sınıf öğrencisi Doğukan Gezer’de bundan böyle yap-tığı haber, röportaj ve araştırma yazıları ile sizlerle bu sayfalarda buluşacak. Gezer’in bu sayımızda ve internet sitemizde yer alan “Van depreminin otizm anneleri”, “Sahte bal hayatı tatsızlaştırıyor” araştırma yazıları ve “Gülsen Tuncer” röportajını zevkle okuya-cağınızı düşünüyoruz. Değerli Boğaziçi Gündem okurları, gazetemizin her ay sizlere ulaşmasında bizlere reklâmlarıyla destek olan sponsorlarımıza sizlerin huzurunuzda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Bundan sonraki yayınları-mızda bizlere maddi desteklerini esirgemeyen şahıs ve firmalarımızı sayfalarımıza taşıyarak gerek gaze-temizde gerekse www.bogazicigundem.com internet sitemizde binlerce okuyucumuz ile buluşturacağız.Son olarak Rahmet ve Bereket ayı olan Ramazan ayı-nızı tebrik ediyor, daha güzel Boğaziçi Gündem Gaze-tesi sayfalarında buluşmak üzere selam ve saygılarımı sunuyorum. Saygılarımla,

OKmEYDanı’na DEV HaStanE...

Boğaziçi Gündem

İstanbul İl Özel İdaresi İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) tarafından yıkılıp yeniden yapılacak olan Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi yıllık 1 milyon 500 bin ayakta ve 50 bin yatan hastaya hizmet verecek.

İstanbul İl Özel İdaresi İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB), Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık

Projesi (İSMEP) kapsamında yıkıp yeniden yapacak. İhale süreci tamamlandıktan sonra yüklenici firma ile Ekim-Kasım 2012’de sözleşme imzalamayı hedefleyen İPKB, inşaat sürecini de hemen başlatacak.

876 yataklı genel hizmet hastanesi olarak planlanan yeni hastanenin tüm odaları Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan nitelikli hasta yatağı tanımına uygun olarak içinde tuvaleti, banyosu, en fazla iki hasta yatağı, televizyonu, telefonu, yemek masası, etajeri ve yatılabilen refakatçi koltuğu bulunacak şekilde yapılacak.

“Depremden Bağımsız Hastane”

Yeni hastane olası bir depremin hemen ardından kesintisiz servis verebilecek şekilde sismik yalıtımlı olarak yapılacak. Binanın düşeyde zeminle bağlantısının koparılması için yapıların temellerine yerleştirilen ileri teknoloji ekipmanlar vasıtası ile depremlerin neden olduğu kuvvetli yer hareketlerinin yapılar üzerine getirdiği ek yüklerin etkilerini azaltan ve Japonya başta olmak üzere deprem tehlikesi ile karşı karşıya olan gelişmiş birçok ülkede yıllardır başarı ile uygulanan bu yeni teknik aynı zamanda “Depremden Bağımsız Bina” teknolojisi olarak da adlandırılıyor.

3

Page 4: Boğaziçi Gündem

4

Page 5: Boğaziçi Gündem

Boğaziçi Gündem

İstanbul topografyası ile ekolojik yapısında önemli yer tu-tan ve tarihsel öneme sahip Ka-ğıthane de son zamanlarda çok önemli değişiklikler yaşanıyor. Kağıthane Belediyesi’nin Haliç re-habilitasyon çalışmaları kapsamın-da Sadabad ve Hasbahçe mesire alanlarında yaptığı düzenlemeler ise bölgenin çehresini değiştirdi. Bu bölgedeki tarihi yapıların res-torasyonu ve yeniden yapılandırıl-ması ile büyük projelere imza atan Kâğıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç’ı makamında ziyaret eden Bo-ğaziçi Gündem Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İlhan Çabukol, Kâğıthane’de onlarca proje arasın-da, belediyenin “3D” ile kodlanan projelerini Başkan Kılıç’la konuştu. Konuyla ilgili söyleşiyi aşağıda bu-labilirsiniz.

İlhan Çabukol: Başkanım, Cendere Vadisi Rehabilitasyon Projesi hak-kında bilgi verebilir misiniz?

Fazlı Kılıç: Bu proje ile 1950’lerden bu yana İstanbul için bir sorun ha-line gelmiş, üzerinde yer alan dev fabrika alanları ile Cendere Va-disi, artık şehrin bir yara merkezi olmaktan çıkarılmaktadır. Yapılan projelerle Cendere Vadisi kimlik değiştiriyor ve Haliç’i dolayısıyla da İstanbul’u kirleten, ışıltısını sön-düren bir yer olmaktan çıkarılıyor.

İlhan Çabukol: 3D olarak adlan-dırdığınız projelerin ilki olan deniz suyunun Kâğıthane deresine akta-rılması. Bu projeyle neyi hedefledi-niz?

Fazlı Kılıç: 3D olarak formüle ettiği-miz topyekûn çalışmanın bir ayağı olarak 2008’de İBB tarafından iha-lesi yapılan Kâğıthane Deresi’ne deniz suyu getirme projesi. Bu pro-jeyle, İstanbul Boğazı’nın suyunu Çayırbaşı’ndan Ayazağa’ya basa-cak ve bu noktada Kağıthane Dere-si terfi istasyonu marifetiyle deniz suyu ile buluşacak. Ayazağa’dan itibaren dereden akacak olan de-niz suyu, hem Haliç’i temizleyecek, hem sürekli maviliği ile dereden daima su akmasını sağlayacak.

İlhan Çabukol: Başkanım gerçek-ten çok önemli bir çalışma. Bu pro-je şu anda hangi aşamada?

Fazlı Kılıç: 5050 metre uzunluğun-da olacak olan bu sistemde artık sona gelindi ve 4307 metrelik tü-nel, 749 metrelik boru sistemi ile 4 yıl süren bir çalışma sonucunda Kâğıthane Deresi deniz suyu ile buluştu. 4 Temmuz 2012 günü ilk denemesi yapılarak dereye deniz suyu başarıyla verildi. Şimdi son çalışmalar bitirilmek üzere ve ta-mamlanan projenin açılışı için gün sayılıyor. Açılış töreni Sayın Başba-kanımız Erdoğan ve İBB Başkanı Kadir Topbaş ile birlikte yapılacak ve proje İstanbulluların hizmetine sunulmuş olacak.

İlhan Çabukol: 3D’nin ikinci ayağı olarak tarihi Kağıthane Demiryolu yeniden inşa edilecek. Bu proje hakkında bilgi verebilir misiniz?

Fazlı Kılıç: Birinci Dünya Savaşı koşullarında şehrin elektriğini sağ-layan Silahtarağa Elektrik Fabrika-

sının kömürsüz, dolayısıyla şehrin elektriksiz kalma tehlikesini ber-taraf etmek üzere Ağaçlı ve Çifta-lan kömürlerini orman üzerinden Kâğıthane’ye getiren, orijinal adı “Haliç Karadeniz Sahra Hattı” olan Kâğıthane Demiryolu, 1914 yılında kurulan ve kaldırıldığı 1952 yılına kadar İstanbul’a önemli katkılar sağlamış. Kağıthane Belediyesi’nin tarih derleme çalışmaları sırasında 1998’de varlığı yeniden keşfedilen ve bütün bilgileri kitaplaştırılan ta-rihi demiryolu tekrar İstanbul’un sosyal hayatındaki hak ettiği yeri alacak. Dolayısı ile Cendere Va-disi, Silahtarağa’dan başlayarak Karadeniz’e uzanan romantik bir demiryolu yolculuğunun daimi ta-nığı olmaya yeniden başlayacaktır.

İlhan Çabukol: Bu projeyle

Kâğıthane eski tarihi kimliğine ka-vuşacak. Ne zaman başlayacak bu proje?

Fazlı Kılıç: Önümüzdeki yakın dö-nemin ihale programına alınan tarihi demiryolu, bu aks üzerinde hem nostaljik-turistik bir tren hattı oluşturacak hem de yerleşim yerle-ri, mesire alanları ve deniz kıyısına toplu ulaşımı sağlayacak alternatif bir hat olarak şehir yaşamının bir parçası haline getirilecek. Tasarıya

göre tarihi Kağıthane De-miryolu, kuzey-de üçüncü çevre yolu ile buluşup, yeni köprü ile Anadolu ya-kasına çıkacak.

İlhan Çabukol: 3D’nin son ve bel-ki de en önemlisi “dönüşüm”. Siz daha modern bir Kâğıthane için yola çıktınız. Peki, Kâğıthane’de belli bölgelerdeki çarpık yapılaşma ve gecekondu gibi sorunlar için neler yapıyorsunuz?

Fazlı Kılıç: Evet, sizin de söyle-diğiniz gibi, 3D’nin temel ayağı olarak vadide dönüşüm başlatıldı. Bu amaçla, bölgedeki imar dü-zenlemeleri, alanı sanayi bölgesi olmaktan çıkarıp, konut ve ticaret

alanları ile kültür ve fuar alanlarına dönüştürmektedir. Film platoları, kültür merkezleri, alışveriş merkez-leri, gezinti ve spor alanları, mesire alanları, açık hayvanat bahçesi gibi unsurlarla bezenecek olan Cende-re Vadisi’nde bu dönüşümü daha hızlı ve daha sorunsuz gerçekleş-tirmek üzere bölgedeki mülkiyet sahipleri ile birlikte bir dernek ku-ruldu. İstanbul Büyükşehir Beledi-yesi ve Kağıthane Belediyesi’nin de içinde bulunduğu bu yapılanma, Cendere Vadisi dönüşüm projesi için uluslararası yarışma da dahil olmak üzere bir çok çalışmanın içinde doğrudan yer alacak ve re-habilitasyonun lokomotifi olacak.

İlhan Çabukol: Dönüşüm çalışma-larında büyük mesafe aldınız. Bü-

yük projeler Kâğıthane için dü-şünülüyor mu?

Fazlı Kılıç: Kâğıthane’de çeşitli projeler boy gös-termeye başladı bile. Bunların yanında tica-ri faaliyette başlamış durumda. Bu çalışma

marka şirketleri ve fir-maların Kağıthane’de fa-

aliyet göstermesini sağladı, İstanbulluların hizmetine su-

nulan yeni mekanlar açıldı. Bölge-de dönüşüm ise tüm hızıyla devam etmektedir.

İlhan Çabukol: Son olarak eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?

Fazlı Kılıç: Bu üç temel proje ile süreç içinde Cendere Vadisi çehre değiştirip, şehrin sosyo-kültürel ya-şamına yeni yüzüyle dâhil olurken, Hasbahçe ile Sadabad Alanları yo-luyla Haliç ile eklemlenmektedir. Tüm bu çalışmalarla önümüzdeki yüz yılın çehre değişikliğinin belir-lendiği bu günlerin altına imza at-mak bizim mutluluğumuzdur.

Deniz Suyu, Demiryolu, Dönüşüm…

KÂĞITHANE’DEKURTULUŞUNKOD ADI 3D…

5

Page 6: Boğaziçi Gündem

İlhan çaBukol / Boğaziçi Gündem

Türkiye ile Azerbaycan ara-sında Beşiktaş’taki Başbakanlık Çalış-ma Ofisi’nde imzalan, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) Projesi Hükümetlerarası anlaşması imza tö-renine katılan Beyoğlu İlçe Teşkilatını Başbakan Erdoğan bağrına bastı.

Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) Projesi İmza töreninin ar-dından, Beyoğlu İlçe Başkanı Rüstem Dindarol ve Yönetim Kurulu Üyeleriyle bir süre sohbet eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan teşkilat mensupla-rıyla bir süre hasret giderdi. Özellikle gençler ve hanımlarla sohbet eden Başbakan Erdoğan’a Beyoğlulular bü-yük sevgi gösterisinde bulundu.

Dolmabahçe Sarayı’nın avlusunda ya-pılan sohbetten Başbakan Erdoğan’ın oldukça memnun olduğu gözlendi. Beyoğlu İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Demircan’ın fotoğraf çekinme talebini kırmayan Sayın Erdoğan, önce hanımlar ve gençler olmak üze-re herkesle hatıra fotoğrafı çektirdi.

Tophane Tayfun Spor’dan Dindarol’a ziyaretTophane Tayfun Spor’dan Dindarol’a ziyaretİlhan çaBukol / Boğaziçi Gündem

Yeni yönetim son ziyaretini ise AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatına

gerçekleştirdi. İlçe merkezinde gerçek-leştirilen ziyarete, Tophane Tayfun Spor Kulübü yöneticileri ile birlikte, İlçe Yöne-tim Kurulu Üyesi ve Tophane Tayfun Spor Kulübü Basın Danışmanı Adem Süzgün, Beyoğlu Belediyesi Meclis Üyesi Abdulil-lah Yeşildal, İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri Ekrem Çakmaktaş ve Suna Üstünel de katıldı.

Kendisine yapılan ziyaretten oldukça memnun olduğunu ifade eden AK Par-ti Beyoğlu İlçe Başkanı Rüstem Dinda-rol, Başkan ve Yönetim Kurulunu tebrik ederek şunları söyledi. “Yarım asırdır Beyoğlu’nda faaliyetini sürdüren Top-hane Tayfun Spor Kulübü’ne bugüne kadar emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Gençlerimiz buralarda spor yaparak kötü alışkanlıklardan uzak duru-yorlar. Burada bugüne kadar çok başarılı

sporcular yetişti ve bundan sonrada yeti-şeceğine inanıyorum. Siz değerli yönetim kurulu arkadaşlara da bundan sonraki çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Biz

AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatı olarak, gençlerimizin sosyal ve kültürel anlamda gelişmesine öncülük eden bütün spor ku-lüplerimizi destekliyoruz”dedi.

İstanbul’un simgesi

haline gelen ve yarım

asrı askın bir süredir

faaliyetlerini yürüten

Tophane Tayfun Spor

Kulübü’nün yeni baş-

kanı Mustafa Yalçın

ve yönetim kurulu

üyeleri Beyoğlu’nda

bulunan kurum ve

kuruluşlara ziyaretle-

rini sürdürüyorlar.

AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından AK Parti Beyoğlu İlçe Teşkilatından Başbakan’a yoğun ilgi...Başbakan’a yoğun ilgi...

6

Page 7: Boğaziçi Gündem

İlhan çaBukol / Boğaziçi Gündem

BBoğaziçi Gündem ilhan ÇABUKOL/ Konferansta çok önem-li açıklamalarda bulunan Sayın Bulut 1946’da yapılan devalüasyondan sonra Küresel Finans Sisteminin ağına düşen ve darbe-devalüasyon ilişkisi içerisin-de yıllarca kanımızı emerek devam eden sistemin Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın “Ben kefenimi giydim gel-dim” diyene kadar devam ettiğini be-lirtti. AK Parti Beyoğlu gençlik kolları-nın Hasköy sahilinde düzenlediği kon-feransa, İlçe Başkanı Rüstem Dindarol ve Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte Beyoğlu Belediyesi Meclis Üyeleri de katıldı.

Yiğit Bulut: Beyoğlu, Türkiye’nin kaderine doğru giden bir yolun adımının atıldığı çok önemli bir yer…

AK Parti Beyoğlu İlçe Başkanı Rüstem Dindarol’un açılış konuşmasının ardın-dan, Kanal 24 Genel Yayın Yönetmeni ve Star Gazetesi Yazarı Yiğit Bulut’un Türkiye’nin siyasi ve ekonomi günde-mini değerlendirdiği konferansına ge-çildi. Usta gazeteci Yiğit Bulut kısa bir Beyoğlu değerlendirmesi yaparak söz-lerine başladı ve özetle şunları söyle-di. “Beyoğlu çok önemli bir yer. Sayın Başbakanımızın siyasete başladığı nok-ta. Burası Türkiye’nin kaderine doğru giden bir yolun adımının atıldığı çok

önemli bir yer. Öncelikle bunları be-lirterek sözlerime başlamak istiyorum” dedi. 1946 yılından 2006’ya, 2006 yı-lından 2012’ye kadar geçen süre içe-risinde Türkiye’nin nereden nereye geldiğini kısa kısa örnekler vererek anlatan Sayın Bulut, Türkiye’nin ekono-mik yapısını, terör meselesini, Türkiye Suriye ilişkilerini, Başkanlık sistemini ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili düşüncelerini de açık yüreklilikle gençlerle paylaştı.

Yiğit Bulut: 1938’den 2002’ye kadar kanı-mızı emen sistem Başbakan Recep Tay-yip Erdoğan’ın gelmesiyle bozuldu…

Yiğit Bulut 1938’te Atatürk’ün ölümü ile birlikte Türkiye’nin bunalıma girdi-ğini, Türkiye’nin ilk kuruluş ruhundan uzaklaşarak 1946’da yapılan devalü-asyondan sonra Küresel Finans Siste-

minin ağına düştüğünü belirtti. Sayın Bulut sözlerine şöyle devam etti. “1946 yılında kurulan düzen ile başlayan dar-be-devalüasyon ilişkisi içerisinde, 28 Şubat ve 2001 krizine kadar nasıl bir yapı oluştuğunu ve bu yapıyla 2003 yı-lından sonra nasıl mücadele edildiğinin hem çok iyi anlaşılması gerekir hem de çok iyi anlatılması gerekir.” Bu günlere kolay gelinmediğini belirten Yiğit Bu-lut “bu sistem 1938’den 2002’ye kadar işledi. Başbakan ta ki ‘Ben kefenimi giydim geldim’ diyene kadar kanımızı varlığımızı emen sistem işledi. İşte 64 yıllık bu lider boşluğu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile doldu” dedi.

