Top Banner
Toplumsal, demokratik çözüm için… Halkevleri Genel Baflkan› Oya Ersoy, Kürt soru- nundaki müzakere sürecine ve sosya- listlerin tavr›na iliflkin sorular›m›z› yan›tlad›. S. 3 Zülfü davas›n›n üçüncü duruflmas›na kat›lmak isteyen kad›n- lar mahkeme salonuna al›nmad›. Nedeni ise, "duruflman›n gidiflat›n› etkileyip bask› alt›na al›yor” olmalar› S. 10 Diplomasi sanc›da eller tetikte Reyhanl›, ABD ve Rusya’n›n Esad’l› bir çözümü konuflmaya bafllad›¤›, Tayyip Erdo¤an’›n ise ABD biletini cebine koydu¤u s›rada yafland›. S. 5 Ferda Koç / Sayfa 4 Uzlaflma zemini s›n›r›... Betül Korkut / Sayfa 6 E¤itimde y›k›ma tam gaz Tufan Sertlek / Sayfa 8 Grev iflvereni korkutur... Özen Taçy›ld›z / Sayfa 15 ‘Çanak çömlek’ dedi¤in... Y›l 8 Say› 183 16 May›s 2013• 1,25 TL Hava-İş, polis baskılarına rağmen THY Genel Müdürlüğü’ne “Bu işyerinde grev var” pankartını 15 Mayıs sabah 3.00’da astı. Hava-İş’in sabah 10.00’da gerçekleştireceği açıklama polis engeliyle karşılaştı. Aksaray-Havaalanı metrosu, Dünya Ticaret Mer- kezi Durağı’nda “teknik bir arıza” gerekçesiyle dur- duruldu. Metrodan çıkan yolcular çevik kuvvet ve TOMA’larla karşılaştı. Eyleme destek vermek için metroda bulunanlarsa Dünya Ticaret Merkezi’nden havaalanına yürüdü. Havaalanı çevik kuvvet abluka- sındaydı. Polisin tüm engelleme çabalarına rağmen eyleme yüzlerce kişi destek verdi. Grevin başlamasıyla THY de grevi kırmak için si- vil havacılık kurallarını ve uçuş güvenliğini tehlikeye atacak girişimlerde bulundu. Hava-İş Genel Sekrete- ri Mustafa Yağcı, henüz eğitimini tamamlamamış ve uçuş operasyonuna katılmaması gereken personelle- rin uçuşa alındığını, part-time çalışan birçok persone- lin benzer şekilde THY tarafından uçuşa alındığını söyledi. Yağcı, bu personelin kaydı olmadığı için sayı- sı hakkında bir bilgilerinin olmadığını belirtti. Konuy- la ilgili Sivil Havacılık birimlerine, Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne suç duyurusunda bulunuldu. Yağcı, THY’nin grevi kırmak için Valilik Kapısı ve Devlet Konuk Evi Kapısı’ndan sivil kıyafetlerle uçucu perso- nel sokulduğunu belirtti. Yağcı, grevle birlikte hava- alanından çıkışların yüzde 80 azaldığını ifade etti Kad›nlar yarg›y› korkuttu Polis bask›s› THY yalanlar› nafile Hava-‹fl grevde Reyhanlı için yasta, savaşa karşı Herkes biliyor ki Reyhanl›’y› kana bulayan sald›r›lara davetiye ç›karan, AKP’nin savafl k›flk›rt›c›s›, iflbirlikçi politikalar›... Bütün Türkiye “Reyhanl› halk› yaln›z de¤ildir! Erdo¤an, Davuto¤lu istifa” diyerek sokaklara döküldü, hesap sordu AYAKTAYIZ! S›n›fsal bir müdahale olan d›fllama, kimi zaman ekonomik, kimi zaman siyasi biçim- lerde görünürlük kazan›yor S. 12 ‘Müşteri değilsen defol!’ Türkiye toplumsal muhalefetini bask› alt›na alma çabas› 1 May›s sonras› göster- ilen kararl›l›kla bofla ç›kar›ld›. S. 2 Hopal›lar, 31 May›s Hopa direniflinin ve Metin Lokumcu’nun katledilmesinin ikinci y›l›nda gerçeklefltirilecek eylem için kollar› s›vad›. E¤itim Sen, Halkevleri, ESP, DEKAP, Artvin 78’liler, Yeflil Artvin Derne¤i ve muhtarl›klar çal›flmalar›na bafllad›. Emeğin davası: Taksim Çay›rba¤l›lar, tafl oca¤› yapt›rmamak için sonuna kadar mücadele etmekte kararl› S. 11 EMBA'yı da, AKP’yi de ‘Kovacağız!’ F›nd›kl›l›lar y›llard›r vadilerine tek kazma vurulmas›na izin vermedi S. 6 Sofraysa sofra, sopaysa sopa Ülkenin dört bir yan›nda yerel seçim haz›rl›klar›na bafllayan Hal- kevleri, halkç› yerel yönetimlerin garantisi olan halk›n haklar› müca- delesini yükseltme ça¤r›s› yapt›. Halkevleri 2014’teki yerel seçim- ler için haz›rl›klara bafllad›. 12 Ma- y›s'ta Ankara’da yap›lan Yerel Yö- netimler Forumu’nda kad›nlar, ifl- çiler, engelliler, akademisyenler ve yerel yönetimlerin temsilcileri bir araya geldi. S. 7 Halkın hakları için halkçı yerel yönetim Metin Lokumcu anması hazırlıkları başladı S. 3 Yerel siyasal güçler, AKP iktidar›n›n y›k›l›fl›n›n bafllang›c› olacakt›r Hava-İş, polisin tüm engellemelerine ve grev kırma çabalarına rağmen grevi sürdürüyor. Grevin etkisi büyüyor A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark
16

183'üncü Sayı

Mar 14, 2016

Download

Documents

Halkın Sesi gazetesi 183'üncü sayısı çıktı
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: 183'üncü Sayı

Toplumsal,demokratikçözüm için…� Halkevleri GenelBaflkan› OyaErsoy, Kürt soru-nundaki müzakeresürecine ve sosya-listlerin tavr›nailiflkin sorular›m›z›yan›tlad›. � S. 3

� Zülfü davas›n›nüçüncü duruflmas›nakat›lmak isteyen kad›n-lar mahkeme salonunaal›nmad›. Nedeni ise,"duruflman›n gidiflat›n›etkileyip bask› alt›naal›yor” olmalar› � S. 10

Diplomasisanc›daeller tetikte� Reyhanl›, ABD veRusya’n›n Esad’l› birçözümü konuflmayabafllad›¤›, TayyipErdo¤an’›n ise ABDbiletini cebinekoydu¤u s›radayafland›. � S. 5

Ferda Koç / Sayfa 4

Uzlaflma zemini s›n›r›...

Betül Korkut / Sayfa 6

E¤itimde y›k›ma tam gaz

Tufan Sertlek / Sayfa 8

Grev iflvereni korkutur...

Özen Taçy›ld›z / Sayfa 15

‘Çanak çömlek’ dedi¤in...

Y›l 8 • Say› 183 16 May›s 2013• 1,25 TL

Hava-İş, polis baskılarına rağmen THY GenelMüdürlüğü’ne “Bu işyerinde grev var” pankartını 15Mayıs sabah 3.00’da astı. Hava-İş’in sabah 10.00’dagerçekleştireceği açıklama polis engeliyle karşılaştı.

Aksaray-Havaalanı metrosu, Dünya Ticaret Mer-kezi Durağı’nda “teknik bir arıza” gerekçesiyle dur-duruldu. Metrodan çıkan yolcular çevik kuvvet veTOMA’larla karşılaştı. Eyleme destek vermek içinmetroda bulunanlarsa Dünya Ticaret Merkezi’nden

havaalanına yürüdü. Havaalanı çevik kuvvet abluka-sındaydı. Polisin tüm engelleme çabalarına rağmeneyleme yüzlerce kişi destek verdi.

Grevin başlamasıyla THY de grevi kırmak için si-vil havacılık kurallarını ve uçuş güvenliğini tehlikeyeatacak girişimlerde bulundu. Hava-İş Genel Sekrete-ri Mustafa Yağcı, henüz eğitimini tamamlamamış veuçuş operasyonuna katılmaması gereken personelle-rin uçuşa alındığını, part-time çalışan birçok persone-

lin benzer şekilde THY tarafından uçuşa alındığınısöyledi. Yağcı, bu personelin kaydı olmadığı için sayı-sı hakkında bir bilgilerinin olmadığını belirtti. Konuy-la ilgili Sivil Havacılık birimlerine, Bölge ÇalışmaMüdürlüğü’ne suç duyurusunda bulunuldu. Yağcı,THY’nin grevi kırmak için Valilik Kapısı ve DevletKonuk Evi Kapısı’ndan sivil kıyafetlerle uçucu perso-nel sokulduğunu belirtti. Yağcı, grevle birlikte hava-alanından çıkışların yüzde 80 azaldığını ifade etti

Kad›nlaryarg›y›korkuttu

Polis bask›s› THY yalanlar› nafile Hava-‹fl grevde

Reyhanlı için yasta, savaşa karşı

Herkes biliyor ki Reyhanl›’y› kanabulayan sald›r›lara davetiyeç›karan, AKP’nin savafl k›flk›rt›c›s›,iflbirlikçi politikalar›...

Bütün Türkiye “Reyhanl› halk›yaln›z de¤ildir! Erdo¤an,Davuto¤lu istifa” diyerek sokaklara döküldü, hesap sordu

AYAKTAYIZ!

S›n›fsal bir müdahale olan d›fllama, kimizaman ekonomik, kimi zaman siyasi biçim-lerde görünürlük kazan›yor � S. 12

‘Müşteri değilsen defol!’

Türkiye toplumsal muhalefetini bask›alt›na alma çabas› 1 May›s sonras› göster-ilen kararl›l›kla bofla ç›kar›ld›. � S. 2

Hopal›lar, 31 May›s Hopa direniflinin veMetin Lokumcu’nun katledilmesinin ikinciy›l›nda gerçeklefltirilecek eylem için kollar›s›vad›. E¤itim Sen, Halkevleri, ESP, DEKAP,Artvin 78’liler, Yeflil Artvin Derne¤i vemuhtarl›klar çal›flmalar›na bafllad›.

Emeğin davası: Taksim

Çay›rba¤l›lar, tafl oca¤› yapt›rmamak içinsonuna kadar mücadele etmekte kararl›

� S. 11

EMBA'yı da, AKP’yi de‘Kovacağız!’

F›nd›kl›l›lar y›llard›r vadilerine tekkazma vurulmas›na izin vermedi � S. 6

Sofraysa sofra,sopaysa sopa

Ülkenin dört bir yan›nda yerelseçim haz›rl›klar›na bafllayan Hal-kevleri, halkç› yerel yönetimleringarantisi olan halk›n haklar› müca-delesini yükseltme ça¤r›s› yapt›.

Halkevleri 2014’teki yerel seçim-

ler için haz›rl›klara bafllad›. 12 Ma-y›s'ta Ankara’da yap›lan Yerel Yö-netimler Forumu’nda kad›nlar, ifl-çiler, engelliler, akademisyenler veyerel yönetimlerin temsilcileri biraraya geldi. � S. 7

Halkın hakları için halkçı yerel yönetim

Metin Lokumcuanması hazırlıklarıbaşladı

� S. 3

Yerel siyasalgüçler, AKPiktidar›n›ny›k›l›fl›n›nbafllang›c›olacakt›r

Hava-İş, polisin tüm engellemelerine ve grev kırma çabalarına rağmen grevi sürdürüyor. Grevin etkisi büyüyor

A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark

Page 2: 183'üncü Sayı

1 MAYISHalk›n Sesi

216 May›s 2013 / 29 May›s 2013

İ stiklal Caddesi, Tünel’denbaşlayarak, GalatasarayMeydanı’ndan hafifçe

kıvrılıp, Taksim Meydanı’ndakitramvay durağına kadar uzananuzunca bir cadde.

Eyleme Tünel’denbaşlanacağı duyurulmuşsa ikianlamda da uzun bir yürüyüşvar demektir. GalatasarayMeydanı’na gelindiğindeyürüyüş kolunun sloganlarınınulaşmadığı kesim kalmaz.Liseler, üniversiteliler, pasajlar-dan ucuz kıyafet almaya gelenyoksullar, pahalı mağazalardanalışveriş yapmaya gelmişzenginler, sokak müzisyenleri,tiyatrocular, metroya, tünele,otobüse, dolmuşa giden, yemekyiyen, çay-kahve içen binlerceinsan...

Kitle şimdi, İstiklal’in tamortasındadır, yani Türkiye’ninvicdanında, Galatasaray Mey-danı’nda... Cumartesi Anneleriile simgeleşmiş meydan, gençli-ğin, kadınların, çocukların,Kürtlerin, Çerkeslerin, Ermeni-lerin, engellilerin, emeklilerin,emekçilerin, hayvanseverlerin,TAYAD’lı ailelerin, LGBT bi-reylerin, yaşamını ve hakkını sa-vunan herkesin, sesini duyurdu-ğu, Türkiye’nin vicdanına ses-lendiği bir meydandır. Ve aynıanda taşıyabildiği insan sayısı-nın milyonlarca katı gücündedirGalatasaray Meydanı.

Kitlenin sağ tarafı işçisınıfının bu topraklardaki ilkeylemlerini yaptığı Tophane’yeçıkar... Sol yanı Tarlabaşı’na

bakar. AKP’nin utandığı,görüntüsünden rahatsız olduğuiçin yıkıp, AVM’lere çevirmekistediği, şimdiden binalarınıboşalttığı, yoksulların, ona bağlısuçların yoğun olduğu veyürürken rahat edemeyeceğinizsokaklardır çünkü onlar.AKP’nin “kirli” gördüğümekanlar... Ömer Hayyam’ınadının verildiği durağın hemenorada her şeye rağmen, kocabir karakol vardır şaka niyetine.

Tünel’den harekete geçmişkitle Galatasaray’dan yürüyüşedevam eder… Onların sesini,şık kıyafetleri, topukluayakkabılarıyla çalışan tez-

gahtarlar, esnaf lokantalarındaucuz yemek yerlerken duyarlar.Ara sokaklardan translar, seksişçileri eylem gürültüsünüiçlerindeki çığlıkla birlikte işitir-ler. Emek Sineması bağırır biryandan, bir yandan MuammerKaraca Tiyatrosu…

Kalabalığın dövizlerini,Beyoğlu çikolataları satanı,havaya fırlattığı oyuncakları sat-maya çabalayanı, bir kısmı sivilpolis olduğu söylenenkestanecisi, mısırcısı, anketdoldurmak isteyen gençleri,büyük mağazalarının küçükbroşürlerini bitsin diye beşeronar dağıtan çocuk yaştakileri,

kitapçısı, falcısı onlarca satıcı vedükkan ve onların binlerceziyaretçisi okur. Yüzlerce turistde hem yürüyüşü hem deyürüyüşü izleyenlerinfotoğrafını çekerek ilerler.

İstiklal’in çehresinideğiştiren AVM’nin önündengeçerken illa ki bir “Yeter,Yıldırım Demirören yeter”denir ya da balkonundan birpankart sallandırılır, onunçehresi değiştirilir, transfobikMango yuhalanır, işçi düşmanıKiğılı kınanır, masalarıkaldırılmış Mis sokağa hasretlebakılır.

Cadde boyu o anki yürüyüşe

çağıran, sonrakine çağıran, birsonrakine çağıran yüzlerceeylem afişi uçları birazhırpalanmış şekilde yürüyüşüselamlar.

1 Mayıs alanına gelinir, Ka-zancı Yokuşu’na bir selam, anı-tının orada konum alma, GeziParkı’na göz kırpma, AKM’yeşöyle bir bakmanın ardındanTaksim tramvay durağında birbasın açıklaması okunur. Basınemekçileri, basın metnini alır,gider. Taksim’de yapılan hereylem, gazetede, haber bülte-ninde çıkmadıysa bile amacınaulaşmıştır. Söylenecek söz yüz-binlerce kişiye duyurulmuştur.Yalnızca bu da değil, Taksim’eçıkmış herkes kararlılığını, di-rengenliğini göstermiş, bir son-raki eylem için söz vermiştir.

Çünkü Taksim’e olan saygıbir yer fetişizmi değil, yaşamınave emeğine saygıdır.Yürüyüştekilerin birinin ilk iç-kisini içtiği yerdir Taksim,kiminin ilk tiyatrosu, başkasıiçin ilk eylem yeri, öbürününRum ailesi, diğerinin örgüttoplantısı, parti binası, kültürmerkezidir ve bu yüzden herbirinin sözünü en güçlüsöyleyeceği yerdir, tarihidir veelbette Taksim, hepsinin 1Mayıs’ıdır.

Ama fakat lakin İstiklalCaddesi 1 Mayıs’tan beri buyürüyüşe kapalı! Çünkü!Çünküsü belli. Neden önem-liyse o yüzden kapalı. Yürümekneden politikse, yasağı daondan politik. Sonrası panzer,sonrası biber gazı ve sonrasıelbette direniş…

Emekçilerin 1 Mayıs direnişi AKP’nin polisini paniğe soktu. Taksim özelinde tümTürkiye toplumsal muhalefetini baskı altına alma çabası 1 Mayıs sonrası gösterilenkararlılıkla boşa çıkarıldı. Emekçiler Taksim’i de Dilan’ı da kavgayı da bırakmadı

İstiklal’de bir yürüyüş hayali

Polisin 1 May›s’taki terörü, 1 May›s’tan sonrabitmedi. Tayyip Erdo¤an’›n “E ben de geçmiflteTaksim’de miting yapt›m. Ama belki yar›n Taksimde miting alan› olmayacak. Yasak olmas›na ra¤-men ben burada miting yapar›m diyemezsin. Sananeresi gösterilirse orada miting yapmak zorunda-s›n. Buras› hukuk devleti” aç›klamas›n›n ard›ndanmuhalefetin her katman›n›n, gençli¤in, kad›nlar›n,emekçilerin, emeklilerin eylemlerini polis engelle-meye çal›flt›.

TKP ve BDSP’lilerin 6 May›s eylemleri, Ö¤renciKolektifleri, Gençlik Muhalafeti, Genç Sen, HDKGençlik Meclisi, Genç Umut, Dev Lis, LiseliK›v›lc›m’›n 6 May›s’taki eylemleri 1 May›sTaksim’ini aratmayacak biber gazl› sald›r›larlakarfl›laflt›.

Daha sonra Emekli Sen üyeleri sendikalar›n›nkapat›lmas›n› protesto etmek için TaksimMeydan›’ndan Galatasaray Meydan›’ndaki PTT’yeyürümek istedi. Polis yürümelerine izin vermedi.“Hepimiz 70-80 yafllar›nda emeklileriz. Bu kadarpolisle ne yapacaks›n›z?” diyen emekliler, PTT’yeüzerlerindeki önlükleri ç›kararak yürümek zorundakald›. Oradan A‹HM’e dilekçelerini gönderdi.

‹stanbul muhalefetini oluflturan örgütlerin ne-redeyse tamam›n›n destek verdi¤i Hava ‹fl eylemiGalatasaray Meydan›’na s›k›flt›r›ld›. ‹stiklal Caddesiher iki yöne do¤ru polis ve panzerlerle kapat›ld›.Neredeyse bin kiflinin kat›ld›¤› Hava ‹fl’in grev ka-rar›n›n aç›kland›¤› eylemde polis kasklar›n› tak›p,sald›rmay› bekledi.

O gün direniflteki 449. günleri olan Hey Tekstiliflçileri bir Hey Tekstil direniflçisinin k›z› olan ve 1May›s’ta Taksim’e ç›kmak istedi¤i için polis sald›r›s›sonucu hastanelik edilen Dilan Alp için Tak-sim’deydi. Direniflçilerin eylemine polis biber ga-z›yla sald›rd›.

Yak›n bir akrabas›n›n tecavüzüne u¤rayan 15yafl›ndaki H.‹. için adalet isteyen kad›nlar›n ‹stiklalCaddesi’ndeki yürüyüflleri de polis engeli ile karfl›-laflt›. Kad›nlar buna ra¤men Mis Sokak’a kadar yü-rüdü.

Taksim emeğin

Emeğini savunanların davası: Taksim

‘Vali kaç, marjinaller geliyor’

1Mayıs’ta Taksim’e ulaşmak isteyenve Beşiktaş, Şişli, Tarlabaşı civarına

kadar yayılan biber gazı, İstanbul’unneredeyse tamamını sardı. Yasakçızihniyet adliye önlerini dahi tuttu.Çağlayan’daki İstanbul Adliyesiönünde basın açıklaması yapılmasıengellenmeye çalışıldı.

Savcılık önce böyle bir yasakolmadığını ileri sürse de HalkCephesi’nin 13 haftadır sorunsuzşekilde her çarşamba adliye önündetoplanarak, keyfi tutuklamalara ve evbaskınlarına karşı yaptığı basın açıkla-masına 14. haftada polis saldırdı.

AKP’N‹N TAHAMMÜLÜ YOKTaksim’den Çağlayan’a dek ulaşan

polis terörü, Beşiktaş’ı da atlamadı.Yıkılmadan önce son kez İnönüStadyumu’nda yapılacak maç içinBeşiktaş’a akan taraftarlar, çocuk-yaşlıdemeden biber gazı saldırısına maruzkaldı.

Sivasspor maçı sonunda şampiyon-luğunu ilan eden Galatasaraylıtaraftarlar ise İstiklal Caddesicivarındaki sokaklardan Taksim’eyürüdü. Ellerinde meşaleleri ve teza-hüratları ile Taksim meydanında kut-lama yapan binlerce kişi polis engeliylekarşılaşmadı. Galatasaray’ın taraftar

grubu Tek Yumruk, “Galatasaraytaraftarının şampiyonluk kutlamasıAKP protestosuna dönüşmediği müd-detçe iktidar için zararsızdır. Fakathatırlatırız ki, gece kutlamalarımızamüsamaha gösterilmesi AKPİktidarının halk düşmanlığını eksilt-memektedir” diye açıklama yaptı.

AKP diğer illerde de aynı taham-mülsüzlükle hareket etti. U-14 TürkiyeFutbol Şampiyonası Kütahya elemelerimaçında İkitellisporlu futbolcularapolis biber gazıyla müdahale etti. 13-14 yaş grubundaki futbolcu çocuklarhastaneye kaldırılarak tedavi altınaalındı.

AKP iktidarının 1 Ma-yıs’ta Taksim’i emekçi-

lere kapatmasına pek çok il-de tepki gösterildi.

Bursa’da KESK’in çağrı-cılığında toplumsal muhale-fet bileşenleri AKP il binası-na yürüdü. Antalya’daKESK’in çağrısıyla gerçekle-şen eyleme yüzlerce kişi ka-tıldı. İzmir’de emek ve de-mokrasi güçlerinin hedefiAKP Konak İlçe binasıönüydü. Sivas’taki eylemKESK Şubeler Platformu ta-rafından Kent Meydanı’ndayapıldı. Ankara’da emek vedemokrasi güçleri AKP İlBinası’na yürüdü.

Tüm eylemlerin vurgusu-nu Ankara’da konuşanKESK Genel Sekreteri İs-mail Hakkı Tombul’dan din-leyelim:

“Şimdi daha da korksun-lar bizden. En güzel değerle-ri yaratan bizler bugüne ka-dar hiçbir yasaya sığmadık,hiçbir engellemeye boyuneğmedik, faşizme karşı mü-cadelemizden hiçbir zamanvazgeçmedik. Yaptıklarımız,yapacaklarımızın teminatıolsun! Sokakta, işyerlerinde,fabrikalarda, yaşamın heralanında büyüyen bu direniş,alanları titreten bu ses bi-zim!”

1 May›s’ta polis taraf›ndan has-tanelik edilen, Vali Hüseyin AvniMutlu taraf›ndan hedef gösterilenDilan Alp Medical ParkHastanesi’nden “bofl yer yok”gerekçesiyle ç›kar›ld›. Hastane yöne-timi Hey Tekstil iflçisi baba Ali EkberAlp’e “K›z›n› ister eve götür istersenbaflka bir hastaneye” dedi.

‹stanbul Valisi Hüseyin AvniMutlu, Dilan Alp’in elindekininmolotofkokteyli oldu¤unu ileri sürdüama onun bir sirke fliflesi oldu¤uortaya ç›kt›.

Dilan Alp’e ve onun özelinde tüm

muhaliflere gözda¤› vermek isteyenAKP iktidar› sözcüleri sald›r›lar›nadevam ederken, toplumsal muhale-fet Dilan’a sahip ç›kt›. Dilan Alp ve1May›s’ta a¤›r yaralanan MeralDönmez için aileleri, hastane önünde“yaflam nöbeti” tuttu.

Liseli Genç Umut, Dilan’›nhesab›n› sormak için ‹stanbulValili¤i’ne yürümek istedi ama dahaValili¤e gelmeden önleri polistaraf›ndan kesildi. Yürüyüflte ›srareden Genç Umutçulara kasklar› ilesald›ran polisin tutumuna ra¤menliseliler, bas›n aç›klamas› yapt›.

Şimdi daha çokkorkun bizden!

Ülke gaz odasından hallice

TUBA GÜNEfi

Page 3: 183'üncü Sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

316 May›s 2010 / 29 May›s 2013

A KP iktidarı ile Kürthareketi arasındakimüzakere sürecinin

ilan edilmesiyle birlikte“Türkiye’nin demokratikmuhalefet güçlerinin pasifbirer seyirci konumuna itildik-leri bu süreçte biz aktif birtaraf olacağız” diyenHalkevleri, sol kamuoyundagörünür bir ilgi ve beklentiylekarşı karşıya.

Liberal ve ulusalcı (sosyalşoven) toplumsal basınçlarınaltında ilerleyen süreçtesosyalistlerin müdahalesininhayatiliği kendini hisset-tirirken, bu yönde bir niyetindillendirilmiş olmasının bileciddi bir etki yarattığıgörüldü.

Halkın Sesi’nin sorularınıyanıtlayan Halkevleri GenelBaşkanı Oya Ersoy, böylesibir girişime neden ihtiyaç duy-duklarını ve somut olarak neyaşandığını anlattı.

‘AKP’N‹N B‹R ÇÖZÜMÜDE⁄‹L KR‹Z‹ VAR’

“AKP bu sürece birdemokratik çözüm ve barışprojesi olduğu için değil, içteve dışta yaşadığı sıkışmalar,karşı karşıya kaldığı krizlernedeniyle girmek zorundakaldı” diyen Ersoy, iktidarınhalkların barış özlemlerinimanipüle ederek, içeriğinikendi gerici-şoven-otoritersiyasi projesiyle doldurduğubiçimsel adımlar attığını, buarada da bütün toplumu pasifbir seyircilik konumunaittiğini vurguluyor:

“Gerek 4. YargıPaketi’nde, gerekse Akilİnsanlar heyetinin ve MeclisKomisyonu’nun oluşturul-masında gördüğümüz şey

AKP’nin kendi iktidar temeli-ni sağlama alma kaygısınıönde tuttuğu, şoven söyle-minden taviz vermediği, haktaleplerine somut yanıt ver-mediği, muhalefetle süreklibir gerilim siyaseti izlediği,anti-demokratik bir çizgi izle-diğidir.”

KAYGILARI HAKLIÇIKARAN GEL‹fiMELER

“Bir yandan Kürt hareketi-ni müzakere masasına çekiponun muhalefetinden kurtul-mayı bir yandan da toplumundiğer kesimlerini pasifleştiripAKP’ye muhalefet etmeleriniengellemeyi hedefliyor. OysaAKP’nin krize girdiği

koşullarda muhalefetin rafakaldırılması değil AKP’ninkrizine devrimci bir müda-halede bulunulması gerekir.Aksi durumda kriz Kürthareketi dahil bütün toplum-sal muhalefetin krizinedönüşecektir.”

“Üstelik şimdiden hayraolmayan alametler var. KCKdavalarını izliyoruz, değişenbir şey yok. RoboskiKatliamı’nın ve AKP döne-minde işlenen kontrgerillaeylemlerinin üstü örtülüyor.Kürt illerinde bir yandan geri-cilik bir yandan koruculukkışkırtılıyor. Çatışmalarındurduğunun garantisi de yokyalnızca bir ara verildi.”

