20 MAKALE EGE M‹MARLIK EKİM 2015 Kemeraltı’nda Yeme-İçme ve Eğlence Kültürünün Tarihsel / Mekânsal Yansımaları ÇEŞİTLİ TİCARET VE ZANAAT UNSURLARIYLA BİRLİKTE RENK, KOKU, LEZZET VE YEME-İÇME, EĞLENCE İŞLEVLERİNİ DE BARINDIRAN İNSAN HAREKETLİLİĞİ, TARİHİ BOYUNCA KEMERALTI’NIN RUHUNU OLUŞTURMUŞTUR Emel Kayın zun mesafe kervan ticaretinin İzmir’e yönlendiği 17. yüzyıldan itibaren ticaret merkezi olarak gelişen Kemeraltı, geleneksel dokusu ve yaşantısıyla bir kültürel miras mekânıdır. Çeşitli ticaret ve zanaat unsurlarıyla birlikte renk, koku, lezzet ve yeme-içme, eğlence işlevlerini de barındıran insan hareketliliği, tarihi boyunca Kemeraltı’nın ruhunu oluşturmuştur. Bu makale, Kemeraltı’ndaki yeme-içme ve eğlence kültürünün tarihsel/mekânsal yansımalarını, sokak örgütlenmesi, kahve, lokanta, pastane, gazino, meyhane gibi kullanımlar üzerinden örnekleyerek bu yöndeki gelişimden kesitler sunacaktır. Kemeraltı Geleneksel Ticaret Dokusunun Tarihsel Gelişimi ve Karakteristikleri Bayraklı’da konumlandığı yarımadadaki M.Ö. 3000’lere dayanan tarihi kazılarla aydınlatılan Smyrna, M.Ö. 1050’lerde Hellas’tan Aiol ve Ionlar’ın göç etmesinin ardından M.Ö. 7. yüzyılda Akdeniz ticaretinde söz sahibi olmuş ve M.Ö.4. yüzyılda olası bir nüfus patlaması yüzünden Pagos Dağı (Kadifekale) eteklerine göç etmiştir (Akurgal, 1989). Kadifekale’den limana uzanan surlarla korunan kentte kıyısında bir kalenin bulunduğu iç liman, ticaret ve güvenlik açısından stratejik bir noktadır. Limanda, 11. ve 14. yüzyıllar arasında Bizanslılar, Türk Beylikleri ve Latinler arasında savaşlar ve el değiştirmeler yaşanmıştır. 13. yüzyılda İzmir’de yerleşme ve ticaret yapma hakkı verilen Cenevizliler’in liman çevresinde, konut, işyeri, hamam, kilise, fırın gibi yapılar edindikleri, benzer bir anlaşmanın Venedikliler’e de uygulandığı görülür (Arıkan, 1992) 15. yüzyılda Osmanlı yönetimi başlamış; İzmir, Batı Anadolu ürünlerinin dağıtım merkezi olması ve 17. yüzyılda uzun mesafe ticaretinin İzmir limanına yönlenmesi nedeniyle, ciddi bir gelişme sürecine girmiştir (Baykara, 1974; Goffman, 1990). İç liman kıyısında konumlanan Kemeraltı Çarşısı da, kentin geleneksel ticaret merkezini oluşturmuştur. 17. ve 18. yüzyıllarda, Levant’ın zengin ticaret merkezlerinden olan İzmir, Asya ile Avrupa arasındaki malların ambarıydı (Tavernier, 1677; Tournefort, 1717). Kentteki hanların sayısını Aktepe “ 76”, Müller-Wiener “180”, Ersoy “101” olarak bildirir (Aktepe, 1971; Ersoy, 1991; Müller- Wiener, 1980/1981). Denizli-Aydın- Selçuk yönünden gelen kervanlar İkiçeşmelik yolundan, Balıkesir- Akhisar-Manisa yönünden gelenler ise Kemer’deki Kervan Köprüsü’nden geçerek Kemeraltı’na varmaktaydılar. Bugünkü Anafartalar Caddesi iç limanın rıhtımını oluşturmakta; benzer tür zanaat ve ticaret aynı sokakta ya da handa konumlanmaktaydı. 