This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 10. Sayı 3. Eylül 2013
3322
-
a
e - kīļd ĉÒ t(e)ŋr(i)d(e) beŋkü b(e)n:
t(e)ŋr(i)de b(e)n KEY WORDS
-
11.. GGiirr iişş
2008 yılında Köktürk harfli yazıt araştırmalarında önemli bir keşif yapılmıştır. Arkeologlar Kubat Tabaldiyev ile Kayrat Belek Kırgızistan’ın Isık-‐‑Köl İli’ne bağlı Ak-‐‑Ölöŋ Köyü’nden biraz uzaklıktaki Çiyin-‐‑Taş arazisinde yeni Köktürk harfli yazıtlar ve kaya tasvirleri kompleksini bulmuşlardır. Bu keşifler içinde harfleri iyi durumda olan, okunması kolay olan bir satırlık Köktürk harfli yazıt Alimov, Tabaldiyev ile Belek tarafından okunmuş ve yayımlanmıştır1. 2011 yılının 24-‐‑25 Ağustos tarihlerinde Kırgızistan-‐‑Türkiye Manas Üniversitesi desteğiyle Kadıralı Konkobaev, Nurdin Useev, Kayrat Belek ile Negizbek Şabdanaliev’den oluşan grup Çiyin-‐‑Taş arazisinde bulunarak yazıtlar ve kaya üstü tasvirler üzerinde çalışmışlardır. Bu araştırma gezisi sırasında yeni 2 yazıt bulunmuş, önceden bulunan yazıtlar üzerinde okuma ve epigrafik belgeleme işlemleri yapılmıştır. Yapılan incelemeler sonucunda Çiyin-‐‑Taş kompleksinde 4 yazıt olduğu tespit edilerek bulunuş tarihine göre söz konusu yazıtları Çiyin-‐‑Taş I, Çiyin-‐‑Taş II, Çiyin-‐‑Taş III ve Çiyin-‐‑Taş IV şeklinde numaralandırmanın ve adlandırmanın uygun olacağı düşünülmüştür.
Alimov, Tabaldiyev ve Belek tarafından teŋrideki teglük tegin yerdeki yegren adıg üni özi bir şeklinde okunan ve ‘Gökteki kör tigin ile yerdeki yeğren ayının kendisi ve sesi bir’ olarak tercüme edilen (Alimov ve diğerleri, 2010: 192) bu bölgedeki yazıtlar hakkındaki ilk yayım olması sebebiyle bu yazıtı Çiyin-‐‑Taş I yazıtı olarak numaralandırmak ve adlandırmak uygundur. Bu yazıtla birlikte bulunan, yayımlanan ancak okunmayan ve anlamlandırılmayan yazıtı Çiyin-‐‑Taş II yazıtı şeklinde adlandırmak yerinde olacaktır. Araştırma gezisi esnasında bulunan iki yazıtı da Çiyin-‐‑Taş III ve Çiyin-‐‑Taş IV yazıtları şeklinde adlandırmak uygun olacaktır. Bu makalemizde Çiyin-‐‑Taş II yazıtı ele alınarak bu yazıt üzerinde okuma ve
1 Alimov, R. et al. (2010). “A Newly Discovered Turkic Inscription in the Tian Shan Region: The CHIYIN TASH Rock Inscription”, Altai Hakpo 20: 187-‐‑195, The Altaic Society of Korea.
Yeni Bulunan Köktürk Harfli Çiyin-Taş II Yazıtı Nurdin Useev
3333
anlamlandırma denemesi yapılmıştır.
22.. YYaazzııtt ıınn GGeenneell DDuurruummuu
Ele alınan yazıta sadece Tabaldiyev ile Belek’in eserinde yer verilmiştir (Tabaldiyev ve Belek, 2009: 123). Ancak, bu eserde yazıtın sadece eksik olan çizimi verilmiş, üzerinde herhangi bir okuma ve anlamlandırma yapılmamıştır. Dolayısıyla yazıtın yerinde incelenmesi gereği doğmuştur.
