GAZİ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİM FAKÜLTESİ TÜRKİYE VARLIK FONU’NUN GAYESİ,YAPISI VE VERGİLENDİRİLMESİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME Hazırlayan YUNUS EMRE ÜLKÜ MALİYE BÖLÜMÜ MART 2017,ANKARA
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
İKTİSADİ VE İDARİ BİLİM FAKÜLTESİ
TÜRKİYE VARLIK FONU’NUN GAYESİ,YAPISI VE
VERGİLENDİRİLMESİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
Hazırlayan
YUNUS EMRE ÜLKÜ
MALİYE BÖLÜMÜ
MART 2017,ANKARA
6741 Sayılı Kanun Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin
Kurulması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
26 Ağustos 2016 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 29813
Kanun No. 6741
Kabul Tarihi: 19/8/2016
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı
sağlamak, yurtiçinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin
etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı
alt fonları kurmak ve yönetmek üzere Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin (Şirket)
kurulması, yönetimi ve faaliyetlerine ilişkin esasları düzenlemektir.
Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin kuruluşu ve faaliyet konusu
MADDE 2- (1) Başbakanlığa bağlı, ana faaliyet konusu bu Kanunla belirtilen Türkiye Varlık
Fonu ve alt fonların kurulması ve yönetimi olan, profesyonel yönetim ilkelerine göre yönetilen,
özel hukuk hükümlerine tabi Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi kurulmuştur.
(2) Şirket, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın ticaret
siciline resen tescil olunur.
(3) Şirket; stratejik yatırım planında belirtilen hedefler ile likidite, yatırım, risk ve getiri
tercihlerini dikkate alarak;
a) Yerli ve yabancı şirketlerin paylarının, Türkiye’de ve yurt dışında kurulan ihraççılara ait
payların ve borçlanma araçlarının, kıymetli madenler ve emtiaya dayalı olarak ihraç edilen
sermaye piyasası araçlarının, fon katılma paylarının, türev araçlarının, kira sertifikalarının,
gayrimenkul sertifikalarının, özel tasarlanmış yabancı yatırım araçlarının ve diğer araçların alım
satımını,
b) Her türlü para piyasası işlemlerini,
c) Gayrimenkul ve gayrimenkule dayalı haklar ile her türlü gayri maddi hakların
değerlendirilmesini,
ç) Her türlü proje geliştirme, projeye dayalı kaynak yaratma, dış proje kredisi sağlama ve diğer
yöntemlerle kaynak temini işlemlerini,
d) Her türlü ticari ve finansal faaliyetleri,ulusal ve uluslararası birincil ve ikincil piyasalarda
gerçekleştirilir. Şirket tarafından, ulusal yatırımlar ile uluslararası alanlarda diğer devletler
ve/veya yabancı şirketlerce yapılacak yatırımlara iştirak edilebilir.
(4) Şirketin organizasyon yapısında; portföy yönetim birimi, araştırma birimi, muhasebe, kayıt,
bilgi ve belge sistemleri ile düzenli iş akışı ve haberleşmeyi sağlayacak organizasyon, iç kontrol ve
risk yönetim sistemi ile iç denetim birimi, fon hizmet birimi ile gerekli diğer birimler kurulur.
Şirket, faaliyet konularına ilişkin olarak hizmet alımı yapabilir. Şirketin faaliyet konusu ve amacı,
sermaye miktarı, payları, www.alomaliye.compayların devir esasları, paylara tanınacak
imtiyazlar, tasfiye, devir, birleşme, fesih, organlar, komiteler, bunların oluşumu, görev, yetki ve
sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları, hesapları ve kârlarının dağıtımı ile teşkilatına ilişkin
esaslar ile sair hususların yer aldığı esas sözleşmesi genel hükümlerle bağlı olmaksızın doğrudan
tescil ve ilan edilir.
(5) Şirketin 50.000.000 (elli milyon) Türk lirası olan kuruluş sermayesi Özelleştirme Fonundan
karşılanır. Tamamı ödenmiş olan bu sermayeyi temsil eden paylar Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı’na aittir.
(6) Şirketin hisse senetleri nama yazılıdır.
(7) En az beş kişiden oluşan yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdür Başbakan
tarafından atanır. Yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdürün ekonomi, finans, hukuk,
maliye ve bankacılık alanlarından en az birinde beş yıldan az olmamak üzere tecrübe sahibi
olmaları aranır.
Türkiye Varlık Fonu
MADDE 3- (1) Şirketin yapısına ve işleyişine ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenir. Şirket tarafından hazırlanan Türkiye Varlık Fonu İçtüzüğünün ticaret siciline tescili
ile Türkiye Varlık Fonu kurulur. Ayrıca gerek görülmesi hâlinde Türkiye Varlık Fonuna bağlı
alt fonlar kurulabilir.
(2) Şirket ve bağlı şirketleri ile Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık Fonu bünyesinde
kurulacak alt fonları kapsayan üç yıllık stratejik yatırım planı yönetim kurulu tarafından
hazırlanır ve Bakanlar Kurulunun onayı ile yürürlüğe girer.
(3) Bu fonların kuruluşu, yapısı, işleyişi, yönetimi ve yapacağı işlemler Türkiye Varlık Fonu
İçtüzüğü ile Şirket esas sözleşmesi hükümleri dâhilinde belirlenir.
Türkiye Varlık Fonunun kaynakları ve finansman sağlanması
MADDE 4- (1) Türkiye Varlık Fonunun kaynakları;
a) Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından; özelleştirme kapsam ve programında bulunan ve
Türkiye Varlık Fonuna devrine karar verilen kuruluş ve varlıklar ile Özelleştirme Fonundan
Türkiye Varlık Fonuna aktarılmasına karar verilen nakit fazlasından,
b) Kamu kurum ve kuruluşlarının tasarrufu altında bulunan ihtiyaç fazlası gelir, kaynak ve
varlıklardan; Bakanlar Kurulu tarafından Türkiye Varlık Fonuna aktarılmasına veya Şirket
tarafından yönetilmesine karar verilenlerden,
c) Türkiye Varlık Fonu tarafından yurtiçi ve yurtdışı sermaye ve para piyasalarından ilgili
mevzuat kapsamında yer alan izin ve onaylar aranmaksızın sağlanan finansman ve kaynaklardan,
ç)Para ve sermaye piyasaları dışında diğer yöntemlerle sağlanan finansman ve kaynaklardan,
oluşur.
