Top Banner
Güvencesiz Çalışmaya Son! Taşeronluk Sistemi Kaldırılsın! İş Cinayetlerine Son! Örgütlenme Önündeki Engeller Kaldırılsın! Patronların Karları İçin Son İki Ayda 80 İşçi Katledildi! AKP Bu Katliamdan Sorumludur! İş Cinayetleri Durdurulsun! Sorumlular Yargılansın! Onlar Vatanımız Bağımsız Halkımız Özgür Olsun Diye Şehit Düştüler! Umudu Kutluyor Şehitlerimizi Anıyoruz! www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 312 15 Nisan 2012 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com 15 Nisan’da Bağımsız Türkiye İçin 300 Bin Kişilik Halk Korosuyla, Onların Türküsünü Söyleyeceğiz!
54

Yürüyüs 312

Mar 23, 2016

Download

Documents

AGE AGE

Turkish-language weekly magazine
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Yürüyüs 312

Güvencesiz Çalışmaya Son! Taşeronluk Sistemi Kaldırılsın!

İş Cinayetlerine Son!

ÖrgütlenmeÖnündeki Engeller

Kaldırılsın!

Patronların Karları İçin Son İki Ayda 80 İşçi Katledildi!

AKP Bu Katliamdan Sorumludur!İş Cinayetleri Durdurulsun! Sorumlular Yargılansın!

Onlar Vatanımız Bağımsız HalkımızÖzgür Olsun Diye Şehit Düştüler!

Umudu Kutluyor Şehitlerimizi Anıyoruz!

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yuru

yus.c

om

Haftalık Dergi / Sayı: 31215 Nisan 2012

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yus.c

om

15 Nisan’da Bağımsız Türkiye İçin300 Bin Kişilik Halk Korosuyla, Onların

Türküsünü Söyleyeceğiz!

Page 2: Yürüyüs 312

Merhaba, Umudun fidanı dikildi Mart'ın 30'unda. Zulmün, sömürü-

nün olmadığı, tüm halkların kardeşçe bir arada yaşadığı, ül-kenin bağımsız, halkların özgür olduğu bir gelecek umudu...Onlar can suyu oldular umut fidanının.

Nice koçyiğitler bu fidana emek verdi, can verdi uğrunda.Bugün ulu bir çınar oldu. 16-17 Nisan’da kavganın başken-tinde dalgalanan umudun bayrağı tüm ülkede nazlı nazlı dal-galanmak için bekliyor sabırsızlıkla.

Umut olanları, umudu varedenleri saygıyla anıyor, ülke-nin dört bir yanında dalgalanacağı günlerin inancıyla 18. yı-lında selamlıyoruz umudun bayrağını.

Umudun 18. yılı kutlu olsun!

Tekirdağ 1 No'lu F Tipi Hapishanesi

Özgür Tutsaklar

Merhaba, Adları yasaklandı, mezar ziyaretleri yasaklandı. İzlerini

sürüp kavgayı büyütenlere mahkemeler ceza yağdırdı. Amanafile... Mahirlerden Dayılar'ın gözleriyle dünyaya ve ülke-

mize bakmaya devam ediyor, yarına yürüyoruz.

Devrim düşümüzü ete kemiğe büründüren partimizin 18.kuruluş yıldönümünü ve Kızıldere Direnişi’nin 40. yılınıkutluyor, karanfilleşen tüm şehitlerimizi saygıyla anıyoruz...

Uşak Hapishanesi

Özgür Kadın Tutsaklar

Merhaba,

Kızıldere'de açıldı devrimimizin yolu. Kızıldere kahra-manları 40 yıldır on gözlü pınar oldu akıyor hala...

Mahirlerin ektiği tohumları büyüten Sabolar'ın, Dayı'mı-zın umut fidanı 18 yıldır büyümeye, derinlere kök salmayadevam ediyor. Kutlu olsun halkımıza, hepimize!..

Selam olsun, kanıyla, canıyla, emeğiyle, destanlar, zafer-ler yaratan Umut ailesine!..

Kızıldere'den Dayımız'a 18 yıldır zafere yürüyen umudu-muzu selamlıyor, kahramanlarımızı onların yolundan yürü-menin onuruyla anıyoruz!

Kırıklale F Tipi

Özgür Tutsaklar

30 Mart-17 Nisan Umudun Kuruluşunu KutluyorŞehitlerimizi Anıyor,

Önderlerimizi Selamlıyoruz!

Res

im:

Gök

han

Gün

düz

/ Kırık

kale

Hap

isha

nesi

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DOĞRUAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4EuroAlmanya: 4EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6Frank

Hollanda: 4Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4EuroAvusturya: 4Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Gerisi hayat...Gerisi hayat...

Yanlışları önemsemeyenfarklılıkları görmeyen ve

bunun için de mücadele etmeyenbakış açısı;

GELENEKLER YARATAMAZ!

Halka ve devrime karşısorumluluk duyan herkes

her attığı adıma önem vermekve adımının hesabını vermek

zorundadır!

Page 3: Yürüyüs 312

geçiriyorlar’

6 42 yıllık onurlu tarihimizinönderleri

10 16-17 Nisan Direnişimizdevrim ve sosyalizme olaninancımızdır

12 Anadolu’nun dörtbiryanında şehitlerimizianıyor umudubüyütüyoruz

14 “Bağımsız Türkiye” şiarı,yüzbinlerin dilinde umut

olacak...

18 HHB: Ferhat Gerçeği felçeden polisleri AKPkoruyor!

19 Gençlikten Haberler...

35 HHB: Anayasa’da tanınmış olan

hakların güvencesi ve sınırları

36 Diyoruz ki, AKP’nin oyununda

figüran olmayın!

39 Türkiye’de hukuk yok mu? Adalet

istiyoruz!

41 Cepheliler umudun kuruluşunu ve

şehitlerini molotoflu eylemlerle,

bombalı pankartlarla selamladı

43 Devrimci İşçi Hareketi:İş cinayetleri durdurulsun

45 Halk Düşmanı AKP: Her yerde

ölen biz, öldüren devlet!

47 Taksim 1 Mayıs Alanı’nı

onbinlerle dolduralım

48 Hayatın Öğrettikleri: Kendi

Gücünüzü görün başarırsınız!

50 Yitirdiklerimiz...

52 Avrupa’daki Biz: Alevi örgütleri

saflarını belirlemek zorundadır!

54 Avrupa’da HayatınÖğrettikleri: “Bizim Gençlik”gazetesi dağıtımı

55 Öğretmenimiz

21 Liseliyiz Biz: Zengin çocukları

zeki, yoksul çocukları aptal mı?

23 Gençliğin Gündeminden: YGS,

BKS değil; sınavsız gelecekistiyoruz

24 Gençlik Federasyonu’ndan:Gelecek kaygısına örgütlügücümüzle son veririz

25 Devrimci Memur Hareketi:Kamu emekçileri mücadelesi

kararlılıkla büyüyecek

26 Röportaj: Yasemin Karadağ;

“Devam etmeliyiz bumücadeleye ve tüm hastatutsaklarımızı zulmün elindenalmalıyız!”

28 Devrimci Okul: Bir ömür boyu

devrimcilik yapmak (7)

31 Haklıyız Kazanacağız: Depreme

karşı önlemi ancak halk iktidarıalabilir!

33 Sınıf Kini: Kinimiz düşmanın

tam kalbine nişanlanmış

silahımızdır!

34 Cepheli: Cepheli yeni mevziler

yaratandır!

Umudu Kutluyor Şehitlerimizi Anıyoruz!

Ülkemizde Gençlik

İİ ç i n d e k i l e r4 ‘Gözleri üzerimizde bizi

her an sınavdan

Page 4: Yürüyüs 312

"Bu tarih, esas olarak, kanla ya-zılmış şehitlerimizin tarihidir.

Şehitlerimiz bugün fiziki olarak ara-mızda yoklar belki, ama düşüncele-riyle, kavgalarıyla, yaşam biçimle-riyle, partili savaşma düşleriyle bu-radalar. Bizimle birlikteler. Onlarındüşünceleri ve kavgalarıyla dahagüçlüyüz. En zor koşullarda dahidüşmana baş eğmeyen, ölen ama ye-nilmeyen nitelikleriyle gözleri hepüzerimizde, bizi her an sınavdangeçiriyorlar. Onların mirasını devamettirmek, bu sınavdan başarıyla geç-memize bağlıdır."

Dayı, Parti-Cephe kuruluş kongresiaçılış konuşmasında şehitleri-

mize vurgu yapıyor. Bu tarihin şehit-lerimizin tarihi olduğunu söylüyor.

Bu öylesine somuttur ki, şehitle-rimize baktığımızda bunu çok

açık görebiliriz. Her zorlu süreç, herdönemeç o sürecin insan tipiyle aşıl-mıştır. Bunda da hiç kuşkusuz şehit-lerimiz en öndedir. Şehitlerimiz o sü-recin yeni insan tipinin örnekleridir.

Mehmet Büçkünler, Hüseyin Ak-soylar, İbrahim Karakuşlar, Ke-

mal Camekanlar, Kenan Aydemirler ve1980 öncesinin şehitleri... Dev-rimci Sol’un çizgisinin kökleşme-sinde, THKP-C’nin devamcısı ol-masında yaşamları, savaşları veatılganlıklarıyla öne çıktılar. Onlar“bitti”, “yenildi” denilen THKP-Cçizgisinin yenilmezliğini, halk kit-lelerinde nasıl ete-kemiğe bürün-düğünü gösterdiler. Onlar 1970’liyıllarda faşist terörün halkımızıteslim almasının önünde bedenle-riyle durdular. 1970’li yılların anti-faşist mücadelesinin yaratıcılarıy-dılar. Oligarşinin “80 öncesi” ka-busuydular.

Ahmet Karlangaçlar, SelçukKüçükçiftçiler, Mazlum Gü-

derler, Ali Hüseyin Avcılar, Apolar,Haydarlar, Hasanlar... “Amerikan-

cı Faşist Cunta 45 Milyon HalkımızıTeslim Alamaz” şiarının örnekleri ol-dular. Hapishanelerde, dağlarda, şe-hirlerde, işkence tezgahlarında di-renişleriyle 12 Eylül karanlığını ay-dınlığa çeviren ışıklarımız oldular.

Onlar toprağa serpilen bereketlitohumlardı. Onlar ölürken çoğa-

landılar. Onlarla çoğaldık. 12 Eylül’ünölü toprağını onlarla attık üzerimizden.

Adalet diyordu halkımız, halkınadaleti. 12 Eylülcülerden, iş-

kencecilerden hesap sormanın adıoldu şehitlerimiz.

1990’lar başı, sosyalist blokun da-ğıldığı, sosyalist ülkelerde karşı-dev-

rimlerin yaşandığı yıllardı. Emperya-lizmin ve onların sözcülerinin ideolo-jik bombardımana giriştiği yıllardı.“Elveda proletarya” dediler. “Sosyalizmöldü” dediler. “Tarihin sonu” dediler.Devrime, sosyalizme, devrimciliğe aitne varsa yok etmek istediler. Büyük birtasfiye hareketiydi bu.

Kimileri bayraklarından orak-çe-kiçleri atarken, emperyalizmle ba-

rış masasına oturma sırasına girerken,teslim bayrağını çekerken biz Atılımdedik. Cüret, cüret, cüret dedik.

Yeni sürecin insan tipi bu atıl-ganlık ve cürete sahip insan ti-

piydi. Sosyalizm inancını taşıyan birinsan tipiydi. Halkın adaleti olduğu-nun bilincinde olan bir insan tipiydi.Bizim kuşağımız feda kuşağı diyen in-san tipiydi. Şehitlerimiz bu sürecin ön-cüleriydi.

Emperyalistler, işbirlikçileri de-yim yerindeyse şok yaşıyorlardı.

Dünyada geriye gidişler yaşanırken,silahlı hareketler teslim bayrağınıçekerken “bizde nasıl böyle olur?” di-yorlardı. Düşmanlarımız da öğreni-yorlardı, tanıyorlardı Parti-Cephe’yive Parti-Cephelileri.

Feritler, Niyaziler, İbrahimler, Ca-vitler, Aliler, Haliller, Olcaylar,

Perihanlar, Şerafettinler... Sabolar,Sinanlar, Ahmet Fazıllar...

1990-1993 iki-üç yıllık süreç belkide en çok şehit verdiğimiz dö-

nemdir. Bu süreç kafalara ölen amayenilmeyen, asla teslim olmayan,halk düşmanlarından hesap soran,duvara kanlarıyla inancını yazanbir geleneği kazıdı. Devrimci Solcularhalk nezdinde de düşman nezdinde debelleklerde böyle yer ettiler.

Parti-Cephe tüm bugelenek ve değerler

üzerinde inşaa edildi. On-lardan aldığımız güçlePartili-Cepheli savaşmakararı aldık.

1994-2012... 18 yıllıkPartili-Cepheli süreçte

düşmanlarımız savaşımı-zın büyümesini engelle-mek, iktidar hedefindenuzaklaşmasını sağlamak,savaşçılıktan uzaklaştır-mak kısacası tasfiye etmekiçin her yolu denediler.

Şehitlerimiz bu tasfi-ye, yok etme saldı-

rısı karşısında da enöndeydiler. Bediiler, Ke-

‘Gözleri Üzerimizde,Bizi Her An Sınavdan Geçiriyorlar’

Bu tarih, esas olarak, kanla yazılmışşehitlerimizin tarihidir. Şehitlerimizbugün fiziki olarak aramızda yoklar

belki, ama düşünceleriyle,kavgalarıyla, yaşam biçimleriyle,

partili savaşma düşleriyle buradalar.Bizimle birlikteler. Onların düşüncelerive kavgalarıyla daha güçlüyüz. En zorkoşullarda dahi düşmana baş eğmeyen,

ölen ama yenilmeyen nitelikleriylegözleri hep üzerimizde, bizi her an

sınavdan geçiriyorlar. Onların mirasınıdevam ettirmek, bu sınavdan başarıyla

geçmemize bağlıdır.

44

Page 5: Yürüyüs 312

maller, İbrahimler, Muratlar, ‘96Ölüm Orucu şehitlerimiz. Ve BüyükDirenişimizin şehitleri. 122 şehit.

Bakın tarihimizin her köşesindeonlar vardır. Onlarsız bir an, bir

süreç yoktur.

Onlar yeni değer ve gelenekler ya-ratmanın adı, değer ve gelenek-

lerimize eklenen yeni halkalardır.

Şehitlerimiz yaşayan tarihimizdir.Şehitlerimiz en büyük mirası-

mızdır. Onlar sözlerine, ideallerinebağlı kaldılar. Onlar düşündüklerigibi yaşadılar, savaştılar ve ölüm-süzleştiler.

Şehitler ideolojimizin, politikala-rımızın, kültür ve ahlakımızın

cisimleşmiş ifadeleridir.

Şehitlerden vazgeçmek, onlarıunutmak, bu değere sahip çık-

mamak ideolojiden, iddiadan, ideal-lerden vazgeçmektir.

Onlar bize büyük bir mirası bı-raktılar; kanla yazılan tarihimi-

zi. Bu tarihten güç alacağız. Bu tari-hin yol göstericiliğinde ilerleyeceğizve ilerliyoruz.

Dayı, Kuruluş Kongresi açılış ko-nuşmasındaki sözlerinde şehit-

lerimizin bizi her an sınavdan geçir-diklerini de işaret ediyordu. Ve bu an-lamda her Parti-Cepheli’nin önüne busınavdan geçmenin bir görev oldu-ğunu koyuyordu.

Bu sınavdan geçmek vicdani, ah-laki, siyasi, ideolojik bir sorum-

luluktur.

Onlar teslim olmaktansa tered-dütsüz ölümü seçtiler. Onları

bu denli tereddütsüz yapan, yoldaş-larına olan güvenleri, devrime olaninançlarıdır. Yoldaşlarının uğrunda canverdikleri davalarına sahip çıkacak-larından emindirler, bir an bile te-reddüt etmeden bu güvenle canlarınıfeda etmişlerdir. Onlar bir adım öneçıkılması gerektiği yerde tereddütsüzöne çıktılar. Onlar düşman saldırıla-rını püskürtmek, savaşımızı daha dabüyütmek için kendilerini sakın-maksızın feda ettiler. Dahası onlar bu-nun için öne atıldılar. Zaferin böylekazanılacağını bilerek hareket ettiler.

Biz halktık ve tarihsel olarak hak-lı olan bizdik. Ancak haklı olmak

tek başına yetmezdi. Haklılığımızdanaldığımız güçle iktidarı almak, ken-di iktidarımızı kurma savaşı verme-miz ve bu savaşı kazanmamız gere-kiyordu.

Kimileri “uğruna ölünebilecekhiçbir değer yoktur” derken biz

değerlerimize, geleneklerimize yeni-lerine ekledik. Değer ve gelenekleri-mizi öylesine belirginleştirdik ki hiç-bir güç bu topraklardan devrimi, dev-rim umudunu silemezdi.

Alçak, namussuz, ahlaksız, çürü-müş, yozlaşmış, zalim, adaletsiz,

insani hiçbir değer taşımayan birdüşmanla savaşıyoruz. Bu düşmanlasavaşmak en büyük değerdir. Budüşmanla savaşmak insanlığımızıkorumaktır, onurumuzu korumaktır.

Şehitlerimiz bu savaşın en önündeoldular. Halkın umuduydular.

Halkın acılarının, öfkelerinin hesapsoran yanıydılar. Halkın devrim öz-lemiydiler.

Onların yolundan gitmek bu an-lamda siyasal, tarihsel bir so-

rumluluktur, bir vefa borcudur.

Deriz ki, demişizdir ki devrimci-lik yapmak için hiçbir nedenimiz

kalmamışsa bile tek nedenimiz vardır;şehitlerimizin hesabını sormak, inti-kamını almak.

Sabo, Çiftehavuzlar’da düşmankuşatması altında çatışırken cel-

latlara haykırıyordu: “Yoldaşları-

mız sizi cezalandıracak.” Bu ideo-lojimize, Parti-Cepheye ama aynızamanda yoldaşlarına duyduğu gü-venin ifadesiydi… Bu bizlere duy-duğu güvenin ifadesiydi. 17 Nisan şe-hitlerimizin henüz cenazeleri kaldı-rılmadan yoldaşları düşmandan Sa-bo’ların hesabını sormaya başladı.Düşman kaçacak delik aradı.

Her Parti-Cepheli’nin görevi şe-hitlerimizin bizi tabi tuttuğu sı-

navdan başarıyla geçmektir.

Onların sınavından geçmek, onlargibi fedakar olmaktır. Onlar gibi

hesapsız olmaktır. Onlar gibi kendi-ni devrime adamaktır.

Onların sınavından geçmek onla-rın yarattığı değerlere, gelenek-

lere yeni değerler, yeni gelenekler kat-maktır. Her Parti-Cepheli’nin kafa-sında bu olmalıdır.

Sabolar, Çiftehavuzlar’da kuşatıl-dıkları evin camından sosyalizmin

orak çekiçli bayrağını dalgalandırır-ken “Bayrağımız Ülkenin Her Tara-fında Dalgalanacak” diye slogan atı-yordu. Bugün Cepheliler sosyalizminkızıl bayrağını Kızıldere’den Malat-ya’nın Kürecik dağlarına, alanlarda,meydanlarda dalgalandırıyor. Onlarınsınavından geçmek, bu bayrağı ül-kemizin har tarafında dalgalandır-maktır.

Onların sınavından geçmek yap-tığımız her işte şehitlerimizi ya-

nımızda hissetmekle mümkün olur.

Hiç kuşkuları olmasın şehitlerimi-zin. Bu sınavdan başarıyla geçe-

ceğiz. Bu devrim iddiamızdır. Bu sos-yalizm inancımızdır. Bunun için “şe-hitlerimize devrim sözümüz var” de-dik, diyoruz. Bunun için “şehitlerimiziunutmayacak, unutturmayacağız” di-yoruz. Bunun için “onlar gibi savaşa-cak, onlar gibi öleceğiz” diyoruz.

Bu sınavı başarıyla geçmek, şe-hitlerimize layık olmaktır. Tüm

Parti-Cepheliler olarak söz veriyoruz:Onlara layık olacağız!

Onların uğrunda canlarını fedaettikleri halkımızın kurtuluşu

için, vatanımızın bağımsızlığı için sa-vaşmaktır. Kurtuluşa Kadar Sava-şacağız!

Hiç kuşkuları olmasınşehitlerimizin. Bu sınavdan

başarıyla geçeceğiz. Budevrim iddiamızdır. Busosyalizm inancımızdır.

Bunun için “şehitlerimizedevrim sözümüz var” dedik,

diyoruz. Bunun için“şehitlerimizi unutmayacak,unutturmayacağız” diyoruz.

Bunun için “onlar gibisavaşacak, onlar gibi

öleceğiz” diyoruz.

55

Page 6: Yürüyüs 312

2. BölümDevrimci Sol 12 EylülFaşizmini SavaşarakKarşıladı

1980 yazından Eylül'e doğru geli-nirken, binlerce Devrimci Sol kadro,savaşçı ve taraftarı faşizme karşı yü-rüttükleri kararlı, militan devrimcimücadeleleriyle, Türkiye genelindekısa sayılabilecek bir sürede büyükgelişme sağlamış, bir halk hareketinedönüşmüştür. 12 Eylül 1980'de ger-çekleştirilen cunta, yeni bir süreç de-mekti. İdeolojiler, örgütlülükler, id-dialar bu zor sürecin sınamasındangeçecekti. Amerikancı faşist cunta ilebirlikte, sivil faşist terör sahneden çe-kildi, yerini açık faşizmin devlet terörüaldı. DEVRİMCİ SOL, Cunta’nın he-men ardından, Eylül 1980'de çıkardığı"AMERİKANCI FAŞİST CUNTA45 MİLYON HALKI YENEME-YECEK" başlıklı bildiri ile, halkıve devrimcileri, yurtseverleri örgütlümücadeleye çağırıyordu. Bu kam-panyanın sürdürülüşü sırasında, dev-rimci hareket yoğun bir saldırıya damaruz kaldı ve birçok önder kadrosubu saldırılarda tutuklandı. Devrimcihareket bir taraftan toparlanmaya vedirenişi yükseltmeye çalışıyordu. Butoparlanma sonuçlanmadan büyükdarbelerle karşılayınca bu mümkünolamadı. Bu süreç devrimci hareketin'85'te aldığı ricat kararlarına kadaryaklaşık üç yıl sürdü.

DEVRİMCİ SOL, 12 Eylül’le bir-

likte, Cuntakarşısındageri çekil-meyi, hare-ketsizliği,mülteciliğireddederek,karşılığı iş-kence zin-dan veölüm deolsa müca-dele etmeyiyeğlemiştir.En zor ko-ş u l l a r d abile gücüo r a n ın d a

cuntaya karşı mücadele etme onurudevrimci hareketindir.

Alnımızın Akıyla Çıktığımız 84 Ölüm Orucu Direnişi

12 Eylül faşist terörü dışarıdakimücadeleyi tamamen bastırmış, kit-leleri sindirmişti. Onbinlerce ilerici,devrimci demokrat hapishanelere dol-durulmuştu. Çatışma belli başlı ha-pishanelerde sürüyordu. Cunta, büyükoranda hapishaneleri de teslim almayıbaşarmıştı. Tamamını teslim almakiçin hapishanelerde yeni bir saldırıdalgası başladı. Bu saldırı Tek TipElbise saldırısıydı.

Bu saldırıya karşı ya ölümüne di-renilecek ya da teslim olunacaktı.Teslim olmak Türkiye’de devrim mü-cadelesinin sonu demekti.

Devrimci Sol tutsakları bu süreçteTİKB tutsakları ile birlikte Dayı’nında içinde yer aldığı 84 Ölüm Orucudirenişini örgütlediler.

Dayı bu döneme ilişkin şöyle de-mişti: “Bu direniş aynı zamanda kit-lesiyle, kadrosuyla, önderliğiyle hemenherkesin yeniden sınavdan geçtiği,ideolojik sağlamlığımızın sınandığıbir süreç olmuştur.” (Kongre Belgeleri1) Bu süreç, Dayı’nın önderlik mis-yonunun pekiştiği bir süreçtir. Hareket,bu sınamadan her anlamda alnınınakıyla geçmiştir. Bu direniş, Dayı’nınşehit düşmesi durumunda geride kalan

kadrolara olan güveninin ve inancınınifadesidir. Bu süreç, devrimci hareketinçizgisinden saptırılamayacağının tar-tışılmaz bir kanıtıdır... 84 Ölüm Oru-cunda verilen 4 şehitle birlikte, ölümorucu direnişi, oligarşinin hapisha-nelerdeki teslim alma politikasınıyerle bir ederken, asıl olarak da solayeni bir mücadele geleneği, dışarıdasüren suskunluğa yönelik ise ayağakalk çağrısı olmuştur.

Özgürlük Eylemleri'89 yılı aynı zamanda Devrimci

Sol tutsaklarının zindan duvarlarınıaşarak sıcak mücadeleye koştuklarıbir yıl oldu. Özgürlük eylemleri oli-garşide büyük korku ve panik yaratır-ken, hemen tüm sol taban ve halk nez-dinde büyük bir sevinç yaratıyordu.İlk olarak Ekim '89'da oligarşinin sırrınıbugün bile hala çözemediği bir özgürlükeylemiyle Devrimci Sol önderi DursunKarataş kaldığı Sağmalcılar Hapisha-nesi'nden özgürlüğüne kavuştu. Dev-rimci Sol önderinin özgürlüğüne ka-vuşmasının ardından Sinan Kukul,daha sonra İbrahim Erdoğan, MürselGöleli, Ahmet Fazıl Ercüment Özdemir,İbrahim Yalçın Arkan... peşi sıra tut-saklıklarına son vererek mücadeleyekoştular. Devrimci Sol önder kadro-larının firarı hem manevi, moral birgüç, hem maddi bir güçtü. Nitekimsüreç onlarla birlikte daha niteliklihale geliyor, atılımın koşulları oluşu-yordu.

'89-'90 Değerlendirmelerive Atılım Süreci

Devrimci Sol önderi Dursun Ka-rataş'ın özgürlüğüne kavuşup hareketönderliğinde doğrudan yerini almasıyladaha iradi süreç yaşandı. Mart 1990'dabir dizi kararlar alındı ve bunlar uy-gulamaya konuldu. Kadrolar yenidenistihdam edildi, her alanda komite-leşmeye gidildi. Kararların hayatageçmeye başlamasıyla birlikte hareketörgütlenmede, önderlikte, politika üre-timinde, siyasi eylemde kendini ye-niledi. 1990 Ağustos'unda DevrimciSol Merkez Komitesi imzasıyla "YolunNeresindeyiz" başlıklı broşür yayın-

66

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

42 Yıllık Onurlu Tarihimizin ÖNDERLERİ

MAHİR DAYI

Page 7: Yürüyüs 312

landı. Bu broşür '83 son-rası sürecin bir değer-lendirmesiydi. Kadrolarave halka hareketin du-rumu hakkında sunulanbir rapordu.

"Daha hızlı koşma-lıyız"... Devrimci Hare-ket '90 başlarında atılımıbaşlattığında böyle diyordu. Mart1990 kararlarının hayata geçirilmesiylericat süreci gerçek anlamda bitti. Yinebu kararlarla komiteleşmeden yeraltıörgütlenmesinin oluşturulmasına, kad-roların eğitiminden askeri örgütlen-menin yeni baştan yaratılmasına kadar,hareketin yeniden inşaası program-landı. Bu süreç, eskinin ayak dirediği,yeninin ayak direyenle hesaplaşıp yo-luna devam ettiği bir süreç oldu. Ce-saret ve atılganlık, sürecin belki deen önemli ihtiyacıydı. Kendiliğinden-ciliğin ağır bastığı süreç aşılarak, heralanda örgüt iradesi egemen kılınmayabaşladı. Legalizm hızla aşıldı. İlkadım kolektif örgütlenmeye yönel-mekti.Tüm alanlarda tek insana dayalıilişkilerden çıkılıp komiteleşmeleregidildi. Her alanda hızla yeraltı örgü-tünün gerekli kıldığı mekanizmalaryaratılmaya başlandı. Yeraltı örgüt-lenmesi güçlendirildi, legaliteyle ara-sındaki ilişki yeni baştan düzenlendi.

Askeri örgütlenmenin bir gerillaordusu perspektifiyle yeni baştan elealınması ve geliştirilmesi konusundaönemli mesafeler katedildi. Birçokinsan silahlı mücadele içine çekildi.Savaş Anadolu'ya yayılmaya başladı.Darbeler yenilse de silahlı örgütlen-meye sürekli büyüyen ve yayılan birörgütlenme niteliği kazandırıldı. Atı-lımla birlikte ülkemizin dağları; Ka-radeniz'den Toros'lara, Ege'den Kür-distan dağlarına kadar her yer Dev-rimci Sol gerillalarıyla buluştu. Busüreçte halk düşmanları, işkencecikatiller Devrimci Sol'un adaletiylekarşılaştılar.

Öldüler Ama Yenilmediler

1991 yılı yazında, ABD Başkanıkatil Bush ülkemize gelecekti. 12

Temmuz 91'de oligarşi güpegündüzbir katliam gerçekleştirdi. AralarındaMerkez Komite üyesi Niyazi Aydınve hareketimizin önder kadrolarındanİbrahim Erdoğan'ın da bulunduğu12 Devrimci Sol savaşçısını katle-derek, halk çocuklarının kanını Bush'asunuyordu. Oligarşi, emperyalizmeve kendisine karşı gelenlerin sonununböyle olacağını göstermek istiyordu.Çünkü başarılan silahlı eylemler vekitlesel gösteriler, hem oligarşiyi hemde emperyalizmi kaygılandırıyordu.

Savaş ve savaşı yaratan şehitlerimizöğretiyordu. Savaşı öğrenerek öğret-mek ve savaşı büyütmek görevdi.Düşman, daha büyük katliamlara baş-vuracak, devrimci öncülerin katledil-mesinden öte, kitlesel olarak halkımızıda katledecekti. Bu yanıyla 12 Tem-muz, yalnız hareketimize karşı değil,tüm devrimci demokratik güçlere ve-rilmiş bir gözdağı saldırısıydı. 12Temmuz katliamı bize savaşın acı-masız gerçekliğini gösterirken, küçükhatalardan büyük darbelerin yenile-bileceğini de öğretti. Bunun yanında12 Temmuz, Mahir'lerden gelen, ku-şatma altında düşmana teslim olmama,devrim ve halk için kendini feda etmegeleneğinin, ölümü yenme kararlılı-ğının yeni bir örneğiydi. Mezar taş-larına "öldüler ama yenilmediler"yazıldı.

Bayrağımız Ülkenin Her Ta-rafında Dalgalanacak

16-17 Nisan 1992’de İstanbul’unbirçok semti, özellikle de Çifteha-vuzlar, yoldaşlarımızın direnişinesahne oldu. 11 şehit verdik. 16-17Nisan'da İstanbul'da Devrimci SolMerkez Komite üyeleri Sabahat Ka-rataş ve Sinan Kukul'un da aralarındabulunduğu 10 Devrimci Sol önder

kadro ve savaşçısı yeni birdireniş destanı yaratarakşehit düşüyordu.

"92'de halklarımız des-tansı bir direnişe tanık ol-dular. 16-17 Nisan Direni-şi'nin tarih sahnesinde yerinialdığı 1992 yılı, sosyalizmve sınıflar mücadelesi tarihi

açısından çok özel bir dönemdir. Ka-tiller sürüsünün kuşatması altındadevrim sloganlarının haykırıldığı, ce-saretin destanlaştığı, yoldaşlara bağ-lılığın eşsiz örneklerinin ortaya ko-nulduğu, tüm dünyada 'Sosyalizmöldü' denilirken, başta SSCB olmaküzere, sosyalist ülkelerde karşı-dev-rimlerin ve kapitalist restorasyonunyaşandığı, birçok parti, isimlerinden"komünist" veya "sosyalist" sıfatını,amblemlerinden orak çekiçleri çıkar-dığı bir dönemde, kuşatma altındaorak çekiçli bayrağın dalgalandırıldığıbir direnişti bu. 'Bayrağımız ülkeninher tarafında dalgalanacak!' inancınıhaykırıyordu. Yüzlerce namluya karşı8 saat süren bu direniş, Kızıldere’dengelen bir geleneğin, bir çizginin de-vamıydı. Yoldaşlarımız, o gün düşmankuşatmasında halkımıza ve bütün dün-ya halklarına, özgürlük mücadelesinin,Marksizm-Leninizmin ölmediğini vebu amaç için binlerce şehit de versek,savaşacağımızı, hiçbir kuşatma vekatliamın bizi davamızdan döndüre-meyeceğini göstermişlerdi. Ve bu des-tansı direnişin temel şiarı BAYRA-ĞIMIZ ÜLKENİN HER TARAFIN-DA DALGALANACAK’tı.

13 Eylül İhanetiDevrimci Sol, 92'nin ortalarında,

silahlı mücadeleyi geliştirerek em-peryalizme ve oligarşiye karşı sosya-lizmin ölmediğini, halkların umuduolmaya devam ettiğini kanıtlıyordu.Devrimci Sol artık mevcut kadro vedeneyim birikimiyle parti olma aşa-masına gelmiş ve parti kurma çalış-malarına ağırlık veriyordu. Tam busüreçte 13 Eylül 1992 darbesi yaşan-mıştır.

Emperyalizm 1990'lı yıllara ge-lindiğinde "Yeni Dünya Düzeni"nidünyaya hakim kılabilmek için anti-

7

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 8: Yürüyüs 312

88

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

emperyalist, anti faşistgüçleri tasfiyeye giriş-miş, tasfiye edemediğigüçleri ise karalamakampanyalarıyla güç-ten düşürmek istiyordu.Bunun için sosyalistörgüt ve devletlere kar-şı her türlü politik, as-keri, kültürel saldırılar,komplolar düzenliyor-du. Darbe olayı bu zeminde, egemensınıfların psikolojik saldırı odaklarıncayapılan karalama, saflarda yılgınlıkve güvensizlik yaratma amaçlı çaba-larının bir uzantısıydı. Bu propagan-danın etkisi altına giren bazı küçükburjuva unsurlar emperyalizmin veoligarşinin ideolojik yönlendirmesialtında Devrimci Sol'u tasfiyeye gi-riştiler. Kısa zamanda, bir kontrgerillahareketine dönüştüler. Yoldaşlarımızıihbar ediyor, pusu kurarak öldürmeyeçalışıyorlardı. Bu saldırıların birisindeYoksul Halkın Gücü gazetesi sahibive yazı işleri müdürü yoldaşımız RızaGüneşer'i 24 kurşun sıkarak katlettiler.Yoldaşımız Uğur Yaşar Kılıç'ı kaçırıpgünlerce işkence yaptılar. İç düşmandış düşmana dönüşmüştü. DevrimciSol içinde örnek bir demokratik işleyişile halkın desteği ve kadrolarınınilkeli tutumları sonucu, darbecilermahkum edilerek dışlandı ve etkisizhale getirildi. Ancak, "Parti'nin Ari-fesindeyiz" diye tanımladığımız süreç,iç ve dış düşmanın saldırısıyla sekteyeuğramış, zaman ve güç kaybedilmişti.Hareketimiz kısa sürede yaralarınısardı ve kitleler nezdinde yenidenumudun adı oldu.

Dayı’nın darbe ihaneti karşısındakitavrı tarihseldir. Darbecilere karşı"bu hareket içinde darbecilik meş-ruluk görecekse, ben bu hareketiatomlarına kadar böler, yeni bir ha-reket yaratırım" demiştir. Buradadevrimin, devrimci değerlerin çokbüyük bir cüretle sahiplenilmesi vardır.Devrime, harekete, kadrolara olangüven vardır. İddia, kararlılık vardır.Darbecilik düşmanın yöntemidir. Dar-beciliğin kirini, pisliklerini devrimciharekete bulaştırmaktansa her şeyiyıkıp yeniden yaparım, diyebiliyor.Dayı’nın bu cüreti, kararlılığı, öngö-

rüsü sayesindedir ki, oligarşinin oncadarbeleri karşısında, "bittiler, tüken-diler" dediği dönemlerde yenidendaha güçlü olarak ayağa kalkmayıbaşardık.

Cephelilerin 1974'den BeriDüşü Gerçek Oldu: DHKPKuruluyor

Cuntalar, ihanetler, katliamlar par-tileşme sürecini geciktirmişti, amaartık Parti engellenemezdi. Ocak 1983tarihli broşürümüzde de ifade ettiğimizgibi biz parti deyince; "İktidarı elealıp anti-emperyalist, anti-oligarşikhalk devrimini kesintisiz devrim stra-tejisiyle sınıfsız topluma kadar gö-türebilen (... ) Marksist-Leninist teo-riyle donanmış, kitlelere her şart al-tında önderlik edebilecek ve sosyaldönüşümleri sağlayabilecek bir örgütanlıyoruz.”

Proletaryanın ideolojisiyle dona-tılmış, Türkiye halklarının kurtuluşmücadelesine ideolojik ve siyasi ön-derlik edebilecek, Politikleşmiş AskeriSavaş Stratejisi çizgisini hayata ge-çirebilecek bir örgütlenmeye sahip,gizliliği esas alan, çelik gibi bir di-sipline sahip, azınlığın çoğunluğa tabiolduğu, yukarıdan aşağıya hiyerarşikbir mekanizması olan, eleştiri-özeleştirimekanizmasını çalıştıran, düşünceüretimini sürekli kılan, hiziplere yervermeyen bir partiyi yaratmak DEV-RİMCİ SOL'un temel hedefidir. Çün-kü, Türkiye halklarının kurtuluş mü-cadelesini zafere ulaştıracak olanböyle bir partidir. Partileşme süreciideolojik birliğin, kadrolaşmanın, or-ganlaşmanın dişe diş mücadele içindesağlandığı bir süreçtir. Çok yönlümücadelenin sürdüğü bir süreçte çe-likleşecek kadrolardan doğacaktır. Bu

Parti düşümüzü, 30 Mart1994'de Türkiye halklarınınkarşısına DHKP-C (Dev-rimci Halk Kurtuluş Parti-si-Cephesi) olarak çıkarakgerçekleştirdik.

Parti Kuruluş Kongresi1994'te yapıldı. DevrimciSol önderi DHKP-C KuruluşKongresi'ni şu sözleriyle

açıyordu:"Yoldaşlar, Bu kongreyi dü-zenleyebilmemiz için çok uzun zamangeçti. Bu uzun zaman, bu kongrenintarihi oluşumudur. Bu tarihte, acıla-rımız, sevinçlerimiz, şehitlerimiz, iha-netler ve kahramanlıklar vardır... Butarih, esas olarak, kanla yazılmış,şehitlerimizin tarihidir."

DEVRİMCİ SOL, artık DEVRİM-Cİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ'ydi.Artık umudun adı DHKP-C'ydi. 29Eylül 1994 günü, ANAP iktidarı dö-nemi eski Adalet Bakanı, halk düşmanıMehmet Topaç’ın cezalandırılmasıylailan edildi Parti-Cephe’nin kuruluşu.

Saldırı, Direniş ve Halkın Adaleti

Devrimci mücadelenin gelişiminiengelleyemeyen devlet, bu kez dev-rimcilere ve halka gözdağı vermekiçin hapishanelere, dört duvar arasındabulunan Özgür Tutsaklara saldırdı.21 Eylül 1995'de İzmir Buca Hapis-hanesi’nde Uğur Sarıaslan,Yusuf Bağ,Turan Kılıç adlı Parti-Cephe’li tut-saklar, 1996 Ocak'ta İstanbul Ümra-niye Hapishanesi’nde AbdülmecitSEÇKİN, Rıza BOYBAŞ ve OrhanÖZEN olmak üzere toplam 7 yolda-şımız yapılan bu saldırılarda katle-dilmiş, onlarcası ağır biçimde yara-lanmıştı. Katliamların, kayıpların,emperyalizme bağımlılığın, yoksul-luğun ve zulmün birinci derecedensorumlusu oligarşi idi, Sabancılardı,Koçlardı. Katliamcı devleti örgütleyenonlardı, onların düzenini korumakiçin akıtılıyordu bunca kan. Tekelciburjuvazinin en büyüklerinden Sa-bancılar, "girilmez, girilse de çıkıl-maz" dedikleri gökdelenlerde güveniçinde yaşıyor, kendilerini bir impa-rator gibi erişilmez görüyorlardı. "İm-

Page 9: Yürüyüs 312

paratorların" kalesi olan SabancıCenter'a, savaşçılarımız ustacagirdi, 25. kata çıktı ve halk düş-manlarını cezalandırdı.

Bir Yiğitlik Destanı; 1996 Ölüm OrucuDirenişi

İktidara gelen Refah-Yol koa-lisyon hükümeti 1996 1 Mayı-sı’nda tutukladığı devrimcileri dahaönce kapatılan ‘Eskişehir tabutluğu’denen hücre tipi hapishaneyi açarakhücreleri tekrar gündeme getirmişti.

