Top Banner
13 ARALIK 2008 ~ YIL: 4 ~ SAYI: 94 ~ HAFTALIK ~ FÝYATI 0,60 www.zamanhollanda.nl 10 102 yaþýnda, hâlâ öðretmenlik heyecanýyla dolu 18 Alevilerin sorunu hükümetle deðil, rejimle RÖPORTAJ RÖPORTAJ 3 Alemin merkezi Kabe’den lütuf esintileri 14 MSN’de gezersin gözlerini süzersin! Mark Rutte: “Ýstihdam için nitelikli giriþimcilere ihtiyaç var” Basri Doðan’ýn haberi 5. sayfada 3
32

Zaman Hollanda

Mar 06, 2016

Download

Documents

Zaman Hollanda

13 Aralık 2008 - 13 december 2008
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Zaman Hollanda

13 ARALIK 2008 ~ YIL: 4 ~ SAYI: 94 ~ HAFTALIK ~ FÝYATI 0,60 € www.zamanhollanda.nl

10 102 yaþýnda, hâlâ öðretmenlik heyecanýyla dolu 18 Alevilerin sorunu

hükümetle deðil, rejimle

PO

RTA

JR

ÖP

OR

TAJ

3Alemin merkeziKabe’den lütuf esintileri

14 MSN’de gezersingözlerini süzersin!

Mark Rutte:

“Ýstihdam için nitelikligiriþimcilere ihtiyaç var”

Basri Doðan’ýn haberi 5. sayfada

3

Page 2: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

SÝZÝN KÖÞENÝZ

13 ARALIK 2008 2

Can her þeyden kýymetli-dir. Zorluklarla eldeedilen mal da cana

yakýn deðer taþýr. Mal dünya-daki en büyük menfaat aracý-dýr. Ayrýca mal cenneti de tem-sil eder. Bu sebeple cömertlikmaldan çok candan fedakarlýkgibidir. Çünkü insan, malýnagelen zarardan, canýna gelmiþ-çesine acý duyar. Yonga, keres-te-kalas gibi aðaç ürünlerininbudak ve talaþ kesimidir. Aðaçürünlerinin ancak yongasý atý-lýrsa mobilya olur. Yongayý yükolarak tutan ancak ölü bir aðaçparçasýdýr. Ýnsan, malý veyaonun kefaretini üzerinden ata-rak huzura ulaþabilir. Bununiçin de, cana geleceðine malagelsin der, caný deðerli kýlar.Bu bakýmdan mal, canýn yal-nýzca kefaretidir; can, mal ver-mekle saðlýk kazanýr.

Peki nedir bu üzerimizdekiyongalardan kurtulmanýnçaresi?

Vermeden elde edebilme þan-sýmýz yoktur. Yani zamanýnýzý,ömrünüzü ve malýnýzý vere-ceksiniz. Bunun karþýlýðýndaebedi bir saadet ve mutlulukkazanacaksýnýz. Sahip oldukla-rýndan vazgeçmek insana zorgelir. Dünya insana hoþ gelir.Onun için mal canýn yongasý-

dýr. Kurban isebu yongalardanbazýlarýný Allahiçin kesebilmek,onlardan ayrýkalabilmeyi gözea l a b i l m e k t i r .Bunu yapabilen-ler maldan da can-dan da daha kýymetliolan Allah’a yaklaþýr.O’nun rýzasýný kazanýr. Kur-ban, Allah’a yaklaþmayý, Allahyolunda malýný feda edebilece-ðini,Allah’a teslimiyeti veþükrü ifade eder. Allah’a yak-laþmak maksadýyla, O’nunrýzasýný kazanmak için, O’naulaþmadaki tüm engelleri terketmek için kesilir. Kul mal vecaný ile Allah’ýn emrine amadeolduðunu bir nevi ispat eder.Kurban; “Ben Rabbimin rýzasýiçin þimdi kurban keserekmalýmý ortaya koyuyorum.Þayet canýmý isteseydi, onubile seve seve verirdim”demektir.

Ýnsan, Allah’ýn takdir ettiðirýzkýnýn eline geçmesi içinsebepleri yerine getirir. Yanigereken çalýþma ve gayretiortaya koyar. Allah verir!Bazen de kurban ister, diyetister. Kurban arýnmak içindir.Diyetse kurtulmak içindir.Ýnsanýn boynundaki benlik

zincirinden kur-tulmasýnýn tekçaresi diyetini

vermesidir. “Kurbankes!” emrineuyup egosunuyok etmesidir.Ýnsandaki kendi-

ni beðenme duygu-su, sahiplenme duygu-

su ve hýrs yüzündenbenliðini (enesini) kabartýr

ve mülkün esas sahibi olanAllah’ý unutur. Hatta bazýlarý“ben ne dersem o olur” gibisözlerle ilahlýk bile taslamayabaþlarlar. Oysa Allah mülkün-de dilediði gibi tasarruf eder.Kimse ona karýþamaz, etkile-yemez ve hesap soramaz.

Ýbn Arabi’ye göre en büyükkurban nefistir, esas meseleonu boðazlamaktýr. Kiminiçinde enaniyet, sahiplenme,sahiplenme, husumet, kendinibeðenme, gurur ve kibir gibimenfi duygular varsa, önceeline ihlas býçaðýný alýr. “Bis-millahi Allahu Ekber” der, nef-sini ve enaniyetini kurbaneder. Varlýkta Allah’tan baþkabir þey kalmaz. Sonra husume-ti, asabiliði ve öfkeyi kesip atar.Ne kadar kötü duygu varsaAllah yolunda hepsini kurbaneder. Cüneyd Baðdadi:“Mina’da kurban kesen bir

mümin, eðer nefsinin bütünarzularýný boðazlamazsa kur-ban kesmiþ olamaz.” diyor.

Kurban Allah’a tam bir tes-limiyet ifadesidir. “Allah’ým!Ben yongalara (dünya vedünya malýna) baðlanmadým.Mülk senindir. Dilediðin gibitasarruf edersin. Kahrýn dahoþ, lütfün da hoþ. Tek gayemsenin rýzandýr. Ya Rabbi! Bubenim seninle aramdakiengelleri kaldýrmaya kararlýolduðumun göstergesidir. Eysevgili! Ben senin sevgin içindünya adýna ne varsa terk edi-yorum, yeter ki Sen beni terketme” der.

Gerektiðinde sevgili yolun-da her þeyimizi feda edebilme-nin, vatan ve din uðrundagerektiðinde canýný ortayakoyabilmenin bir ifadesidir kur-ban. Kendine ait olarak kabulettiðimiz bedenin istek, arzu vezevklerinden arýnmak, bedeninaþýrý istek ve hýrslarýný frenle-mek, daha da önemlisi benlikkavramýný kurban etmektir.

Ýþte, bu yabani duygulardankurtulmanýn sevinci artarak bay-rama dönüþür. Allah tüm insan-lýða, bu duygulardan kurtularak;mutluluk, huzur, saadet, neþe,saðlýk ve kamil iman nasip etsin.Bayramýnýz mübarek olsun.

Yusuf Avcu, Rotterdam

�Sizin

Köþeniz

[email protected]

Hollanda - Wekelijks Nieuws- en Opinieblad

Baský adedi (Oplage): 10.000 Aralýk (December) 2008 - Nr.: 94

Sahibi (Uitgever) Time Media Group

Hang 4, 3011 GG Rotterdam Tel.: 010-2013744

PB 21028, 3001 AA Rotterdam Fax: 010-2013749

[email protected] www.zamanhollanda.nl

Müdür (Directeur) Alaattin Erdal

Genel Yayýn Müdürü (Hoofdredacteur) Yusuf Alan

Reklam Müdürü (Advertenties) Köksal Yazar

gsm: +31(0)6 41 362 995 [email protected]

Haber merkezi (Correspondenten)

Basri Doðan-Amsterdam [email protected]

Yasin Yaðcý-Rotterdam [email protected]

Temsilciler (Vertegenwoordigers)

Asým S. Mecidhan-Deventer [email protected]

Fazlý Altýntaþ-Eindhoven [email protected]

Abdulmuttalip Demirci-Amsterdam [email protected]

Kemal Bolat-Noord-Holland [email protected]

Mustafa Balban-Zuid-Holland [email protected]

Ayhan Güleç-Brabant [email protected]

Daðýtým þikayetleriniz için (Klachten over bezorging): 010-2013747

ISSN: 1871-4722

Daðýtým þikayetleriniz için(Klachten over bezorging)

010-2013747

MULDURLOODGIETERSBEDRIJFMULDURLOODGIETERSBEDRIJF

Her türlü kalorifer tessisatý, su tessisatý ve yeni kombi uygun fiyata yapýlýr.

Tel: 06415285030643029839

[email protected]

INKOOP - VERKOOP - INRUILREPARATIE

Tel.: +31(0) 626939198

Zuivelweg 2f5809 EA LeunenVenray-Limburg

Mal canýn yongasýdýr

Page 3: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

YORUM

13 ARALIK 20083

Kabe beytüþ-þeref-i azamdýr

Nokta-i daire-i alemdir

“Kabe yeryüzünde, þereflievlerin en büyüðüdür,ve Kabe alem dairesinin

merkez noktasýdýr!” Urfalý þair Nabi1678- 1679 yýlý Hac vazifesini yaptýk-tan sonra yazmýþ bu beyti Kabe için.

Kabe’ye gelen her akýl sahibigözüyle görür aklý ile anlar ki yeryü-zünün merkezi baþka bir yer ola-maz. Ve biz þu an alemin merkezin-de Rabbimizin evi Kabe’de ibadetve inananlara dua, inanmayanlarahidayet dualarý ile meþgulüz...

Kabe hep güzel ve her zamankicazibesiyle etrafýnda aþýklarýný per-vane edip tebessümler daðýtýyor.Öyle bir cazibe ki bir an boþalmýyorkanatlarýnýn altý. Kabe hem gönüllerkýblesi Allah’ýn her gün yüz seksenbin defa nazar ettiði hem de namazkýblesi makam-ý Ýlahi Allah evidir.Yine her yýl birbirinden kalabalýkhacýlar, eksilmiyor artýyor akýn akýngeliyor Ýslam aleminden müminler.Rabbim isteyen herkese nasip etsin.

Aman aldanmayýn ve aldatmayýnkendinizi, hatta sakýn ileri geri konu-þup da baþkalarýn Hacca gelmesinemani olmayýn . Buraya gelmeden, buaþk yaþanmadan, sevgili ile kavuþupdertlerini döküp kurumuþ gözlerdenakmayan göz yaþlarýnýn tam yerinibulduðu ve yýllarýn hasretinin yakýcýbuluþmasýyla kendinden geçtiði anýyaþayan herkes genç- yaþlý hep söy-lerler, ‘’ah keþke daha evvel gelsey-dim, geç kalmýþým!’’

Tatmayan bilmez, tanýmayansevmez doðru, ama sen de bir istekve arzu olmayýnca da buraya kavuþ-ma nasýl olacak ki? Kul arzu edipgönül evi alev alev yanarsa, geceler-de aþk ile vuslat dilekçelerini dualarile Kabe’nin sahibine gönderirse O(cc) kabul eder ve davet eder. Yarýnaçýkacaðýna kimsenin garantisi olma-dýðý gibi yarýna nasýl çýkacaðýný dayine kimse bilmez. Ýsteyin Rabbi-nizden, yazdýrýn isminizi ve bekle-yin bir gece rüyanýzda görülecekdavet iþaretlerini.

Almanya’dan gelen bir hacýefendi var otelimizde. HakikiAlman, biraz Türkçe biliyor ve çokgüzel selam alýp veriyor, yemekleriberaber yiyoruz ayný salonda. Fakato kendisi yiyemiyor eline kaþýðý alýpda tatlý tatlý yemeðini. Hatta istediðiyere veya arzu ettiði masaya da otu-ramýyor. Çünkü tekerlekli sandalye-de ve yarý felç olmuþ, elini kaldýra-mýyor. Peki ne yapýyor ve nasýl,hatta neden gelmiþ bu halde, onaHac farz olmaz ki diyen çok olur.Aþk kardeþim bu aþk... Sevgiliyekavuþma hasreti. Allah ebediyen

razý olsun, bir hizmetinsaný, genç bir Türkkardeþimiz onunlailgileniyor, yemeðiniyedirip aðzýný siliyor,asansörlerde, araba-larda, tavafta, hulasaher yerde, her þeyiyleilgileniyor...

Ne bahtiyar birhizmet insaný o genç,Allah ondan razý olsun... Zira,insanlara iyi davranmanýn hiçbirmaliyeti yoktur! Bu arada en küçükþeyleri büyütüp burun kývýran, ten-kit hastalýðýndan deva bulmaz þekil-de kurtulamayýp dedikodu yapanTürk hacýlarýmýza da Allah þuur ver-sin.

Burada insan çok, ama gerçek-ten çok enteresan haller yaþýyor veinsanlarýn acýnacak hallerine þahitoluyor. Burasý bilgi, ilim, akýllýlýkyeri deðil hal ehli, gönül ehli olmayeridir. Hacý kardeþlerimize býktýrýr-casýna aman dikkat þuurlu olun, azkonuþun, dilinize sahip olun, teftiþmemuru olmayýn, halinizi Allah’aarz edip O’ndan yardým isteyin gibisözler ve sohbetlerle tembihtebulunmaya gayret ediyoruz.

Bazen arkadaþlar bana uzaktanduyurup biraz rahat býraksalar soh-betler azaltýlsa gibi isteklerde bulu-nanlar oluyordu ilk günlerde... Gün-ler ilerleyip aþk deryasýna dalýpmarifet ballarýndan yemeye baþlayýn-ca rüyalarda Kabe, Efendimiz (sav)görülüp, sarýklý büyük zatlar Hacer’ülEsved’in baþýnda durup grup halindetavaf eden Hollanda hacýlarýna tebes-süm ederek, “Sizler Cennetin dörtbeþ günlük taze güllerisiniz!” Müjde-lerini alýnca herkes baktým dua etme-ye baþlýyor. Hocam bugün sohbet varmý, yoksa þayet, yapsanýz çok iyi olurdemeye baþlanýyor.

Aman Allah’ým, kalbim duracakvallahi. Þu an gerçekten kalbim hýzlýhýzlý atmaya baþladý. Sebebinimerak ettiniz, anlatayým: Þu sonsatýrlarý yani görülen rüyayý yazýpnoktayý koydum. Bir de baktým kirüyayý gören hanýmefendi yazý yaz-dýðým yemekhane salonunda banadoðru geliyor ve “Hocam, neleroldu, neler” diyor. Ýki hanýmefendimasama oturdular. Birisi Ede þeh-rinden N.T. diðeri de Rotter-

dam’dan S.Ç. haný-mefendiler, ikisi deyaþadýklarý olaylarýanlatmaya gelmiþlerve dinliyorum, baka-lým neler olmuþ...

Buyurun bacým,N.T. hanýmefendiheyecanla baþladýanlatmaya, ama titre-yerek zor konuþuyor:

- Hocam bu seferki rüya deðil.- Hayýrdýr?–Bugün beyimle beraber veda

tavafýna baþladýk. Daha birinciþavtta Rükn-i Yemani’ye geldik,oraya elimi sürdüm ve hýçkýrarakaðlýyorum. Tam yürüyeceðim bir debaktým etrafýmdaki insanlarýn ayak-larý “oranje” renkli (portakal ren-ginde), þaþýrdým ve beyime, “Baksa-na insanlarýn ayaklarýnýn hepsi‘oranje’ renginde.” dedim. Beyimsana aðladýðýn için öyle görünmüþ-tür diyor ama ayný hal devam etti.Ýkinci þavtta ayný yerde mis gibi birkoku geliyor. Baktým yine aynýinsanlarýn ayaklarý ‘oranje’ rengin-de. Beyime yine sordum, ama eþimgöremiyordu. Orada öyle güzel birkoku ve müthiþ bir manevi deðiþik-lik vardý, iki metre kadar yürüdük,kayboldu, ama hala heyecanýmý ata-mýyorum hocam, o an ben baþka biralemdeydim sanki… Tebrik ettim vededim ki, gördüðün renk bizim gru-bun çantalarýnýn renginde miydi?Birden þaþýrdý ve evet iþte tam burenkti dedi. Ne diyelim…Allah gös-terince kalp gözü açýk olanlar doyadoya bakýyorlar.

Ýkinci hanýmefendi Rotter-dam’dan S.Ç. O da heyecanla anlat-mak istiyordu. Hocam, siz HacerülEsved’e hanýmlar kesinlikle girme-sin dediðiniz için ben girmedim.Hatta beyim birkaç defa beni orayasokmaya çalýþtý ise de ben hayýr gir-meyelim dedim ama içim yanýyor-du. Gece saat üç civarýydý birazrahatsýzlandým otele dönmeye kararverdik. Biz otele gelirken herkesKabe’ye gidiyordu bana çok dokun-du ve aðlayarak otele geldik istira-hat ettik. Sabah namazýna kalka-caktýk ama ben Kabe’deyim veHacerül Esved tam karþýmda gümüþgibi parlýyor. Hemen öpmeye baþla-dým ve elimi yüzümü sürerek doya

doya öptüm okþadým, yüzümü sür-düm bir yandan da Allah’a dua edi-yorum ve aðlýyorum, sevincimdenaðlýyorum... Tam o sýrada bir arka-daþ namaz geçecek kalkýn dedi, Bis-millahirrahmanirrahim dedim doð-ruldum ve baktým ki, yataktayým,rüya imiþ...

Çok güzel haller yaþanmýþ gru-bumuzda. Aslýnda yazmak isteme-miþtim ama tevafuklar böyle yön-lendirdi ve yazdýk, inþallah birileriyanlýþ anlamaz. Allah korusunKabe’be de mübalaða veya övünmeolmaz, gerçi her zaman her yerde deolmaz. Ben sadece cemaatin yaþadý-ðýný yazdým. Kendimden bir anlatýmyok.

Arafat duasý ve yakarýþ anýümmetin kurtuluþu için olunca daçok güzel anlar yaþanmýþ. Bunu daanlatayým gerisi Hollanda’ya kalsýnoraya varýnca hacýlarýn kendisindendinlersiniz. Þu hadise de önemli:Den Haag’dan hacý M.Z. Arafat’takiçadýrda, dua anýnda yaþamýþ. Tameller açýlmýþ göz yaþlarýyla dualaryapýlýrken kendimi Kabe’de gördümve canlý olarak Kabe’yi seyrediyo-rum. Baktým ki, siyah elbiseli, beyazsarýklý bir zat ata binmiþ ve arkasýn-da binlerce askeriyle beraber uzak-tan geldi ve bizim çadýra girdi, onla-rý görünce bakmaya dayanamadýmve kendimi kaybettim...

Yanýnda bulunan Adem hoca-mýz olayýn burasýný þöyle anlatýyor;baktým hacý M. birden secdeyekapandý korktum bayýldý mý diye.Göz ucuyla baktým eli kolu daðýnýkdeðil yani baygýn deðil secdede.Anlatýlmasý zor olan güzellikler tabiibunlar. Duayý yapan hocamýz dapek anlatmýyor, ama özellikle yarý-dan sonra çok deðiþik haller yaþa-mýþ, o halde duayý saatlerce sürdür-mek istemiþ çünkü kendisine duayýbitirme þeklinde iþaretler geliyor-muþ ama cemaat yorulur diye bitir-miþ...

Dostlarým herkese bol bol duaettik Hollanda Burak Grubu olarak.Sizler de kendiniz için dua edin degelenler tez zamanda tekrar, gelme-yenler de seneye gelmek için niyetedin. Mevlam nasip etsin isteyenherkese.

Bu akþam inþallah Medine-iMünevvere’ ye gideceðiz. Oradanda bir yazý yazarak sizlere Hz.Muhammed (sav) kokusu ikramederiz.

Herkesin bayramlarýný tebrikeder, alem-i Ýslam’a hayýrlara vesileolmasýný temenni ederiz.

Mekke’nin baðrýnda Kabe’denhepinize selam ve dua ile...

Hoþ kalýn...

Alemin merkezi Kabe’den lütuf esintileri

Page 4: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

SÝZÝN KÖÞENÝZ

13 ARALIK 2008 4

“Daha çocuktur,bilmez, doðrukarar veremez,

cahildir, düþünemez. Bizonun büyükleriyiz, biz onuniçin en iyisini biliriz, bizimdediðimiz olmalý, bizim çizdi-ðimiz yoldan gitmeli, hedef-lerini biz belirlemeliyiz, deðilmi?”

Peki bunlarý düþünürkençocuðumuzun düþüncelerini,hedeflerini hiç sorduk mu?Yoksa gerçekten çocuklarýmýzkurulmuþ birer robot gibisürekli bizim talimatlarýmýzlamý hareket ediyorlar? Bizimhedeflerimizle, bizim çizdiði-miz yoldan mý gidiyor? Baþa-rýlý olabiliyor mu? Onun fikir-lerine düþüncelerinehedeflerine ne zaman deðervereceðiz? Çocuðumuza nezaman var olduðunu hissetti-receðiz? Sürekli yönetilerekbüyüyen bir çocuk var oldu-

ðunu hissede-mez, normalhayata atýldý-ðýnda ise týpký evcilbir hayvan gibi-dir. Evcil birhayvaný serbestbýraktýðýnýzda neyapar, sersemler,yönünü þaþýrýr, nereyegideceðini bilemez, açkalýr belki de kurda kuþa yemolur, kendi ayaklarý üzerindeduramaz, çünkü hep hazýraalýþmýþtýr, sýcak bir evdesevenleri hazýr, yemek geti-renleri vardý. Þimdi ise hep-sinden uzaktýr. Çocuðumu-zun sonunun da böyleolmasýný ister miyiz? Tabii kihayýr, o halde onlarýn yaþý neolursa olsun konuþmaya baþ-ladýðý andan itibaren onlarada söz hakký verelim, onlaravarlýklarýný hissettirelim. Bizebeveynler de dâhil olmak

üzere çocukeðitiminde dehedef çok

önemlidir. Bir çocu-ðun çizdiði yolüzerinde hedefiyoksa, yol kapalý

ya da yol yokdiye bahanelerle

geri döner, oysa hedefiolan çocuk ona ulaþmak

için yol kapalý da olsa üzerineyeni yollar inþa ederek hede-fine ulaþýr. Hedeflerini bera-ber belirleyelim, ne olursaolsun onlarýn arkalarýndaduralým. Onlar bu yolda iler-lerken kesinlikle baþkalarýylakýyaslama yapýp kafalarýnýkarýþtýrmayalým, çünkü gök-ten düþen milyonlarca kartanesi arasýnda týpatýp aynýsýyok. Parmak izlerimiz gibiher çocuk da birbirindenfarklýdýr. Kapasitesi, düþün-cesi, zevkleri, yaþam tarzý ve

çevresi ayrýdýr. Kýyasladýðýmýzkiþi ondan daha baþarýlý ola-bilir, fakat onunla ortak birözelliði yoktur, ayrý dünyala-rýn insanlarýdýrlar. Böyle birkýyas, çocuðumuzu motiveetmek yerine onda aþaðýlýkduygusu ve beceriksizlik hissioluþturabilir. Ýste o zaman birçýkmaza girer, bildiklerini deunutur, hedefini þaþýrýr. Buyüzden onu kýyaslamak yeri-ne desteklemeyi tercih ede-lim. O yolunu inþa ederkenyanlýþ yerleþtirdiði taþlarýberaber düzeltelim. Unutma-yalým ki Rize’nin ikliminibilenler oraya muz deðil çayekerler. Çünkü nereden, nasýliyi verim alacaklarýný bilirler.Çocuklarýný tanýyan ebeveyn-ler de onlarýn nasýl daha çokverimli olacaklarýný bilirler.Bu yüzden iþe önce onlarýtanýmakla baþlayalým.

