Top Banner
Sosyalizm İçin Sayı: 2009/12 27 Mart 2009 1 TL ABD’nin Kürt planı devrede... Tasfiye ve teslimiyete karşı Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!
32

sikb 2009 - 12

Mar 14, 2016

Download

Documents

kizilbayrak

Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı 2009 - 12
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: sikb 2009 - 12

Sosyalizm İçin

Sayı: 2009/12 27 Mart 2009 1 TL

ABD’nin Kürt planı devrede...

Tasfiye ve teslimiyete karşı

Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!

Page 2: sikb 2009 - 12

2 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak

İÇİNDEKİLERBahar döneminin birikim, deneyim ve

enerjisiyle devrimci bir 1 Mayıs’a! . . . . 3

Haramilerin saltanatını yıkacağız,

sosyalizmi kuracağız!. . . . . . . . . . . . . . . 4

Newroz ve Kürt sorununda yeni dönem. 5

Yaşanabilir bir kent için sosyalizm! . . . . 6

DİE yeni işsizlik rakamlarını açıkladı… 7

Newroz ateşleri ülkenin dört bir yanında

harlandı! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8-9

Yurtdışında Newroz kutlamalarından... 10

İşçi ve emekçi hareketinden… . . . . 11-12

Yerel seçimler aynasında gerçek

kimlikler! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13

TİB-DER 2. Olağan Genel Kurulu

gerçekleştirildi… . . . . . . . . . . . . . . . . . 14

İzmir’de “seçimler ve kriz” gündemli

toplantılar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15

BDSP’nin seçim faaliyetlerinden . 16-20

Devrimci seçim çalışmasından

devrimci 1 Mayıs’a! . . . . . . . . . . . . . . . 21

G-U’da yaşananlar üzerine… . . . . . 22-23

Ekim Gençliği’nin faaliyetlerinden.... . 24

Gençlik hareketinden… . . . . . . . . . . . . 25

Hüseyin yoldaşın ardından… . . . . . 26-27

Tetikçi İsrail askerleri suçlarını itiraf

ettiler! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28

Barack Obama’dan İran’a Newroz

mesajı… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29

“Kürt Konferansı...”

M. Can Yüce . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30

Mücadele postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31

Kızıl BayrakHaftalık Sosyalist Siyasal Gazete

Yönetim Adresi:Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd.

(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbulTel: 0 (212) 621 74 52

e-mail: [email protected]: http://www.kizilbayrak.org

http://www.kizilbayrak.net

Baskı: Gün MatbaacılıkBeşyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No. 23/A

İSTANBUL / Tel: 0 (212) 426 63 30

Sayı: 2009/12 l 27 Mart 2009Fiyatı: 1 YTL

Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİEKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.

Yayın türü: Süreli Yaygın

CMYK

Kızıl Bayrak’tanKızıl Bayrak’tan

Kızıl Bayrak’tan... Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Düzenin yeni bir seçim oyunu daha sona erdi.Seçim süreci boyunca işçi ve emekçileri geleceksizyaşamaya, kölece çalışmaya mahkum eden yasa veuygulamaları hayata geçirmekle yükümlü tüm düzenpartileri, onları aldatmaya dönük sayısız yalan söyledi,temelsiz vaatlerde bulundu ve emekçi kitlelerindesteğini almaya çalıştı.

Bugüne kadar emperyalizme hizmette, sermayeyeuşaklıkta hiçbir kusur etmeyen, işçi ve emekçileredüşmanlıkta birleşen, üstelik sayısız sosyal yıkımsaldırısında, sömürüde ve yozlaşmada sorumluluğundapayları yokmuş gibi işçi ve emekçilere yalansöylemekten çekinmediler. İşçi ve emekçilerinyıkımında sorumluluğu olanlar rüşvetle, “yardım” adıaltında sadaka dağıtanlar emekçilerin onurlarıkarşılığında oylarını satın almaya çalıştılar. Ne yazık kidüzen cephesinin bunda başarı sağladığı da açıktır. Ziraörgütsüz bırakılan işçi ve emekçi kitleler geleceklerinibireysel kaygılarına tercih etmek durumunda kaldılar.Günü kurtarmak adına geleceklerinden vazgeçtiler.

30 Mart sabahı krizin faturasını daha işsizlik,yoksulluk ve sefalet olarak işçi ve emekçilere ödetmeyehazırlanan düzen partilerinin saldırılarına onay verdiler.Zira seçimlerin hemen ardından tırpanlanmayı bekleyenkıdem tazminatı, İMF şefleriyle ile imzalanmayıbekleyen sosyal yıkım anlaşması, yağlanmayahazırladıkları işsizlik fonu vb. sayısız saldırı kapıdabeklemektedir.

Sınıf devrimcileri işçi ve emekçileri ilgilendiren hergündemde olduğu gibi seçim süreci boyunca da onlaragerçekleri anlatmaya, kapitalist düzeni teşhir etmeyedevam etti. İşçi ve emekçileri, sorunlarının gerçekçözümü için devrimci sınıf mücadelesine katılmaya,kendi iktidarlarını kurmaya çağırdı. İşçi ve emekçilerikapıda bekleyen saldırılar hakkında uyarmaya vedevrimci sınıf bilincinin gelişmesini sağlamayaçalıştılar. Bu konuda etkin bir çaba harcadılar. Kendicephelerinden etkin ve ısrarlı bir seçim çalışmasıyürütmek için tüm güç ve enerjilerini kullandılar.

İşçi ve emekçi kitlelerin düzenin aldatmacalarınakanmaması, kendi hak ve çıkarları, talep veözgürlükleri uğruna devrimci sınıf mücadelesinekatılması için komünistlerin yürüttüğü çalışmanın

anlamı olduğu kadar sınırları da bulunmaktadır. Zira birdizi etkene bağlı ve nesnel koşullardan kaynaklısorunların bir anda aşılabilmesi olanaklı değildir. Sınıfdevrimcileri seçim süreci boyunca işçi sınıfınınörgütlenme ve bilinç düzeyini geliştirmek için kendiüzerlerine düşen devrimci görevlerini yerine getirmeyeçalıştılar.

1 Mayıs’a sınırlı günler kala komünistlerin önündebu çabanın artarak devam ettirilmesi, seçimçalışmasının yarattığı imkan ve güçlerin 1 Mayısçalışmasıyla birleştirilmesi, devrimci sınıf mücadelesinibüyütme görevini yerine getirmek için büyük birenerjiyle sürece yüklenme sorumluluğu durmaktadır.Kısa bir soluklanmanın ardından siyasal sınıfçalışmamızın yeni bir düzeyde ve daha ilerden birtempoyla sürdürülmesi için görev başına!

KKiittaappççıı vvee bbaayyii ii lleerrddee.. .. ..

Sosyalizm İçin

Page 3: sikb 2009 - 12

Kapak Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak H 3Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Bahar dönemiyle çakışan yerel seçimler sürecinintamamlanmasına az bir süre kaldı. Bu süreç 29Mart’ta fiilen sonra erecek, ancak 30 Mart sonrasındapolitik yaşamda gözlenebilecek pek çok iz debırakacaktır. Zira yerel seçimlerde izlenen taktikpolitika, her hareketin düzen karşısındaki duruşunundaha net bir şekilde görülmesine olanak sağlamışbulunuyor. Komünistlerin pek çok vesileyle ifadeettiği gibi, seçimlerde alınan tutum, sol hareketaçısından turnusol kâğıdı işlevi görmüştür.

Bazı istisnalar dışında -ki bunlar da devrimci birseçim çalışması yürütme gücü ya da iddiası ortayakoyamayanlardır- liberal, reformist ve kuyrukçudevrimci-demokrat güçler “Birlikte Başarabiliriz”platformunda buluştu. İşçilere, emekçilere, ezilenKürt halkına düzenin temsili kurumlarını çözüm yeriolarak gösteren bu platform, seçim atmosferinidevrimci siyasal çalışmaya konu etme olanağını hebaetmekle kalmadı, kullandığı söylemle temsili düzenkurumlarını meşrulaştıran bir rol de oynadı. DTPbayrağının dalgalandığı vagona doluşan sol güçler,ilkeden yoksun birliklerini de uzun sürekoruyamadılar. Platform açıklamasının altınatezcanlılıkla imza atan bazı çevreler, liste pazarlıklarıtıkanır tıkanmaz vagonu terkettiler.

İşçi sınıfının bağımsız devrimci bayrağını sadece komünistler dalgalandırdı!

Kapitalizmin küresel krizi ve bahar süreciyleçakışan yerel seçimler sürecini yoğunlaşmış, birleşikbir devrimci çalışmanın olanağına çevirmeyihedefleyen komünistler, yazık ki geleneksel solgüçler içinde bu çalışmayı birlikte yürütebilecekmuhatap bulamadılar. Bu durumda düzen karşısındadevrim ve sosyalizm bayrağını kendi başlarınayükseltmekte bir an bile tereddüt etmeyenkomünistler, Amerikancı sermaye düzenini cephedenhedef alan bir devrimci seçim çalışmasını yürüten tekgüç oldular.

Sınıf devrimcileri, süreç başladığında seçimtaktiğini şu özlü ifadelerle ortaya koymuşlardı:

“Komünistler için seçim çalışmaları tümüyledevrimci sınıf mücadelesine ilişkin genel hedef vegörevlere tabidir; onlar seçim atmosferinden, kitleleridevrimci hedeflere kazanmanın, onların bilincini,örgütlenmesini ve mücadelesini bu doğrultudageliştirmenin bir olanağı olarak yararlanmayabakarlar. Bu çerçevede, kitlelerin karşısına düzeninyasallık cenderesine ve seçimlere uyarlanmış güdükseçim platformları ve bildirgeleriyle değil, kendibağımsız devrimci sınıf programıyla, bunun dönemeuyarlanmış ve güncel devrimci görevlere bağlanmışpopüler açıklamalarıyla çıkarlar.” (EKİM, Sayı:256,Ocak 2009)

8 Mart, 1 Mayıs gibi gündemlerde sağlanandevrimci güç birliğinin yerel seçimler sürecinde hebaedilmesine takılmayan komünistler, devrimci seçimtaktiğine sadık kalarak, bağımsız sosyalist adaygösterdikleri 7 büyük kentte yoğun bir seçim faaliyetiyürüttüler. Düzenin seçim oyununu ve temeldenyoksun reformist hayalleri teşhir eden komünistler,demokratik ve sosyal kazanımlar için olduğu kadarsömürü ve kölelikten arınmış sosyalist bir dünyakurmanın tek yolunun da devrimci sınıf mücadelesini

yükseltmek olduğunu vurguladılar. Düzeni ve seçim oyununu teşhir etmenin yansıra

işçi sınıfı ve emekçileri devrimci sınıf mücadelesiniyükseltmeye çağıran komünistler, hem merkezi hemyerel araçlarını yaygın bir şekilde emekçilereulaştırdılar. Halen devam eden mevzi direnişleremüdahale ederek, devrimci seçim çalışmasını direnenişçilerin gündemine taşımak için de özel bir çabaharcadılar. Acil demokratik talepler uğrunamücadelenin önemini gözardı etmeyen komünistler,“Yaşanabilir kentler ve insanca bir yaşam içinsosyalizm!” şiarını yükselterek, gerçek çözümü işçisınıfına, emekçilere, ezilen Kürt halkına gösterentaraf oldular.

Seçim çalışmasının deneyimleriyle bahar sürecini güçlendirelim!

Yerel seçimler muhakkak ki farklı yönleriyledeğerlendirmelere konu edilecektir. Bununla birlikteyerel çalışmaları örgütleyen güçler, seçimlerin hemenertesinde kendi değerlendirmelerini yapmalıdırlar. Buçerçevede bahar süreciyle birlikte yürütülen faaliyetinhem güçlü hem zayıf yönleri saptanmalı, sorunlarayol açan nedenleri tanımlayabilmek için çabaharcanmalıdır. Eksik bırakılan ya da yetersiz kalınanalanlar devam eden bahar sürecinde müdahaleye konuedilmelidir.

Çalışmada yaratılan kazanımlar süzülerek somutolarak tanımlanmalı, ulaşılan birikim, devam edenbahar sürecinin daha güçlü örülmesi yönündeseferber edilmelidir. Kapitalizmin yapısal kriziningiderek derinleştiği, dolayısıyla işçi sınıfı ileemekçileri hedef alan saldırıların daha pervasız birhal almasının kaçınılmaz olduğu dikkate alınarak,tempo düşürülmeden baharı kazanma mücadelesikararlılıkla sürdürülmelidir.

Kapitalizmin yapısal krizine karşı Devrimci 1 Mayıs hazırlığına yüklenelim!

Kapitalizmin küresel krizi hem dünyada hemülkemizde derinleşmeye devam ediyor. İşsizlik,yoksulluk, sefalet hızla artarken, işçi sınıfı, emekçiler

ve gençler alanlara çıkarak seslerini yükseltiyor. Kriz ve yarattığı yıkıcı sonuçlar açısından

ülkemizde de durum farklı değil. Amerikancı sermaye iktidarı, saldırılara hız

vermek için yerel seçimlerin geçmesini bekliyor.Sabırsızlanan kapitalistler ile yerel seçimlereodaklanan AKP hükümeti arasında sürtüşmelereyolaçan kriz, düzen cephesinin pervasız bir saldırıhazırlandığında olduğunu gösteriyor. Asalakkapitalistler için “kurtarma paketleri” hazırlayansermaye iktidarı, işçi ve emekçileri ise devlet terörüsopasıyla dizginlemeye hazırlanıyor. Son günlerdekolluk kuvvetlerinin zorbalıkta sınır tanımayantutumlar sergilemesi, bu uğursuz hazırlığıngöstergesidir.

Saldırının ilk dalgasına yaygın olmasa da grev,direniş ve işgalle karşılık veren işçi sınıfı, sermayedüzeninin dayattığı işsizlik, sefalet ve onursuzluğakarşı da yeni çıkışlarla yanıt vermeye çalışacaktır.Gündemi işgal eden seçimlerin geride kalması ile işçisınıfı, en azından ileri bölükleri şahsında krize veyıkıcı sonuçlarına daha özel bir ilgi göstermeyebaşlayacaktır.

Kısacası, dünyada olduğu gibi ülkemizde de sınıfçatışmalarının sertleşme eğilimi güçlenmektedir.

Bu koşullarda gündemimize giren 1 Mayıs’ahazırlık süreci, kapitalizme ve onun küresel krizinekarşı mücadeleyi yükseltme eksenli bir çalışmayakonu edilmelidir. Krizin yıkıcı sonuçlarına karşımeşru zeminde gelişen grev, direniş, işgal gibi militaneylemler desteklenmeli, bu tür eylemlere müdahaleyeöncelik tanınmalıdır. Sınıfın direnen bölüklerini dehedef alan devlet terörü teşhir edilmeli, işçi sınıfı,krizin yıkıcı etkilerinin dolaysız sonucu olan buzorbalığa karşı da direnişe çağrılmalıdır.

Krizin faturasını kapitalistlere ödetmek, acildemokratik talepler uğruna mücadeleyi anti-kapitalist/anti-emperyalist mücadele ilebirleştirmek… Kızıl 1 Mayıs sürecine hazırlığıntemel ekseni bu olmalıdır. Bu ise 1 Mayıs’a hazırlıksürecinin, sınıf eksenli yoğunlaşmış bir çalışmaolarak planlanmak zorunluluğu anlamına gelir.

Komünistler, bahar sürecinin birikim, deneyim veenerjisini bu yönde seferber ederek sürece çok yönlüolarak yüklenmelidirler!

Bahar döneminin birikim, deneyim ve enerjisiyle devrimci bir 1 Mayıs’a!

Page 4: sikb 2009 - 12

Düzen partilerinin seçim telaşı...4 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Haramilerin saltanatını yıkacağız,sosyalizmi kuracağız!

2009 yerel seçimleri denk geldiği dönemin tümizlerini üzerinde taşımaktadır. Kapitalist sisteminyaşadığı krizin ülkemizdeki siyasal gelişmelerleharmanlandığı bir seçim atmosferine tanıklıketmekteyiz. Bu yoğun atmosferin yarattığı sisliortam ise, yerel seçimlerle iştahları kabaran düzenpartilerinin aç gözlülüğünü gizlemesine olanaktanımıştır.

“Kentsel Dönüşüm Projesi” adı altında yağma vetalana açılan yaşam alanlarımız artık sermaye içinoldukça kârlı bir rant alanı haline gelmiştir.Geçmişte gizli yapılan usulsüzlükler artık yasalkılıfına uydurulmuştur. Elbette sermayenin ve düzenpartilerinin kârlarını artıran nüfusun yoğunlaştığıiller, gelişmiş sanayi bölgeleridir. Siyasal nedenleriolan bölgeleri dışta tutarsak, düzen partileritarafından “fethedilmesi”, “düşürülmesi” istenenişte bu kalelerdir. O kalelerin içindeki hazinelerdir.Zira tüm düzen partilerinin başkan ya da adaylarınınhepsi iyi birer ticaret erbabıdır. Tıpkı, her adımınıdoğrulamak için “bakkal dükkânı” işletmiyoruzdiyen başbakanları gibi büyük oynamaktadırlar.

Başta ekonomisinin 127 ülkenin ekonomisinigeçtiği söylenen İstanbul olmak üzere, diğer tümşehirlere ilişkin olarak tüm yağmacı düzenpartilerinin ayrı ayrı taarruz planları vardır. İştahlarıkabartan İstanbul için Topbaş, “2009 yılı bütçesinin,bir önceki yıla göre yüzde 14’lük artışla, 6 milyar200 milyon YTL olarak belirlendiğini”söylemektedir. Yani büyükşehir belediye başkanları,birçok bakanlıktan daha büyük bir para kaynağınıkontrol etmektedirler.

Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin2008 yılı bütçesi 5 milyar 450 milyon TL iken,İETT, İSKİ ve Büyükşehir’e bağlı 23 şirketlebirlikte 15 milyar 785 milyon liralık bir büyüklüğeulaşmaktadır. Bu bütçe 12 bakanlığın 2008 bütçesinigeride bırakmaktadır. Yine İstanbul BüyükşehirBelediyesi’nde en az 1 milyar TL’nin yağmalandığıDanıştay raporlarıyla ortaya çıkmış durumdadır. Bukaynakların ancak küçük bir bölümünün hizmet yada sadaka şeklinde yoksullara ve emekçilere geridöndüğü, geri kalan asıl büyük bölümünün iseAKP’yi destekleyen sermaye gruplarının kasasınaaktığı ortadadır.

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali MüşavirlerOdası’nın (İSMMMO) yayımladığı “YerelYönetimlerde Hizmetlerden Memnuniyet veYolsuzluklar - İstanbul Araştırması”na göre, enfazla rüşvet olayı belediyelerin açtıkları ihalelerdeyaşanmaktadır. Araştırmaya katılanlara göreyolsuzluklar en fazla emlak, imar ve zabıta, en azise kültür-sosyal birimlerinde yoğunlaşmaktadır.

Bu konuda oldukça fazla örnek bulunmaktadır. 1Aralık ‘08 tarihinde İstanbul BüyükşehirBelediyesi’nin “İstanbul Genelinde Açık ve KapalıAlanlarda Vektörlerle Mücadele ve İlaçlamaÇalışmaları Hizmeti” ihalesini, mevzuata aykırıolarak pazarlık usulüyle 8.3 milyon YTL’ye kendişirketi Sağlık-İstanbul’a vermiş olması oldukçaaçıklayıcı bir örnektir.

Kadir Topbaş’ın belediyenin tüm tanıtımlarınıgelini Burcu Topbaş’ın sahibi olduğu şirketeyaptırıyor olması ise bir rahatlığı göstermektedir. 3

trilyona malolan bir üst geçidin reklâmının gideriiçin “gelini”ne maliyetin üçte biri kadarda reklâmücreti verebilmektedir. İstanbul BüyükşehirBelediyesi’nin yaptığı harcamaların yüzde 30’ununtanıtıma gittiği, tanıtımlar için harcanan paranın dabir milyar dolar olduğu düşünülürse, yağmanınboyutu daha iyi anlaşılacaktır. Tabiî ki tanıtımınıyakınlarına yaptırdıkları işlerin ihalesini de“yabancılara” vermeyeceklerdir. Ailecek paylaşımınboyutu bu kadar da değil. Bu pastanın dilimlerindenbirçok üst düzey AKP yöneticisi ve milletvekilininakrabası da faydalanmaktadır. İBB’ye bağlı KadınKoordinasyon Merkezi’nin Başkanlığı’nı yürütenKadir Topbaş’ın eşi Özleyiş Topbaş daha önce,AKP’li belediye başkanlarının eşleri ve yakınlarınıİstanbul’da ağırlamasıyla haber olmuştu. 34 AKP’libelediye başkanının eşleri ve akrabalarıyla 68kişinin katıldığı heyetin İstanbul gezisinin maliyetiyüzbinlerce doları bulmuştu. 68 kişinin kaldığı 5yıldızlı Hilton Oteli’nin gecelik yatak ücretinin 170dolar ile 350 dolar arasında olduğu açıklanmıştı.

Düzen partilerinin yağmadan pay kapmak içinfırsat kolladıkları seçim dönemlerinde, birbirleriyleböylesine kıyasıya rekabet etmelerinin altındaki birdiğer gerçek budur. Seçim meydanlarında attıklarınutuklar bu gerçekleri saklamak içindir. Sözünyetmediği yerde beden dilini de kullanarak işçi veemekçileri yanıltmak istemektedirler. Bu nedenleişçi ve emekçilerin, sermaye partilerinin elleriyleişaret ettikleri yöne değil, elin sahibine bakmasıgerekmektedir. İşte o vakit kolayca görülecek olan,emeğimize, ürettiğimiz tüm zenginliklere el koymuş

olan haramilerin saltanatı olacaktır. Bu gerçek ışığında bakıldığında, kapitalizmin

yaşam alanlarımızı nasıl da insanca bir yaşamınmümkün olmadığı kentler haline getirdiği açığaçıkacaktır. Çevre Mühendisleri Odası’nın 2007verileri bir başka vahim gerçeğe işaret etmektedir.Bu verilere göre, belediyelerin ancak %69’ukanalizasyon şebekesine sahiptir. 3225 belediyenin324’ünün atık suları arıtma tesisi ile arıtılmaktadır.3225 belediyeden içme ve kullanma suyu arıtmatesisi ile hizmet veren belediye sayısı 304, katı atıkdepolama tesislerinin sayısı yalnızca 46’dır.

Yapılıyor görülenlerin ise nasıl yapıldığınıanlamak için, Ankara’da bir süre önceki su sıkıntısıdöneminde yaşananları hatırlamakta fayda vardır.Konunun uzmanlarınca insan sağlığına zararlıolduğu defalarca dile getirilen Kızılırmak suyunun,Gökçek tarafından günlerce Ankara halkına gizliceiçirilmiş olması haramilerin sinsiliğini elevermektedir. Rantta, yağmada ve talanda sınırtanımayanların insan sağlığı söz konusu oluncanasıl umarsız olduğunun bunun gibi birçok örneğivardır.

Aynı şekilde, “sosyal-demokrat”, “halkçı” İzmirBelediye Başkanı da arsenikli suyu uzun bir süreİzmir halkına içirmişti. Bu, yağmanın paylaşımındakapışanların insan sağlığına düşmanlıkta nasıl yanyana düştüklerine bir başka örnektir.

Yaşanılabilir bir kent ve insanca bir yaşam içintek bir çözüm vardır. Kapitalist sistemin “çağdaş-halkçı belediyecilik” labirentine karşı, işçi veemekçilerin tek gerçek yolu devrim ve sosyalizmdir.

ODTÜ’de saldırılara karşı eylem!25 Mart günü ODTÜ’de uzun bir zamandır devam eden baskılara, soruşturma, gözaltı ve tutuklama

terörüne, kamera denetimine karşı bir eylem gerçekleştirildi.Bir JİTEM’cinin okulda yakalanması üzerine okulda jandarma ve rektörlüğün işbirliği, öğrencilerin

izlendiği ve fişlendiği gözler önüne serilmişti. Bu olayın ardından 15 yurtsever öğrenci yurtları basılarakgözaltına alınmış, tutuklananlar olmuştu.

Newroz çalışmaları sırasında da provokasyonlar devam etmiş, Newroz masasına saldırılmıştı.Kütüphanedeki masaya saldıran faşistin teşhir edilmesi üzerine jandarma olay yerine gelmiş, gazla ve coplasaldırarak bir arkadaşımızı gözaltına almıştı. Bunun üzerine bir araya gelen 300 öğrenci karakol kapısındabeklemeye başlamış, gözaltındaki arkadaşımızın serbest bırakılmasını istemiş, jandarma tazyikli su ve bibergazı ile saldırmıştı.

Giderek tırmanan bu saldırılara karşı 25 Mart günü gerçekleştirilen eylem, saat 12.30’da Hazırlık EBinası önünde “ODTÜ bizimdir! Bizimle özgürleşecek!” pankartının açılması ile başladı. Sloganların veeyleme çağrı yapan konuşmaların ardından önce yemekhaneye sonra da Rektörlüğe yüründü. 200 kişiylebaşlayan yürüyüş, Rektörlük önüne gelindiğinde 300’ü buldu.

Yürüyüş boyunca “YÖK, polis, jandarma, bu abluka dağıtılacak!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”,“Jandarma defol, üniversiteler bizimdir!”, “Jandarmaya hayır, kameraya hayır, susma haykır, ODTÜbizimdir!” sloganları atıldı. Rektörlük önüne gelindiğinde, buradaki kamera atkı ile kapatıldı ve oturmaeylemi başlatıldı. Bu sırada iki temsilci Rektörlükle görüşmeye gitti. Sloganlarla devam eden bekleyişinardından görüşmeden dönen temsilciler, Rektörlüğün olaylara dair yorumlarını aktardılar. Olayları kendisinihaklı çıkaracak şekilde yorumlayan Rektörlük, kameraların da “hırsızlığa” karşı olduğunu söylemişti!

Eylem boyunca ODTÜ Oyuncuları’ndan bir öğrenci elindeki karton kamerayla herkesi çekerken, “bunugüvenliğimiz için yapıyorum, artık çok güvendeyiz” sözleriyle, BBG evine döndürülmeye çalışılanODTÜ’deki kameraları teşhir etti.

ODTÜ / Ekim Gençliği

Page 5: sikb 2009 - 12

Kürt halkına özgürlük! Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak H 5Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

2009 Newrozu oldukça görkemli ve kitlesel geçti.Başta Diyarbakır olmak üzere birçok ilde yüzbinlercekişinin katıldığı mitingler yapıldı. Bu yılınNewrozu’nu diğer yıllardan ayıran bir diğer temelözellik ise oldukça sakin geçmesiydi. Birkaç ildekisınırlı çatışmalar dışarıda bırakılırsa, genel tabloböyleydi. Bu, seçimler ve Kürt sorunu çerçevesindeatılmaya çalışılan yeni hamlelerin bir gereğiydi.Düzen cephesi, Kürt halkını düzene, devlete veAKP’ye karşı kutuplaştıracak bir gerilimpolitikasından uzak durdu.

Diğer taraftan Newroz alanları seçim mitingigörünümündeydi. Özellikle seçimlerin bir referandumgibi gösterildiği koşullarda, DTP tarafındandüzenlenen Newroz gösterilerinin seçimlerleilişkilendirilerek DTP adaylarının destek gösterisinedönüştürülmesi planlanmıştı. Bunun için bütünNewroz alanlarında Kürt halkına Newroz ruhuylaseçim sandığında oylarını kullanma çağrısı yapıldı.Böylelikle Newroz ruhuyla güçlendirilen Kürt ulusalbilinci ve kimliği seçim sandığında DTP kalelerininAKP’ye karşı savunulması hedefine bağlanmış oldu.

Fakat Newroz bu çerçevenin oldukça dışındaseyretti. Son günlerde Kürt sorunu çerçevesinde ABD-Türkiye-Irak-Güney Kürdistan Yönetimi arasındayoğunlaşan diplomasi trafiği ile gündeme getirilenplan, Newroz alanlarının ana gündemini oluşturdu.Seçimler de bu gündeme bağlı olarak ele alındı. EğerKürt halkı Newroz’da ortaya koyduğu iradeyiseçimlerde de sürdürür ve DTP üzerinden iradesiniortaya koyarsa, bu, PKK ve DTP’nin dışlanmaya vetasfiyeye çalışıldığı ABD’nin Kürt planınıdeğiştirebilirdi. Tersi bir durum, Newroz alanlarındaortaya konulan güçlü iradenin seçimlere taşınmamasıise kapsamlı bir saldırının yolunu açardı. Newrozkürsülerinde işlenen ana tema buydu.

Bu düşüncenin, alanın ana gövdesini oluşturanKürt emekçileri üzerinde oldukça etkili olduğunusöylemeliyiz. Özellikle bu, seçimlerin bir referandumolduğu düşüncesini güçlendirdi. Bundan dolayıNewroz Kürt halkı için bu referandumun ilk ayağıolarak görülmekteydi. Newroz alanlarının kitleselliğive görkemi buna bir kanıt sayılacağı gibi, seçimlerdeDTP’nin daha kararlı bir biçimde desteklenmesisonucunu da verecektir.

Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, AKP eliyleyapılan Kürtçe TV gibi açılımların gerisindeki ABDvarlığı görülebildiği ölçüde, Kürt halkınınözgüveninde ciddi bir artış olmuştur. Newrozalanlarındaki tablo bunun bir ifadesidir. Düzenin Kürt“açılımlar”ı, devletin ve AKP’nin bahşettiği haklarolarak değil, daha çok Kürt halkının mücadelesininsonuçları olarak görülmekte, bu da daha fazlasınınkazanılabileceği inancını güçlendirmektedir. Newrozalanlarındaki katılımın, coşku ve heyecanın kaynağıda esas olarak bu olmuştur. Aynı zamanda, kürsülerdensık sık yapılan hakların ancak mücadele yoluylaalınabileceği yönündeki çıkışlara da kaynaklıketmiştir.

Tüm bunlar kuşkusuz Kürt halkının mücadeleenerjisini, kararlılığını ve değerlerine bağlılığınıgöstermektedir. Newroz’da da önplana çıkan temelolgu bu olmuştur. Bunun ABD’nin Kürt planınınuygulanmasını zorlaştırdığı ise açıktır. Çünkü bu plantemelde PKK üzerinde çok yönlü bir abluka kurarak;bir yandan zoru göstererek, diğer yandan ise Kürtemekçilerini AKP’de yuvalanan Kürt büyükburjuvazisine yedeklemek, böylece moral olarak

çökertip tecrit ederek tasfiye sürecine sokmayıhedeflemektedir. Oysa Newroz’un tablosu, Kürthalkının PKK ve DTP’nin arkasında durduğunu,bunun seçimler yoluyla bir kez daha teyit edileceğinigösterdiği ölçüde, hedeflenen moral kırımın ve tecritinsanıldığı kadar kolay olmadığı açığa çıkmaktadır.

Planın uygulamasının zorlaşması, onunuygulanamayacağı anlamına gelmemektedir. ZiraPKK ve DTP’nin Amerikan planına yaklaşımı, esasolarak PKK’nin sürece dahil edilmesi-muhatapalınması biçimindedir. Eğer PKK ve Öcalan da birbiçimde bu sürece dahil edilir ve Kürt halkınınonurunu kırmayacak bir çözüm planı ortaya konulursasorun kalmaz. Zaten PKK cephesinden ilk ağızdanyapılan açıklamalar ve Newroz kürsülerinden ortayakonulan yaklaşım da esas olarak bu yönde olmuştur.Öcalan’ın ABD planı dahilinde Erbil’de yapılacakolan Kürt Konferansı için sunduğu şartlar vesilahsızlanmanın yerine “çatışmasızlık” önermesi,PKK yönetimini tasfiyeye karşı olduklarını açıklamasıbu gerçeği karartmamalıdır. Zira bugün Talabani’ninyeniden dillendirdiği “silahlı mücadele dönemibitmiştir” düşüncesi, Öcalan’ın İmralısavunmalarından başlayarak savunduğu temel birgörüştür. Sorun silahlı güçlerin tasfiyesinden ziyadebunun nasıl ve hangi koşullarda olacağıdır. Birpişmanlık süreciyle mi olacaktır? Yoksa PKK veÖcalan’ın dahil edildiği, genel af ve kültürel bir takımaçılımlarla birlikte mi? Ama sonuçta her iki durumdada PKK’nin tasfiye edilerek, Kürt halkının Kürtburjuvazisinin denetiminde düzenle barışık birmecrada tutulması hedeflenmektedir ki, bugün Kürthareketinin başını çekenlerin de buna esastan biritirazları bulunmamaktadır. Bunu aşan bir programlarıve stratejileri de yoktur. Temel kaygı, uzlaşmayadayalı bir barış ve bu temelde kurulu düzenlebütünleşmedir.

Düzen cephesinden de giderek bu yönde çok dahacüretli adımların atıldığı açıktır. PKK’nin ve Öcalan’ınmuhatap alınması gerektiği yönündeki düşüncegüçlenen bir eğilimdir. Bu eğilimin görünür olmasınedeniyle de, özellikle Kürt hareketi cephesindenÖcalan’a yönelik Mandela benzetmeleri yapılmakta ve

bunun olabilirliğine yönelik Leyla Zana örneğindeolduğu gibi güçlü bir inanç beslenmektedir.

Bu, sonu hüsranla sonuçlanacak hayallerinvarlığını gösterdiği gibi, Kürt hareketine hakimburjuva siyasal ufkun sınırlarını da ortayakoymaktadır. Hiç kuşku duyulmasın ki, düzenin AKPeliyle attığı adımlar bugün için sonuç vermemiş veKürt emekçi halkı esas olarak PKK ve DTP’ye olanbağlılığını korumuşsa da, bu siyasal ufuk korunduğumüddetçe, Kürt hareketinin bir bunalımla yüzyüzekalması kaçınılmazdır. Çünkü ABD’nin Kürt planısadece basitçe silahlı güçlerin tasfiyesiyle sınırlıdeğildir. Silahlı güçler, Kürt halkı için bir dirençnoktası olduğu ölçüde silahlı güçlerin tasfiyesihedeflenmektedir. Fakat daha önemlisi, hareketinsiyasal ufkunu belirleyen taleplerin ve siyasal çizgininboşa çıkarılması yoluyla, Kürt hareketinin ve elbetteki gerilla güçlerinin tecrit edilmesi ve siyasal olarakkötürümleştirilmesidir. Mevcut haliyle bunuzorlaştıran en önemli olgu, Kürt halkının, PKK’ninsiyasal çerçevesini katbekat aşan güçlü ulusalmücadele dinamikleri ve daha da önemlisi büyüksosyal-sınıfsal enerjisidir. Kürt hareketini bugünekadar ayakta tutan da esas olarak bunlar olmuştur.Fakat ABD merkezli müdahalelerle birlikte Kürthareketinde yeni arayışların gündeme gelmesi, birayrışma ve saflaşmanın yaşanması kaçınılmazolacaktır.

Bugün sorun bu imkanların bağımsız bir siyasalkimlik ve odak halinde örgütlenememiş olmasındankaynaklanmaktadır. Kürt işçi ve emekçilerinin parçasıoldukları Türk işçi ve emekçileriyle devrimci bir sınıfbayrağı altında buluşamamaları, kendi sözlerini,çözüm programlarını dayatamamalarından ilerigelmektedir. Bundan dolayı Kürt hareketi tümolanaklarına ve Newroz’da bir kez daha ortayakoyduğu büyük enerjisine karşın kurulu düzeninsınırlarına hapsolmakta, şu ya da bu egemen güçodağının arkasından gitmekte, ya da çözüm hayalinekapılmaktadır. Devrimci bir sınıf hareketi koşullarındadüzen için yıkıcı sonuçlar doğuracak olan bu büyükolanak, bu şartlarda heba edilmektedir.

Newroz ve Kürt sorununda yeni dönem

Page 6: sikb 2009 - 12

Çözüm devrimde!6 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Geçtiğimiz haftalarda kent kavramının oluşumunu,kapitalizm sınırları içinde aldığı görüntüyü, insanıiçerisinde konumlandırışını, kapitalizmin kentlerinintemel bir sorunu olan olan ulaşım sorununu, karamacıyla elimizden alınacak olan su hakkımızı veşimdilerde herkesin diline pelesenk olan “kentseldönüşüm” olgusunu, belli sınırlar içerisinde, kendidurduğumuz toplumcu zeminde ele almaya çalıştık.Elbette bunu yaparken amacımız, “yerel seçimler” adlıorta oyununu izlediğimiz şu günlerde, bu sistemininsanlığa yıkım, acı, yalnızlık, talan vb. başka bir şeyveremeyeceği, insanlığın kurtuluşunun gerçekçi olupimkânsızı istemekte olduğunu söylemek ve bu söylemihayata geçirmek kaygısıydı.

Son haftasına girdiğimiz sersemletici seçimortamında vaatlerin çoğunun kent yaşamına dönükolması nedeniyle, bu son bölümü sosyalist toplumdakikent kavramına (bu başlığın daha kapsamlı birdüşünsel süreci ve aktarımı gerektirdiğini saklıtutarak) ayırdık. Düşüncelerimizi ortaya koyarken,önceki yazılara kısa göndermeler yapmanınkaçınılmaz olduğunu da belirtmek istiyoruz.

Kentlerimiz çelişkinin diğer adıdır!

Üzerine koca koca kitaplar, tezler yazılan,araştırmalara konu olan bu kent ne menem bir şeydirki, okuma çağındaki bir çocuğun bile fark etmedengeçemeyeceği, öfkelendireceği çelişkileribarındırmaktadır. Elbette bu çelişkilerin bulunduğutemel, bir bütün olarak kapitalist sistemin işleyişyasalarıdır. Gerçeğin görünen yüzü, toplumsaldüzeyde yaşanan sınıfsal ayrışmanın/kutuplaşmanınkentsel düzlemde de yaşandığıdır. Bugün kafamızıçevirdiğimiz her köşe başı, her mekânsal örgü buayrımın bir sonucudur.

Gökyüzünde türlü türlü delikler oluşturangökdelenleri, evlerinden zorla çıkarılıp kendi hallerineterkedilen insanları, ulaşımda yaşanan binbir çileyi,yeşile olan ihtiyacı, pıtrak gibi her yerde bitenalışveriş merkezlerini anlamak esasen kapitalizmianlamaktır. Anlamak bu işin bir başlangıcı ise,anlaşılanı değiştirmeye çabalamak da bizler için birsonraki adım olmalıdır.

Kent ile insan arasındaki diyalektik özünde insanile sistem arasındaki diyalektiktir.

Sözü insana bağlamamızın nedeni; bugününkentlerinin şekillenmesinde, daha doğru bir ifade iletoplumsal yaşamın şekillenmesinde temel olgu kâr iseeğer, sosyalizmin kentlerinde ya da toplumsalyaşamındaki temelin insan olduğunu belirtmekisteyişimizdir.

Ama bir niyetten öteye geçip “insan odaklı bir kentyaşamı” tanımlamasının nasılına eğilmek, hem maddihem düşünsel olarak önümüzde duruyor. Tabii ki bunasılın en net ve gerçek cevabının başka bir toplumsalsistem/sosyalizm olacağı, tam da yukarda belirttiğimiz“kâr” ve “insan” ikilemi üzerinden net bir biçimdegörülüyor.

Örnekler ve mevcut sorunlar üzerinden sosyalizmin kentlerine bakış

1917 Ekim Devrimi bizlere her konuda olduğu gibi“kent” konusunda da yol göstermekte, yarını dahagüçlü kurmamıza yardımcı olmaktadır.

Bugün yaşadığımız coğrafyada karşılaştığımız hersorunun sosyalist düzende bir çözümü var. Bu denli

net ve kesin bir belirleme yapmamız elbette bilimselbir gerçeğe dayanmamızdan geliyor. Bu gerçeği saklıtutarak, kapitalist sistem içerisinde de kimi sorunlarınçözülebilir nitelikte olduğunu belirtmeliyiz. Fakatsistem bu kimi sorunları çözmeye genellikleyanaşmaz, zira kapitalizmin işleyiş yasaları bunuengeller.

Kızıl Bayrak’ın 6 Mart 2009 tarihli sayısında“Kapitalist sistem ve ulaşım sorunu…” başlıklıyazımızda belli hatlarıyla anlattığımız ulaşım sorunubuna bir örnektir. Toplu taşımaya dayalı bir planlamabugün büyük metropollerde yaşadığımız ulaşımsorununun biricik çözümüdür. Fakat böyle bir çözümegirişmek, otomobil ve petrol tekellerinin zararınadır.Dolayısıyla sistemin işleyiş yasalarına ters düşer.Çünkü ulaşım sermayedarlar için tam bir rant alanıdır.Trafiğe her gün yüzlerce yeni aracın çıkması, yenikarayollarının yapılması, anlatmak istediklerimizeaçıklık getirmektedir.

Oysa üretimin tüm toplumun yararına yapılacağı,çalışmanın bir işkence olmaktan çıkacağı sosyalizmde,bir yerden bir yere ulaşmak da zaman alan ve çileyedönen bir sorun olmaktan çıkar. Sosyalist düzendetoplumsal bir ulaşım ağı ile bu sorun çözülebilmiştir.Bunun en önemli kanıtı Moskova metrosudur.Moskova Metrosu’nun yapımında binlerce emekçigönüllü olarak bir gün sadece bu iş için çalışmıştır.Tam da burada Bertolt Brecht’in, “Emeğin tümmeyvelerinin emek dökenlere düştüğü neredegörülmüştü?” sözü, söylemek istediklerimizin en açıkve yalın ifadesidir.

Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetinkalkması ile birlikte kâr amacı ile yapılan üretiminyerini toplum yararını gözeten, verimliliği artırıcı birüretim alır. Yaşamın maddi temeli olan üretmeküzerine söylediğimiz bu bir cümle bile kent yaşamınadair birçok değişikliği içerisinde saklamaktadır. Artıkuzun saatleri bulan kölece çalışma koşulları yoktur.Dolayısıyla insanın çok yönlü gelişimi için gereklizaman oluşur. Kapitalist sistemdeki ulaşılamayankültür-sanat mekânları atıl ya da ayrıcalıklı konumdançıkıp kent içerisinde herkes tarafından ulaşılabilinirhale gelir. Yaşlı nüfus hayattan dışlanıp ölümübekleyen yığınlar olmaktan çıkarılıp toplumsal yaşamadoğrudan katılır. Kent içerisinde yaşlı ve genç nüfusunaynı paydada buluştuğu bir mekânsal örgü yaratılır.Kapitalist sistemde eve kapanıp tecrit edilen engelliinsanlar kentsel mekanı dilediği gibi kullanabilme,aynı şekilde üretimin içerisinde olma hakkına sahiptir.

Barınma hakkına gelince; konut yapımı dengeli veihtiyaçlar doğrultusunda şekillenir. İşyerlerine yakınkonutlar yapılır. Konut yapımında birtakım tekniklerde

ve kullanım alanlarında standartlaşmaya gidilir. Bunoktada şu vurguyu yapmak gerekiyor; bustandartlaşma, tek tipleşen ve hiçbir yaratıcılığıolmayan çözümler demek değildir. İnsanları barınakiçerisinde yalnızlaştırıcı ya da yabancılaştırıcıtasarımlardan kaçınılır. Konut içerisinde ya da komşukonutlarda yaşayanlarla etkileşimi sağlayacak ortakmekânlar oluşturulur.

Kentin başının ve sonunun ne olacağı konusu isedüşünülmesi gereken diğer bir noktadır. Olmasıgereken büyüklük, o kentte bulunan üretici güçlertarafından belirlenir. Diğer taraftan, kent ile kırarasındaki ayrımın giderilmesi gereklidir. Uygulamadabu ayrımı gidermek için büyük kentlerin çevresinedaha küçük boyutta -uydu kentler- kurulmuştur. Ayrıcakent üzerine bir takım planlamalar yaparken, onunbulunduğu coğrafi özellikler dikkate alınmalıdır. TıpkıSovyetler Birliği döneminde Moskova’nın içerisindengeçen nehrin önemli bir odak ve planlama noktasıolarak belirlenmesi gibi.

Yukarıda belli hatlarıyla değinmeye çalıştığımızsosyalist sistemde kentlerin nasıl şekilleneceğinikısaca özetlemek gerekirse;

Yaşanabilir, işlevine uygun mekanlar oluşturmak,insanın mekanı kolayca algılayabilmesini ve hareketedebilmesini sağlamak, doğayla uyum içerisindeolmak, ortak yaşam alanları oluşturmak, yaşlıları veengellileri toplumsal yaşama-kent yaşamına dahiletmek, yaratıcı çözümler/tasarımlar yapmak, kütle-biçim-işlev örgüsünü ve oranlarını insan ölçeğindebelirlemek, çocuklara yönelik park/oyun alanlarıoluşturmak, kentin her bir cm karesini yaşayan, nefesalan, üreten bir organizmaya dönüştürmek olarak ifadeedebiliriz.

Tüm bunların bu sistem altında dagerçekleştirebileceğini düşünenler olacaktır. Amatekrar tekrar altını çizmenin önemli olduğunubildiğimiz tek gerçek, içerisinde yaşadığımız sisteminkapitalist sistem olduğudur. Bu sistemin tanrısıparadır/kârdır. Bu sistem topluma hizmet götürmeye,onun ihtiyaçlarını karşılamaya değil, toplumusoymaya dayalı bir sistemdir. Konut, ulaşım vb.sorunları çözmek için gerekli kaynaklar/zenginlikbirikimi bir avuç asalağın elinde toplanmıştır. Buzenginliklere el koymadan bu sorunları çözmekmümkün değildir. Dolayısıyla konut, ulaşım sorununuçözmek, yeşil alanlar, oyun parkları yapmak vb.,şimdilerin ortaoyunu seçimlerinin boş vaadleriolmanın ötesine geçememektedir.

Yaşanabilir bir kent, insanca yaşam ancaksosyalizmde mümkündür.

Toplumcu Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları

Yaşanabilir bir kent için sosyalizm!

Page 7: sikb 2009 - 12

İşsizlik rakamlarından yansıyanlar... Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak H 7Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Devlet İstatistik Enstitüsü’nün resmi rakamlarınagöre, 2008 yılı Aralık ayında işsizlik oranı bir öncekiyılın aynı dönemine göre 3 puan artarak yüzde 13,6’yaçıktı. Bu oran bugüne kadar Türkiye’de açıklanan enyüksek resmi işsizlik rakamı. Kapitalizmin krizi, işsizlikgirdabını her geçen gün büyütüyor.

İşsizlik oranındaki bu artış kapitalist büyükişletmelerde taşeronlaştırmayı, orta ve küçükişletmelerde ise sigortasız çalışmayı tetiklemektedir.Kriz nedeniyle büyük, küçük ve orta büyüklüktekiişletmelerde tensikatlar daha da hızlandı. Kapitalistler,kriz gerekçesinin arkasına sığınarak, keyfi iştençıkarmaları meşrulaştırmaya çalışıyor.

İşsizlik kapitalizmin ürünüdür!

Kapitalizmde işsizlik kar oranlarını büyütmek içinönemli bir olanaktır. Kâr oranlarının sürekli yüksektutulması için emek maliyetinin düşürülmesi, yaniişgücünün fiyatının en alt düzeye çekilmesi ancakyedek işsizler ordusunun varlığı koşullarındamümkündür. Kriz dönemlerinde bu silah çok daha etkilibir şekilde kullanılır. Bugün yaşananlar bu durumuyeterli açıklıkta ortaya koymaktadır. Kapitalistler, krizbahanesinin ardına sığınarak, işçileri işten atmafaaliyetine iyice hız verdiler. Krizi aynı zamanda işçilikmaliyetlerini düşürmek için kullanıyorlar. İşsizlerordusunun büyümesi, milyonlarca işçinin sigortasızçalıştırılması, asgari ücretin dayatılması, iş saatlerininuzatılması vb. saldırıları kolaylaştırıyor.

İşsizliğin şu ya da bu düzeyde var olmadığı tek birkapitalist ülke yoktur. Bir üretim ve bölüşüm tarzıolarak kapitalizmin, işsizler ordusu ile birlikte varolması, onun doğasından gelen yapısal bir özelliğidir.Bu nedenle tüm kapitalist ülkelerde emekçiler işsizliklebirlikte yaşarlar. Kapitalizmin hükümranlığınısürdürdüğü her yerde işsiz milyonlarca emekçiyerastlamak mümkündür. Toplumsal bir sorun olanişsizlik olgusunu kapitalizm döne döne üretir.

Mümkün olduğunca çok kâr elde etmeyi ve bununiçin mümkün olduğunca fazla üretim yapmayı isteyecekolan kapitalist için, işsizlik önemli bir kar kapısıdır.Kapitalistler kâr dürtüsü, kârın sürekli biçimdeyükseltilmesi arzusu olarak kendini gösterir. Bununyollarından biri de üretim maliyetinde ücretlerin payınısürekli düşürmek ve tersinden sömürü oranını sürekliyükseltmektir. Daha az işçiyle daha çok iş yapmak,daha az işçiyi daha yoğun olduğu kadar daha uzunsüreli çalıştırmak da aynı amacın bir parçasıdır.

Kapitalizm akıldışı bir sistemdir. Bu durum işsizliksorununda da açıkça ortaya çıkar. Bir kapitalist üretilenmalı satmak zorundadır. Dolayısıyla kapitalist toplumdaişçi ve emekçilerin kapitalistlerin ürünlerini satın almasıiçin belli bir gelire sahip olması gerekir. Oysakapitalizm bir yandan işsizler ordusunu çığ gibibüyütür, öte yandan işçi ücretlerini düşürmek için bintürlü dalevere çevirir. Bu durumda milyonlarca işsizinve karın tokluğuna çalışan işçinin bir şey satın almasıelbetteki mümkün değildir. Kapitalizmin en öldürücüçelişkilerinden biri de budur. Kâr elde etmek içinürünlerini satmak zorunda olan kapitalist, diğer yandanişçiyi kâr oranını yüksekte tutmak için mümkün olan enyüksek verimle çalıştırmak zorundadır. Bu durumun işçive emekçiler için anlamı açıktır.

İşsizliği üreten kapitalist sistemin bizzat kendisidir.

Bu sistem ayakta kaldığı sürece işsizlik de var olacaktır.Sermaye sınıfı zaman zaman işsizliğe karşı mücadeleettiği yalanına dört elle sarılmaktadır. Oysauyguladıkları politikalarla, dayattıkları ağır ekonomik-sosyal yıkım programlarıyla işsizliği daha daboyutlandıranlar, bizzat kapitalistlerdir.

İşsizlik toplumsal çürümeyi tetikliyor!

İşsizliğin yıkıcı sonuçları sadece ekonomik yaşamlasınırlı değildir. İşsizlik aynı zamanda, işsiz yığınlardaderin sosyo-psikolojik ve kültürel yaraların açılmasınayol açar. İşsiz, üretimden kopmuş, koparılmış insandemektir. Kapitalist üretim içinde de olsa işçiler, kendiyaşamlarını disipline etmekte zorlanmazlar. İşsiz, 8-10saatini çalışarak geçiren işçiden farklı olarak, tamamenboşluktadır. İşçi için üretim sonrasının zaman öldürülenkahvehane vb. yerler, işsizler için sürekli gidilenyerlerdir. Tam da bu koşullar çürüme ve yozlaşmanınönünü açar.

Kriz dönemlerinde çığ gibi büyüyen işsiz kitleleroluşur. İşsizler, çaresizlik içinde kahve köşelerindekumara, sokak başlarında fuhuşa itilerek yozlaşma veçürümenin bataklığına terkedilirler. İşsizlikten dolayıcinnet geçirerek intihar edenlerin, hırsızlık yapanların,psikolojik dengesi bozulanların sayısı bu nedenlesürekli olarak artar.

Sonuç olarak, her koşulda yozlaşma, insani çürüme,işçi ve emekçilerin yerleşik değerlerinden kopuş işsizlikzemininden beslenir. Hatta bir süre sonra, bu eğiliminbizzat kendisi yerleşik değerlerinden biri haline dönüşürve en uygunsuz para kazanma yolları, en dizginsizahlak dışılık kanıksanır hale gelir.

İşsizliğin olmadığı sosyalist bir dünya için ileri!

Kapitalist düzenin varlığı, işsizliğin temel nedenidir.Kapitalist düzen yıkılmadığı sürece, işsizlik sorunuboyutlanarak devam eder. İşsizliğin kalıcı ve tamçözümünün biricik yolu, işçi sınıfının devrimci iktidarıve onun ürünü olarak sosyalizmdir. Sosyalizm karı değilinsanın temel ihtiyaçlarını ve mutlululuğunu esas alır.Bu işsizliği yapısal bir toplumsal bir sorun olmaktançıkarır. Ancak bu stratejik doğru, işçi ve emekçilerinişsizliği azaltıcı tedbirlerin alınması, emeğin korunmasıtalepleri çerçevesinde mücadelesiyle birlikte elealınmak zorundadır.

İşsiz kitleleri mücadeleye çekmek sınıf bilinçli öncüişçilerin görevidir. Zira burjuvazi işsiz kitleleri diğersınıf kardeşlerine karşı kullanmaya, ideolojik olarakonları çürütmeye ve yozlaştırmaya çalışmaktadır. İşsizkitlelerin işçi sınıfının bir parçası olduğu vekurtuluşlarının da ancak ortak mücadeleyle mümkünolduğu anlatılabildiği oranda, kapitalistlerin elindekiişsizlik silahı boşa çıkarılabilinir. Ancak böylesi birzeminde işsizlik saldırılarının boşa çıkarılmasımümkündür.

Bu ise yıkım programlarının püskürtülmesi içinbirleşik örgütlü bir mücadelenin, “Herkese iş, tümçalışanlara iş güvencesi” talebi doğrultusundayükseltilmesini gerektirir. Krizin faturasınınkapitalistlere ödettirilmesi talebiyle yükseltilen birmücadele, işsizliğin bir saldırı aracı olarak kapitalistlertarafından kullanılmasının zeminini yok etmeyimümkün kılabilir.

DİE yeni işsizlik rakamlarını açıkladı…

İşsizliğin panzehiri sosyalizm içinmücadeleyi yükselt!

Mamak’ta coşkulu ve militan Newroz…Mamak’ta gelenekselleşen Newroz kutlaması bu yıl BDSP, Halk Cephesi, Alınteri, DHF, Partizan ve Aka-

Der tarafından yapıldı.“Newroz isyandır, isyanı büyütelim!” çağrısıyla yapılan eylem 21 Mart akşamı gerçekleştirildi. Saat

18:30’da toplanmaya başlayan kitle, 19.00’da NATO yolunu trafiğe kapatarak yürüyüşe başladı. En önde“Newroz isyandır, isyanı büyütelim!” pankartının açıldığı eyleme kurumlar kendi pankartları ile katıldılar.Meşaleler taşıyan kitle coşkulu sloganlar eşliğinde Tuzluçayır Meydanı’na geldi.

Saygı duruşunun ardından basın açıklamasına geçildi. Kawa’nın direniş ruhunun Mahirler, Denizler,İbolalar’la sürdüğü vurgulandı ve yaratılan direniş geleneğinin yaşatıldığı belirtildi.

Krizin faturasının işçi ve emekçilere ödetilmeye çalışılmasına da değinilen açıklamada, düzenin seçimoyunu teşhir edildi ve örgütlenme çağrısı yükseltildi. Açıklama şu sözlerle sona erdi:

“2600 yıl önce olduğu gibi bugün de Dehaklar’ın sarayını yerle bir etmenin yolu, Dehaklar’a veişbirlikçilerine karşı örgütlenmek ve birlikte mücadele etmekten geçer. Newroz, dün olduğu gibi bugün deisyandır. Şimdi, bu isyanı emperyalistlere ve yerli işbirlikçilerine karşı büyütmenin ve halkların kardeşliğiniyükseltmenin zamanıdır.”

Atılan sloganların ardından davul zurna eşliğinde halay çekildi. “Bize ölüm yok” ve “Hernepeş” marşlarıhep bir ağızdan söylendi. Ardından kortejler oluşturularak Newroz eyleminin coşkusu sloganlarla Tuzluçayırsokaklarına taşındı.

200 kişinin katıldığı eyleme komünistler “Kürt ulusuna özürlük, eşitlik, kardeşlik, gönüllü birlik!/BDSP”pankartıyla katıldı.

Eylem sermaye partilerinin gerici propagandasına ve burjuva ideolojik kuşatmaya karşı anlamlı bir yanıtoldu. Günlerdir sokakları, caddeleri kirleten emekçilerin bilinçlerine ve toplumsal atmosfere zehir akıtanburjuva gericiliği karşında gerçekleştirilen Newroz eylemi bölgemizde emekçilere temiz bir nefes taşıdı. 1.5saati aşkın bir sürede gerçekleştirilen Newroz Tuzluçayır ara sokaklarında bitirildi.

Devrimci kurumların örgütlediği Newroz eylemi öncesinde, aralarında DTP, ESP, Halkevleri’nin olduğukurumlar tarafından saat 18:30’da bir Newroz ateşi daha yakıldı.

Mamak BDSP

Page 8: sikb 2009 - 12

Biji Newroz, biji sosyalizm!8 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

İstanbul: “NEWROZ piroz be!”Kürt halkı 2009 Newrozu’nda bir kez daha

Demirci Kawa’nın mücadele ruhuyla bugününDehakları’na karşı alanlara çıktı. Alanları dolduranyüzbinler hep bir ağızdan özgürlük taleplerinihaykırdı.

İstanbul Newrozu için kitleler sabahın erkensaatlerinden itibaren Kazlıçeşme Newroz alanına akınetmeye başladı. Zeytinburnu sokaklarını sarı-kırmızı-yeşile boyayarak alana yürüyen insanlar, yol boyuncaulusal özgürlük talebini sloganlarla haykırdı. Aramanoktasına gelene kadar “Bijî serok Apo!”, “BijîNewroz”, “Bijî aşitî”, “Öcalansız dünyayı başınızayıkarız!”, “Gençlik Apo’nun fedaisidir!” sloganlarısıklıkla atıldı. Parça parça gerçekleşen yürüyüşlerinyanısıra DTP’ye ait ilçe örgütlerinin tuttuğu araçlarlagelenlerle birlikte kitlenin sayısı kısa sürede yüzbiniaştı.

Komünistler İstanbul Newrozu’na “Yaşasınhalkların kardeşliği!/Özgürlük, eşitlik, gönüllübirlik!/BDSP” pankartı ve kızıl bayraklarıylakatıldılar. Ekim Gençliği ise eylemde “Ji bo wekhevi uazadi sosyalizm!” pankartı taşıdı. Abdi İpekçi SporSalonu önünde toplanan BDSP’liler burada kortejoluşturarak Newroz alanına yürüdüler.

UİD-DER, Mücadele Birliği Platformu, Partizan,DHF, SODAP, Kaldıraç, Halkevleri, Alınteri, DİP-G,SDP, SP, KÖZ, EMEP, ESP, EHP ve KESK ŞubelerPlatformu da Abdi İpekçi Spor Salonu önündekortejlerini oluşturarak alana giriş yaptı.

Newroz programı, Tertip Komitesi adına İHDİstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri’nin yaptığıkonuşmayla başladı. Yoleri konuşmasında, devletinyok sayma, imha ve inkar politikalarına karşı herulustan, her cinsten insanlar olarak hep birlikte emeğinözgürlüğünü ve halkların kardeşliğini savunmayadevam edeceklerini belirtti. Cezaevlerinde yaşananhak gasplarına ve sermayenin saldırılarına da değinenYoleri, “geleceğimiz, özgürlüğümüz, değerlerimiz içinmücadele kararlılığımızı, coşkumuzu dosta, düşmanagöstereceğiz” dedi.

Açılış konuşmasının ardından söz alan BarışAnneleri İnisiyatifi Üyesi Saadet Çaçan kirli savaşadikkat çeken bir konuşma yaptı ve savaşın bitmesitalebini dillendirdi. Miting Birlikte BaşarabilirizPlatformu’nun Belediye Başkan adaylarının platformadavet edilmesiyle sürdü. DTP İstanbul BüyükşehirBelediye Başkan Adayı Akın Birdal ve DTP EsenyurtBelediye Başkan Adayı Tuncer Bakırhan kitleyiselamlayan konuşmalar yaptılar.

Ayfer Düzdaş’ın söylediği türküler ve çekilenhalayların ardından EMEP Genel Başkanı LeventTüzel, DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, ÖDPMilletvekili Ufuk Uras, DTP Eşbaşkanı Emine Aynave ESP temsilcisi Ersin Sedefoğlu kürsüden kitleyeseslendi.

Yapılan konuşmalarda AKP karşıtlığı ön plandaydı.Düzenin Kürtlerin oy vermesini engellemek içinortaya koyduğu oyunlardan da bahsedilerek oyvermenin önemi anlatıldı ve herkese gerekli yasalişlemleri tamamlama çağrıları yapıldı. AKP’nin sahtedemokrasi oyunlarına da sıklıkla vurgu yapıldı, Kürtçetelevizyon gibi politikaların içyüzü teşhir edildi.Konuşmalarda Kürt sorununun çözümü içinİmralı’nın, Abdullah Öcalan’ın muhatap alınması

çağrıları da önemli yer tuttu. Emine Ayna ve SebahatTuncel’in konuşmalarında Kürdistan şehitleriselamlandı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Ankara’da Newroz mitingi...Kürt halkının özgürlük mücadelesinin simgesi

olan Newroz Ankara’da 2 bini aşkın kişininkatılımıyla gerçekleştirilen mitingle kutlandı.

Sabah saatlerinde Toros Sokak’ta toplanmayabaşlayan kitle Kolej Meydanı’na doğru yürüyüşegeçti. Yürüyüşün en önünde DTP pankartları veflamaları yer aldı. DTP pankartının arkasındaysa EHP,EMEP, Sosyalist Parti, ‘78’liler, Alınteri, Kaldıraç,KÖZ, Partizan, Tüm-İGD, BDSP, ÇHD, SDP, Halkevi,ÖDP, Marksist Bakış, ESP, TÖK, KESK AnkaraŞubeler Platformu ve BES kendi pankartlarıylayürüdüler.

BDSP eyleme “Kürt ulusuna özgürlük! Eşitlik,kardeşlik, gönüllü birlik!” yazılı pankartla katıldı.

Kolej Meydanı’na gelindiğinde devrim şehitleriadına saygı duruşuyla miting programı başladı.Ardından KESK Ankara Şubeler Platformu ve Kürd-Der tarafından Kürtçe konuşmalar yapıldı. AKPiktidarı eleştirilerek, Kürt sorununda “demokratik vebarışçıl” çözüm istendi.

Miting programının devamında Ali Asker kısa birkonser verdi. Newroz ateşinin yakılmasıyla alandacoşku arttı. Ateşin üzerinden atlanarak hep beraberhalaylar çekildi.

Ankara’da DTP çatısı altında seçimlere girecekolan “Biz Varız Platformu”nun Ankara BüyükşehirBelediye Başkan Adayı da kürsüye çıkarak seçimlerdedestek istedi. Ankara’daki 2009 Newroz mitingineyerel seçimler damgasını vururken, miting alanı seçimmeydanına dönüştü.

Miting alanında BDSP’nin ve Ankara BüyükşehirBelediyesi Bağımsız Sosyalist Başkan Adayı EvrimErdoğdu’nun seçim bildirgeleri dağıtıldı.

Kızıl Bayrak/ Ankara

Bursa’da Newroz ateşiNewroz ateşi 21 Mart günü Bursa’da da bir kez

daha harlandı. Gökdere Meydanı’nda toplananyaklaşık 3 bin kişi, şiddetli rüzgar ve yağmura rağmenNewroz’u coşkuyla kutladı.

Tertip Komitesi adına yapılan konuşmada zulmekarşı mücadele ve direniş günü olan Newrozselamlandı, krizin faturasının emekçilere yıkılmayaçalışıldığından bahsedildi. AKP ve ordunun Kürtsorununa çözümsüzlüğü dayatmayı sürdürdüğübelirtilerek Kürt halkına dönük saldırılar protestoedildi.

Barış Meclisi ve Bursa Halk Meclisi BursaBüyükşehir Belediyesi Başkan adayının konuşmasınınardından DTP Eş Başkanları Ahmet Türk ile EmineAyna’nın ve Bursa Cezaevi’nde tutuklu olan KestelBelediye Başkan adayı Serpil Aslan’ın mesajlarıokundu. 29 Mart yerel seçimlerinde Bursa ilçelerindengösterilen DTP adaylarının halkı selamlamasınınardından DTP adına bir konuşma yapıldı.

Son olarak DTP İstanbul Milletvekili SebahatTuncel bir konuşma gerçekleştirdi. Çözümün adresininİmralı olduğunu belirten Tuncel, 29 Mart seçimlerindeinkar ve imhaya karşı Kürt halkının cevabınıvereceğini söyledi. Kutlama yerel grupların söylediğiezgiler ve çekilen halaylarla son buldu.

Newroz’a DTP, SDP, EMEP, SP, Partizan, ESP,DHF, BDSP ve SODAP katıldı.

Kızıl Bayrak / Bursa

Newroz ateşleri ülkenin dört biryanında harlandı!

21 Mart 2009 / Kazlıçeşme

Page 9: sikb 2009 - 12

Biji Newroz, biji sosyalizm! Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak H 9Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Manisa’da Newroz kutlaması…Kürt halkının sömürüye karşı başkaldırısı olan

Newroz, 21 Mart günü Manisa Nurlu Pınar’dakutlandı. Seçim gündemli gerçekleşen Newrozkutlaması yakılan Newroz ateşi ve çekilen halaylarlabaşladı.

DTP Batman Milletvekili Bengi Yıldız, DTPManisa Belediye Başkan Adayı Celil Özgen veAbdullah Öcalan’ın avukatı Mehmet Bayraktar birerkonuşma yaptılar.

Yapılan konuşmalarda, Ergenekon davasına, Kürtillerinde açılan ölüm kuyularına, AKP’nin seçimlervesilesiyle dağıttığı yardımlara ve TRT Şeş’edeğinildi. TRT Şeş ile Kürtlerin asimilasyonununsağlanmaya çalışıldığı ve devlet tarafından AKP’yesunulan bir seçim yatırımı olduğu ifade edildi.Demokrasi ve barış yanlılarından 29 Mart yerelseçimlerinde aktif destek istendi.

2007 seçimlerinde Kürt halkına özgürlük vedemokrasi vaat eden Erdoğan’nın seçimlerden sonraKürt halkına bombalar yağdırdığı hatırlatıldı.Ergenekon davasının Fırat’ın ötesine geçemediği,iddianamede adı geçen faillerin yargılanmadığıvurgulandı.

Binlerce kişinin katıldığı Newroz kutlamasıkonserle sona erdi.

Kızıl Bayrak / Manisa

Kocaeli’de Newroz…Kürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesiyle

özdeşleşen bir gün olan Newroz, Kocaeli’ninDilovası Beldesi’nde büyük bir coşkuyla kutlandı.

22 Mart sabahı erken saatlerden itibarentoplanmaya başlayan kitle, saat 14.00’e kadaryakılan ateşlerle, çekilen halaylarla Newroz’ukutladı.

Newroz Tertip Komitesi adına yapılankonuşmayla Newroz etkinliği başladı. Ardından sözüKocaeli Emek ve Demokrasi Platformu adına VeyselKaplan aldı. Kaplan konuşmasında kapitalizmindünya çapındaki krizinden ve kapitalist sistemlerinişçi, emekçi ve ezilen halklar üzerindekidiktatörlüğünden bahsetti. Kürt sorununun buülkedeki herkesin, özellikle de Türkiye emekçilerininsorunu olduğunu dile getirdi. Daha sonra kürsüyeDTP Dilovası Belediye başkan adayı ile İstanbulmilletvekili Ufuk Uras çıktı.

Newroz programı 21 Mart 1982’de Diyarbakırcezaevinde bedenini tutuşturarak ölümsüzlüğe ulaşanMazlum Doğan’ın annesi ve babasının yaktığıNewroz ateşi ile devam etti. Söylenen Kürtçetürkülerin ardından kutlamalar 14.00’te sona erdi.Newroz’a yaklaşık üç bin kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / Kocaeli

Samsun’da Newroz kutlamasıSamsun’da Newroz, 20 Mart günü saat 12.00’de

Tıp Fakültesi önünde toplanılarak 19 MayısÜniversitesi Hastanesi önüne doğru sloganlarlayürüyüş biçiminde kutlandı.

Hastane önüne gelindiğinde, daha önce gözaltınaalınan yurtseverlerle ilgili basın açıklaması yapıldı.Gözaltına alınan 10 kişiden birinin tutuklanmasıprotesto edildi.

Çevredekilerin yoğun ilgi gösterdiği açıklamanınardından Newroz alanı olan, Tahsin Tuncalı GençlikMerkezi’ne yine sloganlar eşliğinde yüründü.Halaylarla başlayan Newroz etkinliği tiyatro ve şiirdinletisiyle devam etti.

Newroz ateşi yakılarak zafer işaretleriyleüzerinden atlandı. Türkçe, Kürtçe, Arapça sloganlaratılarak halkların kardeşliğinin haykırıldığı Newrozetkinliği, yakılan ateş etrafında tüm kitlenin katıldığıhalayla coşkulu bir şekilde sona erdi.

Kızıl Bayrak / Samsun

Newroz Kürdistan’da coşkulugösterilerle kutlandı…

Diyarbakır’da yüzbinler...21 Mart günü sabah saatlerinden itibaren Diyarbakır’ın Newroz Parkı’ndaki alana 100 binler akın etti.

Kitleye hitap eden DEP eski Milletvekilli Leyla Zana, Kürt diline dönük baskılara değindiği konuşmasındaBaşbakan Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir de bir konuşma yaptı.

Zana’nın seslenişinin ardından alanın ortasında protokol Newroz ateşi yakıldı. Kutlamada AbdullahÖcalan’ın gönderdiği Newroz mesajı okundu.

Batman’da görkemli NewrozBatman’da 20 Mart günü gerçekleştirilen görkemli Newroz kutlamasına 100 bini aşkın kişi katıldı. DTP

Milletvekilleri ve parti yöneticileri de kutlamalarda hazır bulundu.Alanı dolduran onbinlerce kişiye seslenen DTP Eşbaşkanı Emine Ayna “İnkar-imhacılığı dayatanlar bu ateşte

yanacaklar” dedi.Siirt’te onbinler buluştuSiirt’in Kurtalan ilçesindeki Newroz kutlamalarına onbinlerce kişi katıldı. DTP Milletvekili Osman

Özçelik’in kitleye seslendiği kutlamalarda Newroz’un tarihçesine değinildi.Urfa’da Newroz kutlamasıUrfa’daki Newroz kutlamasında konuşan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Abdullah Öcalan’ın dışlanarak

Kürtlerin özgürleşemeyeceğini belirterek, Kürt sorununun çözümü için Öcalan’ın serbest bırakılması gerektiğinisöyledi.

Yüksekova’da devlet terörü unutulmadı...Hakkâri Yüksekova’da Newroz kutlamaları yöresel kıyafetleriyle alanı dolduran onbinlerce kişinin

katılımıyla başladı. Yoğun kalabalıktan dolayı izdihamın yaşandığı alana giremeyenler evlerin balkonlarına veçatılarına çıktı.

Yüksekova’da 2008 yılında yapılan Newroz kutlamaları sırasında yaşanan saldırılarda yaşamını yitiren İkbalYaşar ile Fahrettin Şadal anısına düzenlenen Newroz kutlamasına katılan onbinler DTP İlçe binasındankutlamanın yapılacağı spor sahasına doğru yürüdü. İkbal Yaşar ve Fahrettin Şadal anısına yapılan bir dakikalıksaygı duruşu ile başlayan kutlamalar halaylarla devam etti.

Adıyaman’da Newroz kutlamasıAdıyaman’daki kutlamada DTP bayrakları, yeşil, sarı, kırmazı flamalar açılırken, sık sık “Bijî Serok Apo!“,

“Bijî Newroz!“, “Şehit namırın!” sloganları atıldı. Antep Nizip’te Newroz yürüyüşüDTP Nizip İlçe Teşkilatı binasında bir araya gelen yüzlerce kişi Newroz’un kutlanacağı eski Sebze Hali

alanına doğru yürüyüş yaptı. Kutlamalar sırasında yapılan konuşmalarda, AKP’nin dağıttığı kömür ve beyazeşya yardımları ile halkı kandırmaya çalıştığına vurgu yapıldı.

Malatya Newroz’unda protestoMalatya’da Newroz, Şeker Stadyumu’nda 2 bine yakın kişinin katılımı ile kutlandı. DTP, EMEP, ÖDP,

KESK’e bağlı sendikalar ve kitle örgütlerinin bayrak ve pankartlarıyla katıldığı Newroz’da, Kürtçe ve Türkçesunum yapıldı. Yapılan konuşmalarda AKP hükümetinin politikaları protesto edildi.

Şırnak’ta Newroz coşkusuSabahın erken saatlerinde Ömer Kabakçı Meydanı’nda bir araya gelen 30 bin Şırnak’lı büyük bir coşkuyla

Newroz’u kutladı. Yapılan konuşmaların ardından kitleye karanfil dağıtıldı.Muş’ta Newroz yürüyüşü

Muş merkezde sabah saatlerinden itibaren bir araya gelen kitle birçok noktadan kutlamanın yapılacağı ŞehirStadyumu yanında bulunan boş alana doğru yürüdü. DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın da katıldığı kutlamayacoşku hakimdi.

Mersin’de kutlamalar…Mersin’de 21 Mart günü yedi ayrı yerde Newroz ateşleri yakıldı. 22 Mart günü ise Metropol miting alanında

merkezi kutlama gerçekleştirildi.

Page 10: sikb 2009 - 12

10 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Hannover’de coşkulu Newroz!Zulme karşı isyanın simgesi olan Newroz

yurtdışında da yaygın, kitlesel ve coşkulu biçimdekutlandı. Kutlamaların en büyüğü ise 21 Mart 2009tarihinde Hannover’de onbinlerin katılımıylagerçekleşti.

Sabahın erken saatlerinde Almanya’nın dört biryanından otobüsler, trenler ve arabalarla Hannover’egelen sarı, kırmızı, yeşil elbiseler içindeki Kürtgençleri ve kadınları sokakları adeta işgal ettiler. Saat11.00 sıralarında iki koldan yürüyüşe geçildi. Yolboyunca sloganlar ve zılgıtlar hiç susmadı. Hemyürüyüş ve hem de mitingte AKP karşıtlığı veseçimlere dönük mesajlar önemli bir ağırlık oluşturdu.Konuşmalarda, Kürt halkına dönük kuşatma, sinsiplanlar ve bu planlara karşı tutuma özel vurgularyapıldı. Murat Karayılan’ın sinevizyon aracılığıylaalandaki kitleye dinletilen konuşması, teslimiyetanlamına gelen çağrılara kararlı bir biçimde karşıduracakları açıklaması, belli bir heyecanla karşılandı.Sömürgeci sermaye devletine dönük öfkeli sloganlaratıldı.

Miting alanında Kürt kurum ve kişilerinin dışındaErmeni, Afrikalı vb. kurum temsilcileri de konuşmalaryaptılar. PKK’ye ve özgürlük mücadelesine dönükkuşatma ve saldırıları protesto edip, Kürt halkıyla tambir dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Kutlamalar boyunca Kürt sanatçılar kitleye coşkuludinletiler sundular. Programda olmadığı halde ŞivanPerwer’in kutlama alanında olduğu ve sahneyeçıkacağı anons edildi. Şivan Perwer binlerce insanınsloganlarıyla karşılandı. Perwer, tok ve etkileyicisesiyle coşkulu dakikalar yaşattı. Kutlama çeşitlikültürel etkinliklerle geç saatlere kadar sürdü.

Komünistler olarak Hannover’deki merkeziyürüyüş ve mitinge, üzerinde “Kahrolsunsömürgecilik, özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!”sloganı yazılı olan TKİP imzalı Orak-Çekiç’lipankartımızla katıldık. Yanısıra orak-çekiçli partibayraklarımızı taşıdık. Yürüyüş boyunca ve mitingalanında partimizin Türkiye’deki seçimlere ilişkinbinlerce bildirisini dağıttık.

Yürüyüş ve mitingte dikkate değer olan, Kürtulusal hareketinin yaşadığı sürecin dolaysız ürünü veifadesi olan gözle görülür daralma, ulusal içe kapanmaeğilimi ve Kürt kitlesinin devrimci propaganda veajitasyona, komünizmin sembollerine kapalılığıydı.

Yurtdışından komünistler

Basel’de Newroz yürüyüşüKürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesini

simgeleyen Newroz İsviçre’nin Zürich, Bern, Basel,Luzern, Arau kentlerinde yapılan yürüyüş ve meşaleligösterilerle kutlandı.

Basel’de 21 Mart günü saat 19.00’da başlayanmeşaleli yürüyüşe yaklaşık 500 kişi katıldı. Öcalanposterlerinin ve Kürt bayraklarının taşındığı yürüyüşeçeşitli sol çevreler de destek verdi. “YaşasınNewroz!”, “Türk ordusu Kürdistan’dan defol!”, “Bıjiserok Apo!”, “Yaşasın uluslararası dayanışma!” vb.sloganların atıldığı yürüyüşe biz de Almanca olarak“Bıji Newroz, Kürt Halkına Özgürlük!” TKİP imzalıpankartımızla katıldık.

Meşaleli yürüyüşün ardından gece saat 22.00’yekadar yakılan ateş etrafında halaylar çekildi, şarkılarsöylenerek kutlama yapıldı.

Basel’den TKİP taraftarları

Paris’te katliam protestosu veNewroz!

DEKÖP-F bileşenleri olarak 21 Mart günü Fransa-Paris, Strasbourg St-denis semtinde saat 16.00’da bireylem gerçekleştirdik.

Gazi, Beyazıt, Halepçe katliamlarını lanetlemek,Kızıldere, Newroz ve Komünarlar’ın direnişgeleneğini yaşatmak için gerçekleşen eylemdetaşıdığımız dövizlerimizle, atılan sloganlar ve ortakmetinle Türk devletinin katliamcı geleneğini teşhirettik.

Eyleme 80’e yakın kişi katıldı. Okunan şiirlerinardından Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’nindüzenlediği meşaleli Newroz yürüyüşüne çağrıylaeylemimizi sonlandırdık.

Saat 18.00’de Gare de l’est de başlayan Newrozyürüyüşüne DEKÖP-F bileşenleri olarak “Yaşasınhalkların kardeşliği!” pankartı arkasında katıldık.Eylem bine yakın kişinin katılımıyla Place de la

republiq’degerçekleşti.

BİR-KAR / Paris

GOP’ta Newroz kutlaması...Gaziosmanpaşa’daki Newroz etkinliği için 21 Mart akşamı saat 20.00’de Karadeniz Mahallesi’ndeki BDSP

seçim irtibat bürosu önünde toplanıldı. “Yaşasın halkların kardeşliği! Eşitlik, özgürlük, gönüllü birlik” pankartıaçıldı.

Yürüyüş boyunca emekçilere Newroz’u anlatan ve katılım çağrısı yapan konuşmalar yapıldı. Mehmet AkifParkı’na kadar coşkulu sloganlarla yürüyüş sürdü.

Burada yakılan Newroz ateşiyle birlikte halaylar çekildi. Newroz ateşinin başında emekçilere seslenenBDSP temsilcisi şunları söyledi:

“Newroz zulme karşı isyandır. Demirci Kawa’nın, Denizler’in, Mahirler’in, İbolar’ın yaktığı ateştir.Mazlumlar’ın Diyarbakır zindanındaki teslim olmaz iradesidir. Habipler’in, Ümitler’in Ulucanlar’dakibaşeğmez direnişidir. Haticeler’in ölüm oruçlarında tereddütsüzce ölümü göğüsleyişidir. Newroz, işçilerinemekçilerin ve ezilen halkların baskıya sömürüye karşı mücadelesidir…’’

Konuşma sonrasında Newroz ateşinin üzerinden atlandı. “Biji Newroz, biji sosyalizm!”, “Yaşasın hakların kardeşliği!”, “Kürdistan faşizme mezar olacak!”,

“Newroz piroz be!”, “Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!” sloganlarının atıldığı etkinlik yaklaşık bir saatsürdü. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı Newroz kutlamasına evlerinin camlarına çıkan emekçiler de destek verdi.Newroz etkinliğinin gerçekleştirildiği güzergah boyunca “Biji Newroz! Eşitlik, özgürlük, gönüllü birlik!”yazılı TKİP imzalı afişlerin yoğun olarak yapıldığı gözlendi.

Başaran’da Newroz kutlamasıSultanbeyli Başaran Mahallesi’nde 21 Mart akşamı BDSP tarafından Newroz kutlaması gerçekleştirildi.Akşam saat 19.30’da başlayan kutlamada ateşin yakılması ve sloganların atılmasının ardından kitlenin

toplanmasıyla birlikte program başladı. Newroz’un tarihçesini anlatan ve seçimleri ele alan bir konuşmayapıldı. Konuşmada Newroz’un isyanı simgelediği ve Kürt halkının bugüne kadarki tüm kazanımlarını vermişolduğu mücadeleye borçlu olduğu vurgulandı. Gerçek kurtuluşunun ne seçimlere ne parlamentoya ne de AB-ABD gibi emperyalistlere bel bağlamakla sağlanamayacağı ifade edildi. Gerçek kurtuluşun devrim vesosyalizmle gelebileceği vurgulanarak BDSP’nin seçim politikası anlatıldı. “BDSP’nin seçim çalışmalarınadestek vermek, adaylarına oy vermek devrim ve sosyalizm mücadelesine, sahip çıkmaktır” denildi.

Atılan sloganlar, çekilen halaylar, söylenen marş ve şiirlerle etkinlik sona erdi. Eylemde sık sık “Yaşasınhalkların kardeşiği!”, “Biji bıratiya gelan!”, “Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!”, “Bıji Newroz! Newrozpiroz be!” sloganları atıldı. Eyleme otuzu aşkın kişi katıldı.

Esenyalı’da coşkulu Newroz... Yurtsever Demokratik Gençlik Meclisi’nin yaptığı çağrıyla Esenyalı Topuz Market önünde bir araya gelen

yaklaşık 250 kişi Newroz’un kutlanacağı alana sloganlar ve meşalelerle yürüyüş gerçekleştirdi. “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Biji Newroz!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganlarıyla Newroz’un

kutlanacağı alana yapılan yürüyüş sırasında Esenyalı emekçileri alkış ve zılgıtlarla kutlamaya destek verdi. Newroz alanına varıldığında devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Ardından

slogan ve alkışlarla Newroz ateşi yakıldı. Burada çekilen halaylarla birlikte havai fişek gösterisi de yapıldı.Çekilen halaylardan sonra eylem bitirildi. Newroz kutlamalarına Esenyalı BDSP de destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

21 Mart 2009 / Hannover

Newroz kutlamalarından…

Biji Newroz, biji sosyalizm!

Yurtdışında Newroz kutlamalarından...

Page 11: sikb 2009 - 12

Sınıfa karşı sınıf! Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak H 11Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

ATV-Sabah grevi 5. haftasında...Grevlerinin 5. haftasına giren Türkiye Gazeteciler

Sendikası (TGS) üyesi ATV-Sabah çalışanları, 21Mart akşamı saat 19.00’da Taksim TramvayDurağı’nda buluşarak buradan meşaleleriyleGalatasaray Lisesi önüne yürüdüler.

İstiklal Caddesi boyunca “Basın emekçisi köledeğildir!”, “Yaşasın ATV-Sabah grevimiz!”, “Grevsürüyor, dayanışma büyüyor!”, “Zafer direnenemekçinin olacak!”, “Sabah’a boykot greve destek!”,“Çalık elini sendikamdan çek!” sloganlarıylayürüyen basın emekçileri ve destek veren kurumlar“Grev gazetesi”nin 5. sayısının dağıtımını dayaptılar.

Basın emekçileri adına açıklama yapan AlperTunga Çatal, greve başladıkları sürece değinerek, 37gündür Sabah-ATV binasının önünde beklediklerinive her gün greve destek eylemleriningerçekleştirildiğini söyledi. DİSK Örgütlenme DaireBaşkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu’nun da destekverdiği eylem alkışlarla son buldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul

ATV-Sabah grevine ziyaretlersürüyor...

ATV-Sabah grevine destek ziyaretleri devamediyor. Herhangi bir grev veya direniş ziyaretindegörülmeyen Türk-İş’e bağlı Tes-İş Sendikası, 19Mart günü ATV-Sabah’ta bir ayı aşkın süredir devameden greve destek ziyaretinde bulundu.

Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak veTes-İş 1 ve 2 No’lu Şubelerin yöneticileri vetemsilcilerinin gerçekleştirdiği ziyarette Tes-İşüyelerini TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi ve ATV-Sabah grevcileri karşıladı. Ziyarette konuşan İpekçi,amaçlarının iyi bir toplusözleşme imzalamakolduğunu, seçimlerden sonra seslerini daha dabüyüteceklerini ifade etti.

Tes-İş adına yapılan konuşmada ise, grevdekibasın emekçileri ile dayanışma göstermek içingelindiği, sendikalaşmanın en insani hak olduğu dilegetirildi. Basın emekçileriyle bundan sonra dadayanışma içinde olacakları belirtildi.

Grevle birlikte sürdürülen Plaza çalışanlarınıneylemleri ATV-Sabah önünde gerçekleşirken, 25Mart günüDemokratik Güç Birliği Sarıyer BelediyeBaşkan Adayı Tuncay Yıldırım, Eğitim-Sen 7 No’luŞube ve Alman partisi Die Linke üyesi gençlergrevcileri ziyaret ettiler.

Plaza Eylem Platformu adına konuşan EmreGürcanlı, gelecek için, onurlu ve insanca bir yaşamiçin örgütlenme çağrısı yaptı. Demokratik GüçBirliği Adayı Yıldırım, Sarıyer’in yoksulmahallelerinde yaşanan sorunları grevcilerle paylaştı.Die Linke üyesi gençler de grevi Almanya’daörgütlerinin gündemine taşıyacaklarını söylediler.

Eğitim-Sen 7 No’lu Şube yöneticileri ziyarete“Yaşasın sınıf dayanışması!”, “ATV-Sabah işçisiyalnız değildir!” sloganları ile geldiler,dayanışmalarını dile getirdiler.

Grevciler adına yapılan konuşmalarda grev sürecianlatılarak, dayanışma ziyaretlerinin öneminedeğinildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Kayseri’de krize karşı eylem22 Mart günü Kayseri Meydanda Genel-İş, SES,

TÜMTİS ve Tekstil-İş tarafından “İşsizliğe son!”şiarı ile basın açıklaması yapıldı. “İşten atmalaryasaklansın!” sloganının atıldığı açıklamaya yaklaşık200 kişi katıldı.

SES başkanı ve TÜMTİS temsilcisininkonuşmaları ile başlayan eylem, serbest kürsü iledevam etti. SES başkanı konuşmasında krizin işçilerve emekçiler tarafından çıkarılmadığına değindi.Krizin faturasının patronlara ödetilmesi gerektiğinivurgulayarak emekçileri mücadeleye çağırdı.Serbest kürsü bölümünde birçok işçi ve işsiz sözalarak bu devletin işçi yanlısı bir devlet olmadığınıvurguladı. Eylem sloganlarla son buldu.

Kızıl Bayrak / Kayseri

Makyal-Erka’da direniş sürüyorMakyal-Erka işçileri ücret alacaklarının

gaspedilmesi ve sorunları karşısında muhatapbulamamaları üzerine başlattıkları direnişin 18.gününde bir kez daha Erka firması önüne yürüdüler.

20 Mart günü saat 13.00’te açlık grevininsürdürüldüğü Genel-İş Sendikası önünde toplananişçiler ve destek veren kurumlar, buradan firmanınbulunduğu Gazipaşa Mahallesi’ne yürüdüler.Firmanın bulunduğu sokağın önüne gelindiğindepankartlarını açan işçiler adına firma önünde basınaçıklamasını Ahmet Peyken okudu.

Peyken, Makyal-Erka işçileri olarak krizinfaturasını ödemeyeceklerini ve haklarını alana kadarmeşru olan direnişlerinden geri adım atmayacaklarınısöyledi. Maaşları ödemeyip işçileri işten çıkaranlarınişçileri ve ailelerini mağdur ettiklerini belirtenPeyken patronun “bunlar bizim işçilerimiz değildir”diyerek yalan söylediğini dile getirdi. Gaspedilenhaklarını almak için başlattıkları açlık grevine veyaptıkları onlarca eyleme rağmen Makyal-Erkafirmalarının henüz bir girişimde bulunmadıklarınıifade etti.

Açıklamanın ardından beş dakikalık oturmaeylemi gerçekleştirildi. BDSP, DHF ve Sendikalİnisiyatif Platformu’nun da destek verdiği eylem

sloganlarlasona erdi.

Kızıl Bayrak / Adana

Gürsaş ve Sinter Metal işçilerindenyürüyüş

Sinter Metal ve Gürsaş işçileri direnişlerinin 90.gününde (19 Mart) Ümraniye’ye yürüdüler.

Öğle saatlerine kadar fabrika önündekibekleyişlerini sürdüren direnişçi işçiler, buradanservislere binerek Ümraniye’de Netaş fabrikasınınönüne geldiler. Burada DİSK Genel-İş Sendikasıİstanbul Anadolu Yakası Bölge Başkanı VeyselDemir, BDSP, OSİM-DER, ÖDP, EMEP, ÜmraniyeHalkevi ve UİD-DER’in katılımıyla Ümraniyemerkeze doğru kortejler oluşturularak yürüyüşegeçildi. DİSK / Birleşik Metal İş, Sinter Metal veGürsaş pankartlarının açıldığı eylemde yolun tekşeridi trafiğe kapatıldı.

Yürüyüş boyunca yoldan geçen emekçilere Sinterve Gürsaş işçilerinin haklı mücadelesini anlatanbildirilerin dağıtımı gerçekleştirildi, ses aracındanÜmraniye halkına direnişi anlatan ve krize karşımücadeleye çağıran konuşmalar yapıldı.Konuşmalarda sermaye partilerinin ikiyüzlü tutumuda teşhir edildi, işçi ve emekçilerin kendilerine

İşçi ve emekçi hareketinden…

21 Mart 2009 / Taksim

Page 12: sikb 2009 - 12

Sınıfa karşı sınıf!12 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

sefaleti dayatanlardan hesabı 29 Mart’ta seçimsandıklarında soracağı söylendi.

Ümraniye merkeze gelindiğinde direnişçi işçileradına basın açıklaması yapıldı. Son aylarda krizinfaturasının işçi sınıfına ödetilmeye çalışıldığısöylenerek, bunun sorumlusunun ise siyasal iktidarolduğu ifade edildi. Konuşma sırasında eylemalanına gelen sermaye partisi CHP ise selamlandı.

“Ne yağmur ne kar, Sinter’de direniş var!”,“Direne direne kazanacağız!”, “Krizin bedelipatronlara!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”sloganlarının atıldığı eyleme, yarısına yakınınıdestekçi kurumların oluşturduğu 100’e yakın kişikatıldı.

Kızıl Bayrak / Ümraniye

Sinter işçisi “davasına” sahipçıkıyor

Sinter Metal işçilerinin açmış olduğu işe iadedavasının ikinci duruşması 20 Mart günü Üsküdar 3.İş Mahkemesi’nde gerçekleşti.

Direnişçi işçiler duruşma için sabah saatlerindeadliye önünde toplandılar. “İşimizi istiyoruz! SinterMetal İşçileri / DİSK Birleşik Metal-İş” pankartınıadliyenin karşısındaki ağaca asarak toplu biçimdeduruşma sonucunu bekleyen işçiler, duruşmanınardından sendika yöneticileri ve avukatlarıyla birlikteaçıklama gerçekleştirdiler.

Duruşmada Sinter Metal patronunun hukukisüreci uzatmaya dönük çabaları kendini gösterdi.

17 tanığın dinlenmesi için liste sunan Sinter Metalpatronunun bu girişimine karşı sendika avukatları,“tanık ifadelerinin birbirini tekrar edeceği vemahkeme sürecini uzatacağı” gerekçesiyle tanıksayısının azaltılması talebinde bulundular.

Duruşmanın ardından BMİS avukatı kısaca bilgiverdi. Birleşik Metal-İş Sendikası Genel ÖrgütlenmeSekreteri Özkan Atar da Sinter işçilerine ve basınaseslendi. “Mücadelemiz mahkeme koridorlarınabırakılamaz!” diyen Atar, “Geleceğimiz fabrikaönünde karartılmaya çalışıldı. Biz geleceğimizitekrar fabrika önünde geri alacağız!” sözleriylekonuşmasını sürdürdü.

Sinter Metal direnişinin işçi sınıfı mücadelesiaçısından önemini vurgulayarak, mücadeleyi aynıkararlılıkla sürdürme ve gereklerini yerine getirmeçağrısında bulundu.

Yapılan konuşmalar sırasında “Geç kalmış adalet,adalet değildir!”, “Babalar işsiz çocuklar aç!”, “İştenatılmalar yasaklansın!” sloganları atıldı. Sinter Metalişçileri duruşmanın ardından Ümraniye Dudullu’dakidireniş yerlerine döndüler.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Emeklilerin talepleri!DİSK’e bağlı Emekli-Sen üyeleri 20 Mart günü

gerçekleştirdikleri basın açıklamalarıyla emeklilerinyerel yönetimlerden taleplerini açıkladılar.

İstanbul’da Kadıköy’deki Eminönü-Karaköyİskelesi önünde Emekli-Sen Kartal, Kadıköy veBeyoğlu şubeleri basın açıklaması yaparken,Emekli-Sen Bursa Şube üyeleri de basın açıklamasıgerçekleştirdiler.

Kadıköy İskelesi’nde gerçekleştirilen açıklamadabasın açıklamasını okuyan Emekli-Sen Kartal ŞubeBaşkanı, ekonomik krizin yaşandığı bir dönemdeyerel seçimlerin yapıldığını hatırlatarak emeklilerinhaklarını görmezden gelen partilere oyvermeyeceklerini belirtti.

“Haklarımızı istiyoruz / DİSK Emekli-Sen”pankartının açıldığı eylemde siyasi partilerin veadayların emeklilerin taleplerini dikkate almasıistendi. Taleplerin sıralanmasından sonra eylem, birKartal Emekli-Sen üyesinin okuduğu şiirle sonbuldu. Eylemin ardından taleplerin yer aldığı metin,

Kadıköy PTT’den siyasi parti temsilcilerinegönderildi.

DİSK’e bağlı Tüm Emekliler Sendikası (Emekli-Sen) Bursa Şubesi üyesi emekçiler de HeykelPostanesi önünde yerel yönetimlere emeklilerintaleplerini ileten bir basın açıklamasınıgerçekleştirdiler. Yerel seçimlere ilişkin tavırlarınıaçıklayan Emekli-Sen Bursa Şube Başkanı GünayÖzayman,“Özelleştirmeci, rantiyeci, belediyehizmetlerini kamu hizmeti olarak görmeyenlere oyvermeyeceğiz!” dedi. Açıklama, emeklilerinbelediyelerden talep ettiği sosyal hizmetlerin ifadeedilmesiyle son buldu. “Gün gelecek, devrandönecek, AKP halka hesap verecek!”, “İnsancayaşamak istiyoruz!” sloganlarının atıldığı eyleme 35kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul-Bursa

MEHA işçileri polis saldırısınıprotesto etti!

Fabrikadan makineleri kaçırmak isteyen patronunkışkırtması sonucu polis terörüne maruz kalanMEHA işçileri, bu saldırıyı protesto etmek için 19Mart günü basın toplantısı gerçekleştirdiler.Şişli’deki DİSK Genel Merkezi binasına yüz metrekala otobüsten inen işçiler, “Yılgınlık yok direnişvar!”, “Direne direne kazanacağız!”, “İşçiye değil,hırsızlara barikat!” sloganlarıyla yürüdüler.

DİSK toplantı salonunda yapılan basınaçıklamasını DİSK Örgütlenme Daire Başkanı AliRıza Küçükosmanoğlu okudu. 18 Mart günü yaşananpolis saldırısına değinilen açıklamada, MEHApatronunun hileli icra takibi ile işyerindekimakineleri ve diğer eşyaları çıkarmasına direnildiği,bunun üzerine polisin önce biber gazıyla saldırdığı veiki işçiyi gözaltına aldığı bilgisi verildi. DİSK, MehaTekstil işçilerine sahip çıkmaya devam edecektir,denildi.

Daha sonra Meha işçileri adına söz alan Erhan

Duman,“5 Mart’tan bu yana direniyoruz.Direnişimiz onur mücadelesine dönüştü. Bu artık hakalma mücadelesini aştı. Polis baskısı bizi yıldırmadı,yıldıramaz. Direnerek kazanacağız”, dedi.

MEHA işçilerinden Selma Doğduay ise,“Benimorada 14 yılım var. Bugüne kadar hep suskunbiriydim. Bu 15 gündür hak alma mücadelesiniöğrendim. Artık susmanın doğru olmadığınıöğrendim. Arkadaşlarımla sonuna kadardireneceğim. Bu mücadele sayesinde çok değiştim.”diyerek kararlılığını ifade etti. Diğer işçiler de direnişkararlılıklarını dile getirdiler.

Diğer yandan İstanbul Gaziosmanpaşa’dadirenişlerini sürdüren MEHA işçilerine İzmir’denMTK, BEGOS ve Gıda Çarşısı’ndan Tekstil İşçileriBülteni çalışanlarından destek geldi.

Tekstil İşçileri Bülteni çalışanları tarafındankaleme alınan yazılı açıklamada MEHA işçilerininmücadelesi selamlandı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

20 Mart 2009 / Kadıköy

BDSP’den MEHA ziyareti…

“Meha işçisiyalnız değildir!”Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP)

İstanbul Gaziosmanpaşa’da direnişlerini sürdürenMEHA işçilerine 20 Mart günü dayanışma ziyaretigerçekleştirdi.

Elmabahçesi RSA Vana fabrikası önünde toplananBDSP’liler, “Yaşasın sınıf dayanışması Meha işçisiyalnız değildir! / BDSP” yazılı pankartlarını açarakyürüyüşe geçtiler. Fabrikalar arasından gürsloganlarla MEHA direniş çadırına gelenBDSP’lileri direnişçi işçiler “Yaşasın sınıf

dayanışması!” sloganıyla karşıladılar.Direniş çadırına gelinmesiyle birlikte BDSP adına direnişi selamlayan bir konuşma

gerçekleştirildi. Ardından MEHA Direniş Komitesi sözcüsü BDSP’nin direnişin başından beri yanlarındaolduğunu ifade etti, destek ve katkıları için teşekkür etti.

Daha sonra sözü BDSP İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bağımsız Sosyalist Belediye Başkan AdayıMelek Altıntaş aldı. Direnişi selamlayarak konuşmasına başlayan Altıntaş, kapitalist patronların krizi fırsatbilerek işçi ve emekçilere saldırdığını, bu kapsamlı saldırıya karşı MEHA işçilerinin izlenmesi gereken yolugösterdiğini söyledi. Direnişleri büyütme ve birleştirme çağrısını yükselten Altıntaş, MEHA işçilerinindirenişlerinde yanlarında olacakları sözünü verdi. BDSP’liler direniş çadırına girerek işçilerle sohbetlergerçekleştirdi. Yaklaşık bir saat süren sohbetin ardından ziyaret sonlandırıldı.

Direniş çadırına gün boyu ziyaretler gerçekleştirildi. ATV-Sabah’ta grevde olan basın emekçileri “grevgözcüsü” önlükleriyle MEHA işçilerini ziyaret ederken, DPG ve Toplumsal Dayanışma Ağı Derneği dedirenişteki işçilere destek ziyaretinde bulundu.

Kızıl Bayrak / GOP

20 Mart 2009 / GOP

Page 13: sikb 2009 - 12

Sınıfa karşı sınıf! Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak H 13Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Yerel seçimler aynasındagerçek kimlikler!

Özgücün sınırlılığı değil özgüvenin sınırsızlığı!

Siyasal yaşamda karşılaştığımız her tutumun gerisinde bir sınıfsal mantık ve duruş vardır. Bu sınıfsalmantık gerek biz sınıf devrimcilerinin, gerek liberal-reformistlerin, gerekse halen devrimci bir zemindedurmak için çaba harcayan küçük burjuva devrimci-demokrat akımların politik süreçlerdeki tutum vedavranışlarının temel belirleyenidir.

Devrimcilik işin özünde bir değiştirme iradesidir. Bu irade, buna uygun bir konumlanış ve pratikolmaksızın, kurulu düzeni temellerinden yıkacak devrimci değiştirme iddiası olmaksızın, devrimbilinmez geleceğin işi olarak kalır. Tabii ki, devrim küçük grupların değil kitlelerin eseri olacaktır.Fakat bu irade olmaksızın, bırakalım devrimi, devrim yapma heyecanı ve inancından bile eser kalmaz.Bu ise irade ve özgüvenin bittiği, bağımsız politika yapma olanağının tükendiği yerdir.

Bu noktadan sonra şaşkınlık, daha doğru bir ifadeyle sürükleniş başlar. Bu irade bir defa kırıldı mı,söz konusu akımlar ya reformizm batağına sürüklenir ya da reformist akımların kuyruğuna takılır. Yaniher durumda işin sonu düzen içine sürüklenmektir.

Reformistler ve küçük burjuva devrimci-demokratlarda olmayan nedir?

Reformizm bu ülkede kısaca, devletin sistematik terörü altında küçük burjuva devrimci kimliğiniterkederek daha da gerileyen, devrimden ve devrimci değerlerden koparak düzenin icazet sınırlarıiçinde politika yapan akımlar toplamıdır. Bunların reform talepleriyle sınırlanmış muhalif bir duruşlarıelbette var. Fakat işin aslında onlar düzenden bağımsız politika yapma iradesinden yoksunlar. Onlar,düzenin boşluklarında yaşama şansı ararlar. Çünkü onların siyasal yaşamlarında devrimci ilkelere yerkalmamıştır artık. Her seçim döneminde yaşanan ibretlik tabloları aslında ne halde olduklarınınkanıtıdır.

Bugün reformist güçlerin siyasal yaşamda belli bir etkileri var. İlkeden yoksun politik çizgileridevrimci mücadele açısından kıymetsiz olsa da, yol açtıkları uğursuz siyasal etkiye karşı ideolojikşiddetimizin hedefi olmak durumundadırlar.

Devrimci hareketin zayıf tablosu, reformizmin bu güdük siyasal etkisinin başka bir nedeni.Bugünlerden daha bir depreşen uçuk parlamenter hayaller, “ne olursan ol yine gel” ittifakları, koltukhesapları ve çığırından çıkmış ilkesizlik... Bu kadarı, kaşarlanmış liberal-reformistlerle onlarınkuyruğuna takılanların tablosunu özetlemek için yeterlidir.

Peki, bütün bunlara rağmen Kürt hareketi eksenli reformist bloğun peşinde sürüklenen ve halendevrimci olduğunu iddia eden akımlara ne demeli? Onlar “demokrasi ve özgürlük adına”, “devrimcilikadına”, “devrimci güç birliği” adına seçimlerden yararlanmak derken, işin aslında günü kurtarmayaçalışıyorlar.

Kürt hareketinin oy potansiyeli reformistlerin parlamenter hayallerini canlı tutarken, bağımsızpolitika yapma iradesinden yoksun küçük-burjuva kuyrukçu akımlar için ise özellikle seçimdönemlerinde günün kurtarılmasına olanak tanıyor. Bu anlayışla hareket edenler belki günükurtarabilirler ama bu çizgiyi izleyenleri hiçbir güç düzenin bataklığına sürüklenmekten kurtaramaz.

Devrimci ilkeleri kıskançlıkla savunanlar geleceği kazanacak olanlardır!

Devrimci baharı örgütleme çalışmalarının hız kazandığı bugünlerde, tepkisini fabrika işgalleri vedirenişlerle ortaya koyun işçi sınıfı, aslında akacak kanal aradığını gösteriyor. Şimdi büyük bir inat vesabırla, daha fazla bir inisiyatifle sürece yüklenme zamanı. Bütün olanakları sefer edip mesafe katetmezamanı.

Böyle bir süreçte yerel seçim faaliyeti yürüttük. Seçimlerin yarattığı politik ortamın devrimcimücadele için sunduğu olanakları değerlendirmeye çalıştık. Bugün asıl mesele, planlı ve sistemli biryüklenme ile kazanımları kalıcılaştırmak ve yeni döneme daha güçlü ve hazırlıklı girmektir. Bunuyaparken belirleyici olan, sınıfın devrimci partisinin nicel gücü değil, özgüvenimizin sınırsızlığıdır.

Bu özgüven salt iyimserliğin bir ifadesi değil, tersine, sınıfsal konumumuz, buna uygun şekillenenilkesel tutum ve politik sağlamlığımızın ürünüdür. Bu sınıfsal duruş ve özgüven sınıfın devrimcipartisinin mayasında vardır.

Seçimlerde aldığımız tok tutum ve bağımsız devrimci sınıf politikası yapma iradesi ile şunusöyleyebiliriz ki, devrimci bahara devrimci hazırlığın temsilcisi olma onuru sınıf devrimcilerine aittir.Zira her dönem olduğu gibi bu dönemde de sınıf devrimcileri, devrimci ilkeleri kıskançlıklasavunmaktadır.

Bu topraklarda devrimci mücadele uğruna ölümü küçülten binlerce yiğit devrimciye, işçi sınıfına veemekçilere, dünya halkları ve kendi öz emeğine karşı sorumluluk duyan her devrimci, bugün seçimlervesilesiyle açığa çıkan bu ibretlik tabloyu sorgulamalı ve devrimci tutum almalıdır. Bu sorgulama hayatiönemdedir ve her devrimcinin ertelenemez görevidir.

Adana’dan bir komünist

Liman işçilerine destekUluslararası Mersin Limanı’nın yükleme, boşaltma

ve nakliye işlerini yapan Akan-Sel Nakliyat’ta TÜMTİSüyelerinin başlattığı direnişin 73. gününde (19 Mart) birbasın açıklaması gerçekleştirildi. DTP ŞırnakMilletvekili Hasip Kaplan, DTP Mersin BelediyeBaşkan Adayı, “Mersin Emek ve Demokrasi Platformu”bileşeni kurumlar, direnişteki Akan-Sel işçilerinin eş veçocuklarının yanısıra çalışmaya devam eden TÜMİSüyeleri de işbırakarak eyleme katıldı.

İlk konuşmayı TÜMTİS Genel Sekreteri GürelYılmaz yaptı. İşten atılan 103 işçi arasına bir şoföründaha işten atılarak katıldığını belirten Yılmaz, DTPmilletvekili Hasip Kaplan’a direnişlerini TBMM’yetaşıması talebinde bulundu. Hasip Kaplan da, her zamanemekçilerin mücadelelerinde yanlarında olduklarını,sorunu meclis kürsüsünden dile getireceğini belirtti.

Mersin Emek ve Demokrasi Platformu adına yapılankonuşmada atılan işçilerin işbaşı yaptırılması istendi.

Emekçiler gözetleme baskısını kırdı!İzmir Refik Saydam Hıfzısıhha’da çalışanlar bir

süredir yönetimin baskısı altındaydı. Yönetimemekçileri görüntü dışında sesli kayıt sistemi ile detakip etmekte, özel hayatını ihlal etmekteydi.

İzmir SES Şubesi’nin olaya müdahalesi sonucundailk önce sesli kayıt sistemi uygulaması durduruldu.Ancak ses kayıt cihazları kameralara takılı olarakdurmaya devam ediyordu. 18 Mart gününden itibarenise ses kayıt cihazları sökülmeye başlandı. Bir kez daha,kazanımın yolunun örgütlü davranmaktan geçtiğigörüldü.

Sosyalist Kamu Emekçileri / İzmir

Dat Telekom’da 10 işçi işten atıldı!Ümraniye’nin Yenidoğan beldesinde kurulu bulunan

Dat Telekominikasyon Şti. Ltd. (eski adı Demirbaş) adlıişyerinde “kriz” gerekçesi ile 10 işçi işten atıldı. TürkTelekom’a ADSL kabinleri yapan fabrikada bundanönce yoğun bir çalışma temposu vardı. İşçilere haftanınher günü (cumartesi, pazar ve bayramlar da dahil) saat08.00’den 23.00’e kadar yoğun bir tempo ile fazlamesai yaptırılıyordu.

Ellerindeki işleri bitiren asalak patron kıdemi 4-5aylık olan işçileri işten çıkarmaya başladı. Sadece aylıkücretleri ve fazla mesai paraları verilen işçilerin ihbartazminatları ise verilmiyor.

Kızıl Bayrak / Ümraniye

BMİS’ten açıklama…Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu,

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın krize ilişkin yaptığıaçıklamaları değerlendiren ve “yasal önlem” talep edenbir yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada AKP hükümetinin “teğet geçtiğini”iddia ettiği krizin sonuçlarının ağırlaşmaya başlamasıylabirlikte “önlemler paketi”ni devreye soktuğu, ancak bupaketin krizin altında ezilen işçi ve emekçilere yönelikolmadığı belirtildi.

Erdoğan’ın patronlara yönelik olarak sarfettiği“desteğimize rağmen işçi çıkarırsanız hesap sorarız”sözüne de değinen BMİS, DİTAŞ, Ford, Renault,Hyundai, Tofaş, Arçelik, MAN, Grammer, Sinter Metalve lastik fabrikaları yaşanan işten atmaları hatırlatarak,bu işletmelerin patronlarının da hesap sorulmasıgerekenler arasında bulunduğunu hatırlattı.

BMİS’in açıklaması şu sözlerle son erdi: “Hesapsormak lafla olmaz. Yasal düzenleme gerekir. Atacağınızilk adım, tüm işten çıkarmaların yasaklanması ve krizgerekçesiyle işten atılanların işe iadelerini sağlayacakyasal düzenlemelerdir. Buna ek olarak, haftalık çalışmasüreleri de kısaltılmalıdır. Bu önlemlerin acilen devreyesokulması gerekir. 29 Mart seçimlerinden önce sizdenbu adımı atmanızı bekliyoruz.”

Page 14: sikb 2009 - 12

Tersane İşçileri Birliği Derneği 2. Olağan GenelKurulu 18 Mart akşamı gerçekleştirildi. 2. OlağanGenel Kurul kriz, seçimler ve sermayeninsaldırılarının alabildiğine arttığı bir dönemdeyapıldı.

Genel Kurul salonu “Tersaneler cehennem, işçilerköle kalmayacak!”, “Gemileri yaktık, geri dönüşyok!” ve “Artık yeter ölmek istemiyoruz!”pankartları ile temel taleplerin yazılı olduğupankartlarla süslendi. Genel kurul başlamadantersane işçilerinin son iki yıllık mücadelesini içerenzengin deneyimlerin yer aldığı faaliyet raporudağıtıldı.

Genel kurulda ilk olarak, iş cinayetlerine kurbangiden 122 işçi ve işçi sınıfı mücadelesinde yitirilendevrimciler anısına saygı duruşunda bulunuldu.Ardından,Tuzla cehennemindeki çalışma şartlarınıanlatan ve TİB-DER saflarında örgütlü mücadeleyeçağrı yapan bir sinevizyon gösterimi yapıldı.Sinevizyonun ardından kürsüye divan çağrıldı.

İlk olarak iki yıllık süreç içerisinde TİB-DERyönetiminde bulunan Cahit Atalay açılışkonuşmasını yaptı. Atalay, derneğin iki yıllık süreçiçerisindeki mücadele deneyimlerinden kesitlersundu.

Ardından Bağımsız Devrimci SınıfPlatformu’nun İstanbul Büyükşehir BağımsızSosyalist Belediye Başkan adayı Melek Altıntaş’asöz verildi. Melek Altıntaş konuşmasında, düzenpartilerinin birbirinden farkı olmadığını, hepsininişçi ve emekçi düşmanı olduğunu, seçim için yapılanharcamaların hiçbirinin demokrasi adınayapılmadığını, sadece kendi çıkarları için yapıldığınıifade etti. Krize ve tersanelerdeki etkilerine değinenAltıntaş, tersanelerdeki cehennem koşullarının ancakve ancak işçilerin örgütlü gücüyle çözülebileceğiniifade etti ve TİB-DER’in bu mücadele içerisindeönemli bir yer tuttuğunu, tüm işçilerin TİB-DERsaflarında örgütlenmesi gerektiğini savundu.

Melek Altıntaş’ın konuşmasının ardındanönergeler bölümüne geçildi. Divana toplam 9 önergesunuldu. İlk önerge seçimlerle ilgiliydi. “Seçim günüolan 29 Mart gününe kadar tersane işçileri olarakBDSP’nin adayını oy vererek desteklemeye çağıranfaaliyet ve etkinliklere omuz vermeli, tersane işçileriarasında etkin propaganda ve ajitasyon faaliyetineönem verilmelidir” önergesi oy çokluğuyla kabuledildi. Önergeler sırasıyla oylandı ve oy çokluğuylakabul edildi.

Kabul edilen önergeler sırasıyla şöyleydi:* Tersanelerde “İş cinayetlerine, ücretlerin

düşürülmesine ve işten atmalara karşı 1 Mayıs’taTAKSİM’E!” başlığıyla bir kampanyaörgütlenmesi...

* “Ücretlerimiz arttırılsın, ana firma tarafındanve zamanında ödensin!” başlığıyla güçlü birçalışmasının örgütlenmesi...

* İş cinayetlerinin, ücret gasplarının, sigortasızçalıştırmanın ve her türlü kuralsızlığın ana nedeniolan taşeronluk sistemine karşı “ Taşeronluğundenetim altına alınması değil, tümdenkaldırılması” ana başlığıyla yaygın bir ajitasyon-

propaganda faaliyetinin örgütlenmesi.... * “İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınsın!

Ölümler durdurulsun!” talebi etrafında birçalışmanın örgütlenmesi, yaygın ve kitleseleylemlerin yapılması, bu konuda sendikalar, meslekodaları, kitle örgütleri ve devrimci örgütlenmelerleortak hareket edilmesi...

* Günümüz sınıf hareketinin verili durumugözönünde bulundurulduğunda, mevzi ve tekildirenişlerin önemi büyüktür. “Sınıf dayanışması”bugünkü sınıf hareketinin en acil ihtiyaçlarındanbiridir.

Tersane işçileri olarak tüm direnişlere aktifdesteği yakıcı bir ihtiyaç olarak görüyoruz. Buihtiyaçtan hareketle sınıf dayanışmasınınörgütlenmesi çabasının güçlendirilmesi...

* Kapitalizmin krizinin derinleştiği böyle birdönemde işten atmalar oldukça yaygınyaşanmaktadır. Zira kriz döneminin başından bugünekadar onbinlerce işçi arkadaşımız “kriz”gerekçesiyle işsiz bırakılmıştır. Kendine haskanunların işlediği Tuzla tersanelerinde işçikıyımları doğal karşılanmaktadır. Oysa bu kabuledilebilir bir durum değildir.

“İşten atmalara son! Herkese iş, tümçalışanlara iş güvencesi” talebiyle bir çalışmasınınörgütlenmesi...

* Derneğimizin 2007-2009 yılı içerisindeki tümfaaliyetlerini içeren ve bugün burada dağıtılan“Faaliyet Raporu”nun daha zengin hale getirilmesive en geniş biçimde kamuoyuna sunulması...

* Tersane işçilerini örgütleme ve mücadeleyekazanma için yapılan tüm eylem, etkinlik veçalışmalara bir de anket çalışmasının eklenmesi...

Tüm önergeler oylanarak kabul edildi. Ardından serbest kürsü bölümüne geçildi. İlk

sözü Tuzla’dan bir liseli aldı, tersane işçileriyledayanışmanın yükseltilmesi için çaba sarfedeceklerini belirtti.

Tuzla Gemi Tersanesi’nde bir işçi tersanelerdekiçalışma şartlarına karşı TİB-DER’in güçlü birmücadele mevzisi olduğunu, TİB-DER’in bugünekadarki mücadele içerisinde bedeller ödediğini,dolayısıyla da sahiplenilmesi gerektiğini vurguladı.Bireysel kurtuluş çabalarının yersiz veörgütlenmenin bir ihtiyaç olduğunu ifade etti.

Ardından sosyalist bir kamu emekçisi söz aldı,kamu emekçilerinin tersane işçisinin mücadelesinindestekçisi olduğunu vurguladı.

Diğer bir konuşma ise hakları için direnen vekazanan TORGEM işçisi İmdat Büyükbaş tarafındanyapıldı. İmdat Büyükbaş TORGEM direnişinianlattı, bütün işçileri hakları için dernek çatısıaltında birleşmeye ve kenetlenmeye çağırdı. Patronve taşeronların dernek hakkında sürekli karalayıcıkonuşmalar yaptığını, TORGEM direnişinden öncederneğe karşı önyargılı davrandıklarını ancak direnişile birlikte bu önyargının geride kaldığını belirtti.

Birkaç konuşmacının söz almasının ardındangenel kurula gelen mesajlar okudu. Genel kurula“Türkiye HomeNet Ev-Eksenli Çalışanlar SendikasıGirişimi”, Volkan Yaraşır ve Hollanda BİR-KAR

Emekçi Kadın Komisyonu birer mesaj gönderdi.Son bölümde 5 kişilik yönetim kurulu adayları

tek tek isimleri okunarak kürsüye çağrıldı. Yapılanoylamada sonucu yönetim listesi kabul edilerek yeniyönetim belirlendi. Yeni yönetim adına konuşmayapmak üzere kürsüye Zeynel Nihadioğlu çağrıldı.

Nihadioğlu yaptığı konuşmada şunlara değindi: “… 27 Şubat eyleminden sonra bu üçlü çete öncü

işçilerin kıyımına başladı. Onların yarattığı kriznedeniyle binlerce işçi arkadaşımızın işine sonverildi. Tabii bu işten atma saldırısı GİSBİRtarafından çok iyi organize edildi ve diri durabilen,mücadele eğilimi gösteren işçileri ilk olarak hedefaldı. Bu saldırıdan sonra muazzam ölçüde hakgaspına başladı. İşten atmalar, ücret gaspları ve işcinayetleri çalışma ortamımızın bir parçası halinegeldi. Mücadeledeki bu zayıflama, işçilerinhavzadaki örgütlenmelerden uzaklaşması doğaldır.Zira sınıf bilinci burada belirleyicidir. Bubelirleyicilik yaşamsaldır. Biz umutluyuz. Havzadaçok güçlü faaliyetler, eylem ve etkinliklergerçekleştirdik. Mutlak bir gün karşılık bulacaktır.İşçi arkadaşlarımızın sinmişliği bizim için yanıltıcıdeğildir. Tersane işçisinin örgütlenmekten başkaşansı yok. Ve dolayısıyla da onların tek umudu TİB-DER’dir. Yılmadan, usanmadan mücadele ederek bukaramsarlığı yok edeceğiz.

2. Genel Kurulumuzu gerçekleştirdik. Genelkurulumuzda belirleyici olan yönetimin seçilmesideğil, burada açığa çıkan mücadele programıdır. Buprogramın hayata geçmesinde herkesin sorumluluğuvardır.”

Nihadioğlu son olarak tüm işçilere örgütlenmeçağrısı yaptı.

Genel kurul sonucunda yeni yönetim görevbölüşümü yaptı. TİB-DER Başkanlığı’na yenidenZeynel Nihadioğlu, Başkan Yardımcılığına CahitAtalay, Saymanlığa Zeynel Kızılaslan, YönetimKurulu üyeliklerine ise Şinasi Aydemir ve ErdalErgen getirildi.

Kızıl Bayrak / Tuzla

Tersaneler cehenneminde direniş ateşi!14 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

18 Mart 2009 / Tuzla

TİB-DER 2. Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi…

“Tersaneler cehennem, işçiler kölekalmayacak!”

Page 15: sikb 2009 - 12

Seçim faaliyetlerinden... Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak H 15Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

İzmir BDSP’nin 29 Mart yerel seçimlerine sayılıgünler kala yoğunlaştırdığı devrimci seçim faaliyeti,kriz gündemli toplantılarla sürdü. BDSP’nin ÇiğliGüzeltepe ve Buca Çamlıkule’de bulunan seçimirtibat bürolarında gerçekleştirilen “seçimler ve kriz”gündemli toplantılarda birlikte mücadelenin önemitartışıldı.

Çiğli seçim bürosunda kriztoplantısı

20 Mart günü BDSP’nin Çiğli Güzeltepe’dekiseçim bürosunda işçi ve emekçiler krize karşı neleryapılması gerektiğini tartıştılar. Toplantı öncesindemahallede 600 el ilanı ve aday bildirisi kapı kapıdolaşılarak dağıtıldı. İşçiler, emekçiler ve kadınlartoplantıya çağrıldı. Saat 20.00’de başlayan toplantıyaİzmir Büyükşehir Belediyesi Bağımsız SosyalistBaşkan Aday N. Şafak Özdoğan da katıldı. Toplantıdaseçim sürecinin sonuna yaklaşıldığı, ancak sınıfdevrimcilerinin, işçi ve emekçilerin hak almamücadelesini büyütme çabasının kesintisiz bir şekildesürdüğü ifade edildi. 30 Mart sabahı seçimlerin geridekalacağı ancak düzenin ve ona uşaklık eden partilerinsaldırılarını pervasızca hayata geçirmeye devamedecekleri, işsizliğin, yoksulluğun ve sefaletinkatlanarak artacağı, kapitalizmin krizinin ağırlaşaraksüreceği dile getirildi.

Komünistlerin seçim süreci boyunca kapitalistdüzeni ve uşaklarını teşhir ettikleri, işçi ve emekçilerihak ve özgürlükleri doğrultusunda mücadeleyeçağırdıkları, gerçek çözümün ve kurtuluşun devrim vesosyalizmden geçtiğini anlattıkları dile getirildi.

Seçimlerin ardından devrimci faaliyetin kesintisizbir şekilde devam edeceği söylendi.

İşçi ve emekçilerin gerçek gündeminin krize karşıhak ve talepleri doğrultusunda mücadeleyi yükseltmekolduğu ifade edildikten sonra yaklaşmakta olan 1Mayıs’ın anlam ve önemine vurgu yapıldı. 1 Mayıs’ınanlamının tek bir güne sıkıştırılamayacak kadarönemli olduğu, işçi sınıfının kanının aktığı 1 Mayıs’ınmücadele günü olduğu dile getirildi.

İşçi ve emekçilerin kapitalizmin krizine karşı neleryapması gerektiği üzerine konuşuldu. Fabrika ve evtoplantılarıyla, imza standları ve yürüyüşlerle, panelve söyleşilerle, şenlik, piknik vb. etkinliklerle krizekarşı işçi ve emekçilerin mücadeleye çağrılmasıgerektiği ifade edildi.

Daha sonra toplantıya katılanlar sürece ilişkin neleryapılabileceği üzerine görüşlerini belirttiler. Sokaktiyatrolarıyla, emekçilere açık şenlik türü etkinliklerlebu çabanın güçlendirilebileceği önerildi. Önerilendüşüncelerin somutlanması için 5 Nisan günü birtoplantı yapılması ve ardından basın açıklamasıgerçekleştirilmesi kararıyla toplantı sona erdi.

Çamlıkule’de kriz toplantısıBuca’nın Çamlıkule Mahallesi’nde açılan seçim

bürosuyla, yaşanan sorunlara seçim aldatmacasıylaçözüm bulunamayacağını ve gerçek çözümündevrimci sınıf mücadelesiyle gerçekleşebileceğinianlatan devrimci seçim çalışması, yaklaşık bir aydırmerkezi ve yerel materyallerin kullanımıyla sürüyor.Etkinlikler ve ev ziyaretleriyle semtteki işçi veemekçilere devrimci seçim çalışması taşınıyor.

Yine bu eksende krizin yansımaları üzerindenmahalledeki ilerici insanlara ev ziyaretlerigerçekleştirildi. Mahallenin muhtar adaylarına ve yörederneklerine 500 adet bildiri ve 100 afişle yapılacaktoplantının çağrısı ulaştırıldı.

Toplantı, BDSP adına, düzen partilerinin ve onlarınboş vaatlerinin teşhirinin yapıldığı konuşmaylabaşladı. Krizin ülkedeki ve mahalledeki yansımalarıve 30 Mart sabahı yaşamımızda nelerin değişeceğitartışıldı.

“Krize ve yansımalarına karşı birlik olma”nınönemine işaret edildi, sürece daha fazla insanı dahiletme yönünde vurgular yapıldı.

Oldukça canlı geçen tartışma, seçimlerin ardındantekrar bir aramaya gelme ve 25 Mart’ta ücretli-ücretsizizinlere, işten atmalara, hak gasplarına, krizfırsatçılığına karşı gerçekleştirdiğimiz yürüyüşekatılım çağrısıyla son buldu.

Kızıl Bayrak / İzmir

Buca’da krize karşı yürüyüş...

“Haklarımızı kazanmak, eşitliğe, özgürlüğe,insanca bir yaşama ulaşmak için

mücadeleye!”İşçi ve emekçileri seçim oyununa kanmamaya, devrimci sınıf mücadelesini yükseltmeye çağıran

BDSP’liler bu çabanın bir parçası olarak 25 Mart’ta Çamlıkule’de krize karşı bir yürüyüş düzenlediler. Akşam saat 19.30’dan itibaren BDSP’nin Buca-Çamlıkule’deki seçim bürosunda toplanmaya başlayan

mahalledeki işçi ve emekçiler, saat 20:15’te kortej oluşturarak yürüyüşe başladılar. Ajitasyon konuşmalarıeşliğinde devam eden yürüyüşte coşkulu sloganlar atıldı. Yürüyüş sırasında mahalledeki işçi ve emekçiler deeyleme katılmaya çağrıldı.

Olumsuz hava koşullarına rağmen canlı geçen eylemde işçi ve emekçilerdeki coşku dinmedi. Uzun birdönemdir herhangi bir eylemin gerçekleşmediği mahallede slogan seslerini duyan emekçiler camlara çıkarakeylemi izlediler. Basın açıklamasının yapılacağı Çamlıkule Meydanı’na yaklaşıldığında kitledeki coşku dahada arttı.

Meydanda bulunan iki kahvenin ortasında yolun yarısı kapatılarak devam eden eylemde kahvelerdençıkanlara yürüyüşün neden yapıldığı anlatan konuşmalar yapıldı. Düzenin seçim oyunu teşhir edildi, düzenpartilerine oy vermeme, onlardan hesap sorma çağrısı yapıldı.

Konuşmaların ardından mahalle halkından bir emekçi kadın basın açıklamasını okudu. Açıklamada, adıister AKP, ister CHP, ister MHP ya da DSP olsun tüm düzen partilerinin programlarının bir ve aynı olduğu dilegetirildi. Siyaset bezirganlığı yapan düzen partilerinin ölçüsüz vaatlerinin ise yalana ve aldatmacaya dayalıolduğu söylendi. Gerçekte hepsinin sermaye uşağı olduğu, hepsinin de emperyalizmin ve İMF’nin, emperyalisttekellerin ve işbirlikçi burjuvazinin hizmetinde olduğu dile getirildi. Düzen partilerinin hepsinin emek düşmanıolduğu, hepsinin rant, soygun ve hırsızlık peşinde olduğu söylendi. Kapitalist sistem ve düzenin seçim oyunuteşhir edildikten sonra krizin faturasını ödememek için işçi ve emekçiler mücadeleye çağrıldı.

Açıklama şu sözlerle son buldu:“Kriz bahane edilerek, kapı önüne konan biz işçiler, kriz bahane edilerek ücreti düşürülen, sigortasız gece

yarılarına kadar çalıştırılan biz emekçiler olarak bu oyunlara karnımızın artık tok olduğunu, onlarainanmayacağımızı buradan bir kere daha duyuruyoruz. Çamlıkule halkı, işçi ve emekçileri olarak buradakitüm işçi ve emekçilere diyoruz ki, onlara oy vermek bu sömürü ve soygun düzenin sürmesi demektir.Sefaletimizin artması, emeğimizin ve ülke kaynaklarının yerli ve yabancı sermaye tarafından talan edilmesidemektir. Onlara inanmaya, sorunlarımızın çözümünü onlardan beklemeye devam mı edeceğiz? Yoksahaklarımızı almak için örgütlü mücadele yolunu mu tutacağız! Bizleri bekleyen gerçek seçim iştebudur. Haklarımızı kazanmak, eşitliğe, özgürlüğe, insanca bir yaşama ulaşmak için tüm işçi ve emekçileri,gençleri, kadınları mücadele etmeye, İMF’ci, rantçı, rüşvetçi düzen partilerinden hesap sormaya çağırıyoruz.”

Sloganlarla son bulan eylemin ardından kahvelerden çıkan mahalle halkı eylemi alkışlarıyla desteklediler.Çevredeki işçi ve emekçilerin de izlediği eylem coşkulu geçti.

Kızıl Bayrak / İzmir

İzmir’de “seçimler ve kriz”gündemli toplantılar

Page 16: sikb 2009 - 12

BDSP’nin seçim faaliyetlerinden…16 H Kızıl Bayrak H Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

CMYK

BDSP’nin seçim faaliyetlerinden…

“Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!”İstanbulKartal’da seçim faaliyetleri

Kartal’daki devrimci seçim çalışması aday tanıtımtoplantılarıyla sürüyor. Gençliğe geleceksizliğindayatıldığı, işçi ve emekçi çocuklarının eğitim hakkınıngiderek daha fazla elinden alındığı bu dönemde, işçi veöğrenci gençliği düzenin seçim oyununa kanmamayaçağırıyoruz.

Bu kapsamda 22 Mart günü düzenlediğimizetkinlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesi BağımsızSosyalist Belediye Başkanı Adayı Melek Altıntaşliseli ve işçi gençlerle buluştu.

Che’nin hayatının anlatıldığı film gösterimininardından, İLGP adına gençliğin yaşadığı sorunlarıiçeren bir konuşma yapıldı.

Ardından Melek Altıntaş söz alarak, son dönemdeişçi ve emekçilerle beraber çocuklarına dönüksaldırılardan, çıkan yasalardan, seçim dönemininardından yaşamımızın daha çekilmez olacağından ve busaldırılara karşı devrim ve sosyalizm mücadelesinibüyütmek gerektiğinden söz etti. Denizler’e, Mahirler’esahip çıkmanın, onlar gibi mücadeleyi ilerdenomuzlamaktan geçtiğini belirtti.

Toplantı bitiminde liseli gençler okul toplantıları vemerkezi bir İstanbul etkinliği düzenlemek üzerinetartışmalar yaptılar. Gelecek hafta toplanma çağrısıylaetkinliği sonlandırdılar.

Toplantının ardından adayımızla birlikte bir işçiailesini ziyaret ettik. Son dönemde seçimlerin ve düzenpartilerinin tablosu üzerinden sohbet ettik.

Aday tanıtım toplantılarıyla beraber ajitasyon-propaganda çalışmamızı sürdürüyoruz. Bu haftaTopselvi Mahallesi’ne aday bildirileri vebildirgelerimizi ulaştırdık. Esentepe ve Petrol-İşmahallelerini aday imzalı afişlerimizle donattık. Seçimçalışmasının son haftasına girmişken, seçimçalışmasının final etkinliğinin hazırlıklarına başlamışdurumdayız.

Kartal Seçim Komisyonu

Ümraniye’de seçim çalışmalarıÜmraniye’de de seçim çalışmamız her geçen gün

daha da yoğunlaşan bir tempo ile devam ediyor.Geçtiğimiz hafta BDSP imzalı afiş ve bildirgedağıtımlarımızı tamamlamış, bağımsız sosyalist adayMelek Altıntaş’ın bildiri ve afişlerini kullanmayabaşlamıştık. İMES çevresi ve Dudullu materyallerimizinilk ulaştığı alanlar oldu. Propaganda-ajitasyon çalışması

sırasında düzenin seçim oyununu teşhir ederek işçi veemekçileri devrimin yanında saf tutmaya çağırdık. Aynızamanda gazetemizi de etkin bir propaganda aracıolarak kullanıyor, emekçi semtlerinde gazete satışlarıgerçekleştiriyoruz.

Çalışmamızın bir diğer ayağını ise kitle etkinliklerioluşturuyor. Geçtiğimiz hafta bir emekçi semtinde 40kişinin katıldığı bir film gösterimi gerçekleştirdik. Buhafta ise iki semtte kitle toplantıları ve etkinlikleriorganize edeceğiz.

Seçim büromuzu ise sınıf çalışmamızın merkezindedurduğu bir işçi bürosu biçiminde kullanmayaçalışıyoruz. Bu çerçevede 22 Mart günü seçimbüromuzda “Kriz, seçimler ve işçi sınıfı” başlıklı birsöyleşi gerçekleştirdik.

Söyleşi kısa açılış konuşmasının ardından bir avukatarkadaşımızın kriz nedeniyle işyerlerinde yaşanansorunlar ve bu çerçevede yapılması gerekenler üzerinegerçekleştirdiği sunumla başladı. İşten atmalardanücretsiz izinlere kadar saldırılar karşısında hukuksalplanda yapılabilecekler tartışıldı. Birçok işçi arkadaş sözalarak hem çevrelerinde yaşadıkları örnekleri paylaştılarhem de sorularıyla tartışmayı zenginleştirdiler.

Hukuksal planda yapılması gerekenlerin ardındantartışma krizin işçi sınıfına etkileri, bunun seçimsürecindeki yansımaları ve işçi sınıfının yürütmesigereken fiili mücadele ekseninde devam etti. Krizin herzaman olduğu gibi işçi sınıfına fatura edildiği, seçimdensonra bu faturanın daha da ağırlaşacağı, işçi sınıfının dabu saldırılar karşısında örgütlü ve fiili gücüneyaslanması gerektiği vurgulandı. Burjuva düzenpartilerinin işsizliği ortadan kaldırmak asgari ücretiyükseltmek gibi vaatlerde bulunduklarından,reformistlerin belediyelerde iş olanakları yaratmak gibisahte vaatler yaydığından sözedildi. Tek doğru tutumunsaldırılara karşı devrim mücadelesini büyütmek olduğuifade edildi. Sendikal bürokrasinin bu iddia ve iradedenyoksun olduğu, asıl sorumluluğun sınıf bilinçli işçiler vesınıf devrimcilerinin üzerinde olduğu vurgulandı.

28 Mart günü gerçekleştireceğimiz “Devrimcibahara yürüyoruz!” isimli etkinliğe yönelikçalışmalarımız devam ediyor.

25 Mart Çarşamba günü Sarıgazi Merkez veDemokrasi Caddesi’nde ajitasyon konuşmaları eşliğindeaday bildirilerimizi dağıttık.

25 Mart akşamı ise Melek ALtıntaş’ın katılımıylaSarıgazi’de bir ev toplantısı gerçekleştirdik. Ağırlığınıkadınların ouşturduğu 15 kişinin katıldığı toplantıdacanlı tartışmalar yaşandı.

Ümraniye BDSP

Page 17: sikb 2009 - 12

BDSP’nin seçim faaliyetlerinden… Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009 H Kızıl Bayrak H 17

GOP’ta mücadele çağrısıDevrimci sınıf çizgisini yaymayı ve kitlelerle

buluşturmayı esas alan faaliyetimiz yaygın materyalkullanımı ile sürüyor.

Sultangazi bölgesinde Gazi girişi, Eski Karakol,Köşe Durağı, Cemevi Durağı ve yeni Karakol’a kadaryaygın bir şekilde “Seçim aldatmacası değil, devrimcisınıf mücadelesi!”, “Haramilerin saltanatını yıkacağız,sosyalizmi kuracağız!” ve “Yaşanabilir bir kent veinsanca bir yaşam için sosyalizm” şiarlı afişlerimiziyaptık.

İki çeşit olan bildirilerimizi de akşam saatlerindeyoğun bir şekilde kapı kapı dolaşarak işçi veemekçilere ulaştırıyor, onları mücadeleye çağırıyoruz.

Karadeniz Mahallesi’nde de faaliyet yoğunmateryal dağıtımı ile sürüyor. “Düzenin seçimoyununu bozalım, temel hak ve özgürlükler içinmücadeleyi yükseltelim!” başlıklı bildirilerimizi kapıkapı dolaşarak dağıttık. Pazar yerinde de dağıtımgerçekleştirdik. “Yaşanabilir bir kent ve insanca biryaşam için sosyalizm” şiarlı afişlerimizi de yoğun birşekilde mahallede kullandık.

Seçim faaliyetlerinin yanısıra GOP BDSP olarakdirenişte olan Meha işçileriyle dayanışma amacıylaElmabahçesi sanayi bölgesinde “Direnen Meha işçisikazanacak!”, “Meha işçisi yalnız değildir!”, “Meha’dadireniş kazanacak!” şiarlı BDSP imzalı yazılamalaryaptık.

Seçim aldatmacasına karşı kurtuluşun ancakmücadele ederek kazanılacağını haykırmaya devamedeceğiz.

GOP BDSP

İkitelli seçim çalışmalarından...İkitelli BDSP seçim bürosu merkezli faaliyetimiz

yeni aday bildirisi ve afişlerinin de kullanımıylayaygınlaşarak devam ediyor.

İşçi ve emekçi ailelerinin yoğun olarak oturduğuİkitelli Köyiçi semtinde 2’şer bin adet aday bildirgesive BDSP seçim bildirgelerinin dağıtımınıgerçekleştirdik. Yoğun ilgiyle karşılanan dağıtımımızesnasında emekçilerle sohbet ettik.

İkitelli Atatürk Mahallesi çevresinde afişlemeleryaptık, ev ziyaretleri gerçekleştirdik. Sosyalistadayımızın 5 bin adet seçim bildirgesini ulaştırdık.Bildiri dağıtımlarımızın yanısıra Melek Altıntaş imzalıve “Haramilerin saltanatını yıkacağız! Sosyalizmikuracağız!” şiarlı afişleri İkitelli AtatürkMahallesi’nde bulunan büromuzun çevresinde

yaygınca kullandık.Emekçi kitlelerle ilişki kurmanın en etkin

yollarından biri olan gazete satışlarımıza da aravermeden devam ediyoruz. Gazetemizi, düzeni teşhiretmek ve kendi bağımsız çizgimizi anlatmak için etkinbir şekilde kullanıyoruz.

Seçim faaliyetimiz çerçevesinde ev toplantıları dadevam ediyor. Son olarak Şahintepe semtindeBüyükşehir Bağımsız Sosyalist Belediye Başkanadayı Melek Altıntaş’ın da katıldığı bir ev toplantısıgerçekleştirdik. Düzen partilerinin gerçek yüzlerinisergileyen söyleşide insanların ilgi ve desteği ilekarşılaştık.

Etkin bir materyal ve ev toplantısı süreciyleördüğümüz faaliyetimiz güçlenerek devam edecek.

Küçükçekmece BDSP

Pendik’te etkin ve yaygın çalışmaBir haftalık yoğun bir emekle hazırlığını

yürüttüğümüz BDSP aday tanıtım etkinliği, 20 Martakşamı Aydos seçim bürosunda gerçekleştirildi.Etkinliğin ön sürecinde, bine yakın çağrı davetiyesiişçi ve emekçilere ulaştırıldı. Fabrikalardan işçiservislerine, kahve konuşmalarından pazardağıtımlarına kadar etkinliğe yaygın bir şekilde çağrıyapıldı. İşçilerin geçiş güzergahlarına ozalitler asıldı.Yanısıra ajitasyon konuşmaları yapılarak düzenpartilerinin teşhiri edildi.

Aday bildirgeleri ve afişler de kullanılarakyürütülen çalışmada işçi ve emekçilerle birebir ilişkikuruldu. İşçi ve emekçiler hem fabrikalarından hemevlerinden kuşatıldı. İşçi ve emekçilere sınıfındevrimci programı etrafında mücadeleyi yükseltmeçağrısı yapıldı. Aydos seçim bürosu emekçiler için birmevziye dönüştü.

20 Mart günü gerçekleştirdiğimiz aday tanıtımetkinliği Nazım Hikmet'in “Hoşgeldin”, “Türkiye işçisınıfına selam” ve küçük bir dostumuzun “Çocuklarölebilir yarın” adlı şiiriyle başladı. Etkinlikte yapılankonuşmada yerel seçimlere hangi siyasal ve iktisadiatmosfer içerisinde girildiği anlatıldı ve sınıfcephesinden yaşanan tablonun altı çizildi. Krizlebirlikte ağırlaşan sorunların yaşandığı bir seçimsürecinde düzen partilerinin yalana dayalı vaatlerleişçi ve emekçileri aldatmaya çalıştıkları ifade edildi.BDSP olarak seçimlere neden bağımsız sosyalistadaylarla katıldığımız açıklandı. Ardından İstanbulBüyükşehir Belediyesi Bağımsız Sosyalist BelediyeBaşkan Adayı Melek Altıntaş'a söz verildi.

Adayımız, 5 yıl önce emekçilerin kapılarınıvaatlerle çalanların hemen sonrasında bu kapılarayıkımlarla, işsizlikle, paralı sağlık hizmetleriyle geridöndüklerini ve bugün de aynı sahte vaatlerle kapılarıçaldıklarını ifade etti. Gerçek kurtuluşun işçi sınıfınıniktidarı almasıyla ve sosyalizmin kurulmasıylagerçekleşeceğini vurguladı. Emekçilere birliktemücadele çağrısı yaparak konuşmasını tamamladı.

Soru-cevaplarla ve canlı tartışmalarla gerçekleşenetkinlik, küçük bir dostumuzun Nazım Hikmet'in“Büyük insanlık” adlı şiirini okumasıyla sona erdi.

Ardından BDSP Kurfalı seçim bürosundanetkinliğe destek veren müzik grubunun hazırladığımarşlar okundu ve son olarak Avusturya İşçi Marşıhep beraber söylenerek sohbetlere geçildi. Emekçikadınların da ilgi gösterdiği etkinliğe 50'yi aşkınemekçi katıldı.

Aday imzalı “Düzenin seçim oyununu bozalım!Çözüm devrimde kurtuluş sosyalizmde!” şiarlıpankartları Şeyhli merkez, Kurtköy Sanayi, Aydosmerkez, Aydos girişi, Pendik Köprüsü ve Pendikmerkez olmak üzere birçok farklı noktaya astık. Düzenpartilerinin pankartları emekçilerin sokaklarınıkuşatmış dururken, devletin ve faşistlerinpankartlarımıza tahammülsüzlüğü sanayideki ikipankartımızın asıldıktan 2 gün sonra ortadankaldırılmasıyla bir kez daha karşımıza çıktı!

Hafta başında “Haramilerin saltanatını yıkacağız!Sosyalizmi kuracağız” şiarlı aday afişlerimizi asarken,düzenin bekçileri karşımıza çıktı. “Sosyalizmikuracağız afişlerini mi asıyorsunuz” diyerek önümüzkesen güruh, afişleri gördükten sonra gitmekdurumunda kaldı. Bizler de çalışmamıza devamederek Aydos girişini afişlerimizle donattık.

Bir aydır yoğun bir şekilde yürüttüğümüz seçimfaaliyetimiz 28 Mart’ta Kadıköy’de gerçekleşecekbasın açıklamasıyla sona erecek. 30 Mart günü düzenpartilerinin bir kısmı hezimete uğrarken, bir kısmı daseçim başarısını kutlayacak. Biz sınıf devrimcileri ise,yine emekçi semtlerinin düzen partilerinin beş yıldabir uğradığı çamurlu sokaklarında, fabrika kapılarındave torna tezgahlarının başında olacağız. Vebölgemizde mücadele bayrağını daha da yükselterekişçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1Mayıs’a hazırlanacağız.

Pendik BDSP

Sultanbeyli’de faaliyetlerden…Sultanbeyli’nin mahallelerinden biri olan Başaran

BDSP’nin seçim faaliyetlerinden…

“Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!”

CMYK

Page 18: sikb 2009 - 12

BDSP’nin seçim faaliyetlerinden…18 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Mahallesi’nde 19 Mart akşamı “İşçiler seçimi ve krizitartışıyor” başlıklı bir etkinlik gerçekleştirdik.Etkinliğin çalışmasını, kapı kapı dolaşarak işçi veemekçilere ulaştırdığımız davetiyelerimizle yaptık.Etkinliğin gerçekleşeceği gün sabah erken saatlerde işçiservislerine davetiyelerimizi ulaştırdık.

Etkinlikte ilk konuşmayı İstanbul BüyükşehirBelediyesi Bağımsız Sosyalist Belediye BaşkanAdayı Melek Altıntaş yaptı. Altıntaş, ülkede yaşananiki gerçekliğe dikkat çekti. İlk olarak seçim yatırımlarıadı altında milyar dolarları bulan harcamalar, ikincisiise son dönemde “kriz” bahane gösterilerek yaşananişçi çıkarmaların vardığı sayının 700 bini aşmasıydı.

Bir işçi tarafından dile getirilen “başa sol gelsin dene olursa olsun” sözleri anlamlı bir tartışmaya yolaçtı.Melek Altıntaş, belediyelerin yapacaklarının kırıntıdüzeyinde olduğunu ve bu sistemde bir şeylerideğiştirecek olanın aslında işçi ve emekçilerin örgütlümücadelesi olacağını vurguladı. BDSP adaylarının daseçimlere işçi sınıfını sosyalizm mücadelesinin birparçası olmaya çağırmak amacıyla katıldığını söyledi.

ÖSS’nin kaldırılmasından krizin yarattığı sonuçlarakadar bir dizi sorunun tartışıldığı toplantı Newroz’daalanlarda buluşmak çağrısıyla son buldu.

Hafta içinde yine materyallerimizle işçilere veemekçilere seslendik. Çiftlik Mahallesi ve SultanSanayi Sitesi’nde kapı kapı dolaşarak bildirgelerimizidağıttık. Başaran, Veysel Karani, TeferrüçMahalleleri’nde gazete satışları gerçekleştirdik.

Mahallede Newroz çağrısını da yaygın biçimdeyaptık. “Newroz isyandır! Kürt halkına özgürlük,eşitlik, gönüllü birlik!/BDSP” ozalitlerini Başaran,Veysel Karani ve Teferrüç mahallelerinde kullandık. Elilanlarını Başaran Mahallesi’nde gazete satışıylabirlikte dağıttık. 21 Mart akşamı kahveleri dolaşarakNewroz’a çağrı yaptık.

Faaliyetlerimiz 28 Mart günü gerçekleştireceğimiz“Devrimci bahara yürüyoruz” etkinliğinin hazırlıklarıile sürüyor.

Sultanbeyli BDSP

Esenyalı’da çok yönlü hazırlıkSeçim çalışmamız son haftasına girerken aynı tempo

ve yoğunlukla devam ediyor. Bir yandan yerel güçlerletemas kurup ilişkileri güçlendiriyor, diğer yandan pratikfaaliyetlerimize devam ediyoruz.

Bildirge dağıtımlarının ardından aday bildirileriniyaygın bir şekilde dağıtıyoruz. Dağıtıma ilk öncePendik Esenyalı’dan başladık. Esenyalı seçimbüromuzun etrafındaki bölgeye bildirilerimiziulaştırdık. Ardından Esenyalı Bingöl Mahallesi’ndeyaygın bildiri dağıtımı gerçekleştirdik. Adaybildirilerini Tuzla tersane işçilerine de ulaştırdık.Aydıntepe istasyonunda bin adet aday bildirisi dağıttık.Bildiri dağıtımlarımız sürüyor.

Afişlerimizi de geniş bir alanda kullanıyoruz.Esenyalı Mahallesi’nde “Haramilerin saltanatınıyıkacağız, sosyalizmi kuracağız!” aday imzalı ve“Seçim aldatmacası değil, devrimci sınıf mücadelesi!Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!” BDSP imzalıafişlerden 400 adet yaptık.

Esenyalı ana cadde ile Aydınlı Caddesi’nin yanısıraNewroz’un kutlanacağı alan ile ara sokakların hepsineafişlerimizi astık.

Tuzla’da seçim çalışması...Tuzla tersanelerindeki seçim faaliyetimiz bildiri ve

afiş çalışmalarıyla sürüyor. 22 Mart günü gerçekleşenafiş çalışmamızın ardından 23 Mart günü de TuzlaGemi tersanesi etrafında işçilerin işe gidiş saatlerindeaday imzalı “Haramilerin saltanatını yıkacağızsosyalizmi kuracağız!” afişlerini astık. İşe giden tersaneişçilerine bin adet aday bildirisi dağıttık. TORLAKTersanesi karşısındaki merkezi noktaya “Düzenin seçimoyununu bozalım! Çözüm devrimde kurtuluşsosyalizmde!” pankartını astık.

Esenyalı BDSP

Esenyurt’ta seçim çalışmalarından...Esenyurt’ta devrimci seçim faliyetimiz etkinlikler,

yaygın bildiri dağıtımları ve afişlemelerle devamediyor.

Son 5 gün içerisinde yaklaşık 20 fabrikaya adaybildirilerimizi dağıttık. Avcılar, Kıraç, Esenyurtmerkezlerinde bildirilerimizi işçi ve emekçilereulaştırdık.

Tabela, Yenimahalle, Kuruçeşme, Balık yolu, Depo,Yenikent ve Tokat gibi emekçi semtlerini “Haramilerinsaltanatını yıkacağız! Sosyalizmi kuracağız!” şiarlıaday afişlerimizle donattık. Kızıl Bayrak gazetesini deyaygın bir şekilde kullanıyoruz.

Dağıtımlar ve afişlemeler esnasında işçiemekçilerden olumlu tepkiler alıyoruz. Düzenpartilerinin hepsinin soyguncu, rantçı olduğu vehepsinin patronlara hizmet ettiği konusundaemekçilerde bir bilinç açıklığı var. Ancak büyük oranda“alternatifsiz” ve “güçsüz” olduklarını düşünüyorlar.Israrla ve kararlılıkla alternatifsiz olmadıklarını, asılgücün işçi ve emekçilerin örgütlü sınıf mücadelesindeolduğunu, bu düzenin tüm pisliğinin ancak devrimletemizleneceğini, tek kurtuluşun sosyalizm olduğugerçeğini anlatıyoruz. Tartışmalarımız birçok işçi veemekçide umut yaratıyor.

Ajitasyon-propaganda çalışmalarımızın yanısıra işçitoplantıları düzenliyoruz. Esenyurt İşçi Platformu-Tekstil İşçileri Komisyonu, “Tekstil işçileri seçimleri vekrizi tartışıyor” başlıklı bir işçi toplantısı düzenledi.İşçilerin seçimlerde devrimci tutum alması gerekliliğiüzerine tartışılarak düzen partilerinin, kapitalistsistemin teşhiri yapıldı. Seçim ve kriz konuları içiçeişlendi. Krizin işçilere yansıması tekstil sektörüüzerinden değerlendirildi. Seçimler sonrası artacaksaldırılara karşı örgütlenme çağrısı yapıldı. İleriyedönük olarak fabrikalarda ve semtlerde mücadelekomiteleri oluşturma kararı alındı. İşçilerin veemekçilerin mücadele günü 1 Mayıs’a katılımlarıörgütlemenin yol ve yöntemleri konuşuldu. Toplantımız1 Mayıs alanlarında, krize karşı mücadeleyi büyütme veacil istemlerimiz etrafında örgütlenme çağrısıylasonlandı.

Esenyurt BDSP

İzmirBuca’da yaygın seçim faaliyeti

Yerel seçimlerin yaklaşması ile devrimci seçimfaaliyetlerimiz yoğunlaştı. Bir taraftan “Haramilerinsaltanatını yıkacağız, sosyalizmi kuracağız!” şiarlıafişlerimizi kullanırken, bir taraftan da aday tanıtımbildirilerinin yaygın dağıtımlarını gerçekleştiriyoruz.

Kuruçeşme, Buca Koop, Yıldız ve Çamlıkulemahallelerinin direklerine, trafo ve panolarınaafişlerimizi astık. Yanısıra aday tanıtım bildirilerimizikapı kapı dolaşarak emekçilere ulaştırdık.

21 Mart günü Kemeraltı çarşısı girişinde işçi veemekçilere BDSP seçim bildirgesi ile birlikte adaytanıtım bildirilerini ajitasyon konuşmaları eşliğindedağıttık. Konuşmalarımızda Amerikancı, İMF’ci düzenpartilerini teşhir ederek onlardan hesap sorulmasıgerektiğini vurguladık. Yaklaşık iki saat sürenfaaliyetimiz işçi ve emekçiler tarafından ilgi ilekarşılandı. Daha sonra ise Buca Şirinyer Tansaş önündeajitasyon konuşmaları ile faaliyetimizi devam ettirdik.Toplam 1200 bildiriyi işçi ve emekçilere ulaştırdık.

20-21 Mart günleri boyunca yaptığımız faaliyetlerdeyüzlerce işçi ve emekçi ile sohbet etme ve devrimciseçim çalışmamızı anlatma olanağı bulduk.

22 Mart günü ise Yeşildere, Buca merkez, Gaziemiryolu, Bozyaka’da “Çözüm devrimde kurtuluşsosyalizmde!” ve “Haramilerin saltanatını yıkacağız!Sosyalizmi kuracağız!” şiarlı afişlerimizi yoğun birşekilde kullandık.

Özellikle işçi servislerinin yoğun olarak kullandığı

Page 19: sikb 2009 - 12

BDSP’nin seçim faaliyetlerinden… Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak H 19Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

sanayi girişlerini afişlerimizle donattık. Afiş çalışmasıile beraber Kuruçeşme’de ve Çamlıkule’de adaytanıtım bildirileri kapı kapı dolaşılarak işçi veemekçilere ulaştırıldı.

Buca BDSP

İzmir’de devrimci seçim faaliyetinesaldırı

Ege Üniversitesi Ekim Gençliği’nin yürüttüğüdevrimci seçim çalışması çerçevesinde 19 Mart günü“Haramilerin saltanatını yıkacağız! Sosyalizmikuracağız! / N. Şafak Özdoğan” ve “Yaşanabilir birkent ve insanca bir yaşam için sosyalizm! / BDSP”şiarlı afişlerin Bornova’da yaygın olarak kullanılmasısırasında düzen partilerinin maşaları devrimci faaliyetesaldırdı.

Bornova Metro önünde CHP’li güruh tarafındangerçekleştirilen saldırı sırasında BDSP afişleriyırtılmak istendi. Saldırıyı engellemeye çalışan gençkomünistler CHP’yi ve İzmir Büyükşehir BelediyeBaşkanı Aziz Kocaoğlu’nu yaptıkları konuşmalarlateşhir ettiler.

Saldırının hemen ardından İzmir BüyükşehirBelediyesi Bağımsız Sosyalist Başkan Adayı N.Şafak Özdoğan yazılı bir açıklama yaptı. Devrimcifaaliyeti hiçbir gücün engelleyemeyeceğinivurgulayarak şunları söyledi:

“CHP has bir sermaye partisidir ve onun uşağıdır.CHP emperyalistlerin emrindedir. Maraş’ta,Çorum’da, Sivas’ta onlarca insanımızın katliamınınbaş sorumlularından birisidir. Kürt halkına yönelikkirli savaşın baş savunucusudur. İşçi ve emekçileriilgilendiren her türden sosyal hak gaspına onay verenbir düzen partisidir.

Ulucanlar’da, 19 Aralık katliamında olduğu gibidevrimci tutsakların katline onay veren, Denizler’dengünümüze elini devrimcilerin kanıyla yıkayan, düzenehizmette kusur etmeyen bir partidir.”

Bornova’da saldırı protestosuBDSP’nin İzmir’de yürüttüğü devrimci seçim

faaliyetine dönük CHP’li güruhun saldırısı 20 Martgünü komünistler tarafından Bornova Metro önündegerçekleştirilen basın açıklaması ile protesto edildi.“Amerikancı, İMF’ci düzen partilerine oy vermeyelim,hesap soralım! Çözüm devrimde kurtuluş sosyalizmde!/ BDSP” imzalı pankartın açıldığı açıklamada sınıfdevrimcilerinin seçimlere işçi ve emekçilere gerçeklerianlatmak için bağımsız sosyalist adaylarla girdiği ifadeedildi. Kapitalist düzen teşhir edildi, devrim vesosyalizm vurgusu öne çıkarıldı.

CHP’nin de diğer düzen partileri gibi baskıcı,zorba, katliamcı, işçi ve emekçi düşmanı olduğu ifadeedildi. İşçi ve emekçiler, kendilerine gerçekleri anlatanbağımsız sosyalist adayları desteklemeye çağrıldı.

Kızıl Bayrak / İzmir

AnkaraSincan’da seçim faaliyetleri

Sincan’da yerel seçimlere yönelik faaliyetimiziyoğunlaştırmış bulunuyoruz.

Sincan Organize servislerinin şehirdeki kalkışnoktası olan Ulus’ta “İşçiden İşçiye Bülteni”nindağıtımını gerçekleştirdik. Bağımsız sosyalist adayEvrim Erdoğdu’nun bildirileri ve BDSP el ilanlarıylabirlikte gerçekleştirdiğimiz dağıtımımız işçilertarafından ilgiyle karşılandı.

“Haramilerin saltanatını yıkacağız, sosyalizmikuracağız!” şiarlı aday afişimizi, “Seçim aldatmacasıdeğil devrimci sınıf mücadelesi!” ve “Yaşanabilir birkent ve insanca bir yaşam için sosyalizm!” şiarlı BDSPafişlerimizi ise Sincan’da yaygın olarak kullandık.

“Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde! /

BDSP”, “Çözüm sandıkta değil, çözüm devrimde! /BDSP”, “Çözüm seçimde değil, devrimde! / BDSP”gibi seçim dönemine yönelik sloganlarımızınyazılamalarını da bölgenin önemli noktalarına yaptık.

Faaliyetimiz esnasında sermaye partilerininengelleme girişimleri ile karşılaştık. Bir grup CHP’li“afişlerimizi kapatmayın!” şeklinde “uyarı”dabulundu. Kendilerinin de devrimci olduğunu söyleyenbu güçler, bizi polise ihbar etmekle tehdit etti.Aldığımız net tutum karşısında daha ileri gidemediler.Çevrede afiş yapılabilecek diğer yerleri de afişlemeyisürdürdük.

25 Mart sabahı ise Sincan Organize servislerininAnkara’dan kalkış noktası olan Ulus’ta adaybildirilerimizi yaygın bir şekilde dağıttık. Aynı yerdebulunan inşaat işçilerinin bulunduğu amele pazarındada dağıtımımızı ve ajitasyon konuşmalarımızısürdürdük.

Sincan BDSP

Mamak’ta seçim faaliyetiMamak’ta sınıf devrimcileri seçim aldatmacasına

karşı işçi ve emekçileridevrimci sınıf çizgisineçağıran bir siyasalfaaliyeti örgütlemeyedevam ediyor.

Geçtiğimiz günlerdeseçim bildirgelerimizinbüyük bir bölümünü,evlerin kapılarını çalıpemekçilerle birebirtartışarak ve sohbetederek dağıttık.Afişlerimizi yaygın birşekilde kullandık.Tuzluçayır ve TekMezar bölgelerinde butemelde yürüttüğümüzfaaliyetimizi şimdiBağımsız SosyalistBelediye BaşkanAdayı Evrim Erdoğdu imzalı“Düzen partilerine verilecek oyumuz yok, sorulacakhesabımız var!” şiarlı bildirilerini dağıtaraksürdürüyoruz. El ilanlarımız, ozalitlerimiz, seçimmateryallerimiz ve yerel bültenimiz olan MamakTürküsü ile Ege Mahallesi, Eski Çöplük, Cengizhan,Fahri Korutürk Mahallesi’ndeki işçi ve emekçilerebirebir ulaşıyor, krizi ve işsizliği tartışıyoruz.

Yanısıra, Ege Mahallesi muhtarlığı kütüphanesinde26 Mart günü “Sermayenin krizine, işsizliğe,yoksulluğa ve seçim aldatmacasına karşımücadeleye!” şiarıyla gerçekleştireceğimiz emekçitoplantısına hazırlanıyoruz.

“Haramilerin saltanatını yıkacağız, sosyalizmikuracağız!” şiarlı aday afişlerimizi “İnsanca bir yaşam,yaşanalabilir bir kent sosyalizmde!”, “Seçimaldatmacası değil devrimci sınıf mücadelesi! Çözümdevrimde kurtuluş sosyalizmde!/BDSP” imzalı afişleriAkşemsettin’den Tuzluçayır’a kadar olan bölgedekullandık.

Mamak BDSP

Manisa’da etkin seçim çalışmasıDevrimci sınıf çalışmasından yoksun Manisa’da

işçi ve emekçileri düzenin seçim oyunlarına karşıuyarıyor, kendi sınıf çıkarları doğrultusundamücadeleye çağırıyoruz.

BDSP’nin seçim bildirgesi ve afişleri ileadayımızın bildiri ve afişlerini neredeyse bitirmişbulunuyoruz. Bildirge ve aday bildirimizi işçiservislerinin kalktığı duraklar, kahveler, bina vesitelerin posta kutuları, emekçi semtleri, semt pazarları

ve merkezi yerlerde kullandık.Faaliyet sırasında diyolog kurduğumuz işçi ve

emekçilere, insanlığın kurtuluşunun sosyalizmlemümkün olduğunu, bu uğurda mücadele verilmesigerektiğini anlatıyoruz.

Afişlerimizi emekçi semtleri, Manisa OrganizeSanayi, Kenan Evren Sitesi, Ayakkabıcılar Sitesi veçevresine yaygın olarak yaptık. Bu çalışmalaresnasında sermayenin kolluk güçlerininengellemeleriyle karşılaştık. GBT kontrolüne tabitutulduk. Afişlerimiz Organize Sanayi’nin özelgüvenliklerince engellenmeye çalışıldı.

Bu faaliyetlerin yanı sıra seçim büromuzda etkinlikve Yeni Mahalle semtinde kahve toplantısıgerçekleştirdik. 22 Mart günü gerçekleşen kahvetoplantısı canlı ve verimli tartışmalarla geçti. Toplantıöncesi aday bildirilerimize iliştirdiğimiz çağrı ilebirlikte 50 adet afiş yaptık. Aynı gün seçim büromuzdaMart ayında gerçekleşen Gazi, 12 Mart darbesi, 16Mart Beyazıt, 16 Mart Halep’çe, 30 Mart Kızılderekatliamları ve 21 Mart Newroz’a ilişkin bir etkinlikgerçekleştirdik.

Seçim çalışmamızın bir aracı olan gazetemizinsatışını da yapıyoruz. Kürt emekçilerin yaşadığı

Horozköy Mahallesi’ndegerçekleşen gazetesatışımız verimli geçti.

Seçim çalışmalarımızınetkisi kendini göstermişbulunuyor. İşçi ve emekçilerbizlere, “şimdiye kadarManisalılar sosyalizmkelimesini unutmuştu bizlerehatırlattınız, doğru şeylersöylüyorsunuz ama nasılbaşaracaksınız” diyerek duyguve düşüncelerini belirtiyorlar.

Yaşlı bir kadının“sosyalizm nedir?” sorusunacevap vermemizden sonra “bende aynen böyle yaşamakistiyorum” demesi anlamlıydı.Yaşlı bir göçmenin, sosyalistadayımızın bildirisini görünce,

“burada sosyalistler de mi var” diye sorarak, yaşadığıözlemi bize sıkıca sarılarak, bir arkadaşımızın alnınıöperek gidermek istemesi bir başka anlamlı örnekti.

“Amerikancı, İMF’ci, soyguncu düzen partilerineoy vermeyin, hesap sorun!” içerikli ajitasyonlarımızkarşısında birçok işçi ve emekçi “evet vermeyeceğiz”diyor, düzen partilerine tepkisini ortaya koyuyor.

Manisa BDSP

Kayseri’de etkili seçim çalışması29 Mart yerel seçimlerine sınıfın devrimci

programıyla girdiğimiz Kayseri’de, düzenin seçimoyununa karşı işçi sınıfı ve emekçileri kendi talepleridoğrultusunda mücadeleye çağırarak seçimçalışmalarımızı başlattık. Yoğun politik faaliyetimizsürüyor.

İlk olarak Kayseri Büyükşehir BelediyesiBağımsız Sosyalist Başkan Adayımız Hacı BoraKoç’un tanıtım toplantısını gerçekleştirdik. Ardındanseçim bürosunun açılışı yapıldı. BDSP’nin seçimbildirgesi ve afişlerinin yanı sıra aday bildirisiniyaygın bir biçimde kullandık. Seçim bürosunda bir dizietkinlik ve toplantı gerçekleştirdik.

Planladığımız çalışmalar doğrultusunda çalışmaalanlarımızdaki işçi ve emekçilere, seçimlere ilişkinbakışımızı anlatıyoruz. Düzen partilerinin teşhiriniyaparak, işçi ve emekçilerin seçimlerde alması gerekentutumu anlatmaya çalışıyoruz. Bu çerçevede sonderece olumlu tepkiler alıyoruz. İlk bakışta Kayseri’deşovenizmin çok etkin olduğu düşünülür. Oysa seçimçalışması boyunca, özellikle de emekçi semtlerinde budurumun fazla bir karşılığı olmadığını gördük. Bir süre

20 Mart 2009 / Buca

Page 20: sikb 2009 - 12

BDSP’nin seçim faaliyetlerinden…20 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

öncesine kadar şovenizmin kıskacında olan emekçilerin,devrim ve sosyalizmin propaganda ve ajitasyonuna açıkolduklarına tanık olduk.

Günlük pratik faaliyetimize işçilerin servislerebindikleri duraklarda sabah ve öğleden sonrabildirgelerimizi ulaştırarak başlıyoruz. Aynı zamandabölgede hedeflediğimiz emekçi semtlerine yöneliyoruz.Seçim bildirgelerimizi, bildirilerimizi ve afişlerimizi şuana kadar başta işçilerin servislere bindikleri noktalarolmak üzere Kayseri’nin emekçi ağırlıklı semtleri olanArgıncık, Uğurevler, Yıldızevler, Yıldırımbeyazıt,Mevlana, Fuar, Yenimahalle, Ziyagökalp, Battalgazi vb.mahallelerine ulaştırdık. Yaklaşık 20 bin adet seçimbildirgesini ve bildiriyi işçi ve emekçilere ulaştırmışbulunuyoruz. Yine “Yaşanabilir bir kent ve insanca biryaşam için sosyalizm” ve “Seçim aldatmacası değil,devrimci sınıf mücadelesi” şiarlı afişlerimizi de adıgeçen semtlere ve seçim büromuzun çevresine yaygınbir şekilde kullandık.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıylagerçekleştirdiğimiz etkinlikten sonra KESK KayseriŞubeler Platformu’nun örgütlediği, “Krizin bedeliniödemeyeceğiz!” basın açıklamasına katılım sağlayarakdestek verdik.

Ayrıca emekçi semtlerinde bir dizi ev toplantısıgerçekleştirdik. Ev toplantıları seçim gününe kadardevam edeceğiz. Seçim sonrasında devrimci baharsürecinin sorumlulukları çerçevesinde pratikfaaliyetimizi sürdüreceğiz.

Devrimci seçim çalışmalarımız yoğunlaşarak etkinbir şekilde devam edecektir. Sol adına işçi ve emekçilereyönelik ciddi bir çalışmanın olmadığı bir süreçteyürüttüğümüz faaliyet Kayseri’de önemli bir yertutmaktadır.

Kayseri BDSP

Adana’da çok yönlü hazırlıkSeçim döneminde Adana Meydan Mahallesi’ndeki

seçim büromuz üzerinden başlattığımız seçimfaaliyetimiz 29 Mart’ın yaklaşmasıyla beraberhızlanarak sürüyor.

Bildirgelerimizin dağıtımının tamamlanmasınınardından şiarlarımızı işçi ve emekçilere taşımakamacıyla yaygın bir şekilde afiş çalışmamıza başladık.“Haramilerin saltanatını yıkacağız! Sosyalizmikuracağız!” şiarlı aday afişlerimizi, “Yaşanabilir bir kentve insanca bir yaşam sosyalizmde! / BDSP” ve “Seçimaldatmacası değil devrimci sınıf mücadelesi! / BDSP”afişlerimizi başta Meydan Mahallesi olmak üzere çevreyolu, baraj yolu ve Yurt Mahallesi çevresine yaygınolarak yaptık.

Meydan Mahallesi’nde seçim gündemi ve baharsüreci gündemlerini birlikte ele alarak yürüttüğümüzseçim faaliyetimizin bir parçası olarak 21 Mart günüAdana Büyükşehir Belediyesi Bağımsız SosyalistBaşkan Adayı Fatma Sesli’nin Meydan Mahallesi’ndebulunan seçim bürosunda bir etkinlik gerçekleştirdik.

Mart ayı içerisinde gerçekleşen katliamlar vedirenişler üzerinden düzenin katliamcı kimliğininteşhirinin yapıldığı ve “Katliamcılara verilecek oyumuzyok, sorulacak hesabımız var!” şiarıylagerçekleştirdiğimiz etkinlik öncesinde yaygın birajitasyon faaliyeti gerçekleştirdik.

Seçim bürosu çevresi ve faaliyet yürüttüğümüzalanlarda yaygın bir şekilde etkinliğin afişini yaptık.Gazete satışı sırasında tanıştığımız insanlar ve çevreçeper ilişkilerimiz üzerinden etkinliğe çağrı yaptık,hazırladığımız el ilanlarını işçi ve emekçilere ulaştırdık.

Etkinlikten önce “Çözüm devrimde, kurtuluşsosyalizmde! / BDSP” yazılı önlüklerimizi giyerekseçim büromuzun çevresinde bulunan sokaklarda veMeydan Caddesi’nde megafonla toplu bildiri dağıtımıve ajitasyon konuşmaları gerçekleştirdik.

Etkinlik saat 16.00’da açılış konuşmasıyla başladı.Ardından Adana BDSP olarak Mart ayı gündemleriüzerinden hazırladığımız, 12 Mart Gazi, 16 Mart

Beyazıt ve Halepçe katliamları, 21 Mart Newroz ve 30Mart Kızıldere katliamlarının anlatıldığı sinevizyongösterimine geçildi. Son olarak yakın zamandakaybettiğimiz yoldaşımız Hüseyin Temiz’in yaşamı,mücadelesi ve uğurlamasından kesitler sunan sinevizyongösterimi yapıldı.

Saygı duruşunun ardından söz alan BDSP MeydanSeçim Komisyonu temsilcisi, konuşmasına düzeninkanlı tarihinin teşhirini yaparak başladı. İçindebulunduğumuz seçim sürecinde bu katliam düzeninintemsilcilerinin bizlerden oy istediklerini ifade etti.Onlara verilen her oyun yeni katliamlara, baskı veişkencelere onay vermek demek olduğunu söyleyentemsilcisinin konuşması işçi ve emekçilerin kendigelecekleri için mücadele etmeleri çağrısıyla son buldu.

Ardından Adana Büyükşehir Belediyesi BağımsızSosyalist Başkan Adayı Fatma Sesli söz aldı.Konuşmasına düzenin seçim oyununun teşhiriylebaşlayan Sesli, bu düzenin işçi ve emekçilere açlık,yoksulluk ve baskıdan başka bir şey veremeyeceğinisöyleyerek mücadele çağrısı yaptı. Kendisine verilecekher oyun işçi sınıfının kurtuluşu davasına verileceğini vedüzen karşısında bir tutum almak olduğunu ifade ederekkonuşmasını bitirdi.

Şakirpaşa İşçi Kültür Evi Müzik Atölyesi’nindinletisinin ardından etkinlik sona erdi.

Etkinliğin ardından Meydan, Dumlupınar,Mirzaçelebi, Gülpınar, Emek, Gülbahçesi, Yurt,Yeşilyurt ve Sümer mahallerinde bildirgelerimizi yaygınbir şekilde dağıttık. Yanısıra, Meydan Caddesi, KıbrısCaddesi, Emek Mahallesi, Baraj Yolu, Çevre Yolu, YurtMahallesi, Yeşilyurt Mahallesi, Mavi Bulvar ve çarşımerkezini afişlerimizle donattık.

Adana BDSP

Bursa’da yaygın seçim çalışmasıYerel seçimlere az bir süre kala devrimci seçim

çalışmamız tüm hızıyla devam ediyor.Çalışmalarımızı yoğunlaştırdığımız son günlerde

BDSP seçim bildirgesini üniversite öğrencilerinin yoğunolarak bulunduğu Görükle’de dağıttık.

Yanısıra “Yaşanabilir bir kent ve insanca bir yaşamiçin sosyalizm!/ BDSP” ve “Haramilerin saltanatınıyıkacağız, sosyalizmi kuracağız!/BDSP” şiarlı adayafişlerimizi Küçük Sanayi ve Organize Sanayibölgeleriyle İzmir ve İstanbul yollarında, Soğanlı,Panayır, Teleferik, Namazgah ve BaşaranMahalleleri’nde yaygınca kullandık. Güzergahların vesemtlerin en merkezi noktalarında kullandığımızyüzlerce afiş görselliğiyle de oldukça dikkat çekiyordu.

Aday imzalı seçim bildirilerimizin bir kısmını kentinmerkezi olan Heykel ve Uzun Çarşı’da işçi veemekçilere ulaştırırken, Teleferik Mahallesi’nde de kapıkapı dolaşarak dağıttık. Başaran Mahallesi’nde isegazete satışı gerçekleştirdik.

25 Mart günü, ağırlığını seçim gündemli yazılarınoluşturduğu Bursa İşçi Bülteni’nin Mart sayısınıişçilerin yoğun olarak kullandıkları servis güzergahlarıolan Gençosman, Santral Garaj ve Sırameşeler’inyanısıra Küçük Sanayi Sitesi Metro istasyonundadağıttık. Bursa Büyükşehir Belediyesi BağımsızSosyalist Belediye Başkan Adayı Özkan Ünal imzalıbildirilerimizi ise Osmangazi Metro İstasyonu ve KentMeydanı’nın yanı sıra Esenevler Mahallesi’ndekiemekçilere ulaştırdık.

Ayrıca “Krizin faturası patronlara!”, “Düzenpartilerine oy verme hesap sor!”, “İşten atmalara son!”yazılı aday imzalı pankartlarımızı Bursa’nın merkezigüzergahlarından olan Eski Hal, Yüksek İhtisasKavşağı, Beşyol Kavşağı, Mudanya Yolu ve KüçükSanayi Sitesi girişine astık.

29 Mart seçimlerine kadar burjuva düzen partilerininve reformist solun hayallerine karşı Bursa’daki işçi veemekçilere devrim ve sosyalizm çağrısını yapmayadevam edeceğiz.

Kızıl Bayrak / Bursa

Page 21: sikb 2009 - 12

Seçimlerin ardından... Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak H 21Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Tüm devrimci seçim çalışmamız boyuncafaaliyetimiz iki alanda yürüdü. Bu alanlardan biriseçim irtibat büromuzun bulunduğu KurfalıMahallesi’dir. Diğeri ise Karlıktepe Kartal merkezlidir.Bu iki alanda da ayrı ayrı seçim komisyonlarıoluşturulmuş ve bu komisyonlar önüne tüm seçimsürecini kapsayacak planlamalar koymuştur. Buplanlamalar, bölgedeki sınıf çalışmamızdaderinleşmenin olanaklarını yaratmak, sermayedüzeninin teşhirini güçlü bir ajitasyon-propagandayakonu etmek ve devrimci programımızı kitlelerlebuluşturmak üzerinden şekillenmiştir.

Faaliyet yürüttüğümüz bu iki alanda da güçlü birtaraflaşma hâkimdir. Bu taraflaşmada geçmişseçimlerden farklı olarak kemikleşmiş bir AKPkarşıtlığı oldukça yaygındır. Bu da beraberinde şutepkileri iki alan üzerinden de karşımıza çıkarmıştır:“CHP’nin oylarını bölmemek gerek”, “AKP’ye sonvermek gerek”, “Biz de CHP’nin bizim çıkarlarımızadavranmadığını biliyoruz ancak meclis içinde başkaalternatif göremiyoruz”vb.

Önceki seçimlerde karşılaştığımız reformist bloğunoylarını böldüğümüze dair tepkiler bu kez neredeysekarşımıza hiç çıkmamıştır. Bu da çalışmayürüttüğümüz bu bölgede sistemin yarattığıtaraflaşmanın neredeyse uç noktada olduğunu vedüzen içi hayalleri göstermektedir.

Devrimci seçim faaliyetini yürüttüğümüz bölgeninher iki alanı da, Tuzla-Pendik-Tepeören-Kartal hattındadeğişik sektörlerde çalışan işçilerin yoğun olduğuyaşam alanlarıdır. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki,devrimci seçim faaliyetimiz boyunca bu hattaderinleşmenin birçok olanağını yakalamışbulunmaktayız.

15 Şubat merkezi kriz karşıtı eylemden hemensonra başlattığımız devrimci seçim faaliyeti boyuncayürüttüğümüz ajitasyon ve propaganda faaliyetininbölgeyi politik kuşatma altına alabilecek bir düzeydeolduğunu söyleyemeyiz. Çevre güçleri hareketegeçirme ve bu süreci bir eğitim süreci haline getirmekonusunda belli bir mesafe alsak da, bu henüz yeterlideğildir. Yine de, bölgede ardarda gerçekleştirilendağıtımlar ve yapılan afişlemeler emekçilerin ilgisiniçekmiş, belli bir etki yaratmıştır.

Kurfalı Seçim Komisyonu’nun yürüttüğü devrimciseçim faaliyeti oldukça canlı geçmiştir. Bu alandakiçalışmamız her ne kadar yeni olsa da, seçim büromuzmahalledeki işçi ve emekçilerin yoğun olarak gelerekseçimlerle ilgili tartışmalar yürüttüğü bir merkezedönüşmüştür. Açılış etkinliğinden bu yana alandakidevrimci seçim faaliyetimiz ilgiyle karşılanmıştır. Bualanda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü biretkinliğe konu edilmiş ve ardından alana çağrıyapılmıştır. Seçim bildirgeleri kapı kapı dağıtılmış vesabah servislerine ulaştırılmıştır. Düzenli gazetesatışlarına çıkılmış ve her hafta gazetemizinulaştırıldığı ev sayısı artmıştır. Ayrıca ev toplantılarıörgütlenerek seçimlere yaklaşımımız tartışmaya konuedilmiştir.

Mahallede hemen herkesin tartıştığı bir sorun sözkonusudur. O da seçimlerden sonra mahalledeyıkımların gerçekleştirilmesinin gündeme gelmesidir.Dolayısıyla tüm mahalle emekçileri seçimlerden sonraCHP’nin herkese tapu vereceğine inanmaktadır. Biz deyıkımlara, işten atılmalara ve krizin faturasınınemekçilere ödetilmesine karşı tek seçeneğimizinfabrikalar temelinde örgütlenerek mücadeleyiyükseltmekten geçtiğini vurguluyoruz.

Kartal merkezde ise seçim komisyonumuz birtakım aday tanıtım toplantıları örgütleyerekçalışmasını sürdürmektedir. Son olarak liseli ve işçigençliğin katılımıyla bir aday tanıtım etkinliğidüzenlenmiştir. Bu etkinlik sonrası liselilergerçekleştirilecek bir etkinliğin ön hazırlığını ve 1Mayıs’ın ön çalışmasını tartışmak için bir toplantıyapacaklar.

Aday tanıtım etkinliğinin ardından yine adayımızlaemekçi ailelerin evleri gezildi. Bu hafta içinde isegeniş bir ev toplantısı gerçekleştirilecek.

Devrimci seçim faaliyetimiz boyunca karşımızaçıkan bir takım olanakları özellikle değerlendiriptartışmaya konu ettik. Bu alanda şimdiden 1 Mayıs ileilgili fabrika toplantılarını zorlayabilecek olanaklarasahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Ayrıca yine bualanda işten çıkarmaların yaşanacağı bir tekstilfabrikasına “Krizin faturasını kapitalistler ödesin!”başlıklı bildirimizle sesleneceğiz.

İki seçim komisyonumuz da önüne 27 Mart günügerçekleştirilecek olan etkinlik çalışmasını koymuştur.Etkinlik için iki bin davetiye çıkarıldı. Davetiyelerkapı kapı dolaşılarak dağıtılacak. Yine merkezi yerlerve fabrikalara el ilanları dağıtılacak. Etkinlik Kurfalıseçim büromuzda gerçekleşecek. Bu etkinlik devrimciseçim faaliyetimizin finali olacak.

Etkinliğimizde, devrimci sınıf mücadelesininkomünistler açısından asla seçim faaliyeti ile

sınırlandırılmayacağına, önümüzdeki süreçte “Krizinfaturasını kapitalistlere ödetelim!” şiarıyla mücadeleyidaha da büyütmek ve 1 Mayıs’a fabrikalar temelindeörgütlü bir katılımı sağlamak için hazırlıklarısürdüreceğimize işaret edeceğiz.

Kartal BDSP

Devrimci seçim çalışmasından devrimci 1 Mayıs’a!

İstanbul Üniversitesi’nde seçim etkinliği...

“Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!” İstanbul Üniversitesi Ekim Gençliği olarak 25 Mart günü Edebiyat Fakültesi Hergele Meydanı’nda

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bağımsız Sosyalist Adayı Melek Altıntaş’ın katılımıyla “Kriz, seçimler vegençlik” başlıklı etkinlik gerçekleştirdik.

Bu haftanın başından itibaren “Haramilerin saltanatını yıkacağız! Sosyalizmi kuracağız!” şiarlıafişlerimizi okul içerisinde ve dışarıda, öğrencilerin yoğunluklu olarak geçtiği yollarda kullandık. BDSP’ninseçim bildirgesi ile aday bildirilerinin, Fen-Edebiyat Fakültesi, Merkez Kampüs ve İktisat Ek Bina’daanfilerde, yemekhanelerde, kantinde ve bahçede dağıtımını gerçekleştirdik. Etkinliğin çağrısını yapanafişlerimizi ve el ilanlarımızı da yaygın bir şekilde kullandık.

Ayrıca, düzen partilerinin teşhirini yapan, çözümün seçimlerde değil örgütlü mücadelede olduğunuvurgulayan tartışmalar yaptık. Birçok öğrencinin AKP’nin karşısına CHP’yi alternatif olarak koyduğunu,ancak partilerden çok adaylara yönelik ilgilerinin olduğunu öğrendik.

Etkinlik öncesinde ise “Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!” şiarlı pankartı Hergele Meydanı’na astık.Etkinlik öncesi çalışma yaptığımız sırada, faşistlerin okulda 26 Mart günü yapacağı “Bir destandır

Çanakkale” başlıklı etkinliğin bildirilerini, polis ve ÖGB eşliğinde dağıttığını öğrendik. Bizler de polis-faşist-idare işbirliğini ve bir gün önce bir arkadaşımıza yönelik saldırıyı teşhir eden bir bildiri dağıttık.

Yaşanan gerginlikten kaynaklı etkinliğimiz biraz geç başladı. İlk olarak bir arkadaşımız yaptığıkonuşmada, kapitalizmin yaşadığı krizi ve bunun öğrenciler için işsizlik ve geleceksizlik demek olduğunuanlattı. Düzen partilerinin seçim propagandasıyla krizin üzerini örtmeye çalıştıklarını ifade etti.

Adayımız Melek Altıntaş konuşmasına BDSP’nin seçim platformunu ortaya koyarak başladı. Türkiye’deşu an iki ayrı tablo yaşandığını söyledi: Bir tarafta düzen partilerinin yaratmış olduğu seçim havası ve bunaayrılan milyon liralık bütçeler. Öteki tarafta ise işçilerin, emekçilerin, gençliğin maruz kaldığı yıkımsaldırıları, işsizlik, geleceksizlik ve krizin faturasının işçi ve emekçilere ödetilmeye çalışılması... Seçimlerdensonra IMF ile yapılacak anlaşma sonucu yıkım saldırılarının hayata geçirileceğini belirtti. Bu saldırılarınhayata geçirebilmesi için de faşist baskı ve terörün tırmandırılacağını vurguladı. Çözüm olarak seçim sandığıngösterildiğini ancak gerçek çözümün sosyalizmde işçi ve emekçilerin örgütlü mücadelesinde olduğunuvurguladı.

Ardında soru-cevap bölümüne geçildi. Burada CHP “alternatifi”, “Birlikte başarabiliriz Platformu”nunseçimlerdeki tavrı ile Amerika’nın Türkiye üzerindeki politikaları tartışıldı.

Etkinlik, 4 Nisan günü gerçekleşecek NATO karşıtı miting ve 7 Nisan günü Obama’nın Türkiye’ye gelişiniprotesto eylemine katılma çağrısıyla sona erdi.

İstanbul Üniversitesi Ekim Gençliği

Page 22: sikb 2009 - 12

Bir sınıf deneyimi...22 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Bizler Samandıra’da kurulu bulanan G-U adlıfabrikada çalışıyoruz. Kapı ve pencere sistemleri içinmetal aksam üreten fabrikada yaklaşık üç sene önceDİSK’e bağlı Birleşik Metal İşçileri Sendikası’ndaörgütlendik. Sendikaya üye olmamıza rağmen bu sürezarfında gerçek bir örgütlülük yaratamadık. Ve bugünbirçok fabrikada olduğu gibi biz de krizin faturasınınkesildiği işçilerin arasına katılmak üzereyiz.

G-U’da çalışan sınıf bilinçli işçiler olarak,önümüzde kısa günler kalmış olmasına rağmen halenyapabilecek bir şeyler olduğuna inanıyor ve buçerçevede yaşadığımız süreci, başta şu an direnişteolan fabrikalar olmak üzere, farklı fabrikalardan işçileriçin bir deneyim olması bakımından kamuoyu ilepaylaşmak istiyoruz.

Kısaca ilk örgütlenme süreci

Sınıf mücadelesi ile yakından ilgili herkes bizlerive örgütlenme sürecimizi az-çok biliyor. Çünkü odönem yaşananlar yine çeşitli vesilelerle kamuoyu ilepaylaşılmıştı.

Ama yine de kısaca özetleyelim. 2006 yılınınbaşlarında çok kısa bir çalışma sonucunda (17 günde)sendikaya üyeliklerimizi yapmıştık. Yıllardır içindebunaldığımız ağır çalışma ve yaşam koşulları bizleriböylesine hızlı bir şekilde “başarıya” götürmüştü.Başarıyı tırnak içinde ifade ediyoruz, çünkü enbaşından beri söylediğimiz bir gerçeği, örgütlenmeninsadece sendikanın üyelik formuna imza atmakolmadığını geride kalan üç yıl içinde bir kez dahayaşayarak görmüş olduk.

İlk örgütlenme girişimimiz hemen her yerde olduğugibi patronun saldırısı ile karşılaşmıştı. 30’un üzerindeişçi arkadaşımızın işten atılması karşısında yeterlitepkiyi gösterememiş, arkadaşlarımızın işe geridönüşünü kendi örgütlü gücümüzle çözmek yerine tekbaşına yasalara ve mahkemelere havale etmiştik. İştenatılan arkadaşlarımız da bu noktada yeterince kararlıdavranmamış, sendikamızın genel mücadele çizgisi veo dönemki şube yönetiminin ihanetçi tutumu nedeniyledişe dokunur bir direniş bile gerçekleştirememiştik.Mahkemenin sonucunda ise, tahmin edilebileceğiüzere patron, atılan arkadaşlarımızın birçoğunu işe gerialmayarak tazminatlarını ödemeyi tercih etti. Aslındabizlerin örgütlülüğündeki ilk ve en önemli kırılmanoktalarından birini de bu oluşturdu. Eğer daha o gün,yani ilk örgütlenme sürecimizde daha fazlakenetlenerek, daha güçlü bir mücadele yürütebilseydikve bunun sonucunda arkadaşlarımızın (ki bunlar doğalolarak sendikal örgütlenme çalışmasının öncüişçileriydi) işe geri dönüşünü sağlayabilmiş olsaydık, oözgüvenle geride kalan süreci çok daha güçlüdeğerlendirebilir, bugün çok daha güçlü tepkilerverebilirdik. Ama bizim yeterince bilinçli olmamamız,birçok arkadaşımızın sendikayı bir örgütlülük olarakdeğil de kısmi sosyal haklarımızın kazanılmasıylasınırlı bir güç olarak algılaması ve sendikamızın dapasif ve uzlaşmacı çizgisi bizi bu noktaya getirdi. Bizörgütsüz ve bilinçsizdik, ama sendikamız da pasif veuzlaşmacıydı. Pasifti çünkü o dönem mücadeleyibüyütmek adına bize verdiği hiçbir sözü tutmadı.Uzlaşmacıydı çünkü kazanmayı bizimbilinçlenmemizde ve mücadelemizde değilyurtdışından uygulayacağı basınçlarda aradı. Atılanarkadaşlarımız ise, sendika yöneticilerimiz içinfabrikaya sendikanın girmesi karşılığında

örgütlenmenin bedeli olarak görüldüler. Bugün bu süreçte yaşananları hatırlamak, geride

kalan üç yılı değerlendirmek açısından bir önem taşısada lafı çok fazla uzatmak gerekmiyor. Biz asıl olarakgeride kalan üç yıl içinde yaşananlarla ve bugüngeldiğimiz aşama ile (fabrikanın kapatılacak olması)ilgileniyoruz.

Geride kalan 3 yılın anlattıkları...

En başta da ifade ettiğimiz gibi, geride kalan üç yılfabrikamızda gerçek anlamda bir örgütlülüğünoluşturulamadığı bir süreç oldu. İlk örgütlenmesürecinde birçok arkadaşımızdaki canlılık süreç içindekendisini atalete ve edilgenliğe bıraktı. Sorunlarıörgütlü gücümüzün değil sendika yöneticilerininçözeceği algısını güçlendirdi. İşçilerdeki bu algıgüçlendikçe de tepemizdeki yöneticiler çok daha rahatbir şekilde at oynatmaya başladılar.

Uzun mahkeme sürecinin sonunda, sendikaüyeliklerinden aylar sonra gerçekleşen ilktoplusözleşmede taleplerimizin ancak sınırlı bir kısmıkarşılandı. Zam talebimiz bile ikramiyelerinücretlerimize yedirilmesi ile geçiştirildi. Gerekçesi isedaha yeni örgütlenmiş bir fabrika olmamız idi. Sendikayöneticilerimize göre mücadele etmeye gerek yoktu,örgütlülüğümüz güçlendikçe daha sonrakisözleşmelerde istediğimiz her şeyi “yavaş yavaş” eldeedecektik. Ama biz bugün ikinci toplusözleşmemizibile imzalayamadan fabrikanın dışına atılıyoruz. Buörnek bile, sendikamıza hakim olan “yavaş yavaş eldeetme” (siz bunu uzlaşarak okuyun) anlayışının ne ifadeettiğini anlatmaya yeter sanıyoruz.

Geride kalan üç yıl, fabrika içinde gerçek anlamdabir örgütlülüğün oluşturulabileceği süreçti. Tek başınafabrikamızda yaşanan süreç dışında işçi hareketi decanlanma eğilimi taşıyordu. Biz de bu damardanbeslenebilir, gücümüze güç katabilirdik. Bunda enönemli faktör ancak güçlü bir eğitim süreci olabilirdi.İlk örgütlenme sürecinden itibaren yoğun çabayı bualanda verdik. Her fırsatta sendikamızdan bir eğitimprogramı oluşturmasını ve bunun hayata geçirilmesiniistedik. Çünkü biliyorduk ki, sınıf bilinci biz işçiler

için ekmek ve su kadar olmazsa olmaz bir ihtiyaçtı. Vebu ihtiyaç karşılanmadığı durumda, yani fabrikadakiişçilerin geneline hakim güçlü bir sınıf bilincikazanılmadığı koşullarda, ileride çok ciddi sorunlarlakarşı karşıya kalacak ve örgütlülüğümüzü dahi ayaktatutmakta zorlanacaktık.

Ancak geride kalan üç yıl içinde bu ihtiyacımızneredeyse hiç karşılanmadı. Üç yıl içinde sadece ikieğitim toplantısı yapıldı. Bu eğitimin içeriği isemücadelenin ihtiyaçlarına yanıt vermekten uzaktı.Eğitim, eğitim verecek uzmanlarımız için bir yüktüadeta. Eğitim uzmanlarımızdan biri, “Daha geçen seneeğitim yaptık. Ben ne anlatacağım ki onlara!”diyebildi.

Peki, sendika yöneticilerinin ve uzmanlarınkarşılamadığı bu ihtiyacı biz sınıf bilinçli işçiler olarakkarşılayabilir miydik? Öncelikle elimizden geldiğince,gücümüz yettiğince karşılamaya çalıştığımızı ifadeedelim. Ama yine de bu sorunun çözülmesinin temelhalkasının bizim eğitim verme çabamız olmadığını dabelirtmek gerekiyor. Çünkü sendikal eğitim her neolursa olsun sendikacılarımızın işiydi ve olanakları dayine bizlerden toplanan aidatlarla birlikte bizden çokdaha fazlaydı. Her şeyin ötesinde, bizim böyle birihtiyaç için insanları ikna etmemiz bile başlı başına birzorluktu. Oysa sendikanın yapacağı bir etkinlik işçileriçin daha rahat kabul görebilirdi.

Bu cepheden karşı karşıya kaldığımız bir diğer olguise yaşadığımız gerici kuşatma oldu. İşçilerin geribilincine yaslananlar devrimci kimliklerimizi bir antipropaganda malzemesi haline getirdiler. Hattabazılarımız, bizzat işyeri temsilcisi tarafından “oterörist, şu örgütün üyesi” vb. saldırılarla karşılaştı.Fabrikada yaşanan gelişmeler karşısında soru soruptepki gösterdiğimizde, bu insanlar arkadaşlarımızınüzerine yürüme cüretini gösterebildiler. Böyle bir tabloiçerisinde, fabrikada yürüttüğümüz çalışmada böylesisaldırılara uğrarken, sermayenin bu aşağılık antipropagandasını “içimizden” yaşarken, karşı karşıyakaldığımız zorlanmaları herkesin düşünebileceğinisanıyoruz.

Tüm bunlara rağmen fabrikadaki mücadelemizisürekli bir şekilde sürdürdük. Örneğin,

G-U’da yaşananlar üzerine…

Herşeye rağmen mücadeleyi sürdüreceğiz!

Page 23: sikb 2009 - 12

Bir sınıf deneyimi... Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak H 23Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

konfederasyonumuzun kararı ile geçtiğimiz yıl yapılanSSGSS ile ilgili iki saatlik iş durdurma eylemi,temsilci tarafından bizlere hiç danışılmadan bir saateindirildiğinde, şalteri indirip eylemi planlandığı gibihayata geçiren bizlerdik. Biz elimizden geldiğincefabrikadaki gelişmelere müdahale etmeye çalışırken,temsilcinin tek yaptığı yukarı aşağı merdivenleriarşınlayıp idarecilerle kapalı kapılar ardında görüşmekoldu. Kendisine edindiği görev, bir yolunu buluppatronun dileklerini biz işçilere kabul ettirmeyeçalışmak oldu.

Bu açıdan vereceğimiz bir başka örnek isegeçtiğimiz yıl şube genel kurulu için yapılan delegeseçimlerinde yaşandı. Koltuklarının derdinde olanlar,içimizden bazıları ile (işyeri temsilcisinin ta kendisi)işbirliği yaparak ayak oyunlarına giriştiler. Seçilecek35 delegelik için 60’ın üzerinde işçi başvurmuştu.Kendilerine yakın işçileri ilk 35’e yazan şubeyöneticileri, seçimler sırasında da “İlk 35’i işaretleyingeçin” diyerek hem bizleri bertaraf etmeye çalıştılar,hem de işçilerin kendi iradeleriyle yapacağı seçiminönüne geçmiş oldular. Bu da, sendikamızın ne kadar“demokratik” bir işleyişi olduğunu gösteren bir örnekoldu bizler için.

Üç yıl boyunca tüm bu karşı saldırıları aşmayaçalıştık. Kimliğimizle ve mücadelemizle işçileringüvenini kazanmada anlamlı mesafeler elde ettik.Ancak, en başta işyeri temsilcisi şahsında ifadesinibulan uzlaşmacı çizginin işçilere sirayet etmesineengel olmada zayıf kaldık. Sonuç olarak, yaşanan üçyıllık süreçte, işçi arkadaşlarımızın enerjisi uzlaşmacıanlayış eliyle yok edildi.

Fabrikanın kapatılma süreci

İşte kriz dönemine ve fabrikanın kapatılmasısürecine böyle bir tablo içerisinde girdik. Bizdeki buzayıflığı gören patron, sömürücü sınıfın bir refleksiolarak, örgütlülüğümüzü dağıtmak için adımlarınıhızlandırdı.

İşyerinde sendikalı çalışmayı her patron gibihazmedemediğini, en kısa sürede bu durumdankurtulmak için elinden gelen her şeyi yapacağınıaslında çok iyi biliyorduk. Ancak dünyada yaşanankriz süreci bu durumla çok daha erken bir süreçtekarşılaşmamıza ve aslında ciddi anlamda hazırlıksızyakalanmamıza neden oldu.

Göz göre göre gelen bu süreci ne yazık kiizlemekle yetindik. Önce ücretsiz izin dayatmalarıgeldi. Sendikanın girişimleri ile bu saldırı ücretli izneçevrildi. Gerçek anlamda bir sınıf bilincinin veöngörünün yokluğu koşullarında arkadaşlarımızın pekçoğu için bu durum memnuniyet sebebi bile oldu. Amabu durum gelecek saldırının en açık kanıtıydı.

Neredeyse iki ay boyunca bir hafta çalışıp bir haftaizin yaptık. Fabrikada olduğumuz süre içinde ise doğrudüzgün üretim bile yapılmıyordu. Böylece fabrikadagerçek bir kriz atmosferi oluşturuldu. İşte bu bunaltıcıortamda gemiden atlamayı tercih eden arkadaşlarımızda oldu. 60 civarında arkadaşımız tazminatlarını alarakişten ayrılmayı tercih etti.

Sonrasında ise avansların geç yatırılması,fabrikadaki iki bölümün kapatılması, en temel bölümolan pres bölümününde çalışmanın durdurulması,makinelerin tamir bahanesi ile kaçırılıp gerigetirilmemesi, malzemelerin borç ödemesi adı altındafabrikadan çıkarılması ve uzunca bir süredirfabrikadaki belirli işlerin eski işçilerin açtığıişyerlerinde taşeron usulüyle yaptırılması…

Patron tüm bu uygulamaları yavaş yavaş, adetabizlerin nabzını yoklayarak hayata geçirdi. Tepkigelmeyen her uygulamayı daha sert uygulamalarizledi. Biz tepki göstermedikçe o cesaretlendi, ocesaretlendikçe işçi arkadaşlarımızın önemli birbölümü çok daha fazla sindi. Birçok işçi bireyselolarak kendisini kurtarmanın telaşına düştü.

Tüm bu süreç boyunca sendika yöneticilerimizinibretlik tutumları birbirini izledi. Gelinen son aşamayakadar bizlere neredeyse hiçbir bilgi verilmedi.Fabrikanın kapatılacağı söylentileri dolaşırken, sendikayöneticilerimize ne yapılacağını sorduğumuzdaaldığımız cevap “Bize bir yazı ulaşmadı, endişelenecekbir durum yok!” oldu. Yani göstere göstere gelenböylesi bir saldırıya karşı hazırlık için fabrikanınkapatılacağına dair resmi bir yazının gelmesi beklendi.

Sendika yönetiminin eline “resmi yazı” ulaştıktansonra da mücadeleyi örgütlemek için herhangi birhazırlık yapılmadı. Bu süreçten sonra tek yaptıkları,patronla kapalı kapılar ardında görüşmek, muhtemelenfabrikayı kapatmaması için dilenmek ve pazarlıkyapmak oldu. Her seferinde bu durum karşısında neyapılacağını sorduğumuzda ise aldığımız cevap“Yapılması gerekenler yapılıyor!” oldu. Ancak bizlerbu yapılması gerekenlerin neler olduğunu hiçbir zamanöğrenemedik.

Henüz resmi süreç başlamadan tüm arkadaşlarlaneler yapılması gerektiğini tartışmaya çalıştık.Toparlayabildiğimiz arkadaşlarla birlikte sendika genelmerkezine giderek bir şeyler yapmak gerektiğinidüşündüğümüzü ve toplantı istediğimizi söyledik. Buzorlamayla birlikte ancak 15 Şubat günü, mitingsonrasında bir genel toplantı yapılabildi. Bu toplantıdaifade edilenler de ibretlik idi. Fabrikanınkapatılmaması, işimizi koruyabilmemiz içintoplusözleşmede gerekirse sıfır zam isteyebileceğimiz,hatta esnek çalışmayı bile kabul etmek zorundakalabileceğimiz söylendi. Mücadele etmek gerektiğinisöyleyen bir arkadaşımıza verilen yanıt “Bendeeskiden öyle düşünüyordum!” oldu. Yani sendikayöneticileri sermayenin saldırıları karşısındaki bezginhallerine bizleri de ortak etmeye çalıştılar. Buradayaptıkları önerilerin içeriğine girmeyi gerekli dahigörmüyoruz. Toplusözleşme üzerinden söylenenlerin,Türk Metal çetesinin elebaşı Mustafa Özbek’in 2001krizindeki ihanetini gerekçelendirirken ifadeettiklerinin aynısı olduğunu hatırlatmakla yetiniyoruz.

Sonrasında da sendikacılarımızın suskunluğudevam etti. Fabrikaya gelineceği, açıklamalaryapılacağı söylenmesine rağmen patronla yapılanresmi görüşmeler bitip, fabrikanın kapatılacağıkesinleşene kadar bunların hiçbiri yapılmadı. En sonaçıklama yapıldığında ise söylenen, fabrikanınkapatılmasına engel olunamadığı oldu. Kendilerinin dealtına imza attığı “krizin faturasının ödenmeyeceği,fabrika kapatmalarına karşı fabrikalara kapanılacağı”kararlarını çok çabuk unuttu yöneticilerimiz. Yaptıklarımücadele çağrısı bu karar için değil sadece ve sadecetazminatlar içindi. Fabrikanın kapatılması, yüzlerceinsanın sokağa atılması karşısında mücadele çağrısıyapmayanlar, tazminatlar ödenmediği koşullarda hertürlü direnişi gerçekleştireceklerini, gerekirse fabrikayıişgal edeceklerini söylediler. İşçilerin her şeyimaddiyattan gören geri tutumlarına yaslanarak, sınıfsendikacılığı değil sadece ücret sendikacılığıyaptıklarını açıkça ilan ettiler.

Bizler ise tüm bunlar yaşanırken elimizdengeldiğince süreci tersine çevirmek için mücadele ettik.Fabrikadan malzemeler kaçırılırken ve tümuyarılarımıza rağmen temsilci kılını dahikıpırdatmazken, bu girişime engel olan bizlerdik. Yada fabrika kapatılacağı söylendiği anda sendikatarafından hiçbir tepki örgütlenmezken, içeride işyavaşlatma eylemini örgütleyen, şeflerin veidarecilerin baskılarını göğüsleyen yine bizlerdik.

“Kabahatin çoğu senin demeye dilim varmıyor ama…”

İşte G-U’da üç yıllık süreç böyle geçti. Ve bugünkrizin faturasını ödeyen işçiler kervanına katılmaküzereyiz. Bu üç yıllık süreçte ve fabrikanın kapatılma

sürecinde yaşananlar, bizlere örgütlülüğün ne demekolduğundan sendikalarımızın tablosuna kadar birçokşey öğretti.

Bugün geriye dönüp baktığımızda, sınıf mücadelesipayına kazanılabilecek mevzilerin nasıl hebaedildiğini, bu heba edişlerde ise sendikal bürokrasininnasıl uğursuz bir rol oynadığını görüyoruz. Sendikalbürokrasi payına koca bir suç çetelesi çıkartmaklabirlikte, bu yaşananların asıl nedeninin biz işçilerinörgütsüzlüğü olduğunu çok iyi biliyoruz. Eğer bizlerbir bütün olarak sınıf bilinci ile kuşanıp gerçekanlamda örgütlü bir güç haline gelebilseydik, hiçkuşkusuz ki bu yaşananların hiçbiri ile karşı karşıyakalmayacaktık. Bugün kendi uzlaşmacılığını bizleredayatan bürokrasiyi ya peşimizden sürükleyecek, ya daaşıp geçecektik. Ancak bugünün işçi hareketinin o katıgerçekliği, sendikal bürokrasinin sınırlarınıaşamaması, G-U’da da karşımıza çıkan en temel sorunoldu. Yani bürokrasinin bizlerin mücadelesini ileriyetaşımayacağını bilen sınıf bilinçli işçiler olarak bir kezdaha görevlerimizi yerine getirmeye çalıştık.

Her şeye rağmen direneceğiz!

Ama tüm bunlar yine de G-U’da her şeyin bittiğianlamına gelmiyor. Bizler sınıf bilinçli işçiler olarakson ana kadar direnmeye, mücadele etmeye devamedeceğiz. Kendisini korku kabuğuna kapatan işçiarkadaşlarımızı mücadelenin gerekliliğine inandırmakve harekete geçirmek için tüm gücümüzle çalışacağız.Yapılacak bir şey olmadığını telkin edenbürokratlarımıza her fırsatta görevlerini ve durduklarıyerin sorumluluğunu hatırlatacağız.

Bizler krizin faturasını ödememe kararlılığımızıkoruyoruz ve korumaya da devam edeceğiz. Buradantüm açıklığı ile ilan ediyoruz ki, G-U’da kaybedecekbile olsak, bunu savaşarak yapacağız. Çünkü buradavereceğimiz mücadele bizim geleceğimizibelirleyecektir. Fabrikanın kapatılmasına engelolamasak bile direnerek yenilmeyi tercih edeceğiz.Çünkü bu dünyada sermayenin egemenliği devamettiği müddetçe aynı sefalet koşullarıyla yaşayacakolan bizleriz. Ve bu koşulları değiştirecek olan da yinebizleriz. Bunun için hem sermayedarlara hem desendika ağalarına karşı bugüne kadar olduğu gibibundan sonra da mücadele etmeye devam edeceğiz.

Bugüne kadar örgütlülüğümüzdeki tüm eksikliklererağmen, hem G-U’da önümüzde kalan süreçte, hem debundan sonraki işçilik yaşamımız boyunca biz sınıfbilinçli işçilerin tüm çabası bu yönde olacaktır.

G-U’dan sınıf bilinçli işçiler

Page 24: sikb 2009 - 12

Gençlik gelecek...24 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

EÜ’de çok yönlü faaliyet...Ege Üniversitesi’ndeki seçim çalışmalarımız çok

yönlü devam ediyor. Ekim Gençliği’nin 115. sayısınıhedef kitlemize ulaştırmaya başladık. 24 Mart günüöğrenci çarşısında Ekim Gençliği masamızı açtık vemilitan satış gerçekleştirdik. Ses yayını da yaptığımızmasamız oldukça dikkat çekti.

Devrimci seçim çalışmamızı okulumuza taşımayadevam ediyoruz. Her gün düzenli olarak okulu“Haramilerin saltanatını yıkacağız, sosyalizmikuracağız!” şiarlı aday afişlerimizle donatıyoruz.Ayrıca Ekim Gençliği masamızda aday bildirilerimizidağıtıyoruz. Öğrencilerle seçimler üzerine sohbet etmefırsatı yakalıyoruz.

Devrim ve sosyalizm propagandamızın yanı sıraKızıldere’de şehit olan On’ları anmak için İzmir EkimGençliği olarak Ege Üniversitesi Mühendislik Cafe’debir anma gerçekleştireceğiz. 30 Mart’ta öğlen arasıyapacağımız anmanın duyurusunu ozalitlerleyapıyoruz. Ayrıca Kızıldere direnişine dair hazırlamışolduğumuz bildiriyi kullanacağız.

Ege Üniversitesi’nde Genç-Sen çalışmaları dakesintisiz olarak devam ediyor. İmza kampanyasıçerçevesinde masalar açıyor ve imza topluyoruz. 27Mart günü yapmayı planladığımız yürüyüş seçimöncesine denk geldiği ve öğrenciler seçim sebebiyleşehir dışında olacakları için bir hafta ertelendi.

İmza kampanyası sürerken Genç-Sen 25 Mart günübir kitle toplantısı gereçekleştirecek. İmza toplarkenaynı zamanda bu toplantının duyurusu da yapılıyor. 25Mart günü öğlen saatlerinde Mühendislik Cafe’degerçekleştirilen toplantıda burslar üzerinden neleryapılabileceği tartışıldı. Bu tartışmalar sonucu birfanzin çıkarılması ve 1 Mayıs’a dek iki sayıkullanılmasına karar verildi. İlk sayıda Genç-Sen,burslar ve diplomalı işsizlik üzerine yazılar olacak.

31 Mart’tan itibaren taleplerimiz çerçevesindedönüşümlü açlık grevi başlatacağız. Gezici açlık greviçadırını bu süreçteki en etkin aracımız olarakbelirledik. Ayrıca cafelerde ve çadırın önünde,öğrencileri çalışmaların bir parçası halinegetirebilmeyi hedefleyen skeçler sunacağız. Kamuoyuayağını örebilmek için merkezi yerlere de imzamasamızı taşıyacağız.

Ege Üniversitesi Ekim Gençliği

YTÜ’de bahar dönemi çalışmalarıYeni dönem çalışmalarımız yaklaşan yerel seçimler

üzerinden devam ediyor. BDSP’nin “Yaşanabilir bir kent ve insanca bir

yaşam için sosyalizm!”, “Seçim aldatmacası değildevrimci sınıf mücadelesi! Çözüm devrimde kurtuluşsosyalizmde!”, “Haramilerin saltanatanı yıkacağız!Sosyalizmi kuracağız!” şiarlı afişleri üniversitemizinyerel sorunlarını işleyen duvar gazeteleri ile birlikteTonoz’da, Tonoz önünde kullandığımız panolarda,fakültelerde ve yemekhanede yoğun olarakkullanıyoruz.

Seçim bildirilerini de fakültelerde, yemekhanedeve Tonoz önünde dağıtıyoruz. Ekim Gençliği’nin yenisayısını hem Tonoz hem de yemekhane önündeaçtığımız masalarda öğrencilere ulaştırıyoruz.

Dağıtımlar sırasında yaptığımız konuşmalarla hemöğrencilerin gündemine seçimleri sokuyor, hem degenel gündemleri işliyoruz. Kapitalizmin ekonomikkrizini, düzenin çıkmazını teşhir ediyor, çözümünsandıktan değil mücadeleden geçtiğini vurguluyor,gerçek ve kalıcı çözümün sosyalizmle geleceğini

propaganda ediyoruz. Her gün açtığımız Ekim Gençliği masasında ve

elden gerçekleştirdiğimiz yayın satışları ile gençliğebahar gündemlerini de mücadele eksenindeduyuruyoruz. Bugüne kadar 16 Mart Beyazıt veHalepçe katliamlarını, 19 Mart Irak işgalini, Newroz’uve yerel seçimleri duvar gazetelerimizde veafişlerimizde yoğun bir biçimde işledik.

26 Mart günü İstanbul Büyükşehir BağımsızSosyalist Belediye Başkan adayı Melek Altıntaş’ın vedirenişteki fabrika ve işyerlerinden temsilcilerinkatılımı ile gerçekleştireceğimiz “Kapitalizmin krizi,seçimler ve gençlik mücadelesi” başlıklı panelinçağrısına, afişlerin kullanılması ve el ilanlarınındağıtılması ile başladık.

Yanısıra, üniversitemizde hazırlıkları süren“Savunma Sanayi Günleri”nin AR-GE eksenlietkinliğini ve TGB güdümünde paravan olarak işleyen“Öğrenci Temsilcilikleri Konseyi”nin teşhirlerinigerçekleştirdik.

Yıldız Teknik Üniversitesi Ekim Gençliği

İstanbul Üniversitesiçalışmalarından...

İÜ Ekim Gençliği olarak, okulumuzun açıldığıandan itibaren seçim ve kriz eksenli çalışmalarımız aravermeden devam ediyor.

İÜ Merkez Kampüs’te ve Fen-EdebiyatFakültesi’nde seçim afiş ve bildirgelerimizikullanmaya devam ediyoruz. Yanı sıra 19 Mart Irakişgalinin yıldönümü vesilesiyle hazırladığımız duvargazetelerini her iki fakülteye astık. “Yoksullarınsavaşına terörizm, varsılların terörizmine savaş denir”başlığıyla yaptığımız duvar gazetesinde, savaşınçıkışını ve neye hizmet ettiğini anlattık. Savaşa dairkarelerin ve şiirlerin bulunduğu duvar gazetesi birçoköğrencinin dikkatini çekti.

Newroz’un yaklaşması nedeniyle konuyugündemleştirdik. Newroz’un nasıl ortaya çıktığını vesistemin onu nasıl asimile etmeye çalıştığınıkullandığımız afişlerle anlattık.

Bu hafta başından itibaren ise “Kriz ve seçim”başlığıyla anket çalışması yapmaya başladık. Anketçalışmasını, ajitasyon-propagandanın ötesindeöğrencilerle bire bir tartışma imkanı yarattığı içintercih ettik, öğrencilere seçimlerin değil mücadeleninçözüm olduğunu anlattık.

İstanbul Üniversitesi Ekim Gençliği

Ekim Gençliği’nin seçimfaaliyetlerinden...

Seçimlerin yaklaşması ile birlikte çalışmamız dayoğunlaşarak devam ediyor.

21 Mart günü Taksim’de yaygın bir şekilde seçimbildirgemiz ile aday bildirgelerimizin dağıtımınıgerçekleştirdik. Ayrıca Ekim Gençliği dergimizindağıtımını yaptık. Dağıtım sırasında yaptığımızajitasyon konuşmalarında, gerçek çözümün seçimlerdeve mecliste değil devrimci sınıf mücadelesinde olduğuvurgusunu yaparak, düzen partilerini teşhir ettik.

BDSP’nin “Yaşanabilir bir kent ve insanca biryaşam için sosyalizm!”, “Seçim aldatmacası değildevrimci sınıf mücadelesi!” şiarlı afişlerini vebildirgelerini kullanarak sürdürdüğümüz propagandafaaliyeti 22 Mart günü Kadıköy ve Taksim’de devametti. Seçim afişlerimizi Taksim ve Kadıköy’ün yoğunbölgelerinde kullandık.

Bu hafta içinde İstanbul Ekim Gençliği olarakgerçekleştireceğimiz seçim ve ekonomik krizgündemli panel ve öğrencilerin kullandıklarıgüzergâhlarda kullanacağımız aday afişlerimizlefaaliyetimizi sürdüreceğiz.

İstanbul Ekim Gençliği

DEÜ’de ÖGB terörü!Yürüttüğümüz devrimci seçim faaliyeti, birçok

yerelde olduğu gibi Dokuz Eylül Üniversitesi’nde deengellenmeye çalışılıyor.

23 Mart günü astığımız BDSP imzalı afişlerinÖGB’ler tarafından sökülmesi üzerine faaliyetimizeara vermeden devam ettik. Aday tanıtım afişlerimiz ile“reklâm yapıldığı” gerekçesiyle afişleri ikinci kezyırtmaya çalıştılar. Olayın gerçekleştiği Denge Kafeönünde bir yandan afişlerimizi korumaya çalışırkendiğer yandan da devrimci seçim faaliyetine yönelik bututumu teşhir ettik. Bu arbede sırasında ÖğrenciKolektifleri’nden bir arkadaşla birlikte ajitasyonkonuşmaları gerçekleştirdik. Okulumuzu tekrarafişlerimizle donatarak, bizlerin baskı ve zorlayıldırılamayacağını ortaya koyduk.

ÖGB’ler 24 Mart günü de devrimci faaliyetimiziengellemeye çalıştılar. Saat 08.30’da yaklaşık 20-25ÖGB’nin yaptığımız afişleri arkamızdan söktüğünüfark edince derhal müdahale ettik. Arbedeye rağmenafişlerimizi tekrar tekrar astık. Özel güvenlik zorkullanmaya devam etti, afişlerimize ve yoldaşlarımızasaldırdı. Yaklaşık 40 dakika süren saldırı sırasındaçevredeki gençlik kitlesi bizi sahiplendi, slogan atarakdestek verenler oldu.

Öğrenciler görevlilerle tartışarak afişlerimizibizimle birlikte yapmaya başladılar. ÖGB’ler yapılanafişlerin “yasadışı” olduğunu söylese de öğrenciler buoyuna gelmedi. Uzun süren arbedeye rağmen devrimcifaaliyetimize devam ettik.

Dün olduğu gibi bugün de devrimci faaliyetimizesahip çıktık, irade savaşını biz kazandık. Bir kez dahailan ediyoruz: Baskılar bizi yıldıramaz, devrimcifaaliyetimiz engellenemez!

Ekim Gençliği / DEÜ

Ekim Gençliği’nin faaliyetlerinden...

Page 25: sikb 2009 - 12

gelecek sosyalizm! Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak H 25Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

YTÜ’de Newroz kutlamasıYaklaşık bir haftadır Newroz’a ilişkin

hazırladığımız duvar gazetelerini ve afişlerini EkimGençliği panolarında, üniversitemizin fakültelerindeve yemekhanesinde kullandık. Hergün açtığımız EkimGençliği masasından gerçekleştirdiğimiz yayın satışıile birlikte Newroz gündemini işledik, Kürt halkınınDemirci Kawa ile de simgeleşen özgürlükbaşkaldırısını yerelimize taşımaya çalıştık. Kürthalkının özgürlük taleplerini çalışma konusu ettik.

Geçen süreçte yerelimizde çalışma yürüten yapılarile ortak bir çalışma örgütlenemedi. YDG-M 20 Martgünü İstanbul merkezli bir etkinlik gerçekleştirdi.Ekim Gençliği YTÜ olarak biz de bu etkinliğe desteksunduk.

Tonoz Kafe önünde simgesel bir Newroz ateşiyakıldı. Sloganlarla toplanan öğrenciler Newroz’untarihçesine ilişkin yapılan bir konuşma ile kutlamayabaşladılar. Halaylarla süren kutlamada “Bîji Newroz!”,“Newroz’u yaratan şehitlere bin selam!”, “Kürthalkına imha dayatılamaz!” vb. sloganlar atıldı.

Devrimci, demokrat ve yurtsever öğrencilerindesteklediği kutlama, ÖGB, sivil polis ve çevikkuvvetten oluşan kolluk güçlerinin okula almadığıonlarca yurtsevere rağmen, yaklaşık 200 öğrencininkatılımı ile güçlü bir şekilde gerçekleştirildi. Yaklaşıkbir saat boyunca halaylarla süren kutlama “Herne Peş”marşının okunması ile sonlandı.

Ekim Gençliği / YTÜ

CHP/DİSK mitinginde bursprotestosu

18 Mart günü DİSK, İzmir’de BüyükşehirBelediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun katıldığı birmiting düzenledi. DİSK Genel Başkanı SüleymanÇelebi’nin de katıldığı mitingte, Aziz Kocaoğlu’nunişçilerin dostu olduğu, adaletten yana bir sosyaldemokrat olduğu gibi temelsiz iddialarla işçiler düzenpartisi CHP’ye yedeklenmeye çalışıldılar.

İzmir Genç-Sen olarak kesilen belediyeburslarımızı geri istemek için miting alanına gittik.“Krizin faturasını ödemeyeceğiz! Burslarımızı geriistiyoruz! / İzmir Genç-Sen” şiarlı pankartımızı açtık.Pankartımızı gören DİSK bürokratları ve Kocaoğlu,birilerini yollayarak, burslarımızın geri verileceğini,alanı terk etmemizi söylediler.

Kocaoğlu konuşmasına başlayınca sloganlarımızıatmaya başladık. Bazı işçiler, burslarımızınkesilmesinin AKP yüzünden olduğunu, CHPmitinginin bu eylem için doğru bir yer olmadığınısöylediler. Biz de, ikisinin de tek amacının her alangibi eğitimi de paralılaştırmak olduğunu söyledik.

Kocaoğlu, taşeron sistemini kaldıracağını vesendikal örgütlenmenin önünü açacağını söyleyince,70 günü aşkın bir süredir açlık grevinde olan, taşeronpark bahçe işçilerini hatırlatmak için “Park bahçeişçisi yalnız değildir!” sloganı attık. Kürsüdenduymazdan gelinen sloganımız bazı işçiler tarafındandesteklendi. Megafondan, Kocaoğlu’nun bizi nedenduymazdan geldiğini, burslarımızı neden vermediğinisorduk ancak herhangi bir cevap alamadık.

İzmir Genç-Sen olarak burslarımızın kesilmesinekarşı eylemliliklere devam edeceğiz. 28 Mart günübursların kesilmesine karşı topladığımız imzalarla EgeÜniversitesi kampüsü içinde yürüyüş yapacağız veİzmir Büyükşehir Belediyesi’ne giderek imzalarıteslim edeceğiz.

Ekim Gençliği / İzmir

DEÜ Genç-Sen: “Krizdeyiz,bedelini ödemiyoruz!”

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin vermiş olduğubursların kesilmesi üzerine İzmir Genç-Sen olarakörgütlenen imza kampanyası 20 Mart günükamuoyuna deklara edildi.

Dokuz Çeşmeler Yerleşkesi Denge Kafe önündetoplanan kitle “Krizin bedelini ö-de-mi-yo-ruz! /Burslarımızı geri istiyoruz!” yazılı pankartınarkasında ajitasyon konuşmaları, alkışlar, sloganlareşliğinde yürüyüşe başladı. Yabancı DillerYüksekokulu önüne kadar yürüyen kitle burada basınaçıklamasını gerçekleştirdi.

Açıklamada, tüm dünyayı etkisi altına alan küreselkrizin ülkemizi “teğet” geçmediğine, yüzbinlerce işçive emekçinin işsiz kalmasına değinildi. Yemekhanezamları ve belediye burslarının kesilmiş olmasının daküresel krizin bir başka boyutu olduğu vurgulandı.

Açıklama şu çağrıyla sona erdi: “27 Mart’a kadarEge Genç-Sen ile birlikte toplayacağımız imzalarımeclise göndermek üzere belediyeye yürüyeceğiz. Busüreç boyunca sizleri kampanyamıza destek vermeye,temek haklarımıza birlikte sahip çıkmaya vesorumlusu olmadığımız krizin bedelini ödememeyeçağırıyoruz.”

“Genç-Sen haykır, burs haktır!”, “Sermaye eliniyemeğimden çek!”, “Parasız eğitim, parasız sağlık!”,“Diplomalı işsiz olmayacağız!” sloganlarının sık sıkatıldığı eyleme 35 kişi katıldı.

