Top Banner
20

YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

Jun 07, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:
Page 2: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

26 Nisan 1986...ERTES‹ GÜN…

Akflam yine arkadafllarla tak›l›p, muhabbetin dozunu fazla kaç›rm›fl›z.Sabah uyand›¤›mda radyo, televizyon ve gazetelerde “çernobil olay›” diye bir fley var.Kötü bir olay, fark›na varmaya çal›fl›yorum.

Radyoaktif serpintiler, Sovyetler Birli¤i’nin do¤usu,do¤u ve güney, bat› ve kuzey Avrupa'da ciddi birkirlenmeye yol açm›fl.‹lk patlamada 32 kifli ölmüfl. Radyoaktif serpintiçevreye yay›lmaya bafllam›fl. Türkiye’nin dearalar›nda bulundu¤u komflu co¤rafya radrasyontehdidi alt›ndaym›fl… Bulutlar›n yay›ld›¤› bölgeden135 bin kifli tahliye edilmifl…Gözlerini o¤uflturup, gökyüzüne bakanlar;“Radrasyon ne?”, “Radyoaktif madde neye denir”,“‹nsan› öldürür mü?”, “Gözle görünür mü?” diyesorular sorup; bulutu, radyoaktif maddeyi merakadurdular. “Biz niye bölgeyi terk etmiyoruz?”,“Yiyeceklerimizi y›kamak yetmez mi?” sorular›önüne gelene soruluyor, kavede radyasyon geyikleriyap›l›yor.“Üff akflam galiba ‘fazla kaç›rmay›’ hafife al›yorum”dedim. Ama akl›ma Hiroflima, Nagazaki’dekiunutulmaz ‘mantar’ foto¤raf› ve yanm›fl insancesetleri, ucube yarat›klar, teyze-amca bir imza ver.zehirli bal›klar… Okuduklar›m yaflananlar›n kabusolmad›¤›n› bir çimdik tatl›¤›yla anlat›yor. Kabusyeni bafll›yor asl›nda…Atmosfere yay›lan bulutlar ülke s›n›r› tan›madanulaflabilece¤i yere kadar giden, göze görünmeyenbu tehlike, onbinlere varan kanser vakalar›na,hamilelikte düflüklere neden olmaya bafll›yor.Cahit Aral, çizgi b›y›kl›, koca kafal› (fiziki anlamda),genifl durufllu bir zat ve bakan yani gözünüsevdi¤imin memleketinin yöneticisi: “Buyrun tavflankan› çaylar bunlar, bak›n ben içiyorum afiyetle…”diyor gözümüzün içine baka baka …

YILLAR SONRA…Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede;a¤lamakl› yan›ndakine: “Torunumu üç ayd›r T›p’a götürüyorum. Fakat hiç birfleyyapam›yorlar, gözümün önünde eriyor sâbi, içim kan a¤l›yor” deyip, Doyran sapa¤›ndainiyor…Gözlerim tak›l› izliyorum, kilometrelerce…

2000 KIfiArt›k 14 y›l oldu. Biz Karadeniz’e korkusuzca girdik, yüzdük. Çay› koyu ve çokca içtik.F›nd›klar okullarda ö¤rencilere bedava ‘zihin açs›n’ diye da¤›t›ld›. Mahallemizden,çevremizden insanlar özellikle çocuklar lösemiden, kanserden öldü. (Do¤madan ölenlerisaym›yorum….)Ö¤rendik ki utanmaz Cahit Aral’a üniversite ve bilimadamlar› da eklenmifl. Kazan›nard›ndan Baflbakanl›k Radyasyon Güvenli¤i Komitesi, YÖK arac›l›¤›yla üniversitelere‘G‹ZL‹ GENELGE’ göndererek çay, f›nd›k ve radyasyon üzerine araflt›rmayapmamalar›n› ve yap›lanlar› da aç›klamamalar›n› emretmifl…

Hala tüylerim diken diken oluyor, karfl›mda çay içen flerefsizi gördü¤ümde…Samsun ili içerisinde hala kanserle mücadele eden insanlar›n oylar›n›, hislerini,imdatlar›n› “Size onkoloji hastanesi yapaca¤›z” diye sömüren yavflak kam emicilerdennefret ediyorum. Hiçbiri lösemili hasta çocuklar›n ne çekti¤ini bilmeden piflkince“Bu bahar olmad› gelecek bahara” diyorlar…Çernobil ilk de¤ildi.Unuttuk.Ac›y›, teselliyi, yeri gelince ba¤›rmay›…

SAYIKLAMALAR...SAYIKLAMALAR...SAYIKLAMALAR...

Çernobil Olay›: ‹kinci

Dünya Savafl›nda

Hiroflima ve

Nagazaki'ye atom

bombas› at›lmas›ndan

bu yana yaflanan en

kötü nükleer felaket.

25-26 Nisan 1986'da

güvenlik sistemleri

denenirken bir dizi

insan hatas› soncunda

Priapat Nehri üzerinde

bulunan Çernobil

nükleer santralinin

4 numaral› reaktörü

istikrars›z bir hale

geldi ve kontrolden

ç›kt›. 26 Nisan sabah›,

saat 1:23'te güçlü bir

buhar patlamas›yla

reaktörün içindeki su

buhar› 1.000 tonluk

metal kapa¤› havaya

uçurmufl, kal›n beton

duvar› delmifl ve çok

zehirli radyoaktif bir

buhar›n oluflmas›na

yol açan büyük bir

hidrojen patlamas›na

yol açm›flt›r.

Çernobil Olay›: ‹kinci

Dünya Savafl›nda

Hiroflima ve

Nagazaki'ye atom

bombas› at›lmas›ndan

bu yana yaflanan en

kötü nükleer felaket.

25-26 Nisan 1986'da

güvenlik sistemleri

denenirken bir dizi

insan hatas› soncunda

Priapat Nehri üzerinde

bulunan Çernobil

nükleer santralinin

4 numaral› reaktörü

istikrars›z bir hale

geldi ve kontrolden

ç›kt›. 26 Nisan sabah›,

saat 1:23'te güçlü bir

buhar patlamas›yla

reaktörün içindeki su

buhar› 1.000 tonluk

metal kapa¤› havaya

uçurmufl, kal›n beton

duvar› delmifl ve çok

zehirli radyoaktif bir

buhar›n oluflmas›na

yol açan büyük bir

hidrojen patlamas›na

yol açm›flt›r.

kuzeyde tütünmemleket mektubu

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

3 4

Page 3: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

5

kuzeyde tütünmemleket mektubu

6

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

Yaln›zca, belediye hopörlerinde cenaze ilanlar›n› dikkatlice dinleyip “Kim?”,“Gençmiydi?”, “Kanserden mi?” sorular›n› “Allah rahmet eylesin”le noktalay›pyolumuza gittik. Fakat Sezyum 134 ve Sezyum 137 Karadeniz k›y›lar›nda hala yüksekimifl kimin umurunda….‹nsan› talan eden do¤ay› etmez mi? Felaketler Karadeniz’e parayla gelmiyor, bedava… Variller!K›y›ya variller vurdu¤unda deneyimli, bir o kadar merakl› idik. Çernobilde rasyasyonugörememifltik. Ama variller koç gibi karfl›m›zdayd›. Varillerin üstündeki ‘Radyoaktifmadde’ ve ‘Zehirli’ iflaretlerini kimse dikkate almad›. Haydi önce kuma gömdüler,“Seni gavurun mal›” diyerek… Sonra “Yok can›m biz zaten avrupal›y›z olur mu?Ç›kar›n, onlara güzel pembe panjurlu ev yapal›m” dediler. Tersk›r›k köyüne… Kap›aç›k, pencere aç›k … Gir çekinme bu variller misafirperver yaln›z biraz bulafl›klar.Elinizden, a¤ac›n›zdan kolay kolay ç›kmaz.Bi de televizyonlarda köylülerin iflbilmez ve cahilli¤ini(!) görmiyelim mi? Efendimcam›, çerçeveyi indirmifller içeri giriyorlarm›fl! Yaaa bu flaka m›?, dalga m› geçiyorsunuz? Kimse sormuyor bu variller böyle mi korunmal›? diye…Sinop’ta köylü binan›n yak›n›ndan kimseyi geçirmiyor. Fakat varillerin depoland›¤›bina, içme suyu borular›n›n tam üstünde. Birfley olmaz dediler. Millet ölüyor eceliyle(!)a¤açlar devriliyor.Yaaa insan›n cidden siniri bozuluyor.Neyse, onu da unuturuz…Sahil yolu, Çam Gölü’nden sonra Gerze’ye kadar dümdüz, deniz kenar›ndan Öküzo¤lu,Töngel mahallesi hooop Gerze… Bal›k yuvas›, ormanl›k alan takan kim!Hala umut var tarihten ve do¤adan.Karadeniz eskiden gölmüfl, bakars›n›z Karadeniz küser de çekiliverir cans›z katman›na ;uçsuz bucaks›z Karadeniz Ovas›… Ye yiyebilirsen! O zaman nükleer santral dekurars›n›z, varil de depolars›n›z. fiöyle on fleritli, ferah otoyol da yapars›n›z.

Gözlerinizden öper, sa¤l›kl› günlerdilerim…

süleyman

Bakt›lar ki sorunlar›çözülmüyor köylülerin,yedi samuray bulmaya

gittiler. Art›k YEDI SAMURAY

onlar› korumaya bafllad›. Fakat sorunlar› çözülen

köylüler samuraylar› yaln›z b›rakt›...

O samuraylar hala yaln›z ve

yan›bafl›m›zda.

Ellerini açt› ve rahmetliye flöyle seslendi ba¤›rarak;“Ne diyen neeeaa! S›ç›yek borda!”

Maç, Çarflambaspor-Bafraspor maç›. Galatasaray-Fenerbahçe maçlar›na benzer bizimoralarda. Önce Çarflambal›lar ç›kt› sahaya. Bi azamet ›s›nmaya bafllad›lar. Sonra da biz. Ya-ni Bafrasporlular. Bafl›m›zdaki hocam›z Nuri Asan. Y›llarca Samsunspor'un hem futbolcu-lu¤unu hem de antrenörlü¤ünü yapm›fl bir insan. Nuri Hocam... -Onu 1989 Ocak'›ndakiSamsunsporlular›n geçirdi¤i elim kazan›n sonunda kaybettik. Onunla birlikte Muzaffer,

Tomiç, Mete ve As›mA¤abeyi de... Neysebunlara ileride de¤ine-ce¤iz... - Geyikko-flan'da kamp yapt›k veÇarflambaspor maç›naburada haz›rland›k.Çarflambaspor'un bafl-kan› Ahmet Menteflo¤-lu.. Hani flu hayali ih-racat flampiyonu HasbiMenteflo¤lu'nun ye¤e-ni. Bir k›z›flt› ortal›kgörmeyin gitsin. Beflatacaaaz, on atacaaaz...

Bütün kamp boyunca Ayhan'›n nas›l goller ataca¤›n› ko-nufltuk. Atar m›yd›? Atard› evet. O iyi bir at›c›yd›. Yaniav olarak. ‹yi bir at›c›, iyi bir avc›, iyi bir futbolcu. Ney-se, tarihimizde görülmemifl bir bak›m bir ihtimam ki sor-may›n gitsin. Ancak yedi¤imiz ette butta bi gariplik varama olsun. Bulmufluz eti butu besledik kendimizi, besle-dik kendimizi... O gece ald›k vitaminleri yatt›k. Maç gü-nü de geldi çatt›. Bafra Belediyesi'nin tahsis etti¤i otobüs-le Çarflamba'ya do¤ru yola ç›kt›k. Ama otobüs gidebilirsegitsin. Her iki kilometrede birimiz inip çal›l›klara kofltu-ruyoruz. Önce ben, ard›mdan kaleci Ahmet, sonra Ayhan,küçük Turgay derken bütün tak›m. Nuri Hoca k›zg›n,idareciler gevrek gevrek güler.., Anlamad›k. Ama iflin içyüzü sonradan ortaya ç›kt›. Eflflekçi-bizim kulüp müdürü-

Ne diyen nea!!!çarflambamektubuçarflambamektubu

ALAÇAMSPOR/1983Eldivenleri elime geçirip

iki dire¤in aras›nda

bana gelen toplar› a¤lara

de¤mesin diye

yakalamaya çal›fl›yorum.

Art›k içime kadar iflleyen

›slakl›¤› ve so¤u¤u

duymuyorum. ‹dman

bitsin diye bekliyorum.

Ve idman bitti...

Adnan hoca “Süleyman

sen kal” dedi¤in de

so¤u¤un ve kar›n

varl›¤›n› unutup “panter

kaleci” oldum...

Page 4: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

gevrek gevrek anlatt›;“Etler keçi etiydi!” Ay-han otobüsün en arka-s›ndayd›. Arkadan ba-¤›rd›; “fiimdi s›ç›n!” de-di, “Sahada s›çmazs›n›z!”Gülmekten birbimizinüstüne düfltük. OtobüsSamsun'u henüz geçti.Bak›r Fabrikas›'n›n ye-mekhanesinde mola ver-dik. Nuri Hoca hepimizibir yerde toplad›. Elini hafifçe masaya do-kundurarak dengesini buldu. Ayaklar›n›çapraz yap›p b›y›klar›yla oynayarak bize dikdik bakmaya bafllad›. O böyle bakt› m› sende dik dik bakacaks›n ki maça haz›r oldu-¤unu anlas›n. Sonra; “Bir fley söylece¤im.Tek bir fley!” dedi. “Ha yenilmiflim, ha si-kilmiflim!” Döndü otobüse bindi yerineoturdu. Ulan ç›kam›yoruz ki ç›kal›m ye-mekhaneden. Sonra Ayhan'›n sesiyle topar-land›k; “Eee! Ne bekliyok? Borda m› yat-caks››z?” Ç›kt›k. Otobüse bindik ve stadyu-ma ulaflt›k. Maç saati geldi ve maç bafllad›.Ama tak›mda bir yorgunluk bir durgunlukvar. ‹rfan karn›n› tutarak kofluyor. Cans›zHüseyin bembeyaz. Nuri Hoca bir ara f›rla-d› kulübeden ve ba¤›rd› Ayhan’a; “Hadii!Hadiii!” Ayhan aynen durdu top aya¤›n-dayken ve döndü rahmetliye ellerini açarako da ba¤›rd›; “Ne diyan neeeaa! S›ç›yek bor-da!”

Çarflambaspor ne kadar Samsunsporluküspe ama iyi topçular› tak›ma doldurmufl.Bizde de iyi topçular var. Eski Samsunspor-lu Turgay, Sebahattin, ben ve ve ve Ayhan...Evet sonucu de¤ifltirecek maç›n kaderineetkiyecek tek adam içimizde. Hepimiz Ay-han'dan umutluyuz. Ladik kamp›nda yoltabelas›na do¤ru yükseldi ve belden çakt›

kafay›. “Çarflambaspor'a aynen bööle tak-cam!” dediydi. Ayn›s›n› da yapt›. Korner-den gelen topa havada as›l› kal›p çakt› kafa-y› ve biz maç› 1-1 bitirdik.