Yazıt üzeri dağ keçisi, insan tasvirleri ile kaplı, yüksekliği 4-‐‑5 metre olan bir kaya üzerindedir. Üstünde yazıt bulunan kaya, Çiyin-‐‑Taş I yazıtından 100 metre güneyde yer almakta ve kayanın yüzü güneye dönüktür. Yaptığımız vizual gözlemimize göre Çiyin-‐‑Taş II yazıtı bir satırdan oluşmaktadır. Uzunluğu 10.5 cm, harflerinin yüksekliği 1-‐‑2.5 cm olan yazıt kaya üzerine keskin bir alet (bıçak ya da yazı için yapılan özel bir alet) ile yazılmıştır. Harflerin paleografisi Yenisey yazıtlarına, özellikle Altay yazıtlarına, onun içinde de Yabogan yazıtına benzerlik göstermektedir2. Yaptığımız ön çalışmaya göre yazıt Köktürk yazıtlarının çoğunda olduğu gibi sağdan sola değil, bazı yazıtlarda olduğu gibi soldan sağa doğru okunmaktadır (Resim 1, 2, 3).
Söz konusu satır yukarıda belirtildiği gibi soldan sağa doğru okunmaktadır. İlk harf ince ünlülerle geçen t sesini gösteren tt harfinin geri çevrilmiş şeklidir. İkinci harf nazal ŋ sesini gösteren IJIJ harfinin geri çevrilmiş varyantıdır. Üçüncü harf ince ünlülerle geçen r sesini gösteren ļļ, dördüncü harf ince ünlülerle geçen d sesini bildiren dd harfidir. Ele alnan yazıtın en büyük ilgi çekici ve diğer yazıtlardan ayıran özelliği d sesini bildiren dd harfinden sonra gelen harfinin yer almasıdır. Bugüne kadar böyle bir harf bulunmamış olmasından dolayı çok ilginç olan bu harfin ses değeri de belli değildir. Dolayısıyla üzerinde derin durulması gerekmektedir. Bu harften sonraki harf ince ünlülerle geçen b sesini gösteren ĉĉ, son harf de ince ünlülerle kullanılan n sesini karşılayan ÒÒ harfidir.
2 Ayrıntılı bilgi için bkz. Konkobaev ve Useev (2011: 301-‐‑308).
MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 10. Sayı 3. Eylül 2013
3344
Ses değeri bilinmeyen harfi Doğu Avrupa’da bulunan Köktürk harfli yazıtlara benzeyen yazıtlarda, Kırgızistan’ın Koçkor bölgesinde bulunan Koçkor yazıtlarında ve Kazakistan’da bulunan İle yazıtlarında geçen шш harfine benzetmek mümkündür. Bu harf Amancolov tarafından z sesini bildiren harf olarak açıklanmıştır (Amancolov 2003: 209). Aynı zamanda bu harf Moğolistanda bulunan
damgasına3, Altay Türklerinin boy damgalarında seyrek de olsa rastlanan
damgasına benzemektedir4.
Bir diğer ihtimal de bu sesin lık hecesini gösteren ЏЏ harfinin eski şekli olabilmesidir.
Üçüncü ihtimal işaretinin a ve e sesilerini bildiren bir harf olabilmesi ile ilgilidir.
Dördüncü düşünce matematikte sonsuzluk sembolü olan işareti ile ilgilidir. Bu işaret 1655 yılında İngiliz matematikçisi Jon Uollis tarafından matematiğe sokulmuştur5. Ancak bu şeklin daha önce dini-‐‑inanç sisteminde sonsuzluğu yansıtan Ourosboros yılan işaretinin de bir türü olarak kullanıldığı söylenmektedir (O’Flaherty, 1986: 241-‐‑243; Gorbatseviç, 2012: 5; http://en.wikipedia.org/wiki/Infinity_symbol). Ses değeri bilinmeyen harf bu sembole çok benzemektedir.
Yukarıda verilen ihtimallere dayanarak okumaya ve anlamlandırmaya çalışarsak aşağıdaki gibi olmaktadır:
a) t(e)ŋr(i)d(e) (a)z b(e)n: Gökyüzünde azım.
Bilindiği gibi Köktürk yazısında kelime sonundaki ünlü seslerin hepsi harfle gösterilmektedir (Tekin, 2008: 11). Ancak, bazı yazıtlarda, örneğin, Yenisey yazıtlarında kelime sonu ünlü sesleri gösteren harflerin yazılmadığı örnekler de vardır: llttrrüüKK ‘körtl(e) (güzel)’ (E 10, 5), }}êêUUkk ‘kuyd(a) (haremde)’ (E 55, 2), ggMMœœêê ‘yaşımg(a) (yaşımda)’ (E 45, 3) (Useev, 2011: 35). Bundan dolayı kkīīļļdd
harfler kümesini t(e)ŋ(i)rd(e) şeklinde okumak mümkündür. ĉĉÒÒ harfler kümesinin de b(e)n şahıs zamiri olarak okunacağında tereddüt yoktur.
