Top Banner
4 9 Onur Hamzao¤lu flahs›nda bilim yarg›lan›yor, tabipler uyar›yor: ‘As›l flimdi halk panik yapmal›’ KPSS’de kopya, YGS’de flifre, flimdi de mahkeme karar›yla 7’nci s›n›flar SBS’ye girecek Wimbledon taraftar› kendi kurdu¤u tak›m›n yükselifline tan›k oluyor Mizah dergisi Harakiri’ye daha ilk say›s›nda 18 yafl yasa¤› getirildi Elde var faflizm Erdo¤an kitle temelini ayr›mc› ve sald›rgan bir dille koruyor, sokak muhalefetine yönelik fliddeti de böyle meflrulaflt›r›yorS. 4 ‹syan Sol’da ‹spanya’n›n Sol Meydan›’nda Ortado¤u’dan yükse- len bir atefl yan›yor. ‹flsizli¤e ve yoksullu¤a isyan eden gençler direniyor S. 5 Sat›fl fiyaskosu Enerji özellefltirme- leri fiyaskoyla so- nuçland›. 13 milyar dolar gelir beklenen ihalelerden flimdiye kadar para al›namad› S. 9 Annelik üzerine ’Makbul Anneler, Müstakbel Vatandafl- lar’ kitab›n›n yazar› Sevi Bayraktar ile ka- d›n ve aile politikala- r›n› konufltukS. 11 As›l flimdi panik yap›n! AKP her s›navdan kal›yor Kuran da tutan da onlar Daha ilk say›da yasak SAYFA SAYFA SAYFA SAYFA Y›l 6 Say› 133 3 Haziran 2011 • 1 TL 14 15 Erdo¤an Hopa’daki pankarttan rahats›z olmakta hakl› Tek yol sokak tek yol devrim AKP’nin polisi, “Derelerimizi ve çay›m›z› satt›r- mayaca¤›z” di- yen Hopal›lara sald›rd›, Metin Lokumcu’yu katletti Erdo¤an, özür di- leyece¤ine, “Tek yol sokak tek yol devrim” pankar- t›n› diline dola- yarak Halkevleri’ni he- def gösterdi Erdo¤an rahats›z olmakta hakl›. Pankartta yazan- lar, sand›kta ka- zanmaya haz›rla- nan AKP’ye nerede ye- nilece¤ini gösteriyor Tayyip de çok iyi biliyor ki, soka¤› kaybetti¤inde iktidar›n› da kaybede- cek. O yüzdendir ki Hopa’da okudu¤u pankart› akl›ndan ç›karam›yor. Korksun Tayyip; daha çok görecek bu pankart› YOL YAZISI S. 3 T üm Türkiye’de süren “Kadınlara sosyal güvence” kampanyası için Halkevci Kadınlar, imza standlarının yanında pek çok etkinlik örgütlemeye devam ediyor. Kadınların ulaştıkları kadınlarda gördükleri heyecan ve kam- panyanın yarattığı atmosfer sayesinde, etkinlikler her yere yayılıyor. İstanbul’da Ümraniye, Kadıköy, Bahçelievler, Sefaköy, Taksim, Avcılar, Ömürtepe’de; Ankara’da Mutlu’da, Batıkent ve Yüksel Caddesi’nde ve Türkiye’nin pek çok nok- tasında açılan standlarla ve yapılan eylemlerle kadınlar kampanyayı büyüttü. Kampanya Ankara’da kadın örgütleriyle yapılan ortak ve oldukça coşkulu bir mitingle güçlendi. S. 10 Ferda Koç / Sayfa 4 Kürt seçim süreci... Serdar A. Kandemir / Sayfa 7 Kütahya halk› siyanürle... Tufan Sertlek / Sayfa 9 Birimiz ölürken Tuba Günefl / Sayfa 10 Babalar erkek, anneler... Ankara faflizme meydan okuyor D ikmen Vadisi halkına destek olmak, hayatı yeniden üret- mek, kamusallığı yeniden kurmak adına yola çıkan ve kendilerine “Yaşanası yer için Agrega” diyen öğrenci, mühendis, mimar, akademisyen ve fotoğraf sanatçıları mahallede bir amfi ti- yatro inşaa etmek üzere kolları sıvadı S. 7 Tafl üstüne tafl koyanlar: Agrega Mücadele sand›¤a s›¤m›yor H alkın Sesi genel seçimler öncesi çıkan bu son sayısında hak mücadeleleri örgütlerinin sandık tavrını ve adayların önüne koydukları talepleri ele aldı. Seçim dönemlerinde siyaset sandık etrafında şekillense de mücadeleyi seçimlerle ve sandıkla sınırlamayanlar da var. Taşerona baş kaldıran Dev Sağlık İş, “Haklarımız için kendi özgü- cümüze güveniyoruz” diyor. Öğrenci Kolektifleri haklarını mecliste değil sokakta aramayı ter- cih ettiklerini söylü- yor. Tabipler seçim ortamını sağlıksız buluyor, halkın sağlığı için taleplerini sıralayan bir bildiri yayımlıyor. S. 12 Kampanyada kad›n dayan›flmas› Kadınlar için sosyal güvence kampanyası, ulaşılan her kadınla beraber büyüyor, kadınlara umut oluyor H opa’da Tayyip Erdoğan’ın gelişini protesto eden emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun öldürülmesine tepki gösteren Ankara emek ve demokrasi güçlerine polis saldırdı. Kızılay’ın dört bir yanında süren çatışmalar sonucunda 52 kişi gözaltına alındı, onlarca kişi yaralandı. Polis sokaklarda adeta insan avına çıktı S. 3
16

Halkın Sesi 133'üncü sayı

Mar 03, 2016

Download

Documents

3 Haziran 2011 tarihli Halkın Sesi 133'üncü sayısı.
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Halkın Sesi 133'üncü sayı

4 9Onur Hamzao¤lu flahs›nda bilimyarg›lan›yor, tabipler uyar›yor:‘As›l flimdi halk panik yapmal›’

KPSS’de kopya, YGS’de flifre,flimdi de mahkeme karar›yla7’nci s›n›flar SBS’ye girecek

Wimbledon taraftar› kendikurdu¤u tak›m›n yükseliflinetan›k oluyor

Mizah dergisi Harakiri’yedaha ilk say›s›nda 18 yaflyasa¤› getirildi

Elde varfaflizm� Erdo¤an kitletemelini ayr›mc› vesald›rgan bir dillekoruyor, sokakmuhalefetine yönelikfliddeti de böylemeflrulaflt›r›yor� S. 4

‹syanSol’da� ‹spanya’n›n SolMeydan›’ndaOrtado¤u’dan yükse-len bir atefl yan›yor.‹flsizli¤e ve yoksullu¤aisyan eden gençlerdireniyor � S. 5

Sat›flfiyaskosu� Enerji özellefltirme-leri fiyaskoyla so-nuçland›. 13 milyardolar gelir beklenenihalelerden flimdiyekadar para al›namad›� S. 9

Anneliküzerine� ’Makbul Anneler,Müstakbel Vatandafl-lar’ kitab›n›n yazar›Sevi Bayraktar ile ka-d›n ve aile politikala-r›n› konufltuk� S. 11

As›l flimdi panik yap›n! AKP her s›navdan kal›yor Kuran da tutan da onlar Daha ilk say›da yasakSAYFA SAYFA SAYFA SAYFA

Y›l 6 • Say› 133 3 Haziran 2011 • 1 TL

14 15

Erdo¤an Hopa’daki pankarttan rahats›z olmakta hakl›

Tek yol sokaktek yol devrim

AKP’nin polisi,“Derelerimizi veçay›m›z› satt›r-mayaca¤›z” di-yen Hopal›lara

sald›rd›, MetinLokumcu’yu katletti

�Erdo¤an, özür di-leyece¤ine, “Tekyol sokak tek yoldevrim” pankar-t›n› diline dola-

yarak Halkevleri’ni he-def gösterdi

�Erdo¤an rahats›zolmakta hakl›.Pankartta yazan-lar, sand›kta ka-zanmaya haz›rla-

nan AKP’ye nerede ye-nilece¤ini gösteriyor

�Tayyip de çok iyi biliyor ki, soka¤› kaybetti¤inde iktidar›n› da kaybede-cek. O yüzdendir ki Hopa’da okudu¤u pankart› akl›ndan ç›karam›yor.Korksun Tayyip; daha çok görecek bu pankart› YOL YAZISI � S. 3

Tüm Türkiye’de süren“Kadınlara sosyal

güvence” kampanyası içinHalkevci Kadınlar, imzastandlarının yanında pekçok etkinlik örgütlemeyedevam ediyor. Kadınlarınulaştıkları kadınlardagördükleri heyecan ve kam-

panyanın yarattığı atmosfersayesinde, etkinlikler heryere yayılıyor.

İstanbul’da Ümraniye,Kadıköy, Bahçelievler,Sefaköy, Taksim, Avcılar,Ömürtepe’de; Ankara’daMutlu’da, Batıkent veYüksel Caddesi’nde ve

Türkiye’nin pek çok nok-tasında açılan standlarla veyapılan eylemlerle kadınlarkampanyayı büyüttü.

Kampanya Ankara’dakadın örgütleriyle yapılanortak ve oldukça coşkulubir mitingle güçlendi.�S. 10

Ferda Koç / Sayfa 4

Kürt seçim süreci...

Serdar A. Kandemir / Sayfa 7

Kütahya halk› siyanürle...

Tufan Sertlek / Sayfa 9

Birimiz ölürken

Tuba Günefl / Sayfa 10

Babalar erkek, anneler...

Ankara faflizme meydan okuyorDikmen Vadisi halkına destek

olmak, hayatı yeniden üret-mek, kamusallığı yeniden kurmakadına yola çıkan ve kendilerine“Yaşanası yer için Agrega” diyenöğrenci, mühendis, mimar,akademisyen ve fotoğrafsanatçıları mahallede bir amfi ti-yatro inşaa etmek üzere kollarısıvadı � S. 7

Tafl üstüne tafl koyanlar: AgregaMücadelesand›¤as›¤m›yorHalkın Sesi genel seçimler öncesi

çıkan bu son sayısında hakmücadeleleri örgütlerinin sandıktavrını ve adayların önüne koyduklarıtalepleri ele aldı.

Seçim dönemlerinde siyaset sandıketrafında şekillense de mücadeleyiseçimlerle ve sandıkla sınırlamayanlarda var. Taşerona baş kaldıran DevSağlık İş, “Haklarımız için kendi özgü-cümüze güveniyoruz” diyor. ÖğrenciKolektifleri haklarını mecliste değil

sokakta aramayı ter-cih ettiklerini söylü-yor. Tabipler seçimortamını sağlıksızbuluyor, halkınsağlığı için taleplerinisıralayan bir bildiriyayımlıyor.� S. 12

Kampanyada kad›n dayan›flmas›Kadınlar için sosyal güvence kampanyası, ulaşılan herkadınla beraber büyüyor, kadınlara umut oluyor

H opa’da Tayyip Erdoğan’ın gelişiniprotesto eden emekli öğretmen

Metin Lokumcu’nun öldürülmesinetepki gösteren Ankara emek vedemokrasi güçlerine polis saldırdı.Kızılay’ın dört bir yanında sürençatışmalar sonucunda 52 kişi gözaltınaalındı, onlarca kişi yaralandı. Polissokaklarda adeta insan avına çıktı � S. 3

Page 2: Halkın Sesi 133'üncü sayı

GÜNCELHalk›n Sesi

23 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

Hopa’da noktaoperasyonu

Baflbakan’›n mitingi öncesi ve sonras›nda yaflanan olay-lardan birkaç saat sonra gece yar›s› Hopa’da nokta operas-yonu bafllat›ld›. 31 May›s’› 1 Haziran’a ba¤layan gece siyasipartiler, dernekler, sendikalar, kahvehaneler ve evlerbas›ld›.

Gece 12.00'den itibaren bölgedeki kafe ve kahvehanelerbas›larak çok say›da isim gözalt›na al›nd›.

Bask›nlar›n ard›ndan polis evlerde, sokakta buldu¤uherkesi gözalt›na almaya bafllad›. Karakola giderekyak›nlar›n›n ak›beti hakk›nda bilgi almak isteyenler deburada gözalt›na al›nd›. 30 Hopal› üç gün boyuncaemniyette tutuldu. Gece boyu süren ve ertesi gün dedevam polis operasyonu boyunca il ve ilçelerden, hattaköylerden bile ilçeye girifl ç›k›fllar yasakland›. Telefon hat-lar›n›n dahi kesildi¤i operasyonda polisin elinde gözalt›naal›nmak üzere 58 kiflilik bir liste oldu¤u söyleniliyor.

Gece operasyonlar›n›n ard›ndan, ilçeye aralar›ndaHalkevleri Genel Baflkan Yard›mc›s› Samut Karabulut'un dabulundu¤u bir heyet ulaflt›. Karabulut Hopa'n›n OHALdönemi Kürt illerini and›ran bir durumda oldu¤unu belirtti.

Hopa’da yaflanan olaylar›n ard›ndan Artvin Emniyetmüdürü merkeze çekilerek yerine yeni bir isim atand›.

B aşbakan Erdoğan'ın 31Mayıs günü Hopa’dadüzenleyeceği seçim

mitingi öncesi kentte polis terörüesti. “Derelerimizi ve çayımızısattırmayacağız” diyerek AKP’yiprotesto eden halka saldıran polis,emekli öğretmen MetinLokumcu’nun hayatını kaybetme-sine neden oldu. Polis saldırısınedeniyle 9 kişi de yaralandı. Buölüm haberi ilçede gerilimitırmandırdı.

Herşey Erdoğan’ın mitingyapacağı CumhuriyetMeydanı’nda buluşan ve horonteperek Erdoğan’ın gelişiniprotesto eden Hopalılara polisinsaldırmasıyla başladı. Polisle ilkgerginlik miting meydanına bakanbinalara asılı olan AKP karşıtıpankartların indirilmek isten-mesiyle yaşandı. Pankartlarınindirilmesine müsaade etmeyenHopalılar daha sonra miting mey-danında beklemeye başladı.Burada horonlar tepen ve AKPkarşıtı sloganlar atan gruba polistazyikli su ve gaz bombalarıylasaldırdı.

Bu saldırı Hopa sokaklarınayayılan bir çatışmayı ateşledi. Saat11.00 sularında başlayan çatışmaöğlen 13.30 civarında polisinsıktığı gazdan etkilenerek kalpkrizi geçiren öğretmen MetinLokumcu’nun hayatını kay-betmesiyle şiddetlendi.

Hemşehrilerini kaybedenHopalıların öfkesi Erdoğan’ınprotestolar nedeniyle geç başlayanmitingi sırasında da sürdü.Erdoğan’ın konuşma yaptığısaatlerde Hopa ara sokaklarındada çatışmalar sürdü.

Hopalılar eylemleriniLokumcu’nun cenazesinin bulun-duğu ilçe hastanesine yürüyereksona erdirdi. Lokumcu’nuncenazesi otopsi için Trabzon’dabulunan Adli Tıp Kurumu’na gön-

derildi.Erdoğan’sa yaşanan olaylara

aldırmadan yoluna devam ederekTrabzon mitingine geçti. Buradaolayları “Hopa’ya eşkıya inmiş”sözleriyle anlattı. Ertesi gün HaliçKongre Merkezi’nde yaptığıkonuşmada ise hayatını haybedenMetin Lokumcu hakkında şu söz-leri sarf etti: “Bir tanesi de kalpkrizi geçirerek, kimliğini bilmiyo-rum, üzerinde durma gereğiniduymuyorum kalp krizi sonucuölmüş.”

‘MÜCADELEDE 30 YIL’Erdoğan’ın üzerinde durmaya

gerek duymadığı bu birisi MetinLokumcu’ydu. Hopa halkı onu

devrimci, demokrat öğretmenkimliğiyle yakından tanıyordu.Lokumcu emekli bir öğretmendi.12 Eylül öncesinde TÖB-DERüyesiydi. Emekli olana kadar daEğitim-Sen’in üyesi olaraksendikal mücadelede yerinialmıştı. Lokumcu aynı zamandaKemalpaşa Halkevi üyesi veDerelerin Kardeşliği Platformueylemcisiydi. Hayatını kay-betmeden önce eylemde çekilengörüntülerde polise dediği üzere“Bu işi 30 yıldır yapıyordu.” Yaniotuz yıldır demokrasi içinmücadele ediyor, derelerinisattırmamak için direniyor, insan-ca bir yaşam kavgasında örgütlümücadelenin içinde yer alıyordu.

KEMALPAfiA MET‹NHOCASINI U⁄URLADI

Hopa halkının evladı, hocasıLokumcu için memeketindecenaze töreni düzenlendi.Trabzon’daki işlemlerin ardından1 Haziran günü naaşı HopaKemalpaşa’ya getirilen Lokumcuburadan yıldızlara uğurlandı.Cenaze için gelenler KemalpaşaHalkevi önünde toplandı.Lokumcu'nun Devrimci Yolbayrağına sarılan tabutu omuzlarüzerinde taşınarak buraya getiril-di. Burada gerçekleşen cenazetöreninde Metin Lokumcu’nunoğlu Ulaş kalabalığa seslendi.Halkevleri Doğu Karadeniz BölgeTemsilcisi Taylan Kaya, ÖDP

Genel Başkanı Alper Taş, ESP’liBirsen Kaya ve CHP ArtvinMilletvekili adayı YükselÇorbacıoğlu konuşmalar yaptı.

Törende konuşan Eğitim-Sentemsilcisi ve Metin Lokumcu'nunakrabası Osman Lokumcu, "Metinbizim için iyi bir arkadaştı, iyi birdost, iyi bir devrimciydi. Hepimizeörnek oldu. Hepimiz ondan çokşey öğrendik. Hepimizin başısağolsun. Onun Denizlerden,Mahirlerden alarak yükselttiğimücadeleyi sürdüreceğiz" dedi.

Konuşmaların ardındanLokumcu'nun cenazesi KemalpaşaCamii'ne getirildi. Cenazenamazının ardından LokumcuDereiçi Köyü'nde toprağa verildi.

AKP’nin ‘ileri demokrasisi’ Hopa’da ölüm saçtı. Halk, AKP karşıtı pankart-ların indirilmesine izin vermeyince, polisin ölümüne saldırısına uğradı

Lokumcu’nun naafl› omuzlarüzerinde Devrimci Yolbayra¤›na sar›l› halde cenazetörenin yap›laca¤› KemalpaflaHalkevi önüne tafl›nd›.Kemalpafla halk› Hoca’s›n› sonyolculu¤unda da yaln›z b›rak-mad›.

Hopa isyan etti, AKP katletti‘ M E T ‹ N H O C A U N U T U L M A Y A C A K H E S A B I S O R U L A C A K ’

Her yer Hopa her yer direniş

Hopa’nın isyanınıTaksim’e taşıdılar

Hopa’da Başbakanın seçimmitingi nedeniyle yaşanan polissaldırısı sonucu MetinLokumcu’nun yaşamını yitirme-si, Türkiye’nin dört bir yanındaprotesto edildi. Faşizme karşıonlarca ilde sokağa çıkandevrimciler, “Lokumcu’nunhesabı sorulacak” dedi. Pek çokyerde polis barikatları önündeçatışmalar yaşandı ve AKPbinalarına yumurta atıldı.

‹ZM‹Rİzmir’de Konak Eski

Sümerbank önünde buluşanHalkevleri, KESK, ÖğrenciKolektifleri, ÖDP ve ESPüyeleri AKP il binasına yürüdü.İzmirliler adına basın açıkla-masını ÖDP yöneticisi YükselKeleş okudu. Keleş, derelerine,emeğine, geleceğine sahip çıkan-lar, her türlü baskı ve zorbalığınuygulandığını söyledi. “Bu uygu-lamaların sahibi AKP ise ileridemokrasi vaatleri ile oy istiyor.Fakat şunu bilsinler memleketisatanlara, sömürücülere vefaşistlere oy yok” dedi.

R‹ZERize Pazar’da Lokumcu için

eylem düzenleyenlerin buluşmaadresi Halkevi önü oldu.Meydana kadar yürüyenRizeliler, “AKP’nin ileridemokrasi dediği muhaliflerikatletmektir. İnsanlar en

demokratik haklarını bile kul-lanırken imamın ordusubaşbakanı korumak adına insanöldürüyor. Metin Lokumcu birdevrimcidir, AKP’nin ülkeyisatan politikalarına karşı çıktığıiçin öldürülmüştür”açıklamasında bulundu.

HATAYHataylılar da Lokumcu’nun

öldürülmesini protesto içinEğitim-Sen’den AKP il binasıönüne yürüdü. Yürüyüş boyuncapolisle göstericiler arasında sıksık arbede yaşanırken, HataylılarAKP il binasına kan rengindeboya fırlattı. Basın açıklamasınıokuyan Hatay Halkevi BaşkanıEylem Mansuroğlu “Gittiği tümkentlerde olağanüstü hal ilanedenlere, günler öncesindeninsanları gözaltına alarak entemel insan haklarını gasp eden-lere sormak lazım. Eşkiyalık buyaptıklarınız değildir de nedir”diye sordu. Eylem sonrası evinedönmek için otobüs bekleyen birHalkevi üyesi AKP’lilerin saldırıgirişimine maruz kaldı.

MERS‹NMersin Emek ve Demokrasi

Platformu’nun düzenlediğieyleme 200 kişi katıldı.Mersinliler HES’lere karşı çıkanHopa halkına yapılan saldırısonucu ölen Lokumcu’ya sahipçıkacaklarını, AKP’den hesap

soracaklarını belirttiler.

ADANAAdana’da İnönü Parkı’nda

yapılan eylemde açıklamayıokuyan Eğitim-Sen ŞubeBaşkanı Kamuran Karaca,Lokumcu’yu AKP’nin “ileridemokrasisine” şehit verdiklerinisöyledi. Karaca, demokratik hakolan protestolara polisinorantısız güç kullanmasınıeleştirdi.

BURSABursa’da Fomara

Meydanı’nda KESK, TMMOB,Halkevleri, ÖDP ve TKP’ninçağrısıyla bir araya gelen grupAKP il binasına yürüdü. AKP ilbinasını yumurta yağmurunatutan Bursalılar, eylemdönüşünde de seçim bürolarınayumurta attı. Polisle eylemcilerarasında sık sık arbede yaşandı.

ESK‹fiEH‹REskişehir’de ise Adalar

Migros önünde buluşan YunusEmre Caddesi’ni trafiğe kap-atarak AKP il binası önünegeldi. Polis barikatına yumurtaatan Eskişehirliler, bir süre otur-ma eylemi yaptı.

G‹RESUNGiresun’da da Halkevleri,

ÖDP ve DEV-LİS üyeleri GaziCaddesi ve Cemal Gürsel

Caddesi boyunca “İmamınordusu emekçinin düşmanı” slo-ganıyla yürüdü.

TRABZONTrabzon’da Lokumcu için

Merkez Postane önündebuluşuldu. Basın açıklamasınıokuyan Eğitim-Sen TrabzonŞube Başkanı Muhammet İkinci“Acımız ve kaybımız büyük.Kendisini yıldızlara uğurlaya-cağız ve ona söz vereceğiz.Mücadelesini sonuna deksürdüreceğiz” dedi.

ÇANAKKALEDemokratik kitle örgütleri ve

siyasi partiler Hopa'da yaşananolayları protesto etmek içinTruva Atı'nın önünden AKP ilbinası önüne kadar yürüdü.

Hopa’da MetinLokumcu’nun polis tarafındankatledilmesiyle birlikte tümTürkiye eylem alanına döndü.Eylemlerin en kalabalığı iseİstanbul Taksim’degerçekleşti. Binlerce kişiLokumcu’nun öldürüldüğügünün akşamı GalatasarayLisesi önünde bir araya geldi.

Halkevleri, ÖDP, ESP,TKP, EMEP, EHP, DHF,Öğrenci Kolektifleri, GençlikMuhalefeti ve DevrimciHareket’in katıldığı eylem, liseönünden Taksim Meydanı’nakadar “Faşizme ölüm tek yoldevrim”, “Katil AKP hesapverecek”, “Metin hoca ölüm-süzdür” sloganlarıyla sürdü.

“HALKA SALDIRANLAR-DAN HESAP SORACA⁄IZ”

Taksim Meydanı’nda basınaçıklamasını okuyanHalkevleri Genel SekreteriOya Ersoy, AKP’nin MetinLokumcu’nun öldürülmesinde

baş sorumlu olduğunu söyledi.Ersoy, şöyle konuştu: “Buülkenin emekçileri, köylüleri,ezilen halkları, AKP'nin baskıve zoruna teslim olmayacaktır.Metin öğretmenin katil-lerinden halka saldıranlardanhesap soracağız. AKP, busaldırının hesabını verecek.”

‘Ö⁄RETMEN‹M‹ÖLDÜRDÜNÜZ’

Ersoy basın açıklamasınıokurken meydana bakan birbinanın ön cephesinde asılıdev Erdoğan pankartı iplerikesilerek indirildi. Polispankartın olduğu binayı veeski Taksim Cep Sahnesi yeniAKP seçim bürosunu panzerlekorumaya aldı. İki Halkevci isepankartı indirdikleri gerekçe-siyle gözaltına alındı.

Hopa’da MetinLokumcu’nun ölümüne sebe-biyet veren polisin meydanapanzerle gelmesi eylemcileridaha da öfkelendirdi.

Ellerindeki su şişeleri vesopaları polise atan kitleyepolis gaz ve su sıkarak karşılıkverdi. Polisin “taşkınlık yap-mayın” uyarılarına cevapveren otuzlu yaşlardaki birHopalının sözleri ise dikkatçekiciydi; “İlkokul öğretmeni-mi öldürdünüz, katiller!”

Meydanda yaklaşık on daki-ka süren gerginliğin ardındankitle açıklamayı tamamlamaküzere Galatasaray’a geriyürüdü. Ersoy’un açıklamasınıtamamlamasının ardından sözalan ÖDP Genel BaşkanıAlper Taş “AKP, Hopa'yı bil-inçli seçti. Çünkü, Hopadirenişin simgesiydi. AKP,Hopa halkının diz çökmesinibekliyordu. Ama Hopa halkıdiz çökmedi ve bir emekçikardeşimizi kaybettik” dedi.

ESP MYK üyesi OngunYücel ve TKP Genel BaşkanıErkan Baş da birer konuşmayaparak AKP saldırganlığınakarşı birlik çağrısı yaptılar.

Eskiflehir

Bursa

Page 3: Halkın Sesi 133'üncü sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

33 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

G enel seçimler öncesi artık sonhaftaya giriyoruz. Bu haf-tadan sonra, -seçim sonuç

değerlendirmeleri dışında- tümdeğerlendirmeler “yeni dönem”ingelişmeleri, “yeni dönem”in program-ları üzerinden yapılmaya başlanacak.Tüm siyaset yapıcılar da bu “yenidönem” hazırlıkları için, meclisinetkin bir biçimde faaliyetlerine başla-yacağı sonbahara kadar, yaz boyuncabolca zaman bulacaklardır.

Seçim öncesi ve seçim sonrasıuygulanan siyasetlerin çoğu zamanciddi değişimlere uğradığı artıkülkemizde iyice kanıksandı. Her nekadar seçim sonrası AKP’nin, kısa birdönem de olsa “yumuşama” söylem-leri kullanacak olması öngörülebiliyorolsa da –balkon konuşmasındanbaşlamak üzere-, seçim öncesindeyaşananlar yüzünden AKP’nin“gerçek yüzünü” unutturması “artık”eskisi kadar kolay olmayacak.

AKP ‹KT‹DAR DÜfiKÜNÜ B‹RPART‹D‹R

AKP iktidarda kalabilmek için herşeyi yapabileceğini bu seçim dönemitüm ülkeye kanıtladı. Bir öncekiseçim döneminde askerle, yargıyla,Deniz Baykal ile var olan gerilimlerikullanan Tayyip’in AKP’si, bu kez“özel mühendislik”le gerilim ve pro-vokasyon yaratmaya çalıştı.Kendisine siyasal rakip olarakgördüğü Kürtlerle, CHP ile, MHP ilehatta TÜSİAD ile özel olarak uğraştı,tekrar nemalanacağını düşündüğüorduyu ve yargıyı provake etmeyeçalıştı. (Kalfalık dönemi)

Kürtlere karşı uygulanan pro-vokasyon siyaseti temel olarak ikiyönlü hayata geçirildi; Kürtlerin silahlıgüçlerine karşı (ateşkes ilanına veÖcalan’la diyaloğa rağmen) askeripusu operasyonları ve Kürtlerinoluşturduğu temsili organları, seçil-miş siyasi temsilcilerini KCK operas-yonu gibi “yasal” yollarla “devre dışı”bırakma. Ve bizzat Tayyip tarafından“Kürt sorunu yoktur” safsatasıyla tüm

ülkede Kürtlere karşı sürürülen,BDP’yi daraltma amaçlı propaganda.

MHP ise AKP’lilerin neredeyseuzmanlaştığı bir yöntemle karşıkarşıya kaldı. Daha önce DenizBaykal’a karşı, Melih Gökçektarafından Turgut Altınok’a karşıuygulanan ve bu şahısların siyasettensilinmesinde başarılı olan yöntemdibu; kaset siyaseti. Şimdilik etkisi, 16başkanlık divanı üyesinin 10’ununsiyaset dışı kalması oldu.

CHP için ise kasetlerin farklı kul-lanımı ile itibarsızlaştırma taktiği ter-cih edildi. En göze batanı İzmirBüyükşehir Belediyesi’ne yerleştirilengizli kameralardı. Şimdi ortalıktadolaşan iddialara göre, bu kezhedefte Gürsel Tekin var. Tekin’inYargıtay’da onanmayı bekleyen yol-suzluk davasının seçimden önce so-nuçlandırılması ve milletvekiliseçilmesinin engellenmesiamaçlanıyormuş.

Oy alma pahasına TÜSİAD’ı“tokatlamanın” işe yaradığını referan-dum sürecinde Tayyip zatenkeşfetmişti. Bu kez işi Arınç üstlendi,internet sansürünü eleştirenBoyner’e; “TÜSİAD güvenilmeyen birkuruluş olmuştur. Sayın Boyner yada böyle düşünenler iktidara gelirseporno siteleri ya da diğer konulardaistediklerini serbest bırakabilirler,"

AKP’nin, orduya ilişkin her türlümüdahalesi kendi kitlesi için işeyarıyor. Son operasyon HarpAkademileri Komutanı OrgeneralBalanlı’nın tutuklanması oldu.Şimdiye kadar tutuklananlararasındaki en üst düzeydeki muvazzafsubay. Gelişmelerden anlaşıldığıüzere operasyon Tayyip’in veAbdullah’ın “bilgisinde” gerçekleşmiş.Cumhurbaşkanı ve başbakan,16Mayıs’ta başlayan Denizkurdu ve Efesaskeri tatbikatlarının, kapanış gösteri-si niteliğindeki 25 Mayıs kısmınakatılmayacaklarını belirtmişlerdi. 27Mayıs’ta ise aralarında HarpAkademileri Komutanı OrgeneralBalanlı’nın da bulunduğu 12 subayın

Balyoz Davası için ifadeleri alınmayabaşlandı. Ve 30 Ağustos’taki YAŞ’tabüyük ihtimalle Hava KuvvetleriKomutanı olacak Balanlı tutuklandı.Tayyip ve Abdullah, askerle iyigeçindikleri mesajı verecek birfotoğraf çektirmek yerine, askeriezdikleri bir fotoğrafı tercih ettiler.Tabii bu arada AKP’li basına sızdırılanek bilgi de gerici tabanı fazlasıylamemnun etti; sanıklar, Menziltarikatına ait olduğu belirtilen Bilvanisçiftliğini havadan ve karadan takipetmiş ve burayı havadan bombala-mak üzere hazırlık yapmışlardı.

AKP’nin kullanmakla tüketemediğibir diğer “askeri oyuncağı” 12Eylülcüler. Referandumdan “evet”çıkmasında büyük pay sahibi olan 12Eylül faşist darbesinin generalleri bukez seçim için kullanılmak üzeresahnede. Ankara CumhuriyetBaşsavcılığı, "12 Eylül darbesi"yle ilgilisoruşturmada, döneminGenelkurmay Başkanı Kenan Evrenve Hava Kuvvetleri Komutanı TahsinŞahinkaya’ya "şüpheli" sıfatıylaifadelerinin alınması için davettebulundu. Yargı, AKP’nin hizmetinde,Kenan Evren seçim mezesi.

Referandum AKP’ye yargıyıyeniden dizayn etme konusunda çokbüyük nimetler sağlamıştı. Bu nimet-leri AKP seçim için kullandığı gibiyargıdaki son “rötuş”lar için dedeğerlendiriyor. Nitekim, YargıtayBaşkanlığı seçimi bu ay içindeAKP’nin oy kullanma hakkı sağladığıyeni seçmen hâkimlerle yapılacak.

