T.C.
GAZ� ÜN�VERS�TES� SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ
ARKEOLOJ� ANAB�L�M DALI
ARKEOLOJ�K ve F�LOLOJ�K BELGELER I�I�INDA
FR�GLER
YÜKSEK L�SANS TEZ�
Hazırlayan
Tülin KAYA
Tez Danı�manı
Doç. Dr. S. Yücel �ENYURT
Ankara - 2007
ÖNSÖZ
Yüzyıllar boyunca do�u ve batı uygarlıkları arasında bir köprü vazifesi
görmü� olan Anadolu toprakları çe�itli medeniyetlerin geçi� bölgesi olmu�tur.
M.Ö. 12. yüzyılda dünya tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul
edilen Ege Göçleri ya da Deniz Kavimleri Göçü sonucunda Anadolu hareketli
dönemlerini ya�amı�tır. Hitit �mparatorlu�u çökmü� ve Anadolu’da yeni
kültürler filizlenmeye ba�lamı�tır. M.Ö. 8. yüzyılın ikinci yarısında siyasal
birli�ini olu�turan Frig Devleti, do�u ve batı medeniyetleri arasında kendine
yer edinmi� ve güçlü bir devlet haline gelerek, Anadolu’nun siyasal ve kültürel
olu�umuna etki etmi�tir.
Bu çalı�mada, Frigler’in köken sorunuyla ilgili tartı�malar ele alınarak,
Frig Devleti’nin olu�um süreci, kültürel ve sosyo-politik yapısı, arkeolojik ve
filolojik belgeler ı�ı�ında incelenmeye ve irdelenmeye çalı�ılmı�tır.
Yüksek Lisans tezi konu seçiminde ve tez olu�um a�amasında beni
yönlendirmi� ve desteklemi� olan hocam sayın Doç. Dr. S. Yücel �enyurt’a
te�ekkürü bir borç bilirim.
Ayrıca Fransızca metinlerin okunması ve çevirisinde yardımlarını
esirgemeyen ve çalı�mam boyunca bana destek olan Gönül Kaya’ya
te�ekkür ederim.
ii
��NDEK�LER
Sayfa
ÖNSÖZ ............................................................................................................ i
��NDEK�LER ................................................................................................. ii
G�R�� ..............................................................................................................1
I. BÖLÜM
M.Ö. 1200-750 TAR�HLER�NDE ANADOLU VE FR�GLER�N TAR�H
SAHNES�NE ÇIKI�I
1.1. Co�rafi Özellikler......................................................................................3
1.2. Tarihsel Çerçeve......................................................................................4
II. BÖLÜM
FR�GLER VE FR�G DEVLET�
2.1. “Frig” Adının Kökeni ...............................................................................15
2.2. Frig Kültürü’nün Ana Hatları...................................................................16
2.3. Frigler’in Sosyo-Politik Yapısı ................................................................22
III. BÖLÜM
FR�GLER’�N KÖKEN�NE I�IK TUTAN ARKEOLOJ�K VER�LER
3.1. Seramik..................................................................................................26
3.2. Kaya Anıtları ve Tasvir Sanatı................................................................31
3.3. Ölü Gömme Adetleri ..............................................................................36
IV. BÖLÜM
FR�GLER’�N KÖKEN�NE I�IK TUTAN F�LOLOJ�K BELGELER
4.1. Yazı ve Dil..............................................................................................43
4.2. Frig Dönemine Ait Yazılı Kaynaklar .......................................................47
4.2.1. Frig Yazıtları ...............................................................................47
4.2.2. Asur Kaynakları ..........................................................................51
4.3. Frig Dönemi Sonrasına Ait Yazılı Belgeler .............................................56
iii
4.3.1. Antik Yunan Kaynakları ..............................................................56
4.3.2. Eski Ahit (Tevrat) ........................................................................62
SONUÇ .........................................................................................................63
KAYNAKLAR ...............................................................................................65
RES�MLER ...................................................................................................69
ÖZET ............................................................................................................89
ABSTRACT ..................................................................................................90
G�R��
“Arkeolojik ve Filolojik Belgeler I�ı�ında Frigler” konulu bu çalı�manın
kapsamını, Frig tarihi ve kültürü ile ilgili arkeolojik ve filolojik belgelerle bu
toplumun genel kimli�inin ortaya konulması, bunun yanı sıra Frigler’in kökeni
sorununa da ı�ık tutacak verilerin incelenmesi olu�turmaktadır.
M.Ö. 12. yüzyılın ba�larında Ege Göçleri’yle Anadolu’ya akın eden
çe�itli kavimler, Anadolu’nun siyasal ve kültürel yapısında de�i�iklikler
meydana getirmi�tir. Anadolu’nun siyasal ve kültürel yapısına yön veren bu
kavimlerden biri de Friglerdir. Yazılı belgelerde me�hur kralları Midas ile
tanınan Frigler M.Ö. 8. yüzyılın ikinci yarısında siyasal birli�ini sa�lamı� ve
ba�kenti Gordion olan bir devlet kurmu�lardır. Frigya olarak antik
kaynaklarda geçmekte olan co�rafyanın tam olarak hangi bölgeleri kapsadı�ı
ve bu co�rafyada ya�amı� ve kendilerine Frig adı verilmi� toplumların köken
ve etnik açıdan ba�larının ne oldu�u günümüzde de bilim adamları
tarafından halen tartı�ılmaktadır. Bu çalı�mada Frigler konusunda bugüne
dek yapılan tüm arkeolojik ve filolojik çalı�malara ait yerli ve yabancı
kaynaklar bu tartı�malar çerçevesinde yeniden de�erlendirilerek Frig kimli�i
ve kökeni konusundaki verilerin bir araya getirilmesi amaçlanmaktadır.
Çalı�manın birinci bölümünde, Friglerin Orta Anadolu’da tarih
sahnesine çıkı�ı ile ilgili olarak Anadolu’nun M.Ö. 1200-750 arası tarihi
co�rafyası ana hatlarıyla ele alınmı�tır. Bu kapsamda öncelikle Frig
kültürünün yayılı� alanının co�rafyası irdelenmi� ve filolojik belgelere
dayanılarak da genel bir tarihsel çerçeve olu�turulmaya çalı�ılmı�tır.
Böylelikle Frigler’in Anadolu’ya nereden, ne zaman ve nasıl geldikleriyle ilgili
veriler ve çe�itli görü�ler bir araya getirilmi�tir.
“Frig” adının kökeni, Frig kültürünün ana hatları ve Frigler’in sosyo-
politik yapısı alt ba�lıkları altında Frig Devleti’nin ortaya çıkı�ı ikinci bölümü
olu�turmaktadır.
2
Üçüncü bölümde, Frigler’in kökenine ı�ık tutan arkeolojik veriler
seramik, tasvir sanatı, ölü gömme adetleri, yazı ve dil alt ba�lıklar halinde
anlatılmı�tır. Bu bölümde köken sorunu somut örneklerle ele alınmaya
çalı�ılmı�tır.
Dördüncü bölümde, Frigler’in kökenine ı�ık tutan filolojik belgeler
incelenmi�tir. Frig dönemi yazılı kaynakları Frigya yazıtları ve Asur kaynakları
ba�lıkları altında, Frig dönemi sonrasına ait yazılı belgeler ise Antik Yunan
kaynakları ve Eski Ahit (Tevrat) ba�lıkları altında anlatılmı�tır.
Sonuç bölümünde ise çalı�manın tamamından elde edilen verilerden
hareketle arkeolojik ve filolojik belgeler ı�ı�ında Frigler ve Frigler’in köken
sorunu hakkında ula�ılan sonuçlar sunulmu�tur.
Arkeolojik ve Filolojik Belgeler I�ı�ında Frigler adlı bu çalı�ma ile ilgili
makale ve kitap taraması yapılmı�, konu ile ilgili daha önce yapılan tezler
gözden geçirilmi�tir.
3
I. BÖLÜM
M.Ö. 1200-750 TAR�HLER�NDE ANADOLU VE FR�GLER�N TAR�H
SAHNES�NE ÇIKI�I
1.1. CO�RAF� ÖZELL�KLER
Friglerin Anadolu’ya gelerek devlet olmadan önceki Frigya co�rafyası
hakkında kesin bilgilere ula�ılamamaktadır.
Genel olarak, Anadolu’da Frig kökenli ve Frigce konu�an yo�un
nüfusun ya�adı�ı bölgeye Frigya denmektedir. Bu adın, “co�rafi” bir deyim
olarak M.Ö. 6. yüzyıldan Bizans döneminin sonuna kadar kullanıldı�ı
belirtilmektedir.1 Sevin, M.Ö. 8. yüzyılda Midas’ın krallı�ı sırasında Küçük
Asya’daki Frig etki alanının Kızılırmak’ın batısında ve do�usunda oldukça
geni� bir bölüme yayıldı�ını, ancak bu yayılım alanının, Klasik Frigya bölgesi
sınırlarıyla fazla ili�kili olmadı�ını ifade eder.2 Klasik Frigya bölgesinin genel
olarak, do�uda Kappadokia, sonraları Galatia; güneyde Lykaonia, Pisidia
bölgeleri, Kabalis, Milyas ve Kibyratis yöreleri; batıda Mysia, Lydia, Karia;
kuzeyde de Bithynia ve Paphlagonia bölgeleriyle kom�u oldu�u
görülmektedir.3 (Resim-1)
Friglerin devlet olduktan sonraki co�rafi yayılım alanları ise Büyük
Frigya ve Küçük Frigya olarak varlı�ını sürdürmü�tür.4
1 Sevin, 2003: 238. 2 Sevin, 2001: 195. 3 Sevin, 2001: 195. 4 Bu konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Sevin, 2001: 195-200.
4
1.2. TAR�HSEL ÇERÇEVE
M.Ö. 13. yüzyılın ortalarından sonra Orta Avrupa’da5 ve Ön Asya’da
Ege Göçleri’ni hazırlayan kavimler hareketi meydana gelmi�tir. Yerlerinden
oynatılmı� olan Ege ve Anadolu kavimleri Libyalı’larla birle�erek Mısır’a
geçmi�ler ve kral Merneptah’ın kar�ısına çıkmı�lardır6
Mısırlılar tarafından M.Ö. 1230’lara do�ru Delta bölgesinde yenilen
deniz kavimleri içinde Akayiva�alar, Tur�alar, Lukalar, �erdanalar,
�ekele�ler’in varlı�ı söz konusudur. Akayiva�aların güney Anadolu’da , ya da
Kıbrıs ve Rodos gibi adalarda oturan Ahhiyavalılar; Lukaların sonraki
Likyalılar; Tur�aların ise Anadolu’dan ayrıldıktan sonra �talya’ya geçmi� olan
Tirsenler veya Etrüskler oldukları dü�ünülebilece�i ve �erdanalar’ın, Mısır’da
yenildikten sonra Sardunya Adası’na geçenler; �ekele�ler’in, Sicilya’ya
geçen Sikuller olabilece�i varsayılmaktadır Mısır zafer yazıtlarına bakılarak
Mısır’ı ciddi bir �ekilde korkutan bu insanların büyük kısmının Aka ve
Libyalılardan olu�tu�u savunulur.7
Bu göçler hakkında bilgi veren Mısır vesikalarından Merneptah’ın
(M.Ö. 1229-1220) ilk yıllarına ait olan bir vesikada, dı� memleketlerden
kısaca bahsedilirken “Hitit memleketi barı� içindedir” denilmektedir. Bu
vesikaya göre; Hitit Devleti’nin bu sırada henüz ayakta oldu�u anla�ılmı�tır.8
Fakat Ön Asya dünyasını altüst eden asıl büyük kavimler hareketinin
M.Ö. 12. yüzyıl ba�larında oldu�u belirtilir. Ön Asya’nın batısında ve
güneyinde oturan birtakım kavimlerin, büyük devletlerden ise bazılarının
tümüyle ortadan kalktı�ı ve birçok Ege ve Anadolu kavminin kadın ve
çocuklarıyla birlikte Mısır kapılarına dayandı�ı görülmü�tür.9
Veli Sevin, bu göç dalgası ile ilgili olarak bu kavimler hareketinin
köklerinin, o zamanlar daha henüz tarih öncesi ça�larını ya�ayan Orta
Avrupa’da bulunmu� oldu�undan bahsetmi�tir. M.Ö. 2. bin yılda Balkan
5 Alexiou, 1991: 79. 6 Mansel, 1999: 87. 7 Çaypınar, 1991: 34. 8 Çaypınar, 1991: 34. 9 Çaypınar, 1991: 34.
5
yarımadasının güneybatı bölgelerinde Traklar’ın varlı�ının bilindi�inden ve
Illiryalılar’ın buraya girince, bazı Trak kabilelerinin bo�azlar üzerinden
Anadolu’ya geçerek bu ülkenin batı ve kuzeyinde oturan bazı kavimlerle
birle�mi� oldu�unu belirtir. Bu göç dalgası gitgide büyüyerek Hitit Devleti’ne
saldırmı�, �ehirleri, kasabaları yakıp yıkıp bu devleti ortadan kaldırmı� ve
aynı zamanda Anadolu’nun etnik ve sosyal bünyesinde de büyük
de�i�ikliklere neden olmu�tur. M.Ö. 1190 yılından sonra ise Hititlere ait
haberlerin ortadan kalktı�ını belirten Sevin, bu kavimlerin yalnız Anadolu
de�il, do�u Anadolu üzerinden Kafkasya’ya; Suriye, Filistin üzerinden Mısır
kapılarına dayanmı� oldu�undan bahsetmektedir.”10
Sevin, M.Ö. 2. binyılın son yüzyılları içinde Mitanni ve Hitit
�mparatorluklarının ardı ardına yıkılı�ının Yakın Do�u’da siyasal dengenin
bozulmasına yol açtı�ını belirtmektedir. Bunun olumsuz etkilerininse en çok
Do�u Anadolu’nun batı ucundaki, halen Alzi adını ta�ıyan Elazı� ovaları ve
çevresinde görüldü�ünü, önce Hurri kökenli, yerli ��uwa, Al�e krallıklarının ,
sonra da Hitit �mparatorlu�u’nun sınırları içinde kalan bölgenin yeni göçlere
sahne oldu�unu, yakılıp yıkılan kentlerin ve otorite bo�lu�unun sonuçta
büyük bir kaos yarattı�ını, nüfusun arttı�ını, Hititli özellikleri a�ır basan
yerle�ik ya�am düzeninin geriledi�ini ve kırsal karakterli farklı kültür
elemanlarının belirmeye ba�ladı�ını belirtmektedir.11 Asur Kralı I. Tiglath –
Pileser’in (M.Ö. 1115 – 1077) kayıtlarına göre çe�itli kabileler çevresinde
örgütlenen bu halk Mu�ki adını almaktadır.12 Sevin, Hint Avrupa kökenli
olarak nitelendirdi�i Mu�kiler’in buraya Güney Kafkasya üzerinden gelmi�
olabileceklerini belirtmekle birlikte, onların batıda Keban yöresinden do�uda
Bingöl Da�ları’na kadar uzanan bölgede, kimi göçebe ya da yarı göçebe, kimi
de küçük köylerde olmak üzere, yarı yarıya topra�a gömülü kulübelerde
ya�adıklarını ve be� bey tarafından yönetildiklerini ifade etmektedir.13
10 Çaypınar, 1991: 35. 11 Sevin, 2005: 67. 12 Sevin, 2005: 67. 13 Sevin, 2005: 67.
6
Sevin, Do�u Anadolu’nun do�usundaki Van Gölü havzası ve
çevresinin bu geli�melerden fazla etkilenmemi� oldu�unu belirtir.14 Ancak
burada da M.Ö. 2. bin yılın ba�larından beri sürüp giden pastoral karakterli
Orta Tunç Ça�ı kültürünün M.Ö. 1400’lerden sonra, yani Hitit
�mparatorlu�u’nun yıkılı�ından iki yüzyıl kadar önce yerini daha farklı bir
toplumsal örgütlenme modeli ve kültüre bırakmaya ba�ladı�ını, ya�am
alanlarının seçiminde yeni ölçütler belirdi�ini ifade eder. Yakla�ık bin yıllık bir
aradan sonra sabit yerle�im alanlarına do�ru yeniden bir e�ilimin varlı�ı göze
çarpmı�tır.15 Sevin, bu e�ilimin temel nedenini zenginlik ve mal varlı�ının
giderek artması temeline dayandırır ve bazılarının Van, Mu�, Bitlis, A�rı ve
I�dır illerine da�ılarak, surlarla berkitilmi� �ato benzeri küçük kaleler
kurduklarını açıklamaktadır.16 Benzer geli�melerin tüm Güney Kafkasya’da
da görüldü�ü ve aynı zamanda kuzey bölgesindeki Sevan (Gökçegöl) ve
Çıldır gölleri ile Kars çevresinin, Witeruhi, Lusa, Katarza, Arquqiu, Kamaniu
gibi a�iretlerden olu�an güçlü Etiu konfederasyonunun egemenlik alanı
oldu�u belirtilir.17 Erzurum’un güneyinden, kuzeydo�uda Oltu ve Çoruh
vadisine do�ru uzanan yörenin �a�ki, Ardaraki, Baltulhi ve Qabilu gibi
boyların meydana getirdi�i Diauehi denen bir ba�ka a�iretler birli�inin
denetimi altında oldu�u görülür. Güneydo�u’da Büyük Zap’ın kaynaklarından
Van Gölü’nün do�u ve kuzeyine do�ru uzanan geni� toprakların, Asurluların
topluca “Uruatru” dedi�i Himme, Uatqun, Barqun, Salua, Halila, Luha,
Nilipahru ve Zingun adlı sekiz büyük a�iret boy arasında payla�ıldı�ı ifade
edilir.18 Kayalıklar üzerinde yükselen fakat yeri bilinmeyen Arina adlı bir da�
kalesi ile elli kadar yerle�im yerine da�ıldıkları görülmektedir. Gölün güney ve
batısındaki Mu�, Bitlis, Bingöl ve Hakkari da�lık bölgelerinin “ Nairi Ülkeleri”
adı altında, sayıları altmı�a ula�an beyler tarafından yönetildi�i ve Toroslar’ın
güney eteklerinde Botan, Garzan, Batman ve Dicle’nin a�a�ı çı�ırları
arasındaki Siirt, Batman ve Diyarbakır illerine yayılmı� yörenin ise topluca “
14 Sevin, 2005: 68. 15 Sevin, 2005: 68. 16 Sevin, 2005: 68. 17 Sevin, 2005: 68. 18 Sevin, 2005: 68.
7
�ubaru (Subartu) Ülkeleri” denen Kutmuhi, Bu��i, Mummi, Alzi, Madani,
Nihani, Alaia, Teburzi ve Burukuzzi adlı küçük beyliklere ayrıldı�ı ifade
edilir.19 Sevin, bunlardan Alzi ve Burukuzzi’de oturan göçmen halkın Mu�kiler
oldu�unu belirtmektedir.20
Büyük Hitit �mparatorlu�u’nda II. �uppiluliuma’dan itibaren yazılı
vesikaların sona erdi�i ve bunun yanında Anadolu’nun çe�itli yerlerinde
Troya, Ali�ar, Alacahöyük, Bo�azköy gibi �ehirlerde yapılan kazılarda M.Ö.
12. yüzyıla ait kültür tabakaları üzerinde kalın bir kül tabakası görüldü�ü
belirtilmektedir.21 Bununla birlikte, Mısır Kralı III. Ramses’in ( M.Ö. 1198 –
1167) yazıtlarında ve resimlerinde bilgiler açı�a çıkmı� ve M.Ö. 1190’da
firavunun kazandı�ı büyük zafer Medinet – Habu mabedinin duvarları
üzerinde hem hiyeroglif yazı, hem de resimlerle anlatılmı�tır: “ Hatti
ülkelerinden hiçbiri bunların saldırısına dayanamadı. Kode, Karkamı�, Arzava
ve Ala�ya (Kıbrıs), Ugarit tahrip edildi. Bu insanlar, Amurru ülkesinde bir
yerde ordugahlarını kurdular. Buranın halkını sanki hiç yokmu� gibi
mahvettiler. Bunlar önlerinde bir ate� perdesi bulundurmak suretiyle Mısır
üzerine yürüdüler. Bunlar arasında Pelest, Tur�a, �erdana, �ekele�, Zakkari,
Danuna ve Vava�lar vardı. Bu insanlar, dünyanın kenarındaki ülkelere bile el
uzatıyorlardı. Kalpleri iman dolu ve kendi kendilerine planlarımızı
ba�arıyoruz” �eklinde okunmu�tur.22
Strabo’ya göre bu göç olayı M.Ö. 13. yüzyılın sonlarındaki Troya
Sava�ı’ndan hem önce ve hem de sonra kısa süreler halinde olmu�tur.23
Lydialı tarihçi Ksantos ise göçün bu sava�tan sonra, Mysialıların göç
hareketleriyle birlikte yapıldı�ını bildirir.24 Bu göçlerle birlikte Anadolu’ya akın
etmi� olan kabileler arasında Frigler de gösterilmektedir. Strabo ve
Herodotos Frigler ile Brigler’i aynı insanlar olarak göstermi�ler,25 fakat
19 Sevin, 2005: 68. 20 Sevin, 2005: 69. 21 Çaypınar, 1991: 35. 22 Çaypınar, 1991: 35-36. 23 Strabon, XIV, 680-681. 24 Sevin, 1982: 231. 25 Strabon, XII, 544 ; Herodotos, VII, 73.
8
Anadolu ve Balkanlarda Brig ve Friglerin aynı halktan ve bir parça olduklarını
ve Brig ve Friglerin daha yakın bir ba�a sahip olduklarını
kanıtlayamamı�lardır. 26
Petrova, Frig – Brig ili�kisini arkeolojik açıdan de�erlendirerek,
Balkanların güneybatısında Brig nüfusunun varlı�ının söz konusu oldu�unu
belirtir. Erken Tunç Ça�ı’ndan Demir Ça�ı II’ye kadar tümülüslerde bir
süreklilik görüldü�ünü ve bu süreklili�in Erken Tunç Ça�ı’nda halkların
yerle�ti�ine ve M.Ö. 2. ve 1. bin yılın ba�langıcı boyunca bu bölgede
ya�amlarını sürdüklerine i�aret etti�ini vurgular. Petrova, gömü çe�itleri ve
maddi kültürün özel niteliklerini göz önünde bulundurarak bazı kültürel
grupların daha sonra etnik gruplar olarak tanımlanabilece�inden bahseder.