Anlamına gelecek olursak ‘Gökyüzünde azım’ şeklinde olup neyi anlatmakta olduğu belli olmamaktadır.
b) t(e)ŋr(i)d(e) (a)lık b(e)n: Gökyüzünde kötü alışkanlığım.
Alık kelimesi Eski Türkçede kötü alışkanlık ve kuş gagası anlamlarına gelmektedir 3 Ayrıntılar için bkz. Yatsenko (2001: 149, 185; Resim 35). 4 Ayrıntılar için bkz. Yamaeva (2004: 4). 5 Bu işaretin kökeni hakkında iki görüş vardır. Birinci görüşe göre bu işaret 1000 sayısını, bazen çokluğu bildiren ω Roma sayısından ya da Yunan yazısının son harfi olan ω harinden ortaya çıktığı ileri sürülürse, ikinci görüşe göre daha önce dini-‐‑inanç sisteminde sonsuzluğu yansıtan Ourosboros yılan işaretinden ortaya çıktmıştır (Gorbatseviç 2012: 5).
Yeni Bulunan Köktürk Harfli Çiyin-Taş II Yazıtı Nurdin Useev
3355
(Nadelyayev vd. 1969: 35). Dolayısıyla bu okuyuştan bir anlam çıkarmak mümkün olmamaktadır.
c) t(e)ŋr(i)de b(e)n: Gökyüzündeyim.
Yukarıda da belirtildiği gibi Köktürk yazısında kelime sonundaki ünlü seslerin hepsi harfle gösterilmektedir (Tekin 2008: 11). Dolayısıyla işaretini a ve e seslerini bildiren bir harf olarak kabul etmemiz gerekmektedir. Bu durumda yazıt teŋride ben şeklinde okunarak ‘Gökyüzündeyim’ anlamı ortaya çıkar. Bu okuyuş ile anlamlandırma yazıtın fonksiyonuna uyarak yazıtı yazan kişinin ele alınan yazıtla ilişkili olan Çiyin-‐‑Taş I yazıtında olduğu gibi gökyüzünde bulunduğunu, bir başka deyişle vefat ettiğini bildirmektedir.
d) t(e)ŋr(i)d(e) beŋkü b(e)n: Gökyüzünde ebedîyim (ebediyete ulaştım). Üçüncü okuyuş harfinin sonsuzluk sembolü olarak anlamlandırılması ile
ilgilidir. Yukarıda belirtildiği gibi sonsuzluk sembolünün kuyruğunu yemekte olan Ourosorbus (Uroboros) yılan işaretinden ortaya çıktığı, matematikten önce inanç ve mitolojide kullanıldığı, Ourosorbus yılan işaretinin yatay sekize benzeyen türünün ise Eski Mısır ve Tibet kaya resimlerinde vaktin sonsuzluğunun ve hayatın ebedî döngüsel yenilenmesinin sembolü olarak kullanıldığı söylenmektedir (O’Flaherty 1986: 241-‐‑243; Gorbatseviç 2012: 5; http://en.wikipedia.org/wiki/Infinity_symbol; http://www.numericana.com/answer/symbol.htm#infinity)6. Burada çok ihtimalli olduğunu belirtmekle beraber söz konusu harfin ele alınan yazıtta da bir sonsuzluk sembolü olarak kullanıldığını ileri sürmek mümkündür. Çünkü yukarıda ileri sürülen okuyuşlardan anlam çıkarmak mümkün olmamaktadır. Bu yazıtın vefat eden birisine kazınan yazıt olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla ‘Gökyüzünde ebedîyim’ şeklinde anlamlandırdığımızda hem yazıtın fonksiyonuna hem de Eski Türk inancına uymaktadır. Çünkü, Eski Türkler İslamiyetten önce de öte dünyanın olduğuna ve öte dünyanın ebedîliğine inanıyorlardı. Yüksekkaya ölümden sonra başka bir dünyada hayatın devam ettiğine dair inancın Türklerin eski inançlarına da uymakta olduklarını belirtmektedir (2009: 6). Bunu dilsel veriler de kanıtlamaktadır. Örneğin, düz anlamda bir canlının öldüğünü bildiren öl-‐‑ fiili Ercilasun tarafından yükselmek anlamındaki ör-‐‑ ve ön-‐‑ fiilleri ile göğe yükselen, uçan ruh anlamındaki öz kelimesi, yükselmek, havalanmak anlamında olabileceği düşünülen *ö-‐‑ fiiline dayandırılmaktadır (2002: 47-‐‑48). Yılmaz, Eski Türk hayat tarzını ve inanç sistemini iyi koruyan Hakaslarda öl pararga (ölmek) yerine kullanılan ürep pararga (eskimek, aşınmak) fiilinin Hakasların esasen geçici bir
6 Bu bilgilerin bazıları internetten alınmıştır. Ancak yukarıda yer alan ikinci adresteki (http://www.numericana.com) bilgi Dr. Gerard P. Michon tarafından bilimsel verilere dayanılarak yazılan ve bilimsel özelliğe sahip Numericana adlı kitaptan alındığı için bilimselliği kuşku uyandırmamaktadır.
MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 10. Sayı 3. Eylül 2013
3366
tür kılıf olarak gördükleri bedenlerinin aşınmasıyla ölümün geldiği ve kılıfından çıkan ruhun gerçek hayata (çın çurtasha) kavuştuğu düşüncesini ifade ettiğini belirtmektedir (2007: 68). Bu ihtimalin gerçeğe yakın olduğunu 2012 yılında Rusya Federasyonu Altay Özerk Cumhuriyeti’nde düzenlediğimiz araştırma gezisi sırasında yeni bulunan yazıt da kanıtlamaktadır7. Söz konusu beş satırlık yazıtın son satırında
harfi bulunmaktadır (bakınız Resim 4-‐‑7). Bu harften önce kaya anlamına gelen k(a)ya kelimesi şeklinde okunacağı açık olan aaJJqq harfler kümesi, ondan sonra da b(e)r şeklinde okunma ihtimali yüksek olan rrġġ harfler kümesi bulunmaktadır. Sonuçta rrġġ aaJJqqrrccНН şeklindeki satırı biç(i)r k(a)ya b(e)r şeklinde okuyup, ‘Biçir kayası (bana) ebediyet ver’ şeklinde anlamlandırmak mümkündür8. Bunu etnografik bilgilerle desteklemek mümkündür. Çünkü Eski Türklerde dağ kültü çok önemliydi. Örneğin Stebleva makalesinde dağ kültü hakkında şunları belirtmektedir:
“Üçüncü tabakaya Iduk Yer-‐‑Sub (Kutsal Yer-‐‑Su) girmektedir. Yer-‐‑Su kültü, yani kara ve su ruhları inancı Kırgızlarda, çok belirgin olarak Altaylılarda son dönemlere kadar yer almıştır. Altaylıların inançlarına göre her soyun temiz ruh (aru neme) olarak kutsal saydıkları dağ, kaya, nehir ve göl şeklindeki soy kültleri vardır. Yer-‐‑su kültüne Sayan-‐‑Altay Dağları’nda oturan Türk boylarının soy dağlarına tapmak şeklinde genelleşen dağlara tapmak da girer” (Stebleva 1978: 216).
Bilindiği gibi dağlar Tanrının yaşadığı var sayılan gök kubbeye yakınlığı ve üç âlemi birbirine bağladığına inanılması nedeniyle Tanrı mekânı olarak kabul edilmiştir. Tanrının dağlar aracılığı ile insanlarla bağlantı kurduğuna inanılmış, hatta kutsal kitaplarda verilen bilgiler bile bu inancı desteklemiştir. İşte bu nedenlerden dolayı Tanrısına biraz daha yakın olmak isteyen insanoğlu, ona dua etmek ya da kurban sunmak istediğinde ayin yeri olarak dağları tercih etmiştir (Sönmez 2008: 97). Bundan da dağ kültlerinin ayrı bir Tanrı değil, Tanrı ile insan arasındaki ilişkiyi sağlayan kutsal varlıklar olduğunu söyleyebiliriz. İnan Eski Türklerin dağların Tanrı makamı olduklarına inandıklarını söyleyerek Altay şamanlarının ayinlerinden, dualarından hareketle şunu belirtmektedir: şaman dualarında açıkça anlaşılıyor ki şamanistler dağ ruhları bulunduğunu tasavvur etmekle beraber doğrudan doğruya dağın kendisine de ibadet ediyorlar, onu canlı ve her şeyi duyan bir varlık tanırlar (İnan 1976: 36). Biç(i)r k(a)ya
b(e)r şeklinde okunup, ‘Biçir kayası (bana) ebediyet ver’ şeklinde anlamlandırılan rrġġ aaJJqqrrccНН şeklindeki satır bulunan yazıtın bir dağ tepesinde bulunduğunu dikkate alırsak söz konusu satırı yazan kişinin Biçir adındaki kayadan ebediyet 7 K. Konkobaev, N. Useev ile Negizbek Şabdanaliev’den oluşan heyetin araştırma gezisi Kırgızistan-‐‑Türkiye Manas Üniversitesi ve Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı N. Nazarbaev’in himayesi altında kurulan Türk Akademisi’nin projesi kapsamında gerçekleşmiştir. 8 Yeni bulunan beş satırlık bu yazıt yayına hazırlanmaktadır.