AKP’nin iktidar düşkünlüğünün neölçülere ulaştığının barizgöstergelerinden biri de AKPmedyası; AKP’nin medyadakiçalışanları, Zaman’ın, Yeni Şafak’ın,Vakit’in, Star’ın, Sabah’ın AKP’ninBasın Bürosu gibi çalıştığı yetmiyor-muş gibi TRT’nin tüm kanalları veAnadolu Ajansı da AKP’nin seçimbürolarına dönüştü. Bu konuda kendikemik kitlesinin dışına seslenmeolanağı daha fazla olan Sabahgazetesine özel bir misyon

tanımlandığının altını çizmek gerek. Gericilik kalesinin sözcüleri ise

düşen motivasyondan şikâyet edip“gaz verme” taktiğine sarılmışdurumdalar. Fethullah’ın sözcüsüGülerce, 12 Haziran’ı “yüz yıllık fırsat”ilan ediyor: “12 Haziran, daha öncekihiçbir seçimle kıyaslanamaz. Dikkatediniz, ilk defa bu seçim, ‘asrındavası’ olarak nitelenen bir yargılamasüreci devam ederken yapılıyor. İlkdefa, ‘silahlı örgüt kurupParlamento'yu, hükümeti yok etmeyeteşebbüs’ iddiasıyla bir yargılama sü-rerken seçime gidiyoruz” derken hemezberini tekrar ediyor hem de sahibini“ustaca” kopyalıyor. Fethullah dareferandumda “motivasyon” amaçlı"İmkân olsa mezardakileri bilekaldırarak referandumda 'Evet' oyukullandırmak lazım. Ben zannediyo-rum kalkarlar da" dememiş miydi!

Gülerce bir de umut pompalıyor:“Vesayetçiler artık, ilk defa medyada,iş dünyasında, barolarda, sendikalar-da, sivil-asker bürokrasisinde, yüksekyargıda tek başlarına ve hâkimvaziyette değiller.”

Ancak AKP’nin asıl hedefi bu türyerlerde “tek başına ve hâkimvaziyette” bulunmak olduğundan yenidönemde de iktidar olmaya“mahkûm”lar. O yüzden Tayyip“ustalık dönemi olacak” diyor, o yüz-den Arınç çıraklık ve kalfalıktan sonraustalık dönemine ihtiyaç olduğunuifade edip, “Yarım kalmış işlerin bitiril-mesine ihtiyaç var. Yaralı halde bırak-mak doğru değil, ne demekistediğimi anladınız, gözlerimin içinebakın, çok daha iyi anlarsınız” diyeekliyor.

Tüm bunlar AKP’nin seçimdenistediği sonucu çıkarmak için “fırsatbeklemediğinin”, “fırsatörgütlediğinin” kanıtları. Tayyipseçimden birinci parti çıkacağındanemin olmasına rağmen bunlarıyapıyor. AKP, iktidarını kaybetme riskiile karşı karşıya kaldığında ise hiçbirsınır tanımayacaktır. Bunun da seçimöncesi gösterdiği faşizan özellikleriyle

fazlasıyla kanıtlamaya devam ediyor.

AKP GER‹C‹-FAfi‹ST B‹R PART‹D‹R

İlk olarak unutulmamalıdır ki, bun-ların genleri Komünizmle MücadeleDernekleri’nde, Milli Görüş tezgâh-larında, Milli Türk Talebe Birlikleri’ndekodlandı. (Fethullah Gülen ErzurumKomünizmle Mücadele Derneği'ninkurucusu idi.) Ezberleri her bozul-duğunda “sola düşman”, “halkadüşman” gerçek faşist yüzlerinigörmek artık sıradanlaştı. Tayyip, çokdeğil daha üç yıl önce Kürt gençlerinİstanbul’da yaptığı bir gösteride,gençlerin üzerine pompalı tüfekleateş eden “vatandaşı” savunmaklakalmamış, bu tür durumlarlakarşılaşıldığında ne yapılması gerek-tiği “aklı”nı da vermişti: “Vatandaşkalkıp da eğer elinde böyle bir tedbiri,böyle imkânı varsa kendisini savun-ma yoluna gidecektir. Yani bu tür yol-lara bir tür sevktir.”

Aynı Tayyip, geleceklerini çaldığıgençlerin sokaklarda haklarını ara-masına tahammül edemeyip “Biz deonların karşısına 5-10 bin genç diker-iz” diyordu.

Şimdi yine devredeler; “EşkıyaHopa’ya inmiş”miş. Ne diyormuş, neistiyormuş o eşkıya? “Su Haktır,Satılamaz”, “Halkın Hakları Var” di-yormuş; çayına, fındığına, deresine,suyuna sahip çıkmış, AKP’yi Hopa’daistemiyormuş. Vay sen misin AKP’ninsermayeye çıkar sağlayan projeleriniistemeyen; AKP’ye karşı çıkan. Ohalde sana her şeyi yapmak AKP’nin“hakkı”; dayak, baskı, gözaltı, gazbombası, mermi, işkence, cinayet…Yetmez, yasaları da kullanır AKP;AKP’ye karşı çıkmak “terör”; karşıçıkanlar “terörist” oluverir. O zamanonlara işkence yapmak, onları tutuk-lamak “meşru görünür” akıllarınca.Yetmez bir de itibarsızlaştırmak lazım.Yıllarını öğretmenliğe vermiş MetinLokumcu AKP’ye karşı çıktığı içinkatledilir. Tayyip de anmamazlık ede-mez Metin Hoca’yı; “Tabii bu arada

bir tanesi de kimliğini bilmiyorum,üzerinde durma gereğini duymuyo-rum, kalp krizi sonucu ölmüş.”Gerçek “edepsizlik, ahlaksızlık,alçaklık” budur. Tayyip için MetinHoca’nın hiçbir değeri yoktur, hiçbiritibarı yoktur. Çünkü o AKP karşıtıdır,Halkevcidir, çünkü o müteahhit biledeğildir ki HES yapmaya talip olsun.

Aynı AKP karşıtları Samsun’dadır,bu kez Devrimci Sağlık İş önlüğügiymişlerdir. Onlar da teröristtir veonlar da baskıyı, gözaltına alınmayı,işkenceyi “hak etmişlerdir”.

Gençlik, üniversiteler üzerindeoynanan oyunlara karşı yineDolmabahçe’dedir.

Aleviler, Erdoğan’ın gerici-şovenkitlesini coşturmak için yükselttiğiAlevi düşmanı söylemine karşıAnkara yolundadır.

İstanbul’dakiler, Ankara’dakiler,Adana’dakiler, Bursa’dakiler,Mersin’dekiler, İzmir’dekiler,Hatay’dakiler, Trabzon’dakiler,Rize’dekiler, Eskişehir’dekiler,Giresun’dakiler, Çanakkale’dekiler…

Tekrar edelim; iktidarını tehditeden her durumda AKP’nin gerçekyüzü, gerici-faşist yüzü ortayaçıkacaktır. Bu durum toplumsalmuhalefeti sindirmek şöyle dursuntersine daha da cesaretlendirmekte-dir. Gericilikle, faşizmle yüz yüzemücadele etmeden bu ülkeye özgür-lük, barış, eşitlik, sosyalizm gelmeye-cek.

Ve Tayyip de çok iyi biliyor kisokağı kaybettiğinde iktidarını dagerçekte kaybedecek. O yüzdendirferyat figanı, köpükler saçaraksaldırması. O yüzdendir ki Hopa’daokuduğu pankartı aklındançıkaramıyor: “Tek yol sokak diyor, tekyol devrim diyor. Altındaki imza'Halkevleri' diyor”.

Evet, AKP’yi, Tayyip’i ve bilimumşürekâsını def etmek için “Tek yolsokak, tek yol devrim.”

Bundan korksun Tayyip, çünküdaha çok görecek bu pankartı.

Tek yol sokak, tek yol devrim

H opa’da polis saldırısısonucunda emekliöğretmen Metin

Lokumcu’nun yaşamını yitirmesiaynı gün Ankara’da da kitleselbir eylemle protesto edildi.Akşam Sakarya Meydanı’nda biraraya gelen KESK, Halkevleri,Öğrenci Kolektifleri, GençlikMuhalefeti, ÖDP, TKP, SDP veTÖP üyeleri buradan AKP İlBinası’na yürüdü.

“Metin’in katili AKP’ninpolisi”, “Lokumcu’nun katilifaşist AKP”, “AKP öldürür,ocaklar söndürür”, “Gerici,faşist, halk düşmanı AKP” slo-ganlarıyla AKP’ye yürüyenyaklaşık bin kişi, il binasınınönüne gelmeden polistarafından durduruldu. “İşteburası katil yuvası” sloganıylabinaya yürümekte direten kitle-ye polis saldırdı. Polisin gazbombalarıyla saldırması üzerineçatışmalar Kızılay’ın dört biryanına yayıldı.

YÜZLER KIZILAY’A G‹RD‹Meşrutiyet, Mithatpaşa ve

Ziya Gökalp caddelerinde sürençatışmalar, bir süre sonrayüzlerce kişinin KızılayMeydanı’na girmesiyle devametti. Bir süre Kızılay Meydanı’nıtrafiğe kapatan kitle, bindenfazla çevik kuvvetin ve çevikkuvvet otobüslerinin arkasındasaklanan eli sopalı yaklaşık 80sivilin saldırısına uğradı.

Maltepe yönüne doğrudevam eden çatışmalar yaklaşıkbir saat sürdü. Maltepe yönündegözaltına alınanlar Kızılay’agetirilene kadar çevik kuvvetlerve eli sopalı sivil kişilercedefalarca dövülerek yerlerdesürüklendi. Meydanda bekleyençevik kuvvet otobüslerininönünde yerlere yatırılan onlarcakişi, burada da polislerce fecibiçimde dövüldü.

POL‹S ÖDP’YE SALDIRDIMaltepe yönünde süren

çatışmalar esnasında pek çokkişi yoğun gazdan etkilenmemekamacıyla GMK Bulvarı üzerindebulunan ÖDP Ankara İl

Binası'na girdi. Protestocularınbinaya girmesi üzerine sivil gi-yimli yaklaşık 70 kişi ile çevikkuvvet binayı taşladı. Binadabüyük hasar meydana geldi.

‘TEPK‹ GÖSTERENfiEREFS‹ZLER‹ DE ALIN’

Meydan ortasında atılandayağa ve işkenceye, olayıizleyen yüzlerce kişi yuhalayaraktepki gösterdi. “Meydanortasında işkence var” ve“Otobüsler dayaktan sallanıyor”bağrışmaları ile yükselen tepki-ler üzerine bir emniyet görevlisi“Tepki gösteren, yuhalayan nekadar şerefsiz varsa alın” tali-matı verince çevik kuvvet,coplarla ve tekmelerle yüzlercekişiye saldırdı. Bu esnada sivilgiyimli bir kişinin "Herkesingözünün önünde linç edin"demesi ve ardından gözaltınaalınan insanların onlarca polis

tarafından dövülmesi de dikkatçekti. Gözaltı otobüslerininetrafını boşaltan polisler, basınemekçilerinin görüntü almasınıda engellemeye çalıştı.

Halkevleri MYK üyesi DilşatAktaş da polis saldırısı sırasında20 kişilik bir polis grubutarafından ağır bir şekilde darpedildi. Polisin tehdit vehakaretler ederek dövdüğüAktaş’ın kalça kemiği kırıldı.Hastaneye kaldırılan Aktaş’ınsağlık durumunun iyiye gittiğiancak 6 ay yürüyemeyeceğiöğrenildi.

PROTESTODAN ALDILARTERÖRLE SUÇLUYORLAR

Çatışmaların ardından, 52 kişigözaltına alındı. Farklı has-tanelere götürülen yaralılar içinde hastanelerde gözaltı işlemiyapılınırken, yaralıların yanınagiden 3 avukat da darp edilerek

bir süre gözaltına alındı. Olaylarıgörüntüleyen BirGün Ankaramuhabiri de polisler tarafındandarp edildi.

Savcılığın tanıdığı ek sürelerlegünler boyu gözaltında tutulan52 kişi; terör örgütü yararınafaaliyette bulunmak, kamumalına zarar vermek ve polisemukavemet suçlamalarıylaAnkara Özel Yetkili Savcılığınasevk edildi. Savcılık ise tavrınıgözaltı süresini uzatmaktan yanakullandı.

Ancak Metin Lokumcu’nunöldürülmesini protesto etmekamacıyla düzenlenen bir basınaçıklamasına katılan ve gözaltınaalınan 52 kişinin hangigerekçeyle “terör örgütüne yararsağlayacak faaliyette bulunma”suçlamasına maruz kaldığıkafalarda soru işareti olarak yerediyor. Suçlamanın, dosyanınterörle mücadele kapsamında

değerlendirilmesi amacıyla yapıl-mış olabileceği düşünülüyor.

ANKARA MUHALEFET‹ SUSMUYOR

Saldırıların ardından 1Haziran’da sokağa çıkan Ankaraemek ve demokrasi güçleri,Hopa ve Kızılay’da yaşanansaldırıları ve Erdoğan’ın tavrınıprotesto etti. Eylemde birkonuşma yapan HalkevleriGenel Başkanı İlknur Birol,Tayyip Erdoğan’ın Trabzon’daHalkevleri’ni hedef göstererek,70’i aşkın şubesiyle bütünHalkevcileri tehdit ettiğini söyle-di. Birol, şöyle konuştu:“Demokrasi ve eşkıya yan yanagelmez. Demokrasi ve faşizmyan yana gelmez. Yademokratsınızdır yafaşistsinizdir. AKP’ninsaldırılarından korkmuyoruz, vızgelir tırıs gider.”

aşbakanın Hopa’ya gelişini protesto eden emekli öğretmen MetinLokumcu’nun öldürülmesine tepki gösteren Ankara emek vedemokrasi güçlerine polis saldırdı

Ankara faşizme meydan okudu

BHHaallkkeevvlleerrii GGeenneell BBaaflflkkaann››

‹‹llkknnuurr BBiirrooll, Hopa’da MetinLokumcu’nun ölümü ilesonuçlanan sald›r› ve ard›ndangeliflen olaylarla ilgili olarakyaz›l› bir aç›klama yay›mlad›.

Hopa halk›n›n Halkevleri,ÖDP ve ESP’nin ça¤r›s› ile biraraya geldi¤ini belirten Birol,halk›n derelerini flirketlere sa-tan, çay üreticisinin eme¤ineekme¤ine el koyan AKP’yi pro-testo ederken, polisin gaz bom-balar› ve coplarla sald›r›laramaruz kald›¤›n› ifade etti.

Hopa’daki sald›r›lar› protestoeden ve faflizme karfl› sokaklaraç›kan emek ve demokrasi güç-lerine yönelen sald›r›lar›n› “ileridemokrasi z›rvalar›yla maskele-meye çal›flt›¤›n› söyleyen Birol,Erdo¤an’›n halktan korktu¤unubelirtti.

Birol’un aç›klamas› flusözlerle son buldu: Bu ülkeninemekçileri, ezilenleri gerici,faflist, halk düflman› AKP’ninbask› ve zor politikalar›na tes-lim olmayacakt›r. Metin ö¤ret-menin katilleri halka hesapverecektir."

Hopa’da BaflbakanErdo¤an’›n mitingi öncesi ç›kanolaylarda polisin emekli ö¤ret-men Metin Lokumcu’yukatletmesi üzerine aç›klamayapan kitle örgütleri, siyasi par-tiler, meslek kurulufllar› vesendikalar iktidar› lanetledi

EE¤¤iittiimm--SSeenn, iktidar›n ken-disinden baflka hiçbir kimli¤eve ideolojiye yaflam hakk›tan›mad›¤›n› belirterek ö¤ret-men Metin Lokumcu’nun bibergazlar›yla bo¤uldu¤una dikkatçekti. Lokumcu’nun ailesinebaflsa¤l›¤› dileyen E¤itim-Sen,herkesi fliddet karfl›s›nda

dimdik mücadeleye ça¤›rd›. DDeevvrriimmccii ‹‹flflççii SSeennddiikkaallaarr››

KKoonnffeeddeerraassyyoonnuu GGeenneell SSeekkrreetteerriiTTaayyffuunn GGöörrggüünn yapt›¤› aç›kla-mada hükümetin fliddetindozaj›n› artt›rd›¤› söyleyerek“Metin Lokumcu nedenöldürüldü?” dedi.

TTüürrkk TTaabbiipplleerr BBiirrllii¤¤ii ((TTTTBB))yüksek miktarlarda bibergaz›na maruz kalman›n kalpyetmezli¤i, karaci¤er hasar› veölüme neden oldu¤unun bilim-sel verilerle kan›tland›¤›n›belirterek iktidar› uyard›. TTB,biber gaz›n›n Türkiye’dekitoplumsal olaylarda kontrolsüzbiçimde, afl›r› miktarda, çok vek›sa mesafeden uygulanmas›-n›n “al›flkanl›k” haline getiril-di¤ini belirterek bu durumunçok derin bir kayg›ylakarfl›lad›klar›n› ve kabul edile-mez bulduklar›n› söyledi.

TTüürrkk MMüühheennddiiss vvee MMiimmaarrOOddaallaarr›› BBiirrllii¤¤ii ((TTMMMMOOBB)) GenelBaflkan› Mehmet So¤anc› da biraç›klama yay›nlayarak Hopa veAnkara’daki polis fliddetinik›nad›.

Hopa’daki katliam veAnkara’daki iflkence Ça¤daflAvukatlar Derne¤i ve ‹nsanHaklar› Derne¤i ile birliktesendikalar ve meslek odalar›taraf›ndan da k›nand›.

ÖÖzzggüürrllüükk vvee DDaayyaann››flflmmaa PPaarr--ttiissii ,, TTüürrkkiiyyee KKoommüünniisstt PPaarrttiissii ,,EEzziilleennlleerriinn SSoossyyaalliisstt PPaarrttiissii ,,SSoossyyaalliisstt PPaarrttii,, DDeemmookkrraattiikkHHaakkllaarr FFeeddeerraassyyoonnuu,, PPaarrttiizzaann,,SSoossyyaalliisstt DDeemmookkrraassii PPaarrttiissii vebirçok örgüt de sald›r›lar›k›nayan bildiriler yay›mlad›.Dayan›flma bildirilerle s›n›rl›kalmad› ve birçok ilde ortakeylemlerle sald›r›lar protestoedildi.

‘Katiller halkahesap verecek’

Page 4: Halkın Sesi 133'üncü sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

43 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

Kılıçdaroğlu’nun “bölge seferi”, AKP’nin böl-geye girebilen tek düzen partisi olma üstünlüğü-nü ortadan kaldırdı. Kamuoyu araştırmalarındakiisabetliliğiyle ün yapan Adil Gür (A&G), CHP’ninbölgenin en az 4 ilinde milletvekili çıkaracağınısöylüyor. Kurulu düzenin kalemşörleri, CHP’ninbölgeye girmesinden pek hoşnutlar. Bundansonra bölgede BDP’nin karşısında yalnızca AKPdeğil, CHP de olacak; böylece BDP “kıskacaalınabilecek” diye düşünüyorlar.

Adil Gür’ün anketinin ne denli gerçeğiyansıttığını 13 Haziran’dagöreceğiz. Ancak bölgedekiseçim sürecine damgasınıvuran şeyin CHP’nin bölgepolitikasının bir kenarına“ilişmesi” olmadığı açık.

Örneğin Diyarbakır’daEşitlik, Demokrasi ve Özgür-lük Bloğu’nun (EDÖ) aday-larının oyların yüzde 70’ineyakınını alacağı kesin gibi.Yani kullanılacak 600 binoyun 400 binini EDÖ alacak.Geri kalan 200 bin oy AKP,CHP, SP ve Has Partitarafından bölüşülecek.

EDÖ’nün 400 bin oyuna 6 milletvekili, AKP’nin100 bini biraz geçeceği tahmin edilen oyuna ise5 milletvekilliği düşecek. CHP geçen seçimde9500 olan oyunu 40 bine çıkarırsa milletvekillik-leri 6-4-1 olarak dağılacak. yüzde 10 barajınınolmadığı koşullarda bu dağılım 8-3-0 olacaktı.

***Diyarbakır’daki bu tablo diğer Kürt illerinde de

üç aşağı beş yukarı tekrarlanacak gibi görünü-yor.

Dolayısıyla bölgede seçim sürecine damgasınıvuran, Kürtler için siyasal alternatifin“çoğalması” değil, tekleşme yoluna girmesi ola-cak. Düzen partilerinin bölgeden kazanacaklarımilletvekillikleri, Kürt hareketinin onlara tanıdığı“kontenjan”lara dönüşüyor. Bu dönüşüm, düzenpartilerinin bölgedeki örgütlerini de Kürt hareke-tine bağımlı hale getirmeye aday.

***12 gerillanın ölümünden sonraki “halk grev-

lerinde” AKP ve CHP’nin seçim bürolarındanbazılarının “kepenk kapaması” bu eğilimin güçlübir örneği.

Kürt hareketinin, CHP’nin bölge siyasetine“ilişmesine” hoşgörülü yaklaşımı da aynıbağlamda ele alınmalı. Kürt hareketi, AKP’yirejimin bölgeyle kurduğu ilişkide “rakipsiz”olmaktan çıkarmak istiyor. Hareket böylecedüzen partilerinin bölgedeki yapıları üzerindekihegemonyasını güçlendirmeyi ve bu yolla onlariçindeki “etki alanını” genişletmeyi hedefliyor.

Öte yandan düzen partilerinin bölgedebugüne kadar “güç aldıkları” gelenekselilişkilerin de sağından solundan patlaması dikkatçekici. Urfa’da İzol, Şıhanlıoğlu, Cevheri veBucakların, Diyarbakır’da Salim Ensarioğlu’nunbağımsız milletvekili adaylıklarında izlenen busüreç, “Kürt siyaseti”ndeki köklü dönüşümün birbaşka unsuru.

Bu olayın, AKP’nin bazı “seçilmiş illerde”“aşiret adaylarını” listelerine koymaması ile pat-lak verdiği biliniyor. AKP’nin bu “denemesi”,rejimin Kürt illerindeki temsil siyasetinin bugeleneğini olduğu gibi devralmasının yarardançok zarar getirdiğini hissetmesindenkaynaklanıyor.

***Kürt hareketinin yarattığı ilerici toplumsal

süreçlerin belki de en az gözlemlenenunsurlarından birini “aşiret bağlarının çözülmesi”oluşturuyor. Hareketin gerillaya ve yoksul halkınkitlesel militanlığına sıkı sıkıya bağlı gelişimi,Kürt illerindeki feodal toplumsal egemenlikilişkilerinin çözülmesinde önde gelen bir etkiyesahip. Neoliberal yeni sömürgecilik ilişkilerinin vedevlet terörünün dayattığı kırsal yıkım süreci debu ilişkilerin altını boşaltıyor. Aşiret ilişkilerininkent merkezine taşınması ise ancak neo-liberalsüreçle uyum sağladığı ölçüde ve ancak çoksınırlı olarak gerçekleşebiliyor. “Aşiret oyları”artık bölgedeki temsil siyasetine damgasını vura-cak büyüklükte “oy depoları” değiller.

***Dolayısıyla bu seçim süreci, rejimin Kürt

illerindeki geleneksel/feodalizm kalıntısı temsilmodelinin tasfiyesinde tarihsel bir dönüm nok-tası olacak gibi görünüyor. Kürt hareketibölgedeki “düzen siyaseti”ni de “modernleştiriy-or”. Düzen siyasetinin Kürt hareketinin mutlakhegemonyası altındaki “modern toplumsalilişkiler alanı”na taşınması elbette “deplasmana”çıkmak gibi bir şey. Düzen partilerinin ağalar,şeyhler, aşiret reisleri olmadan Kürt halkı içindesiyaset yapmayı kabul etmek zorunda kalmalarıKürt sorununun çözüm sürecinin gelişmesiaçısından gerçek bir ilerlemedir. Ancak bugelişme aynı zamanda Kürt hareketinin düzenlehesaplaşmasında modern toplumsal ilişkileralanının ağırlık kazanması anlamına da gelecek-tir. Politik “rekabet” alanının bu dönüşümü,önümüzdeki dönemde Kürt hareketinin “halkçı”karakterinin öne çıkmasını daha fazla zorlaya-caktır.

‘Kürt seçim süreci’üzerine gözlemler

Ferda Koç

[email protected]

Erdo¤an kitle temelini ayr›mc› ve sald›rgan bir dille korumaya, sokakmuhalefetine yönelik fliddeti de böyle meflrulaflt›rmaya çal›fl›yor

Elde var faşizmB ir zamanların “Alevi

açılımcısı” Erdoğan, mitingmeydanlarında oy istediği

kitlelere Kılıçdaroğlu’nukötülerken “Biliyorsunuz kendisiAlevi” diyor. Sonra da susup, kitle-den yükselen yuh seslerini dinliyor.

Bir zamanların “Kürt açılımcısı”Erdoğan, orta Anadolu kent-lerinde MHP’yi kötülerken “MHP,PKK’nın tellallığını yapıyor” diyor.Eskiden kafatasçı diye eleştirdiğiMHP’yi, şimdi Kürtlereyanaşmakla suçlayarak şoven oylarıkendinde toplamaya çalışıyor.

Türklerden Kürt düşmanlığıylaoy isterken, Kürtlerin de diniduyarlılıklarını istismar etmeyeçalışıyor. Diyarbakır mitinginde,BDP’yi “Bunlar peygamberimizApo, dinimiz Zerdüştlük diyor.Kadın erkek karışık namaz kılıyor”diyerek inançlı Kürtlere şikâyetediyor.

Hopa’da hiç ummadığı birduvara çarpınca ise 1970’li yıllar-dan antrenmanlı olduğu“Komünizmle mücadele militanı”diline sarılıyor. “Derelerimiz veçayımız satılık değil” diye eylemyaparken polis saldırısına maruzkalan Hopa halkını terörist, illegalörgüt üyesi ilan ediyor. Kendisiniprotesto edenlerin ölüsüne bile

saygı duymuyor, “bir tanesi ölmüş,üzerinde durma gereği duymuyo-rum” diyor.

Tayyip Erdoğan’ın mitingkonuşmalarında kullandığı ayrımcıve saldırgan dil, seçim öncesi nor-mal karşılanan geçici aşırılıksınırlarının ötesine geçmiş durum-da. Bu ayrımcı ve saldırgan dileeşlik eden ve Erdoğan’ın gittiği heryere yanında götürdüğü polisterörü de seçim mitingleriningüvenliğini sağlamaktan çok sokakmuhalefetini sindirme operasyon-larına dönüştü.

KUDRET‹NDEN M‹,ZAAFINDAN MI?

AKP iktidarının her türlü kirlisiyaset taktiğine başvuraraksürdürdüğü bu saldırgan çizgisielbette gücünün doruğundaolmasıyla ilgili. Milliyetçi-muhafazakâr sağcı kitle özellikle12 Eylül anayasa değişikliğireferandumu sürecinde Erdoğanliderliğinde bloklaşmıştı. Bu kitleyibloklaştıran da Alevi, Kürtdüşmanı, saldırgan anti-komünistsöylemdi. Erdoğan bu gerici kitletemelinin de desteği ile devletinbütün alanlarını ya ele geçirdi yada denetim altına aldı.

Polis AKP’nin emrinde. Hopa

olaylarında da görüldüğü gibi çevreillerden toplanan binlerce polisErdoğan’ı korumak ve potansiyelmuhalifleri “etkisiz hale getirmek”için seferber ediliyor. Polis yalnızcaAKP’nin polisi olduğunu doğrular-casına, diğer partilerin miting-lerinde ya da diğer parti liderlerineyönelik protestolarda ise ortadagörünmüyor.

İstihbarat AKP’nin emrinde. Nezaman ihtiyaç duysa rakiplerinekarşı kasetler bulan Erdoğan, 1Haziran’daki Diyarbakırmitinginde henüz yayımlanmamışbir ses kaydını önceden haber vere-rek, kaset siyasetinin yalnızcasonuçları üzerinden propagandayapmayıp hazırlık sürecine demüdahil olduğunu gösterdi. BDP’limilletvekili Gültan Kışanak’a aitolduğu iddia edilen ses kaydındaElazığ’da BDP’lilerin MHP’yidesteklemesi isteniyordu.Erdoğan’ın konuşmasının ardındanyayımlanan kayıtlar, Kışanaktarafından yalanlandı.

Medya AKP’nin emrinde.AKP’nin her türlü kirli propagan-dasını aklayacak, yalan haberlerledestekleyecek güçlü bir yandaşmedya bloğu var. Diğerleri de ses-lerini fazla çıkartmamaları içinhizaya çekilmiş durumda.

Ancak bu kadar güçlü bir ikti-darın, önceki dönemde olduğu gibiikiyüzlü de olsa tüm topluma sesle-nen kendinden emin bir dil yerineayrıştırıcı ve saldırgan bir dil kul-lanıyor olması yeni döneminyalnızca Erdoğan’ın hitabetarızalarıyla açıklanamayacakzaafına işaret ediyor: AKP’ninbirleştiricilik ve demokrasi iddiasıbitti.

AKP’nin artık tüm toplumahitap edecek, halkta heyecanuyandıracak, BDP ve CHP gibi

rakiplerini geride bırakacak, sokak-ta yükselen hak mücadelelerineyanıt verebilecek bir değişim proje-si yok. O da kitle temelini ancaketnik-mezhepsel saflaşmalarlakendi arkasında tutabileceğini,rakipleri ile ancak kirli siyasetoyunlarıyla baş edebileceğini vesokaktan yükselen muhalefetedönük şiddeti de ancak böylemeşrulaştıracağını biliyor.

AKP’nin birleştiricilik vedemokrasi iddiası bitti. Elde varfaşizm!

Seçim çalışmalarının başlamasından buyana BDP’nin desteklediği bağımsız

adayların seçim bürolarına gerçekleştirilensaldırılar artarken, üniversitelerde de Kürtöğrencilere yönelik linç girişimleri yaşanıyor.Faşist saldırılar sürerken Zaman, Yeni Akitgibi gazeteler de Kürtlere yönelik gerçek dışıve çarpıtma haberler yaparak düşmanlığıkörüklüyor.

30 Mayıs’ta İzmit’te Blok’un desteklediğibağımsız aday Emrullah Bingül’ün bildirisinidağıtan iki BDP’li faşistler tarafından bıçak-landı. BDP’lilerin saldırıya karşılık vermesiüzerine yaşanan arbedede 10 kişi yaralandı.

Kocaeli’ndeki olaydan bir gün önce İstan-bul’un Küçükçekmece İlçesi’nde MHP’ninaynı gün Çağlayan’da düzenleyeceği mitingegiden ülkücü faşistler, BDP’lilere saldırdı.

‘NE YAPAB‹L‹YORSANIZ YAPIN’Konya’da 29 Mayıs günü bağımsız aday

Hamit Geylani’nin mitingine ülkücü faşistlertarafından gerçekleştirilen saldırınınardından 31 Mayıs günü de Selçuk Üniver-sitesi’nde okuyan Kürt öğrencilere linçgirişimi yaşandı. Faşistler linç girişimisırasında polisten destek aldı. Fen EdebiyatFakültesi’ne giren 70 faşist, Kürt öğrencilere

saldırmaya başladı. Olay sırasında KeremAlp isimli bir öğrenci yaralanarak hastaneyekaldırıldı. Ülkücü faşistler hastanenin deetrafını ablukaya aldı. Görgü tanıklarıülkücü faşistlerin saldırısı başlamadan öncebir polis memurunun faşistleri arayarak “Biz

15 dakika içerisinde orada olacağız, ozamana kadar ne yapabiliyorsanız yapın”dediğini aktardı.

Görgü tanıkları faşist saldırıyıgerçekleştirenlerin 29 Mayıs günü HamitGeylani’nin mitingine saldıranlarla aynı

kişiler olduğunu ifade ediyor.

AKP MEDYASI KIfiKIRTIYORKürtlere yönelik faşist saldırılar ve linç

girişimleri yoğunlaşırken Zaman ve YeniAkit gibi AKP ve Gülen cemaatineyakınlığıyla bilinen gazeteler de saldırılarıkörüklüyor. AKP’nin Kürt illerinde halkındirenişiyle karşılaşmasının ardından bugazeteler, Başbakan Erdoğan’la eş zamanlıolarak Kürtlerin İslam düşmanı olduğuyönünde propaganda yapmaya başladı. Bupropagandanın vazgeçilmez unsurlarındanbiri de Kürt hareketinin “Kürtlerin diniİslam değil Zerdüştlüktür” dediği yönündekiçarpıtma. Aynı günlerde Yeni Akit kendiçabalarıyla, domuz kesen iki gerilla fotoğrafıyayımlayıp altına “BDP’de domuz sessizliği”başlıklı bir habere imza attı.

Benzer bir şekilde Zaman, MHP’ninCizre İlçe teşkilatının BDP’ye geçmesi sebe-biyle yapılan kutlamalara polisin saldırmasısonrasında çıkan çatışmaları “KırmızıMedrese arkasında bulunan boş arazidekonser düzenleyen Barış ve DemokrasiPartisi’nin (BDP) konseri sonrasında birgrup PKK yandaşı Medrese'ye taşlı saldırıdabulundu” şeklinde verdi.

Erdoğan kışkırtıyor, faşist vuruyorBaflbakan Erdo¤an’›n seçim gezilerinde kulland›¤› ›rkç› söylemin sokakta-ki karfl›l›¤› da Kürtlere yönelik faflist sald›r›lar olarak yaflam buluyor

Sağlık Bakanlığı’nın‘Türkiye’de bulaşıcı

olmayan hastalıklar ve riskfaktörleri ile mücadelepolitikaları’ raporundaBakanlık KocaeliDilovası’ndaki kanserinölümlerde ilk sıraya yük-seldiği saptamasındabulundu. Öte yandanDilovası’ndaki annesütünde ve bebeklerindışkısında normalinüzerinde kanserojen ağırmetaller saptayan KocaeliÜniversitesi Tıp FakültesiHalk Sağlığı Ana BilimDalı Başkanı Prof. Dr.Onur Hamzaoğlu,yargılanmayı bekliyor.

