Top Banner
Aleviler kurultayda Büyük Alevi Kurultay›’nda eflit yurttafll›k talepleri konufluldu. AKP hükümeti elefltirildi. Siyasal ‹slam’›n hege- monyas›na karfl› mücadele karar› al›nd› S. 3 Eylemler sürüyor Gökçek ulafl›m zamm›n› sokaklardan tahsil edemiyor. Ankaral›lar, paras›z, nitelikli ulafl›m haklar› için ç›kt›klar› yoldan dönmüyor. Ulafl›m eylemleri sürüyor S. 12 Heykelin gölgesi Kars’taki ‹nsanl›k An›t›’n›n y›k›lmas›n› isteyen ve an›t› ucube olarak nitelendiren Erdo¤an’›n an›t›n göl- geledi¤ini iddia etti¤i ‘tarihi külliye’ on y›l önce mahalle aras›ndaki küçük bir türbeye yeni binalar›n eklenmesiyle oluflmufl S. 15 Ferda Koç / Sayfa 4 Yoksullar›n kardeflli¤i Tufan Sertlek / Sayfa 11 Yeni ufuklara do¤ru Taylan Kaya / Sayfa 12 Su yaflamd›r, yaflam... Onur Çakmak / Sayfa 14 Elveda Ali Sami Yen Y›l 5 Say› 124 28 Ocak 2010 • 1 TL AKP ‹KT‹DARININ ‹SLAMCI M‹LL‹YETÇ‹ TAHK‹MATI Emek düflman› Torba Yasa mecliste; ‘YÖK reformu’yla üniversitelerde bask›lar art›yor; HES’lere karfl› mücadele edenler tehdit ediliyor; gericilik t›rman›yor Emekçiler 81 ilden meclise yürüyor; üni- versiteliler kendilerinden kaçan baflba- kan›n peflini b›rakm›yor, güvencesizler iktidara hak mücadelesiyle karfl› koyuyor Halkın Hakları Forumu Halk›n Haklar› Formu 21-23 Ocak 2011 tarihleri aras›nda Ankara’da topland›. Bu toplant›ya memleketin dört bir yan›ndan; gecekondu damlar›ndan, dere yataklar›ndan, ö¤renci yurtlar›ndan, üretim band›ndan, çokça da direnifl çad›rlar›ndan kopup gelen bini aflk›n kad›n ve erkek direniflçi kat›ld›. Bizleri zemheri ay›nda Ankara’da buluflturan ortak duygu, cüretkârl›kt›r. ...Bizlerden zemheri ay›nda gül isteyenler, imkâns›z› istediniz ya, gözünüz ayd›n! Yaflam› borsa endeksinde puana vuranlara inat, gülü gül ile tartanlar bu topraklarda yeniden sahne al›yor. S›n›flar mücadelesi, günümüzde, halk›n haklar› mücadelesinde somutlafl›yor. Hak mücadeleleri gündelik ihtiyaçlar› çözerken büyük bilinç s›çramalar› yaratarak emekçi kitlelerin ufkunu aç›yor. Güncel devrimcileflirken, devrim de gün- cellefliyor. Yolumuz aç›k olsun… S. 7-8-9-10 Halkın haklarına sökmüyor Emekçiler torbaya karşı sokağa çıkıyor KESK’in ça¤r›s›yla bir araya gelen D‹SK, TTB ve TMMOB torba yasaya karfl› mücadele program›n› ortaklaflt›rd›. Emekçiler, AKP’nin sermayeye teflvik, emekçiye sömürü getiren düzenleme- sine karfl› 31 Ocak’ta 81 ilden Ankara’ya yürüyor S. 6 Öğrenci piyasa gömleğini yırttı Tunus’ta halk isyan› kazand› Üniversitelerde- ki neoliberal dö- nüflüm, e¤itimin piyasalaflt›r›lmas› ve AKP gericili¤inin yaratt›¤› y›k›mdan yeni bir üniversite muhalefeti do¤uyor. AKP’nin üniversite ve YÖK reformu gençli¤in militan muhalefe- tiyle geri tepiyor S. 4 Tunus’ta üniversite mezunu iflsiz bir gencin yakt›¤› isyan atefli k›sa sürede iflbirlikçi, soy- guncu iktidar› kül etti. Tunus’tan ayn› co¤rafyaya yay›lan halk hareketi neolibe- ralizm karfl›t› hareketlere güç verdi. ‹syan dal- gas› M›s›r, Ürdün, Cezayir ve Fas’› etkiledi bile S. 5 Aç midelerden do¤uyor nur topu isyanlar Halk›n hak mücadeleleri, hem pratik olarak hem de örgütsel olarak olanaklar›n› üreterek ilerliyor. Halk›n Haklar› Forumu’nun sonuçlar›nda da vurgulanan bahar program› mücadeleye ivme kazand›racakt›r. YOL YAZISI S. 3
16

124'üncü sayı

Mar 19, 2016

Download

Documents

Halkın Swai'nin 28 Ocak - 10 şubat 2011 periyodlu sayıaı
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: 124'üncü sayı

Alevilerkurultayda� Büyük AleviKurultay›’nda eflityurttafll›k taleplerikonufluldu. AKPhükümeti elefltirildi.Siyasal ‹slam’›n hege-monyas›na karfl›mücadele karar› al›nd›� S. 3

Eylemlersürüyor� Gökçek ulafl›mzamm›n› sokaklardantahsil edemiyor.Ankaral›lar, paras›z,nitelikli ulafl›m haklar›için ç›kt›klar› yoldandönmüyor. Ulafl›meylemleri sürüyor� S. 12

Heykelingölgesi� Kars’taki ‹nsanl›kAn›t›’n›n y›k›lmas›n›isteyen ve an›t› ucubeolarak nitelendirenErdo¤an’›n an›t›n göl-geledi¤ini iddia etti¤i‘tarihi külliye’ on y›lönce mahallearas›ndaki küçük birtürbeye yeni binalar›neklenmesiyle oluflmufl � S. 15

Ferda Koç / Sayfa 4

Yoksullar›n kardeflli¤i

Tufan Sertlek / Sayfa 11

Yeni ufuklara do¤ru

Taylan Kaya / Sayfa 12

Su yaflamd›r, yaflam...

Onur Çakmak / Sayfa 14

Elveda Ali Sami Yen

Y›l 5 • Say› 124 28 Ocak 2010 • 1 TL

AKP ‹KT‹DARININ ‹SLAMCI M‹LL‹YETÇ‹ TAHK‹MATI

Emek düflman› Torba Yasa mecliste; ‘YÖKreformu’yla üniversitelerde bask›larart›yor; HES’lere karfl› mücadele edenlertehdit ediliyor; gericilik t›rman›yor�

Emekçiler 81 ilden meclise yürüyor; üni-versiteliler kendilerinden kaçan baflba-kan›n peflini b›rakm›yor, güvencesizleriktidara hak mücadelesiyle karfl› koyuyor�

HalkınHaklarıForumu

Halk›n Haklar› Formu 21-23 Ocak2011 tarihleri aras›nda Ankara’datopland›. Bu toplant›ya memleketindört bir yan›ndan; gecekondudamlar›ndan, dere yataklar›ndan,ö¤renci yurtlar›ndan, üretimband›ndan, çokça da direniflçad›rlar›ndan kopup gelen bini aflk›nkad›n ve erkek direniflçi kat›ld›.

Bizleri zemheri ay›nda Ankara’dabuluflturan ortak duygu,cüretkârl›kt›r. ...Bizlerden zemheri ay›nda gülisteyenler, imkâns›z› istediniz ya,gözünüz ayd›n! Yaflam› borsaendeksinde puana vuranlara inat,gülü gül ile tartanlar bu topraklardayeniden sahne al›yor. S›n›flar

mücadelesi, günümüzde, halk›nhaklar› mücadelesinde somutlafl›yor.Hak mücadeleleri gündelikihtiyaçlar› çözerken büyük bilinçs›çramalar› yaratarak emekçikitlelerin ufkunu aç›yor. Günceldevrimcileflirken, devrim de gün-cellefliyor. Yolumuz aç›k olsun…� SS.. 77--88--99--1100

Halkın haklarına sökmüyor

Emekçilertorbaya karşısokağa çıkıyor

� KESK’in ça¤r›s›ylabir araya gelen D‹SK,TTB ve TMMOB torbayasaya karfl› mücadeleprogram›n›ortaklaflt›rd›.Emekçiler, AKP’ninsermayeye teflvik,emekçiye sömürügetiren düzenleme-sine karfl› 31 Ocak’ta81 ilden Ankara’yayürüyor � S. 6

Öğrenci piyasagömleğini yırttı

Tunus’ta halk isyan› kazand›

� Üniversitelerde-ki neoliberal dö-nüflüm, e¤itiminpiyasalaflt›r›lmas›ve AKPgericili¤ininyaratt›¤› y›k›mdanyeni bir üniversitemuhalefetido¤uyor. AKP’ninüniversite ve YÖKreformu gençli¤inmilitan muhalefe-tiyle geri tepiyor� S. 4

� Tunus’ta üniversite mezunu iflsiz bir gencinyakt›¤› isyan atefli k›sa sürede iflbirlikçi, soy-guncu iktidar› kül etti. Tunus’tan ayn›co¤rafyaya yay›lan halk hareketi neolibe-ralizm karfl›t› hareketlere güç verdi. ‹syan dal-gas› M›s›r, Ürdün, Cezayir ve Fas’› etkiledi bile � S. 5

Aç midelerden do¤uyornur topu isyanlar

Halk›n hak mücadeleleri, hem pratik olarak hem de örgütselolarak olanaklar›n› üreterek ilerliyor. Halk›n Haklar›Forumu’nun sonuçlar›nda da vurgulanan bahar program›mücadeleye ivme kazand›racakt›r. YOL YAZISI � S. 3

Page 2: 124'üncü sayı

MEDYAHalk›n Sesi

228 Ocak 2011 / 10 fiubat 2011

Kenar Notlar›

“Liberal aydınlarla ittifak çatırdıyor mu?” diyesoran gazeteciye Başbakan Erdoğan,

“Böyle bir çatırtı duymuyorum. Böyle bir ittifakfalan yok” diyor ve devam ediyor: “Doğal bir itti-fak falan oluşmuşsa o ayrı bir konu. Eğer budönemde AK Parti iktidarı bu çeteleri, bazı kirlioluşumları açığa çıkardıysa, burada onlarındestekleri olduysa sağ olsun… ama sandığıentelektüelin dili belirlemiyor, milletin dili belirli-yor.” (Okan Müderrisoğlu, Sabah, 27 Ocak 2011)

Her şey gayet açık. “Ben ittifak kurmam, kul-lanırım; herkesi, her şeyi kullanırım” demek istiyorErdoğan. Devlet iktiarındaki gücünü artırırken li-berallerin “demokrasi ve özgürlükler”den sözeden dilini kullanan AKP, sandığa giderken mille-tin İslamcı-milliyetçi dilini kullanmayı tercih ediyor.Daha ne desin; daha nasıl anlatsın? Bir ittifakındoğası ancak bu kadar açık sözlü anlatılır. AKP ik-tidarının ittifaklar politikası “kullanmak, işbitiricilikve fırsatçılık” üzerine kuruludur. Hemen oracıktaliberal entelektüellerin de işini bitiriyor. Halkın dev-let seçkinlerine karşı antipatisini ve güvensizliğinioya çeviren AKP, fırsatını bulmuşken halkın ortasınıf profesyonellerine ve entelektüellerine olangüvensizlik ve alerjisini de oya çeviriyor.

Liberallerin AKP ile resmen ittifak kurabilecekfiili ve politik bir gücü olmadığından, Erdoğantarafından “müttefik” olarak bile görülmüyor. İkti-darın “organik aydınları” değil, iktidarın kullanılıpatılan ya da yedeğe alınan “kul-lanışlı organik elit-leri”.

Bu ezici iktidar kibiri karşısında, liberal entelek-tüeller adına umutlananlar ve hayallere kapılanlaroluyor. “Biz dememişmiydik!” gibisinden liberalentelektüelleri gerçeklerle yüzleşmeye çağırançıkışlar görülüyor.

Öncelikle sık rastlanan bir yanılgıyı düzeltelim.Liberal entelektüellerin sorunu, bir düşünselyanılgı değildir. Yani liberaller, “aklın yanlış kul-lanımı” sonucu gerçekleri göremediğinden AKP’yidestekliyor değiller. Tersine, her şeyi bal gibi biliy-or, görüyor; ama yine de destekliyorlar. Çünküliberallerin sorunu bir düşünsel sorun değil, birsınıfsal mecburiyettir. Erdoğan, liberallerin bumecburiyetini çok iyi bildiğinden, kendindenemin, kibirli üslubuyla, onlara, haddini bildiriyor.

Liberaller, iktidarın organik aydınları değiller;ama “sermayenin organik profesyonelleri” olduk-ları kesin. Birkaç siyasal partide bulunanları say-mazsak, (ki onlarda fonlama ağlarına bağımlıdır)çoğu sermaye medyasında, özel üniversitelerde,danışmanlık-strateji-araştırmak şirketlerinde,finans, kültür sanat, halkla ilişkiler sektörlerindekonumlanmış durumdalar. Yaşam tarzı olarak,yüksek standartlı tüketim kültürüne bağımlı, sterilorta sınıf yaşam sürmekteler. AKP’nin kur-maylığını yaptığı neliberal politikaların sonucuyükselen yeni orta sınıfların içinde yer alıp, onlarındüzenle uyumunu sağlayan entelektüel gereksin-imlerini üretiyorlar.

Liberallerin -sermayenin organik entelektüel-lerinin- varlığı ve sınıfsal gönenci neoliberal poli-tikaların başarısına bağlı. O da şimdilik yalnızcaAKP iktidarına tutunarak elde edecekleri birolanak durumundadır. Bu bedenle, liberaller,bıçak ekmiğe dayanmadan AKP eleştirisinegirişmedi. AKP’ye yönelen her türlü muhalfeteAKP’den bile önce büyük bir cevvaliyetle göğüsgerdi. Ezilenlerden ve emekçi halk kitlelerindenyükselen muhalefete düşmanca davrandı.Liberallerin halk ve sol düşmanlığı genellikle,onların bir kısmının geleneksel sol harekettengelmesinden kaynaklanan eski bir husumetolarak değerlendirildi. Kısmen doğrudur da.Liberallerin husumetleri eskiye dayanır; amayaraları tazedir. Hayır sanıldığı gibi onlarıyaralayan Erdoğan’ı aşağılayıcı çıkışlar değil.Onları asıl yaralayan, onca cefasını çekmişken,zorluklara katlanmışken, onursuzlukları sineyeçekmişken, sıra tam sefasını sürmeye geldiğindeorta sınıf yaşamlarını tehdit eden, sokaktan,güvencesizlerden yükselen yeni toplumsalmuhalefet hareketleridir.

Liberalleri düflürengüvencesizler

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ikiay önce ulaşım tarifelerine yaptığızammına toplumsal muhalefetten tepkigelmiş, bir dizi eylem düzenlenmişti. İstan-bul Halkevleri de ulaşım zamlarının gerialınması için kampanya başlatarak,zammın geri çekilmesi talebini mahalleler-de örgütlemeye girişti.

Halkevleri’nin ulaşım hakkı mücade-lesinin İstanbullular tarafından sahiple-nilmesi ve tepkinin her geçen gün büyüme-si, iktidar destekçilerini de harekete geçir-di. AKP’nin yazılı ve görsel medyası ulaşımzamlarını maliyet hesaplarıyla haklı göster-meye çalışırken, ulaşım hakkını savunan-lara karşı en dikkat çeken karalamaÜmraniye’de bir cami hocasından geldi.

Ümraniye’nin Tepeüstü Mahallesi’ndebulunan Güneysu Camisi hocası 14 OcakCuma günü verdiği vaazda, ulaşım hakkınısavunmanın ‘teröristlik’ olduğunu söyledi.Yetinmedi, cemaate eylemleri “Halkevleriadında terörist bir örgüt”ün düzenlediğiniaçıkladı!

NANKÖRLER DEVLET‹N KIYMET‹N‹B‹LM‹YOR!

Güneysu Camisi imamının vaazsırasında söyledikleri, Zaman gazetesibaşta olmak üzere AKP basınının herfırsatta dile getirdiklerinin inceltilmemişsözlerle ifadesi gibi görünüyor. İmam, hut-beye “devletin bir şey verdiğinde iyi, ver-mediğinde kötü gösterildiğini” belirterekbaşladı. Devleti kötü göstermenin nankör-

lük olduğunu öne süren imam, sözü uzat-madan ulaşım hakkı eylemlerine getirdi.İmam, ulaşım zamlarına karşı eylemlerigerçekleştirenleri “nankör, düzenbaz,terörist” sözleriyle tanımladı ve devam etti;“Bu tür eylemleri Halkevleri adı altındakiterörist gruplar gerçekleştiriyor, bunlarakanmayın.” Halkevleri, cami cemaatinebizzat imam tarafından hedef gösterildi.Halkevcilerin yoğun olarak faaliyet göster-diği mahallede, ‘halkın ulaşım hakkı kam-panyasına’ destek verdiği biliniyor.

RESM‹ ‹MAM DE⁄‹LMahalle halkıyla yaptığımız görüşmede

imam sıfatıyla cemaate vaaz veren venamaz kıldıran kişinin resmi görevliolmadığını öğreniyoruz. Cemaatten bazıkimseler, caminin sözleşmeli imamınınyapması gereken tüm işleri son iki aydır,mahalleye nereden geldiği belli olmayanbu kişinin yaptığını söylüyor. Camiçevresinde görüştüğümüz esnaflar dahocanın tüm vaazlarının bu şekildeolduğunu, sürekli siyaset manipülasyon

yaptığını belirterek rahatsızlıklarını dilegetiriyor.

MÜFTÜLÜK ‹MAMDAN BETERKonuyla ilgili görüşme

gerçekleştirdiğimiz Ümraniye Müftülüğü,hocayla aynı görüşleri paylaştıklarını belirt-mekten kaçınmadı. Müftülük, hocanınvaazda söylediklerinin doğru olduğunuileri sürdü ve hocanın haksız olmadığınısavundu.

Daha önce mahallelilerden deÜmraniye Müftülüğü’ne şikayette bulu-nanlar olduğunu öğrendik. Müftü onlarada aynı cevapları verdikten sonra, mahal-

leliler Diyanet’in olaya kayıtsız kalma-masını talep etmiş. Olumsuz yanıt alanmahalleliler, konuyla ilgili aralarındaörgütleneceklerini belirtince aldıkları tepkiise hayli ilginç; “Örgütlenmek teröristçe birtutumdur ve dine uygun değildir. İslam’daörgüt olmaz, meşru değildir, cemaatmeşrudur.” Tepeüstü Mahallesi halkı,ulaşım zamlarına tepkilerin karşısında ikti-darı savunmak adına Halkevleri’ni teröristolarak gösteren, halkın hak aramamücadelesini “nankörlük, düzen bozucu-luk” olarak niteleyen imama karşı itirazla-rını yetkililere ileteceklerini belirtiyor.

AKP’nin imamından ‘hak’a terör damgası

Haber TMŞ’denkağıt cemaatten

Gülen cemaatinin yayın organı Zamangazetesi, Terörle Mücadele Şubesi’nde

hazırlanan solu hedef gösterme haberleriniyayımlamayı sürdürüyor.

Gazete, en son 26 Ocak’ta Sedat Güneçimzalı “Bölücü örgütler kaos için birleşmiş”başlıklı haberle siyasi polisin sesi oldu.Haberde Ankara Emniyet’inin çok ilginç biryapıyı deşifre ettiği iddia edilerek, “PKK,DHKP-C, TKEP-L, MKP, TİKP ve ÖğrenciKolektifleri”nin üniversitelerde uygulamaküzere ‘kaos planı’ hazırladığı öne sürüldü.Ankara Emniyeti’nin gazeteye ilettiği sözkonusu plan akıllara ziyan: “Örgütler bir arayagelip çeşitli timler oluşturdu, krokiler çizdi veüniversitelerde Kürt-Türk, sağ-sol kavgasıçıkarmak üzere planlar kurdu.”

Ancak Zaman gazetesinin benzer her ha-berde olduğu gibi, bu haberinde de iddialarınhangi belge ve bilgilere dayandığı belirtilmiyor.

Terörle Mücadele Şubesi de hazırladığıhaberleri yayımlatmak için cemaatin sayfalarınıtercih etmeyi sürdürüyor.

2 4 Ocak 1993’te evininönünde aracına konulanbombanın patlamasıyla

yaşamını yitiren araştırmacı gazete-ci Uğur Mumcu, Cebeci AsriMezarlığı’nda düzenlenen törenleanıldı. Anmaya Uğur Mumcu’nunsevenlerinin oluşturduğu yüzlercekişilik topluluk katılırken, eşiGüldal Mumcu, çocukları Özge veÖzgür Mumcu da anmada yerinialdı.

Törende “Unutmadık, unuttur-mayacağız” mesajı verenkatılımcılar, Mumcu’nun kabrinekaranfil bıraktı. Sevenleri,öldürüldüğü sokakta Uğur Mumcuiçin bestelenen şarkıları söyledi.

AKÖZ’ÜN C‹NAYETAKLAMA ÇABASI

Uğur Mumcu cinayetinin 18.yılında Sabah gazetesi yazarı EmreAköz’ün “Demokrasi Şehidi?”başlıklı köşe yazısı tartışma yarattı.Aköz, yazısında Mumcu’yu anmakve siyasi suikastleri kınamak yerine,Mumcu’ya demokrasi şehidi den-mesini eleştirdi, gazeteciyi derindevlet tezgahçılarından biri olaraktanımladı. Aköz’ün yazısındaMumcu’nun “PKK'nin derin devlettarafından kurdurulan ve beslenenbir örgüt olduğunu saptadığı için,aracına yerleştirilen bombaylaöldürüldüğü” de iddia ediliyor.

Emre Aköz, yazılarında bolcahakaret kullandığı ve iktidarı herkoşulda desteklemek adına yalanifadelere başvurduğu için eleştir-ilen bir isim. 21 Ocak’ta yazdığı“Demokrasi Şehidi?” yazısınacevap ise Radikal gazetesi köşeyazarı, Uğur Mumcu’nun oğluÖzgür Mumcu’dan geldi. Özgür

Mumcu, Emre Aköz’ü “ölü tas-nifçisi” olarak nitelediği cevapyazısında şu ifadeleri kullandı:

“Cinayetle öldürülmüş insanlarıo demokrasi şehidi bu değil diyetasnife tabi tutmaya çalışacakkadar boş vaktiniz varsa, UğurMumcu cinayetinin dava dosyasınıadresinize yollayabilirim. Boş vak-tinizi en azından bu cinayetinaydınlatılması için kullanırsınız. Birişe yarayacağınızı sanmam amamuhakkak ölüleri kategorilereayırmaktan daha faydalı bir iştir.”

MUMCU FA‹L‹ MEÇHULDÜRAköz’ün derin devlet ajanı

imasında bulunduğu UğurMumcu’nun öldürülmesiniinceleyen dava, devletin cinayetinazmettiricilerini ve arkasındakiilişkileri sistematik çabaylakoruduğu iddiasını güçlendiriyor.Uğur Mumcu’nun suikastleöldürülmesinin ardından cinayeteaçılan soruşturmaya AnkaraDevlet Güvenlik MahkemesiSavcılığı hızla el koymuştu. Devlet,

cinayetin ardından soruşturma vedava süreçlerini uzatarak cinayetinaydınlatılmasını sistematik birçabayla engellenmişti. Ancak 7 yılsonra “Umut Davası” adıyla birdava açılabildi. DGM’lerin isimdeğiştirmesiyle dava Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi’ne devredil-di. Dava sürecinde bombayıkoyduğu tespit edilen kişilerdenbazıları pişmanlık yasasıyla serbestbırakılırken, esas azmettirici isim-lere hiçbir zaman ulaşılamadı.Cinayetin esas zanlısı olarak gös-

terilen Oğuz Demir 18 yıldır bulu-namıyor.

Uğur Mumcu cinayeti, hangihesaplaşmanın sonucunda gerçek-leştirilmiş olursa olsun, iki gerçekkendini sürekli hatırlatıyor. UğurMumcu cinayeti, dönemin failimeçhul cinayetler zincirindeBahriye Üçok, Ahmet TanerKışlalı, Necip Hablemitoğlu,Muammer Aksoy, Turan Dursun,Çetin Emeç cinayetleri gibi birhalkayı oluşturuyor. İkincisi isecinayetin arkasındaki ilişkiler, AKPiktidarı dönemi de dahil olmaküzere devlet tarafından süreklikorunuyor.

Emre Aköz gibi düşünen birdiğer ismin Başbakan Erdoğanolduğunu bu yılki tartışmalariçinde kamuoyu görmüş oldu.Erdoğan, cinayetle ilgili gazete-cilere yaptığı açıklamada UğurMumcu cinayetinin faili meçhulkategorisine sokulamayacağınıbelirterek, ölü tasnifçiliğinin yanınacinayet tasnifçiliğini ekledi.

A‹LE ‹HMAL‹NSORUMLULARINA DAVA AÇTI

Uğur Mumcu’nun ailesi dedavada ağır ihmaller olduğunukaydederek, ihmalde bulunan yet-kililer hakkında suç duyurusundabulundu. Ailenin AnkaraBaşsavcılığına verdiği dilekçedebombayı araca koyduğu iddiaedilen Oğuz Demir’in dahi 18 yıldayakalanamadığı belirtilirken,Kemal Türkler cinayeti davası gibizaman aşımı endişesi taşıdıklarıifade edildi. Aile, “Yürütülen idariişlemlerde işi sürüncemede bırakantüm sorumluluların tespit edilerekcezalandırılmasını istiyoruz” dedi.

Türkiye Radyo TelevizyonKurumu (TRT), AKP iktidarı

döneminde kadrosuna aldığı isimler-le tartışma yaratmaya devam ediyor.TRT’de son torpili Fatih Terim’inkızlarına işledi. Terim’in iki kızı dayüzlerce kişinin Kamu PersoneliSeçme Sınavı’yla (KPSS) girmeyeçalıştığı, uzun yıllar TRT’ye hizmeteden nitelikli kadrolarınekranlarında yer alamadığı TRT’deiş buldu.

TRT, geçen yıl da HakanŞükür’ün yaptığı spor programı içinyılda 700 bin TL’ye anlaşma imzala-dığı haberiyle gündeme gelmişti.Zaman, Yeni Şafak, Taraf, Star gibiiktidar destekçisi gazetelerdeki köşeyazarlarının da TRT’de yüksek ücret-le program yapması, HakanŞükür’ün aldığı astronomik ücretlebirlikte değerlendirilince, “TRTcemaate ve yandaşlara para akıtıyor”eleştirileri yapıldı.

TER‹M’‹N KIZI OLMAKDIfiINDA…

TRT ile Fatih Terim’in kızlarınınyaptığı anlaşmayla, Merve Terimyakın arkadaşlarından biriyle TRTSpor’da “Tadında Sohbetler” adlı birprograma başladı. Terim’in küçükkızı Buse Terim de programın modaeditörlüğü için seçildi!

Türkiye’nin en büyük kamu kuru-luşlarından olan TRT’nin bu tercihikamu yayıncılığının ‘mümkün olanen nitelikli yayını ortaya koyma’ ilke-si ile örtüşüyor mu?

Terim ailesi örneğine bakınca busoruyu olumlu yanıtlamak mümkündeğil. Spor programı yaptırılanMerve Terim’in daha önce herhangibir program deneyimi bulunmuyor.Ayrıca Merve Terim, televizyonculukeğitimi de almadı. Modadanışmanlığından kadroya alınanBuse Terim ise New York’da bulu-nan özel bir moda okulunda öğrenci.

TRT’nin imkanları ve uzun yıllaryetişmiş, deneyimli programcılar ilemodacıların işsiz kaldığı göz önünealınınca, Terim ailesiyle yapılananlaşmanın ardında başka niyetleraramak kaçınılmaz oluyor.

KEF‹L‹ BERLUSCON‹Fatih Terim, kurduğu siyasi

ilişkilerin güçlü olduğu sık sık ifadeedilen bir teknik direktör. Öyle ki,kızı Merve Terim’in Amerika’dapsikoloji okumak için düşük sınavnotlarına rağmen başvurduğu okulaİtalya Başbakanı Berlusconi’nintavsiye mektubuyla kabul edildiğiiddia edilmişti. Terim ayrıca siyasetteaşırı sağcı-milliyetçi kimliği iletanınıyor.

Fatih Terim’in kızları TRT’dekiilk programlarını da anne vebabalarının katılımıyla gerçekleştirdi.Böylece Terim ailesinin tüm fertleriTRT ekranında buluşmuş oldu.

ğur Mumcu’nun katledilişinin 18. yılında Emre Aköz“ölü tasnifçiliği”ne girişirken, başbakanı Erdoğancinayetin faili meçhul olmadığını ileri sürdüU

İktidar tayfası Mumcu’ya karşı

TRT’nin musluğu Terimlere akıyor

Fatih Terim’in k›z› Merve Terim TRT Spor’da “Tad›nda Sohbetler”adl› program› sunmaya bafllad›. Terim ailesi Merve Terim’inTRT’deki ilk program›nda tam kadro ekranlarda boy gösterdi.

Uzun yıllar televizyonculuk yapan nitelikli kadroların iş alamadığı TRT’de pro-gram yapma kriterleri arasına Fatih Terim’in kızı olmak da girdi

Page 3: 124'üncü sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

328 Ocak 2011 / 10 Şubat 2011

Aç midelerden doğuyor nur topu isyanlar*

T ayyip Erdoğan, “baba ocağı”nakesin dönüş yaptı. En azından

seçimlere kadar orada kalacak.Yolunu şaşırmadı, geçerkenuğramadı. Bilerek, isteyerek, planla-yarak milliyetçi-muhafazakar dediğisiyasal çizgiye ve onun seçmen kitle-sine sarıldı. Çünkü artık planlargerçek oy sayıları/milletvekili sayılarıüzerinden yapılıyor. 3,5 partili parla-mentoda çoğunluğu kapma savaşıbu.

Dönüşün açıklandığı yer de özelseçilmişti; AKP’nin genişletilmiş ilbaşkanları toplantısı. Ve onlara putkırıcılık, içki düşmanlığı ve tarihimanevi değerler üzerinden siyasetyapmaları emredildi.

Söz konusu olan milliyetçi-muhafazakar kitleden oy almak içinpragmatizmin, ikiyüzlülüğün her tür-lüsü ortaya dökülür. İlk örnek TayyipErdoğan'ın “ucube” yakıştırmasından.İnsanlık Anıtı için “yıkılsın” kararınışöyle savunuyor; “Seyyid Hasan elHarakani türbesi ve camisinin kubbe-si ile heykelin bulunduğu tepeninyüksekliği adeta eşit. Tarihi eseri göl-geleyecek bir inşaata izin vere-mezsiniz”. Bu ne tarih sevgisi! Amabu tarih sevgisi Bergama’daki Allianoiantik kenti kumla örtülürken ya daHasankeyf sulara gömülürken van-dalizme bürünmüştü. R. TayyipErdoğan’ın Kars’taki tutumunungerçek amacı; seçmen kitlesine,AKP’nin, Müslümanların en çokövündüğü put kırıcılığının ve Ermenidüşmanlığının gerçek sahibiolduğunu tekrar hatırlatmaktır.

Benzer bir ikiyüzlülük, “içki”tavrında da sergilenmekte. R. TayyipErdoğan, içki satışını yenidendüzenleyen değişikleri savunurken“Anayasa’nın kendilerine çocukları vegençleri koruma görevi verdiğini”söylüyor. 24 yaşındaki gençleri içki-den koruyan aynı R.T. Erdoğan, 14yaşındaki kız çocuklarının anne-babalarının iradesi ileevlendirilmesinde, 18 yaşındaki genç-lerin silah sahibi olmasında birsakınca görmüyor.

“Tarihi şahsiyetlerin manevideğerleri” onlar için çok önemliymiş.Neden? Çünkü halkın, kendilerinionlarla özdeşleştirmesini istiyorlar;ikiyüzlülükleri, hukuksuzlukları, halkdüşmanı tutumlarını haklı göstermekiçin yarı-tanrılaştırdıkları o şahsiyetlere

ihtiyaçları var. R. T. Erdoğan ve şürekasının

“yenilenmiş” icraatları sadece bunlardeğil elbette. Bu dönemdeki en kritikkararlarından biri; “Polisler artıkaskerlik (vatani görev) yapmayacak”.Polislere askerlik yaptırtmayarak silahgücü olan onbinlerce polisin hem oydesteğini hem de politik desteğinialmış durumda. AKP’nin bu kararıalmasında dayandırdığı ikna gerekçe-si ne? Devletin güvenlik gücüneduyduğu aşırı ihtiyaç. Pekiyi AKP,benzer bir muafiyet kararını baştadoktorlar ve öğretmenler olmak üzerediğerleri için niye almıyor? Çünküonlara devletin ihtiyacı yok, toplumunihtiyacı var, o da başbakanıilgilendirmiyor.

R. Tayyip Erdoğan, seçimsürecine ilişkin en “yeni” düşüncesiniise Ukrayna’dan bildirdi; “Düşük barajve koalisyon ekonomiyi tehdit eder”.Alın size bir “ileri demokrasi” maddesidaha.

***ABD'nin Lübnan’da elde etmek

istediği üstünlük şimdilik başarılı ola-madı. AKP'nin hemen devreye girip,ABD'nin sıkışıklığını giderme ham-leleri Hizbullah tarafından boşaçıkarıldı. Görünen o ki "van minut" ileyoksul Müslüman halklar üzerindeyarattığı sahte mertlik ve ABDkarşıtlığı görüntüsü siyasette işeyaramıyor. Daha önce İran'ın,Filistin’in reddettiği arabuluculuk busefer Hizbullah tarafından reddedildi.AKP, aslında dış siyaseti iç siyasetetahvil etmek dışında bir başarıgösterebilmiş değil.