“BU SORUN BÜTÜN TÜRK‹YE’N‹N SORUNU”

“Süreç fiilen Kürt hareketive AKP dışındaki kesimlerinbilgisi haricinde, iki taraflı birsüreç olarak ilerliyor vetoplumun diğer kesimleri dedestekçiliğe zorlanıyor. Bunesnellik karşısında bir başkainisiyatifin anlamı nedir?”sorumuza ise Ersoy şöyleyanıt veriyor: “En baştan berisöylüyoruz. Kürt sorunu ve bueksende yaşanan 29 yıllıksavaş, yalnızca iktidarla Kürthareketi arasındaki bir sorundeğil, emekçiler başta olmaküzere Türkiye toplumununbütün kesimlerinin ortak

sorunudur. Bugüne kadarAKP dahil bütün iktidarlarınsavaş politikaları iledüşmanlaştırılan Türk ve Kürthalklarının demokratikbirliğinin ve yenidenkardeşleşmesinin biricikgüvencesi ise sosyalistlerdir.Bu bağlamda tarihsel birgörevimiz vardır ve bukaçınılmaz bir görevdir.”

“Biz AKP’nin dayattığımasayı kabul etmek zorundadeğiliz. Biz diğer demokratikmuhalefet güçleri ile Kürthalkının demokratik talep-lerinin yanında, AKP’ninkarşısında aktif bir tarafolarak bu sürece dahilolacağız.”

“Peki bu yöndeki somut biradımınız var mı?” diyesorduğumuzda da Ersoy uzunsüredir liberal ve ulusalcıeğilimler karşısında solduyarlılıkları temsil edenbirçok aydınla görüşmeleryürütüldüğünü ve AKP’ninkendi belirlediği heyet vekomisyonlarla oluşturduğuzemin karşısında, demokratikmuhalefetin sürece soldanmüdahalesini sağlayacakortak bir inisiyatif oluşturul-duğunu belirtiyor.

“RAD‹KAL’‹N HABER‹TAL‹HS‹Z B‹R VAKA”

Ersoy, CHP’li bir dizi mil-letvekilinin de yer aldığı panel

ve Radikal gazetesinin“Halkevleri-ÖDP-CHP’ninsol kanadı ittifakı mı?”başlıklı haberi ile ilgili soru-muza ise şu yanıtı veriyor:“Böyle bir ittifak olmadığı gibiRadikal’in haberi detarafımıza sorulmadanhazırlanmış talihsiz bir haber-dir. Zaten gerekli tekzibi deacilen yayımladık.”

SOLUN MÜDAHALES‹YAKICI B‹R ‹HT‹YAÇ

“Öncelikle bu haberlerdekastedilen ittifakla, bizimgirişimimiz arasında ilkeselfarklılıklar var. Halkevleri,AKP iktidarı ve Kürt hareketiarasında başlatılan müzakeresürecinde başından bu yanaKürt halkının demokratiktaleplerinin yanında AKP’ninkarşısında aktif bir tarafolacağını ve bu süreçte sosyalşovenizme karşı da etkin birduruş sergileyeceğiniaçıklamıştır. Halkevleri buhedefe uygun diğer her türlüçabayı da destekleyecektir.111 imza arasında bizim deimzamızın yer almasının dahaileri bir anlamı yok.

“Kürt sorununda toplum-sal ve demokratik çözüm’ he-defiyle pratik bir mücadeleyiörgütleme sürecine girmiş bu-lunuyoruz. Bu doğrultuda çe-şitli aydınlarla temas içindeortak bir inisiyatif başlattığı-mızı söylüyoruz.Yakında ka-muoyu ile de paylaşacağız.”

“Biz demokratik muhale-fete ortak bir zemin oluştur-maya, sürece soldan birmüdahale geliştirmeyeçalışıyoruz. Karşı karşıyakaldığımız ilgi de yakıcı birihtiyaca yanıt üretmeyeçalıştığımızı gösteriyor.”

1 Mayıs’ın sonuçları üzerindenderli toplu bir değerlendirmeyapılamadan ve somut bir prog-ram çıkarılamadan ülke gündemiyeniden ve hızla değişti. Oysa bek-lentiler 8 Mayıs’ta PKK’nin silahlıgüçlerini ülke dışına çıkarmasürecinin izlenmesine ve akilinsanların faaliyetlerininsonuçlarının değerlendirilmesineodaklanmıştı. 11 Mayıs’taReyhanlı’da patlatılan iki bomba,iki yılı aşkın süredir Suriye’de içsavaş çıkarma siyasetinin yeni birbedeli oldu: 100’e yakın insanınhayatı.

Geçen yaz içinde bir keşifuçağının düşürülmesi ile iki pilo-tun ölmesi, Akçakale’ye düşen topmermilerinin 5 kişiyi öldürmesi,Cilvegözü’ndeki bombalı saldırının13 can alması, önceki faturalardı.(Gaziantep’i de unutmamakgerek.) Reyhanlı’nın bir sonolmayacağını artık herkes biliyor;çünkü Dışişleri Bakanı Davutoğlubunun “müjde”sini verdi, yenibombalamalar olacakmış!Olanların ve olacakların sorumlu-ları ise şimdiden tarih sayfalarındayerini aldı bile: Suriye’de iç savaşçıkartmayı örgütleyen baştaTayyip Erdoğan ve AhmetDavutoğlu olmak üzere AKP ikti-darı.

Reyhanlı’daki bombalarınzamanlamasının nedeni ise TayyipErdoğan’ın aylardır beklediği ABDrandevusu yani 16 Mayıs’takiObama görüşmesinden beş günönce. Obama’nın yeni görev süre-si başladığından beri TayyipErdoğan’ın randevu almak için sıksık başvuru yaptığı gazete say-falarında bolca yer aldı. Kuşkusuzbu talebin tek nedeni Obama ileçektireceği fotoğrafı masasınınarkasına asıp iç siyaset malzemesiolarak kullanmak değil. Ülkeiçinde ama özellikle ülke dışındaatacağı her adımı ABD onayındangeçirmek, onun stratejisine uygundavranmak zorunda olan her T.C.hükümeti gibi AKP hükümeti deSuriye, İran ve İsrail ile olan ilişki-lerde nasıl bir pozisyon alacağını(almak istediğini) öğrenmek,ezberlemek zorunda; özellikle içinegirdiği üç seçimlik iktidar mücade-

lesi döneminde. Suriye konusun-da ise AKP’nin “erken” inisiyatifaldığı, süreci yanlış okuduğu birgerçek. İçine düştüğü bataklıktangeri çekilerek kurtulmak yerineABD’yi de “ikna ederek” bataklığadaha fazla bulaşmak derdinde.Oysa Suriye’nin kaderi baştaRusya ve ABD olmak üzere İran veİsrail’in vereceği kararlara bağlıolduğundan, AKP, sürecinbekleyen ve provokasyonlarla rolalmaya zorlanan aktörü durumun-da.

Reyhanlı’da öldürülen insanlarAKP’nin Suriye’de iç savaşçıkarma siyasetinde elinigüçlendirmiş olsa bile AKP’ninböylesi bir süreci yönetmedeki“beceriksizliği” de kanıtlanmışdurumda. Daha ilk günden hedefgösterilen Esad rejimi, ElMuhaberat ve Acilciler seçeneklerihızla tüketildi ve geriye en büyüksorumlu olarak sünni-gerici itti-fakın tetikçisi olan El Kaidecikatiller kaldı. AKP’nin koyduğu“yayın yasağı”, yani sadecehükümet bilgilendirmesiyleyapılacak olan manipülasyongirişimi bile tek başına bunungöstergelerinden biridir. (MademSuriye rejimi ya da onun tetikçileriyaptı, yayın yasağına ne gerekvar?) Gerek yayın yasağı gerek ilkiki günden sonra neredeyse tümsavaş karşıtı gösterilere yapılansert müdahaleler; dahası özellikle1 Mayıs’ta ve sonrasındaTaksim’deki tüm gösterilereyapılan müdahaleler göstermekte-dir ki AKP rejiminin gerçek içeriğifaşizmden beslenmektedir. Rejimizorlayan, AKP’nin ikiyüzlü halkdüşmanı siyasetini açığa çıkar-maya çalışan her girişim, AKPfaşizmiyle karşılaşmaktadır.AKP’nin bu gerçek yüzü açığaçıktıkça da iktidarı meşruluğunuyitirmekte ve toplumsal hoşnutsu-zluk güçlenmektedir.

Devrimciler farkındadır kiSuriye’deki iç savaş ya da Türkiyeve Suriye arasında başlayacak birsavaş devrimci bir imkân veseçenek ortaya çıkarmayacak.Böylesi bir durumdan çıkacaksonuç bölgenin gericilik eksenlikutuplaşması, ülke içinde ise faşist

baskının artmasıdır. Şimdiliksadece Antakya bölgesindeyoğunlaşmış gibi görünse desavaş kışkırtıcılığını büyütecek heradım, başta sınır yerleşimleriolmak üzere tüm ülkeye (Trabzon,Edirne, İstanbul, Ankara) pro-vokasyonların yayılması sonucunudoğuracaktır.

Böylesi bir provokasyonrejimine karşı geliştirilecek siyasetise bellidir: Siyasi iktidara karşıgüvensizliği örgütleyen ancakbunun yanında halklar, mezhepler,toplumsal kesimler arasında iseortak çıkarı, kardeşliği örgütleyenbir mücadeleyi öne çıkarmak. Bunoktada Reyhanlı provokasyonu-nun üçüncü gününde Hatay’dagerçekleştirilen 10 bin kişilik kitle-sel gösteri en iyi örnektir. Ayrıcasosyalistlere, devrimcilere düşengörev ise kısa vadeli ve grupsalçıkarları gözeten değil, tam tersinehalkların kardeşliğini temel alanbir gelecek perspektifiyle hareketetmektir. Bu noktada BDP Eşbaş-kanı Selahattin Demirtaş’ın Rey-hanlı bombalamaları sonrası yaptı-ğı “hükümetin yanında olunmalı”açıklaması gibi tutumlar “ne yazıkki” AKP’yi savaş kışkırtıcılığındanvazgeçirmeye yönelik bir zorlamaiçermemektedir! Aksi yönden olsada benzer bir durum TKP için degeçerlidir; olası senaryolardan ha-reketle Kürt halkını karşısına ala-cak siyasal tercihler emekçilerinortak mücadelesine zarar vermek-tedir, zarar vermiştir.

AKP’nin çok ciddi siyasal kriz-lerle yüz yüze kaldığı ve bunlarıçözmek için güçlü projelerinin ol-madığı bu dönemde toplumsalmuhalefetin ortak hareketi AKP’yigeriletecek tek güçtür. MHP veCHP gibilerini etkisizleştirmeninyollarını çok kolay bulabilen Tay-yip Erdoğan, sokağın muhalefetikarşısında ise her zaman karizma-sını çizdirmiştir. (Kimse merak et-mesin Taksim yasağı da yakındaetkisizleştirilecek ve Tayyip Erdo-ğan bir kez daha tükürdüğünü ya-layacaktır.)

Yasak ve yalanın iktidarı olanAKP’nin son yalanlarından biri deülke borçlarının, IMF’ye olan sonborç taksitinin de ödenmesiyle

azaldığı ve dışa bağımlılığın orta-dan kalktığı yönünde. Rakamlarlaoynayarak (paradan altı sıfırın atıl-ması, milli gelirin hesaplanmasın-da yeni formüllerin icat edilmesigibi) AKP kitlesini motive etmeyibir tarz haline getiren Tayyip Erdo-ğan’ın yeni keşfi “IMF’den borçalan değil, borç veren ülke” propa-gandası. Ama elbette kazın ayağıöyle değil. AKP hükümeti IMF kre-disini öderken her yıl başka kay-naklardan kullandığı borç miktarı-nı yükseltti. Hükümetin 2002’deIMF’ye 14 milyar dolar ve IMF dışıkaynaklara ise 50 milyar dolar bor-cu vardı. Şimdi ise IMF’ye borçyok ama diğerlerine 103 milyardolar borç var. Yani borç azalmışdeğil artmış durumda. Toplam dışborç da ise durum daha da va-him. 2002 yılında Türkiye’nin top-lam dış borcu 129 milyar dolardı,2012 yılında ise 343 milyar dolaroldu. Kamu borcu 64 milyar do-lardan 103 milyar dolara yükseldi.Özel sektörün dış borcu ise rekorüzerine rekor kırıyor. 43 milyar do-lardan 226 milyar dolara yükseldi.

Ancak tüm bu borçlanmalararağmen devletin emekçiye ödeye-cek parası yok; daha doğrusuemekçiye para ödemek gibi birderdi yok. Taşerona para ödemekiçin ise kırk takla atmaya hazır.“Taşeron Yasası” kapıda fırsatbekliyor.

AKP bir diğer yandan sendika-sızlaştırma, sendikaları itibarsızlaş-tırmada ise her yolu deniyor. TürkHava Yolları işçileri 22 yıl sonra ilkkez greve çıkıyor. Tek talepleri biryıl önce atılan 305 işçinin geri alın-ması. Hatırlanacağı gibi AKP ikti-darı bu talebi yerine getirmemekiçin “havayollarında grev yasağını”yasalaştırmıştı. Şimdi ise aklınagelen her yolu denemeye çalışıyor:Greve çıkmayanlara, erkenemeklilik hakkındanyararlandırma, sendikalı olmadığıhalde toplu sözleşmeden yarar-landırma, seyyanen zam vaat-lerinde bulunma gibi kirli yöntem-leri deniyor. Yeter ki sendikalar,yeter ki işçi sınıfı mücadelesizayıflasın, itibarsızlaşsın. Benzerörneklerde başarılı olduğunu dateslim etmek gerek. (İşçilerin ülke

çapındaki farklı işyerlerinedağıtıldığı Kristal İş’in Şişe Camdirenişinde olduğu gibi…) AncakAKP’nin anlamadığı, anlamakistemediği bir şey var: emeğinmücadelesi sömürü olduğu müd-detçe engellenemez, sadecezayıflatılabilir, geciktirilebilir. İştedevrimcilerin görevi de buradabaşlar.

Halkevleri 12 Mayıs Pazar günüAnkara’da “Yerel YönetimlerForumu” gerçekleştirdi. Bu etkin-lik her şeyden önce, daha bir yıllıksüre olmasına rağmen Mart 2014yapılacak yerel seçimlere verilenönemi göstermektedir. Açıktır kiAKP için de bu yerel seçim süreci,sadece yerel yöneticilerin belirlen-mesini amaçlayan bir politakaylayürütülmeyecek. Ardından gelecekcumhurbaşkanlığı seçiminin(Temmuz 2014) ve bir yıl sonrayapılacak genel seçimlerin(Haziran 2015) nasılsonuçlanacağının “habercisi” ola-cak, aynı zamanda. Bu nesnelgerçekliğin farkında olanHalkevleri de gerçekleştirdiğietkinlikte, bu yerel seçimlerin mut-laka siyasal bir hedefle birlikte elealınması gerektiğini özellikle belir-tiyor. Bu siyasal hedef de AKP’ningerek yerel düzlemde gerekse deseçim sonuçları açısından geriletil-mesidir. 2002’den beri bu ülkedehükümet olan, oysa çoğu şehri1994’ten beri yöneten AKP’ye buyerel seçimlerde yaşatılacak birbaşarısızlık, AKP iktidarınınyıkılışının başlangıcı olacaktır.

AKP 11 yıldır bu ülkeyi yöneti-yor, Ankara’yı, İstanbul’u ise 19yıldır. Daha birçok ili de öyle…Tayyip Erdoğan tüm ülkeninbaşına bela olmadan önce1994’te ilk olarak İstanbullularınbaşına bela oldu. Melih Gökçekise hala Ankaralıların başındaki enbüyük bela. Etkili bir yerel seçimçalışması, hiç kuşkusuz baştaAnkara ve İstanbul olmak üzere,tüm AKP’li kadroların şehir yöne-timlerinden el çektirilmesini hede-flemek zorunda. Bu noktadaşimdiye kadar AKP’li belediyelerinyaptıkları ve yapmadıkları icraatları“yeterli” malzemeleri (gereğindenbile fazla olarak) sunmakta.

AKP için kentlerin rant alanı,kentsel hizmetlerin meta,kentlerde yaşayan insanların isemüşteri olduğu bir dönemdeHalkevleri’nin ortaya koyduğu ta-lepler, mücadelelerin hangi eksen-lerde yürütüleceğinin çok açıkbirer kılavuzu niteliğinde.

“İnsanca yaşayabileceğimizkentler istiyoruz.

Halkın barınma hakkınınsağlanmasını, kentte yapılacak hertürlü dönüşümün halkın çıkarları-na göre ve halkın kararı ile gerçek-leşmesini istiyoruz.

Musluktan içilebilir temiz suhaktır; suyun parasız olmasını isti-yoruz.

Halkın asgari enerji ihtiyacınınparasız sağlanmasını istiyoruz.

Halkın 'kadın yarısı' olan kadın-lar için her konuda pozitif ayrımcı-lık istiyoruz.

Engellilerin kent yaşamına en-gelsiz katılabilmeler için tüm en-gellerin ortadan kaldırılmasını isti-yoruz.

Taşeron sistemin kaldırılmasını,güvenceli ve örgütlü çalışmanıngaranti altına alınmasını istiyoruz.

Yerel yönetim hizmetleri herke-sin anadiline göre verilmek zorun-dadır. Belediyelerin kurumsal yapı-sının anadil esasına göre değiştiril-mesini istiyoruz.

Yerel yönetimlerin yoksullarasağladığı koruyucu uygulamalarsadaka değil zorunluluktur ve buuygulamaların yasal güvenceyealınmasını istiyoruz.

Halkın yerel yönetimlerde doğ-rudan söz söyleyebildiği, yetki kul-lanabildiği ve karar alabildiği birdemokrasi istiyoruz.”

Bu taleplerle yürütülecek bir ye-rel seçim döneminin parolası isezaten bellidir: HALKIN HAKLARIİÇİN HALKÇI YEREL YÖNETİM.

Unutulmamalıdır ki yereldesağlanacak devrimci siyasal güç,merkezi iktidarın her türlü kararınıhükümsüz kılacağı gibi gerçekleş-tireceği mücadele programıyla si-yasal ve toplumsal devrime gidensüreçte kalıcı barikatlar oluştura-caktır.

Yerel siyasal güçler, AKP iktidar›n›n y›k›l›fl›n›n bafllang›c› olacakt›r

Toplumsal ve demokratik çözüm için…

Halkevleri Genel Baflkan› Oya Ersoy ve Halkevleri heyeti 15 May›s günü Reyhanl›’da inceleme ve temaslarda bulundu. ‹lçe halk›yla görüfltü. Halkevleri,AKP’nin Reyhanl› için yas ilan etmemesini k›nayarak 18 May›s Cumartesi günü ülke çap›nda yas ilan ettiklerini duyurdu.

Page 4: 183'üncü Sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

416 May›s 2013 / 29 May›s 2013

Müzakere masasına oturmak kolay değil. Rey-hanlı katliamı karşısında Kürt siyasi hareke-

tinden gelen ilk açıklamalar, “Barış ve Demokra-tik Çözüm Süreci”ne ilişkin algısındaki bazı zayıf-lıkların ön plana çıkmasına neden oldu.

Selahattin Demirtaş'ın katliamın hemen ardın-dan Eruh'ta yaptığı açıklamada AKP'nin Suriyepolitikasına ilişkin eleştiriyi ikinci plana alması veKCK'nin AKP'ye hiç dokunmayan “başsağlığımesajı”, AKP ile PKK arasında Suriye konusundabir yakınlaşmanın olduğu yolundaki spekülas-yonlara güç kazandırdı. Geçtiğimiz ay içindeYPG'nin Halep'in Kürt mahallelerinde Suriye or-dusu ile çatışmalara girmesi de PYD'nin Suriye İçSavaşı'na bir ucundan girmeye mi başladığı so-rusunu gündeme getirdi.

Benzer bir algı sorunu, BDP'nin “siyasi is-lam”la ilişkisine temas eden kimi tutumlarda dakendini gösteriyor. Hizbullah'ın Dicle Üniversite-si'ndeki saldırısının ardından Öcalan ve BDP'ninHizbullah saldırısının arka planını değerlendir-mekten kaçınmaları ve Hizbullah saldırılarına kar-şı direnişi “provokasyon” söylemiyle değerlendir-meleri, Öcalan'ın “İslam Bayrağı altında birlik”sözlerinin “tarihe atıf”la sınırlı olmadığı, AKP'ningerici siyasi programıyla stratejik bir uzlaşmayagidilmekte olduğu hissini güçlendirdi.

Demirtaş'ın grup toplantısında yaptığı düzelt-me, PYD'nin ve PKK'nin Suriye İç Savaşı karşısın-

daki konumlarının değişme-diğini vurgulayan açıklama-ları, Türkiye solunun KürtUlusal Özgürlük Hareketi ileolumlu bir bağ kurma kay-gısındaki kesimlerinin, AKPile PKK arasındaki uzlaşmazemininin sınırlarına ilişkinendişelerini azaltsa da orta-dan kaldırmadı.

Türkiye sosyalist hareke-tinin TKP ve DHKP-C gibiodaklarının İmralı Süreci'ninifade ettiği “uzlaşma zemi-ni”ne ilişkin değerlendirme-lerin büyük ölçüde “ön yar-gı”lara dayandığı düşünüle-bilirse de bu ön yargıların

Kürt Siyasi Hareketinde hiçbir karşılığının olmadı-ğı da söylenemez.

Özellikle Kürt yasal siyasetinde pro-emperya-list ve liberal eğilimlerin harekete egemen olmasada belirli bir yer tuttuğu bir gerçek. Bu eğilimleresahip kadroların Osman Öcalan olayının ardın-dan kenara itildikleri ancak KCK operasyonlarınınsonrasında yasal siyaset alanında yeniden kendi-lerine yer bulmaya başladıkları da siyasi süreciiçeriden izleyenler tarafından yaygın olarak payla-şılan bir gözlem.

Kürt hareketinin liberal unsurları içerisindeÖcalan'ın AKP ile ortak bir Suriye stratejisi kur-masını isteyen, Kürt hareketinin kendisini “ilerici”ve “sol” bir hareket olarak tanımlamasını isteme-yip, “Siyasi İslam”la barışık hatta Türkiye'nin siya-si spektrumundaki popüler sağla ittifak içinde yeralmasını isteyen, Türkiye'deki Kürt sorunununçözümünün Ortadoğu'daki Amerikancı yenidenyapılanma planına iliştirilebileceğine inanan yak-laşımlar egemen.

Bununla birlikte Kürt hareketinin “liberal” ka-nadı, hareketin yükünü en az taşıyan buna karşı-lık çok konuşan, sesi çok çıkan bir elit. Kürt ha-reketinin asıl büyük yükünü taşıyan ve hareketinsomut iradesinin oluşmasında etkili olan kadın-lar, gençler, emekçiler ve gerilla ilericilikte, solcu-lukta ve toplumsal devrimde ısrarlı bir tutum ser-gilemeye devam ediyor.

Kürt siyasi hareketinin “süreç”deki somutdoğrultusunun belirlenmesinde, hareketin bu ikieğilimi arasındaki mücadelenin belirleyici olduğugörülüyor. Kimi zaman ışıkların altında birincieğilimin temsilcileri bulunsa da, son sözü halenikinci eğilim söylüyor. Sol eğilimin bu egemenli-ğinde elbette Kandil'in, gerillanın ve Türkiye içeri-sindeki PKK organizasyonunun belirleyici bir rolüvar. Ancak silahların sustuğu, gerillanın kenardadurduğu, Kandil'in “masa”ya bağlandığı yakıngeleceğin koşullarında aynı belirleyici ağırlığınoluşması da kolay olmayacak.

Sırtlarında yumurta küfesi olmayan liberallerinpolitikalarının belirleyici olması halinde, hareketingerçek güçleri açısından ciddi sorunlar gündemegelecek. Örneğin, PKK'nin Suriye Muhalefeti'nedahil olması, gerillanın hareket alanını genişletenİran ateşkesinin sürdürülebilmesini çok güçleşti-recek; “Siyasi İslam”la birlikte yaşama tercihi,Hizbullah'ın, Kürt toplumsal devrimine yöneliksaldırılarını şiddetlendirecek; Kürt siyasi hareketi-nin Türkiye Sağı'yla aynı yatağa girmesi özelliklesiyasi temsil alanında (bir süredir alttan alta kay-nayan) “siyasi elit/bürokrasi”nin yoksul Kürt hal-kıyla arasındaki mesafeyi artıracak.

Gerilla hareket alanının daralmasına seyircikalır mı? Kadınlar ve gençler yaşam alanlarınayönelik “muhafazakar basınca” ne kadar taham-mül edebilir? Ve halk kendi kanı ve teri üzerinden“rant” sağlayan bir “politikacılar sınıfı”nın doğma-sı halinde Kürt siyasi hareketine bugün verdiğibüyük desteği vermeye devam eder mi?

PKK ile AKP arasındaki somut uzlaşma zemi-nini belirleyen iradeler karar verirken bu sorularıda dikkate alıyorlardır herhalde.

Uzlaflma zemininins›n›rlar› nas›l belirlenir?

FerdaKoç

[email protected] E lli kişinin öldüğü

Reyhanlı katliamınınolduğu gün

Başbakanlığın önünde Beşiktaştaraftarlarına gaz sıkılırkenesnafın biri polise şöylebağırıyordu: “Reyhanlı’da insan-lar ölüyor, siz anca çukuru veBaşbakan’ı korursunuz.”

Sokak öfkeliydi ancakhükümet cephesinden gelen birpişmanlık yoktu, yas yoktu, istifayoktu. Bu nedenle “Reyhanlıiçin yastayız, barış içinayaktayız” sloganı, AKP’ninhalkın acılarını zerre önemse-memesine ve mezhepçi bir savaşçığırtkanlığına karşı ülke sokak-larının ortak ruhunu ifade etti.Sokakların en acil talebi ise“Davutoğlu istifa” oldu.Eylemlerin ortak özelliği ilericitoplumsal muhalefet güçlerininöncülük etmesiydi. Bu sebeplesokağa “ırkçı-mezhepçi” bir

söylem değil, AKP’nin buayrılıkları derinleştiren siyase-tine karşı halkların kardeşliğiniöne çıkaran bir çizgi egemenoldu. Bunun en önemli örnek-lerinden biri Antakya’dayaşandı. Halkevi ve TKP’ninçağrısıyla, büyük orandaAlevilerin yaşadığı bir mahalleolan Armutlu’da toplanan bin-lerce kişi, büyük oranda Sünni-lerin yaşadığı Reyhanlı’daki kat-liamı protesto etmek için kentmerkezine yürüdü. Kardeşliksloganları eylemlere yasak olanyollarda yankılandı. Esnaflarıncamları Hatay Halkevi’nindağıttığı “Reyhanlı halkı yalnızdeğildir” yazılı afişlerledonatıldı. Antakya halkı katliamgünü de DemokrasiPlatformu’nun çağrısıyla sokağadökülmüş, Vali’yi istifayaçağırmıştı. İstifa etmeyen, yas dailan etmeyen Valiliğin internet

sitesi Redhack tarafından kul-lanılamaz hale getirildi.

TÜRK‹YE AYAKTAKatliamın ardından ilk tepki

Halkevleri’nden geldi. DışişleriBakanlığı önüne gidenHalkevleri üyeleri AhmetDavutoğlu’nun istifasını istedi.12 Mayıs’ta İstanbul, Çanakkaleve Bursa’da emek ve demokrasigüçleri AKP Şişli ilçe binasınayürüdü. Aynı gün Ankaramuhalefeti Yüksel Caddesi’nde,Adana muhalefeti de İnönüPark’ında savaş politikalarınakarşı buluştu.

14 Mayıs’ta HataySamandağ’daki eylemde, kentincihatçıların eğitildiği bir üs ol-maktan çıkarılması istendi. Aynıgün İzmir, Giresun, Bolu, Uşak,Antalya, Tarsus, Denizli İstan-bul Avcılar’da ve Gazi mahalle-sinde eylemler vardı. Kıbrıs’ta

Baraka Kültür Merkezi ve PirSultan Abdal Kültür Derneğiüyeleri, TC Elçiliği önündeki ey-lemlerinde “Ankara elini Suri-ye’den çek” sloganı attılar.

AKP TERÖRÜNE D‹REN‹fi Adana’da 14 Mayıs’ta emek

ve demokrasi güçleri tarafındangerçekleştirilen katliamprotestosuna ise polis saldırdı,ara sokaklarda uzun süreçatışmalar yaşandı. DışişleriBakanlığı’nın kapısına 13Mayıs’ta Liseli Genç Umut, 15Mayıs’ta da Gençlik Muhalefetiüyeleri dayandı. Gençler darpedilerek gözaltına alındı.