Kanal 24 Genel Yayın Yönet-meni ve Star Gazetesi Köşe Yazarı Yiğit Bulut, AK Parti Beyoğlu Gençlik Kolları tara-fından organize edilen “Er-guvan Sohbetleri” kapsa-mında “Türkiye’nin Ekonomi ve Siyasi Gündemi” üzerine bir konferans verdi.

Yiğit Bulut: Kanımızıemen sistem 2002’de sona erdi…

İnternet üzerindensatışımız mevcuttur

7

Page 8: Boğaziçi Gündem

Yıllardır otobüslerle seyahat ederdi ama ga-rajlara her geldiğinde içini buruk bir hüzün kaplardı. Doktor o gün otobüse bindiğinde yine aynı duyguları yaşamaya başlamıştı. Onun gözünde garajlar, gerçek dünyanın küçük bir özeti gibiydi. İnsanlar otobüslerle çok uzaklardan ilk önce garajlara gelir. Aynı şekilde uzaklara gideceklerde yine öncelik-le garajlarda toplanırdı. Buralarda bir kısım insanlar sevdiğine kavuşur, bir kısmı da sevdiğinden ayrılırdı. Ayrılıkların, kavuşma-ların, üzüntü ve sevinçlerin en alası burada yaşanırdı. Burada yaşanılan duyguları başka yerde yaşamak pek mümkün değildi onun gözünde. Sevdiğinden ayrılmak zorunda kalan genç kızın “ölümden de beter senden ayrılmak” diye ağlayışına buralarda şahit olmuştu doktor. Belki de askerden bir daha geri dönemeyecek delikanlının annesinin “oğlum, oğlum” diye sessizce ağlayışını, babasının, kardeşinin, çocuklarının, eşinin veya nişanlısının hiçbir kelimeyle ifade ede-medikleri hüzünle karışık mutluluklarına bu-ralarda şahit olmuştu.

Geceleri ayrı bir hayat başlardı ve birçok insanın sığınma evi gibi görev yapardı ga-rajlar. Kimsesizleri, evsizleri, yolda kalmış-ları, evden kaçmışları misafir eder, onları gecenin soğuk yüzünden kötülüklerinden korurdu. Doktor, buz gibi kış gecelerinde ga-rajdaki banklarda üzerlerini gazete kâğıdı veya paltosuyla örtmüş, birbirine sokularak uyumaya çalışan birçok insan görmüştü bu-ralarda.

Belki de sokak çocukları için anne şefkatinin beklendiği, sıcak bir yuvanın arandığı yerler-di garajlar. Kim bilir çocuklar hiç tanımadık-ları anne ve babalarının bir gün buralardan geçeceğini, kendilerini tanıyacağını ve bura-lardan kurtulacaklarını düşünerek her ak-şam buralara geliyorlardı, ümitsizce. Ertesi gün yine vahşi dünyanın acımasız kuralları ile mücadele etmek için sokaklara düşecek-lerini, itileceklerini, hor görüleceklerini, bu dünyaya başka yerden gelen yaratıklar gibi görüleceklerini bilerek, bunun acısını hisse-derek. Doktor bazen buradaki garibanların birbirleri ile olan dayanışmala-rını, bir parça ekmeği paylaş-malarını, birbirlerine sokularak uyumalarını gördükçe onlara gıpta ediyor, diğer insanların birbirlerine yaptıkları kötülük-lere ise bir anlam veremiyordu.

Tüm garajlar arasında cezae-vinin karşısında yer alan Sinop garajının ayrı bir önemi vardı doktor için. Sinop’a gelişinin bir keresinde artık müzeye dö-nüştürülen cezaevini gezmişti. Doktor bir an cezaevinde ye-raltında inşa edilmiş tek kişilik ışık almayan hücreleri hatırla-dı ve ürperdi. Oraları gezerken ne kadar da kötü hissetmişti kendini. Bu hücrelerden yüz-lerce vardı belki ve rivayete göre hücrelerin bir kısmı deniz seviyesinin altında inşa edilmişti. Burala-ra en ufak bir ışık huzmesinin girmesi bile mümkün değildi. Doktor buraları gezerken

sadece rutubet, taş ve pas kokusu hissetmiş-ti. Işıklandırma yapılmasına rağmen insan ancak bir iki tanesini gezmeye tahammül edebiliyor, kendini bir an önce dışarı atmak istiyordu.

Cezaevinin avlusunun duvarına orada ya-tan ünlülerin isimlerinin yer aldığı bir bez afiş asılmıştı. Listede kimler yoktu ki, Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Sabahattin Ali bunlardan sadece bir kaçıydı. Doktor o afi-şi gördüğünde “ne garip, bir zamanlar bu cezaevinde mahkûm olarak kalan, kahır çeken insanlar, şimdi cezaevinin ne kadar tarihi bir öneme sahip olduğunun gösterge-si olarak ve cezaevine daha fazla ziyaretçi çekmek için kullanılıyor” diye düşünmüştü. Hala da öyle değil mi sanki. Sinop ve Sinop cezaevini tanıtan belgelerin veya belgesel-lerin en önemli kısmını Sinop cezaevinde yatan ünlüler oluşturmakta. Üstelik avlunun diğer kısmına Sabahattin Ali’nin bestesi de yapılmış, “Aldırma Gönül” olarak isimlendi-rilmiş şiiri de asılmıştı, övgü dizeleri olarak.

Cezaevinin doktoru etkileyen en önem-li kısmı ise tek kişilik sübyan koğuşları idi. Bu koğuşlarda bir yatak vardı ve yatağın

ayakucuna gelen kısmında büyük ve küçük abdestin giderilmesi için bir tuvalet taşı bu-lunuyordu. Yatılan ve yemek yenilen kısım ile tuvalet taşının olduğu kısım arasında herhangi bir bölme de yoktu. Koğuşlar ko-ridordan demir parmaklıklarla ayrılmıştı. Çocuklar yattığında, yemek yediğinde ya da ihtiyaçlarını gidermek istediklerinde hiç-bir şekilde kendilerini gizlemeleri mümkün değildi. Koridordan geçen herhangi birisi ihtiyacını giderirken onu rahatlıkla izleyebi-lirdi. Cezaevi yıllar öncesinde boşaltılmasına rağmen sübyan koğuşlarının olduğu kısma girildiğinde hala keskin bir sidik kokusu var-dı. Koku insanın koridora girişini engelliyor, buraların gezilmesini imkânsız hale getiri-yordu. Sidik sanki beton duvarlar yapılırken su yerine, parmak demirlerinin de çeliklen-mesinde kullanılmış gibi işlemişti koğuşlara. “Kim bilir hangi yavrucaklar buralarda gün saymış ve kahır çekmişti? Kim bilir şimdi bu yavrucaklar nerelerdedir? Buralardan edin-dikleri hangi derin ruh yaraları ile yaşamaya

çalıştıklarını kim bilir?” diye düşün-meden edememişti doktor.

Cezaevi çıkışının tam karşısında Sinop garajının bir kapısı vardı. Mahkûmların gün sayarken hayal-lerindeki ilk durağın burası olduğu kuvvetle muhtemeldi. Belki de o garajın kapısından girmek onlar için yeni bir hayatın başlangıcı demekti. Mahkûmlar tahliye oldukları gün cezaevinin kapısından çıkmış, demir kapı arkalarından son kez kapanmış ve sekiz on adımla yolu karşıya geç-tikten sonra Sinop garajına ulaşmış olmalıydılar. Onların tüm acı hatı-ralarını geride bırakarak özgürlüğe koşmaya başladıkları yerin bu garaj olduğu muhakkaktı.

Garajın bu kadar yakın olması Sinop cezaevinde yatanlar için bir şans olmalıydı. Şehir merkezindeki cad-

deye doğru giden, cezaevi ile garajlar ara-sındaki yol ise özgürlük ve esaret arasındaki bir sınır gibiydi.

Sinop Cezaevi ve Garajlar…

Ersan ODACIProf. Dr.

Boğaziçi Gündem

İhtiyaç sahibi ailelerin ço-cuklarının ücretsiz sünnet ettirildiği şölen Kasımpaşa Kızılay Meydanı’nda yapıldı. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın ev sahip-liğinde gerçekleşen şölene aileler ve Kasımpaşalılar yoğun ilgi gösterdi. Sünnet şöleninin heyecanı ve ha-zırlıkları haftalar öncesinde başladı. Beyoğlu Belediyesi Sosyal İşler Mü-dürlüğü, Dolapdere, Yenişehir ve Fe-tihtepe Semt Konakları’na başvuran aileler sünnet olacak çocuklarının kayıtlarını tamamladı. Kayıtları alınan çocukların sünnet giysileri (Pantolon, gömlek, ayakkabı, pelerin, maşallah, papyon, asa, çorap, şapka ve özel sünnet külotu) Beyoğlu Belediyesi tarafından kendilerine hediye edildi.

Çocuklar için her şeyin düşünüldüğü şölende, sünnet kıyafetlerini giyen çocuklar meydanda renkli görüntüler oluşturdu. Kendileri için hazırlanana sürpriz programda doyasıya eğlenen çocuklara jonglör yaptığı gösteriler-le heyecanlı dakikalar yaşattı. Renkli kıyafetleriyle cıvıl cıvıl bir görüntüye sahip olan pal-yaçolarla dans eden çocuklar kovboy kılığındaki sunucuyla heyecanlı yarışmalar yaptı. Tüm bu program Kasımpa-şa Kızılay Meydanına ku-rulan ekrandan meydana yansıtıldı. Başkan Demircan, ço-cuklarla beraberdi Sünnet çocuklarının heye-canına ve eğlencesine ortak olan Beyoğlu Belediye Başkanı

Ahmet Misbah Demircan, çocuklar-la tek tek ilgilendi, fotoğraf çektirdi. Sünnet şöleninin artık Beyoğlu’nun bir geleneği olduğunu belirten De-mircan, “19. Geleneksel Toplu Sün-net Şölenimizde 500 çocuğumuz erkekliğe adım atacak. Onlar için

önemli olan bu günde doyasıya eğlensinler istedik. Eminim ki bu eğlenceyi de hiç unutmaya-

caklar. Beyoğlu’nda yaşayan herkes gibi çocuklarımız-da bizim için özeldir, değerlidir. Beyoğlu’nda yaptığımız her iki iş-ten biri çocuklarımız içindir. Öyle olmaya da devam edecek. Onlara daha güzel bir

Beyoğlu bırakmak için ça-lışıyoruz” dedi.

Beyoğlu 19’ncu kere maşallah dediBeyoğlu Belediyesi’nin 19. Geleneksel Top-lu Sünnet Şöleni yapıl-dı. Kasımpaşa Kızılay Meydanı’nda coşkulu bir kalabalıkla düzenlenen şölende yaşları ile 3–14 arası değişen toplam 500 çocuk sünnet ettirildi

[email protected]

Beyoğlu 19’ncu kere maşallah dediBeyoğlu 19’ncu kere maşallah dedi8

Page 9: Boğaziçi Gündem

İlhan çaBukol | Boğaziçi Gündem

BKöroğlu Tekstil Firması sa-hibi Aslan Köroğlu’nun sıfırdan baş-layan ve halen zirveye doğru devam eden inanılmaz başarı öyküsü. Boğa-ziçi Gündem Gazetesi Yazı İşleri Mü-dürü ve Haberler Koordinatörü İlhan Çabukol, küçük bir atölyeden bugün Türkiye’nin en önemli tekstil firma-larından biri haline gelmeyi başaran Köroğlu Tekstil’in başarı hikâyesini araştırdı. Firma sahibi Aslan Köroğlu, sıfırdan zirveye devam eden Köroğlu Tekstil Firması’nın inanılmaz başarı öyküsünü İlhan Çabukol’a anlattı.

İnşaatlardan toplanan çiviler, maçlarda satılan su ile başlayan ticari hayat…

“Aslında İstanbul’da inşaatlardan top-ladığım çiviler ve maçlarda sattığım su ile iş hayatıma başladım” diyor Aslan Bey… Ve başlıyor serüven dolu daldan dala konma ama düşmeme hikâyesi…

İlkokul 3. Sınıftayken Sabri Aydemir

isimli bir hazır giyim atölyesinde tu-valet temizleyerek işe başlayan Aslan Bey şimdi Köroğlu Tekstil Firması’nın sahibi. İlkokulu bitirdikten sonra Beyoğlu’nda Hüseyin Kıbrıs isminde 3 makineli atölye de çalışmaya başla-mış. Daha sonra taş ütüde çırak olarak ütü yapmayı öğrenmiş.

İş saatinde hiçbir şekilde kaytarmadım, güven benim için çok önemlidir…

Sık sık iş yeri değiştirdiğini yineleyen Aslan Bey 14–15 yaşındayken Belpant isminde bir şirket’e ortacı olarak girmiş. Ve orada usta makineciler işi ona öğret-mek istemediklerinden kendi kendine karar verip, yaklaşık 40 kişi ça-lışan bir atölyede lider kişi olmayı hedeflediğini, bir sene sonra işyeri sahibinin işyeri anahta-rını kendine teslim ettiğini ve bu işyerinin sorumluluğunun artık kendine ait olduğunu söylüyor. Bunu nasıl başardığını ise şöyle anlatıyor Sayın Köroğlu. “İş saatinde hiçbir şe-kilde kaytarmadım ve güven benim için çok önemlidir, patronlarımın güvenleri-ni sarsacak hiçbir harekette bulunma-dım.”

40 metrekare, 4 makineli bir atölye…

18 yaşına kadar bu iş yerinde çalışıp para biriktirdiğini ve biriktirdiği para ile Beyoğlu Anadolu Pasajı’nda 40 metrekare yerde 4 makineli bir atölye kurduğunu; esnaflığı, ticareti bilmedi-

ği için bu ilk açtığı iş yeri-nin kendisi için bir tecrübe olduğunu söyleyen Aslan Bey bir sene sonra artık zorlanmaya başladığını, işlerini tek başına yürüte-meyeceğini anladığında etrafındaki insanlara danış-maya başladığını ama bu kişilerden de ‘yapamıyor-

san bırak’ tepkisini aldık-tan sonra askere gidece-ği için işyerini kapatmaya kara verdiğini anlatıyor.

Askere gidene kadar eski patronuyla ortaklık yapmış ve askere gideceği günün akşam 5’ine kadar bile ça-lışmış Aslan Köroğlu. Gel-diğinde ise ortak olduğu firma batmış. Daha sonra başka bir pantolon firma-sında çalışan Köroğlu “bir takım hak-sızlıklardan dolayı ve firmada gelecek görmediğim için oradan da ayrıldım”

diyor.

Köroğlu Tekstil’in Beyoğlu, Osmanbey, Kâğıthane,

Çağlayan serüvenleri…

Bu ayrılıktan sonra sermayesi olmadığı için yeni bir yatırım-da bulunamayan Sa-yın Köroğlu, bunun çaresini 1992 model

arabasını 110 milyona satıp Beyoğlu’nda yine

4 makineli bir yer aça-rak bulmuş, atölyelerden iş

alarak pantolon dikmeye baş-lamış. İşler çoğalttıkça atölyesini

Çağlayan’a taşıma kararı almış. Büyük eziyetlerle devam eden iş sektörün-de hiçbir zaman azmini yitirmemiş. Osmanbey’de sürekli pantolon dike-bileceği bir mağaza bulup, oraya di-kim yapmaya başlamış. Personel sayısı 4–5 kişi olan bu 80 metrekarelik yerde de 2 sene ikamet edip, aynı mevkii’nin bir alt sokağına taşınıp Filoto marka-sıyla bir firmaya dikim yapmış. Bura-da da 2 sene işlerini sürdükten sonra Kâğıthane’de 500 metrekare bir yere taşınıp Laleli’nin en popüler zamanla-rında Bosser isminde bir firmaya kali-teli pantolonlar sunup, bütün makine-lerini son teknolojiye göre yenilenmiş. 5 sene bu iş yerinde dikim yaptıktan sonra Çağlayan’da Köroğlu Pantolon isminde 500 metrekare bir işyeri mül-kü almış ve yaklaşık 100 çalışanla di-kim yapmaya başlamış.

40 metrekareden 2000 metrekare işye-rine, 4 çalışandan 200 çalışana…

Şu an bulundukları 2000 metrekare yerde 200 çalışanı ile pantolonları en güzel şekilde sunan Köroğlu Grubu, Osmanbey’de de Coserat markası adı altında mağazasını açarak toptan sa-tış yapıp tekstil sektöründe önemli bir yer edinmiştir. Osmanbey’deki vitrin modeli ünlü modacı Faruk Saraç ta-rafından beğenilerek alınıp, sergilen-miştir. Ayrıca 2 senedir Azerbaycan, İsrail, Yunanistan ve İran gibi ülkelere pantolon ihracatında bulunmaktadır.