Tunus: Zincirlerinden başkakaybedecek şeyleri olmayanlar ayağakalktı. Kuzey Afrika kış mevsimindehalk ayaklanmaları ile ısındı, busıcaklık bu sefer kavurucu çöl sıcağıdeğil, umut yayıyor. AKP'nin etekleritutuşmuş mudur bilemeyiz ama krizinTunusu da "teğet geçtiğini" belirtelim.Hatta Türkiye'nin aksine krizdenbüyüyerek çıkan ender ülkelerden(Bakınız: Boratav). Egemenlerin tümayak oyunlarına ve devrimci önderliksorununa karşın halk snırları zorluyor:"Devrimimizi çalamayacaklar" TunusHalkının sloganı. Yemen, Mısır,Ürdün, Cezayir. Esinti başladı,fırtınaya dönüşür mü bilemeyiz amabildiğimiz neoliberalizmin saadetdevrinin sonuna gelindiği. Bu dalgaliberallerin sandığı gibi ne etnik, dini

kimliklerce ne de iletişim ve medyatarafından yayılıyor; neoliberalizminheryerde halk üzerindeki aynıyıkıcılığıdır yayılmasına neden. Halkınpolitikaya müdahalesi burjuvasiyasetin demokratik normlarınıyeniden tesis etmek için olmuyor: obazen bir işportacının işsizliğe karşıbedenini ateşe vererek yaptığı itiraz,bazen ekmeğe yapılan üç paralık zamoluyor da bir ulaşım zammı, birsağlıkta ticaret skandalı veya susuzbırakılan bir ev, bir vadi, bir tarlaneden olmasın. Sarkozy kendikorkusunu söyledi: “Gıda fiyatlarınışeffaflaştıralım, spekülasyonun önünegeçelim”. Bizdeki et fiyatlarınınmimarı ve hayvancılığı öldürenspekülasyonların sahibi Recep TayyipErdoğan ve Partidaşları bundan nemesaj alırlar bilmiyoruz. Yoksa ‘Bizdeılımlı İslam halkı isyanını absorbeeder’ mi diyecekler? Göreceğiz.

***Torba yasa, köleleştirme ve İşsizlik

fonu soygunu. Işçilerden kesilen pa-ralardan oluşan İşsizlik Fonu'ndabiriken 45 milyar TL sermayeyeaktarılıyor; bu nedenle tüm sermayekuruluşları Torba Yasayı destekliyorlar(şimdiye kadar işsizlere bu Fon’dan 6milyar TL kadar ödeme yapılırken,başka alanlara 12 milyar TL aktarıldı).Torba yasa adeta padişah fermanıgibi: "İşsizlik Fonu'ndaki paralar ser-mayeye teşvik olarak verüleee. Seçimüzeri vergi ve sigorta borçları affıylaoy toplanaaaa". Torba yasa vahşikapitalizme geçişin tescili: "Kadroluve güvenceli istihdam herkesindedesinin zamanında kalırken,çocuklarımız kolaycaatılan/satılan/kiralanan 'insan yığını'halinde piyasalara terk edilecek"(bakınız: sendika.org-N. Kemaloğlu),29 yaşı aşanlar ise işten atılacak,çünkü sadece 29 yaş altı işçiler içinişverenlere teşvik primi verilecek.

Toplumsal muhalefet ise ciddi birtıkanıklık (konstipasyon) yaşıyor. Sontorba yasa gündeme geldiği gündenbu yana uzun zaman geçmesinekarşın, engelleme iddiası taşıyan birmücadele programının hala oluşturu-lamamış olması AKP'yi oldukçarahatlatmaktadır. Türk-İş başkanı veşurekası kendilerine sağlananikballerden dolayı, işçilerin eylemegeçmesini önleyerek AKP'ye diyetborcunu ödemekle meşgul. 12 Eylülfaşizminin emek hareketini iğdiş

etmek için getirdiği işkolu barajınınve noter şartının kaldırılmasına, enbüyük sendika olma olanağını yitirmekorkusu taşıyan Türk İş’in itirazınıişveren sendikası TİSK de destekle-mekte. KESK, DİSK, TTB veTMMOB'nin omurgasını oluşturduğuilerici emek örgütleri ise sürecemüdahalede oldukça geç kalmışgörünmektedir. Herşeye karşın buörgütlerin irili ufaklı eylemler başlat-ması yine de bir şanstır. Ilk eylemlerepolisin tavrı sert oldu; bu, sürecin sertgeçeceğini ve örgütlerin buna görehazırlık yapmaları gerektiğininuyarısıdır. Bu eylemleri yasayıengelleyen bir mücadeleye çevirmekiçin devrimcilerin enerjisine ihtiyaçolduğu ortada. İlerici emek örgüt-lerinin belirleyecekleri eylem progra-mını, Türk-İş, Hak-İş, Memur-Sengibi "idüğü belirli" sendikaların damücadeleye ikna edilmelerine görebelirlemeleri zaman kaybından başkabir anlam taşımayacaktır.

Parlemento içi muhalefetin torbayasa konusunda "gürültü" kopartma-ması, Kılıçdaroğlu'nun başka mese-lelerde yaptığı çıkışları torba yasakonusunda göstermemesi; UmutOran'lı, Hurşit Güneş'li, Nebil İlseven'li(sonuncusu Doğan Holding GenelKoordinatörlüğünden devşirilmeİstanbul İl Başkanı) CHP'nin muhale-fet çizgisinin göstergeleridir (ne kadarhalkçı olabilirler ki?). İzmir’de 2500taşeron işçisinin kadroya alınmasıseçimlere giderken ‘işçici’ biryanılsama yaratmak için yeterlidir,fazlası sermaye ile ilşkileri bozar.“Buradan kazandığımız oylara sağdanşu kadar, tarikatlardan bu kadareklersek seçimlerde şöyle bir sonuçelde ederiz” siyaseti CHP’yi sarmışdurumda. CHP lideri KemalKılıçdaroğlu, siyasallaşmayan tarikat-lara saygılı olduklarını söyledi.Kılıçdaroğlu, “Manevi dünya siyasetetaşınmasın” dedi. İlahiyatçı yeni partimeclisi üyesi de “Fetullah Gülen bilgebir insandır” dedi. Siyasetebulaşmayan, siyasetten bir şey talepetmeyen tarikat var mı veya 21.yüzyılda tarikatların (yani cemaatlerin)amacı nedir? CHP, kitleleri bir çizgiyeçekmekten vazgeçip, her nabza göreşerbet verip, her kesimden aday gös-terip oylarını arttırmaya çabalamak-tadır. Gürsel Tekin, daha önce deçarşaflı kadınlara rozet takmış,sıkıştırılınca da üye yapmadığını itiraf

etmişti. Şimdi de MHP ile koalisyonkurarız lafının ardından AKP ile bilekurabileceğini ima etti. Yani bir yer-lere ‘bizim bir siyasi kimliğimiz yok,her kalıba gireriz” mesajı yolluyor. Busahte taktiklerin CHP’ye ne kadar‘başarı’ getireceğini göreceğiz.

AKP, seçim taktiğini sağ oylarıntamamını toplama üzerine kurmuşgörünüyor. Bunda R.T. Erdoğan’ındevlet başkanı olmaya dönük kişiselhırsınıın etkisinin payı büyük. MHPkurmaylarının açıklama yapmakzorunda kaldıklarına bakılırsa;AKP’nin MHP’li müteahhitlere kamu-dan ‘ballı’ ihaleler vermesi, işbirliğineyanaşmayanların hakedişlerini geciki-tirerek batırmaya çalışması veMHP’lilere milletvekilliği teklifi (belkide bakanlık) götürerek transferetmesi etkili olmaya başlamış. (RamizOngun ve Beypazarı BelediyeBaşkanı gibi). Bunun yanısıra vergi vesigorta prim borçlarının affı, parakarşılığında öğrenci affı gibi taktiklerleoy arttırma ataklarını sürdürüyor.

Solda ise seçim sancıları sürmek-tedir. Sancının kaynağını seçimdenelde edilecek cüzi sonuçların partiler-de yol açacağı etkiler oluşturmakta-dır. Aslında bu sorun sınıf mücade-lesinde yasal partilerin işlevleri, avan-tajları ve dezavantajları gibi uzun birsüredir gündem olan ve olmayadevam edecek bir tartışmanın konu-sudur. Ama seçimler 5 ay sonraolacağına göre kısa vadeli cevap dagerekiyor.

Burjuvazi övünç duyduğu icadı‘temsili demokrasi’yi krize sokarak,popülist hükümetlerin ve politikalarınneredeyse tamamen önünü kesti.(seçim barajları, yönetişim uygula-maları, Lübnanlaştırma gibi). Temsilidemokrasinin halkın ortak sınıfsalçıkarları tarafından etkilenmesininönü kesilmeye çalışılıyor. Bunlarınsonucu olarak kitleselleşme soru-nunu henüz çözemeyen solun, yasalpartileri ve seçimleri merkeze alanpolitikaları neredeyse baştan akameteuğruyor. Halkın siyasete müdahalekanallarının (sendika, dernek gibi)tamamen tıkanarak, seçmen halinegetirildiği bir rejimde sosyalistlerinhalkı saflaştırmada seçimleri merkezealmaları başarısızlık başta olmaküzere bir dizi sakıncayı beraberindegetirir. Egemen sınıfların kurallarını vezeminini belirlediği, burjuva klikleriarası demokrasiye bile tahammül

edemeyen bir kapışmayı, onların iste-diği düzlemde ve herhangi bir kitleselgüce dayanmadan kabul etmek, zayıfkuvvetleri düzenli orduyla savaşa sok-maya benzer.

Solun birliğine yönelik olarak,seçimleri esas almasa da bir ‘blok’,‘güçbirliği’, ‘cepheleşme’ oluşturmakaçısından yol-yöntem önemli olmaklabirlikte sağlıklı bir oluşum seçimler-den sonra tartışmaya açılabilir.Seçimlerden önce bu konuda girişile-cek bir birliğin, seçimlere başarılı birmüdahalesinin olanaklı görün-memesinin yanı sıra seçimlerinüzerinden atlaması da başka bir hayalkırıklığı veya ‘becerememek’ görün-tüsü yaratacaktır. Geriye solun kitle-lerle buluşma sorununa da halkhareketi yaratma sorununa da çözümolabilecek zeminleri seçmesi kalıyor.Parasız eğitim isteyen, sağlık, ulaşım,barınma haklarına sahip çıkan, sukaynaklarının ve çevrenin yağmalan-masına karşı direnen ve farklı siyasalpartilerin ‘seçmeni’ durumundakihalkın, talepleri etrafında örgütlen-mesi ve politikleştirilmesi meselesiçözülmedikçe, seçim vesilesiylesaflaştırma çabaları istenen sonuçlarıyaratamayacak; saflaştırmadan çokayrıştırma sonucunu doğuracaktır.Yapılması gereken, halkın haklarımücadelesini odağına alan ve seçimsürecinde bu mücadeleyigüçlendiren, yagınlaştıran ve kitle-selleştiren bir siyaset izlemektir.

Halkın hak mücadeleleri, hempratik olarak hem de örgütsel olarakolanaklarını üreterek ilerliyor. HalkınHakları Forumu’nun sonuçlarında davurgulanan bahar programı seçimlerikarşılamak açısından mücadeleyeivme kazandıracaktır. Seçimlerinhalkın gündemine etkili bir şekildesokulacağı açık. Öyleyse halkın seçimgündemiyle oyalanacağı süreyikısaltacak, gündemlerini doğru birzeminde kuracak bir dinamizm ortayakonmalıdır. Eğitimden barınmaya,ulaşımdan su ve çevreye, güvencesiz-likten, gericiliğe kadar bir dizi sorunlamücadele çağrısının, hak mücadelesiveren ve emekten yana tüm kesim-lerin gündemine taşınması ve eylemprogramına dönüştürülmesi, seçimsonuçlarının kuvvetle muhtemelolumsuz etkilerini hızla ortadankaldırmanın olanaklarını sunacaktır.

* Aç midelerden doğar nur topuihtilaller. (Faruk Nafiz)

H acı Bektaşi VeliAnadolu KültürVakfı’nın çağrısıyla 16

Ocak’ta Ankara Anatolia KültürMerkezi'nde “Büyük AleviKurultayı” düzenlendi.Türkiye’den ve yurtdışındanonlarca Alevi örgütünün katıldığıkurultaya demokratik kitle örgüt-leri ve siyasi partilerin de yoğunilgisi vardı. Alevilerin temsilgücünü gösterdiği kurultayıAdana Cumhuriyet Savcısı İlhanCihaner ve Alevi ÇalıştaylarıKoordinatörü Necdet Subaşı ileçok sayıda milletvekili ziyaretetti. Vatikan Büyükelçiliği’ninmesaj gönderdiği kurultaya AKPcephesinden ilgi yoktu.Kurultayın sonuç deklarasyonuy-la Aleviler taleplerini net birşekilde tekrarladı.

“İNANCIMIZDANELİNİZİ ÇEKİN”

Büyük Alevi Kurultayı’nınaçılış konuşmasını Hacı BektaşiVeli Anadolu Kültür Vakfı GenelBaşkanı Ercan Geçmez yaptı.Alevileri inkar edenlere karşı biraraya geldiklerini söyleyenGeçmez, Alevi dedelerine maaşbağlanması önerisini hatırlatarak“Bizler haram yemedik, dedeleri-miz de yemez. Pir Sultan’ın evlat-ları onun yoluna sahiptirler. BizOsmanlı’nın, Selçuklu’nun zul-münü gördük” dedi. Geçmez,AKP’nin Alevi Çalıştayları’nınsamimi olmadığını belirtti;“Katillerin çağrıldığı çalıştaya mıkatılacağız? Bizi katillerimizle miyüzleştireceksiniz? Katliamlarıbize bir kez daha mı yaşatmakistiyorsunuz?” diye sordu.

Geçmez, ayrıca 300 Aleviörgütünün ortak karar aldığını,eşit yurttaşlık hakkı için üçüncümitingi 6 Mart’ta İzmir’dedüzenleyeceklerini duyurdu.

ALEVİ ÇOCUKLARIFETHULLAH’A TESLİMOLMAYACAK

Açılış konuşmasının ardındanyüz binlerce Alevi’yi temsilenAvrupa Alevi BirlikleriFederasyonu Başkanı TurgutÖker söz aldı. Öker, birlik çağrısıyaparak “Biz tek sesolamadığımız için bunca acılarıçektik. Bu yüzden hala Yezit zih-niyeti bu ülkenin tepe noktasındaoturuyor. Canlarımızı tekraröldürsünler diye Hizbullahçılardışarıda” dedi. Öker FettullahGülen’e de mesaj vererek “Şunu

iyi bilsin Alevilerin çocukları sizeteslim olmadılar, biz de size tes-lim olmayacağız” dedi.

Kurultayda konuşma yapanAlevi Bektaşi FederasyonuBaşkanı Ali Balkız ise, AKPhükümetinin Alevilerin tüm tale-plerinin tersini yaptığını, dahagüçlü, dokunulmaz bir Diyanetyaratıldığını dile getirdi.Başbakanın Kars’taki insanlıkheykeline ucube dediğini hatırla-tan Balkız, “Ucubelik, Alevi köy-lerine cami yapıp, imamlar ata-maktır” dedi.

Dersim Alevileri adına söz

alan Ankara Dersimliler DerneğiBaşkanı Bülent Akdağ da SeyitRıza ve arkadaşlarının mezar yer-lerinin açıklanmasını, arşivlerinaraştırmacılara açılmasını istedi.Dersim isminin geri verilmesiniisteyen Akdağ, Dersim’deki barajprojelerinin de iptal edilmesinitalep etti.

ALEVİLERİN TALEPLERi NETKurultayda onu aşkın Alevi

örgütünün temsilcisi konuşmayaparak sonuç bildirisi içintartışmalara katkı sundu.

Kurultayın sonuç bildirgesi

Alevilerin genel taleplerinin yanısıra, yerel taleplerini de ortayakoydu. Bir sonraki hedefin“Dünya Alevi Kurultayı” düzen-lemek olduğu belirtilen sonuçmetninde, Türkiye’deki siyasalİslamcı hegemonyanın cemaatlerve AKP işbirliğiyle kurulduğu,bunun sonucunda farklı olanınmağdur haline geldiği ifade edil-di. Sonuç bildirgesinde halkınsağlık, eğitim, barınma gibi hak-larının AKP hükümeti tarafındanpiyasa koşullarına terk edildiği debelirtilerek “Kurultayımız,barınma sağlık ve eğitim hakkınıkamusal bir hizmet olduğunugörüp, ücretsiz nitelikli veherkese eşit sunulmasını savun-maktadır” dendi.

Sonuç bildirgesinde “AKPhükümetinin neo liberalizmlekurduğu çıkar ilişkisinin sonucu,ortaya çıkan yıkım politikaları,emekçileri ve üreten tüm kesim-leri ezmektedir” denilerek, busorunların Alevilerin de sorunlarıolduğu belirtildi.

Bildirgede Alevilerin tarihboyunca yaşadığı katliamlara,baskı ve ayrımcılığa dikkat çeki-lirken Kürt sorununundemokratik ve barışçıl yöntemler-le çözülmesi, demokratikkatılımcı bir anayasa hazırlan-ması, Alevilere eşit yurttaşlıkhakkı tanınması taleplerine yerverildi. Bunların yanındaAlevilerin miting ve eylemlerdedile getirdiği talepler tekrarlandı.

Sonuç bildirgesi şu ifadelerlebitirildi;

“Biz Aleviler, bundan sonragerçekleştireceğimiz kurultaylarlada AKP iktidarının ve genelolarak da iktidarların Alevilereyönelik politika veuygulamalarının takipçisiolacağımızı beyan ederiz.”

E şit yurttaşlık temelinde taleplerin net bir dille ortaya koyulduğuBüyük Alevi Kurultayı’nda, AKP hükümeti sert bir dille eleştirildi.Siyasal İslam’ın hegemonyasına karşı mücadele kararı alındı

Hrant Dink katlediliflinin dördüncü y›l›nda an›ld›.Fakat cinayetin ayd›nlat›lmas›na yönelik beklentilergeçen dört y›la ra¤men karfl›lanm›yor.

Ölüm y›l dönümü olan 19 Ocak’ta Agosgazetesinin önünde düzenlenen törene kat›lan onbinler Hrant’a sahip ç›kt›. Agos önündeki anman›nard›ndan bir eylem de ‹stiklal Caddesi’nde yap›ld›.Akflam saat 19.00’da Taksim Meydan›’nda toplananyüzlerce kifli meflalelerle Galatasaray’a yürüdü.

‹stanbul’un yan› s›ra Ankara, Eskiflehir, Adana,‹zmir ve Mersin’de de kitlesel Hrant Dink anmalar›yap›ld›. Ankara’da akflam saatlerinde yap›lan anmapolis barikat›yla karfl›laflt›. Polis eylemcilerin kararl›l›¤›karfl›s›nda barikat› açmak zorunda kald›. ‹nsan Haklar›An›t› önüne yürüyen eylemciler burada yapt›klar›aç›klaman›n ard›ndan eylemlerini sonland›rd›.

Dink’in ölüm y›ldönümünde NTV Ana Haberekonuflan ve Dink cinayeti hakk›nda çal›flmalar yapanNedim fiener’in flu sözleri cinayetin sorumlular›n›nneden tam olarak a盤a ç›kar›lamayaca¤›n› anlat›rnitelikte:

“fiu anda bu olay›n içindeki polisler etkili konum-dalar, baflbakanla çok yo¤un iliflki içindeler ve çoközel operasyonlarla ilgili bilgi paylafl›yorlar; birbirlerihakk›nda çok fley biliyorlar. Böyle bir durumdabaflbakan bunlardan baz›lar›n› görevden al›rsa yar›nkendisinin hukuki güvenli¤i kalmayabilir.”

On binlerHrant’ unutmadı

Aleviler kurultayla iktidarı uyardı

Page 4: 124'üncü sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

428 Ocak 2011 / 10 fiubat 2011

Neoliberalizmin Türkiye halkına dayattığı mülksüz-leştirme, çaresizleştirme, korumasızlaştırma pro-

gramlarını Kürtler siyasi zorbalığın ön planda olduğukoşullarda yaşıyorlar ve “özel bir kurban”adönüştürülüyorlar. Kürtler neoliberalizmin “özel kur-banları”; hem mülksüzleştirmenin en ağırıyla, pro-leterleştirmenin en güvencesiz biçimleriyle yüz yüzelerve hem de bu trajedileri sermaye tarafından, halkiçinde, işçi sınıfı içinde olumsuz bir rekabet ortamınıoluşturmakta kullanılıyor. Bu yüzden ırkçısaldırganlığın da hedefi haline getiriliyorlar.

Neoliberal yıkıcılığın herdüzenlemesinde Kürtler “ağıryaralandılar”. 12 Eylül faşizmiyleOrtadoğu sınırlarına getirilenterörist denetim Kürt ticaretininomurgasını kırdı, uluslararasıcanlı hayvan, elektronik, tütün,çay ticaretini bitme noktasınagetirdi. Tarım-sanayii makasınınaçılmasının ilk yıkıcı etkisi Kürttarımında yaşandı. KİT'lerin“rasyonalizasyonu”nun Kürtcoğrafyasındaki tek biçimi “ka-patma”, “yıkıma terketme” oldu.

Ama bunlar da yetmedi.Kürtlere yönelik ulusal baskıpolitikası, devlet terörü politikası,

yeni sömürgeciliğin neoliberal döneminde de özel biryere sahip oldu. Köy yakma ve boşaltmalarla, yaylayasaklarıyla, orman ve mera yakmalarla, kent vekasaba merkezlerindeki göçe zorlamalarla milyonlar-ca Kürt mülksüzleştirildi ve Batı'ya “sürüldü”.Elindentüm geçim araçları alınıp büyük kentlere balık istifiyığılan Kürt yoksulları, “dilencileştirme” politikalarınınbaşlıca hedefi haline getirildi. Büyük Kürt şehirleri“asalaklaştırıldı”, emek göçüyle, çocuk parasıylayaşamaya çalışan nüfus yığılmalarının altındayozlaşmaya terkedildi. Kontr-gerillacılık adına yakılanormanlarla Kürt toprağı vahşice yok edildi.

Böylece en ölümcül işlerde, en düşük ücretlerleçalışmaya hazır işçiler Kürtler olmaya başladılar.İnşaat sanayiinde, tersanelerde ve kot taşlamaişlerindeki Kürt işçi yoğunluğu dikkat çekicidir. Kürtaile emeğinin belirleyici unsurunu oluşturduğu GeçiciTarım İşçiliği, Türkiye tarımının uluslararası gıdatekellerinin kontrolüne sokulabilmesinin başlıcadayanaklarından oldu. Ve Kürtler için tek “sosyalgüvenlik şemsiyesi”, istenildiği an milyonlarla iptaledilebilen “yeşil kart” güvencesizliği oldu.

Sağlıkta dönüşüm programının mağdurlar lis-tesinin başında Kürtlerin olacağını söylemek birkehanet değil. Özelleştirilen tüm temel hizmetlerdenen çok Kürtlerin canının yanacağı da ortada.

HES'lerle ve büyük “baraj ve sulama kompleksle-riyle” Kürt toprağındaki canlı yaşama verilen zararınyanında, bir “nehir kenarı uygarlığı” olanMezepotamya uygarlığının mirası da yok ediliyor,Kürtler sessizce tarihsizleştiriliyor.

Kürtlerin neoliberalizmin “özel kurbanı” olmasıgeçmişe ait bir durum da değil. Bugünün neoliberalyıkıcılığında da Kürtler hedef tahtasındalar.Önümüzdeki dönemde emek hareketinin en sıcakgündemlerinden birisi olacak olan “Bölgesel AsgariÜcret” saldırısının odağında Kürtlerin bulunduğunuherkes biliyor.

Dolayısıyla neoliberalizme karşı direnişin bütüncepheleri, Kürt Özgürlük Hareketinin özel politikalarlakendisini ifade edeceği mücadele alanlarınıoluşturuyor.

Neoliberal yeni sömürgecilik politikalarının“yerelleştirme”, “özerkleştirme” gibi boyutlarının,Kürtlerin talep ettiği “yerinden yönetim” ve“demokratik özerklik”le örtüştürülebileceği yolundaki“liberal efsane” daha şimdiden iflas etmiştir.Neoliberal ajandanın “yerelleştirme” programı,sömürgeci bir programdır ve “Kürdistan'ıÇinleştirmeyi ve Kürdü Çinlileştirmeyi” hedef almak-tadır.

Kürtleri “göçmenleştiren”, “göçebeleştiren” poli-tikalarla aynı anda harekete geçirilen ırkçısaldırganlık, neoliberal yeni sömürgecilikpolitikalarının özel bir bileşenidir.

Bu nedenle Kürt özgürlük hareketi neoliberal yenisömürgecilik politikaları ile mücadelenin en etkiliöznelerinden biri olmak göreviyle karşı karşıyadır.

“Başka bir ulusu ezen bir ulus özgür olamaz!”.Kürtlerin varlığını inkar eden ve Kürt halkını yokoluşamahkum eden devlet politikaları ve bu temeldetopluma egemen kılınan ırkçılık, tüm Türkiye halkını,neoliberal yıkım politikalarının kurbanı haline getirensiyasi ve toplumsal koşulların kurucu bir unsurudur.

Bu nedenle Kürtlerin eşit ve özgür yurttaşlıkmücadelesini, halkın hakları mücadelesinin en güçlübileşenlerinden biri olarak kavrıyoruz.

Neoliberal saldırı altındaki her bir hak kavgamızda,kadın ve yoksul olarak Kürt insanını uğrunamücadele ettiğimiz hak ve özgürlüklerin eşit bir özne-si haline getirecek özgül talep hareketlerinin örgütlen-mesini acil bir mücadele hedefi olarak benimsiyoruz.Eğitim hakkı mücadelesine Kürtlerin eğitim hakkınınözel koşullarını, sağlık hakkı mücadelesine Kürtlerinsağlık hakkının özel koşullarını, enerji, barınma veulaşım hakkı gibi kent hakkı mücadelesine özellikleKürt göçmenlerinin eşit ve özgür kentliler haline getir-ilmesinin özel koşullarını, doğanın kurtuluşu mücade-lesinde savaşın tahrip ettiği Kürt doğasınınkurtuluşunun özel koşullarını dahil eden somutmücadeleleri örgütlemek, örgütlenmesine katkıdabulunmak hem Halkın Hak Mücadelelerinin zorunlubir unsuru hem de Kürt ve Türk halklarınınkardeşleşmesinin en verimli temeli olduğunu ilanediyoruz. Ve Halkın Hakları Forumu olarak, Kürtözgürlük hareketine yönelik faşist saldırılara derhalson verilmesini ve AKP'nin sözde “açılım” sürecinderehin aldığı tüm Kürt politikacılarının derhal serbestbırakılmasını istiyoruz.

Yaşasın Yoksulların Kardeşliği Yaşasın Halkların Eşit ve Özgür Birlikteliği*Ferda Koç’un halkın Hakları Forumu kapanış

oturumunda Kürt sorunu üzerine yaptığı konuşmametnidir.

Yoksullar›nkardeflli¤i...

FerdaKoç

[email protected]

İ.Ü’deOHALkalktı

AKP, “YÖK reformu”,piyasalaşma, kadroların tamamenele geçirilmesi gibi hamlelerdenoluşan üniversitenin neoliberaldönüşümünü öncelikler listesinealdı. Ancak buna karşı yükselengençlik hareketinin de gösterdiğigibi, AKP attığı her adımda ciddibir dirençle kaşılaşıyor.

AKP, 12 Eylül referandumun-dan beri YÖK reformunu dilindendüşürmüyordu. 4 Aralık 2010’dabütün rektörleri İstanbulDolmabahçe’de topladı.Rektörlerin ne düşündüğü aslaöğrenilemedi ancak, o günden beritarih, AKP’nin üniversitede“reform ve demotratik açılım”oyununu bozan gelişmeleretanıklık ediyor. O günDolmabahçe önünde, Beşiktaş’tave Kurtköy’de üniversiteligençliğin gelişmelere ilişkinprotestoları yükseldi. ArdındanAnkara SBF’de ÖğrenciKolektifi’nin iktidarın temsilcisiBuhan Kuzu’ya yönelik yumurtalıprotestosu geldi. Artık üniversite,AKP iktidarı için “dikensiz gülbahçesi” değildi. İktidarın temsilci-leri her gittiği yerde protestoediliyordu.

Başbakan üniversitelilerlebuluşacağını söylemek zorundakaldı, aynı şekildeCumhurbaşkanı, ÖğrenciTemsilcilikler Konseyi (ÖTK) adıaltında “seçme öğrenciler”le birbuluşma düzenlemek zorundakaldı. Bir yandan iktidara bağlısahte temsilcilikler ağı yaratılırken,öte yandan, polis, soruşturma,İslamcı-liberal medya işbirliğiyle,öğrenci hareketi üzerindekibaskılar artırıldı.

23 Ocak günü YÖK BaşkanıYusuf Ziya Özcan, ÖğrenciTemsilcileri Konseyi başkanlarınıhuzuruna kabul etti. Görüşmelerealınmayan Öğrenci KolektifleriYÖK önünde polisin saldırısıylakarşılaştı. İşin ilginç yanı Özcan’lagörüşen öğrenciler bile, eleştireltutumları nedeniyle polis takibinealındı. Dokuz Eylül Üniversitesitemsilcisi Alp Özdemir, YÖK’üeleştiren açıklamayı yaptıktan 15dakika sonra rektörlük tarafından

arandı. Rektörlük, Özdemir’in bil-gilerinin polis tarafındanistendiğini söyledi. NitekimÖzdemir, Erzurum’daki başbakan-öğrenci buluşmasına çağırılmadı.

Polis takibinin açığa çıkmasınınardından AKP’nin üniversitemuhalefetini terörize etmek içinbaşvuracağı konsepti yandaşmedya ortaya koydu. 26 Ocakgünü Aksiyon, Zaman gibi iktidarbasınında, ‘PKK, DHKP-C veÖğrenci Kolektifleri kaos içinbirleşti’ gibi haberler yer aldı. 25Ocak günü de ‘Üniversitelerikarıştıracak kaos eylemihazırlığında yakalanan 5 kişi’ tele-vizyonlarda boy gösterdi.

AKP, üniversitelileri baskıaltına almanın yanı sıraetkisizleştirmek için bir hayli çabasarf ediyor. ÖTK’yı kendine ait bir

organa dönüştürmeye çalışanAKP’nin bu çabası,Cumhurbaşkanı Gül’ün ‘seçmeöğrencilere’ yemek verdiği 6 Ocakgünü netleşmişti. Gül, görüşmesonrasında ÖTK’yı üniver-sitelilerin demokrasi aygıtı olaraksunmuştu. Gül’ün davet ettiğiöğrenciler köşkte yemek yerken,taleplerini haykıran üniversitelileredışarıda polisin saldırıyordu.

Gül’ün ‘seçme öğrencilerinin’kimler olduğunu daha ilk protestoeylemi sonrasında HükümetSözcüsü Cemil Çiçek söylemişti:“Gençlik temsilcilerinin arasındaüniversite öğrencilerini temsileden kimseler olacak. Gençmüteşebbisler ve gençişadamlarıyla diğer STK’lar dagörüşmelerde olacak.”

Oysa, Başbakan YÖK reformutasarısını açıkladığında 4 Kasım’dı.Referandumdan galibiyetle çıkanve üniversitelerde giderek kadro-laşan AKP, üniversite reformunugerçekleştirmek için bütün gücüyleyükleniyor. İktidar medyası, refor-mu, ‘Üniversiteleri özgürleştirecekYÖK reform taslağı’ olarak sunu-yor.

YÖK’e öncelikli olarak istih-damı koordine etme görevi yükle-nen taslakta, üniversitelerin malikararlarını özel şirketlerin temsil-cilerinin olduğu mütevelli heyetleritarafından alması öngörülüyor. Nevar ki her gittiği yerde iktidarsözcülerinin huzurunu kaçırangençlik hareketi sokaktayken,“üniversite reformu” o denli kolaygeçecek gibi görünmüyor.

‹stanbul Üniversitesi’ndepolise 1 y›l boyunca s›n›rs›zarama yetkisi veren karar,mahkeme taraf›ndan iptal edil-di. ‹stanbul 12. Asliye CezaMahkemesi, 1.Sulh CezaMahkemesi’nin 30.11.2010tarihli karar›yla ‹stanbulÜniversitesi’nde önleme ara-mas› yapma karar›na itirazeden üniversitelileri hakl›bularak “önleyici üst aramas›”karar›n› iptal etti.

Mahkeme, iptalgerekçesinde önleyici araman›nyap›lmas›n› gerektiren ola¤anüstü bir halin olmad›¤›n›,karar›n al›nma sebebinin vearama konusu olan ‘tehlikelidurumun’ veya suçun belliolmad›¤›n› belirtti. Önleme ara-mas›n›n süresinin yönetmelik-lerle keyfi olarakgeniflletildi¤ini belirtenmahkeme, bir y›l süreli genelarama karar›n›n, özel hayat›ngizlili¤i ve masumiyet karinesi-ni ihlal edece¤ini hat›rlatt›.

Önleme aramas›,Sendika.Org’un 24 Aral›k tarihlihaberiyle gündeme gelmiflti.Arama karar› üniversitelilerineylemleri sayesinde kamuoyu-na duyurulmufltu. Üniversiterektörü Yunus Söylet, kararhakk›nda net bir aç›klamayapamam›flt›.

Öğrenci piyasa gömleğini yırttı

Üniversitelerdeki neoliberal dönüflüm, e¤itimin piyasalaflt›r›lmas› ve AKPgericili¤ininin yaratt›¤› y›k›mdan yeni bir üniversite muhalefeti do¤uyor.AKP’nin, üniversite/YÖK reformu gençli¤in militan muhalefetiyle geri tepiyorÜÜ

Yeni dönem, yasallaşan Hizbullah

Hizbullah, Kürtler aras›nda yayg›nbilinen ad›yla “Hizbul-kontra”,1990’larda devlet-kontrgerillataraf›ndan kuruldu. Amaç, silahl›‹slamc›-Kürt bir örgüt arac›l›¤›ylayükselen Kürt hareketinin gücünük›rmak ve devletin Kürt illerindeki

denetimini art›rmakt›. Kadrolar›n›,‹slamc› gelenekten ve MHP’nin kanl›sokak eylemlerinden devflirdi¤itetikçilerden oluflturdu.