Yeni Bulunan Köktürk Harfli Çiyin-Taş II Yazıtı Nurdin Useev
3377
istediği, ebediyetin de işareti ile yansıtıldığı gerçeğe yakındır. Çünkü ön okuyuşlarımıza göre bu satırın bulunduğu yazıt, vefat eden birisi için yazılmış bir yazıttır.
Çiyin-‐‑Taş II yazıtına gelirsek ‘t(e)ŋr(i)d(e) beŋkü b(e)n: Gökyüzünde ebedîyim (ebediyete ulaştım)’ şeklinde okunan ve anlamlandırılan bu satırın insanın vefat etmesi ile ilişkili olduğu kesindir. Çünkü ele alınan yazıtla birlikte aynı yerde bulunan ve aynı kişi tarafından ortak düşünceyle yazıldığı tahmin edilen Çiyin-‐‑Taş I yazıtı ‘teŋrideki teglük tigin yerdeki yeg eren adıglık üni özi bir’ şeklinde okunarak ‘Gökteki kör (vefat etmiş) tigin ile yerdeki iyi er, ayının sesi, kendisi bir’ diye tercüme edilmektedir (Konkobaev ve Useev, 2011: 303). Bu yazıttaki kör anlamına gelen teglük kelimesini Altaylardaki körmös ile ilişkilendirmek mümkündür. Körmös ise ölen kişilerin ruhudur (Anohin 1924: 22). Körmös kelimesi de görmez, kör anlamına gelmektedir. Roux Türklerde insan öldükten sonra ruhun gökyüzüne yükseldiğine inanıldığını belirtmektedir (1999: 159). Demek ki teŋrideki teglük tigin kelime grubu ile vefat eden kişi verilmiştir. Bu durum Çiyin-‐‑Taş II yazıtının ‘t(e)ŋr(i)d(e) beŋkü b(e)n: Gökyüzünde ebedîyim (ebediyete ulaştım)’ şeklinde okunacağını ve anlamlandırılacağını kanıtlamaktadır. Yani her iki yazıtta da vefat eden adamın ruhunun gökyüzünde olduğu belirtilmektedir. Eski Türklerin inancına göre ölen kişinin – özellikle iyi ve kağan soyundan olan kişilerin -‐‑ ruhu gökyüzüne gider, orada ebedî kalacaktır.
Bugünlerde matematikte kullanılan sembollerin eskiden beri kullanıldığı söylenmektedir. Örneğin Frolov tarih derinliklerine inmenin matematiğin tarihindeki noktanın, çizginin keşf edilmesi gibi olayların açıklanmasında önemli olduğunu belirterek ‘hatta bir adamın düşüncesinde oluşan ‘ilham’ olarak ortaya çıksa da böyle keşifler bundan çok önceki dönemlerin üretim sürecinin yan soucuydu. Üstelik toplumun çok önceki empirik tecrübesinin sonucunda temeli atılan bu gibi ‘mutlu keişfler’ binlerce yıl (kemiklerdeki mustyer işaretleri, Son Taş devrine ait kaya resimlerindeki Roma sayılarının elementleri ve başkalar) ilgi dışında kalmıştır’ demektedir (1974: 150)9. Demek ki eski dönemlere ait kaya resimlerinde bile matematiğin izi bulunmaktadır. Dolayısıyla sonsuzluk sembolünün daha önceki devirlerde kullanıldığı gerçeğe yakındır. Özellikle yukarıda işaretinin temeli sayılan Ourosorbus yılan işaretinin Tibet kaya resimlerinde vaktin sonsuzluğunun ve hayatın ebedî döngüsel yenilenmesinin sembolü olarak kullanıldığı ifade edildi. Eski Türkler ise Tibet ile çok yakından ilişkide bulunmuşlardır. Örneğin, E 29 Altın-‐‑Köl II yazıtında İnançu Alp Saŋun adlı şahıs ‘er erdem bolsar andag ermiş, esin men Altun-‐‑Kaparta keltim. Er erdem üçün Tüpüt Kanka yalabaç bardım, kelmedim (Er kahramanlığı olursa şöyleymiş: ben sağ-‐‑salim Altun-‐‑Kapar’dan geldim. Er kahramanlığı için