Köroğlu Grup, bugün kaliteli dikiş, uy-gun kalıp, itinalı işçilik ile dünya çapında en son teknolojik makinelerle müşteri memnuniyetini göz önünde bulundura-rak giyim sektöründe çalışmalarına hızla devam etmektedir. Tam bir uyum –bü-tünleşmeye sahip olan Köroğlu Pantolon çalışmaktan ve kaliteli ürün üretmekten her zaman gurur duyan bir firma olmuş.

Türkiye’nin gelişen yüzünü en iyi sim-geleyen kuruluş: Köroğlu Tekstil…

Küçük bir atölyeden firmaya dönüş-melerinin altındaki en büyük etke-nin iş dünyasındaki ahlaki değerlere dikkat etmesine, çok uç noktalarda yaşam sürmemesine, hedeflerinin sürekli yüksek tutulmasına bağlayan Sayın Aslan Köroğlu, şu anda birçok ailenin ekmek kapısı olmakla beraber Türkiye’nin gelişen yüzünü en iyi sim-geleyen kuruluşlardan birisidir.

Özetle başarı hikâyesini sizlerle pay-laştığımız Aslan Bey, son söz olarak bu işte başarıya ulaşmasının tek sebebinin “çalışmak, çalışmak, çalışmak” olduğu-nu söylüyor…

Türkiye’nin gelişen yüzünü en iyisimgeleyen kuruluş: Köroğlu Tekstil

Aslan Köroğlu’nun sıfır-dan zirveye, inanılmaz başarı öyküsü…

9

Page 10: Boğaziçi Gündem

Boğaziçi Gündem

Bağcılar Belediyesi’nin Ra-mazan etkinliklerinin merkezinde her yıl olduğu gibi bu yıl da İnö-nü Mahallesi’nde kurulacak deva-sa Ramazan çadırı olacak. Bağcılar Belediyesi Ramazan Çadırı İrfan Sofrası’nda her akşam 2 bin 500 kişi iftar sofrasına oturacak. Bir Rama-zan çadırından çok, kültür merkezi-ni andıran çadırda iftarın ardından kültür sanat etkinlikleri gerçekleşti-rilecek.

Orucunu Ramazan çadırında açmak isteyen ya da kültür sanat et-kinliklerine katılmak iste-yenler için önceki yıl-larda olduğu gibi bu yıl da çadıra belli periyotlarla klima-lar yerleştirildi. Her gün binlerce kişinin ziyaret et-mesinin beklen-diği Ramazan et-kinlik alanı güvenlik görevlileri tarafından korunacak.

Bağcılar Belediyesi’nin 17 yıl önce başlatmış olduğu Ramazan etkinlikleri kapsamında örnek bir dayanışma da yaşanıyor. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Rama-zan çadırında her akşam hayırsever

bir işadamı iftar verecek.

Bağcılar Belediyesi’nin Ramazan et-kinlikleri Ramazan Çadırı İrfan Sof-rası ile de sınırlı değil. Önceki yıllar-

da olduğu gibi bu yıl da Kazakistan, Kırgızis-

tan, Almanya’da iftar sofraları kurulacak. Bir diğer iftar sofrası ise Çanakka l e Şehitliği’nde a ç ı l a c a k . Bağcılar Bele-

diyesi, Eceabat Belediyesi ile

ortaklaşa gerçek-leştirdiği geleneksel

Çanakkale iftar programı ile Çanakkale Şehitliği’ne gezi düzen-leyecek ve şehitlik gezisinin ardın-dan Morto Koyu’nda iftar programı düzenlenecek.

Bağcılar Belediyesi Ramazan çadırı, mahalle iftarları, Orta Asya, Almanya ve Çanakkale iftar programları ile Ramazan’a hazır. Vatandaşlar Ramazan ayı boyunca, isterlerse klimalı Ramazan çadırlarında, isterlerse mahallelerinde kurulan iftar sofrasında oruçlarını açabilecekler.

Bağcılar Ramazan’a hazır

Bağcılar Şehidini uğurladıSuriye’nin uluslararası hava sahasında vurarak düşürdüğü Türk uçağının pilotları toprağa verildi. Şehit Pilot Teğmen Ha-san Hüseyin Aksoy’u son yolculuğuna binlerce kişi uğurladı.

Boğaziçi Gündem

Malatya 7. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda düzenlenen as-keri törenin ardından Şehit Aksoy askeri uçakla Yeşilköy’deki aske-ri havaalanına getirildi. Aksoy’un Türk bayrağına sarılı cenazesi, babasının Bağcılar Evren Mahalle-si’ndeki evine götürüldü.

Aksoy’un naşının baba ocağına getirileceğinin açıklanmasının ar-dından, Evren Mahallesi Tuna So-kak önünde binlerce kişi toplandı. Cenaze, baba evine getirilmesinin helallik alınmasının ardından Ata-köy 5. Kısım Camii’ne götürüldü.

Cenaze namazına TBMM Baş-kanı Cemil Çiçek, Başbakan Re-cep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ge-nelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Başbakan Yardım-cısı Bekir Bozdağ, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Ada-let Bakanı Sadullah Ergin, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, HAS Parti Genel Başkanı Numan Kur-

tulmuş, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve İstanbul Büyükşe-hir Belediye Başkanı Kadir Topbaş AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu, Bağcılar Kaymakamı Veysel Yurdakul, Bağcılar Beledi-ye Başkanı Lokman Çağırıcı, çok sayıda üst düzey askeri yetkili ile vatandaş katıldı.

Cenaze namazını, ikindi namazına müteakip İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran Kıldırdı. Namazın ardından şehit Pilot Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy’un naaşı, askerler tarafın-dan bir süre omuzlarda taşındık-tan sonra top arabasına konuldu.

Şehit Teğmen Hasan Hüseyin’in naşı cenaze namazının ardından Edirnekapı Hava Şehitliği’ne geti-rilerek burada toprağa verildi.

Aileye başsağlığı dileklerini ileten Bağcılar Belediye Başkanı Lok-man Çağırıcı yaptığı açıklamada, “Her iki pilotumuza da Allah’tan rahmet diliyorum. Şehitlerimizin başta aileleri olmak üzere tüm ya-kınlarının ve milletimizin başı sağ olsun” dedi.

10

Page 11: Boğaziçi Gündem

Boğaziçi Gündem

Türkler arasında sancak gibi mukaddes bir varlık halinde yaşatılan mehter, meydan savaşlarında, kale kuşatmalarında, deniz savaşlarında düşmana hücum esnasında, hamasî havalarla duyguları kamçılar, şahlan-dırır, askeri şevke getirir, moralini yükseltir, çıkardığı muhteşem ses düş-man askerinin moralini bozar, boz-guna uğratırdı. Mehter, Türk tarihin-de devletin egemenlik, hükümranlık sembolü olarak yer almıştır. Tarih bo-yunca bu topluluk daima Türkün millî sazı ve istiklâl şartı olmuştur.

Mehteranda, her sazdan bireriyle ku-

rulan topluma kat adı ve-rilir.5 katlı mehter deni-lince, her sazdan beşer olduğu anlaşılır. Mehte-ran bölüğü, resmî kad-ro olarak 3,5, 7, 9, katlı olarak kurulur. Osmanlı İmparatorluğu’nun ihti-şamlı devirlerinde mehter kat sayısı 12’ye kadar çıka-rılmıştır.

1826 yılında devrin hükümdarı II. Mahmut tarafından Vaka-i Hay-riye adiyle anılan Yeniçeri Ocağının ortadan kaldırılması sırasında Yeni-çeri Ordusunun parçası sanılan meh-ter takımları da kaldırılmış, yerlerine

Asâkiri Mansure-i Muhammediye adıyla kurulan yeni ordu teşkilâtı içinde, o zamanın Avrupa orduları yanında kurulmuş olan bando mı-zıkaları gibi mızıka takımları kurul-muştur.

Mehterin tekrar kurulmasına 1914 yılında sanatkâr-muharrir Celâl Esat (ARSEVEN) amil olmuş ve o sırada Askerî Müze Müdürü Ahmet Muhtar Paşa tarafından da Askerî Müze bün-yesinde mehter tesis edilmiştir. 1935 yılına kadar eski Türk musikisini din-leten Askerî Müze Mehter Takımı, devrin Bakanı tarafından kifayetsizlik

gerekçesiyle tekrar ortadan kaldırılmıştır. Ciddî tarihî

araştırmalar ve musiki çalışmaları sonunda,

mehter takımı 1953 yılında üçüncü defa altı katlı ola-rak kurulmuş ve 29 Mayıs 1953 tarihine tesadüf eden İstanbul’un Fethinin 500. yıl-dönümü merasi-

mine iştirak etti-rilmiştir. Zamanla

7 - 8 kata çıkarılan mehteran bölüğü.

Askerî Müze Müdürü Albay Sabahattin DORAS’ın

İd. Ks. Â. 0572-3-68 sayılı, 24 Ha-ziran 1968 gün gerekçeli teklifiyle, Genelkurmay Başkanlığının Hrb. T. 0572,1-68 İDA. Ve 10 Temmuz 1968

gün Genelkurmay Başkanının onayın-dan geçen emirleriyle, 9 katlı mehter aslına tam olarak uygun kıyafetiyle kurulmuştur. Daha sonra değişik ku-rum ve kuruluşlar bünyesinde (As-keri Müze Mehterinin dışında) sivil mehterler kurularak mehterlerin ülke çapında yaygınlaşması sağlanmıştır. 11 Temmuz 1997 tarihinde Eyüp Be-lediyesi himayelerinde kurulan Eyüp Mehteri, çalışmalarını Eyüp’teki tarihi mehter hanesinde, yurtiçi ve yurtdışı konserlerini irca ederek sürdürmekte-dir. Mehteran-ı Eyüp Sultan Konserleri her cuma Öğle ezanından iki saat ev-vel Eyüp Sultan Cami Avlusunda ya-pılmaktadır.

Mehteran-ı Eyüp Sultan

İlBER ORtaylı’ya VEdaBoğaziçi Gündem

Topkapı Sa-rayı Müzesi

Başkanlığı’ndan emek-li olan Prof. Dr.İlber Ortaylı’ya, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da katıldığı bir veda gecesi düzen-lendi. Topkapı Sarayı Mecidiye Köşkü’nde düzenlenen veda tö-renine Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek, Kültür ve Turizm Ba-kanı Ertuğrul Günay, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ve Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavun-cu, Ayasofya Müzesi Müdürü Dr. A. Haluk Dursun, Başaran Ulusoy ve çok sayıda davetli katıldı.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay yaptığı konuşmada, “İl-ber Hoca, çok değerli bir tarihçi. Hatta insanlar ona, ‘tarihi sevdi-ren insan’ diyorlar, güler yüzle anlattığı için. Tarih bilgisini bü-yük ölçüde popülerleştirdi. Bizim de zaten buna ihtiyacımız vardı. İnsanlar tarihimizi bilsinler» ifa-delerini kullandı. Ortaylı›nın alanındaki başarısına da deği-

nen Günay, onun ilminin Türki-ye sınırları dışında da bilindiğini vurguladı.

İlber Ortaylı kokteylde yaptığı konuşmada, ‘7 yıl sona erdi, biraz fazla kaçırmışım daha ev-vel gitmem lazımdı. Bundan sonra işimi yapacağım, Gala-tasaray Üniversitesi Hukuk Fa-kültesi’ndeyim” dedi. Emekli olmadığını, sadece Topkapı Sarayı’na yapmaya çalıştığı hiz-meti sınırlandırma zamanı gel-diğine inandığını ifade ederek, ‘Asli müesseseme, Galatasaray

Üniversitesi’ne dönüyorum’ dedi.

Türkiye bürokrasisinin sanıldı-ğından daha müspet ve gurur verici yönlerini bu görev sırasın-da tanıdığını ifade eden Ortay-lı, ‘Beni buraya tayin edenlere, bürokrasiden yetişmediğim için benim bazı istisnai görülen ta-vırlarıma tahammül eden başta Sayın Bakanımıza, bütün Bakan-lık mensuplarına, Eyüp Beledi-yesine ve arkadaşlarıma teşek-kürü bir borç biliyorum’ diye konuştu.

Topkapı Sarayı Müzesi Başkanlığı’ndan emekli olan Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya veda gecesi düzenlendi.

11

Page 12: Boğaziçi Gündem

Boğaziçi Gündem

Boğaziçi Gündem Gazete-si Yazı İşleri Müdürü İlhan

Çabukol kentsel dönüşüm çalış-maları ve son günlerde kamuoyu-nu oldukça meşgul eden Tarlabaşı Yenileme Projesi hakkında, Beyoğ-lu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ile konuştu. Demircan, Beyoğlu’nda gerçekleştirdikleri kentsel dönüşüm çalışmaları için iddialı açıklamalarda bulundu. Demircan “Kentsel Dönüşüm İs-tikbaldir. Tarlabaşı’nda yaptığımız ise salt bir kentsel dönüşüm değil, bu istikbal çalışmasının en önemli örneğidir. Çünkü İstikbal yalnızca sağlam, kullanışlı ve estetik binala-rın penceresinden görünür. Bizim de yapmaya çalıştığımız budur” dedi. İlhan Çabukol’un Ahmet Mis-bah Demircan ile gerçekleştirdiği röportajı siz değerli okurlarımıza aşağıda sunuyoruz.

Türkiye kentsel dönüşümü tartışıyor, Beyoğlu Belediyesi kentsel dönüşüm-de Türkiye’ye örnek oluyor…

İlhan Çabukol: Türkiye kentsel dönüşüm’ü tartışıyor. Beyoğlu bu konuda öncü diyebileceğimiz bir rol üstlendi. Özellikle Tarlabaşı Ye-nileme Projesi’ni konuşmak istiyo-rum sizinle. Tarlabaşı’ndaki çalış-malar ne zaman başladı?

Ahmet Misbah Demircan: Başbaka-nımız Kentsel Dönüşüm konusunda da, bütün siyasi risklere rağmen Türkiye’nin geleceğini kuran lider-lik inisiyatifini büyük bir cesaret ve kararlılıkla kullanıyor. Türkiye; çoğu yerde geç kalınmış kentsel dönüşüme onun sayesinde odak-landı. Tarlabaşı’ndaki dönüşüm de

başbakanımızın talimatlarıyla baş-lamış, yön bulmuş, şekillenmiş, ya-pılanmış; öncü ve büyük bir kent-sel dönüşüm hamlesidir. İşe 7 yıl önce başladık. Sabırla ve sağlam adımlarla mesafe alarak bugünlere geldik.

İlhan Çabukol: Teşekkür ederim. Mi-mari dönüşüm hakkında, ilk ağız-dan ne söyleyeceksiniz?

Ahmet Misbah Demircan: Dün-yanın en zor işi. Romalı Mimar Vitruvius’un 2 bin yıl önce vurgula-dığı üç mimari ilke var: Sağlamlık, kullanışlılık, estetik. Vitruvius’tan 2 bin yıl sonra bugün, dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul’un kalbinde çürük, kulla-nışsız ve maalesef estetik nitelik-lerini de kaybetmiş bir bölge olan Tarlabaşı’na müdahale etmek ge-rekiyordu. Bu yalnızca bir belediye-cilik çalışması değil, aynı zamanda bir gurur meselesidir.

İlhan Çabukol: Neden gurur mesele-si? Bunu biraz açar mısınız?

Ahmet Misbah Demircan: Bir top-lumla, yüzlerce, binlerce, milyon-

larca insanla konuşmak, mesuliyet gerektirir. Gazetecisiniz, biliyor-sunuz. Yöneticilik de öyle. Bilgili, hakkaniyetli ve çalışkan olacaksın. Aksi takdirde bu vebalin altından kalkamazsın. Biz bir mimari bilin-cine sahip olmak zorundayız. Bir şehrin genel görünümünü yansıtan bir fotoğrafına baktığımızda o şe-hirdeki insanlar yoksul mu, zengin

mi; özgür mü, baskı altında mı; depresif mi, mutlu mu hemen anlarız. Şehrin meydanı yoksa, de-mokrasi zayıftır. Evler çok katlıysa komşuluk bağları gevşektir. Bah-çe yoksa, tabiat bilinci silinmiştir. Ağaç yoksa, akciğerler, sağlık iyi durumda değildir. Binalar sanatsal kaliteden yoksunsa, sıvasız, boya-sız, bakımsızsa; o şehirde tiyatroya, resme değer verilmiyordur… Şe-hirlerimize bir mimar gözüyle, hiç değilse mimari hakkında temel bil-giler eşliğinde bakmamız gerekir.

İlhan Çabukol: Tarlabaşı’na baktınız ve olumsuz izlenimler mi edindiniz?

