-
• • ESK~ YUGOSLAVYA'DA ISLAM KÜLTÜRÜNÜN ) YERLEŞMESiNDE
TARİKATLARlN ÖNEMİ
SIGNIFICANCE OF SUFI ORDERS IN THE ESTABLISHMENT OF ISLAMIC
CULTURE IN OLD YUGOSLA.VIA
MEHMET İBRABİMİ DR. A.Ü.D.T.C.F. SANATTARlH! ÖÖR. GÖR.
GİRİŞ A) Eski Yugoslavya'da Tarikatierin Tarih-
çesi
GtlnQmO.Ze kadar Yugoslavya'da tartkatler hakkında dedi toplu
bir araştırma yapılmamış~· Yapılan araştırmalann çogu, tarikat veya
tekkelerin son faaliyet durumlannı ve tekke şeyhlerinf tanıtınakla
yetinmişlerdir. Nitekim bir çok araştırmacının: Osmanlı
lmparatorlu-gu•nun çekirdeglntn oluşmasında, Avrupa'ya açılmasında,
İslam'ın Balkanlar'da kalıcı ola-rak yerleşmesinde aktif rol olan
tartkatl~ asıl gaye, hedef ve felsefelerini incelemeden.Wa-dece son
dönemlerde dejenerasyona ugramış şekliyle var olan tartkatierin
zlklr şekillerinden bahsetmeleri ,mensup oldugu tarikatın dahi
gerçek felsefesini tam anlamıyla kavramaktan uzak şeyhlerin
dediklertyle yetinmelert konuya ne kadar yQ.zeysel yaklaştıklannın
açık bir ffa-desidir. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki. son
dönemde bu konuyla ciddi şekilde ve dertn-ligine meşgul olan
Alexandre Popoviç'in çalışmalan1 Balkanlarda tasavvufi hareketin
gerçek manada anlaş!lrnasında genç araştırmacılara ışık tutacak
niteliktedir. Bizim Ise bu kısa çalışmamızda daha ziyade,
Balkanlarda ve bil-hassa eski Yugoslavya sınırlan dahilinde
tart-katierin ragbet gormeleri!ldeki sebeblerden, yayılış
gayelerinden, özelliklerinden. felsefele-rinden ve halk azerinde
tesirlerinden ve ganomoZcle bu tesirierin ne şekil
yansıdıgından
· söz etmege gayret sarf edecegız.
. Bilindtgı gibi her tarikatın temelinde "İslamı yaymak" ve
"insan nefsini terbiye etmek" bulunmaktadır. Bu iki temel unsura
Oneelik verme oranı tarikatiere gore degışmektedlr. Bazı
t.arikatlerde lslam'ı yaymak blrfnci derece-de önem taşırken,
bazılarında aksine insan nef-
JOURNAL OF ISLAMI C RESEARCH VOL: 6 NO: 4.
sini terbiye etmek hususunun On plana geçtigt gornlmektedir.
Tarikatlerde gorıllen bu farklı anlayışın öneml üzerinde durmak ve
elde edilen olumlu veya olumsuz sonuçlan tesbıt ederek. bu gılne
kadar gözardı edilen bazı ihtimaliere işaret etmek Istiyoruz.
Eski Yugoslavya'nın herhangi bir bolge-sinde belirli halk
kitlesi tarafından benimse-nen tarikat. bir başka bölgede kökeni
ayn olan bir başka halk kitlesi tarafından hor gori\-Ieb1liyor.
Buna biraz daha açıklık getirecek olursak, Arnavutlar tarafından
benimsenen ta-rikat, Boşnaklar, Pomaklar-Torbeşler2 ve TOrkler
arasında pek benimsenmiyor veya bunun bazen aksi de oldugu
gori\lebillyor. Yu-goslavya'da farklı milli kökeniere sahip bu halk
1opluluklann tartkatleri seçmelerlnde, Oneeden sahip olduklan
kOltOrel birikim, orr. ·adet ve ge-leneklerin Onemli OlçOde etki
ettikleri gOri\1-mekte~lr. Bu saydıgımız milli degerierin
Bal-kanlar'da ve bilhassa Yugoslavya'da İslam'ın yayılmasında ve
yerleşmesinde ne derece Onemli rol aldıklannı son ~amanlarda
yapılan ilmi çalışmalar da açık şekilde ortaya çıkarmıştır.
BOtOn tarikatıerin temelinde Allah'a ulaşma ve yaktaşma
felsefesi bulunmaktadır. Ancak. bu tek hedefe ulaşmak için farklı
me-
lporovtç, A.: L 'ts lam Balkanlque-"Les "musulman du Sud-est
eurropeen la per1ocle post· ottornan, ostcuropa lnstttut,
Ber-lln-1986 .. , Popovlç, A.: -Vclnsten, G,: Lcs ordres mystiqucs
dans L'islam, -"Lcs ordres mysUques musulmans du sud- est eurpecn
dıınS la perlode post-ottomane" (s. 83-99), Paris -1986 .. Popovtç,
A.; "Lcs musulmans du sud-est europecn dans la perlode
post-ottomane" journal Aslatlque, CCI..XIII/3-4, Paris, 1975, (s.
317-360). 2roRBEŞ-POMAK: Halk arasında lslaml~tl kabul edip
Make-donca ve Bulgarca. konuşan halk toplulugwıa verllen addır.
Devlet tarafından Ise resmi olarak "Makedon veya Bulgar
MılslOmai:ılan" olarak adlandınlmaktadır. Buna karşılık Pomak ve
Tor:beşlerln ço~ kendilerini TOrk olarak blsseıinektcdlrler.
-
1
' 1 ı . ı ı ' o i
ı
i
!. i
1
ı 1 1
ı
ESKI YUGOSLAVYA'DA ISLAM KÜLTÜRÜNÜN YERLEŞMESINDE TARIKATLARlN
ÖNEMl
todlara başvurduklan görülmektedir. Nitekim, Allah'a giden
yollar varlıklann sayısı kadar çoktur3 denilmektedir. Bu yaygın
olan deyimi, Kur'an'da; AUah'a varmak için vesilelere saıılın4
ayetlyle aniatılmak istenen hususun bir başka ifadesi ol~ak görmek
mümkündür.
İnsanların yaratılışlannda kilinatın sım olarak her ferd
birbirirıden farklı bir mizaca, düşünceye, duyguya ve şekile sahip
olarak yaratılmıştır. İnsan şahsiyetinde kudret ve yaratıcılık
derinleşip engirıleştlkçe, bir ferdin ötekilerden farklılığı da
fazlalaşır. Her birimizin bağımsız bir alem olduğumuz fık.ri
kendimizde nasıl olur. 5 Ancak bunun kadar gerçek olan bir diğer
husus ta insanın sosyal bir varlık olduğu gerçeğidir. Diğer bir
deyişle, insanı toplum dışı bir varlık olarak görmek veya düşünmek
mümkün değUdir. İnsan kendi fikir. duygu ve düşüncesinin toplumun
diğer fertleri tarafından paylaşılmasını ve benimsenmesini de
ister. O halde insan şahsiyetinin farkına varmak, hem de birliğin
tadını çıkarmak ıhtlyacını hisset-mektedir.6
Buraya kadar yaptığımız izahatlarla sergi-lerneye çalıştığımız
bu inceliği çok iyi kavrayan tasavvuf ehli, tarikatler aracılığıyla
bir yandan ferdin müstakil dünyasına (personalite, indivi-dualite),
bir yandan da insanın sosyal varlık yapısındaki birlik ve
beraberlik ünitesine halk kitlelerini peşine talanayı
başarmışlardır. Buna göre tarikat. şeriat (lslam1 hukuku)'nun
gösterdiği hedefe varmak için bir vesUe veya takib edilen yol,
kişisel karaktere göre de bir va-ziyet veya tutumdur7 • Bundan
dolayı şeriat (İslam hukuku) tek olmasına rağmen tarikatler
·çoktur. ----- _ ...... --- -- .. - .. --
Tarikatıerin takib ettikleri metod8 , zikir usulleri9, siyasi
(politik) tavırlanl0 açısından bir takım sınıflandırinalara tabi
tutulduğu da görülmektedir. Fakat tarikatleriri
sınıflandırılmasında temel ölçü olarak Bir tek AUah'a, Hz.
Muhammed'in peygamberligine ve Kur'an-t Kerirrtin AUa.h'm kitabı
olduguna inanılması hu-susları alınmaktadır. Bu üç esası temel alan
ta-rikatlar ehli kıble (ehli sünnet) olarak kabul edi-lirken. bunu
dışında kalanlar ise batini (ehli sünnet dışı) tarikatlar olarak
görülmektedirıı.
Tarikatlerde görülen bu farklılıklara rağmen ehli kıble ve
batini ayrımı yapmadan bü-tün tarikat hizmetlerinin iki noktada
yoğuntaştığını söyleyebiliriz. Birincisi, lslam'ı yaymak ve ferdin
(insanın) nefsani ve ruhani eğitiı;nini sağlamak. Bu. iki unsurdan
birincisinin asli.
ikincisininde vasıta unsuru olduğu görülmekte-dir.