Hatice Demirci, Haarlem

�Sizin

Köþeniz

[email protected]

Çocuklarýmýzýn fikirlerine saygý duyalým

Bayramýn mübarek olmasý nedemektir, hiç düþündünüzmü? Bilindiði gibi, Kiramen

kâtibin tarafýndan sevap vegünahlarýmýz yazýlýyor, bütün hâlve hareketlerimiz (gördüðümüzrüyalar bile) kayda alýnýyor. Acababayram, sevaplarýmýzýn bereket-lenmesine, günahlarýmýzýn silin-mesine vesile oldu mu? Yoksa oyazýcý meleklerden sol omzumuz-da olaný, amel defterimize “Günügaflet ve isyanla geçti, bugün desamimi olarak tövbe etmedi” diyemi yazdý! Ne dersiniz? Bunun birmuhasebesini yaptýnýz mý hiç?

“Mübarek” hayýrlý ve bereketlidemektir. Nice mübarek gün vegeceler, nice mübarek bayramlargelip geçiyor. Þayet bunlar bizitövbe ve istiðfara, ibadet ve taatesevk etmiyorsa o gün veya gecebizim için mübarek olmadýdemektir. Gönderdiðimiz ve aldý-ðýmýzý tebrik mesajlarý da bizefazla bir þey kazandýrmaz!

Öyleyse, Bayramýmýzýn müba-rek olmasý için gelin birlikte þöyledua edelim: “Ey Rabbimiz, nefsi-mizi ýslah, irademizi mübarekeyle. Durun! “Amin” demedenönce kalbimizin balans ayarýna bir

bakalým. Vicdan mý aðýr basýyor,nefis mi? Samimiyet derecemizyüzde kaç? Dilden kalbe inen dua,þuur tarafýndan kabul gördü mü?Bir kontrol edelim. Burasý çokönemlidir. Zira þuur taalluk (alâ-kadar oluþ) etmeyen dua, boþ birlafýzdan ibaret kalýr. Evet, yaptýðý-mýz dua boþ bir kutu gibi kalma-malý. Onun içini (salih amel ile)doldurmalýyýz. Yani, neyi istiyor-sak onun icaplarýný yerine getir-mek için gayret sarf etmemiz þart-týr. Unutmayalým, insan iradesinihangi yöne sevk ederse Allah (cc)onu yaratýr.

Kalp balansýmýzý ayarladýk,vicdanýmýzýn sesine kulak verereksamimi ve þuurlu olarak duaetmeye hazýr mýyýz? Ýþte þimdiduamýzý tekrar okuyup amin diye-biliriz: Allahümme salli alâ Seyyi-dina Muhammed. Ey Rabbimiz,nefsimizi ýslah, irademizi mübarekeyle. Mübarek eyle ki irademizihep hayra sevk edelim. Amin (EyRabbimiz, nefsimizi ýslah, irade-mizi mübarek eyle). (Dualarýmýzýnmakbul olmasý için baþýnda vesonunda salavat getirmeliyiz).

Bayramýnýz ve iradeniz müba-rek olsun! Avni Koçaþ, Rotterdam

Bayramýnýz mübarek oldu mu?HOROZ ÝNÞAAT

Telefon: +31(0)6 81 77 41 93 - BENELUX

KapýPencereGüneþlikKepenkMutfakBanyo

Restorant

Bar

Kahvehane

ve Cafeler de...

A dan Z’ye tüm inþaat yapýmý

ÜCRETSÝZFÝYAT

SUNUMU

SÝGARA ÝÇME SALONLARI

Kali

te f

iyat

deðil

dir

ÖDEMELERDE KOLAYLIK SAÐLANIR

Page 5: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

13 ARALIK 20085

Hollanda Genç Ýþadamlarý Fede-rasyonu (HOGÝAF) yönetimkurulu, Liberal Parti (VVD) lideriMark Rutte ile Tilburg kentindebir araya geldi. Toplantýya MarkRutte, HOGÝAF Baþkaný MehmetKabakyer, Genel Sekreter AhmetTaþkan’ýn yaný sýra AGÝAD,DÝAD, UGÝAD, BÝAD, VOGÝADve ROGÝAD baþkan ve sekreterle-ri katýldý. Oldukça samimi birhavada gerçekleþen toplantýdaMark Rutte, HOGÝAF yöneticileriile bir arada olmaktan son derecememnun olduðunu söyledi. Rutte,HOGÝAF’ýn Hollandalý iþadamla-rýna yönelik çalýþmalarýný destek-lediðini, yapýlan iþleri beðendiðini,VVD olarak bu tür çalýþmalarý des-teklediklerini ifade etti. Rutte,“Hollanda ekonomisinde herkeseyeteri kadar iþ saðlamak istiyorsakiyi giriþimcilerimizin olmasý gere-kir.” dedi. HOGÝAF Baþkaný Meh-met Kabakyer, Mark Rutte ile birarada bulunmaktan son derecememnun olduðunu söyledi. Hol-landa gibi küçük ama dünya tica-retinde etkili bir ülkede, Türkmüteþebbislerin dünya sistemineentegre olmasýný hedefleyen

HOGÝAF’ýn ‘her alanda iþbirliði’parolasý ile yola çýktýðýný ifade etti.Globalleþmenin her alanda oldu-ðu gibi iþ dünyasýnda da mesafele-ri kýsalttýðýný hatýrlatan Kabakyer,‘Biz, birlikte iþ yapanlarýn, birbirle-rinin yüzüne bakmasýný, göz gözegelmelerini, ayný masayý paylaþ-malarýný istediðimiz için bir arada-yýz. HOGÝAF, Hollanda genelindeüst çatý olmakla birlikte altýndasekiz dernek mevcut. Rotter-dam’da ROGÝAD, Amsterdam’daAGÝAD, Utrecht’te UGÝAD veBrabant çevresinde BÝAD gibi þuanda deðiþik bölgelerimizde çokyönlü faaliyetlerimiz var. Bununyaný sýra HOGÝAF’a üye olan çoksayýda Türk iþadamýmýz var.Tabiiki amacýmýz Hollanda’da yaþayanHollandalý Türk iþadamlarýmýzýnsayýsýný artýrmak. Bunun yanýndaHollandalý çok önemli þirketlerile beraber çalýþmalar yapýyoruz.Bunlar, Rabobank, DeLoitte,Achmea, KvK, Ýnterpolis ve MKBNederland gibi kuruluþlar. Tabiîki bu kuruluþlarýn ciddi tecrübe-leri var. Onlarýn bu tecrübelerinipaylaþmak istiyoruz.” diyekonuþtu.

Mark Rutte: “Ýstihdam için nitelikli giriþimcilere ihtiyaç var”

BASRÝ DOÐAN TÝLBURG

VVD lideri Mark Rutte, yoðun programýna raðmen HOGÝAF yönetim kurulu üyelerine üç saate yakýn zaman ayýrdý ve onlarla birlikte yemek yedi.

Page 6: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

13 ARALIK 2008 6

Foto

: M. A

li P

oyra

z

Ýdeal kariyer, bariyeri aþar!

Meslek hayatýna yeniatýldýnýz. Ancak neyapacaðýnýzý, kendinizi

nasýl geliþtireceðinizi bilmiyor-sunuz. Belki de dünyayý deðiþti-recek projelere sahipsiniz amabu fikirlerinizi kimlerle paylaþýp,

nerede ve nasýl kullanacaðýnýzýbilmiyorsunuz. Tamam paniðegerek yok. Kendinize bir çay yada kahve alýp sahip olduðunuzkoltuða þöyle rahatça bir yasla-nýn. Kendinizi bu haberin akýþý-na býrakýn. Haberi okuyup bitir-diðinizde eminiz kiendiþelerinizin çoðu gitmiþ ola-cak.

Bahsedeceðimiz dernek ÝdealKariyer Derneði. Adý klasik birdernek ismi gibi görünse de yap-týklarý iþler dernek faaliyetlerininçok çok ötesinde, adeta bir siviltoplum kuruluþu. Mazisi çokyeni, atisi ise oldukça umutlu.2003 yýlýndan beri Ýstanbul Þiri-nevler’de faaliyet gösteren ÝdealKariyer Derneði, mesleðe yeniatýlan gençlerin vizyonunu der-nek çatýsý altýndaki kulüplerdegeliþtiriyor. Üyelerinin çalýþmaortamlarýný ve iþ hayatlarýnýgeliþtirecek fikir ve projeler üre-tip onlarýn mesleki, sosyal vekiþisel geliþim imkânlarýnazemin hazýrlayan dernek,düzenli olarak etkinlikler düzen-lemeyi de ihmal etmiyor. Bunlararasýnda dernek binasýnda

kulüpler nezdinde eðitim faali-yetleri, konferans ve kurslardüzenlemek de var, üyelerintamamýna yönelik tekne gezileri,futbol turnuvalarý, rafting, Go-Kart yapmak da. Hatta çýlgýnlýk-ta sýnýr tanýmayarak bazý gecelerbalýk tutup tüp geçit içinde kah-valtý yapmaya kadar da götüre-biliyorlar iþi. Tabii bina görmekiçin Dubai’ye bile gittiklerinibelirtelim.

Eðlence ile eðitimi birleþtirenÝdeal Kariyer Derneði’nin nihaiamacý bütün bunlar yanýndauluslararasý sivil toplum örgütle-ri ve mesleki kuruluþlarla iþbirli-ði yaparak global çapta deðeroluþturacak projelerin hayatageçirilmesini saðlamak. Bir siviltoplum kuruluþu gibi çalýþandernek, dünyanýn çeþitli ülkele-rinde kariyerine devam etmekisteyen üyelerine de fýrsatlarsunmak istiyor. Aktif olarak 10kulübün faaliyet gösterdiði ÝdealKariyer Derneði’nde medya,makine, finans, mali müþavirler,kimya, havacýlýk, gýda, biliþim,yapý club ve tekstil kulüpleribulunuyor. Her hafta farklý gün-

lerde düzenli olarak toplanýpstrateji belirleyen kulüpler, aynýzamanda geniþ katýlýmlý konfe-ranslar, fuar ziyaretleri, yurtdýþýgezileri gibi meslek dallarýylailgili her türlü organizasyonakatýlmaya çalýþýyorlar. Tabiimeslekleri yanýnda sosyal baðla-rýný güçlendirici etkinlikler yap-mayý da ihmal etmiyorlar.

Kiþisel geliþime katkýsý çok

Özel bir þirkette idari müdürolarak görev yapan ve bir yýldanbu yana gýda mühendisleri kulü-büne devam eden Kenan Altun-kaynak, kulüp bünyesinde bir-çok aktiviteye katýldýklarýný vebunun yanýnda bilimsel toplantýve seminerlerden faydalandýkla-rýný belirtiyor. Altunkaynak,“Haftada bir toplanarak kendi-mizi ifade edecek bir ortamhazýrlýyoruz. Ulaþmak istediði-miz insan sayýsý çok fazla. Bura-daki faaliyetlerin belki benimiçin iþime katkýsý çok yok amakiþisel geliþimim açýsýndan çokönemsiyorum.” diyor. Ege Üni-versitesi Gýda Mühendisliðibölümü mezunu olan ve þu an

Bu gençlerde iþ var! Hepsi üniver-site mezunu yani okumuþ çocuk-lar. Ýdeal Kariyer Derneði çatýsýaltýnda bir araya gelen mesleksahibi gençler hem meslekleriyleilgili son geliþmeleri takip edipeðitim görüyorlar hem de sosyalve kiþisel geliþimlerine katký sað-layan etkinliklere katýlýyorlar. Bun-lar arasýnda Go-Kart yapmak davar, yurtdýþýna gitmek de, geceboyunca balýk tutmak da

H . S A L Ý H Z E N G Ý N

Page 7: Zaman Hollanda

bir þirkette bölge müdürü olarakgörev yapan Sedat Kuru ise ÝdealKariyer Derneði’nde Gýda Kulü-bü baþkanlýðý görevini yapýyor.Üç yýldýr dernekle iletiþim halindeolduðunu belirten Kuru, 200’eyakýn üyeleri olduðunu kaydedi-yor. Kulüpteki arkadaþlarýnýnfikirleriyle kulübü her geçen güngeliþtirdiklerini ve projelerine yönverdiklerini ifade eden Kuru, aynýzamanda yeni insanlarla tanýþ-manýn kendi ufuklarýný açtýðýnýsöylemeden geçemiyor. “Buradaüyelerimizin iþ baðlantýlarýný sað-lamaktan mesleðini nasýl geliþti-receðine kadar birçok konudaonlara yardýmcý oluyoruz. Türki-ye’deki gýda kulüpleriyle birliktehareket etmek için www.gidaku-lupleri.com sitesini kurduk. Busite ile insanlara ulaþýp, bir þemsi-yede toplanmak istiyoruz.” diyenKuru, geçen yýl Bakýrköy Meyda-ný’nda 5 bin kiþiye süt daðýttýkla-rýný da hatýrlatýyor. Kuru, kulüpolarak beslenme eðitimi, gýdagüvenliðiyle alakalý ilköðretimodaklý AB projelerine baþvurmahazýrlýðýnda olduklarýný, ayrýcaTÜBÝTAK projelerine katýlým içinüyelerine yol gösterdiklerinibelirtiyor.

Projen varsa kredin de var!

Dernek çatýsý altýnda faaliyet gös-teren Makine Kulübü ise bu yýlhedefi yüksek tutmuþ gibi görü-nüyor. KOSGEB, Yýldýz TeknikÜniversitesi, MARÝFED ve

TUSKON birlikteliðiyle mevcutkrizin etkileri ve bundan çýkýþyollarý üzerine bir form düzenle-me hazýrlýklarýný bitiren KulüpBaþkaný Fatih Kurucu,“Aynýzamanda faaliyetlerimizde Mar-mara Federasyonu’na baðlýyýz.Federasyon bünyesindeki bazýdernekler aracýlýðýyla yeni iþ alan-larý oluþturma, patronluk yaþamý-na katýlma adýna kýsa vadede buay sonuna kadar baþvurularýnýkabul ettiðimiz ‘genç giriþimcigeliþtirme platformu programý’adý altýnda bir programýmýz var.KOSGEB tarafýndan verilecek 85saatlik teori, 20 saatlik danýþman-lýk eðitiminin arkasýndan arka-daþlarýmýzýn getireceði projelerleþirketlerini kurmalarýný saðlaya-caðýz. Dünya Bankasý desteðiyleen az faizle, iki yýl ödemesiz 50bin YTL’lik kredi saðlayacaðýz.”diyor. Derneðin yönetim kuruluüyesi ve Finans Kulübü BaþkanýHüseyin Doðan ise kendilerinindaha çok üyelerin eðitimi ve geli-þimleri üzerinde durduklarýnýifade ediyor. Farklý bankalardaçalýþan 150 üye ile bankacýlýk sis-temi konusunda görüþ alýþveriþ-lerinde bulunduklarýný belirtenDoðan, üyelerin mesleki eðitim-leri yanýnda sosyal olarak dageliþmelerine önem verdiklerinikaydediyor. Yalnýz derneðinkapýsý herkese ardýna kadar açýkdeðil. Önce siteye üye olmanýzlazým. Sonra da dernekten birininreferansýný almanýz þart.

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

13 ARALIK 20087

Her kulüp bir dernek olacakYusuf Aydoðdu (Ýdeal Kariyer Derneði Genel Sekreteri): Biz bir siviltoplum kuruluþuyuz. Mail listemizde 2 bine yakýn üye mevcut.Etkinliklerimizi bu arkadaþlarýmýzla paylaþýyoruz. Referans alaraksistemimize dahil olan üyelerimize mesleki, kiþisel ve sosyal konu-larda ne gerekiyorsa sunmaya çalýþýyoruz. Dernek olarak genelehitap eden organizasyonlar yapýyoruz. Ýþ hayatý içinde koþuþturanarkadaþlarýmýzýn düþünüp de yapamayacaðý organizasyonlarý bizhazýr þekilde kendilerine sunuyoruz. Bu kulüpler bir süre sonradernekleþecek kendi içlerinde. Mesela Havacýlýk Kulübümüz resmiolarak kendi derneðini kurdu. Hepsi kendi alanýnda söz sahibi ola-cak birer sivil toplum kuruluþuna dönüþecek. Üniversitelerle iþbir-liðine gideceðiz. STK’larýn önemi konusunda üniversitelerde bubölümlerin açýlmasý, eðitimcilerin temin edilmesi gibi konularakafa yoruyoruz. Derneðimize www.idealkariyer.org.tr adresindengirerek mail listemize dahil olabilir arkadaþlar. Daha sonrasýndaderneðe nasýl üye olacaklarýný konuþabiliriz.”

Önce referans sonra kulüp!Haydar Durusoy (Medya Kulübü Baþkaný): “Derneðimizin amacýmeslek hayatýna yeni atýlan gençlerin hayata tutunmalarýný saðlar-ken bireysel ve sosyal geliþimlerine de katký saðlamak. Günümüziþ dünyasýnda iþe baþlamak için birinin size referans olmasý, net-work’e dahil olmanýz gerekiyor. Biz de kulüplerimiz vasýtasýylabunu saðlýyoruz. Kulüplerimize girmek için kiþinin üniversitemezunu olmasý ve bir kiþinin referansýný almasý gerekiyor. Çünküburada bir aile gibiyiz. Ailelerle birlikte düzenlediðimiz programlarda var. Burada yetiþen bir arkadaþýmýz þu an Fatih Üniversitesi’ndeSTK’lýlarýn halkla iliþkiler çalýþmasý konusunda ders veriyor.Öðretmen yetiþtirmeye bile baþladýk.”

Soldan saða: (öndekiler) Yusuf Aydoðdu (Ýdeal Kariyer Derneði GenelSekreteri), Haydar Durusoy (Medya Kulübü Baþkaný). (ayaktakiler( Fatih

Kurucu (Makine Kulübü Baþkaný), Hüseyin Doðan (Yönetim Kurulu Üyesi),Sedat Kuru (Gýda Kulübü Baþkaný).

Zaagmolenstraat 273036 HB Rotterdam

[email protected]

0031 (0)10 226 20230031 (0)614 602 221

DOÐRUve GÜVENÝLÝR

Hypotheken – Verzekeringen- Financieringen

Sigortanýzý internetsitemizden yapýn, %16’ya varan

indirimden yararlanýn!!

* Araba sigortasý

* Ev sigortasý

* Ýþyeri sigortasý

* Ýpotek

* Kredi

Page 8: Zaman Hollanda
Page 9: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

13 ARALIK 20089

Dünyanýn gözünü açýyoruz

Dünya genelindeki 120milyar dolarlýk saðlýkturizmi pastasýndan

sadece 400 milyon dolar pay ala-bilen Türkiye, bu konuda somutadýmlar atmaya baþladý. Özellik-le güneþ, kum, deniz üçlemesi-nin yeterli olmayacaðýný söyle-yen sektör temsilcileri, “Artýkturistler Türkiye’den sadecebronzlaþmak için deðil, saðlýkiçin de istifade etsin.’’ diyor. Buanlamda aralarýnda kamu veözel kuruluþlarýn yer aldýðý 23kurum Türkiye’nin ilk saðlýkturizmi fuarýný 26 Þubat-1 Mart2009 tarihlerinde Antalya’dadüzenleyecek. 105 ülkeden sað-lýk turizmi konusunda uzmankuruluþlarýn davet edildiði Anfaþ(Antalya Fuar Merkezi AÞ)Hetex Saðlýk Turizm Fuarý’yla ilkhedeflenen, Türkiye’nin payýný 1milyar dolara çýkarmak. Öteyandan dünya genelinde Tay-land ve Hindistan’ýn baþýný çek-tiði saðlýk turizmi için Türk fir-malarý Avrupa’yla birlikte 46milyon kiþinin sosyal güvence-den yoksun olduðu ABD’deyi deönemli bir pazar olarak görüyor.Saðlýk turizminin içinde göztedavisinden saç ektirmeye, diþtedavisinden estetik ameliyatakadar birçok alan bulunuyor.Yýlda yaklaþýk 200 bin turist Tür-kiye’yi bu amaçla ziyaret ediyor.

Yeni hedef: Sigortasýz 46 mil-yon ABD’li

Fuarýn Danýþma Kurulu ÜyesiLevent Baþ, “Türkiye saðlýkturizminde en çok göz ve lazerameliyatlarý için tercih ediliyor.

Göz ameliyatlarýný estetik ve diþtedavileri takip ediyor.” diyor.Bu fýrsatýn hâlâ tam anlamýyladeðerlendirilemediðine deðinenBaþ, þöyle konuþuyor: “ÖzellikleAB ülkelerinde saðlýk maliyetleriçok yüksek. Örneðin iki gözlazer ameliyatý Avrupa’da 3 bin-5 Euro arasýnda deðiþirken Tür-kiye’de bu rakam 3 gün oteldekonaklama ve uçak dahil 1.500Euro. Bu da Türkiye’nin bu alan-daki cazibesini artýrýyor.” Saðlýkturizminde birinci sýrayý Singa-pur, ikinci sýrayý Hindistan’ýnaldýðýný dile getiren Baþ,ABD’nin de saðlýk sigortasýolmayan 46 milyonluk nüfusuylabu alanda en iþtah kabartanpazar olduðunu aktarýyor. Bukonuda gerekli giriþimleri baþla-tan firmalar, temel hedef olarakhastalarý Türkiye ile birlikteABD’ye yakýn ülkelere getirmekolarak belirledi. Özellikle ABD’lisigortasýz bir hastanýn kendiülkesinde hastanelerde ödeye-ceði paranýn çok çok altýnda birücretle baþka ülkede tedavigörebiliyor olmasý projenin öne-mini artýrýyor.

Saðlýk turizminin Türkiyeiçin önemine deðinen MedikalTurizm Derneði Baþkaný Dr.Sinan Ýbiþ ise Dünya Saðlýk Teþ-kilatý ile baðlantýya geçtiklerinikaydederek; “Türkiye’deki saðlýkhizmetlerinin kabul edilebilmesiiçin akreditasyon gerekiyordu.

Bunun için çalýþmalar yapýldý.Çeþitli destekler alýndý. Bu des-tek bizim hedeflerimizi önemliölçüde büyütmüþtür.” dedi.

Avrupa’nýn yaþlýlarý Türkiye’detedavi olacak

Saðlýk turizmi için önemli adým-lar attýklarýný anlatan Antal-ya’daki Aspendos Hastanesi Yö-netim Kurulu Baþkaný Dr. FerhatKayan, Norveçli belediyelerleyaptýklarý saðlýk projesi hakkýn-da þöyle bilgi veriyor: “Bu projekapsamýnda 15 Ocak-15 Mayýstarihleri arasýnda 200 civarýndayaþlýyý Antalya’da misafir ede-rek, tedavi edeceðiz. Buçalýþmanýn ilerisiiçin büyük birpotans iye lo l d u ð u n udüþünüyo-ruz. Çünkü2020’de dünyanüfusunun yüzde 20’-sinin, 2050’de de dünyanýn yarý-sýnýn yaþlanmasý bekleniyor.Týbbýn ilerlemesiyle yaþlýlýk sayý-lan 65 yaþ artýk genç yaþlýlýk, 75yaþ orta yaþlýlýk ve 85 de ileriyaþlýlýk olarak kabul ediliyor.’’açýklamasýný yaptý.