Ahmet Misbah Demircan: Kimdi, “Mimari donmuş müziktir” diyor-

du. Hakikaten öyledir. Ayrıca mi-marinin müzikle akrabalığı, uyumu da söz konusudur: Süleymaniye’ye bakınca, Itrî’nin Kurban Teksiri’ni duyarsın. Versailles Sarayı’na bakınca Ravel’in müziğini, me-sela Bolero’yu anımsayabilirsin. Tarlabaşı’na bakınca bizim kulağı-mıza yanık bir ağıt çalınıyordu. Bir feryadın, figanın donmuş haliydi Tarlabaşı. “Yaşamdan çok ölüme yakın” duruyordu. Biz de ameliyata başladık.

İlhan Çabukol: Yani ‘Yenileme Proje-si’ ne? Tarlabaşı Yenileme Projesi’nin kapsamı nedir? Diğer kentsel dönü-şüm projelerinden farkı nedir?

Ahmet Misbah Demircan: Biz bu işi yedi senedir yürütüyoruz. Açıkça-sı, çok yol aldık. Beyoğlu’nun mi-mari bir dokunulmazlığı var. Bir taşı yerinden kıpırdatsanız, tüm Türkiye’nin gözleri buraya çevrili-yor. Bu bir. İkincisi, çokça restoras-yon çalışması gerçekleştirdik. Mi-mari dokunun önemi, tarihsel mira-sın korunması, bir binanın sanatsal önemi konularında adeta ihtisas yaptık. Bizim bölgemizde bulunan binalar hem yaşça çok büyükler, hem de şehrin en işlek merkezin-deler. Misal, Galata Kulesi 1500 yaşında! Tamam, tahrip olmuş, sonra tekrar yapılmış. Öyle hesap-lasak bile 650 yaşında bir bina bu. Tarihin içindeyiz. Beyoğlu’na, bu açık hava müzesinin bir tek taşına bile kıyamayız. Büyük bir emanet taşıyoruz. Bir yadigarlar koleksi-yonunun muhafızlığını yapıyoruz. Tarlabaşı’nda da aynı hassasiyetle çalışmalarımızı yürütüyoruz.

İlhan Çabukol: Tarlabaşı’ndaki ye-nilemede, depremden daha önemli

ahmet Misbah demircan: taRlaBaŞıNda ZEHİRlENMİŞBİR PRENSESİ tEdaVİ EdİyORUZ

Boğaziçi Gündem Gazetesi Yazı İşleri Müdü-

rü İlhan Çabukol kentsel dönüşüm çalışmaları

ve son günlerde kamuoyunu oldukça meşgul

eden Tarlabaşı Yenileme Projesi hakkında,

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah De-

mircan ile konuştu. Demircan, Beyoğlu’nda

gerçekleştirdikleri kentsel dönüşüm çalışma-

ları için iddialı açıklamalarda bulundu.

12

Page 13: Boğaziçi Gündem

öncelikleriniz mi var?

Ahmet Misbah Demircan: Deprem deyince, insan hayatı söz konusu. Elbette en önemli önceliğimiz ha-yattır. Fakat size bir şey söyleye-yim mi… Bence bir insanın onuru, hayatından daha değerlidir. Bunu yanlış anlamanızı istemem: Benim insanımın güvenli bir evde ikamet etmesi, benim için onur meselesi-dir. Dolayısıyla, onun hayatı benim onurumdur ve benim hayatımdan daha değerlidir. Umarım anlatabil-mişimdir.

İlhan Çabukol: Yenileme projesinde süreç nasıl başladı?

Ahmet Misbah Demircan: 2005 yılın-da yürürlüğe giren Yıpranan Tarihî ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Ye-nilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun, yani 5366 sayılı kanun, “Beyoğlu Yasa-sı” olarak bilinir. Çünkü bu yasanın çıkması için yoğun çaba sarf ettik. Büyükşehir Belediyesi’yle, hükü-metle, birçok sivil kurum ve kuru-luşla, vatandaşlarımızla koordineli çalıştık. Başbakanımızın destek ve telkinleriyle; canımızı dişimize tak-tık ve şimdi büyük bir hedefe doğru hızla ilerliyoruz.

İlhan Çabukol: Yenileme projesi yıl-lardır sürüyor. Bu işin temel zorluk-ları neler?

Ahmet Misbah Demircan: Dedim ya ev sahibi olmak isteyen kişiler “no-hut oda bakla sofa” bir yuvanın ha-yalini kurar. Bir de emlak piyasası, inşaat sektörü var. Rant, kâr, ma-liyet, prestij, talep gibi kavramlar eşliğinde planlar, projeler yapılan, ona göre konuşulan bir inşaat evre-ni var. Bizim mentalitemiz tümüyle farklı. Konuyu muhafız, bodygard dikkatiyle ve cerrah titizliğiyle ele alıyoruz. Pamuk Prenses masalını biliyorsunuz. Diyelim siz uzman bir hekimsiniz. Büyücünün zehirlediği prensesi sizin hastanenize getirdi-ler. Ne yapacaksınız? Ayrı dünyalar iç içe geçti. Tamamıyla farklı kurgu-lanmış iki evren birleşti. Bizim duru-mumuz biraz da böyle. 18. yüzyılda Levanten mimarlar Beyoğlu’ndaki binaları inşa ederken “2 Asır sonra Ahmet Misbah Bey ve arkadaşları gereken tedaviyi uygular” diye dü-şünmüş olamazlar, değil mi? Fakat biz prensesi başarıyla tedavi ediyo-ruz. Tarihin, bu defa olumlu anlam-da kullanıyorum, güzel büyüsünü, büyüleyici güzelliğini korurken, gü-nümüzün yaşama koşullarını işler kılmaya çalışıyoruz.

İlhan Çabukol: Tarlabaşı Yenileme Projesi, sizin diğer kentsel dönüşüm uygulamalarınızdan farklı görülüyor. Bunun nedeni ne sizce?

Ahmet Misbah Demircan: Güzel tespit. Sütlüce’de, Örnektepe’de, Kasımpaşa’da.... Beyoğlu’nun her köşesinde büyük kentsel dönüşüm projeleri yürütüyoruz. Oralarda da öncü diyebileceğimiz uygulamalar yapıyoruz. Mesela, Sütlüce’de Hil-ton GardenInn Oteli’nin yatırımcısı Türk-Alman ortaklar, Örnektepe

Mahallesi’ni yenileyecekler. Sos-yal tesisleri, çevre düzenlemesiyle 500 haneli harika bir mahalle ku-rulacak. İşadamı, yatırımcı ile bir-likte hareket ederek ülkemize ve vatandaşlarımıza hizmet sunuyor, yaşam alanı inşa ediyoruz. Bunlara karşılık, Tarlabaşı Yenileme Projesi iki nedenle dikkat çekiyor: 1- İstiklal Caddesi’nden her gün 1 milyondan

fazla insan geçiyor. Dolayısıyla, Tar-labaşı aslında mücevher değerinde bir bölge. 2- Biz, Tarlabaşı’nın do-kusunu koruyarak yenileme çalış-ması yürütüyoruz. Yani çok katlı yapılar inşa etmeyeceğiz. Binaların dış görünümü itibariyle tarihsel for-mu koruyacağız. Bu da kimilerine şaşırtıcı geliyor.

İlhan Çabukol: Tarlabaşı yasadışı, toplum dışı unsurların mekânı olmuş-tu. Bu durum sizi nasıl etkiledi?

Ahmet Misbah Demircan: Dövüş Ku-lübü filminde geçen meşhur cüm-leyi hatırlayın: “Tümüyle dibe vur-malısın ki tekrar yükselesin.” Ben bu güzel romanın etkileyici cümle-sine pek katılmıyorum. Kimse dibe vurmasın. Yükselmek için tam bir yenilgi yaşamamız gerekmesin iste-rim. İnanın bana, Tarlabaşı’nda ma-alesef tam anlamıyla dibe vurmuş-tuk. Buradaki tüm binaların beyin ölümü gerçekleşmişti. Tarihte ve günümüzde yapılan hataları, yan-lış uygulamaları ve gelinen üzücü aşamayı ayrıntılı anlatmak istemiyo-rum. Çok şükür, artık yükseliş dö-nemindeyiz. Durum bu.

İlhan Çabukol: Daha ziyade projenin özünden bahsettiniz. Somut içeriğe dair birkaç söz daha söyleyebilir mi-siniz?

Ahmet Misbah Demircan: Kentsel dönüşüm ve yenileme projeleri kolektif bir akıl, kolektif bir ruh ve pratik elbirliği gerektiriyor. Bunun için de bilgiye ve güven ilişkileri-ne ihtiyaç var. Tarlabaşı’ndaki 9 yapı adasında, 20 bin metrekare-lik alandaki 188’i tescilli 269 binayı yeniliyoruz. 7 yıldır bu işe hayatımızı koyduk. Tek tek mahalle sakinleriyle tanıştık, konuştuk, anlaştık. Orada kaç tane genç var, kaç çocuk yaşıyor, hangi okullara gidiyorlar, her şeyi bili-yoruz. Oradaki yoksulluğu, çaresizliği, depresyonu, korkuyu, karanlığı tüm ayrıntılarıyla biliyorum. Mülk sahip-

leriyle görüştük. Mülk sahiplerine, projedeki hakları teslim edilinceye kadar kira desteği sunuyoruz. Kiracı-lar da proje başlangıcından uygula-maya geçinceye kadar kira ödeme-diler, böylece yeni kuracakları hayat için kaynak oluşturdular. Çocuklara okullar ayarlıyoruz. Belediyeden eği-tim, sağlık, iş gibi konularda destek sağlıyoruz. Tek derdimiz, bizim insa-

nımıza bir faydamız dokunsun. Ben de Kasımpaşa’da doğdum. Buraları avucumun içi gibi biliyorum. Dilimin ucuna gelen her şeyi de söylemek istemiyorum. Evlatlarımıza, milleti-mize daha anlamlı yaşam alanları, içindekilerin gülümsediği yuvalar sunacağız. O taşları, tuğlaları taşı-yacağız. Bu harcı hep birlikte kara-cağız. Başka bir yol yok. Birkaç ay önce, Tarlabaşı’nda bir bina kendi-liğinden çöktü. Bu kabul edilemez bir olaydır. Bizim şehirlerimizde binalar kendiliğinden çökemez. Binalar durduk yerde yıkılırsa, in-sanlar nasıl bir hayat yaşayacak? 2 bin sene önce Vitruvius’un yazdığı “sağlamlık” olmadan, insanımız

ayakta kalabilir mi?

İlhan Çabukol: Tarlaba-şı’ndaki binaların dış

görünümü korunur-ken, içeride alışveriş merkezleri, ofisler y a p ı l a -cak .

Bu b i -r a z d u -raksatı-cı değil mi? Tam olarak nasıl bir Tarlabaşı tasarla-nıyor?

Ahmet Misbah Demir-can: Yüzde 52 konut alanı yapıyoruz. Yüzde 12 oranında ticaret, yüzde 17 turizm ve yüzde 14 de ofis. Londra, Edinburg, Paris gibi şehir-lerdeki yenileme projelerini in-celeyerek ha-reket ettik. Tarlabaşı’nın

kendine özgü koşullarını da gözet-tik. Otopark inşa etmemiz gereki-yordu mesela. 10’larca mimardan danışmanlık hizmeti aldık. Projeye geniş bir katılım sağlayarak, fikir ve duygu birliği oluşturmak suretiyle ilerledik.

İlhan Çabukol: Tarlabaşı Yenileme Projesi tamamlandığında ortaya bü-yük bir ekonomik değer de çıkacak. Bu, proje kapsamında hesaba katıl-mış olmalı. Nasıl bir iktisadi projeksi-yon yapıldı?

Ahmet Misbah Demircan: Ölümün-den 100 yıl sonra, Van Gogh’un Dr. Gachet’nin Portresi adlı eseri 1990 yılında 82,5 milyon dolara satıl-mıştı. Halbuki kendisi kardeşinden aldığı maddi destekle kıt kanaat geçiniyordu. Büyük ressam, muh-temelen parayla ilgili bir hesap yapmıyordu. Biz ressam değiliz, doğru. Belediyeciyiz. Yine de işin ekonomik kısmı temel önceliğimiz olamaz. Elbette Tarlabaşı’nın ye-nilenmesi Beyoğlu’na değer kata-cak. Tabii ki dışarıdan gelenler için yeni bir uğrak bölge inşa ediyoruz. Tarlabaşı’nda yaşayanlar da kazanç elde edecekler. İktisadi bir hayat üçgeni kurulacak. Buna karşılık beni asıl heyecanlandıran şey, bu binaların penceresinden istikbalin görünmesidir. O yalnızca sağlam, kullanışlı ve estetik binaların pen-ceresinden görülebilir.

İlhan Çabukol: Son olarak ne söyleye-ceksiniz?

Ahmet Misbah Demircan: Benim Van Gogh gibi resim yapmam düşünü-lemez... Ben aynı anlayışla beledi-yecilik yapıyorum. Doğruyu, iyiyi, güzeli arıyorum; vatandaşlarımızın, ş e h r i - min huzur, refah v e emniyeti pe-

şinde koş-t u r u y o -rum.

13

Page 14: Boğaziçi Gündem

doğukan Gezer / Boğaziçi Gündem

Son aylarda üretimi hız ka-zanan sahte ballar hakkında

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erkan Düz ile konuştuk. Amatör olarak 25 yıldır arıcılık yapıtığını belirten Düz, sahte balı anlamanın püf noktalarını ve insan sağlığına zararlarını ele aldı.

Sahte Bal, Kan Şekerini Yükseltiyor

Televizyon reklamlarında piyasa de-ğerinin altında bal satan iki firmaya bakanlığın ceza vermesi sahte bal tehlikesini gündeme getirdi. Sağlık üzerinde bir çok tehlikesi olduğu bi-linen sahte ballar, gerçek bal fiyat-larından biraz daha ucuza satılarak tüketicilerin ilgisini çekiyor. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erkan Düz, sahte balların içe-risindeki kimyasallardan dolayı sindi-rim sistemine, karaciğere ve pek çok organa zarar verdiğini dile getirdi ve “Sahte ballar, kan şekerini yükselttiği için şeker hastalarına oldukça zarar-lıdır. Mide- bağırsak rahatsızlığı olan hastalarda da olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir” dedi.

Arılara Bol Miktarda Toz Şeker Veriyorlar

İnsanlar baldaki sahteciliği günümüz-de çok çeşitli boyutlarda yapıldığını açıklayan Düz, “Sanayide kullanılan

glikoz şurubu ile çok kolay bir biçim-de süzme bal taklidi ürünler yapılabil-mektedir. Bunun yanı sıra toz şeker ve mısır şurubu ile sahte süzme ballar yapılmaktadır” dedi. Düz, “Kimi za-manda arılara gıda olarak aşırı mik-tarda toz şeker yedirilerek çoğunlu-ğu şekerden oluşan bal görünümlü gıdalar üretilebilmektedir. Ben doğal ortamda kovan başına yılda 5-10 kilo petek bal üretirken, arılarına aşırı şe-ker verenler yılda 100-150 kilo bal üre-tebilmektedirler” diyerek aşırı şekerle beslenen arıların ürettiği balın besin değerinin oldukça düşük olduğunu belirtti. Ülkemizde doğal koşullarda üretilen balların ortalama fiyatlarının kilogram başına 20-100 lira olduğunu bildiren Düz, “Üretilen bal ne kadar katıksız ve az miktardaysa değeride o denli artmaktadır. Sahte ballar, normal balların fiyatlarından biraz ucuz olarak satılmaktadır. Bunun sonucunda tüke-ticilere de fiyatları cazip gelmektedir” dedi.

Hakiki ballların kendine özgü tat ve ko-kusu olduğunu söyleyen Düz, “Süzme ballar akıtıldığında sızım gibi uzama özelliği vardır. Petek bal ise boğazda yanma hissi uyandırır. Yapılacak test-ler görsel ve damak testleridir. Çıplak gözle ayırt etmek pek mükün değildir” şeklinde konuştu.

SAHTE BAL HAYATITATSIZLAŞTIRIYOR

Van Depremi’nin Unutulan Yüzleri; Otizm Anneleri

doğukan Gezer / Boğaziçi Gündem

Van’ da gerçekleşen büyük depremler kentte yaşayan

tüm insanları olumsuz etkiledi. Aile-ler, depremlerin üzerlerinde bırak-tıkları gerek maddi gerekse manevi izleri hala taşıyor. Şüphesiz ki bu izleri en derinden yaşayan ailelerin ba-şında Otizm aileleri geliyor. Otizmlilerin anneleri, depremin yükünün yanında çocuklarının sorum-luluklarını da taşı-mak zorunda kaldı-lar. Deprem anında otizmli çocuklarıyla büyük zorluklar ya-şayan annelerden depremin öteki yü-zünü dinledik.

