Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Sayı: 36, Mayıs-Haziran 2004, ss. 6-22. 1 TL’DEN SIFIR ATILMASI VE YENİ TL Hüseyin ŞEN * Abdullah KESKİN ** I. Giriş Paradan sıfır atma operasyonu, yüksek kronik enflasyonu yaşamış birçok ülkede uygulanmıştır. Bu ülke deneyimlerine bakıldığında, uygulanan istikrar programlarının bir parçası olarak paralarından sıfır attıkları ve para birimlerini yeniledikleri görülmektedir. Sıfır atma operasyonu bazı ülkelerde başarılı; bazılarında da başarısız olmuştur. Sıfır atma operasyonunun gelişmiş ülkelerde daha başarılı olduğu görülmektedir. Paradan sıfır atma operasyonuna daha çok gelişmekte olan ülkelerde başvurulduğu görülmektedir. Bu ülkelerin bazıları paralarından bir kez sıfır atarken; bazıları da altı kez sıfır atmıştır. Bu ülkelerin paradan sıfır atma operasyonuna sık sık başvurmaları başta enflasyon olmak üzere ekonomilerinde uzun dönemli bir istikrar sağlayamamalarının bir sonucudur. Türkiye’de Türk Lirası’ndan [TL] sıfır atılması tartışmaları 20 yıldan daha uzun bir süredir devam etmektedir. Bu yöndeki tartışmalar ilk kez 1983 yılında ortaya atılmış; ancak zamanın askeri yönetiminin karşı çıkması nedeniyle uygulanamamıştır. İzleyen yıllarda TL’den sıfır atılması tartışmaları bir çok kez gündeme gelmesine karşın, gerekli ekonomik ve siyasi ortam oluşmadığı için tartışmalar uygulamaya dönüştürülememiştir. Ancak son üç yıl içinde enflasyonun hızlı bir düşüş trendine girmesi ve siyasi istikrarın sağlanması ile birlikte, TL’den sıfır atılması tartışmaları yeniden gündeme geldi ve sıfır atılması yönünde somut adımlar atıldı. Bu çalışma, TL’den sıfır atılmasını ve Yeni Türk Lirası’nı [YTL] incelemektedir. Beş bölümden oluşan çalışmanın ikinci bölümünde TL’deki erimenin tarihsel gelişimi ele alınırken, üçüncü bölümünde TL’den sıfır atılmasının önkoşulları üzerinde durulmaktadır. Dördüncü ve beşinci bölümlerde sırasıyla, Yeni TL’ye geçiş süreci ile TL’den sıfır atılmasının avantaj ve dezavantajları ele alınmaktadır. Genel değerlendirme ve sonuç ise, çalışmanın son bölümünde yer almaktadır. II. TL’deki Erimenin Tarihsel Gelişimi TL’nin iç ve dış değerinin sürekli erimesi bol sıfırlı paraların tedavüle sürülmesini kaçınılmaz kılmıştır. TL, ilk kez basıldığı 1927 yılından 1980’lere kadar değer açısından oldukça istikrarlı bir trend izlemiştir. 1980 sonrasında ise, durum değişmiş ve 1970’lerin ikinci yarısından itibaren başlayan yüksek-kronik enflasyon süreciyle birlikte TL’deki erime de kendini göstermeye başlamıştır. TL, 1990’lı yıllarda 1980’lere göre daha hızlı erimiştir. Dolayısıyla son yirmi yıl içerisinde ortalama her iki yılda bir bol sıfırlı yeni banknotlar tedavüle sürülmüştür. Ekonomide işlemlerin parasal ifadesi büyüdükçe, bu işlemlerin kolaylıkla gerçekleştirilebilmesi için üst değerde yeni banknotların tedavüle sürülmesi ihtiyacı doğmuştur. * Yrd. Doç. Dr., Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü. ** Öğretim Görevlisi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü.
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Sayı: 36, Mayıs-Haziran 2004, ss. 6-22.
1
TL’DEN SIFIR ATILMASI VE YENİ TL
Hüseyin ŞEN*
Abdullah KESKİN**
I. Giriş
Paradan sıfır atma operasyonu, yüksek kronik enflasyonu yaşamış birçok ülkede
uygulanmıştır. Bu ülke deneyimlerine bakıldığında, uygulanan istikrar programlarının bir
parçası olarak paralarından sıfır attıkları ve para birimlerini yeniledikleri görülmektedir. Sıfır
atma operasyonu bazı ülkelerde başarılı; bazılarında da başarısız olmuştur. Sıfır atma
operasyonunun gelişmiş ülkelerde daha başarılı olduğu görülmektedir. Paradan sıfır atma
operasyonuna daha çok gelişmekte olan ülkelerde başvurulduğu görülmektedir. Bu ülkelerin
bazıları paralarından bir kez sıfır atarken; bazıları da altı kez sıfır atmıştır. Bu ülkelerin
paradan sıfır atma operasyonuna sık sık başvurmaları başta enflasyon olmak üzere
ekonomilerinde uzun dönemli bir istikrar sağlayamamalarının bir sonucudur.