Hedefimiz 12 ay turizm

Türkiye’nin artýk saðlýk turiz-mindeki potansiyelini hareketegeçirmenin zamanýnýn geldiðinianlatan Antalya Tanýtým Vakfý

Baþkaný Nizamettin Þen,“Antalya’da çok modern turizmtesisleri var. Buna karþýlýk sadeceyaz sezonuna dönük bir turizmyapýlýyor. Antalya’yý 12 ay turiz-min yaþandýðý bir kent halinegetirmek istiyoruz.” dedi.

Fuara 105 ülke davet edildi

Bunun yanýnda Türkiye’nin ilksaðlýk turizm fuarý Anfaþ Yöne-tim Kurulu Baþkaný MustafaÇalýk, dünya saðlýk turizmi pas-tasýnda 400 milyon dolar alma-nýn yetersiz olduðunu anlatarak,“Türkiye’nin sahibi olduðu tesis-ler, insan kaynaðý ve doðal kay-

naklarý potansiyelinindaha yüksek

o l d u ð u n ugösteriyor.Bizim fuarýdüzenleme-

deki temelamacýmýz da bu

potansiyelleri bir arayagetirerek, harekete geçmektir.”açýklamasýný yaptý. Bu yüzdenfuar öncesi geniþ katýlýmlý birtanýtým çalýþmasý yürütülüyor.Fuar için kamu ve özel sektörden23 kurum üç kez bir araya gele-rek, danýþma kurulunu oluþtur-du. 105 ülkeden saðlýk turizmiprofesyonelleri fuara davet edil-di. ABD, Avrupa ve Uzakdoðuülkelerindeki 36 kentin kültürataþeleri de yoðun bir fuarýntanýtýmýný yapýyor.

Türkiye turizmi yýllarca deniz,kum ve güneþ olarak gördü. Fakatþimdi yeni hedefi saðlýk turizmi.120 milyar dolarlýk pastadan paykapmak isteyen sektör , Türki-ye’nin ilk saðlýk turizm fuarýnýAntalya’da gerçekleþtirecek.“Ülke 12 ay turizme hazýrlansýn.”diyen otel ve hastane sahipleri,hedef olarak Avrupa ile birliktesigortasý bulunmayan 46 milyonABD’liyi gösteriyor.

Ç A Ð L A R A V C I

Foto

: AP

Page 10: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

13 ARALIK 2008 10

Foto

: M. A

li P

oyra

z

102 yaþýnda, hâlâ öðretmenlik heyecanýyla dolu

Ali Dede’nin bir sýnýfý olsa...

Yeni nesil duymamýþ olabi-lir ama Ali Rýza Binbo-ða’nýn ‘Öðretmen’ þarkýsý

pek çok kiþinin hatýrýndadýr.Hani þu “Bir harf için 40 yýl köleolunuyorsa, 29 kere 40 yýl köle-siyiz öðretmenin” sözüyle dinle-yeni garip bir hesabýn içine çeke-

rek öðretmenleri anlatan þarký.Hatýrlayanlar eski günlere git-miþtir bile. Yarýn ÖðretmenlerGünü. Biz de böyle bir gününöncesinde bu þarkýdan daha daeskilere uzanalým dedik. Hem deÖðretmenler Günü’nün kutlan-masýna vesile olan Millet Mek-tepleri’ne kadar. ‘24 Kasým1928’de açýlan bu mekteplerdeöðretmenlik yapan birileri varmýdýr?’ diye düþündük. Savaþtanyeni çýkmýþ milletin eðitiminekatkýda bulunan bir öðretmeni,bin bir sýkýntý ve yokluk içindeverdiði mücadeleyi dinlemekistedik. Böylece Cumhuriyettarihinin ilk öðretmenlerindenbirini, 102 yaþýndaki Ali Okyay’ýZonguldak’ýn Devrek ilçesinebaðlý Yazýcýk köyünde bulduk.Duyduk ki vefasýzlýktan yakýný-yormuþ. Bir de rahatsýzlýðý nede-niyle son bir yýldýr köy okulun-daki resmî törenlerekatýlamamanýn, öðrencilerleberaber olamamanýn hüznünüyaþýyormuþ. Varýp biraz olsungönlünü almak, bir de anýlarýnýdinlemek üzere yola düþtük.Yazýcýk köyüne vardýðýmýzda AliOkyay’ýn emekli öðretmen olantorunu Hüseyin Okyay karþýlýyorbizi. ‘Emekli öðretmenin torunuemekli öðretmen’ diyoruz ken-

disine, gülüyor ve, “Dedemintorununun çocuðu da öðret-men.” diye karþýlýk veriyor. Üçnesil öðretmenlikten bahseder-ken eve varýyoruz. Eski köy evin-de, elinde Devrek bastonuylakanepeye oturmuþ bizi bekleyenAli Okyay’ýn güler yüzü ve hayýrdualarýyla karþýlanýyoruz. Ardýn-dan sokak sokak dolaþan tellalýn‘Okuma yazma bilenler Kasta-monu’da eðitmenlik kursunagidecek’ duyurusuyla 1938’debaþlayan, dönemin milli eðitimbakanýnýn teþekkürnamesine

layýk görülen, av tutkusu nede-niyle sona eren bir öðretmenlikhayatýnýn ilginç ayrýntýlarýný din-lemeye koyuluyoruz.

Cumhuriyet tarihinin yaþa-yan en yaþlý öðretmeni AliOkyay, kimliðine göre 1911doðumlu. Fakat o, doðum tarihi-nin hicri 1325 olduðunu belirte-rek asýl yaþýnýn 102 olduðunusöylüyor. Bir asýrlýk hayatýnýanlatmaya çocukluk yýllarýndakieðitiminden baþlýyor. Cumhuri-yet’in ilanýndan önce komþuköydeki sýbyan mektebinedevam etmiþ. Burada Kur’an-ýKerim öðrenmiþ, din derslerialmýþ. Bu arada arapça alfabeyleokuma yazma öðrenmiþ haliyle.“Harf inkýlâbýndan sonra mekte-be gidip yeni yazýyý öðrendim.”diyor. Eski ve yeni alfabeyleokuma yazmayý bilen Ali dede,gençliðinin ilk yýllarýnda ÝstanbulTopkapý’daki MahmutpaþaKonaðý’nda uþaklýk yapmayabaþlamýþ. Ta ki 1932 yýlýndaaskere çaðrýlana kadar. AskerliðiHayrabolu 45. Süvari Alayý’naçýkmýþ. “Subay, ‘Okuma yazmabilenler ayrýlsýn.’ dedi. Beni kale-me adýlar. Orada askerliðimiyaptým.” þeklinde konuþuyor.

Üç sene askerlik yapmýþ Alidede. Askerlik sonrasý Ýstanbul’a

Yarýn Öðretmenler Günü. Bizlerihayata hazýrlayan eðitim ordusunateþekkürlerimizi sunacaðýmýz buönemli günün hemen öncesindeCumhuriyet tarihinin ilk öðret-menlerinden birini, 102 yaþýndakiAli Okyay’ý ziyaret ettik. 1938 yýlýn-da öðretmenlik hayatýna baþlayanZonguldaklý Ali dededen tellalduyurusuyla baþlayan meslekhayatýný, köy okullarýnda yaþadýðýsýkýntýlara karþý verdiði mücadele-yi dinledik.

Ö N D E R D E L Ý G Ö Z

Ali Okyay, zamanýn tüm sýkýntýla-rýna raðmen öðrencilerin karþýsý-na hep þýk kýyafetleriyle çýkarmýþ.

Page 11: Zaman Hollanda

gitmek yerine memleketine dön-müþ. ‘Ne iþ yapayým?’ diye düþü-nürken köylüsü maden çavuþuKazým, ona da kömür ocaðýnda iþbulmuþ. Bir ay boyunca kömür ara-balarýna pul taktýðýný söyleyen Alidede, kömür ocaðýnda patlamaolunca buradaki iþini býrakmýþ. Tamo sýrada sokak sokak gezen tellallarAli dedenin hayatýný deðiþtirecek birhaberi baðýrýyormuþ. Yeni bir iþ bul-manýn derdine düþen Okyay, “Tel-lalý duyunca çok sevindim.” diyereksözlerini þöyle sürdürüyor: “Ozaman elektrik, hoparlör yok, tellalbaðýrmasý var. ‘Kastamonu Gölköyünde, eðitmen kursu açýlacak.Askerliðini çavuþ, onbaþý olarakyapanlar, okuma yazma bilenlertoplansýn. Kastamonu’da eðitmenkursu açýlacak.’ diye baðýrýyorlar.Biz yedi kiþi sýnava gittik. Benkazandým. Altý ay gittim kursa.”Yediþer kiþilik gruplar halinde kur-sta eðitim alanlar, sadece yeni alfa-beyi öðretmeleri için kurs görme-miþler. Tayin olacaklarý köylerdeyaþayan insanlara aktarmak üzeresebzecilik, arýcýlýk, demircilik,marangozluk gibi iþ alanlarýnda daeðitim almýþlar. Dönemin Milli Eði-tim Bakaný Hasan Ali Yücel’in kurs-larýný ziyaret ettiðini anlatýyor.Kursu baþarýyla bitirenler kendiköylerine atanýyormuþ. Fakat Alidedenin kendi köyü olan Yazýcýk’tahâlihazýrda bir öðretmen olduðuiçin onu komþu köye, çocukkenKur’an-ý Kerim öðrenip din derslerialdýðý Yaðmurca köyüne atamýþlar.Böylece 30 yaþýnda öðretmenlikhayatý baþlamýþ Ali dedenin. Birzamanlar okuma yazmayý öðrendiðiköye okuma yazma öðretmek içingideceðini öðrenince mutlu olmuþ.Fakat köye vardýðýnda yer sorunuyaþamýþ. “Ne ders verebileceðim nede kalabileceðim bir yer vardý.”diyor. Çareyi dere kenarýnda çamaðacýndan yapýlma mescidi ikiyibölmekte bulmuþ. Kendi çabasýylamescidin yarýsýný sýnýfa çevirmiþ.Böylece hemen her yaþ grubundanöðrencilerine Latin alfabesiyleokuryazarlýk öðretmeye baþlamýþ.Tabii Kastamonu’daki kurstaedindiði meslekî bilgileri de. Buarada birçok teftiþ de geçirmiþzamanýn genç öðretmeni. Bun-lardan birini þöyle anlatýyor: “Birgün, gün bitimine yakýn birmüfettiþ geldi. Dersi dinledi.Bana ‘Aferin eðitmen.’ dedi.Ýsmet Tor adlý müfettiþ, ders-hanenin sýkýntýlý durumunugörünce köy muhtarýna ‘Eðit-mene çocuk okutmasý içinbina bulamazsan onu bura-dan alýrým.’ dedi. Sonrayeni bir bina ayarladýmuhtar.”

Aðaçlar kaldý o günlerden

Ali dede, yaklaþýk bir sene bu köydeöðretmenlik yaptýktan sonra kendiköyüne atanmýþ. Zeki adýnda baþkabir öðretmenle birlikte çalýþmayabaþlayan Ali dede, köylüyü nasýleðittiklerini þöyle anlatýyor: “Yeniyazýyý öðretiyorduk. Arýcýlýk, sebzebahçesi, fidancýlýk, tavuk kümesiyaptýk. 100-150 civarýnda fidanyetiþtirdik. Baðcýlýk yaptýk. Kurstaöðrendiklerimin hepsini okulunbahçesinde onlara gösterdim. Okulbinasý yýkýldý ama bahçedeki o aðaç-lar hâlâ duruyor.” O zamanlar gezi-ci baþöðretmenler gidip geliyormuþokullara. Sýnav yapýyorlarmýþöðrencileri. Gezici baþöðretmen, Alidedenin öðrencilerine de sýnav yap-mýþ. Yazýcýk Köyü Okulu, bölgedekidiðer okullardan dahabaþarýlý çýkmýþ sýnav-dan. Gezici baþöðret-

men Milli Eðitim Bakanlýðý’na bubaþarýyý rapor edince bakan HasanAli Yücel, Ali öðretmene teþekkür-name göndermiþ. Bu arada 9 liraylabaþladýðý aylýðý da 33 liraya çýktmýþ.

Hafta içi köy okulunda öðretmen-lik yapan Ali Okyay, gençlik heyeca-nýyla her cumartesi muhakkak avaçýktýðýný anlatýyor. Fakat öðretmenarkadaþý onu ava çýktýðý için kendideyimiyle Maarif Vekaleti’ne þikayet

etmiþ. Bu þikayete çok kýzan Alidede, þu an bile piþmanlýk duydu-ðu bir karar almýþ. “Okulumu çokseviyordum. Ama çok kýzdým.Artýk çalýþamayacaðýmý söyledim.Keþke söylemeseydim.” diyeanlatýyor piþmanlýðýný. Yaklaþýk13 senelik öðretmenlik hayatýnason veren Ali dede, yine deöðrencilerden kopmamýþ. Köyün

çocuklarýyla yakýndan ilgilenmiþ. 3çocuk 14 torun saibi Ali dede þu anbile ders anlatma isteði taþýdýðýnýbelirtiyor. Kastamonu’daki kurs son-rasý eðitmen arkadaþlarýyla çektirdik-leri siyah beyaz fotoðrafý gösteriyorbu arada. Öðretmenlik yýllarýný hatýr-layýnca bu fotoðrafa bakýyormuþ hep.Duvarda asýlý fotoðraf dikkatimiziçekiyor. Elinde fötr þapkasý, takým

elbiseli þýk bir genç duruyor bu siyahbeyaz fotoðrafta. Öðretmenlik yýlla-rýndan kalmaymýþ. Ne olursa olsunokuluna hep þýk kýyafetlerle gidermiþ.O anda söze torun Hüseyin Okyaygiriyor, “Dedem, nerede görürsegörsün öðrencilere ilgi gösteriyor.Onlara okumalarý gerektiðini anlatý-yor. Çocuklar da onu seviyor.” diyor.Biz de Ali dedeyi alýp köy okulunagidelim istiyoruz. Teklifimizi saðkulaðýna baðýrarak söylüyoruz.“Hemen gidelim.” diyor. OkulMüdürü Musa Akkaya kapýda karþý-lýyor bizi. Meðer o da Ali dedeninakrabasýymýþ. Ali dede, sýnýfa giripöðretmen masasýna oturduðundamutlu oluyor. ‘Öðrencilerin karþýsýnayeniden çýkmak nasýl bir duygu?’diye soruyoruz. ‘güzel’ deyip duaetmeye baþlýyor. Çocuklarla ne kadariyi bir iletiþiminin olduðuna ilk eldenþahit oluyoruz. Okul Müdürü MusaAkkaya, Ali dedenin okulda düzen-lenen her törende protokoldeki yeri-ni muhakkak aldýðýný belirtiyor.Sadece bu yýl saðlýk sorunlarý nede-niyle okula gelemediðini ifade ede-rek “Ali öðretmen bizim için birdeðer. Onunla elimizden geldiðinceilgileniyoruz.” diyor.

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

13 ARALIK 200811

Dedem bana öðretmenliði sevdirdiAli Okyay’ýn 50 yaþýndaki torunu emekli öðretmen Hüseyin Okyay,“Dedem bana öðretmenliði sevdirdi.” diyor. Öðretmenlik mesleðiniseçmesinde dedesinin büyük etkisinin olduðunu söylüyor. Öðret-menlik yaptýðý süre boyunca dedesinin kendisine sürekli tavsiyeler-de bulunduðunu anlatan torun Okyay, þöyle konuþuyor: “Dedeminöðretmenliðe dair apayrý bir tecrübesi var. Bu tecrübesini benimlepaylaþtý. Mesela dedem bitiþik yazýnýn en kýsa zamanda nasýl öðreti-lebileceðini çok iyi biliyor. Çünkü onlarýn döneminde en kýsa zaman-da bitiþik yazý öðretiliyormuþ. Onun heyecaný, beni, mesleðimi dahaiyi yapma adýna teþvik ediyordu.”

Page 12: Zaman Hollanda

Tarih, þaþýrmaktýr.Þaþýrmaya niyetiolmayanlar, tari-

hin tozlu kepenklerinikaldýrmasalar da olurbence. Her þey öncedenbelli ve deðiþme ihti-mali olmayan bir katý-lýkta ise o zaman tarihçiolmaya da gerekyoktur. Çünkü birbilim, çözülmesi gere-ken problemler varsayaþar. Bütün problem-lerini tepeden týrnaðaçözmüþ bizimki gibiburnundan kýl aldýrma-yan bir inkýlap tarihininneden bir ‘bilim’ olamayacaðý bura-dan da belli deðil midir?

Bakýn o çok örnek verilen Batý’ya,adamlar tarihlerini nasýl bir cesaretlehallaç pamuðu gibi atmaktalar. “-Truva diye bir savaþ oldu mu?”danbaþlayýp “Newton’un büyücülüklenasýl kafayý bozduðu?”na varýncayakadar yýðýnla konuyu havalandýrý-yorlar. Ýyi de ediyorlar. Þundan: Birkültür sürekli soru soran ve insanla-rý bakýlmamýþ pencerelere doðrusüren adamlar yetiþtiriyorsa hayattademektir. Doðrularýn daha okulunkapýsýnda nöronlarýmýza monteedildiði bir sürece günümüzde eði-tim denilmiyor ne yazýk ki.

Hadi bir örnek ver de ne demekistediðini anlayalým diyenleri sabýr-sýzlandýrmamak için masamdakikitabý açýyor ve baþlýyorum okuma-ya:

Birinci Dünya Savaþý’ný herkesÝngiltere kazandý diye bilir. Lakinkayýplara bakýlýnca durum hiç deöyle görünmüyor. Alman ve Ýngilizhükümetlerinin resmi rakamlarýnabakýlýrsa çetin ceviz bir manzaraçýkýyor karþýmýza. 1915 yýlýnda Ýngi-lizlere karþý savaþan 20 bin Almanaskeri ölürken, Almanlara karþýsavaþýrken ölen Ýngiliz askerininsayýsý 43 bini bulmuþ. Ertesi yýl 109bin Ýngiliz askeri ölürken sadece 49bin Alman askeri hayatýný kaybet-miþtir. 1917’de savaþýn seyri Alman-larýn aleyhine dönerken rakamlarbiraz þiþmiþtir, o kadar: 136 bin Ýngi-liz’e karþýlýk, 72 bin Alman ölmüþtür.Nihayet savaþýn son yýlýnda durumeþitlenebilmiþtir: 108.539 Ýngiliz’ekarþýlýk 108.508 Alman.

Þimdi tarihçi John Mosier soru-yor haklý olarak: Bu durumda top-lam 249 bin kayýp veren Almanlar,406 bin kayýp veren Ýngilizlere yenil-miþ oluyorlar, öyle mi? Bu nasýl birmantýktýr böyle? Mosier’in iddiasý þuki, Alman Genelkurmay BaþkanýVon Schleiffen’ýn planlarý her

bakýmdan üstündü veABD müdahale etme-miþ olsa Almanlar Ýtilafdevletleri’ni darmada-ðýn ederlerdi.

Buyurun zamklý birtartýþmaya. Ýspatlana-masa bile bu iddiayýtartýþmanýn faydasý,daha önce bakýlmamýþaçýlar bulup yeni gerçeklere kapýaçmaktýr ki, bu da sizin tarihe, dola-yýsýyla kendinize bakýþýnýzý, en azýn-dan zenginleþtirir. Öyleyse tarihitartýþmak, zenginleþmektir.

Geçen haftaki yazýma teþekküredeceklerine kýzanlar olmuþ. Benceyanlýþ yapýyorlar. En azýndan birkaçkiþi o yazýyla birlikte Lozan’a yeni-den bakmýþ oldu. Þaþýrdý, düþündü.Hiç böyle bakmamýþtým, bilmiyor-dum dedi. En azýndan bakýþ olarakzenginleþti, ufku geniþledi. Bununeresi kötü?

Bir de Lozan’da Çanakkale þehit-lerini Ýngilizlere býraktýðýmýz yalan,diyenler çýktý. Halbuki sadece‘Mezarlýklar’ bahsine baksalar neleryazýlý olduðunu görürlerdi. Ýþtemadde 128. “Türk hükümeti” diyor,“Britanya Ýmparatorluðu, Fransa veÝtalya hükümetlerine(…) abidelerimuhtevi olan arsalarý ayrý ayrý ebedi-yyen terk etmeyi taahhüt eder.” Nedemek bu topraklarý ebediyyen, yanisonsuza kadar, Ýngilizcesiyle söyle-yelim “in perpertuity” Ýngiliz’e, þuna

buna vermek? Çanak-kale’deki araziyi kýya-mete kadar verdikdemedikleri kalmýþ.

Soruyorum: Bizimþehitlerimizin de kan-larýyla sulanmýþ birtoprak parçasýnýemperyalistlere son-suza kadar býrakmayý

taahhüt etmek de dahil midir Lozanzaferine?

Ya 37. maddeye ne diyeceðiz? Bumudur zafer? Hadi beraberce oku-yalým, o zaman:

“Turkey undertakes that the sti-pulations contained in Articles 38 to44 shall be recognised asFUNDAMENTAL LAWS, and thatno law, no regulation, nor officialaction shall conflict or interfere withthese stipulations, nor shall any law,regulation, nor official action prevailover them.”

Türkçesi þu:“Türkiye 38’den 44’e kadar olan

maddelerde musarrâh ahkâmýnKAVÂNÝN-Ý ASLÝYYE þeklindetanýnmasýný ve hiçbir kânun, hiçbirnizâm ve hiçbir mu’âmele-yi resmi-yenin bu ahkâma münâfi’ veyamu’ârýz olmamasýný ve hiçbir kânun,hiçbir nizâm ve hiçbir mu’âmele-yiresmiyenin ahkâm-ý mezkûreyeihrâz-ý tefevvuk etmemesini ta’ah-hüd eder.”

“Fundamental laws” veya “kavâ-

nin-i asliyye” kelimele-rini özellikle büyükharfle yazdým. “TEMELKANUNLAR” demek-tir. Yani Ýsmet PaþaLozan’da bundan sonragelecek 7 maddeyi,kendi anayasasýndan,yasalarýndan, tüzük veiþlemlerinin hepsindenüstün kabul etmiþ vegelecekte yapacaðýmýzhiçbir düzenlemenin bumaddelere aykýrý ola-mayacaðýna dair kapýgibi taahhütte bulun-muþtur. Lozan’ýndeðiþtirilemez madde-

leridir bunlar.Neredeyse baþtan sona bizim

taahhütlerimizi içeren Lozan Ant-laþmasý’ný zafer olarak görmek, bizigerçeklere karþý körleþtirmektenbaþka bir iþe yaramaz. Sonra birþeyin zafer olup olmadýðý neylekýyaslandýðýna baðlýdýr. Evet, Lozan,Sevr’le kýyaslarsak bir baþarýydý. Öteyandan TBMM’nin Ýsmet Paþa’nýneline tutuþturduðu talimatnameylekýyaslarsak baþarýsýzlýktý.

Ama insaf edelim, ölü doðmuþolan ve Nutuk’ta haklý olarak antlaþ-ma deðil de ‘proje’ olduðu ýsrarlabelirtilen Sevr, Yunanistan’danbaþka hiçbir devlet tarafýndan onay-lanmamýþtý. Üstelik Ýngiliz parla-menterler onunla paçavra diye dalgageçmemiþler miydi? Neden bunlarýanlatmýyoruz bu ülkenin evlatlarýna?

Üstelik Sevr’in Irak sýnýrýnýLozan’da aynen kabul ettiðimizi deunutmayalým. Bu arada araþtýrmanýziçin bir köþeye not edin isterseniz:Ýmadiye ilçesi, Sevr’de bizde görü-nür ama Lozan’da Irak’a býrakýlmýþ-týr.

