Top Banner
Amerika’nın katliam itirafı: “Kayıplarımıza değdi, Irak’a demokrasi geldi” Irak'tan Asker Çeken Amerika Tekellerle Yağmayı Sürdürüyor! 1 milyon 300 bin Iraklı katledildi. 30 bin Iraklı’ya tecavüz edildi. Irak'ın şehirleri bombardımanlarda yıkıldı. 5 milyon Iraklı göç etti. 2 milyon Iraklı evsiz, 4 milyon çocuk yetim kaldı. 3 bin akademisyen ve aydın öldürüldü. Irak'ın petrol kuyuları Amerikan tekelleri tarafından yağmalanıyor. Vatanı Sevmenin Ustası Dev-Genç’liler “Amerikan Füze Kalkanına Hayır” Diyor! Amerikan Uşaklığının Ustası AKP Dev-Genç’lilere Saldırıyor! Bu Savaş, Vatanseverler ile Vatan Hainlerinin Savaşıdır! www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 23 25 Aralık 2011 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com
54

Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Mar 25, 2016

Download

Documents

AGE AGE

Turkish-language magazine
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Amerika’nın katliam itirafı:“Kayıplarımıza değdi,

Irak’a demokrasi geldi”

Irak'tan Asker Çeken AmerikaTekellerle

Yağmayı Sürdürüyor!

1 milyon 300 binIraklı katledildi.

30 bin Iraklı’yatecavüz edildi.

Irak'ın şehirleribombardımanlarda yıkıldı.

5 milyon Iraklı göç etti.

2 milyon Iraklı evsiz,4 milyon çocuk yetim kaldı.

3 bin akademisyen veaydın öldürüldü.

Irak'ın petrol kuyularıAmerikan tekelleritarafından yağmalanıyor.

Vatanı Sevmenin Ustası Dev-Genç’liler “Amerikan Füze Kalkanına Hayır” Diyor!

Amerikan Uşaklığının Ustası AKPDev-Genç’lilere Saldırıyor!

Bu Savaş, Vatanseverler ile Vatan Hainlerinin Savaşıdır!

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.com

Haftalık DergiSayı: 23

25 Aralık 2011Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

Page 2: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

İstanbulBayrampaşa

AnkaraİstanbulCebeci

Malatyaİzmir

19 Aralık Katliamı’nın hesabını soracağız

Sahibi ve Yazıişleri Müdürü:Sadık ŞENBABAAdres: Kocatepe Mah. FeridiyeCad. Farabi Sok. No: 7 / 9 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1306-2034

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

ÖÖğrendiklerimizğrendiklerimizHİÇ HATA YAPMAMIŞ BİR DEVRİMCİ

YENİ BİR ŞEY DENEMEMİŞ DEMEKTİR.

Hata yapmaktan korkmayacağız.

Hatalarımızdan ders çıkaracağız.

Hata yapmamız tek başına önemli değil.

HATALARIN BİZE YÜK OLMASINA

İZİN VERMEMELİYİZ.

Onları olağanüstü şeyler gibi görmemeliyiz.

Hatalarımızın üzerine gidip onları düzeltmeliyiz.

Yaptığımız yanlışı abarttığımızda değiştirmek yerine,

doğruyu koymak için çaba harcamıyoruz.

O abartının altında çözümsüzlüğü büyütüyoruz.

Abartı kendimizi korumaya almamıza neden oluyor.

Yanlışlarımızdan korkmamalıyız.

HATALAR, YANLIŞLAR DA BİZİMDİR.

Bunları düşman kullanmadan, biz kullanmalıyız.

Ders çıkarmak ve daha iyisini yapmak için;

İYİ, GÜZEL, DEVRİMCİ OLANI SAHİPLENECEK,

HATALARIMIZDAN ÖĞRENECEĞİZ!

Gerisi hayat...Gerisi hayat...

Page 3: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

İİ ç i n d e k i l e r40 Hayatın Öğretikleri:

En yoksulları örgütlemeliyiz

41 13 tutuklama! Başaramayacaksınız

çünkü burası Çayan

43 Sağlıklı ve Güvenli Bir

Yaşam Hakkımızdır: 663 sayılı yasa ne diyor?

46 Emek Haber: Mücadeleyi

örgütleyelim!

47 Sanatçıyız Biz:

Burjuva kültürüne karşı

cepheden savaşmalıyız

49 Engin ve Ferhat’ın sorumluluğu

Yürüyüş okurlarınınomuzundadır

50 Özgür Tutsaklardan: Ogün

Samast Dövülerek Cezalandırıldı

51 Halkın Hukuk Bürosu:

“Yasalar önünde herkes eşittir(!)”

52 Yaşıyorlar

53 Neden okumayız?

54 Berkan: Mizah mazlumun

zalimden intikam alma aracıdır

55 Öğretmenimiz

5 Dev-Genç’liler anti-emperyalizmin

bayrağıdır

8 Amerikan uşaklığının ve vatanı

satmanın ustasıdır AKP

11 Edirne: Saldıran devlet, direnen

devrimcilerdir

13 Devrimcileri vatan topraklarından

söküp atamayacaklar

15 Halk Düşmanı AKP: Yoksulluğumuzun sorumlusu

16 19-22 Aralık şehitlerimize sözümüz

var. Katiller cezasız kalmayacak

19 Van’da depremde ölen, çadırda

yanan biziz, yakan devletir!

20 Yalan; AKP, ekmeğimizi çalıyor

21 Amerika’nın yalanı:

‘Kayıplarımıza değdi, Irak’ademokrasi geldi’

24 Amerikan ajanlarının biri gidiyor

biri geliyor: “Suriye’de daha çok

görev üslenin” diyorlar!

27 Devrimci Okul: Halkı, devrimi ve

4 Bu savaş vatanseverlerle vatanhainlerinin savaşıdır

34 Gençlik Fedarasyonu’ndan:Dev-Genç, kararlı ve sonuçalıcı mücadelenin adıdır!

35 Gençliğin Gündemi: Düzenöğrencinin ve öğretmeninhayatını hiçe sayıyor!

36 Liseliyiz Biz: Liseliyiz,

adalet isteriz!

37 Liseliyiz Biz: İyi bir dinleyiciolmalıyız

38 Gençlikten Haberler...

39 Röportaj: İki çocuk değil,yürekleri büyük ikiDev-Genç’li korkutmayayetti AKP’nin polisini

Cepheyi sahiplenmek

29 Sınıf Kini: Sınıf kiniacılarımızı unutmamakhesap sormaktır

31 Tarihimizden Öğreniyoruz:Açlığa ve zulme karşıayağa kalk!

32 Kaçak Güreşerek Değil:Dedikodu yapmak

33 “İzmir Konak Meydanı’nadarağacı kurup asalım mı?”

Ülkemizde Gençlik

2012 YILBAŞI PROGRAMIGrup Yorum

TiyatroHalk OyunlarıHalk KorosuDavul-ZurnaYarışmalar

Tarih: 31 Aralık 2011Yer: Devran Düğün SalonuKuruçay Cad. Okmeydanı / İstanbulSaat: 19.00-23.00Tel: 0 212 235 01 18

Halk Cephesi

Van'da Depremde Ölen, ÇadırdaYanan Bi̇zi̇z, Yakan Devletti̇r!

HALKIN HALKTAN BAŞKA DOSTUYOKTUR!

VAN HALKIYLA DAYANIŞMAK İÇİNKAMPANYA BAŞLATIYORUZ!

20 Ocak'ta yola çıkıp 21 Ocak'ta Vanhalkına ulaştırılması için battaniye veçorap topluyoruz. Tüm halkımızı yaşamahakkımıza sahip çıkmak için, dayanışmakültürünü büyütmeye çağırıyoruz.

TAYADİleti̇şi̇m Bi̇ lg i̇ leri̇Tel : 0 212 231 57 73mail : tayadmail@gmail . com

Amerikan füze kalkanısistemine hayır!

Page 4: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Bugün emperyalizmin ülkemiz-deki varlığı hiç kimse tarafından

reddedilemez. Bugün demokratik birülkede yaşadığımızı hiç kimse iddiaedemez. Ancak bu kabul büyük bir ke-sim tarafından “küreselleşen dünya-da başka türlü olamayacağı”nı düşü-nen umutsuz, alternatifsiz bir kabul-dür. Yine demokraside de öyle; “iyi-kötü de olsa demokrasi” denilerek budüzen içinde demokratikleşileceğibeklentisi taşınmaktadır.

Biz “hayır” diyoruz; emperyalizmemahkum değiliz. Dünya halkla-

rı emperyalizme mahkum değil. Dün-ya halklarının yaşadığı tüm sorunla-rın kaynağı emperyalizmdir. Emper-yalizmin tahakkümünden kurtulmadandünya halkları için açlık, sefaleti,baskı zulüm bitmez. Halk için asla de-mokrasi, hak, hukuk, özgürlük, ada-let olmaz.

Onun için biz, önce bağımsızlık di-yoruz. Vatanımız bağımsız ol-

madan, emperyalizmin sömürüsüneson verilmeden demokrasi olmaz.Hak, hukuk, adalet, özgürlük, de-mokrasi olmaz...

Onun için biz, anti-emperyalist,anti-oligarşik demokratik halk ik-

tidarını savunuyoruz. Ve ‘70’lerdenbugüne 41 yıldır bu uğurda emper-yalizme ve işbirlikçi oligarşiye karşısavaşıyoruz. 41 yıldır bu uğurda çokbüyük bedeller ödedik, ödüyoruz...ödeyeceğiz... Çünkü bu bir iktidar sa-vaşıdır. Vatanseverlerle vatan hainle-rinin iktidar savaşı.

Amerikan işbirlikçisi oligarşi, ik-tidarını kaybetmemek için sal-

dırıyor. Üç-beş kişi deyip küçümse-miyor. İktidar bilinciyle saldırıyor. İk-tidarını kaybetmemek için saldırıyor.Günlerdir Malatya Kürecik’e kurul-mak istenen Amerika’nın Füze Kal-kanı Radar Sistemi’ne karşı çadırkurup açlık grevi yapmak isteyen Li-seli Dev-Genç’lilere Amerikan uşağıAKP polisinin nasıl saldırdığına tanıkoluyorsunuz. Önceki hafta Kocae-

li’de on liseliye 300 polis 100’ünüzerinde zabıtayla saldırmışlardı. Birhafta boyunca tam 15 kez saldırdılar.Bu hafta boyunca aynı saldırılar Edir-ne’de yaşandı. Geçen hafta Dersim’dedaha önceki haftalarda ise İzmir’de ya-şandı.

Israrla çıkıyor Dev-Genç’liler alan-lara. Çünkü vatanımızın bağrına bir

hançer gibi saplanan yüzlerce Ame-rikan ve NATO üslerine bir yenisidaha eklenmek isteniyor. Toprakları-mıza yapılan her üs, vatanımızın bağ-rına saplanmış birer hançerdir. Ma-latya’ya kurulacak füze radar üssüy-le Amerika’ya, İsrail’e karşı direnenOrtadoğu halkları vurulacak. Ortadoğuhalkları katledilecek. Ortadoğu halk-larının emperyalizme karşı direnişininengellenmesi için yapılıyor Malat-ya’ya füze kalkanı. Ortadoğu halkla-rı değil bizim düşmanımız Ameri-ka’dır, İsrail’dir. Dev-Genç’lilere sal-dıran polisler Amerika’nın, İsrail’in çı-karlarını korumak için saldırıyor.

Amerikan uşağı AKP’nin onca iş-kence, gözaltı, tutuklama terö-

rüne rağmen Dev-Genç’lilerin bık-madan, usanmadan, korkmadan, yıl-madan ısrarla çadır kurmak isteme-lerinin, direnmelerinin nedeni budur.Anadolumuzun bağrına saplanan em-peryalizmin her hançeri, kendi ba-ğırlarına saplanmış gibi hissetmekte-dir Dev-Genç’liler... Dev-Genç’in ta-rihini bilenler Liseli Dev-Genç’lilerinbu ısrarını, kararlılığını anlayacak-lardır. Onlarca Dev-Genç’li “bağım-sızlık uğruna alkanlara boyanmıştır.”

Ne mutlu ki, böyle bir Dev-Genç’imiz var. Oligarşinin kor-

kusu da bundandır: “15-17 yaşların-da liseli” demiyor, onu düşmanı ola-rak görüyor. İktidarını yıkacak düş-manları olarak görüyor. Onun için onliseliye yüzlerce polisle saldırıyor.

Sadece Liseli Dev-Genç’lilere dedeğil. Amerikan uşağı AKP’nin

polisi bütün alanlarda Halk Cepheli-ler’e saldırıyor. Yoksul halkın gece-kondusunu yıkmak isteyen, emper-

yalist ve işbirlikçi tekellerin İstanbul’uyağması için önünde engel olarakgören halk düşmanı polis geçen haf-ta İstanbul’da Çayan Mahallesi’nesaldırdı. 24 devrimciyi gözaltınaaldı. 13 kişiyi tutukladı.

Bu vatan hainlerinin devrimcilere,vatanseverlere saldırısıydı. Ancak

orada da Amerikan uşakları devrim-ciler tarafından barikatlarla, direniş-lerle karşılandı. Halk Cepheliler yine“İşkence Yapmak Şerefsizliktir”yazan pankartlarla “Vatan işkencemerkezi”nin önünde gözaltına alı-nanlar mahkemeye çıkartılana kadarnöbet tuttular.

Dergimizin teknik işlerinin yapıl-dığı Ozan Yayıncılık geçen yıl 24

Aralık’ta gece sabaha karşı helikop-terlerle, yüzlerce polisle kapıları bal-yozlarla kırılarak talan edilmişti. Tambir yıl oldu. Baskında tutuklanan 6 ça-lışanımız tam bir yıldır hala mahke-meye çıkartılmadı. 2010 yılında tu-tuklandılar, 2012 yılı 20 Ocak’ta ilkkez mahkemeye çıkartılacaklar. Sa-dece bu bile Amerikan uşaklarının sal-dırısının boyutunu göstermektedir.

Dergimizin 299. sayısı toplatıldı ve1 ay süreyle kapatıldı. Kapatma

gerekçesi 19 Aralık katliamını yaz-mak. Katliamcıları unutmayacağımı-zı, unutturmayacağımızı yazmak.

Katliamın üzerinden 11 yıl geçti.19 Aralık katliamıyla oligarşi

Anadolu’dan devrim umudunu yokedecekti. Katliamla devrimcileri tes-lim alacaktı. 19 Aralık devrimcilerinsindirildiği bir katliam değil, oligar-şinin korkulu rüyası olan bir direniştir.Onun içindir ki 11 yıl sonra 19 Ara-lık’ı yazdığımız için 1 ay kapatıldı der-gimiz. 19 Aralık unutulsun istiyorlar.Katiller cezalandırılmasın istiyorlar...Biz unutmayacak ve unutturmayaca-ğız! 19 Aralık korkuları, kabusu ola-cak oligarşinin. Çünkü; 15 yaşında-ki liselimizde de 19 Aralık direnişininkararlılığıyla, cüretiyle, inancıyla, di-renişiyle kaşılaşıyorlar.

Bu savaş vatanseverlerle vatan hainlerinin savaşıdır

44

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 5: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

55

Yürüyüş

Sayı: 23

Amerikan uşağı AKP’nin polisiEdirne’de de Amerikan uşaklığınıgösterdi. “Füze Kalkanı Değil, De-mokratik Lise İstiyoruz” talebiyleEdirne’de çadır kurup 5 gün açlıkgrevi yapmak isteyen Edirne GençlikDerneği üyesi Liseli Dev-Genç’lilereçadır kurdurmamak için 5 gün bo-yunca kudurmuş köpekler gibi sal-dırdılar. 5 gün boyunca Dev-Genç’li-leri gözaltına aldılar.

Amerikan uşakları sanıyorlar ki,devrimcilere ne kadar çok saldırırlarsaefendilerinden o kadar çok ‘aferin’alırlar. Bilmiyorlar ki, bir efendiningözünde uşak her zaman uşaktır:Kullanır, işi bitince atar.

Amerikan uşakları sanıyorlar ki,baskıyla, terörle, işkenceyle, gözal-tılarla, tutuklamalarla Dev-Genç’lileriyıldırabilirler. Dev-Genç’lilere boyuneğdirebilirler...

Yanılıyorlar. Onlar vatanı sevme-nin ustasıdır. Bunu 42 yıllık tarihle-rinde canlarıyla defalarca kanıtladılar.

Siz Amerikan uşakları; vatanı sa-tarken, onlar vatanın her karış toprağıiçin al kanlara boyandılar.

Bakın tarihe Amerikan uşakları;Onlar bu vatanın onurudur. Saldırı-larla, gözaltılarla yıldıramazsınız.Anti-emperyalist mücadelenin bay-rağıdır.

***

1965; 6. Fi lo de fol: 1965’ler deniti ba ren an ti-em per ya list ey lem le rinba şı nı çe ken, da ha son ra Dev-Genç’edö nü şe cek olan Fi kir Klüp le ri Fede-rasyonu (FKF), Amerika’nın 6. Fi-losu’nun İstanbul ve İzmir açıklarındasıkça görülmesi üzerine “Ya şa sınTam Ba ğım sız Ve Ger çek ten De -mok ra tik Tür ki ye” ve “Yan kee GoHo me” sloganlarıyla 6. Fi lo eylemleribaşladı. “6. Fi lo De fol” slo ga nı an -ti-em per ya list mücadelenin simgesihaline dönüştü.

19 Ni san 1966; ‘Ame ri ka lı itevi ne git’: 19 Nisan 1966’da CEN -TO top lan tı sı na gelen ABD Dı şiş le -ri Ba ka nı De an Ruck, Dev rim ciGenç lik tarafından “Ame ri ka lı itevi ne git” slo ganıy la kar şı la ndı. An -ka ra Ka vak lı de re’de ara ba sı nın önüke si ldi. Bu ra da po lis le dev rim ci lerara sın da çı kan ça tış ma da 70 öğ ren -ci tu tuk la ndı. Ge ri ci le rin ve faşist-lerin o dö nem de ki örgütlenmelerindenolan MTTB (Mil li Türk Ta le be Bir -li ği) “Ko mü niz mi Tel’in” mi ting -le ri dü zen le yip, efen di le ri ne hi ta ben“ko nuk se ver Türk genç li ği, Mel’unha di se yi Tel’in eder, De an Ruck’a‘Hoş gel di niz’ der” di ye rek uşaklık-larını gösterdiler.

10 Ekim 1967; vatansever genç-lik açlık grevi çadırı kurdu: 6. Filo10 Ekim 1967’de İstanbul limanınademirledi. Devrimci gençlik Ameri-

ka’nın 6. Filosu’nu protesto etmekiçin İstanbul’da açlık grevi çadırıkurdu. Amerikan uşağı polisler bugünolduğu gibi efen di le ri nin önün de kien gel le ri kal dır mak için, grev ça dı -rlarına saldırdı. Grev çadırıyla birliktebattaniye ve benzeri eşyaların yanındaTürkiye bayrağı dahi suç unsuru sa-yıldı.

Temmuz 1968; Amerikan 6. Filoaskerleri denize döküldü: 1968Tem muz’un da 6. Fi lo’nun İs tan bul’agel me siy le bir lik te Dol ma bah çe’deAme ri kan as ker le ri nin de ni ze dö kül -me si, an ti-em per ya list mü ca de le yedam ga sı nı vu ran en önem li di re niş -ler den bi ri ola rak ta ri he geç ti. Buey lem ler sı ra sın da Ve dat De mir ci -oğ lu ve Ata lay Sa vaş kat le dil di. An -ti-em per ya list mü ca de le da ha ge nişke sim le re ya yı lır ken, ül ke gün de mi-ni be lir le yen bir ni te li ğe eriş ti.

28 Ka sım 1968; DevrimciGençlik Vietnam Kasabı RobertCom mer’ı taşlarla karşıladı. Ame-rikan uşakları devrimcileri tutuk-ladı: Vietnam kasabı olarak tanınanRobert Com mer, 28 Ka sım 1968’de,Tür ki ye’ye Bü yü kel çi ola rak atandı.Commer’in İs tan bul Ye şil köy Ha -va li ma nı’na ine ce ği ha be rini alandevrimciler, onu daha havaalanındataşlarla karşıladı. Amerikalıların ko-ruyucusu yine işbirlikçi oligarşininpolisiydi. Polisle çıkan çatışmadagözaltına alınanlardan aralarında De -niz Gez miş’in de bu lun du ğu beşkişi tu tuk la ndı. Ay nı ge ce ABD’yeait iş yer le ri ne ve su bay din len me te -sis le ri ne kar şı ey lem le r yapıldı.

13 Şu bat 1969; Çemberlitaş:Türk ka dı nı onu ru nu ko ru ya cak -tır: Yapılan bir başka 6. Filo eyle-minde işbirlikçilerin Amerikan as-kerlerini “memnun etmek” için yap-tıkları namussuzluğa karşı üzerinde“Türk Ka dı nı Onu ru nu Ko ru ya -

Dev-Genç’lileranti-emperyalizmin

bayrağıdır

Gün doğduGün doğdu hep uyandık

Siperlere dayandık

Bağımsızlık uğruna da

Al kanlara boyandık

Yolumuz devrim yolu

Gelin kardaşlar gelin

Yurdumuza faşist dolmuş

Vurun kardaşlar vurun

Vatanı sevmenin Ustasıyız

1

Page 6: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

KAHROLSUN66

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

cak tır” yazılı pankart-lar taşındı.

6. Filo’ya karşıhalk Dev-Genç’lilerlebirlikte: İzmir’de Ha -san Tah sin anı tı önün -de yapılan bir eylemde“ABD’li ler bi zi çiğ -ne me den ül ke miz dedi le dik le ri gi bi do la -şa ma ya cak tır” di yeand içi ldi. 6. Fi lo gel -di ğin de, bay rak larya rı ya in di ri ldi. Şo -för ler ABD as ker le -ri ni ara ba la rı na al -madı. Lo kan ta cı lar Amerikan as -ker le ri ne ye mek ver medi. “NA -TO’ya Ha yır Haf ta sı”, “Ba ğım -sız lık Haf ta sı”, “Yer li Ma lı Haf -ta sı” gibi çeşitli kampanyalarınor tak ya nı halkın bilincindeki anti-emperyalizmi açığa çıkartıyordu.

Bu kampanyalarda NA TOamb lem le ri ya kı ldı. Co ca Co la,Shell, Pan-am, Va gon-Li, Hil ton,IBM, Phi lips gi bi em per ya list şir -ket le re sal dı rı lar dü zen le ndi. Tümbu eylem le rin en önün de Dev -rim ci Genç lik vardı. Ülkemiz on-ların sayesinde Ame ri ka lıların el-lerini kollarını sal la ya rak geze-cekleri bir yer olmadı.

6 Ocak 1969; ODTÜ’deCom mer’in arabası ters çevrilipyakıldı: Ankara’da OD TÜ Rek -tö rü ta ra fın dan oku la da vet edilenCom mer’in ara ba sı ters çev ri lipyakıldı. Bu ey le min hak lı lı ğı nı vemeş ru lu ğu nu sa vun mak ama cıy-la OD TÜ’de bü yük bir mi ting dü -zen len di.

Anti-emperyalist mitinglerleAmerika ve uşakları protestoedildi: Kom mer’in ara ba sı nın ya -kıl ma sı, Kan lı Pa zar, tü tün mi tin gi,An ka ra, İz mir, Ada na, Sam sun, Trab -zon, Ma lat ya’da ya pı lan bü yük an -ti-em per ya list mi ting ler, genç lik mü -ca de le si nin da ha da mi li tan laş ma sı -nı sağ la dı.

Devrimciler anti-emperyalistmücadelenin onurlu tarihini ya-zarken işbirlikçiler Kanlı Pazarlar’ıyarattılar: Dün ya hak la rı nın eli kan lı

düş ma nı Amerika’nın 6. Fi lo su Şu -bat 1969’da yi ne İs tan bul’a demirledi.Dev rim ci Genç lik o gü ne ka darkien kitlesel eylemlerinden birini yaptı.Üni ver si te öğ ren ci le ri nin ya nı sı railerici iş çi sen di ka la rının, mes lek ku -ru luş la rı nın da yeraldığı 30 bin ki şi -lik kit le İs tan bul Üni ver si te si’ndenTak sim Ala nı’na yü rü yü şe ge çti. Tak -sim gi ri şin de yü rü yü şe önce polissal dı rdı. Ardından kontrgerillanın ör-gütlediği dinci gericiler, ala na gi ren

kit le ye saldırdı. Ame-rika adına saldıran ge-riciler, ilginçtir “allahallah” nidalarıyla sal-dırıyorlardı devrimci-lere. Dinci gericiler,alana giren küçük birgruba ellerinde de mirve ucu çi vi li so pa lar -la saldırıp kan lı birkı yı ma gi ri şti. Sal dı -rıda, Tur gut Ay taç veDur an Er do ğan ad lıiki iş çi kat le di lir.

17 Ma yıs 1971;Siyonis İsrail ajanı

Elrom kaçırılarak cezalandırıldı:Dev-Genç önderlerinden MahirÇayan, Hüseyin Cevahir ve UlaşBardakçı’nın da içinde olduğuDev-Genç önderleri Or ta do ğuhalk la rı nın baş düşmanı, ABD’ninjan dar ma sı si yo nist İs ra il’in Tür -ki ye Baş kon so lo su Ef ra im El -rom’u kaçırdılar. Yayınladıkları 1No’lu bildiriyle THKP-C’nin ku-ruluşunu ilan eden Dev-Genç’lileray nı bil di ri de Kan lı Pa zar’da şe -hit dü şen dev rim ci le rin anı sı naşu eylemleri yaptıklarını açıkla-dılar:

“... A) Ame ri kan as ke ri mal -ze me de po su Tus log Zin cir li ku yumer ke zi.

B) Tus log’un Şiş li şu be si,

C) Ame ri kan Türk Ti ca ret ban -ka sı nın El ma dağ şu be si,

D) ABD Baş kon so los lu ğu

F) Em per ya list Ame ri kan te -şek kü lü İBM’in Gü müş su yu’nda -ki mer kez le ri bom ba lan mış tır. (...)

3- Sa lı Pa za rın da ki Ame ri kanas ke ri bo tu bom ba lan mış ve tah -

rip edil miş tir. (...) Ame ri ka lı Su bayA. Do land’ın ara ba sı ya kı la rak im -ha edil miş tir.”

- İsrail ajanı El rom’un kaçırılmasıkar şı lığında Mahirler’in istediklerita lep ler kar şı lan ma dı ğı için El romce za lan dı rı ldı.

26 Mart 1972; Ünye Radar Üs-sü’nden Kızıldere’ye uzanan dev-rimin yolu: Parti-Cepheliler 12 Martcun ta sı ta ra fın dan ida ma mah kum

An ti-fa şist Mü ca de le ninİlk Şe hit le ri

Genç li ğin mü ca de le si yük sel dik çedev le tin ve oli gar şi ta ra fın dan

ör güt len di ri len si vil fa şistgüç le rin ve is lam cı la rın dasal dı rı la rı art tı. Bu güç leran ti-ko mü nizm te me lin deeği ti le rek, dev rim ci le resal dır tıl ma ya baş lan dı.

İs tan bul YDMMA'dan Meh metBü yük se vinç ve Bat tal Me he toğ lu,Tay lan Öz gür, Meh met Can te kin

fa şist ve din ci le rin bir lik tesal dı rı la rı so nu cun da

kat le dil di ler. Genç li ğinmü ca de le si mi li tan laş tık ça,

öde di ği be del ler de ar tı yor du. Busü reç te genç lik fa şiz me kar şı na sıl

mü ca de le et me si ge rek ti ği ni deöğ re ni yor du.

Page 7: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

77

Yürüyüş

Sayı: 23

edi len De niz, Yu sufve Hü se yin’in ida mı -nı en gel le mek için Ün -ye Ra dar Üs sü’nde kiİn gi liz tek nis yen le rire hin aldılar. İngilizajanlarını kaçırdıktansonra yayınladıklarıbildiriyle, “Dün yahalk la rı nın baş düş -ma nı Ang lo-Ame ri -kan em per ya liz mi ninör gü tü olan NA TO’dagö rev li bu İn gi liz ajan -la rı nın ha yat la rı nakar şı lık” in faz la rınder hal dur du rul ma sını istediler.

30 Mart 1972’de Ma hir ler, re hi -ne le riy le bir lik te Tokat’ın Niksarilçesi Kı zıl de re köyünde ku şa tı ldılarve tereddütsüz ça tıştılar. Şe hit düş -me den ön ce üç İn gi liz aja nı nı da ce -za lan dı rdı lar. Devrimcilerin Kı zıl de -re’de ki son söz le ri “Ya şa sın TamBa ğım sız Tür ki ye” oldu.

Kah rol sun Em per ya lizm, Ya -şa sın Tam Ba ğım sız Tür ki ye: Genç-lik önderlerinden De niz Gezmiş, Yu -suf Aslan ve Hü se yin İnan içindeolduğu THKO’lular da bu dönemde“Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye”şiarıyla şu eylemleri yaptılar:

- An ka ra Bal gat’ta ki ABD te sis -le rin den bir ABD’li ça vu şun ka çı rıl -ma sı,

- NA TO’nun Ke pek li Ah lat lı -bel’de ki Elekt ro nik Ta bu run dan 4

ABD’li as kerin kaçırılması... - 6 Mart 1971’de Ma lat ya Kü re -

cik’de ki Ame ri kan Ra dar Üs sü’nütah rip et me ye gi den THKO’ya bağ lıbir grup 31 Ma yıs 1971’de, Adı ya -man’ın Göl ba şı il çe si ne bağ lı İnek likö yü ci va rın da ku şa tıl dı lar. Ça tış -ma da, Si nan Cem gil, Ka dir Man gave Al pas lan Öz do ğan Tam BağımsızTürkiye uğruna savaşarak şe hit düş -tüler...

Nisan 1974; Ba ğım sız Bir le şikKıb rıs: Kur tu luş Gru bu, son ra Cep -he ci ler ve Dev-Genç’liler tarafındanta şı ndı. İYÖKD 1974 Ni san’ın daNA TO’nun ku ru luş yıl dö nü mü ne -de niy le baş lat tı ğı an ti-em per ya listkam pan ya da NATO’yu teşhir edenbil di ri ler da ğı ttı, afiş ve pan kart larastı. Yi ne ay nı yıl lar da, oli gar şi ninKıb rıs iş ga li ne kar şı Cep he ci ler, ya -zı la ma lar la, afiş ler le “Ba ğım sız Bir -

le şik Kıb rıs” sloga-nını öne çı ka rttılar.ABD Kon so los lu ğuönü ne si yah çe lenkbı ra ktılar.

Ey lül 1977;NATO Defol: Ya pı -lan NA TO tat bi ka tı vebo ğa za de mir le yenABD sa vaş ge mi le riDev-Genç’in an ti-em -per ya list kam pan ya -sıy la teş hir edil di.Kam pan ya, bil di ri ler,el ilan la rı, afiş ler, top -lan tı lar, gös te ri ler le

zen gin leş ti ril di.

28 Eylül 1977; NATO’ya karşıfakülte işgali: Ül ke miz de ya pı lanNA TO top lan tı sı ve bo ğa za de mir -le yen ABD sa vaş ge mi le ri ne karşıbir kam pan ya düzenlendi. NATOve Amerika bil di ri ve afiş le rle, top -lan tı lar ve eylemlerle protesto edildi.Kam pan ya İTÜ Maç ka Ma den Fa -kül te si bi na sı nın iş ga liy le en üst bo -yu ta sıç rar.

Me şa le ler le Tak sim’e ka dar ya -pı la cak yü rü yüş ü polis engellemekisteyince Dev-Genç’liler po lis şe fiŞük rü Bal cı’yı re hin alıp, kor te jeda hil edi lin ce, po lis yo lu aç mak zo -run da kal dı. Yü rü yüş Tak sim Mey -da nı’n da anı ta ası lan Dev-Genç pan -kar tı nın al tın da ya pı lan bir ko nuş-ma ve dev rim an dıy la so na er di ril di.

(Sürecek)

Halkın Hukuk Bürosu’nun (HHB) İstanbul’daki bü-rosunda dinleme cihazı ile gizli kamera bulundu. Halkınavukatlarına yönelik saldırının bir parçası olan bu gizlidinleme ve görüntüleme, HHB tarafından, 22 Aralıkgünü İstanbul Emniyet Müdürlüğü önünde yapılacakeylemle protesto edilecek.

HHB’nin konuyla ilgili yaptığı açıklamada, bürolarınadinleme ve görüntü kayıt cihazı yerleştirenlerle ilgilişu bilgi verildi: “Özel Yetkili Ağır Ceza Savcılıklarındanardı arkası kesilmeyen telefon dinleme kararları aldıran,

fotoğraflarımızı sabıka fişleri arasına koyarakimkan bulduğu herkese gösterip sözüm onateşhis ettiren, müvekkillerimizin ailelerine‘çocuklarınızın tutuklanmasını istemiyorsanızonları avukat olarak tutmayın, onlar örgütavukatı’ şeklinde telkinde bulunan TERÖRLEMÜCADELE ŞUBESİ polisleridir.

Büromuza kamera ve ses kayıt cihazını yerleştirmişolabileceğinden şüphe ettiğimiz, bize böylesine husumetduyan başka kişi ve kurum yoktur.”

HALKIN ADALET İSTEME HAKKINA,HALKIN AVUKATLARININ SAVUNMA HAKKINA

SALDIRILAR CEVAPSIZ KALMAYACAKTIR

Page 8: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Liseli Dev-Genç’in Amerika’nınfüze kalkanına karşı açtığı açlık greviçadırları AKP’nin Amerikan uşaklığınıayan beyan ortaya çıkartmaktadır.Amerikan uşakları liseliler karşısındanasıl efendilerinin çıkarlarına “can-siperane” oluyorlar. Efendilerinin gö-züne girebilmek için nasıl saldırı-yorlar.

Liseli Dev-Genç’liler, toprakla-rımızda Amerikan “Füze kalkanı is-temiyoruz” diyor. “Demokratik liseistiyoruz” diyor. Bunun için kar, kış,soğuk demiyor, açlık grevi yapıyor.Liselilerin ne isteyip ne istemediğiçok açık.

Siz, liselilere kuduz köpek gibisaldıran Amerikan uşakları; siz neistiyorsunuz? Kimin adına ne içinsaldırdığınızı açıkça söyleyebilir mi-siniz? Söyleyemezsiniz Amerikanuşağı olduğunuzu. Söyleyemezsinizvatanımızı Amerika’ya nasıl peşkeşçektiğinizi.

Ama biz yazacağız Amerikanuşaklığınızı. Yazacağız vatanımızınasıl karış karış sattığınızı... Aşağıdaaktardığımız oligarşinin uşaklığının,halk düşmanlığının, ihanetinin tab-losudur.

Eylül 1945: II. Emperyalist Pay-laşım Savaşı sona erdi. Savaşın sonaermesiyle birlikte emperyalist dev-letlerle işbirlikçilik köprüleri kuruldu.

Kasım 1947: Birleşmiş Milletler;Amerikan baskısıyla Filistin toprak-larının yarısını alarak dünyanın dörtbir yanından gelen Yahudilere verdive İsrail Devleti kuruldu.

Nisan 1949: Halkların baş düş-manı NATO kuruldu.

Mayıs 1949: Amerikan uşağıTürkiye oligarşisi ilk Müslüman ülkeolarak İsrail Devleti'ni resmen tanıdı.

Mayıs 1950: Bayar-Menderesikilisi iktidar oldu.

Ekim 1950: Ame ri ka’nın is te ğiüze ri ne BM kı lı fıy la Ko re hal kı nınba ğım sız lık mü ca de le si ni bas tır makiçin İşbirlikçi Menderes iktidarındanasker istedi. İşbirlikçi Menderes ik-tidarı 4500 ki şi lik bir tu ga yı Ko re'yegön de rdi. Amerikan çıkarları içinKore’de 850 “mehmetçik” öldü.“Meh met çik”ler öl dük çe, ya ra lan -dık ça ye ni si gön de ril di. Top lam 15bin halk çocuğu Kore’ye gön de ril -di. 3500’ü geri dönmedi, kayboldu.

Şubat 1952: İşbirlikçi AdnanMenderes iktidarında Türkiye Ko-re’deki Amerikan uşaklığı karşısındaNATO’ya üye oldu.

Mayıs 1953: Amerikan DışişleriBakanı John Foster Dulles, Türkiye'yi'Oltada balık' olarak tanımladı.

Mayıs 1954: İşbirlikçi Menderesiktidarında, ABD ile imzalanan an-laşmayla Amerikan üsleri ülkemizinher yerinde kurulmaya başlandı.

Ağustos 1954: İşbirlikçi Menderesiktidarında Pakistan ile “Ortak Sa-vunma Anlaşması” imzalandı ve buanlaşmanın herkese açık olduğu söy-lendi.

Şubat 1955: İran, İngiltere veIrak'ın Türkiye- Pakistan Anlaşması'nakatılması ile ünlü Bağdat Paktı ku-ruldu.

Eylül 1955: Suriye ve Mısırhem Bağdat Paktı'na hem de Dulles'inOrtadoğu ile ilgili tüm projelerinekarşı olduklarını ilan etti.

Ekim 1955: İşbirlikçi Menderesiktidarı; Dulles'in Ortadoğu ile ilgilitüm planlarını desteklediğini açık-ladı.

Aralık 1955: İsrail uçakları pro-vokatif bir eylemle Suriye'nin bazıhedeflerini bombaladı.

Temmuz 1956: Dünya BankasıAsvan Barajı'nın finansmanını kabuletmeyince Başkan Nasır Süveyş Ka-

nalı'nı millileştirdi ve hemen Fran-sız-İngiliz işletmecileri kovdu.

Ekim 1956: İsrail, Fransa veİngiltere Mısır'a saldırdı.

Kasım 1956: Türkiye olup bi-tenlerden dolayı Mısır'ı sorumluilan etti.

Kasım 1956: Ortadoğu'da yenibir güç olarak ortaya çıkmak isteyenABD saldırının durmasını istedi.

Kasım 1956: Bunu fırsat bilenSovyetler Birliği bölgedeki yeni müt-tefikleri Mısır ve Suriye'yi korumakamacıyla saldırgan ülkelere 'Ya çe-kilirsiniz ya da nükleer silahlarımısize karşı kullanırım' dedi.

Aralık 1956: İsrail, İngiltere veFransa Mısır topraklarından çekildi.

Ocak 1957: ABD Başkanı Ei-senhower, 'Ortadoğu, Amerikan ulusalgüvenliğinin vazgeçilmez bir parça-sıdır. Burası benden sorulur’ diyenOrtadoğu’ya ilişkin doktrinini açık-ladı.

Ocak 1957: Türkiye, EisenhowerDoktrini'ni desteklediğini ilan etti.

Şubat 1957: Sovyetler Birliğibu doktrinin, “Ortadoğu ülkeleriniesaret altına alma amacı güden birtedbir” olduğunu ve “Amerikan tek-elci kapitalizminin militarist çevre-lerinin Ortadoğu işlerine kaba birmüdahalesi'' olduğunu açıkladı.

Şubat 1957: ABD; doktrine karşıçıkan Suriye'ye yönelik yeni bir ku-şatma planını uygulamaya koydu.

Mart 1957: Irak ve Lübnan, buplan gereğince Suriye'yle ilişkilerinigerginleştirmeye başladı.

Nisan 1957: Türkiye, Pakistan,Irak, Yunanistan ve İran doktrinedestek verdiklerini ilan etti.

Nisan 1957: Türkiye; Suriye ileolan sınırına asker yığmaya başladı

Amerikan uşaklığının ve vatanı

satmanın ustasıdır AKP

KAHROLSUN8

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 9: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

ve sınır boyunca bir milyona yakınmayın döşemeye başladı.

Nisan 1957: Bir dizi alt düzeygörüşmelerden sonra İsrail BaşbakanıBen Gorion gizlice Ankara'ya geldive Başbakan Menderes ile görüştü.Konu Suriye'ye karşı ortak davran-maktı.

Mayıs 1957: ABD 5. Filo'yuAkdeniz'e gönderdi.