Kontrgerilla iktidarının bu saldı-rısına karşı Parti-Cephe tutsaklarınınönerisi ve önderliğiyle 20 Mayıs1996’da, süresiz açlık grevi temelindegenel direnişe başlandı. Eylem 45.gününde başta «Tabutluk genelgele-rinin iptal edilmesi» talebiyle ÖlümOrucu’na dönüştürüldü.

12 devrimci tutsağın şehit düştüğüölüm orucu direnişi 69. gününde ta-leplerin kabul erdilmesiyle son buldu.

Büyük DirenişimizleDayı’nın ÖnderliğindeAnadolu’dan DevrimUmudunun YokEdilemeyeceğini Gösterdik

Oligarşinin, emperyalizmin oncasaldırılarına rağmen devrim iddia-sından, silahlı mücadele anlayışındanasla vazgeçirilemeyen partimiz, sa-dece oligarşinin değil, emperyalizminde yok edilmesi gereken önceliklihedefi haline geldi.

2000’li yılların başında emper-yalizm ve oligarşi, devrimcilere karşıhem ideolojik tasfiye, hem fiziki tas-fiye amacıyla kapsamlı bir saldırıyageçti. Saldırı çok yönlüydü. Terördemagojisi ve terör listeleri bu yön-lerden biriydi. DHKP-C önderi Dur-sun Karataş’da bütün bu süreç bo-yunca hedefte oldu. Hem psikolojiksavaşın hedefindeydi Dayı, hem deoligarşinin kontrgerilla güçlerininhedefi oldu.

Devrimci örgütlere ve devrimciideolojiye karşı bu tasfiye ve yoketme

saldırısının en önemli boyutu ise,tecrit politikasıydı. F Tipi hapisha-nelerle, devrimci tutsakları teslimalmaya yönelik yeni bir saldırı yü-rürlüğe konuldu. Bu saldırıya karşı,ülkemiz ve dünya tarihinde eşi gö-rülmemiş bir direniş gerçekleştirildi.Kızıldere’den bu yana devrimci ha-reketi var eden tüm politikalar, ge-lenekler, bu direnişte daha da büyüdü,pekişti. Fedanın kitleselleştiği, dire-nişin halklaştığı bir süreç yaşandı.Büyük Direniş’in her anı, her adımı,Dayı’nın önderliğinde şekillendi. Oli-garşi F tipi tecrit hapishanelerini uy-gulamaya sokmak için 19 Aralık2000’de ölüm orucunda olan devrimcitutsaklara 20 hapishanede aynı andasaldırdı. Büyük bir direnişle karşılaşandevlet 28 devrimci tutsağı katlederekF tiplerini açabildi. Ancak direniş FTiplerinde de sürdü. Oligarşinin tecritsaldırısı karşısında 122 şehidin ve-rildiği ve 7 yıl süren bir direnişdestanı yazıldı. Parti-Cephe’nin veonun önderi Dayı’nın önderliğindedireniş geleneğine, dünyada benzerigörülmeyen yeni bir sayfa eklendi.

Türkiye halkının anti-emperyalistgeleneğinin yaşatılmasından, 1 MayısAlanı’nın kazanılmasına, sivil top-lumculuğa, AB’ciliğe karşı Mark-sizm-Leninizmin savunulmasına ka-dar bir çok alanda Parti-Cephe poli-tikaları ve gelenekleriyle şekilleniyorgelişmeler. Şehitler kervanımıza ka-tılan Mahir ve Dayı’dan ve tüm şe-hitlerimizden, aldığımız güçle iktidaryürüyüşümüz sürüyor.

DHKP-C Anadoluİhtilalinin Öncüsüdür

THKP-C'den Devrimci Sol'a, Dev-rimci Sol'dan DHKP-C'ye uzanan

yol aynı zamanda Tür-kiye devriminin kesinti-sizliğinin de ifadesidir.Bu kesintisizlik içindeacıları, sevinçleri, şehit-likleri, ihanetleri, kahra-manlıkları yaşadık. Enzor koşullarda dahi ayak-ta durmasını öğrendik,düştüğümüzde kalkma-sını bildik. Savaşın kız-

gın pratiği içinde düşüncelerimizisınadık, olgunlaştık güç olduk.THKP-C'den bugüne süren 42 yıllıksavaşımızda yendik, yenildik, zafer-leri, ihanetleri, kahramanlıkları gör-dük. Çünkü bu tarihte; halk ve vatansevgisi vardır. Bedel ödeyerek, bedelödeterek, ısrarla, cüretle iktidar sa-vaşının büyütülmesi vardır. İdeolo-jisine güven vardır.

Bu tarih, bir devrim yürüyüşüdür.THKP-C’den Devrimci Sol’a veDHKP-C'ye uzanan bu 42 yıllık ta-rihin her döneminde, Devrimci Ha-reket iktidar hedefli halk muhalefe-tinin motor gücü olmuştur. Hayatınher alanında, kendi öz gücüne güve-nerek, halkın mücadelesinin önündeolmakla, THKP-C'den devralınandevrim bayrağını, sağa sola sapmadanbugüne kadar taşımakla elde edil-miştir. Parti-Cephe çizgisinde dev-rimin ihtiyacı olan her şey vardır. 42yıllık direniş ve savaşımız, yarattı-ğımız gelenekler, 600’e yakın şehi-dimiz bize şunu söyleme hakkını ve-riyor; Parti-Cephe Anadolu ihtilalinintemeli ve öncüsüdür. Parti-Cephe'sizbir devrim tarihi yazılamaz. Herkes,Türkiye'nin geleceğine ilişkin düşü-nürken, Parti-Cephe gerçeğini hesabakatmak zorundadır. THKP-C’denDHKP-C’ye uzanan 42 yıl, devrimciiradenin yenilmezliğidir. 42 yıl, heranını inançla, kararlılıkla ve kanımızlayazdığımız bir tarihtir. Bu tarihinher kesitinde Mahir ve Dayı vardır.Onların sayesinde onca dolambaçlıyolları geçtik. En zorlu dönemeçlerdebize yol gösterdiler. Yön gösterenpusulamız oldular. Onların yolundayürüyecek ve önderlerimize, şehit-lerimize devrimi armağan edeceğiz.

Bitti...

9

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 10: Yürüyüs 312

16-17 Nisan 1992'de Türkiyeve tüm dünya, Devrimci Sol'a karşıgerçekleştirilen büyük bir katliamoperasyonuna ve bu operasyon kar-şısındaki büyük bir direnişe tanıklıketti. İstanbul'un dört ayrı yerinde,Çiftehavuzlar'da, Erenköy'de, Üst-bostancı'da, Sahrayı Cedit'te dev-rimci hareketin önder kadrolarınıkatletmeyi hedefleyen faşizm, büyükbir inanç ve kararlılıkla karşılaştı.Bu inanç ve kararlılık, devrimcihareketin önder kadrolarının, üyeve taraftarlarının dilinde sloganolurken, Çiftehavuzlar'da emper-yalizme meydan okuyan bir bayrağadönüştü. O bayrak, o günden buyana, 16-17 Nisan direnişlerininsimgesi olmanın ötesinde, emper-yalist kuşatma karşısında, devrimve sosyalizmi savunmanın simge-sine dönüştü.

Polis tarafından kuşatılan ev-lerden Üstbostancı'daki evde SinanKukul, Şadan ve Arif Öngel vardı;katiller sürüsüne karşı tereddütsüzdirendiler. Sinan ve Şadan kuşatıl-dıkları evde kuşatmayı yarmaya ça-lıştılar. Binanın dışına kadar çıkmayıbaşarmışlardı. Ancak yüzlerce ölümmangasına karşı iki kişi daha fazlauzaklaşamadılar. Yolda çatışarak şehitdüştüler. Arif ise evde çatışarak şehitdüştü.

Erenköy'de ise Ahmet Fazıl Öz-demir, Hüseyin ve Satı Taş, ölümmangalarını sloganlarıyla, marşlarıylakarşıladılar. Devrimin bir komutanınınyapması gerekeni Fazıl tüm müte-vaziliğiyle yaptı.

Kozyatağı'nda ise Ayşe Gülen'leAyşe Nil Ergen silahsız, savunmasızolmalarına rağmen ölüm mangalarına"teslim olan" bir devrimci görmeşansı vermediler.

Oligarşinin büyük saldırısı, aynıakşam, Çiftehavuzlar'da aşılamayanbir barikatla karşılaştı. Ölüm man-

gaları Sabahat Karataş, Eda Yükselve Taşkın Usta'nın bulunduğu evegiremediler. Çiftehavuzlar'daki dire-niş, saatlerce süren ve tarihe notlarındüşüldüğü telefon görüşmeleriyle,haykırılan sloganlarıyla, pencereyeasılan orak çekiçli, umudun bayra-ğıyla tarihe geçti. Bütün gece, ku-şatmadaki eve bombalar kurşunlaryağdırıldı. Devrimci irade öyle biriradeydi ki, binlerce katilin kuşatmasıaltında olmalarına, üzerlerine nere-deyse kesintisiz bombalar kurşunlaryağmasına rağmen, son anlarındayoldaşlarına ve örgütlerine nasıl ya-rarlı olabileceğine kafa yoruyor, okoşullarda devrimci hareketin ve sos-yalizmin propagandasını sürdürüyor-du. Böyle güçlü bir irade olmaksızınelbette böyle bir destan da yazıla-mazdı.

16-17 Nisan 1992’de BirÇok Kesim Aynı BenzetmeyiYaptı: “Kızıldere Gibi”

Evet, Kızıldere gibiydi. İstan-

bul’da, dört ayrı evde 11 dev-rimci kuşatılmıştı.

Oligarşinin ölüm mangalarıteslim ol çağrıları yaptıklarında,onlar Kızıldere’deki cevabı tek-rarladılar. Çiftehavuzlar’da Sabove yoldaşlarının direnişte olduğuevin penceresinden dalgalandı-rılan bayrak, Kızıldere’den buyana devrim yolunda yürüyüşünkesintisizliğinin ilanıydı. O gün11 devrimci şehit düşerken, tümdünya, devrim ve sosyalizmisavunmaktaki kararlılığımızatanıklık etti. “Bayrağımız ül-kenin her tarafında dalgala-nacak” dedi Sabolar.

“Karşı devrimin saldırıla-rına Türkiye'de silahlı direnişhiç olmamıştır” diyor Mahirve ekliyor: “Bunu biz başlat-malı, bir direniş geleneği ya-

ratmalıyız. Bu direnişte çoğumuz,belki de hepimiz ölebiliriz, ama ge-lecek kuşaklara bir direniş geleneğibırakırız”

Evet, Mahirler bir direniş geleneğibırakarak öldüler. Çiftehavuzlar’da,Balkıca’da, Büyük Direniş’te Ma-hirler’in yarattığı geleneğe yeni yenihalkalar eklendi. Kuşatıldıkları üslerdemeydan okuyan devrimciler, inanç-larını, kararlılıklarını Kızıldere’denaldılar. Bütün dünyada sosyalizmöldü çığlıkları yükselirken devrimcihareket Mahirlerin yolundan ayrıl-madı, emperyalizmle, oligarşiyle uz-laşmadı.

16-17 Nisan Şehitleri1992’nin 16 Nisan’ında İstan-

bul’un dört yerinde, Çiftehavuzlar'da,Erenköy'de, Üstbostancı'da, SahrayıCedit'te dört eve karşı ölüm mangalarıtarafından baskınlar düzenlendi. Çif-tehavuzlar'da Sabahat Karataş, Taş-kın Usta ve Eda Yüksel, Erenköy'deSinan Kukul, Arif Öngel ve Şadan

16-17 Nisan Direnişimiz Devrim veSosyalizme Olan İnancımızdır!

110

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Page 11: Yürüyüs 312

Öngel, Üstbostancı'da A. Fazıl Öz-demir, Satı Taş ve Hüseyin Kılıç,Sahrayı Cedit'te ise Ayşe Nil Ergenve Ayşe Gülen vardı. Katiller, hiçbiryerde karşılarında teslim olan kimseyibulamadılar. 11 devrimci katledildi.

Sabahat KARATAŞ1953 Nusaybin doğumlu.

1970’lerde İYÖKD’de, fabrika-larda, Dev-Genç içinde faaliyetyürüttü. ‘76'da Devrimci Kadın-lar Derneği kurucuları arasındayer aldı. 12 Eylül sonrasının güçkoşullarında hareketi omuzladı.22 yıllık devrimci yaşamında il-keli, kurallı, disiplinli yaşamıylaörnek oldu. Devrimci Sol MerkezKomite Üyesi, şehir SDB'lerive bir kısım örgütlenmeden so-rumluydu.

Taşkın USTA1962 Gümüşhane doğumlu.

Tüm yaşamını çalışmakla, üret-mekle geçiren ve her şeyini ha-rekete sunan bir devrimciydi.

Eda YÜKSEL1962, Artvin Borçka doğumlu.

Lisede, üniversitede bir Dev-Genç'li olarak yer aldı kavgada.Üniversiteyi bitirdikten sonra ça-lışmalarına Elektrik MühendisleriOdası’nda devam etti. Şehit düş-tüğünde üssün kurumlaşmasındagörevliydi.

Sinan KUKUL1956 Trabzon, Beşikdüzü do-

ğumlu. 1974’de katıldı müca-deleye. İYÖD yönetiminde yeraldı. İstanbul Dev-Genç GenelSekreterlik görevini üstlendi. DYtasfiyeciliğine karşı yeni bir siyasihareketin örgütlenmesinde büyükemek harcadı. Aralık ‘80'de tut-sak düştü. ‘90'da gerçekleştirilenözgürlük eylemiyle tekrar sıcakmücadeleye katıldı. DevrimciSol Merkez Komitesi Üyesi,Anadolu ve bazı alan örgütlen-meleri sorumlusuydu.

Arif ÖNGEL1963 doğumlu. Lise öğret-

meniydi. Son görevinden önce Dev-rimci Memur Hareketi’nin yönetici-lerindendi.

Şadan ÖNGEL,1966 doğumlu. Devrimcilikle ev

kadını olarak tanıştı. Eşiyle birliktemücadelede yer almakta tereddüt et-

medi.

Ahmet Fazıl Ercüment ÖZDEMİR,1954 Adapazarı doğumlu.

1974'te katıldı mücadeleye. İYÖDYönetim Kurulu üyeliği, işçi vemahalle örgütlenmesinde sorum-luluklar, bir dönem Ege Bölgesisorumluluğu yaptı. 12 Eylül'densonra 10 yıllık tutsaklığının ar-dından ‘91'de özgürlük eylemiyleyeni görevler üstlenmek üzeremücadeleye atıldı. Devrimci SolŞehir Silahlı Devrimci BirliklerGenel Komutanı’ydı.

Satı TAŞ (KILIÇ)1963, Çorum doğumlu. Bir

hemşire olarak yeraldı önce mü-cadelede. Memurların mücade-lesinde yol açıcılardan biri oldu.Sonra her görevi tereddütsüzüstlendi.

Hüseyin KILIÇ1961, Dersim doğumlu. Gül-

tepe, Okmeydanı, KasımpaşaGibi gecekondu semtlerindedevrimci çalışmalar yürüttü. Eşi

Satı ve önder yoldaşı Fazıl’laşehit düştü.

Ayşe GÜLEN1964, Rize doğumlu. Dev-

rimci mücadelenin kültür/sanatalanında çalışmalarını yürüttü.O düşünen, yaratan, kitlelere bi-linç taşıyan bir sanatçıydı.

Ayşe Nil ERGEN1968 doğumlu. Mühendis-mi-

mar odalarında çeşitli çalışmalardabulundu. Aynı zamanda bir sa-natçıydı. Kültür-sanat alanındaürettikleriyle, katılımıyla halktanve mücadeleden yana bir sanatıngüçlenmesi için çalıştı.

Taşkın USTA Eda YÜKSEL

Sinan KUKUL Arif Öngel

Şadan Öngel Ahmet F.E. ÖZDEMİR

Satı TAŞ Hüseyin KILIÇ

Ayşe GÜLEN Ayşe Nil ERGEN

Sabahat KARATAŞ

111

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 12: Yürüyüs 312

30 Mart 16-17 Nisan Devrim ŞehitleriniAnma ve Umudun Kuruluşunu KutlamaGünleri’nde Halk Cepheliler Anadolu’nundörtbir yanında programlar düzenlediler.

İstanbul-Gazi MahallesiGazi Halk Cephesi, 8 Nisan günü Gazi

Mezarlığı’nda ve Gazi Özgürlükler Der-neği’nde anma düzenledi. Mezarlıkta dü-zenlenen anmaya, içinde şehit ailelerininde bulunduğu 30 kişi katıldı. Saygı duru-şuyla başlayan anma programında “BizeÖlüm Yok-Halk Cephesi” pankartı açıldı.Anmada yapılan konuşmada, şehitlerinbıraktığı mirasın büyütüleceği, anılarınasahip çıkılacağı ve hesaplarının sorulacağısöylendi. Anma sonrası Gazi Mezarlığı’ndabulunan şehit mezarları gezilerek, mezar-lara karanfiller bırakıldı.

Gazi Özgürlükler Derneği’nde düzen-lenen programda Nail Çavuş’un ablası veSelçuk Akgün’ün eşi, şehitleri anlatarakonların yakını olduklarından gurur duy-duklarını dile getirdiler. 35 kişinin katıldığıanma sinevizyon gösterimi ile sona erdi.

İstanbulBağcılar’da 29 Mart günü “Mahir’den

Dayı’ya Sürüyor Bu Kavga”, “Mahir Hü-seyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş”, “Kı-zıldere Son Değil Savaş Sürüyor” slo-ganlarının yazıldıgı 6 yazılama yapıldı.

İkitelli Atatürk Mahallesi’nde ve 3 Ni-san’da Gazi Mahallesi Sekizevler, Nalburve Sondurak bölgelerinde yazılama ya-pıldı.

Şişli Cevahir Alışveriş Merkezi önündede Devrimci İşçi Hareketi tarafından 7Nisan günü bildiri dağıtıldı. 1 saat sürençalışmada 150 bildiri dağıtıldı.

İstanbul-SilivrikapıDev-Genç’liler, Silivrikapı Mezarlı-

ğı'nda bulunan Seher Şahin, KahramanAltun, Olcay Uzun, Hamdi Aygül, FeritEliuygun ve Hüseyin Fidanlıoğlu’nun me-zarlarının başında 9 Nisan günü anmadüzenlediler.

Dev-Genç’liler ilk olarak, KahramanAltun’un mezarı başına gelerek, tüm dev-rim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşuyaptılar. Kahraman Altun ve Seher Şahin’indevrimci yaşamları anlatıldıktan sonra,Kahraman Altun’un yazdığı "KavgamınÇırağı Olmak İsterim" şiiri okundu.

Anma, mezara karanfiller bırakıldıktansonra "Dev-Genç" ve "Bize Ölüm Yok"marşlarının söylenmesiyle bitirildi.

Ankara29 Mart günü ODTÜ'de Dev-Genç'liler,

Hazırlık E binasının balkonuna “KızıldereSönmeyen Meşalemiz, Mahir ve DayıÖlümsüz Önderlerimiz, Devrim Değiş-meyen Hedefimiz/Halk Cephesi/Dev-Genç” yazılı bir pankart astılar.

Halk Cepheliler, 30 Mart günü de Kar-şıyaka Mezarlığı'nda devrimci önderleriniandılar. Mezarlık yolunda başlayan yürü-yüşte Dev-Genç flamaları dalgalanırken,coşkulu bir şekilde sloganlar atıldı.

Mahir Çayan'ın mezarı başında 1 da-kikalık saygı duruşunda bulunan Dev-Genç’liler, daha sonra Kızıldere'de şehitdüşen devrimci önderlerin hayat hikaye-lerini okudular. Yapılan anmada şiirlerokundu ve “Dev-Genç”, “Kızıldere” ve“Haklıyız Kazanacağız” marşları hep birağızdan coşkulu bir şekilde söylendi.

Ulaş Bardakçı'nın mezarının başına dagiden Dev-Genç’liler burada da saygı du-ruşunda bulundular ve “Ulaş'a Ağıt” tür-küsünü söylediler. Deniz Gezmişlerin me-zarları da ziyaret edildikten sonra eylembitirildi. Eyleme 43 kişi katıldı.

Ankara’da 7 Nisan günü de anma vekutlama programı gerçekleştirildi. Programdevrimci önderler Mahir Çayan, Dayı vetüm devrim şehitleri için yapılan bir da-kikalık saygı duruşu ile başladı. Yapılankonuşmada “Kızıldere'den bu güne çokkez katledildik, öldük ama yenilmedik.Yenilmek; düşüncelerinden vazgeçmek,onları teslim etmektir.” denildi.

Konuşmanın ardından Artı İvme der-gisinin müzik grubu kısa bir konser verdi.Ardından, geçmişten bugüne tüm devrimtarihinin anlatıldığı bir sinevizyon gösterimive şiir dinletisi yapıldı. Yaklaşık iki saatsüren ve 52 kişinin katıldığı anma ve kut-lama programı sinevizyon gösterimi veşiir dinletisi ile sona erdi.

Antalya6 Nisan günü düzenlenen anma 1 da-

kikalık saygı duruşuyla başladı. Gününanlamını özetleyen bir konuşmayla devamedildi.

Gazi Mahallesi

Malatya

Malatya

Mersin

Bursa

Ankara

112

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Anadolu’nun Dörtbir Yanında Şehitlerimizi Anıyor Umudu Büyütüyoruz

Bursa

Page 13: Yürüyüs 312

Programın birinci bölümünde şe-hitler anılırken; ikinci kısmında iseUmudun kuruluşu kutlandı. Pasta veberaberinde verilen börekler yenildi.Yemekten hemen sonra ise türkülerve marşlar eşliğinde halaya duruldu.Programa 50 kişi katıldı.

Antalya Halk Cephesi, BurdurMezarlığı'nda bulunan, ölüm orucuşehidi Günay Öğrener'in mezarınıziyaret ettiler. 8 Nisan günü HalkCepheliler, kortej oluşturarak slo-ganlar eşliğinde mezarlık içinde yü-rüyüş yaparak Günay'ın mezarınınbaşına gittiler.

Mezar ve çevresi temizlenerek,getirilen toprakla güçlendirildi. Gü-nay'ın sevdiği mimozalar mezarayerleştirildi.

Günay Öğrener nezdinde tümdevrim şehitleri için yapılan saygıduruşuyla başlayan anmada Günay'ıanlatan bir konuşma yapıldı. Günay'ınşiirinin okunmasının ardından da,Umudun Türküsü'nün söylendiğimarş ve türkülerle anma bitirildi.

BursaHalk Cepheliler, 7 Nisan günü

Bursa Haklar Derneği’nde anma vekutlama programı düzenledi. Saygıduruşu ile başlayan anmaya Kızıl-dere’nin tarihi misyonununu anlatanbir metin okunarak devam edildi.

Anma programı iki kişinin karşı-lıklı okuduğu ve tarihimizin anlatıldığıbir metinle devam etti. Daha sonraFatma Tokay Köse’nin yazdığı,“Umudun ve Zaferin Adı” ve SinanKukul’un yazdığı, “Kadife Tenli Za-manlar” şiirleri okundu. Program ha-zırlanan sinevizyonun izlenmesiyledevam etti. Sinevizyonun ardındanHalk Cephelilerin kendilerinin ha-zırladığı pasta getirilerek Umudunkuruluşu kutlandı. Grup Yarın’ın ver-diği konserle program sona erdi.

Bursa’nın Teleferik ve Zümrü-tevler bölgelerinde bir çok duvar ya-zılaması da yapıldı.

Mersin 5 Nisan günü Cepheliler, Mersin

Pozcu Merkez, Forum Alışveriş Mer-kezi civarı ve Kuşhimato Sokağı’na,“Kurtuluş Kavgada Zafer Cephede”,“Kızıldere Son Değil Savaş Sürüyor”,“Mahirden Dayıya Sürüyor Bu Kav-ga”, “DHKP-C, Cephe” yazılamalarıyaptılar.

BabaeskiBabaeski Demokratik Kültür Der-

neği kurucularından ve Dev-Genç’inönder kadrolarından olan Kemal Ka-raca, 8 Nisan günü Pehlivanköy’ebağlı İmampazarı köyünde ailesi vedostları tarafından ölümünün 35. yı-lında mezarı başında anıldı.

40 kişinin katıldığı anma tümdevrim şehitleri için yapılan bir da-kikalık saygı duruşuyla başladı. Atılansloganların ardından şehidin mezarıbaşında “Bize Ölüm Yok”, “Giden-lere”, “Hain Tuzaklarda” marşlarısöylendi.

Marşların ardından Kemal Kara-ca’nın ailesi ziyaret edildi. İkramedilen yemek ve Trakya Kültür Mer-kezi müzik topluluğunun söylediğitürkülerle anma sona erdi.

MalatyaMalatya’nın Paşaköşkü, Ataköy

ve Zaviye mahallelerinde “Mahir,Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadar Sa-vaş!”, “Kızıldere Son Değil SavaşSürüyor”, “Mahirden Dayı’ya Sürü-yor Bu Kavga” ve “DHKP-C” yazı-lamaları yapıldı.

8 Nisan günü de Şengül Akkurtve Cihan Gürz’ün Malatya şehir me-zarlığında bulunan mezarlarının ba-şında Halk Cepheliler tarafından biranma yapıldı. “Devrim ŞehitleriÖlümsüzdür/Halk Cephesi” pankar-tının açıldığı anma, yapılan konuş-manın ardından saygı duruşu ile bi-tirildi.

AdanaCepheliler, 9 Nisan günü Şakirpaşa

ve Uçak mahallelerinde 6 adet yazı-lama yaptılar.

Tekirdağ Tekirdağ Gençlik Komitesi 4 Ni-

san günü bir gece düzenledi. Programtüm devrim şehitleri nezdinde yapılanbir dakikalık saygı duruşuyla başladı.Ardından “Kızıldere Yolunda DevrimYürüyüşümüz Sürüyor” başlıklı yazıokunarak “Kızıldere’den bugüne Ada-lıların Türküsü” slaytı izlendi. Ge-cenin sonunda “Martın Çığlığı” şiirive Tekirdağ 1 No’lu, Kandıra 2 No’luve Trabzon E Tipi Hapishanesi’denÖzgür Tutsakların gönderdikleri 30Mart-17 Nisan kartları okundu. Ana-dolu’ya düşen ve her biri fidanaduran devrimci şehitlerin anıldığıgece, katılımcılara dağıtılan ikramlarınardından sona erdi.

Elazığ9 Nisan günü Gülmez Mezarlı-

ğı’nda Halk Cepheliler, şehitlerini an-dılar. “Devrim Şehitleri Ölümsüzdür-Halk Cephesi” yazılı pankartın açıldığıanmaya saygı duruşu ile başlandı. Ya-pılan konuşmanın ardından “BizeÖlüm Yok” marşı söylendi. Daha sonraNihat Kaya, Mazlum Güder, AhmetGüder, Erkan Akçalı, Hasan Aktaş,Adil Can, Güler Zere, Çetin Gençdoğanve Mehmet Başbağ’ın mezarları ge-zilerek karanfiller bırakıldı.

Hatay Hatay Özgürlükler Derneği’nde

1 Nisan günü anma ve kutlama prog-ramı düzenlendi. Anmada, MahirÇayan ve dokuz yoldaşının resimle-rinin yer aldığı köşeye karanfil bıra-kılarak, devrim şehitleri için bir da-kikalık saygı duruşunda bulunuldu.Mahir Çayan’ın hayatı ve mücadelesianlatılarak, umudun kuruluşu kut-landı. Mahir Çayan’ı anlatan kısabir sinevizyon gösterimi yapıldı. Ge-len misafirlere çay pasta ikramındabulunulduktan sonra halaylar çeki-lerek bitirilen programa 25 kişi ka-tıldı.

Hatay

SilivrikapıAntalya

113

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 14: Yürüyüs 312

Grup Yorum'un 15 Nisan'daki kon-seri öncesinde Anadolu'nun dört biryanında yüzlerce Halk Cepheli mey-danlarda, mahallelerde, okullarda... elilanları, davetiyeler, afişler ve pan-kartlarla umudu büyütüyor. Emek veısrarla, dünyanın en büyük ve en güçlü"organizasyon şirketi" olan halkla ör-gütlüyoruz "Bağımsız Türkiye ON'larınTürküsü" konserini... Halkın gücünü,emperyalizme ve işbirlikçilerine karşıolan öfkemizi göstermek için BakırköyPazar Alanı’nda buluşalım!

İstanbul-Altınşehir: AltınşehirBayramtepe’de 8-9 Nisan'da masa açıl-dı. Grup Yorum önlüklerini giyen HalkCepheliler tarafından 3 bin davetiyedağıtıldı.

İstanbul-Dağevleri: 8 Nisan günüyapılan 3 saatlik konser tanıtım çalış-masında 30 afiş ve 2 pankart asıldı,50 el ilanı ile Yürüyüş dergileri halkaulaştırıldı.

İstanbul-Kadıköy: 8 Nisan akşamı4 Dev-Genç'li, Kadıköy Bahariye, İs-kele ve Boğa Meydanı'nı afişlerle do-nattılar. Ayrıca esnafların camlarınakonser afişleri asıldı.

İstanbul-Çayan Mahallesi: HalkCepheliler 5 Nisan günü, polisin birönceki gün konser çalışmaları için ma-hallede dolaşan gençleri taciz etmesini,sonrasında da Nurtepe Haklar Derne-ği’ne yapılan baskını kapı kapı dolaşıpbildiri dağıtarak teşhir ettiler. Konserdavetiyelerinin de dağıtıldığı teşhir ça-lışmalarında “Türküler Susmaz HalaylarSürer”, “Grup Yorum Yalnız Değildir”,“Katil Polis Çayan’dan Defol”, “ÇayanFaşizme Mezar Olacak”, “Halkız Hak-

lıyız Kazanacağız” sloganları atıldı. 8 Nisan günü Halk Cepheliler, Si-

lahtar, Çobançeşme, Emniyettepe’dekapı kapı dolaşarak davetiye dağıttılar.Ayrıca pankart ve afiş astılar.

Sokullu Caddesi’nde masa açan HalkCepheliler halka seslenerek, polisin Ba-kırköy halk konserini engellemek içinderneğe yaptığı saldırıyı anlattılar.

İstanbul-Okmeydanı: 1 Nisangünü yapılan çalışmada 1 saat içinde70 afiş asıldı, 150 bildiri halka ulaştı-rıldı. 8 Nisan günü ise konser çalış-malarıyla birlikte Yürüyüş dergisinindağıtımı da yapıldı. 2 saat süren dağı-tımda 55 dergi halka ulaştırıldı. Aynıgün Çağlayan Dere ve merkezde de50 afiş ve 2 pankart asıldı.

İstanbul-Davutpaşa: Dev-Genç’li-ler, 5 Nisan günü Davutpaşa Metro İs-tasyonu’nda masa açtılar. Grup Yorumtürkülerinin de çalındığı masada 300bildiri dağıtıldı. Aynı hafta içerisinde4. Levent, Sarıyer ve Kadıköy’dekonser pankartları asıldı.

İstanbul-Bahçelievler: 1 Nisangünü Bahçelievler, Yenibosna PazarPazarı’nda tanıtım masası açıldı. Aynıgünün akşamı Şirinevler Meydanı’nda13 Halk Cepheli’nin katılımıyla 2 bindavetiye halka ulaştırıldı. Davetiye da-ğıtımına halktan katılanlar da oldu.

2 ve 4 Nisan günlerinde YenibosnaKuleli, Zafer Mahallesi ve Doğu Sa-nayi’ye 250 adet afiş yapıştırılırken,400 tane davetiye halka ulaştırıldı.

İstanbul-Esenyurt: 6-7 Nisan gün-lerinde Merkez, Örnek mahallelerinde,Doğan Araslı Bulvarı, Yeşil Kent Ozan-lar Caddesi üzerine ve Balık Yolu Köp-

rüsü’ne toplam 50 adet afiş yapıştırıldı.Ayrıca 60 davetiye halka ulaştırıldı.

7 Nisan günü Esenyurt Depo Du-rağı’nda konser masası açıldı ve 1000davetiye dağıtıldı. Aynı gün DoğanAraslı Bulvarı üstüne, Köyiçi Dura-ğı’ndan Tabela Durağı’na kadar 30adet afişleme yapıldı ve halka 25 da-vetiye verildi.

8 Nisan'da ise Köyiçi Meydanı’ndakonser masası açılarak, 500 davetiyeve 1 DVD dağıtıldı.

İstanbul-Maltepe: Maltepe Beş-çeşmeler meydanında stant açıldı. İlkgün 3 bin davetiye dağıtıldı. Standınkonser gününe kadar açık olacağı vur-gulandı.

İstanbul-Aksaray: Dev-Genç’liler,6 Nisan günü İstanbul Aksaray metroönünde “Bağımsız Türkiye On’larınTürküsü” konserinin duyurusunu yap-mak için masa açtılar. Halka yönelikyapılan konuşmalarda 300 bin kişilikhalk korosu olma çağırısı yapıldı.Metro güvenliklerinin tüm engelleme-lerine, polisi aramakla tehdit etmesinerağmen Dev-Genç’liler ısrar ve karar-lılıkla masayı Aksaray metro çıkışıönünde açıp bildiri dağıtımına devamettiler. İnsanların yoğun ilgisinin olduğumasa bir saat açık kaldı.

7 Nisan günü sabah saatlerinde Ak-saray’da 4 pankart, Beyazıt’ta da 2pankart asıldı.

İstanbul-Eminönü: Dev-Genç’liler8 Nisan günü Eminönü'ndeki MısırÇarşısı'nda sesli çağrı yaparak davetiyedağıttılar. Bir saat süren çalışmada1000 adet davetiye dağıtıldı.

İstanbul-Mecidiyeköy: Devrimci

“Bağımsız Türkiye” Şiarı, Yüzbinlerin Dilinde Umut OlacakGrup Yorum Konseri’nde Umudumuzu Büyütmeye Çağırıyoruz

Adaan

114

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

AnkaraGülsuyu

Page 15: Yürüyüs 312

Mücadelede Mühendis Mimarlar, 5 ve7 Nisan günleri Gülbağ'da konser ça-lışması yaptılar. Grup Yorum ve kon-serin içeriği hakkında bilgi verilen ça-lışmalarda 1500 adet davetiye halkaulaştırıldı, 72 afiş asıldı.

Liseli Dev-Genç'liler 6 Nisan günüMecidiyeköy Metrobüs Durağı'ndamasa açarak, Grup Yorum şarkıları eş-liğinde halkı konsere davet ettiler. 1,5saat açık kalan masada 1000 davetiyehalka ulaştırıldı.

4 ve 8 Nisan günleri de Mecidiye-köy Metrobüs Durağı’nda TAYAD’lıAileler masa açarak el ilanı dağıttılar.Ayrıca, Cevahir Alışveriş Merkezi’ninkarşısındaki metrobüs önü, mezarlıkdemirlikleri ve Şişli Meydanı’ndakiparka 3x1 ebadında 3 adet bez afişasıldı.

28 Mart günü Şişli Camisi yanındamasa açılarak davetiye dağıtıldı.

İstanbul-Boğaziçi Üniversitesi:Dev-Genç'liler, 5 Nisan günü BoğaziçiÜniversitesi Kuzey Kampüsü’nde masaaçtılar. Öğrencilerin yoğun olarak bu-lundukları Kuzey Meydanı’na konserinpankartını da asan Dev-Genç'liler, me-gafonla sık sık konsere katılmanınönemine değinen konuşmalar yaptılar.Grup Yorum şarkılarının çalındığı ta-nıtım masası 3 buçuk saat boyuncaaçık kaldı. Masada 100 adet konserdavetiyesi ve 3 adet Yürüyüş dergisiöğrencilere ulaştırıldı.

İstanbul-Galatasaray Üniver-sitesi: 5 Nisan günü üniversiteninbütün fakültelerinde afiş asıldı, dave-tiyeler dağıtılıdı. Ayrıca “Parasız eğitimve demokratik lise” istedikleri için tu-tuklanan Gülşah ve Meral için de pullaryapıştırıldı.

İstanbul-1 Mayıs Mahallesi:Konser çalışmalarına 29 Mart’ta baş-layan 1 Mayıs Halk Cepheliler konserin

başlayacağı güne kadar 1 Mayıs Ma-hallesinin her karşında çalşımalarınısürdürdü. Afiş yapıştırılmaı, davetiyedağıtılması, masalar açılması DVD sa-tışları son güne kadar sürdü.

İstanbul-Derbent: 10 Nisan günüLiseli Dev-Genç’liler, Sarıyer-Derbent’egiderek, afişleme yaptılar ve davetiyedağıttılar.

Eskişehir: Dev-Genç’liler AnadoluÜniversitesi’nde 4, 5 ve 9 Nisan günleriAnadolu Üniversitesi’nde afişlemeyaptılar ve konser davetiyelerini öğ-rencilere ulaştırıldılar.

7 ve 8 Nisan günleri Dev-Genç’liler,Eskişehir Adalar Mevkii’nde Migrosönünde zabıtaların müdahale girişim-lerine rağmen masa açtılar.

Edirne: 7 ve 8 Nisan’da Dev-Genç’li-ler, Saraçlar Caddesi’nde “TürkülerSusmaz Halaylar Sürer, Grup Yorum”önlüklerini giyerek masa açtılar. DevGenç’liler, 10 Nisan günü de TrakyaÜniversitesi Ayşekadın Yerleşkesi’ndekonser davetiyelerini öğrencilere ulaş-tırdılar.

Edirne-Babaeski: Babaeski’de kon-serin çalışmaları, 5 Nisan günü yapılan2 saat sürelik davetiye dağıtımıyla baş-ladı. Gazi Kemal Mahallesi’nden baş-lanarak, çarşıya kadar esnafa ve halkadavetiye dağıtıldı, dükkanlara afişasıldı. 2 saat süren çalışmada 700 da-vetiye dağıtılırken, 20’den fazla afişasıldı. 9 Nisan’da da Babaeski merkezde2 adet konser pankartı asıldı ve 25adet afişleme yapıldı.

Dersim: Dev-Genç’liler Tunceli Üni-versitesi yemekhanesinde konsere çağrımasası açtılar. Yorum şarkılarının ça-lındığı masada tutsak ürünleri de ser-gilendi. Masalar tek tek dolaşılarakkonser bildirileri dağıtılırken konserin

amacı, nasıl gidileceği konusunda öğ-renciler bilgilendirildi.

Aynı gün Cumhuriyet Mahallesi’ndede hem konser hem de “Parasız EğitimSınavsız Gelecek Hakkımız İstiyoruzAlacağız” kampanyasının afişleri asıldı.6 Nisan günü de Mühendislik Fakül-tesi’nde 3 saat süreyle masa açıldı.Aynı gün Atatürk Mahallesi’nden mer-keze kadar yol boyunca konser afişle-mesi yapıldı. Afiş çalışmasını takipeden bir polis otosu halka teşhir edil-di.

Çorum: Çorum Halk Cephesi, konserçalışmalarına 4 Nisan günü MilönüCaddesi’nde açtıkları masa ile devametti. Bir buçuk saat içinde 100 bildiridağıtıldı. Ardından 50 tane konser afişiasıldı. 5 Nisan günü de kahveler veesnaflar dolaşılarak halk konsere davetedildi.

Çanakkale: Dev-Genç’liler, 3 Nisangünü Kordon Boyu’nda ve BankalarCaddesi’nde broşür dağıtarak, konsereçağrı yaptılar. Toplam 350 broşür halkaulaştırıldı.

6 Nisan günü Dr Mümtaz PirinçcilerMeydanı’nda masa açan ÇanakkaleGençlik Derneği üyeleri, hem Çanak-kale halkını konsere davet ettiler hemde Grup Yorum’un şarkılarını çaldılar.Masada Grup Yorum broşürü dışında,Tavır dergisinin ve 25. yıl konserDVD’sinin tanıtımı yapıldı. Grup Yo-rum şarkıları eşliğinde halaylar çekiptürküler söyleyen öğrenciler 3 saatiçinde 550 bildiri dağıttılar.

7 Nisan'da Dev Genç'liler, afişlemeyapıp, esnaflara da broşür bıraktılar.11 Nisan'da ise Kordon Boyu’ndakisosyal tesislerin ön tarafında broşürdağıtımı yaptılar ve toplam 700 broşürühalka ulaştırdılar.

Çanakkale-Biga: Dev-Genç’liler,6-7-8 Nisan günleri Biga’da öğrenci-lerin ve halkın yoğun olduğu Kafeler

Antalya Bursa Edirne

115

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 16: Yürüyüs 312

Sokağı’nda masa açtılar. Grup Yorumşarkıları çalınarak, halaylar çekildi.Toplamda 800 broşür halka ulaştırılır-ken; Liseliler durağı, Eğitim-Sen, devletyurdu, özel yurt ve pansiyonlarda, ka-felerde ve işlek caddelerde afişlemeleryapıldı.

