Top Banner
Y›l 7 Say› 165 6 Eylül 2012 • 1.25 TL Gençlik ‘parasız eğitim’ için sokağa çıkıyor Hatay’ın barış çığlığı AKP’yi rahatsız etti 4+4+4’ün yaratt›¤› devasa sorunlar gizlenemiyor, y›k›ma karfl› hak mücadelesi giderek büyüyor S›k›flan AKP’liler hem suçu birbirine at›yor hem de çocuklar›n›n gelece¤ini savu- nanlara sald›r›yor 4+4+4’ü durdurmak için buluflma: 15’inde Ankara’da, 17’sinde okul önlerinde! 8 9 Manisa’da 500 mevsimlik tar›m iflçisi yevmiyelerinin düflürülme- sine karfl› ifl b›rakt› Saman fiyatlar› 4 kat artt›, yeni et krizi yolda. Benzine a¤ustos ay›nda 3 defa zam geldi... ‹slamc› medya, Hatay’daki Bar›fla Ç›¤l›k etkinli¤ini hazmedemedi ‘AKP döneminde Türkiye çok ilerleme kat etti’ mi acaba? Karikatürlerin izini sürece¤iz Mevsimlik iflçilerden ilk eylem AKP günü kurtan›yor Medyada bar›fl haz›ms›zl›¤› AKP’nin çizgisi ayn› 14 15 AKP ve medyas› birinci ö¤retimlerde harçlar›n kald›r›lmas›n› “paras›z e¤itim” olarak sunsa da piyasalaflt›rma h›zla sürüyor. Ondan fazla ilde soka¤a ç›kan üniversiteliler “Harçlara hay›r” dediS. 6 Türkiye’de üniveriste ö¤rencileri harçlara karfl› soka¤a ç›karken Güney Amerika ülkesi fiili’de ve Kuzey Amerika ülkesi Kanada’da da paral› e¤itime karfl› isyan sürüyorS. 5 Hatay’daki “Bar›fla Ç›¤l›k” etkinli¤i kat›l›mc›lar›yla konufltuk. Kat›l›mc›lar etkinli¤i ve sonras›n› Halk›n Sesi’ne de¤erlendirdi S. 11 Suriye’de savaflan çeteler Türkiye topraklar›nda e¤itiliyor. Bu çeteler Hatay halk›n› tehdit ediyor. Kim bu çeteler? S. 12 Asl›nda Hatay hiç iflgal edilmedi. Frans›z iflgaline direnen Antakyal›lar›n ba¤›ms›zl›k düflü de hiç gerçekleflmedi S. 13 Davuto¤lu fiyaskosu AKP’nin büyük umutlar ba¤lad›¤› Suriye gündemli BM toplant›s› fiyaskoyla sonuçland›. ABD, Çin ve Rusya d›fliflleri bakanlar› gelmedi. Davuto¤lu’nun ‘tam- pon bölge’ ça¤r›s› kabul görmedi S. 4 Turnikeler yol olur Ulafl›ma zam yapacak belediyeler art›k bir kez daha düflünmek zorunda. Çünkü toplumsal muhalefetin yaratt›¤› direnifl gelene¤i h›zla yayg›nlafl›yor: Halk turnikelerden atl›yor S. 7 Ö.C. davas› utanc›... Sakarya’da 14 yafl›ndaki Ö.C’ye tecavüz eden ikisi polis 34 kiflinin yarg›land›¤› davada tutuklu san›k kalmad› S. 10 Betül Öztürk Korkut / Sayfa 2 Bu kez olmayacak Tayyip Ferda Koç / Sayfa 4 Erdo¤an’›n elinde balta... Tufan Sertlek / Sayfa 8 Haf›za-i iflçi s›n›f› Pelin Ogufl/ Sayfa 10 Karar: ‘Kad›n düflmanl›¤›’ duracak 4+4+4’e karfl› direnifl AKP için tükenifl vakti SAYFA 3 Tayyip altında kalacak 4+4+4 15 Eylül’de Ankara’ya E¤itim-Sen’li ö¤retmenler 11 Eylül’de 4+4+4 karanl›¤›na karfl› yurdun dört bir yan›ndan Ankara’ya do¤ru yola ç›k›yor; 15 Eylül’de velilerle, ö¤rencilerle 4+4+4’ü durdurmak için bulufluyor 5 Eylül’de binlerce kifli “4+4+4’ü durduraca¤›z” dedi A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark
16

165'inci Sayı

Mar 09, 2016

Download

Documents

Halkın Sesi Gazetesi 165'inci sayı
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: 165'inci Sayı

Y›l 7 • Say› 165 6 Eylül 2012 • 1.25 TL

Gençlik ‘parasız eğitim’ için sokağa çıkıyor

Hatay’ın barış çığlığı AKP’yi rahatsız etti

4+4+4’ün yaratt›¤›devasa sorunlargizlenemiyor,y›k›ma karfl› hakmücadelesigiderek büyüyor

�S›k›flan AKP’lilerhem suçu birbirineat›yor hem deçocuklar›n›ngelece¤ini savu-nanlara sald›r›yor

�4+4+4’ü durdurmak içinbuluflma: 15’indeAnkara’da,17’sinde okulönlerinde!

8 9Manisa’da 500 mevsimlik tar›miflçisi yevmiyelerinin düflürülme-sine karfl› ifl b›rakt›

Saman fiyatlar› 4 kat artt›, yeni etkrizi yolda. Benzine a¤ustos ay›nda3 defa zam geldi...

‹slamc› medya, Hatay’dakiBar›fla Ç›¤l›k etkinli¤inihazmedemedi

‘AKP döneminde Türkiye çokilerleme kat etti’ mi acaba?Karikatürlerin izini sürece¤iz

Mevsimlik iflçilerden ilk eylem AKP günü kurtan›yor Medyada bar›fl haz›ms›zl›¤› AKP’nin çizgisi ayn›

14 15

� AKP ve medyas› birinci ö¤retimlerdeharçlar›n kald›r›lmas›n› “paras›z e¤itim” olarak sunsa da piyasalaflt›rma h›zlasürüyor. Ondan fazla ilde soka¤a ç›kanüniversiteliler “Harçlara hay›r” dedi� S. 6

� Türkiye’de üniveriste ö¤rencileriharçlara karfl› soka¤a ç›karken GüneyAmerika ülkesi fiili’de ve KuzeyAmerika ülkesi Kanada’da da paral›e¤itime karfl› isyan sürüyor� S. 5

�Hatay’daki“Bar›fla Ç›¤l›k”etkinli¤ikat›l›mc›lar›ylakonufltuk.Kat›l›mc›laretkinli¤i vesonras›n›Halk›n Sesi’nede¤erlendirdi� S. 11

� Suriye’de savaflan çetelerTürkiye topraklar›ndae¤itiliyor. Bu çeteler Hatayhalk›n› tehdit ediyor. Kim bu çeteler? � S. 12

� Asl›nda Hatay hiç iflgaledilmedi. Frans›z iflgalinedirenen Antakyal›lar›nba¤›ms›zl›k düflü de hiçgerçekleflmedi � S. 13

Davuto¤lufiyaskosu� AKP’nin büyükumutlar ba¤lad›¤›Suriye gündemli BMtoplant›s› fiyaskoylasonuçland›. ABD, Çinve Rusya d›fliflleribakanlar› gelmedi.Davuto¤lu’nun ‘tam-pon bölge’ ça¤r›s›kabul görmedi � S. 4

Turnikeleryol olur� Ulafl›ma zamyapacak belediyelerart›k bir kez dahadüflünmek zorunda.Çünkü toplumsalmuhalefetin yaratt›¤›direnifl gelene¤i h›zlayayg›nlafl›yor: Halkturnikelerden atl›yor� S. 7

Ö.C. davas›utanc›...� Sakarya’da 14yafl›ndaki Ö.C’yetecavüz eden ikisipolis 34 kiflininyarg›land›¤› davadatutuklu san›k kalmad›� S. 10

Betül Öztürk Korkut / Sayfa 2

Bu kez olmayacak Tayyip

Ferda Koç / Sayfa 4

Erdo¤an’›n elinde balta...

Tufan Sertlek / Sayfa 8

Haf›za-i iflçi s›n›f›

Pelin Ogufl/ Sayfa 10

Karar: ‘Kad›n düflmanl›¤›’

duracak

4+4+4’e karfl›direnifl AKP içintükenifl vakti �SAYFA 3

Tayyip altında kalacak4+4+4

15 Eylül’de Ankara’yaE¤itim-Sen’li ö¤retmenler 11Eylül’de 4+4+4 karanl›¤›na karfl›yurdun dört bir yan›ndanAnkara’ya do¤ru yola ç›k›yor; 15Eylül’de velilerle, ö¤rencilerle4+4+4’ü durdurmak için bulufluyor

5 Eylül’de binlerce kifli “4+4+4’ü durduraca¤›z” dedi

A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark

Page 2: 165'inci Sayı

EĞİTİMHalk›n Sesi

26 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

4 +4+4 eğitim sistemininyarattığı sorunlar iktidarıköşeye sıkıştırıyor.

Okulların açılmasına az birsüre kala sistemin yarattığısorunların açığa çıkması vetepkilerin büyümesi üzerineAKP’liler birbirine girdi. İkti-dar, kendi tabanını bile iknaedemezken çözümü yine kla-sik gerici yöntemlerde buldu.Başbakan, çocuklarını ana sı-nıfına göndermek isteyen veli-lere “ihanetçi” dedi, çocukları“geri zekalı” olarak damgala-maya kalktı. Akit gazetesi ka-ranlığa direnenleri “darbeci,laikçi, şeytan” diye suçladı.Milli Eğitim Bakanı ÖmerDinçer 4+4+4’e direnenleri“laikçi ve PKK”lı ilan etti,“normal vatandaşların” kendiyanlarında olduğunu iddia etti.Tüm bu tepkilere karşı iktidar,gerici bir saflaştırma poli-tikasıyla kendi iç birliğinisağlamaya çalışıyor. Ziraiçeride durum fena haldekarışık.

BAKANLAR ÇOK SERTAKP’nin eski-yeni eğitim

bakanları arasındaki kavgaşiddetlendi. Haziran ayındaşimdiki bakan Dinçer’indanışmanının eski bakanlarıtopa tutan bir yazıyıyaygınlaştırması üzerine, eskiBakan Nimet Baş (Çubukçu)sert tepki vermiş, kendisininçevresi için makam, mevki,rant peşinde koşmadığınısöyleyerek yeni Bakana ağırgöndermelerde bulunmuştu.AKP’nin ilk Milli EğitimBakanı Hüseyin Çelik deDinçer’den özür dilemesiniistemişti. AKP’nin eğitim sis-

temini yapboza çevirenDinçer, Baş ve Çelik üç aysonra bir kez daha birbirinegirdi. Üç Bakan 4+4+4 sis-teminin yol açtığı enkazınbedelini birbirlerine yıkmayaçalıştılar.

Nimet Baş, Ömer Dinçer’e“Susuyorum ama benim patla-mam da kötü olur” diye sesle-nirken dolaylı olarak 4+4+4uygulamasını eleştirdi. AkşamGazetesi Genel Yayın Yönet-meni İsmail Küçükkaya’ya ko-nuşan Baş’ın “patlamasına”neden olan şey ise Dinçer’inkendisiyle ilgili olarak “Onundöneminde ihtiyaç duyduğu-muz öğretmenlerin ancak yüz-de 50'sini alabiliyorduk” şek-lindeki açıklamaları. Zira4+4+4 sistemiyle beraber bü-yük bir öğretmen açığı kriziyaşanması bekleniyor. İşin il-ginci Dinçer’in bu açıklamalarıyaptığı gazeteci de Küçükka-ya’ydı. Böylece iki bakan birgazeteci vasıtasıyla birbirini to-pa tuttu. Nimet Baş, ÖmerDinçer’in “Her şey yerle bir,sistem felç, enkaz devraldık.Bakanlık otomatik pilottanşimdi çıkıyor” gibi ifadelerinetepki gösterdi ve “ne gerek varböyle mukayeselere” dedi.

66 AYI SAVUNAMADIBaş’ın rahatsız olduğu bir

konu da 4+4+4 ile ilgiliolarak Dinçer’in topu kendi-sine atmasıydı. Zira Dinçer busistem değişikliğini Baş döne-mindeki Milli EğitimŞurası'ndaki kararlaradayandırıyordu. Baş ise Şurakararlarının emir niteliğindeolmadığını ve “bir yön ve viz-yon belirlemeye çalıştığını”söyleyerek 4+4+4 ateş topu-nu Dinçer’e iade etti. “4+4+4

uygulaması doğru, makul veyerinde mi” sorusu üzerine deBaş, düzenlemeyi faydalı bul-makla beraber “Çok kapsamlıtartışılmadı” dedi. 66 aylıkçocuklar meselesinde de4+4+4’ü savunmaktankaçınan Baş “Ben o konuyahiç girmem” dedi.

Nimet Baş, Dinçer’in ken-disini hedef göstermesininnedinini de açıkladı: Öğret-men tayinlerinde yaşanansorunlarla ilgili AKP’li ilkMilli Eğitim Bakanı HüseyinÇelik’in bir mesajını twitterda-ki takipçileriyle paylaşması!Zira bu mesajında Çelikkonuya çözüm aradığınısöylüyordu ve bu arayış BakanDinçer’i sinirlendirdi. Çeliktwitter mesajıyla da yetinme-miş, CNN Türk’teki AykırıSorular programına katılıp,yılda bir kereye indirilenöğretmenlere tayin mese-lesinin Başbakan tarafındançözüleceğini açıklamıştı.

Çelik'ten bir gün sonra yineaynı kanalda konuk olanÖmer Dinçer ise tayinlerinyılda bir defaya inmesikararının arkasında durmuştu.

VEK‹LDEN TABANA FIRÇA AKP’de iç kavga Bakanlar-

la sınırlı kalmadı. AKP’nin ta-banından dahi 4+4+4’e tepki-ler yükselirken bir vekil tabanıfırçaladı. Muğla İmam HatipMezunları Derneği'nin pilavgününe katılan AKP MuğlaMilletvekili Ali Boğa "Açılanyere (İmam hatip okullarına)öğrenci bulamazsak tarihönünde vebalini ödeyemeyiz”dedi. Tüm okulları İmam Ha-tip’e çevirme şansı yakaladık-larını ifade eden Boğa, iktida-rın gizlemeye çalıştığı bir sıkın-tıyı da ele verdi: İmam Hatip’eöğrenci kayıtları düşük veokullar açılınca sürgün edilenokullarda tıklım tıklım sınıfla-rın, imam hatiplerin ferah sı-nıflarının fotoğrafları basınayansıyacak. Bakalım bu man-zara hangi “şeytana” bağlana-cak?

KAÇACAK DEL‹KLER‹ YOKİktidar cephesi birbirine ve

halka hakaretler yağdırırkenhep aynı nakarata sarılıyor:“Sorun 4+4+4’te değil uygu-lamada.” Bu sözle, okullar açı-lınca ortaya çıkacak enkaz gö-rüntüsü karşısında bir iki “kel-le alarak” kendilerini kurtar-manın hesaplarını yapıyorlar.Bu tablo, sürecin en başındanberi “4+4+4’ü durduracağız”diyerek yola çıkanların isabetlibir çıkış yaptıklarını gösteriyor.İktidar köşeye sıkışıyor, muha-lefet ise “4+4+4’ü durdur” di-yerek kaçacak delikleri kapat-maya devam ediyor.

Gelecekleri üzerine büyük bir kumaroynanan, gelecekleri karart›lmak istenen,Baflbakan’›n damgalamaya çal›flt›¤› çocuklarMilli E¤itim’in kap›s›na dayand›. HalkevleriE¤itim Hakk› Meclisi’nin Ankara ve ‹stanbul’dadüzenledi¤i eylemlerde çocuklar ve velilereö¤retmenler de kat›ld›.

‹lk eylem 27 A¤ustos’ta ‹stanbul ‹l MilliE¤itim Müdürlü¤ü önündeydi. Eyleme ellerindeoyuncaklar› ile gelen çocuklar ilkö¤retime de¤il

anaokuluna gitmek istediklerini anlatt›lar. Velilerde ilkokula bafllamaya zorlanan çocuklar›n›okula göndermeyeceklerini aç›klad›lar. Bas›nmensuplar›n›n çocuklarla yapt›klar› söyleflideçocuklar, ‘yafllar›n› bilmediklerini ama küçükolduklar›n›’, ‘ana s›n›f›na gitmek istediklerini’,‘seneye ilkokula gitmeyi düflündüklerini’anlatt›lar.

Ankara’da ise 2 Eylül’de Milli E¤itim Bakanl›¤›önüne yürüyen çocuklar “Okul için çok erken”,

“Çocuklar›m›z çocuk iflçi, çocuklar›m›z çocukgelin olmayacak”, “Anas›n›f› istiyoruz” dövizleritafl›d›lar. Bakanl›k önünde Halkevleri E¤itimHakk› Meclisi ad›na konuflma yapan Füsun Culfa“Çocuklar›m›z› kimsenin kobay olarak kullan-mas›na izin vermeyece¤imizi söylemeye geldik”dedi. Eylemde konuflmak isteyen bir çocuk ise“Ben çocuk gelin olmak istemiyorum” diyerektepkisini dile getirdi. Eylem “Tayyip kaç kaççocuklar geliyor” slogan at›larak sonland›r›ld›.

‘Tayyip pabucu yarım’

2 Eylül günkü manfletinde Halkevleri veE¤itim-Sen baflta olmak üzere 4+4+4’ü dur-durmak için mücadele eden tüm kesimleridarbeci, fleytan, laikçi ilan eden Akitgazetesinin as›l kayg›s› da sat›r aralar›ndagizliydi. Gazetenin haberinde flu ifadelere yerverildi: “4+4+4 yeni e¤itim sisteminin ha-yata geçirilmesinde, Milli E¤itimBakanl›¤›'n›n yapt›¤› iflçilik hatalar›” ve bir-tak›m aksakl›klar sebebiyle ifltah› kabaran solçevrelerin puan toplamamas› için devreyegirmesi gerekti¤i belirtiliyor.” Bu ifadelerdeki

“iflçilik hatalar›” vurgusu, okullar›naç›lmas›yla daha fazla ortaya ç›kacak y›k›m›nkabul edilmesi anlam›na geliyor ve tabanamesaj veriliyor: “Çocuklar›n›z için mücadele-ye kat›lmay›n, sizi öcüler ham yapar.”

Halkevleri ‹stanbul fiube Baflkan› ÖzgeOzan da Akit’in sald›r›lar›yla ilgiliaç›klamas›nda ucube e¤itim sisteminin y›k›c›sonuçlar›n›n AKP’nin kendi taban›nda dahiyo¤un bir tepkiye yol açt›¤›na iflaret etti vebunu gören AKP’nin gerici bir saflaflmayaratma çabas›na girdi¤ini söyledi.

Çocuğun için mücadele şeytanlıkmış

� 2 Eylül, Antalya: Çok sayıda kurum veaydınların çağrıcısı olduğu ve 200 kişininkatıldığı “Gerici-Piyasacı 4+4+4 eğitim sis-temine hayır” forumunda, kentte kitleseleylem, okulların açılmasıyla boykot ve sivilitaatsizliğin örgütlenmesi, Alo Eğitim Hakkıadı altında bir iletişim hattı kurulması ve 15Eylül’de Ankara mitingine katılım kararlarıalındı.

� İstanbul Ümraniye’de çok sayıdakurum temsilcisi, veli temsilcileri ve öğret-menler, 4+4+4’e karşı 26 Ağustos’ta biraraya geldi. Toplantıda yerel bir forum veeylem kararı alındı.

� 26 Ağustos, İstanbul-Okmeydanı: Hal-kevi’nde bir araya gelen Alevi örgütleri veyöre dernekleri 5 Eylül İstanbul ve 15 EylülAnkara mitinglerine katılım kararı aldı. Buderneklerin piknik, düğün ve toplantılarındaimza toplanması da kararlaştırıldı.

� Belediye panolarının 4+4+4’ü durdur-mak için imza çağrılarıyla kaplandığı Mani-sa Salihli’de kampanyaya büyük ilgi var.

� Zonguldak Kilimli Halkevi, 4+4+4’ekarşı günde ortalama 1000 imza topladı.

� Hacıbektaş şenliklerinde bir günde bin500 imza toplanırken, Türkiye’nin dört biryanına imza föyleri gönderildi.

� İstanbul Tabip Odası, 72 ay öncesiçocukların ilköğretime başlamasının uygunolmadığını bir kez daha duyurdu.

2010’daki 18. Milli Eğitim Şûrası'nda 1+4+4+4 diyeönerdiği kesintili eğitim modelini “kahramanca” sa-

vunan Eğitim Bir-Sen şuradan sonra “tüm eğitim cami-amıza hayırlar getirmesini diliyoruz“ diyerek verdikleriönergelerin büyük bir bölümünün kabul edilmesi ile övü-nüyordu. “Hayırlara vesile” bu şuranın tavsiyesi üzerineAKP iktidarı, ustalık döneminin avantajlarını da kullana-rak 4+4+4 kesintili kademeli eğitim formülünü grupbaşkan vekilleri tarafından kanun teklifi olarak 20 Şubat2012’de sundu. Böylece başbakanın “dindar bir nesil ye-tiştiriyoruz” açıklamasının kerameti herkes için daha danetleşti. Netleşen şey 4+4+4’ün sadece bir eğitim yasa-sı olmamasıydı. Nesil ve eğitim arasındaki bağ İslamcıpiyasacı AKP’nin ellerinde, yaratıcı bir formülasyonla vü-cut buldu. Yasa meclis gündemine geldiği günden itiba-ren meclis komisyonlarından ve sokaktan itiraz sesleriyükseldi. Eğitim-Sen yüz yılı aşkın demokratik öğretmenhareketinin verdiği sorumlulukla mücadele çağrısı yaptı.28-29 Mart’ta iki gün boyunca grev yaptı, Ankara’da Kızı-lay’ı ve tüm yurdu direniş alanına çevirdi. Tüm bu itiraz-lar ve direniş karşısında AKP usulü ileri demokrasi sah-neye çıktı. Bir yasa, biber gazının, tomaların, copun baş-rolünde meclisten geçirildi.

AKP’de 1 Mart sanc›s› Yasa meclisten geçti geçmesine de AKP’nin umduğu

gibi olmadı, 4+4+4’e karşı verilen kavga bitmedi.Haziran ayı ile birlikte okulların dağıtılıp dönüştürülme-siyle yaşanan öğrenci sürgünlerine velilerin ilk tepkileriyaz aylarında yükseldi. Şimdi bu tepkilere öğretmenlerde eklendi. Bunların üzerine 72 ay öncesi çocuklarınilkokul disiplinine zorlanması, velilerin ilk tepkilerini dahaörgütlü bir eksene yerleştirdi.

AKP 1 Mart 2003 tezkere sürecindeki sancıyı şimdi4+4+4’te yaşıyor. Yasanın çıkmasının üzerinden 5 aygeçmesine rağmen, başta Tayyip Erdoğan ve MilliEğitim Bakanı Ömer Dinçer olmak üzere tüm AKP kur-mayları yalan söylemeye, yasaya itiraz edenleri tehditetmeye devam ediyor. Çünkü bu kendi tabanını bile iknaetmekte zorlandığı, meşruluğunu sağlayamadığı biryasa…

4+4+4’e karşı mücadelenin gayri meşru ilan edilme-si için AKP her yolu deniyor. Yandaş medyasında

siparişle röportajlar, televizyon prog-ramlarında trajik açıklamalaryapılıyor: “İtirazlar pedagojik değilideolojik”, “PKK propagandası”, “28Şubatçı”, “darbeci”, “din düşmanı”,artık hangisi tutarsa.

Başbakanın son olarak bir televiz-yon programında 4+4+4 ile ilgiliyaptığı açıklamalar ise meşruluğunusağlamak için artık daha başka ya-pabileceği bir şeyi olmadığının gös-tergesi. Başbakan son kozunu oy-nuyor, liderlik gücünü: “Gidip raporalanları ben evlatlarına ihanetle va-sıflıyorum” diyen Erdoğan, kendiçocuklarını da yaşı gelmeden okulabaşlattığını özellikle vurgulayarak

seçmeni üzerindeki “liderlik karizmasını” kullanıyor. Buarada hızla toplumsallaşan 4+4+4’e karşı mücadeleyiitibarsızlaştırmaya, marjinalleştirmeye çalışıyor “zeki baş-bakan.” Aynı yolu takip eden Ömer Dinçer de panikleberaber saçmalıyor. Bir milli eğitim bakanı düşünün kibilimsel ilkeleri yasa dışı ilan edebiliyor.

15 Eylül’de Ankara’da 17 Eylül’de okullardaUstalık döneminde 4+4+4 ile eğitim alanına hızlı bir

giriş yapan AKP bu sefer baltayı taşa vurdu. Emek piya-salarının ve toplumsal cinsiyet rejiminin yeniden yapılan-dırılmasından, eğitimin kamusal ve bilimsel niteliğine,farklı kimlik ve inançlardan halkların eşit yurttaşlık talep-lerine kadar kapsamlı bir etkiye sahip bu yasa, eğitimalanındaki tüm çatışma zeminlerini görünür hale getirdi.Eğitimi bir kez daha önemli bir mücadele alanı olaraktoplumsal muhalefetin karşısına çıkarttı. Eğitim hakkımücadelesi, “hak mücadeleleri” başlıklarının içerisindeşimdi bir adım daha öne çıkarak somutlaştı.

Eğitim, ideolojik bir araç olmanın yanında bir baskıaygıtı olarak da AKP'nin elinde yeniden şekillenirken“Eğitim Hakkı Meclisleri”, özneleşen öğretmen, öğrencive velinin dinamizmine ev sahipliği yapıyor.

Okulların dağıtılıp dönüştürülmesine, öğretmen veöğrenci sürgünlerine, zorunlu seçmeli ders dayatmasına,anadilinde eğitim hakkının yok sayılmasına, AKP’nin ırkçıgerici piyasacı 4+4+4 yasasına karşı her okul bir eylemalanı, bir direniş çadırı haline geliyor. Çocuğunun gele-ceğini karanlığa teslim etmeyen veli ile güvencesizleştiri-len öğretmen eğitim hakkı mücadelesinde birleşiyor.Eğitim Hakkı Mücadelesinin bileşenleri sokakta birleşe-rek “özneleşiyor”, AKP’nin en büyük kabusu haline geli-yor.

Eğitim hakkına, geleceğine, çocuklarına ve eğitim bili-minin ilkelerine sahip çıkanlar, öğretmenler, öğrenciler,veliler tüm Türkiye’de yürütülen mücadeleleri birleştir-mek için 15 Eylül’de Ankara’ya randevu verdiler. Eğitim-Sen’in 11 Eylül’de 4 koldan başlatma kararı aldığı yürü-yüş 15 Eylül’de Ankara’da 4+4+4 karanlığına meydanokuyanlarla, parasız, bilimsel, laik, anadilinde eğitim iste-yenlerle buluşacak. Bu çağrıya kulak vermeli, 15 Eylül’deAnkara’ya sel olup akmalı, 17 Eylül’de her okulu eğitimhakkı mücadelesinin mevzisi haline getirmeli, 4+4+4’üdurdurmalıyız.

Okullar›n aç›l›fl› yaklafl›rken sorunlar a盤a ç›kmaya bafllad›.S›k›flan AKP’liler 4+4+4 y›k›m›n›n suçunu birbirine at›yor

SSoollddaann ssaa¤¤aa,, bbuuggüünnddeenn ddüünnee :: DDiinnççeerr,, BBaaflfl,, ÇÇeelliikk

UMAR KARATEPE

Bu kez olmayacak Tayyip

Betül ÖztürkKorkut

E¤itim-Sen MYKüyesi

İktidarda bir telaş

Muhalif görmekten ödü kopanErdoğan’ın ofisinin önünde açılan4+4+4’ü durduracağız imza standı polisitelaşlandırdı. 31 Ağustos Cuma günüBaşbakanlık Ofisi önünde imza standıaçan Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisiüyeleri karşısında polis uzun süre neyapacağını bilemedi. Stantta yapılankonuşmalarda 5 Eylül’deki Taksimeylemine çağrı yapıldı, bildiriler dağıtıldı,imzalar toplandı. 8 Halkevi üyesine karşıçağrılan Çevik Kuvvet önce BaşbakanlıkOfisi önünde barikat kurdu, daha sonrada Halkevcilere saldırdı. Gözaltınaalınan 8 kişi aynı gün serbest bırakıldı.

‘Amanbaşbakanımgörmesin’

Page 3: 165'inci Sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

36 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

V asat vatandaş Tayyip panikiçinde. Akıl hocaları akılsız,akılsız olmanın ötesinde

beceriksizler. Hep birlikte, sonlarınınne olacağını bilmeden sürükleniyor-lar. Eğer durdurulmazlarsa bu ülkeyive bu ülkede yaşayan halkları dakaranlık bir geleceğe kendileriyle bir-likte sürükleyecekler.

4+4+4 eğitim modeli diye yuttur-maya çalıştıkları ucubenin, dahauygulamaya geçmeden her tarafıdökülmeye başladı. Sınıfların kümesgibi kalabalık olacağı, ilköğretimehazırlanmamış çocukların bu sınıflaradoldurulacağı, okulların bu çocuklaragöre inşa edilmediği, aynı sınıftaaralarında 2 yaş fark olan öğrencilerinöğrenim görmek zorundabırakılacağı, müfredatın bile henüzhazır olmadığı, öğretmenlerin böylesibir eğitim modeline uygun bir for-masyona sahip olmamaları vs.

Toplanan yüz binlerce imza, MilliEğitim Müdürlükleri önündeki eylem-ler, veli-öğretmen-öğrencidayanışmaları, her gün basında yeralan eleştiriler, Başbakanlığınkapısına dayanan isyan, kenditabanından yükselen ciddi tepkiler,kitleselleşen protestolar iktidarıpaniğe düşürdü. 4+4+4 enkazınınaltında kalacağını anlayan iktidarkendi içinde bile birbirine düşerken(eski yeni AKP’li Milli Eğitim Bakanlarıbirbirine girdi) gerici bir saflaşma

yaratarak durumu kurtarmaderdinde.

Artık bu ucubeyi savunanların tekgerekçeleri ideolojik; yani “AKPneylerse güzel eyler” diyen bir zümredışında bu ucubenin içine girebilecekkimse yok. Örneği İstanbul’dan vere-lim; MEB, imam hatiplerin yeniaçılacak ortaokul bölümleri için ilkplanlamalara göre (daha sonraarttırmak üzere) kontenjanı 22 bin709 olarak belirlemişti. Ve son kayıttarihini de 17 Ağustos olarak ilanetmişti. O tarih itibariyle başvurusayısı 15 binde kaldı. Bunun üzerineMEB tarihi uzattı ancak sayı hala 18bini geçmiş değil.

Bunların 28 Şubat takıntısı boşunadeğil, sürekli 28 Şubat öncesiylekıyaslıyorlar süreci. Türkiye genelindeimam hatiplerin yeni açılanortaokullarına başvuru sayısı 60 bincivarındaymış, bunun 100 bineçıkması umuluyormuş. Oysa 28Şubat öncesi bu ortaokullardaokuyan öğrenci sayısı 400 bin idi.(Ancak bilinmeli ki bu yıl sadece 5.sınıfa [ortaokul birinci sınıfa] kayıtalınıyor, buna rağmen sayılar bunlarınbeklediklerinin çok altında.)

Tayyip’in ve şürekasının paniğiningerçek nedeni bu sayılar. Tekelci ser-mayeyi bile ikna etti (Dikkat edilirseuzunca bir süredir sesleri çıkmıyorama yakında bu koroya katılırlar),ama kendi kitlesini ikna edemiyor!

Kendi kitlesini bile ikna edemeyin-ce de saldırganlaşıyor, ilkel gericitutumları tek siyasal tercih olarakherkese dayatıyor. Bu konuda ilkkurşunu da kendisi attı; seçmecegazetecilere ısmarladığı bir televizyonprogramında, “gidip rapor alanlarvar, bunları evlatlarına ihanetlevasıflandırıyorum, benim evladım‘geri zekalı’ diyorlar” veciz sözlerinisıraladı. Böylece aklınca bütüntoplumu ikna etti, bu vasat şahsiyet.Yani Tayyip’e göre çocuğunun iyi bireğitim almasını isteyen anne-babalarhain, 4+4+4 ucubesine girmeyençocuklar da geri zekalı. Bilim insan-larının, hekimlerin ve eğitimcilerin “66aylık çocukların yeri ilkokul değil,okul öncesi eğitimdir” şeklindeki bi-limsel değerlendirmelerini anlamasorunu yaşıyor. Çünkü bunlar içinbilim, bağımsız bir disiplin oluştura-maz. Bilim sadece bunların dinini vesiyasetini doğrulamak için kullanılanbir araçtır; bunları doğrulamayan hertürlü bilimsel veri “şeytani” vekarşılarında olan bütün bilim insanları“şeytan”dır.