(2) Sermaye piyasası aracı ihraçlarında her bir ihraca özgü olarak Şirketin gerek duyması hâlinde
6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuatta öngörülen yöntemler
izlenebilir. Bu durumda 6362 sayılı Kanun çerçevesinde Kurul ücreti ödenmez.
(3) Finansman sağlanırken Türkiye Varlık Fonu portföyü üzerinde teminat, rehin, kefalet ve
ipotek tesis edilebilir.
(4) Şirket tarafından gayrimenkuller, gayrimenkul projesi veya bir gayrimenkule bağlı hak ve
faydaların belli bir tarihteki değeri, bu değeri etkileyen gayrimenkulün niteliği, piyasa ve çevre
koşulları analiz edilerek uluslararası alanda kabul görmüş değerleme standartları çerçevesinde
değerlemek üzere Sermaye Piyasası Kurulu listesinde yer alan gayrimenkul değerleme şirketleri
ile anlaşılabilir.
Varlık ve hakların Türkiye Varlık Fonu adına tescili
MADDE 5- (1) Türkiye Varlık Fonuna devredilen varlıklar ve haklar ile Şirket tarafından
gerçekleştirilen faaliyetler neticesinde elde edilen tescile tabi olabilen diğer her türlü değer ilgili
siciline veya kütüğüne Türkiye Varlık Fonu adına tescil edilir. Türkiye Varlık Fonu, bu madde
kapsamındaki tescil işlemleri ile sınırlı olmak üzere tüzel kişiliği haiz addolunur.
Denetim
MADDE 6- (1) Şirket, Şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve
Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulacak alt fonlar bağımsız denetime tabidir. Şirket, 6362
sayılı Kanun kapsamında kurumsal yönetim düzenlemelerine uyar.
(2) Şirket, Şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık
Fonu bünyesinde kurulacak alt fonların bağımsız denetimden geçmiş yıllık mali tabloları ile
faaliyetleri, Başbakan tarafından görevlendirilecek sermaye piyasaları, finans, ekonomi, maliye,
bankacılık, kalkınma alanlarında uzman en az üç merkezi denetim elemanı tarafından bağımsız
denetim standartları çerçevesinde denetlenir. Denetim sonucunda hazırlanacak rapor her yıl
haziran ayı sonuna kadar Bakanlar Kuruluna sunulur.
(3) Şirket, Şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık
Fonu bünyesinde kurulacak alt fonların bir önceki yıla ait mali tabloları ile faaliyetleri, her yıl
ekim ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından, birinci ve ikinci
fıkralar kapsamında hazırlanan ve Başbakanlık tarafından gönderilen denetim raporları
üzerinden görüşülerek denetlenir.
Türkiye Varlık Fonunun mal varlığının haczi ve rehni
MADDE 7- (1) Türkiye Varlık Fonunun mal varlığı ile Şirkete yönetilmek üzere devredilen varlık
ve haklar, Şirketin mal varlığından ayrıdır. Türkiye Varlık Fonunun mal varlığı, Türkiye Varlık
Fonu hesabına olması şartıyla para ve sermaye piyasalarından finansman temin etmek dâhil
Türkiye Varlık Fonu ve alt fonların yapmaya yetkili olduğu faaliyetlere ilişkin iş ve işlemler
haricinde teminat gösterilemez ve rehnedilemez, başka bir amaçla tasarruf edilemez, kamu
alacaklarının tahsili amacı da dâhil olmak üzere haczedilemez, üzerine ihtiyati tedbir konulamaz
ve iflas masasına dâhil edilemez. Şirketin üçüncü kişilere olan borçları ve yükümlülükleri ile
Türkiye Varlık Fonunun aynı üçüncü kişilerden olan alacakları birbirlerine karşı mahsup
edilemez.
Muafiyet ve istisnalar
MADDE 8-
(1) Bu Kanuna göre kurulan Şirket ve Türkiye Varlık Fonu ile Şirket tarafından kurulacak
şirketler ve alt fonlar gelir ve kurumlar vergisinden muaftır. Bu muafiyet, bunların kazanç ve
iratları üzerinden 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 13/6/2006 tarihli ve
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yapılacak vergi kesintilerini de kapsar.
(2) Şirket ve Türkiye Varlık Fonu ile Şirket tarafından kurulacak şirketler ve alt fonlar, elektrik
ve havagazı tüketim vergisi ve yangın sigortası vergisi hariç olmak üzere 26/5/1981 tarihli ve 2464
sayılı Belediye Gelirleri Kanunu gereğince alınan vergi, harç, katılma payı ile tasdik
ücretlerinden, sahip olduğu taşınmazlar dolayısıyla emlak vergisinden, satın alınan ve satılan
taşınmazlar ile ilgili olarak tapu ve kadastro döner sermaye bedellerinden ve her türlü dava ve
icra işlemlerinde teminat yatırma mükellefiyetlerinden muaftır.
(3) Şirket ve Türkiye Varlık Fonu ile Şirket tarafından kurulacak şirketler ve alt fonların kuruluş
ve tescil işlemleri ile esas sözleşmesinin tescil ve ilan işlemleri de dâhil olmak üzere faaliyetleri
kapsamında gerçekleştirdikleri işlemlerle ilgili düzenlenen tüm kâğıtlar damga vergisinden, tüm
iş ve işlemleri her türlü harçtan, her ne nam adı altında olursa olsun nakden veya hesaben banka
ve sigorta muameleleri vergisi mükelleflerine ödedikleri tutarlar ile her ne nam adı altında olursa
olsun nakden veya hesaben lehe aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisinden, her
türlü kredi kullanım işlemleri kaynak kullanımını destekleme fonundan istisnadır.
(4) Şirket ve Türkiye Varlık Fonu ile Şirket tarafından kurulacak şirketler ve alt fonlar, kamu
iktisadi teşebbüsleri de dâhil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan veya özel kanunla
kurulan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat, uygulama ve kısıtlamalara
tabi değildir.