Balkanların farklı bölgelerine yerle�en proto-halkların, farklı kültürel gruplar
olarak ön plana çıktıklarını ifade eder. Bu halklar, Balkanların batı kısmında,
proto-Illyrianlar, Do�u’da Proto-Trakyalılar, Güney’de Hellenler, Orta
Balkanların kuzey kısmında Proto -Daco Mysianlar ve Orta Balkanların
güneybatısında Proto – Brigler olarak kar�ımıza çıkmaktadır. Petrova, Proto-
Brig ve Proto-Mysian kümelerinin , büyük olasılıkla M.Ö. 2. bin yılın ortasında
Anadolu’ya göç etmi� olabileceklerinden bahseder.27 Kanıt olarak tarihi
kaynakları ve hepsinden önce Ilyada’da, Troya sava�ından uzun zaman önce
bu bölgeyi bir nüfusun i�gal etmi� oldu�unu gösterir.
Petrova, Arkeologların, tarihçilerin ve dilbilimcilerin net bir yargıya
varı�larının temelindeki dü�ünceden hareketle, bu göçün Briglerin Anadolu’ya
do�ru olan ilk göç dalgası olabilece�ini ileri sürer.28
Petrova’ya göre, Brigler tarafından göçlerin ikinci dalgasını,
Güneydo�u Avrupa’dan Trakyalı ve Mysialı olan predominant halkların, Troya
Sava�ı’ndan sonraki dönemde Anadolu’ya yerle�meleri olu�turmaktadır.29
Avrupalı göçmenlerin yerle�tikleri Troya 7b2’nin maddi kültüründeki
de�i�imlere etki etmedikleri için göçlerin bu a�amasında, Briglerin
26 Petrova, 1998: 45. 27 Petrova, 1998: 47. 28 Petrova, 1998: 47. 29 Petrova, 1998: 47.
9
muhtemelen çok sayıda olmadıklarını,30 bu göç dalgasının temel olarak ,
arkeolojik bulguların temeline kurulmu� oldu�unu ve aynı dönemde, �talya’nın
ilerisine do�ru, Anadolu’dan Balkanlara da hareketlerin var oldu�unu ifade
etmekle birlikte Petrova, eski yazarların bilgisinin tartı�maya yol açtı�ını da
söylemektedir.31 Antik yazarların Troya Sava�ı’ndan önce ve sonra
Anadolu’ya do�ru Brig ve Friglerin göçlerine ve aynı zamanda Anadolu’dan
Balkanlara do�ru da Frig göçlerinin varlı�ına dikkat çektiklerini açıklar.32
Petrova, Brigler tarafından yapılan göçün büyük bir olasılıkla üçüncü
a�aması oldu�unu kaydeder.33 Bu göçün, kuzeybatı Yunanistan ve Epirus’ta
bulunan de�i�ikliklerle kanıtlanabilirli�ini Bubushti, Vergina ve Pateli’deki
Briglere ait olan yerle�imlerde hayatın tam durması, Vitsa’da oturanların
sayısında ani bir dü�ü� ve Ohrid bölgesindeki buluntuların bo�lu�uyla
açıklar.34 Bu de�i�imlerin, M.Ö. 800-700 civarında, büyük olasılıkla, Ilirya ve
Makedonya etnik topluluklarının do�u�u ve onların bu topraklardaki do�rudan
baskısı nedeniyle oldu�unu belirterek, Balkanlardan bu göçlerin sonrasında,
Anadolu’daki Frig yerle�iminin olu�umunun do�rulandı�ını söylemektedir.
Do�u Akdeniz bölgesinin i�galinin, aslında bir co�rafik bölgeden di�erine bu
etnik toplumun ço�unlu�unun bir göçü sebebiyle oldu�unu ve Frig nüfusunun
Anadolu grubunun, Do�u Akdeniz’in ve özellikle Helen uygarlı�ının geli�imi
için büyük kültürel ve tarihi önemlili�e sahip oldukları bir devlet yarattıklarını
ifade etmektedir.35
Tarihi kaynakların, Ilyada hariç, temelde klasik dönemle sınırlı
oldu�unu belirten Petrova, antik yazarların raporlarında, daha sonraki
dönemde, Pelagonia’da ve güneyde Thesprothians arasında; Lichnydus gölü,
Durrachium çevresindeki bölgede, Balkanlarda Briglerin yerle�im alanlarını
gösterdiklerini belirtir.36 Petrova, Herodotos’un Vardar Nehri’ndeki Axius’un
30 Petrova, 1998: 47. 31 Petrova, 1998: 47. 32 Petrova, 1998: 47. 33 Petrova, 1998: 47. 34 Petrova, 1998: 47. 35 Petrova, 1998: 49. 36 Petrova, 1998: 49.
10
do�u bölgesine, Trakyalı Brigleri yerle�tirdi�inden ve gerçekte bunların, M.Ö.
5. ve 4. yy. boyunca tamamen asimile olan Trakya bölgesindeki Briglerin
yerle�im bölgeleri oldu�undan bahseder. M.Ö. 5. yy. dan yazarların, Frigler
olarak, Troya ve Troyalıları anlattıklarını açıklayan Petrova, Mu�ki sorunuyla
ilgili olarak: “ Herodot tarafından Frig kralı Midas’ın söz edili�i, Frigya-Midas
ve Mu�ki-Mita arasındaki ba� sorusunu açmı�tır.” �eklinde bir yorum
yapmı�tır. Petrova, Mu�ki adınınsa Asur kaynaklarında görülen bir halk ismi
oldu�unu belirtir.37
Mita ve Midas’ın köken payla�ımındaki fikirlerin, Frig ve Mu�ki gibi
ayrıldı�ına38 dikkat çeken Petrova, Barnett’in tezinde Mu�kilerin birkaç
Anadolu kabilelerinin bir akrabası oldu�uyla ilgili ifadesine kar�ılık, Frig
halkının Balkan unsurundan ayrı dü�ünülemeyece�ini belirtir.39 Petrova,
“M.Ö. 2. ve 1. bin yıl boyunca Balkanlardaki Brig nüfusunun önemi, ayrı bir
etnik topluluk olarak, Hellen uygarlı�ına etki eden güçlü bir Frig devletinin bir
çekirde�ini olu�turmu�tur” 40 ifadesiyle Frigleri Trak kabilesi olan Brigler
olarak açıklar.
Bu görü�ler, beraberinde Frigler’in Ege Göçleri ile mi geldikleri ve Asur
vesikalarında adı geçen Mu�kiler mi oldukları41 sorularını ortaya
çıkarmaktadır.
Friglerin Ege Göçleri ile geldiklerini kabul edenler, Asur vesikalarında
adı geçen Mu�kilerin, Frigler oldu�unu da söylemektedirler. Nitekim, Asur
Kralı II. Sargon’un (M.Ö. 724 – 705) sava�tı�ı Mu�ki kralı Mita ile Yunan
efsanelerindeki Frig kralı Midas’ın aynı ki�i oldu�unu ilk defa Hugo Winckler
ileri sürmü�tür. Hogarth, Mita kelimesinin Romalılardaki Sezar, Hititlerdeki
Labarna gibi �ahıs ismiyken, sonradan unvan haline gelen bir kelime
oldu�unu söylemi�tir. Bunlardan ba�ka, Mu�kilerin Herodotos’ta adı geçen
Mu�elerle, Tevrat’taki Mesehlerle, Kilamuva kitabesindeki Me�kablarla ilgili
37 Petrova, 1998: 49. 38 Petrova, 1998: 49-51. 39 Petrova, 1998: 51. 40 Petrova, 1998: 51. 41 Çaypınar, 1991: 39.
11
olabilece�i de ileri sürülmü�tür. Batı Anadolu’ya Ege Göçleri ile gelen
Mysialılarla ilgili olabilece�i de söylenmi�tir.42
Çaypınar, Gurney’e dayanarak, bir Hitit metninde II. Sargon’un
bahsetti�i kralın aynı ismini ta�ıyan Mita’dan Pahhuwa ülkesinin kralı olarak
bahseder. Hitit metninin bu ifadesine ra�men Mu�kilerle ili�kisine ait bir i�aret
görülememi�tir.43 Mu�kilerin Friglerle bir ili�kisi olup olmadı�ı sorunuyla ilgili
olarak Gurney’in bu Mita adına dayanarak, Mu�kiler Ermenistan yüksek
yaylasını, Hitit �mparatorlu�u’nun yıkılı�ından önce ele geçirdilerse, Trak asıllı
Friglerle aynı olmayacaklarını belirtti�inden ve tek isimden böyle bir sonuca
varılamayaca�ından bahsetti�ini açıklar.44 Çaypınar, Bittel’e dayanarak,
Mu�kilerin Anadolulu olduklarını, Avrupa’dan gelen Frigler tarafından do�uya
itildiklerini ve sonradan Friglerle Mu�kilerin karı�tırılmı� oldu�unu kabul
etti�inden bahseder.45 Götze ise Mu�kilerin Ege göçleri sırasında Ka�kalarla
birlikte olduklarını, kökenlerinde de ortaklık oldu�unu söylemekle birlikte,
Mu�kilerin Friglerle akraba olmalarının mümkün oldu�unu ifade eder.46
Högemann, tüm halkların, Frigler gibi di�erlerinden izole edilerek tespit
edilmelerinin mümkün olmadı�ından, Luviler tarafından Mu�ka diye
adlandırılan Frigler’in kesinlikle göç sonucu olarak gelmi� olduklarından ve
Troya’yı geçerek, Troya bölgesinin sınır nehri olan Aisepos’un (Gönen Çayı)
do�usunda “Hellespontos Frigyası”na yerle�tiklerinden bahsetmektedir.47
Sartiaux, Trak kaynaklı Hint-Avrupa dili konu�an Frigler’in Ege
Göçleri’yle Anadolu’ya geldiklerini savunmaktadır.48
Mellink, Midas ile Mita’nın aynı ki�i oldu�unu kabul etmekle birlikte,
Midas isminin Makedonyalı de�il, Anadolulu oldu�undan bahseder.49
Midas’ın hem Frig hem de Mu�kiler üzerinde egemen oldu�unu ileri süren
42 Çaypınar, 1991: 39. 43 Çaypınar, 1991: 40. 44 Çaypınar, 1991: 40. 45 Çaypınar, 1991: 40. 46 Çaypınar, 1991: 39-40. 47 Högemann, 2001: 59. 48 Sartiaux, 1928: 8. 49 Mellink, 1965: 320.
12
Mellink, onun Frig mi yoksa Mu�ki mi oldu�una kesin bir yanıt
verememektedir.50
Wittke ise, do�u ve kuzeydo�uda Ka�ka bölgesi yani Hitit
�mparatorlu�u ile kom�u olan Ma�a’lara dikkati çekmektedir.51 Kuzey
Anadolu’nun Demir Ça�ı dönemi boyunca Balkan göçlerine u�radı�ını
belirterek, 13. yy.da Hitit kaynaklarında adları Troia/Wilusa ile ilintili olarak
öne çıkan Ma�alıların Balkan kökenli olduklarını öne sürebileceklerini belirtir
ve Hitit kaynaklarında Ma�a ülkesi olarak geçen bölgenin antik kaynaklarda
adları Frigler, Mysler veya Tynler olarak geçen Balkan kökenli halklar
tarafından iskan edilmi� olmasının mümkün olabilece�inden bahseder.52
Wittke, Tunç Ça�ı’ndan Demir Ça�ı’na geçi� döneminde bu halk
topluluklarının büyüklü küçüklü gruplar halinde güneye yönelmi�
olabileceklerinden bahseder ve yeni gelen grupların Gordion’a yerle�erek
buranın Hitit �mparatorlu�u ve Arzawa’yı içine alan çekirdek bölge ve Ka�ka
Bölgesi arasında sınır bölgesi oldu�unu belirtir.53 Bölgenin Luvi Bölgesi
sınırları içinde ve büyük olasılıkla Hitit egemenli�i altında bulundu�unu
açıklayan Wittke, kentin o zamana kadar önemli merkez konumunda
olmadı�ı için Hitit egemenli�inin çöküntüye u�ramasından fazla etkilenmemi�
gözüktü�ünü ifade eder.54 Ayrıca, yeni gelenlerin Hitit �mparatorlu�u’nun
yıkılı�ına katkıda bulundukları ya da Gordion’un �iddet kullanılarak ele
geçirildi�ine dair herhangi bir ipucunun bulunmadı�ına dikkat çekerek,
yapılan kazı çalı�malarında, çanak çömlek, ev biçimleri, duvar yapı
tekniklerinde gözlemlenen ani de�i�ikliklerin buraya yerle�en ve arkeologlar
tarafından “Frigler” olarak tanımlanan “Balkan” kökenli bir toplulu�a i�aret
etti�ini belirtir.55
50 Çaypınar, 1991: 41. 51 Wittke, 2006: 13. 52 Wittke, 2006: 13. 53 Wittke, 2006: 13. 54 Wittke, 2006: 13. 55 Wittke, 2006: 13.
13
Wittke, Gordion56, Midas Kenti57, Beyköy58, Konya59 ve Bo�azköy60’de
Hitit ve Luvi etkilerinin oldu�unu göz önünde bulundurarak, kayna�mı�, iç içe
geçmi� birtakım farklı kültürel ö�elerin varlı�ının barı�çıl bir uyum süreciyle
gerçekle�ti�ini61 ifade eder.
Ege Göçlerinin dünya tarihinde bir dönüm noktası oldu�u
anla�ılmaktadır.62 �kinci bin yılın sonlarında aralarında bir denge kurmu� olan
Yakın Do�u’nun devletler sisteminin yıkılmı� oldu�u görülür. Bu göçlerden
Anadolu’nun zarar gördü�ü, birtakım Trak kavimleri ve bunlara akraba
kavimler tarafından i�gal edildi�i arkeolojik olarak kanıtlanmı�tır. Tunç ve
Demir ça�larını birbirinden ayırarak, Demir Ça�ı’nı ba�latan bu olayın en
önemli özelli�inin, iki farklı kültürler arasında sınır te�kil etmi� oldu�u63
varsayılır.
Hitit �mparatorlu�u’nun yıkılı�ından uzunca bir aradan sonra tekrar
sa�lam bir devleti M.Ö. 8. yüzyılın ikinci yarısında Friglerin olu�turmu� oldu�u
görülür.64 Midas’ın ba�kent Gordion’da tahta çıkmasının ardından Frig
Devleti Anadolu’da güçlü bir devlet haline gelmi�tir. Sevin, Midas’ın Asur’a
kar�ı ba�ımsızlık sava�ımı veren Taballı beylerle ili�ki kurarak Anadolu
üzerindeki Asur egemenli�ine kar�ı gelmeye ba�ladı�ından bahseder. Öyle
görünüyor ki, Frig Devleti’nin etki alanı giderek Orta Anadolu’nun büyük bir
bölümüne ve hatta zamanla Toroslar’ın güneyine yayılmı�, Frigler bu bölgede
uluslararası ili�kiler kurabilen etkin bir güç haline gelmi�tir.65
M.Ö. 8. yüzyılın sonlarına do�ru Do�u Anadolu’ya girmi� olan
Kimmerler, karı�ıklıklara sebep olmu�lar ve Orta Anadolu’ya do�ru yayılmaya
ve etkilerini Frig egemenlik sahası üzerinde hissettirmeye ba�lamı�lardır.66
56 Wittke, 2006: 14. 57 Wittke, 2006: 17. 58 Wittke, 2006: 20. 59 Wittke, 2006: 20. 60 Wittke, 2006: 22. 61 Wttke, 2006: 18. 62 Çaypınar,1991: 36. 63 Çaypınar, 1991: 37. 64 Çaypınar, 1991: 37. 65 Sevin, 2003: 241. 66 Sevin, 2003: 241.
14
Midas’ın tüm çabalarına kar�ın, Asurluların Gimmiri dedikleri, Tevrat’ta ise
Gimmiraya denen Kimmerler’in estirdikleri terör ve saldırılar önlenememi�tir.
Ba�kentinin yıkımı ve ya�malanmasına dayanamayan Midas, öküz kanı
içerek ya�amına son vermi�tir. Sevin, M.Ö. 7. yüzyıl Anadolu’sunda Midas’ın
rolünü ise Lidya’nın Gyges, Alyattes ve Kroisos gibi Mermnad sülalesi
krallarının üstlenmi� oldu�unu67 belirtir. Bundan sonraki yüzyıllar içerisinde
Friglerden devlet olarak bahsedilmez.
67 Sevin, 2003: 250-251.
15
II. BÖLÜM
FR�GLER VE FR�G DEVLET�
2.1. “FR�G” ADININ KÖKEN�
Frig adının kökeni ile ilgili olarak antik kaynaklar bilgi vermektedir.
Herodotos Frig adını: “ Makedonyalılar’a göre Frigler, Avrupa’da
oturdukları zaman Brig adını ta�ıyorlardı ve onların kom�ularıydılar. Asya’ya
geçtikten sonra yurtları ile birlikte adları da de�i�mi�tir”68�eklinde
yorumlarken; Strabon , Bryg’ler ve Phryg’lerin aynı insanlar oldu�undan
bahseder .69
Stefanos Byzantius , “Brix” adlı Thrak boyunun Illirya’ya yakın
bölgelerde ya�ayan Makedonya ulusu oldu�undan söz eder.70
Plinius da bazı otoritelerin Mysialılar, Phrygia’lılar ve Bithynia’lıların
isimlerini, Avrupa üzerinden geçip gelen göçmenler olan Loesi, Brygi ve
Thyni’lerden aldıklarını söylemektedir.71
Asur kaynaklarında Tiglath-Pileser I (M. Ö. 1115-1077)’in Mu�kilere
kar�ı yaptı�ı sava�larda birle�ik be� kralın idaresindeki yirmi bin ki�ilik bir
Mu�ki ordusunu ma�lup etti�i belirtilmektedir.72 Bu tarihten itibaren iki
yüzyıldan fazla bir süre Asur kayıtlarında “Mu�ki” ismi geçmektedir. Lloyd,
Mu�kilerin Yunan gelene�indeki Friglerle bir tutulabildi�inden bahsederken73,
Muller, “Mu�ki” isminin Anadolu kökenli oldu�undan ve Mu�kilerin
muhtemelen Friglerle birle�mi� olan yerli bir halk oldu�undan bahseder.74
68 Herodotos, VII, 73. 69 Strabon, XII, 544. 70 Akyıldız, 1997: 63. 71 Ak�it, 1993: 55. 72 Çaypınar, 1991: 29. 73 Lloyd, 1956: 191. 74 Muller, 1961: 52.
16
“Mu�ki” adı Asurlular tarafından “Batı Ülkeleri” anlamında da
kullanılmı�tır.75 Bu bilgiden ayrı olarak, Diker, “Frig” adının Anadolu’nun
batısı ve kuzeybatısında ya�ayan halk için genel bir terim olarak kullanılmı�
olabilece�ini belirtir.76 Strabon, Mysia (Anadolu’nun kuzeybatısında, kuzeyde
Bithynia ve Propontis, güneyde Lydia, batıda Ege Denizi, do�uda Phrygia’yla
sınırlanmı� bölge) ‘yı kırk stadion kadar geçtikten sonra “physas” denen üç
çukurun görüldü�ünden bahseder.77 “Bunların yukarısında topraktan fı�kıran
sıcak kütle olu�mu� tepeler uzanmaktadır. Bu tür toprak ba�cılı�a iyi uyum
sa�lar.”78 Strabon, bazı yazarların bu gibi yerlere bakarak , Dionysos’a (�arap
tanrısı) neden “Phrygenes” (Ate�ten do�mu�) dendi�inin iyi bir nedeni oldu�u
hükmüne vardıklarını79 söyleyerek bu bölgelerde volkanik alanların
varlı�ından bahsetti�i görülür. Bu tanım ise bugüne kadar savunulan Frig-
Brig paralelli�inden farklı olarak – Strabon’un ifadesi do�rultusunda – bu
bölgede ya�ayan halka bölgenin fiziksel özelli�i sebebiyle “Phrygenes”
(Frigenes) denebilece�i sorusunu ortaya çıkarmaktadır. Strabon’un bu
tanımı, yukarıda belirtilen Diker’in “Frig” adıyla ilgili tanımını destekler nitelikte
gibi görünmektedir.
2.2. FR�G KÜLTÜRÜNÜN ANA HATLARI
Frig kültürü ve mimarlı�ının geli�mi� bir özellik gösterdi�i
bilinmektedir.80 M.Ö. 1. yüzyılda ya�amı� olan Romalı tarihçi Vitruvius, Frig
evlerinin a�aç kütüklerinden yapıldı�ını, üzerlerinin de saz ve çamurla
kapatıldı�ını anlatır.81 M.Ö. 8. yüzyılın sonlarına ait Gordion evleriyle, M.Ö. 6.
yüzyılın ortalarına ait Pazarlı yapılarının bazıları ta� ve kerpiç kullanılarak
in�a edilmi�tir. Bu tür yapıların kerpiç duvarlarında yapıyı sa�lamla�tırmak
üzere a�aç dikmeler ve yatay hatıllar kullanılmı�, duvarlar, iç ve dı�
75 Çaypınar, 1991: 29. 76 Diker, 2000: 167. 77 Strabon, XIII, 628. 78 Strabon, XIII, 628. 79 Strabon, XIII, 628. 80 Sevin, 1982: 240. 81 Sevin, 1982: 240.