İmamın bu açıklamalarındansonra cemaati sessiz kalır mı?Kalmaz elbette, en yüksek perdedenses verirler. Akit Gazetesi de öyleyaptı zaten; 4+4+4’e karşı çıkışları“şeytani plan” olarak ilan ediverdi.Yeni Akit zümresine göre Halkevlerive Eğitim-Sen başta olmak üzere

4+4+4’e karşı muhalefet örgütleyenveliler, öğretmenler, demokratik kitleörgütleri, emek ve meslek örgütleri,Alevi örgütleri ve yöre dernekleri buşeytani planı uygulamak için hareketegeçmişti. Yeni Akit’i çıkaranlar kendiokurlarını çok iyi tanıyorlar elbette,onlar cinden, periden, şeytandankorkarlar ve onları korkutmak lazım kiAkitçiler tezgahlarını işletmeye devamedebilsin. Ancak tüm bu çirkeflikleri-ne rağmen Akitçiler bile 4+4+4’üsavunamıyorlar. Onlara göre bile“Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığıişçilik hataları ve birtakım aksaklıklarmevcutmuş”.

AKP cenahındaki paniğin büyük-lüğünü anlamak için bir de MilliEğitim Bakanı Ömer Dinçer’in vecizsözlerine bakmak gerek; “4+4+4’ekarşı çıkışlar laik kesimden ya daPKK’dan geliyor”. Bu şahsınakademisyen olmak için nedenbaşkalarının araştırmalarını çaldığı,bilimsel verileri çarpıtmaya nedenihtiyaç duyduğu artık çok daha iyianlaşılabiliyor. Çünkü bu şahsın geri-cilik kapasitesi ve tercihleri bilimselgelişmeleri değerlendirmesini engelle-mektedir. Bu şahsa göre “normalvatandaşlar onu destekliyormuş.”Yani bu koca bakana göre “anormalvatandaş” kimmiş? Laiklikten yanaolanlar ve 5,5 yaşındaki çocuğunaanadilini öğretmek isteyen Kürt anne-babalar. Normal de kendisi ve kendisi

gibi olanlar. Denklemi böyle kuran birakıl hocasına sahip olan Tayyip detoplumu gerici bir biçimdesaflaştırmak için fetvayı almış oluyor.

Kargan›n biri k›lavuzlar›n› kargalardan seçerse…

Tayyip’in “hocam” dediği ikişahsiyet (görünürler içindeki) budönem “başarıdan başarıya” koşuyor.Bunlardan biri malum Ömer Dinçerdiğeri de malum, Ahmet Davutoğlu.Bu üçlü (ve elbette ki saz arkadaşları)içerdeki ve dışarıdaki halkların kader-leri üzerinde birtakım oyunlar oyna-mayı kendilerince “hak” görüyorlar.Ömer Dinçer denilen şahsiyet yüzbinlerce çocuğun geleceğini ucubebir projenin içinde karartacak. AhmetDavutoğlu denilen şahsiyetin tutarsızpolitikaları daha şimdiden Suriye’debinlerce insanın katledilmesine yolaçtı. Bunların siyasi sorumluluğu iseTayyip Erdoğan’ın üzerinde.

Bu şahıslar giriştikleri icraatları testedebilme izanına ve bu icraatlarınsonuçlarını kaldırabilmesorumluluğuna haiz değiller. Bununen somut kanıtı işler başarısız olmayabaşladığında -ki bunların başarılı işyapma ihtimalleri yoktur- kullandıklarıtek bir yöntem, dayandıkları tek birideoloji vardır. Yöntemleri baskı,manipülasyon ve tehdittir. İdeolojileriise dini gericiliktir. Bunun sonucu iseanti-demokratik bir sistem ve kamp-

lara bölünmüş bir toplumsal yapı ola-caktır.

Tüm toplumsal muhalefetdinamikleri/kesimleri böylesi birgeleceği her geçen gün daha net birbiçimde görmekte. Ancak hala bukesimler aynı hedefe doğru ve birlikteharekete geçme konusunda özneleksiklikler/zaaflarla boğuşmakta.Neredeyse toplumun hiçbir kesimininiçine sinmeyen 4+4+4 ucubesikarşısında bile tüm olanaklarıdeğerlendiren, ortaklaştıran ve aynıanda harekete geçiren bir “ortakplan” oluşturulamadı.Unutulmamalıdır ki 4+4+4’ün haya-ta geçirilmesi AKP’nin başarısı değil,ilerici toplumsal muhalefetin (özellikleörgütlerinin) başarısızlığı anlamınagelecektir.

Sözün özü; 4+4+4 adı verilen buucube AKP’nin iktidarını pekiştirmek,tekelci sermayenin çıkarını garantialtına almak için icat ettiği bir toplummühendisliği projesidir. Bu ucubeakıldışıdır, mantık dışıdır. Hiçbir bilim-sel temele dayanmamaktadır.Toplumu ilerletmeyecek, gericileştire-cektir. Toplumsal barışı değil,toplumsal kaosu, toplumsal bütün-leşmeyi değil, toplumsal ayrışmayıyerleştirecektir. Sadece AKP’ye karşıolunduğu için değil, bu ülkehalklarının yararı, bu halkların çocuk-larının geleceği için bu ucubeDurdurulmalıdır!

4+4+4’e karfl› direnifl AKP için tükenifl vakti

Adana Eğitim Sen Şubesi 4Eylül’de bir açıklama yaparak4+4+4 düzenlemesine karşı 15

Eylül’de Ankara’da olacaklarını duyurdu.Yapılan açıklamada 4+4+4 düzen-lemesinin şimdiden öğretmenler, veliler,öğrenciler açısından kaosa nedenolduğuna dikkat çekildi.

8 Mart öncesi tutuklanan KESKüyesi 9 kadının serbest kalmasıtalebiyle emekçiler SES Ankara

Şubesi'nin çağrısıyla 4 Eylül’de AnkaraAdliyesi önüne gitti. Emekçiler 4 EkimPerşembe günü gerçekleşecek olan ilkmahkemeye de dört bir yandan gelenler-le kitlesel bir şekilde katılacaklarınıaçıkladı.

Tutuklu Gazetecilerle DayanışmaPlarformu, 4 Eylül’de biraçıklama yaparak tutuklu ve

tutuksuz yargılanacak olan gazetecilerinavukatların 6, 10, 12, 14, eylülde görüle-cek duruşmalarına dayanışma için çağrıyaptı.

Dikmen Vadisi halkı ve MimarlarOdası Ankara Şubesi, DikmenVadisi Barınma Hakkı

Bürosu’nda 2 Eylül’de düzenlenen kah-valtıda bir araya geldi.Etkinlikte, konuşmalarını yapan MimarlarOdası Ankara Şubesi yöneticileri ve vadihalkı 7 yıldır süren mücadelelerinisonuna kadar sürdüreceklerini dilegetirdiler.

Mersin’de Gençlik Muhalefetiüyelerinin ikinci öğretimde harçuygulamasının sürdürülmesine

karşı 30 Ağustos’ta yaptığı eyleme polissaldırdı. 13 Gençlik Muhalefeti üyesi ve eylemedestek olmak için giden ÖDP Mersin İlBaşkanı Oktay Canpolat gözaltına alındı.

Dev-Sağlık İş üyeleri,Süreyyapaşa Göğüs HastalıklarıHastanesi'nde taşeron şirket

bünyesinde çalıştırılan 3 işçinin iştenatılmasını, 27 Ağustos yaptıkları basınaçıklamasının ardından yemekhaneboykotu yaparak protesto etti.

Sosyalist Gençlik Derneği,Büyükşehir Belediyesi'nin aldığıkararla 1 Eylül'de uygulamaya

konulacak ulaşım zamlarına karşıKadıköy İskele Meydanı'nda açıklamayaptı.

DİSK Sine-Sen, 20 Ağustos günügeçirdikleri trafik kazası sonucu 3set işçisinin yaşamını yitirmesiyle

ilgili olarak bir açıklama yaptı. Sine-Sen, yapımcıları üretim sürecinintamamında çalışma koşullarını yasal vemeşru zeminde uygulamak, devleti deyasaların denetlenmesi konularındauyardı ve "İnsanlık dışı çalışmakoşullarına hayır" dedi.

M HP’nin koşulsuz desteğinive TSK’nın itaatiniarkasına alan AKP şoven

bir dille tırmandırdığı savaşsiyasetinden geri adım atmıyor. Kürtsorununda saplandığı bataktan birçıkış yolu bulamayan AKP, BDP’livekillerin Şemdinli’de yol kesenPKK’lilerle karşılaşmasında açığaçıkan görüntüleri bahane ederek,BDP’ye yönelik saldırının dozunuartırdı.

AKP, MHP’nin de desteğiyleBDP’li vekillerin dokunulmazlıkları-nı kaldırma tehdidini yükseltiyor.

SAVAfiTA SIKIfiAN AKP,BDP’YE BASKIYI ARTIRIYOR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğanparti kapatmadan yana olmadığınıama BDP’lilerin tek tek cezalarınıçekmeleri gerektiğini savundu.

Olayla ilgili meclisin incelemeyapacağını söyleyen Erdoğan, “Öylezannediyorum ki parlamento busüreçte fezlekeleri çok daha farklıbir şekilde ele alacaktır. Bunlarsiyasetçi olmaktan çıktı” diyekonuştu.

Kürt sorununun çözümü içinbarışçıl çözüm ve müzakere önerisi-ni sürdüren BDP’lilere karşı“Bunlarla neyin müzakeresiniyapacaksın?” diyen Erdoğan, BDP’limilletvekillerini tanımadıklarınıancak kabullenmek zorundakaldıklarını ifade etti.

AKP’nin genişletilmiş gruptoplantısında konuşan TayyipErdoğan, BDP’li vekillere “Sen bumilletin temsilcisi değilsin” diye

seslenirken, dokunulmazlıklarınkaldırılması için talimat verdiğiniaçıkladı.

MHP ise milletvekillerinindokunulmazlığı konusunu içerenanayasanın 83’üncü maddesindedoğrudan BDP’yi hedef alan birdeğişiklik yapılmasını önerdi.

Öneriye göre ağır cezayı gerek-tiren suçüstü halleriyle birlikte teröreylemlerine katılma ve terörüdestekleme hallerinde milletvekillerigözaltına alınabilecek, tutuklanabi-lecek.

BDP, BARIfi VE MÜZAKEREDEKARARLI

Dokunulmazlıklarınınkaldırılması tehdidiyle ilk kazkarşılaşmayan BDP’li vekiller, AKP

ve MHP ittifakının saldırılarına karşı“Hodri meydan” dedi. 1 Eylül’deKadıköy’de yapılan Dünya BarışGünü mitinginde konuşan BDP EşGenel Başkanı Selahattin Demirtaş,sabah-öğle-akşam olmak üzeregünde üç öğün aynı tehditlekarşılaştıklarını söyleyerek meydanokudu. “Dokunulmazlıkları tümdenkaldırın. Kaldırmayan namert.Hodri meydan!”

Polisin, medyanın ve savcılarınzaten dokunulmazlıklarını ihlalettiğini söyleyen Demirtaş, twitterhesabından yaptığı açıklamalarla,milletvekilleri hakkında hazırlananfezlekeleri karşılaştırdı.

BDP’li vekiller hakkında toplam564 fezleke hazırlandığını ve bunlar-dan hiçbirinin ihaleye fesat

karıştırma, görevi kötüye kullanma,sahtecilik ve dolandırıcılıksuçlarından olmadığını hepsinin fikirbeyanına yönelik fezlekelerolduğunu söyledi ve ekledi:“Kargadan korkan darı ekmez.”Demirtaş fezlekeleri şöyle sıraladı:“İhaleye fesat karıştırma fezlekeleri:AKP yüzde 83, CHP+MHP yüzde17, BDP yüzde 0. Görevi kötüyekullanma fezlekeleri: AKP yüzde 72,CHP+MHP yüzde 28, BDP yüzde0. Sahtecilik dolandırıcılıkfezlekeleri: AKP yüzde 67,CHP+MHP yüzde 33, BDP yüzde0. Düşünce açıklamalarına yönelikfezlekeler (çeşitli yerlerde yapılankonuşmalar) BDP yüzde 100, AKPyüzde 0, CHP yüzde 0, MHP yüzde0.”

SA⁄, YEN‹ SAVAfiKONSEPT‹NDE B‹RLEfiT‹

MHP, şoven söylemine eklem-lenerek, doğrudan, AKP’ninsaldırgan politikalarının yanında yeralmayı seçti. BDP ve CHP’den gelen“parlamenter çözüm” çağrılarınıreddetti. CHP’nin Kürt sorunundakigelişmeler üzerine TBMM’yi toplan-maya çağırması BDP’nin desteğinialırken AKP ve MHP’nin blok iti-razıyla karşı karşıya kaldı.

MHP’nin doğrudan BDP’yi hedefalan anayasa değişikliği önerisi,Beytüşşebap’taki çatışmalarınardından Devlet Bahçeli, AKP’ninsavaş siyasetine sonsuz destekaçıkladı ve daha sert bir tutumalmaya çağırdı. “AKP müzakereciadımlardan, yılgın ve yavaş siyasitercihlerden acilen çıkmalıdır” diyenBahçeli, kin ve nefret söyleminitırmandırıyor.

MHP, AKP’yle çözümsüzlüğü da-yatan savaş ve kin dilinde ortaklaşır-ken, olası bir iç savaş tehlikesikörüklüyor.

Barışçıl ve demokratik çözümolanaklarını bütünüyle ortadankaldırıyor.

MHP, AKP iktidarı karşısında artık bir muhalefet partisi değil, daha çok BDP’yi hedef tahtasınakoyan bir iktidar payandası. MHP, AKP ve TSK’nin fiili savaş koalisyonunda kendine yer arıyor

AKP-TSK-MHP savaş koalisyonu

Çözümsüzlüğün adı ‘kararlılık’PKK, 2 Eylül’de fi›rnak’›n Beytüflflebap ‹lçe-

si’ndeki dört ayr› noktaya sald›r› düzenledi.Kaymakaml›k, tümen komutanl›¤›, askeri loj-manlar ve polis noktalar›na düzenlenen sald›r›sonucu 10 asker ve polis hayat›n› kaybetti.

Baflbakan Tayyip Erdo¤an, son bir y›ld›r herçat›flma sonras› yapt›¤› aç›klamay› tekrarlayarak“Türkiye Cumhuriyeti, milletiyle ve devletiyleterörle mücadeleye kararl›l›kla devam edecektir”dedi.

Baflbakan›n müzakere seçene¤ini rafakald›rd›¤› savafl›n en a¤›r sonuçlar› a¤ustosay›nda yafland›. Bölge’deki savafl›n baflar›s›zl›¤›n›gizlemek için, medya ve bas›na yüklenenbaflbakan, medyay› asker ölümleriningörülmemesi konusunda tehdit etti. BDP EflGenel Baflkan› Selahattin Demirtafl, “Hükümetsavafl› yok göstermeye çal›fl›yor, ölümlere karfl›

hiç kimse sessiz kalmamal›, hep birlikte busavafla karfl› durmam›z laz›m” diyerek BaflbakanErdo¤an’›n bölgedeki savafl› gizleme çabalar›nadikkat çekti.

Bölgedeki savafl›n ve ölümlerin birinci dere-cede sorumlusunun AKP hükümeti oldu¤unuifade eden Demirtafl, “Siyaset kurumunun projegelifltirmedi¤i yerde maalesef bu ölümler yafla-n›yor” dedi. AKP hükümeti savafl ça¤r›lar›n› tek-rarlarken, faflist sald›r›lar karfl›s›nda izleyici ola-rak kalmaya devam ediyor. Antep’teki sald›r›

sonras›nda bölge halk› ve ülkenin pek çok yerin-de BDP faflist sald›r›lara maruz kalm›fl ve önlemal›nmad›¤› gibi sald›r›lar meflrulaflt›r›lm›flt›. Bey-tüflflebap’taki çat›flmalar sonras› Ad›yaman’da yi-ne BDP binalar› hedef al›nd›. Faflistler, Gölbafl›Caddesi üzerinden ellerinde Türk bayraklar›ylaAd›yaman BDP il binas›na tafllarla sald›rd›.

SAVAfiIN SON B‹LANÇOSU23 A¤ustos’ta Hakkari fiemdinli, 5 asker

hayat›n› kaybederken; 7 asker yaral›, 16 gerillahayat›n› kaybetti. 21 A¤ustos’ta Gülyaz› köyüyak›nlar›nda asker tafl›yan minibüs devrildi; 8asker hayat›n› kaybederken, 5 asker yaraland›.20 A¤ustos’ta Hakkari-Van karayolu üzerindekiK›r›kda¤ köyü yak›nlar›nda may›n patlamas›sonucu 2 asker hayat›n› kaybederken, 1 askeryaraland›.

Hakkari Beytüflflebap’taki PKK sald›r›s›n›nard›ndan, polis, PKK cenazelerine sahip ç›kanhalka sald›rd›.

Page 4: 165'inci Sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

46 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

CIA Başkanı David Petraeus 2 Eylül’deİstanbul'a iki günlüğüne gelerek MİT

Müsteşarı Hakan Fidan ile görüştü. TayyipErdoğan ve Ahmet Davutoğlu ile düzenle-neceği öne sürülen görüşmeler ise gerçek-leşmedi.

TSK’ye bağlı bir grup askeri KürdistanBölgesel Yönetimi sınırları içinde yakalayıpkafalarına çuval geçiren ABD’li komutanolarak nam salan Petraeus, bu ziyareti ileAKP medyasını ve savaş heveslilerini heye-canlandırdı. Medya, içeriği saklanan bu gö-rüşmede Suriye krizi ve Esad sonrası geçişdönemi üzerinde durulduğunu iddia etti.Ancak ziyaretin ABD Dışişleri Bakanı Hil-lary Clinton’un ziyaretiyle başlatılan “ope-rasyonel planlama” sürecinin bir parçası ol-ması, Esad’a müdahaleden çok, kontrolsüzilerlediği düşünülen AKP’yi ve muhalifleridenetleme amacına yönelik olabilirdi. Oysagörüşme 6 ay önce gerçekleşen ilk ziyaretindevamı niteliğinde ve iki ülke arasındaki“teröre karşı istihbarat paylaşımı” anlaşma-sının gereği rutin bir ziyaret de olabilirdi.

Acı gerçeği, Tayyip Erdoğan ve AhmetDavutoğlu ile mesafeli Abdullah Gül ileyakın İslamcı yazar Fehmi Koru yazdı.Özel istihbarata dayandırdığı yazıları TahaKıvanç imzasıyla yazan Koru, Kıvanç kimli-ğine bürünerek, Petraeus’un “sır gibi sakla-nan” Türkiye sonrası durağının İsrail oldu-ğunu yazdı. Petraeus İsrail-Türkiye ilişkile-rindeki pürüzleri gidermek için gelmişti.

Suriye meselesinde fazlaca hırpalananAKP, anlaşılan o kadar umutsuz bir vazi-yette ki eski çuvalcısının İsrail için düzenle-diği ziyaretten “AKP’nin Suriye politikası-na Amerikan desteği” umabiliyor.

Düzenlediği sınavlarda şaibe eksikolmayan ÖSYM bir hafta içinde iki

skandala daha imza attı. Danıştay’ın, 2010yılında Tıpta Uzmanlık Eğitimi GirişSınavı’nın bazı sorularını iptal etmesininardından Hakim ve Savcılığa geçiş sınavı daiptal oldu.

Danıştay, 2010 yılında Tıpta UzmanlıkEğitimi Giriş Sınavı’nın bazı sorularını iptaletti. ÖSYM’nin “hata yok” ısrarına rağmenmahkeme kararıyla gelen iptalle birlikte 2yıl önce yapılan yerleştirmeler baştanaşağıya değişti. Örneğin iki yıldırCerrahpaşa Tıp Fakültesinde asistanlıkyapan doktor Hacettepe Tıp Fakültesi’ne,Kulak Burun Boğaz Anabilim dalında ihti-sas yapan doktor da kardiyolojiye geçti.

Bu skandaldan hemen sonra ÖSYM’nin6 Mayıs 2012’de düzenlediği AKP yönetici-lerinin ve TUSKON’cuların “şov yaptığı”Hakim ve Savcılığa geçiş sınavı da iptaledildi. 1589 kişinin katıldığı sınavdaMerzifon Belediyesi’nin AKP’li meclis üyesive eşi ilk iki sırayı paylaşmıştı. Yine başka

bir çift de 16 ve 17’nci olmuştu. Yıllardıravukatlık yapmayan işadamı bir aday daçok yüksek puanla ilk sıralarda yerinialmıştı ve bu işadamı Gülen cemaatininpatron örgütü TUSKON üyesiydi. Sınavdamatematik sorularında yüzde 100 başarısağlayan bazı adayların soru kitapçıklarıüzerinde bir işlem ya da karalama olma-ması da soruların sızdırıldığının delili oldu.Aylarca sızıntı iddialarına yanıt vermeyenÖSYM en sonunda “Somut bir delil yok,sınav güvenliği için iptal ettik” demekzorunda kaldı.

ÖSYM’DE OYUN B‹TMEZBöylece ÖSYM, 2010 yılından beri bit-

mek bilmeyen sınav skandallarına biryenisini ekledi.

2010 KPSS sınavında 500’ü aşkın adayEğitim Bilimleri testinde 120’de 120 doğruyapmış, sınav iptal edilmiş ancak sorumlu-lar ortaya çıkarılmamıştı.

2011’de YGS’de şifre skandalı patlakvermiş, Demir önce reddetmiş, sonra da

‘Şifre var kopya yok’ demişti. Aynı sınavdabazı adayların puanları yanlışhesaplanmıştı. Yine aynı sınavda 4öğrencinin cevap anahtarı kaybolmuştu.

2011 ALES’te İzmir’deki bir okuldakitapçıktaki sorular eksik çıkmıştı.

2011 Yurtdışı Yükseköğretim diploma-ları denkliği için seviye tespit 100 sorudan75’i önceki yılın sorularıyla aynı çıkmışsınav iptal olmuştu.

2012 KPSS’de ikinci oturum devamederken sabah sorulan sorular internetedüşmüştü. 2012 LYS puanlarının yanlışhesaplandığı iddia edilmiş ÖSYM bu iddi-ayı da reddetmişti.

31 Mayıs 2011 tarihindeHopa'da AKP mitingi

sırasında halka dönük polissaldırısı ile başlayan ve MetinLokumcu’nun ölümüylesonuçlanan olaylarla ilgili 51kişinin yargılandığı Hopa davası3 Eylül’de görüldü.

Hopa Asliye CezaMahkemesi’nde görülen davadaavukatlar, bir aradalık ve yüzyüzelik gibi ilkeler gerekçesiyle

davanın büyük bir salondayapılmasını ve ertelenmesinitalep etti. Mahkeme avukatlarınitirazlarını dikkate aldı vesanıkların ifadeleri okunmadandavayı, Hopa sınırları içindebüyük bir salonda görülmeküzere 14 Ocak 2013 tarihineerteledi. Davayı ÖDP Eş GenelBaşkanı Alper Taş ve HalkevleriGenel Sekreteri Nuri Günay daizledi.

Halkevleri Genel BaşkanıOya Ersoy konuyla ilgili yazılıbir açıklama yayımladı. “Budava, Hopa halkının davası. Budava yaşamına sahip çıkanlarındavası” diyen Ersoy, yargılan-ması gerekenlerin MetinLokumcu’yu katleden, DilşatAktaş’ı linç etmeye çalışan,dereleri şirketlere satan, çayüreticisinin emeğine el koyanlarolduğunu belirtti.

“Yaşamak bir umuttur”diyordu Cem Aygün

hapishanede ailesi için kendi el-leriyle hazırladığı çerçevede.Ancak Aygün’ün umutları birpolis kurşunuyla sonlandı. 8kardeşli bir ailenin en küçük ço-cuğu olan ve şartlı tahliye kanu-nundan yararlanarak hapistençıkan 24 yaşındaki Cem Aygün,30 Ağustos’ da Keçiören’deEğitim ve Araştırma Hastane-si’nin önünden geçerken polis-

lerin “dur ihtarına” uymadığıgerekçesiyle vuruldu. Arkasın-dan atılan 10 kurşundan üçü-nün isabet ettiği belirtilen Ay-gün’ün ölümüyse ailesine uzunbir süre haber verilmedi.

Aygün’ün ölümünün ardın-dan Ankara emek ve demokrasigüçleri ve ailesi sokağa çıktı.Yüksel Caddesi’nde Aygün’ünfotoğraflarının ellerde taşındığıeylemde polis şiddetinin sonbulması istendi.

Aile adına yapılan açıklama-da Cem Aygün’ün Atapark Ka-rakolu’na her gün imza verdiğihatırlatıldı.

1 Eylül’de Aygün’ün ailesiçocuklarını öldüren polisinçalıştığı karakola gidince polis-lerin saldırısına uğradı.“Çocuğumuzu öldüren polisigörmek istiyoruz” diyen CemAygün’ün ablaları, karakolpolislerleri tarafındandövülerek gözaltına aldı.

Tayyip Erdoğan’ın as kadrosunda yer alanAhmet Davutoğlu’nun tanımlamak için “iddi-

alı” ve “başarısız” sıfatları yetmiyor. O, partiiçinde de sevmeyeni çok olan ancak sırtını sağlamyere yaslamış ve Erdoğan büyük projesi yolundapes etmedikçe, kenara çekilmesi mümkün görün-meyen bir megaloman.

Akif Beki, Mavi Marmara faciasından sonra 15Haziran 2010’da yazdığı “Davutoğlu’nun ‘ben’idraki” başlıklı tepki toplayan yazısında, DışişleriBakanı’nın egosunun politik hedeflerin önüneçıkarak felaketlere yol açtığını yazmış ve “büyükyerden” uyarı almıştı. Beki, bu yazısında şimdi

daha da şiddetlenmiş olması muhtemel “iç”rahatsızlığı ortaya koymuştu.

Şimdi Mavi Marmara’yla kıyaslanamayacakkadar büyük bir Suriye faciası var. Milliyet’tenMetin Münir, “Davutoğlu Türkiye için bir felaket-tir” dedi. Derya Sazak, “Davutoğlu istifayıdüşünüyordur” diye yazdı. Kadri Gürsel ise buyorumlar ve parti yönetiminin reflekslerini birarada değerlendirip AKP’nin sonuna kadarDavutoğlu ile gideceğini ve bu sonun hayırlıgörünmediğini yazdı.

Beki’den bu yana dış politikanın gidişi veAKP’den kimse ağzını açamamasına bakıncaGürsel’e hak vermemek elde değil.

AKP’nin umudu

çuvalcıda

Aygül Ailesi hesap soruyor

Bu da mı gol değil?

Ölümüne Davutoğlu

Türkiye’nin Suriye politikası da, Kürt politikası dadarmadağın oldu.

Farkında mısınız, Şemdinli olayından bu yanaSuriye Kürdistanı’nın özerklik ilanı hakkındaki ileri geriaçıklamalar, manşetler sona erdi. Artık bir “BatıKürdistan realitesi” de var.

Irak Kürdistanı’nın özerkliği, Irak’taki Kürt soru-nunun Irak sınırları içerisindeki çözümünü temsilediyordu. Elbette Suriye Kürdistanı’nın özerkliği deSuriye’deki Kürt sorununun Suriye sınırları içindekiçözümünü temsil ediyor. Ama Suriye’nin istikrarsızlığıkoşullarında ortaya çıkan bu çözüm Irak’taki gibi birstatüye bağlanmadığı sürece Kürt sorunununOrtadoğu çapında bir sorun olarak çözümünü dayat-ma potansiyelini taşıyor.

Suriye’deki istikrarsızlığın durulmasının ise görü-nen tek yolu var: Esad yönetiminin emperyalist/hege-monyacı güçler (ABD, AB, Rusya, Çin) arasındaki biranlaşmayla devrilmesi. Dolayısıyla, emperyalistlerinIrak çözümü, Suriye için geçerli değil. Böylesi bir

uluslararası denge içinde, Kürtsorunu Suriye bağlamında elealındığı her durumda birOrtadoğu sorunu olarakmasaya gelecek.

PKK’nin Batı Kürdistan’ınözerkleşmesinin hemenardından aldığı askeri-politikinisiyatif, kısa dönemdeTürkiye’nin Batı Kürdistan içinoluşturduğu tehdidin önünükesmenin ötesinde, ortaya çıkanbu yeni tabloyu güçlendiriyor.Beytüşşebap olayıyla birliktePKK’nin “alan kontrolü”taktiğinin, uluslararası kamuoyunezdinde Irak ve Suriye

Kürdistanı’nın yanına Türkiye Kürdistanı’nı da ekle-meyi amaçladığı, Fikret Bila gibi “devlet kalemleri”tarafından dile getirilmeye başlandı.

Gelişmeler dizisi, Kürt sorununun önemlibaşlıklarından birini oluşturduğu bir “OrtadoğuKonferansı” düzleminin giderek yakınlaşmayabaşladığını gösteriyor.

Kılıçdaroğlu’nun “BM Genel Sekreteri’ninhimayesinde, BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri,Arap Ligi, AB, İran, Suriye’nin Arap komşuları veTürkiye’nin taraflarını oluşturacağı, Suriye rejimi vemuhalefetinin temsilcilerinin de davet edileceği birUluslararası Suriye Konferansı’nın toplanması” öneri-sini Başbakan Erdoğan aşağılayıcı ifadelerle reddetti.Ancak Erdoğan aynı yanıtında, hükümetin 2011Mart’ından bu yana böyle bir konferans üzerindeçalıştığını da söyledi. Dolayısıyla hem iktidarın, hemde ana muhalefetin, Suriye sorununa odaklanan birOrtadoğu Konferansı’nın gerekliliği/kaçınılmazlığıkonusunda fikir birliği içinde oldukları anlaşılıyor.

Erdoğan’ın 2011 Mart’ında yaptığı hesabı Kürtlerfena halde bozdu. Batı Kürdistan’da ikinci özerk Kürtyönetiminin oluşmasıyla birlikte, böylesi bir ulus-lararası düzlemin “Kürt özerkliğinin güvenliği” soru-nunun üzerinden atlayamayacağı; Kürtler içinOrtadoğu çapında bir siyasi statünün tanımlanmasınızorunlu olarak masaya getireceği ortada. Bu nedenleAKP şimdi, Mısır, Suudi Arabistan, Türkiye ve İran’laoluşturulacak bir “Suriye’yle temas grubu”na belbağlıyor. Bu bileşimin Kürtleri görmezdengelebileceğini varsayıyor.

Kürtlere yasal ve açık siyaset alanını kapatan AKPpolitikalarının önemli bir “dış” nedeninin yaklaşanSuriye Krizi olduğu biliniyor. Kürtleri hesap dışı tutanbir “Suriye müdahalesi” planlayan AKP, Türkiye’dekiKürtler üzerinde terör estirmekle bu amacınaulaşabileceği hayalini kurdu. Ancak Kürt halkının içdinamiklerini hafife alan bu hayal çöktü.

Erdoğan, Kürtlere yasal ve açık siyaset alanını ka-patan bu dış politikasını, “içerde”, AKP’nin “sağınbirliğini” temsil eden parti haline getirilmesi projeksi-yonu ile bütünleştirmişti. Başlangıçta “akla uygun”görünen bu politika, Erdoğan’ın Suriye politikasınınçökmesiyle bir tuzak haline geldi. Erdoğan, iç poli-tikada AKP’yi “sağın birliği partisi” haline getirmekiçin, ırkçılığa ve yobazlığa (hevesle) angaje olurken,Suriye batağından çıkmasına yardım edecek iç ve dışmüttefiklerini de tasfiye etmişti. Bu nedenle Suriye’yeEl-Kaide baltasıyla giren Erdoğan’ın elinde şu andayalnızca, ırkçılığın ve yobazlığın balta sapı var.Doğrusu ya, yakışıyor da!

Erdoğan’ın bu zayıf anının AKP içinde beliren fayhatlarını harekete geçirip geçirmeyeceğini; “sağınbirliği” projesine, (HAS Parti ve Soylu transferlerinerağmen) öldürücü bir darbe vurup vurmayacağınıkestirmek kolay değil. Ama içinde bulunduğumuzanın AKP’nin iktidar tarihinin en zayıf anlarından biriolduğunu kaçırmamamız gerekir.

“4+4+4’e karşı çıkanlar PKK’liler ve laiklerdir”sözüne mim koyalım. Bu sözler, hödükçeçağrışımlarının ötesinde AKP iktidarı için bir tehlikealgısını da ortaya koyuyor. İçinde bulunduğumuz anöylesine özel bir an ki, 4+4+4’e karşı gelişen halktepkisi, Hatay’dan yükselen çığlığı ve Hatay’dan yük-selen çığlık, Kürt halkının barış ve çözüm talebinigüçlendirebilir. Toplumsal muhalefet eksenleriarasında, yakın tarihimizde uzun süredirgörmediğimiz bir olumlu etkileşim gelişebilir.

Erdo¤an’›n elinde baltan›n sap› kald›

FerdaKoç

[email protected]

Bayram gelmiş Davutoğlu’nun neyine

DIfi‹fiLER‹

BAKANINI C‹DD‹YE

ALAN KALMADI

D ışişleri Bakanı AhmetDavutoğlu’nun “tamponbölge” çağrısını ulus-

lararası bir düzlemde ilk defayapacağı ve büyük umut bağladığıBirleşmiş Milletler GüvenlikKonseyi toplantısı tam bir fiyaskoy-la sonuçlandı. Bu fiyaskonun,Kurtuluş Savaşı’nın zafere ulaştığıgün olarak kabul edilen 30 Ağustos1922’nin 90. yıl dönümüne denkgelmesi ise ayrı bir ironiydi.AKP’nin hık deyicisi medya bile,Türkiye’nin en iddialı ve enbaşarısız dışişleri bakanının bu acıgününe dair umutlu bir haberveremedi.