Prof. Dr. OnurHamzaoğlu’na destek debüyüyor. AKP’li belediyebaşkanları halk sağlığıaçısından bu önemli bilgi-leri kamuoyuna açıklayanHamzaoğlu hakkındahalkı paniğe sevkettiğigerekçesiyle suç duyu-rusunda bulunmuştu.

Üniversite izin verdiğitakdirde Prof. Dr. OnurHamzaoğlu, TCK’nin 213.maddesi uyarınca 2 ile 4yıl arasında hapis istemiyleyargılanacak. Hamzaoğluhakkında üniversite yöne-timinin de ayrıca

soruşturma açması ihti-mali bulunuyor.

Destek için sanalortamda meslektaşlarıtarafından imza kampan-yası başlatılanHamzaoğlu’yla dayanışmaamacıyla hem yaşadığıkentte hem de ülkeçapında destek eylemleriyapıldı.

İstanbul TabipOdası’nın başını çektiğisağlık örgütleri 24 Mayısgünü İstanbul ÜniversitesiCerrahpaşa Tıp FakültesiKütüphane binası önündeOnur Hamzaoğlu’nadestek için buluştu.

Türk Tabipler Birliği,

Sağlık EmekçileriSendikası Genel Merkezi,Üniversite KonseyleriDerneği 28 MayısTa İstan-bul’dan Kocaeli’ne giderekHamzaoğlu’na destekziyaretinde bulundu.

Ö⁄RENC‹LER‹ DEONUNLA

Kocaeli üniversitesiöğrencileri 27 Mayıs günükampüs içinde yaptıklarıbir eylemle ‘Hoca’larınıdestekledi ve rektörlüğünsoruşturmaya izin ver-memesini talep etti. Bir tıpfakültesi öğrencisitarafından yapılan açıkla-mada “Halkın çıkarlarına

ve bilimin gerçeklerinekarşı karar alanları tarihyargılayacaktır” denildi.

‘NE KORKARIZ NEDE KORKUDANKORKARIZ’

Antalya’da 30 Mayısgünü emek ve meslekörgütleri tarafındanyapılan ortak açıklamadaise Hamzaoğlu’nunşahsında yargılananınbilim olduğu belirtilerek“Bilim yargılanıyorsahalkımız asıl şimdi panikolmalıdır” denildi.

Bu gelişmeler üzerineBirgün gazetesinin soru-larını yanıtlayanHamzaoğlu’nun cevabı iseoldukça anlamlıydı.Söyleşide üniversitelerinkar odaklı bir dönüşümyaşadığına dikkat çekenHamzaoğlu kendine yöne-lik saldırıları şu sözlerledeğerlendirdi: “Nekorkarız, ne de korkudankorkarız. Çünkü üniver-sitenin ve bilim insanınınöncelikli sorunununtoplumsal olduğunu ve buanlamda da bilimsel bilgiüretmekte bilim insanınınher zaman olduğu gibibugün de taraf olduğunusöylemek isterim.”

‘Bilim yargılanıyor, asılşimdi paniğe kapılın’Alevi Bektaşi Federasyonu

(ABF), seçim miting-lerinde sık sık Aleviliğe gönder-meler yapan ve KemalKılıçdaroğlu’nu Alevi kimliğinivurgulayarak kitlelere yuhala-tan Başbakan Erdoğan’a açıkmektup yazdı.

Mektupta, siyasilerin oytoplamak için çalışmalarınınnormal olduğunu vurgulayanABF, Başbakanın Aleviliği kar-alayarak oy toplamayaçalışmasının ise normalolmadığını belirtti.

TAR‹HE “B‹R ‹NANCIYUHALATAN BAfiBAKAN”OLARAK GEÇECEK

ABF, mektubunda AKP’nindaha önce referandum kampa-nyasında kullandığı argüman-ları “Alevilerin kıyımına fetvaçıkaran Ebu Suudlarasaygılarınızı eksik etmediniz.Yargının dedelerin emriyleçalıştığını iddia ettiniz veyargıyı bir mezhebin etkisindenkurtaracağınızı vaat ettiniz”sözleriyle özetledi.

Aleviler, başbakanın söyle-mini ise şöyle değerlendirdi;“Neredeyse istisnasız her günaynı şeylerin tekrar ediyorolması ve basında çıkan eleştiri-lere rağmen aynı tavırda devametmeniz bizleri bu mektubukaleme almaya zorunlu kıldı;‘söz ağızdan çıkmadığı sürecesizin esirinizdir, çıktıktan sonrasiz onun esirisiniz.’

Siz, tarihe, yalnız heykelyıkan değil, ülkenizdeki birinancı yuhalatarak 'nefret suçu'işleyen bir başbakan olarak dageçeceksiniz!”

MADIMAK ‹Ç‹N DÖRTKOLDAN ANKARA’YA

Öte yandan Pir SultanAbdal Kültür Derneği(PSAKD), kamulaştırılarakÇocuk Kütüphanesi yapılanMadımak Oteli’nin müzeolması için 4 koldan Ankara’yayürüyüş düzenliyor. Ankara’daaçıklama yapan PSAKD GenelBaşkanı Hüseyin Güzelgül,Alevilerin Madımak’ın utançmüzesi olması taleplerine kulaktıkandığını belirtti.

Güzelgül, 2 Temmuz 1993’teonlarca aydının katledildiğiMadımak Oteli’ne ilişkin talep-lerine dair “Eğer bu konudasorumlular samimi iseler,katliam yapılan yeri UtançMüzesi düzenlemesineçevirirken, tasarım konusundaMadımak Katliamındayaşamını kaybeden ailelerin vePSAKD’nin de görüşü alınarakyaparlar. Madımak’ın UtançMüzesi olması konusundakikararlılığımız ve mücadelemizartarak devam edecektir” dedi.

4-5 Haziran’da İstanbul,Samsun, Antep ve İzmir’denbaşlayacak yürüyüş Ankara’daKültür Bakanlığı önünde sonaerecek.

AlevilerdenErdoğan’a uyarı

Page 5: Halkın Sesi 133'üncü sayı

DÜNYAHalk›n Sesi

53 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

‘Küçülen’ dostluk, büyüyen pazar

‘Sol’dan yükselen isyan

A vrupa, küresel ekonomikkriz sonrasında uygulananneoliberal kemer sıkma

politikalarına karşı meydanlarda.Krizin kapitalistlere getirdiğikülfeti emekçilerin sırtından çıkar-maya çalışan hükümetlere, kapita-listlere ve neoliberal yıkıma karşısokaklara çıkan Avrupa halklarınınisyanı, geçtiğimiz yıllardan farklıolarak, bu yıl Ortadoğu’yu saranhalk isyanlarından da güç alarakmeydanları zaptediyor.

Mısır’da uyguladığı halk düşma-nı politikalarla halkı işsizliğe veyoksulluğa mahkum eden HüsnüMübarek’in devrilmesinde sembolhaline gelen Tahrir’in heyulası Av-rupa’nın üstünde gezinmeye başla-dı. Özellikle son bir yıldır yapılaneylemlerle halk düşmanı hükümet-lere ve neoliberal yıkım politikala-rına karşı savaş ilan eden Avru-pa’da, 15 Mayıs’tan bu yana yenibir cephe açıldı.

Ekonomik krizden en çok etki-lenen ülkelerden biri olanİspanya’da, çoğu işsiz gençlerdenoluşan on binlerce kişinin 15Mayıs’ta başlattığı meydandirenişleri, kısa sürede Avrupa’ya

yayıldı. Yaklaşık 100 kadar gencinsosyal paylaşım siteleri aracılığıylabir araya gelerek, Madrid’in Sol(Güneş) Meydanı’nda başlattıklarıeylem, polis saldırısı ve eyleminhaklı talepleriyle birlikte bir andabüyüdü. İlk gün yapılan eylemlebirlikte kurulan “GerçekDemokrasi Şimdi” hareketinineylemleri kısa süre içinde önceİspanya geneline, sonra daAvrupa’daki diğer kentlere yayıldı.

TAHR‹R RUHU HER YERDE2009 ve 2010 yıllarında da pek

çok eylemin yapıldığı İspanya’dason yapılan eylemleri diğerlerindenayıran en önemli durum, neolibe-ral kemer sıkma politikalarının geriçekilmesini isteyen birbirindenhabersiz ve farklı kesimlerdengelen gençlerin, İspanyol ve diğerneoliberal politika uygulayıcısıhükümetlerin dizlerini titretmesioldu. Yaklaşık iki haftadan buyana sürdürdükleri mücadelede sıksık tehdit ve saldırılara maruzkalan İspanyalı gençlerin temeltaleplerini, kemer sıkma poli-tikalarından vazgeçilmesi, işsizliğeçözüm bulunması, harçlarınkaldırılması ve kamu çalışanlarınınücretlerinde yapılan kesintilerinkaldırılması oluşturuyor.

2008’in sonunda patlak verenkrizden sonra tavan yapan işsizlik,özellikle gençler arasında çok yük-sek boyutlarda. Yüzde 22 gibi biroranla Avrupa’daki en yüksek işsizkitlenin bulunduğu İspanya’da,genç işsizlik oranı yüzde 40’larıbuluyor. Üniversite mezunlarıarasında çok yüksek olan işsizlikoranı, Ortadoğu’da gençleri sokağaçıkaran en önemli etkenlerdenbiriydi. İspanyalı gençler de bubenzerliğe dikkat çekiyor ve önceSol Meydanı’na sonra daKatalunya Meydanı’na çıkarken

Tahrir Meydanı’nı örnek aldıkları-nı dile getiriyorlar. İspanya’daki ey-lemlerde, Tahrir’deki isyanın ve,geçen yıl Ankara’da TEKEL işçile-rinin direniş simgesi olan çadırlarmeydanlara kurulmuş durumda.

İlk gün yaşanan polissaldırısından sonra açıklama yapanİçişleri Bakanlığı, eylemlere karşı“güç” kullanılmayacağını belirtsede, eylemler beklenenden çokdaha büyük bir etki yarattı.Eylemin sona erdirilmesi için çeşit-li bahaneler üretilmeye başlandı.Mahkemeler, 22 Mayıs’ta 13 eya-lette yapılan seçimleri gerekçe gös-tererek eylemlerin yasadışı olduğu-na dair bir karar çıkardı. AnayasaMahkemesi’nden de benzer bir ka-rar çıkmasıyla birlikte eylemlereyönelik polis saldırıları da sıklaştı.Madrid’de mahkeme kararları,Barcelona’daysa Şampiyonlar Ligifinali kutlamaları bahane edilerekeylemcilere saldırıldı. Çıkan çatış-malarda çok sayıda eylemci ve po-lis yaralandı. Polis saldırıları anaakım medyada taraftarların polisesaldırısı olarak yansıtıldı ve eylem-ciler ve onlara destek veren Kata-lanlar holigan ilan edildi.

Eylemlerde seçimlere dairçağrılar da yapıldı. İspanya halk-larından ülkeyi bu duruma düşürenZapatero hükümetine ve sağcıHalk Partisi’ne oy vermemek içinsandığa gitmemeleri istendi.Tamamen bu çağrının bir sonucuolmasa da seçimlere katılım oranı%65 seviyesinde kaldı.

Eylemlere yönelik manipüleetme çabaları ve saldırılar sürse deİspanyalı gençlerin, talepleri kabuledilene dek meydanlardan Tahrirruhunu ve çadırları kaldırmak gibibir niyetlerinin olmadığınınİspanya hükümeti dahil herkesfarkında.

Ortadoğu’da yanan isyan ateşi dünyayı ısıtıyor. Krize karşıisyan bayrağını çeken farklı ülkelerin mağdurları isyanın ortakdilinde buluşuyor; Tahrir her yere ulaşıyor

iklimkıta7 5

BM’nin 1973 sayılı kararı uyarınca Libya’yagiren emperyalistler, kararın gerekçesi

olarak gösterilen “sivilleri koruma” ilkesinikendi bombalarıyla yerle bir ediyor. Kadda-fi’ye bağlı güçlerin uyguladığı şiddeti bahaneeden emperyalistlerin 23 Mayıs’ta başlattıklarıTrablus saldırılarında çok sayıda sivilin öldüğütahmin ediliyor. 5 gün boyunca aralıksız ola-rak kente bomba yağdıran emperyalistlerinsaldırıları sonrasında çevredeki hastanelerinölü ve yaralılarla dolduğu bilgisi veriliyor.

Libya’da hedefyine siviller

Bahreyn’de Bin Halife hanedanlığına kar-şı ayaklanan muhaliflere ağır cezalar ve-

riliyor. Ortadoğu’daki halk ayaklanmalarınınen şiddetli yaşandığı ülkelerden olan Bah-reyn’de muhaliflere ordu ve polis saldırılaryaşanmış, ardından Körfez İşbirliği Konse-yi’ne bağlı Suudi Arabistan askerleri ülkeyegirerek isyanı kanlı bir şekilde bastırmışlardı.Olağanüstü hül ilan edilen ülkede şu ana ka-dar 4 muhalife idam, 2 muhalife müebbethapis cezası ve 9 muhalife de 20’şer yıl hapiscezası verildi. Ülkede muhalifler üzerindeyoğun bir sindirme politikası uygulanıyor.

Muhaliflere a¤›r ceza

Gürcistan’da halk emperyalist işbirlikçisiDevlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin isti-

fası için sokaklara çıktı. Başkent Tiflis’tekiÖzgürlük Meydanı’nda bir araya gelen bin-lerce Gürcistanlı, işbirlikçi politikalara karşı,demokrasi talebiyle çıktıkları meydanlarda sıksık polis saldırısına maruz kalıyor. “Misha isti-fa” sloganlarıyla Tiflis sokaklarını dolduranGürcistanlılar’ın eylemlerinde onlarca kişigözaltına alınırken, çıkan çatışmalarda birpolis şefinin öldüğü iddia edildi. EylemcilerSaakaşvili istifa edene kadar sokaklarda ola-caklarını ifade ediyorlar.

‹syan Tiflis sokaklar›nda

Mısır’da 18 gün süren halk ayaklanmasın-dan sonra Hüsnü Mübrek’in devrilmesi-

nin ardından, 32 yıldır kapalı olan Refah sınırkapısı tekrar açıldı. 1967 Arap-İsrail savaşı so-nucunda İsrail’in kontrolüne geçen Gazze şe-ridinin dışarıya açılan hiçbir kapısı kalmamışve Gazze açık hava hapishanesine dönmüştü.İsrail’in uyguladığı ambargo nedeniyle en te-mel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan Gazzeli-lerin tek yaşam kaynağı Mısır’a giden tünellerolmuştu. Ancak bu tünellerden çok kısıtlı birşekilde faydalanılabiliyor ve Gazze’de bebek-ler için mama dahi bulunamayabiliyordu.

Refah kap›s› aç›ld›Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta“samimiyetsizce” yüklendiği,

İsrail’in 3. en büyük pazarıTürkiye oldu.

Geçen yılın ilk çeyreğindeİsrail’in dokuzuncu büyük pazarıolan Türkiye, 31 Mayıs 2010’dayaşanan Mavi Marmarasaldırısından bugüne, geçensüreçte listede üst sıralara çıktı veAKP’nin ikiyüzlü İsrail politikasıbir kez daha görüldü.

İsrail’in en büyük gazetelerin-den Jerusalem Post’ta da yer alanhaber, “Türkiye, 1. çeyrekteüçüncü büyük pazarımız” başlı-

ğıyla duyuruldu. Siyonist İsraildevletinin en büyük müttefikiABD listede birinci sırada yer alı-yor. İsrail basınında yer alan ha-berlerde, Türkiye ile AKP arasın-da özellikle Mavi Marmara saldı-rısında 9 kişinin hayatını kaybet-mesiyle birlikte yaşanan siyasi ge-rilimlere rağmen İsrail’in Türki-ye’ye ihracatının arttığı belirtildi.

500 milyon doları bulan ihra-cat hacmine dikkat çekilen ha-berde, Türkiye’nin İsrail’den yap-tığı ithalatın diğer ülkelere oranladaha fazla arttığı ifade edildi. İs-rail İhracat Enstitüsü’nün açıkla-

dığı rakamlara göre büyümedeen önemli rol, %57 oranında ar-tan kimyasal ve rafine petrolürünleri ihracatının oldu. AKP,İsrail’e karşı Filistin halkının ya-nındaymış gibi davransa da2008’de Gazze’yi vuran uçaklarınKonya’da eğitim yapmasına engelolmadı, askeri ve ticari anlaşma-lar feshedilmedi. Bunların hesa-bını soranlara da “Bakkal dükkâ-nı yönetmiyoruz” dendi.

Mavi Marmara’nın yıldönü-münde açıklanan bu rakamlar daAKP’nin ikiyüzlü İsrail politikası-nın vesikası oldu.

Suriyeli topun ağzındaSuriye’de Beşar Esad yöne-

timine karşı yaklaşık 2 aydanbu yana devam eden eylemlersürüyor. Güney kenti Deraa’dabaşlayan ve kısa sürede tümSuriye’ye yayılan eylemlerde halkakarşı kullanılan şiddetin boyutlarıda gün geçtikçe artıyor.Emperyalistlerin Suriye’de başkabir alternatiflerinin olmaması,yaklaşık üç yıldan bu yana ülkedeneoliberal politikalara sarılanBeşar Esad’a dolaylı da olsa birdestek sağladı ve Esad isyanıbastırmak için elindeki silahlı gücühalkın üzerine gönderdi.

EMPERYAL‹ST DESTEKLEARTAN fi‹DDET

ABD Dışişleri Bakanı HillaryClinton’un da destek verdiği Esadyönetimi, sonradan gelen göster-melik yaptırımlara da aldırmadı vesarsılan otoriteyi silahla sağlamaalma uğraşına girdi. Ancak Esadkarşısında, içerisinde Selefiler gibihalk isyanını gölgeleyip olaylarımezhep çatışmasına dönüştürmekisteyen emperyalist destekli grup-lar olsa da, hakları için geri adımatmayan bir Suriye görünce

şiddetin yanındaki başka yollarabaşvurmak zorunda kaldı.

ESAD’DAN AF H‹LES‹Beşar Esad 31 Mayıs’ta genel af

ilan etti ve kendisine isyan eden“suçluların” serbest bırakılacağını,teslim olanların da salıverileceğinisöyledi. Esad’ın bu hamleylesokaktaki muhalefete “sıfırdan

başlama” seçeneği sunup eylemleriazaltmayı öngördüğü muhakkak.Ancak af ilanıyla gelen bir tehlike-ye karşı da dikkatli olmak gerek.Esad af aldatmacasına kanmayıpmeşru talepleri olan işsizliğe,açlığa, yoksulluğa neden olanneoliberal ekonomi politikalarınınsona ermesi, baskı rejiminin sonbulmasında direnecek olan

Suriyelileri “barış elini geri çevirenteröristler” olarak ilan etmenin vedaha fazla şiddet kullanımınımeşru hale getirmenin hesaplarınıyapıyor.

‹fiKENCEDE KATLED‹LENÇOCUKLAR

Eylemlerin başlamasından buyana en az 10 bin kişi gözaltınaalındı, en az 1000 kişi öldürüldü.Sadece genel af ilan edildiği sıradaHumus’ta eylem yapan 16 kişiöldürüldü. Gözaltında yaşananişkence ve ölümlerin de çok sayıdaolduğu ülkede Esad yönetiminininsan hakları konusunda samimiadımlar atmaya niyeti olmadığı daaçık.

Suriye’deki baskıcı rejiminhalka uyguladığı şiddetin en belir-gin örneği, Deraa’da katıldığı bireylemde kaçırılan ve cesedi 1 aysonra ailesine teslim edilen 13yaşındaki bir çocuğun gördüğüişkence, Suriye’de yönetimininsanlık dışı uygulamalarını bir kezdaha dünya gündemine getirdi.Suriye’de süren eylemlerde şu anadek en az 20 çocuğun öldürüldüğüifade ediliyor.

Yunanistansokaktaısrarlı

Küresel ekonomik kriz son-rası neoliberal saldırı poli-

tikalarıyla baş başa kalan Yu-nanistan’da eylemler ve grev-ler devam ediyor. Kamu büt-çesinden yapılan kesintilerle,arttırılan harçlarla, işsizlik veyoksullukla mücadele edenYunanistanlılar Atina’dakiSyntagma Meydanı’nda hükü-met karşıtı eylemlerde bir ara-ya geliyor ve neoliberal politi-kaların geri çekilmesini istiyor.Taşıma işçilerinin grevi ve ün-lü sanatçı Mikis Theodora-kis’in de bizzat katılmasıylabirlikte eylemin kitleselliğinindaha da arttığı ifade ediliyor.“Öfkelilerin isyanı” adı verileneylemlere katılım çağrısı yapı-lırken, 1 Haziran’da AtinaÜniversitesi’ne yapılan yürü-yüşe de on binlerce kişinin ka-tıldığı dile getiriliyor.

Salih’in kafası mı karışık?

Yemen’de devam eden ey-lemlerde hala devlet baş-

kanlığı görevini sürdüren AliAbdullah Salih, hem görevi bı-rakma hem de ateşkes konu-sundaki ikiyüzlü tutumunusürdürüyor. Daha önce defa-larca devlet başkanlığını bıra-kacağını açıklayan Salih, herseferinde kararından vazgeçti.29 Mayıs’ta muhaliflerle ateş-kes imzalayan Salih’e bağlıgüçler sadece bir gün sonramuhaliflerin üzerine ateş açtıve 20 kişiyi öldürdü. 31 Ma-yıs’ta da ateşkesin sona erdiği-ni açıkladı. Salih’in bu iki yüz-lü tutumunun devrilmemekiçin zaman kazanma çabası ol-duğu belirtiliyor.

Genç iflsizli¤inyüzde 40civar›ndaseyretti¤i‹spanya’dagelece¤ekayg›yla bakaangençler neolibe-ral politikalarakarfl› “Biz kölede¤iliz” diyorlar

Page 6: Halkın Sesi 133'üncü sayı

İNSANCA YAŞAMHalk›n Sesi

63 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

“S ayın Ali Demir...Sokakları dolduranve istifanızı isteyen

binlerce liseli genci, çocuklarımızıgörmezden geliyor, seslerine kulaktıkıyorsunuz. Yeri geliyor tehditediyorsunuz. Sınav sonuçlarınaitiraz için başvurançocuklarımızdan para toplamayı,sebebi olduğunuz skandalda dahikazanç elde etmeye çalışıyor-sunuz. Ancak şunu iyibilmelisiniz ki bu sesi bastırama-yacaksınız...”

Bu mektup 28 MayısCumartesi günü Galatasaraypostahenesinden ÖSYMBaşkanı Ali Demir’e gönderilenbinlerce mektuptan birisiydi.Halkevleri Eğitim HakkıMeclisi, Demir’in 1 milyon 700bin öğrenciye yolladığı mektup-tan yola çıkarak aynı yöntemiondan istifasını istemek için kul-lanmaya karar verdi. Melis,mayıs ayı boyunca İstanbul’unonlarca farklı mahallesindemektuplar topladı, düzenlediğibir eylemle bu mektupları şifrelikitapçık konusunda hatası ayyu-ka çıktığı halde istifa etmeyenAli Demir’e yolladı.

‘LYS’DE KOPYAYIENGELLEYEB‹L‹R‹Z’

Toplanan binlerce mektup28 Mayıs Cumartesi günüHalkevi’nden Galatasaray’akadar yapılan bir yürüyüşünardından Demir’e postalandı.Liseliler, üniversiteliler vevelilerin katıldığı eylemdeAKP’nin eğitim sistemindenmağdur olan herkesin sözüneyer verildi.

Eylemde konuşan LiseliGenç Umut’tan bir öğrenci, AliDemir’in gönderdiği mektuplar-la kendilerini oyalamayaçalıştığını ama şifrelerincemaatte olduğunun farkındaolduklarını ifade etti. Binlerceliselinin sokaklara taşan öfkesinihatırlatan öğrenci, bu öfkenin

ve gösterilen tepkilerin LYS’deaynı durumun yaşanmasınaengel olabileceğini söyledi.

Halkevleri Eğitim HakkıMeclisleri adına bir açıklamayapan Özgür Ersoy da şifreolayını ve ÖSYM’nin duru-munu şu sözlerle değerlendirdi:“İflas eden AKP’nin eşitsizliklerüzerine kurulu eğitim sis-temidir. Açıktır ki her kademesisınavlarla dolu, bilimselliktenuzak, parası olanın iyi bir eğitimaldığı bu sistem bir kuşağın ge-leceğini karartmaktadır.” Ersoyaçıklamasını önümüzdeki hafta-larda SBS’ye ve üniversite ikinci

basamak sınavlarına girecekolan milyonlarca gencin yanındaolacaklarını belirterek bitirdi.

SBS’Y‹ YAZ BOZTAHTASI YAPTILAR

Ersoy’un yanlarında olacağızdediği öğrenciler arasındaöğrenim hayatları boyunca süre-cek sınav maratonun startını 4Haziran günü düzenlenen SBSsınavıyla verecek 7 ve 8’inci sınıföğrencileri de bulunuyordu.

Seviye Belirleme Sınavı(SBS) son günlerin tartışmalıkurumu ÖSYM tarafındandeğil, Milli Eğitim Bakanlığı

tarafından gerçekleştiriliyor.Sınav sisteminde yapılan deği-şiklikle yaz boz tahtasına dönenortaöğretime geçiş için gerekliolan sınava bu yıl 8’inci sınıföğrencileriyle beraber 7’incisınıf öğrencileri giriyor. Busınavdan alınan puan,öğrencinin yıl sonu başarı puanıve davranış başarı puanıylatoplanarak hesaplanıyor, bu üçpuan Ortaöğretime GeçişSistemi’ni oluşturuyor.

Milli Eğitim Bakanlığı 2010yılında dershane sahipleriylebirlikte gerçekleştirilen çalıştaysonrasında 2007 yılında 6, 7,

8’inci sınıfların tamamı içingerçekleştirilen SBS’ye yalnızca8’inci sınıfların girmesine kararverdi. Bunun içinde 10 Temmuz2010 tarihinde, ‘İlköğretimKurumları Yönetmeliği'ndeDeğişiklik Yapılmasına DairYönetmelik’te değişiklikyaparak, Seviye BelirlemeSınavı'nın kademeli olarakkaldırılmasını öngören düzen-lemeler yaptı. Fakat bir öğrencivelisi bu değişikliklerin iptali veyürütmesinin durdurulmasıistemiyle Danıştay'da dava açtı.Yargı süreci sonunda Danıştayİdari Dava Daireleri Kurulu

2011 yılında 7’inci sınıflarınSBS’ye girmesi gerektiğine hük-metti.

SINAV SONUCU YER‹NEYARGI KARARI

Sınavlara giren milyonlarcaöğrencinin sınav sonuçlarını vekaderlerini artık sınav yerineyargının belirlemesi durumunaSBS de eklenmiş oldu. KPSS veYGS’de de sınavın iptali,yeniden düzenlenmesi ya dageçerliliği yargı tarafından belir-lenmişti. SBS de yaşanan kafakarışıklığı da bu sınava ilişkindüzenlemelerin yargıyataşınmasından doğuyor. Fakatbu durumun asıl sorumlusuolarak AKP tarafından yaz boztahtasına çevrilen ve akılhocalığını özel okul ve dersanepatronlarının yaptığı eğitimpolitikaları görülüyor.

Hüseyin Çelik’in Milli EğitimBakanı olduğu dönemdeyapılan düzenleme ile 2007’de6, 7 ve 8’inci sınıfların SBS’yegirmesi uygulaması başladı.Fakat bu uygulama 2010Temmuz’unda değiştirildi. MilliEğitim Bakanı Nimet Çubukçu“Eğitim çok hızlı işleyen birsüreç. Bugün getirdiğiniz siste-mi bir sonraki yıl değiştire-bilirsiniz” diyerek uygulamadaüçüncü yılını yeni dolanOrtaöğretime Geçiş Sisteminideğiştirme kararını açıklamıştı.Bu kararın ardından 6’ıncısınıfta sınava giren öğrencilerindurumlarında ortaya çıkanbelirsizlik veliler tarafındanyargıya taşınmıştı. Bu öğrenci-lerin sınava girip girmeyeceği 2Aralık 2010 günü Danıştaykararıyla kesinleşebildi.

Düzenlemeleri ile öğrenci vevelileri strese sokan SBS öncesiEğitim Hakkı Meclisi bir basınaçıklaması ve oturma eylemi ya-parak sınavsız ve parasız eğitimsistemi taleplerini dile getire-cek.

Çılgın projeler, kaset skan-dallarıyla iktidar sahipleri

seçim çalışmalarınısürdürürken yoksul halk dahak mücadelesini sürdürüyor.

Ankara YenimahalleBelediyesi tarafından gerçek-leştirilmesi planlananMehmet Akif Ersoy MahallesiKentsel Dönüşüm Projesi’nekarşı mahalle halkı direniyor.Yıkımların ardından şimdi demahalle, metal duvarlarlaçevrilmeye çalışılıyor.Gerçekleştirilmek istenenKentsel Dönüşüm Projesi’nekarşı bir yıldır çetin birmücadele veren Mehmet AkifErsoy Mahallesi halkı, yıkımtehditlerinin yanında şimdi deduvarlarla çevrilerek açık

hava hapishanesine konulmatehdidi altında. 17 Mayıs tari-hinde mahalleye gelenzabıtalar “inşaatabaşlayacağız” diyerek mahal-lenin etrafına 4 metre yüksek-liğinde metal bir duvar örmekistedi. Mahalle halkı iseduvarın yapımına müdahaleederek Mehmet Akif ErsoyMahallesi’nin Batı Şeria’yaçevrilmesine izin vermeyecek-lerini belirtti.

Duvarın yapımını engelle-mek isteyen mahalle halkı ilezabıtalar ve polis arasındaçatışma çıktı. Gün boyuncasüren çatışma zabıtanın ertesigün gelmesiyle devam etti.Mahalle halkının direnişisayesinde iki günlükçatışmanın ardından zabıtalar

duvar inşaatına başlamadanmahalleden ayrıldı.

Aynı gün mahallede bulu-nan Barınma hakkı Bürosuönünde çok sayıda basın men-subunun katıldığı bir basınaçıklaması gerçekleştirildi.Basın açıklamasını yapanKutay Meriç “Bir yıldırCHP’li Fethi Yaşar’ın halkıaldattığını ve mahalleye çoksayıda saldırı düzenlediğinisöylerken, mahallenin bir açıkhava hapishanesinedönüştürülme çabasına aslamüsaade etmeyeceklerini, beşev de kalsa üç evde kalsamahallelinin sonuna kadardireneceğini ifade etti.

CHP’li YenimahalleBelediyesi tarafındanyapılmaya çalışılan projeye ve

metal duvarlara itiraz edenmahalleli Necip Şahin eşi veiki çocuğunu alarak CHPGenel Merkezi önünde otur-ma eylemi başlattı. 24 MayısCuma günü CHP GenelMerkezi önünde eylem yapanŞahin ailesi oturma eylemiyleberaber genel merkezeyumurta da attı. Yetkili biriylegörüşmek istediklerinibelirten Şahin ailesi isekonuyla ilgili bir muhatapbulamadı. Genel merkezinardından YenimahalleBelediyesi önüne giden aile,burada da oturma eylemiyaptı.

Mahalle halkı da 1 Hazi-ran’dan itibaren YenimahalleBelediyesi önünüde oturmaeylemine başladı.

BartınlıHES’e karşıkararlıBartınlılar HES’leri

engelleme yolunda ilkadımı attı. Bartın’ın Ulusilçesi ile Karabük’ünSafranbolu ilçesi sınırındabulunan Ovacuma Çayıüzerinde kurulması plan-lanan hidroelektrik santraliprojesi ile ilgili Abdipaşabeldesinde düzenlenmesiplanlanan toplantı, halkıntepkisi sonucu yapılamadı.Aralarında çok sayıdamuhtarın ve BartınPlatformu bileşenlerininbulunduğu vatandaşlar, sukaynaklarını kurutacağıgerekçesiyle santrale tepkigösterdi.

Ovacuma üzerindekurulması planlanan“ORSA 1 regülatörü veHidroelektrik Santrali”projesinin ÇED raporu icingerekli olan ve 23 Mayısgünü gerçekleştirilmesiplanlanan halkı bilgilendir-me toplantısını yaptırtma-yan Bartınlılar İl Çevre veOrman Müdürlüğü yetkili-lerine bu yönde tutanakimzalatmayı başararakHES’çi firmanın yoluna ilktaşı koymuş oldu.

Nükleerekefenliprotesto

Mersin'in Gülnar İlçe-si'ne bağlı Büyükeceli

Beldesi'nde inşaası plan-lanan Akkuyu NükleerSantrali'nin yapımına karşıSilifke’de bir miting düzen-lendi.

Mersin Nükleer KarşıtıPlatform'un çağrısıyla 22Mayıs günü ilçede gerçek-leşen mitinge çevre ilçe vebeldelerden çok sayıda kişikatıldı. Mitinge katılanBüyükeceli Köyü halkı nük-lerin öldürücü tehlikelerinedikkat çekmek için alanakefen giyerek geldi.

