-
43
TÜRKİYELİM KARTOGRAFİK GÖSTERİMİNDE ALMAN ETKİSİ
Doç.Dr. Doğan Uçar (İTÜ)
1- GİRİŞ :
Türkiye dışındaki Avrupada üzerinde tartışılan bir soru, bugünkü
Türkiye'nin Avrupanın bir parçası mı, yoksa çoğrafik konumuna
bakarak bir Asya ülkesi sayılıp geleceğin Avrupa Birliği dışında mı
bırakılması gerektiğidir. Türkiye'nin yak-laşık iki sene önceki
Avrupa Topluluğuna bugünkü 12 leri tarafından olumlu karara
bağlanması halinde anılan tartışmalar hem bizde, hem de Avrupada
belli ölçüde sonuçlandırılmış olacak, buna bağlı olarak Türkiye'nin
dünyadaki konumu da daha bclirginlcşcccktir. Bu yazının kartografya
örneğinde Türkiye'nin bilimsel açıdan da Avrupanın ayrılmaz bir
parçası olduğunu göstereceğini umuyorum.
2-19.YüzyıIda Osmanlı İmparatorluğunun Durumu :
Türkiye'nin kartografik gösterimindeki Alman payının daha iyi
anlaşılabilmesi için Türk-Alman ilişkilerinin başlangıcı-nın
açıklığa kavuşturulması gerekmekte-dir. Bunun için de Türk-Alman
ilişkilerinin başlangıcında (19. Yüzyıl başları) Osmanlı
İmparatorluğunun poli-tik, ekonomik ve askeri durumuna cümleler
halinde değinmekte yarar vardır.
Eski çağın zengin ve kültür toplumları sayılan Mısırlılar,
Yunanlılar, Romalılar, Persler ve Arapların eski dünyanın merke-zi
bir konumunda bulunan Anadoluya askeri ve ekonomik açıdan sürekli
ilgi duydukları bilinmektedir. Anadoluya
yönelik bu ilginin Orta Çağda bu defa İpek Yoluna ve kutsal
topraklara giden ka-rayoluna hakim olma arzusundan dolayı
Avrupalılara yansıdığı da yine bilinen bir gerçektir. Fakat
Selçuklu İmparatorluğu ile beraber Osmanlı İmparatorluğunun
ger-ileme dönemlerine kadar (1768) Anadoluda Avrupalıların bu
ilgisine karşı koyabile-cek bir Türk devleti bulunuyordu. 1350 li
yıllardan itibaren ise Avrupa dinde refor-mun etkisiyle mezhep
kavgaları, yenilen-me hareketleri ve hep batı yönünde giderek
Hindistan'a ulaşmak gibi sorunlarla meşgul olmaktan dolayı
Ortadoğııya ilgi-sini belli anlamda zorunlu olarak dondur-muş
bulunuyordu.
O dönemlerde Osmalılarla ilişki içinde kalmayı başarmış sayılı
Avrupa ülkelerinden birisi Fransa idi. Fransızlar 1535 yılında
Osmanlı İmparatorluğu ile imzaladıkları andlaşma ile türklerle
ticar-ette kendi çıkarlarına önemli ayrıcalıklar elde etmişlerdi.
Biz bunları kendi tarihi-mizde kapitülasyonlar olarak biliyoruz.
Fransaya tanınan ticaret ayrıcalıkları nede-niyle ekonomik
çıkarlarını zedelenmiş gören İngiltere ve Prusya'nın ısrarlarına
Osmanlılar fazla dayanamamışlar ve 1580 yılında önce İngiltere ve
sonra 1761 yılında Prusya ile andlaşma imzalayarak ticaret alanında
islam olmayan halkına, is-lam halkına tanımadığı hakları
tanımışlardır. Gümrük vergisiz ithalat, gümrük kontrolsuz ithalat
ve türk mahke-melerinde yargılanmama bu ayrıcalıkların en
önemlileri olarak gösterilebilir. Os-manlı İmparatorluğunun en
zayıf ve muh-
-
44
taç olduğu zamanlarda olumsuz etkilerini daha belirgin biçimde
hissettirmeye başlayan kapitülasyonlara rağmen ticaret alanına
atılmak cesaretini gösteren par-makla sayılabilecek sayıda az türk
de, is-lam olmayan halk ile rekabet edememiş ve ellerindeki
sermayeyi de kaybetmek duru-mu i le karşı karşıya kalmışlardır.
Müslüman türk kesimin memur, asker ve çiftçi olarak kalması, o
zamanki yönetimler tarafından üstünlük ve egemen-lik haklarının
korunması yolunda tek ve etkili bir araç olarak
değerlendirilmiştir. Tek taraflı ve uzun süreli bu uygulamanın
doğal sonucu olarak ekonomik hayatta kontrol tamamen
kaybedilmiştir. 18. ve 19. yüzyılda görülmeye başlayan yeniden
yapılanma çabalarında Avrupa ile yürütülen işbirliğinde ipler yine
islam ol-mayan azınlığın tekelinden kur-tarılamamıştır. Bu kesim
türklerin ticaret hayatındaki bilgisizliğinden normal olarak
insafsızca yararlanmışlar ve devlete verdik-lerinden kat kat
fazlasını ondan alma başarısını göstermişlerdir (kendi çıkarları
doğrultusunda). Bu durumun bilincinde olan bugünün avrupalısı bile
islam ol-mayan (daha çok hıristiyan) azınlığın, türklerin alın
terini yediklerini açıkça ka-bul etmektedirler. (2)
Kapitülasyonlar konusunda daha fazla ayrıntıya girmek bu
makalenin yazarının uzmanlık konusu değildir ve ayrıca bu yazının
çerçevesini aşacaktır. Buna rağmen bir noktaya değinmekte yarar
vardır. O da ticarette islam olmayan azınlığa and-laşmalarla
sağlanan kolaylıkların, ya da diğer bir deyişle türk halkın bu
alanlara farkına vanlmaksızın kapalı tutulması daha sonra Osmanlı
İmparatorluğunun so-nunu getirici en etken faktörlerden biri
olduğudur. Bilindiği gibi kapitülasyon be-lası ancak 1923 yılında
Lozan andlaşması ile yürürlükten kaldırılabilmişlerdir.
14ÖO'!ü yıllarda Avnıpada teknik alanda ve toplumsal düzende
görülen gelişmelere Osmanlı İmparatorluğu uzun süre katılmamıştır.
Buna ek olarak o zamanki Avrupanın güçlü devletleri Fransa,
İngiltere ve Rusya'nın Osmanlı İmparatorluğunu siyasi olarak
parçalama çabalan izlenmiştir, diğer taraftan ise, Os-manîı Devleti
yıkıldıktan sonra bu gani-metten mümkün olan en büyük payı
ala-bilmek amacıyla avrupahlar arasında bir kıskançlık
başgöstermişlir. Bazı avru-palıîara göre, Osmanlı İmparatorluğunun
ömrünün 1. Dünya Savaşına kadar uza-masının nedenlerinden biri
ganimetin paylaş ı lmas ında or taya ç ıkan anlaşmazlıktır. Bi/im
açımızdan ilginç olan ise, 1789 yılında IH. Selimle başlayan
modernleşme çabalarının bugün hala Osmanlı İmparatorluğunun
gerileme ve batış ının nedeni biçiminde değerlendiriliyor
olmasıdır.
3- MOLTKE'nlm Çalışmalar ı:
Türk-Alman yakınlaşması, Osmanlı İmparatorluğunun eski düzeni
ile yenilen-me hareketlerinin çatışma halinde bulun-duğu bu kritik
döneme rastlar. Sultan II. Mahmut zamanla bir huzursuzluk kaynağı
haline gelen ve bu durumuyla yenilenme çabalarına karşı engel
olarak gördüğü Yeniçeri Ordusunu 1826 yılında dağıtmış bulunuyordu
ve bunun yerine Avrupadaki örneklerine benzer başka bir ordu kurmak
istiyordu. Bu noktada ise II. Mahmut av-rupalı uzmanların bilgisine
ihtiyacı olduğuna inanıyordu. Daha önce de belir-tilmeye
çalışıldığı gibi Osmanlılar o za-manlar Fransa, İngiltere Rusya ve
Avus-turya'nın kendilerine karşı hiç de dostça olmayan niyetler
besledikleri kanısında idiler. Bu ülke vatandaşları tarafından türk
topraklarının değişik bölgelerine ait
-
45
yapılmış topoğrafik ölçmelerin gizli tutul-maları Osmanlıların
savını doğrulayıcı nitelikle değerlendirilebilir. Osmanlılara göre
yine o zamanlar Prusyalıların türklerden bir toprak istemi yoktu ya
da yönetsel bir baskı amacı gütmüyorlardı. Bunun dışında
Prusyalılar o devirde Avru-pada takdir edilen bir ordu kurmayı da
başarmışlardı. Bu nedenlerle Sultan II. Mahmut, Prusya Kralı III.