9 Taş devrine ait kaya resimlerindeki matematiğin izi hakkında geniş bilgi için bkz. Frolov 1974.
MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 10. Sayı 3. Eylül 2013
3388
Tibet Kanı’na elçi olarak gittim, geri dönmedim)’ diyerek Altun-‐‑Kapar adlı yerden sağ-‐‑salim döndüğünü, ancak Tibet Kanı’na elçi olarak gidip, geri dönmediğini ifade etmektedir. Tarihî çalışmalardan belli olduğu gibi Yenisey Kırgızları ile Tibet devletinin arasındaki ilişki IX. asrın ilk yarısında, Uygur Kağanlığına karşı olan mücadele sırasında güç almıştır (Hudyakov 1995: 60). Demek ki Eski Türkler sonsuzluğu bildirmek için bu işareti Tibetlilerden almış olabilir.
Bu görüşümüzü başka da yollarla kanıtlamak için Eski Türklerde ebediyet, sonsuzluk kavramının olup olmadığını tespit etmek gerekir. Bir kavramın olup olmadığını tespit etmenin ilk ve güvenilir yolu söz konusu kavramı karşılayan kelimenin varlığını ya da yokluğunu araştırmaktır. Eski Türkçede sonsuz, ebedî anlamına gelen beŋgü, beŋkü kelimesi bulunmaktadır (User 2009: 175; Useev 2011: 101). Örneğin, Köl Tigin yazıtındaki ‘ötüken yış olurup arkış tirkiş ısar neŋ buŋug yok, ötüken yış olursar beŋgü il tuta olurtaçı sen (Ötüken topraklarında oturup (buradan Çin’e ve diğer ülkelere) kervanlar gönderirsen, hiç derdin olmaz, sonsuza kadar devlet sahibi olup hükmedeceksin)’ şeklindeki cümlede beŋgü kelimesi devlet anlamına gelen il kelimesinde önce yer alarak ebedî, ebedî olarak anlamlarına gelmektedir (Tekin 2008: 22-‐‑23; 129). Köktürk harfli Yenisey yazıtlarından Kara-‐‑Yüs (E 39) kaya yazıtının birinci satırı ‘beŋkü kaya (Ebedî kaya)’ şeklinde olup, beŋkü kelimesi ile kayanın ebedî olduğu anlatılmaktadır (Useev 2011: 620). Demek ki Eski Türklerde sonsuzluk, ebedîlik kavramı vardı.
Ele alınan işaretin sonsuzluk sembolüne benzerlik göstermesi ile ilgili hipotezimizi Türk halklarının mezar taşlarında ejder ve daire şekillerinin ölümün, sonsuzluğun ve ruhun devamıyla ilgili kuvvetlerin sembolü olarak kullanması da desteklemektedir. Bu konuda Karamağaralı şunları belirtmektedir:
“Orta Asya ve Moğolistan’da rastladığımız mezartaşı mahiyetindeki steller üzerinde de aynı merkezli iç içe halkalar ve hayat ağacı motifleri görülmektedir. Uyuk nehri civarında, yuvarlak bir sütuna benzer bir taşın üzerinde, bir yüzünde hayat ağacı ile aynı merkezli iç içe dairelerden oluşan iki şekil mevcuttur. Bu işarete Göktürk alfabesinde de rastlamaktayız. Bu alfabeyi oluşturan harflerden birinin iç içe daire şeklinde olması dışında, steller üzerinde bulunması, onun ölümün, sonsuzluğun sembolü olduğunu düşündürmektedir” (Karamağaralı, 1992: 19).