“Kapıyı açtım ve merdivenler gözü-mün önünde yıkıldı”

Kevser’in (18) annesi Şerife Başaran deprem anında yaşadıklarını şu söz-lerle dile getiriyor: “O an Kevser’in yanında değildik, oğlumla başka bir odadaydık. Yukarıdan çok şiddet-li bir ses gelince bomba patladığını düşündüm. Tavana bakarken duvar açıldı ve aklıma ilk gelen Kevser oldu. Hemen Kevser’in yanına gidip O’nu

korumak için üzerine kapandım ve ölümü beklemeye başladım. O ara tam yanımıza büyük bir taş parçası düştü. Artçı depremler devam ettiği için evden on dakika boyunca çıka-madık. Deprem durunca Kevser’i sü-rükleyerek kapıya getirdim. Yere dö-külen mermerlerden dolayı sırtı yara

oldu. Kapıyı açtım ve merdivenler gözümün önünde yıkıldı. Yuka-rıdan biri iniyordu. Ça-resiz gözlerle ona bak-mama rağmen bize yardım etmeyerek dı-şarı çıktı. Daha sonra eşim kapıya geldi ve Kevser’i sırtına alarak dışarı çıkardı. Dışarı çıkınca Kevser dep-remin yarattığı kaosu

anlayınca bağırmaya başladı. Binanın önüne çıktığımızda bir deprem daha oldu ve apartmandan taşlar yağmaya başladı. O anki refleksle Kevser ile aynı kiloda olmamıza rağmen O’nu kucaklayıp 50 metre ileriye taşıdım”. Deprem korkusunu hala üzerlerin-den atamadıklarını vurgulayan Başa-ran, Kevser’i yalnız bırakıp mutfağa bile gidemediğini söylüyor. Ancak eşi geldiğinde mutfağa gidip yemek yapabildiğini belirten Başaran, “Ne zaman Kevser’in yanında ayrılsam

‘Anne’ diye seslenip beni çağırıyor” diyor.

“O an öldü sandım”

Abdullah’ın (18) annesi Ayşe Özgür, oğluyla yaşadığı o anlardan şöyle bahsediyor: “İlk deprem anında Ab-dullah yatak odasında uyuyordu. Ben diğer oğlum Ammar’ı (16) okuluna uğurluyordum. Deprem başladığın-da hemen biteceğini düşündük ama uzun sürünce duvarlardan kırılma sesleri gelmeye başladı. Ammar ıs-rarla ‘Kaç anne’ diyordu. Ben ‘Ağabe-yin içerde uyuyor, O’nu bırakamam’ deyince Ammar, kendisinden 2 yaş büyük olan ağabeyini kucaklayarak dışarı çıkardı. Abdullah kalabalığı ve kaos anını görünce çok şaşırdı. Abdullah’ın ihtiyaçlarını arabada ka-lırsak karşılayamayacağımız için o gece Elazığ’a gittik”. Yaşadığı ikinci büyük depremi hüzünlenerek anla-tan Özgür, o an Abdullah’ın mutfak-ta çay içtiğini, kendisinin ise yemek

yaptığını belirtiyor. Depremin başla-masıyla birlikte elektriklerin kesildiği-ni ve on saniye içerisinde evin iç du-varlarının yıkıldığını söyleyen Özgür, Abdullah’ın neşeli halinin bir anda yerini sessizliğe bıraktığını dile geti-riyor. Özgür, “Abdullah susunca dö-külen fayansların kafasına düştüğünü ve O’nun öldüğünü sandım. Arkama dönüp bakmaya cesaret dahi ede-medim. Diğer odada bulunan eşimin yanına giderek Abdullah’ı kontrol et-mesini istedim. Eşimin ‘Abdullah ya-şıyor’ sözüyle içim rahatladı ve evden çıktık” diyor. Depremin Abdullah’ta büyük bir stres yarattığını ve kısa sürede saçlarının dökülmeye baş-ladığını belirten Özgür, “Abdullah’ı artık uyurken bile gözümün önünden ayırmıyorum. Her an olabilecek bir depreme karşı hala korkular yaşı-yorum. Beni en çok deprem anında Abdullah’ı koruyamamak kaygılandı-rıyor” şeklinde konuşuyor.

14

Page 15: Boğaziçi Gündem

Boğaziçi Gündem Gazetesi İmtiyaz Sahibiilhan ÇaBuKOlGSM: 0532 411 70 04

----------------------------------------------Genel Yayın Yönetmeni: Hüseyin Şenel ODaCı

Sorumlu yazı işleri müdürü: ilhan ÇaBuKOlHaber Müdürü: Sezayi ÇimEn

Haber Koordinatörü: Doğukan GEzERKültür ve Sanat Danışmanı: Hande Kurtreklam müdürü : ibrahim KılıÇaSlan

-------------------------------------------------Hukuk Danışmanı: Av. Hakan ÖZBAY

Grafik ve Tasarım: Yusuf GülerBaskı Yeri: Ada Matbaası

Davutpaşa Cad. Litros Yolu 2 Mat.Sit. E Blok No:(ZE-2) 1.Kat. Topkapı -İstanbul - Tel: 0.212 567 12 42

------------------------------------------------Adres: Akınsal Sanayi Sitesi C Blok No: 5 İSTANBUL

Tel: +90 ( 0212 ) 481 89 16 - Faks : 481 91 13Web: www.bogazicigundem.com - E-mail:[email protected]

Sayı:19 Temmuz 2012 - Yerel-Aylık ve Süreli Yayın

Boğaziçi Gündem

İl Özel İdaresi tarafından İstanbul’a yapılan ya-tırımları yerinde inceleyen İstanbul Valisi Hüse-

yin Avni Mutlu, bu kapsamda Esenyurt ilçesini ziyaret etti.

İnceleme gezisi boyunca Vali Mutlu’ya, Esen-yurt Kaymakamı Halil Uyumaz, Esenyurt Bele-diye Başkanı Necmi Kadıoğlu, İl Genel Meclisi üyeleri Hamit Öncü, Işıl Kanter, İhsan Dursun, Zeynel Varis ve İl Özel Genel Sekreteri Sabri Kaya eşlik etti.

İnceleme gezisine Namık Kemal Mahallesi’nde yapımı devam eden Hükümet Konağı ile başla-yan Vali Mutlu, belediye ve ilçe emniyet müdür-lüğü inşaat alanlarını gezdikten sonra sırasıy-la; Örnek Mahallesi İlköğretim Okulu, Merkez Mahallesi İlköğretim Okulu, Atatürk Mahallesi İlköğretim Okulu, Yeşil kent Mahallesi İlköğre-tim Okulu ve Cumhuriyet Lisesi inşaat alanlarını gezdi.

Vali Mutlu ayrıca, Abdullah Gül Parkı ve Rek-reasyon Proje alanı ile Sosyal Güvenlik Kurumu binasını da gezerek incelemelerde bulundu.

Gaziler Parkı’nda piknik yapan vatandaşlarla sohbet eden Vali Mutlu, bir ailenin yanına gide-rek yapmış oldukları mangaldaki etlerin tadına baktı.

Boğaziçi Gündem

Esenler’de yaşayan engellilerle yakından ilgilenen ve onlara her zaman destek olan Esenler Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Mü-dürlüğü, engelli çocukları aileleriyle birlikte Göktürk Piknik alanına götürdü.

Esenler Belediye Başkan Vekili Faruk Ay-dın ve Belediye Başkan Danışmanı Mehmet Çelik’in de katıldığı piknikte, engelli çocuk-lar, keyifli bir gün geçirdiler. Belediyeye ait servislerle evlerinden alınarak piknik alanına götürülen çocuklar, havanın da günlük gü-neşlik olmasını fırsat bilerek doğayla iç içe bir ortamda piknik yapmanın tadını çıkardı-lar. Şehrin gürültülü ortamından uzaklaşıp kuş sesleri arasında güzel bir gün geçirme-nin mutluluğuyla birbirinden farklı ağaçların arasında ve Göktürk Gölünün etrafında pik-nik yapan çocuklar, oynadıkları oyunlarla da stres atıp coştular. Görme engellilerden bir gencin sazıyla birlikte söylediği türkülerle de hoş vakit geçiren engelli çocuklar, kendile-rini müziğin ritmine kaptırarak gönüllerince eğlendiler. Aileleri ile birlikte unutmayacak-ları bir gün yaşadılar.

Yatırımları inceleme gezileri kapsamında İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Esenyurt ilçesini ziyaret etti.

Esenler’de yaşayan engelli çocuklar, aileleriyle birlikte Göktürk Piknik Alanı’nda piknik yaptı. Güneşli ve sıcak bir günde doğayla iç içe olmanın keyfini yaşayan çocuklar, hep birlikte oyunlar oynayarak şarkılar söylediler.

NAMLUNUN UCUNDAKİLER

Şeyda KOÇ

Savaş istemiyoruz: çünki ; hala parası olan askerlik görevini yapmazken yoksul aile çocukları bu görevi yapıyor. Emperya-list güçlerin bu savaş arkasında fazlasıyla plan proje içinde olduğunun bilincindeyiz.Bize açılmış bir savaş söz konusu değilken , halk ile girilecek bir savaşta halkında onayına başvurulması gerektiğini düşü-nüyor ve referanduma neden fırsat verilmiyor diye düşünü-yoruz. Hükümetin çevre ülkelerle herzaman çıkarları doğrul-tusunda dostluk kurması gerektiğini biliyoruz. Aksi sözkonusu olduğunda muhtemel savaştan T.C. Hükümetinin ne fayda sağlayacağı hala tam beyan edilmiş değil.Olası savaşın benim cephemde ki boyutu bu savaşın olmaya-cağına dair. Çocukluğumda bu tür harekatların adı “sınır ötesi tatbikat” olarak geçiyordu. Sonra adı sınır ötesi operasyon oldu! Sınır içi çünki “PKK” ile olana deniyordu. Şimdilerde “savaş” deniyor. Öyleyse nasıl oluyor da top tüfek Suriye’ye çevriliyor.Suriye başkanı Esed bir TV kanalından Türk halkına ürkütücü mesajlar yolladı. Çünki arka planda yapılan ABD baskılarını ancak duyarlı Türk milletinin desteği ile savuşturmak istiyor-du. ABD namlularını Suriye’ye yöneltti . Akabinde Esad’a göz-dağına devam etti. Madalyonun yüzü malum görünmeyen tarafında benim öngördüğüm. Bu blöfü Esad riske etmeyecek ABD’nin istediğini verecek. Bizim tanklarımızda geri çekile-cek.Olan bizim sağ duyumuzun yıpratılması ile kalacak. Türkiye NATO anlaşması ile bu tür durumlarda mecburi NATO ile ha-reket etmek zorunda. Bu anlaşma bozulabilecek mi… Türkiye o güce ulaşabilecek mi… ulaştırılabilecek mi?(!)Pesimist olmamak mümkün değil; idareler değişiyor kahya ve efendisi gerçekliği değişmiyor. Aslolan şu ki toplumun mekanizmalarını olayı bir şahsa bağ-layıp sayıp sövmek toplumsal rahatlamayı sağlamak olayın bütününü kavramaktan alıkoyuyor .Savaş istemiyoruz ama aynı zamanda; artık NATO’nun masa üstünde ki savaş stratejisi belirlenen haritada piyon olmakta istemiyoruz. Bunu göze alabildiğinde T.C. hükümeti ,o zaman halkların özgürlüğünden bahsedilebilir.Tarihsel çoklu orjinler , modern beklentileri asimile etmekten öteye gitmez!XXXX“Madımak Oteli” yarası halâ kanıyor:Sivas katliamını yine derin kaygıların ortasında andık. Haya-tının baharında ve en verimli döneminde hayatlarını yitirmiş 32 aydın. Türkiye’nin düşünce mirasından 32 kişi! Hala “dinci-yobaz” ya da “gizli istihbarat” sebep olduğu vs. tartışmaları devam ediyor! Etme sebebi davanın düşmesi ve bu gerçek-le her daim dini ve kültürel duyguları sömürülmeye çalışı-lan halkın kaos içinde bırakılması. kutuplaşmanın daha da sivrilmesine olası verilmesi.. Bu konuyu özetlersek; Adaletin gözbağını birileri aralamış! SAĞ ve SOL diye maalesef adlan-dırılan iki kesiminde bilhassa aydınlarının ‘adaletin’ verdiği kararın bu hale getirilmesi için birlikte kaygılanmaları zaruri-dir. rini söylese bu kadar tepki alır mıydı? Almazdı!

Vali Mutlu, Esenyurt’aYApILAN YATIRIMLARI İNcELEDİ

engelli çocuKlArın PiKniK Keyfi

15

Page 16: Boğaziçi Gündem

İlhan çaBukoli / Boğaziçi Gündem

Üniversite sınavlarının yapıldı-ğı ve binlerce öğrencimizin meslek se-çimini yapacağı bu günlerde, Boğaziçi Gündem Gazetesi Kurucusu ve Genel Koordinatörü İlhan Çabukol Bürotime İstanbul Şubesi Zivella Ofis Mobilyaları iç mimarı Aytaç Engin ile görüştü. Aytaç Engin, iç mimarlık mesleği ve kendisi-nin iç mimarlık mesleğine bakışını İlhan Çabukol’a anlattı. Sayın Engin’in bu günlerde üniversite tercihlerini yapacak binlerce öğrencimize katkı sağlayaca-ğını ve konuya ilgi duyan okuyucuları-mızın da hem faydalanacağını hem de zevkle okuyacağını düşündüğümüz rö-portajını sizlere aşağıda sunuyoruz.İLHAN ÇABUKOL: Aytaç Bey bize kendi-nizden bahseder misiniz? AYTAÇ ENGİN: 1985 Rize doğumluyum. İstanbul’da yaşıyorum. İlk, Orta ve Lise eğitimimi Türkiye’de, Üniversite eğitimi-mi Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nde, Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü ile tamamladım. Alanında öncü birçok tasarımcı ve akademisyen ile or-tak çalışmalarım oldu. İtalya, Amerika ve Kıbrıs’ta birçok projede yer aldım. Şu anda, Bürotime İstanbul Şubesi Zivel-la Ofis Mobilyaları’nda iç mimar olarak görevliyim. Libya, Irak, Suriye, Mısır, Türkmenistan, Azerbaycan gibi birçok ülke için uluslararası projeler yürütüyor, ofis mobilyası sektöründe projeler yapı-yorum.İLHAN ÇABUKOL: Sayın Engin iç mimar ne yapar? Türkiye’de iç mimar olmak zor mudur?AYTAÇ ENGİN: Biz iç mimarlar, insan-ların hayatını kolaylaştırmak ve mevcut yaşam alanlarını daha modern ve işlev-sel hale getirmeyi amaçlarız. Bu amacı-mıza ulaştığımız anda, işimizin bize ver-diği haz ve mutluluk ile yolumuza de-vam ederiz. Türkiye’de iç mimar olmak ya da başka bir yer de iç mimar olmak diye bir kavram konuşmak yanlış olur. İnsan her yerde insandır. Bulunduğunuz bölgenin ihtiyaçlarını doğru ve başa-rılı bir şekilde analiz edecek olursanız, işinizi zaten doğru yapıyor olursunuz.