Ayhan... Garabey'in Ayhan... Nam-› di-¤er “Rüzgar›n O¤lu Ayhan”, “Deli Ayhan”Gümenezli Küçük Turgay'›n deyimiyle“Delü Ayhan Delü”... Hayat›mda onun ka-dar h›zl›, seri, çabuk, güçlü ve iyi kafaya ç›-kan topçu daha görmedim. fiimdilerde Ala-çam'da mütevaz› bir yaflant› sürüyor. Yafl44. Ama -abartm›yorum- Ayhan iki ay, neiki ay› bir ay idman yap›p haz›rlans›n, ko-yun Samsunspor'a ne Samsunspor'u Galata-saray'a oynas›n. Jardel derler bir adam alm›flGalatasaray ondan befl kat daha iyi oynar.Jardel Erzurumspor'a befl tane mi atm›fl?Ayhan on tane atard›. Yemin billah on taneatard›.

HAKAN

7

kuzeyde tütünmemleket mektubu

8

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

YEN‹CAM‹/1983 Kaptan Nizam, Muhtar Necati ve

Alaçam da ilk kez kendine bu kadar

çok güvenen bir tak›m ç›kmam›flt›r...

Sonuç; Türkiye’de spor üzerindeki

kara bulutlar küçük kasabam›zda da

etkisini gösterdi. Bu tak›m›n resmi

baflar›s› engellendi...

En s›k›c› derslerdendir ço¤umuz için. Oysaki tam tersine en çok sevilen ve izlenensinema filmleri tarih üzerine olanlard›r. Niçin diye sorarsak yan›t› bulabiliriz.

Tarih bilgisi bütün bilimlerden geriye kalan olacak önümüz yüzy›llarda. Bütünbilimler bir tek tarih bilimi içinde eriyecek. Ve biz tarih bilgisinden ne kadar yoksunsako kadar ilkelleflece¤iz. O kadar anlamaz olaca¤›z. Nas›l maddeden ba¤›ms›z hareketyoksa nas›l hareketsiz madde olamazsa toplumdan ba¤›ms›z bir tarih olamaz. Uzunca birsüreden bu yana tarih bir masal dinletisi olmaktan ç›km›fl ve insanlar›n neyi nas›l üretipbuna ba¤l› olarakta ürettiklerini nas›l ülefltirdikleri ile ilgilenir olmufltur. K›sacas›toplumun hareketinin bilgisidir tarih.

Kuzeyde Tütün’de bir tarih çal›flmas›d›r asl›nda. Tarihe not düflmektir. Çentikatmakt›r en gizli köflelere. Hem de ilerde bir gün bir ayr›ks› merakl›n›n eline geçer vegeçmiflteki bizi anlamaya çal›fl›r diye. Böylesine umutsuzdur asl›nda çaba. Ve bu yüzdenküçücük ilçelerimizde yank› bulabilmekte ilgi uyand›rabilmektedir. Ne de olsa anlat›lansenin hikayendir.

“Kim görmüfl ki bir kazma vurmadan kuyudan su ç›kt›¤›n›” diyen ‹bn-i Halduneme¤in tarihsel rolünü ilk gören olmufltur. Bu ilgi dergide cisimleflen eme¤e olsa gerek.

Editörüm Süleyman bir tarih tezi gelifltiriyor asl›nda. Fark›nda m› bilmem. Biryabanc›laflma içindeyiz ya hepimiz. Yapt›¤›m›z ifle karfl› anlams›z anlams›z bakan tipleroluyoruz ya kent denen yapay ortamlarda. Bir kaç›fl onun için dergi. Bakal›m ne kadarkaçacak. Yaz›n diyor yaz›n. Siz de yaz›n... “Niye yazm›yorsunuz” diye soruyor çevresine..asl›nda fark›nda m› toplu firar ça¤r›s›n› bir manifesto gibi elinde sallad›¤›n›bilmiyorum.

Bilmedi¤im o kadar çok fley varki yazmak benim için ö¤renmek; bir tek, onuö¤rendim. Hem de editörümün elinde sallad›¤› Kuzeyde Tütünden.

fiu bizim tarih tezine gelince, kimileri dünya öküzün boynuzlar› üzerinde dönüyordiyordu kimileri dümdüz bir ova san›yordu onu. fiimdi nas›l dersiniz durum. Sokrat nedemifl “Bildi¤im bir fley varsa o da hiçbir fley bilmedi¤imdir.” Bugünün insanlar› tamtersine herfleyi bildiklerini sanan ve ö¤retilen ne varsa sadece onlar› bilen ve bu yüzdensapsalak cahil tipler. Be adam baksana sadece sana ö¤retileni biliyorsun. sen gerçe¤ibilebilir misin... Hay›r. Sana gerekli olan gerçek. Gücün ne kadarsa o kadar yaklaflgünefle. Senin co¤rafyanda bu günefl tütün sar›s› bilmiyor musun. Biliyorum insanhikayeleri olmal› çevrede onu istiyor bizim editör. Mutlaka olmal› diyor. Yoksa bu kadarm› tek tipleflti ortam. Ço¤unca da hikayesi olanlar eski kuflaktan. Bu neyi anlat›r.Ya da mekanlar›n bir anlam› olmal›. Hani fluras› elele tutufltu¤umuz cinsinden de olsa.Ya da eski bir yap›n›n bafl›na gelenler, yaflad›klar›... Onlar› canl› gibi alg›lamak nas›l biryaflam felsefesidir. Bunlar› da istiyor bizim editör. Bizim ye¤en Hayri bir yabanc› ile

Tarih bilgisi dersi

Page 5: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

9

kuzeyde tütünmemleket mektubu

10

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

karfl›laflm›fl, gezgin adam sormufl ‹ngilizce biliyor musun diye.. ye¤en yan›tlam›fl;“a little...” Adamca¤›z k›zm›fl yar›m yamalak türkçeyi ö¤renmifl ya, üstelik orda dakalmam›fl adam biz Türklerin yaflam felsefesini de çözmüfl. Siz Türkler demifl Lisefinished, askerlik, evlilik, yaflam tamam. Köfte s›rt çantas›n› atm›fl omzunamemleketinde ald›¤› asgari ücretle bizim burda her sene kral gibi tatil yap›yor ya

o taraflar›n› pek düflünmüyor. Biziminsanlar›m›z ayakta zor duruyor. Mekand› eskievdi nas›l düflünecek nas›l bir duyarl›l›kgelifltirecek bilemiyoruz. Biz de öyküye falanvurduk ifli bo¤uluyoruz ya ona uygun bafll›klarfalan at›yoruz ama yemiyor bizim editör. Yinede ben eski kuflaktan say›l›r›m hala anlatacakbir kaç hikayem var zulamda. ‹natla yaz notdüfl, bazen de¤ifltirmek fikri eylemi kadarcazip olabilir. Dedik ya anlat›lan bizimhikayemiz.

Ama bu say›da bu uzun giriflten sonrabizim bu co¤rafyan›n k›sa bir geçmifliniyazay›m istiyorum. Küçük de bir kaynakçavar sonunda ilgilenenler için. Mekanlarinsanlar ve an›lar flimdilik beklesin...

K.AL‹

FAT‹H ‹LKOKULU_ bahçeOkulun bahçesinde Atatürk ‹lkokulu

ile ‘yar›fl’ yap›yoruz... Bahçenin dört

taraf›n›n 盤l›klar aras›nda

dönüyoruz. Cami taraf›ndaki

duvardan flimdiki Taner abinin

dükkan›n yerindeki eski evin

duvar›na kofluyoruz... Çiceklere

basmadan çam a¤açlar›n›n

reçinelerini elimize al›p a¤z›m›zdaki

buruklu¤unu tada tada... fiimdi

olmayan çam a¤açlar›na ve daralm›fl

bahçeye bak›yoruz.. En iyisi olsun

istiyoruz ama biraz en iyinin göze

güzel görünen oldu¤unu unutmasak

ve sahip ç›km›y› bilsek diyoruz...

Son günlerde bas›nda ç›kan Sinopla ilgili haberleri hep beraber izliyoruz... M.Ö.7500 y›l öncesine dayanan bir yerleflik hayat›n buluntular› gazetelere konu oldu. Bronzça¤›na ait buluntular, dünyan›n tarihinin yeniden yaz›lmas› gibi yorumlara yol açt›.Daha önceki say›larda Kuzeyde Tütün dergisinde bu konuyla ilgili bir yaz›y› hepimizokuduk. Amerikal›lar yeniden keflfetmifl olabilirler ama Amerikay› yeniden keflfetmeyegerek yok.

Avrupaya tar›m›n Karadeniz halklar› taraf›ndan getirildi¤i, eski bir tatl› su gölü olankaradenizin, buzullar›n erimesi ile bir deniz oldu¤u ve bu ovada yaflayan insanlar›n veyerleflkelerin su alt›nda kald›¤› tezleri, bölgenin co¤rafi tarihi aç›s›ndan önemli tezlerolarak bir hayli tart›fl›lacak. K›y›s›nda yaflamaya çal›flt›¤›m›z bu denizin Sivri tepe biryanda Erikçe tepesi bir yanda olmak üzere Alaçam-Yakakent k›y› fleridini oluflturdu¤unuise yafll› kufla¤›n aktarmalar›ndan dinliyoruz. Kaç kuflakl›k bir aktarma oldu¤unubilemiyoruz ama söylencelerin dayan›kl›l›¤›n› hepimiz biliriz.

Bizim anlatmaya çal›flaca¤›m›z bölgenin tarihi ise bronz ça¤›na kadar uzanm›yor.ama kuflkusuz bu dönemin etkileri sonraki uygarl›klar› beslemifl ve etki edip bir flekliyle

belirlemifltir.Amac›m›z ise iddial›bir tarih dersi de¤il,bir ilk kaynakçay›telaffuz etmek ve ilerkisay›larda bu tipyaz›lar›n önünü açmak.

PAFLOGONYA;Amasya’dan bafllay›pSamsun-Ordu bölgesiniiçine alan tarihselyerleflkenin, yinetarihte yer etmifl ismiPaflogonya d›r. Do¤uKaradeniz taraf› Kaflka

bölgesi olarak geçer. Kaflkalar Hititlerikuzeyden tehdit eden en önemli boydur.Paflogonya kontrol edilmesi zor, savunulmas›kolay bir bölgedir. M.Ö. 8.yy da Friglerinkontrolü alt›nda oldu¤u saptanm›flt›r. Friglerevergi vermektedir. S›ras›yla Frigyal›lar,

k›sa tarih çal›flmas›

Yaa insan›n foto¤rafa bak›nca

içimiz burkuluyor... Nerden

nereye! Samsun’un bugünkü

hali bir yanda buralarda

yaflayanlar›n bize b›rakt›klar›

Samsun di¤er yanda...

Page 6: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

11

kuzeyde tütünmemleket mektubu

12

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

Lidyal›lar, Persler, Helenler ve Romal›lar bölgeyi denetlemifllerdir. Bu say›lanuygarl›klara ço¤unca vergi vermifller, bunun d›fl›nda ba¤›ms›z krall›klar fleklinde hükümsürmüfllerdir.

Terme (termesos) Amozonlar›n yaflad›¤› yer olarak bilinir ve tarihsel buluntular bunukan›tlar. Fakat sadece Terme de¤il Amasra da Amozonlar›n mekan›d›r. Amasra’y›Amastrist ad›nda bir kad›nhükümdar kurmufl ve bu yerekendi ad›n› vermifltir.Paflogonya'da M.Ö. 5.yy’dabafllamak üzere Grek kolonilerikuruluyor. Paflogonya Anadolutarihinde siyasal aç›dan çokönem tafl›m›yor. Ele geçirilmesizor bir bölge oldu¤u içintoplumsal muhalefet hep bubölgeden yürütülüyor. Ya da birüst gibi kullan›l›yor.

Romal›lara karfl› uzun y›llarmücadele ediyorlar ve karfl›koyuyorlar. Bu bölgede kurulanPontus krall›¤› Romayamuhalif hristiyan unsurlarlabirleflerek direnifl gücünüoluflturuyorlar.

Ayr›ca do¤u karadenizin içkesimlerindeki Küçük Armaniaile Pontus aras›nda Romayakarfl› bir dayan›flmagörülmektedir.

K.AL‹

Kaynakça;

1- Adem Ifl›k;Yüksek Lisanz Tezi.

‹st, Ünv. Mrk. Kitapl›¤›nda

2- Sümer Alt›nsoy; Amisos, Koç Vakf› yay. ‹st. Ünv.

Mrk. Kitapl›¤›nda

3- Ksenefon; Anabasis (Onbinlerin Dönüflü)

4- Strabon; Co¤rafya, Anadolu cildi. Arkeoloji ve

Sanat yay.

SAMSUN Doldurmay› o kadar çok

seviyoruz ki; Samsun sahilinde

denize uzayan tahta mendirekler

yerine kayalara b›rakt›...

Deniz kendine yap›lan› affetmez

ama yine de baflka çaresi

yokmuydu diye sormak geliyor...

Karadeniz’i bilen bilir hem h›rç›n dalgalar›, hem dekad›nlar› pek güçlüdür. Herhangi bir köye u¤rad›¤›n›zdas›rt›nda onlarca kilolarla kad›nlar canh›rafl bir çabaiçerisindedirler. Ailedeki manevi güçleri ise tart›fl›lmaz.Karadeniz kad›nlar›n›n tarihlerindeki zenginlikonlar›n bu güçlerini aç›klamaya yeter de artar bile.Uzun y›llar mitolojik bir öykü unsuru olarak kabuledilen Amazonlar›n art›k var olduklar› bilimselolarak da kabul ediliyor.

Öncelikle Karadeniz’in bu muhteflemkad›nlar›ndan biraz söz etmek gerek. Amazonlarsavafl tanr›s› Ares ile Zeus’un k›zlar›ndan biriolan Harmonia’n›n çocuklar› olarak kabuledilirler. Eh babalar› Ares oluncak›zlar›n›n da evde oturup dantelyapmalar› beklenemez, do¤a kanunuolarak ortaya savaflç› kad›nlar ç›kar.Att›klar› her ok yerini bulur, iki a¤›zl› labrysdenilen balta ile vurduklar›nda karfl›lar›ndakilerinyaflama flans› pek kalmaz. Yay› gö¤üslerine dahaiyi dayayabilmek için tek gö¤üslerini keserler,adlar›n›n kökeni de böylece ortaya ç›kar

Amazon, yani memesiz. Erkekleri ise köleolarak ya da seks al›flverifllerinde kullan›rlar.Do¤an çocuk k›z olursa yaflad› demektirancak erkek olursa hayat›n› bir sakatolarak devam ettirmek zorunda kal›r.

Sakatlanmaya dahi de¤er bulunmayanerkek çocuklar›n ise yaflam çizgileri çabucak son bulur.

Nerede yafl›yorlard›? Amazonlar Themiskyra kentini kurmufl ve orada yaflam›fllard›. Kentin bugünkü

Çarflamba ve Ünye aras›nda Thermedon (Terme) Çay› kenar›nda bulundu¤u biliniyorfakat bir türlü kan›tlanam›yordu.

Ancak geçen a¤ustos ay›nda Çarflamba’y› o ünlü sel al›nca ortaya çok önemli

Oy amazonum Amazonumseller bast› kurtuldum!!!

