Top Banner
43 TÜRKİ YELİ M KARTOGRAFİ K GÖSTERİMİNDE ALMAN ETKİSİ Doç.Dr. Do ğ an Uçar ( İ TÜ) 1- G İ R İŞ : Türkiye dışındaki Avrupada üzerinde tartışılan bir soru, bugünkü Türkiye'nin Avrupanın bir parçası mı, yoksa çoğrafik konumuna bakarak bir Asya ülkesi sayılıp geleceğin Avrupa Birli ği dışında mı bırakılması gerektiğidir. Türkiye'nin yak- laşık iki sene önceki Avrupa Topluluğuna bugünkü 12 leri tarafından olumlu karara bağlanması halinde anılan tartışmalar hem bizde, hem de Avrupada belli ölçüde sonuçlandırılmış olacak, buna bağlı olarak Türkiye'nin dünyadaki konumu da daha bclirginlcşcccktir. Bu yazının kartografya örneğinde Türkiye'nin bilimsel açıdan da Avrupanın ayrılmaz bir parçası olduğunu göstereceğini umuyorum. 2-19.Yüzyı Ida Osmanl ı İ mparatorlu ğ unun Durumu : Türkiye'nin kartografik gösterimindeki Alman payının daha iyi anlaşılabilmesi için Türk-Alman ilişkilerinin başlangıcı- nın açıklığa kavuşturulması gerekmekte- dir. Bunun için de Türk-Alman ilişkilerinin başlangıcında (19. Yüzyıl başları) Osmanlı İmparatorluğunun poli- tik, ekonomik ve askeri durumuna cümleler halinde değinmekte yarar vardır. Eski çağın zengin ve kültür toplumları sayılan Mısırlılar, Yunanlılar, Romalılar, Persler ve Arapların eski dünyanın merke- zi bir konumunda bulunan Anadoluya askeri ve ekonomik açıdan sürekli ilgi duyduklar ı bilinmektedir. Anadoluya yönelik bu ilginin Orta Çağda bu defa İpek Yoluna ve kutsal topraklara giden ka- rayoluna hakim olma arzusundan dolayı Avrupalılara yansıdığı da yine bilinen bir gerçektir. Fakat Selçuklu İmparatorluğu ile beraber Osmanlı İmparatorluğunun ger- ileme dönemlerine kadar (1768) Anadoluda Avrupalıların bu ilgisine karşı koyabile- cek bir Türk devleti bulunuyordu. 1350 li yıllardan itibaren ise Avrupa dinde refor- mun etkisiyle mezhep kavgaları, yenilen- me hareketleri ve hep batı yönünde giderek Hindistan'a ulaş mak gibi sorunlarla meşgul olmaktan dolayı Ortadoğııya ilgi- sini belli anlamda zorunlu olarak dondur- muş bulunuyordu. O dönemlerde Osmalılarla ilişki içinde kalmay ı ba ş armı ş say ı l ı Avrupa ülkelerinden birisi Fransa idi. Fransızlar 1535 yılında Osmanlı İmparatorluğu ile imzaladıkları andlaşma ile türklerle ticar- ette kendi çıkarlarına önemli ayrıcalıklar elde etmişlerdi. Biz bunları kendi tarihi- mizde kapitülasyonlar olarak biliyoruz. Fransaya tanınan ticaret ayrıcalıkları nede- niyle ekonomik çıkarlarını zedelenmiş gören İngiltere ve Prusya'nın ısrarlarına Osmanlılar fazla dayanamamışlar ve 1580 yılında önce İngiltere ve sonra 1761 yılında Prusya ile andlaşma imzalayarak ticaret alanında islam olmayan halkına, is- lam halk ı na tan ı mad ı ğ ı haklar ı tanımışlardır. Gümrük vergisiz ithalat, gümrük kontrolsuz ithalat ve türk mahke- melerinde yargılanmama bu ayrıcalıkların en önemlileri olarak gösterilebilir. Os- manlı İmparatorluğunun en zayıf ve muh-
22

TÜRKİYELİM KARTOGRAFİK GÖSTERİMİNDE ALMAN ETKİSİ · manîı Devleti yıkıldıktan sonra bu gani-metten mümkün olan en büyük payı ala-bilmek amacıyla avrupahlar arasında

Oct 19, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
  • 43

    TÜRKİYELİM KARTOGRAFİK GÖSTERİMİNDE ALMAN ETKİSİ

    Doç.Dr. Doğan Uçar (İTÜ)

    1- GİRİŞ :

    Türkiye dışındaki Avrupada üzerinde tartışılan bir soru, bugünkü Türkiye'nin Avrupanın bir parçası mı, yoksa çoğrafik konumuna bakarak bir Asya ülkesi sayılıp geleceğin Avrupa Birliği dışında mı bırakılması gerektiğidir. Türkiye'nin yak-laşık iki sene önceki Avrupa Topluluğuna bugünkü 12 leri tarafından olumlu karara bağlanması halinde anılan tartışmalar hem bizde, hem de Avrupada belli ölçüde sonuçlandırılmış olacak, buna bağlı olarak Türkiye'nin dünyadaki konumu da daha bclirginlcşcccktir. Bu yazının kartografya örneğinde Türkiye'nin bilimsel açıdan da Avrupanın ayrılmaz bir parçası olduğunu göstereceğini umuyorum.

    2-19.YüzyıIda Osmanlı İmparatorluğunun Durumu :

    Türkiye'nin kartografik gösterimindeki Alman payının daha iyi anlaşılabilmesi için Türk-Alman ilişkilerinin başlangıcı-nın açıklığa kavuşturulması gerekmekte-dir. Bunun için de Türk-Alman ilişkilerinin başlangıcında (19. Yüzyıl başları) Osmanlı İmparatorluğunun poli-tik, ekonomik ve askeri durumuna cümleler halinde değinmekte yarar vardır.

    Eski çağın zengin ve kültür toplumları sayılan Mısırlılar, Yunanlılar, Romalılar, Persler ve Arapların eski dünyanın merke-zi bir konumunda bulunan Anadoluya askeri ve ekonomik açıdan sürekli ilgi duydukları bilinmektedir. Anadoluya

    yönelik bu ilginin Orta Çağda bu defa İpek Yoluna ve kutsal topraklara giden ka-rayoluna hakim olma arzusundan dolayı Avrupalılara yansıdığı da yine bilinen bir gerçektir. Fakat Selçuklu İmparatorluğu ile beraber Osmanlı İmparatorluğunun ger-ileme dönemlerine kadar (1768) Anadoluda Avrupalıların bu ilgisine karşı koyabile-cek bir Türk devleti bulunuyordu. 1350 li yıllardan itibaren ise Avrupa dinde refor-mun etkisiyle mezhep kavgaları, yenilen-me hareketleri ve hep batı yönünde giderek Hindistan'a ulaşmak gibi sorunlarla meşgul olmaktan dolayı Ortadoğııya ilgi-sini belli anlamda zorunlu olarak dondur-muş bulunuyordu.

    O dönemlerde Osmalılarla ilişki içinde kalmayı başarmış sayılı Avrupa ülkelerinden birisi Fransa idi. Fransızlar 1535 yılında Osmanlı İmparatorluğu ile imzaladıkları andlaşma ile türklerle ticar-ette kendi çıkarlarına önemli ayrıcalıklar elde etmişlerdi. Biz bunları kendi tarihi-mizde kapitülasyonlar olarak biliyoruz. Fransaya tanınan ticaret ayrıcalıkları nede-niyle ekonomik çıkarlarını zedelenmiş gören İngiltere ve Prusya'nın ısrarlarına Osmanlılar fazla dayanamamışlar ve 1580 yılında önce İngiltere ve sonra 1761 yılında Prusya ile andlaşma imzalayarak ticaret alanında islam olmayan halkına, is-lam halkına tanımadığı hakları tanımışlardır. Gümrük vergisiz ithalat, gümrük kontrolsuz ithalat ve türk mahke-melerinde yargılanmama bu ayrıcalıkların en önemlileri olarak gösterilebilir. Os-manlı İmparatorluğunun en zayıf ve muh-

  • 44

    taç olduğu zamanlarda olumsuz etkilerini daha belirgin biçimde hissettirmeye başlayan kapitülasyonlara rağmen ticaret alanına atılmak cesaretini gösteren par-makla sayılabilecek sayıda az türk de, is-lam olmayan halk ile rekabet edememiş ve ellerindeki sermayeyi de kaybetmek duru-mu i le karşı karşıya kalmışlardır. Müslüman türk kesimin memur, asker ve çiftçi olarak kalması, o zamanki yönetimler tarafından üstünlük ve egemen-lik haklarının korunması yolunda tek ve etkili bir araç olarak değerlendirilmiştir. Tek taraflı ve uzun süreli bu uygulamanın doğal sonucu olarak ekonomik hayatta kontrol tamamen kaybedilmiştir. 18. ve 19. yüzyılda görülmeye başlayan yeniden yapılanma çabalarında Avrupa ile yürütülen işbirliğinde ipler yine islam ol-mayan azınlığın tekelinden kur-tarılamamıştır. Bu kesim türklerin ticaret hayatındaki bilgisizliğinden normal olarak insafsızca yararlanmışlar ve devlete verdik-lerinden kat kat fazlasını ondan alma başarısını göstermişlerdir (kendi çıkarları doğrultusunda). Bu durumun bilincinde olan bugünün avrupalısı bile islam ol-mayan (daha çok hıristiyan) azınlığın, türklerin alın terini yediklerini açıkça ka-bul etmektedirler. (2)

    Kapitülasyonlar konusunda daha fazla ayrıntıya girmek bu makalenin yazarının uzmanlık konusu değildir ve ayrıca bu yazının çerçevesini aşacaktır. Buna rağmen bir noktaya değinmekte yarar vardır. O da ticarette islam olmayan azınlığa and-laşmalarla sağlanan kolaylıkların, ya da diğer bir deyişle türk halkın bu alanlara farkına vanlmaksızın kapalı tutulması daha sonra Osmanlı İmparatorluğunun so-nunu getirici en etken faktörlerden biri olduğudur. Bilindiği gibi kapitülasyon be-lası ancak 1923 yılında Lozan andlaşması ile yürürlükten kaldırılabilmişlerdir.