İç mimarlar görevleri gereği zorlukları aşabilen kişiler olmalıdırlar. Bir iç mimar “benim mesleğim zordur” ibaresini kul-lanamaz. Kendi zorluğunu çözemeyen birisi başkasının zorluklarını zaten çöze-mez ki, zaten o kişi iç mimar olmamıştır olamayacaktır da.İLHAN ÇABUKOL: Yaptığınız tasarımlar ve uygulama süreçlerinde ne gibi konulara dikkat ediyorsunuz?AYTAÇ ENGİN: Öncelikle tasarımını yap-tığım projenin ya da uygulamanın bütü-nü ile bende bazı duygular uyandırması gerekiyor. Tasarım ve tasarımın hitap ettiği kitlenin iyi seçilmesi gerekir. Tasa-rımını ne kadar doğru yapsanız dahi za-manını ve mekânını doğru seçmediğiniz bir tasarımın ya da uygulamanın fazlada bir hükmü olmayacaktır. İLHAN ÇABUKOL: Sizin bu konudaki önce-

likleriniz nelerdir?AYTAÇ ENGİN: Doğanın bütünlüğüne ve yapısına kesinlikle çok dikkat ediyorum. Kesinlikle doğayı ve doğanın bütünlü-ğünü koruyorum. Doğaya saygılı olmak gerekir. Tasarımlarınız çevreye saygılı olmalıdır. Tasarım; kısacası özünde ya-rarlı bir şeyi barındırmalıdır. Hayatımızı zorlaştıran konuların, tasarımlarımız da yer almaması doğru değildir.İLHAN ÇABUKOL: Müşteriye bir şeyi be-

ğendirmek bazen çok zor olabiliyor. Siz bu konuda nelere dikkat ediyorsunuz? Sizin bu konuda farklı yanınız nelerdir?AYTAÇ ENGİN: Ben tasarımlarımda ge-nelde hiç kimsenin bilmediği ya da çok az bildiği malzemeleri kullanarak sonuca giderim. İnsan bilmediğine her zaman ilgi duyar. Buda her zaman ba-şarılı sonuçlar elde etmemi sağlamıştır. Tasarımı yaptığım kişinin fikirleri, istek-leri ve istemedikleri en önem verdiğim konulardan biridir. İLHAN ÇABUKOL: İstanbul Piyasasında özellikle ofis mobilyası sektöründe, alanı-nın öncüsü bir markanın iç mimarı olarak görev yapıyorsunuz. AYTAÇ ENGİN: Ofis mobilyası sektörün-de hizmet veren Bürotime (Zivella)’da tasarım departmanı mimarlarından biri olarak görev alıyorum. Bürotime, ofis

mobilyası sektöründe Türkiye pazarında ve dünya pazarında yer alan ilk 3 firma-dan birisi. Bir iç mimar olarak böyle bü-yük bir markanın ve böyle kurumsal bir yapının içerisinde olmaktan çok mutlu-yum. Zivella Ofis Mobilyaları olarak; her gün yüzlerce insanın ofis mobilyalarını veriyor ve gülen yüzlerine ortak oluyo-ruz. Bu işi yaparken doğaya saygılı ha-reket ediyoruz. İnsanların almış olduğu ürünleri en doğru şekilde seçiyor ve

amacına uygun olarak kendilerine öne-riyoruz.İLHAN ÇABUKOL: Ofis mobilyaları konu-sunda okuyucularımıza ne önerirsiniz?AYTAÇ ENGİN: Öncelikle bir iş adamının kendi ofisinde en dikkat etmesi gereken konuların başında mobilyanın görselliği geliyor. Ofisinizde ağırladığınız eşiniz, dostunuz ve en önemlisi müşterinizin ofisinizden etkilenmesi gerekiyor. Ofis-te kısacası ezici bir üstünlüğünüz olması gerekir. Bu ezici üstünlük size her za-man kazandırır. Esasında ofisiniz, ticari duruşunuzu sergileyecek yapıda olma-lıdır.İLHAN ÇABUKOL: Burada da tasarım çok önemli değil mi? Bu aşamada nasıl bir yöntem uyguluyorsunuz?AYTAÇ ENGİN: Tabii ki, aslında kulla-nacağınız mobilyanın tasarımı direkt olarak kullanıcının kendisi ile alakalı bir durum. Bu bağlamda kişinin giyim tar-zından tutun, taktığı saate ve hatta ara-basının markasına kadar birçok sürecin kişinin iş hayatını olumlu ya da olumsuz olarak etkilediğini bilmek gerekir. İLHAN ÇABUKOL: Sayın Engin, bize za-man ayırdığınız ve bizlere önemli bilgiler verdiğiniz için size çok teşekkür ederim.AYTAÇ ENGİN: Bende bu güzel söyleşi için sizlere teşekkür ederim ediyorum.

AYTAç ENGİN: İç MİMARLARgörevleri gereği zorlukları aşabilen kişilerdir…

Bürotime İstanbul Şubesi Zivella Ofis Mobilyaları iç mima-rı Aytaç Engin’den öğrencilerimize, iş adamlarımıza, ev hanımlarımıza, kı-saca hayatı daha rahat ve sorunsuz yaşamak isteyenlere önemli tavsiyeler…

16

Page 17: Boğaziçi Gündem

İlhan çaBukol / Boğaziçi Gündem

Bahçelievler Cumhuriyet Mahallesi’nde yapımı sü-ren Mimar Sinan Camii yardımseverlerin yapacağı bağışlarla tamamlanacak. 2010 yılının Haziran ayın-da temeli atılan caminin 2 yıl içinde bitirilmesi plan-lanıyor. 1000 metrekare alan üzerine kurulan cami, 3000 kişi kapasiteli olacak. Ayrıca 30 kişilik şadırvanı olan camide bir de morg bulunacak.

MİMARSİNAN CAMİİ YAP-TIRMA VE YAŞATMA DER-NEĞİ

DERNEK BAŞKANI:

BAYRAM GÜMÜŞ

(532)417 62 17

BAŞKAN YARDIMCISI: HİKMET ÖABUKOL (532) 374 42 59

CAMİ İMAMI: MUSTFA BOZKURT (538) 560 48 00

CAMİİ İNŞAATIMIZA HER TÜRLÜ BAĞIŞLARINIZ KA-BUL EDİLİR

ACİL İHTİYAÇLARIMIZ: NAKİT-DEMİR-BETON

BAĞIŞ HESAP NO:

ZİRAAT BANKASI SİYA-VUŞPAŞA ŞUBESİ

HESAP NO: 52840585

BİR TUĞLA’DA SİZDEN OLSUNBİR TUĞLA’DA SİZDEN OLSUNYapılan bağışlarla kısa sürede kaba inşaatı tamamlanan Bahçelievler Mimar

Sinan Camii hayırseverlerin yardımını bekliyor

Şeyda Koç, ilk romanını 1996 yılında ‘’Bir Deli Rüzgârdı’’adlı isimle okuyucuya sundu. Sayın Koç bu romanında 1980’li yılların sonunda tekrar hareketlenen üniversite gençliğinin sıkıntılarından yola çıkarak, tesettürlü kızla-rın başörtüleri sebebi ile yaşadıkları zorluklar karşısında korkularını, gençlik heyecanlarını satırlarında işledi. İkinci roman “Meridyen Mahkûmları” ise erkek ve kadın diyoloğu-na dostluk penceresinden kapı açtı. Sayın Koç, dostluk ve sonrasında gelişen duyguları genç bir erkeğin gözünden kaleme aldı. Sayın Koç’un üçüncü kita-bı ‘’Kutsal Sevda’’ ise ilk roman deneme-sinin devamı olup okuyanlarına kendi akışında entrika ve macera dolu sayfa-lar sunuyor. “Şai-rin Gölgesi yoktur” adlı şiir kitabı; yazarın onsekiz yaş şiirlerinin derlemesinden oluşuyor.

Yazarımız Şeyda Koç’un son kitabı olan “Yal-nız Balıklar” ise onbeş öykü seçkisi ile 2012 Haziran ayıda raflarda yerini almaya başladı. Şeyda Koç, güncellediği sayfaları ile www.seydasayfalar.blogspot.com da ve www.sey-dakoc.com’da okuyucuları ile buluşuyor.

Boğaziçi gündem ailesi olarak, Sayın Şeyda Koç’un yeni kitabının hayırlı olmasını ve başarılı çalışmalarının devamını diliyoruz.

YAZARIMIZ ŞEYDA YAZARIMIZ ŞEYDA KOç’UN SON KİTABI: KOç’UN SON KİTABI:

YAZARIMIZ ŞEYDA KOç’UN SON KİTABI:

YAZARIMIZ ŞEYDA YAZARIMIZ ŞEYDA KOç’UN SON KİTABI:

YAZARIMIZ ŞEYDA KOç’UN SON KİTABI: YALNIZ BALIKLAR...YALNIZ BALIKLAR...YALNIZ BALIKLAR...YALNIZ BALIKLAR...

17

Page 18: Boğaziçi Gündem

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın nikâh töreninde kabine bir araya geldi.

Boğaziçi Gündem Haber Ailesi genişliyor... Mersin Üniversitesi Gazetecilik bölümü 3. sınıf öğrencisi Doğukan Gezer Boğaziçi Gündem haber ekibinde...

Boğaziçi Gündem Yazarlarımızdan Prof. Dr. Bünyami Ünal, Kafkas Üni-versitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı’na atandı.

İlhan çaBukol / Boğaziçi Gündem

Kabinenin büyük bir bölümü katıldığı nikah törenine, Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Avrupa Birliği Ba-kanı ve Baş müzakereci Egemen Ba-ğış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayrak-tar, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Enerji ve Tabii Kay-naklar Bakanı Taner Yıldız ,Eski Bakanlar, Milletvekilleri, Bele-diye Başkanları, iş adamları Rahmi Koç, Zeynel Abidin Erdem, Nihat Özdemir, İh-san Kalkavan, Nevzat Demir, Galatasaray Spor Kulübü eski Başkanı Adnan Polat, Türkiye Futbol Federasyonu eski baş-kanları Haluk Ulusoy ve Mahmut Özgener›in de aralarında bulundu-ğu yaklaşık 5 bin kişi hazır bulundu.

Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan nikâhı, İstanbul Büyükşehir Belediye

B a ş k a -nı Kadir

T o p b a ş kıydı. İlknur

ve Erkam Yıl-dırım Çiftinin nikâh

şahitliklerini Türkiye Cumhuriyeti

Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek yaptı. Başbakan Erdoğan nikâh töreninde yaptığı konuşma solunu dolduran bin-lerce kişi tarafından ayakta alkışlandı. Çiftlere bir ömür mutluluklar dileyen Erdoğan şunları söyledi. «Cemil bey

bize Beypazarı›ndan müjde getirdi. Beypazarı›nda yaşlı bir amcanın söy-lemi varmış. Bir olursa garip olur. İki olursa rakip olur. Üç olursa huzur bu-lur. Dört olursa hayırlı olur» diyerek gelin ve damada en az 3 çocuk tavsi-yesinde bulundu.

Boğaziçi Gündem

Boğaziçi Gündem Haber Ailesi her geçen gün kadrosuna yeni

isimler katarak emin adımlarla yoluna de-vam ediyor. Yaptığı haber, röportaj ve araştırma yazıları ile gelecek vadeden isimler arasında gösterilen, Mersin Üniversitesi Gazetecilik Bö-lümü 3. sınıf öğrencisi Do-ğukan Gezer, “YazıYorum” adlı Gazetecilik Bölümü Uy-gulama Gazetesindeki Van Depremini yaşayan otistik çocuklar ve anneleri üzerine yaptığı röportajla bir anda dikkatleri üzerine toplamayı başardı.Bundan böyle haber, araştırma yazıla-

rı ve röportajlarıyla www.bogazicigun-dem.com ‘da daha çok göreceğimiz genç gazeteci Doğukan Gezer kendisi hakkında gazetemize şu açıklamaları

yaptı. “Boğaziçi Gündem okurlarına merhaba. Mersin Üniversitesi Gazetecilik bö-lümü 3. sınıf öğrencisiyim. NTV, Cumhuriyet, Mersin, Akdeniz Olay, Mersin 33 ve bölümümüzün uygulama gazetesi olan Yazı-Yorum adlı gazetelerde muhabirlik görevini üstlendim. Artık Boğaziçi Gündem adına ha-berin peşindeyim.”

Bizlerde Genç Gazeteci Doğukan Gezer’e aramıza hoş geldin der bundan sonraki çalışmalarında başarılar dileriz.

Boğaziçi Gündem

Atatürk Üniversi-tesi Tıp Fakültesi, Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Başkanı da olan Bo-ğaziçi Gündem Yazarları-mızdan Prof. Dr. Bünyami Ünal, Yükseköğretim Genel Kurulu’nun 2012 yılı, 15. top-lantısında alınan kararla Kaf-kas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı görevine atandı.

Boğaziçi Gündem Gazetesi olarak yayın hayatına baş-ladığımız günden itibaren yazılarını okuyucularımızla buluşturan, en çok okunan yazarlarımız ara-sında yer alan, yazıları ilgiyle takip edilen, yeni yazıları sabırla beklenen ve hatırı sayılır

bir okuyucu kitlesine sahip Sayın Prof. Dr. Bünyami Ünal’a atandığı yeni görevinde ba-şarılar diliyoruz.

Boğaziçi Gündem Haber Ailesi…

DOĞUKAN GEZERDOĞUKAN GEZERBoğaziçi Gündem’de...Boğaziçi Gündem’de...

Tebrikler Sayın Hocam…Tebrikler Sayın Hocam…

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan3 ÇOCUK TAVSİYESİNDE BULUNDU

18

Page 19: Boğaziçi Gündem

hüseyin Şenel odaci / Boğaziçi Gündem

Şiir yazmaya nasıl başladığını sor-duğumuz Hüseyin Erhan Bey, merakımızı başından geçen çok ilginç anısını anlatarak giderdi.“ Bir sabah uyandığımda her gen-cin başına gelen benimde başıma gelmişti. Bundan dolayı Sabah yataktan kalkamadım. Annem beni kaldırmak için geldiğinde utan-dığımdan özrümü söyleyeme-dim. Hasta olduğumu söyle-diğimde, ne hastalığı diyerek eline geçirdiği sopa ile bana vurmaya başladı. Bende canı-mın acısı ile yataktan fırladım kalktım.” dediğinde elli yıl önce yaşadığı utangaçlık hala yüzünden okunuyordu. “biz o zamanlar utancımızdan büyük-lerimize her şeyi söyleyemez-dik, çekinirdik” diyor Hüseyin bey. O gün yediği sopadan sonra çok duygulandığını bu duygusunu kimseye anlatamadığı için duy-gularını kâğıda yazmaya başladığını, ilk şiirini de “Annemden yediğim dayaktan sonra yaz-dım” diyerek anlatıyordu.

“Sabah değneği yedimde kalktım, canım acı-dı çok kıvrandım. Silahı kaptım elimden aldır-dım, bu nasıl yalan dünya” diye devam eden ilk şiirini yazmış. O günden sonra sürekli şiir yazdığını söyleyen Hüseyin Erhan, askerde bulunduğu süre içinde yazdığı şiirlerini arka-daşlarına ve komutanlarına hediye verdiğini, bu şiirlerinden bir kaçının ünlü sanatçılar ta-rafından bestelenerek söylendiğini belirtiyor.

Fıstıklının şairi “Askerde yazdı-ğım sözlerimin birkaç yerinde değişiklik yapmışlar, yinede bu şarkıları dinlerken bana mutluluk veriyor” diyen Hü-seyin bey’e, sanatçıların kim olduklarını sorduğumuzda “ sanatçılarımızın isimlerini söy-lemek istemiyorum. O sözleri askerde subaylarıma ve arka-

daşlarıma hediye etmiştim. Bir kısmını onlar değerlendirmiş. Ben onların peşinde değilim, benim amacım yeni yazmış olduğum yüzler-ce şiir ve şarkı sözlerimin yok olup gitmesini istemiyorum. Bu sözleri sanatçılarımıza ulaş-tırmak istiyorum” diyerek bu konuda yardım talep ediyor.

Marmara’nın incisiFıStıKlı KÖYÜ

hüseyin Ş. odaci / Boğaziçi Gündem

İstanbul’dan deniz yolu ile ve Yalova üzerinden karayolu ile ulaşılabilen Fıs-tıklı köyü, Armutlunun yanı başında. Zeytin bahçeleri için-de kaybolmuş, üç tarafı Fıstık çamları ile çevrili, yeşilin mavi deniz ile birleştiği yerde altın kumlu sahili ile görenleri bü-yülüyor.

Köy sakinle-rinin ziyaret-çilerini asırlık çınarların altın-da misafir ettikleri çay bahçelerinde kurdukları sami-mi dostluk, bu-raya gelenleri adeta büyülü-yor. Köy orta-sından geçen deresinde koru-ma altına alınmış su kaplumbağaları ise yöreye ayrı bir güzellik ka-tıyor.

İstanbul’un yanı başında Ya-lova İline bağlı olan Fıstıklı Köyü’nde halk geçimini, balık-çılık, fıstıkçılık, zeytincilik yapa-rak temin etse de, yaz aylarında Köylülerin Yalı dedikleri deniz sahilinde bulunan evlerini yaz-lıkçılara açarak, ev pansiyon-culuğu ile yaşamlarını devam

e t - t i -riyorlar. Turistik

motel ve otellerin-de bulunduğu sahil-

de tam pansiyon hizmet veren otel-motel işletmeciliği de yapılıyor. Ayrıca, Denizden sıkılanların, yaylalarda piknik yaparak doğayla iç içe vakit geçirebiliyor.

Buradan ayrılırken, yemekleri-nizde kullanabileceğiniz Orga-nik, Çam Fıstığını, kahvaltılık Zeytini ve Zeytinyağını almanız da mümkün.

İstanbul’un yanı başında, tatilcile-rin keşfedemediği gidenlerin vazge-çemediği, beton

yığınlarından nasi-bini almamış şirin

bir tatil köyü.

KEŞFEDilmEYi BEKlEYEn ŞaiR

Küçük yaşta babasız kaldığından ayakta kalmayı çok iyi öğrenmiş, Kurtuluş Savaşında cephede savaşmış, sonrasın-da yaşanan yokluğu ve yoksulluğu da görmüştü. Büyükle-rine saygılı, küçüklerine öğüt verici, hoş sohbeti, etrafında-kileri koruyan, komşuya, akrabaya yardım etmeyi, adaletli olmayı seven lider bir kişiliğe sahipti.

Kendi yaptığı evinden misafi r hiç eksik olmazdı. Yolda, darda kalanların konuk olduğu evinde gerektiğinde doktor olmuş hasta tedavi etmiş, diş hekimi olmuş diş çekmiş, or-topedist olmuş kırık çıkık yapmış, hastaları evinde günlerce bakmış. Orak, çekiç, balta, nacak yapmak için örsünün ba-şına geçmiş, buğday savurma makinesi yapmak için atöl-yesinde çalışmış, un öğütmek için değirmenine değirmen taşı, ekmek pişirmek için taş fırınlar yapmış. Kısacası derdi olanın derdine derman olmuş. Sıkıntısı olana yol göstermiş.