Page 7: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

buluntular ç›kt›. MÖ 1200 tarihinde Amazonlar›n yaflad›¤› kay›p kentin kal›nt›lar›Simenit Gölü’nden ç›kt›. Sel, Gölyaz›’da 450 bin dönüm tarlay› sular alt›nda b›rak›nca,kanallar açmaya çal›flan belediyenin ifl makinelerinin kepçelerine, üzerinde ok atan kad›nfigürlerinin bulundu¤u tepsiler, çanaklar ve küpler tak›ld›. Böylece, dünyan›n yediharikas›ndan biri olan Artemis Tap›na¤›’n› yapan ve kad›n egemenli¤i ile Bat›kültüründe önemli bir yer tutan kay›p Amazon kentinin yeri belirlenmifl oldu.Amazonlardan günümüze kalan baflka bir iz ise Sinop kentinin Amazonlar›n ünlükraliçesi Sinope taraf›ndan kurulmufl olmas›.

Bu kez tarih tersine iflledi, yap›lan bir baraj›n sular›n›n alt›nda Anadolu’nungeçmiflinin bir parças› gömülüp gitmedi, sel felaketi karanl›k bir noktay› ortaya ç›kard›.Ancak bu noktan›n flekillenip, bölge tarihinin tamam›yla ortaya ç›kar›labilmesi içinarkeologlar›n ayr›nt›l› kaz› çal›flmalar› yapmas› gerekiyor. Ama her nedense ifl Karadenizbölgesine geldi¤inde bir türlü ödenek bulunup da bu çal›flmalara bafllanam›yor. E¤erbölge halk› Themiskyra’n›n yak›n›na bir baraj yap›lmas› için tüm gücüyle dua ederse zorda olsa bu al›n yaz›s› de¤iflebilir. Sonras› zaten malum...

MESTC‹

13

kuzeyde tütünmemleket mektubu

14

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

ALAÇAM L‹SES‹_veda çay›Sadece üzerlerindeki formalar›n fl›kl›¤› ve “art›k lise bitti” sevinciyle hayata

nereden bafllayaca¤›z kayg›s› foto¤rafa yans›yan....

“Restoran Besimher taraf resim”

Bu say›da flirin ilçemizin eskimehanelerini ve bu meyhanelerinmüdavimlerinin ilginç, ilginç oldu¤ukadar da esprili sohbetlerinden bir kaç›nade¤inece¤im.

Hac›bey’in meyhanesi: Benimkufla¤›m Hac›bey’in kendisini tan›maklabirlikte o¤lu Muzaffer’in iflletti¤i zamanayetiflti. Binan›n mülkü kendilerinindi.Bizzat gördü¤üm kadar›yla flarab› dakendileri ‘imal’ ediyorlard›. 40 metrekareana caddeden hemen girilen bir yer.Muzaffer kendi kurallar›n› koymufl,herkes bu kurallara uymak zorunda.Genellikle tek tekçiler giderdi. Evden,bahçeden getirdi¤i mezelerle f›ç›lar›n,raflar›n üzerinde içilirdi. Zom olanlarMuzaffer’in koydu¤u kurallar gere¤iderdest edilip evine gönderilirdi.Müdavimlerin kredisi vard›. Tütünsat›m›na, dönüm paras›na, avansa, kiloparas›na. Bu kendi müdavimlerinemahsustu. Baflka meyhanede içenlerinhemen kredisi kesilir ve Muzaffer’inyöntemi ile alacak tahsil edilirdi.

Çok tatl› sohbetler olurdu. Genellikleherkesin bir kalab› vard›. RA-RA Ali,Molotof, Avenof, Ak ‹bram, Kara ‹bram,Avc›, Uzun Halil vb...

Örne¤in bir akflam Avc› ile UzunHalil birlikte içiyorlar. Kafalardumanlan›nca! Uzun Halil; “Avc›, bugünkanun ç›ksa, herkes kendi topra¤›nagömülecek deseler benim cesedim

d›flar›da kal›r. Senin Bafra yolu üzerindekiyerinden bir mezarl›k yer ver, mezar›m›oraya yapars›n›z, mezar tafl›m› kadehfleklinde yap›n ki gelip-geçen görsün benianarlar.” Dubleler tokuflturulup içilir.

Avc›; “Veremem Halil A¤a, kusurabakma, neden mi? Sen iki metreboyundas›n, ölünce 4 metre olacaks›n,mezara koydu¤umuzda 8 metre. Biz seninUzun Halil oldu¤unu biliyoruz. Bizdensonraki kuflaklar bilmez. Bakarlar 8 metremezar, bu evliyad›r derler. Bir kifli çaputba¤lar, senin mezar olur türbe. Tabii kibenim tarla gider onun için veremem.”

Uzun Halil; “Desene bizim ötedünyada da yerimiz yok.”

Tekrar dubleler tokuflturulur flerefedenir. Avc› dubleyi fondip yap›p;

Halil A¤a; “Dikine gömülmeyi kabuledersen sana bir mezarl›k yer veririm.”

Geçmi flten gele ce¤e an› lar

Geçmi flten gele ce¤e an› lar

Page 8: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

1800’lü y›llar, Kafkas halklar› için yaflad›klar› co¤rafyadan kopmak, sürgün ve göç de-mekti. Savafl bütün halklar için ac› bir zorunluluk olarak üretiyordu bunu.

Kafkasya üzerinden göç yollar› dünyan›n her yerine uzand›. Da¤›ld›lar. O “Kaf da¤›n›nard›ndaki ülkeleri”, geçmiflin hüzünlü ama tatl› an›lar› olarak belleklerinde yer etti. Kafkas-ya ile omuz omuza uzan›p giden Anadolu topraklar› sürgünlere ilk kucak açan yerler olduonlara. Y›llar boyunca Kafkas halklar› Anadolu topraklar›na göçettiler. Kafkas halklar›ndanolan Çerkezler Anadoluda öbek öbek kümelendiler. Tek tip insan tek tip kültür tek tip Türk

anlay›fl›na pek de uygunyerler de¤ildi Anadolu,hemen yan›bafl›nda Laz,Kürt, Çerkez, Türk...Yani doksan dokuz mil-let dedikleri cinsten birçeflitlilik, tarih uygarl›k-lar›n›n üzerine eklenipbugünümüzü flekillen-dirdi.

Çocuklar›n gelen‘Bohçac› Kürtler’le kor-kutulup büyütüldü¤übizim egemen kültürü-müzde böylece ‘öteki-lerden biri’ en altta bi-rileri olarak tan›mlan›-yordu. Kürtler gibi ayr›bir co¤rafyada de¤ilde

hemen yan›bafl›m›zda olan Çerkezlere de biraz kuflkulu bak›ld›. Her ne kadar Çerkezler deötekiler s›n›f›na sokulsa da yine de yak›n komflu olarak alg›land›lar. Komflunun dedikodusuyap›lmadan olur mu. Olumlu olumsuz bir sürü özellik say›ld›. Alevilerin kendi üzerlerinde-ki bask›dan gizli yapt›klar› cem toplant›lar›n›n, egemen ideoloji taraf›ndan mum söndü ola-rak damgaland›¤›n› hepimiz biliyoruz. Sünni bir devletin marifetiydi oysaki bu suçlama.Gizlilik zorunlulu¤u ise bu iftiray› besledi. Çerkezlerin sohbetleri e¤lenceye olan kültürelyaklafl›mlar› bu suçlamaya f›rsat vermiyordu. Akflam e¤lenceleri, flark›lar, danslar, espirileriçeriyor, kad›n erkek, yafll› genç toplumsal kimliklerini buralarda yeniden üretiyorlard›. Ad›Zeges olan bu e¤lencelere pek iliflemedi egemen kültür. Bir mum söndü facias› yaflanmad›.Buradan bir aç›k bulamayan egemen kültür ayn› flekilde olmasa da Çerkezleri suçlayacak bir

Ve benzeri sohbetler.Yan Anbar: Muzaffer’in meyhanesinin

tam karfl›s›nda F›r›nc› As›m’›n f›r›n›n›nbitifli¤i merdiven alt›. Ayakta duramazs›n,e¤ilip gireceksin ve oturacaks›n.

Restoran Besim: Besim A¤an›nmeyhanesi. Çay›n kenar›nda, duvarlartamamen artist resimleri ile kaplanm›fl.“Restorant Besim, her taraf resim”

Restorant Besim’in orada HorozAhmet ile Dale’nin Topal iddia ediyorlar.Masadan hiç kalkmadan kim fazla içecek.Tabii ki bu iddia bir gece evvel oluyor.Horoz Ahmet floför, akflama kadar arabadas›z›yor. Dalenin Topal gündüzden uzunbir hortum al›yor, flaraf f›ç›lar›n›naras›ndan bir ucunu sal›yor, bir ucunu dapantolonunun paças›ndan ap›fl aras›na.Hortumun görünmemesi için (genelliklelastik çizme giyerdi) çizmelerini ç›kar›phortumun üzerine koyuyor. Akflam HorozAhmet geldi¤inde yar›flma bafll›yor.Onyedinci fliflede Horoz Ahmet “Teflaflüre”

kalk›nca iddiay› Topal kazanm›fl oluyor. Oakflam Dale’nin Topal 20 flifle flarap içiyor.

Hac› Bolu’nun meyhanesi:Genellikle omuzdafllar›n mekan›, HasanBey’in f›r›n›nda yapt›rd›klar› güveçleiçerlerdi.

fievki Usta’n›n Meyhanesi: Köftecifievki Usta, mazbut, sessiz, yafl›n› alm›flinsanlar›n yeriydi.

Ayr›ca, Aykan’›n, Atan’›n, yerleri varise de, buralarda yemek de verildi¤indenmeyhane kapsam›na almad›k.

‹SMA‹L Y.

15

kuzeyde tütünmemleket mektubu

16

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

‹ÇMEK BAHANE MAKSATMUHABET OLSUN

Alaçam’da niye çok içilir? sorusu

soruldu¤unda, baz›lar› dertten

diyebilir. Fakat as›l neden,

günboyu geçimi düflünen

insanlar›n muhabbete olan

ihtiyac›d›r... ‹ki tek at›p günü

konuflmak ve gülmek doyas›ya....

Sohbet, muhabbet

Tembelhane

TEMBELHANE

Çerkezlerin komflular› bu toplant›larla ilgilendiler. Bakt›lar Çerkezler

hep bir araya toplan›p saatlerce sohbet edip söylefliyorlar. Sand›lar ki

burada tembellik ediyorlar... Al sana tembelhane.

Page 9: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

17

kuzeyde tütünmemleket mektubu

18

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

konu buldu yine de. Savaflç›, çal›flkan ve çevik karakterli Çerkezler, tembellikle damgalan›-yorlard›. Nas›l m›? Dayan›flmac› ve toplumsal yaflant›lar›n›n göstergesi olan sohbet toplan-t›lar›, gevezelik olarak tan›mland›.

Dertleflip söylefltikleri, sorunlar›n› konuflup karara vard›klar›, akflam toplant›lar›n› aç›k-ta köyün en havadar ve hakim yerinde yap›yorlard›.

Çerkezler, Ve belki de buradan içgüdüsel olarak Kafkasyadaki topraklar›na yak›n hisse-diyor kendilerine Kafkasyadan gelirken fazla bir fley getirmediler. Ama en önemli fleyleriolan Kafkas kültürünü getirdiler. Ayn› flekilde burada o kültürü yaflatt›lar. Yüksek yerleritercih ettiler. Karakterlerinin oluflmas›nda etkili olan Kafkas co¤rafyas›n›n özelliklerini ara-d›lar yeni yerleflim yerlerini seçerken. Toplant›lar›n› sohbetlerini hep buralarda yapt›lar...

Çerkezlerin komflular› bu toplant›larla ilgilendiler. Bakt›lar Çerkezler hep bir araya top-lan›yorlar bir kulübede oturup saatlerce sohbet edip söylefliyorlar. Ve bundan da oldukçahoflnutlar. Sand›lar ki burada tembellik ediyorlar ve burada oturanlar tembel.. Bu oturulanyer de tembellerin mekan›. Al sana tembelhane.

Öyle bir yer olarak tan›t›ld› ve günümüze kadar geldi bu tan›m. Günümüz deyince biraz hüzünlü biraz buruk bir flekilde o eski tembelhaneyi arad›¤›m›-

z› belirtmek istiyorum. Toplumumuzda yaflanan her türlü erezyon Çerkezlere de yans›d›.Tembelhane egemen kültürün onda görmek istedi¤i karaktere, Çerkezlerin tarihi ile z›d birkaraktere do¤ru ilerledi. Çerkezler de tüketim toplumunun bir parças› olup ç›kt›.

Toplumcu kültürün, dayan›flman›n bir parças› olan “tembelhane” as›l karakterine bürün-melidir. Gevezelik yap›lan de¤il, ortak kararlar al›nan, harekete geçilen, çözüm beklenen de-

¤il toplumsal çözümleri üretip gerçeklefltiren bir karaktere. Gelecekte öngördü¤ümüz top-lumsal ayg›tlara ne kadar benziyor de¤il mi?

Yaflamlar› çok hareketli geçen bu halklar›n yapt›klar› ifl sonras› toplant›lar genel olarakyüksek bir yerde olur. Orada sadece yaflama dair fleyler konuflulur, de¤erlendirmeler yap›l›r.Gelece¤e dair fikirler ileri sürülür. Bu sohbet toplant›lar› yüksek da¤l›k bir yerde bulunanbölgenin en güzel manzaral› ve havadar, hareketli bir yerinde yap›l›r.. Tembelhane, san›ld›-¤› gibi tembellerin oldu¤u tembellik yap›ld›¤› bir yer de¤ildir. Çerkezlerin bulundu¤u heryerleflim biriminde varolan kahvehane kültürümüzün kabul görmedi¤i dönemlerden ç›ka-gelen bir al›flkanl›k bir kültür oluflumu olarak varolan tembelhane çok farkl› bir mekan ha-linde varl›¤›n› sürdürmektedir. Bu mekanlar›n özel bir yeri özel bir anlam› vard›r. Çünküinsanlar oraya her türlü ifl ve çal›flmalar›n› yapt›ktan sonra arta kalan zamanlar›nda giderlerve orada bulunmaktan fazlas›yla hoflnut olurlar. Sabahtan ak-flama kadar herkes iflinin bafl›nda, tarlada, çeltikte, tütünde vbifllerde çal›fl›r. Eve dönülür, yemek yenilir ve biraz dinlenil-dikten sonra evden genç delikanl›lar yetiflkinler d›flar› ç›kar,tembelhaneye do¤ru giderler. Oraya erken gelen müdavimle-ri her zaman vard›r. Tembelhaneye geleni karfl›larken herkesaya¤a kalkar. Gelen arkadafllar›na hofl bir karfl›lama yap›ld›k-tan sonra önce gelenler oturur. Sonra di¤erleri otururlar.