Wilhem'den İstanbul'a bir askeri danışman göndermesi ricasında
bulundu. Osmanlı ordusunda gerçi daha önce de yabancılar görev
yapmıştı, fakat bunlar daha ziyade kendi ordularından şu veya bu
nedenlerle ayrılarak islâmlığı seçmiş ve türkleşmiş kişilerdi.
Sultan II. Mahmut'un bu isteği üzerine o zamanlar yüzbaşı, daha
sonra Prusya Ordusunda mareşalliğe kadar yükselen Helmul von Moltke
23 Kasım 1835 de İstanbul'a ulaştı. Bu tarihten yak-laşık altı ay
kadar sonra 8 Haziran 1936 tarihli kabine kararıyla yüzbaşı Kari
Frie-drich Ludwig von Wincke, Friedrich Leo-pald Fischer ve
mühendis subay Traugott Wilhe tri Weinrich Mühlbach Moltke'ye
katıldılar.
Buraya kadar olan kesimde Türk-Alman ilişkilerinin başlama
koşulları genel çerçevesi ile aktarılmaya çalışıldı. Moltke ve
arkadaşlarının direk askeri görevleri ile ilişkili uğraşıları daha
çok konuya ilgi duyan tarihçilerin araştırma alanına gir-diğinden
burada değinilmeyecektir. Moltke ve arkadaşları Türkiye'deki askeri
görevleri sırasında diğer yabancılar gibi Anado-Ju'nun doğasını
tanımak üzere de çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmaların başında
ise topoğrafik faaliyetler gelmek-tedir. Moltke'nin elimizde
bulunan bu tür faaliyetleri aşağıda gösterilmişir:
- İstanbul ve İstanbul Boğazı Haritası - Samsun Haritası - Musul
Haritası
- Birecik ve Beda Kalesi Haritası - Elazığ ve Harput Haritası -
Maraş Haritası - Urfa Haritası - Fırat kenarında Rum Kalesi
Haritası - Orta ve Batı Anadoluda Kuzey-Güney
doğrultusunda kesitler: I - Samsun'dan Siverek'e II -
Aydıncık'tan (Anamur'un doğusu)
. şile'ye III - Gemlik'ten İzmir'e VI - Kapadağ Yarımadası
sahillerinden
Aydın'a V - Denizli'den başlayarak Eşen Çayı
vadisinden Akdeniz'e VI - Suriye sınırından başlayarak Birec
ik, Malatya üzerinden Munzur Dağları önünde Fırat vadisine
Vn - Erciyes'den Silifke'ye VIII - Alanya'dan başlayarak
Erciyes
üzerinden Kayseri'ye Moltke'nin eserlerinden İstanbul, Sam-
sun, Musul, Birecik ve Elazığ haritaları plançete yöntemiyle
çizilmişlerdir. Diğer haritalar ise kroki düzenindedirler.
Molt-ke'nin bu yapıtlarının orijinalleri Doğu Berlin'deki Alman
Devlet Kütüphanesinde korunmaktadırlar. Molkte İstanbul'daki
ik-emetgahı, diğerlerini ise Mısır'a karşı yapılan Nizip Savaşına
(Haziran 1939) danışman olarak giderken ve oradaki görevi sırasında
tamamlamıştır. Moltke II. Mahmut'un Bulgaristan gezisine de
katılmış ve Rusçuk, Varna gibi şehirlerin haritalarını da
yapmıştır. Fakat bunlar günümüze kadar ulaştırılamamıştır.
Kay-bolan haritalar arasında Osmanlı Asyasına ait haritlar olduğu
da sanılmaktadır. Zaten bugün Alman Devlet Kütüphanesinde kor-unan
orijinallerinde önemli bir kısmı Niz-ip Savaşı sırasında
kaybolmuşlardı. Bunlar otuz yıl kadar sonra isviçreli bir gezgin
ta-rafından bulunmuş ve tekrar Prusyaya iade edilmişlerdir (7).
-
46
Molktc'nin Türkiye anıları "Briefe aus der ailen Türkei" ya da
"Unter dem Halb-mond" adı altında yayınlanmıştır. İlk baskısı 1841
ve son baskısı 1984 de ol-mak üzere onbeş kez basılan bu kitap hala
yabancılar için olduğu kadar biz türkler için de ilginç olduğunu
sanıyorum.-
Moltkc Türkiye'ye resmi davetli olarak gelen ilk alman
vatandaşıdır ve bu davet Osmanlıların Almanlarla beraber Birinci
Dünya Savaşına girmesine neden olan askeri ilişkilerin başlangıcını
oluşturması açısından son derece önemlidir. Fakat Mollke'den önce
de diğer Ortadoğu ülkeleri yanısıra Anadolu'ya ilgi duymuş ve bu
ne-denle topraklarımıza resmi olmayan ziya-retler yapmış başka
almanlar da vardır. Bunlardan biri Hannoverli coğrafyacı Car-sten
NİEBUHR'dur Niebuhr o zamanki danimarka Kralı V. friedrich'in emri
üzerine 1766, 1767 yıllarında Ön Asyada önemli topografik
çalışmalar yapmıştır. Bunlar arasında şehirlerarası yol
uzaklıklarının ölçülmesi, astronomik ko-num belirlemeleri vb.
sayılabilir. Fakat Moltke'nin çalışmaları Anadolu'nun içlerine ait
yapılmiş ilk ciddi topografik ölçmeler ve kartografik çizimler
olması ve bu haliyle Anadolunun topografik yapısı hakkında fikir
veren (kesitleri hatırlayalım) ilk eserler niteliği taşımaları
nedeniyle ayrı bir öneme sahiptirler. Fakat bu haritalar ne
coğrafik ne de jeodezik gibi herhangi bir geometrik altlığa
day-andırılmamış büyük ölçekli yerel çalışmalardır ve dolayısiyle
gösterimlerde sistemli bir bütünlük yoktur.
4 KÎEPERT Hari ta lar ı
Türkiye'nin kartografik gösteriminde bütünlük ve topografik
bilgilerin homo-jenliği açısından bir harita takımı görünümünde
olan ilk çalışmalardan biri
de yine bir alman meslckdaşımız ta-rafından yapılmıştır. Bu
bilim adamı Ber-lin'deki Coğrafya Enstitüsünün 1845-1899 yılları
arasında başkanlığını yürütmüş Heinrich KİEPERT'tir. Kiepert
1841-1888 arasında Anadoluyu belirli aralık ve sürelerle dört kez
ziyaret etmiştir. Bu ziya-retler sırasında kartografik
çalışmalarına kaynak oluşturacak dokümanlar topladı, kendisi bizzat
topografik ve astronomik ölçmeler yaptı. Topladığı malzemeler
arasında değişik gezginlerden sağladığı seyahat notları, şu veya bu
amaçla yapılmış yol güzergah ölçmeleri, kesitler (örneğin Moltke ve
arkadaşlarının) astro-nomik ölçmeler ve benzerleri bulunuyor-du.
Alman kökenli dokümanlar arasında Posenli lise öğretmeni
Schönborn'un Pi-sidya'da (Burdur, İsparta ve Antalya arasında kalan
bölge) yaptığı gezilere ait notlar, Guslav Hirschfeld'in 1874 de
An-talya'dan İsparta, Dinar ve Aydın'a ve 1882 yılında Karadeniz
Kıyılarının orta kesimlerinden ülkenin iç taraflarına yaptığı
yolculuklar sırasında tuttuğu not-lar ve krokiler, Max Oppenheim,
Cari Hu-mann, Heinrich Zimmerer ve Edmund Naumann'ın gezi notları,
Otto Blau'nun Doğu Karadenizin dağlık bölgelerinde (örneğin Sümela
Manastırı yöresi) aldığı kroki karekterli toproğrafik çizimler
sayılabilir.
Kiepert'tin aşağıda bazı örnekler verilen Anadolu başta olmak
üzere Osmanlı İmparatorluğu topraklarına ait yaptığı ha-ritaları
incelenirse bunların usta bir karto-grafın beyin ve el emeği olduğu
kolayca anlaşılmaktadır. Bu vesile île kendisini burada övgü ile
tekrar anmak isterim.
Heinrich Kipert ' in jOsmanl ı İmparatorluğu bölgelerine ait
yayınladığı haritalardan en dikkati çeken örnekler şunlardır:
- Osmanlı İmparatorluğu Haritası, 1/2
-
I?