T›pk› merkez üssü Batman’daoldu¤u gibi, askeri birliklerde, polismerkezlerinde e¤itildi. BaflbakanTansu Çiller’in örtülü ödene¤iyle‹srail’den al›nan Takarof markasilahlar Hizbullah cinayetlerinde kul-lan›ld›. Hizbullah, domuz ba¤›yla

simgelenen vahfli cinayetlerle ad›n›duyurdu. Kürt hareketinin siyasaltemsilcileri, ayd›nlara yönelik siyasalcinayetler iflledi. Hizbullah’›n “mezarevleri”nden iflkence edilerek öldürü-len 52 insan›n cesedi ç›kar›ld›.

Kürt sorununu yeni bir sürecegirmesiyle misyonunu tamamlayanHizbullah, yine devlet taraf›ndan 17Ocak 2000 tarihinden itibaren tasfiyeedildi.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi,Hizbullah ana davasında 16

sanığa verilen müebbet hapis cezasınıonadı. Ancak 26 Ocak günü CMK'nıntutukluluk sürelerini sınırlayan 102.maddesi gereğince 188 cinayetle suç-landıkları halde ocak ayı başındatahliye olan Hizbullahçılar çoktanfirar etmişti.

Tahliyeleri ile siyasal İslamcıhareketlerin tabanında heyecan dal-gası yaratan Hizbullah serbestbırakıldılar, firar ettiler derken ocakayı boyunca medyada ve kamuoyunungündeminde kendine hep yer buldu.Hapishane çıkışında halaylar ve tek-birlerle karşılanan hizbullahçılarıntahliye görüntüleri bütün ana haber-lerde tekrar tekrar verildi.

Geçmişte zamanın kontgerillatetikçileri tarafından PKK’nin Kürtillerindeki gücünü kırmak için devlettarafından desteklendiği açıkça söyle-nen hatta Arif Doğan tarafından biz-zat “Ben kurdum” denilen örgüt 2000yılında lideri Hüseyin Velioğlu’nunöldürülmesiyle yeni ve sessiz birdöneme girmişti. Geçen on yılda kitleçalışmalarına ağırlık vermişti.

“Derin Hizbullah: İslamcıŞiddetin Geleceği” kitabının yazarı

gazeteci Ruşen Çakır Hizbullahtahliyeleri sonrası yaptığıdeğerlendirmelerde tahliyelerin, ken-disinin “Üçüncü Hizbullah” dönemiolarak nitelediği bir zamandayapıldığına dikkat çekerek. Bu döne-mi Hizbullah’ın yasal alanda varlıkgöstermeye başladığı, Web sayfaları,yayınevleri, gazeteler, dernek vevakıflar aracılığıyla açık kitle çalışmasıyaptığı bir dönemde geldiğine dikkatçekiyor.

Başta Mustazaf-Der olmak üzereörgütün Peygamber SevdalılarıPlatformu’nda bir araya gelen 20’yiaşkın bilinen derneği var. Bu dernek-lerin tamamı Kürt illerinde faaliyetyürütüyor. Tahliyelerin ardındanörgüte yakın vakıfların, gazetelerinyöneticilerinin ekranlarda boy göster-mesi ve örgüt adına beyanatlar ver-mesi de bu siyasallaşma tespitinidoğruluyor. Tam da Kürt hareketinedönük ‘açılım’ adı altında bir tasfiyeoperasyonu yürütülürken geçmişteona karşı kullanılan bu örgütünKürtlerin neoliberal asimilasyonundayeniden konumlandırılma ihtimalikimi çevrelerce dile getiriliyor. Budurumda tahliyeyle gündeme gelenörgütün adını daha sık duyulacak.

2005 yılında bir suikastleöldürülen eski Lübnan

başbakanı Refik Hariri’ninöldürülmesinde Hizbullah’ın dapayının olduğunu iddia edenmahkeme kararı sonrası ülkedesiyasi bir kargaşa ortamıyaşanmaya başladı. Hariricinayetiyle hiçbir alakasıolmadığını savunan Hizbullah,bu duruma tepki olarakhükümetteki 11 bakanının istifaedeceğini açıklayınca daLübnan’da yeni bir hükümetkurulması noktasına kadar geli-nen süreç başlamış oldu.Hizbullah dediğini yaptı ve 11bakanını hükümetten çekti.

Böylece eski başbakan RefikHariri’nin oğlu Saad Hariri’ninbaşbakanlığı otomatik olarakdüştü.

Yeni bir hükümet kurmaçalışmalarının başladığı sıradaTürkiye ve Katar arabulucu rolüüstlendi. Dışişleri Bakanı AhmetDavutoğlu, Türkiye’nin bölgesiyasetindeki belirleyici güçolduğunu ispatlama gayretiyleLübnan’a gitti. Lübnan’dabaşbakan Hariri ve Hizbullah’ınlideri Hasan Nasrallah’lagörüşen Davutoğlu hiçbir sonuçalamadan Türkiye’ye geridöndü. Nasrallah Davutoğlu’nugizli sığınağında kabul etti.

Görüşmenin ayrıntıları açıklan-madı; Türkiye arabuluculuktançekildi. Ortadoğu’ya emperyalistsaldırılar devam ettikçe arabulu-cuların bölge siyasetindekivarlığı da devam edecek ancakbundan net bir sonuç alınamaya-cağı da ortada.

Erdoğan’ın popülaritesi

Ortadoğu’da yüksek olsa daözellikle gerici odaklar AKP’ninbölgede etkin rol oynamasınıistemiyor. Emperyalizmle omuzomuza verip Ortadoğu’da“halkçılık” taslayan AKP, arabu-luculuğa soyunduğu bölgedeçelişkileriyle “arada” kalmayadevam ediyor.

Türkiye “arayı” bulamıyorfierzan Kurt davas›n›n üçüncü

duruflmas› 19 Ocak günü Eskiflehir’degörüldü. Eskiflehir muhalefeti davay› takipetti. fierzan’› vurdu¤u iddias›yla yarg›lananpolis memuru Gültekin fiahin’in tahliyetalebi mahkeme taraf›ndan reddedilirkendava, olayla ilgili foto¤raf ve görüntülerinnetlefltirilmesi için 16 Mart’a ertelendi.

Dava sürerken Mu¤la’dan gelenfierzan’›n arkadafllar› polise adres sorduk-tan k›sa bir süre sonra faflistlerinsald›r›s›na maruz kald›. Faflistlerinsald›r›s›na u¤rayan fierzan’›n arkadafllar›nabir de polis sald›rd›.

HizbullahNedir?

Şerzan’ın davasınafaşist saldırı

Page 5: 124'üncü sayı

DÜNYAHalk›n Sesi

528 Ocak 2011 / 10 fiubat 2011

Tunus’ta halk kazandı iklimkıta7 5

Filistin’i “hür ve bağımsız” bir devlet olaraktanıyan Latin Amerika ülkelerinin sayısı

artmaya devam ediyor. Brezilya, Arjantin,Uruguay, Bolivya ve Ekvador’un ardındansırasıyla Şili, Guyana ve Peru da Filistin’ibağımsız bir devlet olarak tanıdıklarınıaçıkladı. Filistin’i tanıyan ülkelerin sonuncusuolan Peru diğer Latin Amerika ülkeleri gibiFilistin’i “1967’den önceki sınırlarıyla” tanıdığıkonusunda bir açıklama yapmadı. İsrail LatinAmerika ülkelerini Filistin’i tanıdıkları için“barış” görüşmelerini baltalamakla suçlamıştı.

Latin AmerikaFilistin’i tan›yor

Bask Ülkesi’nin bağımsızlığı için 1959’danbu yana mücadele veren Bask Vatanı ve

Özgürlüğü örgütü (ETA), 5 Eylül 2010’daaçıkladığı silah bırakma kararından sonra, 9Ocak 2011’de yaptığı bir açıklamayla kalıcıateşkes ilan ettiğini açıkladı. Ateşkes kararı-nın uluslararası toplum tarafından da denetle-nebilir olduğunu belirten ETA’dan yapılanaçıklamada “Çözüm demokratik süreçle, araçolarak diyalog ve uzlaşmanın kullanılmasıylagelecek” denildi. İspanya hükümeti daha önceETA tamamen silah bırakmadan barış görüş-melerine yanaşmayacaklarını açıklamıştı.

ETA ateflkes dedi

Rusya’nın başkenti Moskova’da bulunan Domodedovo Havaalanı’nda gerçekleştirilenintihar saldırısında 35 kişi öldü, çoğu ağır 180kişi yaralandı. Domodedovo Havaalanı’nda gerçekleştirilen saldırının bir kadın militan ta-rafından yapıldığı açıklandı ancak eylemi hangiörgütün yaptığı konusunda bir bilgi verilmedi.5 kg TNT patlayıcının kullanıldığı eylemin ka-mera görüntüleri basına dağıtıldı. Görüntüler-de eylemcinin çantasını açmasıyla bombanınpatladığı görülüyor.

Rusya’da bombal› eylem

Belçika’nın başkenti Brüksel’de sokaklaraçıkan on binlerce kişi aylardır sonuç

alınamayan hükümet kurma çalışmalarınıprotesto etti. “Hükümetsiz büyük ülke” slo-ganıyla organize edilen eylemde, Belçika halk-ları arasında hiçbir problem olmamasınarağmen seçilenlerin kişisel kaygıları yüzündenülkenin istikrarsızlığa itildiği ifade edildi.Belçika’da yaklaşık 230 gündür hükümetkurulamıyor. Fransızca ve Flemenkçepankartların taşındığı eyleme yaklaşık 50 binkişi katıldı.

‘Hükümetsiz ülke’

Ali ErginDemirhan

[email protected]

Tunus, solun ve sendikalhareketin etkin rol

oynadığı isyanıyla Arapdünyasına ve genel olarak daOrtadoğu’ya ilişkin ezberler-imizi bozdu. Ama İranhalkının 2009 yazındaki ayak-lanmasını düşününce aslındaçok da yeni bir şey değildi.Ya da Mısır’da 2007’degerçekleşen ekmek isyanınıve tekstil işçileri grevlerini…Emperyalist işgal, Siyasalİslam’ın muhalefet hareket-lerindeki ağırlığı, etnik ve din-sel gerilimler ile kuşatılmışolsa da sınıf mücadelesi butopraklarda da toplumsal-politik gelişmelerin temelbelirleyenlerinden biri olmayısürdürüyor. Ortadoğu solu vesınıf hareketi de bu süreçtekendini yeniden var ediyor.

Dünyadan HakMücadeleleri Forumu’nunkonukları da ağırlıklaOrtadoğu’dandı. LübnanKomünist Partisi (LKP)merkez komite üyesi AhmadDirki, Filistin Halk KurtuluşCephesi (FHKC) yöneticisiDr. Amer El Sammak, İranKomünist İşçi Partisi dışilişkiler temsilcisi SiyaveşAzeri, İran ve Türkiye İşçileriDayanışma Merkezi‘nden

Peyman Beşiri forumun da-vetlileri olarak Ankara’daydı.

Bu mücadelede Ortadoğuhalkları elbette yalnız değil.Bugün 21. yüzyıl sosyalizminisomut bir tartışma olarakönümüze koyan LatinAmerika, kriz sonrası yeni birtoplumsal hareket dalgasınınyükseldiği Avrupa ve tüm buçatışmalara kendiözgünlüğünden bakan vekimi zaman dayanışmayladestek atan Türkiye. KıbrısBaraka Kültür Merkezi’ndenMünür Rahvancıoğlu,Latinbilgi editörlerindenSoner Torlak, Filistin İçinİsrail’e Karşı BoykotGirişimi’nden Züleyha Gülümve gazeteci-yazar ErginYıldızoğlu da forumdaydı.

Forum Torlak’ın LatinAmerika’da toplumsalhareketler ve 21. yüzyılsosyalizmi üzerine sunuşuylabaşladı. Torlak, bugün LatinAmerika’da yaşanan deneyi-min ve kendini 21. yüzyılsosyalizmi olarak tanıtanrejimlerin neoliberalizme karşıhalkçı bir meydan okuyuşortaya koyduğunu ancak sis-temden net bir kopuştan sözetmenin mümkün olmadığınıbelirtti.

“ORTADO⁄U’DA SOLDANBAfiKA ÇÖZÜM YOK”

Torlak’tan sonra söz alanAhmad Dirki, önce Lübnan’ıngüncel iç siyasi krizinedeğindi ve ülkenin yenidenbir iç savaşın eşiğinegeldiğini, LKP’nin bunuengellemek için çabaladığınıbelirtti. Lübnan’ı sürekli bir içsavaşın eşiğinde tutan bukrizin temelinde mezhepesasına göre bölünmüş birülke ve siyasi rejim olduğunubelirten Dirki, buna alternatiftek çözüm önerisinin de sol-dan geldiğini belirtti.Emperyalizmin tercihinin demezhep ve etnisite haritasınagöre bölünmüş bir Ortadoğuolduğunu söyleyen Dirki,“Lübnan’ın bugünkü hali tümbölgeye hakim kılınmayaçalışılan ve sınırların yenidençizileceği, emperyalizmin‘Yeni Ortadoğu’ projesinin birprototipidir” dedi.

LKP barınma, su, eğitimve kadın sorunu gibi konular-da taban çalışmaları örgütle-yerek anti-kapitalist toplumsalprojesi ile laik, demokratikLübnan projesini paralellikiçinde yürütmeye çalışıyor.

Amer El Sammak iseLübnan’daki Filistin mülteci

kamplarında yürüttüklerisağlık çalışmalarını anlattı.FHKC merkez komite üyesiolmasına rağmen, ‘sadecesiyasi sözler yetmez, toplum-sal yaşamı da örgütlemeliyiz’diyerek gönüllü olarak dok-torluk görevini sürdürenSammak, devleti olmayan birhalk için sağlık hizmeti sun-manın hayati bir önemtaşıdığını, halkla gerçekbağlar kurmada ve anti-komünist propagandayıkırmada çok büyük avantajsağladığını belirtti. Amer’inardından söz alan ZüleyhaGülüm de, Türkiye’de solunve emek örgütleriningirişimiyle başlayan İsrail’eBoykot kampanyası ile Filistiniçin bir dayanışma örmeyeçalıştıklarından söz etti.

İranlı konuklar Azeri veBeşeri ise 2000’li yıllardaİran’da sınıf mücadelesininyükselişe geçtiğinden, halkınrejime meydan okuduğundanve halk ile rejim arasında birtür denge oluştuğundan sözetti. Azeri’nin sözleriyle;“2009’da sokağa taşan isyan,geri çekildi amabuharlaşmadı. Çok güçlü vehazırlıklı bir rejimle karşıkarşıya olduğu için temkinli

ancak ideallerinden vazgeç-miş değil.”

Kıbrıs’tan MünürRahvancıoğlu ise ‘Halk olmahakkı reddedilmiş bir halkolarak Kıbrıs halkınınmücadeleleri’ üzerinesunumunu yaptı.Rahvancıoğlu, Kıbrıs soru-nunun çözümsüzlüğü sürer-ken neoliberal politikaların busorunu daha da katmer-lendirdiğini belirtti. 1974müdahalesi ile üretimaltyapısı ve ekonomisi çöker-tilen, gerçek bir devleti bulun-mayan Kıbrıslıların şimdi devaktiyle işgal karşılığındarüşvet gibi sunulan sosyalkazanımlarını yitirdiğini vebuna karşı yeni birhareketliliğin başladığınıbelirtti. Rahvancıoğlu, artangrev ve sokak eylemlerikarşısında Kıbrıs sokaklarınında gaz bombasıyla tanıştığınıve önümüzdeki dönemdekitlesel grevlerörgütleneceğini dile getirdi.

Son sözü ise Ergin Yıldı-zoğlu aldı. Avrupa’nın, eko-nomik krizin ardından yeni birsürece girdiğini belirten Yıldı-zoğlu önümüzdeki iki yılda sı-nıf mücadelelerinin şiddetlen-mesini beklediklerini belirtti.

‘Söz yetmez, toplumsal yaflam› örgütlemeliyiz’ - Dünya Hak Mücadeleleri Forumu izlenimleri23 Ocak’tayapılanDünya HakMücadele-leriForumu,dünyanınçeşitli yer-lerindekihak müca-delelerinibuluşturdu

İ şportacılık yaparak geçinenMuhammed Buzuzi adlıüniversite mezunu gencin 17

Aralık’ta yaktığı isyan ateşi,Tunus’ta hala devam eden halkayaklanmasına kadar vardı. Ülkeyi23 yıldır otokrasiyle yöneten devletbaşkanı Zine El Abidine Ben Alihalk tarafından ülkeden kovuldu.Halk, Ben Ali’nin ardında bıraktığıher bir kırıntıyı ülkeden defetmeyedevam ediyor.

Tunus halkı direnişini zafereulaşana dek elbette bedeller öde-mek zorunda kaldı. Ben Ali’ninçıkarttığı “vur” emriyle yüzdenfazla Tunuslu keskin nişancılartarafından katledildi. Ancakdirenişin geri adım atmamasıylaBen Ali yönetimi her saat başı yenibir taviz vermek zorunda kaldı.‘Bakanları görevden alma’, ‘dahafazla özgürlük’, sözü gibi çırpınışlarTunus halkını “sakinleştirmeye”yetmedi.

Ben Ali iktidarını klasik baskıcıyöntemlerle ve halkı katletme yolu-na giderek kurtarmaya çalıştıysa dabaşarılı olamadı. Buzuzi’nin 17Aralık’ta işsizliğe, yoksulluğa vegeleceksizliğe karşı bedenini ateşevererek başlattığı “halk” ayaklan-ması 27. günün sonunda, 15Ocak’ta Ben Ali’nin ülkeyi terketmesiyle zafer yolunda çok büyükbir mevzi kazanmış oldu. Tunushalkı Ben Ali rejimini devirdi,ancak henüz yerine yeni bir rejimkurmadı; devrim henüzgerçekleşmedi.

Devrimin bittiğine inanan ya dainanmak isteyenler de oldu. BenAli ülkeden kaçtıktan sonra eylem-lerin biteceğini düşünen ve“değişim” maskesi takarak Tunushalkını oyuna getirmeye çalışanBen Ali’nin artıkları çok büyük biryanılgıya düştüklerini kısa süredeanladılar. Ben Ali’nin ardındankurulan “Ulusal Birlik Hükümeti”Tunus halkının “Hepiniz defolun”

demesiyle bir günde tuzla buz oldu.Emekçi halkın taleplerini dizgin-leyip, devrimi “güvenli” kanallarayönlendirmeye çalışan sendikalarve düzen içi muhalefet partilerisadece bir günde gereken cevabıalmış oldu.

Ben Ali’nin artıkları 6 ay içindeseçime giderek rejimin devamınısağlamanın derdine düşse de halkbu işbirlikçilerle uzlaşmayı reddedi-yor. Önce seçim sonra yeni anayasadiyerek halkı uyutmaya çalışangeçici hükümete halk “Önceanayasa sonra seçim” dedi.

‹SYAN NEOL‹BERAL‹ZMETunus’un özellikle1957

sonrasındaki döneminebakıldığında, ülkenin yavaş yavaş

neo liberal ekonomi politikalarınınkucağına itildiği görülüyor. 1987’yekadar Arap sosyalizmi söylemialtında Bonapartist ideolojiyleyönetilen ülkenin başında bulunanHabip Burgiba, Ben Ali tarafındandevrildi ve Tunus için neoliberalsaldırı dönemi başlamış oldu.

1987’den sonra tek kişiyedayanan otokratik bir sistemleyönetilen Tunus, Fransa veABD’nin yeni sömürgecilik poli-tikalarının Kuzey Afrika’dakiuzantısı haline geldi. Bu dönemdensonra ülkenin Akdeniz’e bakankuzey bölgesine Avrupa’nıneğlence merkezi olma yolundayatırımlar yapıldı; Tunus topraklarıuluslararası şirketlere açıldı.1987’den sonra neoliberal poli-

tikaların IMF’nin tabiriyle “muaz-zam” bir şekilde uygulandığı ülkeIMF ve Dünya Bankası (DB)tarafından stand by (destek)anlaşmalarıyla iyiden iyiye bağımlıhale getirildi. IMF ve DB, buanlaşmalarda şart koşulduğu gibisürekli kuzeye yatırım yaptı.

Stand by anlaşmalarıyla halkıntemel yaşamsal ihtiyaçları üzerinde-ki sübvansiyonlar sürekli azaltıldıveya kaldırıldı. Kuzey gittikçezenginleşirken, güney aynı orandayoksullaştı ve ülke zengin kuzey,yoksul güney olarak ikiye ayrıldı.Ancak bu durum kuzeyde yaşayanherkesin zengin olduğu anlamınagelmiyor. Ben Ali hükümetitarafından imtiyaz sağlanarakzenginleşen tabakanın yanında,

kurulan otellerde, eğlence merkez-lerinde, fabrikalarda çalışan emekçihalk ve isyanın temel dinamiği olanişsiz gençler için ülkenin kuzeyindeya da güneyinde olmak bir farkyaratmıyor.

‘BURASI HALKIN EV‹’Kuzeyde de güneyde de yoksulolan Tunus halkının 1992’den buyana ülke içindeki en büyükdüşmanı şüphesiz başkan Ben Ali,eşi Leyla Trabelsi ve tüm Trabelsiailesi. 1992’ye kadar yoksul bir aileolan Trabelsiler, Leyla Trabelsi’ninBen Ali’yle evlenmesinden sonraülkenin en varlıklı ailesi konumunageldi. Aile 18 yılda 20 milyar dolar-dan fazla haksız kazanç elde etti.Telefon şirketi, havayolu şirketi,büyük bankalar, otomobil fab-rikaları gibi ülkedeki en kazançlışirketlerin tümünün başında birTrabelsi bulunuyor.

Halk isyanından sonra ülkedenkaçan Trabelsilerin oturduğu lüksvillalara halk tarafından el konulduve hepsinin duvarlarına “Burasıhalkın evidir” yazıldı.

Tunus’taki isyan kısa bir süredetüm Arap coğrafyasını etkisi altınaaldı. Devrimin Tunus’tan dışarıçıkamayacağını, çünkü diğer Arapülkelerinde muhalefetin zayıfolduğunu savunanlar büyük biryanılgıya düşüyor. Çünkü Tunus’tada eylemleri başlatan ve Ben Ali’yideviren güçlü bir muhalefet odağıyoktu. Halk neoliberalizme karşıkendi örgütlü gücünü kullandı veşimdilik zafer kazandı.

Devrimi düzen içi kanallara yön-lendirecek “zayıf” muhalefet odak-larının olmaması bu yönüyleneoliberalizmin yenilgisi yolundabir engelden ziyade, bir avantajolarak görülebilir. Zira muhalefetin“zayıf” olduğu Mısır, Ürdün,Cezayir ve Fas’ta isyan ateşi yan-maya başladı bile.

Tunus’ta üniversite mezunu işsiz bir gencin yaktığı isyan ateşi kısasürede işbirlikçi, soyguncu iktidarı kül etti. Tunus’tan dünyayayayılan halk hareketi neoliberalizm karşıtı hareketleri körükledi

Dünya Arap co¤rafyas›ndan dalgadalga yay›lan halk isyanlar›yla sars›lma-ya devam ediyor. ‹flsizli¤e, haks›zl›¤a veyolsuzlu¤a karfl› baflkald›ran ArnavutlukHalk› 21 Ocak’ta soka¤a ç›kt›. BaflkentTiran’daki baflbakanl›k binas›na yürü-mek isteyen on binlerce Arnavutluklu,hükümetin istifas›n› istedi. Sokaklara ç›-kan eylemcilerin kim olduklar›na ve ta-leplerine bak›nca eylemlerin sebebi çoknet anlafl›l›yor. NATO’ya üye olan, AB’yeüyelik baflvurusunda bulunan ülkedeiktidardaki Demokrat Parti’nin yolsuz-luklar› ayyuka ç›km›fl durumda. Sonolarak Baflbakan Yard›mc›s› ‹lirMeta’n›n bir enerji ihalesinde yolsuzluk

yapt›¤› ortaya ç›k›nca halk hükümetinistifas›n› istedi. Meta istifa etti ancakbunun yeterli olmad›¤›na inananyaklafl›k 300 bin kifli baflkent Tiran’dahükümetin istifas›n› istedi. Polisineylemcilere atefl açmas› sonucunda 3kifli yaflam›n› yitirdi. Halk “Yolsuzlargidene kadar eylemlere devamedece¤iz” diyor. Tiran’da 28 Ocak’tabüyük bir eylem daha yap›lacak.

Sosyalist Blok’un çöküflünden sonrasosyalizmden kopan Arnavutluk, ozamandan bu yana emperyalist poli-tikalarla yönetiliyor. Co¤rafi konumunedeniyle emperyalist sistemin özel ilgiduydu¤u ülke, ‘90’lar›n bafl›ndan beri

sürekli yoksullaflt›. Sosyalizminkazan›mlar›n›n bir bir gasp edildi¤i ülkeflu anda Avrupa’n›n en yoksul ülkesi.Muhalefet partileri ve halk›n büyük birk›sm› Berisha’n›n iktidar›n› 2009 seçim-lerinde hile yap›lmas› nedeniylean›m›yor ve seçimlerin yenilenmesiniistiyor.

Arnavutluk da isyan dedi Yumurta Filistin’deDünyanın birçok yerinde emperyalistleri titreten dünya halk-ları, saldırgan emperyalist görüşleriyle bilinen Fransa Dışişleri

Bakanı Michèle Alliot-Marie’nin de hakkını verdi. 21 Ocak’taGazze’yi “ziyaret” eden Marie, Filistin halkı tarafından “Hoşgelmedin” pankartıyla, ayakkabılarla ve yumurtalarla karşılandı.

20 Ocak’ta gittiği İsrail’de “Gilad Şhalit’in kaçırılması savaşsuçudur. Avrupa Birliği'nin görevi Hamas’ın savaş suçlarını kına-maktır” diyen Marie’ye 21 Ocak’ta “Gilad Shalit var ama 7 binFilistinli tutsak da var” yazılı pankartla cevap veren FilistinlilerFransız Bakan’ın arabasına yumurta yağdırdı. Arabayla kaçmayaçalışan bakan, Filistinlilerin aracın etrafını sarmasıyla olduğuyerde kaldı. Ayakkabılarıyla araca vuran ve “Gazze’den defol”diyen Filistin halkı aracın önünü keserek Fransız bakanın ger-çekle yüzleşmekten kolayca kaçamayacağını gösterdi.

Eylemden sonra Marie’nin atılan ayakkabılar yüzündenbaşından yaralandığı söylendi; ancak kısa süre sonra Fransızbakanın yaralanmadığı açıklandı. Eylemin ardından ağızdeğiştiren Marie, İsrail’i Gazze’ye yönelik ambargoyukaldırmaya çağırdı. Daha önce Adalet Bakanlığı ve SavunmaBakanlığı yapan Marie dünya halklarına karşı güttüğüdüşmanlıkla biliniyor. Marie son olarak Tunus’a asker gönderipdiktatörlük rejimine destek olma teklifinde bulunmuştu.

Page 6: 124'üncü sayı

EMEKHalk›n Sesi

628 Ocak 2011 / 10 Şubat 2011

Hamile olduiştençıkarıldıSosyal Hizmetler Çocuk

Esirgeme Kurumu’na(SHÇEK) bağlı AğaçlıÇocuk ve GençlikMerkezi’nde taşeron işçiolarak çalışan Dev-Sağlık İşüyesi Aysel Polat “perfor-mans düşüklüğü” gerekçe-siyle işten çıkartıldı. Polathamileydi. Polat’a destekvermek amacı ile açıklamayapan Dev-Sağlık İş, 29Ocak’tan itibaren, TaksimGezi Parkı’nda oturmaeylemleri yapacaklarınıduyurdu.

Doktorlaraesnafmuamelesi

Özel hastaneler doktor-lara Bağ-Kur'lu olma

şartı koşuyor. Böylece özelhastanelerde çalışan hekim-ler tıpkı bir esnaf gibi primi-ni kendi ödüyor ve iştençıkarıldığı zaman kıdemtazminatı alamıyor.Doktorun ücretini giderolarak göstermeyen özelhastaneler, az maliyet içindoktorları Bağ-Kur’lu yapıphizmeti dışarıdan almış gibigösteriyor. Bağ-Kur’lu dok-torların çoğu hastanedekifaaliyetlerini ‘hizmet satımı’olarak belgeliyor.

Tekirdağ Çorlu’da bulu-nan Grup Suni Deri

Fabrikası önünde 10 Aralık2010’dan bu yanadirenişlerini sürdürenişçilerin direniş çadırı 16Ocak gecesi yakıldı. Direnişyerine gelen işçiler, fabrika-da 24 saat nöbet tutangüvenlikçilere çadırı yakan-ların kim olduklarını sordu.Güvenlikçiler işçilere‘Görmedik’ cevabını verdi.Deri-İş, direnişin tümbaskılara ve tehditlererağmen süreceğini belirtti.

Gece yandıkimsegörmedi

17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldak’taki Türkiye TaşkömürüKurumu’na bağlı Karadon Müessese Müdürlüğü’ne aitmadende grizu patlaması meydana gelmişti. Patlamada

hayatını kaybeden 30 madenciden ikisinin cesedine 18Ocak günü ulaşıldı. Cenazelere devlet değil, yıkılan madeninonarım ihalesini alan şirketin Çinli işçileri ulaştı.

Torba Yasa’nınmeclis gündemi-ne gelmesiyleBelediye-İş’eyönelik Hizmet-İş baskısı arttı

K amu Emekçileri SendikalarıKonfederasyonu (KESK)Torba Yasa’ya karşı mücadele

programını oluşturdu, toplumsalmuhalefet örgütlerini, emek düşmanıdüzenlemelere karşı mücadele pro-gramını ortaklaştırmaya çağırdı.Çağrıya cevap veren DİSK, TTB veTMMOB çağrıya katılarak sermayeyeaf, emekçilere daha fazla sömürügetiren yasal düzenlemelerin tamamınıdurdurmak hedefiyle dört bir yandasokaklara çıkmaya hazırlanıyor.

KESK “MÜCADELE” DEDİKESK, 8-9 Ocak 2011 tarihinde

gerçekleştirdiği olağanüstü genel kuru-lun ardından emek hareketini ilerlet-mek için hedeflerini belirledi. Genelkurul sonrası 14 Ocak’ta düzenledik-leri ilk Merkez Yönetim Kurulu(MYK) toplantısında görev dağılımıyapan yeni KESK yöneticileri 20Ocak’ta KESK’e bağlı sendikalarıngenel merkez yöneticilerinden oluşandanışma meclisini olağanüstü toplamakararı aldı. 20 Ocak’ta toplanandanışma meclisi emek hareketiningündemindeki Torba Yasa’ya karşımücadele stratejisi ve programınıtartıştı.

KESK Basın Yayın SekreteriHamide Yiğit toplantıda yürütülentartışmalar ve KESK’in mücadele pers-pektifi hakkında Halkın Sesi’nin soru-larını yanıtladı. Yiğit danışmameclisinde Torba Yasa’yı geri çektirmehedefli bir hareket için neler

yapılacağının tartışıldığını belirtti.Emek hareketi içerisinde önemli birboşluk doğduğu tespiti yaptıklarınıbelirten Yiğit, KESK’in bu boşluğudoldurmayı hedeflediğini ifade etti.KESK’in emek ve demokrasi mücade-lesini yükseltmek amacıyla bir atak

gerçekleştirmeyi hedeflediğini, buamaçla diğer emek örgütlerine deçağrı yaparak mücadele programınıgüçlendirmek üzere bir araya gelmeyeçağırdığını söyledi. Bu çağrıya DİSK,TTB ve TMMOB’un olumlu yanıtverdiğini ve mücadele programını

ortaklaştırdığını belirtti.Yiğit, KESK danışma meclisinden

çıkan ve diğer emek örgütlerineulaştırılan çağrıda yasayı geri çektirenekadar mücadele hedefi koyduklarınıifade etti. Yasanın ayıklanmasını yeter-li bulmayarak topyekün geri çekilmesi-

ni talep edeceklerini belirtti.Sermayeye af emekçilere sömürü

getireceğini belirttiği Torba Yasa’yakarşı konfederasyonun somut eylemplanını açıklayan Yiğit, bütün illerdeemek ve demokrasi güçleriyle berabereylemler yapılması, her ilde o ilin mil-letvekillerine “Çocuklarımızıngeleceğini karartmayın, emekçilerinhaklarını gasp etmeyin” çağrılı fakslarçekilmesi önerilerinde ortaklaştıklarınıbelirtti. Yiğit, merkezi olarakörgütlenecek ve Türkiye’nin farklı nok-talarından Ankara’ya yürüyüşyapılması ve Ankara’da merkezi birmiting örgütlenmesi kararını da diğeremek örgütlerine ilettiklerini belirtti.

KESK’in çağrısına Torba Yasa’yakarşı eylemler, açıklamalar yapanemek örgütlerinden yanıt geldi. DİSK,KESK, TMMOB ve TTB 27 OcakPerşembe günü düzenledikleri birbasın toplantısıyla ortaklaştırılanmücadele programlarını açıkladı.

EYLEME BARİKATTorba Yasa’yı protesto etmek için

25 Ocak Salı günü tüm ülkede eylemyapan KESK’lilerin Ankara’daki eyle-mi polis tarafından engellendi.Ankara’da meclis önüne yürümekisteyen KESK'lilere polis saldırdı.KESK Genel Başkanı Döndü Taka"Bugün bize izin verilmiyor, ama bizçok yakında Türkiye'nin her yerindekiemekçiler olarak Torba Yasa'ya karşıAnkara'ya yürüyeceğiz ve meclisikuşatacağız.” dedi.

KESK’in çağrısıyla bir araya gelen ilerici emek örgütleritorba yasaya karşı 81 ilden meclise yürüyor

Halk›n SesiSSaahhiibbii vvee SSoorruummlluu YYaazz›› ‹‹flfllleerrii MMüüddüürrüü

Ali Ergin DemirhanTTeelleeffoonn // FFaakkss

0212 245 90 37AAddrreess Tomtom Mahallesi Örtmealt› Sokak No: 6/3

BEYO⁄LU/‹STANBULBBaass››lldd››¤¤›› YYeerr

Art Matbaac›l›k Yay. ve Amb. San. Tic. Ltd. fiti. Bask› TesisleriKocaeli /‹ZM‹T (0262 335 45 29)

15 günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.

İşçiler torbada Türk-İş nerede?