17
yüzeylerde, çivi kullanılmaksızın birbirine geçirilmi� ah�ap kasalar içine
alınmı�tır. Böylece hem sa�lamlık ve hem de estetik bir görünüm elde edildi�i
görülmektedir.82
Gordion kazıları (Resim-2) Frigler’in, Anadolu’da Troya I döneminden
beri kullanılan, önde bir giri� holü ve bunun arkasındaki büyük salondan
olu�an megaron planlı yapıları kullandıklarını ortaya koymu�tur.83 Bir saray
oldu�u dü�ünülen Gordion’daki 3 numaralı megaronun (18.30 x 30.40 m.
boyutlarında) iki katlı oldu�u dü�ünülür.84 Çatısı iki sıra ah�ap direk
yardımıyla kapatılmı� olan bu megaron, kentin en büyük yapısı olup en iyi
korunmu� olan iç avluda yer almaktadır. Bazı Frig evlerinin tabanlarının çakıl
ta�ından mozaiklerle kaplı oldu�u görülmü�tür. Örne�in, Gordion’daki 2
numaralı megaronun zemini, beyaz üzerine koyu kırmızı ve koyu mavi renkli
çakıl ta�larıyla olu�turulmu� geometrik motifli bir mozaikle bezelidir. (Resim-
3) Bunun, mozaik türünün en eski örne�ini temsil etti�i dü�ünülür.85 Buna
benzer ve fakat pi�irilmi� kilden, boyalı çivilerin zemine çakılmasıyla
olu�turulmu�, geometrik motifli di�er bir zemin mozai�i türü de Pazarlı
yapılarında kullanılmı�tır. Bu tür mozaik zemin, 7 cm. kadar uzunlu�unda,
ba�ları küresel , siyah ve krem renkte pi�mi� toprak çivilerin kil zemin üzerine
geometrik bir bezeme üslubuyla dizilmesiyle olu�turulmu�tur.86
Frig evlerinin görünümleri ile ilgili bilgi, kayalara oyulmu� kutsal yapılar
ile Gordion’da bulunmu� bir duvar resminden edinilmektedir.87 Bu bilgilerden
yola çıkılarak, Frig evlerinin çatıları semerdam tarzında olup çatı ah�ap bir
iskeletin üzerinin saz ve kille kaplanmasıyla örtülmektedir. Çatının tepesinde
boynuz biçiminde çıkıntılar vardır. Bu türde ta�tan bir örnek Godion’da
bulunmu�tur. Kayaya oyulmu� kutsal odaların cephelerinden ö�renildi�ine
göre,88 Frig evlerinin kapı giri�lerini, muhtemelen asılı bir halının olu�turdu�u,
82 Sevin, 1982: 240. 83 Sevin, 1982: 240. 84 Sevin, 1982: 240. 85 Sevin, 1982: 240. 86 Sevin, 1982: 241. 87 Sevin, 1982: 241. 88 Sevin, 1982: 241.
18
ya da kakma ah�ap i�iyle yapılmı�, büyük geometrik desenli perde altında
gizlenmi� veya bu perdenin yanında yer almı� olabilece�i dü�ünülür. Bu her
iki zanaatta da Friglerin geleneksel olarak becerikli oldukları görülür.89 M.Ö.
6. yüzyılın ortalarına do�ru Gordion, Pazarlı ve di�er Frig evlerinin dı�
kaplamaları pi�mi� topraktan, kabartma bezekli levhalarla süslenmeye
ba�lanmı�tır. Kabartma levhalarda bulunan geometrik süslemenin, Demir
Ça�ı Frigya’sının kendine özgü bezemesi oldu�u bilinmektedir. Bunun
yayıldı�ı co�rafi alanın Karadeniz kıyılarındaki Akalan’dan, güneye do�ru
Pisidia bölgesindeki Düver’e (Burdur yakınlarında) de�in uzanmakta oldu�u
bilinmektedir. Frigya’nın Lidya egemenli�i altına girmesinden sonra ortaya
çıkan bu kaplama levhaların ülkeye, Lidya kralı Kroisos (M.Ö. 560-547/46)
döneminde batı dünyasından geldi�i sanılmaktadır.90 Sevin; aynı türdeki
kaplama levhalarına Kroisos döneminde Lidya Krallı�ı’nın ba�kenti Sardes’te
de rastlandı�ını belirtir.91
Gordion kentinde M.Ö. 8. yüzyıla ait oldu�u sanılan , etrafı kerpiç
bloklardan bir surla çevrili kale ortaya çıkarılmı�tır. Bu surun 10 m.
yüksekli�indeki ta� kapısının günümüze de�in ayakta kalabilmi� kapıların en
görkemli ve en etkileyici olanlarından biri oldu�u dü�ünülür.92 Kapıdan içeriye
girildi�inde, kalenin do�u kesimi megaron planlı büyük yapılarla kaplıdır. Her
biri kendi ba�ına bir bütün olan bu megaronlarda yönetici sınıftan ki�ilerin
ya�amakta oldu�u sanılmaktadır. Bu büyük krali yapılardan boydan boya kör
bir duvarla ayrılan batı kesiminde ise kar�ılıklı geni� bir caddeye bakan,
birbirine yapı�ık megaron planlı yapı dizileri in�a edilmi�tir. Ço�unun
salonunda merkezi ocakların yer aldı�ı bu yapıların bazılarının saray
görevlilerine ayrılmı� olması, bazılarının mutfak, bazılarının da dokuma
atölyesi olarak kullanılmı� bulunmasının olası oldu�u dü�ünülür.93 Ocaksız iki
yapının ise depo ya da hazine binası oldukları sanılmaktadır. Hemen tümü,
89 Barnett, 1987: 59. 90 Sevin, 1982: 241. 91 Sevin, 1982: 241. 92 Sevin, 1982: 241. 93 Sevin, 1982: 241.
19
içten 11.5 x 21 m. boyutlarındaki bu yapılar grubunda, her ünitte yirmi be�
ki�iden üç yüz ki�iye kadar kadın görevlinin çalı�tı�ına inanılır.94
Sevin, bu mimarlık gelene�inin köklerinin do�uda de�il, batı ve
kuzeyde oldu�unu belirterek, sebebinin ise Gordion’da ortaya çıkarılan
megaron planlı yapıların, do�uya yabancı olan bir mimarlık türü oldu�unu
açıklar. Aynı türde planlı yapıların, kuzey ve batıdan ilk Tunç ça�dan yani
M.Ö. 3. bin yılın ba�larından beri bilinmekte ve giderek geli�ip , M.Ö. 1. bin
yılın içlerine de�in kullanım görmekte oldu�unu ifade eder.95
Friglerin heykelcilikte de geli�mi� oldukları görülür. Sevin, bu sanat
dalının en eski örneklerinin birinin Darende’nin 10 km güneybatısında
Palanga’da, ötekinin ise Bünyan’ın 40 km kadar kuzeydo�usundaki Kululu’da
bulunmu� heykellerden olu�tu�una dikkati çeker. Geç Hitit hiyeroglifli bir yazıt
ta�ıyan Palanga heykeliyle Kululu heykelinin M.Ö. 7. yüzyıla ait ve Do�u Frig
sanatının temsilcileri oldu�undan bahseder. Bo�azköy’de bulunmu� Kybele
heykeli’nin iki yanında çifte flüt ve kithara çalan iki erkek bulundu�u
görülmü�tür. Midas Kenti’nde de Tanrıça Agdistis’i betimleyen bir heykele ait
gövde parçası bulunmu�tur. Bazıları dimdik duran bu heykellerin daha sonra
Erken Ion heykel sanatını etkilemi� olabilece�inden söz eden Sevin, Frig
heykelcili�inin geli�mi� ve etki alanı do�urmu� oldu�unu açıklar.96
Frigler aynı zamanda maden kapların yapımında da usta olmakla
birlikte bu sanat dalında özellikle Tabal ülkesinin çok ileri seviyede oldu�u
bilinmektedir.97 Tevrat’ta Tubal ülkesinin yapımı olan tunç kazanların
güneydeki Tyr kenti pazarlarında satıldı�ından söz edilmektedir ve bu tunç
kapların ünü do�uda Asur’dan batıda Yunanistan’a de�in yayılmı�tır.98
Makara kulplu, tunçtan tipik Frig kaseleri Batı Anadolu’daki Ionia kentlerine
satılmı�tır; Anadolu’da, özellikle ana Tanrıça’ya yapılan sıvı adaklarında
kullanılan, orta bölümü kabarık, fiale adı verilen kaseler de Yunanistan’a
94 Sevin, 1982: 241. 95 Sevin, 1982: 241. 96 Sevin, 1982: 242. 97 Sevin, 1982: 242. 98 Sevin, 1982: 242.
20
de�in ta�ınmı�tır. Üç ayaklı kaideler üzerinde duran, kenarları ku� vücutlu ,
kız ba�lı (siren) ya da bo�a ba�ı biçiminde halkalı tutamaklarla süslü tunç
kazanlar pek çok Yunan tapına�ında bulunmu�tur. Sevin, eskiden Urartu
eseri oldu�u kabul edilen bu tür kazanların Tabal ya da Batı Frig kökenli
olabilece�ini anlatır.99 Gordion’da bulunmu� en eski Yunan eserleri M.Ö. 700
yıllarına ait çanak çömlek parçalarıdır. Oysa Frig devletinin güçlü bir biçimde
ayakta oldu�u zamanda yapılmı� olan Frig eserlerine batıda Delfoi, Olympia ,
Perachora, Argos Heraion’u, Ithaka, Aigina Afaia tapına�ı, Sparta’da Orthia,
Mitylene, Rodos ve Efesos’ta rastlanmı�tır.100
Frigya tekstil ve kilimleriyle ünlüdür ve bezemeli Frig kuma�larına en
iyi örnek olarak Tyanalı Urpalla’nın �vriz kabartmasındaki giysisini
gösterilir.101 Gordion kazılarında parçalar halinde de olsa Frig tekstil
örneklerine rastlanmı�tır. Türk kilimlerinin atası olan ve tapetes adını ta�ıyan
Frig kilimlerinin antik dünyanın en sevilen malları arasında oldu�u
bilinmektedir. Frigler’in kilim için kullandıkları tapetes adının bugün
Fransızca’da tapis olarak kar�ımıza çıkar. Ayrıca altın simle kuma� üzerine
nakı� i�lemenin bir Frig bulu�u oldu�u söylenir. Latince’de nakı� i�leyen
sözcü�ünün kar�ılı�ı “phrygio”dur. Gordion’da M.Ö. 8. yüzyıla ait yapılarda
bulunan binlerce dokuma tezgah a�ırlı�ı, Frigya’da tekstil sanayiinin geli�mi�
oldu�una kanıt olarak gösterilir.102
Frigler marangozlukta da usta eserler vermi�lerdir.(Resim-4) Ülkenin
kereste bakımından zengin olu�unun bu sanat dalının geli�imini etkiledi�i
dü�ünülür.103 Çivi kullanılmaksızın, geçme olarak birbirine ustaca tutturulmu�
çe�itli mobilyalar ve panolar ço�u kez geometrik bezeli oymalarla
süslenmi�tir. Geometrik düzenlemeler M.Ö. 9. yy. dan 5. yy. a kadar, kimi
zaman boyalı çanak çömlekte, kimi zaman metal e�yalarda, kimi zaman da
ah�ap mobilyalarda olmak üzere çok çe�itli buluntu topluluklarında görülür.104
99 Sevin, 1982: 242. 100 Sevin, 1982: 242. 101 Sevin, 1982: 243 102 Sevin, 1982: 243. 103 Sevin, 1982: 243. 104 De Vries, 2006: 58.
21
Bazen açık renk �im�ir a�acından yapılmı� mobilyalar, koyu renkli porsuk
a�acı ya da fildi�i kakmalarla bezenmi�, böylece farklı a�aç renklerinden
yararlanılarak renkli bir görünüm elde edilmi�tir. Bu türde kakmaların
yataklarına çok hünerli bir biçimde oturtuldu�u dü�ünülür.105 De Vries,
kakmalardaki figürlerin Fenike ve Suriye-Hitit sanatını anımsattı�ına dikkat
çekmektedir.106 Ayrıca M.Ö. 8. yy. a ait iki ayrı tümülüste bulunan vazoların
üzerlerindeki figürlerde de Suriye-Hitit tasarımsal özellikler görülmekle
birlikte, kakmaların ve vazo yüzeyindeki panellerin genel tasarımlarının
Suriye-Hitit gelene�inden oldukça farklı oldu�u ve bütünüyle Frig’e özgü
oldu�u görülmü�tür.107 Afyon yakınlarında ortaya çıkarılan bir tümülüs,
Frigler’in bazen ah�ap üzerine boya ile resimler yaptı�ını da ortaya
koymaktadır.108
Frigler, pekçok müzik aletinin bulucusu olarak tanınırlar. Antik Yunan
yazarlarına göre simbal, flüt, üçgen ve bir çe�it basit flüt olan syrinks ilk kez
Frigler tarafından çalınan müzik aletleridir.109
Elde edilen bilgiler ı�ı�ında, Frig kültürünün Do�u ve Batı kültürünü bir
arada ya�atan geli�mi� bir karaktere sahip oldu�u arkeolojik açıdan ortaya
konmu�tur.
2.3. FR�GLER�N SOSYO – POL�T�K YAPISI
Frigya ülkesinin Anadolu’nun en eski yollarının kav�ak noktasında
kuruldu�u bilinmektedir. Ege Denizi kıyılarından, Do�u Anadolu, Suriye ve
Kuzey Mezopotamya’ya uzanan büyük anayollarla ba�lantıyı Frigya’dan
geçen yolların sa�ladı�ı görülür. Pers egemenli�i döneminde kurulan ve
Sard’tan Sus’a de�in uzanan Kral Yolu da Frigya’dan geçmektedir. Bu
105 Sevin,1982: 243. 106 De Vries, 2006: 58. 107 De Vries, 2006: 58. 108 Sevin, 1982: 243. 109 Sevin, 1982: 243.
22
yolların, Frigya’ya kom�ularının gözünde özel bir önem kazandırdı�ı
dü�ünülmektedir.110
Frigyanın bu konumu sayesinde, ula�ım ve ticaret bakımından Ege ile
Ön Asya ülkeleri arasında bir dü�üm noktasın olu�turmaktaydı.111 Bu stratejik
konum, ülkenin siyasal örgütlenmesine de etki etmi�tir. Frigya Bölgesi’nde
güçlü bir siyasal örgütün adını duyurmaya ba�layı�ı M.Ö. 8. yüzyılın ikinci
yarısına rastlar. Bu tarih, Do�u Anadolu’da, ba�kenti bugünkü Van (eski
Tu�pa) olan Urartu Krallı�ı’nın, M.Ö. 2. bin yılın ba�larından beri Asur’a
kazanç sa�layan Anadolu ticaret yollarını egemenli�ine aldı�ı zamanı
kapsamı içine alır. Kuzey Suriye limanlarından Kuzeybatı �ran, Do�u ve �ç
Anadolu ve belki de Kafkasya mallarının Batı’ya dı� satımı yapılamaz duruma
gelindi�i bu dönemde, Batı dünyası ile ticarette Anadolu kervan yollarının
büyük bir önem kazanmı� oldu�u görülür. Frigya ba�kenti Gordion’da yapılan
kazılar, Urartu ya da daha çok Tabal kökenli tunç eserlerin Kızılırmak’ın
batısına kadar geldi�ini gösterdi�i gibi, Frig kökenli maden eserlere Batı
Anadolu kıyıları ve Yunanistan’da da rastlanmı�tır.112 Sevin, Batı Anadolu
kıyılarından, Sisam, Girit ve Yunanistan’a de�in yayılmı� bu türde tunç
e�yaların (Resim-5) Gordion’dan hareketle, batıya uzanan do�u-batı kervan
yolu sayesinde, Lidya ülkesi üzerinden Smyrna, Efesos ve Miletos gibi
dı�satım limanlarına ula�mı� olmasının muhtemel oldu�unu belirtir.113 Yunan
eserlerinin de Frigya’ya aynı yolla ula�tı�ı dü�ünülmektedir. Yakla�ık olarak
M.Ö. 700 yıllarına ait Yunan seramikleri Gordion’da da ele geçirilmi�tir.114
M.Ö. 1200 yıllarında Hitit �mparatorlu�unun, Do�u Karadeniz
Bölgesi’nde oturan kavgacı Ka�ka toplulu�unun da içlerinde bulundu�u
istilacı güçler tarafından ortadan kaldırılmasıyla, Bo�azköy, Alacahöyük ve
Ali�ar’da saptanan bu döneme ait yangın tabakaları, istilacıların etkin
olduklarına tanıklık etmi�lerdir.115 Bu yangın tabakalarıyla birlikte Orta
110 Sevin, 1982: 230. 111 Sevin, 1982: 230. 112 Sevin, 1982: 230. 113 Sevin, 1982: 230. 114 Sevin, 1982: 230. 115 Sevin, 1982: 231.
23
Anadolu’da karanlık bir döneme girildi�i, M.Ö. 8. yüzyılın ortalarına do�ru bu
karanlık dönemin sona ermesiyle birlikte, Orta Anadolu’nun at yeti�tiren ve
kayalıklar üzerine kurulmu� tahkimli kalelerde ya�ayan askeri bir soylular
sınıfı, yani Friglerce yönetim altına alındı�ı bilinmektedir.116
M.Ö. 8. yüzyılın ortalarına ait Asur belgelerinde güçlü bir merkezi
devlet olarak ortaya çıkan Friglerin kralları Midas’ın (Asurluların Mu�kili Mita
dedi�i Midas) II. Sargon’un (M.Ö. 721-705) ça�da�ı oldu�u bilinmektedir.117
Önceleri Kargamı�, sonraları Urartu ve Tabal krallıklarıyla beraberce Asur
kar�ıtı bir politika izleyen Midas, M.Ö. 709 yılında, do�udan girerek yakla�an
göçebe Kimmerlerin tehdidinden kurtulabilmek ümidiyle bu devletin yardımını
ister ve Asur ile yapılan dostluk antla�masından sonra dikkatini batıya çevirir,
Yunanistan ve Lydia Krallı�ı ile dostluk ili�kileri kurar. M.Ö. 8. yüzyılın
sonlarına do�ru Samos, Lindos, Argos, Paros, Olympia ve Perakhora’daki
kutsal alanlara arma�an olarak sunulmu� tunçtan Frig fibulaları, (Resim 6)
Omphaloslu kaseleri ve kemerlerinin Batı dünyası ile geli�tirilen bu iyi
ili�kilerin bir göstergesi oldu�u dü�ünülür.118
Frigya’nın Batı Anadolu ve Yunanistan ile ili�kisi yazılı kaynaklarla da
kanıtlanmaktadır. Bu kaynaklarda Frig kralı Midas’ın kendine e� olarak
Kyme’li bir kral kızını seçti�inden ve tahtını Yunanistan’daki Apollon kutsal
alanına arma�an olarak yolladı�ından söz edilmektedir.119
Arkeolojik ve tarihsel belgelerin Frigya ile Batı Anadolu kıyıları ve
Yunanistan arasında bazı ticaret ili�kileri kurulmu� oldu�unu göstermektedir.
Frigya ülkesi bu kervan ticaretinin nimetlerinden yararlanmı�tır. Sevin,
Frigya’nın esas gücünü, M.Ö. 8. yüzyılda Anadolu karayolu ticaretinin önem
kazanmasına borçlu120 oldu�undan bahsederek Frigya’nın önemini vurgular.
Antik Frigya bölgesinin do�al kaynaklar açısından çok zengin bir
özellik gösterdi�i görülür. Anadolu koyunlarının yünü çok kaliteli olmakla
116 Sevin, 1982: 231. 117 Sevin, 1997: 149. 118 Sevin, 1997: 149-150. 119 Sevin, 1982: 230. 120 Sevin, 1982: 230.
24
birlikte, bugün Ankara’nın moher olarak bilinen keçi yünü , dünyanın en ünlü
yünü olarak bilinir.121 Sevin, ülkedeki maden kaynaklarının verimlili�inin, Orta
Anadolu’da Kültepe merkez olmak üzere Pazar yerleri (Karum) kuran Asur
kolonileri döneminden yani M.Ö. 2. bin yılın ba�larından beri sömürü konusu
oldu�unu belirtir.122 Bolkar Maden’deki antik gümü� ve kur�un ile hematit
önemli do�al kaynaklar arasındadır ve kristal, oniks ve mika Frigya’da
oldukça fazladır. Ayrıca bu ülkenin tunçları, köleleri, at ve katırları da
ünlüdür.123
Friglerin ya�am alanlarına bakıldı�ında yaylalar ve ovalar göze çarpar.
Eski�ehir, Sakarya ve Ankara ovaları, Sultan Da�ları, Yazılıkaya, Cihanbeyli
ve Haymana platoları bunlardan bazılarıdır. Ovalık kesimde çiftçilik yapan
halk uygun mevsimlerde yaylalara çıkmakta, bir kısmı ise sürekli olarak
yaylalarda Yörük hayatı sürmektedirler.124
Frigya krallarının tüm çaba ve dikkatlerini ziraata verdikleri
bilinmektedir. Gordion ve Midas kentinde geli�mi� bir aydın tabakası ve
bunun yanında tüccar ve esnaf sınıfları da bulunmaktadır. Frig ulusunu
tanıma konusunda Asur kabartmaları ve duvar resimleri önemlidir.125 Asur
�mparatoru III. Tiglatpileser’in (M.Ö. 744-727) Tabal’a kar�ı düzenledi�i sefer,
Nimrud’ta Tiglatpileser sarayının kabartmaları ve Tell Ahmar’daki (Kuzey
Suriye’de Til Barsip) eyalet sarayının renkli freskleri üzerinde betimlenmi�tir.
Bu duvar resimlerinin, Do�u Frig ya da Taballiler’i tanımaya yardımcı olan en
eski belgeler oldukları dü�ünülmektedir.126 Bunlara göre Frig erkeklerinin
bukleli saçları, kısa sakalları ve Lidya tipinde yuvarlak küpeleriyle Yunan
özellikleri ta�ıdıkları dü�ünülmektedir. Uzun giysileri, kö�eleri püsküllü renkli
yatay bantlarla bezelidir ve uzun çizmeleri vardır. Frig piyade askerlerinin
dizlere kadar çıkan uzun çorap, kısa etek, sorguçlu ve yanaklıklı mi�fer
giyerler, kısa mızrak ve yuvarlak kalkan ta�ıdıkları görülür. Bu tür Frig piyade
121 Sevin, 1982: 231. 122 Sevin, 1982: 231. 123 Sevin, 1982: 231. 124 Conka, 2006: 57. 125 Sevin, 1982: 326. 126 Sevin, 1982: 236.
25
askerlerinin betimlerine, M.Ö. 6. yüzyılın ba�larına ait Pazarlı’da bulunmu�
pi�mi� topraktan levhalar (Resim 7) ile Afyon yakınlarındaki Tatarlı Frig
tümülüsünün ah�ap duvarları üzerindeki boyalı panolar üzerinde
rastlanmı�tır.127
Frig süvarileri ile ilgili ise Gordion’da 3 numaralı megaron içinde
bulunan bir fildi�i kabartma ile yine aynı odada bulunmu� kabartmalı bir
ah�ap pano bilgi verir. Bu kabartmalardan yola çıkarak Sevin, Frig
süvarilerinin uç kesimi öne e�ik tipik Trak serpu�larına benzer ba�lıklar
giydiklerini ve bir kolları üzerinde yuvarlak küçük kalkanlar ve uzun mızrak
ta�ıdıklarını anlatır. Til Barsip freskleri üzerindeki Frig kadınları ise yatay
bantlarla süslü uzun giysiler ve çan biçimli püskülleri olan, erkeklerinkine
benzer kısa tunikler giymektedirler.128
Böylece, Friglerin sosyo-politik yapısının da kültürel yapısında oldu�u
gibi Do�u-Batı etkile�imli bir sistem içerisinde varlı�ını sürdürdü�ü
anla�ılmaktadır.