Haim Naum ismini duymuþmuydunuz? Lozan’da ismi resmi lis-telerde görünmeyen, OsmanlýYahudilerin Baþhahamý olan bu zatýÝsmet Paþa gayri resmi danýþmanolarak yanýna almýþtý. Peki neredentanýyordu onu? Merak bu ya, araþ-týrdým ve Esther Benbassa’nýn hazýr-ladýðý ve Alabama Üniversitesi’ninbastýðý “A Sephardic Chief Rabbi inPolitics, 1892-1923” adlý kitapta þuilginç bilgiye ulaþtým: Meðer ÝsmetPaþa Harbiye’nin Topçu sýnýfýndaokurken Haim Nahum onun Fran-sýzca öðretmeniymiþ. BöyleceLozan’ýn ikinci devresinde hoca iletalebenin el ele çözdüklerini görü-yoruz en sýkýntýlý meseleleri.

Ne demiþtik? Tarih, þaþýrmaktýr,deðil mi? Lozan bizi daha çok þaþýr-tacak, çok.

ZAMAN HOLLANDA

TARÝH

13 ARALIK 2008 12

Lozan’ýn deðiþtirilemez maddeleri var mýydý?

Ama insaf edelim, ölü doðmuþ olan ve Nu-tuk’ta haklý olarak antlaþma deðil de ‘proje’ ol-

duðu ýsrarla belirtilen Sevr, Yunanistan’dan baþ-ka hiçbir devlet tarafýndan onaylanmamýþtý.

Üstelik Ýngiliz parlamenterler onunla paçavra di-ye dalga geçmemiþler miydi? Neden bunlarý

anlatmýyoruz bu ülkenin evlatlarýna?

Kasým 1922’de Lozan’a giden ilk Türk heyeti. Solda ikinci sýrada ayakta duranlarýn ikincisi, sonradan Lozan’a hayýr oyu verecek olan Yahya Kemal’dir.

Page 13: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

TARÝH

13 ARALIK 200813

Baþlýk parasý kalka, kýz kaçýrýlmaya!

Baþlýk parasý, bazý bölgeler-de hâlâ evliliðin önündekien büyük engellerden biri.

Modern zamanlarda dahi maddidurumu iyi olmayan gençlerinmutlu bir hayat kurma planlarýný

altüst eden baþlýk parasýtartýþmalarý süredursunçok eskilerde, OsmanlýÝmparatorluðu dönemin-de bu soruna çözümbulunmuþ bile. Osmanlý,bakmýþ ki baþlýk parasýveremeyen erkekler kýzkaçýrýyor, baþlýk parasýnýyasak etmiþ. AtatürkÜniversitesi (AÜ) GüzelSanatlar Fakültesi Öðre-

tim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Sel-man Can, kýz kaçýrmaya veistenmeyen olaylara sebep oldu-ðu için baþlýk parasýný yasakla-yan kanun çýkardýðýný söylüyor.

Ýmparatorluðun son dönem-leri üzerine Osmanlý arþivlerindeçalýþmalar yapan Selman Can,bu çalýþmalarý sýrasýnda SultanAbdülmecit’in mührü ile KudüsMutasarrýfý (malî ve idarî iþler-den sorumlu) Ýbrahim EthemBey’e gönderilen emir hükmün-de resmî bir belgeye ulaþmýþ. Bubelgede baþlýk parasýnýnOsmanlý devleti sýnýrlarý içerisin-

de tamamen kaldýrýldýðý ve bunuuygulayanlarýn cezalandýrýlacaðýbilgisinin yer aldýðýný söylüyorSelman Can.

Osmanlý’nýn 19. yüzyýldanitibaren toplumsal meseleleredaha fazla duyarlýlýk göstermeyebaþladýðýný ifade eden Yard. Doç.Dr. Can, yerel yönetici ve idare-cilerin halkýn sýkýntýlarýný padi-þaha sýklýkla iletmeye baþladýðýbilgisini veriyor. Ýþte bu sorun-lardan biri de kýz babalarýnýnistediði baþlýk parasý. Can, baþlýkparasýnýn alýnmamasýyla ilgiliolarak ilk kez Sultan 2. Mahmutdöneminde 1847 tarihli birhüküm çýktýðýný dile getirerekþöyle konuþuyor: “Baþlýk parasý-nýn evlenmeye büyük engelolduðu, kesinlikle kaldýrýlmasýgerektiði ile ilgili 1850 yýlýndaSultan Abdülmecit dönemindekanun çýkarýlmýþ. Toplumsalolaylara, kýz kaçýrmaya ve erkektarafýnýn ödeyemeyeceði borçlaraltýna girerek sýkýntýya girmesinesebep olduðu gerekçesiyleyasaklanmýþ bu uygulama.”Padiþah, emrini tüm yöneticilereyazýlý olarak bildirmiþ. Bunlar-dan biri de Kudüs MutasarrýfýÝbrahim Ethem Bey. Böylecebaþlýk parasýyla ilgili hüküm,Osmanlý kanunlarý arasýndayerini almýþ.

Yard. Doç. Dr. Selman Can,Osmanlý’nýn 19. yüzyýlda kýzlarýnkendi rýzalarý ile evlenmeleri

konusunda kanuni düzenlemeleryaptýðýný da ifade ediyor. Can,sözlerini þöyle sürdürüyor: “Ayrý-ca çýkarýlan kanunlarda kýz kaçýr-manýn 6 ay hapis cezasýna çarptý-rýlacaðý ulaþtýðýmýz bilgilerarasýnda. Evlenmeyi kolaylaþtýra-cak tedbirler alýnmasýnýn sosyolo-jik boyutunun yanýnda bir de ikti-sadi boyutu da var tabii. Açýk olanþu ki Osmanlý, 19. yüzyýlda nüfusartýþýnýn önemine varmýþ ve ileri-de üretime katkýda bulunacakinsan gücünün artmasý için dekanuni düzenlemeler yapmýþ.”

Selman Can, yaptýðý araþtýr-malarda Osmanlý toplumunda

ailenin korunmasý ve devamýnýnsaðlanmasý için her dönemdedevlet tarafýndan gerekli tedbir-lerin alýndýðýna tanýk olmuþ.Hem evliliði kolaylaþtýracak ted-birler alýnmasý hem de saðlýklýbir aile hayatýnýn kurulmasý içinkanuni düzenlemeler yapýldýðýnýkaydederek þöyle devam ediyor:“Farklý kültürel yapýdan oluþanOsmanlý toplumunda her gru-bun kendi geleneksel yapýsý vedini inanýþlarý muhafaza edilmiþ.Ancak toplumun huzurunu vedüzenini bozacak, evliliði zorlaþ-týracak âdet ve geleneklere iseizin verilmemiþ.”

S E L Ý M K A R A H A N

Osmanlý Ýmparatorluðu, gençlerin evlenmesinin önündeki en büyükengellerden biri olan baþlýk parasýný özellikle kýz kaçýrma olaylarýnýengelleyebilmek için ferman çýkararak yasaklamýþ.

Selman Can

Page 14: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

ÝNTERNET

13 ARALIK 2008 14

Ýllus

tras

yon:

Orh

an N

alýn

MSN’de gezersingözlerini süzersin!

MSN Herkes kullanýyor; ama nasýl? Buâlemin de bir adabý, ahlaký olmalý. Sözü-

müz, kendini ‘dýþarýda’ gösterip, geyikçevirenlere Bir de meþgul çizgisini çekip

kabuðuna çekilenler var; selama karþýlýkveremeyecek kadar yoðunsan, ne gezer-sin bu âlemde? Engellendiði için moralibozulanlar, silindiði için hayata küsenler

Misilleme yapýn kardeþim siz de!

MSN bazý durumlardakeder verir. “Ben silinecekinsan mýyým ya!” diyerek

odaya dalar bir arkadaþ. Gel de teselliet! Bir baþkasý selama karþýlýk vermez,öteki aylardýr çevrim dýþý, hayýrdýr inþal-lah! Sonra anlarsýnýz ki kýrmýzý bir çizgiçekmiþ üzerinize, basbayaðý engellemiþsizi. Vay hayýrsýz vay! Sanal âlemindertleri iþte! Bir taraftan ne hoþ aslýnda,yüz yüze dönen iki küçük mavi yeþiladam, kocaman bir dünyayý önünüzeaçýyor; bütün arkadaþlar orada; ama odünya ayný zamanda baþýnýza iþ açýyor.Þifrenizin kýrýlmasý, mailinizin patlatýl-masý da bir dert; ama asýl dert, meþgulolduðunuza bir türlü inanmayan ‘geve-ze’ arkadaþlar. Öyledir iþte, biri hiçkonuþmaz, öteki susmak bilmez. Sonrabir baþkasý hiç ortalarda yokken birköþeden ‘ce’ yapar, ses var görüntü yok!

Ýsterse yazar, istemezse yazmaz, nasýlbir sinsiliktir bu? Bir de akrabalarla hepayný monotonlukta devam edenmuhabbetler vardýr, “’Nasýlsýn kuzen?’‘Ýyidir.’ ‘Sen?’ ‘Ben de iyiyim’. ‘Evdekilernasýl?’ ‘Onlar da iyi.’ Ertesi gün yineayný sözler, deðiþen bir þey yok. Yahu buMSN de yakýnlaþtýrayým derken koparý-yor mu yoksa? Bak bir tanesi þefkat bek-liyor þimdi, hem online görünüyor hemde “Çok kýzgýným bana dokunmayýn”diyor. Ne acýklý bir durum! Belli ki ilgibekliyor; ama kim çekecek nazýný?

MSN’de gezenler, gözlerini süzenlerþimdi iyi dinleyin, bu âlemin de biradabý, ahlaký var, arkadaþlar üzülmeye-cek, naz niyaz çekilecek, öyle yoðunadam triplerine girip selam sabah kesil-meyecek. Ýþte budur!

Dün, sokaðýn köþesinde, sevdiði kýzýgörecek diye kök salýp yeþeren delikanlýbugün yine yeþil; bir farkla ki, masabaþýnda bekliyor. O, küçük yeþil birmsn adam artýk. Naz makamýndakihaným kýz da saçlarýný savurarak baþýnýöte yana çevirmek yerine ‘dýþarýda’ gös-teriyor kendini, kim inanýr, bal gibimasa baþýnda... Nicedir mahalleye gel-meyen, kapýnýn önünden geçmeyen,pardon, nicedir hep ‘kýrmýzý’ görünengencin yeþil ýþýk yakmasýný bekliyor.“Bekledim de gelmedin, sevdiðimi bil-medin…” Küsmeler, kapý çarpmalar,gönül koymalar, gönül almalar, canciðer kuzu sarmasý olmalar nice zaman-dýr boyut deðiþtirdi, bilmeyen yok; bizde zaten baþka bir þey konuþtuk. Mem-lekete internet gelir gelmez baðlanan birdaha da kopmayan üç gence msn âdâbý-ný sorduk. “Hocam, nedir öyle, yoðun

adam tripleri, bir meþgul sen misin buâlemde, üzerinde kýrmýzý bir çizgi hep,selam veririz almazsýn. Tövbe ya, birdaha ‘nbr’ yazarsak sana...”

Celal Baykan ve Ufuk Arslan iki ‘-kanka’, birbirlerini on yýldýr tanýyorlar.Celal, bilgisayar mühendisi, Ufuk bilgi-sayar programcýsý… Ýkisi de Türkiye’yeinternet geldikten bir iki ay sonra kablo-larý takmýþ, bir daha da çýkarmamýþ. Ýkiayrý âlemde yaþadýklarýný kabul etmeklebirlikte, internette baþka kimliðe bürün-medikleri için belki de bir oyunun için-de olduklarýný düþünmüyorlar. Ufukmesela, msn’de birçok arkadaþý tuhafbulduðu halde kendi ismini kullanýyor.Diyaloglar çoðunlukla þöyle; “Adýn ne?”“E, Ufuk iþte!” “Hayýr, gerçek adýn ya!”“Ufuk dedim ya!” Msn’in faydalarýmalum, dünyanýn öteki ucundan birarkadaþýnla saatlerce konuþabilirsin,

Ü L K Ü Ö Z E L A K A G Ü N D Ü Z ][

Page 15: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

ÝNTERNET

13 ARALIK 200815

yeni doðan çocuðunu þehir dýþýn-daki annene gösterebilirsin, dosyaalýr, dosya gönderirsin vs... Zara-rý nedir, msn bir insaný ne þekildeüzer yani? Mesela Celal, bir arka-daþýnýn selamýný, meþgul olduðugerekçesiyle karþýlýksýz býrakýr mý?“Arkadaþa baðlý.” diyor Celal,“Bakarsýnýz, sevdiðiniz bir arka-daþsa, iki eliniz kanda olsa bilecevap yazarsýnýz; ama pek hazzet-mediðiniz biriyse, hiç görmemiþgibi yaparsýnýz.”

Msn’e eklediðiniz biriniengellediðiniz ya da sildiðinizoldu mu hiç? Bizim gençler, keyif-li bir gülüþle karþýlýk veriyor. Eskizamanlara ait “Seni defterdensilerim.” yollu tehditler sanalâlemde gerçeðe dönüþüyor gali-ba… Az önceki keyifli gülüþünaltýnda da ‘silme’ eyleminin ver-diði gizli bir rahatlama ve zaferduygusu yatýyor olmalý. Listedenilk silinenler ‘kazara’ eklenenler.Bu her iki taraf için de normalkarþýlanýyor. Dramatik olan, ikiarkadaþýn birbirini silmesizaten… Sorunun nerede baþladý-ðý mühim deðil, gerçekte ya dasanal dünyada; ama son noktanýnkonduðu yer çoðunlukla msn olu-yor. Celal’in tespitine göre,msn’de birbirini silen iki kiþi,günlük hayatta da yüz yüze gel-miyor artýk. Bir de arkadaþlarýnýzýUfuk gibi mecburen silmekzorunda kaldýysanýz, baþýnýzýnepey aðrýmasýný göze aldýnýzdemektir.

Adresi ‘hack’lendiði için arka-daþlarýnýn adresini korumak iste-yen ve bu yüzden de bütün listeyiuçuran Ufuk, bunu izah etmekteepey zorlanmýþ. Her gün telefon-laþtýðý en yakýn arkadaþlarý bile, “-Beni nasýl silersin?” diye gönülkoymuþ. Sonradan mesele tatlýyabaðlanmýþ; ama listede daha azgörüþtüðü kiþiler, iþin aslýný sor-mak yerine misillemeyle cevapverdiði için onlarla baðlantý tama-men kopmuþ. Ufuk msn’siz kaldý-ðý o günlerde kýsmî bir rahatlýkyaþasa da ‘yalnýzlýk ve boþluk’duygusu baskýn çýkmýþ. “Oradauzak þehirlerden arkadaþlarýn daiçinde olduðu geniþ bir kabilem

vardý. Bir anda yok oldular. Dün-yanýzý komple almýþlar, bir baþýný-za kalmýþ gibi oluyorsunuz. Tele-fon var ama her gün arayýpsoramazsýnýz ki!”

Çevrimdýþý yazmak ahlakîmi?

Gelelim, ‘engelleme’ durumu-na. Kimse engellenmekistemez; ama herkes birile-rini engeller. Ýnternettekionlarca “Beni kimengelledi?” siteleri, birtür ‘gerçek dostunu-zu’ öðrenin çaðrýsýyapýyor; ama çoðuzaman ‘çok konuþan’ birdosta o an cevap vereme-yecek olmak bile ‘engelleme’yöntemini akla getirebiliyor. Budurumda ‘çevrimdýþý’ yazmakdaha makûl görünüyor; ama Celalpek de ahlakî bulmuyor bu yönte-mi. Haksýz da sayýlmaz, bu iþte birsinsilik olduðu kesin, ben senigöremiyorum; ama sen beni göre-biliyorsun, zýrt diye ortaya çýký-yorsun sonra ayný hýzla kaybolu-yorsun. Celal iþi epey ciddiyealmýþ, çevrimdýþý yazanlarý birprogramla yakalýyor ve fýrçayýbasýyormuþ. Web tasarýmcýsýNihan Esirgemez ise ‘çevrimdýþý’yazmak konusunda farklý düþü-nüyor; “Msn gün boyu offlineolarak duruyor. Artýk öyle olmakzorunda; çünkü seninle iþi olan daolmayan da gelip buluyor. Biranda çok farklý mecralara akabili-yorsun. Sen bambaþka bir hava-dasýn, bir arkadaþýn o havayý ber-bat edebilir. Etkiye çok açýðýz.”

MSNkullan-manýn dabir âdâbý var

Msn âleminde, kullanýcýlarý sýnýrla-yan bir adaptan söz edilebilir mi?Bu âlemle tanýþýklýðý epey eskileredayanan Nihan Esirgemez, uyul-masý gereken kurallarý sýralýyor: “-Bir arkadaþýnýzýn referansýyla taný-madýðýnýz birini listenizeekleyecekseniz, arkadaþýnýz o kiþi-ye önceden haber vermeli. Aksitakdirde bir odaya destursuz gir-meye benzer yaptýðýnýz. Gerçekhayatta bir insan saygýlýysa dýþarý-da da saygýlý olur. En yoðun iþini-zin arasýnda bile en azýndan ‘Senidaha sonra arayacaðým ya dabirazdan yazarým.’ demelisiniz.Ýstediðiniz kadar yoðun olun, msn

oradaa ç ý k s a ,

selama kar-þýlýk verilmeli.

Eðer konuþamayacak-san msn’i açmayacaksýn. Milletipsikopat etmenin gereði yok.” Birde adam msn’de açýk görünüyor;ama yazýsý þu; “Çok kýzgýným,bana dokunmayýn.” Kýzdýysan neiþin var orada? Amaç, dikkat çek-mek, birilerinin ilgisini istemek,öyle biri için en büyük yýkým, kim-senin çýkýp da ‘Neyin var?’ diyesormamasý olur. Peki, o kýrmýzý‘meþgul’ çizgisinin gerçek anlamýnedir? Nihan gülüyor, “Aslýndaçoðu zaman hiçbir anlama gelmi-yor. Siz ‘Meþgulüm girilmez!’diyorsunuz; ama kimse bunu kalealmýyor. Bazý arkadaþlarým ‘dýþarý-da’ görünüyorsam yazmak yerinetelefon açar. Bazýlarý da ‘öðlenyemeðindeyim’ desem bile harýlharýl yazar. Aksini görmediktensonra inanmak zorunda... Nezaman ki ben ‘dýþarýda’ göründü-ðüm halde geyik çeviririm, ozaman inanmaz. Bir de msn’e yenieklenen kiþi yüzünden eskilerinihmal edildiði olur. Biz buna ‘yeni-nin cazibesine kapýlmak’ diyoruz.Bu þekilde benim de gönül koydu-ðum arkadaþlar olmuþtur; ama‘anlýk’ þeyler gözüyle bakarým.Ýnternet üzerinde yaptý, gerçekhayatta yapamaz derim.” diyor.

MSN’de saðlýklý iletiþim biraz zorMsn’deki onlarca ikon ya da ‘smile’, saðlýklý bir iletiþim kurmakiçin yeterli mi? Celal ve Ufuk, “Hayýr!” diyor. “Sorunlarý msn’detartýþmak iyi fikir olmayabilir. Jest yok, mimik yok, karþýnýzdakiüzgün mü anlayamazsýnýz, sesini duyamazsýnýz. Boþluklarýkendi kafanýzda tamamlýyorsunuz. Üstelik karþýnýzdaki kafasýestiði zaman çekiverir bilgisayarýn fiþini, öylece kalýrsýnýz.”Nihan da msn’de eski defterlerin açýlmasýndan, sudan sebep-lerle tartýþma çýkmasýndan þikâyetçi. Sanal âlemde kaybettiðibazý arkadaþlarý için; “Yüz yüze konuþsak kopmayabilirdik.”diyor. Ona göre bu dünya, ‘boþ vermiþlik’ duygusunu besliyor.O liste kalabalýk nasýlsa, Elif giderse, Leyla var. Ama þimdi þumasadan kalkýp gitsek birimiz, gerideki tek baþýna kalakalýr.

Page 16: Zaman Hollanda

Allah'ým, beni, bütün mü'min kardeþlerimi, mü'mine bacýlarýmý ve arkadaþlarýmý kurbiyetinin halavetirýzýklandýr. Eziyet ve ýzdýrap veren saiklerden halas eyle. Sen benim Rabb-i Rahimimsin; ben ise Seninzavallý ve boynu tasmalý bir kapýkulunum. Evliya ve asfiyaya lütuf buyurduðun faziletleri bana ve benimleberaber bulunanlara da nasip et. Allah'ým, akýbet açýsýndan hayýrlý olan dualarýmý kabul buyur; beni emelve ümitlerimde hüsrana uðratma.

HAFTANIN DUASI

w w w . f g u l e n . c o m

ZAMAN HOLLANDA KÜRSÜ - SAYI 907

Dürüst ve güvenilir tüccarý

bekleyen büyük kazanç

Zühdün ferde ve topluma bakan yanlarýný tefrikedemeyen, takvâ ile alakalý bir kýsým hakikatlerive incelikleri kavrayamayan bazý kimseler tica-

reti, çok çalýþýp çok kazanmayý ve zengin olmayý gerek-siz, hatta zararlý görebilirler.

Buna karþýlýk, Allah Resûlü, "Sâdýk ve emin tâcirþehitlerle, sýddýklarla ve nebilerle beraberdir." diyerekbir manada mü'minleri ticarete teþvik etmektedir. Þukadar var ki, Allah'ýn en sevgili kullarýyla beraber haþ-redilmesi için ticaret adamýnýn mutlaka doðru, dürüstve güvenilir bir insan olmasý gerektiðini de nazara ver-mektedir.

Evet, Ýslam'ýn ticaret ahlâkýný esas alan bir tâcir,dürüstlüðü, doðru sözlülüðü ve güvenilirliði ile muha-tabýna güven vermelidir. Müþterinin bilgisizliðini, gaf-letini ve ihtiyaç içinde olmasýný sûistîmal etmemeli veasla kimseyi aldatmamalýdýr. Hatta aldatan ve kandý-ran bir insan olmayý, Ýslam dairesinin dýþýna çýkma gibisaymalý ve böyle bir akýbetten ürkmelidir. Evet,mü'min aldansa da aldatmaz. Hazreti Sâdýk u MasdûkEfendimiz, bir satýcýnýn, ýslandýðý için tartýda normalaðýrlýðýndan daha fazla gelen bir miktar buðdayý sat-maya çalýþtýðýný görünce, "Niçin ýslak tarafý halkýngörebilmesi için üste getirmedin?" diyerek onu ikazettikten sonra, "Bizi aldatan bizden deðildir." buyur-muþ; kusurlu bir malý, ayýbýný söylemeden satmanýn birMüslüman'a yakýþmayacaðýný ve ondan gelen paranýnda helal olmayacaðýný belirtmiþtir.

Mahþerde nebilerle beraber olacak tâcirin enönemli vasfý sýdktýr. Yalan söylemek ve hele yalan yereyemin etmek büyük günahlardandýr. Allah Teâlâ, çokküçük menfaatler elde etmek için Nam-ý Celîlini kulla-nanlarýn ve yeminler ederek insanlarý aldatanlarýnötede yüzlerine bakmayacaktýr. Bu hakikati dile getirenResûl-i Ekem Efendimiz, "elbisesini yerlerde sürüyerekkibirle yürüyen, yaptýðý iyiliði baþa kakan ve yalan yereyemin ederek malýný fâhiþ bir fiyatla satmaya çalýþan"kimselerle Cenâb-ý Allah'ýn konuþmayacaðýný, yüzleri-ne rahmet nazarýyla bakmayacaðýný ve onlarý can yaký-

cý bir azapla cezalandýracaðýný haber vermiþ-tir.