Mersin Nükleer KarşıtıPlatform Dönem SözcüsüSabahat Aslan, mitingdeyaptığı konuşmada nükleertehlikenin üstünün örtül-meye çalışılmasına tepkigöstererek şunları söyledi:“Dilovası'nda yaşayanlarazehirli hava solutanlara,Kütahya halkına siyanürlüsuyu içirenlere, Karade-niz'de HES adı altındasularımızı özelleştirenlere,nükleer santralleri bizleredayatanlara 12 Haziran’da,seçimlerde halk gereklidersi verecektir.”

Antalya Akseki GümüfldamlaKöyü’nde yap›lan de¤irmenregülatörü ve HES inflaat›nedeniyle köyün sular› dördüncükez kesildi. Üç gün susuz kalanköyde halk HES inflaat› nedeniyleüç kez de heyelan yafland›¤›n›belirtti. Kendilerini susuzlu¤amahkum eden, erezyon, heyelanve sel riski ile yüz yüze b›rakanHES projesine karfl› köylüler birhaftada iki eylem yapt›.

Erenler Enerji Ür. ve Tic.A.fi’nin Gümüfldamla Köyü’ndeyapt›¤› HES inflaat› s›ras›ndaköyün su borular›na zarar verdi,23 May›s günü sular› kesildi. Köyhalk› bir bas›n aç›klamas›düzenleyerek yaflad›klar› sorunu

kamuouyuyla paylaflt›. Platform 28 May›s Cumartesi

günü Gümüfldamla köyünde“HES’lere hay›r” eylemi düzenle-di. Gümüfldamlal›lar Derne¤i veDerelerin Kardeflli¤i Platformuöncülü¤ünde köy meydan›nda biraraya gelen yüzlerce kifli ErenlerEnerji A.fi taraf›ndan izinsiz birflekilde inflas› süren ve kendilerinisusuz b›rakan HES’e karfl› biryürüyüfl ve bas›n aç›klamas›gerçeklefltirdiler. Aç›klamada sözkonusu HES projesi için yarg›süreci bafllad›¤› halde firman›ninflaat› kaçak olarak sürdürdü¤übelirtildi. Yaflanan hukuksuzlu¤akarfl› mücadelenin yükseltilece¤imesaj› verildi.

‘Suyumuz için şükür birlik olduk’Bir nehirde beş HES proje-

si yapılıyor. Fethiye-Karacaören Köyü Kargı Çayıüzerindeki Kızıldere’de EresEnerji adlı bir firma 5 ayrıHES kurmak için çalışmalarınabaşladı. Firmanın şantiye kur-mak için hazırlıklarabaşlamasıyla yöre halkınındirenişe geçmesi bir oldu.

Halk derelerinden olmakistemiyor, koruma altındabulunan ‘Günlük’ ağaçlarınınyok edilmesini engellemeyeçalışıyor. Fethiye SaklıkentKoruma Platformu bölgededüzenlediği bilgilendirme top-lantılarıyla köylülere HES’lerhakkında bilgi verdi. Butoplantılarda biraraya gelenköylüler direnişle birleşti.

15 Mayıs günü yöreye gelipçadırlarını kuran köylüler vedestekçisi yaşam savunucularıdirenişi başlattılar.

Kızıldere’nin kenarındasüren direnişin amacı hakkındahukuki itiraz sürecinin işlediği

HES projesini davasonuçlanana kadar başlatma-mak. Bu amaçla hareket edenyöre halkı çevre ve su hakkımücadelesi verenlerindesteğini almak ve direnişlerinigüçlendirmek için 21 Mayısgünü nöbet alanını büyük birpiknik alanına çevirdiler vedirenişi şenlendirdiler.

21 Mayıs Cumartesi günüsabah erken saatlerdenitibaren Karacaören, Kargılar,Yanıklar köylerinden gelen

yüzlerce köylü Kızıldereetrafında toplanmaya başladı.Dere kenarında toplananyüzlerce köylü mücadeledeneyimlerini paylaştılar.

MAHKEME B‹TENE KADAR‹NfiAAT YOK

Köylülerin HES’e karşıaçtığı üç ayrı dava hakkındagelişmelerin aktarıldığı, direnişve bunun anlamı üzerinekonuşmaların yapıldığı piknik-te, yöre halkından Vesile

hafızalara kazınan birkonuşma yaptı.

Vesile konuşmasına birlikoldukları için Allah’a şük-rederek başladı ve şunları ifadeetti: “Suyumuzu kesinlikle ver-meyeceğiz, dere üzerineyapılan balık çiftlikleri yüzün-den suyumuz zaten azaldı, balıyiyen de balığı yiyen de heponlar, buranın sahibi ise buyörenin köyleridir. Biz cahildeğiliz. Bizi kandıramayacak-lar, suyumuzu asla vermeyiz.”

İzinsiz HES’enöbetli direniş

KPSS’de kopya çekildi, sınav tekrarlandı. YGS’de şifreli kitapçık sınavagölge düşürdü. Ortaöğretime geçiş sistemi her yıl değiştirilerek karmaşayaratılınca 7’inci sınıf öğrencileri SBS’ye Danıştay kararıyla giriyor

AKP, her sınavdan kalıyor

Filistin usulü kentsel dönüşüm

Page 7: Halkın Sesi 133'üncü sayı

İNSANCA YAŞAMHalk›n Sesi

73 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

KonukYazar

Kütahya halk› siyanürle zehirlenmek istemiyor

Yaklaşık bir aydır Eti-Gümüş AŞ’nindoğaya saçtığı zehirli atıklar ülke

gündeminde. Siyanürle maden ara-manın ilk uygulandığı tesis olan (1987)Eti-Gümüş’te artık felaket kapıda.

Önce televizyondan izledik barajınçökmesine tepkili köylüleri, mobeselerisökmeye çalışan, fabrika yöneticilerininarabalarını tekmeleyen gençleri.

Şirket yönetimi ise madende çalışantaşeron işçileri, köylülerle karşı karşıyagetiriyor “gidin eylem yapınakrabalarınızı, köylüleri susturun diyor-du”… Yoksa... Yoksa... bundan son-rasını hepimiz tahmin edebiliyoruz.

Şirketin genel müdürü, basınapişkin pişkin açıklamalarda bulunuyor-du: “İçme sularında siyanür yok, zatensiyanür kanser etmez, siyanür olsadoğrudan öldürür” ve devam ediyorduaçıklamalarına: “Ben fabrikanınbahçesinde meyve sebze yetiştiriyorum.Her gün onlardan yiyorum…. Yapılaneylemlerse provakatiftir, kent ekonomi-sine zarar veriyor.”

Çevre ve Orman BakanıKütahya’dan açıklamalar yapıyor, vali,AKP’li milletvekilleri defalarca köyegidip geliyor, köylünün tepkisini

bastırmaya çalışıyordu. Komşubeldelerin belediye başkanlarınamakam araçları bağışlanıyordu.Muhtarlar korkuyordu, korkutulmuştu.Çok ön plana çıktık köye devlet yardımyapmayacak artık diyor, köylüyü desusturmaya çalışıyordu.

Bu karanlık havayı dağıtmak,yaşamları için endişelenen köylülerlebuluşmak için üniversitelerimizden yolaçıktık. Kütahya Üniversitesi’nde çağrılaryaparak son bir ayda dört defa siyanürtehlikesi altındaki köylere dayanışmaziyaretlerine gittik. Ziyaretlerimizinçoğunlukla siyanüre karşı duyarlılığıdiğer köylere oranla daha fazla olanKöprüören köyüne oldu.

Köye ilk ziyaretimizde jandarmanınyığınağını gören 70’lik bir teyze jandar-mayı şöyle azarlıyordu: ”Aylıklarınızışirketten mi alıyorsunuz, siz bizi koru-malısınız şirketi değil.”

Ziyaretlerde gördük ki, yedidenyetmişe kadınlar en öndeydi.Yaşamlarına, topraklarına, sularına,geleceklerine sahip çıkan kadınlardı.“Köyün erkekleri nerede” diyesorduğumuzda “onlar kahvede otur-sunlar, onları boş verin” diye yanıtladılar

bizi.” Hayatlarında ilk kez eylem yapanilk kez slogan atan kadınlar “Şirket parakazanacak diye ölmek istemiyoruz” di-yorlardı. Dayanışma ziyarerti vesilesiyleyapılan eylemde, gözü 3 yaşındakiçocuğunda, köyümüzü terketmeyeceğiz diyen genç bir kadın hırslaslogan atıyordu “Katil şirket memleketiterk et”…

Köylü seçim malzemesi edilmekistemiyordu, güvenmiyordu parti tem-silcilerine ve siyasi malzeme olmaktanbıkmışlardı. Köye destek ziyaretinegidenlere ilk sordukları soru “Hangiparti için geldiniz” oluyordu. Üniver-sitelilerin, akademisyenlerin, oda vedemokratik kitle örgütü temsilcilerinin,“Biz parti temsilcisi değiliz” demeleri desıcaklaştırıyordu ilişkileri. Hele üniver-sitelileri daha sıcak daha içtenkarşılıyorlardı. Çünkü üniversitelilerneden orada olduklarını anlatabilmiştiköylülere.

Üniversitede paralı eğitime karşı ver-ilen mücadelenin onların doğa içinverdikleri mücadeleden farkı olmadığınısöylemişti. Onların sermayenin doğayıtalanına karşı her zaman köylülerinyanında olacaklarını öğrenince daha da

rahatlıyorlardı. Sorular sormayabaşlıyorlardı arka arkaya:

Devlet buna neden göz yumuyor?İnsan sağlığından daha kıymetli ne

olabilir?Bu tesisi nasıl kapatacağız?Biz de üniversitelerimizde

yaşadığımız sorunlar karşısında benzersorulara verdiğimiz tek cevabı yineledikonlara: Direnerek başarabiliriz.

Mücadele ederek öğreniyorlardıköylüler kimin dost kimin düşmanolduğunu ve vedalaşırken “Yine gelin,misafirimiz olun” diyorlardı Anadoluköylüsünün en temiz duygularıyla…

Neoliberalizmin doğaya her saldırısıaslında Anadolu topraklarına tohumlarsaçıyor, direniş tohumları. Ne zamanyeşereceği bilinmese deyeşereceğinden emin olduğumuz, tekihtiyacının su olduğunu bildiğimiztohumlar...

Artık tohumlar yeşermeye boy ver-meye başlamıştı. Bir bakıyoruzKaradeniz’de, bir bakıyoruz Antalya’da,Akkuyu’da... Bir bakmışız Çanakkale’dedireniyor bir bakmışız Ulukışla… Eşme,Bergama, Köprüören ve daha niceyerde boy veriyorlardı.

SERDAR A. KANDEMİRKÜTAHYA

Ö⁄RENC‹ KOLEKT‹F‹

Mamak’ta‘kaçak’ ağaçdikimiAnkara Mamak’ta Mutlu

Mahallesi’nde alışverişmerkezi ve cami yapılmasıplanlanan arazi üzerineağaç diken mahalle halkıarazinin park yapılmasınıistediklerini söyledi. MamakBelediyesi imar planında1984 yılından 2010’a kadarpark alanı olarak görünenve yıllardır boş olanarazinin 2010 imar planındaalışveriş merkezi ve camiolarak gösterilemesinemahalleli tepki gösterdi.Değişiklikle ilgili daha öncede topladıkları imzalarıbelediyeye götüren ve parkistediklerini belirtenmahalle halkına hiçbircevap verilmemesi üzerinemahalleli de kendi parkınıkendi yapma kararı aldı.

Mutlu Halkevi’ninçağrısıyla 28 Mayıs günü sözkonusu arazide buluşanmahallelier burada ağaçdikimi gerçekleştirdi.Yoğun yağmura rağmenetkinlikte yaklaşık 150 fidandikildi. Ağaç dikimi sırasın-da alana gelen zabıtalar ise“burada kaçak ağaç dikimivarmış” diyerek mahalleninçalışmasını izledi.

Terme içinumutluyargı kararıSamsun Terme’de tarım

arazisi üzerindedoğalgaz santrali kurul-masına ilişkin mahkemekararını Danıştay bozdu.Danıştay 8. Dairesi, ZiraatMühendisleri Odası’nın(ZMO) itirazı üzerineTerme’de doğalgaz kom-bine çevrim santrali kurul-ması için 44.4 hektarlık ve-rimli tarım arazisinin tarımdışına çıkartılmasına ilişkinişlemi hukuka uygun bulanmahkeme kararını bozdu.ZMO, tarım dışınaçıkarılan alan ve yakınçevresinin Türkiye’nin enverimli ovasının sınırlarıiçinde olduğu eksikinceleme ve araştırmayadayalı olarak kararverildiğini belirterek temyizbaşvurusunda bulunmuştu.Danıştay verdiği kararda,“Ekonomik verimaçısından tarımsal değergöz ardı edilebilirmiş gibigelse de; söz konususantralin kurulması vefaaliyete geçirilmesininyörede yapılan organiktarımı olumsuz etkilemeriski barındırıyor” diyerekkararı iptal etti.

Kızılayyardımı ileAKP reklamı

Kütahya’nın 5.9 büyük-lüğündeki depremle

sarsılan ilçesi Simav’da Kı-zılay’ın yardım malzemele-rinin AKP milletvekili ada-yına ait araçla dağıtıldığıortaya çıktı.

Sarsıntılardan etkile-nenler çadırlarda yaşarkenbir yandan da Kızılaytarafından gönderilen yar-dım malzemelerinin dağıtı-mı devam ediyor.Yardımlar, muhtarlıkaracılığıyla yapıllıyordu.Fakat AKP Kütahya mil-letvekili adayı BedihaTürkyılmaz’a ait seçimminibüsünün üzerindeKızılay yataklarını görenbazı kişiler Kızılayyardımlarının AKPtarafından dağıtıldığınıtespit etti. Çok sayıda kişibu duruma tepki gösterdi.Cumhuriyet Savcılığı olaylailgili soruşturma başlattı.Kızılay Kurumsal İletişimMüdürü Selahattin Kınalı,yardımların seçim malze-mesi yapılmasına izin veril-meyeceğini bildirdi.

Vadide taş üstüne taş koydularB arınma Hakkı Mücadelesi’nin

en uzun soluklu verildiği mahal-lelerden birisi, Ankara Dikmen

Vadisi. Vadi halkı beş yıldan uzun birsüredir Ankara Büyükşehir Belediyesitarafından planlanan kentsel dönüşümprojesine karşı direniyor. Evlerini kay-betmemek için başlattıkları mücadelebir zaman sonra mahallelinin hayatıyeniden kurmasıyla farklı bir ‘yaşammücadelesine’ dönüşümüştü. Kardan,ranttan uzak, mahallelinin ihtiyaçlarıgözetilerek kurulmaya çalışılan bu yeniyaşamda, onlara yol arkadaşlığı edenmimarlar, mühendisler, sanatçılar veöğrenciler de oldu.

Dikmen Vadisi halkına destekolmak, hayatı yeniden üretmek,kamusallığı yeniden kurmak adına yolaçıkan ve kendilerine “Yaşanası yer içinAgrega” diyen öğrenci, mühendis,mimar, akademisyen ve fotoğrafsanatçıları mahallede bir amfi tiyatroinşaa etmek üzere kolları sıvadı.

Politeknik üyesi ve İnşaat MühendisiFerhat Yaşar Arıkan’la Agregaçalışması hakkında konuştuk.

İSMLERİNİ TAŞTAN ÇIKARDILARÖncelikle Agrega ismi nereden geldi?Agrega daha çok inşaat yapılarında

kullanılan çeşitli boyutlardaki ve renk-lerdeki çakıl taşları karışımınınoluşturduğu bir dolgu malzemesi. Bizimyürütmüş olduğumuz çalışmanınbileşenleri ve çalışmanın içeriğiitibariyle bize uygun bir isim olduğunudüşünüyoruz. Çünkü Agrega’yıoluşturan unsurlar mühendis, mimarlar,mühendislik öğrencileri. Bu bileşimingerçekleştirdiği ya da gerçekleştireceğiçalışmalar da daha çok yapım işleri.

ÖĞRENCİLER, MAHALLELİ VEMESLEK ODALARI BİRLİKTEÇALIŞIYOR

Dikmen Vadisinde gerçekleştirdiğinizamfi Tiyatro projesi nasıl var oldu?

Uzunca bir süredir barınma hakkı

mücadelesi veren Dikmen Vadisi halkımalesef kamu hizmetlerinden mahrumbırakılmış durumda. Dolayısıyla güngeçtikçe mahallenin altyapısı da, diğeryaşam alanları da sağlıksız hale geliyor.Biz de Dikmen Vadisi halkı ile birlikte,mahallenin ihtiyaçlarını belirleyip kendiyaşam alanlarımızı kendimiz kurmayabaşladık. İlk olarak da her yıl vadidegerçekleştirilen Festivadi adını

verdiğimiz festivalde kullanılmak üzerebir sosyal-kültürel mekan olarak amfitiyatro yapımına başladık.

Bugüne kadar bu projede kimlerçalıştı?

Mimarlar Odası Ankara Şubesi ileİnşaat Mühendisleri Odası AnkaraŞubesi’nin desteğiyle, mühendislik-mimarlık öğrencileri ile başladığımız

proje, Dikmen Vadisi halkının barınmahakkı mücadelesini destekleyenmühendis ve mimarlar, Politeknik,Öğrenci Kolektifleri, oda öğrenciörgütlülüklerinin katılımıyla sürüyor.

Amfinin mimari projesini mimarlıköğrencileri çizdi, yapım aşamasındainşaat mühendisi, harita mühendisi,jeofizik mühendisi arkadaşlar yer alıyor.Aynı zamanda çalışmaya katılan herkes

taş taşıyor, kazma kürek kullanıyor,mahalle halkı duvar örüyor. Şu anakadar yapılan iş daha çok amfinin pro-jelerinin hazırlanması, alanın düzen-lenmesi, taş temin edilmesi. Fakatyaptıklarımız içinde en önemlisi buçalışmanın amacının, hedeflerinintartışılması, geleceğe dönük projelerin

tartışılması oldu.

‘SİZ YIKACAKSINIZ BİZYAPACAĞIZ’

Mahalle halkının size tepkisi nasıldı?Tabi ki mahalle halkı için bir güven

oluşturuyor oradaki çalışmalar.Mühendislerin, mimarların, öğrenci-lerin, demokratik kurumların onlarlabirlikte olması, onların mücadelesinesahip çıkması direnişi daha güçlükılıyor. Dikmen Vadisi halkı için deyeni bir adım oldu aslında bu proje.Çünkü bugüne kadar direniş üzerindenşekillenen mücadele yeni bir boyutataşınmaya başlamış oldu. Bugünitibariyle şu söylenmiş oluyor, “Kendimahallemizi kendimiz inşa edeceğiz. Sizyıkacaksınız biz yeniden yapacağız”denmiş oluyor. Aynı zamanda ortakyaşamın ilk adımları da atılmış oluyor.Amfiden sonra gerçekleştirilecek yeniprojelerle ortak yaşam alanlarıartırılacak, başka bir kültür şekillenm-eye başlayacak.

Agrega’nın daha farklı çalışmaları ola-cak mı?

Öncelikle haziran ayındagerçekleştirilecek Dikmen VadisiFestivaline kadar amfi tiyatro yapımınıtamamlamaya çalışıyoruz. Bir yandanda Ziraat Mühendisliği bölümündeokuyan Öğrenci Kolektifleri’nden arka-daşlar da Dikmen Vadisi halkının ortakkullanımına açık bir bahçe çalışmasıyapıyorlar.

Hazirandan sonra mahallede farklıçalışmalarımız olacak. Mahalleli ile bir-likte oturup yeni ihtiyaçlar, farklı projel-er için karar vereceğiz. Farklı çalışmala-ra imza atacağımızı düşünüyoruz.

ikmen Vadisi halkının yeni bir yaşam kurma mücadelesineomuz veren, ‘kamusallığı yeniden kurmak’ için yola çıkanAgrega’yı Politeknik’ten Arıkan anlattı

Tafl üstüne tafl koymakisteyen’leri ça¤›ranAgrega’n›n sesine kulakverenler 26 Nisan günü

mahallede buluflarak inflaatiçin kollar› s›vad›. ‹nflaattaifller imece usulü yap›l›yor.Zorluklar elbirli¤iyle afl›l›yor.

D

Kütahya Gümüşköy’deki EtiGümüş AŞ’ye ait maden

ocağında yaşanan siyanürsızıntısına dair inceleme yapmakiçin İstanbul, Ankara ve İzmir’-den çok sayıda meslek odası,çevre platformu ve demokratikkitle örgütü temsilcisiKütahya’da buluştu.

Farklı kentlerden yola çıkanheyet, 25 Mayıs günüKütahya’da bir basın açıklamasıyaparak halkın sağlığını tehditeden gelişmeleri yakından takipettiklerini dile getirdiler.

Açıklama öncesi KESK,TMMOB, Suyun Ticarileştir-ilmesine Hayır Platformu veHalkevleri Genel BaşkanYardımcısı Samut Karabulut’unda bulunduğu Gümüşköyİzleme Platformu temsilcileriKütahya vali yardımcısı ilegörüştü. Heyet, “madenocağının derhal kapatılması ve

ıslah edilmesi” talepli dilekçeyivali yardımcısına iletti.

Heyetin görüşmesininbitmesinin ardından basınaçıklamasına geçen grup adınaSES Genel Başkanı ÇetinErdolu konuştu. “Atık depola-ma havuzundan siyanürün yanısıra aktif durumda olan metallerde yer altı sularına ve besin zin-cirine karışıyor” diyen Erdolu,sağlıklı bir çevrede yaşamahakkına sahip çıkacaklarınıifade etti.

Erdolu konuşmasında,Kütahya Valiliği’nin sızıntıolduğunu kabul ettiğini amamadenin kapatılmadığını vurgu-ladı. Son yaşanan depremdensonra siyanür havuzunda riskfaktörünün arttığını belirtenErdolu; “Tesiste çalışanlar dadahil olmak üzere yöre halkınınbütün yasal hakları şirkettarafından ödenmeli ve bir an

önce bu zehir madenlerikapatılmalı” diyerek basınaçıklamasını bitirdi.

Grup daha sonra madenedoğru hareket etti. MetalurjiMühendisliği Odası BaşkanıCemalettin Küçük, siyanürhavuzunu gören bir yüksekliktegruba bilgilendirme yaptı.Küçük, “Burada biriktirilenatıklar arıtma tesisinden geçsebile doğaya karışması engellene-mez; rüzgar, buharlaşma ve yer-altına sızmanın engellene-meyeceği bilinmesine rağmenhalkı kandıranlar artık bu oyunabir son vermelidirler” dedi.

Buradaki kısa bilgilendir-menin ardından KöprüörenKöyü’ne giden grup, köydeyaşayanlarla maden üzerinekonuştu.

Siyanür sızıntısının hayatları-nı nasıl değiştirdiğini anlatanköylü kadınlar “Bizi böldüler,

kime inanacağımızı şaşırdık”diyerek köylerine gelen gruplasohbete başladı. Köymeydanında toplanan yaklaşık50 kadar köylünün yarısındanfazlası kadınlardan oluşuyordu.Hal böyle olunca kadınların

mücadelenin önünde olmasınınönemini vurgulayan Prof. Dr.Beyza Üstün, kadınların işbir-likçilikten uzak yapısına atıftabulunarak, “Köyünüzeyaşamınıza sahip çıkmak içinsizler bir adım atın bizler zaten

arkanızda olacağız” dedi.Heyet köylülerin “Siyanür ile

ilgili sorularını yanıtlamayaçalıştı. Mücadelenin gerekliliğiüzerine sohbetler yapıldı. Heyetakşam saatlerindeKöprüören’den ayrıldı.

Kütahya halkı yalnız bırakılmadı

Page 8: Halkın Sesi 133'üncü sayı

EMEKHalk›n Sesi

8

Petrol-İşkazandı,kazanacakİstanbul Tuzla’daki Mutlu

Akü’de 11 Ocak'tabaşlayan toplu iş sözleşmesigörüşmelerinde ücretzammı konusunda anlaşmasağlanamaması nedeniyle24 Mayıs sabahı başlayangrev, aynı gün işvereninsendika temsilcileriylegörüşmesi ile sona erdi,toplu iş sözleşmesi imza-landı. Ayrıca Petrol-İş, 101işyerinde 230 bin işçiyi kap-sayan ve Türk-İş tarafındanyürütülen kamu toplu işsözleşmesi sürecinde Türk-İş ve AKP’nin tavrınıprotesto etmek için 30Mayıs’ta bir saat iş bıraktı.

İzmit’teişçilerebaskıMemur-Sen’e bağlı

Bem Bir-Sen’in, TümBel-Sen’de örgütlü İzmitBelediyesi çalışalarına yöne-lik yüzde 5 oranındadayanışma aidatı uygula-ması ile ilgili Tüm Bel-SenKocaeli Şubesi, bir basınaçıklaması gerçekleştirdi.Açıklamada Bem Bir-Sen’inaçık bir suç işlediği, bütünidarecilerle görüşmelerinerağmen yasadışı bu uygula-manın ısrarla devam ettiği,belediye başkanı vebelediyenin tüm idareci-lerinin sorumlu tutulduğubelirtildi.

Ayrımcılık ve keyfiuygulamaların

kaldırılması talebiyle Türki-ye'nin beş ilinden Ankara'yayürüyüş gerçekleştirdiktensonra talepleri için 17 Ma-yıs’ta oturma eylemine baş-layan Birleşik TaşımacılıkSendikası üyelerinin talep-leri TCDD Genel Müdürve bürokratları ile yapılangörüşmenin ardından kabuledildi. Toplantıda demiryo-lu emekçilerinin sunduğu33 talebin tamamına yakınıkabul edildi. Eylemlerinisonlandıran demiryoluemekçileri kazanımlarınıhalaylarla kutladı.

BTSdirenerekkazandı

E ğitim ve BilimEmekçileri Sendikası(Eğitim Sen) 8’inci

Olağan Genel Kurulu’nu 12-14Mayıs tarihleri arasında gerçek-leştirdi. Genel kurulda yeniyönetim seçiminin yanı sıratüzükte de ciddi değişiklikleryapıldı. Eğitim Sen, tüzüğündeyaptığı değişikliklerle yenidönemde önüne güvencesizlerinörgütlenmesi, eğitim fakülteleriöğrencilerinin örgütlenmesi,anadilde eğitim hakkı talebi,grev hakkı ve meclis tipiörgütlenme modeli ile eğitimemekçilerinin yönetimde tem-siliyetinin artırılması hedeflerinikoydu. Gerçekleştirilen tüzükdeğişikliği, neoliberal saldırılarakarşı eğitim emekçilerinin budönem kuracağı cephenin nasılolacağını belirliyor. Yenidönemde geleneksel sendikalmücadele tarzının dışında yeni-likçi bir tarz izleneceği dikkatçekiyor. Değişiklikler hukukimücadeleden ziyade fiili meşrumücadelenin öne çıkacağınıgösteriyor.

GÜVENCESİZLERİN ADRESİ Ücretli, sözleşmeli, usta

öğretici, vekil, dershane öğret-meni, taşeron çalışan kısacasıbütün güvencesiz öğretmenlerinörgütlenmesi önündeki engel-lerin kaldırıldığı yeni tüzükte4688. sayılı Kamu GörevlileriSendikaları Kanunu’nun dışınaçıkılmış oldu.

ANADİL YİNE TÜZÜKTEYapılan yeni tüzük

çalışmasıyla “ana dilde eğitim”tekrar tüzükte yerini buldu.2005 Temmuz’unda olağanüstükongreye giden Eğitim Sen,kapattırılmamak adına “ana

dilde eğitimi” tüzüğündençıkarmıştı.

‘GREV HAKTIR’Eğitim Sen yeni tüzüğünde

“Uzlaşmazlık halinde ise grevhakkını kullanır” ibaresine yerverdi ve 4688 sayılı yasadakigrev yasağını fiilen aşmış oldu.

“Şube temsilciler meclisinde,işsiz eğitim emekçileri ve eğitimfakültesinde okuyan öğrencilerçalışma birimleri aracılığı temsiledilir” maddesi yeni tüzüktekabul edildi. Karara göre artıkeğitim fakültelerinde okuyanüniversitelilere de Eğitim Senyolu açıldı.

YENİ ÖRGÜTLEME ŞEKLİ Örgütlenme şeklinde de

ciddi değişiklikler yapılantüzükle Merkez YönetimKurulu, Merkez YürütmeKurulu’na dönüştürülecek.MYK üyeleri, 81 şube başkanı,il temsilcileri, denetleme ve di-siplin kurulu üyeleri ve genelkurulda seçilecek olan 17kişinin katılımıyla Eğitim SenTürkiye Meclisi kurulmasıkararı alındı. Eğitim Senşubeleri, il ve ilçe temsilcilikleride bu doğrultuda yenidenyapılandırıldı. Buna göre ŞubeYürütme Kurulları işyer-lerinden gelen işyeri temsilcileri

ve şube bünyesinde işsiz eğitimemekçileri ile eğitim fakültesiçalışma birimlerinin seçtikleritemsilcilerinden oluşan İşyeriTemsilciler Meclisi’nin aldığıkararları yürütecek.

Eğitim Sen’de gerçekleşen veyasalara rağmen fiili meşrumücadeleyi öne çıkaran budeğişiklikleri Halkın Sesigazetesi için değerlendirenEğitim Sen Eğitim SekreteriBetül Öztürk Korkut yeni tüzükiçin şunları söyledi:

“Yapılan tüzük değişiklikleriile kamu emekçileri hareketininkuruluşundaki fiili meşru vemilitan ruha geri dönüyor diye-

biliriz. Güvencesiz öğretmen-lerin ve eğitim emekçilerininsendikaya üye yapılması ileönemli bir ezberimizi de bozu-yoruz, önemli bir iddiayı yük-seltiyoruz.

Kuşkusuz güvencesizleştir-meye karşı mücadele sadeceüyelik ilişkisi içerisindetartışılamaz. Hangi statüdeçalışırsa çalışsın tüm eğitim vebilim emekçilerinin sendikasıolma iddiası, fiili ve militan birmücadelenin kararlılığının daifadesidir. Eğer bu kararıaldıysanız artık toplu sözleşmemücadelesini bir önceki dönemgibi kuramazsınız. Eğer güven-

cesiz eğitim emekçilerinin örgü-tü olacaksanız artık yetkili sen-dika tartışmasını bir önceki dö-nem gibi yapamazsınız. Dolayı-sıyla tüzükte yapılan örgütselyapılanmaya ilişkin değişiklik-lerde kaçınılmaz olacaktır. Mec-lis tipi örgütlenmeyle örgütünkendi demokrasisi ve hukukunuyeni mücadele dinamikleriyleberaber yeniden tanımlıyoruz.Eğitimin piyasalaştırılmasıylabirlikte tahsildara dönüştürül-meye çalışılan öğretmenlemüşterileşen velinin de yanyana geleceği bir örgütlenme vemücadele perspektifinin yoğunolarak örgütte tartışılacağı vegeliştirileceği bir döneminiçerisindeyiz.

ÜNİVERSİTELİLER DETEMSİL EDİLECEK

Tüzükteki önemli birdeğişiklikde eğitim fakültesindeokuyan üniversitelilerin güven-cesizlere karşı mücadelede yeri-ni almasıdır. Bugün güvencesiz-lik saldırısının kuşatması eğitimfakültelerine kadar sıçramıştır.Eğitim Fakültesi 2. Sınıf’ta oku-yan bir üniversiteli gelecek kay-gısı içerisinde KPSS kurslarınagitmektedir. Bu durumkuşatmanın etkisini de göster-mektedir. Dolayısıyla eğitimfakültesindeki üniversitelileringüvencesizliğe karşımücadelede sendikamızda yeralması önemli bir yer teşkiletmektedir.

Anadilde eğitim hakkı talebide tüzükteki önemli değişiklik-lerden biridir. Eğitim Senönemli bir tarihsel kararla anadilde eğitim talebini bir güven-lik sorunu olmaktan çıkartacakve en temel hak olarak tarihenot düşecektir.”

İstanbul Haramidere’de bulunanTorium AVM’de mayısın ilk gün-

lerinde meydana gelen iş kazasımedyaya yansıtılmadı. Asayiş haber-leri olarak bile yer alamadı.

TERASTA HAPSOLANGÜVENLİKÇİ BİR ÜST KATA TIRMANMAYA ÇALIŞTI

Torunlar Gayrimenkul YatırımOrtaklığı (GYO) Yönetim KuruluBaşkanı Aziz Torun’un sahibi olduğuTorium'da, Pronet Güvenlik veDanışmanlık Hizmetleri A.Ş.’ye bağlıolarak asgari ücretle 12 saat çalışangüvenlik görevlisi Üzeyir Karayüz biriş kazası sonucu yaşamını yitirdi.Karayüz, gece görevini yaptığı kattakapının kilitli olması nedeniyle birüst kata kendi imkanlarıyla çıkmayaçalışırken dengesini kaybedip alt kat-

taki terasa düşerek hayatını kaybetti.