127 Sevin, 1982: 236. 128 Sevin, 1982: 236.
26
III. BÖLÜM
FR�GLER�N KÖKEN�NE I�IK TUTAN ARKEOLOJ�K VER�LER
3.1. SERAM�K
Frig merkezleri arasında, seramik verileri açısından çok sayıda ürünler
vermesi ve önemli kronolojik ipuçları sa�laması nedeniyle Gordion, tip kenti
olarak dikkate alınmı� ve di�er merkezler bunun ı�ı�ında
de�erlendirilmi�tir.129
�lk kez Körte’ler tarafından ba�latılan Gordion kazıları daha sonra
Young tarafından yürütülmü�tür.130 1950’den 1973’e kadar Y.S. Young
tarafından Pennsylvania Müze Üniversitesi adına ba�latılan sistemli kazılarda
önemli arkeolojik buluntular elde edilmi�tir. 1974’te Young’ın ölümünden
sonra, ö�renci ve meslekta�larının çabaları, alandan toplanan büyük
miktarda bilginin analizi ve basımı üzerine odaklanmı�tır.(De Vries, 1990;
Gunter, 1991; Kohler, 1995; Roller,1987; Romano, 1995; Sams, 1994).131
1988 Gordion kazısı Mary M. Voigt’un yönetimi altında Gordion’da yeniden
ba�latılmı�132 ve yapılan son kazı çalı�malarında a�a�ıda yer alan
Yassıhöyük Stratigrafi Sırası (YHSS) belirlenmi�tir:
YHSS 9-8 : Geç Tunç Ça�ı (M.Ö. 1400-1200)
YHSS 7 : Erken Demir Ça�ı (M.Ö. 1100-950)
YHSS 7B : Erken Demir Ça�ı, El Yapımı Çömlekleriyle
YHSS 7B : Erken Demir Ça�ı, Devetüyü Rengi Kaplarıyla
YHSS 6 : Erken Frig (M.Ö. 950-700)
129 Özkaya, 1992: 110. 130 Özkaya, 1992: 110. 131 Voigt ve Henrickson, 1998: 79. 132 Voigt ve Henrickson, 1998: 79.
27
Voigt ve Henrickson Erken Demir Ça�ı boyunca Gordion’da iki
seramik gelene�inin ortaya çıktı�ından bahseder. �lk olarak görülen Erken
Demir Ça�ı El Yapımı serami�i, basit bir el yapımı ürünü olarak göze çarpar
ve Geç Tunç Ça�ı seramik gelene�ine tamamen uymayan bir özellik gösterir.
Bu, güneydo�u Avrupa, özellikle Trakya’yla tipolojik ba�lantılara sahiptir.133
Daha sonra görülen Erken Demir Ça�ı serami�inin kahverengi-sarımsı bir
niteli�e sahip oldu�u, üretim teknolojisi ve organizasyonunun Erken Demir
Ça�ı El Yapımı çömle�inden daha karma�ık özellik gösterdi�i
saptanmı�tır.134
Erken Demir Ça�ı’na ı�ık tutan YHSS 7 tabaka seramiklerinin karı�ık
bir etnik ve kültürel çevreyi kanıtladı�ı görülmü�tür. Voigt ve Henrickson
Demir Ça�ı’nın ba�lamasıyla Geç Tunç Ça�ı seramik gelene�inin yok
oldu�unu ve bu gelene�in el yapımı ürünleriyle de�i�ti�ini135 ifade ederler.
(Resim 8-9)
Voigt ve Henrickson’a göre, “YHSS 7B bilgileri Geç Tunç Ça�ı’ndan
Erken Demir Ça�a a�amalı bir geçi�i desteklememektedir.”136 Genz’e göre,
Geç Tunç Ça�ı’nın sonunu takip eden seramik üretiminde görülen çarpıcı
de�i�imler, yeni Balkan göçleriyle açıklanır ve Gordion’dan Erken Demir Ça�ı
çömle�i, sık sık Balkan kökenine yerle�tirilir.137 Bouzek, Gordion’da Erken
Demir Ça�ı el yapımı çömle�inin Kuzey Yunanistan’daki göller bölgesinde,
Makedonya’nın güneydo�u kısmında ve güneydo�u Arnavutluk’ta üretilen ve
yakla�ık olarak M.Ö. 12. yüzyılda geli�meye ba�layan Bobousti sınıfı mat
boyalı çömle�iyle ili�kili oldu�undan söz eder.138 Aynı �ekilde Sams, Voigt ve
Muscarella da Balkan kökenlili�i onaylar. Fakat bu görü�lerin aksine
Henrickson, genel olarak bu paralellikleri reddetmektedir.139 Henüz do�rudan
Balkan etkisinin kanıtı, Troya 7B2’nin “Buckel Keramik” ya da “Yumrucuklu
133 Voigt ve Henrickson, 1998: 89. 134 Voigt ve Henrickson, 1998: 89. 135 Voigt ve Henrickson, 1998: 91. 136 Voigt ve Henrickson, 1998: 95. 137 Genz, 2005: 76. 138 Bouzek, 1997: 151. 139 Genz, 2005: 76.
28
Çömlek” (Knobbed Ware) kaplarıyla sınırlandırılmı� ve bu, Frig göçünün
arkeolojik kanıtı olarak kabul edilmi�tir.140 Fakat bu tür seramik, Genz’e göre,
kesinlikle Anadolu platosuna ula�mamı�tır.141 Genz, Orta Anadolu çömlek
gelene�iyle ilgili olarak, Hitit kültürüne ve aynı zamanda Balkan göçmenlerine
ba�lanamaması durumunda, bu çömlek gelene�inin nereden gelmi�
olabilece�i sorusuna yanıtlar aramı�tır.
Genz ,1935’te Bittel’in, Erken Tunç Ça�ı Ali�ar III çömle�i ve Orta
Demir Ça�ı Ali�ar IV çömle�i arasında bir benzerli�in farkına vardı�ını ve
dolayısıyla bu gözlemin Boyalı Erken Tunç Ça�ı ve Demir Ça�ı çömle�i
arasındaki ayrımı zorla�tırdı�ını belirtir. Bu benzerli�e ı�ık tutan yerin ise,
Bo�azköy’deki Büyükkaya Erken Demir Ça�ı tabakasının ke�fi oldu�unu
vurgular.142
Genz, Anadolu Erken ve Orta Tunç Ça�ı seramiklerinin, biçim,
süsleme ve aynı zamanda kulp ve emzik detaylarında Erken Demir Ça�ı
seramikleriyle benzerlik gösterdi�ini belirtir. Erken ve Orta Tunç Ça�ı’nda
oldu�u gibi, Demir Ça�ı’nda da gaga a�ızlı testilerin çok yaygın biçimde
görülmekte oldu�unu söyler. Kapların duru�u ve süslemesi iki dönemde de
benzerdir. Ali�ar 3 ve Ali�ar 4 çömle�i arasındaki benzerlik koyu mat boyama
teknikleriyle de görülebilmi�tir. Kızılırmak kavsinin orta kısmındaki Erken
Demir Ça�ı kırmızı boyalı çömle�i, Orta Tunç Ça�ı Tarsus, Kültepe ve Lidar
Höyük’te bulunan çömlek motiflerine benzemektedir. Genz, Symington’a
dayanarak, kırmızı boyalı çömle�in Orta Tunç Ça�ı geleneklerine kadar
götürülebilece�ini143 belirtir.
Genz’in ifadesiyle, bahsedilen biçimler, özellikler ve süslemeler, Hitit
�mparatorluk Ça�ı çömle�iyle kanıtlanamıyorsa, Erken ve Orta Tunç Ça�ı
çömle�i gelenekleri Demir Ça�ı’nda nasıl belirmi�tir?144
140 Sevin, 2003: 234. 141 Genz, 2005: 76. 142 Genz, 2005: 76. 143 Genz, 2005: 78. 144 Genz, 2005: 82.
29
Genz, bu soruya iki farklı açıklama getirildi�ini belirtir: “1) Erken
seramik gelenekleri Hitit hakimiyeti dı�ında kalan bölgelerde – örne�in batı
Anadolu ve Pontic da�larında – hayatta kalabilmi�, 2) Erken çömlek
gelenekleri Hitit imparatorlu�unun daha uzak yönetim bölgeleri içinde de
ya�amaya devam etmi�tir”145 �eklindedir.
Sevin ise, eskinin çok hızlı dönen çarkının aksine, hemen daima elde
ya da çok a�ır dönen bir çarkta yapılmı�, ço�u kez koyu kırmızı ya da
kahverenginde kalın bir astarla kaplanmı� ve iyi açkılanmı� olan bu
seramiklerin en belirgin özelli�i olarak, keskin profilli çanaklar ve çömleklerin
a�ız kenarlarından boyun ya da omuzlarına de�in uzanan kesimlerinin yatay
yivlerle bezenmi� olmasını gösterir.146
Sevin, Elazı� yöresi Erken Demir Ça�ı El yapımı çömle�inin Orta
Anadolu’ya yabancı bir tür oldu�una ve bu seramik gelene�inin Elazı�
bölgesinde yo�un olarak kullanıldı�ına dikkat çekmi�tir.147
Elazı�-Malatya yöresinde Erken Demir Ça�ı malzemesi veren
höyüklerin sayısının, Geç Tunç Ça�ı 2 malzemesi verenlere kıyasla %50
oranında bir artı� gösterdi�i ve bu durumun Erken Demir Ça�ı’nda nüfusun
da artmı� olabilece�i yolunda bir kanıt olarak de�erlendirilebilece�i kanısına
varan Sevin, bununla ilgili olarak C.A. Burney’in, bu yeni kültürün Mu�kiler ile
ili�kili olabilece�ine i�aret etti�ini belirtmektedir.148 Erken Demir Ça�ı’nda
Elazı� yöresinde yo�un olarak beliren yeni seramik gelene�inin batı dünyası
ile hiçbir ilgisi olmadı�ına da dikkat çekmektedir.149 Bayne’in Demir Ça�ı
Kuzeybatı Anadolu çömlekleri üzerine çalı�ması Sevin’i destekler niteliktedir.
Bayne’e göre, Smyrna, Larisa, Troy ve Antissa gibi büyük kazı alanlarından
elde edilen çömlek tipleri genel ve yaygın olarak gri monokrom özellik
ta�ır.150 Buna kar�ılık Erken Demir Ça�ı El Yapımı serami�ine,
Transkafkasya’daki �eytanda� ile Do�u Gürcistan’daki M.Ö. 2. bin yılın ikinci
145 Genz, 2005: 82. 146 Sevin, 1991: 52. 147 Sevin, 1991: 52. 148 Sevin, 1991: 53-54. 149 Sevin, 1991: 54-55. 150 Bayne, 2000: 137.
30
yarısı ve 1. bin yılın ba�larına tarihlenen kimi merkezlerde ve Erzurum
yöresindeki Güzelova ile Pulur’da rastlanmı�tır.151 Aynı �ekilde Kuzeybatı
�ran’da, Urmiye gölü’nün güney kıyısındaki Geoy Tepe’nin A katında ve son
olarak da Van Gölü’nün güneydo�u kıyısı üzerindeki Dilkaya Höyü�ü
nekropolünde saptanmı�tır. Toros da�ları güneyinde, Adıyaman
yakınlarındaki Tille höyü�ü’nde de yivli seramik türüne rastlanmı�tır. Bu türde
serami�in kullanım alanının kuzeyde Erzurum çevresi ve Transkafkasya,
güneyde Urmiye Gölü’nün batı kıyıları ve Adıyaman yöresi, batıda Fırat
Irma�ı ile sınırlı kaldı�ı belirtilir. Yo�un olarak Elazı� yöresinde görüldü�ü
söylenmektedir.152 Voigt, Gordion Erken Demir Ça�ı El yapımı serami�inin
Balkan kökenli olması olasılı�ının yanında, aynı zamanda Do�u Anadolu
Elazı� Bölgesi Demir Ça�ı buluntu toplulu�u ile de paralelliklere sahip
olabilece�inden bahsetmi�tir.153 �enyurt, Erzurum-A�kale ile Erzincan-
Tercan arasında sivri bir tepe154 olan Büyükardıç’ta yapılmı� olan kazılarda
Erken Demir Ça�ı serami�ine rastlandı�ından bahseder ve özellikle kap
formları ve bezeme özellikleri açısından bu seramiklerin Urmiye, Gürcistan,
Ermenistan, Gordion ve Do�u Trakya’ya kadar uzanan geni� co�rafyada
önemli benzerlik ve etkile�imler içerisinde oldu�unu155 belirtir. Böylece Erken
Demir Ça�ı el yapımı serami�inin oldukça geni� bir alana yayılmı� oldu�u
açık bir �ekilde anla�ılabilmektedir.
Erken Demir Ça�ı’nın daha geç bölümünün, seramik açısından daha
karma�ık oldu�u ve bu dönemin serami�inin devetüyü rengi özelli�e sahip
oldu�u kazılarda ortaya çıkarılmı�tır.156 Kalkerli ve killi hamuru, düzgün ve
kusursuz profili ve kendinden astarlı, düzle�tirilmi� yüzeyi ile Erken Demir
Ça�ı El yapımı çömle�inden ayrıldı�ı, Gordion Erken Demir Ça�ı devetüyü
151 Sevin, 1991: 55. 152 Sevin, 1991: 55. 153 Voigt ve Henrickson, 1998: 103. 154 �enyurt, 2006: 8. 155 �enyurt, 2006: 284. 156 Voigt ve Henrickson, 1998: 99.
31
rengi buluntu toplulu�unun , Erken Demir Ça�ı El yapımı ile tanımlanabilir
teknolojik ve tipolojik ba�a sahip olmadı�ı saptanmı�tır.157
Erken Demir Ça�ı devetüyü rengi kaplarının ilk ne zaman görüldü�ü
sorusuna kesin bir yanıt verilememektedir. Gordion Geç Tunç Ça�ı, Erken
Demir Ça�ı El yapımı ve Devetüyü çömlek parçalarına YHSS 6 (Erken Frig
M.Ö. 950-700) tabakasında da rastlanmı�tır. Bunlar, omurgalı kaseler, çok
amaçlı çömlekler ve omurgalı kadehlerden olu�maktadır.158
Uçanku�, M.Ö. 8. ve 7. yüzyıllarda biri Kızılırmak’ın do�usunda, di�eri
ise batısında olmak üzere, aynı ortak kökene dayanan ve sonradan farklı
ürünler vermeye ba�layan, iki ayrı çömlek bezeme gelene�inin varlı�ından
bahsetmektedir. Bu dönemde her iki stilin ortakla�a kullandı�ı en belirgin
motifin, kap yüzeylerindeki bo� alanların doldurulmasına yarayan tek
merkezli daireler oldu�unu belirtmekle birlikte, Gordion tümülüslerinde,
do�uya özgü siluet tekni�inde, geyiklerle süslü kaplara rastlandı�ına dikkat
çekmektedir.159 Bu dönemde, biçim yönünden Frigler’e mal edilen
seramiklerin madeni kapları taklit eden biçimlere sahip olduklarını belirtir ve
bunun sebebini de Frig çömlek ustalarının maden i�leyen sanatçıların
etkisinde kalmı� olabileceklerine ba�lar.160 (Resim 10-11)
3.2. KAYA ANITLARI ve TASV�R SANATI
Kaya Anıtları veya Anıtsal fasadlar, büyük ve yüksek kaya kütlelerinin
dik yüzünde, kaya boyunca yükselen ve hemen hemen bütün kaya yüzeyini
kaplayan yapılardır.161 Bugün bilinen dokuz adet kaya fasadının sekiz tanesi
Türkmen da�ı’nın güneyinde, Eski�ehir-Afyon-Kütahya il sınırlarının kesi�ti�i
yörede bulundu�u bilinmektedir. Bunlardan dördünün Eski�ehir, di�er
157 Voigt ve Henrickson, 1998: 99. 158 Voigt ve Henrickson, 1998: 99. 159 Uçanku�, 2002: 45. 160 Uçanku�, 2002: 45. 161 Uçanku�, 2002: 142.
32
dördünün Afyon ve birinin de Kütahya’nın Tav�anlı ilçesinde bulundu�u
görülür.162
Frig kaya anıtları ve tasvir sanatında genel olarak geometrik desenler,
kabartma baklava motifleri163, altı dilimli rozet motifi, ana Tanrıça Kybele
heykeli ve kabartması, arslan kabartmaları (Resim 12-13-14) ve bazı
yerlerde ana Tanrıça ile birlikte tasvir edilen griffon, arslan ya da sfenks164,
tanrı ve tanrıçaların heykelleri görülmektedir.165 Frig sanatında yer alan ana
Tanrıça heykellerinin ve tasvirlerinin dinsel unsurlar ta�ıdı�ı bilinmektedir.
Ana Tanrıça, bereketin ve bollu�un simgesi olarak kabul edilir.166
Frig kaya anıtlarının bir bölümünün Kimmer istilası öncesi Erken Frig
döneminde yapılmı� olabilece�i dü�ünülmü�tür (M.Ö. 950-700 civarı). Fahri
I�ık’ın yapmı� oldu�u çalı�malarla bu tarihin M.Ö. 7. yüzyıl ortalarına kadar
getirildi�i ve daha sonra ise fasadların ilk örneklerinin M.Ö. 8. yüzyılla
tarihlendirildi�i görülmektedir.167
De Vries, Frig sanatının M.Ö. 6. yüzyılın ba�larına do�ru Yunan
sanatından etkilenmeye ba�ladı�ını savunurken168, Fahri I�ık, özellikle
Pazarlı ve Gordion’dan bilinen pi�mi� toprak kaplama levhaların söylenildi�i
gibi M.Ö. 6. yüzyıl ortalarında çıkan “Yunan sanat geli�iminin ürünü” de�il de,
onlardan yüz elli yıl kadar önce Yeni Hitit orthostatlarından esinlenen özgün
bir Frig ürünü oldu�unu, üzerlerinde i�li resimlerin biçim ve biçemiyle
belgelemeye çalı�mı� ve etkinin Frigya’dan Batı’ya yönlendirildi�ini
savunmu�tur.169 Kınay da daha önce yapmı� oldu�u çalı�mada bu toprak
kaplamaların, kitlevi Hitit duvarlarının alt kısımlarını kaplayan kabartmalı a�ır
orthostatlara benzedi�ini ve bu toprak kaplamalarda Grek tesirinin
aranamayaca�ını savunur ve onların Frig mimarlık anlayı�ıyla meydana
162 Uçanku�, 2002: 142. 163 Uçanku�, 2002: 149. 164 Uçanku�, 2002: 154. 165 Uçanku�, 2002: 157. 166 Uçanku�, 2002: 164. 167 Uçanku�, 2002: 169-170. 168 De Vries, 2006: 59. 169 I�ık, 2003: 22.
33
getirilmi� olduklarını vurgular.170 Motiflerinin de do�u sanatlarında uzun
asırlar tutunmu� olan motiflerin yeni bir sanat görü�üyle terkibinden türeme
oldu�unu belirten Kınay ,Grek sanatının ürünü sayılan kentaurların bu
levhalarda görünmesinin Grek sanatının tesirine delil sayılamayaca�ından
bahseder. Sebebini ise kentaurun gövdesini meydana getiren atın Ön Asya
sanatında Frigler’den çok önce görüldü�üne dayandırır. Grek sanatının
metop tarzını Anadolu’dan aldı�ı ihtimalini ortaya atarak171 Anadolu’dan
Batı’ya tesirin varlı�ını savunmu�tur.
Pazarlı �/11 ve J/11 karelerinde ortaya çıkarılan iki salon içerisinde, çivi
biçiminde mozaiklerle süslü iki dö�eme bulunmu� ve bu mozaiklerin Uruk
IV’te oldu�u gibi duvar yüzeyine de�il de bir zemin üzerine yapılmı� oldukları
belirlenmi�tir. Buna benzer dö�eme mozaik örneklerine Gordion Megaron
II’de ve Mecitözü’nün Kozluca Köyü’nde rastlandı�ı bilinmektedir.172
Fahri I�ık, D. Salzman’ın Midas Ça�ı Gordion’unda Megaron II’nin
tabanını örten ünlü çakıl mozai�in kökenini teknikte ve bezemede Aslanta�
ve Tell Barsib saraylarından bilinen örneklerle aynı yüzyılın Yeni Hitit etkisine
ba�lamasının önemli oldu�unu belirtmektedir ve : “Aslanta�’la benzerlik,
mozai�in geometrik bezeme biçiminde bile e�çesine rastlanmamı� olsa, gene
M.Ö. 8. yüzyılın ikinci yarında Altıntepe tapınak sarayı tabanına dö�enen
çakıl mozai�in Frig’e etkisi de gündeme gelebilirdi. Salzman’a göre,
“Anadolu’nun aksine Miken sonrası Hellenistan’ında çakıl mozaik
bulunmamı�tır, eski teknikte çakıl taban vardır; bunun da en erkeni M.Ö. 700
dolayında Sparta Artemis Orthia Tapına�ı’ndan” bilinir. “Gordion’da 5. yüzyıla
dek sürdürülen Anadolu mozaik gelene�inin” daha ba�langıçta ne teknik ve
ne de biçimde Yunanlarla hiçbir ilgisi olmayı�ı olgusu önemlidir; çünkü
bununla “Frig sanatının Yunan etkisiyle biçimlendi�i” savı bir kez daha
çürütülmü� olmaktadır ve benim sanatın her alanında kurmaya çalı�tı�ım Frig
170 Kınay, 1943: 85. 171 Kınay, 1943: 85. 172 Uçanku�,2002: 258.
34
– Anadolu ba�ı güçlenmektedir”173 sözleriyle Frig sanatının “Anadolulu�u” nu
savunmu�tur.
Pazarlı’da da� keçileri tasvirlerinden tam parçalar ele geçirilmi�tir. Elik
adı verilen da� keçileri, Pazarlı yakınlarındaki Karada�’da gömülmekle
beraber, bu motifin ve dini anlayı�la ilgili kompozisyonun, do�udan geldi�i
kuvvetli olarak savunulmaktadır.174 Uçanku�, M.Ö. 2. bin yılın kuzey Suriye
ve Anadolu silindir mühürlerinde, Tel Halaf süslemelerinde bunun
benzerlerini görmenin mümkün oldu�undan bahseder.175
Ankara kabartmaları ise Frig yerle�me tabakalarında bulunmu�tur.
Uçanku� bunların geç Hitit sanatının en geç üslubuna benzedikleri için M.Ö.
8. yüzyılın sonuna tarihlenmi� olduklarından bahseder.176
Ankara Bahçelievler’de ortaya çıkarılan Kybele kabartması, zaman
bakımından Ankara’nın geç Hitit kabartmalarıyla birbirine yakın sayılmı�tır.