Ticaret erbâbý için en az sýdk kadar önem-li olan emniyet vasfý, alýþ-veriþte âdil davran-mayý, ölçü ve tartýyý tam yapmayý ve hiledenuzak durmayý gerektirmektedir. Kur'an-ýKerim, geçmiþ toplumlarýn gerileyiþ, çöküþ veyýkýlýþ sebepleri arasýnda ölçü ve tartýda hak-sýzlýk yapmalarýný da saymakta; HazretiÞuayb'ýn peygamber olarak gönderildiðiMedyen ve Eyke halklarýný helake götürensebeplerden birisinin de ölçü ve tartýda hileyapmalarý olduðunu hatýrlatmaktadýr.

Çarþý cephesindeki kahramanlar

Diðer taraftan, ticaret akdinde bulunan hiçkimsenin aldatýlmamasý için dinimizin emir-

leri istikametinde bir dizi tedbirler tavsiye edilmiþ;mesela, alýþ-veriþ ve borçlanma anlaþmalarýnýn kayýtaltýna alýnmasý gerektiði vurgulanmýþtýr. Ayrýca, birticarî malý pahalanmasý gayesiyle stoklayýp daha yük-sek bir fiyatla satmak için piyasaya arzýný geciktirmekanlamýna gelen "ihtikâr" ve gerçek alýcý olmayan birkimsenin satýþ bedelini artýrmak maksadýyla fiyat yük-selterek müþteri kýzýþtýrmasý diyebileceðimiz "neceþ"gibi haksýz rekabet çeþitleri de yasaklanmýþtýr. Dolayý-sýyla, bir tâcirin, söz konusu hadis-i þerifin þemsiyesialtýna girebilmesi için ticaretteki bu türlü gayr-ý meþrumuamelelerden de kaçýnmasý gerekmektedir.

Bir iþ ne kadar zor elde ediliyorsa ve o uðurda neölçüde meþakkatlere tahammül göstermek gerekiyor-sa, onun sevabý da o kadar çok olur. Nitekim cephededüþman tarafýndan gelebilecek saldýrýlarý gözetlemekiçin bir saat nöbet bekleme bir sene ibadete denk tutul-muþtur. Düþman karþýsýnda savaþýp þehit olma ise,bambaþka bir hayat mertebesine yükselmeye ve ötedenebîlerle ve sýddýklarla beraber cennete yürümeyevesile sayýlmýþtýr. Þayet, sâdýk ve emin tâcire, ahiretteen kutlulardan müteþekkil olan o üç zümre ile beraberbulunma vaat ediliyorsa, demek ki onu da bekleyenbazý zorluklar vardýr. Ýþte, ticaret hayatýnda karþý karþý-ya kalacaðý zorluklarý aþabilmesi için ahirette nâil ola-caðý o büyük mevki ve mükâfât müjdelenerek dürüsttâcirin iradesi takviye edilmektedir.

Evet, bazý kimseler cismanî arzularý ve þehevanîduygularýnýn altýnda kalýr ve aldanýrlar. Bazýlarý rahat-rehavet, yurt-yuva ve ev-bark gibi dünyalýklara takýlýr,yolda kalýrlar. Diðer bazýlarý da dünyaya bütün bütünmeftundurlar; mala-mülke, servet ü sâmâna asla doy-maz ve hep daha çok zenginlik arzularlar. Bu arzula-rýný gerçekleþtirmek için de her türlü gayri meþruiþlere bile tevessül eder ve burasý adýna artarda yatýrýmlar yaparken ahiret hesabýnasürekli kaybederler. Sâdýk, iffetli vehelalinden kazanan bir ticaretadamý ise, pek çok insanýn ayaðý-nýn kaydýðý bu hususlarda tem-kinli davranýr, kayganzeminleri dikkatli adýmlarve hep ahiretin yamaçlarý-ný düþünerek hileden,yalandan, müþteriyikandýrmaktan ve hak-sýz kazançtan ýsrarlauzak kalýr. Çarþýpazarda cirit atanbinlerce þeytanýnhücumlarýna rað-men, haram-helâlmülâhazasýna baðlýolarak alýþ-veriþyaptýðý sürece, iþi-nin baþýnda geçir-

diði ve geçireceði dakikalar da ibadet sayýlýr. Ýþte, bu kayma noktalarýnda iradesinin hakkýný

verip mü'mince duruþunu koruyabilen ve kendinizorlayarak istikamet çizgisinde iþini devam ettirebilensâdýk ve emin bir tâcir, buradaki cehd ü gayretine vehalis niyetine mükâfât olarak ötede nebîlerle, sýddýk-larla ve þehitlerle beraber haþrolur. Böylece o, ticaret-ten vazgeçmediði ve dünyayý ihmal etmediði gibi ahi-retine de gereken ehemmiyeti göstermiþ ve ebedîsaadete vesile uhrevî ücretini de elde etmiþ olur.Zaten, bir açýdan sýrat-ý müstakim, dünyayý ihmaletmemenin yanýnda, insanýn kendisini ve ahire-tini de gözetmesinin farklý bir unvanýdýr.

Hâsýlý; ticaretini güzel bir niyet, doðruluk veemniyet üzere götürebilen, helalinden kazanýpbaþkalarýna el açmadan ailesinin nafakasýnýtemin etme gayesiyle çarþý pazar dolaþan,kazancýnda diðer muhtaç mü'minlerin de hak-larý olduðunu düþünerek darda kalmýþlaragücü nisbetinde el uzatan ve bir de adalet,ihsan, þefkat ve itkan üzere yaptýðý alýþ-veriþlerinden elde ettiði kârýn bir kýs-mýný dinin i'lasý yolunda ebediyetyatýrýmý olarak deðerlendirentâcirler, hadiste müjdelenenbahtiyarlardýr.

ÝKÝN

ÝDÝ

SOH

BE

TLE

ÝLLÜSTRASYON: CEM KIZILTUÐ

Page 17: Zaman Hollanda

w w w . h e r k u l . c o m

Þikâyetlerin ekserisi nankörlükten ve kanaatsizlikten kaynaklanýr. Þükür, nimeti artýrdýðý gibi þekvâ da musibe-ti büyütür. Ýnsan, illa þekvâ edecekse, nefsini Cenâb-ý Hakk'a þikâyet etmelidir; çünkü, kusur ondadýr. Allah'ýinsanlara þekvâ eder gibi, "Eyvah! Ahh!.. Of!.." deyip âciz insanlarýn rikkatini tahrik etmek mânâsýzdýr. "Ben neettim ki, baþýma bu geldi?" demek ise, Hak karþýsýnda nasýl olunmasý gerektiðini bilememe cehaletinin netice-sidir ve büyük bir küstahlýktýr.

SÖZÜN ÖZÜ

B U S A Y F A , M . F E T H U L L A H G Ü L E N H O C A E F E N D Ý ’ N Ý N S O H B E T V E Y A Z I L A R I E S A S A L I N A R A K H A Z I R L A N M A K T A D I R

Ýçki Ýçenin Namazý Kabul Olur mu?

Evvela, içki içen bir insan -Cenab-ý Hak hidayetetsin- içkiyi derhal býrakmalýdýr; namazýn kabuledilmesi Allah'a (cc) aittir.

Sâniyen, mevzuyla alakalý, "Bir kimse sekir verici birþeyi içerse o kimsenin kýrk gün namazý kabul olunmaz."þeklinde hasen derecede bir hadis-i þerif vardýr. Bu, -Allahu a'lem- namaz kýlan bir mü'min için mevzu bahis-tir. Mü'min, içkiden sakýnmalýdýr. Ýçki içen bir mü'mininkýrk gün namazý Allah (cc) indindeki deðeriyle kabulolunmamaktadýr. Bunu o þahýs "boþuna namaz kýlmasýn"manasýnda anlamamalýdýr. Nitekim namaz mü'mininmiracýdýr. Namazýn, mü'minin ruhî ve kalbî hayatýndaçözdüðü bazý kilitler ve þifreler vardýr. Namaz, hakikima'nada namaz olursa bu þifre çözülür. Onun için ayet-ikerimede, "Namaz, insaný fuhþiyattan ve münkerattanalýkor." (Ankebut, 29/45) buyurulmaktadýr. Namaz fuhþi-yat ve münkerattan alýkoyacak seviyede eda edilip yerinegetirilmezse þifre çözülememiþ demektir. Baþka bir ifa-deyle namaz, matluba uygun keyfiyette eda edilmemiþsayýlýr. Mü'min namazýný matluba uygun eda ettiðizaman hayatýna bir düzen ve denge, sair ibadet ü taatýn-da da bin-bereket hâsýl olur.

Ýçki içen bir insanýn namazýnýn kabul olmamasý -Alla-hu a'lem- namazýn bu þifreyi çözebilecek durumda edaedilmemiþ olmasý demektir. Her þeye raðmen mü'min,zimmetinde borç kalmasýn diye namazýný kýlmalýdýr. YaniAllah, o namazdan ötürü o kulunu sorguya çekmeyecek-tir. Ancak içkinin sorgusu ve hesabý daha baþkadýr. Þukadar var ki, içki o kiþinin ibadet hayatýnýn ruhunu sön-dürmüþ olur. Þimdi bu sözü biraz daha açmaya çalýþalým.

Kim iyi bir amel yaparsa Allah ona bazen bir, bazenon, bazen yedi yüz, bazen de yedi bin sevap yazar. Ýçki ilekalbî rabýtasýný koparan bir kimseye gelince o, Allah'ýnihsan edeceði bu bereketlerin dibine adeta cýva akýtmýþolduðundan bu bereketlerden mahrum kalýr. Onunnamazý kabul olur ve o borcunu öder, fakat Allah'ýn ver-diði yümün ve bereketten istifade edemez. Bu ise hafifealýnacak bir þey deðildir. Bunun büyüklüðünü, yapýlanhatalar ve günahlar karþýlýðýnda, ahirette baþkalarýnýngünahýnýn insanýn sýrtýna yükleneceðine dair bir hadistenanlýyoruz. (Bu durum, "Velâ teziru vâziratun vizra uhra -Hiçbir günahkâr baþkasýnýn günahýný yüklenmez."(En'am, 6/164; Ýsra, 17/15; Fatýr, 35/18; Zümer, 39/7;Necm, 53/38) ayetine de ters deðildir.) Evet, insan birþahsa karþý bir haksýzlýk, zulüm ve cevir yaptýðýn-dan ötürü o kimsenin günahlarý onun sýrtýnayüklenecek ve hasenatý elinden ona verilecektir.Fakat atiyye, hediye, bereket ve lütuf olarak veri-len ibadet ü taatý Allah, o kiþinin elinden almaya-caktýr. Zira Allah, kendi verdiðini kulunun elin-den almaz. Ýnsan bir ibadet yapmýþtýr. Bu ibadetbire birdir. Bire on olmasý, yani dokuzu Allah'ýnlütfudur. Ýnsanýn elinden alýnacak þey sadece bir-dir ve onun dokuzu alýnmayacaktýr. Öyle ise birkimse gerçekten ahirette kendisini kurtaracak odokuzu, dokuz yüzü, dokuz bini heder etmeme-ye bakmalýdýr.

Herhalde o kýrk gün içinde kýlýnan namaz, budokuzu, dokuz yüzü veya dokuz bini altüst etme-sinden ibarettir. Ýþin doðrusunu Allah bilir.

FASILD

AN

FASILA

Allah Resûlü, "Sâdýk ve emin tüccar þehitlerle, sýddýklarla ve nebi-lerle beraberdir." diyerek ticaret adamýnýn mutlaka dürüst vegüvenilir bir insan olmasý gerektiðini nazara vermektedir. 11

Yalan söylemek ve hele yalan yere yemin etmek büyük günah-lardandýr. Allah, çok küçük menfaatler elde etmek için yeminlerederek insanlarý aldatanlarýn ötede yüzlerine bakmayacaktýr. 22

Þayet, sâdýk ve emin tüccara, ahirette en kutlulardan müteþekkilolan o üç zümre ile beraber bulunma vaat ediliyorsa, demek kionu da bekleyen bazý zorluklar vardýr.33

Page 18: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

RÖPORTAJ

13 ARALIK 2008 18

Alevilerin sorunuhükümetle deðil

Alevilik son zamanlardadaha yüksek sesle konu-þulmaya baþlandý. AK

Parti’nin Alevi açýlýmý, Aleviörgütlerin çoðundan destekbulamasa da meseleyi gündemetaþýdý. Ýki hafta önce Ankara’dadüzenlenen mitingde bir arayagelen Aleviler ilk kez taleplerinimeydanlarda dile getirdiler.Hayykitap’tan çýkan “AlevilerinKemalizm’le Ýmtihaný” isimli

kitapta araþtýrmacý yazar CaferSolgun, Alevileri Alevi kimliðiüzerinde düþünmeye, kendi ger-çekleriyle yüzleþmeye çaðýrýyor.28 Þubatçýlarýn Alevilere bir rolbiçtiðini söyleyen Solgun, “Ale-vilere rejimin teminatý olduklarýyönünde bir rol biçildi. AmaAlevilerin sorunlarý bu veya þuhükümetle deðil, rejimledir.”diyor.

Alevilik meselesini Kema-lizm’le birlikte ele alan buçalýþma nasýl ortaya çýktý?

Ben teolog deðilim. Bir Alevitarihçisi olduðumu da söyleye-mem. Fakat güncel politikdurum içerisinde Alevilerin varolan durumu, görünümü veAlevi toplumuna bazý çevrelerinroller atfediyor olmalarý çokrahatsýz edici bir þey. Türkiye’ninbir Alevi sorunu olduðuna inaný-yorum. Bu sorunun bazý boyut-larýný böyle bir baþlýk altýndainceleme tercihinde bulundum.Yoksa Alevi meselesi ile ilgili çoksayýda kitap var. Fakat hiçbiriAlevilerin bugünkü durumunuve gidiþatýný ele alma noktasýn-dan hareket eden çalýþmalardeðil. Alevilerin bu gidiþat içeri-sindeki durumlarýný ele alan,Alevi meselesine deðiþik yönle-

riyle ayna tutan böyle bir çalýþmaTürkiye’de ilk defa yapýldý diye-bilirim. Bu çalýþmanýn bir karþýlýkgördüðünü de söyleyebilirim.Aleviler kendilerini sorgulamayabaþladýlar. Ben yazdýðým içinsorgulamaya baþladýlar demekistemiyorum.

Alevilerin çoðu Kemalist’tir.Kendilerini Kemalist olaraktanýmlýyorlar diyebilir miyiz?

Çok sayýda Alevi kurumu var.Cemevi, cemevi ve kültür der-neklerinin yöneticileri var. Bun-larýn birçoðu Kemalist. FakatAleviler içerisinde kendisiniifade etme araçlarý çok dahasýnýrlý olan insanlarýn canla baþlaKemalist olmak gibi tercihleriolduðunu düþünmüyorum. Bunakarþýlýk Alevi toplumu içerisindede kayda deðer bir çoðunlukkendisini Atatürkçü ya daKemalist olarak tarif etmeyi ter-cih ediyor.

Kitapta Alevi derneklerininçoðunun Atatürkçüler derneðigibi olduðunu söylüyorsunuz...

Alevi derneklerinden ziyadecemevleri. Alevilerin ibadethaneolarak gördüðü ve ibadethaneolarak gidip geldiði bu mekân-larda kocaman Atatürk portrele-

rinin asýlý olmasý çok çarpýktýr.Çünkü Mustafa Kemal Atatürksonuç itibarýyla politik bir figür.Atatürk’ün resmini siz iþyerini-ze, evinize asabilirsiniz. Fakat biribadethanede de bir politik figü-rün ne iþi var? Cemevlerimizinmaalesef neredeyse tamamýnda12 imamý temsil eden resimlerinyanýnda Atatürk portresi var. Budurum sadece benim açýmdandeðil, birçok Alevi açýsýndan sonderece rahatsýz edici bir durum-dur. Adeta “13. imam da Ata-türk’tür” dercesine bu portrele-rin olmasýnýn kabul edilir birtarafý yok. Ýkinci boyutu ise birazdaha somut bir nedendir. Ata-türk döneminde Kürt Alevileribüyük acýlar yaþamýþtýr. Bu uy-gulamalarýn sorumlusu bir sem-bol ismin sizin dua etmek, iba-det için gittiðiniz bir mekândaresimleriyle karþýlaþýrsanýz nehissedersiniz.

Peki Alevi derneklerininKemalist çizgisini neyle açýklý-yorsunuz?

Bu, karmaþýk gibi görünen birmeseledir. Ama bu çarpýk sonu-cu anlamamýza yardýmcý olabile-cek birkaç kavram var. Bunlar-dan biri korkudur. Doðrudanölüm, katliam, yok edilme kor-

� Aleviler 28 Þubat döneminde keþ-fedildi. Laikliðin ve rejimin teminatýolduklarý yönünde rol biçildi. � Cemevlerinde 12 imamýn yanýndaAtatürk posterinin olmasý doðrudeðil. � Avrupa’daki bazý Alevi derneklerisiyasi ve ekonomik rant peþinde. � Alevi talepleri görmezden gelinir-se marjinal gruplar taban bulur.

M U R A T T O K A Y

Alevilerin sorunuhükümetle deðil

REJiMLEREJiMLE

Foto

: Tur

gut E

ngin

Page 19: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

RÖPORTAJ

13 ARALIK 200819kusu. Bu korku nedeniyle zamaniçerisinde Aleviler kendilerine uy-gulanan baskýnýn sorumlusu olan, osorumluyu sembolize eden güceyaslanarak kendilerini yaþatmaçabasýna girmek durumunda kaldý-lar. Örneðin kurucu parti CHPkayda deðer bir oranda Alevilertarafýndan desteklenmektedir. YineAlevi camiasý içerisinde orduya yö-nelik bir sempati olduðunu gözlem-liyorum. Bu sempatinin temelindede bu korku yatýyor. Bu, tipik birtakiyyedir.

Aleviler Kemalistliðinde samimideðiller mi?

Alevilerin Kemalistliði bir takiyedir.Daha doðrusu öyle baþlamýþtýr.Bende sendenim kafama daha fazlasopa vurma dercesine bir iliþkiyegirilmiþtir. Buraya kadar anlaþýlýrdiye düþünüyorum. Ama buradakisorunun en önemli tarafý bir takiyeolarak baþlayan bu iliþkinin zamaniçerisinde gerçeðe dönüþme tema-yülü göstermesidir. O takiyeningiderek içselleþmesi sonuç itibarýylaböylesine çarpýk bir durum yarattý.Bu manipülasyon ve bu çarpýklýðýyaratma konusunda Alevi camiasýiçerisinde de bazýlarýnýn bir misyo-ner gibi çalýþmalarýnýn hiçbir anlaþý-lýr tarafý yoktur.

Misyoner gibi çalýþanlar kimler-dir?

Kemalizm’i yaymaya çalýþan; Cum-huriyet mitinglerinden Alevilerindarbe çaðrýsý yapýlan mitinglerdeboy göstermesi için canla baþla çalý-þan kiþilerdir. Alevilerin þeriat tehli-kesine karþý darbe çaðrýsý yapýlanetkinliklerde bulunmalarý çok utançverici bir þeydir.

Ya þeriat tehlikesi meselesi?

Þeriat tehlikesi meselesine gelecekolursak. Alevilerin rejimin teminatýolduklarý, Atatürkçü olduklarý, laikolduklarý yönündeki temelsiz rolatfetme siyasetinin gündeme geldiðiyýllar 90’lý yýllardýr. Ayný yýllar irticatehlikesinin birinci sýraya konuldu-ðu yýllardýr. Bunun dönüm noktasýda 28 Þubat sürecidir. Bu konseptisokaklarda dillendirecek kitlesel birpotansiyele ihtiyaç vardý. Ýþte bumantýkla Aleviler keþfedildi. Reji-min teminatý olduklarý yönündeonlara bir rol atfedildi. Türkiye’debize dayatýlan manada bir þeriattehlikesi olduðuna ben inanmýyo-rum. Fakat Aleviler nezdinde yaþa-nan bazý acý olaylarýn da doðrudanetkisiyle Sünni çoðunluða karþýtemkinli, tereddütlü bir bakýþ acýsývardýr. Alevilerde de temkinlilik buruh hali istismar edilmektedir.Çünkü þeriatçýlar iktidara gelirlerseilk yapacaklarý þey Alevileri kes-

mektir þayiasý Aleviler içinde yayýl-maktadýr. Alevilerin bu rolü oyna-malarý için istismar edilecek birpotansiyelleri vardýr.

Alevilerde bu tereddüdü doðuran;Çorum, Maraþ, Sivas olaylarý mýdýr?

Alevi toplumunda anlatmaya çalýþ-týðým türden bir ruh halinin olmasý-nýn en büyük nedenleri bu acýlýolaylardýr. Geliþen süreç içerisindebu olaylarýn kimler tarafýndan kim-ler kullanýlarak ve ne amaçla tez-

gâhlandýðý çok büyük oranda açýðaçýkmýþ durumdadýr. Türkiye toplu-munun bütünlüðünü oluþturançeþitlilik içerisinde birbirimize karþýkonumlanmamýzý isteyen karanlýkgüç odaklarýnýn bu senaryolarýnýuygulamalarýna zemin teþkil edenbazý önyargýlarýmýz da vardýr.

Ankara’da Alevi mitingi düzen-lendi. Bazý dernekler provokas-yon endiþesi ile mitingi eleþtire-rek, katýlmadý. Siz nasýlgörüyorsunuz?

Alevilerin kendi kimlikleriyle vetalepleriyle Türkiye’nin gündeminegirme çabalarýný ben saðlýklý birgeliþme olarak görüyorum. Fakat bunoktada þunu da vurgulamak gere-kir. Bu tür Alevi taleplerinin günde-me getirildiði etkinliklerin þu parti-den yana þu partiye karþý gibi birsiyasi görünüm almasýný doðru bul-muyorum. AKP bir iktidar partisidir.Eleþtirilecektir. Fakat Alevilerinsorunu AKP ile beraber ortaya çýk-mamýþtýr. Alevilerin sorunlarý þuveya bu siyasi partiyle deðil, doðru-dan rejimledir.

Avrupa’daki bazý Alevi dernekleriAli’siz Alevilik’i gündeme sokma-ya çalýþýyor...

Alevilerin taleplerini daha fazla gör-mezden gelmeye devam edersek uçfikirler ya da uç hareketler boy gös-termeye baþlar. Belki de bugüntaraftar bulamayan o görüþler taraf-tar bulmaya baþlayacaktýr. Avru-pa’daki bazý Alevi dernekleri Alevi-lerin bir azýnlýk olarak kabuledilmesi yönünde çalýþma yürütü-yorlar. Çok acýk söylemek gerekir;bu çaba ve çalýþmanýn en büyükamacý belki de yegâne amacý, o der-neklerin milyonlarca Euro olarakifade edilen fonlardan yararlanma-sýnýn mümkün hale gelmesidir.Alevi talepleri ne kadar normal kar-þýlanýrsa toplumsal önyargýlarý aþa-bilir ve gerçek manada kardeþlikbilincini yerleþtirebilirsek bu türmarjinal çabalar etkisiz kalacaktýr.

Sorunun çözümü için atýlacak enbüyük adým ne olmalý sizce?

Bu sürecin baþlamasý için Alevi top-lumunun üzerinde ortaklaþtýðýtaleplerin karþýlanmasý gerekir.Diyanet Ýþleri’nin kaldýrýlmasý,cemevlerinin ibadethane olarakkabul edilmesi ve zorunlu din ders-lerinin zorunlu olmaktan çýkarýlma-sý gibi. Bunun yaný sýra Sivas veMaraþ katliamý ile ilgili dosyalarýnaçýlmasý, davanýn yeniden görülme-si... Eðer devletin birimlerininmüdahil olduðu olaylar resmenkanýtlanýrsa Alevi toplumundanözür dilenmesi... Elbette ki bunlarçok kolay gerçekleþecek þeyler deðil.