Reyhanlı katliamınınardından üniversiteliler deAKP’den hesap sormak içinayaktaydı. 12 Mayıs’ta İstanbulBeşiktaş’taki Başbakanlık Ofisiönünde “Reyhanlı’nın sorum-lusu AKP’dir. Hesap soracağız!”

yazılı bir pankart açan ÖğrenciKolektifi üyeleri gözaltınaalındı. Akdeniz ÜniversitesiÖğrenci Kolektifi ise üniver-sitelerinde şenliklerin devametmesine tepki gösterdi. 14Mayıs’ta Hacettepe ÜniversitesiBeytepe Kampusu’nda veUludağ Üniversitesi’ndeyürüyüşler yapıldı. Kütahya’daüniversiteliler kent merkezindeeylem yaptı. Aynı gün ODTÜ’lüöğrenciler ve emekçiler,“Katliam varsa, ders yok” diye-rek boykota gitti. ODTÜ’lülerDavutoğlu’na istifa için bir günsüre tanıdıklarını da söyledi. Busüre dolunca da üniversitelilerdört kampustan DışişleriBakanlığı’na doğru yürüyüşegeçti. Polisin engellemesi üzeri-ne çatışmalar yaşandı ve çoksayıda öğrenci polisin gaz bom-balarını hedef alarak ateşlemesisonucu ağır yaralandı.

Reyhanlı saldırısınınSuriye ile ilişkisi

açıkken BaşbakanErdoğan’ın ilk açıkla-ması saldırının sürecezarar vermek isteyenler-den kaynaklanabileceğiyönündeydi. Ancak buyalan fazla tutmadı.Diğer yalanlar devreyegirdi. Cilvegözüsaldırılarının ardındansınırlarda “kuş uçurt-madıklarını” iddia edenhükümet bu saldırıyıizah edebilmek için“saldırganlar içeriden”palavrasına sığındı. Herne hikmetse 73 kamerabirden çalışmıyorkenyapılan bir eylemin“failleri” olduğuiddiasıyla dokuz kişiyi 1-2 saatte topladılar; 30yıldır olmayan birörgütü yenidenyarattılar. İçişleriBakanı’nın, “şüphelileritiraf etti” cümlelerini

sarf ettiği sırada henüzsanık ifadelerininalınmadığı açığa çıktı.Bombaların yüklendiğiiddia edilen Suriye’ninRakka kentinin muhalif-lerin elinde olduğuanlaşılınca yüklemeadresi Alevilerinçoğunlukta olduğuLazkiye’ye kaydırıldı.Oysa araştırmaya çok da

gerek yoktu. BBC’deyayımlanan bir haberSuriyeli muhaliflerinTürkiye’de bir evibomba imalathanesineçevirdiğini göstermek-teydi.

Hükümet “El Nursa”ihtimalini de hepgörmezden geldi.ABD’nin isteğiyleSuriye muhalefetinden

dışlanan bu örgütün,artık imzası haline gelen“ayın 11’inde iki patla-ma” gerçekleştirerek“beni yok sayamazsınız”mesajı verme ihtimali-nin üstü örtüldü.Saldırıyı “korkak veçirkef bir terör eylemi”olarak niteleyen Suriyeyönetiminin ortak soruş-turma önerisi de Erdo-ğan tarafından reddedil-di. Yalanların ortayaçıkmasından korkan hü-kümetin imdadına yayınyasağından muaf olanyandaş gazetecilerin ma-niplasyonları yetişti. Ye-ni Şafak yazarı HakanAlbayrak Reyhanlılıları“Nazi” ilan etti, üç Suri-yelinin linç ile öldürül-dükleri yalanını attı veSuriyelilere bakmadığınıiddia ettiği Alevi sağlıkçalışanlarının listesininelinde olduğunun altınıçizdi.

Reyhanlı’daki katliamın ardındantepkilerin odağında Dışişleri

Bakanı Davutoğlu’nda simgeleşenSuriye siyaseti vardı. “Stratejik derin-lik” tam anlamıyla bir fiyaskoyadönüştü. Suriye rejime karşı savaşanparalı askerlerin rahatça geçe-bilmesini sağlamak adında hükümetkendi sınırlarını esnekleştirdiği içinonlarca yurttaşının canından oldu.Türkiye resmi olarak savaşta olma-masına rağmen Reyhanlı öncesinde

Suriye ile ilişkili olaylarda ikisi pilot22 kişi ölmüştü. Katliam, iktidar içiçatışmaları da bir kez açığa çıkardı.Erdoğan “Emniyet teşkilatı ile istih-barat teşkilatı arasında bir kopukluksöz konusu olabilir” diyerekGülencilerin egemen olduğuemniyeti suçladı. Cemaatinkalemşörlerinden Emre Uslu ise“MİT’in içindeki Aydınlıkçılar”iddiasıyla ve istihbarat zafiyetindenbahsederek Erdoğan’ı hedef aldı.

A K P ’ N ‹ N S A V A fi I N I N B E D E L ‹ N ‹ H A L K Ö D Ü Y O R

‘Yastayız ayaktayız’

Stratejik fiyasko

AKP yas ilan etmedi ancak

Halkevleri 18 May›s için ülke

çap›nda yas ça¤›r›s› yap›yor.

Reyhanlı katliamının ardından AKP’nin, halkı ateş çem-berine atan Suriye politikasına karşı öfke sokağa taştı

Acının üstüne yalanbombardımanı

Reyhalı’dan haber geçmekyasaklanınca meydan hükümetinyalanlarına kaldı

Reyhanl›’daki katliam, ar-d›ndan kent halk› ile mültecileraras›ndaki çat›flmalar göz göregöre geldi. Yeminli AKP flak-flakç›lar› d›fl›nda kimse gerçeksorumluyu bulmakta zorlukçekmedi. Cumhuriyet tarihininen a¤›r askeri sald›r›s› dakikalariçinde gerçekleflse bile iki y›ll›kön haz›rl›k evresi herkesin gözüönünde gerçekleflmiflti.

AKP, Suriye’ye yönelik biremperyalist müdahaleye önayak olmak için kendi s›n›r böl-gesinde bir mülteci krizi ve ça-t›flma ortam› yaratm›fl ancakhesaplar› tutmay›nca bu senar-yo kabusa dönüflmüfltü. AKPSuriye’de henüz çat›flmalarbafllamadan mülteci kamplar›kurup Suriyelileri davet ederekLibya’daki gibi uluslararas› mü-dahale gerekçesi bir “insanikriz” görüntüsü oluflturmayaçal›flt›. Türkiye-Suriye s›n›r›uluslararas› hukuk ihlal edile-rek serbest geçifle aç›ld› ve bus›n›r uluslararas› cihatç›lar›n si-lah ve lojistik destek hatt›nadönüfltürüldü. Mülteci kampla-r› ve Antakya merkez ÖSO’nun

ve El Kaide’nin karargah› hali-ne getirildi. AKP Suriye’de içsavafl› k›flk›rt›rken bunu Suriyebombalarla y›k›l›rken yapt›.Ocak 2013’te BBC’de yay›mla-nan bir video bomba imalatha-nesinin Türkiye s›n›rlar› içindeoldu¤unu gösterdi. Hükümetönlem almad›. AKP iç savafl›k›flk›rt›rken mezhepçi-floven birsöylem kullanarak Alevi-Sünni-H›ristiyan, Türk-Kürt-Arap halk-lar› aras›nda düflmanl›klar› kö-rükledi. Türkiye’deki mültecisay›s› yar›ya yak›n› kay›ts›z veiçlerinde pek çok silahl› unsurolmak üzere 400 bini bulduancak AKP’nin destek vermevaadiyle bekledi¤i emperyalistmüdahale yerine uzlaflma ça-balar› gündeme geldi. Öte yan-dan AKP marifetiyle mezhepselve etnik gerilimin t›rmand›¤›bir ortamda ÖSO ve El Kaide,mülteciler ve Hatay halk› ara-s›nda çat›flmalar sürüyor, iha-nete u¤rad›¤›n› düflünen cihat-ç›lar öfkeleniyordu.

Reyhanl› katliam› gibi birfacia için gereken her fley AKPmarifetiyle haz›rlanm›flt›.

‘Reyhanlı nasılyanmasın’

Page 5: 183'üncü Sayı

S uriye’deki savaşın ilk haf-talarında, 6 Ağustos2011’de “Suriye bizim iç

meselemizdir” diyen TayyipErdoğan kendini haksız çıkar-madı. Emperyalizm işbirlikçiliğive savaş çığırtkanlığı, Türkiye’yiadım adım Suriye’deki savaşıniçine soktu. Antep, Akçakale,Cilvegözü derken, AntakyaReyhanlı’da resmi açıklamalaragöre 50’den, bölge halkınıniddialarına göre 180’den fazlakişinin yaşamını yitirdiği günlergeldi çattı.

Reyhanlı’nın ardındanAKP’li bakanlar “barış süre-ci”ni işaret ederek “zamanla-ma” vurgusu yaptı. AKP’lilerindikkat çekemediği zamanlamaise Suriye’de taşların yerindenoynadığı bir dönemde ve Tay-yip Erdoğan-Barack Obamazirvesinin arifesinde Reyhan-lı’nın yaşanması.

REJ‹M, MEVZ‹LER‹ GER‹ALIRKEN

Ülke içinde gücünü koruyan,bölge ülkeleri ve örgütleriyleçıkar ilişkilerini sürdüren,emperyalistler arası çelişkilerideğerlendirebilen Beşar Esad,Rusya, İran ve Hizbullah’tanaçık askeri-siyasi destek alaraksavaşı sürdürdü. Özellikle nisanbaşında “5. Şam Savaşı” olarakadlandırılan çatışmalardansonra Suriye ordusu, kaybettiğimevzileri birer birer almayabaşladı. Şam çevresindekiKafrin, Utaybe, Harran ve el-Avamid köyleri, Humus otoy-olu için önemli el-Kusayr,İdlib’e bağlı ed-Dayf veHamidiye’deki iki askeri üsÖzgür Suriye Ordusu’nun(ÖSO) elinden geri alındı.Mayısın ilk 15 gününde iseülkenin güneyinden Lübnan’aaçılan destek hattı olan HerbetGazala ve Ürdün sınırı kontrol

altına alındı.

ABD-RUSYA UZLAfiIYAG‹DERKEN

İçerdeki politik-ekono-mik sıkıntıları, Avrupalımüttefiklerinin yer yer “yançizmesi” ve Rusya ile İran’ıdoğrudan karşıya alamama-sı ABD’yi Suriye’de tem-kinli davranmaya zorlar-ken; Rusya da enerji hatlarıiçin son kozunun Suriye ol-duğunu görerek hareket et-ti. İki ülkenin bölgesel birçatışmayı göze alamamala-rının yanı sıra enerji kay-naklarının Suriye üzerindenAkdeniz’e aktarılması pro-jesinin geleceği de, iki em-peryalist gücün çıkarlarınıyakınlaştırdı. Böylece birsüredir var olan dirsek te-ması, somut adımlara dö-nüştü.

ABD Dışişleri BakanıJohn Kerry ve RusyaDışişleri Bakanı SergeyLavrov 7 Mayıs’taMoskova’da ellerindeki tekyol haritası Cenevre

Mutabakatı’nı yeniden masayayatırdı. Mayıs sonunda ulus-lararası bir konferans düzen-leme ve sonrasında geçişhükümeti kurma kararlarıalındı. Öneriye İngiltere,Fransa ve Arap Birliği hızladestek verdi. İranCumhurbaşkanı YardımcısıMuhammed CevadMuhammedzade barışın tesisin-den memnun olacaklarınısöylerken, Esad yönetimi de“barış için önemli bir girişim”değerlendirmesi yaptı.

‘ESAD’LA DEVAM’TARTIfiILIRKEN

Suriye’de iktidar ile güdümlümuhalefeti kendi denetim-lerinde bir araya getirecekABD ve Rusya, karşılıklıyükümlülük altına da girdi.Rusya’ya Esad’ı razı getirme,ABD’ye de Suudi Arabistan-Katar-Türkiye eksenli Sünnicepheyi baskılama ve parçalıSuriye muhalefetini sürecekatma görevleri düştü. Özellikle

23 Mayıs’ta yeni liderini seçe-cek Suriye muhalefetinin iknası,ABD için zaman alacak. Bu damayıs sonunda düşünülen kon-feransın birkaç hafta ertelen-mesi anlamına gelecek.

Tam bu noktada geçiş hükü-metinin “Esad’lı mı, yoksaEsad’sız mı” olacağı da önemlibir tartışma. Independent gaze-tesinin Ortadoğu muhabiri Ro-bert Fisk, “Baas iktidarınınmuhtemel değişimi ile yakındanilgili bir kaynağa göre Amerika-lılar, Ruslar ve Avrupalılar daEsad’ın en az iki yıl daha Suri-ye’nin lideri olarak kalmasınaolanak verecek bir anlaşma ha-zırlığında” yorumunda bulundu.AKP için Esad’lı iki yıl demek,Ortadoğu politikasında “iflasınilanı” ve yeni dönemde Suri-ye’de rol kapamamak demek.

C‹HATÇI ÇETELERSIKIfiTIRILIRKEN

ÖSO ile girdiği çatışmalar veSuriye muhalefeti içinde yarat-tığı gerilimler nedeniyle son za-

manlarda New York Times veThe Telegraph haberleriyle he-def alınan cihatçı Nusra Cephe-si’nin etrafındaki çember daral-maya başladı. ABD, İngiltere veFransa, Suriye’deki laik muha-lefetin silahlandırılması gerekti-ğini farklı düzlemde dile getirir-ken, son olarak Fransa DışişleriBakanı Laurent Fabius, Nus-ra’nın BM Terör Örgütü Lise-si’ne konulmasını talep etti.ABD Senatosu Dışişler Komi-tesi Sekreteri Bob Corker da“Nusra kontrolü ele geçirirseEsad’dan beter olur” sözlerinisarf etti. Nusra’nın tehlike bo-yutu son olarak “kimyasal si-lah” iddialarıyla gündeme geldi.İsrail istihbaratının “Esad kim-yasal silah kullandı” iddialarıObama tarafından yalanlandı.Ardından ABD Başkan Yar-dımcısı Joe Biden ve Uluslara-rası Ceza Mahkemesi Başsavcı-sı Carla Del Ponte, kimyasal si-lahların El Kaide’ye yakın grup-larca kullanılmış olabileceği yo-rumlarını yaptı.

DÜNYAHalk›n Sesi

516 May›s 2013 / 29 May›s 2013

iklimkıta7 5

ABD Savunma Bakanlığı’nın 8 Mayıs’tayayımladığı bir raporda Çin’in sanal

düzlemde askeri yenilenme ve hırsızlıkyaptığını iddia etmesi, siber bir gerilime yolaçtı. Çinlileri gelişmiş hayalet uçağı ve uçakgemisi teknolojisini çalıntı bilgilerle ürettiğinisöyleyen raporda ABD’li güvenlik şirketiMandiant’ın şubat ayındaki “Çin sanal kor-sanlık askeri birlik kurdu ve ABD’nin 100’denfazla şirketinin bilgilerini çaldı” iddialarınaatıf yaptı. Pentagon raporuna Çin hükümeti“ABD en büyük sanal korsan impara-torudur”, Çin Dışişleri “Temelsiz iddialar”,Çin Halk Kurtuluş Ordusu da “Çin’in iç işler-ine ağır saldırı” sözleriyle karşılık verdi.

Çin-ABD siber savafl›

Dünyanın önemli teorik fizikçilerindenStephen Hawking, İsrail’in Filistinli tut-

saklara yönelik işkence uygulamalarını protes-to etmek amacıyla haziranda Kudüs’te düzen-lenecek “Facing Tomorrow” konferansındançekildiğini açıkladı. Daha önce etkinliğe katı-lacağını duyuran Hawking, İsrail-Filistin ara-sındaki son gerilime damgasını vuran Filistinlitutsaklara yönelik işkence sorununa dikkatçekti ve bölgedeki akademisyenlerin tavsiyele-ri doğrultusunda İsrail’e yönelik bilimsel boy-kot uygulayan akademisyenler arasında katıl-dığını duyurdu. Hawking’in kararı, İsrail aka-demik kurumlarını hedef alan boykot, mah-rum bırakma ve yaptırım kampanyasının yenibir zaferi olarak yorumlandı.

Hawking’den ‹srail’e boykot

Elektrik zamlarına, yoksulluğa ve işsizliğekarşı şubatta halkın sokaklarını doldurdu-

ğu ve hükümeti istifa ettirdiği Bulgaristan’da11-12 Nisan’da seçime gidildi. Seçim öncesisolun bir kısmı “boykot” derken, bir kısmı ise“Seçimi kazansam da başbakan olmam. Tekamacım gücümüzü göstermek” diyen SergeyStepaşin’in Sosyalist Partisi’ni desteklemeçağrısı yaptı. Boykota katılım yüzde 41,3’tekalırken, sandığa gidenlerin de yüzde 31’i sağ-cı GERB Partisi’ne, yüzde 27’si Sosyalist Par-ti’ye oy attı. Gücünü sokaktan alan sol, bu ba-şarısıyla GERB’in yeni dönemine de net birmesaj verdi.

Zam isyan› sand›¤a yans›d›

ÇA⁄LAR ÖZB‹LG‹N

ABD ve Rusya’nın diplomatikarayışlarına girdiği Suriye sorunundaelleri tetikte bekleyen bir diğer aktörİsrail. 5 Mayıs günü de Lübnan havasahasını ihlal ederek Cemraya bölgesinibombalayan İsrail, saldırının Suriye’denLübnan Hizbullah’ına giden birsevkiyata yönelik olduğunu açıkladı.Saldırıda 50’ye yakın Suriyeli ölürken,

300’e yakınının yaralandığı belirtildi.İsrail’in silah sevkiyatını değil,cephaneliği ve Cemraya AraştırmaMerkezi’ni vurduğunu belirten SuriyeDışişleri Bakanı Faysal el Miktad, “Buyeni İsrail saldırısı, ordumuzu vuranteröristlerin moralini yükseltmeçabasıdır. Bu İsrail’in savaş ilanıdır”dedi. İran, Lübnan ve Mısırlı yetkililer-

den de İsrail’i kınayan açıklamalaryapıldı.Filistin Halk Kurtuluş Cephesiise İsrail’in Suriye saldırısını protestoetmek için 8 Mayıs’ta Han Yunus böl-gesinde bir eylem düzenledi.FHKC’nin sokağa çıkmasına dayana-mayan Hamas polisi, eylemin içeriğinekarşın Filistinlilere cop ve sopalarlasaldırdı. Saldırıda üç kişi yaralandı.

İsrail Şam’a Hamas FHKC’ye saldırdı

elleri tetikteReyhanlı, ABD ve Rusya’nın Esad’lıbir çözümü konuşmaya başladığı,Tayyip Erdoğan’ın ise ABD biletini ce-bine koyduğu sırada yaşandı

İran’da gerisayım

Emperyalizmin Suriye kur-gular› de¤iflirken ‹ran da 14Haziran’daki cumhurbaflkanl›¤›seçimleri ve yeni bir dönemiçin geri say›ma bafllad›. 400adayl›k baflvurusunun yap›ld›¤›seçimlere 2009’daki gibieylemlerle girmek istemeyendini lider Ayetullah AliHamaney iki adaydan rahats›z:Il›ml›l›k ve liberalizm söylemiy-le aday olan eski cumhurbafl-kan› Haflimi Rafsancani iledünürü Ahmedinecad gibi din-sel otoriteye meydan okuyanRahim Meflai. Hamaney’e ba¤l›kurumsal yap›n›n üç adayaday›ndan ise sadece biri adayolacak.

Bağımsızlığını kazandığı 1947’den bu yanailk defa seçilmiş bir hükümetten bir diğe-

rine geçişi gören Pakistan’da 12 Nisan’daki se-çimleri Navaz Şerif liderliğindeki Müslüman-lar Birliği kazandı. Birlik, kadınlar ve azınlık-lara ayrılan 70 sandalyenin dışındaki 272 san-dalyeden 115’ini aldı. Butto hanedanlığınıtemsil eden Pakistan Halk Partisi ancak 40sandalye kazanırken, kriket yıldızı İmranHan’ın Adalet İçin Hareket adlı yeni oluşumuda 40’a yakın milletvekili kazandı. 1999’daPervez Müşerref’in darbesiyle sürgüne gönde-rilen Navaz Şerif, koalisyon hükümeti için il-

kin bağımsız milletvekilleriyle, onların sandal-yeleri yeterli olmayınca da Adalet İçin Hare-ket oluşumuyla görüştü.

Halkının siyaset kurumuna olan güveninindarbeler nedeniyle alt üst olduğu Pakistan’dakoalisyon sürecinin uzama olasılığı ve ekono-mik çöküşe ramak kalması, Şerif’in önündekien zor iki konu. Tekstil işkolunda süren işçieylemlerine karşı yasal düzenleme isteyen ser-mayeye ilk günden göz kırpan Şerif, ekono-mik sıkıntılar için IMF, siyasal sorunlar için deABD’ye kendini tabi kılma çabasına girmeyebaşladı.

Pakistan’daseçim:Güvencesizlikve kriz

1 Mayıs’ta bir dünya sokakta

Diplomasileri sancıda

Suriye, Reyhanl›’daki patlamayla ilgileri olmad›¤›n›, sorumlulu¤un AKP’de oldu¤unu söyledi

Ekim 2012’de bir milyon iflçinin tarihi grevine sahne olan Endonezya’da 1May›s’ta da yüz binlerce emekçi meydanlar› doldurdu.Türkiye’de Taksim direniflinin günde-

minde oldu¤u 1 May›s’ta iflçi s›n›f›n›n sesi,dünyan›n dört bir yan›nda yank›land›.Avrupa’daki 1 May›slar, güvencesizleflen iflçive kamu çal›flanlar› baflta olmak üzere,kemer s›kma paketlerine ve iflsizli¤e dire-nen halk›n genifl kat›l›mlar›yla geçti. Özel-likle krizin derinleflti¤i ‹spanya, Portekiz,Yunanistan ve Belçika’da kitlesel yürüyüflleroldu.

Emperyalizmin ucuz emekgücü alan›olarak flekillendirdi¤i Asya ülkelerindeasgari ücrete ve kölece çal›flma koflullar›nakarfl› “insanca yaflam-insanca yaflayacak

ücret” talebi öne ç›kt›. Bangladefl’te ise onbinlerce iflçi ifl kazalar›n›n faillerinin bulun-mas›n› istedi. ‹ktidarda popülist solhareketlerin oldu¤u Latin Amerikaülkelerinde ise 1 May›slar, s›n›f ile devletinbir araya geldi¤i etkinlikler halindeydi.

‹ran’da 1 May›s’›n yasaklanmas›na karfl›ülkenin pek çok kentinde soka¤a ç›kaniflçiler, polis sald›r›lar›yla karfl›laflt›.Tahran’daki Çitgar Meydan›, Taksim gibiabluka alt›na al›nd›, meydana ulaflmakisteyenler saatlerce sald›r›ya u¤rad›. GüneyKore, Swaziland ve Almanya’n›n Hamburgkentinde de çat›flmalar yafland›.

Page 6: 183'üncü Sayı

ÇEVRE/EĞİTİM

Halk›n Sesi

616 May›s 2013 / 29 May›s 2013

E meğin güvencesizleşti-rilmesi, kentlerin yağ-malanması ve doğanın

talan edilmesi ekseninde neoli-beral politikaları dayatan ser-maye ve onun partisi AKP,“doğal SİT alanı” olduğu defa-larca kanıtlanmasına karşın Ri-ze’nin Fındıklı ilçesini yıllar ön-ce gözüne kestirdi. Arılı veÇağlayan vadilerindeki derele-rin coşkulu akışını, kasalarınıdolduracak bir para akışına dö-nüştürmek isteyenler, halkın ya-şam alanlarına doğrudan müda-halelerde bulununca “doğal di-renişler” de beraberinde geldi.Fındıklı halkı, hem hukuksalhem de fiili zeminde yürüttüğümücadele ile vadilerine 6 yıldırkazma dahi vurdurmadı.

6 YILDIR KAZMA VURULAMADI

HES şirketlerinin son giri-şimleri 28 ve 30 Nisan’da oldu.Arılı Köyü’ne bir kez daha gel-diler, bölgede çalışma yapmakve plan düzeyinde kalan proje-lerini olgunlaştırmak istediler.Kendilerini gizlemeye çalıştılar-sa da, köylüler arasındaki istih-baratın ağının gücünü henüzfark edememiş olacaklar, yaka-landılar. Derelerin KardeşliğiPlatformu (DEKAP) ve Fındık-lı Derelerini Koruma Platfor-mu’nun (FDKP) öncülüğündeoraklı teyzelerin, sopalı amcala-rın sloganları arasında vites vi-tes üstüne attırarak kaçtılar.Şirketi korumakla mükellef jan-darma yaşananları izlemekleyetindi.

Fındıklı’yı benzer mücadeledeneyimlerinden farklı kılan,bölgeye gelen şirket yetkilileri-nin 6 yıldır “her defasında” di-renişle karşılanması. Halkın Se-si olarak, uzun erimine karşınsürecin başarıyla yürütülmesini,direnişin içinden dinlemek içinFDKP Sözcüsü Avni Ertaş ilegörüştük. Ertaş, direnişin arka-sındaki kararlılığı, örgütlülüğü,birliği ve dayanışmayı anlattı.

‘GELEN, AMACINA GÖREKARfiILANIR’

Her şeyden önce, şirketyetkililerinin karşılanması nasılörgütleniyordu? Sorumuza

aldığımız yanıt “farkındalık”oldu. Ertaş’ın aktarımına görebölge halkı 6 yılda öyle birfarkındalık geliştirmişti ki;köylerde, vadilerde, yaylalardabölge dışından geldiği anlaşılanaraçlar görüldüğü anda hızlı birhaberleşme ağı kuruluyordu.İlk olarak araç durduruluyor,nazikçe amaçlarının ne olduğusoruluyordu. Bölgeyi gezmekisteyene kapılar ardına kadaraçılıyor, sofralara birer tabakdaha ekleniyordu. Yok, amaçtalansa sonuç belliydi.“Fındıklı’ya gelen amacına görekarşılanır” sloganı da böyleortaya çıkmıştı zaten. Sofraysasofra, sopaysa sopa!

DEVLET, fi‹RKETLER‹NEMR‹NE AMADE

Avni Ertaş konuşmasındason bir aya özel bir yer ayırmaricasında bulundu. Kendisi debir HES şirketinin ortağı olanOrman ve Su Bakanı VeyselEroğlu’nun HES’çi şirketlere

tüm kamu kurumlarınınyardımcı olması gerektiğiaçıklamasını hatırlattığı sözleri-ni şöyle sürdürdü: “Açıkla-madan sonra bölgeye gelenekipler, sözleşmiş gibi resmikurumların adını verdi. BazenÇaykur Genel Müdürlüğü oldu,bazense Tapu Kadastro GenelMüdürlüğü. Hatta son olaydaimzalı, damgalı belge de göster-diler. Durumun öyle olmadığınıaslında biliyoruz. Arıyoruz,aratıyoruz, gerçeği öğreniyoruz.Zaten bu bölgede TapuKadastro’luk bir iş yok. Yanibakanın sözleri fiili olarakyaşanmaya başladı.”

Daha önce mafyayla, çıkarçeteleriyle karşı karşıyakaldıklarını, üzerlerine silahdoğrultulduğunu hatırlatanErtaş, tehditleri doğru yoldaoldukları şeklindeyorumladıklarını ifade etti.

Bıçağın kemiğe dayandığınısöyleyen Ertaş, “Bıktık bunlar-dan. Kadınlarımız, amcalarımız

çay mı toplasın, bağına bahçe-sine mi baksın, yoksa nöbet mitutsun. ‘HES’çiler geldi’ dendiğian, 15-20 araçla düş peşlerine,kovala. Kıyasıya bir sinir savaşı,bir taktik savaşı. Satranç gibi”diyerek sözlerini sürdürdü.

‘B‹Z B‹R HALKHAREKET‹Y‹Z’

Bölge halkının hem kendi-leri, hem de hakkını araya-mayan kurdun, kuşun, ağacın,böceğin adına direndiğinibelirten Ertaş, Fındıklılılarınhakları için yürüttüğü mücade-leyle bir halk hareketinedönüştüğünün, muhtarı, işçisi,kadını, çocuğu, her düşüncedeninsanıyla bir örnek olduğununaltını çizdi.

HES KARfiITIMÜCADELEDE YEN‹DÖNEM

Bir dönem DEKAP Yürüt-me Kurulu üyeliği de yapan Av-ni Ertaş ile son olarak HES

karşıtı mücadelenin önümüzde-ki dönemini konuştuk. 5-6 yıllıkzaman diliminde hem halkın,hem de şirketlerin deneyimlerelde ettiğini ve çatışmanın bellibir noktaya geldiğini söyleyenErtaş, AKP eliyle yapılan yasaldüzenlemelere dikkat çekerekyeni dönem mücadele anlatışı-na ilişkin değerlendirmelerdebulundu:

“Artık HES’ler hızlıca el de-ğiştiriyor. Sürecin her aşama-sında farklı şirketler devreye so-kuluyor. Bu da hukuki mücade-lenin önünü tıkıyor. Yeni dö-nemde bunlar gözden geçiril-meli, mücadelenin yöntemi ye-niden tanımlanmalı. Yanı ba-şında inşaatlar sürerken diren-diğini söyleyen dostlarımız bu-nun bir tarz olduğunu söylüyor.Oysa hak için yürütülen müca-delede en doğru tarz, en sonuçalıcı tarzdır. En doğru tarz, halkiçin halkla birlikte mücadeletarzıdır. Aksi halde kaybede-riz.”