Tarikatıerin asli hedef olarak seçtikleri islamı yayma hususunda
oldukça başarı ka-zandıkları, bilhassa son zamanlarda yapılan
araştırmalarla ortaya konmuş durumdadır. Daha doğrusu bunların
başarısında. İslam'ı karşı tarafa tebliğ etme noktasında, savaş ve
kılıç yerine gönüle hitabı tercih etmelerinin önemli bir etken
olduğu gözlenmektedir.
Tarikat mensuplan lslam'ı benimsetmek ve sevdirrnek için g11zel
konuşma, g11zel davranış ve örnek yaşayış gibi her türlü
meziyetlerini azami bir şekilde ön plana çı.karmışlardır12 .
Bunların ikna yoluyla kabul ertirdikleri lslam. kılıçtan ve
vergiden kaçma gibi usullere dayalı suni dav-ranışlan aşarak samimi
inanç şeklinde kendini göstermiştir1 3. Balkanlar'da İslam'ın kısa
za-manda benimsenmesinde tarikat mensup-lannın ·onemli ölçüde
etkili oldugu inkar edile-mez bir gerçektir. Ne var ki, başlangıçta
tarikatler. Osmanlı devletinin Balka.nlar'a yerleşmesinde olumlu
yönden hizmet etinişken, daha sonraki dönemlerde ise bazı
tarikatler onun çöküşünü hızlandırmada rol almışlardırl4. Nitekim
bunlardan biri Bektaşi tarikatıdır. On-dokuzuncu yl1z yılda
Osmanlılar'ın hasta olduğu bir dönemde ortaya çıkan otorite
boşluğundan istifade ederek bir takım isyanlara, suikastiere ve
tertipiere öncülük ettikleri bilinmektedir15. Son zamanlarda ise
tarikatlan yücelten "ilmi"
3Hadfs (Hz. Muhammed'in sözü ve !şi) oldugu söylenmekte-dir.
Bunun yanında tasavvuf ehlinin yaygın olarak kullandığı. bir
dcylı:ndir.
4coraxı, 5/3, Suudi Arabistan Krallığı. basım ev!, Medine 1987.
5Harntdullah, Muhammed,: Initiatiım a l'lslam. Paris-
1970, Ss. 67). -6öztılrk.Yaşar Nurl;-T~fon Ruhu ve Tarikatler,
Sidre
yayıncılık.lstaobul-1988, (s. 104). · 1 Amold, T. W., lntışan
Islam Tarihi. (Tercılme, A. Y. Ocak).
1ürk Tarihi Kunımu Basım ev!, lstaobul-1971, (s. 86). Srankatler
Izledikleri metodlara göre üçe aynlmaktadır:
Tarik-i Ahyar, Tarik-I Ebrar, Tarik-ı Şuttar. Bu esasa
dayana-rak "Ruhani" ve "Nefsani" olmak üzere de ikiye aynidıklan
bi-linmektedir. •
9Tarikatler zikir usullerine göre: Kıyaın-! (zlkirlerinl ayakta
yapanlar), Kuud-1 (oturarak z1k1r yapanlar), Haf-ı (ztldrlerini
gizli yapanlar), Cerh-t (zikirlerinl sesli yapanlar) diye dörde
aynlmaktadır.
ıOpoiJtık esasa dayanan sınıflandırma da Ise: Ortodoks (Ehli
sünnet Içi) ve Heterodoks (Ehli sünnet dışı) olarak aynlmaktadır. .
llöztı:ırk, Y. N.:, Tasavvıifun.RuJıu. s. 107. 12sarkan, Ömer
Lutfi: "Istila Devrinde Kolonizatör Türk Devrişleri ve Zav!yeler"
(s. 279-353), Vakıflar Dergisi. Sayı II, Ank.ara-1964. 13osmanlı
idare sisteminde, Islamı kabul edenler "öşüı:". kabul etmeyenler
Ise "cl.zye" vergısıue tabldirlcr. · 14öztürk, Y. N.:
''Yugoslavya'da Tasavvufi Hayat ve Tekkeler" (s. 223-238), 1ürkiye
Yazarlar Birliği Yıllığı. Ankara-1986. 15Barkan. ö. ı.. s. 186.
ISLAMi ARAŞTIRMALAR ClLT: 6. SAYI: 4
-
MEHMET IBRAHIMİ
degerlerin·yerine, hayalleri Qlsleri On plana. ge-çirerek ve
gerçelilik dOnyası bir tarafa bırakılarak her şeye keramet
anlayışıyla açıklamaya çalışmhlan, tarikatların gerHemesine ve
yozlaşmasına sebep olmuştur.
B) Yugosİavya'da Tarikat Hareketleri ve İslamın Yayılması
Osmanlılar'ın BaUsıan.lar'a yerleşmesinde tekkelerin ve tarikat
şeyhlerinin Ostlenmiş ol-dukları görevler ve yaptıklan
faaliyetlerin önemi ve derinllgi bilhassa son zamanlarda yapılan
araştırmalarla gl1n ışıgına çıkmaktadır.
Osmanlı fetlhlerinln. Balkanlar'daki OneO-leri ve ilk mimarlan
tarikat şeyhleri olmuştur. TOrk İslam tarihi bakımından büyük önem
taşıyan Balkanlar'ın fethinde çok dikkat çekici olan bir nokta
vardır ki o da şudur: Balkanlar, Osmanlı ordusunun gelip askeri
açıdan feth et-mesinden çok daha önce tarikat akıncılan tarafından
bir anlamda feth edilmiş, · diger bir deyişle Osmanlı buraya
geldiginde yerli halkın psikolojik olarak bu fethe hazır hale
getiril-digini, son derece elverişli bir ortamla karşılaştıgını
söyleyeblliriz16. Balkanlar'da TOrk - İslam adına bir gonoı fethi
gerçekleştirenlerin başında özelllkle Bektaşi'lerin Onemli rol
oynadıgını giinüm'Clzde dahi yol kavşaklannda.yQzlerce Bektaşi
tekkesinin varlıgını k
-
1
\
ESKJ YUGOSLAVYA'DA ISLAM KÜL'IÜRÜNÜN YERLEŞMESINDE TARIKATIARlN
ÖNEMl
köklü bir şekilde yerleşmesini sadece buraya kadar
bahsettigirniz tarika~erin faaliyetlerine baglamak. dogru degildir.
Balkanlar'da Os-manhlarla birlikte İslam'ın yayılmasında tari-kat
şeyhlerinin öneml oldugu kadar, burada 9. ve 10. asırda Orta
Asya'dan göç etmiş Peçenek, Kıpçak. Kuman, Avar ve Vardorlot gibi
Türk boy-lannın halen kaybetmediklerl, örf. adet ve gele-neklerin
katkılanda oldugu görüşü yaygındır25. Çünkü, aynı milli degeriere
baglı birbirinden ha-bersiZ iki kardeş topluluğun karşılaşmasında
ortaya çıkabilecek bir çok sorunun halli kolayca mo.mkCın
olabil.mJştir.
1 O~ 14. yı1zyıla kadar Balkanlar'da Slav ak.ınlarına. maruz
kalan bu Türk boylan büyük ölçüde llsanlarını kaybetmJşler26, fakat
eski örf adet ve geleneklerini devam ettirmişlerı:Ur27.
Onların bu şekilde örf, adet ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı
kalmalan onların kolayca Os-manlı idaresini ve İslam dinini
benimserneleri-ne yol açmışhr. Nitekim özellikle Boşnak ve
Po-maklar'ın lslam'ı kabul etme hususu bu sebeb-Iere
bağlanmaktadır28.
Yugoslavya'da İslam'ın yayılması hadise-sinde bu yukarda
saydıgınuz iki görüşün yanında üçüncü bir görüşe de yer verildiği
görülmek-tedir. Nitekim bu görüşe göre; 13-14. yüz yılda eski
Yugoslavya topraklannın büyük bir bölü-münde hakimlyetini
sa.rda.ren BiZans'ın zayıflamış olmasıyla ortaya çıkan otorite
boşlugu, toplumda kargaşa, yolsuzluk ve bir çok anarşi olaylarının
yaşanmasına seb~b olmuştur29• Bu kargaşa ve anarşi döneroJnde
Slavların baskı ve yagmalarına maruz kalan Arnavutlar, qsmanlıyı
bir kurtarıcı olarak göımüşlerdir.
Ni~~ b~.:J_ı ı.ısu~. Arnavutlar'ın Osm~!!'ya yaklaşmasına ve
Osmanlı İdaresi'ni benimse-rnelerine ves.ile olmuştur.
Arnavutlar'ın lslfuni-yeti kabul _etmelerinin bu şekilde olduğu
kanaatı yaygıncJ.ır'30.