Kabartmada bulunan ni�in iki yanını süsleyen meander süslemesinin ise
Gordion’da bulunan mobilya ve mozaiklerdeki motif ve süslemeleri
anımsattı�ı dü�ünülmektedir.177 Kabartmanın eski Frig sanatına
konamayaca�ı dü�ünülmektedir ve figürdeki geç devirlere i�aret bazı ö�elerin
buna engel oldu�u savunulmaktadır. Tanrıçanın elinde tuttu�u vazonun M.Ö.
8. ve 7. yüzyıl eserlerine benzemedi�i, eski ve olgun Frig stilinde olan
emziklerin çok uzun, kulpların da karın kısmı gibi keskin kö�eli ve ço�unlukla
makara süslemeli oldu�u bilinmektedir ve bununla birliktte buradaki vazonun
emzi�inin kısa, kulpunun ve karnının da yuvarlak biçimli oldu�u
görülmektedir. Tanrıçanın elinde tuttu�u ku�un, Ion sanatının özgün bir motifi
oldu�u bilinmekle beraber Hitit kabartmalarında , subay kıyafetindeki bazı
erkek tasvirlerinin ellerinde yırtıcı bir ku� tuttukları da görülmektedir; fakat
oradaki ku�ların anlamının ve rolünün daha ba�ka oldu�u bilinmektedir.
Burada Tanrıça’nın, daha çok elinde güvercin tutan Ionyalı Tanrıçalar ya da
173 I�ık, 2003: 23. 174 Uçanku�, 2002: 260. 175 Uçanku�, 2002: 261. 176 Uçanku�, 2002: 267. 177 Uçanku�, 2002: 267.
35
genç kızlar pozunda oldu�u dü�ünülür ve bu kabartmanın “Yunanla�tırılmı�
bir Frig kabartma Kybele” si olarak görünmekte oldu�u savunulmaktadır.”178
Burada, Frig sanatında Kybele tasvirinin (Resim 15) Yunan’a dayandırıldı�ı
görü�leri açık olarak anla�ılmaktadır. Kybele’nin giydi�i manto ve chitonun da
Sisamlı örneklerin etkisiyle yapıldı�ı belirtilmektedir.179
Bo�azköy, Ankara ve Gordion kabartmalarının , elbiseleriyle oldu�u
kadar, ba�larındaki polos yönünden de birbirine çok yakın oldu�u
belirtilmektedir. Bu polosların bir Frig özelli�i oldu�u ifade edilir. Aynı biçim
polosların Afyon ve Eski�ehir civarındaki Frig kaya anıtları üzerindeki Kybele
kabartmalarında bulundu�u bilinmekle birlikte , Ekrem Akurgal’ın bu kaya
kabartmalarını M.Ö. 6. yüzyılın ortası ile ikinci yarısına tarihlemi� oldu�u
görülür.180
I�ık: “Kurt Bittel, ilkin “ M.Ö. 7. yüzyıl sonu ya da M.Ö. 6. yüzyıl
ba�larına” verdi�i Bo�azköy Kybelesini, Akurgal’ın yayını ardından M.Ö. 6.
yüzyıl ortalarından önceye çıkaramamı� ve tüm örgelerinde gözlemledi�i
tartı�masız (Do�u, yerli Anadolu) özelliklerine kar�ın, tek bir örgeye
dayanarak etkiyi Batı’da Ionya’da aramı�tır”181 ifadesiyle Bo�azköy
kabartması hakkındaki görü�lerini açıklamı�tır.
Fahri I�ık, “Kybele’nin giysisinin, Akurgal ve Bittel’in buna “öncü örnek”
dedikleri Samos’tan ünlü Cheramyes Koresi’ninkiyle tam tamına
uyu�mamakla birlikte; köktenci ayrımın, giysi parçalarının sayısında ve
düzenlemesinde oldu�unu savunur.182 Ion yapısında giysinin üçlü
oldu�undan söz eden I�ık, bunların chiton, enine �al ve arkayı saran uzun
örtü oldu�unu ve buna kar�ın Kybele betilerinde bunlardan birinin, dönemin
Ion giysili kadın yontularında en özgün olanının yani enine �al motifinin eksik
oldu�unu belirtir. Bu eksikli�in, ne “ayrıntıda farklılık” ne de Frigli yerel
178 Uçanku�, 2002: 268. 179 Uçanku�, 2002: 268. 180 Uçanku�, 2002: 268. 181 I�ık, 1989: 5. 182 I�ık, 1989: 5.
36
ustanın “ Ion örne�ini yanlı� algılamı�lı�ı” ile açıklanabilece�ini savunur.183
I�ık, M.Ö. 6. yüzyıl ikinci çeyre�inin bu türden �yon ürünlerinin Orta
Anadolu’nun Kybele ustalarınca bilinmemi� oldu�unu ifade eder. Dorylaion
kabartması gibi Frig ülkesinin oda�ından ve geç Arkaik’e geçi� evresinden
�yon etkili bir yapıtta yerli ustanın betimledi�i Tanrıçasını ça�da�ı Ion Koreleri
gelene�inde giydirebilmi�se, özde de�i�ik Kybele kabartmalarının da aynı
dönemden ve aynı etkilerin ürünü olduklarını belirtmenin mümkün olmadı�ını
söyler.184
Öyle anla�ılıyor ki Frig kültüründe belirleyici unsurlardan biri de kaya
anıtları ve tasvir sanatıdır. Bu ba�lık altında Frig kültür ve sanatının farklı
ö�elerle kar�ıla�tırılmasından yola çıkılarak, kaya anıtları ve tasvir sanatının
Do�u ile Batı arasında Anadolu özelliklerini de içinde barındırarak �ekillendi�i
dü�ünülebilir.
3.3. ÖLÜ GÖMME ADETLER�
Frigler’in ölülerini gömdükleri yerlerin, oyulmu� mezarlar ya da yı�ma
mezar tepeleri olarak bilinen tümülüslerden olu�tu�u bilinmektedir.185 Bu
anıtsal tümülüsler ve kaya mezarları ile bunların içinde bulunan zengin ölü
hediyelerinin, Friglerin ölü kültüne ve ölü gömme adetlerine verdikleri önemi
açıkladı�ı dü�ünülür.186
Frig kaya mezarlarının, ya Frig kalelerinin kuruldu�u kayalık platoların
dik yüzlerinde, ya da kalelerin civarındaki kayalıklarda eri�ilmesi güç
noktalarda yer aldıkları bilinmektedir. Özgün bir Frig kaya mezarının,
geleneksel Frig evlerinin iç mimarisinin kayalara oyulmu� �eklini yansıttı�ı
görülmü�tür. Mezar odası, dikdörtgen veya dikdörtgene yakın planlı yapılmı�
ve üzerine be�ikçatılı bir tavan eklenmi�tir. Bazı mezarların tavanlarında yer
alan mahya giri�inin, mertekler ve üçgen alınlıklar ile duvar dikmelerinin
183 I�ık, 1989: 5. 184 I�ık, 1989: 6. 185 Sevin,1982: 237. 186 Uçanku�, 2002: 39.
37
anakayaya kabartma olarak i�lendi�i gözlemlenmi�tir. Ço�unlukla oda
duvarlarının önünde, duvarlara biti�ik olarak anakayanın yontulmasıyla
i�lendi�i, sayıları bir ila üç arasında de�i�en, ölülerin yatırıldı�ı yatak veya
klinelerin yer aldı�ı görülmü�tür. Bazı mezarlarda ise oda tabanının bo� düz
bir alan olarak bırakıldı�ı, mezar odasına, ço�unlukla kısa duvarın orta
kesiminde yer alan küçük kare veya dikdörtgen bir kapıdan bir ya da üç
basamakla girildi�i saptanmı�tır.187
Tümülüslerin Frig gömü geleneklerini ö�renmemizde önemli rol
oynadıkları bilinmektedir.188 Tümülüslerin men�ei hakkında kesin bilgilere
ula�ılamamaktadır. M.Ö. 8. yüzyılın ortalarından 6. yüzyılın ortalarına de�in
kullanıldıkları sanılan tümülüs mezarlarının büyük bir bölümü Gordion’da yer
almaktadır. Kentin etrafındaki sırtlarda yer alan bu yı�ma toprak mezarların
sayısının yüz kadar oldu�u tahmin edilmektedir. Toplu Frig tümülüslerine,
Gordion’dan ba�ka Ankara ve Yozgat’ın güneydo�usundaki Kerkenes
Da�ı’nda da rastlanmı�tır. Da�ınık Frig tümülüslerinin batıda Afyon’a de�in
uzandı�ı bilinmektedir.189 Sevin, buna kar�ılık Frig tümülüslerine Kızılırmak’ın
do�u yakasında rastlanmayı�ının ilgi çekici oldu�unu belirtir.190
Frigler, ölülerini topra�a açılmı� çukurlar içine yapılan ah�ap mezar
odalarına gömdükten ve ah�ap çatıyı kapattıktan sonra üzerini büyük bir
yı�ma tepeyle örtmü�lerdir. Tümülüsün yüksekli�inin, gömülen ki�inin
önemine göre, 2-3 m. ile 50 m. arasında de�i�ti�i görülmü�tür. Bazı Frig
tümülüslerinde ise ah�ap mezar odasının üzerinin bir çatıyla kapatılmadı�ı,
ölü ve ölü arma�anları yerle�tirildikten sonra, odanın içine çakıl ta�ı
doldurularak sonradan bunun üzerine yı�ma tepe olu�turuldu�u saptanmı�tır.
Frig tümülüslerinde yı�ma tepe topra�ının çevreye yayılmasını önlemeye
yarayan krepis duvarı ve mezar odasına geçit veren dromos’un
kullanılmamı� oldu�u görülmü�tür. Sevin, Frig mezarlarının Lidya ve Yunan
tümülüslerinden, mezar odalarının yapımında ta� yerine tahta kullanılmı�
187 Sivas, 1999: 125. 188 Sevin, 1982: 238. 189 Sevin, 1982: 238. 190 Sevin, 1982: 238.
38
olmasıyla, krepis ve kısmen dromosun bulunmamasıyla ayrıldı�ından
bahseder.191 Frigler’in de, bazı Lidya tümülüslerinde oldu�u gibi, ölülerini ve
ölü arma�anlarını, çatısı kapatılmadan önce, mezar odasının tavanından
içeriye soktukları bilinmektedir. Sevin, bu türde mezar odalarının yalnızca bir
tek ki�inin gömülmesine elveri�li oldu�unu, bunun sebebinin ise, mezar
odasının çatısının kapanıp, bunun üzerine ta� ve toprak yı�ıldıktan sonra bir
daha açılmasının olanaksız olmasından ileri geldi�ini belirtir.192
Gordion’daki tümülüslerin en büyü�ünün, yakla�ık olarak 250m.
çapında ve 53 m. yüksekli�indeki Büyük Tümülüs oldu�u görülmü�tür.
(Resim 16-17) Bunun, Anadolu Tümülüsleri’nin Lidya’daki (Resim 18)
Alyattes Tümülüsü’nden sonra en büyük olanı oldu�u bilinmektedir.193
Gordion’daki Büyük Tümülüs, mezar odasının bir çukur içine de�il,
zemin düzeyine yapılmı� olmasıyla dikkati çekmektedir. Ah�ap mezar odası
80 cm. kalınlı�ında, kireçta�ından kaba bir duvarla çevrilmi�tir; iç boyutları
5.15 x 6.20 m., yüksekli�i 3.25 m.’dir. Çatının semerdam tarzında örtülmü�
oldu�u ve ah�ap odanın, kalın sedir a�açlardan olu�turuldu�u görülmü�tür.194
Ölü arma�anlarıyla dolu olarak bulunmu� olan mezar odasında büyük
bir ah�ap sedir üzerinde yatan cesedin yakla�ık olarak 1.59 m. boyunda ve
60 ya�larında bir erke�e ait oldu�u belirlenmi�tir.195
Büyük mezarın boyutları ve ölü arma�anlarının zenginli�i göz önüne
alınarak, bu mezar anıtının Frigya’nın en güçlü döneminde ya�ayan bir krala
ait olabilece�i dü�ünülmü�tür.196
Bu mezarın sahibi konusunun tartı�malı oldu�u görülür. Mezarda
odanın sahibine ait hiçbir yazılı belge bulunmamakla birlikte bazı bilim
adamları, mezar odasından ele geçirilen zengin arma�anlara bakarak ,
tümülüsün Kimmer yıkımı ve ya�masından hemen sonraya yani öküz kanı
191 Sevin, 1982: 238. 192 Sevin, 1982: 238. 193 Sevin, 1982: 238. 194 Sevin, 1982: 238. 195 Sevin, 1982: 238. 196 Sevin, 1982: 238.
39
içerek intihar eden Midas’a ait olamayaca�ını , bu nedenle yakla�ık olarak
M.Ö. 8. yüzyılın üçüncü çeyre�i içinde ya�ayan, Midas’ın babası Gordias’a
ait olabilece�ini dü�ünmü�lerdir. Bazı bilim adamları ise, mezarda bulunan
aslan ba�lı bir kabın Asur kralı II. Sargon (M.Ö. 722-705) döneminden
önceye tarihlenemeyece�i görü�ünde bulunarak, tümülüste yatan cesedin
Midas olabilece�ini savunmu�lardır.197 Voigt, yapılan son kazı çalı�malarında
mezardan edinilen a�aç tarihlendirmeleri neticesinde, mezarda kullanılmı�
ah�abın M.Ö. 740 yıllarında kesilmi� oldu�unu belirtir ve Midas’ın ya�adı�ı ve
Asur ‘la diplomatik ili�kilerde bulundu�u dönem ise M.Ö. 8. yy. ın sonlarına
tarihlendi�i için, mezarın Sargon dönemindeki Midas’a ait olamayaca�ı
savının kesinlik kazandı�ını vurgular.198
Tümülüslerin men�ei hakkında çe�itli görü�ler belirtilmektedir. Mehmet
Özdo�an: “Anadolu’da tümülüs yapımına Demir Ça�ı’nda ba�landı�ını ve
bunun Friglerle ili�kilendirildi�ini bilmekteyiz; bununla birlikte Balkanlarda ve
Trakya’da tümülüs yapma gelene�i hemen hemen M.Ö. 3. bin yılda
ba�lamı�tır. Bulgar meslekta�larımız kazmı� oldukları bazı tümülüsleri Erken
Tunç Ça�ı ve Erken Tunç Ça�ı III ile tarihlendirmektedirler. Bazı yüzey
ara�tırmalarından yola çıkarak bu çe�it tümülüslerin Türkiye Trakyası’nda ve
2. bin do�u Trakya’sında varlıklarından söz edebiliriz. Bu nedenle, tümülüs
yapma gelene�i Trakya’da zaten M.Ö. 2. bin yılında vardır; fakat Anadolu
yakasında bu tümülüslerden hiçbirini görememekteyiz” �eklinde bir görü� ileri
sürmektedir. Eleonora Petrova ise : “ Makedonya Cumhuriyeti’nde, Vardar
Ovası’nda, Axius Vadisi’nde, Makedonya Cumhuriyeti’nin merkezinde ve
güney kesiminde kazılar yapılmı�tır. Bu bölgelerde nekropoller düz
mezarlardır, tümülüs de�ildir; ta�larla kaplı bu düz mezarlar Tunç Ça�ı’nın
sonundan geleneksel döneme, M.Ö. 11. yüzyıla kadar gitmektedir” �eklinde
farklı bir bakı� açısıyla yorumlamı�tır.199
Roumyana Georgiva, Trakya ve Frigya’daki ölü gömme gelenekleri
arasındaki benzerliklere dikkat çekmektedir. 197 Sevin, 1982: 239. 198 Voigt, 2006: 34. 199 Tuna ve Aktüre ve Lynch, 1998: 163 ve170.(Panel Tartı�maları)
40
Georgiva, Herodotos’un söz etti�i Trakya ölü gömme törenlerinin, Frig
için geçerli olabilece�ini belirtir ve Trak-Frig cenaze uygulamalarının
benzerli�ine dikkat çeker. Ölünün, inhumasyon (ölüyü gömme) olan önceki
uygulama ve aynı zamanda M.Ö. 7. yüzyıldan sonra tanı�ılan kremasyonla
(ölüyü yakma) kaya mezarları ya da tümülüs altına gömülmelerinden yola
çıkarak, kremasyon adetinin ortaya çıkı�ının, Do�u Yunan adalarının yo�un
etkisiyle açıklanabilece�ini ve tümülüsün Anadolu’da tanınan bir biçim
oldu�unu veya Balkan ölü gömme adetlerinden etkilenmi� olabilece�ini
savunur. A�açtan mezarlarınsa, eski Frig gelene�ine göre yapılmaya devam
edilmi� olarak veya de�i�meyerek kaldı�ını açıklar.200
Trakyalıların ölümün asıl olu�umunu özellikle acı dolu bir �ey olarak
göstermediklerini belirten Georgiva; öteki dünyada ve ölümsüzlükte onların
ço�u için çok büyük mutlulu�un önde olan bir sanat oldu�unu
vurgulamaktadır. Georgiva töreni �öyle anlatmaktadır: “Ölüm meydana
geldikten sonra, ölünün gözleri kapanır ve vücut yıkanır, organlar, vücut tam
olarak donmadan önce kesin bir pozisyonda ip ya da havluyla ba�lanır. Kafa,
çenelerin açılmasını önlemek için hafifçe do�rultulur. Bu hareketler ku�kusuz,
Hint-Avrupa ölü gömme uygulamalarında kök salmı� oldu�u gibi geni� olarak
yerine getirilmektedir. Frig ölü gömme törenini de belirtti�ini söyleyebiliriz.” 201
Georgiva, Traklar’ın ve Frigler’in de ölülerini süs e�yaları ve sava�
giysileriyle gömdüklerini belirtir ve bu da ölüyü öteki dünyaya hazırlamaktır.202
Georgiva, Trakyalıların ölülerinin zorunlu olarak yasını tuttukları, onlar
için a�layan yalnızca bir keder gösterisi de�il, aynı zamanda kelimeleri
anlatma biçimi ve ölünün geçmi� hayatı ile ilgili ve onu bekleyen öteki hayatla
ilgili melodik �eyler oldu�unu vurgular. Friglerin de, Mysialılarla birlikte,
geçmi�teki en ünlü yaslı kimseler oldu�unu, Trakyalılar ve Frigyalılar’ın ölen
ki�inin ölüm dünyasına geçi�ini kolayla�tırma anlamında olarak a�ıtlar
gösterdiklerini belirtir.203
200 Georgiva, 1998: 61. 201 Georgiva, 1998: 61. 202 Georgiva, 1998: 61-62. 203 Georgiva, 1998: 62.
41
Trakyalıların ölü gömme adetlerinin di�er bir önemli unsurunun,
kurbanlık hayvanların kesimi ve etleriyle bir ziyafet vermek204 oldu�unu
belirten Georgiva, bu etin bazısının ölü için onun yanına bırakıldı�ını ve
cenaze �öleni boyunca ölünün, masa arkada�ı ve av sahibi olarak
dü�ünüldü�ünü açıklar.205
Gordion’da II numaralı tümülüste de hayvan kemiklerine rastlandı�ı
bilinmektedir. Bu, M.Ö. 7-6. yüzyılla tarihlenmi�tir. Georgiva bunun, Friglerin
bilindik “ölü yiyece�i” gelene�ine kanıt olarak dü�ünülebilece�ini belirtir ve bu
gelene�in var olu�unun dolaylı kanıtının, yemek masaları ve tablalarının var
olu�unda gösterildi�ini ifade eder.206
Georgiva, her iki toplumda da hayvanların kurban edilmesini Hint-
Avrupa kökenine ba�lar ve bu gelene�in her iki toplumda da ideolojik
özelliklerle do�rulandı�ını savunur. Ayrıca, bu genel kavramların sadece
kültürel ili�kiler ve genel Hint-Avrupa kökenlerinden de�il, aynı zamanda iki
toplumun sosyal ve politik yapısındaki benzerliklerinden ileri gelebilece�ini
belirtir.207
Pazarlı halkı ele alındı�ında, bu halkın ölülerini kalenin içindeki basit
mezarlara, sırtüstü yatırarak gömdükleri, Bo�azköy halkının ise kent içine
olmakla birlikte ölülerini yakıp, küllerini küpler içine koyarak gömü yaptıkları
belirlenmi�tir. Erken Anadolu gelene�ine dayandırılan küp içine gömme
gelene�inin Frigler arasında da ya�amı� oldu�unu, Pazarlı ve Bo�azköy ‘deki
iskeletlerle ölü küllerinin tümünün geç Frig dönemine ait olması ve sürekli
kent içine gömülmeleri açıklar. Fakat Ankara’da ,tümülüslerden ayrı olarak ,
yakılmı� ki�ilerin küpler içinde gömüldükleri kent dı�ı mezarlarda da
saptanmı�tır. Sevin, her iki mezarlık türünün ayrı ayrı bulunmasını, Ankara’da
bugün Hacıbayram Camisi çevresindeki Frig kentinde ya�ayan farklı halk
sınıflarının varlı�ıyla açıklar.208
204 Georgiva, 1998: 62. 205 Georgiva, 1998: 63. 206 Georgiva, 1998: 63. 207 Georgiva, 1998: 63. 208 Sevin, 1982: 238-239.
42
Veriler ele alındı�ında, Friglerin ölü gömme geleneklerinde Batı ve
aynı zamanda süregelen bir Anadolu gelene�inin iç içe ya�andı�ı
söylenebilir.
43
IV. BÖLÜM
FR�GLER�N KÖKEN�NE I�IK TUTAN F�LOLOJ�K BELGELER
4.1. YAZI ve D�L
Frig alfabesinin kökeni konusunda farklı görü�ler öne sürülmü�tür ve
fikir birli�i sa�lanamamı�tır. �lk olarak, iki farklı görü�ün varlı�ından
bahsedilmi�tir. Frig alfabesinin Yunanistan’dan alındı�ı görü�ü, Yunan ve
Frig alfabelerinin aynı Semitik kaynaktan çıkmı� olmakla birlikte,
birbirlerinden ba�ımsız olarak geli�ti�i görü�üdür.209
Barnett, genellikle Fenikeliler’e verilen alfabenin batıya yayılı�ında,
Frigler’in çok önemli bir rol oynadıklarını belirtmi�tir.210 Gordion’da Büyük
Tümülüs’te ve M.Ö. 700’den önceye tarihlenen bir bronz kap üzerine Frig
alfabesiyle yazılmı�, Frig dilinde balmumundan kısa bir yazıt bulundu�u
bilinmektedir. Barnett, Asur’da kullanılan balmumu kaplı yazı tabletlerinin
Friglerce de kullanıldı�ının tespit edildi�ini, Frig alfabesinin Fenike
alfabesinden çıkartıldı�ının tahmin edildi�ini211 ve Hellen yazılarında
kullanılan harflerle, satırları de�i�ik yönde yazma sisteminin Frigya yoluyla
Hitit hiyerogliflerinden türetildi�ini belirtir. Frig alfabesinin bir ebeveyni ve
Gordion’un ise M.Ö. 7. yy. ortalarında bu alfabenin ke�if yeri oldu�unu ifade
eder.212
Frig dilinin merkezi bölgede, Roma dönemine de�in kullanıldı�ı
belirlenmekle birlikte, bu türde geç Frig yazıtlarına mezar ta�ları üzerinde
rastlandı�ı görülmektedir. Sevin, Erken Frig, yani arkaik Frig dilinin kökeni
konusunda farklı iki görü�ün varlı�ından bahseder: “�lk görü�, Frigce’nin Hint
Avrupa dilinin satem grubuna ait oldu�unu ve en yakın akrabasının Ermenice
oldu�unu savunur. �lk görü�ün yanlı� oldu�unu savunan ikinci görü�ün yeni 209 Sevin, 1982: 240. 210 Barnett, 1987: 63. 211 Barnett, 1987: 63-64. 212 Barnett, 1987: 64.
44
savunucuları ise Frigce’nin temelde Hititce ya da Luvice ile ili�kili bir Anadolu
dili oldu�unu kabul ederler”213 �eklindedir.
Diakonoff ve Neroznak, Frigce’nin, Hint-Avrupalı bir Paleo-Balkanik
lehçe konu�an ve bugünkü Ankara’nın batısına yerle�mi� olan, veya Hint-
Avrupa kökenli Hititce-Luvice konu�an ve uzun bir süre Anadolu’da hüküm
sürmü� olan bir halk tarafından kullanılan bir dil oldu�u görü�ündedirler.214
Sevin, Frig yazıtlarının analizlerinin bunların Trak lehçeleriyle ili�kili
Frig deyimleri içerdi�ini ortaya koydu�unu ve bu dilin genel olarak Hint-
Avrupa dillerinden oldu�unu ve içinde �slav, Arami ve hatta Frig öncesi Hitit
dillerinden de sözcükler bulundu�unun mümkün olabilece�ini ifade eder.215
Petrova, yapılan filolojik ara�tırma neticesinde, Trakya, Frig ve Daco-
Mysialılar arasında bir yakınlık oldu�unu ve aynı zamanda ayrı Hint-Avrupa
kökenli dil kullandıklarını belirtir.216 Frig ve Brigler’in dilbilimsel bir zincire
sahip olduklarını söyleyen Petrova, Frigce’nin Paeonian, Makedonian ve
Mygdonian gibi, Paleo-Balkan dillerinin temeline giren daha eski Hint-Avrupa
dillerinden biri oldu�unu filolojik ara�tırmaların gösterdi�ini savunur. Petrova,
M.Ö. 2. ve 1. bin yıl boyunca, Balkanlardaki Brig nüfusunun önemiyle, ayrı bir
etnik topluluk olarak, Hellen uygarlı�ına etki eden güçlü bir Frig devletinin bir
çekirde�ini olu�turdu�unu filolojik olarak ele almaya çalı�mı�tır.217
Friglerin M.Ö. 1. binin ilk yarısında Orta Anadolu’ya yerle�tikleri zaman
dillerini kaydetmi� oldukları saptanmı�tır.218
Roller, “Gordion’da en erken yazı, Geç Tunç Ça�ı’yla tarihlendirilir
(M.Ö. 1400-1200). Hitit �mparatorlu�u ile ça�da� olan bu dönem tabakasında
baskı mühürleri üzerinde Anadolu hiyeroglif karakterini içeren bir yazı
görülmü�tür”. Roller, bu yazı tipinin aslında Batı ve Güney Anadolu’da
213 Sevin, 1982: 239. 214 Diakonoff ve Neroznak, 1985: 3. 215 Sevin, 1982: 240. 216 Petrova, 1998: 45. 217 Petrova, 1998: 51. 218 Roller, 1989: 56.
45
konu�ulan ve oldukça kullanılan Hititce’nin karde�i Luvice’yi gösterdi�ini;
fakat Hitit hiyeroglifi olarak adlandırıldı�ını belirtir.219
Roller, erken Frig alfabesinin Yunan alfabesiyle yakınlık gösterdi�ini
belirtmektedir. Yunanlılar’ın kuzey Levant’ta Fenikeliler’le ili�ki kurarak,
Yunan dili için gerekli sesli ve di�er karakterli harfleri yaratmak için
Fenikeliler’in harflerini de�i�tirdiklerini ifade eden Roller, dildeki bu geçi�in
M.Ö. 8. yy’ ın ilk yarısında Yunanlı tüccarların ticari ili�kilerde bulunurken
kayıt yapma ihtiyaçlarından do�du�unu ileri sürer.220
Gordion’da Tümülüs MM’den be� yazılı metin ele geçirilmi�tir.
Bunlardan biri, M.Ö. 8. yy. sonu ve 7. yy. ba�ıyla tarihlendirilmektedir. Bu
erken metinlerin do�rudan Yunan alfabesinden alınan 17 harfi içerdi�i tespit
edilmi�tir. Tek sesleri ifade eden temel Yunan karakterleri, arkaik Yunan F ve
digamma’dan olu�maktadır. Iyonik sesliler, H, ve � ; bile�ik ve
nefesli(okunan) sessizler ile, Z, �, , , , ,� ve harflerine Frigce’de
rastlanmadı�ı görülmü�tür. Roller, Gordion’da ele geçen bu metinlerden yola
çıkılarak, M.Ö. 8. yy. sonu ve 7. yy. ba�ında Yunanca’yla ya da Yunan
hatipleriyle Frigler’in az ili�kide olduklarının dü�ünüldü�ünü ve buna ek
olarak, Frigce metinlerde, Aeolis’te Smyrna’dan erken Yunanca metinlerinde
de görülen bir karakterin kullanılımına dikkati çeker. Bu nedenle, Roller’e
göre; Frig ve Yunan alfabesi birbirine uyum sa�lamı� ve bu uyum, ticari
alı�veri�ten az etkilenmi�; daha çok Yunan kültürüyle ili�kinin bilinçli bir
çabası sonucunda ortaya çıkmı�tır.221
Roller, Frig metinlerinde yer alan alfabenin Yunan alfabesine
benzedi�ini, fakat onunla özde� olmadı�ını belirtir. Roller’e göre, Frigler kendi
ihtiyaçlarını kar�ılamak için Yunan alfabesini de�i�tirmi�lerdir.222 Bununla
birlikte, Frig yazıtlarında Yunan alfabesinde bulunmayan harflerin yer aldı�ı
görülmü� ve aynı zamanda Frig dilindeki sesler hiçbir Yunan harfiyle
açıklanamamı�tır. Gordion’da bulunan ayırıcı nitelikli Frig harflerinin, , ,
219 Roller,1989: 56. 220 Roller, 1989: 56. 221 Roller, 1989: 57. 222 Roller, 1989: 57.
46
biçimlerinden olu�tu�u saptanmı�tır. Bu i�aretlerin kullanıldı�ı zamanda
Frigya’nın di�er bölgelerinde hiçbir Yunanca harflerin kullanılmadı�ı tespit
edilmi� ve Midas ile güneybatı Frigya’daki Çepni �ehirlerinde bulunan
yazıtlarda ise alı�ılmadık harfler ortaya çıkarılmı�tır.( )Hattu�a’daki Frig
yerle�iminde ise, harfine bir metinde rastlanmı�tır.223
M.Ö. 8. yüzyılın ba�ıyla tarihlendirilen ta�, çömlek ve seramik kaplar
üzerine alfabetik olmayan i�aretlerle yazılan metinlerde, orijinal Frig karakteri
ta�ımayan i�aretler görülmü�tür. Bu i�aretler, Geç Tunç Ça�ı ve Hattu�a’dan
Hitit kaplarında görülen i�aretleri kapsamaktadır. Gordion’da daha sonraki
Frig çömle�i üzerinde görülen Hitit i�aretleri kapalı bir X ve bir gamalı haç,
�ematik bir dal , triskeles (?) gibi sembolleri içermektedir. Roller, bu
i�aretlerin pek çok kültürde yaygın oldu�u için bu biçimlerin rastlantı
olabilece�ini belirtir.224
Tunç Ça�ı’ndan Demir Ça�ı’na geçi�i gösteren bir tabakada, dikey
hatlı bir üçgen biçimine gri bir kap üzerinde rastlanmı� ve bu i�aretin Geç
Tunç Ça�ı kapları üzerinde görülen aynı i�aret oldu�u ve muhtemelen
hiyeroglif �ekliyle “kral” anlamına geldi�i belirlenmi�tir.225 Roller , Frigler’in
hiyeroglif i�aretleri ö�renmelerini, M.Ö. 1200’lerde Bo�azköy’ün yıkıma
u�rarken Gordion’un tam olarak yıkımla kar�ı kar�ıya kalmamı� olması ve
böylece yeni gelen Frig göçmenlerinin Gordion’da Hitit nesnelerini görerek,
bu bölgedeki Tunç Ça�ı kalıntılarını ya�atmı� olduklarıyla ili�kilendirir. Bu
Tunç Ça�ı malzemelerinin, Frigce’deki Yunanca olmayan bazı harflere ı�ık
tuttu�u görülmü�tür. Gordion Tümülüs MM’de ele geçen harfi, Tunç Ça�ı
Gordion çömle�i üzerindeki yangından önce görülen i�aretlerden biri olarak
saptanmı�tır.226 Young , harfinin Yunanca’da veya Semitik dillerde
görülmedi�ine ve fakat Asyatik alfabede yaygın olarak görüldü�üne dikkat
223 Roller, 1989: 57. 224 Roller,1989: 57. 225 Roller, 1989: 58. 226 Roller,1989: 58.
47
çekmi�tir.227 Böylece Roller, alfabetik olan ve alfabetik olmayan i�aretlerin
kayna�arak erken Frig alfabesinin �ekillenmi� oldu�unu belirtir.228
Roller, sonuç olarak, yukarıdaki bilgiler ı�ı�ında, Frig yazı sisteminin iki
ayrı alfabe sistemi üzerine kuruldu�u tahminini ileri sürer. Biri Anadolu
hiyeroglifleri ve di�eri Yunan alfabesi. Her ikisinin, Frigya dı�ından geldi�i
fakat kayna�ma sebeplerinin farklı oldu�u saptanmı�tır. Gordion’da Geç Tunç
Ça�ı boyunca, yazı sistemi ve grafik sembollerin kullanımı, kaydetme
i�leviyle sınırlı kalmı�tır. Roller, bu i�levin Frigleri kapsayan nüfus hareketleri
nedeniyle, Tunç Ça�ı’nın sonunda kaybolmu� oldu�undan bahseder. Frig
dilinde yazma iste�i, Yunanca yazımının açı�a çıkması sonucunda; birkaç
yüzyıl daha sonra olmu�tur. Yerli unsurlar devam etmi� ve gramatik olmayan
semboller sıklıkla alfabetik yazımla birle�tirmede kullanılmı�tır. Yazı
sistemindeki son de�i�me ise, Frigce’den Yunan alfabesine, Anadolu’da M.Ö.
4-3. yüzyıllarda politik de�i�melerle Yunanca’nın baskın bir dil olmasıyla
meydana gelmi�tir229. (Resim 19)
4.2. FR�G DÖNEM�NE A�T YAZILI KAYNAKLAR
4.2.1. FR�G YAZITLARI
Frigya dilinde az da olsa bazı kelime ve yazıtlar ele geçmi� olmakla
birlikte Friglerin kökenine yeterince ı�ık tutamamaktadır.
Yazılıkaya Midas Yazıtı: Anıtın birinci yazıtı, sol üst kısmında,
düzle�tirilmi� ana kaya üzerinde bulunmu�tur.(Resim 20) Yazıt, alınlı�ın sol
kö�e hizasından ba�layarak akrotere do�ru kavisli bir biçimde soldan sa�a
do�ru yazılmı� ve on bir metre uzunlu�unda oldu�u görülmü�tür. Harf boyları
0.40-0.45 m. Olarak belirlenmi�tir. �kinci yazıt sa� yan çerçeve üzerinde
görülmektedir. Süsleme ile çerçeve kenarı arasında kalan bo�lu�a,
yanlamasına soldan sa�a do�ru yazılmı� ve bunun uzunlu�u 4.75 m., harf
boyu 0.25 m. olarak belirlenmi�tir. Ara�tırmacılar, bu iki yazıt arasında
zaman, hiyerar�i ve el farkının varlı�ından söz eder. Okunmakla beraber,
227 Young, 1969: 295. 228 Roller, 1989: 59. 229 Roller, 1989: 61.
48
anlamları kesin olarak çözülemeyen bu yazıtlardan birincisinin, anıtın bütünü
ile ilgili oldu�u, ikincisinin ise daha özel oldu�u görülmü�tür. Ni�i çevreleyen
ikinci çerçevenin her iki yanında ve ni�in sa�ındaki süslemenin alt kısmında,
çıplak gözle güçlükle seçilebilen graffitolar bulunmu�tur. Bunların oldukça
kaba ve yüzeysel biçimde kazınmı� oldu�u göze çarpar. Bu yazıtlarda Ana
Tanrıça ve Midas adlarının geçmesinin önemli oldu�u belirtilmektedir.230
Tam olarak çözülmemi� olan bu yazıtın içeri�i hakkında S. Diker çe�itli
görü�ler ileri sürmü�tür.231 Kybele yazıtı ile ilgili olarak da Diker bazı
yorumlar yapmı�tır.232
230 Uçanku�, 2002: 144. 231 Yukarı sol taraftan ba�layarak olu�turulmu� Midas yazıtını M.Ö. 6. yüzyılla tarihleyen Diker, (2000: 171) metni �öyle okunmu�tur: ates arkiaevais akenanogavos mdai gavagtaei vanaktei edaes niy ae e�uryoyoy yotin baba memevai� proitavo� kvi? ganaveo� �ikeneman elae� Selahi Diker metni �öyle yazmaktadır: ates arkiaefais akenanogafos mdai gafagtaei fanaktei edaes niy ae e�uryoyoy yotin baba memefai� proitafo� kfi? ganafego� �ikeneman elae� ve �u transliterasyonu yapmaktadır: Ate�? Arka-ya ev aç?. Ak Ana-n-a gavu�. Madai, Gavagtai, (ve) Fanaktai ada�. Niy(e) Ay e�ü-r yay-ıy yat-ın(ı). Baba men-e va-r e�. Bir az? tavu� kafi [ veya: bir Ay to�u�(u) kafi]. Gün ev-e ko�, (e)�ik-in-e [veya]e�ük-in-e] men ol-a e�. ve �öyle tercüme etmi�tir: “Ate�? (Atys)! arkaya (ölüler diyarında?) ev aç (mekan kur), (ve) Ak Ana’na (Kybele’ye) kavu�. (�imdi) Med’ler, Gavagtai (Frigler?, Mysialılar?), (ve) Fanaktai (Pers-Akamenler) ada�tırlar(karde�tirler). Niye Ay e�ürür (örter) (ve) meyleder (veya ‘da�ıtır’) yatını (dü�manını)? Baba! bana e� (Kybele?) var. Bir az? hareket-kımıldanma (veya:bir Ay do�u�u) yeterli. (Ey) Güne�(-Tanrısı) yuvana ko�!, e�i�ine(veya:örtün altında) ben (sana) olayım e�.” Burada Yunanca’dan aktarma oldu�u dü�ünülen bazı kelimelerin detaylı incelendi�i görülür. Diker , “Gafagtai, Fanaktai, Madai: Gafagtai kelimesinin, Homeros’un ‘Galaktophagi’ “ peynir yiyenler” [“süt oburlar”] ifadesini hatıra getirdi�i dü�ünülür”. Diker , yazıtı yazan katibin bu kelime ile Frigleri veya Batı Anadolu halkını kastetmi� olabilece�ini belirtir. 232 Diker, (2000: 172-173) Kybele Yazıtını �öyle okunmu�tur: Akenano:agan : t. e� Moapog..ak : agana
49
Malta� Anıtı: Malta� Anıtı’nın üzerinde iki yazıt belirlenmi�tir:
Birinci yazıtın, cephe duvarını çevreleyen sol çerçevenin dı� kenarında ,
saça�ın hemen altında yer aldı�ı belirlenmi�tir. Yanlamasına sa�dan sola
do�ru yazılmı� olan yazıtın ve 1.30 m. uzunlu�unda oldu�u ve harf boylarının
22-28 cm. oldu�u saptanmı�tır. Bugün toprak altında kalan ikinci yazıtın,
ni�in üst çerçevesi üzerine soldan sa�a do�ru yazılmı� oldu�u görülür.
Uzunlu�u 1.70 m., harf boyları 10-11 cm. olarak belirlenmi�tir. Yeraltı
sularının etkisiyle bozulmu� oldu�u dü�ünülmektedir. Uçanku� yazıtı “Brixhe
ve Lejeune’e göre, bu yazıtlar aynı zamanda, ama farklı iki usta tarafından
yazılmı�tır.” �eklinde açıklamı�tır. �kinci yazıtta geçen ithaf fiilinin dı�ında
anlamı bilinen ba�ka bir kelime olmadı�ı görülmü�tür. Yazıtın aynı
ara�tırmacılar tarafından yapılan transkripsiyonu �u �ekilde yapılmı�tır:233
W-05a
IaoZI
“natimeyonna
W-05b AzST LAESGOPMLIGG14 �
‡[nst] [ daespormate]
Arazastis Anıtı: Uçanku�, anıtın yazıtının bir çok defa incelenmi�
olmakla birlikte, yazıt sayısının, alınlı�ı çevreleyen yazıtın okunu� sırasının
transliterasyonu: ak-ena-no : aga-n : t? e� moa-pog..ak : aga-na veya ak-ana-na : aga-n : tüde�? ba(n)a pag..ak : aga-na tercümesi Temiz Ana’na a�an tüde� (aynı soydan) Bana (Kybele’ye) bak (ve) ag (yüksel) a�ana (Rabbına?) veya Tanrı’n, temiz Ana Tanrıça’n ile aynı soydan, Bana bak (ve) gökteki Rabbına yüksel! �eklinde yapılmı�tır. 233 Uçanku�, 2002: 149-150.
50
ve yazıtların anlamı konusunun tartı�malı oldu�undan bahseder. C. Brixhe ve
M. Lejeune’den elde edilen bilgiler ı�ı�ında, birinci yazıtın, frizin sol ba�ından
ba�layarak akroterin sa�ında ve solunda devam etmekte oldu�u görülmü�tür.
�kinci yazıt 8.00 m. uzunlu�unda tespit edilmi�tir. Anıtın sol üst kö�esinden
ba�layıp, ikinci satırının sa� kö�ede üstte sola do�ru devam etti�i
bilinmektedir. Üçüncü yazıtın ise, koruma amaçlı do�al çevrenin yan
yüzünde, yukarıdan a�a�ıya do�ru yanlamasına yazıldı�ı ve 3. 00 m.
uzunlu�unda oldu�u, sa� çerçevelerin alt kısmında sona erdi�i ve harflerin
boylarının 0.20-0.25 m. oldu�u saptanmı�tır. Yatay frizin ortasındaki a�ınmı�
birkaç harf dı�ında hepsinin çok iyi okundu�u belirtilir.234 (Resim 21-22)
W-06
[matar]
S. Diker, Arezastis yazıtı hakkında çe�itli çözümleme ve
yorumlar yapmı�tır.235 234 Uçanku�, 2002: 152-153. 235 Diker’in (2000: 173) açıklaması �u �ekildedir: Fre : rntelatoy : tostk : ................ : akiiaiop?avos Materan : areyastig : ......................... Nosesait : metereg : eFeteksgtgy : oreFin : onoman : lahei :ga Kelokey : genaFtkmartay : materey Anıta adını veren Arezastis kelimesinin, sa�dan sola okundu�u zaman Z harfine benzeyen Frig harfinin z fonemine tekabül etti�i zannedilerek okundu�u belirlenmi�tir. Bu i�aretin Arami-Fenike alfabesindeki Yod (i/y) harfinin kar�ılı�ı oldu�u dü�ünülür. Diker, “Frig alfabesinde sadece harfin yatay çizgisi bulunmamaktadır. Eski Yunanca Iota (yod) harfi de aynı �ekilde yazılmaktadır. Böylece bu kelime, kelimenin sonundaki harf de g olarak saptandı�ı için, areyastig �eklinde okunmu�tur. Sessizler arası yazılmayan sesli harfleri kullanarak, ve z s, ve d t, ve aynı zamanda I � i veya F � v veya u ili�kileri dikkate alındı�ında , ve Frig katibinin bilhassa sesli harfleri belirlemedeki hataları kabul edilirse, metin �u �ekilde yazılabilmektedir. Vere : eren-tele-toy : toztk :.............. : akiy-ay-op?avoz Mater-an : arayaztıg : ...................... Nosesa-it : matereg : eve-tek sgtg-y : or-evin : onoman : lahei :ga K elokey : gen-autkm-art-ay : materey
veya yazıttaki sgtg kelimesi, hem soktuk hem de sagıtıg/sakıdık �eklinde okunaca�ından
metin �u �ekilde okunabilmektedir.” ver-e, eren tel-e, toy tüz-dik ............. akıy Ay Apamız?.
51
Aslankaya Yazıtı: Aslankaya’nın yazıtının, ana kiri� üzerine soldan
sa�a do�ru yazılmı� oldu�u belirlenmi�tir. Yazıtın bütünüyle bozulup silindi�i
görülmü�tür. Bu yazıtın, C. Brixhe ve M. Lejeune tarafından transkripsiyonu
yapılmı�tır. Uçanku� , burada A. Körte’nin öne sürdü�ü “Materan”
kelimesinin yazılmı� olabilece�inin tahmin edildi�ini belirtir.236 (Resim 23)
W-03
� m � � t � � m � �m �
4.2.2. ASUR KAYNAKLARI
Asur kayıtlarında; ilk yöneticiler döneminden, [ Adad Nirarı I,
Shalmaneser I ( M.Ö. 1280), Tukulti Urta I ( M.Ö. 1250 ) ] Tiglathpileser I
dönemine kadar Mu�ki varlı�ından söz edilmemektedir. �lk yöneticiler
döneminde Ermeniler ve Hitit ordularıyla sava�ıldı�ı kayıtlarda
belirtilmektedir. Luckenbill’in çevirdi�i Asur kayıtlarında Frig kralı Midas
oldu�u dü�ünülen Mita’nın varlı�ından a�a�ıda ele alınan hükümdarlar
döneminde söz edilmektedir.