    14ÖO'!ü yıllarda Avnıpada teknik alanda ve toplumsal düzende görülen gelişmelere Osmanlı İmparatorluğu uzun süre katılmamıştır. Buna ek olarak o zamanki Avrupanın güçlü devletleri Fransa, İngiltere ve Rusya'nın Osmanlı İmparatorluğunu siyasi olarak parçalama çabalan izlenmiştir, diğer taraftan ise, Os-manîı Devleti yıkıldıktan sonra bu gani-metten mümkün olan en büyük payı ala-bilmek amacıyla avrupahlar arasında bir kıskançlık başgöstermişlir. Bazı avru-palıîara göre, Osmanlı İmparatorluğunun ömrünün 1. Dünya Savaşına kadar uza-masının nedenlerinden biri ganimetin paylaş ı lmas ında or taya ç ıkan anlaşmazlıktır. Bi/im açımızdan ilginç olan ise, 1789 yılında IH. Selimle başlayan modernleşme çabalarının bugün hala Osmanlı İmparatorluğunun gerileme ve batış ının nedeni biçiminde değerlendiriliyor olmasıdır.

    3- MOLTKE'nlm Çalışmalar ı:

    Türk-Alman yakınlaşması, Osmanlı İmparatorluğunun eski düzeni ile yenilen-me hareketlerinin çatışma halinde bulun-duğu bu kritik döneme rastlar. Sultan II. Mahmut zamanla bir huzursuzluk kaynağı haline gelen ve bu durumuyla yenilenme çabalarına karşı engel olarak gördüğü Yeniçeri Ordusunu 1826 yılında dağıtmış bulunuyordu ve bunun yerine Avrupadaki örneklerine benzer başka bir ordu kurmak istiyordu. Bu noktada ise II. Mahmut av-rupalı uzmanların bilgisine ihtiyacı olduğuna inanıyordu. Daha önce de belir-tilmeye çalışıldığı gibi Osmanlılar o za-manlar Fransa, İngiltere Rusya ve Avus-turya'nın kendilerine karşı hiç de dostça olmayan niyetler besledikleri kanısında idiler. Bu ülke vatandaşları tarafından türk topraklarının değişik bölgelerine ait

  • 45

    yapılmış topoğrafik ölçmelerin gizli tutul-maları Osmanlıların savını doğrulayıcı nitelikle değerlendirilebilir. Osmanlılara göre yine o zamanlar Prusyalıların türklerden bir toprak istemi yoktu ya da yönetsel bir baskı amacı gütmüyorlardı. Bunun dışında Prusyalılar o devirde Avru-pada takdir edilen bir ordu kurmayı da başarmışlardı. Bu nedenlerle Sultan II. Mahmut, Prusya Kralı III. Wilhem'den İstanbul'a bir askeri danışman göndermesi ricasında bulundu. Osmanlı ordusunda gerçi daha önce de yabancılar görev yapmıştı, fakat bunlar daha ziyade kendi ordularından şu veya bu nedenlerle ayrılarak islâmlığı seçmiş ve türkleşmiş kişilerdi. Sultan II. Mahmut'un bu isteği üzerine o zamanlar yüzbaşı, daha sonra Prusya Ordusunda mareşalliğe kadar yükselen Helmul von Moltke 23 Kasım 1835 de İstanbul'a ulaştı. Bu tarihten yak-laşık altı ay kadar sonra 8 Haziran 1936 tarihli kabine kararıyla yüzbaşı Kari Frie-drich Ludwig von Wincke, Friedrich Leo-pald Fischer ve mühendis subay Traugott Wilhe tri Weinrich Mühlbach Moltke'ye katıldılar.

    Buraya kadar olan kesimde Türk-Alman ilişkilerinin başlama koşulları genel çerçevesi ile aktarılmaya çalışıldı. Moltke ve arkadaşlarının direk askeri görevleri ile ilişkili uğraşıları daha çok konuya ilgi duyan tarihçilerin araştırma alanına gir-diğinden burada değinilmeyecektir. Moltke ve arkadaşları Türkiye'deki askeri görevleri sırasında diğer yabancılar gibi Anado-Ju'nun doğasını tanımak üzere de çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmaların başında ise topoğrafik faaliyetler gelmek-tedir. Moltke'nin elimizde bulunan bu tür faaliyetleri aşağıda gösterilmişir:

    - İstanbul ve İstanbul Boğazı Haritası - Samsun Haritası - Musul Haritası

    - Birecik ve Beda Kalesi Haritası - Elazığ ve Harput Haritası - Maraş Haritası - Urfa Haritası - Fırat kenarında Rum Kalesi Haritası - Orta ve Batı Anadoluda Kuzey-Güney

    doğrultusunda kesitler: I - Samsun'dan Siverek'e II - Aydıncık'tan (Anamur'un doğusu)

    . şile'ye III - Gemlik'ten İzmir'e VI - Kapadağ Yarımadası sahillerinden

    Aydın'a V - Denizli'den başlayarak Eşen Çayı

    vadisinden Akdeniz'e VI - Suriye sınırından başlayarak Birec

    ik, Malatya üzerinden Munzur Dağları önünde Fırat vadisine

    Vn - Erciyes'den Silifke'ye VIII - Alanya'dan başlayarak Erciyes

    üzerinden Kayseri'ye Moltke'nin eserlerinden İstanbul, Sam-

    sun, Musul, Birecik ve Elazığ haritaları plançete yöntemiyle çizilmişlerdir. Diğer haritalar ise kroki düzenindedirler. Molt-ke'nin bu yapıtlarının orijinalleri Doğu Berlin'deki Alman Devlet Kütüphanesinde korunmaktadırlar. Molkte İstanbul'daki ik-emetgahı, diğerlerini ise Mısır'a karşı yapılan Nizip Savaşına (Haziran 1939) danışman olarak giderken ve oradaki görevi sırasında tamamlamıştır. Moltke II. Mahmut'un Bulgaristan gezisine de katılmış ve Rusçuk, Varna gibi şehirlerin haritalarını da yapmıştır. Fakat bunlar günümüze kadar ulaştırılamamıştır. Kay-bolan haritalar arasında Osmanlı Asyasına ait haritlar olduğu da sanılmaktadır. Zaten bugün Alman Devlet Kütüphanesinde kor-unan orijinallerinde önemli bir kısmı Niz-ip Savaşı sırasında kaybolmuşlardı. Bunlar otuz yıl kadar sonra isviçreli bir gezgin ta-rafından bulunmuş ve tekrar Prusyaya iade edilmişlerdir (7).

  • 46

    Molktc'nin Türkiye anıları "Briefe aus der ailen Türkei" ya da "Unter dem Halb-mond" adı altında yayınlanmıştır. İlk baskısı 1841 ve son baskısı 1984 de ol-mak üzere onbeş kez basılan bu kitap hala yabancılar için olduğu kadar biz türkler için de ilginç olduğunu sanıyorum.-

    Moltkc Türkiye'ye resmi davetli olarak gelen ilk alman vatandaşıdır ve bu davet Osmanlıların Almanlarla beraber Birinci Dünya Savaşına girmesine neden olan askeri ilişkilerin başlangıcını oluşturması açısından son derece önemlidir. Fakat Mollke'den önce de diğer Ortadoğu ülkeleri yanısıra Anadolu'ya ilgi duymuş ve bu ne-denle topraklarımıza resmi olmayan ziya-retler yapmış başka almanlar da vardır. Bunlardan biri Hannoverli coğrafyacı Car-sten NİEBUHR'dur Niebuhr o zamanki danimarka Kralı V. friedrich'in emri üzerine 1766, 1767 yıllarında Ön Asyada önemli topografik çalışmalar yapmıştır. Bunlar arasında şehirlerarası yol uzaklıklarının ölçülmesi, astronomik ko-num belirlemeleri vb. sayılabilir. Fakat Moltke'nin çalışmaları Anadolu'nun içlerine ait yapılmiş ilk ciddi topografik ölçmeler ve kartografik çizimler olması ve bu haliyle Anadolunun topografik yapısı hakkında fikir veren (kesitleri hatırlayalım) ilk eserler niteliği taşımaları nedeniyle ayrı bir öneme sahiptirler. Fakat bu haritalar ne coğrafik ne de jeodezik gibi herhangi bir geometrik altlığa day-andırılmamış büyük ölçekli yerel çalışmalardır ve dolayısiyle gösterimlerde sistemli bir bütünlük yoktur.