Suriye’deki savaş ve Suriyelimülteciler konularının gündemolduğu toplantıya sadece Fransa,İngiltere, Kolombiya, Fas ve Togobakan düzeyinde katıldı. Konseyindaimi üyelerinden ABD, Rusya veÇin de dahil olmak üzere 10 ülkeise dışişleri bakanları düzeyindetoplantıya katılmadı.

K‹M TAKARDAVUTO⁄LU’NU

Dışişleri Bakanı AhmetDavutoğlu toplantının “ciddiyealınmaması”na içerledi. Konseyüyelerini eleştiren Davutoğlu,Suriye’de dökülen kana son veril-mesi için gerekli kararlılığın göste-rilmediğini, BM kurumlarının bek-lentilerin gerisinde hareket ettiğiniifade etti.

BM’yi acil eyleme geçmeyeçağıran Davutoğlu, Suriye içine enkısa zamanda mülteci kampları

kurulmasını, bu kamplarda tamkoruma sağlanmasını talep etti.Güvenlik Konseyi’nin Suriye’yekomşu ülkeleri ziyaret etmesigerektiğini de söyleyen Davutoğlu,Güvenlik Konseyi’nin bir bütünlükiçinde hareket etmesini, bu doğrul-tuda Mülteciler YüksekKomiserliği’nin de aralarındaolacağı ortak bir komite kurul-masını da önerdi.

TAMPON BÖLGE ‹STEYEN YOK

Davutoğlu’na ilk yanıtı BM

Genel Sekreter Yardımcısı JanEliasson verdi. Eliasson, Suriyesınırları içerisindeki bir kamp öne-risinin “ciddi sorunlardoğuracağını” kaydetti. Eliasson’unardından söz alan İngiltereDışişleri Bakanı William Hague degüvenli bölge oluşturulmasıtalebinin “zorlukları olduğunu”dile getirdi ve öneriye sıcakyaklaşmadıklarını açıkladı.

Davutoğlu’nun önerisine bir retde BM Güvenlik Konseyitoplantısına katılmayan ABD’ninGenelkurmay Başkanı Martin

Dempsey’den geldi. NATO’nunSuriye müdahalesi konusundaABD Başkanı Obama’yı daha önceuyardığını hatırlatan Dempsey,Obama’nın “hatalı davrandığını”vurguladı.

Davutoğlu’nun tampon bölgeönerisine de tepki gösterenDempsey, “Eğer tampon bölgekurarsanız, o zaman onu korumasorumluluğunu da üstlenmiş olur-sunuz. Bu da sizi silah, hava ve ba-listik füze sistemi kurmaya, kullan-maya itebilir” dedi.

BAN K‹-MOON ‹RAN’DAAKP’nin Suriye’deki savaşı

kışkırtan politikalarına bir diğeryanıt da BM Genel Sekreteri BanKi-Moon’dan geldi. Moon’un nedediğinden çok nerede dediğiönemliydi. BM Genel Sekreteri,Davutoğlu’nun BM hezimetininertesi günü yani 31 Ağustos’taBağlantısızlar Hareketi zirvesi içinİran’ın başkenti Tahran’daydı.BM’de yalnız bırakılan Türkiye’ninaksine, Rusya ve Çin’in yanısıra120 ülke ve BM Genel Sekreteriİran’ın davetine icabet etti.

Moon, Suriye’deki krizin Suriyehükümeti ile muhalefeti arasındadiyalog yoluyla barışçıl olarakçözülebileceğini ifade etti. Moon,Suriye sorununda herhangi biraskeri seçenek ya da durumlarıaskerileştirmenin sadece krizipekiştirmek anlamına geldiğininaltını çizdi.

BM ve Arap Birliği’nin birönceki Suriye özel temsilci KofiAnnan’ın ateşkes planınınbaşarısızlığa uğramasının ardındanyerine gelen El-Ahtar el-İbrahimde, ilk konuşmasında “Suriye’ningeleceğine kendi halkı karar vere-cektir” diyerek, dış müdahaleseçeneğine karşı olduğunu göster-di.

Suriye’ye dönük müdahalecisiyasetinin ABD, NATO ve BMtarafından destekleneceği umuduy-la yol alan AKP, gelinen noktaitibariyle kendisini geri dönemeye-cek kadar fazla ilerlemiş ve yalnızbir halde buldu.

AKP’nin büyük umutlar bağladığı Suriye gündemli BM toplantısı fiyaskoyla sonuçlandı. ABD, Çin ve Rusya dışişleri bakanları “30Ağustos Zafer Bayramı”na denk gelen toplantıya katılmadı. Davutoğlu’nun ‘tampon bölge’ çağrıları ise kabul görmedi

Hopa davası 14 Ocak’ta

Page 5: 165'inci Sayı

DÜNYAHalk›n Sesi

56 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

iklimkıta7 5

Ürdün’de son üç ayda benzine ikinci kezzam yapılması halkı sokağa döktü. Hü-

kümetin genel bütçe açığını gerekçe göstere-rek yaptığı zamların, yolsuzluklar nedeniyleolduğunu söyleyen Ürdünlüler, Başbakan Fa-yez Tarawneh’in de istifasını istedi. BaşkentAmman’daki protestolarda binlerce kişi zampolitikalarından bıktığını haykırdı ve son zam-ların geri çekilmesini talep etti. 2001’den buyana çok sayıda eyleme sahne olan Ürdün’debir yandan siyasi reform, diğer yandan da hakgasplarının son bulması talep ediliyor.

Almanya’nın en büyük havayolu şirketiLufthansa’da toplu iş sözleşmesinden bir

sonuç alınamaması üzerine kabin görevlilerigreve gitti. 31 Ağustos günü başlayan grev,uçakların kalkmaması nedeniyle kısa bir süre-de Avrupa’nın pek çok kentine yayıldı. Yaşa-nan kaosun her geçen saat büyümesi üzerineLufthansa, öğleden sonra uçuşların sonlandırıl-dığını açıkladı. Grev kararına imza atan Ba-ğımsız Kabul Görevlileri Sendikası, Lufthan-sa’nın elini çabuk tutarak taleplerini karşılama-sını, aksi taktirde grevlerin süreceğini açıkladı.

Lufthansa’da grev var

Kolombiya hükümeti, ülkenin bağımsızlığıiçin 50 yıldır silahlı mücadele veren Ko-

lombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ilemüzakerelere başladı. Küba’nın başkenti Hava-na’daki gizli görüşmenin ardından 28 Ağus-tos’ta Oslo’da açık müzakereler başladı. Ko-lombiya Devlet Başkanı Santos, hükümetin ha-talardan ders aldığını ve halkın barış talebinekulak verilmesi gerektiğini söyledi. Müzakerele-rin başlamasının ardından Kolombiya’nın ikincibüyük silahlı örgütü Milli Özgürlük Ordusu(ELN) da ilk görüşmeye kadar ateşkes olmaksı-zın diyaloga hazır olduklarını açıkladı.

FARC ile müzakere

Yunanistan’da hükümetin, UluslararasıPara Fonu, Avrupa Merkez Bankası ve

Avrupa Birliği tarafından dayatılan borç erte-leme planı Merkel ve Hollande duvarlarınaçarptı. Almanya Başbakanı Angela Merkel veFransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande ilebirer görüşme gerçekleştiren Yunanistan Baş-bakanı Antonis Samaras, her iki görüşmedende “ret” yanıtı aldı. Her iki lider de Yunanis-tan’ın Avro Bölgesi’nde kalması gerektiğini,bunun için ise kemer sıkma paketlerini harfi-yen uygulaması gerektiğini vurguladı.

Yunanistan kıskaçta

Binlerin zam protestosu

N eoliberalizmin, bin birsurete bürünebildiğinidünyanın farklı

noktalarındaki deneyimler bir kezdaha gösteriyor: Türkiye’de TayyipErdoğan ve AKP medyasının“Müjde! Harçlar kalkıyor” böbür-lenmeleriyle sunduğu uygulama, neparasız eğitimin üniversitelere dön-mesi ne de piyasalaştırmasaldırılarının durması anlamınageliyor. Aynı piyasalaştırma dalgası,Amerika kıtasının kuzey vegüneyinde farklı görünümleryarattı.

Şili’deki öğrenciler, geçtiğimiz1,5 yıl içinde Halkın Sesigazetesinde çokça yer aldı. Eskidenberi Pinochet faşizminin ve neolib-eral saldırıların sesini kısmak iste-diği liselilerin ve üniversitelilerinyükselttikleri ses, tüm saldırılara,gözaltılara, tutuklamalara karşın1,5 yıldır dindirilemedi. Kamusalalanın tasfiyesi sürecinde, okullarınihtiyaç duyduğu kaynağın genelbütçeden karşılanmasını ve eğitimeayrılan payın artırılmasını talepettiler. Parası olan ile olmayanarasındaki farkın sona erdirilmesiniistediler. Elbette 2 bin doları bulanharçlara da karşı çıktılar. Sermayeve yerel yönetimlerin “çok yönlü”sıfatıyla kurduğu ortaklıkların okulyönetimlerine hakim olmasınakarşı ise “söz, yetki, karar hakkı”diye haykırdılar.

14 YERDE AYNI ANDAŞilili öğrenciler, 23 Ağustos

günü “Parasız eğitim hakkı”,“Eğitim sisteminin değiştirilmesi”ve “Eğitime ayrılan bütçeninartırılması” talepleriyle yine sokağaçıktı. Başkent Santiago’nun 14farklı noktasındaki okullardabuluşan öğrenciler karşılarındapolis barikatlarını buldu. 2011Nisan’ında 70’ten fazla lise ve

üniversite örgütünün yan yanageldiği Şili Öğrenci Federasyonu(FECH), gençliğin eylem birlik-teliğini tüm buluşma noktalarındahayata geçirdi. Öğrenciler eşzamanlı olarak polis barikatlarınayüklenince polis saldırısı geldi vekent savaş alanına döndü.

Şili Devlet Başkanı Sebastian Pi-nera’nın “Bunlar, küçük bir azın-lık” sözleriyle ciddiye almıyormuşgibi görünmeye çalıştığı binlerceöğrenciye polis, küçük bir azınlık-mış gibi yaklaşmadı. Daha öncekieylemlerde gaz bombaları ve taz-yikli su ile saldıran polis, bu kez

eğitimli köpeklerine ve plastik mer-milere de sarıldı. Öğrenciler ise ba-rikatlarını kurarken yaşam alanlarıolan okullardan faydalandı. Sınıf-lardaki tahtalar, sıralar, sandalye-ler, demir parmaklıklar, yangın tüp-leri, polisin saldırılarına karşı koru-ma araçlarına dönüştü. Eylemlersonucunda 114 öğrenci gözaltınaalındı.

KANADA’DA HARÇ SOYGUNUKanada’nın en büyük ikinci eya-

leti Quebec’te Eyalet Başkanı JeanCharest, şubat ayında yaptığı açık-lamada 2012-2017 tarihlerinde üni-

versite ve kolejlerde harçları yüzde75 artırmayı öngördüklerini söyle-mişti. Harçların son 5 senede yüzde80 artırılması hükümete yetmemiştibelki, ancak üniversitelilerin tepkisitahribatın boyutunu gözler önüneserdi. Eyaletin en önemli gençlikörgütlerinden Öğrencilerin Sendi-kal Dayanışma Birliği (Classe),“Onlar öğrencileri işçileştirmek isti-yorsa, biz de onlara işçilerin dilin-den yanıt veririz” açıklaması yap-mış ve 13 Şubat’ta “grev” demişti.Üniversitelilerin okul boykotu, kısasürede eyalet geneline yayılmış, sa-dece bir ay sonra 170 bin kişinin

katıldığı bir “halk grevi” pratiğinedönüşmüştü.

Gençliğin her geçen gün güçle-nen ve kitleselleşen eylemleri, Que-bec hükümetini üniversiteliler ilemüzakereyi sürdürmek yerine baskıkurmaya yöneltmişti. 18 Mayıs’ta“Bill 78” adıyla çıkartılan “acil du-rum yasası”, okulların çevresindeeylem yapılmasının yasaklanması,basın açıklamalarına katılan öğren-cilerin okul kayıtlarının askıya alın-ması, eyleme katılanlara bin ile 2bin, düzenleyenlere ise 7 bin ile 35bin dolar arası para cezası öngörü-yordu.

‘TEK YOL SOKAK’Bill 78, bir yandan seçimler ön-

cesi Charest hükümetine olan öfke-yi büyütürken, diğer yandan sistem-le bütünleşmiş öğrenci örgütlülük-lerinin süreçten çekilmesine yol aç-tı. Parasız eğitim talebinin bir ger-çekliği olmadığını söyleyen ve mü-cadelelerini sadece harçların kaldı-rılması ile sınırlayan Quebec Üni-versite Öğrencileri Federasyonu(FEUQ) ve Quebec Kolej Öğrenci-leri Federasyonu (FECQ), yeni ey-lemliliklerden geri adım attı. ClasseBaşkanı Gabriel Nadeau-Dubo-is’in, “Devlet görüşmeleri kestiğin-de, insanların seslerini duyurabile-ceği tek yer sokaktır. Classe sokak-lara geri dönecektir” açıklaması iselafta kalmadı. 4 Eylül’deki seçimle-re iki hafta kalan üniversiteliler ye-niden sokaklara çıktı.

İşçi konfederasyonlarının “Para-sız eğitim bizim de mücadelemiz-dir” açıklamasıyla, avukatların“Eğitim parasız olana kadar öğren-cilerden para almayacağız” sözle-riyle, Halk Otobüsü Şoförleri Sen-dikası’nın da “Polisleri artık parasıztaşımayacağız” kararı ile destekverdiği üniversiteliler, Charest hü-kümetinin yönetimden düşürülenekadar mücadelelerini sürdüreceğiniaçıkladı.

Maden iflçilerinin, katliamdansorumlu tutulmalar›na neden olan“ortak amaç doktrini”ninkullan›ld›¤› davalardan en sesgetireni 1989 y›l›ndaki Upingtondavas›yd›. Dava kapsam›nda›rkç›l›¤a karfl› mücadele eden 14eylemci, bir polisin öldürülmesin-den sorumlu tutulmufltu. Davan›n

hakimi, 14 kiflinin suçu bizzatifllemediklerinin aç›k oldu¤unu,ancak yürüttükleri eylemler ile birpolisin öldürülmesine neden ola-bileceklerini öne sürmüfl ve 14kifliyi tutuklam›flt›. Karar sonras›ndadünyan›n dört bir yan›nda tepkileryükselmiflti ve karar temyizde iptaledilmiflti.

Toplumun ortak amaçlar›oldu¤una ve ortak amaçlar d›fl›ndayap›lan hareketleri bask›lamayadayanan doktrin, neoliberalizminkamusall›¤› piyasa koflullar›nauygun olarak dönüfltürmesürecinde yeniden anlamland›r›ld›ve Lonmin iflçilerinin karfl›s›naç›kar›ld›.

Güney Afrika’da ücretlerinin ar-tırılması talebiyle greve çıkan

Lonmin maden işçilerine yönelikkatliam sonrası Afrika Ulusal Kon-seyi’nden özür geldi. Savunma Baka-nı Nosiviwe Noluyhando MapisaN-qakula, “katliamdan büyük üzüntüduyduklarını” ve hükümet adınaözür dilediğini açıkladı ancak özrünsamimiyeti, katliam ile ilgili açılansoruşturmada ortaya çıktı. AdaletBakanlığı tarafından katliamı soruş-turması için atanan savcılar, Apart-heid dönemine ait “ortak amaç dok-trini”ne göre grevin, halkın ortakamaçlarının dışında olduğuna kana-at getirdi ve katliamdan greve çıkanmadencileri sorumlu tuttu.

Katliam ile ilgili kararın “ortakamaç doktrini”ne dayandırılması isebüyük tepki uyandırdı. Afrika UlusalKongresi’nin eski gençlik liderlerin-den Julius Malema, kararı “delilik”olarak nitelendirdi. Malema, işçilerikatleden polislerden bir tanesinin bi-le gözaltında olmamasının, hüküme-tin katliamın arkasında durduğu an-lamına geldiğini ifade etti. İşçilerinavukatlarından Jay Surju da kararın“ortak amaç” doktrinine dayandırıl-masının kabul edilemez olduğunu,bu doktrinin ırkçı rejimden kalmaadaletsiz bir uygulama olduğunu

söyledi. Bir diğer işçi avukatı Pierrede Vos ise savcılık tarafından ma-dencilere yöneltilen suçlamanın “hü-kümetin adalet sistemini açıkça kö-tüye kullanması” olarak adlandırdıama sonrasında “Katliamdan işçilersorumlu” iddiasını geri çekti.

MADENLERDE GREV VEKAZANIM

Lonmin platin madeni işçileri ilebirlikte greve çıkan Royal Bafokengişçileri ise grevlerini başarıyla sonuç-landırdı. Ücretlerinin artırılması ta-lebiyle grev yapan işçilerin talepleri-nin karşılandığı ve işverenin ücretle-ri artırdığı açıklandı. Kazanım ilebirlikte işçiler de grevi sona erdirdi.Katliamın yaşandığı Lonmin platinmadeninde ise grev üçüncü haftasın-da da devam ediyor.

Öte yandan platin madenlerindebaşlayan grevler, altın madenlerinede sıçradı. 31 Ağustos günü dünya-nın en büyü 4’üncü altın külçesi üre-ticisi olan Gold Fields tarafından iş-letilen KDC altın madeninde 12 binişçi greve çıktı. Ücretlerinin artırıl-masını isteyen işçilere destek grevle-ri de gecikmedi. Gold One altın ma-deninde de işçiler, aynı talepler 3Eylül Pazartesi günü greve çıkacağı-nı ilan etti.

Mısır’ın İskenderiyekentinde bulunan Ebu

Kayr Elektrik Santrali’ndetaşeron çalıştırılan yaklaşık300 işçi, güvenceli ve kadroluiş talepleriyle 25 Ağustos’taeyleme geçti.

Santralin önünde bir basınaçıklaması yapan işçiler, ta-lepleri yerine getirilene kadareylemlerini sürdürecekleriniaçıkladı.

Elektrik ve EnerjiBakanlığı, UluslararasıTicaret Bankası ve AmerikanBectel şirketi tarafındanortak işletilen santralde birişçi eylemi istemeyen Mısırhükümeti, saldırı talimatıverdi. Talimat üzerineharekete geçen Mısır polisi,işçilere gerçek mermiler kul-lanarak saldırdı. 14 işçininyaralandığı saldırıda bir işçi

de yaşamını yitirdi.

‹fiÇ‹LER fi‹RKET‹KUfiATTI

Polis saldırısının hemenardından yeniden bir arayageçen işçiler, Bectel şirketininkent merkezinde bulunan

binasını ablukaya aldı.Yaşamını yitiren işçiarkadaşlarının hesabını sora-caklarını söyleyen işçiler,şirket sahibinin binanınönüne inmesini istedi.Şirketin çağrısı üzerinebinanın önüne gelen polis,

işçilere bir kez daha saldırdı. Yüzden fazla işçi gözaltına

alınırken, çok sayıda işçi desert saldırı sonucu yaralandı.Gözaltına alınan ve yaralananişçilerden Hannah Aboulez,Mısır’ın yerel gazetelerineverdiği demeçte kadrolu vegüvenceli iş mücadelesiniuzun zamandan bu yanaverdiklerini belirtti. Eylemegeçmeleriyle birlikte polis sal-dırısına maruz kaldıklarınıifade eden Aboulez, kendile-rine hedef gözeterek ateşaçılması sonucunda bir arka-daşlarını kaybettiklerinisöyledi. Aboulez, işçi ölümle-rinden taşeronlaştırmayı da-yatan ve işçilere saldırmaktangeri kalmayan hükümetisorumlu tutarken, saldırılarınmücadelelerini kamçıladığınıvurguladı.

Lübnan’dasavaş provası

Neoliberalleşen ‘ortak amaç’

‘Parasız eğitim’ sokaktaTürkiye’de üniversite öğrencileri harçlara karşı sokağaçıkarken Güney Amerike ülkesi Şili’de ve Kuzey Amerikaülkesi Kanada’da da paralı eğitime karşı isyan sürüyor

Suriye’deki iç savaş, 30yıl boyunca Suriye

hegemonyasınınyaşandığı ve her daimemperyalist saldırılaramaruz kalan Lübnan’ada sıçradı. Lübnan’ınTrablusşam kentindeEsad karşıtı gruplarınbulunduğu Sünniçoğunluklu Bab el-Tebane Mahallesi ileAlevilerin ağırlıklı olarakikamet ettiği CabalMuhsen Mahallesi sakin-leri arasında 20 Ağustosgünü çatışmalar başladı.

Ülkenin “fayhatlarından biri” olaraktanımlanan her ikimahallede çok sayıdaevde yangın çıkarken,

çok sayıda araç da tahripedildi. Kundaklama olay-ları gecenin ilerleyensaatlerinde halk arasındaçatışmalara dönüştü. 3kişinin yaralandığıçatışmalar, ilerleyen gün-lerde de devam etti. 21Ağustos günü Alevi veSünni halk arasındakiçatışmalarda 3 kişiölürken, 70’ten fazla kişide yaralandı.

Trablusşam’daki çatış-malar ilerleyen günlerdedurulurken, Suriye’dekikörüklenen savaşın, 15yıl iç savaş yaşamış olanLübnan’a sıçramasınınAlevi-Sünni çatışmalarınıher an büyütebileceğinigösterdi.

Güvenceli iş eylemine kurşun

ÇA⁄LAR ÖZB‹LG‹N

Katlettiler, suçladılar, tutturamadılar

Page 6: 165'inci Sayı

İNSANCA YAŞAMHalk›n Sesi

66 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

A KP’nin çıkardığı karar-nameye göre, örgünöğretim ve açık öğretim

öğrencilerinden bu yıl katkı payıalınmayacak. İkinci öğretim, uzak-tan eğitim, yüksek lisans ve dokto-ra öğrencileriyle, okulu uzatanöğrenciler harç ödemeye devamedecek. Kararname, 29 Ağustos’taResmi Gazete’de yayımlandı.Başbakan Yardımcısı BülentArınç, kararı “Yani harçlar tama-men kaldırılmıştır” yalanıyla duyur-du. “Ya ikinci öğretimler?” diyesoran gazeteciye onlardan alınanparanın ‘öğrenim ücreti’ diyegeçtiğini söyleyerek, çıkarılankararnamenin yalnızca katkı pay-ları ve harçları kapsadığını söyledi.

Haberin “parasız eğitim”şeklinde verilmesine ve AKP’ninparasız eğitim getirdiğine ilişkinpropagandasına rağmen,hükümetin eğitim politikalarındaherhangi bir değişiklik olmadı.Harçların kısmen kaldırılması,diğer öğrenciler için hakkaniyetsizbir kararken, örgün öğretim ve açıköğretim öğrencileri için de parasızeğitim geldiği anlamına gelmiyor.

AKP, yeni YÖK yasasıyla daüniversitelerde piyasacı gericireformunun peşinde. Yeni yasaylaüniversiteliler ‘paydaş’ olarak elealınıyor ve borçlandırmaya dayalıkredilendirme sistemine geçiliyor.

SEÇ‹M YATIRIMI PATLADIAKP’nin seçim yatırımlarından

biri olarak kullandığı “harçlarınkaldırılması”, parasız eğitim

anlamına gelmediği gibi, hedefindede ‘parasız eğitim’ yok. Çünküharçlar üniversitelilerin eğitim har-camalarının yalnızca yüzde 5 ila15’ini oluşturuyor.

Harçların kısmen kaldırılmasıylaAKP, üniversitelerin kendi kendinifinanse etmesi gerektiğidüşüncesinden vazgeçmedi. Bu da‘işler yolunda giderse’ diğerhizmetlere daha pahalıyaulaşılacağının işareti. AKP, üniver-sitelilerin kültürel, sosyal ihtiyaçla-rını, yüksek lisans, doktorayla aka-demik ilerleme yapmak isteyen öğ-rencilerin ihtiyaçlarını lüks kabulediyor. Hedefinde de bunların da-ha pahalıya ulaşılması var.

AKP devlet üniversitelerini deözel üniversiteler gibi “işletecek”yöntemler deniyor. Üniversitelerbankalarla anlaşıyor ve öğrencile-rin kimlik kartları, bir banka kartıhaline getiriliyor. Yemekhanedenyemek yemek için karta para yük-lemek zorunda kalan üniversitelile-rin beslenme için daha fazla paraödemeleri gerekecek.

TÜM H‹ZMETLER PARALIDevlet üniversitesinde harç

ödemeden okuyan örgün öğretim-ler, özel üniversitelerde bursluolarak okuyan öğrencilerinmağduriyetlerinin benzeriniyaşayacak. Harç ödemeyeceklerama toplu ulaşım hizmetindendaha pahalıya yararlanacak,beslenme için daha çok para vere-cek, barınmaya ve eğitim içingerekli metaryeller için para öde-

meye devam edecek.İkinci öğretim, uzaktan öğretim,

yüksek lisans, doktora öğrencileride hem diğer hizmetlere dahapahalıya ulaşacak hem de yüksekmiktardaki harçları ödemeyedevam edecek.

Üstelik ikinci öğretimler yıldaen az 1000 lira harç ödemekteyken,kimi temel hizmetlere ulaşmak içinörgün öğretimlerden daha fazlapara ödüyordu. Örneğin İstanbulÜniversitesi’nde beslenme için 75kuruş ödeyen örgün öğretimlerekarşılık, ikinci öğretimlerden 1 liraalınıyordu. Çıkan kararnameyle,örgün ve ikinci öğretimler arasın-daki yan hizmetlerle birlikte öde-mek zorunda oldukları eğitim mas-rafları arasındaki fark büyüyecekve adaletsizlik pekiştirilmiş olacak.

Bülent Arınç bu uygulamayason verilmesinin ancak yasadeğişikliği ile mümkün olduğunuifade ederek işi yokuşa sürse deeğitim için para alınması eğitiminhak olduğunu söyleyen Anayasa’yada aykırı.

MÜCADELEN‹N KAZANIMISokağa çıkan gençliğin AKP’nin

üniversitelerde piyasalaştırmaçabasını boşa çıkaracağa benziyor.çünkü elde edilen sonuç, 1996’damecliste açılan “Harçlara hayır”pankartı ve yıllardır parasız eğitimiçin harçlara karşı mücadele edenöğrencilerin kazanımı. Ancaküniversiteliler bu kazanımınlütuf olarak gösterilmeyeçalışılmasına karşı hem

AKP’nin ikiyüzlü politikalrınıteşhir ediyor hem de tüm harçlarınkaldırılmasını talep ediyor. Üniver-siteliler parasız eğitim mücadele-sine devam ediyor. Ülkenin pekçok yerinde sokağa çıkan gençliktaleplerini şöyle sıralıyor:

“1. Harçlar pazarlık olmadantamamen kaldırılmalı, YÖK yasasıile planlanan maliyetin paylaşılmasıyani borçlandırmaya dayalıkredilendirme sistemine geçmefikri akıldan bile geçirilmemelidir.

2. AKP iktidarı döneminde veri-len harç kredileri borcu tümüniversitelilerden silinsin.

3. YÖK yasası sermayenin değil,üniversite bileşenlerinin milyonlar-ca üniversitelinin öğretimgörevlilerinin ve üniversiteçalışanlarının hatta üniversiteyehazırlanan liselilerin tartışmasınaaçılmalı. Sermayenin değil üniver-site bileşenlerinin yararına birdönüşüm yapılmalıdır.

4. Parasız eğitimingerçekleşmesi için başta harçlarolmak üzere ulaşım, barınmabeslenme ve sağlık gibi üniver-sitelilerin temel yaşamsal ihtiyaçlarıparasız olarak karşılanmalıdır.Paralı olan Vakıf Üniversitelerikaldırılmalıdır.

5. Üniver-sitelere dahafazla bütçeayırılmalıdır.”

AKP örgün ve açık öğretimler için harçları bir karar-nameyle kaldırdı. AKP ve medyası birinci öğretimlerdeharçların kaldırılmasını “parasız eğitim” diye sunsa daikinci öğretimler düzenlemeden yararlanamıyor

Örgün öğretimler için de piyasalaştırma hızla sürüyor.Üniversiteliler kararnameye karşı aynı gün aynı saatteondan fazla ilde sokağa çıktı ve “İkinci öğretimharçları da kaldırılsın, harçlara hayır” dedi

‘Harçlara hayır!’

İstanbul’da 1500’e yakın üniversiteli TaksimMeydanı’nda buluşarak İstiklal caddesi boyun-ca yürüdü. Sosyal medya üzerinden örgütlenenöğrenciler, ikinci öğretimler için de harçlarınkalkmasını istedi. Kimi öğrencilerin “Üveymiyiz devlet baba/O harç kalkacak”, “İkinciöğretimler bu ülkenin üvey evladı mı?” döviz-leriyle katıldığı eylemde “Param yok, derdimYÖK, bu devlete verecek harcım yok” şarkısısöylendi. Üniversiteliler pazarlık yapmayacak-larını vurguladıkları eylemi 2 Eylül’de

buluşmak üzere sonlandırdı. Kararlaştırdıklarıtarihte yeniden biraraya gelen üniversiteliler,aileler ve öğretim üyeleri bu kez eylemleriniBeşiktaş’taki Başbakanlık Ofisi önünde gerçek-leştirdi. Eylemde konuşma yapan GalatasarayÜniversitesi öğretim görevlisi Mehmet Karlı,“Eğitim her vatandaş için haktır. Harçlarınkaldırılması yetmez. Öğrencilerin barınma,beslenme ulaşım gibi ihtiyaçları da parasızsunulanana kadar mücadelemiz devam edecek"diye konuştu.

Parasız eğitim yokikiyüzlü AKP var

‘Sokaklar yenidenbizim’

‘Pazarl›k yok, teflekkür yok!’ pankart›açan KKoonnyyaa’daki üniversiteliler Caml›Köflk önünden Gedavet Park›’na kadaryürüyüfl yapt›. Yürüyüfl korteji çevredeki-lerin kat›l›m›yla yaklafl›k 100 kifliyibuldu.

Uzun süredir üniversitelilerin eylemyapmad›¤› SSaakkaarryyaa’da 200 kifli yürüdü.YÖK’te reform oyunlar›na, AKP yalaks›ÖTK’lara kanmad›klar›n› söyleyen üniver-siteliler harçlar kalkana kadar mücadeleedeceklerini ilan etti.

IIssppaarrttaa’da Süleyman Demirel Üniver-sitesi ö¤rencileri de ‘Müflteri de¤il ö¤ren-ciyiz’ diyerek soka¤a ç›kt›. ÜniversitelilerBakanlar Kurulu karar›n›n bir lütuf de¤il,üniversitelilerin kazan›m› oldu¤unudikkat çekti ve ülke genelinde at›lan slo-gan› Isparta’dan yükseltti: ‘Gece gündüzfark etmez, harçlara hay›r.’

Bu dahabaşlangıç

Efl zamanl› olarak yap›lan eylemler-den biri de DDiiyyaarrbbaakk››rr’da idi. 70 üniver-sitelinin kat›ld›¤› Diyarbak›r eylemi birüniversitelinin flu ça¤r›s›yla bitti:“Eylemlerimiz daha bitmedi. Üniver-sitelerimizde eylemlerimize devametmeliyiz!”

Efl zamanl› eylemlerin en çok söyle-nen sloganlar›ndan biri de “2. ö¤retimiharcatmayaca¤›z’ oldu. Slogan›n en gürç›kt›¤› yerlerden biri de MMeerrssiinn’di. Para-s›z e¤itim için soka¤a ç›kan üniversiteli-ler, al›nan karar›n da mecliste pankartaçan ö¤rencilerin ve paras›z e¤itim iste-di¤i için tutuklanan yüzlerce ö¤rencininkazan›m› oldu¤una dikkat çekti.

Mersin’de Gençlik Muhalefeti üyeleri-nin ikinci ö¤retimde harç uygulamas›n›nsürdürülmesine karfl› yapt›¤› eyleme po-lis sald›rd›. 13 ö¤renci ve ÖDP Mersin ‹lBaflkan› gözalt›na al›nd›.

Ampül Tayyip flark›s›yla Konak YKMönünde buluflan ‹‹zzmmiirr’deki üniversitelileracilen tüm harçlar›n kald›r›lmas›n› istedi.“Hayal de¤il gerçek, e¤itim paras›z ola-cak” slogan› atan üniversiteliler, yürüyüfls›ras›nda Gençlik Muhalefeti üyelerineyap›lan polis sald›r›s›n›n haberini ald›.Kitle bu haberi polisleri yuhalayarak pro-testo etti.