AKP - TORİUM BAĞLANTISIToptancılıkla uğraşan ve daha

sonra gıda pazarlamacılığı işine girenTorunlar Gıda’nın sahibi Aziz Torun,Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ınyakın arkadaşı. AKP iktidarı döne-minde yıldızı parlayan firmalararasında yer alan Torunlar Gıda’nınsahibi Aziz Torun, bu yıl ilk defaForbes 100 listesine adını yazdıranlararasında yer aldı. Aziz Torun, kardeşiMehmet Torun’la birlikte 800 milyondolarlık serveti yönetiyor.Özelleştirmelerde ve TMSFihalelerinde sıklıkla görülen buşirket, AKP’nin yardım olarakdağıttığı makarna, un, şeker gibi gıdamaddelerinin satın alındığı şirketolarak da ön plana çıkmıştı.

ğitim Sen genel kurulunda güvencesiz eğitim emekçileri ve eğitimfakültesi öğrencilerinin örgütlenmesinin önü açıldı. 2005’te tüzük-ten çıkarılan anadilde eğitim hakkı talebi yeniden kabul edildi

E¤itim-Sen GüvencesizlerKomisyonu ve D‹SK Sosyal-‹fl’ten güvencesiz ö¤retmen-ler, indirimli ulafl›m kart›(paso) alabilmek amac›yla‹stanbul’un farkl› semtlerindeüç ay boyunca toplad›klar›binden fazla dilekçeyi bireylemle BüyükflehirBelediyesi’ne teslim etti.“Okulda, Dershanede Ö¤ret-meniz, Otobüste De¤iliz” slo-gan›yla toplanan imzalar›‹stanbul BüyükflehirBelediyesi’ne iletmek için 30May›s günü Unkapan›’ndabuluflan e¤itim emekçileri,

buradan belediye binas›nayürüdü. Yolun bir taraf›n›trafi¤e kapatarak yürüyenö¤retmenler “Paso bizim dehakk›m›z” yaz›l› bir pankartaçt›lar.

Ö¤retmenler ad›na bas›naç›klamas›n› okuyan DuyguSemiz kadrolu ö¤retmenlerleayn› iflleri yapmalar›nara¤men kendilerinin sosyalve ekonomik haklardan ayn›flekilde yararlanamad›¤›n›belirtti. A¤›r sömürü koflullar›

alt›nda çal›flt›r›ld›klar›n›belirten Semiz ö¤retmenkimli¤ine sahip olmaktanyoksun b›rak›ld›klar›n› ifadeetti.

Semiz, dershanelerde veokullarda ücretli olarakçal›flan ö¤retmenlerin hemdüflük ücret ald›¤› hem deücretlerinin önemli birk›sm›n› yol paras›naverdi¤ine dikkat çekti.Belediyenin paso hakk›n›“örgün e¤itim kurumlar›nda

kadrolu veya tam zamanl›fiilen görev yapan e¤itim veö¤retim s›n›f› personel”etan›mas› nedeniyle dershaneö¤retmenleri ve ücretliö¤retmenlerin indirimli biletkullanamad›¤›n› aktard›. ‹kiö¤retmen arkadafllar›n›ndava açt›¤›n› ifade edenSemiz, E¤itim-Sen güvence-sizler komisyonlar›nda veD‹SK’e ba¤l› Sosyal-‹flsendikas›nda örgütlenengüvencesiz ö¤retmenler

olarak bu davan›n kamuoyu-na duyurulmas› için imzakampanyas› bafllatt›klar›n› ve3 ay gibi bir sürede 1000’denfazla e¤itim emekçisindenayn› talepli dilekçetoplad›klar›n› ifade etti.Semiz’in aç›klamas›n›nard›ndan toplanan dilekçelerbelediyeye teslim edildi.Dilekçelerin ortak bir heyettaraf›ndan belediyeyeiletilmesinin ard›ndan e¤itimemekçikleri, dilekçelerin vedavan›n takipçisi olacaklar›n›söyleyerek eylemlerini sonaerdirdi.

Yeni dönem yeni Eğitim Sen

CHP’nintaşeron taarruzuİzmir'in CHP’li Buca

Belediyesi'nde çalışırkensendikal faaliyet yürüttüğü içinyaklaşık 5 ay önce işten çıkartılanBatıgül Tunç, kendisine destekolduğu için işten çıkarılan altıarkadaşıyla birlikte 56 günbelediye önünde direndi.Direnişin sonunda arkadaşları işealınırken, Tunç "Konak belediyesiönündeki taşeron işçilere destekvermesi" sebebiyle işe alınmadı.Bu tarihten itibaren CHP İzmir İlBinası önünde tek başına direnişegeçen Tunç, burada da 72 günboyunca polis ve zabıta saldırısınarağmen direndi. Oturma eyleminiCHP Genel Merkezi önündedevam ettirmek istediğinde isepolis saldırısıyla 15 kişi gözaltınaalındı. Olayların ardından CHPGenel Merkezi’ne 4 arkadaşıylagiden Tunç orada arkadaşlarıylaberaber gözaltına alındı.

CHP’li bir başka İzmirbelediyesinde, Konak’ta ise iştençıkarılan taşeron işçileri, işe gerialınma, iş güvencesi ve sendikalörgütlülük talepleriyle sesleriniduyurmak için 3 aydır mücadeleediyorlar. Daha önce belediyebinası çatısını işgal eden işçiler, 13Mayıs’ta açlık grevine başladı, 18Mayıs’ta ise bu eylemlerini ölümorucuna dönüştürdüler.

Burger King çağrı merkeziçalışanları, insanlık dışı,

ağır çalışma koşullarına karşıTez Koop-İş Sendikası'ndaörgütlenmek isteyincebaskılara maruz kaldılar, 4 işçiişten çıkartıldı.

28 Mayıs'ta Mecidiyeköy'debulunan Burger King önündeeylem yapan çalışanlar,

yaptıkları açıklamada 11 saatçalıştıklarını, yarım saatlikyemek molalarında firmanınhamburger ve pizzalarınıyemeye zorlandıkları için sağ-lık sorunları yaşadıklarını,hiçbir insani ihtiyaçlarınınkarşılanmadığı belirtti.Çalışanlara ayrıca, işe iki daki-ka geç kalan işçilerin sıraya

dizilerek bekletildiğini, 12:00-13:00 ve 19:00-20:00 arasıayağa kalkmanın kesinlikleyasak olduğunu, psikolojikbaskı altında çalıştıklarınıifade ediyorlar. Örgütlenmekistedikleri için işten çıkarılanişçilerin de katıldığı basınaçıklamasında bunun bir uyarıeylemi olduğu, sendika

tanınana kadar eylemlerindevam edeceği ifade edildi.

İşçilere destek ise sanalortamda hızla yayılıyor.Başlatılan kampanya ileişçilerin sendikal mücadelesi-ne destek için sipariş hattıolan 444 54 64’ü aranarak 1tuşlanıp "sipariş yok destekvar" deniliyor.

Bu cinayeti medya görmezden geldi

E

İşçilere ‘1’ tuşla destek

İndirimli ulaşım isteyen güvencesiz öğretmenler pasohakkı için topladıkları imzalarla belediye önündeydiler

Okulda öğretmen otobüste değil

3 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

Page 9: Halkın Sesi 133'üncü sayı

93 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011 Halk›n Sesi

EMEK

Hopa’da yaşanan cinayet Türkiye’nin nekadar çabuk kimlik değiştirebileceğini bir

kez daha gösterdi. Kürtlerin taleplerinikarşılayamayan AKP o kadar iddialı laflardansonra “Ben oynamıyorum” diyerek Kürt soru-nunun bittiğini söyledi. Aynı şey Hopa ve son-rasında yaşananlarla tekrarlanıyor. KCKoperasyonları gibi Hopa’daki bütün ilerici veyurtseverlerin evleri dernekleri basılıyor, poliscinayetini protesto eden muhaliflere acımasızcasaldırılıyor.

Kuşkusuz bunlardan çok daha önemlisi buülkenin başbakanının gösterilerde polis gazıylaölen emekli bir öğretmeniçin bir damla bile üzüntüduymadan “Bu arada birtanesi de ölmüş, üzerindedurmuyorum” diyerek“insani yoksunluğunun” sonnoktasına gelmiş olmasıdır.

Bir emekli öğretmeninpolis tarafından öldürülmesinasıl olur da o ülkeninBaşbakanı tarafından“üzerinde durulmayacak” birkonu olabilir?

Bunun nedeni o öğret-menin kendisiyle aynı fikritaşımaması, kendisiniprotesto etmesi midir?

Daha dün “ileridemokrasi”, daha dün “merhamet, şefkat”kelimeleri dilinden eksik olmazken ne çabukEsadlaşıyorsun, ne çabuk Mübarekleşiyorsun…

Hopa’da bir kişinin ölmüş olması acabarejime muhalefet edenlerin Suriye’dekiler kadaristikrarlı ve kararlı olmamasından mıdır?

Eğer biz de o kadar kararlı ve istikrarlı rejimmuhalifi bir mücadele sürdürsek acaba birkaçhafta içerisinde ölülerimizin sayısı 1000’i geçermiydi?

Hiç şüpheniz olmasın geçerdi. Birkaç yılönce Kürtlerin süren eylemleri karşısında“çoluk çocuk dinlemeyin” talimatını vererekçocukları öldürten bu başbakan değil miydi?

***

AKP herkesin sustuğu, boyun eğdiği birTürkiye’de demokrasicilik oyununu oynamaya,meydan meydan dolaşıp “mağdurum benmağdurum” şarkısını söylemeye bayılıyor. Buhükümetin bu kirli yüzünü açığa çıkartmak içinHopalılar gibi yürekli, Hopalılar gibi açık fikirliolmak gerekiyor. Başka türlü bu puslu havayıdağıtmak, başka türlü bu “at izi it izinekarışmışlığı” ortadan kaldırmak mümkündeğildir.

Metin Lokumcu bu ülkenin bir öğretmeniydi.Devrimci bir insandı, eşitlik ve adalet onun içinvazgeçilmez bir tutkuydu. Bütün hayatını bunuönemseyerek yaşamaya çalıştı. Ölümü;inandığı değerlerin onun yaşamında ne kadardeğerli olduğunun ilanı oldu.

Bu ölüm, bu ülkede eşitlik ve adaletmücadelesinin sahipleri için olduğu kadar buülkenin Beşar Esad’ı için de bir dönüm nok-tasıdır. Kürtlerin kanını dökerek onları sindir-meye çalışmanın bedelini bu seçimde ödeye-cek olan yerli Beşar Esad Türklerin kanını dök-erek ezilen kitleleri sindireceğini sanmasınınbedelini de ödeyecektir.

Çünkü bu topraklar; birimiz ölürken binlerceçoğalmanın bereketiyle bilinmektedir. İktidarolmada arsızlığı ele almış faşist bir zihniyetiyeniden inşa etmeye çalışan AKP iktidarı daDenizleri, Mahirleri, İbrahimleri doğuran bubereketin gücü karşısında duramayacaktır.

Birimiz ölürken

TufanSertlek

Dev Sa¤l›k-‹flYönetim Kurulu

Üyesi

Samsun’da zincirli eylem

Dev Sağlık-İş’te örgütlendiğiiçin işten atılan Samsun

Gazi Devlet Hastanesi’nin ikiemekçisi, hastane bahçesindekurdukları çadırla 100 günüaşkın süredir direniş sürdürü-yor.

Daha önce Valiliğe ve İlSağlık Müdürlüğü’ne yürüyenişçiler, 26 Mayıs’ta hastaneçatısına çıkarak protestodabulunmuştu.

30 Mayıs’ta ise Ulaştırma veİskan Bakanı Mehmet Demir

ve Samsun Valisi’nin kutlamatöreni için geldiği okulunkapısına kendilerini zincirleye-rek seslerini duyurmayaçalıştılar.

İşçiler gözaltına alınırkendireniş çadırı da polistarafından kullanılamaz halegetirildi.

Akşam saatlerinde serbestbırakılan ve direniş çadırınadönen işçiler, bir kez dahagözaltına alınarak iki saat sonraserbest bırakıldı.

Burger King iflçilere sald›rd›

İşlerine geri dönmek içindirenişlerini sürdüren

Ontex/Canbebe ve taşeronPTT işçilerinin 21 Mayıs’taTaksim’deki Burger Kingönünde gerçekleştirdiklerieyleme Burger King’in güven-likçileri ve polis saldırdı.

Burger King önüne gelenişçiler burada beş dakikalık biroturma eylemi yaptı. İşçilerinörgütlenme hakkına yöneliksaldırıda bulunan Canbebe ve

Burger King’i boykot çağrısıyapan eylemciler buradasaldırıya uğradı. Saldırı, eylem-cilerin kararlı duruşu sayesindepüskürtüldü.

Ontex işçileri, Selüloz-İşsendikası genel kuruluna itirazettikten bir gün sonra hiçbirgerekçe gösterilmeksizin iştençıkarılmıştı. Taşeron PTTişçileri de PTT GenelMüdürlüğü’nün talimatıylahiçbir gerekçe gösterilmedenişten çıkarılmıştı.

AKP’nin özelleştirme fiyaskosuM ehmet Emin

Karamehmet – MehmetKazancı ortaklığı olan

MMEKA, BEDAŞ ve AYEDAŞ’ıdevralamadı. Boğaziçi, Dicle,Trakya, Akdeniz, İstanbulAnadolu Yakası, Toroslar veGediz dağıtım bölgeleri için ödemesüresi 31 Mayıs’ta son buldu.Dağıtım bölgelerinin ihalesinikazanan şirketlerin hepsi ek süreistedi. Özelleştirme İdaresiBaşkanlığı, (ÖİB) 29 Ağustos’akadar ek süre verdi. İhalelerin par-layan “yıldızı” Kazancı –Karamehmet ortaklığı MMEKAda BEDAŞ ve AYEDAŞ için enyüksek teklifleri vermişti. İkinci birek süre verilmemesi durumundaihaleleri kazanan şirketlerinyatırdıkları teminat paralarıyanacak ve ihale sürecine, en yük-sek teklifi veren ikinci firmalarladevam edilecek.

AKP’NİN GÜVENDİĞİDAĞLARA KAR YAĞDI

AKP hükümeti, elektrik dağıtımbölgelerinin özelleştirmelerden 11milyar dolara yakın para bekliyor-du ancak AKP’nin güvendiğidağlara kar yağdı. MMEKA’yakredi vereceği düşünülen yabancıbankalar bir türlü kredi vermedi.Bu durum, MMEKA’nın sonödeme tarihi 9 Mayıs olan BaşkentGaz ihalesi için Türkiye’deki kamubankalarıyla kredi görüşmeleriyaptığının öğrenilmesiyle ortayaçıktı. İhale öncesinde yabancıbankaların MMEKA’ya kreditaahhüdünde bulunduğu biliniyor-du. MMEAK’nın da krediyialdıktan sonra yabancı bir tekel ileortak olacağı konuşuluyordu.Benzer bir süreç yaşayan KoçHolding, TÜPRAŞ ihalesindensonra yabancı bankalardan kredialmış, sonrasında da Shell’iTÜPRAŞ’a ortak etmişti.

Yabancı bankaların kredi ver-meme gerekçesi olarak politiksebepler öne çıkarıldı. Tarafgazetesi 17 Mayıs günüKaramehmet ile ilgili Wikileaksbelgelerini açıkladı. BelgelerdeABD’li şirketlerin Karamehmet’in

bazı girişimlerinden rahatsızolduğuna ilişkin ifadeler var.Türkiye’deki kamu bankalarınınise Karamehmet ile Kazancıarasında yaşanan kavga ve ikiliarasında süren dava sebebiylekredi vermeye yanaşmadığı önesürüldü.

Bankaların kredi vermemesininardından AKP’li bakanlar devreyegirdi. Enerji ve Tabii KaynaklarBakanı Taner Yıdız, ÖİB ileMMEKA’nın anlaşması için yoğunçaba sarf etti. EkonomidenSorumlu Başbakan Yardımcısı AliBabacan’ın da kredi vermeyenbanka yöneticilerini tek tek aradığıve hepsine ateş püskürdüğüöğrenildi.

BAŞKENT GAZ’I DA SATAMADILAR

AKP’li bakanlar MMEKA’nınBaşkent Gaz’ı alması için elindengeleni yaptı. Bakanların yanı sıraAnkara Büyükşehir BelediyeBaşkanı Melih Gökçek devreyegirdi ancak Başkent Gaz ihalesi,paranın bulunamamasıyla iptaledildi. Gökçek, Ankara BüyükşehirBelediyesi’nin Boru Hatları ilePetrol Taşıma AŞ’ye (BOTAŞ)olan borçlarını ödemek içinBaşkent Gaz’ı satışa çıkarmıştı.Başkent Gaz’ın özelleştirilmesin-den elde edilmesi düşünülen 1,2milyar doların 675 milyon dolarıBOTAŞ’a ödenecekti. BOTAŞ’ınise Rusya ile yaptığı ve kullan-madığı doğalgazın parasın ödemeyibile taahhüt ettiği anlaşmadolayısıyla Rusya’ya 1 milyardolara yakın borcu bulunuyor.Ayrıca Azerbaycan’a da 250 mil-

yon dolarlık borç da kapıda bek-liyor. Rusya ile borcu tak-sitlendirmeyi görüşen BOTAŞ,taksitlendirme olmaması durumun-da Başkent Doğalgaz da özelleştir-ilemediği için Elektrik ÜretimA.Ş’den (EÜAŞ) 10 milyar dolaracivarında olan alacağını istemeyidüşünüyor. Bir seçenek debankalardan kredi istemek.

EL PARASIYLAÖZELLEŞTİRME OLMADI

Özelleştirme süreçlerindeyaşanan fiyaskolar sonrasında,AKP’nin yabancı sermayeyegüvenerek giriştiği özelleştirmemacerası ana akım medyanınekonomi yazarları tarafındansorgulanmaya başladı. Sabahgazetesi yazarı Meliha Okur gibi,yabancı yatırımcıların ihalelere

neden girmediğini sorupözelleştirme yasasının değiştirilme-si gerektiğini savunanlar çıktı.Yabancı şirketlerin taahhütleriniyerine getirmemesi, bazı köşeyazarları tarafından da AKP’yekarşı bir hamle olarak yorumlandı.10 milyar dolarlık elektrik dağıtımbölgesi ihalelerini ve 1,2 milyardolarlık Başkent Gaz ihalesini bilegerçekleştiremeyen hükümet,ilerleyen günlerde gündeme gele-cek olan ve elektrik dağıtımihalelerindekinden 4-5 kat dahafazla paradan söz edilecek EÜAŞözelleştirmeleri konusunda yerli veyabancı tekeller tarafından dikkat-le izleniyor. Özelleştirmeleringerçekleştirilmemesi sadeceBOTAŞ ve Ankara BüyükşehirBelediyesi’nin değil AKP hüküme-tinin bütçe hesabını da sıkıntıyasoktu. AKP, 2011 bütçesi içinözelleştirme gelirlerinden 13,7 mil-yar dolar bekliyordu. Buözelleştirmelerin aslan payı elek-trik ve doğalgaz dağıtım bölgeleriözelleştirmelerine aitti. BaşkentGaz iptalinin ardından AKP busefer Karamehmet’ten alabildiğikadar parayı alma yolunu seçti.Karamehmet’e ait ÇukurovaHolding’e 13 ve 16 Mayıs tarih-lerinde toplamı 1,7 milyar dolar ikivergi cezası geldi. MMEKA’nınöbür ortağı Kazancı da AKSAHolding’in halka arzında hüsranauğradı. Holdingin hisselerininyüzde 70’ini yabancılara satmakisteyen Kazancı hiç alıcı bulamadı,hisselerin tamamı yerli yatırımcıyakaldı. Yerli yatırımcı ise 85 milyonlira verebildi. Oysa Kazancı hissesatışından 2–3 milyar dolar arasıbir para bekliyordu.

Karamehmet’in vergi cezasınıödeyip ödemeyeceği belirsizkenAKP’nin yabancı şirketlere güve-nerek giriştiği özelleştirme macera-sı hükümet ve sermaye çevreleriaçısından sıkıntılı bir sürecin kapı-larını araladı. Özelleştirmelerin ka-çınılmaz bir süreç olduğuna ilişkinegemen görüşü yeniden sorgulatanbu süreç, özelleştirme karşıtımücadelenin uzun süren sessizliği-nin bozulması için de bir fırsat.

Enerji Sen’in Her Cuma günüTaksim’de bulunan BEDAŞ

binası önünde gerçekleştirdiği eylem-lere demokratik kitle örgütleri ve siyasipartiler de destek veriyor. 27 MayısCuma günü yapılan eyleme Halkevleri,ÖDP, Tüm-İGD, KESK’e bağlı ESM,Öğrenci Kolektifleri, GençlikMuhalefeti ile direnişleri süren Ontexve PTT işçileri de destek verdi.

Konuşmaların ardından Enerji-SenGenel Sekreteri Ali Tosun basınaçıklamasını okudu. Tosun, sadeceenerji işçilerinin değil İstanbul halkınında haklarını savunduklarını belirtti. 2bine yakın enerji işçisinin BEDAŞbünyesindeki taşeron şirketlerdeçalıştırıldığını belirten Tosun, işçilerinmaaşlarının zamanında ödenmediğini,maaşlarından keyfi kesintileryapıldığını, sözleşme dönemlerindeçalışanlara işten çıkarma tehditleriyleboş makbuzlara imza attırıldığını,habersiz girdi-çıktı işlemlerinin uygula-narak sigorta primlerinin eksikyatırıldığını ve mesai ücretlerinin öden-mediğini söyledi. Bu uygulamalarınyanı sıra hiçbir güvenlik önlemialınmadan çalıştırılan enerji işçilerinintrafo merkezlerinde ve direklerintepesinde can verdiğini söyleyenTosun, yaşananların BEDAŞ’ın bilgisidahilinde olduğunu hatırlattı.“Buradan İstanbul halkına sesleniyo-ruz” diyen Tosun, BEDAŞ’ın, on bin-lerce aboneye ihbarname gönderme-

den ihbarname göndermiş gibi göster-diğini, faturalara açma işlemiyapılmadan yapılmış gibi gösterdiğinibelirtti. Tosun, BEDAŞ’ın haciz işlemiyapmadan, yapmış gibi göstererekavukatlık ücretleri aldığını da ifade etti.

Basın açıklamasının ardındanEnerji-Sen Genel Başkanı KamilKartal, 3 Haziran günü BEDAŞönünde gerçekleştirecekleri eylemdesahte ihbarnameleri basınlapaylaşacaklarını belirtti.

POLİS TEHDİT ETTİEylem son bulduktan sonra bir

emniyet yetkilisi, Enerji-Sen GenelBaşkanı Kamil Kartal’a yolu trafiğeneden kapattıklarını sordu ve bir dahaolursa gözaltına alacağını söyleyerektehdit etti.

Kartal, trafiğe kapatma sebebiniBEDAŞ’ın kapılarını kapatması ve buyüzden işçilerin alana sığmayıp yolataşması olduğunu söyledi.

Kartal ayrıca BEDAŞ’ın binaya girişkapılarını kapattığını ve işçileri işyerle-rine almadığını hatırlattı ve bir sonrakiCuma yine BEDAŞ önünde olacak-larını söyledi.

AKP hükümetinin ‘el parasına’ güvenerek gerçekleştirdiğienerji özelleştirmeleri fiyaskolarla sonuçlanıyor. AKP, 13,7milyar dolar beklediği ihalelerden para alabilmiş değil

Enerji-Sen BEDAŞ önünde

BBEEDDAAfifi bbüünnyyeessiinnddeekkii ttaaflfleerroonn flfliirrkkeettlleerrddee ççaall››flfltt››rr››llaann EEnneerrjjii--SSeenn üüyyeessii iiflflççiilleerriinn,, ççaall››flflmmaa kkooflfluullllaarr››nnddaakkii ssoorruunnllaarr››nn ggiiddeerriill--mmeessii ttaalleebbiiyyllee bbaaflflllaatttt››kkllaarr›› eeyylleemmlleerr ddeevvaamm eeddiiyyoorr..

Halk›n SesiSSaahhiibbii vvee SSoorruummlluu YYaazz›› ‹‹flfllleerrii MMüüddüürrüü

Ali Ergin DemirhanTTeelleeffoonn // FFaakkss

0212 245 90 37AAddrreess Tomtom Mahallesi Örtmealt› Sokak No: 6/3

BEYO⁄LU/‹STANBULBBaass››lldd››¤¤›› YYeerr

Taflbask› Matbaac›l›k Yay. ve Amb. San. Tic. Ltd. fiti. Bask› TesisleriKocaeli /‹ZM‹T (0262 335 45 29)

15 günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.

Page 10: Halkın Sesi 133'üncü sayı

10Halk›n Sesi 3 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

KİBELE

Babalar erkek, anneler anne“Günümüzde erkekler artık ne çocuk sahibi

olmak nede cinsel ihtiyaçlarını karşılayabilmekiçin evlilik kurumunun içinde yer almak zorundadeğiller. Buna rağmen bir erkek evlilik fikrine halensıcak bakıyorsa bence bunun bizim için iyi fırsatolduğunun farkına varmalıyız.”

Sıradan bir muhafazakarın sözleri değil bun-lar. Bu sözler AKP iktidarının yerel yönetim-lerdeki erki sayesinde aile danışmanlığı seminer-leri veren bir kadına ait. Ev içinde harcadığımızemeğin hiç almadığımız karşılığı yani bizden

çalınanlarla ve ödediğimizvergilerle oluşturulankamu kaynakları akıtılıyorbu görüşün aktarıldığıetkinliklere. Üstelik sözle-rin sahibi Sibel Üresin, ka-dınların evlenmesini öyleönemli buluyor ki, kadın-ları 1., 2., 3. ya da 4. eşliğerazı olmaya çağırıyor.

İçinde aile söylemigeçen onlarca projeninüretildiği, sürdürüldüğü,bu vesileyle kadındüşmanlığının her günyeniden üretildiği

Türkiye’de Üresin’in açıklamaları, talihsiz birkaçaçıklamadan ibaret değil. Sistemli bir politikanınaçık bir ifadesi.

Kadınları evlilik kurumuna itmek, kadınlarınyurttaş olarak varlıklarının üzerini örtmek içinuygun bir yöntem. Bu sayede aile dışında kimlik-siz bırakılabilirler. Kadının yurttaş olarak talep-leri, özgürlükleri ve hakları böylece görünmezle-şebilir. Bunun için hem gerici İslamcı ideolojihem neoliberal politikaların sürdürülebilmesiiçin, kadınları bir takım haklara sahip öznelerolarak görmektense, annelik kimliklerindenibaret ele almak oldukça kullanışlı.

Oysa bir anne daha çok bir ‘görevli’dir.Hormonlar diye erkek bilim söylemleri ortayaatarsınız; çocuğunun bakımını tek başına yükle-nebilir. Fedakarlık, sabır vs. dersiniz; yaşlılarakarşılıksız bakabilir. Pasaklı kadın yaftasıyla teh-dit edersiniz; ev işlerini karşılıksız yapabilir. Üs-telik ev içindeki işleriyle meşgul bir anne/potansi-yel anne güvencesiz çalışmaya da razı gelebilir.

İşte bu yüzden, erkekler her babaolduklarında biraz daha ‘erkek’leşmiş kabuledilirlerken, kadınlar her anne olduklarındadaha da ‘kadın’laşmazlar. Anne olduklarında,yalnızca anne olurlar. ‘Herşeyden önce o biranne’ olurlar. Ve dahası ‘anneyken inanılmazdeğerli’ olurlar. İnanılmaz değerli bir birey değil,‘vatan’ları için çalışacak, yaşayacak hatta‘vatan’ları için ölecek çocukları doğurarak, sis-teme değer üreterek, üretime kendisinden bekle-nen katkıyı verdiği için değerli bir anne. Üç keredoğurmalı bu yüzden, üç kere evden çıkamasındiye. Üç kere haklarına saldırılabilsin diye.Gerektiğinde piyasaya ucuz emek olsun diye.

AKP’nin aileyi kutsallaştıran, onun içindeanne olmayı dayatan tüm kadın-aile politikalarıgericidir. Kadınların yıllardır biriktirdiklerimücadeleleri sonucu elde ettikleri kazanımlarınasaldırı gericiliktir. AKP, “Kadınlar çalışma haya-tında mutlu olamazlar”, “Erkeğin eşine uygu-ladığı şiddet boşanma nedeni olmasın” diyenÜresin yüzünden gerici. Her gün 5 kadınınerkekler tarafından öldürüldüğü ülkenin gerçek-lerini ve kadınların mücadelesini yoksaydığın-dan... AKP, eşcinsellerin “Eşcinseller vardır” diy-erek dalgalandırabildikleri gökkuşağı renklerindebayraklarına rağmen, hâlâ ayıp birşeyden bahse-der gibi “Afedersiniz GL Kaos” diyen BülentArınç yüzünden gerici...

Kadın-erkek eşitsizliğine gelince, bu insanlığındeğil ama İslamcılığın ‘fıtratında’ var. Neyse kionu yenecek, mor renkte bir hareket her günbüyüyor.

TubaGüneş

[email protected]

Fethiye’de yaşanantoplu tecavüz olayı-

nın 3. duruşması 27Mayıs’ta Fethiye Adli-yesi’nde görüldü. Ka-dınlar ‘tecavüz çete-si’nin tutuklanması vekadın dayanışmasınıbüyütmek için adliyeönündeydiler. Dava,eksikliklerin giderilmesiiçin 15 Temmuz’a erte-lendi.

İstanbul, Ankara,İzmir, Antalya veMuğla’dan duruşmayamüdahil olmak içingelen kadınlar yineadliye önünde eylemyaptılar.Tecavüzcülerintutuksuz olarakyargılandığı davanın biran önce sonuçlanmasınıisteyen kadınlaryargıya, polise vemedyaya “Tecavüzcüle-ri korumak tecavüzeortak olmaktır” diyerekseslendiler.

Tecavüze KarşıKadın İnisiyatifi adınabasın açıklaması yapankadınlar, “Bu dava

hepimizin davası.Kadına yönelik hertürlü şiddeti bitirenekadar, tecavüzcüleritutuklatana kadardavamıza sahipçıkacağız” dedi.

UZMAN TANIKYETMED‹

Tecavüzcülerin gö-rüşme kayıtlarının alın-dığı baz istasyonu veri-lerine göre, olayın ya-şandığı gün tecavüzcü-ler telefon trafiği için-deydi. Hakim bir sonra-ki duruşmaya bu kişile-rin telefon kayıtlarınınGSM operatörlerindenalınmasını istedi.

Mağdurun psikoloğuyaptığı tanıklıkta “Mağ-durun tecavüze uğradı-ğı bilimsel olarak kanıt-lanmıştır” dedi.

Tecavüz çetesinintutuksuz olarak yargı-landığı dava 15 Tem-muz tarihine ertelenir-ken, kadınlar o tarihteFethiye Adliyesi’ndeolacaklarını duyurdu.

Adalar’da kadın imzası

Erdoğan’ın gelişi sebebiyle kentte olağanüstü hal ilanedilmesine rağmen Eskişehir’de Halkevci Kadınlar

28 Mayıs’ta Adalar Porsuk Bulvarı’nda açtıkları standla,eşit, özgür ve insanca yaşamak için taleplerini kadınlarlapaylaştı. Stand büyük ilgi gördü.

Gerçek eşitlik içinAdana'da Halkevci Kadınlar "Gerçek eşitlik için

kadınlara sosyal güvence” için imzaları 22 Mayıs’taİnönü Parkı’nda topladı. Kadınlar imza topladıkları süreboyunca “Üç çocuk çocuk doğurmayacağız”, “Dekoltegiyen tacizi haketmez” konuşmaları yaptı.

Buna imzamı atarım

T üm Türkiye’desüren “Kadınlarasosyal güvence”

kampanyası için HalkevciKadınlar, imza standlarınınyanında pek çok etkinlikörgütlemeye devam ediyor.Kadınların, ulaştıklarıkadınlarda gördükleriheyecan ve kampanyanınyarattığı atmosfersayesinde, etkinlikler heryere yayılıyor.

İstanbul’da Ümraniye,Kadıköy, Bahçelievler,Sefaköy, Taksim, Avcılar,Ömürtepe’de Ankara’daMutlu’da, Batıkent veYüksel Caddesi’nde veTürkiye’nin pek çok nok-tasında açılan standlarla veyapılan eylemlerle kadınlarkampanyayı anlattı.

Halkevci Kadınlar’ınçağrısı ile bir araya gelenDİSK Kadın Komisyonu,KESK Platformu KadınKomisyonu, Ankara Tabip

Odası Kadın Komisyonu,Halkevci Kadınlar, Üniver-siteli Kadın Kolektifi, TümİGD’li Kadınlar 29Mayıs’ta “Herkes sussunkadınlar konuşsun” sloganıile bir eylem gerçekleştirdi.Ankara Üniversitesi CebeciKampüsü’nde buluşankadınlar “Kadındüşmanlığına son!Kadınlara sosyla güvence”yazılı pankartları ileyürüyüşe başladı.

Erdoğan’ın Ankara’daaynı gün yapacağı mitingigerekçe gösteren polis,yürüyüşü engellemeyeçalıştı. Kadınlar polise“Dünyanın yarısıyız, hak-larımızın tamamını istiyo-ruz, yolun da tamamınıistiyoruz” diyerek cevapverdi. Sakarya Meydanı’nakadar yolu trafiğe kap-atarak yürüyen kadınlar,yol boyunca “TayyipErdoğan Ankara’dan

defol”, “Gerçek eşitlik içinkadınlara sosyal güvence”,“Emeğimiz, bedenimiz,kimliğiz bizimdir”,“Kadınlar savaş istemiyor”sloganları attılar.