500 000, 1844. - Küçük Asya Haritası, 1/1 000 000,
1844. - Asyada Osmanlı İmparatorluğu, 1/1
250 000 ve 1/2 500 000, 1868. - Asya Türkiyesi, Kafkas ülkeleri
ve
Batı İran, 1/3 600 000, 1853 - Küçük Asya Haritası, 1/1 500
000,
1854. - Avrupa ve Asyada Osmanlı
İmparatorluğu (Macaristan, Güney Rusya, Kafkas Ülkeleri ve Batı
İran'la beraber), 1/ 3 600 000, 1855.
(Kiepcrt'in bu haritası 1853 tarihli ve aynı ölçekli haritanın
ele geçirilen yeni
kaynaklar ışığında üzerinde çalışılmış yeni bir versiyondur.
- Asyada Türkiye, 1/4 000 000, 1879. Heinrich Kiepert
Osmanlı
İmparatorluğu ve Batı Anadoluya ait daha bir dizi haritayı
bizzat kendi topladığı mal-zemelerden ya da başka haritaları
yeniden işleyerek bir kısmı Fransızca olmak üzere yayınlamıştır.
1/1 500 000 ölçekli 1884 yılında ve 1/3 000 000 ölçekli 1886
yılında yayınladığı "Nouvelle Carte Gene-rale des Provinces
Asiatiques de I'Empire Ottoman" buna örnek olarak gösterilebilir.
Kipert'in bazı haritaları Osmanlı Genel Kurmayı tarafından türkçe
olarak da basılmıştır. Örneğin 1/1 500 000 ölçekli 1854 tarihli
Küçük Asya Haritası.
Kiepert haritalarından bazı örnekler An-kara'da Harita Genel
Komutanlığı arşivinde korunmakta ve kartografya bakımından olduğu
kadar mesleğimizin diğer dallan yönünden de ilginç eserlerin
bulunduğu Harita Müzesinde sergilenmek-tedir.
Kiepert, haritalarının çiziminde yalnızca alman kökenli
kaynakları kullanmamıştır. Daha önce sözü edilen kaynaklar yanısıra
o zamana kadar Türkiye'ye geliş amaçları daha çok insanlarını
tanımak, toprak
yapısı ve doğal zenginlikleri hakkında bil-gi toplamak olan
yabancıların dokümanlarından da yararlanmıştır. Bu kaynaklar
özellikle rus, fransız, amerikan ve ingiliz kökenlidir. Özellikle
ingilizler başta olmak üzere yabancıların hepsinin topladıkları
bilgileri kendi sömürgecilik amaçları için kullanabilmek için
birbirle-rinden mümkün olduğu kadar gizli tut-maya çalıştıkları
bilinmektedir.
Heinrich Kiepert ayrıca Anadolunun 1/ 500 000 ölçeğinde 24
paftadan oluşan gen-el topoğrafik haritalarını yayınlamayı
planlamıştı. Bu projesini özellikle za-manında parasal kaynak
bulamaması nede-niyle ölümüne kadar gerçekleştiremedi. Daha önce
başlatılmış çalışmaları kendi ölümünden sonra aynı şevkle oğlu
RİCHARD KİEPERT devam ettirdi. Bu çerçevede planlanan bu haritlaarı
1/400 000 ölçeğinde 26 pafta olarak hazırladı. Bu takım 1902 ile
1906 yılları arasında geçen 4 senelik süre içinde parça parça
yayınlandı.
Henrich Kiepert ve Richard Kiepert ha-ritalarının tasarımında
yararlanılan çizgisel ve yazısal kaynaklar İkinci Dünya savaşı
sonuna kadar Berlindeki Alman Devlet Kütüphanesinde saklanıyordu.
Tüm bu dokümanlara ait ayrı bir katalog hazırlanmıştı. Yüzyılımız
başlarında hazırlanan bu katalog halen daha önce s ö z ü e d i l e
n D oğu B e r l i n Külüphanesindcdir ve numarası "Asicn 1.1 D
1-6499" dur. Bu kalologda yeralan bin-lerce kaynağın büyük bir
kısmının, geçirilen ve Almanya'nın aktif taraf olarak katıldığı iki
dünya savaşında kaybolduğu hem Doğu Berlin hem de Batı Berlindeki
yetkililerce belirtilmektedir. Elde kalan malzemelerin bir kısmı
bugün Doğu Ber-lin Alman Devlet Kütüphanesinde, diğer kısmı ise
Batı Berlindeki Prusya Kültür Mirası Devlet Kütüphanesinde
(Staatsbi-
-
48
bliothek Preussischer Kulturbesitz) bulun-maktadır. Özellikle
Batı Berlinde bulunan bu yeni ve modern kütüphanenin harita
seksiyonu elemanları, varolan haritaları' tekrar kataloglaştırmak
ve kaybolanları tesbit edebilmek amacıyla halen yoğun çaba içinde
bulunmaktadırlar.
Kiepert Ailesi ve Moltke dışında Türkiye'ye görevli olarak gelen
ve görünürdeki asli vazifeleri yanısıra topoğrafik ve kartografik
karekterli işler yapan başka alman vatandaşları da vardır. Örneğin
İstanbul'daki görevinden sonra (1888 - 1895) Almanyada mareşalliğe
ka-dar yükselen, büyük türk dostu olarak bi-linen ve Osmanlıların
Almanlarla beraber Birinci Dünya Savaşına takılmasının
mi-marlarından biri olan Colmar von der Goltz (Goltz Paşa)
İstanbul'un 1/100 000 ölçeğinde, Waller von Diest kuzey-batı
Anadolunun 1903 yılında 1/500 000 ölçeğinde haritalarım
çizmişlerdir.
S- Cumhuriyet ' in İ lk Y ı l lar ında İlişkiler:
Bilinen nedenlerle Birinci Dünya Savaşından sonra kendisine daha
çabuk gelmeyi başaran Almanya ile işbirliğini Atatürk'ün siyasi
liderliğinde şekilleşen Türk iye Cumhuriyet i 'n in yeni
hükümetleri de devam ettirdiler. Bu arada Türkiye gerçekleştirdiği
cumhuriyet dev-rimleri doğrultusunda her alanda Avrupa ile yaptığı
işbirliğine de yeni bir çehre ka-zandırmayı başarmış bulunuyordu.
Örneğin artık Türkiye'ye yalnız almanlar gelmiyor, Türk Hükümetleri
öğrenimle-rini görmek üzere Almanya'ya genç ele-manlar
gönderiyordu, bu çerçevede başka dallar yanısıra jeodezi
öğrenimlerini yap-mak üzere bir çok türk öğrenci özellikle Berlin'e
gönderildiler. Günümüz Türkiye'-sinin jeodezi öğretiminin temelleri
daha
sonra Berlin'de öğrenim görmüş bu mes-lekdaşlarca atıldı. İlk
türk ölçmecilerinden Prof. Onur Dr. Ekrem Ulsoy, Prof. Bu-rhan
Tansuğ, Prof. Macit Erbudak, Tevfik Ateş, Hüseyin Bozkır, Muhittin
Aran ve Kerim Evinay öğrenimlerini tamamen ya da kısmen Berlin'de
yapmış öncü meslek-daşlanmızdır. Anılan bu kişilerin kadastro-muz
ve sivil jeodezi öğretimimiz dışında askeri karakterli ülke
ölçmelerimizin yeni organizasyonundaki paylan da küçümsene-meyecek
derecede önemlidir.
1949 yılında Almanya'da yetişmiş jeo-dezi ve fotogrametri
mühendisleri bugün-kü Yılıdız Üniversitesinde Türkiye'de ilgili
dalda ilk sivil öğretim yapan bölümü kurmuşlardır. 1960 lı yıllarda
bu bölüme hayat veren Sayın Erbudak, Sayın Ulsoy ve Sayın Tansuğ'un
davetleri üzerine jeo-dezi dalında ünü Almanya dışına taşan
Prof.Dr. Helmut Wolf ve Prof.Dr. Ed-mund Gasncr İstanbul'a gelerek
dersler ver-mişlerdir. Böylelikle İstanbul Yıldız ve başlangıçda
özellikle Bonn Üniversitesinin ilgili bölüm öğretim üyeleri
arasında sa-mimi bir bilimsel işbirliği havası oluştu-rulmuştur. Bu
güzel atmosfer sonuçlarını hızla vermeye başlamış ve 1962-1980
yıllan arasında İstanbul'dan 17 Godet (ya-zarın sayabildiği)
Almanya'nın değişik üniversitelerinde doktora yapma imkanı
bulmuşlardır. Bulardan 14'ü Bonn'da, biri Karlsruhe'de biri
Darmstadt'ta ve biri Braunschweig'dadır. Bugün üniversiteleri-mizde
görev almış yüksek öğretim kadros-unun hemen hemen % 100 ünü ya bu
kişilerin ya da Almanya'ya doçentlik, profesörlük tezi hazırlamak
amacıyla şu veya bu kanalla gitmiş üniversîıc öğretim üyelerinin
(örneğin Prof. Gündoğdu Özgen, Prof. Mustafa Aytaç) yanında
akademik kariyerlerini yapmış elemanlar oluşturmaktadır.