TIGLATH – PILESER I ( M.Ö. 1115 – 1077 )
Hükümdarlı�ının �lk Be� Yılının Tarihi:
Materin(i) arayazdık.................
Nası(l)sa �t(i) Mater-ig eve-dek soktuk (veya: sagıtıg/sakıdık) Y(a)! Or! Evin(-i) Anamın, ilahi Gö- k �lahı. Gün Atakı-m! ert(e) Ay Mater-e! “(kurban?) ver-e/ver-erek (da�ıtarak), erleri (erenleri) toplayarak, toy düzdük. ... [gökte] akıy(or) Ay Apamız (Anamız). (Ana Tanrıça Ana’yı (O’nun heykelini, Mater’i) eve (mekanına) kadar soktuk (veya: koruduk) ya! Yap evini (tahtını?) Anamın (Ey) ilahiGök Tanrısı. Güne� Atacı�ım! (Sen de) devam et (sür) Ay Tanrıça’ya!” 236 Uçanku�, 2002: 155.
52
220. (Kommagene) Kutmuhi bölgesi (topra�ı) ve Mu�ki’ye kar�ı
kampanyalar. Asurya, Ramses III tarafından Mısır’dan döndürülen, Hint-
Avrupalı, Güneyliler’in etkisini hissediyordu. Kar�ı yönden iten Aramean
kabileleriyle birlikte bunlar, Hitit �mparatorlu�unu paramparça etti.
221. Hükümdarlı�ımın ba�langıcında Mu�ki topra�ından 20 bin adamı
(askerleri) ve onların be� krallarını – ki bunlar Asur’a vergi ve haraç ödeyen
Alzi ve Purukuzzi topraklarına 50 yıl hükmettiler ve hiçbir kral, sava�ta onları
yenemedi – onlar kendilerine güvenerek Kutmuhi topra�ına el koydular.
Asur’un yardımıyla , akrabalarımı ve taburlarımı elde ettim. Arkama
bakmadım. Kashiari Da�ı, zor bir bölge, içinden geçtim. Onların 20 bin
sava�çıları ve be� krallarıyla Kutmuhi topra�ında sava�tım ve onları bozguna
u�rattım.237
Kaya Yazıtları
III. Asur’da Krallık Sarayı’nın Yeniden �n�ası:
276. ... den � Mushki ....... sava�� ın ortasında ...... elime
�geçirdim. Onların sava�çılarını mızrak parçasıyla � çorak ovada
da�ıttım.238
VIII. Nineveh’te ��tar Tapına�ı’nın Restorasyonu:
318. ... Mushki’nin geni� ordularını ...... indirdim ...... ülke sınırlarıma
getirdim ...... boyun e�dirdim. Urumai ve Abeshlai’den dört bin kadar boyun
e�meyen Hitit halkını [kazandım] ve onları [ülkemin halkı olarak] gördüm.239
ASSUR-BEL-KALA (M.Ö. 1074-1057)
“O yılda, Temmuz ayında Mus ( kuların....) (......) �ehri....” 240
237 Luckenbill, 1968: c.1, 74. 238 Luckenbill, 1968: c.1, 93. 239 Luckenbill, 1968: c.1, 101. 240 Luckenbill, 1968: c.1, no.389.
53
ADAD NIRARI II (M.Ö. 911-891)
389. O yıl ve Duzu ayında, ........ nın �ehri , Mushki (?) ülkesi .......
Simanu ayında, Asur’un destanında .......... Asur ......... �ehri üzerinde .........
Adad ve Anu Tapına�ı ....... 241
TUKULT� – N�NURTA ( M.Ö. 890 – 884 )
Nairi’ye Sefer
“..... Tukulti-Ninurta’nın yeniden düzenledi�i (.....) �ehrinde karargah
kurdum, geceyi geçirdim. Da�ların arasından, çetin araziden engebeli
yerlerden Musku ülkesinin (......) yürüdüm .......”242
ASSUR – NA SIR PAL ( M.Ö. 883 – 859)
442. Nipur ve Pasate da�ları eteklerindeki �ehirlerden ....... ayrıldım,
Tigris’ten kar�ıya geçtim, ve Kutmuhi ülkesine yakla�tım, Kutmuhi ve Mu�ki
ülkelerinden haraç aldım, - bakır kaplar, koyun, sı�ır ve �arap.243
II. SARGON ( M.Ö. 724 – 705)
Yıl 5 (Karkamı�’a Kar�ı)
8. Hükümdarlı�ımın be�inci yılında, Mu�ki ülkesinin Mita’sıyla
Asurya’ya kar�ı dü�man gönderildi ve Karkamı�’tan Pisiri, büyük tanrılara
yapılan yemine kar�ı günah i�ledi. Asur’a elimi kaldırdım, onu ve onun
ailesini zincirler içinde �ehir dı�ına çıkardım. Onun sarayındaki mallarıyla
birlikte, altın, gümü� ve Karkamı�’ın asi halkı ve onların e�yalarını ta�ıdım ve
Asurya’ya getirdim. 50 araba, 200 sava� atı, 300 asker, onların arasından
241 Luckenbill, 1968: c.1, 119. 242 Luckenbill, 1968: c.1, no.413. 243 Luckenbill, 1968: c.1, 144.
54
seçim yaptım ve onları krallı�ıma ekledim. Karkamı�’a yerle�tirdi�im Asur
halkını Asur boyunduru�u altına aldım.244
Yıl 7 Armenia’nın Rusa’sına Kar�ı; pek çok ülkeden toplanan haraç:
16. ... deniz kıyısında yatan ...... onlar, Kue ülkesinin ...... bozguna
u�rattılar ve ..... onları denize döktüm, ve kılıçla onları yava�lattım. Kue
ülkesi’nin Ab-........., Harrua, Ushnanis �ehirlerini ele geçirdim, Mushki’nin
Mita’sını yakaladım, ganimet elde ettim.245
18. Pir’u’dan, Mısır kralı, Samsi, Arab kraliçesi, I’amra, Sabean, çöl ve
deniz kıyısının krallarından altın, de�erli ta�lar, da� ürünleri, fildi�i, akçaa�aç
(?) tohumu, her çe�it bitki tohumu aldım. Mushki kralı Mita’yı Mita’yı bozguna
u�rattım. Harrura ve Ushnanis �ehirleri ve Kue ülkesi kalelerini restore
ettim.246
Yıl 10. Melid’in Tarhunazisine Kar�ı:
27. Luhsu, Burdir, Anmurru, Ki-Anduarsalia �ehirlerini, Urartu’ya do�ru
karakollar olarak güçlendirdim. Usi, Usian, Uargin �ehirlerini Mushki ülkesi
sınırına kurdum ve onların (Mushki ve Urartu’nun) kapılarını kapattım,
böylece hiç kimse dı�arı çıkamadı...
Yıl 13.
42. ...... Kue (Kilikya)’ nin genel valisi, ki onu batının ..... ülkesine
yerle�tirdim ve o Mita’nın birkaç halkını yönetti ; o, Mita’nın iline yollar yaptı,
orada arazi elveri�liydi, oraya arabayla ula�ılıyordu ve bin sava�çı ..... atlarını
o, onlardan uzakla�tırdı...247
43. Benden önce ya�amı� olan, hiçbir krala itaat etmemi� olan ,
elçilerini göndermemi� olan ve fethetti�im yerlerden haberdar olan Mushki’nin
Mita’sı – do�u denizinde, .... onun ülkesinin yıkımı, halkının uza�a ta�ınması;
yurdunu denizin ortasına kuran Dilmun kralı, Uperi’nin boyun e�dirmesi, ....
244 Luckenbill, 1968: c.2, 4. 245 Luckenbill, 1968: c.2, 7. 246 Luckenbill, 1968: c.2, 7-8. 247 Luckenbill, 1968. c.2, 21-22.
55
elçileri itaat teklif ederek ve hediyeler ve haracı bana do�u denizine
gönderdi.248
Resim Yazıt
54. ....... tüm Tanrıların gücünde Iatnana(Cyprus)’dan, ki o Muski
ülkesi ve Mısır sınırı kadar uzak, tüm dü�manlarımı devirdim.249
71. Bıt-Iakin’in boyun e�dirmesi ve Ermeni kabilelerinin yıkımıyla
u�ra�ırken ..... Kue ( Kilikya) valisi, Muski’nin Mita’sına ve onun üç iline kar�ı
bir yol yaptı. Onun �ehirlerini yıktı, harap etti ve ate�le yaktı. Onun a�ır
ganimetlerini ta�ıdı ve benden önce giden krallara itaat etmeyen Muskili Mita,
fikrini de�i�tirmeksizin (durmadan itaatı reddetti), hizmet etmek, hediyeler
getirmek ve haraç ödemek için bana habercisini gönderdi.250
Silindir Yazıt
118. ...... ve Muski ülkesi ve onların güçlü orduları, Kilikya kalesini aldı
ve restore etti, arazilerini artırdı.251
Asur kayıtlarından yola çıkılarak, Mu�ki varlı�ının Asur sınırlarında bir
tehdit unsuru olu�turmu� oldu�u açıkça görülür. Buradan, Mu�kilerin ve
kralları Mita’nın gücü yadsınamaz. M.Ö. 12. yüzyıldan Frig Devleti’nin
kurulu�una kadar olan süreç içerisinde Mu�kilerin varlı�ının yok olmadı�ı da
kayıtlardan anla�ılmaktadır. Dolayısıyla Mu�ki Mita – Frig Midas arasındaki
ili�kinin benzerli�i Asur kayıtları ı�ı�ında gözlemlenebilmektedir.
248 Luckenbill, 1968: c.2, 22. 249 Luckenbill, 1968: c.2, 26. 250 Luckenbill, 1968: c.2, 36-37. 251 Luckenbill, 1968: c.2, 61.
56
4.3. FR�G DÖNEM� SONRASINA A�T YAZILI BELGELER
4.3.1. ANT�K YUNAN KAYNAKLARI
Frigler hakkında bilgi edinilebilecek Frig dönemi yazılı belgeler
içerisindeki Antik Yunan kaynakları arasında Homeros, Herodotos ve Strabon
bulunmaktadır. Bu kaynaklarda Friglerle ilgili olan bölümler a�a�ıda
belirtilmi�tir.
Homeros – Ilyada
Ilyada’da geçen Frig ile ilgili bölümlerde Friglerden Troya Sava�ı’nda
Troyalılar’ın yardımcıları olarak bahsedilmektedir.
Bölüm II, 815-875’te Troyalılar’ın safında yer alanlar ve komutanlar
tek tek sayılmakta ve 861-864 arasında Frigyalılar’ın uzak Asania’dan
geldikleri, sava�a girmek için yanıp tutu�tukları anlatılmaktadır.
Bölüm III, 181-190’da Helene ile konu�an Priamos, eskiden Frigya’ya
gitti�ini, Frigyalılar’ın atlarının çok hızlı oldu�unu söyler. Frigyalılar’ın kralı
olarak Otreus ve Mygdan’dan bahseder. Priamos, erkek gibi amazonlara
kar�ı tarafta sava� orta�ı oldu�unu söyleyerek , bütün bu orduların Akhalar
kadar kalabalık olmadı�ını belirtir.
Bölüm III, 398 –401’de , Helene, Tanrıça Aphrodite’ye çıkı�arak,
kendisini daha da uzaklara mı götürmek istedi�ini sorar. Bu uzak yerlerden
birisini de Frigya olarak söyler.
Bölüm X, 426 – 431’de, Hektor’un akhalar’ı tefti� için yolladı�ı
Eumedes o�lu Dolon, Odysseus’a esir dü�er. Sorguya çekilirken, Troyalıların
ünlü yardımcıları arasında olan Frigyalıların gece nerede uyuduklarını anlatır.
57
Bölüm XVIII, 288 – 292’de Hektor, altın ve tunç dolu evlerinin
bo�aldı�ından, Tanrı’nın kendilerine öfkelendi�i günden itibaren Frigya’ya
satıldı�ından yakınır.
Bölüm XXIV, 543 – 547’de Akhilleus, Hektor’un ölüsünü almaya gelen
Priamos’la konu�ur. Lesbos’tan Frigya’ya, Hellespontos’a kadar olan
topraklarda onun eskiden iyi bir hayatı oldu�unu duyduklarını anlatır.252
Herodotos – Herodot Tarihi
Herodotos’un Frigler’i Trak olarak anlattı�ı görülmektedir. Herodot
Tarihi’nde Mu�ki halkı Friglerden ayrı olarak bahsedilir.
I. Kitap, 14. “... Phrygia Kralı Gordias o�lu Midas’tan sonra Delphoi’ye
sunular gönderen ilk barbar, i�te bu Gyges’tir...”
I. Kitap, 28. “ Günler günlere katıldı. Halys Irma�ı’nın beri yakasındaki
ulusların, Kilikia ve Lykia’dan gayri hepsi boyun e�mi�, Kroisos’un
egemenli�ini tanımı�lardı. Bunlar; Lydia’lılar, Phrygia’lılar, Mysia’lılar,
Mariandyn’ler, Khalyb’ler, Paphlagonia’lılar, Thrak’lar, Thyn’ler, Bithynia’lılar
ve Kar’lar, �on’lar, Dor’lar, Aiol’lar, Pomphylia’lılardı”.
II. Kitap, 2. “ Mısırlılar, Psammetikos zamanından önce, kendilerini
dünyanın ilk insanları sayıyorlardı. Ama gün gelip de Psammetikos krallı�ı
ele alınca ve ilk insanların kimler oldu�u merakına dü�ünce, i�te o günden
sonra diyorum, kendilerini gene bütün öbürlerinin en eskisi saymakla
beraber, Phrygia’lıların kendilerinden de eski oldukları kanısına vardılar.
Psammetikos, soru�turmalarına ra�men, dünyaya ilk gelen insanların kimler
oldu�unu bir türlü ö�renemeyince, �u anlataca�ım çareye ba�vurdu: bir
çobana, rasgele iki tane yeni do�mu� çocuk verdi, bunlar a�ıla konacak ve
�öyle büyütülecekti: çocukların yanında kimse a�zını açıp tek söz
söylemeyecekti; ayrı bir odada kendi ba�larına büyüyeceklerdi; çoban, belli
saatte keçileri alıp yanlarına götürecek süt içirip iyice doyuracak, sonra kendi
i�lerine bakacaktı. Psammetikos’un böyle yapmasının ve bu emri vermesinin
252 Çaypınar, 1991: 20-21.
58
nedeni, çocukların viyaklamalar ça�ını a�tıktan sonra a�ızlarından çıkacak ilk
sözü yakalamaktı; gerçekten de öyle oldu. Üzerinden iki yıl geçince, bir gün
çoban, kapıyı açıp içeri girdi, önünde diz üstü duran iki çocuk, ellerini
uzatarak, “Bekos!” diye ba�ırdılar. Çoban bu sözü ilk duydu�unda bir �ey
demedi, ama daha sonra da her geli�inde aynı sözü i�itince efendisine haber
verdi ve iste�i üzerine çocukları kendi görsün diye aldı, ona götürdü.
Psammetikos kendi kula�ı ile de duyduktan sonra, herhangi bir �eye bekos
adını vermi� olan insanların kimler olduklarını ara�tırmaya koyuldu; araya
taraya Phrygia’lıların ekme�e bekos dediklerini ö�rendi. Böylece ve bu
ipucuna tutunarak Mısırlılar, Phrygia’lıların kendilerinden daha eski
olduklarını itiraf ettiler”.
III. Kitap, 90. “ ... Hellespontos’ta , Yunanistan’dan gelirken sa�da
oturanlar, Phrygia, Asya Thrakları, Paphlagonia, Mariandyn ...” .
V. Kitap, 49. “ ... Lydia’lıların, diye devam etti, kom�uları
Phrygia’lılardır ...”
VII. Kitap 73. “ Phrygia’lıların donanımları Paphlagonia’lılarınkine (
Anadolu, Halys=Kızılırmak do�usu) çok benziyordu, ama küçük de�i�iklikleri
vardı. Makedonyalılara göre Phrygia’lılar, Avrupa’da oturdukları zaman Bryg
adını ta�ıyorlardı ve onların kom�ularıydılar, Asya’ya geçtikten sonra yurtları
ile birlikte adları da de�i�mi�tir. Phrygia kolonları olan Ermeniler, Phrygialılar
gibi giyiniyorlardı ve bunlar da Phrygia’lılar gibi, Dareios’un kızlarından biriyle
evlenmi� olan Artokhmes’in buyru�u altındaydılar”.
Moskhi’ler (Moskhoi):
III. Kitap, 94. “Parikan’lar, Asya Ethiopialıların dört yüz talant , on
yedinci hükümet. Matien’ler, Saspeir’ler, Alarodia’lılardan iki yüz talant
isteniyordu, on sekizinci hükümet. Moskhoi’liler, Tiberani’ler, Makronai,
Mossyoikia ve Marsa üç yüz talant, on dokuzuncu hükümet...”.
VII. Kitap, 78. Moskhoi’lerin ba�lıkları a�açtandı, kalkanları küçük,
mızrakları kısa saplıydı, uçları sivri ve uzundu. Tibaren’lerin , Makron’ların ve
Mossinoik’lerin silahları da Moskhoi’ler gibiydi; �efleri �unlardı: Moskhoi’ler ile
59
Tibaren’lerin ba�ında Dareios’un, Kyros o�lu Smerdis’in kızı Parmys’den
do�an o�lu Ariomardos vardı; Makron’larla Mossinoik’ler ise, Hellespontos
üzerindeki Sestos kentinin valisi olan Khorasmis o�lu Artayk’tes’in buyru�u
altındaydılar”.
Strabon – Geographika
Strabon ise Frigler’in Briglerle aynı halk oldu�undan bahsetmekle
birlikte, onların Anadolu’daki di�er halklarla karı�mı� bir toplum oldu�undan
da bahseder. Mu�ki da�larına yakın yerlerde ya�ayan halklar ayrı olarak
anlatılır.
XII. Kitap, III, 20. “... Aynı �ekilde Brygler ve Phrygler aynı insanlardır;
ve Mysler ve Maionlar ve Meones de aynıdır; fakat bu konuda daha fazla
geni�lemenin anlamı yoktur...”
XII. Kitap, IV, 4. “ Bithynia’lılarla Phrygia’lılar ve Mysia’lılar hatta
Kyzikos dolayındaki Dolion’lar ve Mygdon’lar ve Troia’lılar arasındaki sınırı
belirtmek zordur ve her kabilenin di�erinden ayrı oldu�u gerçe�i kabul
edilmi�tir (en azından Phrygia’lılar ve Mysia’lılar hakkında �u atasözü vardır:
“Mysia’lıların ve Phrygia’lıların sınırları aynıdır”; fakat aralarındaki sınırları
belirtmek zordur). Buna neden, oraya giden yabancıların barbar ve asker
olmaları nedeniyle, fethedilmi� olan ülkeyi devamlı bir �ekilde elde
tutamamaları ve ço�u zaman göçebe olduklarından önlerine gelen halkları
kovaladıkları ve sırası gelince di�erleri tarafından kendilerinin de ülkeden
sürülmü� olmalarıdır. Bütün bu kabilelerin Thrak kökenli oldukları varsayılır.
Çünkü Thraklar hemen öbür tarafta otururlar ve her iki taraftaki halk
birbirlerinden çok farklı de�ildir”.
XII. Kitap, IV, 6. “ ... Troia’nın alınmasından sonra hem Phrygia’lılar,
hem de Mysia’lılar ve daha sonra Lydia’lılar ve onlarla beraber Aiolis’liler ve
Ionia’lılar ve ondan sonra Persler ve Makedonya’lılar ve son olarak da
Romalılar buralarda egemen olmu�lardır ve bu çe�itli yönetimlerde ülke
de��ik parçalara bölündü�ünde halk diyalekt ve isimlerini kaybetmi�tir”.
60
XII. Kitap, VIII, 3. “ ... Mysia’lıların dilleri bir bakıma Lydia ve Phrygia
dillerinin bir karı�ımıdır. Çünkü Mysia’lılar Olympos Da�ı dolaylarında bir süre
ya�adıktan sonra, Trakya’dan gelen Phrygia’lılar, Troia ve dolaylarını
çevirerek burayı ele geçirince bunlar da Lydia’ya kom�u olan Kaikos
kayna�ının üst tarafına yerle�mi�lerdir”.
XII. Kitap, VIII, 4. “ ... Phrygia ve Mysia’lılara ait söylentiler Troia
Sava�ları’ndan önceye dayanır ...”.
XIII. Kitap, IV, 12. “ Bu bölgeden sonra, güneye do�ru Tauros’lara
kadar uzanan kısımlar o kadar iç içe girmi�lerdi ki, Phrygia’lılar, Karia’lılar,
Lydia’lılar ve Mysia’lılar, birbirlerine karı�tıklarından beri, bunları ayırt etmek
zordur ...” .
XIV. Kitap, III, 3. “ ... �airler ve özellikle tragedia �airleri, Troia’lılar,
Mysia’lılar ve Lydia’lıları, Phrygia’lılar diye adlandırarak karı�tırırlar ...” .
XIV. Kitap, V, 16. “ ... Bazı yazarlar, örne�in Sophokles bu kavgayı
Kilikia’ya aktarır ve o, trajik �airlerin adetlerine uyarak Lykia’ya “Karia”
Troia’ya ve Lydia’ya da “Phrygia” dedi�i gibi Kilikia’ya da Pamphylia der ...” .
XIV. Kitap, V, 23. “ ... Kilikia’lılar, Pamphylia’lılar, Mariandyn’ler,
Troia’lılar ve Karia’lılar deniz kıyısında ; Pisidia’lılar, Mysia’lılar, Khalyb’ler,
Phrygia’lılar ve Milyas’lılar iç kısımda ya�arlar ... Troya Sva�ları sırasında
Hellenler henüz buraya yerle�memi�lerdi ve yabancı kabileler zaman
a�ımından ötürü daha fazla karı�mı�lardı, ve ozan, katalo�unda, Troia’lıların,
Paphlagonia’lıların ve Lydia’lılarınkini sayaca�ı yerde Mysia’lıların,
Phrygia’lıların, Karia’lıların, Lykia’lıların ve Meionia’lıların kabilelerini ve
örne�in Halizon’lar ve Kaukon’lar gibi di�er bilinmeyen halkları ve “katalog”
dı�ında Ketei’leri ve Solymos’luları ve Thebe Ovası’ndan Kilikia’lıları ve
Leleg’leri sayar; fakat hiçbir yerde Pamphylia’lıları saymaz. Çünkü bunlardan
bazıları henüz bu bölgeye yerle�memi�lerdi ve di�erleri de öteki kabilelerin
içinde yer alıyorlardı. Örne�in, Hidrieis’ler ve Termil’ler Karia’lıların ve
Dolion’larla Bebryk’lerin Phrygia’lılar arasında yer aldı�ı gibi” .