“Sak›n ha harçlar kald›r›ld› nas›lsa di-yerek üniversite içi hizmetlere zam yap-maya kalk›flmay›n. Karfl›n›zda yine bizüniversitelileri bulursunuz” diyenAAnnkkaarraa’daki üniversiteliler YükselCaddesi’nden Baflbakanl›k’a yürüdü.“Harçlar bin lira, her akflam makarna”slogan›yla yürüyen üniversiteliler, sonunakadar hakl› taleplerinin arkas›nda olacak-lar›n› belirtti.

SSaammssuunn’daki üniversiteliler de “E¤iti-mi satana sepet sepet yumurta” diyerekç›kt›klar› sokaklarda ikinci ö¤retim harç-lar›n›n kald›r›lmamas›n›n ma¤duriyetibüyütecek baflka bir uygulama öncesi biryumuflat›c› olarak kullan›ld›¤›n› ve uzunsüreçli bir seçim propagandas› oldu¤unusöyledi.

“‹kinci ö¤retim harçlar› da kald›r›ls›n,harçlara hay›r!” pankart› KKooccaaeelli’de deöfke, coflku ve kararl›l›kla aç›ld›. Belediye‹fl Han› önünde buluflan üniversiteliler“AKP'nin paras›z e¤itim yalan› ikinci ö¤-retimde patlad›" dedi.

Eylemlerini AKP BBuurrssaa ‹l Binas› önün-de yapan üniversiteliler örgün ö¤retimleriçin harçlar›n kald›r›lmas›yla iflin bitmedi-¤ini söyleyerek “AKP’den hesab› gençliksoracak” slogan› att›.

Paras›z e¤itim yalan›na karfl› AAnnttaallyyaada sokaktayd›. Üniversiteliler yapt›klar›aç›klamada “Onlar vermedi üniversitelilery›llard›r mücadele ederek ald›. O yüzdenburadan tekrar hayk›r›yoruz: Pazarl›kyok, harçlar tamamen kald›r›ls›n!” dedi.

AAddaannaa’’da tiyatro gösterisiylebafllayan eylem, müzik dinletisiyledevam etti. AKP’nin kararnamesine karfl›yaklafl›k 100 öfkeli kiflinin kat›ld›¤›eyleme Adana halk› da destek verdi.

‘Üvey miyiz devlet baba?’

Polistensaldırı

Sakın hazam yapmayın

Page 7: 165'inci Sayı

İNSANCA YAŞAMHalk›n Sesi

76 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

1Eylül’de Dünya Barış Günüiçin yapılacak mitingden önceyapılması gereken bir eylem

daha vardı. Kadıköy’de yapılacakmitinge gitmek üzere Karaköyiskelesinden vapura binecek olanHalkevciler iskeleye 1 Eylülmitinginde kullanacakları fla-maların yanı sıra “Ulaşım haktırsatılamaz” dövizleri ve “Zamlargeri alınsın” pankartıylagelmişlerdi.

Barışı savunmak üzereKadıköy’e giden halkın topluulaşım hakkı da olduğunu ifadeedeceklerdi. Çünkü o gün İstanbulBüyükşehir Belediyesi’nin topluulaşım zammının uygulanmayabaşlandığı gündü.

İskeleye vardıklarında, önceyüzde 50’ye varan toplu ulaşımzammının zamanlamasına dikkatçeken Halkevciler, zammın tam daKadıköy-Kartal hattına yapılan

metronun AKP propagandasınadönüştürüldüğü, plansız yol köprüçalışmaları nedeniyle İstanbullulariçin trafiğin cehennem halinegeldiği ve okulların açıldığı gün-lerde geldiğini söyledi.

İstanbul halkının zaten insanikoşullarda olmayan ulaşım hizmet-lerine pahalıya ulaştığını söyleyenHalkevciler şöyle konuştu:

“Yüzde 50 oranında yapılan sonzam furyası ise ulaşım hizmet-lerinin özelleştirilmesi,taşeronlaştırılması sürecine hızkatarken, halkı da ulaşımhakkından mahrum bırakıyor.Kentsel ölçekte ulaşım altyapısı vehizmetinin sağlanması görevibelediyeye aittir ve belediyenin buhizmetten kar elde etme amacıolamaz” dedi.

Halkevciler taleplerini deyineledi: “İşe ve okula gidiş dönüşsaatleri olan sabah 6-9, akşam 17-21 saatleri arasında ulaşım parasızolsun!”

AKB‹L BASMA TURN‹KEDEN ATLA

Ve Halkevcilerle birlikteneredeyse yüz kişi bir anda “Akbilbasma, turnikeden atla”sloganlarıyla turnikeden atlamayabaşladı. Turnikeden atlayamayan-lar, tercih etmeyenler altından geç-ti. Vapura bindikten sonra da ey-lem sona ermedi. Sırada Halkevci-lerin Topbaş için besteledikleri şar-kılar vardı.

Onlar “Atlayıver turnikeden,zıplayıver turnikeden” şarkısınısöylerken, onlarla birlikte parasızulaşım hakkını kullanan yolcularda alkışlarla ve bestedeki esprilernedeniyle kimi zaman kahkahalar-la onlara katıldı.

Halkevciler her ulaşımzammında verilecek mücadelekonusunda bir refleks ve bir direnişgeleneği yarattı. Toplu ulaşımzammı yapacak belediyeler artıkbir kez daha düşünmek zorunda.Çünkü toplumsal muhalefetin

zamlar karşısında turnikeden atla-ma eylemleri sayesinde yarattığıdireniş geleneği hızla yaygınlaşıyor.keza, eylemlerden bir başkasını daHalkevcilerin ardından 3 Eylül’deÖDP ve Gençlik MuhalefetiMecidiyeköy metrobüs durağındaturnikeden atladı.

BU DA TOPBAfi’IN ADET‹Ulaşıma zam yapan İstanbulBüyükşehir Belediye BaşkanıKadir Topbaş’ın da bir adeti var:Zamların ardından bir açıklamayapacak, zamlar için kendincemakul gerekçeler sunacaktı. Öyleoldu. Topbaş 2 Eylül’de biraçıklama yaparak, en çok zammınjeton fiyatlarına yapıldığını söyledi.Bunun nedeninin halkı elektronikkarta yönlendirmek olduğunusöyleyen Topbaş, öğrenciler içinhassasiyetle çalıştıklarını anlattı.Öğrenciler için yüzde 10 zamyapılmasını da halk otobüslerindede zam yapıldığını ve dengeyi

gözetmek için böyle bir kararalındğını şöyleanlattı: “Diğertarafta halk otobüsleri var. Aynızammı o da alıyor. Halk otobüslerifarklı bir zam yapsa tercihedilmeyecek. Burada dengelerikurmak kolay değil.”

ZAM MÜJDES‹Öğrenciler için ulaşım konusun-

da hassasiyetle bir çalışmayaptıklarını söylemek zorundakalan Topbaş’tan başka bir ezbertutturan daha var: Yandaş medya.

Samanyoluhaber sitesiTopbaş’ın bu açıklamasını“İETT’den öğrencilere ulaşımzammı müjdesi” başlığıyla duyur-du. Haber, Zaman gazetesinin2010 yılında Ankara ulaşımhizmetlerinde indirim yapılmasınısağlayan UKOME kararınınmahkeme kararıyla durdurulması-na ilişkin yaptığı haberin başlığınıandırdı: ‘Ankara’nın indirim çilesison buldu.’

Ulaşıma zam yapacak belediyeler artık bir kez daha düşünmek zorunda. Çünkü toplumsalmuhalefetin yarattığı direniş geleneği hızla yaygınlaşıyor: Halk turnikelerden atlıyor

Turnikeler yol olur

Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin hızla sonuç-landırılması için her türlü tedbirin alınmasının

istendiği “Üçüncü Köprü Genelgesi”, BaşbakanErdoğan’ın imzasıyla yayınlandı. 23 Ağustos günüyayımlanan 2012/18 sayılı 18 maddelik genelge,özellikle İstanbul’un kuzeyindeki orman arazilerindeyaşanacak tahribat, proje sırasında ortaya çıkacaktarihi eserlerin yitirilmesi ve şehrin kuzeye doğrugenişlemesiyle oluşacak yeni rant alanları konusun-daki endişeleri doğrular nitelikte.

Genelgenin maddelerinin büyük çoğunluğu pro-jenin bir an önce sonlandırılması için yapılacaklarave alınacak önlemlere atıfta bulunuyor. Daha öncebenzer projeleri yürütmekte meslek odaları ve kitleörgütlerinin açtığı davalar nedeniyle zorlananhükümet bu sefer herhangi bir gecikme yaşamakistemiyor. Ulaştırma ve Denizcilik Bakanlığı KuzeyMarmara Otoyolu’nun 2015 yılında kullanımaaçılmasını öngörüyor ki bu tarih aynı zamandaseçimlerin yapılacağı yıla denk geliyor.

PROJE GÜZERGAHINDAYEN‹ RANT ALANLARI

Projeye yükselen itirazlarınbaşında yeni rant alanları yarat-ması geliyor. Şehir plancılarıkentlerin genişlemesini yön-lendiren en önemli etkinin yolprojeleri olduğuna dikkat çek-erek yeni yapılan yolların bugüzergahlarda yoğunyapışmaya yol açtığını ifadeediyorlar. Üçüncü köprüyü dekapsayan Kuzey MarmaraOtoyolu Projesi ile birlikte İstan-bul'un kuzey bölgesi büyükoranda imara açılacak, projegüzergahında konut sektörünün ilgisinin artmasıylayeni rant alanları açılacak. Üçüncü köprününyapılması halinde bölgede en düşük yoğunlukdeğerleriyle bile 7 milyon 343 bin kişilik nüfus artışıöngörülüyor.

‹STANBUL’UN AKC‹⁄ER‹ KUZEY ORMANLARIİstanbul ’un 535 bin hektarlık yüzölçümünün 240

bini ormanlık alan ve bu ormanların büyük bir kısmışehrin kuzeyinde yer alıyor. Bu orman alanları bölg-eye hâkim kuzey rüzgârları sayesinde, şehri daimiolarak temiz havaya kavuşturuyor.

Oysa maliyetinin milyarlarca doları bulacağısöylenen Kuzey Marmara Otoyolu bu orman arazi-lerini yok edecek. Kamulaştırma maliyetlerinidüşürmek adına proje güzergahının yüzde 64’üdevlete ait orman ve hazine arazilerinden geçiyor.

‹MAR PLANI H‹ÇE SAYILIYORProje, yürürlükteki imar planını ve daha önce

yayımlanmış şehir planlarını hiçe sayıyor. İstanbul'un2009'da kabul edilen imar planında öngörülmeyenprojede de, İstanbul Çevre Düzeni Planı'nda daüçüncü bir boğaz geçişi ve otoyol planı kentevereceği zararlar nedeniyle uygun bulunmamıştı.

İBB Şehir Planlama Müdürlüğü’nün hazırladığıİstanbul Çevre Düzeni Planı’nda da ana hedefolarak, ‘şehrin kuzeye doğru değil, doğu-batı eks-eninde gelişmesi’ ve ‘özellikle kuzeydeki ormanların,sulak ve tarım alanlarının mutlak koruma altınaalınması gerektiği’ belirtiliyor.

ÇANAK ÇÖMLEK PROJEY‹ AKSATMASINGenelgede projenin gecikmesine neden olabile-

cek bir diğer noktaya da dikkat çekilerek çalışmasırasında ortaya çıkabilecek tabiat ve kültürvarlıklarının projeyi aksatmaması ve gecikmeyemeydan vermemesi için gerekli önlemlerin alınmasısalık veriliyor.

Marmaray projesi de kazma vurulan neredeyseher bölgeden tarihi buluntuların çıkmasıyla sekteyeuğramış, bu duruma sinirlenen Başbakan “çanakçömlek için bizi oyalıyorlar” demişti.

‘Tiz kuzey ormanlarıyerle bir edile’

Goncafiahin

[email protected]

Halk›n SesiSSaahhiibbii vvee SSoorruummlluu YYaazz›› ‹‹flfllleerrii MMüüddüürrüü

Ali Ergin DemirhanTTeelleeffoonn // FFaakkss

0212 245 90 37AAddrreess Tomtom Mahallesi Örtmealt› Sokak No: 6/3

BEYO⁄LU/‹STANBULBBaass››lldd››¤¤›› YYeerr

ART Matbaac›l›k, Türker Saltabafl, ‹stasyon Mah. 242 Sk, No:32Kartepe / Kocaeli (0262 373 45 03)

[email protected] günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.

Bir ucu Mudanya’da, diğerucu Ankara yoluna kadar

uzanan ve 52 köyü dolaşanBursa’nın Nilüfer Çayı, su ye-rine artık zehir taşıyor.

Yeşim Tekstil, KaracaTekstil, Demirtaş OrganizeSanayi Bölgesi ve KestelOrganize Sanayi Bölgesi’ninatıklarının çaya karıştığınısöyleyen köylüler NilüferÇayı’na sahip çıkmak içinatağa geçtiler. Muhtarlar,Ziraat Mühendisleri Odası(ZMO), Kimya MühendisleriOdası, Şehir Plancıları Odası,Doğa-Der, Bursa TabipOdası, Bursa Barosu,Mudanya Ziraat Odası veHalkevleri bölgelerde bil-

gilendirme toplantılarıyaparak Nilüfer Çayı’nıntemiz akması için mücadelebaşlattı.

Nilüfer Çayı kar için yokediyor. Nilüfer Çayı üzerindebulunan Doğanbey Barajı veşişe su firmalarının suyunbüyük bir kısmını kendi ege-menliğine geçirmesindendolayı özellikle yazın çaydanneredeyse su akmıyor. Yörehalkının iddiasına göre Çayyatağında yalnızca atıklarbulunuyor.

TÜM BURSA TEHL‹KEDE Mudanya, Karacabey ve

Kemalpaşa gibi Bursa’nıntarımsal ürün ihtiyacını

karşılayan ilçelerinden geçençay, sulama için dekullanılıyor ancak suyun kir-lenmesi tarımsal ürünleri detehdit ediyor.

ZMO Bursa Şube BaşkanıErtuğrul Aksoy, kanserojenmaddelerin tarımsal ürünlerietkilediğini belirterek bütünBursa’nın tehlikede olduğunadikkat çekiyor.

MÜCADELE BAfiLADIBu durum karşısında sessiz

kalmayan köylüler bil-gilendirme toplantılarıyaparak konuyla ilgili çözümüretmeye çalışıyor. Çayırönüve Çayeli köylerinde gerçek-leştirilen toplantılarda halk bu

sorunu çözmekte kararlı.Köylüler Yeşim Tesktil’in veKaraca Tekstil’in çaya günde22 ton tekstil atığınındöktüğünü ve KaracaTekstil’in işletme ruhsatınınolmadığını ifade ediyor.

BÜYÜK M‹T‹NGE HAZIRLANIYORLAR

Bir çok kurumun desteğinide alan halk Eylül ayıiçerisinde de Bursa ŞehirMerkezi’nde kitlesel bir eylemyapmaya hazırlanıyor. NilüferÇayı’nın temiz akması içinellerinden geleni yapacaklarınısöyleyen köylüler buamaçlarını başarıncaya kadardireneceklerini ifade ediyor.

Antalya’nın Manavgat’a bağlı AhmetlerKöyü’ndeki Ahmetler Kanyonu’nun üzerine

hidroelektirk santrali (HES) yapılmasına köylülertepki gösterdi. Köylüler, dünyanın sayılı kanyon-ları arasında gösterilen bölgeye zarar verileceğinisöyleyerek eylem yaptı. “Paralar sizindir sularbizim” diyen köylüler, HES ile Ahmetler Köyü veçevre köylerin su ihtiyacını gidermesininolanaksızlaşacağını, kanyonda yaşamın sona

ereceğini söyledi. Köylüler adına konuşan AvukatRamazan Ecevitoğlu, “ÇED raporu hazırlanmasızorunluluğu, asıl sözleşmeden 3 yıl sonra yapılanek bir sözleşme ile bertaraf edildi. Yani kanunakarşı yapılan açık bir hile ile kanyon veçevresinde insani ve doğal yönden kapsamlı birinceleme yapılmadan HES izni verildi. Elektrikenerjisi sıkıntısı hangi boyutta olursa olsun,kanyonda HES yapılamaz” dedi.

Nilüfer Çayı, fabrika atıklarının karışmasından dolayı su yerine zehirakıyor. 52 köyden geçen çaya köylüler sahip çıktı

Kocaeli’nin ‹zmit ilçesine ba¤l› Akmefle Köyüyak›nlar›ndaki ormanl›k arazi içinde 50 hektarl›ktu¤la, kiremit, kil oca¤› kurmak için çal›flmabafllamas›na, Akmefle halk› tepki gösterdi.Kalemler Nakliyat Akaryak›t flirketi taraf›ndanyap›lmak istenen ocak ile ilgili gerçeklefltirilmekistenen çevresel etki de¤erlendirme (ÇED)toplant›s›n› protesto eden halk, toplant›n›ngerçeklefltirilmesine izin vermedi. Köy halk›

“Mutlak sulutar›m arazileri yokolacak, do¤alorman›m›z yokolacak, yap›lantesis köyümüzdeçevre kirlili¤ineyol açacak veDe¤irmen deresinibesleyen su kay-naklar› yok ola-cak” diyerek pro-jeyi reddetti.

‘KÖYÜMÜZÜN DO⁄ASINI BOZAMAZSINIZ’Toplant›n›n gerçeklefltirilece¤i k›raathanede

görevlileri bekleyen köylüler eyleme kitleselkat›l›m gösterdi. Çevre ve fiehircilik ‹l Müdürlü¤üÇED fiubesi yetkililerini bekleyen Akmefleliler bek-leyifl s›ras›nda yapt›klar› tart›flmalar sonucundayetkilileri k›raathaneye sokmama karar› ald›.Yekililerin gelmesiyle k›raathane önüne adetaetten duvar ören halk, toplant›n›n gerçeklefltir-ilmesine izin vermedi. Bakanl›k çal›flanlar› “Sizleriistemiyoruz”, “Köyümüzden defolun”,“Köyümüzün do¤as›n› bozamazs›n›z” cümleleriyleköyü terk etmek zorunda kald›.

ÇED oyununahalk barikatı

Ahmetler Kanyonu’nda HES eylemi

‘Yaşamı’ savunma nöbeti

Kocaeli’nin Akmeşe köyündetuğla, kiremit, kil ocağıkurulmasına tepki gösterenyöre halkı ÇED toplantısınıengelledi

Nilüfer Çayı’ndakikirliliği protestoeden Çayeli veÇayırönü köylerindehalk toplantıyaparken

İstanbul Sarıyer’deki Dağevleri Mahallesi halkı 2Temmuz Parkı’ndaki Yaşam Evi inşaatının

engellenmeye çalışılması üzerine parkta 2 Eylül’denöbet tutmaya başladı. Halk, gece nöbetini şenliğedönüştürdü. Mahallenin tek ortak kamusal alanıolan parkta “yaşamı savunma” nöbeti sürüyor.Yıllardır film gösterimleri, 2 Temmuz ve Newrozeylemleri için kullanılan parkta yapılan Yaşam Evi,yaşlılar, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik sporve kültür-sanat faaliyetleri için kullanılacak. SarıyerBelediyesi’nin başlattığı “Yaşam Evi” inşaatı, İstan-bul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından böl-genin “yeşil alan ve özel arazi” olduğu gerekçesiyleengellenmeye çalışılıyor. Halk, engellemeye karşıyaz aylarında 2 bin imza toplamıştı.

TUBA GÜNEfi

Nilüfer zehir akıyor

Page 8: 165'inci Sayı

EMEKHalk›n Sesi

86 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

Ülke olarak ömrümüzün son demi Suriye’ye ilesavaşa girdik girmedik gerilimi ile Kürt soru-

nundaki askerileşmenin inanılması güç boyutlarınatanıklık etmekle geçti. Suriye meselesinin AKP’ninbaşına bir çorap örüp örmeyeceği ya da iktidarınıyeniden üretmesine imkanlı hale gelip gelmeyece-ğini görmek için biraz daha beklemek gerekeceksanırız. Kuşkusuz Suriye konusunun toplumsal mu-halefet hareketine sunduğu olanakların nasıl değer-lendirileceği bu süreçte önem kazanacak. Suriyekonusu AKP’nin toplumun geneli ve kendi tabanın-dan uzaklaşarak yürütmeye çalıştığı bir kriz olmasıhasebiyle toplumsal muhalefetin olanaklarını dahada arttırıyor.

Ancak ülkemizde hayat sadece bu iki damardancan bulmuyor. İşçi sınıfı da kendi kaderini yaşama-ya devam ediyor. Ağustos ayında 71 işçi iş cinayeti-ne kurban gitmiş durumda. Tek başına bu bile işçi-

lerin ayrı bir sınıf olarak yaşa-maya devam ettiğinin açık birdelilidir! Bu açık bir sınıf düş-manlığıdır çünkü, başka biraçıklaması yok. Ama ne mutluki işçilerin sadece ölerek değilhayatın içinde olduklarını hay-kıran işyeri direnişleriyle varlık-larına tanık oluyoruz.

Sınıflar da tıpkı canlılar gibi-dir. Kimi kez son derece bilinç-li olarak kimi kez de içgüdüselolarak kendi yaşamlarını sür-dürme gayretini güderler. Ül-kemizin son dönemine baktığı-mızda işçi sınıfının içgüdüselolarak yaşamını sürdürmeye

çalıştığına tanık oluyoruz. Tıpkı oksijensiz ortamdayaşamını sürdürmek için anaerobik solunum yapancanlılara benziyor. Dışarı hayatı oksijensiz bırakıldı-ğında anaerobik canlıların yaptığı gibi oksijensizolarak da yaşamını sürdürmeyi becerebiliyor. Kuş-kusuz 200 yıllık bir kolektif hafızayı belleğinde taşı-yarak yapabiliyor bunu… Bu hafıza atalarının ayak-ları üzerinde doğrularak yürümeye başladığı andanitibaren nasıl bir yol izlediğini sürekli hatırlatıyorona. Makine kırıcılardan Paris Komününe giden yo-lun her kilometrekaresi kayıtlı bu hafızada…

Bu hafıza sayesinde bakıyorsunuz “tuhaf canlı-lar” gibi bütün Türkiye kan ve nefrete odaklanmış-ken onlar bize başka bir şey söylemeye çalışıyor.Bu hafıza olmasaydı bu karanlığın içinde kendi yo-lunu aramaya yönelemezdi… Kuşkusuz bu yoldayürümeye çalışırken çamura ve pisliğe bulanarakyürüyor, başka türlüsü de mümkün değil zaten.Milliyetçilik, dincilik, lümpenleşme, küçük burjuvaözentiler her zaman bu yol üzerindeki tuzaklar olduişçi sınıfı için, tarihte de öyle bugün de…

İstanbul’da Fontana işçileri metal işçisininmücadele geleneğini sürdürüyor. Taşeron sağlıkemekçileri yürümeye başladıkları örgütlenme yo-lunda durmaksızın ilerliyorlar. Hava İş emekçilerigrev haklarının elinden alınmasına hükümetinsuratına tükürerek cevap verme onurunu gösterdi,hem de ağır bedeller ödeyerek. Denizli’de tekstilişçileri 8 aydır haklarını almak için ısrarlı şekildeeylemlerini sürdürüyor. Bilgi Üniversitesi’ndekiörgütlenme süreci belki ilk başta “işverenin iyiniyetine güvenerek” başlamıştı ama bildik birpatronla karşı karşıya kaldıklarını anladıklarında yarıyolda bırakıp dönmediler… Kemalpaşa OrganizeSanayi Bölgesindeki kağıt fabrikasında işçilerhaksızlıklar karşısında örgütlenmeye gidince iştenatılmalara karşı eyleme geçiyorlar. Bunun gibi yur-dun dört bir yanında irili ufaklı işçi direnişi örnekleri-ni çoğaltmak mümkündür.

Bir de mevsimlik tarım işçileri var. Malum bunlarkendilerini bazen işçi görürler bazen köylü bazen dehiçbir şey olduklarını düşünürler… Onları dahaçok kamyon kasalarından yollara dökülmüş ceset-leriyle biliriz. Üç kuruş için yüzlerce kilometrelik ev-lerinden çıkıp aylarca sürecek bir çileli hayatın yol-cuları olarak… Hem de bir yaşam tarzı olarak öy-le… “Bu sene biraz paraya sıkıştık, bu yıl pamuk,fındık toplayalım, seneye Allah kerim” türünden de-ğil… Bunlar da içgüdüsel olarak çıktıkları yoldagrevle tanıştılar. Manisa’ya domates toplamaya ge-len tarım işçileri domates toplama işi bitince üzümkesme işine başlamışlar. Ancak yevmiyeleri 35 lira-dan 32 liraya düşünce direnişe geçmişler ve hakla-rını almayı başarmışlar.Gurbet elde, başını sokacakbir evin bile yok, çadırlarda çoluk çocuk perişanhalde… Al sana 32 lira, deyince “Allah senden razıolsun ağam” demeyişi ancak ona “gaipten gelenbir ses”le hatırlatılmıştır. Çünkü onun gözüyle gör-düğü bir örneği yoktur. “Onlar yaptı ben de yapa-yım” diyecek hali yoktur mevsimlik tarım işçisinin.

Hafızai sınıf budur işte… Toplumsal genetik yo-luyla işçi sınıfından işçi sınıfına geçer ve haksızlıklakarşılaştığı bir yerde belki kendisini bile şaşırtacakkadar ortaya çıkıverir birden… Bu hafıza sayesindedaha adil, daha demokratik bir dünyanın hayallerinikurmaya devam edebiliriz. “Hafızai beşer nisyan(unutkanlık) ile malüldür” ama Hafıza-i sınıf asla…

Haf›za-i ‹flçi s›n›f›

TufanSertlek

Dev Sa¤l›k-‹flYönetim Kurulu

M anisaTurgutlu’yabağlı Sarıbey

köyünde, yevmiyeleridüşürülen 500 mevsimliktarım işçisi iş bıraktı. Biraçıklama yapan işçilertalepleri karşılananakadar eylemlerine devamedeceklerini duyurdu.İşçiler, çalışmakoşullarının iyileştirilme-sini ve ücretlerin yük-seltilmesini istiyor.

İşçilerinyevmiyelerindeki düşüş,domates toplama işindenüzüm toplama işinegeçmelerinin ardındanyaşandı. İşçiler, bir yılönce yevmiyelerinin 35lira olduğunu ancak busene 32 liraya düşürüldü-ğünü belirtti. Aldıklarıyevmiyelerin büyük birkısmını yol parası yaptık-larını ifade eden eylemciişçiler kazandıkları para-nın hiçbir ihtiyaçlarınıkarşılamadığına da dikkatçekti.

İş bırakma eyleminin

hemen ardından topraksahipleri işçilerinyevmiyelerini 36 lirayaçıkarmayı teklif etti.Geçen seneye göre 1liralık zammı yeterli bul-mayan işçiler, çalışmakoşullarının da iyileştiril-mesi gerektiğini belirtti vetalepleri karşılanıncayakadar eylemlerini

sürdüreceklerini söyledi.

‘ÇADIRLARDAK‹ SUTUVALET YETERS‹Z’

Urfa'nın Suruç ilçesin-den gelen mevsimliktarım işçileri, Sarıbeyköyünde kanal boyundakiçadırlarda sağlıksızkoşullarda yaşıyor.“Çalışmak için 1500 km

yoldan geldik” diyen Kürtişçiler, barınma yerlerinikendilerine toprak sahip-lerinin gösterdiğini belir-tiyor. Köylülerin verdiğibilgiye göre, çadırlarda suyetersiz ve tuvaletler enbüyük sorun. Belediyekısa süre önce 4 adetkonteynır getirerektuvalet yapmış ancak bu

sayı 500 işçi için yetersiz.

‘SA⁄LIMIZDANEND‹fiE DUYUYORUZ’

Yakın zamanda 13 ya-şındaki bir kız çocuğunun,sıcaktan dolayı beyin ka-naması geçirerek hayatınıkaybettiğini dile getirenişçiler, sağlıklarından en-dişe duyduklarını belirtti.

Manisa’da 500 mevsimlik tarım işçisi yevmiyelerinin düşürülmesinekarşı iş bıraktı. Kürt illerinden gelen işçiler yevmiyeleri yükseltilip,çalışma koşulları iyileştirilene kadar eylemlerini sürdürecek

Mevsimlik tarımişçisinin ilk eylemi

Avukat Kemal Keleflo¤lu tedavi gördü¤üMaslak Ac›badem Hastanesi'nde, 21 A¤us-tos’ta hayat›n› kaybetti.

1968’de gençlik hareketi içerisinde yeralan Keleflo¤lu’nun avukat olarak görevyapt›¤› davalarda iflçiler ve kamu emekçile-ri çok say›da kazan›m elde etti. 12 Eylüldöneminde ‹stanbul Devrimci Yol Davas›baflta olmak üzere çok say›da davada dev-rimcilerin savunuculu¤unu üstlenen Kele-flo¤lu, ‘80'li y›llar boyunca hapishanelerde-ki devrimcilerin haklar› için mücadele etti.Keleflo¤lu, Halkevleri'nin 1987'de bafllatt›¤›"üçüncü yeniden kurulufl dönemi"nde deavukatl›¤›n› yapt›. ‘90’l› y›llarda ‹stanbulBarosu Genel Sekreterli¤i görevini yapanKeleflo¤lu ‹HD, ÖDP, TAKSAV, Birgün veMavi Radyo'da kuruculuk ve yöneticilikyapt›.

Enerji-Sen Genel Baflkan› Kamil KartalKeleflo¤lu’nu anlat›yor: “1980’lerden itiba-ren kurulan Genel ‹fl, G›da ‹fl gibi ba¤›ms›zsendikalar›n avukatl›¤› üstlendi. KemalA¤abey enerji iflçilerinin mücadelesinde ak-tif bir biçimde rol ald›. 1990’larda Tes-‹fl,Enerji ‹flçiler Sendikas›’n›n tüm davalar›navukatl›¤›n› yapt›. Kemal A¤abey AKTAfi ifl-çileriyle birlikte özellefltirme karfl›s›nda so-kaklara ç›karak eylemler örgütledi. AKTAfiElektrik özellefltirmesine karfl› aç›lan ilk da-vada onun ismi vard› ki davan›n kazan›l-mas›nda da önemli pay› oldu.”

Endüstriyel futbola ilk golü o atmıştı

EVR‹M ÇAKIR

Bir dünya THY direnişiİstanbul’da enerji işçilerinin ey-

lemleri sürüyor. Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ

(BEDAŞ) bünyesindeki Beypınarlarisimli taşeron şirkette açma-kapamabölümünde çalışan 300 işçi, maaşlarıödenmediği için 28 Ağustos’ta işbıraktı. 25 Ağustos'ta maaşları öden-mesi gereken işçiler, taşeron firmayöneticilerinin, “maaşlarınızı 6 Ey-

lül'e kadar ödeyemeyiz” açıklamalarının ardın-dan “direniş” kararı aldı.

Enerji Sen’in çağrısıyla gerçekleşen işbırakma eylemine, Tes-İş’in uyarılarına vebaskılarına rağmen Tes-İş üyelerinden dekatılım oluyor.

Öte yandan BEDAŞ’taki taşeron şirketlerdeçalışırken işten çıkarılan sayaç okuma işçilerinEnerji-Sen öncülüğünde başlattıkları direnişBEDAŞ Genel Müdürlüğü önünde sürüyor.

Enerji işçileri iş bıraktıUluslararası Taşımacılık İşçileri Fe-

derasyonu (ITF), THY’den iştenatılan işçilerle dayanışma için 30 Ağus-tos’ta THY ofisleri önünde eşzamanlıeylem gerçekleştirdi. Amsterdam,Brüksel, Hamburg, Londra, NewYork, Stockholm ve Tokyo gibi kent-lerde gerçekleştirilen eylemlerdeTHY’den atılan 305 işçinin işe geri ia-desinin yapılmasını talep edildi.

ITF genel sekreteri DavidCockroft, İsveç’te yaptığı açıklamada"Ne 305 işçi, ne de biz bu davadanvazgeçeceğiz. THY yönetimi, kendiçalışanlarına yönelik kindar bir saldırıyapmakla suçlanıyor. Yönetim şirketinana ortağı olan hükümet tarafındancezasız bırakılmış olmasının konununkapanması için yeterli olduğunusanıyor ama öyle olmayacak” dedi.

Elazığ’da Eti GümüşAŞ Maden Bakır

fabrikasında çalışan 285işçi 15 Ağustos’ta grevegitti. 65 gündürmaaşlarını alamayanişçiler, maaşlarını ala-bilmek ve çalışmakoşullarının iyileştiril-mesi için greve gittik-lerini söyledi. İşçilerhaklarını kazananakadar greve devam ede-ceklerini duyurdu.

Halkın Sesi’nekonuşan işçiler, insanlıkdışı çalışma koşullarını,sık meydana gelen işkazalarını ve yatmayan

primleri anlattı.Madende çok fazla işkazası olduğunu ancakpatronların şikayetleriönlemek için kendileri-ne para verdiğinisöyleyen işçiler, sigortaprimlerinin de düzenlibir şekilde yatmadığınıifade etti.

İsmini vermek iste-meyen bir işçi iseçalışma koşullarınışöyle anlattı: “Yemekyenilen yerlerde farelerdolaşıyor. Tuvalet,soyunma odaları, duşkabinleri ve yemekhaneaynı yerde.”