II. YUGOSLAVYA'DA OSMANLI DÖNEMİNDE TARİKATLARıN FAALİYET
DURUMU
Osmanlı İmparatorlugu'nun batıya dogru fetihlerinde gazilerle
birlikte tarikat şeyhlerinin katıldığını, yol kavşaklarında. !Joş
ve tenha ara-zilerde tekke ve zaYiyelerini kurarak, kısa za-manda
bu bölgeleri dini, sosyal, kültür merkezi haline getirdiklerini
söylemiştik. Görünüşte sa-dece bir dini kuruluş gibi sanılan
tekkelerin, aslında yöre halkının sosyal ve külta.rel
ih-tiyaçlarını karşılayan bir kurum olarak ta faa-liyet yaptıklan
görülmektedir31 • Osmanlı döne-minde tarikatierin dini, sosyal,
sanat ve egitim alanlarındaki çok yönlü faaliyetlerini ayrı
nok-talar halinde izah etmeye çalışacağız. ·
A. Tarikatıerin dini .faaliyetleri Buraya kadar yaptığımız .
iZahatlardan ko-
layca anlaşıldıgı gıbı tarlkatler, İslamiyet'in yerli halk
tarafından benimsenmesinde önemli rol oynamıştır. Çoğu tarikat şeyh
ve dervişlerinin tekkeye gelen yol camiden geçer prensibi-ne bağlı
kaldıklan görülmektedir. Nitekim Yu-goslavya'da bütün tekke
yapılarında semahane-nin yanında meseldin bulunması, bu biraz önce
ifade ettiğimiz prensibe bağlı kaldıklarını gös-termektedtr32.
Yugoslavya'da tekke mimarisini incele-diğiınizde, Bektaşi
tekkeleri dahil içinde mescidi bulunmayan bir tekke mimarisine
rastlan-mamıştJr33. Osmanlı'nın en uç köşelerine kadar teşkilatını
götürmeyi başarmış olan tarikatler, insanın ruhani ve nefsani
degerierine önem ve-rerek, İslam'ın çevre halkı tarafından kolayca
kabul edilmesine vesile olmuştur . . Dini, rengi, ırkı ve düşüncesi
ne olursa olsun, ınsan denilen varlıgı layikiyle sevmek, hakkına
saygı göster-mek hata ve kusurlarını hoşgörmek tekkenln en başta
gelen gayelerinden biri olmuştur. İslam'ın ınsanlara karşı olan
sevgi bağının en açık şeklini tarikatlerde görüyoruz.
Nitekim, Kalkandelen (Tetova) Harabati baba Bektaşi tekkesi
külliyesinin (kompleksi-nin) mescid kapısı üstünde yazılı "Bektaşi
nefe-si"nde bunun güzel bir örneğini görmek müm-kündfır'34.
Nefes'In transkıipslyonu:
Talib isen ey üm ml erenlerln gelinanına
Olmanadane mükartn gerçeğin gel yanına
Can kulağını aç ve mOkemmel olanı dinle
Yapbğı.n hayır dualan cihan sultanı kabul buyursun
Günümüz-1ürkçesiyle:
Ey cahil, e~er dervişlerln bilgisine ulaşmak Istersen Onlara
(cahtllere) yataO olma gerçeğe doğru yaklaş Kaib kulağını aç ve
mükemmel olanı dinle
Yapbğı.n hayır dualan yarabem (Sultanm) kabul etsin
2&rruhelka. Ciro; "Joş o testamentu gosta radina 1 o
patarenl· m,a'' (s. 363-382). Glasnlk Zemaljskog Muzeja u Sarajevo,
br. XXV, Sa.rajevo-19ı3., Oklç, T.; "BirTeokld. s. 332.
26r:randzıç. M.; s. 18. 27ok!ç, T.; ''San Saltuk. s. 51. 28RadJç,
A.; "Naşl Thrcl" (s. 7-8), Novl Behar, XIII/19-22, Sara·
jevo-194{). 29f>aı.ıkruşeva,.G·Tomovsk! K.; "Les Tekkes. s. 22.
30ı.aıaJ, P.; "Feja dhe gjul;a Shqtptare, (s. 105-ı23), Studlme
Hlstorike, nu. 39, Tirane-1969. 31 Hasluck, F. W.; . s. 885.
32Jbrahiml. Mehmet; "Kalkandelen (Tetovo)'de Haralıatı Baba (Sersem
Ali Baba) Bektaşi Tekkest, (s. 42-56), Milli Kültür. sayı 46,
Ankara-1985. · 33lbrahlmi, M.; "Prilog kon teketo kako kulturno
prosvetna lnstltuclja vo zapad.na Makedonlja", (s. 87-98), Blgorski
Nauçnl Soblri, Xl, Zbornlk, Tctovo-1991. 341brthbnl, M.;
''PıilogKon. s. 89.
iSLAMI ARAŞilRMALAR ClLT: 6, SAYI: 4.
-
MEHMET IBRAHlMi
Yukardaki Nefesin ilk dörtlüğünden kolayca anlaşılacağı ÜZere;
tekkeleriiı cehalete şiddetle karşı çıktıklan gerçeğe ve
mükemmeliyete ulaşmanın · sadece ilim ve ırfan lle olabileceği,
Allah'a karşı yapılacak her çeşit duanın ancak bu şekild~ kabul
olacağı fıkri herkese tavsiye edllmektedir. · Tarikat şeyhleri
halkın ilgisini çekebUrnek
için, tekketerde belirli gÜnlerde herkese açık va-ziyette
merasimler ve eğlenceler düzenlemişlerdfr35. Bu merasimler
esnasında herkese parasız yemek dağıtıldığı ve ikramlarda
bulunulduğu bi-linmektedu-36. ·
- B) 'İ'arikatleriıi . Sosyal ve -E!H:iin Alanmdaki
Faaliyetleri
Tekkeler h,alk arasında dini yapılar olarak tanınmasına rağmen
sosyal alanda faaliyet gösteren kurumlar olarak da bilinmektedir.
NI-tekim, tekke komplekslerinde, semahane (zikir yapılan yer)nin
türbeiıln yanında aş evinin, mi-safir hanenin, konak yerlerinin,
yiyeceklerin depo edildiği yerlerin ve hayvanları barındırmak üzere
ahırların bulunuşu, tekkelerin dini yapılar kadar aynı zamanda
sosyal yapı özellikleri taşıdıklarını da göstermektedir. Tekkelerin
bu çok yönlü faaliyetlerini günümüzde en iyi şekilde aksettiren
Kalkandelen (Tetova) HarJ.>ati baba Bektaşi tekkesi lle
Struga'da Zeynelfllii-din Halveti Tekkesi sayılmaktadır. Bu iki
tekke-de geçtiğimiz yüzyıl. herkese günde bir defaya mahsus olmak
-azere yemek dağıtıldığı söylen-mektedf:r37.
Bu gelenek Yugoslavya'da diğer tarikatiere aıt tekkeJerde bayram
günleri, Ramazan ve aşure aylannda din, dil ırk farlq_ göz~~eksizin
arzu eden herkese 1ftar sofralan kurulduğu ve aşurenin dağıtıldığı
bilinmektedir38• Günümüz-de bazı tekketerde Ramazan aylarında
aşurenin dağıtılması eski geleneğin hala .devam ettiğini
göstermektedir: Belirll köy ve kasabalarda halk kendileri arasında
bir sıra koyarak tekkeye · iftar götorme geleneğini devam
ettirmektedirler. Tek-keye göti'lrOlen bu lftar yemeğinden sadece ·
tekke hizmetinde bulunanlar, kasaba veya köy-de misafir olanlar
faydalanabilirler.
Tekkelerin bu gibi sosyal hizmetleri yanında, yolda kalmış,
fakir ve kimsesizlere de kapısını açık tuttuğu, bunlara tekke
şeyhleri tarafından meziyetlerine (becerilerine) göre görev
verildiği bilinmektedır39. Nitekim tekke-terde buna bağlı olarak
çeşltıı zanaat ve sanat faaliyetlerine de yer verilmiştir. Tekkeler
aynı zamanda,· ölüm hastalığına yakalanan, rilhl. bunalım geçiren
ve çaresiZlik içinde kalan kim-
JOURNAL OF ISlAMI C RESEARCH VOL: 6 NO: 4 ,
selerin derdine derman arayan hayır kuruluşları gibi de faaliyet
göstermişlerdir.
Tekkelerin din, dil, ırk farkı gözetmeksizin herkesin derdine
çareler araması, farklı din mensuplan tarafından da ziyaret
edilmesine ve ilgiyle izlenUmesine de vesile olmuştur.
Osmanlı döneminde Yugoslavya'daki mev-cut tekketerde eğitim
alanına büyük ölçüde önem verildiği görülmektedir. Tekkelerde
kala-balık sayıda derviş ve mürillerin bulunması be-lirli bir
tasawuf eğitimine tabi tutulduklarını göstermektedir4°. Nitekim
tekke kütüphanele-rinde zengin bir kitap kataloğunun bulunması bu
düşüncemizi doğrulayıcı niteliktedir. Tekke
_ kütüphanelerinde tasavvufi eserlerin yanında, tefsır. }ladis,
edebiyat, coğrafya, tarih ve hatta astroloji kitabiarının dahi
bulunması. ilmin her çeşidine önem verdiklerini hatırlatmaktadır.