    4 KÎEPERT Hari ta lar ı

    Türkiye'nin kartografik gösteriminde bütünlük ve topografik bilgilerin homo-jenliği açısından bir harita takımı görünümünde olan ilk çalışmalardan biri

    de yine bir alman meslckdaşımız ta-rafından yapılmıştır. Bu bilim adamı Ber-lin'deki Coğrafya Enstitüsünün 1845-1899 yılları arasında başkanlığını yürütmüş Heinrich KİEPERT'tir. Kiepert 1841-1888 arasında Anadoluyu belirli aralık ve sürelerle dört kez ziyaret etmiştir. Bu ziya-retler sırasında kartografik çalışmalarına kaynak oluşturacak dokümanlar topladı, kendisi bizzat topografik ve astronomik ölçmeler yaptı. Topladığı malzemeler arasında değişik gezginlerden sağladığı seyahat notları, şu veya bu amaçla yapılmış yol güzergah ölçmeleri, kesitler (örneğin Moltke ve arkadaşlarının) astro-nomik ölçmeler ve benzerleri bulunuyor-du. Alman kökenli dokümanlar arasında Posenli lise öğretmeni Schönborn'un Pi-sidya'da (Burdur, İsparta ve Antalya arasında kalan bölge) yaptığı gezilere ait notlar, Guslav Hirschfeld'in 1874 de An-talya'dan İsparta, Dinar ve Aydın'a ve 1882 yılında Karadeniz Kıyılarının orta kesimlerinden ülkenin iç taraflarına yaptığı yolculuklar sırasında tuttuğu not-lar ve krokiler, Max Oppenheim, Cari Hu-mann, Heinrich Zimmerer ve Edmund Naumann'ın gezi notları, Otto Blau'nun Doğu Karadenizin dağlık bölgelerinde (örneğin Sümela Manastırı yöresi) aldığı kroki karekterli toproğrafik çizimler sayılabilir.

    Kiepert'tin aşağıda bazı örnekler verilen Anadolu başta olmak üzere Osmanlı İmparatorluğu topraklarına ait yaptığı ha-ritaları incelenirse bunların usta bir karto-grafın beyin ve el emeği olduğu kolayca anlaşılmaktadır. Bu vesile île kendisini burada övgü ile tekrar anmak isterim.

    Heinrich Kipert ' in jOsmanl ı İmparatorluğu bölgelerine ait yayınladığı haritalardan en dikkati çeken örnekler şunlardır:

    - Osmanlı İmparatorluğu Haritası, 1/2

  • I?

    500 000, 1844. - Küçük Asya Haritası, 1/1 000 000,

    1844. - Asyada Osmanlı İmparatorluğu, 1/1

    250 000 ve 1/2 500 000, 1868. - Asya Türkiyesi, Kafkas ülkeleri ve

    Batı İran, 1/3 600 000, 1853 - Küçük Asya Haritası, 1/1 500 000,

    1854. - Avrupa ve Asyada Osmanlı

    İmparatorluğu (Macaristan, Güney Rusya, Kafkas Ülkeleri ve Batı İran'la beraber), 1/ 3 600 000, 1855.

    (Kiepcrt'in bu haritası 1853 tarihli ve aynı ölçekli haritanın ele geçirilen yeni

    kaynaklar ışığında üzerinde çalışılmış yeni bir versiyondur.

    - Asyada Türkiye, 1/4 000 000, 1879. Heinrich Kiepert Osmanlı

    İmparatorluğu ve Batı Anadoluya ait daha bir dizi haritayı bizzat kendi topladığı mal-zemelerden ya da başka haritaları yeniden işleyerek bir kısmı Fransızca olmak üzere yayınlamıştır. 1/1 500 000 ölçekli 1884 yılında ve 1/3 000 000 ölçekli 1886 yılında yayınladığı "Nouvelle Carte Gene-rale des Provinces Asiatiques de I'Empire Ottoman" buna örnek olarak gösterilebilir. Kipert'in bazı haritaları Osmanlı Genel Kurmayı tarafından türkçe olarak da basılmıştır. Örneğin 1/1 500 000 ölçekli 1854 tarihli Küçük Asya Haritası.

    Kiepert haritalarından bazı örnekler An-kara'da Harita Genel Komutanlığı arşivinde korunmakta ve kartografya bakımından olduğu kadar mesleğimizin diğer dallan yönünden de ilginç eserlerin bulunduğu Harita Müzesinde sergilenmek-tedir.

    Kiepert, haritalarının çiziminde yalnızca alman kökenli kaynakları kullanmamıştır. Daha önce sözü edilen kaynaklar yanısıra o zamana kadar Türkiye'ye geliş amaçları daha çok insanlarını tanımak, toprak

    yapısı ve doğal zenginlikleri hakkında bil-gi toplamak olan yabancıların dokümanlarından da yararlanmıştır. Bu kaynaklar özellikle rus, fransız, amerikan ve ingiliz kökenlidir. Özellikle ingilizler başta olmak üzere yabancıların hepsinin topladıkları bilgileri kendi sömürgecilik amaçları için kullanabilmek için birbirle-rinden mümkün olduğu kadar gizli tut-maya çalıştıkları bilinmektedir.

    Heinrich Kiepert ayrıca Anadolunun 1/ 500 000 ölçeğinde 24 paftadan oluşan gen-el topoğrafik haritalarını yayınlamayı planlamıştı. Bu projesini özellikle za-manında parasal kaynak bulamaması nede-niyle ölümüne kadar gerçekleştiremedi. Daha önce başlatılmış çalışmaları kendi ölümünden sonra aynı şevkle oğlu RİCHARD KİEPERT devam ettirdi. Bu çerçevede planlanan bu haritlaarı 1/400 000 ölçeğinde 26 pafta olarak hazırladı. Bu takım 1902 ile 1906 yılları arasında geçen 4 senelik süre içinde parça parça yayınlandı.

    Henrich Kiepert ve Richard Kiepert ha-ritalarının tasarımında yararlanılan çizgisel ve yazısal kaynaklar İkinci Dünya savaşı sonuna kadar Berlindeki Alman Devlet Kütüphanesinde saklanıyordu. Tüm bu dokümanlara ait ayrı bir katalog hazırlanmıştı. Yüzyılımız başlarında hazırlanan bu katalog halen daha önce s ö z ü e d i l e n D oğu B e r l i n Külüphanesindcdir ve numarası "Asicn 1.1 D 1-6499" dur. Bu kalologda yeralan bin-lerce kaynağın büyük bir kısmının, geçirilen ve Almanya'nın aktif taraf olarak katıldığı iki dünya savaşında kaybolduğu hem Doğu Berlin hem de Batı Berlindeki yetkililerce belirtilmektedir. Elde kalan malzemelerin bir kısmı bugün Doğu Ber-lin Alman Devlet Kütüphanesinde, diğer kısmı ise Batı Berlindeki Prusya Kültür Mirası Devlet Kütüphanesinde (Staatsbi-

  • 48

    bliothek Preussischer Kulturbesitz) bulun-maktadır. Özellikle Batı Berlinde bulunan bu yeni ve modern kütüphanenin harita seksiyonu elemanları, varolan haritaları' tekrar kataloglaştırmak ve kaybolanları tesbit edebilmek amacıyla halen yoğun çaba içinde bulunmaktadırlar.

    Kiepert Ailesi ve Moltke dışında Türkiye'ye görevli olarak gelen ve görünürdeki asli vazifeleri yanısıra topoğrafik ve kartografik karekterli işler yapan başka alman vatandaşları da vardır. Örneğin İstanbul'daki görevinden sonra (1888 - 1895) Almanyada mareşalliğe ka-dar yükselen, büyük türk dostu olarak bi-linen ve Osmanlıların Almanlarla beraber Birinci Dünya Savaşına takılmasının mi-marlarından biri olan Colmar von der Goltz (Goltz Paşa) İstanbul'un 1/100 000 ölçeğinde, Waller von Diest kuzey-batı Anadolunun 1903 yılında 1/500 000 ölçeğinde haritalarım çizmişlerdir.