(5) 3/12/2010 tarihli ve 6085 sayılı Sayıştay Kanunu, 6362 sayılı Kanun ile bu Kanun uyarınca
yürürlüğe konulan ikincil mevzuat, 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 4/7/2001 tarihli ve 631 sayılı Memurlar ve Diğer
Kamu Görevlilerinin Mali ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname,
13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname,
18/5/1994 tarihli ve 527 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri ile İlgili Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname,
10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu, 2/4/1987 tarihli ve 3346 sayılı Kamu İktisadi
Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 5/1/2002 tarihli ve 4735
sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu,
5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanunu, 9/11/1983 tarihli ve 2946 sayılı Kamu Konutları
Kanunu, 2/1/1961 tarihli ve 195 sayılı Basın-İlân Kurumu Teşkiline Dair Kanun, 7/12/1994 tarihli
ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun ile bunların ek ve değişikliklerine ilişkin hükümler
Türkiye Varlık Fonu ve Şirket ile alt fonlar ve Şirket tarafından kurulan diğer şirketler hakkında
uygulanmaz. Kamu kurum ve kuruluşlarına personel alınmasına dair ilgili mevzuat hükümleri
Şirket tarafından istihdam edilecek personel hakkında uygulanmaz.
(6) Şirket tarafından kurulacak varlık kiralama şirketleri 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 7/A maddesi çerçevesinde
kurulan varlık kiralama şirketlerine tanınan tüm hak, istisna, indirim ve muafiyetlerden
yararlanır. Bu madde uyarınca kurulan varlık kiralama şirketleri, ihraç etmiş oldukları menkul
kıymetlere ilişkin, ihraççıların tabi olduğu Borsa İstanbul Anonim Şirketine ödenmesi gereken
kayıt ücreti ve kotasyon ücretinden muaftır.
MADDE 9- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin
4 numaralı fıkrasına (ı) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (i) bendi eklenmiştir.
“i) Varlık ve hakların, Türkiye Varlık Fonu ve alt fonlara devri ile bu varlık ve hakların Türkiye
Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi tarafından yönetilmesi suretiyle yapılan teslim ve
hizmetler,
Bu bent kapsamında istisna edilen işlemler bakımından, 30 uncu maddenin birinci fıkrasının (a)
bendi hükmü uygulanmaz.”
MADDE 10- 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin onuncu fıkrasına “Kamu mevduat bankaları
ile özel yatırım ve kalkınma bankaları” ibaresinden sonra gelmek üzere “, Türkiye Varlık Fonu
Yönetimi Anonim Şirketi ve Türkiye Varlık Fonu ile bunların finansman temini amacı ile
kuracakları fon ve şirketler” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 11- 4749 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesine “Kamu
bankaları,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ve
Türkiye Varlık Fonu ile bunların finansman temini amacı ile kuracakları fon ve şirketler,” ibaresi
eklenmiştir.
MADDE 12- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 13- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 25/08/2016
TÜRKİYE VARLIK FONU’NUN GAYELERİ VE BÜNYESİNE
İLİŞKİN BİR VALÜASYON
BAŞLANGIÇ
Geçmişi itibariyle;1950’li yıllara kadar giden Ulusal Varlık
Fonlarının (UVF), son yıllarda dünyada hızla yaygınlaştığı ve bu
konunun önemli tartışmalara sahne olduğu görülmektedir.
Devletlerin sahipliğindeki bu yatırım fonlarının çok büyük ölçekli
olması ve hızla artış göstermesi, devlet kapitalizmi, yatırım yapılan
ülkenin ekonomik bağımsızlığının tehdit edilmesi ve krizlerde
kurtarıcı rolü oynaması gibi tartışmaları da beraberinde
getirmiştir.
Ulusal Varlık Fonlarıyla ilgili olarak yapılan akademik çalışmalar
ve tartışmalar nispeten yenidir. 1990’lı yıllardan sonra sayısı ve
büyüklüğü artmaya başlayan fonlara olan ilgi özellikle 2008 krizi
sonrasında hızla artmıştır. UVF’lerin devlet sahipliğinde olan
büyük finansal kurumlar olması nedeniyle UVF’lerle ilgili
tartışmalar iktisat, maliye ve finans alanıyla sınırlı kalmamış,
uluslararası ilişkiler, uluslararası hukuk ve siyaset bilimi
alanlarının da araştırma konularını oluşturmaya başlamıştır.
Türkiye’de ise UVF’lerle ilgili yapılan çalışmalar çok sınırlı
sayıdadır1.
Başlangıçta petrol zengini ülkelerin ihracat gelirlerinden elde
ettikleri rezervleri değerlendirmek için kurulmuş olan varlık
fonlarının, zaman içerisinde emeklilik fonları, bütçe fazlaları gibi
fonlar kullanılarak istikrarın sağlanması ve iktisadi kalkınmanın
finansmanı gibi amaçlara yönelik olarak da kurulduğu
görülmektedir.
Ulusal Varlık Fonları, 1990’lı yıllardan sonra Körfez ülkelerinden
Asya ülkelerine doğru coğrafî olarak daha geniş bir alana
yayılmış, çok çeşitlenerek faaliyet alanlarını genişletmiştir. Birçok
Güney ülkesinin ve bazı gelişmekte olan ülkelerin de UVF kurması
ve bunların 2008 krizinde oynadığı rolle birlikte UVF’lerin hacmi,
yapısı, amaçları karmaşıklaşmıştır.
1)Erişebildiğimiz kadarıyla bugüne kadar yayınlanan akademik makaleler,
Akbulak/Akbulak(2008), Hacıhasanoğlu/Soytaş (2010), Yalçıner/Sürekli (2015),
Dedekoca (2012). Bunlardan yalnızca Yalçıner /Sürekli (2015) Türkiye için bir
model önermiştir, bu modeldeki önerilerin bazılarının Türkiye Varlık Fonu için
uygulanması dikkat çekicidir.