Fakat buna rağmen, tekkelerde sıralı bir eğitimin yapıldığından söz
etmek imkansızdır. Sadece Asitane statüsünde olan tekketerde sıralı
bir eğitimden söz etmek mümkündür. Bektaşi tekkelerinde görev yapan
şeyhlerin büyük bir ihtimalle Dimetoka (Yunanistan) Bektaşi
Asitanesinde41 , Halvetı tekkelerinde görev yapanların ise Prizren
Halveti Asitanesin-de, diğer tarikatıere ait tekke şeyhlerinin ise
İstanbul, Konya ve Bursa asitanelerinde eğitim gördükleri
kaynakların verdiği bilgiler . arasındadır42.
C- Tarikatierin Kültür ve Sanat Alanlanndaki Faaliyetleri
Osmanlı döneminde Yugoslavya'da tekkele-rin kültür ve sanat
merkezi olarak faaliyet gösterdiklerini. günümÜZde en bariZ bir
şekilde aksettiren Kalkandelen (Tetova) Harabati Baba Bektaşi
tekkesi. Üsküp (Skopje) Rifayi tekkesi Prizren Halvetl tekkesi ve
Struga Zeynel Abidin Halvetl tekkesi sayılmaktadır. Bütün bu
tekke-lerde tarikat felsefelerini ifade eden şiirlerin değişik yazı
çeşitleriyle (Sülüs, Nesih, Talik) yazılmış olması gelişmiş bir
edebiyat ve hat sanatının var olduğunu göster:mektedir.
35ı-Jafız, Nlmetullah; "'Yugoslavya"da Bektaşi Tekkeleı1" (s.
57-66), Çevren. IV /11, Pı1ştlne - 1976. 36f>elllmışeva. G. •
Tomovskl, K.; "'Les Tekes. s. 206. 370y, Aydın; "Kalkandelen'de
Harabatl Baba Tekkesf' (s. 18-29), Çevren 8/4, Prlştine-1980.
38Pallknışeva, G,-Tomovski, K; Les Tekes. p. 208. 39Kara, Mustafa:
Tekkeler ve Zavtyeler, Dergah yayınlan, lstanbul-1980 (s. 126).
40-rrtfunovskl, J. F.; "O tekljama u donjem sltvu Bregalntce" (s.
255-258) Prtlozfza Orlentalnu Fllozollju. nu. 12-13, 1962-1963,
Sarajevo-1965. 41oklç, Tayyfu: ''BirTenkld. s. 231. 42Elezovlç,
Gl!şa: "'Derv1şkl Redovi Muslimanski Tekije u Skoplju•• (s. 9-19),
GlasnJk Stara Srblja. Skopje-1925.
-
;
~
\ !
i ı .
;
i ı !
1 l l 1
ESK! YUGOSLAVYA'DA lsı..AM KÜLTÜRÜNÜN YERLEŞMESINDE TARIKATIARlN
ÖNEMl
Özellikle Harabatl Bektaşi tekkesinin duvar yozeylerinden
Bektaşi nefeslerinin, panolar içinde yer alan yazılış şekli,
edebiyat ve hat sanatının en güzel örneklerini teşkil etmel~tedir.
Turabi43 gibi meşhur Bektaşi şairlerinin "Nefes"leri bulunması ilgi
çekicidir. Tekke yapılarının inşa tarihleri rakamlarla değil ebcet
hesabıyla verilmiş olması, Bektaşllerin şiirde ne kadar usta
olduklarını göstermektedir.
Bazı tekketerde süsleme ve resim sanatına da önem verildiği
görGlGr. Ahşap, alçı ve taş üzerine işlenen bitkisel motifler ve
geometrik figGrlerden tekke şeyhlerinin ince ruhlu bir şahsiyete
sahip oldukları anlaşılmaktadır. Bunun yanında tekkelerde duvar
resimlerine rastlanması, resim sanatına da verilen önemi
hatırlatmaktadır.
Yugoslavya'da hemen hemen botan Mevlevi tekkelerinde ve bazı
Bektaşi ve Rlfayi tekkele- · rinde dahi musiki aletlerine
rastlanmış olması gelişmiş bir musikl sanatının varlığını işaret
et-mektedir.
Tekkelerin bu çok yönlü faaliyetlerine cevap verecek bir tekke
mimarisinin ·de kendi-liğinden geldiğini söyleyebiliriz. Tekke
killllyesi içindeki yapılar bazen geUşlgOzel. bazen de sis-tematık
bir programa tabi tutularak inşa edil-mişlerdir44. Nitekim,
Harabati Baba Bektaşi tekkesi içindeki yapıların dini ve sosyal
amaçlı olmak ilZere ·fki bölümde inşa edildiğini ve dini yapıların
ganeyde, sosyal yapılarında kuzeyde oluşu, bu iki hedefe yönelik
belirli bir plan ve programa göre inşa edildiklerini
göstermek-tedir.
Sonuç olarak tekkelerin. o dönemde vennlş olduklan bu çok yönlü
hizmet ve faaliyetlerin gGnümilzde - bir-çok:-kuruluş··tarafından
-ancak karşılanabildiğini söylemek gerekir.
lll. ESKİ YUGOSLAVYA'DA GÜNÜMÜZE KAllAR MEVCUT TARiKATLER VE
TEKKELER
Eski Yugoslavya sınırlan dahilinde tarikat, tekke ve 4u;avvufi
hayatın belki de en hareketli olduğu kısımlar Bosna-Hersek,
Makedonya ve Kosova bölgelert sayılmaktadır. Bu bölgelerde
tarikatierin yayılış ve yerleşme hadiseslilin te-melinde burada var
olan milli unsur ve karakter-lerin önemli tesirleri görillGr.
Örneğin, bilhassa Arnavutlar tarafından benimsenen Bektaşi
tari-katı, istisnalan dışında Boşnaklaı_-, TOrkler ve Pomaklar
arasında hor görulmüştGr. Buna karşılık Boşnaklar tarafından rağbet
gören Mevlevi, Halveti, Kadiri ve Nakşibendl tartkatleri Arnavutlar
arasında pek rağbet görmemiştir.
TOrkler ve Pomaklar arasında bilhassa Halveti, Rifai ve
Nakşibendi tartkatleri daha yaygındır.
Tarikatierin milli unsur ve karektere göre bu dağılını şeklinin
tesadüfi olmadığı kanatin-deyiz. Bu halk topluluklarının
tarikatleri seçmelerinde milli değerler, örf. adet ve gelenek gibi
kOltür birikimleri önemli derecede rol oynamışlardır45. Aynı
zamanda bu halk toplu-luklarının Osmanlı idare sistemininde
üstlen-dikleri görevlerin de, .tarikat seçmelerine tesir ettiği
görOlmüştür. Tarikatierin milli ve kültar birikimlerine göre
dağılım şeklini daha iyi an-layabilmek için, Osmanlı'dan önce
Yugosla-vya'da hangi değerlerinin bulunduğu, siyasi ve sosyal
hayatın ne durumda oldu~unu iyi bilmek gerekir. Yoksa bu değerleri
göz öniiİıde bulun-durmadığımiZ taktirde tartkatierin farklı
millet-ler arasındaki dağılımı hakkında yapacağımız tespitler pek
isabetli olmayabilir.
Arnavutların bOyilk çoğunluğu Bektaşi tari-katini ve· bu tarikat
aracılığıyla İslami b'eniıfısemlş olmaları, onların Osmanlılar
döneminde, Bektaşi tarikatinin bir uzantısı olan "yeniçeri"
mües~esinde aktif rol almış olmalarıyla açıklanabillr46. Bunun
yanında uzun zaman Slav akıniarına maruz kalan Arnavutlar'ın
Os-manlı'yı bir kurtarıcı olarak görmeleri İslamı da kitleler
halinde kabul etmelerine vesile olmuştur47•
Buna karşılık Boşnaklar'ın ise; Mevlevi ve Halveli tartkatının
hakim olduğu Osmanlı saray çevresiyle yakın Ilişki içinde olmaları.
bunların daha ziyade Mevlevi ve Halvetl tarikatlerini seçmele.rtne
sebep olmuştur. Boşnaklar'ın os.: manlı idaresinde bu üst görevlere
getlrllmelert gerek savaş kablliyetlertnden ve fiziki
yaratılışlarının..ıJygıı_ı:Lg!Llm~lild~n. __ gereks~_Qsmanlıya
karşı sadakatianndan kaynaklanmaktadır48.