Maden Dağı ‘grevdir’

‹flçilerden Ömer Subafl›, “Herhangi bir sa¤l›k güvencemiz yok. Bize bir haftad›r yevmiyeleriniz belli olacak dediler.Domates toplad›k 35 liraya. fiimdi 32 lira diyorlar. Grevdeyiz, oturuyoruz" dedi.

‹stanbul ‹flçi Sa¤l›¤› ve ‹fl Güvenli¤iMeclisi’nin (‹S‹G) mevsimlik tar›miflçileri araflt›rmas›na göre, mevsimliktar›m iflçileri ihtiyaç duyulan ucuztar›msal eme¤i karfl›l›yor. Mevsimliktar›m iflçili¤inde özellikle Kürt aileeme¤inin pay› büyük. Urfa veAdana’da pamuk; Akdeniz’de veEge’de yafl sebze, meyve, üzüm,zeytin ve tütün; Marmara’da sebze,meyve ve f›nd›k; Karadeniz’de f›nd›k,çay ve tütün; ‹ç Anadolu’da sebzetoplay›c›l›¤› yap›yorlar. Özellikle may›sve ekim aylar› aras›nda göç ediyorlar.

Meclisin araflt›rmas›na göre iflkazalar›nda en çok mevsimlik iflçilerihayatlar›n› kaybediyor. Meclisinyay›mlad›¤› ifl kazalar› 2012 Temmuzraporunda 110 iflçinin hayat›n› kay-betti¤i; bu say›n›n 18’inin mevsimliktar›m iflinde çal›flmak için yola ç›kanKürt köylülerinin oluflturdu¤u belir-tiliyor.

Meclis raporunda, mevsimlik tar›miflinde çocuklar›n da çal›flt›¤›n› veçocuklar›n ifl kazalar›nda hayatlar›n›kaybetti¤ine dikkat çekilerek flunlarbelirtiliyor:

“Kapal› kasa kamyonetlerde veyatraktörlerde yollara savrulan, tar›milaçlar›ndan veya yedi¤i yemeklerdenzehirlenen, bar›nma ve beslenmeihtiyac›n› tam olarak karfl›layamad›¤›için kronik sa¤l›k sorunlar› yaflayan vee¤itimden yoksun b›rak›lan çocuklarda ayn› iflçilerdir.”

MevsimlikKürt tarımişçileri

Türkiye futbolununönemli isimlerinden

Metin Kurt, gırtlak kanseriteşhisi konulmasınınardından, ameliyat olmakiçin gittiği Yedikule GöğüsHastanesi'nde 25 Ağustos’tayaşamını yitirdi. Kurt’un ce-naze törenine, DevrimciSpor Emekçileri Sendikasıüyeleri, TKP üyeleri, muhaliftaraftar grupları Tekyumruk(Galatasaray), Sol Açık (Fe-nerbahçe), Beleştepe (Beşik-taş) ile futbol dünyasınınisimlerinden Rıdvan Dilmen,Metin Türel ve Gökmen Öz-denak katıldı. Cenazetöreninin ardından Kurt,Ümraniye Hekimbaşı

Mezarlığı’nda defnedildi.

‹LK FUTBOL GREV‹Metin Kurt, Altay’dan

Galatasaray’a, oradan daKayserispor’a uzanan futbolhayatında 37 defa milli takımforması giydi. Metin Kurtsporcuların örgütlenmesi vehakları için mücadele etmesigerektiğine inandı. Galatasa-ray'da oynadığı dönemdesporcuların özlük haklarınısavunmasını gerektiğine dik-kat çekerek Türkiye Devrim-ci Spor Emekçileri Sendika-sı'nı kurdu. Sendika, 1976'daTürkiye Kupası finaline yük-selen Galatasaray'da futbol-culara vaat edilen 10 bin lira

primin ödenmemesi üzerinegreve gitti. Antrenmanlarakatılmayan Kurt'a; GökmenÖzdenak, Yasin Özdenak,Mehmet Oğuz gibi oyuncu-lar da destek verdi. 1976’daTürkiye futbol tarihindeki ilkgrevi örgütleyen Kurt, “Fut-bolcu arkadaşlarını greve gö-türdüğü” gerekçesiyle hakla-rı gasp edilerek Galatasa-ray'dan Kayserispor'a adetasürgün edildi.

Futbolu bıraktıktan sonraSportmence adlı bir dergi çı-kartan Kurt, Evrensel gaze-tesinin spor servisi şefliğinive köşe yazarlığını da yaptı.Kurt, 2011 yılında TKP'denmilletvekili adayı olmuştu.

İ stanbul Bilgi Üni-versitesi’nde hizmet

binasının kapatılmasıgerekçe gösterilerekSosyalİş üyesi 13 işçiişten çıkarıldı. İşten çı-karılan işçiler Sosyal-İşöncülüğünde direnişebaşladı. Sosyal-İş, 28Ağustos’ta DolapdereKampüsü önünde birbasın açıklması yaptı.Sosyal-İş İstanbul Şu-be Sekreteri MahsunTuran, açıklamada,“bir binanın hizmet dı-şı kalması gerekçe gös-terilerek personelazaltmaya gidilemez”dedi. Turan üniversite-sitenin işten çıkarmagerekçelerine atıftabulunarak çıkarılanpersonellerin “binayadeğil binada çalışan,ders veren ve öğrenimgören insanlara destek

sunduğunu” söyledi.Yapılan açıklamadaÜniversitenin kayıt sü-recinde “Bilgi’yle ha-yat başlasın” sloganınakarşı eylemlerinde“Bilgi’yle direniş başla-sın” sloganını kullana-cakları duyurdular.

‹LK D‹REN‹fi DE⁄‹LSosyal-İş’in Türki-

ye’de vakıf üniversite-lerindeki ilk sendikalörgütlenmeyi BilgiÜniversitesi’nde 2010yılında başladı 2010’daüç destek personelinişten çıkarılması vesendikal faliyetlere yö-nelik baskılar üzerineSosyal-İş öncülüğündeişçiler direnişe geçmiş-ti. 82 gün süren direniş

başarıya ulaşmış, işçi-ler işlerine geridönmüştü.

ÖRNEK HAK ‹HLAL‹Türkiye’de Araştır-

ma ve Öğretim Özgür-lüğü Uluslararası Ça-lışma Grubu’nun Ha-ziran 2012 raporunda;sendika üyesi olmakgibi en temel haklar-dan yararlanan akade-misyenlerin yaşadıklarıhak ihlalleri “BilgiÜniversitesi tenkisatı”olarak yer alıyor. Butenkisat (azaltma), hakihlallerinin yanı sıra,eğitimin ticarileşmesinive kâr olgusunun beşe-ri bilimler üzerindekiyıkıcı etkisini ve eğitimanlayışının geçirdiğitehlikeli dönüşümünbir örneği olarak dagösteriliyor.

‘HoşçakalKemal abi’

‘Bilgi’yle direniş başladıHalkevleri yaz okulunda

ritim dersi veren gönüllüe¤itmen, ‹zmir MüzisyenlerDerne¤i kurucular›ndan(‹MD)Talip Regaip Vatansever,çal›flt›¤› iflyerinde silahla vuru-larak hayat›n› kaybetti.

Vatansever’in arkadafllar›22 A¤ustos’ta bir günlük ‘Yaseylemi’ yapt› ve bir günboflyunca müzik yapmad›lar.23 A¤ustos’ta ise ‹MD üyelerive müzikseverler, Eski Sümer-bank önünde oturma eylemiyapt›. Müzisyenler, can güven-li¤i ve ifl güvencesinden yok-sun bir flekilde çal›flt›r›ld›klar›n›söyledi. ‹MD baflkan› OktayÇaparo¤lu 22 A¤ustos’un yasgünü ilan ettiklerini duyurdu.

Bu bir işcinayeti

Page 9: 165'inci Sayı

Konut balonu flifliyor

EKONOMİHalk›n Sesi

96 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

10 yılda 100 binkonut yapacağız

iddiasıyla sektöre girenFi-Yapı’nın iflasın eşiğinegelmesi, gözleri konut sek-

törüne çevirdi. Fi-Yapı’nınEsenyurt’taki ruhsatlarının

İstanbul BüyükşehirBelediyesi tarafından iptaledilmesi nedeniyle 4 bindaire yarım kalınca, açılan90 icra takibinin parasal

karşılığının yaklaşık 20 milyonlira olduğu haberleri yansıdıbasına. Çıkan haberlerdensonra Türkiye’de konut balo-nunun patlayacağını ve bununda ilk sinyal olduğunu söyleyenyorumlar yapılırken, yaşananlarınFi-Yapı’nın öznel koşullarındankaynaklanabileceği, dolayısıylahenüz konut krizi tespit-leri için erken olduğuyorumları da yapıldı.

Amerika Birleşik Dev-letleri’nde (ABD)2008’de konut piyasa-sında başlayan kriz, ko-nut piyasasında yaşananbalonun patlaması so-nucu yaşandı. Türki-ye’de yaşanan süreci deABD’deki sürece benze-ten iktisatçılar “konutkrizi geliyor” yorumlarıyaptılar. Öncelikle, Tür-kiye’deki konut piyasa-sıyla ABD’deki konut pi-yasasının benzerlikleriolmasına rağmen çokkritik konularda farklılık gösterdi-ğini belirtmeliyiz. Bu farklılıklar-dan en önemlisi ABD’de konutkredilerinden oluşan finansalürünler bulunurken Türkiye’dehenüz böyle bir uygulama yok.ABD’de konut piyasası genişler-ken subprime mortgage (Eşikaltıkonut kredisi) adıyla insanlaragelirlerinin çok üzerinde, ödeye-meyeceği krediler verildi. Gide-rek büyüyen ve önüne geçilemezbir hal alan bu sistem, kredileringeri ödenme sorunu baş göste-rince tökezledi ve evlerin değer-leri düşmeye başladı. Artan ko-nut fiyatları hızla düşmeye başla-dı ve bu süreç bugüne kadar ge-len dünya ölçekli krizi başlattı.Örneğin, ABD’nin Orlando şeh-rinde kriz öncesinde 190 bin do-

lar olan bir dairenin fiyatı bugün-lerde 29 bin dolara kadar düş-müş durumda. Önceden 190bin doları teminat göstererekkredi alabilen ev sahipleri artık29 bin doları teminat gösterebi-lecekler ve krediyi veren bankalarda ödenmeyen kredileri evlere elkoyarak karşılayamayacak, evisahibinden alıp satsa bile bankazararını karşılayamayacak. Ayrı-ca, ABD’de alınan evlerin tama-mı için kredi kullanılabilirkenTürkiye’de konut için kullanılankredi miktarı evin toplam değeri-nin yüzde 75’ini geçemiyor.

Bu saydığımız farklar Türki-ye’de konut balonundan kaynak-lanan krizin yaşanması için ge-rekli koşulların bugünkü şartlar-da oluşmasını kısmen engelliyor.

Ancak Türkiye’de ko-nut piyasasında işlerinyolunda gittiği söylemigerçekçi değil. Konutfiyatları Türkiye’de deartış eğiliminde. BunuMerkez Bankası tara-fından 2010 yılındanitibaren ölçülen KonutFiyatları Endeksi dedoğruluyor. Endeks2012 Mayıs ayında birönceki aya göre yüzde1,07 artarak 2010 yılı-na göre 121,85 puanagelmiş. (2010 yılı bazyıl kabul edildiği içinendeksin 2010 yılında100 olduğu varsayılı-

yor). Türkiye’de konut balonunolduğunu, en azından fiyatlarınsürekli yükseldiğini görüyoruz.Türkiye Müteahhitleri Birliği deFiYapı’nın durumu sonrası yaptı-ğı açıklamada “arz fazlasının ol-duğunun henüz söylemeyeceğiniancak konut sektöründe deazımsanması doğru olmayacakbir riskin göz önünde tutulmasıgerektiğini” belirtti.

Sonuç olarak, mevcut durum“Fi-Yapı’dan hareketle konutsektöründen kaynaklanan bir krizgeliyor” iddiası için erken oldu-ğunu gösteriyor. Ancak şunu daunutmamalıyız ki konut sektörüekonomiyi büyüme dönemlerin-de çok güçlü şekilde destekler-ken, daralma dönemlerinde deaynı şiddette tökezletmekte.

Hayvan alımları teşvik edilirken,yemlerin üretimi yeterince teşvikedilmediği için Türkiye’deüretilen yemler (saman, ot,yonca) hayvanların ihtiyaçlarınıkarşılamıyor. Bu yüzden samanfiyatları bu yıl 4 kat birden arttı

Yem krizi besi hayvanlarınınkesilmesine yol açacak. Yemkrizine Kurban Bayramı’nda hay-van kesimlerinin artması daeklenecek ve et krizi yaşanacak.Bu sefer ‘çözüm’ et ithalatı değilsaman ithalatı olacak

Ağustos ayı içinde akaryakıta 3kere zam yapıldı. 50 litrelikaracın deposu ağustos başında211 liraya dolarken artık 229liraya doluyor. Sonbaharda dayeni doğalgaz ve elektrik zamları geleceğinden söz ediliyor

Bir malın fiyatında belirli bir neden olmaksızın geneldespekülasyon sonucu sürekli artışların olması ekonomik ba-lon olarak tanımlanıyor.

Lale soğanı 1636’da Hollanda’nın birçok yerinde satışasunuldu ve adeta halk bu lale çılgınlığına davet edildi. Kısasürede zengin olma hayali kuran Hollandalılar laleye hü-cum ettiler ve fiyatları yükseltip hep daha çok kar eldeedeceklerini düşündüler. Ancak 1637 yılının şubat ayındaHollanda’da lale soğanının fiyatının düşüşe geçmesiyle bir-likte tarihte ilk defa oluşan ekonomik balon patlamış oldu.Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan konut krizi tamda bu ekonomik balonun patlaması sonucu yaşanmıştı. Sü-rekli artan konut fiyatları, konutların kredi borçlarının

ödenememesi sonucu başaşağıya gitmeye başladı veönüne geçilemeyen bir sü-reç yaşandı. Ekonomik ba-lonların oluşması sistemin devamlılığıiçin kullanılıyor. Konut sektöründe yaşa-nan balonlar benzer şekilde gıda ve petrol pi-yasasında da görülüyor. Mal piyasalarının finansal araçlaraaçılması ve gıdaya, petrole dayalı endekslerin oluşmasıekonomik balonların büyümesini kolaylaştırıyor. Ekono-mik balonların artması sistemin krize girmesini kolaylaştı-rırken, yaşanan krizlerin yıkıcı etkilerini artırıyor.

EKONOMİK BALON

Yeni et krizi kap›da

Benzine ayda 3 zam

EnginDuran

[email protected]

Avrupa Birli¤i (AB) ekonomi-lerinin borç krizi, çözümsüzlü¤üylebirlikte devam ediyor. Yunanistanile bafllayan ve ‹spanya, Portekiz iledevam eden kamu borçlar›n›nödenememesi sorunu henüzçözülmüfl de¤il. Sorunun çözümünükamu harcamalar›n›n azalt›lmas›ndagören ABD ve IMF yetkililerihükümetlere kamu harcamalar›ndakesinti yapmalar› karfl›l›¤› verecek-

leri borçlarla adeta flantaj yap›yorlar. Yunanistan Baflbakan› Samaras

kesintileri hayata geçirmek içindaha fazla zaman istedi. Hükümetinyak›n zamanda yapmas› gereken11,5 milyar euroluk tasarrufu 2 y›liçinde yapacaklar› sözünü verdi.Hem Almanya Baflbakan’› Merkelhem de Euro Grubu Baflkan› ayn›zamanda Lüksemburg Baflbakan›Jean Juncker, Yunanistan için 11,5

milyar euroluk tasarrufun son flansoldu¤unu bu yüzden Yunan halk›n›naya¤›n› denk almas› gerekti¤inisöyledi.

Borç krizi içinde bo¤uflanülkelerin halklar›, verilecek krediler-le tehdit edilerek terbiye edilmeyeçal›fl›l›yor. Ancak AB üyesi ülkeler-den baz›lar›n›n içinde bulundu¤uborç krizinin k›sa vadeli tasarruf ted-birleriyle çözülemeyece¤ini Almanya

Baflbakan’› Merkel de IMF yetkilileride biliyor. Çünkü hükümetler tasar-ruf yapt›¤› zaman ekonomikbüyümeyi teflvik edemeyecekler;kamu borçlar›n›n azalmas› için dekamu harcamalar› azal›rken kamugelirlerinin de artmas› gerekiyor.Büyüyemeyen ekonomilerde dekamu gelirleri vergi gelirlerinin azal-mas›ndan dolay› artmayaca¤› içinAB ekonomileri k›s›r bir döngünün

içinde girmifl durumda. ABD’de2008 y›l›nda bafllayan konutpiyasas› krizinden sonra bafllayanAB ekonomilerinin borç krizi boyun-ca yetkililer hep ayn› talebi dilegetiren yetkililer sorunun çözümüiçin yol alamad›lar. Sorunun çözümüolarak görülen tasarruf paketleri,ekonomilerin büyüme sorununubüyüttü¤ü için çözümsüzlü¤ünezberi olarak sürekli tekrarlan›yor.

Avrupa’da dön dolaş fatura emekçiye çıkıyor

Aslan payı AKP’li müteahhitlere

A KP heralandaolduğu gibi

ekonomide de kısa vadeli, sorunlarıöteleyen politikalar uygulamaya devamediyor. Gıda ürünlerinde, hayvan yem-lerinde ve petrolde fiyat artışları AKP’ninekonomi politikalarının bir sonucu olarakdoğrudan halkın cebine yansıyor.

BU YIL SAMAN F‹YATI 4 KAT ARTTIAKP’nin uzun vadeli ve sıfır faizli

krediler ile teşvik politikası hayvan itha-latını arttırdı. 2011 yılı sonu itibariyle hay-vancılığa verilen 5,6 milyarlık krediyi 101bin girişimci kullandı. Bu ithal hayvanalımları sonucunda 2002 yılında 50 başüzeri hayvan bulunan işletme sayısı 4 bin300 iken 2012 yılında bu sayı 24 bine yük-seldi. Hayvan alımları teşvik edilirken,hayvanların beslenmeleri için gerekliyemlerin üretimi yeterince teşvik edilme-diği için Türkiye’de üretilen yemler(saman, ot, yonca) mevcut hayvanlarınihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geldi.Hal böyle olunca da geçen yıla göresaman fiyatları 4 kat birden arttı.

Hayvancılık sektörünü desteklemeyisadece ucuz kredi sağlamak olarak görenAKP politikaları, yaşanan fiyatartışlarının ve sektör sorunlarının kaynağıoldu. Ucuz krediyi fırsat bilen birçok kişihayvancılık deneyimi olmasa da yüzlercehayvan ithal ederek işletmeler kurdu. Buişletmelerin tecrübesizlikten kaynaklanandengesiz yem talepleri, buğday vearpadan yeterince saman elde edile-memesiyle birleşince Türkiye’de ilk defakaba yem ithalatı gündeme geldi ve sek-törde yaşanan sıkıntıyı çözmek içinBakanlar Kurulundan ithalat için kararçıkarıldı.

YEN‹ ET KR‹Z‹ KAPIDAHayvancılık sektöründe yaşanan yem

sorunu birçok hayvan üreticisinin besihayvanlarını kesime götürmesine yol aça-cak. 2008 yılında 1 milyon süt hayvanıkesime gidince 2009-2010 yılında çokciddi et krizi yaşanmıştı. Son 3 yıldır et vehayvan ithalatı ile et fiyatları dengedetutulmaya çalışılıyor. Türkiye Süt, Et,Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği(SETBİR) Yönetim Kurulu BaşkanıMurat Yörük ise yem fiyatlarındakiartışın hayvansal ürün fiyatlarındaki artışı

tetikleyeceğine dikkatiçekti. Murat Yörük, yemtedarikindeki sıkıntınınen kısa zamanda gideril-mesi gerektiğini vurgula-yarak, “Bu artış nedeniyle,önümüzdeki günlerde reyonlardaki etve süt ürünlerinde de artış bekleniyor.”

Kurban bayramı döneminde hayvankesimlerinin artmasının da yem krizineeklenmesiyle tekrar zamlarlakarşılaşacağız. Bu sefer çözüm et ithalatıdeğil de saman ithalatı olarak önümüzekonuluyor. Et ithalatı sorunu ne kadarçözebildiyse, saman ithalatı da o kadarçözebilecek. Bu ithalatın kısa vadede fi-yatların düşmesi dışında bir faydasıolmayacak. Ancak ithalat yapan aracı fir-malar ve Türkiye’de dağıtım yapanlarciddi paralar kazanacaklar. Birçok besiçiftliği kuran üretici de hayvanfiyatlarının ucuzlaması ve yemfiyatlarının yüksekliği maliyetinikaldıramayacağı için batma tehlikesiylekarşılaşacak.

AKARYAKITA B‹R AYDA 3 ZAM Akaryakıta da arka arkaya zam

haberleri geliyor. Dünya petrolfiyatlarında yaşanan artışlar gerekçe gös-terilerek ağustos ayı içinde akaryakıta 3kere zam yapıldı. 50 litrelik aracın depo-su 211 liralık benzin ile dolarken sonzamlarla birlikte artık 229 liraya doluyor.Türkiye akaryakıt fiyatı sıralamasında 60ülke arasında ikinci sırada yer alıyor.Devlet bütçesinde önemli bir paya sahipakaryakıt vergilerinden vazgeçemeyenAKP, dünya petrol piyasasında yaşananher artışı otomatik olarak Türkiye’dekifiyatlara yansıtıyor. Sonbaharda da yenidoğalgaz ve elektrik zamlarıgeleceğinden söz ediliyor.

PETROL ZAMLARI ULAfiIMA DAYANSIDI

Petrol zamlarını fırsat bilen İstanbulBüyükşehir Belediyesi ulaşıma ortalamayüzde 10 zam yaptı. AKP’nin kolaycıvergi politikası, işletme mantığıyla yanikar-zarar hesabıyla çalışan belediyecilikmantığıyla birleşince halkın bütçesindeulaşımın payı arttı. Petrol fiyatında yaşa-nan artışlar taşıma maliyetlerini arttırdığıiçin önümüzdeki dönemde tüm ürünler-de fiyat artışlarına neden olacak.

AKP günü kurtarıyorbedelini halk ödüyor

Saman saklanamad›

2 Ekim Van Depremi’nin ardından afet bölgesi ilan edilmeyen ve eksi 20derecede çadırın reva görüldüğü Van, AKP’li müteahhitlerce parsellendi

Kamu İhale Kurumu bilgilerine göre TOKİ’ningeçtiğimiz nisan ayına kadar düzenlediği,

kalıcı konut, altyapı, çevre düzenlemesi, cami, okulihalesi sayısı 38. İhalelerin tamamı “yasaya uygun”bir biçimde, pazarlık yöntemiyle belli sayıda şirketdavet edilerek yapıldı. İhalelerin toplam tutarı 1milyar 424 milyon lira (yüzde 72’si). Bu ihalelerin 1milyar 4 milyonluk bölümü AKP’lilere, AKP’yeyakın işadamları dernekleri üyelerine, GülenCemaati’ne mensup işadamlarının örgütü TürkiyeSanayi ve İşadamları Konfederasyonu’un(TUSKON) şirketlerine, Müstakil Sanayici veİşadamları Derneği (MÜSİAD) şirketlerine,Anadolu Aslanları Sanayici ve İşadamları Derneği(ASKON) şirketlerine ya da tarikat mensubuişadamlarının şirketlerine verildi.

Page 10: 165'inci Sayı

10Halk›n Sesi 6 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

KİBELE

akarya’da 14 yaşındaki Ö.C’ye tecavüz eden ikisi polis 34 kişinin yargılandığı davanın29 Ağustos’taki ilk duruşmasında tutuklu sanıkların tamamına tahliye kararı çıktı

Ö.C. davasının sonucu belli34 kişinin tecavüz ettiği 14 yaşındaki Ö.C’nin

hukuk mücadelesi 29 Ağustos’ta başladı.Kadın platfomları ve kadın gazetecilerin desahiplendiği bu mücadelenin ilk duruşmasındatutuklu sanıkların tamamına tahliye kararı çıktı.

Mahkeme günü sanık yakınları, adliye önündetoplanan kadınlara, “Kız isteyerek birlikte oldumdiyor“, “Tecavüze bunlar uğradı herhalde“, “Bu kızbütün sınıfla birlikte oldu“ şeklinde sözlüsaldırılarda bulundu. Burada saldırdıkları sadeceÖ.C. değil tüm kadınlardı.

Kadınlara saldırdılar çünkü erkek egemen zih-niyet, tecavüzü bir suç olarak görmüyor vetecavüzün suçunu kadınlara yüklüyor. Budüşünceyi kadın ve erkek iki cinsiyet deiçselleştiriyor. İşte tam da bu yüzdentecavüzcünün babası, tecavüze uğradığınısöyleyen 14 yaşındaki bir kız çocuğunun, 34kişiyle birlikte olduğunu söylüyor.

Erkek egemen yargı,tecavüzcülerin tamamınatahliye kararı vererek, aslındaÖ.C’ye ve tüm kadınlara şumesajı veriyor “Tecavüzeuğradığını söylersen senin birşehir insanla, isteyerek birlikteolduğunu açıklarım,” üstelikmahkeme kararıyla!

Bu açıklamalara çok dayabancı değiliz aslında. Enson eski hakem Ahmet Çakar,futbol üzerine yorumyaparken ‘Kadın istemezse,tecavüz olmaz’ demişti. Bu biranlık söylenmiş bir söz değil,bilinçaltının bir dışavurumu,

kadına tecavüzün “normalleştiği” bir toplumdaegemen zihniyetin sözcüklere dökümü. Bilinçli vene dediğinin farkında.

Tıpkı ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin Missourieyaleti senatör adayı Todd Akin’in kürtaj yasağıhakkındaki ‘Tecavüzde hamilelik olmaz’ açıkla-ması gibi. Dünyanın her yerinde erkek egemenzihniyet erkekleri koruyor, kadınları suçluyor.Kadınların öldürülmesi, tecavüze uğraması, şiddetgörmesi insanları rahatsız etmiyor; ‘…ama kadında şunu yapmış’ diyerek meşrulaştırmayaçalışıyor.

***Tecavüzcüler hakkında tahliye kararı verilince

yakınları, onları alkışlarla karşıladı. Mutluluklarınıtwitter üzerinden ‘Hepsi çıkmış hepimizin gözüaydın ciddi anlamda zafer bayramı oldu bizim için’mesajlarıyla duyurdular. Tecavüzcüleri ‘Allahımsana şükürler olsun’ diyerek karşıladılar.Sonrasında öfke ve nefret dolu yazılarını Ö.C’yeçevirdiler; ‘zaten polisle sevgiliydi’ diyerek tecavüzümeşrulaştırmaya, ‘Boş konuşuyorsunuz 3 aydırçektiğimiz çileyi biz mağdurlardan başka kimsebilemez’ diyerek tecavüzcüyü mağdurlaştırmayaçalıştılar.

Yani Ö.C. sadece tecavüze uğramadı, 34erkeğin tecavüz etmesine sebep olmakla suçlandı.Bir çocuk, 14 yaşında bir çocuk tecavüze “izin”verdiği, isteseydi buna engel olabilecekkenolmadığı iddiasıyla hedef alındı.

Ama Ö.C. ilk ve tek değil. Erkek egemen zihniyetin tecavüzü

“normalleştirdiği” bu topraklarda 5,5 milyonçocuk gelin var. Ve 5,5 milyon kız çocuğu her güntecavüze uğruyor, devlet “rızası var” diyor.

13 yaşında, 14 yaşında kendisinden yaşça çokbüyük erkeklerle evlendirilir.

Asiye Zeybek Güzel, Asiye İşkencede: BirTecavüz Öyküsü isimli kitabında şöyle diyor,“Dünyanın dört bir köşesinde acı çeken insanlarvar. Savaşan, öldürülen, işkence gören, tecavüzeuğrayan insanlar. (...) Ayağa kalkmaktan başkainsani bir seçeneğim yoktu...”

Erkek egemen toplum erkekleri koruyor.Tecavüze uğrayan, şiddet gören, öldürülenkadınlar başkaları değil, kadınların öyküsü,Güzel’in de söylediği gibi, kadınların yaşam hak-larını savunmaktan başka seçenekleri yok.Mücadele etmek bir kadın için sadece tercih değil,insanca yaşamak için bir zorunluluk.

PelinO¤ufl

Konak Halkevi

Karar: ‘Kad›ndüflmanl›¤›’

İstanbul’da Kredi ve YurtlarKurumu Müdürlüğü’ne (KYK)

bağlı Edirnekapı ve Kadırgaöğrenci yurtları, kız ve erkeköğrenci yurdu olarak ayırıldı.Öğrenciler bu uygulamanıngerekçesini öğrenmek için KYK’yedilekçe verdi.

Kararın, yönetim kurulununkararı olduğunu ifade eden KYKİstanbul Bölge Müdürlüğü’nden biryetkili “Gerekçeyiaçıklayamayız, sadecekararı uygulamaklamükellefiz” dedi.

Ö⁄RENC‹LERB‹LG‹LEND‹R‹LMED‹

Öğrenciler, temmuzayı başında ‘tadilatyapılacak’ gerekçesiyleboşaltılan yurtların, kızöğrencilerin Edirnekapıöğrenci yurduna, erkeköğrencilerin ise Kadırgaöğrenci yurdunanakledileceğini okulların

açılmasına az bir süre kala öğrendi.Öğrencilere yurdun bölünmegerekçesi açıklanmadığı gibi, erkeköğrenci yurdu olacak Kadırgaöğrenci yurduna kız öğrencikayıtlarının alınmaya devam ediyor.

Öğrenciler, ‘KYK yurtlarındakızların ve erkeklerin ayrılmasınıistemiyoruz’ ve ‘yurduma dokunma’diyerek sosyal medya üzerindenkampanya başlattı.

UfiAK’TA DA Ö⁄RENC‹ YURTLARI AYRILDI

Uşak’ta da KYK’ye bağlı, kız veerkek öğrenci yurdu kız öğrenciyurdu ve erkek öğrenci yurduolarak ayrıldı.

Uşak Yurt Müdürü DursunAygar yaptığı açıklamada, yurdunkız ve erkek öğrenci olarak ayrılmagerekçesi olarak yeni yapılacak

yurtların okula uzakolmasını ve ikinciöğretimde okuyan kadınöğrencilerin bu yurtlaragiderken mağdur olmasıisteğini gösterdi.

Aygar, uygulamayatepki gösteren öğrencileriçin “Onlar diğer yurttançıkan kızlarla sarmaşdolaş oluyorlar. Bütünsıkıntıları o. Yoksa yeniyurt şehre uzak değil, 3kilometre mesafede.Öğrencilerin sorunubaşka" dedi.

Karamürsel’in EreğliSahili’ndeki halk plajı,

Kocaeli BüyükşehirBelediyesi tarafındankadınlar için özel olarak birparavanla kapatıldı.

Paravanın, kaldırılmasıiçin yüzlerce imza toplayanbölge halkı, “Buradaki sahilşeridinde tesettürlüler de uy-gun kıyafetler giyip denizegirebiliyor. Sahili kapatanböyle bir yapı istemiyoruz”diyerek paravanın önündeeylem yaptı. Halk plajınınkadınlar için özel olarak ay-rılmasının kendilerine yapı-lan bir haksızlık olarak de-ğerlendiren çevredeki insan-lar, “ailemizle birlikte denizegiremiyoruz” diyerek isyanetti. Sahilin olduğu bölgedeyaşayanlar, paravanın kendi-lerine danışılmadan yapıldı-ğını belirterek duruma tepkigösterirken; paravana ‘BerlinDuvarı 2012’ ismini verdi.

Konuyla ilgili açıklamayapan Kocaeli BüyükşehirBelediye Başkanı İbrahimKaraosmanoğlu, kadınlardan45 yıldır talep geldiğini ve butalepleri dikkate aldıklarınıöne sürdü. Karaosmanoğlu,“Bu hayat tarzı meselesi.Herkes saygı duyacak. Okadınlar bizim tabanımız,halkımız. İster sevin, istersevmeyin, bu bir gerçeklik.Kimse kusura bakmasın” de-

di. Karaosmanoğlu, parava-nın geçici olduğunu ve önü-müzdeki yıl yaz aylarında ka-dınlar için özel olarak ayrıl-mış bir plaj yapacaklarını be-lirtti.

Kadınları tecrit eden buuygulamayı savunan ve hayattarzı meselesi olduğunusöyleyen Karaosmanoğlu’nakarşı Ereğli halkı, bu uygul-manın erkekleri ve kadınlarıayrıştırdığını, paravan

kaldırılana kadar mücadeleedeceklerini söylüyor. Birsüredir İslamcılar arasındakadınlara özel kamusal alan-lar yaratma tartışması sürü-yor.

Kadınlara özel toplutaşıma araçlarından sonraözel plajlar, kamusal alanaeşit biçimde katılmak isteyenkadınların gerici biçimlerdehedef gösterilmesini deberaberinde getirecek.

Tahliye kararına tepki gösterenfeministler, Taksim Meydanı’na

"Tecavüzü hoş gören hukukunuzutanımıyoruz" diyen bir pankart astılar.