Krizi menkul
kıymetleştirme
tetikledi
2008 krizi ABD finans
sektöründe başladı. Bu
krizi tetikleyen en önemli
faktör menkul
kıymetleştirme dediğimiz
olay. Çünkü 2000 yılından
2007’ye kadar, menkul
kıymetleştirme
uygulamaları iki katına
çıkmıştı. Bunun
sonucunda da bu işte rol
alan iki dev fon, Fannie
Mae ve Freddie Mac
devlet müdahalesi ile
kurtarılabildi. Ama
Lehman Brothers ve Bear
Stearns’a ait iki adet
hedge fon batmaktan
kurtulamadı.
Sonuç olarak kapitalizm
tarihinin bugüne kadar
gördüğü ikinci derin kriz
olan bu kriz patlak verdi.
Sadece 6 milyon Amerikalı
ipotek kredisiyle
(mortgage) satın aldıkları
evlerini kaybetmedi,
milyonlarca finans sektörü
ve reel sektör çalışanı işçi
işsiz kaldı, özel emeklilik
fonları battı, insanlar
geleceklerini kaybetti.
Yaralar hala sarılmaya
çalışılıyor.
Kısaca Ulusal Varlık Fon’ununn Temel Özellikleri((SIL, 2016:7-9; Csoma, 2015:271)2;
Doğrudan egemen devletin sahipliğindedir(merkezî veya adem-i merkezî).
Devletin diğer finansal veya siyasi kurumlarından bağımsız bir şekilde
yönetilirler.
Açıktan ve doğrudan bir emeklilik katkısı yükümlülükleri yoktur.
Ticari getiri amacıyla farklı finansal varlık çeşitlerine yatırım yaparlar.
Bu yatırımlarının büyük bir kısmını uluslararası alanda yaparlar.
Genellikle uzun dönemli ve riskli yatırımlara yönelirler.
2) SIL (2016), “The Sky Did Not Fall: Sovereign Wealth Fund Annual Report 2015”, Sovereign
Investment Lab., Bortolotti, B., Torino (ed.) http://www.
ifswf.org/sites/default/files/Publications/Bocconi%20SIL%202016%20 Report.pdf
Menkul kıymetleştirme?
Bu bir finansal operasyon aslında. Bunun ile farklı varlık türleri, finansal kuruluşlar
(örneğin bankalar ya da fonlar) tarafından bir havuzda toplanıyor. Bu havuzdaki
varlıkların gelirlerine bağlı olarak menkul kıymet (kıymetli kâğıt) ihraç ediliyor.
Burada amaç bu varlıkları likit gelire kavuşturmak.
Menkul kıymetler, mevzuatta, kişilerin yatırım amacı ile edindikleri, ortaklık veya
alacak hakkı sağlayan ve çıkarılması için Sermaye Piyasası Kurulu’ndan izin alınan
kıymetli evraklar (kağıtlar) olarak tanımlanıyor.
Bunlar bonolar, tahviller, krediler üzerinden çıkartılan varlığa dayalı menkul
kıymetler, köprü, hava limanı gibi kamuya ait varlıklara ait gelir ortaklığı senetleri
gibi geleneksel araçlar olabileceği gibi, 2008 krizinde başat bir rol oynayan
“Teminatlı Borç Yükümlülükleri” (CDO), “Swap Sözleşmeleri” ve “Kredi Risk
Swapları” (CDS) gibi bizim finans sistemimize yeni yeni girmekte olan türev araçlar
olabiliyor.
İhraç edilen bu menkul kıymetlerin geliri, varlıkların sahibi olan finansal kuruluşa
veya şirkete (bizim durumumuzda T. Varlık Fonu’na) ait olurken, havuzdaki
varlıkların geliri menkul kıymet yatırımcılarına gidiyor.
Böylece havuzdaki varlıkların değerine göre çıkartılan kâğıtlar (türev araçlar)
havuzun değeri arttıkça daha fazla, düştükçe daha düşük gelir getiriyor. Bu süreçte
bir menkul değerden birden fazla menkul değer üretiliyor ve her bir finansal aracı
kendi kârını ya da komisyonunu ekleyerek bunu başkasına pazarlıyor.
Bunun sonucunda finansal bir balon oluşmaya başlıyor. Öyle ki 2008 krizi sırasında
Dünya reel üretimi 55- 60 trilyon dolar iken, bu tür finansal kağıtların piyasa değeri
bunun 10 katı (600 trilyon dolar) idi.
Kısaca ciddi boyutta bir balon şişirilmiş, ama her balonun bir noktadan sonra
patlaması gibi, 2008’de bu balon da patlamıştı. Birileri bu işlerden ciddi servetler
elde ederken, Dünya ciddi bir krizin içine girmişti.
TÜRKİYE VARLIK FONU
TANIMI VE İŞLEYİŞİ
Çeşitli finansal varlıklara yatırım yaparak gelirini artırmayı hedefleyen, devletin
sahipliği ve yönetimi altında çalışan fon olup,bu fonun geliri genellikle bütçe
fazlalarından oluşmaktadır.
Bir ülke eğer bütçe fazlası veriyor ise;
o Harcamalarını artırır,
o Mevcut vergi yükünü düşürür,
o Borçlarını erken ödemeye tabi tutabilir ve
o Bir varlık fonu kurarak bütçe fazlalarını buraya aktarır ve bu fonla ulusal veya
yabancı bazı finansal varlıkları satın alıp gelirlerini artırmaya çalışarak gelecek
kuşaklara refahı aktarma yoluna gidebilir.
GAYESİ
Ülke ekonomisinin, konjonktürel etkilerden kurtarılarak istikrarlı biçimde
işlemesini sağlamak ve
Gelecek kuşaklara refah aktarabilmektir.
Bu kapsamdan bakıldığında fonun varlıkları ve getirilerinin karşılaşacağı risklerden
yüksek olması gereklidir.
Tesis yeri olarak ise;
Varlık Fonları, Merkez Bankası nezdinde kurulabilmektedir. Merkez Bankaları,
rezervlerini değerlendirirken benzer işlemler yaptıkları için belirli bir deneyime
sahiptirler. Ayrıca Merkez Bankalarının bağımsız yapısı bu tür fonların
yönetimini siyasal etkilerden uzak yürütebileceği izlenimi vermekte, dolayısıyla
kamuoyu nezdinde güven yaratmak ve
Varlık Fonları, ayrı bir şirket ya da idare olarak kurulabilmektedir. Bu tür bir
kuruluşun, kendisini kanıtlayana kadar güven sorunuyla ve eleştirilerle
karşılaşması olasılığı yüksektir.