Ağustos 1957: Ürdün ve IrakKralları Ankara'ya gelerek Menderesile Suriye konusunu konuştular. Ko-nuşmalara ABD Dışişleri Bakan Yar-dımcısı Henderson katıldı. ABD Bağ-dat Paktı üzerinden yani Türkiye,İran, Irak, Lübnan ve Ürdün üzerindenSuriye'de iktidarın değiştirilmesinive ülkenin teslim alınmasını amaçlı-yordu.

Ağustos 1957: Türkiye; Suriyesınırında askeri tatbikat başlattı.

Ağustos 1957: Şam; Türkiye,Fransa, İngiltere, Irak ve ABD'yikendine karşı düşmanca davranmaklasuçladı.

15 Temmuz 1958: İncirlik'tenkalkan ABD uçakları Beyrut'a özelbirlikler indirdi.

17 Temmuz 1958: İncirlik Kör-fez ülkelerinden kalkan İngiliz uçak-ları Ürdün'e asker indirdi. Amaç İn-giliz yandaşı Kral Hüseyin'i komünistve milliyetçi güçlerin ayaklanmasın-dan korumak.

27 Mayıs 1960: Menderes ikti-darı askeri darbeyle devrildi. 1950-1960 Amerikan uşağı Menderes ik-tidarında ülkemize toplam 166 adetAmerikan askeri üs ve tesisi kuruldu.

Vatan topraklarımızın 35 mil yonmet re ka re lik bö lü mü NA TO veABD'nin de ne ti mi ne gir di. Oligarşi-nin ba kan lar da da hil bu üs le re, Ame -ri kan ko mu tan lar dan izin al mak sı zıngir me si ya sak lan dı.

Amerikancı Menderes iktidarınıdevriren 27 Mayıs cuntacılarının dailk işi NA TO ve CEN TO’ya bağ lı -lık la rı nı açıklamak oldu.

- 1965-1970; oligarşinin iktidar-ları emperyalizmin ülkemizdeki gizliişgaline karşı “Yaşasın Tam Bağımsız

Türkiye” şiarıyla Bağımsız demo-kratik Türkiye mücadelesi veren Dev-rimci gençliğe karşı işkence, gözaltı,tutuklama ve infazlara varan saldırılaryaptı.

- Devrimci mücadelenin gelişi-mini önlemek için Amerika ülkemizdekontrgerillayı örgütledi.

- 12 Mart 1971: Devrimci mü-cadelenin engellenmesi için Ameri-kancı ordu darbe yaptı. Devrimci,ilerici aydınlar, sanatçılar, yazarlargözaltına alındı ve tutuklandı. Dev-rimcilere karşı sürek avı başlatıldı.

-30 Mart 1972: Bağımsız Türkiyesavaşı veren THKP-C önderlerindenMahir Çayan ve yoldaşları ile THKOsavaşçıları Kızıldere’de Amerikanuşağı cuntacılar tarafından katledil-di.

- 6 Mayıs 1972: THKO önderle-rinden Denizler Amerikan uşaklarıtarafından idam edildi.

- 18 Mayıs 1973: TKP/ML TİK-KO’nun önderi İbrahim Kaypakkayaişkenceyle katledildi.

-1976: ABD-Tür ki ye Sa vun -ma ve İş bir li ği An laş ma sı: Ame-rika, işbirlikçi oligarşinin yöneticisihükümetlerle NA TO ha ri cin de iki lian laş ma lar ya pa rak, üs le ri ken di de -ne ti mi al tı na al dı. Bu kapsamda1976’da, "ABD-Tür ki ye Sa vun mave İş bir li ği An laş ma sı" imzalandı veİn cir lik, Kar ga bu run ve ha ber al -ma(!) te sis le ri nin, Ame ri ka ta ra fın-dan kul la nıl ma sı na onay ve ril di.

- 1977-1980 yılları arasında kontr-gerilla devleti gelişen demvrim mü-cadelesini engellemek için yüzlercekişinin katledildiği toplu katliamlaryaptı. Onlarca, yüzlerce devrimciyi,ilerici aydını kontrgerilla operasy-onlarıyla katletti.

- 24 Ocak 1980 kararları:Amerikan uşakları IMF’nin talimatıy-la halkı daha çok sömürmek için 24Ocak 1980’de yeni ekonomik soygunkararları aldı.

- 29 Mart 1980: Ame ri ka ileSa vun ma İş bir li ği An laş ma sı im za -lan dı. Bu an laş may la ABD, Tür ki yeüze rin de ki ege men li ğin de ye ni mev -zi ler el de et ti. Bir çok üs sün de ne ti-

mi Ame ri ka elin de top lan dı. An laş -may la, bu te sis ler de bir Türk, birAme ri ka lı su ba yın yet ki li ol ma sı,ABD kuv vet le ri ka rar ga hı na Ame -ri kan bay ra ğı çe ki le bil me si, ABDuçak la rı nın, ge mi le ri nin, Tü ki ye ha -va alan la rı nı ve li man la rı nı kul la na -bil me si ka ra ra bağ lan dı. Bun la rınkar şı lı ğın da ise Ame ri ka “Or du nunmo der ni zas yo nu için elin den ge-len her tür lü gay re ti gös ter me”(!)sö zü ve ridi. Ame ri kan or du su nun kü -lüs tür le ri hi be, ödünç ya da ki ra yo -luy la or du ya ve ri le cek ti. “Or tak sa -vun ma” adı al tın da ABD bay ra ğıçe ki len 12 “te sis” bi rer Ame ri kanüs sü ne dö nüş tü rül dü. An laş ma nınsü re si dol ma sı na rağ men sü re uza -tıl dı.

- 12 Eylül 1980:AmerikancıOrdu 12 Eylül darbesini yaptı. Açıkfaşizm hüküm sürmeye başladı. 12Ey lül’le bir lik te ABD ile ye ni an -laş ma lar im za lan dı ve bu im za lardoğ rul tu sun da da ül ke miz de ye niAme ri kan üs ve te sis le ri ku rul du. 15ka dar ha va ala nı her tür lü sa vaş uça -ğı nın inip kal ka ca ğı şe kil de ge niş le -til di.

1982: Amerika ile im za la nan ‘Zin -cir le me Ha re kat Üs le ri An laş ma sı’ile Ame ri ka’ya 16 üs sün kul lan ımıiz ni ve ril di. 2 üs sün mo dern leş ti ril -me si ve 3 ye ni üs sün da ha in şa edil -me si ka rar laş tı rıl dı.

Bu an laş ma lar so nu cun da İn -cir lik; “Do ğu Ak de niz’de bir bu-na lım ha lin de en ile ri hat ta ki Ame ri -kan uçak la rı nın ki lit üs sü” ha li ne ge -ti ril miş ol du.

- Yi ne ABD ile im za la nan “Ça-buk Mu ka be le” Sis te mi An laş ma sıile; SSCB’den ge le bi le cek(!) bir nük -le er sal dı rı ya karşılık ver mek üze re,nük le er bom ba yer leş ti ril miş uçak -la rın 24 sa at ha zır bek le til me si ka -rar laş tı rıl dı.

- 12 Ey lül fa şist cun ta sı, em per -ya list le re ye ni üs ler ku rul ma sı, va -ro lan la rın ge niş le til me si ne izin ver-di.

- Üs ler de ki si lah ve teç hi za tınar tı rıl ma sı na izin ver di.

- Nük le er si lah la rın ül ke mi ze

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

99

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 10: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

yer leş ti ril me si ne ve üs ler de nük le erbom ba ta şı yan uçak la rın bu lun du -rul ma sı na izin ver di.

- Em per ya liz min oluş tur du ğu“çe vik kuv vet” için top rak la rı mı zıkul lan dır dı.

- Si lah üre ti mi ko nu sun da ba -ğım lı lı ğı pe kiş ti ren “or tak” ya tı rım -lar ya pıl dı.

- Her han gi bir sa vaş ha lin de Ame -ri ka’nın Tür ki ye top rak la rı nı, ve Tür -ki ye’nin bü tün ola nak la rı nı ken dima lı gi bi kul lan ma sı na im kan ve renan laş ma lar im za lan dı.

- 12 Ey lül dö ne min de im za la nanson üs an laş ma sı nın sü re si “5 yıl -lık” ol ma sı na rağ men bu an laşma,ABD'nin ta le bi doğ rul tu sun da sü -rek li uza tıl mış tır ve ha len yü rür -lük te dir.

Tüm si vil ik ti dar lar,en az 12 Ey lül ka darAme ri kan cıy dı;

1986’da Sa vun ma ve Eko no-mik İş bir li ği adı al tın da ye ni bir an -laş ma da ha im za lan dı. Bu an laş may-la ABD’ye da ha bü yük im ti yaz larsağ lan dı.

- Nük le er baş lık de po la rı nın ye -ni sis tem le do na tı lıp, İn cir lik’e 30,Ba lı ke sir’e 5, Ma lat ya Er haç’a 6,Mür ted’e 6, Es ki şe hir’e 6 ta ne yer -leş ti ril me si ka rar laş tı rıl dı.

-İn cir lik Üs sü için de tüm yet kiAme ri ka’ya ve ril di, çev re ko ru ma sı(ya ni üs’te ki Ame ri ka lı la rın gü ven -li ği ni al mak gö re vi) Tür ki ye’ye aitola cak tı.

-Bü tün üs ler ge niş le til di.

-İn cir lik’te ki F-4 ve F-104 uçak -la rı, F-16’lar la de ğiş ti ril di.

-ABD’ye kriz anın da doğ ru danTür ki ye’den ya rar lan ma yet ki si ta -nın dı.

-Muş ve Bat man’a ha va ala nı ya -pıl ma sı, di ğer yer ler de ki le rin mo -der ni ze edil me si ka rar laş tı rıl dı.

Tür ki ye’yi ABD’ye da ha ba ğım lıha li ne ge ti ren an laş ma lar dan bir di -ğe ri de; 1986 Şu bat ayın da im za la-nan Ev Sa hi bi Ül ke Des tek An laş -ma sı ol du. Bu an laş ma ge re ğin ce

ABD’ye;

- Ha va alan la rı ve li man lar da ko -lay lık lar ta nın dı. Ya kıt, su, tıb bi mal -ze me, ulaş tır ma araç la rı, iş çi, çe vir -men, lo jis tik hiz met ler, si lah ve mal -ze me te mi ni ni Tür ki ye’den sağ la mave cep ha ne de po la rı nı kul lan ma yet -ki si ve ril di. Bu an laş ma nın bir ben -ze ri İn gil te re, Hol lan da, Al man yave Bel çi ka ile de im za lan mış tı.

- 1991: Amerika’nın Irak’asaldırısında İncirlik üssü kullanıldı.Üs ten kal kan Ame ri kan uçak la rı, Iraküze rin de tam 14 bin sa at uçuş yap tı,3 bin adet bom ba at tı, 100’ün üze -rin de fü ze fır lat tı, ve top lam 100 sal -dı rı dü zen le di.

- 1997- İncirlik Üssü'nde ki bir-lik, Tu gay se vi ye si ne yük sel til di.

İle ri Ka ra kol İn cir lik11 Ey lül 2001’de Ame ri ka’da ki

Dün ya Ti ca ret Mer ke zi’ne yö ne liksal dı rı nın ar dın dan Ame ri ka’nın em -per ya liz me bi at et me yen ül ke ve ör -güt le re kar şı “te röre kar şı sa vaş”adı al tın da ilan et ti ği hal ka kar şısa vaşta İn cir lik Üs sü de önem li birrol üs len di.

Af ga nis tan ve Irak’a yö ne lik sal -dı rı da mer ke zi üs ola rak kul la nıl dı.Af ga nis tan'ın iş gali sı ra sın da İncirlikÜssü lo jis tik des tek sağ lan dı. Af ga -nis tan gi den kar go nun yak la şık ya -rı sı, Irak'a gi den kar go nun yüz de70'i İn cir lik’ten sevk edil di.

- 2003 Ha zi ran ayın da işbirlikçiAKP Hükümeti ta ra fın dan im za lananka rar na mey le İn cir lik 2004 ba şın da"An ti Te rör Üs sü" adıyla, Or ta-do ğu ve As ya ara sın da ABD as kerve teç hi zat la rı nı ge çir mek, be lir li sü -re ko nuş lan dır mak ama cıy la tran sitüs ha li ne ge ti ril di.

- 2004 yı lın dan iti ba ren İn cir likÜs sü "An ti Te rör Üs sü" adı nı al dı.Ya ni üs sün ar tık açık ça, halk kur -tu luş sa vaş la rı na, halk la rın an ti-em per ya list di re niş le ri ne kar şı kul -la nıl ma sı, bu ad lan dır may la res mi -leş ti ril miş ol du. CIA tarafından iş-kence merkezi olarak kullanıldı.

2001-2008 yıl la rı ara sın da; Ame -ri ka ta ra fın dan, Af ga nis tan ro ta sın-

da 13 bin 500, Irak bağ lan tı lı ola rakda 84 bin den faz la uçuş için kul la -nıl dı ğı nı, ay rı ca da ABD’ye 6 binmün fe rit uçuş iz ni ve ril di ği ni açık -la dı

2011 AKP’nin

Amerikan Uşaklığı:- Mart 2011: İzmir Çeğili NATO

Üssü, NATO’nun Libya’ya deniz vehava saldırısı için merkez karargahıolarak kullanılmasına açıldı.

- 24 Mart 2011: Libya’ya NATOşemsiyesi altında 1 yıl boyunca askergönderilmesi için meclisten tezkereçıktı.

- Kaddafi iktidarını devirmekiçin Libyalı işbirlikçilere işbirlikçiAKP iktidarı 300 milyon dolar parayardımı yapacağını açıkladı,

- Ağustos 2011: NATO şemsiyesialtında kurulacak olan AmerikanFüze Kalkanı Radar Üssü’nünMalatya Kürecik’e kurulmasına izinverildi.

- Eylül 2011: Irak’tan asker çekenAmerika’nın insansız hava araçlarınınve çeşitli askeri malzemelerinin İncirliküssüne yerleştirilmesine izin verildi.

- Amerika ve diğer emperyalistlerAKP iktidarını Suriye’de Beşar Esatiktidarını yıkmak için maşa olarakkullanıyor.

- 22 Ekim 2011: Amerika’dansonra, Suriye için ilk yaptırım kararınıalan ülke, işbirlikçi AKP iktidarıoldu.

- Esat iktidarını yıkmak içinSuriyeli işbirlikçiler İstanbul’da top-landı.

- Suriye ordusundan ayrılan iş-birlikçilerin oluşturduğu ve kendile-rine “Özgür Suriye Ordusu” diyenişbirlikçiler işbirlikçi oligarşinin Ame-rikan uşağı ordusu tarafından eğitilipSuriye’de Esat iktidarını yıkmak içinkullanılıyor.

AMERİKAN UŞAĞI AKP,TÜM BU UŞAKLIKLARKINIYAPMAK İÇİN içeride başta de-vrimciler olmak üzere halkın tümkesimlerine azgınca saldırıyor. Halkınher kesimine yönelik tam bir gözaltı,işkence ve tutuklama terör uyguluyor.

KAHROLSUN110

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 11: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

EDİRNE’DE 5 GÜNDE 10SALDIRI 71 GÖZALTIYAŞANDISAVUNULANVATANIMIZINBAĞIMSIZLIĞIDIR

Halk Cephesi/Liseli Dev-Genç’liler,NATO’nun Malatya Kürecik’te ku-rulacak füze kalkanına karşı eylem-lerine devam ederken; polisin saldırı-sıyla birlikte yeni direniş gelenekleride yaratılıyor. Kurulan direniş çadır-larına yönelik saldırıların sonuncusuEdirne’de yaşandı.

Edirne’de, İlhan Koman Parkı’nda16 Aralık’ta basın açıklaması yapanDev-Genç’liler, açlık grevi yapacaklarıçadırı kurmaya başladılar. Ancak busırada işbirlikçi AKP’nin polisleri,çadır açan Dev-Genç’lilere saldırarak,Dev-genç’lileri işkenceyle gözaltınaaldı. Bu sırada çevrede bulunan sivilfaşistlerin sözlü saldırılarına “Asıl kö-pekler siz uşaklarsınız! Bizler vatanıcanımız kanımız pahasına koruyan vehayatını tam bağımsız Türkiye içinfeda eden ve edecek olan vatanseverDev-Genç’lileriz, siz ise bu vatan top-rakları için kılını bile kıpırdatmayankokuşmuş birer asalaksınız.” cevabıverildi.

16 Aralık günü saat 13.35’te ya-şanan ilk saldırıda Serkan Fikir, MahirArslan ve Uğur Zencir isimli 3 Dev-Genç’li gözaltına alındı.

Dev-Genç’lilerin yılmayacağını ar-tık dost da düşman da biliyor. Buyüzden polisin bekleyişi bitmedi. Saat15.10’da ikinci kez kuruldu çadır.NATO’nun üssüne karşı çıkmak öyle

yazılı açıklamayla değil, alanlarda,çadır direnişlerinde, polisin işkencesialtında haykırılıyordu. Vatanı savun-mak bedel istiyordu, Edirne’deki Dev-Genç’liler de, vatan savunmasınday-dılar İlhan Koman Parkı’nda.

Yılmamışlar, çadırlarını kurmakiçin tekrar gelmişlerdi Park’a. AKP’ninpolisi de gelmişti. Onlar da vatanıemperyalistlere satmakta ısrarcıydılar.İşbirlikçiliklerini devrimcilere işkenceyaparak göstermekte ısrarcıydılar. Amahaklı olan kazanacaktı, işkence-baskıvatanseverleri korkutamazdı.

Çadır ikinci kez kurulduğunda tek-rar saldırdı polis. Bu saldırıda da,Gamze Yıldız, Suzan Çıtakbaş, ErenCemgil ve Soner Barut isimli 4 Dev-Genç’li daha gözaltına alındı.

Aynı gün, yani çadırın açıldığı ilkgün saat 20.00’de 3. kez saldırdı polis.Daha önce farklı kurumlar tarafındançadır açılan, eğlenceler düzenlenenbu park vatanseverlere kapalıydı. AKPdiyordu ki, “Füze kalkanına karşı çık-ma, vatanı satmama sesini çıkartma,hak gasplarına gözlerini yum... Bunundışında istediğini yapabilirsin...” Halkıuyutmak isteyen AKP’nin unuttuğubir şey vardı, devrimciler halk düşmanıpolitikalara karşı mücadeleyi asla bı-rakmayacaktır. Mahalleleri de bassalar,tutukladıkları devrimcileri yıllarca ha-pistede tutsalar, yenileri gelecek...Halk sonsuz bir deryadır. Gözaltınaalarak, işkence yaparak halkı bitire-mezsiniz... Siz bir avuçsunuz, halkmilyonlarca... Korktuğunuz er ya dageç başınıza gelecektir!

İşte, bir günde iki gözaltı yaşanmış,7 Dev-Genç’li gözaltına alınmıştı. Ama

yenileri geldi. 3. kez kurulan çadır ey-leminde bu kez Selda Kalsen, CansuBaydağ ve Yılmaz Fırat isimli 3 Dev-Genç’li daha gözaltına alındı. Bu aradaeylemin ilk gününde gözaltına alınan10 kişi, aynı gün serbest bırakıldılar.

17 ARALIK17 Aralık Cumartesi günü İlhan

Koman Parkı, yine vatanı savunmakararlılığına tanık oldu. Dev-Genç’liler4. kez eylemdeydiler. Saat 14.45’deyapılan eyleme polisin saldırısı sonu-cunda Yılmaz Fırat, Serkan Fikir,Cansu Baydağ, Hakan Yılmazöz, ErenYankı Cemgil ve Nebahat Aygir göz-altına alındı. 6 kişinin gözaltına alındığıbu 2. günün ilk eyleminin ardından,saat 17.30’da oturma eylemi gerçek-leştiren Mahir Arslan, Öner Saraçisimli 2 Dev-Genç’li daha işbirlikçiAKP polisi tarafından gözaltına alındı.

Gözaltına alınanların 6’sı aynı günserbest bırakılırken; Serkan Fikir veEren Yankı Cemgil ise 18 Aralık günüçıkartıldıkları savcılıktan serbest bı-rakıldılar.

18 ARALIK18 Aralık’ta İlhan Koman Parkı’nda

basın açıklaması yapılarak, Füze kal-kanı çadırına iki gün içerisinde ger-çekleşen 5 polis saldırısı ve gözaltılarhalka teşhir edildi. Yapılan açıklamada,kampanya ve Anadolu’nun bağrınasaplanmak istenen 133. Amerikanhançerine karşı vatansever devrimcigençliğin tavrı halka anlatıldı. Açıklama sonrası 3 Dev-Genç’li çadırıyeniden kurarak eylemlerine devamettiler. Polis yine saldırdı ve Hakan

SALDIRAN DEVLET, DİRENENDEVRİMCİLERDİR

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

11

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 12: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Yılmazöz, Deniz Özüyaman ile FıratKıl gözaltına alındı. Gözaltına alınanlaraynı gün serbest bırakıldılar.

Madem çadır açmak bu kadar bü-yük bir suç, neden gözaltına alınanlarhemen serbest bırakılıyor? Suç olma-dığını düşman da biliyor ama yıldırmakistiyor, korkutmak istiyor. Fakat ça-baları boşunadır. 3 kişiyi gözaltınaaldılar ama ardından 14 Dev-Genç’lialdı bayrağı. Bu bayrak koşusundadüşenin yeri hemen dolar. Düşen dekalkar, yeniden katılır koşuya...

Saat 16.00’da 14 kişi tarafındanyapılan oturma eylemine yine saldırıldı.Saldırıda, Veysel Çalışkan, Öner Saraç,Soner Barut, Cihan, Ahmet özlü, Bü-lent Uluada, Yılmaz Fırat, Umut Koç-han, Ali aytaç, Muhsin, Necmi Uçar,Timur, Can ve Erol isimli Dev-Genç’li-ler gözaltına alındı.

19 ARALIK19 Aralık Katliamı’nın yıl dönü-

münde, 19 Aralık şehitlerinin tecritsaldırısına karşı gösterdiği direnişinmirasçıları tarafından savunulan çadır8. kez kuruldu.

İlhan Koman Parkı’nın polis tara-fından işgal edilmesi sebebiyle, al-ternatif yaratan Dev-Genç’liler UğurMumcu Parkı’nda açtılar çadırlarını.Çadırı açan Dev-Genç’lileri görenpolis azgınca saldırarak Fırat Kıl,Tülay Gül ve Ahmet Özlü’yü gözaltınaaldı.

Farklı farklı yerlerde çadır açarakpolisi şaşırtmayı başaran Dev-Genç’li-lerin 19 Aralık günü saat 13.30’daTahmis Meydanı’nda açtığı çadırapolis 9. kez saldırdı. Saldırıda MahirArslan, Nebahat Aygir ile Ali Aytaçgözaltına alındı.

Çadırı gördüklerinde çileden çıkanEmniyet Müdürü Günter Şenses, “Ye-ter ya! Nereden çıktı yine bunlar?

Çabuk bunları alın!” diyerek çaresiz-liğini dile getirdi. Dev-Genç’lilerinirade savaşı düşmanı bezdirmişti.

19 Aralık’taki 2 eylemde gözaltınaalınan 6 Dev-Genç’li aynı gün serbestbırakıldı.

Ama 19 Aralık günü bitmemiştihenüz! Dev-Gençliler, saat 13.10’daEdirne’nin en işlek caddesi olan Sa-raçlar Caddesi’ne bakan DİSK bina-sından “19 Aralık’ta Diri Diri Yakanlar,‘Füze Kalkanına Hayır’ ÇadırımızaSaldırtanlardır, Hesap Soracağız! -Halk Cephesi/Dev-Genç” yazılı pan-kartı sallandırdılar.

Caddedeki Edirne’liler, bir andatepelerinden yağan kuşlamaları vepankartı görünce şaşkınlık içerisindepankartın önüne doluştular. Polis ise,10 dakika önce açılan çadırın şaşkın-lığını atlatamadan bu pankartı da gö-rünce, öfkesini çevreye toplanan halk-tan çıkarmaya çalıştı. Halk bu durumatepki gösterdi.

20 ARALIKDirenişin 5. gününde Dev-Genç’li-

ler, “Füze Kalkanı Değil DemokratikLise İstiyoruz” kampanyası kapsa-mında Edirne’de başlattıkları açlıkgrevi çadırı eylemini sonlandırdılar.Önce, Saraçlar Caddesi’ndeki PTTönünde toplanan 40 kişi basın açıkla-ması yaptı. Daha sonra cadde üzerindenyürüyüş yaparak İlhan Koman Parkı’nagiderek yapacakları oturma eylemiile eylemlerine son vermek isteyenDev-Genç’liler polisin saldırısı ilekarşılaştılar.

Açıklamadan sonrası yürüyüşe izinvermeyen polis ile tartışan Dev-Genç’liler ne olursa olsun eylemle-rinden vazgeçmeyeceklerini dile ge-tirdiler. Bunun üzerine polis, Dev-Genç’lilere saldırdı ve 30 kişiyi göz-altına aldı.

Gözaltına alınanların isimleri şöyle:Seçkin Ertaş, Taner Aydın, Sadık Ka-raaslan, Doğu Yılmaz Alyaz, FethiKahraman, Doğan Taştan, HüseyinSüngü, Erkan Konukçu, Muhsin Engür,Ekrem Mutlu, Recep Gedik, OnurKaya, Fırat Kıl, Tülay Gül, Ayfer Ha-cıoğlu, Rojda Etik, Ali Aytaç, CeydaŞahin, Gamze Yıldız, Cansu Baydağ,Yılmaz Fırat, Mihraç Bahalı, SerkanFikir, Öner Saraç, Soner Barut, MerveAras, Diyar Çakıl, Ahmet, Oğuz veGarip.

Gözaltılarla da bitse, Dev-Genç’ineylemi iradi olarak bitirilmiştir. Edirnehalkına füze kalkanının Ortadoğu halk-larına saldırmak için kullanılacağını,bu yüzden izin verilmemesi gerektiğinianlatan Dev-Genç’liler, polisin saldı-rılarının da asıl olarak bu taleplerinekarşı olduğunu göstermiş ve AKP’ninpolisini teşhir etmiştir. Bir direnişdaha kazanımla sonuçlandı.

İSTEDİĞİNİZ KADARGÖZALTINA ALIN,SALDIRILAR BİZİYILDIRAMAZ!

Gençlik Federasyonu, Edirne’deDev-Genç’lilere yönelik yaşanan sal-dırılarla ilgili olarak yazılı bir açıklamayaptı. Kocaeli’de yaşanan saldırılarınEdirne’de de yaşandığının belirtildiği19 Aralık tarihli açıklamada, “Vatan-larının üç kuruşa emperyalistlere sa-tılmasına karşı, eğitim hakkının gaspedilmesine karşı çadır açan Dev-Genç’liler burada da saldırıya uğruyor....Ancak bizler Dev-Genç’liyiz ve Ko-caeli direnişinde olduğu gibi Edirne'dede çadırımızı açana kadar gerekirse60 kez gözaltına alınırız! Çünkü buısrarımız vatanseverlikte ısrardır, buısrar yoksulluğa karşı mücadelede ıs-rardır ve bu ısrar halk sevgisinde ıs-rardır.” denildi.

KAHROLSUN12

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 13: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

NATO’nun Malatya Kürecik’tekurulacak olan füze kalkanına karşıHalk Cephesi/Liseli Dev-Genç’inbaşlattığı kampanya, Anadolu’da veİstanbul’da kurulan çadırlar ve yapı-lan eylemlerle devam ediyor. Em-peryalizme ve uşağı AKP’ye karşı di-renen Cepheliler bu kampanya sıra-sında pekçok yerde polis saldırısınauğradılar, işkenceyle gözaltına alın-dılar, tutuklananlar oldu. Ama biradım geri attıramadılar Cepheliler’e.Aksine, emperyalizme duyulan öfkebiraz daha bilendi, direniş daha da ka-rarlı yaptı Cepheliler’i. Tüm halkımızbilmelidir ki, devrimciler, Cephelilerolduğu sürece emperyalistler ve iş-birlikçileri istedikleri gibi at koştu-ramayacaklar vatanımızda.

İstanbul-ŞişliHalk Cephesi/Liseli Dev-Genç’li-

ler 18 Aralık’ta İstanbul’un göbe-ğinde, Şişli Cevahir Alış Veriş Mer-kezi önünde çadır kurdular. Ardındaneylem yapan Halk Cepheliler, “Orta-doğu Halklarının Katili Olmamak,Füze Kalkanına Dur Demek İçin Ma-latya Kürecik’e Gidiyoruz!” pankar-tını açtılar. 13 Ocak’ta Malatya Kü-recik’e yapılacak yürüyüşün duyuru-su da yapıldı.

Yaklaşık 100 Halk Cephelinin ka-tıldığı eylemde, 13 Ocak tarihine ka-dar açık olacak olan çadırın kurul-masıyla birlikte Halk Cephesi adınaSibel Kırlangıç bir konuşma yaptı.

Kırlangıç, “Günlerdir işbirlikçi AKP,biz vatansever gençliğe ve vatanımı-zın bağımsızlığı, halkımızın özgür-lüğünü savunan Halk Cepheliler’e sal-dırıyor. Çünkü emperyalizm ve iş-birlikçileri yalan söylemeden, de-mokrasi oyunu oynamadan yönete-mezler. İşbirlikçi AKP bir yandan ül-kemizin topraklarını parsel parselemperyalistlere satarken, sınırsızABD'nin hizmetine sunarken; diğeryandan da kendine muhalif bütünkesimlere pervasızca saldırıyor, bas-kı uyguluyor.” diye konuştu.

Baskıların Dev-Genç’lileri aslayıldıramayacağına değinen Sibel Kır-langıç, “Bizler Halk Cephesi/LiseliDev-Genç’liler olarak direnen bütünDünya halkları ve Ortadoğu halkla-rının yanında olmaya, Amerikan em-peryalizminden ve işbirlikçilerindenhesap sormaya devam edeceğiz. Bu-gün burada kuracağımız çadırımız, 13Ocak 2012'de Malatya Kürecik’e ya-pacağımız yürüyüşe kadar açık olacak.İşbirlikçi AKP'nin hiçbir saldırısı biziyolumuzdan geri döndüremez.” de-nildi. Atılan sloganların ardından ey-lem bitirildi.

Eylemin ardından nöbet başladı.Çadırın etrafında coşkulu bir şekildehalay çeken Halk Cepheliler, ilk gün5 saat içinde 100 imza topladılar.

Çadırın 2. günü olan 19 Aralık’taise gecenin ilerleyen saatlerine kadar625 imza toplandı.

20 Aralık’ın ilk imzasını Ölüm

Orucu şehidi Berkan Abatay’ın kar-deşi verdi. Saat15.00 civarında gelenpolis otosu, Cepheliler’i tehdit etme-ye çalıştı. Gerekçe olarak yakılansobayı gösterdiler. Cepheliler durumu,“Vatan topraklarına kurulacak füzekalkanı onları rahatsız etmiyor. Bizimkurduğumuz küçük soba onları ra-hatsız ediyor.” sözleriyle değerlen-dirdiler. “Buradan sobayı kaldırın, za-ten her şeyinizi kaldıracağız” diyenpolis, “Yapabilirseniz buyurun yapın.Buna izin vermeyeceğiz. Gidin bu-radan.” cevabını alınca gitmek zo-runda kaldı.

Kendisi de çadır direnişi ile işe geridönme hakkını kazanmış olan TürkanAlbayrak, direnişin 3. gününde çadı-rı ziyaret etti. Gün boyunca toplam260 imza toplandı.

İstanbul-TaksimLiseli Dev-Genç’liler, 17 Ara-

lık’ta 16.00-19.00 saatleri arasındaTaksim Galatasaray Lisesi önündemasa açtılar.

Halka yönelik konuşmalarda füzekalkanın ne olduğu ve buna karşı yü-rütülen kampanya anlatıldı. Kocaeliçadır direnişinden söz edilmesiylebirlikte, imza vermeye gelenler, di-renişi haklı bulduklarını ve bu ülke-de ancak hakların direnerek kazanı-labileceğini ifade ettiler.

“LİSELİ DEV-GENÇ” yazılı pan-kartın asıldığı masada, 160 imza top-landı ve 15 adet Yürüyüş dergisi hal-

Devrimcileri Vatan TopraklarındanSöküp Atamayacaklar!

Tek Bir Kişi de Kalsak EmperyalizmeVe İşbirlikçilerine Karşı Direneceğiz!

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

113

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 14: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

ka ulaştırıldı.

İstanbul-Armutlu“Füze Kalkanı Değil Demokratik

Lise İstiyoruz” kampanyası çerçeve-sinde Armutlu Halk Cephesi / LiseliDev-Genç tarafından Etiler Turizm veOtelcilik Meslek Lisesi okul yolunayazılamalar yapıldı.

İstanbul-BoğaziçiÜniversitesi

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki Dev-Genç'liler, 19 Aralık gecesi okulunKuzey ve Güney kampüslerinde 10değişik yere yazılama yaptılar. KuzeyMeydan diye adlandırılan bölgede,"Füze Kalkanı Değil, Parasız Eğitimİstiyoruz Dev-Genç"; Kuzey ve Gü-ney kampüslerinin değişik yerlerinede “Dev-Genç” yazılaması yapıldı. 19 Aralık katliamının 11. yılında ka-tillerin hala yargılanmamış olmasıy-la ilgili olarak, Kuzey kantininin kar-şısındaki binanın 2. katına "19 AralıkKatliamının Hesabını Soracağız-Dev-Genç" yazılaması yapıldı.

İzmir15 Aralık günü Karabağlar Cum-

huriyet Anadolu Lisesi önünde bildi-ri dağıtımına giden Liseli Dev-Genç’lileri sivil polisler, resmi ekip-ler ve gözaltı aracı karşıladı.

Lisenin önünde 8 Aralık’taki ey-lemde yaşanan gözaltı sırasında Dev-Genç'lileri sahiplenen liselileri en-gellemek için okulun çıkış kapısı okulidaresi tarafından kapatıldı. Bunakarşın okulun içine kapatılan liseliler,Dev-Genç'lilere “Arka kapıya gelin”çağrısında bulundular. Okulun arkakapısına giden Dev-Genç’lileri lise-liler, zılgıtlar ve alkışlarla karşıladı,

bildiri dağıtımına da yardım ettiler.200 bildirinin dağıtıldığı ve kuş-

lamaların yapıldığı eylem sırasında,bir kadına yaptıkları işkence görün-tüleriyle gündeme gelen ve Dev-Genç’lileri de işkenceyle gözaltınaalan Karabağlar Karakolu polisleri teş-hir edildi. Bu lisede her hafta çalışmayapılacağı liselilere anlatıldı.

AdanaAdana’da, 13 Aralık günü 11.30-

12.30 saatleri arasında Şakirpaşa Li-sesi önünde bildiri dağıtıldı. Öğren-cilerin ilgisi yoğundu. “Eylem yapa-cak mısınız? Biz de gelmek istiyoruz.”diye soranlar, “Defol Amerika” diyebağıranlar oldu.

Okul önündeki sivil polislerin ta-cizlerine rağmen, 5 Halk Cepheli’ninkatıldığı dağıtımda toplam 150 bildiriöğrencilere ulaştırıldı.

BalıkesirLiseli Dev-Genç’liler Balıkesir’de

de çalışmalarını sürdürüyorlar. Balı-kesir sokakları kampanya sloganla-rıyla donatıldı. Bahçelievler Mahal-lesi’nde 3, merkezde 2 ve DinkçilerMahallesi’nde 3 olmak üzere toplam8 yere yazılama yapıldı.

HatayAntakya Selim Nevzat Şahin Li-

sesi duvarına 10 Aralık günü " FüzeKalkanı Değil Demokratik Lise İsti-yoruz Halk Cephesi/Liseli Dev-Genç”yazılı pankart asıldı. Pankart 2 saateyakın asılı kaldı.

13 Aralık’ta, Antakya Nimet Fah-ri Öksüz Lisesi’nde imza toplayan birLiseli Dev-Genç’li, bir öğretmen ta-rafından okul müdürüne ihbar edildi.Okul müdürü de polis gibi sorgula-yarak, sivil polis çağırdı. İmza veren

bütün liselilerin ailelerini okula ça-ğıran idare, öğrencileri tehdit etti.

17 Aralık’ta da Ulus Alanı’nda,imza masası açıldı. İmza masasına ilgiçok yoğundu. İmza atmaya gelenhalktan birçok insan, “Ellerinize sağ-lık, tabii ki Amerika defolsun bizimülkemizden, onları istemiyoruz, Or-tadoğu’da katliamların bütün sorum-lusu Amerika’dır” dediler. 2 saatte 260imza toplandı, 350 bildiri dağıtıldı. Ay-rıca 1 kitap ve 9 Yürüyüş dergisi hal-ka ulaştırıldı.

MalatyaMalatya AKP il binası önünde

yapılan oturma eylemlerinin 13.sü 16Aralık Cuma günü yapıldı. “FüzeKalkanı Değil Bağımsız Türkiye İs-tiyoruz” pankartının açıldığı eylem,atılan sloganların ardından basın açık-lamasıyla devam etti.

Yapılan açıklamada, İstanbul, Der-sim, Samsun ve Kocaeli’deki polissaldırılarına değinilerek, füze kalka-nına karşı mücadelenin önünün kesi-lemeyeceği vurgulandı. Açıklama-nın ardından yapılan oturma eylemi ileeylem sona erdi.

Edirne14 Aralık’ta Trakya Üniversitesi

öğrenci yemekhanesinde bilgilendir-me konuşmaları ve bildiri dağıtımı ya-pıldı. 15 Aralık günü de çarşı esnafı-na bildiri dağıtan Liseli Dev-Genç'li-ler, gelişen sohbetlerde füze kalkanı-na karşı mücadele etmek gerektiği an-lattılar. Toplamda 300 bildiri halkaulaştırıldı. Ayrıca 16 Aralık'ta açılacakaçlık grevi çadırı için de destek istendi.

DersimDersim'de, 13 Aralık’ta Atatürk Li-

sesi önündeki kurulan ve polisin sal-

KAHROLSUN114

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 15: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

dırarak Liseli Dev-Genç’lileri gözal-tına aldığı çadır eylemi, ikinci seferaçılan çadırın 16 Aralık Cuma günülisenin dağılması ile birlikte kaldırıl-masıyla sona erdi.

Kış soğuğunda 3 gün geceli gün-düzlü açık kalan çadırda açılan ma-sada, lise öğrencilerinin neredeyse ta-mamı imza verdi. Mahalle halkındanda 138 imza toplandı. Mahalle halkı,çadırın açık olduğu süre zarfında,odun ve yiyecek getirerek eyleme des-tek verdiler. Geceleri soğuk olduğuiçin evine davet edenler oldu.

Gündüzleri çadırın etrafında sivilpolisler dolaşıp kamera çekimi ya-parken; geceleri onların yerini uzunnamlulu maskeli polisler alıyordu. Si-lahlarını çadıra yönelterek bekleyenpolislerin karşısında Liseli Dev-Genç’liler, çadırın önünde halay çe-kerek meydan okudular.

Eylemin ilk günü çadırı kaldırmakiçin geldiklerini söyleyen fakat yapı-lan konuşmalar üzerine geri dönenBDP’li belediyenin zabıtaları yeniden

gelerek özür dilediler. KendileriniBelediye Başkanı’nın gönderdiğinisöyleyen zabıtalar, çadırın kaldırıl-masıyla ilgili Vali’nin yazılı emrinigöstererek, “Bir tarafta siz, bir taraf-ta işimiz, bizi işten atacaklar ama ça-dırı kaldırmayağız.” dediler. Ancak iş-gal gerekçesiyle para cezası kestiler.

Lisenin müdürü de, çadıra ziyaretegelen okuldan atılmış iki öğrenciyigözaltına aldırmaya çalıştı. LiseliDev-Genç’liler, öğrencilere sahip çı-karak gözaltına alınmalarına engel ol-dular. Kavga ettikleri ve uyuşturucukullandıkları iddiasıyla okuldan atılanbu 2 genç, çadırı ziyaret ederek, odungetirmişlerdi. Bu dayanışma okulmüdürü tarafından tahammülsüzlük-le karşılandı.