Burada sizlere anlatmaya çalıştığım Rahmetli Demirci Hüseyin dedemin tek yapamadığı şey ise okuduğu hayat üniversiteden mezun olurken, mezuniyet kepini havaya fırlatamamış olmasıydı. Çünkü kendisi gibi binlerce insanın da mezun olduğu Anadolu Hayat Üniversitesi’nde böyle bir gelenek yoktu ve hiçbir zamanda olmayacak.

Rahmetli dedem tıp eğitimi almamıştı. Diş hekimliği, inşaat mühendisliği, makine mühendisliği okullarını bile görmemişti, İnsan ilişkileri okumak için hiç uğraşmamış, hukuk fakültesini uzaktan bile görmediği gibi veterinerlik tahsili de yapmamıştı. Otelciliğin ne demek olduğunu ise hiç bilmezdi. Ben, birbirine tam anlamıyla zıt olan ve biz-zat uygulamalı olarak yaptığı tüm bu işleri kısacık ömrüne sığdırmasının ardındaki sırrın ancak “insanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanınızdır” sözünü kendisine hedef ola-rak seçmesi olduğunu düşünüyorum. Eğitim almadan tüm bunları başarabilmesinin temelindeki gerçeği, kütüphane-ler dolusu kitapla ancak öğrenilecek bilgi ve beceriyi sade-ce mücadele ederek ve yaşayarak bir ömre sığdırması ise ayrı bir araştırma konusu.

Ülkemizde bu ve buna benzer örnekler çevremizde mutlaka vardır. Peki, günümüzde diploma veya yeterlilik belgesi olmadan kesinlikle yapamayacağımız tüm bu işleri rahmetli dedem nasıl öğrenmişti? Yaşam için gerekli olanı icat etmiş, uygulamış ve o günün şartlarında toplumun ihtiyaçlarını karşılamış bir kişinin bu konuları okuyarak uzmanlaşması için kaç yıl gerekirdi? Oysa günümüzde bir insanın sadece bir alanda üniversite diploması alabilmek için rahmetli dedemin ömrünün yarısı kadar okuması ge-rekiyor. O günlerin imkânlarıyla başarılanları, günümüzle karşılaştırdığımda bugün bir yerlerde hata yaptığımız ve bir eksikliğimizin olduğunu düşünüyorum.

Bir insanın bunları yapması mümkün değil diye dü-şünebiliriz. Dedemin yaptıklarını görmesem bende böyle düşünürdüm. Ancak, günümüzde üniversitelerde okuyup ülkemizin komşularını bile sayamayan öğrencilerimizin ol-masından rahmetli dedemin adına gerçekten üzülüyorum. Sağ olsaydı bu günkü üniversite öğrencilerinin çokluğun-dan sevinç duyar, görevlerini yapamadıkları için ise yüreği sızlardı. Hele hele komşusu açken tok yatan, sadece kendisi için yaşayan günümüz insanlarını görse ne derdi bilmiyo-rum.

Bildiğim tek şey, bizlere hayatta iken daima “düşenin elinden tutun, yolda kalana yardımcı olun. Akrabanızı, komşunuzu unutmayın. Okuyun, adam olun, bizim gibi sürünmeyin. Devlete yük olmayın, vatana millete faydalı olun” diyerek yol göstermesiydi.

Bir dedemin yaptıklarına birde bizim yaptıklarımıza baktığımda kim sürünüyor acaba? Ben bu soruyu düşün-meden edemiyorum. Siz ne dersiniz, acaba gerçekten kim sürünüyor?

Boğaziçi Gündem Genel Yayın Yönetmeni

Anadolu Hayat Üniversitesi Mezunu Demirci Hüseyin...

[email protected]

Hüseyin Şenel ODACI

19

Page 20: Boğaziçi Gündem

Nurettin Canikli’nin KöyündenADINA YAKIŞIR PİKNİK...

AK Parti Gurup Başkan Vekili Nurettin Canikli’nin de köyü olan, Alucra İğde-cik Köyü, her yıl geleneksel olarak gerçekleştirdikleri piknik şöleninde hediye yağmuru vardı. Dernek yönetimi üyelerine içerisinde iki adet IPAD ve 15 çey-rek altın olmak üzere toplamda 87 adet hediye dağıtarak bir rekora imza attı.

hüseyin Şenel odaci / İlhan çaBukool

Kemerburgaz Çiftealan Yolu, Ayvad Bendi, Şişli Eğitim Vakfı’nın yerinde

gerçekleştirilen piknik, şölen havasın-da geçti. Pikniğe AK Parti Gurup Baş-kan Vekili Sayın Nurettin Canikli’nin kardeşi Muhsin Canikli ailesiyle bir-likte katılırken, Alucra Vakıf Başka-nı Necdet Bekçi, Beyoğlu Belediyesi Meclis Üyesi Adnan Kaya, Alucra Va-kıfı Başkan Yardımcısı İlhami Konukçu, Boğaziçi Gündem Gazetesi’nden Hü-seyin Şenel Odacı, İlhan Çabukol ve Furkan Onur Ulusoy katıldı.

Başkan Ömer Metinyurt üyelerine hi-taben yaptığı konuşmada, her yıl ge-leneksel olarak düzenlemiş oldukları piknik şöleninde sponsor desteği ve-ren üyelerine teşekkür ederek şunları söyledi “Bugün bizleri burada yalnız bırakmayan bütün üyelerimize teşek-kürlerimi sunuyorum. Bu güzel günde burada İğdecik Köyü olarak hem eğle-

neceğiz hem de sizlere çeşitli hediye-ler vererek güzel bir gün yaşatacağız. Tam 87 adet hediyemiz var. Çekilişle hediyelerimizi sizlere takdim edece-ğiz. Çekilişe katılabilmek için sizlerden biletlerden almanızı istiyorum” dedi.

Nurettin Canikli’den kutlama mesajı

Pikniğe yoğun işleri nedeniyle katıla-mayan, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul 2. Bölge Milletvekili Şebinkarahisarlı Ahmet Baha Öğüt-ken, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ve çok sayıda siya-setçi, İş adamı ve bürokrat mesaj gön-derdi. İğdecik köyünün yetiştirdiği ve Türk siyasetine önemli isimlerinden, AK Parti Grup Başkan Vekili Sayın Nu-rettin Canikli’nin göndermiş olduğu kutlama mesajının okunması İğdecik-liler tarafından alkışlanarak karşılık buldu.

Tüm biletlerin satılmasıyla birlikte,

Ömer Metinyurt Başkanlığındaki İğ-decik Köyü Dernek Yönetimi, kate-gorilere ayırdıkları, Altın, Gümüş, Pla-tin, Bronz derecelerine göre sponsor olan iş adamlarının desteğiyle alınan birbirinden değerli onlarca hediye yapılan çekilişle katılımcılara dağıtıldı. Çekilişte 15 Adet çeyrek altın, 2 Adet IPAD Bilgisayar, 2 Adet Bisiklet, 2 adet Seyahat Bavulu, 2 Adet Lisanlı Futbol Topu, 1 Adet Saç Şekillendirme Maki-nesi, 1 Adet Saç Kurutma Makinesi, 1 Adet Araç Tamir Seti, 10 Adet İğde-cik Köyü resimli duvar Saati, 50 Adet Gömlek, 1 Adet İğdecik Köyü Resimli büyük Tablo dağıtıldı.

İĞDECİK DERNEĞİ PİKNİĞİ SPONSORLARI

Altın Sponsor : Üret Çelik Eşya, Musta-fa Vermez Ve Ömer Vermez,

Gümüş Sponsor: Şafak Rektifiye, Kenan Ağca,

Platin Sponsor: SAH-PA Turizm, Şerif Paçacı,

Bronz Sponsor: Guanto Firma, Mete Metinyurt

DİĞER MADDİ DESTEK VEREN SPON-SORLARIMIZ

Ömer Metinyurt (İ.O.), Yavuz Yanık-dağ (K.O.), Durak Metinyurt (Y.O.), Ergün Ağca (M.Oğlu), Engin Ağca (M.Oğlu) Hüseyin Yanıkdağ (E.Oğlu), Sabahattin Metinyurt (Ş.O.), Celil Ka-

raçayır (A.O), Aydın Yayıkçı (M.O.), Osman Ağca (İ.O.), Mehmet Me-tinyurt (A.O.), Süleyman Karaçayır (R.O.), Mehmet Ali Metinyurt (A.O), Necat Metinyurt (İ.O.), Nusret Metin-yurt (İ.O.), Salih Metinyurt (Ş.O.), Er-han Metinyurt (H.O), Ahmet Metinyurt (A.O), Yunus Taşdan (H.O), Selçuk Metinyurt (M.O. Sigortacı), İstanbul Seyahat Otobüs Acentesi

Kelkit Babakonağı Derneği Üyeleri ile piknikte buluştu

İlhan çaBukol / Boğaziçi Gündem

Piknik geleneksel kır koşusu ile başladı. Ardından Dernek Baş-

kanı Halil İbrahim Çelik Pikniğe katılan davetlilere hitaben bir konuşma yaptı. Babakonağı gençlerinin yapmış oldu-ğu çeşitli yarışma ve folklor gösterileri ilgi ile izlendi. Yöresel en güzel yemeği seçmek için düzenlenen güzel yemek yarışmasının sonucu beklemek heye-can yarattı. Dernek yönetimi tarafından oluşturulan jüri, yemeklerin tadına ba-karak birinci, ikinci ve üçüncü en güzel yemeği seçti. Dereceye girenler dernek yönetimi tarafından ödüllendirildi.

Sabahın erken saatlerinden itibaren piknik alanına dolduran Kelkitliler dolu dolu bir programın ardından Nurettin Bay konseriyle stres attılar.

Eyüp Belediyesi’ne bağlı Kemerburgaz

Kurt Kemeri Tesislerinde yapılan pikniğe, Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu, Beyoğlu Belediyesi Başkan Yardımcısı Öz-can Tokel, Beyoğlu İlçe Başkanı Rüstem Dindarol ve Yönetim Kurulu üyeleri, Be-yoğlu Belediyesi Meclis Üyeleri, Necdet Bekçi, Abdulillah Yeşildal, Sütlüce ma-halle muhtar Şerafettin Bayraktutan, İlçe yönetim kurulu üyesi Mehmet Yavuz’un yanı sıra Gümüşhaneli, Kelkitli bürokrat iş adamı ve çok sayıda davetli katıldı.

20

Page 21: Boğaziçi Gündem

Boğaziçi Gündem

Okmeydanı Çevre Koru-ma Derneği Başkanı Ali

Çetkin, CHP Beyoğlu İlçe Başkanı İnan Güney’in dernek hakkında yaptığı açıklamanın doğruyu yan-sıtmadığını belirtti. Gazetemize konuşan Çetkin, Okmeydanı’nda başlayacak olan kentsel dönü-şüm projesini ve projenin halk üzerinde oluşturacağı etkiyi yo-rumladı. Çetkin “Okmeydanı halkı, Okmeydanı’nda kalmalı-dır” dedi.

Boğaziçi Gündem gazetesine ko-nuşan CHP Beyoğlu İlçe Başkanı İnan Güney’in, Okmeydanı Çev-re Koruma Derneği’nin Kentsel dönüşüm manasında belediye-

ye muhalif anlamda yoğun çaba içinde olduğunu ve dernek üye-lerinden CHP Parti yönetimine arkadaşlar aldıklarını, artık siyasi parti çatısı altında çalışmalarını sürdüreceklerini ifade etmişti..

Okmeydanı Çevre Koruma Der-neği Başkanı Ali Çetkin ise bu iddianın doğruluk payı barın-dırmadığını vurguladı. Çetkin, “Derneğimiz hiçbir siyasi parti çatısı altında değildir. Her par-tiye aynı uzaklıktayız. Biz parti için değil Okmeydanı halkı için görevdeyiz” şeklinde konuştu. Derneğin muhalefet yanlısı bir görüş benimsediği düşüncesinin de yanlış olduğunu belirten Çet-kin, “Belediye ile iyi ilişki içerisin-deyiz. Gerektiğinde yanlışlarını

eleştiriyoruz. Bu durum muhale-fet yanlısı olduğumuz anlamına gelmez” dedi.

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’a güvendik-lerini fakat 4706 no’lu yasanın Demircan’ı da kısıtladığını söy-leyen Çetkin, “Arsa ücreti taksit-lendirmeleri ekonomik durumu düşük seviyede olan Okmeydanı halkı için yüksek derecede. Tak-sitlendirme seçenekleri halkın durumuna uygun şekilde belir-lenmelidir. Şu an ki durumda Okmeydanı’nın yüzde 65’i bu ücretleri ödeyemeyecek durum-dadır. İsteğimiz Okmeydanı hal-kının Okmeydanı’nda kalmasıdır. Kimsenin mağdur olmasını iste-meyiz” şeklinde konuştu.

“Siyaset Üstü Bir Kuruluşuz”

Okmeydanı Çevre Koruma Der-neği Başkanı Ali Çetkin, Boğazi-çi Gündem Gazetesine önemli açıklamalarda bulundu.

Peygamberler yüce Mevla’mızın kulları içinden seçtiği elçilerdir…

İnsanlık tarihine baktığımız zaman insanlar her zaman dine ihtiyaç duymuşlardır. İlahi vahye kulak ve gönül verenler hakikati bulmuş ve bu dünyada mutlu olmuşlardır. Öbür âlem dediğimiz ahirette de mutlu son onların olacaktır. İlk in-san Hz. Adem aynı zamanda pey-gamber olarak görevlendirilmiştir. Yani aklı ile baş başa bırakılma-mışlardır. Yüce mevlamız’ın kulları içerisinden seçtiği elçilere peygam-berler diyoruz. Onlar bize iyinin, güzelin, çirkinin ve kötünün ne olduğunu öğretmişlerdir. İşte Hz. Muhammed (S.A.S) binlerce pey-gamber silsilesinin sonuncusudur.

Oruç ne zaman farz kılınmıştır?

Dinimiz İslam da itikat, ibadet ve ahlak kuralları belirlen-miştir. Rehber ve önder olan peygamberler bir Müslüman neye nasıl inanacağını, inan-dığı Rabbine nasıl ibadet edeceğini, güzel ahlakı elde etmenin yollarını nasıl kav-rayacağını, Allah’tan (c.c) aldığı vahiy yolu ile ümmet-lerine öğretmişlerdir. İşte bu öğretilerin başında islamın şartlarından birisi olan oruç ibadeti gelmektedir.

Oruç Hazreti peygamberin

hicretinden 1,5 sene sonra Şaban ayının 10. günü farz kılınmıştır. Oruç islamdan önceki semavi din-lerde de mevcuttur. Oruç ve Ra-mazan ayının İslam âleminde ayrı bir yeri vardır. O ay rahmet, mağ-firet ve günahlardan arınma ayı olarak bilinir. Ramazan ayı Müslü-manlar için huzur ve mutluluğun doruk noktası olan takvaya eriştiği bir aydır. Orucun farz olduğunu bildiren ayette şöyle buyrulur; “Ey iman edenler oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılın-dığı gibi size de farz kılındı, umu-lur ki korunursunuz.”

Kuran’ı Kerim oruç ayı olan Rama-zan ayında inmiştir…

Kuran’ı Kerim oruç ayı olan Rama-zan ayında inmiştir. Yüce Rabbi-miz şöyle buyuruyor; “Ramazan ayı insanlara yol gösterici, doğ-runun ve doğruyu eğriden ayır-manın açık delilleri olan Kuran’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler oruç tutsun. Kim o anda hasta ve yolcu olursa tutmadığı günler sayısınca başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk is-temez.” Allah’ın Resulü bu ay ile ilgili şöyle söylemiştir; “Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapı-ları açılır. Cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vuru-lur.”

Ramazan ayı sosyolojik açıdan da önemli bir aydır…

Ramazan ayı dini olduğu kadar sosyolojik açıdan da incelenme-ye değer bir konudur. Örneğin; İftarlarda, sahurlarda yemeğin paylaşılması, evlere misafir davet

edilmesi, zekât ve fitrenin bu ayda fakirlere, yoksullara verilmesi, kardeşliğin, dostluğun kendisini göstermesi, topluca teravih na-mazları genç, ihtiyar, kadın, erkek camilerde coşkulu bir şekilde eda edilmesi de gösteriyor ki İslam bi-reysel değil insanlığın bütün dert-lerine deva olan bir dindir.

Oruçta dikkat edilmesi gereken başlıca hususlar…

Ramazan ayında mutlaka sahura kakılmalı, bir lok-mada olsa sahurda bir şeyler yenmeli. İftarda acele edilmemeli, iftar su veya mümkünse hur-ma ile açılmalı. Ramazan ayı ibadet ayıdır. Bu ayda kötülüklerden uzak durul-malı, gözümüzü, dilimizi, kulağımızı ve diğer or-ganlarımızı günahlardan korumalıyız. Bol bol Kuran okumalıyız. İşte bu konula-ra dikkat ettiğimiz zaman feyizli, bereketli ve rahme-ti bol olan Ramazan ayını dolu dolu geçirmiş oluruz. Böylece Rabbimizin rıza-sına uygun davranışlarda, amellerde bulunmuş olu-ruz.