Önceleri üniversite bazında gelişen
-
49
işbirliği daha sonraları doğal olarak jeodezi ve kadastro
alanında faaliyet gösteren kamu kurumlarına da yansımıştır. Bütün
bunlar yeni türk kadastro sisteminde bugün yoğun Federal Alman
etkisinin görülmesinin başlıca nedenleridir.
6- Avrupa Topluluğu ve Türkiye:
Bu satırların yazarı Türkiye'nin çıkarına olduğu kanısıyla
ülkemizin Avrupa To-pluluğu ile bütünleşmesini öngören poli-tik
görüşün taraftarlarından birisidir. Giriş bölümünde önceden
belirtildiği gibi bu yazının bir amacı da kartografya örneğinde
Türkiye'nin bilimsel açıdan Topluluğun en etken üyelerinden biri
ile içinde bulun-duğu çok sıkı işbirliğinin köklerinin sağlamlığını
göstermek ve biraz sonra değinileceği gibi Avrupalıların
Türkiye'-nin Topluluğa uyum sağlayamayacağı şeklindeki korkularının
yersizliğini vurgu-lamaktır. Ayrıca Avrupa Topluluğuna tam üye
olmanın önemi henüz toplumumuzun çok büyük bir kesimine yeterince
an-latılabilmiş değildir. İleride şekillenmesi düşünülen Avrupa
Birliğinin gerçekleş-mesi için politikacıların çabası şüphesiz
şarttır. Fakat bu çaba Topluluğu belli ölçüde etkili sağlam
temellere oturtabilir. Birliği oluşturacak milletlerin münferit
mensuplarının kendi aralarında kuracakları sıkı işbirliği ve
tartışarak en iyiyi bulma gayretleri Avrupa Birliğinin kurulmasını
hızlandıracak, homojenleştirecek ve do-layısiyle kalıcı
kılacaktır.
Henüz kesin olarak ifade edilmemiş ol-masına rağmen
Avrupalıların "Türkiye Avrupa Topluluğuna şimdilik kabul edil-mez"
biçimindeki bugünkü ön görülerinin nedeni büyük ağırlıklı olarak
görünürde ekonomik güçlüğe dayandırılmaktadır. Ya-zarın kanısına
göre Avrupalıların bu
'çekincesinin gizli nedenini Türkiye nüfusunun hemen tamamının
başka bir dini inanca ve kültürel yapıya sahip bu-lunmasında aramak
gerekir. Bunu şu şekilde açıklamak mümkündür.
Bugünkü Avrupa Topluluğunun 12 leri temci amaç olarak politik
bir Avrupa Bir-liğini amaçlamışlardır. Bu çerçevede "Avrupa
Birleşik devletleri" nden söz edil-diğini konuyla ilgilenen herkes
duymuş olmalıdır. Özellikle Avrupanm muhafaz-akar kesiminin
benimsediği bir görüşe göre politik birliğin kalıcı olabilmesi için
n.ozayiği oluşturan münferit üyeler arasında dini vekültürel açıdan
homojenlik bulunması şarttır. Yine bu görüşe göre Türkiye mevcut
üyelerde bulunan bû koşulu sağlamamaktadır ve dolayısiyle Avrupa
Topluluğunun homojenliğini boz-acaktır. Bu tür görüşlerin Avrupa
Toplu-luğu teşkilatlarını önde gelen fonksiyoner-leri tarafından da
son zamanlarda arada sırada dile getirilmeye başlandığım basından
duyuyor ve okuyoruz. Avrupa de-mokrasilerinin savunduğu temel
hürriyetlerden biri olan' inanç hürriyeti gibi insan hakları
konusunda düşünceleri hatırladığında Türkiye'nin üyeliğine
başkaları yanısıra yukarda açıklanmaya çalışılan gerekçelerini
anlamak gerçekten güçtür. Bu doğrultuda Türkiye dışındaki
Avrupalının da düşüncede aşama kaydet-mesi gereken bir dizi
noktanın bulunduğu söylenebilir. Birbirlerinin kültür ve
inanışlarına karşılıklı saygı gösteren değişik milletlerin
oluşturacağı bir Avrupa Birliğinin güzelliği tartışılmaz. Türk
halkının kendine özgü kültürü ile bu güzelliğe başka bir zenginlik
kazandıracağı şüphesizdir.
Avrupa Topluluğunun Bugünkü oniki-lerinin Türkiye'nin sosyal ve
politik yaşamda batılılaşma çabalarım (arzulanan hızda olması
bile); belîi plçüde
-
50
görmcmezlikien geldikleri söylenebilir. Türkiye Avrupa
Topluluğu- içinde gerçekten görülmek isteniyorsa hcnı Avru-palılar
hem de bizlerin her alandaki işbirliğine (politika başta olmak
üzere, ekonomik, kültürel, bilimsel vb.) sürekli yeni boyutlar
kazandırma arayışı içinde ol-mamız gerekmekledir.
7- Sonuç:
İncelenirse Avrupa'da Türkler ve alınan-ların birbirlerini yakın
tarihte en iyi an-lamış toplumlar oldukları görülür. Günümüz
Türkiye-Fcdcral Almanya ilişkilerinin zenginliği şüphesiz bu
karşılıklı anlayışın ürünleridir (Jeodezi örneğindeki bilimsel
işbirliği gibi) ürünlerdir. Bu çerçevede Türkiye'nin Avru-pa
Topluluğuna lam üyelik başvurusunun makul bir süre içinde olumlu
sonuçlanabilmcsi için Topluluk içinde ağırlığı bulunan Federal
Alman rolünün çok önemli olduğu kesindir. Hatta olaya Türk-Alman
ilişkilerinin geçmişi ışığında biraz da duygusal olarak
yaklaşılırsa Feder-al Almanya'nın Türkiye'ye böyle bir vefa borcu
bulunduğu bile söylenebilir.
Not : Bu yazı 18 Nisan 1989 günü İstanbul Alman kültür
Merkezinde verilen konferansın bazı noktalarda değiştirilmiş
halidir.
Kaynaklar : f l j DARKOT, Besim: Türkiye'nin Ha-
ritaları. İstanbul Üniversitesi Coğrafya Bölümü Yayını, İstanbul
1947.
[21 DUDA, Herbert W : Vom Khalifat zur Rcpublik. Verlag fiir
Jugcn und Volk, Viyana 1948.
[3] FİSCHER, Hans : Gcschichte der Kartographic von Vorderasien.
Petcrmanns
Gcographische Mitıeilungcn 1920, s. 82-89, 164-166, 203-207,
219-225.
[4] FİSCHER, Norbert : Moltkc als Topograph. Alfred Mctzncr
Verlag, Berlin 1944.
[5] KRÜGER, Kari: Die Türkei. Safari Verlag, Berlin 1951
[6] LEİTNER, W., UÇAR, D. : Dic Eniwicklung der kartographisehen
Darstel-lung der Türkei und der Türkischcn Kar-tographie. Arbeiten
aus dem Instıtut für Geographie der Karl-Franzens-Univcrsitat Graz,
Cilt 26, Graz 1985-1986, s. 133-179.
[7] Von MOLTKE, Helmut : Unter dem Halbmond, erlebnisse in der
alten Türkei. Her ausgegebon von Helmut Arndt, K. Thicnemanns
Verlag, Stuttgart 1984.
[8] UÇAR, Doğan : Topographische Karlcnvverkc in der Türkei.
Betrachtungen zur Kartographie, eine Festschirift für Aloys Heupcl
zum 60. Geburlstag, Kirschbaum Verlag, Bonn 1985, s. 215-220.
[9J. UÇAR, Doğan : Gcschichtlicher Rückblick auf die deutsche
Kartographie-Tatigkeit in der Türkei. Allgemeinc
Ver-messungsnachrichten. Sayı 2/88, Herberl Wichmann Verlag,
Karlsruhe 1988.
[10] ZÖGNER, K.G. :Moltke und die Karlographic. Kartographische
Nachrich-ten, Sayı 2/76, Kirschbaum Verlag, Bann-Bad Godesberg
1976, s. 62-65.
Yazarın Adresi: Doç. Dr. Doğan Uçar İ.T.Ü. İnşaat Fakültesi
Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü 80626 Maslak
/İstanbul
-
51
GÜNÜMÜZDE KARTOGRAFYA EĞİTİMİ
Araş. Gör. Necla Uluğtekin
ÖZET Ulusal ekonomi açısından, haritalar
önemli araçlardır. Hemen tüm dünyada özel ve resmi kuruluşlar,
kendilerine özgü yöntemlerle harita üretmektedirler. Bu ne-denle
harita üretiminde belirli bir kalite ve standardizasyondan sözetmek
mümkün değildir. Kaliteli ve standartlara uygun ha-rita üretiminin
ilk ve temel koşulu, bunu gerçekleş t i rebi lecek insanlar ın
yetiştirilmesidir. Bu ise yoğun, nitelikli ve sürekli bir eğitim
ile başarılabilir.