    S- Cumhuriyet ' in İ lk Y ı l lar ında İlişkiler:

    Bilinen nedenlerle Birinci Dünya Savaşından sonra kendisine daha çabuk gelmeyi başaran Almanya ile işbirliğini Atatürk'ün siyasi liderliğinde şekilleşen Türk iye Cumhuriyet i 'n in yeni hükümetleri de devam ettirdiler. Bu arada Türkiye gerçekleştirdiği cumhuriyet dev-rimleri doğrultusunda her alanda Avrupa ile yaptığı işbirliğine de yeni bir çehre ka-zandırmayı başarmış bulunuyordu. Örneğin artık Türkiye'ye yalnız almanlar gelmiyor, Türk Hükümetleri öğrenimle-rini görmek üzere Almanya'ya genç ele-manlar gönderiyordu, bu çerçevede başka dallar yanısıra jeodezi öğrenimlerini yap-mak üzere bir çok türk öğrenci özellikle Berlin'e gönderildiler. Günümüz Türkiye'-sinin jeodezi öğretiminin temelleri daha

    sonra Berlin'de öğrenim görmüş bu mes-lekdaşlarca atıldı. İlk türk ölçmecilerinden Prof. Onur Dr. Ekrem Ulsoy, Prof. Bu-rhan Tansuğ, Prof. Macit Erbudak, Tevfik Ateş, Hüseyin Bozkır, Muhittin Aran ve Kerim Evinay öğrenimlerini tamamen ya da kısmen Berlin'de yapmış öncü meslek-daşlanmızdır. Anılan bu kişilerin kadastro-muz ve sivil jeodezi öğretimimiz dışında askeri karakterli ülke ölçmelerimizin yeni organizasyonundaki paylan da küçümsene-meyecek derecede önemlidir.

    1949 yılında Almanya'da yetişmiş jeo-dezi ve fotogrametri mühendisleri bugün-kü Yılıdız Üniversitesinde Türkiye'de ilgili dalda ilk sivil öğretim yapan bölümü kurmuşlardır. 1960 lı yıllarda bu bölüme hayat veren Sayın Erbudak, Sayın Ulsoy ve Sayın Tansuğ'un davetleri üzerine jeo-dezi dalında ünü Almanya dışına taşan Prof.Dr. Helmut Wolf ve Prof.Dr. Ed-mund Gasncr İstanbul'a gelerek dersler ver-mişlerdir. Böylelikle İstanbul Yıldız ve başlangıçda özellikle Bonn Üniversitesinin ilgili bölüm öğretim üyeleri arasında sa-mimi bir bilimsel işbirliği havası oluştu-rulmuştur. Bu güzel atmosfer sonuçlarını hızla vermeye başlamış ve 1962-1980 yıllan arasında İstanbul'dan 17 Godet (ya-zarın sayabildiği) Almanya'nın değişik üniversitelerinde doktora yapma imkanı bulmuşlardır. Bulardan 14'ü Bonn'da, biri Karlsruhe'de biri Darmstadt'ta ve biri Braunschweig'dadır. Bugün üniversiteleri-mizde görev almış yüksek öğretim kadros-unun hemen hemen % 100 ünü ya bu kişilerin ya da Almanya'ya doçentlik, profesörlük tezi hazırlamak amacıyla şu veya bu kanalla gitmiş üniversîıc öğretim üyelerinin (örneğin Prof. Gündoğdu Özgen, Prof. Mustafa Aytaç) yanında akademik kariyerlerini yapmış elemanlar oluşturmaktadır.

    Önceleri üniversite bazında gelişen

  • 49

    işbirliği daha sonraları doğal olarak jeodezi ve kadastro alanında faaliyet gösteren kamu kurumlarına da yansımıştır. Bütün bunlar yeni türk kadastro sisteminde bugün yoğun Federal Alman etkisinin görülmesinin başlıca nedenleridir.

    6- Avrupa Topluluğu ve Türkiye:

    Bu satırların yazarı Türkiye'nin çıkarına olduğu kanısıyla ülkemizin Avrupa To-pluluğu ile bütünleşmesini öngören poli-tik görüşün taraftarlarından birisidir. Giriş bölümünde önceden belirtildiği gibi bu yazının bir amacı da kartografya örneğinde Türkiye'nin bilimsel açıdan Topluluğun en etken üyelerinden biri ile içinde bulun-duğu çok sıkı işbirliğinin köklerinin sağlamlığını göstermek ve biraz sonra değinileceği gibi Avrupalıların Türkiye'-nin Topluluğa uyum sağlayamayacağı şeklindeki korkularının yersizliğini vurgu-lamaktır. Ayrıca Avrupa Topluluğuna tam üye olmanın önemi henüz toplumumuzun çok büyük bir kesimine yeterince an-latılabilmiş değildir. İleride şekillenmesi düşünülen Avrupa Birliğinin gerçekleş-mesi için politikacıların çabası şüphesiz şarttır. Fakat bu çaba Topluluğu belli ölçüde etkili sağlam temellere oturtabilir. Birliği oluşturacak milletlerin münferit mensuplarının kendi aralarında kuracakları sıkı işbirliği ve tartışarak en iyiyi bulma gayretleri Avrupa Birliğinin kurulmasını hızlandıracak, homojenleştirecek ve do-layısiyle kalıcı kılacaktır.

    Henüz kesin olarak ifade edilmemiş ol-masına rağmen Avrupalıların "Türkiye Avrupa Topluluğuna şimdilik kabul edil-mez" biçimindeki bugünkü ön görülerinin nedeni büyük ağırlıklı olarak görünürde ekonomik güçlüğe dayandırılmaktadır. Ya-zarın kanısına göre Avrupalıların bu

    'çekincesinin gizli nedenini Türkiye nüfusunun hemen tamamının başka bir dini inanca ve kültürel yapıya sahip bu-lunmasında aramak gerekir. Bunu şu şekilde açıklamak mümkündür.

    Bugünkü Avrupa Topluluğunun 12 leri temci amaç olarak politik bir Avrupa Bir-liğini amaçlamışlardır. Bu çerçevede "Avrupa Birleşik devletleri" nden söz edil-diğini konuyla ilgilenen herkes duymuş olmalıdır. Özellikle Avrupanm muhafaz-akar kesiminin benimsediği bir görüşe göre politik birliğin kalıcı olabilmesi için n.ozayiği oluşturan münferit üyeler arasında dini vekültürel açıdan homojenlik bulunması şarttır. Yine bu görüşe göre Türkiye mevcut üyelerde bulunan bû koşulu sağlamamaktadır ve dolayısiyle Avrupa Topluluğunun homojenliğini boz-acaktır. Bu tür görüşlerin Avrupa Toplu-luğu teşkilatlarını önde gelen fonksiyoner-leri tarafından da son zamanlarda arada sırada dile getirilmeye başlandığım basından duyuyor ve okuyoruz. Avrupa de-mokrasilerinin savunduğu temel hürriyetlerden biri olan' inanç hürriyeti gibi insan hakları konusunda düşünceleri hatırladığında Türkiye'nin üyeliğine başkaları yanısıra yukarda açıklanmaya çalışılan gerekçelerini anlamak gerçekten güçtür. Bu doğrultuda Türkiye dışındaki Avrupalının da düşüncede aşama kaydet-mesi gereken bir dizi noktanın bulunduğu söylenebilir. Birbirlerinin kültür ve inanışlarına karşılıklı saygı gösteren değişik milletlerin oluşturacağı bir Avrupa Birliğinin güzelliği tartışılmaz. Türk halkının kendine özgü kültürü ile bu güzelliğe başka bir zenginlik kazandıracağı şüphesizdir.

    Avrupa Topluluğunun Bugünkü oniki-lerinin Türkiye'nin sosyal ve politik yaşamda batılılaşma çabalarım (arzulanan hızda olması bile); belîi plçüde

  • 50

    görmcmezlikien geldikleri söylenebilir. Türkiye Avrupa Topluluğu- içinde gerçekten görülmek isteniyorsa hcnı Avru-palılar hem de bizlerin her alandaki işbirliğine (politika başta olmak üzere, ekonomik, kültürel, bilimsel vb.) sürekli yeni boyutlar kazandırma arayışı içinde ol-mamız gerekmekledir.

    7- Sonuç:

    İncelenirse Avrupa'da Türkler ve alınan-ların birbirlerini yakın tarihte en iyi an-lamış toplumlar oldukları görülür. Günümüz Türkiye-Fcdcral Almanya ilişkilerinin zenginliği şüphesiz bu karşılıklı anlayışın ürünleridir (Jeodezi örneğindeki bilimsel işbirliği gibi) ürünlerdir. Bu çerçevede Türkiye'nin Avru-pa Topluluğuna lam üyelik başvurusunun makul bir süre içinde olumlu sonuçlanabilmcsi için Topluluk içinde ağırlığı bulunan Federal Alman rolünün çok önemli olduğu kesindir. Hatta olaya Türk-Alman ilişkilerinin geçmişi ışığında biraz da duygusal olarak yaklaşılırsa Feder-al Almanya'nın Türkiye'ye böyle bir vefa borcu bulunduğu bile söylenebilir.

    Not : Bu yazı 18 Nisan 1989 günü İstanbul Alman kültür Merkezinde verilen konferansın bazı noktalarda değiştirilmiş halidir.

    Kaynaklar : f l j DARKOT, Besim: Türkiye'nin Ha-

    ritaları. İstanbul Üniversitesi Coğrafya Bölümü Yayını, İstanbul 1947.

    [21 DUDA, Herbert W : Vom Khalifat zur Rcpublik. Verlag fiir Jugcn und Volk, Viyana 1948.

    [3] FİSCHER, Hans : Gcschichte der Kartographic von Vorderasien. Petcrmanns

    Gcographische Mitıeilungcn 1920, s. 82-89, 164-166, 203-207, 219-225.