Atatürk Lisesi önündeki eylem16 Aralık’ta sona ererken, Liseli Dev-Genç’liler 20 Aralık’ta da, İsmetpa-şa Ticaret Meslek Lisesi önünde ça-dır açtılar. Öğle arasında okuldan çı-kan liseliler, karşılarında Liseli Dev-Genç’lileri görünce hemen yanlarına

gittiler. Öğrencilerle, füze kalkanınınne olduğu üzerine konuşuldu. AtatürkLisesi önündeki polis saldırsı ve ça-dır direnişini duyan öğrenciler, “Gel-sinler bakalım buraya da gelebilirlerse,biz sizin yanınızdayız.” dediler. Okul-larındaki sorunları anlatan öğrenciler,kaloriferlerinin yanmadığını, kantin-lerinin olmadığını söylediler.

Liselilerin derse girmesinin ar-dından bu seferde mahalle halkı des-tek vermeye geldi. Çay ve yiyecek ge-tirenler, ısınmaları için evine davetedenler oldu.

Okul idaresi tarafından çadırı zi-yaret etmeleri halinde okuldan atıl-makla tehdit edilen liseler, teneffüsaralarında çadırı ziyaret ederek, ateşyakmak için malzeme getirdiler. Ateşbaşında yapılan sohbetlerde, AKP’ninişbirlikçiliği ve vatanımızın emper-yalistlere nasıl peşkeş çekildiği anla-tıldı.

Saat 17.00’de okulun kapanma-sıyla birlikte, çadır, ertesi gün yenidenkurulmak üzere kaldırıldı.

AKP iktidarı9 yıldır tekellerehizmet edip halkın

sorunlarının hiçbi-rini çözmedi. Tam ter-

si, halkın yaşamını zora so-kan, haklarını budayan sömürüyü art-tıran bir çizgide hareket etti.

Halka karşı öfkesi ve düşmanlığıdiline de yansıyan AKP'liler yalansöyleme becerileriyle de gerçekleriters yüz etmektedirler. Ülkemizde11 milyon 547 bin gencin sadece 3milyon 732 bini çalışmaktadır. Oysagazete ve televizyonlarda işsizlikoranının düştüğünün, yeni iş alanla-rı açıldığının propagandasını yaptırı-yor AKP. Gerçekleri çarpıtıyor ki ra-hatça sömürüsünü sürdürebilsinler.

Halk aç, işsiz, evsiz iken tekellerihya edilerek karlarına kar katılıyor.Yeni tekeller oluşturuluyor. Bunuhalkı yoksullaştırarak, devlet ola-nakları sunularak yapan AKP, burju-vazi nezdinde başarılıdır. TekellerAKP'nin bu gayretkeşliğinden mem-nundur. Örneğin Sabancı Holdingkarını %12, Koç ise % 26 arttır-

mıştır. Bunlar büyük rakamlardır veçalınan halkın alınteridir.

Nasıl çalınıyor, bunun için hangiyollar kullanılıyor? İstanbul SerbestMuhasebeciler Mali Müşavirler Oda-sı'nın (İSMMMO) yaptığı bir araş-tırmaya göre 4 milyon 738 bin asga-ri ücretlinin ödediği vergi ile en zen-gin 90 tekelin ödediği vergi aynı ve6 milyon 750 bin emekçinin ödediğivergi 652.000 şirketin ödediği vergi-den fazla. Bu büyük bir uçurum veadeletsizliktir. Bu örnek AKP'nin te-kellerin partisi olduğunu kanıtlıyor.

Halka reva görülen ise açlık veyoksulluktur. Yoksulluk sınırı 2 mil-yon 800 bin (yani 2,800 TL), açlık sı-nırı ise 860 TL. (Sekizyüzaltmış) Te-keller karlarına kar katarken, emeğiyleyaşamlarını sürdürenler için belirle-nen açlık ve yoksulluğun dışında birseçenek değildir.

Halkı açlık sınırında, yoksullukiçinde yaşatan AKP, emekçilerdentopladığı vergilerle kurduğu işsizlikfonunda toplanan parayı da işsizleredeğil, bütçede nerede açık varsa ora-

ya kullanıyor. İşsizlere verilen maaşsüresini de 5 aya indiren AKP, üste-lik bunu da bir lütuf gibi göstermek-tedir. İşsizlik Sigortası Fonu’nda2000 Haziran-2010 Ocak tarihleriarasında 52 Milyar 380 milyon TL bi-rikmiş. Biriken bu paradan Mart2002-2010 Ocak tarihleri arasında iş-sizlere ödenen toplam miktar ise 3milyar 22 milyon TL olmuştur.

Yani halk düşmanı AKP, İşsizlikSigortası Fonu’ndaki paranın 49 mil-yar 358 milyon TL’sini gasp etmiştir.Madem işsizlere harcanmayacaktıneden bunun için para toplandı? İş-sizler için toplanan parayı başka yer-lere harcayan AKP, halk için değil;halk AKP için çalışmaktadır.

Yoksulluğumuzun, açlığımızın so-rumlusu AKP’dir. Halk açlık sınırındayaşarken, tekeller gittikçe palazlan-maktadır. Bu uçurumun sebebi, halkıniktidarı değil, halk düşmanı bir iktida-rın olmasıdır. Bu düzen yıkılmadıkçayoksulluğumuz daha da artacaktır.AKP, halkı muhtaç duruma düşürürkenkendi sonunu da hazırlamaktadır.

YOKSULLUĞUMUZUN SORUMLUSU AKP

DüşmanıHalk

AKP

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

15

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 16: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Tecrite Karşı Mücadele Platformu(TKMP), 19-22 Aralık şehitlerini an-mak ve katliamın sorumlularındanhesap sormak için 19 Aralık günüBayrampaşa Hapishanesi önünde ey-lem yaptı.

11 yıl sonra, 19 Aralık Katliamı’nınyapıldığı hapishanelerden birisi olan,6 kadın tutsağın diri diri yakıldığıBayrampaşa Hapishanesi önünde ya-pılan eylem öncesinde BayrampaşaMetro İstasyonu önünde toplanıldı.28 şehidin fotoğraflarının yer aldığı“19-22 Aralık Şehitleri Ölümsüzdür!Hesabını Soracağız!” ve “Yaşasın19-22 Aralık Direnişimiz! KatliamıUnutmadık Unuttturmayacağız!” pan-kartları açılarak yürüyüşe geçildi.

19 Aralık’ta tutsaklara uygulananvahşetin fotoğraflarının yer aldığıdövizlerin de taşındığı eylemde, “Ya-şasın 19-22 Aralık Direnişimiz”, “19-22 Aralık Katliamının Hesabını So-racağız”, “Tecrite Son”, “AnalarınÖfkesi Katilleri Boğacak”, “Kahrol-sun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz”,“Yaşasın Devrimci Dayanışma” slo-ganları atıldı.

Yürüyüş korteji, sadece dış du-varları kalmış, kendisi yıkılmış Bay-rampaşa Hapishanesi önüne geldi-ğinde, 19-22 Aralık şehitleri nezdindetüm devrim şehitlerinin anıları önündesaygı duruşunda bulunuldu. Ardındanbasın açıklaması yapıldı. TKMP adınaaçıklamayı yapan Veysel Şahin, 19-22 Aralık Hapishaneler Katliamı’nın,devletin planlı bir katliamı olduğunu,direnişin muzaffer şehitlerine tarih

önünde bir kez daha söz verdiklerinibelirterek, “Anılarınıza bağlı kala-cağız! Tecrite karşı mücadelede şehitdüştüğünüz topraklarda tecriti ortadankaldırmak için yılmadan mücadeleedecek, bu uğurda her türden bedeliödemekten kaçınmayacağız! Hesabısorulmadık tek bir damla kanınızdahi kalmayacak!” dedi.

Çağdaş Hukukçular Derneği(ÇHD) İstanbul Şubesi de TKMP’nindüzenlediği anmaya katıldı. Av. OyaAslan, ÇHD olarak süreci en başındanberi tutsaklarla birlikte yaşadıklarını,katledilenlerin kendi müvekkilleri,aynı zamanda arkadaşları, yoldaşlarıolduğunu ifade etti. Aslan ayrıca;açılan davalarda katliamın gerçeksorumlularının adlarının hiç geçme-diğini, hala yargılanmadıklarını, bun-dan sonra da hukukçular olarak on-ların yargılanması ve hak ettiklericezaya çarptırılmaları için mücadeleetmeyi sürdüreceklerini söyledi.

19 Aralık’ta Bayrampaşa Hapis-hanesi’nde bulunan Mehmet Güvelile Bursa Özel Tip Hapishanesi’ndebulunan Nihat Göktaş o gün yaşa-nanları anlattılar.

İdil Tiyatro Atölyesi, “Bir BasınAçıklaması” isimli kısa oyunu ser-giledi. Oyunda, tutsakları teslim almasaldırısında kontrgerilla ile birliktedördüncü kol görevini başarıyla yerinegetiren burjuva medya teşhir edildi.

Ardından yine o günlerde BursaÖzel Tip Hapishanesi’nde bulunanTekin Yıldız, 19 Aralık üzerine ya-zılmış bir şiiri okudu.

Grup Yorum, Pınar Sağ ve KutupYıldızı tarafından söylenen Çav Bellaşarkısıyla eylem sona erdi.

Şehit Mezarları YıkılmazKalelerimizdir

Halk Cepheliler direnişin onurlugününde bir kez daha ölümsüzleşenşehitlerinin mezarlarını ziyaret ettiler.Burada kortej oluşturup yürüyüşegeçen Halk Cepheliler “19 -22 Ara-lık’ın Katliamının Hesabını Soraca-ğız!”, “Kahramanlar Ölmez Halk Ye-nilmez!”, “Bedel Ödedik Ödetece-ğiz!”, “Anaların Öfkesi Katilleri Bo-ğacak!” sloganlarını attılar.

Rıza Poyraz’ın mezarının olduğualana geldiler. Ahmet Kulaksız, söz-lerine başlamadan önce bağımsızlık,demokrasi , sosyalizm uğrunda şehitdüşen tüm devrimciler için kitleyibir dakika saygı duruşuna çağırdı.Sonra 19-22 Aralık’ta kahramanla-şanların şanlı direnişini bir kez dahasözleriyle haykırdı. Ahmet Kulaksız,basın metnini okuması için ÜnzüleAraz’ı davet etti. Basın metnini oku-du. Peşinden Grup Yorum kitleyeküçük bir konser verdi. Konserde“Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez”türküsünü söyledi. Anmanın ardındandisiplinli bir şekilde yüüryüşe baş-lanan yere kadar tekrar sloganlarlagidilerek anma bitirildi.

“Hesabını Soracağız!”19 Aralık günü ise İzmir Halk

Cephesi, Buca Hapishanesi’nin önün-

İzmir

19-22 ARALIK ŞEHİTLERİMİZE SÖZÜMÜZ VARKATİLLER CEZASIZ KALMAYACAK

KAHROLSUN116

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Bayrampaşa Hapishanesi önü

Page 17: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

de eylem düzenledi. “19 Aralık’ınHesabını Soracağız” pankartının ta-şındığı eylemde, “F Tipleri emper-yalizmin politikasıdır. 19 Aralık ope-rasyonu emperyalizmin onayıyla ya-pıldı. 19 Aralık öncesinde döneminbaşbakanı Bülent Ecevit, ‘IMF prog-ramını uygulamak için önce hapis-haneler sorununu çözmek gerekir’diyerek operasyonun gerçek amacınıitiraf etmiştir. Ama hesaplamadıklarıbir şey vardı o da ‘devrimciler aslateslim olmaz.’ 19 Aralık’ta , F Tipihücrelerde devrimcileri teslim ala-madılar. Devrimci ideolojiyi, iradeyiahlakı kültürü yenemediler. Direnişemperyalistlerin politikasını alt üstetti.” açıklamasında bulunuldu.

24 kişinin katıldığı eylem slo-ganlarla bitirildi.

Aynı gün Dokuz Eylül Üniversi-tesi’nde 20 Aralık’ta da Konak üstgeçitten "19-22 Aralık KatliamınınHesabını Soracağız - Halk Cephesi /Dev-Genç" yazılı pankartlar sallan-dırıldı.

19 Aralık Bir SaflaşmaYaratmıştır: Direnenler...Direnmeyenler...

Halk Cephesi, İzmir’de DİSKGenel-İş binasında 18 Aralık günüanma düzenlendi. İki bölümden olu-şan anma, saygı duruşu ile başladı.İlk bölümde “19 Aralık Neden Oldu?”başlıklı panel yapıldı. Panele TAYADBaşkanı Av. Behiç Aşçı, katliamıncanlı tanığı Enis Aras ve Ege GençlikDerneği’nden Mert Toka konuşmacıolarak katıldı.

Enis Aras yaptığı konuşmada 19Aralık öncesinde yaşananları, ara-bulucu heyetin tutumunu anlattı. FTipi saldırısının tüm bir halka dönükolduğunu IMF politikalarını uygu-layabilmek için önce devrimciler tes-

lim almak istediklerini sözlerindeekledi. Mert Toka ise solun direnişekarşı tutumunu anlattı. Direnmektenbaşka yol olmadığını, o gün dire-nenlerin yanında yer almayanlarınbugün mücadelenin çok gerisine düş-tüklerini söyledi. Sözlerini “Diren-mekten başka yol yoktur, direnmeyençürür” diyerek bitirdi.

Av. Behiç Aşçı da katliamı vedaha sonra açılan davaların geldiğisüreçleri anlatı. Tutsaklar hakkındaaçılan davalarda tutsakların yargılanandeğil yargılayan olduğunu devletinyaptığı katliamı gizlemek için tümhukuk kurallarını çiğnediğini anlattı.Soru cevap bölümünden sonra panelbitirildi.

Anmanın ikinci bölümü “ZafereDair” şiirinin okunmasıyla başladı.İdil Kültür Merkezi’nin hazırladığı“O Günün Hikayesi” isimli sineviz-yon izleyenlere duygulu anlar yaşattı.Sinevizyonun ardından tecritte bu-lunan özgür tutsakların Kırıklar FTipi Hapishanesi’nden gönderdiklerimektup okundu. Son olarak GrupGünışığı şarkılarını şehit düşenleriçin söyledi. Anmaya 55 kişi katıldı.Anma öncesi sendika binasına gelengüvenlik şube polisi sendikanın gü-venliği için geldiklerini söyleyip içerigirmek istedi. Sendika yöneticilerininve Halk Cepheliler’in müdahalesiylepolis uzaklaştırıldı.

AKP’nin PolisiDev-Genç’lilerdenKorkuyor7 Dev-Genç’liye 14 PolisSaldırdı

Erzincan Gençlik Derneği üyeleri,Ulalar Beldesi’nde 17 Aralık günüYürüyüş dergisini ve 19-22 Aralıkhapishaneler katliamıyla ilgili bildiridağıttılar.

Megafonlarıyla belde girişindenitibaren katliamı anlatmaya başlayanDev-Genç’liler, 21 Aralık’ta Cum-huriyet Meydanı'nda yapılacak olanbasın açıklamasının duyurusunu dayaptılar. Katliamın sorumlularındanhesap sorulacağının belirtildiği eylemsırasında 25 tane Yürüyüş dergisi

halka ulaştırıldı. Eylem sırasında bir polis kame-

rayla çekim yaparken, başka bir polisekibi de kimlik kontrolü yapmayaçalıştı. Dev-Genç'lilerin kimlik gös-termemesi üzerine, takviye isteyenpolisin yardımına 6 araç polis koştu.7 Dev-Genç’liye 7 araba dolusu polissaldırdı. Gözaltına alınan Cemil OnurÇelikdağ, Yaprak Öktemir, AlicanGözlekçi, Ali Arslan, Barış Düzgün,Volkan ve Ahmet isimli Dev-Genç’li-ler aynı gün serbest bırakıldı.

19-22 Aralık KatliamınıUnutmadıkUnutturmayacağız!

19-22 Aralık Katliamı’nın yıl dö-nümünde Mersin Halk Cephesi ta-rafından mezar ziyaretleri gerçek-leştirildi. Mersin Akbelen mezarlı-ğında, Zeynep Gültekin ve BülentDurgaç’ın mezarları başında 19-22Aralık katliamında şehit düşenler vetüm devrim şehitleri anıldı.

Saygı duruşuyla başlayan anmada,19 Aralık katliamı anlatıldı. Anma“Bize Ölüm Yok” marşıyla sonlan-dırıldı.

Teslim Olmadılar DirenişiSeçtiler

Dersim’de 19 Aralık günü FidanKalşen’in mezarı başında 19-22 Ara-lık şehitleri için anma düzenlendi.Fidan Kalşen’in Dersim’in AktulukKöyü mezarlığında bulunan mezarıbaşında “Devrim Şehitleri Ölümsüz-dür-Halk Cephesi” pankartı açılarak,saygı duruşunda bulunuldu.

Bir konuşma da yapılarak “19Aralık’ta ‘YA ÖLÜRSÜNÜZ YATESLİM OLURSUNUZ’ diye dev-rimcilere teslimiyeti dayattılar. Dev-rimciler için ise tek seçenek vardı:DİRENMEK” denildi.

“Devrim Şehitleri Ölümsüzdür”,“Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez”sloganlarının atıldığı anma, “BizeÖlüm Yok” marşı söylenerek bitirildi.Anmanın ardından Fidan Kalşen’inannesi ziyaret edilerek karanfillerverildi. Fidan Kalşen’in annesi, Vandepreminde şehit düşen TAYAD’lı

Malatya

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

117

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 18: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Hasan Beyaz’ın da ablası.

Diri Diri Yakanlar HesapVerecekler

Kütahya Gençlik Derneği Girişi-mi, 19-22 Aralık şehitlerini anmakamacıyla 19 Aralık günü bir anmaprogramı düzenledi.

Devrim şehitleri için bir dakikalıksaygı duruşuyla başlayan anmada,’84, ’96 ve 2000 yılındaki ölümorucu direnişleri anlatıldı. Katliamıanlatan görüntülerin de izlendiği an-mada, marşlar ve türküler de söylendi.Anmaya 17 kişi katıldı.

Dev-Genç'liler ODTÜ'dePankart Astı

Dev-Genç'liler, 19 Aralık günüsaat 12.30'da ODTÜ Matematik Bö-lümü'ne “19 Aralık Katliamının He-sabını Soracağız! Halk Cephesi/Dev-Genç” yazılı pankart astılar. Pankartyaklaşık 5 saat boyunca asılı kaldı.

AKP Önüne BırakılanTabut SorulacakHesabımızdır!

Malatya’da Halk Cepheliler, 19Aralık günü saat 17.00’de AKP ilbinası önünde 19-22 Aralık Katlia-mı’nı protesto etmek için bir eylemyaptı.

AKP önüne, üzerinde 19-22 Aralıkşehitlerinin fotoğraflarının olduğubir tabut bırakılarak, açıklama yapıldı.Yapılan açıklamada, “19 Aralık Kat-liamını Unutturmayacağız! Unuttu-ramazlar... Diri diri yakılan tutsaklarıunutturamazlar. Kurşunlarla, bom-balarla hapishanelere açılan savaşıunutturamazlar.” denildi. Eylem atılansloganlarla sona erdi.

ÇHD: Katliamcılar HesapVerene Kadar NöbetimizSürecek

19 Aralık Hapishaneler Katlia-mı’nın 11. yıl dönümünde, ÇağdaşHukukçular Derneği Ankara Şubesi,Ankara Adliyesi önünde eylem yaptı.

20 Aralık’ta yapılan eylemde,“Tam 11 yıldır tecrit tüm acımasız-

lığıyla sürüyor. Vahşi bir operasyonla,işkenceyle kapatıldıkları F Tipi ha-pishanelerde, tutuklu ve hükümlülerpsikolojik ve fiili şiddete maruz kal-maya devam ediyor. Hapishane kat-liamında yok edilen, yıllar süren di-reniş içerisinde katledilen, sakatkalan, işkence gören dostlarımızıasla unutmadık ve yalnız bırakmadık.Bundan sonra da F Tipi hapishane-lerde tecrit kaldırılana ve katliamcılarhesap verene kadar adalet için nöbettutmaya devam edeceğiz.” açıkla-masında bulunuldu.

Halk Cephesi AKP’denHesap Soruyor

Halk Cephesi, üzerinden 11 yılgeçen 19 Aralık Katliamı’nın so-rumlularını koruyan AKP’yi protestoetmek, katillerden hesap sormak için22 Aralık günü AKP Mecidiyeköyilçe binası önünde düzenleyeceği ey-leme katılım çağrısında bulundu.

19 Aralık KatliamınınHesabını Soracağız!

Ankara Halk Cephesi, 17 ve 18Aralık tarihlerinde 19-22 Aralık2000'de oligarşinin 20 hapishaneyebirden saldırması sonucunda ölen 28devrim şehidini anmak için mezarziyaretleri, anma programı düzenledive Sincan Hapishanesi önünde eylemyaptı.

17 Aralık günü TAYAD'lı Aileler,19 Aralık katliamını feda eylemi ilekarşılayan İrfan Ortakçı, Ali İhsanÖzkan, büyük direnişte şehit düşenÜmüş Şahingöz ile Melek BirsenHoşver ve Ulucanlar Katliamı’ndaşehit düşen İsmet Kavaklıoğlu'nunmezarlarını ziyaret ettiler. Aileler,bu toprakların en yiğit evlatlarınınmezarlarını temizlediler.

Aynı gün Halk Cepheliler, şehit-lerin anısına Ankara Haklar Derne-ği'nde, yemek verdi. Hep birlikte ye-nen yemek sonrasında, başta 19Aralık şehitleri olmak üzere tümdevrim şehitleri için yapılan bir da-kikalık saygı duruşu ile anma prog-ramı başladı. Bir konuşma yapılarak,“19 Aralık katliamının ardından her

şeyin bittiğini sananlar yanıldılar.Direndik, 122 kez öldük. Bittiler,artık doğrulamazlar diyenlere desta-nımızla cevap verdik.” denildi.

Yapılan açıklamanın ardından 19Aralık katliamını Bartın Hapishane-si'nde yaşamış olan Hakan Yılmaz,Çankırı Hapishanesi'nde yaşamış olanAli Sinan Çağlar ve Halkın HukukBürosu avukatlarından Özgür Yıl-maz'ın katıldığı bir söyleşi gerçek-leştirildi.

Söyleşinin ardından Süreyya Ka-racabey'in yazdığı İdil Oyun Atöl-yesi'nin oyunlaştırdığı “Dağlar Söy-lesin Onların Adlarını” isimli Bay-rampaşa'da altı kadının diri diri ya-kıldığını anlatan oyun İdil OyunAtölyesi tarafından sahnelendi.

Tiyatro gösteriminden sonra İdil-can Kültür Merkezi'nin liseli genç-lerden oluşan “Mitralyöz” isimli mü-zik grubu küçük bir konser verdi.Ardından 90 kişinin katıldığı anmaprogramı sona erdi.

Halk Cepheliler, 18 Aralık günüde Sincan Hapishanesi önünde eylemyaptılar. “19 Aralık Katliamının He-sabını Soracağız” yazılı ve 19 Aralıkkatliamı şehitlerinin fotoğraflarınınolduğu pankartların açıldığı eylemdeyapılan açıklamada, “19-22 Aralık'ta28 kez yakıldık, 28 kez kurşunlandık,28 kez öldük ama hiç teslim olmadık.19-22 Aralık'ta kurşun sıkanlar da okurşunların sıkılmasına karar verenlerde, büyük direnişte 122 kez ölmemiziizleyenler de bunun hesabını bir günmutlaka verecekler! Hiçbirisinin bun-dan kurtuluşu yoktur!” denildi.

Yapılan açıklamanın ardından Sin-can Hapishanesi önünde yürüyüş ya-pıldı. 44 kişinin katıldığı eylem,atılan sloganlar, “Haklıyız Kazana-cağız” marşının söylenmesi ve çekilenhalaylarla sona erdi.

Ankara

KAHROLSUN118

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 19: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Halkın Halktan BaşkaDostu Yoktur!Van Halkıyla Dayanışmakİçin KampanyaBaşlatıyoruz!

Van’da 23 Ekim ve 9 Kasım tarih-lerinde 2 ayrı deprem yaşandı. İlkdepremde 604 kişi öldü, 2. depremdeise 40 kişi öldü. Depremde ölümleryetmezmiş gibi çadır yangınlarındaölümler devam ediyor. Depremdensonra, 54 günde tam 85 çadır yandı.Van halkı, ölmeye ve yoksulluklar,yoksunluklar içinde yaşamaya devamediyor.

TAYAD’lı Aileler, ölümlerin, yok-sulluğun, yoksunlukların sorumlusuolan AKP’den hesap sormak ve Vanhalkıyla dayanışmak için yeni birkampanya başlattı.

Van halkına ulaştırmak amacıylabattaniye ve çorap toplayacak olanTAYAD’lı Aileler, 20 Ocak'ta yolaçıkıp 21 Ocak'ta Van halkına ulaştı-racaklar bu yardımları.

Kampanyalarını 20 Aralık tarihliaçıklamalarıyla duyuran TAYAD’lıAileler, tüm halkımızı yaşama hakkı-mıza sahip çıkmaya, dayanışma kül-türünü büyütmeye çağırdılar. Van hal-kıyla dayanışmak, kampanyaya destek

vermek için iletişim bilgileri şöyle:

Telefon numarası: 0212 231 57 73

E-mail: [email protected]

Van Halkının ÖlümündenSorumlu Olan Katilleriİstiyoruz!

Van halkı ile dayanışma içindeolan TAYAD’lı Aileler, Van’da yanançadırların ve bu çadırlarda yanarakölen çocukların hesabını sormak içinAKP İstanbul il binası önünde eylemyaptılar. 20 Aralık’ta yapılan eylemde,temsili bir çadır da yakıldı.

“Van’da, Depremde, ÇadırlardaYanan Biziz, Yakan Devlettir, Katilleriİstiyoruz-TAYAD’lı Aileler” pankar-tının açıldığı eyleme, Grup Yorumüyeleri de destek verdi.

TAYAD’lı Aileler adına SunaAkbalık’ın yaptığı açıklamada,Somali’ye gemilerle-uçaklarla yardımgönderen AKP’nin, üzerinden 2 aygeçmesine rağmen Van halkını ölümeterk ettiği vurgulandı.

AKP’nin yardımlarının göster-melik olduğunu söyleyen Akbalık,“AKP kendi halkına düşmandır.Rusya’nın gönderdiği Sibirya çadır-larını saklayıp, derme çatma çadırlarıdağıttılar. Halkımızı buz gibi havadaçadırlarda yaşamaya mahkum edi-

yorlar. Başka gündemler yaratarakVan ve Erciş depremlerini unuttur-maya çalışıyorlar.” dedi.

Van depreminden sonra 200 mil-yon liranın üzerinde para toplanmasınarağmen bunun sadece 17 milyon lira-sının kullanıldığını belirten Akbalık,“Biz hakkımızı istiyoruz. AKP elinieteğini çekti Van’dan, depremde öldür-dükleri yetmiyormuş gibi yakaraköldürüyorlar insanlarımızı şimdi. 2aydır Van’ın soğuğunda sokakta, der-me çatma çadırlarda yaşamak zorundabırakılan halkımızın çadırları yanıyor,kundaktaki bebeklere kadar diri diriyanıyorlar şimdi.” diye konuştu.

Açıklama, halkın birbiriyle daya-nışmasından başka bir çözüm yoluolmadığı ve depremle, çadır yangınlarıile Van halkını katletmeye devamedenlerin her yerde teşhir edilmeyedevam edileceği söylenerek bitirildi.

Açıklamanın ardından, Van hal-kının acısını haykırmak için, temsiliolarak üzerinde çadır yangınlarındaölenlerin isimlerinin yer aldığı birçadır yakıldı. Daha sonra Grup Yorumüyeleri şarkılarını seslendirdiler. 30kişinin katıldığı eylem “Van HalkıYalnız Değildir”, “Van Halkının KatiliAKP İktidarıdır”, “Halkız HaklıyızKazanacağız”, “Adalet İstiyoruz”sloganları ile son buldu.

Van'da Depremde Ölen, ÇadırdaYanan Biziz, Yakan Devlettir!

85 Çadır Yandı Beş Çocuğumuz Öldü

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

119

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 20: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Soframızın en temel yiyeceği olanekmeğe yapılması düşünülen zamhazırlığı iktidar yanlısı basın tara-fından bakın nasıl veriliyor:

"Ekmeğe sağlık standardı geli-yor"muş! Halk çok fazla ekmekyediği için şişmanlıyor ve obez olu-yormuş, yiyeceğinden çok ekmeğialıp tüketemeden çöpe atıyor ve bunedenle israf oluşuyormuş! O nedenleekmeğin tuzu azaltılıp, kepeği çoğa-ltılacak, bu arada gramajı da düşü-rülecekmiş!

AKP, yalan söylüyor. “Ben çalı-yorum, ben hırsızlık yapıp lokmanızıküçültüyorum” demiyor. Halkı suç-lamaya kalkıyor. Ekmeğe doğrudanzam yapmak, ekmekle karnını do-yurmaya çalışan halkın tepkisini çe-keceğinden bunu alavere dalavereyleyapmaya kalkıyorlar. Onun için ek-meğin gramajıyla oynayarak, yıllardırlokmamızı küçülterek hırsızlık yön-temine başvuruyorlar.

"Toplumda giderek yaygınlaşanobezitenin (şişmanlık) yanı sıra yüksektansiyonu da önlemeyi planlayanGıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı,israfın önüne geçmek için de ekmeğingramajını düşürüyor." muş.

Gördünüz mü, hastalıklarımızıbile bize karşı kullanacak kadar al-

çaklar.

Madem sağlığımız bu kadar de-ğerli, hastane kapıları neden suratı-mıza kapatılıyor? Her adım başı ek-mek paralarımız hastane ve eczanekapılarında neden bizden çalınıyor?

Madem sağlığımız bu kadar önem-li, obeziteyi asıl yaratan emperyalistFast foodları, Burger King'leri, McDonalds’ları her adım başı kim açtırdıtopraklarımızda?

Hemen yanına da zayıflama sa-lonlarını...

Madem ki amaç israf: Toplu ta-şımaya öncelik vermeyip halkı özelaraçlara kim sevkettirdi? Tekellerkazansın diye trafiği özel araçlarlakim allak bullak ettirdi?

Yollar yetmeyince de yol yapmakadına halkın evlerini kim başına yık-tırdı?

Okullarda sırf anlaşmalı mağazalarkazansın diye her sene okul önlük-lerini hiç gereği yokken kim değiş-tirtdi?

Satılık mal gibi kadını pazarlayıpsonra da her yıl 200 milyar dolarlıkmakyaj malzemesini üreten kimdir?

Halkı israfla suçlamaya kalkanahlaksızların halkın bir dilim ekmeğisokağa atmamak için yemek icatettiğinden haberi yok mudur aca-ba? Vardır elbette! Tirit, ekmek aşı,ekmek kadayıfı halkın ürettiği yiye-ceklerdir. Yalanları yatsıya kadar biledeğil! Yoksul halkımız ucuza bir ek-mek fazladan alabilmek için sabahınköründe saatlerce kuyruk bekler. Yok-sulların ekmeği çöpe attığını mı söy-lüyorsunuz? Halkın, bırakın ekmeğiçöpe atmayı, sokakta bulduğu birekmek parçasını bile alıp öpüp birkenara koyar ki, israf olmasın, kurt-kuş börtü-böcek yesin diye. Halk ek-meği asla çöpe atmaz. Çünkü bilirher kırıntısı için ne kadar alın teridöktüğünü.

Halkı israfla suçlamaya kalkankapitalist zihniyet, ülkemizde 12.5milyon insan açlık sınırının altındayaşıyor. Türkiye İstatistik Kurumu

(TÜİK)’nun rakamlarına göre 12.5milyon kişi aylık sadece 237 lira ilegeçiniyor. Aylık 237 lirayla yaşamayamahkum edilen halk yemek için ek-mek bulamaz, çöpe nasıl atsın?

İstanbul Ekmek Fırıncıları, Sa-natkarları ve Ekmek Satıcıları EsnafOdası’nın açıklamasına göre İstan-bul’da günde yaklaşık 2 milyon ek-mek çöpe atılmaktadır. Ülke çapındabu rakamın 10 milyonun üzerine çık-tığı söyleniyor. Elbette, bu çok büyükbir israftır. Ama bu israfı yapan emek-çi halkımız değildir. Emeğin ne demekolduğunu bilemeyen burjuvalardır.

Çöpe atılan ekmeğin hangi çöp-lüklerden çıktığına bakın! Karnınıekmekle doyurmaya çalışan semt-lerden çıkmaz bu "çöp". Kapitalistişletmelerin, beş yıldızlı otellerin,lüks lokantaların arka kapılarına ba-kın!

"Antalya Fırıncılar Odası’nın,Nisan 2003’deki açıklamasına göre,Antalya’daki ekmek israfının % 70’ituristik oteller ve lokantalarda oluyor.

Antalya’daki bu durum, aynı za-manda evlerdeki ekmek israfının gelirdüzeylerine göre dağılımı konusundada bir fikir veriyor. Araştırmalar,yüksek gelir grubunda ekmek israfınınçok daha fazla olduğunu gösteriyor.Düşük gelir grubunda ekmek tüketimidaha fazla iken, ekmek israfı yok de-necek kadar az. Bu da, ekmeğin ucuzbir gıda maddesi olmasından dolayı,yüksek gelir grubunda tasarrufa değerbulunmamasına bağlanıyor."

Gerçek bu kadar açıktır. TürkStandartları Enstitüsü tarafından ya-pılan araştırmada ekmek israfının%70'inin toplu yemek tüketim yer-lerindeki israftan kaynaklandığını or-taya koymuştur.

Halk, halk ekmek kuyruklarındaekmeği ucuza alabilmek için saatlercebeklerken, çöpten ekmek ararken ek-meğin gramajını düşürüp “israfı öne-lem için yaptık” demek; tam daAKP’ye yaraşan bir hırsızlığın yala-nıdır.

AKP, “ekmeğin gramajını israfı önlemek için düşürdük” diyor

Yalan; AKP, ekmeğimizi çalıyor

KAHROLSUN20

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 21: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Irak'ta ABD askerleri çekildi veABD bayrağı indirildi... Peki ne oldu?Irak artık bağımsız mı oldu? ArtıkIrak'ta ABD'nin borusu yerine Iraklı-lar’ın borusu mu ötecek gerçekten?

Hayır! Hiçbiri değil. Irak'ta hangibayrağın asılı olduğu, hükümette bu-lunanların hangi ulustan oldukları vb.önemli değildir. Yeni sömürgecilikilişkilerin genel kuralı gereği ülkeninkendi bağımsız bayrağına sahip olması,milli bir ordusunun bulunması, par-lemantosunun bulunması ve buradakihükümetin de görünüşüyle milli birhükümet olması buranın bağımsız birülke olduğu anlamına gelmez.

Bugün Irak'ta yaşanan tam da bu-dur? Yeni sömürgecilik ilişkilerininyerleştirilmesidir.

En son yapılan Barack Obama,Nuri El Maliki görüşmesinden çıkansonuçlar ve yaptıkları açıklamalar dabu yanıyla hiç yabancı değildir. Tümyeni sömürgelerde yaşananlar ben-zerdir... İşgalci işgalini bitirip giderkengeride bıraktığı işbirlikçileri eliyleekonomik olarak da ülkeyi kendinebağımlılaştıracak her türlü önlemi alır.Bunun bugünkü biçimi yapılan an-laşmalar, kurulan ikili ilişkiler vb.dir.

Başları Dik mi Gerçekten?ABD başkanı Obama Irak'tan çe-

kilen askerlerini büyük kahramanlargibi karşılamış ve "başımız dik" açık-lamasıyla yaptıklarının ne kadarönemli ve büyük olduğunu anlatmış.Bir ülkeyi işgal etmek, halkına hertürlü aşağılık işkenceyi, tecavüzügerçekleştirmek, katliamlar yapmakve sonra da askerlerini çekerek oradabıraktığı işbirlikçi hainler eliyle ül-kenin sömürüsünü farklı biçimlerdedevam ettirmenin adımlarını atmak...İşte ABD'nin orada yaptıkları en özlühaliyle bunlardır. Bunlar normal ola-rak bir insanı utandıracak ve başınıönüne düşürecek ahlaksızlıklardır.

Ancak ABD başkanı ve onun gi-biler için öyle değildir. Onların ahlakıher türlü düşkünlüğü yapma, katli-amlarla, halkın kanıyla beslenmeüzerine kurulu olan bir ahlaktır. Onlar

için tecavüz de, katliam da, işkencede sıradan olaylardır. Onlar için "ama-ca giden her yol mübahtır" ve çıkarlarıgerektiriyorsa yapamayacakları al-çaklık yoktur.

Ama onlar tüm bunları kendileriyaptıkları halde kendi yaptıklarınınüstünü örtme ve başkalarını aynı ya-lanlarla suçlama konusunda da ol-dukça maharetli birer yalancıdırlar.

Irak'ı işgal etmeye giriştikleri za-man kimyasal silahlar var yalanınabaşvurmuşlardı. Bu yalanları açığaçıkmış olmasına rağmen ülkeyi ter-ketmediler. Kendi işbirlikçilerinin

iktidarını orada kurana ve ülkedekendileri için görece bir denetim sağ-layana kadar da çekilmediler. Şimdi"hiç olmazsa ülkeyi Saddam'dankurtardık" diye övünüyorlar. Yaniyalancı ve alçak oldukları kadar dapişkinler.

Kim istedi sizden gelin bizi Sad-dam'dan kurtarın diye? Kim istedisizden, gelin bizim ülkemize "de-mokrasi getirin" diye? Hiç kimse!...En fazla kendileri gibi alçaklığın dipnoktasında yaşayan birkaç işbirlik-çiden başka hiç kimse kendi ülkesininişgal edilmesini istemez.

Çünkü tüm dünya halkları em-peryalizmin işgalinin yarattığı so-nuçları çok iyi bilirler. Bir alçaktanve namussuzdan başka hiç kimse iş-gali istemez. İşgalcinin tecavüzcü-lüğünü, katliamcılığını, işkenceciliğinive aşağılayan yaklaşımlarını bilerekemperyalist işgalciyi ülkesine davetetmek ihanetin en büyüğüdür.

Bu nedenle ABD'yi Irak halkı davetetmemiştir. Onlar kendi çıkarları içingelmişler ve her tür aşağılık uygulamayıgeride bırakarak da dönmüşlerdir. Budurumda başlarının dik olduğunu iddiaedebilmek için bu aşağılık uygulama-ların hepsini kendine yakıştırmak ge-rekir ki; ABD başkanı Obama'nın yap-tığı da budur zaten. Evet, tüm bu ya-pılanlar elbette ona yakışıyor. Hertürlü aşağılık işkenceyi, tecavüzcülüğüve katliamcılığı yapanları baş tacı ede-rek karşılamanın bundan başka da biranlamı yoktur.

İşgalci bir komutanın aşağılık se-vinciyle askerlerini karşılayan Oba-ma'nın askerlerinin Irak'ta 500'denfazla üs ve 170 binden fazla askerleyarattıkları sonuçlar Irak halkının bel-leğinden hiçbir zaman silinmeyecektir.

Resmi rakamlara göre 100 bininüzerinde ama gerçekte 1 milyon 300bin civarında Irak'lının hayatına malolan 2 milyon civarında Irak'lınınevsiz kalmasına, 1 milyondan fazla

Irak'tan Asker Çeken Amerika,Tekellerle Yağmayı Sürdürüyor!

Amerikan yalanı: ‘Kayıplarımıza değdi, Irak’a demokrasi geldi’

1 milyon 300 bin Iraklıkatledildi

30 bin Iraklı’yatecavüz edildi

2 milyon Iraklı evsiz4 milyon çocuk yetimkaldı, 5 milyon Iraklıgöç etti

3 bin akademisyen veaydın öldürüldü

Müzeler yağmalandı

Irak'ın şehirleribombardımanlardayıkıldı

Irak'ın petrol kuyularıAmerikan tekelleritarafındanyağmalanıyor

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

21

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 22: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Irak'lının başka ülkelere kaçarakmülteci hayatı sürdürmesineyol açan işgalin yarattığı busonuçların unutulması mümkünmüdür?