Ramazan Ayı ve Oruç…

Beyoğlu Sütlüce Ma-hallesi Bademlik Ca-mii İmam Hatibi Adem Körismailoğlu Boğa-ziçi Gündem Gazete-sine Ramazan ayı ve oruç tutmanın öne-mi hakkında önemli bilgiler verdi. Sayın Körismailoğlu’nun ver-diği bilgileri aşağıda sunuyoruz.

21

Page 22: Boğaziçi Gündem

Ara Güler Caddesi açıldı...

hüseyin Şenel odaci / Boğaziçi Gündem

Festival açılışı öncesi ilçede esnaf ziyaretinde bulunan ve vatandaşlarla sohbet eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a Şebin-karahisar Belediye Başkanı Şahin Yılancı Şebin-karahisar meydan düzenleme projesi hakkında bilgi verdi. Bakan Bayraktar, Meydan Projesini olumlu bulduğunu ve destek vereceklerini be-lirtti. Daha sonra festivalin yapıldığı alana geçe-rek, burada açılış kurdelesini kesti.

Bakan Bayraktar burada yaptığı konuşma-

da, hükümet olarak yaptıkları çalışmalarla Şebinkarahisar’a ulaşımın daha kolay olacağını söyledi.

Düzenlenen festivali son derece önemsedikle-rini ifade eden Bakan Bayraktar şöyle konuştu:

“ Şebinkarahisar bizim için önemli bir yer. Bi-zim için olduğu kadar Sayın Başbakanımız için de çok önemli bir yer. Yapılan bu festival Doğu Karadeniz’de turizmin gelişmesine önemli kat-kılar yapacaktır. Aynı zamanda Şebinkarahisar ilçemizin gelişmesine, büyümesine, gençlerinin daha iyi eğitim görmelerine önemli katkılar

yapacaktır. Yine Sayın Valimizin öncülüğünde yürütülen çalışmayla belki de ilerde Türkiye’de üretilen cevizin yüzde 10’u bu bölgede üretile-cek. Ben bu festivali düzenleyen emeği geçen-lere teşekkür ediyorum” dedi.

Festivale Bakan Bayraktar’ın yanı sıra, AK Par-ti İstanbul Milletvekili Ünal Kacır, Ahmet Baha Öğütken, AK Parti Giresun Milletvekili Mehmet Geldi, Giresun Valisi Dursun Ali Şahin, Sarıyer Balediye Başkanı Şükrü Genç, Görele Belediye Başkanı Ertuğrul Melikoğlu, çok sayıda siyaset-çi ve vatandaş katıldı.

İlhan çaBukol / Boğaziçi Gündem

Festivalin ilk gününde Şebinkarahisar’a yoğun ilgi…

Boğaziçi Gündem Gazetesi Kuru-cusu ve Sorumlu Yazı İşleri Müdü-rü İlhan Çabukol’un bildirdiğine göre Şebinkarahisar’da 6–8 Tem-muz 2012 tarihleri arasında ger-çekleştirilen Kültür Sanat ve Ceviz Festivali’nin ilk gününe yoğun ilgi gösterildi. İlk günün en önem-li etkinliği ise ünlü fotoğrafçı Ara

Güler’in isminin verildiği caddenin açılışı oldu. Şebinkarahisar Beledi-ye Başkanı Şahin Yılancı’nın yoğun gayretleriyle festivale yetiştirilen Ara Güler Caddesi’nin açılışını Şe-hircilik ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar yaptı. Açılışa Şehircilik ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayrak-tar, AK Parti İstanbul Milletvekilleri Ünal Kaçır, Ahmet Baha Öğütken, AK Parti Giresun Milletvekili

Mehmet Geldi, Giresun Valisi Dur-sun Ali Şahin, Şebinkarahisar Kay-makamı Avni Oral, Şebinkarahisar Belediye Başkanı Şahin Yılancı, Gö-rele Belediye Başkanı Ertuğrul Me-likoğlu, çevre il ve ilçelerden çok sayıda bürokrat, siyasetçi ve vatan-daşlar katıldı.

Ara Güler’den Mesaj…

Daha önce açılışa katıla-cağı duyurulan ünlü fo-toğrafçı Ara Güler ise son anda sağlık sorunları se-bebi ile Şebinkarahisar’a gelişini iptal etti ve kendi ismi verilen caddenin açı-

lışına katılamadı. Şebinkarahisar’ın en güzel caddelerinden biri haline getirilen Ara Güler Caddesi’nin açı-lışına katılamayan Sayın Ara Güler, Şebinkarahisar Belediye Başkanı Şa-hin Yılancı’ya bir mesaj göndererek oldukça üzgün olduğunu ve en kısa zamanda Şebinkarahisar’ı ziyaret ederek hemşerileri ile hasret gidere-ceğini ifade etti.

Giresun da bir dizi ziya-retler gerçekleştiren Çev-re ve Şehircilik Bakanı Er-doğan Bayraktar, 3.Kül-tür Sanat ve Ceviz Festival açılışına katılmak üzere Şebinkarahisar’a gitti.

Şehircilik ve Çevre Ba-kanı Erdoğan Bayraktar, Şebinkarahisar Belediye-si tarafından, hemşerileri dünyaca ünlü fotoğrafçı Şebinkarahisarlı Ara Gü-ler hatırasına düzenlenen Ara Güler Caddesi’nin açılışını gerçekleştirdi.

Bakan Erdoğan Bayraktar’dan Şebinkarahisar’a destek

22

Page 23: Boğaziçi Gündem

Boğaziçi Gündem

1 sezon aradan sonra Spor Toto Sü-per Lig’e dönen Kasımpaşa’nın baş-

kanı Zafer Yıldırım, LİG TV’ye konuştu. Beşik-taşlı olmasına rağmen neden Kasımpaşa’da görev aldığı yönündeki soruyu yanıtlayarak sözlerine başlayan Zafer Yıldırım, “Bu konu, yönetimimiz açıklandıktan beri kamuoyun-da tartışılıyor. Biri kulüp taraftarlığıdır, bir tanesi de iştir. Kasımpaşa’yı iş gibi görmek lazım. Kasımpaşa’da yapmak istediklerinizi Beşiktaş’ta yapamazsınız. Süleyman Seba’dan bu yana cevap vermek olduğunuz kongre üye-leri, kamuoyu, taraftarlar var. Büyük kulüpler-de müthiş bir baskı var” dedi.Beşiktaş’ta hiçbir başkanın kendi isteğiyle git-mediğini söyleyen Zafer Yıldırım “Kalıp daha başka şeyler yapmak isterlerdi. Seba’dan iti-baren bu böyle oldu. Kimisi kötü hakaretlerle kimisi de kötü tezahüratlarla gönderildi. Bü-yük kulüp başkanlıkları zor bir iştir. Futbolun ekonomik şartları içerisinde bu tür model çok daha kolaydır” ifadesini kullandı.“Kasımpaşa’da niçin böyle bir yapılanma oldu?” sorusunu ise Yıldırım şöyle yanıtladı: “Zaten bu arkadaşım Turgay Ciner’in projesiy-di. Özellikle Kasımpaşa’ya bir sempatisi vardı. Yönetim kurulunda Galatasaray ve Fenerbah-çeli arkadaşlarımız, dostlarımız da var. Ama çoğunluk Beşiktaşlı.”“ATEŞTEN GÖMLEK GİYDİLER”

Beşiktaş yönetimindeki isimlere teşekkür eden Zafer Yıldırım, “Yönetimdeki arka-daşlarımız iyi Beşiktaşlılar. Bir Beşiktaşlı olarak onlara teşekkür ediyorum. Bütün Beşiktaşlılar’ın onlara teşekkür etmesi la-zım. Ateşten bir gömlek giydiler ve çok zor bir görevi üstlendiler. Kamuoyunda ‘Kulüp başkanı hep alıyor’ diye algılanıyor. Ama öyle değil. Bu insanlar zamanını veriyor. Çoluğundan çocuğundan daha fazla za-man ayırıyorlar. Eski yönetim hataları olmuş olabilir ama kulübe büyük zaman ayırdılar. Kendilerinden bir özveri veriyorlar. Bu an-lamda şimdi Beşiktaş’ta bu göreve gelen-lere çok büyük saygı duymak lazım” dedi.“BU SEZON ORTA SIRALARI HEDEFLİYORUZ”

“Bu başkan ve yönetim çok büyük trans-ferler yapar; Kasımpaşa da şampiyonluğa oynar” yönünde bir beklenti olduğunun hatırlatılması üzerine Başkan Zafer Yıldı-rım, “Bu çok yanlış bir şey olur. ‘Türk işi’ demeyeceğim ama bunu Don Kişot’luk ola-rak nitelendirebilirim. Ağır ve paralı bir yö-netim kurulu var. ‘Çok iyi transferler yapıp şampiyonluğa oynayacağım’ diyemezsiniz. Dünyada bunun örneği yok. Bize göre de olmaz. Bizim bu sezonki hedefimiz 5 ila 10.’luk arasıdır. Transfer çalışmalarımız da bu yönde. Ama hedefimizi 3 ila 5 sene içeri-sinde göstereceğiz” şeklinde konuştu.“TARAFTARLARLA BARIŞIK TAKIM İSTİYORUZ”

“Avrupa’daki başarılarla gündeme gelmek istiyoruz. Bunun dışındaki başarıları kabul etmeyiz” diyen Yıldırım şöyle devam etti: “Her şey güzel giderse 3 ila 5 sene içerisin-de Avrupa’da oynayacağız. Bunun için de bugün çok uyumlu, saygılı ve seviyeli oyun-cularla temasta oluyoruz ki takım ruhunu oluşturalım. Asıl önemlisi Kasımpaşa, Be-yoğlu ve İstanbul takımıyız. Bu ruhu yaka-layacak bir yol istiyoruz. Bu ruh çok önemli. Alacağınız oyunculardan daha önemli. Ta-raftarlarla barışık bir takım istiyoruz. Çok örnek bir seyirci kitlesi oluşturacağımıza inanıyoruz.”

Zafer Yıldırım:Hedef Avrupa

Sarıyer Kaymakamlığı ve Emirganlılar Derne-ği iş birliğiyle düzen-lenen “4. Geleneksel Emirgan Çay, Kültür ve Sanat Festivali” Emir-gan parkında birbirin-den ünlü isimlerin katı-lımıyla yapıldı.

Boğaziçi Gündem

Trafiğe açılan eski Galata Köprüsü’nün hemen yanındaki alanda 29 gün boyunca Ramazan ayının ru-huna uygun etkinlikler düzenlenecek, ilçenin çeşitli noktalarda kurulacak iftar sofraları yaklaşık 100 bin kişiyi ağırlaya-cak

Her Akşam Ortaoyunu Nostaljisi

Ücretsiz olacak etkinlikler iftar son-rasında başlayacak. Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun vazgeçilmezlerinden olan ve yüzyıllar boyu eski Ramazan gece-lerinde ailelerin ve komşuların iftardan sonra bir araya gelerek keyifle izledik-leri ortaoyunu ile başlayacak. Tarihin derinliklerinden gelen Kavuklu, Pişekar, İbiş ve diğer karakterler izleyenleri eski İstanbul’a götürecek. Gülerken düşün-düren oyunlarla seyircinin karşısına çıkacak olan karakterler geçmişe olan özlemi de giderecek.

Konserler İftar Sonrası

Haliç’in kıyısından İstanbul’a yüksele-cek etkinliklerin konserlerini Tasavvuf Müziği, Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği’nin sevilen isimleri verecek. Ma-halle Halkı Sokak İftarlarında Buluşacak

Beyoğlu Belediyesi Ramazan ayı bo-

yunca, her akşam semt konaklarında, mahalleler-de, Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü bahçesinde ve Beyoğlu Belediyesi Ev-lendirme Sarayı’nda iftar sofraları kuracak. Rama-zan ayı boyunca yaklaşık 98 bin kişi bu sofralarda oruç açacak. İlçe halkı-nın yoğun ilgi gösterdiği sokak iftarları bu yılda il-çenin belirli sokaklarında Ramazan ayının 20 günü kurularak mahalleliyi bir araya getirecek. Beyoğ-lu Belediye Başkanı Ah-met Misbah Demircan da sevginin, hoşgörünün ve bereketin olduğu bu sofralarda ilçe halkıyla orucunu açacak. İlçe hal-kının Ramazan ayının ma-nevi havasını birlikte ya-şadığı, suyunu paylaştığı, ekmeğini bölüştüğü bu sofralarda her akşam 2 bin kişi ezanın okunmasıyla birlikte hep bir ağızdan dua ederek oruçlarını açacak, aynı sofra etrafında toplanarak, kaynaşmanın ve paylaşmanın keyfini yaşayacak. Beyoğ-lu Belediyesi ilçede yaşayan hasta ve

yaşlıları Ramazan ayı boyunca unutma-dı. Hastalığı ve yaşlılığı sebebiyle iftar vakti evinden çıkamayan ve bu sofrala-ra misafir olamayan ihtiyaç sahiplerine gezici iftar aracıyla her gün iftar yemeği servisi yapacak.

Emirgan’da Çay Festivali YapıldıBoğaziçi Gündem

Açılışa Ak Parti Sarıyer İlçe Baş-kanı Hüseyin Özdemir, Beyoğlu

Erzurum Vakfı Başkanı Aydın Ayyıldız, Gazeteci -Yazar Fikri Akyüz, Vakıf Başkan yardımcısı ve Ak Parti Beyoğlu İlçe Başkan Yardımcısı Sezayi Çimen, İsmail Bülbül, Ahmet Yayla, Ali Düşmez, Necati Kork-maz, Erzurum AK Parti İl başkan Vekili Hü-seyin Koçan, Emniyet Müdürü Salih Gölcü, Muhtarlar, STK Başkanları, Emirgan halkı ve Emirgan Dernek yöneticileri katıldı.

Emirganlılar Derneği Başkanı Mahiye Kilercik Şamdancı, Emirgan’da 4’cüsü düzenlenen Geleneksel Çay Festivalini markalaştırmak istediklerini ve amaçları-na ulaştıklarını belirterek, Emirganlılar ile kaynaşmayı, müzik ve sanatı halkla bu-luşturmayı arzu ettiklerini belirtti.

Emirgan Parkı’nda kurulan festival ala-

nında gazetecilere bilgi veren Sarıyer Kaymakamı Ömer Karaman, Emirgan’da çınar altında içilen çayın nostalji olduğu-nu belirterek, festivalde, İstanbul halkına bu nostaljiyi yaşatmaya karar verdikle-rini kaydetti. Karaman, sanatçı İlhami Gencer’in piyano dinletisinden sonra fes-tival alanı tüm katılımcılarla gezileceğini ifade ederek, festivalde, çay saatleri, halk Oyunları ve konser etkinliklerinin bulun-duğunu söyledi.

Sarıyer Kaymakamı sayın Ömer Karaman 3 B projesi, çay festivali ve yeni Kayma-kamlık binasını halka hizmet veren bir yapıya kavuşturması ve istihdama yönelik projeler üretmesi nedeniyle Sarıyer Muh-tarlar Derneği tarafından özel plaketle ödüllendirdi. Çaykur tarafından tüm va-tandaşlara ikram edilen çay büyük ilgi gördü.

HASKÖY SAHİLİNDE Deniz Manzaralı Ramazan Coşkusu

23

Page 24: Boğaziçi Gündem

Boğaziçi Gündem

2012 yılının başlarında http://www.bogazicigundem.com/ adresinden in-ternet gazeteciliği ile yayın hayatına başlayan Boğaziçi Gündem’in basılı yayın organı Boğaziçi Gündem Gaze-tesi kısa sürede yoğun bir ilgi ile kar-şılaştı. Ülke gündeminin nabzını tutan, tarafsız güncel haberleri ve masa üs-tünde değil yerinde habercilik anlayışı ile okuyucularına sadece kendi muha-birlerinin haberlerini ulaştıran, sadece sitemizden takip edebileceğiniz ko-nusunda uzman seçkin yazarlarımızın yazılarına yer veren gazetemize her kesimden yoğun destek geliyor, büyük ilgi gösteriliyor.

Değişik ortamlarda gazetemizi elde ederek inceleme fırsatı bulan bakan-larımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, devlet yetkililerimiz, iş adamlarımız, yazarlarımız ve birçok ünlü isim ile birlikte her kesimden va-tandaşlarımız da gazetemizden övgü ile bahsediyorlar, bizlere destek ve-riyorlar. Bizler de Boğaziçi Gündem haber ailesi olarak sizlerin gösterdiği ilgi ve verdiğiniz destekle yayın politi-kamızdan asla vazgeçmeden yolumu-za devam edeceğiz.

Boğaziçi Gündem Gazetesi’ne her kesimden yo-ğun ilgi ve destek var. Gittikçe genişleyen haber kadrosu ve seçkin yazarları ile sizlere hizmet ver-

meye devam eden gazetemiz, yayın politikasından vazgeçmeden yayın hayatına devam ediyor.

BOĞAZİÇİ GÜNDEM GAZETESİ’NE YOĞUN İLGİ…