Yukarıda sonsuzluk sembolünün kuyruğunu yemekte olan Ourosorbus (Uroboros) yılan işaretinden ortaya çıktığı belirtilmiştir. Ourosorbus (Uroboros) yılan işareti de yatay sekiz şeklinden başka daire şeklinde de tasvir edilmektedir. Bununla birlikte yılan, yani ejder de Türk kültüründe sonsuzlukla ilgili olup mezar taşlarında yer almaktadır. Bu konuda Karamağaralı şunları ifade etmektedir:
“Ejder, Orkun stellerinden Ahlat şahidelerine, yalnız herhangi bir motif değil, stel üzerindeki yerini ve formunu da muhafaza ederek nakledilmiştir. Giriş’te
Yeni Bulunan Köktürk Harfli Çiyin-Taş II Yazıtı Nurdin Useev
3399
de Türklerin eski adet ve inançlarının İslamiyetten sonra da yaşamakta devam ettiği üzerinde durmuş; bu inançların mezar taşlarındaki akislerinden örnekler vermiştik. Ahlat mezar taşlarındaki ejderler, herhalde Çin menşeine bağlı olarak, ölümle ve ruhun devamıyla ilgili kuvvetlerin sembolleri olsa gerektir” (Karamağaralı, 1992: 79).
Yukarıda belirtilenler, özellikle mezar taşlarında sonsuzluğun ve ruhun devamıyla ilgili kuvvetlerin sembolü olarak bazı motiflerin yer alması ele aldığımız yazıttaki
harfinin sonsuzluğu ifade edebileceğini desteklemektedir.
44.. SSoonnuuçç
Yukarıda kkīīļļdd ĉĉÒÒ şeklindeki Çiyin-‐‑Taş II yazıtının ‘t(e)ŋr(i)de b(e)n / t(e)ŋr(i)d(e) beŋkü b(e)n: Gökyüzündeyim / Gökyüzünde ebedîyim (ebediyete ulaştım)’ şeklinde iki farklı türde okunacağı ve anlamlandırılacağı ileri sürülmüştür. Bu yazıtta dikkati çeken durum sonsuzluk sembolüne benzeyen harfinin bulunmasıdır. Yazıtın anlamı, fonksiyonu gereği ve Altay’da yeni bulunan bir yazıttaki benzer harften, söz konusu yazıtın genel anlamından hareketle bu harfin sonsuzluğu ifade ettiği veya a, e seslerini yansıttığı düşünülmektedir. Bilindiği gibi bilimde yeni bir görüşün kanıtlanması için en az iki örnek lazımdır. Söz konusu işaretin sonsuzluğu ifade ettiğine dair şimdilik elimizde iki örnek bulunmaktadır. Ancak ileri sürdüğümüz görüşün daha çok delillerle kanıtlanması gerekmektedir.
RReessiimm 11.. Çiyin-Taş II Yazıtının Çizimi
MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 10. Sayı 3. Eylül 2013
4400
RReessiimm 22.. Çiyin-Taş II Yazıtı
RReessiimm 33.. Çiyin-Taş II Yazıtı
Yeni Bulunan Köktürk Harfli Çiyin-Taş II Yazıtı Nurdin Useev
4411
RReessiimm 44.. Altay’da Yeni Bulunan Yazıtın 5. satırının Çizimi
RReessiimm 55.. Altay’da Yeni Bulunan Yazıtın 5. Satırının Resmi
MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 10. Sayı 3. Eylül 2013
4422
RReessiimm 66.. Altay’da Yeni Bulunan Yazıtın 5. Satırından Detay
RReessiimm 77 vvee 88.. Altay’da Yeni Bulunan Yazıtın 5. Satırından Detay
Yeni Bulunan Köktürk Harfli Çiyin-Taş II Yazıtı Nurdin Useev
4433
KKaayynnaakkllaarr
ALİMOV, R. et al. (2010). “A Newly Discovered Turkic Inscription in the Tian Shan Region: The CHIYIN TASH Rock Inscription”, Altai Hakpo 20, The Altaic Society of Korea, p. 187-‐‑195.
ALYILMAZ, C. (2008). “Kırgızistandaki (Kök)türk Harfli Yazıtların Bugünkü Durumu”, I. Uluslararası Türk Dünyası Kültür Kurultayı Bildiriler, C. I, İzmir, s.131-‐‑136.
AMANBAEVA B. E., SULAYMANOVA А. T., COLDOŞOV Ç. М. (2007). “Razvedıvatelnıye marşurıtı Talasskogo arheologiçeskogo otryada (2003-‐‑2005)”, İzvestiya Natsiyonalnıy Akademii Nauk Kırgızskoy Respubliki, Bişkek, s.155-‐‑162.