18. yüzyıldan itibaren iç liman dolmuştur. (Chandler, 1971). Dolan liman alanı üzerinde genişleyen Kemeraltı Çarşısı, yay biçimindeki dar sokaklar, meydanlar, çıkmazlar, geçitler, meydanları tanımlayan camiler, sebiller, avlulu hanlar, batar katlı küçük dükkânlarla kimlik bulan geleneksel bir dokuya sahiptir. 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyıl başında, bölgede yeni Belediye binası, U ÜSTTE Osmanlı döneminde Kemeraltı Çarşısı’ndan bir görünüm (İzmir Kartpostalları, 2003) SAĞ ÜSTTE Bir kahve iç mekânı (İzmir Kartpostalları, 2003)
6
Embed
Kemeraltı’nda Yeme-İçme ve Eğlence Kültürünün …egemimarlik.org/91/20-25.pdf20 MAKALE EGE M‹MARLIK EKİM 2015 Kemeraltı’nda Yeme-İçme ve Eğlence Kültürünün Tarihsel
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
20
MAKALE
EGE M‹MARLIK EKİM 2015
Kemeraltı’nda Yeme-İçme ve
Eğlence Kültürünün Tarihsel / Mekânsal
Yansımaları
ÇEŞİTLİ TİCARET VE ZANAAT UNSURLARIYLA BİRLİKTE RENK, KOKU, LEZZET VE YEME-İÇME, EĞLENCE İŞLEVLERİNİ DE BARINDIRAN İNSAN HAREKETLİLİĞİ, TARİHİ BOYUNCA KEMERALTI’NIN RUHUNU OLUŞTURMUŞTUREmel Kayın
zun mesafe kervan ticaretinin
İzmir’e yönlendiği 17. yüzyıldan
itibaren ticaret merkezi
olarak gelişen Kemeraltı,
geleneksel dokusu ve yaşantısıyla
bir kültürel miras mekânıdır. Çeşitli
ticaret ve zanaat unsurlarıyla birlikte
renk, koku, lezzet ve yeme-içme,
eğlence işlevlerini de barındıran
insan hareketliliği, tarihi boyunca
Kemeraltı’nın ruhunu oluşturmuştur. Bu
makale, Kemeraltı’ndaki yeme-içme ve
eğlence kültürünün tarihsel/mekânsal
yansımalarını, sokak örgütlenmesi,
kahve, lokanta, pastane, gazino,
meyhane gibi kullanımlar üzerinden
örnekleyerek bu yöndeki gelişimden
kesitler sunacaktır.
Kemeraltı Geleneksel Ticaret Dokusunun Tarihsel Gelişimi ve Karakteristikleri Bayraklı’da konumlandığı yarımadadaki
M.Ö. 3000’lere dayanan tarihi kazılarla
aydınlatılan Smyrna, M.Ö. 1050’lerde
Hellas’tan Aiol ve Ionlar’ın göç
etmesinin ardından M.Ö. 7. yüzyılda
Akdeniz ticaretinde söz sahibi olmuş
ve M.Ö.4. yüzyılda olası bir nüfus
patlaması yüzünden Pagos Dağı
(Kadifekale) eteklerine göç etmiştir
(Akurgal, 1989). Kadifekale’den
limana uzanan surlarla korunan kentte
kıyısında bir kalenin bulunduğu iç
liman, ticaret ve güvenlik açısından
stratejik bir noktadır. Limanda, 11. ve
14. yüzyıllar arasında Bizanslılar, Türk
Beylikleri ve Latinler arasında savaşlar
ve el değiştirmeler yaşanmıştır. 13.
yüzyılda İzmir’de yerleşme ve ticaret
yapma hakkı verilen Cenevizliler’in
liman çevresinde, konut, işyeri, hamam,
kilise, fırın gibi yapılar edindikleri,
benzer bir anlaşmanın Venedikliler’e
de uygulandığı görülür (Arıkan,
1992) 15. yüzyılda Osmanlı yönetimi
başlamış; İzmir, Batı Anadolu
ürünlerinin dağıtım merkezi olması ve
17. yüzyılda uzun mesafe ticaretinin
İzmir limanına yönlenmesi nedeniyle,
ciddi bir gelişme sürecine girmiştir
(Baykara, 1974; Goffman, 1990). İç
liman kıyısında konumlanan Kemeraltı
Çarşısı da, kentin geleneksel ticaret
merkezini oluşturmuştur.