    [4] FİSCHER, Norbert : Moltkc als Topograph. Alfred Mctzncr Verlag, Berlin 1944.

    [5] KRÜGER, Kari: Die Türkei. Safari Verlag, Berlin 1951

    [6] LEİTNER, W., UÇAR, D. : Dic Eniwicklung der kartographisehen Darstel-lung der Türkei und der Türkischcn Kar-tographie. Arbeiten aus dem Instıtut für Geographie der Karl-Franzens-Univcrsitat Graz, Cilt 26, Graz 1985-1986, s. 133-179.

    [7] Von MOLTKE, Helmut : Unter dem Halbmond, erlebnisse in der alten Türkei. Her ausgegebon von Helmut Arndt, K. Thicnemanns Verlag, Stuttgart 1984.

    [8] UÇAR, Doğan : Topographische Karlcnvverkc in der Türkei. Betrachtungen zur Kartographie, eine Festschirift für Aloys Heupcl zum 60. Geburlstag, Kirschbaum Verlag, Bonn 1985, s. 215-220.

    [9J. UÇAR, Doğan : Gcschichtlicher Rückblick auf die deutsche Kartographie-Tatigkeit in der Türkei. Allgemeinc Ver-messungsnachrichten. Sayı 2/88, Herberl Wichmann Verlag, Karlsruhe 1988.

    [10] ZÖGNER, K.G. :Moltke und die Karlographic. Kartographische Nachrich-ten, Sayı 2/76, Kirschbaum Verlag, Bann-Bad Godesberg 1976, s. 62-65.

    Yazarın Adresi: Doç. Dr. Doğan Uçar İ.T.Ü. İnşaat Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü 80626 Maslak /İstanbul

  • 51

    GÜNÜMÜZDE KARTOGRAFYA EĞİTİMİ

    Araş. Gör. Necla Uluğtekin

    ÖZET Ulusal ekonomi açısından, haritalar

    önemli araçlardır. Hemen tüm dünyada özel ve resmi kuruluşlar, kendilerine özgü yöntemlerle harita üretmektedirler. Bu ne-denle harita üretiminde belirli bir kalite ve standardizasyondan sözetmek mümkün değildir. Kaliteli ve standartlara uygun ha-rita üretiminin ilk ve temel koşulu, bunu gerçekleş t i rebi lecek insanlar ın yetiştirilmesidir. Bu ise yoğun, nitelikli ve sürekli bir eğitim ile başarılabilir.

    Günümüzde gerçek anlamda, bağımsız bir kartografya eğitiminden sözetmek zor-dur. İlgili bilim dalları ile ilişkisi bağlamında ele alınan kartografyanın, bağımsız bir bilim dalı olarak kendi eğitim yapısını oluşturması zorunludur. Kartografyanın kendi öz kavramlarını üretmesi ve bunu sürekli kılabilecek nite-likte kartografların yetişmesinin önemi büyüktür.

    Bu çalışmada, kartografyanın temel so-runları, eğitim açısından irdelenmiştir.

    GİRİŞ

    Eğitimde, planlamada, yönetimde, güvenlikte, arazi değerlendirmesinde, has-sas yapıların inşaatında, sosyo - ekonomik gelişmeler de vb. haritaların önemi büyüktür.

    Bugün, tüm ülkelerde; devlet kuru-luşlarınca, özel sektörce, ya da bireylerce, kartograf veya kartograf olmayan kişiler tarafından üretilmiş çeşitli haritalar mev-cuttur.

    Yanlış ve eksik dizayn edilmiş bir hari-ta, yanlış bilgilenmeye yolaçar. Bunu önlemek amacı ile geleceğin harita üreticileri olacak öğrencilerin kartografya eğitimlerine gerekli önem ve dikkat gösterilmelidir.

    Birçok araştırmacının değindiği gibi kartografya, coğrafya ve diğer yerbilimleri ile olan ilişkisi bağlamında ele alınmaktadır. Coğrafyacılar özellikle elde ettikleri verilerin değerlendirilmesi ya da gözlemlerin bir kayıt aracı olarak, harita yapımı ile ilgilidirler. Bu nedenle; üniversitelerin coğrafya eğitimi verilen bölümlerinde, öğrencileri aydınlatmak amacı i l e kartografya eğitimi yapılmakladır. Birçok mühendislik dalında ise "Harita Çizimi" ve "Reprodüksiyon Tekniği" adı altında temel bilgiler veril-mektedir. Bütün bunlarakarşın kadastral ya da mühendislik planları grafik anlamda ol-dukça düşük düzeyde üretilmekte ve bun-ların üretimi sırasında yanlış anlaşılabilen semboller kullanılmakladır (Keates 1985).

    Sonuçların böylesi başarısız olmasının birçok nedeni vardır. Bu nedenlerin başında, kartografya eğitimindeki yetersiz-lik ve harita yapım/üretim sürecinde ku-

  • 52

    rumlar ve kişiler arasındaki* yaratıcı, geliştirici yündeki iletişimsizlik sayılabi-lir.

    Bu ya/ının amacı kartografyaıun önemini vurgulamak ve kartografya eğiliminin ülkemizde ve gelişmiş batı ülkeleı indeki sorunlarım sergilemektir. Bu amaçla ; İngi l te re , A.B.D. ve S.S.C.B.'dcki karlogralya eğilimi üzerine yabancı yayınlardan derlenen bilgiler özet olarak sunulacaktır. Ayrıca bîr süre ile kalıklığım llol'anda'daki, Intcrnalional In-stilıılc for aerospacc Survcy and Earüı Sci-ences (I'I'(.') Kartografya Post - Gmdualc Cour.se üzerine bilgi verilecektir. Bütün bunların ışığı altında ülkemizde mevcut kartografya eğitiminin değerlendirilmesi için temel olarak kabul edilebilecek nokta-lar üzerinde durulacak ve bu eğitimin geliştirilmesi için bazı önerilenle bulunu-lacaktır.

    KARTCHİ RAFYA EĞİTİMİNİN DİĞER DİSİPLİNLERDEN AY-RILMASININ NEDENİ

    Kartografya, harita ve harita benzeri gösterimlerde işlenecek bilgileri toplama, bu bilgileri işleme, grafik işaretlerle hari-tada gösterme, harita basma, harita kullan-ma teknik, bilim ve sanatıdır.

    Tanımından da anlaşılacağı gibi, bilim-sel bir teknik olan karlografyanin önemli bir sanatsal boyutu da sözkonusudur. Kar-tografyanın temel nitelikleri, grafik ve görsel oluşudur. Hem harita yapımcıları hem de ölçmccilcri açısından bilginin üretilmesi ve özümlenmesinde, görmüş oldukları eğitimin etkisi ile genel anlamda matematiğin, mantıksal yapıların belirley-iciliği sözkonusudur. Modern eğitimde ölçme kavramının matematik, optik ve elektroniğe ilişkin kavramların üzerinde inşa edilmiş olması da sayılar ve kelimele-rin belirleyiciliğini güçlendirir. Kartograf-yanında kurucu kavramı görsel

    algılamadır. Bu nedenle kartografyanuı yakın disiplinlerle eklemlenme güçlüğü olması doğaldır.

    Jeodezi ve Folngranıetri Mühendisli-ğinin uygulamasında trigonaınctrî, matris cebiri gibi bileşenler gerekli olarak tanımlanmıştır. Eğitim programı içinde sınırlı da olsa, kartogrnfyanın grafik ve görsel öğelerinin ycraldığını söylemek ko-lay değildir (Kcalcs 10K5). Kartografların mesleki bir çalışma .şuas ında karşılaştıkları sorunları çözebilecek yeter-likte olmaları için ileri düzeyde matema-tik, ölçme, fizik (optik ve fotoğraf bilgisi) bilgisayar, coğrafya ve scmiyoloji bilim-leri gerekir. Kartograflar harita yapma/ üretme tekniklerini; iletişim tekniklerini okluğu kadar her ikisi artışındaki ilişkilerin nasıl tanımlanabileceğini de bilmelidirler. Karlograya bir iletişim (bildirişim) sis-temidir. Bu anlamda bir "di!" olarak tanımlanabilir. Ancak bu dilde sözcüklerin yanısıra ağırlıklı olarak sözcük dışı gösterimler kullanılır. Harita ile harita kullanıcısı arasındaki iletişim, bu gösterimlerin anlaşılması ile belirlenir.

    Her dilde olduğu gibi üzerinde uzlaşma sağlanmış gösterimlerin varlığı kartograf-yada da önkoşuldur. Bu zurunluluk, güncel sorunlar bağlamında düşünüldüğünde stan-dardizasyonun gerekliliği ve kaçınılmaz-lığı biçiminde tanımlanabilir.

    "Kartografyanın en önemli problemi yeni tekniklerin öğrenilmesi ya da öğretilmesi değil, kendi disiplini içinde ra-dikal biçimde yeni kavramlarının üretilme-sidir (Frascr Taylor 1985)".

    KARTOGRAFYA EĞİTİMİNE GENEL BÎR BAKIŞ

    Özellikle Avrupa ülkelerinde, A.B.D. ve S.S.C.B'de kartografya eğitimi, Jeodezi ve Coğrafya programlarında diğer pro-

  • 53

    gramlarda olduğundan daha fazla ilgi görmekledir. Jeodezi programlarında daha çok topografik kartografya, coğrafya pro-gramlarındaki kartograf ya eğitimi, jeodezi programlarındaki eğitimden daha yoğundur. Bu ülkelerdeki eğitim araştırma kurumlarında bilgisayar tekniklerinin her anlamda ağırlıklı bir yeri vardır (Mohd. 1987)

    İngiltere: İngiltere'de ilk kartografik çalışmalar 1960'larda devlet kurumlarında ve ticari şirketlerin kendi elemanları için kurslar düzenlemesi ile başlamıştır. Bu kursların amacı yalnızca karlografya tek-niğini geliştirmek değildir. Aynı zamanda kurslarda modern bir kartografta bulun-ması gereken; mesleki sorunları çözme ve yorumlama yeteneğinin geliştirilmesi amaçlanmakladır.

    Öğrenciler ilgili disiplinlerin içerdiği konularda, yeni gelişmelerden haberdar ol-makta; bilgisayar teknolojisinin sağladığı olanakları kullanabilecek biçimde yetiştirilmektedirler (Anson 1982).

    S.S.C.B: Dünyada ilk defa yüksek öğretim düzeyindeki kartografya eğilimi, Jeodezi ve Coğrafya olmak üzere iki ana program içinde 1920'lcrde Sovyetler Bir-liğinde uygulanmıştır.

    Eğitim esas olarak kartografların yete-neklerini geliştirmeyi ve niteliklerini yükseltmeyi amaçlamaktadır. Hem kuram-sal hem de pratik olarak kartografik çalışmalardaki temel kavramsal düzeyin yükseltilmesi biçiminde uygulanmaktadır.

    Sosyo-kültürel gelişme ve yaratıcı gücün üretim, çevre koruması, doğal kay-nakların ulusal kullanımı, örgütlenme, planlama ve yönetimde kullanılan harita-ların ve atlasların niteliğini geliştirmek ve içeriğini yoğunlaştırmak üzere çalışmalar yapılmakladır (Ertcev 1982).

    A.B.D. : Kartografya eğilimi Uzak-tan Algılama, Fotogramctri ve Jeodezinin

    programında; ancak ölçme grubunun yanında yeralmaktadır. Genellikle karto-grafya kursları sivil kurumlarda ve yükseköğretim düzeyinde (üniversitelerde) yapılmaktadır.

    A.B.D.'dc ulusal kartografya eğitimi esas itibariyle serbest piyasa ekonomisi-nin gerekleri doğrulusunda belirlenmekle-dir. Kartografik etkinlikler kabaca; araştırma-gcliştirme lıi/mctlcri hizmet sektöründeki hedefler, harita üretimi ve ha-rita kullanımı, eğilim-öğretim gibi bileşenlere avrılabilir.

    Tablo - 1 Ulusal kartografik sisteminin bileşenleri (Dahlberg 1983)

    Bu bileşenler birbirleri ile sıkı bir ilişki içindedirler. Ulusal kartografik sistemin yapısı, büyüklüğü ve temel bileşenleri günümüzde tam anlamı ile tanımlana-mamıştır, harita üretimi ve hizmet sektörü bileşeni oldukça geniş kapsamlı bir etkin-liktir. Henüz bu etkinliğin olması hacmi bilinmemektedir. Sistem içinde en çok alt bileşen içeren etkinlik olarak nitelenebilir. Eğitim bileşeni de istenilen düzeyde değildir. Günümüzde, bu sistem için bütünsel sonuçlar sağlayan araştırmalar yoktur. Nitelikli bilgi ve yeteneğin edinil-mesi için gerekli ön koşullar henüz tam anlamı ile belirlenememiştir. Her ne kadar ülkemizle ve diğer birçok ülke ile karşılaştırıldığında mükemmel olarak nite-lendirilebilecekse de, ABD'deki karlografya

  • 54

    eğitiminin yeterliliği konusunda ülkenin kendi araştırmacıları tarafından bu görüşün kolaylıkla paylaşıldığı söylenemez (Dahi-berg 1983,1984).

    Hollanda (I.T.C): Kartografyada profesyonellerin eğitimi için konu ile ilgi-li kişilerin yeteneklerini yoğun bir biçimde geliştirmeye yönelik eğitim pro-gramları düzenlenmektedir. Bu programlar, topografik ve tematik kartografya üzerine bütün temci görüşleri teknolojist, teknis-yen, eğitim sonrası ve master düzeyinde vermektedir. Mezuniyet sonrası program, Jcodc/.ycn ve Coğrafyacılara, master prog-ramı ise ITC mezuniyet sonrası prog-ramını veya buna eşdeğerdeki bir programı tamamlayan kartograflar için uygulanmak-ladır (1)..

    Mezuniyet sonrası programında; ma-tematik, trigonometri, geometri, coğrafya ve dünya topografyası sınavları başarıldıktan sonra aşağıda tablo halinde gösterilen teorik dersler ve uygulamalar iz-

    Tablo 3- ITC Mezuniyet Sonrası Prog-ramı uygulamaları ve saatleri:

    Uzmanlaşma için önce iki konu, daha sonra da üçüncü bir konu seçilir. Topografik Haritalar Tematik Haritalar 320 Saat

    Bilgisayar Destekli Kartografya I

    Tablo 4-Uzmanlaşma Konuları I

    Bilgisayar Destekli Kartografya II Harita Üretimi ve Rcprodüksiyon Eğitim - Öğretim 160 Saat Uzaktan Algılama Görünltülerindcn Harita Yapımı Deniz Haritaları

    Tablo 5 - Uzmanlaşma Konulan II

    Proje Çalışması 240 Saat

    TOPLAM 1622 Saat

  • 55

    KARTOCRAFYA EĞİTİMİNİN SORUNLARI

    Kartografya eğitiminin yetersizliğinden kaynaklanan sorunlardan biri "kartografya" ve "kartograf" kavramlarına yüklenecek anlamların tam belirlenmemiş olmasıdır. "Sosyo-ekonomik gelişmede kartografların yeri önemlidir. Bu nedenle kartograflar şimdiye kadarki rollerinden farklı bir rol üstlenmelidirler. Kartograf; geleneksel, çizim yapan insan rolünü bırakıp, uz-manlık alanında mevcut bilgileri irdeleyen ve yorumlayan kişi olmalıdır (Fraser Tay-lor 1985b)". Ancak, bugün i ç i n öğrencilerin kartografya dalında uzman-laşma olanakları henüz çok fazla değildir.

    Profesyonel kartograf eğitiminin gelişmemiş alanlarından biri de teknisyen düzeyindeki eğitimdir. Usta-çırak ilişkisi içinde yetişen kartografya teknisyenleri için eğitim kurumlarında, sınırlı sayıda program düzenlenmekledir.

    Diğer bir sorun ise kartografya eğitiminin sürekli olmayışıdır. Başta bil-gisayar destekli kartografyada olmak üzere birçok kısa süreli kurslar ve sempozyum-lar yapılmaktadır. Ancak bunlar farklı içeriklerde ve iyi örgütlenmemiş etkinlik-ler olmaktan öteye geçememişlerdir. Bu nedenlerden ötürü sürekli ve içeriği tam belirlenmiş bir kartografya eğitiminden sözetmek mümkün değildir.

    Kartografya eğitiminin diğer bir sorunu da, başka disiplinlerde uzmanlaşmış, kar-tograf olmayan kişilerin, kartografya ile ilgili kurumlarda ve konularda yetkili ve etkili olmasıdır.

    Kartografya ve kartograf eğitiminin gelişmesi için ilk önce bu eğitimi verecek olan kortografya eğitmenlerinin nitelikler-inin yükseltilmesi gerekmektedir. Kartog-rafya alanında hızlı ve olumlu gelişmeler gösteren Çin Halk Cumhuriyetinde, kar-

    tograf eğitiminde deneyim kazanmak için bazı aşamalar sözkonusudur. Özellikle genç eğitmenler pratikteki harita yapım tekniklerini öğrenmek üzere harita üreten kurumlarda çalıştırılırlar. Bu kurumlarda harita yapımı ve reprodüksiyon tekniklerini öğrenirler. Aynı zamanda, kendileri için hazırlanmış temel teorik çalşnıalan da ya-parlar. İki ya da Uç yıl bu çalışmaları sürdürürlerken maaş da alan kartografların başarılı olanları, bir ya da iki yıllığına kartografyadaki yeni alanları ve teknikleri öğrenmek üzere başka ülkelere gönderilirler. (Yuju 1983).

    Kartografyanın sorunları yalnızca eğitim ve öğretim konuları ile sınırlı değildir. Asıl sorun ilgili kurumlarla eğitim kurumları arasındaki ile-tişimsizliktir. Eğitim kurumlan ile, ilgili diğer kurumlar arasındaki olumlu ve yapıcı ilişkilere zemin hazırlanarak, birbir-lerinin dillerini anlamaları, sorunlarını kavramaları sağlanmalıdır.

    Kartografya eğitimine genci bir bakıştan sonra, Türkiye'deki durumu özetlemek istiyorum. Türkiye'de üniversite ve teknik okullarda gerçek an-lamda bir kartografya eğitimi yoktur. (Ha-rita Genel Komutanlığının kendi bünyesinde yapmakta olduğu eğitimi kon-umuz dışında bırakmaktayım.)

    Jeodezi ve Fotogramctri Mühendisliği a lan ında; Karadeniz Teknik Üniversitesinde "Harita Çizimi (4 saat)" ve "Kartografya (4 saat)" Konya Selçuk Üniversitesinde "Harita Çizimi (4 saat)" ve "Kartografya (2 saat)", Yıldız Üniversitesinde "Harita Çizimi (4 saat)" ve "Kartografya (4 saat)", İstanbul Teknik Üniversitesinde "Harita Çizimi (2 saat)", "Kartografya'ya Giriş (2 saat)" ve "Kartografya ve Reprodüksiyon Tekniği (3 saat)"; İstanbul Üniversitesi Coğrafya Bölümünde "Kartografya (4 saat)" ve son

  • 56

    sınıfta seçmeli derslerden biri olarak yine "Kartografya (2 saat)" lisans programlan içinde verilmektedir.

    _______ ÖĞRETİM KURUMLARI DERSLER İTÜ Y.Ü KTÜ SÜ 10 HarüaÇizimi 2 4 4 4 Kartografya 2 4 4 2 l*2(Seç) Kart.veRep.Tek. 3 - - -

    Tablo 6 Lisans Programlarındaki Kar-tografya Dersleri ve Haftalık Ders Saatleri

    Tapu ve Kadastro teknikeri seviyesinde eleman yetiştiren okullara bir örnek ola-rak, Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Mes-lek Yüksek Okulundaki, Tapu-Kadastro eğitim programında 1984-1985 der-syılmdan itibaren Kartografya Dersi III. ve IV. sömestirlerde ikişer saat olarak uygu-lanmaktadır (Otmanbölük 1987)

    Görüldüğü gibi, Jeodezi ve Fotogramet-ri Mühendisliği Bölümünde veya Coğrafya Bölümünde verilen kartografya dersleri -her ne kadar ilgili programlar içinde ele alınsa bile yeterli değildir. Daha önce de değinildiği gibi kartografya eğitiminin geliştirilmesi önemli ve gereklidir. Karto-grafya özerk bir bilimdalı olarak eğitim vermelidir.

    Kartografya eğitiminin geliştirilmesi ile kastedilen yalnızca ders sayısının veya ders saatlerinin arttırılması değildir. Bu gelişmç; kavramlarının yenilenmesi, kul-lanılan göstergelerin zenginleştirilmesi ve anlaşılır kılınması, eğiten ile eğitilenler arasında oluşturulacak etkileşimden yarar-lanılarak tartışma gruplarının oluşturulma-sıyla, pratik çalışmalarla veya endüstri ile daha iyi bir iletişim kurulmasıyla mümkün olacaktır.

    SONUÇ Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliğin-

    de verilen kartografya eğitiminin temel il-keleri:

    - Teknik üretim ile iletişim açısından, haritaları değerlendirme yeteneği ve bilgis inin verilmesi,

    - Haritaların düzcnlenmesive basımına ilişkin deneyim ve bilgilerin verilmesi,

    -Jcodezik ölçmelerin ve kartografik ürünlerin oluşumunun geliştirilmesi ve uygulamasını mümkün kılıcı hazırlıkların yapılması (Ormeling 1982) şeklinde özetlenebilir.

    Her ne kadar bu çalışmada öğrenciler için kartografya öğretiminden sözcdilmişsc de aynı zamanda eğitimcilerin ve ilgili ku-rumlardaki yetkililerin, bilgi düzeyleri ile uyumlu eğilim programlarından yarar-landırılmaları gerekir.

    Başlangıçta, ilgili kurumlarda uzman kadroların oluşturulması çalışmaları sürerken, Üniversiteler teorik kartografya alanındaki ileri araştırmaları üstlenebi-lirler. Öğrencilerin lisansüstü eğitimleri sırasında yurtdışındaki gelişmeleri yerinde izlemeleri için olanaklar yaratılabilir. Böylelikle, bu çizgide yetişmiş eğitimli insan sayısının artması ile kendi sorun-larımızı çözebilecek, ortak bir dil oluşturabilecek ve ulusal karakterde homo-jen harita üretimi yapabilecek duruma gel-ebilmemiz mümkündür.

    KAYNAKLAR

    Anson, R.,W., (1982) Cartographic Ed-ucation in the J.K.-1981.

    International Yearbook of Cartography-XXII. 1982-, s: 11 -22

    Dahlberg.R., (1983) Structure and mComtext of Cartographic

    Educatiön in U.S. Colleges and Univer-sities.

  • International Yearbook of Cartography -XXIII. 1983-, s:151-159

    Dahlberg, R.,E., (1984) Education Nccds and Problcms of thc

    National Cartographic System. Interna-tional Yearbook of Cartography- XXIV. 1984-, s:49-62

    Erteev.O.A, (1982) Cartographic Edu-cation in thc USSR:

    Situalion and Trends. International Yearbook of Cartograpy -XXII. 1982-, s:56-62

    Frascr Taylor, D., D., (1985) Thc Edu-catioııal Challcngcs of a New

    Cartography. Taylor,D.R.F. (cd), Edu-cational Challerıgcs of a New in Cortogra-phy, s:3-25

    Fraser Taylor,D.,R., (1985) mCartogra-phy and International Devclopmcnt: Some Conculision. Tayk)r,D.R.F.(ed) Education and Training in Contcmporary Cartogra-py, s:299-313

    Keates,J.,S., (1985) Cartographic Edu-cation in the Mapping

    Secicnce Field. Taylor,D.R.F.(ed) Edu-cation and Taraining in mConlemporary Cartography, s:27-25

    Mohd.,safie,Mohd., (1987) Integralion of thc Computer and Cartography. M.Sc. Thesis, I.T.C., Enschedc, The Nether-lands.

    Ormaling,F.,J., (1982) Levcls and Ob-jcetives of Cartographic Training Faciti-tics in thc Nctherlands. International Yera-book of Cartography-XXII.1982-, s:176-183

    Otmanbölük,A.,N., Erişir, İ., (1987) D.E.Ü. İzmir Meslek Yüksek Okulundaki Tapu-Kadaslro Programında "Tapu-Kadastro Tcnikeri" Eğitimi. Türkiye I. Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, s:94-96

    Yuju,H.; Kcquan,Z., (1983) Some Ex-perience in Training Cartgraphers in the

    people's Republic of China. Internationla Yearbook' of Cartography-XXIII.1983-, s: 193-201

    (1) Programmc of Courses 1984/1985 and 1985/1986,1.T.C., Cartography

  • 58

    OTOYOL GÜZERGÂHLARININ PROJELENDİRİLMESİNDE TERS YÖNLÜ .DAİRELER ARASINDA DÖNÜM EĞRİSİ

    OLARAK KLOTOİDLER Doç. Ömer Halis TOMBAKLAR

    Selçuk Üniversitesi

    ÖZET Ekonomik kalkınma büyük ölçüde

    ulaşım ağına bağlıdır. Farklı yerlerde bu-lunan hammari,İçlerin üretim merkezlerine, ürünlerin ise k i t l e l e r i n kolayca ulaşabilecekleri yerleşme birimlerine ucuz, güvenli ve h ızl ı b ir şekilde ulaştırılabilmesi ulaşım sistemine bağlıdır. Karayollarındaki ulaşım, diğer sistemlere göre ekonomik kalkınmaya ve teknolojik gelişmeye daha uygun bir sis-temdir.

    Otoyol güzergâhlarının projelendirilmesi sırasında karşılaşılan durumlardan biri de ters yönlü daire yayları arasında geçiş eğrisi olarak dönüm eğrisi şeklinde klotoid eğrileri durumudur. Bu yazıda yukarıda konu edilen dönüm eğrileri ve bunlarla il-gili problemlerin grafik ve sayısal çözümleri incelenmiştir.

    ZUSAMMENFASSUNG Die ökonomisehe Entvvicklung ist in grösserem Umfang dem Vcrkehrnctz abhangîg. Um dic Erze, die aus versehiede-nen Erzvorkommen gefördcrt wcrdcn, zu den Produktionszentren und die Produkten nach den Sicdlungsgebietcn bzw. nach den Siedlungszentren ökonomisch, so schncll wic möglich und sicher transporticren zu können, braucht man funktionsfahigc und zwcokscnsprechende Verkchrssystcme. Untcr anderen ist das Strassenverkehrssys-tem für di essen Zweck am günstigsten. Wcil der Strassenvcrkchr passt sich am be-

    sten an dem ökonomisehen Aufstieg und an der teehnologisehen Entwickulng in Bctracht auf anderen Vcrkchrssystcmen an. Einer der Fallen, wclchc bci der Stras-senplannugn von den Autobahnzügen an-geslosscn wcrden, ist die Wcndclinie, die zwci gegensinnige Krcisbogenstücke ohne Einscha:tung einer swischengeradcn ver-bindet. Eine solehe Linie beslehl aus zwei Kloloidcnstückc. in vorlicgendem Bericht vvurden die obengenannten VVendilinien und dere., zugchörigen Problcmen in sow-ohl thcorelischcn als auch praktisehen Hinsichı cingehend behandelt und deren Auflösungen vorgesehlagen.

    1. GİRİŞ Ekonomik kalkınma büyük ölçüde

    ulaşım ağına bağlıdır. Farklı yerlerde bu-lunan hammaddelerin üretim merkezlerine, ürünlerin ise kitlelerin kolayca ulaşabilecekleri çeşitli yerleşme birimle-rine, güvenli ve hızlı bir şekilde ulaştırılabilmesi ulaşım sistemine bağlıdır. Karayollarındaki ulaşım, diğer sistemlere göre ekonomik kalkınmaya ve teknolojik gelişmeye daha uygun bir sis-temdir.

    Gelişen teknoloji ile birlikte, demiryol-ları, denizyolları ve hava ulaşımı araç ve yöntemleri de gelişmekte, ancak karayolu ulaşımı, diğer sistemlere oranla ekonomik kalkınmaya teknolojik gelişmeye ve nüfus artışına paralel olarak daha da büyük bo-yutlarda gelişme göstermekledir.

  • 59

    Ülkemizde de bu olgu, özellikle planlı döneme geçildikten sonra anlaşılmış ve son yıllarda uygun otoyollar ağının kurul-ması yönündeki çabalar yoğunlaştırılmış-tır.

    Yol, özellikle otoyol yapımı çok pahalı yatırımlardandır. Bu nedenle optimum yol güzergâhının projelendirilmesi büyük önem taşır. Ülkemiz mühendisleri Türkiye otoyollar ağını, ülkemiz gereksinmelerine en uygun biçimde projelendirebilecek bilgi ve deneyime sahiptirler.

    Ülkemiz topoğrafik yapısı gözönünde bulundurularak araçların güvenle seyrede-bilecekleri yol güzergâhlarının planlan-ması gerekir. Bu ilkeleri gerçekleştirecek otoyol güzergâhlarının projelendirilmesi sırasında karşılaşılan durumlardan biri de "Ters Yönlü Daire Yaylan Arasında Geçiş Eğrisi Şeklinde Klotoid Eğrileri" nin kul-lanılması durumudur. Bu makalede yuk^ anda konu edilen dönüm eğrileri ve bun-larla ilgili problemlerin grafik ve sayısal çözümleri teorik ve sayısal örnekli olarak açıklanacaktır.

    2 . TERS YÖNLÜ DAİRELER ARASINDA DÖNÜM EĞRİSİ OLARAK KLOTOİD (S KLOTOİDİ) Ters yönlü daireleri birbirine bağlayan

    geçiş eğrilerine dönüm eğrisi veya S Klo-toidi denir (Şekil 1).

    Dairelere bağlantıyı sağlayan iki klo-toid yayı başlangıç noktasında birbirine değmektedir. Bu iki yay farklı parametre-lere sahip olabilir. Ancak sürekli bir dönüm eğrisi gerçekleştirmek için aynı parametre uygulanmasına çalışılır.

    Hızlı trafiğe göre planlanan yollarda dönüm eğrisinin uygulanması önemli bir yer tular. Bu bakımdan gerçekçi bir çözüm bulmak için çok karşılaşılan dönüm eğrisi problemleri norm şekle getirilmiştir.

    Proje çalışmalarında problem şu şekilde kendini göstermekledir. Her iki daire yayının konumu vaziyet planında çeşitli sebepler gözönüne alınarak belirlenir (Şekil 2).

    Daire yaylan arasındaki D uzaklığı daire merkez noktalarını birleştiren doğru üzerinde incelikle ölçülür. Çalışmalarda daire şablonu kullanıldığından daire mer-kezleri ve merkezleri birleştiren doğrultu belirli değildir. Bunun için bir aydınger üzerine çizilen bir yardımcı daire diğer iki daireye her iki taraftan teğet olacak şekilde yerleştirilir (Şekil - 3)

  • &$

    Yardımcı dairenin M1 ve M" merkez noktalan, vaziyet planı üzerine işaretlenir. M' ve M" doğru parçasının orta dikmesi üzerinde D ölçülür. Rp R2 ve D değerleri yardımı ile Klotoid parametresi ve dönüm eğrisinin konumu hesaplanabilir.

    Problem şu şekilde ortaya çıkabilir (Şekil 4-5)

    Problem çalışmalarında Rl > R2 kabul edilmiştir. Dönüm eğrisi problemlerini kolaylaştırmak amacıyla S tabloları hazırlanmıştır. S tablosu 19 adet tam sayılı klotoid parametresi ve değişik R, ve R2 yarıçapları için D daire uzarkliklan, E ve e aplikasyon ölçüleri bu tabloda veril-miş t ir . Bu değerler Şekil 5 'te görülmektedir.

    S tablolarının yeterli olmadığı durum-larda verilere göre klotoid parametresinin tayini gerekir.

    R,, R2 ve D değerleri verildiğinde para-metrenin tayini grafik, sayısal ve yaklaşık olarak bulunabilir.

    3. DÖNÜM EĞRİSİ PARA-METRESİNİN GRAFİK OLARAK TAYİNİ

    Dönüm eğrisi parametresinin grafik tayini Abak I yardımıyla olur.

    Abaktaki büyüklükler: Rb : Büyük yarıçap, Rk : Küçük

    yarıçap, Ad : Dönüm eğrisi parametresi ve D : Daireler arasındaki en kısa uzaklık değerlerim göstermekledir.

    Abaklaki bu dört büyüklük birbirine

  • 61

  • 62

    bağlanmıştır. Kolaylık sağlamak üzere bütün büyüklükler Rb 'ye bölünmüştür.

    Böylece ortaya çıkan, Rk D Ad

    Rb Rb Rb gibi üç kesrin bir abakta birleştirilmesi mümkün olmuştur. Abağın kullanılışı: Rk D

    ----- ve ------- değerleri hesaplanır. Rb Rh

    Bu değerler abak üstü ile altına ve sağ ve soluna taşınır. Kesişme noktası bulu-Ad nur ve bu noktadaki ------ değeri okunur.

    Rb Bu değer çoğu zaman kesirli olur. Ancak, D değerinde a' bir miktar değişiklik yap-mak mümkün olabiliyorsa Ad değeru yu-varlatılarak en yakın tam değer seçilebilir.

    ÖRNEK: D = 48 m, R b = 150 m, Rk = 100

    olduğuna göre, Ad = ? Rk 100 ------------- = 0,666 666; Rb 150 D 48

    ___ ____ _ fl -ÎO Rb 150

    değerleri elde edilir. Bu değerler yerine Ad ., ----- = 0,861 değeri okunur. Bu değer Rb R

    b ile çarpılırsa Ad = 129, 15 elde edilir. Değer en yakın tam değere yuvarlatılarak Ad için 130 seçilebilir.

    4. DÖNÜM EĞRİS İ PARA-METRESİNİN SAYISAL TAYİNİ

    D, Rj ve R2 verildiğine göre A parame-tresinin hesabı için şu büyüklükler teşkil edilir.

    R = R ' • R z

    R ı + R 2

    . 10. R k=R7TR-2 ©

    n=P-R

    Dönüm eğrilerniin hesabı için YAR-DIMCI TABLO I ve YARDIMCI TABLO II hazırlanmıştır (1).

    Tablo I in her karesinde n üsttte ve d altta gösterilmiştir.

    n = — değeri hesaplanır. R

    Tablo I'den n değerine karşılık olan d değeri oranlama ile bulunur.

    Oranlamada şu kural uygulanır, n değeri tabloda küçük değere daha yakın ise d için doğrusal oranlama yapılır, n tam iki değerin ortasında veya büyük değere yakın ise n ya karşılık olan d değeri doğrudan doğruya ve oranlamasız alınabilir.

    Daha sonra ç = î l - k . d (3) hesaplanır. 1 in fonksiyonu olarak S yi içeren

    yardımcı TABLO II de ç ile giriş yapılır ve buna karşılık 1 değeri oranlama ile bu-lunur, ç değeri E tablosundaki

    değerine karşılıktır. Her ç m altında, tablo farkının tersi bulunur. Tablo farkının ter-siyle ç farkı çarpıldığında 1 farkı (Al) elde

  • 63

  • 64

    (11) formülü yardımıyla, T = 162, 185 m (10 formülleri yardımıyla da) L = 275, 237 m A = 128,508 olarak elde edilir. Projede kolaylık

    sağlamak amacıyla bu değer en yakın tam değere yuvarlatılarak A için 130 değeri seçilebilir.

    KAYNAKLAR: (1) KASPER, H., SCHÜRBA, W.,

    LORENZj-H. : Die Klotoide als Trassie- rungselement. Dümmler Verlag, Bonn, 1971.

    (2) LORENZ, H.: Trassierung und Gestalltung von Strassen ünd Autobah- nen. Bauverlag, Wiesbaden, 1971.

    (3) OSTERLOCH, H.: Strassenpla- nung mit Klotoiden. Bauverlag, Wiesba- den, 1965.

    (4) TOMBAKLAR, Ö.H.: Yollarda Geçiş Eğrileri. Konya, 1976