Sofraysa sofra, sopaysa sopa6 yıldır Fındıklı’ya tek bir kazma vuramayan HES’çi şirketlerin yolunu AKP açtıkça, halkkapatıyor. Süreklileşen direniş, yeni dönem HES karşıtı mücadelenin ipuçlarını taşıyor

ÇA⁄LAR ÖZB‹LG‹N

Halk›n Sesi

[email protected] günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.

SSaahhiibbii vvee SSoorruummlluu YYaazz›› ‹‹flfllleerrii MMüüddüürrüüAli Ergin Demirhan

TTeelleeffoonn // FFaakkss0212 245 90 37

AAddrreess Kamerhatun Mahallesi Tarlabafl› Bulvar› Caddesi No: 117/6 BEYO⁄LU/‹STANBUL

BBaass››lldd››¤¤›› YYeerrART Matbaac›l›k, Türker Saltabafl, ‹stasyon Mah. 242 Sk, No:32

Kartepe / Kocaeli (0262 373 45 03)

Çocuklarımızın son dersin bitiş zilinin çal-masını dört gözle bekleyip, zilin çalmasıyla bir-likte koşarak evlerine gittiği, önlüğünü bileçıkartmadan çantayı hızla evin kapısına bırakıpsokağa koştuğu dönemleri hepimiz hatırlıyoruz-dur. Bu hatıra, son on yılda eğitimde gittikçebelirleyici hale gelen sınavlarla (paralı eğitimle)birlikte yerini; dershanelere, özel derslere,etütlere, yoksul mahallelerin yoksul çocuklarıiçinse atölyeye, organize sanayi bölgesine,mahalledeki kahvede çaycılık yapmaya bıraktı.Sınav eşitsizlik üreten ve eşitsizliği derinleştirenbir sistem olarak velilerin, öğrencilerin ve öğret-menlerin hayatına hükmeder oldu. Hem öğret-

menleri hem de öğrencilerikendi emeklerineyabancılaştırdı.

4+4+4’ün ilk gündemegeldiği günlerde baştabaşbakan olmak üzerebirçok AKP’li tarafından dil-lendirilen “Dershaneleri ka-patacağız, sınavlarıkaldıracağız” propagan-dalarının bir kez dahahavalarda uçuştuğu budönemde yeni Milli EğitimBakanı Nabi Avcı eğitim sis-teminin kurgulandığı enönemli yere işaret ederek

“çocuklarımızı sınav cenderesinden kurtarmak”için kolları sıvadı. Nabi Avcı, Kazak EğitimSistemi üzerinde çalışma yaptıklarını belirterekçocuklarımızı cendereden kurtarmanın yolunuçoktan seçmeli değil açık uçlu sınavlardabuldu, AKP’nin parlak fikirlerine bir yenisinidaha ekledi.

Nabi Avcı, yaptığı bu açıklamayla birlikteözellikle ana akım medyada eğitim sistemineilişkin tartışmaların eksenini basit bir sınav tek-niği tartışmasına kilitleyerek yaşanan ve yaşana-cak olan yıkımın üstünü örtmeye çalıştı. Eğitimsisteminin kangrenleşmiş tüm sorunlarının çö-zümünün sınavların test mi klasik mi olacağına,ders dışı performanslarla sosyal etkinliklerin mibelirleyici olacağına indirgedi. Oysa, Milli EğitimBakanlığı bünyesinde, Ömer Dinçer dönemin-den beri devam eden, orta öğretimin yenidenyapılandırılmasına ilişkin yapılan çalıştayların,toplantıların, açıklamaların üstünü kazıdığımız-da, eğitimde piyasalaştırma, güvencesizleştirmeve gericileştirme üzerine kurulu AKP politikalarıvardır ve gerisi hikayedir.

AKP, bugün yoluna devam ettiği Nabi Avcıile birlikte piyasacı, gerici eğitime, 4+4+4’etam gaz devam etmektedir. O yüzden de millieğitim müdürlükleri aracılığı ile kamu özel or-taklığı çerçevesinde (eğitim kampüsleri için)okul müdürlerinden okulun kaç metre kare ol-duğunun ve arazisinin ne kadar para edeceği-nin tespit edilmesi istenmekte, 4+4+4 ile bir-likte derslik yetersizliğinden laboratuvarlar, kü-tüphaneler sınıfa çevrilip kapatılırken mescitlerartık törenlerle açılmakta, kutlu doğum haftası,umre ziyareti kampanyası ile bileştirilerek gericieğitim kökleştirilmektedir. Yani neoliberal gericieğitim politikalarından en ufak bir sapma yok.

“Sınavları kaldırıyoruz her çocuk kendi ma-hallesindeki okula gidecek” dedikleri projeniniçinden merkezdeki okulların kendi sınavlarınıyapması, “lise türlerini azaltıyoruz” iddiasındanyeni ayrıcalıklı liseler çıkıyor. Yoksul çocuklarınameslek liselerine gitmek dışında başka bir seçe-nek bırakmayan hatta yoksul mahalleleri getto-laştıran ve hapseden, güvencesizliğe kitleselolarak çocuk emeği ekleyen, kamusal eğitimalanını daha da daraltan eğitim sistemi, serma-ye için çok şey, öğretmen öğrenci ve velileriçinse sadece yıkım vadediyor. Eğitim kamusal,bilimsel ve anadilinde olmadığı sürece yani“hak” olmadığı sürece dershanelerin adı değişirözel etüt merkezi olur, sınav tekniği değişir açıkuçlu olur, öğrenci bant sisteminde cıvata, öğ-retmense dakikada en çok cıvata sıkan “taşeronöğretmen” olur. Yani AKP’nin asıl cenderedenkurtarmaya çalıştığı, öğrenciler değil gericiliğintesisi, sermayenin kendisidir.

Bundandır ki parasız, bilimsel, anadilindeeğitim mücadelesi verenler için, hem öğret-menleri hem de öğrencileri değersizleştiren,eşitsizlikleri değiştiren, değerlendirme değil ele-me üzerine kurulu sınavların kaldırılması müca-delesi aynı zamanda kamusal eğitim mücadele-sidir. Eğitime yeterli bütçe, okula kütüphane-laboratuvar, mahalleye okul, güvenceli öğret-men, bilimsel-eleştirel eğitim mücadelesidir.Eğitimde belirleyiciliği ve önemi her geçen günartan sınavlar, dershaneler, kurslar, etütler doğ-rudan neoliberal programın gerekleri ile ilgilidir.Yani teknik bir mesele değildir.

E¤itimde y›k›ma tam gaz devam

BetülKorkut

E¤itim Sen MYKüyesi

F I N D I K L I ’ D A T E K K A Z M A D A R B E S ‹ N E D A H ‹ ‹ Z ‹ N Y O K

Artvin’de Eğitim Sen şubeyöneticisi Bilgehan Er-

dem maden şirketi yetkilileriy-le yaşadığı bir gerilim sonrasın-da polise ifade verdi. Poliseverdiği ifadeden birkaç günsonra Yusufeli İlçesi’ne sürgünedildiğini öğrendi. Artvin halkıBilgehan Hoca’nın sürgün edil-mesine tepki gösterdi.

Artvin Eğitim Sen başta ol-mak üzere kentteki demokra-tik kitle örgütleri, siyasi parti-ler, öğretmenler, öğrenciler veveliler bir araya gelerek kentmeydanında bir basın açıkla-ması yaptı. Eylem sürerkenYeşil Artvin Derneği yönetici-leri ve Eğitim Sen Artvin Şube-si Başkanı Köksal Gümüş, Art-

vin Valisi Necmettin Kalkan’ınmakamında konuyla ilgili birgörüşme yaptı. Vali, kararıgözden geçireceğini söyledi.Eğitim Sen Şube Başkanı Kök-sal Gümüş, görüşmenin ardın-dan bir açıklama yaparak sür-gün kararı geri çekilinceye ka-dar eylemlerini sürdürecekleri-ni belirtti.

TOKİ Doğanbey Mahallesihalkı bir süredir mahallele-

rinde ilk ve ortaokul talebiyleimza kampanyası yürütüyordu.Mahalleliler 13 Mayıs’ta topla-dıkları imzaları İl Milli EğitimMüdürlüğü’ne bir eylem yapa-rak teslim etti. Mahalleliler oku-lun yanı sıra bölgelerinde sağlıkocağı da bulunmadığını belirtti.

2008 yılında başlayan kentseldönüşüm çalışmaları sonrasındaokulsuz ve sağlık ocaksız kaldık-larını söyleyen mahalleliler 800hanenin ve 10 bin nüfusun bu-lunduğu mahallede ilkokul veortaokul bulunmadığı için ço-cukların uzak bölgelerdeki okul-lara gitmek zorunda kaldığınısöylüyor.

Doğanbey: ‘Okul vesağlık ocağı istiyoruz’

Artvin’inonuru,BilgehanHoca

Mersin Liman›’nda ele geçi-rilen pirinçler incelemeye al›n-d›. ‹nceleme sonunda iki GDO›rk›n› birden içerdi¤i tespitedildi. Ama elbette bilimselsonuçlar hükümeti ikna etme-ye yetmedi. Üstelik bilim in-sanlar› halk› ikna edebilir flüp-hesiyle bask› alt›na al›nmayaçal›fl›ld›. Pirinçlere iliflkin yap›-lan incelelemelerin merkez so-rumlusu Doç Dr. Alper TungaAkarsubafl›’na ‹TÜ yönetimi so-ruflturma açt›. G›da Tar›m veHayvanc›l›k Bakan› Mehdi Ekerde GDO’lu pirinçleri yukardakigibi savundu.

“Bulaflmay› Amerikal›laryapmad› ki zaten. PirinçGDO’lu de¤il çeltik GDO’ludur.Çelti¤i soyup kabu¤unu att›k-tan sonra zaten GDO diye birfley kalm›yor ki. ‹nsanlar çeltikyiyemez zaten. Dolay›s›yla bu-lafl›kl›k zaten ortadan kalk›yor.Bunda as›l konu pirinç. GDO’lupirinç yok. Kabu¤u olan çeltik-te varsa o da soyulduktan son-ra bir fley kalm›yor... Bu güniçti¤imiz suda arsenik var amayaz›lmaz üzerinde fliflenin. Yanibir tolerans var, insan›n da vü-cudunun zehire ihtiyac› var.”

Yap›lmas› gereken tek iflkald› o da; bakan›n kameralarkarfl›s›nda öve öve pilav yeme-si...

Bakan:‘Zehire deihtiyaç var’

Page 7: 183'üncü Sayı

KENTHalk›n Sesi

716 May›s 2013 / 29 May›s 2013

‘‹BB eliniçay›r›mdan çek’

Kadıköy’deki Kuşdili Çayırı’nın İstan-bul Büyükşehir Belediyesi tarafındanAVM yapılmasına karşı Kadıköy halkı10 Mayıs'ta yürüdü. Eylemde KuşdiliÇayırı’nın İstanbul’da kalan son depremçadır alanı olduğuna ve AVM yapılması-nın bir felaket olacağına dikkat çekildi.

‹ETT’den gizli zam! İETT'nin yaptığı açıklamaya göre, İstan-

bul Büyükşehir Belediyesi UlaşımKoordinasyon Merkezi’nin kararı gereğince1 Mayıs 2013 tarihinden itibaren toplutaşıma araçlarında kullanılan “Aylık MaviAkbil”e 155 TL ücret karşılığında 180 geçişhakkı verildi. Bu hak daha önce 200'dü.Böylece aylık mavi kart kullananlara yüzde10'luk bir gizli zam yapılmış oldu.

'Engellilerin ötekilefltirilmesine hay›r'Diyarbakır Engelliler Meclisi,

"Engellilerin ötekileştirilmesine hayır"demek için Bağlar Belediyesi EvdalêZeynikê Engelsiz Yaşam Parkı'ndabasın açıklaması yaptı. Açıklamada,toplumda engellilere dönük gelenek-selleşmiş, bilim dışı görüş ve yorumlarındeğişmesi için toplumun eğitilmesiistendi.

2BYasası nedeniyle istenen yüksekrayiç bedelini ödeyemeyen,

evlerinin arazileri TOKİ’ye peşkeş çekil-mek istenen Ümraniyeliler, 12 Mayıs'taeylem yaptı. Ümraniye Tepeüstüdurağından toplanan mahalleliler, IKEAmağazası önüne yürüdü. Mahalle temsil-cilerinden Bekir Yılmaz alanda yaptığıkonuşmasında, “Biz hakkımızı alanakadar bu eylemimize ve direnişimizedevam edeceğiz. Bizler Türkiye’nin çeşitliillerinden geldik. Dün birbirimizi tanı-mazken bugün alanlarda omuz omuzaverdik” dedi. Yılmaz’ın konuşmasının ar-dından basın açıklaması yapıldı. Tüm ma-halleler adına basın açıklamasını yapanGülseren Doğan, Reyhanlı'daki patlamayıkınayarak konuşmaya başladı.

"B‹Z‹ YER‹M‹ZDEN EDEMEZLER"Doğan, “Biz kuş uçmaz, kervan geç-

mez bu yerleri yaşanabilir hale getirmekiçin çoluğumuzun çocuğumuzun kursa-ğından keserek bugünü var ettik. Şimdikarşımıza 2B Yasası, özel proje alanı,mahkemelik alan gibi sorunlar çıkarıyor-lar, yarın da kentsel dönüşümü çıkaracak-lar” dedi. Doğan, rant peşinde koşanAKP’nin, rantsal dönüşüm adı altındaÜmraniyelileri yerinden sürmek istediği-ne dikkat çekti. Bayraktar’ın bu sorunu

çözeceğine dair sözünü hatırlatan Doğan,2B rayiç bedellerini, özel proje vemahkemelik alanları kabul etmediklerinivurguladı. “Bizi yerimizden etmek istiyor-lar. Bir birlik olacağız, güçlerimizibirleştireceğiz ve bu yağmaya karşıçıkacağız" diyen Doğan, yasa geri çeki-lene kadar direneceklerini ve enindesonunda kazanacaklarını vurguladı. Basın

açıklamasının ardından mahalleliler da-ğılmadı. Antalya'nın 2B mücadelesindesık sık yapılan yol kesme eylemini bu kezÜmraniyeliler yaptı. Mahalleliler caddeyiçift yönlü trafiğe kapattı. Mahallelilerinönüne barikat kuran polis, kalabalığı da-ğıtamaya çalıştı. Ancak mahalleliler dağıl-mamakta kararlıydı. Cadde üzerinde slo-ganlar atan mahalleliler, oturma eylemi

yaptı. Yaklaşıkbir saat sürenyol kesme ey-leminde ma-halleliler"Barınmahakkımızengellene-mez" diyehaykırdı.

TOMA ‹LEKARfiIKARfiIYA

Ümraniyelileridağıtamayan polis, mahal-lelilerin karşısına TOMA getirdi.Bir kadın, “Buraya da mı gaz sıka-caksınız!” diyerek tepki gösterdi. 40yıldır Ümraniye’de yaşadıklarını söy-leyen mahalleliler, haklarını aradık-ları için TOMA ve polis barikatıylakarşı karşıya getirildiklerini vurgula-dı.

“BÜYÜK ÜMRAN‹YE M‹T‹NG‹’DEGÖRÜfiMEK ÜZERE”

Mahalleliler Ümraniye’nin göbe-ğinde tüm kurum ve kuruluşlarındestek verdiği "Büyük ÜmraniyeMitingi'nde" tekrar bir araya gelmeküzere sözleşti.

Halkevleri 2014’teki yerel seçimleriçin hazırlıklara başladı. 12 Ma-yıs'ta Ankara’da yapılan Yerel Yö-

netimler Forumu’nda kadınlar, işçiler, en-gelliler, akademisyenler ve yerel yönetimle-rin temsilcileri bir araya geldi.

Açılış konuşmasını Halkevleri GenelBaşkanı Oya Ersoy yaptı. Hatay Reyhan-lı’daki patlamada hayatını kaybedenlerinacılarını paylaştıklarını belirterek konuşma-sına başlayan Oya Ersoy, “Bugün yaşadık-larımızın sorumlusu AKP iktidarı ve onla-rın savaşçı, kirli politikalarıdır” dedi. “Suri-ye ve bölge halkları üzerinde oynanan em-peryalist politikalara son verilmelidir”diyen Ersoy, Davutoğlu’nu istifaya çağırdı.

‘AKP’Y‹ TAR‹HE GÖMMEK ‹Ç‹NÇALIfiACA⁄IZ’

Önümüzdeki süreçte yapılacak olan ye-rel seçimlerin Cumhurbaşkanlığı seçimleri-ni ve genel seçimleri etkileyeceğini vurgula-yan Oya Ersoy, “Bizler için yerel yönetim-ler sadece kazanmak demek değildir. Siya-sal hedeflerimiz doğrultusunda çalışmalaryapmak zorundayız. AKP’yi tarihe gömmekiçin çalışacağız” dedi. AKP’nin ülkeyi 11yıldır tek başına yönettiğini ancak işe bele-diyeler ile başladığını, 19 yıldır da İstanbulBelediyesi’ni yönettiğini ifade eden Ersoy,Ankara ve İstanbul’daki AKP’li beledi-yelere karşı verilen mücadeleyi hatırlattı.Ersoy, Ankaralıların Melih Gökçek’iDikmen Vadisi’nden, metroturnikelerinden, otobüs kuyruklarından,aklanan kara paralardan tanıdığını vurgu-ladı. AKP için kentlerin rant alanı vekentlerde yaşayanların da müşteriolduğunu vurgulayan Oya Ersoy, “Bizhalkız. Halkçı yerel yönetim istiyoruz.Kentte yapılacak her dönüşümün halkınkararları ile halk yararına yapılmasını isti-yoruz” dedi.

Forumun ilk iki oturumunda“Neoliberalizm ve Belediyecilik”, “Çevre

ve Şehircilik Bakanlığı Üzerinde YeniRejim Okuması”, “Kürt Hareketini TemsilEden Partilerin Belediyelerinde SosyalBelediyecilik Uygulamaları ve Sonuçları:Diyarbakır Örneği”, “BelediyeHizmetlerinin Taşeronlaştırılması”başlıklarında akademisyenler ve uzmanlarsunumlar yaptı. Her oturum sonundatartışmalar yapıldı.

SÖZ MÜCADELEN‹NForumun son bölümünde Türkiye’nin

dört bir tarafında barınmadan, ulaşıma pekçok hak mücadelesi başlığına dair deneyim-ler, “Neoliberal dönemde halkçı yerel yö-netim mümkün mü?” sorusuna ışık tuttu.Ulaşım hakkı mücadelesine dair deneyim-leri paylaşan Korkmaz Aslan, kentsel dönü-şümlerle birlikte yolların ve ulaşım biçim-

lerinin de değiştiğini belirtti. AKP’nin ken-te yönelik saldırılarının sadece sermaye sal-dırısı olmadığını, rejim değişikliği olduğunuvurgulayan Çiğdem Çidamlı, “Bir süre son-ra İstanbul tanınmaz hale gelecek. O ne-denle kent hakkı dediğimiz, emekçilerineşit, insanca yaşayabilmesidir. Beşiktaş’ta 7saat boyunca direnenler, İstanbul’u harami-lere yem etmeyecek bir mücadele örgütle-

yecektir” dedi. Engelli haklarını kürsüye ta-şıyan Erhan Akkaya çevre, ulaşım gibi dü-zenlemelerde engellilerin dikkate alınmadı-ğını belirterek engellilerin vitrin olarak ye-rel yönetimlere alındığını ifade etti. HopaKemalpaşa muhtarı Şenol Çelik omuzomuza verilen mücadeleyle yaşam alanları-na sahip çıktıklarını ve bölgelerine HES’lerikurdurtmadıklarını söyledi. Mamak Beledi-ye Meclis üyesi Yusuf Sağlık halkın taleple-rini sokakta verdikleri mücadelenin gücüylemeclis salonlarında kabul ettirdiklerini ifa-de etti.

KADIN MECL‹SLER‹YLE YERELYÖNET‹MLERE

Kürsüde kreş ve şiddete karşı mücadeledeneyimlerini aktaran kadınlar, yerel yöne-timlerde kadınların kurucu bir özneolduğunu belirtti. Dikmen'de ÇankayaBelediyesi’nin kapısını arşınlayarak kreşhakkını kazanan kadınlar 2014 yerel seçim-lerinde kadınların en önemli taleplerindenbirinin kreş olacağını ifade etti. Kocasıtarafından katledilen Zülfü için eylemlerdüzenleyen ve Zülfü’nün adını mahalledekiparka veren Mamaklı kadınlar adına SılaUzunpınar, kadına yönelik şiddete karşısürdürdükleri mücadeleyi tüm kentte yaya-caklarını belirtti. Dilşat Aktaş’ta “HalkevciKadınlar yerel yönetimlerde kadın meclis-leri oluşturarak, belediye başkanlıklarınakadınların taleplerinin hayata geçmesinidayatacaktır” dedi. Forumun sonuç bildir-gesini Halkevleri Genel Sekreteri NuriGünay okudu. "AKP’nin karşısında paro-lamız 'Halkın hakları için halkçı yerel yöne-tim' olacaktır" diyen Günay, en küçük yerelbirimden ülke düzeyinde halk örgütlülük-lerini yaratma hedefiyle yerel yönetimstratejisi kuracaklarını dile getirdi. Günay,barınma, ulaşım, çevre mücadelelerinin veörgütlenmelerinin yaygınlaştırılmasının ba-şat hedef olduğunu söylediği konuşmasın-da, meclislerin halkçı yerel yönetimlerin iş-letilmesinin güvencesi olduğunu kaydetti.

Halkın hakları için halkçı yerel yönetim

2B Yasası, özel proje alanı, mahkemelik alan gibi sorunlar nedeniyle sokağa dökülenÜmraniyeliler, 12 Mayıs'taki eylemde caddeyi çift yönlü trafiğe kapattı

Sermayenin kentine karşı emeğin kenti Forumun en önemli bafll›klar›ndan biri, AKP’nin kentsel dönüflüm

politikalar›na karfl› verilen mücadeleydi. Kutay Meriç; Büyükflehir, Afet,Yabanc›lara Toprak Mülkiyeti, 2B yasalar›yla toprak rant›n›nhareketlendirilerek iç ekonominin canland›r›lmak istendi¤ini söyledi.Meriç; Dikmen, Polatl›, Kartaltepe, Kepez, Aksu Köyü gibi deneyimler-den örnekler verdi. Dikmen Vadisi’nde yürüttükleri 8 y›ll›k direniflinsadece bar›nma hakk› de¤il, topyekûn bir haklar mücadelesi oldu¤unuifade eden Dikmen Vadisi Bar›nma Hakk› Meclisi’nden Tar›k Çal›flkan,

Vadi’ye düzenlenen son silahl› sald›r›da halk›n silahlar›n üzerine yürü-yor olmas›n›n, yeni döneme iliflkin önemli ipuçlar› tafl›d›¤›n› kaydetti.Mamak Dostlar Mahallesi’nden Hüsnü Akkufl, AKP'lilerin bar›nma hakk›mücadelesi karfl›s›nda yer yer yelkenleri indirdi¤ini söyledi. Akkufl,mahallelerindeki Bar›fl Park› ve kütüphane deneyimlerini sundu.Forumda, bar›nma hakk› mücadelesi yürütürken tutuk-lanan Dikmen Vadisi sakini ‹brahim Seven’esloganlarla selam gönderildi.

MEHTAP MET‹NO⁄LU

TÜRKAN KARAKUfi Ülkenin dört bir yanında yerel seçim hazırlıklarına başlayanHalkevleri, halkçı yerel yönetimlerin garantisi olan halkın haklarımücadelesini yükseltme çağrısı yaptı

Ümraniyeliler barınma hakkı için yol kesti

Page 8: 183'üncü Sayı

A dana’nın Tuzla İlçe-si’ne bağlı KaragöçerKöyü’nde bir grup

genç, 5 Mayıs günü jandarmatarafından engellendi. Gençlertıp fakültesi öğrencisiydi vesağlık taraması yapmak istiyor-du. Mevsimlik tarım işçilerininsağlıkçıyla buluşmasınıengelleyen jandarmanıngerekçesi hazırdı, emir kuluyduve emir validen gelmişti.

‘SA⁄LIK VE ÇALIfiMAfiARTLARI ‹LE ‹LG‹L‹ SORUSORMAYIN’

Adana Tabip Odası BaşkanıAli İhsan Ökten; kan şekeriölçümü, ağız diş sağlığı tara-ması, çocukların yaşlarına görenormal beslenip beslenmediğinikontrol etmek, hastalıkları olupolmadığına bakmak ve sağlıkeğitimi vermek için bölgeyegittiğini belirtti. ÖğrencilerdenRojda, sağlık taraması içindeğil seyahat etmek için dahijandarmadan izin çıkmadığınıgeçen sene de engellemeylekarşılaştıklarını, jandarmanın“Size refakat ederiz ama oradasosyal sağlık ve çalışmakoşulları hakkında tek bir sorusoramazsınız” dediğini aktardı.

2011 senesinde benzer birdurum Bursa’da üniversite öğ-rencilerinin başına gelmişti. Bu

sefer mevsimlik tarım işçileri-nin çocuklarına eğitim vermekisteyen Öğrenci Kolektifi üyele-ri valilik ve milli eğitim müdür-lüğü engeline takılmıştı.

Öğrencilerin aldığı yanıt“Biz gerekeni yapıyoruz sizinbir şey yapmanıza gerek yok”olmuştu.

‘Ö⁄RENC‹ MEVS‹ML‹KTARIM ‹fiÇ‹S‹BULUfiMASIN’

Öğrencilerin jandarma tara-fından engellenmesi ve engelle-nen etkinliğin bir sağlık tarama-sı veya eğitim faaliyeti olmasıengellemenin amacını sorgula-tıyor. Toplumsal muhalefetin

önemli bileşenlerinden üniver-sitelilerin, potansiyel bir güçolan mevsimlik tarım işçileriylebuluşması devleti endişelendiri-yor. Mevsimlik tarım işçileriniüniversitelilerin eğitim ve sağlıkhizmeti vermesinden koruyandevlet bu işçilerin emeğininucuzlatılması için de ne gereki-

yorsa yapıyor.

GÜVENL‹K SORUNU6-7 Nisan’da gerçekleştirilen

Mezopotamya Mevsimlik Ta-rım İşçileri Kurultayı’nda, dev-letin Kürt mevsimlik tarım işçi-lerine “güvenlik sorunu” olarakbaktığı ortaya konulmuştu. Ka-radeniz’de fındık toplamaya gi-den tarım işçileri kent girişle-rinde bataklık kenarına kurulançadırlarda barındırılıyor, işçile-re çadırkentin giriş ve çıkışla-rında kimlik kontrolü yapılıyor.Günlük 25 liraya çalıştırılan yüzbinlerce tarım işçisi yasalara gö-re işçi sayılmıyor. İş güvencesiolmayan Kürt mevsimlik tarımişçileri, valiliklerin talimatlarısonucu kentteki toplu yaşamaalınmadıkları için yerli halklahiçbir ilişkileri olmuyor, bu du-rum mevsimlik tarım işçileriniırkçı saldırıların ve linç girişim-lerinin hedefi haline getiriyor.

HEM KÜRT HEM ‹fiÇ‹,ÜSTEL‹K MAVS‹ML‹KTARIM ‹fiÇ‹S‹

Mevsimlik tarım işçileri üze-rindeki bu baskının bir sonucuda çoğu zaman toprak sahi-binin Kürt mevsimlik tarım işçi-lerine paralarını vermemesi.Kürt oldukları için baskıya ırkçıbaskıya maruz kalan işçiler ay-rıca ekonomik şiddete de ma-ruz kalıyor.