Sohbet kald›¤› yerden devam eder. Günün kriti¤i yap›l›r.Kifliye ait özel konular tart›fl›l›r. Yer yer espriler patlat›l›r, buifli iyi yapan bir kaç kifli mutlaka vard›r. Onlar özlemle bekle-nir. Geldiklerinde söz onlara verilir. Bir anda havan›n de¤ifl-mesi daha e¤lenceli bir atmosfer oluflmas› sa¤lan›r. Yer yerçok kalabal›k toplant›lar yap›l›r. Bu toplant›larda bazen m›z›-ka (akordiyon) çal›narak çerkez oyunlar› oynan›r. Çok güzel bir e¤lence ortam› oluflur. Köy-de yap›lmas› olas› imeceler toplan›r. Ve dü¤ün dernek gibi fleyler orada konuflulup en güzelflekilde olmas› için kararlar al›n›r. Görev da¤›l›m› yap›l›r. Bu iflin organize edilmesinde ora-da bulunanlar›n yaflca biraz daha büyük olanlar›n etkisi daha fazla olur. Çünkü çerkez köy-lerinde küçük olanlar büyüklerine çok sayg›l› davran›rlar. Herkesin görüflü al›n›r, herkesdinlenir ama genel anlamda bir karara var›rken büyükler oylama yaparlar ve ortaya hofl birkarar ç›kar. Bütün bu anlat›mdan flimdi de bu kültürün devam etti¤i sonucunu ç›karmak is-terdik. Ama ne yaz›kki öyle de¤il! Dedik ya biz Çerkezler epeyce bize yak›flt›r›lan olumsuz-luklara yaklaflm›fl durumday›z...

‹flte bu yüzden ben istiyorum ki tembelhanemize daha s›k otural›m. Daha kalabal›k ola-l›m. Gerçek anlamda bir tembelhane sohbeti yapal›m. Tembelhane kültürümüzün bize sun-duklar›n›, Çerkezlerin dayan›flmac› ve toplumsal karakterli kültürlerini sahiplenerek ve onubugünkü sorunlar›n toplumsalc› çözümlerinin bir parças› yaparak Dayan›flmaya, üretmeyeyönelelim. Kültürel yozlaflma ve tek tipleflmeye karfl› dural›m.

NAZ‹F B.

BELK‹ DE HEPS‹ YAfiANANLARI UNUTMAMIfiTIR...Bir selam›n ne kadar önemli oldu¤unu onlar iyi biliyor. Niye? Yaflanan ve

unutulan birçok an›dan kalan keyifli anlardan günümüze “Ne yapacaks›n›z

bu resimleri” sorusunun alt›nda o günkü resme duruflun tatl› selam› var...

‹flte bu yüzden

ben istiyorum ki

tembelhanemize

daha s›k

otural›m. Daha

kalabal›k olal›m.

Gerçek anlamda

bir tembelhane

sohbeti yapal›m.

Page 10: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

19

kuzeyde tütünmemleket mektubu

20

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

Evde Yoklar

"Durmadan avuçlar› terliyor

‹nildiyor ard›mdan

Girdi¤im ç›kt›¤›m kap›lar.

Trenim gecikmeli, yüre¤im bungun,

Bir bir uzaklafl›yor sevdi¤im insanlar.Ne zaman bir dosta gitsem,

Evde yoklar

Dolan›p duruyorum ortal›kta.

Kedim h›mb›l, yaprak döküyor çiçe¤im,

Rak›m bir türlü beyazlaflm›yor.Anahtar›m güç dönüyor kilidinde,

Nemli ald›¤›m sigaralar.

Ne zaman bir dosta gitsem,

Evde yoklar.

Kimi zaman çocu¤um,

Bir müzik kutusu baflucumdaVe ay›m›n gözleri saydam.

Kimi zaman garday›m

Yan›mda bavulum, y›lg›n ve ihtiyar.

Ne zaman bir dosta gitsem

Evde yoklar.

Bekliyorum bir kap›n›n önünde,

Cebimde yaz›lmam›fl bir mektupla.Bana karfl› ben vard›mÇald›¤›m kap›lar›n ard›nda,

Ben açt›m ben girdim

Selamlaflt›k ilk defa

Metin Alt›nok

Yaklafl›k 21 Eylül y›l› sonra solumudüflürüp Yakakent’e gitti¤imde ilkduyguland›¤›m›, hüzünlendi¤imi, içimecank›r›klar› döflendi¤ini a盤avurmal›y›m. Otomobilden iner inmez,zaman ve mekan duygusu beni kuflatt›…Sanki bir sevgili, “Durma kendinihat›rlat, durma” der gibiydi… Tümü bude¤il, kesintisiz ve sürekli olarak tarih veinsan üzerine bütün bildiklerimdüflk›r›nt›lar› halinde belle¤imde seyrüsefere ç›kt›. Zaten hep böyle oluyor, eskidüfller sempatizan› sevgili Süleyman nezaman içinden tarih ve insan geçen “K›saTarih Ödevi” verse, bafl›ma bu haller geliyor… Güzel haller bunlar; “Ç›kmaz›ngüzelli¤i…” Ben bir Eylül flikayetçisiyim… Ve resmi tarih flikayetçisi… Bir ucugeçmiflte, bir ucu gelecekte pankartlar›m›zla özetledi¤imiz zaman›, hala al›nt›lar›m›z›nsokak aralar›nda dolaflt›¤› mekanlar› ve düflmez kalkmaz sadece düfllerimiz diyerek, hergün yeni bir hayat›n, yeni bir fliirin ve aflk›n acemisi olarak “Vira!” diyen aflkiyalar›seviyorum… K›rm›z› seviyorum hem de… Mavi seviyorum… Bir aflka bahane olanlar›sevmemek olmaz… Bir aflka tan›kl›k etmifl kentleri sevmemek olmaz… Ayr›ca, flaireinanmak gerekirse; “Sessizli¤imiz yeni bir dil olacak” bizim…

Naz›m’›n “Severmiflim Me¤er” fliirinin ça¤r›fl›mlar› düflödevimin anafikri olsunistedim…

BBiirr kkeennttii vvee yyaallnn››zzll››¤¤››nn›› sseevveerrmmiiflfliimm mmee¤¤eerr……Yakakent’i ve kentin ortas›ndaki eski meydan›/park›/bofllu¤u severmiflim me¤er…

Ö¤le oluyordu, bir kentin ortas›nda eski bir alana rastlad›m… Ad› …olan yeni parktacep telefonlu insanlar, tarihten ve hatta ayaklar› dibindeki denizden habersiz, kufllar›n,a¤açlar›n yani kendilerinin aleyhinde konufluyorlard›… Al›nt›lar›m›z›n üzerine elbasar›m ki, a¤açlar›n, kufllar› ve denizin de seyirci oldu¤u y›llar önceki Kültür

DEN‹Z TANIK;

Yakakent’i severmiflim me¤er...TAR‹H TANIK;

güzelli¤i ödeyenleri severmiflim me¤er...

“Bir kentin ortas›ndas›n

Durmadan saatini kuruyorsun

O durursa yüre¤in de duracak sanki…”

Cemal Süreya

Page 11: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

fienli¤i’nde, Karadeniz Dev Genç ile SinopE¤itim Enstitüsü’nün voleybol maç›ndamekan tuttu¤um bu alan›n en eski halinisevermiflim me¤er…

DDeenniizzii sseevveerrmmiiflfliimm mmee¤¤eerr……Sonra deniz kenar›nda yürüdüm…

Deniz çok bilinmeyenli bir bilmecegibiydi… Yan›mda yürüyen AhmetHoca’n›n kardefli Mustafa’ya kardefline“Maviyi anlars›n/ Denizi anlars›n / Mavidenizi zor anlars›n” dizelerini okuyordumMelih Cevdet Anday’›n… (Dilnot: Dikkat!21 y›ld›r selam verilmeyen! Ah-met Fev-ziEr-Dal’dan söz ediyorum! Dikkat! Tarihin ‘nedensellik’ yasas›na ve /veya ‘zorunlukötülük’lere veya/ve "gerekçeli ben hakl›y›m"lara, hem/hem de "k›rm›z›yanl›fll›klar›m›za" s›¤›nmadan bir "merhaba süresi", koro ve solo düflünelim: "Aflklar dabak›m istiyor ö¤renemedin gitti…" Arkadafll›klar da bak›m istiyor ö¤renemedikgitti…) Meydan›n› oralarda, ad›n› soyad›n›, yapraklar›n›n tarihini, dallar›n›nco¤rafyas›n› unutur gibi oldu¤um çok eski tan›d›k bir a¤aca rastlad›m; a¤açlar›severmiflim me¤er… "Rahat› Kaçan A¤ac›" ne çok severmiflim me¤er…

ÇÇiiççeekklleerrii sseevveerrmmiiflfliimm mmee¤¤eerr……Kadir Ali’lerin evlerinin avlusuna girince çiçekleri gördüm… Cemal Süreya’ca

söylersem, “Bir çiçek yolumu kesti!”… Çiçekler ezberimi bozdu… Çiçekler tarihkokuyor gibi geldi bana… Çiçekleri severmiflim me¤er… “Bir zamanlar”› hat›rlad›m…Bir zamanlar› severmiflim me¤er… Yeni bir evdi, güzeldi… Aragon’un, “Elli y›ldansonra bütün evler güzeldir” sözleri geldi akl›ma, zamane evler de güzel olabilir diyedüflündüm… ‹nsan› ve çiçe¤in anafikri, denize yatay bakan evleri severmiflim me¤er…

AAnnnneelleerriimmiizzii sseevveerrmmiiflfliimm mmee¤¤eerr……Kadir Ali evde yoktu… Yolculu¤a ç›km›flt› Sivas ellerine… Yolculuklar› severmiflim

me¤er… Bir anne açt› kap›y›, ben diyeyim Didar fiensoy, siz deyin Leman F›rt›na, bizimannelerimizden biri iflte… Onlar› görünce insan›n yüre¤i geliyor akl›na… ‹nsan›ntarihi akl›na geliyor karfl›lar›nda… Miniminnac›k, sözcükleri çiçek gibi heceleyen anneile bak›flt›k… “Gerçi tarih uzun uzun anlat›l›r / Ama bir bak›flma kal›r kalsa kalsa” diyegeçirdim içimden… “Selam” yerine bir “bak›flma” b›rakt›m kap›n›n tarih köflesine…

GGüünneeflflii sseevveerrmmiiflfliimm mmee¤¤eerr……Güneflli bir gündü… Ama, günefle ak›n yapan çocuklar k›sa sürmüfltü…

Halk uzun sürer diye ö¤renmifllerdi oysa… Me¤er gelecek uzun sürermifl de, halk ve

21

kuzeyde tütünmemleket mektubu

aflkiyal›k k›sa da sürebilirmifl… Uzun vek›sa günefli, uzun ve k›sa zamanl› halk›ve aflkiyalar› severmiflim me¤er… Birgün önce ya¤mur ya¤m›flt›… Yerlerdeya¤mur k›r›nt›lar› vard›… Yürürken,bisikletli bir kad›n yaklafl›p, Kadirflinasbilgiler verdi bize… K›sacak sürdü…Çok uzun sürdü… Ve zaman›n içinedo¤ru sürdü gitti bisikletini… Çatkap›merhabalar› severmiflim me¤er… O,giderken, flimdiki zaman bulutlar›,geçmifl ve geçecek zamanlara fiillerçekerek, sorular sorarak seke sekekofluyorlard›… K›sa ve uzun pantolonlu düflbaz bulutlar› severmiflim me¤er…

AAyy››flfl››¤¤››nn›› vvee yy››lldd››zzllaarr›› sseevveerrmmiiflfliimm mmee¤¤eerr……Yakakent’te birden Nâz›m’› an›msad›m: “ay›fl›¤› geliyor akl›ma / en bayg›n› en

yalanc›s› en küçük burjuvas›…” 12 Eylül öncesinde, flimdilerde zamanda, do¤adansoyutlanm›fl ve hatta denize küstürülmüfl ismini ezber edemedi¤im park›n denizkenar›nda, “düz rak›” içmifl ve y›ld›zlar› seyretmifltik… San›r›m proleter y›ld›zlard›!Çünkü bize kafl göz ediyorlard›… Yükselen burcumuzun Devrim ve Sosyalizm oldu¤ugünlerdi… Y›ld›zlar› severmiflim me¤er… Ve sonra ay›fl›¤› vard› göçyüzünde;ç›tk›r›ld›m ay›fl›¤›… ‹ki üç daha fazla günefle sempatizand›m ama, afl›¤›fl›n› dasevermiflim me¤er…

SSookkaakkllaarr›› vvee yyoollllaarr›› sseevveerrmmiiflfliimm mmee¤¤eerr……fiair’in "Kentlerin yaln›zl›¤› korkakt›r" dizelerin hat›rlad›m, uzun boylu ince belli bir

kasabay› gezerken… Sanki “beyaz adam”, bütün “yerlileri” kovmufltu… Tariheseslensem ses vermiyordu, zamana ba¤›rsam ç›t yok, eski al›nt›lar›m›z› ca¤›rsam“attalar”a gitmifl, tan›d›k yüzlere baksam herkes yeni yüzüne, yeni yüre¤ine tafl›nm›flgibiydi… “Biz neredeysek yaln›zl›¤›n baflkenti oras›” dizelerini kan›tlar gibiydi herfley… Ya da bana öyle geliyordu… Belki de ben, Metin Alt›nok’un “Bir ac›ya kirac›”dizelerinde ikamet ediyordum.

“Ama neden birdenbire keflfettim bu sevdalar›” Yakakent kasabas›nda…Me¤er ne çok fleyi severmiflim de elli yafl›mda fark›na vard›m…

Y›llar sonra, yollar sonra Yakakent’teyim iflte…“Zaman m›? De¤il zaman / Aka zaman de¤il mesafelerdir…” diye diye ayr›l›rken,

defterimin k›rm›z› çizgisinin soluna dilnotlar düflüyorum: Kimse dokunamaz hat›ralar›nsuçsuzlu¤una… Kimse dokunamaz, bir güzelli¤i ödeyen bir kentin tarihine…

SEZA‹ SARIO⁄LU31 EK‹M 2000 Kofluyolu/Histanbul

22

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

Page 12: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

23

kuzeyde tütünmemleket mektubu

24

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

Çocuklu¤umda, zaman ve mekan›namlams›zlaflt›¤›, kendimi hayaldiyar›ndaym›fl›m gibi hissetti¤im yaztatillerimden birindeydim yine. Yenicesapa¤›nda, dedemin evindeydim. Gurbettekiailelerden bir bölümü toplanm›flt› ve dedeminevi bayram evi gibiydi. Biz çocuklar içinseçifte bayram gibiydi. Hem tatildeydik hem deen sevdi¤imiz kuzenlerimizle beraberdik.

Böyle zamanlarda dedemin ilgisi ve sevgisi ise bir baflkayd›. Dedem de her dede gibiçocuklar›n› ve torunlar›n› bir arada görmekten çok mutlu oluyordu. Ben de dedemiseviyordum ama bizim sevgimizde duygusal dede torun iliflkisinden ayr› bir boyut vard›.Beni o¤luna (tip olarak de¤il, huy ve davran›fl olarak ortanca day›lar›mdan birine)benzeterek, ona verdi¤i ö¤ütleri s›k s›k bana da veriyordu.

Dedem CHP’liydi, koyu Ecevitçi. Dolay›s›yla d›flar›dan solcu olarak bilinirdi. Amao, day›lar›m›n solcu (devrimci) olmas›na k›z›yordu. F›rsat›n› buldukça bana da, o iflleriniyi ifller olmad›¤›n› dili döndü¤ünce anlatmaya çal›fl›yordu. Ama nafile, biz yinebildi¤imizi okuduk. Dedem de öyle.