17. ve 18. yüzyıllarda, Levant’ın
zengin ticaret merkezlerinden olan
İzmir, Asya ile Avrupa arasındaki
malların ambarıydı (Tavernier, 1677;
Tournefort, 1717). Kentteki hanların
sayısını Aktepe “ 76”, Müller-Wiener
“180”, Ersoy “101” olarak bildirir
(Aktepe, 1971; Ersoy, 1991; Müller-
Wiener, 1980/1981). Denizli-Aydın-
Selçuk yönünden gelen kervanlar
İkiçeşmelik yolundan, Balıkesir-
Akhisar-Manisa yönünden gelenler
ise Kemer’deki Kervan Köprüsü’nden
geçerek Kemeraltı’na varmaktaydılar.
Bugünkü Anafartalar Caddesi iç
limanın rıhtımını oluşturmakta; benzer
tür zanaat ve ticaret aynı sokakta
ya da handa konumlanmaktaydı.
18. yüzyıldan itibaren iç liman
dolmuştur. (Chandler, 1971). Dolan
liman alanı üzerinde genişleyen
Kemeraltı Çarşısı, yay biçimindeki
dar sokaklar, meydanlar, çıkmazlar,
geçitler, meydanları tanımlayan
camiler, sebiller, avlulu hanlar, batar
katlı küçük dükkânlarla kimlik bulan
geleneksel bir dokuya sahiptir. 19.
yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyıl
başında, bölgede yeni Belediye binası,
U
ÜSTTE Osmanlı döneminde Kemeraltı
Çarşısı’ndan bir görünüm
(İzmir Kartpostalları, 2003)
SAĞ ÜSTTE Bir kahve iç mekânı (İzmir
Kartpostalları, 2003)
21
MAKALE
EGE M‹MARLIK EKİM 2015
ticaret-depo hanları ve oteller inşa
edilir.
Erken Cumhuriyet döneminde
Kemeraltı, pasaj, sinema gibi yeni
yapıların inşasına ve yeni kullanımlara
sahne olsa da, geleneksel doku
karakteristiklerini büyük oranda
sürdürmüştür. Konak Sineması’nın yer
aldığı Oska Pasajı, Havuzlubey Çarşısı
gibi yapılar, bölgedeki az katlı ölçek,
avlulu düzen ve geçitlerle uyumludur.
1950’lerden sonra hızlı kentleşme ve
sanayileşme sonucu gelişen iç göç ve
yeni yapılaşma yönelimi, Kemeraltı’na
da yansımıştır. 1970’lerde esnaf ve
işlev değişimleri, işporta, çok katlı
yapı inşası gibi gelişmeler mevcuttur.
Kemeraltı’nın Konak Meydanı yönünde
1967 yılında S.S.K. İzmir Konak
Tesisleri’nin, Anafartalar Caddesi
üzerinde ise 1971 yılında Salepçioğlu
Vakıf İşhanı’nın inşası, bölgedeki
yükselme ve yenilenme eğilimine iki
örnektir. 1980’li yıllarda bölgedeki
işlevsel ve mekânsal dejenerasyon
artmış, işporta yoğunlaşmıştır. 1990’lı
yılların ikinci yarısı ile 2000’li yılların
başında, bölgenin sağlıklaştırılması ve
kültürel mirasın korunması için yerel
yönetimler ile gönüllülük ilkesiyle
çalışan bilimsel camia, meslek
örgütleri, sivil insiyatiflerin katıldığı bir
süreç başlamıştır. Bölgenin kapital ve
sahne değerinin arttığı günümüzde
ise koruma çalışmalarının yanı sıra
soylulaştırmacı bir gündem mevcuttur.
Kemeraltı’ndaki Yeme-İçme ve Eğlence Kültürünün Tarihsel/Mekânsal Yansımaları ve DönüşümüKemeraltı’ndaki yeme-içme ve eğlence
işlevleri, alanın morfolojisi, ticaretin
ihtiyaçları ve geleneksel yönelimler
çerçevesinde kendilerine yer bularak
gelişmelerin bir parçası olmuştur.