TOrkler'in büyük bir kısmının Halveti tari:-katına ragbet
göstermesi, TOrk insanının anla-yış ve geleneğine Halveli
tarikatının yakın oluşu ve Osmanlı padişahlannıh çoğunun Halveti
ta-rlkatında olmasıyla izah edilebilir. TOrkler arasında Bektaşi
tarikatına karşı tavır alanların bulunmasının, Bektaşi şeyhi Balım
Sultan ile başlayan Osmanlı-Bektaşi çekişmesinden kay-
43Ergun, Saadettın Nuzhet: Bektaşi Şairleri, Devlet Matbaası,
Istanbul 1930, s. 37. . 44Jbrahlml, M.: 'Harabat1 Baba Tekke ve
Tetovo", El·Hatil,ls-lamskt Kulturen 1 lnfonnativen Vesnlk, god. 3,
br. 13, Mart-1990, Skopje (s. 7). 45Jiafiz. N:: Yugoslavya'da. s.
59. 46öxtüıit, Y. N.; YugoslavyadaTasavuığl. s . 235. 47Hafiz, N.;
''Yugoslavya'da Mevlevt Tekkelerl" (s. 173-178), Mevlana ve Yaşama
Seuıncı, Konya Thrlzm Derneği Yayını, Ankara-1978. 48Ayverdt,
Ekrem, Hakkı: Avrupa'da Osmanlı Mimari Eserle-ri, ctlt 3, kitap 3,
Fetih Yayınlan, lstanbul-1981 (s. 108).
IsLAMi ARAŞTIRMAIM ClLT: 6, SAYI: 4
-
MEHMET IBRAHI.Mf
naklandıgı kanaatındeyiz. Gt1nt1m0Zde 1ür~er arasında Bektaşi
tartkatı ve hatta Bektaşi men-sublan dahi hor görülmektedir.
Eski Yugoslavya'da tarikatierin cografi bOlgelere göre d_agılımı
biraz önce bahsettiğimiz milli unsurların yerleşim bölgelerine göre
fark-Wık göstermektedir. Bosna-Hersek'te, Boşnaklar'ın yaşadıgı
bölgede Mevlevi, Nakşibendi ve Halveti tarikatinin yaygın oldugu
görülmek-tedir. Dolayısıyla bu bölgede inşa edilen tekke-lerin
çogunlugu bu tarikatıere aittir. çogun-lukta Arnavutlar'ın ve
Türkler'in ycişadıgı Koso-va bölgesinde Bektaşi ve Halveti
tarikatlerinin Ticani, Sa' di, Sinani ve Hayati şubelerine ait
tek-keler yaygındır. Türkler'in, AmavuWınn ve Po-maklar'ın yaşadıgı
Makedonya bölgesinde ise; Halvetl tarikatinin Hayati kolu, Bektaşi
ve Rifayi tarikatledyaygın bir şekilde bulunmaktadır.
Osmanlı döneminde eski Yugoslavya top-raklannda yayılan ve
faaliyet gösteren tarikat ve tekkelerin sayısı hakkında kesin bir
bilgiye sahip degUiz. Evkaf kayıtlarından, vak:tlyelerden. tekke
yapılannın kalıntılarından Müslt1manla-nn yaşadıgı hemen hemen her
köy ve kasahada bir tekkenin var oldugu anlaşılmaktadır Bugün ise
Yugoslavya'da 144 adet tekkenin faaliyet göstermest49, zengin bir
tasavvufi hayatın bura-da var oldugunu göstermektedir. · ·
Yaptıguruz inceleme sonucu faaliyetl~ne devam eden tartkatierin
sayısı sadece sekizdir. Bazı araştırınacılar tse Sa'dl, Sinani,
Ticani gibi Halvetl tarikatinin şubelerini bir başka tarıkatmış
gibi düşündüklerinden tarikat sayısını ll olarak vermektedirler50,
Kanaatlmizce bu tespit dogruyu yansıtmamaktadır. Tarikatler g~r~k
Qspıan4 döne~d-~. _(18_8~~ 1 ŞJ_2) __ g~ç~k Krallık
Yugoslavyası'nda (1918-1941) gerekse Komunist dönemi
Yugoslavya'sında (1945-1990r yaşayan Boşnak, Arnavut. 1ürk ve
Pomaklan, hatta tslamiyetl kabul eden Çingeneleri siyasi, sosyal,
kültürel bakımdan etkisi altında tutmuşlardır. Mt1slt1man halkın
üzerinde günümOzde dahi tesirleri hissedilen tarikatler arasında;
Bektaşi, Halvetl (Sa'dl, Sinan!, Ticani, Hayati), · Rlfai, Mevlevi,
Nakşibendl, Kadiri ve Melam.t tarıkatlerini sayabiliriz. Fakat,
faaliyet yönünden daha aktif ve belirli bir kalabalık halk
kitlesini peşinden sürükleyen tarikatler arasında Bektaşi, Rifayt,
Halvetl ve Nakşibendl tarikatle-rini gösterebiliriz. ·
1- Bektaşi Tarikatı Osmanlı siyaset tarihine damgasını vuran
ana kuruluşlardan biri Bektaşi tarikatıdır. Os-manlı
troparatorlugu'nun kuruluş, yükseliş ve düşüş dönemlerinde Bektaşi
tarikatının aktif rol
JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 6 NO: 4 .
255
aldığını. Yeniçert Ocağı'nın da Bektaşller'in fikri ve ürünü
oldugunu yukanda söylemiştik. Os-manlı'nın ilk dönemlerinde,
Yugoslavya'da diger tarikatıere göre halkın büyük çoğunluğunun
Bektaşi tarikatına mensup olduğu görül-mektedir. Başlangıçta,
Bektaşi tarikatına gösterilen bu yakın alaka, bu bölgelerde İslami
hareketin ilk olarak Bektaşi misyonerleriyle başlatılmasından
kaynaklanmaktadır. Bunun yanında diğer bir görüşte; Yeniçeri
ocağına alınan gençlerin çogunun bu bölgelerden seçil-mesi.
Yeniçeri müessesesinin ise Bektaşi tari-katının bir uzantısı
olması, Bektaşi tarikatının tercih edilmesine vesile olmuştur5ı.
Her iki
.görüşü savunanların ortaklaşa kabul ettikleri husus:. 18.
yüzyıl sonuna kadar Yugoslavya'da bilhassa Makedonya ve Kosova
bölgesinde halkın büyük çogunlugunun Bektaşi tarikatına mensup
oldugu ftkridir. Evkaf kayıtlan ve tarihi belgeler fizerine yapılan
araştırmalar. hemen hemen her köy ve kasahada bir Bektaşi
tekkesi-nin gösterilmesi, biraz önce bahsettiğimiz görüşleri
doğrülamaktadır. 19. yüzyılın sonuna kadar Makedonya ve Kosova
bölgesinde Bektaşi tekkelerinin Dimetoka (Yunanistan) Bektaşi
asitanesine baglı olarak faaliyet yaptıkları bi-linmektedJ.r52.
Bektaşi tarikatının ikinci Piri olarak tanınan Balıın Sultan
(Öl. 1516) ile baş gösteren Osmanlı-Bektaşi sürtüşmesi. II. Sultan
Mahmut (Öl. 1745)'un Yeniçeri ocagını kapatması ve Bektaşi
tarikatını yasaklaması ile, silahlı çatışmalara dönüşmılştor53. 18.
yüzyıldan sonra Osmanlı tmparatorlugu'nun zayıflamaya yaz tutması,
bu bölgelerd~ devlet otoritesinin baş göstermesine sebeb olmuştur.
Bunu fırsat bilen bazı bölge idareetleri Osmanlı devletiyle Bektaşi
anlaşmazlıgını köıilkleyerek Bektaşi tekkelerini kendi siyasi ve
şahsi amaçlan dogrultusunda yönlendirmeye çalışmışlardır. Bu gibi
hadisele-rin en güzel ömegini Kalkandelen Harabati Baba Bektaşi
tekkesinde görmekteyiz. Zamanın Kalkandelen idarecisi Recep Paşa -
bey'in kendi
· siyasi emelleri için Harabali baba tekkesini bir askert üst
olarak kullandıgı bilinmektedir. Kal-kandelen'de Osmanlı devletine
karşı Recep Paşa ile başlayan Isyan hareketleri; Oftlu
Abdurrah-4S.yugoslavya Islami Tarikat ve Dervişler Birliği"
başkanlıguu ve aynı zamanda Pr!zreo Rlfal Tekkesı şeyhliğini yapan
Ce-mali Efendi'nin bize sunmuş olduğu kayıtlardan tesbit
edil-miştir.
50Popovlç, A.: "Les ordes mystlques mu~ulmans du sud·est
evropeen dans la peı1ode post-ottoman" (s. 63-95), Popovlç
A-Vensteln, G; Les Ord es Mlstlques Dans L'lslam, Parts-1986.