Bir de nefleli ve flakac›yd› dedem. O köylü kurnazl›¤›na, kurnazl›¤›n getirdi¤iuyan›kl›¤a sahipti. ‹stanbul’da yafl›yor olmamdan kaynakl› flive anlaflmazl›¤› ve baz›kelimelerin baflka anlamda kullan›lmas› sorun yarat›yordu. Ço¤u zaman bu sorunkarfl›l›kl› dalga geçmelerle sonuçlan›yordu. Ama biz çocuktuk ve hiç bir fley bizi oyunoynamaktan al›koyam›yordu.

O yaz da her yaz gibi kendimize oyunlar icat ediyor ve müthifl e¤leniyorduk. Yine oyaz bizi en çok e¤lendiren ise bir horoz oldu. Bu horoz bembeyaz, çok h›rç›n vesald›rgand›. Biz onunla u¤raflt›kça üstümüze atl›yor, arkam›z› döndü¤ümüzde isekoflarak sald›r›yordu. Bu horozdan korkmuyor da de¤ildik hani. Üstümüze do¤rus›çrad›kça çil yavrusu gibi da¤›l›yorduk. Yine de onunla u¤raflmak çok e¤lenceligeliyordu bize.

Bir gün halao¤lu tütün sepetini eline alm›fl horozu koval›yordu, niyeti horozusepetin içine hapsetmekti. büyük day›mla iddiaya girmifller. Ben de evinmerdivenlerinde oturmufl onu seyrediyordum. Halao¤lu elinde sepetle horozun peflindebir düflüyor bir kalk›yordu. Tütün sepeti ona a¤›r ya da hacimli geldi¤i için herhamlesinde sepetle beraber düflüyordu. Ben de film seyreder gibi onu seyrediyor vekahkahalarla gülüyordum. Halao¤lu düfltükçe k›z›yor, k›zd›kça yoruluyor, yoruldukçadaha çok düflüyordu. Bir türlü sepeti horozun üstüne kapatam›yordu. Bir ara horozunpeflinden, bahçede, büyükanam›n sebze ekti¤i yere do¤ru yöneldi. Yine benim tamkarfl›mdayd› ve ben merdivende oturmufl gülmeye devam ediyordum.

O esnada bahçe kap›s›ndan dedem bana bak›yormufl ama bahçeden di¤er evin arkas›nadenk gelen sebze bahçesine do¤ru giden halao¤lunu göremiyormufl. Yani, dedeminaç›s›ndan manzara flu, ben merdivene oturmufl kendi kendime kahkahalarla gülüyorum.

Ben art›k kendime

güvenmiyom

Dedem seslenerek beni ça¤›rd›. Koflarak yan›nagittim. Tebessüm ederek sordu,

- Torunum neye güveniyon?Ben bu soruya flafl›rd›m ama hemen cevap

verdim,- Kendime güveniyorum.Dedem gülerek yine sordu,- Neye güveniyon?Ben bu sefer kendimden daha emin bir flekilde

cevap verdim,- Kendime güveniyorum dedim ya!Dedem daha çok gülerek yine sordu,- O¤lum sen deli misin, kendine güveniyon.Ben yine kendimden emin bir flekilde cevap

verdim,- Yoo, deli de¤ilim ama kendime güveniyorum.Dedem hem gülerek hem de kafas›n› sallayarak

uzaklaflt›. O gün dedem s›k s›k beni yan›na ça¤›rarak“neye güveniyon?” diye sordu. Ben de her seferinde“kendime güveniyorum” diye cevap verdim.

O zaman niçin güldü¤ünü anlamam›flt›m, amaonu güldürdü¤üm için de cevab›m›de¤ifltirmiyordum. Ertesi gün teyzeme olay›anlatt›m. Bana dedemin, “güveniyon” kelimesini “gülüyon” anlam›nda kulland›¤›n›söyledi. Yani aram›zda geçen diyalog dedeme göre flöyleydi,

- Sen neye gülüyon?- Ben kendime gülüyorum.Dedemin niye her soru ve cevap olay›ndan sonra güldü¤ünü anlam›flt›m. Ben

kelimenin anlam›n› ö¤renmeme ra¤men y›llarca dedemin sorusuna hep ayn› cevab›verdim. Daha sonra da bu diyalog farkl› flekilde day›mla da aram›zda espri olarak devametti. O bana “yiyenim neye güveniyon?” diye sorard›, ben de ona “sana güveniyorum”diye cevap verirdim.

Bugün dedem yok. Öleli y›llar oluyor. Ben ise hayat›n güzelliklerinin yan› s›raönüme dikti¤i engellerle, zorluklarla bo¤ufluyorum. Bir yandan hayata dört elle sar›lm›fl,tad›n› ç›kartmaya çal›fl›yorum, bir yandan da onun çeliflkilerinin mücadele f›rt›nas›n›nsokaklar›nda dolafl›yorum.

Evet dedeci¤im, ben art›k o eski rahatl›kla kendime güveniyorum diyemiyorum.Bugün gerçe¤i söyleyeyim,

Ben art›k kendime güvenmiyom.do¤an/10.11.00

70’LI YILLAR...Tütün Oyunu

Page 13: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

25

kuzeyde tütünmemleket mektubu

26

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

hortum, çizme, naylon torbalar..vs… fiimdi hat›rlamakta güçlük çekti¤im bir sürü ›v›r z›-v›r ald›k.

Bütün bunlar› haz›rlarken fazlaca dillendirmemeye özen gösteriyorduk. Lakin projebabas› Cem, sürekli olarak telefon ediyor geliflmeleri an›nda izlemeye çal›fl›yordu. Eh! Ba-bal›k kolay de¤ildi elbet…

Kitaptan, haz›rlanacak kompost malzemesini kendi olanaklar›m›za göre oranlad›k. Bumalzemeyi haz›r olarak da getirtmek mümkün olmakla beraber pahal› olaca¤›ndan kendi-miz haz›rlamay› uygun bulduk. Ve tabii iyi halt ettik. Emdi¤imiz süt burnumuzdan fitilfitil gelmek üzereydi. Bunu ifle baflladikt›n sonra anlayacakt›k. Ama dönmek olmazd› çokgeçti.

Kapal› mekan›m›zda tavana kadar y›¤›l› tahta kalaslar› baflka bir yap›ya tafl›d›k. Gü-cümüzün yetmediklerini bir iflçi tutarak tafl›tt›rd›k. ‹flte o noktada iflveren olmufltuk ar-t›k. Ve bu duruma boyuna gülüyorduk. Seksen-doksan m2 olan alan boflalt›ld›ktan sonramekan›n küçük sahipleri fareler de yer de¤ifltirmek zorunda kalm›fllard›. fiükriye’nin 盤-l›klar› eflli¤inde d›flar› f›rl›yorlard›. Onlar› zorunlu göçe tabii k›lm›flt›k. Mekan y›kand›pakland›, duvarlar› bizzat taraf›m›zdan badanaland›. S›ra saman›m›z›n çürütülece¤i alanageldi. Biraz büyütülmesi icabetti. Dursun Ali amca ile dört metre kare kadar bir alana be-ton döktük. O da yapt›klar›m›za çok ta ak›l s›r erdiremese de bana garip bir güveni oldu-¤undan yard›m ederken oldukca ciddi çal›fl›yor. Derken Süleyman geldi Alaçam’a. Alan›nüzerine muflamba germede onun yard›m›n› ald›k. Kapal› mekan›m›z kullanaca¤›m›z mal-zeme için büyük geldi¤inden içeriye ayr›ca bir sera düflündük. Sera iskeleti için gerekli de-mir ölçülerini demirciye, ranzalar›n ölçülerini marangoza verdik. Marangoza bir baflka öl-çü daha erdik. O da tahta bir kal›pt›. Saman› çürütürken kullan›lacak bir kal›p ve tabiibütün bunlar› en ucuzuna yapt›rmaya afl›r› bir gayret gösteriyoruz. Devreye tan›d›k falansokuyoruz. Eh bu da az de¤il hani. Bir sürü insanla konufluyoruz ve bir sürü soruya kem

küm cevap vermeye çal›fl›yoruz.Adam, " Ne iflte kullanacaks›n›z, neolacak bu?" diye soruyor… Bizi tan›-mayan bir adam, saman çürütme afla-mas›ndayken "Siz burada ne yap›-yorsunuz" demiflti. Biz de "Biz ö¤-renciyiz, bir tür araflt›rma yap›yoruz"diye yan›tlam›flt›k.

Kapal› mekan›m›z›n (art›k orala-r› sahiplenmeye bafllam›flt›k, as›l sa-hibinden daha çok gidiyor ve dahaçok kullan›yorduk) tek penceresininhavay› süzerek ve de temizleyerekiçeri girmesini sa¤lamak için bez birçuval ile kapat›yorduk ki art›k yavaflyavafl yorulmaya bafllam›fl sinirleri-

Yedi ay kadar bir süre emek verdi¤imiz ‘kültür mantar›’ üretme giriflimi biz iki kafa-dar için de Alaçam için de bir ilk olma özelli¤ini tafl›yordu. Ve biz bu ilki gözümümüzorda burda manav kasalar›nda gördü¤ümüzde ancak duda¤›m›z›n bir kenar›yla gülecekkadar an›msamay› yeter de artar san›yorduk. En az›ndan benim için böyleydi.

Oysa süreç an› olmaktan ç›k›p, kendi küçük tarihini yaz-d›rmal›yd›. Bu güce sahip ve bunu hakedecek bir olayd›. Ola-y›n kahramanlar›ndan biri olarak yaflad›klar›m› yazarak not et-mekten baflka herhangi bir iddia gütmedi¤imi belirtmek iste-rim.

Ben ve fiükriye iki k›z meslek ö¤retmeni, uzun geceler bo-yunca, en k›sa yoldan nas›l para kazan›r da ‘çocuk yuvas›’ aça-

r›z diye konuflup duruyorduk ki bir gün proje müdürü Cem Dizdar arkadafl›m›z, ballan-d›ra balland›ra mevzuyu anlatt›¤›nda hemen atlad›k. Bizim bu ifli sonradan bu kadar cid-diye ald›¤›m›za Cem’in kendisi bile eminim flafl›rm›flt›r. Bizim için ok yaydan f›rlam›flt›bile. Bu arada Cem, ‹stanbul’a dönmüfltü.

Tarih; Eylül 1993. Ön araflt›rmalar›m›z bafllam›flt›. Samsun pazar olarak uygundu.Hatta ilk pazar noktam›z haz›rd›. Par›lt› marketten Güner arkadafl›m›zdan oluru alm›flt›kbile. Pazar›n ilk halkas› sa¤lamdan da sa¤lamd›.

En yak›n mantar üreticisinin hemen yan›bafl›m›zda Bafra’da oldu¤unu ö¤renir ö¤ren-mez atlad›k gittik olay mahaline. Ayn› zamanda bakkal olan üreticimiz bizi önce bilgilen-dirdi sonra çürütmeye bafllad›¤› saman y›¤›n›n› gösterdi. Bu ifllemin ön safhalar›ndan bi-risiydi. Yer olarak da bir inflaat›n bodrum kat›yd›. Bu ifllerin kad›n gücünü aflt›¤›ndan fa-lan da söz ederek bize yine de baflar›lar diledi ve biz ilk bilgilerimiz ile geri döndük.

‹kinci dura¤›m›z 19 May›s Ziraat Fakültesi oldu. Üretimi orada görebilme flans›m›zolamad›. Çünkü çal›flmalar o dönem için durdurulmufltu. Yaz›l› kaynak olarak da çokcaanlafl›lamayacak bir fotokopi verildi. Üçüncü durak daha uzak olan Yalova oldu. Vard›kgittik Yalova’ya, ald›k güzel bir kitap geldik Alaçam’a. Bafllad›k okumaya not etmeye. ‹fliyapacak mekan› Zekeriya abi verdi. "Afla¤›daki çiftlik sizindir ne yaparsan›z yap›n" dedi.Okula yak›n olmas› büyük avantaj tabii. Hatta küçük eve fiükriye, tafl›nmay› bile düflün-dü bir ara ama vazgeçildi. Okullar aç›lmak üzere idi. Ders program›m›zda ayr› ayr› boflgünlerimizin olabilmesi için müdüre olmad›k ya¤lar çekiyorduk, muhalif iki tip birdenbire uysallaflm›flt›k. Eh yarar› da oldu yani.

Gerekli malzemeler listesi uzuyordu. Termostatl› ›s›t›c›y› fiükriye taksitle almay› üst-lendi, ard›ndan el arabas›, kürek, t›rm›k, dirgen, bilmem kaç metre muflamba, eldiven,

Mantar deyip de geçmemeli!

Page 14: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

miz gerilmeye bafllam›flt›… Tavan çok yüksek tabii pencere de oldukça yukar›da.. fiöylemi olsun böyle mi olsun derken, söze dökülmeyen fakat hareketlerimize yans›yan bir sinirharbi geçiriyorduk. Göz göze gelmemeye özen gösteriyorduk. ‹kimiz de yap›lacak ifl içinfikir yürütüyor ve en sonunda da "sen nas›l istersen" diyorduk. ‹fl uzuyordu. O günü faz-la uzatmadan evlerimize dönmüfltük.

Bir buçuk ton saman çiftli¤in bir köflesine y›¤›ld›. Kendimizi toparlamaya bafllam›fl-t›k. Bu arada saman› çürütmede kullan›lacak malzemelerden Melas ve dezenfekte madde-siyle beraber taa Malatya’dan bizim Ayten’e ›smarlanm›flt›. Ayten, melas› fleker fabrikas›n-dan, formaldehiti ise t›p fakültesinden alm›fl göndermiflti. Haa! Unutmadan bir de sunigübre göndermiflti. Niye ta oralardan diye sorulabilinir pek tabii. Çeflit olsun diye düflü-necek de¤iliz. Daha yak›ndan edinmeye çal›flt›k ama baflaramad›k.

Önce balyalar halindeki samanlar› tek tek s›rtlayarak platforma tafl›d›k, tellerini çöz-dük, da¤›tt›k. ‹flte o anda saman y›¤›n› yaklafl›k altm›fl metre kare alanda bir ev boyu yük-seklikteydi ve biz o y›¤›nla nas›l bafledece¤iz diye kara kara düflüne durduk. Bana nazaranfiükriye çok daha sab›rl› ve öngörülüydü. Beni sab›rs›z olan kiflili¤ime koflut olarak hemenpanik yapabiliyordum. ‹flte o noktada fiükriye’nin sakin tavr› güvenimin yeniden oluflma-s›n› sa¤l›yordu.

Bu arada biz sabah erkenden elimizde kürek, dirgen ve el arabas›n› sürerek Bafra cad-desinden Lise caddessine geçip afla¤›ya do¤ru yürürken görenlere hofl bir malzeme olufltu-ruyorduk san›r›m. Bizim de sohbet konumuz ‘bu insanlar hakk›m›zda ne düflünüyor ola-bilirler’di. Ard›ndan gelsin k›k›rdaflmalar. Bunlar güzel anlar›m›zd›. Oysa zaman oldukçah›zl› geçiyordu ve biz daha iflin bafl›ndayd›k. Olsundu birçok fleyi bir daha yapmayacak-t›k. Onlar demirbafl ifller olacakt›.