"Dökülen kana ve mali-yete değdi" diyor Panetta.1 trilyona yakın bir harcamayamal olan işgal için bunları söylü-yorlar. Ne elde etmişler? Ülkeyedemokrasi gelmiş!

Yukarıdaki sonuçlara bakarakIrak'a demokrasi geldiğini söylemektam bir utanmazlıktır. Gelendemokasinin Amerikan usulü bir de-mokrasi olduğu ve Amerika’nın çı-karlarını kolladığını söylemek içinde çok fazla bilgi ve belgeye ihtiyaçyoktur.

Ancak esas amacın demokrasi ge-tirmek olmadığını da artık küçük ço-cuklar bile bilmektedirler. ABD'ningirdiği bir yere götürdüğü demokra-sinin Amerikan çıkarlarını korumakiçin olduğu ve esas olarak o ülkelerinyer altı yer üstü tüm zenginliklerinintalan edilmesi amacını taşıdığını bil-meyen yoktur artık. Buna rağmenbunu meşrulaştırmaya ve hoş görmeyeyarayacak bir "demokrasi" havariliğinutku da her zaman ihtiyaçları ol-muştur. Çünkü suçludurlar ve bunuen iyi de kendileri bilmektedirler.

Başları dik olanlar, ülke için yararlıbir şey yaptıklarını düşünenler geridedünyanın en fazla sayıda askerle eniyi korunan, en fazla insan istihdameden büyükelçiliğini bırakmazlardı.Bu başlarının dik olmasının değil, suç-larının çok büyük olmasının ve kor-kularının göstergesinden başka bir şeydeğildir. Ve dahası gerçekte gitme-diklerinin Irak'taki varlıklarını işbir-likçileri eliyle sürdürmek için oradahala varlıklarını sürdüreceklerinin gös-tergesidir.

Amerikanın Irak'taki elçiliğinde16 bin kişi görev yapacak. Bunlardan200 kişinin askeri danışmanlık göreviyapacağı bildiriliyor. Yani bunlar IrakOrdusunun işbirliğinin devamını sağ-lamakla yükümlü olacaklar.

Irak'ın işbirlikçi Başbakanı Mali-ki'nin "ABD askerlerinin köylerimizden,kasabalarımızdan, sokaklarımızdan çe-kilmesi statejik bakışımızın doğru ol-

duğunun kanıtıdır. Irak politikasınınkırmızı çizgileri Irak'ın egemenliğidir.Bu çizginin aşılması mümkün değildir.Bugün askerlerinin çekilmeye başlamasıIrak için önemli bir başarıdır" diyesarfettiği sözlerin ne kadar anlamsızve boş olduğunun, ortada Irak'a ait biregemenliğin olmadığının da diğerbirçok kanıtın yanında açık bir kanıtıaslında bu elçilik...

"Generallerin YeriniŞirketler Alacak"

ABD'nin Irak'tan ayrılırken geridebıraktığı işbirlikçi hükümetin başkanıNuri El Maliki söylüyor bu sözleri...

"Şirketler arasında ortak çıkarlarve ortak arzular temelinde kurulacakilişkiler açısından yeni bir aşamanınkıyısındayız. Artık sahnenin önündeyer alacak olanlar generaller değil,şirketler ve işadamları... Irak'ta pekçokAmerikan şirketi var, ama bu şirketlerinsayısı bizi tatmin etmiyor" diyen Malikiişbirliğe ne kadar hazır olduklarını veülkenin talan edilmesinde Amerika’nınkatkılarına övgüler dizerken aynı za-manda Amerikan tekellerinin bundansonra generallerin yerini alarak sö-mürüye devam edeceğinin de açıkla-masını yapmaktadır.

Evet, artık Irak'ta generallerin önplanda olmasına ihtiyaçları yoktur.Yıllardır yaşanan işgal sonucu ülkeiçinde işbirlikçilerin egemenliğininartırılması yönünde epeyce mesafekatedildi. İşbirlikçiliği devam ettirecekbir ordu yaratıldı ve bunun eğitimide ABD tarafından yapıldı ve eğitimindevamı da yapılacak...

ABD'nin artık Irak'ta daha fazlakalmasının koşulları da kalmamıştır.İşgalin gerçek amacı olan ülke kay-naklarının sömürülmesi için ülke içinde

bir istikranın olması ve halkınkandırılarak emperyalist sö-mürünün devamı için koşul-ların yaratılması gerekir. Ancakişgalin kendisi buna izin ver-memekte, Irak halkının işgalekarşı ve kendisine yapılanlara

karşı öfkesi dinmemektedir.

İşgalciyi benimsemesi ve sevmesiiçin bir halkın onursuz olması gerekir.Irak halkı hiçbir zaman böyle birhalk olmamıştır. Bu nedenle açık

işgalin kaldırılarak yerini gizli işgalebırakması ABD için de işbirlikçileriiçinde bir zorunluluk haline gelmiştir.

ABD askerlerinin geri çekilmesininde Maliki'inin Amerikan tekellerineyaptığı çağrının da anlamı budur. Artıkülkeyi yer altı yerüstü zenginlikleriylebir bütün olarak sömürmek için işgalinaçık biçiminden gizli biçimine geçmek,Amerikan bayrağı yerine Irak bayra-ğının göklerde sallandırılması amagerçekte ise işbirlikçiliğin devam et-tirilmesi istenmektedir.

Irak Halkı SömürüyeBoyun Eğmeyecek!

On yıla yakın bir zamandır devameden açık işgal ve öncesinde ise onyıldan fazla devam eden ambargo dö-neminde boyun eğmeyen ve işgalcileriasla gül ile karşılamayan Irak halkıbundan sonra yaşanan sömürüye veişgalcilere karşı da sessiz kalmayacakve ülkesini babalarının çiftliği gibisömürmelerine izin vermeyecektir.

Bugün Irak'ı ve işgal ettikleri diğerülkeleri ve bir bütün olarak yeni sö-mürgeleri yaşadıkları krizlerinden çık-manın bir aracı olarak gören emper-yalistlerin yaşatacakları azgın sömürühalkların öfkesini büyütmekten başkabir işe yaramayacaktır.

On yıllar boyu emperyalist saldır-ganlığı ve işgali yaşayan Irak halkınınbelleğinde yaşananların izini silmekasla mümkün olmayacaktır. İşgalciningeriye çekilmesi ve yerine işbirlikçi-lerine bırakması bir milyon insanınıkaybeden Irak halkını aldatamaya-caktır. Ve er veya geç Irak halkı işgalcigibi işbirlikçilerinin iktidarını da yerlebir edecek ve gerçek anlamda egemenve bağımsız bir Irak'ı kuracaktır.

Irak'ta ABD Bayrağı İndi̇! Irak Bayrağı Altında Sömürü

ve Zulüm Devam Edecek!

KAHROLSUN22

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 23: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

ABD’nin Irak’taki operasyonları resmen sona eriyor.Başkent Bağdat’ta çekilmeyi simgeleyen bir törenle,Amerikan bayrağı asılı olduğu gönderden indirildi.Irak’ta kalan 5 bin 500 Amerikan askerinin büyükbölümü de ülkeden ayrıldı.

Yaklaşık 9 yıl süren savaşta, 4 bin 500 Amerikanaskeri yaşamını yitirdi. Savaşta 100 binden fazla kayıpveren Iraklılar ise en ağır faturayı ödeyen taraf oldu.

Bedelin bununla sınırlı olmadığını düşünen bir Iraklı,“Bizi Saddam'dan kurtarmak için geldiler. BinlerceSaddam yaratıp gittiler. Eskiden kim Şii kim Sünnibilmezdik. Mezhep farkı gözetmeden birlikte yaşıyorduk”dedi.

Obama: ‘Evinize Hoş Geldiniz’Irak'tan dönen askeri birlikler, ülkedeki en büyük

askeri üslerden biri olan Kuzey Carolina’daki FortBragg’de bir törenle karşılandı. Törene Başkan BarackObama da katıldı.

Operasyonun bitmesini tarihi bir an olarak niteleyenObama, ölüm ve yaralanmalarla ağır bir bedel ödendiğinibelirterek, askerlerin cesaret ve profesyonellikleriniövdü. Obama, Irak’ta yaşamını yitiren ABD askerlerinide saygıyla andı.

Obama, Irak’tan tüm askerler çekildikten sonra daülkeye yardımın süreceğini belirtti. Irak savaşının ABD'yetoplam maliyeti ise 1 trilyon dolar civarında.

'Binlerce Saddam Yaratıp Gittiler'

“Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, İz-mir’de karakolda yaşanan işkence olayıyla ilgili “şiddetlemücadeleden koruması gereken bir birimin şiddet uy-gulamasının insani tarafı olmadığı”nı söyledi. Şahin,İzmir Valisi Cahit Kıraç’ın karakolda dayak yiyen FevziyeCengiz’den özür dilemesi için de, “‘Devlet özür dilemeyiöğrendi. Bu önemli bir şey. Ezberler bozuluyor sonuçta’yorumu yaptı.” (Milliyet, 14 Aralık 2011)

“Özür dilemek”, yapılan bir yanlıştan dolayı bağış-lanmayı istemektir. Özür dilemek söz vermektir, aynıhatayı yapmama sözüdür. Özür dilemek, evet yaptımdemektir. Yaptığım yanlıştı, bir daha yapmayacağımdemektir. Özür dilemek, insan ilişkilerinde, hatasınıkabul edip, onu gidermek için atılan ilk adımdır.

Ama devlet özür dileyemez. Bakan Şahin’in sözleriaslında işkencenin sorumlusunun devlet olduğunun iti-rafıdır. “Ezberler bozuluyor, devlet özür dilemeyiöğrendi” diyor bakan. Yani yapacağımızı yapar, saldırır,işkence eder, katlederiz; özür diler, ezber bozarız diyor.

Devlet, bir yönetim aracıdır. Devlet, işkenceci olduğuzaman, özre yer ve gerek yoktur. Çünkü ortada bir insanhatası değil, devlet zulmü vardır. Ve zulmün özrü, mazeretiyoktur! Engin Çeber’in ailesinden de özür dilemişti odönemin Adalet Bakanı. İşkenceyle evladını katlettikleriaileden özür diledi. Peki ne oldu, ne değişti? İşkenceaynen sürdü, sürüyor. O zaman, “Özür değil adalet isti-yoruz” demiştik. Ne oldu peki? Engin’le birlikte işkenceyemaruz kalan ve hayatını kaybetmeyenler işkenceyedirenme “suçunu” işledikleri gerekçesiyle yargılanıyorlar.

Engin’in katilleri hesap vermeden kimsenindilediği özrün önemi yoktur. Hele özür dileyenlerde katilse... Biz özür değil hesap istiyoruz...

Bakan Fatma Şahin’in boş sözlerine bakıp aldanma-malı kimse. Ülkemiz gerçeği işkenceci devlet gerçeğidir.Ki yukarıdaki haberde söz konusu olan Fevziye Cengiz’ingördüğü işkencenin ardından polise mukavemetten yar-gılandığını da biliyoruz.

Her değerin içini boşaltan, çürüyen ve çürüten halkdüşmanları, “özür dilemek büyüklüktür” diyen halk de-yimimize el attı. Yozlaştırma saldırısında sıra “Söz ver-me”ye geldi. Çünkü özür diliyorum demek, söz veriyorumbir daha yapmayacağım, demektir. Sana da hatırlatıyoruzFatma Şahin, “Özür Değil Adalet İstiyoruz.”

İşte AKP’nin özür listesinden başka bazı örnekler:

“Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, devlet adına Çe-ber'in ailesinden ‘özür’ diledi ve 19 cezaevi çalışanınıgörevden aldı.” (21 Şubat 2009, NTV)

“Cumhurbaşkanı Gül, Ergenekon tutuklusu DoğanYurdakul’un eşinin mezarına toprak atarken arkada ce-zaevi aracının bulunduğu fotoğrafın kendisini çok üz-düğünü söyledi. Gül, ‘Bunlar kötü uygulamalar’ dedi.”(19 Eylül 2011, Milliyet)

“Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, bir önceki MilliEğitim Bakanı Nimet Çubukçu döneminde verilen 55bin öğretmen atanacağı sözünün yerine getirilemediğiiçin öğretmen adaylarından özür diledi.” (19 Eylül2011, Haber Türk)

Tüm yetkileri elinde tutan devlet halkına zulmediyorsa,işkence yapıyorsa, katlediyorsa onun dilediği özür aslındadalga geçmektir. Gözümüzün içine baka baka kendini te-mize çıkarma, sorumluluğu bir polisin, bir gardiyanınüzerine atma çabasıdır bu. Özür dileyenler asıl sorumlulardır,asıl katillerdir. Onların özür dedikleri, bilmeliyiz ki gözboyamadır, yalandır; inanmayalım, hesap soralım.

Özür Dilemek

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

23

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 24: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

YAŞ (Yüksek Askeri Şura) top-lantısı 15 Aralık’ta yapıldı. YAŞ top-lantısının öne çıkan konusu Suriyeoldu. Burjuva medyada çıkan haber-lerde toplantıda ele alınan konularşöyle ortaya konuldu: “YAŞ’ta, terörlemücadele kapsamında bölgedeki bir-liklerin yeniden yapılandırılması,PKK’ya yönelik gerçekleştirilen ope-rasyonlar, başta Suriye ve Doğu Ak-deniz olmak üzere uluslararası ge-lişmeler, TSK’nın harbe hazırlık du-rumu, ihtiyaçlar, tedbirler ile hudut-ların mevcut durumu ele alındı.”

Genelkurmay Başkanlığının in-ternet sitesinde ise toplantının gün-demi şöyle belirtiliyordu: “Toplantıdaiç güvenlik harekâtı ve hudut güven-liğine yönelik Türk Silahlı Kuvvetle-ri’nin icra ettiği faaliyetler görüşül-müş, Türk Silahlı Kuvvetleri’ninharbe hazırlık durumu incelenerek,bu kapsamda ortaya çıkan ihtiyaçlarile bu ihtiyaçları karşılamak için alı-nan tedbirler değerlendirilmiştir”

Oligarşinin ordusu harbe hazırlıkyapıyor. Peki bu hazırlık kimin için?Herkes biliyor ki Suriye için. Türkiyehalklarıyla Suriye halkı arasında sa-vaşı gerektirecek hiçbir sorun yoktur.Türkiye, Amerika'nın ve diğer em-peryalistlerin çıkarı için adım adım

Suriye halkına karşı savaşa sü-rülüyor.

YAŞ toplantısının olduğugünlerde ABD Savunma BakanıLeon Panetta da Türkiye’ye gel-di. Panetta, Türkiye’ye geliş ne-denini yaptığı açıklamalarda or-taya koydu. Panetta “Bölgedekigeçiş ve değişim sürecindekiliderliğinden ötürü Türkiye'yeteşekkür ettiğini” söyledi.

Panetta, Türkiye’ye nedenteşekkür ediyor?

Sır değil, bilinmez bir şeydeğil. Amerikan emperyalizmininçıkarları bugün Suriye’deki BeşarEsad yönetimini devirip işbirlikçibir yönetim kurmaktan geçiyor.Amerika Savunma Bakanı Pa-

netta “Türkiye, Suriye konusundabüyük liderlik sergiledi” diyerekTürkiye oligarşisinin Amerikan em-peryalizminin çıkarlarına nasıl hizmetettiğini açıkça itiraf ediyor.

Amerikan Savunma Bakanı “Te-şekkür ediyor” çünkü Türkiye, Ame-rika ve Avrupalı emperyalistlerin çı-karı için Suriye’ye karşı maşa olarakkullanılıyor. Teşekkürün özü de, Tür-kiye’nin liderliğinin özü de budur:Amerikan uşaklığı... Amerikalı yet-kililer ülkemizi yol geçen hanına çe-virdiler. Biri gidiyor, diğeri geliyor.Sürekli pohpohluyorlar. AKP iktida-rına övgüler yağdırıyorlar. “Ortado-ğu’nun liderisiniz” diyorlar. “Dahaçok, daha çok görev alın” diyorlar.

Panetta ziyaretinde basına yaptığıkonuşmada, “Türkiye'nin son haf-talarda, ABD ve ABD'nin Arap ileAvrupalı müttefiklerinin amaçlarıylatam bir uyum içerisinde olduğunu”da açıkladı.

Türkiye’nin amacı nedir? Amerikaile Avrupalı emperyalistler ile Tür-kiye’nin hangi amacı ortaktır? Em-peryalist Panetta’nın bu sözleri efen-dinin uşağının sırtını sıvazlamasındanbaşka bir şey değildir. Emperyalistlerbu ve benzeri sözleri Türkiye'nindaha fazla “görev” üstlenmesi için

sarf etmektedir. Daha fazla diyor.“Her türlü senaryoya hazır olun” di-yor.

YAŞ toplantısının gündemininSuriye ile harbe hazırlık olması, ha-zırlıkların gözden geçirilmesi deAmerikan uşaklığının ifadesidir.

Burjuva basın Panetta’nın Türki-ye’den “mutlu ayrıldığını” yazdı. El-bette mutlu olacaktır emperyalistefendi. Karşısında bir dediğini ikietmeyen işbirlikçi AKP iktidarı vardır,gelmiş geçmiş en büyük Amerikanuşağı Tayyip Erdoğan vardır.

Emperyalistlerin Övgüsüde, Kışkırtmaları da,Şantajları da Türkiye’yiSuriye İle Savaşa Sokmakİçindir

ABD'nin Ortadoğu Özel Temsil-ciliği ofisinde Bölgesel İşler ÖzelKoordinatörü Hof, Temsilciler MeclisiDış İlişkiler Komitesi Ortadoğu veGüney Asya Alt Komitesi'nde Suriyekonulu oturumda Amerikalı millet-vekillerinin sorularını yanıtladı. Bur-juva medya Frederic Hof’un açıkla-malarını “ABD’li diplomattan şokSuriye açıklaması” başlığıyla verdi.

Hof, “Türkiye'nin Suriye konu-sunda nerede durduğuna”, “Esad re-jimini devirme konusunda Türkiye'ninçabaları ne durumda?” sorularına şucevapları veriyordu:

“Bence son birkaç ay içerisindemeydana gelen büyük gelişme, Tür-kiye'nin buradaki sorunun merkezidoğasını nasıl analiz ettiğinde yaşa-nan temel değişim. Türkiye kademeliolarak ancak geri dönülemez biçimde,Beşar Esad'ın çözümün parçası ol-madığı sonucuna vardı. Esad, sorununbir parçası ve Türkiye'ye inanılmazboyutta ulusal güvenlik tehdidi oluş-turuyor'' diye konuştu. (Sabah, 15Aralık 2011)

Yalan, çarpıtma, kışkırtma herşey var Amerikalı Hof’un açıklama-

Amerikan ajanlarının biri gidiyor biri geliyor:Uşaklarına; “Her senaryoya hazır olun,

Suriye’de daha çok görev üstlenin” diyorlar!

“YAŞ’ta; Türk Silahlı Kuvvetleri’ninharbe hazırlık durumu incelenerek, bukapsamda ortaya çıkan ihtiyaçlar ilebu ihtiyaçları karşılamak için alınan

tedbirler değerlendirilmiştir”

KAHROLSUN24

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 25: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

larında. “Türkiye'nin, muhalif grupÖzgür Suriye Ordusu'na barınak sağ-ladığını kaydeden Hof, ‘Türklerinbize söylediği ki onlara inanmamakiçin bir nedenimiz yok, bu kişileri si-lahlandırmadıkları ve Suriye içerisinegöndermedikleri şeklinde. Bu onlarınpozisyonu ve buna inanmamak içinbir nedenimiz yok’ ifadesini kullandı.”(agg)

Hof, Esad yönetiminin devrilmesitemelinde Türkiye’nin ne düşündüğüsorusuna da şu cevabı veriyordu:“Eminim Türkiye şu anda, ortayaçıkabilecek çeşitli senaryolar teme-linde çok farklı seçenekleri ve ihti-malleri inceliyordur. Suriye toprak-larında güvenli bölgeler ya da her-hangi bir şey tesis edilmesine yönelikherhangi yakın vadeli planlara dairbir bilgim yok.”

Yoksa da bir senaryosu, siz yazınbir kaç senaryo, verin uşağınızın eli-ne... Emperyalistler bilmeyecek dekim bilecek? Hof, demogoji yapmayıda ihmal etmiyor. Suriye ile ilgiliyapılacaklar emperyalistler tarafındanAKP iktidarının, Türkiye oligarşisininönüne konulmuş durumdadır. “Çeşitlisenaryolar” çoktan yazılıp verilmiştir.İşbirlikçi uşak AKP iktidarına düşenbu planları, senaryoları gerektiği şe-

kilde uygulamaktır. Türkiye oligar-şisinin bugün yaptığı da budur.

Suriye’ye ambargo uygulanmakta;emperyalistlerin aldığı yaptırım ka-rarları hayata geçirilmektedir. Ame-rikalı Hof’un yalanlarının tersine iş-birlikçi Hür Suriye Ordusu’nu ülke-miz topraklarında beslemekte, Suri-ye’deki katliamları, saldırıları içineğitip yönlendirmektedir. Sadece Su-riyeli işbirlikçiler değil, emperyalistajanlar da topraklarımızda cirit at-makta, komşu Suriye halkına yönelikkatliamlar tertiplemektedir. Toprak-larımızı kirletmekte, kirli amaçlarıiçin kullanmaktadırlar. AKP iktidarıtüm bunlara göz yummakta, emper-yalistler adına Esad yönetimine çağ-rılar yapmakta, tehditler savurmakta,gözdağı vermektedir. Ve tüm bunlarında ötesinde son YAŞ toplantısındagörüştükleri şekilde açıkça Suriyeyönetimine, halkına karşı bir savaşahazırlanmaktadır.

Amerikan Savunma Bakanı Pa-netta’nın sözlerini hatırlayın: “Dö-külen kana ve harcanan dolarlaradeğdi...” Panetta bu sözleri Amerikanordusunun Irak’tan çekilecek olma-sının tartışıldığı bugünlerde söyledi.

Peki Irak’ta o günden bugüneneler oldu?

“O günden bu yana ne oldu?1 milyon 33 bin sivil öldürüldü. İş-kence gören insan sayısı bilinmiyorama Ebu Gureyb Cezaevi'nin fo-toğrafları hafızalarda... Irzına geçilenkadın sayısının 30 bin olduğu bil-diriliyor. İki milyon kadın dul, dörtmilyon çocuk yetim kaldı. Beş milyonIraklı göç etti. Öldürülen akade-misyen ve aydın sayısı ise 3 bin.Müzeler yağmalandı.

ABD, bu işgal için trilyon dolarharcadı. Bu maliyet de yaşanankrizlerle dünya yoksullarına ödeti-liyor. Şimdi aynı senaryo Suriye veİran için hazır.” (Akşam, SerdarAkinan 17 Aralık 2011)

Bu satırlar her şeyi fazlasıyla an-latıyor; emperyalizm gerçeğini, em-peryalist işgali...

Ülkemizin, HalkımızınGüvenliğini Tehdit EdenAmerikasıyla, AvrupasıylaEmperyalistlerdir

Emperyalistler, Suriye’deki Esadyönetimi için “Türkiye'ye inanılmazboyutta ulusal güvenlik tehdidi oluş-turuyor” diyorlar.

Aynı şeyi yıllar önce Irak’takiSaddam yönetimi için söylemişlerdi.

Özgür-Der'in de içinde olduğu Suriye Halkıyla Da-yanışma Platformu, 11 Kasım tarihinde yaptığı eylemleBeşşar Esad yönetimini protesto etti. Esad'ın Suriye'de"katliamlara devam ettiği" belirtilen eylemde giyabicenaze namazı kılındı. Özgür-Der Genel Başkanı RıdvanKaya eylemde yaptığı açıklamada "Esad'ın sonununda Kaddafi gibi olacağını" söyledi. Eylemde “SuriyeHalkı Yalnız Değildir!”, “Katil Beşşar Suriye’den Defol!”sloganları atıldı.

Özgür-Der, daha önce Irak'ta Savaşa Hayır Koordi-nasyonu içinde yer almıştı. Irak'ın durumu ortada. Ame-rikan emperyalizmi yaktı, yıktı, 1 milyonun üzerindeinsanın katledilmesine neden oldu. Şimdi aynı oyunlarıLibya'da oynadı. Suriye'de oynuyor. Her şey dünyahalklarının gözleri önünde yaşanıyor.

Her şey ayan beyan ortadayken halkların katilininkimler olduğu ortadayken Özgür-Der’liler gerçeğe göz-lerini kapatıyorlar. Dahası emperyalizmin politikalarına

hizmet ediyorlar.

Amerika, Suriye'de Müslüman Kardeşleri iktidarataşıyacak diye emperyalizmin ortadoğu politikalarınaortak olmayın. Emperyalizmin maşası olmayın. Em-peryalistler Ortadoğu'da Müslüman Kardeşleri iktidarataşıyarak AKP gibi işbirlikçi iktidarlar yaratıyor. Sizinmüslümanlığınız bu mu? Hangi zulümden bahsediyor-sunuz. Ortadoğu’daki tüm zulümlerin sorumlusu Amerikave işbirlikçi iktidarlardır. Nerede durduğunuza iyi bakın?Amerika’yla, İsrail'le yanyanasınız? Ortadoğu’da em-peryalizme kafa tutan kaç ülke var?

Emperyalizmin Suriye’yi seçmesi bu anlamda tesadüfideğildir. Emperyalist politikaların, Büyük OrtadoğuProjesinin önünde engeldir Suriye yönetimi. Evet hay-kıracaksanız “Katil ABD Ortadoğu’dan Defol” diyehaykırın. Doğru slogan budur, doğru tavır budur. TersiAmerika’ya, İsrail’e hizmet etmektir.

Amerika'nın, İsrail'in Maşası Olmayın!

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

25

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 26: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Daha birkaç ay öncesinde Libya lideriKaddafi için...

Bakın Irak’a. Kim tehdit ediyor-muş ulusal güvenliği? Amerikan em-peryalizminin Irak işgali 1 milyonunüzerinde Iraklı’nın hayatına mal oldu.Geride yanmış yıkılmış bir ülke kaldı.Tecavüze uğramış kadınlar, yıkılıpyağmalanmış tarihi zenginlikler, de-ğerleri, kültürleri ayaklar altına alınmışbir ülke, bir halk bıraktılar geride.

NATO bombalaması ve işgali sü-recindeki 6 ayda Libya’da 40 bininüzerinde Libyalı öldü.

Emperyalist haydutlar gittikleriher yere ölüm, işkence, yıkım, yağma,tecavüz, yozlaşma, açlık götürüyorlar.

Ulusal güvenliği, halkları tehditeden emperyalizmdir, baş düşmanAmerika’dır.

Türkiye halkları!Emperyalistler halkları aptal yerine

koymak istiyor. Katliamlarını, vah-

şetlerinin sorumluluğunu gizleyip iş-gallerini “özgürlük, demokrasi, insanhakları” demogojisiyle gizlemeyeçalışıyorlar. İşbirlikçi, uşakları em-peryalizmin taşeronu, maşası olarakemperyalizmin sömürü ve katliamınıgizleme rolünü üstleniyor.

Demokrasi, insan hakları, vahşet,zulüm demagojileri Suriye’ye saldırıyıhalka kabul ettirmenin maskesidir.Emperyalizmin maşası olmayı kabuletmeyelim. AKP halkı Amerikanınçıkarları için Suriye halkını katletmekiçin savaşa sokuyor... Buna ortak ol-mayalım, buna izin vermeyelim.

Emperyalizm ve işbirlikçilerininSuriye’ye saldırısına karşı çıkmakkendi hakkımıza, onurumuza sahipçıkmaktır.

Irak’ta yaşananlar ortadadır. Ame-rikan emperyalizmi Irak halkını Şii,Sunni, Kürt, Arap diye birbirine dü-şürdü. Halkları birbirine kırdırıyor.Irak halkı birbirini kırarken AmerikaIrak’ı nasıl sömürüceğiyle ilgileniyor.

Libya’da olanlar ortadadır. Kad-dafi’yi katlettiler. Şimdi Libya halkıbirbirini katlediyor. Bu arada yineemperyalistler Libya’yı yağmalamaklameşguller.

Suriye’de de aynı şeyi yapmakistiyorlar. Bir taraftan “iç savaş en-dişesi yaşıyoruz” diyorlar, diğer ta-raftan iç savaş çıkartmak için Alevi-Sünni düşmanlığını körüklüyorlar.Ve bunda işbirlikçi AKP’yi maşaolarak kullanıyorlar.

Maraş’ın, Sivas’ın, Çorum’un he-sabı hala duruyor. AKP zihniyeti bukatliamların doğrudan içinde yeralmış ve o zaman da kontrgerilladevleti tarafından kullanılmıştır.

Bugün de Suriye halkına karşıemperyalistler tarafından maşa olarakkullanılmaktadır.

Emperyalizmin dolarları uğrunaSuriye’yle savaşa karşı çıkalım. Em-peryalizmin kiralık askeri olmayıreddedelim.

Ermeni soykırım meselesi yıllardır emperyalistler ta-rafından oligarşiyi “köşeye sıkıştırmak”, çeşitli ödünlerkoparmak için bir araç olarak kullanılmaktadır. Oligarşininiktidarları da soykırım gerçeğini gizlemek için çeşitliödünler vermiş ve vermektedir.

Fransa Ermeni soykırımının reddedilmesini suç sayanyasa teklifini 22 Aralık’ta meclise getirecek. Oligarşi deher yıl olduğu gibi pazarlık ve tehditlere başladı. BaşbakanErdoğan, "Soykırımı görmek isteyenler kendi kanlı ta-rihlerine baksınlar" diyerek Fransa’ya Cezayir’de, Ru-anda’da ve Afrika’daki katliamlarından söz ederek “Tür-kiye’nin tarihinde sömürü, emperyalist yaklaşım, birülkeyi işgal etmek, ardından da o ülkenin tüm kaynaklarınıçalmak yoktur. Bizim tarihimizde dost ve kardeş halklarazulüm, baskı, sindirme yoktur” dedi.

Yalan; Erdoğanda emperyalistler kadar yalancıdır.Osmanlının tarihi kanla, katliamlarla doludur. Asya’danAvrupa’ya, Ortadoğu’dan Afrika’ya kadar nasıl gitti os-manlı? Tabii ki işgal ederek, tabii ki, yüzbinlerce kişiyikatlederek gitti.

Ancak Erdoğan’ın bir başka iki yüzlülüğü Ruanda’yı,Cezayir’i Ermeni soykırımı gündeme getirilince hatırlamışolmasıdır. Fransızlar Ruanda’da 800 bin Ruandalı katle-derken tek bir kınama yaptınız mı? Cezayir’de Fransa1.5 milyon Cezayirli’yi katlederken ne yaptınız? Fransa’yı

kınadınız mı? Hayır! Tam tersine Birleşmiş Milletler’deCezayir’in Bağımsızlığı görüşülürken Cezayir’in bağım-sızlığını isteyenlerin yanında değil, Cezayir’in Fıransızsömürgesi olarak kalmasını isteyen emperyalistlerinyanında yer alan tek müslüman ülkedir. 15 Aralık 1957’deAKP’nin mirasını devralmakla övündüğü Adnan Menderesiktidarı tarafından Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndayapılan oylamada Cezayir’in bağımsızlığına HAYIR oyuverdi. Çünkü Cezayir’de emperyalist Fransa’ya karşıulusal kurtuluş savaşı veren Cezayirli devrimcilerdir.AKP’liler Fransaya karşı Cezayir örneğini vermedenönce kendine baksın. Cezayir oligarşinin utanç tarihidir.Oligarşi 1.5 milyon Cezayirli’yi katleden Fransız emper-yalistleriyle birlikte hareket etti. Aynı bugün Irak’ta, Af-ganistan’da Libya’da, Suriye’de olduğu gibi, katledenemperyalistlerle birlikte hareket etti. Fransa, Ermeni soy-kırımını nasıl kullanıyorsa Oligarşi de Cezayir katliamını,Ruanda katliamını aynı şekilde kullanmaktadır.

Bugün, Filistin, Filistin dediğine bakmayın AKP’nin.Filistin konusunda da riyakardır AKP. Amerikan politi-kalarına hizmet etmektedir. Filistin topraklarını işgaleden, onbinlerce Filistinli’yi katleden İsrail’i devlet olaraktanıyan ilk müslüman ülke de Türkiye oligarşisidir. Hemde kimin iktidarında? AKP’nin mirasıyla övündüğü Ame-rikan uşağı Adnan Menderes iktidarında...

Hepinizin tarihi katliamlarla dolu. Çünkü iktidarlarınız sömürü ve zulüm üzerine kuruludur

KAHROLSUN26

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 27: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Sevgili Devrimci Okul okurlarımerhaba...

Bu haftaki ders konumuz kararvermek...

Yaşamımız içinde sayısız kararlarveririz. Bir şeyleri doğru-yanlış diyeayırteder, ona göre yapmaya da yap-mamaya karar veririz.

Aldığımız her karar, yaşamın ta-mamında olduğu gibi ya dü-zeni büyütür ya da devrimi.Kararlarımızı belirleyen yadüzeniçi tercihlerimiz ya dadevrimci yanlarımızdır.

Karar vermek, iradeninbilinçli eylemidir.

Bir konuyu bilmeden onunhakkında karar verilemez. Bireylem yapmaya karar verebilmekiçin her şeyden önce onu örgütleme-yi bilmek gerekir.

İnsan devrimci olmaya neden ka-rar verir? İçinde yaşadığı düzenin ada-letsizliğini, zulmünü, sömürüsünü,baskısını gördüğü, bunu yok etmeninyolunun devrim olduğunu bildiğiiçin...Yani karar, bilerek verilmiş birkarardır. Bilmek bir faaliyettir.

Karar vermek, başarmanın yarı-sıdır. Harekete geçmeden karar veri-lir. En kötü karar bile kararsızlıktaniyidir deriz.

Peki, kötü kararla yetinebilir mi-yiz? Yapılmayan, yetersiz yapılanher şey düşmana hizmet eder. Aldı-ğımız kararlar bizi ya ileri taşır, bü-yütür ya da yanlıştır, zarar verir. Mü-cadelenin büyümesi ve gelişmesi ala-cağımız doğru kararların büyümesi vebu kararlar çerçevesinde yaratacağı-mız doğru pratikle mümkündür.

Çoğu zaman mücadele içinde hız-lı karar almak, uygulamak gerekir.

Kendine, yaptığı işe, sürece za-manında ve yerinde müdahale et-mezse treni kaçırır.

Siyasetin temel ilkesi zamanında

doğru karar almakve doğru tavır gös-terebilmektir.

Bunun için;1-Konuyu ka-

fada netleştirmek,2-Tüm dikkat

ve enerjiyle yoğunlaşmak,3-Zamanında ve ertelemeden

yapmak gerekir.Bazen karar alırken çekinceleri-

miz, korkularımız, tereddütlerimizolur.

Karar almayı öğrenmek, devrim-cinin öğrenmesi gereken asli unsur-

lardandır.

"Kararsızlık" olumsuz karar al-makla eşdeğerdir. Kararsız kalmak neyapacağına, nasıl davranacağına ka-rar verememek düzeni besler. Karar-sızlık düzen yararına karar vermektir.

Bir eylem yapılacaktır. Ne olacakeylem işte, gider yapar geliriz demekmekanikliğe düşmektir. Çünkü budüşüncede bilinçli eylem faaliyetiyoktur. Eylem yapılacak bölge ta-nınmamış. Neyle karşılaşılacak, bi-linmiyor. Kim ne yapacak belirsiz. So-nuç felaket olur. Doğru yerde ve za-manda doğru kararı verebilmek içinbilmek, tanımak gerekir. Ancak böy-le bilinçli bir faaliyet yürütülür, kararalınır.

Mekanik Düşünmek,Karar Vermenin ÖnündekiEngellerdendir

Mekaniklik yaşanan her sorun kar-şısında hazır reçeteler uygulamayaçalışmak, durumun kendi özgünlüğü-nü, kendi şartlarını değerlendirme-den olduğu gibi uygulamaktır. Meka-nik davranan bir devrimci yaşadıkla-rının aynısı, birebir örnekler arar, bu-

lamazsa çözümsüz, kararsız kalır.

Mekaniklik devrimcilikten değil,burjuvazinin onun askerlerinin tarzı-dır. Her işi yapmak için talimat bek-lemenin anlamı yoktur.

Karar almaktan kaçınmak, so-rumluluk almaktan kaçınmaktır.Değişen durumu gözetmeyen karar-lar almak mekanikliktir. Özünde yinesorumluluktan kaçma vardır. Söyle-nileni yapmakla yetinme, yasak sav-ma vardır.

Deneyimsizlik cüretle aşılır. Yenibir durum karşısında karar alırken te-mel duygu sahiplenmektir. Sorum-luluk duymaktır.

Sorumluluk duyanlar ne ka-dar deneyimsiz olsalar da so-runları çözebilirler. Sahiplenenyanlış yapmaktan korkmaz. Dü-şünür, emek harcar.

Yanlış yapıyor olabiliriz, bil-miyor olabiliriz. Yanlış olanıdüzeltiriz, eksik bıraktığımızyönleri tartışarak gideririz. Fakatkarar almayınca hiçbir şey ya-

pamayız. Bu durumda elimizde tar-tışacağımız bir sonucumuz dahi ol-maz. Tartışma konumuz "devrimci-lik nedir" olur.

Geniş bir deneyime sahibiz. Tari-himiz, geleneklerimiz var. Birçokdurumda tavrımız bellidir. Geçmişteyaşananları örnek alabiliriz.

Bir konuda bilgi sahibi değilsek vekarar almayı bir süre ertelememiz dev-rime kaybettirmeyecekse bunu zamaniçinde sorar öğreniriz.

Bir halk savaşçısı savaş içinde pra-tik içinde pişer, ustalaşır. Aslolan birsorun karşında "deneyimsizim" de-meden doğru bildiğini hayata geçir-mesidir. Yanlış yapılabilir. Ondan daöğrenilir. Hiçbir şey yapmayanın de-neyim kazanması imkansızdır.

Bazen evdeki hesap çarşıya uy-maz. O çarşının şartlarına göre doğ-ru kararı verebilmek için neyi, nasılyapmamız gerektiğini bilmemiz ge-rekiyor. Bunun için de öğrenen, araş-tıran olacağız. Bu da sorumluluk his-setmektir. Kendini yenilemektir.

Zaman ilerledikçe her şey değişipdönüşüyor. Mücadelenin araçları,halkın sorunları, mücadelenin so-

Ders: Halkı, Devrimi

ve Cepheyi Sahiplenmek

HALKI, DEVRİMİ VE CEPHEYİ SAHİPLENEN

HERKES DOĞRU KARARLAR VEREBİLİR

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

227

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 28: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

runları ve cevapları, beklentilerideğişiyor. Bu nedenle de biz sü-rekli kendimizi yenilemeliyiz.Bunun sorumluluğunu duymalı-yız. Sorumluluk duygusu köre-lenler bu yenilenmeye, dönüş-meye direnenlerdir. Bunlarda ör-gütlü bilinç yerini bencilliğe bı-rakır. Yaptığı eylemlerde halkı, ör-gütü gözetmez. Bencil düşünür veçürür.

Deneyimler sadece yaşanarakdeğil, öğrenilerek de kazanılır.Bu noktada hareketin ve halkındeneyimlerini öğrenmeyi bildik-çe deneyimsizliklerimizi aşabiliriz.

Yanlış Yapma KorkusuKarar Vermenin ÖnündeEngel Olmamalıdır

Yanlış karar alma korkusu, kararvermede tereddütü yaratan temel se-beplerdendir. Yanlış karar da alabili-riz. Ama bu karar almada tereddüt et-mekten kararsız kalıp güvensizliği, pa-sifliği yaymaktan daha iyidir.

Yanlış yapmaktan korkan, yaptı-ğı işi yeterli görüyor, önüne ileri he-defler koymuyor demektir. Sağlam-cıdır. Sağlamcı insanlar zorluklarkarşısında kendilerini tehlikeye at-mazlar. Tehlikeler ve risklerle dolu sa-vaşta baştan yenik düşerler.

Başarıya inanmak gerekir. Başar-mak için uzlaşmaz olunmalıdır.