Torba Yasa Tasarısı’nınMeclis Plan ve Bütçe

Komisyonu tarafındankabul edilmesinin ardındanİstanbul BüyükşehirBelediyesi (İBB) yetkilileriBelediye-İş üyesi işçileriHak-İş’e bağlı Hizmet-İş’egeçmeye zorluyor.

14-15 Ocak tarihlerindeSaraçhane ve Merter’dekigarajlara noterle birlikte

giden Hizmet-İş yetkilileriişçilerin tepkisiyle karşılaştı.Hizmet-İş üyeleri,Saraçhane’deki işçilere polisgözetiminde saldırdı.Belediye-İş üyesi işçiler,saldırıyı BüyükşehirBelediyesi DestekHizmetler Daire BaşkanıMevlüt Bulut’a bildirdik-lerinde “Torba Yasa geçti,Hakkari’ye bile gönderilebi-

lirsiniz” dedi ve işçilereHizmet-İş’e geçmelerinisöyledi. Bulut, işçilerin“Neden?”sorusuna “Emirbüyük yerden geldi” diyerekcevap verdi.

Belediye-İş İstanbul 5No’lu Şube Başkanı NihatAtlaş, 1 No’lu Şube BaşkanıSerdar Cafer Özkul ve birgrup işçi, 21 Ocak’ta İBBönünde bir basın açıklaması

yaparak Hizmet-İş’egeçtiğini açıkladı. Atlaş,Belediye-İş yönetiminemuhalif olan DemokratikDeğişim Grubu’nun başkanadayıydı. Özkul da aynıgruptaydı. İki şubebaşkanının AKP yandaşıHizmet-İş’e geçmesi işçilertarafından tepkiylekarşılanırken Hizmet-İş’eşimdiye kadar 250 işçi geçti.

Türkiye’de ilk defa, personelleriningüvencesiz çal›flt›r›lmas›na tepkigösteren okul müdür ve müdüryard›mc›lar› istifa etti.

Diyarbak›r Silvan’da 16 okulmüdürü ve 10 müdür yard›mc›s›güvencesiz eleman çal›flt›rmakistemedikleri ve okullara yeterliödenek ayr›lmad›¤› gerekçeleriyle 19ve 25 Ocak aras›nda görevlerinden

istifa etti. ‹dareciler, okullar›ndahizmetli personel bulunmad›¤› veverilen ödeneklerin yetersizli¤inedeniyle büyük s›k›nt› yaflad›klar›n›söyledi. Diyarbak›r E¤itim-SenBaflkan› Abdullah Karahan, güvence-siz personel çal›flt›rman›n yanl›floldu¤unu savunduklar› için idareci-lerin istifa etti¤ini anlatt›: “Bir yan-dan kaynak ve hizmetli

sa¤lam›yorlar. Di¤er yandanhizmetliler sigortas›z çal›flt›r›ld›¤› içinidarecilere ceza kesiyorlar. Silvan’dakiarkadafllar defalarca bu durumuilettik. Ama hiç çözüm yok. Aradab›rak›ld›klar›n› belirterek istifa ettiler.Neden güvencesiz çal›flt›r›lmalar›naalet olsunlar.” Kaymakaml›k ve MilliE¤itim Müdürlü¤ü konu ile ilgiliaç›klama yapmad›.

Belediye-İş’e Hak-İş baskısı: Emir büyük yerden

TTeekkeell iiflflççiilleerriinnddeenn ssoonnrraa BBeelleeddiiyyee iiflflççiilleerrii ddee TTüürrkk--‹‹flflEEggee BBööllggeessii BBaaflflkkaannll››¤¤›› bbiinnaass››nn›› iiflflggaall eettttii

Üye yap-yetki al-TİS imzala-aidat toplamantığıyla hareket eden sendikal anlayış,

güvencesizleştirme karşısında tıkanırkengüvenceli iş talebini, hak mücadeleleriçerçevesinde örgütleyen sendikal mücadelesınıf hareketinin dinamik yönünü oluşturuyor.

Güvenceli iş talebiyle yola çıkan ve taşeronsağlık işçilerini örgütleyen Dev Sağlık-İşüyeleri Samsun’da “Eşit, nitelikli, parasızulaşım hakkı istiyoruz” dedi.

19 Mayıs Üniversitesi Tıp FakültesiHastanesi’nde çalışan Dev Sağlık-İş üyesitaşeron sağlık işçileri, servislerin taşeronişçilere yasaklanmasının ardından 6 Ocakgünü hastane önünde bir eylem yaptı.Hastanenin 3 No’lu kapısı önündegerçekleştirilen eyleme Sağlık ve SosyalHizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyeleri dekatılarak servislerin taşeron sağlık işçilerineyasaklanmasını protesto etti. 100 kişininkatıldığı eyleme Dev Sağlık-İş ve SESüyelerinin yanı sıra öğrenciler ve demokratikkitle örgütleri de destek verdi. Dev Sağlık-İşSamsun Temsilciliği adına basın açıklamasınıokuyan Ömer Aşık “Anayasa ve İşKanunu’nun eşitlik ilkeleri gereğince kadrolu,taşeron ayrımı yapılmaksızın işçilerintamamına servisler parasız sağlanmalıdır" dedi.Aşık, yol ücreti adı altında taşeron işçilerarasında yapılan ücret ayrımına son verilmesi-ni talep etti.

Eylemde bir konuşma yapan SES SamsunŞube Başkanı Süleyman Bal servislerinkaldırılmasını protesto ettiklerini, Samsun’daulaşımda büyük bir rant kavgasının olduğunuve bu uygulamanın raylı sisteme müşterikazandırmak için olduğunu dile getirdi.

1857 İŞÇİYE ULAŞIM YASAĞI1857 taşeron sağlık işçisinin çalıştığı ve kent

dışında bulunan üniversite hastanesinde dahaönce işçileri taşıyan servisler, yönetimin birkararıyla taşeron işçiler için yasaklanmıştı.

Türk-İş yönetimi, 8 Ocak tarihinde yaptığıve Torba Yasa’ya karşı eylem kararı alması

beklenen toplantıda bu kararı alamadı.Toplantı, Türk-İş Genel Başkanı MustafaKumlu’nun Başbakan Erdoğan’la yaptığı anibir görüşme sebebiyle 2 saat kadar geç başladı,toplantıya gelen Kumlu, “Torba Yasa konusun-da umutluyuz” açıklamasını yaptı.

Kumlu’nun açıklamasının ardından Türk-İşiçindeki bazı sendikalar Torba Yasa’ya karşıprotestolarını sürdürdü. Yasanın meclistekabul edilmesi durumunda 100 bine yakınbelediye işçisinin işsizlikle burun burunagelmesi belediye işçilerinin eylemlerininsürmesini sağladı. Bu süreçte Türk-İş’e bağlıBelediye-İş ile DİSK’e bağlı Genel-İş ortak bireylem yaptı. İki sendika, Torba Yasa’dabelediye işçilerini mağdur edecek maddelerindeğiştirilmesini talep etti. Ocak ayının ikincihaftasında Adana, Kocaeli ve daha birçokkentte emek ve demokrasi güçleri kitleselTorba Yasa protestoları gerçekleştirdi.

Belediye-İş’in İzmir’de yaptığı ve 2.500kişinin katıldığı mitingde Türk-İş yönetimineöfke vardı. İşçiler, Türk-İş Ege BölgesiBaşkanlığı’nı işgal ederek “İşçiler torbadaTürk-İş nerede?” yazılı bir pankart açtı.

Torba Yasa, henüz TBMM Plan ve BütçeKomisyonu’nda görüşülürken tasarıya karşıbirçok tepki eylemi yapılmıştı. Türkiyegenelinde gerçekleştirilen eylemlerin büyükkısmı belediye işçilerinin örgütlü olduğu

sendikalar tarafından düzenlenmişti. Belediye-İş, ocak ayı boyunca Türkiye genelinde örgütlüolduğu kentlerde kitlesel basın açıklamalarıyaparken ilk mitingi DİSK yapmıştı. DİSK’inİzmir’deki mitingine 10 binin üzerinde emekçikatılmıştı.

TÜRK-İŞ’İN NOTER VE BARAJ ISRARITorba Yasa protestoları karşısında işçilerin

beklentilerini yerine getiremeyen ve umudunuBaşbakan ile yaptığı görüşmeden sonra ‘dahada artıran’ Türk-İş yönetimi, işkolu barajı venoter gibi işçi sendikalarının yıllardır mücadeleettiği antidemokratik yasalar karşısında dasınıfı geçemedi. Bursa mutabakatı, Türk-İş veTİSK’in itirazı ile reddedildi. 15-16 Ocak tarih-lerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıtarafından düzenlenen toplantıya DİSK, Hak-İş, Türk-İş ve TİSK temsilcileri katıldı.Toplantıda 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ve2822 sayılı Grev ve Lokavt Kanunu görüşüldü.Daha önceki toplantıda Bursa Mutabakatıolarak bilinen, işkolu barajının binde 5’e çekil-mesi, bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapa-bilmesi için 80 bin üyeli bir konfederasyona üyeolması ve sendika üyeliklerinde noter şartınınkaldırılması gündeme gelmişti.

Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, 28Ekim 2010 ve 29 Ekim 2010 tarihlerindeyaptığı konuşmalarda sendikal örgütlenmeninönündeki engelleri kaldırmak için çalışacağınadair söz vermişti.

‹flçi ulafl›mhakk›n›savunuyor

Güvencesizçalışma,müdürü bile istifaettirdi

TAŞERON ÖLDÜRDÜÇİNLİ İŞÇİLER ULAŞTI

AAyysseell PPoollaatt

S E R M A Y E Y E T E fi V ‹ K E M E K Ç ‹ Y E S Ö M Ü R Ü Y A S A L A R I G E L ‹ Y O R

Emek örgütleri sokağa çağırıyor

Page 7: 124'üncü sayı

HALKIN HAKLARI FORUMUHalk›n Sesi

728 Ocak 2011 / 10 Şubat 2011

‘Hak mücadeleleri içinçekim merkezi oldu’

Halk›n Haklar› Forumusekreteryas›ndan Çi¤demÇidaml› gazetemizin sorular›n›yan›tlayarak forumu flu sözlerlede¤erlendirdi:

“Forumun haz›rl›k süreci üçayl›k yo¤un, yayg›n kolektifeme¤e dayal› olarak flekillendi.Forumun gösterdi¤i en önemlifleylerden birisi ‘halk›n haklar›hareketinin’ gerçek birharekete dönüfltü¤ünü göster-mesiydi. Bu anlam›yla forumunhak hareketleri aç›s›ndan birçekim merkezi oldu¤unudüflünüyorum. Sar›keçililerden,tafleron sa¤l›k iflçisine kadarfarkl› alanlardan kat›lan konuk-lar da bunu do¤ruluyor.

Bu çekim gücü forum sonuçmetninde dile getirilenyerellerden yükselen bir kongre

hareketi olarak tasarlananhalk›n haklar› kongresi fikrininde yerinde bir hedef ve önerioldu¤u gösterdi.

Forumun ikinci baflar›l› yan›ise hem ayr› birer atölye olaraktart›fl›lan hem de forumdakitüm tart›flmalarda o alanaözgü yanlar›yla ele al›nan cin-siyetçilik, gericilik ve Kürtsorunu konusunda hakmücadeleleri perspektifinin nedenli isabetli bir çözüm yata¤›oldu¤unu göstermesiydi.Gericili¤e, cinsiyetçili¤e karfl›mücadele ve Kürt sorununçözümünde, halk›n haklar›mücadelesinin gerçek çözümlerüreten bir kanal oldu¤ugöründü.

Forumu de¤erlendirirkenhalk›n haklar› mücadelesinde

gelifltirilmesi gereken enönemli özelli¤imizin, halk de-mokrasisine uygun çal›flmakiçin özgüç ve özinisiyatifi dahafazla yans›tacak olanaklar ya-ratmak oldu¤unu gözlemle-dim. Atölyeler ve forumun so-nuç bildirgeleri olabildi¤incedemokratik mekanizmalarlaoluflturuldu. Ama daha kat›l›m-c› biçimler gelifltirecek yeni yön-temlere ihtiyac›m›z oldu¤unada inan›yorum.

Forum do¤as› gere¤i prati-¤in içinden gelen bilgilerle birmücadele ufku sundu. Ciddimücadele hedefleri gösterdi. Buortak ufkun yarat›lmas›nda enbüyük katk›n›n da halk›n haklar›mücadelesi militanlar› taraf›n-dan üretildi¤inin alt›n› çizmekgerekti¤ini düflünüyorum.

H A L K I N H A K L A R I F O R U M U - 2 0 1 1 ’ ‹ N G Ö S T E R D ‹ K L E R ‹

Hak mücadelesi, bir fikirden fazlasıİ lki 2007’de yapılan

Halkın HaklarıForumu’nun ikincisi

21-22-23 Ocak’taAnkara’da gerçekleşti.

İlk günü Hacı BektaşVeli Anadolu KültürVakfı GenelMerkezi’ndeki HalkınHakları Kadın Forumuve Petrol-İş AnkaraŞubesi’nde yapılanHaklar MücadelesindeKürt Perspektifi Atölyesiile başlayan foruma ikincive üçüncü gün AnkaraÜniversitesi SiyasalBilgiler Fakültesi evsahipliği yaptı.

Üç gün süren forumboyunca, mahallelerden,sendikalardan, üniver-sitelerden ve birçokörgütten katılımcılarladolu salonlarda, güncelpolitik değerlendirmeler-le birlikte önümüzdekidöneme ışık tutacaktartışmalar yapıldı.

DOLU DOLU BİRPROGRAM

Forum, tüm salonunayakta dinlediği,Halkevleri Genel Başkanıİlknur Birol’un okuduğusonuç metni ve HalkınHakları Forumu’nunüçüncüsünün HalkınHakları Kongresi olarakgerçekleştirilme hedefiaçıklanarak sona erdi.

Halkevleri GenelBaşkanı İlknur BirolForumu ve forumdançıkartılan sonuçlarıgazetemize değerlendirdi.

İLKNUR BİROLDEĞERLENDİRİYOR

2011 Halkın HaklarıForumu’nu 3 günlükçalışmaların sonucundaçok değerli sonuçlarüreterek ve geleceğeyönelik umutlarıarttırarak kapattık.

Toros yaylalarından,Karadeniz köylerinden,büyük kentlerin fab-rikalarından, üniver-sitelerinden, AnkaraSiyasal’a hayatın bilgisiylegelenler, bilimin ışığıylatartıştılar ve sırtlarını tari-he yaslayıp geleceğeyönelik ümitlerinipekiştirerek ayrıldılar.İktidarın “ötekileri” ikin-ci sınıf yurttaşlar, yok-sullar, sopayı başlarındaneksik etmeyen egemen-lere, hayatlarını karartansermayeye, özgür yaşamıortadan kaldıran geri-ciliğe, düşmanlaştırmasilahıyla kullanılan Kürtsorununa “halkın dilin-den ve eylemindentüreyen mücadele ilecevap aramaya çalıştılar.Su hakkından,barınmaya, beslenmehakkından, eğitime

uzanan bir dizi hakbaşlığı atölyesi, Kürtsorunu, kadın sorunu vegericilik başlıklarınıiçselleştirerek çözümleri-ni konuştu.

1- Sınırsız sermayetalanına ve AKPiktidarının gerici-ırkçıyapılanmasına hakmücadeleleri içindenüretilecek yanıtlarındevrimci bir halk hareke-tinin oluşturulmasıbakımından olanaklarınıaçığa çıkarttı.

2- Hak mücadelesiverenlerin kendimücadeleleri ile oluştur-dukları özgüven,kararlılık her türlü hege-monik iktidarsaldırılarına karşı yeganekoruyucu kalkan olduğugörüldü. Sokağa veeyleme taşınmış her talephareketi hızla iktidar

dilinden kopmakta vekarmaşıklaştırılmıştoplumsal ilişkilerdenarınarak sadelikleüretilen bir yeni dilekavuşmakta.

3- Emekçi sınıflarınhak mücadeleleri içindentoplumun temel sorun-larına yanıt aramayagiriştiklerinde ortayaçıkan zeminden üretilençözüm önerileri ırkçı vegerici dili ve hegemondüşünceyi parçalayarakoluşturuluyor. Bu önemliözelliği ile başta Kürtsorunu olmak üzeretoplumu parçalayan,düşmanlaştıran iktidarçözümlerine karşı hakeşitliği içeriğiyle yapılantartışmalar anti-şoven,anti-ırkçı zemininkuvvetlenmesine olanaktanıyor. Gerçek bir barışdiline ulaşabilmek ve bu

atmosferinyaygınlaşmasını sağlaya-bilmek için yereldenulusala doğru genişletile-cek hak mücadelelerininkoordinasyonu bir ihtiyaçolarak açığa çıktı.

4- Kadın sorununu saltbir mücadele başlığıolarak değil, yürüyen herhak mücadelesi içindeözel olarak kavrayan, bugücün özgün birörgütlenmesininyaratılmasının hakmücadelelerinin politikbir sınıf hareketi olarakörgütlenmesine tarihselkatkısı ve kadın soru-nunun “popüler ve kitle-sel” bir araç olarakalgılanmasının aşılmasıgerektiği görüldü.

5- Haklar mücade-lesinin amfilere, sınıflara,salonlara sığmadığı,önümüzdeki döneminhalkın hakları kongresineilerlemek üzere örgütlen-mesi gereği açığa çıktı.

Halk örgütleniyor.Emekçi yoksul halkkendine güvenmeyiyeniden öğreniyor. Halkkendi özgücünden başkayaslanacak bir kuvvetinolmadığını bilinceçıkarıyor. Halk kendineyöneltilmiş saldırganlığa“biat” etmiyor.Düşmanlaştırmaya evetdemiyor. Hayatlarınınkarartılmasına izin verile-meyeceğini, bunun daancak kendi gücünü tarihsahnesinde görünür veörgütlü kılmaktangeçeceğinin farkınavarıyor.

Ve mücadele 2007’denbugüne kuvveden fiile*geçildiğini gösteriyor.

* Kuvveden fiilie:düşünülüp tasarlananıgerçekleştirmek, fiiliyatadökmek anlamına geliyor.

Halkın Hakları Forumu dolu dolu geçen üçgünlük programla geride kaldı. İlknur BirolHalkın Sesi için forumu değerlendirdi

Halkın Hakları Forumu’nunüçüncü günü düzenlenen

halkın hakları ve gericiliğe karşımücadele atölyesi İslamcı geri-ciliğin bugünkü niteliği ve onakarşı verilecek mücadelenintemel dinamiklerini tespit etmeyedönük tartışmalara sahne oldu.Moderatörlüğünü MenderesTutuş’un yaptığı atölyeyearalarında Halkevi üye ve yöneti-cileri, Hacı Bektaş-ı Veli KültürVakfı yöneticileri, Pir SultanAbdal Kültür Derneği yönetici-leri ve Kürt hareketinden temsil-cilerin olduğu 130’dan fazla kişikatıldı.

Atölyede İstanbul, Bursa gibifarklı kentlerde yürütülenmahalle örgütlenmelerindeyaşanılan temaslardan yolaçıkarak dinci gericiğin karakteri,toplumda yaygınlaşma biçimi vetemel nitelikleri tarif edilmeyeçalışıldı. Gerici hareketle

doğrudan temas eden mahaleler-den gelen katılımcılar açık tavırve militan mücadelenin öneminedikkat çekti. Bu görüşün yanı sıra12 Eylül öncesi sol hareketlerindini görmezden gelerek kurduğuilişkinin bir zaaf olduğutespitinde ortaklaşarak ‘anlayışlıolunması’ fikrini savunangörüşler de dile getirildi.

Alevi örgütü temsilcileri geri-ciliğin mezhepsel ayrımcılığıbesleyen yanını ortaya koyarakgericilikle mücadele çizgilerinitanımladılar. Kürt hareketindenkatılan bir eğitim emekçisi iseKürt illeri’nde gerici yayılmayı vebuna karşı kendi kamusallıklarıçerçevesinde mücadeleyi anlattı.

Atölye’de gericilikle mücade-

lenin çok cepheli olduğu, bugüngericiliğin bir iktidar biçimi,emperyalist proje, piyasacıhareket olarak Türkiye halkları-nın karşısına çıktığı tespiti yapıldı.AKP’nin ise gericiliğin birsıçrama noktası olduğu belirtildi.Gericiliğe karşı mücadelenin sü-rükleyici halkası AKP iktidarınıngeriletilmesi olarak tanımlandı.

AKP gericilikle mücadeledenin odağıHalk›n Haklar› Forumu’nun ana oturumu, ilk

forumdan bugüne verilmifl hak mücadeleleriningörselleri ile haz›rlanan slaytla bafllad›. Foruma evsahipli¤i yapan Ankara Üniversitesi Siyasal BilgilerFakültesi Kamu Yönetimi Araflt›rmalar› Merkeziad›na Metin Özu¤urlu’nun kat›l›mc›lar› selamla-mas›n›n ard›ndan konuflma yapan Halkevleri GenelBaflkan› ‹lknur Birol, hak mücadelelerinin AKP’ningerçek yüzünü a盤a ç›kard›¤›n› ve her günyeniden örgütlenerek AKP’nin peflini b›rakmaya-caklar›n› söyledi.

Ana oturumun gündemi “Neoliberal ça¤dasiyasal kriz, yeni yönetim stratejileri ve s›n›f›nyan›tlar›” oldu. Moderatörlü¤ünü E.AhmetTonak’›n yapt›¤› oturumda Ahmet Haflim Köse,Doç. Dr. Metin Özu¤urlu, Ergin Y›ld›zo¤lu,Halkevleri üyesi Umar Karatepe ve Sendika.Orgyazar› Çi¤dem Çidaml›’n›n konuflmalar› Türkiye’de

neoliberal sald›r›lar›n baflaktörü AKP’nin tahliliniyaparken, önümüzdeki dönem s›n›f mücadelesininyöntemlerini ele ald›.

Karatepe süreci “AKP piyasay› kutsallaflt›r›rken,kutsal olan› da piyasalaflt›r›yor” sözleriyle nite-lendirildi. Neoliberal dönüflümün yaln›zcaekonomik de¤il, siyasal ve toplumsal birdönüflümü ifade etti¤ini ifade eden Özu¤urlu’nunsözlerini Y›ld›zo¤lu’nun “Neoliberalizmin ortayaç›kard›¤› çok kültürlülük, ›rkç›l›¤a; eflitlik, tüketici-lerin eflitli¤ine; toplum, sadaka toplumunadönüflüyor” sözleri tamamlad›.

Konuflmac›lar›n ard›ndan Toroslar’dan geldi¤inisöyleyen Sar›keçili bir kad›n çevre hakk› için salon-dan mücadele sözü ald›. Forum kat›l›mc›lar›, AdanaNumune Hastanesi’nden gelen emekçiler ve PTTdireniflinden gelen iflçiler arac›l›¤›yla da direnifllereselam gönderdi.

Forum çok sesli başladı

Halkın Hakları Forumu kapsamındayapılan “Haklar Mücadelesinde Kürt

Perspektifi” atölyesinde Kürt sorunu ve hak-lar mücadelesinin ortak kesenleri tartışıldı.

Petrol-İş Ankara Şube salonunda yapılanatölyeye katılım yoğundu. Kürt hareketinintemsilcileri, akademisyenler, sendikalardaKürt sorunuyla ilgili çalışma yürüten isimlerkatıldı. BDP Parti Meclisi üyesi Yüksel Mutluve Haydar Sayılı, Yazar Ergin Yıldızoğlu,İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan veTürkiye Barış Meclisi üyesi MetinBakkalcı’nın katıldığı atölyenin moderatör-lüğünü Halkın Sesi yazarı Ferda Koç yaptı.

Atölyede yürütülen tartışılmalar;Demokratik Özerklik Taslağı ve Kürt mese-lesinin haklar mücadelesinde aldığı konumetrafında şekillendi. Ferda Koç’un Kürt soru-nunu tariflemesiyle başlayan atölye, başladığı

saatten bittiği ana kadar canlı tartışmalarasahne oldu. Dicle Üniversitesi FelsefeBölümü Araştırma Görevlisi Ersin VedatElgür’ün, “AKP’nin muhafazakâr açılım poli-tikasına karşılık gerçek demokratik açılımpolitikasının hayata geçirilmeli” önerisi atöl-yenin genel tartışmalarından birisi oldu.Atölyenin sonuç metninde muhafazakâraçılım politikalarının deşifre edilmesiningerekliliğine vurgu yapan Elgür; “AKPKürtlerin taleplerini kültürel-folklorik talep-ler çevresinde ele alarak sorunu gerçek boyu-tundan uzaklaştırıyor, anadil talebininkamusal hayatta olması zorunluluğunun üze-rine gidilmeli” dedi.

BDP PM üyesi Yüksel Mutlu’nun,Demokratik Özerklik ve Kürt KadınHareketi üzerinde durduğu tartışması atölye-de kadınların sözünü taşıdı. Mutlu;

“Yazılacak yeni anayasanın sivil vedemokratik olmasında herkes çaba göster-meli, biz kadınlar olarak bu anayasayı ciddiyealıyoruz” dedi. Kadınların özgürlük mücade-lesinin erkeklerin mücadelesinden daha çetingeçtiğini söyleyen Mutlu, “Kürt kadınlarınınbüyük bedeller ödeyerek kazandıkları partiiçindeki yüzde 40 kotası şu anda işleyen birmekanizmadır” dedi.

SORUNUN İNSANİLEŞTİRİLMESİAtölyede yapılan bir diğer önemli

tartışmada anadil talebinin insani bir talepolarak gündemde tutulması oldu. DoktorMahmut Ortakaya’nın, “Anadil insani birtaleptir, illa siyasi bir talep olması gerekmiy-or. Sorunun insaniliğini gün yüzüne çıkarırsakKürt hareketine karşı gelişen ırkçı tehditleride bertaraf etmiş oluruz” sözleri atölye

katılımcıları tarafından da tartışılan bir konuoldu. Ferda Koç ise atölyede, halkın haklarıprogramının somut talepler programıolduğuna vurgu yaparak, “Anadil talebi deaynı insanilikte bir haktır” dedi. Koç; “20 mil-yon Kürt nüfusunun 10 milyonu kadın.Okuma-yazma oranının tartışmaya açıkolduğu bu kesimi yoksullar oluşturuyor veyoksulluğun sorunlarıyla karşı karşıya gelenKürtler, sağlık alanında anadil sorununmuhatabı olmak zorunda kalıyorlar” dedi.Koç, konuşmasına bu alana dair yaptığısomut bir öneriyle son verdi: “Bütün hekim-ler Kürtçe öğrenmelidir.”

Atölye çalışması saat 18.00 da biterkenönüne koyduğu en yakın hedef: “Forumun 2günlük genel programına Kürt sorunun elealdığı atölye çalışmasının konularını taşımak”oldu.

Kardeşleşmenin anahtarı hak mücadelesi

Page 8: 124'üncü sayı

Barınma hakkı atölyesi yaklaşıkyüz kişinin katılımıyla toplandı. İstan-bul Tozkoparan, Fener-Balat, AnkaraMamak, Dikmen Vadisi, MehmetAkif Ersoy Mahallesi gibi kentseldönüşüm projesinin hedefindekimahalleliler, Arızlı’da evlerindençıkartılan depremzedeler ve üçüncüköprü projesi ile mahalleleri tehlikealtında olanlar atölyede bir arayageldi.

Moderatörlüğünü Ankara’dakiBarınma Hakkı Bürolarındamücadele yürüten Kutay Meriç,İstanbul Kartal Halkevi’nden SelcanAdıyaman ve Politeknik’ten ÖzgürYayla’nın yaptığı atölyede barınmahakkı mücadelesinin geldiği nokta veörgütlenme sorunları tartışıldı.Atölyede Çiğdem Çidamlı tarafındanmali sermayenin kentle kurduğu ilişkiüzerine bir sunuş yapılırkenGebze’den barınma hakkı mücadelesi

üzerine çalışmalar yapan bir avukatve Mamak Barınma HakkıBürosu’ndan Çiğdem Tan’ın hukukidüzenlemeler üzerine sunuşları vardı.Kocaeli Üniversitesi’nden AynurÖzuğurlu’nun da bir sunuşla katıldığıatölyeye sermaye üzerine çalışmalaryapan yazar Mustafa Sönmez,barınma hakkı bürosu avukatlarındanEnder Büyükçulha ve kentler üzerineçalışmalar yapan Menaf Turan tebliğyolladı.

KADINLAR ÖNEModeratörlerden Kutay Meriç

gazetemizin sorularını yanıtlayarakatölyedeki tartışmaların ana vurgu-larını şöyle tarif etti: “Atölyedehükümetin yasal düzenlemelerlebarınma alanında kazandığı mevzilerideğerlendirdik, barınma alanındabirleşik bir hareketin nasıl kurula-bileceğini ve bunun araçlarının neler

olabileceğini tartıştık. Barınma hakkımücadelesi içinde özel bir örgütlen-me sorunu olarak kadınlarınmücadele içerisindeki konumlarınıtartıştık.”

Barınma hakkı atölyesi butartışmalardan yola çıkarak yasaldüzenlemelerle birlikte daraltılanhukuksal mücadele yolları karşısındafiili mücadelenin öne çıkacağı vur-gusunu yaptı. Atölye 2009 Ekimayında ilki gerçekleştirilen BarınmaHakkı Forumu’nun ikincisini yazaylarında Dikmen Vadisi’ndeTürkiye’nin tüm bölgelerindenkatılımla gerçekleştirme kararı aldı.Mücadele hedeflerini büyüterekkadınların örgütsel süreçlerdeki aktifkatılımını sağlamak için kadınörgütlenmeleri yaratılmasına;barınma hakkı mücadelesinin mevcutyayın organlarının aktifleştirilmesineve geliştirilmesine karar verdi.

Halk›n Sesi

828 Ocak 2011 / 10 Şubat 2011

HALKIN HAKLA

Halkın HaklarıForumu 2011’deon dört ayrı hak

mücadelesialanında atölye

çalışmalarıyürütüldü.

Mücadele alanınındeneyimlerininpaylaşıldığı bu

atölyelerdeönümüzdeki

döneme ilişkinönemli mücadele

hedefleri belirlendi.Baharda eğitim

hakkı mitingi,güvencesiz işçilerin

mücadelesinigörünür kılacak bir

eylem, doğanınmetalaştırılmasınakarşı direnenlerin

birleşeceği merkezibir mitingyapılması

hedefleniyor.Emeklilerin

mücadelesi emeklihakları meclisi

çatısı altındatoplanması, eğitim

hakkı için yaygınmeclisler kurulmasıve bir eğitim hakkı

ihlalleri takipmerkezi oluşturul-ması düşünülüyor.

Kültür sanattançevre hakkı

mücadelesinefarklı hak

mücadelelerininsesi olacak

internet siteleri vebültenler ise yolda

Forum katılımcılarının en yoğun ilgi gösterdiğiatölye eğitim hakkı atölyesi oldu. Atölye moderatör-leri KESK MYK üyesi ve Halkevleri Eğitim HakkıMeclisi üyesi Hamide Yiğit, Ankara ÜniversitesiEğitim Bilimleri Fakültesi’nden Necla Kurul veİstanbul Okmeydanı Halkevi’nden Şahin Yaşıkoldu. Yaklaşık 350 kişi eğitimin piyasalaştırılması,güvencesizleştirme ve gerici, ırkçı eğitim program-larını tartıştı.

Eğitim hizmeti alanındaki üç temel sorun vemücadele odağının tüm muhataplarının katıldığıatölyede güvencesizleştirme sorunu atanamayanöğretmenler ve dershane öğretmenlerinin yaptığısunuşlarla ve 50/d mağduru asistanlar tarafındanaktarılan bilgilerle tartışıldı. Piyasalaştırma sorunuliseliler, üniversiteliler, eğitim emekçileri ve Öv-Derbaşta olmak üzere atölyeye katılan veliler tarafındantüm boyutlarıyla tartışıldı. Eğitim hizmetininpiyasalaştırılması tartışması sadece Türkiye ile sınırlıkalmadı. Kırgızistanlı bir akademisyen tarafından

‘eğitimin piyasalaştırılmasının Kırgızistan’daki yüzü’konulu sunuş ve Avrupa’da gelişen eğitim hakkıtalepli halk hareketleri üzerine birer sunuş yapıldı.

Eğitim Sen Ankara 1 ve 2 No’lu şube üyesi ikieğitim emekçisi anadilde eğitim hakkı üzerine birersunuş yaparken atölyede öğrenciler ve veliler gerici,cinsiyetçi eğitim programı / müfredatı üzerinetartıştı.

Oldukça uzun ve geniş katılımlı tartışmalarınardından atölyede eğitim hakkı mücadelesine dairönemli mücadele hedefleri belirlendi.

Her ilde ve her mahallede yıl boyunca çalışmayıönüne koyan düzenli yayımlanacak bültenlerlealanın sorununu görünür hale getiren eğitim hakkımeclisleri kurulması hedefini önüne koyan atölye,‘Eğitim Hak İhlalleri Takip Merkezi” kurulmasınakarar verdi. Atölye Nisan 2011’e doğru bir eğitimhakkı mitingi örgütlenmesini, gericiliğe karşı zorun-lu din derslerinin kaldırılması için toplu davalaraçılmasına yaygınlaştırmayı planlıyor.

Her ilde meclis, baharda eylemEğitim hakı atölyesi, meclis çalışmasını büyütüp baharda bir miting düzen-lemeyi, eğitim hakkı ihlallerini ise takip merkezleriyle izlemeyi planlıyor

Su hakk› atölyesi, 2007’dedüzenlenen Halk›n Haklar›Forumu’nda kat›l›m›n az oldu¤u,etkinli¤in en az ilgi gören atölye-lerinden biriydi. Ancak bu azsay›daki kat›l›mc› o dört y›l öncekiatölyenin sonuç metninde suyunticarilefltirilmesi sürecininh›zland›¤›, ‘sudan sebeplerden’k›yamet kopaca¤› ve bu alan›nçok önemli bir mücadele alan›haline gelmekte oldu¤u uyar›s›yapm›flt›.