Kanunun gerekçesini incelediğimizde çok geniş ve iddialı bir hedefler listesine yer
verildiği görülmektedir. Gerekçede dağınık bir şekilde sıralanmış olan amaçlar listesini
üç başlık altında sınıflandırabiliriz: Büyüme-kalkınma ile ilgili amaçlar, istikrar amacı
ve fonun dış politika aracı olarak kullanılması amacı.
Büyüme-kalkınma ile ilgili amaçlar, kanunun gerekçesinde şu maddelerde ortaya
konulmaktadır:
o Büyüme oranına gelecek on yıl içinde yıllık %1.5 oranında ilave
artış sağlanması,
o Yapılacak yatırımlarla yaklaşık yüzbinlerce kişilik ek istihdam
sağlanması,
o Savunma, havacılık ve yazılım gibi teknoloji yoğun sektörlerdeki
yerli şirketlerin sermaye ve proje bazında desteklenmesi, küresel
oyuncu olmalarının sağlanması,
o Otoyollar, Kanal İstanbul, Üçüncü Köprü ve Havalimanı, Nükleer
Santral gibi büyük altyapı projelerine kamu kesimi borcu
artırılmadan finansman sağlanması,
o Arz güvenliğini sağlamak üzere, Türkiye için önem taşıyan doğal
gaz ve petrol gibi yurt dışındaki stratejik sektörlere yasal ve
bürokratik kısıtlamalara bağlı olmadan doğrudan yatırım
yapılabilmesi
Ayrıca sermaye piyasalarının derinleştirilmesi amacını bu kapsamda değerlendirirsek,
bununla ilgili olarak da aşağıdaki amaçlar yer almaktadır:
o Sermaye piyasalarının büyüme ve derinleşmesinin hızlandırılması,
o İslami finansman varlıklarının kullanımının yaygınlaştırılması ve
o Katılım finansmanı sektör payının artırılması
şeklindedir.
Fonun amaçlarının alt alta sıralanan maddelerle eş düzeyli hedefler gibi sunulması,
amaçlarla araçların birbirine karıştırıldığını göstermektedir. Üstelik gerekçede, “İslami
finansman varlıklarının kullanımının yaygınlaştırılması” gibi varlık fonu kurmanın
gerekçesini oluşturmayacak maddeler de yer almaktadır.
Büyüme ve istihdam artışı nihai amaçlar olduğundan, sıralanan diğer maddeler ancak
bu amaca giden yolu tarif eden alt hedefler olarak görülebilir.
Sıralanan maddeleri bu açıdan değerlendirdiğimizde, büyük ölçekli altyapı yatırımları,
teknoloji yoğun yatırımlar ve enerji yatırımları yapılarak ve sermaye piyasaları
derinleştirilerek büyüme ve istihdam artışı sağlanmasının amaçlandığını söyleyebiliriz.
TVF’nin amaçları arasında sosyo-ekonomik veya niteliksel bir kalkınma hedefi
bulunmasa da büyüme ile kalkınmanın aynı anlamda kullanılmasının (yanlış fakat)
yaygın bir tutum olması ve gerekçe metninin başlarında UVF’ler tanıtılırken
“kalkınmanın lokomotifi olan reel sektör yatırımlarına, stratejik sektör, şirket ve
projelere uzun vadeli kaynak sağlanması yoluyla kalkınmanın hızlandırılması…
amaçlanmaktadır” şeklinde bir ifadenin yer alması nedeniyle temel amaçlardan birinin
büyüme-kalkınma olarak ifade edildiğini söyleyebiliriz.
İstikrar amacı: Türkiye Varlık Fonunun istikrarı sağlamak için de kullanılabileceği
belirtilmekte ve bu amaç, kanunun gerekçesinde şu şekilde ifade edilmektedir:
“..yurtiçi ve yurtdışında finansal risklerin artmasıyla yaşanan ekonomik
dalgalanma dönemlerinde, yabancı yatırımcıların gerçekleştirdikleri fon
çıkışlarının varlık fiyatlarında sert düşüşlere yol açması ve yerli yatırımcıların
spekülatif döviz talebinin artması, piyasalarda likiditenin azalmasına ve finansal
istikrara yönelik endişelere yol açmaktadır. Bu sorunların çözümü için, finansal
stres ortamında piyasalarda stabilize edici bir görev üstlenecek, kamu fonlarının
konsolide olarak yönetildiği, güçlü bir Ulusal Varlık Fonunun bulunması, ülke
tasarruflarının büyüklüğünü ve gücünü görünür kılarak piyasalarda gerekli
güven ortamını yaratacak ve ülkemizin uluslararası kredibilitesinin artmasını
sağlayacaktır.”
İstikrar konusu, gerekçede sadece bu ifadeyle yer almakta, kanun metninde yer
almamaktadır. Bu durum, istikrar amacının bir yan amaç olarak ortaya konulduğunu
düşündürmektedir.
Dış politika aracı olarak kullanılma amacı: Türkiye Varlık Fonunun dış politika
aracı olarak da kullanılabileceği, kanunun gerekçesinde “bu fon, ekonomimizin yapısal
sorunlarını aşmasında katkı sağlamasının yanı sıra, dış politikanın önemli bir
enstrümanı olarak Türkiye’nin uluslararası arenada daha fazla söz sahibi olmasına da
katkı sağlayacaktır” ifadesiyle belirtilmektedir.
Oysa, UVF’lerle ilgili tartışmalarda ve uluslararası kurumların belirledikleri ilkelerde,
üzerinde en hassasiyetle durulan konu, UVF’lerin bu amaçla kullanılmaması
konusudur. Santiago ilkelerinin 2. maddesinin açıklamasında bu konu “UVF’nin
yatırımlarını, hükümetin herhangi bir jeopolitik hedefini doğrudan veya dolaylı şekilde
gerçekleştirmek niyeti veya yükümlülüğü ile yapmadığını garanti etmesi gerektiği”
şeklinde açıkça belirtilmektedir (IWG, 2008: 12). Birçok ülke, UVF’sini bu amaçla
kullanmayacağını ve bu konuda özen göstereceğini açıkça beyan etmiştir.