Sakarya Meydanı’ndabir basın açıklaması yapıldı.Katılan kurumlar adınabasın açıklamasınıHalkevleri’nden DilşatAktaş okudu. Aktaş, “AKPiktidarı ile birlikte artangericilik ve muhafazakarlık,‘Kadının yeri evidir, göreviçocuk doğurmaktır,kadınlarla erkekler eşitdeğildir’ söylemleri kadınayönelik şiddeti veayrımcılığı meşrulaştırıyor,kadın düşmanlığını perçin-liyor.” dedi. Kadındüşmanlığının kadınlarınbedenlerini, emeklerini,kimliklerinideğersizleştiğini söyleyenAktaş, kadınlar değersiz-leştikçe patronlar ve

cemaatler daha da güçlen-diğini, cinsiyetçiliğin derin-leştiğini ifade etti ve “Bunedenle her gün 5 kadınınöldürülüyor, kadınlarınçoğu sosyal güvencedenyoksun bırakılıyor,güvencesiz çalıştırılıyor,Kürt kadınlar kimlik-lerinden dolayı iki kat dahafazla baskıya maruzbırakılıyor” dedi ve eşit,özgür, onurlu ve şiddettenuzak bir yaşam için bütünkadınları haklarına sahipçıkmaya çağırdı.

Açıklamanın ardındantürküler eşliğinde halayçeken kadınlar,“Erkeklerden, patronlar-dan, AKP’den haklarımızıntamamını alana kadar yanigerçek eşitlik için sosyalgüvence hakkımızı alanakadar ellerimiz kadındüşmanlarının yakasındaolacak” diyerek eyleme sonverdiler.

Sosyal güvence kampanyası, ulaşılan her kadında umutyaratıyor. Ankara’da pek çok kadın örgütüyle sağlanandayanışmayla kampanya daha da büyüdü

Ankara’da D‹SK, KESK, Halkevleri, Tabip Odas›, Kolektifler, Tüm ‹GD’den kad›nlar kampanya etraf›nda birleflti

Kampanyada kadın dayanışması

İ zmir’de Halkevci Kadınlar AKP’nin, ataerkil sistemin vetüm kadın düşmanı uygulamaların üzerinden atladılar.

“Sosyal güvence önündeki engellerden atlıyoruz” diyerekKonak YKM önünde buluşan kadınlar, evlerde, işyer-lerinde, sokakta, okulda yaşadıkları sıkıntıları aşmak içinhemcinslerini mücadeleye davet ettiler.

Çağrıya derhal yanıt geldi. Engelli koşuya çevredekikadınlar da katıldı.

Engellerden atla

AKP’li Fatih, Ümraniye,Bahçelievler, Eyüp

Belediyeleri’nde aile iletişim semi-nerleri veren Sibel Üresin, “Çok eşyasal olsun” dedi. Üresin’in açıkla-maları AKP’nin kadınların yıllardırelde ettiği kazanımlarına saldıransöylemlerinden sonuncusu oldu.

Boşanmanın kadını ortadabıraktığını gerekçe göstererek çokeşliliğin yasalaşması gerektiğinisöyleyen Üresin, “Çokeşlilikte asılağır fatura erkeğe çıkıyor. Maddenve manen zarara uğruyor. Açıkçaçokeşli olduğunu itiraf edenlerialkışlıyorum ve kutluyorum” dedi.

“Erkeğin karısını dövmesi

boşanma nedeni olamaz”, “İşhayatı kadınları mutlu edemez”gibikadınlar üzerindeki baskılarıpekiştiren pek çok ifadenin sahibiÜresin’e kadınlar büyük tepki gös-terdi.

KADIN DÜfiMANLI⁄I MERKEZLER‹

İstanbul’da kadınlar, Üresinhakkında suç duyurusundabulunurken, Çanakkale’dekadınlar, kadın düşmanlığına karşıeşit, özgür ve insanca yaşam talep-lerini yükselttiler.

26 Mayıs’ta KadıköyAdliyesi’nde bir araya gelen

kadınlar, Üresin hakkında suçduyurusunda bulundu ve bir basınaçıklaması gerçekleştirdi.

Halkevci Kadınlar adına basınaçıklamasını okuyan Ezgi Özdemir,egemen namus ideolojisininöğretim görevlilerinden, gazeteci-sine, sokaktaki sıradan maçosunakadar pek çok kesim tarafındanyeniden üretildiğine dikkat çekti.Kadınlara güvence olarak ‘kutsalaile’ kurumunun sunulduğunusöyleyen Özdemir, kadınlarınevlilik dışında seçeneksizbırakıldığını ifade etti. Özdemir,AKP’li belediyeler tarafındanyaygınlaştırılan Aile Danışma

Merkezleri’ni “Kadın düşmanlığımerkezleri” olarak tarif etti. İstan-bul’da Halkevci Kadınlar 27Mayıs’ta bu kez İstanbulBüyükşehir Belediyesi önündebuluştu. Üzerlerinde Ayşe Paşalı,Güldünya Tören, Hülya Tazegül’ünfotoğrafları bulunan dövizlerinitaşıyan kadınlar, Üresin’İn temsilettiği anlayışın resimlerini taşıdıkla-rı kadınlar gibi her gün 5 kadınınhayatına mal olduğuna vurgu yaptı.Halkevci Kadınlar yaptıkları basınaçıklamasıyla “Bizler HalkevciKadınlar olarak, bundan sonraSibel Üresin gibilerin çiftliği halinegetirilen belediye aile danışma

merkezlerini denetleyeceğimizi vebu merkezlerde hayata geçirilenkadın düşmanlığı siyasetini herfırsatta teşhir edeceğimizi duyuru-ruz” dedi.

Çanakkale’de HalkevciKadınlar, Üresin’in açıklamalarınınAKP’nin kadına bakışını bir kezdaha gösterdiğini belirttiler.Kadınlar burada da kadınlarınikinci sınıf vatandaş olarakgörülmediği, namus cinayetlerinekurban edilmediği, ucuz emek gücüolarak bakılmadığı ve emeğiningörmezden gelinmediği bir ülke,eşit, özgür ve onurlu bir hayat içintaleplerini dile getirdiler.

‘AKP kadın düşmanıdır’Kad›n düflmanl›¤›AKP’nin elinin uzand›¤›her yerde karfl›m›za dikili-yor. Ama kad›nlar ‹stanbul’dan (solda)Çanakkale’ye (sa¤da)kad›n düflmanl›¤›na karfl›ayakta. Her gün 5 kad›n›nöldürüldü¤ü Türkiye’dekad›n› ev içine ve fliddetemahkum eden ifadelerinedeniyle Üresin’e büyüktepki gösterildi.

TMMOB Kad›n Kurultay› ‹stanbul Ye-rel Kurultay› 29 May›s ‘ta ‹SMMMO Hiz-met ve Kültür Binas›'nda gerçeklefltirildi.

TMMOB'ye üye kad›n mühendis,mimar, flehir planc›lar›n› bir arayagetiren Kurultay’da meslek içindekad›nlar›n karfl›laflt›klar› cinsiyetçi uygu-lamalar ve söylemelere karfl› mücadeleve üretilecek politikalar tart›fl›ld›. Kad›neme¤i, kad›na yönelik fliddet, toplumsalcinsiyet rolleri ve TMMOB’de kad›n ör-gütlenmesi konular›nda sunumlar›n ya-

p›ld›¤› Kurultay’da bir sonuç metnihaz›rland›.

Bildirgede, kad›nlar›n daha düflükücretlerle çal›flt›r›ld›¤›na ve hamileolman›n ifle yaramaz eleman olmakanlam›na geldi¤i alg›s›na de¤inildi.Cinsiyet ayr›mc›l›¤›na karfl› yürütülecekmücadelede en önemli konunun busorunun ve sorunun muhataplar›n›n bil-incine ç›kart›lmas› oldu¤u üzerinde fikirbirli¤ine var›lan bildirgede yaflananayr›mc›l›¤› oluflturan ekonomik, kültürel

ve sosyal ortama karfl› yürütülen kad›nmücadelesinin bir bilefleni olman›n öne-mine dikkat çekildi. “Eflit ifle eflit ücret”talebinin hayata geçirilmesi için di¤eremek örgütleri ile birlikte mücadeleedilmesi karar› al›nd›.

Bildirgede “Baflta kendi meslek oda-lar›m›z olmak üzere, demokratik kitle vemeslek örgütlerinde kad›na yönelik flid-detin önlenmesi ve toplumsal cinsiyeteflitli¤inin örgüt içi hukuklara yans›t›la-rak, ifller ve ifllevsel bir yaflam anlay›fl›na

dönüflmesini talep ediyoruz. Bu do¤rul-tuda, cinsel fliddete maruz kald›¤›n› aç›k-layan kad›nlar›n beyan› esas al›nmal›d›r”dendi.

Hükümetin “esnek çal›flt›rma” “bölge-sel asgari ücret” sald›r›lar›na karfl› bütün-lüklü bir program›n gereklili¤inede¤inilen Bildirge’de bunlar›n bafltakad›n ve çocuk olmak üzere tümçal›flanlar üzerinde sömürü koflullar›n›nderinleflmesi anlam›na geldi¤i vurgu-land›.

Kadınlarörgütlü,TMMOB

daha güçlü

Kanıtlar bitmiyor,dava çözülmüyor

Page 11: Halkın Sesi 133'üncü sayı

YÜZ YÜZEHalk›n Sesi

113 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

“Kutsal aile”nin gündemden düşmediği seçim öncesisüreçte, kadının tek değerli görülen “annelik” rolünü,Makbul Anneler Müstakbel Vatandaşlar / ‘Neoliberalbeden politikalarında annelik’ kitabının yazarı SeviBayraktar ile konuştuk. Bayraktar, Kürt ve Alevilerinyoğun olarak yaşadığı Gazi Mahallesi’nde devlet veSTK’nın ortak projesi, Sosyal Hizmetler ve Çocuk

Esirgeme Kurumu’nun yürüttüğü “Anne-Çocuk Eğitim-leri”ne misafir olmuş ve mahalleli kadınlarla birlikte kendideyimiyle “orta sınıf çekirdek aile idealinin kadınlarınkocalarının ataerkil iktidarı karşısında sessiz ve kelimesizbırakılmalarını” yakından izlemiş. Sevi Bayraktar ile kitabıve gündemdeki kadın düşmanı söylemler üzerindenhükümetin “kadın ve aile politikalarını” konuştuk.

Devletsivil toplum

elele

Erdoğan'ın kadınlara 'hanım kar-deşlerim' ya da anneler diyerek hitapetmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?Kadını 'vatandaş' olarak nereye ko-yuyor bu söylem?

Kadın ve Aileden Sorumlu Ba-kanlık’ın Aile ve Sosyal PolitikalarBakanlığı'na çevrilmesi, kadına yö-nelik şiddet yasası olarak çıkmasıbeklenen yasanın Ailenin Korun-ması Kanunu olarak karşımıza gel-mesi ve bu son 2023 vizyonu ile be-raber aileye inanılmaz bir yüklen-me görüyoruz.

Bunun da kadınlar üzerindencereyan ettiği ortada. Fakat kadınada kadın denmiyor da, ailenin birparçası bir uzantısı gibi görülerekaile söyleminin içine eklemlendiri-liyor. Bu koşullar altında, örneğinkadınları, çocukları, yaşlıları, mev-simlik işçileri bir kategoride düzen-leyen, kadınları taşrada yardım ala-cak ve bu şekilde ailelerine baka-cak kimseler olarak işaretleyen birdüzenlemeyle karşı karşıyayız. Ka-dına “kadın” demekten bile imtinaedilen bir durum. Ailenin bir uzan-tısı, bir eklentisi haline getiriliyorkadın.

Kadının bireyselliğini yok saydı-ğınızda, kadının vatandaşlık talebi-ni dillendireceği, kamusal alandavarlık gösterebileceği, politika ya-pabileceği, sendikal faaliyetler yü-rütebileceği alanları da elinden alı-nıyor.

Bakanlığın adının kadını aileylebir tutan 'Kadın ve Aileden’ SorumluBakanlık olmasını nasıl değerlendi-rirsiniz?

Bugün kadın örgütleri, bunun'Kadın Erkek Eşitliği Bakanlığı' ol-masını talep ediyorlar. Zaten, Ka-dın ve Aileden Sorumlu DevletBakanlığı’nın ve Kadının StatüsüGenel Müdürlüğü’nün pek çokaçıdan, eli kolu bağlı idi. Fakat yi-ne de bir mücadeleyle kazanılmışbir haktı ve içinin doldurulacağı,daha işlevsel hale getirilebileceğiumudu ile bir motivasyon sağlıyor-du kadın örgütlerine. Şimdi 30 yılönce kazanılmış olan bu hak ka-dınların elinden alınıyor. Üstelikyeni bakanlık KSGM’yi de işlevsiz-leştiriliyor.

Sosyal politikalar deniyor fakathükümetin sosyal politikadan anla-dığı yardım dağıtmaktan başka birşey değil.

Kadınlar da devletin yardımse-ver, lütufkar, elinin hep sırtını ok-şadığı, karşılığında çekirdek ailesi-ni kurarak, sorunlarını sessizlikiçinde görmezden gelerek ataerkilve devlet-sever toplumsal yapıyısürdürecek aracılar oluyor.

Makbul anneler bu kadınlar mı?Makbul annelik, bir orta sınıf ev

kadınlığı ve annelik hayalininsürdürülmesine dayanıyor.

Bu sosyal politikaların hedefiolan bir kesim var. “Tarım sek-töründe geçici çalışanlar, eğitimsizbireyler, kadınlar, çocuklar,yaşlılar, özürlüler, yoksullukriskiyle en fazla karşı karşıya olankesimler' dedikleri alt sınıflarayöneliyorlar. Bu yönelişte yine birorta sınıf 'oldurma', 'olma' hayali-nin etkisi var.

Sosyal, ekonomik, etnikkoşullar, görmezden gelinerek,sanki bir takım yardımlarla,kadınların çabasıyla, ailelerinikorumak için çok çalışmalarıyla vebu anlamda başarılı kadınlar,başarılı anneler olmalarıyla,gerçeklikleri bertaraf edilerek orta

sınıflaşmak mümkünmüş gibiyapılıyor. Ama mümkün olamıyor.Yani hiçbir zaman olamayacak birorta sınıflıktan bahsediyoruz, buyüzden ‘müstakbel vatandaşlık’.

Bir yandan eğitimsiz bireylerleaynı kategoriye yerleştirdiklerikadınları eğiterek, onların arzu-larını, tüketim pratiklerini, mutlukoca ve çocuklardan oluşan ortasınıf bir ev hayallerini destekliyor.Bunun olma koşullarının ancakkadınların çabasıyla mümkün ola-bileceğini ısrarla tekrar ediyor vebu şekilde kadınların üstüne tonlayük yüklüyor. Diğer taraftan hiçgerçekleşmeyecek bir makbulvatandaşlık söz konusu.

Kitapta bahsettiğiniz kadınlarınaile içinde de çocuklarını ileri sür-erek eğitimlere gelmesine değinelim.Kadınlar çocuklarının eğitimi içinçok önemli olduğunu söyleyerek iknaediyorlar aile büyüklerini/kocalarını.Kadını yalnız 'anne'yken değerli gö-ren yalnız hükümet değil galiba nedersiniz?

Evet, zaten eğitimlerden çokonun bir aracı gibi kullanılması sözkonusuydu orada.

Birincisi, işte o modernite söyle-minin bir parçası olarak 80 yıldırdillerden düşüremediğimiz “eğitimşart” düsturu.

Eğitim modern olmanın, devlettarafından kabul görmenin bir yo-lu, neoliberal söylem üzerindenbaktığınızda da kişisel başarının biryolu, şartı olarak karşımıza çıkıyor.

Bu durumda, şehrin çeper mahal-lelerinde, alt sınıftan kesimler ara-sında, hele ki Gazi Mahallesi gibihalen politik mirasıyla anılan biralanda devletten onay görmenin,kabul edilebilir olmanın da bir yo-lu.

Bu eğitimin 'annelik' eğitimi ver-mesi daha da anlamlı onlar açısın-dan?

Kesinlikle öyle. Sonunda birdevlet bakanlığından onaylı anne-lik sertifikaları oluyor kadınların,daha ne olsun? Annelikleri devlet-çe onaylanan, hem bu şekilde daha'hayırlı' evlatlar yetiştireceğine ina-nılan kadınlar, bu gerekçeyle ev-den izin koparabiliyor kolaylıkla.

Örneğin, görüştüğüm bazı ka-

dınlar, bir başka programa gitmekisteseler, örneğin kadının insanhakları programına, kocalarındanveya kayınvalidelerinden, artık oailenin hiyerarşik yapılanmasındakim söz sahibiyse, izin alamayacak-larını ve gidemeyeceklerini dile ge-tiriyorlardı.

Gazi Mahallesi’nde bu uygulama-nın yapılması çok dikkat çekici.Devlet bu eğitimle kadını denetim al-tına almak isterken gelecek nesilleride garanti altına alma hedefinde ola-bilir mi? Kitabınızda söz ettiğiniz; tu-tarlı anneler, disiplinli çocuklar...

Yani zaten eğitim “kutsal”, ehannelik derseniz o da öyle. Bu mo-dern eğitimin daha iyi annelik et-mek ve daha iyi çocuklar yetiştir-mek adına olması bu hareketliliğintemel nedeniydi kısacası.

Zaten programın temelde, birdahaki yıl okula başlayacak olancocuklara ders çalışma alışkanlığınıkazandırmak gibi bir hedefi var.

Tabii bunun için önce annelerieğitmek gerektiği AÇEV'in dilegetirdiği bir durum.

Bu arada tabii yalnız devlet de-memek gerektiğini hatırlatmak ge-rekiyor, evet devlet kurumları kul-lanılıyor ancak sivil toplum projesibu.

Hatta sivil toplum ve devlet iş-birliğinin en iyi örnekleri arasındasayılıyor. Sivil toplum kuruluşlarıdevlet ideolojisini desteklediği sü-rece, devlet kurumlarının olanakla-rından yararlanabiliyorlar. Dolayı-

sıyla gelecek nesillerin eğitilmesitabii ki hedef.

Fakat kadının emeği ev içine çe-kilerek, bu gelecek nesillerin teksorumluluğu annelerin oluyor. On-lar artık 'bozuk' nesiller için devle-te hesap verecek olan kişiler Oyüzden de ‘devlet büyükleri’ taşatan çocukları için annelerini suç-layabiliyor örneğin rahatlıkla.

"Ailenin korunması" ne anlamageliyor? Niçin çekirdek ailelerini ko-rusun’muş kadınlar?

“2023 aile vizyonuyla kadına at-fedilen yükümlülük” demek geçi-yor içimden.

Sorumluluklar, nikahlı eş olupahlaksız dünyanın karşısında çekir-dek ailesinin ahlaki rehberliğini ya-pacak, en az üç çocuk doğuracakve tabi onlara layıkıyla bakacak veçalışacak. Çünkü kadının iş gücünekatılımını %35 arttırmak gibi debir hedef var.

Dolayısıyla, başka hiç bir alandafaaliyet göstermeye mecali kalma-yacak. Kamusal alanda varlık gös-termesi bunca işin, yükün altındaartık mümkün olamayacak olan birkadın profili var. Eve bağımlı, aile-siyle özdeşleştirilen bir kadın bu.Kadının bu çekirdek aile yükümlü-lüğü onu evin içine hapseden bubakış açısıyla birlikte düşünülmelibence.

Kadınların anneliğine son kez dö-nersek, kitabınızda bahsettiğiniz birşeyi hatırlatmak istiyorum: Kadınla-rın kendilerinden konuşmak istemesiama anneliğin yalnızca çocukların-dan konuşmasını gerektirmesi, anne-lik dışında bastırılan bir kimliğin,kadınlığın dışarı vurması gibi değilmi? Kadınların yalnız anneler olma-dığını onlara yönelik bu bakışın yan-lışlığını çok güzel özetliyor bence nedersiniz?

Evet, kadınlar elbette biraz dakadın olarak anılmak istiyorlar.Kendi bireyselliklerine sahip ol-mak istiyorlar. Sadece bir anne, bireş, onun gelini, bunun karısı diyeanılmaktan yorulup ve o rolleriniçinde sıkışmamak için türlü yolarizliyorlar.

Bir kere de, ailesi için degil,kendisi için, sırf kendi istedi diyebir şey yapmak istiyor kadın. Kimistemez ki?

Ama bazen bunun yolu, kendiarzusunu, toplumun gözünde iyibir anne olması gerektiği için, ço-cuğunun isteği olarak göstermesi,bazen kocayı bahane etmesi... Ka-dınların hayatı hep bu bahanelerarasına sıkışıp görünmezleşiyor.

ilenin korunması: 2023 aile vizyonuylakadına atfedilen yükümlülük. Nikahlı eşolacak, en az üç çocuk doğuracak, on-lara layıkıyla bakacak ve çalışacak kadın

adınların ailelerini korumak için çalış-malarıyla, ‘başarılı anneler’ olmalarıylaorta sınıflaşmak mümkünmüş gibi ya-pılıyor ama mümkün olmuyor K

Annelik eğitimlerinde öğretilen, bir hayal

K A D I N I N K E N D ‹ G E R Ç E K L ‹ ⁄ ‹ B E R T A R A F E D ‹ L ‹ Y O R

Kadın kendisi için de var olmalı

Ataerki normalleşiyor

Üresin gibi orta sınıf kadınların bunusöylemesinin, gerici İslamcı ideolojinin nor-malleştirilmesi anlamına geldiğini söyleyebiliriz?

Bunu tek başına muhafazakarlıkla daaçıklamak ne kadar yerinde olur bilmiyorum,Muhafazakarlaşma olduğu muhakkak fakatÜresin’inki bana daha çok ukalalık geliyor.Bunca kadının ev içinde, dışında, ataerkiyekarşı belki hayatı boyunca verdiği mücadeleyi,maruz kaldığı erkek şiddetini yok sayarak,kadının kurtuluşu için böyle bir çözümönerme, akıl alır değil gerçekten.

Kuran’ı dayanak göstermesi yüzündenyalnızca ukalalık gibi görünmeyebilir ne der-siniz?

Doğru, evet, ona da referans veriyordudegil mi? Bunun İslami kanattan kadınlarıntartışması, gündemleştirmesi gerektiğinidüşünüyorum. Ataerkiye karşı hala canlabaşla verilen bunca mücadele varken, buncakadın cinayeti, toplu tecavüz davaları gün-demdeyken, erkek egemenliğinin bu kadarnormalleştirmesi kabul edilemez bir şey.Daha neler göreceğiz vallahi gün gectikçedaha acayipleşiyor.

Çok eş söylemitesadüf değilSizce Sibel Üresin'in ve daha birçok muhafa-

zakar kadın ve erkeğin her zaman dillendirdiğiçokeşlilik, kadının kocasını evinde tutması, aile-sini koruması gerektiği gibi düşüncelerin bugüngündem olması bir tesadüf mü?

Kesinlikle tesadüf değil. Tam da bu kadınbakanlığının kaldırılması, Ailenin KorunmasıKanunu, üç çocuk söylemi, Malatya mitingigibi konuların gündemde olduğu sırada kar-şımıza çıktı. Ben de bunu duydugumda, aklı-ma ilk gelen 'Kocanız eve geç geliyorsa, onakızmayın, biraz düşündüğünüzde hissettiğinizduygunun endişe ve merak olduğunu farkedeceksiniz' lafı oldu. Kadınlara bu öğüdüveren; anne-çocuk eğitimi program kitapçığı.Yani kadını kendi duygularından bile şüphe-ye düşüren, öz-duygu yönetimini incelikle he-sap ettiren bir tarz.

Zaten Üresin de diyor ki, fakir bir erkeğeikinci eş olarak gitmem! Tek var oluşunuzengin bir kocadan alan, orta sınıf ailesini buşekilde kurmayı hedefleyen kadına kadın de-meyen aynı bakış açısı seriliyor gözümüzünönüne.

Aklımda arada bir broşürleri çıkarıp çıkarıpokuduğunu söyleyen kadın kaldı. Gazili kadının çokşey öğrendiğini söylemesi ama ne öğrendiğini o aniçin unutması... Gerçekte devlet ve sivil toplum kadı-na annelik eğitimi derslerinde ne öğretiyor?

İşte siz insanı gündelik gerçekliğinden soyut-larsanız o da olması gereken halleri unutur. Ka-dının hayatında bir karşılığı yok şunların: Ayrı ye-mek tabaklarından servis edilen yemekler, çocu-ğu için ne kadar et, ne kadar süt tüketmesi ge-rektiği... Evde yok ki, neyi tüketecek? Öğretilenbir hayal, bir öznellik hayali. Ama o orta sınıf ka-dınlık ve aile hayali baki kalıyor.

Ki bu orta sınıf aile fantezisini kurdurarak za-ten kadınlara şunu yapın bunu yapın demek ko-laylaşıyor, orada gerçeklikle hayali kurulan ara-sındaki boşlukta oynuyor, hayatlara nüfuz edebi-lir oluyor devlet.

Hayal olduğu için de hiçbir şeyi değiştirmiyor...Başka örnek, “Zaten diyaloğumuz iyiydi de, eğitim-lerden sonra daha iyi oldu” diyen kadınlar...

Kocaya laf söyletmeme meselesi, evet, güzelbir nokta. Benim de kendi çevremde pek çok şeyisorgulamamı sağlayan bir yönü oldu.

‘Kocalar aslında iyi de’, dediklerini yazmıştınız...Orta sınıf çekirdek aile olması gerektiğinden

onu korumak için, koca yerine çekirdek aile dışıaktörleri suçluyor kadın. Ya şiddet? Yani kocalarbu kadar iyiyse kadının maruz kaldığı ev içi şid-dete ne demeli? Şiddet ve ataerkil baskılar, çe-kirdek aileyi koruma kadının sessizleşmesini, söz-süzleşmesini beraberinde getiriyor. “Söyleyece-ğim kelimeyi unuttum” diyordu görüştüğüm birkadın. Kelimesizleşmek yuvasını iyi idare eden,başarılı ev kadınlığının bir şartı oluyor sanki.

Kadına ‘kadın’demekten bileimtina edilen bir durum.

Aileninbir uzantısı,bir eklentisi

haline getiriliyorkadın

A

Page 12: Halkın Sesi 133'üncü sayı

DOSYAHalk›n Sesi

123 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

Seçim dönemlerinde siyaset sandık etrafındaşekillense de, mücadeleyi seçimlerle ve san-dıkla sınırlamayanlar da var. Hak mücadelesiverenler sandık tavırlarını ve taleplerini anlattı

Taşerona başkaldıranlar “güvenceli iş”; insan-ca yaşam savunucuları “suyumuzu satanlaraoy yok” diyor. Sağlık emekçilerinin şartları var,üniversitelilerin ise sandığa sığmayan talepleri

Hakları için mücadeleedenler sokağı seçtiSiyasi partiler sandıktan çıkacak

sonuçlara kilitlendi. Fakat siyaseti

sandıkla sınırlamayanlar da var.

Seçimden hemen önce oldukça

hareketli bir bahar dönemi geçiren

emek ve hak mücadelesi örgüt-

lerinin sandık tavırlarını ele aldık.

Emekçilerin, kendilerinden oy

isteyenlerin önüne koyduğu talep-

leri derledik

Mücadeleyi

sandıkla

sınırlamayanlar

‘Suyumuziçin’

Şavşat Derelerin KardeşliğiPlatformu sosyal paylaşım

sitelerinde yaptığı açıklamalarlaseçimdeki tavrını ortaya koyuyor.Platform açıklamasında şöylediyor: “Bugüne kadar sattıklarısatacaklarının teminatıdır.Derelerimizi satanlar yarın merave yaylalarımızı da satacaklar.Yaşama ve geçinme alanlarımızısatanlara oy yok.”

A KP iktidarı neoliberaldönüşüm programını eksiksizve katı bir biçimde uygulu-

yor. Bu politikaların ilk hedefi iseemeğin güvencesizleştirilimesi, esnekçalışmanın yaygınlaştırılması oldu.Ülke çapında yaygınlaştırılan taşeronçalışma biçimi beraberinde yeni birişçi kitlesini ve onların kendine özgütalep ve mücadelelerini de ortayaçıkardı.

Taşerona karşı mücadele eden,‘güvenceli iş’ talebini mücadelesininhedefine koyan DİSK’e bağlıDevrimci Sağlık İş Sendikası (DevSağlık İş) Genel Başkanı ArzuÇerkezoğlu ile görüştük. Taşeronişçilerin, seçimlerdeki sandık tavrınıve adaylardan taleplerini sorduk.

PARTİLERE BESLENEN UMUTYERİNİ MÜCADELENİNÖZGÜCÜNE GÜVENE BIRAKTI

Taşeron sağlık emekçisinin bu seçim-lerde sandık tavrı nedir?

Taşeron sağlık emekçileriaçısından sınıf mücadelesinisandıktaki tavırla sınırlamadandüşünmek daha gerçekçi biryaklaşımdır. Şunu rahatlıkla söyleye-biliriz ki, emekçiler partilerin işçi sınıfıiçin ne düşündüğünü ve önerdiğiniartık merak ediyor ve önemsiyor.Bunu en son Batman’da görme engel-li işçi arkadaşımızın Sağlık Bakanı’nakarşı gösterdiği tepkiden çok açıkolarak görüyoruz.

Taşeron sağlık emekçisi gündelikhayatında AKP hükümetinin bütünuygulamalarından rahatsız olduğunuaçıkça ifade ediyor. Biz taşeronörgütlenmesine başladığımızdaüyelerimizin pek çoğunu oluşturan veAKP’ye ve diğer düzen partilerine oyverdiğini tahmin ettiğimiz işçi arka-daşlarımız daha çok parti içindekiveya meclisteki tanıdıkları vasıtasıylakadro isteme vb. sorunlarınınçözülebileceğini düşünürken artık bubeklenti yerini kendi öz gücüne

inanan bir mücadeleye bırakmışdurumda.

‘SINIF MÜCADELESİTOPLUMSAL BİR DEĞER OLDU’

Yaptığımız tüm eylemlerin karak-terini AKP hükümetini eleştiren slo-ganlar ve söylem oluşturuyor.Yaşadığımız süreçte sınıf mücade-lesinin toplumsal bir değer halinegelmesi açısından bizce bu gerçekliksandıkta hangi partiye oyverildiğinden daha önemlidir.

Seçimlerde oy kullanma açısındanişçilerin çalışma ve yaşam koşullarınındüzeltilmesine yönelik tek lafetmeyen tek parti olan AKP’ye, sınıfkimliği dışındaki düşünme biçim-lerinden dolayı oy verilebilir. Fakat buda sınıf mücadelesinin henüz toplum-sal hegomonyasını kuramamış olma-sıyla ilişkili bir sorundur.

Dev Sağlık-İş’e göre adaylar hangişartları, talepleri yerine getirirse taşeronsağlık emekçisinin oyunu hak etmişolur?

Kuşkusuz bizim siyasal olaraktemel talebimiz hayatın bütündeğerlerini üreten emekçilerin siyasalalanda söz ve karar sahibi olmasıdır.Güvenceli yaşam öncelikle güvencelibir iş demektir. Bunun ilk ayağı insan-ca yaşayacak bir asgari ücret veeğitim, sağlık, ulaşım, su, barınma gibitemel hizmetlerin parasız olmasıdır.

‘TAŞERONU GÖMECEĞİMİZYER SOKAKTIR’

Bu talepleri arttırmak mümkün.Ancak bu konuda şunu söylemedengeçmek olmaz. Emekçilerin esasolarak sistem partilerinden umut bek-lemesi yanıltıcı olur. Kapitalist sis-temin esasına ilişkin bir eleştirigetirmeyen partilerin başta taşeronçalıştırmayı ortadan kaldırmak olmaküzere emekçiler için gerçekçi ve kalıcıbir çözüm üretmesi imkansızdır. Bunedenle bu taleplerimiz bazı partilertarafından söylemde kabul edilse bilebiz biliyoruz ki, her şeyin paraylaalınıp satıldığı bu dünyada kimse bizehaklarımızı gümüş bir tepsi içindesunmayacak. Yıllardır “insan ihaleyleçalıştırılmaz, sağlıkta taşeron olmaz”diyerek güvenceli iş insanca yaşammücadelesi veriyoruz. Her türlübaskıya, işten çıkartmalara rağmendireniyoruz. Biliyoruz ki, haklarımızıelde edeceğimiz , taşeronu tarihegömeceğimiz yer dün olduğu gibiönümüzdeki süreçte de mücadelealanlarımız olacak, sokak olacak.

Seçim sürecine dair görüşaçıklayan kesimlerden birisi

de hekimler oldu. “13 Mart’ta binlerce hekim

Ankara’da performansa dayalıücretlendirmeyi protesto ederekçalışma koşullarının düzeltilmesiniistemişti. 19-20 Haziran’da daaynı taleplerle greve çıkarak işbırakmışlardı. Seçimleryaklaşırken hekimlerin meslekörgütü Türk Tabipleri Birliği denitelikli sağlık hizmeti sunabilmekiçin siyasi parti ve adaylardanöncelikli talepleri şöyle sıraladı:

1- Sağlıktaki her türlü primödeme zorunluluğu, katılım pay-ları ve ilave ücretler kaldırılmalı,sağlık harcamaları genel bütçedenkarşılanmalıdır.