Page 20: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

BULMACA

13 ARALIK 2008 20

N A T S Ý F G N I O N Ý R Z

N R G Z Þ T Z Ü D R Ý Z E Ç

T S E Z Ü I E Ü E T K Ý N N

E Ý J T Þ Ý L A Þ A Y Ç E Ý

R M Ü E N T L N E K J Ý Þ V

B O V A Ü A Ü R A O O E Ç E

Ý K J G I Z P A E Y E D U S

Y A R M A D A M Z G V C T A

E Ö E M D N Z Ý Ý L E Z Ý D

N Y B U T U F J N B E Ü E Ç

K Ý C E S E T E Ü K O T K Ý

Ý A N R Ý U Ý R A V A C J N

M N U Ý A G D T L L Þ D O J

Ý Ð M S L Y Ü U F Ý J D Ý Þ

U H Ý Z H E N D G N R U Z M

R E M L Y A R R Ü A Þ O A Y

L R L A A R Y B P G L K G Ü

Þ A M A L Y Ý A D R E A Ç E

E Ý K D K K E K K T Ý K Ö R

H G M O V Ý Ð I J N R B Ý A

Ý J E E V A D R S C A Þ U S

M E Þ K E B Ý S E N E Ç A Ü

Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir misiniz?

ARMADA, BAKIR, CESET, ÇANKAYA, DÝZEL, ETKÝN, FÝSTAN, GORÝL, HÝMAYE, ÝHMAL, KADÝM,

LÝNÝN, MAKET, NESÝBE, ORTAK, ÖRGÜTLÜ, PARDON, PANTER, REJÝM, SEVÝNÇ, ÞEVKÝ,

TERBÝYE, UÐURSUZ, ÜSTÜPÜ, VOKAL, YANLIÞ, ZEKAT.

ÞÝFRE KELÝME:1 2 3 4 5 6 7 8

Bir baðlaç

Lekelenmiþolan

Bir hayvan

Duman kiri

Ýmamlýk

Aktörün iþi

Bir teknikdirektör

(... Çalýmbay)

Kapadok-ya’nýn simgesi

Düzenleyici

Kýsa güldürü

Bir tür müzik

Beyaz

Erkek ismi

Hoyrat, incedeðil

Erkek adý

Birine almaküzere

býrakýlan

Dövme

Kobaltýnremzi

Bir renk

Japonya’daþehir

Sýcak kaplýcasuyu

Engel

Yýldýz

Hazan

Evlilik korkusu

Matematiktesabit sayý

Ýnek sesi

Cüzi

Atýn biryürüyüþü

Kanun koyan

Sodyumunremzi

Koru’nunhecesi

Ýçine yemekkonan nesne

Azarlama

Arabistan’dayarýmada

Bir tarým aleti

Antalya ilçesi

Yemek

Adale

Arapça’da bir harf

Anlam

Bir tür üzüm

Gümüþ

Mevlanaþehri

Þair

Ýlgili

Baro üyesi

Ana, temel

AnayasaMahkemesi

Baþkaný(... Kýlýç)

Lityumunremzi

Bir haberajansý

Saha

Bir oyuncu(... Naþit)

Polis sopasý

Hoyrat, sert

Ýlave Jüpiter’in biruydusu

Yat limaný

Ata

Ýktisadi

Göðüs

Bir akrist(... Hanks)

Uðursuz, kötü

Ýstemeden

Þart eki

Net olma

Antalya’daada

Ayýrt ediciözellikler

Cömert

Bir nota

Baba’nýnhecesi

Küçük bitkiler

Merhem

Fiyaka

Bir çiçek

Ekin biçmealeti

Oruca baþla-ma zamaný

Muhteva

Ahlaki

Alt, aþaðý

Tesbih baþlýðý

Büyük,kocaman

Labada

Ululuk

Rütbesizaskerler

Yýkýk, viran

Ýlkel silah

Bir türbezelye

Bir tür baþlýk

Ser, baþ

Halk dilindeeþek

Cerahat

Ýnsan yapýsý

Dýþ deðil

Bir sayý

Lantanýnremzi

Kýsacasilisyum

8

2

1

3

5

4

6

7

Ýlgili, konuüzerine

Zýtlýk, çeliþki

Volga’nýn birkolu

Yabancý birajans

Takma ad

Bir tür deri

Bir nida

Doktorlarkurulu raporu

SUDOKU BULMACA Tablodaki tramlý kalýnçizgilerle belirlenmiþ3'e 3'lük karelere, 1'den9'a kadar rakamlarý bi-rer kez kullanarak yer-leþtirin. Öyle yerleþtir-me yapmalýsýnýz ki, bü-tün 3 lükleri doldurdu-ðunuzda tablonun bü-tün kutularý yukarýdanaþaðýya ve soldan saða1'den 9'a kadar rakam-lardan birer kez kulla-nýlmýþ olsun.

8 7 5

5 7 4

6 4 3

7 3 9 6 1

1 3 9

1 7

5 4 1 6

3 9 4

6 8 1 2

SUDOKU

ÇÖZÜMÜ

RÜSTEM AYDIN [email protected]

K A R E B U L M A C ASOLDAN SAÐA1) Allah (cc)’ý noksan sýfatlardan ten-zih etme ve ululama.- Güneþ doðma-dan az önce beliren aydýnlýk, fecir, tan.2) Tepki, reaksiyon.- Þaþkýnlýk belirtenbir ünlem. 3) Hektometrenin kýsa yazý-lýþý.- Ýpek böceklerinde geniþ çaptaölüme yol açan kelebek hastalýðý. 4)Defa, kere.- Fas’ta meþhur turistik birþehir. 5) Bir batýnda doðan iki kardeþ.-Birine, ölen bir yakýnýndan kalan malmülk, para veya servet, kalýt, býrakýt,tereke. 6) Yüzeyi belirli uzunlukta bý-rakýlmýþ hammadde lifleriyle kaplý,parlak, yumuþak kumaþ.- Bir pey-gamber adý. 7) Musa aleyhisselamýkurtarýp firavunun sarayýnda yetiþme-sini saðlayan firavunun hanýmý.- Aðýr-lýk ve uzunluk ölçüleri için kabul edil-miþ yasal ölçü modeli. 8) Allah (cc)’ave Allah (cc)’ýn rýzasýna eriþmek içintutulmasý gereken yol; usul ve erkânüzere kurulmuþ tasavvuf yolu.- Be-denî veya ruhî bir hastalýðýn son bul-masý, hastalýktan kurtulma, onma.

YUKARIDAN AÞAÐIYA1) Mahiyetini, hakikatini araþtýrma, araþ-týrýp soruþturma. 2) Ülkemizde bir haylifazla tüketilen temel bir yiyecek.- Þarteki. 3) Nazi polis örgütü.- Allah (cc)’ý dil vekalple anma. 4) Ovada veya dere kýyýsýndaçalý ve diken topluluðu.- Kayýp, yitik, ziyan.5) Mahkeme sonuç belgesi.- Hile, düzen.6) Yol kesen, eþkýya, haydut, uðru. 7) Ken-dine has ustalýk, maharet, hüner. 8) Þen-lik, neþe, keyif. 9) Ýlgi.- Piþirilerek hazýrla-nan yemek. 10) Besiye çekilmiþ, semiz,semirtilmiþ. 11) Ankara’nýn bir ilçesi.-Yün veya keçi kýlýndan dokunan bir tür in-ce kumaþ. 12) Damarlarýmýzda dolaþanhayati sývý.- Afrika’da bir ülke.

1

2

3

4

5

6

7

8

1 22 3 4 5 66 77 8 9 10 1211

6 2 4 7 5 8 3 1 99 1 7 4 2 3 6 5 85 3 8 9 6 1 2 4 74 8 5 1 3 7 9 2 62 9 6 5 8 4 1 7 31 7 3 2 9 6 4 8 58 4 2 6 7 9 5 3 17 5 9 3 1 2 8 6 43 6 1 8 4 5 7 9 2

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

E K O N O M Ý A C Ý L

N E D Ý M L A L E L Ý

O R A K M Ý M A R M

L Ý K O R Ý N O Z D O

A H T E Z E K D O N

G N Ý F A K B O R A

A L E N E N B U L U T

Y

1

2

3

4

5

6

7

8 A T T A K A T U K A

N A T S Ý F G N I O N Ý R Z

N R G Z Þ T Z Ü D R Ý Z E Ç

T S E Z Ü I E Ü E T K Ý N N

E Ý J T Þ Ý L A Þ A Y Ç E Ý

R M Ü E N T L N E K J Ý Þ V

B O V A Ü A Ü R A O O E Ç E

Ý K J G I Z P A E Y E D U S

Y A R M A D A M Z G V C T A

E Ö E M D N Z Ý Ý L E Z Ý D

N Y B U T U F J N B E Ü E Ç

K Ý C E S E T E Ü K O T K Ý

Ý A N R Ý U Ý R A V A C J N

M N U Ý A G D T L L Þ D O J

Ý Ð M S L Y Ü U F Ý J D Ý Þ

U H Ý Z H E N D G N R U Z M

R E M L Y A R R Ü A Þ O A Y

L R L A A R Y B P G L K G Ü

Þ A M A L Y Ý A D R E A Ç E

E Ý K D K K E K K T Ý K Ö R

H G M O V Ý Ð I J N R B Ý A

Ý J E E V A D R S C A Þ U S

M E Þ K E B Ý S E N E Ç A Ü

Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir misiniz?

ARMADA, BAKIR, CESET, ÇANKAYA, DÝZEL, ETKÝN, FÝSTAN, GORÝL, HÝMAYE, ÝHMAL, KADÝM,

LÝNÝN, MAKET, NESÝBE, ORTAK, ÖRGÜTLÜ, PARDON, PANTER, REJÝM, SEVÝNÇ, ÞEVKÝ,

TERBÝYE, UÐURSUZ, ÜSTÜPÜ, VOKAL, YANLIÞ, ZEKAT.

K E L Ý M E A V I ÇÖZÜMLER

Page 21: Zaman Hollanda
Page 22: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

AÝLE

13 ARALIK 2008 22

Havalar soðudu, aman dikkat!

Peki, baðýþýklýk sistemininasýl güçlendirebiliriz?Ufak çapta bir araþtýrma

yaptýðýmýzda sadece zayýflama-nýn deðil, baðýþýklýk sisteminigüçlü tutmanýn yolunun dadiyetten geçtiðini görüyoruz.Medical Park Hastanesi Beslen-me ve Diet Uzmaný Emel Unut-maz’a kýþ aylarýnda nasýl birbeslenme haritasý takip etme-miz gerektiðini soruyoruz.

Diyetisyen Unutmaz, baðý-þýklýk sistemini güçsüz býrakanen önemli sebebin, besin yeter-sizlikleri olduðunu söylüyor ve“Hemen hemen tüm besingruplarýnýn sistemde farklýgörevleri vardýr. Eksikliklerindesistemin iþleyiþi zarar görür vevücut savunmasý zayýflar.”diyor. Fazla miktarda þekerlibesin tüketenlere üzücü haber,yaz aylarýnda olduðu gibi kýþýnda geliyor. Alýnan fazla þeker,beyaz kan hücrelerinin mikrop-lara karþý direncini azaltýcý etkigösteriyor. “Ne kadar çokþekerli besin tüketilirse baðýþýk-lýk sisteminin gücü de o derece-de azalýr.” diyen Unutmaz,özellikle enfeksiyon sýrasýndabasit þekerlerden uzak durma-nýn önemli olduðuna deðiniyor.Yað tüketiminin yüksek olmasý-nýn da baðýþýklýðý baskýladýðýnýsöyleyen diyetisyen, “Yapýlançalýþmalarda obez bireylerdeenfeksiyon riskinin arttýðý göz-lenmiþtir. Bu nedenle þiþmanbireylerin kilo kontrollerinedaha fazla dikkat etmelerinde

fayda var.” diyor. Son dönemlerde, baðýþýklýk

sistemini güçlendirmek amacýy-la üzerinde en fazla çalýþmayapýlan grup, ‘karoten’ denilenbesinlere rengini veren madde-ler. Karotenlerin saðlýklý beslen-medeki yerinden de bahsedenUnutmaz; portakal, koyu yeþilyapraklý sebzeler, havuç, kayýsý,brokoli gibi A vitaminini yeterlimiktarda almanýn, vücuda zen-gin karoten saðlayacaðýný belir-tiyor. Güçlü baðýþýklýk denince,ilk akla gelen grup hiç kuþku-suz, sebze ve meyveler. Diyetis-yen Unutmaz, “Dünya SaðlýkÖrgütünün de önerdiði gibi,günlük olarak 3-5 porsiyonsebze ve 2-4 porsiyon meyvetüketmek istediðimiz baðýþýklýkdesteðini saðlar.” diyerek anti-oksidan özellikleri, posalarý,içerdikleri C ve A vitaminleri ilesebze ve meyvelerin önemlibesinler olduðunu söylüyor. A,C ve E vitamininin güçlü anti-oksidanlar olduðunu söyleyen

Unutmaz, bu vitaminlerinenfeksiyonlara karþý da korumasaðladýðýný belirtiyor.

Unutmaz, bilinçsizce kulla-nýlan vitaminlerin saðlýðý zindetutmaktan çok, çeþitli rahatsýz-lýklara neden olabildiðini söylü-yor ve “Gebelik, yaþlýlýk, büyü-me ve geliþme dönemi, hastalýksüreçleri gibi özel durumlardýþýnda doktorunuz önermedik-çe vitamin desteði almanýzgerekmez. Saðlýklý bir beslenmeile gerekli olan tüm vitamin vemineralleri saðlayabilirsiniz.”diyor. Soðuk algýnlýðý, grip gibihastalýklarýn yanýnda, kýþ ayla-rýnda karþýlaþýlan bir diðer soru-nun da kabýzlýk olduðunu belir-tiyor. Bu sorunun, sutüketiminin azalmasý, posalýgýdalarýn göz ardý edilmesi gibinedenlere baðlý olduðunu söz-lerine ekleyen Unutmaz, “Bunuengellemek için, bol su içmeli,meyveleri mümkünse kabukluyemeli. Tam tahýl unu veekmekleri kullanmalý ve mutla-

ka sebze meyve tüketimi arttý-rýlmalýdýr.” diyor. Diyetisyen,soðuk havalarda en iyi ýsýnmayolu bilinen asit veya kafeinzengini içecekler yerine; C vita-mini içeren, solunum ve sindi-rim sistemini rahatlatan kuþ-burnu, adaçayý, zencefil gibibitkisel çaylarý tüketmeningerekliliðini de bahsediyor.

Balýðýn yararý saymakla bit-mez. Kalp rahatsýzlýklarýndanbeyin geliþimine pekçok hasta-lýða þifa kaynaðý balýklara, baðý-þýklýk sisteminin güçlendirilme-sinde de rol düþüyor. “Yaðasitleri bakýmýndan haftada enaz 2 - 3 kere balýk yemek baðý-þýklýk sistemimizi güçlendirir.”diyen Unutmaz, çok fazla olma-yacak þekilde zeytinyaðý tüket-menin de yararlý olduðunu söy-lüyor. Birçok ailenin sofrasýnda,olmazsa olmaz diye tabir edilenkurubaklagiller, Unutmaz’agöre; içerdikleri fitokimyasallarsebebiyle haftada 2 kez sofrala-rýmýzda yer almalý.

Havalar soðumaya baþlar. Vücut,mikroorganizmalara karþý biranda dirençsiz kalýr. Derken, mik-roplarýn bedeni ele geçirmesisonucu soðuk algýnlýðý, grip kapý-ya dayanýr. Tüm bunlar, her kýþbaþlangýcýnda yazýlan senaryolar.Bu senaryoyu baþtan yazma yolu-nun ne olduðunu merak edenlervarsa hemen söyleyelim: Soðukhavalardan zararsýz çýkmanýn tekyolu, baðýþýklýk sistemlerini güç-lendirmek...

N E V Ý N H A L I C I

Page 23: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

AÝLE

13 ARALIK 200823

Þerbet kültürümüz

“Çevresinde eðile-büküle dönüp

dolaþmada, ona arý-duru gül suyu

þerbeti sunmadaydý.” Mevlânâ,

Mesnevi 3, sayfa 68, beyit 568.

Orta Asya’dan bu yanaçeþitli içecek ve þerbet-ler Türk mutfaðýnda

önemli bir yer tutar. OrtaAsya’daki milli içeceklerimizinkýmýz ve ayran olduðu bilinir.Daha sonra onlara katýldýðý saný-lan çeþitli þerbetler, yakýnzamanlara kadar Türk halkýnýnher mevsimde kullandýðý içecek-lerdir. Þerbetler, limon þerbeti(limonata) gibi taze meyveler-den yapýldýklarý gibi, kýþ için yada bulunmadýklarý mevsimlerdekullanýlmak üzere kaynatýlarakþurup haline getirilerek, içileceðizaman su ilavesiyle karýþtýrýlarakda hazýrlanýrlar. Tazesi þüphesiztercih edilmekle beraber þurup-tan yapýlan þerbetler de nefisözellik taþýrlar. Dahasý reçellerde aynen þuruplar gibi sulandýrý-larak þerbet olarak ikram edilir-ler. Þerbetler yemek aralarýndayemeðin daha kolay ve dahafazla yenilmesi amacýyla veyagelen misafire ferahlýk vermesiiçin hal hatýr sorduktan hemensonra ikram edilirler. Ayrýca, þer-betler düðün niþan gibi törenler-de özel anlama sahiptir. Niþan-lanacak çiftin evliliðe attýðý ilkadým olan söz kesme törenindetatlý bir þerbet içilir ve sözünkesildiði “þerbeti içildi” ifadesiy-le anlatýlýr.

Ýlk çaðlarda bal, süt ve pek-mez yapýmýndan sonra pekmezþerbeti kullanýlmasý muhtemel-dir. Kaþgarlý’da kýmýz ve ayrankelimelerine rastlanýr. 13. yüzyýl-da, Selçuknamelerde ise “...vekasat, kýmýz ve kýmeran vemümessek ve muattar þerbetlerOðuz resim ve erkaný üzere

yenildi içildi.” der.Yine 13. yüzyýlda Hz.Mevlânâ eserlerindeiçeceklerden ayran,kahve, üzüm þýrasý vesirkencübin dýþýndabal þerbeti, ballý sütþerbeti, þekerli süt þer-beti, þeker þerbeti, narþerbeti, incir þerbeti,gül suyu þerbetindenbahseder.

Osmanlý döne-minde ise þerbet veþurup sayýsý sayýlama-yacak kadar çoðalýr.Güzel kokulu hertürlü meyve, çiçek vebitkilerden þurup veþerbet yapýldýðý anla-þýlýr. Limon, portakalþerbetleri; yasemin, menekþe,fulya, gelincik þerbetleri yanýn-da, hardaliye de denilen hardallýþýra ve boza gibi içecekler bun-lardan bazýlarýdýr. Anadolu’daise þerbet çeþitleri bölge ürünle-riyle farklý lezzetler kazanýr.Güneydoðu’da meyan þerbeti,sumak þerbeti, Ege’de kavunçekirdeði þerbeti, Ýç Anadolu’dakoruk þerbeti vb. gibi... Güney’inünlü içeceði þalgam suyu iseturþu olduðu için farklý bir lez-zettir, ama þerbet gibi içilir...Türk mutfaðýnda turþular veturþu sularý ayrý incelenecekkadar zenginlik taþýr.

1960’lý yýllardan önce, evhanýmlarýnýn gezmelerinde, yazmevsiminde ise baþ ikramlarþerbetler ve onlarla sunulan bis-

küviler olurdu. Kýþ mevsimindeise önce bir kahve sunulur, sonraþerbet, bisküvi ikramýna geçilir-di. Þerbetler mutlaka ince cambardaklarda sunulur, bir sürahi-ye de doldurularak arzu edenle-rin bardaklarýna tekrar tekrardoldurulurdu. 1960’lý yýllardansonra çoðalan ticari gazlý içecek-lere, cola, pepsi gibi yabancýmenþeli türlerin de eklenmesiyleþurup ve þerbetlerimizin tüketi-minde azalma meydana geldi.Ev hanýmlarýmýz keþke kolalýticari içecekler yerine evde þer-bet yapmaya yönelseler. Bumevsimde, bir limonata yapýmýne kadar kolay, saðlýklý ve eko-nomik...

Günümüzde, Çiya lokantasýþerbet konusunu yaþatmaya çalý-

þan bir kuruluþ... Mevsi-me göre, Anadolu’dan daderlenmiþ nevruz, sumakveya benzeri, bu da olurmu dediðiniz birçok þer-beti orada bulabiliyor vezevkle yudumluyorsunuz.Son gidiþimde tatlý alma-dým, hemen bir loðusaþerbeti sundular, nefisti.Konyalý da Ýstanbul þer-betlerini iyi bir sunumlaveren kuruluþ. Þerbetkültürümüzü bilinçli birþekilde veren kuruluþlarýnçoðalmasý dileðiyle buhafta Selçuklu dönemin-den günümüze inen þer-betlerin þahý bir gül þer-beti yapalým. Taze gülzamaný deðil ama þeker

þerbetine birkaç damla gül esan-sý ilave ederek de gül þerbetiyapabilirsiniz. Zamanýnda, tazegül yapraklarýyla yapacaðýnýz buþerbetin tadý ise sizi, Fuzuli’nin“Öyle sermestem ki idrak etme-zem dünya nedir” mýsraýnýngüzelliðine ulaþtýracak nitelikte...

Güzellikler içinde kalmanýzdileðiyle...

Kaynaklar:

Hadiye Fahriye, Tatlýcý Baþý,

Ýstanbul, Matbaayý Ahmet Kamil,

1342.

Halýcý, Nevin. Konya Yemek Kül-

türü ve Konya Yemekleri. Rumi

Yayýnlarý, Ýstanbul, 2005.

Mevlânâ. Mesnevi ve Þerhi 3. Þer-

heden: Abdülbaki Gölpýnarlý, Ýkin-

ci Basým, Ýstanbul, 1985.

Orta Asya’dan bu yana çeþitli içe-cek ve þerbetler Türk mutfaðýndaönemli bir yer tutar. Orta Asya’da-ki milli içeceklerimizin kýmýz veayran olduðu bilinir. Daha sonraonlara katýldýðý sanýlan çeþitli þer-betler, yakýn zamanlara kadarTürk halkýnýn her mevsimde kul-landýðý içeceklerdir.

N E V Ý N H A L I C I

Gül suyu þerbetiMALZEME:� Gülsuyu þerbeti akþamdan yapýlýp sabah

süzülürse daha nefis olur.� 4 kiþilik� 50 gr kokulu gül yapraðý� 150 gr þeker � 5 sb su

Yapýlýþý: Gül yapraklarýnýn beyaz kýsýmlarýnýmakasla kes, bir kâsede, þekerin yarýsý ileov, 1 saat beklet. Kalan þekerle suyu birtaþým kaynat, ateþten al. Ilýyýnca gül yaprak-larýný ilave et. Soðuyunca tülbentten süz,bardaklara doldur, ikram et veya þekerlesuyu kaynat, yeterince gül esansý ilave et.