EMEKHalk›n Sesi

816 May›s 2013 / 29 May›s 2013

Grev işçi sınıfı mücadelesi tarihinde sihirli birsözcüktür. İşçi sınıfının “üretimden gelen

gücü” dendiğinde grev akla gelir. Grev emek vesermayenin çıplak biçimde karşı karşıya geldiği birdurumu ifade eder… Ülkemizde grev daha çokyasalarla tanımlanmış “yasal grev” için kullanıldı.Yani bir sendikanın bir işyerinde örgütlenmesi veyetki almasını takiben işçi ve patron tarafının karşıkarşıya gelerek bir sözleşme yürütmeye başlamasıve bu sözleşmede anlaşmazlığa düşmüş olmasıhalini ifade eder…

Bu şekilde işleyen bir grevin bazı istisnalar hariç,epeyce bir zamandır olmadığını biliyoruz. Kuşkusuzbunun sebebi zaten küçük bir azınlık olan sendikalı

işçilerin yürüttükleri toplusözleşmelerden memnuniyetleayrılması değil. İşçi sınıfı veonun sendikal örgütlerininböylesi bir mücadelenin altınagirebilecek ideolojik-örgütseldonanımdan yoksun olmasıkuşkusuz esas sebep. İkincilsebep ise mevcut yasalarıngrev yapılmasını neredeyseimkansız hale getirmesi.Sendikalar ve işçiler patronunönlerine koyduğu şartları üçaşağı beş yukarı kabul etmekzorunda hissediyor kendini.

İşverenlerin sendikaların“grev” tehdidinden eskisi kadar

çekinmiyor ve işçilere ciddi zararlar verecek tekliflerihiç çekinmeden sunabiliyor; sonuçta sözleşmelertıkanıyor. Havacılık ve metal sektöründekisözleşmelerin tıkanmasıyla grev ilan edilmesiönümüzdeki günlerde öyle ya da böyle grevkonusunun konuşulacağını gösteriyor.

Grevin yasal boyutu kuşkusuz önemli olmaklabirlikte işçi sınıfının yasal güvenceden bağımsızolarak kendi öz gücüne güvenerek bir mücadeleyehazırlanması “grev” tartışmasının en önemli boyutuolsa gerek. 1980 öncesi toplumsal mücadeleningüçlü bir parçası olarak örgütlenen ve büyük bircoşkuyla, kutlamalarla girilen grev süreçlerini son-raki dönemlerde hepimizin bildiği nedenlerdendolayı göremedik.

1980 öncesi grevlerin büyük çoğunluğu yasalçerçevede yapılmış olsa bile sınıf ideolojinintoplumsal hegemonyası sayesinde bu mücadelelerdaha başlar başlamaz bir işyerine veya iş kolunaözel hak mücadelesi olmaktan çıkar genel birmücadelenin parçası haline gelirdi. Zira o süreçdaha grev yasası bile yokken “yasa dışı grev”yapmış ve grev yasasının çıkartılmasını sağlamış birsınıf mücadelesinin devamıydı…

Bugün gelinen süreçte emek ve sermayearasındaki bu çıplak karşı karşıya gelişleri sadeceişyeri-işkolu bazında bir hak mücadelesi olarakgörmek ve en önemlisi yasalara bağlı kalarakörgütlemenin ve başarılı olmanın imkanıolmadığının bir kez daha altını çizmemiz gerekiyor.Hava İş belki son süreçte hiç durmaksızın birmücadele pratiğini sürdürdüğü ve teslim olmadığıiçin bu mücadeleden kazanımlarla çıkabilir. Ya dageçtiğimiz dönem MESS sözleşmelerinde olduğugibi ciddi mücadele deneyimlerine sahip,kararlılığını bütün örgüte yayabilmiş bir BirleşikMetal İş bu tür süreçleri kaldırabilir… Ancak dahagrev lafı ağza alındığında “uzun sürerse nasıldayanırız, imkanlarımız sınırlı” diye devam edilenkonuşmalarla grevi bir sınıf mücadelesi olarakörgütlemek mümkün değildir…

Üretimin bu kadar küçük parçalara bölündüğü,güvencesiz (sendikasız) çalışmanın esas çalışmabiçimi haline geldiği, yeniden üretim alanlarınınpiyasalaştırıldığı bir dönemsel süreçte grev diyetabir ettiğimiz işçi sınıfının “üretimden gelengücünü kullanması” sadece “yasal grev”lesınırlandırılamaz. Üretimden gelen güç, işçi sınıfınınher şeyidir. O’nu kullanma tehdidi olmadan ya dagerçekleştirmeden sermaye sınıfına karşı birmücadeleyi kazanma imkanı yoktur.

Bu nedenle işçi sınıfı bu silahını etkili biçimdekullanma yollarını öğrenmek durumundadır.Bunun yolunun “yasal grev” olmadığını bilerekbaşlamamız gerekiyor öğrenmeye… Üretmemehakkının işçilerin en doğal hakkı olduğu bilincininve pratiğinin yaygınlaştığı ve bu pratiği sadeceçalışanlarla değil artık emek süreçlerinin ayrılmazbir parçası haline gelmiş işsizler ve sosyal hakmücadelesinin taraflarıyla birlikte örmeye başlandığıyeni bir mücadele süreciyle “grev” gerçek anlamınıbulabilecektir. Bir başka deyişle yeni dönem “işçigrevleri” değil “halk grevleri” şeklinde örgütlenmeyibeklemektedir.

Grev iflvereni korkuturama ‘yasal’ olmayan›

Türkiye Taşkömürü Kurumu(TTK), toplu iş sözleşmesindeparça başı çalıştırma teklifindebulundu. TTK’nin teklifine göreişçiler çıkardıkları kömür başınaücretlendirilecek. TTK’nin öneri-sine göre, günde bir ton kömürçıkaran işçi ay sonunda maaşınaek olarak 200 lira alacak.

Üretimi artırmak içinbaşvurulan bu yönteme kaçakmaden ocaklarında sıklıkla rast-lanıyor. İşveren tarafından dahafazla kömür çıkarmaya zorlananişçi, silikonyum tozuna çok dahafazla maruz kalıyor ve ciddiakciğer hastalıklarınayakalanıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlıİETT Genel Müdürlüğü bünyesinde mü-dür olarak atanan bir kamu emekçisi dörtgün sonra Tüm Bel-Sen üyesi olduğu içingörevinden alındı. İsmini vermek isteme-yen kamu emekçisi, Tüm Bel-Sen’e üye

olduğunun öğrenilmesi üzerineİETT Abone İşleri Daire BaşkanıMurat Büyükçe tarafından odası-

na çağrıldı. “Biz seni müdür ola-rak atadık ama kurumda yö-netimin desteklediği sendikavar. Sen bu sendikaya değil

muhalif sendikaya üye ol-muşsun. Nasıl yapabiliriz?”

dedi ve 9 Mayıs günü kamuemekçisini görevinden aldı, Stra-

teji Daire Başkanlığına sürgün etti.

Show TV’de dört aydırmaaşlarını alamayan çalışanlar,sorunlarına bir de yemekhanekrizi eklendi. Yaşadıkları sorun-lar karşısında dilekçetoplayan çalışanlar yakınzamanda yapılanyemekhaneihalesininardından beşçeşit çıkanyemek üççeşidedüşerkenyemekkalitesinin deazaldığınısöylüyor.

Basın sektörükeyfi işten çıkarmaların,ücret ödememe ya da ücret

düşürme uygulamalarının enkolay uygulandığı sektörlerinbaşında geliyor. Sendikalaşmaoranının en düşük olduğu üç

sektörden biri olan basında,sendikasız çalışanların

işveren karşısındaherhangi birsavunma aracı

bulunmuyor.Sendikalarkanununundeğişmesi ilematbaalarınyanı sıra

gazetecilikalanında daörgütlenmeye

başlayan DİSKBasın İş, gazetecileri hak-

ları için örgütlenmeye çağırıyor.

Metal işkolunun iki büyük sendikasıtoplu sözleşme düzenek-

leriyle uğraşırken sendika-sız metal işçileri direne-rek kazandı.

Ankara Gürkon Çe-lik’te maaşları verilme-yen ve sendikasızişçiler 2 Mayısgünü direnişegeçti. Patro-nun tüm teh-ditlerine rağ-men geri adımatmayan işçiler 4Mayıs günü kazanı-ma ulaştı.

MESS grup toplu iş sözleşmeleri süre-cinde anlaşmazlık çıkması üzerine, TürkMetal 6 Mayıs günü grev kararı aldı. Birle-şik Metal-İş de “3 Haziran’da birlikte greveçıkalım” dedi. Grevin amacı üyelerin yöne-time olan tepkisini azaltmak. Bir öncekisözleşme sürecinde MESS ile anlaşmanınbedelini Bosch örgütlenmesini kaybedereködeyen Türk Metal, sürecin başında birçokişyerinde kendi üyeleri tarafından da pro-testo edilmişti. Türk Metal ile MESS yöne-timinin ortak şirketleri olduğu düşünüldü-ğünde Türk Metal’in grevinin, Birleşik Me-tal-İş öncülüğünde gerçekleşecek olası birgrevi önleme amacı taşıdığı ihtimali de güç-leniyor.

TufanSertlek

Dev Sa¤l›k-‹flYönetim Kurulu

ALP TEK‹N BABAÇ

5 ton kömüre bin lira

Jandarma, mevsimlik tarım işçilerine sağlık taraması yapmak isteyen üniversitelileri engelledi,çünkü toplumsal muhalefetin bu işçilerle buluşması iktidar için tehlikeliydi

İBB: ‘KESK’limüdür istemeyiz’

Ücretsiz ‘Show’

Engelleme mevsimi

THY ile Hava-İş arasın-daki 24. Dönem Toplu

İş Sözleşmesi’nde anlaş-mazlık çıkması üzerine Ha-va-İş grev ilan etti; THYYönetimi’nin “huzuru” bo-zuldu. Yönetim KuruluBaşkanı Hamdi Topçu, 12Mayıs günü işçilere “huzu-ru bozmayın” çağrısı yaptı.

Topçu, grev kararınınasıldığı 10 Nisan’dan bu

yana grevi engelleme-ye

çalıştı. THY Yönetimi işçilere

yalanlarla dolu mesajlar, e-postalar gönderdi; yetmedi,“Kesinlikle haklarkorunacak” diye başlayan“Ücret zammı vereceğiz”diye devam eden ve“Çalışanlarımıza güvenimiztamdır” denilerek bitirilenaçıklamalar yaptı.

THY, sendika üyesiolmayan işçilerin

sözleşmeden yarar-lanacağı yalanını10 Nisan’dan berisöylüyor hatta

geçmiş dönemdeki sözleş-melerde hak kaybı olmadı-

ğını iddia etti. Oysa 23. Dö-nem Toplu İş Sözleşmesisürecini 17 ay uzatan THYyönetimi, çalışanlara suspayı olarak verdiği yüzde6'lık farkı sendika üyesi ol-mayan çalışanların bir son-raki maaşlarından kesmişti.Buna gerekçe olarak “top-lu iş sözleşmesinden fayda-lanamayacaklarını” göster-mişti.

Topçu başta olmaküzere THY yönetimi vemedyanın Hava-İş üyeleri-ne yönelik kara propagan-dasına rağmen “Ya 305 gi-recek ya şalter inecek” di-yen Hava-İş, greve çıktı.

AKP hükümeti, işten çı-karılan işçilerin dava

açmasını engelleyecek biryasa değişikliği taslağı ha-zırladı. Taslağa göre uyuş-mazlıklara mahkeme değilhakem heyeti bakacak. Ge-rekçe de hazır: “Çok fazladava var.”

Yargıtay 23. Daire’dekiişe iade davalarının daire-deki toplam davaların yüz-de 46’sı olduğu ifade edili-yor. İşe iade davaları işçile-rin haksız bir şekilde iştençıkarıldığını iddia etmesiylebaşlıyor. Dava oranındakifazlalık aslında hukuksuzişten çıkarmalara işaret

ediyor. Taslağa göre iştençıkarılan işçiler, dava aça-mayacak onun yerine il veilçelerde kurulacak İş veSosyal Güvenlik Uyuşmaz-lıkları Hakem Heyeti’nebaşvuracak. Heyet işçileremeydanları yasaklayan valive kaymakamlar tarafın-dan, şirketlere işten çıkar-ma taktikleri veren ÇalışmaBakanlığı bürokratlarındanseçilecek dört ve barodan

seçilecek bir üye olmaküzere beş kişiden oluşacak.Heyet, miktarı ve değeri 5bin liranın altında olanuyuşmazlıklara bakacak vebaşvuruya ilişkin kararını 3ay içinde verecek. Taraflar,heyetin kararlarına 2 haftaiçinde İş Mahkemesi’ndeitiraz edebilecek, itiraz ka-rarın icrasını durdurmaya-cak. Mahkeme, duruşmayapılmasına gerek olup ol-

madığını takdir edecek.Gerek görülmeyen hallerdemahkeme, 2 hafta içindekararını verecek. İtiraz üze-rine mahkemenin vereceğikarar kesin olacak. İş Mah-kemeleri Kanunu’nun adıdeğiştirilerek “İş Mahke-meleri, İş ve Sosyal Güven-lik Uyuşmazlıkları HakemHeyetleri Kanunu” olacak.Bakanlıklar, taslak çalışma-larını “iş mahkemelerindegörülen iş ve sosyal güven-lik hukukundan kaynaklıuyuşmazlıkların daha kısasürede ve daha az masraflaçözümlenmesi” gerekçesiy-le başlattı.

Hava-İş: ‘O parmak inecek!’

AKP: ‘İşçi dava açmasın’Sermayedarlar ‘işe iade davaları hepişçi lehine’ dedi, AKP işçilere işe iadedavasını yasaklamaya çalışıyor

TİS’i bırakdirenişe bak

Hamdi Topçu

Page 9: 183'üncü Sayı

Türkiye Elektrik Dağıtım GenelMüdürlüğü’nün Çoruh, Fırat,

Yeşilırmak ve Meram ElektrikDağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi-nin ardından bu kurumlardan almasıgereken kaynakları almadığı, üstepara verdiği ortaya çıktı. Şirketler,verdikleri paranın fazlasını aynı yılgeri almışlar.

SERMAYE 916 May›s 2013 / 29 May›s 2013

Üste para vermişler

Türkiye’yi 10 yıl önce IMF’ye olan23,5 milyon dolar borçla

devraldıklarını ve o günden bu günestand-by anlaşması yapılmadığınıiddia eden Tayyip Erdoğan, Kasım2005’te altına imza attığı stand-byanlaşmasını ve Türkiye’nin toplamburcunun arttığını “unuttu”.

Tayyip attığı imzayı unuttu

Üçüncü havalimanı ihalesini alan şirketlerin sicili, yolsuzlukla, iş cinayetleriyle ve doğa katliamlarıyla dolu

Orman yakanlar, doğayı çitleyenler, Karadeniz’i selleremahkum edenler şimdi İstanbul’un kuzey ormanlarında

UMAR KARATEPE

İ stanbul’un oksijen kaynaklarının yanı sıra sukaynaklarını da yok edecek üçüncü havali-manının ihalesini 22,1 milyar Euro’yla Limak-

Kolin-Cengiz-MaPa-Kalyon Ortak Girişim Grubu(Konsorsiyum) kazandı. İhaleyi kazanan ortaklarıneşit paya sahip olacakları bildirildi; ancak bugünekadar çok sayıda ortaklığa imza atan Limak-Kolin-Cengiz üçlüsünün ve MNG’ye ait MaPa’nın dahabelirleyici olması bekleniyor.

Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı NihatÖzdemir ihaleden sonra yaptığı açıklamada, tama-men Türk firmalarından oluşan bir konsorsiyumolarak bu ihaleyi almalarından duyduğu kıvancıanlatırken millici duyguları okşadı. Ancak buortakların bugüne kadar yaptıkları tam anlamıyla“halk düşmanı” sıfatına layık olduklarını gös-teriyor. Havalimanı ihalesini alanşirketler, iş cinayetleriyle, yolsuzluk-larla adlarından söz ettirdiler; ben-zeri doğa katliamlarıyla da ünyaptılar.

KÖYLERE TEL ÖRGÜLimak, Türkiye’nin pek çok

yerinde doğayı ve halkın geçimolanaklarını yok eden HESinşaatlarını üstlenen bir firma.Dersim’de Limak’ın Peri Suyuüzerinde inşa ettiği HES projesinedirenen köylüler defalarca jandarmatarafından saldırıya uğradı. Bölge halkınıntepkilerinden korkan Limak, köyler arasına veşantiye sahasına telörgü çekti. Direnişteki köylü-lerin bulunduğu orman yakıldı. Bölgede HESinşaatına direnen köylülere saldırılarda bulunan“özel güvenlik” görevlileri “özel paramiliter ordu”gibi çalıştı.

Dersim’deki bu barajda çalışan işçiler Ocak2011’de “örgüt üyesi olduğu” gerekçesiyle iştençıkarıldı. İşten çıkarılanların tamamı barajınetrafındaki köylerde yaşayan ve HES projesininyapılması nedeniyle bağlarını-bahçelerini kaybedeninsanlardı. Onları susturmak için işe alan Limak,bir süre sonra da kapıyı gösterdiğinde artık HESfaaliyete geçmiş, köylüler topraklarını kaybetmişti.

Limak’ın doğayı tahrip eden inşaatlarından enönemlilerinden biri de Karadeniz sahil yolunun

Giresun bölümü. Limak’ın yaptığı yol, kentin selekapılmasının en önemli nedenlerinden biri olarakgösterilmişti. Konsorsiyumun diğer ortağı CengizHolding’in Alarko ile birlikte ÇanakkaleKarabiga’da kurmayı planladığı termik santral debölge halkının direnişiyle karşılaşıyor. Cengizler deLimak gibi Karadeniz Otoyolu ile bölgenin doğalgüzelliklerine büyük zarar verdi.

MNG’N‹N YANGINLARIİhaleyi kazanan ortaklardan biri olan MEPA,

MNG Holding’e bağlı bir şirket. MNG ormankatliamı konusundan uzmanlaşmış bir holding.MNG, 1999 yılında Antalya'da kendisine aitTopkapı Palace isimli otelin arkasındaki ormanlıkalanın tahsisi için başvuru yapmış ve bu başvurureddedilmişti. Ne “tesadüf” ki bir yıl sonra o

ormanda yangın çıktı, “orman vasfını yitirmiş”alan daha sonra MNG'ye verildi

2006 yılında da Bodrum'daMNG'nin iki şirketine ormanlıkta

otel izni verildi. Bir yıl sonrayangın çıktı. MNG oteller içindaha geniş bir alana kavuştu.Bodrumlular yangının üç nok-tadan aynı anda çıkmasınadikkat çekti ancak Kaymakamlıkbir sabotaj izine rastlayamadı.

MNG’nin meşhur yangınlarıormanlarla sınırlı değil. 2003 yılında

Ankara’da, çok özel yangın söndürmesistemlerinin bulunduğu MNG binası

yanmıştı. Yangında, devletin kazıklandığı kimidoğalgaz anlaşmalarında MNG holdingin patro-nunun da pay aldığını ispat edecek olan evraklarda kül olup savruldu.

BU DÜNYA ONLARA KALIR MI?Üçüncü havalimanının ihalesini alan Cengiz,

Kolin ve Limak, başka bir dizi ihalede de birliktedavranmışlardı. Boğaziçi ve Akdeniz Elektrikdağıtım özelleştirilmesinde ihale bu “üç silahşöre”kalmıştı. Bu üçlünün beraber inşa ettiği YusufeliBarajı için düzenlenen imza töreninde konuşanOrman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Limak,Kolin ve Cengiz İnşaat’ı överek “Bir gün bütündünya bizim şantiyemiz olacak” demişti. Üçüncüköprü ihalesiyle bu amaç uğruna bir adım dahaatılmış oldu.

Barbarlar kuzey ormanlarında

Cengiz Holding iş cinayetleriyleününe ün katan bir sermaye

grubu. Eylül 2004’teKastamonu’nun Küre ilçesindeyeraltı bakır ocağında çıkanyangında 19 işçi hayatınıkabetmişti. Bu madenin sahibiCengiz Holding’e bağlı CEKAAŞ idi. Kasım 2012’de Samsun’da6 işçinin hayatını kaybetmesineneden olan iş kazası da CengizHolding’e ait Eti Bakır AŞ’de

meydana gelmişti. Yine Cengiz’ininşaa ettiği ait Adana GökdereBarajı’nda Şubat 2012’de mey-dana gelen iş kazasında 10 işçihayatını kaybetmişti. Aralık2012’de Başbakan TayyipErdoğan Cengiz Holding’e ‘istih-dama katkılarından dolayı’ ödülverdi. Ödülün verildiği saatlerdeEti Bakır’da kazada ağır yarala-nan işçilerden biri daha hayatınıkaybetmişti. Ancak Erdoğan’ın

hemşerisi Mehmet ve Cengizkardeşlere asıl hediyesi basit birplaket olmadı. Cengizler Seydişe-hir ve Samsun’da doğalgaz dağı-tım ihalelerini aldılar. En önemlivurgun ise Seydişehir Eti Alümin-yum Tesisleri’nin satışında yapıl-dı. Mahkeme neredeyse bedavayagelen bu özelleştirmede usulsüz-lük tespit ederek yürütmeyi dur-durma kararı verdi ancak kararuygulanmadı.

MNG: Yaptıklarıyapacaklarınınteminatı

Havaliman› ihalesinialan ortaklardan MNG’nindo¤a düflmanl›¤›n›nsimge olaylar›ndan biride Mu¤la'n›n PinaYar›madas›'nda 2008y›l›nda yafland›. GüllükKörfezi’ndeki PinaYar›madas›’nda 85dönüm orman arazisini,1200 kiflilik lüks otel yap-mak üzere 49 y›ll›¤›nakiralayan MNG Holding,imar kanununa ayk›r›biçimde 8 kat inflaat izniald›. Bu da yetmediyar›mada etraf›na 45metre geniflli¤inde, 1200metre uzunlu¤undadeniz dolgusu yapt›, hem

de hiçbirizin

almad›. Konunun bas›ndayer almas› üzerineflantiye müdürü "‹znimizhenüz yok. Ama nas›lolsa al›r›z. Cezas›n› daöderiz" dedi ve dedi¤i deç›kt›. ‹ki defada toplam23 bin TL ceza ödenerekyasad›fl› inflaatsürdürüldü ve izin son-radan ç›kt›. Ancak dahaizin ç›kmadan MNG, “tur-izme yapt›¤› katk›lardandolay›” Milas Kaymaka-m›’ndan ödül ald›. Kay-makam bas›n›n sorular›üzerine, “Bu flirketin ya-sad›fl› ifllerinin karfl›s›ndaolmaya devam edece¤iz.Yasal çal›flmalar›n›n da

yan›nday›z” dedi.

Üçüncü Havaliman›ihalesini alan ortaklardanLimak ve Kolin flirketlerininvarl›¤› emperyalistlerlegirdi¤i iflbirli¤ine dayan›yor.NATO ve ABD üslerininyap›m› ile büyüyen, ‹ncirlikÜssü’nün müteahhidi olan,M‹T ve TSK binalar›n› inflaeden bu iki firma, Irak veAfganistan’da halka ölümsaçan ABD askerlerininüslerini infla etti. LimakIrak’›n çimento ihtiyac›n›nönemli bir bölümünükarfl›l›yor.

AKP hükümetininÖzdemir’e en büyük k›ya¤›,2003 y›l›nda Tekel’in içkibölümünün haraç mezatözellefltirilmesi oldu.Limak’›n da içinde bulun-du¤u konsorsiyum 292milyon dolara ald›¤› flirketiüç y›l sonra 810 milyondolara satt›.

‹kinci k›yak iseCumhurbaflkanl›¤› Muhaf›zAlay› inflaat› ihalesiydi.

2003’teki bu ihaledeL‹MAK’›n 1 trilyon liran›nüzerinde haks›z kazanç eldeetti¤i iddia edilmiflti.

Sabiha GökçenHavaalan› ihalesini de alanLimak, burada çal›flaniflçileri sendikal› olduklar›için iflten att›. 2012’nin ilkgünlerinde bir seferde 550iflçi at›ld›. Yine Limak’aba¤l› L‹MKON Meyve SuyuTesisleri’nde sendikalar›naüye oldu¤u gerekçesiyle 6iflçi iflten ç›kar›ld›.

Limak’›n iflçi k›y›m›ndanbahsederken, ifl cinayetleri-ni de unutmamak gereki-yor. Siirt’teki AlkumruBaraj›’n›n inflaat› süresincegüvenlik önlemlerininyetersizli¤i nedeniyle 2010y›l›nda meydana gelenkazalarda 3 iflçi ölmüfl, 18iflçi yaralanm›flt›. Erzurum‹spir’deki HES inflaat›ndaNisan 2012’de meydanagelen üç kazada 1 iflçiölmüfl, 2 iflçi yaralanm›flt›.

NATOvurdukça kazanıyorlar

Cengiz: İş cinayetlerinde zirve

Milyonlarca ağacı katledeceklerMilyonlarca ağacı katledecekler

Halk›n Sesi

Üçüncü havaliman›n›n yap›laca¤› bölgenin yüzde 80’i ormanalan›. ‹nflaat s›ras›nda en az 657 bin a¤aç kesilecek. Yollar ve di-¤er ek tesislerle bu say›n›n 2 milyona kadar ç›kmas› bekleniyor.Ayr›ca ‹stanbul’un içme suyunu sa¤layan dereler kuruyacak veekolojik sistem geri dönüflsüz bir biçimde tahrip olacak.

ÜÜççüünnccüü hhaavvaalliimmaann›› iihhaalleesseennee aallaannoorrttaakkllaarr,, iihhaallee ssoonnrraass›› bbööyyllee ppoozz vveerrddii..

Page 10: 183'üncü Sayı

10

A nkara Mamak’takievinde eşi tarafındankatledilen Zülfü'nün

3'üncü duruşması 9 Mayıs'tayapıldı. Kadına yönelik şiddetinve kadın cinayetininMamak’taki simgesi halinegelen Zülfü’nün adına parkkuran kadınlar, davayakatılmak üzere adliye önündebuluştu.

Yargının kadın cinayetlerinimünferit olarak ele aldığınıgöstermek için kadınlar adliyeönüne beyaz pantolonlarlageldi. Çünkü davanın öncekiduruşmasında sanık avukatıtahrik unsuru olarak, Zülfü'nünbeyaz pantolon giymesinigöstermişti. Adliye önündebasın açıklaması yapanHalkevci Kadınlar, “Beyaz pan-tolon, kırmızı telefon, sofrayakonmayan tuz. Cinayetleregerekçe çok, tahrik değil taam-müden cinayet” pankartı taşıdı.

Halkevleri Kadın SekreteriDilşat Aktaş, “kadınlık göreviniyerine getirememe”, “beyazpantolon tahriki”, “namus”bahaneleri ile işlenen cinayet-lerin arkasında Aile ve SosyalPolitikalar Bakanlığı, yargı,polis ve erkek egemen sisteminolduğunu söyledi.

Aktaş konuşmasında, erkekşiddeti davalarının adli değilpolitik olduğunu, kayıtlarageçmeyen fakat kadınların ha-yatlarına doğrudan etkisi olanhukukun uygulanmasını hakim,savcı, sanık avukatlarının ifadealırken sorduğu sorulardan,indirim veya beraat gerekçeleri-ne ve duruşmalardatakındıkları tavra kadar her şeyideşifre etti.

Bakanlığın kadına yönelikşiddeti “aile içi” ile sınırlayarakeski eş cinayetlerini görmezdengeldiğini dile getiren Aktaş,erkek egemen sistemin kadınbedeni üzerinden kapalı kapılarardında ve mahkemetutanaklarında yeniden üretil-

diğine dikkat çekti. Zülfüdavasının ilk duruşmasından buyana kadınlarla yan yana olanCHP Milletvekili AylinNazlıaka, Zülfü davasınınkadına yönelik şiddetin milyon-larca örneğinden sadece birisiolduğuna dikkat çekti.

MAHKEMEDE KADINKORKUSU

Kadın cinayeti davalarınıntakibinde ve Zülfü'nündavasında bir kadının başınagelen sistematik şiddete herkadının maruz kaldığınıgösteren kadınlar, müdahillikkavramını yeniden tanımladı.Basın açıklamasının ardındanHalkevci Kadınlar, Zülfü’nünailesi ve basın emekçileri davayıizlemek üzere adliyeye girdi.Ancak mahkeme salonunaalınmadılar. Mübaşirin,mahkeme kararı ile salona kim-

senin alınmayacağını söylemesiüzerine polisler kadınların içerigirmesini engelledi.Avukatların ısrarıyladuruşmaya sadece Zülfü’nüniki yakını girebildi.