Kanun metnini incelediğimizde ise TVF’nin amacı, kanunun ilk maddesinde “sermaye
piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurtiçinde kamuya ait olan
varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli
yatırımlara iştirak etmek” şeklinde belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi, kanunda gerekçedeki bazı hedefler (istikrar gibi) yer almamakta, fakat
bunlara ek olarak, iki yeni amaç karşımıza çıkmaktadır. “Yurtiçinde kamuya ait
varlıkları ekonomiye kazandırmak ve dış kaynak temin etmek”.
Fakat kanunda belirtilen bu amaçların da bir varlık fonunun amacı olmaktan çok fonun
finansmanının nasıl sağlanacağını işaret ettiğini söyleyebiliriz.
İktisat politikalarının temel amaçları kalkınma, büyüme, istihdam, gelir dağılımı gibi
temel değişkenlerle belirlenebilir. Bu temel amaçları gerçekleştirmek için uygulanacak
politikalar, başvurulacak yöntemler veya bu amaçları gerçekleştirmede kullanılacak
finansman yöntemleri değişebilir.
Türkiye Varlık Fonu için açıklanan amaçlarda ise amaçlarla araçların ve buna dair
finansman yöntemlerinin birbiriyle karıştırıldığı görülmektedir. Çok sayıda amaç ardı
ardına sıralanmış, bunlar arasında bir hiyerarşi kurulmamış, kısacası fonun kuruluş
amacı açık bir şekilde belirlenmemiştir.
Yaptığımız sınıflandırma çerçevesinde fonun üç temel amaca yönelik olarak kurulduğunu
saptasak bile hala bazı sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Birincisi, fonun dış politika aracı olarak kullanılma amacı, uluslararası standartlarda
kabul edilemez bir amaçtır.
İkincisi, bu amacı görmezden gelip fonun büyüme ve istikrar gibi iki temel amacı
olduğunu kabul edersek, bu amaçların hangisinin öncelikli olduğu, fonun yatırım ve
finansman tercihlerinde hangi önceliğe göre davranacağı belirlenmiş olmalıydı.
Santiago ilkelerinin 2. maddesinde yer alan “UVF’nin amacının açıkça belirlenmesi ve
kamuya ilan edilmesi” gereği, hem bu iktisadi ve finansal amaçlara uygun yatırım
stratejilerinin belirlenmesini kolaylaştırmak, hem de UVF’nin politik amaçlarla
kullanılmasının önüne geçerek amaca uygun davranmasını ve hesap verebilirliğini
garanti edebilmek için ortaya konulmuştur. TVF’nin amaçlarının açıklıkla ortaya
konulmamış olması, bu bağlamda ciddi bir sorun oluşturmaktadır.
Ayrıca öncelikli amacı büyüme olan bir fonun uzun dönemli, riskli ve likit olmayan
varlıklara yönelmesi uygunken istikrar amaçlı bir fonun tam tersine kısa vadeli düşük
riskli ve likit varlıklara yatırım yapması beklenir.
Üstelik, Dixon ve Monk (2016:15)’ın belirttiği gibi fon, makroiktisadi şoklara karşı
istikrar amacıyla kuruluyorsa bu durumda likit olmayan uzun vadeli ve riskli
yatırımlara yönelmesi doğru değildir. İstikrar fonları genellikle düşük riskli varlıklara
yatırım yapar ve genellikle merkez bankaları ve hazinenin bünyesinde yer alırlar.
Eğer Türkiye Varlık Fonu ile bu iki amaç bir arada gerçekleştirilmek isteniyorsa bu
amaçları gerçekleştirmeye yönelik yatırım stratejilerinin birbiriyle çelişmesi
kaçınılmazdır.
TEMEL ZEMİNLERİ
Bir veya birden fazla emtiaya dayalı fonlar: Bunlar genellikle ihraç edilen
emtianın gelirleri nedeniyle oluşan bütçe fazlalarından oluşur. Tipik örnekleri
körfez ülkelerinin kurdukları fonlardır. Bu fonların çoğu ihraç edilen petrolden
sağlanan gelirlerle oluşturulmuştur. Norveç’in kurduğu emeklilik fonu da benzer
şekilde Kuzey Denizinden elde edilen petrol gelirlerinin yarattığı bütçe fazlasını
gelecek kuşaklara aktarmayı amaçlamak ve
Bir emtiaya dayalı olmayan fonlar: Bunlar ya dış ticaret fazlaları ile ya da
emeklilik fonlarında biriken paralarla oluşturulmaktadır. Bu tür fonların tipik
örnekleri Çin, Kore ve Hong Kong gibi ülkelerin kurdukları varlık fonlarıdır.
ABD’nin her iki örneğe de giren birden fazla varlık fonu bulunmaktadır.
TEMEL VASIFLARI
Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş. adı altında 50 milyon TL sermayeli bir
anonim şirket kuruluyor. Başbakanlığa bağlı olarak çalışacak olan şirketin
sermayesi, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından konulacak. Şirketin
yönetim kurulu en az 5 kişiden oluşacak ve başkan ve üyeleriyle şirket genel
müdürü Başbakan tarafından atanacak. Bu anonim şirket özel hukuk
hükümlerine tabi olacak. Şirket Türkiye Varlık Fonu İçtüzüğünü hazırlayacak
ve bu iç tüzüğün tescili ile Türkiye Varlık Fonukurulacak. Ayrıca gerek
görülmesi halinde Türkiye Varlık Fonuna bağlı alt fonlar kurulabilecek.