51HasJuek. F. W.; . s. 86. 52Morina, lrfan: '1
-
' \ • 1
! i . 1
1
1
1
256 ESKİ YUGOSLAVYA'DA IsLAM KÜLTÜRÜN'ÜN YERLEŞMESINDE
TARIKATURIN ÖNEMl
man Paşa -Bey- (Öl. 1838) döneminde de devam etmlştiı-54. Bu ve
benzeri Bektaşi Tek.kelerl'nln düzenledikleri isyanların daha
ziyade batı Ma-kedonya, Kosova ve Arnavutluk'ta başgöstermesi
bilhassa dikkat çekicidir. Osmanlı'nın Bal-kanlar'daki son
dönemlerinde Arnavutların Os-manlı 'ya karşı başlattıkları
Isyanlarda Bektaşi tekkelerinin parmagı oldugu fikri yaygındırss.
Nitekim, 19. yQzyılın sonlarına dogru Bektaşi ta-rikatına mensup
olanların büyük bir çogunlu-gunun Arnavut asıllı oldugu
söylenmektedir56. Bu dönemde Bektaşi tekkelerlnln ünlversel
anlayıştan belirli bir milli kisveye büründüklerl görOlınektedir.
Bu gibi hadtseler, Bektaşi tari-katının Arnavutlar dışında bir çok
taraftarını kaybetmesine vesile olmuştur.
19. Yüzyılda Makedonya ve Kosovcı. bölge-lerinde siyasi ve
sosyal alanda halkı büyük ölçüde yönlendiren Harabati Baba Tekkesi,
20. yüzyılda halktan gereken destegi görmeyince halk üzerinde eski
otoritesini yitirmiş, zamanla şeyh ve dervişlerin 1920 yılında
tek.keyi terket-meleriyle faaliyeti son bulmuştur. Tekke 1968'de
onarılarak turistik amaçlar için kullanılmaya başlanmıştır. Devlet
tarafından 1949-1950 yılları arasında kamulaştınlan vakıf
mallarının
son zamanlarda çıkan yeni bir kanunla asıl sa-hiplerine iade
edilmesi söz konusudur. En kısa zamanda tekkenln eski faaliyetine
dönecegını zannediyoruz. Bektaşi tekkelerlnın kapanma-larmdaki
sebeb, Bektaşi şeyhlerinin ilmi ger-çeklerden ve halkın
diniihtiyaçlarına cevap ver-mekten uzak olduklarından
kaynaklanmclktadır.
Osmanlılar'ın 1912 yılında· eski.~YÜgoslavya topraklaruu terk
etmesiyle burada yaşamını:t devam eden Müslümanlarda Bektaşi
tarikatına karşı ragbetin azal~gmı görmekteyiz. Çogu Bektaşi
iekkesinln Nakşibendi veya Halveti ta-rikatine dönüştOrOlmesı57 bu
görOşümüzO dog-rulayıcı niteliktedir.
Krallık dönemi Yugoslavyası'nda (1918-1941) Bektaşi tekkeleri
halk üzerindeki tesirini kaybetmeye devam etmiş ve bir _çok
telQtenin şeyhler tarafından terkedilmesiyle harabeye dönmüşlerdir.
Bektaşi tekkelerin! ayakta tuta-bilecek maddi gücü temin edemeyen
şeyh ve dervlşlertn yaşadıkları evlerinde faaliyetlerine devam
ettikleri bilinmektedir.
Komünist dönemi Yugoslavyası'nda (1943-1990) Bektaşi
tekkelerinin etki alanı daha da daralmaya devam etmiştir. Bu
dön~mde Bektaşi tekkeleri Arnavutlar arasında da büyük ölçüde
destegini kaybetmiş, buna karşılık Çingeneler arasmda ragmet
görmeye başlamıştır.
Günüm}l.Zde Yugoslavya'da faaliyetine de-vam eden Bektaşi
tarikatlarından Dzakovica, Üsküp (Skopje) Pirtepe'ye baglı Kanatlar
köyü tekkelerin! sayabilirtz. Üsküp'teki Bektaşi tek-kesinin burada
yaşayan Çingeneler (Romlar) tarafından faaliyeti devam
ettirilmektedir. Çin-geneler'in sembolü baline gelen bu tek.ke,
diger iki Bektaşi tekkesine nazaran daha fazla men-subu bulundugunu
ve daha aktif bir rol oynadıgını söyleyebiliriz. Nitekim bu tekkede
Çingeneler'in siyasi ve kültürel faaliyetlerini yürüttügü
bilinmektedir.
Dzakovica'daki Bektaşi tekkesinde belirli günlerde zikirln devam
etugı. ancak halk arasında gereken ilginin gösterilmedigi
bilin-mektedir. Son yıllarda Kosova İslam Birliği Meşihatınm bu
bölgelerde başlattıgı yogun faa-liyetler sonucu, birçok Bektaşi
tarikatı mensu-bunun tekkeyi terk edip cami ile yakın alaka
kill1Dasına sebep olmuştur.
Pirlepe'ye baglı Kanatlar köyündeki Bek-taşi tekkesl, son şeybin
1988 yılında ölmesiyle kapanmış durumdadır. Bu tekkenin sadece
be-lirli günlerde açıldıgı (aşure ayında), diger za-manlarda ise
kapalı oldugu söylenmektedir.
Son dönemlerde halen Bektaşi tarikatını küçük görme ve alaycı
gözle bakn}a badisesi vardır. Bundan dolayı Bektaşi tartkatı
mensup-lannın dahi Bektaşi mensubu olduklarını halk arasmda
gtzlediklerl görülmektedir. Bunun se-bebi de, halk arasmda Bektaşi
tarıkatının Alevi~ ligin bir uzantısı oldugu-flkrtdir ki, bu da
Bek-taşllerin diğer Müslümanlar arasında dışlanmasıria vesile
olmuştur.
2. Halvetl Tartkatı Halvetl tarlkatı, adını .kurucusu Ebu
Abdul-
lah Siracuddin Ömer B. Ekmelüddin El-Halveti (Öl. 1349) den
almaktadır.
Yugoslavya'da Halveti tarikatuun diğer tari-katlara nazaran halk
üzerinde etkisi daha fazla görülmektedir. Tekkeler üzerine
yaptığımız in-celemeler burada en hakim tarikatın Halvetilik
olduğunu gös:termiştır: Esasen Bektaşi tari-katının ardından
Yugoslavya'da en büyük hiz-metleri Halveti ve Rifai tarikatlerinin
verdıgı bi-linmektedir. Halveti tekkelerinln Yugoslavya'nın
54Has}uck, F. W.; • s. 56. 65Pa1Jlauşeva, 0.-Tomovski .• K; "Les
Tekes . s. 208. 56ıiasıuclto F. W.; • s. 51. 57Paltknışeva,
0.-Tomovskl; ''Les Tekes . s. 206.
ISLAMI ARAŞTIRMALAR ClLT: 6, SAYI: 4
-
MEHMET IBRAHIMi
her bölgesinde ve her halk kitlesinde tar;:Utar bulması, bu
tarikatın ne kadar yaygın olduğunu göstermektedir. Yugoslavya'da
Halveli tari-katınıiı Sa'di Ticani, Hayati ve Sinani kollannın
(şubelerinin) rağbet gördüğü anlaşılmaktacJ.ır58.
Halvetilik Yugoslavya'da farklı zümreleri te-siri altına
alabilme özelliğini gösteren ender ta-rikatlardan biri
sayılmı:ıktadır.
Halveti tarikatının Yugoslavya'da yerleşmesinin, tarikatın
ikinci piri Seyid Yahya Şirvani (Öl. 1457) döneminde olduğu
söylenmekte-du-59. GünümOZde Yugoslavya'da 27 Halveli tari-katına
mensup tekkenin faaliyetine devam ettiği bilinmektedir. Bu
söylediğiİniz tekke sayısı Hai-veti tarikatının değişik şubelerine
aittfr. Bu tek-kelerden 10'u Sa'di, 9'u Hayati, 6'sı Ticani ve 3'ü
Sinani gibi Halveti şubelerinden sayılmaktactı:rBO.
Halveli tarikatına ait bu şubelerin bölgelere göre dağılımı.
şöyledir: Hayati koluna ait tekke-lerin çoğu Batı Makedonya ve
Kosova bölgesin-de bulunmaktadır. Bu şubelere ait tekketerden gerek
faaliyetleriyle gerek . mimarisiyle en önemli olarak gördüğümüz
Ohri "Zeynel Abidin Tekkesi"dir. Ohri'nin merkezinde külliye
(komp-leks) halinde olan bu tekke geniş bir alanı kap-samaktadır.
Külliye içinde cami, Semahane türbe, misafirhane, şadırvan ve
derviş evl gibi yapılar bulunmaktadır. -~
Tekkede belirli günlerde yapılan zikir ayin-leri halk arasında
ve hatta yabancı turistler tarafından ilgiyle izlendiği ve gençleri
kendi safina çekmeyi başardığı ve yeni yeni üyelere sahip olduğu
gözlenmektedir.