Günümüzde gerçek anlamda, bağımsız bir kartografya eğitiminden
sözetmek zor-dur. İlgili bilim dalları ile ilişkisi bağlamında ele
alınan kartografyanın, bağımsız bir bilim dalı olarak kendi eğitim
yapısını oluşturması zorunludur. Kartografyanın kendi öz
kavramlarını üretmesi ve bunu sürekli kılabilecek nite-likte
kartografların yetişmesinin önemi büyüktür.
Bu çalışmada, kartografyanın temel so-runları, eğitim açısından
irdelenmiştir.
GİRİŞ
Eğitimde, planlamada, yönetimde, güvenlikte, arazi
değerlendirmesinde, has-sas yapıların inşaatında, sosyo - ekonomik
gelişmeler de vb. haritaların önemi büyüktür.
Bugün, tüm ülkelerde; devlet kuru-luşlarınca, özel sektörce, ya
da bireylerce, kartograf veya kartograf olmayan kişiler tarafından
üretilmiş çeşitli haritalar mev-cuttur.
Yanlış ve eksik dizayn edilmiş bir hari-ta, yanlış bilgilenmeye
yolaçar. Bunu önlemek amacı ile geleceğin harita üreticileri olacak
öğrencilerin kartografya eğitimlerine gerekli önem ve dikkat
gösterilmelidir.
Birçok araştırmacının değindiği gibi kartografya, coğrafya ve
diğer yerbilimleri ile olan ilişkisi bağlamında ele alınmaktadır.
Coğrafyacılar özellikle elde ettikleri verilerin değerlendirilmesi
ya da gözlemlerin bir kayıt aracı olarak, harita yapımı ile
ilgilidirler. Bu nedenle; üniversitelerin coğrafya eğitimi verilen
bölümlerinde, öğrencileri aydınlatmak amacı i l e kartografya
eğitimi yapılmakladır. Birçok mühendislik dalında ise "Harita
Çizimi" ve "Reprodüksiyon Tekniği" adı altında temel bilgiler
veril-mektedir. Bütün bunlarakarşın kadastral ya da mühendislik
planları grafik anlamda ol-dukça düşük düzeyde üretilmekte ve
bun-ların üretimi sırasında yanlış anlaşılabilen semboller
kullanılmakladır (Keates 1985).
Sonuçların böylesi başarısız olmasının birçok nedeni vardır. Bu
nedenlerin başında, kartografya eğitimindeki yetersiz-lik ve harita
yapım/üretim sürecinde ku-
-
52
rumlar ve kişiler arasındaki* yaratıcı, geliştirici yündeki
iletişimsizlik sayılabi-lir.
Bu ya/ının amacı kartografyaıun önemini vurgulamak ve
kartografya eğiliminin ülkemizde ve gelişmiş batı ülkeleı indeki
sorunlarım sergilemektir. Bu amaçla ; İngi l te re , A.B.D. ve
S.S.C.B.'dcki karlogralya eğilimi üzerine yabancı yayınlardan
derlenen bilgiler özet olarak sunulacaktır. Ayrıca bîr süre ile
kalıklığım llol'anda'daki, Intcrnalional In-stilıılc for aerospacc
Survcy and Earüı Sci-ences (I'I'(.') Kartografya Post - Gmdualc
Cour.se üzerine bilgi verilecektir. Bütün bunların ışığı altında
ülkemizde mevcut kartografya eğitiminin değerlendirilmesi için
temel olarak kabul edilebilecek nokta-lar üzerinde durulacak ve bu
eğitimin geliştirilmesi için bazı önerilenle bulunu-lacaktır.
KARTCHİ RAFYA EĞİTİMİNİN DİĞER DİSİPLİNLERDEN AY-RILMASININ
NEDENİ
Kartografya, harita ve harita benzeri gösterimlerde işlenecek
bilgileri toplama, bu bilgileri işleme, grafik işaretlerle
hari-tada gösterme, harita basma, harita kullan-ma teknik, bilim ve
sanatıdır.
Tanımından da anlaşılacağı gibi, bilim-sel bir teknik olan
karlografyanin önemli bir sanatsal boyutu da sözkonusudur.
Kar-tografyanın temel nitelikleri, grafik ve görsel oluşudur. Hem
harita yapımcıları hem de ölçmccilcri açısından bilginin üretilmesi
ve özümlenmesinde, görmüş oldukları eğitimin etkisi ile genel
anlamda matematiğin, mantıksal yapıların belirley-iciliği
sözkonusudur. Modern eğitimde ölçme kavramının matematik, optik ve
elektroniğe ilişkin kavramların üzerinde inşa edilmiş olması da
sayılar ve kelimele-rin belirleyiciliğini güçlendirir.
Kartograf-yanında kurucu kavramı görsel
algılamadır. Bu nedenle kartografyanuı yakın disiplinlerle
eklemlenme güçlüğü olması doğaldır.
Jeodezi ve Folngranıetri Mühendisli-ğinin uygulamasında
trigonaınctrî, matris cebiri gibi bileşenler gerekli olarak
tanımlanmıştır. Eğitim programı içinde sınırlı da olsa,
kartogrnfyanın grafik ve görsel öğelerinin ycraldığını söylemek
ko-lay değildir (Kcalcs 10K5). Kartografların mesleki bir çalışma
.şuas ında karşılaştıkları sorunları çözebilecek yeter-likte
olmaları için ileri düzeyde matema-tik, ölçme, fizik (optik ve
fotoğraf bilgisi) bilgisayar, coğrafya ve scmiyoloji bilim-leri
gerekir. Kartograflar harita yapma/ üretme tekniklerini; iletişim
tekniklerini okluğu kadar her ikisi artışındaki ilişkilerin nasıl
tanımlanabileceğini de bilmelidirler. Karlograya bir iletişim
(bildirişim) sis-temidir. Bu anlamda bir "di!" olarak
tanımlanabilir. Ancak bu dilde sözcüklerin yanısıra ağırlıklı
olarak sözcük dışı gösterimler kullanılır. Harita ile harita
kullanıcısı arasındaki iletişim, bu gösterimlerin anlaşılması ile
belirlenir.
Her dilde olduğu gibi üzerinde uzlaşma sağlanmış gösterimlerin
varlığı kartograf-yada da önkoşuldur. Bu zurunluluk, güncel
sorunlar bağlamında düşünüldüğünde stan-dardizasyonun gerekliliği
ve kaçınılmaz-lığı biçiminde tanımlanabilir.
"Kartografyanın en önemli problemi yeni tekniklerin öğrenilmesi
ya da öğretilmesi değil, kendi disiplini içinde ra-dikal biçimde
yeni kavramlarının üretilme-sidir (Frascr Taylor 1985)".
KARTOGRAFYA EĞİTİMİNE GENEL BÎR BAKIŞ
Özellikle Avrupa ülkelerinde, A.B.D. ve S.S.C.B'de kartografya
eğitimi, Jeodezi ve Coğrafya programlarında diğer pro-
-
53
gramlarda olduğundan daha fazla ilgi görmekledir. Jeodezi
programlarında daha çok topografik kartografya, coğrafya
pro-gramlarındaki kartograf ya eğitimi, jeodezi programlarındaki
eğitimden daha yoğundur. Bu ülkelerdeki eğitim araştırma
kurumlarında bilgisayar tekniklerinin her anlamda ağırlıklı bir
yeri vardır (Mohd. 1987)
İngiltere: İngiltere'de ilk kartografik çalışmalar 1960'larda
devlet kurumlarında ve ticari şirketlerin kendi elemanları için
kurslar düzenlemesi ile başlamıştır. Bu kursların amacı yalnızca
karlografya tek-niğini geliştirmek değildir. Aynı zamanda kurslarda
modern bir kartografta bulun-ması gereken; mesleki sorunları çözme
ve yorumlama yeteneğinin geliştirilmesi amaçlanmakladır.
Öğrenciler ilgili disiplinlerin içerdiği konularda, yeni
gelişmelerden haberdar ol-makta; bilgisayar teknolojisinin
sağladığı olanakları kullanabilecek biçimde yetiştirilmektedirler
(Anson 1982).
S.S.C.B: Dünyada ilk defa yüksek öğretim düzeyindeki kartografya
eğilimi, Jeodezi ve Coğrafya olmak üzere iki ana program içinde
1920'lcrde Sovyetler Bir-liğinde uygulanmıştır.