Derken bir sürü malzemeyi bilmem hangi hesaba göre oranlayarak samana döküp üze-rinde bilmem kaç oran›nda hortumla sal›yorduk suyu. Bu ifllemler sistemli aral›klarla ya-p›lmak durumundayd›. Saman›m›z›n yükseltisi bir zaman sonra yavafl yavafl inmeye bafl-lad›. Bu oran bize daha makul geliyordu tabii. Hacim küçülüyor fakat a¤›rl›k art›yordu.Bir yandan ›smarlad›¤›m›z tahta kal›b› az ileride çivilerle birlefltirdik. Saman›n bulundu-¤u alana tafl›nmas› gerekiryordu. Kafesi (kafes diyorum çünkü aç›k bir aslan kafesi gibiy-di) d›fl›ndan çapraz köflelerden tutarak tafl›maya çal›flt›k nafile, lefl gibi tabiri tam böyle birfley için söylenmiflti her halde. Bu kez ayn› ifli içerden denemeye karar verip girdik kafese.Hay›r! kalkm›yor iflte. Hafiften gülmeye bafllad›k. Bir, iki, üç deyip bir ad›m at›yoruz vegülmekten yerlere y›k›l›yoruz. Bu ifllem ve gülme krizi ne kadar sürdü bilmiyorum. ‹fl bit-ti¤inde kol ve bacak kaslar›m›z a¤›rl›¤›n etkisiyle, yüz kaslar›m›z da gülmekten a¤r›yor-du. Gözlerimizden akan yafllar da cabas›. Kal›ba fiükriyenin cüssesi daha çok uygunlukgösteriyordu, lakin benim s›ska vücudum tam bir uyumsuzluk timsaliydi. Yorgunluk, ba-zen gevfleterek geberisiye güldürmüfltü, bazen de sinir harbi yaflatm›flt›. Gülüyorduk. Buiyiydi. Demek ki zevk de al›yorduk.

Saman› kal›ba y›¤maya bafllad›k, birgün sonra boflaltarak havaland›rd›k. Bu ifllem bir-kaç gün sürdü… Kükürt gaz›n›n ç›k›fl› do¤ru yolda oldu¤umuzun da kan›t›yd› kitaba gö-re. ‘Kutsal Mantar’ kitab› öyle yaz›yordu. Temel malzeme melas›m›z haz›rd›. Kapal› me-

27

kuzeyde tütünmemleket mektubu

kana el arabas›yla (say›s›n› hat›rlam›yorum) tafl›d›k. Dezen-fekte ifllemini uygulad›k… Derken Alaçama y›l›n ilk kar›ya¤maya bafllam›flt›.

Hava buz gibi so¤uk. Bundan sonra buray› kullanama-yaca¤›m›z› ac› da olsa anlad›k. ‹çeriye sera da düflünsek ge-rekli ›s›y› yakalayamayacakt›k. Oysa Fehmi arkadafl›m›zelektrik sistemini de döflemiflti. Çok s›k (buna gece kontrol-leri de dahil) kontroller için buras› çok uzakt›. Çözüm Dur-sun Ali amcan›n eski evinin bir odas›n› kullanma düflünce-si ve onay› ile geldi. Evdeki hesap çarfl›ya bir daha uymuyor-

du. Haz›rlad›¤›m›z kompostun yar›s›n› da Zekeriya abinin bahçesine gübre olur iç rahat-l›¤› ile b›rakarak di¤er yar›s›n› ben okuldayken fiükriye, tohumlar› kutsal mantar kitab›-na göre ekerek torbalam›flt›. Bu iflin sonuna do¤ru yetifltim, kalan›n› da torbalad›k. Yenimekana daha az emek harcayarak iflileri daha önce bir aral›k yapm›flt›m. Torbalar›m›z›traktöre yükleyip yeni yerimizi haz›rlam›fl oldu¤umuz ranzalara itina ile yerlefltirdik. Evegeçip afla¤› bahçede günlerce yapt›¤›m›z ifllerin hiç u¤runa gitti¤ini düflünüp iç geçirdik.

Örtü kopra¤› için Alaçam ormanl›k alan›ndan daha önce örne¤i al›p incelettirdi¤imizph derecesi nötr topra¤› ay›rm›flt›k. Dezenfektesi yap›lm›flt›. Sürekli kontroller, ›s›, nem,hava sirkülasyonu gibi hayat›m›zda ölçerek kullanmad›¤›m›z bu fleyleri ölçer hale geldik.Kutsal Mantar kitab›m›z olacak mantarlar›m›z için bunlar› öngörüyordu. Afla¤› bahçedey-ken okuldan sonraki ifllerimiz bitince dinlenme ve beslenme için fiükriye’nin evini kullan-d›k. fiimdi de iflletmemiz benim eve yak›n oldu¤u için bu ihtiyaçlar›m›z› benim evde kar-fl›lar durumunday›z. Bir koflu gidip ›s›ya bak›yoruz, bir koflu gidip buharlaflan suyu temiz-liyoruz, bir koflu gidip torbalarda bir de¤iflim var m›? bak›yoruz.

Telefon trafi¤i daha s›klafl›yor. Heyecan dorukta. Hiç olmazsa ikimiz için öyleydi.Küçük bir ihmal bir sürü mantar hastal›¤›na neden olabilirdi. Bunlar›n önlemini al-

mak bizim sahip oldu¤umuz olanaklarla elbetteki s›n›rl›yd›. Art›k çok yorulmuyordukbelki ama olabilecek olumsuzluklara karfl› tedirgindik, olumlu geliflmelerde heyecan›m›zdoru¤a ç›k›yordu. Kitaptaki mantar örneklerine bakt›kça kendi ürünlerimizi görür gibioluyorduk. Bir tür duygu seli…

Geliflmeler, kitaptaki tabloya göre biraz geriden takip ediyordu. Ama bu çok önemlibir sorun de¤ildi. Genel seyir normal say›l›rd›. Torbalar›n s›cakl›¤› art›yordu, bu iyiydi.Dereceyle sürekli ölçümler al›yorduk. Ortam ›s›s›n› ona göre ayarl›yorduk. Art›k bu nok-ta da en önemli konu buydu.

Cem, Süleyman ‹stanbul’dan daha çok ar›yorlar. Bir gün bir misafirimi yolcu ettiktensonra genel kontrollerden birini yapacakt›m ki torba ›s›lar›n›n 39 derecede oldu¤unu göz-ledim. Bunun bir anlam› vard›; Herfley bitti. Korkunç bir mutsuzlukla eve döndüm. Son-ras›nda fiükriyenin gerekli fleyleri kendince ayarlay›p eve geldi. Kendince diyorum çünkübana göre yap›lacak bir fley kalmam›flt›. ‹ki gün boyunca çok mutsuzdum. O arada fiükri-ye genel kontrolleri yap›yordu. Ölüyü canland›racakt›k zaar… Dervifl sabr›yla u¤rafl›yor-du. Tek bir mantar› torbalar›n üstünde görseydik bu kadar üzülmeyece¤imizi say›klay›p

28

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

Page 15: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

29 30

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

duruyorduk. Üçüncü gün mezarl›k ziyaretine gider gibi gittim mantar odas›na. Üzgün ve de ilgi-

sizce torbalara bak›yorum ki gözlerim yuvalar›ndan f›rlad›. Torban›n birinden bir inci ta-nesi bana öylece bak›yordu. Öyle beyaz öyle güzel öyle sa¤l›kl›. Bu bir arma¤an olmal›y-d›. Daha sonraki günler daha da sa¤l›kl› ç›k›yorlard›. Erken teflhis hayat kurtarm›fl me¤er.Torban›n ortas›ndaki miseller zarar görmüfl ama onun d›fl›ndakiler kurtulmufl me¤er.

Ölen ölmüfl kalan sa¤lar bizim olmufltu. Art›k yüksek sesle herkese ilan ediyorduk.‹nanmakta güçlük çekenlere çok sevgili mantarhanemizi gururla gezdiriyorduk. Önce bizyemeye bafllad›k mantarlar›m›z›. Ard›ndan çevremizde kim varsa onlara. Daha sonras›n›tabii ki Samsun pazar›m›za. Dönen para para de¤ildi ama biz mutluyduk. Özel olarak ge-lip mantarlar›m›z› yerinde görenlerden biri Nami amca olmufltu. ‹ki, iki buçuk ay boyun-ca sürekli müflterilerimiz bile oldu. Cem ve Süleyman’a özel bir paket ‹stanbul’a gururlasunuldu.

Bu zor ifli, biz zor koflullarda baflarm›fl foto¤rafla belgelemifltik. Yapt›klar›m›z› dosya-lad›k vard›k gittik Ziraat Bankas› müdürüne. Dedik ki "Biz iki meslek lisesi ö¤retmeni-yiz. Hal böyle iken böyle. ‹flte dosyam›z". "Helal olsun size. Devam edin bu ifle " dedi. De-dik "Sizin bir kaleminizden kredi almak isteriz,. Mümkün mü?" Bakt› arad›, tarad›. "Üz-günüm ama böyle bir kalemimiz yok" dedi. (Bize göre isteseydi uydururdu birfleyler...)

Baflkas›ndan da isteyemedik az biraz (borçta olsa) para. Mantar›n her tür yeme¤ini yiyeyedire bitirdik bu mantar iflini…

Ç ocuk yuvas› m›? O hala bir proje olarak duruyorBu arada tarih 1994 olmufltu…

Muteber/ 19 may›s 1998

Ve biz onlara diyece¤iz ki;Hesaplaflma günü geldi. fiimdiye kadar yaln›z din kitaplar›nda yarg›lan-

d›n›z. Biz fakirler, zavall›lar, yar›m yamalaklar, bu kitaplar› okuyup teselliolurken içinizden güldünüz. Ve ç›karan›za bakt›n›z. Hatta gene sizlerden,sizin gibilerinden, büyük düflünürler ç›kt› ve bu kitaplar›n bizleri uyufltur-mak için yaz›ld›klar›n› ileri sürdüler. Biz zavall›lar, ya bu düflüncelerden ha-bersiz kald›k, ya da bunlar› yazanlar› bizden sanarak alk›fllad›k. Yani uyut-tular alk›fllad›k, uyand›r›ld›k alk›fllad›k. Her ne kadar bugün siz suçlu, bizyarg›ç sandalyesinde oturuyorsak da gene ac›nacak durumda olan bizleriz.Esas›nda, sizleri yarg›lamaya hiç niyetimiz yoktu; sizin dünyan›zda, o dün-yay› bizlerin san›p yaflarken, hepinize hayrand›k. Sizler olmadan yaflabilece-¤imizi bilmiyorduk. Ayr›ca, dünyada gere¤inden çok ac›ma oldu¤una ve bi-zim gibilerin ortadan kald›r›lmamas›n›n sizlerin insanc›l duygular›na ba¤-land›¤›na inanm›flt›k. Bu çok masrafl› dünyada birde bizlere bakman›z kat-lan›lmas› zor bir fedakarl›kt›. Arada bir bize benzeyen biri ç›k›yor ve art›kyeter diyordu. Onunla birlikte ba¤›r›yorduk: art›k yeter! Bazen kazan›yor-duk, bazen kaybediyorduk ve sonunda her zaman kaybediyorduk. Onlar dasizler gibi onlard›. Düzeni çok iyi kurmufltunuz. Hep bizim ad›m›za, bizebenzemeyen ç›kar›yorduk aram›zdan. Kimse bizim tan›m›m›z› yapm›yorduki biz kimiz bilelim. Gerçi baz› adamlar ç›kt› bizi anlamak üzere; ama bizisize anlatt›lar, bizi bize de¤il. Tabii sizler de bu arada bofl durmad›n›z. Birtak›m hay›r kurumlar› yoluyla hem kendinizi tatmin ettiniz, hem de görü-nüflü kurtarmaya çal›flt›n›z. Sizlere ne kadar minnettard›k. Buna karfl›l›k bizde elimizden geleni yapmaya çal›flt›k: k›tl›k y›llar›nda, sizler bu dünyan›ngeliflmesi ve daha iyi yar›nlara gitmesi için vazgeçilmez oldu¤unuzdan, du-rumu kurtarmak için açl›ktan öldük; yeni bir düzen kuruldu¤u zaman, budüzenin yerleflmesi için, eski düzene ba¤l› kütleler olarak biz tasfiye edildik(sizler yeni düzenin kurulmas› için gerekliydiniz, bizse bir fley bilmiyor-duk); savafllarda bizim öldü¤ümüze dair o kadar çok fley söylendi ki bu ko-nuyu daha fazla istimar etmek istemiyoruz; bir ifle, bir okula müracaat edil-di¤i zaman fazla yer yoksa, onlar kazans›n, onlar adam olsun diye biz aç›k-ta kald›k; yani özetle, herkes birfleyler yapabilsin diye biz, bir fley yapma-mak süretiyle, hep sizler için birfleyler yapmaya çal›flt›k. Bütün bunlar olur-ken birtak›m adamlar da anlayamad›¤›m›z sebeplerle anlayamad›¤›m›z da-valar u¤runa yaln›z bafllar›na ölüp gittiler. Böylece bugüne kadar iyi (siz)kötü (biz) geldik. Bize, sizleri, yarg›lamak gibi zor ve beklenmeyen bir gö-rev ilk defa verildi; heyecan›m›z› mazur görün.

Aram›zda hukukçu olmad›¤› için söz uzat›lmad›, san›klar›n kendilerinisavunmalar›na izin verilmedi. Gere¤i düflünüldü. San›klar›n ellerindenbaflar›lar›n›n al›nmas›na oybirli¤iyle karar verildi.

O⁄UZ ATAY’›n ‘Tutunamayanlar’ kitab› sayfa 225

““ ““

Page 16: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

31 32

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

Her ne kadar bilinen bir ad› ve resmenonaylanm›fll›¤› olmasa da dünya üzerindegeliflmifl olmay›; ülke yüzölçümünükaplayan beton ve asfalt miktar›yla ölçenbir ideoloji vard›r. "A¤a babal›¤›n›"inflaatç› kesimin yapt›¤› bu ideolojiye,siyasetçi - idareci s›n›f›n›n da s›k› destekverdi¤i bilinen bir gerçektir.

"Geliflelim büyüyelim, büyüyelimbetonlaflal›m" tekerlemesi ile birlikte buideoloji, bizde de fazlas›yla popülerdir. Bunedenledir ki ülke dört bir yandandozerler, vinçler ve beton kamyonlar›yla çevrilmifl; dev bir flantiye görünümü alm›flt›r.

fiimdi diyeceksiniz ki, "Ne olacak peki, geliflmeyelim mi?" Geliflelim elbet. Bu konuda kimsenin bir itiraz› yok. ‹tiraz, geliflme ad›na ülkenin

do¤al de¤erlerinin ortadan kald›r›lmas›na... ‹nflaatç›lar diyor ki: "Hele bir geliflelim,do¤ay› sonra elbirli¤i ile koruruz." Geriye, do¤a ad›na korunacak ne b›rakacaklarsa?Bilindi¤i üzere, temeline beton dökülmüfl bu ideolojinin gözü do¤al alanlar üzerinedikilmifltir. Ülkenin do¤al de¤erlerini gösteren bir harita açsan›z (böyle bir harita da yok

k›y›lar ve yollar*

Giderek, k›y›lar› yollardan

ibaret bir ülke haline

geliyoruz. "Geliflelim,büyüyelim, betonlaflal›m"ideolojisi ülkemizde her

zaman popüler oldu. fiimdi debetonlaflma s›ras›

Bat› Karadeniz'de!..

ama!), nerede bir göl, akarsu,k›y› varsa; orada mutlaka baraj,yol, konut, fabrika türündenbetona ba¤l› bir projegörürsünüz mutlaka.