Aradan geçen k›sa zamanda suhakk› gerçekten de Türkiye’ninhem kentlerinde hem k›rlar›ndaönemli bir hak mücadelesi bafll›¤›haline geldi. Öyle ki o mücadeleverenlerin temsilcileri 2011’dekiforum için bir araya geldi¤indeatölyenin yap›ld›¤› s›n›fta yerbulunamaz oldu. Su ve su

havzalar›n›n ticarilefltirilmesinekarfl› cesur ve ufuk aç›c› mücade-lesiyle tan›nan Prof. Dr. BeyzaÜstün’ün moderatörlü¤ündegerçeklefltirilen atölyeyeTürkiye’nin dört yan›nda su hakk›mücadelesini yükseltenler kat›ld›.

Kastamonu Loç Vadisi’nden‹zmir Alianoi’ye, Rize F›nd›kl›’danArtvin Borçka’ya kadar HES’lere(Hidroelektrik Santraller) karfl›yaflam alanlar›n› savunanlar atöl-yenin en etkin kat›l›mc›lar› oldu.Ama Sar›yer Halkevi ve Bursa SuPlatformu’ndan güncel olarak önödemeli sayaçlara ve içmesular›n›n gasp›na karfl› mücadeleedenler gibi kentlerden gelenkat›l›mc›lar da atölyede önemlibir yer tuttu. Bunun yan›ndasuyun ticarilefltirilmesine karfl› suhakk› mücadelesi üzerine

akademik ve teknik alandamücadele yürüten, bilimsel bilgiüretenler; sokakta kavga eden-lerin söylemlerine ›fl›k tutanakademisyen, mühendisler ileTMMOB’ye (Türkiye MimarMühendis Odalar› Birli¤i) ba¤l›baz› odalar›n yönetici ve üyeleride atölyeye kat›larak canl›tart›flmalar›n› yaflanmas›n›sa¤lad›.

Toplamda atölye, su hakk›mücadelesinin tüm bileflenleriniyani kentlerde ve k›rlardamücadele edenlerle bilim insan-lar› ve teknik insanlar› bir arayagetirmek gibi önemli bir ifllevedinmifl oldu. Mücadele verenler‘hocalardan’, ‘hocalar’ mücadeleverenlerden; kenttekiler k›rlar-dakilerden, k›rlardaki kenttekiler-den; erkekler kad›nlardan

kad›nlarerkeklerden;KaradenizlilerDersimliler’den,DersimlilerEgeliler’den çok fleyö¤rendi.

Sonuçta bu ço¤ulcu kat›l›m vedemokratik tart›flma ortam› suhakk› mücadelesini derinlemesineve çok yönlü ele alan bir sonuçmetninin ortaya ç›kmas›yla neti-celendi. Dört y›l önceki atölyesonuç metninde yazanlar gerçekhayatta karfl›l›¤›n› bulmufltu.2011’deki sonuç metni deönümüzdeki dönem yaflanacakbüyük mücadeleler için k›lavuzniteli¤indeki bir metin olarakhalk›n su hakk› mücadelesindeönemli bir belge olarak yerinialm›fl oldu.

‘Sudan sebepler’le toplanan atölyeSu hakkı atölyesinde yapılan tartışmalar kentlerde ve kırlarda yürütülen suhakkı mücadelelerinin hızla birleştirilmesi gerektiğini ortaya koydu

Bar›nmada tek yol fiili mücadeleBarınma hakkı atölyesi hükümetin yaptığı kanun değişiklikleriyle yıkımlarınönünü açmasına karşı fiili mücadeleyi öne çıkartacak bir çizgi tanımladı

İletişim hakkı atölyesi aralarında pro-fesyonel gazetecilerden yerel gazete-cilere, üniversite öğrencilerindenHalkevcilere yaklaşık 50 kişininkatılımıyla toplandı. ModeratörlüğünüAnkara Üniversitesi İletişimFakültesi’nden Doç. Dr. FundaBaşaran, Gazi Üniversitesiİletişim Fakültesi’ndenÇağrı Kaderoğlu veHalkın Sesi gazetesin-den Özge Yurttaş’ınyaptığı atölyedemedyanın değişenyapısı, alternatif dene-yimler ve gazetecikmesleği üzerinetartışmalar yapıldı.

A.Ü.’den Aylin Aydoğantarafından bugünkü medya düzeni veson üç yılda yaşanan alternatif deneyim-ler üzerine yapılan bir sunuşla başlayanatölye tartışmaları Haber Sen’li OsmanKöse’nin TRT ve kamu yayıncılığı üzeri-ne sunuşuyla devam etti. GazeteciDoğan Tılıç ve Rahmi Yıldırım gazete-cilik ve bugünkü gazetecilik anlayışıüzerine önemli tartışmalar yürüttü.

KENDİNE AİT ODALARAtölyeye KAOS GL’den katılanlar

hem alternatif olmanın anlamı hem demedyadaki ayrımcı dil üzerinetartışmalar yürüttü. İnternet üzerindenyayın yapan alternatif medya siteleri vebloglarını ‘kendine ait bir oda’ ben-

zetmesiyle tanımlayan birkatılımcı, bugün farklı alter-

natif medya deneyimlerininodaları çoğaltmak kadarbirleştirmeye de ihtiyaçduyduğunu ifade etti.

‘Halk Medya’ çalışması,Üniversiteli gazetesi,

Demokrat Eskişehir sitesideneyimlerinin paylaşıldığı

atölyede iletişim hakkı mücade-lesinin kadrolarını yaratmak üzere

internet üzerinden uzaktan eğitimteknikleri ile iletişim ortamını kullanmave içerik üretme eğitimi verilmesi ve yazaylarında bir iletişim-eğitim kampınınörgütlenmesinin kararı alındı.

Bu çalışmalarla herkesin kendihaberini yapabilecek donanımakavuşturulması hedefleniyor.

‘Baflka’ bir medya için...

Bir önceki atölyedealdığı kararlarla sağlıkhakkı mücadelesinde güçlüyerel direniş odaklarıörgütleyen sağlık hakkıatölyesi İstanbul TabipOdası yöneticisi AliÇerkezoğlumoderatörlüğünde top-landı.

Atölyede sağlıktadönüşüm programı ve ailehekimliği uygula-masına ilişkinsunuşlaryapılaraksağlıkortamınıngenel bir tablo-su çizildi. Türkiye SakatlarDerneği adına bir sunuşyapılarak sağlık ortamıengelliler tarafından dadeğerlendirildi. Sarıyer’deyürütülen ‘tam donanımlıhastane’ çalışması veOkmeydanı’nda yürütülensağlık ocağı talepliçalışmaya ilişkin deneyim-ler aktarıldı. Atölyedeyürütülen tartışmalar sonu-cu Sağlık Hakkı

Meclisleri’nin bileşenlerigeliştirilmesi ve etkililiğininarttırılması kararları verildi.

YALANA SONSağlık hizmetine ilişkin

başta hükümet propagan-dası olmak üzere yanlış

algıların değiştirilmesiiçin etkili

araçlargeliştirilmesi

vekullanılması,

alternatif bir sosyalistsağlık politikasının

oluşturulması için geniş vekatılımcı anlayışla konfe-ranslar düzenlenmesikararları alındı. Atölyedesağlıkta ayrımcılığı, geri-ciliği ve kadrolaşmayıhedef alan bir mücadeleperspektifi tanımlandı.Mücadelenin öncelikleriarasında sağlıkta katkı payıuygulamasına son verilme-si, sağlık uygulamatebliğinin iptal edilmesi,tedavide kısıtlama vesınırlamaların kaldırılmasısıralandı.

Mücadeleye devam

Hakkını bilenler kendi y

Page 9: 124'üncü sayı

ARI FORUMUHalk›n Sesi

928 Ocak 2011 / 10 Şubat 2011

Halkın Hakları Forumu’nun ikinci günündegerçekleştirilen Güvenceli Çalışma HakkıAtölyesi biraz geç başladı. Gecikmenin sebebi,atölyenin yapılması için ayrılan 100 kişiliksınıfın yetmemesiydi. Fakültede bulunan san-dalyeler ve banklar bir seferberlik ruhuylasınıfa taşındıktan sonra atölye tartışmalarıbaşladı. İsmet Aktaş’ın moderatörlüğündebaşlayan atölyede Özden Millioğlu veDenizcan Kutlu’nun sunumları grev dışındakidirenişlerinin sayısınıngiderek arttığına veAKP’nin yeni dönemsaldırıları olan kıdemtazminatının kaldırılmasıile özel istihdambürolarının yaygınlaşacağınaişaret etti. Ardı sıra konuşan DevSağlık-İş üyesi işçiler Okmeydanı ve Koşuyoluhastanesindeki direnişlerinin nasılkazanıldığını aktarırken Birleşik Metal-İş üyesiişçiler de kazanımla sonuçlanan deneyimlerinipaylaştı.

GÖRÜNMEYENİ GÖSTERMEKİÇİN MİTİNG

Kazanımlar, güvencesiz işçilerin işe iademücadelelerinin politik bir mücadeleolduğunun canlı kanıtıydı. İşten çıkarılan işçi,işyerinde fazla mesaiye karşı geliştirdikleri birtür dayanışmayı direniş için rica etmişti. “Banabir saat çalış” lafı, işe iade mücadelesinde“Benim için bugün işe gitme” söyleminedönmüş ve bu çaba Birleşik Metal-İş veya DevSağlık-İş’le buluşunca kazanıma giden yolaralanmıştı.

Atölyede benzer örnekler çokça vardı. DevSağlık-İş öncülüğünde Adana Numune

Hastanesi’nde işlerine geri dönmek içinverdikleri mücadelenin hızla büyüdüğünü,direnişçi işçiler aktardı. Aynı şekilde taşeronPTT işçileri de direnişlerini aktardı.

Bu mücadelelerin tek tek kazanımaulaşmasının yanında güvencesizleştirme dal-gasına ‘dur’ diyebilecek bir güçte olmadığıhemen herkesin kabulüydü ve güvencesizlerinivedi bir şekilde politik arenaya çıkmasıgerekiyordu. Öte yandan güvencesizleştirme,asgari ücreti tüm çalışanların temel meselesihaline getirmişti; ancak asgari ücret tespitkomisyonundaki hiçbir temsilci asgari ücretliyi

temsil etmiyordu. Atölyede ölümcül sek-

törler olan inşaat, tersane ve mevsimlik tarımalanlarında çalışan işçilerin neredeysetamamının Kürt olduğu ve güvencesizleştirmepolitikalarının Kürt işçiler üzerinden uygu-landığına dikkat çekildi. İş kazalarınıngüvencesizleştirmenin sonuçlarından biriolduğu tartışıldı.

Tüm bu gelişmeler ışığında mart ayındagüvencesizlerin birleşik mücadelesinegüçlendirecek bir miting düzenlenmesi, asgariücret görüşmeleri ile toplu görüşmeler döne-minde fiili eylemlerin örgütlenmesi, halkınhakları forumu temaları çerçevesinde, tümülkede forumlar düzenlenmesi hedeflendi.

Yok sayılanlardan ‘biz varız’ mitingiÇalışma hakkı atölyesi güvencesiz çalışmanın yarattığı sınıf çelişkilerini ortaya koyan ve buçelişkilerden doğan yeni sınıf mücadelesini güçlendirecek tartışmalara sahne oldu

Kültür hakk› paneline do¤ru

Yaflanabilir çevre, insan ve do¤a için enerji

Ulaşım hakkı atölyesi Van’danİzmir’e on beş ayrı ilden yaklaşık 60kişinin katılımıyla gerçekleşti. İstanbulOkmeydanı Halkevi’den Rüya Kurtuluş,Ankara Batıkent Halkevi’nden ZaferAlgül ve Üçüncü Köprü Yerine YaşamPlatformu’ndan Kader Cihan’ın mode-ratörlüğünde yürütülen tartışma farklıkentlerdeki ulaşım sorunlarının ve busorunlara karşı ortaya çıkan taleplerintanımlandığı tartışmalara sahne oldu.

Belediye emekçilerinin sendikasıKESK’e bağlı Tüm-Bel-Sen ulaşımhizmeti veren emekçilerin sorunlarıhakında; taşımacılık alanında örgütlüKESK/BTS alternatif ulaşım politikalarıüzerine sunuşlar yaptı. Üçüncü KöprüYerine Yaşam Platformu deneyiminiİstanbul Mimarlar Odası’ndan birkatılımcı aktarırken TÜDEF köprü veotoyol özelleştirmelerine karşı açtığıdavalar üzerine bir sunuş yaptı.

Dünyadaki farklı parasız ulaşımeylem ve mücadele deneyimlerininanlatılığı bir sunuş ve ulaşım hakkımücadelesinde çıplak ayaklı eylemler-den turnikeden atlama eylemlerineuzanan sürecin anlatıldığı bir videogösterimin yapıldığı atölyede

öğrencilerin paso hakkı kazandığıcumhuriyet tarihinin ilk öğrenci eylemi-ni anlatan bir belgesel gösterildi.

Atölye moderatörlerinden RüyaKurtuluş atölyede ulaşım sorunlarınıtespit edip bu sorunun tümmağdurlarını ulaşım hakkı mücade-lesinin öznesi haline getirmek üzerehalkın ulaşım hakkı koordinasyonmerkezlerini ve meclislerini yaratmayıönlerine koyma kararı aldıklarınıanlattı. Kurtuluş bu amaçla ortak birblog ve kent ölçekli ulaşım bültenleri

yayınlayacaklarınıbelirtti.

Oldukça farklı sorunlara karşı mücadeleeden fakat insanca yaşanabilir çevre hakkıtalebi etrafında birleşen 60’tan fazla katılımcıçevre hakkı atölyesinde mücadele hedefleriniortaklaştırdı. Atölyeye Sinop / Gerze, Bartın,Çanakkale / Biga’dan termik santral karşıtları,Samsun ve Mersin’den nükleer santrale karşımücadele edenler, Antalya’da taş ocağınakarşı mücadele edenler, Niğde Ulukışla’daaltın madenlerine karşı direnen köylüler,Adana’da baz isyasyonlarına karşı mücadeleedenler, İzmir’den Allianoi savunucuları

katıldı. Çevre hakkı atölyesi, ortakmücadelelerin örgütlenme zeminini yaratmak,yeni saldırı politikaları için uyarı ve bil-gilendirme yapabilmek için bir web haber vepaylaşım portalının hazırlanması, mart ayındaAnadolu’da devam eden bütün direnişlerinbuluşacağı merkezi, bir mitingin düzenlenmesive mücadele için hukuk birimlerinin oluşturul-masına karar verildi.

ENERJİ HAKKI ORTAK BİR ALANForum’un ana temalarını kesen bir gün-

deme sahip olan bir atölye vardı ki o da enerjihakkı atölyesiydi. Atölye moderatörlerindenAli Ergin Demirhan atölyede enerji alanınadönük kapsamlı sermaye saldırısının yarattığıkesişime işaret ederek şöyle dedi: “Emekalanına dönük sermaye harekatı bu alandakiemek gücünün güvencesizleştirilmesine,doğanın metalaştırılmasına ve enerji hizme-tinin piyasalaştırılmasına dayanıyor. Bu neden-le insanın ihtiyacını ve emeğini karşılayan,doğanın varlığını koruyan metadışı bir enerjiüretiminin gerekliliğine vurgu yaptık.”

Forumda toplanan çevre hakkı atölyesi mücadeleyi birleştirecek araçlar tartıştı. Enerji hakkıatölyesi yıkıma çare olarak ‘doğa ve insan ihtiyacını birlikte karşılayan metadışı üretim şart’ dedi

Emekli hakları veemeklilik hakkı atölyesindetoplanan yaklaşık 30 kişiyaşadıkları sorunları vesıkıntıları tartıştı.

ModeratörlüğünüHalkevleri Danışma KuruluBaşkanı Abdullah Aydın veHalkevleri yöneticisi MesutBaybüke’nin yaptığı forumdaemeklilerin yaşadığı

sıkıntılara ilişkin tartışmadanHalkevleri bünyesinde birörgütlenme faaliyetine kadarfarklı konular konuşuldu.

MECLİS KURULUYOREmeklilik hakkının önün-

deki en büyük engellerdenbirisi olan güvencesizçalıştırmanın tartışıldığı atöl-yede emekli maaşlarında

yaşanan kesintiler, sağlıksorunları, emeklilerin sosyal-kültürel yaşamdan dışlanmasıgibi alana özgü sorunlartartışıldı. Atölyeye katılantüm emeklilerin DİSKEmekli Sen’e üye olmasıkararı alınırken Halkevleribünyesinde bir EmekliHakları Meclisi kurulmasıkararı verildi.

Foruma kat›lamayan engellilerle birlikte‹stanbul’da bir önforum gerçeklefltiren EngelliHaklar› Atölyesi Ankara’da düzenlenen atölyeçal›flmas›nda ‹stanbul, Ankara, Antalya ve ‹zmir’-den engellileri buluflturdu. ModerasyonunuEngelli Haklar› Atölyesi’nden HaticeAllahverdi’nin yapt›¤› bu atölye tart›flmalar›kendi içinde yapmakla yetinmedi, çal›flma,e¤itim, ulafl›m ve sa¤l›k hakk› atölyelerinekat›l›m göstererek bu alanlarda engellilerinsorun, talep ve eylemlerini aktard›. Sadakakültürünün etkin olarak yayg›nlaflt›r›lmas› veotistik çocuklara din dersi verilmesine karfl›mücadele önerisiyle gericilik hakk› atölyesinekat›lan bu atölyenin kat›l›mc›lar› kad›n alan›nailiflkin de özgün tespitler yapt›. Engellilere dönükcinsel suçlarda ceza art›r›m›na gidilmesi talebinikad›n forumuna tafl›d›.� Engelli haklar› atölyesi, önümüzdeki dönemakademisyenlerin, velilerin, ö¤rencilerin vee¤itimcilerin bir araya gelerek engellilerin e¤iti-minin piyasalaflt›r›lmas›na karfl› “engellilerine¤itim hakk›” paneli düzenlenmesi. � Türkiye’de engellilerin istihdam› üzerinesendikalar ve derneklerle birlikte bir raporoluflturulmas› ve bunun için bahar dönemindebir çal›fltay›n gerçeklefltirilmesi, � ‘Sa¤l›kta dönüflüm kör, sa¤›r, topal b›rak›yordurdural›m’ slogan›yla kampanyalar›n örgütlen-mesi� Sakatlar eriflim platformuyla gündemetafl›nmaya çal›fl›lan engellilerin ulafl›m talepleri-ne önümüzdeki dönemde devam edilmesikonusunda da kararlar ald›.

Kırlarda çevre ve suhakkı mücadelesi kadartarımın tasfiyesine veköylülüğün çözülmesinekarşı mücadele edenlerindeneyimlerinin yansıtıldığıtarım, gıda egemenliği vebeslenme hakkı atölyesiÇiftçi Sen Genel BaşkanıAbdullah Aysu, FatmaGenç ve ZiraatMühendisleri Odası İstan-bul Şube yöneticisi AhmetAtalık’ın moderatörlüğündeyapıldı. Yaklaşık 30 kişininkatıldığı atölyedetarımda vegıdaalanındaşirket ege-menliğitartışıldı.Sermayenintarımı tas-fiye poli-tikaları ve AKP

hükümetinin buna dönükuygulamalarına karşıdireniş deneyimleri veolanakları konuşuldu.

Atölye çalışmasınınmeclisleşmesini hedefolarak önüne koyankatılımcılar tarım alanındayaşananları mücadeleyigüçlendirmek üzere, birtarım izleme komisyonukurulmasına karar verdi. 22Mart Dünya Su Günü’nünardından neoliberal tarımpolitikalarına karşı

mücadeleedenlerleortak bireylemönerilmeside bu atöl-yeninsonuçları

arasında yeraldı.

Forumun belki de en kat›l›mc› atölye-lerinden birisi kültür sanat hakk› atölyesioldu. Profesyonel sunufllar yerinekat›l›mc› bileflenin tamam›na söz hakk›vermeyi tercih eden Atölye’nin moder-atörleri ‹flçi Filmleri Festivali düzenleyi-cisi ve ‹stanbul Kad›köy Halkevi yöneti-cisi Mehmet Tok, ‹stanbul Avc›larHalkevi’nden Ça¤la Ayd›n ve AnkaraHalkevleri’nden ressam DavutKanmaz’d›. Moderatörlerden MehmetTok, kürsü önceli¤ini atölyede bas›nyay›n organlar›yla ayn› kentte bulun-du¤u için görünürlü¤ü fazla olan ‹stan-bullu kat›l›mc›lara de¤il Anadolulukat›l›mc›lara b›rakt›klar›n› ifade etti.

Atölye’de Türkiye’nin farkl› ken-lerinde Halkevi flubelerinde kültür-sanat

komisyonlar›nda faaliyet yürüten, ‹flçiFilmleri Festivali’ni örgütleyen 120’denfazla kifli kat›ld›. Atölyede AnkaraHalkevi Sahnesi, Dikmen ve Mamak’tayap›lan çocuk korosu deneyimleripaylafl›ld›.

Karadeniz’den kat›lan HalkevcilerGiresun, Trabzon, Hopa veKemalpafla’da yürütülen ti-yatro çal›flmalar›n› anlatt›.Sokak oyunlar›sergileyen ti-yatro ekip-lerinin yan›s›ra GiresunHalkevi Tiyatrotoplulu¤ununbölgede köy

köy dolaflarak sergiledi¤i oyunlara iliflkinaktar›mlar yap›ld›. Anadolu’nun farkl›bölgelerindeki festival deneyimleripaylafl›ld›.

Atölyede zaman›n k›s›tl› olmas› ve birçok konunun tart›fl›lmas›n›n ertelenmesisonbaharda kültür sanat hakk› üzerine

bir panel düzenlenmesi fikriniHalkevi flubelerine önerdi.

Halkevlerinde kültürsanat alan›na dairçal›flma yürütenlerindeneyimlerini

paylaflmak için bir inter-net sitesi kurulmas› ve haber-

leflme a¤› oluflturulmas› içinçal›flmalara bafllanmas› karar› al›nd›.

‹nsanca yaflam kavgas›ndan emekli olmuyoruz Engelliler heralanda

Kültür sanat hakkı atölyesi, Halkevleri’ne sonbaharda bu alana dairyaptıkları tartışmaları yansıtacakları bir panel düzenlemeyi öneriyor

Tar›m izleme komisyonlar› kuruluyor

yolunu açmayı da biliyor

‘Tüm yoksullar ulafl›mhakk› için birleflin’

Page 10: 124'üncü sayı

10Halk›n Sesi 28 Ocak 2011 /10 fiubat 2011

KADIN FORUMU

Evdensoka¤abenimöyküm

Zeynep Onat

Bakmışsın bir geceyapıvermiş tek odalı evini.

Bir gecede... Seneye bir odasınıdaha... Sırtında taşıdığı çimen-to, kum, tuğla hafriyatı işçiliğiile... Bunları yaparken bir yan-dan da üç çocuğu ile uğraşır.Gecekonduda yaşayan eşlersormaz eşine, ‘Kaç çocukyapayım?’ diye. Çocuklardanbirisi acıkır, birisinin çişi gelir,diğerinin ise uykusu gelir.Birinin karnını doyurur, biriniçişe götürür, diğerini de uyutur.Bir yandan da akşam kocasıişten gelecek diye ‘ne pişirsem’diye düşünür. Evde de birşeykalmamıştır. Neyse atar çorbayıocağa derken günler böylegeçer. Çocuklar büyür, okulabaşlar. Okul masrafları, dersanemasrafları derken, kadınçalışmak zorunda kalır.

Akşam işten yorgun gelir,

sobayı yakar, yemeği yapar.Bir gün komsuşunu görür.

Komşusu ona "Huhu komşu,belediye burayı yıkacakmış duy-dun mu?" diye sorar. Bunuduyan kadın şaşırır ve “Ya bizne olacağız?” diye sorar. “Biziköylerimize geri gönderiyor-

larmış” diye cevap verir kadınakomşusu. Kadın “Hayır!” der,“Ben bunca yıllık emeğimibırakıp da gitmem. Ölürüm devermem evimi”... Ve emeğininpeşine düşer. Derken kendinitoplantılarda ve mücadeleniniçinde bulur.

Kad›n Forumu’nda, Sar›yer Halkevi’ndenNevruz Tu¤çe Özçelik, tüm salonunkat›l›m›n›n sa¤land›¤› renkli bir performansgösterisi yapt›. Özçelik’in anlatt›¤› orta s›n›fbir kad›n ve bir erke¤in hikayesini dinleye-rek, yaflam alanlar›n›n k›s›tland›¤› her olayiçin ellerinde yaflam alan› olaraksembollefltirdikleri ka¤›tlardan birer parçay›rtt›. Hikayede kad›n›n kendisini çok sevenerkek için yapt›¤› fedakarl›klar neticesindeyaln›zlaflmas› ve yaflam alan›n›n daralmas›anlat›ld›.

Forumda kad›n örgütlerden SosyalistFeminist Kolektif ad›na konuflma yapanMüge Yetener, sunumuna, “Hepimizin ha-yat› tehlikede” diyerek bafllad›.

Erkeklerin kad›nlara karfl› bir savafl yü-rüttü¤ünü ifade eden Yetener, medyan›ntopluma mal etti¤i fliddetin gerçek nede-nin erkek egemenli¤i oldu¤unu vurgulad›.Yetener, “Mücadelemiz, erkeklerden ala-caklar›m›z› tahsil edene kadar sürecek”dedi.

Kad›n›n yaflamalan› kaç cm?

‘Kad›nlar›n hayat›tehlikede!’

BDP Parti Meclisi Üyesi Yüksel Mutlu,Kürtkad›n›n mücadelesini forum salonuna tafl›d›.“Ad›na ne derseniz deyin, 40 bin kiflinin ya-flam›n› yitirmesine neden olan bir fleyin ya-fland›¤› co¤rafyaday›z. Biz kad›nlar en de-rinden yafl›yoruz savafl›. Bunun için tüm ka-d›nlar, birlikte mücadele etmeliyiz. Kürt, A-levi, emekçi, engelli kad›n›n ac›s›n› görelim.Onlara dokunal›m. Ac›lar›m›z› yar›flt›rmadan,ortaklaflarak birbirimizi görelim” dedi.

Ac›lar ortak,dayan›flma flart

Hindistan’daki kad›n mücadelesindenKalyani Menon Sen, Hindistan’daki kad›n›nyaflad›¤› sorunlar› ve mücadelelerini anlatt›¤›bir slayt› forumda gösterilmek üzereAnkara’ya gönderdi. Menon Sen’in slayt›,dünyan›n her yerinde her kad›n›n farkl› yön-temlerle ama ayn› fliddete maruz kald›¤›n›gösterir nitelikte idi. Slaytta ayr›ca, etnik,dini ayr›mc›l›klar ve yoksulluktan en çokkad›n›n etkilendi¤i görsellerle anlat›ld›.

Dünyan›n yükükad›nlarda

KADIN FORUMUNDANKISA KISA

Halkın Hakları Forumu’nunüçüncü gününde

gerçekleştirilen Halkın Haklarıve Gericiliğe Karşı MücadeleAtölyesi’nde, AKP eliyleyaygınlaştırılan İslamcı gericiliğekarşı mücadeleyle kadın mücade-lesinin kesiştiği önemli noktalartartışmaya açıldı.

Atölyede İstanbul’un farklımahallelerinden kadınlarHalkevi çalışması yürütürkentemas ettikleri gerici yapılan-malara ilişkin gözlemlerinipaylaştı. Kadınlar, kendimücadele taktiklerini aktardı.

Atölyede konuşan Feministyazar Handan Koç, Türkiye’deerkek egemenliğinin Türkiyeli

kadınlara dinle beraberkanıksatıldığını belirtti. Koçkadınların toplumda gelenekselolarak geride kaldığını, dincigerici hareketlerin kadını Allahadına geride tutma iddiasıyla budurumu sürdürdüğünü belirtti.Koç, kadın mücadelesinin tümkadınları ileri fırlatmak zorundaolduğunu belirterek kadınmücadelesinin erkekegemenliğine ve dinci gericiliğekarşı mücadelesine dönük birperspektif sundu.

Halkevleri MYK üyesi DilşatAktaş, atölyede tartışılan İslamcıideolojinin yaygınlaştırdığı veyurttaşlık yerine cemaat mensu-bu olma duygusunu pekiştirdiği

minnet ve sadakalaştırma poli-tikalarından kadınları azat ede-bilmek için çalışan/işsiz farketmeksizin tüm kadınlara sosyalgüvence talebinin öneçıkartılması gerektiğini ifade etti.

Aktaş gerici ideolojinin veonu benimseyen toplumlarınkadın bedenine üzerindekitahakkümü karşısında doğumkontrol ve kürtaj hakkına sahipçıkmanın her zamankindenanlamlı olduğunu ifade etti.Kadınların eve kapatılmasınatepki olarak yoksul mahallelerdekadınlar için gece yürüyüşüeylemleri örgütlenmesi fikriniHalkevci kadın çalışmasına sun-mak üzere atölyede önerdi.

Gericilik atölyesinde yürütülen tartışmalar, İslamcı gericilikle mücade-lede temel dinamiklerinden birisinin kadınlar olduğunu gösterdi

Halkın Hakları Kadın Forumu 21Ocak’ta Hacı Bektaşı Veli Kültür VakfıGenel Merkezi’nde yapıldı. 3 oturum-dan oluşan Kadın Forumu’nda,‘Emeğime, bedenime, mahalleme, ken-time dokunma’; ‘Emeğime, bedenime,suyuma, ormanıma, toprağıma dokun-ma’ ve ‘Güvencesiz çalışma ve istih-

dam’ başlıkları detaylandırılaraktartışıldı. Açılış konuşmasını yapanHalkevleri Genel Başkanı İlknur Birol,neoliberalizmin ve gericiliğin kadınasaldırıları karşısında bir politikanın belir-ginleştirilmesi hayatidir. Önümüzdekidönemin kadınların gerçek birer politiközne oldukları bir sürece ışık tutacağına

inanıyorum” diyerek tanımladı.AKP’nin yeni kadın düşmanlığı poli-tikaları ve mücadele yöntemlerinintartışıldığı forumun ana vurgusu DilşatAktaş’ın “Ya muhafazakar piyasadüzeninin kulu ya da özgürleşmemücadelesinin öznesi olacağız” ifadesiile belirginleştirildi.

İsyanı büyütmek üzere...

F orumun ana gündemlerindenbiri olan “Emeğime, bede-nime, mahalleme, kentime

dokunma” başlığının ilk sunumunuKartal Halkevi’nden Selcan Adıya-man yaptı. Adıyaman sunumunda,mahallelerini tuğlalarını taşıyarak,evlerini kurarak meydana getirenkadınların artık ‘Kent hakkı kiminhakkı?’ diye sorması gerektiğini vur-guladı. Kentin kadınlarakapatılmasının bir çok yönünedikkat çeken Adıyaman, ekonomiközgürlüklerin eskisi gibi boşanmayıkolaylaştırıcı neden olmadığını ifadeetti. Kadınların çalışmasının artıkgericileştirme ve taşeronlaştırmaylabütünleştirildiğini, çalışabilmek içinkapanmak, dışarı çıkmak içinnişanlanmak zorunda kalan kadınlarolduğunu söyleyen Adıyaman, mev-cut ulaşım ağının, yeni şehir plan-larının da kadını kentolanaklarından mahrum bıraktığınadikkat çekti. Kadınların böylelikleevde çalışmayı tercih etmek zorundakaldığını ancak henüz ‘Mahallelerbizimdir’den öteye gidip ‘kentimizbizimdir’ kavgasını edemedikleriözeleştirisinde bulunan Adıyaman,“Kentlerde eşit yurttaş olabilmekiçin insanca yaşamı savunan birmücadele çizgisi oluşturmak duru-mundayız. Okullar, nitelikli sağlık veeğitim, kent pazarları, kreş, nitelikliulaşım ağı, güvenceli çalışma, sosyal

güvence ve örgütlenme özgürlüğü,güvenli ve nitelikli sokaklar, konut-lar istemeliyiz” dedi.

‘EV‹MDE ÖLÜRÜM, GÖKÇEK’E VERMEM’

Adıyaman’ın sözlerini barınmahakkı mücadelesi veren kadınlar;şiddete karşı kadın eylemleri, kültü-rel ortamda muhafazakarlaşma, AileŞurası kararları, anneliğin bir proje

haline getirilmesine ilişkin sunumlarve pek çok kadın örgütü temsil-cisinin katkıları tamamladı.

Dikmen Vadisi’nde barınmahakkı mücadelesi veren Sultan, “Oevimin içinde ölürüm de evimiMelih Gökçek’e vermem” diyerekmücadelesindeki kararlılığı tekrartekrar dile getirdi. Vadi’den gelenAyla Çiftçi, barınma hakkıbürolarının, hayatın çeşitli

alanlarında kadın olmalarndandolayı karşılaştıkları sorunlarkarşısında savunacakları haklarıolduğunu fark etmelerine olanaksağladığını anlattı. Çiftçikonuşmasında, Tekel işçisi kadınlaradestek görüşmelerinin verdiğicoşkuyu da paylaştı. Mamak’tabarınma hakkı mücadelesi verenZeynep Onat’ın gecekondulu kadınhikayesi salondan büyük alkış aldı.

fi‹DDET B‹ZDEN KORKSUNKadına dönük şiddet eylemleri ile

ilgili konuşma yapan Gülşah Öztürk,son dönemde şiddete karşı çeşitliillerde kadın platformlarının oluştu-rulmasının kadın mücadelesindekiönemine dikkat çekti. Gülşah söz-lerini “Kadınlar şiddetten değil,şiddet kadınların ayak seslerindenkorkmalı” cümlesi ile bitirdi.

Engelli Hakları Atölyesi’ninçalışmalarını aktaran ÇiğdemÇidamlı, atölyenin engelli kadınlarayönelik taciz ve tecavüz suçlarınıHalkevci Kadınların gündemealması talebini iletti.

İMECE’de faaliyet yürüten birkadın, kendisinin de yaşadığı, binkadının ev işlerinde çalıştığıEsenyurt’tan, lüks konutlarınköşesinde kalan yoksul mahallesin-den ve başlattıkları imza kampanya-sından söz etti. İmza kampanyasındayer verilen talepler de şöylesıralandı: Temizlik, çocuk ve hastabakımı, aşçılık gibi işlerde çalışanlarve parça başı iş yapan kadınlar içinsosyal güvenlik statüsü öngören biryasa hazırlansın, 5 yıllık sigorta piri-mi karşılansın, göçmen işçilerinkölelik koşullarına son verilsin, aileişçiliği yapan kadınlara sosyalgüvence sağlansın. Ev İşçileriDayanışma Sendikası Girişimi’ndenGülhan Benli de, “Yeter artık. Biztoz bezi değiliz, bu pislik sizin” dedi.