2- Sağlık için ayrılan bütünkamusal kaynaklar yaygın, eşit,ücretsiz ve nitelikli kamusal sağlıkörgütlenmesi için kullanılmalıdır.

3- Sağlıkta bütün özelleştirmeve taşeronlaştırma uygulamalarınason verilmeli; Kamu HastaneBirlikleri Kanun Tasarısı geri çe-kilmeli, Kamu Özel Ortaklığıihaleleri durdurulmalıdır.

4- Özel sağlık sektöründebüyük sermayeyi ve tekelleşmeyiteşvik eden uygulamalara son ver-ilmelidir.

5- Hastaları “puan”a

dönüştüren “performansa göreücretlendirme” sistemindenvazgeçilmelidir.

6- Hekimlerin mesleki ve klinikbağımsızlığını yok eden bütünkısıtlamalar kaldırılmalıdır.

7- Tıp fakülteleri has-tanelerinin Sağlık Bakanlığı'nadevredilme girişimleri durdurul-malı, altyapısı yetersiz tıp fakül-teleri açılmamalı, bu koşullardatıp fakültesi kontenjanlarıarttırılmamalıdır.

8- Kamu ve özel bütün sağlıkkurumlarında her tür güvencesiz

çalıştırmaya son verilmelidir.9- Tam süre çalışma; hekim

ücretleri insanca yaşamaya, mesle-ki gelişimi sürdürmeye yetecek,emekliliğe yansıyacak biçimdedüzenlenerek hayata geçirilme-lidir.

10- Sağlık Bakanlığı’nca diplo-malarımıza el konulmasına sonverilmeli, mecburi hizmet yerinegönüllü çalışmayı teşvik edecek,toplumsal barışın sağlanması ileberaber ekonomik ve sosyalözendirici tedbirler alınmalıdır.

11- Başta asistanlık dönemi ve

uzun nöbet süreleri olmak üzereher tür angarya uygulamasına sonverilmelidir.

12- Hekimlerin her türlü yük-selmelerinde liyakata değer veril-meli, akademik yükseltmelerdeşeffaf, bilimsel, objektif sınavsüreçleri geçerli olmalı, hekim-lerin sürekli eğitimleri kamusalolarak desteklenmelidir.

13- İşyeri hekimliği alanındaTürk Tabipleri Birliği'nin yetki-lerini yok etmeye yönelikgirişimler durdurulmalı, işyerihekimlerinin bağımsızlığı meslekörgütü güvencesindesağlanmalıdır.

14- Birinci basamakta çalışanhekimler arasında başta kurumhekimleri, TSM hekimleri olmaküzere ücret eşitsizliklerine sonverilmeli, aile hekimleri devletmemuru statüsüne geçirilmelidir.Birinci basamakta ekip çalışmasıve anlayışını yok eden uygula-malara son verilmelidir.

15- Halkı sağlık çalışanlarınakarşı kışkırtan, hekimlere yönelikhürmetsiz politikacı, yöneticisöylem ve tutumlarından derhalvazgeçilmeli, sağlık ortamlarınınşiddetten arındırılması için

16- Bütün sağlık kurumlarındaİşyeri Sağlık Birimlerikurulmalıdır.

Hakkımızolanı verin

Kadın düşmanlığının güçlen-mesi karşısında kadınlar

kendilerine özgü talepler dilegetirdi. Bu talepler seçim günde-minden bağımsız olmakla berabersıcak, yakıcı bir soruna işaretediyor. Halkevci Kadınlar “Kadındüşmanlığına karşı koşulsuz,şartsız sosyal güvence” talep edi-yor. Feministler “Kadın cinayet-lerine karşı isyandayız” diyor.

Yıkımgeliyor

Çiftçi-Sen Genel BaşkanıAbdullah Aysu, AKP’nin

seçim beyannamesinde tarım vehayvancılıkla ilgili maddelerideğerlendirerek görüşlerini yazılıbir açıklama ile paylaştı. Aysu,AKP’nin gelecek dönem tarımve gıdada şirketlerinegemenliğini pekiştirmek için birdizi yasa tasarısı hazırladığınıbelirtti.

Hekimlere göre tedavi belli‘Biz sokağıseçtik’

Eğitim HakkıMeclisiyayımladığıbroşürleAKP’nin Eği-tim icraatlarınıanlatıyor

AKP hükümetinin sondönemde bir yandan

iddialı vaatlerle yenidönemin öne çıkardığıeğitim alanı bir yandan daskandallar eşliğinde biryıkıma sürüklendi.

Müfredat gericileştiri-lirken “değerler eğitimi”adı altında “din dersleri”yaygınlaştırıldı. Eğitimhizmeti piyasalaştırılırkenbu hizmeti veren öğret-menler güvencesizleştiril-

di. Bu icraatların bir sonu-cu olarak 2010 baharıboyunca sokaklar en çokeğitim alanındaki sorun-lardan muzdarip olanlarıağırladı.

Eğitim Hakkı Meclisitarafından yayımlanan veyakında tüm Türkiye’yedağıtılacak Eğitim HakkıBroşürü, seçim döne-minde AKP’nin eğitimalanındaki yalanlarınıortaya döküp öğretmen,

öğrenci ve velilerin bukonudaki ortak taleplerinigündeme getiriyor.

Eğitim HakkıMeclisi’nin broşüründeAKP’nin “Ak icraatlar”olarak tanıttığı seçimbroşüründen yola çıkarakyalanlar ver gerçekler ve-rileriyle ortaya koyuluyor.

Aynı broşürde EğitimHakkı Meclisi tarafındanortaya koyulan talepler iseşöyle:

1-Parasız eğitim istiyo-ruz.

2- Bilimsel, anadildeeğitim istiyoruz.

3- Öğretmenlerimizegüvence istiyoruz.

4- Çocuklarımız içinokullarda parasız beslen-me istiyoruz.

5- Okullara parasızulaşım istiyoruz.

6- Eğitim sistemindeşifresiz, parasız , gerçekeşitlik istiyoruz.

2 milyonu aflk›nüniversitelinin seçmenoldu¤u düflünülünceadayl›k yar›fllar›, iktidaroyunlar› aras›ndagençlik hareketinin na-s›l bir tutum alaca¤›önem kazan›yor.

Ba¤›ms›z bir ö¤ren-ci hareketi olarak y›lboyunca üniversitelile-rin taleplerini, üniver-site gündemini kamu-oyuna tafl›yan Ö¤renciKolektifleri’nden NevalKöseda¤›, Kolektifler’insand›k yaklafl›m›n› flusözlerle anlatt›:

“Üniversitelere dö-nük gerici, piyasac› vefaflist sald›r›lar› büyükoranda engelledik vehesap sorduk, kaza-n›mlar elde ettik. Bun-lar›n hepsini sokaktagerçeklefltirdik.

fiimdi bu gençli¤inönüne sand›k konuyorve “sorunlar›na çözümistiyorsan, seç” deni-yor. Demokrasi ad›nayapt›klar› bu seçimle-rin, gerek baraj uygu-lamas› gerek milletve-kili yafl s›n›r›yla (25)son derece antidemok-ratik oldu¤u zaten or-tada.

4 y›lda bir önümüzekonulan bir sand›¤a oyatmakla da yönetime

kat›lm›fl olmayaca¤›-m›z›, taleplerimize so-runlar›m›za çözüm bu-lamayaca¤›m›z› biliyo-ruz. Böyle bir durumdahaklar›m›z› meclistede¤il, sokakta aramay›tercih ediyoruz.”

Köseda¤› adaylar›nönüne flu talepleri koy-duklar›n› belirtiyor:

11-- E¤itim her kade-mede eflit ve paras›zverilsin.

22--12 Eylül'den bu-güne üniversitelerdebask› kurumu olanYÖK tamamen kapat›l-s›n.

33--Üniversitelilere,üniversite yönetimle-rinde söz, yetki, kararhakk› verilsin.

44--Bilimsel e¤itiminönündeki tüm engellerkald›r›ls›n.

55--Üniversitelere ay-r›lan kamu bütçesi art-t›r›ls›n.

66--Üniversitelerdekitüm bask› denetimmekanizmalar› sonbulsun.

77--Yabanc› dilde e¤i-tim zorunlulu¤u kald›-r›ls›n. Herkese anadildee¤itim hakk› tan›ns›n.

88--Üniversitelerdesosyal-kültürel faali-yetler için gerekli alan-lar› art›r›ls›n

Eğitimi yıkanlara oy yok

‘Özgücümüze güveniyoruz’

Page 13: Halkın Sesi 133'üncü sayı

TARİHHalk›n Sesi

133 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

“Bak” dedi yarbay, “işte Ankara”“Şu tepedeki küçük köy mü?” “Oköy değildir şehirdir” diye düzeltti

ama yine de beklediğimin bu olmadığınıdüşündüm. Böyle ufacık bir yer bukadar büyük bir ad taşısın. Bu kadaruzak yoldan görmek için geldiğim yeniTürkiye’nin kalbiyle ilk tanışmam böyleoldu.”

Cumhuriyet Türkiyesini ziyareteden ilk İngiliz gazeteci Grace M.Ellison’ın kaleminden bu satırlar bir“yabancı”nın kendi kent kriterlerinegöre yaptığı bir değerlendirme değilsadece. Ankara, 1920’li yıllarda birbozkır kasabasıdır. Bu kimliğindensıyrılıp kentleşme sürecine girmesinde-ki tek itici güç ise cumhuriyet ve onunbir uzantısı olarak şehrin başkent kon-umuna gelişidir. Bir modernleşmeprojesi olarak tasarlanan cumhuriyetinilanıyla beraber Ankara da kentlikimliğe doğru değişime, dönüşümeuğramıştır.

Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) isecumhuriyetin kuruluş ve azmininsimgesel göstergelerinden biridir. Yenikurulan başkentin örnek ve öncü olmaiddiası, tarım-hayvancılık alanındaAOÇ’de vücut bulmuş, tarıma elverişliolmayan bir arazinin ülkeyekazandırılabileceği gösterilmek isten-miştir.

BATAKLIKTA HASAT ZAMANIÜç çadır kurularak çiftlik idare

merkezi, parklar ve sebze bahçelerininüzerinde oluşturulduğu ilk arazi, eskiAnkara valilerinden Abidin Paşa’nıneşinden satın alınmıştır. Daha sonraBalgat, Etimesgut, Çakırlar, Macun,Güvercinlik, Tatar ve Yağmurbabagibi arazilerin de satın alınmasıyla 52bin dekarlık arazi üzerinekurulmuştur. Çiftlik kuruluşunda Ata-türk’ün kendi kişisel mülküdür.

İlk adı Orman Çiftliği olan çiftlikarazisinin bir bölümü, ilk kuruluşusırasında bataklık halindedir. Ancak,yapılan çalışmalarla bataklık ve sazlıkolan bölge tarıma elverişli durumagetirilir. İlk aşamada kuruluş amaçlarıdoğrultusunda, tarım ve hayvancılıkorganize edilmiştir. Bu alanda uzman-lar yetiştirilmesi de amaçlanmış, yurt-dışından uzmanlar getirilerek ülkedede uzman yetiştirilmesi sağlanmıştır.

Tarım ve hayvancılığın uzantısıolarak endüstriyel tesisler oluşturul-muş, çiçekçilik, park-bahçe düzen-lemeleri, mandıralar, ülkenin ikincibüyük bira fabrikası, deri fabrikası,ziraat aletleri ve demir fabrikası gibitarım ve hayvancılıkla ilgili her konudaüretim, değerlendirme ve pazarlamaüniteleri kurulmuş, satış mağazaları,lokanta ve gazinolar açılmıştır.

Açılan mekanlar aynı zamandaAnkara’nın sosyal yaşamına daöncülük etmiş, park ve plaj gibi işlet-meler açılmıştır. Eğlence yerleri azolan Ankara’da halk, tatil günleriniçiftliğin parklarında, gazinolarında velokantalarında, parasız olarak gezilenhayvanat bahçesi ve müze degeçirmiştir. Ayrıca çiftlik çalışanları ile

civar

köylü-lerin

çocuklarının okumaları için çiftlikte“On Yıl” adlı yatılı okul kurulmuş vebir poliklinik açılmıştır. Hastalarıntedavi giderleri çiftlik tarafındankarşılanmaktadır.

Ç‹FTL‹K, M‹LLETVEK‹L‹DUYARLILI⁄INA KALINCA…

Atatürk, Orman Çiftliği, kuruluşamaçları çerçevesinde yönetilmesikaydıyla 1937’de hazineye bağışlandı.Çiftlik bu dönemde Gazi OrmanÇiftliği adını alarak faaliyetlerinisürdürmüştür. 1950’de de AOÇ

Müdürlüğü Kuruluş Kanunu ile AOÇadı altında Tarım Bakanlığı’na bağlıtüzel kişiliğe sahip bir kuruluş halinegetirilmiştir. Kurucu yasanın en önem-li yönü, çiftlik arazisinin kullanımı vekorunmasına yönelik maddeleri içer-mesidir. Yasanın 9. maddesi, müdür-lüğün bütün malları devlet malı hük-münde kabul ederek bu mallar aley-hine suç işleyenlerin devlet mallarıaleyhine suç işleyenler gibi cezagöreceğini belirtir. 10. madde ise çift-lik içinde bulunan gayrimenkulleringerçek veya tüzel kişilere devrini vekamulaştırılmasını özel bir kanunla

izin alınmasına bağlar. 10. maddemuhtemelen meclise devirle ilgili biryasa taslağı geldiğinde, milletvekil-lerinin duyarlı davranarak buna izinvermeyecekleri düşüncesiyle oluştu-rulmuş ve kabul görmüştür. Ancakgeçen yıllar bu beklentiyi boşa çıka-ramıştır.

TAMAMEN DUYGUSAL…AOÇ, zamanla gelişen ve büyüyen

kentin önemli bir rant odağı olarakgörülmeye başlandı ve çeşitli kanun-larla ve idari kararlarla her anlamdayağmalandı, elbette hep kutsal

amaçlar ve sözlerle… Sanayi tesislerikurmak, Tarım ve Orman bakanlıklarıteşkilatına yeni yerleşkeler yapmak,Ankara'nın Cumhuriyet’le yaşıt sporkulüplerine spor ve antrenmansahaları ile devletin saygınkurumlarına gerekli sosyal tesislerkazandırmak, turistik tesisler ile çiftliğibütünleştirmek… Böylece Çiftlik,sahip olduğu arazinin bir kısmını kay-betti, işlevinin önemli bir bölümünüyapamaz hale geldi. Kalan kısmı dayapılaşmaya ve kent trafiğinin birbölümüne açıldı.

K‹RACININ DA K‹RACISI...AOÇ’den koparılan alanlarda

çimento fabrikasından AŞTİ otobüsterminaline, devlet mezarlığının yanısıra Türkeş’in anıt mezarından atık sukolektörlerine, kömür depolarındanbenzinliklere kadar, kuruluş amacıdışında birçok kullanım bulunmak-tadır. Bunların yanında, arazininoldukça büyük bir bölümünün de kira,protokol gibi yöntemlerle devri/tahsisigerçekleştirilmiştir. Ancak kira gelir-lerinin yıllar öncesinden yapılan kon-tratlar nedeniyle oldukça düşükbedeller olduğunu belirtmek gerek.Hatta başka kuruluşlara daha yüksekbedele kiralayanlar bile olmakta.Örneğin, Gençlerbirliği veAnkaragücüspor kulüpleri tarafındankullanılan ve 2008’de 49 yıllığınabedelsiz olarak Gençlik ve Spor GenelMüdürlüğü’ne tahsis edilerek aslındabu kulüplere tahsisi amaçlananaalanın bir kısmı, bu kulüplerden biri

tarafından disko-eğlence tesisiniteliğindeki bir özel kuruluşa, kendiödediği kira bedelinin 20 katına ulaşanbedellerle kiralanmış. Bütün bu uygu-lamalarla, kamunun malı özelmülkiyete dönüştürülmüş, arazininbütünlüğüne ve sürekliliğine zararverilmiş, çok parçalı bir yapıya bürün-mesine neden olunmuştur.

1960’lı yıllara kadar kentinçeperinde kalan AOÇ; kentinbüyümesi, çevre yolları ve çevre yol-larına bağlantılar, otogar gibikullanımlar nedeniyle kent içerisindebir ada şeklinde kalmıştır. Çiftliğintarım ve hayvancılık üretimi giderekazalan bir seyir izlemiştir. Tahıl vehayvancılık için ayrılan alan gün geç-tikçe küçülmüştür. Kentin altyapısınıngerektirdiği ana ulaşım yolları, su vedoğalgaz boruları, kanalizasyon, enerjinakil hatları ile bir ağ gibi sarıldığıiçin, üretim yapılabilecek tarlalarıparçalanmış ve tarımsal işlevini yitir-miştir. Hayvancılıktan büyük ölçüdevazgeçildiği için deri fabrikası ile dahasonraları pulluk fabrikasına dönüşendemir atölyesi kapatılmıştır. 1930’luyıllardaki üretim çeşitliliği geniş biryelpazeye yayılırken, üretim etkinliğin-den giderek uzaklaşılmıştır. Bağcılıkyapılmadığı için, satın alınan üzümler-le sürdürülen şarap üretimi de bugüntamamen bitmiştir.

BELED‹YE EL KOYDUÇiftliğe önemli bir darbe, çiftliğin

kuruluş yasasına 2006’da bir maddeeklenerek Ankara’nın pek çokkamusal mekanı gibi AnkaraBüyükşehir Belediyesi'ne teslimedilmesi oldu. Çiftliğin geleceğinibelirleyecek olan çok önemli ve genişyetkiler belediyeye verildi, hiçbir yasalölçü ve sınır tanımadan planlama adıaltında çiftlik topraklarına el koymayetkisi tanındı. Belediyenin hemenertesi yıl yapmış olduğu planı BelediyeMeclisi kabul etti. Plan, çiftliğintarımsal, ekolojik niteliğinin ortadankaldırıldığını, dünyanın hiçbir yerindeolmayan büyüklükte bir hayvanatbahçesinin plana işlendiği, AOÇarazisi içerisinden geçirilen otobanlar-la kentin çiftlikten yararlanmahakkının ortadan kaldırıldığıgerekçeleri ile meslek odalarının açtığıdava sonucu hukuka aykırı bulunarakiptal edildi.

Ancak 21 Mayıs’ta AnayasaMahkemesi, AOÇ'nin arazilerininbelediyeye bedelsiz tahsisine izin verenbu kanun hükmünün iptal isteminireddetti, üstelik gerekçeli karardakamu yararı vurgulandı.

Peşkeş çekilen toprakları dışındaçiftlik görevlilerinin yakınlarının özelşirketler aracılığıyla işe başladığı, AKPmilletvekilinin sahibi olduğu Kilermarketlerde satılan ürünlerden eldeedilecek gelirin tahsil edemediği iddi-aları da eksik olmadı. Çiftlik tamanlamıyla bir yağma çiftliğe dönüştü.Mekanlarının ardından kamu kurumuolma niteliği de sermayenin mantığınaterk edilmiş oldu.

B A B A L A R I N I N Ç ‹ F T L ‹ ⁄ ‹ G ‹ B ‹ E L D E N Ç I K A R T T I L A R

B aşbakan Erdoğan 20Mayıs’taki Van mitinginde,

önceden duyurulduğu şekliyle,“çok önemli belgeleri”ni mitin-gi izleyenlere göstere gösteretek tek açıkladı:

Herkesin malumu olduğuüzere, Kürtçe’yi kitap, kaset,cemiyet tüzüğü gibi metin,materyal üzerinden yasaklayankararnamelerdi bunlar. Buyasakların altındaki İnönüimzasından CHP’ye vurmakisteyen Erdoğan, benzer karar-lara imza atan, mirasını sahiple-diğini söylediği Menderes’ten hiçbahsetmedi.

Ancak Erdoğan’ın esas bah-setmediği, kendilerinin detakipçisi olduğu, Kürtlere yöne-lik bir devlet politikası ve bupolitikanın sonucu bir proje:Munzur Barajlar Projesi.

Bilindiği gibi Tunceli, barajve HES proje silsilesi ilekuşatılmış durumda. Projelerson dönemde gündeme gelmişolsa da fikir tarihi Osmanlı’yadek uzanıyor.

BLOK HAVUZDAN BARAJADE⁄‹fiMEYEN DEVLETGELENE⁄‹

Geçtiğimiz yıllardaJandarma GenelKomutanlığı'nın, tahminen1933-1934 yıllarında hazırlamışolduğu Dersim Raporu, döne-min 2. Ordu KomutanıOrgeneral İzzettin Çalışlar'ınkütüphanesinde bulunarakyayımlandı. (İletişim Yayınları).

“Gizli ve zata mahsustur.Kayıt altında 100 tanebasılmıştır” ibaresi bulunanrapor, 19. yüzyıldan itibarenDersim isyanlarını ele alarak,1930'lu yıllara kadar alınanönlemleri ve eksik kaldığıdüşünülen unsurları ifade edi-yor. Raporda “Dersim’in itaat-siz ve azgın halkına hakimolmak için Samih Paşa, Dersimdahilinde mühim noktalarablok havuzlar inşa ederekDersim’de asayişi sağlamayı,sükunu temin ederek bu halkıkazanmağı düşünmüş ise de buarzularını tatbike muvaffak ola-madı”ğı belirtilmiş. Blok havu-

zların amacı bu kadar net!Osmanlı’nın bölgeyle irtibatkurmakla görevlendirdiğiSamih Paşa’ya bu görev 1863yılında verilmiş. 1896’da daAnadolu Umum MüfettişiMüşir Şakir ile 4. OrduMüfettişi Zeki Paşa’nınhazırladığı raporda oluşturulan‘Islah Programı’nda öneriliyorbu blok havuzlar. SamihPaşa’dan yaklaşık 70 yıl sonraise görev Mareşal FevziÇakmak’ın. Çakmak, sözkonusu raporda bu önlemiaynen tekrarlıyor: “İcap edenyerlerde blok havuzlaryapılması”. BöyleceDersimlilerin çok uzak ovalaragönderilmesi ve Türk köylerinedağıtılmasını öneriliyor.

Zaten raporda “Dersim’insuları” başlıklı ayrı bir bölümhazırlanarak hangi dereninhangi aşiret için sığınak yeriolduğu, aşiretlerin birbirleriarasındaki temas istikametininasıl sağladığı tek teksıralanmış. Örneğin Tagar-Çemişkezek deresinin

ulaşılması zor bir sığınağıolduğu için “1926’da MuğlalıMustafa Bey idaresinde yapılanharekette, Koçuşaklıların budereden istifade ederek diğeraşiretler arasına dağınık birsuretle kaçmak imkanı bulduk-ları” özellikle belirtilmiş.

Bilindiği gibi, 38 olayları bublok havuzlara ihtiyaç bırak-madı. 90’lı yıllarda iseCumhurbaşkanı Turgut Özal,Süleyman Demirel’e gönderdiğigizli mektupta bölgede dağlıkmerkezlerin ve civar yerlerintahliye edilmesini, tekrar iskanve dönüşü önlemek, göçe teşvikiçin de bölgede çok sayıda barajyapılmasını önerdi.

Bugün, ise “blok havuz”unadı “baraj”a çevrilmiş durumda.4’ü Munzur Vadisi’nde olmaküzere 20 baraj inşa edilmekisteniyor. Ancak projeler bölgeiçin tam anlamıyla bir kıyım.

“BARAJ ‹fi‹, B‹R BUÇUK38’D‹R!”

Yapılmak istenen barajlarınetrafındaki ormanları ya sular

altında kalacak ya da inşaatlariçin yok edilecek. Barajlarınyaratacağı çölleşmeden iklim denasibini alacak, sukaynaklarının büyük kısmıkuruyacak. Kuruyacak alanlar-dan bir tanesi de MunzurNehri’nin kaynağı MunzurGözeleri. Böylelikle MunzurVadisi ormanlık alan vasfını dayitirecek. Zaten kısıtlı olantarımsal üretim son derece aza-lacak.

Diğer yandan, barajlarnedeniyle Tunceli’nin hemilçeleri hem de etrafındaki iller-le bağlantısı kopacak ve bir adahaline gelecek. 1994’teboşaltılan köyler nedeniylenüfusu büyük oranda azalmışolan Tunceli’de 84 köyün sularaltında kalması ile buralardayaşayan insanlar da göçe zor-lanacak, yaşadıkları topraklarlaher türlü bağı kopacak. Bunedenle bölge insanı için “Barajişi, bir buçuk 38’dir!” Nedemişti Seyit Rıza yıllar önce,“Ayıptır, zulümdür, cinayettir”

Ankara’nın yağmalanan değeri AOÇ

Ankaralılara sütü, dondurması, şarabı ile bir tat; hayvanat bahçesi,havuzu, bira parkı ile eğlence mekanı; yeşili ile nefes alınacak bir adasunan Atatürk Orman Çiftliği, bütün bu özelliklerini yitirerek gelmiştibugünlere. Bugünse Büyükşehir Belediyesi’ne bedelsiz devrediliyor

‘Baraj işi, bir buçuk 38’dir’

Ancak çiftlik de zaman›n ya¤mas›na direnemedi. Tesisler yok edildi, halktan kopar›ld›. Marmara Havuzu M‹T’in sosyaltesisi oldu. Karadeniz Havuzu yerine Devlet Mezarl›¤› yap›ld›. Çiftlikte üretilen biran›n içildi¤i Bira Park› art›k yok.

AOÇ’nin kuruldu¤u yer batakl›k vesazl›klarla kapl›yd›. Batakl›k kurutuluptar›m yap›ld›, tesisler infla edildi.

Page 14: Halkın Sesi 133'üncü sayı

Halk›n Sesi

143 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

SPOR

29 Mayıs günü katıldığıFatih Üniversitesi mezu-niyet töreninde konuşanBaşbakan Erdoğan “Ken-dinize yıldızları hedefle-yin” dedi.

Başbakan Erdoğan her mitinginde bir protestoylakarşılaşıyor. Ancak AKP’nin protesto edilmesinetahammül edemiyor. AKP’nin geçtiği her yerdepolis şiddete sarılıyor, halka saldırıyor, protestocu-ları gözaltına alıyor, kan döküyor.

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 25 Mayısgünü İstanbul Maltepe'deki esnaf ziyaretinde bir dükkanınduvarındaki Ernesto Che Guevara posterine işaret ederek,"Che de yaşasaydı AKP'ye oy verirdi" dedi.

KardeştakımıFC United

Benzer bir giriflim dünyaca ünlü ManchesterUnited kulübü taraftarlar›nca gerçeklefltirildi vetaraftarlar›n yeni kurdu¤u Football Club ofManchester adl› kulüp, AFC Wimbledon’›n yolun-da ilerliyor.

2005 y›l›nda Manchester United’›n ABD’liifladam› Malcolm Glazer taraf›ndan al›nmas›n›nard›ndan kulübün art›k kendilerini temsil etme-di¤ini söyleyen yaklafl›k 3 bin taraftar yeni birtak›m kurmaya karar verdi. T›pk› AFC Wimbledongibi 9. ligden bafllayan tak›m 7. ligdeki bu sezo-nunu 4. bitirdi ve bir üst lige yükselmek içineleme maç› oynamaya hak kazand›. Eleme maç›n›kaybeden FC United, bu sezon FA Kupas›’nda,kendisinden 4 kategori yukar›da oynayan birtak›m› eleyerek 5. tura kadar yükselmeyi baflard›ve büyük bir sürpriz yapt›.

DEMOKRAT‹K YÖNET‹MFC United of Manchester’›n manifestosu,

kulübün üyeleri taraf›ndan demokratik bir flekildeyönetilece¤ini, Manchester halk›yla s›k› iliflkilerkuraca¤›n› ve hiçbir zaman kar amaçl› bir oluflumolmayaca¤›n› ilan ediyor.

Y›ll›k 12 pound’luk bir aidatla üye olunabilenkulüpte her üye bir oy hakk›na sahip. FC United veAFC Wimbledon kardefl tak›m olduklar›n› ilanediyorlar ve her sezon bafl›nda bir dostluk turnu-vas› düzenlemeye gayret ediyorlar. Tak›m ayr›caformas›na reklam da alm›yor.

İ ngiltere’nin başkentiLondra’nıngüneybatısındaki

Kingston Upon Thamesmahallesinin takımı,Association Football Club(AFC) Wimbledon 21Mayıs’ta yaptığı karşılaşmadarakibini eledi ve İngiltere fut-bol liglerinde profesyonel fut-bolun başladığı lig kabuledilen League Two’yaçıkmayı başardı.

2002 yılında bir grup FCWimbledon taraftarı biraraya gelerek takımlarınınşehirlerinden taşınmasınıprotesto eder ve yeni birtakım kurmak için federasyo-na başvururlar.

Taraftarlar, oturduklarıyerden 80 kilometre uzak birşehre taşınan takımın kendi-lerini temsil etmediğinidüşünüyorlardı. İşte böylebaşlayan AFC Wimbledon’ınhikayesi, karşı çıkmanın, sözsöylemenin artıknormalleştiği ve sıradanlaştığıbir dönemde, futbolun ticar-ileşmesine karşı ortaya çıkmışender ve başarılı pratiklerdenbiri.

YÜKSELME VE GER‹LEMEKulübün hikayesi, 2002’de

başlıyor ama 2002’de başlaya-bildiyse bunu 1889’da öncülüFC Wimbledon’ın kurul-masına borçlu. 1889’da kuru-lan FC Wimbledon, uzunyıllar amatör liglerde oynar,1970’lerde profesyonel liglereçıkar ve uzun bir süreİngiltere liglerinin birinci kat-egorisinde yer alır, hatta1988’de o dönem en güçlüyıllarını yaşayan Liverpool’u1-0 yenerek FA Kupası’nıkazanır. 1992’de kurulan

Premier Lig’in kurucutakımları arasında da yer alanFC Wimbledon’ın kaderi2001 Ağustos’unda belki FAKupası başarısından dahaönemli bir kırılma anı yaşar.Önceleri stadı yıkılan veLondra’nın bir diğer güney

takımı Crystal Palace’ınstadına taşınanWimbledonlılar taşınmayaalışıktırlar ama takımın yenisahibi olan NorveçliKonsorsiyum, kulübüLondra’nın yaklaşık 80 kilo-metre kuzeyindeki MiltonKeynes adlı bir kasabayataşımaya karar verir.

Taraftarlar isyan bayrağınıaçıp kulübün artık kendilerinitemsil etmediğini söyler veyeni bir takım kurmaya kararverirler. Haziran 2002’de butakımı kurarlar; takımlarınınadı FC Wimbledon’a nazireyaparcasına AFC Wimbledonolacaktır.

AFC’nin açılımı“Association FootballClub”tır ancak açılımı dazaman içinde kendine özgübir anlama bürünür. “A FansClub” yani “taraftarınkulübü.”

9. L‹GDEN BAfiLAYANMACERA

AFC Wimbledon, futbolhayatına, 9. lige tekabül edenCombined Countries

League’e katılarak başladı ve9. ligde 3 bin seyirci ortala-masıyla oynadı. İlk futbolcu-ları taraftarların katılımıylayapılan basit bir seçmeylebelirlendi. İkinci sezonundabir üst lige yükselen takım,diğer üst liglerden de yükseldive 9’uncu yılını yaşadığı busezon 5. lige tekabül edenBlue Square Premier’de 90puanla ikinci oldu. Bir üst ligeyükselmek için ön elemeoynamaya hak kazandı. Önelemede ise 21 Mayıs’takarşılaştığı Luton Towntakımını penaltılarla 4-3yenen AFC Wimbledon,League Two’ya katılmaya hakkazandı.

Kulüp hemen kendine birsponsor da bulur. EskidenChampionship Manager ve2005’ten beri de ismideğişerek Football Manageradını alan futbol oyununyapımcısı Sports İnteractiveşirketi “amatör ruhu destek-lemek” iddiasıyla kulübesponsor olur. Şirket, ürettiğimenejerlik oyunlarında daAFC Wimbledon’ın

fotoğraflarını kullandı. Yerigelmişken bir parantezaçmakta fayda var. FootballManager oyununda en düşükliglerdeki AFC Wimbledon’ınkulübün başındaki saygıdeğer hocaları kovarak daolsa başına kendinizigeçirmek ve takımı uzun vezorlu bir uğraşla Premier ligeçıkarmak FM oyuncularınınen büyük fantezisi oldu.Dünyanın dört bir yanındakibinlerce FM oyuncusukulübün hikayesini bu oyun-dan öğrendi ve AFCWimbledon ‘projesine’ bil-gisayarları başından katıldı.

BÜYÜK MAÇA AZ MIKALDI?

Kulüp sahipleri tarafındanMilton Keynes’e taşınan FCWimbledon ise 2004 yılındaeski adıyla son sezonunuoynar ve diğer sezon adıMilton Keynes Dons olarakdeğiştirilir. Milton KeynesDons şu anda 3. lige karşılıkgelen League One’da oynu-yor.

Önümüzdeki sezon, AFC

Wimbledon bir üst lige çıkarve Milton ligde kalır; ya daMilton bir alt lige düşer veWimbledon ligde kalabilirse,AFC Wimbledon taraftar-larının yaklaşık 10 yıldır bek-lediği karşılaşmagerçekleşebilir.