Yanlışla uzlaşmayacağız. Militandüşünüp cüretli kararlar alacağız.Ayrıca doğru kararlar almak da yet-mez. Bu kararları uygulama cüre-tini göstermek de gerekir.

Bir yerin, mücadelenin sorumlu-luğunu taşımadığımız an karar vere-mekte kaygı duyarız. Saldırana kar-şı devrimi savunmak bir sorumlu-luktur. İleri atılmayı gerektirir. Eğersorumluluk duygusu zayıflarsa "ba-nanecilik" başlar. "Başkasının öneçıkmasını bekleme" görülür.

Doğru düşünmeyi öğrenmeliyiz.Bunun için diyalektiği öğrenecek veyaşamında uygulayan olacağız. Böy-lelikle yaşanan her şeyin ayrıntıları-na inmeyi öğreneceğiz. Doğru dü-şünmek nedir? Biz olarak düşün-

mektir.

"Bence böyle" "benim doğrula-rım"a savaş açmaktır. Bizim doğru-larımız vardır. Geleneklerimiz, kül-türümüz, ortak ruh halimiz vardır.Düşünürken alacağımız temel budur,büyütülmesi gerekenler de bunlardır.

Doğru Karar Vermenin

Önündeki Engelleri Aşmanın Yolu Nedir?

Bilgimizi arttırmak, öğrenmek, oku-mak, araştırmaktır. Doğru bildiğini na-sılki başkasına öğretiyorsan aynı za-manda doğru karar vererek başkasınada doğru karar verdirirsin. Örgütlü ol-mak budur. Hiçbir şey ben için yapıl-maz, biz için yapılır. Örgüt, doğrularıhalkın değerleriyle birleştirendir.

Karar anı geldiğinde önceliklesakin olacağız. Düşünmeden-yoğun-laşmadan karar vermek yanlışa nedenolur. Onun için öncelikle sakin olacakve ayrıntılı düşünmeye çalışacağız.Soruna yoğunlaşacak ve dostu vedüşmanı yerli yerine oturtacağız. Ka-rar verirken bunun için doğru oldu-ğunu düşüneceğiz. Biz devrimciyiz vedevrim mücadelesi veriyoruz. İktidarhedefiyle halk savaşı veriyoruz. Busavaşta halk için devrim için doğruolanları yapacağız.

Pratik karar vermek, "biz" olarakdüşünmenin yolu sorular sormaktır.Her eylemimizi, davranışımızı, dü-şüncemizi sorgulayacağız. Ne yaptım,nasıl yaptım, yanlış ne nasıl yanlışyaptım? Yanlışımızı bulup düzeltenekadar sorular sormaktan kaçınmaya-

cağız. Ancak böyle kararlı,doğru karar veren, karşılaştığısorunlar karşısında çaresiz kal-mayan insanlar oluruz.

Ancak böyle burjuvazininolmamızı istediği çürüyen birdevrimci tipi olmayız.

Halk hareketimizin savaş-çısı, her türlü soruna cevaptır.Umutsuza umut ve bilinç;açlığa, zulme, sömürüye kar-şı çözümdür. Halk savaşı yal-nızca silahlanmak değildir. Ak-sine savaş gerçeğini bilince çı-karmak, savaşın her alanının ih-

tiyaçlarına cevap vermek, sorunları-nın çözümüne kafa yormaktır. Bu ya-nıyla halk savaşı, halkın varolan yete-neklerini ortaya çıkarıp örgütlü bir güçhaline getirmek ve o yetenekleri geliş-tirmektir. Tüm bunlar da zaten savaşınbütünüdür. Bizim de doğrumuz budur.

Nasıl Düşüneceğiz?Nasıl Savaşacağız?

Başladığımız işi sonuna kadargötüreceğiz. Önümüze sayısız engelçıkacak. Düşman bizden her zaman fi-ziki olarak güçlü olacak. Ama vaz-geçmeyeceğiz. Biz milyonların umu-dunu taşıyoruz. Attığımız her adım-da umut büyüyecek. Milyonlarıngücü ile yürüyeceğiz. Biz sosyalizmisavunuyoruz.

Zor anlarda kararlılığı besleyen,bizleri ileriye taşıyan tek güç inanç-tır. İnanç gökten inmez. Bilgi ve ger-çeğin birleşmesinden doğar.

Bilgimiz arttıkça kararlılığımızda artacaktır. Doğru kararlar alaca-ğız. Doğru karar almak için önce ger-çeği kavrayacağız. Gerçek duygula-rımızın dışında nesnel, somut maddiolarak duruyor...

Varolup olmaması kişinin isteği-ne bağlı değildir. Gerçeği inceleyecek,gözlemleyecek sorgulayacak, sonuç-lar çıkaracak ve karar vereceğiz.

Sevgili okurlar bu haftaki dersi-mizi bitiyoruz. Haftaya başka birkonuyu ele alacağız.

Görüşmek üzere... Hoşçakalın...

Karar anı geldiğindeöncelikle sakin olacağız.

Düşünmedenyoğunlaşmadan karar

vermek yanlışa neden olur.Onun için öncelikle sakin

olacak ve ayrıntılıdüşünmeye çalışacağız.Soruna yoğunlaşacak vedostu ve düşmanı yerli

yerine oturtacağız.

KAHROLSUN228

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 29: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

229

Yürüyüş

Sayı: 23

“Kalem yazmaz dertlerimizi" derhalkımız. Onca kederi, onca ayrılığı,yokluğu ölümü yaşamıştır ki "kalemyazmaz" diyebilmiştir. Maraş’ı, Ma-raş’ta yaşanan katliamı, yazmaya dakalem yetmez. Ama o günün yenidenyaşanmaması için anlatmak gerek.

Unutmak ihanettir. Ama sadece ogünkü yaşadıklarımızı, ölenlerimizideğil; katillerini unutmak ihanettir, buyüzden unutmayacağız. Hesabını so-rana dek yaramız kanamaya devamedecek.

Unutmamak yetmez, unutturma-yacağız! Unutmak, hesap sormamakyeni Maraşlar’ın yaşanması demek-tir. Maraş’ın ardından öyle olmadı mı?Sivas’ta diri diri yanmadık mı? Ga-zi'de katledilmedik mi? Unutmamakyetmez bu yüzden.

2005’te Trabzon’da TAYAD’lı-lar linç edilirken aynı gözü dönmüş-lük vardı. En son Çukurova’da ölenaskerlerin ardından, Elazığ’da Al-evilerin yaşadığı Fevzi Çakmak Ma-hallesi’nde de iş yerlerini yakmadılarmı? "Kürtçe söyledi" diye vurmadı-lar mı? Kürt diye dövmediler mi? Ma-raş’ta yaşananlar gibi olmadı mı tümbunlar? MHP’li, AKP’li gerici fa-şistler değil mi saldıranlar?

Ne Olmuştu Maraş’ta?33 yıl önceydi, 19 ve 25 Aralık

1978 günlerinde katliam yapıldı Ma-raş’ta. Resmi açıklamalara göre 111kişi öldürüldü, 176 kişi yaralandı, 210ev, 70 iş yeri yakıldı. Resmi rakam-lar böyle diyordu; gerçek ise daha faz-lasıydı ama hangi ölüm rakamla

açıklanır ki?

Yüzlerceinsanımız öl-dürüldü; bebek, çocuk,genç, yaşlı, kadın-er-kek demeden otomatik

silahlarla, baltalarla ağaçlara çivile-nerek öldürüldüler. Hamile kadınla-rın karınları deşilerek, göğüsleri ke-silerek öldürüldüler. Kadınlara, kız-lara tecavüz edilip, boğazları kesile-rek öldürüldüler.

Katiller ise bunları yaparken birnebze insanlık taşımıyorlardı. Hangikalem yazabilir bu yaşananları?

Bunca katliamı, zulmü, doğmamışbebeği ana karnında öldürmeyi halkdüşmanlarından başka kim yapabilir?

Yaptılar, "tekbir" getirerek, "Ka-nımız aksa da zafer İslam’ın" di-yerek, "Allah için savaşa" diyerekkadınlara, kızlara tecavüz ettiler, öl-dürdüler. Yapanlar MHP’li faşistlerdi.Gerici yobaz dincilerdi. Böyle din,böyle müslümanlık, böyle bir inançolur mu? Ama bakın dincilere; bütünkatliamlarını “tekbir” getirerek, “Al-lah Allah” diyerek yapmışlardır.

O katillerden biri de Ökkeş Ken-ger, şimdiki adı ile Ökkeş Şendiller’di.Bir dönem milletvekili oldu. O dö-nemin Vali vekili ise AKP milletve-kili, yıllarca İçişleri Bakanlığı yapmışAbdülkadir Aksu idi.

Kahramanmaraş’tı adı ama1978’den itibaren Kanlı Maraş ol-muştu. Oligarşi her zaman kendine sa-vaşta halka karşı kullanacağı yar-dımcılar yaratıyordu. Bunun bir ka-nıtı Maraş’tı.

19 Aralık 1978’de başladı katliam.İlk günü Çicek Sineması’nda "GüneşNe Zaman Doğacak?" filmi oynatılı-yordu. Saat 21.00’de sinemaya faşistÖkkeş Kenger tarafından bomba atıl-dı. Önceden salona yerleştirilen 20-30

kişilik faşist grup "Müslüman Türki-ye", "Kanımız aksa da zafer İslam’ın"diyerek salondakileri kışkırttılar.

Köylerden, ilçelerden getirelenyaklaşık 300 kişilik faşist güruh CHPil merkezini, PTT ve TÖB-DER bi-nasını yağmaladı.

MHP’li faşistler, Maraş’ta cihatınbaşladığını, inşallah ülküdaşların ba-şaracağını söylüyordu.

20 Aralık’ta Alevilerin işlettiğiAkın Kıraathanesi’ne bomba atıldı. 2TÖB-DER’li öğretmen kurşunlandı.22 Aralık’ta öğretmenlerin cenazesi-ne katılan halk Ulu Camii önünegeldiğinde, faşistlerce kışkırtılan gü-ruh, “Komünistlerin ve Alevilerincenaze namazı kılınmaz” diyerektaş, sopa, demir çubuk ve silahlasaldırdı, burada 3 kişi katledildi.

Yağmaladılar, bombaladılar, sokakortasında kurşunladılar, cenazede sal-dırıp öldürdüler, yine de kana doy-madılar.

Faşistler Sünni kesimi silahlandı-rıyorlardı. Bir yandan da solcuların veAlevilerin silahlandığı ve Sünnileresaldıracağı yalanını yayıyorlardı.

Katliam başlayalı günler geçmiş-ti ama iktidardaki CHP bir şey yap-mıyordu.

23 Aralık günü katliamın en kan-lı günüydü.

Alevilerin ve solcuların ağırlıklı ol-duğu Yörükselim Mahallesi kuşatıl-dı. Devletin gözü önünde kamyonlarlagetirilen faşistlere satırlar, silahlar da-ğıtıldı.

Önceden kapılara tek tek işaret ko-nulan Alevi halka ait evlerin kapıla-rını kırarak evlere giren faşistler,yaşlı, genç, kadın, erkek kimi bulur-larsa “Bayram günü gelmiş” diyerek

SINIF KİNİ ACILARIMIZIUNUTMAMAK HESAP

SORMAKTIR

Page 30: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

KAHROLSUN330

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

öldürüyorlardı. Yakarak, kurşuna di-zerek, baltayla, satırla, bıçakla kese-rek öldürüyorlardı. Sokaklarda heryaştan insanın kurşuna dizilmiş, göz-leri oyulmuş, kolları, kafaları parça-lanmış, yakılmış cesetleri vardı. So-kaklar kan ve ölüm kokuyordu.

24 Aralık günü sokağa çıkma ya-sağı vardı. Faşistler, gericiler katlet-meye devam ediyorlardı. Evleri iş yer-lerini yakıp yıkıyorlardı. Katliam 25Aralık akşamına kadar sürdü.

Devlet tüm katliamcılığını, al-çaklığını, kalleşliğini, düşmanlığınıgösterdi. Hamile kadınların karnındakurşunlanmış, bıçaklanan bebekle-riyle, çocuklarının cesetleri ve teca-vüze uğramış insanların cesetlerininolduğu o resim sadece faşist MHP’ninve gericiliğin değil oligarşinin katli-amcılığının resmiydi.

Katillerin adı, sanı, görevi belliy-di ama her katliamdan sonra olduğu

gibi ödüllendirildiler.

Ökkeş Kenger soyadını Şendillerolarak değiştirip önce MHP, sonraBBP milletvekili olarak meclise girdi.

Abdülkadir Aksu bakan oldu, hemde AKP’nin bakanı, halihazırda mil-letvekili... Ökkeş Şendiller yıllar son-ra anma için Maraş’a gidenlere ken-di bürosunun balkonundan alçakça ba-kıyordu.

Hangi kalem yazar bu zulmü?Hangi göz unutabilir Maraş’ta gör-düklerini? Hangi insan duyup da bi-lip de görmemezlikten gelir Maraş’tayaşanan zulmü?

‘78’de Maraş’tı, sonra Çorumoldu, Sivas oldu, Gazi oldu, 19 Ara-lık katliamı oldu... Linçlerle Trabzon,Sakarya oldu. Düşman aynı yalanlarlasaldırdı, kışkırttı. Çünkü karşımızdakitüm silahlarıyla saldırmaya hazırolan sınıf düşmanlarımızdır. Düzen-lerinin devamını sağlayabilmek için

halkı katletmekten çekinmezler. Bun-ca yaşanana kin duymayan, nefret et-meyen bir insan olamaz, bir devrim-ci olamaz.

Unutmak, unutturmak ihanettir.

Bebeklerimizi, yaşlı nenelerimizi,gencecik kızlarımızı akla gelmeyecekvahşiliklerle katlettiler. Maraş’ı kanderyasına çevirdiler. Bu yüzden Ma-raş kanayan yaramız, sorulacak he-sabımızdır.

Yeni Maraşlar yarattılar, linçlerleyenilerini yaratmaya çalışıyorlar. Acı-mızı, öfkemizi kine çevirmezsek,birlik olmazsak, hesap sormazsakyeni Maraşlar yine olacaktır.

Yıllar geçse de ahımızın hesabı so-rulmadan kanımız dinmez.

Unutmak ihanettir. Katliamı da,katilleri de unutmayacağız, kanımızyerde kalmayacak. Faşizmi döktüğükanda boğacağız.

Küçük-burjuvazinin çalışma tarz-larından birisidir bürokratizm. Eski-dir ve yeninin önünü kapatır, gelişi-min önünü kapatır. Kendi statükola-rını koruyan, kendinden memnun,eleştiri-özeleştiri kuralını işletme-yen, bireyci, bencil, sekter, ben bili-rimci bir tarzdır bürokratizm.

Bürokratizm küflenmektir. Küf-lenmeyi sağlayan ise halktan kopukolmaktır. Halkla içiçe olmayan, ko-lektivizmin işletilmediği bir çalışmatarzına sahip alan ve birimlerde or-taya çıkması muhtemel tehlikelerdenbirisidir bürokratizm.

Halktan kopuk olmak, halkı kü-çümsemek, kendini halktan üstüngörmek devrimciliğin sonunu ha-zırlayan gerçeklerdir. Halktan uzakolmak demek, halkın sorunlarını vehalkın yaratıcı çözümlerini bilmemek

demektir. Kimsetek başına her şeyi

bilemez. Bürokratizm-

le mücadele et-mediğimizde, obizim devrimci-liğimizi bitirir.Cepheli, dev-

rimciliğini tehlikeye düşüren, geli-şiminin önünü kapatan bu çalışma tar-zı ile mücadele eder. Fiziki olarakhalktan uzak olsa bile halkla içiçeolur. Halkın sorunlarını, ihtiyaçları-nı, eksiklerini görür ve bilir. Ve ör-gütlenme çalışmasını buna göre ye-niler, günceller.

Cepheli, bürokratizmin kendisiniteslim almasına izin vermemelidir.Eski olanı yıkmalı ve militan bir şe-kilde yeni olanı, bilimsel olanı kur-malıdır. Devrimci çalışma tarzınıgeliştirir, kolektivizmi işletirsek bü-rokratizmin dayanaklarını da yıkarız.

Cepheli kendisinde de, yoldaşla-rında da gördüğü küçük burjuvaözelliklerine karşı acımazdır, cephe-den savaşır. Mesela bir yoldaşı bü-rokratça mı çalışıyor, bir yöneticisi al-tındaki insanların ne düşündüklerini,

ne yaptıklarını bilmiyor mu, çalıştı-ğı alandaki insanların hangi koşul-larda bulunduklarından kopuk, ayrıbir dünyada mı yaşıyor? Cepheli buözelliklerin devrimci olmadığını bi-lir ve devrimci saflarda bunların ya-şamasına izin vermez.

Bu özelliklerle halka öncülük ya-pılamayacağını, halkın böyle bir ki-şiliği olan insanların peşinden git-meyeceğini, güvenmeyeceğini bilir.Ve bu özellikleri taşıyan birinin dev-rimciliğinin de uzun soluklu olma-yacağını bilir. Devrim saflarında ya-şatmaz onları Cepheli.

Cepheli buyuran, talimat dağıtandeğil, emekçidir. Kendi yapmayaca-ğı işi başkasına yaptırtmaz. Dev-rimciliğin kendisini halktan üstün ko-numa getirmediğini, aksine ona dahafazla sorumluluklar yüklediğini bilir.

Bürokratizmden kurtulmanınyolu, halka gitmektir. Beyniyle 24saat halk için, devrim için, cephe içindüşünmektir. Cepheli, küflenmeyekarşı beyin temizliğini düzenli yapar.Okur, düşünür, tartışır, üretir, emekverir... Düzenin bürokratizm bağını,yüzünü halkına ve yoldaşlarına dö-nerek kopartır Cepheli...

Cepheli BürokratizmleMücadele Eder

Page 31: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Oligarşinin yoksul halka yöneliksaldırısı sürekli olmuştur. Ekonomikkriz diye adlandırılan tekellerin krizi,halkın sırtına yüklenerek, tüm bedelhalka ödettirilmiştir. Kazananlar te-keller olmuştur.

5 Nisan 1994'te, iktidardaki Çillerhükümeti tarafından 5 Nisan Kararlarıaçıklandı. "Ülkeyi içinde bulunduğukrizden çıkartacağız" dediler. Amadiğer adı "istikrar paketi" olan bukararlarla birlikte:

- Tüketim mallarına %100'üaşan zamlar yapıldı.

- Ücret artışları durduruldu.

- Sosyal haklar ortadan kaldı-rıldı.

- Halka ait malların özelleşti-rilmesi kararı alındı.

- İşten atmalar başladı.

TÜSİAD eski Başkanı Halis Ko-mili, “Bunlar mecburen uygulana-cak, başka çaresi yok.” açıklama-sında bulunmuştu.

Bu soygun paketine karşı Dev-rimci Sol Güçler (DSG) tarafından10 Nisan günü "Açlığa ve ZulmeKarşı Ayağa Kalk" kampanyası baş-latıldı.

Kampanyanın ilk eylemi 13 Nisangünü İstanbul Eminönü’nde Haklarve Özgürlükler Platformu'nun (HÖP)örgütlediği kitlesel bir yürüyüş oldu."Zamlara, İşten Atılmalara KarşıBirleşelim, Mücadele Edelim" pan-kartının açıldığı eyleme, ellerindeboş tencereleriyle gecekondulu yoksulev kadınları, liseliler, üniversiteligençlik, işçiler, memurlar, basın emek-çileri... her kesimden insan katıldı."Zam Zulüm İşkence İşte Faşizm"sloganı haykırılıyordu boş tencereseslerinin arasında.

DSG'nin çağrısıyla 15 Nisan'daİkitelli, Ayazma ve Doğan Şehir'debaşlayan kepenk kapatma eylemleri,17-18 Nisan'da Çağlayan, Yenibosna,Bağcılar ve Okmeydanı'nda; 19 Ni-san'da Çağlayan-Dere, Bağcılar-Ye-

nimahalle ve Çiftlik, Gazi ve Ar-mutlu mahallelerinde devam etti.

Polis gelişen kampanya karşı-sında mahallelere saldırılarını arttırdı,yaygın gözaltılar yaşandı.

Paket dahilinde otobüs biletlerineyapılan zam, 18 Nisan günü DSG'ninyaptığı otobüs konuşmalarıyla pro-testo edildi. Belediye otobüslerinebinen DSG'liler, halka konuşmalaryaparak, zama, zulme, sömürüyekarşı mücadele etme çağrısı yaptı.

Devrimci Sol Davası tutsaklarıda kampanyaya destek olmak ama-cıyla 29 Nisan’da açlık grevine baş-ladı.

Sendikaların eylemlerinin de arttığıbu süreçte, yaklaşan 1 Mayıs'ta "5Nisan Kararları"na karşı emekçileringücünü 1 Mayıs Alanı'nda göstermekararı alındı. “1 Mayıs’ta, Açlığave Zulme Karşı Ayağa Kalk” çağrısıyapıldı. Talep, "5 Nisan Kararları"nıngeri alınmasıydı. Şişli Abide-i HürriyetCaddesi'nde yapılan 1 Mayıs'a on-binler katıldı.

Anadolu’nun hemen her köşesineuzanan bir yaygınlıkta hemen hergün farklı biçim ve yöntemlerlegeniş kesimlere “AYAĞA KALK”çağrısı ulaştırılmaya çalışıldı. Kimizaman yazılamalar, pankartlar ve bil-dirilerle, kimi zaman yasal-yasadışıeylemlerle, kimi zaman kahve, otobüsve pazar yeri konuşmalarıyla, kimizaman da sokak tiyatrolarıyla emekçihalka politik gerçekleri açıkladılar.Kurtuluşun devrimde olduğunun pro-pagandasını yaptılar.

HÖP, 1 Haziran'da, soygun pake-tine karşı birlik çağrısı yaptı. 40'ayakın kuruluşun katılımıyla “Sömürüve Zulme Karşı Güç Birliği”, “BuMemleket Bizim” sloganlarıyla kam-panya yeni bir aşamaya girdi.

Gebze Belediyesi'nde 773 işçininişten atılmasıyla 20 Haziran'da baş-layan direniş, o süreçte yaşanan di-renişlerin odağına oturdu. 20 Hazi-ran'da kepenk kapatma eylemi yapıldı.Bu çalışmalar sırasında "Gebze İş-çileriyle Dayanışma Komitesi" üye-lerini polise ihbar eden bir esnafın

fırını Devrimci Sol tarafından molo-toflanarak yakıldı.

Güç Birliği'nin hedefi bu kez Ge-nel Direniş'in harekete geçirilmesidir.Ve 20 Temmuz'da genel eylem kararıalınır. Milyonlarca işçi-memur iş bı-rakır, gücünü gösterir düşmana. 31Temmuz'da da Güç Birliği tarafından"İşçi ve Emekçilerden Uyarı" mi-tingi düzenlenir.

Belirli bir zaman aralığına sıkış-tırılmayan kampanya, sürece hazırlıklıgirmenin göstergesi olmuştur. Emek-çilerin tepkilerini açığa çıkaran birpratik örgütlenmiştir. Devrimci ha-reketin sürece daha güçlü müdahaleedebilmesini sağlayacak örgütlülükyapısı daha da bir yerine oturmuş-tur.

Zam, Zulüm,İşkence Devam Ediyor,Eylemlerimiz de

Yıl 2011, oligarşinin yoksul halkakarşı saldırıları devam ediyor. “Eko-nomik kriz”, zam, zulüm, işkenceyine var. Çiller “3 ay dayanın” demiştiistikrar paketini açıklarken; aradan17 sene geçti, halkımızın dayanmagücü hala sınanıyor.

Saldırı şimdi, “kentsel dönüşüm”,“sağlıkta dönüşüm” programları,kanun hükmünde kararnamelerle sür-dürülüyor. AKP, bir gecede tüm hak-larımızı gasp ediyor. Bu düzen, bizyıkmadıkça zulmünü devam ettire-cektir. Zulme karşı örgütlü mücadeleetmezsek, çocuklarımız da aynı acılarıyaşayacak. Tarihimiz bize bunu öğ-retiyor. Ve aynı tarih bize direnişin,mücadelenin yolunu gösteriyor.

Açlığa ve Zulme Karşı Ayağa Kalk!

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

31

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 32: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

KAHROLSUN332

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Dedikodu yapmış olmanın ma-zeretlerini dinleyin:

“Dedikodu değil ki bu konuş-ma, içimi döktüm, dertleştim.”

“Anlattığımı herkes biliyor, ko-nuşuluyor zaten.”

“Biraz dedikodu rahatlatır.”

Daha da sayabiliriz. Hepsi dededikodunun normal bir şey oldu-ğunu kanıtlamaya yöneliktir.

Örneğin, “Dedikodu değil ki içi-mi döktüm, dertleştim” sözününözünde yapılanın dedikodu olduğu-na itiraz vardır, yapılan konuşmanınısrarla iç dökme olduğu anlatılıyor.Gerçekten iç dökülecekse, dertleşi-lecekse neden muhattabına anlatıl-maz? Sorunu sahibiyle konuşarak so-runlar çözülemez mi?

Böyle yapılmaz çünkü inkar edil-se de yapılan dedikodudur.

Mao, “Dedikodu liberalizmdir”diyor.

“… Düşüncelerini örgüte aktifolarak iletmek yerine, özel çevreler-de sorumsuz eleştirilere girişmek, ki-şilerin yüzlerine karşı hiçbir şeysöylemeyip arkalarından konuşmak,ya da toplantıda bir şey söylemeyipsonradan dedikodu yapmak. Kolek-tif hayatın ilkelerine kulak asmayıpkendi bildiğini okumak, bu libera-lizmin ikinci biçimidir…” (Mao,Toplu Eserler 2. Cilt syf: 31)

Yani dedikoduyapmak orta yolcu-luktur, iki tarafı da ida-re etmeye çalışmak-tır. Çatışmaktan ka-

çınmaktır. Çatıştığımız zaman ya ken-di eksiklerimizi göreceğizdir ya da kar-şı tarafa kendi eksikliklerini göstere-ceğizdir. Dedikodu yapanın ikisine decesareti yoktur. Çünkü devrimci değil,düzeniçidir.

Dedikodu yapılan bir yerde birlikduygusu da zedelenir. İlişkileri yıp-ratır, güveni yok eder. Bu da sağlık-lı, devrimci bir ilişkinin gelişmesininönünü tıkar. Dedikoducu sorununçözülmesini istemez, kaçak güreş-meyi yeğler. Kendini kişisel olaraktatmin ederek, arkadan konuşarak sa-dece sorunu büyütür, çözmez.

Dedikoduculuk devrimci yaşamınkurdudur. Düzen kültürünün devrim-ci saflardaki yansımalarından birisidir.Ve biz önünü kesmedikçe ilerler, yiyipbitirir devrimciliği. Bu yüzden tehli-kelidir ve basit bir iç dökmeden öte, dü-zeni saflarımıza taşımaktır.

Dedikoduya karşı önlemlerimizi al-malıyız. Düzenin beynimize, dilimizegirmesine izin vermemeliyiz. Yozlaş-manın göstergelerinden birisi olandedikoduculuk, bir amaca, bir çözümehizmet etmez. Ama bizim düşünce şek-limiz bu olamaz. Gelişigüzel, ağzımızaher geleni, herkese anlattığımız zamanilkesiz, kuralsız bir yaşam ortaya çı-kacaktır. Ve vereceği zararlar da bu-nunla sınırlı kalmayacaktır.

Dedikodu yapmak nedir diye ba-

kacak olursak;

- İlkesiz, kuralsız paylaşımdır.Bu kafa kol ilişkisi şeklinde yürür.

- Dedikodu yapan kişiler bir-likte hareket eder, her koşuldabirbirlerini idare ederler.

- Eksik ve zaaflarını onaylarlar.- İlke ve kurallarımızı çiğneyip

dedikodu yaparak suç işlerler. - Yapmak, yapılmasına da göz

yummak yine suçtur. - İnsanları çekiştirmek gıyabın-

da konuşup yorum yapmak sorun-ları çözmez, büyütür. Yani sahibinesöylemeden meseleler çözülmez.

Dedikodu halk tarafından da ka-bul görmez, doğru bulunmaz. Laf ta-şıyana kimse güvenmez ve sevmez,ayıplanır.

Dedikodunun bulunduğu ortam-da tüm işleyiş, yaşam, insan ilişkilerizarar görür. Birbirini eleştirmek du-rurken başkalarına çekiştirmek boz-gunculuktur. Saflarımızda örgütü-müze insanlara karşı yargılar oluş-masına neden olur. Değerlerimiz,geleneklerimiz, insanlarımız yıpranır,yıpratılır. Kuşku, şüphe doğar.

Düzendir, sıradanlaşmadır. Dü-şüncelerimizi, yaşamımızı daha an-lamlı bilgilerle dolduracağımıza ve-rimli işlerle uğraşacağımıza dedi-kodu yapmak insanı sıradanlaştırır.

Dedikodu, yerini eleştiriye, öze-leştiriye, paylaşmaya, üretime, daya-nışmaya, sorun çözmeye bırakmalıdır.Burjuva kültürünü reddetmeli, kendikültürümüze sahip çıkmalıyız.

Kaçak Güreşerek DeğilDevrimci Doğrularla

Yaşamalıyız

'Vatandaş böyle istiyor'yalanı: Geçtiğimiz hafta içinde “reyting” operas-

yonu yapıldı. Televizyon programlarının izlenme oranı-nı ölçen “reyting” ölçümünde hile yapıldığı açıklandı. Med-ya tekellerinin reyting ölçümü için tespit edilen kişilerisatın alarak ve daha başka hilelerle istedikleri programınreytingini yüksek gösterdikleri açıklandı.

“Reyting operasyonu”nun hangi iktidar savaşının biraracı olarak yapıldığına girmeyeceğiz. Ancak şundan emi-niz ki, tekeller her türlü yalana, dolana, hileye başvururlar.

Belirtmek istediğimiz konu şu: Reytingler burjuva-zin halkı yönlendirmek için kullandığı bir araçtır. Yıllardır

reyting sonuçlarına göre “vatandaş böyle istiyor” diyehalkı nasıl yönlendirmek istiyorlarsa ona göre programyapılıp sonra da bunu “vatandaşın isteği” diye sunul-muştur. “Vatandaş böyle istiyor” diye yoz, ahlaksız prog-ramları halkı yozlaştırmanın, duyarsızlaştırmanın aracıyapmışlardır.

Castro Rekorlar KitabındaKüba'da, 1959'dan, sağlık nedenleriyle iktidardan ay-

rıldığı 2006 arasındaki döneme kadar yüzlerce suikast gi-rişimiyle karşı karşıya kalan Fidel Castro, “en çok suikastgirişimine maruz kalan kişi” olarak Guinness rekorlar ki-tabına girdi.

Dedikodu Yapmak

Page 33: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

333

Yürüyüş

Sayı: 23

İzmir Karabağlar Polis Karako-lu’nda işkence yapılan Fevziye Cen-giz’den İzmir Valisi’nin “özür” dile-mesine, “AKP’nin “özür”leri, açığaçıkan işkencenin üzerini örtme ope-rasyonudur.” demiştik. (Yürüyüş, Sayı:299)

AKP, İçişleri Bakanı İdris NaimŞahin ile Aile ve Sosyal PolitikalarBakanı Fatma Şahin’in olayla “özel”ilgilendiğini açıklamıştı. Olayla ilgiliİdris Naim Şahin de “tüm polis teş-kilatı adına Fevziye Cengiz’den özürdiliyorum” dedi.

Ancak Bakan Şahin, “özür”ün iş-kencenin üzerini örtmekte yeterli ol-madığını görmüş olmalı ki, konuyuhala gündemde tutan medyaya “dahane istiyorsunuz?” diye postasını koydu.

Bakan Şahin, söz konusu görüntü-leri kaydedenin de polis olduğunusöyleyerek, “Görevi gereği müdahilolan personelimiz, tahrikleri bir ke-nara bırakırsak, onaylamadığımız birdurum ortaya koymuşlardır. Olaydansonra aradan aylar geçmesine rağmenkaseti ortaya çıkmıştır. Medya bu ka-setler üzerinden yayınlara başlamıştır.Bu kaset ilgili savcılıktaydı. Polisimiz

o kamerayı pekala yok etmeyi düşü-nebilirdi. Olayın şüphelilerine hu-kukun emrettiği cezanın ötesinde cezamı verelim? İzmir Konak Meydanı’nadarağacı kuralım da bu personeliasalım mı?” dedi.

Asmayın, haşaa! Siz kimleri asa-cağınızı çok iyi bilirsiniz. “Bakınkarakolda vatandaşa kötü muameleyapan olduğu gibi onları kamerayaçeken, görevini yapan polis de var.Olayı kınadık, daha ne uzatıyorsunuz?Tüm teşkilatı niye zan altında bıra-kıyorsunuz?..” Kamera görüntüleriniyok etmediği için karakol amirine“dürüstlük” ödülü verin!..

Bakan Şahin biraz daha konuşsa“bir ‘konsomatris’ için kopardığınızgürültüye değer mi hiç” diyecek.

Karakol polislerine de akıl veriyor:“Ya kamerasız bir yerde işkence yapınya da madem ki kameranın önündeyaptınız, görüntüleri kaybedin. Sonrabaşımız ağrıyor. Ortalıkta görüntübırakmayın.” diyor. “Görüntüleri pekala kaybedebilirsiniz” diyor. Bece-riksiz karakol amirine fırça çekiyor.

İşkencenin üzerini kapatma ope-rasyonu böyle sürüyor. Karakol polisi,

Fevziye Cengiz’e yapılan işkenceyiözel olarak çekmemiştir. Avrupa uyumyasalarına göre karakollarda, sorguodalarında kamera bulundurulmasızorunludur. Kamera bütün karakol-larda var. Bakan Şahin’in “onayla-madığı” olayı özel olarak çekmişdeğil. Bakan bunu bile polisi aklamaaracı olarak kullanıyor.

Karakolların her tarafında kameraolmasına rağmen polisler işkence yap-maktan çekinmez, her türlü işkenceyiyaparlar. Ne doktoru ne de Adli TıpKurumu “işkence yapılmıştır” diyerapor vermez. Polis işkence ile katleder,“ayağı takıldı, düştü, öldü” diye raportutar. Doktorlar da, Adli Tıp da polisnasıl istiyorsa öyle rapor verir. Bupolislerin karakoldaki kamera görün-tülerini ‘yok etmeyi’ düşünemedikle-rinden değil, gerek duymadıkların-dandır. Çünkü işkenceciler çok iyibilmektedir ki, amirlerinden başlayaraken tepedeki bakanlarına, başbakanınakadar işkenceciler korunmaktadır.Hatta ödüllendirilmektedir. BaşbakanErdoğan’ın korumalarının eski şefininAnkara DAL’ın tescilli işkencecile-rinden Maksut Karal’ın yapılması bu-nun sadece bilinen bir örneğidir.

Burjuva basının kimi yazarları, sözde “kadın haklarısavunucuları” böyle soruyor.

Yanlış soru: Maksatlı, kasıtlı, faşist devlete yaltaklananbir soru? Bunlar mı “kadın haklarını” savunacaklar?Günlerdir yapılan haberlere bakın: İşkencenin adı, “ka-rakoldaki dayak” oldu. İşkenceye işkence bile diyeme-yenler kadın haklarını savunamazlar. İşkencecileriaklayan bir soru. Küçük-burjuva aydının gerçeklere gö-zünü kapatan aymazlığıdır bu soru. Bu ülkede herkesçok iyi bilir ki, karakollar işkence merkezidir. Halk,polis ya da jandarma karakolunun önünden geçmeyekorkar. Yolunu değiştirir. Yanılıp yenilip gitmeyegörsün;başı belaya girer. Halkın "Allah kimseyi düşürmesin"dediği yerler devletin karakolları, mahkemeleri ve

hapishanele-ridir. Buralarhalk için hepzulmün yerio l m u ş t u r .Bunu küçük-burjuva aydın-lar da bilir.Gerçek böy-leyken; “Ka-rakolda bile" derken kime yaranmaya çalışıyorsunuz?Karakollarda yapılan işkencelerden ilk kez mi haberinizoluyor? Bu kadar mı körsünüz?.. Hiç sanmıyoruz. Aklı-nızca faşizme yaltaklanıyorsunuz...

“İzmir Konak Meydanı’na darağacı kurup asalım mı?”

Haşaaa! İşkencecilere ödül verin! Konsomatrise haddini bildirmiş!

‘Karakolda bile kadına böyle davranılırsa,nerede kendilerini güvende hissedecekler?’

Page 34: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Ortadoğu halklarını denetim al-tına almak ve sömürü alanını geniş-letmek isteyen emperyalizmin sondönemdeki tehdit silahı olan füze kal-kanına karşı Dev-Genç’liler olarakhaftalardır Anadolu'nun çeşitli ille-rinde çadırlar açıyoruz ve açmaya de-vam edeceğiz. Ancak işbirlikçi AKPiktidarı füze kalkanına karşı oluşacakhiçbir tepki, eylem veya söyleme izinvermek istemiyor. Bunun için saldı-rıyor, işkence yapıyor, gözaltına alı-yor hatta tutukluyor.

Geçtiğimiz haftalarda Kocaeli’deaçtığımız çadıra defalarca saldırdıAKP'nin polisi. 7 gün içinde toplam15 kez saldırdılar ve 60 gözaltı ya-şadık. Direnişimizin son günü ise 2Dev-Genç’li arkadaşımız pankartsallandırdığı bir hukuk bürosundantekme tokat çıkartıldılar ve tutuk-landılar. Ama Dev-Genç’liler olarakbir an bile 'Eylemi sonlandıralım,geri adım atalım' düşüncesi geçmediaklımızdan.

Bu hafta da Edirne'de haykırıyo-ruz, vatanımız üzerinden dönen kir-li oyunları, sömürüyü... Ve Edirne'dede aynı saldırıyla karşılaşıyoruz. Po-lis işkenceyle gözaltına alıyor hattaçevreden gelecek olan desteği bile en-gellemek için çabalıyor, sınıf sınıf, es-naf esnaf dolaşıp çadır eylemimizedestek vermemeleri için tehdit ediyor.

Tüm bu saldırılar karşısında bizler isetek silahımız olan meşruluğumuzlakarşısındayız düşmanın. Çünkü çadıraçmadaki bu ısrarımız vatansever-likteki ısrarımızdır, bu ısrar yoksul-lukla mücadelede ısrardır, bu ısrarhalk sevgisinde ısrar demektir. Bu ba-kış açısıyla göğüs geriyoruz her tür-lü işkenceye, saldırıya.

Yaptığımız her eylemimizde ikti-dardan hesap sorma ve hak alma bilincivardır ve bu nedenle de eylemlerimizsonuç almaya yöneliktir. Ancak düzengençliğin bu örgütlü gücüne ve sonuçalıcı eylem biçimine bu nedenle süreklisaldırır, aksine örgütsüzlüğün, kendi-liğindenciliğin propagandasını yapar.Bunu bizzat kendi organlarınca yap-tığı gibi burjuva medyadaki yazarla-rı kullanarak da yapar. En son olarakRadikal yazarı Eyüp Can'ın 'BenimProtestocum' başlıklı yazısı buna gü-zel bir örnektir. Yazıda Can “... Pro-testocu var, protestocu var. Eline mo-lotof alan da var, taş atan da... Pasif di-renen de var, saldırıya geçen de” di-yerek gerçekleşen eylemleri karşılaş-tırıyor. Ayrıca Enerji Bakanı Taner Yıl-dız’ın kendisini protesto eden öğren-ciyi, kürsüye çıkarmasını övüyor.

Dediğimiz gibi ülkemiz gazete-cileri bilinçli bir şekilde de olsaveya düzen ideolojisi etkisi altında daolsa düzenin örgütsüzlük propagan-

dasını sıkça kullanırlar. Eyüp Can'ınyazısında görüldüğü gibi örgütsüz,hesap sormayan, sonuç alıcılıktanuzak, yasaksavmacı; açıkça suya sa-buna dokunmayan eylemler örnekgösterilmektedir.