Hayati kolunun ikinci önemli tekkelerinden biri Struga Halveli
tekkesi sayılınaktadır. · Bu teıikeöiiide - lıhyük . hıi-
·caılıiıiida ·faaliyetine-devam ettiği görülür. Tekkede. niescid,
semaha-ne, türbe ve misafir odası bulunmaktadır. Tek-kede belirli
günlerde tassawufi. sohbetler ve Zi-kirler yapılmakta, halk
tarafından da ilgiyle izlenmektedir. Kırçova (Kiçevo)'çla Halveli
tari-katının Hayati koluna bağlı olan tekke, belirli aralarla
faaliyetine devam etmektedir. Halk üzerine etkisi biraz önce
saydığımız Ohri ve Struga tekkelerinden daha azdır. Kırçova
tekke-sinde Uginç olan husus semahanenin yazlık ve kışlık
bölümlerinin olmasıdır. Yaz mevsimlerin-de yapılan Zikirler, tekke
avlusunda şadırvan etrafında sedirlerle çevrili ve ahşap çıtalarla
örtülü semahanede yapılmaktadır. Rodoviş'te Hayati koluna bağlı bir
tekkenin olduğu ancak maddi imkansızlıklardan tekkenin
onarılamadığı ve zikirlerin şeyhin evinde yapıldığı
söylen-mektedir. Makedonya'da Hayati koluna bağlı tekkeler merkezi,
Kırçova'daki şeyhe bağlı ola-
JOURNAL OF ISLAMI C RESEARCH VOL: 6 NO: 4
· .. -·· . .
rak faaliyetine devam etmektedir. Ticani koluna ait Halveli
tekkeleri ise daha
ziyade Kosova ve Doğu Makedonya'da yaygındır. Kosova bölgesinde,
Prizren, Dzakoviça ve Mamuşa'da faaliyetlerine devam eden Ticani
ko-luna ait Halveli tekkeleri. Makedonya'daki tek-kelerden daha
aktif durumdadırlar.
Halveli tarikatının Sinani koluna ait tekke-ler Prizren ve
Dzakoviça'da bulunmaktadır. Si-nani kolunun şeyh silsilesi, Halveli
şeyhi Yusuf Sümbül Sinani'ye (Öl. 1529) bağlanmaktactıı-61.
Halveli tarikatının Sa'di koluna ait tekkeler de Bosna-Hersek ve
Kosova bölgelerinde daha yaygındır. Sarayova'da "İskender Paşa
Tekkesi", Bjelina'da "Şeyh Seyfına Tekkesi", Prizren'de "Sa'd(
Tekkeleri" bunların en gozel örneklerini teşkil etmektedir.
Halveli tarikatının da toplu olarak yapılan zikirlerine "devran"
denilmektedir.
Halveli tarikatının yukarda saydığımız şubeleri bir felsefeyi ve
aynı manayı ifade et-mektedirler. Farklı isimlerde adiandıniması da
tekkenin kurucusu olan şeyhin isminden kay-naklanmaktadır. Halveli
tarikatının şubelerini farklı bir tarikatmış gibi göstermek bizce
yanlıştır. Nitekim bazı araştırmacılar bu hatayı bilerek veya
bilmeyerek tekrarlaclık1arı görülür.
3 . Rifai Tarikatı. Rifai tarikatının en eski tasavvuf kuru-
luşlarından biri olduğu ve kurucusunun Ahmet Rifayi·(öl. 1182)
olduğu söylenmektedir62.
Rifai taİikatı, eski Yugoslavya'da bilha.Ssa Makedonya ve Kosova
bölgesinde yaygındır. 1939 yılında sadece Makedonya'da
Kalkande-len, Üsküp, lştip, Manastır (Bitola), Köprülü (Veles),
Kumanova ve Ohri'de 9 Rifai tekkesinin varlığından
bahsedilınektedir63. GünümÜZde ise faal durumda olan Rifayi
tekketerinin sayısı sa-dece beştir. Bunlardan ikisi Makedonya'da
üçü-de Kosova'da bulunmaktadır. Makedonya'da faaliyetine devam eden
Rifayi tekketerinin ba-şında "Şeyh Mehmet tsrnail Efendi
Tekkesi''yle "Radoviç Tekkesi"ni sayabiliriz. Kosova'da bulu-nan
Rifai tekkeleri, Prizren, Orahovac ve lpek (Peç)'teki tekkelerdir.
Bosna-Hersek'te ise sade-
58Gölpınarlı, A.; Tftrkiye'de Mezhepler ve Tarikatlar.
lstanbul-1969, (s. 138).
59Öztürk, Y. N.; 'Yugoslavya"da Tasavvufi . s. 234.
60ı-r..afız, N.; 'Yugoslavya' da Mevlevi .s. ı 76.
6ıpaJ1kruşeva, G.; ''Deıvişkiot red Halveli vo Makedonija" (s.
105-119), Zborn!k na Ştlpskiot Nareden Muzey, br. ı. Ştlp-1959.
62Boşkov, V.- lshak, F.; ''Rlfaiskoto Tekke ve Skopje" (s. ı 79·
191), Glasnlk na tnstltutot za naclonaina istoıija. br. 2, kn. ı .
Skopje-1958. 63Popoviç, A.; ''Les ordes mystique . s. 79.
-
' \ \ 1. 1
i.
258 ESK! YUGOSLAVYA'DA ISLAM KÜLTÜRÜNÜN YERLEŞMESINDE TARII
-
MEHMET IBRAHIMi
IV. YUGOSLAVYA'DA TARİKAT VE TEK-KELERiN ORGANizASYON ŞEKLİ
Osmanlı döneminde, tarikat ve tek.keler "Meşihat-ı Celile-i
İslamiye" veya devletin dini ve şeri hükümlerini yerine getiren
resmi en yüksek kuruluşa baglı olarak faaliyetlerine devam
etmişlerdir. Bu dönemde tarikat ve tek.kelerde kendilerine mahsus
bir teşkilatıanmadan bah-setmek mümkün değildir.
Osmanlılann 1912'de Yugoslavya'dan çe-kilmesi karşısında, burada
yaşarnalanna devam eden Müslümanlarda yeniden teşkilatıanma
ih-tiyacı başgöstermiştir.
·Avusturya-Macaristan idaresi altında yaşayan Bosna-Hersek
Müslümanlarının, 24.01. 1882 tarihinde özel bir beyanatla İslami
teşkilatlarını kurmalarına müsade edilmiştir. Müslümaniann
oluşturduklan bu dini teşkilat reis ve dört meclis üyesinden
ibarettir73. Tekke ve tarikatıann bu İslami teşkilatın içinde
faa-liyetlerine devam ettikleri bilinmektedir.
Makedonya, Kosova ve Sancak bölgesinde yaşayan Müslümanların
durumu, 14.03.1914 ta-rihinde Sırhistan-Türkiye banş anlaşmasıyla
belirlenmiştir. Bu anlaşmaya göre merkezi Niş'te olan bir
"Başmüftüliik"ün olmasına karar verilmiştir74. Krallık dönemi
Yugoslavy~iıJ.Oda (1918-1941) Müslümanların teşkilaUanm~ı bu
"Başmılftülük" statüsünde devam etmiş, ancak merkez Niş'ten
Belgrad'a taşınmıştır. 1924 yılına kadar dini konularda başmüftü,
İstanbul'daki hilafete (Halife-Şeyhül 1slam)'a baglı olarak karar
verme imkanına sahiptir. 1924 yılında Türkiye'de hilafet ortadan
kalkınca bu-rada yaşayan Müslümanların yeniden teşkilatıanmasına
ihtiyaç duyulmuştur75. 1930'da Yugoslavya Krallık anayasasının 64.
maddesin-de, "Başmüftüliik" yerine "YugoslaVya İslam Birligi."
adını alması Ongörülmüştur76.
Krallık dönemi Yugoslavyası'nda tarikat ve tekkelerin resmi bir
kanuna göre faaliyet yap-madıgı görülmektedir. Devletin tarikat ve
tekke-· leri İslam teşkilatının içinde degerlendirdıgı
bi-linmektedir. Bu dönemde tekkelerin tarikat içinde
değerlendirildi~i bilinmektedir. Bu dö-nemde tekkeler. tarikat
şeyhlerinin şahsi gay-retleriyle faaliyetine devam etmişlerdir.
Tekke-ler, devlet tarafından resmi bir yapıya sahip
degildirler77.
Komünist dönemi Yugoslavyası (1943-1990) anayasasında 1952
yılına kadar tarikat ve tekkelerin faaliyetlerini belirtecek bir
madde bulunmamaktadır78. Tarikat ve tekkeler lslam
JOURNAL OF ISI.AMIC RESEARCH VOL: 6 NO: 4
· .. - ..-. ~-
259
teşkilatma ait bir birim olarak görülmektedir. 1952 yılında, ilk
olarak sadece Bosna-Hersek bölgesinde tarikat ve tekkelerin
faaliyetleri ya-saklanır. Bosna-Hersek dışındaki bölgelerde
ta-rikat ve tekke faaliyetleri kanunen yasak olmasına ragmen,
tekkelerin yinede gayri kanu-ni olarak faaliyetlerine devam ettigi
bilinmekte-dir.