HAK‹M: "DURUfiMANING‹D‹fiATINI ETK‹L‹YORLARVE BASKI ALTINA ALIYORLAR"

Duruşmanın gündemini"kapalılık kararı" oluşturdu.Hakimin dava dosyasındagizlilik kararı olmamasınarağmen “Yabancı almakistemiyoruz” diyerek keyfikarar almasına avukatlar tepkigösterdi. Avukatlar, bir kadıncinayetinin kadın örgütleri vebasın tarafından takipedilebileceğini söyledi vegerekçe istedi. Hakim isegerekçe olarak “Duruşmanıngidişatını etkiliyorlar ve baskı

altına alıyorlar” sözlerini sarfetti. Yargı, Zülfü davasınınörnek oluşturmasını engelle-mek ve ceza verse bile bununkadın mücadelesinin başarısıolarak görünmemesi içinkadınları dava sürecindendışlamaya çalıştı. Ama

“Kadıncinayetleri poli-tiktir”,“Kadınınbeyanıesastır” gibicezahukukundaşimdilik yeriolmayan builkelerikadınlaryargınınlugatına sok-makta kararlı.Hakimduruşmayı 4

Temmuz’a erteledi. Ancakkadınlar yine adliye önünde,yine mahkeme salonunda ola-cak.

Tıpkı 2000’lerden bu yana,Güldünya Tören’den Ayşe Yıl-baş’a ve onlarca kadına kadaruzanan süreçte kadın örgütleri-

nin birçok kadın cinayetidavalarının takipçisi olup

peşini bırakmadığı gibi.

E v işçisi kadınlar, “hizmetli”veya “ailenin bir ferdi” değil“ev işçisi” olduklarının yasal

olarak tanınması, emekleriningörünür kılınarak, sosyal, ekonomikve örgütlenme haklarınınUluslararası Çalışma Örgütü’nün(ILO) söz konusu sözleşmeleri kap-samında iç hukukta gerekli düzen-lemelerin yapılması yönünde uzunbir süredir mücadele yürütüyor.Yerel mahkeme ve Yargıtay, bualanda örgütlenen Ev İşçileriDayanışma Sendikası’nın (EVİD-SEN) ev işlerinin iş koluna girme-diğini gerekçe göstererek kadınlarınörgütlenme hakkını yok sayıyor.

2012 Mart’ta EVİD-SEN’inkapatılması için ilk dava İstanbulValiliği tarafından açılmıştı. Valilik,“Sendika kurucularının aileekonomisine katkı için geçici işlerleuğraşan kişiler olduğunu, mevzuatagöre işçi ve işveren sendikası niteliği

taşımayan, iş sözleşmesi ile herhangibir işte çalışmayan, işkolu olmayan,işçi ve işveren ilişkisi içerisindebulunmayan kişi ve gruplarınsendikal faaliyet gösteremeyeceğini”belirtmişti. Davaya bakan Bakırköyİş Mahkemesi de sendikaların ancakişkolu esasına göre kurulabileceğinehüküm getirerek, ev işlerinin bukapsam dışında kaldığını bu sebeple“ev işçilerinin dayanışması için” biraraya gelinemeyeceğini ve bu alandasendikal faaliyet yapılamayacağınıbelirtmişti.

YARGITAY DA EV ‹fiÇ‹LER‹N‹NTALEPLER‹N‹ YOK SAYDI

EVİD-SEN hakkında Bakırköy 3.İş Mahkemesi’nde verilen kapatmakararının ardından Yargıtay 9.Hukuk Dairesi, “Sendikalar Kanunukapsamına girmediğindenuyuşmazlığın iş mahkemelerindedeğil genel mahkemelerde çözüm-lenmesi gerekir” hükmüyle

sendikayı dernek statüsüne soktu.Yargıtay, verdiği karar sonucunda evişçilerinin iş kollarının “işçi” olaraksayılması talebini de görmezden ge-lerek, ev işçilerini bu kapsam dışındabıraktı. “İşçi” olarak görülmeyen biralanda faaliyet gösteren ev işçisikadınların sendika kurma haklarınıyok sayan Yargıtay'ın verdiği kararsonucunda dava, asli hukukmahkemesinde yeniden görülecek.

‘KÖLEL‹K DE⁄‹L HAKLARIMIZI‹ST‹YORUZ’

Ev işçileri kölelik statüsünün sonaermesini, başka işçiler gibi işçiolduklarının, iş yasasında eşit hak-lara sahip olduklarının kabuledilmesini istiyor.

4857 sayılı İş Yasası ve 6331 sayılıİş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nadahil olmak isteyen ev işçisi kadınlar“ILO C189” imzalanarak, evkadınlarına sosyal güvence sağlan-ması talep ediyor.

Halk›n Sesi 16 May›s 2013 / 29 May›s 2013

KİBELE

MEHTAP MET‹NO⁄LU

Zülfü davasının üçüncü duruşmasına katılmak isteyen kadınlar mahkeme salonunaalınmadı. Nedeni ise, "duruşmanın gidişatını etkileyip baskı altına alıyor” olmaları

Yargıtay, Sendikalar Kanunu kapsamına girmediği gerekçesiyle ev işçilerininhaklarını yok sayıyor. Ev işçileri tüm işçilerle eşit haklara sahip olmak istiyor

Yoksul kadın balyoza sarıldı Barış kadınlarla mümkünKadınlar kürtaj yasağınakarşı eylemde

K A D I N L A R K O C A S I N I N K A T L E T T ‹ ⁄ ‹ Z Ü L F Ü D A V A S I ' N I N T A K ‹ B ‹ N ‹ B I R A K M I Y O R

Kadınların baskısı, yargıyı korkuttu

Denizli'de yaflayan 15 yafl›ndaki H.‹. akrabas›n›ntecavüzüne u¤rad›. H.‹'nin babas› Ahmet ‹., flubatay›nda Ahmet Ç›nar hakk›nda flikayetçi oldu. Öncetutuklanan Ç›nar dokuz gün sonra serbest b›rak›ld›.Bunun üzerine Ahmet ‹., "K›z›m için adalet istiyo-rum" isimli bir platform oluflturarak imza kampanya-s› bafllatt›. 7 May›s’taki duruflmadan önce bir mektupyazan H.‹., "fiimdi kendim için adalet istiyorum" de-di. H.‹. mektubunda flöyle seslendi:

"Hiç bilmedi¤im bir yasayla o korkutucu gecedeyaflad›¤›m fleyin ard›ndan yafl›m›n bir gecede 16-17oldu¤u, r›zam›n oldu¤unu söyleyen yasalar ve amca-lar... Bir gecede büyüdüm demek. Ama benim dahaokulum bitmedi, oyunlar›m yar›da kald›. Nas›l büyüt-tünüz beni? Nas›l karar verdiniz büyüdü¤üme?Boyum da ayn› benim, saç›m da uzamad› ki nas›lbüyüdüm ben bir gecede?"

7 May›s’taki duruflmada tecavüzcünün tutuksuzyarg›lanmaya devam etmesi karar› ç›kt›.

KADINLAR H.‹. ‹Ç‹N YÜRÜDÜ7 May›s’ta görülecek H.‹. davas› öncesinde kad›n

örgütleri, Taksim'de eylem yapt›. Galatasaray’da biraraya gelen kad›nlar, Valili¤i’nin engeli ile karfl›laflt›.Polisler, Valili¤in ‹stiklal Caddesi’nde yürüyüflleri ya-saklad›¤›n› ve yürüyüfle izin vermeyeceklerini söyledi.Kad›nlar ise Mis Sokak’a kadar yürümekte kararl› ol-duklar›n› söyledi. Kad›nlar, Mis Sokak giriflinde otur-ma eylemi yapt›.

‘H.‹ içinadaletistiyoruz’

Yarg›tay: ‘Ev iflçilerine sendika yok’

Kürtaj Haktır KararKadınların Platformu,

Taksim İlk Yardım

Hastanesi’ndeki kürtajyasağını protesto etti. Hastanegirişinde toplanan kadınlarErdoğan’ın 22 Mayıs 2012 tari-hinde yaptığı açıklamanınardından kürtaj yapmayan has-tane sayısının arttığını belirtti.İstanbul’daki hastanelerde farklıuygulamalar olduğunu hatırlatankadınlar “Taksim İlk YardımHastanesi dahil bütün hastane-lerde kürtaj hizmetinin ver-ilmesini istiyoruz” dedi.

Belediyeden aldığı yardımkesilince Berat Dönmezer 2

Mayıs’ta soluğu belediyeninönünde aldı. Balyozla İstanbulBüyükşehir Belediyesi Başkanlıkbinasının camlarını kıran Dön-mezer, İBB özel güvenlikleri ta-rafından kelepçelendi. Belediye-den aldığı yardımların kesilmesiüzerine hayatını sürdüremediği-ni, yardımların devam etmesi içinyaptığı girişimlerin cevapsızbırakılması üzerine yaşadıklarınıanlatan Dönmezer, “Kimsemyok. İşim de yok. Tek gelirim

belediyeden aldığım yardımdı.Yardım birden kesildi.Mağduriyetimi bildirdim, sonuççıkmadı” dedi.

‘SES‹M‹ DUYURUMAK ‹Ç‹NYAPTIM’

Olay günü yeni bir tebligataldığını belirten Dönmezer, “Bueylemi sesimi duyurmak için yap-tım” dedi. Fatih Emniyet Mü-dürlüğü’ne götürülen Dönmezerhakkında İBB kamu malınazarar vermekten suç duyurusun-da bulundu.

Barış İçin Kadın Girişimi,Cezayir Toplantı Salonu’nda

“Müzakere sürecine müdahiliz”diyerek 4 Mayıs’ta düzenlediklerikonferansın sonuçlarını açıkladı.Açıklamada, “Barış İçin KadınGirişimi olarak resmi ve gayriresmi müzakere süreçlerineartık oluşturacağımız yeni yön-temlerle müdahil olacağımızıaçıklıyoruz” denildi. Barış İçinKadın Girişimi, barışıtopluma mal edebilmeninve sürdürülebilirkılmanın tek yolunun

kadınların taleplerinin hayat bul-ması olduğunu belirtti.

Page 11: 183'üncü Sayı

YÜZ YÜZE 1116 May›s 2013 / 29 May›s 2013

Taş ocağı neden Çayırbağı’nayapılmak isteniyor?

Tonya ve Çayırbağı bakir bölgeler.500 yıllık kireç ve kalker kapasitesi ol-duğu söyleniyor. Arazi devlete ait ol-duğu için daha büyük karlar sağlamakamacıyla burası seçildi. Ayrıca bumevzu AKP ile doğrudan ilişkili. EM-BA Şirketi'nin Bakan Bayraktar vehükümetle çok yakın bir ilişkisi var.Bu sebeple buraya bu şirket yönlendi-rildi.

Siz bunlara karşı bir araya geldiniz,mücadelenin neresindesiniz?

EMBA'nın arkasında bakan, başba-kan ve hükümet var. Biz duyarlı birkaçkişi başladık ama yanımızda tüm Çayır-bağı saf tuttu. Bazı STÖ’ler ve hukuk-çular bilim insanları bize yardımcı olu-yor. Halka anlatılıyor ve böylece bu işin

aslını astarını iyice öğreniyo-

ruz. Halkı bilinçlendirmek için sürekliçalışmalar yapmaya devam ediyoruz.

Bu süreçte ne gibi eylem ve etkinlikleroldu?

Ankara'ya platformlar olarak gittik.Burada (Çayırbağı) miting yaptık. Bil-diri ve afişleme yaparak sürekli halkaulaşmaya çalışıyoruz. İnsanımız gurbet-çi. Her yerdeki hemşerilerimize ulaşı-yor, anlatıyoruz. Balıkesir, Bursa ve is-tanbul’da hemşerilerimiz yoğun bir şe-kilde yaşıyor. Onlara da anlatıyoruz.

Yine Ankara'ya gideceğiz.Geçmişte yöre insanı arasında kan

davaları ve yayla paylaşamama gibi so-runlar olmuş. Şimdi ise Tonya ve Çayır-bağı birlikte hareket ediyor. Bu konudafikirleriniz nelerdir?

Resmi olarak ayrı olsak da biz aynıormana sırt veren aynı yörenin insan-larıyız. Doğamızı savunmak için Ton-yalı, Çayırbağlı olmamız farketmiyor.

Aynı amaç içinde hareket ediyoruz,yanyana geliyoruz. Geçmişte iki bölgearasında suni husumetler olmuştu. Bumücadele bizi yeniden kardeşleştirdi.

Halktan geri dönüşler alıyor musu-nuz?

Miting sonrası insanların coşkusudaha da arttı. Yüzde 99 bu fabrikaya vetaş ocağına karşı. Bu herkesin hayatınıdoğrudan ilgilendiriyor. Her cumartesihalk toplantıları yapıyoruz.

“İçtiğimiz ayrana koyduğumuz bir kaşık suyagöz diktiler” diyen Çayırbağlılar, taş ocağı yaptırmamakiçin sonuna kadar mücadele etmekte kararlı

Taş ocağı Şahinkaya’ya yapılacak.Burası sizin için ne ifade ediyor? Taşocağı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Burası turistik bir yer. Buranın yantarafı çok önemli bir mağara olan, ÇalMağarası'dır. Bu kayanın üst tarafındaiki tane önemli tarihi kale mevcut.Ayrıca burası doğal bir güzelliğe sahip.Buraya taş ocağı yapmak yerine, sitalanı ilan etmeleri lazım. Hizmetetmek isteyen burayı sit alanı ilan etsin.Dokunmasın.

“B‹Z TAfi OCA⁄I DERS‹N‹ZONGULDAK’TA ALDIK”

Bizim büyüklerimiz akrabalarımızZonguldak’ta madenlerde çalıştılar. Biztaş ocağı dersini Zonguldak’ta aldık.Babam 48 yaşında öldü. Yöremizdekibirçok erkek bu madenlerde çalıştıklarıiçin 50 yaşını göremeden öldüler. Sugözelerimiz buradan geliyor. Bu kayabize hayat veriyor yani. Meralarımız bubölgede. İçtiğimiz ayranımızakoyduğumuz bir kaşık soğuk suyumuzagöz diktiler. Yönetenler beni duysunEMBA'yı istemiyoruz. Bizim zatenkarnımız doymuyor.

Taş ocağı yapmak için nedenÇayırbağı ve Tonya seçildi?

Bizim bölgemiz Çayırbağı'ndanVakfıkebir'e oradan ŞalpazarıBeşikdüzü’ne kadar 80 bin nüfusbarındırıyor. Bizim bu kadarinsanımızın maalesef sinek kadar

değeri yok. EMBA bizi umursamıyor.AKP’nin derdi üç tane ortağını zenginetmek. 80 bin nüfuslu bu alanda birtane bile taş ocağı istemiyoruz.Ünye’de gittim gördüm taş ocaklarınınolduğu yerde bir tane insan yok. Burayıda insansız bırakacaklar. Bizdemokratik bir şekilde engelleyeceğiz.Haa eğer bizi demokrasi dışınaçıkmaya zorlarlarsa sel olur taşarız.

Şirket ve hükümet ısrar ederse ne ola-cak?

Bizi çiğnemeye kalkarlarsa hepsinialt ederiz. Bizden güçlü değiller. Eğerhaksızlıkta inat ederlerse bu halkıkimse eğleyemez.

Bu bölgenin geçim kaynakları nasılsağlanıyor?

Bu bölgenin geçimi inşaat sektörüdiğeri ise hayvancılık. Hayvancılığızaten bitirdiler. Yurt dışından getirdik-leri anguslarla, ithal etlerle hayvancılığıbitirdiler. EMBA Şirketi, "Ben 100 binbaş hayvan vereceğim" diyor. Bu doğa,

bu mera olmadıktan sonrabana on baş hayvan verse neolur. Ben zaten kendi hay-vanlarımı kendi cebimdenbakıyorum.

Bakan Bayraktar eczanekuracağız diyor. Bu konuda nedüşünüyorsunuz?

Bunlar uydurmaca, biz bulaflara inanmıyoruz. Bir çevrebakanı nasıl konuşabiliyorböyle. Hasta yatağında yatankanser sancısıyla karnınıovuşturan yaşlı nine o taşocağındaki sesleri gümbür güm-bür işittiği zaman ne diyecek"Allah belanızı versin yöneticiler"diyecek. Biz bunu dedirtmemekiçin mücadele ediyoruz.

Şirket patronları veya idariyöneticiler size taş ocağı istiyormusunuz diye sordu mu?

Ne belediye başkanına nemuhtarlara ne de bölge halkına hiçbir şey sorulmadı. Geçen sene üçtane 06 plakalı araba geldi, fotoğrafçekip petrol aradıklarını söylediler.Burayı görmeden yöre halkına sor-madan nasıl ÇED raporu hazırlanır!Biz buranın sit alanı ilan edilmesiniistiyoruz. Dediğim gibi bizuğraşacağız ve de hukuksuz birşekilde gelirseler bu halk depremolur, yıkar. Bu devlet bu halkın onu-runu da gurunu da kıramaz.

‘Eğer bizi zorlarlarsa sel olur taşarız’

Çayırbağı ve Tonya halkı EMBA'yı boğacak

Halk›n Sesi

Çayırbağı Tonyakahrolsun EMBA

Çayırbağı'nda taş ocaklarına karşı mücadele ne za-man ve nasıl başladı?

Çayırbağı'nın insanının ilk başlarda bu konuya da-ir pek bir fikri yoktu. Önceleri bu taş ocaklarının böl-ge halkı için iş imkanı oluşturacağını söyleyerek razıetmeye çalıştılar. Fakat zamanla bilinçlenen insanla-rın dik duruşuyla karşılaştılar.

Taş ocağı yapılmak istenen Şahinkaya sizin için neanlam ifade ediyor?

Şahinkaya üzerinde yaşayan şahinlerden isminialır. Burası her bahar yeniden yeşeren ve doğaya an-lam katan bir yaşam alanıdır. Bunun yanı sıra geçi-mimmizi sağladığımız hayvanlarımızın otlak alanıolup nefes aldığımız alanlardır.

Bakan Bayraktar'ın ve idarecilerin meseleye dair tu-

tumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?Bir bakan nasıl oluyor da bir şirketle bu kadar sa-

mimi ilişkiler kuruyor! Bu ilişkiler büyük bir çıkarilişkisi ve bir rantın olduğunu düşündürüyor. Baka-nın, "Eczane, fabrika yapacağız" söylemi hiç inandırı-cı gelmiyor.

Bölge halkı geçimini nasıl sağlıyor?Hayvancılık ve tarım bizim geçim kaynağımızdır.

Geçimden de öte buralar bizim ata toprağımızdır.Kayanın yok olması demek Çayırbağı'nın, Alazlı'nın,Düzköy'ün kısacası bölgedeki yaşamın yok olması de-mektir.

Tonya ve Çayırbağı’nın mücadele ortaklığı aranızdanasıl bir bağ kurdu? Taş ocaklarına karşı mücadele sa-dece bölge halkının katılımıyla mı büyüdü?

Bu mücadele Tonya ve Çayırbağıhalkının arasında daha da birlikteliksağlamış kardeşlikten öte yoldaşlık bağıkazandırmıştır. Önce bölgemize HES'lerlegeldiler şimdi de çimento fabrikası ve taşocakları ile geliyorlar. Çevre mücadelesindegeniş kapsamlı olarak Halkevleri'nin, Derele-rin Kardeşliği Platformu'nun birçok siyasi par-ti ve kitle örgütünün sağlamış olduğu desteklergöz ardı edilemez. Bölge halkımızın mücadele-sine destek veren bütün kurumlara teşekkürederim. Kamuoyunun yaşam alanlarımızı sa-vunmaya devam edeceğimizi bilmelerini iste-rim. Son olarak burası Sidiksa (Çayırbağı'nıneski adı) giremez EMBA.

‘Burası Sidiksa giremez EMBA’

Çayırbağıdoğasınısavunuyor

Trabzon’un Tonya İlçesi’nde çimento fabrikasına karşı dire-nen köylülere Çayırbağı halkı da katıldı. Taş ocağı ve çimentofabrikasına karşı Tonyalılar ve Çayırbağlılar omuz omuzaverdi. Şirketlere, AKP’ye, Bayraktar’a doğasını yağmalatma-yacaklarını söyleyen Çayırbağı halkı ile konuştuk.

Aynı ormana sırt veren aynı yörenin insanları, doğasınısavunmak için Tonyalı, Çayırbağlı fark etmeksizin bir arada.Geçmişte iki bölge insanı arasında çeşitli husumetleryaşanmış. Ancak doğaları için verdikleri mücadele onlarıtekrar ortak paydaya getirdi, yeniden kardeşleştirdi.

EMBA'yı da, Bayraktar’ı da, AKP’yi de

Çayırbağı’nda yaşayan bir kadın olarakbize bölgenin geçim kaynaklarından bahse-debilir misiniz?

Köyümüzde tarım ve hayvancılıklageçiniliyor. Kadınlar olarak bu işlerin enbüyük emekçileri de bizleriz.

Taş ocakları ve çimento fabrikası kuru-lursa köylülerin üretimi nasıl etkilenir?

Bizim yaptığımız tarım ve hayvancılıksadece karnımızı doyuracak kadar. Taşocağı bizim üretimimize bir ölçüde zararvermeyecek, aksine tamamen yok ede-cek! Bizler taş ocağının yapılıp, iş imkanısağlayıp köyü kalkındıracağına inanmı-yoruz. Bu vaatler köyü kalkındırmak biryana, köylüyü aç bırakacak. Biz bunlarıanlayacak bilince sahibiz.

Fabrika ve taş ocağına karşı tepkinizidile getirmek için neler yaptınız ve süreçnasıl gelişti?

Bu mücadele önce Tonya'da başladı.Bizler de ilk olarak destek amaçlı Ton-ya'da yapılan mitinge katıldık. Bu mese-lenin sadece Tonya'dan ibaret olmadığı-nı bizi ve çevre köyleri de etkileyeceğinibildiğimiz için Tonya ve Çayırbağlılarolarak Trabzon merkezde yürüyüş yap-tık. Daha sonra 1 Mayıs'a katılarak tep-kimizi dile getirdik. Son olarak da 5 Ma-yıs'ta Çayırbağı merkezde bir miting yap-tık. Tonyalı arkadaşlarımız da mitingimi-ze destek verdi.

Yaşam alanınız için verdiğiniz mücade-leye nasıl devam edeceksiniz?

Bu mücadelemizde kararlı olduğu-muzu ve sonuna kadar yaşam alanımızısavunacağımızı eklemek istiyorum. Ça-yırbağı Tonya kahrolsun EMBA!

Sadettin Ayd›n (Çay›rba¤›Beldesi GülcanaMahallesi Esnaf›)

Mehmet Ali ‹sak(Do¤ankaya Mahallesi

Muhtar›)

Birgül Köse (Çay›rba¤›Do¤ankaya Mahallesi)

Hüseyin Y›lmaz (Çay›rba¤›Çevre Platformu Sözcüsü)

‘Kovacağız!’‘Kovacağız!’

Geçmişte iki bölge arasındasuni husumetler olmuştu.Bu mücadele bizi yenidenkardeşleştirdi

Page 12: 183'üncü Sayı

DOSYAHalk›n Sesi

1216 May›s 2013 / 29 May›s 2013

Sermayeden işçi sınıfına:‘Müşteri değilsen defol!’

İ şçi sınıfı, günümüzde de-ğişik biçimlerde kentmeydanlarından ve kent

yaşantısından ekonomik ola-rak dışlanıyor. Ekonomik dış-lama, aşağı yukarı şu örnekte-ki gibi gelişiyor:

“Özel güvenlikçilertarafından ‘suç unsurlarına’karşı korunan büyük bir parkdüşünelim. Güvende olmakisteyen birçok kişi bu parkınyakınında yaşamak istiyor.Çok sayıda rağbet olması buparkın civarındaki arsalarındeğerini artırıyor. Değeriartan bu arsaları ancak onunbedelini ödeyebilecekdüzeyde varlıklı kişiler ala-biliyor. Böylece yoksullar bualandan dışlanıyor.”

Dışlama, ekonomik ve si-yasi krizin derinleştiği dönem-lerde belirginlik kazanıyor.Kapitalizmin krizinin belirgin-leştiği her dönem, krizin yan-sıması kentlerdeki değişimler-den okunabilir.

İşçi sınıfı, ABD’de olduğugibi kredilendirme mekaniz-malarıyla ve kent merkeziişlevinin değişik bölgelerekaydırılması şeklinde,İngiltere’deki gibi kentmerkezlerinde kiralar yüksektutularak, Brezilya’daki gibizenginler için korunaklı böl-geler inşa edilerek, Türkiye,Çin, Endonezya’da “kentseldönüşüm” adı altındadışlanıyor.

Taksim Meydanı’na yapıla-cak bir alışveriş merkeziylebirlikte Gezi Parkı alanı, in-sanların para harcamadandinlenebileceği bir mekan ol-maktan çıkacak. Böylece bualan toplumda “dinlenmekiçin para harcayamayacak du-rumda olan” yoksul kesimle-rin gelmesinin engelleneceği,bir alan haline dönüşecek.

TAKS‹M KUfiATMASITaksim çevresinde bulunan

Tarlabaşı’ndaki kentseldönüşüm projesi, Fındıklısahilinde yapılması planlananGalataport projeleriyle birlik-te düşünüldüğünde işçileresadece Taksim Meydanı’nındeğil oldukça geniş bir böl-genin yasaklanacağı ortayaçıkıyor.

Kent merkezindeki ticaretve finans aktivitelerinin Tak-sim’den kentin diğer alanları-na kayması sonucunda bir dö-nemin merkeze yakın semtiolan Tarlabaşı bölgesi yoksul-ların barınma alanı oldu, var-lıklı kesimlerse buraları “çö-küntü alanı” olarak tarif etti.Ancak bölgedeki arazi rantıyoksullara bırakılmayacak ka-dar fazlaydı ve Beyoğlu Bele-diyesi, bu gölgeleri “temizle-

meye” girişti. Taksim’in deniz kenarına

yakın bölümü Fındıklı’da dabüyük kruvaziyer gemilerininyanaşacağı Galataport projesi2005’ten beri gündemdeki sı-caklığını koruyor. Galata-port’un bölgenin tarihi yapısı-nı bozmayacağı iddia edilsede İstanbul halkının dinlen-mek ve Boğazı seyretmek içinkullandığı Fındıklı Parkı veçevresi otellerin istilasına uğ-rayacak.

Taksim yakınlarındakiTophane semti de içten içebir dönüşüm yaşıyor. Topha-ne’de arazi rantının yükselme-si, bölgeye yapılan sanat gale-rileri, oteller, pansiyonlar vası-tasıyla oluyor. Halk giderekyoksullaşıyor ve sahip olduk-ları dükkanları kaybetme nok-tasına getiriyor. Tophaneliler-

se bu duruma tepkisini gericibiçimlerde gösteriyor. 2010’dabölgeye sonradan gelen sanatgalerileri mahalleliler tarafın-dan “içki içiliyor” gerekçesiylebasılmıştı.

SALLANDIRACAKSIN B‹RKAÇINI TAKS‹M’DE

Genel bir deyiştir, “Sallan-dıracaksın bunlardan bir ikitanesini Taksim Meydanı’ndabak bakalım bir daha yapabili-yorlar mı?”

Bu ifadede yer alan Tak-sim meydanıyla aslında toplu-mun her kesiminin idamı gö-rüp ibret alabileceği bir mey-dan kastediliyor.

Taksim Meydanı gibi kentmeydanları, sınıf mücadelesisonucunda ortaya çıktı. Sana-yi devrimiyle birlikte kırdankopan kitlelerin kentlerde hız-

la işçileşti. İşçi sınıfının yaşa-dığı yer olan ve üretimin bü-yük ölçüde gerçekleştiği kent-ler böylece yeniden üretimalanının da aynı ölçüde ger-çekleştiği mekanlar haline dö-nüştü. İşçi sınıfının kentlileş-mesiyle sağlık, eğitim, altyapı,enerji, ulaşım, gibi hizmetlerlebirlikte yeşil alanlar da kamu-sal bir nitelik kazandı. Kentte-ki kültür-sanat, ticaret, dinlen-me, eğlenme gibi birçok et-kinliğin kesiştiği bu meydanla-rın bir diğer anlamı da devletotoritesini yansıtması. Bumeydanlarda yer alan gör-kemli devlet binaları da bu-nun simgesi.

Kentin tarih sahnesine çık-tığı andan itibaren meydanlartüm kent formlarında yer aldıve politik sınıfsal çatışmaalanı oldu.

Kentteki tüm sokakların,kent meydanındaki Zigurrat’açıkacak şekilde tasarlandığıSümer kentlerinde bu mey-danda ticaret ve yönetim akti-viteleri gerçekleştirilirdi. Yu-nan kentlerinde Agora dabenzer işleve sahipti. Ro-ma’da Forum adındaki mey-danlarda kent ve devlet işleritoplu şekilde konuşulurdu.Kentlerde inşa edilen büyüksaraylar ve saraylar etrafında-ki büyük meydanlar, iktidarın,etrafındaki tebaasına ne ka-dar güçlü ve ne kadar ulaşıl-maz olduğunu kanıtlamak vetebaasına emirlerini toplu birşekilde iletmek içindi. Kralın,tüm ahaliyi toplayıp onlaraemirlerini dikte ettiği bu alan-lar, feodalizmin devrilmesiyle,büyük devlet dairelerinin boygösterdiği alanlara dönüştü.

Hatta iktidar karşıtlarınınidam edildiği alanlar da bumeydanlardı.

Siyasi iktidarın gücünü vehalk üzerindeki baskısını hergün yeniden ürettiği bu mey-danlar işçi sınıfının tarih sah-nesine çıkmasıyla sınıf müca-delesinin sembolleri olmayabaşladı.

Kırda mülksüzleştirilipkentlere yığışan ve buralardaişçileşen milyonlar, sistemkarşısındaki taleplerini, siyasiiktidarın sembolleştiği bualanlarda toplu şekilde dilegetirmeye başladı. İşçi sınıfı-nın taleplerini kent meydan-larında dile getirmeye başla-

masıyla burjuvazinin işçilerimeydanlardan siyasi olarakdışlama girişimleri pararlellikgösterir.

Siyasi olarak işçi sınıfınınkent meydanlarından dışlan-masının ilk örneği 1850’li yıl-larda Hausmann’ın Paris pla-nıyla başlar. Proletaryanın ey-lemleri karşısında burjuvazi,çareyi Paris’i yıkıp yeniden in-şa etmekte bulmuştu. Haus-mann da çok sayıda büyükmeydan ve bu meydanlarınonlarca düz ve geniş caddeylebirbirine bağlandığı bir planyaptı. Plana göre meydanlaradikilecek top arabaları düz vegeniş caddelere hakim olacak-tı. Uzun süre bu biçim işe ya-rasa da 1968 hareketi karşı-sında yenildi.

AKP iktidarı, işçi sınıfınıTaksim Meydanı’ndan uzak-laştırmak için “Meydanı Ya-sakladım” diyerek polis gücü-nü devreye soktu. İstanbulValisi şimdilik Paris Valisi’nin1850’lerdeki gibi bir plana ih-tiyaç duymadı ancak 8 saatboyunca polisle çatışan emek-çiler İstanbul’u şimdilik yöne-tenlerin benzer bir plana ihti-yaç duyacağı günlerin uzak ol-madığını gösterdi.

Taksim Meydanı tartış-malarında Vali Mutlu

emekçilere miting için Kaz-lıçeşme Meydanı’nı önerdi.İki kişinin herhangi bir ko-şulda buluşma noktası ola-rak önermediği, deniz kena-rında bulunan çok geniş biryüzölçümüne sahip bu mey-danda yapılan miting, işçile-rin taleplerini “denize” söy-lemesi anlamına geliyor. Butip meydanlar işçi sınıfınıntaleplerinin görünmezleşti-rilmesi için tasarlanıyor.

Bu tip meydanların“Kent Meydanı” adı altındainşa edilmesi “Kent meyda-nı” kavramının da içini bo-şaltıyor. Bu dejenerasyonamimarlar ve şehir plancılarıda üniversitelerdeki şehir vebölge planlama bölümleride alet oluyor. Son dönem-lerde gerçekleştirilen “KentMeydanı Projeleri yarışma-ları için gösterilen alanlar vebu yarışmada ödül alan pro-jelerin birçoğu teknik olarakkent meydanı olmaktan çok

uzak. Örneğin soldaki resimde

yer alan Kazlıçeşme’ye ben-zeyen kentsel aktivitelereuzak bu proje, AntalyaKonyaaltı Kent MeydanıProjesi yarışmasında birinci-lik ödülü aldı.

Oysa bir meydana kentmeydanı denilebilmesi içino meydanın kentteki sanat,kültür, ticaret, ulaşım, eği-tim gibi aktivitelerin de ke-siştiği bir yerde olması gere-kir.

Türkiye’nin ilk kent plancısı Aron An-gel, kentlerdeki ortak alanlar konu-

sunda oldukça hassastı. Kentte kamusalkullanımı öncelik olarak gören Angel’infikirleri Menderes döneminde siyasal ikti-darla çelişmeye başlar. O dönem İstanbulBelediyesi’nde görev yapan Angel, 1953yılında Taksim Meydanı’nın kuzey bölü-mündeki ağaçlık alana yapılmak istenenHilton Oteli projesine izin vermez. Tekbaşına kalmasına rağmen direnir. Dahaönce de benzer planlara izin vermediğiiçin Aron Angel’in adı Menderes bürok-ratları tarafından “Engel Bey”e çıkarılır.

Engel Bey dönemin ABD Türkiye itti-fakının da sembollerinden biri olan Hil-

ton projesinde haberi olmadan ve izinvermeden inşaatın başladığını gördüğügün belediyenin yolunu tutar ve istifasınıverir. Angel’in isitfa gerekçesi özetle şöy-ledir: “Şahsi menfaatlerin revaçta olduğubir müessesede çalışmaktan utanç duyu-yorum.”

“Engel”i ve İstanbul planının tarihselgelişimini daha yakından öğrenmek iste-yen, İstanbul Hayali adlı belgeseli izleye-bilir. Angel’in gösterdiği mesleki etik,mimar mühendis ve şehir plancılar içinhala önemli bir örnek.

Kentlerin “şahsi menfaatler” uğrunadaha hunharca talan edildiği günü-müzde bu projelere ancak halkın yanı

sıra kamusalkullanımı önplanda tutanplancılar, mi-marlar ve mü-hendisler “En-gel” olabilir.

İstanbul Valisi emekçilere kent meydanı diye kentten uzakalanları adres gösterirken ‘meydan projeleri’ ödüllerini devalinin önerdiği tipte meydan projeleri kazanıyor

Nobel ödüllü M›s›rl› edebiyatç›, Necip

Mahfuz’un dedi¤i gibi "Sokak benim için

bütün bir dünyan›n sembolüdür, dünyay›

nas›l görüyorsam soka¤› da öyle biçim-

lendirdim." Soldaki resim Taksim

Meydan›’n›n 1940’lardaki biçimlenifli, üst-

tekiyse Taksim Meydan›’n›n 2012’deki biçi-

mi

İçi boşaltılan kent meydanı

‘Engel’ olamamak

ALP TEK‹N BABAÇ

Altından tünellerin geçtiği, içindeki yeşil alanaAVM yapılacak olan Taksim projesi, kamuoyuna“yayalaştırma projesi” şeklinde sunuldu. Ardındanbu meydan AKP tarafından emekçilere yasaklandı

Bu iki olay, işçi sınıfının kent meydanlarından dış-lanması anlamına geliyor. Sınıfsal bir müdahaleolan “dışlama”, kimi zaman ekonomik, kimi za-man da siyasi biçimlerde görünürlük kazanıyor

TiananmenMeydan›, 1989’daÇin’de hükümetiprotesto edengruplar›n sert birflekilde bast›r›ld›¤›olaylar›n bafllad›¤›meydand›r.

Paris’teki Saint-Michael Meydan›,

1968 gençlikhareketinin

bafllad›¤› yeroldu¤u gibi ondanbir as›r önce Paris

Komünü’nünmerkezidir.

Plaza del Mayo,Arjantinli

annelerin 1976’dagelen askeri cun-

tan›n kaybetti¤içocuklar›n›

arad›¤›, cuntadanhesap sordu¤u

meydand›r.

Taksim’in 1 May›s’ta emekçilere

yasaklanmas›yla birlikte “Meydan

fetiflizmi” tart›flmalar› yenidenbafllad›.

AKP iktidar›n›n Taksim’i yayalaflt›r-

ma ad› alt›nda piyasalaflt›rmas› ve ifl-

çilere “gelmeyin” demesi yeni de¤il,

s›n›f mücadelesinin tarihsel bir hesap-

laflma konusu...

Kent meydanlarının

önemi

Page 13: 183'üncü Sayı

TARİHHalk›n Sesi

1316 May›s 2013 / 29 May›s 2013

Yerel seçim sathı mailine girenTürkiye’de sosyalistler açısındanFatsa deneyimi hala eşsiz ve maalesef

daha parıltılısı oluşturulamamış bir örnekolarak yerini koruyor. Peki neydi Fatsa’yıFatsa yapan? Faşizme karşı direnişten; söz,yetki, karar ve iktidarı halka kazandıranYol’da nasıl bir durağı temsil ediyordu?

Fatsa ilerici geleneği nedeniyle devletinhep dikkat ettiği ve MHP ile ÜlküOcakları’nın kurulmasının yörenin tefeci-lerinin de desteğiyle 12 Mart dönemindenitibaren özel olarak sağlandığı bir ilçeydi.Faşist örgütlenme 1.MC döneminde özel-likle liseliler üzerinde baskı kurarak gelişti.THKP-C döneminden kalan ilişkilerin kısasürede yeşerttiği çalışmaların etkisiyle1975’te açılan Halkevi, sürekli olarak faşist-lerin saldırılarına uğradı. Halkevi BaşkanıKemal Kara, 1977 Haziran’ında öldürüldü.Devrimciler, bu cinayetin ardından, yöredeçok sevilen Kara’nın öldürülmesinin yarat-tığı tepkiyi süreklileşen bir anti-faşist müca-dele kulvarına aktardılar ve faşistler bir sü-re sonra bir mahalleye sıkıştılar. 1978’denitibarense devrimciler, anti-faşist mücadele-de elde ettikleri dinamizmi pozitif politikhedeflere kanalize etmeyi başardılar.

Yörenin en önemli sorunu etrafında,“Fındıkta Sömürüye Son” mitingleri vekampanyaları düzenlediler. Kıtlığın yüksel-diği 1979’da karaborsaya karşı mücadeleyiorganize ederek, karaborsa satış yapanesnafı belirleyip, halka teşhir ettiler ve mal-ların değerinden satılmasını sağladılar. Buarada faşist saldırılar da sürüyordu. 1979Nisan’ında, kadın kılığına girerek Halke-vi’ne baskın düzenleyen bir faşist,İsa Ayde-mir’i öldürürken, kendisi de onun karşılıkverdiği kurşunlarla öldü.

Devrimciler, 1979 yazında CHP’li Bele-diye Başkanı’nın ölmesi üzerine yenilenenseçimlerde, terzi Fikri Sönmez’i aday gös-terdiler. Faşistlerse Fatsa’da sevilen vekazanma ihtimali yüksek olan TerziFikri’nin seçilmesini engellemek üzere ikikez pusu kurup birinde Terzi Fikri’yi, diğe-rinde içindeki o sanılarak ateş açılan birtaksinin şoförünü yaraladılar. Bütün bunla-ra rağmen, 14 Ekim parlamento seçimle-rinde devrimci hareket genelde bir boykotkampanyası yürütürken, Fatsa’daki yerel

seçimlerde gösterdiği bağımsız adayla 3096oy alarak seçimi kazandı. Bu seçimde CHP1133, Adalet Partisi (AP) 859 oy almıştı.

Fikri Sönmez seçildikten sonra, ilk işolarak, devrimcilerle birlikte, seçimlerdesöz verdiği üzere “halk komitelerini”oluşturmaya girişti. Halk komiteleri,belediyenin ilçe ve mahallelerine dönükprogram ve icraatlarını tartışacaktı. Fatsa11 birime ayrılarak, her birimde nüfusakıyasla oluşturulacak 3-7 arasındaki halk

komitesi için sandıklar kurularak seçimyapıldı. Halk komitelerinde sandıktançıkan birçok CHP’li, AP’li ve MSP’li de yeraldı. Düzenli olarak toplanan halkkomiteleri, ilk olarak “Çamura Son”kampanyası yürütmeye karar verdi. Civar ilve ilçelerden birçok kişinin traktörü, kam-yonu, araç ve gereçlerinin yanı sıra tümhalkın kol gücünden de yararlanılarak, ilçebir haftada çamur içindeki halinden kurta-rıldı, yaklaşık dört kilometrelik yol yapıldı;

ki bütün bunlar herhangi bir başka beledi-yede aylarca sürecek olan faaliyetlerdi.

Halk komiteleri, fiyatlar üzerindekidenetimi de belediye vasıtasıyla sağlaya-biliyordu. Seçim öncesinde 8 ayda toplam12 milyon TL olan belediye gelirleri, üçayda 23 milyona çıktı. 1980 Mart’ında halkkomiteleri seçimleri yenilendi ve konum-larını imtiyaz ve rant elde etmek için kul-lanmaya kalkışan kimi komite üyeleri, halktarafından “geri çağrılarak”, yeniden

komitelere sokulmadılar. 1980 baharındaise birçok ünlü aydın ve sanatçının katıldığıFatsa Kültür ve Sanat Şenliği gerçekleştiril-di. Fatsa bir anda tüm Karadeniz’de birbaşk dünyayı temsil etmeye başlamış; çevreil, ilçe ve köyler açısından olağanüstü ilgiduyulan bir örneğe dönüşmüştü.

Bu gelişmeler egemenleri son derece ra-hatsız ediyordu. 3. MC önce, Ordu Valisi’nideğiştirerek, Türkeş’in has adamlarındanReşat Akkaya’yı vali olarak atadı. Vali dekendi kadrolaşmasını hızla gerçekleştirerekemniyet müdürü ve milli eğitim müdürübaşta olmak üzere, tüm önemli makamlaraMHP’lileri atadı. Bunun ardından tırmananfaşist terörün bedeli ağırdı. 1977 sonrasın-daki üç yıl içinde Fatsa ve Ünye çevresin-deki siyasal olaylarda toplam 34 kişi ölür-ken, 20 Nisan 1980’den 12 Eylül’e kadarki4-5 ay içinde yaşanan bu çatışmalarda 130kişi ölecekti. Ancak bunlar da yeterli olma-dı. Yöreye bir yandan askeri birlikler kaydı-rılırken, diğer yandan basında “Devrimcile-rin Fatsa girişinde yabancılardan pasaportsordukları” haberleri yayımlanmaya başla-dı. Çorum olaylarının yarattığı infialin ar-dından, askeri birlikler Fatsa’ya dönükNokta Operasyonu’nu başlattılar.

Devrimciler önce yollara barikatlar kur-dular, sonra bunları kaldırarak, hiçbir dire-niş sergilemeden halktan da binlerce kişi-nin katılımıyla birlikte dağlara çekildiler.Maskeli faşist muhbirlerin saptadığı ve ara-larında Fikri Sönmez’in de bulunduğu 400kişi gözaltına alındı. Faşistler 8 kişiyi öldü-rüp, esnafın dükkanlarını tahrip ettiler.Dağlardaki silahlı devrimciler ise, gecelerizaman zaman köy ve kasabalara baskınlardüzenleyerek, faşistleri cezalandırıyorlardı.

12 Eylül sonrasında zulüm daha da arttı.Yaklaşık 1000 kişilik bir Fatsa davası açıldı.Onlarca devrimci dağlardaki askeri operas-yonlarda öldürüldü. Cunta Fatsa’ya dönüksistematik ve yoğun bir gericileştirme politi-kası izledi. Devrimcilerin 1984’e kadar sü-ren gerilla faaliyeti, Fatsa’nın köylerindekidevrimci dinamizmi kısmen yaşattı. Ancakbu faaliyetlerin de durmasıyla, ilçede gerici-lik iyice kökleşti.

(THKP-C ve Devrimci Yol’dan Bugüne GeçmişDeğerlendirmesi Bu Tarih Bizim, s.86-88)

Fatsa: Özsavunmadan iktidara

Devrimin güzergahıtartışmasına “Yolda ola-

cak” diye katkıda bulunanCan Yücel, bu Yol’dakiFatsa’yı yaşamak istediğiyerin bir modeli olarak görü-yordu:

“Terzi Fikri öyle bir giysidikti ki Fatsa'ya

O Gürcü öyle bir gürledi kiarkadaşlarıyla

Noktalar, noktalı virgüller,askeri operasyonlarKimseler çıkaramazFatsa'nın sırtından!

Emek hakkının sımsıcakçıplaklığını”

Yalnızca 8 ayda eşsiz birdeneyime imza atan oGürcü’nün gürleyişi 12 Eylülmahkemelerinde de sürdü:

“Fatsa halkının yönetimekatılımını sağlayarak, halkısöz ve karar sahibi kıldım.

Halkın belediyede söz vekarar sahibi olması sonucu,yıllardan beri Fatsa Belediye-si'nden çözüm bekleyen birdizi iş çözüme kavuşturulmuş-tur. Halkın onayı alınıp onundüşüncesi ve desteği sağlananişler mutlak başarıya ulaşmış-tır. Halk, kendi kararına sahipçıkmış ve onun bir an önceyerine getirilmesi için, çaba

harcamıştır. Ve başarmıştır.Beni kim nasıl karalarsa

karalasın, ben, Fatsa halkınıngönlünde taht kurmuşumdur.Onu söküp atmanın imkanıyoktur. Fatsa halkının gözün-de ben, kardeşliğin, beraberli-

ğin ve bağımsızlığın, demok-rasinin şahsında simgeleştiril-diği bir insanım.

Burada yargılanmamın asılnedeni, kısa yaptığım FatsaBelediye Başkanlığı döne-mimde, gerçekleştirmiş oldu-

ğum hizmetlerin unutturul-mak istenmesidir. Ne var kikendi çağlarında çağlarını de-ğiştirmek için çaba harcayan-lar, ne denli unutturulmak is-tenmişse, çağlar geçtikçe sula-ra, toprağa düşmüş çınar to-

humu gibi büyür, ululaşır, say-gı kazanır.” (Fatsa Savunma-sı’ndan)

5 Mayıs 1985’te 12 Eylülhapishanelerinde yitirdiğimizFikri Sönmez’in anısına,saygıyla…

Efsaneleşen Fatsa deneyiminin ortayaçıkışı da, ortadan kalkışı da devrimcihareketin faşizme karşı mücadelekonusunda verdiği sınavla ilgilidir. 1970’liyılların iç savaş koşullarında, sivil faşistharekete karşı direniş komitelerindeörgütlenerek Maraş benzeri katliamlarınönüne geçen devrimciler basit bir özsavun-ma örgütlemiyor bu savunma eylemiyleemekçi sınıfların iktidar mücadelesiarasındaki bağı da kuruyordu. FatsaBelediyesi, faşizme karşı mücadelenin bubaşarılı deneyimi üzerinden yükseldi veDevrimci Yol hareketinin bugün halailham veren ve dersler çıkarılansimgelerinden biri haline geldi.

Ne var ki devrimci hareket iç savaş

koşullarında sergilediği başarının aksine12 Temmuz 1980’de “Nokta” operasyonudüzenlendiğinde başarısız bir sınav verdi.Devrimciler önce yollara barikatlar kurdu-lar, sonra bunları kaldırarak, hiçbir direnişsergilemeden halktan da binlerce kişininkatılımıyla birlikte dağlara çekildiler.

Hareket, bu saldırının ÇorumKatliamı’nın ardından gelen bir gündemçarpıtma çabası, gereksiz ve orantısız birgirişim olduğunu kanıtlama çabasındaydıancak devrimcilerce tercih edilmeyençatışma, her iki taraf açısından da sınıflarmücadelesinin o anının gerekliliğiydi. Bugereklilik faşist darbe hazırlığındaki ordutarafından değil ama devrimcilertarafından ihmal edilmişti…

O Gürcü öyle bir gürledi ki…

Fatsa bir “belediye” ya da “seçim” olayı değildi. Anti-faşistmücadelede elde ettikleri dinamizmi pozitif politik hedeflere kanalize etmeyi başaran devrimcilerin eseriydi

Fikri Sönmez, sosyalistdünya görüflüyle 1965 y›l›n-da tan›flt›. O y›llarda Türkiye‹flçi Partisi üyesi idi. Sonrakiy›llarda bölgede çeflitli partikademelerinde görev yapt›.Önce T‹P Fatsa ‹lçe Sekreter-li¤i, ard›ndan ‹lçe Baflkanl›¤›görevlerini yürüttü. T‹P için-de MDD ayr›l›¤› gündemegelince, 1970'den itibarenMDD tezlerini savunan ke-simle birlikte tav›r ald›.1960'l› y›llar boyunca geliflenanti-emperyalist mücadeleyeaktif olarak kat›ld›. 6. Filo'yakarfl› düzenlenen protestogösterilerinde Dev-Genç saf-lar›ndayd›. 1968'den sonraKaradeniz'de emekçilerin ör-gütlenmesi çal›flmalar› içindeyer ald›. Samsun'dan Trab-zon'a kadar gerçeklefltirilençeflitli "F›nd›kta SömürüyeSon" mitinglerinde örgütleyi-ci ve konuflmac› olarak görevyapt›. 1970'te Ordu'da f›nd›küreticilerinin mücadelesiniprovoke etmek için tüccarlartaraf›ndan düzenlenen mi-tinge Ertan Saruhan ve arka-dafllar›yla birlikte müdahale

etti. Müdahale sonucundamitingin havas› de¤iflti. Üre-ticiler Samsun - Trabzon ka-rayolunu 12 saat boyuncatrafi¤e kestiler. Fikri Sönmez,bu olay nedeniyle tutuklan›pyarg›land›.

1970 ortalar›nda soliçinde ortaya ç›kan yenisaflaflmalarda MahirÇayan'›n görüfllerinekat›larak THKP-C saflar›ndayer ald›. 1971-72 y›llar›ndaMahir Çayan vearkadafllar›n›n MaltepeAskeri Cezaevi'ndenkaç›fllar›ndan sonra,Karadeniz'e geçmelerinde vebu bölgedeki iliflkilerinde veeylemlerinde yard›mc›oldu¤u gerekçesiyle THKP-CDavas›nda yarg›land›. Yirmiay kadar tutuklu kald›ktansonra tahliye edildi. 12Mart'›n ard›ndan gelen, soliçinde ideolojik kar›fl›kl›¤›nyafland›¤› dönemde THKP-Cçizgisini ›srarla savundu. Oy›llarda Karadeniz'dekidevrimci mücadelede yeralan genç insanlara örnekoldu. ((UUnnuuttuullmmaass››nnllaarr DDiiyyee))

Kızıldere’denFatsa’ya giden Yol

‘Nokta’ya karşı koymayınca

Page 14: 183'üncü Sayı

MEDYAHalk›n Sesi

1416 May›s 2013 / 29 May›s 2013

Y ayın hayatına başladığı 15Kasım 2007'den beri sol libe-ralizmin en büyük ideolojik

hegemonya araçlarından biri olan TarafGazetesi'nde artık yeni bir dönem başlıyor.

Çıkmaya başladığından beri Türkiye ile ilgilipek çok diplomatik belge yayımlayan gazete,Türkiye'de AKP yedeği liberalizmin yanı sıra

“istihbarat ilintili gizli belge gazeteciliğinin”de temsilcisi oldu.

ARDI ARDINA ISTIFALAR...

Taraf'ta AKP'nin çözüm sürecikadrolarının tasfiyesi ilenihayetlenen süreç şu şekildeişledi: Gazetenin kurucu genelyayın yönetmeni Ahmet Altan

ve yardımcısı YaseminÇongar'ın Aralık 2012'de istifaetmesiyle yerine eski Radikalyazarı Oral Çalışlar getirildi.1 Şubat'ta genel yayın yönet-

menliği koltuğuna oturanÇalışlar, 26 Nisan'dagörevinden istifa etti.Çalışlar istifasınıngerekçesi olarakgazetenin patronu BaşarAslan'ın yazı işlerimüdürü KurtuluşTayiz'i kendisine habervermeden görevdenalmasını gösterdi.Çalışlar'ın istifası iledaha görünür olanTaraf'taki“çatlak”,gazeteninkurucu

kadrolarından Yıldıray Oğur, Halil Berktay, RoniMarguiles, Vahap Coşkun gibi 23 yazarınistifasıyla daha somut bir hale büründü.Müzakere sürecini AKP üzerinden destekleyenisimlere göre, “Elinde finans gücü olan ve savaşındevamını isteyen bir dış kuvvet Taraf'a darbeyaptı”. Müzakere sürecinde AKP'yi koşulsuzdestekleyen ekibin istifasıyla yeni bir dönemebaşlayan gazetenin yeni genel yayın yönetmeniNeşe Düzel oldu.

“HÜKÜMETLE ILGILI ELIMIZE NE BELGEGELSE YAYIMLARIZ”

Gazetenin yeni genel yayın yönetmeni Düzel,Taraf'ın artık misyonunu değiştirdiğini ifadeederek, barıştan yana olmanın AKP'yi koşulsuzdesteklemek olmayacağını söyledi. “Hükümetleilgili elimize ne belge gelse yayımlarız. Barış süre-ci var diye hükümeti hiç eleştirmeyelim tavrınagiremeyiz” diyen Düzel, gazetenin daha öncekidönemlerinde bu tavrın hakim olduğunu vur-guladı.

2010 yılında yazarı olduğu TarafGazetesi'nden ayrılan Amberin Zaman,AKP yedeği kadroların tasfiyesi ile gazeteyeyeniden döndü. Taraf'ın kadrosuna yenikatılanlardan biri de Ceyda Karan oldu.Karan, 12 Mayıs tarihli ilk yazısına “İyigazetecilikten taraf olarak halkın haberalma hakkını daima gözeteceğim” diye-rek başladı. AKP'nin Suriye'de yanlışhesaplar yaptığını söyleyen Karan, böl-genin “küresel güçlerin” paylaşımmücadelesinde bir savaş diyarı olduğunubelirtti.

AKP YAfiANANLARDAN RAHATSIZMedyada AKP'nin

borazanı olan isimlerindenNagehan Alçı, gazetedeyaşanan son süreci “Taraf,Ergenekon zihniyetiyle aynınoktaya geldi” şeklindedeğerlendirdi. Alçı, “Heryönüyle Taraf hadisesi”

başlıklı yazısında yakın zamandagazeteden istifa eden MelihAltınok'un yaşananları“Cemaat-AKP çelişkisi”olarak değerlendirdiğini deaktardı. Altınok, dahasonra yaptığı açıklamadaAlçı'nın yazdıklarıyla biralakası olmadığınısöyledi.

El Cezire Türk'ün Türkiye'de yayınyapma kararı almasının

üzerinden 4 yıl geçmesine rağmenkanal bir türlü yayına başlayamadı.Katar merkezli El Cezire'nin birparçası olan El Cezire Türk, uzunyıllardır “hazırlık” aşamasında. Pekinasıl oluyor da kısıtlı kaynaklarasahip medya kuruluşları için dahiyayına geçme süresi en fazla 1 yılolurken, ciddi paralar aktarılan birkanal bir türlü açılamıyor?

El Cezire'nin, Ortadoğu'daki deği-şim sürecinde bölgeyi yeniden şekil-lendirmek isteyen güçlerin bir aracıolarak Türkiye'de de açılmak isten-mesi şaşırtıcı değil. Dolayısıyla El Ce-zire'ye “tehlikeli bir kanal” olarakyaklaşan AKP, kanalın kurulması için“gerekli izin”leri vermiyor.

El CEZ‹RE S‹STEM KARfiITLARININ SES‹ M‹?

El Cezire, Arap halk hareket-lerinin tetiklediği değişim ve altüstoluş sürecinde önceden beri başat roloynadı. “Arap Baharı”nda haberkanalından çok bir istihbarat teşkilatıgibi çalışan El Cezire “devrim süreç-lerinde” yaptığı haberlerin çoğununabartılı ya da yalan olduğunu kendisidahi kabul ediyor. Kendi ifadesiylemisyonunu eşitlik ve özgürlükkaygısından dolayı “devrim süreçleri-ni desteklemek” olarak belirleyen ElCezire'nin sahibi olan Katar, biremirlik. Ve bu yönüyle kanalın

“kaygısını taşıdığı” eşitlik ve özgür-lükten epey uzak olduğunu görmekzor değil.

NEDEN DOHA’DA KURULDU?El Cezire ile ilgili önemli tespitleri

olan gazeteci yazar Hüsnü Mahalli,El Cezire'nin 15 yıl önce Katar'ın baş-kenti Doha gibi bir kasabada nedenkurulduğunun, bugünden bakınca da-ha iyi anlaşıldığını şöyle ifade ediyor:“El Cezire'nin neden Doha gibi bir

kasabaya kurulduğunu şimdi daha iyianlıyoruz. Çünkü plan ta o zaman ha-zırlanmıştı. Unutmamak gerekir kiAmerikalılar Irak işgalinde de ope-rasyon merkezini Doha'da kurmuş veher şeyi buradan idare etmişlerdi.”