‘Kentlerimiz de bizim’ deme vakti

Kadın için su, toprak ve ormanNeoliberalizmekarşı kadın direnişi ‘Emeğime, bedenime, suyuma, toprağıma,

ormanıma dokunma’ başlığında sunum yapanFatma Genç, sermayenin doğaya dönük saldırılarıile toprak mülkiyetinin şirketlere geçmesinin yalnızakırdakiler için değil, herkes için yıkıcı sonuçlardoğurduğunu söyledi. Tarımsalüretim konusunda Türkiye’deciddi bir süreç başladğınadeğinen Genç, HES’lerin suyuticarileştirmenin yanında,yanındaki bereketli topraklarıda yok ettiğini söyledi.Sermayenin çiftçileri borç-landırırak, topraklarına elkoyduğunu söyleyen Genç, budurumdan yine en çokkadınların etkilendiğinedikkat çekti. Tarımın kadın işiolduğunu, erkeklerin dahaçok fabrika aşamasında varolduklarını belirten Genç,tarımda çalıpşan kadınlarkayıt altında olmadığı için istatistikselverilere ulaşılamadığını ekledi. Daha öncelerikadınların kentlere göçerek ev işlerinde çalışmalarısözkonusu olduğunu ancak bugün kadına yönelikprojeler yapıldığını ifade eden Genç, “Kadınemeğinin görünür kılınması’ AKP’nin kadın

emeğini ucuz iş gücü olarak kullanılmasıdır” dedi.Genç, doğanın talanının kadına etkisinin biryönünün de tohum saklayan kadınların artıkGDO’lu tohumlar için gelecek seneyi beklemekzorunda kalması olduğunu ifade etti. ArtvinKemalpaşa’dan foruma katılan çay işçisi Gülsüm,

Çay Kanunu Taslağı ileilgili yaptıklarıçalışmaları aktardı.Gülsüm, düzenledikleripanellerde ve yaptıklarıçalışmalarda kadınsayısının fazlalığınadikkat çekti. “Karade-niz’de doğalında birkadın çalışması var.Aslında orada bir erkekçalışması yapılmasıgerekiyor” diyerekKaradenizli kadınınmücadelesinin niteliğinibelirtti. Rize,Fındıklı’dan kadının

isyanını salona taşımak istedğini söyleyen GülcanHindistan, “Karadeniz kadını, yıllarca ineklerininotu için kullandığı orağını, şirketlere silah olarakdoğrulttu. Karadeniz kadını tüm yalanlardan bezdi.İsyanımız buradan doğuyor” dedi.

Fevziye Say›lan’›n sunumu ile aç›lan‘Güvenceli çal›flma ve istihdam’ bafll›¤›,güvencesiz, çal›flan kad›nlar›n katk›lar›,kriz ve kad›n, sa¤l›kta piyasalaflma vekad›n konular›yla detayland›r›ld›.

Fevziye Say›lan ‘yeni neoliberaldönemin sonu’ diye nitelendirdi¤idönemde krizle birlikte kad›nlar›n dahaçok enformel yöne do¤ru kayd›r›ld›¤›n›anlatt›. Say›lan, kad›nlar›n bir taraftaniflten ç›kar›ld›¤› bir taraftan yeni inflaedilen çal›flma alanlar›nda kad›neme¤inin arand›¤›n› söyledi. TorbaYasa’n›n uzaktan çal›flma, evde çal›flmave ça¤r› üzerine çal›flmay› yayaca¤›n›söyleyen Say›lan, “Kad›nlar üretim veyeniden üretimin iç içe geçti¤i biratmosferde çal›fl›yorlar. Bir yandan kot-lar›n paçalar›n› dikiyor. Bir yandan yafll›bak›yorlar” dedi.

Son dönemde çokça zikredilen‘güvenceli esneklik’ ve ‘pirime ba¤l›emeklilik’ kelimelerinin anlam›n›n ka-d›nlar›n ömür boyu emekli olamamas›oldu¤unu söyleyen Say›lan’›n sözlerini‘Kriz ve kad›n istihdam›’ bafll›¤› ile Özge‹zdefl’in sunumu tamamlad›. Kad›nlar›niflten at›lmas›n›n nedenlerinden birininkad›n›n befleri sermayesinin daha dü-flüklü¤ü söyleyen ‹zdefl, “Bu nedenlemesleki e¤itimden de daha az faydala-n›yorlar. Bu kendi kuy-ru¤unu kovala-yan bir argüman” dedi. Meral Camc› da‘Kamusal alanda k›s›tland›kça ev içindede k›s›tlanaca¤›z’ diyerek tart›flmay›derinlefltirdi.

Konuflmac›lar›n güvencesizli¤e karfl›ortaklaflt›¤› konu ‘güvenceli çal›flman›nyolunun örgütsüzleri örgütlemektengeçti¤i’ oldu.

D Ü Z E N ‹ N K U L U D E ⁄ ‹ L , M Ü C A D E L E N ‹ N Ö Z N E S ‹ O L A R A K

Mamak Bar›nma Hakk› Bürosu’ndan Zeynep Onat kendi iflledi¤i ‘Bar›nmahakk› bürosu kad›nlar›’ yaz›l› pankart açt›.

Kadınlar öne çıkmalı

Page 11: 124'üncü sayı

EMEKHalk›n Sesi

1128 Ocak 2011 / 10 Şubat 2011

Halkevleri’nin düzenlediği Halkın HaklarıForumu geçtiğimiz hafta sonu Ankara’da

gerçekleştirildi. Çalışma gruplarından biri olanÇalışma Hakkı Atölyesi’nin temel gündemi“güvencesizlerin örgütlenmesi” sorunuydu. Metalişçileri, sağlık işçileri, kadınlar, PTT işçileri,güvencesiz çalışan eğitim emekçileri, emekliler, setişçileri foruma katılarak sorunlarını anlattılar.

Güvencesizlik üzerine yapılan tartışmalardagörüldü ki; bugün giderek yaygınlaşan şekildegüvencesiz çalışan işçi kitlesi sınıfın çok büyükkısmını oluşturuyor. Nüfus olarak büyük bir kütleolmalarının yanında son yıllarda yaşanan mücadelepratiklerine bakıldığında sınıf mücadelesinin anadinamiğini oluşturuyorlar.

Atölye çalışmasında ilk gözeçarpan husus mücadeleci birsendikanın olduğu iş kollarındaişçiler sermaye sınıfının dayattı-ğı çalışma koşullarını reddet-mekte zorlanmıyorlar.Sendikalar işçilerin zihinleriniaçıyor, cesaret aşılıyorlar.Ancak bu durum başka birgerçekliği de ortaya çıkarıyor:Mevcut sendikal yapılariçerisinde bu niteliktekisendikalar çok çok az.Güvencesizliğin yaşam tehlikesianlamına geldiği inşaat sek-töründe sendikal örgütlenmeyok, en yaygın ve sömürünün en derin yaşandığıtekstil sektöründe sendikal örgütlenme yok desekyeridir. Bazı büyük fabrikalarda eskiden gelenörgütlenmeler devam ediyor ama tekstilde esasüretim alanı olan fason üretimde sendika hiç yok.Aynı şekilde hizmet sektörü halen sendikalörgütlenmeye çok uzak.

Foruma katılan Birleşik Metal temsilcisinin söyle-diği ise başka açıdan çarpıcıydı. Atölyekatılımcılarına yapılan sunumda “güvenceli iş”işçinin ailesiyle birlikte asgari insani yaşamkoşullarını sağlayacak bir gelire, düzenli olaraksahip olduğu ve bu durumu kendi örgütlülüğüylekoruyabileceği bir çalışma düzeni olarak tarif edil-mişti. Metal İş temsilcisi sarı sendikalara dikkat çe-kerek aslında sendikalı işçilerin büyük çoğunlu-ğunun da güvenceli olmadığına vurgu yaptı. Patronne isterse sendika ona imza atıyor, sonra işçi toplusözleşme yapmış oluyor. Bu komediye itiraz edenolursa sendika ve patron duyarlı işçilerin canınaokumak için birlikte tezgah düzenliyorlar.

Atölyede yapılan sunumlarında “Torba Yasa” vearkasından gelecek olan “İstihdam Stratejisi” ile bir-likte AKP’nin emekçilere yönelik saldırısınınbugünkünden daha yaygın ve şiddetli biçimlerdeyaşanacağı anlatıldı. Bu çaptaki yasal düzenlemelersermaye sınıfının emek üzerindeki denetimi vetahakkümünü kalıcılaştırmayı, emekçileri siyasalolarak ezmeyi amaçlamaktadır. Bu şiddette sürenve daha da süreceği kesin olan bir saldırı düzene-ğini atölye çalışmasında örneklendiği gibi tek tekişyerlerinde direnişler sergileyerek bozamayacağı-mız açık. Forumda görüldüğü gibi direnişler başarılıolsa bile aynı işkolundaki diğer işyerlerine veyadiğer işkollarına sıçraması kolay olmuyor. BirleşikMetal, Dev-Sağlık İş gibi istikrarlı ve militan birmücadele sürdüren sendikalar bu kısır döngüyüaşmakta daha başarılılar ama mücadeleleri bütüntoplamın içinde genel bir sınıf hegemonyası yarat-mak için yeterli olamıyor. Oysa bugün bu kadarhegemonik bir saldırıya geçen sermaye sınıfınakarşı bir mevzi oluşturmanın tek yolu karşı hege-monya-otorite merkezi oluşturabilmektir. Böyle birmerkez oluşturmadan tek tek işyerlerindekidirenişleri yaygınlaştırmak ve işçi sınıfını karşısaldırıya geçirebilmek olası değildir.

Yeni ufuklara do¤ru

Genel-‹fl’ten zincirli eylem

Torba Yasa’ya karşıprotestolar sürerken

İzmir’de DİSK Genel-İş üyelerideğişik ve ses getiren bir eylemyaptı. Kendilerini direklere zin-cirleyen işçiler bir caddeyitrafiğe kapattı. İzmirAlsancak’ta 21 Ocak günüakşam saatlerinde kendilerinidireklere zincirleyen işçilerTalat Paşa Bulvarı’nı iki yönlütrafiğe kapattı. Bir saate yakınsüren eylem boyunca çevredeki-ler alkışlarla işçileri destekledi.

Trafiği uzun süre durduranişçiler eylemleri boyunca TorbaYasa’ya karşı sloganlar attı.Eylem alanına gelen ve işçilereyönelik destek karşısında uzunsüre bir saldırı gerçekleştirme-yen polis, işçileri gözaltına aldı.Sağlık kontrolüne götürüldük-leri sırada işçileri görüntüleyenbasın mensupları hastanegüvenlikçileri tarafındansaldırıya uğradı. Gözaltınaalınan işçiler kısa bir süre sonraserbest bırakıldı.

Hava-‹fl’ten köprüde eylem

Hava-İş’in çağrısıyla 8 Ocakgünü İstanbul’da işten

çıkarmalara ve torba yasayakarşı bir eylem gerçekleştirildi.Hava-İş, taşeron PTT işçileri,DİSK Emekli-Sen’in katıldığıeyleme çok sayıda ilerici kurumdestek verdi. 350 kişininkatıldığı eylemde Hava-İşGenel Başkanı Atilay Ayçin biraçıklama yaparak tüm işçisendikaları konfederasyonlarınıTorba Yasa’ya karşı mücadel-eye çağırdı. Hava-İş üyesi 100'e

yakın işçi, Taksim'degerçekleştirdikleri eyleminardından Fatih Sultan MehmetKöprüsü'nü trafiğe kapattı.İşten çıkarmalara karşı eylemyapan işçilere polis saldırdı vegözaltına aldı. Üsküdar ÇevikKuvvet Merkezi'ne götürülenişçiler serbest bırakıldı.

Sabiha GökçenHavaalanı'nda, LimakHolding’e bağlı İSG firması,Hava-İş üyesi 351 işçiyi iştençıkarmıştı.

A KP, kamuya ait arazilerinyüksek rantını kendine vecemaatlere yakın vakıflara

üniversite kurması için tahsisederek kullanıyor.

Tarım eğitimin en önemliokullarından biri olan HalkalıZiraat Okulu’nun arsasına ‘faizsizbankacılığın (Albaraka Türk)mucidinin adının verileceğiSabahattin Zaim Üniversitesi kuru-luyor. İstanbul Halkalı’da bulunan357 hektarlık büyük arazi, 8 Kasım2010 tarihinde Sabahattin ZaimÜniversitesi’nin kurulması için İlimYayma Vakfı’na 10 yıllığına tahsisedilmişti. Daha önce de Tekel’inözelleştirilmesinin arından Tekel’inKartal Cevizli’de bulunan arsasıŞehir Üniversitesi’ni kurmak üzereDavutoğlu’nun kurucusu olduğuBilim Sanat Vakfı’na; VakıfGureba Hastanesi’nin arazisi üçvakfın birleşerek kurduğu Bezm-iAlem Üniversitesi’ne; Tekel’inUnkapanı’nda bulunan genelmüdürlük binasının bulunduğuarazi AKP’ye ve İskenderpaşacemaatine yakınlığıyla bilinenMedipol Hastanesi’ne tahsis edil-mişti.

SİYASET VE İŞ DÜNYASININÖNEMLİ İSİMLERİ BURADA

1973 yılında kurulan İlim

Yayma Vakfı‘nın kurucularıarasında Başbakan Recep TayyipErdoğan, Devlet Bakanı MehmetAydın, Dışişleri Bakanı AhmetDavutoğlu’nun yanı sıra eskibakanlar Kemal Unakıtan ve AliCoşkun, 8. Cumhurbaşkanı Turgut

Özal ve kardeşi Korkut Özal,İstanbul Büyükşehir BelediyeBaşkanı Kadir Topbaş gibi isimleryer alıyor.

12 Eylül’de faaliyetlerine devameden vakfın üyeleri arasında Ülker,BİM, Albaraka Türk gibi AKP’ye

ve cemaatlere yakınlığıyla bilinenşirketlerin sahipleri de var.

AKP, YÖK, CEMAATKamu arazilerine vakıf üniver-

sitesi kurulması; ancak meclisesunulan kanun önerilerinin kabul

edilmesiyle mümkün oluyor. 15milyon liradan fazla parası olanvakıflar YÖK’e başvuruyor. Parasıaz olan vakıflar kendileri gibivakıflarla birleşerek başvuruyapıyor. YÖK, bu başvurularıdirekt kabul ediyor. Ardındanvakfın arazisine üniversite kurul-ması ile ilgili bir kanun çıkarılıyor;mecliste onaylanıyor ve üniversitekuruluyor. Yeterli arazisi olmayanvakıflara ise aradıkları arazi, kamuarazileri 10 – 49 yıllığına tahsisedilerek sağlanıyor. Yandaşvakıflar, üniversite kurarken YÖKkolaylaştırıcı işlevi görüyor.Kamuya ait arsalar özelleştirilirkenbaşbakan ve beş bakandan oluşanÖzelleştirme Yüksek Kurulu devr-eye girerek özelleştirilen arazileriMaliye Bakanlığı’na bağlı MilliEmlak’a, onlar da yandaş bir vakfaya da bir şirkete devrediyor.

2010 yılında meclis tarafındanonaylanan tasarıyla İstanbul’da üçvakfın birleşmesiyle Fatih SultanMehmet, Diyanet Vakfı tarafındanİstanbul Ön Asya, Sistem Eğitimve Kültür Vakfı tarafındanSüleyman Şah üniversitelerininkurulması kararlaştırılırken;Samsun’da da iki vakfınbirleşmesiyle Canik Başarı Üniver-sitesi’nin kurulmasıkararlaştırılmıştı.

ent rantının yüksek olduğu yerlerdeki kamuarazileri, AKP eliyle yandaş vakıflara ve şirketleretahsis ediliyor. YÖK bu işi kolaylaştırıyorK

Bak postac›gelemiyor

PTT Genel Müdürlü¤ü’nün talimat›yla ‹stanbul veAnkara’da 300’ün üzerinde tafleron PTT iflçisinin hiçbirgerekçe gösterilmeden iflten ç›kar›lmas›n›n ard›ndaniflçiler direnifle geçti. ‹lk direnifl çad›r›, Topkap›’da bulu-nan Avrupa Yakas› Posta ‹flletme Merkezi (AVP‹M)önünde 5 Ocak günü aç›ld›. AVP‹M önünde aç›lan çad›r›iki gün sonra Sar›yer Postanesi önünde aç›lan çad›r vedört gün sonra da Ankara’daki Çankaya PTT önündekiçad›r takip etti.

Ziyaretlerine gitti¤imizde AVP‹M önünde kurduklar›çad›r ve açt›klar› pankartlarla iki PTT iflçisi, ufak birkovaya att›klar› tahta parçalar›yla ›s›nmaya çal›fl›yordu.‹flçilerin çal›flan arkadafllar›n›n AVP‹M ile direnifl çad›r›n›naras›nda kalan demir parmakl›klardan uzatt›klar› çaylar›

ald›ktan sonra iflçilerden Cafer Kala¤ konuflmas›naflunlar› söyledi: “Biz tafleron iflçileri iflten ç›kar›ncakadrolular üzerindeki yük daha da art›yor ve iflleraks›yor. Halk, PTT’nin çal›flmad›¤›n› düflünüyor ve bu daPTT’nin özellefltirilmesi öncesinde bilerek yap›l›yor”

Sohbetimiz devam ederken, ‹SK‹’de iflten ç›kar›lan birsayaç okuma iflçisi geliyor. Son düzenleme ile parça bafl›çal›flarak ayda ald›klar› 1.200 liral›k ücretin yol paras›kesilerek fiilen 1.040 liraya düflürülmesine itiraz ettiktensonra iflten ç›kar›ld›¤›n› söylüyor ‹SK‹ iflçisi ‹brahim. ‹flbaflvurusu için gelen ‹brahim bir süre sonra, ‘Buarkadafllar›n durumu benden beter’ diyerek ‹fiKUR’unyolunu tuttu.

Sar›yer’deki PTT önünde de bir tek iflçi var amaSar›yer halk› tafleron PTT iflçisine direniflinde destekoluyor. Halkevciler, sürekli yan›nda. Tafleron PTT iflçisi 19Ocak günü, Sar›yer’e gelen PTT Genel Müdürü’ne ‘Tatilegitmeden 15 gün önce bizden bildirmemizi istiyorsun dabizi iflten ç›karaca¤›n› neden bildirmedin?” sorusunusorunca, müdür elleri ceplerinde flunlar› söylüyor:“Benim postaneme bir daha giremeyeceksin”

‹ki çad›rda da iflçiler, artan deste¤in ard›ndan ifllerinegeri dönene kadar direneceklerini söylüyor.

PTT’de kadrolu olarak çal›flan personel ayda 1.500lira ücret al›rken, ayn› ifli yapan tafleron iflçiler 750 liraal›yor. Yazl›k ve k›fll›k k›yafetler tafleron PTT iflçilerini yaeksik veriliyor ya da verilmiyor. Tafleron flirketler,iflçilerin yol paralar›n› vermiyor, iflçilere y›ll›k izinlerinikulland›rm›yor ve bu günler için ücret vermiyor.

Tafleron flirket bünyesindeçal›flt›r›lan iflçilerin sözleflmesürelerinin dolmas›yla iflverenleriflten ç›karma sald›r›lar›na bafllad›.‹flveren, “Geçmifle dönük tüm hak-lar›mdan vazgeçiyorum” yaz›l›malum ka¤›tlar› iflçilere zorlaimzalatmaya çal›flt›.

Adana Numune Hastanesi’ndeKeynet isimli tafleron flirketteyemekhane, güvenlik ve otomas-yon eleman› olarak çal›flan 105 iflçi2011’in ilk günlerinde ifltenç›kar›ld›. Tafleron flirket yetkilileri,iflçilere, haklar›ndan vazgeçtikleri-ne dair bir ka¤›t imzalatmayaçal›flt›; ancak durumu Dev Sa¤l›k-‹fl’e bildiren iflçilerin büyük k›sm›ka¤›tlar› imzalamad›. Ka¤›tlar›imzalamayan iflçiler iflten

ç›kar›l›rken Keynet flirketi, aç›lanihaleyi kaybetti ve kazanan Ortaflflirketi de Keynet’in iflten ç›kard›¤›iflçileri ifle almad›.

‹flçiler Dev Sa¤l›k-‹flöncülü¤ünde 3 Ocak günü ifllerinegeri dönmek için hastanebahçesinde direnifle geçti. Direniflbafllad›ktan birkaç gün sonraAdana’daki emek ve demokrasigüçleri iflçileri ziyaret etmeyebafllad›. 12 Ocak günü iflçilerdirenifllerini çad›ra tafl›d›. Hastanebahçesinde çad›r açan iflçilerin hergeçen gün daha kararl› bir flekildedirendiklerini gören hasta ve hastayak›nlar› da iflçilere destek olmayabafllad›. Numune Hastanesi, Adanamuhalefetinin protesto eylemleri-ne bafllad›¤› nokta haline geldi.

İthal etbesiciyibitirdi

Bir direnifl numunesi

Canlı hayvan ve hazıret ithalatının

ardından Türkiye ser-mayesinin büyük şirketleritek tek besicilikten çekil-meye başladı.

Uluslararası hayvan veet şirketlerinin Türkiyepazarına girmesininardından kar oranlarıyüzde 20’ye düştü.

Besicinin kilosu 18 liradansattığı et, et ithalatıyla bir-likte kilosu 12 liradansatılmaya başlandı.Türkiye’nin büyük besici-leri bu düşüşe ancak 2-3 aydayanabildi.

Hazır etin gelmesiyle 13Ocak’ta Banvit, besicilik-ten elini eteğini çekti veyurt dışından ucuz et ithal

etmek için büyük birarayışa girişti. Birkaç günsonra Türkiye’nin enbüyük besicilerinden KoçGrubu’nun HarranovaBesi İşletmesi de mevcuthayvanlarını sattıktansonra sektörden çekilmeyekarar verdi. Koç’unardından Türkiye’nin veAvrupa’nın en büyük

çiftliği olan Sultan Çiftlik,canlı hayvan alımını dur-durdu. Uluslararasışirketlerle rekabete fazladayanamayan Türkiye’dekien büyük besiciler et itha-latına yönelecek.

ET UCUZLAYACAKTIHükümet mayıs ayında,

daha önce Et ve Balık

Kurumu’na verdiği canlıhayvan ithal etme yetkisiniözel şirketlere de vermişti;eylülde de hazır et itha-latının önünü açmıştı.AKP canlı hayvan ve hazıret ithalat izinlerinintamamını et fiyatını ucu-zlatma gerekçeleriyleyaptı. Ancak et fiyatlarıhalen ucuzlamadı.

Kamu kesesinden hayır

Ankara’nın Beypazarı ilçesi yakınlarında Mardinlimevsimlik işçileri taşıyan bir minibüsün karşı

istikametten gelen TIR ile çarpışması sonucu 11 işçihayatını kaybetti. 6 kişi de yaralandı.

Mardin’in Mazıdağı ilçesinden havuç toplamaküzere Ankara’nın Beypazarı ilçesine bağlı FasılKöyü’ne giden işçileri taşıyan bir minibüsün hatalısollama sonucu kaza yaptığı bildirildi. Kaza 26 Ocaksabahı Beypazarı-Çayırhan karayolunun 5’inci kilo-metresinde meydana geldi.

Ahmet Ekinci'ye ait olan ve Neytullah Ekinci'ninkullandığı 06 BCS 18 plakalı minibüsün karşı yöndengelen gelen ve malzeme yüklü İbrahim Karayel'inkullandığı 34 GH 1952 plakalı TIR'la çarpışmasısonucu minibüs hurda yığınına dönüştü. Kazada 11kişi hayatını kaybederken, 6 kişi de yaralandı.

11 mevsimlik tarım işçisinin hayatını kaybettiği işkazası, hükümet kayıtlarına göre sadece trafik kazasıolarak geçiyor. Kazazedeler ve kazada ölenlerinyakınları her hangi bir yardım alamıyor.

19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Dev Sağlık-İş’eüye olduğu için işten çıkarılan 3 işçi 26 Ocak günü işlerinegeri dönmek için direnişe geçti. Polis ve hastane yöneti-minin baskılarına rağmen direniş sürüyor.

Samsun’dadireniş başladı

İşçileri taşıyanminibüs kaza yaptı

TufanSertlek

Dev Sağlık-İşGenel Sekreteri

Page 12: 124'üncü sayı

İNSANCA YAŞAMHalk›n Sesi

1228 Ocak 2011 / 10 Şubat 2011

Ulaşım eylemleri sürüyor

Ulaşıma zam yapacağını 30 Aralık2010’da duyuran UKOME zamları3 Ocakta yürürlüğe koymuştu.

Zamlara ilk tepki sabah işlerine gitmek içinyola çıkan Ege Mahallesi halkından gelmişti.Sabah 7.30 civarında Ege Mahallesidurağında toplanan Halkevleri üyelerininkart basmama çağrısına uyan mahalle halkıkart basmayarak otobüslere binmiş ve ilkulaşım eylemini yapmıştı. Bu eylemi aynıgün akşam saatlerinde yapılan ve parasızulaşım eylemlerinin fitilini ateşleyen EgeMahallesi Kızılay duraklarındaki eylem izle-mişti.

OTOBÜSLER GÖZALTINDA Ulaşım eylemlerinin fitilini ateşleyen Ege

Mahallesi halkının çağrısına Ankara’nındiğer mahalleri de kulak verdi. 4 Ocak’taKızılay metrosunda ve Mamak’ta eylemlerdevam etti. Melih Gökçek eylemlere önlemolarak sefer sayılarını arttırdı. Şimdiye kadaruzun bekleme süreleri ve balık istifi seyahateden Ankaralılar 5 dakikada bir gelen oto-büslerle gidecekleri yerlere insanca ulaştılar.

‘SEN AĞLAMA DAYANAMAM’Ulaşıma gelen yüzde 10’luk zammı

protesto eden ve bu zamların haksızolduğunun yazılı olduğu bildirileri dağıtanHalkevciler polis şiddetinin yanında MelihGökçek’in dâhiyane akıl oyunlarına damaruz kalıyorlar. 6 Ocak’ta Kızılay metro-sunda bildiri dağıtan Halkevcilerin sesini

bastırmak için metro istasyonundan geçilenanonslar yetmedi. Devreye Sezen Aksu’dan“Sen Ağlama“ şarkısı girdi. Halkevciler şarkıeşliğinde bildiri dağıtarak Ankara halkınıulaşım boykotuna çağırdı.

TÜM ANKARA YÜRÜDÜ! Ulaşım zamları kent muhalefetini de

birleştirdi. Zamlara tepki vermek için tümAnkara halkı, ulaşım araçlarını boykotaçağrıldı. KESK Ankara Şubeler Platformu,Ankara Tabip Odası, DİSK Ankara BölgeTemsilciliği, Halkevleri, ÖğrenciKolektifleri, TMMOB İKK, TÜDEF, BDP,TKP, ÖDP, EMEP, ESP, Sosyalist Parti,Dev-Lis, DHF, SDH, ODAK, Alınteri veKaldıraç’ın ortak çabasıyla örgütlenenboykot Ziya Gökalp Caddesi'nin trafiğekapatılmasıyla fiili bir eyleme dönüştü.Ulaşım hizmetlerinin 1 saat boyunca boykot

edildiği eylemde iki bin kişi AKP il binasıönüne yürüdü. Orada yapılan açıklamada,“Ulaşım zamları geri çekilene, nitelikli birulaşım sağlana kadar eyleme devamedeceğiz” dendi.

POLİS İLE EGO GÖREVLİLERİ EL ELEGökçek ulaşım hizmetini yalnız fahiş fiya-

ta vermiyor aynı zamanda insanları balık isti-fi biçiminde yolculuğa zorluyor. Halkevleride ulaşım hizmetinin parasız olması içinbaşlattıkları doğrudan eylemleri bu sefer deulaşım hizmetinin niteliğini değiştirmekamacıyla hayata geçirdi. Her akşam iş çıkışısaatlerinde kendilerini ‘ulaşım hakkıgörevlisi’ olarak niteleyen Halkevciler ayaktayolcu alınmasını engelleyerek otobüs sefer-lerine müdahale etti. Yine Balık istifiulaşıma karşı otobüslerin, “ulaşım hakkıgörevlisi” tarafından denetlendiği eylemler-

den birinde, 11 Ocak akşamı şoförler vepolis halkı ayakta yolculuk yapmaya zorladı.Bu zor karşısında “o zaman kart basmadanbiniyoruz” diyen Ankaralılara polis saldırdıve bir kişi yaralandı. Böylece 3 Ocak’tanitibaren yapılan parasız ulaşım eylemlerindeyaralanan kişi sayısı 2’yi buldu.

78 MODEL GÖKÇEK TERBİYESİMelih Gökçek Ankaralıların ulaşım

eylemlerini bastırmak için çareyi otobüslerinsefer sayılarını arttırmakta bulmuştu. Sefersayılarını artırarak göz boyayamayacağınıanlayan Gökçek 13 Ocak’ta tam anlamıylaeskiye döndü. Otobüs seferlerinin aralığınıuzatan Gökçek, bir de Ankaralıya cezaolarak Ege Mahallesi otobüslerini 1984yılında belediyeye alınmış Macar-İkarus’laraçevirdi. Otobüsler öylesine eskiydi kiplakaları dahi yoktu.

HALKIN KARAR HAKKIAnkaralıların ulaşım çilesi ve mücadelesi

devam ederken, halk eylem yapıp yapmaya-cağına da kendi karar veriyor. Otobüsdurağında daha fazla beklemek istemeyenhamile bir kadının “Otobüsler gelmiyorsa bizde yürüyelim o zaman“ demesi üzerine uzunbir yürüyüş yapan mahalleliler, eylemlerininsonunda da eylem takvimlerini konuştular.Ege Mahallesi otobüs duraklarında otobüs-lerin gecikmesi üzerine bekleyenlerin sayısıartarken saat 19.00 sularında "Otobüs gelmi-yorsa yürüyerek gidiyoruz" deyip yoladökülen yaklaşık 500 kişi, yolu trafiğe kapat-tı. "Gökçek istifa" sloganlarıyla yürüyenAnkaralı ile polis arasında gergin anlaryaşanmasına rağmen halk yürüyüşünedevam etti. Yürüyüşün ortalarında, otobüsebinip binmeme konusunda el kaldırarakoylama yapan mahalleliler yürüme kararıaldı. Eylemin sonunda Mamak Halkevi’negidenlerle küçük bir forum yapanHalkevciler, parasız ulaşım talebinin peşindeolacak.

Ülkemizin dört bir yanında hak mücadelesiverenleri buluşturan Halkın Hakları

Forumu’nun 14 başlık altında toplanan atölyeçalışmalarından biri de su hakkı atölyesiydi. Suhakkı atölyesi, kentlerden kırsal alanlara, vadilerekadar hemen her bölgeden suyu ve yaşamı savu-nanları bir araya getirdi.

Atölyede, kentlerdeki su hizmetlerinden, içmesuyu şişeleme faaliyetlerine, vadilerdeki HES proje-lerine ve tarımsal alandaki sulama sorununa kadarsuyun piyasalaştırılmasının farklı biçimler altındakisaldırısına karşı açığa çıkan direnişlerin kahraman-

ları, direnişte biriktirdiklerimücadele deneyimlerini birbir-leriyle paylaştılar. Forumöncesinde atölye önhazırlıktoplantılarıyla yerellerdetartışmalar yürüten katılımcılar,bu çalışmaların ürünlerini de suhakkı atölyesine taşıdılar.Atölyede çalışmasında niyet,mücadele deneyimlerinin bir-birinden bağımsız olarakaktarımından öte, bumücadelelerin ortak bir prog-ram etrafında bütünleşerek,doğayı ve yaşamı talan eden supolitikalarına karşı, ülke çapınayayılmış bir su hakkı mücade-

lesini güçlendirmekti. Bu doğrultuda yapılan kısasunuşlarda ve tartışmalarda gerek kırsal alanlarda,gerekse kent merkezlerinde açığa çıkan sorunlarınneoliberal su politikalarının değişik yansımalarıolduğu vurgusu öne çıktı.

Su ve su hizmetlerinin piyasalaştırılması saldırısı,suyu, bir yaşam hakkı olarak insan hakkı olmaktançıkararak, fiyatlandırılması gereken bir metayadönüştürüyor. Bu durum, tarımsal alanlarda, çiftçi-lerin sulama suyuna bedel karşılığı erişebilmesine,küçük üreticilerin ekme-biçme hakkının sınırlan-masına yol açıyor. Yine bu politikalar, kent merkez-lerinde, bir yandan insanların suya erişimini kontör-lü su sayaçlarıyla paraya endekslerken, öte yandanşehir şebekelerini bakımsız bırakarak, toplumsalyaşamda şişelenmiş su kullanımını yerleşik halegetiriyor. Su hizmetlerinde çalışan emekçiler depiyasalaştırma uygulamlarından nasibini alarakgüvencesiz çalışma koşullarına mahkum ediliyor.Atölye katılımcılarının bu tartışmaları ışığında, kentmerkezlerinde suyun piyasalaştırılmasına karşı, kon-törlü su sayacı uygulamasından vazgeçilmesi, kentmeydanlarına çeşme yapılması ve konutlardaçeşmeden parasız sağlıklı su talebi gibi temel talep-leri içeren bir su hakkı mücadelesi programıoluşturuldu.