Eğitim esas olarak kartografların yete-neklerini geliştirmeyi ve
niteliklerini yükseltmeyi amaçlamaktadır. Hem kuram-sal hem de
pratik olarak kartografik çalışmalardaki temel kavramsal düzeyin
yükseltilmesi biçiminde uygulanmaktadır.
Sosyo-kültürel gelişme ve yaratıcı gücün üretim, çevre koruması,
doğal kay-nakların ulusal kullanımı, örgütlenme, planlama ve
yönetimde kullanılan harita-ların ve atlasların niteliğini
geliştirmek ve içeriğini yoğunlaştırmak üzere çalışmalar
yapılmakladır (Ertcev 1982).
A.B.D. : Kartografya eğilimi Uzak-tan Algılama, Fotogramctri ve
Jeodezinin
programında; ancak ölçme grubunun yanında yeralmaktadır.
Genellikle karto-grafya kursları sivil kurumlarda ve yükseköğretim
düzeyinde (üniversitelerde) yapılmaktadır.
A.B.D.'dc ulusal kartografya eğitimi esas itibariyle serbest
piyasa ekonomisi-nin gerekleri doğrulusunda belirlenmekle-dir.
Kartografik etkinlikler kabaca; araştırma-gcliştirme lıi/mctlcri
hizmet sektöründeki hedefler, harita üretimi ve ha-rita kullanımı,
eğilim-öğretim gibi bileşenlere avrılabilir.
Tablo - 1 Ulusal kartografik sisteminin bileşenleri (Dahlberg
1983)
Bu bileşenler birbirleri ile sıkı bir ilişki içindedirler.
Ulusal kartografik sistemin yapısı, büyüklüğü ve temel bileşenleri
günümüzde tam anlamı ile tanımlana-mamıştır, harita üretimi ve
hizmet sektörü bileşeni oldukça geniş kapsamlı bir etkin-liktir.
Henüz bu etkinliğin olması hacmi bilinmemektedir. Sistem içinde en
çok alt bileşen içeren etkinlik olarak nitelenebilir. Eğitim
bileşeni de istenilen düzeyde değildir. Günümüzde, bu sistem için
bütünsel sonuçlar sağlayan araştırmalar yoktur. Nitelikli bilgi ve
yeteneğin edinil-mesi için gerekli ön koşullar henüz tam anlamı ile
belirlenememiştir. Her ne kadar ülkemizle ve diğer birçok ülke ile
karşılaştırıldığında mükemmel olarak nite-lendirilebilecekse de,
ABD'deki karlografya
-
54
eğitiminin yeterliliği konusunda ülkenin kendi araştırmacıları
tarafından bu görüşün kolaylıkla paylaşıldığı söylenemez (Dahi-berg
1983,1984).
Hollanda (I.T.C): Kartografyada profesyonellerin eğitimi için
konu ile ilgi-li kişilerin yeteneklerini yoğun bir biçimde
geliştirmeye yönelik eğitim pro-gramları düzenlenmektedir. Bu
programlar, topografik ve tematik kartografya üzerine bütün temci
görüşleri teknolojist, teknis-yen, eğitim sonrası ve master
düzeyinde vermektedir. Mezuniyet sonrası program, Jcodc/.ycn ve
Coğrafyacılara, master prog-ramı ise ITC mezuniyet sonrası
prog-ramını veya buna eşdeğerdeki bir programı tamamlayan
kartograflar için uygulanmak-ladır (1)..
Mezuniyet sonrası programında; ma-tematik, trigonometri,
geometri, coğrafya ve dünya topografyası sınavları başarıldıktan
sonra aşağıda tablo halinde gösterilen teorik dersler ve
uygulamalar iz-
Tablo 3- ITC Mezuniyet Sonrası Prog-ramı uygulamaları ve
saatleri:
Uzmanlaşma için önce iki konu, daha sonra da üçüncü bir konu
seçilir. Topografik Haritalar Tematik Haritalar 320 Saat
Bilgisayar Destekli Kartografya I
Tablo 4-Uzmanlaşma Konuları I
Bilgisayar Destekli Kartografya II Harita Üretimi ve
Rcprodüksiyon Eğitim - Öğretim 160 Saat Uzaktan Algılama
Görünltülerindcn Harita Yapımı Deniz Haritaları
Tablo 5 - Uzmanlaşma Konulan II
Proje Çalışması 240 Saat
TOPLAM 1622 Saat
-
55
KARTOCRAFYA EĞİTİMİNİN SORUNLARI
Kartografya eğitiminin yetersizliğinden kaynaklanan sorunlardan
biri "kartografya" ve "kartograf" kavramlarına yüklenecek
anlamların tam belirlenmemiş olmasıdır. "Sosyo-ekonomik gelişmede
kartografların yeri önemlidir. Bu nedenle kartograflar şimdiye
kadarki rollerinden farklı bir rol üstlenmelidirler. Kartograf;
geleneksel, çizim yapan insan rolünü bırakıp, uz-manlık alanında
mevcut bilgileri irdeleyen ve yorumlayan kişi olmalıdır (Fraser
Tay-lor 1985b)". Ancak, bugün i ç i n öğrencilerin kartografya
dalında uzman-laşma olanakları henüz çok fazla değildir.
Profesyonel kartograf eğitiminin gelişmemiş alanlarından biri de
teknisyen düzeyindeki eğitimdir. Usta-çırak ilişkisi içinde yetişen
kartografya teknisyenleri için eğitim kurumlarında, sınırlı sayıda
program düzenlenmekledir.
Diğer bir sorun ise kartografya eğitiminin sürekli olmayışıdır.
Başta bil-gisayar destekli kartografyada olmak üzere birçok kısa
süreli kurslar ve sempozyum-lar yapılmaktadır. Ancak bunlar farklı
içeriklerde ve iyi örgütlenmemiş etkinlik-ler olmaktan öteye
geçememişlerdir. Bu nedenlerden ötürü sürekli ve içeriği tam
belirlenmiş bir kartografya eğitiminden sözetmek mümkün
değildir.
Kartografya eğitiminin diğer bir sorunu da, başka disiplinlerde
uzmanlaşmış, kar-tograf olmayan kişilerin, kartografya ile ilgili
kurumlarda ve konularda yetkili ve etkili olmasıdır.
Kartografya ve kartograf eğitiminin gelişmesi için ilk önce bu
eğitimi verecek olan kortografya eğitmenlerinin nitelikler-inin
yükseltilmesi gerekmektedir. Kartog-rafya alanında hızlı ve olumlu
gelişmeler gösteren Çin Halk Cumhuriyetinde, kar-
tograf eğitiminde deneyim kazanmak için bazı aşamalar
sözkonusudur. Özellikle genç eğitmenler pratikteki harita yapım
tekniklerini öğrenmek üzere harita üreten kurumlarda
çalıştırılırlar. Bu kurumlarda harita yapımı ve reprodüksiyon
tekniklerini öğrenirler. Aynı zamanda, kendileri için hazırlanmış
temel teorik çalşnıalan da ya-parlar. İki ya da Uç yıl bu
çalışmaları sürdürürlerken maaş da alan kartografların başarılı
olanları, bir ya da iki yıllığına kartografyadaki yeni alanları ve
teknikleri öğrenmek üzere başka ülkelere gönderilirler. (Yuju
1983).
Kartografyanın sorunları yalnızca eğitim ve öğretim konuları ile
sınırlı değildir. Asıl sorun ilgili kurumlarla eğitim kurumları
arasındaki ile-tişimsizliktir. Eğitim kurumlan ile, ilgili diğer
kurumlar arasındaki olumlu ve yapıcı ilişkilere zemin hazırlanarak,
birbir-lerinin dillerini anlamaları, sorunlarını kavramaları
sağlanmalıdır.
Kartografya eğitimine genci bir bakıştan sonra, Türkiye'deki
durumu özetlemek istiyorum. Türkiye'de üniversite ve teknik
okullarda gerçek an-lamda bir kartografya eğitimi yoktur. (Ha-rita
Genel Komutanlığının kendi bünyesinde yapmakta olduğu eğitimi
kon-umuz dışında bırakmaktayım.)
Jeodezi ve Fotogramctri Mühendisliği a lan ında; Karadeniz
Teknik Üniversitesinde "Harita Çizimi (4 saat)" ve "Kartografya (4
saat)" Konya Selçuk Üniversitesinde "Harita Çizimi (4 saat)" ve
"Kartografya (2 saat)", Yıldız Üniversitesinde "Harita Çizimi (4
saat)" ve "Kartografya (4 saat)", İstanbul Teknik Üniversitesinde
"Harita Çizimi (2 saat)", "Kartografya'ya Giriş (2 saat)" ve
"Kartografya ve Reprodüksiyon Tekniği (3 saat)"; İstanbul
Üniversitesi Coğrafya Bölümünde "Kartografya (4 saat)" ve son
-
56
sınıfta seçmeli derslerden biri olarak yine "Kartografya (2
saat)" lisans programlan içinde verilmektedir.