61
XIV. Kitap, V, 29. “ Bundan ba�ka, daima bir kimse, son yazarlar
Homeros’un yazdıklarına aykırı sayısız yenilikler getirdikçe, Apollodoros’ta
yanlı� bulabilir. O , sık sık bu yenilikleri ele�tirmeye alı�ıktır, fakat �imdiki
durumda sadece onların küçük bir açıklamasını yapmamı�, aynı zamanda
aksine olarak aynı anlama gelmeyen �eylerin farksız oldu�unu saptamı�tır.
Örne�in, Lydia’lı Ksanthos Phrygia’lıların Troia Sava�ı’ndan sonra
Avrupa’dan ve Pontos’un sol kıyısından geldiklerini ve Skamandrios’un onları
Berekyntes ve Askania’dan getirdi�ini söyler. Fakat Apollodoros bu
söylenene, Ksanthos’ta adı geçen Askania’ya, Homeros’un dedi�ini ilave
eder, “ve Phorkys ve tanrısal Askanios Phrygia’lıları uzaklardan ,
Askania’dan getirdi” �ayet durum böyle ise, göç Troia Sava�ı’ından sonra
olmalıdır, halbuki ozan tarafından söylenen müttefik kuvvetler kar�ı taraftaki
topraklardan Berekyntes ve Askania’dan gelmi�tir. O zaman bu Phrygia’lılar
kimlerdir? “Sangarios kıyıları boyunca kamp kuran” kimlerdir? Priamos
“çünkü ben de bunlar arasında sayılan bir müttefikim” diyor. Priamos, nasıl
hiçbir antla�ması olmadı�ı Berykent’ler aracılı�ıyla Phrygia’lılardan yardım
istemi�tir? Sınırlarında ya�ayan ve müttefiki oldu�u ki�ilere ça�rıda
bulunmamı�tı ve daha önce kimlerle müttefikti? Phrygia’lılar hakkında bu
�ekilde konu�tuktan sonra Mysia’lılar hakkında bununla ba�da�mayan bir
öykü ekler. Mysia’da da Askania olarak adlandırılan bir kasaba vardır ve aynı
adı ta�ıyan bir gölün kıyısındadır. Bu gölden Askanios Çayı çıkar. Bu çay,
“Mysia Askanios’unun suları yanında” diye Euphorion’da ve “ Silenos’la
Melia’nın o�lu olan Dolion’un oturdu�u Askania Gölü ve Askania Çayı
kıyılarında evleri olanlar” �eklinde de Aitolia’lı Aleksandros’ta geçer. O ,
Miletopolis’e giderken, Kyzikos dolaylarındaki toprakların Dolion ve Mysia
olarak adlandırıldı�ını söyler. �ayet bu böyle ise, o vakit her ikisi de �airlerin
tanıklı�ıyla, onlar tarafından gösterilen yerden do�mu�tur. Acaba
Homeros’un, Ksanthos’un sözünü etti�i Askania’yı de�il de bu Askania’yı
söylemesini ne önleyebilirdi?” .
Moskhia :
62
XII. Kitap, III, 18. “ Trapezus ve Pharnakia’nın üst tarafında Tibaran’lar
ve eski zamanlarda Makron’lar denen San’lar ve Küçük Armenia bulunur;
erken devirlerde Kerkit’ler denen Appait’ler kavmi bu bölgelere oldukça
yakındır. Bu insanların ülkesini iki da� keser. Burada yukarı Kolkhis’teki
Moskhia Da�ları’yla (tepeleri Heptakomet’ler kavmi tarafından i�gel edilmi�tir)
birle�en ve çok kayalık olan Skydises Da�ı ve aynı zamanda Sidene ve
Themiskyra Bölgesi’nden küçük Armenia’ya kadar uzanarak, Pontos’un do�u
tarafını meydana getiren Paryadros Da�ı da vardır...” .
4.3.2. ESK� AH�T (TEVRAT)
Tevrat’ta yer alan Me�ek ismi Mu�ki olarak benzetilmi�tir ve Me�ek
a�a�ıdaki �ekliyle kayıtlarda geçmektedir. Me�ek ve Mu�ki’nin aynı olup
olmadı�ı ise tartı�malıdır.
Me�ek – Moskhi’ler
Genesis X : “ Ja’peth’in o�ulları ; Go’mer ve Magög, ve Mada – i , ve
Ja’van, ve Tu’bal, ve Me’�ek, ve Ti-ras.”
Ezeikel 27, 13 : “ Ja’va, Tu’bal, ve Me’�ek, bunlar senin tacirlerin
idiler: Onlar senin pazarında pirinç kaplar ve mal ticareti yaptılar.”253
253 Ak�it, 1993: 66.
63
SONUÇ
Hitit �mparatorluk döneminin sonuna do�ru, Batı ve Orta Anadolu’nun
bir kısmında birden fazla beylik devletinin bir araya gelerek olu�turdu�u siyasi
bir tablo ortaya çıkmı�tır. Söz konusu bölgenin sınrları, do�uda Hitit
�mparatorlu�u, güneyde Lukka bölgesi ve kuzeyde ise Karkisa ve Ma�a yani
yakla�ık olarak Simav Çayı ( Makestos) ile Sakarya (Sangarios) nehirlerinin
a�a�ı kısımlarını içine almaktadır. Ma�a do�u ve kuzeydo�uda Ka�ka bölgesi
ile yani Hitit �mparatorlu�u ile kom�u durumdadır.
Hattu�a devlet ar�ivlerinde M.Ö. 14.-13. yüzyılda Arzawa devletler
birli�inin çekirdek bölgesi konumunda olan ve hatta M.Ö. 1200’lerde II.
�uppiluliuma zamanında Büyük Krallık statüsünü kazanan Mira bölgesinin
yanı sıra yine batıdaki Haballa’nın da adı geçmektedir.
Böylelikle M.Ö. 1200’lere gelindi�inde, Anadolu’da eski ara�tırmaların
sonuçlarının gösterdi�inden çok daha farklı bir tarihi tablo ile kar�ı kar�ıya
kalınmaktadır. Batı’da olu�an Arzawa devlet birliklerinin yanı sıra
güneybatıda Tarhunta��a bölgesinde ve güneydo�usunda Karkamı�’ta ilk
önceleri yeni büyük krallıklar olarak ba�layan siyasi olu�umlar daha sonraları
bunların da giderek zayıflamasıyla yerini Geç Hitit Beylikleri adı verilen küçük
kent devletlerine bırakmı�tır.254
Hitit �mparatorlu�u’nun yıkılı�ından sonra Demir Ça�ı’nda Anadolu’da
belirmeye ba�layan yeni siyasal tabloda Frigler ön sıraları almı�lardır.255
M.Ö. 12. yüzyıl ba�larında Balkan Yarımadası’nda ba�layan siyasi
hareketlilik sonucunda Ege Göçleri256 , Anadolu’daki siyasi ve kültürel süreci
de�i�tirmi�tir.
Ege Göçleri ile Anadolu’ya gelen Balkan halklarının etkileri, Gordion ve
di�er yerle�melerde arkeolojik açıdan do�rulanmı�257 olsa bile, “Frig” adı
254 Wittke, 2006: 10. 255 Sevin, 2003: 234. 256 Özkaya, 1992: 1.
64
verilen halkının Ege Göçleri’yle Anadolu’ya gelmi� olan “Brig” halkı ile aynı
kökene sahip olup olmadı�ı ve yine bazı ara�tırmacılar tarafından ortaya
atılan görü�ler ı�ı�ında, Frigler’in Asur kaynaklarında söz edilen “Mu�ki”
halkıyla paralellikleri ya da “Frig etnik kimli�inin Anadolu topraklarında
geli�mi� bir olgu”258 olup olmadı�ı gibi sorular bugün halen bilim adamlarınca
tartı�ılmakla birlikte bu sorulara tam bir yanıt verilememektedir.
Sonuç olarak, Frig halkının arkeolojik veriler ve filolojik belgeler
ı�ı�ında kültürel yapısı incelendi�inde, Do�u, Batı ve Anadolu unsurlarını bir
arada ya�amı�, kompozit bir kültüre sahip oldu�u ve kökeninin tek bir etnik
halka dayandırılamayaca�ı söylenebilir. Strabon’da ele alınan “Phrygenes”
isminin co�rafi özelli�inden dolayı bölgeye verilmi� olan bir isim oldu�unu göz
önünde bulundurarak, o co�rafyada ya�ayan halka da “Phrygenes”liler
denebilir. Dolayısıyla Frig halkının ismini bölgenin co�rafi özelli�inden almı�
olabilece�i de dü�ünülebilir. Ancak, ileride yapılacak olan yeni arkeolojik
kazılar, bu sorulara daha aydınlatıcı yanıtlar verecektir.
Arkeolojik ve Filolojik Belgeler I�ı�ında Frigler’in incelendi�i bu çalı�ma
ile açıklanmaya çalı�ılan Frigler’in köken sorunu hakkındaki fikirler ve bu
fikirler do�rultusundaki veriler, Frig halkı ve kültürüne yönelik bundan sonraki
çalı�malar için referans olu�turacaktır.
257 Wittke, 2006: 24. 258 Wittke, 2006: 24.
65
KAYNAKLAR
Ak�it, B., Phryg’ler ve Phrygia ile �lgili Antik Kaynaklar, Yayınlanmamı� Yüksek Lisans Tezi, 1993.
Alexiou, S., Minos Uygarlı�ı, ( Çev. Elif Tül Tulunay), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, �stanbul 1991.
Akyıldız, E., Ta� Ça�ı’ndan Osmanlı’ya Anadolu, Yüzyıllar Boyunca Anadolu, Ad Yay., 1997.
Barnett, R. D., “Phrygia ve Demir Devrinde Anadolu Kavimleri”, DTCF Dergisi 31: 1-2, (Çev. Ömer Çapar), (1986): 43-73.
Bayne, N., “The Grey Wares of North-West Anatolia”, Asia Minor Studien, 37, (2000), 131-137.
Bouzek, J., “Greece, Anatolia and Europe: Cultural Interrelations During The Early Iron Age” , Studies in Mediterranean Archaeology CXXII, (1997), 151-158.
Conka, S., “Phryg Krallı�ı Midas’ın Ülkesi, Ekonomi – Metal Ticaret, Arkeo- Atlas Dergisi, s. 5, �stanbul: 2006, 56-57.
Çaypınar, Z.G., Frigler’in Kökeni ve Tarihi , Yayınlanmamı� Yüksek Lisans Tezi, 1991.
De Vries, K., “Phryg Krallı�ı Midas’ın Ülkesi”, Arkeo-Atlas Dergisi, sayı 5, �stanbul: 2006a, 43-52.
De Vries, K., “Phryg Sanatı Geometrik Doruk”, Arkeo- Atlas Dergisi, sayı 5, �stanbul: 2006b, 58-61.
Dianokoff, I.M., Neroznak, V.P., Phrygian, Anatolian and Caucasian Studies, New York: 1985.
Diker, S., Anadolu’da On Bin Yıl, Türk Dilinin Be� Bin Yılı, Eski Kayıp Dillerin Çözümü: Etrüskçe, �skitçe, Frigçe, Lidya Dili, Etice, Hurrice, Urartu Dili, Sümerce, 2000.
66
Ersöz S. B., “Kaya Anıtları Matar’ın Tapınakları”, Arkeo-Atlas Dergisi, sayı 5, �stanbul: 2006, 35 ve 37.
Genz, H., “Thoughts on The Origin of The Iron Age Pottery Traditions in Central Anatolia”, Anatolian Iron Ages 5, Proceeding of The Fifth Anatolian Iron Ages Colloquium Held at Van, 6-10 August 2001, Ed. By A. Çilingiro�lu and G. Darbyshire, British Institute at Ankara, Ankara: 2005, 75-84.
Georgiva, R., “Burial Rites in Thrace and Phrygia” Thracians and Phrygians: Problems of Parallelism, Proceeding of an International Symposium on The Archaeology, History and Ancient Languages of Thrace and Phrygia Ankara, 3-4 June 1995 Dedicated to The Memory of Sevim Buluç, N. Tuna, Z. Aktüre, M. Lynch (Ed.), Ankara:1998 , 61-64.
Henrickson, R.C., Voigt, M.M.; “The Early Iron Age at Gordion: The Evidence from the Yassıhöyük Stratigraphic Sequence”, Thracians and Phrygians: Problems of Parallelism, Proceeding of an International Symposium on The Archaeology, History and Ancient Languages of Thrace and Phrygia Ankara, 3-4 June 1995 Dedicated to The Memory of Sevim Buluç, N. Tuna, Z. Aktüre, M. Lynch (Ed.), Ankara:1998 , 79-106.
Herodotos, Herodot Tarihi , (Çev. Müntekim Ökmen), Kültür Yayınları, �stanbul, 2000.
Högemann, P.; Troia’nın Yıkılı�ı: Ya Sonrası? Eski Hanedanlıklar, Yeni �mparatorluklar ve �on Kolonizasyonu (M.Ö. 12.-6. Yüzyıl), TROIA, Dü� ve Gerçek, (Çev. Rüstem Aslan), Auflage: 2001, 59-69.
I�ık, F., “Batı Uygarlı�ı’nın Kökeni, Erken Demir Ça� Do�u-Batı Kültür ve Sanat ili�kilerinde Anadolu” Türk Arkeoloji Dergisi, sayı 28, Ankara: 1989, 1-24.
I�ık, F., “Karanlık Dönemin Aydınlı�ı ve Frig Sanatı’nın Anadolulu�u Üzerine”, Anadolu 24: 2003, 19-29.
Kınay, C., “Phrygiaka, Phryg Arkeolojisi Üzerine Yeni Ara�tırmalar”, DTCF Dergisi, c.2, s.1, Ankara: 1943, 83-87.
Lloyd, S., Early Anatolia, Penguin Boks, 1956.
67
Luckenbill, D., Ancient Records of Assyria and Babylonia, c. I, New York, 1968a.
Luckenbill, D, Ancient Records of Assyria and Babylonia, c. II, New York, 1968b.
Mansel, A. M. , Ege ve Yunan Tarihi, TTK Basımevi, Ankara, 1999.
Mellink, M.J., “Mita, Mushki and Phrygians” , Anadolu Ara�tırmaları, c.2, sayı 1-2, �stanbul: 1965, 317-325.
Muller, J.H., The Loom of History, London, 1961.
Özkaya, V., �.Ö. Erken Birinci Binde Frig Boyalı Serami�i Do�u-Batı Siyasal ve Kültürel �li�kileri, Doktora Tezi, Erzurum, 1991.
Petrova, E., “Bryges and Phrygians: Parallelism Between the Balkans and Asia Minor Through Archaeological, Linguistic and Historical Evidence”, Thracians and Phrygians: Problems of Parallelism, Proceeding of an International Symposium on The Archaeology, History and Ancient Languages of Thrace and Phrygia Ankara, 3-4 June 1995 Dedicated to The Memory of Sevim Buluç, N. Tuna, Z. Aktüre, M. Lynch (Ed.), Ankara:1998 ,45-53.
Roller, E.L., “The Art of Writing at Gordion”, Expedition 31: 1, Pennsylvania: 1989, 54-61.
Roosevelt C. H., “Anıtsal Mezarlık Bintepeler”, Arkeo-Atlas Dergisi, sayı 5, �stanbul: 2006, 119 ve 120.
Sartiaux, F., Les Civilisations Anciennes De L’Asie Mineure, Les éditions Rieder, Paris, 1928.
Sevin, V., Frygler, Görsel Yayınları, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, 1982, c. 2: 230-244.
Sevin, V., “Elazı� Yöresi Erken Demir Ça�ı ve Mu�kiler Sorunu”, Höyük, sayı 1, TTK Basımevi, Ankara: 1991, 51-64.
Sevin, V., Anadolu Arkeolojisi, �stanbul, 1997.
68
Sevin, V., Anadolu’nun Tarihi Co�rafyası I., TTK Basımevi, Ankara, 2001.
Sevin, V., Phrygler, �leti�im Yayınları, Atlaslı Büyük Uygarlıklar Ansiklopedisi, Eski Anadolu ve Trakya, �stanbul, 2003.
Sevin, V., “Urartu Devleti” , Arkeo-Atlas Dergisi, sayı 4, �stanbul: 2005, 64-94.
�enyurt, S. Y., Büyükardıç Do�u Anadolu’da Bir Erken Demir Ça�ı Tepe Yerle�mesi, Gazi Üniversitesi Arkeolojik Çevre De�erleri Ara�tırma Merkezi, Ankara, 2006.
Sivas, T. T., “Eski�ehir’den �ki Yeni Phryg (Frig) Kaya Mezarı”, Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, c. 1, sayı 1, Eski�ehir: 1999, 123-127.
Strabon, Geographika Antik Anadolu Co�rafyası,Kitap XII-XIII-XIV, (Çev. Adnan Pekman), Arkeoloji ve Sanat Yay., �stanbul, 2000.
Uçanku�,H.T., Ana Tanrıça Kybele’nin ve Kral Midas’ın Ülkesi Phrygia, Ankara, 2002.
Voigt, M.M., “Yassıhöyük, Ba�kent Gordion”, Arkeo-Atlas Dergisi, sayı 5, �stanbul: 2006, 28-34.
Wittke, A.M., “Phrygia Kayaların Efendileri”, Arkeo-Atlas Dergisi, sayı 5, �stanbul: 2006: 10-24.
Young,R., “Old Phrygian Inscriptions from Gordion: Toward a History of The Phrygian Alphabet”, Hesperia, c. 38, sayı 2, Athens: 1969, 252-296.
71
Resim- 2: Gordion Kazı Alanı (Gordion – Ankara)
Resim- 3: Frig Çakıl Ta�ından Mozaik (Gordion Müzesi – Polatlı)
73
Resim- 5: Tunçtan Yonca A�ızlı Testiler (Uçanku� 2002: 333)
Resim- 6: M.Ö. 8. Yüzyılla Tarihlendirilen Fibula (Kilitli ��ne)
76
Resim- 9: Erken Demir Ça�ı El Yapımı Kaseler ve Testi Profil Çizimleri Tuna
ve Aktüre ve Lynch 1998: 97).
77
Resim- 10: Gordion, Tümülüs III’te Bulunan Olgun Stil Frig Boyalı Süzgeçli,
Kulplu Ma�rapaları (Uçanku� 2002: 129)
78
Resim- 11: Gordion Tümülüs III’te Bulunan Olgun Stil Frig Gaga A�ızlı,
Boyalı Testiler (Uçanku� 2002: 133)
89
ÖZET
KAYA,Tülin. Arkeolojik ve Filolojik Belgeler I�ı�ında Frigler,Yüksek Lisans,
Ankara, 2007.
Arkeolojik ve Filolojik Belgeler I�ı�ında Frigler konu ba�lıklı bu
çalı�mada, M.Ö. 8. yüzyılın ikinci yarısında siyasal birli�ini olu�turan Frig
Devleti ve halkının kökeni ile ilgili tartı�malar ele alınmı� ve bu bilgilerden
yola çıkılarak genel bir de�erlendirme yapılmı�tır.
Frig Devleti’nin ortaya çıkı�ından önce Anadolu’nun siyasi tarihinin
M.Ö. 12. yüzyıldaki genel görünü�ü incelenerek, Frigler’in Anadolu
topraklarına batıdan yani Balkanlar üzerinden gelmi� olan Traklı, do�u
topraklarında varlı�ını sürdürmü� olan Mu�kili ya da Anadolu kökenli bir
kavim olup olmadıkları ile ilgili çe�itli görü�lerin ele alınması amaçlanmı�tır.
Frig Devleti’nin ortaya çıkı�ı, kültürü ve sosyo-politik yapısı genel bir
çerçevede anlatılmı�tır. Frigler’in kökenine ı�ık tutan arkeolojik veriler ve
filolojik belgeler ara�tırılarak köken sorunuyla ilgili somut kaynaklar
incelenmi�tir.
Bütün bu de�erlendirmeler ı�ı�ında, M.Ö. 12. yüzyılda Trakya’dan göç
dalgalarının varlı�ı arkeolojik olarak kanıtlanmı� olsa da, Frig halkının bu göç
dalgalarıyla Anadolu’ya gelmi� olabilecekleri savı ve Frig ile Brig ya da Frig
ile Mu�ki paralellikleri kesin olmamakla birlikte halen tartı�ılmaktadır.
Frig halkının tek bir etnik kökene dayandırılamayaca�ı savı,
ya�adıkları co�rafyanın fiziki özelli�inden dolayı “Frig” ismini almı� ve Do�u,
Batı ve Anadolu kültürlerini bir arada ya�atmı� bir toplum olarak arkeolojik ve
filolojik belgeler ı�ı�ında yorumlanabilir.
Anahtar Sözcükler
1. Ege Göçleri
2. Frigler
3. Friglerin Kökeni.
4. Mu�ki
5. Mita-Midas
90
ABSTRACT
KAYA,Tülin. Phrygs in the Light of Archaeological Data and Philological
Documents, Master, Ankara, 2007.
This study, titled Phrygs in the Light of the Archaeological Data and
Philological Documents, includes the general assessment of arguments
about the Kingdom of Phrygia and Phrygians’ origin.
Before founding of Phrygian Kingdom, the general situation in 12th
century B.C. of political history of Anatolia has been studied. It is aimed the
various views concerning if the Phrygs are Thracians or Mushki or an
Anatolian tribe.
Founding of Phrygian Kingdom and its culture and social – political
construction have been told in general. Archaeological data and philological
documents concerning Phrygians’ origin have been investigated and studied.
In conclusion of these evaluations, even if there are evidences of
Thrac Immigrations in 12th century B.C., it has still been discussing
concerning parallelism of Phryg-Bryg , Phryg-Mushki and if Phrygs had
immigrated Anatolia by Aegean Immigrations.
The view of not being the only one origin of Phryg people might be
interpreted in the light of archaeological data and philological documents that
the community included East, West and Anatolian cultures and had the name
of “Phryg” on account of the physical property of the region where they lived.
Key Words
1. Aegean Immigrations.
2. Phrygs.
3. Origin of Phrygs.
4. Mushki.
5. Mita-Midas.