Son dönemlerde ülke gündeminde de sıkça yerbulan HES projeleri ve karşı direnişler, atölyeninönemli tartışma başlıklarından biri oldu. HES’lerinyararlı olup olmadığı tartışması, su hakkı mücade-lesinin özneleri tarafından çoktan neticelenmişolduğu için, atölye, HES karşıtı direnişlerin talepleri-ni su hakkı mücadelesinin diğer başlıkları üzerindengenişletmesi gereğine odaklandı. İş makinelerinidere yataklarına sokarak suya el koymak isteyenlersadece doğaya zarar vermiyor. HES projeleri, şirket-lerin suya el koymasının yanında, uzun vadedeinsanları yaşadıkları topraklardan sürerek, şehirlerdegüvencesiz çalışma koşulları altında yaşamlarınısürdürmeye mahkum ediyor. Ayrıca, kontörlü susayacı uygulaması, HES projelerinin yapıldığı böl-gelerde de hızla yayılıyor. Bu durum dikkatealınarak, HES’lere karşı mücadele eden yerel örgüt-lerin, suyun ticarileştirilmesinin diğer bir yönü olankontörlü su sayaçlarına karşı mücadeleyi de pro-gramlarına dahil etmeleri atölye katılımcılarınınvardığı ortak netice oldu.

Su hakkı atölyesi, Halkın Hakları Forumu’ nunen uzun süren atölye çalışması oldu. Burada kısacaaktardığımız tartışma ve değerlendirmeler önümüz-deki günlerde sonuç bildirgesi halinde yayınlanacak.

Su yaflamd›ryaflam sat›l›k de¤il

TaylanKaya

TrabzonHalkevi

Gökçek, ulaşım zammınısokaklardan tahsil edemi-yor. Ankaralılar parasız,nitelikli ulaşım hakları içinyollarından dönmüyor

Türkiye’nin dört bir yan›ndayap›lan ya da yap›lmak istenenHES’lere karfl› yürütülen mücadele-lerde kazan›mlar art›yor. HES karfl›t›mücadelenin ›srar› yarg›y› do¤a veinsan yarar›na kararlar vermeye zor-luyor.

Yeflil›rmak Çevre Platformutaraf›ndan aç›lan davaya Dan›fltay’›nverdi¤i karar di¤er HES davalar›ndada emsal oluflturabilecek nitelikte.Köy muhtarl›klar›, Taflova ZiraatOdas› ve yörede yaflayan yüze yak›nköylü, “ÇED Gerekli De¤ildir Karar›”aleyhine 2009 y›l›nda dava açm›flt›.Mahkeme aç›lan davay› ve projeyeyap›lan itiraz›, 60 günlük itiraz süresigeçti¤i gerekçesiyle reddetmiflti.Mahkeme itiraz süresini muhtar›nprojeyi ilan etti¤i tarihtenbafllatm›flt›. Mahkemenin verdi¤i red

karar› üzerine, Samsun 2. ‹dareMahkemesi, Belediye Baflkanl›¤› veKaymakaml›k taraf›ndan temyizbaflvurusu yap›ld› ve karar Dan›fltaytaraf›ndan bozuldu.

Dan›fltay›n karar›, “Dava açmasüresinin HES projesinden

yurttafllar›n haberdar olmas›ylabafllad›¤›” yönünde olmas› HESmeselesinde dönenen oyunlardan birtanesine “dur” demifl oldu.Yurttafllar›n yaflad›klar› yere yap›lacakolan HES’ten haberdar olma ve karfl›ç›kma hakk›n›n gasp edildi¤i HES

projelerinin oyunlar› da flimdilik sonaermifl oldu.

HES’çi flirketlerin yasa gere¤i pro-jeyi halka duyurma ve halktan onayalma yükümlülü¤ü bu sürecin sessizsedas› iflletilmesiyle sona eriyordu.Ço¤u flirketin izledi¤i yol olan, köy

camisinden anons etme ya damuhtarl›klardaki panolardan ilanetme yöntemi yöre halk›n›n hiçbirfleyden haberinin olamamas›naneden oluyordu. Haberdar olamayanyöre halk›n›n HES yap›laca¤›n›ö¤rendi¤i tarih, ilandan 60 gün son-raya denk düflüyorsa hukuksalmücadelenin önü bafllamadan kesil-mifl oluyordu. Dan›fltay, HES’lere karfl›olman›n süresini 60 günle s›n›rlayandüzenlemeyi de¤ifltirerek, kiflilerinHES yap›m›ndan haberdar oldu¤utarihte itiraz hakk› vard›r dedi.

Derelerin Kardeflli¤i Platformu’nunbu geliflmeyle ilgili yapt›¤› aç›klama-da HES mücadelesinde aç›landavlar›n tamam›na yak›n›n› kazan-d›klar› hat›rlat›larak Çevre ve OrmanBakanl›¤› yeni davalar› beklemedenprojelere son vermeye ça¤r›ld›.

Sarıyer Behçet Kemal Lisesi idaricile-rinin simit düşmanlığı sürüyor.

Okuldaki kantin fiyatlarını boykot edenöğrencilerin dayanışma amacıyladağıttığı simitleri yere atarak üzerindezıplayan okul yönetiminin öfkesindennasibini liseliler de aldı. Okul idaresi,kantin fiyatlarını protesto eden öğrenci-leri tehdit etmiş, çağırdığı polisler 2öğrenciyi döverek gözaltına almıştı.Şimdi de idare 4 öğrenciye uzaklaştırma3 öğrenciye de kınama cezası verdi. Tümbu süreci yaşayan ve uzaklaştırma cezasıalan öğrencilerden birinin velisi ileHalkın Sesi olarak görüştük.

Bir veli olarak yaşadıklarınızı anlatırmısınız?

Boykottan haberim vardı. Ben dedesteklediğimi söylemiştim çocuğuma.Boykotun haklı olduğunu biliyorum,çünkü çocuklarımıza verdiğimiz paralarbelli. Okullarda soyuluyor bizim çocuk-larımız. Buna tepki gösterdikleri için,simitlerini paylaştıkları için,tartaklandılar. Ama ben onların birbirinekenetlenmelerine ve paylaşımlarınasonuna kadar destek veriyorum ve çokgüzel bir şey olduğunu düşünüyorum.Daha sonra da gözaltına alınanarkadaşlarına destek verdiler, bu daonların birbirlerine ne kadar sahipçıktığını gösterir. Buna da çok sevindim,çünkü çocuklarımızın bencilleştirilmeye,duyarsızlaştırılmaya çalışıldığı budönemde böyle bir şey yapmaları, çocuk-larımızın neler döndüğünden haberiolduğunu gösteriyor.

Ceza sürecini anlatır mısınız?Pazartesi günü okula gittim. Bana

ceza aldıklarına dair kâğıt verdiler. Bana,çocuğumun arkasında örgüt olduğunusöylediler. Olayı bu boyuta çekmemeleri-ni, çocukların haklı mücadeleleri sonu-cunda haksız bir ceza aldığını söyledim.Bana bu cezaların yılsonundasilineceğini, uzaklaştırma aldığı 3 gündeokula gelmezse bunu devamsızlığa yaz-mayacaklarını söylediler. Daha sonraavukatlarla görüştüm ve Milli EğitimBakanlığı’na itiraz dilekçesi yazdım. Salıgünü de giderek bu cezanın hukuksuzolduğunu ve çocuğumun arkasındaolduğumu söyleyerek milli eğitimmüdürüne itiraz dilekçesini verdim.Müdür bu olayın neden bu kadarbüyütüldüğünü ve böyle olmasını isteme-diğini söyledi. ‘Ceza almamaları içinelimden geleni yapacağım’ dedi. Biz deşimdi sonucunu bekliyoruz durumun.

HES’lerde oldu-bitti dönemi son buldu

Dayanışmaya ceza

Mamak Belediyesi, yürüttüğüetüt çalışması raporlarına

dayanarak mahallenin zeminininyerleşim için elverişli olmadığınısöyleyip, mahalle halkını GeneralZeki Doğan Mahallesi’ne gönder-meyi tasarlıyordu. Belediyeninraporuna karşı mahalle halkı dazeminin sorunlu olmadığını ispateden başka bir rapor hazırladı.Üstelik belediyenin hazırladığırapor da belediye kararına karşıaçılan bir davada mahkemetarafından bilimsel bulunmayarakkabul edilmedi.

Evlerini terk etmeleri içinbelediyenin gerekçeleri ortadankalkınca halk 20 Ocak’ta bir eylemyaparak belediyeyle görüştü.Mahalle halkı oluşturdukları temsil-ciler heyeti aracılıyla sorunlarınıanlattı. Mahalleli çözüm sürecindeve gelecekleri hakkında söz sahibiolarak görüşmeden ayrıldı.

Bu görüşmeyle ilgili mahalleheyetinin sözcüsü olan Barınma

Hakkı Bürosu’ndan Kutay Meriç’legörüştük. Meriç; “Yerleşmeyasağına dair bir etüt çalışması yokve hazırladıkları raporu mahkeme‘geniş alanda az veriyle yapılmış’diyerek kabul etmedi. Mahkemeninde mahalleli lehine karar vermesi,Mamak Belediyesi’ne geri adımattırdı” dedi. Meriç, “KartaltepeMahallesi bir ilke imza attı” dedi ve

sözlerine devam etti: “Belediyebaşkanı Mesut Akgül ile mahalleheyeti olarak görüştük. Elimizdekiraporların bilimsel verileredayandığını ve taşınmakistemediğimizi söyledik. Bununüzerine başkan Akgül, 6 kişidenoluşan bir koordinasyon kurulu ileyeni bir zemin etüdü çalışmasıyapılmasını önerdi. Oluşturulacak

kurulda; AKP'den Erdal Ak,CHP'den Yusuf Sağlık, MHP'denErtan Işık olmak üzere üç meclisüyesi ve mahalle temsilcileri yer ala-cak” diyerek görüşme sonucunuanlattı. Meriç, komisyon kurul-masının önemini “Halkın yaşadığıyer üzerinde söz sahibi olması,ileride yetki sahibi olmasını dadoğurabilir” sözleriyle açıkladı.

Barınma hakkı emin adımlarla ilerliyorAnkara Mamak’taki Kartaltepe Mahallesi bir ilke imza attı ve yapılaşma yasağından doğan sorunlarınçözümü için mahalle temsilcileri ve belediye meclis üyelerinden ortak bir heyet kurulmasını sağladı

KKaarrttaalltteeppeeMMaahhaalllleessiihhaallkk›› 2200OOccaakk’’ttaabbeelleeddiiyyee iilleeggöörrüüflflmmeeyyeeggiiddeerrkkeenn

Tekzipve özür

123. sayımızda ‘Taşocağı toz olsun’ başlıklı haberi-mizde Antalya Elmalı’da bulunan Tekkeköy veAkçaemiş Köyü’nde yürütülen taşocağı faaliyetine karşımücadeleyi anlatmıştık. Haberde maddi bir hatayaparak taş ocağının 2009 yılında verilen ruhsatının,

2008 yılında verildiğini yazmıştık. Bu hata nedeniylebaşta 2008 yılında muhtar olan fakat ruhsatın verilmesiile ilgisi bulunmayan Tekkeköy eski muhtarı Ali Törenolmak üzere tüm okurlarımızdan özür dileriz.

Page 13: 124'üncü sayı

TARİHHalk›n Sesi

1328 Ocak 2011 / 10 fiubat 2011

2011 yılı, Türk işçilerinAlmanya'ya göçünün 50.

yıldönümü, bu vesileyleAlmanya'da yıl boyunca çeşitlietkinlikler düzenlenecek.Başlangıçta, Türkiye’den çıkışformalitelerinin zorluğunedeniyle daha çok yasa dışıgelişen göç, Türkiye ileAlmanya arasında 1961’deimzalanan bir anlaşma ile resmibir durum halini aldı.

Almanya, İstanbulTophane’de bir irtibat bürosukurdu. Almanya’ya gitmekisteyen insanlar bu büroyamüracaatta bulunuyor, ardındanmemleketlerine geri dönerekbürodan gelecek “Almanyakağıdını” bekliyorlardı.

Kabul alanlar, Alman dok-torlar tarafından sıkı bir sağlıkkontrolünden geçiriliyordu.Gittikleri kentlerde çalışacaklarıfirmanın yetkilileri ve Türk ter-cümanlar tarafından karşılananişçiler, “Heim” adı verilen bekarodalarına yerleştiriliyordu.

İmzalanan İşgücü GöçüAntlaşması uyarınca ilk yılyaklaşık 1500 kişi çalışmaküzere Almanya’ya gitti.Sirkeci’den tren yoluyla gidenişçilerin ilk kafilesi, 1961'deAlmanya'ya davul zurnalarlauğurlandı. Gidenlerin aklındaüç-beş kuruş biriktirdiktensonra vatanlarına dönmedüşüncesi vardı. Almanya daonları misafir işçi statüsündekabul etmişti.

1973 yılına gelindiğinde

Almanya'daki misafir işçistatüsüne sahip Türk nüfusu650 bine ulaşmıştı, buişçilerin yaklaşık 139 bininikadınlar oluşturuyordu.1973 yılında Almanyaişgücü antlaşmasıçerçevesinde işçi alımınıdurdurmuş, buna karşınAlmanya'ya Türk göçüdüzenli bir şekilde devametmiştir.

Bugün ise üçüncükuşağın yaşadığıAlmanya'da, yaklaşık 3milyon Türk bulunuyor.

Tarih sadece tarih kitaplar›ndanokunmuyor, s›k› iliflkide oldu¤uedebiyatta da uzant›lar›n› bulmakmümkün. Osmanl› devlet yöne-timine karfl› bu baflkald›rman›n,isyan hareketinin fliirsel tarihi iseGülten Ak›n taraf›ndan yaz›ld›:

“Celâliler Destan› ise kocaOsmanl› Mülkü’nün ayakta oldu¤ubir dönemde, zulmün ve bunakarfl› kalk›flman›n, büyük ve uzunisyan›n destan› olsun diye yaz›ld›.

‹mparatorluk onmad› bir daha.Cumhuriyet ve onunla bafllayandevrim süreci d›flar›dan ve içeridennedenlerle ‘‹mtiyazs›z s›n›fs›zkaynaflm›fl bir kitle’ amac›naulaflamad›. Gerçek birdemokrasinin koflullar›ysa bir türlüoluflturulamad›.

‘Celâliler’ yeniden türedi.Ço¤ald›. Karfl› kalk›flmalar kanla,ac›yla, h›fl›mla sindirilmeyeçal›fl›ld›.

Sonra dönüp dönüp gelinen s›la oldu kavgabar›fl uzaklaflt› tarihkirli çakallar›n dolaflt›¤›tekinsiz bir orman” “Ahvalimiz çok bozulmufltur

perakende ve periflan olmam›zyak›nd›r

hangimizde birkaç akçe zannol-unsa

mirlivan›n kethüda ve subafl›lar›yo¤iken tek yak›nma, gelip

üzerimizeal›r nemiz varsa, giderlero¤lumuz k›z›m›z ehlimizbizim mi de¤il mi bilmiyoruzevimiz yurdumuz akçemizbizim mi de¤il mi bilmiyoruzdef-i zumla mecali yok

kad›lar›m›z›nadalet sa¤lanmamaklaol bapta emir ve fermanpadiflah›m›za arzederiz”Gülten Ak›n, Celâliler Destan›

“Üç-beş kuruş biriktirir dönerim”

1 6. yüzyılın 46 yıl gibi uzun birdöneminde hükümdarlıkta bulu-nan Sultan Süleyman dönemi

aslında Osmanlı düzeninin değişenkoşullarının yarattığı ağır ekonomikbunalımın her sınıftan insanı etkileye-rek kanlı kavgaların başladığı birdönem. Değişen koşulların önemli birsonucu, halkın hatırı sayılır birbölümüne geçim alanı sağlayan askerisınıfın kapılarının halka kapanmasıdır.Osmanlı’da askeri mekanizma içindeyer almak isteyen birinin elinin kılıçtutması yeterliydi, gösterdiği başarıyagöre dirlik sahibi olabiliyordu. Ancakidari-askeri mekanizma belirli bir doy-gunluğa ulaştıkça bu yolun kapanmayabaşladığı bir döneme girildi.Müslüman halkın statü değiştirmekanalı olarak geriye eğitim kalmıştı.Oysa 1550 sıralarında bütün medrese-ler tıklım tıklım doluydu, üstelikmüderrislerden icazet alan binlerceöğrenciden çok azı medreselereyerleşebiliyordu. Açıkta kalan ve işverilmeyen bu kalabalık genç nüfusakarşı çeşitli önlemler alınmaya çalışılsada suhte isyanları olarak adlandırılanöğrenci hareketleri giderek arttı.

KÖYLÜ AYAKLANMASININTEMELLER‹

Ekonomik alandaki sıkıntılar iseözellikle vergi sisteminde ortayaçıkmıştır. Osmanlı vergi sistemi tarımadayalıydı, dolayısıyla vergilerin enönemli payı çiftçi halka düşmekteydi.Devlet maliyesinin iflasa doğruyönelmesi daha II. Beyazıt’ın sonyıllarında başlamış olup Süleymantahta geçtiği sırada da para bulmakolanaksızlaştığından vergilerin dur-madan artırılması, hizmet akçelerinidoğrudan köylüden alan memurlarınhalkı soyması çiftçi halkın tarımdankarnını doyurmasını zora sokmuştu.Bu dönemin bir süreklik halini alandeniz seferleri ve büyük masraflısavaşları da halk için daha fazla vergianlamına geliyordu. Sürekli para ara-mak zorunda kalan köylülerin hayat-ları yıldan yıla çöküntüye uğruyordu.Öyle ki Süleyman, Nahcivanseferinden dönerken Amasya’dadurakladığı sırada elçi olarak onugörmeye giden Busbecq, Anadoluhalkının yaşayışında gördüğü sefillikve kıt kanaatliğe hayretini özel olarakifade etmişti.

Hükümetin akçeyi sık sıkdeğiştirmesi, değeri düşük akçeninpiyasaya dağılması da köylüyü zararasokuyordu. Alım gücü azalan ve kıtlıkyaşamaya başlayan halk, çareyi ayak-lanmakta ya da göç etmekte bulmuştu.Köyünü bırakıp dağılan köylüler (çift-bozanlık) kasaba ve şehirlere doğruyıldan yıla artan bir insan akını yarattı.İstanbul, Bursa, Edirne, Ankara’dabekar odaları doldu taştı. Çiftbozan

kitlelerin bu bekar genç erkekleri işsizgüçsüz boş insan anlamına gelen lev-end diye adlandırılmaktaydı. 1550-1603 arası bu insanların başkaldırılarıile geçen bir dönem oldu.

“HALKIN ÇO⁄U OT OTLUYOR”Köylünün toprağını bırakması,

şehirlerdeki halkın geçim kaynağını dakurutuyordu. 1559’da Gümülcinekadısı tarafından yapılan şikayettekıtlık başladığı haber veriliyordu.Sancaklardan hububat darlığı ve bukonudaki yolsuzluklar hakkında gelenbitmez tükenmez şikayetler sonucu birsancaktan diğerine hububat ve hayvanverilmesi zorunluluk halleri dışındagenel kural olarak yasaklanmıştı. Buna

rağmen bütün sahillerinden Avrupa’yagizli hububat satışları önlenemiyordu.Halktan gerçek fiyatla değil dekadıların takdir ettikleri fiyattan zorlaalınarak İstanbul’a götürülebilen mad-deler de büyük oranda tüccarlarıneline düşmekteydi. Tüccarlar, sahillerimuhafaza edenlere ve kadılara rüşvetvererek elde ettikleri yiyeceklerigemilere yükleyip kaçırıyorlardı.Anadolu’da devam eden kıtlık 1564yılına gelindiğinde öyle bir hal almıştıki, Çeşme’den yollanan bir arzda,açlığın dehşeti aktarılırken halkınçoğunun ot otladıklarıbelirtilmişti.(bkz. Mustafa Akdağ,Türk Halkının Dirlik ve DüzenlikKavgası)

“FET‹H”LER‹N YÜKÜ HALKINSIRTINDA

Sefere çıkan ordunun beslenmeside bir sorundu. Ordu için çok uzaksancaklardan toplanan zahirelerdeğerinin oldukça altından alınıyordu.Örneğin Süleyman’ın son seferi olanZigetvar seferinde halktan alınacakunun kilesi için 10 akçe ödenmesiemrediliyordu. Ancak serbest fiyat 25-30 akçeydi. Köylülerin itirazları dafayda etmiyordu. Üstelik erzakıtaşımak için gereken yükhayvanlarının kiraları da halktarafından ödenmek zorundaydı.

Süleyman’ın başarı hanesineyazılan, “imparatorluk topraklarını ikikatına çıkarması” işte bu koşullarla

gerçekleşmişti. Süleyman ve babası I.Selim’in “üstün başarılı” seferleri, hepsöylendiği gibi sosyal ve ekonomik birkuvvetin ifadesi değil, sadece impara-torluğu çöküntüye gitmekten geçiciolarak kurtaran tedbirlerdi.

Süleyman’ın hükümdarlığınınbaşından itibaren yıldan yıla alt üstolma yoluna giren toplumsal yapı çoksayıda insanı Celâlîlik etmeye çekti.1525’te Baba Zünnun, 1528’teKalender Çelebi gibi vergi sebebiylebaşlayan isyanlar zamanla, köyleriniterk eden çiftçilerin, hükümetgörevlilerinin, kapıkulu süvarilerinin,medrese öğrencilerinin yani cümle birhalkın katıldığı isyanlar halinedönüştü.

2 Şubat 1980tarihli Milliyetgazetesinden

alınan bu haberyoruma çok dayer bırakmıyor.

Fahiş ulaşımzamları da buna

karşı çıkanhalkın ulaşım

araçlarınaparasız binmeyi

hak olarakgörmesi de dün-

den bugüneuzanan bir

durum.

Celalidestanı

Adalılarvapurabiletsizbindi

K›sa Türkiye Tarihi I

fielaleye Düflmüfltür zeytinin dal›;CelaliyimCelalisin Celali.

Cemal Süreya

S O N A G ‹ D E N Y O L D A “ M U H T E fi E M ” Y Ü Z Y I L

A rtan vergiler altında ezilen, büyük masraflı seferler için her daim akçearayan, toprağını, çiftini bırakıp göç eden köylüler, kıtlık çeken insan-lar… İnsanların açlıktan ot otladığı bir yüzyıl muhteşem midir?

Kanuni Süleyman’›n devri için ilk söylenen“muhteflem” oldu¤udur. Köken itibariyle debdebe,tantana, flatafat anlamlar›n› da içeren bu kelime

belki de parlak görünen dönemin arkas›nda zay›fla-maya bafllayan bir imparatorluk oldu¤unu sakla-maya yar›yordu.

Cümle bir halkın kavgası

Kanuni Sultan Süleyman

Page 14: 124'üncü sayı

SPOR Halk›n Sesi

1428 Ocak 2011 / 10 Şubat 2011

G alatasaray’ın yeni stadıTürk Telekom Arena’nınaçılışında yaşanan

protestolar, AKP’nin nefretoklarını tribünlere çevirdi.

Başbakan Recep TayyipErdoğan, 15 Ocak’ta stadınaçılışına katıldı. Başbakanınisminin anons edilmesinden sonratribünlerden protestolar yükseldi.Başbakanın yanında açılışa katılanTOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktarve AKP’li bakanlar da protestolar-dan nasibini aldı. Başbakan veberaberindekiler, protestolarınardından stadı terketmek zorundakaldı.

16 Ocak günü GalatasarayKulübü Başkanı Adnan Polat,basın önünde Başbakandan özürdiledi ve protestocuların (yaklaşık20 bin kişi) kameralardan tespitedileceğini ve bir daha stadaalınmayacağını söyledi.

Polat’la aynı saatlerde biraçıklama yapan başbakan stadınyapımında Galatasaray’ın hiçbirkatkısı olmadığını ve stadınGalatasaray’a resmen verildiğineilişkin sözleşmenin imzaaşamasında olduğunu söyleyerekkulübe aba altından sopa gösterdi.

Başbakanın dışında protestosırasında stadda bulunan devleterkanı bol küfürlü açıklamalaryaptı. Devlet Bakanı ZaferÇağlayan, Enerji ve TabiiKaynaklar Bakanı Taner Yıldız,Futbol Federasyonu BaşkanıMahmut Özgener, Gençlik SporGenel Müdürü; Galatasaraylıolmaktan utandıklarını, taraftarıolmayı bırakacaklarını söyleyerek,stadı Galatasaray’ın elindenalmakla tehdit ettiler.

Polat’ın başbakandan özür

dilemesinin ardından Galatasaraytaraftar grubu Tekyumruk, 18Ocak günü bir açıklama yaparakAKP’den özür dilemeyeceğinibelirtti ve Adnan Polat’ın kulüpbaşkanlığından istifasını istedi.Tekyumruk, açıklamasında TTArena stadının, Ali Sami Yen’inyeri karşılığında Galatasaray’a tah-sis edildiğini belirtti ve başbakanınbu işlemi bir lütufmuş gibi sun-masını eleştirdi. Tekyumruk stadın

inşaasında hayatını kaybedenişçileri de hatırlattı.

Bu açıklamanın ardından AKP,Tekyumruk taraftar grubunu hedefgösterdi. Aynı gün, AKP yandaşımedyanın bir kısmı taraftarlarıteröristleştirmeye çalışırken birkısmı da milyonlarca kişiyi protes-toların Başbakan’a yapılmadığınainandırmaya çalıştı.

AKP ve yandaşlarının tümtehdit ve baskılarına rağmen,

taraftar grupları Tekyumruk’asahip çıktı. Tekyumruk’a destek çığgibi büyüdü. 22 Ocak günü bineyakın taraftar Taksim Meydanı’nayürürken, Beşiktaş taraftar grubuHalkın Takımı, Gençlerbirliğitaraftar grubu Kara Kızıl,Fenerbahçe taraftar grubuFenerbahche ve Forza Livornogrubu birer açıklama yayımlayarakTekyumruk’un yanında olduklarımesajını verdi.

Mersin’deki NevinKodallı GüzelSanatlar ve SporLisesi’nde kız ve erkeköğrenciler ayrı ayrıoturtuluyor. Bedeneğitimi derslerinde kızve erkek öğrencilerinbirbirine 45 santimdenfazla yaklaştırılmasınaizin verilmiyor.

Bu kurallar üniver-sitede nasıl olurdudersiniz...

TT Arena Stadı’nınaçılışında taraftarınprotestosu sonucu stadıterk eden BaşbakanErdoğan ertesi gün,stada Galatasaray’ın tekkuruş katkısı olmadığınısöyledi, stadı, stadaulaşım yollarını kendimalıymış gibi sahiplen-di.

45 santim

Stad benimdağılın!İslamcı liberaller

buna ne diyecek?

Üniversitelilerinyumurtalı eylemlerikarşısında afallayanAKP bir yandan daonlarla görüşmekistiyor ama nasıl?Başbakanla öğrenci-lerin İstanbulDolmabahçe’degerçekleştireceğibuluşma Erzurum’aalındı.

Onlarca kişiyi işkence ederekkatleden Hizbullah örgütününliderleri 10 yıl boyuncahaklarında cezai işlem verilme-dikleri için serbest kaldı.Tekbirlerle karşılanan Hizbullahyöneticilerinin her gün karakolagidip kayıp olmadıklarına dairimza atmaları gerekiyordu amaserbest kaldıkları günden beriortada yoklar.

Hizbullah’ınimza korkusu

21 Ocak’ta Gazze’ye gelen Fransızbakan Filistin halkı tarafındanayakkabılarla ve yumurtalarla karşılandı.

Yumurtalı protestoların ardındanortaya çıkıp, yumurtayı molotof kokteyli,sopa, silah gibi araçlarla eş tutan veyumurta atanı teröristlikle itham edenİslamcı liberaller, sözde Filistinsavunucusu Fransız Bakan’a yumurtaatmasına ne diyecekler?

Everest’eaz kaldı

“Ne maçlar yaşandı,Dünya cehennemi burada tanıdı.

Elveda Sami Yen,Bir gün geri geleceğiz yeniden!”

Bu hüzünlü dizeler, 2002/2003 sezo-nunda “ilk” vedasını yapan

taraftarların, emektar stadyum içinbesteledikleri tezahürata aitti. Futbol içeriklidetaylara değinmeden önce Ali Sami YenStadyumu’nun tarihine bir göz atmaktafayda var.

İstanbul Çevre Yolu’nun (E–5) hemenarkasında, eski Likör Fabrikası’nın yanındakonuşlandırılmış olan stadyum, kuruluşyıllarından itibaren imkânsızlıklardan, türlüsebeplerden ötürü maçlarını sırasıyla UnionClub Stadı, Papazın Çayırı yani bugünküadıyla Şükrü Saraçoğlu, Taksim Stadı veadı Mithatpaşa Stadı olarak da değişenİnönü Stadyumu’nda oynamak zorundakalan Sarı-Kırmızılı kulübün futbol müsaba-kaları yaptığı yerdir. Galatasaray SporKulübü’nün kurucusunun, Ali Sami Yen’in(1886–1951) adını taşır.

1933 yılında dönem maçlarınınoynandığı Taksim Stadı’nın istimlâkolması, Ali Sami Yen Stadyumu’nuntemelini atan gelişmedir. Stad arayışınagiren Galatasaray kulübü, 1936’dayapımına başlanan stadyumu 1940yılında Beden Terbiyesi’nden 30yıllığına kiralar. 15.000 seyirci ka-pasitesiyle 1945 yılında hizmetegiren stadyum, kapasitesinin yeter-siz görülmesiyle 1950’de tadilataalınır. Çeşitli anlaşmazlıklar süreciuzatır ve genişletme çalışmaları1964 yılında ancak tamamlanır.Kulüp tarafından bir kez daha 30yıllık kiralık anlaşması yapılır. 14 yılsüren çalışmalar sonrası 35.000seyirci kapasitesine ulaşanstadyum, 20 Aralık 1964 günüaçılışı vesilesiyle oynanan Türkiye-Bulgaristan karşılaşmasında trajikbir olaya sahne olur. Yeni Açık tribünündebir tezgâhın tüp gazı alev alır, oluşan izdi-hamda 1 kişi hayatını kaybederken 81 kişide yaralanır. Gerek bu kaza, gerek ruhsatsorunları, gerekse stadyum inşaatındaçalışan işçilerin greve gitmesiyleGalatasaray 1979 yılına kadar Ali SamiYen’de maç yapamaz. Son olarak BedenTerbiyesi’nin ayırmış olduğu bütçeyleonarılan stadyum, kulübün intifa hakkınında 2004 yılına uzatılmasıyla üzerindeki karabulutları büyük ölçüde kaldırdı. Daha sonrayine bakımlar yapıldı, ayrı kalındı ama SamiYen artık Galatasaray’ın futbol takımıylabütünleşmiş, yavaş yavaş ününü Türkiyesınırları dışına çıkarmaya başlamıştı.

1987/88, 1988/89 sezonlarındanitibaren Avrupa kupalarında tarihinin enparlak sonuçlarını alan Galatasaray’dadönemin başarılarına zemin oluşturanetkenleri içersinde, futbolcuların kalitesi veözverisi, doğru idarecilik ve teknik kadrobütünlüğünün yanı sıra Ali Sami YenStadyumu ve beraberindeki taraftar toplu-luğu da iyiden iyiye kabul görüyordu.

Söz konusu Sami Yen ve taraftar ikilisiise nereden başlanacağı bilinir: 1987yılındaki Eskişehirspor'la oynanan meşhurşampiyonluk maçı... 35.845 kişiyle stadyu-mun seyirci rekoru kırılmış, şimdilerde"Nerede o eski tribünler" dedirten birçokenstantaneyle hafızalardan çıkmamıştır. Ondört sezon gelmeyen şampiyonluk, oradakiherkesi 90 dakika boyunca kenetlemiş,“On dört senelik bu çile, Bitsin artık busene, Sen şampiyon olacaksın, Senisevmeyen ölsün!” tezahüratını hiç kesilme-den, bir ağızdan söyletmiştir.

3 Kasım 1993’deki Şampiyonlar Ligi ÖnEleme maçı, neredeyse stadyumla birlikteanılan 90 dakikalardan birine çarpıcı birörnektir. Rakip İngiliz temsilcisi ManchesterUnited, İngiltere’de oynanan ve 3–3 bitenilk maçın sonunda rövanş müsabakası içinİstanbul’a gelir. İngilizler henüzhavaalanındayken, deyim yerindeysekarşısında Ali Sami Yen’i görürler. O günburaya “Cehennem” yakıştırması yaparlarve bu sayede diğer Avrupalı futbol takımlarıda “Cehennem” kavramıyla tanışır. Sarı-Kırmızılı taraftarların kafileyi karşılarkenaçmış olduğu “Welcome to Ali Sami YenHell” pankartı uzun yıllar Kapalı tribününtam ortasında duracaktır. Bir yakıştırmadanfilizlenen bu pankart, yeni rakipler yenimaçlar eklendikçe bir motto, bir etikethaline dönüşür. O günlerden bugünlereyapının üzerinde değişenler sadeceçevresindeki düzenlemeler, sıvaları ve boya-larıdır. Alman gazetelerinden birindeki“Duvarların ruhu olduğuna inanır mısınız?Oranın ruhu vardır..” satırları belki de SamiYen’i en net biçimde özetleyen ifadelerdir.

(Pankart 2000 yılında UEFA’nın isteğiylekaldırılmıştır.)

Sadece birkaç maç mı, zaferler mi, tabiiki hayır. Galibiyetleri olduğu gibi

mağlubiyetleri de izledi misafir-leri. Mutluluktan da ağlandı,üzüntüden de. Sürekli aklınagelen kareler vardır ya insanın;1994'ün Kasım ayındakiBarcelona maçını (ŞampiyonlarLigi ilk galibiyeti), 1995'dekipenaltılara giden Fenerbahçederbisini, 1996'da Hagi'ninTrabzonspor'a yaptığı siftahını,1997'de Bülent'in (B.Korkmaz)ıskasıyla kaybedilen B.Dortmundmaçını, aynı sene Hakan'ın(H.Şükür) Gaziantepspor'a attığıfrikiği… 1999/2000’de, UEFAKupası’nın kazanıldığı sezondakaybedilen yine bir Fenerbahçe

derbisini. Bunlar bir kalemde her taraftarınsayabilecekleri yalnızca. Ayrıca Avrupakupaları klasikleri, beraberinde ve akabindeyaşananlar, bütün efsaneler sırayla eklen-mek istenirse biliyoruz ki sayfalar yetmeye-cek.

Sion, Neuchatel Xamax, E. Frankfurt,Roma, Barcelona, Sparta Prag, AthleticBilbao, Rosenborg, Milan, Bologna,Mallorca, Leeds United, Monaco, Rangers,PSG, Deportivo, Real Madrid, Lazio, PSV,Olympiakos, Bordeaux, Panathinaikos...Hepsi kendi liglerinde sözü geçen, “büyük”sıfatıyla addedilen Avrupa kulüpleri.Bazılarıyla ikişer kez oynanıp, atlananlar,yazılmayanlar da var.