Övülen bu tarz eylemler ne bizimeylem tarzımız olur ne de ileride butarz eylemleri tercih ederiz. Çünküdevlet zaten kendi koyduğu yasala-rı bile uygulamazken, en ufak bir hakalma mücadelesinde bile tutuklamakararları verirken, sokak ortasındagençleri katlederken bu tarz eylem-lerle ancak düzenin faşizmini meş-rulaştırmış oluruz. Bu ülkede “Pa-rasız Eğitim İstiyoruz” pankartıaçtığı için 2 Dev-Genç’li tam 19 ayhapis yattı. Bu ülkede “bağımsız birülke” istediği için yine 2 Dev-Genç’li dövülerek gözaltına alındıve tutuklandı.

Ülkemizde var olan baskının,zulmün adı faşizmdir ve bu faşist sis-temde hak alma mücadelesi ancak be-deller ödeyerek sürdürülebilir. İşte bunedenle dayak yiyoruz, gözaltınaalınıyor tutuklanıyoruz, işte bu ne-denle Eyüp Can gibi küçük burju-vaların hayal ettiği tarzda eylemcilerolamıyoruz, olmuyoruz. Bu bilinçleen ufak bir hak alma mücadelesinibile direniş geleneğimize bir halkaolarak ekliyoruz.

Dev-Genç Mücadelesi Israrlı, Kararlı ve Sonuç AlıcıMücadelenin Adıdır! Bu Mücadelede Bedel Ödenir!

Edirne Dilaverbey Ma-hallesi Balıkpazarı Cadde-si üzerindeki 505 öğrenci-nin eğitim gördüğü 1’inciMurat Anadolu Lisesi’ndeöğrencilere, 12.00 ile 13.00saatleri arasındaki öğle ye-meği tatili için okul dışınaçıkışlarında kullanılmaküzere yönetim tarafından

dönem başı-na 25 lira ai-dat karşılı-ğında özel

kart satıldı. Okulun kapı-sında bulunan güvenlik gö-revlisi kartı göstermeyenöğrencilerin yemek için dı-şarı çıkmasına izin vermi-yor. Yani kayıt parası al-mıyoruz diyen AKP iktidarıfarklı yollarla bu paralarıkarşılamaya çalışıyor.

Milli Eğitim Bakanlı-ğı'nın yeni düzenleme-sine göre, özel liseler,yönetmelikte belirtmekkaydıyla, OYP ve SBSpuanını esas alarak veyaalmadan öğrenci kabuledebilecek. KısacasıMEB; özel liselere, ''Or-taöğretime Yerleştirme

Puanı (OYP)''veya ''Seviye Be-lirleme Sınavı(SBS) Puanı''nı

esas alarak veya almadanöğrenci kaydı yapabile-cek. Tüm bunlar özel li-selerin önünün açılmasıama aynı zamanda devletliselerinin önünün kapa-tılması anlamına geliyor.Bu da halkımızın çocuk-larının eğitimde geri pla-na itildiğini gösteriyor.

"Kayıt Paraları Almıyoruz" Sözü Yalandır!

Devlet Öğrencileri Özel Liselere Yönlendiriyor!

Ülkemizde Gençlik

KAHROLSUN34

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 35: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Ülkemizde Gençlik

Eğitimde yaşanan sorunlar arttıkçaAKP iktidarının bu konudaki riyakar-lıkları da artıyor. AKP iktidarı yalanlarla ve aldatmacalarlaöğrencileri ve öğretmenleri sindirmeye çalışırken, yaptı-ğı haksızlıkları çeşitli kılıflara uydurarak gizlemeye ça-lışıyor. Her ne kadar burjuva basında eğitime yapılan ya-tırımlar, getirilen yeni uygulamalar süslene süslene anla-tılsa da yapılanların öğrencilerin yararına olmadığı açık-tır.

Her gün yeni yapılan okulların, açılan kontenjanlarınve bir türlü çözüm getirilemeyen öğretmen atamalarınınhaberini alıyoruz. Haberler sanki eğitimde hiçbir sorun yok-muş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Ancak gerçekler hiç deböyle olmadığını gösteriyor. Çünkü, emekçi halkımızın ço-cukları hala çürümüş eğitim sisteminde eziliyor ve ken-di çıkarlarını eğitimden üstün tutan bir iktidar tarafındansömürülüyor.

Birincisi, eğitime yeterli bütçe ayrılmıyor. Ayrılanbütçe ise hem gereğinden fazla abartılıyor hem de eğiti-min çıkarlarına uygun kullanılmıyor. Örneğin, Maliye Ba-kanlığı bugünlerde sürekli Milli Eğitim Bakanlığı’na(MEB) verdiği ek ödenek ile övünüyor. Evet! MEB'e Ma-liye Bakanı 302 milyon lira ödenek yapılmıştır. Ancak asılsorun şudur: Verilen ödenek öğrencilerin ihtiyaçları için miayrıldı? 302 Milyon lira gerçekten öğrencilerin yararına kul-lanılacak mı? Bu soruları ne AKP iktidarı ne de düzen par-tilerinin sadık temsilcileri cevaplayabilir. Çünkü, böyle ol-masaydı depremin yaşandığı Van'da okulları hasarlı diyebinlerce öğrenci eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kal-mazdı. Öğretmenler işlerinden çıkarılarak mağdur durumdabırakılmazdı. Van'da yaşananlar AKP iktidarının riyakar-lığını anlatmak için yeterlidir. Van'da yaşanan deprem so-nucunda birçok okul hasar görmüş ve öğrenciler okulla-rına gidemez duruma gelmişti. Buna rağmen, ağır hasar gö-ren okullar tamir edilmemiş hatta bu okullara sağlam ra-poru verilerek öğrenciler ölümle burun buruna getirilmiştir.64 bin öğrenci eğitimlerini yarıda bırakmamak için il dı-şına gitmek zorunda kalmıştır. Binlerce öğrenci eğitimle-ri için yerinden yurdundan olurken, Van'daki okullar halatamir edilmemiştir. Maliye Bakanlığı'nın açıklamasına göre;"Ek ödenek öncelikle Güneydoğu’da, Doğu’da ve İçAnadolu bölgelerinde olmak üzere okul yapımı projelerindekullanılacak.” Yani “eğitime” diye ayrılan ek ödenek eği-tim giderleri için değil inşaat giderleri için kullanılacak.

Yaşanan bu sorunlar sadece Van'da değil, İskenderunve Hatay'da da kendini göstermektedir. İskenderun'da Mus-tafa Kemal Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelci-lik Yüksek Okulu hasarlı bina olarak belirlenmesine rağ-men öğrenciler burada okutulmaya devam ettiriliyor. Ha-tay-Kırıkhan ilçesinde 200 öğrencinin eğitim gördüğü ilk-

öğretim okulunda yüksek oranda çatlak olmasına rağmenhasarlar onarılmıyor.

Tüm bunların yanında eğitime ayrılan bütçe de gelirdağılımı bakımından ayrı bir adaletsizliktir. Ayrıca bu büt-çe yetersiz olmasının yanısıra gerekli yerlerde de kulla-nılmıyor. 2012 yılına ayrılan bütçe bunun en somut ör-neğidir. Öğrencilerin en temel ihtiyaçlarını dahi karşıla-mıyor. 2011 yılında 34 milyar 112 milyon 163 bin TLolan MEB bütçesi eğitimin artan ihtiyaçlarına rağmen buyıl 39 milyar 169 milyon olarak belirlenmiştir. Bunun ya-nında MEB 'e ayrılan bütçe, milli gelirin sadece %2,75'inedenk düşüyor. Kısacası eğitime yeterli bütçe ayrılmıyorve geriye kalan masraflar öğrencilerden farklı şekillerde;kalorifer parası, kayıt parası, fotokopi parası vb. aldat-macalarla karşılanıyor. AKP iktidarı ise bu kılıflarla pa-ralı eğitimi meşrulaştırıyor ve daha fazla sömürünün yol-larını arıyor.

AKP iktidarı, öğretmen atamaları ve maaşları konu-sunda da riyakarlıkta sınır tanımıyor. Yalan ve çarpıtma-larla halkı kandırmaya devam ediyor. Bugün onbinlerceöğretmen hala ataması yapılmadığı için dışarıda hakları-nı arıyor. Öğretmen maaşlarına zam geldiği söyleniyor, an-cak 1500-1800 TL arası olan maaşlar, açlık sınırının al-tındadır. İşte tüm bu sorunlar ve eğitimdeki çıkmazlar AKPiktidarının ve bozuk düzenin gerçek yüzünü gösteriyor.Aynı zamanda sistemin çürümüşlüğünün de resmidir.

GençliğinGündemi

DÜZEN ÖĞRENCİNİN VE ÖĞRETMENİNHAYATINI HİÇE SAYIYOR!

24-30 Aralık24 Aralık 1977: İzmir' de Dev-Genç’liler tarafından

"Taban Fiyatlarını, Hayat Pahalılığını ve Faşist Saldırı-ları Protesto Mitingi ve Yürüyüşü" gerçekleştirildi.

24 Aralık 1978: Maraş katliamının ardından Dev-Gençliler bulundukları tüm okullarda işgaller gerçek-leştirdi.

24 Aralık 1991: Dicle Üniversitesi’nde Maraş kat-liamını protesto etmek için yapılan yürüyüşte polis, Dev-Genç’lilerinde içinde bulunduğu öğrenci kitlesinesaldırdı. İki öğrenci kurşunla yaralandı. 200’e yakın öğ-renci gözaltına alındı.

26-27 Aralık 1994: İstanbul Üniversitesi AvcılarKampusü' nde Dev-Genç'lilerin de bulunduğu, sivilfaşist-polis saldırılarına karşı Anti-Faşist MücadeleKomiteleri oluşturuldu.

gençliğin tarihinden

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

35

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 36: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Düzen adaletsizdir. Dev-letin mahkemeleri, hasta-neleri, okulları hep zengin-lerin hizmetindedir. Yok-sul halk buralarda derdine çare bula-maz. Halk adalet ister ama düzeninmahkemeleri adalet değil adaletsizlikdağıtır. Daha lise çağına bile gelmemişküçük kızkardeşimize tecavüz eden, as-kerinden muhtarına kadar devletinçeşitli kademelerinde bulunan sapık-ları korur oligarşinin mahkemeleri. Bu-nun yanında evladını yolladığı ders-hanenin parasını ödeyemeyen anneyihapse atar.

Bu düzende her şey ama her şeyzenginler içindir. Okuduğumuz okul-ları eğitim ve olanaklarının kalitesinegöre ayırırlar. Kolej, fen, özel liseler-de zengin çocukları az öğrencili sı-nıflarda, laboratuvarları, bilgisayarimkanı, spor salonları olan okullardaokurken; yoksul halk çocukları, 40-50kişilik sınıflarda, yıkık yapılarda eği-tim araçlarından yoksun olarak okur-lar.

Bizler liseliyiz haksızlığın, ada-letsizliğin karşısında köşelere çekil-meyiz. Hakkımızı aradığımızda “başıdik, dili uzun” hatta “saygısız” derlerbize. Evet bizim başımız dik, dilimizuzundur. Eğer ki ortada bir adaletsiz-lik varsa uslanmaz, ikna olmaz, uz-laşmayız. Yaptığımız saygısızlık de-ğil aksine emeğe duyduğumuz say-gının ifadesidir.

Saygısız olan devlettir. Öğrencihayatımız boyunca sınavlarla yarış atıgibi koşturuluruz. Tek bir sınav için ay-larca gece gündüz çalışırız. Ailemiz ye-diğinden, giyiminden arttırarak bizidershaneye yollar. Sınavla yatar sınavlakalkarız. Bize böylesi bir handikap ya-ratan düzen diğer taraftan sınav soru-larının cevabını şifrelendirir, şifrelerikendi adamlarına dağıtır. İktidardaki-ler adamlarını tek kalem oynatma-dan, emek harcatmadan üniversiteli ya-par.

Biz bu yapılan adaletsizliğe, hır-sızlığa karşı çıktığımızda Tayyip Er-doğan bizi serseri, provokatör ilan et-miştir. Ama biz serseri değil liseliyiz.

Onlar yavuz hırsızdır,hem hakkımızı çalarlarhem de bizi suçlarlar.

Bizler adaletsizliğinolduğu her yerde tepkimizi göstermesi-ni hak sayarız kendimize. Mahir Çayan’ınörgütlediği ilk eylemi lise yıllarındadır.Hürriyet gazetesi çok sevdikleri bir öğ-retmenleri hakkında asılsız bir haber ya-pıp iftira atmıştır. Bunun üzerine Hay-darpaşa Lisesi öğrencileri Mahir Ça-yan’ın öncülüğünde öğretmenlerine atı-lan iftirayı protesto etmek için Hürriyetgazetesi önünde eylem yapmışlardır.Bizler Mahir’in yolunda yürüyen liseli-leriz. Yüreğimiz kocamandır bizim. Yok-sul halklara, dünyanın öbür ucunda daolsa yaşatılan tüm acı, zulüm ve haksız-lığı kendimize yapılmış gibi hissederiz.

Liseliyiz biz, hakkımızı talancılarayedirmeyiz; onurumuzu, değerlerimizionların kirli postalları altında çiğnet-meyiz. Biz bağımsızlık ve adaletli birülke için savaşan Liseli Dev-Genç’lile-riz. Biz halkın geleceği ve adaletiyiz..

Liseliyiz, Adalet İsteriz!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Gözaltı ve tutuklamaların hadsafhada olduğu günlerde AKP ikti-darının keyfi uygulamaları da sürü-yor. Bunu halkı sindirme amacı ola-rak kullanan işbirlikçi AKP iktidarı,parasız eğitim isteyen Ferhat ve Ber-na'ya da keyfi olarak 15 yıl hapis is-temişti. Bağlama çaldığı gerekçesiyleFerhat Tüzer'e ceza verilmişti. Ben-zer uygulama 8.5 aydır tutuklu yar-gılanan Rıdvan Çelik isimli üniver-site öğrencisine de yapılmıştır. Slo-gan atıp marş söylediği için 14 yıl 7ay hapis cezasına çarptırılmıştır.Böyle adalet olmaz. Bu ceza gençli-ği susturmak için verilmiş bir ceza-dır. Ancak yanılıyorlar. Oligarşininmahkemeleri onyıllardır işkenceler-le, katliamlarla, tutuklamalarla, on-larca yılı bulan hapis cezalarıyladevrimci gençliğin mücadelesini en-gellemeye çalışmış fakat başarılıolamamıştır. Bu cezalarla da devrimcigençliği sindiremeyecektir.

En Meşru Haklarımıza 14 YılHapis İsteniyor! Cezalarla

Bizi Yıldıramazsınız!

KAHROLSUN36

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Liseliyiz Biz

Page 37: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Küçük Armutlu’da yıkımlara kar-şı halk toplantısının 5.si düzenlendi. 18Aralık günü Armutlu Meydanı’ndakiAzat Kıraathanesi’nde yapılan top-lantıda yıkımlara karşı komite oluş-turdu. Bu komitenin daha da büyümesi,her sokaktan bir kişinin komitenin içi-ne dahil edilmesi hedefi belirlendi.

Konuşmacılardan Av. Ebru Tim-tik sözlerine “Armutlu halkına yı-

kımlara karşısında ne yapılmasını an-latmaya gerek yok. Armutlu halkıbize daha iyi anlatır bir insanın evi-ni nasıl savunacağını.” diye başladıve “Biz emekten yana olan avukat-lar olarak her zaman buradayız, si-zinle beraberiz, sizlere yardımcı ola-cağız.” diyerek desteklerini sundu.

İki saat süren toplantıya 100 kişikatıldı.

Liseliyiz Biz

İnsanların birbirini dinlemediği, birbiriyle ilgilenme-diği bir düzende yaşıyoruz. Her şey ve herkes insanlaragiderek yabancılaşıyor. Kendimizden başkasını düşün-müyoruz. Varımız yoğumuz kendi dünyamız. Düzenbize bunu dayatıyor ve biz de kabulleniyoruz.

Hani büyüklerimiz diyor ya; “Bizim zamanımızda te-levizyon yoktu, insanlar akşamları toplanıp sohbet eder-lerdi. Şimdi insanlar kafasını televizyondan kaldırmıyor.Gözlerini televizyon kör etmiş, etrafında bulunan insan-larla sohbet bile etmiyor.” İşte tam da bu tarifteki gibi biryaşantımız var artık. İlla ki televizyonun olmaması mı ge-rekiyor; insanların birbirleriyle konuşabilmesi için? El-bette hayır. Ancak, televizyon bizim zamanımızın büyükbir kısmını dolduruyor. Hem de öyle bir dolduruyor ki ko-nuşmayı unutacak kadar. İnsanları dinlemeyecek kadar ha-yatımızda yer alıyor televizyon. İnsanların sorunlarını biledinlemeye tahammül edemiyoruz. Yardımlaşma, dayanışma

diye bir şey kalmıyor ortada.Bizler iyi birer dinleyici olmalıyız.

Hele ki bizler Liseli Dev-Genç’lile-riz. Etrafımızda olup bitenlere karşıkayıtsız kalamayız. Liseli Dev-

Genç’li olmak bu sorumluluğu taşımaktır. Okullarımız-daki, sınıflarımızdaki arkadaşlarımızın hayatlarına gir-meliyiz. Onların hayatlarındaki sorunları çözmeliyiz.Bizimle sorunlarını paylaşabileceklerinin farkına vardır-malıyız. Liseli Dev-Genç’lilerin nasıl bir duyarlılığa sa-hip olduğunu göstermeliyiz, görmeliler. Arkadaşımızın so-runlarına çözüm üretirsek o zaman çözümsüz hiçbir şe-yin olmadığını da göstermiş oluruz.

Ve Liseli Dev-Genç’liler, geçmişten beri bulunduğu heryerde halkının yanında olmuştur. Gecekondularda, iş-yerlerinde Liseli Dev-Genç’liliği sadece okul sıralarına sığ-dırmamışlardır. İyi bir dinleyici olmayı okul sıralarına hap-setmemişlerdir. Eğer birileri sorun yaşıyorsa etrafında, öncebunu kendi sorunu bilmiş ve ona yardımcı olmaya çalış-mıştır. İşte bu da her zaman karşıdakinin dikkatini çekmiştir.İşte bu 77’lerden beri yazılan şanlı tarih, Liseli Dev-Genç’lilerin özverili tarihidir.

İyi Bir Dinleyici Olmalıyız

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

37

Yürüyüş

Sayı: 23

Halkın HukukBürosu (HHB),Mart 2011’de birgazeteye verdiği rö-portajda '90’lı yıl-larda işledikleri vekayıtlara “faili meç-hul” olarak geçen

cinayetler ve katıldıkları infazlar hak-kında verdiği bilgiler nedeniyle tu-tuklanan eski kontrgerilla elemanla-rından Ayhan Çarkın’ın ifadesinin 9ay sonra alınmasıyla ilgili 20 Aralık’tayazılı bir açıklama yaptı.

Ankara Özel Yetkili CumhuriyetSavcılığı’nın Ayhan Çarkın’ı ek ifa-de için Adliye’ye çağırdığını belirtenHHB açıklamasında, Ayhan Çar-kın’ın ifadeleri nedeniyle tutukla-nan, birçok “faili meçhul” cinayetinve halka karşı işlenmiş onlarca ka-çırma, işkence, kaybetme ve katletme

olayının sorumlularından olan 7 kontr-gerilla elemanı geçen hafta tahliyeedildiği belirtildi.

Açıklamada, Ayhan Çarkın’ın,son olarak 19 Aralık 2011 tarihli Ta-raf gazetesindeki beyanlarında MİT’çiTarık Ümit’i ve gözaltında kayıpolarak bilinen Soner Gül, Hüsamet-tin Yaman ve Ayhan Efeoğlu’nu biz-zat kendisinin de içinde yer aldığı birekibin öldürdüğünü ve tamamınıncesetlerini nereye gömdüklerini gös-terebileceğini söylediği bilgisi veril-di.

YIKIMLARA KARŞI MÜCADELEYİARMUTLU HALKI İYİ BİLİR

AYHAN’IN, HÜSAMETTİN’İN, SONER’İNKATİLİ DEVLETTİR

Ayhan Efeoğlu Soner Gül

HüsamettinYaman

ARMUTLU

Page 38: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

İzmir’de Dev-Genç'li-ler, 19-22 Aralık Katlia-mı'nı öğrencilere anlatmakamacıyla 15 Aralık günüDokuz Eylül ÜniversitesiDokuzçeşmeler Kampüsü'nde masaaçıp, bildiri dağıttı.

Yabancı Diller Yüksekokuluönünde açılan masada, “19-22 Ara-lık Katliamının Hesabını Soraca-ğız!" başlıklı Halk Cephesi/Dev-Genç imzalı yaklaşık 250 bildiridağıtıldı. Bildiride tutsakların kö-mürleşmiş bedenlerini görünce şa-şıran öğrencilere tutsakların nasıl diri

diri yakıldığı ve faşizmin gerçekyüzü anlatıldı. Masada, Yürüyüşdergisi ile Büyük Direniş ve Sol, Kı-zıldere Destanı kitaplarının da tanı-tımı yapıldı.

Ayrıca 19-22 Aralık Katliamı'nınteşhiri amacıyla 15, "Füze KalkanıDeğil Demokratik Lise İstiyoruz"kampanyasını duyurmak amacıyla da10 afiş okulun çeşitli yerlerine asıl-dı.

Ülkemizde Gençlik

İstanbul Armutlu’daki Behçet Kemal Çağlar Lisesi’nde,Liseli Dev-Genç’lilerin kantin fiyatlarının yüksek olma-sına karşı birlikte örgütlediği dayanışma yemekleri devamediyor.

16 Aralık günü evlerinden yemek getiren öğrencilerigören Müdür Yardımcısı Nihal Şenay Pulat, öğrencilerisıkıştırarak, ellerindeki malzemeleri vermelerini ve ver-medikleri takdirde okula almayıp velilerini aramaklatehdit etti. Öğrencilerin elinden malzemeleri zorla alan Pu-

lat, “Bu yemeğin sorumlusu odama gelsin.” dedi. Bunun üzerine Liseli Dev-Genç’liler adına iki öğren-

ci Pulat’ın odasına gidip konuşmak istediklerini söyledi-ler. Dayanışma yemeğinin amacını anlatan Liseli Dev-Genç’lilere Müdür Yardımcısı’nın verdiği cevap, temsilettiği zihniyeti gösteriyordu: “Bu yemeğiniz yüzünden kan-tin zarar ediyor!”Ardından hıncını alamayan Müdür Yar-dımcısı, öğrencilerin velilerini aradı ve “Bu yemekler ba-hane, bunlar isyan etmek için toplanıyorlar.” dedi.

Bütün bu engelleme çabalarına rağmen kararlılık ve ıs-rarla yemek malzemelerini Müdür Yardımcısı’nın elindengeri alıp dayanışma yemeklerini gerçekleştiren Liseli Dev-Genç’liler, bir daha ki haftaya tekrar yapacaklarını söy-leyip, dayanışma yemeğini kendi iradeleriyle sonlandır-dılar.

Marmara Üniversitesi Nişantaşı Kampüsü'nde Diş He-kimliği Fakültesi'nde okuyan 2 öğrenci 20 kişilik bir fa-şist grubun saldırısına uğradı. "Marmara'da teröristleri ba-

rındırmayız" diye bağırarak Kürt öğrencilere saldıran grup,polislerin koruması altında okuldan ayrıldı. Ayrıca sal-dırganları gözaltına almayarak öğrencilerin yaralanmasınasebep olan işbirlikçi iktidarının polisleri, güvenlik ve si-vil faşistlerle işbirliğine girerek tüm devrimci, demokratve yurtsever öğrencileri okuldan uzaklaştırma amacını açıkolarak göstermiş oldu.

Erzincan Gençlik Derneği üyeleri, Ulalar Beldesi’nde17 Aralık günü Yürüyüş dergisini ve 19-22 Aralık hapis-haneler katliamıyla ilgili bildiri dağıttılar.

Megafonlarıyla belde girişinden itibaren katliamı an-latmaya başlayan Dev-Genç’liler, 21 Aralık’ta Cumhuri-yet Meydanı'nda yapılacak olan basın açıklamasının du-yurusunu da yaptılar. Katliamın sorumlularından hesap so-rulacağının belirtildiği eylem sırasında 25 tane Yürüyüşdergisi halka ulaştırıldı.

Eylem sırasında bir poliskamerayla çekim yaparken,başka bir polis ekibi de kim-lik kontrolü yapmaya çalış-tı. Dev-Genç'lilerin kimlikgöstermemesi üzerine, tak-viye isteyen polisin yardı-mına 6 araç polis koştu. 7Dev-Genç’liye 7 araba do-lusu polis saldırdı. Gözaltı-na alınan Cemil Onur Çe-likdağ, Yaprak Öktemir, Ali-can Gözlekçi, Ali Arslan,Barış Düzgün, Volkan veAhmet isimli Dev-Genç’liler aynı gün serbest bırakıldı.

Tehdit de Etseler, AilelereŞikayet de Etseler, Yemekleri

Gasp da Etseler,Dayanışmayı Yok Edemezler

AKP’nin Polisi Dev-Genç’lilerdenKorkuyor 7 Dev-Genç’liye

14 Polis Saldırdı

Marmara'da Puşi GiyenÖğrencilere Karşı Faşist Saldırı...

Faşizm Gerçeği:Kömürleşmiş Bedenler

KAHROLSUN338

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 39: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Dersim'denamluların al-tında “FüzeKalkanı DeğilD e m o k r a t i kLise İstiyoruz”diye direnen ve

gözaltına alınan Liseli Dev-Genç’li-lerden Özgür İsmailoğulları ile gör-üştük. İsmailoğulları, direnişlerini vepolisin saldırısını anlattı:

Yürüyüş: Çadır eyleminizianlatır mısınız?

Özgür İsmailoğulları: Çadırımı-zı kurmak isterken gözaltına alındık.Sabah saat 07.20’de çadırı kurmayabaşladık. Hemen saldırdılar. Saldırır-ken de, “Saat 5’ten beri beklettiniz…”gibi şeyler söylediler. Geç kalmışmı-şız, küfür ettiler. Biz iki kişiydik. Sal-dıran polisler en az 50 kişi vardı. Ay-rıca bizi gözaltına alanların biraz ge-risinde çevik kuvvet vardı. Sivil polislerve özel harekatçılar vardı. Hepsi top-lamda 300 kişi vardı. Özel harekat za-ten silahlı ve kar maskeliydi. Bize sal-dırdılar, biz de slogan atmaya başladık:“Amerika Defol Bu Vatan Bizim”,“Füze Kalkanı Değil Bağımsız Türki-ye İstiyoruz”, “Füze Kalkanı Değil De-mokratik Lise İstiyoruz” diye sloganatıyorduk. 300 halk düşmanı çevremiziuzun namlulu silahlarla sardı ve sal-dırdı. Biz ise iki öğrenciydik. Onlar, bi-zim sloganlarımızdan korktu, çünkü bi-zim elimizde bir şey yoktu ki, bildiri-lerimiz vardı sadece...

Beni yere yatırdılar, biz sloganatıyorduk, polis kulağıma eğilip küfürediyordu ahlaksızca. Dövdüler bizi,tekmelerle vurdular, işkenceyle göz-altına alındık. Öğleye doğru serbest bı-rakıldık.

Yürüyüş: Serbest kaldıktan sonrane yaptınız?

Özgür İsmailoğulları: Serbest ka-lınca ikinci çadırımızı açtık, temsili bir

çadırdı, küçük. Sonra geldiler “kaldı-rın” dediler. Kaldırmayacağımızı söy-ledik. Yine saldırmakla tehdit ettiler, bizyine çadırımızı kuracağımızı söyledik.Yeniden saldırı olmadı ama zabıtayıgönderdiler, belediye alanını işgal et-

tiğimizi söylediler ama onlar da sonuçalamadı. Çadırımızın önüne açtığı-mız masamızda imza toplamaya, bil-diri dağıtmaya devam ettik. İnsanlar ge-lip geçmiş olsun diyordu, sahiplendi-ler. Gözaltına alınanları sordular, biz-dik dedik. Halk da şaşırdı, “Siz iki ço-cuk için mi geldi yüzlerce adam?” di-yordu insanlar. Serbest bırakıldığımı-zı söyledik, sahiplendiler, destekledi-ler. “Bir daha alamazlar sizi, vermeyiz.”dediler. “Zaten sabah erken saatlerin-de almışlar, sokaklar boşken, kimsegörmeden saldırmışlar, şimdi gelsinlergelebiliyorlarsa” dedi insanlar.

Çadırın bulunduğu yerin biraz altkısmı ve üst kısmındaki yol ağzında du-ruyordu polisler. Siviller uzun namlu-lu silahlarla, çadırın önünden arabay-la geçip namluyu gösteriyorlardı, el kolhareketleri yapıyordu. Ayrıca tam kar-şıya bir araba koydular içinden sürek-li kamera çekimi yaptılar. Biz kame-ranın ışığını görüyorduk.

Yürüyüş: Daha sonra çadırınızı de-ğiştirdiniz mi?

Özgür İsmailoğulları: Akşam üze-ri çadırımızı büyüttük. Daha büyük birçadır yaptık, gece de kalmaya kararvermiştik çünkü. Geniş oda gibi çadıryaptık, kendimiz yaptık çadırımızı.İçine de soba kurduk, gece çok so-

ğuktu. Birinci gece -10 dereceydihava. Halk bize odun getirdi, çuvallarla.Ziyarete gelenler oluyordu sürekli,halkın desteği hep vardı.

Yürüyüş: Polisler var mıydı gecede, sizi tehdit etmeye devam ettilermi?

Özgür İsmailoğulları: Polislerde, özel harekat da sürekli vardı. Si-viller zaten hiç gitmiyordu. Gece ise si-lahlarını da gizlemiyorlardı. Namlu-larını çadırımıza yöneltiyorlardı, biz dehalay çekiyorduk çadırın önünde.

Bazen duyuyorduk aralarındakikonuşmaları. “Bunları alırsak yinekuracaklar çadırı” diyorlardı. Belli kikorkuyorlardı. Sloganlarımızdan kork-tular, yoksa bu kadar adam ve silahniye? Devamlı kameraya çektiler. Si-viller keleşlerle geldiler karşımızda,yanda silahla, kar maske taktılar. 5-6kişi keleşliydi. İlk gece, karşımıza di-zilmişlerdi, 20-25 kişi vardı, biri gel-di hepsine maske dağıttı. Orada dur-maya başladılar. Sonra arabayla çev-remizde dolaşmaya başladılar, taciz et-meye çalışıyorlardı. Çadırın 50-100 m.yukarısında beklemeye başladılar. Kar-şımızdan durmadan kamera çekimiyapmaya başladılar. Gece saat 2-3 ci-varında özel harekatçılar geldi araçla-rıyla. Karşımızda durdular. Akrebinüzerine çıkmış bir kişi silahı üzerimi-ze çevirmişti.

Yürüyüş: Oradan ayrıldığınız oldumu hiç?

Özgür İsmailoğulları: Bazen ih-tiyaçlarımızı gidermek için derneğe git-tik. İkimizin de peşinde silahlı birekip dolaşıyordu. Derneğe gidiş geli-şimizde adım adım peşimizdeydiler.

Yürüyüş: Çadırınızı sökerken neyaptılar, gittiler mi?

Özgür İsmailoğulları: Çadırımı-zı Cuma öğleden sonra, okulun ka-panması ile kaldırdık. Bizi gözaltına

Özgür İsmailoğulları

İki Çocuk Değil, Yürekleri Büyük İkiDev-Genç’li Korkutmaya

Yetti AKP’nin Polisini

Geldiler... Polisiyle, KarMaskeli Özel Harekatçısıyla300 Kişi Olarak, Ellerinde

Silahlarıyla Geldiler İkiDev-Genç’linin Direnişini

Kırmayı Başaramadılar

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

339

Yürüyüş

Sayı: 23

Röportaj

Page 40: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

alan ekip gelmiş el kol hareketi yapı-yor, küfrediyordu. Ama pek silahlılaryoktu. Gece boyu silahla taciz ettiler,namlular üzerimize doğrultulmuştuama gündüz silahları yoktu.

Yürüyüş: Son olarak eklemekistediğiniz bir şey var mı?

Özgür İsmailoğulları: Biz çadı-rımızı Atatürk Lisesi önünden kaldır-dık ama kampanya çalışmalarımıza de-vam ediyoruz. Başka bir lisenin önün-de salı günü tekrar çadır açacağız. Ay-rıca bildirilerimizi dağıtmaya, imzatoplamaya, afişleme ve kuşlama yap-maya devam edeceğiz. Atatürk Lise-si’nde de çalışmalarımıza devam ede-

ceğiz.Biz en demokratik hakkımızı kul-

landık. Zaten söylemiştim, biz “FüzeKalkanı Değil Demokratik Lise İsti-yoruz” diye slogan atıyoruz, onlar si-lah doğrultuyor. Ne diyeyim, slogan-larımızdan korktular. Biz korkmu-yoruz, füze kalkanına karşı eylemle-rimiz devam ediyor.

Ankara’da Hüseyin Gazi Ma-hallesi’nde yoksulluk çalışmasıyapıyoruz. Ellerimizde “Biz ki-

miz, kapınızı neden çalıyoruz?” başlıklı bildirilerle gi-diyoruz halkımıza. Kapılarını çalıyoruz, sohbet ediyoruz.Ama halkın yoksulluğu bizi şaşırtıyor. Biz bu sokakta, bumahallede onlarca dergi veriyoruz ama halkımızın bu ka-dar yoksul olduğunu farkedememişiz daha önce. Teyze-mizin biri bildiriyi okuyor, açlık sınırının altında yaşayaninsanlarımızla ilgili istatistiğe dayanarak diyor ki, “900lira açlık sınırı mıymış, bu bizim için zenginlik sınırıoğlum” diyor.

Başka bir sokağa giriyoruz. Bir teyze açıyor kapıyı,yoksulluğumuz diyoruz ama teyzemizin bu konuyla ilgilianlatacak daha çok şeyi var. Yaşayarak biliyor bizim an-latacaklarımızı, bu yüzden biz de onu dinliyoruz. Ev ki-rasını ödeyemediğinden, yakacak alamadığından, üs-tünde başında giyeceği olmadığından bahsediyor. Bizimyoksulluğumuzun nedeni bu düzendir diyoruz. Dayanış-ma kültürünü büyütmemiz gerektiğinden, halkın halktanbaşka dostu olmadığından bahsediyoruz teyzeye. Birkaçgün geçiyor, teyze arkadaşlarımızın yolunu çeviriyor. “Sizbeni kandırdınız, hani nerede kira yardımı, kömür ne-rede?” diyor. Biz de böyle bir söz vermediğimiz için şa-şırıyoruz ama hesaba katmadığmız şeyi görüyoruz.Onun yaşadığı yoksulluk çok somut, elle tutulur. Bi-zim sözlerimizin de aynı somutlukla dönmesini bek-liyor doğalında. Bir yandan bir sözümüzle nasıl bir bek-lentiye girdiğini görüp şaşırırken; diğer yandan da hal-kımızın nasıl bir sadaka kültürüne itildiğini görüyoruz. Dersoldu bize. Gördük, biz gidip örgütlemezsek, düzen onla-rı sadaka kültürüyle teslim alacak. En yoksulları, devri-min yatağını sahipsiz bırakmayacağız.

***

“Biz Devrimciyiz, Sen Kimliğini Göster”Dört arkadaş 2008 yılında Maltepe Kartal bölgesinde

Gençlik Gelecektir dergimizin dağıtımını ve tanıtımını ya-pıyorduk. Dergi tanıtımını yaptığımız bir kafede bir ara-kadaşımız, masada oturan bir sivil polise -onun sivil po-lis olduğunu anlamadığından dolayı- dergiyi anlatmaya

başlar. Sivil polis, lanlı lunlu tepki vermeye başlar ve ar-kadaşımızın da onu halktan birisi sanıp uyarmasının üze-rine polis kalkarak arkadaşın yakasına yapışır ve “Ben po-lisim sen kimsin, ne satıyorsun, terörist misin?” vb. diyerekkimlik göstermesini ister. Bunu farketmemiz üzerine he-men oraya gidip polisin kolundan tutup, "Dur bakalım, senonu sahipsiz mi sandın?" deyip, biz polisin yakasını kav-radık. Arkadaşı tek sanıp kabadayılık yapan polis, tek ol-madığımızı görünce, korkarak, “Ben polisim, kimliğini-zi gösterin” demeye, tehditler etmeye başladı. Bizse po-lisin bu dediklerini hiç umursamıyor, ona tek cevap ve-riyorduk: "Sen ne yaptığını sanıyorsun? Biz devrim-ciyiz, yok sana kimlik. Sen kimliğini göster bakalım!"

Bizim tartıştığımızı gören çevredeki halk da toplanıpbizi sahiplenerek, aynı şekilde polise bizim devrimcilerolduğumuzu, dergimizi tanıttığımızı, yaptığının yanlış ol-duğunu anlatmaya çalışıyorlardı. Polis, hala kendisinin po-lis olduğunu, bizim kimliklerimize bakacağını, eğer bak-tırmazsak ekip çağırıp hepimizi gözaltına alacağını söy-lüyordu.

Bizim yine aynı şekilde polise verdiğimiz cevap sadece"BİZ DEVRİMCİYİZ, sen kimliğini göster" oluyordu.Bunu duyan polis iyice şaşırıyordu. Nasıl bu kadar rahatdevrimciyiz derdik... Ona göre devrimcilik, teröristliktive bizim kendimizi saklamamız, farklı cevaplar verme-miz, el-pençe durmamız gerekirdi ama biz ona çok yalınve net bir şekilde devrimci olduğumuzu söylüyor, onunkarşısında en ufak tereddüt göstermiyorduk. Aksine o git-gide daha çok korkuyor, etrafını saran kalabalığa yalva-rarak bakıyor ama kendini sahiplenen tek kişi bulamıyordu.Korkuyordu, çünkü meşru değildi. Meşru olan bizdik. Kor-kuyordu; yalnız, sahipsiz olan kendisiydi. Çok olan bir-lik olan bizdik. Korkmuyorduk, çünkü doğru olan, meş-ru olan, haklı olan bizdik, milyarlarcaydık. İşte bunun bi-linciyle hareket ediyor, halkımız da bunu gördükçe bizidaha da sahipleniyor, polise ağız bile açtırmıyorlardı. Veen son olarak biz polisin kimliğine baktık. Polisin bizi ta-nımadığı belli oluyordu. Böylece ona da kendimizi tanıtmışolduk. Bu olayda anladığım şu oldu ki biz kendimize gü-vendiğimiz, meşruluğumuza inandığımız ve her koşuldakimliğimizİ korkusuzca savunduğumuzda halkımız bizegüvenmekte, bizi sahiplenmekte tereddüt etmeyecektir. Veher yerde çok olan biz, az olan ise halk düşmanlarıdır.

En Yoksulları Örgütlemeliyiz, Yoksa DüzenOnları Sadaka Kültürüyle Teslim Alacak

Röportaj

KAHROLSUN440

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 41: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

ÇAYAN’DA 24 GÖZALTI13 TUTUKLAMA

13 Aralık günü İstanbul’da ÇayanMahallesi’nde yapılan polis baskın-larında toplamda 24 kişi işkenceylegözaltına alınmış, bazılarının kollarıve bacakları işkencede kırılmıştı.Gözaltına alınanlardan 5’i 18 yaşınaltında olan toplam 9 kişi, savcılıktanserbest bırakılırken; 15 devrimci 16Aralık’ta Beşiktaş’taki Ağır CezaMahkemesi’ne çıkartıldılar.

Gözaltına alınanların Vatan Em-niyet Müdürlüğü’nde tutulduğu 3gün süresince Halk Cepheliler VatanEmniyet’i önünde oturma eylemi ya-parak, arkadaşlarını sahiplendiklerinigösterdiler. 13 Aralık’da başlayanoturma eylemi 16 Aralık’a kadar de-vam etti.

14 Aralık’ta basın açıklaması ya-pan Halk Cepheliler, 15 Aralık günüde eylem yaparak, polislerin işkenceciyüzlerini, Çayan Mahallesi'nde komp-lo kurularak düzenlenen baskınlarıteşhir ettiler. Halka yönelik yapılankonuşmalarla ve sloganlarla polisbaskınlarının hukuksuzluğu anlatıldı.