Şirket tarafından Türkiye Varlık Fonu adına gerçekleştirilebilecek işlemler şöyle
sıralanıyor: Yerli ve yabancı şirketlerin hisse senetleri, özelleştirme kapsam ve
programına alınanlar dâhil olmak üzere Türkiye’de kurulan ihraççılara ait
payların alınıp satılması. Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı
Karar hükümleri çerçevesinde alım satımı yapılabilen yabancı kamu, özel sektör
ve kamu borçlanma araçları ve ihraççı paylarının alınıp satılması. Vadeli mevduat
ve katılma hesabı işlemlerinin yapılması. Hazine taşınmazları ve mevduat
sertifikaları, altın ve diğer kıymetli madenler ile bu madenlere dayalı olarak ihraç
edilen sermaye piyasası araçlarının alım satım işlemlerinin yapılması. Fon katılma
payları, repo ve ters repo işlemleri, kira sertifikaları, gayrimenkul sertifikaları,
varantlar ve sertifikalar, Takasbank para piyasası işlemleri, türev araç
işlemlerinin nakit teminatları ve primleri, özel tasarlanmış yabancı yatırım
araçları ve ikraz iştirak senetleriyle ilgili işlemlerin yapılması. Ulusal yatırımlar ile
uluslararası alanlarda diğer devletler ve/veya yabancı şirketler tarafından
yapılacak yatırımlara iştirak ve bunlarla sınırlı olmamak üzere diğer yatırım
araçları işlemlerine girilmesi.
Türkiye Varlık Fonunun kaynakları şu şekilde sayılmaktadır:
Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından; özelleştirme kapsam ve programında
bulunan ve Türkiye Varlık Fonuna devrine karar verilen kuruluş ve varlıklar ile
Özelleştirme Fonundan Türkiye Varlık Fonuna aktarılmasına karar verilen nakit
fazlası.
Kamu kurum ve kuruluşlarının tasarrufu altında bulunan ihtiyaç fazlası gelir,
kaynak ve varlıklardan; Bakanlar Kurulu tarafından Türkiye Varlık Fonuna
aktarılmasına veya Şirket tarafından yönetilmesine karar verilenler.
Türkiye Varlık Fonu tarafından yurtiçi ve yurtdışı sermaye ve para
piyasalarından ilgili mevzuat kapsamında yer alan izin ve onaylar aranmaksızın
sağlanan finansman ve kaynaklar.
Para ve sermaye piyasaları dışında diğer yöntemlerle sağlanan finansman ve
kaynaklar.
Şirket, Şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve
Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulacak alt fonlar Sayıştay denetimine tabi
olmayacak. Şirket ve fonlar bağımsız denetime tabi olacaklar. Türkiye Varlık
Fonu bünyesinde kurulacak fonlar, Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında
bağımsız denetime tabi olacak.
Şirket, varlık Fonu ve bu yasaya göre kurulan şirketler, alt fonlar gelir ve
kurumlar vergisinden muaf tutuluyor, ayrıca yapacağı işlemlerin bir bölümü de
KDV gibi vergilerden istisna ediliyor.
TVF’nin finansmanı için yasada üçüncü olarak “Türkiye Varlık Fonu tarafından yurtiçi
ve yurtdışı sermaye ve para piyasalarından ilgili mevzuat kapsamında yer alan izin ve
onaylar aranmaksızın sağlanan finansman ve kaynaklar” yer almaktadır. Bu ifadeyle
kastedilen esas olarak, Hazineden izin almadan yapılacak borçlanmalardır.
Ayrıca kanunun 10. maddesi ile de Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanuna bir ekleme yapılarak TVF A.Ş. ve bağlı fon ve şirketlerin, Hazineden
izin almaksızın, her türlü dış imkân sağlamalarına ve diğer kurum ve kuruluşlar lehine
garanti verebilmelerine olanak tanınmıştır. Böylece Türkiye Varlık Fonu ve bağlı
kuruluşlar, Hazinenin izni olmadan borçlanabilecektir.
TVF’nin “para ve sermaye piyasaları dışında diğer yöntemlerle sağlanan finansman ve
kaynaklar”dan finansman sağlayabileceği belirtilmiştir. Bu madde, komisyonda tartışma
konusu olmuş, para ve sermaye piyasaları dışında başka bir kaynak olamayacağı için
yasadan çıkartılması önerilmiş, fakat bu konudaki soruya herhangi bir yanıt verilmemiş
ve bu ifade yasadaki yerini korumuştur.
Görüldüğü gibi başlangıçta çok düşük bir sermayeyle kurulmasına rağmen TVF’ye,
Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararıyla özelleştirme gelirlerinden, Bakanlar
Kurulunun kararıyla kamuya ait fonlardan ve gelirlerden kaynak sağlanması ve
Hazinenin izni olmadan sınırsız bir şekilde borç alabilmesi imkânı tanınmıştır.
Kamusal kaynaklarla finanse edildiği halde özel şirket gibi yurtiçi ve yurtdışındaki
finansal piyasalarda faaliyet göstermesi istenen bu şirketin, tanınan istisna ve
muafiyetlerle özel şirketlerde olmayan ayrıcalıklarla donatıldığı görülmektedir. Kanunun
8. maddesi, muafiyet ve istisnaların sayıldığı 6 fıkradan oluşmaktadır ve kanun metninin
yaklaşık üçte birini bu bölüm oluşturmaktadır.
Şirket, TVF ve alt fonlar, gelir, kurumlar ve emlak vergisinden, yaptıkları işlemler
damga, banka ve sigorta muameleleri vergisi, kaynak kullanımı destekleme fonundan ve
başka birçok vergi, harç ve katılma payından muaf tutulmuştur.
Finansal piyasalarda özel sektörle rekabet halinde çalışması planlanan TVF’ye tanınan
bu denli geniş muafiyet ve istisnaların bir haksız rekabete konu olup olmadığı ve TVF’ye
yatırım yapacak kurum ve kişilere bu nedenle bir haksız kazanç sağlayıp sağlamayacağı
tartışma konusudur.
Benzer şekilde devlet sahipliğinde olan ve kamusal kaynakları kullanacak olan TVF’nin,
kamu kesimini düzenleyen birçok kanuna da tâbi olmayacağı öngörülmektedir.
Sayıştay Kanunu, Devlet Memurları Kanunu, Kamu İhale Kanunu, Rekabetin
Korunması Hakkında Kanun, Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun gibi kamu
kesimine ilişkin olarak çok sayıda kanunun ve kamu kurum ve kuruluşlarına personel
alınmasına dair ilgili mevzuat hükümlerinin Şirket, TVF ve alt fonlar için
uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.