Faruk Süren’le başlayan, MehmetCansun’la devam eden projeler hayatageçmedi. Ve Özhan Canaydın’ın büyükuğraşları sonucu şekillenen “Seyrantepe’yeyeni stadyum” fikrinin belirmesiyle de, AliSami Yen’e sonsuza dek veda edileceğigerçeği öğrenildi. Galatasaraylılar şimdi;“Eskiydi”, “harabeydi”, “zamanı gelmişti”diyenleri ve manevi yoğunluğunu kendilerikadar hissedemeyenleri anlayışla selam-layıp, zamana karşı durmak isteyecekler.Çünkü zamanın gerektirdiğini, yine zamanalıp götürüyor. Kendisiyle beraber siliyor.Sadece Galatasaraylısı değil tüm futbolaşıkları da yıllar geçtikçe, E-5’ten köprüyeulaşmayı beklerken Mecidiyeköy trafiğinin okeşmekeşin arasında Yeni Açık’a doğrubakacak, yerine dikilmiş olanı değil önün-deki kaleye atılan golleri, daima SamiYen’in kendisini görecekler.

İşte bizler de o anlarda “duvarların ruhuolduğuna” inanacağız.

EEllvveeddaa AAllii SSaammii YYeenn

OnurÇakmak

Gatasaraytaraftarı

Taraftarlar AKP’yekarşı Tek Yumruk

G alatasaraylı taraftarların stad açılışında başbakanı protestoetmesinin ardından AKP, Tekyumruk taraftar grubunu hedefgösterirken taraftarlar Tekyumruk’a sahip çıktı

FFoorrzzaa LLiivvoorrnnoo KKaarraa KK››zz››ll HHaallkk››nn TTaakk››mm›› FFeenneerrbbaahhcchheeTekyumruk taraftar grubunun

yanında olduğunu açıklayan ForzaLivorno yaptığı açıklamadaşunları söyledi: ”Bizlerin bu stadiçin, ne devlet erkânına, ne deAdnan Polat’a bir borcumuz var.Bu stad kimsenin cebinden çıkanpara ile yapılmadı. AKP’nin kendiyandaşlarına peşkeş çektiği AliSami Yen arazisi karşılığı yapılanstad için bizim tek borcumuz, bustadı yapan emekçileredir. Bizlerbu stad için sadece evine ekmekgötürmek derdinde olan, günlerinigecelerini şantiye alanındageçiren, kimi zaman maaşını bilealamayan, iş güvenliği olmadançalıştırılan emekçilere teşekkürederiz.”

Başbakan, halkın parasıylayapılan stadı kendi cebinden çıkanparalarla yapmış gibi davranmak-tan vazgeçmelidir. TT ArenaStadı Erdoğan’ın parasıyla değil,emekçi halkın vergileriyle veişçilerin hayatları pahasına emek-leriyle yapılmıştır. Biz taraftarlar,emekçi halkın çocuklarıyız vegerekirse taraftarlığımızı kaldırımkenarında yapar, takımımızı sokakortasında bile destekleriz. Amaonların ne kaldırımda yürüyecek,ne sokak ortasına yalnız çıkacakcesaretleri vardır. Bu halk onlarıyalnız bırakmasını da, yumurtayabulamasını da iyi bilir. Tekyumruktaraftar grubunun onurluduruşunu selamlıyoruz.

Başarı, parlak ışıklar, prestij vekonfor vaatleriyle ve halkınparasıyla halka Noel babalık yap-maya kalkanların bu oyununu birkısım onurlu Galatasaray taraftarıadeta bu oyunu ‘düğün günü’bozarak, egemenlerin küstahlığınısuratlarına vurmuştur.

Kendi içlerindeki işbirlikçilerinve iktidarın, taraftarla tokuştur-maya kaktıkları yumurtayı tuttur-duğu yöneticilerin tüm çabalarınakarşın, bu sesin çıkarılangürültüde boğulmasına izin ver-memek için sesimizi Galatasaraytaraftarının bu onurlu sesineekliyoruz.

Söz, yetki, karar taraftara...

25 bin kişinin katıldığı ıslıklıprotesto, Galatasaray BaşkanıAdnan Polat’ın iktidar yanlısıtavırlarıyla farklı bir boyuta çekil-mek istenmektedir. Kamerakayıtlarını emniyete vereceğinisöyleyip taraftarını ihbar eden, eleveren bir ruh halininGalatasaraylılıkla bağdaşmayacağıbilinmektedir. Tekyumruk grubuüzerinden hayata geçirilmek iste-nen bu saldırı girişimlerinikınıyoruz. Emeğine, özgürlüğüneve onuruna sahip çıkan bütüntaraftarları Tekyumruk grubunusahiplenmeye davet ediyoruz.“Adil oyuna inanmayı ve her türlühaksızlığın karşısında durmayı”görev sayıyoruz.

Page 15: 124'üncü sayı

K endi halinde yaşayıp gideninsanlarıyla Ermenistan sınırındakibir kent olan Kars, bir anda ülke

gündemine oturdu. Kars’ın bu ilgiye mazharolmasının sebebi 2005 yılından beri KarsKalesi’nin karşısındaki tepeden kente bakanİnsanlık Anıtı. Barışın, vicdanın ve insanlığındeğerine dikkat çekmeyi amaçlayan ve belleğisimgeleyen ikiye bölünmüş insan ile vicdanısimgeleyen kanayan bir göz figürü olarakHeykeltraş Mehmet Aksoy tarafından tasar-lanan heykelin yapımına 2005 yılındabaşlanmış, ancak çeşitli engellemelerlebugüne kadar tamamlanamamıştı. Yaniaslında engellemeler yeni değil amaBaşbakan Erdoğan’ın Kars gezisi sırasındaheykeli kastederek ‘ucube’ demesi veyıkılacağını ilan etmesiyle tüm ülke süreçtenhaberdar oldu.

GÜNAY BU SEFER YUMUfiATAMADIGecenin bir yarısı heykellere saldıranlar-

dan ‘böyle sanatın içine tükürürüm’ diyenbelediye başkanlarına, İslamcı siyasigeleneğin heykellerle imtihanının dosyasıkabarık olduğu gibi Başbakan Erdoğan’ın dasanat alanında gafları yeni değil. Ancakbugüne kadar Kültür Bakanı Ertuğrul Günayher defasında Erdoğan’ın arkasını toplamakve ‘Başbakan aslında öyle demek istemedi’deme görevini üstlenmişti. Bu ezberle yineaynı manevrayı yapan Günay bu sefer muvaf-fak olamadı. Erdoğan ‘ucube’ tespitininarkasında durdu; Günay da Bülent Arınç’ınalay konusu olduğuyla kaldı.

‘TAR‹H‹ KÜLL‹YE’ 10 YILLIK!Erdoğan, heykele olan itirazını “Seyyid

Hasan el Harakani türbesi ve camisini göl-gelemesi” olarak açıkladı. Ancak söz konusu‘tarihi yapılar’ son 10 yılda yapılmıştı!Erdoğan’ın anıtın gölgesinin üzerinedüşmesinden rahatsız olduğu tarihi külliye,mahalle arasında kalmış bir türbe olan HasanHarakani türbesinin üç bin kişilik camisi, ikiyüz kişilik misafirhanesi, umumiabdesthaneleri, banyoları ve şadırvanları olanbir külliyeye çevrilmiş hali.

Türk-İslam sentezinin her alanda olduğugibi mimarideki yansımasının ortaya çıkardığıbu ‘ucube’ yapıyı koruma aşkıyla tutuşanErdoğan aynı hassasiyeti keşke kentteki diğertarihi yapılar için de gösterse. Örneğin sözkonusu külliyenin hemen karşısında yer alanHavariler Kilisesi nam-ı diğer KümbetCamisi’nin yıllar içinde çan kulesi yıkılmış, içitalan edilmiş, benzin deposu ve müze olarakkullanıldıktan sonra son olarak camiyedönüştürülmüş. Bu dönüştürme esnasındakiliseyi öyle bir yeniliyorlar ki pencerelerine‘pimapen’ takılıyor! Aslına uygun yürütülmesigereken yenileme uygulaması müthiş birözensizlikle yapıyı korumak bir yana, 900’lüyıllardan beri var olan yapıya bir darbe dahavuruyor.

TRT DE HED‹YE HEYKELLER‹ARKA BAHÇEYE ATMIfi!

Erdoğan’ın Kars’taki “İnsanlık Anıtı” içinsarf ettiği ‘ucube’ lafına ve yıkım tehdidine,sanat camiası tepki göstermekte gecikmedi.Aydın ve sanatçıların çağrısı ile 13 Ocak günüİstanbul Odakule önünde bir eylem gerçek-leştirildi. Eylemde basın açıklamasını okuyanEvrensel Kültür dergisi yazı işleri müdürüNuray Sancar başbakanın heykeli "ucube"olarak nitelendirmesinin AKP hükümetininsanatçıya özgürlük ve sanata yaşam hakkı

tanımaması olarak değerlendirdi. Eylemdearaştırmacı ve yazar Ferda Çağlayan’ınyaptığı bir açıklama ise yeni bir skandalı dahaortaya çıkardı. Çağlayan, BüyükçekmeceBelediyesi’nin düzenlediği UluslararasıHeykel Sempozyumu kapsamında Hollandalısanatçı Jerome Symons’ın ve Ümit Öztürk’ünher ikisi de “Dalga” ismini taşıyan heykel-lerinin Büyükçekmece Belediyesi tarafındanTRT’ye hediye edildiğini; ancak önceHarbiye’deki İstanbul Radyosu önüneyerleştirilen heykellerin TRT yönetimideğişince TRT binasının arka bahçesineatıldığını açıkladı. TRT yönetimi, hediye

edilen bu iki heykeli bahçede görmeye biletahammül edememişti.

SALDIRININ TEMEL‹NDEIRKÇILIK YATIYOR

Elbette ki Kars’taki İnsanlık Anıtı’na gös-terilen bu tahammülsüzlük basitçe bir kül-liyenin üzerine gölgesinin düşmesi ya daheykelin yapıldığı yıllarda AKP’li olanbelediye başkanının daha sonra CHP’yegeçmiş olması değil. Kentte, bu heykelinErmenilere karşı bir özrün ve tavizin sembolüolduğunu ileri sürülerek anıta karşı bir tepkiörgütlendi. MHP Kars İl Başkanı Oktay

Aktaş heykeli dias-poranın 2015'degerçekleştirmeyi planladığı Doğu Ermenistanve Batı Ermenistan'ın birleşmesi, dolayısıylaTürkiye'nin bölünmesi, Kars'ı daErmenistan'a hazırlama projesinin bir adımıolarak gördüğünü belirtti ve heykelde eliniuzatan figürü savaşı kazanmış muzafferkomutan edasında bir Ermeni, diğerini isemahçup bir Türk olarak gördüğünü açıkladı.İnsanlık Anıtı’nın gölgesi Kars’taki tarihiyapıların üzerine değil işte bu ırkçılık, kin venefret söylemlerinden nemalananların üzeri-ne düşüyor, onları korkutuyor.

KÜLTÜRSANAT

Halk›n Sesi

1528 Ocak 2011 / 10 fiubat 2011

LeMan’›n 1000. say›s› ç›kt›

Beyoğlu Kumpanyahakim karşısına çıktı.Başbakan ErdoğanBeyoğlu Kumpan-ya’nın şarkısındaki“işportacı Tayyip”ifadesi nedeniyle davaaçmıştı. BeyoğluKumpanya, duruşma-da ‘şarkının özelleştir-meleri eleştirmekmaksadıyla kalemealındığını’ belirtti.

‘Sen Bal›kDe¤ilsin ki’

K›v›rc›k Ali’yi kaybettik

“‹flportac›Tayyip”edava

Kasım 1991'de yayımlanmaya başlayan haftalık mizah der-gisi LeMan’ın 1000. sayısı geçtiğimiz hafta çıktı. 20 yıldırçizgileri ve yazılarıyla ülke gündemine yakın tarihinmuhalif mizah anlayışını şekillendiren LeMan’ın 1000.sayısında derginin eski ve yeni çizerleri bir araya geldi.

"Kıvırcık Ali" olarak tanınan Türk halk müziği sanatçısı AliÖzütemiz, Çatalca'da geçirdiği trafik kazasında hayatınıkaybetti. Özütemiz, Esenyurt Er Mahmut DedeCemevi'nde düzenlenen ve on binlerce kişinin katıldığıcenaze töreninin ardından toprağa verildi.

Müzik grubuGevende'nin yenialbümü 'Sen BalıkDeğilsin ki' çıktı.Gevende’nin bualbümdeki duyulantüm sesleridostluğadır... Ünlü gitarist EivindAarset deGevende’nin sonalbümünde konukmüzisyen olarak yeralıyor.

2 003'te Gazze'de Filistinlibir ailenin evinin

yıkımına karşı barışçıleylem düzenlerken birİsrail buldozeri tarafındanezilerek öldürülen ABD'liaktivist Rachel Corrie'yiyazdığı günlükler ve arka-daşlarının tanıklıklarıüzerinden anlatan“Rachel” adlı belgesel filmve "Benim Adım RachelCorrie" adlı oyun İstanbul’-da.

Rachel ezilereköldürüldüğünde 23yaşındaydı. Çok sayıdatanık, buldozer şoförününRachel'i bilereköldürdüğünü söylese debirkaç hafta sonra haber-lerde, olay mahallindeİsrail askeri polisinininceleme yaptığı veRachel’in ölümünün birkaza olduğu iddia edildi.

"Benim Adım RachelCorrie" adlı oyun, Rachel'inFilistin'e gidiş süreci veorada yaşadığı tüm

sıkıntılar Rachel'in günlük-lerinden yola çıkıyor. Oyun,27 Ocak saat 20.00'daMuammer KaracaTiyatrosu’nda gerçekleştir-ilecek gala ile seyirciylebuluşacak. Oyun, İstanbul'-daki sahneleri ve ardındantüm Türkiye'yi dolaşacak.

İsrail asıllı Fransız vatan-daşı usta belgeselci SimoneBitton’un yönetmenliğiniyaptığı “Rachel” adlı belge-sel film ise Saturdox FilmGünleri kapsamında 30Ocak Pazar günü saat16:00’da Tütün Deposu’ndagösterilecek.

Kızlarının ölümündensonra, olayın peşini bırak-mayan ve bir yandancinayetin aydınlanması içinçabalarken öte yandanFilistinlilerin hakları içinsavaşan birer aktivist halinegelen Cindy ve CraigCorrie, hem oyunungalasında hem de belgeselgösteriminde konuk olarakyer alacak.

Erdoğan’ınİnsanlıkAnıtı’nıngölgelediğiniiddia ettiği‘tarihi kül-liye’, 10 yılöncemahallearasındakiküçük birtürbeye yenibinalarIneklen-mesiyleoluşmuş.

Heykelin gölgesi nereye düşüyor?

İranlı yönetmenlere Türkiye’den destekTürkiyeli yönetmenler, ülkelerinde bask› gören

‹ranl› yönetmenler için topland›. ‹ranl› yönetmenlerCafer Panahi ve Muhammed Resulof'a verilen a¤›rcezalar› protesto etmek amac›yla Yeni SinemaHareketi taraf›ndan düzenlenen bas›n toplant›s› vefilm gösterimi Beyo¤lu Sinemas›'nda gerçeklefltirildi.Son olarak ‹ranl› muhalif yönetmen Cafer Panahi veMuhammed Resulof, 20 y›l boyunca film çekmeme vesenaryo yazamamaya ve 6 y›l hapse varan cezalaralm›flt›.

Yeni Sinema Hareketi üyeleri yapt›klar› aç›klamada

Panahi ve Resulof'la dayan›flma içinde olduklar›n› ve‹ranl› yönetmenlere yap›lan bask›lar› protesto ettik-lerini ifade ettiler.

Toplant›da Yeni Sinema Hareketi'nin yan›s›raTürkiye sinemas›nda emek veren yap›mc› ve yönet-menler de yer ald›lar.

Tayfun Pirselimo¤lu ve Pelin Esmer, ‹ran'da düzen-lenecek Fecr Film Festivali'ne davet ald›klar›n› ancak‹ranl› yönetmenlere destek amac›yla filmlerini festi-valden çektiklerini aç›klad›lar.

Toplant›da söz alan Semih Kaplano¤lu ve Mehmet

Ery›lmaz da, Panahi ve Resulof'a verilen cezalar›nkabul edilemez oldu¤unu ifade ettiler.

Yeni Sinema Hareketi, "Panahi ve Resulof'a özgür-lük" fleklinde Bülent Erkmen taraf›ndan özel olaraktasarlanan logoyu yapacaklar› filmlerin bafl›na koya-caklar›n› söyleyerek, ayn› tavr› tüm yönetmenleringöstermesi için uluslararas› sinema kamuoyunaça¤r›da bulundular.

Aç›klamalar›n ard›ndan Cafer Panahi'nin cezaalmadan önce çektigi "The Accordion" isimli k›sa filmigösterildi.Benim Adım

Rachel Corrie

Ç ayan Demirel'in "38" adlı Dersim olaylarıhakkındaki "belgesel" filminin ticari dolaşıma

ve gösterime sunulmasına izin vermeyen Kültür veTurizm Bakanlığı Değerlendirme ve SınıflandırmaKurulu, yasaklama gerekçelerini açıkladı.Bakanlığın açıklamasında “Buradan anlaşılacağıüzere belgeselin belgelere dayandırılması veönyargısız olması esastır. Bahse konu filmin ince-lenmesinde; anlatımın belgeye dayandırılmadığı,tamamının yorum ve önyargı ile hareket edildiğigörülmektedir. Tarihi bilgi, belge, harita, fotoğrafve benzeri belgeleyici ve görüntüyü destekleyiciunsurlar kullanılmadan anlatım yoluna gidildiği içinbelgesel niteliği taşımamaktadır” denildi.

Bakanlığın bu açıklaması ile birlikte içinde‘yorum’ barındıran filmlerin belgesel olamadığınıöğrenmiş olduk. Yoruma katlanamayan bakanlığabelge beğendirmek de güç. Anlaşılan bakanlık yet-kililerinin aklına belge denilince sadece üzerindesoğuk damga bulunan kağıtlar, haritalar,fotoğrafları geliyor. Yoksa o günleri yaşamış insan-ların canlı tanıklığına yer veren yani hayli sağlambir belgeye dayanan bu filmi yasaklamasına gerekçeolarak yukarıdaki sözleri sarf etmezdi.

Bakanlığın yasaklama gerekçeleri tepkitoplarken filmin yönetmeni Çayan Demirel biraçıklama yayımladı. Filmine getirilen yasaklama

kararı ve buna karşı yürütülen hukuksal süreçhakkında bilgi veren Demirel, üç yılı aşkın süredirdevam eden hukuki sürecin ve belgeselin izleyici-leriyle buluşamamış olmasının film ekibindeyarattığı üzüntüyü paylaştı. Demirel, belgeselinticari dolaşıma ve gösterme sunulması uygunbulunmadığının bakanlık tarafından bildirilmesininardından yürütmenin iptaline ilişkin davaaçtıklarını; ilk bilir kişi raporlarının olumsuz sonuç-landığını ancak itirazları sonucu yeni bilir kişilertayin edildiğini ve bu sefer bilir kişi raporlarınınolumlu yönde olmasıyla mahkemenin yürütmeyidurdurma kararı aldığını ifade etti. Bakanlığın bukarara itiraz ettiği ancak mahkemenin itirazı red-dederek kararı bozmadığı bilgisini veren Demirel,bakanlığın son olarak bir üst makam olanDanıştay’a kararın iptali için temyize başvurduğunuve şu an davanın Danıştay aşamasında olduğunuaçıkladı.

“Meselenin kişisel bir sorun olmaması nedeniyleasıl tepkiyi meslek birliğimiz olan BelgeselSinemacılar Birliği (BSB) başta olmak üzere çeşitlisinema ve belgesel sinema örgütlenmelerinin ver-mesinin daha anlamlı olacağı kanısındayım” diyenDemirel, böyle bir durumda meslek örgütününtepki vermemesi durumunda varlık nedenininsorgulanması gerektiğini vurguladı.

Kültür Bakanlığı’na belge beğendiremedi!

GONCA fiAH‹N

Page 16: 124'üncü sayı

SOKAĞINSESİ 16

Halk›n Sesi28 Ocak 2011 / 10 Şubat 2011

Ü R E T E N B İ Z İ Z Y Ö N E T E N D E B İ Z O L A C A Ğ I Z

Halkın Sesi muhabirleri forum izlenimlerini kaleme aldı. Halkın Hakları Forumu2011’den geriye yeni görevler, sıcak sohbetler ve hararetli tartışmalar kaldı

21 Ocak’ta başlayanHalkın HaklarıForumu’nun ilk

günü bir önceki forumdada olduğu gibi kadınlaraaitti. Forum salonu sık sıkanneleri forum salonundaolan çocukların ziyaretineuğradı. Çocukların büyükçoğunluğu kendileri içinayarlanan kreşe gitmekyerine forumu tercihederek kreş talebitartışmasına önemlikatkılar sundu.

Kadın forumuylaeşzamanlı olarak ‘Kürtsorunu ve haklar mücade-lesi’ atölyesi gerçekleştiril-di. Demokratik özerkliğinve hak mücadeleleribağlamında Kürt sorununtartışıldığı bu atölyeyekatılım beklenenden fazlaolunca kapıda kalan çoksayıda insan oldu.

BİR YUDUM ÇAYKADAR SICAKSOHBETLER

Forumun ikinci veüçüncü günü AnkaraÜniversitesi SiyasalBilgiler Fakültesi’nde(SBF) gerçekleşti. Anaprogramın açılış oturumuöncesi SBF’nin girişiadeta ana baba günüydü.Halkevcilerin yanı sıraHES’lere karşı suyunusavunanlar, kentseldönüşüm projelerine karşıbarınma hakkı için dire-nenler, ulaşım çilesinekarşı parasız ve nitelikliulaşım hakkı isteyenler,kadınlar, gençler, emekli-ler, güvencesizler herkesoradaydı. Tanıdık yüzlerle

selamlaşma, kucaklaşma,tanınmayan isimlerletanışma hepsi neoliberalçağda sınıf mücadelesinintartışılacağı ana oturum-dan önce, bir çay içilecekkadar kısa süreyesığdırıldı.

Forumda en dikkatçekici noktalardan biriyoğun katılımdı. AzizKöklü Salonu koltukları,merdivenleri forumu din-lemek isteyenlerle doldu.Hatta konuşmacılarkürsüde konuşurkenkürsü arkası dahi dinleyi-cilerle doldu.

Uzun geçen ana otu-rum katılımcıakademisyen ve yazarlarınardından kürsüye çıkanemekçiler ve köylülerintaleplerini anlattıklarıkonuşmalarla sona erdi.

HALAYDAN ATÖLYEYE,SALONDAN SOKAĞA

Ana oturumdan atölyetoplantılarına geçerkenverilen yemek arası tulumeşliğinde tepilen horon-larla değerlendirildi.

Eğitim hakkı, sağlıkhakkı, ulaşım hakkı,barınma hakkı, tarım-gıdaegemenliği-beslenmehakkı, enerji hakkı, suhakkı, engelli hakkı,kültür-sanat hakkı,iletişim hakkı, güvenceliçalışma hakkı, emeklihakları ve emeklilik hakkı,yaşam ve doğa için çevrehakkı ve üniversitemücadelesi başlıklarıaltında toplanan atölyeleroldukça renklitartışmalara sahne oldu.

Avlu ve konferans salonugirişine asılan büyük ilan-lar hangi sınıfta hangiatölyenin yapılacağını gös-terdi. Bu ilanlar önündeyığılan kalabalık hemilgilileri hem dekararsızları barıdırıyordu.

EN... ATÖLYELEREn yoğun ilgiyi, 350

kişiyi aşan katılımıylaeğitim hakkı atölyesigörürken, 30 katılımcıylaen fazla atölyeye girenengelli hakları atölyesioldu. Engelliler sadecekendi atölyelerinekatılmayıp çalışma, sağlık,ulaşım ve eğitim hakkı

atölyelerine de temsilciyolladı. Kültür sanathakkı atölyesiAnadolu’dan gelenkatılımcılara öncelikli sözhakkı vermek gibi pozitifayrımcılık içeren bir yön-tem belirledi. Böylecetartışmalara katılım sayısıen yüksek seviyeye ulaştı.Su hakkı atölyesi en uzunsüren atölyelerden biriolma payesini kültür sanathakkı atölyesiyle birliktepaylaştı.

AYNI ANDA ÜÇATÖLYE

Atölyelerle berabergün sona erdi. Pazar

sabahı 12 atölyenin divan-ları emek, doğa, kentbaşlıklarında üç gruptabirleşip toplantılaryaparken, üniversitemücadelesi ve gericiliğekarşı mücadele atölyeleride çalışmalarını yürüttü.Aynı zaman dilimindeAziz Köklü Salonu’nda dadünya hakmücadelelerinintartışıldığı forum sürüyor-du. Lübnan KomünistPartisi’nden, FHKCkamplarından, Kıbrıs’tanve İran’dan gelenler, BeşDeniz’i ve verdiklerimücadeleyi anlattı. Buoturumun konuşmacısıolan Lübnan KomünistPartisi’nden Ahmet Dirki2007 yılında düzenlenenforumun da konuğuydu.Bu tanışıklık Dirki’ninsadece kendisinin katıldığıbölümde konuşmacıolarak yer almayıp üç günboyunca yürütülentartışmalara etkilikatılmasının da neden-lerinden birisiydi.

Ana salonda dünyahak mücadeleleritartışılırken bir yandan dahak mücadeleleri ve geri-cilik atölyesi tartışmalarıyürütüldü. Halkevcilerinen fazla söz aldığı atölyebelki de bu oldu. Yoksulmahallelerde yürütülentartışmalarda gericiörgütlenmelerle girilenher temas, gericiliğinniteliğini ortaya koymakiçin yürütülentartışmalara ışık tuttu.siyasal İslamcılar’a karşıaçık ve militan tavır

almayı öneren de oldu,onları anlamaya çalışmayıöneren de. Atölye sonu-cunda siyasal İslam’ınneoliberal yeni sömürgerejiminin kurucu bir unsu-ru olduğu tespiti kafalar-daki soru işaretlerinigiderecek ipuçlarını veri-yordu.

Aynı esnada her biratölyenin moderatör vekoordinatörleri yürüttük-leri tartışmaları güvence-sizliğe karşı mücadele, do-ğanın metalaştırılmasınakarşı mücadele ve ser-mayenin kentpolitikalarına karşımücadele üst başlıklarıaltında birleştirmek içintartışıyordu.

BU SALONUGÖZÜMÜZ BİRYERDEN ISIRIYOR

Üniversiteliler pazargününe erteledikleri atöl-ye toplantılarını çoktanıdık bir salondasürdürüyordu. BurhanKuzu’ya yumurta attıklarısalonda, o eylem sırasındaaçtıkları pankartınönünde, üniversitemücadelesinin hedeflerinikonuştular.

Forum bu hareketlisabahın ardından sonuçoturumunda atölyetartışmaları vekararlarının aktarılması veardından seçim süreci vehalkın hakları mücadelesiüzerine yürütülentartışmalarla sona erdi.Tüm salon İlknur Biroltarafından okunan sonuçmetnini ayakta dinledi.

Foruma ilgi o kadar yo¤undu ki salona s›¤mayan kalabal›k girifl kap›s› etraf›nda bekleyerek konuflmalar› dinleyebildi.

Üç günlük forum program›sadece hak mücadelesi veren-lerin buluflmas›na tan›kl›k etme-di. Forum Hacettepe ÜniversitesiGüzel Sanatlar Fakültesi’ndenö¤renci ve ö¤retim üyelerinin“Ben Bir Halkeviyim Burada” ser-gisine de ev sahipli¤i yapt›.Hacettepe Üniversitesi GüzelSanatlar Fakültesi SeramikBölümü ö¤retim üyesi FüsunKavalc› ve 11 ö¤rencisiHalkevi’nin mahallelerde yürüt-tü¤ü çal›flmay› ve eylemleriniyans›tan eserleri SBF avlusundasergiledi.

HER SORUNA ÇÖZÜMGETİRENLERE BİR KATKI

‘Ben Bir Halkeviyim Burada’sergisinin öyküsünü FüsunKavalc›’dan dinledik: Kavalc›Halkevleri ile tan›flmas›n›nöyküsünün Mimarlar Odas›taraf›ndan a¤ustos ay›ndadüzenlenen Mimarl›¤›n KentselSosyal Forumu kapsam›ndagerçeklefltirilen bir atölyeçal›flmas› ile bafllad›¤›n›anlat›yor. Atölye çal›flmas› içinMimarlar Odas›’ndan kendisinebir aç›k hava sinemas› bulmas›n›isteyen kalayc› Mamak Bar›nmaHakk› Bürosu’nun DostlarMahallesi’ndeki aç›k hava sine-mas›na götürülüyor. Bundansonras›n› Kavalc› flöyle anlat›yor:“Tabi orada bir Halkevi deoldu¤unu bilmiyoruz. Bize orada

çal›flma imkan› verildi. Halkeviçok sürpriz oldu. Biz sinemayarestorasyonu yapmaya bafllad›k.Estetik kayg›lar duyduk. Biz nas›lçözülecek bu ifller dedikçeHalkevciler hep “Yapar›z hocam,çözeriz” diyerek bizim atölyemizibitirmemize katk› sundular. YaniHalkevi ile tan›flmam›z biraz kat-manl› oldu. Halkevi’nin oradabize çok eme¤i oldu. Ben deonlarla bir çal›flma yapmak iste-dim, dedim ki bu kadar hersoruna çözüm getiren bir kurumabizim bir fley yapmam›z laz›m. “

BİR DÜŞÜM VAR…Bu niyetlerle yola ç›kan

Kavalc› neler yapaklar›n›düflünürken flöyle demifl:“Tasar›m gücümüz var yarat›c›l›kgücümüz var ortaya esteti¤ikoyal›m evrensel diliyakalayal›m” demifl. Resim,grafik ve heykel bölümünden 10ö¤rencisiyle beraber “Ben BirHalkeviyim Burada” sergisinidüzenlemifl. Serginin ad› Naz›m’agönderme diyor Füsun kalayc›“Ben bir ceviz a¤ac›y›m GülhanePark›’nda” dizelerine atfen.Kavalc› Halkevleriyle yürütece¤içal›flmay› burada b›rakmamaniyetinde. “Forum’a küçük birfleyler yapal›m ama bunu dahasonra Türkiye genelinde bienalgibi bir çal›flma yapabilsekörne¤in iki y›lda bir” diyerekanlat›yor gönlünden geçenleri.

Ben birHalkevi’yimburada

Bir forumun ardından

Foto-1: Kat›l›mc›lar halay çekiyor, Foto-2: Atölyelerin bulundu¤u dersliklerin önünden bir portre, Foto-3: Mimarl›k ve Çocuk çal›flmas›ndan bir kare, Foto-4: Kolektiflerin pankart›

‘Söz uçar yazı kalır’ demişlerHalk›n Haklar› Forumu 2011, kat›lanlar aç›s›ndan ufuk aç›c›

tart›flmalar yaparak sona erdi. Forum, kat›lanlar›n belle¤indehem hak mücadeleleri çizgisine dönük politik sonuçlarla hemde tazeli¤ini koruyacak an›larla kald›. Halk›n Sesi, Forum’dangeriye kalan kimi an(›)lar› sayfalar›na tafl›yor. Ne de olsa sözuçar yaz› kal›r demifller...� Türkiye’nin farkl› kentlerinden bini aflk›n kat›l›mc› üç günübirlikte geçirdi. Bu kalabal›k misafir kitlesinin biri bile d›flardakalmayacak biçimde Ankaral› Halkevciler taraf›ndan a¤›rland›.Organizasyon o kadar ince ayr›nt›s›na kadar düflünülmüfltü ki

her mahalleden kalkan servisler konuklar› SBF’ye tafl›d›.Kahvalt› için po¤aça ve çay, ö¤len yeme¤i için tavuk döner-ayran menüsü hep haz›r oldu.� Salonun içinde tart›flmalardan bunal›p kaçamak yapanlartulumun sesine kay›ts›z kalamad›. Her arada, hatta zamanzaman forum tart›flmalar› esnas›nda halaylar çekildi, horontepildi. (‹lk kare)� ‹kinci foto¤rafta yer alan kat›l›mc› kad›n, forum için mi geldiyoksa SBF’de düzenlenen s›navlardan birine giren bir yak›n›için mi geldi bilinmez. Fakat Halkevi flamas›n›n alt›nda çok

anlaml› bir poz veriyordu.� Foruma kat›lan grafiti sanatç›lar›n› da unutmamak gerekli.Forumun ikinci günü bafllatt›klar› çal›flmayla “Halk›n Haklar›Var” yazan grafiti sanatç›lar›, daha sonra yapt›klar› buçal›flmay› Aziz Köklü salonunun girifline ast›lar.� Toplumsal cinsiyete dayal› iflbölümü çocuk bak›m› görevinikad›n›n s›rt›na yükler. Eflitlik ve özgürlü¤ün tart›fl›ld›¤› birforumda kad›n› kölelefltiren ve ev içine mahkum eden bu rolda¤›l›m› yeniden üretilmesin diye çocuklar›n bak›m› kolektifolarak üstlenildi. ‹lk gün kerfllere, di¤er iki gün ise SBF

avlusuna Mimarlar Odas› Ankara fiubesi taraf›ndan kurulanseyyar krefl / okul, çocuklar› e¤lendirdi. (Kare üç)� Kapan›fl oturumunda forum boyunca sergilenen “Ben birHalkeviyim burada” sergisini gerçeklefltiren isimlere vebar›nma hakk› mücadelesini foto¤raflar›yla öyküleyen AFSADüyelerine an› plaketi verildi� Foruma gelenleri üniversiteliler pankartlar›yla karfl›l›yor hakmücadelesi verenleri ve hep birlikte hayk›r›yorlar “Hakmücadelesi verenleri okulumuzda a¤›rlamaktan onur duyuyo-ruz” diye.