‹flte bu betonlaflmahamlelerinden biri dekarayollar›n›n, Karadenizsahillerine "Yol yapal›m!"demesiyle ortaya ç›kt›. ÖnceDo¤u Karadeniz sahilleri,"Mevcut yolu geniflletiyoruz..."savunusu ile bir güzeldolduruldu. Do¤u Karadenizbölgesine gidenler bilir; yolboyunca zaten birkaç tane küçük koy ve kumsal vard›. Onlar da yol u¤runa, tafllarla,kayalarla dolduruldu. fiimdi s›ra Bat› Karadeniz'e geldi. ‹stanbul'dan Samsun'a kadarsahilden yol yap›l›yor. "‹yi ya yap›ls›n, fena m›?" diye sorabilirsiniz. Ama ifl o kadarkolay de¤il.

Yol güzergâh› bölümlere ayr›l›p müteahhitlerimiz aras›nda paylaflt›r›lm›fl. Bubölümlerden bir k›sm› k›y› kumullar› üzerinden geçiyor; bir k›sm› ise denizden. Evet,yanl›fl okumad›n›z, deniz doldurularak yol yap›lacak.

Samsun - Sinop karayolunun, Yakakent - Gerze aras›ndaki bölümünün yaklafl›k 40kilometresi, Do¤u Karadeniz'de oldu¤u gibi, denizin üzerine infla edilecek. ‹ki fleridigidifle, iki fleridi de dönüfle ayr›lm›fl, 70 metre geniflli¤inde bir yol olacak bu.

Peki, bu bölgedeki k›y›lar yol olunca ne olacak? Bal›klar ve di¤er deniz canl›lar›yumurtalar›n› yola b›rakacak ve yoldan beslenecek herhalde ("Dikkat bal›k ç›kabilir!"fleklinde bir levha da koyarlar art›k). Akdeniz Foku kazara yine Karadeniz'dekima¤aralar›na dönmeye kalkarsa, bafl›n› yola toslayacak. Denize girmek isteyen olursa daart›k kendisini yoldan afla¤›ya atacak çaresiz... Nas›l geri ç›k›laca¤› ise flimdilik meçhul,zira yolun yüksekli¤i 5 metre.

Yetkililerin söylediklerine göre, amaç Bat› Karadeniz'deki ulafl›m› kolaylaflt›rmak,deniz k›y›s›ndaki arazileri de¤erlendirmek, mevcut k›y›lar› denizin afl›nd›rma etkisinden(k›y› erozyonu) korumak, bölgedeki turizm potansiyelini canland›rmak. Peki tümbunlar için denizin ve k›y›lar›n doldurulmas› flart m›?

"Evet," diyor konufltu¤umuz müteahhit firma yetkilisi. "Denizi doldurmazsak tünelaçmam›z gerekiyordu ki, bu da son derece pahal›." 40 kilometrelik yol, 180 milyonAmerikan dolar›na mal oluyormufl. Ama yine de benim anlamad›¤›m bir fley var; buncayolun deniz doldurularak yap›lmas› neye göre, ne kadar ucuz? Do¤ru ya, k›y›lar ucuz!Do¤a bedava! Göller, akarsular, bozk›rlar, k›y›lar, toprak, su, kum, çak›l... Hepsi bedava.Ne zaman ö¤renece¤iz do¤an›n da bir bedeli oldu¤unu? Üstelik bu bedelin içinde, öyle

Page 17: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

33

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

34

"flak" diye nakit parayla ödenemeyecek bir de moral de¤er oldu¤unu. Neyse bu akçeli ifller görüldü¤ü gibi biraz kar›fl›k. Biz dönelim yine yolumuza ve

can al›c› sorumuzu soral›m beton düflman› sevgili okura: "Bu yolla beraber sadece k›y›larm› tahrip olacak?" Bu flimdilik belli de¤il, zira Bat› Karadeniz bölgesinde Sinop -Ayanc›k aras›nda Sar›kum Gölü var ki ülkede bir tane. Sar›kum, bir "Tabiat KorumaAlan›". Hemen k›y›daki bu küçük lagünün çevresi mefle ve diflbudak ormanlar›yla kapl›.Alan›n içinde ise yaban atlar›, karacalar, kufllar... Yolun Sar›kum yak›n›ndan bir yerdengeçmesi gerekiyor. ‹ster misiniz, bizim iflgüzarlar "Tabiat› Koruma Alan›, devlet mal›d›r,kamulaflt›rma olmaz, ucuzdur," diye gölün hemen kenar›ndan geçirsinler yolu? YaSakarya Deltas›'n›n Karasu kumullar›? Bu alanlardaki onlarca endemik bitki?

Çevre Bakanl›¤›'na sordum, "Buras› için Çevre Etki De¤erlendirmesi (ÇED) yap›ld›m›?" diye... "Yok," dediler. Hofl, olsa ne olacak? Bodrum Yal›kavak'ta yap›lacak olan yatliman› için Çevre Bakanl›¤›'n›n haz›rlatt›¤› rapor, "Buras› Akdeniz Foku'nun üremealan›d›r, yat liman› yap›lmamal›d›r," dedi¤i halde, "fok kaç para eder ki?" diye soranzihniyet, buras› için "ÇED olumlu" görüflü verdi. Karadeniz k›y›lar›na m› hay›rdenilecek?

Ö¤rendi¤imize göre, Bat› Karadeniz yoluna dair ilk plan, mevcut yolungeniflletilmesi, gelifltirilmesi yönündeymifl. Sonra iflin flekli de¤iflmifl; k›y›lar›n cazibesinedayanamam›fllar anlafl›lan! "Yenilikte hay›r vard›r," diyerek yepyeni bir yol yapmayakarar vermifller.

Bu ülkede nas›l ulusal enerji, e¤itim, tar›m politikas› yoksa, ulafl›m politikas› dayok. Karadeniz'de deniz ulafl›m› hiç mi düflünülmüyor? Saatte 65 tafl›t›n geçti¤i birgüzergâha (oturup üflenmeden sayd›m) dev gibi bir yol yap›yoruz.

Hem de ne pahas›na? Yaz› ve foto¤raflar: sunay demircan

Gözlerini kapad›. Karanl›¤› yakalad› ve içine yürüdü. Beyninden insan soyunun bul-du¤u ilk tekerlekleri geçirdi. Sa¤a sola öne arkaya ileri geri... bunu yaparken kafas›ndahiçbir kural ve yöntem yoktu. Tekerleklerin izleri beyninin peltemsi k›vr›mlar› oluyordu.Beyaz izlerin her birine daha keflfedilmemifl harfleri yat›r›yor ve böylece tekerleri hareketettiriyordu. Belli ki bir sorunu vard›. Bir baflka sorun ise bunu kendinin de bilmemesiy-di.

Binlerce y›l›n biriktirdi¤i anlam› yitirmiflti ve beyninin bütün k›vr›mlar›n›, altlar›n-da s›k›flm›fl harfleri, harflerin tesadüf olmayan, olmad›¤› ölçüde de tarihin alan›na girendizilifllerini ve bütün bunlar›n yaratt›¤› flifreleri düflündü.

Anlam neredeydi, nereye s›k›flm›flt›? Kutuplar› keflfe ya da Everestin tepesine ç›kan ilk insanlar›n güdülerine ne kadar

uzaksak, bir bilginin peflinde neden gerek duyup ta savafl›ld›¤›n›n bilincine o kadar yak›nolabiliyoruz flimdilerde dedi kendisine. Niçin insanlar hayatlar›n› bir mücadelenin biramac›n peflinde harcarlar. Ya da nas›l olmuflta bir zamanlar insanlar hayatlar›na bir anlamverebilmifller, yapt›klar› ifli birileri, baflkalar› hiç tan›mayacaklar› insanlar için anlamlan-d›rm›fllar? Stalingrad savunmas›nda ölen en parlak müzik ö¤rencilerinin duygular›na ne

kadar yaklaflabiliriz?Say›lar notalara nekadar yak›nsa o ka-dar m›? Soruya karfl›-l›k vermek kolayd›asl›nda. Her nota bira¤›rl›k her a¤›rl›kise bir say› demekti.

Masan›n alt›ndauyuklayan kedininsadece kuyru¤u aç›k-tayd› ve do¤al olaraksadece kuyru¤u gö-züküyordu. ‹çindenüstüne basmak vekedinin ç›karaca¤›n›bildi¤i ciyaklamaylabirlikte kendine gel-mek geçti. Sonra ke-dinin fazla sinirlene-

Yitik Anlam Güncesi

HÜKÜMET KONA⁄I_ bahçeSiz ne kadar da flirinsiniz, böyle?

Bu resme bak›p herhalde kahkaha

atacaks›n›z. Tut ki gülmediniz pardon

kahkaha atmad›n›z yaz›k olur bu güzelli¤e...

Page 18: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

35

kuzeyde tütünmemleket mektubu

fark› kadar olmas›n› isterdi flimdi. ‹vedilikle ve yaflamsal.... Ama flimdi sadece kendisineac› veriyordu bu gerçeklik. ‹nsanl›¤›n ne kadar› bu düflüncelerle u¤rafl›yordu ki! Yaln›z-d› iflte. Do¤ada hiçbir fley bir baflkas›n›n dengi de¤ildir. ‹ki a¤aç, iki elma, iki say›. "Ha-y›r hay›r... say›lar varsay›msal eflitlerdir, ifl o kadar uzun boylu de¤il. ‹yi ki say›lar var.Harfler gibi dayan›ks›z de¤iller." Böyle düflündü. Rakamlar say›lardan, borçlar, senetler,kiralar ve bilcümle fiyatlar rakamlardan olufluyor.

Ücretler son dönem yüzde 10 a kitlendi. Enflasyon ise yüzde 50 ye inmemekte direni-yor. Sonunda bir sabit fikrine sapland›m diye geçirdi içinden. Roma rakamlar› d›fl›nda ra-kamlar›n dilinin ortak olmas› nereden kaynaklanabilir diye sordu kendine. Türkçe annekelimesindeki harflerin yan yana diziliflini istedi¤iniz kadar de¤ifltirin ve bu yolla ne ka-dar çabalarsan›z çabalay›n ‹ngiliz bir anneniz olamaz, bu bir gerçektir. Ama 0 dan 9 akadar olan rakamlarla bütün dünyada ayn› borçlara, kiralara senetlere ulafl›labilir. Ayn›karlar diye sürdürmek isterdi düflüncesini . Durdu. Ayn› karlar çok

mümkün de¤ildi ya neyse! Böylece ekonominin dilinin ortak oldu¤u, co¤rafi ya daulusal s›n›rlar›n›n olmad›¤› gerçe¤ine de ulaflm›fl bulundu. Gümrük tarifeleri ve d›fl tica-ret hadleri için tarihin ilk tekerleklerinin çok ilkel ve demode olmas› sadece teknik bir so-run olsa gerekti. Say›larla eflitsizlik sorunu d›fl ticaret bilançolar›nda ç›kt› karfl›s›na. Say›-lar›n özdeflli¤i eflitsizli¤i yaratmaktan ya da ilk bask›n›n alt›nda çat›rdayan A harfinden buyana varolan eflitsizli¤i sürdürmekten baflka bir sonuç vermedi. Tarih sahnesine say›lar›nç›kmas› ile ticaret yollar›n›n alt›nda ezilip yok olan uygarl›klar›n bilinmeyen harflerininne çok olabilece¤ini düflündü. Yok olan uygarl›klar›n sonsuz 盤l›klar› neler anlatabilirdikim bilir bize? Yok olan anlam kaybolmufl harflerin ve uygarl›klar›n esiri olarak çile dol-duruyor olabilirdi bir köflede. Eksik harfleri bulmak zorunda hissetti kendini. Sular alt›n-da kalan Hasankeyf' e böyle davran›yorsak. Hay›r ben böyle davranm›yorum. Biz kimizki? Bir özdefllik yoktu kendisi ile di¤erleri aras›nda ...

Uygarl›k, demokrasi, insan haklar› kelimeleri yeni anlamlar› ile sahneye ç›kmadan ön-ce neler yaflanm›flt› kim bilir? Gerçi bu kelimeler s›k kullan›ld›¤›ndan bu yana ifller dahasarpa sar›yordu ya! fiimdi bafllad›¤› yere geri gelmiflti. Say›lara güvenmemek gerekti¤inianlam›flt› flimdi. Diyalekti¤in sarmal› k›r›l›nca ilk tekerlek yaln›z kalm›fl ve ortas›ndan ge-çen okun- ki belki de A' n›n yat›k çizgisiydi bu- yere de¤mesi nedeniyle ekseni etraf›ndadönüp durmufltu. Mülksüzlerin elinde günlük hayat› sürdürdükleri üç yüz befl yüz keli-me, üç befl tane mülk sahibinin ise yan yana koymakla bitiremedikleri sonsuz rakamlarvard›. Say›lar isimlerin s›fatlar›n harflerin ve bilcümle imla h›rdavat›n›n önüne geçmiflsonsuza kadar uzan›yordu. At bir kez araban›n önüne koflulmufltu. Üstelik yokufl afla¤› .Bir el de¤irmeninin sürekli unu ö¤ütmesi ama kendisini de bitirmesi gibi bir çeliflkiydiortadaki.

Sabah olmak üzereydi. Kediye sinirlenemiyordu. Ertesi gün gerçekleflecek mitinge gi-decekti ama kafas› kar›flm›flt› yeterince. Bafllang›ç noktas›na geldi¤inde O harfi ç›km›flt›karfl›s›na. Bunun bir harf mi bir say› m› oldu¤unu düflündü.

Say›larla harflerin dili kar›flm›flt›. S›f›r›n bir ‹slam bilgini taraf›ndan bulundu¤unuan›msad›. Hiçbir anlam› olmayan ve bu yüzden bir anlat›m› da olamayacak olan s›f›r sa-

36

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

bilece¤ini düflündü. Göze alamad›. Anlam kedinin kuyru¤unda olamazd› ya! Tekerle¤i döndürdü. Tek bafl›na bir tekerle¤in hiçbir ifle yaramayaca¤›n› anlad›. Teker,

çift olmak zorundayd›. Kendi kendine böyle söylendi. "Teker çift olmak zorundaym›fl" Yi-ne de bir tanesini bir kenara b›rakt›. Diyalekti¤in helozonik sarmal›ndan bir kol eksilmifl-ti art›k. Ama bunu bilemeyecek kadar felsefe yoksunu olmufltu uzun y›llar›n sonunda.