AMANCALOV, A. S. (2003). İstoriya i Teoriya Drevnetyurkskogo Pis’ma, Almatı: Mektep. AMANCOLOV, A. S. (2001). “K İnterpretatsii Çuyskih Runiçeskih Nadpisey”, Aktual’nıye
Problemı Drevney İstorii Kırgızov, s.97-‐‑100. ANOHİN, A. V. (1924). Materiyalı po Şamanstvu u Altaytsev, Leningrad. ERCİLASUN, A. B. (2002). “Türkçede Öl-‐‑ Fiili Üzerine”, Kafalı Armağanı, Ankara, s. 47-‐‑50. FROLOV, B. A., (1974). Çisla v Grafike Paleolita, Novosibirsk: Nauka. GORBATSEVİÇ, V. V., (2012). Proishojdeniye Nekotorıh, Matematiçeskih Oboznaçeniy i Terminov,
Moskova: RGTU im. K. E. Tsiyalkovskogo: Yüksek Matematik Anabilim Dalı. HUDYAKOV, Yu. S. (1995). Kırgızı na Prostorah Azii, Bişkek. İNAN, A. (1976). Eski Türk Dini Tarihi, İstanbul. KARAMAĞARALI, B. (1992). Ahlat Mezar Taşları, Ankara. KONKOBAEV K. ve USEEV N., (2011). “Son Keşifler Işığında Kırgızistan’da Eski Türk Yazıtları
Araştırmalarının Perspektifleri ve Köktürk Harfli Bir İnanç Formülü”, Ötüken’den İstanbul’a Türkçenin 1290 Yılı (720-‐‑2010) Sempozyumu From Ötüken to Istanbul, 1290 Years of Turkish (720-‐‑2010) 3-‐‑5 Aralık 2010, İstanbul / 3th-‐‑5th December 2010, İstanbul 2011, s.301-‐‑308.
NADELYAYEV vd. (1969). Drevnetyurkskiy Slovar’, Moskova-‐‑Leningrad. O'ʹFLAHERTY, W. D. (1986). Dreams, Illusion, and Other Realities, University of Chicago Press. ROUX J. P. (1999). Eski ve Orta Çağda Altay Türklerinde Ölüm (çev.: Aykut KAZANCıGIL),
İstanbul. SAĞOL YÜKSEKKAYA, G. (2009). “Türklerde Ölümün Algılanışı 'ʹÖlmek'ʹ Karşılığı Kullanılan
Kelimelerden Hareketle”, Uçmağa Varmak Kitabı (Editörler: Emine Gürsoy NASKALİ, Gülden Sağol YÜKSEKKAYA, Aylin KOÇ), İstanbul, s.3-‐‑40.
SÖNMEZ, S. (2008). Türklerde Dağ Kültü İnancı ve Altay, Tıva ve Şor Destanlarında Dağ, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Balıkesir.
STEBLEVA, İ. V. (1972). “K Rekonstruktsii Drevnetyurkskoy Religiozno-‐‑Mifologiçeskoy Sistemı”, Tyukologiçeskiy Sbornik-‐‑1971, Moskova, s. 213-‐‑226.
TABALDİEV, K. Ş. ve BELEK, K. (2008). Pamyatniki Pis’mennosti Na Kamne Kırgızstana, Bişkek. TEKİN, T. (2008). Orhon Yazıtları, Ankara: TDK Yay., 3. Baskı. USEEV, N. (2009). “Talas’ta Yeni Bulunan Eski Türk Yazıtı”, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Dergisi, (41), s. 17-‐‑24. USEEV, N. (2011). Yenisey Cazma Estelikteri I: Leksikası cana Tekstter (Yenisey Yazıtları I: Söz Varlığı
ve Metinler), Bişkek: Kırgızistan-‐‑Türkiye Manas Üniversitesi ve Kırgız Millî Bilimler Akademisi Dil ve Edebiyat Enstitüsü Yayınları.
USER, H. Ş. (2009). Köktürk ve Ötüken Uygur Kağanlığı Yazıtları, Söz Varlığı İncelemesi, Konya. YAMAEVA E. E. (2004). Rodovıye Tamgi Altayskih Tyurok (XIX-‐‑XX vv.), Gorno-‐‑Altaysk.
MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 10. Sayı 3. Eylül 2013
4444
YATSENKO S. A. (2001). Znaki-‐‑Tamgi İranoyazıçnıh Narodov Drevnosti i Rannego Srednevekovya, Moskova.
YILMAZ G. K. (2007). “Hakaslarda Ölüm ile İlgili Gelenekler”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, Cilt 4, Sayı 4, s. 65-‐‑87. URL: http://mtad.humanity.ankara.edu.tr/makale.php?id=252