Tarihsel sürece ilişkin literatür ve
belgelerde Kemeraltı’ndaki, yeme-
içme ve eğlence aktivitesinin sınırlı yer
bulması araştırmaları güçleştirse de,
erişilebilen kayıtlar ile mevcut yapılar,
yeme-içme ve eğlence kültürünün
mekânsal yansımalarının bir bölümünü
izlemeyi mümkün kılmaktadır.
Osmanlı döneminde Kemeraltı,
çeşitli ticaret mallarıyla birlikte
yiyeceklerin de satışına sahne olurken,
çarşı esnafının, bölgeye kervan ticareti
dolayısıyla dışarıdan gelen topluluğun
ve çarşıya işi düşen kentlilerin
doyurulması ciddi bir meseledir.
Böyle bakıldığında, Kemeraltı’nda
sokaklar, meydanlar ve küçüklü
büyüklü mekânların yeme-içme işlevine
dahil olması kaçınılmazdır. Fellows,
çarşıda, yiyecek satılan dükkânlar
ile lokanta, aşevi gibi yerlerin
çokluğuna, yoğurt-süt ürünleri, tatlılar,
kurutulmuş yiyeceklerin bolluğuna
ve içki satılmamasına dikkat çeker
(Fellows, 1852). Schuchardt, meyan balı
ararken dolaştıkları hanların panayır
görünümündeki avlularında, nar,
palamut, fındık, haşhaş, yersakızı vb.
satıldığını, alışveriş ettikleri dükkânda
ise kahve, tatlı, nargile ikramıyla
karşılaştıklarını anlatır. Barth, çarşının
tipik “Doğu” olduğuna işaret ederken,
etrafları sokak köpekleriyle çevrili
lokantalar, tatlıcılar, kasaplardan
söz eder (Schuchardt, 1861 ve Barth,
1892’den naklen Pınar, 2001). İşlevlere
göre örgütlenmiş sokakların “çarşı”
adıyla anıldığı Kemeraltı’nda, adlarını
çeşitli yiyeceklerden olan sokaklar
mevcuttur. “Şekerciler Çarşısı,
Balcılariçi, Kasaplariçi , Tavukçular
Çarşısı, Kestane Pazarı, Çaycılariçi,
Yemiş Çarşısı, Tuz Ambarı ” gibi
sokaklar bu tür örneklerdir (Goad,
1905). 1908 tarihli bir rehberde,
Şekercileriçi’ndeki Galip Efendi, Yemiş
Çarşısı’nda üzüm ve incir işi işindeki
Kemahlızade İbrahim Bey, Çakaloğlu
Hanı’nda zeytinyağı işindeki Nuri
Paşazade İsmail Bey, Abacıoğlu
Hanı’nda yumurta ve palamut işindeki
Nevşehirli Yusuf Ağa, Kestane
Pazarı’nda zahire işindeki Moralızade
Ahmet Bey, Ekmekçibaşı Hanı’nda
koyun işindeki Mehmet Efendi ile
örneklenebileceği gibi yiyecek satışıyla
ilgilenen çok sayıda esnaf kayıtlanmıştır
(Mihailidu, 1908’den naklen Berber,
2008). Çarşıda uzmanlıklara göre
oluşan örgütlenme karakteri,
dönüşerek de olsa günümüze kadar
yaşamıştır.
Eski kartpostallarda, Yemiş Çarşısı
civarındaki taş duvarlı, yüksek tavanlı
incir hanlarında yerlere oturarak
çalışan kadınlar ve Üzüm Çarşısı’ndaki
komisyoncular ile yemek pişirmekte
kullanılan mangal, saçayağı, baca,
“İŞLEVLERE GÖRE ÖRGÜTLENMİŞ SOKAKLARIN “ÇARŞI” ADIYLA ANILDIĞI KEMERALTI’NDA ADLARINI ÇEŞİTLİ YİYECEKLERDEN ALAN SOKAKLAR MEVCUTTUR”
22
MAKALE
EGE M‹MARLIK EKİM 2015
kömür kovası, kürek vb. aletlerin
satıldığı Tenekecileriçi adlı çarşı
görülmektedir. Kartpostallarda,
küçük dükkânların önüne açılan
tezgâhlarda yapılan satış aracılığıyla
dükkân ve sokak arasında
bütünleşme sağlandığı, önemli gıda
maddelerinden olan pidenin bu
yolla satıldığı, kebap gibi yemeklerin
de benzer yolla sunulduğu
izlenebilmektedir (İzmir Kartpostalları
1900, 2003). Kemeraltı eksenindeki
Rasim Efendi’nin Cuma-i Balalı İslam
Fırını ve Kayserili Muharrem Usta’nın
Fırını ile Balcılariçi’ndeki Mehmet
Arif Efendi Fırını, adları günümüze
ulaşabilen işletmelerdendir (Mihailidu,
1908’den naklen Berber, 2008).
Adını bulunduğu sokağa veren ve
geleneksel pişirme yöntemlerini
günümüze kadar yaşatan Arap Fırını
örneğinde görüldüğü gibi odun
ateşiyle çalışan fırınlar, çarşının temel
unsurlarındandır.
Osmanlı çarşılarının karakteristik
kahveleri, Kemeraltı’nda’da
mevcuttur. Eski kartpostallarda,
Ali Paşa Meydanı’ndaki tipik açık
hava kahvesi ile çeşitli noktalardaki
kapalı kahveler izlenebilmektedir.
Kapalı kahveler, fazla geniş olmayan,
dar pencereli, alçak masa ve ahşap
iskemlelere oturulan mekânlar
olarak resmedilmekte; saçak altı
ve sokağın kullanıma dahil olduğu
kahvelerde, tavla ve nargile rağbet
görmektedir. Kahveler de sokaklar
gibi, “Tütüncüler Kahvesi”, “Deveciler
Kahvesi”, “Hamallar Kahvesi” gibi
uzmanlık adlarıyla anılmaktaydı. Odun
kömürüyle ısıtılan kahve ocağı, cezve
ve fincanların bulunduğu bir tezgâh
ile birkaç tabureyle hizmet veren ve
dükkânlara da servis yapan sokak
kahvecileri de mevcuttu (İzmir
Kartpostalları 1900, 2003). Scherer,
kahvelerde duvar boyunca uzanan
yastıklı sedirlerin olduğunu bildirir
(Scherer, 1860’dan naklen Pınar, 2001).
Kahveler, 20. yüzyıl başında yeni
konaklama yapıları olarak devreye giren
ve avlulu tipolojiler gösteren erken
otel parsellerinde de yer almış; avlu
girişinin yanında sokağa cephe verecek
biçimde konumlanan kahveler, giriş
holleri sınırlı olan otellerin oturma alanı
gibi hizmet verirken kentliler tarafından
da kullanılmıştır. Ekmekçibaşı ve
Evliyazade Otelleri ile sonradan
Güzel İzmir Oteli’ne dönüşecek olan
Yusufoğlu Hanı, zemin katlarında kahve
bulunan işletmelerdendir. Hacı Ali
Paşa, Ragıp Paşa, Hacı Hasan Paşa,
Hacı Sadullah, Meserret, Gaffarzade gibi
kahveler, parsellerinde yer aldıkları ve
kentin tanınmış ailelerine ait otellerle
aynı adı taşıyan ünlü kahvelerdir
(Kayın, 2000). Sonradan Ankara Palas
Oteli’ne dönüşecek olan Askeri Otel’in
altında bulunan Askeri Kıraathane,
askerler ve entelektüel çevrenin
mekânıdır (Yücebaş, 1984). Hükümet
Caddesi’nden Kemeraltı Caddesi’ne
dönen arterdeki kahvelerin daha seçkin
bir nitelik taşıdığı saptanabilir.
Kervan ticaretiyle gelenlerin
konakladığı ve mütevazi bir yemek
sunulan hanları, Kemeraltı’nın yeme-
içme mekânları arasında saymak
mümkündür. Tüm geleneksel çarşılar
ÜSTTE Canlılığını koruyan Havra Sokağı
ve gündelik alışveriş
ALTTA Yeni Şükran Oteli ve kapanmış
olan Şükran Lokantası
SAĞ ÜSTTE Hükümet Caddesi ve Ali
Galip Pastanesi’nin Erken Cumhuriyet
dönemindeki görünümü.
(Ali Galip Pastanesi Arşivi)
“BİR TEZGÂH İLE BİRKAÇ TABUREYLE HİZMET VEREN VE DÜKKÂNLARA DA SERVİS YAPAN SOKAK KAHVECİLERİ MEVCUTTU”