Redhack, 14 yaşındaki Ö.C. içinYargıtay, Anayasa Mahkemesi veUlaştırma Bakanlığı’nın internetadreslerini hackledi. Twitterüzerinden yaptıkları açıklamayla “Bueylem, Ö.C olayını aklayan, reel ha-yatta küçük kızlara, garibanlara,sanalda ise özgürlüğümüze tecavüzeden adalet sistemine gelsin. Ordukuracaklarına okul kursunlar, hapis-hane yapacaklarına park yapsınlar.”dedi.

Ö. C’nin davası için HalkevleriKadın Sekreteri Dilşat Aktaş biraçıklama yaptı. Dilşat, yazılı yaptığıaçıklamada, yaşanan cinsel istismar vetecavüzün AKP’nin kadın düşmanıpolitikalarının bir sonucu olduğunuvurgularken; “Bu utanç davasında dagördük ki, AKP iktidarı yargısıyla, aileve sosyal politika bakanlığıyla el elevererek erkek egemen gerici zihniye-tini gözler önüne serdi” dedi.

Tecavüz ve şiddetin artmasının,AKP’nin kadın düşmanı politikaları-nın bir sonucu olduğuna dikkat çekenDilşat; “Kadın düşmanlığına karşı in-sanca ve onurlu bir yaşam hakkını sa-vunmak için mücadeleyi büyütmeyedevam edeceğiz” diyerek herkesi mü-cadele etmeye çağırdı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlı-ğı’ndan gelen açıklamada,

Ö.C’nin sosyal medya üzerinden N. Ş.ile tanışması öne çıkarılırken “14 ya-şındaki bir çocuğun elim bir durumasürüklenmesi” ifadesinin kullanarakyaşanan tecavüzün suçunu Ö.C’yeyükledi ve sorunun kaynağını Ö.C’ninsosyal medyada kurduğu iletişim ola-rak gösterdi.

S akarya’da aralarında polis-lerin de olduğu 34 kişinin-tecavüz etmesiyle ilgili

acılan dava başladı.29 Ağustos’ta görülen ilk

duruşmada tutuklu sanıklarıntamamı ‘sanıkların yaşlarınınküçük ve hapishanede kaldıklarısürenin delillerin toplanması içinyeterli olduğu’ gerekçesiyletahliye edildi.

Davaya gizlilik kararı konulduve yayın yasağı getirildi. Dava, 22Kasım’a ertelendi.

Avukat Ömer Kavili, usülkurallarının çiğnendiğinibelirterek “Bugüne kadar çocuğacinsel saldırı iddiasıyla ilgili hiçbirdavada tutuksuz yargılamaolmamıştır” dedi ve yayınyasağını da eleştirdi.

SANIK YAKINLARI Ö.C’YE VEKADINLARA SALDIRDI

Tüm tutuklu sanıkların tahliyeedildiği duruşma öncesi sanıkyakınları, Ö.C’ye destek içingelen kadınlara: “Kız isteyerekbirlikte oldum diyor”, “Tecavüzebunlar uğradı herhalde”, “benimçocuğum da küçük netecavüzü?”, “Bu kız bütün sınıflabirlikte olmuş” şeklinde sözlüsaldırılarda bulundu.

Sanık yakınlarının sözlüsaldırıları duruşma sırasında dadevam etti. Mahkeme heyetinintecavüzcüleri koruyan bir tavıriçinde olduğunu anlatan ÖmerKavilli, yaratılan atmosferdenyararlanarak sanık yakınlarınınÖ.C’ye saldırdığını ve avukatlarıtehdit ettiklerini söyledi.

TECAVÜZCÜLER‹N ‹K‹S‹POL‹S

Ö.C’ye tecavüz edenlerin 20’si18 yaşından küçük. Tecavüzcüle-rin arasında esnaf, yöneticiler,Sakarya Emniyet Müdürü Basınve Halkla İlişkiler Şube MüdürüN.Ş. ve polis E.T. de var. E.T. te-cavüz davası basına yansıdıktansonra başka bir şehre tayin olur-ken N.Ş. de yurtdışına kaçtı.

KAÇMA fiÜPHES‹ YOKMUfiN.Ş. 31 Mayıs’taki ilk sorgula-

masının ardından tutuklanmasıtalebiyle mahkemeye sevk edildi.

Nöbetçi hakim ise ‘kaçma şüphe-si bulunmadığı’ gerekçesiyleN.Ş’yi ve beraberindeki 15 kişiyiserbest bıraktı. Ö.C’nin avukatıKamil Güre, tutuksuz yargılamakararına itiraz etti. İtirazdan üçgün sonra N.Ş. yurtdışına kaçtı.Güre’nin itirazıyla birlikte 20 kişitutuklandı ve N.Ş. hakkındagıyabi tutuklama kararı çıkarıldı.

Sakarya Valisi Mustafa Büyük,iki polisin de görevindenuzaklaştırıldığını açıkladı. AncakN.Ş’nin nasıl yurtdışına çıktığı,hangi ülkeye kaçtığı henüzöğrenilmedi.

TECAVÜZCÜPOL‹S‹N AVUKATIÇOCUK HAKLARIKOM‹SYONUBAfiKANI

Sakarya BaroBaşkanı NihatNalbantoğlu, sanıklarınavukatı oldu.Yurtdışına kaçanN.Ş’nin avukatı İlknurEbliz Yıldız’ın SakaryaÇocuk HaklarıKomisyonu başkanı

olduğu ortaya çıktı. Ebliz yaptığı açıklamada

Ö.C’nin davasının N.Ç. ve Fethi-ye’deki davadan farklı olduğunuiddia etti. Ö.C’nin davasında bu-lunarak her iki tarafa da katkısı-nın olacağını söyleyen Ebliz, yurt-dışına kaçan N.Ş. ile 10 yıllık ta-nışıklıkları olduğunu belirtirken,“müvekkilim N.Ş. halihazırdasuçlu bulunmuş değil, dosyadakidelillerin bir kısmı toplanmış de-ğil ve gerçekte bir istismar var mıyok mu belli değil” dedi.

Dava sonrasında mahkeme,davayla ilgili gizlilik kararı aldı veyayın yasağı getirdi. 22 Kasım’da-

ki davada sanık ve mağdur avu-katları dışında duruşma salonunakimsenin alınmamasına kararverildi. Mahkeme, "Cebir kulla-narak cinsel saldırıda bulunmak,çocuğun nitelikli cinsel istismarı,kişiyi hürriyetten yoksun bırak-mak, mağdurun beden ve ruhsağlığını bozacak şekilde çocuğacinsel istismar" suçlarından açılan3 dosya birleştirildi.

‹DD‹ANAME KABUL ED‹LD‹Sakarya Cumhuriyet Savcılığı

tarafından hazırlanan ve SakaryaAğır Ceza Mahkemesi tarafındankabul edilen iddianamede şunlar

talep ediliyor: “Yurtdışınakaçan polis müdürü N.Ş.için; ‘Çocuğun basit cinselistismarı, zincirleme, çocu-ğun nitelikli basit istismarıve kişiyi hürriyetinden yok-sun bırakma’ gibi suçlardan60 yıl kadar hapis. Diğerpolis müdürü E.T’nin ‘Zin-cirleme çocuğun cinsel is-tismarı, nitelikli hürriyettenyoksun bırakma’ suçların-dan 30 yıla kadar hapis.Diğer sanıkların 20 yıl ile35 yıl arasında hapis.”

S

Ortak bildiriyle Ö.C’ye destek olacaklar›n›aç›klayan kad›n gazeteciler, bildiriyi bir imzakampanyas›na dönüfltürdüler ve bu davan›ntakipçisi olacaklar›n› belirttiler.

Gazeteci Ayça Söylemez yapt›¤› aç›klamadaflu noktalara dikkat çekti:

“Ö.C. davas› ilk ve tek de¤il. Devletinkatliamc›lar› ve tecavüzcüleri korudu¤unugösteren son dava sadece.

Tecavüzcülerin aras›nda emniyet müdürü,polis, avukatlar aras›nda baro baflkan›, çocukhaklar› komisyonu baflkan› var; yani devlet tüm

kurumlar›yla Ö.C’nin karfl›s›nda. Bunu en berrakflekilde görebiliyoruz.

Ancak biz kad›n gazeteciler olarak, budavan›n da N. Ç. gibi haks›zl›¤a u¤ramas›na,unutturulmas›na izin vermeyece¤iz. Bu yüzdenkad›n gazeteciler olarak bir bildiri ile aç›klamayapt›k. Daha sonra bu bildiri de ismi geçmeyenancak bu davan›n takipçisi olmak isteyen pekçok kad›n gazeteciden gelen talep do¤rultusun-da bunu tüm gazeteci kad›nlar› içine alacakflekilde geniflletti¤imiz bir imza kampanyas›nadönüfltürdük.”

Kadın gazetecilerden imza kampanyası

Yurtlara cinsiyetçi müdahale

PEL‹N O⁄Ufi

Kocaeli’de utanç duvarı

Şahin’e göremedya suçlu

‘Hukukunuzutanımıyoruz’

Fethiye ve N.Ç. davalar›nda adalete olan güvenlerinin sars›ld›¤›n› ve bu davada bunun yaflanmas›na izinvermeyeceklerini söyleyen Sakarya Kad›n Platformu, Ö.C’nin davas›n›n takipçisi olacaklar›n› aç›klad›.

Duruflmaöncesi

Page 11: 165'inci Sayı

YÜZ YÜZEHalk›n Sesi

116 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

Hatay’ınYeşilpınar Belediyesi'nin 25-26 Ağustos tarih-lerinde düzenlediği “Barışa Çığlık” etkinliği, iki gün boyun-ca çok sayıda aydın, sanatçı ve siyasetçinin katıldığı forumve etkinliklerle, Hatay halkının Suriye’deki savaş nedeniyleyaşadığı sorunları Türkiye gündemine taşımayı başardı.Etkinlik nedeniyle bugüne kadar söylenti şeklindekonuşulan ancak ciddiyetle ele alınmayan pek çok sorun

medyanın da ilgisini çekerek gündeme girdi. Etkinlik,İslamcı medyanın saldırılarına maruz kaldı. Katılımcılar da‘Sözümüzün arkasındayız’ diyerek karşılık verdi.

Etkinlik katılımcılarından sanatçı Hilmi Yarayıcı,Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, İstanbul Tabip OdasıGenel Sekreteri Ali Çerkezoğlu ve Kazım Koyuncu KültürMerkezi Yöneticisi Dilek Dindar ile konuştuk

Barış çığlığıülkeyi ayağa

kaldırdı

u çığlık, savaşa karşı gelişen tepkileribüyütmenin ilk adımıysa bir diğeradımı da Türkiye demokrasi güçlerininortak bir temelde bir araya gelmesidir

arışa çığlık etkili oldu. Bize yöneliksaldırılardan da anlaşılıyor. Bizdemek ki onları rahatsız etmişiz.Demek ki doğru bir iş yapıyoruzB

H A T A Y ’ D A K ‹ B A R I fi Ç I ⁄ L I ⁄ I N I N G Ü C Ü A K P H Ü K Ü M E T ‹ N ‹ R A H A T S I Z E T T ‹

BBarışa Çığlık etkinliği nasıl

örgütlendi, hazırlık sürecini kısacaanlatabilir misiniz?

Dilek Dindar: YeşilpınarBelediyesi’nin her yıl yaptığı bir fes-tival vardı. Başta Hilmi Yarayıcı veoradaki aydınlar, savaşın giderekyoğunluk kazandığı bir dönemde,“Yeşilpınar’daki festivali BarışÇığlığı’na dönüştürelim” diyerekbir çağrı yaptı. Çok kısa bir süreiçinde, yani on günlük bir süreiçinde bu çağrı bize de (KazımKoyuncu Kültür Merkezi) geldi.Hızla hepimiz, birbirimizi deörgütleyerek, demokrasi güçlerini oforuma bir ses olmaya çağırdık vehepimiz de orada bir araya geldik.Sürecin başını böyle tarif etmeklazım. Ben kendi adıma KazımKoyuncu Kültür Merkezi yöneticisiolarak kültürün ve sanatın busüreçteki yerini çok önemsiyorum.Kültür merkezi olarak da böyledüşünüyoruz. Bunun için, özellikleaydınlara sanatçılara ulaşmayı birgörev kabul ettik. Orada bulunmayıda görev edindik.

Bu çağrı beklediğiniz karşılığıbuldu mu?

Oldukça fazla. Çok sayıda aydınve sanatçı geldi. Gelmek isteyenancak gelemeyen birçok sanatçı veaydın oldu. Çünkü 1 Eylül DünyaBarış Günü etkinlikleri öncesindeprogramları olan sanatçılar veaydınlar vardı. Ona rağmen ses çokbüyüktü ve o büyüklük Yeşilpı-nar’da çok net göründü. Elliyeyakın aydın, yazar, gazeteci, sanatçıhepsi oradaydı. Çok önemli birnokta vardı aslında; iki gün boyun-ca orada on binden fazla insan tekses oldu. O kadar insanın yan yana,terk etmeksizin dinlendiği bir etkin-likti. Çığlık gerçek anlamdakarşılığını buldu diyebiliriz.

Forum, sabah, milletvekilleri,kurumlardan gelenler ve basınınkamp ziyaretleriyle başladı.Biliyorsunuz Apaydın Kampı’naalınmadılar. Bu etkinlik iki günsürdü ama aslında bitmedi. Etkisiİstanbul’a hatta tüm ülkeye yayıldı.

Yeşilpınar’da başlayan çığlığıntüm Türkiye’ye yayıldığı ve önemli birkarşılık bulduğunu söyledi Dilek, sizbu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hilmi Yarayıcı: Aslında bir festi-val olarak başlayan sonra bir foru-ma dönüşen ama onun haricindeher kesimden, her siyasi anlayıştaninsanların temsilcilerinin de geldiğiduyarlılığın sağlandığı bir forumdu.Çok da etkili oldu. Bununyansımaları bize yönelik saldırılar-dan da Başbakanın bize yakıştırdığıatıflardan da anlaşılıyor. Biz demekki onları rahatsız etmişiz. Demek kidoğru bir iş yapıyoruz.

Bizim buradaki amacımız,duyarlılığı sıcak tutmak ve insan-ların yaşanan gerçekleri duymasınısağlamaktı. Bugüne kadar ne yazıkki medya aracılığıyla sağlıklı bilgilerinsanlara anlatılmıyordu. Bilgikirliliği ve tek taraflı haberler vardı.

Bizim yaptığımız etkinlik budurumu altüst etti. Çünkü gazete-ciler, yazarlar, sanatçılar, aydınlarve milletvekilleri yaşananları göz-leriyle gördü, kulaklarıyla duydu veyaşananlara tanık oldu. Bununlabirlikte gerçekten emperyalistişgalin memleketimizeyansımalarını da görmüş oldular.Ekonomi neredeyse bitmiş. AleviSünni çatışması, mezhep çatışmasıyaratılmaya çalışılıyor. Siyasi alan,uluslararası hukuk ihlal edilmiş…

Uygulanmıyor hukuk kuralları,sağlık sorunları çok fazla, gizli has-taneler var. Reyhanlı’da örneğingirişte hemen İHH’nin sözdeyardım tırını görüyorsunuz. Hemenyanında öğrenci yurdu var. Orası elisilahlı unsurlar için hastane olarakkullanılıyor. Ayrıca orada, kenditopraklarımızda bizi de tehdit etti-ler; “Buraya giremezsiniz, fotoğrafçekemezsiniz” dediler.

Hatay Valisi de ‘Yok böyle şeyler,her şey normal’ diyor...

Bunlara İlhan Cihaner’legittiğimizde tanık olduk. Hemgörmek gözlemlemek hem dekamuoyuna doğruları anlatmak içingittik oraya. İlhan Bey’le dolaşırkeno yurtta şöyle bir şeyle karşılaştık.Biri çıktı bağırıyor Arapça; “Burayagiremezsiniz, fotoğraf çeke-mezsiniz” diyor. Kenditoprağımızdan bizi kovmayakalkıyor.

Sınır ihlalleri yaşanıyor.Reyanlı’da Yayladağı’nda gözü-müzle gördük. Sınır diye bir şeyyok. Tel örgü yok. Oradan buraya,Türkiye’den de Suriye’ye geçişleroluyor. Kimin geldiği, kaç kişiningeldiği veya gittiğine dair bir bilgiyok. Bunu denetleyen de kontroleden de yok. Ne getiriyor negötürüyor, bilinmiyor.

Hatta yaralı getirip götürenambulansların birinin yaptığı birkaza vardı. Devrilen ambulanstansilah çıktı. Aslında bu tür şeylerihükümet pek de gizleme gereği

duymuyor. Saldırı pervasız bir halalmış durumda denilebilir. Amainanın bunların hepsi hükümetegeri dönecek. Yanlış yapıyorlar. Buyanlıştan vazgeçmeleri gerekiyor.AKP’nin bu pervasızlığı halklarnezdinde ciddi yaralar açıyor.

Bu noktada Barışa Çığlıkforumunun etkisi oldu mu?

Bu etkinlikle mesaj vermişolduk. Antakya’daki 1 Eylül eylemi-nin kitleselliği de Barışa Çığlıketkinliğinin yarattığı etkinin sonucudenilebilir. Hatay’da yaşayanlartedirginliklerini dile getirmiş oldu.Biz de gerçek Suriye halkıyla birlik-te olduğumuzu, barışı istediğimizisöyledik ve söylemeye devam

edeceğiz. Hükümet yetkilileri‘Suriye halkının yanındayız’ diyorAsıl Suriye halkının yanında olan,barıştan yana olan duyarlı kesim.Biz bu duyarlı kesim olarakAKP’nin yalanlarını veçarpıtmalarını da boşa çıkarmakdurumundayız.

Orada bir halk var ve orayı işgaleden bir emperyalist güç var. Bugücün yerli işbirlikçileri var. Bugücün, farklı ülkelerden gelensavaşçıları var. Eli kanlı katiller var.El Kaide gibi, Çeçen askerlergibi…

Dilek: Bu arada “Her şeyin per-vasızca çok açıktan yaşandığı”söyleniyor. Açık açık yaşanıyor amaAKP iktidarı, basından duyarlı ke-simlere hemen herkesi suskun halegetirdiği için bu pervasızlığı gayetrahat yapıyor. Bütün mesele bura-da. Dikkat ederseniz Barışa Çığlıkforumunun olduğu süreçte oradaolan bütün basın mensuplarınınyazdıklarına, konuştuklarına,tanıklıklarına dikkat edin. Hepsiortada ama masa başında dönüpsiparişle yapılan haberler de çokortada.

İkinci bir konu da şu. Belki deBarışa Çığlık forumunun bu süreçteattığı adımların en önemli tarafıbuydu. Savaşa karşı zaten çok açıkbir karşı duruş var. Bu iktidar bunuçok açıktan söylüyor. “Biz 1 MartTezkeresi’ni geçirmeliydik ve osavaşta olmalıydık” diyor.

Erdoğan, 1 Mart tezkeresinden

sonra bir konuşmasında “Savaşagirmemenin bedelini ödeyeceğiz”demişti...

Bu süreçte de savaşmak gibi birdertleri vardı. Forumun belki de enönemli amacı buydu. Bugüne kadartek tek cılız biçimde ortaya çıkantepkileri, şikayetleri bir arayatopladı. Bu sesleri bir araya getiripbir çığlık oldu. Bu çığlık, savaşakarşı gelişen tepkileri büyütmeninilk adımıysa bir diğer adımı daTürkiye demokrasi güçlerinin ortakbir temelde bir araya gelmesidir.Asgari müşterekte savaşa karşıduruşta emek ve demokrasi güç-lerinin belki de besleneceği temelkaynaktır bu forum.

Hakikaten çığlık oldu. Hemyalanları ve saklananları bir çığlıklaaçığa çıkardı hem de aslındasözünü en yüksek sesle söylemesigereken insanların sesini yükseltenbir etkinlik oldu.

Bundan sonra ne yapmak gerekir?Hilmi: Bundan sonra bu süreci

uluslararası alana taşımak dagerekiyor. Antakya’da yaşananlarıtanıklar olarak bir rapor halinegetirip sunmak gerekiyor belki de.Uluslararası hukuk kuralları neyse,savaştan kaçanlara gerekenprosedürün uygulanması ama butopraklarda silahlı eğitim alıpSuriye’ye giden insanların da kesin-likle barındırılmaması gerekiyor.Emperyalist müdahalenin vesavaşın bir tarafı olmamak gereki-yor. Bunu da hükümetin atacağı birgeri adımla somutlaştırmakgerekiyor.

Halkları da savaşın içine katmakistiyorlar. Bundan zarar görecekolan halkların kendisi. Buduyarlılığı sadece Hatay’da değil,Türkiye geneline yaymak gerekiyor.

Evlerden oluşan, eli silahlı katil-leri tedavi etmek için açılan o ‘mer-diven altı’ hastaneleri kapatmakgerek. Gelen eli kanlı teröristlerinamaçlarını herkese anlatmakgerekiyor.

Dilek: Son olarak da belki şunueklemek gerekiyor. Bu ülkenin ba-rıştan yana olan tüm emek güçleri,siyasi partileri, aydınları, yazarları,şairleri, akademisyenleri çok cesurbir sesle bu çığlığın arkasında dur-malı. Emperyalist müdahaleye kar-şı, AKP’nin savaş yanlısı politikala-rına karşı oluşan bu tepikeri mutlakbüyütmek zorundayız.

Yalan söylüyorlar, bu halk savaşfalan istemiyor. Sadece sesimizidaha güçlü kılmamız gerekiyor.Hatay’daki Barışa Çığlıketkinliğinde oluşan o fotoğrafı, çokgörünür kılmak gerekiyor. Savaşakarşı olanları bir araya getirmek,barışın cephesini örmek gerekiyor.

Orada bir halkvar ve orayı işgal

eden biremperyalist güçvar. Bu gücün,farklı ülkelerdengelen savaşçıları

var. Eli kanlıkatiller var

‘Sözlerimizin arkasındayız’

Barışa Çığlık etkinliği neyi başardı?Hatay’daki Barışa Çığlık etkinliğinde

AKP iktidarının mezhep kışkırtıcılığınadayalı aktif taşeronluk sistemini teşhir etti-ler. O kamplarda katliamcı el Kaide’ninbeslendiğini gösterdiler. Alevi, Sünni, Hıris-tiyan, binlerce Hataylının barış talebini,emperyalizme karşı tepkiyle birleştirmeyibaşardılar.

Basında bu etkinliğe yönelik saldırılar oldu,ne dersiniz?

Ne yazık ki basın, bütünüyle iktidar adınamegafon tutan, hoparlörlük yapan bir basınadönüştü. Etiğe, basın ahlakına, siyasetahlakına uymadan; bütünüyle her şeye“AKP’ye yarar mı yaramaz mı” ikilemiyle,bakışıyla yaklaşan bir basın var. Bu, Hataykonusunda da sürüyor. İşgalciyi, el Kaide’yi,katliamcıları görmeyip Hatay’dakidemokratik tepkiyi, barış talebini, emperya-list savaşa karşı olan tepkiyi “Suriyeci,Esadcı bir anlayış” diyerek yaftalayanyaklaşımdalar. Bu yaklaşım aynı zamandaülkede ırk ve mezhep çatışmasını dakörükleyen bir yaklaşım. Halkların güveninisarsıyor. Bu basına karşı, gerçekten halkyararına bir basının gerekli olduğu da ortayaçıkıyor.

‘Bugün barışadaha yakınız’

AKP’nin Suriye politikasını değerlendirebilirmisiniz, muhalefet ne yapmalı?

Suriye’deki iç savaşın körükleyicisi, levazı-matçısı AKP iktidarıdır. AKP, emperyalizmetaşeronluk yaparak iktidarını sağlama almayaçalışırken halkların geleceğini karartıyor.AKP, Suriye politikasını haklı çıkarmak içinırkçılığa ve mezhepçiliğe sarılıyor. Kürtlereve Alevilere saldırıyor. AKP’nin bugünkü sal-dırganlığı ve pervasızlığı aynı zamanda zayıf-lığının, haksızlığının ve hesapsızlığının bir işa-reti.

Biz, Türküyle, Kürdüyle, Alevisiyle,Sünnisiyle, inananıyla, inanmayanıyla barışınve kardeşliğin ülkesini kurmak için mücadeleedeceğiz. Bunun için emperyalist sömürgecisavaşları, faşist saldırıları durdurmaktanbaşka seçenek yok. Emperyalist işgalcilere,faşist baskılara karşı kardeşliğin, barışın,demokrasinin ülkesini kurmaya bugün dahada yakınız.

AKP medyasının Barışa Çığlık forumunakatılanların sözlerini çarpıtarak “Yerli Baasçılar”ve “Kirli ittifak” benzeri manşetlerle hedef aldığıisimler, “Sözümüzün arkasındayız” dediler.

Barışa Çığlık etkinliği katılımcıları 2 Eylül gü-nü Beyoğlu’ndaki İstanbul Barosu Toplantı Sa-lonu’nda bir basın toplantısı düzenleyerek yanıtverdi. Avukat Efkan Bolaç, AKP medyasının Ba-asçılık iddiaları karşısında “Bizim Baasçılıklailgimiz yok. Kim hangi yakıştırmayı yaparsa yap-sın bizim yerimiz halkın yanıdır, mücadeledengeri durmayacağız” dedi.

İslamcı medyanın hedefindeki CHP Milletve-kili İlhan Cihaner, tampon bölgenin fiilen Ha-tay’da kurulduğunu; hastanelerde, havaalanında,

gümrük kapılarında ve sınır bölgelerinde Türki-ye yasalarının çiğnendiğini söyledi.

Hilmi Yarayıcı ise AKP medyasının saldırılarıkarşısında “Sözümüzün arkasındayız” dedi. Ya-rayıcı, kentteki el Kaide unsurlarının varlığınadikkat çekti. Antakya’nın aleni bir tehdit altındaolduğunu ve buna doğal olarak tepki verdiklerinibelirtti.

EMEP Genel Başkanı Ender İmrek, HubyarSultan Alevi Kültür Platformu Başkanı AliKenanoğlu, Halkevleri Genel Başkanı OyaErsoy, TKP MK üyesi Aydemir Güler ve ÖDPtemsilcisi de birer konuşma yaparak Antakya’daatılan ilk adımı ilerletme ve İstanbul’da da savaşkarşıtı mücadeleyi örgütleme çağrısı yaptı.

‘Barış’ taleplerini birleştiren çığlık

İşgalciyi görenbasın gerek

Dilek Dindar Hilmi Yarayıcı

Ali Çerkezoğlu

Oya Ersoy

Page 12: 165'inci Sayı

DOSYAHalk›n Sesi

126 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

Daha önce Bosna’da, Çeçenistan’da Afganistan’dasavaşan İslamcı grupların militanları şimdiSuriye’de savaşıyor. ABD ve Körfez ülkelerinin silahve para yardımı yaptığı bu çeteler artık Türkiyetopraklarında eğitiliyor ve Türkiye topraklarından

Suriye’ye sokuluyor. “İslam devleti kurma”iddiasındaki çeteler, ABD emperyalizmine karşıgelişen direniş hareketlerini boğmak içinkullanılıyor; çıkarları ortaklaştığı noktada AKP propagandası da yapıyor, tetikçilik de…

ABD

sponsorlu

‘ABD karşıtı’

El Kaide militanlarını barındır-

mak ABD tarafından işgal se-

bebi olurken, el Kaide nasıl

oluyor da Suriye’nin özgürlüğü

için savaşıyor? Katar, Suudi

Arabistan gibi ABD’nin mütte-

fikleri tarafından finanse edilen

el Kaide neden ABD karşıtı gibi

gösteriliyor? Halk direnişlerinin

başladığı ülkelerde çoğalan el

Kaide eylemlerinin başlaması-

nın nedeni ne?

Suriye’de savaşansilahlı çeteler kim?

S uriye’deki savaş hali sürerkenCHP’li vekillerin girişine izinverilmeyen Hatay’daki Apaydın

Kampı’nın “Özgür Suriye Ordusu’nunkullanımına tahsis edildiği hükümetyetkilileri tarafından açıklandı.Sendika.Org’un 27 Ağustos günüyaptığı özel haber, Suriye’de savaşangruplar tarafından kullanılanın sadecebir mülteci kampı olmadığını ortayaçıkardı. Hatay kentindeki hastaneler,kamplar ve hizmetlerin büyük kısmıSuriye’de savaşan grupların emrinetahsis edilmiş durumda. Bu gruplariçinde el Kaide ve el Kaide bağlantılıel Nusra Cephesi de var.

El Kaide militanları Irak veAfganistan’dan sonra Suriye’de degörüldü. Suriye’de bazı Esad güç-lerinin başı kesilerek öldürüldüğügörüntülerde, el Kaide bağlantılı elNusra Cephesi’nin bayrağı yer aldı.“Ölüm videoları”nın yanı sıraSuriye’den gelen “ölüm” haberleri deel Kaidecilerin orada olduğunu gös-teriyor. 2003’te İstanbul’da HSBC veSinagog saldırılarını gerçekleştiren elKaideciler ağustos ayı içinde Suriye’degiriştikleri çatışmalarda öldürüldü. İlkolarak el Kaidecilerin avukatlığınıyapan Osman Karahan’ın ölüm haberigeldi. Karahan’ın 7 Ağustos’takiölümün ardından HSBC, Sinagog veİngiliz Konsolosluğu saldırılarınıgerçekleştirenlerden Metin Ekinci’ninöldürüldüğü öğrenildi.17 Ağustosgünü de aynı saldırılara karışan ve2010’da Yargıtay kararıyla tahliyeedilen Baki Yiğit öldürüldü.

ABD'de yayımlanan WashingtonPost gazetesi Halep'te el Kaide'ninSuriye ve Irak'ta faaliyet gösteren ElNusra Cephesi adlı yan örgütüylegörüştü. Halep'te farklı uluslardan 300militana komuta ettiğini belirten ElNusra Cephesi komutanı, Türkiye'denkendilerine yardım geldiğini doğruladı.

El Nusra cephesi, 29 Mayıs'ta DeyrEz Zor kentinde 13 işçininboğazlarının kesilerek öldürülmesi gibikatliamları üstlenmişti. Özel Elİhbariye kanalının Şam'daki bürosunayönelik yedi kişinin yaşamını yitirdiğisaldırıyı da üstlenen örgüt, ayrıca sivil-lerin yoğun olduğu yerlerde bombalısaldırılar düzenliyor. Örgüt, mayısta

Şam ve Halep'te düzenlenen bombalısaldırıları da üstlenmişti.

11 Eylül 2001’deki Dünya TicaretMerkezi saldırısı sonrasında ABD’nin,“Baş düşmanı” olduğunu söylediği,unsurlarının barındırılmasının işgalgerekçesi sayıldığı el Kaide bir anda“Suriye’nin özgürlüğü” için çalışmayabaşladı. Üstelik ABD’nin baş düşmanıolduğu iddia edilen el Kaide’nin lojis-tik desteği de ABD’nin müttefikiTürkiye’den. El Kaide militanları,Suriye’de savaşıyor ve dinlenmek içinHatay’a gelip orada kalıyor. “Mülteci”adı altında Hatay’da barınan elKaideciler, halkı tehdit ediyor, yemekyiyor hesap ödemiyor… Peki el-Kaide

bu cüreti nereden alıyor?

HALK D‹REN‹fi‹N‹ BO⁄MA ARACIEl Kaide, adeta uluslararası bir

kontrgerilla örgütü gibi hareket edi-yor. Emperyalist işgalin ya da müda-halenin söz konusu olduğu bölgelerde“direniş hareketleri” belirince devreyegiriyor.

11 Eylül saldırılarını üslenen örgüt,ABD’nin Irak Savaşı sırasında,Saddam’ın yakalandığı 13 Aralık2003’ten sonra Irak’ta aktifleşti. ElKaide’nin, ABD işgaline karşı gelişendireniş eylemlerinin arttığı birdönemde aktifleşmesiyle polisokullarının bombalanması eylemleri,

yerini Sünni ve Şii camilerinin, pazar-yerlerinin bombalanması eylemlerinebıraktı. Oysa Iraklı direnişçilerin 2004-2006 arasında yaptığı eylemlerinbüyük kısmı polise veya orduya yöne-likti. El Kaide eylemleri, emperyal-izme karşı direnişi gerici bir iç savaşadönüştürdü.

L‹BYA’DA E⁄‹T‹L‹P, TÜRK‹YEÜZER‹NDEN SUR‹YE’YE

Tunus'ta yayımlanan Tanit Pressgazetesi, Körfez sermayesinin deste-ğiyle oluşan bazı çetelerin Suriye'dekiiç savaşa silahlı militan yetiştirdiğiniöne sürdü. Haber daha sonra benzerbiçimlerde Wall Street Journal, BBCgibi önemli haber kuruluşları tarafın-dan da yapıldı. Habere göre Tunuslugençler, Tatavin kentinden Libya’yageçiyor. Libya’ya geçen gençler Selefimilislerin denetimindeki kamplardakisilahlı eğitimden sonra Türkiye'ye gön-deriliyor. Katar Büyükelçiliği tarafın-dan finanse edilen bu gruplar sonra daSuriye’ye gönderiliyor. İngiltere’dekiTelegraph gazetesi, Suriyeli muhalifle-rin, İstanbul’da Haliç manzaralı evler-de ABD ve İngiltere tarafından eğitil-diğini ortaya çıkardı.

Dünyanın önemli haber kuruluşları-nın da ortaya koyduğu gibi Katar, Suu-di Arabistan gibi Körfez ülkelerinindesteklediği binlerce çete var. Bu çete-lerin, gerek videolara kaydettikleri, ge-rekse haberlerde çıkan eylem biçimleriel Kaide’nin eylem biçimlerine benzi-yor. Böylece çetelerin eylemleri el Kai-de eylemleriymiş gibi gösteriliyor. Üs-telik Suriye’de yer alan bu militanlararasında Suriyeliler neredeyse hiç yok.

ALP TEK‹N BABAÇ

El Kaide olarak bilinen çeteler, yıllardır“İslam adına savaş” iddiasıyla

gerçekleştirdiği eylemlerle emperyalistlerinekmeğine yağ sürüyor. 1980’li yıllarda SSCB’ninAfganistan’ı işgal etmesinin ardından SSCB’yekarşı savaşan bu çeteler, Bosna’da, Hindistan’da,Etiyopya’da, Çeçenistan’da, Afganistan’da,Irak’ta savaştı. Gürcistan, Afganistan ve hattaTürkiye’deki kamplarda yetiştirilen ve “İslamdevleti kurmak”, “Ezilen Müslümanlara yardımetmek” gibi iddialarla Türkiye’den yola çıkanmilitanların bir kısmı hayatını kaybederken, birkısmı da döndükleri Türkiye’de çetecilik,uyuşturucu ticareti gibi suçlara karıştı.

Türkiye’den savaşmaya giden bu çetelerinİslamcı partilerle kurdukları ilişkiler de sır değil.“Devleti yıkıp, İslam devleti kurmak” fikriylehareket eden bu militanların, AKP’nin iktidaragelmesiyle çıkarları ortaklaştı. AKP’nin örtükbiçimde desteklediği bu militanlar da AKP’ninpropagandasını yapıyor.

El Kaide’nin Suriye’deki savaşını destekleyenEbe Said de bu militanlardan biri. 1980öncesinde Beşiri İlçesi’nde belediye başkanlığıyapan Said, AKP rejiminin desteklenmesi gerek-tiğine dair fetvalar verdi; Said’in AKP yönetici-leriyle de çok yakın ilişkileri bulunuyor.

AKP ile yolu kesişen yüzlerce militan içindeMurat Gezenler ismi öne çıkıyor. Gezenleridiğer militanlardan ayıran özelliği ise, AKPhükümetinin onun için Suriye’ye nota vermesi.

Türkiye, 2009’da Murat Gezenler içinSuriye’ye nota verdi. Sadece diplomatik sorunlar-

da verilen notanın Gezenler için verilmesiGezenler’in Suriye’de istihbarat faaliyeti görevin-de bulunduğu kanısını güçlendiriyor. Nitekimgözaltına alınma gerekçesi ise İslamcı gruplarlagirdiği ilişki. Gezenler, 8 Şubat 2002’de Konya’da

Selefilere yönelik polis operasyonunda gözaltınaalınıp tutuklanmış ve kısa sürede serbestkalmıştı.

Gezenlerin bir diğer önemli özelliği AKP’nindesteklenmesi gerektiğini söylemesi. İşte devleti

kafir gören Gezenler’in oy kullanılmasına dairsöyledikleri: “Biz teşri yetkisini insanlara vermeadına oy atmıyoruz. Niyetimiz ve kastımız asla budeğildir. Ancak biz Müslümanlar için en çokfayda sağlayacak bir partinin iktidara gelmesi içinoy atıyoruz. Yani tercihte bulunuyoruz.”

TAYY‹P’‹N ALNINI ÖPEN EL KA‹DEC‹ İrlanda vatandaşı olan Harati, El Kaide’nin

İslam Savaş Grubu’nun üyesi. 2010’daki MaviMarmara gemisi baskınında yaralanan Harati,Ankara’da tedavi edildi. Tedavisinin ardındanortadan kaybolan Harati, 2011’de Libya’daortaya çıktı. ABD’den para aldığını açıklayanHarati, Kaddafi devrildikten sonra adamlarıylabirlikte Suriye’ye geçti.

SUR‹YE’DE ÖLDÜRÜLEN TAYY‹P’‹N ASLANLARI

Suriye’de savaşta öldürülen FahrettinKonuralp de Mavi Marmara’da bulunmuştu.Suriye’de 18 Ağustos’ta öldürülen Baki Yiğit de15 – 20 Kasım 2003 tarihinde HSBC ve NevaŞalom Sinagogu’na düzenlenen saldırıları organ-ize ettiği gerekçesiyle müebbet hapse mahkumedilmişti. Yiğit, 2010’da Balyoz Davası’nın savcısıtarafından tahliye edilmişti.

Osman Karahan da el Kaide davalarınınavukatıydı.

Metin Ekinci ise sinagog saldırısında yer alanAzad Ekinci’nin abisi. Selefilerin en radikal kesi-mini temsil eden Ekinci, aynı zamandaBingöl’deki İlim Derneği’nin kurucusuydu.

Kaidesinde emperyalizm yazan katiller

El Kaide, Suudi Arabistan kaynakl›Selefi düflünce ekseninde kurulmufl birörgüttür. Selefilik, yeni ad›yla Vahhabilik;Suudi Arabistan’›n resmi mezhebi konu-mundad›r. Akl› yok sayan bu itikatkendinden olmayanlar›n gerçekMüslüman olmad›¤›n› kabul eder.

Afganistan SSCB savafl› s›ras›nda, Pa-kistan’daki kamplarda CIA üyeleri taraf›n-

dan e¤itilen fleriatç› militanlar›n oluflturdu-¤u örgütün iki kurucusu var. Biri Suudi Ara-bistanl› Usame Bin Ladin, di¤eri Filistinli Ab-dullah Yusuf Azam.

Örgüt, 1982’de SSCB’ye karfl› cihat ça¤r›s›yapt›. Örgütün kurucular›ndan Filistinli Az-zam, ‹srail’in Lübnan’› iflgal etti¤i ve Filistin-leri katletmeye bafllad›¤› günlerde SSCB’yekarfl› cihad› birincil mesele olarak gördü.

Afganistan savafl› sonras›nda el Kaide’deiki çizgi belirginleflir. Bunlardan birincisi veAzzam’›n bafl›nda oldu¤u grup cihad› silahl›biçimlerde tüm dünyaya yayma hedefi gü-derken Ladin’in bafl›n› çekti¤i grupsa ayn›fleyi silahs›z bir flekilde, mümkün oldu¤uncaç›karlar›n›n ortaklaflt›¤› iktidarlar› destekle-yerek yapmay› savunur. 1989’da Ladincile-rin suikasti sonucu Azam ölünce örgüt La-

din’e kal›r. Ladin, hemen Suudi Arabistan’adöner. O s›rada (1990) Körfez Savafl› patlakverir ve Ladin, Suudi Kral›’ndan Kabe vekutsal topraklar›n korunmas› iflini talep ederancak reddedilir ve Sudan’a sürülür. Su-dan’da müteahhitlik yapan Ladin, 1996’dada Afganistan’a sürülür. 2000 y›l›nda Ye-men’de ABD’nin Cole Destroyeri’ne yöneliksald›r›s› ve 11 Eylül 2001’deki sald›r›lar› üst-

lenen el Kaide, ABD karfl›t› gibi yans›t›l›r. 11Eylül’ün hemen ard›ndan ABD, el Kaide’yibar›nd›rmakla suçlad›¤› Afganistan’› iflgaleder. El Kaide eylemlerine Afganistan vePakistan’da da devam eder. El Kaide’ninABD karfl›t› gibi göründü¤ü dönem 2000 ile2011 aras›d›r. Ladin’in 2011’de yakalanma-s›yla birlikte ABD, el Kaide üzerindeki kon-trolünü daha da art›rm›fla benziyor.

Kısa bir el Kaideöyküsü

Dincilikten hapçılığa, çeteciliğe

‘İş için,hayır içingelmiştik’

El Kaidecilerin yolu AKP ile kesişiyor

Aksiyon, ABD’ninKüba’daki Guantanamohapishanesinde kalan veserbest bırakılan militanları2004 yılında haber yaptı.Aksiyon, bu militanlarhakkında “savaşçı” diyor.

Bu “savaşçılar”dan YükselÇelikgöğüs, 2 seneGuantanamo’da kaldıktansonra serbest bırakılmış.ABD’li yetkililere verdiğiifadesine göre marangoz olanÇelikgöğüs, büyük borçlarıolduğunu ve Taliban’ınAfganistan’a gelenlere ev veimkanlar sunduğunuduyduğunu söylüyor.Afganistan’da iş arayanÇelikgöğüs, Pakistan vize ver-meyince Afganistan’dakaldığını söylüyor. Aksiyon’daise Çelikgöğüs’ün bazı arka-daşlarıyla beraber cihat içinAfganistan’a gittikleri yazıyor.

Benzer şekildeGuantanamo’da iki senekalan Muhammet Nuri Mertde, çok borcu olduğunu ve işbulmak için Afganistan’daolduğunu söylerken İbrahimŞen de, iş bulmak ve evlen-mek için Afganistan’daolduğunu söylüyor

Çeçenistan’da suikasteğitimi alan ve Kabil’de 400dolar kirası olan bir evde elKaide liderleriyle uzun sürekalan Salih Uyar ise “Hayırişi için” Afganistan’a gittiğinisöylüyor.

17 Ocak 1996’da AvrasyaFeribotunu kaçıran ErdinçTekir ise “Rahşan affı” ilehapisten çıktıktan sonra mah-pus kadrosuyla İnsani Yar-dım Vakfı’nda (İHH) çalış-maya başladı. Tekir, MaviMarmara’da yer alanlardan-dı. Avrasya Feribotu’nu kaçı-ran diğer iki militan ise çeteve captagon işine girdi.

Muhammet Emin Tokcançetecilikten 29 Mayıs 2012’detutuklanırken, Sedat Temizde 15 Mart 2002’de captagonimali işinden tutuklandı.Captagon taciri Temiz, hapis-ten çıktıktan sonra 2005’teFatih Camii’nde “hilafet”çağrısı yapan Hizbu’t Tahrirlideri Yılmaz Çelik’in koru-masıydı. Temiz’in adı bu ta-rihten sonra Ergenekon ileanılır oldu.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın alnını öpen militanlar daoldu, serbest bırakılması için AKP hükümetininSuriye’ye nota verdiği militanlar da...

Page 13: 165'inci Sayı

TARİHHalk›n Sesi

136 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

I. Dünya Savaşı sürerken 1916 yılın-da Ortadoğu’yu paylaşmak üzereİngiltere ve Fransa arasında imza-

lanan gizli SykesPicot anlaşmasına gö-re Suriye, Lübnan ve Antakya’yı daiçeren sancak bölgesi Fransa’ya bıra-kılmıştı. Mondros Ateşkes Anlaşması(1918) imzalandıktan sonra Fransa,General Henri Gouraud komutanlı-ğında İskenderun ve civarını işgal etti.General Gouraud Antakya, Reyhani-ye, Belen’in kapsayan ve İskende-run’un başkent olduğu İskenderunSancağı’nın kuruluşunu ilan etti. Fran-sız manda hükümeti 1920’de Suriye’deHalep, Şam, Lübnan ve Alevi bölge-sinden oluşan dört yönetim birimi ilanettiğinde İskenderun Sancağı, HalepHükümeti'ne bağlı idi.

Anadolu’da işgal güçlerine karşıMustafa Kemal önderliğinde yürütü-len kurtuluş mücadelesinin siyasi he-defi “Misakı Milli” diye tanımlanantoprakları işgalden kurtarabilmekti.

Ne var ki, Fransa ile askeri çatışmalarason veren 20 Ekim 1921 tarihli Ankaraanlaşması imzalandığında Misakı Milliiçinde gösterilen İskenderun Sancağı,ateşkese “feda” edilmiş, Fransız man-dasında kalmasına göz yumulmuştu.

Manda, I. Dünya Savaşı'ndan sonraeski tip çok uluslu imparatorluklarındağılması ile açığa çıkan devletleri,“kendi kendilerini yönetecek bir düze-ye eriştirip, bağımsızlığa kavuşturunca-ya kadar hazırlama” vaadiyle MilletlerCemiyeti adına yönetmek içinemperyalistlere verilen yetkinin adıydı.Ne var ki, yüzyıllar süren Osmanlı ege-menliğinden sonra bağımsızlık umudu-na kapılan Arap halkları manda yöne-timlerinin, yeni bir sömürgecilik biçimiolduğunu fark edecekti.

KURTULUfi AMA K‹M‹N?Fransız işgaline karşı direniş, Mus-

tafa Kemal liderliğindeki ulusal kurtu-luş projesinden bağımsız olarak çetehareketleri olarak gelişiyordu. Bu çetehareketlerinde Kürtler, Ermeniler,

Araplar ve Türkler yer alıyordu. Kürd Tarihi dergisinin Ağustos sa-

yısında ilk çete direnişlerinin Toros-lar’daki Kürtler tarafından verildiğigösterilmektedir. Esra Demirci Ak-yol’un “Türkiye’ye ilhak sürecinde Ha-tay” kitabında ise Ermenilerin deFransız işgali sırasında çete mücadele-lerine katıldığı ve Antakyalı Araplarındirenişinin Anadolu’daki “Milli Müca-dele”yle bir ilgisi olmayıp Arap milli-yetçisi bağımsızlıkçı bir hareket olaraköne çıktığı belirtilmektedir.

Arap çetecilerinin kurtuluş müca-delesi, kökü Fransız işgali öncesineuzanan Arapçı bir akıma dayanıyordu.Antakya’nın son Osmanlı valisi İbra-him Edhem, şehrin bazı ileri gelenlerive Al Aheatu’l Arabi örgütü ile biraraya gelip 27 Kasım 1918’de Araphükümetini ilan etmiş, bu hükümetMustafa Kemal’in gönderdiği bir orduile dağıtılmıştı. Hareketin liderleri ara-sındaki İbrahim Hananu, kente dönüpArapçı çalışmalara katılacak, Fransızişgaline karşı Türk ve Arap çeteciler

zaman zaman işbirliği yapacak zamanzaman da çatışacaktı. Aynı çelişki Er-meniler, Türkler, Araplar arasındakibütün ilişkiler için geçerliydi.

Fransa da Türkiye de etnik gerilim-leri kendi lehlerine kullandılar. Antak-ya’da güçlenen Arap milliyetçiliğiFransızların bütünsel çıkarlarını tehditettiğinden, Fransa Antakya’yı Suri-ye’den ayrı tutma eğilimindeydi.1936’da manda yönetimini kaldıranFransa-Suriye Anlaşması sırasındaTürkiye’nin girişimiyle Fransa Antak-ya’yı ayrı statüde tutmaya ikna oldu.Konuyu Milletler Cemiyeti’ne taşıyanMustafa Kemal, Hatay sözcüğünü icatederek, bölgenin yüzlerce yıllık Türkyurdu Hatay olduğunu savundu.

ANTAKYA DE⁄‹L HATAY...Fransız mandası boyunca sancak

yönetimi ile yakın ilişkide olan Musta-fa Kemal, bir Türk yönetimi oluşturul-masının altyapısını hazırlamıştı. Nüfu-sun çoğunluğu Arap olmasına karşınresmi dil Türkçe, ikinci dil Fransızcay-dı. Bölgeden gençler Türkiye’ye getiri-lip eğitilmişti. Kentin nüfus yapısı üze-rinde oynandı. Fransa raporları Türknüfusun toplam nüfusun dörtte biri ci-varında olduğunu söylerken, Türki-ye’nin ve yakın ilişkideki yönetimin id-diası bunun iki katıydı.

Fransa’nın razı gelmesi, Türkiye’ninyıllarca sürdürdüğü hazırlık neticesin-de 1938’de Tayfur Sökmen liderliğin-de Hatay Cumhuriyeti kuruldu. Bu arageçiş basamağı tamamlandıktan sonra1939’daki referandumla Hatay, Türki-ye’ye katıldı. Antakya’nın kurtuluş mü-cadelesi bastırılmış, yüzyıllarca iç içeyaşayan halklar birbirine düşman edil-miş, Hatay kurtulmuştu.

Frans›z iflgali ile bafllayan çete savafllar› Mustafa Kemal’in projesindenba¤›ms›z olarak geliflti. Çeteciler aras›nda Araplar, Kürtler ve Ermeniler vard›.

İskender’i Büyük İskender yapan şey, Darius’u İsos’ta altederek o zamana kadarki en büyük imparatorluğu, Pers

İmparatorluğu’nu ele geçirmesiydi. İskender’in M.Ö.333’teki bu zaferinin ardından bölgede Alexandreia(İskenderun) şehri kuruldu. Yukarıdaki resimde İskender,esir düşen Darius’un ailesi ile tasvir ediliyor.

AL‹ ERG‹N DEM‹RHAN

Aslında Hatay hiç işgal edilmedi. Bugünkü Antakya’yı da içine alan İskenderunSancağı Fransızlar tarafından işgal edildiğinde Hatay diye bir sözcük bile yoktu.Fransız işgaline direnen Antakyalıların bağımsızlık düşü de hiç gerçekleşmedi

Ne Hatay işgal edildi ne Antakya kurtulabildi

Bir ülke uydurmalı“Hatay” diye bir fley 1936’dan önce yoktu, o y›l uyduruldu.

Fransa’n›n Suriye’deki manda yönetimini kald›r›rken Antakya’dakiba¤›ms›zl›kç› Araplara karfl› Türkleri desteklemesini f›rsata çevirenMustafa Kemal, konuyu “Hatay meselesi” olarak adland›rd› ve TayfurSökmen’e bundan sonra Antakya, ‹skenderun ve çevresinin ismininHatay olmas› gerekti¤ini söyledi. Bu isim “Misak-› Milli” içinde göste-rilen bölgenin yüzy›llard›r Türklere ait oldu¤unu savunmak için seçil-miflti ve Ata, Eti, Hitit kelimelerinden üretilmiflti. Hatta bu ismin OrtaAsya’daki Hatay ad›nda bir yerden geldi¤i iddia edildi. Antakyal›lar›npek benmisemedi¤i Hatay ismi böyle do¤du.

İskenderburadabüyüdü

Suriye’nin başkentiArkeolojik bulgulara göre Türki-

ye’nin en eski yerleşimlerindenAntakya’da daha M.Ö. 250 bin yı-lında insan toplulukları yaşamayabaşlamıştı. Bölge Tunç Çağındanitibaren sırasıyla Akat’ların, Yam-had’ların, daha sonra M.Ö. 17. yüz-yıl sonlarında Hititlerin ve M.Ö.

1490 yıllarında Mısır'ın egemenliği-ne girdi. Ardından Urartular, Asur-lular ve Persler'in egemenliğine gir-di.

İskender M.Ö. 333’te İsos’taPers lideri Darius’u yenerek bölgeyialdı ve İskenderun kentini kurdu.İskender’in ölümüyle parçalanan

İmparatorluk generaller arasındabölüşülünce bölgede hakimiyetiniilan eden Selevkos, M.Ö. 300 yılın-da İskenderun’un yanı başındababası Antiochos’un

adına bir kent kurdu. Kent MÖ 6yılında Roma İmparatorluğu'na ka-tıldı ve Suriye eyaletinin başkentioldu.

Antakya Roma ve İskenderi-ye’den sonra Roma İmparatorlu-ğu’nun üçüncü büyük kentiydi.

Hakimiyet sonra İslam devleti-ne, Abbasilere, Selçuklulara, Haçlı-lara ve Osmanlılara geçtiğinde halaekonomik, toplumsal ve siyasal ola-rak Suriye’nin doğal bir parçasıydı.

Antakya, Roma ‹mparatorlu¤u’nun Suriye eyaletinin baflkentiydi.

AKP için tarih yazmak(!)Yeni Şafak gazetesini çıkaran

Albayraklar Grubu, DerinTarih adlı bir dergi çıkarıyor.Derginin tanıtımına BülentArınç katılmış, “Geçmişimizesahip çıkarak geleceğimizi şekil-lendiriyoruz” demişti. Arınç’ınsözlerini gerçeğe tercüme eder-sek, AKP’nin gelecek tasarımıiçin geçmişi tahrif ediyor.

Nisandaki ilk sayının en “par-lak” yazısı, Kazım Karabekir’in“milli mücadele” için 19 Nisan1919’da Trabzon’a çıktığı üzeri-neydi. Dergi 19 Mayıs’ın yerine19 Nisan’ı, Mustafa Kemal’inyerine Karabekir’i, Samsun’unyerine Trabzon’u koyarak tarihi

yeniden yazıyordu. Ağustossayısında 23 Nisan 1920’deaçılan meclisin aslında yeni birMeclis olmadığı Osmanlı Meclisiolduğu iddia edildi.

Eylül sayısında ise DemokratParti döneminde gerçekleşen veOrgeneral Sabri Yirmibeşoğ-lu’nun “muhteşem bir özel harpoperasyonu” diyerek Türkiyekontrgerillası adına sahiplendiği6-7 Eylül olaylarının aslındaYunan istihbaratının işi olduğuiddia ediliyor.

Faşizm meşruiyetini çarpık birtarih anlatımı üzerine kurar.AKP’nin Derin Tarih’i de,görevini yapıyor.

Hıristiyan, Arap Alevisi,Sünni ve Yahudi

nüfusun bir arada yaşadığıbir kent olduğu içinAntakya “hoşgörü kenti”olarak anılır. Pek de dürüstolmayan bu tanımlamafarklı inançlara ait topluluk-ların bölgelere ayrıştığıgerçeğini gizler. Doğrutanımlama Antakya’nınAnadolu’dan çok Kudüs’tenbaşlayarak DoğuAkdeniz’in önemli birbölümünü içeren mistiktoprakların bir uzantısıolduğudur. Limanlar,ticaret yolları ve verimlitopraklar, ekonomikfaaliyetle birlikte peygam-berleri, keşişleri, cihatçılarıve haçlıları da bu kentlerdetoplamıştır.

Antakya Hıristiyan tarihiaçısından ayrıca önemlidir.Hıristiyanlığın Kudüsdışında yayıldığı ilk şehir

olma özelliğine sahiptir. İsapeygambere inananlarınHıristiyan adıyla anıldığı ilkyerdir. İlk kilise buradadır,MS 40 yılında kurulduğusanılmaktadır ve şehreHıristiyanlığı yaymaya gelenAziz Pierre’nin adıylaanılmaktadır.

Aziz Pierre Kilisesi, HaçDağı'nda kayalara oyulmuşbir mağaradan oluşmak-tadır. Antakya'daki ilkHıristiyanların gizli toplan-tıları için kullandıkları bumağarada kilisenin ilkhalinden günümüze tabanmozağinin parçaları ve

sunağın sağında, duvarboyamalarının izlerikalmıştır. Dağa açılan birtünel; bir zamanlar buradatoplanan Hıristiyanlartarafından baskınlarsırasında kaçmak için kul-lanılmıştır.

Türkiye’nin bugüneulaşabilen son Hıristiyanköyü de Samandağ’dakiErmeni Köyü Vakıflı’dır.Bir asır öncesinde dağlıkbölgelerde bulunan Ermeniköyleri “hoşgörü” tanımla-masına uymayan birbiçimde boşaltılmış ve yer-lerine Alevi nüfus ileSuriye’deki akrabalarıarasına bir güvenlik kuşağıolarak Sünni Türkmenleryerleştirilmiştir. BöyleceAnadolu’nun aksine ovalar-da Alevilerin, dağlık bölgel-erde Sünni Türkmenlerinyaşadığı bir dokuoluşmuştur.

Tarihin ilk kilisesi

Page 14: 165'inci Sayı

MEDYAHalk›n Sesi

146 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

İ slamcı medya, AKP iktidarıyla birlikteişbirlikçi tutumunu sürdürüyor.Ortadoğu’da (şu günlerde Suriye

özelinde) savaş çığırtkanlığı yapan, Suriye’dekatliamlarını sürdüren İslamcı militanları“özgürlük savaşçısı” ilan eden İslamcı medyaorganları ve yazarlar, bölgede halklarınkardeşliği ve barış isteyenlere saldırıyor.

Son olarak 25-26 Ağustos tarihindekiHatay’ın Yeşilpınar Beldesi’nde yapılan BarışaÇığlık etkinliği İslamcı medyanın saldırısınamaruz kaldı. Hatay’dan verilen barış vekardeşlik mesajını hazmedemeyen İslamcımedya derhal işe koyuldu ve etkinlik hakkındakaralama kampanyası başlattı.

Etkinlikle ilgili kirli senaryolara başlayanİslamcı medya, katılımcılardan içeriğe kadarpek çok konuda çarpıtma haberler yaparak veköşelerinde karalama yazılarına yer vererekbarış ve kardeşlik çağrısını “zalimle işbirliği”olarak yansıtmaya çalıştı.

Zaman’dan Mümtazer Türköne’nin“Mezhep operasyonları” yazısı, Yeni Şafak’ınmanşeti olan “Hatay tezgahı kirli ittifak işi”başlıklı haber, Star’dan Mehmet Ocaktan’ın“CHP’nin Esad’la flörtü PKK’ya yarar” başlıklıyazısı ve Taraf gazetesi yazarı Yıldıray Oğur’un“Peki sakallı Che’nin Bolivya’da ne işi vardı?”başlıklı yazısı gibi pek çok haber ve köşeyazısıyla topyekûn saldırı başlatıldı.

Köşe yazılarının genelinde CHP’nin Esad’layakınlaşmasının PKK’nin işine yarayacağı“uyarısı” yapılırken, Barışa Çığlık etkinliğinde-ki konuşmalar tüm haberlerde çarpıtılarak ve-rildi. Savaşın eleştirildiği bir barış etkinliğindesık sık atılan “halkların kardeşliği ve barış”temalı sloganları görmeyen İslamcı medya,ekinlikte sürekli ve sadece Esad lehine slogan-ların atıldığı ve sürekli Esad pankartlarınıntaşındığı bir ortam varmış gibi verdi.

‘BARIŞ İSTEYENLER MAŞA’ Barış ve kardeşlik sloganları atanları,

AKP’nin mezhepçi politikalarına karşı çıkan-ları Esadçı ve PKK’li olmakla “suçlayan”Zaman yazarı Mümtazer Türköne, şu sözlerlebarış isteyenleri “birilerinin maşası” ilanetmekten de geri kalmadı: “Alevi kimliğiüzerinden Suriye'de eli kanlı diktatörlüklekurulacak her türlü sempati ilişkisi bu psikolo-jik savaşın piyonu olmak dışında bir anlamtaşımaz. Buna bizim Hatay merkezli Nusayrivatandaşlarımız da dahil. Tartışılacak tekkonu: ‘El Muhaberat’la ilişkiniz nedir?’ sorusuolur. Asıl önemlisi PKK'nın son zamanlardatırmanan şiddeti ve ‘halksız’ halk savaşı ile ElMuhaberat'ın Nusayrilik provokasyonununaynı merkezlerce yönetildiğini kavramak içinileri görüş sahibi olmaya bile gerek yok.”

Yeni Şafak da Türköne’nin yazısındaolduğu gibi etkinliği “kökü dışarıda” ve sadece“hükümeti yıpratma amaçlı” olarak görerek“Acilciler, CHP ve Aydınlık” tarafından “tez-gahlanmış” olarak nitelendirdi. KızıldereKatliamı’nı “Kızılkaya Operasyonu” olarakverecek kadar bilgisizce yazılmış haberde şuifadelere yer verildi: “Suriyeli sığınmacılarınHatay'da halkı rahatsız ettiği yönünde medyaeliyle yürütülen propagandanın, ulusalcıAydınlık grubu, Esed yanlısı 'Acilciler' örgütüve CHP'nin işbirliği ile tezgâha konduğu belir-lendi. CHP'nin "Evlerinizi sığınmacılara kirayavermeyin" tavsiyesi ve bazı medyakuruluşlarının 'sakallı Suriyeli avı' haberleriyledestek verdiği kirli propaganda, misafirlerinibaş tacı eden bölge halkının sağduyususayesinde amacına ulaşamadı (…)THKP-C'nin'Kızılkaya Operasyonu'nun ardındandağılmasıyla terör sahnesine katılan'Acilciler'in Suriye'deki olaylar başladıktan

sonra yeniden faaliyete geçtiğibelirlendi. Liderliğini MihraçUral'ın yaptığı Acilciler'in, yenidenHatay ve çevresinde etkili olmayaçalıştığı kaydedildi.”

Star gazetesi yazarı MehmetOcaktan da Mümtazer Türköne veYeni Şafak’ın “tezleriyle” aynıyönde bir yazı kaleme alaraketkinliğe saldırdı.

‘SAKALLI CHE’ VE EL KAİDEİBDA-C’ye yakın internet sitesi

“Sütun Haber” gibi pek çokİslamcı haber sitesi etkinlikte“Alevi ve Esad propagandası”yapıldığını ileri sürerek ve “Tekbirgetirenler katildir” gibi arabaşlıklar atarak etkinliğin içeriğinisaptırmaya çalıştı ve “el Kaidecidostlarına” sahip çıktı.

Taraf’tan Yıldıray Oğur, bölge-deki el Kaide varlığını işaret eden-lere “Sakallı Che de Bolivya’yaKongo’ya gitmedi mi?” diye sora-rak kendince barış çağrısı yapanla-rın “çelişkisini” ortaya koymayaçalıştı. Tekbir getirerek her günonlarca sivili katleden el Kaide mi-litanlarıyla, sömürüsüz bir dünyayaratmak için “dünya vatandaşlı-ğı”nı seçen Che Guevara’yı aynıkefeye koyan Oğur’un sola ait de-ğerlere saldırarak Suriye’deki elKaide yapılanmasını meşrulaştır-maya çalışması da İslamcı-liberalmedyanın kirli yüzünü bir kez da-ha ortaya koymuş oldu.

Hatay’ın Yeşilpınar Beldesi’nde 25-26 Ağustos tarihinde düzenlenen Barışa Çığlık etkinliği İslamcı medyayı hareketegeçirdi. Barışı hazmedemeyen İslamcı medya ve yancıları zaman kaybetmeden etkinliğe karşı saldırıya geçti

Son zamanlarda sıkça sansür haberleriylegündeme gelen TRT, tüm eleştirilere

rağmen yine bir sansür skandalına imza attı.Bayramda yayımlanan, Ezel Akay’ın yönet-menliğini yaptığı ve gericilik karşıtı birçokmesaj içeren “Hacivat Karagöz NedenÖldürüldü?” filminde; Güven Kıraçtarafından canlandırılan Kadı Pervane ileMuhittin Korkmaz tarafından canlandırılanEretna karakterleri arasında geçen diyalogmakaslandı.

Kadı Pervane, Eretna’nın Müslümanolduğunu öğrendikten sonra sorduğu "Alevimi Sünni mi?" sorusu ve Eretna’nın verdiği"O işi ulemaya bıraktım, karar bekliyorum"cevabı, TRT tarafından kesildi.

Hürriyet'e konuşan filmin yönetmeniEzel Akay, filmine kendisine haber verilme-den müdahale edildiğini belirterek, "Bu

utanç verici. Sinema sanatı, sanat veTürkiye adına, yaşadığımız çağ adına, herşey adına utanç verici" dedi.

Akay, "Star TV’de de filmim yayımlandı.Orada da aynı şey oldu. Star TV bazıdiyalogları argo bulduğu gerekçesiyle filmikurgusu bozulacak kadar kırparakyayımladı. Eğer bana sorsalardı, ben onlaraek dublaj bile yapardım. Tüm TVkanallarının alışkanlığı bu... Ama TRT'ninböyle bir şey yapması çok daha ayıp. Çünkübenim kanalım, ben vergisini veriyorum,seyircisi benim" dedi.

TRT, 2012 Londra Olimpiyatları'nınkapanış töreninde çalınan, John Lennon'un"Imagine" (Hayal edin) adlı şarkısındageçen bazı sözleri de sansürlemişti. Şarkısözlerini Türkçe'ye çeviren spiker "ve dininde olmadığını hayal edin" bölümüne

geldiğinde bu bölümü atladı.TRT, Halit Refiğ’in 1965 yılında çektiği

“Kırık Hayatlar” filmindeki mini etekli ve iççamaşırlı görüntüleri sansürlemişti. Aynışekilde Kemal Sunal, Şener Şen ve AdileNaşit’in rol aldığı “Tosun Paşa” filmindekihamam görüntülerinin de dahil olduğu 25dakikalık bölüm kanal tarafındanmakaslanmıştı. Bunların haricinde kanaldayayımlanan pek çok programda daha sansürgörülmüştü.

Tutuklu Gazetenin üçüncüsayısı dışardan ve içerden

toplam 95 eser sahibinin yazıve karikatürleriyle 1 Eylül’de“Barış için bedel ödüyoruz”diyerek çıktı. Aydınlık, Bir-gün, Cumhuriyet, Evrensel veYurt gazetelerinin parasız ekiolarak çıkan Tutuklu gazete

200 bin adet basıldı.Hapisteki 29 gazeteci, ha-

pisten çıkan 5 gazeteci, dışarı-daki 43 gazeteci ve 10 meslekörgütü temsilcisi olmak üzere87 gazeteci Tutuklu Gazeteiçin yazı yazdı.

Hapishaneden yazı gön-deren yazar ve kariktüristler

şunlar: Ahmet Birsin, BarışPehlivan, Barış Terkoğlu,Bayram Namaz, BedriAdanır, Deniz Yıldırım,Erdal Süsem, Ertuş Bozkurt,Faysal Tunç, Füsun Erdoğan,Hatice Duman, HikmetÇiçek, Hüseyin Deniz, İsmailYıldız, Kenan Karavil, Kenan

Kırkaya, Mazlum Özdemir,Mehmet Yeşiltepe, MiktatAlgül, Mustafa Balbay, NuriYeşil, Sedat Şenoğlu, SinanAygül, Soner Yalçın, ŞükrüSak, Tuncay Özkan, TurabiKişin, Turhan Özlü, ZuhalTekiner, Ahmet Bilge veCengiz Çelik.

Bulduğu her fırsatta kendindenolmayan gazetecilere saldıran

Tayyip Erdoğan, 31 Ağustos akşamı“kendi kanalı” olan Kanaltürk televizyo-nunda “kendi gazetecilerine” konuştu.İktidar yandaşı “gazeteci”lerin soru sor-mak için seçildiği programın adı:“Körler sağırlar birbirini ağırlar”olmalıydı.

Erdoğan’ın faşist, gerici, işbirlikçiyüzünü bir kez daha gösterdiği program,tam bir faşist yönetim örneğiydi.Erdoğan’a soru sorması için seçilengazeteciler Erdoğan’ın attığı hemen heradıma destek veren ve gazetelerinde buadımların propagandasını yapan isimler-den oluşuyordu.

Kanaltürk Ankara Temsilcisi FarukMercan’ın yönettiği programdabaşbakana Zaman Genel YayınYönetmeni Ekrem Dumanlı, BugünGenel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt,Star Genel Yayın Yönetmeni MustafaKaralioğlu, Sabah Genel YayınYönetmeni Erdal Şafak ve TürkiyeGenel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak“soru” sordu.

Başbakanlarına soru sorarken çekin-

gen bir tavır takınan “gazeteci”ler,Erdoğan’ın faşizan yanıtlarını gülerekonayladı, önceden danışılarakhazırlandığı belli olan sorularlaErdoğan’a “asistler” yaptı. Erdoğan’ınverdiği hiçbir yanıta itiraz etmeyen vegündemdeki konularla ilgili muhalefetesaldırması için zemin hazırlayan “gazete-ciler”, meslektaşlarına yönelik saldırılara

da elbette sessiz kaldı.

‘GAZETECİLER’ SORDU,GAZETECİLERE SALDIRDI

İktidarını en çok zora sokan durum-lardan biri olan PKK saldırılarının med-yadaki yeri konusunda konuşan Erdo-ğan medyaya şu sözlerle yüklendi:

“Bu söyleyeceklerim, Türkiye'deki

tüm medyaya mesajdır. Bugün Afganis-tan'da koalisyon güçlerinin kaybı 158.Siz bunu ne bir Fransız, ne bir İngiliz ga-zetesinde göremezsiniz. Bizde bütünmedya bunu verir. Terörün en önemlihedefi propaganda yaptırmak. Bunu bu-rada bedavaya yaptırıyor. Medya kiminyanında yer alacak? Attıkları başlıklarabakıyorsun, köşe yazılarına bakıyorsun.Sizin haber kaynağınız nedir Roj TVmi?"

Zor duruma düşmemek adınamedyaya susmasını buyuran Erdoğanaçık açık “görmezden gelin” demektende imtina etmedi ve ölen askerlerle ilgilien ufak bir habere dahi yer verilmemesigerektiğini savunarak şunları söyledi:

“Bunlar görmezden gelinecek. BakABD, Fransız, İngiliz medyası nasıl dav-ranıyor. Bunları gündemde tutmaz bun-lar. Ankara'daki toplantının ardındanalınan kararlar uygulamaya gelince hiç-bir şey olmadı. Gazetecilik bununla mıprim yapıyor. Reyting için çok daha faz-la yollar var. Şehitlerimiz üzerinden rey-ting yükselteceksek yandık biz... Şehithaberlerini ufak görmeyi bile kaldırmaklazım, hiç görmemek lazım.”

TRT’den yine makasTRT bir sansürskandalına dahaimza attı. Kanal,

bayramda göster-ilen "Hacivat

Karagöz NedenÖldürüldü"

filminin bir sah-nesinde geçen

“Alevi”diyaloğunu, filmin

yönetmenindenhabersiz

sansürledi

İslamcıların barış hazımsızlığı

AKP’ye yak›nl›¤›yla bilinenYeni fiafak gazetesinde çal›flanlariflten ç›karma dalgas›yla karfl›karfl›ya kald›. Gazetenin genelyay›n yönetmeninin de¤iflmesin-den sonra flu ana kadar 17 kifliiflten ç›kar›ld›. Gazetede 34kiflinin daha iflten ç›kar›lmas›bekleniyor.

16 Temmuz’da gazetenin eskigenel yay›n yönetmeni Yusuf ZiyaCömert’in sa¤l›k sorunlar›n›gerekçe göstererek istifaetmesinin ard›ndan göreve getiri-len ‹brahim Karagül, ilk ifl olarakCömert döneminden kalankadroyu “temizlemeye” koyuldu.

Karagül’ün göreve gelmesiylebirlikte iflten ç›kar›lan ilk isimleristihbarat flefi Hikmet Gök,ekonomi müdürü Fikret Çengelve internet sorumlusu HalisMutlu oldu. Bu isimlerin yerineKaragül kendisine yak›n olanisimleri getirdi.

Yeni fiafak gazetesi çal›flanlar›iflten ç›kar›lma korkusunun yan›s›ra maafllar›n› alamad›lar, avanstalepleri geri çevrildi, yerleride¤ifltirildi ve psikolojik bask›yamaruz kald›lar. Bayram öncesi demaafllar› yatmayan gazeteçal›flanlar› tepkilerini gazetenin

resmi twitter hesab›ndan dilegetirdi.

YEN‹ fiAFAK: OKUYAN YANILIR Karagül’ü “patronlar›n›n iyi

çocu¤u” olarak nitelendirençal›flanlar, Yeni fiafak’›n “Okuyanbilir” fleklindeki slogan›n›n“Okuyan yan›l›r” olarak de¤ifltiril-mesi gerekti¤ini söyledi.

Karagül’ün kendisini büyük biryazar sand›¤›n› ancakbüyüklü¤ünün patronlar›n›n onabiçti¤i de¤er kadar oldu¤unuyazan çal›flanlar, gazeteyazarlar›n›n da ma¤dur durum-daki çal›flanlar için hiçbir fley yap-mad›¤›n› belirtti. Çal›flanlar›nyazd›¤› twitler gazete yönetimitaraf›ndan silindi.

23 A¤ustos’ta yaflanan bugeliflmeden bir hafta sonra 14çal›flan›n daha gazetedeki iflineson verildi. Böylece Karagül’üngöreve gelmesini takip eden birbuçuk ay içinde 17 kifli ifltenç›kar›lm›fl oldu. Karagül’ün karalistesinde 34 kiflinin daha oldu¤uve k›sa bir süre içinde “yenidenyap›lanma” ad› alt›nda bu 34kiflinin de ifline son verilece¤iifade ediliyor.

Körler sağırları ağırladı

Tutuklu Gazete’nin üçüncü sayısı çıktı

Yeni Şafakeski usül

Page 15: 165'inci Sayı

‘Yedinci Gün’ geldiRomanlarında anlattığı tarihsel içeriği masalsı üslubuyla

okuyucularına sunan İhsan Oktay Anar’ın yeni romanı YedinciGün, İletişim Yayınları’ndan çıktı. Anar, bu yeni düşüyle sizleribir kez daha şaşırtacak. “Çizgilerin kürelere, zamanın sonsuzlu-ğa, sonsuzlukların da hayâllere dönüştüğü bir hikâyedir bu...”

Usta fotoğrafçı Ara Güler'in birçok yazar, sanatçı vedüşünürün portrelerinden oluşan “20.Yüzyılın Yaratıcıla-rı” başlıklı sergisi, 15 Eylül'de başlayacak tek uluslararasıfotoğraf festivali Bursa Fotofest 2012 kapsamında fotoğrafmeraklıları ile buluşacak. Sergide, Dali, Picasso, NazımHikmet gibi 20. yüzyıla damgasını vurmuş birçok isim var.

Şevval Sam’ın,Türk sanat müziğiklasiklerinden oluşanyeni albümü II Tek,Kalan Müzik’ten çık-tı. 2 CD halinde çı-kan albümde Duy-dum ki Unutmuşsun,Elveda Meyhaneci,İndim Havuz Başınagibi bilinen ve sevilenşarkıların yanı sıraSam’ın, “benim içinbiraz daha özel dedi-ği” eserler de var.

Bir ülkeninutanc›

Devrimci 78’liler Fede-rasyonu’nun Ankara’daher yıl eylül ayında kapıla-rını açtığı 12 Eylül UtançMüzesi, 3-28 Eylül arasıÇağdaş Sanatlar Merke-zi’nde. Müzeye, yakın dö-nemin utançları da ekleni-yor. 12 yaşındayken 13 po-lis kurşunuyla öldürülenUğur Kaymaz ve babasıAhmet Kaymaz’ın üzerle-rinde bulunan kıyafetlerbu yıl müzeye eklendi.

KÜLTÜRSANAT

Halk›n Sesi

156 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

fievval’le II tek

Ara Güler Bursa Fotofest’te

� ‹zmir Dikili’de gerçek-lefltirilen Dikili Bar›fl fienli¤ibu y›l, 110’uncu do¤um y›l›nedeniyle Naz›m Hikmetan›s›na düzenlendi. 1-2 Eylültarihlerinde gerçeklefltirilenDikili Bar›fl ve Naz›m HikmetGünleri’nde ilk Naz›m HikmetBar›fl Ödülü, Yaflar Kemal'everildi.

� Surdibi DüflleriFoto¤raf Sergisi, 1 Eylül’deDiyarbak›r Ulu Cami önündekimeydanda aç›ld›. Foto¤rafç›Mehmet Özer'in kurdu¤uToplumcu GerçekçiFoto¤rafç›lar Atölyesi’ninçal›flmas› olan sergifoto¤raflar›, 15 Eylül’e dekCegerxwin KültürMerkezi'nde görülebilecek.

� 17–23 Eylül tarih-lerinde yap›lacak 19. Alt›nKoza Film Festivali, YeniTürkü’nün kurulufl ve ilkalbümleri olan Bu¤day›nTürküsü’nü gerçeklefltirmehikayelerini anlatan “‹lkTürkü: Bu¤day›n Türküsü”isimli belgeselin prömiyerineev sahipli¤i yapacak. Grubunbu ilk albümü 1980darbesinde yasakl›lararas›ndayd›.

� Türkiye'nin ilk arkeopark›, Kültür ve

Turizm Bakanl›¤›, ‹stanbulÜniversitesi ve BursaBüyükflehir Belediyesi iflbirli¤iile Bursa’da aç›lacak.Anadolu'da 8500 y›l öncekigünlük hayat›ncanland›r›laca¤› arkeopark›nkurulaca¤› Aktoprakl›kHöyü¤ü de 8500 y›ld›ryerleflim yeri.

� Müzisyen NiyaziKoyuncu’nun ilk albümü“Muço Pa! ”MetropolMüzik’ten ç›kt›. AlbümdeLazca, Türkçe, Megrelce,Hemflince, Gürcüce parçalaryer al›yor.

Kültürsanatgüncesi

Hasankeyf'i sular altında bıraka-cak Ilısu Barajı inşaatının

Mardin Dargeçit ilçesi yakınlarındakikısmında, MS 3'üncü yüzyıldan kalma,Roma İmparatorluğu dönemine aitiki adet maske bulundu. MardinMüze Müdürlüğü ekiplerince yapılankazı çalışmalarında bulunan demir vebronz maskelerin dönemin gezici tiya-trocularına ait olduğu, Mardin’e gelen

tiyatro grubu tarafından oyunlardakullanıldığı belirtildi. Böylece,yaklaşık 1700 yıl öncesinden bir gezicitiyatro grubu, varlığını tariheyazdırmış oldu. Yine müzeye bağlıRestorasyon ve KonservasyonLaboratuvarı’nda restore edilerekkoruma altına alınan maskeler,önümüzdeki günlerde müzedesergilenecek.

Çevre ve ŞehircilikBakanlığı tarafından

haziran ayında hazırlanan biryasa tasarısı, opera, tiyatro,sinema, müze, kütüphane gibiyerlere mescit zorunluluğugetiriyor. Taslakta ‘ibadet yeri’ifadesi yerine özellikle vesadece ‘mescit’ kelimesininkullanılması bir yana, düzen-lemeye gerekçe olarak da herzamanki gibi “vatandaştangelen talep ve ihtiyaçlar” gös-terilmişti.

Vatandaşın –tabii ki sadeceSünni Müslüman- talep veihtiyacına göre iş görme mese-lesi bir aşama daha ilerledi,turistlere kadar uzandı. Şimdide İstanbul Kültür ve Turizm

İl Müdürlüğü, otel odalarınaİngilizce açıklamalı Kuran-ıKerim uygulamasını hayatageçireceklerini duyurdu.Turistik Otelciler, İşletmecilerve Yatırımcılar Birliği(TUROB) ve İstanbulMüftülüğü, ortaklaşa giriştik-leri projeye gerekçe olarak da,“İslam ülkelerinden gelen tu-rist sayısının artması ve buçerçevede gelen talepler” gös-terildi. Kültür ve TurizmMüdürlüğü, şu ana kadarTUROB’a gelen taleplerin 20bini bulduğunu, bu talebintümünün karşılanacağını“müjdeledi”.

Projeye göre; “hayırseverbir işadamı” tarafından basımıyapılan Kuran-ı Kerimler

talep eden otellere parasızverilecek. Kapaklarına daotelin ismi yazılacak ki insan-lar bu kitapları alıp gitmesin.

Müşteri talebine göre böylebir harekete giriştiklerini vur-gulayan TUROB BaşkanıTimur Bayındıraçıklamasında, “Mühim olanmüşteri memnuniyetiolduğundan, müşterinin de butür talepleri oldu. ŞimdiKuranı Kerim isteniyorsa vebu müşteriyi memnun ede-cekse koyarız” dedi.

Projenin diğer ortağı İstan-bul Müftüsü Rahmi Yaranise, Türkiye'de bazı otellerdeolduğunu söylediği bu uygula-mayı “yaygınlaştırmak, kam-panya haline dönüştürmek”

temen-nisinde bulundu. Yaran,“Kuran'ı tanımak isteyenlerebir imkan ve fırsat olur” diyekonuştu. Bütün bunlar sadeceİstanbul için düşünülmedielbette. İstanbul dışındakiotellerden de talep olmasıdurumunda bu hayırseverişadamının mali gücüne göretalep karşılanmaya çalışılacak,olmadı başka hayırseverlerlegörüşülecek, ama mutlaka herodaya Kuran servis edilecek.

Gustav Klimt150 yaşındaTablonun d›fl›na taflacak kadar

üst üste, yan yana gelmifl süslemeö¤eleri içinde kad›n bedeni… Da-ha çok bu tablolar›yla tan›d›¤›m›zressam Gustav Klimt’in do¤umu-nun 150’nci y›l› bu y›l. Bu vesileyleAvusturya’da ad›na pek çok etkinlikdüzenlenirken ‹stanbul’da da Avus-turya Sen Jorj Hastanesi, 1 Ekim’edek Klimt afifl sergisine ev sahipli¤iyap›yor.

1862’de Viyana’da do¤an Klimt,ö¤renim gördü¤ü Viyana Uygula-mal› Sanatlar Okulu’nda mozaiktenfreske, mimari resimden dekoratifresme pek çok tekni¤in e¤itiminiald›.

Klimt’in eserlerinin biricikli¤ininnedeni sadece kulland›¤› teknik de-¤il, içeri¤e verdi¤i önem. ‹lk önemliifli olarak Viyana’daki tiyatro binas›Burgtheater’in tavan resimlerini ti-yatro tarihinden çeflitli sahnelerledonatmak için mitolojiden, antik

tiyatrodan bafllayarak tüm tiyatrotarihini ö¤rendi. Benzer biçimde,Viyana Sanat Tarihi Müzesi’nin du-var resimleri, freskleri için bu kezde müzelere, sanat tarihi kitaplar›-na kapanarak haz›rland›. ‹ki y›l›nsonunda müzenin resimlenmesi ta-mamland›, mevcut tüm biçimleri,stilleri uyum içinde kulland›.

1897’de Klimt, genç sanatç›lar›bir araya getiren ve Viyana’dabafllayan bir hareket olan Secessionhareketine kat›ld›. Yaflam› boyuncayaln›z belli ak›mlar›n de¤il, çeflitliressamlar›n da etkilerine aç›k olanKlimt, kendine özgü eserler ortayaç›kard›.

1918’de Avusturya’da hayat›n›kaybeden Klimt'in, önemli eserleriaras›nda “Öpücük”, “Anne veÇocuk” ve Avusturya iflgalis›ras›nda Naziler taraf›ndan elkonulan “Adele Bloch-Bauer I” yeral›yor.

Yeni turizm konsepti: Her otel odasında Kuran

1700 yıllık gezici kütüphane

Demirel’inAdalet Partisi’yle(AP) hükümetinbafl›nda oldu¤udönemde vapurücretlerineyap›lan zamlarailiflkin karikatür.‹stanbul’dabugünlerdeulafl›ma yap›lanzam da halkaçok geldi, ancakbu defa insanlarturnikelerdenatl›yor. (G›rg›r-fiubat 1980)

Ö¤renciyeiflkenceyianlatan 1989tarihli bukarikatürebugün binlerceö¤rencininhapisteoldu¤unu ekle-mek yeterli.(Avni-21May›s 1989).

So¤an ve m›s›r› suç delilisayan bu karikatür, belkide o dönem okuyanlara

“yok art›k” dedirtecekabsürdlükteydi. Bugün ise

çakmak, flemsiye, kitap,ders notunun örgüt

üyeli¤ine delalet say›ld›¤›savc› iddianemeleri kötübir flaka de¤il. (G›rg›r-9

Mart 1980)

Baz›lar› asla de¤iflmez! (Avni-14 Nisan 1990)

AKP iktidar›n›n 10. y›l›n› yafl›yoruz.Bu 10 y›ll›k tek parti iktidar›nagüzelleme yapanlara göre; Türkiyepek çok konuda önemli yollar katetti,konuflulmad›k konu, aç›lmad›k dosyakalmad›. Gerçekten öyle mi de¤il mi,

bunu pekçok konu bafll›¤›nda pekçokveriyle, analizle tart›flmak mümkün.Ancak bu defa çizgilerle yapaca¤›zbunu, mizahta iz sürece¤iz. 12Eylül’ün sonunu getiren (!) AKP’ninneyi de¤ifltirdi¤ine bakmak için döne-min mizah dergilerini kar›flt›rmak

yeterli. Karikatürler adeta tarihsiz, çi-zerleri, onlar› bugün de rahatl›kla kul-lanabilir. Karikatürlerin söyleyece¤inibiz bafltan söyleyelim; AKP; bask›,sömürü ve gericili¤i “iyi yap›yor”,ustal›kla da yoluna devam ediyor. Sözçizginin…

U⁄UR AKSOYAKP’nin çizgisi aynı

AKP’nin ileri demokrasisinde iflçiye deyer yok. ‹flsizlik tehdidiyle terbiye edilmeyeçal›fl›lan iflçiler, hak taleplerinde polis cop-una, biber gaz›na maruz kal›yor. 1979’dekurulan MHP ve MSP destekli AP’nin 2.Milliyetçi Cephe hükümetinin marifet-lerinden iki kare. 22 Ocak-20 fiubat 1980aras›nda Tarifl iflçilerinin direnifline sald›ranpolis pekçok kifliyi yaralad›, iflkencedengeçirdi (G›rg›r-24 fiubat 1980)

Page 16: 165'inci Sayı

SOKAĞINSESİ 16

Halk›n Sesi6 Eylül 2012 / 19 Eylül 2012

Ü R E T E N B İ Z İ Z Y Ö N E T E N D E B İ Z O L A C A Ğ I Z

Antakya’daki Barış Gü-nü mitingine katılan on

bin kişi, “Suriye’ye emperya-list müdahaleye hayır” dedi.Antakya’daki mitingin kitle-selliği, halkın, kentte ciritatan eli silahlı militanlardanve AKP politikalarındanduyduğu rahatsızlığın kanıtıoldu. Bu miting, Türkiye’ninIrak’ta savaşa girmesine 1Mart’ta engel olan iradeninülke topraklarında ciddi birkarşılık bulduğu ve Suriye’yeemperyalist müdahaleye izinvermemenin yolunun sokak-tan geçtiğini göstermiş oldu.Eylemlerin ardından İslamcımilitanların silahlı eğitim

gördüğü evlerden başka yer-lere taşındığı, “Her şey nor-mal” diyen Hatay Valisi’ninberberleri seferber edipkamplardaki Selefilerin sa-kallarını kestirdiği öğrenildi.

‘TAŞERONLUĞA SON!’Suriye’ye Emperyalist

Müdahaleye HayırPlatformunun çağrısıylaEğitim-Sen önünde biraraya gelen binlerce kişibüyük bir coşkuyla yürüyüşegeçti. Polis, cadde girişinekurduğu barikatı, on bin-lerce kişinin hareketetmesiyle kaldırmak zorun-da kaldı.

Asi Nehri kenarındakiSaray Caddesi’nde toplananeylemciler adına basınaçıklamasını Hatay TabipOdası Başkanı SelimMatkap okudu.

AKP’nin Suriye’ye yöne-lik emperyalist müdahaleyetaşeronluk yaptığını belirtenMatkap, Hatay kentinin elKaide ve benzer dinci örgüt-lerin yuvası haline getirilme-sine izin vermeyeceklerinisöyledi. Matkap, ABD em-peryalizmine ve onun taşe-ronu AKP iktidarına karşıherkesi sokağa ve mücadeleetmeye çağırdı.

Yapılan konuşmaların

ortak noktası, Hatay’da elisilahlı militanlara veAKP’nin savaş politikalarınagösterilen tepkinin ülke ge-neline yayılması ve barış çığ-lığının daha güçlü bir şekildeifade edilmesi gerektiği ol-

du.Antakya halkının büyük

destek verdiği eylem,“Suriye halkı yalnızdeğildir”, “Katil ABD, işbir-likçi AKP” sloganlarıyla sonbuldu.

Ankara’da hayatını savaşta kaybetmiş bir gerillaannesiyle bir asker yakını birbirlerine sarılarakhaykırdılar: “Gelin bu savaşı bitirelim.”Antakya’da on binler Suriye’ye emperyalistmüdahaleye karşı sokağa çıktı.

İstanbul’da alanları dolduran binler “barış içinmücadele edeceğiz” mesajı verdi. Trabzon’dan Diyarbakır’a Kars’tan Antakya’ya onbinler AKP’nin ülkedeki ve Ortadoğu’daki savaşpolitikalarına “Hayır” dedi

Kardeş kanı Erdoğan’ın ‘boynunda’

Her yıl 1 Eylül’lerde on binler-ce kişinin bir araya geldiği Diyar-bakır’da bu yıl da tablo değişmedi.On binler Kürt sorununda “De-mokratik çözüm ve müzakere”çağrısında bulundu. İstasyon Mey-danı’ndaki mitingde yapılan ko-nuşmalarda AKP’nin Kürt halkınasavaş ilan ettiği ve barış talepleriniduymadığı belirtilirken DiyarbakırBüyükşehir Belediye Başkanı Os-man Baydemir de “Kürt anneleriher zaman barışı haykırıyor. As-kerler için bizim de evladımız, di-yor. Asker ailelerine ricam şudur.Siz de ‘gerilla bizim evladımız’derseniz barışın kapısı açılmış ola-caktır” dedi. Baydemir’in barışformülüne AKP kulaklarını tıkar-ken İslamcı medya ise saldırganbir dille eleştirdi.

Mitingde konuşan BDPDiyarbakır Milletvekili NurselAydoğan da Başbakan Erdoğan’ınkendilerine “Safınızı belirleyin”dediğini hatırlatarak “Safımızezilenlerin, Kürt halkının veRoboskili ailelerin yanıdır” dedi.

İzmir’deki mitingde yapılankonuşmalarda AKP’nin ülkeyihem içeride hem dışarıda savaşasürüklediği belirtildi. Mitingde sözalan BDP milletvekili Sırrı Sakık,“Kürt sorunu terörle mücadelesorunu değil bir müzakeresorunudur” dedi; BDP içinAntep’teki saldırıyla Roboski’dekisaldırının aynı olduğunu söyledi.

Trabzon’da KESK, Halkevleri,ÖDP ve CHP’nin katılımıylagerçekleşen mitingde şiddetin veçatışmanın yoğun olduğu birdönemde barış talebinin yük-seltilmesinin zorunluluk olduğuifade edildi. Eskişehir’dekieylemde de AKP’nin Türk-Kürt,Alevi-Sünni çatışmasını provokeetmeye çalıştığı belirtildi.Mersin’de HDK üyeleri barışapedal çevirirken Dersim, Kars,Bursa, Samsun, Hakkari, Adanave Malatya’da barış mitinglerigerçekleştirildi. Van’daki mitinginardından polis halka saldırdı.Polisin biber gazı ve tazyikli suylagerçekleştirdiği saldırıya halktaşlarla karşılık verdi.

Ankara’da emek ve demokrasigüçleri tarafından KolejMeydanı’nda gerçekleştirilenmitingin en anlamlı olayı kirlisavaşta hayatını kaybeden bir ge-rillanın annesi ile bir askerinakrabasının kucaklaşması oldu.

Gerilla annesi, Kürtçe yaptığıkonuşmada oğlunun gerillaolduğunu ve savaşta hayatını kay-bettiğini söyleyerek “Artık bu kandursun. Barış istiyoruz” dedi.Asker yakını olan SelvinazGöçmen ise bir yeğenininHakkari’de öldüğünü belirterek,“Çatışmadan 8 şehit var dedilerAnkara’ya 20 cenaze geldi. Çıkanhaberlerde PKK’ye karşıolduğumuz söylendi ama bizPKK’ye karşı değildik çünkü dahane olduğunu bilmiyorduk. Bizsavaşı yeğenim öldükten sonraöğrendik. Türk ve Kürt halklarınasesleniyorum, gelin bu savaşıbitirelim” dedi.

DİSK, KESK, TMMOB, TTB,Halkevleri ve HDK’nin kitleselkatıldığı mitingde yapılankonuşmalarda barışın önüne kuru-lan her engelin kardeşliğe karşıkurulmuş barikatlar olduğu ifadeedildi.

İstanbul Kadıköy’deki İskele Mey-danı’nda bir araya gelen binlerce

kişi “Barış” dedi. Tepe Natilius veHaydarpaşa Numune Hastanesiönünde buluşan eylemciler alkış vesloganlarla Kadıköy İskele Meyda-nı’na yürüdü. BDP, KESK, EMEP,ÖDP, Halkevleri ve TMMOB’ninkitlesel bir katılım gösterdiği yürü-yüşte TÜMTİS üyesi direniştekiDHL işçileri, HEY Tekstil işçileri veHava-İş üyesi THY direnişçileri deyer alırken Alevi örgütleri de barıştaleplerini dile getirdi.

Barış mücadelesinde hayatınıkaybedenlerin anısına gerçekleştiri-len bir dakikalık saygı duruşu sıra-sında seyyar satıcıların “soğuk su” ve“ava sar” sesleri de kesildi.

Saygı duruşunun ardından ilksözü sanatçı Hilmi Yarayıcı veHatay’daki izlenimlerini aktardı.Yarayıcı’nın ardından İstanbulTabip Odası Genel Sekreteri Ali

Çerkezoğlu konuştu. TTB, DİSK,KESK ve TMMOB adına konuşanÇerkezoğlu’nun “Kastamonu’daki,Edirne’deki, Diyarbakır’dakikardeşimin kanı, savaşta ısrar edenErdoğan’ın boynundadır” dedi.

Halkevleri Genel Başkanı OyaErsoy, barış için atılması gerekenadımların belli olduğunu ifadeederek, “Ortadoğu’ya dönük içsavaş kışkırtıcılığına, emperyalistmüdahalelere ve taşeronluğa sonverilmelidir” dedi.

Milletvekili Sırrı Süreyya Ön-der’in konuşulacağı anons edildiktensonra miting alanı hareketlendi ve

Önder “Kürdistan seninle gurur du-yuyor” sloganlarıyla karşılandı. Ön-der kısa ve öz konuştu: “Barış ile sa-vaş arasında iki temel fark vardır.Birincisi savaş ölüm, barış hayattır.İkincisi barışın kaybedeni, savaşınkazanını olmaz”

BARIŞ İÇİN DİRENMEK GEREKÖnder’in ardından BDP Eş

Genel Başkanı Selahattin Demirtaşsöz aldı. Demirtaş, “bal bal” deyinceinsanın ağzının tatlanmayacağı gibi“barış barış” deyince barışın gelme-diğini belirterek “Barış içinmücadele etmek ve direnmek

gerekir” dedi. Şemdinli’de savaş vardenildiğinde başta BaşbakanErdoğan olmak üzere AKP’lilerinkendisine “Yalancı” dediğiniaktaran Demirtaş, Başbakan’ın ikiyıl önce referandum mitingindeyaptığı “Kardeşim Esad”ifadelerinin geçtiği şu konuşmayıdinletti: “Suriye ile aramızda sorun-lar kalktı mı, Esad kardeşimle hertürlü işbirliğini yapıyoruz. Vizelerikaldırdık mı, Suriyeli kardeşimalıyor pasaportunu Antep’e geliyormu, Antepli kardeşim alıp pasapor-tunu Halep’e Şam’a gidiyor mu, kimkazandı? Antep kazandı.”

Erdoğan’ın konuşmasınınardından Demirtaş şunları söyledi:“İşte bu başbakan bana yalancıdiyor, BDP’lileri samimiyetsizliklesuçluyor.”

Konuşmaların ardından eylem,Grup Emeğe Ezgi ve Agire Jiyanşarkılarıyla son buldu.

‘SAVAŞI YEĞENİMÖLDÜKTEN SONRA

ÖĞRENDİK’

ROBOSKİ DEANTEP DE BİR

TÜRK ANALARGERİLLAYA ‘EVLADIMIZ’DERSE

EDREMİT İLK DEFA 1 EYLÜL’Ü KUTLADI

Balıkesir’in Edremit İlçesi’ndeDünya Barış Günü ilk defa biryürüyüş ve mitingle kutlandı.

HDK Balıkesir İl Meclisitarafından gerçekleştirilen eylemEdremit Belediye binası önündebaşladı.

10 kişilik faşist bir grubun barışve kardeşlik sloganlarının atıldığıbelediye önündeki buluşmayayönelik provokasyon girişimisonuçsuz kaldı. “Ölüm değilçözüm, çatışma değil müzakere”pankartını açan eylemcilerCumhuriyet Meydanı’na kadaryürüdü.

Cumhuriyet Meydanı’ndayapılan konuşmaların ardındanmahalli sanatçılar MithatDeğirmenci ile Aşık Şerifi kısabirer konser verdi.

Konuşmalar ve konser sırasındaprovokasyon girişimleri sürse deHDK’li görevliler tarafından bugirişimler engellendi.

Konser sırasında büyük birhalay kuruldu.

Miting, bir sonraki seneEdremit’te daha kitlesel vecoşkulu bir barış mitingi yapılmasıkararının alınmasıyla son buldu.

Asi kıyısında barış çığlığı

Hitler faflizminin 1939 y›l›nda Polonya’y› iflgalederek savafl› bafllatt›¤› 1 Eylül günü, II. DünyaSavafl›’n›n ard›ndan Varflova Pakt›’n› imzalayandevletler taraf›ndan “bar›fl içinde bir dünyamücadelesi görevini” hat›rlatmak amac›yla “DünyaBar›fl Günü” olarak kabul edildi. Varflova Pakt›’n›n

da¤›lmas›na ra¤men 1 Eylül, halklar taraf›ndanDünya Bar›fl Günü, bar›fl 盤l›klar›n›n yükseldi¤i günolarak kutlan›yor. Bu y›l Suriye’de AKP hükümetideste¤iyle süren iç savafl ve fliddetlenen Kürtsavafl›n›n oldu¤u bir ortamda 1 Eylül’e gelindi.Savafl›n sesini yak›ndan hisseden halklar her yerde

soka¤a ç›kt› ve “bar›fl” dedi. ‹stanbul’dan Antakya’ya, Diyarbak›r’dan

Ankara’ya birçok kentte bar›fl talebi sokaklardayank›land›. 1 Eylül eylemlerinin iki ana vurgusuvard›: “Kürt sorununda ölüm de¤il çözüm” ve“Suriye’ye emperyalist müdahaleye hay›r.”

Savaş ve barışarasındaki fark

‹‹ssttaannbbuull’’ddaakkii eeyylleemmddee HHaallkkeevvlleerrii kkoorrtteejjii