MAHALL‹’DEN AKP'YE AKILAKP'nin Suriye ile yakın ilişkilerde

olduğu dönemde yandaş isimlerdenolan Hüsnü Mahalli, bu politikanıntersine dönmesiyle safını değiştiren-

lerden. Mahalli, AKP'ye kanalın tak-tiğinin “çok ince” olduğunu söyleye-rek şu şekilde akıl veriyor: “Tali-ban'ın, Ladin'in videolarını yayımla-yan tek kanal olarak 'Anti Amerikan'gibi gözükmeye çalışıyorlar. Ayda birMurat Karayılan'ın röportajını veri-yorlar. Kandil'de belgeseller çekip ya-yımlıyorlar. Ama bu onların bölgedeABD çıkarlarını savunmadığı ya daCIA'e çalışmadıkları anlamına gelmi-yor.”

LEMAN MERAL ÜNAL

Taraf'ta misyon kriziSol liberalizmin son yıllardaki en büyük ideolojik aracı olan TarafGazetesi'nde, dikiş bir türlü tutmuyor. Eski misyonunu tamamlayan Taraf,yeni misyon oluşturmakta sıkıntı çekiyor

NTV enkazdaki emek sömürüsünü de¤il ‘aflk’› gördü

El Cezire Türk'ünkurulamayan tezgahı

24Nisan'da Bangla-deş'in başkenti

Dakka'da 912 işçinin çalış-tıkları tekstil fabrikası yı-kıldı. Bu katliam gibi işkazasından NTV’nin gör-düğü “Enkazdan çıkanaşk” oldu.

NTV haberinde, Tesli-ma Akhter adlı bir fotomuhabirinin çektiği fotoğ-raftan hareketle, yüzlerce

işçinin öldüğü olaydanmagazinel bir olay çıkardı.

Söz konusu fotoğrafta,enkaz altındaki kadın veerkek işçinin birbirlerinesarıldıkları görülüyor.

Fotoğrafı çeken Akh-ter, “Kim olduklarını yada ilişkilerinin ne olduğu-nu bilmiyorum” dese deNTV, foto muhabirininifadelerini sansürleyerek

habere “Enkazdan çıkanaşk” başlığını attı.

GÜNDE 15 SAAT ÇALIfiIYORLAR, MAAfi 38 DOLAR!

Gazetecilik etiğiniayaklar altına alan bu ha-bercilik anlayışı, egemenmedyanın daha “okunur”olmak için sık sık uygula-dığı “taktik”lerden bir ta-

nesi. Oysa gerçek haber şuolmalı:

Emek sömürüsünün ol-dukça yaygın olduğu Gü-ney Asya ülkelerinden biriolan Bangladeş'te çökentekstil fabrikasında çalışanişçiler, günde 15 saattenfazla çalışıyor. Esnekçalıştırılan işçilerin aldığımaaş ise 38 dolar veya 38doların altında.

El Cezire Türk, son zamanlarda işten çıkarmalarla gündeme gelsede ne bu kanalı izleyen var ne de böyle bir kanal. İşte dört yıldırkurulamayan El Cezire Türk'ün yılan hikayesine dönen öyküsü...

AKP'nin Reyhanl›'da ya-flanan sald›r› sonras› ald›¤›kararla; bölgede yaz›l›, söz-lü, görüntülü haberlere ya-y›n yasa¤› geldi. Halk›n ha-ber alma hakk›n›n yok say›l-d›¤› ve dezenformasyonunhakim oldu¤u böylesi bir or-tamda, bas›n emekçilerineyönelik bask› da artm›fl du-rumda. AKP'nin ald›¤› busansür karar› sonras› bölge-de haber yapan iki gazeteci“savc›l›k talimat›yla” gözal-t›na al›nd›. Bas›n emekçile-rinin gözalt›na al›nmas›nailiflkin bilgi, Antakya Valisi

Celalettin Lekesiz taraf›ndando¤ruland›. Lekesiz, gözalt›-lar›n sebebinin “gazetecilikiçin belirlenen s›n›rlar›n afl›l-mas›” oldu¤unu öne sürdü.

Antakya Valisi'nin söz et-ti¤i “gazetecilik s›n›rlar›n›nafl›lmas›” meselesi, kuflku-suz gazetecilik eti¤indençok baflka kayg›lar içeriyor.As›l ifli do¤ru bilgiyi halkaulaflt›rmak olan gazetecinin,tam da “mesle¤inin gere¤i-ni yapmas›ndan” kayg› du-yan bu anlay›fl, “s›n›r›” Rey-hanl›'da yaflanan gerçeklerolarak belirlemifl durumda.

Reyhanlı'dahaber yapan ikigazeteciye gözaltı

Amberin ZamanOral Çal›fllar

Page 15: 183'üncü Sayı

Türkiye hikayeciliğinin önemliismi Sait Faik’in yaşamının son 10yılını geçirdiği Burgazada’dakievi, Darüşşafaka Cemiyeti veBurgazada halkının katkılarıylamüze haline getirildi. Müze, ada-da düzenlenen anma etkinliğiyleyazarın 59'uncu ölüm yıldönü-münde tekrar ziyarete açıldı.1959’da açılan müzede, Sait Fa-ik'ten izler taşıyan eşyalar ile fo-toğraflar, mektuplar, belgeler vekartpostallar sergileniyor. Ayrıcamüzede İlhan Berk, AhmetHamdi Tanpınar gibi yazar veşairlerin Sait Faik'e imzaladığı ki-

taplar da görülebilir. Müzenin ze-min katı ise Sait Faik'in kitaplığın-dan Türkçe ve Fransızca kitapla-rın bulunduğu bir çalışma odasınadönüştürülmüş durumda.

TMMOBMimarlar Oda-sı’nın Trab-zon'da düzen-lediği “Kent,Kültür ve De-mokrasi Foru-mu” kapsamın-da Homur Mi-zah ve Karika-tür Grubu’nunhazırladığı ser-gi, AKP’li belediye başkanının gece ya-rısı operasyonuyla kaldırıldı. 11 Ma-yıs’ta Hamamizade İhsan Bey KültürMerkezi’nde açılan “Çevre” konulu

karikatürsergisinde;suyun ticari-leştirilmesi-ne, nükleersantrallere,HES’lerekarşı çizgileryer almak-taydı. Ho-mur Gru-bu’ndan ya-

pılan açıklamada serginin, BelediyeBaşkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğ-lu'nun isteğiyle gece yarısı apar toparkaldırıldığı belirtildi.

Diyarbakır’da Hizbul-lah konserinin iptal edil-mesi için yoğun çaba har-casa da Duman grubu, 11Mayıs günü kentte sahnealıp konseriniverdi.Hizbullah’ın karşıçıkmasınınnedeni, grubun“Rezil” adlı şar-kısında İhlas su-resinde geçen“Lem yelid ve

lem yuled” ifadesini “Lemyelid ve löp yutar” olarakkullanmasını dinle alay vehakaret olarakdeğerlendirmesiydi.

T aşı toprağı altınİstanbul! Elinizindokunduğu yerde,

nereden ne çıkacağı bilin-mez. Marmaray ve metroprojesinin Üsküdar, Pendikve Yenikapı istasyonları içinyapılan kazılarından katmankatman açılan biruygarlıklar tarihi fışkırıyor.Toprağı kazdıkça üçer beşermetre arayla, bugündenOsmanlı’ya, Bizans’a,Neolitik Dönem’e dek halk-ların, uygarlıkların tarihiuzanıyor. BaşbakanErdoğan’ın kazılar yüzün-den projenin gecikmesinesinirlenip kavga ettiği,“çanak çömlek” diyerekkendince hafife aldığı bulun-tular, insanlık tarihinin 8500yılını önümüze seriyor.

2004’ten bu yana İstanbulArkeoloji MüzeleriMüdürlüğü başkanlığındadevam eden kazılarda özel-likle Yenikapı’daki alan,uygarlık tarihini değiştirenbir kazı alanı. Şöyle ki;Yenikapı’da denizseviyesinin 3 metre üzerindebaşlayan arkeolojikkazılarda deniz seviyesinden1 metreye inildiğinde, yanisadece 4 metrelik alanda,19. yüzyıl Osmanlı dönemi-ne ait imalathaneler ve işlik-lere ait mimari kalıntılar ilesokak dokusu bulundu.Yaklaşık 7 metre dahakazıldı, Bizans İmparatoru

1. Theodosius tarafındanyaptırılan ve 11. yüzyıla dekkullanılan TheodosiusLimanı gün ışığına çıkarıldı.4. yüzyılda Konstanti-nopolis’in bir metropololmasını sağlayan bu liman-da, 30’un üzerinde antikgemi enkazı bulundu.

Limanın dibinde ulaşılankatmanda ise NeolitikDöneme yani Cilalı Taş Ça-ğı’na ait mezarlar günışığınaçıktı. Yani ilk İstanbullular,8500 yıldan bu yanaoradalar. Bulunanlar İstan-bul’un tarihini 8500 yıl önce-ye dek götürürken bunca yılboyunca kentin geçirdiğijeolojik, siyasi, toplumsal vekültürel değişimlere ilişkinbir dizi veri sunuyor.

‹NSANLIK TAR‹H‹D‹REN‹YOR

Hepsi bu değil.Mezarların bulunduğuseviyenin altında kayalık birzemine ulaşılamadığı içinmuhtemelen daha eski insanyerleşimlerine ait bir başkatabaka çıkacak. Ancak arke-ologlar çalışmalarına devamederken henüz kazıyapılmayan inşaatın otoparkalanına 11 Mayıs’ta dozer-lerle girilip tahrip edilmeyebaşlandı. Metro inşaatınınyüklenicisi müteahhit firma,kazı alanındaki iş kulesininyıkıldığı yerde toprağısabitlemek için iş makinesiile toprağı kaldırmaya girişti.Çünkü bir diğer yöntem

olan fore kazık yöntemi,birkaç gün sürecek ve dahamasraflı olacaktı. Cevvalfirma engellenmezse İstan-bul tarihi için bu çok önemlialan yerle bir edilerek tümbuluntular hafriyattoprağına karışacak. Peki,bütün bu süreçte iktidarınumursamaz tavrı, arke-ologlara “bir an öncebitirin” baskıları ve hattaöfkesi neyin göstergesi? En

basit haliyle, iktidar proje-den sebeplenecek sermayeiçin yol temizliği derdinde.Proje, mümkün olduğuncaaz maliyetle, kısa süredebitsin ki sermaye kazansın.Bu arada yapılan kazılarlaOsmanlı dönemininimalathaneleri, işlikleri,sokakları ile emeğin mekan-ları ortaya çıkmasın. Bizansdönemi limanının batıkgemileri, amforaları ile

hikayesini anlattığı ticaretkolonileri, bu ticarizenginliğin yaratıcısıemekçileri yüzyıllardırgömülü olduğu sulardakalsın.

Yüzyıllara direnipbugüne gelmeyi başarmışinsanlık tarihinibastırmaya çalışan 10yıllık bir iktidar. Neredenbaksan tutarsızlık!

Bu sene 8’incisi düzenlenenUluslararası İşçi Filmleri

Festivali İstanbul, İzmir, Ankara veDiyarbakır’da eş zamanlı olarak 1Mayıs’ta başladı, 9 Mayıs’ta sonaerdi.

Festivalin 2 Mayıs’ta gerçekleşenİstanbul’daki açılış gecesine birgün önceki polis şiddetine rağmensokaklarda saatlerce direnenemekçilerin coşkusu hakimdi.Sunuculuğunu Mert Fırat’ın yaptığıgecede işçi şarkılarıyla Bajar,direnişleriyle işçiler sahnedeydi.Açılış filmi olarak Ken Loach’un 45Ruhu filminin izlendiği gecedeLoach’a Lonra’da Dev Sağlık-İşadına verilen ödülün video görün-tüsü ile Loach’un mesajıyayımlandı.

Ankara Emek ve DemokrasiGüçleri’nin Taksim’de yaşananlarıprotesto eylemiyle birleşen

geleneksel İFF yürüyüşü, bu yılAKP İl binası önünden açılışıngerçekleşeceği KızılırmakSineması’na doğru geçti. YürüyüşteEmek Sineması’na, Şinasi-Akünsahnelerine ve Fazıl Say’a yöneliksaldırılara tepkiler gösterildi. Açılış

etkinliğinde Hayali Tevfik Dinç“Karagöz Muhaveresi” adlı birgölge oyunu sergiledi. SerdarTürkmen de bir dinleti sundu.

İzmir’de İzmir Sanat’ta yapılanaçılış gecesine de ilgi yoğun oldu.Açılış konuşmalarının ardından

İzmir Halkevleri Müzik Topluluğuve Serdar Türkmen dinleti verdi.Ken Loach’un izleyicileri selam-ladığı video gösteriminden sonra 45Ruhu filminin gösterimi yapıldı.

Festivalin Diyarbakır açılışı,Dicle Fırat Kültür Merkezi’nin defgrubu eşliğinde Urfa Kapı’danSümer Park Amfi Tiyatro’ya kadaryapılan yürüyüşü ile başladı.Diyarbakır’a Antakya’dan gelenKaldırım müzik grubunun söylediğiKürtçe, Türkçe, Ermenice veArapça ezgiler izleyicileri çoşturdu.Açılış filmi ise “Dom” oldu. Filmgösteriminden sonra HakanVreskala ve grubu sahne aldı.

Açılış gecelerinin ardından film-lerin salon, mahalle gösterimleriyle,söyleşilerle dünyanın farklı yer-lerindeki işçilerin, kadınların, yok-sulların hikayeleri, mücadeledeneyimlerini taşınmış oldu.

Sınırda yaşayanların filmleri ve mücadelesi

Berfo Ana’nın Ardahan-Göle’deki evi, 33 yılmücadele verdiği oğlu Cemil Kırbayır’ın

adıyla kültürevine dönüştürülüyor. KültürMerkezi’nin açılışı 22 Mayıs’ta kültürevitarafından düzenlenen bir dayanışma konseriile yapılacak. Gelirleri, kültürevi’in yapımınaharcanacak konserde Yavuz Bingöl, İsmailHakkı Demircioğlu, Niyazi Koyuncu, Bandistave Suavi yer alacak.

Kültür merkezinin inşaat çalışmalarınageçen sene başlandığını kaydeden CemilKırbayır Kültürevi Derneği Başkanı Gün ÇağAydın, “Berfo Ana’nın ocağı tekrar tütecek”dedi ve herkesi destek vermeye çağırdı. Aydın,Berfo Ana’nın evinin “Oğlum döndüğünde evi

tanımaz” diye ne tadilat yaptırdığını ne de bo-yattığını hatırlatarak “Biz de bu kapı hep açıkolsun diye, Berfo Ana’ya bir söz verdik. Onunevini kültürevine çeviriyoruz. Berfo Ana ‘Sizlerbana oğlumdan emanetsiniz’ diyerek evininbahçesinde devrimcilere ekmek pişirirdi. Biz deo ocağı yeniden tüttürmek için kültürevi halinegetiriyoruz” dedi. 12 Eylül’de gözaltına alınanve kendisinden bir daha haber alınamayan oğluCemil Kırbayır’ı 33 yıl boyunca arayan BerfoAna, ilerleyen yaşına rağmen CumartesiAnneleri’yle birlikte her hafta GalatasarayMeydanı’nda oturma eylemine katıldı. 12 Eylüldavalarında mahkemeye tekerlekli sandalyeylegitti. Oğlu için mücadele veren Berfo Ana, 21Şubat 2013’de 105 yaşında hayatını kaybetti.

KÜLTÜRSANAT

Halk›n Sesi

1516 May›s 2013 / 29 May›s 2013

‘Çanak çömlek’ deyip geçmeÖZEN TAÇYILDIZ

Marmaray kazılarından katman katman bir uygarlıklar tarihi fışkırıyor. Yüzyıllaradirenip bugüne gelmeyi başarmış tarihi bastırmaya çalışmak nafile!

Duman baskıya rağmenDiyarbakır’da

Yenikap› kaz›lar›nda ortaya ç›kan Theodosius Liman›’nda y›llard›r bekleyen, dünyan›n engenifl antik bat›k grubu, Bizans dönemine iliflkin eflsiz bilgiler sunuyor

Hişt hişt! AKP’li başkandan sergi operasyonu

‹stanbul’un tarihini 8500 y›lgeriye götüren Yenikap›kaz›lar›ndan ç›kan 40 bin eser“bütçe bitti” denilerek depolarakapat›ld›, üzeri mühürlenerek 3ay bekletildi. Özel ilaçl› sulardabekletilen gemi donan›mlar›,makaralar, yelken pangalar›,halatlar, deri sandaletler, tarak-lar, fildifli ve kemik neolitikdönem tarihi eserler depolardakald›. Haber bas›na yans›y›ncaancak devreye giren Kültür veTurizm Bakan› Ömer Çelik,kaz›lar›n maddi destekçisiUlaflt›rma Bakan›’n› arayaraksorunu çözdü¤ünü anlatt›:

“Say›n Bakana teflekkür ediyo-rum. Sorunu 15 dakikada çözdü.Konuya büyük hassasiyetlee¤ildi. fiu ana kadar zarar görenbir eser yok. Kald›¤›m›z yerdendevam ediyoruz. Yenikap›kaz›lar›na bakanl›¤›m›z özel birhassasiyet gösteriyor.” 3 ayl›kbekleyifli bas›ndan ö¤renip“çözen” Kültür Bakan›, “zarargören eser yok” dese de 3 ayd›reserlerin ne durumda oldu¤ubilinmiyor. Üstelik kaybedilenzaman›n 29 Ekim’de bitecekolan proje süresine eklenipeklenmeyece¤i belli de¤il.

40 bin eser üç aymühürlü bekledi

Baflbakan Erdo¤an’›n Akil ‹nsan-lar Heyeti ile gerçekleflenbuluflmas›na Kültür Bakan› ÖmerÇelik de kat›ld›. Toplant›damedyadan yak›nan heyet yönetici-leri, ç›kan yaz›lar›n zaman zamaniftira boyutuna ulaflt›¤›n› söyleyinceBakan Çelik duruma bir f›kra ile elkoymufl: “Adam›n biri Allah’a duaediyormufl, ‘Tanr›m bana iftiraediyorlar, beni koru’ diye. O s›radaduyulan büyük bir gök gürültüsüylebirlikte Tanr› yukar›dan seslenmifl,‘‹ftiraya ben bile bir fley yapamam,bana da ‹sa’n›n babas› diyorlar!”Çelik’in toplant›da “kahkahalarlakarfl›lanan” bu f›kras›, H›ristiyanlariçin komik olmamal›. Nitekim H›ris-tiyanlar›n “Baba, O¤ul, Kutsal Ruh”olarak özetlenebilecek Üçlü Teslisinac›na göre ‹sa, Tanr›’n›n o¤lu.

Üstelik ayn› Çelik, dini de¤erlerehakaret etti¤i

suçlamas› ileceza alanSay’a iliflkinKültürBakan›olarakgörüfl beyan

ederken“insanlar›n

varoluflsal önem atfetti¤i de¤erlerealenen hakaret ederseniz bu, hiçbirflekilde düflünce hürriyeti, ifadehürriyeti kapsam›ndade¤erlendirilmez. Prensip budur”diyordu.

Say’›n sözlerini “k›nanmas›gereken ifadeler” olarak niteleyenÇelik, konuyla ilgili kayg›duydu¤unu belirten AB’ye de A‹HMkararlar›n› hat›rlat›yordu: “‹fadehürriyetinin esas olmas› insanlar›nkutsal bildi¤i de¤erlerin rencideedilmesi, onlara dönük provokatififadeler kullan›lmas›n› mazurgöstermez” Bu durumda Çelik’i“mazur” gösteren ne olabilir? Kendiifadesiyle “baflka insanlar›n dakendi de¤erlerine hakaretedildi¤inde adalet talep etmehakk›” ne olacak? “Türkiye'dekibüyük dindar kitle” hakk›ndakonuflurken hassasiyet gösterilme-di¤inden yak›nan Çelik, ayn› has-sasiyeti Türkiye’de daha dezavanta-jl› konumda yaflayan H›ristiyalariçin neden göstermiyor? Bütün busorular bir yana meseleye tekrarbakal›m: Bir halk›n varolmaçabas›nda silahl› mücadeleb›rak›l›rken sadece Baflbakan’a“çal›flan” bir heyet rapor sunuyor,Kültür Bakan› da baflka halklar›ninançlar›n› “f›kra” yapm›fl, onlaramoral veriyor!

Prensip nedirÖmer Çelik?

Berfo Ana’nın kapısı hep açık olacak

Page 16: 183'üncü Sayı

6 Mayıs bir kez daha devrimci tarihesahip çıkanların, faşizmin karşısın-da Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan,

Hüseyin İnan olanların, On’ların yolundabarikatları yıkarak Dolmahçe’ye Denizolup akan, gençliğin sözünü söylediğigün olarak tarihe geçti. Öğrenci Kolek-tifleri, HDK Gençlik Meclisi, GençlikMuhalefeti, Genç Sen, Liseli GençUmut, Dev-Lis, Liseli Kıvılcım, LiseliÖğrenci Birliği; Deniz Gezmiş, YusufAslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilmele-rinin 41. yılında, 6. Filoyu denize döktük-leri Dolmabahçe’ye yürüyüş yapmak içinGalatasaray Meydanı’nda omuz omuzavererek AKP faşizminin karşısına dikildi.

Gençliğin bir araya gelmek için verdi-ği buluşma vaktinden saatler önce polisGalatasaray Meydanı’nı dört koldanbarikatlarla kapattı. AKP’nin Taksim 1Mayıs’ını yasaklamasının ardından İstik-lal Caddesi’de Başbakan’ı korkutan“AKP karşıtlarına” kapatılmıştı çünkü. 1Mayıs’ın ardından toplumsal muhalefetinher eylemine saldıran polis, Denizlerianmak isteyen gençlik örgütlerini deengellemek için gazları, copları tazyiklisuları ve TOMA’larıyla hazırlığını ta-mamlamıştı. Ancak AKP faşizmine mey-dan okuyan gençlik, İmam Adnan Sokakve Mis Sokak’ta toplanarak İstiklal Cad-desi’ne çıktı. Gençlik, “Denizlere sözü-müz devrim olacak”, “AKP’den hesabıgençlik soracak” sloganlarıyla yürüdü.

AKP’nin “Tek yol sokak” diyenlere,“birlik, beraberlik ve mücadele” sesiniyükseltenlere karşı korkusunun gösterge-siydi polislerin İstiklal Caddesi’ni savaşalanına çevirerek saldırısı. Polissaldırısına o gün tanık olan bir kadın,tanık olmaktan çıktı ve polisin gözaltınaalmaya çalıştığı bir öğrenci için direnen-lerin yanında yer aldı. “Alamazsınız izinvermem” diyerek öfkeyle polislerebaşkaldıran kadın da başkaldırmıştı birkere susturulması gerektiği için desaldırdı!

GENÇLİK AKP FAŞİZMİNİ ALT ETTİGençliğin direnişi polis saldırılarını

püskürterek İstanbul sokaklarındasürmeye devam etti. Gençlik örgüt-leri, sokaklardan çıkarak Gümüşsuyuyerleşkesine geldi. Sayısı bini aşangençlik, “Faşizme karşı omuzomuza”, “Denizlere sözümüzdevrim olacak” sloganlarıylabir kez daha AKPfaşizmini alt ederekyan yana gelmeyibaşardı. AKP’yefaşizmine karşısokağa çıkangençlik toplumsalmuhalefetbileşenlerini deyanlarınakatarakDolmabahçe’ninyolunu tuttu.

DEVRİMCİ GENÇLİK SÖZÜNÜSÖYLEDİ: BU TARİH BİZİM

Dolmabahçe’ye tüm engellemelere,saldırılara, yasaklara başkaldırarak çıkangençlik örgütleri devrimcilerin tarihlerinemiraslarına her zaman sahip çıktıklarınıdile getirdi. Denizler anmasının çağrıcıla-rı adına bir konuşma yapan Neval Köse-dağı şunları söyledi: “Dolmabahçe’nin

bir tarihi vardır. Deniz-ler 41 yıl önce işbirlik-

çileri burada denize dökmüştür. TaksimMeydanı’nın bir tarihi vardır. O tarih ‘771 Mayıs Katliamı’nın tarihidir. ‘89 1 Ma-yıs Katliamı’nın tarihidir. Mehmet AkifDalcı’nın ölümünün tarihidir. Onların si-lahları, copları, gazları olabilir. Ama bizonurumuzla, tarihimizle bu geçitlerdenteker teker geçerek o meydanları geri

alacağız. Çünkü devrimci-ler tarihleriniasla padi-şahlara bı-rakmaz-lar.”

Emek ve DemokrasiPlatformu’nun çağ-

rısıyla Kocaeli’nde biraraya gelen muhalefet,belediye önünde topla-nıp İnsan Hakları Parkı’-na yürüdü. Bursa Deniz-ler için Üç Fidan Anı-tı’nda anma töreni dü-zenlendi. Kolektifler an-manın yapıldığı anıta“Eşitlik, özgürlük, barışiçin Denizlerin yolunda-yız” pankartıyla bir yürü-yüş gerçekleştirerek ka-tıldı. Eskişehir DenizGezmiş ve arkadaşlarını,

Eskişehir halkı unutma-dı. Çarşı tramvay durağıönünde toplanan üniver-siteliler, “Gelenek sürü-yor Dev-Genç yürüyor,Denizlere sözümüz dev-rim olacak” sloganlarıylaHamamyolu’na kadaryürüdü. TrabzonKTÜ’de üniversitelilerÜç Fidan için yürüdü.İktisadi ve İdari BilimlerFakültesi önünde biraraya gelen üniversiteli-ler, “Savaşa, emperyaliz-me ve AKP’ye karşı De-niz olacağız” dedi. Sam-

sun Liseli Genç Umut,Liseli Gençlik Muhalefe-ti, LÖB, Liseli Dayanış-ma ve Dev-Lis’in çağrı-sıyla Öğretmenevi önün-de bir araya gelen liseli-ler yürüyüşe geçti. Yürü-yüş boyunca “Yusuf Hü-seyin Deniz, sürüyor sü-recek mücadelemiz!”,“Yaşasın halkların kar-deşliği!” sloganları atıldı.İzmir Öğrenci Kolektif-leri, Gençlik Muhalefeti,Genç-Sen ve HDKGençlik Meclisi tarafın-dan gerçekleştirilen yü-

rüyüş ile Denizler anıldı.Alsancak Tansaş önün-den Kıbrıs Şehitleri Cad-desi boyunca devameden yürüyüşte “Emper-yalistler, işbirlikçiler, 6.Filo’yu unutmayın” ,“Denizlere sözümüz dev-rim olacak” sloganlarıatıldı. Antalya Emek veDemokrasi güçleri ÜçFidanı unutmadı. 6 Ma-yıs akşamı Kapalı yolHalk Bankası önündetoplanan Antalyalılar At-tolos Meydanı’nayürüdü.

SOKAĞINSESİ 16 Mayıs 2013 / 29 Mayıs 2013

Ü R E T E N B İ Z İ Z Y Ö N E T E N D E B İ Z O L A C A Ğ I ZHalk›n Sesi

16

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, katledilişlerinin 41. yılında 6. Filoyu denizlere döktükleri Dolmabahçe’de anıldı.Polisin tüm saldırılarına, AKP faşizmine meydan okuyan gençlik bir kez daha sözünü söyledi: ‘Denizlere sözümüz devrim olacak’

EVRİM ÇAKIR

Denizlere bin selam

PA D İ Ş A H I N F E R M A N I N I YA K A N G E N Ç L İ K D O L M A B A H Ç E ’ D E

4411 yy››ll öönnccee ffaaflfliisstt ccuunnttaa ttaarraaff››nnddaann iiddaamm eeddiilleennDDeenniizz GGeezzmmiiflfl,, YYuussuuff AAssllaann vvee HHüüsseeyyiinn ‹‹nnaann iilleeüüçç ddeevvrriimmcciinniinn aavvuukkaatt›› HHaalliitt ÇÇeelleennkk,, mmeezzaarrllaarr››bbaaflfl››nnddaa aann››lldd››.. DDeenniizzlleerr flflaahhss››nnddaa ddeevvrriimm vveeddeemmookkrraassii mmüüccaaddeelleessiinnddee yyaaflflaamm››nn›› yyiittiirreennlleerraadd››nnaa ssaayygg›› dduurruuflfluuyyllaa bbaaflflllaayyaann eettkkiinnlliikkttee üüççddeevvrriimmcciinniinn iiddaamm sseehhppaass››nnddaakkii ssoonn ssöözzlleerrii ddeehheepp bbiirr aa¤¤››zzddaann hhaayykk››rr››lldd››..

Kavgayı sürdürenler sokaktaÜç Fidan için ülkenin dört bir yanında meydanlara çıkan binlerce üniver-siteli ve liseli “Savaşa, emperyalizme ve AKP’ye karşı Deniz olacağız” dedi

‹‹zzmmiirr

EEsskkiiflfleehhiirr AAnnttaallyyaa

BBuurrssaa

Üç Fidan mezarıbaşında anıldı