Türkiye’de Türk Lirası’ndan [TL] sıfır atılması tartışmaları 20 yıldan daha uzun bir süredir
devam etmektedir. Bu yöndeki tartışmalar ilk kez 1983 yılında ortaya atılmış; ancak zamanın
askeri yönetiminin karşı çıkması nedeniyle uygulanamamıştır. İzleyen yıllarda TL’den sıfır
atılması tartışmaları bir çok kez gündeme gelmesine karşın, gerekli ekonomik ve siyasi ortam
oluşmadığı için tartışmalar uygulamaya dönüştürülememiştir. Ancak son üç yıl içinde
enflasyonun hızlı bir düşüş trendine girmesi ve siyasi istikrarın sağlanması ile birlikte, TL’den
sıfır atılması tartışmaları yeniden gündeme geldi ve sıfır atılması yönünde somut adımlar
atıldı.
Bu çalışma, TL’den sıfır atılmasını ve Yeni Türk Lirası’nı [YTL] incelemektedir. Beş
bölümden oluşan çalışmanın ikinci bölümünde TL’deki erimenin tarihsel gelişimi ele
alınırken, üçüncü bölümünde TL’den sıfır atılmasının önkoşulları üzerinde durulmaktadır.
Dördüncü ve beşinci bölümlerde sırasıyla, Yeni TL’ye geçiş süreci ile TL’den sıfır
atılmasının avantaj ve dezavantajları ele alınmaktadır. Genel değerlendirme ve sonuç ise,
çalışmanın son bölümünde yer almaktadır.
II. TL’deki Erimenin Tarihsel Gelişimi
TL’nin iç ve dış değerinin sürekli erimesi bol sıfırlı paraların tedavüle sürülmesini kaçınılmaz
kılmıştır. TL, ilk kez basıldığı 1927 yılından 1980’lere kadar değer açısından oldukça
istikrarlı bir trend izlemiştir. 1980 sonrasında ise, durum değişmiş ve 1970’lerin ikinci
yarısından itibaren başlayan yüksek-kronik enflasyon süreciyle birlikte TL’deki erime de
kendini göstermeye başlamıştır. TL, 1990’lı yıllarda 1980’lere göre daha hızlı erimiştir.
Dolayısıyla son yirmi yıl içerisinde ortalama her iki yılda bir bol sıfırlı yeni banknotlar
tedavüle sürülmüştür. Ekonomide işlemlerin parasal ifadesi büyüdükçe, bu işlemlerin
kolaylıkla gerçekleştirilebilmesi için üst değerde yeni banknotların tedavüle sürülmesi ihtiyacı
doğmuştur.
* Yrd. Doç. Dr., Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü.
** Öğretim Görevlisi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü.
Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Sayı: 36, Mayıs-Haziran 2004, ss. 6-22.
2
5 Aralık 1927’de tedavüle sürülen en yüksek kupürlü ilk banknot 1,000 lira idi. 1927-1981
döneminde dolaşımdaki para ihtiyacını 50 Kuruş ile 1,000 lira arasındaki madeni paralar ve
banknotlar karşılarken, 1981’den günümüze kadar geçen 23 yıl içinde TL hızla erimiş ve
artan emisyon ihtiyacını karşılayabilmek için üst değerde yeni banknotların biri diğerini
izlemiştir. 1982, 1988 ve 1989 yıllarında sırasıyla 5, 20 ve 50 bin liralık banknotlar tedavüle
sürülmüştür. TL’deki erime, 1990’lı yıllarda daha da hızlanmıştır. 1991, 1992 ve 1993
yıllarında sırasıyla 100, 250 ve 500 bin liralık banknotlar; 1995, 1997, 1999 ve 2001
yıllarında da 1, 5, 10 ve 20 milyon liralık banknotlar tedavüle sürülmüştür1. 1927’den
günümüze tedavüle sürülen en büyük banknotların tarihsel gelişimi Tablo-1’de sunulmuştur.
Tablo-1: 1927’den Günümüze Tedavüle Sürülen Banknotlar
Tedavüle Çıkış
Tarihi
Banknot
TL
Tedavüle Çıkış Tarihi Banknot
TL
5 Aralık 1927 1 9 Mayıs 1988 20,000
5 Aralık 1927 5 15 Mayıs 1989 50,000
5 Aralık 1927 10 11 Kasım 1991 100,000
5 Aralık 1927 50 2 Ekim 1992 250,000
5 Aralık 1927 100 18 Mart 1993 500,000
5 Aralık 1927 500 16 Ocak 1995 1,000,000
5 Aralık 1927 1,000 6 Ocak 1997 5,000,000
2 Kasım 1981 5,000 5 Kasım 1999 10,000,000
25 Ekim 1982 10,000 5 Kasım 2001 20,000,000
Kaynak: TCMB (2001).
Bugün dünyada 100 bin ve üzerinde kupürlü banknota sahip az sayıda ülke bulunmaktadır.
Bunlar Romanya, Endonezya, Kamboçya, Lübnan, Mozambik, Paraguay ve Vietnam’dır. Bu
ülkelerden Romanya’da en büyük kupürlü banknot 1 milyon, diğerlerinde 100 bin, Türkiye
de ise 20 milyondur (Bkz. Ek-2).
1980’lere kadar TL’den sıfır atmaya gereksinim duymayan Türkiye, son otuz yılda yaşadığı
yüksek-kronik enflasyonun bir sonucu olarak dünyada en fazla sıfırlı paraya sahip olan bir
ülke konumuna gelmiştir2. Ekonomik açıdan daha kötü durumda olan ülkelerin, paralarından
sıfır atmalarıyla birlikte TL’deki sıfırlar daha da belirginleşmiştir. Dünyada şimdiye kadar 49
ülke parasından sıfır atmıştır. Bu ülkelerin % 92’si gelişmekte olan ülke; kalanı ise gelişmiş
ülkedir. Gelişmiş ülkelerden Almanya, 1923 ve 1948 yıllarında olmak üzere ulusal para
biriminden 2 kez sıfır atmıştır. Almanya’nın parasından sıfır atma operasyonuna girişmesinde
I. ve II. Dünya Savaşları sonrasında karşı karşıya haldığı hiperenflasyon olgusu etkili
olmuştur. Özellikle I. Dünya Savaşı sonrasında aylık ortalama enflasyonun % 300’leri aşması
Alman Markına astronomik şekilde sıfırların eklenmesine neden olmuştur3. Kasım 1923’te
yapılan bir operasyonla Almanya ulusal para birimi Marktan bir defada 12 sıfır atmıştır.
Şimdiye kadar hiçbir ülke Almanya’nın bu rekoruna ulaşamamıştır (Bkz.Ek-4).
Gelişmekte olan ülkeler arasında, hem paradan kaç kez sıfır atıldığı hem de atılan sıfır sayısı
açısından büyük farklılık görülmektedir. Sıfır atma operasyonunun sayısı açısından Brezilya
ve Yugoslavya [Sırbistan-Karadağ] ilk sırayı paylaşmaktadırlar. Bu ülkeler tam 6 kez paradan
1 Tedavüldeki banknotlatın kupürlere göre dağılımı için Bkz. Ek-1.
2 Son yıllarda hiperenflasyon ülkesi Angola’nın ulusal para birimi ‘Kwanza’, TL’den önce en fazla sıfırlı
paraydı. Halihazırda değersizlik sıralamasında TL’nin en yakın takipçisi olan Romanya Leyi bile TL’den
yaklaşık 43 kat daha değerlidir (Bkz. Ek-3). 3 Ayrıntılı bilgi için Bkz. Şen (2003a:58-63).
Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Sayı: 36, Mayıs-Haziran 2004, ss. 6-22.
3
sıfır atma operasyonuna başvurmuşlardır. Bu ülkeleri, 4 operasyonla Arjantin ve İsrail; 3
operasyonla Rusya, Zaire ve Vietnam; 2 operasyonla Almanya, Beyaz Rusya, Bolivya, Peru
ve Şili gibi ülkeler izlemektedir. Ülkelerin büyük çoğunluğunun bir defaya mahsus olmak
üzere paradan sıfır atma operasyonuna başvurdukları görülmektedir. Atılan sıfır sayısı
açısından duruma bakıldığında, ülkeler arasında önemli farklılıklar vardır. Ülkelerin önemli
bir kısmı, önce paralarından üç sıfır; bir süre sonra ilaveten 6 sıfır daha atmışlardır. Örneğin
Angola, Bolivya ve Peru ulusal parasından 3 sıfır atmışlar ancak enflasyonda kalıcı bir başarı
sağlayamadıkları için kısa bir süre sonra paralarından 6 sıfır daha artmak zorunda
kalmışlardır. Yakın dönemde Afganistan, Beyaz Rusya ve Bulgaristan paralarından 3 sıfır;
Zaire ise 5 sıfır atmıştır (Bkz. Ek-4).
Genel olarak ifade etmek gerekirse, gerek sıfır atma operasyonun sayısı gerekse atılan sıfır
sayısı açısından ülkeler arasında bir çok büyük farklılıklar vardır. Öte yandan ülkelerin
paradan sıfır atarlarken eski para birimlerine ‘Yeni’ ibaresi ekleyerek tedavüle sürdükleri veya
yeni bir para birimi tanımladıkları görülmektedir. Bununla beraber yaygın uygulama mevcut
para birimi önüne ‘Yeni’ veya bir başka ibare ekleme şeklindedir. Örneğin Beyaz Rusya
ulusal para birimi olan Ruble önüne ‘Yeni’ ibaresini eklemiş ve para birimini Ocak 2002’de
Yeni Ruble olarak değiştirmiştir.
Ülkemizde emisyon hacmi son yirmi üç yılda süratle artmış ve artan parasal işlem hacminin
karşılanabilmesi için ortalama 2 yılda bir üst kupür değerinde 11 yeni banknot tedavüle
sürülmüştür (Bkz. Tablo-1). Bu gelişme, kuşkusuz ülkemizde yaşanan yüksek-kronik
enflasyon sürecinin bir sonucudur.
Yaşanan yüksek-kronik enflasyona bağlı olarak hızlı bir erime sürecine giren TL’nin dış
değeri, Şubat 2001 Krizi’nin hemen sonrasında aşırı düştü ve ABD Doları karşısındaki değeri
milyonla ifade edilen dünyanın tek para birimi haline geldi (Bkz. Ek-3). Yine aynı sürecin
sonucu olarak ekonomik değerler katrilyonlarla ifade edilmeye başlandı. Bunun yanında TL,
tasarruf, değişim ve değer ölçüsü olma işlevlerini büyük ölçüde yitirdi. Konut ve işyeri
kiralarının, ithal mal fiyatlarının [özellikle elektronik eşyalar], gayrimenkul fiyatlarının döviz
cinsinden belirlenmesi, banka mevduatlarının yarıdan fazlasının döviz cinsi mevduatlardan
oluşması, döviz cinsinden iç borçlanmanın ağırlık kazanması, TL’nin parasal fonksiyonlarını
büyük ölçüde kaybetmesinin tipik göstergeleridir.
1980 sonrası süreçte TL’deki sıfırların hızla artması, beraberinde TL’den sıfır atılması
tartışmalarını da gündeme getirmiştir. TL’den sıfır atılması tartışmaları son yirmi yıl içinde
birçok kez gündeme gelmiş ancak gerekli ekonomik ve siyasi ortam oluşmadığı için bugüne
kadar uygulamaya konulamamıştır. Daha açık bir ifadeyle enflasyonun kabul edilebilir bir
düzeye düşürülememesi, sürekli erken seçime gidilmesi ve zayıf koalisyon hükümetlerinin
kurulması nedeniyle TL’den sıfır atma operasyonunun hayata geçirilmesi mümkün
olmamıştır. TL’den sıfır atılmasına ilişkin tartışmaların kronolojisi Tablo-2’de sunulmuştur.
Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Sayı: 36, Mayıs-Haziran 2004, ss. 6-22.
Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Sayı: 36, Mayıs-Haziran 2004, ss. 6-22.
6
Grafik-1: TL’deki Sıfırlara ve Emisyon Hacmi, 1980-2003
0
1
2
3
4
5
6
7
8
198
0
198
1
198
2
198
3
198
4
198
5
198
6
198
7
198
8
198
9
199
0
199
1
199
2
199
3
199
4
199
5
199
6
199
7
199
8
199
9
200
0
200
1
200
2
200
3
log
Em
isy
on H
ac
mi
0
1
2
3
4
5
6
7
8
log
TL
Sıfırlar
Emisyon Hacmi
a TL’deki sıfırlar ile tedavüldeki banknotların kupür değerindeki büyüme kastedilmektedir
Kaynak: Tablo-3
Enflasyon, bol sıfırlı paraların piyasada dolaşmasının en önemli sebebidir. Grafik-2,
TÜFE’deki artış ile TL’nin sıfırlarındaki artış arasında doğrusal ilişkiyi göstermektedir.
Grafik-2: Enflasyon ve TL’deki Sıfırlar
a, 1980-2003
0
1
2
3
4
5
6
7
8
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
log
TÜ
FE
0
1
2
3
4
5
6
7
8
log
TL
Enflasyon
Sıfırlar
a TL’deki sıfırlar ile tedavüldeki banknotların kupür değerindeki büyüme kastedilmektedir
Kaynak: Tablo-3
Yüksek-kronik enflasyon süreciyle birlikte bol sıfırlı paraların tedavüle çıkması, paranın iç ve
dış değerinin sürekli düşmesine neden olmuştur. Bu durum, TL’nin parasal fonksiyonlarını
tam olarak yerine getirmesini engellemiştir. Uluslararası sermaye hareketlerinin serbest ve
döviz piyasasının liberal olduğu bir ortamda, yüksek-kronik enflasyon nedeniyle TL’nin
parasal fonksiyonlarını tam olarak yerine getirememesi dolarizasyonu4 körüklemiştir. Diğer
bir ifadeyle ekonomide tasarruflar yabancı paralarla yapılır, fiyatlar yabancı paralarla
belirlenir ve işlemler yabancı paralarla gerçekleştirilir hale gelmiştir.
4 Bankalarda döviz tevdiat hesapları [DTH] olarak mevduat hesaplarının açılması ve bu hesapların toplam
mevduat içerisindeki payının artması dolarizasyonun boyutunu yansıtmaktadır. Teknik bir ifadeyle, DTH/M2Y
bir ekonomideki dolarizasyon düzeyini belirten bir orandır.
Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Sayı: 36, Mayıs-Haziran 2004, ss. 6-22.
7
Dolarizasyon, TCMB’nın etkin para politikası uygulamasını engellemiş, kurlardaki aşırı
hareketlilik nedeniyle maliye politikası araçlarının etkinliğini zayıflatmıştır (Selçuk, 1997).
Bu gelişmeler ise, enflasyonla mücadeleyi güçleştirmiştir. 1980’lerin sonunda % 20 civarında
olan dolarizasyon oranı, 2001 yılında % 50’nin üzerine çıkmıştır (Bkz. Tablo-3).
III. TL’den Sıfır Atılmasının Önkoşulları
TL’den sıfır atılmasının istenilen sonucu vermesi iki temel koşula bağlıdır: Birincisi,
enflasyonun tek haneli rakamlara düşürülmesi ve bunun sürdürülebilirlik altyapısının
oluşturulması, yani tek haneli enflasyonda kalıcılığın sağlanması; ikincisi ise döviz
kurlarındaki oynaklığın ortadan kaldırılması -en azından minimize edilmesi- ve güçlü para
birimleri karşısında TL’nin istikrar bulmasıdır.
TL’den sıfır atılması ancak enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesi ve ekonomide
dengelerin kurulmasıyla sağlanacak bir istikrar ve güven ortamında gündeme getirilmelidir.
Uygulanacak bir istikrar programı başarıya ulaştığında ve ekonomide güven ortamı
sağlandığında, TL’den sıfır atılmalı ve sıfırdan arındırılmış yeni para birimi tedavüle
sürülmelidir.
Burada önemle belirtelim ki, TL’den sıfır atılması için enflasyonun tek haneli rakamlara
düşürülmesi gerekli ancak yeterli değildir. Önemli olan enflasyonun düşüş eğilimine
girmesinden ziyade, tek haneli rakamlara düşürülmüş enflasyonda uzun dönemli bir
kalıcılığın sağlanmasıdır. Bu kalıcılığı belirleyen temel unsur ise, enflasyondaki düşüş
eğiliminin nasıl gerçekleştirildiğidir. Enflasyondaki düşüş, enflasyonu besleyen temel
dinamikler5 ortadan kaldırılmadan sadece kısa vadeli sıkı para ve maliye politikaları ile
sağlanmış ise enflasyondaki düşüş trendinin uzun dönemde sürdürülememe riski vardır.
Türkiye’de yüksek-kronik enflasyonu besleyen temel dinamiklerden biri kamu açıklarıdır6.
Kamu açıkları ile enflasyon karşılıklı olarak birbirlerini beslemektedirler. Bir başka ifadeyle,
kamu açıkları enflasyonu körüklemekte; enflasyon da kamu açıklarını artırmaktadır7. Grafik-
3, kamu açıkları ile enflasyon oranı arasındaki ilişkiyi yansıtmaktadır. Grafikte görüldüğü gibi
kamu açıklarının GSMH’ya oranı ile enflasyon oranı arasında 1999 yılına kadar aynı yönlü
belirgin bir ilişki vardır. Ancak 1999 yılı ve sonrasında konsolide bütçe açığı artarken,
enflasyon belirgin bir düşüş trendine girmiştir. Bu durum kanımızca enflasyondaki düşüşün
yapısal kaynaklı olmadığının; büyük ölçüde IMF’nin desteğiyle uygulanan sıkı para ve maliye
politikalarının bir sonucu olduğunun bir işaretidir.
5 Bu dinamikler enflasyona tutsaklık [inertia], kamu açıkları, siyasi istikrarsızlık, kamunun fiyatlandırma
politikası, enflasyonist beklentiler, oligopolistik piyasa yapısı gibi değişkenlerden oluşmaktadır. Bu konuda
ayrıntılı bilgi için Bkz. Lim & Papi (1997). 6 Bu konuda ayrıntılı bilgi için Bkz. Şen (2003a:144-146).
7 Bu konuda ayrıntılı bilgi için Bkz. Şen (2003b).
Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Sayı: 36, Mayıs-Haziran 2004, ss. 6-22.
8
Grafik-3: Konsolide Bütçe Açıkları ve Enflasyon Oranı, 1987-2003
0
2
4
6
8
10
12
14
16
18
198
7
198
8
198
9
199
0
199
1
199
2
199
3
199
4
199
5
199
6
199
7
199
8
199
9
200
0
200
1
200
2
200
3
Ko
nso
lid
e B
ütç
e A
çık
ları
/GS
YİH
(%
)
0
20
40
60
80
100
120
Enfl
asy
on O
ran
ı
Konsolide Bütçe Açıkları
Enflasyon Oranı
Kaynak: TCMB Web Sitesi, www.tcmb.gov.tr
TL’den sıfır atılmasının ikinci temel koşulu, döviz kurlarında oynaklığın ortadan kaldırıması
veya en azından minimize edilmesidir. Grafik-4, 1990-2003 yılları arasında Dolar kurundaki
oynaklığı yansıtmaktadır. Oynaklık, Doları kurunun trend değerinden sapmalarının yüzde
olarak ifade edilmesi ile gösterilmiştir8. Grafikte görüldüğü gibi, kurda kriz dönemlerinde
aşırı bir oynaklık ortaya çıkmaktadır. Kurdaki oynaklık yalnızca kriz dönemleri ile sınırlı
kalmayıp trend değeri etrafında sürekli dalgalandığı görülmektedir. 2000Ç3 ve sonrasında
önceki çeyreklere göre Doları kurunun oynaklığında ciddi bir artış görülmektedir. Buna göre
son dönemde Doları kurunun istikrarsız olduğu söylenebilir.
Grafik-4: Dolar Kurundaki Oynaklık (%), 1990Ç1-2003Ç3
-16
-14
-12
-10
-8
-6
-4
-2
0
2
4
6
8
199
0Ç
4
199
1Ç
3
199
2Ç
2
199
3Ç
1
199
3Ç
4
199
4Ç
3
199
5Ç
2
199
6Ç
1
199
6Ç
4
199
7Ç
3
199
8Ç
2
199
9Ç
1
199
9Ç
4
200
0Ç
3
200
1Ç
2
200
2Ç
1
200
2Ç
4
200
3Ç
3
Kaynak. TCMB Web Sitesi, www.tcmb.gov.tr
TL’den sıfır atılması için uygun koşulların oluşabilmesi açısından enflasyon hedeflemesi ve
buna uygun para ve maliye politikalarının eşgüdümlü olarak yürütülmesi büyük önem
taşımaktadır. TL’den sıfır atılmasının istenen sonucu verebilmesi, ekonomik ve psikolojik
koşullar yanında zamanlamaya da bağlıdır. Enflasyondaki düşüşe paralel olarak ekonomide
faizlerin istikrarlı bir şekilde düşmesi, TL’nin güçlü para birimleri karşısında istikrar bulması,
TCMB’nın döviz rezervlerinin artması, siyasi istikrarın sürmesi paradan sıfır atılması için
gereklidir.
8 Oynaklık yüzde olarak hesaplanırken, üç çeyreklik cari kur ortalaması hesaplanarak trend değerleri bulunmuş,
cari kur değeri ile trend kur değeri farkı trend kur değerine oranlanıp, yüzde olarak ifade edilmiştir.
Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Sayı: 36, Mayıs-Haziran 2004, ss. 6-22.
9
İktisadi aktörlerin para talebini belirleyen faktörler ile tüketim alışkanlıkları değişmediği
sürece, TL’den sıfır atılması ve bunun yerine YTL’nin ikame edilmesinin makro ekonomik
değişkenler üzerinde önemli bir etki yapacağı beklenmemelidir (Minibaş, 2001). TL’den sıfır
atılması ancak kamu açıklarının makul seviyelere çekildiği, ihracatın ithalatı karşılama
oranının yükseldiği, Kamu Dış Borç Stoku/GSMH oranının % 60’ların altına çekildiği,
borçların çevrilebilirlik sorununun ortadan kalktığı ve enflasyonun tek haneli rakamlara
düşürüldüğü bir ortamda anlam ifade edecektir.
TL’den sıfır atılabilmesi için gerekli temel iki koşulun gerçekleşmesi için öncelikle ekonomik
dengeleri gözetecek ve kamunun israf ettiği kaynakları daha üretken alanlara kaydıracak iyi
işleyen bir ekonomiye ihtiyaç vardır. Bu çerçevede kamu kesiminin ekonomideki
büyüklüğünü küçültmek ilk tedbir olarak düşünülmelidir. Çünkü kamu kesiminin büyüklüğü,
kamu açıklarının aşağı çekilmesinin önündeki en büyük engeldir. Bu konuda belli bir mesafe
alamamış ve enflasyonun aşağıya çekilmesinde sağlam bir trend yakalayamamış bir
ekonomide, paradan sıfır atılması yalnızca kısa dönemde olumlu bir hava yaratabilir. Ancak
uzun dönemde ülkeyi bir defa daha parasına yeni sıfırlar eklemek zorunda bırakabilir.
Dolayısıyla paradan sıfır atılması, başarılı bir istikrar programının son halkası olarak
düşünülmelidir. Çünkü paradan sıfır atılması ve yeni para biriminin tanımlanması, sadece bir
sonuçtur. Bu nedenle TL’den sıfır atılması ancak hem ekonomik [fiyat istikrarı, kur istikrarı,
kamu dengesi, dış ticaret dengesi gibi…] hem de siyasi istikrarın eşanlı olarak sağlandığı bir
güven ortamında gerçekleştirilmelidir.
IV. Yeni TL’ye Geçiş Süreci
YTL’ye geçişin bir süreç dahilinde yapılması ve öncelikle bu konudaki siyasi kararın
netleştirilmesi gerekir. Nitekim, bu konudaki siyasi karar netleşmiş ve 28 Ocak 2004 tarihli
5083 sayılı ‘Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun’, 31 Ocak 2004
tarih ve 25363 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır (Bkz. Ek-5). Kanunun gerekçesinde
ekonomik istikrar programının enflasyon üzerinde olumlu etkileri görüldüğünden, gerek
fiyatlama davranışlarında geçmişe yönelik endekslemenin kırılarak beklentilerdeki tek haneli
enflasyona geçişe karşı direncin kırılması, gerekse enflasyonun indirilmesindeki siyasi
kararlılığın gösterilmesi bakımından, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren YTL'ye geçilmesi
öngörülmektedir.
TL’den kaç sıfır atılacağı, yeni çıkarılacak banknot ve madeni paraların kupürleri ve
yapılacak işlerin zamanlaması TCMB ve Hazine Müsteşarlığı tarafından halihazırda
belirlenmiş durumdadır. Buna göre TL’den altı sıfır atılacak, altı sıfır atıldıktan sonra 1
milyon TL, 1 YTL; 5 milyon TL, 5 YTL; 10 milyon TL, 10 YTL; 20 milyon TL, 20 YTL
olacaktır. TCMB tedavüle 50 milyon TL’ye karşılık gelecek şekilde 50 YTL’lik ve 100
milyon TL’ye karşılık gelecek şekilde 100 YTL’lik banknotlar sürecektir. Böylece tedavülde
6 farklı kupürde banknot olacaktır. Halen tedavülde bulunan 250 ve 500 bin liralık banknotlar
tedavülden kalkacak, bu banknotlara karşılık gelecek madeni paralar tedavüle sürülecektir. 1
YTL, 100 Yeni Kuruş’a (YKr) eşit olacak ve böylece 1 YTL’nin altındaki para birimi ‘YKr’
olarak tedavüle sürülecektir. 100 YKr’nin altındaki birimler 50, 25, 10, 5 ve 1 YKr’den
oluşacaktır. YTL cinsinden yapılan işlemlerde 0.5 YKr’nin üzerindeki işlemler 1 YKr’ye
tamamlanırken, 0.5 YKr ve altındaki değerler dikkate alınmayacaktır (Bkz. Ek-5/ Madde 2).
Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Sayı: 36, Mayıs-Haziran 2004, ss. 6-22.
10
Adaptasyon süresi boyunca, kolay tanınması açısından tedavüldeki banknotlar sadece sıfırı
atılmış olarak basılacaktır. Tedavüle sürülecek banknotlar renk, desen ve kağıt olarak halen
tedavülde bulunan paraların aynısı olması öngörülmektedir. 2-3 yıllık adaptasyon süresinin
tamamlanmasından sonra TCMB, piyasaya kağıdı, baskısı, deseni tümüyle yenilenmiş
banknotlar çıkarmayı hedeflemektedir. Buna göre YTL ve YKr.’deki 'Yeni' ibareleri
çıkarılacak ve paranın adı tekrar TL ve Kr. olarak değiştirilecektir (Bkz. Ek-5/Madde 1).
YTL’ye geçiş sürecinde, fiyatların yukarı doğru yuvarlanması nedeniyle enflasyonu artıracağı
kaygısı ile TCMB, 2005 yılı boyunca TL ve YTL’leri birlikte tedavüle sürecektir. Bütün mal
ve hizmet bedelleri, düzenlenecek etiket ve tarife listelerinde TL ve YTL üzerinden ayrı ayrı
gösterilecektir (Bkz. Ek-5/Geçici Madde 3).
TCMB, altı sıfırı atılmış 'YTL'yi 1 Ocak 2005’te tedavüle sürülmek üzere 1992 yılından beri
sürdürdüğü bütün hazırlıklarını tamamlamış bulunmaktadır. TL’den sıfır atılması ve YTL’ye
geçiş sürecinde başta TCMB ve Hazine olmak üzere, Maliye Bakanlığı, SPK, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı, Odalar, esnaf ve şirketler gibi kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşlarına
önemli görevler düşmektedir. TCMB bu görevlerin neler olduğunu ve hangi kurumun ne gibi
düzenlemeler yapması gerektiğini Maliye Bakanlığı’na bildirmiş bulunmaktadır. Bu
görevlerin neler olduğu Tablo-4’de özetlenmiştir.
Tablo-4: YTL’ye Geçiş Sürecinde Bazı Kurum ve Kuruluşlara Düşen Başlıca Görevler
Kurum Görev
TCMB
- YTL ile ilgili kapsamlı bir tanıtım kampanyasının yürütülmesi ve YTL’ye geçişin tüm ülkelere duyurulması - Banka mevzuatının YTL ile uyumlu hale getirilmesi
- TCMB EFT Sistemi’nin yeni yazılımlarla donatılması ve YTL’ye uyumlu hale getirilmesi
- Hazine Müsteşarlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteren Darphane Genel Müdürlüğü ile koordinasyonun sağlanmasıa
- YTL’nin Uluslararası ödeme sistemlerinde kullanılacak para birimi kodunun ISO’ya tescil ettirilmesi
- TCMB şubelerinin işleme, tahislat ve tediye işlemlerine ilişkin düzenlemeler yapılması - YTL’lerin basımı, dağıtımı ve stoklanması
- Halihazırdaki tüm TL hesaplarının YTL’ye uyumlu hale getirilmesi ve hesaplarda YKr. bazlı değişikliklerin
yapılması
Hazine
Müsteşarlığı
- Madeni paraların basımı ve tanıtımı
- Görev alanına giren konularda gerekli düzenlemelerin yapılması - Devlet İç Borçlanma ihalelerinde birim fiyatın YTL’ye göre belirlenmesi
Maliye Bakanlığı
- Devlet Muhasebe Sistemi’nde değişiklik yapılması ve bütçe kayıt sisteminde köklü değişikliklere gidilmesi
- Yeni damga ve harç pullarının bastırılması - Vergi mevzuatının gözden geçirilmesi ve YTL’ye uyumlu hale getirilmesi
- Ödeme kaydedici cihazlarda yapılacak değişikliklere ilişkin ilkelerin belirlenmesi