Bu durum, en temelde, şirketin genel müdürünün ve yönetim kurulu üyelerinin
statüsünün ve ücretlerinin nasıl belirleneceği, kamusal kaynakların elde edilmesinde ve
yapılacak işlemlerde özelleştirme, kamu ihale kanunu, rekabetin korunması gibi
kanunlara tabi olmadan nasıl işlem yapılacağına dair çok ciddi soruları gündeme
getirmektedir.
HÜLASA
Türkiye Varlık Fonu, tasarruf ve döviz fazlasını değerlendirmek üzere kurulan
Ulusal Varlık Fonları açısından bakıldığında geleneksel varlık fonlarından ayrı bir
yerde durmaktadır. Hem cari açık hem de bütçe açığı veren bir ülke olarak
Türkiye’nin değerlendireceği bir tasarruf fazlası bulunmamaktadır.
Buna karşın Türkiye Varlık Fonu’nun, UVF sınıflandırması içerisinde olup olmadığı
tartışmalı olan Ulusal Kalkınma Fonlarına daha yakın bir fon olduğunu söylemek
mümkündür. Ancak burada da başka bir sorun karşımıza çıkmaktadır.
TVF’nin amaçları açısından bir inceleme yaptığımızda birbiriyle çelişebilecek çok
sayıda amacın sıralandığı ve istikrar, İslami finansal araçların geliştirilmesi gibi
konuların da fonun amaçları arasında yer aldığı görülmektedir. Bu nedenle
TVF’nin geleneksel Ulusal Varlık Fonlarından birisi olmadığını söylemek
mümkündür.
Türkiye Varlık Fonunun kuruluşundaki gerçek amaç, fonun kaynakları ve
kanunun gerekçesindeki amaçlar dikkatle incelendiğinde ortaya çıkmaktadır:
Kamuya ait arazilerin, yolların, köprülerin gelirlerinin ve mümkün olduğu ölçüde
bunların mülkiyetlerinin satışı yoluyla gelir sağlamak.
Fonun gerçek amacını bu şekilde ortaya koyduğumuzda fonun amaçlarındaki karmaşa
ortadan kalkmakta, araçlarla amaçlar ve finansman yöntemlerinin birbirine karışması
sorunu da çözülmüş olmaktadır.
TVF, hem finansmanını hem yatırım yapacağı alanları kamu varlıklarına ve
bunların üzerinde yapılan otoyollar, Kanal İstanbul, Üçüncü Köprü ve
Havalimanı gibi büyük projelere dayandıracaktır. Anlaşılan odur ki Varlık Fonu
ifadesindeki “varlık”, kamu varlıklarını ifade etmektedir, Ulusal Varlık
Fonlarındaki “wealth” sözcüğünün Türkçe karşılığını değildir.
Türkiye Varlık Fonunun 1980’li yıllarda sayısı çığ gibi artan ve gelirleri 1990
yılında konsolide bütçe gelirlerinin yaklaşık %60’ına ulaşan (Oyan/ Aydın,
1991:24)19 bütçe dışı fonlara benzerliği, ancak bütçe mevzuatından ve
disiplininden azade yapısı dolayısıyla kurulabilir.
TVF, bütçe dışı fonlardan farklı olarak, kamusal kaynakların başbakana bağlı
bağımsız bir şirkete teslim edilmesi ve finansal piyasalarda bunlar üzerinden işlem
yapılması esasına dayandığından bütçe dışı fonlardan çok daha büyük riskler
içermektedir.
Ulusal Varlık Fonları genelde petrol gibi doğal kaynakların tükenmesi veya
gelecekte ortaya çıkabilecek risklere karşı gelecek kuşakların refahını garanti
altına almak üzere kurulan fonlar olmasına karşın, Türkiye Varlık Fonu tam tersi
bir görünüm sergilemektedir:
Kamu arazileri ve geçmiş nesillerin birikimleriyle oluşturulan varlıkların bu şirket eliyle
finansal piyasalara aktarılmasıyla gelecek nesillerin refahı tehlikeye atılmaktadır.
KAYNAKÇA
Akbulak, S. ve Akbulak, Y. (2008), “Ulusal Varlık Fonları”, Marmara
Üniversitesi İİBF Dergisi, (Cilt XXV, Sayı 8), 237 – 262.
Dixon A. D./Monk, A. H. B. (2016), A Simple Typology of Sovereign Development
Funds Rietveld, M./Toledano, P. (der.) The Frontiers of Sovereign Investment
(US:Columbia University Press).
Durmuş,M.(2017), 2008 KRİZİ VE TÜRKİYE VARLIK FONU,
http://mustafadurmusblog.blogspot.ca/2017/02/2008-krizi-ve-turkiye-varlik-
fonu.html (19.02.2017).
Eğilmez,M.(2016),Varlık Fonu, http://www.mahfiegilmez.com/2016/08/varlk-
fonu.html (25.08.2016).
Kayiran,M.(2006),Türkiye Varlık Fonu’nun Kuruluş Amaçları Ve Yapısı
Üzerine Bir Değerlendirme,Eğitim Bilim Toplum
Dergisi,Cilt:14,Sayı:56,Güz:2016,Sayfa:55-90
SIL (2016), “The Sky Did Not Fall: Sovereign Wealth Fund Annual Report
2015”, Sovereign Investment Lab., Bortolotti, B., Torino (ed.)
http://www.ifswf.org/sites/default/files/Bocconi%20SIL%202016%20Report.pdf
Yalçıner, K./ Sürekli, A. M. (2015), “Ekonominin Çeşitlendirilmesinin Bir Aracı
Olarak Ulusal Refah Fonu Modelinin Türkiye Ekonomisi Açısından
Uygulanabilirliği”, Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi, (Cilt:17, No: 3), 1-29.
Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun.
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.pdf
6741 Sayılı Kanun Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması
İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun.
http://www.alomaliye.com/2016/08/26/6741-sayili-kanun-turkiye-varlik-fonu-
yonetimi-a-s-kurulmasi/