“İşkence Yapmak Şerefsizliktir”yazılı pankartın da yer aldığı oturmaeylemiyle Halk Cepheliler, gözaltılarbırakılana kadar bulundukları yerdenayrılmayacaklarını dile getirdiler.Ancak, karşılarında duran ve yaratılansahiplenmeye tahammül edemeyenkatiller sürüsü, ortamı terörize etmeye,silahlarını halka ve devrimcilere gös-tererek korkutmaya çalıştı.

Gün boyunca oturmaeylemiyle, sloganlarıylave türküleriyle coşkularınıve inançlarını yitirmeyenHalk Cepheliler, gece yak-tıkları ateşin başında göz-altındaki arkadaşlarınıbeklediler. Yoldaşlığın engüzel örnekleri yaratılıyorbu direnişlerle, Emniyet’teyoldaşları işkence görür-ken, onları yalnız bırak-madılar ve kapıda 4 gün 3 gece polistehditlerine karşın sloganlarını hay-kırdılar.

16 Aralık sabahı gözaltıların Be-şiktaş Adliye’sine çıkartılmasıyla bir-likte Vatan önündeki oturma eyleminisaat 10.00’da bitiren Halk Cepheliler,Beşiktaş Adliyesi'ne gittiler.

Adliye önünde eylem yapan HalkCepheliler, “Komplolarla AlınanGözaltılar Serbest Bırakılsın”, “İş-kence Yapmak Şerefsizliktir” pan-kartlarını açarak, “Sonuna SonsuzaSonuncumuza Kadar Savaşacağız”,“Halkız Haklıyız Kazanacağız”,“Katil Devlet Hesap Verecek” slo-ganlarını attılar.

Yapılan basın açıklamasında ko-nuşan Gizem Kaya, “Yetmez, birdeğil bin operasyon da gerçekleş-tirseniz bizi yok edemeyecek, yolagetiremeyeceksiniz. Biz insan gibiyaşayabilmenin ve bu aşağılık dü-

zeninizde insan kalabilmenin savaşınıveriyoruz. Bu savaş ezilen tüm Tür-kiye halklarının savaşıdır.” dedi. Göz-altına alınanlarla ilgili de şu bilgileriverdi. Kaya: “Saldırı esnasında vegözaltı sürecinde bir arkadaşımızınayağı, bir arkadaşımızın kolu kırılmış,gözaltında gördüğü işkenceler sonucubir arkadaşımız bir kolunu kullana-mayacak duruma gelmiştir... Soru-yoruz: Hangi gerekçeyle bir şafakvakti bir mahalleyi ablukaya alarak,onlarca evi basabiliyorsunuz? Soru-yoruz: Hangi gerekçeyle NurtepeHaklar Derneği’ni gün içerisinde ikikere basma rahatlığını kendinizdegörebiliyorsunuz?” dedi.

Mahir Bektaş da bir konuşma ya-

parak, “Yine bir komplo üzerine alı-nan bütün arkadaşlarımızı sahiplen-meye geldik; Vatan önünde nasıl 4gün boyunca sahiplendiysek onları,burada da sahiplenmeye devam ede-ceğiz.” dedi

50 kişinin katıldığı basın açıkla-ması sloganlarla sona ererken, gecegeç saatlere kadar süren mahkemesırasında Halk Cepheliler Adliyeönünde beklemeye devam ettiler.

Günün sonunda, gözaltındaki 15kişiden Seyit Nesimi Gökten ve YasinGürsoy serbest bırakılırken; 13 kişiise düzmece gerekçelerle hukuksuzcatutuklandı. Tutuklanan devrimcilerinisimleri şöyle: Hazal Kaya, MelisCiddioğlu, Gürkan Türkoğlu, SeçkinAydoğan, Eser Morsümbül, CemrayBaş, İbrahim Tümer, Onur Kaya,Haydar Gündoğmuş, Seval Yaprak,Ayberk Demirdöğen, Gökhan Yıldı-rım ve Zafer Akdemir.

Tutuklama haberini duyan HalkCephelilerin ve ailelerin öfkesi bü-yüktü. Aileler işkencecilere, “Bizimçocuklarımızın suçu ne ki onları tu-tukluyorsunuz? Siz onları yoksulhalk çocukları oldukları için tutuk-luyorsunuz. İşte sizin adaletiniz...”diyerek tepkilerini dile getirdiler.

Tutuklananlar mahkemeden gö-türüldükten sonra Halk Cephelilerbir açıklama yaparak, “Bizler herkoşulda; füze kalkanına hayır demeye,mahallelerimizde uyuşturucuya vefuhuşa karşı mücadele etmeye ve19-22 Aralık’ta katledilen ve diri diriyakılanların hesabını sormaya devamedeceğiz.” denildi. Bu konuşmanınardından da, gece 12.30'da Halk Cep-heliler adliyenin önünden ayrıldılar.

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

441

Yürüyüş

Sayı: 23

BAŞARAMAYACAKSINIZ ÇÜNKÜ BURASI ÇAYAN

Çayan Mahallesi

İstanbul Emniyet Müdürlüğü önü

Page 42: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Onca Baskıya Rağmen HalkCepheliler’i Hala Karşılarında GörmekİşbirlikçilerinUykusunu Kaçırıyor

Bursa Halk Cephesi, İstanbul veSamsun’daki polis baskınlarıyla ilgiliyazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada,“AKP kendini teşhir eden ve karşı-sında boyun eğmeyen Halk Cephe-si’ne saldırarak işbirlikçiliğini Ame-rikan uşaklığını tescil etmeye devamediyor. Son yıllarda mahallelere, der-neklerimize ve örgütlenmeye yönelikbaskı ve terör AKP iktidarının nekadar acizleştiğinin en somut örne-ğidir. Bu kadar saldırıya, gözaltıyla,tutuklamaya ve komplolara rağmenhala ısrarla karşılarında Halk Cep-heliler’i, Dev-Genç’lileri görmek iş-birlikçi AKP’nin uykularını kaçırı-yor.” ifadelerine yer verildi.

Tüm Saldırılara KarşıÖrgütlenerek Cevap Verelimİzmir Halk Cephesi, Nurtepe Hak-

lar Derneği’ne, TAYAD’a ve Ça-yan’daki Alibeyköy’deki, Çağla-yan’daki evlere düzenlenen baskın-larını protesto etmek amacıyla 16Aralık günü İzmir’de eylem yaptı.

“Saldırılar Baskılar GözaltılarBizi Yıldıramaz!” pankartının taşın-dığı eylemde, yapılan açıklamada“Oligarşi, devrimcileri ve devrimcigeleneği yoksul mahallelerden silmekistiyor. Bunu kah sabaha karşı dü-zenlediği baskınlarıyla, kah düzmecebelgelerle düzenlenen komplolarıyla,kah yozlaştırma ve yıkım politikala-rıyla gerçekleştirmek istiyor. Ancakbilmiyor ki devrimciler canlarını or-taya koyarak kurdukları her türlü

bedeli ödemeye göze alarak aldıklarımahalleri böyle kalleşçe saldırılaraboyun eğip bırakmazlar.” denildi.

Açıklamanın devamında da “Tümbu saldırılara karşı mahallelerimizi,kurumlarımızı, düşünce ve örgütlen-me özgürlüğünü savunalım. Oligar-şinin devrimcileri ve devrimci gele-neği mahallelerimizden silip kendipisliğini yayma politikasına karşı ör-gütlenerek cevap verelim.” Diyerekhalkı mücadeleye davet ettiler. 12kişinin katıldığı eylem atılan slogan-larla sona erdi.

Derneklerimizi ve Düşüncelerimizi Savunmaya Devam Edeceğiz

Baskınlar, Antalya Halk Cephesitarafından da 14 Aralık günü Kışla-han’da yapılan eylemle protesto edil-di. 25 kişinin katıldığı eyleme halkınilgisi yoğundu.

Eylemde yapılan açıklamada, göz-altına alınan devrimcilerin parasızeğitim istedikleri, bağımsız Türkiyemücadelesi verdikleri, füze kalkanınakarşı direndikleri, böl-parçala-yönetpolitikasına karşı “Yaşasın HalklarınKardeşliği” diye haykırdıkları, yoz-laşmaya ve çürümeye karşı mücadeleettikleri belirtildi. Eylem alkış vesloganlarla bitirildi.

Derneklerini Bastılar AmaTAYAD’ın EylemleriniDurduramadılar

TAYAD’lı Aileler’in, her hafta“Tecrite Son, Sohbet Hakkı Uygu-lansın" kampanyası kapsamında yap-tıkları eylemleri ve hapishanelerdekiaylık hak ihlalleri raporunu açıkla-maları; bu hafta Nurtepe Çayan Ma-

hallesi’ndeki TAYAD genel merke-zinin basılması nedeniyle “BaskılarBizi Yıldıramaz” pankartıyla yapıldı.

14 Aralık Çarşamba günü TaksimTramvay Durağı’nda toplanan TA-YAD’lı Aileler adına Nagehan Kurt;"İşte yine buradayız. Derneğimizibasıp dağıtmanız hapishaneler hakihlalleri raporunu açıklamamızı en-gelleyemedi. TAYAD, kurulduğugünden beri hapishanelerdeki evlat-larımızın dışarıdaki gözü, kulağı vesesi olmaya devam edecek." diyekonuştu.

TAYAD’lıların dostu şair RuhanMavruk da baskılara yönelik konuş-ması ve bir şiiriyle eyleme destekverdi. 23 kişinin katıldığı eylemde"Baskılar Bizi Yıldıramaz", "DevrimciTutsaklar Onurumuzdur", "SohbetHakkı Uygulansın", "Tecrite Son","Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Müca-delemiz" sloganları atıldı.

Füze Kalkanına Hayır

Diyoruz, Bizi

Susturamazsınız!Samsun Halk Cephesi, 17 Aralık

tarihli yazılı bir açıklama yaparak,İstanbul ve Samsun’da dernek veevlere düzenlenen baskınları ve 24devrimcinin işkenceyle gözaltınaalınmasını protesto etti.

Açıklamada, “Saldırılarınız bo-şunadır! Bizler derneklerimizi, dü-şüncelerimizi savunmaya devam ede-cek, Çayan’ı faşizme mezar edeceğiz!Uyuşturucuya, kumara, yozlaşmanınher türlüsüne karşı yeni bir insanyaratmanın mücadelesini vermeyedevam edeceğiz! Füze kalkanınahayır demeye, anti-emperyalist, anti-oligarşik mücadelemizi yükseltmeyedevam edeceğiz!” denildi.

İzmir İstanbul Emniyet Müdürlüğü önüTaksim

KAHROLSUN442

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 43: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Halkın sağlık sorunu, tedavi ihti-yacı devletin sırtında taşıdığı bir yüksepetidir. ‘80’li yıllardan itibarendevlete ait tüm kurumlar özelleştiri-lirken, halkın sağlık giderlerini devletartık karşılayamaz duruma getirilmiş,karşılaması da istenmemiştir zaten.Planlar da bunun üzerinden yürüm-üştür. Ve bu yük sepetini devlet artıkçıkartıp atmak istemektedir.

Hastaneler, tedavi hizmetleri artıkparayla alınıp satılan bir mala dön-üştürülmektedir. Halktan vergi alın-makta ve bu vergilerle doktorların,hemşirelerin maaşları ödenmekte,hastanenin ihtiyaçları karşılanmak-tadır. Ama devlete artık bu yetme-mektedir. Halktan aldığı vergiyi yinehalkın ihtiyacına kullanmayıp, kendicebine indirmek istemektedir. Sağlıkalanını da tekellere devredip, sağlığıtamamen paralı hale getirmek amaç-lanmaktadır.

O zaman ne olacak? Hasta mısın?Sen devlete vergini veriyorsun, si-gortalı olduğun için de devlet hasta-nelerinde tedavini yaptırabiliyorsunama artık vergini versen de muayeneücretini de ödeyeceksin diyor devlet.İlacını kendin alacaksın, yatacak ye-rini kendin ayarlayacaksın ve bunungibi pek çok hizmet artık halkınkendi cebinden karşılanmak zorundabırakılacak, bırakılıyor.

Hastane kapılarında acı içinde

kıvranır-ken, ölmekle yaşamak arasında di-renirken yatak olmadığı için kabuledilmeyen hasta haberlerini çok sıkgörürüz. Belki kendimiz de yaşamı-şızdır. Ve hemen ilk iş hastaneyi suç-larız. Suçlu tek başına hastane değilaslında devletin sağlık politikasıdır.

Devlet eğer yatak vermiyorsa,hastane ne yapabilir, hastanenin yö-netimi devletin elinde değil mi, oralardevlet hastanesi değil mi? Öyle isesorumlusu devlettir. Yani halkın ver-gisini alan ama halkı hasta haliyleortada bırakan devlettir

1995-2000 yılları arasında ilişkinbazı rakamlar vermek istiyoruz:

Kamu hastanelerindeki yatak sa-yısı %3 AZALMIŞTIR.

Buna karşın, özel hastanelerinyatak sayısı %93 ARTMIŞTIR.

Kamu hastanelerindeki polikli-nik(*) alanı %23 AZALIRKEN;

Özel hastanelerde poliklinik hac-mi, %182 ARTMIŞTIR

Devletin sağlık politikasına ba-kışını bu rakamlardan çıkartabiliriz.

Bu rakamlarda geçen konu bizimsağlığımız. Yani hayatımızın akışı,hatta süresi, yani yarınımız, gelece-ğimiz. O da satılık. AKP onu da sa-tıyor. Herkesin bir doktoru olacakreklamıyla “doktorun müşterisi” ha-line getirildik. 2003 yılında SağlıktaDönüşüm adıyla bir reform sürecinegirdi AKP. Sağlık alanını Sağlık Ti-caret Sektörüne dönüştürme girişim-lerini adım adım uygulamaya soktu.

Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuru-luşlarının Teşkilat ve Görevleri Hak-kında 663 sayılı Kanun HükmündeKararname (KHK) ile Sağlık Ba-kanlığı’ndan Sağlık Holding’e, DevletHastanelerinden Şirket hastanelerine

dönüşümü başlattı.

SSK’nın devri, Genel Sağlık Si-gortası, Aile Hekimliği ve Tam Gündüzenlemeleri ile şekillenen SağlıktaDönüşüm Projesinin son aşamala-rından birisi Sağlık Bakanlığı’nınyeniden yapılanmasıdır.

Ve AKP bu 663 sayılı KHK ileemperyalizmin dayattığı “sağlık re-formu”nu tamamladı. Artık “ParanKadar Sağlık” adıyla kanunlaştırıl-dı.

Peki, bu kanun bize neler getiriyor,sağlık hakkımız nasıl gasp ediliyor?

Tayyip Erdoğan, herkes istediğihastaneye gidecek, istediği hastanedetedavi olacak demişti.

Öyle mi gerçekten?

Bursa’daki 11 yaşındaki GizemBera Yüksel'i ve 12 yaşındaki ablasıİrem Sılay Yüksel’i hatırlarsınız. 28Kasım’da şofbenden zehirlendi ikikardeş. Ama ölümleri şofbenden ol-madı. Hastane hastane dolaştırıldılar.Önce Orhangazi Devlet Hastanesi’neardından Uludağ Üniversitesi TıpFakültesi Hastanesi’ne götürüldülerama “Gerekli donanımlı cihazımızve yatak yok” gerekçesiyle iki has-taneye de kabul edilmediler. Tekrarambulansa koyup Şevket Yılmaz Ço-cuk Hastanesi’ne götürdüler. ŞevketYılmaz Çocuk Hastanesi de öncekabul etmedi ancak basının olayailgi göstermesi nedeniyle kabul etmekzorunda kaldılar. Tedavileri gecikti-rilen iki kardeş de öldü.

Peki 3 hastane dolaştırılan ikikardeşi hastanelerin ikisi neden kabuletmedi? Gerçekten hasta düşmanıoldukları için mi? Oradaki doktorlarınkişisel çıkarlarından dolayı mı?

Öfkemizi doktorlardan çıkartalımdiye gerçek sorumluyu, yani kendi-

663 Sayılı Yasa Ne Diyor?663 Sayılı Yasa Diyor ki;

Her Şey Gibi Hastaneleri deSınıflara Ayırdık Hangi Sınıftansan

O Hastaneye Gidebilirsin!Paran Kadar Tedavi Diyor!

Sağlıklı veGüvenlikliBir YaşamHakkımızdır

2

"İstediğiniz HastanedeTedavi Olabilirsiniz "

diyor AKPHayır! Bu Bir YalanParan Varsa Tedavi

OlursunParan Yoksa Ölürsün

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

443

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 44: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

lerini gizliyorlar. Ama Gizem’le İrem’in katiliAKP’dir, oligarşidir, emperyalizmdir.

Bir hastane düşünün, doktorları, hemşiresi,sağlık çalışanları, teknisyenleri var ama bacakkırılmış mı diye anlamak için gerekli röntgen ci-hazı yok! Ya da yatması gereken hastayı yatıracakyatağı yok! Yanık tedavi ünitesi olmayan birhastane düşünün. Diyor ki, eğer bu hastaneninolduğu yerde oturuyorsanız, sakın kendinizi yak-mayın, yanarsanız tedavinizi yapacak bölümümüzyok!.. İşte Dünya Bankası’nın verdiği krediyleAKP’nin gerçekleştirdiği “Sağlıkta Dönüşüm”programının getirdikleridir bunlar.

AKP, sağlık sigortalı hastaların istediklerihastanede tedavi olabileceklerinin propagandasınıyapıyor. Ama donanımı olmadığı için hastanelerekabul edilemeyen hastalar, özel hastaneleregitmek zorunda bırakılıyor. Parası olan gidiyor,olmayan gidemiyor. Gidene de taburcu olurken(olabilirlerse) yüklü bir fatura çıkartılıyor. Öde-yemeyince de senet imzalattırılıyor. Seneti öde-yemeyene ise hapis-icra yolu görünüyor. 2002yılı sonunda 10 milyon 26 bin olan icra davaları,2011 Haziran ayında 14 milyon 401 bin olmuştur.

Yine bu “Sağlıkta Dönüşüm “ programıyla,devlet hastanelerinin harcamaları için devletinbütçesinden ayrılan para azaltılmıştır. Devlethastaneleri sağlık masraflarını kendileri karşılamakzorunda bırakılmıştır. Doktor mesleğini, araştır-masını yapamaz hale getirilmiş, eğitim olarakgeri bıraktırılmıştır. Maddi olanakları kısıtlanandoktorlar, hastaneler gerekli tıbbi malzemelerialamaz hale gelmiştir. İlaçları karşılayamazduruma gelmiştir. Hasta yakınlarına sen git şuilacı al da gel, yoksa hastan ölür denmektedir.Ama bunu yapan, hastanelere verdiği parayıazaltan devlettir.

Peki ne yapmak istiyor devlet? Hastaneler kendiniyönetemez duruma geldi, hastalara bakamaz durumageldi deyip özelleştirmelerin, hastaneleri parayla sağlıkhizmeti satan kurumlar haline getirmenin önünü açmakistiyor.

Sağlık hakkımızı gasp ederken, doktorları, öğretimgörevlilerini, sağlık emekçilerini susturup, teslim almakistiyor.

Peki olan kime oluyor? Halka oluyor? Olan, YunusGeray gibi çocuklarımıza oluyor. 23 Ekim 2011’dekiVan depreminde bir enkazın altından sağ çıkartılan,omuzunda ölmüş bir insanın eliyle çekilmiş fotoğraftakiçocuk... Yunus, 10 çocuklu bir ailenin 9. çocuğuydu.Aslen Ağrı Patnoslu olan ailenin geçimi, mevsimlik işçiolarak çalışan babanın omuzlarındaydı. Ama bu yüköyle ağırdı ki, çocuklarının hepsini okutamıyordu baba!Yunus, 23 Ekim günü internet kafeye gitmişti. Gittiğiinternet kafede yaşadı depremi ve enkazın altında kaldı.

Bu devlet, depreme karşı önlem almayarak halkını kat-lederken; kurtardıklarını da öldürmeyi çok güzel BA-ŞARIR.

Yunus, 24 saat sonra enkazın altından çıkartıldığındaMUCİZE dendi. Yunus’un şansı ikinci MUCİZEYİ gö-remedi. Tam donanımlı bir hastane bulmak MUCİZE-SİYDİ bu. Ama olmadı. Van Toplum Sağlığı Merkezi'negötürülen Yunus’un kemik kırıkları nedeniyle iç kanamasıvardı. Ama Van’da tedavisinin yapılacağı bir hastaneyoktu. Kurtarılması için teşkilatlı bir ameliyat lazımdı.Hemen Erzurum Devlet Hastanesi'ne yetiştirilmek üzereAMBULANSLA yola çıkarıldı. Daha Ağrı'ya varılmamıştıki, Yunus iç kanamadan hayatını kaybetti.

Yunus’un katili de AKP’dir. “Tam teşekküllü hastane”denir haberlerde, aslında zaten bir hastaneyi hastaneyapan araç ve gereçlerin olduğu anlamına gelir. Ama“Tam teşekküllü hastaneyi” ancak parası olan görmektedir.Olmayan ise hastane kapılarında ölmektedir. Hastanelerin

Makbule SÜRMELİ, 1966 yılında Muş Varto’dadoğdu. Yoksul bir Kürt çiftçi ailesinin kızıydı.Ankara Cebeci Sağlık Meslek Lisesi mezunuydu.Hemşire olarak çeşitli hastanelerde çalıştı. '89 1Mayıs davasında verdiği savunmada "Ben biremekçiyim" diyordu. "Polis gibi yıkmanın, yoketmenin ustası değil, yeniden kazanmanın, yenidenyaratmanın ustasıyım. Ben sağlığı üretirim, ölüm-lerin, katliamların tersini yaparım."

'89’da Kütahya'da çalışıyordu ve 1 Mayıs'89'da İstanbul'da 1 Mayıs Alanı'nı zorlayanların içindeydi. Ogünlerde henüz örgütlü ilişkiler içinde değildi. Ama o biremekçiydi ve kendi bayramına sahip çıkmak için oradaydı. Ba-şından kanlar akarken, gözaltında işkencecilere ifade vermedi.Tutuklandı. 3 ay tutsak kalıp çıktığında daha bilinçli, dahakararlıydı. Devrimci hareketi tanımıştı. Artık mücadele, yaşamındadaha belirleyici bir yere sahipti Makbule'nin.

Kütahya'da hakkında soruşturma açılıp açığa alındığında İs-tanbul'a gelip Türk Hemşireler Derneği'nde (THD) çalışmayabaşladı. Sanatsal yönü gelişkindi. THD'nin "Sosyal Komisyonu’ndakültürel faaliyetleri örgütledi. Hemşireler arasında sendikalaşmaçalışmalarını yürüttü.

90 ortalarından itibaren devrimci hareket içinde farklı görevlerüstlendi. Yeraltı yaşamının üstesinden gelebilecek özellikleronun kişiliğinin bir parçasıydı zaten. Sadeliği, sessizliği, çalışkanlığı,alçakgönüllülüğü ve disipliniyle bu alanda da verilen görevlerieksiksiz yerine getirdi. Kurumlaşma konusunda oldukça yete-nekliydi. 28 Eylül '92 gecesi İstanbul İçerenköy’de bulunduğuevde kuşatıldığında enjektörü kullanmada ustalaşan elleri tered-dütsüz silahını kavradı ve faşizmin saldırısına karşı bir DevrimciSol'cunun kararlılığıyla direndi. Geleneğimizi güçlendiren, onundeyimiyle bizi "özgür yarınlara" biraz daha yaklaştıran bir savaşçıolarak şehit düştü.

Makbule SÜRMELİ

KAHROLSUN444

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Tek Başına İnsanın Deği̇l, HalkınKurtuluşu İçi̇n Savaştılar

Sağlık Emekçi̇si̇ Şehi̇tleri̇mi̇z

Page 45: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

donanım ihtiyaçlarını karşılamayanAKP’nin, “Sağlıkta Dönüşüm” prog-ramının getirdiği diğer bazı uygula-malar şöyle:

- 1 Ocak 2012 itibarıyla YeşilKart uygulaması iptal ediliyor.

- Aylık geliri asgari ücretin üçtebirinden fazla olan herkes sağlıkprimi ödeyecek.

- Sağlıkta katılım payları devlethastanelerinde 8, özel hastanelerde15 TL'ye çıktı.

- Kasım ayından itibaren on güniçinde aynı branşta muayene olanlar

5 TL daha ödüyor.

- Bundan sonra aile hekimi mua-yenelerinde, acil servislerde de katılımpayı alınacak.

- “İsraftan kaçınmak için”, reçe-tesine üçten fazla ilaç yazılan “müş-teri”den daha da fazla para alınacak.

- 663 sayılı KHK ile Sağlık Ba-kanlığı Sağlık Holdingi’ne, DevletHastaneleri şirket Hastaneleri'ne dö-nüşecek. Hastalar hastaneye değil,sağlık müşterileri ticarethanelere gi-decek. Devlet hastaneleri de sınıflaraayrılacak. Bizi de sınıflara ayıracağınısöylemiyor hükümet, onu da biz söy-

leyelim. Ödeme imkanımıza göre gi-deceğimiz hastane sınıfı belirlenecek.A, B, C, D… sınıfları olacak. Peki,her geçen gün işsiz sayısının arttığıülkemizde, işsizin sınıfı ne olacak?İşsizlere hastane kapısı bile yok.

İstediğimiz hastanede tedavi olmahakkımız yoktur. AKP’nin yaptığıpropaganda bir aldatmacadan ibarettir.AKP’nin yalanlarını ele almaya de-vam edeceğiz.

(*) Poliklinik: Çeşitli hastalıklarınbakıldığı klinik

(Sürecek)

Kerbela’nın Hesabını Sormak İçin Günümüzün Yezitlerine Karşı MücadeleEtmeliyiz

Antalya'da Gebizli Mahallesi’nde 17 Aralık günüHalk Cephesi ve Dev-Genç’liler tarafından aşure dağıtımıyapıldı. Saat 12.00'de ateş yakıp hazırlıklara başlayanHalk Cepheliler’e komşularından da yardım geldi. Şuanda tutsak olan dernek başkanları Mehmet Ali Uğurlu'nunevinde hazırlanan aşure, saat 15.00’te dağıtılmaya baş-landı.

İnanç ve Kültürümüzü İşbirlikçilere TeslimEtmeyeceğiz

Okmeydanı Haklar ve Özgürlükler Derneği, 18 Aralıkgünü Okmeydanı Sibel Yalçın Parkı’nda aşure dağıtımıyaptı. Devrimci Alevi Komitesi imzalı “İnanç ve Kültürümüzüİşbirlikçilere Teslim Etmeyeceğiz” yazılı pankartın asıldığıparkta, Alevi dedelerinin dualarıyla aşure dağıtımı başladı.2 saat içinde 1000 kişilik aşure halka dağıtıldı. 24 Aralık’taMaraş’a gidileceği duyurularak, halka çağrı yapıldı.

Devrimciler İmam Hüseyinler’in Devamcısıdır

Mersin Haklar Derneği’nin 9.sunu düzenlemiş olduğuaşure günü, 18 Aralık günü dernek binasında yapıldı.Kerbela ve tüm devrim şehitleri adına bir dakikalıksaygı duruşu ile başlayan program, Gülbeyaz Karaer’in

yaptığı konuşma ile devam etti. Konuşmaların ardından aşure dağıtıldı ve Sil müzik

grubu konser verdi. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı programhep birlikte söylenen türkülerle son buldu.

Aşure DayanışmanınYemeğidir

Dersim’in Hozat ilçesinde, Güler Zere Halk Kitaplığıöncülüğünde Hozat Gençliği olarak halka aşure dağıtımıyapıldı. 17 Aralık’ta kaynatılan aşure Hozat CumhuriyetMeydanı'nda halka dağıtıldı.

Dayanışma ile toplanan aşure malzemeleri meydandakurulan ateş üzerinde büyük bir kazanda kaynatılarak,pişirildi ve halka dağıtıldı. Şehit ailelerinin de katıldığıdağıtımda, 400 kişiye aşure dağıtımı yapıldı. AyrıcaVan depreminde zarar görerek Hozat öğretmen evineyerleşen 4 aileye de aşure verildi.

Aynı Kazanda Kaynar Aşımız, Paylaşırız,Çoğalırız

17 Aralık’ta Adana’nın Şakirpaşa Mahallesi KapalıPerşembe Pazarı'nda, Devrimci Alevi Komitesi tarafındanaşure dağıtıldı. 24 Aralık'ta Maraş'a gidileceğinin duyu-rusunun ve afişlerinin de asıldığı Pazar yerinde aşuredağıtımı sırasında megafonla halka aşurenin önemi, da-yanışmanın, birlikte mücadelenin gerekliliği anlatıldı.Yaklaşık 120 kişinin katıldığı aşure gününde, Maraş'agitmek için isim yazdıranlar oldu.

Ankara Batıkent Yenimahalle’de Pir Sultan AbdalKültür Derneği’nin (PSAKD) girişimiyle inşaatına baş-lanan cemevinin meşru açılışı 18 Aralık’ta yapıldı.

CHP’li Belediye’nin yıkmaya çalıştığı cemevi, 56günde halkın sahiplenmesiyle dayanışmayla ve direnişlekuruldu. Belediye başkanının yıkım tehditlerine, prova-kasyon denemelerine rağmen halkın cemevi yapımı en-

gellenemedi. Alevi halkının ısrarı, kararlığı ve dayanış-masıyla kazanılan cemevi hakkı, açılış töreni ile de ilanedildi...

Açılış, PSAKD Yenimahalle Şube Başkanı CevahirCanpolat’ın konuşmasıyla başladı. Devrimci Alevi Ko-mitesi'nin de başından beri içinde yer aldığı direnişinkazanımla sonuçlanması, Grup Yorum Korosu, MeralErzincan, Ali Kızıltuğ, Dertli Divani ve Zeynep Kara-baba’nın söylediği türkülerle kutlandı.

Yenimahalle Cemevinin Meşru Açılışı Yapıldı

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

45

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 46: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

HAK GASPLARINA KARŞI AYAĞA KALKALIM, MÜCADELEYİ ÖRGÜTLEYELİM!

Önce Türk Tabipler Birliği (TTB)ve Sağlık ve Sosyal Hizmet EmekçileriSendikası (SES)’nın ortaklaşa karar-laştırdığı, daha sonra Kamu EmekçileriKonfederasyonu (KESK)’nun da ka-tıldığı genel grev 21 Aralık’ta yapıldı.

21 Aralık’ta işçiler, memurlar, öğ-renciler; grevli toplu sözleşme, baskı,ceza ve sürgünlerin durdurulması,güvenceli istihdam, insanca yaşayacaktemel ücret, ek ödemelerin emekli ay-lıklarına dahil edilmesi için ve TamGün Yasası’na, Hastaneler Birliği Ya-sası’na karşı iş bırakarak meydanlarıdoldurdular.

Çapa Tıp Fakültesi önünde top-lanan emekçiler, saat 11.00’de Be-yazıt Meydanı’na doğru yürüyüşebaşladılar. Halk Cephesi’nin de bi-leşenlerinden olduğu Herkese SağlıklıGüvenli Gelecek Platformu kortej-deki yerini aldı. “Kıdem Tazminatı,İş Güvencesi, Sağlık Hakkı İçin Bir-leşik Mücadeleye” pankartı ardındayürüyen platform üyeleri sloganla-rını gür bir şekilde haykırdılar.

Çeşitli demokratik kitle örgütle-rinin de katılım sağladığı mitingdeHava-İş başkanı Atilla Ayçin, DİSKGenel Sekreteri Tayfun Görgün, TürkTabipler Birliği adına konuşan Osman

Öztürk, SES Başkanı İsmail HakkıTombul bir konuşma yaptı.

Mitingin sonlarına Grup Yorumadına İnan Altın kısa bir konuşma ya-parak “Bugün söyleyeceğimiz tür-küleri sizler için söylüyoruz” diyerekdesteklerini sundu. Grup Yorum’unsöylediği türkülerle, emekçiler coş-kulu halaylara durdular. Mezopa-tamya Kültür Merkezi sanatçılarıKürtçe şarkılarıyla greve destek ver-di. Mitinge yaklaşık 20.000 kişi ka-tıldı

“Sağlıkta Dönüşüm” HalkaYönelik Kapsamlı BirSaldırıdır. Saldırıya AynıKapsamda CevapVerilmelidir

2 Kasım 2011 tarihinde gece ya-rısı çıkarılan 663 sayılı KHK’nın

geri çekilmesi için sağlık çalışanla-rı 21 Aralık’ta grev yaptılar. Grev ön-cesinde, 20 Aralık günü Taksim’deyapılan eylemle, greve katılım çağ-rısında bulunuldu.

İstanbul Tabip Odası, İstanbulEczacı Odası, İstanbul Diş HekimleriOdası, İstanbul Veteriner HekimlerOdası, Devrimci Sağlık-İş Sendika-sı ve SES İstanbul Şubesi öncülü-ğünde Tünel'den Taksim'e düzenle-nen yürüyüşe yaklaşık 7 bin kişi ka-tıldı.

Tünel’de toplanan kitle, “Emeği-mize, Mesleğimize, Geleceğimize,Sağlık Hakkımıza Sahip Çıkmakİçin 21 Aralık Çarşamba G(ö)REV-DEYİZ!” pankartı arkasında; “Gü-venceli İş Güvenceli Gelecek”, “Söz-leşmeli Köle Olmayacağız” “GünGelecek Devran Dönecek AKP Hal-ka Hesap Verecek” sloganları atarakTaksim Gezi Parkı’na yürüdü. Buradaİstanbul Eczacılar Odası, Diş He-kimleri Odası ve İstanbul TabiblerOdası adına yapılan konuşmalar gre-ve katılım çağrısıyla son buldu.

Halk Cephesi de grev öncesindeyaptığı açıklamayla, 21 Aralık günükamu emekçileriyle birlikte direniş-te yer alacağını duyurdu.

Sesimizi Boğmakİsteyenlere Genel

Grevle Cevap Verildi:Direnişi Daha daÖne Taşıyalım

Eğitim-Sen İzmir 4 No’lu Şube 17 Ara-lık günü Bornova Uğur Mumcu Kültür Mer-kezi’nde 19-22 Aralık Katliamı’nın yıl dö-nümü nedeniyle bir program düzenledi. 19-22 Aralık şehitlerinin anıldığı programda, TA-YAD Başkanı Av. Behiç Aşcı ile PsikologTürkcan Baykal birer konuşma yaptılar.Aşcı, hapishaneler gerçeği ve tecritin toplumüzerindeki etkisi başlıklı gündeme değinir-ken; Baykal tecritin insan sağlığı üzerinde-ki etkisinden bahsetti. Daha sonra programHüseyin Karabey’in yönettiği “Sessiz Ölüm”adlı filmin izlenmesi ile son buldu.

CHP’li Beşiktaş Belediye-si'nin taşeronu olan Beltaş adlışirkette çalışan 178 işçinin işine31 Aralık'ta son verilecek.

Beltaş’lı işçiler, 12 Aralık'taBeşiktaş Belediyesi önünde iştenatılmalarına karşı eylem yaptı.Levent Meydanı'nda toplanarakbelediyenin önüne gelen 100Beltaş’lı işçi, “İşçiyiz HaklıyızKanacağız”, “Sendika Hakkı-mız Engellenemez” sloganla-rıyla yürüdü. Eylemde açıkla-

mayı yapan Genel-İş 1 No’luŞube Başkanı Hikmet Aygün“Hiçbir koşulda üyelerimizinekonomik ve demokratik hakla-rının ellerinden alınmasına kar-şı sessiz kalmayacağız. Tüm busaldırılara karşı direneceğiz vekazanacağız.” şeklinde konuştu.

Genel-İş 1 No’lu Şube'ninörgütlenme çalışması yaptığı veyetki belgesi aldığı iş yerinde,135 işçi örgütlenme çalışmasınakatılarak sendikalı oldu.

TECRİT SADECE HAPİSHANELERDE DEĞİLTÜM HALKA KARŞI UYGULANIYOR

GENEL-İŞ ÜYESİ İŞÇİLER İŞTENATILMALARA KARŞI EYLEM YAPTI

KAHROLSUN446

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

EMEK

Page 47: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Egemenler, halkımıza, gençlerimizeörnek olan müziğimizden, sanatı-mızdan korkuyorlar. Çünkü halk sa-natı, halkın sorunlarını anlatır ve busorunları aşma gücü, aşma coşkusu,aşma umudu verir.

Grup Yorum’un İnönü Konser’inidüşünelim, sosyalizm umudunu ta-şıyan 55 bin kişi tek yürek olmuştuo gece. O coşkuyu yaratan, aynıideali yüreklerinde taşıyan insanlarıngelecek güzel günlere duyduğu öz-lemdi. Birlikten doğan gücün herengeli aşabileceğine olan inançtı.Sanat bu duyguyu yaratabildiği oran-da işlevini yerine getirmiş demektir.

17 Ağustos depremi olduğunda,“Bu da gelir, bu da geçer ağlama...”türküsü çalınır olmuştu her yerde...Acılarımızın geçeceği o günlere ka-dar bize dayanma gücü verecek tür-külerimiz de var, olacaktır da... Acıyadayanmayı da anlatacaktır halk sanatıama burjuvazi onu kendi çıkarı için,onbinlerce insanımızın göz göregöre depremde öldürülmesini unut-turmak için kullanmaktadır ve buda gelir bu da geçer merak etme de-mektedir. Gerçeklerin üzerini örtmekister egemenler, hesap sorulmasın,soru sorulmasın, unutulsun ister...

Sanat sınıfsaldır. Ezen ve ezileninsanatı vardır. Ve hangi sınıfın hiz-metindeyse sanat, onun düşüncelerinianlatır, işler. Burjuvazinin çıkarı ne-dir? Kendi özel mülkiyetini devamettirebilmek, daha fazla kar edebil-mek, halkı ezerken karşısına çıka-bilecek direnişleri engellemek, halkıbölüp parçalayıp birbirine düşmanetmek, yozlaştırmak... Onun kültürüde sanatı da buna hizmet eder.

Kadercilik, böyle gelmiş böylegider anlayışı, devlet yenilmezdirdüşüncesi işlenir burjuvazinin sa-natında. Koşulları değiştirme gücü-müz yoktur, kabul edip bu dünyadapayımıza razı olmalıyızdır, mutluluköteki dünyadadır. İşte burjuvazinin

sanatı tam da bunu ister.

Oysa halkın sanatçısı, her günkarşılaşılan, günlük olayların bağ-rındaki bu çelişkileri açığa çıkartır,derinleştirir ve kitleleri uyandıran,coşkuyla tutuşturan ve koşullarınıdeğiştirmek üzere birleşmeye ve sa-vaşmaya yönelten eserler yaratır.Bu anlamda sanat, halkın elindekigüçlü bir silahtır aynı zamanda.

Halk sanatı, hayatın içinden çık-tığı, hayatın gerçeklerinden beslen-diği için sade ve anlaşılırdır. Bu ne-denle, kitleler tarafından daha kolaybenimsenir. Ayrıca kitlelerin ihti-yaçlarına, özlemlerine, taleplerinecevap verebildiği ölçüde hareketegeçirir. Yani halk sanatının amacıhalka kendi gücünü göstermektir.

Ferhat’ın halka su getirmek içinkendi sevdasından geçmesini överhalk sanatı. Çünkü orada fedakarlıkvardır, orada sevginin sadece karşıcinse duyulan bireysel bir duygudeğil de, halkın içinde bir anlamıolduğu anlatılır.

Burjuvazinin filmlerinde tek kişitüm dünyayı kurtarır. Rambo Viet-nam’daki Amerikan askerlerini tekbaşına kurtarır, Vietnamlılar’ı öldürür,ABD emperyalizminin onurunu (!)kurtarır... Gerçek böyle midir? Viet-nam halkı, yiğitçe emperyalizme karşısavaşmış ve teknolojisiyle kendisindengüçlü olan işgalciyi vatanından söküpatmıştır. Bunu hazmedemeyenABD’nin Vietnam Savaşı’nı anlatanfilmlerine bakalım; Amerikan askerlerihep yiğittir, fedakardır. Bir ülkeyi iş-gale gittiklerini düşünmezsiniz filmleriizlerken... Aksine, Vietnamlılar’ınAmerikan askerlerini öldürmesineöfke duyarsınız...