SPK
- SPK mevzuatının YTL’ye uyumlu hale getirilmesi - Hisse senetlerinin fiyatlarının YTL’ye uyumlu hale getirilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması
- Görev alanına giren diğer konularda gerekli düzenlemelerin yapılması
Bankalar ve Özel
Finans Kurumları
- Bilgisayar programlarının, ATM’lerin, POS terminallerinin, gişe tipi sayım ve tetkik makinelerinin vb. bilgi
işlem programlarının revizyonuna tabi tutulması
- Internet bankacılığı programlarında gerekli düzenlemelerin yapılması
- TL hesaplarının YTL hesaplarına dönüştürülmesi
- YTL’ye geçiş sürecinde TCMB’ye her türlü desteğin sağlanması
İMKB - Hisse senetleri ve diğer değerli kağıtların yeniden basımı - 1 adet hisse ya da lotun YTL ile uyumlulaştırılması
Esnaf ve Şirketler
- Yazar kasaların YTL’ye uyumlu hale getirilmesi
-Stok takibi, muhasebe, fatura ve makbuz üretimi, ve fiyatlama gibi konularda gerekli değişiklerin yapılması - Fiyatların hem TL hem de YTL cinsinden etikete yazılması
- YTL konusunda bilgi edinilmesi a
TL'den altı sıfır atılmasıyla yeniden başlayacak olan YKr’li dönemde madeni paranın yeniden önem kazanacağı ve bu doğrultuda madeni
para ile kağıt para değerlerinin birbirine yaklaşacağı dikkate alındığında, Darphane Genel Müdürlüğü ile TCMB arasındaki koordinasyonun
öneminin artacağı ve yeni düzenlemeler gerektireceği açıktır.
Kaynak: Serdengeçti (2004) ve çeşitli kaynaklardan kendi derlememiz.
Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Sayı: 36, Mayıs-Haziran 2004, ss. 6-22.
11
İktisadi aktörlerin yeni sisteme nasıl alışacağı, TL’nin ve YTL’nin bir arada kullanılacağı
geçiş dönemi tedbirleri; TL’den kaç sıfır atılmasının uygulama kolaylığı sağlayacağı; en
küçük ve en büyük para birimlerinin neler olacağı, en küçük para biriminin neler satın
alabileceği ve diğer para birimleri karşısındaki durumunun ne olacağı açıklığa
kavuşturulmalıdır. Nitekim bu durum Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında
Kanun ile netleştirilmiştir (Bkz. Ek-5).
TCMB, ebatları ve desenleri belirlenmiş olan banknotları, uzun süre kullanılabilmesi için
dayanıklılık esaslarını; kalpazanların taklit edememesi için de kupürlerin büyüklüklerine göre
güvenlik esaslarını dikkate alarak basmalıdır. Her kupürde, hangi emniyet özelliğinin
bulunması gerektiği önceden belirlenmelidir. Bu konuda, tanıtıcı kitap ve broşürler
hazırlanabilir. Hazine ise, kendisine bağlı olan Darphane’de madeni paraların büyüklükleri,
kalınlıkları, alaşımları, biçimleri ve desenleri belirlenmiş madeni paraların basılmasını
sağlamalıdır.
V. TL’den Sıfır Atılmasının Avantaj ve Dezavantajları
TL’den sıfırların atılmasının ülkemiz ekonomisine avantajları olabileceği gibi dezavantajları
da olabilir. Bu avantaj ve dezavantajların bazıları geçici iken, bazıları da kalıcı olabilir.
V.I. TL’den Sıfır Atılmasının Avantajları
TL’den sıfır atılması ancak daha önce belirttiğimiz önkoşulların gerçekleşmesi durumunda
ekonomimize bir çok avantaj sağlayabilir. Bu avantajlar TL’nin tekrar güven kazanması,
ekonomik işlemlerin kolaylaşması, iktisadi birimler üzerinde olumlu psikolojik etkilerin
oluşması, enflasyonla mücadeleye katkı sağlaması ve ekonomik maliyetlerin düşürülmesidir.
TL’den sıfır atılması iç ve dış piyasalarda hem TL’ye hem de ülkemiz ekonomisine duyulan
güvenin artmasına olumlu bir katkı yapabilir. Böylece TL’nin bol sıfırlı kupürlerinden dolayı
ortaya çıkan imaj kaybı tersine çevrilebilebilir.
TL’den sıfır atılması enflasyonist beklentilerin kırılmasında önemli bir psikolojik etkiye sahip
olabilir. Ceplerinde ve kasalarında küçük haneli rakamlardan oluşan banknotları taşıyan
iktisadi aktörler, enflasyonu daha az hissedecekleri beklentisi içine girebilirler. TL’den sıfır
atılması durumunda YTL iktisadi aktörler tarafından daha güçlü bir para olarak algılanabilir.
Diğer taraftan iktisadi aktörler, TL’den sıfır atıldığında satınalma güçlerinin düştüğü
psikolojisi içerisine girerlerse [money illusion] harcama düzeylerini azaltabilirler9. Bu da