Ayrıca; Biga'nın merkezinde bulu-nan elektronik reklam panosunda 8-14 Nisan günleri arasında Grup Yorumkonser afişinin tanıtımı yapıldı.

Bursa-Uludağ Üniversitesi: 5Nisan günü Uludağ Üniversitesi’ndekonser çalışmaları başlatıldı. ÖğrenciKültür Merkezi’nin önüne stant açıpbildiri dağıtan Dev-Genç’liler, 1,5 saatsüren çalışmada Kültür Merkezi önündebulunan panolara afiş astılar.

6 Nisan günü Dev-Genç’lilerin aç-tığı stantta öğrencilere konserin tanıtımıyapıldı. Üniversitenin Görükle Köyüyerleşkesinde de 3 Nisan günü yapılansaldırının ardından 4 Nisan günü tekraraynı yerde stant açıldı. Standın bir ön-ceki gün yaşanan saldırıya cevap ol-masını hazmedemeyen polis, 2 zabıtayıyollayarak uyarıda bulunmak istedi.Ancak aldıkları cevapla çekip gittiler.2 saat açık kalan standa öğrencilerinilgisi yoğundu.

Bursa: 4 Nisan’da Teleferik Mahallesigirişinde stant açıldı. İnönü konserDVD’leri, kitaplar ve Yürüyüş ve Tavırdergilerinin sergilendiği stant 4 saataçık kaldı.

7 Nisan günü Bursa’nın Gemlik il-çesinde Dr. Ziya Kaya ve Hamidiyemahallelerinde afişleme yapıldı. Or-hangazi ilçesinde de 5 Nisan günümasa kurularak, konser hakkında halkabilgi verildi.

8 Nisan günü konser önlüklerinigiyen 9 Halk Cepheli, 7 saat boyuncaBursa merkezdeki Teleferik, Akçağla-yan, Zümrütevler, Maltepe, Değirmen-likızık, Mesken, Orabağlar, Esenevler

mahalleleri ile Kestel ilçesindeki Kale,Elmalık ve Panayır mahallelerine gi-derek konser davetiyeleri dağıtıp afişastılar. Onlarca kilometre yürüyerekyapılan çalışmalarda 2500 el ilanı da-ğıtılırken 20 adet afiş asıldı.

29 Mart günü Gemlik’ten yolaçıkan Halk Cepheliler, İznik’e bağlıMüşküle Köyü’ne gittiler. Önlüklerinigiyen Cepheliler, köyün kahvelerineve sokaklarına afiş astılar, halkla sohbetettiler. Geçen yıl konsere köyden 14kişi gitmişti...

Gemlik İskele Meydanı’nda da 1Nisan günü stant açıldı. Masada Tavırdergisi ile Grup Yorum 25. yıl DVD’side tanıtıldı. 2,5 saat açık kalan masada500’e yakın davetiye dağıtıldı. 3 Nisangünü Dereboyu Caddesi’nde açılanstanda da ilgi yoğundu.

Antalya: Kışlahan Meydanı’nda açı-lan masada ve mahallelerde yürütülençalışma ile konserin duyurusu ve çağrısıyapıldı. Kızılarık ve Gebizli mahalle-lerinde afişleme yapıldı ve davetiyedağıtıldı. Bu sırada megafon ile GrupYorum’un şarkıları dinletildi.

6 Nisan günü Kışlahan Meydanı’ndaaçılan masada polisin engelleme giri-şimlerine rağmen davetiyeler halkaulaştırıldı.

7 Nisan günü Sinan Mahallesi’nde14 Dev-Genç’li ve Halk Cepheli tara-fından megafonla duyuru yapıldı. 500bildiri, 4 DVD ve 50 Yürüyüş dergisininulaştırıldığı mahallede afişleme de ya-pıldı.

8 Nisan günü ise Kışlahan Meyda-nı’nda kitlesel olarak masa açılırken,cadde boyunca 800 davetiye, 20 Yü-rüyüş dergisi, 2 konser DVD'si halkaulaştırıldı. Aynı gün Alevi Kültür Der-neği’nin düzenlediği Mustafa Özars-lan'ın konserinde de masa açılarak 12adet 25. yıl konser DVD’si halka ulaş-tırıldı.

9 Nisan günü iki liseye giden Dev-Genç’liler, 1500 davetiyeyi öğrencilere

dağıttı. Afişleme de yapan Dev-Genç’li-ler açtıkları masada da 8 DVD, 26dergi, 900 davetiye dağıttılar.

Adana: 5 Nisan günü Baraj YoluDuygu Kafe önünde bildiri dağıtıldı.

6 Nisan’da Çakmak Caddesi KültürSokağı’nda 500 adet bildirinin dağı-tıldığı masaya gelenler, 300 bin kişidenbiri olmak için can attıklarını söylediler.Ayrıca Grup Yorum 25. yıl DVD’leri,Yürüyüş ve Tavır dergileri ile AhmetKulaksız’ın “Her şeyin Başladığı Yer-den” isimli kitabı halka ulaştırıldı.

8 Nisan günü Adana İnönü Par-kı’nda eylem yapan Grup Yorum din-leyicileri, konserin duyurusunu yaptılar.Ayrıca Grup Yorum konser masasınayapılan saldırıyı, polis ve zabıtanıntaciz ve saldırılarını teşhir ederek GrupYorum’un susturulamayacağını duyur-dular. Eylemin ardından söylenen Yo-rum şarkıları eşliğinde halaylar çekildi.

9-10 Nisan'da Çakmak Caddesi’ndeaçılan masada Halk Cepheliler yaklaşık1000 adet bildiri dağıttılar.

Adana-Çukurova Üniversitesi:Adana Gençlik Derneği üyeleri 6 Nisangünü Çukurova Üniversitesi’nde bildiridağıttılar. Ziraat Fakültesi kantini, FenEdebiyat Fakültesi kantini ve okul ye-mekhanesinde yapılan bildiri dağıtı-mında sınav stresiyle boğuşan öğren-cilerin Grup Yorum’a ilgisi yoğun oldu.Konser hakkında bilgi edinmek iste-yenlerle sohbet edildi. Yaklaşık 1 saatsüren çalışmada 500 adet bildiri dağı-tıldı.

Ankara: Batıkent'te, Dev-Genç’lilertarafından 24 Mart ve 1 Nisan günlerindeaçılan konser tanıtım standında, özel gü-venlik görevlilerinin tacizlerine rağmenbildiri dağıtıldı ve afişleme yapıldı.

7 Nisan günü'de Dikmen'de masaaçıldı. 60 tane afişin asıldığı Dikmensokaklarında davetiye de dağıtıldı.

Elazığ Hatay İzmir

116

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Page 17: Yürüyüs 312

7-8 Nisan günlerinde Kızılay YükselCaddesi'nde açılan masalarda toplam2000 davetiye dağıtıldı.

8 Nisan günü Kızılay'da birarayagelen 7 kişi burada konserin afişleriniastılar. Beş saat süren çalışmada, Kı-zılay, Sakarya Caddesi, Sıhhıye, Kolejve Kurtuluş Parkı’na olmak üzere top-lam 400 afiş yapıştırıldı.

Tekirdağ: 6 Nisan günü Dev-Genç’li-ler, Tekirdağ Namık Kemal ÜniversitesiKampüsü önünde konser tanıtım masasıaçtılar. Bunu hazmedemeyen AKP’ninhalk düşmanı polisi masanın önünegelerek standın kaldırılmasını istedi.Ancak Dev-Genç’lilerin kararlı tavrıkarşısında fazla diretemeyen polis, ora-dan ayrılmak zorunda kaldı. 4 saat bo-yunca açık kalan stantta 300 davetiyeöğrencilere ulaştırıldı.

Tanıtım masası 7 Nisan günü deTekirdağ sahilde açılarak, 350 davetiyedağıtıldı.

3 Nisan günü Tekirdağ merkezindekiTuğlalı parkta yapılan eylemle, 15 Nisansabahı Tekirdağ’dan araç kaldırılacağıduyuruldu. Açıklamada, Grup Yorumüyesi Seçkin Aydoğan’ın 4 aydır haksız,hukuksuz yere tutuklu bulunduğu vederhal serbest bırakılması gerektiği vur-gulandı. Ardından masa açılarak 2 saatiçinde 1400 davetiye dağıtıldı.

Mersin: 3 ve 5 Nisan günü MersinHastane Caddesi’nde açılan masadakonser davetiyeleri dağıtıldı, 5 Yürüyüşve 1 Tavır dergisi de halka ulaştırıldı.

9 Nisan günü afiş çalışması yapanSıla Yerden ve Volkan Baran isimli ikiHalk Cepheli gözaltına alındı. Yerdenve Baran ertesi gün savcılıktan serbestbırakılırken; 10 Nisan'da Mersin Adliyesiönünde Sıla ve Volkan için destekeylemi yapıldı. 11 Nisan günü de göz-altının gerçekleştirildiği Enteller Cad-desi'nde 25 kişinin katılımıyla yapılaneylemde gözaltı protesto edildi. EylemeBDSP, ESP ve DHF de destek verdi.

Mersin Üniversitesi ÇiftlikköyKampüsü kafeteryalar önü çarşı mer-kezinde 4 Nisan günü stant açan Dev-Genç’liler, Grup Yorum şarkıları eşli-ğinde halaylar çektiler. Ayrıca masalardolaşılarak 32 tane Yürüyüş dergisiöğrencilere ulaştırıldı.

Hatay: 4 Nisan günü Mustafa KemalÜniversitesi Tayfun Sökmen Kampü-sü’nde Grup Yorum konserinin afişle-meleri yapıldı.

5 Nisan günü de Mustafa KemalÜniversitesi Samandağ Meslek Yük-sekokulu’nda öğrenciler konser hak-kında bilgilendirildi.

Liseli Dev-Genç'liler, 6 Nisan günüAntakya'nın Çekmece Beldesi’nde 20adet afişleme yaptılar.

7 Nisan günü Samandağ OytunAlanı’nda açılan masada 300 davetiye,1 Yorum DVD’si, 1 Yürüyüş dergisihalka ulaştırıldı. Aynı günün sabahında100 afiş Samandağ merkeze asılırken;Samandağ Deniz Yolu’na da 50 adetafiş asıldı.

9 Nisan günü Dev-Genç’liler, özelgüvenlikçilerin ve jandarmanın tümengelleme girişimlerine rağmen Mus-tafa Kemal Üniversitesi Ana Kampüsüolan Tayfun Sökmen Kampüsü’nünönünde konser masası açtılar. Dev-Genç’liler daha sonra kampüs çevre-sindeki esnafı ve kafeleri dolaşarak100 tane el ilanı dağıttılar. Aynı günSamandağ Meslek Yüksekokulu girişineve okulun duvarına 12 adet afiş asıldı.

10-11 Nisan günlerinde TayfunSökmen Kampüsü girişinde tekrarmasa açıldı. Yüzlerce el ilanı dağıtı-lırken kampüs çevresinde 5 tane yazı-lama yapıldı. Ayrıca 4 tane “ParasızEğitim, Sınavsız Gelecek”, 7 tane de“Gülşah ve Meral Serbest Bırakılsın"afişleri asıldı.

9 Nisan günü Liseli Dev-Genç’liler,Grup Yorum önlükleri giyerek AntakyaArmutlu Mahallesi’nden semt pazarınave Büyük Antakya Parkı’na doğru yü-

rüyerek 150 davetiye dağıttılar, iş yer-lerine 15 afiş astılar.

Bolu: 5 Nisan günü yapılan çalışmaile üniversite kampüslerine şehir mer-kezindeki belirli noktalara ve esnaflarıniş yerlerine konser afişleri asıldı.

Elazığ: 3 Nisan günü YıldızbağlarıMahallesi’nde, 4 Nisan günü de Şehitİlhanlar Caddesi ve Hozat Garajı’ndakiesnafların camlarına afişleme yapıldı.Toplam 60 adet afiş asıldı.

İzmir: 6 Nisan günü Kemeraltı’ndamasa açıp el ilanı dağıtan Grup Yorumdinleyicileri, 7 Nisan günü de Doğan-çay’da, Yamanlar Mahallesi’nin So-ğukkuyu Bölgesi’nde, Onur Bölge-si’nde ve Yamanlar Karakol Durağı’ndabildiri dağıtıp afiş astılar.

7 Nisan'da Buca Forbest’e 13 kişiile bir buçuk saatlik bir sürede yapılanbildiri dağıtımında 1200 bildiri halkaulaştırıldı.

9 Nisan’da ise Konak Kemeraltı’ndakonser masası açıp el ilanı dağıttılar.

10 Nisan'da Çiğli Merkezde, Gü-zeltepe ve Çiğli Koop'ta yüzlerce afişasıldı.

11 Nisan'da da kitapçıların ve öğ-rencilerin yoğun olduğu Sevgi Yolu’ndamasa açıp, 400 adet el ilanı dağıttılar.Masada 10 Yürüyüş dergisi de halkaulaştırıldı.

Balıkesir-Bandırma: Dev-Genç’liler8 Nisan günü broşür dağıtarak kafelerdeve işlek caddelerde afişlemeler yaptılar.

300 Bin Ses Olup,“Biz Buraya DönmeyeDeğil, Ölmeye Geldik”Şiarına Sahip Çıkacağız

Devrimci Mücadelede Mimar Mü-hendisler, Elektrik Mühendisleri Odasıİstanbul Şube Binası’nda 4 Nisan günüGrup Yorum söyleşisi düzenledi.

Malatya TAYAD Tekirdağ

117

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 18: Yürüyüs 312

Ferhat Gerçek 2007 yılında Yürü-yüş dergisi dağıtırken 17 yaşında birpolis kurşununa hedef olmuştu.

Özellikle kalabalık meydanlarda el-lerinde dergileri gazeteleri satış ve ta-nıtım yapan grupları hepimiz görmü-şüzdür. Doğal bir hakkı kullanmakta-dırlar. Ferhat’ın içinde bulunduğugrup kırmızı bir önlük giyinmişti.Üzerinde “Yürüyüş” yazıyordu. Bah-çelievler polisi için bu kadarı yeter-liydi. Polis grubu durdurdu ellerinde-ki dergilerden birini aldı “Yasak da-ğıtamazsınız” dedi. Ama yürüyüşokurları haklarını biliyordu; “Dergi-miz yasaldır bakın künyesi var yasa-dışı bir şey olsaydı toplatılırdı” dedi-ler. Bu hal polisin hoşuna gitmedi. On-lar karşılarında ezik, yalvaran insan-lar görmek istiyorlardı. Ne demekti po-lise diklenmek, polis demek devlet de-mekti.

Telsizden merkeze sordular. Der-gi hakkında herhangi bir toplatmakararı yoktu. Karşıdaki ses “bırakıngitsin” dedi. Gruptan biri “Gördünmü sana demedik mi” dedi. Polisbundan da hoşlanmadı. Grup işiniyapmak için ilerlemeye başladı vesonra ekip otosu ile hızla yanlarındangeçtiler. Aynı kişi “Ne yapıyorsun ço-cuğu ezeceksin” dedi. Bu söz üzeri-ne yeniden durdular ve bu kişiyi göz-altına almak istediler. Grup karşı çık-tı. Ne yapmıştı da gözaltına alınacak-tı. Haksızlık yapıyorsunuz dediler.Ama polis haddini bildirmek istiyor-du. Karakola çekecekti o asi çocuğu

Bahçelievler’de dergi dağıtmak

isteyen grubu bu yüzdentartakladılar. Hakaret etti-ler, darp ederek gözaltınaaldılar o genci. Sonra ateşetmeye başladılar. Grupkurşunlardan korunmakiçin uzaklaşmaya çalıştı.Ama doğrudan hedef gö-zeterek ateş açan katiller-den biri Ferhat’ı vücudu-nun ortasından vurdu. Fer-hat için ambulans çağı-ranları, ona tampon yap-

maya çalışanları ailelerinin yanındangözaltına aldılar.

Olayların ardından mahallede hal-kın tepkisi büyüdü. Herkes polise la-netler yağdırıyordu. Sloganlar atıldı vetabii taşlar. Bu kez de mahalle halkı-na yöneldi baskı. Pazar yerine saldır-dılar arabaları durdurdular ve Bahçe-lievler’de bir polis ordusu konuşlan-dı.

Olayların hemen ardından bizim-le beraber Çağdaş Hukukçular Der-neği’nden bir grup avukat geldi.Olayları orada bulunan mahalle hal-kından, tanıklardan dinledik. İnsanlarkorkuyordu. Gözlerinin önünde bir ço-cuk vurulmuştu.

Gözaltına alınan kişileri takip et-mek için Yenibosna’da bulunan polismerkezine gittiğimizde karşımızdakitablo bizi bile şaşırttı. Gözaltına alınanherkes eksiksiz işkence görmüştü.Kaburgası kırılan dalağı patlayan göz-leri mosmor insanlar hala gözümüzünönünde darp ediliyorlardı. Bize bir tekevrak göstermediler. Kendilerine busoruşturmayı yürütemeyeceklerinisöyledik. Bize güldüler. Polislerinifadelerini, grup grup önce öğretiyorsonra tutanağa geçiriyorlardı.

Bir grup avukat Cumhuriyet sav-cısına gidip soruşturmaya el koyma-sını ve bizzat yürütmesini söyledik.Saldırgan polisler delilleri toplaya-caklarsa bu soruşturmadan hayır gel-mezdi. Deliller karartılabilirdi.

Nitekim atış bilgilerini öğrenmekiçin önemli bir delil olan Ferhat’ın ti-

şörtünü kaybettiler. Telsiz konuş-maları silindi. Olay yeri krokisi çi-zilmedi. Olay yeri incelemesi eksikkaldı.

Sonra olay örgüsünü bile anlata-mayan bir iddianame ile karşı karşıyakaldık. Davayı Asliye Ceza Mahke-mesinde açmış ve ölümden kurtulanama ömür boyu tekerlekli sandalyeyebağımlı kalan Ferhat’a onu vuran-lardan daha fazla ceza istiyorlardı.15 yıla varan bir cezaydı istenen. Ka-til polislere ise hükmün açıklan-masının geri bırakılmasını isteyip is-temediği soruluyordu.

Bu davanın Ağır Ceza Mahkeme-sinde görülmesi gerektiğini, delillerinderhal toplanmasını söyledik. Ama ta-leplerimiz kabul edilmedi.

Tam 5 yıl sonra Asliye Ceza Mah-kemesi görevsizlik kararı vererek da-vayı Ağır Ceza Mahkemesine gön-derdi. Mahkeme bu suç olası kasıtlaadam öldürmeye tam teşebbüstür dedi.

Türk Ceza Kanunu’na göre bu suçaçıkça İŞKENCE’dir. Okuma yazmabilen herkes ceza kanunun 94 ve 95.maddesini okuyabilir. Oysaki bir iş-kence suçlaması bile yok.

Şimdi cuntaları yargılayacağınızısöylüyorsunuz, işte AKP nin polisi işteAKP nin yargısı. İrfan’ı vuran polis ileFerhat’ı vuran polis arasında ne farkvar? 1 Mayıs 1977 de soruşturmayı yü-rütenlerin niteliği neyse Ferhat’ı vu-ranların soruşturmasını yürüten deaynı mantıktır.

Ferhat’ı vuran, Engin’i katledenzihniyet, onları yargılıyor aynı za-manda. Onların katillerini isteyenleri,onların fotoğrafını taşıyanları da örgütüyeliğinden tutukluyor.

5 yıl sonra davanın Ağır Cezalıkolduğunu fark ettiler. Bugün yaptık-ları gibi 20 sene sonra da timsah göz-yaşları dökerler. Sonra da hesap sor-maya kalkar “karanlık güçler” ararlar.Sanırlar ki zaman gerçekleri örter.

Hayır yanılıyorsunuz, tarihin vehalkın mahkemesi gerçekleri unut-mayacak.

Ferhat Gerçek’i felç eden polisleriAKP koruyor! Halk Unutmayacak!

Halkın Hukuk

Bürosu

118

Page 19: Yürüyüs 312

Liseli gençlerimiz bir yarışın içi-ne sokularak, son güçlerine kadar sö-mürülüyorlar. Sınav sistemine karşıörgütlü mücadele çağrısında bulunanDev-Genç’liler, “Parasız Eğitim, Sı-navsız Gelecek Hakkımız! İstiyoruzAlacağız!" kampanyasının çalışma-larına devam ediyorlar.

İstanbul-Şişli3 Nisan günü Liseli Dev-Genç’li-

ler, Mecidiyeköy Metrobüs Dura-ğı’nda imza masası açtılar. Yaklaşık2 saat açık kalan masa da 80 imza top-landı ve 150 bildiri halka ulaştırıldı.

7 Nisan günü de Cevahir Alışve-riş Merkezi önünde imza masası açıl-dı. Masaya gelenlere parasız eğitiminbir hak olduğu ama ülkesine sahip çı-kanların, parasız eğitim talebini dilegetirenlerin tutuklandığı anlatıldı.Çalışma sırasında 103 imza toplandıve Grup Yorum’un 15 Nisan’da ya-pacağı konser ile Yürüyüş dergisinintanıtımı yapıldı.

İstanbul-Gazi MahallesiLiseli Dev-Genç’liler 3 Nisan

günü Şair Abay Kunanbay Lisesi’ninduvarlarına ve çevresine afişlemeyaptılar. Çalışma yaklaşık bir buçuksaat sürdü ve 58 tane afiş yapıldı. 11Nisan'da yine Şair Abay KunanbayLisesi’nin önünde, öğrencilere 220bildiri dağıtılarak, kampanya anlatıl-dı.

İstanbul-AlibeyköyLiseli Dev-Genç’liler 9 Nisan

günü Alibeyköy Refhan Tümer Li-sesi’nde pullama yaptılar. 22 adetkampanya pulu okulun içine yapıştı-rılırken, parasız eğitim ve demokra-tik lise istedikleri için tutuklananGülşah ve Meral’in de bu düzen ta-rafından tutuklanan iki vatanseverdevrimci öğrenci olduğu anlatıldı.

Çanakkale Dev-Genç’liler 3 Nisan günü Ça-

nakkale’nin cadde ve sokaklarınaafişleme yaparak kampanyayı halkaduyurmaya devam ettiler. Toplam80 afiş asıldı.

4 Nisan günü de Çanakkale Adli-yesi önünde eylem yapıldı. Eylemdeyapılan açıklamada “Parasız eğitim is-temeye devam edeceğiz. Can kanpahasına kazandığımız vatan toprak-larını emperyalizme peşkeş çektir-meyeceğiz. Tam Bağımsız Türkiyeiçin mücadelemize devam edeceğiz”denildi. 25 kişinin katıldığı eylem slo-ganlarla sona erdi.

Ankara“Parasız Eğitim ve Sınavsız Ge-

lecek” talebiyle 29 Mart günü Abdiİpekçi Parkı’nda bir saatlik oturma ey-lemi yapıldı. Yapılan eylemde, “FüzeKalkanı Değil, Demokratik Lise İs-tiyoruz!” pankartını açtıkları için tu-tuklanan Gülşah ve Meral halka an-latıldı. Açıklamanın ardından yapılanbir saatlik oturma eyleminde türkülersöylendi, halaylar çekildi. Eyleme 23kişi katıldı.

AntalyaDev-Genç’liler, 7 Nisan günü

Kışlahan Meydanı’nda Gülşah veMeral 'in serbest bırakılması için ey-lem düzenlediler.

Eylemde yapılan açıklamada,mahkemenin asıl olarak tüm halkınparasız eğitim mücadelesinin yargı-ladığını söylediler. Açıklamadan son-ra 1 saatlik oturma eylemi yapıldı,marşlar söylendi. Eylemi gören 2 li-seli oturma eylemine destek verdi. 25kişinin katıldığı eylemde, Gülşah veMeral'in serbest bırakılması için imzada toplandı.

Baskılar Bizi Yıldıramaz,Soruşturma Terörüne Son!

Bursa Uludağ Üniversitesi'nde,16 Mart Katliamı'nı teşhir etmek içinafiş asan Bursa Gençlik Derneği Gi-rişimi üyesi Ebru Yeşilırmak hakkında5 Nisan günü hukuksuz bir şekilde so-ruşturma açıldı.

Üniversite Rektörlüğü tarafındanaçılan soruşturmada parasız eğitim is-temek, vatansever Gülşah ve Meral’isahiplenmek, masa açmak, afiş asmaksuç olarak gösteriliyor.

Bursa Gençlik Derneği Girişimisoruşturmayla ilgili yaptığı yazılıaçıklamada,

"Bu çalışmalar birçok kişinin sa-hiplendiği demokratik taleplerdir.Gençliğin mücadelesini sindiremeyenrektörlük baskılarla, soruşturmalarlagençliği yıldırmaya, teslim almaya ça-lışıyor." dedi.

Ülkemizde Gençlik

Sınav Sistemini Yaratan Bu DüzendirÇözüm Düzen Değişikliğidir!

Çanakkale Şişli Antalya

19

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 20: Yürüyüs 312

24 Aralık 2010 tarihinde Yürüyüş dergisininteknik işlerinin yapıldığı Ozan Yayıncılık'a yapılanbaskın sonrasında tutuklanan Yürüyüş dergisi ça-lışanlarının serbest bırakılması için bir yılı aşkınsüredir her hafta Cuma günü Ankara’da yapılan ey-lemlere bu hafta da devam edildi.

6 Nisan günü Sakarya Caddesi'nde yapılan ey-lemde, 10 Nisan'da yapılacak olan ikinci duruşma-nın çağrısı da yapıldı. Açıklamada, anti-emperyalistolmak suçsa eğer, Yürüyüş dergisi okurlarının ve Yü-rüyüş dergisinin bu suçu işlemeye her zaman devamedeceği söylendi. 37 kişinin katıldığı eylemde, “YürüyüşHalktır Susturulamaz”, “Yürüyüş Çalışanları Serbest Bı-rakılsın”, “Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz”,“Halkız Haklıyız Kazanacağız” sloganları atıldı.

İstanbul-Okmeydanı8 Nisan günü de Okmeydanı’nda toplu dergi dağıtımı

yaptı. Grup Yorum konserinin tanıtımının da yapıldığı ça-lışma sırasında Enginlerin sesini yüksek sesle halka du-yuran Yürüyüş okurları, 10 Nisan günü Ankara’da ikin-cisi görülecek Yürüyüş Baskını davasına çağrı yaptılar.“Yürüyüş’ü sahiplenmek vatanı sahiplenmektir, Yürüyüş’üsahiplenmek sosyalizmi sahiplenmektir.” diyen Yürüyüş

okurları, 2 saat içinde 55 dergiyi halka ulaştırdılar.

İzmirYürüyüş okurları İzmir’in Yamanlar Mahallesi’nde ve

Bademler köyünde 8 Nisan günü 2 saat süreyle dergi da-ğıtımı yaptılar. Toplam 40 dergi halka ulaştırıldı.

MersinMersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampüsü kafeteryalar

önü çarşı merkezinde 4Nisan günü stant açıla-rak, 32 adet Yürüyüşdergisi öğrencilere ulaş-

tırıldı.

Yürüyüş’ü Sahiplenmek Vatanı Sahiplenmektir

Ülkemizde Gençlik

Çanakka le ’de“Gülşah ve Meral’eÖzgürlük Film Gün-leri”nin 3.sü yapıl-dı. 6 Nisan’da Ça-nakkale Gençlik Der-neği Girişimi tara-fından düzenlenenfilm gösteriminde“Filistin’e Veda” fil-mi izlendi. Bir anne-annenin Filistin’inSiyonistler tarafın-dan işgaline karşı nasıl bir savaşçıya dönüştüğünün anlatıl-dığı filmi 14 kişi izledi.

Filmin ardından çay içip film hakkında sohbet eden öğ-renciler, filmde yaşananların sadece Filistin’de değil dünya-nın bir çok ülkesinde hala yaşanmakta olduğunu ve bu zul-me karşı direnenlerin her zaman var olacağından bahsettiler,

Dev-Genç’liler, Gülşah ve Meral’in serbest bırakılması için,8 Nisan günü halkın yoğun olduğu saatlerde Çanakkale halkpazarının çıkış kapısına “Vatansever Gençler Gülşah veMeral Serbest Bırakılsın-Gençlik Federasyonu” yazılı bir pan-kart astılar. Halkın yoğun olarak bulunduğu alana asılan pan-kart büyük dikkat çekti.

Harika Kızılkaya ve Hasan Farsak isimli iki Dev-Genç’li 10 Nisan günü İstanbul Otogarı’nda gözal-tına alındılar. Polisin keyfi uygulamalarına karşı di-rendikleri için gözaltına alınan Kızılkaya ve FarsakÜsküdar Doğancılar Karakolu’na götürüldü. Göz-altılar aynı gün serbest bırakılırken; Gençlik Fede-rasyonu üyelerinin gözaltına alınmasıyla ilgili ola-rak, “30 Mart-17 Nisan Devrim Şehitlerini Anma veUmudun Kuruluşunu Kutlama Günleri’nde yapılansaldırıların ve gözaltıların artmasında bu tarihlerinayrı bir önemi vardır. Devrim şehitlerimizi anma haf-tasında polis o kadar korkmuş ki suçlu suçsuz gör-düğü herkesi gözaltına almaya başlamıştır.” açıkla-masında bulundu.

Aynı gün Bursa’da da, Bursa Haklar Derne-ği’nden çıkan Yalçın Doğru, Selahattin Vatanseverve Ertan Çelik’in bindiği araba sivil polisler tara-fından durdurularak aranmak istedi. Arama karar-larının olup olmadığını soran dernek üyeleri, üstle-rinin keyfi olarak aranmak istenmesine de tavır gös-terdiler. Bunun üzerine takviye ekip çağıran AKP'ninpolisi, biber gazı sıkarak saldırdı ve dernek üyele-rini kelepçeleyerek gözaltına aldı. Çarşı Karakolu’nagötürülen dernek üyeleri aynı gün serbest bırakıldılar.

Keyfi Gözaltı Terörüne Son! Gülşah Ve Meral VatanseverliğinBedel İstediğini Gösteriyor

20

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Page 21: Yürüyüs 312

İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü veİstanbul Kültür Üniversitesi,ÖSYM'den aldıkları 2011 yılına ait ve-rilerle "İstanbul Lise Tomografisi"isimli bir rapor hazırladı. Bu rapor pa-rası olanla olmayanın aldığı eğitim ara-sındaki farkları bir kez daha gösterdi.

2011 yılındaki üniversite sınavına,917 lisenin olduğu İstanbul'da 133 bin351 lise öğrencisi girdi. Bu liselerin 6'sılise sonda beklemeli olan öğrencilerinokuduğu yerler olduğu için bu rapor-daki değerlendirmede yer verilmedi.

İstanbul'daki toplam 911 lise üze-rinden yapılan araştırmada ortaya çı-kan çarpıcı sonuçlar şöyle:

- 911 lisenin 505'i genel lise, 383'ümeslek lisesi, 21'i çok programlı liseve 2'si açıköğretim lisesi.

- 133 bin 351 öğrenci sınava girdi.

- Doğru çözülen matematik sorusuortalaması 1,64; fen bilimleri ortala-ması 2,3...

- Sınavı kazanan öğrenci sayısı: 72bin 158.

- Sınavı kazanamayan öğrenci sa-yısı: 59 bin 338.

- Kazananların sadece 33 bin 607'si4 yıllık fakültelere girdi.

- 4 yıllık fakültelere girebilenlerin29 bin 342'si genel lise mezunu.

- Meslek liselerinden 4 yıllık fakültekazananların sayısı: 3 bin 191.

- En başarılı ilk 10 okulun ta-mamı özel okul.

100 ÖĞRENCİDEN 85'İ ÜNİ-VERSİTEYİ KAZANAMADI

Binbir umutla, emekle, fedakarlıklahazırlandığımız üniversite sınavının as-lında nasıl bir dolap olduğunu göste-riyor bu rakamlar. 100 öğrenciden sa-dece 15’i üniversiteye girerken; di-ğerlerinin emeği heba oldu. İşçi ve iş-siz ordusuna katılan on binlerce gen-

ciz biz… Üniversiteyi kazananlarıniçinde de elenenler oluyor, parasızlık yü-zünden eğitimine devam edemeyenler,okuldan atılanlar, mezun olup iş bula-mayanlar… Yani bu ordu gittikçe bü-yüyor.

Peki kazanma oranının bu kadardüşük olduğu bir sınav neden hayatı-mızın merkezinde oluyor?

Göstermelik bir sınav için neden pa-ramızı ve emeğimizi çalıyorlar?

Ve en önemlisi de biz buna izin ve-recek miyiz?

İstanbul’da en "başarılı" ilçe Beşiktaşolurken, Adalar'dan sonra en "başarısız"ilçeler Sultangazi ve Sultanbeyli olmuş.Yani yoksul halk çocukları bu sınavı ka-zanamadı.

Peki bunun nedeni yoksul halk ço-cuklarının aptal olmaları mı? Ya da zen-gin çocuklarının çok zeki olmaları mı?

Bizim öğrenme kapasitemiz düşükde, onların ki yüksek mi?

Aramızdaki fark ne?

Aramızdaki fark parasal-sınıfsal birfarktır. Parası olanın okuduğu, kalitelive nitelikli eğitim aldığı bir düzende, pa-rası olmayan aptal yerine konuluyor.

2011 yılına ait bu sonuçlar üç aşa-ğı beş yukarı 2012’de de değişmeye-cektir. Çünkü sınav sistemi para üzeri-ne kurulmuştur.

Bu yüzden düzenin bizi aptal yeri-ne koymasına izin vermemeliyiz.

Üniversite her şey demek değildir.Haksız sınavlarla eğitim hakkımızı ça-lanlar, üniversiteyi kazansak bile oku-mamıza izin vermeyecektir. Bu düzeninsavunucusu, eline vurulup avucundakialınanı olmamalıyız.

Soru sorduğumuzda, düzeni eleştir-diğimizde, daha ileri gidip hesap sor-duğumuzda işkence ve tutsaklıklar bizibekliyor. Parasız eğitim istediği için 19ay hapiste kalan Ferhat ve Berna buna

ZENGİN ÇOCUKLARI ZEKİ, YOKSUL ÇOCUKLARI APTAL MI?“BAŞARISIZ” OLAN BİZ DEĞİL PARALI EĞİTİM SİSTEMİDİR

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

21

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 22: Yürüyüs 312

Liseliyiz Bizörnektir.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer açıklıyor, son 2 yıl-da 7 bin üniversiteli hakkında soruşturma açılmış. Bun-lardan 4 bin 600’ü üniversiteden uzaklaştırılmış, 55’i iseokuldan atılmış. Düzen, gençleri sömürmeye, ezmeye sı-nav sonrasında da devam ediyor. Hayatımız sınavdan iba-ret değildir. Bizi yarışlara sokarak kendileri için en “ba-şarılı” kadroları seçenlerin eğitim sistemini sorgulamalı-

yız.

Anne, babalar! Gençlerimizi sorgusuz sualsiz emanetetmemeliyiz bu sisteme!

Çare, bozuk sistemi ayak tutmak; bizden kötüler de vardiyerek teselli aramak değildir. Çare bu sistemi yıkmakve halkın çıkarlarını esas alan eğitim sistemi için müca-dele etmektir. Eğitim hakkımız için Liseli Dev-Genç saf-larında örgütlenelim!

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre;Türkiye genelinde eğitim gören lise öğrencilerinin de-vamsızlık bilgilerinin tek tek inceleneceği ve devamsızlıkprobleminin fazla olduğu okullarda, okul müdürleri ta-rafından öğrencilere daha ağır yaptırımların uygulanacağıaçıklanmıştır. Ve devamsızlıkların nedeni ise gençlerinçalıştırılması, ekonomik, ailevi problemleri olarak gös-terildi.

Bu başlıklar altında toplanmıştır sorunlar. Çözüm ola-rak sunulan ise öğrencilere karşı ağır yaptırımlar uygu-lamak. Ancak, okuduğumuz eğitim sistemi başlı başınaadaletsizliklerle dolu bir sistemdir. İşte böyle bir düze-nin eğitim sisteminde çalışmaya mecbur kalıyoruz.Okul çağındaki bir öğrencinin konfeksiyon atölyelerin-de çalışmasının nedeni bu düzenin eğitim sisteminin bo-zukluğudur. Bu düzenin eğitim sistemi, çocuk emeğinisömüren, ve diplomalı işsizlikten başka gelecek vaat et-meyen bir sistemdir. Böyle bir düzende okuyabilmek an-

cak, burjuva çocuklarının hakkı oluyor. Yoksul halk ço-cuklarının payına ise üç kuruşa köle gibi çalıştırılmak dü-şüyor. Bu sefer de okullarımıza devam edemediğimiziçin okul müdürlerinin baskısına maruz kalıyoruz. Bu bas-kı ya okuldan atılma oluyor, ya da dayağa ve şiddete ma-ruz kalmak oluyor. Bizim sözde okumamızı isteyenlerrahatlıkla okullarımızdan atabiliyor bizi. Ancak, kendi çı-karları için gözünü bile kırpmadan bizleri okuldan atan-lar bugün bu eğitim sisteminin bozukluğunu yaratanlar-dır. Onlar çözüm üretmek yerine bu iktidarların yarat-tığı sistemin devamı getiriyorlar. Sistemin devamım içinöğrencilere her türlü yaptırımı uygulayabiliyorlar.

Sonuç olarak; baskıların, okuldan atılmaların, da-yakların son bulmasını örgütlülüğümüzle kazanacağız.Gerici faşist bir eğitim sisteminin kaldırılması ancak li-seli gençliğin mücadelesiyle olacaktır. Okuyamamamı-zın sorumlularından ancak örgütlenerek hesap sorabili-riz. Örgütlenmek haklının yanında olup mücadeleyi sa-hiplenmektir. Bugün bu mücadeleyi liselerinde cüretle sür-düren Liseli Dev-Genç’liler vardır. Demokratik, bilim-sel, eşit bir liselerin oluşmasını sağlayacak olanlar da an-cak Liseli Dev-Genç’liler olacaktır.

Devamsızlık Kontrolü AltındaFaşist Bir Eğitim Dayatılıyor!

Bir gencimiz daha oligarşinineğitim politikaları nedeniyle öldü.Adıyaman'ın Çelikhan İlçesi'nde otu-ran 19 yaşındaki Hakan Ünal, Ma-latya'da YGS'ye girdikten sonra Bey-lerderesi Viyadüğü'nden atlaya-rak intihar etti. Onu öldüren anlık al-dığı bir karar değil yaşadığımız sö-mürü ve zulüm düzeninin gençleri-mizi içine attığı umutsuzluktur.

Ailelerimiz dişinden tırnağındanarttırdığı binlerce lirayı bu uğurdadersanelere, özel derslere, test ki-taplarına harcamak zorunda kal-maktadır. Gençlerimiz "her şey o sı-nava bağlı" denilerek yönlendiril-mektedir düzenin eğitim sistemi ta-rafından. İşte Hakan Ünal da bugençlerimizden biriydi.

Sınavı kazanıp ailesinin emekle-

rinin boşa gitmemesini sağlayacak,kendi geleceğini de garanti altına ala-caktı. Çocukken hayalini kurduğumesleklerden birinin eğitimini gö-recekti. Ancak olmadı. Tüm bu ha-yalleri elinden tek bir sınavın kötügeçmesi yüzünden alındı Hakan'ın.YGS'den çıkınca intihar etmesininnedeni de buydu; tüm gelecek ha-yalleri, umutları, hedefleri ellerindenalınmıştı. Bunu yapan da düzenineğitim politikasıydı.

Hakan'ın ölümü basit bir intiharvakası değil oligarşinin eğitim poli-tikalarının sonucu artık süreklileşenöğrenci katliamının bir parçasıdır.Çünkü Hakan ilk değil son da ol-mayacaktır.

Bu düzen gençlerimizi düşünmez.Onların hayallerini, umutlarını umur-

samaz. Bu dü-zenin eğitimi desadece oligarşi-

ye daha fazla para kazandırmak veucuz iş gücü yaratmak için düzen-lenmiştir. Bunun için eğitim paralı-dır. Bunun için herkese üniversiteeğitimi olanağı sağlanmamaktadır.Bunun için gençlerimiz daha ço-cukluk çağından itibaren bu sınavaçarklarının arasında öğütülmekte-dir. Bazıları da artık en son noktadaHakan gibi intihara sürüklenmekte-dir. Dur demezsek, halk için bilimhalk için eğitim mücadelesini bü-yütmezsek, parasız eğitim kavgası-na omuz vermezsek daha pekçok Ha-kan'ı katledecek bu düzen. Hakanlarıve onlarla birlikte kendi geleceği-mizi, eğitim hakkımızı kurtarmak el-lerimizde. Birleşelim savaşalım vekazanalım...