Aslında bu yıl bu büyükmaça ramak kalmıştı. AFCWimbledon ve MiltonKeynes Dons, FA Kupası’nınbirinci aşamasındaki rakip-lerini geçselerdi eşleşecekler-di.

AFC Wimbledon rakibinigeçti ancak Milton KeynesDons, Stevanage’e elenince 2.turda AFC Wimbledon ileStevanage oynadı veWimbledon elendi.

ASIL BÜYÜK MAÇBAfiLADI MI?

AFC Wimbledon, şimdiprofesyonel ligde fakat pro-fesyonel futbolda amatörruhla mücadele etmek yeterliolamayabilir. Profesyonel fut-bol günümüzde taraftara iyigelen bir ilaç ama çok fazlayan etkiye sahip. Nitekim1970’lere kadar bir Londramahalle takımı olan FCWimbledon’ın yerel etkileriniaşarak ve genişleyerek ulusal-laşması ve buna bağlı ortayaçıkan nice -ekonomik veyadeğil- birçok kriz değil midirbu mahalle takımının 1.dönemini 2002’desonlandıran?

Eski FC Wimbledon’ınstadının koşulları Premierlige uygun değildi ve yıkıldı.Şu anda da sadece dörttebirinde koltuk bulunan 4,722kapasiteli Kingsmeadowstadında oynuyorlar ve ileridebu stat da onlara yetmeye-bilir.

Peki, o zaman yeni bir statyapmak için bir çokuluslu fir-maya muhtaç olduklarını mıdüşünecekler? Yoksageçmişte yaşadıklarını uzunuzadıya irdeleyecekler mi?Şurası kesin, henüz amatörruhun ve AFC Wimbledondeneyiminin profesyonel fut-bolda nasıl bir sonuç yarata-cağı görülmedi. Paranınhaddinden fazla konuştuğubu alanda AFC Wimbledongibi takımların nasıl başarılıolacağına dair bir sihirli for-mülümüz yok.

Başarı, belki de o kadarönemli değildir ve taraftarlar4. ligle yetinebilirler. Amamesele yetinmek de değildirbelki; taraftarlar için maçınagidebilecekleri yakınlıkta birtakım olması yeterlidir. Eğerbuysa, başardılar.

Takımı kuran da tutan da onlar

Kulüp bu sezon ortalama 3500 seyirciyle oynadı. Rekoru ise4.722 kişinin izlediği, 25 Nisan 2009’daki St. Albans maçı.

akımlarının, kulüp sahibinin aldığı bir kararla kilometrelerceuzaklıktaki bir şehre taşınması üzerine yeni bir takım kuranWimbledon taraftarları, en alt seviyeden başladılar ve önemli biraşama kat ettiler. Kurdukları takım artık profesyonel ligde oynayacakT

A F C W ‹ M B L E D O N : T A R A F T A R I N T A K I M I

MET‹N ARSLAN

Karikatürlerinizi [email protected] adresine gönderebilirsiniz.Karikatürlerinizi [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

Page 15: Halkın Sesi 133'üncü sayı

P ortekiz, bu yıl diğer yıllardanfarklı olarak Eurovision'a bir

pop şarkısıyla değil, Homens daLuta (Kavganın İnsanları)grubunun seslendirdiği "KavgaEğlencedir" adlı şarkıyla katıldı.

Sahneye diktatörlüğün devril-diği 25 Nisan 1974'teki devriminsimgesi karanfillerle ve üzerindeLuta (Kavga) ve Alegria(Eğlence) yazan dövizlerle çıkangrubun üyeleri, devrime öncülükeden grupları temsilen işçi, köylüve asker kıyafetleri giyiyor.

Şarkının sözleri, IMF veAvrupa Birliği'nin dayattığıkemer sıkma planına karşıPortekiz halkının artan tepkisinigösteriyor.

Şarkının sözleri şöyle: Bazen kendini yorgun hisseder-

sinBazen kendini korkmuş

hissedersinBazen kendini endişeye

kapılmış hissedersinBazen kendini çaresiz hisseder-

sinGece veya gündüzKavga eğlencedirVe insanlar sadece ilerlerSokaklarda bağırarakKemerini sıkmanın bir anlamı

yokŞikayet etmenin bir anlamı yokSuratını asmanın bir anlamı

yokÖfke anlamsız, yararı yokSokaklarda bağırarak,

Ekmeğini getir, peynirini getir,şarabını getir

Yaşlılar gelecek, gençler gelecek,erkekler gelecek

Haydi bunu kutlayalımGericiliğe karşı şarkımızı

söyleyelimBirçoğu dikkatli olmanı söylü-

yorBirçoğu sessiz kalmanı istiyorBirçoğu kötü hissetmeni bek-

liyorBirçoğu sana havayı bile sat-

maya çalışıyorKaranfil Devrimi'nin kut-

landığı 25 Nisan'daki gösterilerdede sahneye çıkan grubun şarkısı,Portekiz'de neredeyse her gündüzenlenen gösterilerin marşıhaline geldi.

İ nternete filtre uygula-ması adı altında sanalalemde uygulanması

planlanan sansürün yankılarısürerken geçtiğimiz günlerdeiki yasaklama haberi dahaduyuldu. BaşbakanlıkKüçükleri Muzır NeşriyattanKoruma Kurulu, yayınhayatına geçtiğimiz aybaşlayan mizah dergisiHarakiri’nin içeriğinesınırlama getirdi; 18 yaşındanküçüklere satışını yasakladı.Diğer taraftan, İstanbulBasın Savcılığı, yeraltı ede-biyatının önemli isimlerindenChuck Palahniuk'un AyrıntıYayınları'ndan çıkan ‘ÖlümPornosu’ adlı kitabı hakkında‘müstehcen öğeler taşıdığı’gerekçesiyle soruşturmabaşlattı. Bilirkişi olarakatanan kurul ise Harakiri

dergisine getirilen yasağınaltında imzası bulunanKüçükleri Muzır NeşriyattanKoruma Kurulu...

Çocukların ahlakını koru-ma söylemiylemeşrulaştırılmaya çalışılaninternet filtresi uygulamasıkamuoyunda büyük tepkiyaratmış, sosyal medyanınkatkısıyla örgütlenen genişkatılımlı eylemler busansürün kolay kolay uygu-layamayacağını göstermişti.‘Sanal alemin tekin bir yerolmadığı’ iddiası üzerindenailelerin çocuklarını korumarefleksine oynayan sansürkurulları, toplumu en duyarlıolduğu yerlerden vuruyor.Oysaki engellenen siteleredair istatistiklere gözatıldığında bu sitelerin büyükçoğunluğunun muhalif sitelerve hatta aralarında ‘yasak’kelimesinin bile olduğu 138yasaklı kelimenin geçtiği her-hangi bir site olabildiğirahatlıkla görülüyor. Buhafta ajanslara düşen sansürve yasaklama haberlerindede sansüre gerekçe olarakbelirtilen iddialar aynı oldu:‘Bazı karikatür ve dergilerdeyer alan çizim ve resimlerin18 yaşından küçüklerinmaneviyatı üzerinde muzır(zararlı) tesir yapacak nite-likte olduğu’, ‘kitapta yeralan yazıların halkın ar veduygularını incittiği, cinsiarzuları istismar ettiği’ iddi-aları...

DÖVÜŞ KULÜBÜ’NÜNYAZARINDAN...

Hakkında halkın ar veduygularını incittiği ve cinselarzuları istismar ettiğiiddiasıyla soruşturma açılanÖlüm Pornosu kitabınınyazarı Palahniuk, herkesinaşina olduğu Dövüş Kulübüfilminin uyarlandığı aynıisimli kitabın da yazarı.Dünyanın sayılıedebiyatçılarındanPalahniuk'un dava konusuolan kitabı Ölüm Pornosu,iddia edilenin aksine, kadınvücudununmetalaştırılmasına karşışiddetli bir eleştiri içeriyor.Geçtiğimiz ay aynı kurulWilliam S. Burroughs'unYumuşak Makine kitabınıbasan Sel Yayıncılık'asoruşturma açmış, kitap için"konu bütünlüğü olmaması","anlatım bütünlüğüne riayetetmemesi", "tarihi mitolojikunsurların yaşamtarzlarından örnekler ver-erek kişisel ve objektifolmayan gerçek dışı yorum-larda bulunması" ve "argo veamiyane tabirlerle kopukanlatım tarzının benimsen-

mesi” gibi gerekçeleri suçunsuru olarak göstermişti.Kitapta konu bütünlüğü,anlatım tarzı gibi meselelerinbir zahmet okuyucuyabırakılması gerekliliği biryana kurulun sadece kitapla-rın ismine bakarak‘bilirkişilik’ vazifesini icraetmiş olma olasılıkları dakafalarda belirmedi değil.

HARAKİRİ’YE İLKSAYIDA CEZA

Yayın hayatına Mayısayında başlayan yeni mizahdergisi Harakiri ise daha ilksayıdan Küçükleri MuzırNeşriyattan KorumaKurulu’nun engeline takıldı.Kurul, Mayıs 2011 tarihli ve01 sayılı “Harakiri” der-gisinin incelenmesi sonucun-da; dergide yer alan bazı yazıve karikatürize fotoğrafların18 yaşından küçüklerinmaneviyatı üzerinde muzırtesir yapacak nitelikteolduğuna; bu sebeple sözkonusu derginin 1117 sayılıKanunun 3266 sayılı Kanunladeğişik 4’üncü maddesindekisınırlamalara tâbi olmasınaoy çokluğu ile karar verdi.Dergiye getirilen 18 yaş sınırı

şimdilik sadece Mayıs sayısıiçin geçerli olsa da sonrakisayılar için kurulun benzerkararlar alması ihtimalininçok da uzak olmadığıgörülüyor.

Kurulun yasaklama kararıyeni çıkmış olsa da Mayıs ayıbaşında dergi ilkyayınlamdığı günlerde İDOvapurlarında satılmasıtalebinin ‘müstehcen’ olduğugerekçesiyle geri çevrildiğibilgisi, karar öncesinde dedergiye fiili bir sansür uygu-landığını gösteriyor.

Son olarak sonrakisayılarının yasaklanmamasıumuduyla çiçeği burnundabu yeni mizah dergisindenbahsetmek gerekirse;Harakiri, ayda biryayımlanan bir dergi. Sayfaboyutu ve çizgi romanağırlıklı oluşuyla diğer mizahdergilerinden ayrılanHarakiri’nin ekibindeKutlukhan Perker, BahadırBoysal, Atilla Atalay, BehiçPek gibi karikatürdünyasından aşinaolduğumuz pek çok isim yeralıyor. Harakiri’ye sansürsüz,uzun soluklu bir yayın hayatıdileğiyle...

Fatma Murat’› kaybettikTelevizyon programı 'Olacak O Kadar'daki oyunculuğuylatanınan tiyatro sanatçısı Fatma Murat, yaşama veda etti.Tiyatroya Ankara Halk Tiyatrosu'nda Erkan Yücel ilebaşlayan Murat'ın "Hiç Değilse Ölüm Var" ve "KorkuyorAşk" adlı 2 adet yayımlanmış öykü kitabı bulunuyor.

Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Düşünce ve İfade Özgür-lüğü Ödülü, tutuklu gazeteci Ahmet Şık’a verdi. Ödülündiğer sahipleri ise bastığı kitaplar nedeniyle tutukluyargılanan Aram Yayınları’nın sahibi Bedri Adanır ve 55yıldır kitap satan İzmirli kitapçı ‘Birgül’ oldu.

Nazan Öncel’in‘Hayvan’ isimli yenialbümü 6 Hazi-ran’da çıkıyor.Albüm, ismini‘Normal’ adlışarkıda geçen birdizeden alıyor.Şarkıların tamamıNazan Öncel imza-sını taşırken Öncel,albümde sözlerinioğlu Serkan ile bir-likte yazdığı bir şar-kıya da yer veriyor.

Udi Alonikonukİsrailli muhalifyönetmen Udi Aloni,uğradığı silahlısaldırı sonucu ölenyakın arkadaşı vebarış eylemcisi Julia-no Mer Khamis'inanısına gösterilen"Arna'nın Çocukları"filminin gösterimiiçin İstanbulBelgesel Günleri’ndebu yıl festivalinkonuğu olarak İstan-bul'a geldi.

G alata FotoğrafhanesiFotoğraf Akademisi

tarafından yürütülen BelgeselFotoğraf ve Basın Fotoğrafçılığıprogramlarının yeni dönemi içinbaşvurular başladı. Akademi,basın fotoğrafçılığı alanındakiyeni dönem öğretimine 15 Ekim2011’de, belgesel fotoğrafalanındaki dördüncü dönemöğretimineyse 14 Ekim 2011’debaşlayacak. 1 Haziran tarihindebaşlayacak olan başvuru dönemiise eylül ayına kadar sürecek.Başvuru koşulları ve süreci ileilgili bilgi Galata FotoğrafhanesiFotoğraf Akademisi’nin websitesinden elde edilebilir.

KATILIMCILAR NASIL BİREĞİTİMDEN GEÇECEK?

Araştıran, sorgulayan, tartışan17 fotoğrafçının katılımcı olarak

seçileceği Belgesel FotoğrafProgramı, 14 Ekim’de üç günsüren Özcan Yurdalan atölyesiile başlayacak. Yıl boyunca semi-nerler haftada bir gün yapılacak,sekiz saat sürecek. Türkiye veyurt dışında alanında söz sahibifotoğrafçı ve akademisyenlertarafından verilen seminerlere veatölyelere katılacak olanfotoğrafçılar, Haziran 2012’deseminerlerin tamamlanmasınınardından üç aylık bir proje uygu-lama dönemine girecek. Dileyenkatılımcıların Perpignan’da(Fransa) düzenlenen UluslararasıBasın Fotoğrafçılığı Festivali’ndedünyaca ünlü editörlere portfoly-olarını sunabilecekleri seyahatinardından eğitim dönemi Ekim2012’de bir sergi ile tamam-lanacak.

Basın Fotoğrafçılığı Programı

ise, profesyonel olarak basınfotoğrafçılığı yapmak isteyenlere18 aylık bir öğrenim olanağısunuyor. Başvuru sahipleriarasından belirlenecek 16 kişininkatılacağı, hafta sonlarında

yürütülecek program için ağustosayında başlayan başvurular 23Eylül’de sona erecek.

Basın FotoğrafçılığıProgramı’nda, temel ve ilerifotoğraf tekniği seminerleri ve

mesleğin yetkin biçimdeyürütülebilmesi için gerekli biriki-mi oluşturmayı amaçlayan mesle-ki seminerlerin yanı sıra ülkeninsosyal, kültürel, iktisadi ve siyasiyapısı hakkında düşünsel altyapıyıoluşturacak seminerler de yeralıyor.

GALATA FOTOĞRAFHANESİ 2004 yılında kurulan Galata

Fotoğrafhanesi, bugüne kadardüzenlediği atölyeler ve etkinlik-lerle 1000’den fazla amatör veprofesyonel fotoğrafçınıngelişimine katkıda bulundu.

2007 yılından itibaren FotoğrafVakfı ile ortak çalışmalar yürütenGalata Fotoğrafhanesi sergiler,söyleşiler, belgesel film gösterim-leri, geziler ve festivallerle deşehrin kültür hayatında etkiliaktif biçimde yer aldı.

KÜLTÜRSANAT

Halk›n Sesi

153 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

Yeni albüm:Hayvan

Düflünce Özgürlü¤ü Ödülü

Harakiri’ye ilk sayısında yasak

Portekiz'in Eurovisionşarkısı IMF karşıtlarınınmarşı oldu!

GONCA ŞAHİN Küçükleri Muz›r Neflriyattan Koruma Kurulu,yay›n hayat›na geçti¤imiz ay bafllayan mizahdergisi Harakiri’nin içeri¤ine s›n›rlama getirdi

Baraj değil sinemaU luslararası Dersim

İnsan Hakları FilmFestivali kapsamında biraraya gelen sinemacılarMunzur'un doğasını kat-leden barajları protestoetti.

Tunceli Belediyesi’ninöncülüğünde, Munzur’unTürküsü Derneği tarafın-dan hazırlanan Uluslara-rası Dersim İnsan Hakla-rı Film Festivali’nin 5.gününde, yönetmeliğiniDerviş Zaim’in yaptığıGölgeler ve Suretler fil-minin gösterimi yapıldı."Dersim'e baraj değil, si-nema istiyoruz" yazılıpankart açan halk, Cum-huriyet Caddesi üzerin-den Gole Çeto Parkı’nakadar yürüdü.

Sinemacılar adınaaçıklama yapan yönet-men Ümit Kıvanç şöylekonuştu:

"Bazı insanlar vardırsuya bakarlar ve sadecesu görürler, ama bazılarısuya bakıp, bundan nasılbaraj yaparsak daha çokpara kazanırız derler.Burada yaşanan tam birdoğa felaketidir."

Yönetmen Derviş Za-

im de bölgenin turizmeaçılması halinde ülkeyebüyük katkılarının olaca-ğını belirterek, ''Sadecebu yönüyle bile bakıldığızaman baraj yapılma fik-ri bana çok çekici gelmi-yor.

Başka birçok nedenlerdolayısıyla baraj meselesiçok yakın hissetmediğimbir mesele ama sadeceturizm ve doğa güzelliğiaçısından baksanız bileiki defa düşünmek zo-runda hissediyorsunuzkendinizi'' dedi.

Bu sene ilki gerçekleş-tirilen Uluslararası Der-sim İnsan Hakları FilmFestivali, Dersimlilerifilmler ve yönetmenleriy-le buluşturmuş oldu.

Festival programındaayrıca çocuklara özelfilm gösterimleri ve atöl-ye çalışmaları yer alıyor.

Bu atölyelerden birin-de Metin Kahraman ta-rafından gerçekleştirilenmasal dinletisi sonrasın-da çocuklar, kendi ma-sallarını oluşturup ma-saldaki karakterlereoyun hamuruyla hayatverdiler.

Harakiri’nin kapa¤›nda dergi "44 Pûr-i pak renkli sahife! ve içeride hal-i haz›rdaki isimve mahlaslara ilaveten daha nice mürekkep erbab› ve muharrirlerin ifltiraki ile defteridilüp dürülmüfl ayl›k nefl-e ve cambazl›klar mecmuas›" sözleriyle tan›t›l›yor.

Basın ve belgesel fotoğrafçılığı programları

Page 16: Halkın Sesi 133'üncü sayı

SOKAĞINSESİ 16

Halk›n Sesi3 Haziran 2011 / 16 Haziran 2011

Ü R E T E N B İ Z İ Z Y Ö N E T E N D E B İ Z O L A C A Ğ I Z

A dana’da Dev Sağlık-İş,SES ve TabipOdası’nın taşerona

karşı yürüttüğü ortak mücadele23 Mayıs günü büyük birkazanım elde etti: “Taşeronsağlık işçileri üniversiteyle 30gün içinde sözleşme imzalaya-cak ve üniversitenin asıl işçisisayılacaklar. Asistan hekimlerinçalışma koşulları iyileştirilecek,sağlık çalışanlarının ücretleriperformans sistemi öncesindekiseviyenin altına inmeyecek.”

“Bundan altı yıl önceBalcalı’da taşeron şirket yetkili-leri, bir avuç işçiyi hastaneninbodrumunda sıkıştırıp DevSağlık-İş’ten istifa etmeleriniistedi. İşte bu zaferi, oradatehdit edilen ama yılmayıpmücadele eden taşeron sağlıkişçileri kazandı.” Bu sözler eskiDev Sağlık-İş Genel BaşkanıDoğan Halis’e ait. Halkın Sesi,Balcalı’daki süreci başındansonuna kadar yaşayan DevSağlık-İş üyesi taşeron sağlıkişçileriyle konuştu.

BALCALI’NIN ÖYKÜSÜSES üyelerinin kendilerini

Dev Sağlık-İş yönetimiyletanıştırmasının ardındansendikalı olmaya karar verdik-lerini söyleyen Bülent Kaya,‘Sağlık işi bir ekip işidir,

parçalara ayrılamaz, sağlıktataşeron olmaz, insan ihaleyleçalıştırılmaz’ diyerek yolaçıktıklarını söyledi.

İşçilerden Atilla Kaya, ilkciddi kazanımlarının 2008yılında, işten çıkarılan 5 işçinintekrar işe geri dönmesinisağlamaları olduğunu belirtti.Bu süreçte işe iade davası açanişçiler şirketin adının değiştiğinifark ettiler. Güçlü eylemlersonunda taşeron şirket ‘Biryanlışlık olmuş’ diyerek 5 işçiyiişe almak zorunda kaldı.

Bugünkü kazanımın kapılarıise Çalışma Bakanlığı’ndan has-taneye gelen müfettişlerinraporuyla oldu. Raporla has-tanedeki ihalelerin muvazaalı(hileli) olduğu ve taşeron sağlıkişçilerinin asıl işverenininüniversite olduğu tespit edildi.17 Ekim 2009’da gerçekleştiri-len bu tespitin ardındanyaşananları OsmanAkmeşe’den dinleyelim:

“Bakanlığın kararının uygu-lanması için tescil işlemleriniyaptırmamız gerekti ancakÇalışma Bölge Müdürlüğü bize,bu işlere SGK’nın baktığınısöyledi. SGK ise, ‘Neredeçalıştığınız önemli değil, banaprimi kim yatırırsa onunişçisisiniz’ dedi. Bunun üzerineAnkara’ya bakanlığa gittik.

Bakanlık, yaşananların bir sis-tem sorunu olduğunu söyledive ‘Beraber çözelim’ dedi. Yanidevlet kendi görevini yapmadı.SGK, işçileri kadrosunaalmayan üniversite yönetimineve taşeron şirkete 22 bin 400’erlira para cezası kesti. Bu cezayı,bizi işe almadığı her ay kesme-leri gerekiyordu ama bir ay ce-za kestiler. Biz de bölge müdür-lüğüne durumu bildirdik. Bize‘mahkemeye gidin’ dediler.”

Bölge müdürlüğünde çalışanmemurlar hakkında suç duyu-rusunda bulunduklarınısöyleyen Atilla, Valiliğin, bumemurlar hakkında soruşturmayapılmasına izin vermediğinibelirtti. Bülent ise şunları söyle-di: “Böyle olunca o memurlarda ‘Nasıl olsa bize bir cezagelmiyor’ diyerek işi daha daazıttılar. Sonuçta üniversite deüst üste ihaleler yapmayabaşladı.”

Bu sürecin ardından üniver-site 9 defa ihale yapmayaçalıştı. Bu ihalelerin 5’i işçilertarafından fiilen engellenirken4’ü de Kamu İhale Kurumutarafından iptal edildi. 15Haziran 2010’da hemşire alımıiçin gerçekleştirilecek veaslında hukuksuz olan ihaleyiengelleyen sağlık işçileri “Çetekurup, ihaleye fesat

karıştırmak” suçuyla yargılandıve beraat etti.

İşçilerden Bülent, üniver-sitenin daha önceden tümhizmet alım ihalelerini birarada yapmaya çalıştığını ancakoluşan tepki sonrasında sonihaleleri parça parça yapmayaçalıştığını söyledi.

Üniversite kendi kadrosundaçalıştırdığı işçilere en düşükmemur maaşını vermek zorun-dayken, işi taşerona vererekasgari ücrete işçi çalıştırabiliyor.Taşeron şirket ise üniversiteyeasgari ücrete çalışacak işçileriihaleyle satıyor ve işçi başına enaz 400 lira kar yapıyor.

Kamu İhale Kurumu’nuninternet sitesini takip ettiklerinisöyleyen Bülent, ihaleninolacağı günü öncedenöğrendiklerini söyledi. “O günpolikliniklere gittiklerinde çevikkuvvet barikatıylakarşılaştıklarını belirten Bülent,“Biz de içeri girmek istedikfakat polis bize saldırdı. Tabiibu saldırı herkesin tepkisiniçekti. Şirket temsilcileri içerigiremeyince ihale iptal oldu.Ertesi gün de biz ihaleninyapılacağı salonun önündebarikat kurduk ve kimseyi içerisokmadık. Aynı hafta eylemlersebebiyle vali, davetli olduğupanele katılamadı. İhalenin

yapılamamasının ardındanbaşhekimin şirket temsilcileriniodasına çağırdığını ve zarflarınburada açıldığını da sonradanöğrendik. Bizim eylemlerdensonra asistan hekimler de kenditalepleriyle eylem yapacaklarınısöylediler. Sonra asistanlar,hekimler, sağlık çalışanları,akademisyenler ve biz birtoplantı yaptık; iş bırakma eyle-mi yapmaya karar verdik.Herkesin taleplerinin olduğuortak bir metin çıkardık ve16’sında eylemlere başladık. Birhafta sonra da kazandık.”

Bülent, eylemleri kırmakiçin doğumhanede fıtık ameli-yatı yaptırmaya kalkanbaşhekimin İl SağlıkMüdürlüğü’nden anestezisttalep ettiğini ancak protestolarsonucunda bu girişimin engel-lendiğini de belirtti.

‘KAYBEDECEKBİR ŞEY YOK’

“Son olarak, sizlerle üniver-sitenin asıl işçisi olaraksözleşme imzalanmazsa neyapacaksınız?” sorusuna ise tekses cevap verdi işçiler: “Dahagüçlü eylemler yapacağız.”Asgari ücretle çalıştıklarınısöyleyen işçiler “Bizim zatenkaybedecek bir şeyimiz yok”diye de eklediler.

Devrimci Sağlık-İş, 8’inci OlağanGenel Kurulu’nu 28-29 Mayıs

tarihlerinde İstanbul’dagerçekleştirdi. Genel kurula 19 kentve 50 hastaneden gelen Dev Sağlık-İş delegelerinin yanı sıra DİSK yöne-timinden Tayfun Görgün, İsmailYurtseven ve Ali Cancı;TMMOB’den Tores Dinçöz, TTByönetiminden Hüseyin Demirdizen;KESK yönetiminden Hamide Yiğit,Nakliyat-İş, Birleşik Metal-İş, Sosyal-İş, Dev Maden-Sen, Dev Yapı-İş,Tümka-İş, Basın-İş, Sine-Sen, Hava-İş, Enerji-Sen, SES ve Halkevlerigenel başkanları; Emekli-Sen vePetrol-İş yöneticileri, eski DevSağlık-İş Genel Başkanı DoğanHalis, eski DİSK Genel BaşkanıKemal Türkler’in eşi SebahatTürkler, eski DİSK Genel Başkanıve CHP milletvekili adayı SüleymanÇelebi katıldı. Direnişleri sürenOntex-PTT işçileri, Mas-Daf işçilerive Casper işçileri de genel kurulakatıldı. Genel kurulda yapılankonuşmalarda klasik sendikalanlayışın krizine işaret edilirken,birleşik mücadelenin öneminedeğinildi. Sendikacılarınkonuşmalarında AKP’ye karşı tepki-lerin yanı sıra CHP’ye de tepkiyoğundu.

Genel kurulda konuşan DevSağlık-İş Genel Başkanı ArzuÇerkezoğlu, birleşik mücadeleninönemine değindi ve “Yola yeniçıkmadık ama yol yeni açılıyor” dedi.Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin,“Her şeyi üreten işçi sınıfı nedenyönetmesin?” dedi ve emekçilerinsiyasete müdahale etmesi gerektiğinisöyledi. Birleşik Metal-İş GenelBaşkanı Adnan Serdaroğlu daBalcalı’da kazanıma ulaşan mücade-leyi selamladı ve “1980 sonrasındakorku bulaşıyordu artık cesaretbulaşmaya başladı” dedi. HalkevleriGenel Başkanı İlknur Birol, yeni işçisınıfı kitlesinin ayak seslerinin yük-seldiğini söyledi, demokratik kitleörgütü, sendika, dernek ne varsahepsinin temsil edildiği bir emekmeclisi kurulmasını önerdi. 1960-80arası DİSK’in, 1980 ve ‘90’lardaKESK’in emek mücadelesininbayrağını elinde taşıdığına değinenTTB Merkez Konsey üyesi HüseyinDemirdizen 2000’li yıllarda da bubayrağın Dev Sağlık-İş’in elindeolduğunu ifade etti. Sendika vedemokratik kitle örgütleri temsilci-lerinin konuşmalarında birleşikmücadele vurgusu ön plana çıkarkenDev Sağlık-İş’in 19 kentten gelendelegeleri de alanlarındaki mücadele

deneyimlerini paylaştı. Samsun Gazi Hastanesi’nde

direnişlerini sürdüren işçiler, AdanaNumune Hastanesi’nde direnişlerisonucu işlerine geri dönen işçiler,Adana Balcalı’da taşeronu tarihegömen işçiler, İstanbul’dakiOkmeydanı ve Koşuyolu has-tanelerinde direnerek işlerine geridönen işçiler, Ankara HacettepeHastanesi’nde direnerek işlerine geridönen işçiler, Diyarbakır, Dersim,Yüksekova ve Ağrı’da sendikalıoldukları için baskıya maruz kalan

aynı zamanda kirli savaşın etkileriniyaşayan işçiler, Taksim İlkyardımhastanesinde, Antalya’da veKocaeli’nde yaşadıkları sıkıntılarıdile getiren işçiler… Hepsinindilinde ortak bir cümle vardı:“Taşeronu sileceğiz.” Konuşmalarınardından işçiler akşam gerçekleştiri-len şenlikte eğlendi. Genel kurul 29Mayıs günü yönetim kurulununseçilmesinin ardından son buldu.Delegeler, oy birliğiyle Arzu Çerke-zoğlu’nun genel başkanlık görevinedevam etmesine karar verdi.

Tafleronu birlikte süpürdüler

Dev Sa¤l›k-‹fl üyelerine AKP’ninsa¤l›k sistemini de sorduk. Hastave hasta yak›nlar›n›n protestolarakat›lmas›n›n sebeplerinden biri deAKP’nin sa¤l›k politikalar›.

‹flçilerden Bülent Kayaanlat›yor:

“Baflbakan, Sa¤l›k Bakan›‘Sa¤l›kta devrim yapt›k’ diyor.Oysa ben çal›flt›¤›m hastanedetedavi olmak istedi¤imde bunun50 liras›n› bakanl›k ödüyor.

Diyelim ki, tedavi 200 lira tuttu.Bu 200 liran›n 50’sini bakanl›ködüyor, 150 liras›n› ben cebimdenödüyorum. E¤er param yoksa 12gün sonra 50 liral›k bir hak dahado¤uyor. Tekrar hastaneye geliyo-rum ve ayn› fleyleri yenidenyapt›r›yorum. Grip gibi hastal›klar-da 50 lira ifle yarayabiliyor ancaktümör varsa, fleker hastas›ysan 50liran›n hiçbir esprisi yok. ‹nsanlarda bunu biliyor.”

Dev Sağlık-İş Balcalı’da taşeronu silerek tarih yazdı. Taşeronu tarihe gömenler; bir zamanlartaşeron şirket yetkililerinin sendikalı olmamaları için hastane bodrumunda tehdit ettiği işçilerdi

AKP’nin 50 liralıksağlık sistemi

Bayrak Dev Sağlık-İş’in elinde

Sa¤l›kta dönüflümün en büyükma¤durlar›ndan biri de asistan hekimler.

Asistanl›¤› geçebilmesi ve hekim ola-bilmesi uzman hekimin iki duda¤›aras›nda olan asistan hekimler, hekimlertaraf›ndan insanl›k d›fl› muameleleremaruz kal›yorlar. Hakaretlerin yan› s›rahekimler, asistan hekimleri daha fazlaçal›flmas› için zorluyor. ‹nsanca yaflayacakbir ücret için ayda en az 12 defa nöbettutmas› gereken asistan hekimlere nöbetertesi izin verilmiyor. Bu uygulamalar›nüzerine performans sistemi de eklenincesa¤l›k çal›flanlar› içinde en büyük tepkiasistan hekimlerden geliyor. Sa¤l›khizmetinin nitelikli bir flekilde ver-ilebilmesi için, bir asistan hekimin gündeen fazla 40 hastaya bakmas› gerekiyorancak bu say› bugün 100 ve performanssistemiyle daha da artacak.

Nitekim Balcal›’daki Devrimci Sa¤l›k-‹flüyesi Bülent Kaya’n›n dedi¤i gibi oldu:“Can› yanan eylem alan›na inecek ve biz-

imle birlikte mücadele edecekler” Asistanhekimler, nisanda alanlara indiler.Çal›flma koflullar›n›n iyilefltirmesi içinEdirne, ‹zmir, Adana ve Antalya’da iflb›rakma eylemleri yapan asistanlar tümdirenifllerinde taleplerini hastane yöne-timlerine kabul ettirdi ve taleplerinintakipçisi olacaklar›n› gösterdi. Son olarakAntalya’daki Akdeniz ÜniversitesiHastanesi’nde 24 May›s günü kazan›maulaflan asistanlar hekimler, performanssisteminin kalkmas› için ülke çap›nda birmücadele yürütülmesi gerekti¤ini ve bumücadelenin, tüm sa¤l›k çal›flanlar›ylabirlikte yürütülmesi için çal›flacaklar›n›belirttiler.

Direnişin asistanları

SSoollddaann ssaa¤¤aa:: BBüülleenntt KKaayyaa,,OOssmmaann AAkkmmeeflflee,, AAttiillllaaKKaarraa