Burjuvazinin elindeki sanat, ger-çekleri böyle ters yüz eder... Çünküsanat burjuvazi için bir silahtır. Busilahıyla kültürsüzlüğü, yozluğu ya-yar, geliştirir. Bu saldırının karşısındabizim yapmamız gereken ise halk

sanatını sadece korumak değil, dahada geliştirmektir.

İşte tam da ihtiyaç budur. ABDaskerinin işgalci olduğunu anlatıp,emperyalizm gerçeğini kavratabiliyorsabir film, kitap, şiir, şarkı o zamangörevini yerine getiriyor demektir.

Burjuvazinin saldırısının karşısınasadece hayır o öyle değil, böylediyerek bir alternatif olmaya ça-lışırsak, olduğumuz yerde sayarız.Halkın sanatçısı atılgan olmalıdır,halkının içinden çıkmıştır, onun de-ğerlerini savunur, sahip çıkar amabir adım öne taşımak görevi devardır. Yeni insanı yaratma müca-delesinde yeniyi, bilimsel olanı,halktan yana olanı anlatmalıdır, yü-celtmelidir. Burjuva kültürüne karşıcepheden savaşmalıdır.

Yani karşısında halk düşmanı birsanat anlayışı olduğunu bilmeli,buna sessiz kalmamalı, her fırsattahalka gerçekleri anlatmalıdır. Bunuyaparken de, düz bir şekilde gerçeğiolduğu gibi yansıtan kaba, cansızbir sanat değil de, umudun diliyleyapmalıdır.

Halka, birleşirse kazanacağınısöylemeli; mücadele ederse başara-cağını anlatmalıdır. Sadece gerçeğitespit etmez, onu nasıl değiştirece-ğimizi de gösterir halk sanatı. Birçağrıdır bizim sanatımız. Değişmezdenilen yüzyılların hakimiyetinin yı-kılabileceğini, eskinin yıkılıp yerineyenisinin kurulabileceğini, hem deen güzelinin kurulabileceğini müj-deler, ikna eder halk sanatı.

Ve bunu yaparken, örgütlü sanatı,örgütlü sanatçıyı yaratır. Emperya-lizmin halk düşmanlığını göstermekdeğil, ona karşı savaşmak gerektiğinide yaşamıyla göstermelidir halk sa-natçısı.

“Tecrite Karşı Mücadelede Sa-natçılar” bu birliklerin olumlu ör-neklerinden biridir. Bu tür örnekleribüyütmeli ve geliştirmeliyiz. Hayatın

Alternatif Olmak Yetmez; Burjuva Kültürüne Karşı Cepheden Savaşmalıyız

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

47

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 48: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

her alanında olduğu gibi sanat ala-nında da burjuva ideolojisine vekültürüne karşı sanatçıların birliğinive örgütlülüğünü sağlamak müm-kündür. Örgütlülüğün sanatı kısır-laştırdığı, sınırladığı demagojileriniyıkmanın yolu da buradan geçer.

Aksine, sanatın önü hiçbir çağdasosyalist sistemlerde olduğu kadaraçılmamış, sanatçılar başka hiçbirsistemde bu kadar halkın içinde ol-mamıştır.

Bu konuda Sovyet şairlerindenMayakovski der ki; “Diyorlar kiMayakovski bir ozandır. Vız gelir

bana ozanlık!.. Ozan değilim ben,kalemimi, yaşadığımız çağın, şimdivar olan gerçekliğin ve onun kıla-vuzu olan Sovyet yönetiminin vepartinin hizmetine koymuş bir ada-mım, her şeyden önce...”

Mayakovski, Ekim Devrimi’ndenhemen sonra, ülke bir yandan açlıkve kıtlıkla boğuşup diğer yandanemperyalistlerin Sovyet yönetimineyönelik karalama ve saldırılarıylasavaşırken, sanatını ve kalemini ta-mamen devrim için kullanan birdevrimcidir.

Yine Sovyetler’den çarpıcı bir ör-

nek de, SSCB Yazarlar Birliği üye-lerinin üçte birinden fazlasının, genç-yaşlı, silahı ele alıp, er, komutan, si-yasal eğitici, savaş muhabiri olarakcepheye koşmalarıdır. Cepheye giden900 yazardan 345’i vatanlarını sa-vunurken şehit düşmüşlerdir.

Bizim sanatımızın yaratması ge-reken örgütlülük de böyle olmalıdır.Egemenlerin sanatına karşı cephedensavaşmalıyız ve kendi kültürümüzü,sanatımızı yaratmalıyız. Eskinin yerineyenisini koyamazsak kalıcı olamayız.Şu yanlış demek yetmez. Doğru olanıanlatmalıyız. Yapmalıyız.

Dersim’de demokratik alanda mücadele yürüten Dersim ÖzgürlüklerDerneği, emperyalistlere ve işbirlikçisi oligarşiye karşı sürdürüğümücadelesi nedeniyle cezalandırılmak isteniyor. Malatya Savcılığı,Dersim özgürlükler Derneği hakkında kapatma kararı verdi.

Bir yanda polis baskınları yaşanırken, diğer yandan da kapatmalarlademokratik mücadele engellenmeye çalışılıyor. Yasalar değil, meşruluk-tur belirleyici olan. Hukuki olarak kapatılsa da derneklerimizi savunma-ya, mücadele etmeye devam edeceğiz.

TAYAD’lı Aileler, 1992 yılında kaybedilen, 19 yılaradan sonra, katledilip gömüldüğü kabul edilen AyhanEfeoğlu'nun mezarının nerede olduğunu öğrenmek, kat-liamın sorumlularından hesap sormak için 16 AralıkCuma akşamı yine Taksim'de yürüyüş düzenledi.

Her hafta cuma akşamları saat 19.00'da başlayanyürüyüşe bu hafta 45 kişi katıldı. Yürüyüş esnasındayeni katılımlarla sayı artarken; Galatasaray Lisesi’ninönüne gelindiğinde, 1998 yılında gözaltında kaybedilenNeslihan Uslu'nun ablası Nagehan Kurt tarafından basın

açıklaması yapıldı. Ayhan Çarkın’ın

itirafları üzerine tu-tuklanan, aralarındakontrgerilla İbrahimŞahin’in de bulun-duğu 7 Özel Harekat polisinin Ankara 11. Ağır CezaMahkemesi nöbetçi hakimi Hakan Oruç tarafındantahliye edildiği bilgisinin verildiği eylem, “Haftayacuma yine burada olacağız.” denilerek bitirildi.

DEVLETİN SERBEST BIRAKTIĞI KATİLLERHESAP VERMEKTEN KAÇAMAYACAK

DERNEKLERİMİZİ KAPATMAKLAMÜCADELEYİ DURDURAMAZLAR

Malatya Hapishanesi’nde, 28 Temmuz 2001’de 6. Ölüm OrucuEkibi direnişçisi olarak direnişine başlayan, ölüm orucundayken tahliyeedilmesine rağmen tahliye rüşvetini zulmün yüzüne çarparak direnişiniİstanbul Aksaray’da bir evde sürdürerek, 512 gün direniş bayrağınıbüyük bir sabır ve kararlılıkla taşıyarak 16 Aralık 2002’de ölümsüzle-şen Feride Harman, 18 Aralık Pazar günü Malatya-Kürecik Dumukluköyündeki mezarı başında anıldı.

Sabır ve Kararlılıkla Direnişin Bayrağını 512 Gün Taşıyan;FERİDE HARMAN UNUTULMAYACAK!

İstanbul Küçük Armutlu’da, son5 ayda sadece bir sokakta 6 evde hır-sızlık olayının olması nedeniyle 20Aralık günü saat 20.00’da ArmutluCemevi’nde hırsızlıkla ilgili toplantıyapıldı. Mahallenin eskiden böyleolmadığına polisin gelmesi ile bu türolayların daha da arttığına değinenhalk, bu durumdan rahatsız oldukla-rını, çözüm istediklerini söylediler.Çözümün halkın kendi güvenliğinikendisinin alması olduğuna değinenkonuşmacılar, mahallede halktandevriye ekiplerinin oluşturulmasınıönerdiler. Toplantının sonucundadevriye ekiplerinin oluşturulmasıkararı alındı.

HIRSIZLIĞIN NEDENİYOKSULLUĞUMUZDUR BİZİ

YOKSULLAŞTIRANLARA KARŞIMÜCADELE ETMELİYİZ

KAHROLSUN48

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 49: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Halkın Sesi YürüyüşDergisini Susturamadınız,Susturamayacaksınız,Susmayacağız!

Bağımsızlık Demokrasi Sosya-lizm için Yürüyüş dergisinin 18 Ara-lık 2011 tarihli, 299 sayısı, İstanbul,14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 823no’lu kararıyla toplatıldı.

Hakim Mustafa Boz imzalı ka-rarda, derginin 5. Sayfasındaki “Dev-rim umudu 122 şehidimizle Anado-lu’da Yaşıyor, 23-25 sayfalarındakiDevrimci Okul yazısı, 40. sayfadakiGençlik Federasyonunandan köşe-sindeki yazı ve 54.sayfasındaki “Ba-ğımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mü-cadelesinde Yitirdiklerimiz” başlıklıyazı, kapatılma gerekçesini oluştur-muş. Ayrıca dergiye el konularak ya-yınının 1 ay süre ile durdurulması ce-zası da kararda yer alıyor.

Engin ve Ferhat’ınSorumluluğu YürüyüşOkurlarının Omuzundadır

Yürüyüş okurları, yaz-kış demedenmahallelerde kapı kapı yaptıkları ta-

nıtımla dergimizi halka ulaştırmayadevam ediyorlar. Yürüyüş okurlarınınher biri birer Engin, birer Ferhat’tır.Engin’in, Ferhat’ın sorumluluğuylaçalıyorlar kapıları... Bu hafta da İzmirve Adana’da Yürüyüş okurları tanıtımeylemleri yaptılar.

İzmir’de Yürüyüş dergisi okurla-rı 10 Aralık’ta Helvacılar Köyü’ndeve Asarlık Mahallesi’nde, 11 Aralık’taYamanlar Mahallesi’nde, 17 Ara-lık’ta Limontepe Mahallesi’nde, 18Aralık’ta da Gültepe Mahallesi’ndeYürüyüş dergisinin tanıtımını yaptı-lar.

Helvacılar ve Asarlık’ta 40, Ya-manlar’da 62, Limontepe ve Gülte-pe’de de 72 Yürüyüş dergisinin hal-ka ulaştırıldığı tanıtımlarda, Yürü-yüş’te yer alan konular da halka an-latıldı.

Adana’da da 15 Aralık günü Gül-pınar Mahallesi ve Obalar Caddesi’negiden Yürüyüş okurları, halkla sohbetederek Yürüyüş’ün 298. sayısını ta-nıttılar. Halka hitaben yapılan ko-nuşmalarda, 19 Aralık ve Maraş kat-liamları anlatıldı. 14.00-16.00 saatleriarasında 4 Yürüyüş okuru tarafındanyapılan tanıtımda 37 adet Yürüyüşhalka ulaştırıldı.

Yürüyüş Çalışanları Değil,Onları 12 Aydır KeyfiOlarak HapsedenlerTeröristtir

Antalya Özgürlükler Derneği, Yü-rüyüş dergisi çalışanları ve dernek baş-kanları Mehmet Ali Uğurlu’nun 12 ay-dır süren tutukluluğuna karşı 16 Ara-lık günü, Kışlahan’da eylem yaptı.

Yapılan açıklamada, geçtiğimizhafta Adalet Bakanı’nın yaptığı, “tu-tuklu olan gazetecilerin gazeteci ol-dukları için değil terör örgütlerine üyeoldukları için tutuklu oldukları” açık-lamasına değinildi. Yürüyüş çalışan-larının tam 12 aydır tutuklu oldukla-rının belirtildiği açıklamada, “Yürü-yüş dergisi çalışanları bu ülkede 70milyon ezilen insanın yaşadığı sö-mürüyü, katliamları yani hayatta ya-şanmakta olan gerçekleri dergilerin-de yayınlayıp, tüm bunların sorum-lularını teşhir ettikleri için şu anda ha-pishanedeler. Yine Antalya Özgür-lükler Derneği Başkanı Mehmet AliUğurlu da bu alanlarda sömürü ve zul-me karşı mücadele ettiği için hasta-lıklarına rağmen F tipi hapishaneninhücresinde. Adalet Bakanına soru-yoruz: TERÖR BU GERÇEĞİN NE-RESİNDE?” denildi. Eylem slogan-larla sona erdi.

Tutuklu YürüyüşÇalışanları Şimdi ÖzgürTutsaklar MevzisindeDireniyor

Ankara Halk Cephesi tarafından16 Aralık günü Sakarya Caddesi’ndeYürüyüş dergisi çalışanlarının serbestbırakılması için eylem yapıldı.

Yürüyüş dergisi çalışanlarındanKaan Ünsal'ın Sincan F Tipi tecrithücrelerinden gönderdiği mektupokundu. Ünsal, hukuksuz tutuklu-

180 sayıya 168 dava!..Sadece 12 sayıya dava açılmamış. Bakın tabloya bakın... Yüzlerce yıl hapis cezası... Onbinlerce lira para cezası...

88 yazıya örgüt propagandası yapma davası... 51 yazıya ‘suçu ve suçluyu övmek’ten dava...

‘örgüt açıklamalarını yayınlamak’tan 14 dava...

6 Yürüyüş çalışanı 1 yıldır tutukluNeredeydiniz bu tabloda?..

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

449

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 50: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

lukları ile ilgili olarak şu ifadelere yervermiş mektubunda: “11 aydır du-ruşmasız, mahkemesiz tutukluyuz.11 aydır her türlü hukuksuzluğa, ada-letsizliğe, keyfiliğe, tecrite karşı Sin-can hücrelerinde, özgür tutsaklarmevzisinde direniyoruz. Ve bu dire-nişte kendimizi hiç yalnız hissetme-dik. Sizlerin desteğini, dayanışması-nı attığımız her adımda, aldığımız hersolukta hissettik. Ve biliyoruz ki budestek, bu dayanışma halklarımız,vatan toprakları özgürleşinceye kadar,hücreler halkın evlatlarına kapananakadar devam edecek.”

35 kişinin katıldığı eylemde, “Yü-rüyüş Susturulamaz”, “Kahrolsun Fa-şizm Yaşasın Mücadelemiz”, “Adaletİstiyoruz”, “Halkız Haklıyız Kaza-nacağız” sloganları atıldı.

Aylardır NedenTutuklandıkları Bi̇leBi̇li̇nmeyen Yıldız veAslan'ın Özgürlükleri̇Gaspedi̇li̇yor!

Kamu Emekçileri Cephesi, tutuk-lu bulunan BES İstanbul 1 No’luŞube yöneticisi Gülsüm Yıldız ve Eği-tim-Sen 3 No’lu Şube üyesi MehmetAli Aslan’ın serbest bırakılması tale-biyle 17 Aralık günü Malatya AKP il

binası önünde eylem yaptı.

20 kişinin katıldığı eylemde, Öz-kan Karataş tarafından bir açıklamayapıldı.

Eylem atılan sloganlarla sona erdi.

Aynı gün Kamu Emekçileri Cep-hesi tarafından Ankara Yüksel Cad-desi’nde de bir eylem yapıldı. Meh-met Ali Aslan ve Gülsüm Yıldız’ınserbest bırakılması için yapılan ey-lemde bildiri dağıtılarak basın açık-laması yapıldı. Yıldız ve Aslan’ın tu-tuklanma gerekçelerinin hala bilin-mediğinin vurgulandığı eylem slo-ganlarla bitirildi.

17 Aralık günü de İzmir Borno-va’da Özkanlar Pazar yerinde KamuEmekçiler Cephesi tarafından, tu-tuklu bulunan arkadaşlarının serbestbırakılması için bildiri dağıtımı ya-pıldı.

TutsaklarımızOnurumuzdur MahkemeKapılarında da HapishaneKapılarında da YalnızBırakmayız

Gülsuyu Haklar Derneği, Anado-lu Haklar ve Özgürlükler Derneği iledernek çalışanlarının evleri 18 Şubat2011’de sabaha karşı saat 05.00’te

yüzlerce polisle, panzerlerle, zırhlıaraçlarla, helikopterlerle basılmıştı. 36kişi gözaltına alınmış, 21’i tutuklan-mıştı. “Gizlilik kararı” konulan dos-yaları nedeniyle 10 aydır hapishane-de tutulan devrimcilerin yargılandığıdavanın duruşması 15-16 Aralık gün-lerinde Beşiktaş’ta bulunan İstanbulAğır Ceza Mahkemesi’nde (ACM)görüldü.

Duruşma öncesinde Halk Cephe-liler, Beşiktaş meydanında basın açık-laması yaptılar. “Komploları BoşaÇıkaracağız-Halk Cephesi” pankar-tının açıldığı eylemde, yapılan ko-nuşmada, “Neden AKP yoksul olanmahallelere saldırıyor. Devletin uyuş-turucuyla, alkolle, kumarla, fuhuşla,çeteleşmeyle halkı yozlaştırma sal-dırısını rahat yapabilmesi; 1 milyonevi dev inşaat tekellerine satarak,projelerini hayata geçirmelerini sağ-lamak; yıkımlara karşı kurulacak ör-gütlülüklerin önünü kesmek için ya-pıyor.” denildi.

Açıklamanın ardından, sloganlareşliğinde ACM önünde gidildi.

Tutsak ailelerinin alınmadığı du-ruşmada Umut Taşdemir, Erdal Bay-ram, Eftal Bayram, Kaan Nakay, Hü-seyin Tepe, Soner İlker, Mirkan Ha-lisdemir, Emrah Çalçalı, Güven De-mirci ve Mesut Yavuz tahliye edildiler.

Kandıra 2 Nolu F Tipi’ndeki Öz-gür Tutsaklar, Hrant Dink’in katili,oligarşinin tetikçisi Ogün Samast’ıdöverek cezalandırdı. Halk düş-manları halkın adaletinden hiçbiryerde kaçamazlar. F Tipi hapishanedede olsa adalet onları bulacaktır.

3 Aralık günü Ogün Samast’ı

hapishane koridorunda gören 2 Öz-gür Tutsak, bir an bile tereddüt et-meden Hrant Dink’in hesabını sor-mak amacıyla Samast’ı döverek ce-zalandırdı. Gardiyanların müdahaleetmesiyle kurtulan Samast, hastanerevirine kaldırıldı.

Samast’ın ağır yaralandığı ey-

lemle ilgili olarak hapishane idaresi,“Saldırıyı engelledik.” şeklinde tu-tanak tuttu. Katillerinin itibarını dakorumaya çalışan idarenin çabalarıboşunadır. Samast, halka vereceği he-sabı vermemiştir henüz. Ama yaşa-dığı ölüm korkusu şimdilik yete-cektir ona. Halkın adaleti hesabını so-racaktır bir gün...

Özgür Tutsaklar Bunu daBaşardı

Ogün Samast DövülerekCezalandırıldı

Hesap Kapanmadı,Yine Sorulacak

KAHROLSUN50

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 51: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Bir süredir “uzun tutukluluk” tar-tışmasıdır gidiyor. “Uzun tutukluluk sü-relerinin tutuklamayı bir tedbir ol-maktan çıkarıp infaza dönüştürdüğü”söyleniyor. Herkes söylüyor ancak, her-kes sorun kendine dokununca konu-şuyor.

Evet, doğrudur; tutuklama sürele-ri çok uzundur, yargılama bitene kadarsuçsuz oldukları varsayılan insanlar ay-larca, yıllarca tutuklu yargılanmakta-dır. Ama bu; ne yeni bir şeydir, ne özelyetkili mahkemelerin ürünüdür, ne debunda yalnızca AKP’nin sorumluluğuvardır. Aynı yöntemler DGM’ler eliy-le yıllardır devrimcilere, halkın düze-ne şöyle ya da böyle muhalif her ke-simine ama özellikle devrimcilere kar-şı her zaman reva görülmüştür. Yıllarcakimse sesini çıkartmamıştır. Ceza ya-salarında bir “tedbir” olduğu yazılantutuklama yıllardır onlar için adeta birceza infazı, hatta infazdan bağımsıztek başına bir ceza, bir ehlileştirme,bir “yola getirme” aracı olarak kul-lanılmıştır, bugün de hala aynı şekildekullanılmaya devam edilmektedir.Ama kimsenin buna itirazı yoktur.İtiraz sadece saldırının kime yönel-diğinedir. Bugün AKP’nin bu konuda“kantarın topuzunu kaçırmasında”AKP kadar yıllardır bilinçli ya da bi-linçsiz bu politikaya alet olanların dasorumluluğu vardır.

İşte bu yüzden, yıllardır AKP ikti-darının her türlü anti demokratik uy-gulamalarına; dizginsiz, keyfi saldırı-larına; hukuku, yargıyı bu saldırılarındaen etkili araç olarak kullanmalarına se-yirci kalmalarını, ta ki saldırı kendi-lerini tehdit edene kadar görmezdengelmelerini hatta AKP’yi demokrasihavarisi ilan ederek bu saldırılara ça-nak tutmalarını unutturmaya çalışıyor,sorumluluklarını gizlemek için bu kezkendileri demokrasi havarisi rolünü oy-namaya soyunuyorlar.

Bugün CHP’sinden TÜSİAD’ınakadar herkes karşı tutukluluk sürele-rinin uzunluğunu, 60 yıldır süren fa-

şizmi yeni keşfettiler AKP ile. Ancak yine de karşı çıktıkları faşizm

değil, faşizmin saldırılarının kendi-lerine de yönelmesi veya kendilerinide tehdit etmesidir. Yoksa tüm bunlarıhala devrimcilere reva görmeye devamederler. Çünkü onlar “terörist”tir ve on-lara her şey mübahtır. İşte bu çarpık ba-kıştan, bu çarpık zihniyetten güç alanAKP bugün rahatlıkla, “tutukluluk sü-releri kısalırsa teröristler de tahliyeolur” diyebilmektedir.

Adalet Bakanı (!) Sadullah Ergin,“tutukluluk süreleri kısalırsa ceza ev-lerindeki 'terör suçluları' da tahliyeolur” diyor. Pervasızlığa bakın! Yar-gılamayı yapmış, hükmü çoktan ver-miş: onlar terörist, onlar suçlu! Peki, öy-leyse senin mahkemelerin niye var?Madem onlar suçlu, onlar terörist, ma-dem hükmü baştan verdiniz, ne diye yar-gılama oyunu oynuyorsunuz?

Terör deyince akan sular durur ya,terörist damgası vurulan birine her şeymübah görülür ya, işte bu nedenle “te-rör örgütü üyeliği”nden yargılananla-rın delil durumuna bakılmaksızın AKPpolisinin kopyala-yapıştır marifetiyle“suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut de-lil durumu, kaçma ve delilleri karart-ma şüphesinin bulunması” gerekçele-riyle, yani gerekçesiz olarak tutuklan-masında ve yıllarca tutuklu kalmasın-da da bir engel görülmez. Oysa cezayasalarında “tutuklamanın bir tedbir ol-duğu, son çare olarak başvurulması ge-reken bir ‘istisna’ olduğu, tutuksuz yar-gılamanın ‘kural’ olduğu” yazar. Amasanık sandalyesindeki “terörist”se bu-nun ne önemi var. İlk çare tutuklamaolabilir rahatlıkla. Tutuklama kural, tu-tuksuz yargılama istisna olabilir pekâlâ.

Aynı yasalarda kararların gerek-çeli olacağı ve gerekçenin somut de-lillere dayanması gerektiği de yazar.

Bu tartışmaların bir yanı da, “yo-ğun” göstermelik tartışmalar sürer-ken AKP’nin bu tartışma ortamındanyararlanarak, halka karşı suç işleyen

kontrgerilla elemanlarını, eli kanlı ka-tilleri, işkencecileri, hırsızları, soy-guncuları “uzun tutuklama”nın sakın-calarından korumak için bir bir tahli-ye etmesidir. Deniz feneri sanıklarınıntahliyesi ile başlayan bu süreç şikeci-lerin ve arkasından kontrgerillacı ka-tillerin, tahliyesi ile sürdü.

Geçtiğimiz Ekim ayı başında, ara-larında RTÜK eski başkanı Zahid Ak-man ve Kanal 7 yöneticilerinin de bu-lunduğu Deniz Feneri sanıkları üç ay-lık “uzun tutukluluk”tan sonra, henüzmahkemeye bile çıkmadan tahliyeedildiler. Üstelik bu kişiler soruşturmabaşladıktan 3 yıl sonra tutuklanmışlarve bu arada birçok delili kararttıklarıda herkesçe malum olmuştu. Bunarağmen “sanıkların kaçma ve delil-leri karartma şüphesi bulunmadığı”kanaatine varan mahkeme tahliye ge-rekçesinde “tutukluluğun tedbir ol-duğu ve infaza dönüşmemesi ge-rektiği”ni ifade etti. Diğer taraftan 6Yürüyüş dergisi çalışanı tam bir yıloldu hala mahkemeye çıkartılmadı.

Devrimcilerin yargılandığı onlarcadavada yüzlerce devrimci; değil soyutbeyanlar, gerçekten var olup olma-dıkları bile bilinmeyen gizli tanık be-yanlarıyla aylarca, yıllarca tutuklukalmakta, ağırlaştırılmış müebbet hap-se varan hapis cezaları verilmektedir.Kontrgerilla elemanlarına, katillere,işkencecilere, hırsızlara, soyguncula-ra, işbirlikçilere başka; devrimcilerebaşka hukuk uygulanmaktadır.

Emperyalizmin işbirlikçi AKP ik-tidarı; katillerini, hırsızlarını, işken-cecilerini korurken; bağımsız Türkiyediyen, emperyalizme ve faşizme kar-şı mücadele edenler faşizmin katli-amlara kadar uzanan terörüyle karşıkarşıya kalmaktadır. Onlar sokak or-tasında katledilebilir, hapishanelerdediri diri yakılabilir, işkencede katledi-lebilir! Sebebini bile bilmeden yıllar-ca özgürlükleri gaspedilip, F tiplerin-de hapsedilebilir!

İşte hukuk, işte eşitlik!

“Yasalar Önünde Herkes Eşittir(!)” Ama Hırsızlar, Soyguncular, Şikeciler,

Katiller, İşkenceciler Daha Eşittir!

Halkın HukukBürosu

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

551

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 52: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

YaşıyorlarBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

31 Aralık 6 Ocak

"Ben direnişleri, düşmanla çatışmayı hep kitaplardanokudum, şimdi sıcağı sıcağına kendimiz yaşıyoruz,direnmenin ne demek olduğunu daha iyi görüyorum"

Rıza Boybaş

1954 Antak-ya doğumludur.12 Eylül öncesin-de Dev-Genç saf-larında mücade-leye katıldı. 12Eylül’den sonraFilistin HalkCephesi safların-da yer aldı. Hare-ketle ilişkisininkurulmaya baş-landığı dönemde,2 Ocak 1987’debir çatışmada şe-hit düştü.

Ali SABAN

Ümraniye Hapishanesi’nde 4 Ocak 1996’da,devrimci tutsaklara karşı gerçekleştirilen katli-am saldırısında, direnerek şehit düştüler.

Gültekin BEYHAN, 1969 Kars, Tuzlucadoğumludur. Azeri milliyetinden olan Gültekin,şehit SDB savaşçılarından Nurhayat BEY-HAN'ın amcasının oğludur. 1989 yılında gidipgelmeye başladığı ÇİH-KAD'da devrimci müca-dele ile tanıştı. 1991 yılından itibaren daha iradiolarak bulunduğu örgütsel çalışmada Bağcılar-Çiftlik mahalli alan içerisinde yer aldı.

Abdülmecit SEÇKİN, 1972 doğumlu olanAbdülmecit Seçkin, Bursa İnegöl’de işçi emekli-si Gürcü milliyetinden yoksul bir ailenin çocu-ğuydu. Aslen Artvin-Şavşat’lıydı. 1991’de de-rimci hareketle tanıştı. İnegöl’de mahalli alan ör-

gütlenme çalışmaları içinde yer aldı. 1992Mayısında milis olarak görev alıp illegalfaaliyete çekildi. Kasım 1992’de tutsak düş-tü. Orhan ÖZEN, 1974 Dersim doğumlu-dur. Bir çatışma sırasında yaralı olarak tut-sak düşmesine rağmen, o, hiçbir zaman ken-dini bırakmamış, yatağa hapsetmemiş, taşı-

mış olduğu coşku ve hırsıyla, hep ayakta olmuş-tur. Olumsuzluklarını, eksiklerini aşmada sürekliçaba harcamıştır. Onun öğrenmeye olan açlığı,arayışı şehit düştüğü ana kadar hep var olmuştur.Ümraniye direnişimizle kahramanlaşarak şehitolmuştur.

Rıza BOYBAŞ, 1967 yılında Tokat'ın Almusİlçesi'ne bağlı Çamdalı Köyü'nde doğdu. Türkmilliyetinden yoksul bir Alevi ailesinin çocuğuy-du. 1995 başlarında örgütlü ilişkiler içine alındı.O artık Parti-Cepheliydi. "Ailem" dediği devrim-ci harekete kavuşmuştu. Savaşmak, gerilla ol-mak isteğini dile getirdi. Ancak nerede ihtiyaçduyuluyorsa da yapmaya hazırdı. Ümraniye Ha-pishanesi’ndeki planlı ve katliam amaçlı saldırı-da direnerek şehit düştü.

Amcam diyorum... Benim için içidolu doludur bu sözün. Aslında benimöz amcam değildir, babam ile amca ço-cuklarıdır. Ama öz amcalarımın içibomboştur. Orada bencillik vardır.Amcam da ise kendini düşünmemekvardır. Düzenin amcası ile devriminamcası. Aradaki fark dağlar kadardır.Düzenin amcası üç kuruşun hesabınıyapan, senin ayağa kalkman için sa-dece konuşan, “boş ver kendini düşün”diyendir.

Devrimin amcası "ooo daha çokbadireler atlatacaksınız düşe kalkaolur bu işler" diyen ve senin kalkmaniçin güç verendir.

Biz Fatsalıyız. 80 döneminde be-deller ödemiştir Fatsa halkı. Devrim-

cilere kapısını açmanın ce-zasını yıllarca hapis yatarakişkence görerek ödemiştir.Ama Fatsa’nın dönekleri,satılmışları da çoktur. Köşe-lik olmuş reklamcı cinsindenolanlar, halkın umudunu kı-ranlar, halkın devrimcilereolan inancının yitirmesine

yol açan dönekler.

İşte bunların içinde amcam içinşöyle bahsederlerdi: "Tek bu Turgutkaldı akıllanmayan." Evet doğru her-kes köşelik olurken ya da sarhoş ber-doş gezerken o bu hareketin hep biryerlerinde olmayı başarandı. Akıllan-mayandı. Akıllanırsa onlar gibi halkınağzına doladığı "döneklik" mertebesineerişecekti. Ama yapmadı, düştü, kalk-tı ama yine hareketine sarıldı.

Hareketin onun için yaptığı birdeğerlendirmede şöyle deniliyordu"Çocuğumuzu göndersek yakasınıilikler, geri çevirmez denileni yap-maya çalışır." O kadar saygılıydı bu

harekete. İşte bu söz benim amcamı birkat daha sevmeme neden olmuştur.

O akıllanmadı ve iyi ki akıllanma-dı. Bu dünyada deli olmak gerekiyor,akıllılar Sabancılara Koçlara hizmetediyor çünkü.

Almanya'da olduğu dönemde birgün dahi "BEN" demedi. Elinden ge-leni yaptı, şöyle derdi amcam Avru-pa’da kaldığı süre içerisinde: “Avru-pa’da olmam benim partimizin ilişki-leri dışında olmam anlamına gelmez.Dünyanın neresinde olsam yinede budünya görüşümü dilim döndüğünce sa-vunur, gereklerini de yapmaya çalışı-rım.” Öyle de yaptı. Onu tanıyan her-kes emekçiliğini ve şikayet etmeyenyönünü bilir.

Yıllarca gördüğü işkenceleri vü-cudu kaldırmadı. Almanya'da kalmakistemiyordu, geri dönmenin yollarınıarıyordu, “Yaşanmıyor burada” yeğe-nim diyordu. Ama dönemedi, Alman-ya "Acı Vatan"da aramızdan ayrıldı. Omütevazı gülüşü hep gözlerimin önün-de. Devrimin amcasını ben çok sev-dim.

Turgut İçpınar’ı yeğeni anlatıyor: Devrimin Amcası

Ben Seni Çok Sevdim...

GültekinBEYHAN

OrhanÖZEN

RızaBOYBAŞ

Kavganın ve Hayatın İçindeOnlar Vardı

AbdülmecitSEÇKİN

Page 53: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

Malatya doğumlu olan Kalender, Çu-kurova Üniversitesi’nde öğrenci iken1989-90’da mücadeleye katıldı. Hatay'da,1991’de tutuklandı. Kanserdi, tedavisiengellendi. Ölmek üzere iken tahliye edil-di. Tahliyesinden dört gün sonra, 3 Ocak1996’da şehit düştü.

KAYIP

Ali Efeoğlu, 1967 doğumludur. Mü-cadeleye İTÜ İnşaat Fakültesi öğrenci-siyken katıldı. Mücadele içinde, Dev-Genç’in gerek teorik, gerek askeri anlamdayetkin kadrolarından biri oldu.

Gözaltılar yaşadı, işkenceciler karşı-sında ifade vermedi. Kardeşi Ayhan Efeoğlu da 6Ekim 1992’de gözaltına alınıp kaybedildi fakat Ali bun-dan olumsuz etkilenmek bir yana daha büyük bir ka-rarlılıkla mücadelesini sürdürdü. 5 Ocak 1994’de iş-kenceciler tarafından gözaltına alınıp kaybedildi.

AliEFEOĞLU

Yüksel Erol, Gültepe’de içtenliğiyle,dürüstlüğüyle, çalışkanlığıyla tanınan birdevrimciydi. 2 Ocak 1979’da İstanbul Me-cidiyeköy’de faşistlerin kurduğu pusudakatledildi.

Yüksel EROL

9 Nisan 1977 Erzincan-Çayırlı do-ğumludur. İstanbul’da büyüdü. Devrim-cilere sempatisi lise yıllarında başladı.1995’ten itibaren örgütlü bir devrimcioldu, gençliğin akademik demokratik mü-cadelesine katıldı. 1 Mayıs 1996’da tu-tuklandı, Eskişehir Hücre Tipi Hapisha-

nesi’ne götürüldü. Hücreleri tanıdı. Defalarca gözaltı-lar, tutsaklıklar yaşadı, her tahliye sonrasında mücade-lenin içindeydi. 19-22 Aralık Katliamı’nda dışarıday-dı ama yüreğiyle diri diri yakılan, kurşunlanan yoldaş-larının yanındaydı. O andan itibaren öfkesiyle, kiniyleyoldaşlarının hesabını sormaktan başka bir şey düşün-medi. 19-22 Aralık Katliamı’na misilleme olarak 3 Ocak2001’de, saat 13.50’de Şişli Emniyet Müdürlüğü’ne kar-şı feda eylemi gerçekleştirerek şehit düştü.

Gültekin KOÇ

1959 Ordu, Fatsa'da doğan İçpınar,1975'lerde başladığı örgütlü yaşamınınbüyük bölümünde İstanbul mahalli bi-rimlerde çalıştı. Ayrıca Karadeniz'de de faa-liyetler yürüttü. 12 Eylül koşullarında 5 yıltutsak yattı. Sonrasında da tutsaklıklaryaşadı. Almanya'ya gidişinden bir yıl son-

ra, işkencelerin vücudunda yarattığı tahribatların yolaçtığırahatsızlığı sonucu 1 Ocak 2004 yılında aramızdan ay-rıldı.

Turgut İÇPINAR

KalenderKAYAPINAR

“Dergideki uzun yazılar sıkıcı oluyor, onun için oku-muyorum”...

“Haberleri okusam yeter”“Bu kitap çok kalın, nasıl biter?”“Hiç zaman bulamıyorum.”“Pratik işleri erteleyemem ki”“Çalışıyorum... çocuk var... gelen gidenden vakit ol-

muyor...”

Bunlar, okumamaya bulduğumuz en “masum”gerekçe-lerdir. Veya bunlara “yorgunum... canım sıkkın, kendimi oku-maya veremem...”gibi gerekçeler de eklenebilir. Ancak bugerekçelerin hiçbiri aslında neden okumadığımızı açıkla-mazlar.

Okumamanın kişilere göre değişebilen çeşitli nedenle-ri vardır.

Kimisi, zaten “bildiğini” düşünür. O güne kadar oku-duklarını, öğrendiklerini yeterli görür. Kimisi, okudukları-nı anlayamayacağını baştan kendine karşı bir önyargı hali-ne getirmiştir. Çünkü düzen, okumanın işçiye, köylüye, evkadınına, esnafa göre bir şey olmadığını öğretmiştir. Üçün-cüsü, kimilerimiz, kitapların gücüne, yararına inanmaz pek;“okuyup da ne olacak?” düşüncesindedir.

Bu düşüncelerin hepsi yanlıştır. Hepsi geçersizdir. Bugerekçelerle düşünmek, kalıplarla, statülerle düşünmektir.Ufkumuzun darlığıdır, beynimizin tembelliğidir ve biradım ötesinde de bizzat kendimizin tembelliğidir.

Düzen beyinlerimizi teslim almak için, gece gündüz hertürlü araçla saldırıyor. Televizyonlarıyla, gazeteleriyle,radyolarıyla, filmleriyle, müzikleriyle, internetiyle kendi ideo-lojisini ve kültürünü bize kabul ettirmeye çalışıyor. Ufku-muzu tamamen karartmak, düşüncelerimizi köreltmek,bizleri iddiasız; gelecekten, yaşamdan hiçbir beklentisi kal-mamış, umutsuz insanlar haline getirmek istiyor.

Düzenin bu saldırısı, bu dayatması bile, okumamız içinbaşlı başına bir nedendir.

Neden okumalıyız diye sorduğumuzda elbette onlarca veonlarca neden sıralayabiliriz burada. Ama biz bunlara geç-mek yerine, önce diyoruz ki, önce şu “okumamak” için ken-dimize uydurduğumuz gerekçeleri yerle bir edelim.

Düzen ideolojisiyle, kültürüyle bize saldırıyorsa, düzenbizi bilgisiz, cahil bırakıp onun üzerinde tepiniyorsa, tek si-lahımız, okumaktır; bize tarihi ve güncel gerçekleri söyle-yen kitapları dergileri okumaktır.

Doğru kitapları, doğru dergileri okumak, insana büyükbir güç verir. Dünyadaki her şey gözümüze daha açık gö-rünür; gözümüz açılır, beynimizdeki düşünceler billurlaşır.Okuyan, öğrenen insan, kendini daha güçlü, daha rahat, dahagüvenli hisseder. İşçi, köylü, ev kadını, esnaf, ortaokullu, oku-yamaz, anlayamaz diyen düzen safsatalarına itibar etmeyin,okuduğunuz her sayfa kitap ve dergi, o safsataları yerle biredecektir zaten. Şöyle diyelim sonuç olarak; kimseninokumamak için haklı bir nedeni yoktur ve olamaz.

NEDEN OKUMAYIZ?

53

Page 54: Yürüyüs 28 (emperyalizme ve oligarsiye karsi)

MizahMazlumunZalimden İntikam AlmaAracıdır

ŞURAYA BAK, DERNEĞİNE HALE GETİRMİŞLER!

ABİ BİR LİSTEHAZIRLAMIŞLAR.

LİSTEDE ADIN VAR DİYEHERKESİ ALIYORLAR.

KEŞKE GELMESEYDİN ABİ,SENİ DE

ALABİLİRLER

OLUR MUÖYLE ŞEY...

ŞİMDİ DERNEĞİ

SAHİPLENME

ZAMANI. YAPACAK

BUYURCEM...

BERKAN ABİ

BERKAN ABİ

NE!! ŞİMDİ Mİ?

KİM

BUNDAN SONRA

BELLERİNİ ZOR

DOĞRULTURLAR

YAPTI LAN

BUNLARI?!

GELİYORUMHEMEN BEKLE

ABİ DERNEĞİ

BASMIŞLAR!

HERKES ALINMIŞ

ÇOK İŞ VAR

DUR BAKAYIM YAZILAMA

YAPILMIŞ

54

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23