Diyalekti¤in ilk sarmal›n› bir kenara b›rakt›ktan sonra, notalar› da bir kenara b›rakt›.Ne de olsa Stalingrad savunmas› baflar›l› olmufl ve sosyalizm müziksiz donuk bir rotaya gir-miflti çoktand›r. Sonra alfabenin ilk harfi ç›kt› karfl›s›na.

Kocaman bir A harfi. A' n›n 30 derecelik tepe aç›s›n›n dirençsizli¤ini kapatan yat›kçizginin ifllevi çoktan de¤iflmiflti.

‹ki sonsuz yatay çizginin paralellik zorunlulu¤unu ortas›ndan delip yukar›ya do¤ruuzanan bir flekil alm›flt›. (=/=)

Harflerden simgelere geçti. Eflit de¤ildir iflaretini ne zaman bulmufltu insanl›k, hat›r-layamad›. Bütün katillerin cinayetten önce, sonra ya da s›ras›ndaki so¤ukkanl›l›¤›n› düflün-dü. Yanl›fl yoldayd›. Anlam heyecan demekti; hissetmek duymak, art› ya da eksi yüklen-mek demekti... So¤ukkanl›l›k anlamla tezat durdu kafas›nda. Baflka bir k›vr›ma sapt›.

Kocaman bir Z ç›kt› karfl›s›na. Yunanca ölümsüz kelimesinin bafl harfleriydi önündeduran. Bir filmden hat›rlad› bunu ama kelimenin kendisini an›msamad›. Sonra filmin fle-ritleri beyninin k›vr›mlar› gibi içinden ç›k›lmaz bir hal ald›. Görüntü kar›flt›. Karmançurman oldu. Felsefe bunca kar›fl›kl›¤a fazla gelir diye düflündü. Hemen aksini de peflin-den... Ne de olsa kar›fl›k bir bölgedeyim diye avuttu kendini. Felsefede en salak fikirlerinkuvvetle temellendirilebilece¤ini an›msad›. Buradan uzaklaflmal›y›m dedi kendine. Birfikri salak olarak tan›mlayacak kadar taraf oldu¤unu fark etti ve sevindi bu duruma. Birazdaha beklerse tutars›zl›¤›n temellendirilebilece¤i olas›l›¤› tutuculukla sonuçlanacakt› yaiflte! fiimdi bunu da biliyordu. Kendinden menkul bir tutarl›l›¤›n tutuculu¤unun izindengiderse, tarihin tekerinin yitirilen anlama yol almas› olanaks›z olacakt›. Bunu hemen kav-rad›¤›na sevindi. Do¤ada ölüm vard›. "Ölümsüzlük ölümün süreklili¤inden baflka bir fleyde¤il" dedi kendine. Yunus bal›klar›n›n denizin diplerinde bir yerlerde do¤umdan hemensonra yüzeye, yüzerek ç›karak ilk nefes al›fllar›n› gerçek do¤um saymak gerekiyordu asl›n-da. Ana rahmindeki sudan bir baflka suya ç›k›l›yor ve ilk nefes için zaman›n geldi¤i kavra-narak yüzmeye bafllan›yor. ‹nsan›n evrimi de buralardan bir yerlerden bafll›yor demekti bu.Son dönem suda do¤umlar bunun kan›t› olmal›yd›.

Kedinin kuyru¤una daha bir h›rsla bakt›. Kedi uyanm›flt› ve kuyru¤unu bir y›lan gibisall›yordu. Karfl›s›na bir S harfi ç›km›flt›. ‹lk hat›rlad›¤› sa¤a sola yalpalamak oldu. fiöylebir toparlasam kafam› dedi içinden. Bu pek mümkün olmasa da. ‹flte oportonizm.

Yine de denemeliydi. ‹lk A harfi nereden kaynakland›ysa bilinmez bir icad›n bas›nc› al-t›nda ezilmifl ve eflitsizlik iflaretini yaratm›flt›. Felsefede nominalistlerden oldum olas› hofl-lanmazd›. Maddi temellerin simgelerinden çok önce belirdi¤ini ve bunu tan›mlayana,simgeleri oluflturana kadar yüzlerce y›ll›k bir bofllu¤un oluflabilece¤i gerçe¤i ac› bir ger-çekti insanl›k için.

Bu ac› gerçe¤in yunus bal›¤›n›n do¤umu ile suyun yüzeyine ç›k›fl› aras›ndaki zaman

Page 19: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

y›s› bütün say›lar için bir tan›m noktas› veriyor, bütün anlamlar› di¤erlerine yüklüyor di-ye söylendi. ‹slam felsefesinin yoktan varolmak düflüncesi ile ne kadar yak›n bir görüfl budedi.

S›f›r tan›ms›zd›r. Baflkalar› taraf›ndan tan›mlan›r. Dili pelteleflti. Siyaset mi ticaretmi? Elde var s›f›r...

Sabah haberleri bafllad›.Biraz sonra Ecevit ç›kt› te-levizyona. Ogün yap›lacakmitingden söz etmedi. Co-terelli diye birine k›zm›flt›filan. Anlatt›kça anlatt› da-raltt›kça daraltt›.

Adam, "parkinsonlu buherif" dedi. Birazdan pan-kartlar ve halaylarla bir sü-rü insan geçecek, sloganlaratacaklar.

Kalabal›¤a kar›flmal›m›y›m? Tek soru buydu ka-fas›nda. Kalabal›¤a kar›fl-mal› m›y›m yoksa! Televiz-

yonda Ecevit’ten sonra borsa haberlerine s›ra gelmiflti. Endeksler tavanlar tabanlar. Neyseki böyle dertlerim yok dedi. Olanlar› tafl›yam›yorum.

Arkadafllar› onu mitinge ça¤›rm›fllard›. Gelmeyece¤im demiflti. Günün ilk ›fl›klar› ile birlikte önce kediler hareketlenmiflti yollarda. Sonra çöpçüler.

Kedilerin sokaklara tafl›y›p da¤›tt›klar› bütün anlamlar› süpürüyordu çöpçüler. Kimse buanlamlar›n nereden ve nas›l buralara tafl›nd›¤›n› sormad›.

Kediler bütün gizlilikleri ile yükleri tafl›maya devam ediyor ama kimse onlardan flüp-helenmiyordu. Birazdan pankartlar aç›lacak ve ben orada olmayaca¤›m?

Kedinin alt›nda yatt›¤› masan›n çekmecesine uzand›. Açt›. fiimdi elinde bir tabancavard›. Kedi kulaklar›n› dikti. Kuyru¤unu sallam›yordu art›k. Gözlerinde heyecan vard›kedinin. fiimdi kedi, anlama daha yak›n oldu¤unu biliyordu.

Televizyondaki adamlar ve kad›nlar ise bütün yalanc› anlat›mlar›n› ayn› so¤ukluklasürdürüyorlard›. Anlat›m›n so¤uklu¤u oday› kaplam›flt› bile. Patlama sesi ile birlikte ke-di, en uzak köfleye att› kendini. Adam›n beyninin bir köflesinde s›k›flm›fl anlam serbestkald›. Özgür müydü bilinmiyordu. Ama serbesti iflte. Kedi bütün harfleri tek tek kokla-d›. Derin derin nefes ald›. fiifrelere adam›n bakt›¤›ndan daha yak›n duruyordu flimdi. Son-ra adam›n bütün sermayesini yüklendi.

fiimdi görevinin ne kadar a¤›r oldu¤unu kavrad›. M›s›rl›lar›n bilge kedilerinden biriolmufltu art›k. Ama Türkiye deydi o da. Ne yapabilirdi ki?

Sokaktan geçen kortejin sloganlar› daha tan›d›k geldi kediye. Di¤er kedilerle birlikte

37

kuzeyde tütünmemleket mektubu

yetiflmeliydi flenli¤e. Aç›k pencereninönünde as›l› duran kafesteki isketi kuflunasayg›yla selam verdi . Bunu daha önce hiçyapmam›flt›. Sadece flaflk›nl›k duymamas›-na flafl›rd›. Bu duygu da çabucak geçip git-ti. S›çray›p ç›kt› soka¤a.... Di¤er kedileribulmal›yd›.

fiimdi onun da acelesi vard›. Sözcükle-ri, harflerden kurmay› becerebilmifl, onlar›sahte rakamlar›n alt›nda ezilmekten kurta-r›p sloganlaflt›rm›fl ve sloganlar›n› notalaradökebilmifl insanlar, güneflli bir günde so-kaklar› iflgale ç›km›fllard›.

Kediler seviyordu bu insanlar›. Slogan-lar›nda bir anlam oldu¤unu seziyorlard›.Tafl›d›klar› emanet yüklerinden böyle biranlam kurabilirlerdi bu yü-rüyüp giden kortejin içinde.Bunca harf, kelime, say›, no-ta, flimdi sokaklar› k›vr›mk›vr›m dolanan bu insan seliile diyalekti¤in ikinci sar-mal›n› oluflturuyordu. An-lam bütünlük demektir. Bü-tünü görmek. Kediler anla-m›fllard› bunu.

Pencereden içeride, geri-de, televizyon haberleri, ha-vada uçuflan harfler ve a¤›r-l›¤› biraz daha fazla oldu¤u için daha afla-¤›larda biriken rakamlar -ki bunlardan bi-ri en son ay›n enflasyon haberleriydi- var-d›. Tahmin edersiniz ki, rakamlar kimli¤ibilinmeyen cesedin üzerindeki gazete gö-revini baflar›yla yerine getiriyorlard›.

k.ali

38

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

3.12.19603.12.1960Oooo, keyfiniz yerinde...

MEND‹L‹MDE KANSESLER‹Her yere yetiflirHiçbir fleye geç kal›nmazÇocu¤um beni ba¤›fllaAhmet Abi sen de ba¤›flla.

Boynu bükük duruyorsam e¤eriçimden böyle geldi¤i için de¤ilAma hiç de¤ilAh güzel Ahmet Abim beniminsan yaflad›¤› yere benzerO yerin suyuna, o yerin topra¤›na benzerSuyunda yüzen bal›¤aTopra¤›n› iten çiçe¤eDa¤lar›n›n, tepelerinin dumanl› e¤imine...

Ve zaman dedi¤imiz nedir kiAhmet Abi...Ve o çocuklar›n dünyay›düzeletecek ellerini ifllerdi birdantel gibiO çocuklar büyüyecekO çocuklar büyüyecekO çocuklar...Bilmezlikten gelme Ahmet AbiUmudu dürtUmutsuzlu¤u yat›flt›r

Diyece¤im flu kiYok olan bir fleylere benzerdi o zamantrenlerOysa o kadar kullan›fll› ki flimdiHayalsiz yafl›yoruz nerdeyse...Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niyekanarDifl de¤il, t›rnak de¤il, bir mendil niyekanarMendilimde kan sesleri.

Edip Cansever

Page 20: YILLAR SONRA… - Memleket MektubuYILLAR SONRA… Alaçam’dan Bafra’ya giden bir minibüste, yafll›, aksakall›, gözleri k›zarm›fl bir dede; a¤lamakl› yan›ndakine:

1

1. Nusret fienol (Haf›z)2. fiükrü Alaçam 3. Ahmet a¤an›n Y›ld›z4. ?5. Sümerbank müdürü Emin6. Yaflar Karaosmano¤lu7. Abac›n›n Fethi8. Berber Necdet Tezcan9. Bennur Atalay10. Tekin Tongal11. Kahveci Ali Day›12. Ekrem Erken13. Erol Osmana¤ao¤lu14. Terzi fievki 15. Mehmet Demirba¤16. ?17. Hakim o¤lu At›f18. Mapavral› Özay19. Çerkes ‹bo20. Mor ‹smet

‹BRAH‹M BAT’IN ARfi‹V‹NDENALAÇAM SPOR DERNE⁄‹N‹N

ÖNÜNDE B‹R TOPLANTI 1961-1962

2

3

5

67

8

9 10

1112

13

1415

16

17

18 19

20

4

39

kuzeyde tütünmemleket mektubu

40

memleket mektubu memleket mektubu memleket mektubumemleket mektubu memleket mektubu memleket mektubu

memleket mektubukuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütünkuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün kuzeyde tütün

O⁄UZ ATAY’›n ‘Tutunamayanlar’ kitab› sayfa 240

BEfi‹NC‹ fiARKIM›sra 542;...tunç devri

Kaç y›l sonra bafllayaca¤›n› henüz bilim adamlar›m›z›n kesinlikle tespitedemedi¤i tunç devri, halk›m›z için bir alt›n devri olacakt›r. Bir k›s›m ilahi-yatç›lara göre bu devir, ‹sa’n›n ikinci gelifliyle ayn› zamana rastlayacakt›r.

Tunç devrinde insanlar›m›z aras›nda, birinci s›n›f vatandafl, ikinci s›n›fvatandafl ve halk fleklinde yap›lan ayr›m ortadan kalkacakt›r.

Umumi nakil vas›talar›nda biletçiler, halka, bay ve bayan gibi kaba tabir-lerle hitap etmeyeceklerdir.

fioförler halka eziyet etmeyeceklerdir. Bozuk para bulunduracaklard›r. Köylüler, en kal›n elbiseleriyle, günefl alt›nda çömelerek saatlerce devlet

kap›s›nda beklemeyeceklerdir. Apartman kap›c›lar›n›n saltanat› sona erecektir. Kalabal›k caddelerde oyuncak satan esmer adam, kemer satan ve oldu-

¤undan yirmi yafl fazla gösteren adam ve küçük fliflelerde ne oldu¤u anla-fl›lmayan bir s›v› satan ve saras› yüzenden s›k s›k kald›r›mlara düflen adamve gene meyhanelerde kasap oyunu oynayarak hayat›n› kazanan Koço veart›k yaflland›¤› için rak› isteyince flarap getiren garson Tanafl, bu zavall›durumlar›ndan kurtar›lacakt›r.

Herkes istedi¤i mesle¤i seçecektir. Ressam olmak isteyenler reklamc›,yazar olmak isteyenler mühendis, mimar olmak isteyenler iktisatç›, meyha-neci olmak isteyenler hukukçu, hukukçu olmak isteyenler tezgahtar, adamolmak isteyenler uflak ve diledi¤i gibi yaflamak isteyenler rezil olmayacak-lard›r.

Delilerle alay edilmeyecektir. Mahalle çocuklar› böylelerinin pefline tak›l-mayacakt›r.

Para kazanamayanlara serseri denilmeyecektir.Babalar, k›zlar›n› her çeflit insana vereceklerdir. Sokak köpeklerinin durumu düzeltilecektir. Çocuklar, masallarla ve Allah’›n verece¤i cezalarla korkutulmayacakt›r. Taflradan gelenler, flehirde do¤maktan baflka meziyetleri olmayanlar

taraf›ndan hor görülmeyecektir. Kurnazl›k ortadan kalkacakt›r. Bu konuda s›k› tedbirler al›nacakt›r. Yüre¤imizi ezen bu s›k›nt›, bafl›m›zdaki bu a¤›rl›k kalkacakt›r. O zaman, bin y›ll›k saltanat bafllayacakt›r. Bin y›l daha sürecektir. Bin y›l daha sürecektir. Bin y›l daha sürecektir. Bin y›l daha sürecektir. Bin y›l daha, bin y›l daha...

““ ““