İntihar Eden Öğrencilerin Katili Sınav Sistemidir!

22

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Page 23: Yürüyüs 312

Ülkemizde Gençlik

Ülkemizde her yıl değiştirilen ve artıköğrencileri de bunalıma sokan sınav sistemi yine değiş-tirilmeye çalışılıyor. Getirilen her yeni sistemle öğrenci-lere umut bağlamaya çalışan MEB, öğrencilere daha daumutsuz bir sistem bırakıyor. Bunun yanı sıra eğitim sis-temi sürekli değiştiriliyor. Her sınav döneminde yeni uy-gulamalar ve düzenlemeler getiriliyor. Ama bunlarınhiçbiri öğrencilerin yararına olmuyor. Her yıl daha fazlaöğrenci mağdur oluyor. Üniversiteye giremeyen binlerceöğrenci işsizler ordusuna katılıyor ve düzenin bu gençlereaçlıktan başka verdiği bir cevap da olmuyor.

Son getirilmeyi çalışılan uygulama ise YGS yerine bir-kaç kez sınav denilen BKS’dir. Bu değişimle yine öğ-rencileri aldatmayı amaçlayan MEB şöyle bir açıklamayaptı: "Sınav arifesinde böyle hadiselerin olması ço-cukların böylesine gergin bir ortamda imtihana giriyorolması bence bizim sınav sistemlerini gözden geçirme-miz için de gerekçe oluşturuyor. Nitekim özellikle üni-versite sınavlarının, yılda bir kere yapılıyor olmasının top-lumda gerçekten büyük bir basınç ve gerilim yarattığı ka-naatini taşıyoruz."

Mevcut sınav sisteminin, geleceğimizin bir sınavla be-lirlenmesinin birçok öğrenci açısından intiharlara varansonuçlara yol açtığını biliyoruz. Bunun çözümü sınavla-rı daha da arttırmak değildir. Çözüm sınav sisteminin ta-mamen ortadan kaldırılmasıdır.

Tek sınavla bile bu kadar sorunların ve çıkmazların ya-şandığı bir sistemde, sınav sayısını arttırmak öğrencileridaha da çözümsüz bir yola sokacaktır. Bu sistem, son ola-rak yaşadığımız gibi, sınava günler kala intihar eden Tuğ-ba ve Damla gibi öğrencilerin sayısını daha da arttıracaktır.

Yıllardır şunu söylüyoruz: Oligarşinin faşist düzenindeyapılan bir değişiklik, emperyalizmin ve işbirlikçi tekel-lerin çıkarları için yaptığı değişikliktir. Yapılan değişik-likler bundan ibarettir. Evet belki öğrencilerin geleceği birsınava bağlı olmayacak. Ama birkaç sınav olduğunda da,öğrenciler her yıl dershanelere gitmek zorunda kalacak-lar. Buradan kazanan yine dershaneler ve özel okullar ola-cak. Bir dershane bir yılda 1 milyar 822 milyon 245 binTLkazanıyorsa, BKS ile bu rakam katlanarak artacaktır.

Sonuç olarak gençlik yeni bir saldırı altındadır. AKPiktidarı bu saldırı ile gençliği önce sınavlara bağlayacak,sonra da "sınav sayısını arttırdık, artık geleceğiniz tek birsınava bağlı değildir" diye yalana sığınacaktır. Fakat ar-tık hiçbir şeyi saklayamaz ve gizleyemezsiniz. Amacınızortadadır. Devlet liselerinin yerini yavaş yavaş özel okul-lar almaya başladı bile. İşte bu yapılanlar egemen güçle-rin bu isteklerini karşılamaktır. Yapılan basit bir değişimya da öğrenciler için yapılan tek sınav değildir, özelleş-melerin önünü açmaktır.

Ülkemizde eğitim sistemiyle ilgili bu yaşadıklarımız-dan da görüyoruz ki; eğitim sisteminin bize kazandıracağıhiçbir şey yoktur. Çözüm bizde ve bizlerin mücadelesin-dedir. Çünkü "ülkemizin ve geleceğimizin kurucularıyız"diyorsak, bu değişimlere karşı bilincimizi açık tutmak vemücadele etmek zorudayız. Bu gibi değişimlere ve uy-gulamalara anında cevap verebilmek ve politika ürete-bilmek, düzenin eğitim sitemini koruyanlara geri adım at-tırmak biz gençliğin en önemli görevidir. Geleceğimiz nebir kaç saatlik sınavlarda ne de birden fazla yapılacak sı-navalardadır, geleceğimiz örgütlü mücadelemizdedir.

GençliğinGündeminden

YGS, BKS DEĞİL; SINAVSIZGELECEK İSTİYORUZ

14-20 Nisan;15 Nisan 1997: Gazi Üniversitesi ve Hacettepe MY-

O'da yaşanan faşist saldırılara karşı Beşevler'de İktisadi İda-ri Bilimler Fakültesi önünde başlayan ve Gazi Üniversi-tesi rektörlüğü önünde biten bir yürüyüş yapıldı.

17 Nisan 1998:TÖDEF/İYÖDER'li öğrenciler16-17 Nisan şehitlerini anmak ve Parti-Cephe'nin 4. ku-ruluş yıldönümünü kutlamak amacıyla 17 Ni san1998’de İTÜ'de bir anma düzenledi.

17 Nisan 1997; Gazi Mahallesi'nde DHKC Lise-li Dev-Genç tarafından devrim şehitlerini anmak amacıy-la "16-17 Nisan'ı unutmadık, unutmayız!" DHKC/LDGyazılı pankart asıldı.

gençliğin tarihindenKapitalizmin Tüketim Kültürü

Böbrek SattırıyorÇin'de özellikle gençler arasında artan tüketim kül-

türü son olarak yaygın bir halde yapılan organ satışınakadar geldi. Çengcu kentinde 17 yaşındaki bir liseöğrencisi böbreğini 3500 dolar karşılığında organ sim-sarlarına böbreğini sattı. Simsarlar ise 35 bin dolar’asattı. 3500 dolara böbreğini satan öğrencinin aldığıpara ile kendisine iPhone ve iPad satın aldığı ortayaçıktı. Kapitalizmin gençlere verdiği tüketim kültürü-nün geldiği nokta çok çarpıcıdır. Kapitalizmin modayaptığı bir eşyaya sahip olmamayan gençlik kendindeeksiklik olarak görüyor. İnsanların tüketim için heryola başvurmasını teşvik etmektedir.

Dünya Gençliğinden

23

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 24: Yürüyüs 312

Çeşitli yazılarımızda düzenin genç-leri gelecek kaygısı ile etkisi altına al-mak için gençler üzerinde uyguladı-ğı politikalardan bahsediyoruz. Sı-nav sistemi, işsizlik, aile baskısı vedaha birçok neden bu duruma yol aç-maktadır.

Gençler geleceğe ilişkin bir planprogram yapmak bir yana sürekliönüne çıkartılan engeller nedeniyle ge-leceğe ilişkin umutlarını yitirmektedir.

Düzen gençleri, düzen içerisindetutmak için türlü yöntemler dene-mektedir. Ya küçük yaşta çalışmayamecbur bırakmakta ya da sınav siste-mi ile dershane-okul arasına sıkışangençleri yalnızlaştırmakta, hayattankoparmaktadır.

Düzen gençliğin, önüne çıkartılanengelleri aşması için kendisinden baş-ka alternatiflere yönelmesini de en-gellemektedir. Sorunları için örgütle-nen, eylem yapan, hakkını arayangençler baskı altına alınmakta, iş-kencelerden geçirilmekte, yıllara va-ran tutsaklıklarla karşılaşmaktadır-lar. Gençler arasında çaresizlik, ka-bullenme, umutsuzluk artmakta böy-lece düzen istediği gençliği yaratmazeminini oluşturmaktadır.

Yozlaşmanın arttığı, bencil, du-yarsız bir gençliğin yetiştiği günü-müzde örgütlenmenin, örgütlü müca-dele etmenin önemi daha öne çık-maktadır. Sınavlarla yalnızlaşan, pa-ralı eğitim nedeniyle okuyamayan, ez-berci, gerici eğitim sistemi nedeniylesorgulamayan gençler düzen tarafın-dan daha kolay teslim alınmaktadır.Düzen vermiş olduğu eğitimle gen-çliğin burjuva ideolojisine karşı di-renme, karşı koyma bilincini yok et-mektedir. İstediği gibi yönlendirebil-diği bir nesil yetiştirmektedir. Veri-lenleri kabul eden, edilgen, yozlaşmışbir gençliğin ise ne halka ne de vata-na verebileceği bir şey kalmamış de-

mektir. Kültüründen, halkın-dan kopuk kozmopolit kültürünetkisinde bir yaşam tarzı oluş-maktadır. Bu şekilde yaşayangençlerin hayattan beklentileri de ol-mamaktadır. Yalnızlaşan, bireysel çı-kar peşinde bu düzen içerisinde çözümarayan gençlerin tek başına bir dirençgösteremediğini kabul etmek zorun-dayız. Bugün gelinen noktada örgüt-süzlüğün yol açtığı sonuçlar ortadadır.Gençlik gelecek kaygısı içerisindeyaşamaya çalışmakta, haklarını dahisavunamayacak noktadadır.

Örgütlenmek önemli sorunları-mızdan birisidir. Her eylemimiz, ça-lışmamız örgütlenme üzerine olmakzorundadır. Hiçbir genci düzene bı-rakacak değiliz. Burjuvaziye karşıkültürümüzle, kampanyalarımızla al-ternatifin BİZ olduğunu göstere-bilmek ancak böyle mümkündür. Ör-gütlendikçe sorunlarımızın çözüm-süz olmayacağını, baskıların, sindir-me politikalarının devrimci irademi-zin duvarlarına çarparak yok olacağınıgöreceğiz. Ki bugün devrimci gen-çliğin, verdiğimiz mücadele düşmanınahlaksız yöntemlerine karşı ne kadargüçlü olduğumuz görülecektir. Sı-

navlarla, paralı, ezberci eğitimle da-yatılan düşünmeyen, tek tip gençliğintek alternatifi örgütlenmektir. Dev-Genç tarihi örgütlü mücadele ile di-reniş gelenekleri yaratmıştır. ‘87 Ni-san direnişleri ile tek tip dernekler ya-ratmaya yarayan yasayı kaldırtmış, oli-garşiye gençliğin neler başarabilece-ğini 12 Eylül faşist cunta dönemindegöstermiştir. 12 Eylül ile yaratılmak is-tenen gençlik, Dev-Genç ile örgüt-lenmiş, bağımsızlık ve sosyalizm içinmücadelesini sürdürmüştür.

Emperyalizm ve oligarşi gençliğinörgütlü gücünden korkmaktadır. Genç-lik üzerinde uyguladığı politikalarabu kadar önem vermesi, sürekli teslimalma politikasına başvurması bunun enaçık göstergesidir. Dev-Genç, düzeninbu politikalarını boşa çıkarmakla yü-kümlüdür. Kampanyalarımızdan, pa-nellere, eylemlerimize kadar her ara-cımızı en iyi şekilde kullanmalıyız. Cü-retli, halkımızın deyimiyle gözümüzü,budaktan sakınmadan mücadele et-meliyiz. Gençliğe umudu götürmeliyiz.

GGençlik Federasyonu’ndan

Gelecek Kaygısına ÖrgütlüMücadelemizle Son Veririz

Bolu Abant İzzet Baysal Üni-versitesi’nde, 21 Mart günü ve son-rasındaki bir hafta boyunca, dev-rimci-demokrat öğrencilere yöne-lik polisle işbirliği içindeki faşistlertarafından saldırılar gerçekleştirildi.Newroz’dan 2 gün önce, Bolu mer-kezinde devrimci-yurtsever öğren-cilere satır ve sopalarla saldıran fa-şistler; Newroz kutlamalarının ar-dından yine polis denetiminde sal-dırdılar. Polis de ev baskınları ya-parak saldırının kendi payına düşen

kısmını gerçekleştirdi. Tehditte bu-lunan polis teknik aletleri de gasp etti.

Bolu Gençlik Derneği Girişimi,polis-faşist saldırısıyla ilgili olarak 7Nisan’da yaptığı açıklamada, “Ey-lemlerimizden korkan polis, yaşa-dığımız şehirden, arkadaşlarımı-zın memleketlerine kadar ulaşa-rak mücadelemizi yasadışı, terörfaaliyeti olarak göstererek müca-delemizi engellemeye çalışmaktadır.Ama baskılar bizi yıldıramaz.” dedi.

Polis-Faşist İşbirliğine Karşı Devrimcilerin Örgütlü Gücü

Ülkemizde Gençlik

24

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Page 25: Yürüyüs 312

Emperyalist politikaları hayata ge-çiren AKP’nin yeni saldırı yasaların-dan olan Eğitim Sistemini değiştirerekeğitimi piyasaya açan 4+4+4 yasası vesendikaları sivil toplum örgütü halinegetiren, kendi yandaş sendikasına pekçok ayrıcalık tanıyarak özellikleKESK’in mevcut yapısını yok etme-yi hedefleyen, grev hakkı ve işkolutoplu sözleşme hakkı tanımayan 4688sayılı yasadaki değişiklere karşı KESKEğitim-Sen’in almış olduğu 2 günlükgrevi tüm örgütüne yaygınlaştırmave 28-29 Mart tarihlerinde Ankara’daiki günlük eylem takvimi açıkladı.

27 Mart gecesi illerden yola çıkanKESK üyeleri 28 Mart’ta Ankara’daolacak ve Kızılay’da gece boyu devameden eylemin ardından 29 Mart’taTBMM önünde yapılacak basın açık-laması ile eylemi sonlandıracaktı.

KESK uzun yıllardır iki gün süreneylem planlaması yapmamış, günü-birlik eylemlerle sadece protestoyugeçmeyen eylemler yapmıştı. Emek-çilere uzun yıllardır kapalı olan Kızı-lay hedefi bile KESK ve kamu emek-çileri mücadelesinin geldiği noktaaçısından ileri bir karardı.

AKP iktidarının bu karardan son de-rece rahatsız olduğu, otoritelerinin sal-lanmasından korktukları ardı ardına ge-len açıklamalarla ortaya çıktı. Önce An-kara Valiliği’nin yasak kararı, ardındanillerden yola çıkacak otobüslere el ko-nulması, illerden KESK üyelerininyola çıkmasına engel olunması, İz-mir’deki saldırılar, Adana’daki gözal-tılar faşizmin KESK’i ciddi bir tehditolarak gördüğünü, KESK’in militanmücadelesi karşısında kitleleri etkile-yebileceğinden çekindiklerini gösterdi.

KESK içinde de rastladığımız kit-lelere güvenmeyen, “kitle hazır değil,kitleleri kırdırmayalım” gibi tespitle-rin yanlışlığını gösterir biçimde, fa-şizmin tüm engellemelerine rağmensabahın erken saatlerinde kitleler alan-ları doldurmaya başladı. İl dışından ge-lebilen KESK’liler Ankara Garı’nın bi-raz ilerisinde Tandoğan ile Büyükşe-

hir Belediyesi arasında toplandı. An-kara kitlesinin bir kısmı Ziya GökalpCaddesi ile Mithatpaşa Caddesi’ninbirleştiği noktada, bir kısmı ise YeniKara Mürsel önündeki Gazi MustafaKemal Bulvarı’nda toplandı. KESK üçayrı yerde toplanan kitlesi ile KızılayMeydanı’na girmeyi hedeflemişti.

Tandoğan yakınlarındaki kitleyiablukaya alan polisin yürüyüşe izinvermemesi üzerine Ankara kitlesiaynı anda iki büyük caddeyi trafiğe ka-pattı, Tandoğan’da devrimci memur-lar barikata yüklenerek yürüme ka-rarlılıklarını bir kez daha gösterdi. Ya-ralanan arkadaşlarını hastanelere gön-derip eylemlerini devam ettirdiler.Eylem sırasında KESK’li kimi yöne-ticilerin Ankara kitlesiyle il dışındangelip Tandoğan’dan Kızılay’a ulaşmakisteyen kitlenin çatışmaları göze ala-rak yürütülmesi yerine polisle anla-şarak, pankartı kapatıp-önlükleri çı-kartarak birleştirilmesi gibi olumsuz-luklar yaşanmasına rağmen kamuemekçileri kitlesi yöneticilerinin aksinekararlı bir tutum sergilediler. Kitleninbüyük bölümü soğuğa rağmen gece-yi dışarıda bekleyerek geçirdi.

29 Mart günü de kararlı bir şekil-de dağılmadan yürüyüş için bekleyenkitle, önündeki barikatın açılmamasıemniyetin geri adım atmayan tutumukarşısında disiplinli, kararlı ve militanbir şekilde adım adım barikatın üze-rine üzerine yürüdü. Kitle o kadar ka-rarlıydı ki, ilk su müdahalesinden vegaz bombasından sonra dağılmadı.Pankartı tutan ön saflardaki KESK’li-ler yaklaşık yarım saat pankartı bı-rakmadan tazyikli su ve gaz bombasınakarşı direndi.

Kitle geri geri çekilirken, Tando-ğan’a doğru ilerlerken, Sakarya Cad-desi’nde, Kızılay’ın her sokağındayan yana gelmiş birkaç KESK’liye bilegaz bombalarıyla tazyikli sularla sal-dırıldı. Bu görüntüler 1 MayıslardaTaksim’in kazanılma sürecini hatırlattı.

Nihayetinde KESK kitlesi her du-rumda kararlı olduğunu, militan ol-

duğunu, mücadeleci olduğunu hemKESK’teki mevcut anlayışa hem de ik-tidara bir kez daha gösterdi. Bu yö-nüyle bu eylem kitlelerin militan ru-hunu, direnmenin meşruluğunu iç-selleştirdiğini gösterdi.

Yaklaşık 32-33 saat boyunca de-vam eden eylem tıpkı 17-18 Haziran,4-5 Mart gibi, kararlılığın ve militan-lığın ortaya konulması açısındanönemli bir eylem olarak KESK’inmücadele tarihine geçmiştir.

Ancak AKP 4+4+4 yasasını da,Kamu çalışanlarına grev hakkı tanı-mayan sahte sendika yasasını da mec-liste onayladı.

KESK, önüne AKP iktidarına so-nuç alıncaya kadar uzun vadeli bir ey-lem programı çıkartmazsa yapılan bueylem ve KESK kitlesinin militanlığıheba olacaktır.

AKP bu sendika yasası ile 90’lardanberi yürütülen mücadeleyle, bedellerödenerek elde edilen meşru kazanım-larımız gasp ediliyor. KESK’lilerin mü-cadelesiyle kuruldu, Memur-Sen’in,Türk Kam-Sen’in değil.

KESK takvime bağlı programlar-la sonuç alamaz. Önüne sonuç alıncayakadar militan bir eylemlilik sürecikoymak zorundadır.

Ankara’daki iki günlük eylemin he-men arkasından kitlelerin dağıtılıp il-lerine gönderilmesi olumsuzluktur.

KESK, bundan sonraki eylemle-rinde kendi öz gücüne güvenen, kit-lelerin militan ruhunu açığa çıkaran,protestoyu aşarak uzun süreli ve sonuçalıncaya kadar devam eden eylemlerplanlamalı ve mücadeleyi kararlılıklabüyütmelidir.

Karar alma sürecinden eylem anın-daki, eylem alanındaki pek çok ek-sikliklerine rağmen Kamu Emekçile-ri 28-29 Mart tarihinde sonuç alıncayakadar militan bir mücadeleye, ha-zır olduklarını göstermişlerdir.KESK ısrarlı, kararlı ve militan mü-cadele pratiğini büyüttüğünde hem kit-leselleşecek hem de iktidara geri adımattırarak taleplerine ulaşacaktır.

Devrimci MemurHareketi

25

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor

Şeh

itler

imiz

i Anı

yoru

z

Kamu EmekçileriMücadelesi Kararlılıkla

Büyüyecek

Page 26: Yürüyüs 312

226

TAYAD’ın “Hasta Tutsak Yase-min Karadağ’a Özgürlük” kam-panyası sonucunda tahliye olan Ka-radağ’ ile görüştük. Ona sağlık du-rumunu sorduk. Hapishane koşul-larını sorduk ve Karadağ anlattı.

Yürüyüş: Merhaba geçmiş olsun.Şu anda sağlığınız ne durumda?Tedaviniz nasıl devam ediyor?

Yasemin Karadağ: Teşekkür edi-yorum geçmiş olsun dilekleriniz için.Şu anda sağlık durumum hapishaneyegöre daha iyi. Çünkü yoldaşlarımınözenli ve dikkatli bakımı altındayım.Yoldaşlarım çok iyi bakıyorlar bana.Temiz havası olan gürültünün olma-dığı, kelepçelerin olmadığı bir ko-şulda bir evde kalıyorum. Ayrıca sağ-lığıma uygun beslenebiliyorum. Te-davinin bir parçası da bu olduğu içinbelirteyim hastalıklarıma uygun vebeslenebileceğim bir diyet yapabi-liyorum. Bunun yanı sıra hastaneyegidip gelebiliyorum. Öncelikle böbrekyetmezliği ile ilgili hastaneye gittim.Tahlillerim yapıldı. Tahlil sonuçlarıpek iyi değil. Hastalığımın kronik ol-masından dolayı genel olarak böbre-ğimin durumu kötü. Yeni ilaçlar ek-lendi. Bununla böbreğin ömrünü uzat-maya çalışıyoruz aslında.

Yüksek tansiyon da kronik olduğuiçin, sorun yaratmaya devam ediyor.Hastanede yattığım süreçte göz tan-siyonu yüksek çıkmıştı. Ve göz sinir-lerinde kuruma vardı. Taburcu olduk-tan sonra göz kliniğine gittim bazıtetkikler yapıldı. Göz tansiyonu yineyüksek çıktı. Başka tetkikler yapıldı.Böbrek sorunundan dolayı rahat ilaçveremediği için ve göz tansiyonuriskli olduğu için hastaneye gidip gel-meye devam ediyorum.

Kalp ve beyin ile ilgili sorunlarvar. Bunlarla ilgili de hastaneye gi-deceğim. Hastane gidiş gelişleri kuş-kusuz hapishanedeki gibi zor ve yo-rucu değil ama beni yine de yoruyor.Bu yüzden sırayla ve beni çok yor-madan gidip yaptırmaya çalışıyoruz.Bunun dışında aşırı kilo kaybım ol-duğu için iyi bir beslenme programıuygulanıyor.

Yürüyüş: Tutuklanmadan öncezaten devam eden bir tedavisüreciniz vardı. Tutuklandıktansonra hapishane koşullarıtedavinizi nasıl etkiledi?

Yasemin Karadağ: Tutuklandıktansonra hapishane koşulları hastalıkla-rımı ilerletti. Böbreğimin fonksiyonututuklanmadan önce daha iyiydi.Yüzde 18’lere düşmemişti. Ki buoran tutuklandığım ilk dönemlerdekioran. Doktorun yanlış ilaç vermesisonucu böbreğimin zarar gördüğübir süreci de yaşadım hapishanede.Şimdi fonksiyonu yüzde 18’in de al-tında aslında. Bunlar hapishanede ya-şandı.

Hapishanenin gerek fiziki, gereksetecrit koşulları hastalıkları ilerletiyor.Fiziki koşulları hastalıkları ilerletiyor.Fiziki koşullar derken şunları kaste-diyorum; Hapishanede her yer betonve demirden oluşur. Küçücük bir ha-valandırması vardır. Kalorifer ne kadaryanarsa yansın çok iyi yanmıyor. Buyüzden beton ısınmıyor. Türkülere

konu olmuş ya; “Hapishanelere güneşdoğmuyor” diye. Güneş yüksek du-varlardan kendine yol bulup gelemiyorhapishanelerde. O yüksek duvarlarınyüksek yerlerinde kalıyor. Mekan kü-çük olduğu için hareket alanınızdakısıtlı. Isı, ışık ve havanın yetersizolduğu bir mekanda bir canlı nekadar yaşar, yaşayabilir? Ya da bircanlı ne kadar sağlam kalabilir ki?Sık sık üşütürsünüz mesala ve kimihastalıklar grip, ishal gibi hem çabukkaparsınız hem de çabuk yayılır. Has-talıklarımdan dolayı bünyem zayıfolduğu için, ben bu tür hastalıklarıhemen kapıyorum. İlaç kullanmam”dayasak olduğu için (böbrekten dolayı)sıradan hastalıklarda dahi yatağa dü-şüyorum. Hapishanede kronik hasta-lıklarımın yanı sıra bu rahatsızlıklarıda yatarak geçirdim hep. Bir de bunayeterli beslenememeyi eklemek ge-rekir. Hapishanelerde yemekler genelolarak iyi değil. Hasta tutuklular içinise beslenmek, sağlığına uygun dietyapabilmek daha da zor. Çünkü, ha-pishane idaresi önemsemiyor. Bu yüz-den ben belirgin şekilde zayıfladım.40 kilonun dahi altına düştüm. Bütünbunlar tutuklanmadan önce ki koşul-larda çok daha iyi ve sağlıklı sürü-yordu. Hapishane koşulları bu yüzdenhastalıklarımın ilerlemesine sebepoldu.

Yürüyüş: Tedaviniz nasıl engellen-di?

Yasemin Karadağ: Dışarda sık sıkgözaltına alarak tedavim engellendi.Tutsaklık koşullarında da hapishanekoşullarıyla tedavim engellendi.

Yürüyüş: Kasıtlı bir engellemeolmasa dahi, hapishanekoşullarınada tedavi olmakmümkün mü? Tutsaklıkkoşullarındaki uygulamalardanbahseder misiniz?

Röportaj

Devam Etmeliyiz Bu Mücadeleye ve TümHasta Tutsaklarımızı Zulmün Elinden

Almalıyız!

Benim tüm hastalıklarımkronik. Yani iyileşmez. Amabiraz toparlanıp güçlenince

hasta tutsaklar mücadelesindeyer almayı istiyorum.

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Page 27: Yürüyüs 312

Röportaj

Yasemin Karadağ: Kasıtlı bir en-gelleme olmasa dahi hapishane ko-şullarında tedavi olmak mümkün de-ğildir. Bir diğer engel de prosedürler.Yani öncelikle revir gününe denk ge-lene kadar beklemek zorundasınız.Sonra revir doktorunu ikna etmenizgerekir. Doktoru hasta olduğunuzaikna ederseniz, hastane listesine alı-nırsınız. Ardından askerin sizi almasınıbeklersiniz. Bu bekleyiş ayları bilebulur. Tüm bu aşamaları geçtiktensonra üçlü protokol engelini geçmenizzor. Çünkü keyfilik diz boyu ve bubilinçli yapılıyor. Asker muayeneodasından çıkmaz üstelik güvenlibir oda olmasına rağmen çıkmaz.Bilinçli keyfilik dediğim bu yani,kasıtlı yapılır bu. Amaç tedaviyi en-gellemektir. Bazen nadir de olsa buengeli de aşmayı başarırsanız doktorengeli çıkar karşınıza. Bazı doktorlaraçıktan düşmanca davranır, Çoğudaözellikle askerler tarafından korkutulur.“Bunlar terörist” “Size zarar verebilir,o yüzden kelepçesini açmıyorum”diyerek hem tedavimizi engellerler,hemde doktoru korkuturlar.

Sonuç olarak; revire çıkmak, sevkyaptırmak, askerin muayene odasındançıkmaması doktorların korkutulması,“Ring”lerin başlı başına işkence yön-temi olarak kullanılması tedavininönündeki somut engellerdir.

Yürüyüş: Güler Zere’ye özgürlükkampanyasında olduğu gibiTAYAD sizin için bir kampanyayürüttü. Hasta tutsaklar sorunutekrar gündeme sokuldu. Sonuç daalındı. Tahliye olmanızı sağladı.TAYAD’ın mücadelesini nasıldeğerlendiriyorsunuz?

Yasemin Karadağ: TAYAD; Gü-ler Zere, Ali Yıldız ve benim için yü-rüttüğü kampanya ile sonuç aldı. Buüç kampanya da zaferle sonuçlandı.Bu bir tesadüf değil. Israr ve karar-lılığın zaferi bunlar. TAYAD en ge-nelde özgür tutsakları, özellikle dehasta tutsakları büyük bir sahiplenmeörneği. Ragıp Zarakolu için açtığıimza masaları da öyle. TAYAD sadeceevlatlarını sahiplenmiyor, dostlarınıda unutmuyor ve sahipleniyor. Da-yanışma, birlik kültürünün bu kadar

yozlaştırıldığı parçalandığı bir süreçteTAYAD sahiplenme dayanışma an-lamında çok somut ve önemli bir mü-cadele örneği sergiliyor.

TAYAD’ın mücadelesi aslında çoksomut. Nasıl kazanılır? Adım adımgösteriyor TAYAD. Bir araya gelinirseısrarlı ve kararlı bir mücadele yürü-tülürse kazanılır. TAYAD’ın müca-delesinde çok somut bir örneği anla-tarak bitireyim. Bir gün PKK dava-sından müebbet hüküm almış biriyleberaber hastaneye gittik. Yolda gi-derken hasta tutsaklar üzerine sohbetettik. Onların da Hediye Aksoy isimlibir arkadaşı var PKK davasındanciddi hastalıkları olan bir tutsak HediyeAksoy. Dedi ki; “Ben TAYAD’a hay-ranım”. “Gerçekten çok hayranlıkduyuyorum TAYAD’a çünkü ne yap-mak istiyorsa mutlaka ondan sonuçalıyor. Yani bir şeyi yapacağım diyorve ondan sonuç alıyor, onu başarıyor.Bizim de çok hasta tutsağımız varama doğru dürüst bir kampanya ya-pılmıyor aslında yapılsa bizim hastatutsağımızdan da sonuç alınır, amabizimkiler öyle kampanya yapmıyorbiz bu konuda sınıfta kaldık aslında”öyle dedi Evet TAYAD’ın mücadele-sini çok somut anlatıyor TAYAD birşeyi yapmaya karar verdiğinde adımadım onu örgütlüyor ve zafer kazanı-yor ama zafer de böyle kazanılırzaten. TAYAD bu ülkede demokrasimücadelesi nasıl yürütülür? Bunaçok somut bir örnek.

Yürüyüş: Siz tahliye oldunuz.Fakat hapishanelerden tabutlarçıkmaya devam ediyor. Hastatutsaklar mücadelesi hakkında nesöylemek istersiniz?

Yasemin Karadağ: Devam et-meliyiz mücadeleye. Hapishanelerdeyüzlerce hasta tutsak var. Bir keretecrit başlı başına bir hastalık üretmeve hastalıkları artırma yeri. Tecrit iş-kence gerçekten. Sağlamları hasta,hastaları ise geriye dönülmez noktayagetiren bir şey. Hem hasta tutsaklarhem de, ağır müebbet cezası olan tut-saklar hapishanelerde daha da zorkoşullar altındalar. Özelikle müebbetcezası olan tutsaklar tecrit içinde tecrit

yaşıyorlar. Düşünsenize; havalandırma hakları

dahi bir saatle sınırlı. İkinci bir insanıgörme koşulları ya yok ya da çok sı-nırlı. Ayrıca hapishanelerde en geneldetüm uygulamalar alabildiğine pervasızve keyfi. Yıllara varan disiplin cezalarıveriliyor. Ailesini diğer görüşçülerinigöremiyor, telefon edemiyor. Göre-bilecekleri sadece avukatlar. Ki onlarıda sık göremeyecekleri aşikar. Bu nedemek? Hiç kimseyle iletişiminin ol-maması demek, başına gelebilecek-lerden hiç kimsenin haberinin olma-ması demektir. Tecrit özgür tutsaklaraböyle uygulanıyor. Bu sayede kişi-liklerimiz yıpratılmaya, siyasi kim-liklerimizden soyundurulmaya, İnanç-larımızdan ve düşüncelerimizden vaz-geçirilmeye çalışılıyoruz. Bunu ba-şaramadılar, başaramayacaklar. Ancaksağlığımızı bozmayı, hastalıklarımızıilerletmeyi başarıyorlar. Bunun önün-deki tek engel de TAYAD’ın yürüttüğügibi bir mücadele. Devam etmeliyizbu mücadeleye ve tüm hasta tutsak-larımızı zulmün elinden almalıyız.

Yürüyüş: Sizin eklemek istediğinizbir şey var mı?

Yasemin Karadağ: Evet eklemekistediğim bir şey var. Benim tüm has-talıklarım kronik. Yani iyileşmez.Ama biraz toparlanıp güçlenince hastatutsaklar mücadelesinde yer almayıistiyorum.

Son olarak, başta büyük ailemizolmak üzere TAYAD’lı ak saçlı ana-larımıza, babalarımıza, Dev-Genç’li-lerimize ve hasta tutsaklara özgürlükmücadelesinde yer alan herkese sonsuzteşekkürlerimi selam ve sevgilerimiiletiyorum.

Ve elbette siz Yürüyüş dergisineçok teşekkür ediyorum. Hapishanedede, bugün de biz hasta tutsaklarınmücadelesinde hep yanımızda, sesimizsoluğumuz oldunuz. Teşekkür ediyorçalışmalarınızda başarılar diliyorum.

227

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 28: Yürüyüs 312

Sevgili Yürüyüş okurları, Bir ÖmürBoyu Devrimcilik konusuna bu haftakendi ailemizi örgütlemek başlığıyladevam edeceğiz.

Ailelerimizi yüzyıllar öncesindengünümüze süren sınıflı toplumun birkurumu olarak, halk olarak duygula-rıyla, kimi zaman düşünceleriyle ör-gütlü kılamamışsak devrimciliğimizinönüne engel olarak çıkarlar. Bizlere"hak" verseler de bilinçsiz olmalarıve çok değişik kaygılarla karşımızaçıkarlar.

Aileler oğullarına ve kızlarına eko-nomik gelir getirecek birisiolarak bakabilecekleri gibi"evlendirip iş, güç sahibiyapma" gibi "koruma" duy-gularıyla yine bencilce hare-ket edebilirler. Onların budavranışları kendi toplumsalkonumlanışları, ısrarla dü-zene çekme istekleri anlaşılırolandır. Çünkü Nazım'ın de-diği gibi "bizden geri" biz ise "onlar-dan ileriyiz"dir. Anlaşılmaz olan ise on-lardan "ileri" olan bizlerin onların ıs-rarı kadar onları devrime kazanma ıs-rarımız olmayışıdır.

Hiçbir insan, faşizmin insanlıkonurunu ayaklar altına almasını, ezil-meyi ve sömürülmeyi, zulüm altındainlemeyi, isteyemez.

Onların bilinçsiz oluşları, yüzyıl-ların sınıfsal özellikleri, alışkanlıkla-rı ile de birleşince yalnızca bizim ka-zanmamız, örgütlememiz gereken halkgerçeği karşımıza çıkar. Aileler vedevrimcilerin halktan, halkın bir kesi-mi ve bir parçası olarak ve birlikte aynısaflarda aynı düşmana karşı, dostça,kardeşçe, yoldaşça mücadelesi olma-lıdır. Onları devrime kazanmalı, Cep-he ailesi içinde onlar da mücadele için-de olmalıdır.

Bir Ömür BoyuDevrimcilik; HalkıÖrgütlemektir

Devrim halkın eseri olacaktır. Kır-da ve şehirde, mahallede, fabrikada, iş-yerinde, okulda, halkı örgütleyerek sa-vaştırarak devrimi yapacağız. Zulmü,her türlü sefaleti yaşayan, açlıkla bo-ğuşan, devlet depremle evlerini başla-rına yıkıp katliam yaptığında birbirininyardımına koşan, kendi yaralarını saranhalkımızın gücü büyüktür. Bizim insa-nımız, bizim halkımız onurludur, na-musludur, gururludur. Halkımız vefa-

lıdır, yardımseverdir dosttur, kardeştir.Haklıyı, zulme karşı mücadele edenle-ri, kendisinden olanları, yiğitleri, kah-ramanları, sever halkımız. Devrimcileri,Parti-Cephe’yi sever. Faşizmin halkıntüm değerlerini yok etmek, değersiz-leştirmek için her türlü aracı kullanır, hertürlü yola başvurur, ama sonuç alamaz.

“Halkımız vefalıdır, Yaşı 50'yegelmişti. 12 Eylül cuntası geldiğindetoprağa gömüp sakladığı silahını çı-kardı. Aradan uzun zaman geçmişti. Si-lahın kabzası çürümüş, namlu iyicepaslanmıştı. Bir güzel temizledi. Tah-tadan bir kabza yaptı. Alıp denedi si-lahını. Kurşun sesini duyduğunda yüzügüldü, "vay" dedi, öptü başına koydu,sonra da yastığının altına. Silahı dev-rimcilere verecekti. Arkadaşı geldi-ğinde silahı tekrar öptü ve ona verdi.Bir Fransız Onlusu'ydu silah. İyi çalı-şıyordu.”

Milyonda bir örnektir mesela. Ha-tırlardadır, İzmir'de annesinin çalıştı-ğı yerden bir kadının bileziğini çalanbir genç annesini ve bileziği çaldığı ka-dını çağırır özür diler. Kendisini 8. kat-tan aşağı atarak hayatına kıyar. Bir yan-lışıdır, kapitalizm yaratmıştır bunu.Halk kültüründe, hırsızlık, komşusununcanına, malına, namusuna göz dikmekyoktur.

Namus için eline silah almış, canvermiş can almıştır halkımız. Bir baş-ka örnektir mesela, Maraş'ın Elbistanilçesinde '95 yılında halk düşmanı po-lis genç bir kızın namusuna göz dik-miştir. Halk ayaklanmış, karakola yü-rümüş ırz ve namus düşmanlarını in-lerinden çıkamaz hale getirmiştir. Gu-rurludur onuruna ve namusuna düş-kündür halkımız.

Kurtuluş Savaşında halkın yarattı-ğı kahramanlıklar, fedakarlıklar, cesa-ret, seferberlik ruhuyla çok büyük ol-muştur. İşgalciye karşı canına, malına,

namusuna ırzına el uzatanla-ra, ulusal özgürlüğü ayaklaraltına alanlara karşı, direnmiş,kurtuluş için savaşmıştır.

Bağrından, nice kahra-manlar, adsız neferler, yiğit-ler çıkarmıştır. Yedi düvelekarşı savaşıp kahramanlık-lar yaratmış, zulme ve sö-mürüye boyun eğmemiş bir

halkın evlatlarıyız. Gazi'de '95 12 Martı'nda katleden

devlet karşısında, çocuğu, genci, yaş-lısıyla, kadınıyla, erkeğiyle, Alevisi,Sünnisiyle halkı bulmuş, halk ayak-lanmış ve gerektiğinde nasıl savaşıla-cağını ve nasıl ölünebileceğini gös-termiştir.

Milyonlar bizi bekliyor, halk bizibekliyor, örgütlenmeyi, kurtuluşu isti-yor. Bir Cepheli bulunduğu ve çalıştı-ğı her yeri, yaşadığı her anı halkın acı-larını dindirecek, halkın mutluluğunu ör-gütleyecek bir duygu ile, bir düşünceyle,bir yaşamla örgütlemelidir. Devrimci-liğin de, halkın da gerçek mutluluğu buyaşamın içindedir. Sömürüye, baskıya,teröre, işkenceye ve katliamlara karşı ya-şam, özgürlük ve kurtuluş kavgası ve-ren halkımız, bilinçlendiğinde, örgüt-lendiğinde ayağa kalkacak savaşacak vefaşizmi yenmesini bilecektir.

Bir Ömür BoyuDevrimcilik Yapmak

Kendi Ailesini Örgütlemektir

228

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı H

alkı

mızın

Kur

tuluşu

İçi

n Ş

ehit

Düş

tüle

r

Ders: Bir ÖmürBoyu Devrimcilik (7)

Page 29: Yürüyüs 312

Mahallede, gençlikte, fab-rikada, demokratik alanda yada başka bir alanda çalışan ar-kadaş, fabrikadaki işçi Meh-met'e, mahallendeki komşuHasan'a, okulundaki küpeli,uzun saçlı diye, ya da kula-ğındaki walkman var diyegülüp geçtiğin öğrenci Ba-şak'a hangi gözle hangi duy-guyla bakarsın?

Onların sorunlarını acı-larını, çektiklerini, sıkıntıla-rını, sorunlarını, taleplerini nekadar hissedersin? Sen onlarıörgütleyecek bir ufuk geniş-liğiyle, zengin duygularla hareket edi-yor musun? Onlarla günde kaç defa se-lamlaşır, merhaba dersin? Onların birparçası mısın ya da onlardan uzaklaş-makta mısın?

Devrimci hareket içinde faaliyet yü-rüten arkadaş, bu insanlar bu halk dev-rim istiyor. Onların devrimi istediğini na-sıl duyuyorsun? Bunu duymalıyız. Hergün, her an gitmeliyiz halka. Bu halka gü-venmeliyiz. Halka güvenmeyenler, dev-rime inanmayanlardır.