Makedonya, Kosova ve Sancak bölgesinde ise tekkelerin
faaliyetlerini resmi lolacak bir ka-nunun olmadığı, gelişi güzel
olarak faaliyetleri-ne devam ettikleri görülmektedtr79.
Tarikat ve tekkelerin kendileri arasında kurduklan bir
organiZasyona ilk olarak 1970 yılında rastlıyoruz. Bu tarihte
Yugoslavya tari-kat ve tekke dervişleri ortaklaşa olarak yapıklan
ilk toplantıda Yugoslavya Islami Tari-kat DerviŞleri Federasyonu
(Union des Ordes De Dervisches Islamique En Yugoslavie)'nu
kurdu-lar80. Bu organizasyon bütün mevcut tarikat, şeyh ve
tekkeleri bir çatı altında toplamayı he-defiemiştir. Aradan 2 yıl
geçmeden 197 4 yılında bu teşkilat genişletilerek ''Yugoslavya
İslami Ta-rikat ve Dervişler Birliği" (Comunaute des Ordes de
Dervisches lslamique En Yugoslavie) adıyla faaliyetine devam
etmişfuBl. Tarikat ve tekkele-rin bir organizasyon altında
toplanmalan, faa-liyetlerine belirli bir hareketlilik ve canlılık
ka-zandırdı. Nitekim, 1978 yılında müstakil olarak "Hu" adında
kendi bültenlerini çıkarmaya başladılar82.
Yugoslavya'da son dönemlerde yaşanan de-mokratik hareketlerden
sonra Müslümaniann daha önce sahip oldukları lslami teşkilatlannda
bazı değişiklikler yapılması ihtiyacı görül-miiş, ~Ş}90 yılında
Yugoslavya lslam Birliği Riya-setl'nin çalışma programını
belirleyecek yeni
73Hadziç, O. N.: "Borba Muslimana za verska i
val.\lfsko-marifetslm autonomiju, Bosna·Hercegovina u
Austroungars-kom upravom, (s. 56-101), GecaKoo, Belgrad-1938.
74Karçiç, F.: Poçetokot i obllh.\l\lanjeto na sovremeoata
Musll-manska vjerska admiolstraclja vo Jugoslovenskite zemji,
El-Hilallslamsld h'Ulturen informativen vesnık. god. 4, br. 22.
Ok-tomvti-Neoemvri-1991 , Skopje, (s. 7). 75Popoviç, A.: L~slam
Balkanlque s. 316. 76şukriç, N.: "lslamska Zaeclolca u Bosnl ı
Hercegovini oakoo oslobodzeoJa" (s. 153-168), Islam ı Muslimani u B
i H, Saraje-vo-1977. 77segoviç. M.: "Organizacija lslamske vjerske
zaednice u Kral-Jevinl Jugoslavijı" (s. 375-387). arhlv za pravne ı
druştvene oau.ke, god, XXlll, ko. XXVU, Br. 5, Belgrad-1933.
78Begoviç, M.: lbid . s. 378. 79SUajdziç, K; Proho, 1: et ex •...
"La Couınmunaute lslarnique en Yougoslavie, Documents
Nord-Afr1caJns, Etude sociales Nord-Africaoes, (Tradu!L, J. V.de
PemUie) 16.06.1952 ~Şulaiç, N.: . s. 159. 81KPopoviç, A.: • s. 83.
82Popovıç, A.; . s. 83.
-
' \ 1 ı
! l i . ı
i.
1
ı
1 1
ESK! YUGOSLAVYA'DA ISLAM KÜLTÜRÜNÜN YERLEŞMESINDE TARIKATLARlN
ÖNEMl
bir anayasa hazırlanmıştır. Hazırlanan bu yeni anayasa taslağı
orada yaşayan müslümanların oluşturduğu kamuoyu yoklamasından sonra
yürürlüğe girdi. Tarikat ve tekkelerin oluşturdukları
organiZasyonda. bu yeni anayasanın kapsamı içinde tutulmuştur. Buna
göre; Yugos-lavya İslam Birliği Meclisinde, Meşihat ve Müftülük
meclislerinde ve bütün çalışma organ-larında tarikat ve tekke
mensuplarının da üyeleri olması şartı konulmuştw-83. Tekkelerde
görev yapan görevliler de, İslam Birliği Riyaseti kadrosunda
s·ayılıp, maaşlannı bu kuruluştan almaktadırlar84•
V. DEGERLENDİRME - Osmarılı'ların Balkanlar'da ilk yerleşme
döneminde tarikatierin önemli roller üstlen-diklerinl. Osmanlı
döneminde de din, dil, ırk farkı gözetmeksizin halka dini, sosyal
ve kültürel hizmetlerde bulunduklarını daha önceki bölümlerde
söylemiştik. Buraya kadar yaptığımız açıklamalardan kolayca
anlaşıldığı üzere Yugoslavya'da gelişmiş bir ta:savvufi hayatın
olduğu görülmektedir.
- Osmanlıların 1912 yılında Balkanları terketmesiyle, burada
yaşamlarını sürdüren müslümarıların dlni ihtiyaçlarına tarikat ve
tek-keler tarafından cevap verilmeye çalışılmıştır.
- B~gün "yugoslavya'da tasavvufi hayatı ayakta tutan ve yürüten
Bektaşi tarikatı dışındaki tartkatlardır. En yayglllltolan
tarikat-lar arasında sırasıyla Halvetl, Rifai, Kaderi ve Nakşibendi
tarikatlarını sayabiliriz. Makedonya ve Kosova bölgesinde Halveti,
Kaderi ve Rifayi
. tarikatlan baş sıralarda yer alırken, buna karşılık
Bosna-Hersek'te-ise Nakşibendi ve Hal-veti tartkatı ön sıralarda
bulunmaktadır. Gerçek . anlamda tasavvufl hayatın ve anlayışın
Besna-Hersek'teki tekkelerde olduğunu söyleyebiliriz.
- Kosova ve Makedonya'daki tekkelerde, şeyhliğin babadan oğula
sUsile olarak geçmesi usfilü. tarikat şeyhlerindeki kalitenin
düşmesine sebep olmuştur. Tarikatlerde "Şeyhliğin evla-
diyelik oluşu" tekke şeyhlerinin ehliyetli eller ye-rine, miras
sahiplerine geçmesine sebep olmuş ve bu gelenek korkunç bir seviye
düşüklüğüne yol açmıştır. Makedonya ve Kosova bölge-lerinde tekke
muhitlerinde gelenek daha yaygın bir şekilde görülmektedir. Buna
karşılık Bosna-Hersek'te tarikat şeyhinde aranan vasıflarda, bilgi
birinci derecede önemlidir. Buna göre Ma-kedonya ve Kosova'da tekke
şeyhlerinin çok olmasına rağmen, kaliteli bir tasavvuf şeyhine
rastlamak zordur. Bosna-Hersek'te ise durum tamamen farklıdır.
Tekke şeyhlerinin sayısı az olmasına rağmen kaliteli tarikat
şeyhlerine rastlamak mümkündür. Hatta. Fakültede pro-fesör olarak
çalışan bazı tarikat şeyhlerinin de olduğu bilinmektedir.
Geçen yıl. Makedonya İslam Birliği Meşihatı adına Makedonya
bölgesinde tekke şeyhlerinin icazetleri konusunda, bizzat yaptığım
in-celemede, sadece Makedonya'da 60 tane şeyhin olduğu ortaya
çıktı. Bu tekke şeyhlerinin çoğu. İslami ve tasavvufi bilgiler
bakımından son de-rece yetersiz seviyede sayılmaktadırlar. Tekke
şeyhleri içinde okuma-yazma bilmeyenler, namaz sürelerini layıkıyla
okuyamıyanlar ta-savvufi ve tartkat konusunda en iptldayi
bilgiler-den habersiz olanlar çoktur.
- Kosova bölgesinde ise 55 tekkeniD faa-liyet gördüğünü ve bu
tekkelere bağlı 60 bin dervişin veya müridin olduğu bilgilerimiz
arasındadır.
Tek.ke ve dervişler kabarık bir sayıya sahip olmasına rağmen,
halkın genç ve entelektüel ke-simi üzerine tesiri azdır .
Sonuç olarak Makedonya ve Kosova bölgesilide 'lıa.J..k
taı-afuı.Cia.n-·tru-ikaf ve-tekkeTere · rağbetln gün geçtikçe
azaldığı görülmektedir. Buna karşılık Bosna-Hersek'te tarikat ve
tekke-lere genç nesiller arasında rağbet artmaktadır.
83Hafiz. N.; Yugoslavya'da Mevlevi . s. ı 76. 84•'Ustav Rijaseta
lslaınske Zajednlce u Jugslaviju" Sarejevo· 1990.
ISLAMI ARAŞTIRMALAR CİLT: 6. SAYI: 4
Button68: Button69: Button70: Button3: