T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME (İKTİSAT) ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ TÜRKİYE’DE SİGORTA ŞİRKETLERİNDE YENİLİKÇİLİK VE İŞLETME PERFORMANSI: HAYAT VE EMEKLİLİK DIŞI SİGORTA ŞİRKETLERİNDE BİR UYGULAMA Zehra Binnur AVUNDUK 2501090601 Tez Danışmanı Prof. Dr. Esin ERGİN İstanbul-2012
261
Embed
TÜRKİYE’DE SİGORTA ŞİRKETLERİNDE YENİLİKÇİLİK VE İŞLETME …nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/49236.pdf · 2012. 7. 31. · iii . TÜRKİYE’DE SİGORTA ŞİRKETLERİNDE
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
T.C.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME (İKTİSAT) ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
TÜRKİYE’DE SİGORTA ŞİRKETLERİNDE
YENİLİKÇİLİK VE İŞLETME PERFORMANSI:
HAYAT VE EMEKLİLİK DIŞI SİGORTA
ŞİRKETLERİNDE BİR UYGULAMA
Zehra Binnur AVUNDUK
2501090601
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Esin ERGİN
İstanbul-2012
iii
TÜRKİYE’DE SİGORTA ŞİRKETLERİNDE YENİLİKÇİLİK VE
İŞLETME PERFORMANSI: HAYAT VE EMEKLİLİK DIŞI
SİGORTA ŞİRKETLERİNDE BİR UYGULAMA
ZEHRA BİNNUR AVUNDUK
ÖZ
Yenilikçilik, günümüzün hızla değişen ve gelişen dünyasında işletmelerin
hayatta kalmaları için sahip olmaları gereken önemli bir yetenektir. Sigorta ise,
değerleri risklere karşı güvence altına alarak, risk gerçekleşmeden gerekli önlemlerin
alınmasını ve riskin gerçekleşmesi durumunda ise meydana gelen zararların tazmin
edilmesini sağlayan bir sistemdir. Ekonomik kayıpların önlenmesi için sigorta
sektöründe de imalat sanayinde olduğu gibi yenilikler yapılmaktadır. Ancak
yenilikçilik çalışmalarında daha çok imalat sanayi ele alınmakta ve hizmet sektörü
geri planda kalmaktadır. Literatürdeki bu boşluğu doldurmak amacıyla tezde
özellikle prim üretimi bakımından Türkiye’de hayat ve emeklilik sigortacılığının
yaklaşık beş katı büyüklüğe sahip olan hayat ve emeklilik dışı alanda (kaza,
hastalık/sağlık, araç, nakliyat, yangın ve doğal afetler, genel zararlar, sorumluluk,
kredi, emniyeti suistimal, finansal kayıplar, hukuksal koruma, destek sigortaları)
faaliyet gösterensigorta şirketlerinde yenilikçilik ve yenilikçiliğin işletme
performansına etkileri incelenmiştir.
Araştırmada birincil ve ikincil veriler kullanılmış ve birincil veriler, yüz yüze
görüşmeler ve internet üzerinden anket uygulamasıyla elde edilmiştir. İkincil verilere
ise TSRŞB (Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği) ve araştırmaya katılan
şirketlerin internet sitelerinde düzenli bir şekilde yayımladıkları raporlar ve konsolide
olmayan finansal tablolarından ulaşılmış, elde edilen veriler, istatistiki analize tabi
tutulmuştur. Sonuç olarak yeniliklere uygun bir ortamın varlığı (yenilik iklimi), bilgi
teknolojileri kullanımı, çalışan sayısı ve broker sayısının yenilikçiliği pozitif yönde
etkilediği, finansal büyüklüğün, çıktı miktarının ve insan kaynaklarının özelliklerinin
yenilikçilik üzerinde etkisi olmadığı, teknik yenilikçiliğin finansal performansla
pozitif ilişkisi olduğu tespit edilmiştir.
iv
INNOVATIVENESS AND BUSINESS PERFORMANCE IN THE
NON-LIFE INSURANCE AND NON-PENSION FIRMS IN
TURKEY: A RESEARCH ON THE CASE OF TURKEY
ZEHRA BİNNUR AVUNDUK
ABSTRACT
In today’s rapidly changing and developing world, innovativeness is a
significant capability affecting firms’ survival. Insurance is a system that ensures
assets against risks, provides the necessary precautions against risks before they
occur and compensate for the damages when risks are realized. As is the case in the
manufacturing industry, innovations play a crucial role in the insurance sector in
preventing economic losses. But, innovativeness research mostly addresses the
manufacturing industry and has neglected the service sector and hence the insurance
firms. Therefore, to fill this gap, this thesis has endeavored to study to find any
relations between innovativeness and business performance in the non-life and non-
pension firms (which operates in accident, sickness/health, vehicles, goods on transit,
fire and natural forces, other damage to property, liabilities, credit, suretyship,
miscellaneous financial losses, legal expenses, assistance insurance) in Turkey. We
have to note here that the size of the non-life and non-pension firms in Turkey are
five times larger than the life and pension insurance firms in the point of premium
production.
The primary data used in the research has been gathered through face to face
interviews and a survey served through the internet to the firms in the above
mentioned group. Secondary data has been gathered through the web site of the
TSRŞB (Association of the Insurance and Reinsurance Companies of Turkey), and
the nonconsolidated financial statements and reports of individual firms published on
their individual web sites. The statistical analysis of the data gathered has shown that
the presence of a suitable climate for innovation and use of information technologies
has a positive effect on the innovativeness of the firms. Secondly, the survey results
show that the financial size of firms, output volume and distribution channel size
v
without number of brokers, characteristics of the human resources of the firms have
no impact however; number of employees and brokers has a positive effect on the
innovativeness. And lastly, the results of the research indicate a positive relationship
between technical innovativeness and financial performance.
vi
ÖNSÖZ
Bu tezde Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı sigortacılık alanında faaliyet
gösteren sigorta şirketlerinde yenilikçilik ve yenilikçiliğin işletme performansı
üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Yenilikçilik konusuyla ilgili çalışmalar genellikle
imalat sanayi üzerine yapılmakta ve hizmet sektörü geri planda kalmaktadır. Hâlbuki
hizmet sektörü de günümüzde en az imalat sektörü kadar önemlidir. Günümüzün
zorlu rekabet koşullarında işletmelerin ayakta kalabilmeleri için sahip olmaları
gereken en önemli yetenek, yenilikçilik, literatürdeki bu boşluğu doldurmak
amacıyla Türkiye’deki hayat ve emeklilik dışı sigorta şirketlerinde incelenmiştir.
Tez çalışmalarım boyunca benden desteklerini esirgemeyen değerli
Şekil 1.1. Yaratıcılığın Üç Bileşeni ............................................................................ 9
Şekil 1.2. Tushman ve Nadler’in Yenilik Çeşitleri ................................................ 22
Şekil 1.3. Hauschildt’in Yenilik Süreci ................................................................... 41
Şekil 1.4. Yenilik Hunisi: Artan Döngüler ............................................................. 41
Şekil 1.5. Desouza v.d.’nin Yenilik Süreci .............................................................. 43
Şekil 3.1. Yenilikçiliğin İşletme Performansı Üzerindeki Etkisini Araştırmak İçin Önerilen Model ............................................................................ 138
xvi
GRAFİKLER LİSTESİ
Grafik 2.1. 2010 Yılı Dünyanın En Büyük 500 Şirketi İçerisinde Sigorta Sektörünün Payı (%) ............................................................................ 90
Grafik 2.2. 2008-2010 Dönemi Dünyadaki Toplam Prim Üretim Oranları (%) 91
Grafik 2.3. 2008-2010 Dönemi Avrupa Ülkelerinin Prim Üretim Toplamı İçerisinde Türkiye’nin Oranı (%) ....................................................... 93
Grafik 2.4. 2008-2010 Dönemi Dünyadaki Toplam Hayat ve Emeklilik Prim Üretimi Oranları (%) ............................................................................ 94
Grafik 2.5. 2008-2010 Dönemi Avrupa Ülkelerinin Hayat ve Emeklilik Sigortaları Prim Üretimi Toplamı İçerisinde Türkiye’nin Oranı (%) ................................................................................................................. 96
Grafik 2.6. 2008-2010 Dönemi Dünyadaki Toplam Hayat ve Emeklilik Dışı Prim Üretimi Oranları (%) ............................................................................ 97
Grafik 2.7. 2008-2010 Dönemi Avrupa Ülkelerinin Hayat ve Emeklilik Dışı Sigortaları Prim Üretimi Toplamı İçerisinde Türkiye’nin Oranı (%) ................................................................................................................. 99
Grafik 2.8. 2008-2010 Dönemi Türkiye’de “Hayat ve Emeklilik Dışı” ile “Hayat ve Emeklilik” Sigortaları Prim Üretimlerinin Karşılaştırılması (%) ............................................................................................................... 100
Grafik 2.9. 2008-2010 Dönemi Dünyada “Hayat ve Emeklilik Dışı” ile “Hayat ve Emeklilik” Sigortaları Prim Üretimlerinin Karşılaştırılması (%) . 101
Grafik 2.10. 2008-2010 Dönemi Dünyada Kişi Başına Düşen Prim Miktarı ($) ............................................................................................................... 103
Grafik 2.11. 2008-2010 Dönemi Türkiye’de Kişi Başına Düşen Prim Miktarının Avrupa Ülkelerinde Kişi Başına Düşen Ortalama Prim Miktarına Oranı (%) ............................................................................................. 104
Grafik 2.12. 2008-2010 Dönemi Türkiye’de Kişi Başına Düşen Prim Miktarı ($) ............................................................................................................... 105
Grafik 2.13. 2008-2010 Dönemi Dünyada GSYİH’nin Yüzdesi Olarak Prim Miktarı Oranları ................................................................................. 106
Grafik 2.14. 2008-2010 Dönemi Türkiye’de Sigorta Sektörünün GSYİH İçerisindeki Payı (%) .......................................................................... 108
xvii
Grafik 2.15. TSRŞB’ye Üye Sigorta Şirketlerinin Faaliyet Alanlarına Göre Dağılımı (%)......................................................................................... 109
Grafik 2.16. TSRŞB Üyesi Hayat ve Emeklilik Şirketlerinin Dağılımı ............. 111
Grafik 2.17. 2008-2011 Dönemi Türkiye’deki Sigorta Şirketlerinin Prim Üretim Miktarı Oranları (%) .......................................................................... 114
Grafik 2.18. 2008-2011 Dönemi Türkiye’deki Sigorta Şirketlerinin Toplam Poliçe Adetleri ...................................................................................... 115
Grafik 2.19. 2008-2011 Dönemi Türkiye’deki Sigorta Şirketlerinin Toplam Sigortalı Sayısı ..................................................................................... 116
Grafik 2.20. 2008-2011 Dönemi Dağıtım Kanallarının Prim Üretim Miktarı (TL) ....................................................................................................... 119
xviii
KISALTMALAR LİSTESİ
ABD : Amerika Birleşik Devletleri
Ar-Ge : Araştırma-Geliştirme
A.Ş. : Anonim Şirket
BT : Bilgi Teknolojileri
DASK : Doğal Afet Sigortaları Kurumu
Eurostat : Avrupa Topluluğu İstatistik Ofisi
e-posta : Elektronik posta
GSYİH : Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla
HATMER : Sigorta Hasar Takip ve Gözetim Merkezi
HAYMER : Hayat Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi
İDO : İstanbul Deniz Otobüsleri
M.Ö. : Milattan önce
M.S. : Milattan sonra
OECD : İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı
Re : Reasürans
SAGMER : Sağlık Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi
SBM : Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi
S. : Soru
s. : Sayfa
TARSİM : Tarım Sigortaları Havuzu
TRAMER : Trafik Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi
TSRŞB : Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği
TTGV : Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı
TÜBİTAK : Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
TÜSİAD : Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği
T.A.Ş. : Türk Anonim Şirketi
yy : Yüzyıl
1
GİRİŞ
Sigorta, bireyleri ve varlıkları risklere karşı güvence altına almak ve
hasarların yol açtığı zararların tazmin edilmesini sağlamanın yanı sıra fon yaratma,
devlete vergi geliri sağlama, uluslararası ekonomik ilişkileri güçlendirme gibi
işlevlerle ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanmasında önemli bir yere sahiptir.
Fortune Dergisi’nin 1955 yılından itibaren her yıl düzenli olarak yaptığı Dünya’nın
en büyük 500 şirketi araştırmalarına göre 2010 yılında ilk 500 büyük şirket
içerisinde; bankacılık ve finans sektörü %13,6 oranında bir pay alırken, sadece
sigorta sektörü %9,6 oranında bir paya sahip olmuştur. Bu rakamlardan anlaşılacağı
üzere sigorta sektörü, dünyada bankacılık ve finans sektöründe faaliyet gösteren
kuruluşlara göre ayrı bir öneme sahiptir.
Günümüzün hızla değişen ve gelişen dünyasında artan rekabet koşullarına
ayak uydurabilmek ve başarılı olabilmek için rakiplerden bir adım önde olmanın en
önemli anahtarı yenilik yeteneğine sahip olmaktır. Bilgi teknolojilerinin son
zamanlarda hızlı bir şekilde gelişmesi, finansal hizmetler sektörünü de olumlu yönde
etkileyerek işlemlerin daha hızlı ve kolayca yapılmasını, verilerin sistematik bir
şekilde kontrol edilebilmesini sağladığı gibi pek çok yeni ürün ve süreç için de fırsat
oluşturmaktadır. Yenilikleri sürekli takip eden ve benimseyen sigorta şirketleri,
işlemlerinde daha hızlı ve esnek bir yapıya kavuşmakta ayrıca, oluşan yeni dağıtım
kanallarını kullanarak üstünlük elde edebilmektedir.
Bu tezin temel amacı, Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı alanda faaliyet
gösteren sigorta şirketlerinde yenilikçilik faaliyetlerini incelemek ve yenilikçi
olmanın işletme performansı üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu tespit etmektir.
Sigorta sektörünün seçilmesinin nedenleri arasında, daha önce yapılan çalışmalarda
yenilikçiliğin işletme performansına etkisinin farklı sektörlerde (bilhassa imalat
sanayi) incelenmesine rağmen, az sayıda çalışmada sigorta sektöründe yenilikçilikten
bahsedilmesi ve bu sektörde yenilikçilik ile ilgili sadece birkaç çalışmaya rastlanmış
olması yer almaktadır. Bu eksiklik nedeniyle tez, sigortacılıkta yenilikçilik ile ilgili
yapılacak çalışmalara ışık tutmayı amaçlamıştır.
2
Tezin birinci bölümünde öncelikle yenilik kavramı tanımlanmış ve konuyla
ilgili diğer kavramlar açıklanmıştır. Yenilikçiliğin işletme performansı üzerindeki
etkilerini araştırmaya yönelik olarak geliştirilen hipotezler için gerekli teorik altyapı
literatür taraması yoluyla oluşturulmuştur. Bu çalışma için temel olduğu düşünülen
yenilik çeşitleri örneklerle anlatılmıştır. Yenilik süreci ise daha önceki çalışmalarda
geliştirilen modeller kapsamında incelenerek, literatürdeki farklı görüşler irdelenmiş
ve “yenilik süreci aşamaları” açıklanmıştır. Daha sonra yenilikçilik
belirleyicilerinden ve yenilikçilik ile işletme performansı ilişkisinden bahsedilmiştir.
Tezin ikinci bölümünde, sigorta kavramı tanımlanmış ve sigortacılığın tarihi
gelişimi ile öneminden bahsedilmiştir. Daha sonra ise, son üç yılın dünya sigorta
sektörü verileri aktarılmış ve Türkiye’nin sigorta primi üretiminde farklı kriterlere
göre dünya sıralamasındaki yerine değinilmiştir. Türkiye’de sigorta şirketleri ve bu
şirketlerin özelliklerine de ikinci bölümde yer verilmiş ayrıca, hayat ve emeklilik dışı
sigorta şirketlerindeki yenilikçi faaliyetlere de yer verilmiştir.
Tezin üçüncü bölümünde ise, Türkiye’deki hayat ve emeklilik dışı sigorta
şirketlerinde; “yenilik iklimi, bilgi teknolojileri, işletme büyüklüğü ve insan
kaynaklarının özellikleri” faktörlerinin yenilikçilik üzerindeki etkileri araştırılmış ve
yenilikçilik ile pazar performansı ve yenilikçilik ile finansal performans arasındaki
ilişkiler incelenmiştir. Bu araştırmada birincil verilerin toplanması için yüz yüze
görüşme tekniği ve anket yöntemi kullanılmış; ikincil veriler için ise, TSRŞB
(Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği) ve araştırmaya katılan şirketlerin
internet sitelerinde düzenli bir şekilde yayımladıkları raporlar ve konsolide olmayan
finansal tablolardan ulaşılmıştır. Anket, Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı
sigortacılık alanında faaliyet gösteren tüm sigorta şirketlerinin genel müdürlüklerine
uygulanmıştır. Anketin genel müdürlük birimlerine uygulanma nedeni ise, şirketin
yenilik stratejileri ile ilgili kararların genel müdürlük tarafından alınmasıdır. Anket
formu tasarlanırken literatürde konuyla ilgili olan çalışmalardan yararlanılmış ve
araştırmacı tarafından da sorular eklenerek yeni bir ölçek oluşturulmuştur. Anket
formunun tasarım aşamasında sektördeki uzmanların görüşlerine başvurularak
gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Araştırma boyunca bilgi teknolojilerinden en iyi
şekilde faydalanılarak anketin internet üzerinden yayımlanması sağlanmış, böylelikle
3
en değerli kaynak olan zaman ve ayrıca maddi kaynaklar da verimli bir şekilde
kullanılmıştır. Anket çalışması tamamlandıktan sonra, veriler istatistikî analize tabi
tutulmuş, çalışmanın güvenirliliği ve hipotezler test edilmiştir. Daha sonra ise
Dünyanın hızlı bir şekilde değişmesi ve gelişmesiyle, işletmelerin rekabet
koşulları gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Pazardaki aktörlerin her geçen gün artması,
kaynakların kıtlaşması, teknolojinin hızla gelişmesi, arzın artması, rakip ürünlerin
fiyatlarının birbirine yaklaşması sonucu, işletmeler pek çok değişikliğe ayak uydurmak
durumundadır. Rakiplerinden farklı bir konumda olmak isteyen işletmeler ise, değişimin
öncüsü olmak zorundadır. Günümüzün çetin rekabet koşullarında, işletmelerin ayakta
kalabilmesini ve sürdürülebilir rekabet üstünlüğü elde edebilmesini sağlayacak en
önemli anahtar, yenilikçilik yeteneğine sahip olmaktır. Bu yüzden işletmeler yenilikçi
olmaya son derece önem vermektedir.
Ülkeler, bölgeler, işletmeler yenilikçi olabilmekte, çeşitli düzeylerde yenilikler
yapılmakta ve her bir düzeydeki yenilik faaliyetleri farklı araştırmalara konu olmaktadır.
Bu tez, temel olarak işletmelerin yenilikçi faaliyetlerini incelemektedir. Çeşitli
düzeylerde olduğu gibi, işletme içerisinde de birçok alanda yenilik yapılabilmektedir.
İşletmelerin pazara yeni ürün veya hizmet sunması, iş yapış biçimlerinde yeni yöntemler
geliştirmesi, örgüt yapısı veya yönetimsel faaliyetlerde yeni yaklaşımların uygulanması
işletmelerde yapılan yeniliklere örnek olarak verilebilir.
Bu bölümde öncelikle yenilik kavramı tanımlanmakta, konuyla ilgili diğer
kavramlar açıklanmakta, yenilik çeşitleri ve yenilik süreci modellerine yer verilmekte,
literatür taraması yapılarak tezin teorik altyapısı oluşturulmakta ve bu konular, “işletme
yenilikçiliği” açısından ayrıntılı bir şekilde incelenmektedir. Daha sonra ise tezin
uygulama aşamasına temel oluşturacak olan yenilikçilik belirleyicilerine yer verilmekte
ve işletme performansı, yenilikçilik ile ilişkilendirilmektedir.
5
1.1. TEMEL KAVRAMLAR Bu alt bölümde yenilik kavramının farklı bilim insanları ve kurumlar tarafından
yapılan tanımlarına yer verilmekte ve yenilik ile ilgili kavramlar açıklanmaktadır.
1.1.1. Yenilik Yenilik, çeşitli disiplinlerde çalışılmış ve farklı açılardan incelenmiş olan bir
kavramdır. Örneğin, yapılan çalışmalarda yeniliğe; (1) yeniliklerin yayılması ve
benimsenmesi, (2) yenilik yapma ve yenilikçilik, (3) farklı düzeylerdeki yeniliklerin
analizi (bireyler, işletmeler, bölgeler vs.) gibi açılardan bakılmıştır.1
OECD ve Eurostat’ın ortak olarak yayımladığı Oslo Kılavuzu’nun 3. baskısına
göre yenilik; “işletme içi uygulamalarda, işyeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde
yeni veya önemli derecede iyileştirilmiş bir ürün (mal veya hizmet) veya süreç, yeni bir
pazarlama yöntemi ya da yeni bir örgütsel yöntemin gerçekleştirilmesidir.”
Bu çalışmada
yeniliğe işletmeler açısından bakılmaktadır.
2
Joseph Schumpeter’e göre yenilik, beş olayı kapsamaktadır. Bunlar:
“Tüketicilerin henüz alışık olmadığı türde veya ürün kalitesinin geliştirilmesiyle
oluşturulan yeni ürünlerin piyasaya sunumu; ilgili alanda daha önce hiç denenmemiş,
bilimsel olarak yeni bir keşif üzerine kurulu ancak hangi ihtiyaca yönelik olduğu henüz
bilinmeyen yeni bir üretim yöntemi veya mevcut olan bir ürünün yeni bir ticari yöntemle
ele alınması; yeni bir pazarın açılması; hammaddeler veya yarı mamullerin tedarik
edilmesinde yeni kaynakların kazanılması ve herhangi bir endüstride yeniden
örgütlenme faaliyetleridir.”
3
1Fariborz Damanpour, “Organizational Size and Innovation”, Organization Studies, C:XIII, No:3, 1992, s. 376. 2OECD ve Eurostat, Oslo Manual: Guidelines for Collecting and Interpreting Innovation Data, 3.bs., 2005, (Çevrimiçi) http://epp.eurostat.ec.europa.eu/cache/ITY_PUBLIC/OSLO/EN/OSLO-EN.PDF, 8 Ocak 2011,s. 46. 3Joseph A. Schumpeter, The Theory of Economic Development: An Inquiry into Profits, Capital, Credit, Interest, and the Business Cycle, Çev. Redvers Opie, USA, New York, Oxford University Press, 1961, s. 66.
Yenilik kavramı, işletmeler açısından genellikle bir örgütte
yeni fikir veya davranışların geliştirilmesi ve kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Bu
yeni fikir; yeni bir ürün, hizmet, üretim yöntemi (teknik yenilik) veya yeni bir pazar,
6
örgütsel yapı ve yönetim sistemi (yönetimsel veya örgütsel yenilik) dir.4 Schneider,
Gunnarson ve Niles-Jolly’e göre,“geniş tanımıyla yenilik, bir örgütünkendini değiştirme
ve sürekli olarak kendine yeniden şekil verme kapasitesidir.”5 Tushman ve Nadler’e
göre yenilik, “bir iş birimi için yeni olan herhangi bir ürün, hizmet veya sürecin
yaratılmasıdır.”6
Yeniliğin genellikle yoğun Ar-Ge faaliyetleri sonucu oluştuğu düşünülür, ancak
Ar-Ge faaliyetleri yeniliği oluşturmak için tek başına yeterli değildir. Tushman ve
Nadler de yeniliğin sadece Ar-Ge faaliyetlerinden oluşmadığını, bunun yanında
pazarlama, satış ve üretimin de en az Ar-Ge faaliyetleri kadar önemli olduğunu
vurgulamaktadır.
7 Thompson’un tanımına göre,“yenilik; yeni fikirlerin, süreçlerin, ürün
veya hizmetlerin oluşturulması, kabul edilmesi ve uygulanmasıdır.”8 Vermeulen ve
Dankbaar’a göre, “yenilik; ilgili örgütsel birim tarafından yeni olarak algılanan bir ürün,
süreç, dağıtım yöntemi veya mevcut ürünler ya da ürün unsurlarının bir araya gelmesiyle
oluşturulan yeni bir bileşimdir.”9 “Yenilik, bir fikrin pazarlanabilir bir ürün veya
hizmete, yeni veya geliştirilmiş bir üretim veya dağıtım sürecine ya da yeni bir sosyal
hizmet yöntemine dönüştürülmesidir.”10
4 Fariborz Damanpour ve J. Daniel Wischnevsky, “Research on Innovation in Organizations: Distinguishing Innovation-Generating From Innovation-Adopting Organizations”, Journal of Engineering and Technology Management, C:XXIII, No:4, Aralık 2006, s. 271. 5 Benjamin Schneider, Sarah G. Gunnarson ve Kathryn Niles-Jolly, “Creating the Climate and Culture of Success”, Organizational Dynamics, C:XXIII, No:1, 1994, s. 20. 6 Michael Tushman ve David Nadler, “Organizing for Innovation”, California Management Review, C:XXVIII, No:3, 1986, s. 75. 7 A.y. 8 Victor A. Thompson, “Bureaucracy and Innovation”, Administrative Science Quarterly, C:X, No:1, 1 Haziran 1965, s. 2. 9 Patrick Vermeulenve Ben Dankbaar, “The Organisation of Product Innovation in the Financial Sector”, The Service Industrial Journal, C:XXII, No:3, 2002, s. 80.
Yenilik ile ilgili tanımlamalara bakıldığında
hem bir süreçten hem de bir sonuçtan bahsedildiği görülmektedir. Yenilik kavramından,
yeniliğin bir süreci olduğu ve bu süreç sonrasında elde edilen çıktılar, yani yeni ürün ve
hizmetler anlaşılmaktadır.
10European Commission, Green Paper on Innovation, Aralık 1995, (Çevrimiçi) http://europa.eu/documents/comm/green_papers/pdf/com95_688_en.pdf, 3 Eylül 2011, s. 4.
Yenilik ile buluş kavramları çoğunlukla karıştırılmaktadır. Samuelson ve
Nordhaus’un kitabında yeniliğin buluştan farklı bir kavram olduğu belirtilmiştir.11
Buluş, “yeni bir ürün veya üretim tekniğinin keşfedilmesi"12, “araştırma faaliyetlerinin
doruk noktası ve fikirler, taslaklar ya da modellerin genellikle patentli bir ürün veya
sürece dönüşmesidir. Ancak buluş, ticari kullanım devreye girdiğinde sonlanmakta, yeni
fikir pazarda kullanıldığı zaman yenilik yapılmış olmaktadır. Yani yenilik, yeni bir fikrin
veya buluşun ticari bir değere dönüştürülmesidir. Taklit ise, bir işletmenin, rakip
işletmenin başarılı bir yeniliğini kopyalamasıdır.”13
Yenilik, ekonomik büyümenin en önemli faktörü ve küresel rekabet üstünlüğü
sağlamanın bir kaynağıdır. Yeni ürünler, pazarlar, sektörler, üretim yöntemleri
oluşturulmasıyla verimlilik, istihdam ve refahta artış sağlanabilir.
İşletmelerin yenilik yapmasının
nedeni, yeni ve kullanışlı ürünleri piyasaya sunarak rakiplerinden daha farklı olduğu
imajını yaratmak ve sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü kazanarak pazar paylarını ve
kârlılıklarını arttırabilmektir.
14 Yenilik, ekonomik
büyümenin merkezinde olan ve işletmeler için sürdürülebilir rekabet üstünlüğünün bir
kaynağıdır.15 Drucker’a göre, “her yöneticinin sorumluluğu olan yenilik, fırsatların
bilinçli bir şekilde araştırılmasıyla başlamaktadır. Bu fırsatlar sınıflandırılabilmekte
ancak öngörülememektedir. Bu fırsatları bulmak, belirlenen amaç doğrultusunda
bunlardan faydalanmak ve uygulanabilir çözümler üretmek disiplinli çalışma
gerektirmektedir.”16
11 Paul A. Samuelson ve William D. Nordhaus, Economics, 18. bs., Singapore, Mc Graw Hill International Edition, 2005, s. 560. 12 A.e, s. 742. 13 G.M. Peter Swaan, The Economics of Innovation: An Introduction, USA, Massachusetts, Edward Elgar Publishing Limited, 2009, s. 25.
“Günümüz koşullarında (küresel rekabet, hızlı teknolojik
ilerlemeler ve kaynak kıtlığı) faaliyet gösteren örgütler büyümek, etkili olmak ve hatta
14 Iain Gray, “Innovation for Growth”,Innovation UK.Innovation Europe, 2011, (Çevrimiçi) http://issuu.com/maritimemedia/docs/innovation_2011?mode=embed&layout=http%3A%2F%2Fskin.issuu.com%2Fv%2Flight%2Flayout.xml&showFlipBtn=true&proShowMenu=true, 5 Mart 2011,s. 17. 15 Damanpour ve Wischnevsky, a.g.m., s. 270. 16 Peter F. Drucker, “The Discipline of Innovation”, Harvard Business Review, C:LXXVI, No:6, 1998, s. 149.
hayatta kalabilmek için yenilik yapmak zorundadır.”17
Van de Ven’e göre, “yenilik; eski fikirlerin yeniden bir araya gelmesi, mevcut
düzene meydan okuyan bir plan, bir formül veya özgün bir yaklaşım olabilir ancak
bunların ilgili bireyler tarafından yeni olarak algılanması gerekmektedir.”
Bu yüzden işletmeler ürettikleri
yeni fikirleri ticari değere dönüştürdüklerinde “yenilik” yapmış olur ve yukarıda
bahsedilen amaçlarına ulaşabilirler.
18
1.1.2. Yaratıcılık
İşletmelerin
yeni fikirler geliştirerek müşterilerine yeni ürün ve hizmetler sunmalarını, söz konusu
yenilikleri yapan işletmelerin hayatta kalmaları ve rekabet üstünlüğü kazanmalarını
sağlayan önemli bir faktör olarak görmek mümkündür. Ancak esas sorun, bu yeni
fikirlerin kaynağı, nasıl ve kimler tarafından üretildiğidir. İşte bu noktada yaratıcılık
kavramının önemi ortaya çıkmaktadır.
Amabile v.d.’ye göre, “yaratıcılık, her alanda üretilen yeni ve yararlı fikirlerdir.
Yenilik ise; bir örgüt içinde yaratıcı fikirlerin başarılı bir şekilde uygulanmasıdır.”19
“Tüm yenilikler yaratıcı fikirlerle başlamaktadır. Yeni programların, yeni ürün ve
hizmetlerin sunulması bir kişi veya bir ekibin iyi bir fikre sahip olmasına ve bu fikrin
geliştirilmesine dayanmaktadır.”20 “Yaratıcılık, yararlı olması olası yeni fikirlerin ifade
edildiği ve geliştirildiği bir süreçtir. Yenilik, yeni ve yararlı bilginin değerli yeni ürün,
süreç ya da hizmetlerle şekillenmesi, bileşimi veya sentezidir ve yaratıcı süreç bir
yenilikle sonuçlanmaktadır.”21
17 Damanpour ve Wischnevsky, a.y. 18 Andrew H. Van de Ven, “Central Problems in the Management of Innovation”, Management Science, C:XXXII, No:5, Mayıs 1986, s. 591-592. 19 Teresa M. Amabile, Regina Conti, Heather Coon, Jeffrey Lazenby ve Michael Herron, “Assessing the Work Environment for Creativity”, Academy of Management Journal, C:XXXIX, No:5, 1996, s. 1155. 20 A.e., s. 1154. 21 Dan Rixon, “Strategic Commitment-The Foundation Stone for Innovation”, Innovation: Harnessing Creativity for Business Growth, Ed. Adam Jolly, London, Kogan Page and Contributors, 2003, s. 5.
“Yaratıcılık çoğu zaman, yeni, değişik veya özgün;
yararlı, kullanışlı ve değerli olan şeylerle ilgili olarak düşünülmüştür.” Yaratıcılık ve
yenilik birbiriyle yakın ilişkili ancak farklı iki kavramdır. Yenilik, fikirlerin birey, grup
veya işletme düzeyinde uygulanması; yaratıcılık ise yenilik için gerekli olan ilk adım, bir
9
ön koşuldur.22 West de yaratıcılığın yenilik sürecinin ilk aşamalarında ortaya çıktığını,
yeniliğin ise daha sonra gerçekleştiğini belirtmiştir.23
Şekil 1.1. Yaratıcılığın Üç Bileşeni
Amabile’e göre yaratıcılığın 3 temel bileşeni vardır. Bunlar Şekil 1.1’de
gösterilmektedir.
Kaynak: Teresa M. Amabile, “How to Kill Creativity”, Harvard Business Review, C:LXXVI, No:5, 1998, s. 78’deki şekilden uyarlanmıştır.
22 Christina E. Shalleyve Lucy L. Gilson, “What Leaders Need to Know: A Review of Social and Contextual Factors that can Foster or Hinder Creativity”, The Leadership Quarterly, C:XV, No:1, 2004, s.34-35. 23 Michael West, “Sparkling Fountains or Stagnant Ponds: An Integrative Model of Creativity and Innovation Implementation in Work Groups”, Applied Psychology: An International Review, C:LI, No:3, 2002, s. 355.
Yaratıcı Düşünme Becerileri
Yaratıcılık
Motivasyon
Uzmanlık
10
Amabile’in yaratıcılığın üç bileşeninden ilki olan uzmanlık, teknik bilgide,
prosedürlerde uzmanlık ve düşünsel uzmanlığı temsil etmektedir. İkinci bileşen, yaratıcı
düşünme becerileri, bireylerin sorunlara ne kadar esnek bir şekilde ve hayal gücüyle
yaklaştıklarını ve mevcut fikirleri bir araya getirerek yeni bileşimler oluşturma
kapasitelerini belirtmektedir. Üçüncü bileşen olan motivasyon ise, içsel ve dışsal
motivasyonu içermektedir. Amabile, içsel motivasyonun dışsal motivasyona göre daha
etkili olduğunu belirtmiştir. Bireylerin problem çözmeye istekli davranmaları, işlerinden
zevk almaları, maddi olarak ödüllendirildiklerinden daha fazla yaratıcı çözümler
bulmalarına öncülük etmektedir.24
Amabile v.d. 2004 yılında yaptıkları çalışmada, yenilik için algılanan desteğin,
çalışma ortamında yaratıcılığı destekleyen önemli bir unsur olduğunu belirtilmiştir.
25
Bir örgütte çalışanlar ürettikleri fikirleri kolaylıkla tartışabilirse olaylara farklı
açılardan bakabilirler. Bu da onların çok yönlü düşünmelerini sağlar ve yaratıcılığı
destekleyebilir. Ancak burada empati önemlidir. Çünkü çalışanlar birbirlerini olumsuz
yönde eleştirel bir şekilde dinlerlerse, o fikir tartışmasının sonucu verimsiz olur, eğer
yapıcı yönde eleştiriler getirmek üzere dinlerlerse daha verimli sonuçlar ortaya çıkabilir.
Burada anlatılmak istenen, bir örgütte yeni fikirlerin üretilebilmesi için çalışanların
düşüncelerini özgürce paylaşabilecekleri ve yöneticilerin, çalışanların fikirlerine değer
verdiği bir çalışma ortamında yaratıcılığın gelişebileceğidir. Eğer bir çalışan, yeni bir iş
fikrini yönetime sunar ve yönetim de bu fikri değerlendirirse, sonuç başarılı olmasa bile
böyle bir ortam çalışanı fikir üretmeye teşvik edebilir. Yaratıcı fikir, yönetim tarafından
beğenilir ve uygulandığında da başarılı olursa, fikir sahibini ödüllendirmek ise, hem fikir
üreticisinin hem de diğer çalışanların motivasyonunu arttırarak yeni fikirlerin
geliştirilmesini özendirebilir. Bu yüzden çalışanların yaratıcı fikirler üretebilecekleri bir
çalışma ortamının sağlanması yenilik yapabilmek için önemlidir.
24 Teresa M. Amabile, “How to Kill Creativity”, Harvard Business Review, C:LXXVI, No:5, 1998, s. 76-79. 25 Teresa M. Amabile, Elizabeth A. Schatzel, Giovanni B. Moneta ve Steven J. Kramer, “Leader Behaviours and the Work Environment for Creativity: Perceived Leader Support, The Leadership Quarterly, C:XV, No:1, 2004, s. 9.
11
Fikir tartışmasını Isaksen ve Ekvall şu şekilde açıklamaktadır: “Gerilimin kaynağı
fikirlerin zıt olmasından kaynaklandığında ve sonucun olumlu veya verimli olarak
nitelendirilmesi durumu, “fikir tartışması” olarak adlandırılabilir. Yaratıcı ortamın bir
boyutu olan fikir tartışmasında birçok farklı görüş paylaşılabilir, anlaşılabilir ve
değerlendirilebilir. Eğer bir örgütte gereğinden çok daha fazla fikir tartışması varsa,
uygulamadan ziyade daha fazla konuşma ve tartışma ortaya çıkabilir ve bu da
verimlilikten uzaklaşan bir durum yaratır. Bireyler, fikirlerini konuşup paylaşıyor
olabilirler fakat böyle bir ortamda diğerlerinin fikirlerini gerçekten anlamaya az önem
gösterirler. Tartışmanın odağı örgütsel amaçlara işbirlikçi bir şekilde bağlanmaktan
ziyade daha bireyselci ve rekabetçi olmaktır. Kısacası, çok fazla çeşitlilik olması
mümkündür. Eğer gereğinden çok daha az fikir tartışması varsa, bireyler tartışmada
diğerlerinin ürettiği yeni fikir veya kavramları benimsemekte isteksiz olabilirler.
Tartışma, bastırılmış ve birebir gizli konuşmalarla sınırlandırılmış olabilir. Bu durum,
geçmişte yeni fikirlerin bu şekilde muamele görmesinin veya çalışanların birbirleriyle
açık bir şekilde bağlantı kurabilmesi için yönetim desteği eksikliğinin birer sonucu
olabilir. Amaç, bir örgütsel bölümde veya takımda herhangi bir konu hakkında fikir
tartışmasının en uygun düzeyini bulmaktır. Yöneticiler ve liderler resmi ve resmi
olmayan etkileşimde yer alarak fikir tartışmasını açıklığa kavuşturmada ve
güçlendirmede; etkili, cömert ve aktif dinleme ile ekibi yaratıcı tartışmaya teşvik etme
çabası göstererek fikir tartışmasında çok önemli bir rol oynayabilirler.”26
“Yaratıcılık özünde, bilimden sanata, eğitimden iş hayatına, iş hayatından günlük
hayata, insan faaliyetinin olduğu herhangi bir alanda, yeni ve uygun fikirlerin
üretilmesidir. Fikirler daha önce yapılanlardan farklı olmalıdır ancak, bu fikirler
tamamen ilgisiz olamaz, probleme veya sunulan fırsata uygun olmaları gerekmektedir.
Yaratıcılık, yeni ve uygun fikirlerin başarılı bir şekilde uygulanması olan yeniliğin ilk
basamağıdır. Yenilik, işletmenin uzun vadeli başarısı için son derece önemlidir. Çünkü
iş dünyasının durağanlığı çok azdır ve değişimin temposu hızlanarak arttığından aynı
26 Scott G. Isaksen ve Göran Ekvall, “Managing for Innovation: The Two Faces of Tension in Creative Climates”, Creativity and Innovation Management, C:XIX, No:2, 2010, s. 82-83.
12
ürün ve hizmetleri sunmaya devam eden hiçbir işletme uzun vadede ayakta kalamaz.
Bunların yanında, yeni fikirleri değişen dünya yönünde uygulayarak geleceklerini
hazırlayan işletmelerin başarılı olmaları olasıdır.”27 “Yaratıcılık, riskli ve
öngörülemezdir ancak, uzun vadeli örgütsel başarı için olmazsa olmazdır.”28
1.1.3. Yenilikçilik
Yukarıda bahsedildiği üzere yaratıcılık, yeni fikirlerin üretilebilmesi için ilk
aşamadır. İşletmeler açısından bakıldığında, yaratıcı bir çalışma ortamının olması yeni
fikirlerin başarılı bir şekilde uygulanmasını teşvik edebilecek bir unsurdur.
Yenilikçilik en genel tanımı itibari ile yeniliklere açık olma, yenilikleri
benimseme anlamlarına gelmektedir. Bireyler, işletmeler ve hatta ülkeler yenilikçi
olabilir. Bireylerde yenilikçilik, piyasaya sunulan yeni ürün ve hizmetleri benimseyerek
satın alma eğiliminde olma; işletmelerde yenilikçilik, yeni fikirlere açık bir tutum
sergileyerek yeni ürün, hizmet, süreçler vb. üretme; ülkelerde yenilikçilik ise, ulusal
rekabet stratejilerini yenilik üzerine kurarak bilimsel ve teknolojik gelişmeleri
sağlayacak faaliyetlerde bulunma olarak tanımlanabilir.
Hurley ve Hult yenilikçiliği, yeni fikirlere açık olma veya işletmenin yenilik
yöneliminde bulunması olarak tanımlamaktadır.29 Crespell ve Hansen’e göre;
“yenilikçilik, yeniliklerden önce yeni fikirlere açık olmayı gerektiren örgütsel bir
tutumdur.”30
27 Teresa M. Amabile, “Motivating Creativity in Organizations: On Doing What You Love and Loving What You Do”,California Management Review, C:XL, No:1, Güz 1997, s. 40. 28 Stan Gryskiewicz ve Sylvester Taylor, Making Creativity Practical: Innovation that Gets Results, USA, North Carolina, Center for Creative Leadership, 2003, s. 9. 29 Robert F. Hurley ve G. Tomas M. Hult, “Innovation, Market Orientation and Organizational Learning: An Integration and Empirical Examination”, Journal of Marketing, C:LXII, No:3, 1 Temmuz 1998, s. 44. 30 Pablo Crespell ve Eric Hansen, “Work Climate, Innovativeness, and Firm Performance in the US Forest Sector: In Search of a Conceptual Framework”, Canadian Journal of Forest Research, C:XXXVIII, 2008, s. 1704.
Crespell ve Hansen’in tanımından anlaşılacağı üzere; yeni ürün, hizmet
veya süreçlerin ortaya çıkabilmesi için işletmelerin öncelikle, yeni fikirlere, değişime
açık bir tutum sergilemeleri ve yenilikleri benimsemeye istekli olmaları gerekmektedir.
13
“Yenilikçilik, işletmelerin kendilerini farklılaştırmalarına yardımcı olarak, temel
amaçları olan hayatta kalmalarını güvence altına alma ve performanslarını
iyileştirmelerine yardımcı olabilmektedir.”31 Yenilikçilik bir işletmenin sadece mevcut
üstünlüklerini kullanmaktan ziyade yeni fırsatları araştırarak ileriye dönük hareket
etmesini ifade etmektedir. Hult ve Ketchen’in belirttiği üzere yenilikçilik, işletmenin
konumsal üstünlüğüne katkıda bulunmaktadır. Bunun, işletme özgü ve değerli bir
üstünlük olduğu ayrıca, taklit edilmesinin de zor olduğu düşünülmektedir.32 “Bu,
duruma özgü hal, yenilik ve yenilikçilik arasındaki önemli farkı göstermektedir.”33
Yenilikçilik, bir işletmenin yeniliği kullanma yeteneği ile ilgili bir kavramdır ve
bir işletmenin yeni ve özgün fikirler geliştirmesi, bunları test etmesi ve yeni ürün, hizmet
veya teknolojik süreçlerle sonuçlanabilen yaratıcı süreçlerle ilgilenmesi ile bunlara
destek verme eğilimini belirtmektedir.
34
Mengüç ve Auh’a göre, “yenilikçilik, bir işletmenin alışılagelen iş yaklaşımlarını
kullanmasından farklı olarak, yeni fikirleri benimseme eğilimi, isteği ve kavrayış
yeteneğidir. Yenilikçilik eski alışkanlıkları bırakmaya ve daha önce hiç denenmemiş
fikirleri denemeye istekli olmayı belirtmektedir. Bu tanımın ışığında yenilikçilik,
işletmenin bütününde etkili olabilmesi için ortaklaşa ve yaygın yeni bir zihniyetin veya
tutumun benimsenmesini gerektirir. İşletmenin içine derinlemesine nüfuz eden bu geniş
yayılım kolaylıkla anlaşılamayabilir, bir derece örtüklük gerektirir. Bundan dolayı
yenilikçilik, yenilikten farklı olarak bir son değil fakat o sona erişmek için bir araçtır.”
35
31 A.e., s. 1703. 32 G. Tomas M. Hult ve David J. Ketchen JR., “Does Market Orientation Matter? A test of the Relationship Between Positional Advantage and Performance”, Strategic Management Journal, C:XXII, No:9, 2001, s.899-900. 33 Bülent Mengüç ve Seigyoung Auh, “Creating a Firm-Level Dynamic Capability through Capitalizing of Market Orientation and Innovativeness”, Journal of the Academy of Marketing Science, C:XXXIV, No:1, 2006, s. 65. 34 G.T. Lumpkin ve Gregory Dess, “Clarifying the Entrepreneurial Orientation Construct and Linking It to Performance”, Academy of Management Review, C:XXI, No:1, 1996, s. 142. 35 Mengüçve Auh, a.g.m., s. 66.
Burada esasen anlatılmak istenen, yeni bir fikrin uygulandıktan sonra yeni ürün ve
hizmete dönüşerek sonlandığı ancak yenilikçiliğin ise, devamlı olduğudur. Yani
14
yenilikçi olmak bir tutum, bir felsefedir. Bir işletme, yeni bir fikri uygulanmaya değer
bulup, o fikri yeni bir ürün veya hizmete dönüştürürse bir çıktı elde eder. Ancak söz
konusu işletme o ürünü geliştirme ve daha iyisinin nasıl üretilebileceği üzerine
araştırmalar yapar ve yenilikleri sürekli takip ederse, o işletmenin yenilikçi olduğundan
söz edilebilir. Özetle, üretilen yeni ürün ve hizmetler bir sona; yenilikçilik ise,
sürekliliğe sahiptir.
Çalışanlarını yenilikçi olmaya teşvik eden, yüksek düzeyde yenilikçi olan
işletmelerin daha fazla yenilik yapması olasıdır. Bu yargı, yenilikçiliğin bir gecede
başarılabilecek basit bir dönüşüm olmadığının altını çizmektedir. Yenilikçilik karmaşık
bir süreçtir ve işletmeye özgüdür. Yenilikçiliğin işletmeye özgü bir özelliğe sahip
olması, işletmeden işletmeye aktarılmasını zorlaştırmaktadır.36
1.2. İŞLETME YENİLİKÇİLİĞİ
Burada ifade edilmek
istenen düşünce, bir işletmenin yenilikçi yeteneğinin rakipler tarafından taklit
edilmesinin zor olduğudur.
Çeşitli düzeylerde (örneğin, bölgeler, ülkeler, işletmeler düzeyinde) yenilikler
yapılmakta ve her bir düzeydeki yenilik faaliyetleri farklı araştırmalara konu olmaktadır.
Bu tez, temel olarak işletmelerin yenilikçi faaliyetlerini incelemektedir. Çeşitli
düzeylerde olduğu gibi, işletme içerisinde de birçok alanda yenilik yapılabilmektedir.
İleriki başlıklarda; yenilik çeşitleri, yenilik süreci ve örgüt içerisinde yeniliklere uygun
bir ortamın varlığı (yenilik iklimi) gibi konular işletme yenilikçiliği açısından
incelenektedir.
İşletme yenilikçiliği, bir örgütün yeni fikirlere açıklığı ve bu yeni fikirleri ürün,
hizmet ve süreçlere dönüştürmeye istekli olması olarak tanımlanabilir. Wang ve
Ahmed’e göre, “işletme yenilikçiliği, bir işletmenin yenilikçi tutum ve süreci ile stratejik
36 A.y.
15
yönelimini birleştirerek yeni ürünlerin piyasaya sürülmesi veya yeni pazarların açılması
gibi genel yenilikçi yeteneğidir.”37
Bir başka tanıma göre işletme düzeyinde yenilikçilik, “yeni bir ürün, hizmet,
süreç, teknoloji, politika, yapı veya yönetim sisteminin benimsenmesi”
38; Knight’e göre
ise yenilik; “bir örgüt ve ilgili çevre için yeni olan bir değişimin benimsenmesi olarak
tanımlamaktadır.”39
Damanpour’a göre, “tüm örgütler, içsel ve dışsal çevrelerindeki değişimlere
cevap vermek için yenilikleri benimsemektedir. Bununla birlikte, örgütsel faktörler
değişik yapıdaki örgütlerde yeniliği farklı ölçüde etkileyebilmektedir.”
40 Van de Ven’e
göre, örgüt dışı bağlamda; yasalar, hükümet düzenlemeleri, bilgi ve kaynakların
dağılımı, kuruluşun sanayide konumlandığı yer de yenilikçiliği etkilemektedir.41 Daha
önce de bahsedildiği üzere, değişimin hızlı olduğu küresel rekabet ortamında
değişikliklere cevap veremeyen ve yenilik yapamayan işletmelerin hayatta kalmaları
günümüzde pek mümkün olamamaktadır. Bazı işletmeler değişen koşullara çabuk bir
şekilde uyum sağlarken bazıları ise çevrelerindeki bu değişime ayak uyduramamaktadır.
Bunun nedeni örgüt yapısından kaynaklanıyor olabilir. Burns ve Stalker, örgütleri
“mekanik” ve “organik” olmak üzere sınıflandırmıştır. Mekanik yönetim sistemi
durağan koşullar için uygunken, organik yapı ise değişen koşullara uygun bir yapıdır.42
37 Catherina L. Wang ve Pervaiz K. Ahmed, “The Development and Validation of the Organisational Innovativeness Construct Using Confimatory Factor Analysis”, European Journal of Innovation Management, C:VII, No:4, 2004, s. 304. 38 Fariborz Damanpour ve Marguerite Schneider, “Phases of the Adoption of Innovation in Organizations: Effects of Environment, Organization and Top Managers”, British Journal of Management, C:XVII, No:3, Eylül 2006, s. 216. 39 Kenneth E. Knight, “A Descriptive Model of the Intra-Firm Innovation Process”, Journal of Business, C:XL, No:4, Ekim 1967, s. 478. 40 Fariborz Damanpour, “Organizational Innovation: A Meta-Analysis of Effects of Determinants and Moderators”, Academy of Management Journal, C:XXXIV, No:3, 1991, s. 557. 41 Van de Ven, a.g.m., s. 601. 42 Tom Burns ve G.M. Stalker,The Management of Innovation, Revised ed., USA, New York, Oxford University Press, 1994, s. 119-121.
(isomorphism, işletmelerin birbirini taklit etmesi), müşteri talepleri, kaynak kıtlığı gibi
dış çevrenin baskısıyla veya ayırt edici yetenekler kazanma, hizmet kalitesini arttırma,
daha yüksek düzeydeki amaçlara erişme gibi örgüt içi bir seçim nedeniyle yenilikçi
davranmaktadır.”43 Damanpour, Walker ve Avellaneda’ya göre, “yenilikçiliğin
benimsenmesi, örgütsel değişim yönündeki bir araçtır. Dış çevrenin sunduğu fırsatlar,
tehditler ve değişiklikler, örgütleri uyarlanabilir bir değişimi araştırmaları için harekete
geçirmektedir. Bundan dolayı örgütler, çevresel taleplere cevap verebilmek için
yenilikleri zaman içerisinde benimseyerek, dışsal ve içsel işlevlerini düzenlemek, etkin
ve verimli bir şekilde faaliyetlerini gerçekleştirmek ve performanslarını korumak veya
arttırmak niyetindedirler. Yenilik yapmak riskli olduğu gibi her yeniliğin başarılı olması
ise, garanti edilemez. Ancak, bir yeniliği piyasaya ilk veya erken taşıyan işletme, üstün
bir performans yakalayabilir.”44
1.3. YENİLİK ÇEŞİTLERİ
Eğer o işletmenin sunduğu ürün veya hizmet piyasada
çok tutulursa o işletme, piyasaya ilk girmenin üstünlüğünden faydalanarak, yüksek
oranda kâr elde edebilir ve bunun da işletmenin performansını arttırdığı söylenebilir.
Literatür incelendiğinde, yeniliğin farklı isimlerde birçok çeşidinin olduğu
görülmektedir. Ancak yenilikler temel olarak iki yenilik çeşidi altında sınıflandırılmıştır.
Bunlar, teknik yenilik ve yönetimsel yeniliklerdir.
1980 öncesi dönemde örgütlerde yeniliği inceleyen çalışmalar, bir örgütte
yapılan tüm yenilikleri tek çeşit altında toplamışlardır. Buradaki tek çeşit ise, teknik
yeniliklerdir. Çoğu çalışma, bir örgütün büyümesi ve etkili bir şekilde işleyişi için teknik
yenilik kadar gerekli olan yönetimsel yenilikleri göz ardı etmiş, “Daft ve Becker ise
1978 yılında yaptıkları çalışmada yeniliklerin tek bir çeşit altında yer almaması
43 Fariborz Damanpour, Richard M. Walker ve Claudia N. Avellaneda, “Combinative Effects of Innovation Types and Organizational Performance: A Longitudinal Study of Service Organizations”, Journal of Management Studies, C:XLVI, No:4, Haziran 2009, s. 652-653. 44 A.e., s. 655.
17
gerektiğini vurgulamışlardır.”45
Damanpour ve Evan, yeniliği, bir organizasyonun çevresel değişikliklere cevap
vermesi olarak değerlendirmiştir. Bunun anlamı ise, o örgüte değişimin getirilmesidir.
“Örgütler çevresel değişiklikler ve belirsizliklerle sadece yeni teknolojiyi uygulayarak
değil, ayrıca teknik ve yönetimsel değişiklikleri örgüt yapılarıyla başarılı bir şekilde
bütünleştirerek başa çıkabilirler. Bu da amaçlarına ulaşmada başarı düzeylerini
arttırır.”
Daha sonra ise; Damanpour ve Evan’ın 1984’te, Van de
yaptıkları çalışmalar, yeniliklerin, teknik ve yönetimsel yenilik olarak ayrılması
gerektiğini belirtmiştir.
46 Burada vurgulanmak istenen düşünce, bir organizasyonun, sadece teknolojik
gelişmeleri yakından takip ederek değil, teknik ve yönetimsel yeniliklerin uyumlu
bileşimi ile çevresel değişikliklerle başa çıkabileceğidir. Amaçlara ulaşmada başarı
düzeyinin artabilmesi için, teknik ve yönetimsel yeniliklerin bir arada ve uygun
düzeylerde yapılması gerekmektedir. Nitekim Damanpour ve Evan, çalışmalarında,
farklı yeniliklerin birbirini etkilediğini ve tamamladığını, işletmelerin performanslarını
koruma veya arttırmada sadece teknik yenilik ya da yönetimsel yenilik yapmaktansa
ikisini dengeli bir şekilde yapmalarının daha etkili olacağını savunmaktadır.47
45 Richard L. Daft ve Selwyn W. Becker, The Innovative Organization: Innovation Adoption in SchoolOrganizations, New York, Elsevier, 1978 içinde Fariborz Damanpour ve William M. Evan, “Organizational Innovation and Performance: The Problem of Organizational Lag”, Administrative Science Quarterly, C:XXIX, No:3,Eylül 1984, s. 392-394. 46 A.e., s. 393. 47 A.e., s. 392.
YAZAR / YIL YENİLİK ÇEŞİTLERİ Daft / 1978 Yönetimsel yenilik, teknik yenilik Damanpour ve Evan / 1984 Yönetimsel yenilik, teknik yenilik Tushman ve Nadler / 1986 Ürün yeniliği, süreç yeniliği
Yeniliğin boyutları: artan, sentetik, devamsız Van de Ven / 1986 Teknik yenilik, yönetimsel yenilik Bantel ve Jackson / 1989 Yönetimsel yenilik, teknik yenilik Damanpour, Szabat, Evan / 1989 Yönetimsel yenilik, teknik yenilik Damanpour /1991 Yönetimsel yenilik, teknik yenilik (ürün ve süreç
yeniliği), radikal yenilik, artan yenilik Ibarra / 1993 Teknik yenilik, yönetimsel yenilik Damanpour ve Gopalakrishnan / 2001
Yönetimsel yenilik-teknik yenilik, radikal yenilik-artan yenilik, ürün yeniliği-süreç yeniliği.
Propris / 2002 Ürün yeniliği, süreç yeniliği, artan yenilik, radikal yenilik
Wang ve Ahmed / 2004 Ürün yeniliği, pazar yeniliği, süreç yeniliği, davranışsal yenilik, stratejik yenilik
Wan, Ong ve Lee / 2005 Teknik – yönetimsel yenilik, Ürün – süreç yeniliği, Radikal – artan yenilik
OECD ve Eurostat / 2005 Ürün yeniliği, süreç yeniliği, örgütsel yenilik, pazarlama yeniliği
Ahmed ve Shepherd / 2010 Ürün yeniliği, süreç yeniliği, stratejik yenilik, sosyal yenilik, politik yenilik, felsefi yenilik
Van de Ven, teknik yenilikleri; “yeni teknoloji, ürün ve hizmetler”, yönetimsel
yenilikleri ise; “yeni prosedür, politika ve örgütsel yöntemler” olarak ifade etmiştir.48
48 Van de Ven, a.g.m., s. 592.
Damanpour ve Evan, teknik yeniliklerin sadece teknolojinin kullanımı sonucunda oluşan
yenilikler olmadığını vurgulamış ve teknik yenilikleri şu şekilde tanımlamışlardır: “Bir
örgütün teknik sisteminde meydana gelen ve başlıca iş faaliyetiyle doğrudan ilgili olan
yeniliklerdir. Bir teknik yenilik, yeni bir ürün/hizmet fikrinin uygulanması veya bir
örgütün üretim, süreç ya da hizmet faaliyetlerine yeni unsurların getirilmesi olabilir.”
Damanpour, teknik yeniliklerin burada, “bir örgütün teknik sisteminin değişen ve
gelişen performansı için bir araç olarak algılandığını”ifade etmektedir. Yönetimsel
19
yenilikleri ise; “bir örgütün sosyal sisteminde meydana gelen yenilikler” olarak ifade
etmişlerdir.49 Cummings ve Srivastva’ya göre sosyal sistem burada, “belirli bir görevi
veya amacı başarılı bir şekilde gerçekleştirmek için etkileşimde bulunan kişileri ve
aralarındaki ilişkileri” oluşturmaktadır.50 Bu sistem ayrıca, insan-insan ve çevre-insan
arasındaki iletişim ve etkileşimin kuralları, rolleri, prosedürleri ve yapılarını
içermektedir. Damanpour ve Evan’a göre yönetimsel yenilik, “personel işe alımı,
kaynakların dağıtımı ve görevler, otorite ve ödüllendirme gibi yapısal faaliyetlerin yeni
yöntemlerle uygulanmasıdır.”51
1.3.1. Teknik Yenilik
Damanpour, Szabat ve Evan’a göre,“teknik yenilikler, bir işletmenin çalışma
faaliyetinin unsuru olarak meydana gelen ve o işletmenin teknik sistemini etkileyen
yenilikler” olarak tanımlanmaktadır.52 Teknik sistem, hammaddelerin, ürün ve
hizmetlere dönüştürülmesi için kullanılan ekipman ve çalışma yöntemlerinden
oluşmaktadır.53 Burada anlatılmak istenen, işletme ister sanayi ister hizmet işletmesi
olsun, üretilen tüm ve mal hizmetler için kullanılan yöntem, bilgi ve ekipmanların, o
işletmenin teknik sistemine dahil olduğudur. Bundan dolayı teknik yenilik, bir işletmede,
yeni bir ürün veya hizmet için yeni bir fikrin benimsenmesi ya da o işletmenin üretim
veya hizmet sürecine yeni unsurların getirilmesi olarak tanımlanabilir.54
49Damanpour ve Evan, a.g.m., s. 394.
50Thomas G. Cummings ve Suresh Srivastva, Management of Work: A Socio-technical Systems Approach, Kent State University Press, 1977, (Çevrimiçi) http://books.google.com, 23 Eylül 2011, s. 49. 51Damanpour ve Evan, a.y. 52Fariborz Damanpour, Kathryn A. Szabat ve William M. Evan, “The Relationship Between Types of Innovation and Organizational Performance”, Journal of Management Studies, C:XXVI, No:6, Kasım 1989, s. 588. 53Thomas G. Cummings, “Self-Regulating Work Groups: A Socio-Technical Synthesis”, Academy of Management Review, C:III, No:3, 1 Temmuz 1978, s. 626. 54Damanpour, Szabat ve Evan, a.y.
Ibarra, 1993’te yaptığı çalışmada teknik yenilikleri Tablo 1.2’deki gibi
sınıflandırmıştır:55
Tablo 1.2. Teknik Yenilikler
1. Mikro pazarlama ortak girişimi 2. Yeni müşteri tazminat planı 3. Gazete satış-dağıtım yaygınlığı veri tabanı 4. Müşteri oluşturmak için yeni strateji 5. Müşteri oluşturmak için yeni süreç 6. Pazar araştırmasının yeni kullanımı 7. Yeni müşteri yönetim yapısı 8. Beyin fırtınası teknikleri 9. Yaratıcı iş akış süreci 10. Üretim bölümünün yaratıcı sürece katılımı 11. Üretim maliyetinin tahmin edilmesinde yeni süreç 12. Halkla ilişkiler ve yaratıcı işbirliği süreci
Kaynak: Herminia Ibarra, “Network Centrality, Power, and Innovation Involvement: Determinants of Technical and Administrative Roles”, Academy of Management Journal, C:XXXVI, No:3, 1993, s. 483’teki tablodan uyarlanmıştır.
Tablo 1.2’den görüleceği üzere Ibarra, diğer bilim insanlarından farklı olarak
teknik yenilikleri, pazarlama faaliyetleri ağırlıklı olarak sınıflandırmıştır. Ahmed ve
Shepherd, bir ürün yeniliğinin ya teknoloji ya da pazarlama odaklı olduğunu vurgulamış
ve pazarlama yeniliklerini ürün yeniliğinin altında değerlendirmiştir. Ayrıca ürün
yeniliğinin başarıya ulaşmasında o ürünün gelişmiş teknik özelliklere sahip olmasının
tek başına yeterli olmadığını, buna ek olarak pazarlama yeniliklerinin gerekli olduğunu
savunmuştur.56
55 Herminia Ibarra, “Network Centrality, Power, and Innovation Involvement: Determinants of Technical and Administrative Roles”, Academy of Management Journal, C:XXXVI, No:3, 1993, s. 483. 56 Pervaiz K. Ahmedve Charles D. Shepherd: Innovation Management: Context, Strategies, Systems and Processes, Great Britain, Financial Times Prentice Hall-Pearson Education, 2010, s. 7-8.
Bantel ve Jackson da 1989’da yaptıkları çalışmada pazarlama yeniliğini
21
teknik yenilik kapsamında değerlendirmiştir.57
Tushman ve Nadler, yeniliğin en temel düzeyde iki çeşidinin bulunduğunu ve her
iki çeşidin de üç boyutu olduğunu belirtmiştir. Bu iki temel çeşit; ürün ve süreç
yenilikleridir. Boyutları ise; artan, sentetik ve radikal (devamsız) yeniliklerdir.
Yukarıda teknik yenilik ile ilgili
bahsedilen çalışmalarda özetle; yeni bir ürün, hizmet veya süreç faaliyetlerinde yapılan
yeniliklerin teknik yenilik kapsamına gireceği vurgulanmıştı. Ancak Ibarra, Ahmed ve
Shepherd, Bantel ve Jackson’ın çalışmalarından da görüleceği üzere pazarlama
yenilikleri, teknik yenilik kapsamına dahil edilebilir.
58
Artan yenilikten devamsız yeniliğe doğru risk ve belirsizlik eğilimi
yükselmektedir. Ancak örgütler için gittikçe önemli hale gelen etkin öğrenme sistemleri
işleviyle başarı ve başarısızlıktan ders alınarak, bu tecrübelerden faydalanılmaktadır.
Ancak
yukarıda incelenmiş olan diğer çalışmalarda örgütsel düzeyde, yeniliklerin temel olarak
ikiye (teknik yenilik, yönetimsel yenilik) ayrıldığı ve teknik yeniliklerin de ürün ile
süreç yenilikleri olarak iki kısımda incelendiği görülmektedir. Fakat yukarıda da
bahsedildiği üzere pazarlama yeniliği de teknik yenilik kapsamında
değerlendirilmektedir. Dolayısıyla bu çalışmada teknik yenilikler; ürün, süreç ve
pazarlama yenilikleri açısından incelenecek olup, ürün ve süreç yenilikleri Tushman ve
Nadler’in üç boyutuna göre açıklanmaktadır. Ancak bu açıklamalardan önce Tushman
ve Nadler’in ürün ve süreç yenilikleri ile bunların boyutlarını şekil üzerinde göstermek,
kavramların daha net bir şekilde anlaşılmasını sağlayacaktır.
59
57 Karen A. Bantel ve Susan E. Jackson, “Top Management and Innovations in Banking: Does the Composition of the Top Team Make a Difference?”, Strategic Management Journal, C:X, 2 Haziran 1989, s. 113. 58 Tushman ve Nadler, a.g.m., s. 75-76. 59 A.e., s. 76.
Şekil 1.2’den de görüleceği üzere yeniliğin boyutu arttıkça (artan yenilikten devamsız
yeniliğe doğru), örgütün öğrenme gereksinimi de artmaktadır, çünkü büyük çaplı
yenilikler yapmak için daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır.
22
Şekil 1.2. Tushman ve Nadler’in Yenilik Çeşitleri
Az
Ürün Süreç
Artan Artan ürün değişikliği Deneyerek öğrenme
Sentetik DC-3, Boeing 707, IBM 360, Baskın tasarımlar
Bireysel silikon Düzeysel devre levhası üretim süreci
Sürekli taşlama Düz cam ve cilalama
Önemli düzeyde Öğrenme gereksinimi
Kaynak: Michael Tushman ve David Nadler, “Organizing for Innovation”, California Management Review, C:XXVIII, No:3, 1986, s. 76’daki şekilden uyarlanmıştır.
1.3.1.1. Ürün Yeniliği Oslo Kılavuzu’na göre, “mevcut ürünlere kıyasla önemli derecede iyileştirilmiş
işlevsel özelliklere veya kullanıcı özelliklerine sahip mal veya hizmetler”, ürün yeniliği
olarak tanımlanmaktadır.60
Yenilik genellikle ürün ve süreçlerdeki büyük ilerlemelerle ilişkilendirilirken
başarılı yeniliklerin çoğu, artan değişimin kümülatif etkisine ya da mevcut tekniklerin,
fikirlerin veya yöntemlerin yaratıcı bileşimine dayanmaktadır.
61
60 OECD ve Eurostat, a.g.e., s. 48. 61Tushman ve Nadler, a.g.m., s. 75.
23
1.3.1.1.1. Artan Ürün Yeniliği Tushman ve Nadler’e göre, ürün yeniliklerinin çoğu artan değişikliklere
dayanmaktadır. Bu tür ürün yenilikleri, müşteri ihtiyaçlarına göre mevcut ürünlere yeni
özellikler eklenerek önemli bir rekabet üstünlüğü kazanmak için geliştirilen ürünlerdir.62
2008 yılı içerisinde Eureko Sigorta Cin Fikir Platformu tarafından geliştirilen
Kaskometre ürünü, sigorta sektörü için başarılı bir ürün yeniliği örneği olarak
gösterilebilir. Kaskometre ile basit bir aletin araçlara takılmasıyla serviste ön uzman
incelemesi yapılıp hasarlı araçların sigortalanması engellenmektedir. Dünyada da benzer
uygulamaların bulunduğunu ancak buradaki çözüm yönteminin Eureko Sigorta
tarafından geliştirildiğini vurgulayan Eureko Sigorta Genel Müdürü Okan Utkueri’nin
verdiği bilgilere göre; “araca takılan bir cihaz, aracın kaç kilometre kullanıldığını
ölçmekte ve cihazın ilk sinyali göndermesiyle birlikte kasko hayata geçmektedir. Her
ayın sonunda cep telefonuna gönderilen kısa mesaj ile aracın ne kadar kullanıldığı ve ne
kadar ödeme yapılacağı bilgisi araç sahibine ulaştırılmakta ve ücret, araç sahibinin kredi
kartından tahsil edilmektedir.”
Örneğin, cep telefonu piyasaya ilk çıktığında sadece sesli arama yapılabiliyorken,
günümüzde ise, geliştirilen 3G teknolojisi ve akıllı telefonlar sayesinde görüntülü arama
yapmak mümkün hale gelmiştir. Karşısındakini sadece duymak değil ayrıca onu görme
ihtiyacı hisseden tüketiciler için mevcut olan ürüne (cep telefonuna) ek özellikler (3G
teknolojisi ve kamera) eklenerek yeni bir ürün geliştirilmiştir. Bu durum cep telefonunda
artan yenilik yapıldığını göstermektedir.
63
Yüksek yakıt fiyatları nedeniyle Türkiye’de pek çok
kişi aracını sıklıkla kullanmamakta ve bu nedenle de araçlarının kaskosunu yaptırma
hususunda isteksiz kalabilmekteyken, Kaskometre ürünü araç sahiplerine, araçlarını
kullandıkları kadar ödeme yapma imkânı sunarak Eureko Sigorta’nın önemli bir pazara
temas etmesini sağlamıştır.
62A.e., s. 76. 63Habertürk, (Çevrimiçi) http://ekonomi.haberturk.com/ekonomi/haber/63226-cin-fikir-kutusundan-kaskometre-cikti, 19 Haziran 2011.
1.3.1.1.2. Sentetik Ürün Yeniliği Ürün yeniliğinin ikinci boyutu olan sentetik yenilik ise, Tushman ve Nadler’e
göre, “mevcut fikir veya teknolojileri yaratıcı yollarla bir araya getirerek önemli
derecede yeni ürünlerin yaratılması” olarak tanımlanmaktadır. “Bu tür ürün yenilikleri
yeni teknolojileri gerektirmemektedir. Mevcut teknoloji; üretim ve pazarlama
yetenekleri ile ilişkilendirilerek yeni bir ürün ile sonuçlanmaktadır.” Merrill Lynch’in
“Nakit Yönetim Hesabı” sentetik yeniliğe verilebilecek önemli bir örnektir.64 Merril
Lynch, nakit yönetim hesabı yeniliğiyle, bankacılık ve menkul kıymetler sektörlerinin
ağır düzenlenmiş rekabetçi tabiatını değiştirmiş, günün karmaşık düzenleyici
standartlarıyla uyumlu, müşteri ihtiyaçlarını karşılayan bir çözüm yaratmıştır. Merrill
Lynch, bir müşterinin tüm varlıklarını (denetim, tasarruf ve komisyonculuk hizmetleri
gibi) bütünleştirerek tek şemsiye altında toplamayı bir pazar fırsatı olarak görmüştü.
Günümüzde birçok finansal kuruluş bu hizmeti vermekte olmasına rağmen sadece
pazara ilk girmenin üstünlüğünden faydalanan Merrill Lynch, pazarın kaymağını
almıştır.65
1.3.1.1.3. Radikal (Devamsız) Ürün Yeniliği
Ürün yeniliğinin üçüncü boyutu olan radikal (devamsız) yenilik ise, “yeni
teknoloji veya fikirlerde önemli derecede bir değişim veya uygulamayı gerektirmektedir.
Bir örgütte büyük derecede yenilikler yapabilmesi için yeni yetenekler, süreçler ve
sistemler gereklidir.”66 Literatürde bu kavram genellikle radikal yenilik olarak
adlandırılmaktadır. “Bir radikal (devamsız) ürün yeniliği, sektördeki mevcut ürünlerle
karşılaştırıldığında önemli derecede farklı bir teknoloji ve pazarlama becerisi
gerektirmektedir.”67
64 Tushman ve Nadler, a.y.
Chandy ve Tellis’in yaptığı bir çalışmaya göre, radikal ürün
65ActionWorks, Solutions for Financial Services, New Product Development,(Çevrimiçi) http://www.actiontech.com/solutions/NPDF.cfm, 19 Haziran 2011. 66 Tushman ve Nadler, a.y. 67 Rajesh K. Chandy, Jaideep C. Prabhu ve Kersi D. Antia, “What Will the Future Bring? Dominance, Technology Expectations and Radical Innovation”, Journal of Marketing, C:LXVII, No:3, Temmuz 2003, s. 2.
yenilikleri müşteri ihtiyaçlarını mevcut ürünlerden daha iyi karşılamakta ve dolar başına
daha fazla müşteri faydası sağlarmaktadır.68 Radikal yenilikler köklü değişimleri
gerektirir. Pervaneli uçaklardan jet uçaklara geçilmesi radikal ürün yeniliğine örnek
gösterilebilir.69
1.3.1.2. Süreç Yeniliği
Bundan başka, radikal yeniliğe örnek olarak Windows’un ilk sürümünün
piyasaya çıkması verilebilir. Daha sonra ise Microsoft’un Windows’un yeni sürümlerini
geliştirmesi (Windows 98, 2003, XP, Vista, 7…) ise, artan yeniliğe örnektir.
Tushman ve Nadler’e göre, “süreç yeniliği, mal veya hizmetlerin üretim ya da
dağıtım yöntemlerindeki değişikliği ifade etmektedir. Süreç yeniliklerinde yapılan
değişiklikler ürünün kalitesinde veya maliyetinde olduğu için kullanıcılar tarafından
görülemeyebilir. Maliyetleri düşürme, kaliteyi arttırma ya da her ikisini de
gerçekleştirmeyle sonuçlanan çoğu süreç yeniliği, ürün yeniliğinde olduğu gibi artan
gelişmelerdir.”70 Süreç yeniliği, bir başka tanıma göre, işletmenin üretim veya hizmet
faaliyetlerine (girdi malzemeleri, görev tanımlamaları, iş ve bilgi akış sistemleri ve
girdileri ürüne veya hizmete dönüştürmek için kullanılan araçlara) yeni unsurların
getirilmesidir.71 Oslo Kılavuzu’na göre ise, “yeni veya önemli derecede iyileştirilmiş
üretim veya dağıtım yöntemin uygulanmasıdır. Süreç yeniliğiyle; teknikler, ekipman ve
yazılımda önemli değişimler gerçekleştirilmektedir.”72
1.3.1.2.1. Artan Süreç Yeniliği
Süreç yeniliği artan boyutta incelenirse, mal ve hizmetlerin üretimini daha hızlı
ve verimli bir şekilde gerçekleştirmek için kullanılan yöntemlerin iyileştirilmesi ve
geliştirilmesi anlamlarına gelmektedir.
68 Rajesh K. Chandy ve Gerard J. Tellis, “Organizing for Radical Product Innovation: The Overlooked Role of Willingness to Cannibalize”, Journal of Marketing Research, C:XXXV, No:4, Kasım 1998, s. 476. 69 Tushman ve Nadler, a.y. 70 A.e., s. 77. 71 Damanpour, 1991, a.g.m., s. 561. 72 OECD ve Eurostat, a.g.e., s. 49.
26
Robertson, Casali ve Jacobson, yüksek düzeyde performans elde edebilmek için
(tatminkâr düzeydeki genel maliyetlerle) mevcut ve yeni ekipmanların bileşimini
içerenartan süreç yeniliğiylesistemin iyileştirilmesinin mümkün olduğunu belirtmiştir.73
Reichstein ve Salter’e göre, artan süreç yenilikleri, işletme için yenidir ancak, endüstri
için değildir. Bu tür yenilikler, rakipler tarafından endüstriye sunulacaktır. Bu
yeniliklerin girişi, işletmenin üretim sürecinde radikal değişikliklere sebep olabilir fakat
bahsedildiği üzere, bunlar endüstride yeni değildir.74
1.3.1.2.2. Sentetik Süreç Yeniliği
Sentetik süreç yeniliği, mevcut üretim süreçlerinde var olanı daha hızlı, daha
büyük ve daha etkili yapabilmek için büyüklük, hacim ve kapasitedeki keskin artışları
gerektirmektedir.75 Sentetik süreç yeniliği, mevcut fikir veya teknolojileri yaratıcı
yollarla bir araya getirerek önemli derecede yeni süreçlerin yaratılmasıolarak
tanımlanabilir. Bu noktadan hareketle sigorta sektöründe sentetik süreç yeniliğine, Swiss
Reasürans Şirketi’nin uygulaması (ManageReinsurance) örnek olarak verilebilir. “Swiss
Re’nin küresel yenileme uygulaması; sigortacılar, Swiss Re ve üçüncü taraf olan varlık
sigortaları ve kaza sigortaları uzmanları arasında kesintisiz bir anlaşma süreci sağlayan
şirketler arası bir sanayi işletim sistemi uygulamasıdır. Bu sistem ilk defa birçok şirket
arasında karmaşık, çok taraflı anlaşmaları birleştirilmiş tek bir süreçte bir araya
getirmiştir.”76
73 Paul L. Robertson, G. L. Casali ve David Jacobson, “Managing Open Incremental Process Innovation Absorptive Capacity and Distributed Learning”, Research Policy, C:XLI, No:5, 2012, s. 825. 74 Toke Reichstein ve Ammon Salter, “Investigating the Sources of Process Innovation Among UK Manufacturing Firms”, Industrial and Corporate Change, C:XV, No:4, 2006, s. 656. 75 Tushman ve Nadler, a.g.m., s. 77. 76 ActionWorks,a.y.
ManageReinsurance, reasürörler ve brokerlarla etkileşimi, pazarkoşullarını ve
fırsatlarını yönetmede yenilikçi bir yaklaşımdır. ManageReinsurance’ın barındırdığı
temel özelliklerden bazıları şunlardır:
27
• “Kolay küresel yayılma
• Tüm reasürör ve brokerlar arasında etkileşim ve veri alışverişi sağlaması
• Tüm elektronik belge ve eklerin değişimi için yönetim desteği
• İnsan işbirliği ve yazılımın kesintisiz bileşimi
• Tüm reasüransçılar için tarafsız bir platform.”77
1.3.1.2.3. Radikal (Devamsız) Süreç Yeniliği Radikal (devamsız) süreç yenilikleri ise, mal ve hizmetlerin üretiminde tamamen
yeni yöntemleri kullanmaktır. Büyük çaptaki süreç yenilikleri; maliyetleri düşürmeyi,
ürün ve hizmetlerin kalitesini arttırmayı sağlar ancak yeni yönetim metotları, yeni
beceriler ve düzenlemeler gerektirmektedir.78 Reichstein ve Salter’a göre radikal süreç
yeniliği, işletme tarafından geliştirilen süreç yenilikleridir ve ayrıca bunlar endüstri için
de bir yenilik teşkil etmektedir. Bu bağlamda, radikal yenilikler, endüstriye; artan
yenilikler ise işletmeye yenilik getirmektedir. Hatta artan yenilikler, rakip işletmeleri
taklit ederek de yapılabilmektedir.79
Süreç yeniliği radikal boyutta ele alınırsa, önceden kullanılan yöntemler yerine
tamamen yeni bir üretim tekniğinin getirilmesi yani üretim metotlarında köklü bir
değişiklik yapılmasını ifade eder. Örneğin, Ford tarafından geliştirilen üretim bandı
yöntemi sadece otomobil üreticileri tarafından değil, birçok farklı sektörde
kullanılmaktadır. Bu yöntem, süreç yeniliğine radikal bir değişim getirerek üretimin
daha seri ve verimli bir şekilde gerçekleşmesine olanak sağlamıştır. Radikal süreç
yeniliği sigorta sektörü açısından ele alınırsa; on beş-yirmi yıl öncesine gidildiğinde
poliçeler el yordamıyla kesilmekte, depolarda biriktirilmekteydi. Bu nedenle müşteri
bilgilerini yönetmek çok zor ve zaman kaybettirici bir iş iken, günümüzde bilgi
teknolojilerinin hızla gelişmesi ile uygun yazılımlar aracılığıyla poliçeler bilgisayar
77ActionWorks,“ManageReinsurance”, Swiss Reinsurance Company Publications, (Çevrimiçi) http://www.actiontech.com/solutions/manage_reinsurance2.pdf , 19 Haziran 2011, s. 2-3. 78 Tushman ve Nadler, a.g.m., s.77. 79 Reichstein ve Salter, a.y.
1.3.1.3. Pazarlama Yeniliği Oslo Kılavuzu’na göre,“pazarlama yeniliği, ürünün tasarımı veya
ambalajlanması, ürün konumlandırılması, tanıtımı veya fiyatlandırmasında önemli
değişiklikleri kapsayan yeni bir pazarlama yöntemidir. Pazarlama yenilikleri, işletmenin
satışlarını arttırmak amacıyla, müşteri ihtiyaçlarına daha başarılı şekilde cevap vermeyi,
yeni pazarlar açmayı veya bir ürünü pazarda yeni bir şekilde konumlandırmayı
amaçlamaktadır.”81
Hizmetleri ürünlerden ayıran en temel özellik, hizmetlerin soyutluk eğilimi
göstermesidir.
82
Oslo Kılavuzu’na göre, “yeni pazarlama yöntemi, yenilikçi işletme tarafından
geliştirilebilir ya da diğer organizasyonlardan örnek alınarak uygulanabilir. Yeni
pazarlama yöntemleri hem yeni hem de mevcut ürünler için gerçekleştirilebilir.”
Hizmetler soyut olduğu için ürün ambalajlanması hariç, hizmet
içeriğinin tasarımı, konumlandırılması, tanıtımı, fiyatlandırılması gibi pazarlama
faaliyetlerinde yenilik yapılması, pazarlama yeniliğini oluşturur. Pazarlama yeniliklerini
en temel şekliyle, pazarlamanın 4 P’si olan; ürün (product), fiyat (price), tutundurma
(promotion), dağıtım (place) stratejilerinde yapılan yenilikler olarak tanımlamak
mümkündür.
83
Bir işletme, müşteri portföyünü çeşitli yollarla zenginleştirebilir. Satış kanallarını
genişletmek bu yollardan biridir. Chartis Sigorta A.Ş.’nin satış kanallarında yaptığı
yenilik, sigorta sektöründe pazarlama yeniliğine örnek olarak verilebilir. Chartis Sigorta
Ibarra’nın belirttiği üzere teknik yenilikler içerisinde yer alan; mikro pazarlama ortak
girişimi, müşteri oluşturmak için yeni strateji ve süreçlerin oluşturulması, yeni müşteri
yönetim yapısı, pazar araştırmasının yeni kullanımı gibi (Bkz. Tablo 1.2) faaliyetler
pazarlama yeniliğinin kapsamına girmektedir.
81OECD ve Eurostat, a.y. 82Patrick Vermeulen, “Managing Product Innovation in Financial Services Firms”, European Management Journal, C:XXII, No:1, 2004, s. 44. 83 OECD ve Eurostat, a.g.e., s. 50.
30
A.Ş., deniz taşımacılığı hizmeti almak isteyen müşteri grubuna seyahat sigortası hizmeti
sunarak, farklı bir pazara temas etmiş olmakta, böylece hem ürün yeniliği hem de satış
kanalında yenilik yaparak müşteri portföyünü zenginleştirmektedir. Chartis Sigorta
A.Ş.’nin İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) A.Ş. ile yaptığı bir anlaşmaya göre, İDO
A.Ş.’nin internetten bilet satın alan müşterilerine seçenek olarak seyahat sigorta poliçesi
içeren bilet sunulmaktadır. Seyahat sigortası hizmeti almak isteyen İDO A.Ş.
müşterilerine, Chartis Sigorta A.Ş. tarafından “Travel Guard Seyahat Sigortası Poliçesi”
satılmaktadır. Bu poliçe, Türkiye sınırları içerisinde yapılacak olan seyahatlerde azami
15 gün geçerli olup, karşılaşılabilecek aksaklıklara karşıyolcuyu güvence altına
almaktadır. Ön koşul ise seyahatin İDO dış hatlar feribotu veya dış hatlar deniz otobüsü
ile gerçekleştirilmesidir. İDO A.Ş. müşterileri internetten bilet satın alırken öncelikle
biletin “seyahat sigortası poliçesi” bedelini içeren fiyatı; eğer müşteriler seyahat
sigortası talep etmiyor ise, sadece deniz otobüsü/feribot biletinin fiyatı hesaplanmakta ve
müşteriler ödemeyi kredi kartı bilgilerini sisteme girerek gerçekleştirmektedir.
Chartis Sigorta A.Ş.’nin Travel Guard seyahat sigortası poliçesi ile sunulan
teminatlar: kaza-hastalık sonucu tedavi masrafları, kaza sonucu ölüm, kaza sonucu
sürekli sakatlık, acil tıbbi nakil, cenaze nakli, aile yakını transferi, ambulans hizmet
giderleri ve tedavi sonrası ikametgâha dönüştür.84
Bir işletmenin, fiyatlama stratejilerinde yenilik yapması da pazarlama yeniliğinin
kapsamına girmektedir. AXA Sigorta 2008 yılında, “İyi Sürücü Projesi” ile kaza
frekansı düşük sürücünün ödediği primin, kaza frekansı yüksek sürücünün ödediği
primden çok daha düşük olmasını sağlayan bir sistem geliştirmiştir. Buna göre
sigortalılık döneminde sıklıkla kaza yapan sürücü, kaza frekansı düşük sürücüden
fiyatlama bazında ayrı değerlendirilmektedir. AXA Sigorta’nın söz konusu sistemi “iyi
sürücüleri” tanıyarak, bu sürücülerin daha fazla indirim almalarını sağlamak üzerine
84İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) A.Ş., (Çevrimiçi) http://www.ido.com.tr/index.cfm?page=SubPage&textid=2121&kapsam=367&ln=tr, 1 Ekim 2011.
kurulmuştur.85 AXA Sigorta bu ürünüyle, Active Academy Sigortacılık 2009
Ödülleri’nde yenilikçi şirket kategorisinde ödüle layık görülmüştür. “İyi sürücüye iyi
fiyat avantajı” sloganı ile müşteriye özel, etkin fiyatlandırma mekanizması oluşturan
AXA Sigorta, bu sayede müşteri memnuniyetinde ve ürün fiyatlandırmada yenilikçi bir
açılım sağlamıştır.86
1.3.2. Yönetimsel Yenilik
Yönetimsel yenilik, daha önce de bahsedildiği üzere; bir işletmenin örgüt yapısı
veya yönetimsel faaliyetlerinde yeni yaklaşımların uygulanması olarak tanımlanabilir.
Damanpour’a göre,“yönetimsel yenilikler, yönetim süreçleri ve örgüt yapısındaki
değişiklikleri kapsar ve işletmenin temel çalışma faaliyetleri ile dolaylı, kendi iç
yönetimi ile doğrudan ilgilidir.”87 Daft’a göre yönetimsel yenilik; işe alım politikaları,
kaynakların dağıtımı, görevler, yetki ve ödüllendirme yapıları ile ilgili yeniliklerdir. Daft
ayrıca teknik yeniliklerin genellikle teknoloji; yönetimsel yeniliklerin ise, örgütün sosyal
yapısı ile ilgili olabileceğini belirtmiştir.88 Yönetimsel yenilikler, yeni bir yönetim
sisteminin, sürecinin veya personel gelişim programının uygulanmasını oluşturmaktadır.
Bir yönetimsel yenilik, yeni bir ürün veya hizmet sağlamaz ama yeni ürün veya hizmetin
üretim veya sunum aşamalarını dolaylı olarak etkiler.89
Ibarra, 1993 yılında yaptığı çalışmada yönetimsel yenilikleri Tablo 1.3’teki gibi
sınıflandırmıştır:
85AXA Sigorta, (Çevrimiçi) www.axasigorta.com.tr/doc/BASINBÜLTENİ.doc, 2 Ekim 2011. 86Active Academy Sigortacılık Ödülleri, (Çevrimiçi) http://www.activeacademyodulleri.com/sigorta/Content.asp?ID=13, 2 Ekim 2011. 87Fariborz Damanpour, “Innovation Type, Radicalness and the Adoption Process”, Communication Research, C:XV, No:5, 1988, s. 548. 88Richard L. Daft, “A Dual-Core Model of Organizational Innovation”, Academy of Management Journal, C:XXI, No:2, 1978, s. 198. 89Damanpour, Szabat ve Evan, a.y.
1. Şirket haber bülteninin sunumu 2. Personel bölümünün oluşturulması 3. Yeni performans değerleme sistemi 4. İş ilanı 5. Çalışan anketi 6. Çalışan veri tabanı 7. Sunum becerileri eğitimi 8. Medya eğitimi 9. Çalışanları desteklemek için yeni terfi sistemi 10. Muhasebe bölümünün bilgisayarlaştırılması 11. Orta yönetim grubunun oluşturulması 12. Çatışma yönetimi programı
Kaynak: Herminia Ibarra, “Network Centrality, Power, and Innovation Involvement: Determinants of Technical and Administrative Roles”, Academy of Management Journal, C:XXXVI, No:3, 1993, s. 483’teki tablodan uyarlanmıştır.
Ibarra’nın sınıflandırması incelendiğinde, yönetimsel yeniliklerin genel olarak,
yeni performans değerleme sistemi, işe alım prosedürleri, çalışanlara eğitim verilmesi
gibi insan kaynakları faaliyetleri ile yönetim yapısı, şirket içi iletişim ve bölümlerin daha
etkin çalışabilmesi için uygun teknolojik araçların tedarik edilmesi gibi faaliyetler
olduğu görülmektedir.
Daft’a göre; “üst düzey yöneticiler, yönetimsel düzenlemelerle ilgili konularda
uzmandır ve yönetimsel sorunlarla ilgilenerek yeni gelişmeleri bu sorunların çözümüyle
uyumlu bir şekilde kullanırlar. Alt düzey yöneticiler ve çalışanlar, yönetimsel açıdan
büyük resmi göremeyebilir ve bundan ötürü de sundukları öneriler, sorunun çözümü için
uygun olmayabilir. Ayrıca yönetim kurulu üyeleri de yönetimsel yenilik fikirleri
önerisinde bulunabilirler. Yönetimsel yenilik fikirlerinin sunulması ve onaylanması
hiyerarşinin üst basamaklarında gerçekleştirilmekte, uygulanması ise hiyerarşinin alt
basamaklarına doğru olmaktadır. Kuşkusuz yöneticilerin yeniliğin başlamasında bir rolü
vardır ancak bunun yönetimsel fikirlerle sınırlı kalması olasıdır.”90
90 Daft, a.g.m., s. 195-196.
Burada vurgulanmak
33
istenen düşünce, yönetimsel düzeydeki yenilik fikirlerini çoğunlukla üst düzey
yöneticilerin üretebileceği görüşü olmakla birlikte bunun sadece yönetimsel yeniliklerle
sınırlı kalabileceğidir. Teknik faaliyetlerle ilgili yeni ve yararlı olabilecek fikirlerin ise
genellikle alt düzey yöneticiler ve çalışanlardan gelebileceğidir. Nitekim Daft
çalışmasında teknik yeniliklerle ilgili ihtiyaçlara uygun fikirlerin üst düzey yönetimin alt
basamaklarından gelebileceğini vurgulamıştır.91
Örgüt yapısında meydana gelen bir değişiklik olarak farklı bir bölümün
kurulması yönetimsel yeniliğe örnek verilebilir. Bir örgütte çalışanların fikirlerini
toplayıp, onları değerlendiren ve başarılı olma ihtimali yüksek görülen fikirlerin hayata
geçirilmesi için gerekli faaliyetleri organize eden bir bölümün varlığı; yeni ürün, hizmet
veya süreç oluşturma faaliyetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesini sağlayabilir. Eureko
Sigorta’nın oluşturmuş olduğu “Cin Fikir Platformu” bu konuya örnek teşkil edebilir.
2007 yılında hayata geçirilmiş olan Cin Fikir Platformu, çalışanların yaratıcı önerilerini
paylaştıkları bir mecradır. Bu öneriler yeni bir ürün, sosyal sorumluluk projesi ya da iş
süreçleriyle ilgili olabilmektedir. Cin Fikir Platformu’nda paylaşılan öneriler, Cin Fikir
Komitesi tarafından değerlendirilerek proje fikri, hızlı kazanım veya ön çalışma
gerektiren öneriler olarak sınıflandırılmaktadır. Bugüne kadar birçok yaratıcı ürün ve
projenin kaynağı olan Cin Fikir Platformu’nda 2007’den beri paylaşılan fikirlerin sayısı
7.000’i aşmıştır. Bankamatikten poliçe satışı, Kaskometre ve Bilinçli Çalışan Hareketi,
platforma gelen önerilerle hayata geçirilen projeler arasında yer almaktadır.
92
Ayrıca, bir örgütün kaynaklarını nasıl daha verimli kullanabileceğinin yollarını
araması da yönetimsel yeniliğin kapsamına girmektedir. Bu konuda, Cin Fikir Platformu
tarafından doğan Bilinçli Çalışan Hareketi projesi örnek olarak verilebilir. Bu proje,
91A.e., s. 196. 92Eureko Sigorta, 2010 yılı Faaliyet Raporu, (Çevrimiçi) http://www.eurekosigorta.com.tr/docs/eureko_2010_faaliyet_raporu.pdf, 2 Ekim 2011, s. 28.
doğal kaynakların bilinçli kullanımı ilkesi çerçevesinde şirketin kâğıt, elektrik ve su
tüketimini azaltmaya yönelik ödüllü bir kurumsal sosyal sorumluluk projesidir.93
1.4. YENİLİK SÜRECİ
“Her iş bir süreçtir” ve tabi ki yenilik de bir süreçtir.94
Tornatzky v.d. yeniliği, birçok farklı karar ve davranışın zaman içinde yavaşça
yayıldığı bir süreç olarak tanımlamakta ve ayrıca yenilik yapmak için birçok farklı
düzeydeki sosyal birimin (bireyler, gruplar, örgütler) bir araya gelmesi gerektiğini
vurgulamaktadır.
Yenilik süreci, bir
ihtiyacın ortaya çıkması ile o ihtiyaç için çözüm yolları aramakla başlar. Konu üzerinde
öncelikle fikirler üretilir ve eleme yapılarak üretilen fikirler arasından en uygun olanları
seçilir. Daha sonra fikirler geliştirilir, geliştirilen fikirlerin hayata geçirilmesi için
çalışmalar yapılır ve stratejiler belirlenerek yeni ürün ve hizmet ticarileştirilir ve değer
yaratmak üzere piyasaya sunulur. Yenilik yayılırken ürün hakkındaki tepkiler toplanarak
ürünün geliştirilmesi ve iyileştirilmesi için çalışmalar devam eder.
95 Forrest’a göre, “yenilik süreci hakkında kapsamlı bir bilgi olmadan
yenilik sürecinin hem yönetilmesi hem de süreci kapsayan stratejilerin uygulanması
yöneticiler için zordur.”96
93 A.y.
Bu ifadeden, hem yöneticilerin hem de süreçte yer alan tüm
çalışanların üstlendikleri roller hakkında yeterli derecede bilgiye sahip olmaları gerektiği
anlaşılmaktadır. Çünkü yeni bir ürünün başarılı olmasında yöneticinin süreç
yönetiminde iyi bir performansa sahip olması kadar çalışanların da işlerini titizlikle
yapmaları önem arz etmektedir. Yenilik sürecinin iyi yönetilmesi bir ekip başarısıdır.
94 Peter Merrill, Innovation Generation:Creating an Innovation Process and an Innovation Culture, Ed. William A. Tony, USA, ASQ Quality Press Publications, 2008, (Çevrimiçi) http://books.google.com, 2 Mayıs 2011, s. 7. 95 Louis G. Tornatzky, J.D. Eveland, Myles G. Boylan, William A. Hetzner, Elmina C. Johnson, David Roitman ve Janet Schneider, The Process of Technological Innovation: Reviewing theLiterature, National Science Foundation, Washington, D.C., Mayıs 1983, (Çevrimiçi) http://www.eric.ed.gov/PDFS/ED233697.pdf., 10 Mayıs 2011, s. 17. 96 Janet E. Forrest, “Models of the Process of Technological Innovation”, Technology Analysis & Strategic Management, C:III, No:4, Aralık 1991, s. 439.
1.4.1. Yenilik Süreci Modelleri Burns ve Stalker’a göre, “bir bireyin veya örgütün çevresi çok sık değişmektedir.
Bu nedenle bireyler ve kuruluşlar hayatta kalma yeteneklerini aynı derecede muhafaza
etmek için kendi yaşam tarzlarını değiştirmek zorunda kalabilirler.”97 Birkinshaw,
Hamel ve Mol’a göre, “yenilik yönetimi, bir örgüte değişikliklerin getirilmesini
gerektirmekte ve örgütsel değişimin belirli bir şeklini temsil etmektedir.”98 Hargrave ve
Van de Ven’e göre, yenilik yönetimi daha geniş bir anlamda; “değişimin yenilik
yönünde veya geçmişte benzeri görülmemiş bir şekilde olduğu, örgütün yönetim
faaliyetlerinin biçim, kalite veya durumunda zaman içerisinde meydana gelen bir
farklılık” olarak tanımlanabilir.99
Lewin, başarılı bir değişimin üç aşaması olduğunu belirtmiştir. Bu modelin
aşamaları: Çözünme (Unfreezing), Harekete geçme (Moving)
Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere yenilik, öncelikle
değişimi kabul etmek ve değişen dünyaya uyum sağlayabilmek için örgütlerin iş yapış
şekillerini veya ürün ve hizmetlerini farklılaştırmalarıyla mümkün olabilmektedir.
Özetle, yenilik sürecinin “değişim” ile başladığı söylenebilir. Bu takdirde, öncelikle
Lewin’in üç aşamalı değişim modelinden bahsedilmektedir.
ve [Yeniden]
donma([Re]freezing)’dır.100
Schein, bu üç aşamalı değişim sürecini bir tabloda özetlemiştir. Tablo 1.4’te bu
aşamalar yer almaktadır.
97 Burns ve Stalker,a.g.e., s. 21. 98 Julian Birkinshaw, Gary Hamel ve Michael J. Mol, “Management Innovation”, Academy of Management Review, C: XXXIII, No:4, Ekim 2008, s. 826. 99 Timothy J. Hargrave ve Andrew H. Van de Ven, “A Collective Action Model of Institutional Innovation”, Academy of Management Review, C:XXXI, No:4, 2006, s. 866. Schein, “moving” (harekete geçme) kavramı yerine, Lewin’den farklı olarak “changing” (değişme) kavramını kullanmıştır. Kurt Lewin’in Field Theory in Social Science adlı kitabında bu kavram “freezing” (donma), Edgar Schein’in makalelerinde ise “refreezing” (yeniden donma) şeklinde kullanılmıştır. “Donma” sözcüğü, örgütte değişim gerçekleştikten sonra bu değişimin benimsenmesi anlamındadır. “Yeniden donma” ile tabir edilmesi ise şu şekilde değerlendirilebilir: Mevcut durum “donma” hali olarak kabul edilerek, mevcut durumun değişmeye başlaması “çözünme”, değişim için “harekete geçme” ve değişen durumun kabul edilmesi ise “yeniden donma” olarak tabir edilmiştir. 100 Kurt Lewin, Field Theory in Social Science, Ed. Dorwin Cartwright, USA, Newyork, Harper & Row Publishers Incorporated, 1951, s. 228.
36
Tablo 1.4. Değişim Sürecinin Aşamaları
1. Aşama Çözünme (Unfreezing): Değişimi teşvik edici bir ortam yaratma - Onaylamama - Kaygı ve suç ortamı yaratma - Öğrenilen kaygının üstesinden gelmek için psikolojik güvenlik
Yeni kavramlar, anlamlar, standartlar öğrenme - Rol modelleri tanımlama ve taklit etme - Çözümleri tarama ve deneme-yanılma yöntemi ile öğrenme
3. Aşama (Yeniden) Donma ([Re]freezing): Yeni kavram, anlam ve standartları içselleştirme
- Kişinin (yenilikleri) benliğine dahil etmesi - Devam etmekte olan ilişkilere ve gruplara (yenilikleri) dahil etme
Kaynak: Edgar H. Schein, “Models and Tools for Stability and Change in Human Systems”, Reflections, C:IV, No:2, 2002, s. 36’daki tablodan uyarlanmıştır.
“Çözünme aşamasında mevcut sistem, istikrarlı bir dengeden kararsız bir
dengeye dönüşmektedir. Bu dönüşüm; sorunlar, tuzaklar ve mevcut sistemdeki
zayıflıklar hakkında kullanıcılar arasında farkındalık yaratılmasını sağlamakta (içsel
çözünme) ve/veya bir ya da daha fazla alternatif yeni sistemin olası fırsatları, menfaatleri
ve güçlü yönleri hakkında farkındalık yaratmaktadır (dışsal çözünme). Bu aşamada,
öğrenilebilecek yeni bir şeyleri öğrenmeden önce, bilinenleri askıya almaya
odaklanılmaktadır. Başarılı çözünme, mevcut istikrarlı denge durumunda meydana
gelecek bir değişimle sonuçlanmalıdır.”101
101 Shailendra Palvia ve Norman L. Chervany, “Effect of Environmental and Process Variables on DSS Implementation Success: Evidence From an Experimental Investigation for the Moving Stage of Change (Lewin-Schein Model)”, System Sciences, C:III, 1989, s. 813.
Bu aşamada çalışanlar, eski tutum ve
davranışlarını yönetim tarafından istenen şekilde değiştirmeleri için cesaretlendirilir.
Yöneticiler, çalışanların şimdiki tutum ve davranışlarının uygunluğunu ve faydalılığını
onaylamayarak, süreci çözmeye başlarlar. Diğer bir deyişle, çalışanlar yaptıkları işten
hoşnutsuzluk duyarak, iş yapış yöntemlerini istenilen doğrultuda değiştirmeye kanalize
37
olurlar.102 Kıyaslama (benchmarking), bir örgütte çözünme için kullanılacak bir başka
yöntemdir.103 Kıyaslama, bir işletmenin performansını diğer işletmelerle karşılaştırarak,
en başarılı olanların başarıya nasıl ulaştıklarını öğrendikleri kapsamlı bir süreçtir.104
Schein’e göre, “çözünme aşaması, öğrenme için motivasyon yaratır ancak, öğrenmenin
doğrultusunu kontrol etme veya öngörmesi gerekmemektedir.”105 “Harekete geçme
aşaması, mevcuttan yeni sisteme dönüşümü ve yeni sistemin fiili olarak ilerlemesini
gerektirmektedir. Bu aşamada kararsız dengedeki mevcut sistem, kararsız dengedeki
yeni sisteme dönüşmektedir. Bu dönüşüm, çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilmektedir. Bu
aşamada hem mevcut hem de yeni sistemde odak noktası, kullanıcıların mevcut sisteme
“elveda”, yeni sisteme “hoş geldin” demeye çalışmalarıdır. Harekete geçme aşaması,
bireylerin ve grupların yeni bilgiye (yeni davranış modelleri, tutumlar, görev nitelikleri,
ilişkiler ve prosedürler gibi) maruz kalmalarına odaklanmaktadır. Yeniden donma
aşaması ise; yeni sistemin kabulünü ve kullanımını gerektirmektedir. Bu aşama, yeni
sistemi kararsız dengeden istikrarlı denge konumuna dönüştürür. Burada odak, açık bir
şekilde yeni sistem üzerinedir.”106 Schein’e göre, “bir kişi veya grubun kazanmış olduğu
ve günlük davranışta ifade edilmeye başlanan bir dizi yeni bilgi yetisi ve tutumlar
yeniden donma aşamasında yerleşmektedir.”107 Bu aşamada, yeni durumun istikrarı için
teşvike ve yeni davranışı sürekli desteklemeye odaklanılmaktadır.”108 “Destekleme,
maaşların yükseltilmesi, teşvik primi verilmesi, terfi ve daha fazla sorumluluk verme
şeklinde olabilir.”109
102 Angelo Kinicki ve Robert Kreitner, Organizational Behavior: Key Concepts, Skills & Best Practices, China, McGraw-Hill, 2008, s. 402. 103 A.y. 104 Charles Goldwasser, “Benchmarking: People Make the Process”, Management Review, Haziran 1995, C:LXXXIV, No:6, s. 40. 105 Edgar H. Schein, “Kurt Lewin’s Change Theory in the Field and in the Classroom: Notes Toward a Model of Managed Learning ”, Reflections, C:I, No:1, 1999, s. 62. 106 Palvia ve Chervany, a.y. 107 Edgar H. Schein, “Models and Tools for Stability and Change in Human Systems”, Reflections, C:IV, No:2, 2002, s. 39. 108 Palvia ve Chervany, a.y. 109 Dale E. Zandve Richard E. Sorensen, “Theory of Change and the Effective Use of Management Science”, Administrative Science Quarterly, C:XX, No:4, Aralık 1975, s. 536.
38
Johnson ve Rice, yeniliklerin örgüt tarafından benimsenmesi için beş aşamalı bir
süreç olduğundan bahsetmektedir. Bu aşamalar, Tablo 1.5’te gösterilmektedir:
Tablo 1.5. Beş Aşamalı Yenilik Süreci
1. Gündem Belirleme 2. Eşleştirme 3. Yeniden Tanımlama 4. Yapılandırma 5. Birbirine Bağlama
Kaynak: Bonnie McDaniel Johnson ve Ronald E. Rice, Managing Organizational Innovation: The Evolution from Word Processing to Office Information Systems, USA, New York, Colombia University Press, 1987, s. 42-43’ten uyarlanmıştır.
“Gündem belirleme aşamasında, ilgili örgüt üyeleri tarafından bir fikrin veya
problemin ortak bir tanımı yapılır. Bu problem performans eksikliği ile ilgili olmayabilir
ancak problemin çözümü için hissedilen bir ihtiyaç yenilikçi olmasıdır. Eşleştirme
aşamasında, gündemdeki genel problem ve mümkün bir(takım) çözüm(ler) bir araya
getirilir. İlk yenilikçiler tepe yönetimden olabilir veya birtakım eşleştirmeler için tepe
yönetimin desteği gerekebilir. Yenilik nitelikleri ilk olarak bu aşamada tanımlanır.
Yeniden tanımlama aşamasında ise; yeniliğin nitelikleri gündemdeki problemlere göre
tanımlanır. Bununla birlikte, problemler ve hatta gündem bile değişmiş olabilir. Çeşitli
yenilikler ve problem bu aşamada daha derin bir şekilde anlaşılır, üyelerin algılayışları
değişebilir ve daha önemli problem ortaya çıkabilir. Yapılandırma aşamasında yenilik,
örgüt yapısı bünyesinde kurulur ve sıklıkla; direnç, uzlaşma, pazarlık, akran baskısı ve
çatışma gibi durumlar oluşabilir. Kişilerarası iletişim ise; yeniliğin örgütün sosyal
sistemine baştanbaşa yayılmasına olanak sağlar. Birbirine bağlama aşamasında ise;
yenilik artık örgütün rutinleşmiş bir unsuru haline gelmiş, uygulama, prosedürler, bütçe
ve davranışlarla bütünleşmiştir. Örgüt, bu aşamada geniş bir şekilde yeniliğin etkilerine
ve sonuçlarına yanıt vermeli, bu etki ve sonuçları çözümlemelidir.”110
110 Bonnie McDaniel Johnson ve Ronald E. Rice, Managing Organizational Innovation: The Evolution from Word Processing to Office Information Systems, USA, New York, Colombia University Press, 1987, s. 42-43.
39
Johnson ve Rice, yenilik ve uygulama arasında net bir ayrım olduğuna dair
mutabakat olmadığını belirtmiştir. Yenilik, değişim kararı; uygulama ise, bu değişimi
etkileyecek gerekli işlemler olarak tanımlanabilir.111 Nutt’un tanımına göre,“uygulama;
birtakım aşamaların, planlanmış değişim süreçlerinde sorumlu örgütsel birimler
tarafından gerekli değişiklikleri düzenlemek için uyumlu bir şekilde yürütülmesidir.”112
Yenilik genellikle benimseme sürecine ve bu kararı kolaylaştıran değişkenlere
odaklanırken, uygulama ise; sistem yönetimi, bürokratik süreçler, örgütsel gelişme,
kullanıcı direnci, çatışma ve pazarlık gibi konulara odaklanır. Uygulama esasen,
yeniliklerin düzenlenmesi ile ilgili işletme faaliyeti ve yönetimsel detayları
vurgulamaktadır.113
Tablo 1.6. Kolb ve Frohman’ın Uygulama Modeli
Kolb ve Frohman’ın 1970’te geliştirdiği uygulama modeli Tablo
1.6’da gösterilmektedir.
1. Keşfetme (ihtiyaçları belirleme, giriş noktası bulma) 2. Giriş (amaçları belirleme, güven, ihtiyacı hissetme) 3. Tanılama (kaynakları ve verileri tanımlama) 4. Planlama (işletme faaliyetiyle ilgili hedefleri, alternatif çözümleri ve uygulama planını belirlemek) 5. Eylem (uygulama ve uyarlama) 6. Değerlendirme (Hedeflere tatminkâr bir düzeyde ulaşılması, sonlandırma için mutabakata varma) 7. Sonlandırma (yeni davranış modellerinin belirlenmesi ve kullanıcıların rollerini üstlenmesi)
Kaynak: Bonnie McDaniel Johnson ve Ronald E. Rice, Managing Organizational Innovation: The Evolution from Word Processing to Office Information Systems, USA, New York, Colombia University Press, 1987, s. 44’ten uyarlanmıştır.
111A.e., s. 43. 112Paul C.Nutt, “Tactics of Implementation”, Academy of Management Journal, C:XXIX, No:2,1986, s. 230. 113 Johnson ve Rice, a.y.
40
Chan ve Swatman’ın çalışmasında, Lewin’in “değişim modeli” ile Kolb ve
Frohman’ın “uygulama modeli”nin kavramsal olarak birbirini tamamladığı
görülmektedir.114
Tablo 1.7. Değişim ve Uygulama Modellerinin Bileşimi
Bu iki model, Tablo 1.7’de gösterilmektedir.
Lewin’in Değişim Modeli Kolb-Frohman’ın Uygulama Modeli
Çözünme Keşfetme Giriş Tanılama
Harekete Geçme Planlama Eylem Değerlendirme
Yeniden Donma Sonlandırma
Kaynak: Caroline Chan ve Paula M. C. Swatman, “EDI Implementation: A Broader Perspective”, 11th International Conference on Electronic Commerce, Slovenia, Bled, 8-10 Haziran 1998, s. 97’deki tablodan uyarlanmıştır.
Tidd ve Bessant, yenilik sürecinin merkezinin bilgi olduğunu ve rekabetçi bir
çevrede bilgiyi rakiplerden mümkün olduğu kadar erken elde etmenin gerekliliğini
vurgulamıştır. Ayrıca, yenilik yönetiminde asıl sorunun; teknolojik ar-ge, pazar
araştırması, rakip analizi, yeni eğilimlerin takip edilmesi ve benzeri çalışmalar yoluyla
bilgiyi erken elde etmek için yatırım yapmak olduğunu belirtmiştir.115
Hauschildt’e göre fikir üretilmesi ile başlayan yenilik süreci, başarılı ve
sürdürülebilir kullanım ile sonlanmakta ve yedi aşamadan oluşmaktadır.
116
114 Caroline Chan ve Paula M. C. Swatman, “EDI Implementation: A Broader Perspective”,11th International Conference on Electronic Commerce, Slovenia, Bled, 8-10 Haziran 1998, s. 97. 115 Joe Tidd ve John Bessant, Managing Innovation: Integrating Technological, Market and Organizational Change, 4. bs, England, John Wiley & Sons LTD, 2009, s. 312.
Bu aşamalar,
Şekil 1.3’te gösterilmektedir.
116 Hauschildt, J., Innovationsmanagement, Vahlen, München, 1993, s. 18 içinde Ragna Seidler-de Alwis, Evi Hartmann ve Hans Georg Gemünden, “The Role of Tacit Knowledge in Innovation Management”, 20th Annual IMP Conference in Copenhagen, 2-4 Eylül 2004, (Çevrimiçi) http://www.impgroup.org/uploads/papers/4585.pdf, 5 Mayıs 2011, s. 11.
Kaynak: Hauschildt, J., Innovationsmanagement, Vahlen, München, 1993, s. 18 içindeRagna Seidler-de Alwis, Evi Hartmann ve Hans Georg Gemünden, “The Role of Tacit Knowledge in Innovation Management”, 20th Annual IMP Conference in Copenhagen, 2-4 Eylül 2004, (Çevrimiçi) http://www.impgroup.org/uploads/papers/4585.pdf, 5 Mayıs 2011, s. 11’den uyarlanmıştır.
Leonard ve Sensiper ise yenilik sürecini altı aşamadan oluşan bir huni olarak
değerlendirmiştir. (Bkz. Şekil 1.4)
Şekil 1.4. Yenilik Hunisi: Artan Döngüler
Birbirinden Uzaklaşma
Farklı Birbirine Yaklaşma Düşünme
Birbirine Yaklaşan Vazgeçme Satış Düşünme veya veya Satış Sonrası Test etme Benimseme Uygulama Hizmetler / Geliştirme Sürekli Geliştirme Fikir üretimi
Kaynak: Dorothy Leonard ve Sylvia Sensiper, “The Role of Tacit Knowledge in Group Innovation”, California Management Review, C:XL, No:3, 1998, s. 117’deki şekilden uyarlanmıştır.
“Yenilik süreci; araştırma ve seçmenin, inceleme ve sentezin bir uyumu, başka
bir deyişle “birbirine yaklaşan düşünmenin”“farklı düşünmeyi” takip ettiği bir döngüdür.
Yenilik süreci aşamalarının doğrultusu genellikle; fikir üretimi ve akabinde geliştirme,
daha sonra benimseme ve test etme, son olarak da uygulama veya satış sonrası hizmetler
şeklindedir.”117
Tablo 1.8. Normatif Yeni Hizmet Geliştirme Modeli
(Bkz. Şekil 1.4)
Bowers’ın hizmet sektöründe faaliyet gösteren işletmelere (bankalar, sigortalar
ve hastaneler) uyguladığı çalışmasında, Booz-Allen’in 1982’de geliştirdiği Yeni Ürün
Geliştirme Modeli’nden uyarladığı Yeni Hizmet Geliştirme Modeli, Tablo 1.8’de yer
almaktadır.
1. İşletme Stratejisi Geliştirme (İşletme için uzun vadeli bir yön belirleme)
2. Yeni Bir Hizmet Stratejisi Geliştirme (Geliştirilecek yeni ürün çeşitlerinin ana hatlarını belirten bir plan)
3. Fikir Üretimi (Yeni hizmet fikirlerini teşvik etmek için resmi bir süreç)
4. Fikir Geliştirme ve Değerlendirme (Yeni hizmet fikirlerini eleme ve genişletme)
5. İş Analizi (Yeni hizmetin uygulanabilirliğini ve kârlılığını belirlemek)
6. Hizmet Geliştirme ve Değerlendirme (Yeni hizmetin performansı için standartların saptanması)
7. Pazar Testi (Pazarlama karması değişkenleri ve hizmetin kendisinin test edilmesi)
8. Ticarileştirme (Kamuoyuna sunum)
Kaynak: Michael R. Bowers, “The New Service Development Process: Suggestions for Improvement”, The Strategy of Managing Innovation and Technology, Ed. Murray R. Millson ve David Wilemon, USA, New Jersey, Upper Saddle River, Pearson Prentice Hall, 2008, s. 480’den uyarlanmıştır.
Tablo 1.8’den yeni hizmet geliştirme sürecinde sekiz aşama olduğu
görülmektedir. Ancak Bowers’ın araştırmasına göre, hizmet işletmeleri bu sürecin
yönetiminde eksik iş yapmaktadır. Bowers, bu modelde hizmet işletmeleri için üç
117 Dorothy Leonardve Sylvia Sensiper, “The Role of Tacit Knowledge in Group Innovation”, California Management Review, C:XL, No:3, 1998, s. 116.
43
aşamanın öneminden bahsetmektedir. Bunlar: “fikir üretimi”, “fikir geliştirme ve
değerlendirme” ile “pazar testi” aşamalarıdır.118
Şekil 1.5. Desouza v.d.’nin Yenilik Süreci
Kaynak:, Kevin C. Desouza, Caroline Dombrowski, Yukika Awazu, Peter Baloh, Sridhar Papagari, Sanjeev Jha ve Jeffrey Y. Kim, “Crafting Organizational Innovation Process”, Innovation: Management, Policy & Practice, C:XI, No:1, 2009, s. 10’dan uyarlanmıştır.
“Yenilik, işletme stratejisinin önemli bir unsurudur ancak yenilik sürecinin
yönetilmesi zor olarak görülebilir. İşletmenin, yenilik çevresinde örgütsel girişimleri
planlamak veya yenilikçiliği desteklemek için yenilik sürecini iyice kavraması
gerekmektedir. Desouza v.d.’nin araştırmasına göre az sayıda örgüt yenilik sürecini
118 Michael R. Bowers, “The New Service Development Process: Suggestions for Improvement”,The Strategy of Managing Innovation and Technology, Ed. Murray R. Millson ve David Wilemon, USA, New Jersey, Upper Saddle River, Pearson Prentice Hall, 2008, s. 480.
Fikir Üretimi ve
Fikir Hareketliliği
Fikir Savunuculuğu
ve Fikir Eleme
DenemeTicarileştirme
Yayılmave
Uygulama
44
açıkça tanımlamaktadır.”119
“Desouza v.d.’nin yenilik sürecindeki aşamalar,
Desouza v.d.’ye göre bir örgütün yenilik süreci Şekil 1.5’te
gösterilen aşamalardan oluşmaktadır.
∗ döngüsel olarak birbiriyle
bağlantılıdır. Bir örgüt her bir aşamayı kendi yürütebileceği gibi dış kaynak kullanabilir
veya dışsal birimlerle (müşteriler, iş ortakları vb.) birlikte yürütmeyi tercih edebilir.
Örgüt içerisinde veya dışarısında üretilen bir fikir, işletmede veya pazarda tamamen
benimsenene kadar bir dizi aşamadan geçmektedir. Bir fikrin, tam olarak uygulanması
ve kabul edilmesi için yenilik sürecindeki bu önemli ve ayrıntılı aşamalardan geçmesi
gerekmektedir. Elbette ki tüm fikirler yenilik sürecindeki tüm aşamaları
tamamlayamayacaktır ama yeni uygulamaların yolunu açan, işletmeyle bütünleştirilmiş
veya pazara sunulmak için ticarileştirilmiş tüm ürün ve hizmet fikirleri bu aşamalardan
geçmektedir.”120
Tablo 1.9. Desouza v.d. ile Vermeulen ve Dankbaar’ın Yenilik Süreçleri
Desouza v.d.’nin Yenilik Süreci Vermeulen ve Dankbaar’ın Yenilik Süreci
• Fikir Üretimi ve Fikir Hareketliliği
• Fikir Savunuculuğu ve Fikir Eleme
• Deneme
• Ticarileştirme
• Yayılma ve Uygulama
• Fikir
• Ürün Tanımlama
• Ürün Yapımı
• Uygulama
Kaynak: Kevin C. Desouza, Caroline Dombrowski, Yukika Awazu, Peter Baloh, Sridhar Papagari, Sanjeev Jha ve Jeffrey Y. Kim, “Crafting Organizational Innovation Process”, Innovation: Management, Policy & Practice, C:XI, No:1, 2009, s. 10; Patrick Vermeulen ve Ben Dankbaar, “The Organisation of Product Innovation in the Financial Sector”, The Service Industrial Journal, C:XXII, No:3, 2002, s. 89’daki bilgilerden uyarlamıştır.
119 Kevin C.Desouza, Caroline Dombrowski, Yukika Awazu, Peter Baloh, Sridhar Papagari, Sanjeev Jha ve Jeffrey Y. Kim, “Crafting Organizational Innovation Process”, Innovation: Management, Policy & Practice, C:XI, No:1, 2009, s. 6. ∗ Bkz. Şekil 1.5. 120 A.e., s. 10.
45
Tablo 1.9’dan görüleceği üzere, Desouza v.d., fikir aşamasını ayrıntılı olarak
incelerken;Vermeulen ve Dankbaar ise, tek aşamada ele almıştır. İki aşama birbirine
benzemekte ancak Vermeulen ve Dankbaar, yenilik sürecini Desouza v.d.’ye göre daha
yalın bir şekilde ifade etmiştir.
Vermeulen ve Dankbaar; çoğu işletmenin yenilik sürecinin dört aşamadan
oluştuğunu belirtmektedir. Aşamaların her biri çeşitli faaliyetlerden oluşmaktadır.
Finansal şirketlerde en çok dikkat edilen faaliyetler; bilgi sistemlerinin tasarımı,
fikirlerin oluşturulması ve elenmesi, doğru bir ürün tanımlanması, yönetimin kendi
kararına dayanacak net bir kavram geliştirilmesi ve ürünün satışı için yapılan
hazırlıklardır. Vermeulen ve Dankbaar’a göre fikirler, farklı kanallardan toplandıktan
sonra yeni tasarlanacak ürünün özellikleri dikkate alınarak elenmekte, uygun olanlar
seçilmekte ve seçilen yeni ürün fikirleri yönetim tarafından ya kabul edilmekte ya da
reddedilmektedir. Ürün tanımlama aşamasında, yenilik faaliyetlerinden sorumlu ekip
ürünün özelliklerini belirlemektedir. Ürünün özellikleri belirlendikten sonra iki ayrı akış
başlamaktadır. Bunlar, otomasyon/yönetim ve pazarlama/iletişim akışlarıdır. Ürün
yapımı aşamasında, bilgi teknolojileri (BT) bölümü yeni ürün için yönetimsel sistemleri
hazırlar. Ancak burada pazarlama bölümü personeli ile bilgi teknolojileri personeli
arasında anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir. Pazarlama bölümü personeli ürünün bilgi
teknolojisi gereksinimlerini yeterince bilmeden ürünü BT personeline tanımlamakta,
dolayısıyla BT personeli de ürün içeriğini yeterince bilmeme eksikliği duymaktadır.
Sonuç olarak, ürün içeriğine uygun bir BT sistemi kurulması için bu aşamanın birçok
kez tekrarlanması gerekebilmektedir. Ancak bu tekrarlamalar, yenilik sürecini
yavaşlatmakta ve hem insan kaynaklarının hem de teknik kaynakların birçok kez
kullanılmasına sebep olmaktadır. Bu aşamada ayrıca ürün test edilmekte ve eksiklikler
tespit edilerek ürün geliştirilmektedir. Daha sonra, yeni ürün için pazarlama/iletişim
akışı gerçekleştirilmektedir. Burada, söz konusu ürün için reklam kampanyası ve diğer
tanıtım faaliyetleri hazırlanmaktadır. Uygulama aşamasında ise, ürünün dağıtım
46
kanallarını girişi gerçekleşmekte, personel, aracılar ve şube müdürlüklerine özel
eğitimler verilmektedir.121
1.4.2. Yenilik Sürecinin Aşamaları
Örgütlerin çoğu yenilikçiliği teşvik eder ve yenilikçiliğin gerekliliğinden söz eder
ama yenilik süreçlerini açıkça belirtmezler. Başarılı bir yenilik programının ilk işareti,
örgütte tanımlanmış bir yenilik sürecinin varlığıdır. Yenilik çevresinde ortak bir dil
yaratma ve tanımlama faaliyeti, örgütte değer yaratılmasını ve yenilik sürecinin ciddi bir
şekilde değerlendirilmesini teşvik eder.122
1.4.2.1. Fikir
Bu aşamanın “fikir üretimi” ya da “fikir seçimi” olarak isimlendirilmeyişinin
sebebi, fikirle ilgili tüm alt başlıkları bir araya toplama gereksinimi duyulmasındandır.
Bu aşama, öncelikle değişimin kabul edilmesi ve mevcut durum analiz edildikten sonra,
problemin belirlenerek eksikliği hissedilen bir konuda fikir üretilmesi, fikir eleme ve
seçme ile fikir değerlendirmeyi kapsamaktadır. Yenilikçi ve yararlı fikirlerin üretilmesi
daha önce de bahsedildiği üzere yaratıcılık ile ilgilidir. Şekil 1.4’te gösterilen “Yenilik
Hunisi” modelinde birbirine yaklaşan ve aykırı düşünme kavramları yer almaktaydı.
“Birbirine yaklaşan düşünme (convergent thinking), açık bir şekilde tanımlanmış bir
soruya en iyi ve tek doğru cevabı verme yönündedir. Bu tür düşünme; hız, doğruluk,
mantık ve benzeri özelliklerin üzerinde durmakta ve bilinen, yeniden başvurulan
teknikler ile biriken bilgiye odaklanmaktadır. Bundan ötürü, hazır bir cevap gerektiren
durumlarda en etkili stratejidir. Ayrıca bu düşünme tarzında cevaplar ya doğru ya da
yanlıştır ve ana sonuç artan bilginin üretilmesidir. Farklı düşünme (divergent thinking),
birbirine yaklaşan düşünce tarzının aksine, mevcut bilgiden çeşitli cevaplar üretir.
Birbirinden uzak kavramlar arasında bağlantı kurarak, beklenmeyen bileşimler
oluşturulmasını gerektirir. Bu düşünme tarzında, önceden var olmayan, sıklıkla özgün,
121 Vermeulen ve Dankbaar, a.g.m., s. 89-92. 122 Desouza v.d.,a.g.m.,s. 10.
47
alışılmadık ve şaşırtıcı fikirler üretilmektedir.”123 Woodman, Sawyer ve Griffin,
toplumsal açıdan faydalı ürün ve hizmetler üretebilmek için “farklı düşünmenin”
“birbirine yaklaşan düşünceyle” bir arada olması gerektiğini vurgulamıştır.124 Edward de
Bono’ya göre, farklı düşünme ve birbirine yaklaşan düşünme, özellikle değişen kavram
ve algılarla ilgili olan yanal düşüncenin iki alt unsurudur.125
Andriopoulos, yaratıcı örgütlerin “geniş açıdan düşünme (outside of box
thinking)” ile geleneksel bilgelikleri arasında dengeyi sağlamak zorunda olduklarını ve
bu dengeyi sağlayamayan işletmelerin risk almaktan kaçındıklarını, risk almayan
işletmelerin yenilik yapamayacağını, dolayısıyla işletmenin ticari gerçekliğinin tehlikeye
girebileceğini belirtmiştir.
126
“Fikir üretimi ve değerlendirilmesi olarak tabir edilen yaratıcılık, yenilik
sürecinin olmazsa olmazıdır ve bu yeni fikirlerin yenilik sürecine dahil edilmesi
gerekmektedir.”
127
123 Arthur Cropley, “In Praise of Convergent Thinking”, Creativity Research Journal, C:XVIII, No:2006, s. 391-392. 124 Richard W. Woodman, John E. Sawyer ve Ricky W. Griffin, “Toward a Theory of Organizational Creativity”, Academy of Management Review, C:XVIII, No:2, 1993, s. 299. 125 Edward de Bono, Serious Creativity: Using the Power of Lateral Thinkingto Create New Ideas, Great Britain, London, Harper Collins Publishers, 1995, s. 55. 126 Constantine Andriopoulos, “Six Paradoxes in Managing Creativity: An Embracing Art, Long Range Planning, C:XXXVI, No:4, 2003, s. 384-385. 127 Viorica Manolache ve Mihaela Băsu, “Creativity is the Future”, Metalurgia International, C:XV, No:4, 2010, s. 35.
“Fikir üretimi, yeni ürün fikirleri için sistematik bir arayıştır. Bu
yenilikçi fikirler işletme içi (yöneticiler, mühendisler, üretim bölümü personeli, satış
personeli, vb. çalışanlar) veya işletme dışından (müşteriler, rakipler, aracılar vb.)
kaynaklanabilir. İşletme içi fikir kaynağına, bazı şirketlerin kurum içi girişimcilik
programları uygulayarak çalışanların fikir üretmelerini teşvik etmesi örnek gösterilebilir.
İyi ürün fikirleri çalışanlardan gelebileceği gibi, müşterileri izleme ve dinleme yoluyla
da elde edilebilir. İşletme, müşterilerin soruları ve şikâyetlerini analiz ederek, bu
sorunları daha iyi şekilde çözebilecek yeni ürünler geliştirebilir ayrıca müşterilerle odak
48
gruplar veya anket çalışmaları yapılarak onların istek ve ihtiyaçları öğrenilebilir.”128
Desouza v.d., “başarı olasılığının arttırılabilmesi için bir örgütte hem fikir
savunucuları hem de fikir eleyicilerinin bir arada olması gerektiğini” belirtmiştir.
Böylece müşteriler yeni fikirlerin ilham kaynağını oluşturduklarından işletme dışı fikir
kaynağına örnek olarak verilebilir.
129
Vermeulen’e göre, “çoğu sigorta şirketi ve banka, fikir toplamak için sistematik
bir çaba sarf etmemektedir. Çünkü yeni ürün fikirleri hemen hemen örgütün her yerinde
ortaya çıkabilmektedir. Yönetim ekibi, bu fikirleri eleyip onayladıktan sonra yenilik
faaliyetlerinden sorumluekip, seçilen fikri yeni bir ürüne dönüştürmek için geliştirir.
Fikir geliştirme sürecinden sonraki aşamada ise ürün özellikleri belirlenir.”
Çünkü fikir üreticileri, fikrin neden gerekli olduğunu açıklarken, üretilen birçok fikir de
amaca uygun olmayabilir. Dolayısıyla bu fikirlerin içinden en uygunlarının seçilmesi
gerekmektedir. O yüzden fikir savunucuları ve eleyicileri dengeyi sağlamakta ve uygun
fikrin ortaya çıkması için zemin hazırlamaktadır.
130 Yeni
fikirler işletme içinden veya dışından gelebilir. İşletme dışından gelen fikirler için şu
örnek verilebilir: Türkiye’de bir internet sitesi∗
Ziraat Sigorta Teknik Genel Müdür Yardımcısı Erhan Bozkurt’a göre, sigorta
sektöründe yeni ürün geliştirilebilmesi için gerekli olan yenilikçi fikrin şirket içerisinden
aracılığıyla yeni ürün ve hizmet fikirleri
arayan işletmeler, geniş bir kitleye çağrıda bulunmakta ve yenilikçi fikir aradıkları
konuyu belirterek, en iyi fikir sahibine ödül vermektedir. Böylelikle hem yaratıcı
düşünme teşvik edilmekte hem de işletme içinden gelemeyecek, farklı bakış açılarıyla
üretilen fikirler değerlendirilmiş olmaktadır. Bazı sigorta şirketleri ve diğer finansal
kuruluşlar da bu yöntemden yararlanmaktadır.
128 Philip Kotler ve Gary Armstrong, Principles of Marketing, 10. bs., USA, New Jersey, Upper Saddle River, Pearson Prentice Hall, 2004, s. 315-316. 129 Desouza v.d., a.g.m., s. 17. 130 Vermeulen, a.g.m., s. 46. ∗ (Çevrimiçi) http://www.acikinovasyon.com, 12 Kasım 2011.
ve üst yönetim kadrosu tarafından üretilebileceği düşünülmektedir. Bozkurt,
sigortacılıkta yenilikçi çalışmaların, deneyimli ve bilgi birikimi yüksek çalışanların bir
araya gelmesiyle kurulacak yeni bir örgütsel birim tarafından yürütülmesi gerektiğini
vurgulamaktadır. Çünkü çalışanların günlük rutin (operasyonel) faaliyetlerle meşgulken
yenilikçi fikir üretemeyeceklerini ve sigortacılıkta yenilikler üretebilmek için
düşünmeye büyük bir zaman ayrılması gerektiğinin altını çizmektedir.131
1.4.2.2. Deneme
“Fikirler elenme aşamasından geçtikten sonra, deneme ve prototip üretim
başlamaktadır. Fikir üreticileri veya savunucuları, prototipi yenilik sürecinin başlarında
üretmiş bile olsalar, fikrin belirlenen sorun için uygunluğu ile kavram ve üretim
zincirinin test edilmesi gerekmektedir. Bu aşamada fikrin amaca değer olduğu değil,
belirli bir zamanda belirli bir örgüte uygunluğu test edilmektedir. Deneme, fikrin,
savunucular ve eleyiciler tarafından tekrar değerlendirildiği bir aşamadır. Test edilen
fikirlerin belirli bir kapsam için uygunluğu değerlendirildikten sonra, fikirler ya bertaraf
edilir ya da yayılma ve uygulama aşamalarına geçiş yapılır. Deneme süreci, üst
yönetimin bir fikri veya yeniliği değerlendirebileceği veri, prototip veya fizibilite
çalışmaları ile sonuçlanır ve olası fikirler saptanır. Bu sürecin en önemli çıktıları,
fikirlerin gelecek için biriktirilmesi ve uygun fikirlerin ticarileştirilmesidir. Bu sürecin
bir diğer çıktısı ise, geliştirilmeye devam eden prototiplerdir. Prototiplerin
değerlendirilmesi, yeni fikirlerin ortaya çıkmasını sağlayabilir ve bu da yenilik sürecinde
yeni döngülerin başlamasını tetikleyebilir.”132
1.4.2.3. Ticarileştirme
“Bu aşamada bir fikrin potansiyel etkileri üzerine odaklanılmakta, geliştirilmiş
fikirler, hedef kitle için cazip hale getirilmektedir. Bu da içsel veya dışsal müşterilere bu
fikirleri sunmak için yöntemler seçmeyi gerektirmektedir. Ticarileştirme aşamasında, 131 Erhan Bozkurt, Ziraat Sigorta Teknik Genel Müdür Yardımcısı, Kişisel Görüşme, 2011. 132 Desouza v.d., a.g.m., s. 20.
50
bireyler veya bir grup tarafından geliştirilen fikirlerin nasıl ve ne zaman kullanılacağının
dışında, verileri veya prototipleri kullanarak maddi ya da görünür faydaların açığa
kavuşturulması gerekmektedir. Ticarileştirme, olası fikirlere iç veya dış pazar değeri
oluşturur ve ifade edilebilir ya da paylaşılabilir değer için tutarlı bir şekilde etkenler
yaratır. Bu aşamada dışsal müşteriler tamamen yeni veya mevcut ürün veya hizmetlerin
geliştirilmiş sürümleri hakkında bilgi edinme ihtiyacı hissedebilir”133
1.4.2.4. Yayılma ve Uygulama
, bunun için yeni
ürün ve hizmetleri tanıtıcı faaliyetler uygulanabilir. Ticarileştirme, özetle, yenilikçi
fikrin hayata geçirildiği aşamadır ve bu aşamada yeni ürün ve hizmetin fiyatlandırılması,
piyasada nasıl konumlandırılacağına dair pazarlama stratejilerinin oluşturulduğu
söylenebilir.
Van de Ven’e göre, “bir buluş veya yaratıcı fikir, uygulanmadan ya da
kurumsallaşmadan bir yenilik haline gelmez. Bir yeniliğin başarısı o fikrin kazandırdığı
değere, diğer bir deyişle paraya dönüşme derecesine ya da uygulanarak gerçeğe
dönüşmesine bağlıdır.”134 Bu yüzden uygulama, buluş veya yaratıcı fikirlerin hayata
geçirildiği ve bir “yenilik” haline geldiği aşamadır. Desouza v.d.’ye göre,“yayılma ve
uygulama aynı madalyonun iki yüzü gibidir. Yayılma (diffusion), bir yeniliği
benimseme ve satın alma süreci iken, uygulama aşaması ise; yapıların kurulması,
devamlılığın sağlanması ve kaynakları yeniliğe olanak verecek şekilde kullanma,
geliştirme ve fayda sağlama sürecidir.”135
133 A.e., s. 22. 134 Van de Ven, a.g.m., s. 604. 135 Desouza v.d., a.g.m., s. 25.
Vermeulen’e göre “uygulama, yeni ürünün
dağıtım kanallarına girişi ile çalışanlar ve aracılara yeni ürün hakkında bilgi verilmesini
gerektirmektedir.” Vermeulen’in çalışmasındaki “sigorta şirketleri ve bankalar, hizmet
geliştirme sürecine, ön büro personeli ve aracıları dahil ederken, müşterileri nadiren
dahil etmekteydi. Bu çalışmada, müşteri etkileşiminin düşük seviyede olduğu
gözlenmiştir. Pazarlama ve ürün geliştirme bölümleri, müşterilerin gerçekten bu
ürünlerle ilgilenip ilgilenmediğini bilmeden yeni ürünlerle ilgili görüşlerle sıklıkla
51
karşılaşmaktaydı. Müşteri etkileşimi eksikliğinin sık duyulan bir sebebi, müşterilerin
karmaşık finansal ürünleri anlama yeteneği ile yakından ilgili olmakla birlikte
müşterilerle yakın iletişimde bulunan ön büro personeli ve aracıların zayıf katılımı da
buna neden olabilmektedir. Bunun anlamı ise; örgüte, ön büro bölümü ve aracılar
kanalıyla ulaşacak olan pek çok müşteri bilgisinin büyük bir ihtimalle
kullanılamayacağıdır. Bununla birlikte bazı şirketler, fikirleri bir araya getirmek veya
tavsiye vermek için ön bürodaki çeşitli temsilcilerle özel toplantılar düzenlemektedir.
Buna benzer olarak bazen aracılarla yeni hizmet kavramının test edilmesi için panel
gruplar yapılmakta, ancak yine de hizmet kavramının geliştirilmesi için müşteri
etkileşiminin derecesi veya müşteri bilgisi düşük bir düzeyde görülmektedir.
Müşterilerle birebir etkileşimde bulunmayan bölümlerin hizmet
kavramınıngeliştirilmesine daha fazla katıldığı gözlenmiştir.”136
Yenilik sürecinin sonunda ise, Desouza v.d., doğru pazarlama stratejilerinin
uygulanmasının, yeniliklerin başarıya ulaşmasına, satışların artmasına katkı sağladığını
belirtmiştir.
Buradan çıkarılacak
sonuç, müşterilerle birebir etkileşimde bulunan personel ve acente, broker gibi aracıların
yenilik süreçlerine katılımının sağlanarak, yeni hizmet kavramını öncelikle iyi bir
şekilde kavramaları ve müşterilere bu yenilikleri aktarmada, müşterilerden geri bildirim
almaları konusunda eğitilmeleri gerekmektedir. Müşterilerden yeni ürünler hakkındaki
tepkilerin doğru bir şekilde toplanıp sigorta şirketine iletilmesi, yeni ürün kavramının
müşterilerin ihtiyaçlarını daha iyi karşılayacak bir şekilde geliştirilmesini sağlayabilir.
137
136 Vermeulen, a.y. 137 Desouza v.d., a.g.m., s. 27.
52
1.5. YENİLİKÇİLİK BELİRLEYİCİLERİ
Bu alt bölümde tezin uygulama kısmına temel oluşturacak olan yenilikçilik
belirleyicilerine yer verilmektedir. Bunlar; yenilik iklimi, işletme büyüklüğü, bilgi
teknolojileri ve insan kaynaklarının özellikleridir.
1.5.1. Yenilik İklimi “İklim araştırmaları, Gestalt psikolojisini temel alan Kurt Lewin’in çalışmalarıyla
başlamıştır.”138 Übius ve Alas’a göre, “örgüt iklimi, bir işletmenin yenilikçiliğinde
önemli bir rol oynamaktadır.”139 Schneider v.d.’ye göre, “örgüt iklimi, bir örgütteki
bireylerin kendine has deneyimleri ve davranışlarını algılanan kalıplara dayandıran bir
gestalttır, diğer bir değişle, bireylerin deneyim ve davranış kalıplarının hissedilmesi
iklim durumunu oluşturmaktadır.”140 Hellriegel ve Slocum’a göre, “belirli bir örgüt veya
onun alt sistemleri tarafından algılanabilen ve o örgütün veya alt sistemlerinin örgüt
üyeleri ve çevresiyle ilgili davranış tarzından kaynaklanabilecek bir takım
özelliklerdir.”141 Bir başka tanıma göre; “çalışanların günlük işlerini gerçekleştirme
davranışlarıyla ilgili ortak tutum ve inanışlarıdır.”142
“İşletme birimi iklimi ise; o birimdeki yaşamı karakterize eden yinelenen
davranış kalıpları, tutumlar ve duygular olarak tanımlanmaktadır. Açık bir iklim; risk
alma, güven ve açık etkileşimi desteklemekte ve yeni bilgi oluşumunu geliştirmekle
138 Benjamin Schneider, David E. Bowen, Mark G. Ehrhart ve Karen M. Holcombe, “The Climate for Service: Evolution of a Construct”, Handbook of Organizational Culture and Climate, Ed. Neal M. Ashkanasy, Celeste P.M. Wilderom & Mark F. Peterson, USA, California, Sage Publications, 2000, s.22. 139 Ülle Übius ve Ruth Alas, “The Innovation Climate-Predictor for Corporate Social Responsibility”, EBS Review, C:XXVII, 2010, s. 71. 140 Schneider v.d., a.y. 141 Don Hellriegel ve John W.Slocum,“Organizational Climate: Measures, Research and Contingencies, Academy of Management Journal, C:XVII, No:2, Haziran 1974, s. 256. 142 Ken G. Smith, Christopher J. Collins ve Kevin D. Clark, “Existing Knowledge, Knowledge Creation Capability and the Rate of New Product Introduction in High-Technology Firms, Academy of Management Journal, C:XLVIII, No:2, Nisan 2005, s. 349.
53
birlikte bilgi paylaşımı ve işletme performansını arttırma davranışına öncülük
etmektedir.”143
Übius ve Alas’a göre, “yenilik iklimi, bir örgütün çalışanlarına, o örgütün fiili
yenilik derecesini etkileyen yenilikçi yaklaşımları araştırmaları ve inisiyatif almaları için
sunduğu destek ve teşvik düzeyidir. Çoğu araştırmacıbireysel yenilikçiliğin örgütsel
başarıya ulaşmaya katkı sağladığını bulmuştur.”
144 “Çalışanların yenilikçi davranışları,
geçmişte uygunsuz, kaba ve hatta huzur bozucu olarak görülebilirken günümüzde ise;
hızla değişen ve küreselleşen iş çevresinde rekabet etmek için kuruluşlar tarafından
giderek daha aranır bir hale gelmiştir.”145 “Çalışanların yenilikçi davranışları, büyük
ölçüde iş yerinde başkalarıyla olan etkileşimlerine bağlıdır.”146 “Davila, Epstein ve
Shelton’a göre, yenilik iklimi, çalışanların yenilik algılarını işletme zihniyetine ne kadar
yerleştirdiğidir.”147 Damanpour ve Schneider ise, “tepe yöneticilerin kişisel ve konumsal
özellikleri, fonksiyonel ve genel yönetim tecrübeleri ile değişime karşı tutumları,
yeniliklere olanak sağlayan örgüt iklimini diğer bir deyişle “yenilik iklimini”
etkilediğini”148 ifade etmiştir. “İklim; çalışanlar ile yapılar, politikalar, amaçlar,
stratejiler, liderlik, kaynaklar, iş yükü, teknoloji ve çalışan özellikleri gibi örgütsel
gerçekler arasındaki uyumsuzluğu evrimleştirmektedir. Bu durumsal faktörler iklimin
belirleyicileridir. Örgütteki bireyler hem iklimin üstlenicileri ve savunucuları hem de
durumsal belirleyicileridir. Bir çalışan diğerine göre bir durumsal gerçekliktir.”149
143 Heidi M.J. Bertels, Elko J. Kleinschmidt ve Peter A. Koen, “Communities of Practice versus Organizational Climate: Which One Matters More to Dispersed Collaboration in the Front End of Innovation?”, Journal of Product Innovation Management, C:XXVIII, No:5, Eylül 2011, s. 758. 144 Übius ve Alas, a.y. 145 Neil Anderson, Carsten K.W. de Dreu ve Bernard A. Nijstad, “The Routinization of Innovation Research: A Constructively Critical Review of the State-of-the-Science”, Journal of Organizational Behavior, C:XXV, No:2, 1 Mart 2004, s. 149. 146 Übius ve Alas, a.y. 147 Tony Davila, Marc J. Epstein ve Robert Shelton, Making Innovation Work: How to Manage It, Measure It and Profit from It, USA, New Jersey, Upper Sadlde River Pearson Education LTD, Wharton School Publishing, 2006, s. 270. 148 Damanpour ve Schneider,a.g.m., s. 220. 149 Göran Ekvall ve Lars Ryhammar, “The Creative Climate: Its Determinants and Effects at a Swedish University”, Creativity Research Journal, C:XII, No:4, 1999, s. 303.
54
“1980’ler ve 1990’larda örgüt ikliminin, yaratıcılığı ve yeniliği teşvik ettiği, ikisi
ABD’de biri Avrupa’da olmak üzere üç araştırma programının konusu olmuştur. Bu
programlardan birçok sayıda makale ve çeşitli tezler üretilmiştir. Her bir program,
yaratıcı veya yenilikçi iklimi ölçmek için birer anket geliştirmiştir. Bu üç programın
kapsadığı temel konular aşağıdaki bulgulara erişmiştir:”150
• “Örgüt üyelerinin yaptıkları işin anlamlı olması, örgütüngelişmesi ve hayatta
kalması gibi amaçlar için mücadele ettiklerini hissetmeleri çalışanlar için önem arz
etmektedir. (Amaçlar, faaliyetler ve görevler onlarda zorlu bir iş yaptıkları hissini
uyandırmalıdır.)
• İnisiyatif alırken kendilerini özgür hissetmeli ve örgüt içinde veya dışında
başkalarıyla etkileşimde bulunurken resmi iletişim kurallarıyla sınırlandırılmamış
hissetmektedirler.
• Yeni fikirler ve değişim girişimleri desteklenmekte, bireyler birbirini
dinlemekte ve inisiyatif almaya teşvik edilmektedir.
• Bireyler fikir ve görüşlerini öne sürmekten çekinmezler çünkü birbirlerine
güvenirler. Girişimlerinde misilleme korkusu ve gülünç duruma düşüp başarısız
olacaklarına dair bir kaygı bulunmamaktadır.
• Açık ve saygın-özgür bir atmosferde fikir tartışmaları yapılır. Tartışmalar,
kişisel çatışmalar ve düşmanlık yüzünden bozulmamaktadır.
• Kişileri risk almaya hazırlayan belirsizlik toleransı hâkimdir. Ortaya çıkan
fırsatlar değerlendirilir ve ayrıntılı araştırma ile analiz için somut deneyim tercih
edilmektedir.”151
Literatürde, yaratıcılığı ve yenilikçiliği teşvik edici örgüt iklimini inceleyen
başlıca çalışmalar Tablo 1.10’da özetlenmiştir.
150A.e., s. 303-304. 151A.y.
55
Tablo 1.10. Örgüt İklimini İnceleyen Başlıca Çalışmalar TEORİK MODELDE İKLİM İLE İLGİLİ ANA UNSURLAR YAZAR/YIL
Yenilikleri destekleyici iklimin boyutları: Liderlik, sahiplik, sürekli geliştirme, farklılık için ilkeler, tutarlılık. Yenilikleri Destekleyici Siegel İklim Ölçeği’ni geliştirmişlerdir.
Yaratıcılığın Teşvik Edilmesi: Örgütsel teşvik, yönetsel teşvik, çalışma grubunun desteği Özerklik: Bağımsızlık Kaynaklar: Yeterli kaynaklar Baskı: Zorlayıcı iş, iş yükü baskısı Yaratıcılığı Engelleyen Örgütsel Faktörler: Örgütsel engeller
YARATICILIK KEYS ölçeği kullanılmıştır. (KEYS, örgütteki yaratıcı iklimi değerlendirmek için geliştirilmiştir. Diğer bir adıyla “çalışma ortamı envanteri”dir. Ekval vd.’nin 1983 yılında geliştirdiği “Yaratıcı İklim Ölçeği (CCQ)” ile birçok yönden benzeşmektedir.)
Örgütsel İklim Ölçeği (OCM) Özerklik, bütünleşme, katılım, yönetimin desteği, eğitim, refah, resmileştirme, gelenek, yenilik ve esneklik, dış odak, düşünümsellik, örgütsel amaçların netliği, etkinlik, çaba, performans geribildirimi, üretim için baskı, kalite.
Yaratıcı İklimin Boyutları: Zorlu iş ve katılım, bağımsızlık, güven/açıklık, fikir-zaman, şakacılık/mizah, çatışma, fikir desteği, tartışma, risk alma.
Isaksen, S.G. ve Ekvall, G. 2010
56
Schneider ve Reichers'a göre örgüt iklimi tek bir parçadan değil, farklı parçaların
bütününden oluşmaktadır. Bu yüzden yapılacak araştırmanın konusuna göre (değişim
iklimi, girişim iklimi, psikolojik güvenlik iklimi veya yenilik iklimi gibi) iklimin belirli
bir boyutunun ele alınması gerektiğini öne sürmektedir.152 Rousseau da benzer olarak,
amaca özgü iklim çalışmalarının yapılmasını savunmakta ve iklimin dinamik fakat soyut
bir örgütsel gerçek” olduğunu belirtmektedir.153
1.5.1.1. Örgütün Desteği
O yüzden bu çalışmada örgüt ikliminin
yenilik boyutu ele alınmaktadır. Tablo 1.10’daki çalışmalar incelenerek, tezin uygulama
bölümü için kullanılmasının uygun olduğu düşünülen alt değişkenler: örgütün desteği,
değişime karşı tutum, yeniliklere açıklık ve kaynaklardır.
Scott ve Bruce 1994 yılında yaptıkları çalışmada yenilikçi davranışların,
bireylerin örgüt iklimini yenilikleri destekleyici şekilde algılama derecesi ile ilişkili
olduğunu belirtmişlerdir.154 Araştırmalarının sonucunda ise örgütün yeniliklere olan
desteğinin yenilikçi davranışlar üzerinde olumlu yönde bir ilişkisi olduğunu ortaya
koymuşlardır.155 Diğer bir deyişle örgütün yeni fikirler ve değişim çabalarını
desteklediğini vurgulamışlardır.156
Schneider, Gunnarson ve Niles-Jolly’ye göre, “üst düzey yöneticiler
rekabetçiliğe yüksek önem verdikleri için şirket içerisinde yenilik iklimi
oluşturmaktadırlar.”
157
152 Benjamin Schneider ve Arnon E. Reichers, “On the Etiology of Climates”, Personnel Psychology, C:XXXVI, No:1, 1 Mart 1983, s. 22. 153 D. M. Rousseau,“The Construction of Climate in Organization Research”, In: Cooper, C. L. and Robertson, I. T. (Eds) International Review of Industrial and Organizational Psychology, Wiley, Chichester, C:III, 1988, s. 139-159 içinde Neil Anderson ve Michael A. West, “Measuring Climate for Work Group Innovation: Development and Validation of the Team Climate Inventory”, Journal of Organizational Behavior, C:XIX, No:3, Mayıs 1998, s. 238. 154 Susanne G. Scott ve Reginald A. Bruce, “Determinants of Innovative Behaviour: A Path Model of Individual Innovation in the Workplace”, Academy of Management Journal, C:XXXVII, No:3, 1994, s. 583. 155 A.e., s. 598. 156 Bostjan Antoncic, Igor Prodan, Robert D. Hisrich ve Cezar Scarlat, “Technological Innovativeness and Firm Performance in Slovenia and Romania”, Post-Communist Economies, C:XIX, No:3, Eylül 2007, s. 284. 157 Schneider, Gunnarson ve Niles-Jolly, a.g.m., s. 19.
“Yenilikçilikte başarılı olabilmenin anahtarlarından biri, üst
57
düzey yöneticilerin hem manevi hem de finansal olarak yenilikleri desteklemesidir.”158
1.5.1.2. Değişime Karşı Tutum
Ancak sadece üst düzey yöneticilerin değil, orta düzey yöneticilerin de astlarını
desteklemesi, çalışanları yeni fikir üretmeye teşvik etmesi ve onlardan gelen önerileri
değerlendirerek, fikirlerini önemsediğini göstermesinin gerekli olduğu düşünülmektedir.
Özetle, sadece üst yönetimin desteği değil, örgütün her kademesinde yenilikleri teşvik
edici bir ortam olduğu takdirde başarıya ulaşılabilir. Bu sebeple tezde, “üst düzey
yönetimin desteği” yerine “örgütün desteği” olarak kullanılması tercih edilmiştir.
Bir örgütte değişimi ve yenilikleri etkileyen en etkili bireylerin üst düzey
yöneticiler olabileceği belirtilmiştir. “Üst ve orta düzey yöneticiler, yenilik ve değişimi
ödüllendirerek ve çalışanları destekleyerek bir çalışma iklimi ve sosyal iklim
oluşturabilir böylece onların motivasyon ve iş tatminini etkileyebilir.”159
1.5.1.3. Yeniliklere Açıklık
Yöneticilerin
değişime karşı olumlu bir tutum sergilemeleri, çalışanları yenilikçi düşünmeye teşvik
edebilir ancak çalışanların da değişime açık olmaları önem teşkil etmektedir.
Gelenekselleşmiş kalıplar yerine, yapılan her işe eleştirel açıdan bakarak daha iyisinin
nasıl yapılacağını düşünen bir zihniyete sahip olunduğu takdirde yenilikçi fikirlerin
gelişmesi için uygun ortam sağlanabilir. İşletmenin dış çevresindeki gelişmeler takip
edilerek, bu çevresel değişikliklere uyum sağlamak ve hatta değişimin öncüsü olmak
yenilikçi olabilmenin ön koşulu olarak ifade edilebilir.
“Yenilikçilik, yeni fikirlere açık olma ile yeniliklerin gerçekleştirilmesinden önce
gelen gerekli bir örgütsel davranıştır.” Özetle yenilikçiliğin kavranabilmesi için
öncelikle işletmedeki tüm bireylerin yeniliklere açık olmaları gerekmektedir. “Yenilikler
örgütsel bir değer ve amaç olarak kabul edildiğinde, işletmelerin yenilikçi davranışlarını
teşvik edebilir."160
158A.e., s. 20-21. 159Damanpour ve Schneider,a.g.m., s. 216. 160 Crespell ve Hansen,a.g.m., s. 1704.
Şirket içerisinde yenilikçi fikir sahiplerinin ödüllendirilmesi,
58
çalışanların risk almaya cesaretlendirilmesi, örgütsel değişikliklerin kolaylıkla
gerçekleştirilebilmesi, yeniliklere açıklığı temsil etmektedir.161
1.5.1.4. Kaynaklar
Schneider, Gunnarson ve Niles-Jolly’ye göre, “yeniliklerin düşük seviyede
yapıldığı örgütlerde üst yönetim, yeniliklere manevi ve finansal olarak destek
vermemektedir. Ancak yeniliklere önem veren örgütlerde ise tam tersine, yeniliklerin
yapılabilmesi için özel fonlar tahsis edilmektedir.”162 Yenilik ikliminin bir alt unsuru
olan “kaynaklar”; yenilikler için gerekli fonlar, her türlü imkân, araç-gereç ve bilgiye
ulaşım anlamına gelmektedir.163
Literatürde sıklıkla bahsedilen değişkenlerden biri olan “kaynakların”, Amabile
v.d.’nin 1996 yılındaki araştırmasında örgütsel yaratıcıkla zayıf bir ilişkisinin olduğu
tespit edilmiştir.
İşletme içerisinde kaynakların yenilik faaliyetleri için
harcanması gereksiz ve maliyet getiren bir yük olarak görülmediği takdirde çalışanlar
yenilikçi faaliyetleri gerçekleştirmek üzere gereksinim duyduğu kaynaklara rahat bir
şekilde ulaşabileceklerdir.
164 Vincent, Sundar ve Challagalla, çalışmalarında kaynakların finansal
performansla hem doğrudan hem de yenilik aracılığıyla dolaylı olarak olumlu yönde bir
ilişkisi olduğunu bulmuşlardır.165
1.5.2. İşletme Büyüklüğü
Bir işletmenin yenilik faaliyetlerine yeterli düzeyde
kaynak tahsis etmesi ve çalışanların bu kaynakları verimli bir şekilde kullanmaları
yenilikçiliği olumlu yönde etkileyebilir.
Pavitt’e göre, “büyük ve küçük ölçekli işletmelerin yenilik süreçleri arasında
geniş ölçüde fark vardır. Büyük ölçekli işletmelerde yenilik faaliyetleri, küçük ölçekli 161 A.e., s. 1714. 162 Schneider, Gunnarson ve Niles-Jolly, a.g.m., s. 20-21. 163 Amabile, v.d., a.g.m., 1996, s. 1166. 164 A.e., s. 1179. 165 Leslie H.Vincent, Sundar G. Bharadwaj ve Goutam N. Challagalla, “Does Innovation Mediate Firm Performance?: A Meta-Analysis of Determinants and Consequences of Organizational Innovation”, (Çevrimiçi) http://tiger.gatech.edu/files/gt_tiger_does_innovation.pdf, 2004, 2 Nisan 2012, s. 19.
işletmelere göre daha fazla sayıda farklı alanlarda uzmanlaşmış ve sorumluluklarını
zaman içerisinde değiştirebilen personel ve ayrıca resmi veya resmi olmayan daha fazla
ayırt edilebilir prosedür gerektirebilmektedir. Küçük ölçekli işletmelerde ise aksine;
fırsatların tanınması, kaynakların tahsisi ile ilgili kararlar ve işlevsel faaliyetlerin
koordinasyonuna, üst düzey yöneticilerin yetkinlik ve davranışlarını yansıtma olasılığı
daha yüksektir.”166
“Yenilik ve büyüklük arasındaki ilişki üzerine farklı tezler öne sürülmektedir.
Aiken ve Hage, Shefer ve Frenkel, Slyvie, büyük işletmelerin daha yenilikçi olduğunu
savunmaktadır.
167 Çünkü “büyük işletmelerin daha fazla finansal kaynakları, çeşitli
imkânları, profesyonel ve kalifiye çalışanları, yüksek teknik potansiyelleri ve bilgileri ile
sermaye artışı için daha iyi ölçek ekonomileri vardır.”168 Hage, Utterback,169 Nord ve
Tucker, küçük işletmelerin daha yenilikçi olduğunu savunmakradır. Çünkü küçük
işletmeler, yeni ve iddialı projeler doğrultusunda daha hızlı karar alabilir, bürokratik
yapı daha az olmakla birlikte daha esnek bir yapıya sahiplerdir.170 Aiken ve Hage,
işletme büyüklüğü ile yenilikçilik ilişkisini inceleyen çoğu çalışmanın, işletme
büyüklüğünün yenilikçiliği olumlu yönde etkilediği sonucuna vardığını belirtmiş ancak
kendilerinin yaptığı çalışmada ise sonuç tam tersi olmuştur.171
166 Keith Pavitt, “The Process of Innovation”, Science and Technology Policy Research (SPRU) Electronic Working Paper Series, No: 89, Ağustos 2003, (Çevrimiçi)
http://www.sussex.ac.uk/Units/spru/publications/imprint/sewps/sewp89/sewp89.pdf, 2 Mayıs 2011, s. 20-21. 167 Michael Aiken ve Jerald Hage, “The Organic Organization and Innovation”, Sociology, C:V, No:1, Ocak 1971, s. 78.; Daniel Shefer ve Amnon Frenkel, “Firm Size and Innovation: An Empirical Analysis”, Technovation, C:XXV, No:1, 2005, s. 25. ; Sylvie Laforet, “Size, Strategic, and Market Orientation Affects on Innovation, Journal of Business Research, C:LXI, No:7, 2008, s. 754. 168 W. R. Nord ve S. Tucker, Implementing Routine and Radical Innovations. Lexington Books, Lexington, MA.1987 içindeDamanpour ve Schneider, a.g.m., s. 219. 169 Jerald Hage, Theories of Organizations, New York, Wiley, 1980; James M. Utterback, “Innovation in Industry and the Diffusion of Technology”, Science, 183, s. 620-626 içinde Damanpour, a.g.m., 1992, s. 377. 170 Damanpour ve Schneider, a.y. 171 Aiken ve Hage, a.g.m., s. 78-80.
Tablo 1.11. İşletme Büyüklüğünün Ölçülmesinde Kullanılan Belirleyiciler
BÜYÜKLÜK BELİRLEYİCİSİ YAZAR / YIL AÇIKLAMALAR
Fiziksel kapasite Kaluzny v.d. / 1974 Kimberly ve Evanisko /1981 Goes ve Park / 1997
Hastane veya otellerde yatak sayısı örnek olarak verilebilir.
Çalışan sayısı Blau ve McKinley / 1979 Kim / 1980 Glisson ve Martin / 1980 Ettlie / 1998 Sengupta / 1998 Zahra ve Garvis* / 2000 Pandit, Cook ve Swaan* / 2002 Damanpour ve Schneider* / 2006 Crespell ve Hansen* / 2008 Cillo, De Luca, Troilo* / 2010 Bertels, Kleinschmidt ve Koen* /2011
Doğrudan ölçme araçlarından literatürde en sık kullanılanıdır.
Girdi miktarı Balridge ve Burnham / 1975 Daft ve Becker / 1978
Belirli bir zaman dilimi içerisinde yapılan iş miktarı. (Kaydedilen öğrenci sayısı örnek olarak verilebilir.)
Çıktı miktarı Sharma ve Kesner / 1996 Balkin v.d. / 2000 Crespell ve Hansen* / 2008
Belirli bir zaman dilimi içerisinde işletmenin başarı düzeyi. (Satış miktarı, müşteri sayısı vb.)
Harris ve Katz* / 1991 Sigorta şirketlerinde yaptıkları çalışmada, prim geliri miktarını kullanmışlardır.
Finansal kaynaklar Damanpour / 1987 Damanpour* / 1992 Nohri ve Gulati / 1996 Lai ve Limpaphayom* / 2003
İşletmenin sermayesi Aktif büyüklüğü
Kaynak: César Camisón-Zornoza, Rafael Lapiedra-Alcamí, Mercedes Segarra-Ciprés ve Montserrat Boronat-Navarro, “A Meta-Analysis of Innovation and Organizational Size”, Organization Studies, C:XXV, No:3, Mart 2004, s. 337’deki tabloya bazı ilaveler ve çıkarımlar yapılarak düzenlenmiştir. (Tabloya yapılan ilaveler [*] ile belirtilmiştir.)
Tablo 1.11’de farklı bilim insanları tarafından işletme büyüklüğünün kantitatif
olarak ölçülmesinde kullanılan en yaygın belirleyiciler yer almaktadır. İşletme
büyüklüğünü ölçmede “çalışan sayısının” en çok kullanılan ölçü olduğu dikkat
61
çekmektedir. Sigorta şirketlerinin büyüklüğünün ölçülmesinde tezin uygulama
bölümünde; finansal büyüklük (aktif büyüklüğü, özsermaye büyüklüğü), çıktı miktarı
(poliçe adedi, prim üretim miktarı, sigortalı sayısı), çalışan sayısı ve dağıtım kanalları
büyüklüğü (acente sayısı, banka şube sayısı, broker sayısı) ölçütleri kullanılmaktadır. Bu
tezde, Tablo 1.11’de yer alan ölçütlerden farklı olarak, dağıtım kanalı büyüklüğü
SONUÇLAR YAZAR / YIL Pozitif İlişki Aiken ve Hage / 1971
Moch ve Morse / 1977 Kimberly ve Evanisko /1981 Ettlie v.d. /1984 Dewar ve Dutton / 1986 Damanpour /1992 Sullivan ve Kang /1999 Vincent, Bharadwaj ve Challagalla * / 2004 Camisón-Zornoza v.d.* / 2004 Damanpour ve Schneider * / 2006
Negatif İlişki Hage / 1980 Aldrich ve Auster / 1986 Scherer ve Ross / 1990 Wade / 1996
İlişki yok Jervis / 1975 Aiken / 1980
Kaynak: César Camisón-Zornoza, Rafael Lapiedra-Alcamí, Mercedes Segarra-Ciprés ve Montserrat Boronat-Navarro, “A Meta-Analysis of Innovation and Organizational Size”, Organization Studies, C:XXV, No:3, Mart 2004, s. 339’daki tabloya bazı ilaveler ve çıkarımlar yapılarak düzenlenmiştir. (Tabloya yapılan ilaveler [*] ile belirtilmiştir.)
Araştırmacılar, yenilikçilik ile işletme büyüklüğü arasında farklı yönde ilişkiler
bulmuştur. Kimileri büyüklüğün yenilikçilikle pozitif yönde bir ilişkisi olduğunu
savunurken, kimi araştırmacılar büyüklüğün yenilikçiliği negatif yönde etkilediğini,
kimileri ise, bu iki değişken arasında ilişki bulunmadığını ortaya koymuşlardır. Tablo
1.5.3. Bilgi Teknolojileri “Bilgi teknolojilerinin gelişmesi birçok hizmet faaliyeti dönüşümünde özel
olmasa da merkezi bir rol oynamaktadır. Geniş bir anlamda düşünüldüğünde, hizmet
işletmelerinin faaliyetlerinin ve daha özel olarak Ar-Ge yenilik faaliyetleri için bilgi
sistemlerinin gelişiminin etkileri karmaşıktır ve çeşitli düzeylerde anlaşılmaktadır. En
üst düzeyde teknoloji (kelimenin genel anlamıyla), bilgiyi işlemek ve dolaştırmak için
sayıları gittikçe artan hizmet işletmelerinin sistemlerinin içine nüfuz eder. Bunlardan
bazıları, özellikle bankacılık ve sigortacılık alanlarında geliştirilen eksper sistemleri,
görüntü işleme teknikleri gibi yeni teknolojilerdir. İkinci düzeyde, bilgi sistemleri yeni
tip hizmetlerin yaratılması ve hizmetleri desteklemek için yeni yollar geliştirilmesinde
çeşitli olasılıklara açıktır. Bilgi teknolojilerinin en önemli etkisi kuşkusuz kendi
kendilerine hizmet yeniliğinin yeni bir dinamiğini yaratmalarıdır.”172
Tarihsel olarak sigorta, bilgi teknolojileri kullanımında önde gelen bir sektör
olmuştur.
173
172 Jean Gadrey, Faïz Gallouj ve Oliver Weinstein, “New Modes of Innovation: How Services Benefit Industry”, International Journal of Service Industry Management, C:VI, No:3, 1995, s. 7. 173 Sidney E. Harris ve Joseph L. Katz, “Organizational Performance and Information Technology Investment Intensity in the Insurance Industry”, Organization Science, C:II, No:3, Ağustos 1991, s. 263.
Evangelista’nın hizmet sektöründe faaliyet gösteren çeşitli işletmelerin
yenilik özelliklerini incelediği araştırmasında yaptığı kümeleme analizi sonucunda,
bankalar ve sigorta şirketleri, “etkileşimli ve bilgi teknolojileri tabanlı sektörler”
grubunda yer almıştır. Bu sektörlerin yenilik süreçlerindeki ayırt edici özellikler,
müşteriler veya kullanıcılarla yakın etkileşimde bulunmaları ve yazılıma büyük
yatırımlar yapmalarıdır. Bu sektörlerde yenilikçi faaliyetler ne Ar-Ge ve tasarıma ne de
teknolojinin yeni makine ve teçhizatlara dahil edilmesine dayanmakta, yenilik
harcamalarının büyük bir kısmı teknik bilginin (know-how) danışmanlık firmalarından
63
elde edilmesine bağlı olmaktadır. Yeni yazılım geliştirme ve satın alma ile eğitim ve
pazarlama gibi faaliyetler yeniliğin diğer kaynaklarıdır.174
1.5.4. İnsan Kaynaklarının Özellikleri
Yenilik çeşitleri kısmında verilen örneklerden de görüldüğü üzere yeni ürün,
süreç veya dağıtım kanalı geliştirmede bilgi teknolojilerinden yoğun bir şekilde
faydalanılmaktadır. Bu yüzden, sigorta şirketleri bilgi teknolojilerine ne kadar yatırım
yaparsa o derece hızlı ve kolay hareket etme yeteneğine kavuşabilir ve böylece daha
fazla yeni ürün geliştirebilir.
Bilgi teknolojilerinin gün geçtikçe gelişmesi ve kullanım alanının artması, sigorta
şirketlerinin hem süreçlerini hızlandırmakta hem de müşterilere internetüzerinden poliçe
satışı gibi farklı seçenekler sunulmasını sağlamaktadır. Bilgi teknolojilerine yatırım
yapan, bu alandaki gelişmeleri yakından takip ederek iş süreçlerine uyarlayan ve
bilgisayar yazılımlarını çalışanların doğru bir şekilde kullanmasına yönelik eğitimler
veren, ayrıca bu teknolojiyi kullanarak müşterilerine farklı alternatifler sunabilen sigorta
şirketleri daha yenilikçi olabilir. Özetle, bilgi teknolojilerini etkin bir şekilde kullanan
sigorta şirketlerinin yenilikçi potansiyelinin yüksek olduğu, bilgi teknolojileri
kullanımının yenilikçiliği arttırdığı düşünülmektedir.
“İnsan kaynakları, işletmelere, keşfetme ve örgüt içerisinde bilgi ve deneyimi
kullanma imkânı tanıyarak yenilikçi faaliyetlere olanak sağlamaktadır.”175
Damanpour ve Schneider 2006 yılında örgütlerde yenilikçilik konusu ile ilgili
yaptıkları çalışmada, yenilikçilik üzerinde etkisi bulunup bulunmadığını araştırmak
amacıyla; cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi ve deneyim değişkenlerini kullanmış ve deneyim
dışındaki değişkenlerin (cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi) yenilikçilik ile anlamlı bir ilişkisi
174 Rinaldo Evangelista, “Sectoral Patterns of Technological Change in Services”, Economics of Innovation and New Technology, C:IX, No:3, 2000, s. 212-213. 175 Wan Khairuzzaman Wan Ismail, Rasmini Omar ve Maryam Bidmeshgipour, “The Relation of Strategic Human Resource Practices with Firm Performance: Considering the Mediating Role of Resource Based View”, Journal of Asia Pacific Studies, C:I, No:3, 2010, s. 401.
64
olmadığını tespit etmiştir.176 Vincent, Brahadwaj ve Challagalla da yenilikçilik ve
işletme performansı üzerine yaptıkları çalışmada eğitim düzeyi ve deneyime yer
vermiş177 ve eğitim düzeyinin yenilikçilikle pozitif ilişkili olduğunu, buna karşın
deneyimin yenilikçilik üzerinde bir etkisi olmadığı sonucuna varmıştır.178
1.6. İŞLETME PERFORMANSI
Bu
çalışmalarda insan kaynaklarının özelliklerine ilişkin değişkenlerin kullanılması, bu
özelliklerin yenilikçilik üzerinde etkisi olabileceği düşüncesini akla getirmektedir.
Bunlara ek olarak katılımcıların görev yaptıkları bölüm ve mevkinin de yenilikçilik
üzerinde etkisi olabileceği düşünülmektedir. Bu sebeple tezin uygulama bölümünde
insan kaynaklarının özellikleri olarak; eğitim düzeyi, mevki, bölüm, deneyim, yaş ve
cinsiyetin yenilikçilik üzerindeki etkisi araştırılmaktadır.
Yenilikçi işletmeler sadece çevresel değişikliklere uyum sağlamamakta, bunun
yanında kaynaklarını ve yeteneklerini yeni çevresel koşullar yaratmak için
kullanmaktadırlar. Örneğin, piyasaya daha önce sunulmamış yeni ürün ve hizmetleri
rakiplerinden önce sunmaktadırlar. Bir başka deyişle, yalnızca değişiklikleri takip
etmeyip, değişime öncülük de etmektedirler. Yenilikler, bir örgütün içsel ve dışsal
değişikliklere uyum sağlamasına yardımcı olmakta ve bundan ötürü işletmelerin
performansını muhafaza etme ve performaslarını geliştirmelerinin aracı rolünü
üstlenmişlerdir.179
Yapılan çalışmalarda, yenilikçiliğin işletme performansı üzerinde genellikle
olumlu bir etkisi olduğu bulunmaktadır.
180
176 Damanpour ve Schneider, a.g.m., s. 220-229. 177 Vincent, Bharadwaj ve Challagalla, a.g.m., s. 7. 178 A.e., s. 33. 179 Damanpour ve Evan,a.g.m., s. 395. 180 Jenny Gibb ve Jarrod M. Haar, “Risk Taking, Innovativeness and Competitive Rivalry: A Three-Way Interaction Towards Firm Performance”, International Journal of Innovation Management, C:XIV, No:5, Ekim 2010, s. 874.
Yenilik ve işletme performansı literatüründe
65
yenilik yeteneğinin, işletme performansının en önemli belirleyicisi olduğu temel bir
varsayımdır.181
Damanpour ve Gopalakrishnan, 2001 yılında yaptıkları çalışmada, işletme
performansını ölçmede ikisi finansal biri sübjektif olmak üzere üç kriter kullanmıştır.
Bunlardan aktif kârlılığı ve özsermaye kârlılığı finansal; yönetici değerlendirmesi ise
subjektif ölçüdür. Aktif kârlılığı, işletmenin kâr elde etmek için yönetimin işletme
kaynaklarını kullanmadaki etkinliğini ölçer ve özellikle işletmeler arasında karşılaştırma
yapmak için ilgili şirketlerin “işletme verimliliğini” karşılaştırmada kullanılır.
Özsermaye kârlılığı, pay sahiplerinin yatırımlarının etkin bir şekilde yönetilip
kendi şirketlerinin genel performansını, hizmet kalitesi ve etkinlik gibi açılardan
değerlendirmeleridir.
Yenilikçilik ile işletme performansı arasındaki ilişkiyi inceleyen pek çok çalışma
yapılmıştır. Bu çalışmalarda farklı sektörler ele alınmış olsa bile işletme performansının
ölçülmesinde genellikle benzer ölçüler kullanılmıştır.
182
Aktif kârlılığı, diğer bir deyişle varlıkların kârlılığı, bir işletmede varlıkların ne
ölçüde verimli kullanıldığının saptanmasında kullanılmaktadır.
183
Özsermaye kârlılığı ise, bir işletmenin kendi özsermayesini verimlendirme
derecesini ve işletme sahip(leri) tarafından sağlanan kaynağın bir birimine düşen kâr
payını göstermektedir.
184
İşletme performansı ve yenilikçilik literatüründe, işletme performansını ölçmede
kullanılan başlıca belirleyiciler, Tablo 1.13’te gösterilmektedir.
181 Antoncic v.d., a.g.m., s. 283. 182 Fariborz Damanpour ve Shanthi Gopalakrishnan, “The Dynamics of the Adoption of Product and Process Innovations in Organizations”, Journal of Management Studies, C:XXXVIII, No:1, Ocak 2001, s. 54-55. 183 Nalan Akdoğan ve Nejat Tenker, Finansal Tablolar ve Mali Analiz Teknikleri, 11.bs., Ankara, Gazi Kitabevi, Mart 2007, s. 674. 184 A.e., s. 671.
66
İşletme performansının ölçülmesiyle ilgili birçok çalışma yapılmıştır ancak Tablo
1.13’teki çalışmalar, yenilikçilik ve işletme performansı ile ilgili çalışmaların en
önemlileridir. İşletme performansının ölçümü Tablo 1.13’ten görüleceği üzere genellikle
finansal oranlarla yapılmaktadır fakat çoğu çalışmada, örneğin son 3 yıldaki performansı
değerlendirmek için şirketlerin finansal tablolarında yer alan rakamların analiz edilmesi
yerine, o şirketlerin üst düzey yöneticilerinden, performanslarını rakiplerine kıyasla
değerlendirmeleri istenmiştir. Piyasadaki gelişmeleri yakından takip eden yöneticiler,
rakiplerine göre son 3 yıldaki performanslarının ne kadar arttığını veya azaldığını aşağı
yukarı bilebilir ancak finansal tablolardaki rakamları esas almak zahmetli olsa da
sonuçların daha sağlıklı çıkması açısından önem teşkil etmektedir.
Harris ve Katz’ın çalışmasının sonuçlarına göre, işletme performansında en çok
ilerleme görülen şirketlerde; prim gelirinde önemli derecede büyüme, faaliyet giderleri
ve bilgi teknolojileri (BT) harcamaları dışındaki giderlerde daha düşük oranda büyüme,
BT harcama oranında yüksek oranda artış ve BT maliyet etkinlik oranında yüksek
oranda azalma olduğu görülmüştür. Çünkü bu firmaların prim gelirleri güçlü ve faaliyet
giderleri çok düşük bir artış göstermektedir.185
185 Harris ve Katz, a.g.m., s. 289. (BT Harcama Oranı ve BT Maliyet Etkinlik Oranı için Bkz. Ek-1)
67
Tablo 1.13. İşletme Performansının Ölçülmesinde Kullanılan Belirleyiciler
YAZAR / YIL PERFORMANS BELİRLEYİCİSİ Harris ve Katz / 1991 İşletme maliyeti etkinlik oranı Kaplan ve Norton / 1992 Faaliyet kârı, satış büyümesi, pazar payı
büyümesi, özsermaye kârlılığı McNamara ve Rhee / 1992 Prim gelirlerindeki % değişim, ürün (poliçe)
karması, sermaye ve sermaye fazlasındaki değişim, faaliyet giderleri oranı, ciro
Han, Kim ve Srivastava / 1998 Net satışlardaki büyüme, aktif kârlılığı Zahra ve Garvis / 2000 Aktif kârlılığı, satışlardaki büyüme Damanpour veGopalakrishnan / 2001 Aktif kârlılığı, özsermaye kârlılığı, yönetici
değerlendirmesi Klomp ve Leeuwen / 2001 Toplam satış büyümesi, toplam istihdam
büyümesi Lai ve Limpaphayom/ 2003 Kârlılık, yatırımın performansı (yatırım
gelirleri/net prim geliri), aktif kârlılığı, poliçe sayıları, serbest nakit akışı ve sermaye yapısı, faaliyet giderleri
Mengüçve Auh / 2006 Yatırım kârlılığı, satış kârlılığı, aktif kârlılığı, satışlardaki büyüme, pazar payı büyümesi, kâr büyümesi, piyasa işlemlerinden sağlanan nakit akışı, kârlılık
Crespell ve Hansen / 2008 Satış kârlılığı, satışlardaki büyüme, aktif kârlılığı, genel rekabetçilik
Cillo, De Luca, Troilo / 2010 Satış kârlılığı, yatırım kârlılığı Fang, Palmatier ve Grewal / 2011 Kâr marjı, aktif kârlılığı, özsermaye kârlılığı Günday vd. / 2011 Finansal performans (satış kârlılığı, firmanın
genel kârlılığı, aktif kârlılığı, yatırımlar hariç nakit akışı), pazar performansı (müşteri memnuniyeti, toplam satışlar, pazar payı), yenilikçi performans (yeni ürün/hizmet sayısı, yeni ürün/hizmet sayısının mevcut ürün portföyündeki oranı, iş süreci ve yöntemlerindeki yenilikler... vb), üretim performansı (uygunluk kalitesi, üretim maliyeti, üretim miktarı elastikiyeti, üretim ve dağıtım hızı)
68
İKİNCİ BÖLÜM
SİGORTACILIK VE TÜRKİYE’DE SİGORTA ŞİRKETLERİ
Gelişmiş ekonomilerde istihdam ve katma değer sağlama açısından hizmet
sektörünün önemli rolü olmasına rağmen hizmet sektörü üzerine yapılan çalışmalar,
imalat sanayi üzerine yapılan çalışmalara göre arka planda kalmıştır.1 Bunun
sebeplerinden biri yenilik teorisinin imalat sanayindeki faaliyetler üzerine geliştirilmiş
olması ve hizmet sektörünün kendine has özelliklerinden dolayı yenilikçiliğin
çıktılarının ölçülmesinin zor olmasıdır.2 Bununla birlikte işletme düzeyinde yenilikçilik
ile ilgili yürütülen çalışmaların da ağırlıklı olarak imalat sanayi üzerine olmasına rağmen
hizmet sektörünün önemi, burada yenilikçilik ile ilgili faaliyetlerin olup olmadığı
sorusunu akla getirmektedir.3
Sigorta, bireyleri ve varlıkları risklere karşı güvence altına alma ve hasarların yol
açtığı zararların tazmin edilmesini sağlamanın yanı sıra; fon yaratma, devlete vergi geliri
sağlama, uluslararası ekonomik ilişkileri güçlendirme gibi işlevlerle ekonomik büyüme
ve kalkınmanın sağlanmasında önemli bir yere sahiptir. Birinci bölümde yenilik kavramı
ve işletme yenilikçiliğine yer verilmiş ve yenilik çeşitleri sigorta sektöründen örneklerle
açıklanmıştı. Bu bölümde ise, tezde yenilikçiliğin incelendiği sektörün daha iyi
anlaşılması amacıyla sigorta kavramına, sigortacılığın tarihi gelişimi ile önemine,
sektörün Dünya ve Türkiye’deki konumuna yer verilmekte ve sektördeki yenilik
faaliyetlerinden örneklerle bahsedilmektedir.
1 L.M. Castro, Angeles Montoro-Sanchez ve Marta Ortiz-De-Urbina-Criado, “Innovation in Service Industries: Current and Future Trends”, The Service Industries Journal, C:XXXI, No:1, Ocak 2011, s. 8. 2 Faïz Gallouj ve Oliver Weinstein, “Innovation in Services”, Research Policy, C:XXVI, No:4-5, 1997, s. 537. 3 Castro, Montoro-Sanchez ve Ortiz-De-Urbina-Criado, a.y.
69
2.1. SİGORTACILIK VE TARİHİ GELİŞİMİ
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’ne (TSRŞB) göre sigorta
kavramının tanımı aşağıda yer almaktadır:
“Sigorta, aynı türden tehlikeyle karşı karşıya olan kişilerin, belirli bir miktar para ödemesi yoluyla toplanan tutarın, sadece o tehlikenin gerçekleşmesi sonucu fiilen zarara uğrayanların zararını karşılamada kullanıldığı, bir risk transfer sistemidir. Bu sistem sayesinde kişiler, karşı karşıya bulundukları tehlikelerin neden olabileceği, parayla ölçülebilen zararlarını, nisbeten küçük miktarlarda ödemiş oldukları primler yoluyla paylaşmaktadırlar.”4
2.1.1. Sigorta Kavramı
Sigortacılığın temelinde, risklere karşı önlem alma ve riskli durumların
gerçekleşmesi neticesinde ortaya çıkan zararların tazmin edilmesini sağlama amacı
vardır. Aşağıdaki alt başlıklarda ele alınan sigortacılığın tarihinde de bu temel
düşüncenin mevcut olduğu görülmektedir.
İnsanın hayatı ve sahip olduğu mal varlığı her zaman için sayısız tehlikeyle karşı
karşıyadır. Halk dilinde “tehlike” ya da “kaza” olarak bilinen bu tabirler, sigortacılık
dilinde “risk” olarak adlandırılmaktadır.5 Risk, bir kimsenin para ile ölçülebilir çıkarını
tehdit eden ve gerçekleşme olasılığı bulunan tehlike6, bir başka tanıma göre ise,
“gerçekleşmesi mutlak olmayan (veya ölüm gibi gerçekleşmesi mutlak olmakla beraber
ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan) ve sigortalı ile sigortacının iradesi dışında
ileride meydana gelebilecek bir olaydır.”7
4 TSRŞB, Sigorta Tanımı, (Çevrimiçi)
Pekiner’e göre, riskin üç temel kaynağı
bulunmaktadır. Bunlar; sosyal, fiziki ve ekonomik risklerdir. Sosyal risklerin kaynağını
kişilerin davranışları oluşturmaktadır. Fiziki riskler, kişilerin yaptığı hatalardan veya
doğa olaylarından kaynaklanmaktadır. Ekonomik risklerin temelini ise, mevsimlik
http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/sigorta-tanimlari#S1, 15 Ocak 2012. 5 Hilmi Acınan, Sigortanın Temel Prensipleri, İstanbul, AVİVA Yayınları, 5G Matbaacılık Ltd. Şti., Kasım 2006, s. 5. 6 Enver Alper Güvel ve Afitap Öndaş Güvel, Sigortacılık, 5. bs., Ankara, Seçkin Yayıncılık, Ocak 2010, s. 75. 7 Cengiz Akatlı, Yangına Karşı Sigorta ve Yangın Reasüransı, İstanbul, 1985, s. 11.
dalgalanmalar ve konjonktür dalgalalanmaları oluşturmaktadır. Sosyal risk kaynaklarına;
hırsızlık, kundakçılık ve kazalar, fiziki risk kaynaklarına; yangın, hava durumu, toprak
kayması ve zelzele, ekonomik risklere ise; depresyon, enflasyon, piyasa şartlarının
değişmesi, arz ve talep dengesizliği örnek olarak verilebilir.8
Sigortacılığın doğmasında, insanların yaşamlarında karşılaştıkları veya
karşılaşabilecekleri risklere karşı önlem alma ihtiyacı büyük rol oynamaktadır. Bu
nedenle sigortanın ilk unsurunun, bireylerin ileride karşılaşabilecekleri riskler için
kendilerini emniyette hissetme arzusu olduğu düşünülmektedir.
9 Sigorta kavramı,
Latince’de “güvence” anlamına gelen “sicurta” kelimesinden gelmekte ve aynı riskin
tehdidi altında bulunan bir topluluğun bir araya gelerek doğabilecek hasarlara birlikte
karşı koyması olarak tanımlanmaktadır.10 Sigortanın amacı, meydana gelecek hasara
engel olmak değil, bu hasarı grup üyeleri arasında dağıtarak hasar yükünü grubun her
üyesi için taşınabilir hale getirmektir.11
Sigorta, bireylerin karşılaşmaları muhtemel tehlike veya risklerin ekonomik
sonuçlarını ortadan kaldırabilmek ve de onları tehlikeyle karşılaşmadan önceki finansal
durumlarına getirebilmek için kullanılan bir sistemdir. Bu sistemde, gerçekleşen
risklerden doğacak olan zarar, sigortacı tarafından ödenmektedir. Ödenen bu zarar
tazminatları ise, hem zarar gören sigortalı hem de diğer sigortalılardan tahsil edilmiş
olan primlerle karşılanmaktadır. Bu durumda sigortanın ikinci unsuru, risklerin
dağıtılması prensibidir. Özetle sigortanın, ileride meydana gelerek, insanın canına,
malına veya üçüncü şahıslara zarar verebilecek olaylar karşısında önceden güvence
sağlayan bir yöntem veya sistem olduğu söylenebilir.
12
8 Kâmuran Pekiner, Sigorta İşletmeciliği: Prensipleri - Hesap Bünyesi, 3. bs., İstanbul, İstanbul Üniversitesi Yayınları No: 2826, İşletme Fakültesi Yayınları No: 124, 1981, s. 3-6. 9 Acınan, a.y. 10 Güvel ve Öndaş Güvel, a.g.e., s. 21. 11 Pekiner, a.g.e., s. 15. 12 Acınan, a.y.
71
Riegel ve Miller’e göre sigorta, “öngörülebilen veya tahmin edilebilen kayıpların
tazmin edilmesi için bireylerin küçük miktarlarda ödedikleri primlerin bir araya
getirilmesiyle kayba uğrayanların zararlarını tazmin eden” bir sistemdir.13
“Kanun ve mukavele ile tesbit edilen belirli bir riskin aynı derecede tehdidi altında bulunan çok sayıda ve benzer ünitelerin, tesadüfi olarak meydana gelen, para birimi ile ölçülmesi ve istatistikî olarak kavranması mümkün hasar olayını, birlikte karşılamak üzere bir araya getirilmesiyle, meydana getirilen bir organizasyondur.”
Pekiner’e göre sigorta:
14
“Sigorta bir akittir ki bununla sigortacı bir prim karşılığında diğer bir kimsenin para ile ölçülebilir bir menfaatini halele uğratan bir tehlikenin (bir rizikonun) meydana gelmesi halinde tazminat vermeyi yahut bir veya birkaç kimsenin hayat müddetleri sebebiyle veya hayatlarında meydana gelen belli bir takım hadiseler dolayısiyle bir para ödemeyi veya sair edalarda bulunmayı üzerine alır.”
6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Sigorta Hukuku adını taşıyan Beşinci
Kitabı’nın 1263. maddesinde sigorta kavramı şu şekilde tanımlanmaktadır:
15
• “Sigortalanacak bir menfaat (bir kimsenin veya kuruluşun para ile ölçülebilir bir
iktisadi kıymeti-menfaati) bulunmalıdır.
Bu tanımdan hareketle sigortanın bazı önemli unsurları şu şekilde belirtilebilir:
• Söz konusu risklerin ileride ortaya çıkma ihtimali olmalıdır. Risk önceden
tahakkuk etmiş veya ileride doğmayacak ise sigortaya konu teşkil etmemektedir.
• Bu riskin ileride doğması ihtimali karşılığında sigortalının bir prim vermesi
gerekmektedir.
• Riskin tahakkuku halinde sigortacı bir tazminat ödemeyi taahhüt etmektedir.”16
13 Robert Riegel ve Jerome S. Miller, Insurance Principles and Practices, 4. bs., USA, New Jersey, Prentice Hall, INC., 1963, s. 24. 14 Pekiner, a.g.e, s. 17.
15 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, Beşinci Kitap: Sigorta Hukuku, Madde 1263, (Çevrimiçi) http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/997.html, 19 Ocak 2012. 16 Acınan, a.g.e., s. 5-6.
2.1.2. Sigortacılığın Dünyadaki Tarihi Gelişimi Bugünkü uygulamaya pek benzememekle, sigortanın başlangıcına M.Ö. 4500
yıllarında Mısır’da rastlanmaktadır. Mısır’da bazı esnaf gruplarının bir sandık meydana
getirdikleri ve içlerinden ölenlerin ailesine bu sandıktan para yardımı yaptıklarından
bahsedilmekte ve yine M.Ö. 2250 yıllarında Babil’de kervan tüccarlarına borç veren
sermayedarların, kervanların soyulması durumunda tüccarların borçlarını sildikleri, yani
bir nevi sigorta uygulaması yaptıkları araştırmacılar tarafından ifade edilmektedir.17
Dönemin ticaret merkezi durumundaki Babil’de, kervan tüccarlarına borç veren
sermayedarlar, kervanların soyulması veya fidye ödeme durumuyla karşılaşmaları
halinde tüccarların borçlarını silmekte, buna karşılık tüccarlar borçlarını ifa ettikleri
zaman, sermayedarlar taşıdıkları riskin karşılığı olarak ana borç miktarı üzerinden bir
miktar para almaktalardı18 ve ayrıca sermayedarlar ile tüccarlar arasında “Darmatha”
isimli bir kontrat düzenlenmekteydi. Bu olay, daha sonra baştan başa tüm bölgede
yaygınlaşmış ve Kral Hammurabi tarafından yasallaştırılmıştır.19 Hammurabi
Kanunları’nın en önemli özelliğinin haydutların saldırısına uğrayan kervanların
zararlarının tüm diğer kervanlar arasında paylaşılmasını öngörmesi olduğuna dikkat
çekilmekte ve bu durum, risk paylaşımının kara taşımacılığındaki ilk örneği olarak
gösterilmektedir.20 Bu uygulama Fenike’ye de yayılmış, kurallar deniz nakliyeciliğinin
tüm türlerinde uygulanmış ve daha sonra ise antik dünyada baştan başa yayılmıştır.21
M.Ö. 600 yıllarında Hindu’lar sigorta özelliği taşıyan kredi anlaşmaları yapmaya
başlamışlardır. Basit içeriğe sahip nitelikteki bu anlaşmalar, toplumlardaki sigorta
düşüncesini geliştirerek, sigortacılıkta ilk adımları ortaya koyması sebebiyle önem
taşımaktadır. Bu tür kredi anlaşmaları ortaçağda da gelişme göstererek, deniz ödüncü ve
17 A.e., s. 1. 18 TSRŞB, Sigortanın Tarihi, (Çevrimiçi) http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/sigortanin-tarihi, 19 Ocak 2012. 19 Robert I. Mehrve Emerson Cammack, Principles of Insurance, Ed. Edison L. Bowers, Davis W. Gregg, 4. bs., USA, Richard D. Irwin, INC., 1966, s. 884. 20 TSRŞB, Sigortanın Tarihi, a.y. 21 Mehr ve Cammack, a.y.
hesabı ilminin temelini attığı istatistik metot ve tekniğinin uygulanmaya başlanması,
35
ikincisi ise; 2 Eylül 1666 tarihinde Londra’da meydana gelen ve beş gün sürerek36
13.000 ev ile 100 kilisenin kül olmasına yol açan büyük yangındır.37 Bu yangınla
birlikte meydana gelen büyük finansal kayıp, insanları böyle büyük felaketler
neticesinde ortaya çıkabilecek kayıplara çözüm bulmak için düşünmeye sevk etmiştir.38
Bu olay sadece İngiltere’de değil, Dünya’da da yankı uyandırmış ve insanların hem
canlarının hem de mallarının korunması fikri sigortacılığın gelişmesinde önemli rol
oynamış,39 aynı zamanda kara sigortalarının doğmasına da sebep olmuştur. Gelişen bu
fikirden hareketle Dr. Nicolas Barbon tarafından 1667 yılında “Fire Office” (Yangın
Bürosu) kurulmuş ve akabinden, 1683 yılında ilk yangın sigorta şirketi “Friendly
Society” faaliyete geçmiş40 ve bunu, 1696 yılında “Hand in Hand”, 1704 yılında ise
“Lombard House” şirketleri izlemiştir.41 Daha sonra, 1710 yılında Londra’da “Sun Fire
Office” adıyla popülerlik kazanan “Company of London Insurers” kurulmuştur. Bu
şirketin kurulması çoğunlukla, modern yangın sigortacılığının başlangıcı olarak kabul
edilmektedir. “Sun Fire Office” 1726 yılına kadar bir ortaklık iken, daha sonra “Sun
Insurance Office” adıyla bir anonim şirkete dönüştürülmüştür.42
34 Akatlı, a.g.e., s. 15. 35 A.y. 36 Mehr ve Cammack, a.g.e., s. 888. 37 TSRŞB, Sigortanın Tarihi, a.y. 38 Mehrve Cammack,a.g.e., s. 889. 39 Acınan, a.y. 40 Mehr ve Cammack, a.y. 41 Akatlı, a.y. 42 Mehr ve Cammack, a.y.
Yine İngiltere’de 1720
76
yılında ilk nakliyat sigorta şirketleri, “London Assurance” ve “Royal Assurance”
şirketleri faaliyet göstermeye başlamıştır.43
İngiltere’de 1688 yılında Lloyd’s’un temellerinin atılmasıyla birlikte
sigortacılıkta yeni bir dönem başlamıştır. Londra’da Edward Lloyd’un işlettiği kahve;
gemi sahipleri, iş adamları ve tüccarların deniz ticaretine ilişkin bilgi alışverişinde
bulundukları bir mekân olmuştur. Burada sefere çıkan bir gemi ya da geminin yükü
üzerine teminat veren kişiler, “underwriter” sıfatıyla belgeler düzenleyerek faaliyette
bulunmaya başlamışlar ve yine bu kişiler Edward Lloyd’un vefatından sonra, kendi
aralarında Lloyd’s adında bir topluluk oluşturmuşlardır. 1871 yılında Lloyd’s, İngiltere
Parlamentosu’nun çıkardığı bir kanunla “birlik” haline getirilmiştir. Lloyd’s, ilk
yıllarında yalnızca deniz sigortaları alanında faaliyet gösterirken, daha sonraları kara
sigortaları alanına da geçmiş ve günümüzde her türlü sigortanın yapılabildiği bir kuruluş
haline gelmiştir. Lloyd’s, dünyada bir başka benzeri olmayan, kendine has bir sigorta
kuruluşudur. Lloyd’s, bir sigorta şirketi değil, sigorta teminatı veren kişilerin
oluşturduğu bir topluluk, birlik ve aynı zamanda dünya gemicilik istihbaratı konusunda
bir merkezdir. Lloyd’s’un en büyük özelliği; Lloyd’s üyelerinin tüm varlıklarıyla
sorumluluk taşımaları ve hiçbir zaman sigortalıyla doğrudan temas etmemeleri, ilişkinin
“broker” olarak adlandırılan aracı kişi ya da firmalarla sağlanmasıdır. Brokerlar, Lloyd’s
ile çalışabilmek için buraya kaydolmakta ve müşterilerin gerek sigorta ve gerek tazminat
alma işlerini takip etmektedirler.
44
Uzun yıllardan beri İngiltere’nin dünya nakliyat ve reasürans piyasasının merkezi
olmaya devam ettiği ve bu alandaki etkinliği ve önemini hiçbir zaman yitirmediği
görülmektedir. Günümüzde dünya sigortacılarının hemen hemen hepsi tarafından kabul
edilip, uygulamada da kullanılan nakliyat sigortalarıyla ilgili kuralların tümü İngiliz
sigortacılar tarafından hazırlanmaktadır. Örneğin, tekne sigortalarına ilişkin kuralları
43 Acınan, a.y. 44 TSRŞB, Sigortanın Tarihi, a.y.
77
düzenleyen “Joint Hull Understanding” ve yine hem tekne hem de varlık sigortaları için
uygulanan harp fiyatları da Londra’daki “War Rating Committee” tarafından
belirlenmekte ve bu kurallar tüm ülkeler tarafından kabul edilmektedir.45
Modern sigortacılığın doğuşuna deniz; kara sigortacılığına yangın; kaza
sigortacılığına tren kazalarıyla ilgili bireysel kazalar öncülük ederken, sanayinin
gelişmesiyle yaşanan büyük teknik hasarlar ise, mühendislik sigortalarının gelişmesine
sebebiyet vermiştir. Sigorta şirketleri, 20. yy’nin başlarında her türlü sigorta ihtiyacına
cevap verebilecek şekilde örgütlenmelerini tamamlamış kuruluşlar olarak etkin hizmet
sunabilecek seviyeye ulaşmışlardır.
46
2.1.3. Sigortacılığın Türkiye’deki Tarihi Gelişimi
Anadolu Selçukluları Dönemi’nde kervansaraya konaklamak için gelen
kervanlardan belirli bir ücret alınmakta, bunun karşılığında kervanın korunması ve
bakımı sağlanmakta, konaklama sırasında bir yağmaya veya hırsızlığa maruz
kalındığında ise oluşan kaybın, kervansaray sahibi tarafından karşılanmakta olduğu
belirtilmektedir. Böylelikle, o dönemde Anadolu toprakları bir çeşit güvence sağlamış
olmakta ve bu da Anadolu topraklarında sigortanın başlangıcı olarak kabul
edilmektedir.47
19. yy’den önce, Anadolu’nun bazı köylerinde ihtiyaç halinde yardım sağlamak
ve halkın uğrayacağı zararı karşılamak amacıyla sendikalar kurulduğu, esnaf
kuruluşlarının hastalık ve ölüm hallerinde üyelerine yardım etmek amacıyla
örgütlendikleri biliniyorsa da bunlar gerçek anlamda sigorta olmayıp; güvenlik,
yardımlaşma ve sosyal dayanışma fikirleriyle oluşturulmuş kuruluşlardır. Bunlar da
birkaç köye özgü kalarak, Anadolu’ya yayılamamış ve dolayısıyla gelişme
Ancak bahsedilen olay günümüz sigortacılığından farklı bir durum arz
etmektedir.
45 Acınan, a.g.e., s. 2. 46TSRŞB, Sigortanın Tarihi, a.y. 47 Özbolat, a.g.e., s. 39.
78
gösterememişlerdir.Avrupa’da sigortacılıkta kaydedilen önemli ilerlemelere rağmen,
Osmanlı toplumunun sosyal özellikleri, dini ortam ve finansal düzen, buradaki gelişimi
engelleyen nedenler arasında gösterilmektedir.48 “Sigortacılık ancak 1839 yılındaki
Tanzimat Fermanı’ndan sonra, dışa açılımla birlikte” gelişmeye başlamıştır.49 19. yy’nin
ikinci yarısında meydana gelen yangınlar ve bunların sonucunda büyük hasarların
oluşması, sigorta hakkındaki olumsuz düşüncelerin azalmasına az da olsa katkıda
Yabancı şirketler, 1908 ve 1914 yıllarında kanunlarda
yapılan düzenlemelerle kontrol altına alınmaya çalışılmış ve bu şirketler 1914 yılındaki
80
kanunla vergi vermeye ve teminat göstermeye zorunlu tutulmuşlardır. Sendikanın adı
ise, “Türkiye’de Çalışan Sigorta Şirketleri” olarak değiştirilmiştir. Bu yeniliklerle
birlikte yabancı şirketler Türkler ile ortaklık kurma yoluna gitmişlerdir.62 Yapılan yasal
düzenlemelerle sigorta şirketleri kayıtlara bağlanmış olmaktaydı. Söz konusu kanuna
göre, 1916 yılında Avusturya kökenli “Phenix de Vienne” adlı sigorta şirketinin iştiraki
ile “Türkiye Millî Sigorta Şirketi” ismiyle ilk millî sigorta şirketi, 1918’de ise Fransız
sermayesiyle “İttihad-ı Millî Sigorta Şirketi” kurulmuştur. 1922 yılında Şark Sigorta,
1924’te Millî Sigorta Şirketi kurulmuştur.63
Türkiye’de sigortacılığın gelişiminin dördüncü aşaması ise 1920’den günümüze
kadar olan zaman dilimi içerisinde ele alınabilir.
64 Sigortacılığımız asıl olarak
Cumhuriyet’in ilanından sonra gelişmeye başlamıştır.65 Cumhuriyet’in kurulmasıyla her
alanda ilerleme ve kalkınma adımlarının atılması sigorta sektörünü de etkilemiştir. 1924
yılında Türkçe kullanma zorunluluğu getiren kanunla poliçelerin İngilizce ve Fransızca
düzenlenmesine son verilmiş, aynı yıl içinde sigorta sendikası feshedilerek, “Sigortacılar
Kulübü” ve 1 Nisan 1925’te Türkiye İş Bankası tarafından Anadolu Anonim Türk
Sigorta Şirketi kurulmuştur. Yerli ve yabancı sigorta şirketlerinin denetlenmesi, döviz
çıkışının önlenmesi ve yerli sermayeyle kurulan şirketlerin sayısını arttırmak için
1927’de Sigortacılığın ve Sigorta Şirketlerinin Teftiş ve Murakabesi hakkında kanun
çıkarılmıştır.66 1926’da Sümerbank ve Türkiye Emlak Kredi Bankası’nın kurduğu
Güven Sigorta Şirketikurulmuştur.67
62 TSRŞB, Türkiye’de Sigortacılık, a.y. 63 Yücesoy, a.g.e., s. 13-14.; Murat Baskıcı, “Osmanlı Anadolusunda Sigorta Piyasası: 1860-1918”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C:LVII, No:4, 2002, s. 27-28. 64 Yücesoy, a.g.e., s. 14. 65 Acınan, a.y. 66 Özbolat, a.g.e., s. 42. 67 Yücesoy, a.y.
Sigorta faaliyetlerini yönetmek ve yurtdışına çıkan
primlerin bir bölümünün yurtiçinde kalmasını sağlamak amacıyla 1160 sayılı “Mükerrer
Sigorta Hakkındaki Kanun” yürürlüğe girmiştir. 1160 sayılı kanundaki görevlerle ilgili
olarak 26 Şubat 1929 tarihinde yine Türkiye İş Bankası’nın katkılarıyla Millî Reasürans
81
T.A.Ş. kurulmuştur.68 Bu tarihten itibaren Türkiye’de reasürans tekeli başlamış,
ülkedeki yerli ve yabancı tüm sigorta şirketleri topladıkları primlerin bir bölümünü Millî
Reasürans T.A.Ş’a devretmeye zorunlu tutulmuştur. Hemen hemen dünyada kurulan ilk
reasürans tekeli Millî Re, ilk zamanlarda çeşitli tepkilerle karşılaştıysa da suistimalleri
ve haksız rekabeti önleme ve ödemelerin zamanında yapılmasını sağlama gibi
özellikleriyle Türk sigortacılığının gelişmesinde olumlu rol oynayarak halkın sigortaya
olan güvenini arttırmış, bu gelişmelerin paralelinde 1939 yılında sigorta şirketleri Ticaret
Bakanlığı’na bağlanmıştır.69 Daha sonraki yıllarda sırasıyla 1935 yılında Güven Sigorta,
1936’da Ankara Sigorta kurulmuş ve ilk özel sermayeli şirketimiz ise 1942 yılında
kurulan Doğan Sigorta olmuştur. Yine 1955’te Şeker Sigorta, 1957’de Güneş Sigorta,
- Fiyatların daha gerçekçi bir düzeyde belirlenmesine olanak sağlamaktadır.
- Sigorta sayesinde girişimciler, ellerinde fon tutmayarak, bu fonları yatırıma
dönüştürebilmektedir.
Kaynak: Mehmet Kahya, “Sigorta Sektörünün Ekonomik Kalkınmadaki Yeri ve Önemi ile Fon Yaratma İşlevi ve Sermaye Piyasalarındaki Etkinliği, Reasürör Dergisi, Millî Reasürans T.A.Ş. Yayını, No:37, İstanbul, Ceyma Matbaası, Temmuz 2000, s. 24. Tablo 2.1, belirtilen kaynaktaki bilgilerin derlenmesiyle oluşturulmuştur.
86
Sigorta, bir risk sonucu meydana gelen ve bireylerin veya kurumların tek
başlarına karşılayamayacağı zararları, hepsinin düzenli ödedikleri primlerin oluşturduğu
havuzdan tazmin edilmesini sağlar. Böylece toplum arasında bir dayanışma ve
yardımlaşma olmaktadır.
Yangın veya su basması gibi bir durum, belki bir fabrikanın ya da sanayi
kuruluşunun yok olmasına, kapanmasına veya düşük bir kapasiteyle çalışmasına neden
olabilecek iken, sigortanın devreye girmesiyle oluşan zarar tazmin edilebilecek ve bu
şekilde zarara uğrayanlar, önceki durumlarına dönebilecektir. Böylece girişimciler,
kurum yöneticileri, çalışanlar vb. güven içerisinde çalışabileceklerdir. Sigorta, yatırım
kararlarının sağlıklı bir şekilde verilmesini sağlamakla ekonomik gelişmeyi arttırıcı bir
işleve sahiptir. Bir diğer ifadeyle, teşebbüslerin faaliyetlerini tehdit eden her çeşit riskin
kontrol altına alınmasını sağlayarak, ekonomik potansiyelin korunmasına katkıda
bulunmaktadır. Kısaca, sigorta sayesinde bireysel veya kurumsal servet güvence altına
alınırken millî servetin korunması da sağlanmaktadır.82
Sigortanın başka bir özelliği ise, birey veya işletmelerin kredi alabilmeleri için
bir önkoşulun (sigortanın) gerçekleşmesini sağlayarak, kredialımınına olanak
tanımasıdır. Örneğin, bir gayrimenkulün ipoteğini teminat göstererek borç almak isteyen
kişi, ancak bu gayrimenkulünü sigorta ettirerek isteğine kavuşabilmektedir. Çünkü
taşınmazın yangın veya başka bir afetle yok olması ve dolayısıyla gösterilen teminatın
ortadan kalkması riski vardır.
83 Bundan başka, kredi talebinde bulunan kişinin hayat
sigortası yaptırması, banka açısından kredi müşterisinin ölümü veya çalışamaz durumda
iken kredisinin ödenmeyeceği riskini ortadan kaldırmaktadır. Girişimcinin de
oluşabilecek riskini sigorta ettirmesi kolay kredi bulmasını sağlayacaktır.84
82 Mehmet Kahya, “Sigorta Sektörünün Ekonomik Kalkınmadaki Yeri ve Önemi ile Fon Yaratma İşlevi ve Sermaye Piyasalarındaki Etkinliği, Reasürör Dergisi, Millî Reasürans T.A.Ş. Yayını, No:37, İstanbul, Ceyma Matbaası, Temmuz 2000, s. 23. 83 Akatlı, a.g.e., s. 21. 84 Özbolat,a.g.e., s. 30.
87
Sigortacılığın bir diğer faydası ise, sigorta kuruluşlarının sigortalılara koruma ve
kurtarma tekniklerini öğreterek gerçekleşen risklerden en az zarar ile kurtulmalarını
sağlamasıdır.85 Böylece oluşabilecek risklere karşı önlem alma konusunda bilinç
artmakta ve hasarların azalması mümkün olabilmektedir. Bu hizmetlerle sağlanan katkı
sayesinde sigorta fiyatları da ucuzlamaktadır.86
85 Acınan, a.y. 86 Kahya, a.y.
Sigortacılar, sadece müşterilerini değil,
bir sosyal sorumluluk gereği tüm toplumu bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar da
yapabilirler. Çünkü esasen önemli olan, toplumda sigorta hakkında yeterince bilgi sahibi
olmayan ve risklere karşı nasıl tedbir alacağını bilmeyen kesimlerde bu farkındalığı
uyandırmaktır. İsmet Çakın ve Özcan Çalışkan’ın ilköğretim 4-8. sınıf öğrencilerine
yönelik olarak hazırladığı “İnsan ve Risk” projesi bu konuya verilebilecek güzel bir
örnektir. “Ağaç yaşken eğilir” atasözünden de anlaşılacağı üzere, bilinçlendirmenin
küçük yaşta yapılması daha sağlıklı olmakta ve böylece küçükler de bu bilgilerini
ailelerine aktararak olası risklere karşı tedbir alan ve sigortanın önemini kavrayan birey
sayısının artması sağlanmaktadır.
Sosyal sorumluluk projelerinde sigorta kuruluşlarının rol alması hem risklerin
gerçekleşmesi sonucu meydana gelebilecek zararların en aza inmesini sağlayarak millî
servetin korunmasını sağlamakta hem de sigortalı sayısını arttırarak sigorta şirketlerinin
güçlenmesine ve sektörün büyümesine katkıda bulunarak istihdamı arttırıcı bir etki
yapmaktadır.
Sigortanın makro açıdan önemi ise Tablo 2.2’de yer almaktadır.
88
Tablo 2.2. Sigortanın Makro Açıdan Önemi
- Ekonomide bir tasarruf kaynağı yaratmaktadır.
- Sosyal ve ekonomik çöküntü ve kayıpların önlenmesine yardımcı olmaktadır.
- Uluslararası ekonomik ilişkiler ile ticaretin gelişmesine katkı sağlamaktadır.
- Sigorta işletmeleri, devlete vergi geliri sağlamaktadır.
- Sektör olarak istihdama katkıda bulunmaktadır. - Yurtiçinde oluşan hasar ve kayıpların reasürans yoluyla diğer reasürans ve
sigorta şirketlerine dağıtılmasını ve yurtiçi kayıpların azalmasını sağlamaktadır. - Ülkenin sosyal güvenlik sistemini önemli ölçüde desteklemektedir.
Kaynak: Mehmet Kahya, “Sigorta Sektörünün Ekonomik Kalkınmadaki Yeri ve Önemi ile Fon Yaratma İşlevi ve Sermaye Piyasalarındaki Etkinliği, Reasürör Dergisi, Millî Reasürans T.A.Ş. Yayını, No:37, İstanbul, Ceyma Matbaası, Temmuz 2000, s. 24.Tablo 2.2 belirtilen kaynaktaki bilgilerin derlenmesiyle oluşturulmuştur.
Sigorta tasarrufu geliştirmektedir.87 Sigorta şirketlerinin bireyler ve kurumlardan
aldığı primler, sigorta şirketleri için bir yatırım kaynağı özelliği taşımaktadır.88 Sigorta,
sigorta şirketlerinin yanı sıra bireylerin de tasarruf yapmalarını sağlamaktadır. Özellikle
hayat sigortalarının uzun vadeli olmaları tasarrufa öncülük edebilmektedir.89 Sigorta,
tasarruf ve kredi aracı olma özelliğine sahiptir. Dolaylı olarak kredi işlemlerini
gerçekleştiren sigorta şirketleri, aynı zamanda sermaye birikimi sağlayan toplu tasarruf
kurumlarıdır. Makro ekonomik açıdan söz konusu tasarruflar yatırıma
yönlendirilebildiği oranda değer kazanmaktadır. Sigorta sektörü, yatırımlara kanalize
edilebilecek fonların yaratılmasına katkıda bulunarak, döviz kazandırıcı ya da döviz
tasarrufu sağlayacak hizmetleri gerçekleştirerek, ekonomik faaliyetlerin güven içerisinde
87 Acınan, a.y. 88 Kahya, a.y. 89 Acınan, a.y. 90 Targan Ünal, Sigorta Sektörünün Ekonomik İşlevi ve Fon Yaratma Kapasitesi, Yayın no: 1994-04, İstanbul, İTO Yayınları, Temel Matbaacılık, 1994, s. 46.
89
Kahya’ya göre, “sigortacılığın fon oluşturma işlevinin yanı sıra, ekonomik
faaliyetlerin güven içerisinde yapılmasına olanak verecek koşullar hazırladığı ve ülke
ekonomisinin gelişmesine yardımcı olduğu yadsınamaz bir gerçektir.”
“Sigorta endüstrisi, uluslararası bir ekonomi alanı olma özelliğinden dolayı
yurtdışından sağlanan döviz getirileri sayesinde ödemeler dengesine olumlu etki
yapabilen bir sektördür. Sigortacılık, ithalat ve ihracat konusu mal, nakliyat sigortaları
ve uluslararası kapasitenin kullanıldığı reasürans işlemleri ve ekonomik hareketlerin
sınır ötesinde gerçekleştirilmesi sayesinde uluslararası ekonomik işbirliğine örnek
oluşturmaktadır.”91 Sigortacılık tekniği açısından risklerin dağıtılması önem
taşımaktadır. Bu sebeple sigortacının üzerine aldığı risklerin sadece yurt içinde değil
yurt dışında da dağıtılması gerekmektedir. Reasürans denilen bu sistem sayesinde
uluslararası ilişkiler de gelişmektedir.92
Sigortanın önemli bir diğer özelliği de vergi kaynağı olmasıdır. “Banka ve
Sigorta Muameleleri Vergisi, Gider Vergisi ve Yangın Sigorta Vergisi” gibi vergilerle
devletin gelirini arttırıcı bir role sahiptir.
93
Kahya’ya göre, sigortanın diğer bir işlevi ise, “devletin sosyal güvenliğine, özel
sağlık ve emeklilik sigortalarının sağladıkları güvencelerle önemli katkılarda
bulunmasıdır.”
94
2.2.2. Dünya SigortaSektörü Verileri
Bu alt bölümde sigorta sektörünün Dünya ve Türkiye’deki konumu
incelenmektedir.
91 Kahya, a.y. 92 Acınan, a.y. 93Kahya,a.y. 94A.e., s. 24.
90
2.2.2.1. 2010 Yılı Dünyanın En Büyük 500 Şirketi İçerisinde Sigorta Sektörünün Payı
Fortune Dergisi’nin 1955 yılından itibaren her yıl düzenli olarak yaptığı
dünyanın en büyük 500 şirketi araştırmalarına göre 2010 yılında ilk 500 büyük şirket
içerisinde; bankacılık ve finans sektörü %12,2 (61/500) oranında95 bir pay alırken,
sadece sigorta sektörü %9,6 (48/500) oranında96
Grafik 2.1. 2010 Yılı Dünyanın En Büyük 500 Şirketi İçerisinde Sigorta Sektörünün Payı (%)
bir paya sahip olmuştur. Bu
rakamlardan anlaşılacağı üzere sigorta sektörü, bankacılık ve finans sektöründe faaliyet
gösteren kuruluşlara göre ayrı bir öneme sahiptir.
Not: Bu şekil 31 Ocak 2012 tarihinde, Research Bank, (Çevrimiçi) http://www.researchbank.co.uk/Sector-Fortune-Global-500-reports.htm adresinden erişilen verilerle oluşturulmuştur.
Grafik 2.1’den de görüldüğü üzere sigorta sektörü, bankacılık ve finans sektörü
içerisinde değerlendirilmemiş ve 2010 yılı dünyanın en büyük 500 şirketi arasında
bankacılık ve finans sektöründen 61 şirket yer alırken, sigorta sektöründen 48 şirket yer
almıştır. Bu da sigorta sektörünün ayrı bir öneme sahip olduğunu göstermektedir. 95Research Bank, Banking and Finance SectorFortune Global 500 Report2010, (Çevrimiçi) http://www.researchbank.co.uk/Banking-and-Finance-Fortune-Global-500-Company-Profiles.htm, 31 Ocak 2012. 96Research Bank, Insurance Sector Fortune Global 500 Report 2010, (Çevrimiçi)http://www.researchbank.co.uk/Insurance-Fortune-Global-500-Company-Profiles.htm, 31 Ocak 2012.
2.2.2.2. 2008-2010 Dönemi Dünyada Sigorta Primi Üretimi ve Türkiye’nin Dünya Sıralamasındaki Yeri Bu alt bölümde 2008-2010 dönemi, Swiss Re’nin her yıl düzenli olarak
yayımladığı dünya sigorta sektörü verileri ve dünya geneline kıyasla Türkiye’de sigorta
sektörünün durumu değerlendirilmektedir.
2.2.2.2.1. Toplam Prim Miktarı Swiss Re’nin her yıl düzenli olarak yayımladığı dünya sigorta sektörü verileri
kullanılarak 2008-2009 ve 2010 yıllarında farklı kıtalardaki toplam prim üretimi oranı
Grafik 2.2’de gösterilmiştir.
Grafik 2.2. 2008-2010 Dönemi Dünyadaki Toplam Prim Üretim Oranları (%)
Not: Bu şekil, Swiss Re’nin raporlarındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan veriler, ilgili raporların belirtilen sayfalarında yer almaktadır. Kaynak: Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”,No:2/2011,(Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 33 ve “Sigma-World Insurance in 2009: Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 31.
Dünya genelinde 2008 yılında 4.220.069 milyon $, 2009’da 4.109.635 milyon $
ve 2010 yılında ise toplam 4.338.965 milyon $ sigorta primi üretilmiştir.97
Yukarıdaki verilere göre dünyadaki en büyük prim üretimi payına ABD, sonra
Avrupa ve Asya’nın sahip olduğu görülmektedir. Ancak ABD ve Avrupa’nın az bir
oranda da olsa gerilemeye başladığı, Asya kıtasındaki ülkelerin ise düzenli bir şekilde
ABD’nin prim üretimi, 2008 yılında dünyadaki toplam prim üretim miktarının
%60,81’i, 2009’da %60,27’si ve 2010 yılında ise %60,14’ü kadar olmuştur. Son üç yıl
itibariyle genel olarak %60 seviyesinde seyretmekle birlikte çok az bir miktarda düşüş
yaşandığı görülmektedir.
Avrupa’nın prim üretimi, 2008 yılında dünyadaki toplam prim üretim miktarının
%24,1’i, 2009’da %23,3’ü, 2010 yılında %22,04’ü kadardır. Bu rakamlardan da
görüleceği üzere son üç yıllık periyotta, her yıl yaklaşık olarak %1’lik bir düşüş
yaşanmıştır.
Asya’nın durumunda ise, son üç yılda kademeli bir artış görülmektedir. Asya’nın
prim üretimi 2008 yılında dünyadaki toplam prim üretim miktarının %13,22’si, 2009’da
%14,64’ü ve 2010’da ise %15,8’i kadar olmuştur. Son üç yıllık periyotta her yıl
ortalama %1,29’luk bir artış gerçekleşmiştir.
Afrika’nın prim üretimi, 2008 yılında dünyadaki toplam prim üretim miktarının
%0,75’i, 2009’da %0,83’ü ve 2010 yılında ise %0,90’ı kadar olmuştur. son üç yılda çok
az bir oranda da olsa artış görülmüştür.
Okyanusya’nın prim üretimi dünyadaki toplam prim üretiminin; 2008 yılında
%1,11’i, 2009’da %0,95’i, 2010’da %1,1’i kadardır. Ciddi artış-azalışlar olmamakla
birlikte genel olarak %1 civarında seyrettiği söylenebilir.
97 Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”, No:2/2011, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 33 ve Sigma-World Insurance in 2009,“Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 31.
ilerleme kaydettiği görülmektedir. Buradan da görüldüğü gibi sigorta sektörü,
ekonominin geliştiği veya gelişmekte olduğu piyasalarda kendini göstermektedir. Geri
kalmış ekonomilerde ise sigorta sektörünün gelişmediği buna rağmen çok az miktarlarda
da olsa prim üretiminin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Swiss Re raporuna göre Türkiye, Avrupa kıtası içerisinde değerlendirilmiş ve
dünya genelinde değerlendirmeye alınan 88 ülke arasından toplam prim üretiminde 2008
yılında 36. sıradayken 2009 yılında 38. sıraya düşmüş ve 2010 yılında 37. sıraya
yükselmiştir.98
Grafik 2.3. 2008-2010 Dönemi Avrupa Ülkelerinin Prim Üretim Toplamı İçerisinde Türkiye’nin Oranı (%)
Grafik 2.3’te son üç yıl itibariyle Türkiye’nin Avrupa içerisindeki toplam
prim üretimi oranı gösterilmektedir.
Not: Bu şekil, Swiss Re’nin raporlarındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan veriler, ilgili raporların belirtilen sayfalarında yer almaktadır. Kaynak: Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”, No:2/2011, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 33 ve “Sigma-World Insurance in 2009: Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 31.
98Swiss Re, 2011, a.g.e., s. 33.; Swiss Re, 2010, a.g.e., s. 31; Swiss Re, “Sigma-World Insurance in 2008: Life Premiums Fall in the Industrialised Countries-Strong Growth in the Emerging Economies”, No:3/2009, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma3_2009_en.pdf, 11 Ağustos 2011, s. 37.
Türkiye’de 2010 yılında toplam 9.220 milyon $ sigorta primi üretilmiş;99
2.2.2.2.2. Hayat ve Emeklilik Prim Miktarı
2008,
2009 ve 2010 yıllarında Türkiye’nin toplam prim üretim oranı Avrupa ülkelerinin
toplam prim üretimi içerisinde %1’in altında kalmıştır. Bu rakam Türkiye’de sigorta
sektörünün geri kaldığının bir göstergesidir. 2008 yılından 2009 yılına geçişte
Türkiye’nin toplam prim üretiminde Avrupa geneline göre %0,03 oranında bir düşüş
yaşanırken, 2010 yılında 2009 yılına göre %0,08 oranında artış olmuştur. Düşük oranda
bir artış olması, çok az da olsa Türkiye’de sigorta sektörünün gelişmeye devam ettiğini
ifade etmektedir.
Swiss Re’nin her yıl düzenli olarak yayımladığı dünya sigorta sektörü verileri
kullanılarak, 2008-2010 döneminde “hayat ve emeklilik” alanında, farklı kıtalardaki
prim üretimi oranları Grafik 2.4’te gösterilmektedir.
Grafik 2.4. 2008-2010 Dönemi Dünyadaki Toplam Hayat ve Emeklilik Prim Üretimi Oranları (%)
Not: Bu şekil, Swiss Re’nin raporlarındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan veriler, ilgili raporların belirtilen sayfalarında yer almaktadır. Kaynak: Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”,No:2/2011,(Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 35 ve “Sigma-World Insurance in 2009: Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi)http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 33.
Dünya genelinde 2008 yılında hayat ve emeklilik alanında toplam 2.439.294
milyon $, 2009’da 2.367.442 milyon $ ve 2010 yılında 2.520.072 milyon $ sigorta primi
üretilmiştir.100
100 Swiss Re, 2010, a.g.e., s. 33ve Swiss Re, 2011, a.g.e., s. 35.
ABD’nin hayat ve emeklilik alanındaki prim üretimi, 2008 yılında dünyadaki
toplam hayat ve emeklilik prim üretim miktarının %27,34’ü, 2009’da %24,88’i ve2010
yılında ise %24,3’ü kadar olmuştur. Son üç yıl içerisinde ABD’de hayat ve emeklilik
sigortaları prim üretiminin düşüş meylinde olduğu görülmektedir.
Avrupa’nın prim üretimi, 2008 yılında dünyadaki toplam hayat ve emeklilik prim
üretim miktarının %40,84’ü, 2009’da %40,27’si ve 2010 yılında %38,32’si kadardır. Bu
rakamlardan da görüldüğü gibi son üç yılda Avrupa ülkelerinin hayat ve emeklilik primi
üretiminde düşüş olmuştur.
Asya’nın durumunda ise, son üç yılda kademeli bir artış görülmektedir. Asya’nın
hayat ve emeklilik sigortaları prim üretimi 2008 yılında dünyadaki toplam hayat ve
emeklilik prim üretim miktarının %28,54’ü, 2009’da %31,79'u ve 2010’da ise %33,94’ü
kadar olmuştur. Asya ülkelerinde son üç yıldaki artış oranı ortalama %2,7 olarak
gerçekleşmiştir.
Afrika’nın hayat ve emeklilik prim üretimi, 2008 yılında dünyadaki toplam hayat
ve emeklilik prim üretim miktarının %1,49’u, 2009’da %1,71’i ve 2010 yılında ise
%1,87’si kadar olmuştur. Son üç yıllık periyotta, her yıl ortalama %0,19 oranında bir
artış gerçekleşmiştir.
Okyanusya’nın hayat ve emeklilik prim üretimi dünyadaki toplam hayat ve
emeklilik prim üretiminin; 2008 yılında %1,80’i, 2009’da %1,34’ü, 2010’da %1,57’si
kadardır.
96
Yukarıdaki verilere göre dünyadaki en büyük hayat ve emeklilik primi üretimi
oranına Avrupa, ikinci sırada Asya ve üçüncü olarak da ABD’nin sahip olduğu
görülmektedir. Ancak ABD ve Avrupa az bir oranda da olsa gerileme göstermiş, buna
karşınAsya kıtasındaki ülkeler ise, hayat ve emeklilik sigortaları alanında her yıl düzenli
bir gelişme kaydetmiştir.
Swiss Re raporuna göre Avrupa kıtası içerisinde değerlendirilen Türkiye, dünya
genelindedeğerlendirmeye alınan 88 ülke arasından hayat ve emeklilik primi üretiminde
2008 ve 2009 yıllarında 44. sıradayken, 2010 yılında 42. sıraya yükselmiştir.101
Grafik 2.5. 2008-2010 Dönemi Avrupa Ülkelerinin Hayat ve Emeklilik Sigortaları Prim Üretimi Toplamı İçerisinde Türkiye’nin Oranı (%)
Grafik
2.5’te son üç yıl itibariyle Türkiye’nin hayat ve emeklilik sigortalarında Avrupa
içerisindeki prim üretimi oranı gösterilmektedir.
Not: Bu şekil, Swiss Re’nin raporlarındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan veriler, ilgili raporların belirtilen sayfalarında yer almaktadır. Kaynak: Swiss Reinsurance Company,“Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”, No:2/2011, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 35 ve “Sigma-World Insurance in 2009: Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 33.
101Swiss Re, 2009, a.g.e., s. 39; Swiss Re, 2010, a.g.e., s. 33; Swiss Re, 2011, a.g.e., s. 35.
2008, 2009 ve 2010 yıllarında Avrupa ülkelerinin hayat ve emeklilik prim
üretimleri toplamı içerisinde, Türkiye’nin hayat ve emeklilik prim üretim oranı %1’in
altında kalmış ve Türkiye’de 2008-2009 yıllarına göre %0,03 kadar az bir artışla 2010
yılında 1.434 milyon $’lık102
2.2.2.2.3. Hayat ve Emeklilik Dışı Prim Miktarı
sigorta primi üretilmiştir.
2008-2010 döneminde “hayat ve emeklilik dışı” sigortacılık alanında farklı
kıtalardakitoplam prim üretimi oranları, Swiss Re’nin her yıl düzenli olarak yayımladığı
dünya sigorta sektörüverileri kullanılarak elde edilmiştir. Grafik 2.6’da son üç yılın
verilerine göre dünyadaki hayat ve emeklilik dışı prim üretim oranları gösterilmektedir.
Grafik 2.6. 2008-2010 Dönemi Dünyadaki Toplam Hayat ve Emeklilik Dışı Prim Üretimi Oranları (%)
Not: Bu şekil, Swiss Re’nin raporlarındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan veriler, ilgili raporların belirtilen sayfalarında yer almaktadır. Kaynak: Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”,No:2/2011,(Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 37 ve “Sigma-World Insurance in 2009: Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi)http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 35.
2008 yılında dünya genelinde hayat ve emeklilik dışı sigortacılık alanında,
toplam 1.780.775 milyon $, 2009’da 1.742.195 milyon $ ve 2010 yılında 1.818.892
milyon $ sigorta primi üretilmiştir.103
Okyanusya’nın hayat ve emeklilik dışı prim üretimi dünyadaki toplam hayat ve
emeklilik dışı prim üretiminin; 2008 yılında %1,95’i, 2009’da %1,95’i, 2010’da
ABD’nin hayat ve emeklilik dışı sigortacılık alanındaki prim üretimi, 2008
yılında dünyadaki toplam hayat ve emeklilik dışı prim üretim miktarının %44’ü,
2009’da %44,11’i ve 2010 yılında ise %43,83’ü kadar olmuştur. Son üç yıl içerisinde
ABD’de hayat ve emeklilik dışı sigortaları prim üretimi ortalaması %43,98 olmuştur.
Avrupa’nın prim üretimi, 2008 yılında dünyadaki toplam hayat ve emeklilik dışı
sigorta prim üretimi miktarının %39,74’ü, 2009’da %37,94’ü ve 2010 yılında %36’sı
kadardır. Bu rakamlardan da görüldüğü gibi son üç yılda Avrupa ülkelerinin hayat ve
emeklilik dışı primi üretiminin düşüş meylinde olduğu görülmektedir.
Asya’da hayat ve emeklilik dışı sigortacılık primlerinde, son üç yılda artış olduğu
görülmektedir. Asya’nın hayat ve emeklilik dışı sigorta prim üretimi 2008 yılında
dünyadaki toplam hayat ve emeklilik dışı prim üretim miktarının %13,39’u, 2009’da
%15,03’ü ve 2010’da ise %16,84’ü kadar olmuştur. Asya ülkelerinde son üç yıldaki artış
oranı ortalama %1,71 olarak gerçekleşmiştir.
Afrika’nın hayat ve emeklilik dışı prim üretimi, 2008 yılında dünyadaki toplam
hayat ve emeklilik dışı sigorta prim üretim miktarının %0,93’ü, 2009’da %0,97’si ve
2010 yılında ise %1,07’si kadar olmuştur. Son üç yıllık periyotta, her yıl ortalama %0,07
oranında bir artış gerçekleşmiştir. Afrika, hayat ve emeklilik dışı sigortacılık alanında
çok az bir oranda da olsa ilerleme kaydetmiştir.
103 Swiss Re, 2010, a.g.e., s. 35ve Swiss Re, 2011, a.g.e., s. 37.
99
%2,29’u kadardır. İki yıl bu oranda değişiklik görülmezken, 2010 yılında %0,34’lük bir
artış olmuştur.
Yukarıdaki verilere göre dünyadaki en büyük hayat ve emeklilik dışı sigorta
primi üretimi oranına ABD, daha sonra Avrupa ve üçüncü olarak da Asya’nın sahip
olduğu görülmektedir. Son üç yılda ABD aşağı yukarı aynı seviyede kalırken, Avrupa
gerileme göstermiş, buna karşın Asya kıtasındaki ülkeler ise; hayat ve emeklilik dışı
sigorta alanında her yıl düzenli bir ilerleme kaydetmiştir.
Swiss Re raporunda Avrupa kıtası içerisinde değerlendirilen Türkiye, dünya
genelinde değerlendirmeye alınan 88 ülke arasından hayat ve emeklilik dışı sigorta primi
üretiminde 2008 yılında 27. sıraya sahipken, 2009 yılında 28., 2010 yılında ise 29. sıraya
gerilemiştir.104
Grafik 2.7. 2008-2010 Dönemi Avrupa Ülkelerinin Hayat ve Emeklilik Dışı Sigortaları Prim Üretimi Toplamı İçerisinde Türkiye’nin Oranı (%)
Grafik 2.7’de son üç yıl itibariyle Türkiye’nin hayat ve emeklilik dışı
sigortalarında Avrupa içerisindeki prim üretimi oranı gösterilmektedir.
Not: Bu şekil, Swiss Re’nin raporlarındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan veriler, ilgili raporların belirtilen sayfalarında yer almaktadır. Kaynak: Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”, No:2/2011, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 37 ve “Sigma-World Insurance in 2009: Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 35.
104Swiss Re, 2011, a.g.e., s. 37.; Swiss Re, 2010, a.g.e., s. 35.; Swiss Re, 2009, a.g.e., s. 41.
2008, 2009 ve 2010 yıllarında Avrupa ülkelerinin hayat ve emeklilik dışı prim
üretimleri toplamı içerisinde, Türkiye’nin hayat ve emeklilik dışı prim üretim oranı
%1’in az bir miktar üzerinde seyretmiş ve Türkiye’de son üç yılda ortalama %0,055
kadar bir artışla 2010 yılında 7.786 milyon $’lık hayat ve emeklilik dışı sigorta primi
üretilmiştir.105 Türkiye, hayat ve emeklilik dışı sigorta alanında 2009 yılında düşüş
yaşamış ancak 2009’da 6704 milyon $ olan prim üretimini 2010 yılında %0,18’lik bir
artışla 7.786 milyon $’ayükseltmesine rağmen, dünyada 1 sıra gerilemiştir.106
Grafik 2.8. 2008-2010 Dönemi Türkiye’de “Hayat ve Emeklilik Dışı” ile “Hayat ve Emeklilik” Sigortaları Prim Üretimlerinin Karşılaştırılması (%)
Bunun
nedeni, çoğu ülkenin 2010 yılında hayat ve emeklilik dışı sigorta alanında büyüme
göstermesi olarak ifade edilebilir.
Türkiye’nin “hayat ve emeklilik dışı” ile “hayat ve emeklilik” alanlarındaki
sigorta prim üretimleri Grafik 2.8’de gösterilmektedir.
Not: Bu şekil, Swiss Re’nin raporlarındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan veriler, ilgili raporların belirtilen sayfalarında yer almaktadır. Kaynak: Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”, No:2/2011, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 35, 37 ve “Sigma-World Insurance in 2009: Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 33, 35.
Grafik 2.8’den Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı sigorta primi üretiminin, hayat
ve emeklilik alanındaki prim üretimine göre çok yüksek olduğu görülmektedir.
Türkiye’deki toplam prim üretiminin 2008 yılında %13’ünü hayat ve emeklilik
oluştururken %87’sini hayat ve emeklilik dışı; 2009’da %15’ini hayat ve emeklilik,
%85’ini hayat ve emeklilik dışı; 2010 yılında ise %16’sını hayat ve emeklilik, %84’ünü
ise hayat ve emeklilik dışı oluşturmuştur. Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere son üç
yıl içerisinde Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı sigortacılık, hayat ve emeklilik alanının
yaklaşık 5,7 katı prim üretimi büyüklüğüne sahiptir. Bu durum, Türkiye’de bireyler ve
kuruluşların hayat ve emeklilik dışı sigortaları (çoğunlukla varlık sigortaları), hayat ve
emeklilik sigortalarına göre daha fazla tercih ettiklerini göstermektedir. Dünya geneline
bakıldığında ise durum tam tersidir. Grafik 2.9’da 2008, 2009 ve 2010 yıllarında dünya
genelinde hayat ve emeklilik dışı ve hayat/emeklilik sigortaları primlerinin oranları
karşılaştırılmaktadır.
Grafik 2.9. 2008-2010 Dönemi Dünyada “Hayat ve Emeklilik Dışı” ile “Hayat ve Emeklilik” Sigortaları Prim Üretimlerinin Karşılaştırılması (%)
Not: Bu şekil, Swiss Re’nin raporlarındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan veriler, ilgili raporların belirtilen sayfalarında yer almaktadır. Kaynak: Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”, No:2/2011, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 33, 35, 37 ; “Sigma-World Insurance in 2009: Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 31, 33, 35.
Grafik 2.9’a göre son üç yılda dünyada hayat ve emeklilik dışı sigorta primi
üretimi ortalama %42,17; hayat ve emeklilik prim üretim miktarı ise %57,83 oranında
gerçekleşmiştir. Grafik 2.9’dan da görüldüğü üzere dünyadaki genel eğilim, hayat ve
emeklilik dışı sigortalardan ziyade, hayat ve emeklilik sigortalarına daha fazla önem
verildiği yönündedir.
“Mal canın yongasıdır” atasözünün de belirttiği üzere, insan yaşamında, varlıklar
önemli bir yere sahiptir. Ancak Türkiye’de varlıklara insan hayatından daha fazla değer
verildiği, dünya genelinde ise insan hayatının varlıklardan daha önemli görüldüğü
sonucuna varılabilir. Ancak şöyle bir varsayımda bulunmak da mümkündür. Bir bireyin
genellikle bir hayat ve bir emeklilik sigortası (bazılarının birkaç adet hayat/emeklilik
poliçesi) vardır. Bireyin tek canı olduğu için hayat/emeklilik sigortalarının da genellikle
bir adet buna karşın birçok sigortalanabilir kıymetinin mevcut olduğu düşünülebilir.
Örneğin birey; ev-iş yeri gibi gayrimenkullerini sigortalatabileceği gibi araç, kasa, çanta,
elektronik cihaz gibi pek çok taşınabilir kıymetini sigortalatabilir. Bu durumda bireyin
bir adetten fazla poliçesi olabileceği ve dolayısıyla daha fazla hayat ve emeklilik dışı
sigorta yaptırabileceği anlaşılmaktadır. Bu kural aslında dünyanın her yerinde geçerlidir
ancak dünya genelinde hayat ve emeklilik sigortaları, hayat ve emeklilik dışı sigortalara
göre daha büyük bir paya sahiptir.
2.2.2.2.4. Kişi Başına Düşen Prim Miktarı Swiss Re’nin her yıl düzenli olarak yayımladığı dünya sigorta sektörü verilerine
göre, 2008-2010 döneminde farklı kıtalarda kişi başına düşen prim oranları Grafik
2.10’da gösterilmektedir.
Grafik 2.10’a göre kişi başına düşen prim üretimi sırasıyla en fazla Kuzey
ABD’de, daha sonra Okyanusya’da ve üçüncü olarak da Avrupa’da görülmektedir.
Kuzey ABD’de 2010 yılında 2008 yılına göre düşüş olduysa da 2010 yılında, 3.724,4
$’la107
107Swiss Re, 2011,a.g.e., s. 38.
kişi başına düşen prim miktarının ile en yüksek olduğu kıtadır. Yukarıda
103
incelenen şekillerde Okyanusya’nın, prim üretimi miktarlarıyla Asya kıtasının gerisinde
kaldığı ve Asya’nın son üç yıldaki verilere göre yükseliş trendinde olduğu görülürken,
kişi başına düşen prim miktarında ise Okyanusya’nın payı, Asya’nın ortalama 8 katı
olmuştur. Böyle bir sonuca, kıtalardaki nüfus yoğunlukları neden olmaktadır. Kıtaların
toplam prim üretimleri, kişi başına düşen prim miktarlarına bölündüğünde nüfus
sayılarına ulaşılmaktadır. Buna göre, 2010 yılında Okyanusya’nın nüfusu 35.548.158
kişi,108Asya kıtasının nüfusu ise 3.603.619.893 kişidir.109
Grafik 2.10. 2008-2010 Dönemi Dünyada Kişi Başına Düşen Prim Miktarı ($)
Bu rakamlardan da görüleceği
üzere Asya’da yaşayan nüfus, Okyanusya’nın nüfusunun yaklaşık 101 katıdır ve kişi
başına düşen prim miktarında Asya kıtasının düşük oranlara sahip olması, çok kalabalık
bir nüfusu olmasındandır.
Not: Bu şekil, Swiss Re’nin raporlarındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan veriler, ilgili raporların belirtilen sayfalarında yer almaktadır. Kaynak: Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”, No:2/2011, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 38; “Sigma-World Insurance in 2009: Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 36; “Sigma-World Insurance in 2008: Life Premiums Fall in the Industrialised Countries-Strong Growth in the Emerging Economies”, No:3/2009, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma3_2009_en.pdf, 11 Ağustos 2011, s. 42.
Asya kıtasında kişi başına düşen prim miktarı düşük olsa bile, bu oranlarda son
üç yıl içerisinde çok az da olsa artış eğilimi olmuştur. Dünyada kişi başına düşen
ortalama prim miktarı ise 2008 yılında 633,9 $, 2009’da 595,1 $, 2010 yılında ise 627,3
$ olmuştur.110
Swiss Re raporuna göre Avrupa kıtası içerisinde değerlendirilen Türkiye, dünya
genelindedeğerlendirmeye alınan 88 ülke arasından kişi başına düşen prim miktarında
2008 yılında 65., 2009’da 67. ve 2010 yılında ise 66. sıraya sahip olmuştur.
111
Grafik 2.11. 2008-2010 Dönemi Türkiye’de Kişi Başına Düşen Prim Miktarının Avrupa Ülkelerinde Kişi Başına Düşen Ortalama Prim Miktarına Oranı (%)
Bu alanda
ülkemizin iyi bir durumda olduğu söylenemez.
Grafik 2.11’de son üç yıl itibariyle Türkiye’nin, Avrupa ortalamasına görekişi
başına düşen prim miktarı oranı gösterilmektedir.
Not: Bu şekil,Swiss Re’nin raporlarındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan veriler, ilgili raporların belirtilen sayfalarında yer almaktadır. Kaynak: Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”, No:2/2011, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 38; “Sigma-World Insurance in 2009: Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 36; “Sigma-World Insurance in 2008: Life Premiums Fall in the Industrialised Countries-Strong Growth in the Emerging Economies”, No:3/2009, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma3_2009_en.pdf, 11 Ağustos 2011, s. 42. 110Swiss Re, 2011, a.g.e., s. 38.; Swiss Re, 2010, a.g.e., s. 36.; Swiss Re, 2009, a.g.e., s. 42. 111A.y.
Türkiye’de kişi başına düşen prim miktarı, 2008-2009 yıllarında Avrupa
ortalamasının yaklaşık %5,66’sına tekabül ederken, 2010 yılında bu oranın %6,57’ye
yükseldiği görülmektedir. Bu yükselişte Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı sigorta
primleri artışının büyük katkısı vardır.
Türkiye’nin 2008-2009 ve 2010 yıllarında hayat ve emeklilik dışı sigorta
alanında kişi başına düşen prim miktarı oranları ile hayat ve emeklilik alanında kişi
başına düşen prim miktarı oranları, Grafik 2.12’de gösterilmektedir.
Grafik 2.12. 2008-2010 Dönemi Türkiye’de Kişi Başına Düşen Prim Miktarı ($)
Not: Bu şekil, Swiss Re’nin raporlarındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan veriler, ilgili raporların belirtilen sayfalarında yer almaktadır. Kaynak: Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”, No:2/2011, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 38; “Sigma-World Insurance in 2009: Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 36; “Sigma-World Insurance in 2008: Life Premiums Fall in the Industrialised Countries-Strong Growth in the Emerging Economies”, No:3/2009, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma3_2009_en.pdf, 11 Ağustos 2011, s. 42.
Grafik 2.12’den 2008-2010 döneminde Türkiye’de kişi başına düşen hayat ve
emeklilik dışı prim miktarının, kişi başına düşen hayat ve emeklilik primi miktarının
ortalama 6 katı olduğu görülmektedir. Türkiye’de kişi başına düşen toplam sigorta primi
miktarı 2008 yılında 116,1 $, 2009’da 105 $ ve 2010 yılında 121,6 $ olmuştur. 2010
yılındaki artış, Grafik 2.12’den de görüldüğü üzere hayat ve emeklilik dışı primleri
artışından kaynaklanmaktadır.
2.2.2.2.5. GSYİH’nin Yüzdesi Olarak Prim Miktarı Swiss Re’nin her yıl düzenli olarak yayımladığı dünya sigorta sektörü verilerine
göre, 2008-2010 döneminde farklı kıtalarda GSYİH’nin yüzdesi olarak prim miktarı
oranları Grafik 2.13’te gösterilmektedir.
Grafik 2.13. 2008-2010 Dönemi Dünyada GSYİH’nin Yüzdesi Olarak Prim Miktarı Oranları
Not: Bu şekil, Swiss Re’nin raporlarındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan veriler, ilgili raporların belirtilen sayfalarında yer almaktadır. Kaynak: Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”, No:2/2011, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 39; “Sigma-World Insurance in 2009: Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 37; “Sigma-World Insurance in 2008: Life Premiums Fall in the Industrialised Countries-Strong Growth in the Emerging Economies”, No:3/2009, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma3_2009_en.pdf, 11 Ağustos 2011, s. 43.
ve Afrika’da %3,9’unu oluşturmaktadır. Dünya ortalamasına bakıldığında ise; 2008
yılında %7,1 olan oran, her yıl 10 baz puan değer kaybederek 2010 yılında %6,9’a
düşmüştür.112
Swiss Re raporuna göre Avrupa kıtası içerisinde değerlendirilen Türkiye, dünya
genelindedeğerlendirmeye alınan 88 ülke arasından GSYİH’nin yüzdesi olarak üretilen
prim miktarında 2008 ve 2009 yılında 76. ve 2010 yılında ise 77. sıraya sahip
olmuştur.
Bu da sigorta sektörünün dünya ekonomisi içerisinde az da olsa güç
kaybettiğini ortaya koymaktadır.
113
112 Swiss Re, 2011, a.g.e., s. 39; Swiss Re, 2010, a.g.e., s. 37.; Swiss Re, 2009, a.g.e., s. 43. 113 A.y.
Dünyadaki diğer ülkelere göre, sigorta sektörünün ekonomideki payı
Türkiye’de maalesef çok düşük seviyelerdedir. Grafik 2.14’te son üç yıl içerisinde Türk
sigorta sektörünün, Türkiye ekonomisinde sahip olduğu oranlar gösterilmektedir.
Grafik 2.14’ten görüldüğü üzere; 2008, 2009 ve 2010 yıllarında Türkiye’de hayat
ve emeklilik alanının GSYİH içerisindeki payı sabit kalmıştır. 2008 yılında GSYİH’ye
%1 katkı sağlayan hayat ve emeklilik dışı sigortacılık ise, 2009 yılında 10 baz puan
yükselerek %1,1 seviyesine ulaşmış ve 2010 yılında bir değişim olmamasına rağmen
Türkiye, dünyada 1 sıra gerilemiştir. Dünya genelinde prim üretimlerinin az da olsa
yükselmesi bunun sebebi olarak gösterilebilir. Verilerden de anlaşılacağı üzere
Türkiye’de sigorta sektörünün GSYİH içerisinde fazla bir payı bulunmamaktadır. Ancak
mevcut payın yaklaşık %85’ini hayat ve emeklilik dışı sigortaların oluşturduğu
görülmektedir. Bu da Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı sigortacılığın, hayat ve
emeklilik alanına göre daha ekonomiye daha fazla katkı sağladığını göstermektedir.
108
Grafik 2.14. 2008-2010 Dönemi Türkiye’de Sigorta Sektörünün GSYİH İçerisindeki Payı (%)
Not: Bu şekil, Swiss Re’nin raporlarındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan veriler, ilgili raporların belirtilen sayfalarında yer almaktadır. Kaynak: Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”, No:2/2011, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 39; “Sigma-World Insurance in 2009: Premiums Dipped but Industry Capital Improved”, No:2/2010, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2010_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 37; “Sigma-World Insurance in 2008: Life Premiums Fall in the Industrialised Countries-Strong Growth in the Emerging Economies”, No:3/2009, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma3_2009_en.pdf, 11 Ağustos 2011, s. 43.
Türkiye’nin dünya sigorta piyasasında rekabet gücüne sahip olabilmesi için
sigorta şirketlerinin, sigorta bilincini arttırmaya yönelik çalışmalar yaparak sigortalı
sayısını arttırmaları, daha fazla prim üretmeleri ve topladıkları primleri doğru
yatırımlarla değerlendirip, piyasaya sağladıkları fon akışını arttırarak ekonomiye önemli
ölçüde kaynak yaratan sektörlerin başında gelmesi gerekmektedir.
2.3. TÜRKİYE’DE SİGORTA ŞİRKETLERİ VE SİGORTA SEKTÖRÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ Bu alt bölümde Türkiye’de faaliyet gösteren sigorta şirketleri ele alınacak ve
ayrıca Türkiye’de sigorta sektörünün 2008-2010 dönemi değerlendirilmektedir.
2.3.1. TSRŞB’ye Üye Sigorta Şirketleri Ocak 2012 verilerine göre Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’ne
(TSRŞB) toplam 64 şirket üyedir.114
Grafik 2.15. TSRŞB’ye Üye Sigorta Şirketlerinin Faaliyet Alanlarına Göre Dağılımı (%)
Bu şirketlerin faaliyet gösterdikleri alanlara ilişkin
dağılımı Grafik 2.15’te gösterilmektedir.
Not: Bu şeklin oluşturulmasında, 30 Ocak 2012 tarihinde TSRŞB, (Çevrimiçi) http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/ueye-sirketler adresinde yer alan sigorta şirketlerinin sayısı kullanılmıştır. Ayrıca “(emeklilik) %7,81 + (hayat) %14,06 + (hayat ve emeklilik) 17,19 = % 39, 06 Türkiye’de hayat ve emeklilik alanında faaliyet gösteren şirketlerinin oranını temsil etmektedir. Grafikte, turuncu renk ile belirtilen “hayat ve emeklilik”, şirket adında bu iki kelimenin yer aldığı şirketleri oluşturmaktadır.
114 TSRŞB, Üye Şirketler, (Çevrimiçi) http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/ueye-sirketler, 30 Ocak 2012.
7,81%
14,06%
17,19%60,94%
EmeklilikHayatHayat ve EmeklilikHayat ve Emeklilik Dışı
Dünyada genellikle sigortacılık, hayat (life insurance) ve hayat dışı (non-life
insurance) olarak sınıflandırılmakta, emeklilik alanının ise “life insurance” içerisinde
değerlendirildiği görülmektedir. Türkiye’de ise “hayat/emeklilik” alanlarında faaliyet
gösteren sigorta şirketlerinin isimlerine bakıldığında bazılarında sadece “hayat”,
bazılarında “emeklilik”, bazılarında ise “hayat ve emeklilik” sözcüklerinin bir arada
kullanıldığı görülmektedir. Bu yüzden yukarıda Swiss Re’nin raporları yorumlanırken
“hayat” yerine “hayat ve emeklilik” terimi kullanılmıştır. Hayat ve emeklilik dışı
şirketler, “elementer” şirketler olarak da ifade edilmektedir ancak tezde “hayat ve
emeklilik dışı” (non-life and non-pension) kavramının kullanılması tercih edilmiştir.
Buradaki “hayat ve emeklilik dışı” sözcüğü, hem “hayat” hem “emeklilik” hem de
“hayat ve emeklilik” alanlarında faaliyet gösteren şirketlerin haricindeki sigorta
şirketlerini ifade etmektedir.
Grafik 2.15’e göre Ocak 2012’de Türkiye’de “emeklilik” alanında faaliyet
gösteren sigorta şirketlerinin oranı %7,81; “hayat” alanında %14,06; “hayat ve
emeklilik” alanında %17,19 ve “hayat ve emeklilik dışı” alanda faaliyet gösteren sigorta
şirketlerinin oranı ise %60,94’tür. Türkiye’de “hayat ve emeklilik dışı” alanda faaliyet
gösteren sigorta şirketlerinin, diğer alanlarda115
2.3.1.1. Hayat ve Emeklilik Şirketleri
faaliyet gösteren sigorta şirketlerin
yüzde toplamlarının 1,56 katı kadardır. Bu verilerden anlaşılacağı üzere Türkiye’de
“hayat ve emeklilik dışı” sigorta şirketlerinin sayısı diğer alanlardaki sigorta şirketlerine
göre oldukça fazladır. Bu da Türkiye’de “hayat ve emeklilik dışı” sigortacılığın
gelişmekte olduğunu göstermektedir.
Bu başlık altında “emeklilik”, “hayat” ile “hayat ve emeklilik” alanlarında
faaliyet gösteren şirketler ele alınmaktadır. Ocak 2012 verilerine göre Türkiye’de
“emeklilik” alanında 5, “hayat” alanında 9, “hayat ve emeklilik” alanında ise 11 sigorta
115 Hayat ve emeklilik şirketleri toplamı (emeklilik + hayat + hayat ve emeklilik)
111
şirketi faaliyet göstermektedir116
Grafik 2.16. TSRŞB Üyesi Hayat ve Emeklilik Şirketlerinin Dağılımı
. Bu şirketlerin dağılımları Grafik 2.16’da
gösterilmektedir.
Not: Bu şeklin oluşturulmasında, 30 Ocak 2012 tarihinde TSRŞB’nin internet sitesinde“üye şirketler” kısmında yer alan sigorta şirketlerinin sayısı kullanılmıştır.
Türkiye’de “emeklilik”, “hayat”, “hayat ve emeklilik” alanlarında toplam 25
sigorta şirketi faaliyet göstermektedir. Aralarındaki dağılım incelendiğinde %44’lük bir
oranla “hayat ve emeklilik”, %36 oranında “hayat” ve son olarak da %20’lik bir oranla
“emeklilik” şirketlerinin geldiği görülmektedir. Bu rakamlara göre Türkiye’de “hayat”
veya “emeklilik” alanlarında ayrı ayrı faaliyet gösteren şirketler bulunduğu gibi, “hayat
ve emeklilik” alanlarının ikisinde birden faaliyet gösteren şirketler ağırlıktadır.
TSRŞB’nin 2011 Aralık sonu verilerine göre, Türkiye’de hayat ve emeklilik sigortaları
alanında 2.685.686.964 TL prim üretilmiştir.117
116 TSRŞB, Üye Şirketler, a.y. 117 TSRŞB, Prim Üretimleri Sıralama, (Çevrimiçi) http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2011-yili-istatistikleri-aralik, 7 Şubat 2012.
2.3.1.2. Hayat ve Emeklilik Dışı Sigorta Şirketleri TSRŞB verilerine göre Ocak 2012 tarihi itibariyle Türkiye’de 39 sigorta şirketi
“hayat ve emeklilik dışı” alanda faaliyet göstermektedir.118
Hayat ve emeklilik dışı sigortacılığın kapsamı genel olarak şu şekillerde ele
alınmıştır: Mehr ve Cammack’a göre; yangın, nakliyat, kaza ve kredi sigortaları,
Yukarıda da bahsedildiği
gibi Türkiye’de diğer sigorta alanlarına kıyasla “hayat ve emeklilik dışı” sigortacılığın
ağırlığı daha fazladır.
119
Acınan’a göre; yangın, nakliyat, kaza, mühendislik ve tarım sigortaları,120 Özbolat’a
göre; yangın, kaza, mühendislik, nakliyat, tarım, sağlık, kredi, hukuksal koruma
sigortaları,121
Tablo 2.3. Hayat ve Emeklilik Dışı Sigortacılığın Faaliyet Alanları
TSRŞB’nin 2011 Aralık sonu “poliçe adetleri” raporunda ise hayat ve
emeklilik dışı sigortacılığın faaliyet alanı Tablo 2.3’teki gibi gruplandırılmıştır.
- Kaza - Hastalık/Sağlık - Kara araçları, raylı araçlar, hava araçları, su araçları - Nakliyat - Yangın ve doğal afetler - Genel zararlar - Kara araçları sorumluluk, hava araçları sorumluluk, su araçları sorumluluk - Genel sorumluluk - Kredi - Emniyeti suistimal - Finansal kayıplar - Hukuksal koruma - Destek
Not: Bu tablo, TSRŞB’nin internet sitesindeki “poliçe adetleri” raporundaki bilgilerden faydalanılarak oluşturulmuştur. Kaynak:TSRŞB, Poliçe Adetleri, (Çevrimiçi) http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2011-yili-istatistikleri-aralik, 7 Şubat 2012.
118 TSRŞB, Üye Şirketler, a.y. 119 Mehr ve Cammack, a.g.e., s. 268. 120 Acınan, a.g.e., s. 18-66. 121 Özbolat, a.g.e., s. 251.
Bunlar yalnızca ana başlıklar olmakla birlikte alanların çoğu kendi içerisinde alt
başlıklara ayrılmaktadır. Ancak bütün alt başlıkların bu çalışmada incelenmesi tezin
sınırlarını aşmaya neden olacağı için, hayat ve emeklilik dışı sigorta çeşitleri sadece
genel hatlarıyla ele alınmıştır. TSRŞB’nin yıllar itibariyle “poliçe adetleri” raporları
incelendiğinde 2008 yılından itibaren hayat ve emeklilik dışı sigortacılık faaliyet
alanlarının gruplandırılmasında bazı değişiklikler olduğu görülmektedir. Bu
değişikliklerden en belirgin olanları ise “tarım” ve “mühendislik” sigortalarının yeni
gruplandırmada ana başlık olarak yer almamasıdır. Hayat ve emeklilik dışı sigortacılıkta
önemli yere sahip olan bu alanların nerede yer aldığı merak edildiğinden, eski ve yeni
düzenlemeye göre iki ayrı rapor halinde sunulmuş olan 2008 yılı Aralık sonu poliçe
adetleri raporları arasında karşılaştırma yapılmıştır. Öncelikle eski düzenlemeye göre
oluşturulan raporda tarım ve mühendislik sigortalarının alt başlıklarına bakılmış, daha
sonra ise yeni düzenlemeye göre hazırlanan raporda bu alt başlıkların hangi gruba dahil
olduğu araştırılmıştır. Yeni düzenlemeyi esas alan rapora göre bu alt başlıkların “genel
zararlar” ve “genel sorumluluk”122 sigortaları içerisinde gruplandırıldığı tespit edilmiştir.
TSRŞB’nin 2011 Aralık sonu verilerine göre Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı
sigortacılık alanında 14.487.376.423 milyon TL prim üretilmiştir.123
2.3.2. Türkiye’deki Sigorta Şirketlerinin 2008-2011 Dönemi Değerlendirmesi
Bu alt bölümde TSRŞB’nin her yıl düzenli olarak yayımladığı verilere göre Türk
sigorta sektörünün 2008-2011 dönemi değerlendirilmektedir.
Grafik 2.17’de Türkiye’de faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin prim üretim
miktarı oranları yer almaktadır.
122 Tarım sigortalarının tüm alt başlıklarının “genel zararlar”; mühendislik sigortalarının ise beş alt başlığından dördünün “genel zararlar”, bir alt başlığının ise “genel sorumluluk” grubunda yer aldığı görülmektedir. Bu bilgilere TSRŞB’nin internet sitesindeki poliçe adetleri raporlarından ulaşılmıştır. Kaynak:TSRŞB, Poliçe Adetleri, (Çevrimiçi)http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2008-yili-istatistikleri, 7 Şubat 2012. 123 TSRŞB, Prim Üretimleri Sıralama, a.y.
Grafik 2.17. 2008-2011 Dönemi Türkiye’deki Sigorta Şirketlerinin Prim Üretim Miktarı Oranları (%)
Not: Bu şekil, TSRŞB’nin internet sitesinde yer alan raporlar kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan verilerin kaynağı aşağıda belirtilmektedir. Kaynak: TSRŞB, Prim Üretimleri Sıralama, (Çevrimiçi) http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2011-yili-istatistikleri-aralik; http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2010-yili-istatistikleri-aralik; http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2009-yili-istatistikleri-aralik-0, http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2008-yili-istatistikleri; 7 Şubat 2012.
2008-2011 döneminde prim üretimi bakımından Türkiye’de hayat ve emeklilik
dışı sigortacılık, hayat ve emeklilik alanının ortalama 5,77 katıdır. Hayat ve emeklilik
dışı sigortacılığın Türkiye’de, hayat ve emeklilik alanına göre çok daha fazla geliştiği
söylenebilir. Ancak son dört yılda hayat ve emekliliğin payı çok az bir oranda artmış,
buna karşın hayat ve emeklilik dışı sigortacılık alanından da elde edilen prim miktarı
yıllar itibariyle artmasına rağmen, Grafik 2.17’den de görüldüğü gibi çok az bir oranda
da olsa düşüş eğilimine girmiştir.
Grafik 2.18’de ise, Türkiye’deki sigorta şirketlerinin ürettiği toplam poliçe
Grafik 2.18. 2008-2011 Dönemi Türkiye’deki Sigorta Şirketlerinin Toplam Poliçe Adetleri
Not: Bu şekil, TSRŞB’nin internet sitesinde yer alan raporlar kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan verilerin kaynağı aşağıda belirtilmektedir. Kaynak: TSRŞB, Poliçe Adetleri, http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2011-yili-istatistikleri-aralik, http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2010-yili-istatistikleri-aralik, http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2009-yili-istatistikleri-aralik-0, http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2008-yili-istatistikleri, 26 Şubat 2012.
Grafik 2.18’den 2008-2011 döneminde yıllar itibariyle hayat ve emeklilik dışı
sigorta poliçelerinde kademeli bir artış olduğu görülmektedir. Hayat ve emeklilik
poliçelerinde ise 2009 yılında, 2008 yılına göre bir gerileme yaşanmış ancak 2010 ve
2011 yıllarında bu poliçelerde artış görülmüştür. Poliçe adetlerinin yıllar itibariyle
artmasıyla sektörün gelişmekte olduğu ve sigorta şirketlerinin daha fazla satış yaparak
satış gelirlerini arttırdıkları söylenebilir.
Grafik 2.19’da ise; Türkiye’de faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin TSRŞB’nin
poliçe adetleri raporunda yer alan toplam sigortalı sayıları gösterilmektedir.
Grafik 2.19. 2008-2011 Dönemi Türkiye’deki Sigorta Şirketlerinin Toplam Sigortalı Sayısı
Not: Bu şekil, TSRŞB’nin internet sitesinde yer alan raporlar kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan verilerin kaynağı aşağıda belirtilmektedir. Kaynak: TSRŞB, Poliçe Adetleri, http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2011-yili-istatistikleri-aralik, http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2010-yili-istatistikleri-aralik, http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2009-yili-istatistikleri-aralik-0, http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2008-yili-istatistikleri, 26 Şubat 2012.
Grafik 2.19’a göre, hayat ve emeklilik alanında sigortalı sayısında yıllar itibariyle
kademeli bir artış görülmektedir. Hayat ve emeklilik dışı sigortalı sayısı ise 2008
yılından 2009 yılına geçişte ciddi bir düşüş yaşanmış, 2010 yılında toparlanma
gözlenmekle birlikte 2008 yılındaki seviyeye ulaşılamamış ve 2011 yılında büyük
ölçüde artış olmuştur.
2009 yılında hayat ve emeklilik dışı sigortalı sayısındaki ani düşüşe 2008 yılında
başlayan ve 2009’da da devam eden ekonomik krizin sebep olduğu söylenebilir. Bu
krizde birçok iş yeri kapanarak, istihdam azalmış ve dolayısıyla sigortalı sayısında
dramatik bir düşüş görülmüştür. 10 Temmuz 2009 tarihli Radikal Gazetesi’nde de
konuyla ilgili habere göre; Mayıs 2008'den Nisan 2009'a kadarki dönemde 41.684 iş yeri
kapanmış ve sigortalı sayısı 1.200.000 kişi azalmıştır.124
Yukarıda ayrıntılı olarak incelenen sigorta sektörü verilerine göre, dünya
genelinde hayat ve emeklilik sigortaları alanında, hayat ve emeklilik dışı sigortalara göre
daha fazla prim üretimi sağlanırken, Türkiye’de ise durum tam tersidir. Hayat ve
emeklilik dışı sigortaların Türkiye’deki toplam prim üretimi içerisindeki oranı ortalama
%85 iken, hayat ve emeklilik alanından sağlanan prim miktarı ise, %15’tir. Bu
rakamlardan Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı sigortacılığın daha fazla paya sahip
olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumun, Türkiye’deki yasal zorunluluklardan
kaynaklandığı söylenebilir. Türkiye’deki zorunlu sigortalar Tablo 2.4’te yer almaktadır.
Tablo 2.4. Türkiye’deki Zorunlu Sigortalar
- Denizyolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası - Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası - Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası - Kıyı Tesisleri Deniz Kirliliği Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası - Özel Güvenlik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası - Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası - Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası - Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası - Zorunlu Deprem Sigortası - Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası - Zorunlu Sertifika Mali Sorumluluk Sigortası
Kaynak: TSRŞB,Genel Şartlar, (Çevrimiçi) http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/genel-sartlar, 27 Nisan 2012.
2011 Aralık sonu itibariyle Türkiye’de 16.089.528 adet araç varken, bunların
3.374.671’inin zorunlu trafik sigortası,125
124Radikal Gazetesi, Ekonomi, 10 Temmuz 2009, (Çevrimiçi)
buna ek olarak da 4.357.523 aracın kasko
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&Date=&ArticleID=944456, 26 Şubat 2012.
sigortası126 bulunmamaktadır. DASK’ın zorunlu deprem sigortası verilerine göre ise,
Türkiye’deki toplam 16.375.840 konuttan sadece 3.836.427 tanesinde zorunlu deprem
sigortası bulunmaktadır.127
İsviçre, 2010 yılında Avrupa ülkeleri içerisinde kişi başına en fazla primin
düştüğü ülke olmuştur.
Bu verilerden Türkiye’de en temel sigorta ürünlerinde bile
pazarda boşluk olduğu görülmektedir. Pazardaki bu boşluğu doldurabilmek için güçlü
şirketlerin süreçlerini iyileştirmesi, kamuoyunu bilinçlendirme çalışmaları yaparak
sigortanın hayati önemini vurgulaması daha etkili olabilir. Küçük ve orta ölçekli
işletmeler ise, yeni ve kârlı pazarlar arayarak etkin tanıtım faaliyetleriyle başarıya
ulaşabilir. Ancak şu da bir gerçektir ki bireylerin geliri artmadıkça yeni pazar
arayışlarının da fazla bir önemi bulunmamaktadır. Bireylerin sigorta algısı üzerine bir
araştırma yapılması gerekir ama genel olarak Türkiye’de bireylerin sigortayı temel bir
ihtiyaç olarak görmedikleri poliçe rakamlarından anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bireylerin
mevcut gelirlerinden belirli bir pay ayırarak sigorta olgusuna sıcak bakmaları ancak
bilinçlendirme çalışmalarıyla mümkün olabilir. Sigortalı sayısını arttırmak için
bireylerin gelirinin artmasını beklemek doğru bir strateji değildir.
128 İsviçre’deki zorunlu sigortalara bakıldığında, bisiklet
sigortasının bile zorunlu olduğu dikkat çekmektedir.129
125 TRAMER, (Çevrimiçi)
Bireylerin yaşam standartları
yükseldikçe, zorunlu sigortalar da boyut değiştirmektedir. Türkiye’de ise, zorunlu
deprem ve trafik gibi en temel sigortalarda dahi yukarıdaki rakamlardan görüldüğü
üzere, sigortalılık oranı çok azdır.
http://www.tramer.org.tr/raporlar.php?harita_suffix=_sigortasizlik, 26 Nisan 2012. 126 TSRŞB, Kasko Prim Adet, (Çevrimiçi) http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2011-yili-istatistikleri-aralik, 7 Şubat 2012. 127 DASK,(Çevrimiçi) http://dask.gov.tr/istatistik21.html, 26 Nisan 2012. 128Swiss Reinsurance Company, “Sigma-World Insurance in 2010: Premiums Back to Growth”, No:2/2011, (Çevrimiçi) http://media.swissre.com/documents/sigma2_2011_en.pdf, 9 Ağustos 2011, s. 38. 129 (Çevrimiçi) http://zurich.angloinfo.com/countries/switzerland/insurance.asp, 28 Nisan 2012.
Grafik 2.20. 2008-2011 Dönemi Dağıtım Kanallarının Prim Üretim Miktarı (TL)
Not: Bu şekil, TSRŞB’nin internet sitesinde yer alan raporlar kullanılarak oluşturulmuştur. Kullanılan verilerin kaynağı aşağıda belirtilmektedir. Kaynak: TSRŞB, Satış Kanalı Bazında Primler, http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2011-yili-istatistikleri-aralik, http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2010-yili-istatistikleri-aralik, http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2009-yili-istatistikleri-aralik-0, http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2008-yili-istatistikleri, 25 Nisan 2012.
Türkiye’de sigorta şirketlerinin en yaygın dağıtım kanalları acentelerdir ancak
banka şubeleri kanalıyla poliçe satışlarının da acentelerden sonraki ikinci büyük kanal
olduğu Grafik 2.20’den görülmektedir. Yabancı ülkelerde sigorta şirketleri elde ettikleri
fonlarla bankalar kurarken, Türkiye’de ise sigorta sektörünün geç gelişmeye başlaması
dolayısıyla genellikle bankalar sigorta şirketi kurmaktadır. Bu durum sigorta
şirketlerinin bankasürans faaliyetlerini arttırmaktadır. Grafik 2.20’den broker∗
∗Brokerlar da acente veya banka şubeleri gibi aracılık görevi yapmaktadır. Ancak bunlardan ayrıldığı noktalar vardır. Sigorta Murakabe Kanunu’na göre, daimi bir surette Türkiye'deki sigorta şirketlerinin sigorta sözleşmelerine aracılık eden ya da bunları sigorta şirketi adına yapan gerçek veya tüzel kişiler sigorta acentesidir. Broker ise; sigorta sözleşmelerinde sigortalıyı temsil ederek ve sigorta şirketinin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak, sigorta sözleşmesi yapmak isteyenler ile sigorta şirketlerini bir araya getiren, sigorta sözleşmesinin akdinden önceki gerekli hazırlıkları yapan ve gerektiğinde bu anlaşmaların uygulanmasında, özellikle tazminatın ödenmesinde yardımcı olan gerçek veya tüzel kişilerdir.** Acentelik ve brokerlik yapacaklarda aranan özellikler açısından da aralarında birçok farklılık bulunmaktadır. Bu farklılıklardan bazıları; acentelik yapacaklarda en az 2 yıllık mesleki deneyim ve en az 2 yıllık yüksekokul (ön lisans) mezunu olma şartı aranırken; brokerlik yapacaklarda en az 10 yıllık mesleki deneyim ve en az dört yıllık yüksekokul (lisans) mezunu olma şartı aranmaktadır.***
satışın banka şubesine çok yakın olduğu, en az payı ise direkt satışın (merkez) aldığı
görülmektedir. Son 4 yıl itibariyle Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı sigorta
şirketlerinin tüm kanallardaki toplam prim üretimi artış göstermiştir.
2.4. TÜRK SİGORTA SEKTÖRÜNDE YENİLİK FAALİYETLERİ
Günümüzde hızla yaygınlaşan ve hayatımızdaki önemi her geçen gün artan bilgi
teknolojileri sayesinde birçok bilgiye kolayca erişilebilmekte ve uzun zamanda yapılan
işlemler çok daha kolay bir şekilde yapılabilmektedir. Yenilikleri sürekli takip eden ve
müşterilerin ürün ve hizmetlere daha hızlı ve kolay bir şekilde ulaşabilmesini sağlayan
işletmeler şüphesiz rakiplerinin bir adım önüne geçmektedir. İnternet kullanımının
yaygınlaşmasıyla birlikte sigorta şirketleri, bilgi teknolojilerini kullanarak ürünlerini
daha erişilebilir kılmakta ve böylece daha fazla müşteriye ulaştırabilmektedir.
Sigortam.net, Sigortadukkanim.com gibi internet siteleri vasıtasıyla müşteriler,
kıymetlerini farklı şirketlerin verdiği fiyat teklifleriyle karşılaştırarak kolay bir şekilde
sigorta ettirebilmektedir. 27 Mart 2001 tarihinde T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı
Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nden Sigorta ve Reasürans Brokerliği ruhsatlarını alan,
yirmiden fazla şirketin ürününü bir araya getirerek Türkiye’de ilk çevrimiçi sigorta
karşılaştırması ve poliçe satışı yapılan internet sitesi “Sigortam.net”tir. Bu site, 2011
yılında Altın Örümcek yarışmasında sigortacılık kategorisinde 2010 yılı “Halkın
Favorisi” seçilmiştir. Aynı yarışmada 2002 ve 2003 yıllarında "En iyi Bankacılık, Finans
ve Sigortacılık Sitesi" kategorisinde üçüncülük, 2008 yılında altıncısı düzenlenen "En
İyi Sigortacılık Sitesi" kategorisinde ise birincilik ödülüne layık görülmüş ve bunlara ek
olarak TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİAD tarafından düzenlenen "IV. Teknoloji Ödülleri"
yarışmasında Teknoloji Büyük Ödül kategorisinde finalist olmuştur.130
**Sigorta Murakabe Kanunu, Madde 9, (Çevrimiçi)
Sigortadukkanim.com ise; Sigorta Dükkânım Sigorta ve Reasürans Brokerlik A.Ş. adıyla
http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/1021.html, 15 Nisan 2012. *** Özbolat, a.g.e, s. 142-152. 130 (Çevrimiçi) http://www.sigortam.net/biz-kimiz, 26 Şubat 2012.
20 Nisan 2011 tarihinde kurulmuştur. Şirketin misyonu; internet, çevrimiçi konuşma,
çağrı merkezi ve mobil dünyanın tüm imkânlarını kullanarak, müşterilerinin sigorta
ihtiyaçları için “akıllı seçimler” sunmaktır.131
www.sigortadukkanim.com
20 sigorta şirketinin bireysel ürünlerini tek
çatı altında toplayarak müşterilere çevrimiçi hizmet sunan sigortadukkanim.com, DASK
sigortasını çevrimiçi ve farklı ödeme seçenekleriyle internetten satışa sunarak bir ilki
gerçekleştirmiştir. DASK poliçe primi 5 adımda kolaylıkla hesaplanabilmekte ve poliçe
internet üzerinden satın alınabilmektedir. Ayrıca poliçenin çıktısı alınarak gerektiğinde
tapu daireleri gibi kamu kuruluşlarında kullanılabilmekte ve poliçe primi ödemesi de
internetten yapılabilmektedir. Zaman yetersizliği sebebiyle ihmale gelmeyecek kadar
ciddi olan zorunlu deprem sigortasının daha kolay ve kısa zamanda yapılabilmesi,
tarafından sunulan önemli bir hizmettir.132
Sigortadukkanim.com ayrıca; kasko, trafik ve konut sigortaları alanında da hizmet
vermektedir.133
131 (Çevrimiçi)
Bahsedilen bu yenilikler, internet kullanımının hızlı bir şekilde arttığı
günümüzde daha fazla müşteriye ulaşarak, müşterilerin kolaylıkla poliçe almasını
sağlayan bir pazarlama yeniliği olarak nitelendirilebilir. Bunların dışında, eğitim
sistemimizin önemli bir parçası olan sınavlara yönelik bir sigorta ürününün satışa
sunulması, ürün yeniliğine örnek teşkil etmektedir. Klasik anlamda hayat ve emeklilik
dışı sigortalar; konut, kasko, doğal afetler gibi sigorta çeşitlerini kapsarken, farklı bir
hedef kitle seçilerek özellikle sınav dönemindeki gençlere yönelik bir sigorta ürününün
tasarlanması, gençlerin de sigortayı erken yaşta benimsemesini sağlamayı
amaçlamaktadır. Neova Sigorta’nın bir ürünü olan “sınav sigortası”; SBS, YGS, LYS ve
KPSS’ye girecek adaylar için tasarlanmıştır. Sınav sigortası ile adayların poliçede
belirtilen sebeplerden dolayı sınava girememesi durumunda bir yıllık dershane ücreti
sigortalıya geri ödenmekte, adayların ve ailelerin sınava hazırlandığı stresli dönemde ve
sınav gününde uğrayabilecekleri maddi ve manevi kayıpları güvence altına almaktadır.
Bunun yanı sıra adayların sınava daha iyi şekilde hazırlanmasını sağlamak amacıyla
Psikoakademi’nin sınav kaygısı yaşayan adaylara yönelik özel olarak hazırladığı
http://www.sigortadukkanim.com/biz-kimiz, 26 Şubat 2012. 132 Akıllı Yaşam, Sigorta ve Bireysel Emeklilik Dergisi (Fortune dergisi eki), No:9, Ocak 2012, s. 8. 133 (Çevrimiçi) http://www.sigortadukkanim.com, 26 Şubat 2012.
Hizmet sektörünün önemli unsurlarından biri olan finansal hizmetler sektöründe,
bilgi teknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte birçok yenilikçi faaliyet
gerçekleştirilmiştir.
Bu tezdeki araştırmanın amacı, Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı alanda faaliyet
gösteren sigorta şirketlerinde yenilikçiliğin işletme performansına etkisini ölçmektir.
3.1. ARAŞTIRMANIN AMACI VE YÖNTEMİ Araştırmanın amacı, kapsamı ve yöntemi hakkındaki açıklamalar aşağıda yer
almaktadır.
3.1.1. Araştırmanın Amacı ve Araştırmaya Katılan Şirketler Bu araştırmanın amacı, yenilikçilik faaliyetlerinin işletme performası üzerindeki
etkisinin Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren sigorta şirketleri
üzerinde incelenmesidir.
3.1.2. Araştırmanın Yöntemi Bu alt bölümde araştırmanın kitlesi, örneklemi, anket tasarımı, veri toplama
yöntemi ve toplanan verilerin analizi hakkında açıklamalar yer almaktadır.
125
3.1.2.1. Kitle ve Örneklem Büyüklüğü TSRŞB’nin internet sitesindeki bilgilere göre Türkiye’de 39 şirket hayat ve
emeklilik dışı alanda faaliyet göstermektedir. Şirket sayısının az olması sebebiyle
kitlenin tamamı araştırma kapsamına alınmıştır. (Bkz. Ek-2)
Şirket ile ilgili kararlar genel müdürlük tarafından alındığı ve araştırma konusu
gereği yenilikçilik ile ilgili stratejilerin genel müdürlükçe belirlendiği göz önüne
alınarak örneklem içerisine bölge müdürlükleri ve acenteler dahil edilmemiştir. Şirket
içerisinde yenilikçilik stratejileri ile ilgili kararları üst yönetim almaktadır, ancak orta
düzey yöneticiler ile çalışanların fikirleri de büyük öneme sahiptir. Çünkü yenilikçilik
ile ilgili fikirler mevki ve bölüm ayrımı yapılmaksızın herhangi bir bölümde ve mevkide
çalışan biri tarafından üretilebilir. Bu sebeple araştırmanın kitlesi, Türkiye’de hayat ve
emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin genel müdürlük birimlerinin
tüm yönetici ve çalışanlarını kapsamaktadır. Araştırmaya dahil olan şirketlerden
özellikle temel bölümlerin (teknik, pazarlama/satış, finansman, insan kaynakları, bilgi
teknolojileri) ve yenilikçi faaliyetleri koordine eden bir bölümleri mevcut ise bu
bölümlerdeki her düzey çalışanın katılımı konusunda talepte bulunulmuştur.
Araştırmadan anlamlı bir sonuç elde edilebilmesi için şirketlerin söz konusu
bölümlerinden en az; 1 üst düzey yönetici, 1 orta düzey yönetici ve 1 uzman/uzman
yardımcısının ankete katılımı talep edilmiştir. Araştırma yapılırken Türkiye’de hayat ve
emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren 35 şirketin bulunduğu tespit edilmiştir. (Bkz. Ek-
2) Bu sebeple araştırmanın kitlesini 35 şirketin genel müdürlüklerindeki tüm yönetici ve
çalışanlar oluşturmakta ve örneklemde, Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı sigortacılık
alanında faaliyet gösteren 35 şirketin genel müdürlüklerindeki temel bölümler
bulunmaktadır.
Araştırmaya 25 hayat ve emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren şirket katılmış,
dolayısıyla hayat ve emeklilik dışı şirketlerin katılım oranı %71,4 olmuştur. Ayrıca
akademik bir çalışmaya yardımcı olmak amacıyla şirketlere gönderilen e-postanın bazı
126
şirketler tarafından emeklilik grubu şirketlerine de gönderildiği tespit edilmiştir. 3 adet
emeklilik şirketinden toplam 7 kişi ankete katıldığı, 1 kişi çalıştığı şirketin adını
yazmadığı, 1 kişi de bölge müdürü olduğu için 9 anket değerlendirme dışı tutularak, geri
dönüşü olan toplam 230 anketten 221 tanesi değerlendirmeye alınmıştır. Şirketlerden 4
tanesinin çalışan sayısı az olduğu için araştırma kapsamında katılımı istenilen her
bölümün bu şirketlerde mevcut olmaması sebebiyle bu şirketler, en az 15 katılımcı
şartını sağlayamamaktadır. Geriye kalan 31 şirketten yukarıda ifade edilen bölümlerden
en az 3’er kişinin ankete katılımı talep edilmiştir. Böylece söz konusu 31 şirketten en az
15 ve az sayıda çalışanı olan 4 şirketten de şirketlerini temsilen birkaç yetkilinin,
dolayısıyla yaklaşık 473 kişinin ankete katılımı hedeflenmiştir. 473 kişi olarak
belirlenenörneklem içerisinden 222 kişi ankete katılmıştır. Dolayısıyla kişi bazında
araştırmaya %47 oranında katılım olmuştur. Ancak 1 kişi şirket adını yazmadığı için 221
anket değerlendirmeye alınmıştır. Buna ek olarak yenilikçi faaliyetleri koordine eden bir
bölümü mevcut olan şirketlerin söz konusu bölümlerinden de katılım talep edilmiştir.
Söz konusu şirketlerde böyle bir bölümün olduğu varsayımı altındaörneklem büyüklüğü
yaklaşık 500 kişi olarak tahmin edilebilir.*** Sonuçların güvenilirliği ve anket
tekrarlığında benzer sonuçların elde edilebilmesi açısından, Gill ve Johnson’a göre 500
kişilik bir kitleden, %95 güven aralığında %5 hata oranı ilearaştırmaya en az 217
kişinin1; Bartlett, Kotrlik ve Higgins’e göre ise, en az 218 kişinin katılımı
gerekmektedir.2
*** Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren sigorta şirketlerinde yenilikçi faaliyetleri koordine eden bir bölümün olduğu varsayımı altında 500 kişi olarak tahmin edilen örnekleme göre katılım oranı (222/500) %44,4’tür. 1 John Gill ve Phil Johnson, Research Methods for Managers, 4. bs., London, Sage Publications, 2010, s. 130. 2 James E. Bartlett, Joe Kotrlik ve Chadwick C. Higgins, “Organizational Research: Determining Appropriate Sample Size in Survey Research”, Information Technology, Learning and Performance Journal, C:XIX, No:1, 2001, s. 48.
Bu bilgilere göre araştırmanın güvenilir sonuçlar verebilmesi için yeterli
katılımın sağlandığı görülmektedir.
127
3.1.2.2. Anket Tasarımı Anket formunda 37 adet Likert ölçekli soru, 2 adet evet/hayır sorusu, görev
yapılan bölüm, mevki, deneyim, yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, gibi insan kaynaklarının
özelliklerini belirlemeye ilişkin sorular ve sadece pazarlama bölümünün
cevaplandırabileceği, işletme büyüklüğü değişkenin bir alt unsuru olan dağıtım kanalları
büyüklüğünü ölçmeye yönelik 2 adet soru yer almaktadır. Çalışan sayısı, prim üretim
miktarı, aktif büyüklüğü gibi şirket büyüklüğüne dair gruplandırmaların ve bu
gruplandırmalara göre genel değerlendirmelerin yapılabilmesi amacıyla katılımcılardan
çalıştıkları şirketin adını yazmaları istenmiştir. Anket formundaki bilgilendirme
yazısında da şirket adı yazılması neden ihtiyaç olduğu açıkça belirtilmiştir.
Anket formu oluşturulduktan sonra yönetim ve organizasyon ile istatistik
alanlarında akademisyen ile hayat ve emeklilik dışı sigorta sektöründeki uzmanların
görüşleri alınarak düzenlemeler yapılmış ve anket formuna son şekli verilmiştir. (Anket
formu için Bkz. Ek-4)
3.1.2.3. Veri Toplama Yöntemi Araştırmada birincil ve ikincil verilerden yararlanılmıştır. Birincil veriler, bu tez
için hazırlanan anketin, internet sitesi üzerinden yayımlanmasıyla toplanmış; şirket
büyüklüğü ve performansını ölçmek için kullanılan ikincil veriler ise, TSRŞB’nin
raporlarından ve araştırmaya katılan şirketlerin internet sitelerinde dönemsel olarak
yayımladıkları konsolide olmayan finansal tablo ve faaliyet raporlarından elde
edilmiştir. Şirketlerin çalışan sayısı, prim üretim miktarı, poliçe adedi ve pazar paylarına
TSRŞB’nin raporlarından; aktif büyüklüğü, özsermaye büyüklüğü, kârlılık gibi finansal
bilgilere ise, araştırmaya katılan şirketlerin konsolide olmayan finansal tablolarından
ulaşılmıştır. Ancak 2012 Mart itibariyle şirketlerin tamamı 2011 Aralık verilerini
yayımlamadıkları için finansal performansların karşılaştırılmasında tutarlı sonuçlar elde
edebilmek amacıyla dönemsellik ilkesi gereği, şirketlerin son 3 yıla ait III. Çeyrek
raporlarındaki veriler değerlendirmeye alınmıştır.
128
3.1.2.4. Toplanan Verilerin Analizinde Kullanılan İstatistik Programları
Veri analizinde Microsoft Office Excel 2007 ve 2010, sosyal bilimler için
hazırlanan SPSS 15.0 (Statistics Package for Social Sciences) ve PSPP (SPSS’in açık
kaynaklı muadili) paket programları kullanılmıştır. Bu çalışma için anlamlılık düzeyi (α)
0,05 olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla güven aralığı da 0,95 (1 - α) olmaktadır.
Katılımcıların dikkatini ölçmek içinanket formuna, olumsuz anlam içeren 5 adet kontrol
sorusu yerleştirilmiştir.
3.2. HİPOTEZLER VE ARAŞTIRMA MODELİ
(Bkz: Ek-4)
Aşağıda tezin temel hipotezleri verilmekteve araştırmada kullanılan değişkenler,
model üzerinde gösterilmektedir.
3.2.1. Hipotezler Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren sigorta şirketlerinde
yenilikçilik ve işletme performansı ilişkisini incelemek üzere oluşturulan modelde yer
alan değişkenlerle ilgili hipotezler ana başlıklarıyla aşağıda yer almaktadır.
3.2.1.1. Yenilik İklimi Alt Değişkenleri ile Yenilikçilik İlişkisi Bu başlık altında; yenilik iklimin alt değişkenleri olan “örgütün desteği, değişime
karşı tutum, yeniliklere açıklık ve kaynaklar” yer almaktadır.
“Örgütün desteği” değişkenin test edilecek hipotezleri (H) şu şekildedir:
H0: Örgütün yenilikleri desteklemesi ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki
yoktur.
H1: Örgütün yenilikleri desteklemesi ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki
vardır. Kontrol soruları anket formunda (*) ile belirtilmiştir. (Bkz. Ek-4)
129
Değişime karşı tutum, anket formundaki 4-6. sorularla ölçülmüştür. (Bkz.
Ek-4). “Değişime karşı tutum” değişkenin test edilecek hipotezleri şu şekildedir: H0: İşletmenin değişime karşı açık bir tutumu olması ile yenilikçilik arasında
anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: İşletmenin değişime karşı açık bir tutumu olması ile yenilikçilik arasında
“Kaynaklar” değişkenin test edilecek hipotezleri şu şekildedir:
H0: İşletmenin yeterli ve çalışanlar tarafından rahatça ulaşılabilir kaynaklarının
olmasıyla yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: İşletmenin yeterli ve çalışanlar tarafından rahatça ulaşılabilir kaynaklarının
olmasıyla yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
3.2.1.2. Yenilik İklimi ile Yenilikçilik İlişkisi “Yenilik iklimi” ana değişkenin “yenilikçilik” üzerindeki etkisi ile ilgili
hipotezler şu şekildedir:
H0: Yenilik iklimi ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Yenilik iklimi ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
130
3.2.1.3. İşletme Büyüklüğü ile Yenilikçilik İlişkisi
İşletme büyüklüğü, anket formundaki 40. ve 41. sorularla ve ayrıca konsolide
olmayan finansal tablo ve faaliyet raporlarından ulaşılan verilerle ölçülmüştür. İşletme
büyüklüğü değişkenin birçok alt değişkeni olduğundan her bir değişken ile yenilikçilik
ilişkisi ayrı bir şekilde incelenmiş ve tüm ölçütlerin sonuçları dikkate alınarak işletme
büyüklüğü-yenilikçilik ilişkisi hakkında yorum yapılmıştır. İşletme büyüklüğü-
yenilikçilik ilişkisini test etmek üzere kurulan hipotezler şu şekildedir:
Finansal Büyüklük - Yenilikçilik Araştırmaya katılan şirketlerin finansal büyüklükleri, aktif ve özsermaye
büyüklüğü ile ölçülmüştür. Bu büyüklük ölçütlerine söz konusu şirketlerin konsolide
olmayan finansal tablolarından ulaşılmıştır.
H0: Aktif büyüklüğü ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
Finansal büyüklüğe ait hipotezler aşağıda
yer almaktadır:
H1: Aktif büyüklüğü ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H0: Özsermaye büyüklüğü ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Özsermaye büyüklüğü ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Çıktı Miktarı - Yenilikçilik Araştırmaya katılan şirketlerin çıktı miktarları; poliçe adedi, prim üretim miktarı
ve sigortalı sayısı ile ölçülmüştür.
H0:Poliçe adedi ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
Çıktı miktarlarına ait hipotezler aşağıdadır:
H1:Poliçe adediile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
2012 Mart itibariyle araştırmaya katılan şirketlerin tümü, 2011 yılının dönem sonuna ait finansal tablolarını yayımlamadıkları için, dönemsellik ilkesi gereği yapılan karşılaştırmaların tutarlı olması amacıyla söz konusu şirketlerin 2011 yılı III. Çeyrek verileri kullanılmıştır. Çıktı miktarına ilişkin verilere, TSRŞB’nin 2011 Aralık “poliçe adedi” ve “prim üretimleri sıralama” raporlarından erişilmiştir.
131
H0: Prim üretim miktarı ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Prim üretim miktarı ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H0: Sigortalı sayısı ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Sigortalı sayısıile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Çalışan Sayısı- Yenilikçilik Araştırmaya katılan şirketlerin çalışan sayıları, TSRŞB’nin 2011 Aralık
“istihdam tablolarında” yer alan bilgiler kullanılarak ölçülmüştür. Çalışan sayısı ve
yenilikçilik ilişkisini test etmek amacıyla kurulan hipotezler aşağıda yer almaktadır:
H0: Çalışan sayısı ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Çalışan sayısı ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Dağıtım Kanalı Büyüklüğü – Yenilikçilik Araştırmaya katılan şirketlerin dağıtım kanalı büyüklükleri anket formunda yer
alan ve sadece pazarlama bölümü katılımcılarına yönelik hazırlanan 40. ve 41. sorulara
verilen cevaplardan ve ilgili şirketlerin faaliyet raporlarından derlenerek elde edilmiştir.
Dağıtım kanalı büyüklüğünü test etmek için kurulan hipotezler aşağıdadır:
H0: Acente sayısı ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Acente sayısı ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H0: Banka şube sayısı ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Banka şube sayısı ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H0: Broker sayısı ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Broker sayısı ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
132
3.2.1.4. Bilgi Teknolojileri ile Yenilikçilik İlişkisi Bilgi teknolojileri anket formunda yer alan 35-39. sorularla ölçülmüştür. Bu
ilişkiyi test etmek için kurulan hipotezler şu şekildedir:
H0:Bilgi teknolojileri ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1:Bilgi teknolojileri ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
3.2.1.5. İnsan Kaynakları ile Yenilikçilik İlişkisi İnsan kaynaklarının özellikleri, anket formunun son sayfasında yer alan sorularla
ölçülmüştür. (Bzk. Ek-4) Değişkenlerin yenilikçilikle ilişkisini test etmek için kurulan
hipotezler aşağıda yer almaktadır:
Eğitim Düzeyi - Yenilikçilik
H0: Eğitim düzeyi ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Eğitim düzeyi ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Mevki - Yenilikçilik
H0: Mevki ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Mevki ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Bölüm - Yenilikçilik
H0: Bölümile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Bölüm ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Deneyim - Yenilikçilik
H0: Bulunulan mevkideki deneyimile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki
yoktur.
H1: Bulunulan mevkideki deneyim ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki
vardır.
H0:Sektördeki deneyim ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1:Sektördeki deneyim ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
133
Yaş - Yenilikçilik H0: Yaş ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Yaş ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Cinsiyet - Yenilikçilik H0: Cinsiyetile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Cinsiyet ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
3.2.1.6. Yenilikçilik ile İşletme Performansı İlişkisi Bu tezde yenilikçilik hem pazar performansı hem de finansal performansa göre
değerlendirilmiştir. Finansal performansı ölçmek için araştırmaya katılan işletmelerin
son 3 yıldaki aktif ve özsermaye kârlılıkları ile işletme kârlılıkları, pazar
performansını ölçmek için ise, yine son 3 yıldaki pazar payı değişimleri (artış-
azalışları) kullanılmıştır. (Formüller için bkz. Ek-1)
Yenilikçilik ise, genel yenilikçilik; ürün, süreç ve pazarlama yenilikçiliklerinin
oluşturduğu teknik yenilikçilik; yönetimsel yenilikçilik ve bunların bütününü temsil
eden ana “yenilikçilik” değişkeni ile ölçülmüştür. Yenilikçilik ve işletme performansı
ilişkisi; 3 farklı performans ölçütü ve yenilikçiliğin barındırdığı tüm alt ve ana ölçekler
açısından incelenmiştir. Bu ilişkileri test etmek için kurulan hipotezler şu şekildedir:
Genel Yenilikçilik– Pazar Performansı H0:İşletmenin genel olarak yenilikçi bir tutum göstermesi ile pazar performansı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1:İşletmenin genel olarak yenilikçi bir tutum göstermesi ile pazar performansı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
134
Genel Yenilikçilik– Finansal Performans H0: İşletmenin genel olarak yenilikçi bir tutum göstermesi ile aktif kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: İşletmenin genel olarak yenilikçi bir tutum göstermesi ile aktif kârlılığıarasında anlamlı bir ilişki vardır. H0: İşletmenin genel olarak yenilikçi bir tutum göstermesi ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: İşletmenin genel olarak yenilikçi bir tutum göstermesi ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır. H0: İşletmenin genel olarak yenilikçi bir tutum göstermesi ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: İşletmenin genel olarak yenilikçi bir tutum göstermesi ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Ürün Yenilikçiliği – Pazar Performansı H0: Ürün yenilikçiliği ile pazar performansı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Ürün yenilikçiliği ile pazar performansı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Ürün Yenilikçiliği – Finansal Performans H0: Ürün yenilikçiliği ile aktif kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Ürün yenilikçiliği ile aktif kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır. H0: Ürün yenilikçiliği ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Ürün yenilikçiliği ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır. H0: Ürün yenilikçiliği ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Ürün yenilikçiliği ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Süreç Yenilikçiliği – Pazar Performansı H0: Süreç yenilikçiliği ile pazar performansı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Süreç yenilikçiliği ile pazar performansı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
135
Süreç Yenilikçiliği – Finansal Performans H0: Süreç yenilikçiliği ile aktif kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Süreç yenilikçiliği ile aktif kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H0: Süreç yenilikçiliği ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Süreç yenilikçiliği ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H0: Süreç yenilikçiliği ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Süreç yenilikçiliği ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Pazarlama Yenilikçiliği – Pazar Performansı H0: Pazarlama yenilikçiliği pazar performansı arasında ilişki yoktur. H1: Pazarlama yenilikçiliği pazar performansı arasında ilişki vardır.
Pazarlama Yenilikçiliği – Finansal Performans H0: Pazarlama yenilikçiliği ile aktif kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Pazarlama yenilikçiliği ile aktif kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H0: Pazarlama yenilikçiliği ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Pazarlama yenilikçiliği ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H0: Pazarlama yenilikçiliği ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Pazarlama yenilikçiliği ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Teknik Yenilikçilik – Pazar Performansı H0: Teknik yenilikçilik ile pazar performansı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Teknik yenilikçilik ile pazar performansı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
136
Teknik Yenilikçilik – Finansal Performans H0: Teknik yenilikçilik ile aktif kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Teknik yenilikçilik ile aktif kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H0: Teknik yenilikçilik ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Teknik yenilikçilik ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır. H0: Teknik yenilikçilik ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Teknik yenilikçilik ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Yönetimsel Yenilikçilik – Pazar Performansı H0: Yönetimsel yenilikçilik ile pazar performansı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Yönetimsel yenilikçilik ile pazar performansı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Yönetimsel Yenilikçilik – Finansal Performans H0: Yönetimsel yenilikçilik ile aktif kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Yönetimsel yenilikçilik ile aktif kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H0: Yönetimsel yenilikçilik ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Yönetimsel yenilikçilik ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır. H0: Yönetimsel yenilikçilik ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1: Yönetimsel yenilikçilik ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Yenilikçilik – Pazar Performansı H0:Yenilikçilik ile pazar performansı arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1:Yenilikçilik ile pazar performansı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
137
Yenilikçilik – Finansal Performans H0:Yenilikçilik ile aktif kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1:Yenilikçilik ile aktif kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H0:Yenilikçilik ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1:Yenilikçilik ile özsermaye kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H0:Yenilikçilik ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. H1:Yenilikçilik ile işletme kârlılığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
3.2.2. Araştırma Modeli Yukarıda açıklanan hipotezler doğrultusunda tezin araştırma modeli Şekil 3.1’de
gösterilmektedir.
138
Şekil 3.1. Yenilikçiliğin İşletme Performansı Üzerindeki Etkisini Araştırmak İçin Önerilen Model
İşletme Büyüklüğü • Finansal Büyüklük
Aktif Büyüklüğü Özsermaye Büyüklüğü
• Çıktı Miktarı Poliçe Adedi Prim Üretim Miktarı Sigortalı Sayısı
• Çalışan Sayısı • Dağıtım Kanalı Büyüklüğü
Acente Sayısı Banka Şube Sayısı Broker Sayısı
Yenilik İklimi
• Örgütün Desteği • Değişime Karşı Tutum • Yeniliklere Açıklık • Kaynaklar
İşletme Performansı • Pazar Performansı • Finansal Performans
Özsermaye Kârlılığı Aktif Kârlılığı İşletme Kârlılığı
Yenilikçilik • Genel Yenilikçilik • Teknik Yenilikçilik Ürün Yenilikçiliği Süreç Yenilikçiliği Pazarlama Yenilikçiliği
• Yönetimsel Yenilikçilik
Bilgi Teknolojileri
İnsan Kaynaklarının Özellikleri
Eğitim düzeyi, mevki, bölüm, deneyim, yaş, cinsiyet
139
3.3. ARAŞTIRMANIN GÜVENİLİRLİK ANALİZİ Aşağıda pilot çalışma ve ana araştırmanın güvenilirlik analizleri yer
almaktadır.
3.3.1. Pilot Çalışma ve Pilot Çalışmanın Güvenilirlik Analizi Anket formunun tasarımı tamamlandıktan sonra, örneklemdeki şirketler
arasından 5 tanesi seçilerek pilot çalışma uygulanmıştır. Anketin internet sitesi e-
posta ile ilgili şirketlere gönderilmiştir. Pilot çalışma için seçilen 5 şirketten gelen
cevaplar, anket sitesinin yönetim panelinden takip edilmiştir. Pilot çalışmanın
uygulandığı 5 şirkete ek olarak 3 şirketin daha ankete katıldığı tespit edilmiştir.
Bunun nedeni araştırıldığında, akademik bir çalışmaya destek vermek amacıyla bazı
çalışanların anketin internet adresini farklı şirketlerde çalışan arkadaşlarına
gönderdiği anlaşılmıştır. Fakat bu 3 şirketten 1 tanesi emeklilik alanında faaliyet
göstermesi dolayısıyla çalışmanın örneklemi dışında kaldığından değerlendirmeye
alınmamıştır. Bu sebeple pilot çalışmada 7 şirketten gelen cevaplar
değerlendirilmiştir. Toplam 50 kişi anketi cevaplandırmış, anketlerden 1 tanesi
emeklilik şirketinden geldiği, diğeri ise şirket adını belirtmediği için 2 anket
değerlendirme dışı bırakılarak 48 tanesi değerlendirmeye alınmıştır.
Öncelikle testin güvenilirliğini sınamak için Cronbach Alfa modeli
kullanılarak güvenilirlik analizi yapılmıştır.
Tablo 3.1. Pilot Çalışmanın Güvenilirlik Analizi
Cronbach Alfa (α) Ölçekte Kullanılan İfade Sayısı
0,95 38
Tablo 3.1’de görüldüğü üzere Cronbach Alfa katsayısının 1’e çok yakın bir
değer (0,95) çıkması, ölçeğin yüksek derecede güvenilir olduğunu ortaya
koymaktadır.
140
Anket formunda insan kaynaklarının özelliklerine ilişkin sorular hariç, 41
ifade yer almakla birlikte tüm katılımcıların cevaplandırdığı ifade sayısı 38’dir.
Anket formunda yer alan 34. soru, 33. soruya “hayır” cevabını verenler tarafından;
40. ve 41. sorular ise sadece pazarlama bölümü katılımcıları tarafından
cevaplandırıldığı için bu sorular güvenilirlik analizine tabi tutulmamıştır.
Hazırlanan ölçeğin yüksek derecede güvenilir olduğu Cronbach Alfa
değerinin yüksekliği ile açıklanmıştır. Ancak güvenilirliğini test etmek için bir
yönteme daha başvurulmuştur. Anket formunda katılımcıların soruları algılamasında
bir problem olup olmadığını ve soruları dikkatli bir şekilde okuyarak aynı anlama
gelen fakat soruluş tarzları farklı iki soruya ne şekilde cevap verdiklerini
karşılaştırmak için Ki-Kare bağımsızlık testi yapılmıştır. Bu test parametrik olmayan
bir test olmakla birlikte iki ya da daha fazla ordinal veya nominal ölçekle ölçülmüş
değişkenler arasında bağımlılık olup olmadığını tespit etmek için kullanılmaktadır.3
Ki-Kare bağımsızlık testi çapraz tablolarda karşılaştırılan iki değişken arasında
istatistikî bir anlamlılık veya sistematik bir ilişki olup olmadığını ölçmektedir.4
Ki-Kare bağımsızlık testi uygulanan iki değişken
5
- Soru 8: Yeni fikir üretenler ve yeniliklerin hayata geçirilmesinde aktif rol
üstlenenler şirketimiz tarafından ödüllendirilir.
:
- Soru 16: Şirketimizde yenilikçi fikirlere çok önem verilir ve yenilikçilik
ödüllendirilir.
Söz konusu iki değişken arasındaki ilişkiyi ölçmek için kurulan hipotezler şu
şekildedir:
H0:Soru 8’e verilen cevaplar ile Soru 16’ya verilen cevaplar arasında anlamlı
bir ilişki yoktur.
3İbrahim Turan, Temel İstatistik Ders Notları, SPSS Analiz Menüsü, 2012, (Çevrimiçi) http://temelistatistik.files.wordpress.com/2012/01/spss-4.pdf, 11 Mart 2012, s. 5. 4 Naresh K. Malhotra, Marketing Research: An Applied Orientation, 3. bs., New Jersey, Upper Saddle River, Prentice Hall, 1999, s. 465. 5 Bkz. Ek-4: 8. ve 16. sorular.
141
H1:Soru 8’e verilen cevaplar ile Soru 16’ya verilen cevaplar arasında anlamlı
Birbiriyle güçlü bir ilişkisi olan S. 8 ve S. 16 çapraz tablolarda
karşılaştırılmıştır. Çapraz tablolar, karşılaştırılan değişkenlere aynı yönde cevaplar
verilip verilmediğinin gözlenmesini sağlamaktadır. Tablo 3.6’dan görüleceği üzere
katılımcıların bu iki soruya verdiği cevaplar arasında tutarlılık vardır, şöyle ki: aynı
seçeneklerin kesişim noktası iki soru için de aynı satırdaki en yüksek frekans
değerine sahiptir ve en yüksek frekanslar köşegen üzerinde toplanmıştır. Örneğin
144
S. 8’e “genellikle” cevabı verenler %69,2 oranında S. 16’ya “genellikle” cevabını
vermiştir. Bir başka örnek: S. 8’ e “her zaman” cevabı verenler, %78,4 oranında
S. 16’ya “her zaman” cevabı vermiştir. Bu sonuçlar, katılımcıların benzer anlamı
içeren iki farklı soruya aynı yönde cevaplar vererek soruları dikkatli bir şekilde
okuyup, sorulmak isteneni doğru bir şekilde algılayarak cevaplandırdıkları anlamına
gelmektedir. Bu iki soruya verilen cevaplardan Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı
sigorta şirketlerinde yenilikçi fikir sahiplerinin genellikle ödüllendirildiği
anlaşılmaktadır.
3.4. ARAŞTIRMAYA KATILAN ŞİRKETLERİN VERİLERİ
Aşağıda araştırmaya katılan şirketlerin verileri açıklanmaktadır. Bunlar:
araştırmaya katılan şirketlerin ve insan kaynaklarının özellikleriile anket formunda
yer alan tüm sorulara ilişkin frekans tabloları verilmektedir.
3.4.1. Araştırmaya Katılan Şirketlerin Özellikleri TSRŞB’nin üye şirketler listesinde hayat ve emeklilik dışı alanda faaliyet
gösteren 39 şirket yer almaktadır. Ancak yapılan aramalar esnasında 4 şirketin
faaliyet göstermediği ortaya çıkmıştır.∗ Ayrıca TSRŞB’nin 2011 Aralık “poliçe
adetleri” raporu6 da incelendiğinde, bu 4 şirketin poliçe adetleri ve sigortalı
sayılarının “0” olduğu, yani faaliyette bulunmadıkları anlaşılmıştır. Bu şirketler:ϕ
∗ Bu 4 şirketin TSRŞB’ye üyelikleri devam etmekte ancak faaliyette bulunmamaktadırlar. 6 TSRŞB, Poliçe Adetleri, (Çevrimiçi) http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/2011-yili-istatistikleri-aralik, 7 Şubat 2012. ϕ Bu şirketlerin durumunu tespit etmek için yapılan araştırmaya göre, Inter Sigorta A.Ş.’nin 90.750.500 adet hissesinin 14 Ocak 2009 tarihinde Euro Insurance Group’a satıldığı ve şirketin toplam hisselerinin %9,25’ine tekabül eden kısmının ise Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından 2010 yılında satışa sunulduğua; Rumeli Sigorta A.Ş.’nin TMSF tarafından satışa sunulduğu ilanının 9 Aralık 2011 tarihli Resmi Gazete’de yer aldığıb, Magdeburger Sigorta’nın internet sitesinde yer alan bilgilere görec ortaklık yapısı incelendiğinde Allianz Sigorta A.Ş.’nin %79,99, Allianz Hayat ve Emeklilik A.Ş.’nin %19,99 olmak üzere şirket hisselerinin toplam %99,98’ine Allianz Sigorta grubunun sahip olduğu ve şirket iletişim bilgilerinin Allianz Sigorta ile aynı olduğu, Merkez Sigorta A.Ş.’nin ise TSRŞB’nin 2011 Aralık “poliçe adetleri” raporunda hem poliçe adedinin hem de sigortalı sayısının “0” olduğu, dolayısıyla faaliyette bulunmadıkları tespit edilmiştir. a (Çevrimiçi) http://www.finansgundem.com/haber/TMSF-Inter-Sigorta-hisselerini-satiyor/18823, 26 Şubat 2012. b (Çevrimiçi) http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/12/20111209.htm, 25 Mart 2012. c (Çevrimiçi) http://www.magsigorta.com/Shares.aspx , 24 Şubat 2012.
• Banka şube sayılarına göre; birinci grup (0-500) küçük ölçekli, ikinci grup
(500-1000) orta ölçekli, üçüncü grup ise (1500 ve üzeri) büyük ölçekli işletmeler
olmak üzere sınıflandırılmıştır. Araştırmaya, kullanılan banka şubesi kanalı bazında
%40,37 oranıyla en fazla katılımın orta ölçekli işletmelerden geldiği Tablo 3.7’den
görülmektedir.
• Broker sayılarına göre; birinci grup (0-10) küçük ölçekli, ikinci grup (10-
50) orta ölçekli, üçüncü grup ise (50 ve üzeri) büyük ölçekli işletmeler olmak üzere
sınıflandırılmıştır. Araştırmaya, broker sayısı bazında %68,52 oranıyla en fazla
katılımın orta ölçekli işletmelerden geldiği Tablo 3.7’den görülmektedir.
3.4.2. İnsan Kaynaklarının Özellikleri Bu alt bölümde araştırmaya katılan şirketlerin insan kaynaklarının özellikleri
hakkında bilgi verilmektedir. Bu özellikler: eğitim düzeyi, mevki, bölüm, deneyim
(bulunulan mevkideki deneyim, sektör deneyimi), yaş ve cinsiyet olmak üzere
sınıflandırılmıştır. Deneyim ve yaş ölçütlerindeki gruplarda alt sınır gruba dahil, üst
sınır dahil değildir.
Tablo 3.8. İnsan Kaynaklarının Özellikleri ile İlgili Frekans Tabloları
EĞİTİM DÜZEYİ
Gruplar Frekans Geçerli Yüzde
Lise ve Ön lisans 20 9,05 Lisans 141 63,8 Lisansüstü 60 27,15 Toplam 221 100
MEVKİ
Gruplar Frekans Geçerli Yüzde
Çalışanlar 120 54,3 Orta düzey yöneticiler 88 39,82 Üst düzey yöneticiler 13 5,88 Toplam 221 100
151
BÖLÜM
Gruplar Frekans Geçerli Yüzde Finansman 28 12,67 Teknik 54 24,43 Bilgi Teknolojileri 15 6,79 Pazarlama/Satış 70 31,67 İnsan Kaynakları 15 6,79 Diğer 39 17,65 Toplam 221 100
BULUNULAN MEVKİDEKİ DENEYİM
Gruplar Frekans Geçerli Yüzde 0-3 yıl 105 47,51 3-10 yıl 95 42,99 10 yıl ve üzeri 21 9,5 Toplam 221 100
SEKTÖR DENEYİMİ
Gruplar Frekans Geçerli Yüzde 0-5 yıl 71 32,13 5-10 yıl 45 20,36 10 yıl ve üzeri 105 47,51 Toplam 221 100
YAŞ
Gruplar Frekans Geçerli Yüzde 20-30 yaş 61 27,60 30-40 yaş 116 52,49 40 yaş ve üzeri 44 19,91 Toplam 221 100
CİNSİYET
Gruplar Frekans Geçerli Yüzde Kadın 97 43,89 Erkek 124 56,11 Toplam 221 100
Tablo 3.8’den ankete en fazla katılımın pazarlama/satış bölümünden; ikinci
olarak ise, teknik bölümden olduğu görülmektedir. Ayrıca yukarıda yer alan 5 ana
bölümün dışında genel müdürlük içerisindeki diğer bölümlerden %17,65 oranında bir
katılım olmuştur. Anket formunda diğer seçeneğini işaretleyen katılımcılara hangi
bölümlerde görev yaptıkları sorulmuştur. Buna göre “diğer” grubu içerisinde yer alan
152
bölümler şöyledir: “acente ve kanal yönetimi, Ar-Ge ve reasürans, aktüerya ve risk
yönetimi, hasar-hasar araştırma, hukuk, iç denetim, idari işler, kurumsal iletişim,
lojistik, müşteri ilişkileri yönetimi, strateji ve iş geliştirme, strateji ve sistem Ar-Ge,
uyumdur.”
Tablo 3.8’den araştırmaya en fazla katılımın sigorta sektöründe 10 yıl ve
üzeri deneyime sahip olanlardan geldiği görülmektedir. Sektör deneyiminin mevki
Bu alt bölümde anket formunda yer alan sorulara ilişkin frekans tabloları,
soruların ait olduğu ölçekler içerisinde değerlendirilmiştir.
3.4.3.1. Yenilik İklimi Ölçeğine Ait Frekans Tabloları Yenilik iklimi ölçeği 4 alt değişkenle ölçülmüştür. Bunlar: “örgütün desteği,
değişime karşı tutum, yeniliklere açıklık ve kaynaklar”dır. Bu değişkenlere ait
frekans tabloları Tablo 3.10’da yer almaktadır.
Tablo 3.10. Yenilik İklimi Ölçeğine Ait Frekans Tabloları
A- YENİLİK İKLİMİ ÖRGÜTÜN DESTEĞİ
S-1) Yaratıcılık teknikleri konusunda çalışanlara eğitim verilir. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 40 18,10 Nadiren 47 21,27 Bazen 70 31,67 Genellikle 52 23,53 Her zaman 12 5,43 Toplam 221 100,0 S-2) Çalışanların yenilikçi faaliyetlerde bulunması desteklenir. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 5 2,26 Nadiren 27 12,22 Bazen 49 22,17 Genellikle 94 42,53 Her zaman 46 20,81 Toplam 221 100,0 S-3a) Çalışanlardan sadece rutin işleri yapmaları beklenir ve onların yeni fikir geliştiremeyecekleri düşünülür.* İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 89 40,27 Nadiren 51 23,08 Bazen 40 18,10 Genellikle 33 14,93 Her zaman 8 3,62 Toplam 221 100,0
154
S-3b) Çalışanlardan sadece rutin işleri yapmaları beklenmez ve onların yeni fikir geliştirebilecekleri düşünülür. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 8 3,62 Nadiren 33 14,93 Bazen 40 18,10 Genellikle 51 23,08 Her zaman 89 40,27 Toplam 221 100,0
DEĞİŞİME KARŞI TUTUM S-4) Yeni çözüm arayışlarında bulunur ve işlerimizi farklı yöntemlerle yapmayı deneriz. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 3 1,36 Nadiren 15 6,79 Bazen 67 30,32 Genellikle 104 47,06 Her zaman 32 14,48 Toplam 221 100,0 S-5)Değişiklikleri ve yenilikleri sürekli takip eder ve bunları örgütümüze uyarlarız. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 3 1,36 Nadiren 16 7,24 Bazen 61 27,60 Genellikle 105 47,51 Her zaman 36 16,29 S-6) Çevresel değişikliklere hızlı bir şekilde cevap verebilmenin başarımızı arttıracağına inanmaktayız. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 3 1,36 Nadiren 6 2,71 Bazen 30 13,57 Genellikle 92 41,63 Her zaman 90 40,72 Toplam 221 100,0
YENİLİKLERE AÇIKLIK S-7) Sonuçlar başarısız bile olsa çalışanlar risk almaya cesaretlendirilir. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 24 10,86 Nadiren 38 17,19 Bazen 76 34,39 Genellikle 68 30,77 Her zaman 15 6,79 Toplam 221 100,0
155
S-8) Yeni fikir üretenler ve yeniliklerin hayata geçirilmesinde aktif rol üstlenenler şirketimiz tarafından ödüllendirilir. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 18 8,14 Nadiren 41 18,55 Bazen 60 27,15 Genellikle 65 29,41 Her zaman 37 16,74 Toplam 221 100,0 S-9a)Örgütsel değişiklikleri gerçekleştirmek çoğunlukla zordur. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 16 7,24 Nadiren 50 22,62 Bazen 78 35,29 Genellikle 63 28,51 Her zaman 14 6,33 Toplam 221 100,0 S-9b)Örgütsel değişiklikleri gerçekleştirmek çoğunlukla kolaydır. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 14 6,33 Nadiren 631 28,51 Bazen 78 35,29 Genellikle 50 22,62 Her zaman 16 7,24 Toplam 221 100,0
KAYNAKLAR S-10) Kaynaklar, yeni projeler için hazır bulundurulur. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 8 3,62 Nadiren 51 23,08 Bazen 70 31,67 Genellikle 82 37,10 Her zaman 10 4,52 Toplam 221 100,0 S-11) Çalışanlar işleriyle ilgili ihtiyaç duyduğu bilgi ve kaynaklara genellikle ulaşabilir. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 1 0,45 Nadiren 15 6,79 Bazen 43 19,46 Genellikle 117 52,94 Her zaman 45 20,36 Toplam 221 100,0
156
S-12) Şirket içerisindeki her bir iş birimi diğer iş birimleriyle bilgi ve kaynaklarını paylaşır. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 1 0,45 Nadiren 20 9,05 Bazen 58 26,24 Genellikle 101 45,70 Her zaman 41 18,55 Toplam 221 100,0 S-13a) Kaynakların yenilik faaliyetleri için harcanması gereksiz ve şirketimize maliyet getiren bir yük olarak görülmektedir.* İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 63 28,51 Nadiren 74 33,48 Bazen 54 24,43 Genellikle 25 11,31 Her zaman 5 2,26 Toplam 221 100,0 S-13b) Kaynakların yenilik faaliyetleri için harcanması gereklidir ve şirketimize maliyet getiren bir yük olarak görülmemektedir. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 5 2,26 Nadiren 25 11,31 Bazen 54 24,43 Genellikle 74 33,48 Her zaman 63 28,51 Toplam 221 100,0 Not: Tabloda (*) ile işaretlenen sorular kontrol sorusudur. Bu sorular olumsuz anlam içerdiği için ifadelerin ve cevapların ters çevrilmesi gerekmektedir. Örneğin; S-3a’da ifadeye “hiçbir zaman” cevabını verenlerin oranı %40,27 iken, ifade ve kodlar ters çevrildiğinde S-3b’de bu oran, ifadeye “her zaman” cevabını verenleri temsil etmektedirler. (Kontrol soruları, soru numarasından sonra “a” harfi ile, kontrol sorusunun ters çevrilmiş hali ise “b” harfi ile ifade edilmiştir.)
Örgütün Desteği Tablo 3.10’dan görüleceği üzere, genel durum itibariyle Türkiye’de hayat ve
emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren sigorta şirketlerinde yaratıcılık teknikleri
konusunda bazı şirketlerde çalışanlara hiç eğitim verilmediği, bazılarında ise çok sık
aralıklarla olmasa bile eğitim verildiği; çalışanların yenilikçi faaliyetlerinin
genellikle desteklendiği; çalışanlardan çoğunlukla rutin işler yapmanın dışında yeni
fikir geliştirmelerinin de beklendiği sonuçları ortaya çıkmaktadır.
157
Değişime Karşı Tutum Bu rakamlardan görüleceği üzere, genel durum itibariyle Türkiye’de hayat ve
emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren sigorta şirketlerinde, yeni çözüm arayışlarında
bulunmaya ve işleri farklı yöntemlerle yapmayı denemeye büyük ölçüde sıcak
bakılmakta; şirketler, değişiklikleri ve yenilikleri sürekli bir şekilde takip ederek,
bunları büyük ölçüde örgütlerine uyarlamakta ve çevresel değişikliklere hızlı bir
şekilde cevap verebilmenin başarıyı arttıracağı düşünülmektedir.
Yeniliklere Açıklık
Tablo 3.10’dan görüleceği üzere, genel durum itibariyle Türkiye’de hayat ve
emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren sigorta şirketlerinde, sonuçlar başarısız bile
olsa çalışanların risk alması çok yüksek bir oranda olmamakla birlikte
desteklenmekte; yenilikçi fikir sahiplerinin genel olarak ödüllendirildiği görülürken,
ödüllendirmenin olmadığını veya çok az olduğunu ifade edenler de
bulunmakta;örgütseldeğişiklikleri gerçekleştirmenin mümkün olduğu ancak bu
değişimin kolay olmadığı anlaşılmaktadır.
Kaynaklar Tablo 3.10’dan, Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren
sigorta şirketlerinde genel durum itibariyle kaynakların yenilik faaliyetleri için
çoğunlukla hazır bulundurulduğu, çalışanların işleriyle ilgili ihtiyaç duyduğu bilgi ve
kaynaklara genellikle ulaşabildiği, her bir iş biriminin diğer iş birimleriyle bilgi ve
kaynaklarını çoğunlukla paylaştığı anlaşılmakta vekaynakların yenilik faaliyetleri
için harcanması maliyet getiren bir yük olarak görülmemekle birlikte büyük ölçüde
gerekli olduğu düşünülmektedir.
3.4.3.2. Yenilikçilik Ölçeğine Ait Frekans Tabloları Yenilikçilik, 3 alt ölçekten(genel yenilikçilik, teknik yenilikçilik ve
yönetimsel yenilikçilik) oluşmaktadır.
158
GENEL YENİLİKÇİLİK “Genel yenilikçilik” ile işletmenin yenilikçiliğe karşı genel tutumu
ölçülmektedir. Genel yenilikçilik, anket formundaki 14-17. ve 33-34. sorularla
ölçülmüştür. Genel yenilikçiliğe ilişkin frekans tabloları Tablo 3.11’de yer
almaktadır.
Tablo 3.11. Genel Yenilikçilik Ölçeğine Ait Frekans Tabloları
GENEL YENİLİKÇİLİK S-14) Şirketimizde yenilik süreci aşamaları açık bir şekilde tanımlanmıştır. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 22 9,95 Nadiren 46 20,81 Bazen 54 24,43 Genellikle 72 32,58 Her zaman 27 12,22 Toplam 221 100,0 S-15a) Şirketimizde yenilik yapmak çok riskli olarak algılanır ve yeniliklere direnç gösterilir.* İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 58 26,24 Nadiren 68 30,77 Bazen 63 28,51 Genellikle 26 11,76 Her zaman 6 2,71 Toplam 221 100,0 S-15b) Şirketimizde yenilik yapmak çok riskli olarak algılanmaz ve yeniliklere direnç gösterilmez. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 6 2,71 Nadiren 26 11,76 Bazen 63 28,51 Genellikle 68 30,77 Her zaman 58 26,24 Toplam 221 100,0 S-16) Şirketimizde yenilikçi fikirlere çok önem verilir ve yenilikçilik ödüllendirilir. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 11 4,98 Nadiren 32 14,48 Bazen 65 29,41 Genellikle 71 32,13 Her zaman 42 19,00 Toplam 221 100,0
159
S-17) Başarılı olan yeni fikirler, tüm çalışanlarla paylaşılarak onların da yeni fikir geliştirmeleri teşvik edilir. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 12 5,43 Nadiren 25 11,31 Bazen 57 25,79 Genellikle 82 37,10 Her zaman 45 20,36 Toplam 221 100,0 S-33) Şirket içi veya dışından gelen fikirleri toplayan ve değerlendiren, şirketin yenilikçi çalışmalarını planlı bir şekilde yürüten bir bölümümüz mevcuttur.
İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Evet 114 51,58 Hayır 107 48,42 Toplam 221 100,0 S-34) Şirketinizde böyle bir bölümün açılmasının gerekli olduğunu düşünüyor musunuz? İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Evet 90 84,11 Hayır 17 15,89 Eksik veri 114 - Toplam 221 100,0 Not: Tabloda (*) ile işaretlenen sorular kontrol sorusudur. Bu sorular olumsuz anlam içerdiği için ifadelerin ve cevapların ters çevrilmesi gerekmektedir. Örneğin; S-15a’da ifadeye “nadiren” cevabını verenlerin oranı %30,77 iken, ifade ve kodlar ters çevrildiğinde S-15b’de bu oran, ifadeye “genellikle” cevabını verenleri temsil etmektedirler. (Kontrol soruları, soru numarasından sonra “a” harfi ile, kontrol sorusunun ters çevrilmiş hali ise “b” harfi ile ifade edilmiştir.)
14. soruda en yüksek oran “genellikle” seçeneğinde olsa bile, kümülatif
oranlar dikkate alındığında, genel durum itibariyle Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı
alanda faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin büyük bir kısmında yenilik süreci
aşamalarının net bir şekilde tanımlanmadığı, bir kısmında ise bu aşamaların net bir
şekilde tanımlandığı sonucu ortaya çıkmaktadır.
Tablo 3.11’den genel durum itibariyle Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı
alanda faaliyet gösteren sigorta şirketlerinde yenilik yapmanın çok riskli olarak
algılanmadığı ve yeniliklere karşı direnç gösterilmediği; yenilikçi fikirlere genel
olarak çok önem verildiğive ödüllendirildiği görülürken, yenilikçi fikirlerin
önemsenmediğini ve ödüllendirmenin olmadığını veya çok az olduğunu ifade edenler
de mevcuttur.Bunlara ek olarak, başarıya ulaşan yeni fikirlerin tüm çalışanlarla
160
paylaşılarak onların da yeni fikir geliştirmelerinin teşvik edildiği sonucu ortaya
çıkmaktadır.
Genel yenilikçiliği ölçmek için Likert tipi ölçekle hazırlanmış 4 adet, evet-
hayır şıklarını içeren ise 2 adet soru kullanılmıştır. Ancak anket formundaki gidişatı
bozmamak adına evet-hayır şıklı sorular “yenilikçilik” ölçeğindeki soruların sonuna
yerleştirilmiştir. Bu yüzden “genel yenilikçilik” değişkeni içerisindeki soruların
frekans tabloları incelenirken anket formundaki 33. ve 34. sorular burada
değerlendirilmektedir.
Tablo 3.11’deki 33. soruya ait frekanstablosundan, Türkiye’de hayat ve
emeklilik dışı sigortacılık alanında faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin yarısına
yaklaşık bir kısmında yenilikçi faaliyetleri planlı bir şekilde koordine eden ayrı bir
bölüm bulunmazken yarısından biraz fazlasında böyle bir bölümün bulunduğu
sonucu ortaya çıkmaktadır.
33. soruya “hayır” cevabı veren katılımcılara, şirketlerinde yenilikçi
faaliyetleri planlı bir şekilde koordine eden bir bölümün açılmasının gerekli
olduğunu düşünüp düşünmedikleri sorulmuştur.
Tablo 3.11’de 33. soruya “hayır” cevabı veren 107 kişinin olduğu
görülmektedir. Anket, internet sitesi üzerinden yapıldığı için bu soru sadece 33.
soruya “hayır” cevabı verenlerin karşısına çıkmıştır. Dolayısıyla 34. soruya 107 kişi
cevap vermiştir. Tablo 3.11’de eksik veri olarak gözüken 114 rakamı, 33. soruya
“evet” cevabı verenleri temsil etmektedir. Tablodan da görüldüğü üzere 107 kişiden
90’ı şirket içerisinde yenilikçi faaliyetleri koordine eden bir bölümün açılması
gerektiğini düşünmektedir. Şirketlerden gelen cevaplar incelendiğinde 33. soruya
şirket içerisinde aynı bölümde çalışıp farklı cevap verenler olduğu gibi farklı
bölümlerdeki kişilerin de farklı cevap verdikleri gözlenmiştir. Kimileri şirketlerinde
yenilikçi faaliyetlerini koordine eden bir bölüm olduğunu ifade ederken kimileri ise
böyle bir bölümün bulunmadığını ve yenilikçi faaliyetleri koordine eden bir bölümün
açılmasının çoğunlukla gerekli olduğunu ifade etmiştir. Buradan, çalışanların
161
şirketleri hakkında yeterince bilgi sahibi olmadıkları ve şirket içerisinde haberleşme
ağının etkin olmadığı hatta çalışanların şirketlerine karşı ilgisiz oldukları ve çoğu
çalışanın sadece kendi işine odaklanıp şirket içerisindeki yenilikleri takip etmediği
sonucu ortaya çıkmaktadır.
TEKNİK YENİLİKÇİLİK Yenilikçiliğin ikinci alt ölçeği olan “teknik yenilikçilik”,anket formundaki
18-28. sorularla ölçülmüştür. Bu sorulara ilişkin frekans tabloları ve yorumlar Tablo
3.12’de yer almaktadır. Teknik yenilikçilik, 3 alt değişkenle ölçülmüştür. Bunlar:
ürün yenilikçiliği, süreç yenilikçiliği ve pazarlama yenilikçiliğidir.
Tablo 3.12. Teknik Yenilikçilik Ölçeğine Ait Frekans Tabloları
TEKNİK YENİLİKÇİLİK
ÜRÜN YENİLİKÇİLİĞİ
S-18) Mevcut ürünlerimize, müşterilerimizin ihtiyaçlarına göre yeni özellikler ekler ve bunları geliştiririz. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 2 0,90 Nadiren 14 6,33 Bazen 43 19,46 Genellikle 106 47,96 Her zaman 56 25,34 Toplam 221 100,0 S-19) Mevcut fikir veya teknolojileri yaratıcı yollarla bir araya getirerek önemli derecede yeni ürünler geliştiririz. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 2 0,90 Nadiren 38 17,19 Bazen 67 30,32 Genellikle 72 32,58 Her zaman 42 19,00 Toplam 221 100,0
162
S-20a) Yeni ürün fikirleri geliştirmek için çaba harcamak zaman kaybı olarak görülür.* İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 110 49,77 Nadiren 55 24,89 Bazen 34 15,38 Genellikle 21 9,50 Her zaman 1 0,45 Toplam 221 100,0 S-20b) Yeni ürün fikirleri geliştirmek için çaba harcamak zaman kaybı olarak görülmez. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 1 0,45 Nadiren 21 9,50 Bazen 34 15,38 Genellikle 55 24,89 Her zaman 110 49,77 Toplam 221 100,0
SÜREÇ YENİLİKÇİLİĞİ
S-21) Mevcut fikir veya teknolojileri yaratıcı yollarla bir araya getirerek önemli derecede yeni süreçler oluştururuz. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 3 1,36 Nadiren 28 12,67 Bazen 84 38,01 Genellikle 89 40,27 Her zaman 17 7,69 Toplam 221 100,0 S-22) İş süreçlerimizi hızlandırma ve geliştirmenin yollarını ararız. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 0 0 Nadiren 12 5,43 Bazen 36 16,29 Genellikle 106 47,96 Her zaman 67 30,32 Toplam 221 100,0 S-23)İş süreçlerimizde etkinlik ve verimliliği arttırmaya yönelik çözümler geliştiririz. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 1 0,45 Nadiren 14 6,33 Bazen 62 28,05 Genellikle 94 42,53 Her zaman 50 22,62 Toplam 221 100,0
163
S-24) İş süreçlerimizde bilgi teknolojilerini yoğun bir şekilde kullanmamız işlerimizi hızlandırmakta ve kolaylaştırmaktadır. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 2 0,90 Nadiren 17 7,69 Bazen 40 18,10 Genellikle 84 38,01 Her zaman 78 35,29 Toplam 221 100,0
PAZARLAMA YENİLİKÇİLİĞİ S-25) Farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerle anlaşma yaparak farklı müşteri gruplarının ihtiyaçlarına yönelik yeni ürünler sunarız. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 17 7,69 Nadiren 42 19,00 Bazen 75 33,94 Genellikle 66 29,86 Her zaman 21 9,50 Toplam 221 100,0 S-26) İnternetten poliçe satışı yapmaktayız. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 104 47,06 Nadiren 28 12,67 Bazen 25 11,31 Genellikle 32 14,48 Her zaman 32 14,48 Toplam 221 100,0 S-27) Ürünlerimizin fiyatlandırma politikasında yeni yaklaşımlar geliştiririz. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 4 1,81 Nadiren 18 8,14 Bazen 65 29,41 Genellikle 93 42,08 Her zaman 41 18,55 Toplam 221 100,0 S-28) Müşterilerimizin fikirlerine önem verir ve onlardan gelen fikirleri değerlendirerek yeni ürünler tasarlarız. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 5 2,26 Nadiren 23 10,41 Bazen 64 28,96 Genellikle 91 41,18 Her zaman 38 17,19 Toplam 221 100,0 Not: Tabloda (*) ile işaretlenen 20. soru, kontrol sorusudur. Bu soru olumsuz anlam içerdiği için ifadelerin ve cevapların ters çevrilmesi gerekmektedir. S-20’ya örneğin; “her zaman” cevabını verenlerin oranı %0,45 iken, ifade ve kodlar ters çevrildiğinde S-20b’de bu oran, ifadeye “hiçbir zaman” cevabını verenleri temsil etmektedirler. (Kontrol sorusu, soru numarasından sonra “a” harfi ile, kontrol sorusunun ters çevrilmiş hali ise “b” harfi ile ifade edilmiştir.)
164
Ürün Yenilikçiliği Ürün yenilikçiliği, anket formunda yer alan 18-20. sorularla ölçülmüştür.
Tablo 3.12’den görüleceği üzere, genel durum itibariyle Türkiye’de hayat ve
emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren sigorta şirketlerinde yüksek oranda artan ürün
yeniliklerinin; çok yüksek oranda olmamakla birlikte sentetik ürün yeniliklerinin
yapıldığı ve yeni ürün fikirleri için çaba harcamanın zaman kaybı olarak görülmediği
sonuçları ortaya çıkmaktadır.
Süreç Yenilikçiliği Süreç yenilikçiliği, anket formunda yer alan 21-24. sorularla ölçülmüştür.
Tablo 3.12’den görüldüğü üzere, genel durum itibariyle Türkiye’de hayat ve
emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren sigorta şirketlerinde çok yüksek oranda
olmamakla birlikte sentetik süreç yeniliklerinin ve yüksek oranda artan süreç
yeniliklerinin yapıldığı, iş süreçlerinin daha etkin ve verimli bir hale getirilebilmesi
için çözümlerin geliştirildiği ve bilgi teknolojileri kullanımının işleri hızlandırdığı ve
kolaylaştırdığı görülmektedir.
Pazarlama Yenilikçiliği Teknik yenilikçiliğin üçüncü alt değişkeni olan “pazarlama yenilikçiliği”
anket formunda yer alan 25-28. sorularla ölçülmüştür. Tablo 3.12’denTürkiye’de
hayat ve emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren sigorta şirketlerinde genel durum
itibariyle farklı sektörlerdeki şirketlerle anlaşma yaparak farklı hedef kitlelere
yönelik yeni ürünlerin orta derecede sunulduğu anlaşılmaktadır. Hâlbuki birinci
bölümde pazarlama yeniliği konusuyla ilgili verilen örnekteki gibi ürünler
geliştirilirse sigorta şirketleri hem farklı ürün çeşitleriyle farklı hedef kitlelerin
güvence ihtiyaçlarını karşılar hem de ürün başarılı olduğu takdirde prim gelirlerini
arttırma imkânına sahip olabilirler. Buna ek olarak Türkiye’deki hayat ve emeklilik
dışı sigorta şirketlerinin çoğunluğunda internetten poliçe satışının yapılmadığı
anlaşılmaktadır. Hâlbuki internet kullanımının her geçen gün arttığı günümüzde
sigorta şirketlerinin internet kanalını kullanmaları sigorta şirketlerine büyük
üstünlükler sağlayabilir. Bu üstünlükleri şu şekilde belirtmek mümkündür:
165
Pazarlama, satış ve dağıtım giderlerinden tasarruf edilebilir, internet kullanıcılarının
sigorta hakkında bilinçlenmelerine yönelik yayınlar sunulabilir ve poliçeler ile
fiyatlar hakkında bilgi verilerek internet kullanıcılarının poliçe satın alması
sağlanabilir. Çünkü günümüzde tüketicilerin büyük bölümü bir ürün veya hizmet
satın almadan önce internet üzerinden birbirine rakip şirketlerin ürünlerinin
özelliklerini ve fiyatlarını karşılaştırarak karar vermekte, daha sonra ise ya
ürün/hizmetin sunulduğu mağazaya gitmekte ya da mümkünse internet sitesi
üzerinden alışveriş yapmaktadırlar. Kimi tüketiciler internet üzerinden alışverişe,
internet bankacılığına vb. güvenmezken kimileri bu alışveriş türünü çok kolay ve
yararlı bulmaktadır. İnternet sitesi üzerinden alışverişi teşvik etmek amacıyla bazı
şirketler bu kanaldan alışverişi seçen tüketicilere belirli oranlarda indirim imkânı
sağlamaktadır. Önceleri, farklı şirketlerin ürünlerini satan internet siteleri kurulurken,
günümüzde ise bazı şirketler müşterilerine kendi siteleri üzerinden alışveriş yapma
imkânı tanımaktadır. Hatta şirketler hâlihazırdaki müşterilerine, ilgilenebilecekleri
ürün/hizmetleri e-posta ile göndererek onlara özel faydalar sunmaktadır. Bilgi
teknolojilerinin yoğun olarak kullanıldığı finans sektöründe sigorta şirketleri de bunu
bir üstünlüğe dönüştürerek “internet sigortacılığını” teşvik etmeye yönelik çalışmalar
yapabilir.
Pazarlama yenilikçiliği ile ilgili Tablo 3.12’deki verilere göre son olarak,
Türkiye’deki hayat ve emeklilik dışı sigorta şirketlerinde genel durum itibariyle
ürünlerin fiyatlandırma politikalarında yeni yaklaşımlar geliştirildiği ve söz konusu
şirketlerin, müşterilerinin fikirlerine önem vererek, bu fikirleri değerlendirdikleri ve
böylelikle yeni ürünler tasarladıkları anlaşılmaktadır. Ancak Tablo 3.12’den
görüldüğü üzere bu ifadeye olumsuz yönde görüş belirtenler de mevcuttur. Bu
tablodaki rakamlar, müşterilerin fikirlerini almaya gerek duymayan bir kesim
olduğunu da ortaya koymaktadır.
Yönetimsel Yenilikçilik Yenilikçiliğinüçüncü alt ölçeği olan “yönetimsel yenilikçilik” anket formunda
yer alan29-32.sorularla ölçülmüştür. Yönetimsel yenilikçiliğe ilişkin frekans tabloları
Tablo 3.13’te gösterilmektedir.
166
Tablo 3.13. Yönetimsel Yenilik Ölçeğine Ait Frekans Tabloları
YÖNETİMSEL YENİLİKÇİLİK
S-29)Yönetim süreçlerimizde yeni yaklaşımlar geliştirir ve işleri farklı yöntemlerle yapmayı deneriz. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 0 0 Nadiren 29 13,12 Bazen 83 37,56 Genellikle 93 42,08 Her zaman 16 7,24 Toplam 221 100,0 S-30)Şirketimizin ihtiyaçlarına göre, işlerin daha etkin bir şekilde yürümesini kolaylaştıracak yeni bölümler açabiliriz. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 5 2,26 Nadiren 31 14,03 Bazen 80 36,20 Genellikle 78 35,29 Her zaman 27 12,22 Toplam 221 100,0 S-31) Kaynaklarımızı rasyonel bir şekilde kullanmak için yeni yollar ararız. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 0 0 Nadiren 18 8,14 Bazen 52 23,53 Genellikle 103 46,61 Her zaman 48 21,72 Toplam 221 100,0 S-32) İnsan kaynakları politikalarımızda (yeni işe alım prosedürleri, yeni performans değerleme sistemleri gibi) yenilikler yaparız. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 9 4,07 Nadiren 28 12,67 Bazen 59 26,70 Genellikle 84 38,01 Her zaman 41 18,55 Toplam 221 100,0
Tablo 3.13’teki rakamlardan Türkiye’deki hayat ve emeklilik dışı alanda
faaliyet gösteren sigorta şirketlerinde genel olarak yeni yönetimsel yaklaşımların
geliştirildiği ve farklı iş yapış yöntemlerinin denendiği anlaşılmaktadır. Bu ifadeye
167
hiçbir zaman cevabı veren kimse bulunmamakla birlikte %13,12’lik kesimin,
yönetim süreçlerinde çok nadir olarak yenilik yaptıkları görülmektedir. Bunun
yanında, işlerin daha etkin bir şekilde yürümesini kolaylaştıracak yeni bölümler
açmanın çok yaygın bir durum olmadığı anlaşılmaktadır. Şirket içerisinde yenilik
faaliyetlerini planlı bir şekilde koordine edecek bir bölümün açılmasını örnek olarak
ele alabiliriz. 34. soruya verilen cevaplardan görüldüğü üzere, şirketlerinde böyle bir
bölümün olmadığını ifade edenlerin %84,11’i bu bölümün açılmasının gerekli
olduğunu düşünmekteydi. Ancak Tablo 3.13’ten de görüldüğü üzere yeni bölüm
açmanın mümkün olduğu ama nadir görüldüğü anlaşılmaktadır. Bunun altındaki
nedenlerin araştırılması gerekmektedir. Bu nedenlerden birinin gelenekselleşmiş
yönetim tarzının dışına çıkılmak istenmemesi olduğu düşünülmektedir.
Tablo 3.13’ten ayrıca, Türkiye’de hayat ve emeklilik dışı alanda faaliyet
gösteren sigorta şirketlerinde genel durum itibariyle kaynakların rasyonel bir şekilde
kullanılması için yeni yöntemlerin arandığı veinsan kaynakları politikalarında çok sık
olmamakla birlikte yenilikler yapıldığı sonucu ortaya çıkmaktadır.
3.4.3.3. Bilgi Teknolojileri Değişkenine Ait Frekans Tabloları Bilgi teknolojileri değişkenini ölçmek için kullanılan 35-39. sorulara ilişkin
frekans tabloları ve yorumlar aşağıda yer almaktadır.
Tablo 3.14’teki verilere göre genel durum itibariyle Türkiye’deki hayat ve
emeklilik dışı sigorta şirketlerinin bilgi teknolojilerine önem verdikleri ve bu
alandaki gelişmeleri devamlı takip ettikleri anlaşılmaktadır. Bilgi teknolojilerinin her
alana nüfuz ettiği bir ortamda bilgi teknolojilerine önem vermediklerini veya çok az
önemsediklerini belirten katılımcıların da olması dikkat çekmektedir. Bir diğer
bulguya göre söz konusu şirketlerin, büyük ölçüde iş süreçlerine uygun bilgi
teknolojilerini kullandıkları, çok sık aralıklarla olmasa bile bu konuda çalışanlarına
eğitim verdikleri anlaşılmaktadır. Ancak bilgi teknolojilerinin öneminin her geçen
gün arttığı günümüzde, şirketlerinde bu konuda hiçbir zaman eğitim verilmediği
görüşünü paylaşan katılımcılar da bulunmaktadır.
168
Tablo 3.14. Bilgi Teknolojileri Ölçeğine Ait Frekans Tabloları
BİLGİ TEKNOLOJİLERİ S-35) Bilgi teknolojilerine önem verir ve bu alandaki gelişmeleri sürekli takip ederiz. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 4 1,81 Nadiren 24 10,86 Bazen 43 19,46 Genellikle 86 38,91 Her zaman 64 28,96 Toplam 221 100,0 S-36) İş süreçlerimize uygun bilgi teknolojilerini kullanırız. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 2 0,90 Nadiren 23 10,41 Bazen 43 19,46 Genellikle 106 47,96 Her zaman 47 21,27 Toplam 221 100,0 S-37) Yeni bilgi teknolojilerini çalışanlarımızın doğru bir şekilde kullanmaları için sürekli eğitim programları uygularız. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 19 8,60 Nadiren 41 18,55 Bazen 59 26,70 Genellikle 79 35,75 Her zaman 23 10,41 Toplam 221 100,0 S-38) İnternet sitemizdeki bilgiler sürekli güncellenir ve müşterilerimiz internet sitemizden de işlem yapabilir. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 7 3,17 Nadiren 30 13,57 Bazen 43 19,46 Genellikle 85 38,46 Her zaman 56 25,34 Toplam 221 100,0 S-39) Bilgisayar yazılımlarına büyük yatırım yapmaktayız. İfadeler Frekans Geçerli Yüzde Hiçbir zaman 11 4,98 Nadiren 31 14,03 Bazen 39 17,65 Genellikle 95 42,99 Her zaman 45 20,36 Toplam 221 100,0
169
Tablo 3.14’teki verilerden genel durum itibariyle Türkiye’de hayat ve
emeklilik dışı alanda faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin internet sitelerindeki
verilerin sürekli güncellediği ve müşterilerinin internet sitesinden de işlem
yapabildiği anlaşılmaktadır. Burada site üzerinden işlem yapma sadece poliçe satışı
anlamında kullanılmamıştır. Bazı şirketler, internet sitelerinden poliçe satış hizmeti
sunmasalar bile müşterilerinin poliçe ve hasar dosyalarına, borçlarına ilişkin bilgilere
erişmelerini mümkün kılmaktadır. Böyle bir hizmetin veriliyor olması, sigorta
şirketlerinin bilgi teknolojilerini iş süreçlerine uyarlayarak müşterilerinin bilgilere
kolaylıkla ulaşmasına imkân tanımaktadır. Bu da sigorta şirketlerinin bilgi
teknolojileri alanında yenilik yaptığını göstermektedir. Ayrıca söz konusu şirketlerin,
bilgisayar yazılımlarına büyük ölçüde yatırım yaptıkları anlaşılmaktadır. Ancak çok
az bir oranda da olsa şirketlerinin bilgisayar yazılımlarına “hiçbir zaman” yatırım
yapmadığı görüşünü paylaşan katılımcılar da bulunmaktadır.
3.4.3.4. İşletme Büyüklüğü Değişkenine Ait Frekans Tabloları İşletme büyüklüğü değişkenini ölçmek için daha önce de bahsedildiği üzere
ikincil verilerden yararlanılmıştır. Ancak dağıtım kanalı büyüklüğüne ilişkin sadece
pazarlama bölümü katılımcılarına yönelik sorular hazırlanmıştır. Bu sorularla
şirketlerin acenteler dışında hangi dağıtım kanallarını kullandıkları hakkında bilgi
toplanmıştır. Bu alt bölümde kullanılan dağıtım kanallarına ilişkin frekans tabloları
değerlendirilmektedir. Pazarlama bölümünden 70 kişi araştırmaya katılmış ve
bunlardan 64’ü aşağıdaki sorulara cevap verdiğinden bu tablolarda 64 kişinin
cevapları değerlendirilmiştir. Diğer bölümlerin katılımcıları ve bu alana cevap
vermeyen 6 pazarlama bölümü çalışanı bu soruları cevaplandırmadığı için “eksik
veri” alanında gösterilmektedir.
170
Tablo 3.15. Dağıtım Kanallarına Ait Frekans Tabloları
BANKA ŞUBESİ KANALI (Acenteler dışında kullandığınız satış kanallarını işaretleyiniz.) İfadeler Frekans Geçerli Yüzde
Evet 42 65,63 Hayır 22 34,38
Eksik veri 157 - Toplam 221 100,0
BROKER KANALI (Acenteler dışında kullandığınız satış kanallarını işaretleyiniz.) İfadeler Frekans Geçerli Yüzde
Evet 44 68,75 Hayır 20 31,25
Eksik veri 157 - Toplam 221 100,0
İNTERNET KANALI (Acenteler dışında kullandığınız satış kanallarını işaretleyiniz.) İfadeler Frekans Geçerli Yüzde
Evet 18 28,13 Hayır 46 71,88
Eksik veri 157 - Toplam 221 100,0
ÇAĞRI MERKEZİ KANALI (Acenteler dışında kullandığınız satış kanallarını işaretleyiniz.) İfadeler Frekans Geçerli Yüzde
Evet 22 34,38 Hayır 42 65,63
Eksik veri 157 - Toplam 221 100,0
DİREKT SATIŞ KANALI (Acenteler dışında kullandığınız satış kanallarını işaretleyiniz.) İfadeler Frekans Geçerli Yüzde
Evet 29 45,31 Hayır 35 54,69
Eksik veri 157 - Toplam 221 100,0
Pazarlama bölümü katılımcılarının ifade ettiği üzere, Tablo 3.15’ten
Türkiye’deki hayat ve emeklilik dışı sigorta şirketlerinde %65,63 oranında banka
şubesi kanalı kullanılmaktadır. Bu oran Türkiye’de bankasürans faaliyetlerinin
yüksek düzeyde olduğunu göstermektedir. Broker kanalının da yüksek ölçüde
171
(%68,75) kullanıldığı dikkat çekmektedir. Bunlara ek olarak, %28,13 oranında
internet kanalı, %34,38 oranında çağrı merkezi kanalı ve %45,31 oranında direkt
satış kanalı kullanılmaktadır. Bu verilerden, internet kanalı kullanımının yeterince
yaygınlaşmadığı açıkça görülmektedir.
3.5. HİPOTEZ TESTLERİ
Araştırmanın veri seti nominal ve ordinal ölçeklerden oluştuğu için
değişkenler arasındaki ilişkiler Ki-Kare bağımsızlık testlerine tabi tutulmuştur.
Aralarında ilişki çıkan değişkenler çapraz tablolarda karşılaştırılmıştır. Araştırma
modelinde yer alan tüm alt ve ana değişkenlere ilişkin analizler aşağıda yer
almaktadır.
3.5.1. Yenilik İklimi Alt Değişkenleri – Yenilikçilik İlişkisi Yenilik iklimi 4 alt değişkenden oluşmaktadır. Bu alt değişkenlerin
yenilikçilikle ilişkileri bu kısımda incelenmiş ve nihai olarak yenilik iklimin
yenilikçilik üzerindeki etkisi test edilmiştir.
3.5.1.1. Örgütün Desteği – Yenilikçilik İlişkisi Bu ilişkiyi test etmek amacıyla kurulan hipotezler şu şekildedir:
H0: Örgütün yenilikleri desteklemesi ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki
yoktur.
H1: Örgütün yenilikleri desteklemesi ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki
vardır.
Tablo 3.16.Örgütün Desteği –Yenilikçilik İlişkisi Ki-Kare Tablosu
Değer Serbestlik Derecesi
p [Asymp. Sig. (2-sided)]
Pearson Chi-Square 126,74 12 0,00 Likelihood Ratio 122,20 12 0,00 Linear-by-Linear Association 91,57 1 0,00 Geçerli Değer Sayısı (N) 221
172
Ki-Kare bağımsızlık testi sonucuna göre karşılaştırılan bu iki değişkenin p
değerinin 0,00 çıktığı Tablo 3.16’dan görülmekte ve p ≤ 0,05 olduğu için H0 hipotezi
reddedilmektedir. Bu sonuç, karşılaştırılan iki değişken arasında çok güçlü ve
anlamlı bir ilişkinin olduğunu göstermektedir. Tablo 3.17’den iki değişken
arasındaki bu güçlü ilişki ayrıntılı bir şekilde incelenebilir.
H1: Örgütün yenilikleri desteklemesi ile yenilikçilik arasında anlamlı bir
ilişki vardır.
Tablo 3.17.Örgütün Desteği – Yenilikçilik İlişkisi Çapraz Tablosu
YENİLİKÇİLİK ORGANİZASYONUN
DESTEĞİ Yenilikçi
Olmayanlar Vasat
Yenilikçiler Yenilikçiler En
Yenilikçiler Toplam
Hiçbir zaman 1 2 0 0 3
Nadiren 11 23 4 0 38
Bazen 4 26 28 1 59
Genellikle 0 15 72 12 99
Her zaman 0 2 9 11 22
Toplam 16 68 113 24 221
Tablo 3.17’den örgütün yeniliklere destek vermesi ile yenilikçilik arasında
güçlü ve anlamlı bir ilişki olduğu katılımcıların ifadelere verdikleri cevapların
orantılı olmasıyla açıklanmaktadır. Tablodaki verilere göre, “en yenilikçiler” her
zaman yenilikçi faaliyetleri desteklerken, “yenilikçilerin” genellikle, “vasatların”
bazen ve “yenilikçi olmayanların” ise nadiren desteklediği görülmektedir. Sonuç
olarak, örgütün yenilikçi faaliyetleri desteklemesi yenilikçiliği arttırmaktadır.
173
3.5.1.2. Değişime Karşı Tutum – Yenilikçilik İlişkisi Bu ilişkiyi test etmek amacıyla kurulan hipotezler şu şekildedir:
H0: İşletmenin değişime karşı açık bir tutumu olması ile yenilikçilik arasında
anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: İşletmenin değişime karşı açık bir tutumu olması ile yenilikçilik arasında
anlamlı bir ilişki vardır.
Tablo 3.18. Değişime Karşı Tutum – Yenilikçilik İlişkisi Ki-Kare Tablosu
Değer Serbestlik Derecesi
p [Asymp. Sig. (2-sided)]
Pearson Chi-Square 138,49 12 0,00 Likelihood Ratio 122,50 12 0,00 Linear-by-Linear Association 81,07 1 0,00 Geçerli Değer Sayısı (N) 221
Ki-Kare bağımsızlık testi sonucuna göre karşılaştırılan bu iki değişkenin p
değerinin 0,00 çıktığı Tablo 3.18’den görülmekte ve p ≤ 0,05 olduğu için H0 hipotezi
reddedilmektedir. Bu sonuç, karşılaştırılan iki değişken arasındaki ilişkinin çok
güçlü ve anlamlı olduğunu ifade etmektedir. Tablo 3.19’dan iki değişken
arasındaki bu güçlü ilişki daha ayrıntılı incelenebilir.
H1: İşletmenin değişime karşı açık bir tutumu olması ile yenilikçilik
arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Tablo 3.19. Değişime Karşı Tutum– Yenilikçilik İlişkisi Çapraz Tablosu
YENİLİKÇİLİK DEĞİŞİME KARŞI
TUTUM Yenilikçi
Olmayanlar
Vasat Yenilikçiler
Yenilikçiler En Yenilikçiler
Toplam
Hiçbir zaman 0 0 1 0 1 Nadiren 6 4 2 0 12 Bazen 8 26 11 0 45 Genellikle 2 38 79 6 125 Her zaman 0 0 20 18 38 Toplam 16 68 113 24 221
174
Tablo 3.19’dan işletmenin değişime karşı açık bir tutumu olması ile
yenilikçilik arasında güçlü ve anlamlı bir ilişki olduğu katılımcıların ifadelere
verdikleri cevapların orantılı olmasıyla açıklanmaktadır. En yüksek frekans, 4 puan
değerindeki “genellikle” seçeneğine aittir. “En yenilikçiler” değişime karşı en olumlu
tutuma sahipken, “yenilikçilerin” de yüksek oranda olumlu bir tutuma sahip oldukları
ve “vasat yenilikçilerin” de bu iki gruba göre daha düşük bir oranda değişime açık
oldukları görülmektedir.
3.5.1.3. Yeniliklere Açıklık – Yenilikçilik İlişkisi Bu ilişkiyi test etmek amacıyla kurulan hipotezler şu şekildedir:
H0: İşletmenin yeniliklere açık olmasıyla yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki
yoktur.
H1: İşletmenin yeniliklere açık olmasıyla yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki
Pearson Chi-Square 4,71 6 0,58 Likelihood Ratio 6,15 6 0,41 Linear-by-Linear Association 0,22 1 0,64 Geçerli Değer Sayısı (N) 221
Ki-Kare bağımsızlık testi sonucuna göre karşılaştırılan bu iki değişkenin p
değerinin 0,58 çıktığı Tablo 3.43’ten görülmekte ve p > 0,05 olduğu için H0 hipotezi
reddedilememektedir. Bu sonuç, Türkiye’de faaliyet gösteren hayat ve emeklilik
dışı sigorta şirketlerindeki yönetici ve çalışanların sektör deneyimleri ile
yenilikçilik değişkenleri arasında anlamlı bir ilişkinin bulunmadığını ifade
etmektedir.
192
Bu sonuçlardan Türkiye’de faaliyet gösteren hayat ve emeklilik dışı sigorta
şirketlerindeki yönetici ve çalışanların hem bulunulan mevkideki deneyim hem de
sektör deneyimlerinin yenilikçilikle anlamlı bir ilişkisinin bulunmadığı
anlaşılmaktadır.
3.5.5.5. Yaş – Yenilikçilik İlişkisi Bu ilişkiyi test etmek üzere kurulan hipotezler şu şekildedir:
H0: Yaş ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Yaş ile ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Tablo 3.44. Yaş - Yenilikçilik İlişkisine Ait Ki-Kare Tablosu
Değer Serbestlik Derecesi
p [Asymp. Sig. (2-sided)]
Pearson Chi-Square 3,18 6 0,79 Likelihood Ratio 3,24 6 0,78
Linear-by-Linear Association 0,43 1 0,51 Geçerli Değer Sayısı (N) 221
Ki-Kare bağımsızlık testi sonucuna göre karşılaştırılan bu iki değişkenin p
değerinin 0,79 çıktığı Tablo 3.44’ten görülmekte ve p > 0,05 olduğu için H0 hipotezi
reddedilememektedir. Bu sonuç, yaş ile yenilikçilik değişkenleri arasında
anlamlı bir ilişkinin bulunmadığını ifade etmektedir. Özetle, genç yaştaki bir kişi
ile orta yaştaki bir kişinin yenilikçilikle ilgili düşüncelerinin farklı olduğu
söylenememektedir. Bir diğer değişle, yaş ve yenilikçilik değişkenleri birbirinden
bağımsızdır.
3.5.5.6. Cinsiyet – Yenilikçilik İlişkisi Bu ilişkiyi test etmek için kurulan hipotezler şu şekildedir:
H0: Cinsiyet ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.
H1: Cinsiyet ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki vardır.
193
Tablo 3.45. Cinsiyet - Yenilikçilik İlişkisine Ait Ki-Kare Tablosu
Değer Serbestlik Derecesi
p [Asymp. Sig. (2-sided)]
Pearson Chi-Square 2,78 3 0,43 Likelihood Ratio 2,77 3 0,43 Linear-by-Linear Association 0,22 1 0,64 Geçerli Değer Sayısı (N) 221
Ki-Kare bağımsızlık testi sonucuna göre karşılaştırılan bu iki değişkenin p
değerinin 0,43 çıktığı Tablo 3.45’ten görülmekte ve p > 0,05 olduğu için H0 hipotezi
reddedilememektedir. Bu sonuç, cinsiyet ile yenilikçilik değişkenleri arasında
anlamlı bir ilişkinin bulunmadığını ifade etmektedir. Özetle, kadın ve erkeklerin
yenilikçiliğe bakış açıları arasında önemli bir fark bulunmamaktadır. Dolayısıyla H0
hipotezi (Cinsiyet ile yenilikçilik arasında anlamlı bir ilişki yoktur.) doğrulanmıştır.
3.5.6. Yenilikçilik – İşletme Performansı İlişkisi Aşağıda yenilikçilik ve işletme performansı ilişkisi incelenmiş ve işletme
performansı farklı açılardan ele alınmıştır. Bunlar; pazar performansı ve finansal
performanstır.
Pazar performansı, şirketlerin son 3 yıldaki pazar paylarındaki değişimle ölçülmüştür. Şirketlerin son 3 yıla ait pazar paylarına TSRŞB’nin sitesindeki “Prim Üretimleri Sıralama” raporundan ulaşılmıştır. Finansal performans ise; aktif kârlılığı, özsermaye kârlılığı ve işletme kârlılığı ile ölçülmüştür. 3 şirket son 3 yıl içerisinde kurulduğu için yeni kurulan bu şirketlerin son 2 yıla ait finansal verileri mevcut olduğundan, 2 yıllık finansal verilerinin ortalamalası alınmıştır. 1 şirket de 2011 yılında kurulduğundan hiçbir finansal verisi olmadığı için değerlendirmeye alınamamıştır. Finansal performans formülleri için Bkz. Ek-1.
(Araştırmaya katılan şirketlerin ortalama performans verileri için
bkz. Ek-3)
Pazar performansını ölçmek için araştırmaya katılan sigorta şirketlerinin son
3 yıldaki pazar paylarının ortalaması alınarak, bu ortalama 2011 yılındaki pazar payı
ile karşılaştırılmıştır. 2011 yılı verisi ortalamanın altında ise pazar payı “azalan”;
üzerinde ise pazar payı “artan” şeklinde gruplandırılmıştır. Aynı işlemler finansal
performans ölçütlerinin her biri için ayrı ayrı uygulanmıştır. Dolayısıyla her bir ölçüt
Açıklama:(*) ile ifade edilen rakamlar p ≤ 0,05 koşulunu sağlamaktadır.
Tablo 3.46’dan p ≤ 0,05 koşulunu sağlayan ve dolayısıyla H0hipotezi
reddedilerek aralarında anlamlı ilişki olan değişkenler:
• Süreç yenilikçiliği - Pazar performansı
• Pazarlama yenilikçiliği-Pazar performansı
• Teknik yenilikçilik- Aktif kârlılığı
• Teknik yenilikçilik-Özsermaye kârlılığı
• Genel yenilikçilik - İşletme kârlılığı
• Yenilikçilik-İşletme kârlılığı
Yenilikçiliğin alt değişkenleri: genel yenilikçilik, teknik yenilikçilik (ürün yenilikçiliği, süreç yenilikçiliği, pazarlama yenilikçiliği) ve yönetimsel yenilikçiliktir.
195
Ki-Kare bağımsızlık testi sonuçlarına göre karşılaştırılanikili değişken
grupları arasından sadece yukarıda belirtilen 6 grup arasında anlamlı ilişkiler
çıkmıştır. Bu ilişkiler aşağıdaki çapraz tablolarda ayrıntılı olarak incelenmektedir.
3.5.6.1. Yenilikçilik – Pazar Performansı İlişkisi Tablo 3.46’dan görüldüğü üzere yenilikçilik değişkenlerinden sadece süreç ve
pazarlama yenilikçiliği ile pazar performansı arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Bu ilişkiler çapraz tablolarda ele alınmaktadır. Tablo 3.47’de süreç yenilikçiliği ve
pazar performansı arasındaki ilişki incelenmektedir.
Tablo 3.47. Süreç Yenilikçiliği - Pazar Payı İlişkisi Çapraz Tablosu
Süreç Yenilikçiliği Pazar Payı
(Pazar Performansı) Yenilikçi
Olmayanlar Vasat
Yenilikçiler Yenilikçiler En
Yenilikçiler Toplam
Azalan 1 30 57 25 113
Artan 8 22 47 30 107
Toplam 9 52 104 55 220
Tablo 3.47’den “en yenilikçilerin” ve “yenilikçi olmayanların” son 3 yılda
pazar performanslarının arttığı; buna karşın “vasat yenilikçiler ve yenilikçilerin”
pazar performanslarının azaldığı görülmektedir. Buradan süreç yenilikçiliği ile pazar
performansı arasında yüksek derecede olmasa bile negatif bir ilişki olduğu ortaya
çıkmaktadır. En yenilikçilerin pazar paylarının yüksek olması iş süreçlerinde
yaptıkları yeniliklerde başarılı olduklarını göstermektedir. Yenilikçi olmayanlar ise;
fazla yenilik yapmadıkları halde artan bir pazar performansına sahiptir. Dolayısıyla
bu şirketler yenilik yapmasalar bile büyüklüklerinden ötürü yüksek bir pazar payı
elde etmişlerdir. Yeniliğe esasen düşük pazar payına sahip şirketlerin ihtiyacı vardır.
Vasat yenilikçiler ve yenilikçiler, süreç yenilikçiliğine önem vermiş fakat Tablo
3.47’den görüldüğü üzere pek başarılı olamamışlardır. Bunun birçok sebebi olabilir.
(Örneğin; şirket içerisinde kurulan yeni bir sistemin henüz tüm çalışanlar tarafından
benimsenememesi...) Pazarda çok yüksek bir paya sahip olan şirketler, pazara yeni
ürün sunmasalar dahi büyük ölçüde müşteriye sahiptir. Dolayısıyla bu tür şirketlerin
196
verimliliklerinin daha da artabilmesi için süreçlerine yatırım yaparak, örneğin; her
geçen gün gelişen bilgi teknolojilerini iş süreçlerine uyarlayarak, iç müşterilerin
işlerini kolaylaştırma ve müşterilerine daha iyi hizmet sağlama gibi artan süreç
yeniliği faaliyetlerine ağırlık verirlerse pazar payları daha da artabilir.
Tablo 3.48’de pazarlama yenilikçiliği ve pazar performansı arasındaki ilişki
incelenmektedir.
Tablo 3.48. Pazarlama Yenilikçiliği - Pazar Payı İlişkisi Çapraz Tablosu
Pazarlama Yenilikçiliği
Pazar Payı (Pazar Performansı)
Yenilikçi Olmayanlar
Vasat Yenilikçiler
Yenilikçiler En Yenilikçiler
Toplam
Azalan 10 49 45 9 113
Artan 31 35 35 6 107
Toplam 41 84 80 15 220
Tablo 3.48’den pazarlama yenilikçiliği ile pazar performansı arasında negatif
bir ilişki olduğu görülmektedir. En yenilikçiler, yenilikçiler ve vasat yenilikçilerin
büyük bir kısmında pazar performansı azalmış buna karşın, yenilikçi olmayanların
pazar payları artmıştır. Pazar paylarında artış görülen şirketler çoğunlukla büyük
ölçekli işletmelerdir. Bu tür işletmeler, süreç yenilikleri yaparak mevcut
müşterilerine daha kaliteli hizmet sunma ve daha fazla ürün satarak, kısaca pazara
nüfuz ederek mevcut pazardaki paylarını arttırabilirler. Ancak pazarda düşük paya
sahip olan işletmeler, devamlılıklarını sürdürebilmek için yenilik yaparak niş
pazarlara yönelik stratejiler izlerlerse başarılı olabilirler. Mevcut pazarlarda klasik
ürünler üzerinden fiyat indirimi gibi stratejiler izledikleri takdirde hem kârlılıkları
azalabilir hem de güçlü rakipleri karşısında uzun vadede ayakta kalamayabilirler. Bu
yüzden yenilikçi olmak, küçük ve orta ölçekli işletmeler için kaçınılmazdır. Tablo
3.48’den yapılan pazarlama yeniliklerinin başarılı olmadığı görülmektedir.
197
3.5.6.2. Yenilikçilik – Finansal Performans İlişkisi Tablo 3.46’dan görüldüğü üzere yenilikçilik değişkenlerinden teknik
yenilikçilik-aktif kârlılığı; teknik yenilikçilik-özsermaye kârlılığı; genel yenilikçilik-
işletme kârlılığı ve yenilikçilik-işletme kârlılığı arasında anlamlı ilişkiler
bulunmuştur. Bu ilişkiler çapraz tablolarda ele alınmıştır. Tablo 3.49’da teknik
yenilikçilik ve aktif kârlılığı arasındaki ilişki incelenmektedir.
Tablo 3.49. Teknik Yenilikçilik - Aktif Kârlılığı İlişkisi Çapraz Tablosu
Teknik Yenilikçilik
Aktif Kârlılığı Yenilikçi Olmayanlar
Vasat Yenilikçiler
Yenilikçiler En Yenilikçiler
Toplam
Azalan 2 13 41 11 67
Artan 10 57 67 19 153
Toplam 12 70 108 30 220
Tablo 3.49’dan teknik yenilikçilikle aktif kârlılığı arasında pozitif yönde
anlamlı bir ilişkinin bulunduğu görülmektedir. Teknik yenilikçilik arttıkça aktif
kârlılığı da artmaktadır. Şirketler, varlık yapıları güçlendikçe daha fazla hareket
yeteneğine sahip olmaktadır. Dolayısıyla yenilik faaliyetleri için daha fazla varlıktan
yararlanma imkânına kavuşmaktadırlar. Ürün, süreç ve pazarlama yenilikleri bir
arada ve tutarlı bir şekilde yapıldığında aktif kârlılığının arttığı sonucu ortaya
çıkmaktadır.
Tablo 3.50’de teknik yenilikçilik ve özsermaye kârlılığı arasındaki ilişki
incelenmektedir.
198
Tablo 3.50. Teknik Yenilikçilik - Özsermaye Kârlılığı İlişkisi Çapraz Tablosu
Teknik Yenilikçilik
Özsermaye Kârlılığı Yenilikçi Olmayanlar
Vasat Yenilikçiler
Yenilikçiler En Yenilikçiler
Toplam
Azalan 2 12 39 11 64
Artan 10 58 69 19 156
Toplam 12 70 108 30 220
Teknik yenilikçilik - aktif kârlılığı ilişkisinde olduğu gibi teknik yenilikçilik -
özsermaye kârlılığı arasında da pozitif yönlü anlamlı bir ilişki mevcuttur. Tablo
3.50’den teknik yenilikçilik arttıkça özsermaye kârlılığının da arttığı görülmektedir.
Şirketler, kaynak yapıları güçlendikçe daha fazla hareket yeteneğine sahip olmakta
ve dolayısıyla yenilik faaliyetleri için daha fazla kaynak tahsis etme imkânına
kavuşmaktadırlar. Ürün, süreç ve pazarlama yenilikleri bir arada ve tutarlı bir şekilde
yapıldığında özsermaye kârlılığının arttığı sonucu ortaya çıkmaktadır.
Tablo 3.51’de genel yenilikçilik ve işletme kârlılığı arasındaki ilişki
incelenmektedir.
Tablo 3.51. Genel Yenilikçilik – İşletme Kârlılığı İlişkisi Çapraz Tablosu
Genel Yenilikçilik
İşletme Kârlılığı Yenilikçi Olmayanlar
Vasat Yenilikçiler
Yenilikçiler En Yenilikçiler
Toplam
Azalan 11 30 49 29 119
Artan 18 41 31 11 101
Toplam 29 71 80 40 220
199
Tablo 3.51 incelendiğinde genel yenilikçilik ile işletme kârlılığı arasında
negatif yönlü bir ilişki olduğu görülmektedir. Yenilikçi olmayanlar ve vasat
yenilikçilerin işletme kârlılıklarının genel olarak arttığı, buna karşın yenilikçiler ve
en yenilikçilerin işletme kârlılıklarının azaldığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu
sonuçtan, işletmenin yeniliklere karşı genel tutumu (genel yenilikçilik) ile işletme
kârlılığının birbirini ters yönde etkilediği anlaşılmaktadır.
Tablo 3.52’de yenilikçilik ve işletme kârlılığı arasındaki ilişki
Net Kâr Aktif (varlıkların) kârlılığı = Toplam Varlıklar (Σ Aktif)
Özsermaye Kârlılığı:
Net Kâr Özsermaye kârlılığı = Özsermaye
“Aktif Kârlılığı”ve “Özsermaye Kârlılığı” için kaynak: Nalan Akdoğanve Nejat Tenker,Finansal Tablolar ve Mali Analiz Teknikleri, 11.bs., Ankara, Gazi Kitabevi, Mart 2007, s. 671, 674.
Ortalama Aktif Kârlılığı: Aktif Kârlılığı2009 + Aktif Kârlılığı2010 + Aktif Kârlılığı2011 Ortalama Aktif =
Net Kâr2009 +Net Kâr2010 + Net Kâr2011 Ortalama İşletme =
Kârlılığı 3
233
Ortalama Pazar Performansı:
Pazar Performansı2009 +Pazar Perf.2010 + Pazar Perf.2011 Ortalama Pazar =
Performansı 3
Bilgi Teknolojileri Harcama Oranı:
BT Harcamaları BT Harcama Oranı =
Toplam Faaliyet Giderleri
Bilgi Teknolojileri Maliyet Etkinlik Oranı:
BT Harcamaları BT Maliyet Etkinlik Oranı =
Toplam Prim Gelirleri
“BT Harcama Oranı” ve “BT Maliyet Etkinlik Oranı” için kaynak: Sidney E. Harris ve Joseph L. Katz, “Organizational Performance and Information Technology Investment Intensity in the Insurance Industry”, Organization Science, C:II, No:3, Ağustos 1991, s. 267.
234
EK-2: TSRŞB’YE ÜYE SİGORTA ŞİRKETLERİNİN LİSTESİ
A. HAYAT VE EMEKLİLİK DIŞI ALANDA FAALİYET
GÖSTEREN SİGORTA ŞİRKETLERİ
1) ACE European Group Limited
2) Aksigorta A.Ş.
3) Allianz Sigorta A.Ş.
4) Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi
5) Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketi
6) Atradius Credit Insurance
7) Aviva Sigorta A.Ş.
8) AXA Sigorta A.Ş.
9) BNP Paribas Cardif Sigorta A.Ş.
10) Chartis Sigorta A.Ş.
11) Coface Sigorta A.Ş.
12) Demir Sigorta A.Ş.
13) Dubai Group Sigorta A.Ş.
14) Ergo Sigorta A.Ş.
15) Euler Hermes Sigorta A.Ş.
16) Eureko Sigorta A.Ş.
17) Euro Sigorta A.Ş.
18) Generali Sigorta A.Ş.
19) Groupama Sigorta A.Ş.
20) Güneş Sigorta A.Ş.
21) Halk Sigorta A.Ş.
22) HDI Sigorta A.Ş.
235
23) Hür Sigorta A.Ş.
24) Inter Sigorta A.Ş.
25) Işık Sigorta A.Ş.
26) Liberty Sigorta A.Ş.
27) Madgeburger Sigorta A.Ş.
28) Mapfre Genel Sigorta A.Ş.
29) Merkez Sigorta A.Ş.
30) Neova Sigorta A.Ş.
31) Ray Sigorta A.Ş.
32) Rumeli Sigorta A.Ş
33) S.S. Koru Sigorta Kooperatifi
34) SBN Sigorta A.Ş.
35) Sompo Japan Sigorta A.Ş.
36) Türk Nippon Sigorta A.Ş.
37) Yapı Kredi Sigorta A.Ş.
38) Ziraat Sigorta A.Ş.
39) Zurich Sigorta A.Ş.
Not:
Gri ile temsil edilen şirketlerin faaliyet göstermediği tespit edilmiştir.
B. HAYAT VE EMEKLİLİK ALANINDA FAALİYET GÖSTEREN SİGORTA ŞİRKETLERİ
40) Acıbadem Sağlık ve Hayat Sigorta A.Ş.
41) Aegon Emeklilik ve Hayat A.Ş.
42) Allianz Hayat ve Emeklilik A.Ş.
43) American Life Hayat Sigorta A.Ş.
44) Anadolu Hayat Emeklilik A.Ş.
45) AvivaSa Hayat ve Emeklilik A.Ş.
236
46) AXA Hayat ve Emeklilik A.Ş.
47) BNP Paribas Cardif Hayat Sigorta A.Ş.
48) BNP Paribas Cardif Emeklilik A.Ş.
49) Cigna Hayat Sigorta A.Ş.
50) Civ Hayat Sigorta A.Ş.
51) Demir Hayat Sigorta A.Ş.
52) Deniz Emeklilik ve Hayat A.Ş.
53) Ergo Emeklilik ve Hayat A.Ş.
54) Finans Emeklilik ve Hayat A.Ş.
55) Garanti Emeklilik ve Hayat A.Ş.
56) Groupama Emeklilik A.Ş.
57) Halk Hayat ve Emeklilik A.Ş.
58) ING Emeklilik A.Ş.
59) Mapfre Genel Yaşam Sigorta A.Ş.
60) New Life Yaşam Sigorta A.Ş.
61) Rumeli Hayat Sigorta A.Ş.
62) Vakıf Emeklilik A.Ş.
63) Yapı Kredi Emeklilik A.Ş.
64) Ziraat Hayat ve Emeklilik A.Ş.
Kaynak: (Çevrimiçi) http://www.tsrsb.org.tr/sayfa/ueye-sirketler, 30 Ocak 2012.
EK-3:ARAŞTIRMAYA KATILAN SİGORTA ŞİRKETLERİNİN ORTALAMA PERFORMANS VERİLERİ (%) SİGORTA ŞİRKETİ
ORTALAMA PAZAR PAYI
ORTALAMA AKTİF
ORTALAMA ÖZSERMAYE
ORTALAMA KÂRLILIK
1) 7,76% 0,87% 1,79% 20.279.696,67
2) 8,30% 1,73% 5,49% 19.488.774,33
3) 12,30% 1,08% 2,63% 19.363.900,67
4) 1,54% -10,43% -443,63% -18.374.673,97
5) 0,05% -7,47% -35,76% -1.187.242,67
6) 2,34% -2,37% -18,72% -9.557.064,33
7) 12,84% 3,05% 9,73% 51.987.821,08
8) 0,86% -19,82% -610,24% -16.806.381,67
9) 5,67% -6,06% -41,09% -50.266.957,67
10) 5,05% 4,91% 11,05% 30.747.827,19
11) 0,75% -2,67% -12,42% -2.008.024,15
12) 6,10% 0,66% 2,35% 1.085.329,00
13) 6,23% -0,46% -1,32% -2.811.886,67
14) 1,27% -1,44% -6,77% -3.000.732,67
15) 0,43% -0,54% -3,87% -345.551,43
16) 1,00% 0,87% 2,00% 905.931,67
17) 0,53% -10,35% -26,39% -18.362.478,67
18) 0,37% -13,36% -53,54% -8.144.326,00
19) 2,09% -5,35% -25,25% -12.632.057,00
20) 0,00% 0,00% 0,00% 0
21) 0,73% -8,78% -68,75% -4.849.045,52
22) 2,61% 3,94% 12,14% 15.145.413,33
23) 0,16% -38,95% 820,85% -10.967.461,00
24) 6,27% 3,45% 8,89% 15.145.413,33
25) 1,21% 11,74% 37,57% 19.152.588,00
238
EK-4: ANKET FORMU
Sayın Katılımcı,
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme (İktisat) Anabilim Dalı’nda Prof. Dr. Esin ERGİN danışmanlığında “Türkiye’de Sigorta Şirketlerinde Yenilikçilik ve İşletme Performansı: Hayat ve Emeklilik Dışı Sigorta Şirketlerinde Bir Uygulama” konulu yüksek lisans tezini hazırlamaktayız. Bu çalışmanın amacı, yenilikçiliğin işletme performansı üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu araştırmaya yöneliktir. Vereceğiniz cevaplar akademik amaçlı kullanılacak, kesinlikle üçüncü kişilerle paylaşılmayacak ve şirketinizdeki başka kişiler tarafından da görülemeyecektir. Çalışmada "Hayat ve Emeklilik Dışı" alanda faaliyet gösteren tüm sigorta şirketlerinden gelen cevaplar toplu bir şekilde değerlendirilecek ve şirketler; çalışan sayıları, prim üretim miktarları gibi farklı büyüklük ölçütlerine göre şirket adı belirtilmeden gruplandırılacaktır. Şirket adı ve cevaplarınız gizli tutulacaktır. Ancak bu gruplandırmaların yapılabilmesi için "şirket adının" mutlaka yazılması gerekmektedir, yazılmadığı takdirde verilen cevaplar değerlendirmeye alınamayacaktır. Yapmakta olduğumuz araştırmanın sağlıklı bir sonuca ulaşabilmesi için, ankete katılımınızın önemli olduğunu vurgulamak isteriz. Anketi cevaplandırdıktan sonra lütfen "submit form" butonuna basınız. Aksi takdirde cevaplarınız sisteme kaydedilmeyecektir. Katılımınız ve akademik bir çalışmaya verdiğiniz destekten dolayı şimdiden teşekkür ederiz.
Prof. Dr. Esin ERGİN
Arş. Gör. Zehra Binnur AVUNDUK
239
Aşağıdaki soruları çalıştığınız şirket adına yanıtlayınız.
Şirket adı: __________________________________________________________
Şirketinizin çalışma ortamı ve yenilikçi faaliyetlerini göz önünde bulundurarak, aşağıdaki ifadeleri, şirketinizde gerçekleşme derecesine göre 1’den 5’e kadar puanlayınız. (İfadelere katılma derecenizi şu şekilde belirtiniz: Her zaman gerçekleştiğini düşündüklerinize “5”; hiçbir zaman gerçekleşmediğini düşündüğünüz ifadelere ise “1” puan veriniz.)
Hiç
bir z
aman
Nad
iren
B
azen
Gen
ellik
le
H
er z
aman
No: A- YENİLİK İKLİMİ 1 2 3 4 5 1) Yaratıcılık teknikleri konusunda çalışanlara eğitim verilir.
2) Çalışanların yenilikçi faaliyetlerde bulunması desteklenir.
3) Çalışanlardan sadece rutin işleri yapmaları beklenir ve onların yeni fikir geliştiremeyecekleri düşünülür.*
4) Yeni çözüm arayışlarında bulunur ve işlerimizi farklı yöntemlerle yapmayı deneriz.
5) Değişiklikleri ve yenilikleri sürekli takip eder ve bunları örgütümüze uyarlarız.
6) Çevresel değişikliklere hızlı bir şekilde cevap verebilmenin başarımızı arttıracağına inanmaktayız.
7) Sonuçlar başarısız bile olsa çalışanlar risk almaya cesaretlendirilir.
8) Yeni fikir üretenler ve yeniliklerin hayata geçirilmesinde aktif rol üstlenenler şirketimiz tarafından ödüllendirilir.
9) Örgütsel değişiklikleri gerçekleştirmek çoğunlukla zordur. *
10) Kaynaklar, yeni projeler için hazır bulundurulur.
11) Çalışanlar işleriyle ilgili ihtiyaç duyduğu bilgi ve kaynaklara genellikle ulaşabilir.
12) Şirket içerisindeki her bir iş birimi diğer iş birimleriyle bilgi ve kaynaklarını paylaşır.
13) Kaynakların yenilik faaliyetleri için harcanması gereksiz ve şirketimize maliyet getiren bir yük olarak görülmektedir.*
No: B- YENİLİKÇİLİK 1 2 3 4 5 14) Şirketimizde yenilik süreci aşamaları açık bir şekilde
tanımlanmıştır.
15) Şirketimizde yenilik yapmak çok riskli olarak algılanır ve yeniliklere direnç gösterilir.*
16) Şirketimizde yenilikçi fikirlere çok önem verilir ve yenilikçilik ödüllendirilir.
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2
3 4 5
4 5 1 2
3
1 2 3 4 5
3 1 2 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
2 3 4 5 1
2 3 4 5 1
1 2
3 4 5
2 3 4 5 1
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
240
17) Başarılı olan yeni fikirler, tüm çalışanlarla paylaşılarak onların da yeni fikir geliştirmeleri teşvik edilir.
18) Mevcut ürünlerimize, müşterilerimizin ihtiyaçlarına göre yeni özellikler ekler ve bunları geliştiririz.
19) Mevcut fikir veya teknolojileri yaratıcı yollarla bir araya getirerek önemli derecede yeni ürünler geliştiririz.
20) Yeni ürün fikirleri geliştirmek için çaba harcamak zaman kaybı olarak görülür.*
21) Mevcut fikir veya teknolojileri yaratıcı yollarla bir araya getirerek önemli derecede yeni süreçler oluştururuz.
22) İş süreçlerimizi hızlandırma ve geliştirmenin yollarını ararız.
23) İş süreçlerimizde etkinlik ve verimliliği arttırmaya yönelik çözümler geliştiririz.
24) İş süreçlerimizde bilgi teknolojilerini yoğun bir şekilde kullanmamız işlerimizi hızlandırmakta ve kolaylaştırmaktadır.
25) Farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerle anlaşma yaparak farklı müşteri gruplarının ihtiyaçlarına yönelik yeni ürünler sunarız.
26) İnternetten poliçe satışı yapmaktayız.
27) Ürünlerimizin fiyatlandırma politikasında yeni yaklaşımlar geliştiririz.
28) Müşterilerimizin fikirlerine önem verir ve onlardan gelen fikirleri değerlendirerek yeni ürünler tasarlarız.
29) Yönetim süreçlerimizde yeni yaklaşımlar geliştirir ve işleri farklı yöntemlerle yapmayı deneriz.
30) Şirketimizin ihtiyaçlarına göre, işlerin daha etkin bir şekilde yürümesini kolaylaştıracak yeni bölümler açabiliriz.
31) Kaynaklarımızı rasyonel bir şekilde kullanmak için yeni yollar ararız.
32) İnsan kaynakları politikalarımızda (yeni işe alım prosedürleri, yeni performans değerleme sistemleri gibi) yenilikler yaparız.
33) Şirket içi veya dışından gelen fikirleri toplayan ve değerlendiren, şirketin yenilikçi çalışmalarını planlı bir şekilde yürüten bir bölümümüz mevcuttur.
EVET HAYIR
Cevabınız HAYIR ise; 34) Şirketinizde böyle bir bölümün açılmasının gerekli
olduğunu düşünüyor musunuz? EVET HAYIR
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
3 1 2 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
2 3 4 5 1
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
241
Aşağıdaki ifadeleri, şirketinizde gerçekleşme derecesine göre 1’den 5’e kadar puanlayınız. (İfadelere katılma derecenizi şu şekilde belirtiniz: Her zaman gerçekleştiğini düşündüklerinize “5”; hiçbir zaman gerçekleşmediğini düşündüğünüz ifadelere ise “1” puan veriniz.)
Hiç
bir z
aman
Nad
iren
B
azen
Gen
ellik
le
H
er z
aman
No: C- BİLGİ TEKNOLOJİLERİ 1 2 3 4 5 35) Bilgi teknolojilerine önem verir ve bu alandaki
gelişmeleri sürekli takip ederiz.
36) İş süreçlerimize uygun bilgi teknolojilerini kullanırız.
37) Yeni bilgi teknolojilerini çalışanlarımızın doğru bir şekilde kullanmaları için sürekli eğitim programları uygularız.
38) İnternet sitemizdeki bilgiler sürekli güncellenir ve müşterilerimiz internet sitemizden de işlem yapabilir.
39) Bilgisayar yazılımlarına büyük yatırım yapmaktayız.
D- İŞLETME BÜYÜKLÜĞÜ
Bu bölümde yer alan (40. ve 41.) sorular sadece “pazarlama yönetimi” tarafından cevaplandıracaktır.
Aşağıdaki sorular şirketinizin büyüklüğünü ölçmeye yöneliktir. Cevaplarınızı güncel rakamlarla belirtiniz.
40) Çalışmakta olduğunuz acente sayısını belirtiniz. ____________ 41) Acenteler dışında kullandığınız satış kanallarını işaretleyiniz ve sayısı verilebilecek olanların sayılarını belirtiniz. � Banka şube adedi _____ � Broker ______ � İnternet sitesi / siteleri aracılığıyla satış � Çağrı merkezi aracılığıyla satış � Direkt Satış � Diğer (belirtiniz) ______________________________________________
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
1 2 3 4 5
2 3 4 5 1
2 3 4 5 1
242
E- İNSAN KAYNAKLARININ ÖZELLİKLERİ
Şirkette;
a) Hangi bölümde görev yapmaktasınız?
Mali İşler Teknik Bilgi Teknolojileri
Pazarlama/Satış İnsan Kaynakları Diğer (Belirtiniz)
____________________
b) Hangi mevkide görev yapmaktasınız?
Genel Müdür Müdür Yardımcısı
Genel Müdür Yardımcısı Uzman
Grup Müdürü Uzman Yardımcısı
Müdür Diğer (Belirtiniz)
______________________
Şu anda bulunduğunuz mevkide kaç yıldır görev yapmaktasınız? 1 yıldan az
süredir görev yapıyorsanız lütfen 0 yazınız. yıl
Sigorta sektöründe kaç yıllık deneyim sahibisiniz? 1 yıldan az bir deneyiminiz var
ise lütfen 0 yazınız. yıl
En son mezun olduğunuz eğitim seviyesini işaretleyiniz.
Lise Meslek Yüksekokulu Üniversite Yüksek Lisans Doktora
Yaşınız: _________
Cinsiyetiniz: Kadın Erkek
Eklemek istediğiniz görüş ve öneriler: Zaman ayırdığınız ve anketimizi cevaplandırdığınız için teşekkür ederiz.
243
DEĞİŞKENLER SORU NUMARALARI
YENİLİK İKLİMİ 1-13 - Örgütün desteği 1-3 - Değişime karşı tutum 4-6 - Yeniliklere açıklık 7-9 - Kaynaklar 10-13
YENİLİKÇİLİK 14-34 - Genel yenilikçilik 14-17 ve 33, 34 - Teknik yenilikçilik 18-28