Senin emeğin çalışman, çaban hal-ka da yansıyacak örgütlenme ve devriminançları, faşizme karşı savaşma arzu-ları büyüyecektir. Çünkü devrimcininbaşarısı halkın başarısıdır. Bulunduğu-muz yerde, halktan ve her kesimden ço-cuk, yaşlı, genç, kadın, erkek, herkesiörgütlemeliyiz. Devrim yalnızca genç-lerle olmayacaktır.

Hemen her yerde gençlere gider on-ları örgütlemek isteriz. Bu olması ge-rekendir. Halk Kurtuluş Savaşımızın asliunsuru gençler olacaktır. İdeolojimizi,politikalarımızı, taktiklerimizi halkagötürecek olan onlardır. Savaşı omuz-layacak olan onlardır.

Bir çocuk da, bir kadın da, bir ih-tiyar da bu savaşta olacaktır. Onlarınyapacakları, ellerine alacakları silah, ör-gütleyecekleri insanlar vardır. Çocuk-lar büyüyecek geleceği temsil ede-ceklerdir.

Kadınlar, ezilmişlikleri, vefa ve ba-ğılıklarıyla, yaşlılar yılların çilesi, ezil-mişliği ve öfkesiyle, yaşadıkları ve gör-dükleriyle Ayrı ayrı büyük işler başa-racak, savaşımızda yer alacaklardır.

Halkı örgütlemek uçsuz bucaksız

engin denizlere açılmaktır. Fırtınalar,büyük dalgalar bizi bekler. Bu fırtına-larda boğuşacak, dalgaları aşacağız.Bizi orada hiç bir güç yenemez. Tek-rar savaşır ve zafer yolunda koşmayadevam ederiz.

Bir Ömür BoyuDevrimcilik "Bir GünTek Başına"da Olabilir

Ve eğer güneş yiterse ansızın Yiter ve ışımazsa bir daha Işık için cehennemden gidip alev getiren biri çıkar mutlaka (İvan Vazov) Bir çalışma alanında, faaliyet yü-

rüttüğümüz yörede, operasyonlar ya-şanmış, tek başımıza kalmış olabiliriz.Ya da tek başımıza bir yerde devrim-ci, bir Cepheliyiz. Devrimci faaliyeti-miz, çalışmalarımız yine sürecektir. Bu-rada belirleyici olan devrime, halkaolan inancımızı, kendimize, Cephe'yeolan güvenimizdir.

Tek başına bir devrimci ne yapabilirki diye düşünülmeye başlandığında el-bette orada güçsüzlük, çaresizlik,inançsızlaşma vardır. Bir devrimci tekbaşına da kalsa doğruyu, devrimcidüşüncelerini koruyabilmeli, devrim-ci görevlerini yerine getirebilmelidir.Devrimci tek başına da olsa tüm dün-yaya kafa tutandır.

Devrimci gücünü düşüncesinden,inancından, Marksizm-Leninizmin ye-nilmezliğinden alır. Gücünü haklı birdavanın neferi olmasından alır. Gücü-nü, Cephe'nin haklılığından, şehitleri-

mizden, halkımızdan alır.Gücünü, emeğinden, ça-lışmasından alır. Dev-rimcinin gücü sınırsızdır.Onun ayakları ülke top-raklarına sağlam basar.İnancı tarihin derinlikle-rinden gelir. Yoksul hal-kın ayağa kalkan, isyantarihinin sesidir devrim-ci. Mahirler'in Kızılde-re'de yaktığı devrim ışı-ğını elden ele taşır.

Devrimci tek başınakaldığında, ne yapacak-tır peki?

Çalıştığı alanda, birimde, bölgede,devrimci potansiyel yoksa yaratacak,varsa örgütleyecek, örgütlenmeyi dahanitelikli ve daha kitlesel hale getirecek,silahlı örgütlenmeleri yaratacak, düş-mana vuracak, vuracaktır.

Zaferin yolunu açacak, koşusunuhızlandıracaktır. En zor koşullardadahi "Ben varsam Devrimci Sol var-dır" diyen önder yoldaşlarımızdanNiyazi Aydın bize yol gösteriyor.

Devrimci, zorlukların adamıdır.Zoru sever. Ona zor gelen bir şeyyoktur. Üstesinden gelir zorlukların.Mesela işkencede tek başınadır dev-rimci. Ama yalnız değildir. Yalnızolan işkenceciler, halk düşmanlarıdır.Devrimci moral ve manevi değerleriylezengindir. Örgütü, yoldaşları, inancı,kararlılığı vardır. Halkı için yaşamış,halkın bir parçası olarak işkenceye di-renmektedir. Ve davası meşrudur. Meş-ru olmayan, haksız olan bu düzen veonun uşaklarıdır.

Devrimcinin sevdikleri vardır. Dev-rimci halkı, vatanını sever. İşkenceci ka-tiller ise insanlıktan çıkmış, satılmış uşakruhlu, uyuşturucu bağımlısı, alkolikserserilerdir. Direnen, kazanan, bu ça-tışmadan zaferle çıkan devrimci olur.Devrime ve halka inanan bir devrimcikarşılaştığı tüm zorlukları, engelleriaşacak ve yenmesini bilecektir.

Bir ömür boyu devrimcilik yapan,yapacak olan devrimci bir örgüt gibi-dir. Örgüt gibi düşünür, yapılması ge-rekenleri yapar, örgütler, savaşır sa-vaştırır. Bir iken iki, ikiyken üç... ve gi-derek çoğalır, büyür.

'80 öncesidir. Şehit yoldaşlarımız-

229

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Devrimci gücünü düşüncesinden,inancından, Marksizm-Leninizmin

yenilmezliğinden alır. Gücünü haklı birdavanın neferi olmasından alır. Gücünü,

Cephe'nin haklılığından,şehitlerimizden, halkımızdan alır.

Gücünü, emeğinden, çalışmasından alır.Devrimcinin gücü sınırsızdır. Onunayakları ülke topraklarına sağlam

basar. İnancı tarihin derinliklerindengelir. Yoksul halkın ayağa kalkan, isyan

tarihinin sesidir devrimci.

Page 30: Yürüyüs 312

dan Şaban Şen, İstanbulÜniversitesi Hukuk Fakül-tesi'nde öğrencidir. Okulfaşist işgal altındadır. İlkgünler okulda faşistlerdenhep dayak yerler. Ama ıs-rarlı ve kararlıdırlar. Bir-ken, üç, beş, on... olurlar.Faşistlerden hesap sorma-ya başlarlar. Ve faşist işgalkırılır...

Bir Okulda TekBaşına OlanDev-Genç’liArkadaş

Devrimcilerin gelip senibulmasını mı bekliyorsun? Ya da buokuldan devrimci çıkmaz diye mi dü-şünüyorsun? Kendine şu soruları sor-malısın. Sınıfta kaç kişiyle arkadaşlığımvar? Kaç arkadaşımın evine gittim?Okuldaki sportif kültürel kulüp, kolvb. gibi çalışmalara neden katılmıyo-rum? Okul kantinine gidip kaç öğren-ciyle sohbet ediyorum? Dergiyi kaçöğrenciye ulaştırdım ve okuttum? Eğerbunları yapıyorsan ki her Dev-Genç’libunları yapmalıdır. Kendine soru sor-maya devam etmelisin. Ben bu arka-daşlarımı eğitiyor muyum? Geliştiriyormuyum? Onların da gençliği örgütlemesiiçin yönlendiriyor muyum? Kuşkusuzyapılabilir ve yapılmalıdır. İşte orada öğ-renci gençliği örgütleyebilirsin, müca-dele gelişir, büyür orada. Dahası yapıl-ması gereken, seni bekleyen birçok işekoşup başarabilirsin.

Mahalli birimde çalışan arkadaş, Bir gün tek başına kaldın mahalle-

de. Ya da bugün tek başınasın. Bu ma-hallede devrimci örgütlenme yarat-mak, mücadeleyi geliştirmek, düşma-nın denetimini, otoritesini zayıflat-mak ya da kaldırmak, gücünü kırmakiçin nasıl düşünüyor, nasıl çalışıyor venasıl yaşıyorsun?

Yani 24 saatimizi düşünelim. Kaçkahveye gittin? Kaç kişiye selam ver-din? Kaç evin kapısını çaldın? Kapısana açılmadıysa, tekrar tekrar bu evegittin mi? Bu evden kovulabilirsin.Peki, ısrarlı oldun mu?

Gittiğin, konuştuğun insanlara, kal-

dığın evde saygılı oldun mu? Kendinisevdirdin mi? Birçok soru sorulabilir.Devrimci gibi düşünüyor, devrimcigibi çalışıyorsak iyi bir devrimci olmakiçin çalışıyorsak, yapamadığımız işlerde kalmayacaktır.

Devrimci kendine saygılıdır, emek-çidir ve çalışıyordur. Halka saygılıdır,onun için çabalıyor, gecesini gündü-züne katıp çalışıyordur. Mücadeleyesaygılıdır. Mücadelenin gelişmesi içinsavaşıyordur.

Hayaller İktidarıYakınlaştırır. ÜlkemizDevrime Gebedir

Devrimci kurduğu hayallerle, yapa-caklarını, yapması gerekenleri düşü-nür. Devrimcinin yaratıcılığıdır bu.Devrimci düşünecek ve hayal kuracak,önüne hedefler koyacak ve bunları ya-parak, gerçekleştirerek devrimi yakın-laştıracaktır. Başka bir deyişle "Gerçekçiol, imkansızı iste" Devrimci imkansızolanları isterken, hayal kurarken ger-çekçidir. Devrimin, halkın iktidar ol-masının hayalini kurarız en çok. Çünküülkemiz devrime gebedir deriz hep.Kurduğumuz hayallerin gereklerini ya-parak devrimi yakınlaştırırız.

Hayallerimiz devam eder. Devrimsonrasının, sosyalizmin kuruluşunun,diğer ülkelerin devrimlerinin gerçek-leşmesinin, enternasyonalizmin, özgür vesömürüsüz bir dünyanın hayallerini ku-rarız. Bunlar aynı zamanda tarihsel,toplumsal, bilimsel gerçekliliklerdir.

Emperyalizm yıkıla-caktır, bu bir gerçektir.İşte bunları kurarkenyapacaklarımıza dahaçok yoğunlaşır, dahafazla iş yaparız. Bir türhayal kurduğumuzşeyleri gerçekleştiririz.Gerçekleştirmek dev-rimle yatıp devrimlekalkmaktır.

24 saat devrimleolmak, yaşamımızda,düşüncelerimizde hiç-bir boşluk bırakma-maktır. Bir mahalledederneğimiz yoksa, bu-nun hayalini kurar-

ken gerçek olacağını bilir ve buna denkdüşen bir faaliyet ve çalışma içine gi-reriz. Halka daha çok gider, örgütler,önce derneğimizi kurarak, halkın ken-di sorunlarına sahip çıkmasının, bi-linçlenmesinin, politikleşmesinin, ken-di yönetimi için mücadele etmesinin ör-gütlenmesini geliştiririz. Bu girişimHalk Meclisi olur bir gün, daha fazlainsana, okullarımızda, tüm gençliği ör-gütleyen öğrenci meclisleri olur. Ve birgün tüm okullarda gençlik kendi ken-dini yönettiği, öz örgütlülüklerine sa-hip olur. Daha çok silahımızın, dahaçok savaşçı ve gerillamızın olmasınınhayallerini kurarız. Dağlarda ve şe-hirlerde düşmana her gün ardı ardınadarbeler vuracağımız, zalimlere vesoygunculara ecel terleri döktüreceği-miz ve halk ordusunu kurduğumuz,halkın her yerde ayaklandığı günlerinhayalini kurarız.

Bunlar savaşımızın gelişimiyle bir-likte olması gereken gerçeklerdir. Bun-ları hayal ederken üç ay, beş ay, bir yılsonra bunların hayat bulduğunu görü-rüz ve iktidar gün gün yakınlaşır hal-ka. Bu hayalleri kurarken halkın acı-larının, açlığının, yoksulluğunun, gör-düğü zulmün bir gün son bulacağını bi-liriz. Hayallerimiz, yaptıklarımız, ya-pacaklarımız, her şey halkın mutlulu-ğu ve kendi iktidarı içindir. Bu vatanaolan sevdamızdır.

Devrimci Okulu bu haftalık bura-da bitiriyoruz. Haftaya tekrar görüşmeküzere... Hoşçakalın.

-Bitti-

330

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı H

alkı

mızın

Kur

tuluşu

İçi

n Ş

ehit

Düş

tüle

rDevrimci tek başına kaldığında,

ne yapacaktır peki? Çalıştığı alanda, birimde, bölgede,

devrimci potansiyel yoksa, yaratacak,varsa örgütleyecek, örgütlenmeyi dahanitelikli ve daha kitlesel hale getirecek,

silahlı örgütlenmeleri yaratacak,düşmana vuracaktır.

Bir ömür boyu devrimcilik yapan, yapacakolan devrimci bir örgüt gibidir. Örgüt gibi

düşünür, yapılması gerekenleri yapar,örgütler, savaşır savaştırır. Bir iken iki,ikiyken üç... ve giderek çoğalır, büyür.

Page 31: Yürüyüs 312

AKP korkularımızı kullanıyor.1999 yılından bu yana sürekli dikenüstünde tutulan deprem korkusunuhalkı yönetmede kullanıyor. Depremekarşı alınmayan önlemlerin hesabısorulduğunda, kimi zaman sessizcegeçiştiriyor kimi zaman da zeytinyağıgibi üste çıkıp kendilerini masumgösteriyorlar.

Ama yıllardır bilinen, fay hattıüzerinde kurulmuş bir şehir bilimselgerçeğine rağmen, halkın ölümü pa-hasına, ucuza yapıp pahalıya satarakköşe dönmeciliğin desteklenmesiyle,binalar ilk depremde yıkılacak du-rumda. Bırakalım depremi, Marma-ray çalışması nedeniyle CerrahpaşaTıp Fakültesi Hastanesi'nin belli bö-lümlerinin duvarları çatladığı içinkullanılamaz hale geldi. Bu bölümlerboşaltılarak, hastalar tedavileri sı-rasında başka yere taşınmak zorundakaldı. Ki metro çalışmaları nedeniylede daha önce Aksaray'da yıkılan bi-nalar olmuştu.

Halka verdiği değer bu kadarolan AKP, şimdi halkın canını kur-tarmak için halkı sokağa atacakkadar düşünceli(!) “Korkmayın kim-seyi sokakta bırakmayacağız” diyor.YALAN! Ağızlarından dökülen söz-lerin hepsi yalan! Van depremindeyaşananlardan gördük en başta. Kışındondurucu soğuğunda yazlık çadır-lara yerleştirdiler insanlarımızı. Ve80'i aşkın çadır yandı, onlarca be-bek-çocuk diri diri yanarak öldü.

Madem halkı bu kadar düşünü-yorlar, depremden bu kadar korku-yorlar; AKP'li İstanbul BüyükşehirBelediyesi, “Afet çadır ve toplanmayerleri” olarak işaretlenmiş bölgelerolan Levent ve Kadıköy'deki alan-larda neden otopark işletmesine izin

veriyor?

Depremin ne zaman olacağıbelli mi? Değil! O zaman her-hangi bir ihtiyaç durumunda

halk nereye yerleştirilecek. Kaldı ki,halk zaten deprem durumunda değilnereye gitmesi gerektiğini, evindene yapacağını bile bilmiyor, öğretil-memiştir.

Devletin deprem gibi bir afetehazırlığı dua etmekten öteye gitmez.AKP, kendi kasaları başta olmaküzere, tekellerin kasalarını doldurmakve korumakla yükümlüdür.

Levent'te deprem sonrasında afetçadır ve toplanma yerleri olarak be-lirlenen ancak otopark olarak kulla-

nılmasına izin verilen bölgenin birkısmını Sabancı Holding kullanıyor.Vergisini de Belediye'ye ödüyor. Buişbirliği halkın ölümü pahasına ya-pılmaktadır. Bu işbirliği, hangi rantlaruğruna halkın kapı dışarı edilmekistendiğini gösteriyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Baş-kanı Kadir Topbaş, "Otobüslerin nerenk olmasını istiyorsunuz?" diyehalka soruyor -o da yine önüne 4-5renk seçeneği sunarak- depremdehalkın kullanacağı alanı tekellereaçarken kimseye bilgi dahi vermi-yor.

Deprem vergisi diyerek 50 milyarTL toplandı. Biz ödedik bu paraları."Evlerinizi depreme karşı dayanıklıhale getireceğiz" vaadine inananhalkımız ödedi... Peki kimin evi da-yanıklı hale getirildi? Nerede, kaçev gördünüz?

Görmedik, duymadık...

Tayyip Erdoğan, yeni imar ya-sasının hazırlanması için talimatverdiğini açıkladı. Yeni yasada “yeşilalan ve çocuk hassasiyeti” olacak-mış. Park alanları, bisiklet yollarıyapılacakmış. O kadar ki, park ala-nını göstermeyen belediyelerin bi-naları onaylanmayacak.

Bunların hepsi YALAN, DEMA-GOJİ!..

İmar yasası öyle yapılmaz. Halkiçin, halkın sağlığı, güvenliği ve çı-karı için bir imar yasası hazırlana-caksa, önce depreme karşı önlemalınmalıdır. Şili’de 1930’lu yıllardaimar yasası çıkartılmıştı; ama1972’de çıkartılan “Modern Sismikİmar Yasası” ile depreme karşı kesinönlemler alındı. İktidarda, bir sos-yalist olan Salvador Allende vardı.Şili, emperyalist Amerika’nın am-bargosu altındaydı. Ama halkın dü-şünüldüğü yerde hiçbir engel yoktu,yoktur…

Depreme KarşıÖnlemi AncakHalk İktidarları

Alabilir!Yıkımların Sebebi Halk Korkusudur

HALKIZHALKIZ HAHAKLIYIZ KLIYIZ KAZANACAĞIZKAZANACAĞIZ

"Gecekondulardan GelipGırtlağımızı Kesecekler"

KORKUSUDURKORKUSUDUR

AKP, Bir Milyon EviYıkacak! Yıkımlara KarşıBirleşelim, Direnelim!

Zengine Tapusuz VillaYoksula Polis Zabıta Mafya!Evlerimizi Yıktırmayacağız!

İşgalci Değil Halkız!

Biz Halkız YıkımlaraKarşı Barikatız!

Halkız Haklıyız EvimiziYıktırmayız.

Yıkım Değil Tapularımızıİstiyoruz, İşgalci Değiliz!Halkız HaklıyızKazanacağız!

Yıkımlara KarşıBirleşelim Direnelimİktidara Halkın YenilmezGücünü Gösterelim!

HALK CEPHESİ

31

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 32: Yürüyüs 312

2010 yılının Mart ayında yüzyıliçinde meydana gelmiş en büyük 5depremden birisi yaşandı Şili’de.Öyle ki nehir yatakları değişti. Dep-remin büyüklüğü yeni bir ölçüyegöre açıklanmıştı. Moment MagnitudeSkalası’na göre 8,8 şiddetindeki dep-rem 1,5 dakika sürdü. (Van depremi25 saniye sürdü.) Şili’deki depremdenbir süre önce Haiti’de yaşanan dep-remde 300 bine yakın insan ölürken;Haiti’den 150 kat daha şiddetli Şilidepreminde ölenlerin sayısı bini bul-muyordu.

Dünyanın en yoğun sismik faali-yetlerinin yaşandığı hat üzerinde bu-lunan Şili’de 22 Mayıs 1960’te de9,5 büyüklüğünde bir deprem yaşa-mıştı. Şili yaşamıştı, biliyordu, tek-rarlanması ihtimali de bilimsel olarakyüksekti…

Allende döneminde yapılan imaraffı ile, çok katlı bina yapmak ku-rallara tabi tutuldu. Deprem kırsalalanlarda daha etkili olduğu için, bubölgelerde sismik dalgalarda hareketedebilen esnek zeminli binalar zorunlututuluyor ve binalar denetleniyor.Böyle bir sistemi kurmak içinse çokbüyük paralar gerekmiyor. Devlet,halka kredi vererek, bazen de giderlerikendisi karşılayarak depreme karşıönlem alınmasını sağlıyor.

Sadece binaları güçlendirmekle dekalmıyorlar. Teknik ve idari alt yapıyıoluşturarak, bilgisayar sistemlerinikullanarak, sismik inceleme yapılıyor.Elde edilen verilen mühendisler, yerbilimciler gibi uzman ekipler tarafındandeğerlendirilerek olası bir depremekarşı hazırlık yapılıyor.

Allende'nin getirdiği bu imar ya-sası, cunta sonrasında da, devam etti,hala güncelliğini koruyor.

Şimdi bir de ülkemizden örnekverelim:

2 Mayıs 1985’te ANAP iktidarındaMeclis’te imar yasası görüşülüyor.Halkçı Parti Kayseri milletvekiliMemhet Üner (inşaat mühendisi) vearkadaşları Meclis’e bir önerge ve-riyor. Önergede, “depreme karşı ön-lem almak için “Yapı ruhsatı almakiçin dilekçeye zemin etüdü projesieklenmesi zorunludur.” deniliyor.

Bu önergenin görüşülmesi Meclistutanaklarına şöyle kaydediliyor:

“- Başkan: Komisyon üyeleri vehükümet bu önergeye katılıyor muefendim?

- Bayındırlık, İmar, Ulaştırma veTurizm Komisyonu Başkanı İbrahimÖzdemir (İstanbul): Katılmıyoruzefendim.

- Devlet Bakanı Kazım Oksay(Bolu): Katılmıyoruz efendim.”

Mehmet Üner, önergesinin kabulgörmemesi üzerine, yasa tasarısındajeolojik özelliklerin göz önüne alın-madığını, ülkemizin doğal afetleraçısından bu ihmali kaldıramayacağınıanlatıyor. Üner şu bilgileri veriyor:

“Yüzde 92’si deprem bölgesi için-de olan ülkemizde nüfusun yüzde95’i deprem tehlikesi altında yaşa-maktadır. Sanayimizin yoğun olduğukentlerimizin yüzde 75’i, barajları-mızın yüzde 41’i 1. ve 2. derecedetehlikeli deprem bölgelerinde yeralmaktadır. Bu verilere ülkemizdebir yılda 1.1 yıkıcı deprem olduğunuda eklersek, bu konuda ciddi ku-ralların konulmasının ne kadar zo-runlu olduğu kendiliğinden anlaşı-lır.”

Türkiye’de son 45 yılda dep-remlerden 60 BİN kişinin hayatınıkaybettiğini, 400 BİN konutun yı-kıldığını, depremlerin yol açtığıekonomik değer kaybının en az 15Atatürk Barajı yapabilecek boyuttaolduğunu söyleyen Üner devam edi-yor: “Depremin ülkemizde yol açtığızararlar Japonya’ya oranla 30 kat

fazladır. BU DURUMU YARATANEN ÖNEMLİ NEDEN, JEOLOJİKİNCELEMELER SONUCU SAKIN-CALI GÖRÜLEN YERLERİN YER-LEŞİME AÇILMASIYLA, JEOLOJİKİNCELEME YAPILMAKSIZIN İS-KÂNA (yerleşime) İZİN VERİLMESİOLGULARIDIR.”

Üner’in sözünü kesen Başkan,önergeyi hızla oylamaya sunuyor.Karar: “ÖNERGE KABUL EDİL-MEMİŞTİR!”

“Parlamento burjuvazinin ahırıdır”demiş ustalarımız. Halka düşman, bur-juvaziden yana Meclis'in aldığı redkararı, bizim ölümlerimizin altınaatılan imzadır. 1999 depreminden öncereddedilen bu önerge katillerimizinkim olduğunu göstermektedir.

AKP iktidarı da halk düşmanlı-ğında kendinden önceki iktidarlarıaratmadığı gibi, kendisini oligarşiyeve emperyalizme daha da ispatla-mıştır. Uşaklığın ispatı, halkın satıl-masıdır. Bizim sağlıklı ve güvenlikliyaşam hakkımızı çiğneyerek her şeyiticarete dönüştürmüştür.

Depremi sebep göstererek çıkart-tıkları "kentsel dönüşüm" yasaları,çıkartacakları imar yasaları halkınmalını çalmanın yasalarıdır... Biziuyutmalarına izin vermeyelim. Dep-reme karşı önlem almak mümkündürancak bunu sadece halkın yönetimdeolduğu iktidarlar yapabilir. Burjuva-zinin, oligarşinin iktidarında tek çö-züm, iktidara karşı mücadele ederekhakkımızı aramaktır. Çağrımız bunedenle tüm halkadır: Yalanlara karşıayağa kalkalım, direnişi büyütelim!

Ankara'da İnşaat MühendisleriOdası'ndaki (İMO) işinden keyfi ola-rak çıkarılan Cansel Malatyalı’nın,işini geri almak için başlattığı direniş50’li günlere geldi. İşe geri alınanakadar eylemine devam edeceğinisöyleyen Malatyalı, şu an için hergün sabah işe gider gibi gidip akşamakadar İMO önünde oturma eylemiyapıyor.

Devrimci İşçiHareketi’nin zi-yaret ettiği Can-sel Malatyalı,haksızlığın orta-dan kalkmamasıdurumunda, direnişini boyutlandı-racağını, çadır açarak geceli gündüzlüİMO önünde eylemine devam ede-ceğini söyledi.

Emeğimize Sahip Çıkalım, İşten Atmalara Karşı Direnelim

332

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Cansel Malatyalı

Page 33: Yürüyüs 312

Savaş her zaman iki taraf arasın-da sürer. Bu, iki tarafın arasındaki çe-lişkilerin çatışmasıdır. Bu çatışmadaiki sınıf vardır. Ezen ve ezilen. İki sı-nıf arasındaki uzlaşmaz çelişki, bir sı-nıfın diğer sınıfı yok etmesiyle çö-zülecektir. Kazanan ise daima yeniolan, gelişmekte olan olacaktır. Es-kiyen, çürüyen tarih olmaya mah-kumdur.

Ezen sınıfın varlığı, sömürüsünüdevam ettirmesine, yani diğer sınıfıezmesine bağlıdır. Bu çelişki böylesürmektedir. Ancak bu savaşta, mut-laka zaferi görecek sınıf, ezilen sınıfolacaktır. Tarihsel materyalizmin bi-limselliği ışığında bu mutlak zaferi enkısa zamanda kazanmanın savaşınıveriyoruz. Biz bu savaşta ezilen sı-nıftayız ve ezilen sınıfı temsil ediyo-ruz. Açlık, işsizlik, yoksulluk çekenhalkımızı temsil ediyoruz. Ve halkı-mıza bu acıları, zorlukları yaşatanla-ra karşı veriyoruz bu savaşı.

Bu savaşta düşmanımız kendi çı-karlarına zarar vereceğini düşündüğüherşeye, herkese en alçak yöntemlerlesaldırıyor. Düşmanı iyi tanımalıyız.Bize katliamlar yaşatanlar, diri diri ya-kanlar, işkencede katledenler, gözal-tında kaybedenler onlardır, düşma-nımızdır.

Bu savaşta tutsak düşenlerimizi 19Aralık'ta diri diri yaktılar. Devrimci-leri yok etmek, teslim almak için sal-dırdılar, katlettiler ama teslim ala-madılar. Ulucanlar'da, Ümraniye'de desaldırdılar. Testerelerle kestiler yol-daşlarımızı. Engin Çeber'i işkencedekatlettiler. Güler Zere'yi sessiz imhapolitikalarıyla ölüme terk ettiler.Alevi halkının, Kürt halkının kanla-

rını döktüler.Kendilerindenolmayan, karşı-larında olan-ola-bilecek herkesiyok etmeye, kat-letmeye çalışı-yorlar. Maraşlar,Çorumlar, Si-

vaslar, Dersim '38 katliamıbunun örneklerindendir.Son Uludere'deki katliamdüşmanın bu kininin, nef-retinin sonucudur.

Bu savaş aralıksız sürüyor. Hergünbiraz daha pervasızlaşıyor yöntemlerve saldırıları hergün biraz daha az-gınlaşıyor.

Gözlerimizle görüyoruz tüm bun-ları, tüm katliamların tanığıyız ve hep-sinde katledilen biziz, halktır. Bu sa-vaşın içinde çelikleşiyoruz. Düşma-nı tanıyor ve kinimizi büyütüyoruz.Biz devrimciler Spartaküsler’den buyana yaşananların kiniyle ateşliyoruzsavaşımızı. Düşmanımızı o günden bugüne tanıyoruz. Bu düşmana karşıduyduğumuz nefretimizin, kinimi-zin büyüklüğü tarihimiz ve haklılı-ğımız kadar büyüktür.

Bir savaşçı, düşmanı tanıdığı öl-çüde ve ona duyduğu nefret kadar sa-vaşır. Ya tam savaşılır ya da imha olu-nur. Savaş ciddi bir iştir ve düşmanınşakası olmadığı açıktır. Oysa bizdüşmanın tam kalbine nişan almış veöfkeyle dolu silahları iyi kullanan sa-vaşçılar olmalıyız. Düşmanı yeterin-ce tanımayanlar, sınıf kiniyle hareketedemeyenler uzlaşma ve ihanetin ka-pılarını sıkıca kapatamazlar. Yaptık-larını savunamazlar çünkü savun-mak için inanç ve kararlılıkla do-nanmış bir sınıf kini ve öfke gerekir.

Bugün emperyalistler bize ne ka-dar saldırırsa saldırsın, suçlamayaçalışırsa çalışsın halktan gerçeklerigizleyemiyorlar. Haklılığımız ve onusavunma kararlılığımızla suçlama-ları yerle bir ederiz.

Kanlı elleriyle üzerimize çökendüşmanımızı iyi tanıyoruz. Kanımı-zı emen bu asalakları tanıdıkça bü-yüyor öfkemiz, kinimiz. Kinimiz bü-yüdükçe ayakları yere basıyor ve bi-

limsel zeminine oturuyor. En başta de-miştik, savaşta iki sınıf var diye. Bizezilen sınıfın kiniyle ve gücüyle sa-vaşıyoruz. Bu güç bizi savaştırıyor. Vebu kin her gün artarak büyüyor, yeniyürekleri sarıyor. Daha fazla insan bubilince varıyor. Bizim kinimizden, öf-kemizden korkuyorlar, onlara "Ge-cekondulardan gelip gırtlağımızı ke-secekler" dedirten de bu korkudur.Sosyalizmin mutlaka kazanacağını,halkın mutlaka kazanacağını biliyo-ruz. Bu inanç ve kararlılıkla savaşı-yoruz.

Kinimiz Düşmanın Tam KalbineNişanlanmış Silahımızdır!

MAHŞERE KALMAZ ÖCÜMÜZ

Öfke tufanı çıplak elleriyle dövüşüyor bizimkiler! Dört yanımız yangın canlar kan revan... Cesetlerimizin üzerinde tepiniyor düşman. Dişlerimiz kenetliağzımızda kurşun şiarlar... Düşmanın suratında patlayan heryumruk zaferimizi muştular!.. Bu kavga bugünün değil Tarihsel sınıf kinimiz! Yüreklerimiz sürülü namluya Mahşere kalmaz öcümüz!.. Düşler kurarız dört mevsim güzelliğinde! Temmuz sıcağı ezgileri... Harman harman coşkuları... Toprak kokan sevdaları... Düşler kurarız Sevgiye susamış dünyaları!.. Bizler halkız Kızlarımız oğullarımız var! Boy veriyor kavgamızda eli kınalı yarınlar!.. Baş eğmeyenlerin soyundan geliriz... Tarihler yazdı şehitlerimiz. Zalimin zulmüne karşı artar eksilmez öfkemiz... Düşmandan hesap sordukça büyüyor devrimimiz!.. Bu kavga bugünün değil Tarihsel sınıf kinimiz! Yüreklerimiz sürülü namluya Mahşere kalmaz öcümüz!..

333

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 34: Yürüyüs 312

334

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler Cepheli, yeni mevziler yaratandır.

Peki mevzi nedir?

Mevzi, düşmanla karşı karşıya ka-lınan her yerdir. Bu yer; bazen der-nektir, bazen sendikadır, bazen iş-yerimizdir, büromuzdur, eylem ye-rimizdir... Bazen yıkılmak istenen ge-cekondumuzdur... Bulunduğumuzyeri mevzi kılan, mücadelemizi bü-yütme, örgütlenmemizi güçlendir-me, ideolojimizi savunma ve niha-yetinde devrim yapma isteğinde vekararlılığında olmamızdır. Bu yüzdenbulunduğumuz her yer mevzidir bi-zim için. Amacımız da o mevziyi bü-yütmek ve güçlendirmektir.

Biz neden sendikayız, neden fab-rika-hastane önlerinde direnişteyiz,neden gecekondumuzu yıkmak iste-yen dozerlerin önündeyiz? Bizi ora-ya getiren, düşmanla karşı karşıya bı-rakan adalet isteğimizdir, iş isteği-mizdir, hastane fabrika kapılarındaemeğimize sahip çıkmamızdır, in-sanca yaşam hakkımızı savunma-mızdır, hakkımızı istememizdir. Hak-kımızı yiyenler, bizden çalanlar, bizisömürenler bizim düşmanımızdır.Hangi nedenle olursa olsun düşma-nımızla karşı karşıya geldiğimiz heryer mevzimizdir artık. Ve o mevziyiterk etmezsek, direnişlerimizi hak-kımızı alana kadar, ilk günün karar-lılığıyla sürdürürsek, asla pes et-mezsek işte o zaman kazanırız. Geriadım attığımız noktada ise hakkımı-zı tamamen kaybederiz.

Mevzi: halkın, emekçilerin, dev-rimcilerin bedeller ödeyerek kazan-dıkları her yer, her alandır. ÖrneğinOkmeydanı'nda bulunan Sibel YalçınParkı... Sibel Yalçın bir devrimcidir.Halkımızın sömürülmesine karşı,vatanımızın satılmasına karşı müca-dele ettiği için düşman katleder.

Sibel Yalçın çatışa çatışa Okmey-danı'ndaki Fatma Girik Parkı'na gelir.

Bir gece-konduyagirer. "Tes-lim ol!"

çağırısı yapan düşmana, "Asılsiz teslim olun!" diyerek kur-şunu bitene kadar çatışır ve şe-hit düşer. Teslim olmayışına, di-

renişine, devrimcilerin cüretine tanıkolan halk, Sibel Yalçın'dan etkilenir. Si-bel’in mirasına sahip çıkan Cepheliler,onun adını, katledildiği mahalledeki buparka vererek, devrim şehitlerininölümsüz olduğunu haykırırlar. SibelYalçın’ın adı parkla birlikte yaşarken;yaratılan yeni mevziyi korumak ve bü-yütmek görevi yüklenir Cephelilerinomzuna. Fatma Girik Parkı, SibelYalçın Parkı olmuştur artık.

Bu parkın girişine Cepheliler,“Sibel Yalçın Parkı” tabelasını asar.Polis defalarca indirir o tabelayı.Tabelayı her seferinde defalarca asanCepheliler ve halk, tabelanın başın-da nöbet tutmaya başlar ve polissökmek için her geldiğinde polisle ça-tışır. Park, Sibel Yalçın'ın direnişmevzisidir. Düşmanına meydan oku-duğu mevzisidir. Bu mevzi, Cephe-lilerin ve halkın sahiplenmesiyle ha-len korunmaktadır. Polis kaybettiği omevziyi geri almak için sürekli sal-dırır ve o mevzi kararlılıkla savu-nuldukça korunur.

1970'ten bu yana yazılan tarihi-miz, direnişler tarihidir. Ve bu tarih-te nice Cephelinin olduğu her çatış-mada devrim kazanır.

Dev-Genç'liler, Malatya'da ku-rulmak istenen füze kalkanına karşıAnadolu’nun birçok yerinde çadır ku-

rar; ancak AKP'nin polisi saldırır.Dev-Genç'liler; Edirne'den, Ada-na'ya, Çanakkale'den, Kocaeli'ye,her yerde tüm saldırılara rağmen ça-dırlarını açar, direnerek savunurlar.Çünkü bilirler ki, orada savunduğu,koruduğu mevzisi sadece bir çadır de-ğildir. Hakları, idealleri, haklılığı,meşruluğudur, vatanıdır, bağımsız-lığıdır. Bu bilinçle direnir, bu bilin-çle kazanır. Cepheli yaptığı hiçbir ey-lemi, faaliyeti, oligarşinin izninegöre belirlemez. Kendi haklılığı vemeşruluğudur esas olan. Direnir veeyleminin meşrulğunu düzene kabulettirir. Cepheli; direnişiyle, cüretiy-le, militanlığıyla düşmana geri adımattırandır. Düşmanı geriletendir. Çün-kü o bilir ki, kazandığı her mevzi onudevrime yaklaştıracaktır.

Cepheli; yeni direnişler, yenialanlar, yeni değerler yaratır. Her yerisavaş alanı olarak görür. Düşmanlakarşılaştığı her yerde devrimi büyü-tür. Bunu yapmaya başlamanın ilkadımlarından birisi direnmektir, asladüşmanla uzlaşmamaktır. O mili-tanca, kararlılıkla, meşruluğuna olaninançla direnir.

Saldırının, baskının olduğu her yerdevrimciler için direniş mevzisidir.Bu mevzileri tek tek kazanarak dev-rimin yolunu örendir Cepheli. Bütün,parçalardan oluşur. Kazanılan hermevzi de bizi zafere götürecektir.Cepheli; bunun bilinciyle davranan,her zaman her gün devrim tarihinigüçlendirendir. Cepheli'nin her mev-zisi devrimin mevzileridir. Mevzi,düşmana karşı savunulan her şeydir.Cepheli, düşmana her yönden vuranve ona karşı zafer kazanandır.

DHKC şehidi Ali Yıldız’ın kırk ye-meği 8 Nisan günü OkmeydanıCemevi’nde verildi. Dersim’in Çe-mişgezek ilçesindeki bir toplu me-zara gömülen, abisi Hüsnü Yıldız’ınve TAYAD’lıların direnişi sonucutoplu mezar açtırılarak cenazesi alı-nan Ali Yıldız’ın kırk yemeği aile-si tarafından verildi.

Hüsnü Yıldız bir konuşma yaparak,kardeşi Ali Yıldız’ın bir halk savaş-çısı olarak şehit düştüğünü anlattı.Ardından yemeğe katılanları Ali vetüm devrim şehitleri için bir daki-kalık saygı duruşuna davet etti. Cep-heliler tarafından yapılan yemekservisinin ardından 350 kişinin ka-tıldığı kırk yemeği sona erdi.

Halkın En Soylu Evlatları OlanŞehitlerimizi Unutmayacağız

Cepheli, Yeni Mevziler Yaratandır!

Page 35: Yürüyüs 312

Anayasa’nın 25. ve 26.maddeleri düşünce ve kanaat

hürriyeti ile bunları açıklama ve yay-ma hürriyetlerini düzenler. Madde me-tinleri aşağıdaki gibidir.

“Herkes, düşünce ve kanaat hür-riyetine sahiptir. Her ne sebep veamaçla olursa olsun kimse, düşün-ce ve kanaatlerini açıklamaya zor-lanamaz; düşünce ve kanaatleri se-bebiyle kınanamaz ve suçlanamaz”.(Any. Md.25.)

“Herkes, düşünce ve kanaatlerinisöz, yazı, resim veya başka yollarla tekbaşına veya toplu olarak açıklama veyayma hakkına sahiptir. Bu hürriyetresmî makamların müdahalesi ol-maksızın haber veya fikir almak ya davermek serbestliğini de kapsar. Bu fık-ra hükmü, radyo, televizyon, sinemaveya benzeri yollarla yapılan yayım-ların izin sistemine bağlanmasınaengel değildir.”(Any. Md.26.)

Ama bu kadarla bitmez anayasahükümleri. “Ama”sı “ancak”ı vardır.26. madde şu şekilde devam eder;

“Bu hürriyetlerin kullanılması,millî güvenlik, kamu düzeni, kamu gü-venliği, Cumhuriyetin temel niteliklerive Devletin ülkesi ve milleti ile bö-lünmez bütünlüğünün korunması,suçların önlenmesi, suçluların ce-zalandırılması, Devlet sırrı olarakusulünce belirtilmiş bilgilerin açık-lanmaması, başkalarının şöhret veyahaklarının, özel ve aile hayatlarınınyahut kanunun öngördüğü mesleksırlarının korunması veya yargılamagörevinin gereğine uygun olarak ye-rine getirilmesi amaçlarıyla sınırla-nabilir. (Any. Md.26/2)

Haber ve düşünceleri yayma araç-larının kullanılmasına ilişkin düzen-leyici hükümler, bunların yayımını en-gellememek kaydıyla, düşünceyi açık-lama ve yayma hürriyetinin sınır-lanması sayılmaz.(Md.26/3)

Düşünceyi açıklama ve yaymahürriyetinin kullanılmasında uygu-lanacak şekil, şart ve usuller kanun-

la düzenlenir”.(Md.26/4)

Anayasa ya da yasa maddelerinetemel hak ve özgürlük olarak yazıl-mış ne varsa her biri kan ve can be-deli tüm insanlığın ortak kazanımı ola-rak egemenlere kabul ettirilmiştir.Bizim gibi faşizm ve demokrasicilikoyunu ile yönetilen ülkelerin anaya-salarında bile düşünce ve ifade hür-riyeti, örgütlenme özgürlüğü gibihakların tanınıyor olması bir hak ka-zanımı iken bu hakkın özüne doku-nan, “ama’lı, ‘ancak’lı şartlı cümlelerfaşizmin resmidir.

Yasa maddelerinden çıkıp biraz dahayat bize ne söylüyor ona bakalım.

KESK’in (Kamu Emekçileri Sen-dikaları Konfederasyonu) "4+4+4"eğitim sistemiyle ilgili kanun teklifi ileKamu Görevlileri Sendikalarında De-ğişiklik Yapılmasına Dair Kanun ta-sarısını protesto etmek için Anka-ra’da merkezi olarak yapmak istedi-ği eylem, Ankara Valiliği’nin tehdidive bu tehdidin gaz bombaları ve cop-larla vücut bulmasıyla engellendi.

Bir ülkenin eğitim sisteminin tüm-den değiştirilmesi karşısında eğitim-cilerinin söz söyleme, yapılacak deği-şikliklerle ilgili öneride bulunma, pro-testo etme gibi bir hakkının bile ol-madığı yerde düşünce ve ifade hürri-yetinin varlığından nasıl söz edilebilir?

Kamu emekçileri sendikalarındayapılacak değişikliklerle ilgili yasa ta-sarısı gündemdeyken sendikalarınbu tasarıya ilişkin kendini ifade kanalıbulamadığı ülke nasıl bir ülkedir?

Başa dönüyoruz. Bu ülkede dü-şünce ve ifade hürriyeti, örgütlenmeözgürlüğü sözdedir, sözün ötesindekalan ise gerçektir ve egemenlerin ikidudağı arasındadır: ''Kanunsuz ey-lemin güvenlik güçlerince mutlakaengelleneceği ve eylemi organizeedenlerle katılanlar hakkında dagerekli yasal işlemlerin yapılacağıhususu kamuoyuna saygıyla sunu-lur'' (Ankara Valiliği açıklamasından)

28-29 Mart tarihlerinde, Ankara’ya

gitmek üzere yola çıkan KESK üyele-ri olmadık gerekçelerle engellendiler.Polis Malatya’da aynen şunu söylü-yordu: “bizim sizin eyleminize saygı-mız var. Tabi gidebilirsiniz ancakaracınızı bağlamak zorunda kalırız”

İzmir’de, Adana’da ve ülkeninbirçok yerinde KESK üyeleri türlü ba-hanelerle engellendiler. Copa gaza bo-ğuldular.

Yine çok yakın zamanda basınayansıyan bir mahkeme kararı düşünceve ifade hürriyetinin, toplantı ve gös-teri yürüyüşü yapma hakkının “sı-nır”larını veciz bir biçimde göster-mektedir. 1999 yılında Ulucanlar Kat-liamı olarak tarihe geçen hapishane kat-liamını protesto eden aileler, yine po-lisin engeliyle karşılaştılar. İfade hür-riyetleri gasp edildiği gibi, yerlerde sü-rüklenerek, tekmelenip coplanarakgözaltına alındılar, yargılandılar.

Ağır işkencelerle katledilen tut-sakların aileleri, bir protesto eylemiyaptıkları için bu olay sırasında ya-ralandıkları iddia edilen polisleretazminat ödemeye mahkûm edildiler.İçişleri Bakanlığı polislere ödediğitazminatı faizi ve avukatlık ücretiy-le birlikte tahsil etmek için aileleretebligat yolladı. Haciz tehdidiyle can-larını aldıklarının mallarını almakiçin kolları sıvadı.

Adalet bunun neresinde peki?Kullanamadığımız haklarımız bilebize, tazminat davaları, para cezala-rı, haciz tehdidi, özgürlük gaspı ola-rak geri dönüyorsa hangi düşünce öz-gürlüğünden hangi hak arama hürri-yetinden bahsediliyor?

Anayasa ne yazarsa yazsın, yasa-lar ne söylerse söylesin, aslolan halk-ların hak arama mücadelesinin meş-ruluğudur. Meşruluk bilinci teme-linde yükselen direnme hakkı en te-mel ve vazgeçilmez haktır. Hakkı ta-nımak zorunda olan devlet, halkahiçbir hakkı kendiliğinden bahşetmez.Halklar büyük ve kanlı mücadelelersonucunda kazanırlar haklarını.

Halkın Hukuk

Bürosu

335

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Anayasa’da Tanınmış HaklarınGüvencesi ve Sınırları

Page 36: Yürüyüs 312

336

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Referandum sonrası dergimizde;“Gericiliğin anayasa değişikliği kabuledildi, darbecilerin yargılanmasınınyolu açıldı, propagandasına “sol”dandestek verenler, nasıl bir aymazlıkiçinde olduklarını belki yarın göre-cekler, ama iş işten geçmiş olacaktıro zaman.” diye yazmıştık. Anlayan-lara, gururunu hala kaybetmeyenleregün şimdi o gündür. Yanlışlarını gör-me ve yanlıştan dönme günüdür. He-nüz 12 Eylül’ü yargılama oyununun3. celsesinde bile “yetmez ama evet”diyenlerin, davaya büyük misyonlarbiçenlerin söylemleri değişti. “30yılın utancının silineceği bir gün”diyerek, AKP’nin 12 Eylül’ü yargı-layacağına inananlar şimdi “12 Eylülyargılaması tiyatro, bir şov”, “Budavadan bir sonuç çıkmaz” demeyebaşladılar. Referandumdan bu yanayaşananlardan hiçbir ders çıkarmayanbazıları ise hızını alamayıp “Bu yar-gılama Türkiye’de bir daha darbe-lerin olmaması ” için ne kadar önemliolduğunu anlatmak için çırpınıyorlar.Referandumun “Hayır”cıları içindeyer alanlar ise oportünistlik yaparak,hem müdahil oluyor hem de “birbeklentimiz yok” diyorlar.

Burjuva medya, yargılamanın ni-teliğinden çok yargılamaya müdahilolanları konu alarak, ekranlarını “12Eylül mağdurları”na açtı. Gazeteler,“12 Eylül öncesi karşı karşıya gelensağcılar ve solcular, darbeden 30yıl sonra darbe davasında buluşu-yor.” “Darbe öncesinin düşmanları,mahkeme salonunda yan yana saftutacak.” diye yazdı. Eli kanlı, katilfaşistler için bu ifadelerin hiçbir an-lamı ve değeri olmayabilir. Ama dev-rimciler için, aydın ve demokratlariçin onur kırıcı, utanılacak bir du-rumdur. Başbakan Tayyip Erdoğan’a,davaya müdahil olmak için kuyruğa

girenler “12 Eylülhalk oylaması ön-cesinde ittifak ha-linde bize muha-lefet edenler, bizehakaret edenler,bizi yalan söyle-mekle itham eden-ler, bugün bütünsöylediklerini yut-tular ve şu andamahcup olacakla-rına inanmıyorum,ama mahcup bireda ile mahkemekapısında sırayagirdiler’’(4 Nisan2012-Zaman) demehakkını verenler hicap duymalıdır.Halktan onları yanılttıkları ve bupespayeliğe alet oldukları için özürdilemelidir. Onlarca, kendine dev-rimci, demokrat, sosyalist diyen ku-rum ve partiler, kişiler davaya mü-dahillikte başı çekiyorlar. Bir utançtablosudur yaşanan. Devrimcileri kat-ledenler, Kahramanmaraş’ın, Ço-rum’un katilleri faşistler, 12 Eylül’ünçocuğu partiler, düzen partileri, 12Eylül’de yargılanan örgüt temsilcileri,aydınlar, sanatçılar aynı davada mü-dahil. Eski Dev-Yol yöneticisi Oğuz-han Müftüoğlu da bunlardan biri.

12 Eylül’ün Muhatabıyız Diyenler, Neden Direnmediklerinin Hesabını Vermelidir

2010’da, referandum öncesiNTV’de yapılan “12 Eylül ve Refe-randum” adlı programda Eski Dev-rimci Yol’un, bugünkü ÖDP’nin şef-lerinden Oğuzhan Müftüoğlu, o gün-lerde ekrana çıkanların “mağdur”edebiyatı yapmalarını eleştiriyordu

ve “12 Eylül darbesine karşı mü-cadele eden topluluğun bir bireyiolarak kendimi 12 Eylül mağduruolarak görmüyorum.(...) Biz 12 Ey-lül’ün muhatabıyız” diyordu. Bugün ise, 12 Eylül yargılamasındamüdahil olarak, mağdurlar arasındave televizyon programlarında, gaze-telerde, referandumda “Hayır” der-ken şimdi neden davaya müdahil ol-duğunu açıklamaya çalışıyor. 4 Nisan2012 tarihinde CNN Türk televiz-yonunda Şirin Payzın’ın programındada yine 12 Eylül yargılamasına mü-dahilliği ile ilgili “Kişi olarak kişi-lerden intikam almak için müdahilolmadım. Yargılandığım davayı tem-silen müdahil oldum.” diyor Müf-tüoğlu.

Biz söylenenlerden dünün DY’si-ni, bugünün ÖDP’sini temsilen mü-dahil olduğunu anlıyoruz. ÖDP genelbaşkanı Alper Taş ise, ÖDP’nin in-ternet sitesinde yaptığı açıklama ileherkesi 12 Eylül’den hesap sormakiçin adliye önüne çağırıyor. Müftüoğlu“müdahil oldum, ama bir beklentimyok” diyor, Taş, “hesap soralım”diyor. İki riyakar açıklama ve çağrı.

Oyunun figüranlarıda yan tarafta,

figüran olmak içinsıraya girdiler

DY’nin eski, ÖDP’nin yeni şeflerinden Oğuzhan Müftüoğlu12 Eylül davasında hem ‘müdahillik kuyruğu’na giriyor hem

de “müdahil oldum, ama bir beklentim yok” diyor

Diyoruz ki, AKP’nin oyununda figüran olmayın!

Page 37: Yürüyüs 312

Birine “o zaman orada işin ne?”,diğerine “kimden, kiminle, neredehesap soracaksın?” diye sormakgerekiyor.

12 Eylül’de Yarattığınız Tahribatı Görmeniz İçin Biraz Samimiyet ve Dürüstlük Yeter

Ankara Üniversitesi Siyasal Bil-giler Fakültesi’nde, 4 Nisan’da, 12Eylül yargılaması ve müdahillikleriüzerine yaptığı söyleşide de “…budavanın 12 Eylül darbesi ile hesap-laşamayacağını açıkça söyledik. …Öncelikle 12 Eylül faşist cuntasındaABD’nin rolünü bilmeniz ve anla-manız gerekir. … Eğer süreci böylealgılarsanız yargılamayı ve hesap-laşmayı 12 Eylül zihniyetinin ürünüolan AKP’nin değil yeni devrimcibir kurucu iradenin yapabileceğinianlarsınız” diyor ve devam ediyor.“Biz 12 Eylül darbesinden önce dar-benin gelişini gördük ve tüm solu bukonuda ortak mücadele etmeye ça-ğırdık. Askeri darbeyi teşhir eden,kitlesel halk eylemlerini öne çıkaranbir çizgi izledik. Devrimci Yol olarakkendimizi örgütlemeye çalıştık. Bunarağmen başarılı olmadık. Merkezimizyakalanmasına rağmen 1984’e kadarkırlarda darbeye karşı mücadele sür-dü. Başarılı olamadığımız doğru,ama savaşmadığımız yalan.” Müf-tüoğlu, siyasi olarak iflas etmiş teo-rilerini ve kendilerini aklamak içinçırpınıyor. Ancak boşuna. Yalan üze-rine tarih yazılmaz. Şehirlerde, dağ-larda insanların nasıl sahipsiz bıra-kıldığını tarih yazdı. Türkiye halklarıyaşadı. AKP’nin 12 Eylül’ü yargıla-yamayacağına inanıyorsan o haldeneden davaya müdahil olarak AKP’yegüç veriyorsun? Neden bu oyununiçinde yer alıyorsun? Oğuzhan Müf-tüoğlu’nun buna da cevabı hazır.“Benim müdahil olmama gelince;biz orada yaşanan tiyatroyu bozmakiçin mahkemedeydik” diyor.

Madem cuntada ABD’nin rolüvar, madem AKP 12 Eylül’ün ürünü,o zaman ne diye yargılama sahte-karlığının içinde yer alıyorsunuz?

Neden faşist cuntadan hesap sormakemperyalizmden hesap sormaktır di-yemiyorsunuz? Diyemezler çünkü;ÖDP, emperyalizme ve tekellere tavıralmaz. 12 Eylül ile hesaplaşmak dev-rimle mümkündür niye diyemiyor-sunuz? Diyemezler, çünkü; ÖDP dev-rimi reddetmiştir. 12 Eylül 1980 çokuzak bir tarih değildir. 12 Eylül ko-şullarında kimin nerede nasıl direndiğiveya direnmediği hala hafızalardatazedir. Bu nedenle Müftüoğlu’nunyalanları sırıtıyor. Biraz samimiyetve dürüstlük yeter, 12 Eylül sonrasısolda yarattığınız tahribatı görmeniziçin.

DY, 12 Eylül’den Başlayarak Kendini Düzeniçi Solculuğa Örgütledi

Darbeyi önceden görmüşler, dar-benin muhatabıymışlar, tüm solu mü-cadeleye çağırmışlar! Kitlesel halkeylemleri yapıp darbeyi teşhir et-mişler! Ama başarılı olamamışlar.Keşke bunları yapıp da başarılı ola-masaydınız, o zaman saygıyı hakederdiniz. Oysa gerçek tam tersi. Fa-şizm karşısında örgüt olduğunu sa-vunamayanlar, direnemeyenler mu-hataplıktan ve mücadeleden söz ede-mezler. Kendilerine 12 Eylül’ün mu-hatabı diyorlar madem, mücadeleettik diyorlar madem 12 Eylül saldı-rının karşısında neden direnmedik-lerinin hesabını vermelidirler. Anla-tılan ülke sanki Türkiye’den başkabir yer. Bizim bilmediğimiz bir yer.Bizim bildiğimiz Türkiye’de DY, 12Eylül sonrası, bırakalım teşhir ey-lemlerini örgütlemeyi içeride ve dı-şarıda yılgınlığı, teslimiyeti örgüt-lemiştir.

Müftüoğlu’nun söylediklerindetek doğru “Devrimci Yol olarak ken-dimizi örgütlemeye çalıştık.” sözüdür.O gün bugün DY kendini örgütlemeyeçalışıyor. Örgütledi de. 12 Eylül ko-şullarından başlayarak DY kendinidüzeniçi solculuğa örgütledi. Bölükpörçük oldu, yamalı bohçaya döndüama kendini “aşkın ve devrimin par-tisi ÖDP” olarak örgütledi. Sağ, pa-

sifist, tasfiyeci çizginin devamı olarakdüzeniçi particiliği keşfettiler.ÖDP’leştiler. ÖDP kurulduğu gündenbu yana oligarşinin icazet sınırlarıiçindedir. Çürümüş parlamentoyumeşrulaştırma yarışına girdiler. Dev-leti doğrudan karşısına alma yerineburjuva parti ve hükümetleri hedefyaptılar. Sivil toplumcu çalışma tarzınıbenimsedikçe devrimci ölçü ve ge-leneklerden uzaklaştılar. Artık gece-kondularda çalışmak, yorgun yılgınkadroların kurdukları küçük burjuvayaşam statükoları içinde mümkündeğildi. Soyunmak, hoplayıp zıpla-mak, zilli düdüklü eylem biçimleri,İstiklal Caddesi gibi icazetli alanlardamedyatik eylemler yapmayı seçtiler.Oligarşi gibi, ölüm orucu eyleminigörmezden geldiler, yok saydılar,sansürlediler.

Grupçu, reklamcıdırlar. Kendi çı-karlarını her türlü birliğin üstündetuttular. Cuntadan çıkardıkları enönemli derslerden birisi; devrimcilerlearasına ‘fark koymak’tır. AB’dendemokrasi bekler, AB’ye uyum po-litikalarında da, AKP’nin halkı al-datmasında burjuvazinin yanı başındaolmuştur. ÖDP “Havet”çidir.

Oğuzhan Müftüoğlu’nun veÖDP’nin 12 Eylül yargılamaları üze-rine incilerine devam edelim. Müf-tüoğlu 4 Nisan 2012 tarihinde, 12Eylül davasının ilk duruşmasındansonra Bianet’e yaptığı değerlendir-mede de: “Gerçek bir 12 Eylül yar-gılaması değil. Tiyatro başladı. Ciddibir yargılama emaresi yok.… Anayasaonların eseri, mahkeme de o anaya-saya bağlı...12 Eylül sanıklarındanbir kısmı ile ilgili bir dava. Banagöre bugünkü hükümet de Evren’in12 Eylül yasalarıyla iktidarda. Siyasipartiler yasası, YÖK, hatta sendikalaryasası 12 Eylül döneminin eseri.12Eylül ancak yeni kurucu bir iradeylegerçek anlamda yargılanabilir. Buyeni bir düzeni kuracak devrimciirade ile olabilir. Ancak bu davanınvesilesiyle faşist darbenin suçlarınınseslendirilmesi de önemli.”

Bu yargılama gerçek değilse neişiniz var orada? Bu şekilsizliktir.İstikrarsızlıktır. Savrulma, düzen po-

337

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 38: Yürüyüs 312

Geçtiğimiz Mart ayında Kütahya’da, 2 Dev-Genç’lipolis tarafından tehdit edildi. Dev-Genç’lilerden birisininailesine “Çocuğunuzun yasa dışı örgütle bağlantısıvardır. Eğer onlarla görüşmeye devam ederse hepinizihapse atarız.” diyerek tehdit eden polis; diğer Dev-Genç’liyi de kaçırarak boş bir araziye götürdü ve “Seniburada öldürürüz. Cesedini kimse bulamaz. Ya da senihapse atarız ömrün hapislerde çürür.” dedi.

Tehditlerinin işe yaramadığını gören polis bu kez de“Aralarında kalmaya devam et, bize isimleri ve planlarısöyle, biz de okulunda paranda sana yardım edelim.”diyerek işbirlikçilik teklifinde bulundu.

***Kütahya Dev-Genç, konuyla ilgili 7 Nisan tarihinde

yazılı bir açıklama yaparak, “Bizler Dev-Genç’lilerolarak hiçbir baskıya boyun eğmeyeceğiz.” dedi.

litikacılığı böyle bir şey işte. “Takiye”yapmayı AKP’den mi öğrendiniz.YÖK, sendikalar ve siyasi partileryasasını 12 Eylül’ün yarattığını, dar-benin suçlarını herkes biliyor. Ayrıcateşhir edecekseniz de 12 Eylül hu-kukunun devamı olan faşizmin mah-kemelerinde değil o söylemeyi çoksevdiğiniz “sokaklar”da, meydan-larda teşhir etseydiniz. Biz göremedik.Elinizi tutan mı vardı?

Devrimciler Bu Oyunda Müdahil Değildir

Yukarda AKP’nin halkı aldatma,faşizmi aklama oyununa müdahil

olanları yazdık. Kimler yok ki. Herkesvar, biz yokuz bu oyunda. 12 Eylülcuntasını sağ-sol çatışmasına indir-gemek faşizme hizmet etmektir. AKP,12 Eylül’ün bugünkü adıdır. AKP,12 Eylül’ü yargılayamazda, aklaya-mazda. Cuntaya, faşizme karşı mü-cadeleyi dün olduğu gibi bu günde sadece devrimciler yürütüyor.Onca bedeller pahasına cuntadan he-sap sorduk ve sormaya devam ede-ceğiz. Hesap sormak; emperyalizmeve faşizme karşı mücadele etmektir.12 Eylül bu düzenin ürünüdür.12Eylülü yargılamak sadece birkaç ge-nerali yargılamak değildir. 12 Eylül’üyargılamak düzeni değiştirmeklemümkündür. Cuntalar emperyalizmin

eseridir. Hiçbir cunta Amerika’danbağımsız değildir. Cuntacıların “yar-gılanması” da “hesap sorulması” dayine Amerika’dan hesap sorarak olur.12 Eylül’ün kurumlarından ve yasa-larından beslenen hiçbir düzen partisi,cuntacılardan hesap soramaz.AKP’nin demokrasi havarisi kesil-mesine ve bu oyuna ortak olanlarınfaşizmin zulmettiği halkımızı aldat-masına izin vermeyeceğiz. Halkınadaleti er yada geç ama mutlakayerini bulacak. Cuntadan, emperya-lizmin işbirlikçilerinden hesabı hal-kımızı devrimci saflarda örgütleyerek,mücadeleyi yükselterek, bağımsızlık,demokrasi, sosyalizm savaşını ka-zanarak soracağız.

38

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Yasemin Karadağ’ı zulmün elinden almak için haf-talarca eylemler yapılmış, Türkiye’nin çeşitli illerindeher biri zulmün birer karargahı olan AKP il binalarıönünde çadır açılmıştı. Ve bu mücadelede Yasemin Ka-radağ’ın tahliye edilmesiyle zaferle sonuçlanmıştı. Bumücadele sürecini en çok omuzlayan TAYAD’lılar veDev-Genç’liler, kazandıkları bu zaferi Küçük Armutlu’dagerçekleştirdikleri bir programla kutladılar.

7 Nisan’da tüm devrim şehitleri için yapılan saygıduruşu ile başlayan programda ilk olarak Nagehan Kurt,TAYAD’lıların Yasemin Karadağ için verdikleri mücadelesürecini anlattı. Kurt’tan sonra mikrofon uzatılan YaseminKaradağ da kısa bir konuşma yaparak, öncelikle TAYAD’lıAilelere olmak üzere, bu mücadelede bulunan herkeseteşekkür etti. Karadağ, Güler Zere’nin ömrünü ömrünekattığını söyleyerek, bir an önce iyileşip büyük aileniniçinde mücadeleye sıkı sıkıya devam edeceğini belirtti.

Halayların çekildiği programda Armutlu halkıylabirlikte iki tane koç kesilerek hazırlanan yemekler

yenildi. Yemek-ten sonra Dev-Genç’lilerin yı-kımlarla ilgili ha-zırlamış olduklarıskeç oynandı.TAYAD’lılar veDev-Genç’lilerarasında bilgi ya-rışması da yapıl-dı. Devrimci ha-reketin tarihindenve şehitlerindenoluşan sorularlayapılan bilgi yarışmasında galip gelen Dev-Genç’lileroldu.

Halayların çekildiği, zafer sloganlarının atıldığı prog-ram, Dev-Genç pankartının altında TAYAD ve Dev-Genç’lilerin birlikte fotoğraf çektirmesiyle sona erdi.

İŞKENCENİN, KATLİAMIN, TECRİTİN YILDIRAMADIĞI DEVRİMCİLERİTEHDİTLE DE TESLİM ALAMAYACAK, İŞBİRLİKÇİ BULAMAYACAKSINIZ!

YASEMİN’İN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ DİRENEREK KAZANDIK!ZAFERİMİZ KUTLU OLSUN!

Page 39: Yürüyüs 312

Ankara polisi, 24 Mart Cumartesi günü Ankara'dakiaralarında Ankara Haklar Derneği, İdilcan Kültür Merkezive Hüseyingazi Kültür ve Araştırma Derneği'nin deolduğu birçok demokratik kurumu basarak terör estirdi.

Ankara'dan İstanbul'a kadar ulaşan bu gözaltı ve bas-kınlarda; Emel Keleş, Umut Şener, İlhan Kaya, Ali SinanÇağlar, Zeynep Yayla, Semiha Eyilik ve Hasan VarlıAnkara'dan gözaltına alınmış. Hakan Yılmaz ve HasanKarapınar ise İstanbul’dan kaçırılarak gözaltına alınıpAnkara'ya getirildi.

Süren gözaltı ve mahkeme sonrasında Zeynep Yayla,Hasan Varlı ve Ali Sinan Çağlar serbest bırakılırken,diğer gözaltına alınanlar tutuklandı.

6 Devrimci Neden Tutuklandı?Aslında neden tutuklandıklarına ilişkin, tutuklanma-

larındaki polisin yalanları, basının yalanları diye ayrıayrı ele almak gerekecek.

Çünkü burjuva basın neredeyse komplocu polisi bilesollayıp, yeni bir senaryo yazdı.

Senaryo en güzel yerinden, en dikkat çekici, çarpıcıolanındandı.

Basın da halkın talep ve isteklerini, kimin cezalandı-rılmayı hak ettiğini bildiğinden...

Gözaltına alınan devrimcileri anında haber yaptı...Çünkü...

Çünkü "HİKMET SAMİ TÜRK'Ü CEZALANDI-RACAKLARDI".

Kuşkusuz ki bunu ne devrimciler, ne de mahkemebiliyordu...

Çünkü ne Hikmet Sami Türk'ün cezalandırılacağınadair bir iddia, ne de iddianın dışında bir ima bile yokdevrimcilerin sorgusunda.

Burjuva basın ki buna gerek duymamış, polisinkurduğu komploya ortak olmuş. Neredeyse komployukuran polisi bile geride bırakarak "kahramanlığa" yanihalk düşmanlığına soyunmuştur.

Ankara Emniyeti;Suç Üretme Merkezidir!

Gözaltına alınan ve tutuklanan devrimciler her günyanımızda, yakınımızda, sokaktaki insanlardır.

Düzenli olarak basın açıklamaları yapan, düzenlidergi dağıtan devrimcilerdir.

Polisin de kendi düzmece belgelerinde gizleyemeyipsuç olarak göstermeye çalıştığı eylemler neredeyse herhafta polisin gözü önünde, hatta polisin video kayıtlarıaltında belgelenmiş bir şekildedir.

Ama gelin görün ki 6 devrimci; “Kahrolsun Faşizm,Bağımsız Türkiye İstiyoruz, Füze Kalkına Hayır” deyipYürüyüş dergisini sattıkları için tutuklanmışlardır.

Neden tutuklandıkları anlamak için Ankara'da iktidarınhalk düşmanı politikalarına ve devrimcilerin faaliyetlerinebakmak yeterli olacaktır.İktidar "kentsel dönüşüm" yalanıyla halkın evlerini

başlarına yıkmak istiyor.Ve bunu yaparken de önünde hiçbir engel istemiyor.Ankara ve Türkiye’nin neresinde olursa olsun, iktidarın

halk düşmanı politikalarının önündeki tek engel devrim-cilerdir, Cephelilerdir.İktidarın bu politikalarının önündeki en büyük engel;

Türkiye'de Hukuk Yok mu? Adalet İstiyoruz!

Yalan Üretme Merkezi AnkaraEmniyeti Komplo Kuruyor,

Mahkeme Tutukluyor!Ankara Polisi Demokratik

Kurumların Önünde Nöbet Tutup,Gizlice Kamera Çekimleri Yapıyor!

Haklar Ve Özgürlükler MücadelesiVeren İnsanları Takip Ediyor!

Yasal Olarak Faaliyet Yürüten,Herkesin Bildiği KurumlaraGirmeyi- Çıkmayı Hatta BalkonundaGörünmeyi Suç İlan Ediyor!

Mezarlığa Gitmek, Minibüse,Belediye Otobüsüne Binmek Bile HaklarVe Özgürlükler Mücadelesi Verenlerİçin Suç Sayılıyor!

Adalet İstemek, Kahrolsun FaşizmDemek, Bağımsız Türkiye İstemek,Yasal Bir Dergiyi Satmak Suç OlarakGösteriliyor!

Komplo ile tutuklananlar: EmelKELEŞ, Umut ŞENER, İlhanKAYA, Semiha EYİLİK, HakanYILMAZ, Hasan KARAPINARİÇİN ADALET İSTİYORUZ!

339

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 40: Yürüyüs 312

uzlaşmayan, faşizmin gözaltı, tutuk-lama, yalanlarına baş eğmeyen dev-rimcilerdir.

Bu yüzden daha rahat halk düş-manı politikalarını hayata geçirmek,haklar ve özgürlükler mücadelesininivme kazanmasının önüne geçmek,güçlenmesini engellemek, demokratikmuhalefeti ve halkı sindirmek içinböyle bir operasyona girişmiştir.

Ama ne yazık ki, Ankara polisininelinde hiçbir "DELİL" olmadığı için,sayfalarca demokratik eylemlerin gö-rüntülerinin dökümünü çıkartıp yokslogan attı, yok pankart tuttu, yokbalkondan baktı, yok mezarlığa gittidiyerek demokratik hatta insani faa-liyetleri "YASADIŞI" ilan etmiş,

bunlardan bir suç dosyası yaratmış-tır.

AKP hükümeti tarafından da hertürlü baskı, işkence, şiddet ve gözdağıkonusunda alabildiğine imtiyaz ta-nınan, eli soğutulmayan polis yineher türlü yönteme başvurarak terörestirmeye, komplolar düzenlemeyedevam etmiştir.

Halkımızın ve haklar ve özgür-lükler mücadelesi veren herkesin çokiyi tanıdığı polisin hazırladığı bel-gelerde takdir edilecek çabalarınakarşılık, saat saat hangi eylemdehangi sloganı attığından öteye hiçbiryoktur.

Polisin sahte belgelerle terör es-

tirmesi, hak ve özgürlük mücadelesiveren devrimcileri tutuklaması zerrecehukuki bir kaygı taşımayan, faşizminhüküm sürdüğü ülkemizde mücade-lenin doğal sonuçlarıdır.

Bunu biliyoruz! Bunu tüm halkı-mızın da bilmesini istiyor, bu hu-kuksuzluğa, bu adaletsizliğe son ver-mek için sesimize ses katmaya çağı-rıyoruz.

Hukuk diye hukuksuzluğun yut-turulmak istendiği ülkemizde herke-si;Adalet İstemeye, Polisi Teşhir Edip,Komplolarını BoşaÇıkartmaya Çağırıyoruz!

TAYAD’lı Aileler, Ayhan Efeoğlu’nun mezarının bu-lunması ve katillerinin yargılanması için başlattıkları“Ayhan Efeoğlu’nun Mezarı Nerede? Açıklansın!” kam-panyası kapsamında İstanbul Adliyesi önünde 2 günlükaçlık grevi yaptılar.

5 Nisan günü Çağlayan Adliyesi önünde kırmızı ön-lükleriyle toplanan TAYAD’lı Aileler, Ayhan Efeoğlu’nunfotoğrafının yer aldığı “Kaybedilen Evladımız AyhanEfeoğlu’nun Bulunması İçin 2 Günlük Açlık Grevindeyiz”yazılı pankart açtılar.

Nuri Cihanyandı tarafından okunan basın metniylebaşlayan eylemde, “Devlet cinayeti sahiplenmiştir. Bizlerher ne pahasına olursa olsun Ayhan Efeoğlu’nu bulanakadar mücadelemizi sürdüreceğiz… Oğlu kaybedilenbir ananın çığlığını duymazdan gelen iktidara sesleniyoruz!Ayhan Efeoğlu’nun bulunması için artık somut bir adımatın! Ayhan Efeoğlu’nun cenazesini, gömdüğünüz yerdençıkarıp derhal ailesine teslim edin! Bizler TAYAD’lıAileler olarak bugün burada Ayhan Efeoğlu’nun bulunmasıve ailesine teslim edilmesi için 2 günlük açlık greviçadırı açıyoruz! Çadırımızı, yarın akşam saat 17.30’dakaldırarak, Taksim’de saat 19.00’da yapacağımız yürüyüşegideceğiz” denildi.

Eylem yerinden geçen 4 liseli, eylemin neden yapıl-dığını öğrenince katılıp döviz tuttular ve sloganlaraeşlik ettiler. Eylemin 2. gününde HAS Parti GenelBaşkanı Mehmet Bekaroğlu ve parti yönetimi çadırı zi-yaret etti.

2 günlük açlık grevi eylemi 6 Nisan günü bitirilerek,akşam Taksim’de yapılan eyleme gidildi.

Taksim Meydanı’ndan yürüyüşe geçen TAYAD’lılar,İstiklal Caddesi üzerinde oturma eylemi yaparak marşlarsöylediler. Öfke dolu, hesap soran sloganları ve döviz-leriyle yürüyüşe devam eden aileler, Galatasaray Lisesi’ninönüne geldiklerinde basın metnini okudular.

Efeoğlu’nu yıllardır aradıklarını ve kontrgerilla

elemanı Ayhan Çar-kın’ın, onu katlettik-lerini itiraf ettiğinibelirten TAYAD’lı-lar, Güler Zere, AliYıldız ve son olarakda Yasemin Kara-dağ’ı verdikleri mü-cadeleyle zulmünelinden kurtardıkla-rını ve hiçbir dev-rimciyi ölü ya da dirionların elinde bırakmadıklarını söylediler.

50 kişinin katıldığı eylem şu çağrıyla sonlandırıldı:“Adaletten, insan haklarından yana olan tüm demokratikkurumları ve halkımızı Ayhan Efeoğlu’nun bulunmasıiçin eylemlerimize destek olmaya çağırıyoruz!”

ŞEHİDİNE SAHİP ÇIKMAYANIN GELECEĞİ OLMAZ

Armutlu'da yıkımlara ve tutuklamalara karşı kurulanaçlık grevi çadırında direniş devam ediyor. Çadıra, Hi-sarüstü ve Pınar mahalleleri gibi çevre mahallelerdende ziyaretçiler geliyor. 50'li günler geride kalırken,mahalle halkına yıkım-lara karşı birlik olun-ması gerektiği anlatı-lıyor. Halkın örgütlügücü karşısında korkanoligarşinin tutuklamaterörüne başvurduğubelirtilerek, tutuklanandevrimcileri sahiplen-me çağrısı yapılıyor.

Yıkımlar Başladı YıkımlaraDur Demek İçin

Gücümüz Birliğimizdir

440

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Page 41: Yürüyüs 312

441

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor

Şeh

itler

imiz

i Anı

yoru

z

Cepheliler 30 Mart-17 NisanUmudun Kuruluşunu Kutlama Dev-rim Şehitlerini Anma günleri nede-niyle İstanbul’un yoksul gecekondumahallelerinde molotoflu eylemlerleve bomba süsü verilmiş pankartlarasarak umudu ve şehitlerimizi se-lamladı. Cephelilerin yaptığı bu ey-lemler sonucunda polis mahalleleriabluka altına aldı. Ancak yine Cep-helilerin direnişleriyle karşılaştı.

Okmeydanı: Mevzilerimize Düşmanı Sokmayacağız

Cepheliler, 5 Nisan günü Okmey-danı'nda 30 Mart-17 Nisan DevrimŞehitlerini anarak, 42. yılında Umu-dun kuruluşunu selamladılar. SağlıkOcağı önünde yolu molotoflarla tra-fiğe kapatıp, barikat kuran Cepheliler,Anadolu Kahvesi’ne çıkarak buradada yolu trafiğe kapattılar. Ajitasyonçekerek, sloganlar atan Cepheliler,tekrar Sağlık Ocağı önüne gelerekbarikatı güçlendirdiler ve polisin gel-mesini beklediler. “Umudun AdıDHKP-C”, “Titre Oligarşi Parti Cep-he Geliyor”, “DHKC - SPB KatillerinPeşinde” sloganlarıyla Okmeydanı’nıtitreten Cepheliler, polisin gelmesiylebirlikte ajitasyonlarla polisi halkateşhir ettiler. Akrep diye tabir edilenaraçtan inen polisler, gaz bombasıatıp tekrar akrebin içine kaçtı. Bununüzerine halk düşmanlarına molotof-larla cevap veren Cepheliler, aracıtaşlayarak kaçmalarını sağladılar.Okmeydanı’nın ara sokaklarında de-vam eden çatışma iradi olarak sonaerdirildi.

Oligarşi’nin katil polisleri çare-sizliklerini, bir tekstil atölyesininiçine girip içerde çalışan işçilere cop-larla saldırıp, ağız ve gözlerine bibergazı sıkıp, halktan insanları gözaltınaalarak gösterdi. Bunun üzerine Sibel

Yalçın Parkı'nda toplanan Cephelilerhalka yönelik konuşma yaparak, po-lisin pervasızlığını teşhir ettiler. Eylemsırasında kitlenin arasına girip duran

akrep, taşlanarak mahalleden kovuldu.

Ardından Anadolu Kahvesi önünegidilerek gözaltına alınanların serbestbırakılması istendi. Mahallenin girişineyığınak yapan işkenceci polis ordusu,görüşmeye giden insanları da işken-ceyle gözaltına aldı. Oligarşinin katil,işkenceci polisleri bir kez daha per-vasızca saldırarak ne kadar halk düş-

manı olduklarını gösterdiler.

Çayan: Çayan'ı Biz Kurduk Polisi Barındırmayacağız

30 Mart-17 Nisan Devrim Şe-hitlerini Anma ve Umudun Kurulu-şunu Kutlama günleri nedeniyleCepheliler, İstanbul'un Çayan Ma-hallesi'nde 5 Nisan günü saat 22:45'teeylem yaptılar. Sokullu Caddesi'nebarikat kuran Cepheliler, 'UmudunAdı DHKP-C', 'DHKC, SPB Ka-tillerin Peşinde', 'Kızıldere Son De-ğil Savaş Sürüyor', 'Titre OligarşiParti Cephe Geliyor', 'Mahirden Da-yıya Sürüyor Bu Kavga', 'MahirHüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Sa-vaş', 'Kurtuluş Kavgada Zafer Cep-hede' sloganlarını attılar.

Yol molotoflarla ateşe verilerekbaşlayan eylemde yapılan konuş-mada, 'Mahallemizde son dönemdeyapılan polis saldırılarını, komplo-larını boşa çıkartacağız. Kızıldere'ninkanı yerde kalmayacak. 40. yılında,devrimin manifestosunu yazanlaraselam olsun, zaferi şehitlerimizlekazanacağız. Yaşasın PartimizDHKP-C! Yaşasın Önderimiz Dur-sun Karataş' denildi. Sokullu cad-desi'ne 'Kızıldere Son Değil SavaşSürüyor-DHKP-C' yazılı, bombasüsü verilmiş pankartın asılması-nın ardından eylem iradi olarakbitirildi.

22:45'te başlayan eylem 23:10'dasona erdi. Cephe'lilerin eylemi iradi

olarak bitirdiğini gören polis, saat23:30'da mahalleyi abluka altına aldı.Akrepler ve panzerlerle, Özel HarekatTimleri, Çevik Kuvvet Ekipleri ilegelen polis, bomba süsü verilmişpankartın asılı olduğu yere şerit çe-kerek yolu trafiğe kapattı. Sinyal ke-sici alet yerleştirerek, insanların ile-tişim kurmasını engellediler. Bomba

Cepheliler Umudun Kuruluşunu ve Şehitlerini

Molotoflu Eylemlerle, Bombalı Pankartlarla Selamladı

Okmeydanı

Okmeydanı

Page 42: Yürüyüs 312

imha ekiplerinin gelmesiyle bom-ba süsünü patlatan polis, sabahsaat 05:00'e kadar mahalleyi ab-luka altına aldı.

Çayan'da ayrıca, devrimci-lerin yaptığı duvar yazılamala-rının üstüne polis tarafından ayyıldız çizildiği görüldü. AylardırÇayan'da terör estiren ama sonuçalamayınca provokasyon yarat-ma peşinde olan polis, 6 Nisangünü de yine mahalleyi ablukaaltına aldı. Bir saat içinde 6akrep, 2 TOMA, 5 otobüs ÇevikKuvvet polisi ile yığınak yaptı.Cepheliler ablukayla ilgili ola-rak 'AKP'nin polisi bilmeli kiÇayan örgütlü bir mahalledir.Bugüne kadar mahallemize sa-hip çıktığımız gibi, bugün dekeyfi ve provokatif uygulama-larına izin vermeyeceğiz. Katilpolis mahallemizden defol!'açıklamasında bulundular.

Bağcılar: Cepheliler Umudu Selamladı

8 Nisan günü Bağcılar Yenima-halle Ahmet Kavak caddesi’ni trafiğekapatan Cepheliler, yolu ateşe verdiler.Eylem sırasında “Umudun AdıDHKP-C”, “Şehitlerimizin HesabınıSorduk Soracağız”, “Önder YoldaşDursun Karataş”, “DHKC SPB Ka-tillerin Peşinde”, “Mahirden DayıyaSürüyor Bu Kavga”, “Kurtuluş Kav-gada Zafer Cephede” sloganları atıldı.

“30 Mart-17 Nisan ŞehitlerimiziAnıyor, Umudu Selamlıyoruz-Cephe”imzalı bomba süsü verilmiş pankartasan, halka yönelik konuşmalar yapanCepheliler, sloganlar ve halkın al-kışları arasında eyleme iradi olarakson verdiler. Cepheliler gittiktensonra gelen işkenceci polisler, ma-halleyi abluka altına alıp terör estir-diler. Halka gözdağı vemeye çalışanpolis, halkın tepkisiyle karşılaştı.

4 Nisan tarihinde Çayan Mahallesi’nde “BağımsızTürkiye ON’ların Türküsü” konserinin duyurusu içinSokullu Caddesi’nde masa açan, el ilanı dağıtan GrupYorum dinleyicilerini polis taciz etmiş ve Nurtepe HaklarDerneği’ni basmıştı. Polislerin 75 adet Grup Yorum 25.Yıl Konser DVD’si de gasp ettiği bu baskın 7 Nisan’daÇayan Mahallesi’nde yapılan eylemle protesto edildi.

Hüseyin Aksoy Parkı’nda bir araya gelen Halk Cepheliler,buradan Dilan Kafe önüne kadar yürüyüş düzenlediler.“Derneklerimizi, Düşüncelerimizi ve Mahallemizi KorumayaDevam Edeceğiz Polis Terörüne Son-Halk Cephesi” pankartıarkasında yürüyen Cepheliler, sloganlar eşliğinde geldikleriDilan Kafe önüne açıklama yaparak, “AKP iktidarı bizdenkorktuğu için saldırıyor. Bizler Halk Cepheliyiz. Gözaltılar,tutuklamalar, işkencelerle bizleri sindiremezsiniz. Bizlerhaklarımız ve özgürlüklerimiz için mücadele etmeye devam

edeceğiz. Mahal-lemizi ve derneği-mizi savunmayadevam edeceğiz.”dediler. Eylem atı-lan sloganlarla bi-tirilirken; polis, ak-rep araçlarıyla ma-halleye girerek birsüre bekledi.

AKP’nin yıkım saldırısına karşı sürdürülen kam-panya çerçevesinde Esenler Çiftehavuzlar Mahalle-si’nde çadır kuruldu. Yıkım tehdidine karşı mücadeleyibüyütmek için 3 Nisan’da Çiftehavuzlar Parkıgirişinde çadır kuran İstanbul Halk Komiteleri, ön-cesinde de eylemlerini duyurmak amacıyla basınaçıklaması yaptılar.

“İşgalci Değil Halkız, Evlerimizi Yıktırmayacağız”pankartının açıldığı eylemde İstanbul Halk Komiteleriadına yapılan açıklamada, AKP iktidarının saldırısınakarşı birlik olmahıh önemine vurgu yapılarak, “Bir-leşelim direnelim” denildi. Eylemde “Evimizi YıkanınVillasını Yıkarız”, “Halkız Haklıyız Kazanacağız”,“İşgalci Değiliz Bu Vatan Bizim”, “Yıkımlara KarşıGücümüz Birliğimizdir” sloganları atıldı.

25 kişinin katıldığı eylemin ardından çadır kuruldu.Kurulan çadırın 10 gün açık kalacağı belirtilirken;çadırın açılmasının ardından mahalle halkı çadırı zi-yaret ederek desteklerini ifade ettiler.

8 Nisan günü de Beyoğlu ilçesi Kaptanpaşa Ma-hallesi’nde, AKP’nin “kentsel dönüşüm” adlı yıkımprojesine karşı yürütülen kampanya çerçevesindekuşlama çalışması yapıldı. Başta mahallenin meydanıolmak üzere, çeşitli sokaklarında; Halk Cephesiimzalı 5 bin adet kuşlama yapıldı. İnsanların sokak-larda olması sebebiyle çalışmaya karşı ilgi yoğundu.

Çayan Mahallesi

Bağcılar

Gaspçı Polis Mahallelerimizden Defol

İşgalci Değil Hak SahibiyizEvimizi Yıkanın Villasını Yıkarız

Çayan Mahallesi

42

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tulu

şu İç

in Ş

ehit

Düş

tüle

r

Page 43: Yürüyüs 312

24 Şubat: Adana KozanBarajı’nda su sızdıran barajkapağı patladı:10 işçi öldü!

Mart: İstanbul Esenyurt’tanaylon çadırda çıkan yangında 11inşaat işçisi öldü!

2 Nisan: EskişehirMihalçıkta’ki özel bir şirkete aitmadende olan göçükten dolayı 4maden işçisi öldü!

3 Nisan: Erzurum Karasu 2Baraj gölünde 5 Tedaş işçisi do-narak ve boğularak öldü!

5 Nisan: İstanbul TuzlaTersanesinde gemideki gaz sıkış-masından meydana gelen patlam-ada 2 tersane işçisi öldü!

6 Nisan: ZonguldakÇaycuma’da bir köprü sel suları-na dayanamadı göçtü. 15 kişi selsularında kayıp

10 Nisan: Elazığ Maden’debir şantiye’de hortum bir kontey-nırı sürükledi ve içindeki 6 işçiöldü 7’si ağır yaralı

10 Nisan: Şırnak’ta havaala-nı inşaatında çalışlan bir işçininkafasına kalas düştü, işçi öldü.

Bu yılın başından itibaren işcinayetlerinde katledilen işçilerinsayısı 200’ü buldu. Her gün yenibir iş cinayeti alıyoruz. Ki, burakamlar basına yansıyanlardır.

Erzurum’da bir gölette elektrikbakım çalışmasını yapan 5 işçinin, bin-dikleri deniz bisikleti, buz tutmuşbaraj göletinde devrilerek alaboraoldu. Bisklette bulunan 5 işçi göletedüştü. 5 işçi buz parçalarından tutu-narak 1.5 saat boyunca göletin içindeyardım bekledi. Olaydan haberi olangazeteciler dahi geldi kurtarma ekibi3 saat sonra geldi. Gölete düşen 5 işçi-nin bir kısmı donarak, bir kısmı daboğularak can verdiler.

Erzurum’da 5 TEDAŞ işçisininölümünden bir gün sonra İstanbulTuzla Tersanesi’nde meydana gelenpatlamada 2 işçinin öldğü haberiduyuldu.

Zonguldak Çaycuma’da karayol-larına ait bir köprü göçtü. İçinde 15kişinin olduğu bir minibüs nehiredüştü ve 15 ikişi öldü. Köprü kulla-nılamaz durumda olduğu için yanınayenisi yapılmıştı. Ancak köprü kulla-nıma kapatılmadığı için göz göregöre 15 kişi katledildi. Bu kadar mıucuz bizim canımız? Köprünün göçmenedeninin 61 yıllık eski bir köprü oldu-ğu söyleniyor. Kimi kandırıyorsu-nuz? 600 yıllık, bin yıllık köprülerayakta duruyor. Geçelim köprününkaç yıllık olduğunu, daha kullanımaaçılmayan inşaat halindeki köprülerin,binaların göçtüğünü de biliyoruz; köp-rünün çürük olduğu bilindiği haldeneden kullanıma kapatılmadı o köprü?Evet, bu düzende halkın canı bu kadarucuz!

Elazığ'ın Maden İlçesi'nde mey-dana gelen fırtına ve ardından yaşananhortum sonucu bir inşaat şantiyesin-de bulunan 6 işçi ölürken, 7 kişi deyaralandı… Çıkan haberlerde dikkatçeken şeylerden birisi de ölen işçile-rin aynı gün işbaşı yapmış olmalarıydı.Bu da sigortasız işçi çalıştırmanınklasikleşmiş yalanlarındandır. İşçihangi gün kaza yapmış, ölmüş ise netesadüftür ki; o gün iş başı yapmıştır!

Adana Kozan’da baraj kapağınınpatlaması sonucu sel sularına kapılan10 işçi öldü. Bazı işçilerin cesetlerihalen bulunmadı. Aileler çaresizlikiçinde haykırıyor: “Cesetleri aramı-yorlar artık” diyorlar.

Esenyurt’ta bir alışveriş merke-zinin inşaatında çalışan işçilerin kal-dığı çadırdaki yangında 11 işçi yana-rak öldü…

Afşin-Elbistan Termik santralindemeydana gelen iki ayrı göçükte 11 işçiöldü. İşçilerin cesetlerine ulaşılama-dı…

Ankara OSTİM Sanayi sitesindebirkaç saat arayla meydana gelen ikiayrı patlamada 15 işçi öldü, onlarca-

sı yaralandı…

“İş kazaları” ve soğuk rakamlar-dan ibaret işçi ölümleri… Son iki aydameydana gelen iş cinayetlerindensaydıklarımızdan bazıları bunlar. Burakamlardan çok daha fazlası olduğuda bir gerçek.

Ve iş cinayetlerinin olduğu bölge-lerde değişmez bir diğer tablo da,ağlayan-ağıt yakan eşler, çocuklar…

Ve de devlet zevatının “üzüntüle-rini” belirten, sorumlularından hesapsorulacağı türünden açıklamaları…Bir “kazadan” sonra değişmez klişeaçıklamalar..

Biliyoruz ki -ve de resmi raporla-rın söyledikleri- bu kazalardan çokdaha fazlası oluyor ülkemizde. Bizbilmiyoruz, duymuyoruz… Çünküpatronlar ve onların iktidarları duy-mamızı, tepki göstermemizi istemi-yorlar. Ancak gerçekler o kadar açıkve ağır ki gizleyemiyorlar.

Örneğin TÜİK (Türkiye İstatistikKurumu)’in yaptığı, “İş Kazaları veİşe Bağlı Sağlık Problemleri” konu-lu bir araştırmada, her 100 işçiden2,9’u çalıştığı işte son bir yılda iş kaza-sı geçirmiş. Bu araştırma şunu göste-riyor, her 100 işçiden 2,9 kaza geçi-riyorsa, milyonlarca çalışanın olduğukoşullarda bu rakam binleri, on bin-leri bulmaktadır.

Nitekim devletin kendi rakamlarıda bunu gösteriyor.

“Türkiye’de 1946’dan 2010 yılınakadar “iş kazaları” sonucu ölen işçi-lerin sayısı 59 bin 300. Buna göre orta-lama her yıl 9 bin 226 işçi hayatınıkaybediyor. Son 10 yılda ise bu sayı10 bin 723 işçiye ulaştı. Yani son 10yılda ortalama 1072 işçi kazalardahayatını kaybetti.

SGK istatistiklerine göre 2010yılında meydana gelen 62 bin 903 işkazası ve meslek hastalıkları sonucu1444 kişi hayatını kaybetmiş. İş göre-mez hale gelen işçi sayısı ise 2.085.

İŞ CİNAYETLERİ DURDURULSUN!ÖLÜMLERİMİZİN

SORUMLULARI YARGILANSIN!

Devrimci İşçiHareketi

43

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 44: Yürüyüs 312

2009 yılında gerçekleşen 64 bin316 iş kazasında hayatını kaybeden işçisayısı 1171. Aynı yıl iş kazaları ve mes-lek hastalıkları sonucu 1885 sürekli işgöremez hale geldi. Bu istatistikler2009’yılından 2010 yılına iş kazasısonucu ölümün yüzde 24 oranındaarttığını gösteriyor.”

Peki, Neden Bu “İş Kazaları”!

Kader mi?

İşbilmez bürokratların beceriksiz-liği mi?

Yoksa patronların aç gözlülüğümü?

Meydana gelen “iş kaza”larınabakıldığında, yaşananların hiç dekader olmadığını görüyoruz.

Kazaların tek bir nedeni var: Kanemici sömürücülerin kar hırsı. Dahaçok kar, daha çok sömürü. Kazalarınolmaması için önlem almak demekpatronlar için ek maliyet demektir. Buda “kardan zarar” demektir. Onuniçin önlem almıyorlar. onun için birdeniz bisikletine bindirip can yeleğidahi vermeden buz tutmuş göletinüstüne gönderiyorlar.

Yapılan işi en ucuza mal etmekiçin, malzemeden çalma, teknik dona-nımları, bilimsel gelişmeleri kullan-mama, işin niteliğine göre kalifiye işçiyerine ucuz işçi çalıştırma gibi saya-bileceğimiz pek çok neden sayılabilir.

Örneğin, Esenyurt’ta AVM inşaa-tında çalışan 200 işçi, çadırlarda kal-maktadır. Bu gerçek sanki yangındansonra fark edilmiş gibi lanse edilmiş-tir. Hâlbuki bu ülkede bütün inşaatlardaişçiler yaz-kış demeden çadırlardaveya inşaatın bir odasında, bölümün-de her türlü sağlık ve güvenlik koşul-larından yoksun kalır.

İşçiler bu çadırlarda yazın pişer,kışın donar. Tuvalet, banyo ihtiyacınıyeterince karşılayamaz. Aynı çadırdayemek yer, yatar ve diğer ihtiyaçları-nı karşılar. Ailesini, arkadaşlarınıgöremez. Adeta hapistedir. Sigortasız,sendikasız kölelik koşullarından çalış-maktadır. Üstelik ücretleri çok düşükolmasına rağmen düzenli alamamak-tadır.

Adana-Kozan’da baraj inşaatındaçalışan ve sele kapılan işçilerin çalış-ma koşulları ölümlerinden sonra haberkonusu olur. Haberler bile çarpıtılarakaktarıldı. Kaza gerekçeleri patronlaraçısından bilinmez nedenlerdir.

Hâlbuki bilinmez bir şey yoktur.Mühendislik bilgisi olmayan işçilerdahi, baraj kapağının inşaatında yan-lışlar olduğunu, su kaçırdığını dilegetirmiş, fakat dikkate alınmamışlardır.

Gerçekler ortaya serildiğinde vetepkiler ortaya çıktığında bir-iki kur-ban seçilir. Bunlar patronlar değildir.Kurbanlarda bu işyerlerinde, şantiye-lerde mühendis, şantiye şefi gibi maaş-lı çalışanlardır. Ve işleri patronlarındediklerini hayata geçirmekten ötedeğildir.

Bu durum sadece inşaatlarda mıgeçerli? Hayır. Madenlerde, baraj-yolinşaatlarında, Davutpaşa, OSTİM veTuzla’da olduğu gibi imalat sektö-ründe. Aklımıza gelen hemen herişkolunda, işyerinde işçinin güvenli-ği, sağlıklı çalışma koşulları hiçbirzaman patronların, tekellerin günde-minde olmamıştır.

Peki, bu durum siyasi iktidarlardan,hükümetlerden bağımsız mı? Elbetteki hayır. Çünkü siyasal iktidarlarasıl olarak patronların çıkarlarını koru-mak, onların daha fazla kar yapması-nı sağlamak için hükümet programlarortaya koyup, uyguluyorlar.Bürokratlarını buna göre hazırlıyorlar.Devlet örgütlenmesini bu ihtiyaçlaragöre yeniden yeniden düzenliyorlar.AKP’nin 9 yıllık iktidar süreci ve çıka-rılan yasalar bunun en açık kanıtıdır.

İktidardaki AKP, önceki hükü-metler ve bundan sonra gelecekler, işçisınıfının, emekçi halkın çalışma koşul-larından, yaşam koşullarına kadarhiçbir aşamada halktan yana tavıralmamış, almayacaktır.

İşbirlikçi hale getirilmiş sendikalar,kendi üyelerinden başlayarak bütünhalkı, korumak ve yaşam koşullarınıdüzeltmek bir yana sömürünün, işcinayetlerinin parçası haline gelmiştir.İşbirlikçi sendikalar iş cinayetlerindensonra yasak savma dışında bir-ikiaçıklamanın ötesine geçmemektedir.

İşçi, Emekçi Halkımız!Patronların karları için katledilmekistemiyorsak örgütlenelim.

Tüm politikaları patronların karı-na hizmet eden AKP bu iş cinayetle-rinden sorumludur.

İş cinayetlerinin bu denli artması-nın nedeni örgütsüzlüğümüzdür.

Örgütlenmemizin önüne engelçıkartan AKP iktidarı ölümlerimizdensorumludur.

İşçiler! Patronların karları uğrunaiş cinayetlerinde katledilmek istemi-yorsak örgütlenelim!

Örgütlenmenin önündeki engellerkaldırılsın!

Taşeronluk sistemi güvencesizçalışmak demektir. En ucuz işçilikdemektir. İş cinayetleri demektir.Taşeronluk sistemini çalışma hayatı-nın tamamına yayan AKP iktidarıölümlerimizden sorumludur.

Güvencesiz çalıştırmaya son!Taşeronluk sistemi kaldırılsın!

TAYAD’lı aileler, tutuklu yazarRagıp Zarakolu ile dayanışma masa-sı açmaya 4 Nisan günü devam etti-ler. 18.00-20.00 saatleri arasındaaçılan masada, Belge Yayınları’na ait6 kitap satıldı. Ayrıca masaya gele-rek bilgi alan 20 kişi, Zarakolu’yladayanışmak için kart yazdılar. KartlarRagıp Zarakolu’na yollandı.

TAYAD’lılar dayanışma eylemleri

devam ederken; Zarakolu 10 Nisantarihinde tahliye oldu.

Devrimciler İçin Dayanışma Bir KültürdürKültürümüzü Yaşatacağız

44

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Page 45: Yürüyüs 312

“Hem seyret-tiler hem de bize seyret-

tirdiler!”

Erzurum’da Karasu göletinde kat-ledilen 5 TEDAŞ çalışanıyla ilgili ko-nuşan bir Erzurumlu’nun sözleri bun-lar.

Yüzme bilmeyen Ahmet Sait Tu-ran, Şahin Baykal, Feridun Öztürk,Mustafa Arifoğulları ve RıdvanAkım’a can yeleği vermeden, donmuşgölette bot olmadığı için deniz bi-sikletine bindirerek gönderdiler. İş-çilerin güvenliği alınmadı. Deniz bi-sikletinin alabora olmasıyla donmuşgölete düştü işçiler. Ve tam 1,5 saat,kıyıya 50 metre uzakta, buz parçala-rına tutunarak, "Allah'ını peygam-berini seven yok mu?" diye bağırabağıra yardım isteyerek beklediler.

İki saat boyunca yalvardılar. Buz-lara tutunmuşlardı. “Ayaklarını salla”diye bağıran halka, “Dermanımızyok” dediler. Halkın attığı ipler ise on-lara yetişmedi…

1,5 saat içinde gazeteciler geldi,halk geldi ama asıl gelmesi gereken-ler gelmedi. AKP’nin yöneticileri, cankurtarma ekipleri yoktu orada. İşçiler,kamera kayıt yaparken, onlarca insançaresizce gölün kenarında beklerkenöldüler... Dirisine gelmeyen heli-kopterler, ölüsüne geldiler. Cesetleribile hemen bulamadılar üstelik.

AKP’nin Kaymakamı Asalet Ka-rabulut, “Hiçbir gecikme olmadı”açıklamasını yaptı. Vali SebahattinÖztürk ise ihmal olup olmadığınıaraştıracaklarını söyledi. AKP’ninvalisi, kaymakamı da yalancı, halkdüşmanı, katildir…

Burada da bitmedi; arkadaşlarınınölümüyle hesap sormak için yolutrafiğe kapatarak eylem yapan 100 iş-çiye AKP’nin polisi biber gazı ilesaldırdı. 5 işçi hastanelik oldu.

Erzurum'da 5 işçi göletin içinde do-narak ve boğularak ölürken, bir günsonra İstanbul Tuzla Tersanesi’nde

günlük gaz ölçümü ya-pılmadığı, hiçbir güven-lik önlemi alınmadığı içinmeydana gelen patlama-da Ali Sağdıç ve RecepÖzdağ isimli 2 tersane iş-çisi öldü. Ölen işçiler 3aydır maaşlarını alama-mıştı.

Bu yılın başındanitibaren ölen işçi sayısı200'e yaklaşıyor.

Halka düşmanlıkAKP’nin, dolayısıyladevletin resmi politi-kasıdır. Bu yüzden po-lisinden kaymakamınakadar devletin bütün ku-rumları halka düşmandır.Ve bu düşmanlıklarıAnayasayla, yasalarla,kanun hükmünde karar-namelerle… yasal halede getirilmiştir.

İşçinin can güvenli-ğini almayan devlet,şimdi iş sağlığı ve gü-venliğini özelleştir-meye hazırlanıyor. "İşSağlığı ve GüvenliğiYasa Tasarısı" Mec-lis'e sunuldu. Yasalaş-tığı zaman işçinin cangüvenliğini geçelim,cesetlerinin aranması bile paraylaolacak. İşçinin güvenliğini özel şir-ketler denetleyecek. Şirketleri, yineözel şirketler denetleyecek yani...

Yasa tasarısında, en ufak bir iş ka-zasında işçiyi suçlu gösterecek dü-zenleme de yapıldı. Buna göre işçiler,“Kendilerinin ve hareketlerindenveya yaptıkları işten etkilenen diğerçalışanların sağlık ve güvenlikleri-ni tehlikeye düşürmemekle yüküm-lü” olacaklar. Bu tanımlama çok ge-niş. Erzurum’daki TEDAŞ işçileri,kendi ölümlerinden sorumlu tutula-caklar bu yasayla.

Hoş, bu yasa olsa da olmasa dakimse işverenden, yetkili kişilerden

hesap sormayacaktır. Olan canını ve-ren işçiye ve ailesine olacaktır.

İşyerinde herhangi bir tehlike ilekarşı karşıya kalan işçi, durumu önceişverene bildirecek. Ancak işvereninizniyle işi bırakabilecek. İşçi ancak“ciddi ve yakın tehlikenin önlenemezhale gelmesi” durumunda işyerini he-men terk edebilecek.

Tasarıda, “ÇalışanlarınYükümlülükleri”Şöyle Sıralanıyor:

a) Çalışan işyerindeki makine,cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, ta-şıma ekipmanı ve diğer üretim araç-

DüşmanıHalk

AKP

Her Yerde Ölen Biz, Öldüren Devlet! Tüm Kurumlarıyla Devlet,

Halk Düşmanıdır!

Erzurum’da Karasu göletinde 5 TEDAŞ işçisibaraj göleti içindeki elektrik direğine tamirat

için deniz bisikletiyle giderken bisiklet alaboraoldu. 5 işçi baraj göletine düştü. Buzlarıniçindeki 5 işçi 1.5 saat yardım beklediler.

Yardım gelmedi. 5 işçi donarak öldü.

Zonguldak Çaycuma’da 61 yıllık köprü göçtü.İçinde 15 kişinin olduğu bir minibüs nehiredüştü ve 15 kişi öldü. Köprü kullanılamaz

durumda olduğu için yanına yenisi yapılmıştı.Ancak köprü kullanıma kapatılmadığı için

göz göre göre 15 kişi katledildi.

45

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 46: Yürüyüs 312

larını kurallara uygun şekilde kul-lanmak, bunların güvenlik donanım-larını doğru olarak kullanmak, key-fi olarak çıkarmamak ve değiştirme-mekle,

b) Kendilerine sağlanan kişisel ko-ruyucu donanımı doğru kullanmak vekorumakla,

c) İşyerindeki makine, cihaz, araç,gereç, tesis ve binalarda sağlık ve gü-venlikte ciddi ve yakın bir tehlike ilekarşılaştıklarında ve koruma tedbir-lerinde bir eksiklik gördüklerinde, iş-verene veya iş sağlığı ve güvenliği ça-lışan temsilcisine haber vermekleyükümlü. Yasa, 1 ila 9 çalışanı bulu-nan işyerlerinden; çok tehlikeli sınıftayer alanlar için yayım tarihindenitibaren iki yıl sonra, diğerlerinde üçyıl sonra yürürlüğe girecek.” (Cum-huriyet, 05.04.2012)

İşçi kendi güvenliğini almaklayükümlü hale getirilince, yaşanankazalarda hesap sorulacak olan da işçiolacak. İşyerlerinin denetimini ve iş-

çinin güvenliğinin alınıp almadığınıdenetlemek yapmak zorunda olandevletin yapmadığını, özel şirketler deyapmayacak doğal olarak... Çünkü ka-pitalizm halkı düşünmez... Onlarındini-imanı paradır...

6 Nisan günü Zonguldak Çaycu-ma'da, Filyos Çayı üzerindeki 970metrelik Çaycuma Köprüsü'nün 100metrelik bölümü çöktü. YolgeçenKöyü'ne giden minübüs de bu sıradaköprünün üzerindeydi. 14 kişi kay-boldu, 3 kişi kurtuldu sadece. Kurta-ran kimdi? Devlet mi? Hayır, kendiçabalarıyla kurtuldu bu 3 kişi.

15 kişinin öldüğü olayın ardındanÇaycuma Belediye Başkanı MithatGülşen, "Birkaç gün önce arkadaş-lara köprüyü boyayalım' demiştim.Çizgileri yapılacaktı. Siparişleri ve-rildi. Ama, 'her an her dakika burasıgöçebilir' diye aklıma da geldi. Çün-kü çayda sel vardı." demiş. Gülşen'ebunu itiraf ettiren ise baba acısı...Olayda ölenlerin içinde Gülşen'in

babası ile yeğeni de var çünkü.

Belediye Başkanı köprüye bakımyapılması gerektiğini biliyor ama2013 yılına erteliyor bakım yapmayı.Fakat köprü bekleyemiyor, yıkıldı.

İstanbul'da çadırda yanarak ölen11 işçiyi de unutmadık.

Bunların adı CİNAYET'tir. Dev-let eliyle örgütlenen cinayetler. Ve bizbunları seyretmeyeceğiz.

BİZİ SEYİRCİ YERİNE KOY-MALARINA İZİN VERMEYECE-ĞİZ!

İşçisi, memuru, köylüsü, Kürdü,Türkü, Alevisi, Sünnisi, genci, yaşlısı,kadını, erkeği…oligarşi ve onun ikti-dardaki eli AKP baştan tırnağa kadarhalka düşmandır. Paçalarından halkaduydukları kin akar… Erzurum’da,Tuzla’da, İstanbul’da, Çaycuma’da…her yerde ölen biziz… Katilimiz iseAKP’dir. Adaleti sağlayacak olan buyüzden halktır. Halkın düşmanlarındanancak halk hesap sorabilir.

“Damında Şahan Güler Zere”belgeselinin gösterimi 8 Nisan günüEğitim-Sen Erzurum Şube binasındayapıldı. Film gösteriminden önceGüler Zere’nin devrimci kimliği an-latılarak; hasta tutsakların tedavisininengellenmesinin oligarşinin resmipolitikası olduğu ifade edildi.

Solun tarihinde görülmemiş bir sa-hiplenme ve birlikle yürütülen “Gü-ler Zere ve Hasta Tutsaklara Özgür-lük” eylemleriyle Güler Zere’ninzulmün elinden alındığı; ancak dev-letin Güler Zere’yi ölümün kıyısınagetirip öyle bıraktığı söylendi. Yase-min Karadağ’ın da bu sahiplenme veısrarın sonucunda şimdi yoldaşlarınınarasında olduğu ancak hala hapisha-nelerde onlarca hasta tutsak olduğu vetedavilerinin yapılmasının devrimci-lerin mücadeleleri sonucu gerçekle-şeceği söylendi. Film gösterimine15 kişi katıldı.

Belgesel, 8 Nisan günü de Eğitim-Sen Eskişehir Şubesi'nde gösterildi.Saygı duruşuyla ve Güler Zere'ninmücadelesinin anlatımıyla başlayan

gösterime 17 kişi katıldı. Bel-gesel sonrası yapılan söyleşideörgütlenmenin öneminden sözedilerek, Yasemin Karadağ’ınson durumu hakkında bilgi ve-rildi.

Hasta TutsaklarınÖzgürlüğünü BirleşerekDirenerek Kazanalım

TAYAD'lı Aileler, "Hasta Tut-sakların Katili AKP İktidarıdır"başlıklı, 11 Nisan tarihli yazılı biraçıklama yaptı.

Nurettin Soysal ve Mahmut Ka-rataş isimli 2 tutsağın tedavilerinin en-gellenerek katledilmeleriyle ilgiliyapılan açıklamada, "Hapishaneler-de hala yüzlerce hasta tutuklu ve hü-kümlü bulunmaktadır. İleri derecedehasta olmalarına rağmen tahliye edil-meyerek ölmeleri bekleniyor. Bu,bir katliamdır. Devlet eliyle, iktidarolan AKP’nin eliyle yapılan bir kat-liamdır. Bizler hasta tutuklu ve hü-kümlüler için bugüne kadar nasıl

mücadele verdiysek bundan sonradamücadelemizi sürdüreceğiz!

Her ölüm, hasta tutsaklarımızıyalnız bırakanlara bir çağrıdır. Has-ta tutsaklarımız, bu mücadeleyi bü-yütmemizi istiyor. Onları yalnız bı-rakmayalım. Tüm DKÖ’leri ve halk-larımızı hasta tutsakları sahiplenerekyaşam haklarını savunmaya çağırı-yoruz. Yarın başka insanların ölme-mesi için hapishanelerdeki tecritekarşı mücadeleyi büyütelim! Hastatutsaklara özgürlük taleplerimizidaha gür bir şekilde birlikte haykı-ralım!" denildi.

HASTA TUTSAKLARIMIZI OLİGARŞİNİN ZULMÜNE TERK ETMEYECEĞİZ

46

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Erzurum

Page 47: Yürüyüs 312

Söke söke kazandık Taksim 1 Mayıs Alanını. Tam 32yıl sonra bize yasaklanan alanımızı söke söke geri aldık.

Ancak AKP iktidarı kazanılmış haklarımızı gasp et-meye devam ediyor

-Ulusal İstihdam Stratejisi adı altında emperyalizminsömürü politikaları getiriliyor

- Kentsel dönüşüm adı altında ülkemizin dörtbiryanı emperyalist ve işbirlikçi tekeller tarafından yağ-malanıyor!

- Sağlıkta Dönüşüm adı altında sağlık özelleştiriliyor.Tedavi hakkımız gasp ediliyor!

- Gerici eğitim sistemi ve eğitimin özelleştirilmesiyleeğitim hakkımız gasp ediliyor!

Ülkemiz emperyalizmin savaş karargahı haline getirildi.Gençlerimiz NATO'nun paralı askeri yapılmak isteniyor!

- Kürt halkının ulusal, demokratik talepleri terör vekaliamlarla bastırılmaya çalışılıyor!

- Hapishanelerde tecrit politikası sürüyor!- Halkımız işsizliğe, açlığa sefalete mahkum edilirken

her gün yeni bir zamla karşı karşıya kalıyor!İşçiler, memurlar, emekliler, köylüler, öğrenci gençlik,

çalışan gençlik, esnaflar, ev kadınları, aydınlar, sanatçı-lar...

Halkımızın her kesimine yönelen bu saldırılara karşı 1Mayıs'ta Halk Cephesi Saflarında alanları dolduralım!

1 Mayıs'ta alanlarda dosta düşmana halkın gücünügösterelim!

1 Mayıs'ta tüm halkımız görmelidir ki, halkın hiç birkesimi yalnız, çaresiz değildir.

1 Mayıs Alanına onbinleri, yüzbinleri, milyonlarıdoldurmak bunun için önemlidir.

2011 1 Mayısı’nda tarihimizin en kitlesel 1 Mayıs-larından birini kutladık. 2012 1 Mayıs'ında hedefimizidaha da büyütmeliyiz.

Hedefimiz, düşümüz, 1 Mayısları 75 milyonun gör-kemiyle buluşturmaktır.

Düşümüz, tarihseldir, düşümüz inancımızın, kararlı-lığımızın, coşkumuzun ifadesidir;

Halk Cephesi Olarak Çağırıyoruz:CEPHEMİZLE UZAKTAN YAKINDAN,KURUMSAL YA DA GÖNÜL BAĞIOLAN HERKES, 1 MAYIS İÇİN GÖREVLİDİR VE SORUMLUDUR!

1- Halk Cephesi'nin devrimci demokrat mücadelesinin

militanı, taraftarı olan, hareketimizle kurumsal veyagönül bağı olan, kendini Halk Cephesi’ne yakın hissedenherkes, 1 Mayıs hazırlıklarının yürütülmesinde kendinibulunduğu alanda sorumlu ve görevli olarak görmelidir.32 yıllık 1 Mayıs alanını kazanma mücadelesinde bedelödeyen herkesin bugünkü görevi alanları yüzbinlerledoldurmaktır. Grup Yorum Bağımsız Türkiye konserçalışmaları önümüzdeki en somut örnektir. Herkeskendini kitleleri Halk Cephesi saflarında alana taşıyacakbir komite olarak görmelidir.

Devrimciler, demokratlar, 1 Mayıs alanına sadecekendilerini taşımakla yetinemezler. "Kimse bana birşey demedi ki", "burada örgütlü değiliz, tek başıma neyapabilirim ki" mazeretlerine sığınamazlar. Eğer halabaşlamamışsak, bugünden başlayarak önce kendimiziharekete geçirelim, ardından yakın çevremizden başlayarakbunu bir seferberliğe dönüştürelim.

2- Mümkün olan her biçimde, işyerlerine, okullara,semtlere, kahvehanelere, derneklere ilanlar, bildiriler,afişler, duyurular asarak 1 Mayıs çağrımızı, en genişkesimlere duyurmalıyız.

Bulunduğumuz her yerde, tüm araç ve yöntemlerikullanarak 1 Mayıs halkın gündemine sokulmalıdır.

Her dernek, her okul, her fabrika, işyeri, her mahalle,her köy, her ev, her kahvehane, her sokak, otobüsler,dolmuşlar, trenler, metrolar, vapurlar 1 Mayıs'ın tartışıldığı,konuşulduğu, çağrıların, toplantıların yapıldığı yerleredönüştürelim.

Gizli bir iş yapmıyoruz; açık, meşru, yasal bir hak-kımızı, büyük bedeller ödeyerek kazandığımız 1 Mayıshakkımızı kullanıyoruz. Bunun çağrısı da en açık, meşru,biçimlerde yapılmalıdır.

İmkanlarımızı zorlayarak, okullarda, fabrikalarda, ma-hallelerde, evimizde, komşu ziyaretlerinde, kahvehanesohbetlerinde 1 Mayıs mücadelesinin tarihi ve güncel an-lamını konu alan tartışmalar, sohbetler düzenlemeliyiz.

Bugün, görsel, işitsel iletişim araçları çok daha fazlagelişmiş durumdadır. "Panel düzenliyoruz kimse gel-miyor..." diye yakınmak yerine panelleri, sempozyumları,toplantıları, kendi evlerimiz, işyerlerimiz başta olmaküzere, halkın bulunduğu her yere götürmeliyiz.

Kahvehanelerin çoğunda maç izlenen dev ekranlarvar. 10 dakikalık 20 dakikalık bir CD ile yüzlerce kah-vehanede 1 Mayıs'ın tarihsel güncel anlamını anlatabiliriz.1 Mayıs'ta neden yüzbinlerle alanlarda olmamız gerektiğinianlatabiliriz.

3- Eş, dost, yakın, tanıdık, komşu, işyeri, okul

Halk Cepheliler!Cephe’nin 1 Mayıs Komiteleri!

Taksim 1 Mayıs Alanı’nı Onbinlerle Dolduralım

447

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 48: Yürüyüs 312

arkadaşı, mümkün olan en geniş kesimlere TEK TEKULAŞIP 1 Mayıs'ta CEPHE SAFLARINA çağırmalıyız.

Sadece afişlerle, bildirilerle, genel çağrılarla aslayetinmemeliyiz: Tüm yakınlarımızı tek tek çağırmalıyız,katılmaları için ikna etmeliyiz.

4- Çağrılarımızı iletmekle de yetinmemeliyiz, davetettiğimiz herkesin alana taşınmasını bizzat organize et-meliyiz. 1 Mayıs yürüyüş ve mitinginin nerede nasılyapılacağından ulaşım sorununa kadar, hiçbir şeyi belirsizbırakmamalıyız.

Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, gençler, özürlüler, alana

gelebilecek olan herkesi, tek bir kişiyi bile ihmal etmeden1 Mayısa çağırmalı ve alana taşımalıyız.

Hepimiz bilincinde olmalıyız ki, alanlarda bir kişidaha fazla olmak; emperyalizme ve uşaklarına karşıdaha güçlü olmaktır. Bir kişi daha fazla olmak, taleple-rimizi daha güçlü haykırmaktır.

Halkımız! Cephe dostları!1 Mayıs'ta birlik, mücadele ve dayanışma için yürü-

yeceğimiz, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm bayrağınıdalgalandıracağımız

HALK CEPHESİ KORTEJİNDE BİRLEŞELİM!

2003 1 Mayıs’ı öncesiy-di. 1 Mayıs'a İstanbul'da katılacağız. Merkezi yapılacakafiş, bildiri vb. malzemeleri almak için İstanbul'a gittik.Malzemelerimizi aldık. İstanbul'dan ayrılmadan önce 1Mayıs örgütlenmesinden sorumlu abi bizimle görüşmekistedi. Görüştük. Bize kaç kişi getirmeyi hedeflediğimizisordu. Doğrusu henüz somut bir hedef belirlememiştik.Abiye somut bir rakam veremedik tabii ki. Biraz kem-küm edip bir otobüs getirebiliriz dedik.

Abi, "hedefinizi en az ikiye katlayın" dedi.

Bunun için bir; elinize bir kağıt kalem alın. Öncekesin olarak 1 Mayıs'a katılacağından emin olduğunuzkişilerin isimlerini yazınız. Sonra çemberi biraz dahagenişletin. Gelebilecegini düşündüğünüz kişilerin isim-lerini yazın. Sonra biraz daha genişletin, kıyıda köşedekalan, uzun süredir görüşmediğiniz, ama konuşursamikna edebilirim diye düşündüğünüz kişilerin isimlerinilisteye ekleyin. Listenizi sayın bakayım, kaç kişi oldu.

İki; listeye ilk yazdığınız geleceğinden kesin eminolduğunuz kişiler ile hemen bir toplantı yapın. Onlarsizin 1 Mayıs komiteniz olsun. Hep birlikte listedekiisimleri yeniden bir gözden geçirin. Sizin hazırladığınızilk liste gibi toplantıya katılan arkadaşlar ile yenidenbir liste hazırlayın. Herkes kesin katılacaklarına inandıklarıkişilerin isimlerini söylesin. Listedeki sayı artacaktır.Sonra çemberin diğer halkalarındaki isimleri de kontroledin ve herkes kendi katabileceği kişilerin isimlerinilisteye eklesin. Sonra o listedeki isimleri tek tek dolaşın.Tanıyıp da 1 Mayıs'a çağırmadığınız tek bir kişi kalmasın"dedi.

Üçüncü olarak; en genel kitleye ulaşmak için afiş,bildiri, kuş, ve pulları çalışma yaptığınız bölgelere ya-pıştırın. Şehir 1 Mayıs havasına girsin... Çağrınızı duy-mayan kalmasın...

***

Yapmamız gerekeni anlamıştık. Abi bunları anlatırken

kafamızdan hemen isim-ler geçmeye başlamıştı.Kesin geleceklerin lis-tesini oluşturduk. Bu-lunduğumuz ilden zatenher yıl 10-15 dergi oku-

rumuz 1 Mayıs'a katılıyormuş. Yaklaşık 7 aydır uzunyıllardan sonra yeniden burada bölge çalışması başlat-mıştık. Halen faaliyet yürüten dergi temsilciliğimizvardı. 40 civarında dergi okurumuz var. Uzun zamandırdergi dağıtımı dışında bir faaliyetimiz yoktu. TemelHaklar Derneği kuruluş çalışmaları içinde yeniden to-parlanmaya başladık.

Listedeki kesin katılır dediğimiz kişileri tek tek do-laştık. İlk 1 Mayıs toplantımızı 20 kişiyle yaptık. Çıkar-dığımız listeyi birlikte gözden geçirdik. Çıkarttığımızrakam bir otobüsü dolduruyordu. Aslında bunların büyükçoğunluğu zaten dergi okurlarımızdı. Arkadaşlar bizdenhedefimizi en az ikiye katlamamızı istiyorlardı. Toplantıdahedefimizin bunun en az iki katı olduğunu söyledik.İki, hatta üç otobüs gitmeliyiz. Ona göre bir programçıkartmalıyız. Ona göre bir çalışma yapmalıyız dedik.Toplantıya katılanlar bunun imkansız olduğunu söylediler.Bu bir otobüste zaten yoğun bir çalışmadan sonra tektek ikna ederek getirebileceğimiz kişilerdir. "Mümkünatı"yok diyorlar. İçlerinde limanda çalışan eski sendikacıbir abimiz var. Kağıt, kalem yazıyor, çiziyor hesapyapıyor. Toplantıya katılanların içinde belediyede çalışan,12 Eylül öncesinde devrimcilik yapmış, daha sonraDevrimci İşçi Hareketi içinde çalışmış, sendikal faali-yetlerde bulunmuş işçi arkadaşlar da var. İşçiler arasında,çevresinde lafı sözü dinlenen, saygınlığı olan kişiler.Sağlık alanında çalışan arkadaşlarımız var. Öğrencigençlikten arkadaşlar var. Gençlik olmaz demiyor. İkiotobüs hedefi heyecanlandırıyor onları. Adapazarı'ndaokuyan arkadaşlarımızı da katarız diyorlar. Tamam di-yoruz: O zaman bu sene hedefimiz üç otobüse çıkar di-yoruz. Toplantıya katılan Belediye işçisi arkadaşlar birtaraftan hesap yapıp bir taraftan da kafalarını sallayarakhedefimizin gerçekçi olmadığını söylüyorlar. Bir otobüstenyukarı çıkmıyorlar.

Çalışma yöntemimizi tekrar anlatıyoruz. Bu ilk etapta

Hayatın Öğrettikleri

Kendi gücünüzü görün

başarırsınız!..

448

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Page 49: Yürüyüs 312

449

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

çıkarttığımız liste. Çalışmalarımızınsonucunda bu listenin mutlaka ar-tacağını söylüyoruz ve "imkansız"diyenlerin olumsuz hava yayma-ması için hedefimizin 3 otobüs ol-duğunu söyleyip toplantıyı bitiri-yoruz.

Bazı arkadaşlar espri yapıyor:“Toplantıyı bir an önce bitirelim,konuştukça otobüs sayısı artıyor”diye. Gülüşüyoruz, kimisi “Allahkonuşturuyor” diyor, kimisi “ayak-larımız yere bassın...”

Aslında olmaz değil. 1 Mayıs’a4 otobüsle katılmak da mümkün.Ancak çalışma yapacak arkadaşlarkendi güçlerinin de, örgütlü olmanıngücünün de farkında değiller.

Çok kısa süre önce belediye işçi-leriyle hiç çalışmamızın olmadığıbir sendikada çalışma yapmıştık. Ge-nel Kurulda bizde aday çıkarttık.Çok az bir farkla seçimi kaybettik.İşçi arkadaşlar sendika seçimleri içingece gündüz dememişler çalışmış-lardı. Adeta zaman, mekan kavramıyok olmuştu. Başka zaman toplantıyeri aranır, toplantı için uygun saataranır. Herkesin bir bahanesi olur.Bu seçimlerde kahvehanelerde, ka-felerde, işyerinde, orda burda heryerde görüşecekleri üç-beş kişiyi biraraya getirip konşuyorlardı. Geceyatağından adamı kaldırıp sokak or-tasında konuşup ikna etmeye çalışı-yorlar.

Şimdi bu işçiler 1 Mayıs için “2otobüs dolduramayız” diyorlar. "İm-kansız" diyenler belediye işçileriydi.Diğerleri itiraz etmiyordu fakat onlarda ikna olmamışlardı.

Toplantı dağıldıktan sonra aynıgün akşam “imkansız” diyen işçi-lerden birinin evine gittik. Evine git-tiğimiz arkadaş sendika seçimlerin-deki en aktif işçilerden birisiydi.Bize “imkansız”ı anlatmasını söyle-dik. Yapamayacağımızdan nasıl bukadar emin olduğunu sorduk. Onasendika çalışmalarını hatırlattık, geç-miş 1 Mayısları hatırlattık. 90’lardakiişçi direnişlerini hatırlattık. 89’danberi tüm 1 Mayıslarımıza katılmış.‘96 1 Mayıs’ına iki otobüs gitmişler.Polis otobüslerini İstanbul’a sokmak

istemmemiş, polisle çatışmışlar amayine de girmişler. 77 1 Mayısı’ndaliseliymiş. Bize katliamın olduğugünü anlattı. O günleri coşkuyla an-latıyordu. Biz uzayan sohbeti bugünegetirmek istedik:

“77 1 Mayısı’na katılanlardan ta-nıdığın kimse yok mu bu şehirde?”dedik. “Onlardan 10 kişiyi katamazmısın?” dedik. “Neden olmasın?”dedi. Listeyi verdik ona. İki otobüslüklistenin üzerine 10 kişiyi eklerkeniki isim daha geldi aklına. Bunlarada gidelim, yıllardır görüşmüyoruzbulabilirsek gelirler dedi.

Gidelim dedik. 4-5 saat sohbetetmiştik işçi arkadaşla. Bize “im-kansızı” anlatamadı. Listeye yengeyleçocukları da ekle dedik.

Listedeki isimlerin bir kısmınıbirlikte dolaştık işçi arkadaşla. Gör-üştüğümüz kişilerden birkaç kişi ma-zeret bildirdi ama gelemem diyenolmadı.

Bu işçi arkadaşla “olmaz, o kadarkişi götüremeyiz” diyen diğer işçiarkadaşların evine gittik. Birçoğuylazaten görüşüp ikna etmiş. Kısa sürede3 Otobüs götüremeyiz diyen kalma-mıştı zaten. Komitelerimizi oluştur-duk. Kimler kiminle görüşecek. Af-işleri kimler yapacak, bildirileri, ne-relerde dağıtacağız, İstanbul’a gitmekiçin otobüs işini nasıl çözeceğiz...bunların programını yaptık.

1 Mayıs çalışmaları oldukça coş-kulu geçiyordu. 1 Mayıs’ta İstanbul’a

çağrı yapan afişlerimiz şehir mer-kezinde kendini gösteriyordu.

Afişleri görüp bizimle gelmekistediklerini söyleyenler de vardı.

1 Mayıs’a bir kaç gün kala sa-yıları netleştirdiğimizde 4 otobüsüdoldurabileceğimiz ortaya çıktı.Otobüslerin iki tanesi belediyedenayarlandı. Bir tanesinin parasınıbir esnaf karşıladı. Bir tanesininparasını da zaten kitle çalışmasıyaparken otobüs paraları için yar-dım da toplamıştık. Toplanan buyardımlar otobüs parasını karşıla-dığı gibi yolculukta yiyecek, içecekgibi ihtiyaçlarımıza da yetti.

1 Mayıs’a 4 otobüs gitmiştik.İstanbul’da HÖC korteji de en kit-

lesel ve en görkemli kortejlerden bi-risiydi.

Düşman 19 Aralık katliamındanberi Cephe kortejini her mitingdealana sokmamak için elinden geleniyapıyordu. Tecritle ilgili her şeyesansür uyguluyordu. 2003 1 Mayıs’ında bu sansür kırılmıştı. Grup Yo-rum’da sahnede konser vermişti.Uzun zamandır kutlanan en coşkulu1 Mayıs olmuştu.

1 Mayıs’a götürdüğümüz herkesdefalarca kez teşekkür ettiler. Seneyebizi unutmayın dediler.

1 Mayıs sonrasının ilk hafta so-nunda 1 Mayıs’ın değerlendirmesiniyapmak için geniş bir toplantı yaptık.Herkesin moral ve coşkusu çok yük-sekti.

1 Mayıs değerlendirmesinden son-ra bir süredir çalışmasını yaptığımızTemel Haklar Derneği’nin kuruluşçalışmasından bahsettik. Derneğinduyurusunu yapmak için 1 Haziran’dageniş katılımlı bir piknik yapmayıdüşündüğümüzü söyledik.

Hedef sorduk: Bu piknikte kaçkişi oluruz? 10 otobüsten aşağı söy-leyen olmadı. 16 otobüs, toplam 650kişi ile piknik yaptık.

Bir işi yapmadan önce o işi yap-bileceğimize olan inancımız o işibaşarmamızın garantisidir diyebiliriz.Bunun için yeterki kendi önümüzükendimiz tıkamayalım. Kendi ken-dimize engel olmayalım.

Page 50: Yürüyüs 312

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

21 Nisan-27 Nisan

F Tiplerine karşı yapacağımız ilk Ankara yürüyüşü-nün hazırlıklarını yapıyoruz. 2000 yılının Ağustos’u Ar-mutlu’dan hedefimiz iki otobüs kaldırmak. Yani 100 kişi.Yürüyüşten bir kaç gün önce kesin gidecek olanların lis-tesine bakıyoruz. Listede 60-70 kişi var. Çalışma yapanarkadaşa soruyoruz “Bu kadar mı?”, “Henüz çalışma yap-madığımız aileler var” diyor. Listeye dikkatle bakıyoruz.Şenay’ın adı yok. “Şenay’a da mı gitmediniz?” diyoruz.“Gittik, ama gelmeyeceğini söyledi, isterseniz bir de sizgidin”... Nasıl olur? Her eylemde en önde olan Şenay na-sıl gelmez? Şenay’a gidiyoruz.

Şenay’ın özü-sözü bir. Hesap-kitap yapmaz, düşün-celerini gizleyemez. Küskün bir çocuk edasıyla karşılıyor bizi.Biz hiç oralı olmuyoruz, hiç bir şey yokmuş gibi davranıyo-ruz. Ankara yürüyüşünün hazırlıklarını anlatıyoruz, sonra so-ruyoruz: “Buralarda ne var ne yok, ne yaptınız?” “Hiiiç” di-yor Şenay “Bir şey yapmadım. Ben gitmiyorum.” “Ne demekben gitmiyorum, bir şey yapmadım?” diye soruyoruz. Der-dini deşmek istiyoruz. Hiç öyle uzatmadan lafı giriyor “Ar-tık yetti” diyor. “Bir sürü zorluk çekiyorum biliyorsunuz. Ta-mam tabii ki katlanacağım ama bu kadarı da olmaz” diyor.Anlatıyor sorununu. Sorun şu: sıcak yaz günleri Armutlu’dasu sıkıntısı yaşanıyor. Su tazyiksiz olduğu için komşular ken-di aralarında belli saatleri bölüşmüşler, o saatler içinde sualıyorlar. Ancak Şenay’ın alt komşusu buna uymuyor. Şe-nay da bu nedenle ya çok az ya da hiç su alamıyor evine.Şenay sorunu mahalledeki arkadaşlara iletiyor. Mahalledekiarkadaşlar da böyle yapmaması için ihtiyar komşuyla ko-nuşuyorlar. Ama inatçı ihtiyarlar “tamam” deyip geçiştiriyorlar.

Sorun tam olarak çözülemiyor bu nedenle, devam ediyor.Şenay da şöyle düşünüyor; madem benim bu so-

runum çözülmüyor ben de Ankara’ya gitmiyorum o za-man...

Biz de tamam dedik o zaman bu ihtiyarları kolundantutup atalım sorun çözülsün. İster misin? Cevap yok Şe-nay’da. İstemiyor tabii ki böyle bir şey. “Sana bir şey de-miyoruz” diyoruz. “Şu günde otobüs kalkacak, F Tiple-rine karşı yürüyeceğiz. Sadece vicdanının sesini dinle veona göre hareket et. Adımız gibi eminiz Şenay da An-kara’ya gidecek... Nihayet Ankara yürüyüşü başladığındayanılmadığımızı görüyoruz.

Şenay evli, eşi hapishanedeydi. Gündelik temizlik iş-lerine giderek geçimini sağlıyordu. Cin gibi yaramaz ikiküçük çocuğu vardı. Evin yükü onun omuzundaydı. Herhafta eşinin ziyaretini aksatmazdı.

Tokat’lıydı Şenay. Çok genç yaşta evlenmiş İstan-bul’a göçmüşlerdi. Eşi Belediye’de çalışmaya başlamıştı.Sonra eşinin işyerinde bir mühendis evlerine gelmeye baş-ladı. Devrimcileri duymuştu ama o zamana kadar tanı-mamıştı hiç. Evlerine gelip gitmeye başlayan bu mühendis,şehidimiz İsmet Erdoğan’dı. İsmet’in konuşmaları, olay-lara bakış açısı, hareketleri, tavırları karşısında kısa sü-rede etkilendi. Devrimcilere yakınlık duymaya başladı. On-ları sevdi, haklı buldu. Bu nedenle eşinin devrimcilik yap-ması önünde engel olmadı hiç bir zaman, hep onun ya-nında oldu, destek oldu.

Armutlu’ya taşındılar. Başlarını sokacak bir gece-kondu yapıp içine girdiler. Armutlu’da devrimcilerledaha bir kaynaştı Şenay. Devrimcilere karşı duyduğu sem-pati bilince dönüştükçe Armutlu’daki halk örgütlenmele-ri içerisinde çalışmaya başladı, görevler aldı.

Kavgacı ve inatçıydı. Eylemlerde, direnişlerde mili-tan tavırlarıyla dikkat çekiyordu. Gözü karaydı. İşken-ceymiş, dayakmış vız gelirdi ona. Aldırmazdı hiç. Katıl-dığı eylemlere ilişkin çekilen fotoğraf karelerinde mutla-ka vardır. Onu ya en önde pankartı taşıyanlar arasında,ya polisle girilen çatışmalarda direnirken görürsünüz.

“... İsteyen insan yenilmiyor. Devrimci iradeyle donananinsan asla yenilmiyor. İçindeki hayat tohumu zaferini ilanediyor. Yaşamın anlamını ve yüklenmesi gereken misyonudaha iyi kavrıyorum...”

Kazım Gülbağ

Bir yoldaşı anlatıyor: ‘Devrimin Kadın Kahramanı

Şenay Hanoğlu’

1966 yılında Tokat-Almus, ArmutalanKöyü’nde doğdu. İki çocuk annesiydi.1989’da İstanbul’a göç edip Küçükarmut-lu’ya yerleşti. Devrim mücadelesine katıldı.Temizlik işlerine giden bir emekçi, TA-YAD’ın yılmaz hak ve özgürlük savaşçıla-

rından biriydi. F Tipi saldırısına karşı dışarıdaölüm orucu yapılması önerisini ilk getirenlerden biriydi.Küçükarmutlu’da, adı daha sonra direniş evi olacak olankendi evinde, oğlunun ve kızının yanında ölüme yattı. 22Nisan 2001’de çocuklarının, gecekondu yoksullarının ya-nıbaşında ölümsüzleşti.

Şenay HANOĞLU

Anıları Mirasımız

22 Şubat 1972 Gaziantep doğumlu. Kürt-Alevi bir ailenin on çocuğunun dokuzuncu-suydu. Gaziantep Üniversitesi MYO İnşaatBölümü öğrencisiyken TÖDEF, Dev-Genççalışmalarına katıldı. 1990’da 6 Kasım YÖKboykotu çalışmalarından dolayı tutuklandı.1991'de tahliye oldu. Aynı yıl, illegal örgüt-

lenmede yer aldı. 16-17 Nisan operasyonunda tutuklandı.2001'de tahliye olduğunda kavgasını kaldığı yerden sür-dürdü 2003 Ekim’inde 3. kez tutsak düştü. 12. Ölüm Oru-cu Ekibi’nde kızıl bandını kuşandı. Direnişinin ilerleyengünlerinde tahliye edildi. Direnişini dışarıda, Şişli direnişevinde sürdürdü. 27 Nisan 2006’da direnişin 122. ve dedi-ği gibi son şehidi olarak ölümsüzleşti.

Fatma KOYUPINAR

50

Page 51: Yürüyüs 312

Devrim ve sosyalizm için çıkmışlardıyola. Devrime ve sosyalizme ulaşmak ne-rede olmalarını gerektiriyorsa, orada olma-lıydılar. Dersim civarında operasyonlarınyoğunlaştırıldığı bir dönemde, daha öncebirkaç kuşatmayı yararak çıkmalarına rağ-men Ardıç Köyü’nün Çalaxane Mezra-sı’nda oligarşinin güçleriyle karşılaştılar.23 Nisan 1993 günü sabahtan öğleye kadarsüren çatışmalar sonucu 12 gerilladan ye-disi katledildi. Mermileri tükenen diğer 5gerilla sağ ele geçirilmelerine rağmen kur-şuna dizildiler.

1973 Dersim doğumlu Cihan, gerillayakatılmadan önce, gençlik örgütlenmesininElazığ yöneticileri arasındaydı.

1974, Pertek Akdemir Köyü’nden Cen-giz, Liseli Dev-Genç’li olarak başladı mü-cadeleye.

Behiye, gecekondu halkının mücadele-sinde yetişen bir Cepheli’ydi.

Apti, TÖDEF’le başladığı mücadele-sinde çeşitli sorumluluklar üstlendi.

1965 Pülümür doğumlu Selvi, mücade-leyle Fransa’da tanıştı. Ve ülkesine gerillaolarak döndü. Müfrezenin komutan yar-dımcısıydı.

Özgür, Kürt-alevi yoksul bir ailenin ço-cuğu olarak dünyaya geldi. İlk, orta ve liseyiMalatya'ya bağlı Kürecik’te okudu. Dahaçocuk yaşlarda devrimcilere ilgi duymayabaşladı. Yaz mevsiminde geçici işlerde çalı-şan Özgür, evin en büyük çocuğuydu.

Haydar, 1971 Dersim doğumluydu, 1973 Hozat Taçkirek doğumlu Abidin,

Dersim’de çeşitli çalışmalarda yer aldıktansonra gerillaya katıldı.

1975 Hozat Taçkirek doğumlu Eylem,mücadeleye lise yıllarında katılmıştı.

Hasan, 1972’de Elazığ’da doğdu. Mü-cadeleye İstanbul’da katıldı.

Ali, gecekondu yoksullarının mücade-lesinde yer aldı gerillaya katılmadanönce.Müfreze komutanıydı.

Mehmet işçiydi, Malatya Tavır büro-sunda çalıştı. Kavgasını dağlarda sürdürdü.

Cengiz KALA Bahiye CANİKCihan TAÇYILDIZ

Abidin YILDIZ Eylem YILDIZHaydar AYDIN Ali ÖZBAKIR Mehmet ÇOLAKHasan AKTAŞ

Selvi UZUN Özgür KILIÇApti ŞEKER

10 Ekim 1972 Dersim Ovacık-Buzlutepe Köyü doğumlu. Kendiçevresinden tanıyordu devrimcileri.Kardeşinin tutsak düşmesi sonucudaha yakından tanıdı. Demokratikmücadele içinde yer aldı. Ege TA-YAD’lıydı. 25 Nisan 2001’de dışarı-daki ölüm orucunun 4. şehidi olarak

ölümsüzleşti.

Erdoğan GÜLER

11 Ha-ziran 1976İstanbuldoğumlu-dur. AslenTokatlı’ydı.

İmamlık ya-parak yaşamını sürdürü-yordu. Gazi katliamınınardından mücadeleye ka-tıldı. Tutsak düştüğündeEskişehir tabutluğuna sev-kedildi. Eskişehir’de dire-niş içinde yer aldı. Direnişsonrası Ümraniye Hapis-hanesi’ne gönderildi. FTipi saldırısı gündemegeldiğinde ölüm orucu 2.ekipte yeralıp zulme mey-dan okudu. 25 Nisan2001’de Edirne F Ti-pi’nde şehit düştü.

Sedat KARAKURT

Erzincan doğumlu. Askeri faali-yetlerde ve mahallelerde görevleraldı. 1990 atılımıyla oluşturulan ilkaskeri örgütlenmelerde bulundu.Tutsaklıklar yaşadı. 23 Nisan1993’de İstanbul Maltepe’de kuşa-

tıldığı üste direnerek şehit düştü.İbrahim YALÇIN

17 Temmuz 1964 Sivas doğumludur.1980’lerin ikinci yarısında gençlik mücadele-sine katıldı. İYÖ-DER kurucularındandı.Dev-Genç’te milis komutanlığı yaptı.1993’de iradi olarak yurtdışına çıkarıldı. Bu-rada da çeşitli görevler üstlendi. Son dönem

çeşitli eksiklikleri nedeniyle örgütsel ilişkisikesilmişti. Ama o partisiz, yoldaşsız, mücadelesiz yaşaya-mazdı. Son görevini, kendisi belirledi ve bir feda eylemiyle23 Nisan 2001’de ölümsüzleşti.

Kazım GÜLBAĞ

1962 doğumlu olan Yusuf Topallar “Kara-kollardaki İşkence ve Tariş Direnişindeki Po-lis Baskısına Karşı” sürdürülen kampanyada,Ankara Nato Yolu'nda yapılan bir gösteri sıra-sında, 23 Nisan 1980’de katledildi. Şehit düş-tüğünde 18 yaşındaydı.

Yusuf TOPALLAR

24 Nisan1977’de İs-tanbul’daGalatasa-ray Mü-hendislikYüksek Okulu çıkışındafaşistlerin kurduğu birpusuda vurularak katle-dildi. Dev-Genç safların-da çeşitli görevler üst-lendi.

Çiğdem YILDIR

51

Page 52: Yürüyüs 312

Camilere yönelik yaz-dığımız bir önceki yazı-mızda "Irkçılığa karşı mü-cadele sınıfsal temelde ol-malıdır demiştik. Yine buyazımızda da bunu söylü-yoruz. Bunun somut örne-ği Alevilerdir.

Türkiye'de yaşanan Al-evi katliamlarının hepsidevlet desteği ile yapıl-mıştır. Yani Katil, Devlet-tir. Sivas Katliamı bizzat devlet des-teği ile olmuştur. Bizzat SHP’ninkoalisyon ortağı olduğu dönemindeyapılmıştır. Maraş Katliamı devleteliyle gerçekleşmiştir. Hiç bir faşistsaldırı devlet desteği olmaksızınyapılmaz.

Peki bu kadar açık olmasına rağ-men neden Alevi örgütleri katil dev-lettir, faşizmdir diyemez? Nedenbunu ağzına almaz? Sloganlarında he-defleri neden yobazlar, gericilerdir?

Çünkü devlettir dediğinde bedelgerektirir. Çünkü o devletin kurum-ları içerisinde onun kurtaracak olan"sosyal demokrat"lar olduğuna inan-dırmıştır kendisini ve halkı.

Her zaman Alevileri seçimlerde oydeposu olarak gören CHP'ye bel bağ-lamıştır Alevi örgütleri. Onları umutolarak göstermiştir. Onları laik, de-mokrat, Alevi halkının inançlarına sa-hip çıkacak parti olarak göstermiştir.

Maraş, Sivas, Gazi katliamlarındaniktidarda CHP vardı. Buna da bir ce-vapları vardır tabii. “CHP'nin gücüyetmiyor, izin vermiyorlar onlara.”derler. Devletin içindeki, "derin dev-let" izin vermiyordur CHP’ye.

Bu kafa yapısı Alevi örgütlerininAvrupa’daki çalışma tarzına da yan-sımıştır. Avrupa’daki Alevi Örgütle-ri "Irkçılığın sorumlusu Alman dev-letidir" dahi diyemiyor. Bırakın Tür-kiye devletini, Alman devleti içinbile diyemiyorlar. Neden? Çünküdemokrasi adına örnekleri hep Av-rupa olmuştur. Halka umut olarakgösterdikleri yer Avrupa’dır. Özgür-lükler beşiğidir Avrupa(!).

Peki gerçekten öyle midir? Örne-ğin Alman basını özgür müdür? Oyüzden filmlerinde Alevi gelenekle-

rine küfür etme özgürlükleri vardır. Oyüzden vatandaşlık soruları Müslü-manları aşağılamayla dolu.

Demokrasi var değil mi? O yüz-den başka otopsi yapılmasın diyekarakolda öldürülen gencimizin bey-nine el koyuyorlar. Ve hiç kimseceza almıyor.

Demokrasi var, demokratik mü-cadelelerinden kaynaklı Anadolu Fe-derasyonu çalışanları tutuklanıyorve yıllarca tecrit hücrelerinde tutulu-yor, aileleriyle dahi görüştürülmüyor.

Demokrasi var, o yüzden Na-zi’leri besliyor, büyütüyor ve halkınüzerine salıyor.

Hangi DemokrasidenBahsediyorsunuzAlmanya'da? KendiniziKandırmaktan Vazgeçin!Çıkarlarınız İçin AlmanEmperyalizmini KarşınızaAlmak İstemiyorsunuz!

Evet açık söylüyoruz, hesap ya-pıyorsunuz ve bunu meşrulaştırmakiçin ama "Şu konuda da Alevilere yar-dımcı oldular" gibi cevaplarla ken-dinizi ve halkı kandırıyorsunuz.

Türkiye’deki hangi faşist uygula-malar karşısında Avrupa şimdiye ka-dar Türkiye devletine baskı uygula-dı? Hangi hakkı "Avrupa demokra-sisi" sayesinde kazandınız?

Alevilik dersleri mi?

Belli okullarda verilmeye başlananbu derslerde Aleviliğin felsefesi yok-tur, Aleviliğin mazlumun yanındazalime karşı kılıç kuşandığı yoktur. PirSultan, İmam Hüseyin yoktur.

Aleviler ülkemizde ve Avrupa'da

şu an rahatça Alevi olduk-larını gururla söyleyebili-yorlarsa bunlar halkın vedevrimcilerin ödediği be-dellerle olmuştur. Faşizmiteşhir ederek, asla inançla-rından taviz vermeyerek,mücadele ederek kazanıl-mıştır.

Bütün FaşistSaldırılar Sınıfsaldır,Bunun İçin Buna KarşıMücadele de SınıfsalOlmak Zorundadır!

Tarih boyunca Alevi halkın yaşa-dığı katliamların hiç birisinin teme-lindeki gerçek neden onların Alevi ol-maları değildir. Selçuklular’dan, Os-manlı’ya ve Cumhuriyet tarihine ka-dar bakın: Tüm Alevi isyanlarının te-melinde Alevi halkın açlığa, yoksul-luğa, iktidarların zulmüne karşı is-yanları vardır. Alevi halk, açlığa, yok-sulluğa, zulme karşı mücadele ettik-leri için katledilmiştir. Yani bu Al-evilik değil başka inanca sahip olanbir halk da olabilirdi. Ezen sınıfa kar-şı ezilen sınıftan kim daha çok se-sini çıkarıyorsa onun sesinin kısıl-masıdır yaşanan.

Avrupa’da da hedef yoksul ya-bancı emekçilerdir. Avrupa’da çalışanemekçilerin büyük çoğunluğunu da As-ya’dan, Ortadoğu’dan, Afrika’dan ge-len müslümanlar oluşturmaktadır. Ege-menlerin halkları birbirine düşürmek,aralarında düşmanlık yaratmak içinkullandığı en önemli araçlardan biri-si din diğeri milliyetçiliktir.

Avrupalı emperyalistler de din vemilliyetçiliği-ırkçılığı kullanarak göç-men emekçi halklarla yerli halklar ara-sında ve göçmen halkları kendi ara-larında birbirlerine düşmanlaştır-maktadır.

Avrupa devletlerindeki ırkçı poli-tikaların, katliamların amacı göçmenişçileri geri ülkelerine gönderek de-ğil. Onların ucuz emek gücüne ihti-yacı var emekçilerin. Halkın emeği-ne, alınterine ihtiyaçları var.

O zaman bir gün "Emeğimizlevarız, hakkımızı istiyoruz" demesini

AVRUPA’dakiBİZ

ALEVİ ÖRGÜTLERİSAFLARINI BELİRLEMEK

ZORUNDADIR!BUGÜN KERBELA

KEUPSTRASSE'DİR!

52

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

Page 53: Yürüyüs 312

engellemek için emekçi halkların se-sini kısmak ve kesmek gerekir. Amaemeklerine ihtiyacı var, o zaman kor-ku vermek gerekir. İşte Almanya’nınve diğer Avrupa ülkelerinin yapmakistediği budur. Daha fazla kazanma-sı için modern köleler yaratmak.

Abartıyor muyuz diyorsunuz? İlkgelen kuşağa bir bakın nasıl çalış-mışlar? Hepsinin hastalıkları çalışmaşartlarından kaynaklıdır. Ruhr böl-gesinde çalışan insanlarımızda kan-ser ve akciğer hastalıkları çok yay-gındır örneğin. Temizlik işine gidenannelerimize bir sorun bin ah işitin.

Peki son kuşak?.. Tek işle geçi-nebiliyorlar mı? Hayır! Ama emek ve-riyorlar, çalışıyorlar, normalinde çokrahat yaşayabilmeleri gerekir. Amaemeklerinin yarı karşılığını dahi ala-mıyorlar. Bunun yanına, gittikleriher yerde yabancı oldukları içinikinci sınıf insan muamelesi görme-leri ekleniyor.

Irkçılığı her geçen gün daha faz-la hisseder oldu insanlarımız; özellikledevlet dairelerinde, okullarda, hasta-hanelerde. İşte bunlardan korkuyorAlman devleti. Bunları yaptığı birhalk örgütlenecek ve ona karşı mü-cadele edecektir. O zaman ilk öncebunları asimile etmek zorundadır.Kapitalizmin yoz kültürünü vermekzorundadır. Diskosu ile, kitapları ile,basını ile..

Evet gençlerimiz bu kültürün içi-ne kısmen düşmüşlerdir. Ama yaşa-dıkları ırkçılık onları her zaman ken-dilerine getiren bir unsur olmuştur."Sen Almanya’da yaşıyorsun Alman-sın" diyorlar. Ama her yerde, sen birkara kafalısın bakışlarını görüyorlar.

Bencillik o kadar had safhada kiemperyalist ülkelerde, kendimize ge-tiriyor bunlar bizi. Bu kültür, insan-ları, yaşlandıklarında köpekleri ile ya-şamaya mahkum ediyor. Çocukları,torunları yanında olmuyor. Bunlar bizikendimize getiriyor. Ve asla asimileedemiyorlar bizi ve edemeyeceklerde. Çünkü Anadolu halkının kültür-leri çok köklüdür. Kapitalizmin çü-rütmesinin önünde engeldir.

Anlatmaya çalıştığımız şu ki, ırk-çılık sınıfsaldır. Ülkemizde faşizmin

hedefi Aleviler olur, Almanya’daMüslümanlar ve Türkiyeliler, İspan-ya’da Çingeneler olur. Fransa’daZenciler... Bu fark etmez, potansiyeltehdit kim ise orada ırkçılığın ilk he-defi oduru.

Alevi örgüteleri nasıl ki Türkiye'de"faşizm" yerine yobazlar, gericiler di-yor ve katliamları basitleştiriyor. Bu-rada da bu Alman devletinin ağzınadahi almamaya dönüşüyor.

9 esnafın içinde Aleviler de vardı.Alevi örgütleri ırkçı saldırılar karşı-sında neredeyse sessiz.

Türkiye’de Sivas Katliamı za-man aşımına uğrama aşamasında on-binlerle sokağa çıktınız. Alevi ör-gütleri aynı duyarlılığı ırkçılığa kar-şı da göstermelidir. Bunun için neyibekliyorsunuz? Daha fazla yakılma-yı mı? Daha fazla çocuklarımızınsokak ortasında katledilmesini mi?Irkçı yasaların çok daha katılaşarakçıkmasını mı? Daha fazla çocuğu-muzun dili geç öğrendiği için zihin-sel engelliler okuluna gitmesini mi?

Alevi örgütleri düşmanına "düş-man" demek zorundadır. Düşmanınayarı dost yarı düşman diyemez. Orta-sı yoktur. Irkçılığı bizzat destekleyenAlman devletidir. Bu bizzat kendi ku-rumları ve basını tarafından teyit edil-miştir. Bir tane gizli servis üyesine dahiceza verilmiyor, NEDEN sizce?

Irkçılık Alevi, Sünni, Türk, Arap,Kürt, Polonyalı diye ayırt etmiyor. Fa-şizm ilk önce önünde kendisine engelolacak kim varsa onu seçiyor.

Alevi örgütleri Keupstrase’de yü-rüyüşe neden katılmadıklarını sor-gulamalıdır! Alman faşistlerini se-vindirmişlerdir. Alman basınını, po-lisini, devletini sevindirmişlerdir.Çünkü böyle bir yürüyüşe binlercekişi bekliyorlardı. Ama Anadolu Fe-derasyonu kendi kitlesi ile 170 kişi ka-tıldı. Peki siz neredeydiniz?

Evet Nazileri sevindirdik! 100bin Türkiyeli’nin yaşadığı bir şehir-de binlerce bildiri dağıtılmasına rağ-men 170 kişi katıldı. Halkımızın kor-kuları vardır bunu biliyoruz. Onlarınbu korkuyu kıracaklarını da biliyoruz.Bunun için devrimciler ev ev dola-

şarak, defalarca giderek, pes etme-yerek başaracak.

Ama Alevi örgütleri bunu kıracakgüce sahiptirler. Sorun ideolojiktir; is-teyip istememek değil. İdeolojik ola-rak safınızı belirlemek zorundasınız!

Alevi Halkımız!

Alevi halkı her zaman mazlumunyanında, zalimin karşısında el pençedeğil, kılıç kuşanan olmuştur.

Alevi halkı devrimcilerin yanındasaf tutmuştur, bu yüzden katledil-mişlerdir.

Düşmanını iyi tanımanın gerekli-liğini en iyi Aleviler bilir. Asla Mua-viyelere güvenmeyeceksiniz! İmamHüseyin gibi ölümüne direnen, PirSultan gibi "Dönen Dönsün BenDönmezem Yolumdan" diyenlerinköklerinden geliyorsanız, zaliminkarşısında olmalısınız.

Sivas’ta diri diri yaktılar ve davazaman aşımına uğradı. Ludwigsha-fen’de diri diri yaktılar, dosya ka-pandı. Sivas’ta da devlet desteği ileyapıldı, Almaya'da da.

Yaşadığımız ülkelerde faşizminhedefi Müslümanlar, Türkiyeliler,Araplar, Afrikalılar... O zaman bir ara-ya gelip mücadele etmeliyiz. Irkçılarevimizi yakarken Alevi misin, Sün-ni misin diye sormuyor? Onlar için şuan en büyük engel Türkiyeliler ve on-ları seçiyorlar!

Bunun için camilere saldırıyorlar!Alevi derneklerine saldırmayacak-larının garantisi yok. Bunlar da ge-lecek, peki bekleyecek miyiz? Sıra-nın bize gelmesini mi bekleyeceğiz?

Avrupa’nın demokrasi yalanları-na inanmayın! Unutmayın, onlarındesteği olmaksızın Türkiye faşizmiAlevilere bu kadar baskı yapamaz!Çünkü hiçbir Avrupa ülkesi direnen-leri, zalimin karşısında el pençe dur-mayanları sevmez!

Sivas’ın katillerini saklayan! Vebunun adına da demokrasi diyen Al-man devletidir.

TÜRKİYELİLER OLARAKBİRLİK OLUP IRKÇILARDANHESAP SORALIM!

BİZ SUSTUKÇA DAHA ÇOKSALDIRACAKLAR!

553

Um

udun

Kur

uluş

unun

18.

Yılı

nı K

utlu

yor Ş

ehitl

erim

izi A

nıyo

ruz

Page 54: Yürüyüs 312

Belçika Anadolu Gençlik olarak ilk çıktığımız "BizimGençlik" gazete tanıtımında ikişer kişilik ufak gruplar ola-rak çalışma yürüttük. Biraz gecikmeli başladığımız ga-zete satışında, başarılı olamamamızdaki büyük etken adaşkuzenler ekibinin açık arayla önde olmalarının bizlerdeyarattığı acı duygu idi. İmajımız, adımız o kadar zarargörmüştü ki, zoru başarmaya karar vererek Cheratte böl-gesine gittik. Yolculuk sırasında aklımızda olan soru işa-retlerinden arınmaya çalışıp birbirimize motivasyon ve-rirken, ellerinde gazete çantaları ile adaş kuzenlerden bi-rini gördük.

Daha önce bana verdiği gazeteyi de iade etmemi is-temekten çekinmeyen kardeşim, yüzünde "Ne yaparsa-nız yapın, bizim kadar iyi olamazsınız." ifadesiyle 1-0 öneçıkmayı kısmen başardı

Belirlediğimiz bölgeye vardığımızda kendimizdenemin, heyecanlı bir şekilde başladık dağıtımımıza. İlk ga-zetemizi verdiğimiz kişi bir dönerciydi ve tahmin etti-ğimizin aksine çok içten karşılandık. Hatta bizlere eskimatbaası olduğunu söyleyerek zor durumda kaldığımızdaaklımızın bir köşesinde bulundurup, kendisine güvene-bileceğimizi belirtti. O kadar kendimize güvenimiz ye-rine gelmişti ki, bakkalın dışında olan "Karadeniz" ke-limesine güvenip, karşılaştığımız Pakistanlı’ya bile ga-zetemizi vermek için çaba sarf etmekten geri kalmadık.Kullandığımız cümlelerin karşısında duyarsız kalınma-dığını gördüğümüz için aynı tempo ile devam ettik ve hiç-bir olumsuz tavırla karşılaşmadık. Sokakta karşılaştığı-mız Diyanetin gönderdiği misafirleri gezdiren cami ho-cası bizlere yardımcı olmak istediğini belirterek, cami-ye de birkaç tane gazete bırakabileceğini söyledi. Ma-hallede birbirinden çok farklı Türkiyeli ailelerle karşılaştık.Hangi evlerde Türkiyelilerin olduğunu bilmek içinse ipu-cumuz tül perde detayı oldu. Çat kapının, benim adımaen eğlenceli tarafı, insanların birkaç dakikalığına da olsahayatlarını, tepkilerini görmek oldu.

Hangi teşkilata ait olduğumuzu öğrenmek isteyen-lerden, bir sonraki ay bizlere eleştirilerini yazılı olarak

teslim edeceğini söyleyenlere kadar çeşit çeşit tepkiler-le karşılaştık. En ilginci ve bizleri güldüren ise, kapısı-nı çaldığımız evdeki 15 yaşındaki Neslihan adındaki gençkız oldu. Evde annesinin ve babasının olmadığını söy-ledikten sonra peki 1 euron var mı diye sormamızın üze-rine, soru sormadan koşarak bize parasını getiren gençkızın "Sonuna kadar arkanızdayım gençler, vallaha teb-rik ediyorum, gerçekten çok müthiş birşey yapıyorsunuz."demesinin üzerine çok gülerek ve heyecanlı bir şekildeçalışmamıza devam ettik.

Kapısının iki genç kız tarafından çalınmasına çok se-vindiğini belirten Karadenizli bir teyzeden, bizleri evle-rinde türk kahvesi içip kız kıza oturmaya davet eden ha-nımlara kadar bizi çok sevindirdi. İnşaat olduğu için kapılarını açamayıp, bağırarak bizi

pencerelerinin aralığından evlerine davet edenler de oldu,kapısının üzerinde "Zile bastıktan sonra aceleyle arkakapıda buluşalım" afişi ile telaşlandıklarımız oldu.Dersimli bir adamın bize "Hanım izin vermedi gazetealmama, alamıyorum." diyerek acılı bir bakışıyla biziçok duygulandırdığı da oldu. O kadar alışmıştık ki Tür-kiyelilerle karşılaşmaya, başı örtülü genç kadına Türk-çe aynı tanıtım cümlesini tekrarladıktan sonra, kendisi-nin Faslı olduğunu anlayınca da, neden daha önce söy-lemedi diye düşünsek de amacımızı anlattıktan sonra des-tek olarak para vermesi bizlere güç verdi.

Camiden halk eğitim merkezlerine, Alevi dernekle-rinden Türkiyeli esnaflara, her yere girmeye çalıştık veanladık ki her ortamda kendimizi ifade ettikten sonra çokolumlu tepkilerle karşılaşmamız hiç de zor olmuyormuş.

Her milliyetten, her inançtan ve mezhepten ama Ana-dolulu olan bizleri nasıl ki öldürürken, diri diri yakarkenayırdetmiyor ırkçılar; işte biz de bu saldırılara karşı mü-cadele ederken birbirimizden kopmamak zorundayız. Ga-zetemizin satışı bunun için öğretici oldu.

Ve tabii tüm gazetelerimizi bitirdikten sonra adaş ku-zenlerle karşılaşmamız mükemmel oldu.

BELÇİKA ANADOLU GENÇLİK

AVRUPA’da Hayatın Öğrettikleri

İzmir'de Alevilerin yoğun olarak yaşadığıGültepe Mahallesi'nde, Gültepe Halk Komitesitarafından cemevi kurmak için bir kampanyabaşlatıldı.

Gültepe'de, İzmir Büyükşehir Belediyesitarafından yıllar önce verilen cemevi kurma sö-zününün yerine getirilmemesi sebebiyle, ma-halle halkı cenazelerini başka bir ilçede bulu-nan cemevinden kaldırıyor.

Komite tarafından mahal-lede düzenlenen halk toplan-tılarında, mahallenin öncelik-li sorunu olarak cemevi ihti-yacı gösterildi. Bunun üzerine

“Verilen sözler tutulsun mahalle-mizde cemevi istiyoruz!” talebiyleimza kampanyası başlatıldı. 5 Nisangünü, kahvelerde imza toplayan ko-mite üyeleri, düzen partilerinin hal-kın sorunlarını çözemeyeceğini an-lattılar. 3 kişinin katıldığı çalışmadatoplamda 300 imza toplandı.

Verilen Sözler Tutulsun Mahallemizde Cemevi İstiyoruz!

54

Onl

ar V

atanın

Bağım

sızlığı,

Hal

kımızın

Kur

tuluşu

İçin

Şeh

it D

üştü

ler

"Bizim Gençlik" Gazetesi Dağıtımı