Page 24: Zaman Hollanda

Hepimiz etiketlerle yaþý-yoruz. Herkesin bizimhakkýmýzda bir yaftasý

var, ayný þekilde hepimiz de biri-lerini yaftalayýp etiketliyoruz.Dünyada kutuplaþmalar geçmiþ-ten çok daha fazla yaþanýyor.Faþist, komünist, satanist, yobaz,liboþ, etiketleri ortalýkta uçuþu-yor ve yapýþtýrýlmak için adetahedef kolluyor. Ýþte böyle birortamda bu konuyu ele alanZaman’ýn ‘Yaftalamadan Düþü-nün’ isimli reklam konsepti herkesimden büyük ilgi gördü vedestek aldý. Gerginliklerin oluþ-mamasý ve çatýþmalarýn yaþan-mamasý için farklý fikirleremüsamaha gösterilmesi gerekti-ðine dikkat çeken Zaman’ýn rek-lamlarýnýn kamera arkasýna bak-mak istedik biz de.

Ogilvy Mather Ajansý tara-fýndan yürütülen reklam kam-panyasýnýn iki gün boyuncasüren reklam çekimlerininoldukça planlý ve hýzlý gerçekleþ-tiðini söyleyen Ogilvy & MatherAjansý sanat yönetmeni HamiKural, fotoðraf çekimlerinin deiki gün sürdüðünü belirtiyor.Reklam cast’ýný oluþtururkenyaftalama cümlelerini kullandýk-larý tiplerin özellikle baskýnkarakter olmamasýna dikkatettiklerini söyleyen Kural, yoru-mu kolaylaþtýracak tiplerdenuzak durduklarýný söylüyor.Ýnsanlarýn, kiþileri yapýþtýrýlanetikete göre deðerlendirdikleriniifade eden Kural, “Filmde etiketbaþrolde, tipler deðil. Zatendirekt objektife bakmýyorlar, körnoktaya bakýyorlar. Durumunfarkýnda olmamalarýný istedik.Ýnsanlar, gösterdiðimiz satanistfotoðrafýna bakýp ‘O satanist gibideðil’ diyorlar. Burada bileönyargýyla bakýyorlar.” diyor.

Film sýrasýnda en çoklokasyon farklýlýklarýnýnkendilerini zorladýðýnýbelirten Kural, film yö-netmeni Fatih Kýzýl-gök’ün çok iyi iþ çýkardý-ðýný ve sessiz bir filmleçok ses getiren bir çekimgerçekleþtirdiðini ifadeediyor. Reklam çekimle-ri sýrasýnda halkýn dabüyük ilgi gösterdiðinibelirten sanat yönetme-ni, Kadýköy’de çekimyaparken insanlarýngelip ‘Abi ‘deli’ sticker’ývar mý?’ diye sorduklarý-ný ve alýp kendi kendile-rine yapýþtýrdýklarýnýsöylüyor.

‘Yaftalar deðiþiyor amayaftalama lüksü deðiþmiyor’

Ogilvy Mather Ajansý’nýn rek-lam yazarý Gürkan Günaydýn iseönyargýnýn iletiþimi kestiðine vekamplaþmayý artýrdýðýna dikkatçekiyor. “Önyargýnýn iletiþimikestiði bir ortam var. Biz ‘Bir deZaman okuyun’ diyoruz, bir deburadan olaylara bakýn diyoruz.Güzel bir þey söyleyelim veZaman’da bunun altýna imzaatsýn diye düþündük. Dört tarafý-mýz önyargýlarla çevrili, biz deönyargýlýyýz. Bunu somut halegetirmeye çalýþtýk. Bu filmin için-

deki yaftalarda Zaman okurlarý-nýn yaptýklarý da var elbet. Rek-lam; yaftalamanýn, kim tarafýn-dan yapýlýrsa yapýlsýn, doðruolmadýðý düþüncesinden hareketederek bunu cesaretle ifade edi-yor. Bunun muhasebesiniyapacak entelektüel bir kadrovar Zaman’da.” diyen Günay-dýn, reklamdan sonra birçoktepki aldýklarýný söylüyor. Olum-lu tepkiler yanýnda olumsuz tep-kiler de olduðunu belirtenGünaydýn, eleþtirenlerde bir yaf-talama olduðu gerçeðine dikkatçekiyor.

Bu reklamýn gazetesatmaya yönelik bir kam-panya olmadýðýný kayde-den reklam yazarý, rekla-mýn, ortak paydadabuluþtuðumuz deðerlere,bir gazetenin sahip çýkmaprojesi olarak baktýklarýnýbelirtiyor. Filmdeki yafta-larý belirlemek için sýkýntýçekmediklerini hatta bir-çoðunu elediklerini dilegetiren Günaydýn,“Aslýnda yaftalarýn çokolmasý toplumsal birdeðiþimi de gösteriyor.Ýnsanýn deðiþik yerlerdenhayata katýlýp çeþitlendi-ðini belgeliyor. Eskidensadece saðcý, solcu,komünist vardý. Bu rekla-

mý 20 yýl önce çeksek ne gibiyaftalar yazardýk acaba? 25 yýlsonra çektiðimizde neler yazaca-ðýz? Yaftalar deðiþiyor ama yaf-talama lüksü deðiþmiyor.” diyekonuþuyor. Sanat yönetmeniHami Kural ise reklamdaki kav-ramlarý çok tartýþtýklarýný, saðcýve solcu gibi yaftalamalarý özel-likle kullanmadýklarýný, çünkübu iki kavramýn politik bir görüþolduðunu ifade ediyor ve ‘yafta-lama’ kelimesini kullanarak bukavramý tozlu raflardan tekrarçýkarýp günlük dile kazandýrdýk-larýný belirtiyor.

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

13 ARALIK 2008 24

Sessiz bir filmle büyük ses getirenZaman’ýn yeni reklam filminin kameraarkasýný Ogilvy & Mather Ajansý ekibiy-le konuþtuk. Filmde tiplerin deðil, etike-tin baþrolde olduðunu söyleyen ekip,insanlarýn çekim sýrasýnda yaftalama eti-ketlerine büyük ilgi gösterdiðini ve ‘deli’etiketini kendi üzerlerine yapýþtýran bir-çok insan çýktýðýný söylüyor.

Yaftalamayýn, bir de kamera arkasýný okuyun!

Foto

: Ýsa

Þim

þek

H . S A L Ý H Z E N G Ý N

Page 25: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

13 ARALIK 200825

Arkadaþlar toplanýn, Baþbakan bize geliyor

Günlerdir konuþu-lan bir akþamyemeði düþünün.

Gitmediniz, görmedinizama her ayrýntýsýný biliyor-sunuz. Davetliler içinhazýrlanan palamut þiþtentutun da ‘kim kimin yaný-na oturdu, kim ne içti’yekadar her ayrýntýdanhaberdarsýnýz. Geçtiðimizgünlerde Sýraselviler’de birapartman dairesinde gerçekleþenakþam yemeði, son günlerde çokkonuþuluyor. Köþe yazarlarý,akademisyenler arasýnda pole-mikler, tartýþmalar bu yemektensonra daha da alevlendi. Davetsahibi, herkesin malûmu, Nursu-na-Salih Memecan çifti. Davetli-ler ise Baþbakan Tayyip Erdoðanve eþi baþta olmak üzere Lüset-Mustafa Taviloðlu, Füsun-FarukEczacýbaþý, Nevbahar-Ali Koç,Nuran-Prof. Dr. Tosun Terzioðlugibi isimlerden oluþuyor. Meme-canlar’ýn tartýþýlan ve eleþtirilendaveti, aslýnda bir ilk deðildi.Geçmiþ dönemlerde de bu türdavetler farklý isimler tarafýndanverildi. Bu tür davetlere ev sahip-liði ile meþhur iki isim var: Gaze-teci Nazlý Ilýcak ve gazeteciCanan-Mehmet Barlas çifti. Birdönem bu tür organizasyonlaraev sahipliði yapan fakat bu defayemeðe davet bile edilmeyenCanan Barlas ve Nazlý Ilýcak’a bizde bu son yemeði nasýl deðerlen-dirdiklerini ve bu yemeklerinperde arkasýný sorduk.

Nazlý Ilýcak ve Canan Bar-las’ýn siyasetin önemli isimlerinievlerinde aðýrlamasý biraz da ailegeleneðine baðlý. Nazlý Ilýcak, 24yaþýnda Kemal Ilýcak ile evlen-dikten sonra kendini böyle

davetlerin ortasýnda bulmuþ.Canan Barlas da kayýnpederibakan olduðu için bu tür toplan-týlara çok eskiden aþina. NazlýIlýcak, özellikle maðdur oldukla-rý zaman insanlara ev sahipliðiyapmýþ. Bu isimler arasýnda birdönem siyasi maðduriyet yaþa-yan Süleyman Demirel’in yanýsýra zor bir dönemden geçenbugünün baþbakaný TayyipErdoðan ve Abdullah Gül debulunuyor. Maðdur olduðu birdönemde Tayyip Erdoðan’ý evin-de misafir eden Ilýcak, iktidarolduktan sonra kendisi ile yakýniliþkisini sürdürmemiþ. Benzerdurum Canan-Mehmet Barlasçifti için de geçerli. ÖzellikleTurgut Özal’ýn sýk sýk ziyaretettiði ve bu tür toplantýlar ilegündeme gelen BarlaslarýnOtaðtepe’deki evleri TayyipErdoðan’ý da hapishaneye gir-meden önce aðýrlamýþ. Baþba-kan’ýn þimdilerde çok meþgulolduðunu söyleyen Canan Barlas“dostluk yemekleri” olaraktanýmladýðý bu tür buluþmalarýn,her zaman kendi evinde yapýl-masý gerekmediðini söylüyor.

Ertuðrul Özkök’leTayyip Erdoðan’ý buluþturdum

Memecanlarýn ‘gece zirvesi’ndekonuklardan Eser Karakaþ’ýn ifa-

desine göre çok ciddi konularkonuþulmamýþtý. Orada bulunan-larýn anlattýklarýna göre Galatasa-ray-Fenerbahçe maçý gecenin enönemli konusuydu. Peki, bu türdavetler her zaman sohbet amaç-lý mý gerçekleþir? Yoksa siyasetçi-leri birileri ile ayný ortama getir-menin de bir yöntemi midir?Canan Barlas, bu tür yemekleriasla buluþturmak için yapmadýk-larýný söylüyor. Vehbi Koç, SakýpSabancý, Bülent Ecevit, RecaiKutan, Hasan Celal Güzel, TansuÇiller ve daha birçok ismi evindeaðýrlayan Barlas, dostluk ve arka-daþlýk için bir araya geldiklerinisöylüyor. Siyasetin olmazsaolmaz konularýn baþýný çektiðiakþamlarda yeme-içme, müzik vehayata dair birçok konu konuþu-lurmuþ. Alaturka dinlemeyi çokseven Mehmet Barlas ile GüneþTaner böyle buluþmalarýn olduðuakþamlarda birlikte müzik dinler-miþ. Bu akþamlarda genelliklesiyaset konuþulduðunu belirtenIlýcak ise, ilginç buluþmalara evsahipliði yaptýðýný söylüyor.Örnek olarak da Hürriyet Gazete-si Genel Yayýn Yönetmeni Ertuð-rul Özkök ile Tayyip Erdoðan veAbdullah Gül’ü iktidarda bulun-madýklarý dönemde buluþturma-sýný gösteriyor.

Nursuna Memecan’ýn davetli

listesi her zaman görüþtüðüarkadaþlarýndan oluþuyordu.Fakat bazen durum farklý olabili-yor. Nazlý Ilýcak, kendi davetlilistesinin yanýnda karþýdaki kiþi-nin de arzu ederse bir liste hazýr-layabileceðini söylüyor. CananBarlas ise baþbakandan özeltalepte bulunacak ya da onusinirlendirecek insanlarýn bu türortamlara sokulmamasýný en çokdikkat edilmesi gereken husus-lardan biri olarak görüyor.

Bir dönem verdikleri davetlerile gündeme gelen Nazlý Ilýcakve Canan Barlas, bu konudakendilerini saf dýþý kalmýþ gibihissetmiyor. Ilýcak, Baþbakan’ýniktidar olduktan sonra evine gel-mek istemediðini söylüyor vebunu kendi milletvekilinin evin-de gerçekleþtirmesini de doðalkarýþýlýyor. Canan Barlas da “Herzaman baþbakaný biz aðýrlayaca-ðýz diye bir durum yok.” diyerekrahatsýz olmadýðýný dile getiri-yor. Barlas ve Ilýcak’a göreMemecan çiftine yapýlan eleþtiri-ler haksýz. “Bizim de çok fazladavetimiz oldu ama basýna sýz-madý.” diyen Barlas, orada olan-larýn dýþarý sýzdýrýlmasýný görgü-süzlük olarak deðerlendiriyor.Ilýcak ise orada olanlarýn yazýlýp-çizilmesini normal karþýlamakgerektiðine inanýyor.

Nursuna-Salih Memecan, Baþbakanile birlikte birçok ünlü ismi Sýraselvi-ler’deki evinde aðýrladý. Katýlýmcýla-rýn ifadesiyle sýcak ortamda geçendavet, sonradan kavgalara kapý ara-ladý. Yaþananlar, yorumla harmanla-narak gazete köþelerine yansýdý. Butür davetlerin en bilinen ismi CananBarlas, o gece yaþananlarýn dýþa-rý sýzdýrýlmasýný görgüsüzlükolarak deðerlendiriyor.

R A H Ý M E S E Z G Ý N

Kol

aj:S

alih

Tek

in

Page 26: Zaman Hollanda

Ne kadar ayýplasanýz haklýsý-nýz; bir haftadan beri res-men dalga geçiyor olmalý-

yým ki, þu meþhur “Lozan Masasý”haberini atlamýþým.

Haber þöyle: Ýsviçre Konfederas-yonu Baþkaný Pascal Couchepin,Türkiye’yi ziyaret etmeden önceCumhurbaþkaný Abdullah Gül’egüzel bir jest yapmak istemiþ veellerini çenesine dayayýp, “Acaba neyapsam Türkleri çok sevindiririm?”diye hayli düþündükten sonraLozan Antlaþmasý’nýn imzalandýðýmasayý hediye etmeye karar vermiþ.Cumhurbaþkaný Gül ise, “TürkiyeCumhuriyeti’nin kuruluþuna sahneolan bir masa. Bizim için manevîdeðeri tabii ki büyük olan bir aný.Tabii ki bu, Türkiye’de depoda dur-mayacak, Türkiye’de en güzel þekil-de sergilenecek.” diyerek teþekküretmiþ.

Anladýðým kadarýyla biz, “Bumasayý ne yapacaðýz, nereye koya-cak, nasýl sergileyeceðiz; bu masayaen lâyýk bina, en yaraþýr mevkii han-gisidir?” diye düþünüp dururkenVakit Gazetesi, mezkûr masanýnresmini basýp, “Ýþte ihanet masasý!”diye ortalýðý velveleye verip Cum-hurbaþkaný’ný, “Bu masayý niçinkabul ettiniz?” diye eleþtirince orta-lýk karýþývermiþ.

Her türlü karýþýklýktan rejimaleyhtarý bir rutûbet hissesi çýkar-masýyla mâruf anamuhalefet parti-miz, kutsal masanýn, otobüste unu-tulmuþ bir eþya gibi ortalýk yerdesahipsiz kaldýðýný görünce dayana-mamýþ; bu armaðanýn Türkiye’deçok büyük ilgi, heyecan, sevinçyaratacaðýný umut eden CHP’lideriBaykal, açmýþ aðzýný yummuþ gözü-nü:

“Sayýn Cumhurbaþkaný Gül, bumasa ile ilgili olarak düzenlenentörende masa için teþekkür etmeyiunuttu. Danýþmanlarý bunu hatýrla-týnca (Ha... Bir de masa var. Teþek-kür etmem gerekiyor galiba) diyerekteþekkürleri ifade etti. Daha sonrabazý basýn organlarý bu masaya “birihanet masasý” dediler. Yani LozanAntlaþmasý’ný bir ihanet antlaþmasýolarak gördükleri anlaþýldý. Dahasonra Çankaya’da Cumhurbaþkan-lýðý Köþkü’nden bu masaya Köþk’teyer bulmanýn mümkün olmadýðý, bumasanýn nerede bulunacaðýna ilgilibakanlarýn bir komisyon kurarakkarar verecekleri açýklandý. Þu andamasa sahipsizdir, nerede duracaðýbelirsizdir. Boþlukta kalmýþtýr konu.Oldukça da süre geçmiþtir. Bu biziçok rahatsýz etti. Üzüldük. ÇünküLozan Antlaþmasý, Türkiye’ninuluslararasý meþruiyetinin bütündünya tarafýndan kabul edildiði biranlaþmadýr. Ülkenin varlýk sebebi,Türkiye’nin vicdanýdýr. Birinci

Dünya Savaþý’ný bitiren antlaþmala-rýn hiçbiri yürürlükte deðil, sadeceLozan Antlaþmasý yürürlükte kal-maya devam ediyor. Bugün içinanlaþmanýn büyük deðeri vardýr.Bütün tartýþmalar oraya gelipdayanmaktadýr; bu masaya gösteri-len tepkinin aslýnda bu antlaþmayayönelik bir hazýmsýzlýðý, bir tepkiyiyansýttýðýný üzüntüyle görüyorum.”diyen Baykal, bu çerçevede CHPolarak kamuoyuna bir açýklamayapmayý kararlaþtýrdýklarýný ifadeettikten sonra bombayý patlatmýþ:

“Bu masaya CHP olarak bizsahip çýkmaya hazýrýz. Bu CHP’yeyakýþýr. Bunu imzalayan ikinciCumhurbaþkanýmýz ve ikinci genelbaþkanýmýz Ýsmet Ýnönü’dür.”dedikten sonra yeni bir genel mer-kez inþa ettiklerini ve burada müzeve arþiv geliþtirme konusunu ciddi-yetle ele aldýklarýný kaydeden Bay-kal, “Bu masaya layýkýyla sahip çýka-cak noktadayýz. Eðer bu konudaTürkiye’de devletin, bürokrasinin

sahip çýkmakta bir sýkýntýsý varsa,CHP olarak bu masaya talibiz. Onuen iyi þekilde korur, muhafaza ede-riz. Vatandaþlarýmýzýn bunu en iyiþekilde izlemelerini, görmelerinisaðlayacak þekilde teþhir ederiz.”diye konuþmuþ.

Muhtemelen demecinin tam daburasýnda, “Yahu, koca anamuhale-fet partisi iþi gücü býraktý, dörtbacaklý bir masayla uðraþýyor.” diyedalga geçecek aymazlara malzemevermemek için Sayýn Baykal, sözle-rine þöyle devam etmiþ: “Önemliolan masa deðil Lozan Antlaþma-sý’nýn bizatihi kendisidir. Kamuoyu-muzu Lozan Antlaþmasý’ný veLozan Antlaþmasý’nýn imzalandýðý omasaya sahip çýkmaya, bu bürokra-tik ilgisizliðe, vurdum duymazlýðabir an önce son verilmesini talepetmeye çaðýrýyorum. Kendi tarihi-mize karþý, deðerlerimize karþý buvurdum duymazlýk gerçekten çokincitici ve üzücüdür. Buna bir anönce son vermek lazým. Biz bukonuda harekete geçmeye hazýrýz.Kamuoyumuz da bu konuya sahipçýkmalý, destek olmalýdýr ve bir anönce Lozan masasýnýn sahipsizolduðu gibi bir izlenim ortadan kal-dýrýlmalýdýr.”

*Yazýyý buraya kadar okumayý

baþardýysanýz sizi kutlamak isterimçünkü insan yoruluyor. Zannedersi-niz ki Ýsviçre Konfederasyonu Baþ-kaný Pascal Couchepin, bize dörtbacaklý bir masa deðil de nükleeratýkla dolu bir gemi dolusu varilgöndererek ülkeyi içerden çökert-mek gibi hain bir tertibin içindedir.Ne münasebet; sadece basit bir iyi-niyet jestinde bulunmak istemiþMösyö Kuþepen (Bilenlere sordum;öyle okunmasý lazým geliyormuþ).

Bir dakika beyler, bir dakika!Önce þu Ýsviçre’nin yönetim þeklinebakalým hele. Ansiklopedi’nin söy-lediðine göre bu adamlar henüzCumhuriyet’in nasýl bir fazilet rejimiolduðundan bile habersiz görünü-yor; Ýsviçre 1848’den beri Konfede-rasyonla yönetiliyor, yani bir Cum-hurbaþkanlarý bile yok ve bizoturmuþ bunlarýn gönderdiði masa-yý nereye koyacaðýmýzý tartýþýp bir-birimizi týrmalýyoruz.

*Bilirim aldýrýþ eden çýkmaz fakat

ben hükümetin yerinde olsammasayý olduðu gibi CHP GenelMerkezi’ne zimmetler, sonra da birkenara çekilip parti içi muhalefetleBaykalcýlar arasýndaki “kutsalmasa” polemiðini seyrederdim.

*Masa da masaymýþ ha!

ZAMAN HOLLANDA

YORUM

13 ARALIK 2008 26

Foto

: Meh

met

Kam

an

Kutsal masaBir dakika beyler, bir dakika! Önce þu Ýsviçre’nin yö-netim þekline bakalým hele. Ansiklopedi’nin söyledi-ðine göre bu adamlar henüz Cumhuriyet’in nasýl birfazilet rejimi olduðundan bile habersiz görünüyor;Ýsviçre 1848’den beri Konfederasyonla yönetiliyor,

yani bir Cumhurbaþkanlarý bile yok ve biz oturmuþbunlarýn gönderdiði masayý nereye koyacaðýmýzý tar-

týþýp birbirimizi týrmalýyoruz.

A H M E T T U R A NA L K A N

Page 27: Zaman Hollanda

Dünya birçok konuda olduðugibi otomotivde de hýzlý deði-þimlere sahne oluyor. Örneðin10-15 yýl öncesine kadar adý lis-telerde bile bulunmayan ülkelerbugün ana oyuncu rolünesoyunmuþ vaziyette; Çin, Hin-distan, Rusya ve Latin Amerika(özellikle Brezilya) bütün üretici-lerin gözü üzerinde olan ülkeler.Bunlara BRIC ülkeleri de diyor-lar. Dünya nüfusunun yarýsýn-dan fazlasý BRIC ülkelerindeyaþýyor. Üstelik dünyaya da yeniyeni gözlerini açýyorlar. Haliylemüthiþ bir pazar potansiyeli var.Bir de Batý dünyasýnda yaþanankrizleri üst üste eklediðimizdegeleceðin kritik ülkelerinin bura-larý olduðunu görmemek imkan-sýz.

Ýþte bu yaklaþýmlarla öncekihafta bir grup gazeteci arkadaþlabirlikte çýktýk Hindistan yollarý-na. Amacýmýz, bu yýl fuarlardasergilenmeye baþlanan ve henüzseri üretimi olmayan dünyanýnen ucuz otomobili Nano’yu testedip bu ülkenin milli markala-rýndan biri olan Tata’nýn fabrika-larýný görmekti. Bu arada Hin-distan’da yollarý ve insanlarý datanýmýþ olacaktýk. Tanýdýk da!..

Ülkenin ikinci büyük kentiBombay’da araç ve insan kalaba-lýðý ile ilk þoku yaþamýþ olduk.Tarifi zor bir trafik var; motosik-letler, üç tekerli ‘tuktuk’lar, eskitaksiler, ‘kutsal inek’lerin çektiðikaðnýlar, rengarenk kamyonlararalýksýz kornalar eþliðinde gelipgeçiyorlar. Kýrmýzý ýþýk bazenuyulan bazen de uyulmamasý

gereken bir kuralý tanýmlýyor!Otobüste þehir turu yaparkenHintli rehberin þu sözleri çokmanidar geliyor: “Hindistan’datrafiðe çýkmýþsanýz þu üç þeyeihtiyacýnýz var; iyi bir þoförlük, iyibir þans ve iyi çalan bir korna!”