_______ ÖĞRETİM KURUMLARI DERSLER İTÜ Y.Ü KTÜ SÜ 10 HarüaÇizimi
2 4 4 4 Kartografya 2 4 4 2 l*2(Seç) Kart.veRep.Tek. 3 - - -
Tablo 6 Lisans Programlarındaki Kar-tografya Dersleri ve
Haftalık Ders Saatleri
Tapu ve Kadastro teknikeri seviyesinde eleman yetiştiren
okullara bir örnek ola-rak, Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Mes-lek
Yüksek Okulundaki, Tapu-Kadastro eğitim programında 1984-1985
der-syılmdan itibaren Kartografya Dersi III. ve IV. sömestirlerde
ikişer saat olarak uygu-lanmaktadır (Otmanbölük 1987)
Görüldüğü gibi, Jeodezi ve Fotogramet-ri Mühendisliği Bölümünde
veya Coğrafya Bölümünde verilen kartografya dersleri -her ne kadar
ilgili programlar içinde ele alınsa bile yeterli değildir. Daha
önce de değinildiği gibi kartografya eğitiminin geliştirilmesi
önemli ve gereklidir. Karto-grafya özerk bir bilimdalı olarak
eğitim vermelidir.
Kartografya eğitiminin geliştirilmesi ile kastedilen yalnızca
ders sayısının veya ders saatlerinin arttırılması değildir. Bu
gelişmç; kavramlarının yenilenmesi, kul-lanılan göstergelerin
zenginleştirilmesi ve anlaşılır kılınması, eğiten ile eğitilenler
arasında oluşturulacak etkileşimden yarar-lanılarak tartışma
gruplarının oluşturulma-sıyla, pratik çalışmalarla veya endüstri
ile daha iyi bir iletişim kurulmasıyla mümkün olacaktır.
SONUÇ Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliğin-
de verilen kartografya eğitiminin temel il-keleri:
- Teknik üretim ile iletişim açısından, haritaları değerlendirme
yeteneği ve bilgis inin verilmesi,
- Haritaların düzcnlenmesive basımına ilişkin deneyim ve
bilgilerin verilmesi,
-Jcodezik ölçmelerin ve kartografik ürünlerin oluşumunun
geliştirilmesi ve uygulamasını mümkün kılıcı hazırlıkların
yapılması (Ormeling 1982) şeklinde özetlenebilir.
Her ne kadar bu çalışmada öğrenciler için kartografya
öğretiminden sözcdilmişsc de aynı zamanda eğitimcilerin ve ilgili
ku-rumlardaki yetkililerin, bilgi düzeyleri ile uyumlu eğilim
programlarından yarar-landırılmaları gerekir.
Başlangıçta, ilgili kurumlarda uzman kadroların oluşturulması
çalışmaları sürerken, Üniversiteler teorik kartografya alanındaki
ileri araştırmaları üstlenebi-lirler. Öğrencilerin lisansüstü
eğitimleri sırasında yurtdışındaki gelişmeleri yerinde izlemeleri
için olanaklar yaratılabilir. Böylelikle, bu çizgide yetişmiş
eğitimli insan sayısının artması ile kendi sorun-larımızı
çözebilecek, ortak bir dil oluşturabilecek ve ulusal karakterde
homo-jen harita üretimi yapabilecek duruma gel-ebilmemiz
mümkündür.
KAYNAKLAR
Anson, R.,W., (1982) Cartographic Ed-ucation in the
J.K.-1981.
International Yearbook of Cartography-XXII. 1982-, s: 11 -22
Dahlberg.R., (1983) Structure and mComtext of Cartographic
Educatiön in U.S. Colleges and Univer-sities.
-
International Yearbook of Cartography -XXIII. 1983-,
s:151-159
Dahlberg, R.,E., (1984) Education Nccds and Problcms of thc
National Cartographic System. Interna-tional Yearbook of
Cartography- XXIV. 1984-, s:49-62
Erteev.O.A, (1982) Cartographic Edu-cation in thc USSR:
Situalion and Trends. International Yearbook of Cartograpy
-XXII. 1982-, s:56-62
Frascr Taylor, D., D., (1985) Thc Edu-catioııal Challcngcs of a
New
Cartography. Taylor,D.R.F. (cd), Edu-cational Challerıgcs of a
New in Cortogra-phy, s:3-25
Fraser Taylor,D.,R., (1985) mCartogra-phy and International
Devclopmcnt: Some Conculision. Tayk)r,D.R.F.(ed) Education and
Training in Contcmporary Cartogra-py, s:299-313
Keates,J.,S., (1985) Cartographic Edu-cation in the Mapping
Secicnce Field. Taylor,D.R.F.(ed) Edu-cation and Taraining in
mConlemporary Cartography, s:27-25
Mohd.,safie,Mohd., (1987) Integralion of thc Computer and
Cartography. M.Sc. Thesis, I.T.C., Enschedc, The Nether-lands.
Ormaling,F.,J., (1982) Levcls and Ob-jcetives of Cartographic
Training Faciti-tics in thc Nctherlands. International Yera-book of
Cartography-XXII.1982-, s:176-183
Otmanbölük,A.,N., Erişir, İ., (1987) D.E.Ü. İzmir Meslek Yüksek
Okulundaki Tapu-Kadaslro Programında "Tapu-Kadastro Tcnikeri"
Eğitimi. Türkiye I. Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı,
s:94-96
Yuju,H.; Kcquan,Z., (1983) Some Ex-perience in Training
Cartgraphers in the
people's Republic of China. Internationla Yearbook' of
Cartography-XXIII.1983-, s: 193-201
(1) Programmc of Courses 1984/1985 and 1985/1986,1.T.C.,
Cartography
-
58
OTOYOL GÜZERGÂHLARININ PROJELENDİRİLMESİNDE TERS YÖNLÜ .DAİRELER
ARASINDA DÖNÜM EĞRİSİ
OLARAK KLOTOİDLER Doç. Ömer Halis TOMBAKLAR
Selçuk Üniversitesi
ÖZET Ekonomik kalkınma büyük ölçüde
ulaşım ağına bağlıdır. Farklı yerlerde bu-lunan hammari,İçlerin
üretim merkezlerine, ürünlerin ise k i t l e l e r i n kolayca
ulaşabilecekleri yerleşme birimlerine ucuz, güvenli ve h ızl ı b ir
şekilde ulaştırılabilmesi ulaşım sistemine bağlıdır.
Karayollarındaki ulaşım, diğer sistemlere göre ekonomik kalkınmaya
ve teknolojik gelişmeye daha uygun bir sis-temdir.
Otoyol güzergâhlarının projelendirilmesi sırasında karşılaşılan
durumlardan biri de ters yönlü daire yayları arasında geçiş eğrisi
olarak dönüm eğrisi şeklinde klotoid eğrileri durumudur. Bu yazıda
yukarıda konu edilen dönüm eğrileri ve bunlarla il-gili
problemlerin grafik ve sayısal çözümleri incelenmiştir.
ZUSAMMENFASSUNG Die ökonomisehe Entvvicklung ist in grösserem
Umfang dem Vcrkehrnctz abhangîg. Um dic Erze, die aus
versehiede-nen Erzvorkommen gefördcrt wcrdcn, zu den
Produktionszentren und die Produkten nach den Sicdlungsgebietcn
bzw. nach den Siedlungszentren ökonomisch, so schncll wic möglich
und sicher transporticren zu können, braucht man funktionsfahigc
und zwcokscnsprechende Verkchrssystcme. Untcr anderen ist das
Strassenverkehrssys-tem für di essen Zweck am günstigsten. Wcil der
Strassenvcrkchr passt sich am be-
sten an dem ökonomisehen Aufstieg und an der teehnologisehen
Entwickulng in Bctracht auf anderen Vcrkchrssystcmen an. Einer der
Fallen, wclchc bci der Stras-senplannugn von den Autobahnzügen
an-geslosscn wcrden, ist die Wcndclinie, die zwci gegensinnige
Krcisbogenstücke ohne Einscha:tung einer swischengeradcn
ver-bindet. Eine solehe Linie beslehl aus zwei Kloloidcnstückc. in
vorlicgendem Bericht vvurden die obengenannten VVendilinien und
dere., zugchörigen Problcmen in sow-ohl thcorelischcn als auch
praktisehen Hinsichı cingehend behandelt und deren Auflösungen
vorgesehlagen.
1. GİRİŞ Ekonomik kalkınma büyük ölçüde
ulaşım ağına bağlıdır. Farklı yerlerde bu-lunan hammaddelerin
üretim merkezlerine, ürünlerin ise kitlelerin kolayca
ulaşabilecekleri çeşitli yerleşme birimle-rine, güvenli ve hızlı
bir şekilde ulaştırılabilmesi ulaşım sistemine bağlıdır.
Karayollarındaki ulaşım, diğer sistemlere göre ekonomik kalkınmaya
ve teknolojik gelişmeye daha uygun bir sis-temdir.
Gelişen teknoloji ile birlikte, demiryol-ları, denizyolları ve
hava ulaşımı araç ve yöntemleri de gelişmekte, ancak karayolu
ulaşımı, diğer sistemlere oranla ekonomik kalkınmaya teknolojik
gelişmeye ve nüfus artışına paralel olarak daha da büyük
bo-yutlarda gelişme göstermekledir.
-
59
Ülkemizde de bu olgu, özellikle planlı döneme geçildikten sonra
anlaşılmış ve son yıllarda uygun otoyollar ağının kurul-ması
yönündeki çabalar yoğunlaştırılmış-tır.
Yol, özellikle otoyol yapımı çok pahalı yatırımlardandır. Bu
nedenle optimum yol güzergâhının projelendirilmesi büyük önem
taşır. Ülkemiz mühendisleri Türkiye otoyollar ağını, ülkemiz
gereksinmelerine en uygun biçimde projelendirebilecek bilgi ve
deneyime sahiptirler.
Ülkemiz topoğrafik yapısı gözönünde bulundurularak araçların
güvenle seyrede-bilecekleri yol güzergâhlarının planlan-ması
gerekir. Bu ilkeleri gerçekleştirecek otoyol güzergâhlarının
projelendirilmesi sırasında karşılaşılan durumlardan biri de "Ters
Yönlü Daire Yaylan Arasında Geçiş Eğrisi Şeklinde Klotoid Eğrileri"
nin kul-lanılması durumudur. Bu makalede yuk^ anda konu edilen
dönüm eğrileri ve bun-larla ilgili problemlerin grafik ve sayısal
çözümleri teorik ve sayısal örnekli olarak açıklanacaktır.
2 . TERS YÖNLÜ DAİRELER ARASINDA DÖNÜM EĞRİSİ OLARAK KLOTOİD (S
KLOTOİDİ) Ters yönlü daireleri birbirine bağlayan
geçiş eğrilerine dönüm eğrisi veya S Klo-toidi denir (Şekil
1).
Dairelere bağlantıyı sağlayan iki klo-toid yayı başlangıç
noktasında birbirine değmektedir. Bu iki yay farklı parametre-lere
sahip olabilir. Ancak sürekli bir dönüm eğrisi gerçekleştirmek için
aynı parametre uygulanmasına çalışılır.
Hızlı trafiğe göre planlanan yollarda dönüm eğrisinin
uygulanması önemli bir yer tular. Bu bakımdan gerçekçi bir çözüm
bulmak için çok karşılaşılan dönüm eğrisi problemleri norm şekle
getirilmiştir.
Proje çalışmalarında problem şu şekilde kendini göstermekledir.
Her iki daire yayının konumu vaziyet planında çeşitli sebepler
gözönüne alınarak belirlenir (Şekil 2).
Daire yaylan arasındaki D uzaklığı daire merkez noktalarını
birleştiren doğru üzerinde incelikle ölçülür. Çalışmalarda daire
şablonu kullanıldığından daire mer-kezleri ve merkezleri
birleştiren doğrultu belirli değildir. Bunun için bir aydınger
üzerine çizilen bir yardımcı daire diğer iki daireye her iki
taraftan teğet olacak şekilde yerleştirilir (Şekil - 3)
-
&$
Yardımcı dairenin M1 ve M" merkez noktalan, vaziyet planı
üzerine işaretlenir. M' ve M" doğru parçasının orta dikmesi
üzerinde D ölçülür. Rp R2 ve D değerleri yardımı ile Klotoid
parametresi ve dönüm eğrisinin konumu hesaplanabilir.
Problem şu şekilde ortaya çıkabilir (Şekil 4-5)
Problem çalışmalarında Rl > R2 kabul edilmiştir. Dönüm eğrisi
problemlerini kolaylaştırmak amacıyla S tabloları hazırlanmıştır. S
tablosu 19 adet tam sayılı klotoid parametresi ve değişik R, ve R2
yarıçapları için D daire uzarkliklan, E ve e aplikasyon ölçüleri bu
tabloda veril-miş t ir . Bu değerler Şekil 5 'te görülmektedir.
S tablolarının yeterli olmadığı durum-larda verilere göre
klotoid parametresinin tayini gerekir.
R,, R2 ve D değerleri verildiğinde para-metrenin tayini grafik,
sayısal ve yaklaşık olarak bulunabilir.
3. DÖNÜM EĞRİSİ PARA-METRESİNİN GRAFİK OLARAK TAYİNİ
Dönüm eğrisi parametresinin grafik tayini Abak I yardımıyla
olur.
Abaktaki büyüklükler: Rb : Büyük yarıçap, Rk : Küçük
yarıçap, Ad : Dönüm eğrisi parametresi ve D : Daireler
arasındaki en kısa uzaklık değerlerim göstermekledir.
Abaklaki bu dört büyüklük birbirine
-
61
-
62
bağlanmıştır. Kolaylık sağlamak üzere bütün büyüklükler Rb 'ye
bölünmüştür.
Böylece ortaya çıkan, Rk D Ad
Rb Rb Rb gibi üç kesrin bir abakta birleştirilmesi mümkün
olmuştur. Abağın kullanılışı: Rk D
----- ve ------- değerleri hesaplanır. Rb Rh
Bu değerler abak üstü ile altına ve sağ ve soluna taşınır.
Kesişme noktası bulu-Ad nur ve bu noktadaki ------ değeri
okunur.
Rb Bu değer çoğu zaman kesirli olur. Ancak, D değerinde a' bir
miktar değişiklik yap-mak mümkün olabiliyorsa Ad değeru
yu-varlatılarak en yakın tam değer seçilebilir.
ÖRNEK: D = 48 m, R b = 150 m, Rk = 100
olduğuna göre, Ad = ? Rk 100 ------------- = 0,666 666; Rb 150 D
48
___ ____ _ fl -ÎO Rb 150
değerleri elde edilir. Bu değerler yerine Ad ., ----- = 0,861
değeri okunur. Bu değer Rb R
b ile çarpılırsa Ad = 129, 15 elde edilir. Değer en yakın tam
değere yuvarlatılarak Ad için 130 seçilebilir.
4. DÖNÜM EĞRİS İ PARA-METRESİNİN SAYISAL TAYİNİ
D, Rj ve R2 verildiğine göre A parame-tresinin hesabı için şu
büyüklükler teşkil edilir.
R = R ' • R z
R ı + R 2
. 10. R k=R7TR-2 ©
n=P-R
Dönüm eğrilerniin hesabı için YAR-DIMCI TABLO I ve YARDIMCI
TABLO II hazırlanmıştır (1).
Tablo I in her karesinde n üsttte ve d altta gösterilmiştir.
n = — değeri hesaplanır. R
Tablo I'den n değerine karşılık olan d değeri oranlama ile
bulunur.
Oranlamada şu kural uygulanır, n değeri tabloda küçük değere
daha yakın ise d için doğrusal oranlama yapılır, n tam iki değerin
ortasında veya büyük değere yakın ise n ya karşılık olan d değeri
doğrudan doğruya ve oranlamasız alınabilir.
Daha sonra ç = î l - k . d (3) hesaplanır. 1 in fonksiyonu
olarak S yi içeren
yardımcı TABLO II de ç ile giriş yapılır ve buna karşılık 1
değeri oranlama ile bu-lunur, ç değeri E tablosundaki
değerine karşılıktır. Her ç m altında, tablo farkının tersi
bulunur. Tablo farkının ter-siyle ç farkı çarpıldığında 1 farkı
(Al) elde
-
63
-
64
(11) formülü yardımıyla, T = 162, 185 m (10 formülleri
yardımıyla da) L = 275, 237 m A = 128,508 olarak elde edilir.
Projede kolaylık
sağlamak amacıyla bu değer en yakın tam değere yuvarlatılarak A
için 130 değeri seçilebilir.
KAYNAKLAR: (1) KASPER, H., SCHÜRBA, W.,
LORENZj-H. : Die Klotoide als Trassie- rungselement. Dümmler
Verlag, Bonn, 1971.
(2) LORENZ, H.: Trassierung und Gestalltung von Strassen ünd
Autobah- nen. Bauverlag, Wiesbaden, 1971.
(3) OSTERLOCH, H.: Strassenpla- nung mit Klotoiden. Bauverlag,
Wiesba- den, 1965.
(4) TOMBAKLAR, Ö.H.: Yollarda Geçiş Eğrileri. Konya, 1976