Yollarda yürüyen yayalararaçlarýn aralarýndan yol bulma-ya çalýþýyor. Kaldýrýmlar pek çokinsanýn evi, banyosu, yataðý;hasýlý yaþam alaný. Biraz daha iyidurumda olanlar tenekedenbarakalar kurmuþ. Bunlarabakarken ýþýktan ya da trafiktendolayý duran otomobillerincamýnda hemen kucaðýndaküçücük çocuðu olan, kendisi depek büyük sayýlmayacak kýzlarbeliriyor. Camý týklatýp yiyecekbir þeyler almak için para istiyor-lar. Hindistan dýþýnda hiçbirülkede dipte yaþayanlarla zirve-de olanlarý bir arada, ayný kaldý-rýmda görme þansý bulamazsý-nýz. Tanýtým filmlerinde‘incredible-inanýlmaz’ olarakkendini tanýmlayan Hindis-tan’da inanýlmaz olan þey, buhayatýn turistler dýþýnda herkestarafýndan kanýksanmýþ olmasý.

Tekrar trafiðe dönelim... Eskibir Ýngiliz sömürgesi olduðu içinHindistan’da araçlar saðdandireksiyonlu ve trafik bize göreters akýyor. 1,2 milyar nüfusluülkede yýlda bir milyon 200 bincivarýnda araç satýlýyormuþ.Önümüzdeki yýllarda 2-3 mil-yonlu rakamlara çýkmasý bekle-niyor. Yollarda ilk üç sýrayý Suzu-ki, Hyundai ve Tata paylaþýyor. Asýnýfý olarak bilinen Suzuki Alto,Hyundai Atos, i10 gibi araçlar buyollarda fazlasýyla var. Türkiye’defilo otombili olarak satýlan bazýmodeller makam otomobili niye-tine kullanýlýyor. Taksileri 50’liyýllarýn modellerinin güncel üre-timinden ibaret. Bu yüzden dün-yanýn en ucuz otomobili projesi-nin böyle bir ortamda çýkmasýoldukça normal.

Baþkent Yeni Delhi, dahageniþ caddeleri ve daha iyi görü-nen yollarý ile dikkat çekiyor.Ancak, cesaret edip eski Delhibölgesine geçtiðinizde sizi yine‘inanýlmaz’ görüntüler karþýlýyor.

Hindistan’da yol ve insanmanzaralarýný bir yazýya sýðdýra-bilmek mümkün deðil, yaþamakgerekiyor, cesareti olana!..

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

13 ARALIK 200826

Hindistan hem trafiði, hem o tra-fikte gördükleriniz hem de insanmanzaralarý ile hayli þaþýrtýcý birülke. Araç ve insan trafiði, uyul-mayan kurallar, iyi çalan kornalarbileþkesine, kaldýrýmlarý meskenedinen insanlarýn fotoðrafý ekleni-yor Bombay’da. Yeni Delhi ise,daha geniþ caddeleri ve iyi görü-nen yollarýyla dikkat çekiyor.

HÝNDÝSTAN’DA ÞOFÖRLÜK YETMÝYORÞANS VE ÝYÝ ÇALAN KORNA DA LAZIM!

M E M D U H T A Þ L I C A L I

Page 28: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

SÝNEMA

13 ARALIK 2008 28

Destere’ni kap da gel!T

a eski Yeþilçam döne-minden bu yana kome-di filmleri sinemalarda

izleyici nezdinde karþýlýðýnýfazlasýyla bulmuþtur. Zatenbu sayede bu topraklar çokyetenekli komedyenler yetiþ-tirmiþtir: Kemal Sunal’danÝlyas Salman’a, ÖztürkSerengil’den Sadri Alýþýk’a...Bu verim bugün de devamediyor. Bugün Türkiye mil-yonlarý peþinden sürükleye-cek komedyenlere hâlâ sahip.

Ayný sürgit baþarý bugün-kü komedi filmleri için degeçerli: Yeni nesil Haba-bam’lar nasýlsa ortalýðý kýrýp

geçirmeye, Cem Yýlmaz’ýnher filmi zirveye oynamayadevam ediyor. Son 20 yýlýn ençok izleyici çeken filmi ise buseneki bir komedi filmi,“Recep Ývedik” oldu. “Mas-keli Beþler” ve “Çýlgýn Dersa-ne” serilerinin arkasý kesilmi-yor. Zira görmezdengelinemeyecek bir ilgiye maz-har oluyorlar.

Küçük bir filmle voliyivurma peþindeki bir grupgenç sinemacý ne çekelimdiye kapýnýzý çalsa, en büyüksevabý onlara komedi filmiçekmelerini tavsiye ederekkazanýrsýnýz. Öyle bir süreç-

ten geçiyoruz. Nitekim ÞahanGökbakar ve (yönetmeniolan) kardeþi Togan Gökba-kar da ikinci “Recep Ývedik”için kollarý sývadýlar. Yeni yýlýnilk aylarýnda Türk sinemasý-nýn en ünlü magandasýndanbir rekor daha bekliyoruz.Hadi bakalým!

Öte yandan, Cem Yýlmazbeþ yýl önceki bilimkurgusu“G.O.R.A”yý ‘tersyüz etmiþ’durumda. Yeni filmi“A.R.O.G” 5 Aralýk’taki gös-terim tarihini beklemeye baþ-ladý. Yýlmaz, tiplemesi halýcýArif’i (ki bu tip tümüyle SadriAlýþýk’a bir saygý duruþu) bu

Bu hafta iki komedi filmi birdengösterime giriyor: “Destere” ve“Osmanlý Cumhuriyeti” Doðrusu-nu isterseniz ikincisinin saf bir ko-medi olduðunu söyleyemeyiz,ama Gani Müjde faktörü yüz kas-larýmýzýn limitlerini kimi anlardakulaklarýmýza kadar zorlayabilir.

B U R Ç Ý N S . Y A L Ç I N

Osmanlý Cumhuriyeti

Page 29: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

SÝNEMA

13 ARALIK 200829

kez Yontmataþ Devri’ne götürü-yor. Anlayacaðýnýz, o da oradanayrý bir damar tutturmuþ durum-da. Þu sýralar bir araþtýrma þirke-ti Türkiye’nin en sevilen insanla-rý anketi düzenlese, Cem Yýlmazrahatlýkla zirveye oynar. Haliyleher filmi giþe rekorlarýnýn korku-lu rüyasý.

Bununla birlikte, yýlda üretti-ðimiz film sayýsý 2008’de 50’yiaþmýþken ve bunlarýn hiç deðilsedörtte biri komediyken, çekilenher komik þeyin düzeyli çýkmasý-ný da bekleyemeyiz. Düzeydenkasýt da hiç deðilse hamurundaasgari düzeyde bir zekâ barýndýr-masý. Ne yazýk ki, karþýmýza çýkankomedilerin sýklýkla bundan yok-sun olduðunu görüyoruz.

Bu hafta gösterime giren“Destere” aslýnda derdimizianlatmak için yerinde bir örnek.Malum, bizde (sadece bizde de

deðil, tüm dünyada) büyük birfenomene dönüþen kan revanserisi “Testere” psikopat bir serikatilin kurbanlarýna reva gördü-ðü türlü çeþitli iþkenceye bizleritanýk eden bir istismar sinemasýörneði. Bu hafta sinemalaragelen bizim Peker Açýkalýn’lýversiyon ise o filmin aþaðý yukarýbire bir ‘Sulukule’ usulü yenidençevrimi. Ýþin esprisi de buradaolmalý zaten diyebilirsiniz amakazýn ayaðý pek öyle deðil. Paro-di sinemasýnýn da bir ‘raconu’var ve zaten yýllardýr sinemaâlemlerinde bu tür filmlerin biritibar kaybý olduðu da bir gerçek.Hal böyleyken, “Destere”yedaha baþtan sempatiyle bakmakiçin sebepleriniz bir hayli azal-mýþ oluyor. Hele ki, filminyapýmcýlarý eðer “Testere” serisi-nin hayranlarýnýn bu filme bayý-lacaðýný sanýyorlarsa (ki orijinal

filme aslýnda bunca sadýk kalma-larý böyle sandýklarýnýn ispatý)çok yanýlýyorlar.

Çalakalem komedi

“G.O.R.A” gibi geleneksel Hol-lywood bilimkurgularýný ti’yealan, üstelik Türkiye þartlarýndayüksek sayýlabilecek bir bütçeyleçekilen bir film bile skeçlere tes-lim bir sinemadan öteye gide-memiþti. Cem Yýlmaz’ýn“A.R.O.G”u çekerken bu dene-yimden dersler çýkardýðýný tah-min ediyoruz. Sinemasal hikâyeanlatýcýlýðýný geliþtirdiði takdirdeondan çok iyi neticeler alacaðý-mýz kesin. Bir önceki filmi “Hok-kabaz” buna iyi bir örnekti.

Ýþin içinde olanlarýn aðzýndaöteden beri þuna benzer bir tera-ne vardýr: “Komedi yapmak enzorudur!” Doðru olabilir. Tam dabu yüzden çalakalem yapýlma-

malý iþte. Ne olduðunu bilmeden, ilk

“Maskeli Beþler” filmine götür-düðümden beri çok yakýn birarkadaþýmýn yüzüne bakamýyo-rum. Hele ki yanýnda sinemadanbahis açayým... Anýnda lafý o günbugündür nahoþ duygular besle-diði “Maskeli Beþler”e ve benimonu ne hakla öyle bir filme götü-rebildiðimden bahsediyor.“Komedide seviye, içine zekâkattýðýnýz oranda artar.” Arkada-þýmýn bakýþlarýndan sürekli bunuokuyorum.

Bu tip filmler her ülkede var.Ama sayýlarý bizdeki kadar çok,nitelikleri de bizdeki kadardüþük deðil. Adamakýllý bir sek-tör olabilmek istiyorsak, giþeyeoynayan komedi filmlerine deihtiyacýmýz var. Ama izleyicininzekâsýna hakaret etmeyenörnekleriyle...

Recep Ývedik

Hokkabaz Destere

A.R.O.G.

Page 30: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

13 ARALIK 2008 30

Foto

: Tur

gut E

ngin

Dünyayý dolaþýp Emirates’e hostes seçiyor

Dünyanýn en büyük 20uluslararasý havayoluþirketi arasýnda yer alan

Emirates’in hosteslerini, 28yaþýndaki Türk kýzý Ece Haktanýrseçiyor. Türk hosteslerin görev-lerinde çok baþarýlý olduðunuifade eden Haktanýr, Dubai’desýk sýk biraya gelip Türk gecesidüzenleyerek Türkiye’nin tanýtý-mýna katkýda bulunduklarýnýsöylüyor.

Dubai merkezli 5 yýldýzlýhavayolu þirketi Emirates’e hos-tes alýmý yapan Ece Haktanýr,Ýstanbul ve Ýzmir’deki 5 bin hos-tes adayý ile görüþme yapmakiçin bugünlerde Türkiye’de.Dünyanýn en iyi havayollarýndanbirinde çalýþma hayaliyle Emira-tes’e baþvurduðunu ve iþe kabuledildiðinde çok mutlu olduðunuanlatan Haktanýr, 5 haftalýk eði-

tim sonrasý 4 yýl boyunca kabinmemurluðu (hostes) yapmýþ.Haktanýr, dünyanýn hemenhemen tüm merkezlerine seya-hat etme imkaný yakaladýðýnadikkat çekerek, “Emirates’tekistandartlarý ve prosedürleri çokiyi öðrendiðime ve bizim içinçalýþabilecek kiþileri seçebilece-ðime inandýðým için insan kay-naklarýnda göreve devam etmekararý aldým. Baþvurum uygungörülünce yeni görevime baþla-dým.” diyor.

Haktanýr, Emirates’te 1 yýldýr,‘hostes iþe alým uzmaný’ olarakgörev yaptýðýný ifade ederek, ‘5yýldýzlý havayoluna 5 yýldýzlý hos-tes’ bulmak’ için çok titiz birçalýþma yürüttüklerini söylüyor.Türkiye’ye hostes alýmlarýylailgili daha önce iki kez geldiðinianlatan Haktanýr, Türk kýzlarýnýnEmirates’te hosteslik yapmakkonusunda çok istekli olduklarý-ný anlatýyor. Ýþe girmek amacýyla15 bin kiþi ilanlarýna bakmýþ, buyýl 2 binin üzerinde aday baþvu-

ruda bulunmuþ. Ece Haktanýr,eleman alýmý yapacaðý þirkette63 Türk hostesin halihazýrdaçalýþtýðý bilgisini veriyor. Türkpersonelin Dubai’de müthiþ birkenetlenme oluþturduðunu söy-lüyor. Arkadaþlýklarýn geliþtiril-mesi amacýyla çalýþanlarýn çeþitlietkinlik ve geziler düzenlediðinide belirtiyor.

Emirates’in Türkiye, Roman-ya ve Bulgaristan Müdürü BaharAhmet Birinci ise Türkiye paza-rýna olan güven nedeniyle küre-sel krizi dikkate almadan kýþdöneminde sefer sayýlarýný haf-tada 7’den 11’e çýkaracaklarýnýsöylüyor. 1987’de baþlayanÝstanbul uçuþlarýnýn baþarýlý biryükseliþ grafiði çizdiðini ifadeeden Birinci, Türk yolcularýnýdaha çok Uzak Doðu, HintOkyanusu, Avustralya ve Afrikanoktasýna uçurduklarýný dilegetiriyor. Birinci, Emirates’in ekuçuþlarýnda Ýstanbul AtatürkHava Limaný’na, businessclass’ta 42 koltuk ve ekonomi

sýnýfýnda geniþ alanlý 400 koltukkapasitesine sahip Boeing 777tipi uçakla gerçekleþtireceðinedikkat çekerek, þöyle konuþuyor:“Türkiye’de 21. yýlýný tamamla-dýðýmýz 2008’de, yüzde 87 dolu-luk oraný yakaladýk. Nisan 2007-Mart 2008 finansal yýlýndaÝstanbul’dan farklý uçuþ noktala-rýna 90 bin yolcu taþýdýk.”

Dünyanýn en büyük 20 ulus-lararasý havayolu þirketi arasýndayer alan Emirates, tümü geniþgövdeli 121 uçaðý ile aynýzamanda gökyüzünün en gençhavayolu þirketleri arasýnda yeralýyor. 2012’ye kadar filosundakiuçak sayýsýný iki katýna çýkarma-yý hedefleyen þirket, halen 61ülkede 101 noktaya uçuþ düzen-liyor. Þirket, Türkiye’ye verdiðiönemi, web sitesinin Türkçe hiz-met sunmasý için baþlattýðý çalýþ-mayla da gösterdi. Kýsa süresonra hizmete girecek Türkçeweb sitesi, yabancý havayollarýarasýnda ilk defa Emirates tara-fýndan gerçekleþtirilmiþ olacak.

M U S T A F A G Ü N

28 yaþýndaki Türk kýzý Ece Haktanýr, Emirates’in yeni hosteslerini seçiyor.

Page 31: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

SPOR

13 ARALIK 200831

Foto

: AP

Þahsî oynama Jennifer, pas ver!

Yaklaþýk bir yýl önce yine busayfalarda artýk futbolunerkek tekelinde olmaktan

çýktýðýný belirtmiþtik. Peki yaþimdiki durum nedir, bir debuna bakalým. Kadýnlar ve ayaktopunun iliþkisi artýk göz ardýedilemez durumda. FIFA veUEFA desteði, genç kadýnlarýnda yeþil sahalarda arz-ý endametmesini saðlýyor. Bununla ilgilikanýtýmýz tabii ki hazýr: FIFA 17Yaþ Altý Dünya Kupasý.

Bu sezon ilk defa düzenlenenturnuvadaki çekiþme kadýn fut-bolunun temellerinin saðlamatýldýðýnýn en büyük göstergesi.Daha önce 2002 yýlýndan baþla-mak üzere 19 ve 20 yaþ altýDünya Kupalarý görmüþtük amaartýk yapýnýn kökü çok dahaerkenden ve saðlam atýlýyor.

Tarihin ilk kadýnlar 17 YaþAltý Dünya Kupasý’na ev sahipli-ði yapan ülke Yeni Zelanda oldu.Adý üstünde bir Dünya Kupa-sý’ydý bu ve format erkek mes-lektaþlarýnýnkinden farklý deðil-di. Tam 16 takým dört gruptamücadele etti. Bu takýmlarýndünya haritasýndaki konumlarýaslýnda kadýnlar futbolundageliþmenin ne yönde olduðunusimgeliyordu. Asya’nýn turnuva-ya yollayabildiði üç ülke de tur-nuvanýn baþ altlarýndan oldukla-rýný oynadýklarý oyunlarlagösterdiler. Amerika ve Alman-ya’nýn bilinen kadýn futboluekollerinin yanýnda artýk bir deAsya ekolü koymanýn tamzamanýdýr. Afrikalýlar yolladýðýiki temsilciyle belki de 2010Dünya Kupasý öncesinde havayýteneffüs etmiþ oldular. Amerika

kýtasý 3 kuzey, 3 güney olmaküzere toplam altý ülkeyle YeniZelanda turunu baþlattý. Fakaterkeklerin tersine bu sefer gözlerkuzey temsilcilerinin perfor-manslarýndaydý. Avrupa ise fut-bolun mucidi olduðunu söyleyenÝngilizleri de alarak 4 takýmlýk birkatkýda bulundu bu þölene. Veturnuvalarýn olmazsa olmazý evsahipleri.

Gruplar: Danimarka, Kolom-biya, Kanada ve ev sahibi YeniZelanda’nýn yer aldýðý A Gru-bu’nun favorisi Kanada’ydý.Danimarka, Kolombiya beraber-liðiyle baþladý gruba. Kanadaturnuvanýn açýlýþ maçýnda evsahibinin misafirperverliðini iyikullandý ve Dünya Kupasý’na 3puanla baþladý. Sonrasýnda bul-duðu iki beraberlikle 5 puanaulaþan Kuzey Amerika temsilci-si, averajla grup liderliðini eldeeden grubun tek AvrupalýsýDanimarka’yla birlikte gruptançýkmayý baþardý.

B Grubu ise hem Almanya’yýhem de kadýn futbolunun yükse-len yýldýzý Kuzey Kore’yi barýndý-rýyordu. Bu iki favorinin yanýndaGana ve Kosta Rika grubun sür-priz yapmaya aday ülkeleriydi. Ýlkmaçlar gösterdi ki Gana sürpriziçin iyi hazýrlanmýþtý. KuzeyKore’ye çelme takmayý baþarýp birpuaný çýkartan Gana, ayný sonucuAlmanya karþýsýnda bulamayýnca,favorilerin altýnda kalmaktan kur-tulamadý. Almanya grubu yenilgi-siz 7 puanla lider tamamlarken,Kuzey Kore’ye çeyrek final için 5puan yeterli oldu.

Bütün bir turnuvaya bakýldý-ðýnda, futboluyla fark oluþturdu-

ðunu asla inkâr edemeyeceðimizJaponya, 16 takýmlý DünyaKupasý’nýn grup karþýlaþmala-rýnda 3 galibiyet elde edebilentek ülke oldu. C Grubu’ndakadýn futbolunun lokomotifiAmerika, Fransa ve Paraguaykarþýsýnda bileði bükülmeyenJaponya hem 17 gol buldu hemde 9 puan toplayýp diðer üç taký-mý ateþe attý. Paraguay’ýn dahailk grup maçýnda Fransa karþý-sýnda yaþadýðý 6-2’lik maðlubi-yet, çeyrek finale gidecek diðertakým konusunda ciddi çekiþmeyaþanmasýna neden oldu. Gru-bun kader karþýlaþmasý aynýzamanda grubun son maçýydý:Fransa-Amerika. Gol averajýnedeniyle beraberliðin Ameri-ka’ya yaradýðý karþýlaþma, 1-1’likeþitlikle tamamlanýnca C Gru-bu’nun son çeyrek final bileti dedünyanýn 1 numarasýna gitti.

D Grubu ise birinci turun ençekiþmeli dörtlüsüydü. Sonmaça kadar Güney Kore, Ýngilte-re, Nijerya çeyrek final þanslarýnýsürdürdü. Bu grubun tamamla-yýcýsý ayný zamanda belirleyicisiise erkek futboluna damgasýnývuran Brezilya’ydý. Son maçakadar puan alamayan GüneyAmerika temsilcisi, Nijerya’danbir puan alarak Güney Kore veÝngiltere’nin çeyrek finale gitme-sinin yolunu da açtý.

Çeyrek final eþleþmelerindeise en ilginç maç þüphesizJaponya-Ýngiltere mücadelesiy-di. Ýki kez öne geçen Japonya heriki devrenin son dakikalarýndayediði gollerle maçýn uzatmayagitmesine engel olamadý. Uzat-malar gol getirmeyince, penaltý-

lar Ýngiltere’nin yarý finalistolduðunu gösterdi. Böylece tur-nuvada oynadýðý oyunla þampi-yonluðun en büyük adayý olarakgösterilen Japonya, maç kaybet-meden turnuvadan elenmiþoldu. Diðer çeyrek final mücade-lelerinde Kuzey Kore Danimar-ka’yý, Almanya Kanada’yý, Ame-rika da Güney Kore’yi yenerekfinal yolunda bir adým dahaatmayý baþardýlar.

Yarý finallerde Kuzey Kore,Ýngiltere’yi rahat bir oyunla 2-1geçerken asýl ilgi ikinci yarý finalmücadelesindeydi. Kadýn futbo-lunun en önemli iki temsilcisiAmerika ve Almanya’yý karþýkarþýya getiren maçta gülen sonkadýnlar Dünya Kupasý üçüncü-sü Amerika’nýn genç nesli oldu.Finalde ise Kuzey Kore, kadýnlarfutbolunda neler yapabileceðinigösterdi ve uzatmalarda buldu-ðu golle ilk 17 Yaþ Altý KadýnlarDünya Kupasý’ný 2-1’lik sonuçlakazandý.

Turnuvaya baþtan sona bak-týðýmýzda futbolsal anlamda birkatarsis yaþandýðý muhakkak.Saf futbolun ve oyun heyecaný-nýn içimize iþlediði kadýnlar fut-bolunda yeni nesil, umutlaraumut kattý. Koreli Jon MyongHwa, Japon Mana Iwabuchi gibiyetenekleri gýptayla izledik.Kadýnlar ellerinin hamurunukramponun çamuruna karýþtýr-makla ne iyi ettiklerini bir kezdaha kanýtladýlar. Bu DünyaKupasý’ný kaçýranlar fazla üzül-meyin. Üç gün önce FIFAKadýnlar 20 Yaþ Altý DünyaKupasý baþladý. Þimdi ziyafetsýrasý onda.

Bilinen bir gerçeði altýný çizelim:“Zamane” futbolunun yýldýzlarýartýk 14-15 yaþlarýnda keþfediliyor.Onlar ünlü oldukça, üzerlerindekibeklenti baskýsý da aðýrlaþýyor.Peki durum ayak topu için bukadar ayaklar altýnda mý? Buna iti-razlar var. Bu karþý çýkýþlarýn enkuvvetlisi de kadýnlardan geliyor.

E R A Y S E P E T Ç Ý

Page 32: Zaman Hollanda

www.ortelmobile.nl

DAKİKASI

0,18*

İTİBAREN

0,15*DAİMA

NLNL 0,20*DAKİKASI

İTİBAREN

€ 7,50 KONTÜR DAHİL

9,95**

** FİYATA CEP TELEFONU DAHİL DEĞİLDİR

=