Ekim Gençliği / DEÜ

AÜ’de faşist saldırganlık teşhiredildi

18 Mart günü Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ndeyaşanan gözaltı terörü ve aynı günün akşamı emniyetönünde yaşanan sivil faşist ve polis saldırısınınardından 19 Mart günü üniversitede bir eylemgerçekleştirildi. Sabah 8.30’dan eylemin başlayacağısaate kadar üniversitede bildiri dağıtımı ve ajitasyonkonuşmaları yapıldı.

Yunus Emre Yurdu önünde toplanılarak hazırlıköğrencilerinin çıkış saatinde saldırıların teşhiri yapıldı.Aynı yerde aynı saatte olacağı bilinen “18 MartÇanakkale Şehitleri yürüyüşü” ise gerçekleştirilmedi.Yurdun önünde sloganlarla bir süre beklendikten sonrayemekhane önüne doğru yürüyüşe geçildi. Yemekhaneönünde basın açıklaması okundu.

Açıklamada, son dönemde ülke genelindedevrimci, demokrat, ilerici güçlere olantahammülsüzlüğün Anadolu Üniversitesi’nde pervasızbir saldırıyla kendini gösterdiği, üniversiteyönetiminin de desteğiyle üniversite içinde çalışmayapan ülkücü faşistlerin bu yıl da geçen senedentanıdık olduğumuz senaryoyu, polis-rektörlükişbirliğiyle daha da profesyonelce oynadığı,74arkadaşımızın gözaltına alındığı, 19 kişinin de halengözaltında tutulduğu belirtildi.

Öğrenci konseylerini ve kulüpleri de kullanılarakdaha önceki senelerde yüzlerce üniversite öğrencisinin18 Mart gündemi etrafında bir araya getirildiği,öğrenci bile olmayan ülkücü faşistlerin öncülüğündeyürüyüşler gerçekleştirildiği ve bunun finansmanınında bizzat rektörlük tarafından yapıldığı vurgulandı.Üniversitede ve emniyet önünde gerçekleştirilensaldırılar anlatılarak, polis, üniversite, sivil faşistişbirliği ile hazırlanan bu senaryoların devlet politikasıolduğu ve devrimci mücadeleyi boğmak, sindirmekamacı güttüğü belirtildi.

Yaklaşık150 kişinin katıldığı açıklamanın ardındantoplu bir şekilde eğitim, edebiyat ve fen fakültelerinegidildi. Bir grup öğrenci kantinleri ve sınıflarıdolaşarak bildiri dağıtımı ve ajitasyon konuşmalarıgerçekleştirdi. Diğer grup ise fakülte önlerindehalaylarla, türkülerle, marşlarla bekledi. Tümüniversite etkinlik alanına dönüştürüldü. Birkaç yerdefaşistlerin provokasyon girişimleri boşa çıkarıldı.Ajitasyon konuşmaları ilgiyle dinlendi ve alkışlarlakarşılandı.

Eylemden sonra bir grup adliye önüne giderek,mahkemeye çıkarılan arkadaşlarımızı bekledi. Akşamsaatlerinde gözaltındaki 19 arkadaşımız serbestbırakıldı.

Ekim Gençliği / Anadolu Üniversitesi

Trakya’da soruşturma terörü!5 Kasım ‘08 tarihinde Trakya Üniversitesi

Güllapoğlu Yerleşkesi’nde, YÖK’ün yıldönümünedeniyle protesto eylemi gerçekleştiren öğrencilereTrakya Üniversitesi Rektörlüğü tarafından soruşturmabaşlatıldı. Trakya Üniversitesi Öğrencileri’nindüzenlediği 6 Kasım protestosunun sonrasında Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencisi yaklaşık 80 öğrenciyesözlü uyarıda bulunuldu.

Hemen ardından ise Tunca Meslek YüksekOkulu’nda okuyan ve basın açıklamasına katılan bazıöğrencilere dönük soruşturmalar başlatıldı.

Tunca MYO idaresi tarafından bu öğrencilere bireray okuldan uzaklaştırma cezası verildi. EğitimFakültesi’nde okuyan iki öğrenciye ise, 5 Kasım’dayapılan basın açıklamasına öğrencileri katma amacıylabildiri dağıttıkları ve Ahmet T. KaradenizYerleşkesi’nde çıkan kavgaya karıştıkları gerekçesiyleiki yarı yıl okuldan uzaklaştırma cezası verildi.

Soruşturma saldırısına maruz kalan öğrencilerBölge İdare Mahkemesi’ne başvurarak hukuki süreçbaşlattılar. Hukuki süreç sürerken, Trakya ÜniversitesiEğitim Fakültesi’nde aralarında ceza alan ikiöğrencinin de bulunduğu toplam 10 kişiye, 6Kasım’da gerçekleştirilen basın açıklamasınakatılmak, eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitimtalebinde bulunmak, Kürtçe slogan atmak gerekçesiylesoruşturmalar açıldı.

Trakya Üniversitesi Öğrencileri soruşturmasaldırısına ilişkin yaptıkları açıklamada, yaşananolaylar çerçevesinde fakülteler arasında yaşananfarklılıkların fakülte yönetimlerinin hukuksuz ve keyfidavranışlarının açık bir göstergesi olduğuna işaretettiler. Saldırıların muhalif öğrencileri yıldırma amacıtaşıdığını vurguladılar.

Ekim Gençliği / Trakya Üniversitesi

19 Mart 2009 / Eskişehir

Gençlik hareketinden…

Page 26: sikb 2009 - 12

Dost ve yoldaşlarının kaleminden Hüseyin Hoca...26 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Hüseyin yoldaş partiliyürüyüşümüzde yaşayacaktır!

Hüseyin Temiz yoldaşı kaybetmekten dolayı derinbir üzüntü içindeyiz. Hayatı hep devrim ve sosyalizmdavasıyla içiçe geçen yoldaşımızın anısı önünde büyükbir saygıyla eğiliyoruz.

Yoldaşımız işçi sınıfının çok iyi tanıdığı, bildiği,inandığı ve arkasında gittiği bir devrimci işçidir. Herdevrimci işçinin yapması gerektiği gibi de partisininsaflarında örgütlü bir hayat sürmüştür. Proleterdevrimciliğinin temsilcisi olmuştur. Küçük-burjuvadevrimciliği kendisini yılgınlık ve soluksuzluklatüketirken, bir proleter devrimci olarak Hüseyin yoldaşen zor şartlarda dahi direncini, mücadele gücünü,inancını ve değerlere bağlılığını korumuştur. Devrimdavasını hep yükseklerde tutmuştur.

Yoldaşımız geriye temiz bir hayat, onurlu birgeçmiş, anısına her koşulda sahip çıkacak yoldaşlarbırakıyor.

Hüseyin yoldaş partili yürüyüşümüzde yaşayacaktır.Adın hep aklımızda ve kızıl bayrağımızda yazılı

olacaktır.Türkiye Komünist İşçi Partisi (TKİP) İstanbul İl

Örgütü

İşçi sınıfı yılmaz bir komünistneferini yitirdi!

Ömrünün büyük bir kısmını işçi sınıfının devrime vesosyalizme kazanılması uğruna feda eden HüseyinTemiz yoldaşı yitirdik. O, bu topraklarda proletaryanınzaferini gerçekleştireceğine dair zerre kadar kuşkuduymadı ve bu uğurda sonsuz uğraşlar verdi. İşçi sınıfıonun tek adresiydi.

O yüreği sosyalizm ile çarpan tüm dost veyoldaşlarına karşı mütevazi tutumunu elden bırakmayanve bir o kadar yön gösteren birisiydi. Bu yüzden dostlarıve yoldaşları ona “Hüseyin Hoca” diye seslenirdi.Hocayı soranlar, hep fabrika önlerinde ya da sınıfetkinliklerinde, onu hep en önde görürlerdi. Yüreği heporada atıyordu. Dönüp yakın döneme bakarsak Oktaş,Texim, Güven Elektrik ve son olarak Desa da hep Hocaile karşılaşırız. (…)

Bizler tersanelerde mücadele yürüten sınıfdevrimcileri olarak bize bıraktığı mirasa zerre kadarleke düşürmeden sonsuzluğa taşımaya devam edeceğiz.

Tersane İşçileri Birliği

Hüseyin yoldaşı kavgamızdayaşatacağız!

Hüseyin Yoldaş’ta zor dönemleri nasıl aşacağımızıgördük.

Hüseyin Yoldaş’ta sınıf devrimciliğini kavradık.Hüseyin Yoldaş’ta karşı karşıya kaldığımız her

sorunda kendimizi eleştirerek eksiklerimizi görüpyolumuzda daha güçlü yürümeyi öğrendik.

Onu tanımak için çalışma yürüttüğü yerlerdekiişçileri dinlemek gerekir.

Sınıfın dilini kavramış, işçi sınıfına hoca olmuş,yorulmaz bir yürekti. (…)

Senin miras bıraktığın ısrar ve iradenle devamedeceğiz yolumuza!

Ekim Gençliği

Hüseyin Temiz yoldaşın ardından…(…) Ve biz komünistler, canlı bir yaşam yolu demek

olan devrim ve sosyalizm yolunda yürürüz ve heradımda bizden önce yürüyenlerin Habipler’in,Ümitler’in, Haticeler’in, Hüseyinler’in ayak izlerinigörürüz. Kendi ayak izlerimiz onlarınkine karışır vesonra başkaları bizim ayak izlerimize basarak aynıyoldan yürür. Birinin yarım bıraktığını diğeri tamamlar,birinin unuttuğunu öteki anımsar ve bu durmadanakar… Onlara layık olmanın tek yolu vardır; yarımbıraktıklarını tamamlamak! (…)

Kayseri Büyükşehir Bağımsız Sosyalist BelediyeBaşkan adayı Hacı Bora Koç

İşçi sınıfı bir önderini ölümsüzlüğeuğurluyor!

Trafik kazasında ölen bir devrimci önder içinyoldaşları “nasıl ölündüğü değil nasıl yaşandığıönemlidir” demiştir. Yoldaşlarının o devrimci önder içinsöyledikleri bugün senin için de geçerli Hüseyin yoldaş.(…)

Sürekli yukarı taşımaya çalıştığın kızıl bayrağımızıdaha yukarı taşıyacağız. Nasıl ölündüğü değil nasılyaşandığı önemlidir, bu temelde kuşkun olmasın yoldaş,seni yaşatacağız. Tıpkı Habip, Ümit ve Hatice yoldaşlarıyaşattığımız gibi.

M. Kurşun

Hüseyin Hoca kavgamızda yaşıyor!Hüseyin Hoca ile fabrika direnişinde tanışmıştım.

İşçilerle konuşuyor, onlara birşeyler anlatıyordu.Coşkulu, kararlı ve inançlıydı, bunu oradan geçenlerbile görebilirdi. Hoca’nın bu coşkusu bana da coşkukatmıştı. Her zaman direnmekten ve kazanmaktanbahsediyordu.

Ben de fabrika işçisiyim artık, yoğun ve yorucuortama alışmamıştım, aklıma hep işten ayrılmak vardı.Bir gün Hüseyin Hoca’yla konuşurken bu konuyuaçmıştım. Bana “sabret, oradaki insanları gözlemle,onların durumunu, ne koşullarda çalıştığını görürsün.Kaçmak çözüm değil, çözüm mücadele etmektir.Oradaki işçileri yalnız bırakmak sana yakışmaz. Senbilinçli işçisin ve mücadele edeceksin, senin fabrikanınsana ihtiyacı var” demişti. O günden sonra sabretmeyive zorluklarla mücadele etmeyi öğrendim.

Hüseyin Hoca hep coşkuluydu, coşkusunu,umudunu hiç yitirmiyordu. Yıllardır işçilerin içindeolduğu halde, hep ilk günkü mutluluk vardı yüzünde.İşçilerle ilgilenmeyi çok sever, benimle ve diğer işçiarkadaşlarla konuşmaktan sıkılmaz, hep yeni bir şeyöğreniyormuş gibi bizleri dinlerdi.

Hüseyin Hoca’dan öğrendiklerimi ben de işçiarkadaşlarıma aktaracağım. Hocam’dan devraldığımkavga bayrağını sonuna kadar taşıyacağıma sözveriyorum.

Sefaköy’den bir kağıt işçisi

İşçi sınıfının militan neferi Hüseyinyoldaş!

Sınıflar mücadelesinde heyecanla atan, Partisi’neinançla bağlı bir yürekti Hüseyin yoldaşın yüreği.

Yoldaş, seni bu mücadelede çok uzun süredir

tanımıyorum. Ama seni sınıfa olan inancınla, davayabağlılığınla, gözlerindeki ışıltıyla tanıdım. Sınıfçalışması üzerine artık tartışmayı bırakıp pratik birşeyler yapmamız gerektiğini söylerdin. Her fabrikayıdireniş alanına çevirmemiz gerektiğini söylerdin. Hepişçi sınıfının elinde mavzer, burjuvaziye baş kaldırdığıgünü hayal eder, her defasında bu heyecanını bizlerlepaylaşırdın. (...)

Yoldaş gerçek bir sıra neferiydi. Partisi ve davasıiçin hiçbir fedakarlıktan kaçınmazdı. Partisine sonderece bağlı ve onun yılmaz bir neferiydi. Bu bağlılığımensubu olduğu sınıfın haklı davasına inancındangeliyordu. Yoldaş, kendisi için asıl ölümün partisinden,örgütlü yaşamdan ve sınıf mücadelesinden kopmakolduğunu söylerdi.

Yoldaşın kimliğini, temsilcisi olduğu değerlerinhaklılığını onu sonsuzluğa uğurlarken bir kez dahagördük. Sevecenliğiyle, alçak gönüllülüğüyle, yardımseverliliğiyle, paylaşımcılığıyla, örgütçülüğüyle,davasına ve partisine bağlılığıyla yüzlerce dost, onlarcayoldaş edinmişti. Partili kimliğin iyi bir temsilcisiolduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu.

Yoldaşa sözümüzdür, hayalleriyle yaşadığıfabrikaları direniş alanları yapmak, fabrika önlerinibarikatlarla savunmak, sınıf savaşımını daha dayükseltmek görevimizdir.

Bıraktığın mirasla şimdi mücadelemiz daha dagüçlü. Bizler daha da güçlüyüz. Senin hayallerinbıraktıklarınla gerçek olacak.

Genç bir yoldaşın

Yüreğimiz ve bilincimiz seninleaydınlanacak!

Sevgili Hocam! Liseden sonra işçi olarak çalışmaya başladım ve

seninle mücadele içinde tanışmam bu şekilde oldu.İşçilerle ilgili daha doğru düzgün bir şey bilmezken, sen

Hüseyin yoldaşın ardından…

Devrim ve sosyalizm mücadelesindeyaşayacak!

Page 27: sikb 2009 - 12

Dost ve yoldaşlarının kaleminden Hüseyin Hoca... Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak H 27Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

hep ne yapmamız konusunda bize fikirler verirdin, kendihayatından verdiğin örneklerle bize hep coşku ve inançkatardın. İşçilerle birlikte yaptığımız platformtoplantılarında herkes seni dinler ve kafasında hiçbir soruişareti kalmadan masadan kalkardı. (...)

Sen bizim gibi gençler açısından her anlamda örnekalınacak bir insandın. Bütün yaşantın mücadeleylegeçerdi. Yemek yerken bile hep işçi sınıfından bahsederve geçmişte yaşadığın deneyimleri bizimle paylaşırdın.Birikim olarak her konuda bizi aydınlatırdın. Hiçbirkonuda tereddüt kalmazdı tartıştığımız konu üzerinde.Bazen de bize kızardın, eğitim çalışmalarına hazırlıksızgeldiğimiz için. Teoriyi önemsediğimizi, bunun çokönemli olduğunu belki defalarca söylemiştin. (...)

Sevgili Hocam, son söyleyeceğim, uğruna mücadeleverdiğin bu mücadelenin birgün zafere ulaşacağıdır.Bundan hiçbir kuşkun olmasın. Çünkü biz haklıyız vedoğruyuz. Senin de dediğin gibi, “geleceği biz temsilediyoruz”. Yarın bizimdir yoldaş!

Küçükçekmece’den öğrencin Hüseyin

“Kendine yakışır bir gidişin oldu”Ardından söylenecek o kadar çok anlamlı söz var ki!

Ama tam da söylendiği gibi, sözcüklerin kifayetsizkaldığı yerdeyim. Sadece gözlerim ıslak, yüreğimde birsızı! Biliyorum, görseydin bu halimizi kızardın! Sen hepdik dururdun çünkü. Güçlü, doğal, şatafattan uzak. Birçokşeyin çürümeye yüz tuttuğu, sevgilerimizi bile hesaplıcakorkarak yaşadığımız bu hayatta, hiçbir maddi kaygısıolmayan, ölümü bile tiye alan sen! Emekten yana sen!

Hocam biliyor musun, kendine yakışır bir gidişinoldu! O dik duruşunun ardından gözlerini kaçıran utangaçgülümseyişini görebiliyorum! Seni ölümsüzlüğeuğurladığımız gün bir dostum, “Badestandaki en kızıl gülbaşını eğdi ve yapraklarında biriken sevgiyi, umudu,inancı ve direnişi, yeryüzünün en ücra köşesine bileulaşsın diye bize bıraktı! Sil gözyaşlarını!” demişti.Siliyorum gözyaşlarımı ve inancını, emeğini yeryüzününen ücra köşelerine taşımaya söz veriyorum!

Sefaköy’den bir yoldaşın

“Sabır ve inatla zor denilenibaşardın”

Merhaba yoldaş...Düzenin seçim oyununu bozmaya çalıştığımız, işçi ve

emekçilere bu düzende her şeyin aşırı kâr hırsı, rant,vurgun ve talan üzerine kurulduğunu, işçi ve emekçilerintek kurtuluşunun devrim ve sosyalizm uğruna mücadeleetmeleriyle mümkün olabileceğini döne döne anlattığımızbir süreçte ayrıldın aramızdan. (...)

Rowenta, Texim, Oktaş, Desa Deri ve daha nicefabrikada patronların sömürüsüne maruz kalmış işçilerindurumu sana acı veren hastalığını unutturdu. Görevimizonları namussuz asalaklara karşı bir araya getirmek,örgütlü mücadeleye sevk etmekti. Sabır, inat ve onlaraolan inancınla zor denileni başardın. (...)

Yoldaşlarına karşı gösterdiğin derin sevgi ve saygı,Parti davasına olan inancın, pratiğin, disiplinin, eylemcikimliğin, sınıfa olan inancın, biz yoldaşlarına örnekolacak. Devrim ve sosyalizm özlemini, geride bıraktığınyoldaşların ve işçi sınıfı tamamlayacak. Hoşça kalyoldaşım...

Bir yoldaşın

“Hoşça kal yoldaş, gözün arkadakalmasın!”

Hüseyin Hoca... Kuşkusuz tarif etmek imkansız Hoca’nın o devrime

adanmış kocaman yaşamını. Her hareketi, her sözü, herdavranışı süzüldüğünde, altında koca bir deneyimineğitici etkilerini görürsünüz.

Ölüm kapısını çalmaya başladığı zaman bile yolgöstermeye, yüreği işçi sınıfının eylemine şekil vermekiçin atmaya devam ediyordu. (...)

Tam bir pratikçi, iyi bir örgütçü ve mükemmel birHoca’ydı. Bir parti adamıydı. Her şeyiyle bağlıydıpartimize ve ölene kadar da bağlılığına zeval getirmedi.

Yoldaşların seni her zaman devrim mücadelesininHocası olarak anacak. Hocalık ettiğin onca öğrencin desenden aldıklarıyla, Parti’yle işçi sınıfı mücadelesini hepileriye taşıyacak.

Güleryüzünü, mütevaziliğini, o kendinden eminduruşunu, o mizahi anlayışını hiç unutmayacağız. Hoşçakal yoldaş, gözün arkada kalmasın.

Bir yoldaşın

Devrime ve sosyalizme adanmış kocayürek!

(...) Hüseyin Temiz 1962 yılında doğan, iyi,hoşgörülü, insana insan gibi bakan, karşısındakini aslaaşağılamayan, küçük düşürmeyen, yükseklerdenbakmayan, kompleksli olmayan, kendini tamamıyladavaya adamış bir devrimci. İnsana insan olma olgusunukavratan, anlatan, anlattığın da ikna eden, düşünen vehayatı düşündüren bir yoldaş. Geçmişinden vegeleceğinden hiçbir şüphe duyulmayacak, temiz, berrak,seven, sevilen, sevgiyi ön planda tutan, öğretmeyikendine felsefe bilen, toplumun sosyo-ekonomikdurumunu, insanların psikolojilerini iyi anlayan, umudunbittiği yerde umudu aşılayan, çıkmazları çıkar yol kılan,problemleri çözen iyi bir sınıf devrimcisi.

Hüseyin Temiz yoldaş soyadı kadar temiz ve berrakbir insandı. Umudun yanında, bitişin, sönüşün, yokoluşun hep karşısında Hüseyin yoldaş vardı. İnsanlaraumut, sevgi, kardeşlik, paylaşım aşılardı. Her tartışmadaen akıllı, en mantıklı yolu bulur, insanlara kavratırdı.Bizlerin tartışma anlayışını, kavrayışını genişletirdi. O birönderdi. O bir militandı. O çok iyi bir komünistti. (...)

Seni her zaman o yüce inancın önünde saygıylaanacağız. Sonsuz sevgilerimle...

Dostun Erbay Gümüş

Gerçek bir devrim neferiydin!(...) Sen gerçekten bir devrim neferiydin. İnsan senin

devrime ve örgütlü yaşama bağlılığını öyle bir hissederdiki, bunu sanki senin doğal bir parçanmış gibi kabulederdi. Bu kadar doğal bir devrimciydin.

Habip, Ümit ve Hatice yoldaşlar gibi ikirciksiz, kararlıve tertemiz bir mücadele yaşamın oldu. Mücadeleyeadanmış yaşamın önünde saygıyla eğiliyorum.

Bielefeld’den bir komünist

Devrim ve sosyalizm davasında hepyaşayacak!

Tüm yaşamı devrim ve sosyalizm davası uğrunamücadele ile geçen bir emekçiyi kaybettik. Onu tanıyantüm işçi, emekçi ve yoldaşları gibi, üzüntümüz büyük vederindir. (...)

O mütevazi bir parti militanı, sade bir emekçiydi. Tümgeçmişi adı gibi sade, onurlu ve temizdir. Onu temizdevrimciliğin bir temsilcisi olarak ölümsüzlüğe uğurladık.(...)

Hüseyin Temiz yoldaş, her zaman, onu tanıyan herişçinin, emekçinin ve bizlerin bilincinde ve yüreğindeyaşayacaktır...

Bir-Kar / Köln

Proletarya yiğit bir neferini kaybetti!BDSP çalışanı ve Küçükçekmece İşçi Platformu

sözcüsü Hüseyin Temiz yoldaşın kaybını üzüntüylekarşılıyoruz. O yaşamı boyunca bir sınıf neferi olarak işçisınıfı davasına karşı olması gereken yerde oldu. Onunyiğitçe mücadelesi birçok işçiye örnek ve gelecek işçikuşaklarına ışık tutacaktır. (...)

İşçi sınıfı bugüne kadar onlarca yiğit kahramanevladını bu acımasız hastalığa kurban vermiştir. Ama buyiğit kahramanlarını hiçbir zaman unutmamıştır...

Bir-Kar / Hollanda

Devrimin oğluI

Biraz doğulu ellerimbiraz da yüzüm.

Yüreğimde isyanyaklaşan bahar günlerinde.

Kaç kez küllerinden doğdu halklar?Kaç kez seviştiler kızgın kumda?

Sen yok musun artık eeyy yoldaş?Sıkılı yumruklarında mı kaldı

son bakışların?Ben derin bir kuyuda

susuzluktan yanıyorum eey yoldaş!Ne vakit sularsın yüreğimi?

Gitti dediler kızıl bayraklı tabutun…Yer gök inledi görkeminden

yüreğinde sönmeyen sevdanın…

IIMeydanlarda gördüm sonra seni…

Bir kucak dolusu karanfilbiraz da kızıl gül

öfkeden çatlamış dudaklarında bir yudum su gibi.

Ben seni meydanlarda gördüm.Bir Hüseyin yoldaştı

yumrukları her daim sıkılı ve dudaklarında

güneşli ülkenin türküsü…Bir Hüseyin yoldaştı.

IIIBen seni Halepçe’de gördüm Hüseyin yoldaş…

Gözünde acı, iki damla su gibi…Ben seni seher vakti

ötüşen kuşlarla gördüm.Bir Hüseyin yoldaştı

yüreğinde yanardağlar ve meydanların ortasında

patlayan volkanlar gibi…Bir Hüseyin yoldaştı

Desa direnişinde…Emine Arslan’ın yanıbaşında.

IVBöyle delişmen akma eeyy ırmak!

Bana Hüseyin’i çağrıştırıyorsun.Eeyy…. Bendine sığmayan Kızılırmak!

Senin suyuna karıştı kanlarımız.Ve nabzımız ölüyken de attı.

İşte yine korktu egemenler.Bir avuç gök-yüzü oldu yüreklerimizde

Hüseyin’in gülüşü…Sen de mi terk ettin?

Eey… Sevdalı yoldaş!Sen de mi terk ettin beni?

VBen ki yanık bir türkü tadında,

yüreğimi avuçlayıp bahar vakti…İki dirhem bir çekirdek

meydanlara koşacağımsenin ateşinle….

Akacak sokaklar meydanlara doğru…

Rahat uyu mezarındaeeyy… Devrimin oğlu.

Rahime Henden18 Mart 2009

Page 28: sikb 2009 - 12

Siyonizm yenilecek!28 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Filistin İnsan Hakları Merkezi, İsrail savaşmakinesinin Gazze’yi hedef alan vahşi saldırısında437’si çocuk, 110’u kadın, 123’ü yaşlı olmak üzere,toplam 926 sivil Filistinliyi katlettiğini saptadı. 22 günsüren saldırıda, yine ezici çoğunluğu çocuk, kadın veyaşlılardan oluşan 5 bini aşkın Filistinli yaralanmıştı.Emperyalist güçlerle gerici rejimlerin suç ortaklığıylagerçekleştirilen saldırıda Filistin halkının yaşamkaynaklarının kurutulması da amaçlanmış, saldırıdabinlerce ev, işyeri, atölye yıkılmış, zaten dar olan tarımalanları, zeytinlik ve narenciye bahçeleri desiyonistlere yakışır bir barbarlıkla tahrip edilmişti.Soykırımcı bir zihniyetle gerçekleştirilen saldırıdafosfor bombaları da kullanılmıştı.

İnsan hakları savunucularıyla konunun uzmanları,Filistin halkını topyekün hedef alan saldırının savaşsuçları kapsamında olduğunu saptamış, UluslararasıAdalet Divanı’nı göreve çağırmışlardı. Emperyalist-siyonist güçlerin hizmetinde çalışan bu mahkeme, TelAviv’deki savaş suçlularını mahkum etmekten kaçındı.Buna karşın emperyalistlerin isteğine uyarak Sudandevlet başkanı hakkında tutuklama kararı çıkararak,savaş baronlarının kirli amaçları uğruna iş yaptığınıgösterdi.

İsrail savaş makinesinin Filistin halkı şahsındainsanlığa karşı işlediği ağır suçları tüm dünya izledi. ElCezire gibi Arapça yayın yapan kanallar, siyonistbarbarlığı dünya nezdinde teşhir ettiler. Buna karşınsiyonizmin borazanlığını yapan medya araçları,İsrail’in “teröre karşı savaş” verdiği yalanını yaymayadevam ettiler. Tel Aviv’deki rejimin sözcüleri ise,tetikçi askerlerin arkasında durduklarını ilan ederek,bir kez daha soykırımcı zihniyetin siyonizmin resmiçizgisi olduğunu gözler önüne serdiler.

İsrail’in vahşi suçlarına tepki gösterenleri “anti-semitizm” (Yahudi düşmanlığı) yapmakla itham edenmedyadaki İsrail borazanları, her zaman yaptıklarıgibi, Filistin halkına karşı işlenen savaş suçlarınınüstünü örtmek için en iğrenç yollara başvurdu. TelAviv’deki siyonistler ise, İsrail ordusunun,“operasyonlar sırasında yüksek ahlaki değerlerlehareket ettiğini” iddia ederek, çocuk katilliğinikutsadılar.

Irkçı-siyonist rejimin şefleri ile medyadaki suçortakları, gerçekleri tersyüz eden tiksinti vericipropagandaya devam ederken, İsrail’de yayınlananHaaretz gazetesi, bizzat tetikçilerin itiraflarınıyayınladı. Bir askeri akademide tetikçi askerlerindeneyimlerini aktardıkları ders notlarına dayanarakhazırlanan haberde, İsrail ordusunun Filistinlileriayrımsız bir şekilde katlettiği vurgulanıyor.

Anlatımlardan birinde, İsrailli bir keskin nişancınınFilistinli bir anne ile iki çocuğunu yakın mesafedenateş ederek katlettiği dile getiriliyor. Bir diğerinde ise,bir tim şefinin emrindeki askerlere mevzilerine yakınbir yerden yürümekte olan Filistinli yaşlı bir kadınıöldürmeleri talimatı verdiği kaydediliyor. Buanlatımlar, İsrail savaş makinesinin bine yakınFilistinli sivili nasıl katlettiği hakkında fikir veriyor.

Durup dururken Filistinlilerin evlerini yıktıklarınıda anlatan İsrail askerleri, Filistinlilerin mallarınabüyük zarar verdiklerini, ellerine geçirdikleri her şeyipencereden dışarı atmaları için emir aldıklarınıanlatıyorlar.

Askeri akademinin yetkilileri, sivillere yönelik

haksız saldırılarla ilgili çok kötü şeyler anlatıldığını,askerlerin şahit olduğu bu olayların öğrenilmesindensonra, soruşturma başlatılması için genelkurmaybaşkanlığının konudan haberdar edildiğini belirttiler.

Ancak Filistinliler haklı olarak, İsrail ordusununkendi işlediği ağır suçları soruşturmasının, “tetikçileriaklama girişimi”nden öte bir anlam taşımadığınıbelirtiyorlar.

İsrail genelkurmay başkanlığının soruşturma açmakzorunda bırakılmasının bir anlamı var elbette. Ancakinsanlığa karşı işlenen ağır suçların hesabınınsorulması ile söz konusu soruşturma farklı şeylerdir.Zira saldırıyı bizzat planlayıp hayata geçiren İsrailgenelkurmayının soruşturan taraf değil, sanıksandalyesine oturtulan savaş suçlusu kurum olmasıgerekiyor.

İnsan hakları savunucularının Tel Aviv’deki

siyonist canileri sanık sandalyesine oturtabilmek içinharcadığı çaba önem taşıyor. Fakat bu ağır suçlarınhesabını sorabilmek için, mahkemelerden öte halklarınbirleşik anti-emperyalist/anti-siyonist direnişiningüçlenmesine ihtiyaç var.

Dünyadan…Mısır’da grevler birbirini izliyor!

Mısır’da haftalardır avukatlardan tekstil işçilerine değişik meslek grubundan işçi ve emekçilerin pahalılığakarşı grevleri yaşamı felce uğratıyor.

Grev dalgası TIR şöförlerinin römorklar için getirilen yeni yüksek ücret uygulamasına karşı gittikleri 5günlük grev ile başladı. Ardından 40 bin eczane vergilerin artırılmasına karşı günlerce kepenk kapattı. Hemenardından avukatlar mahkeme ücretlerinin artırılmasını öngören yasa tasarısına karşı greve giderken, eğitimbakanlığına bağlı çalışanlar primlerinin ödenmemesini protesto ettiler. Ardından işçiler geldi ve özelleştirilenbir tekstil fabrikasında çalışan işçiler kazançtan pay talebiyle greve gittiler.

Mısır’daki bu grev dalgası yaşanan ekonomik krizin de bir yansıması. Mısır’da son iki yılda enflasyondayüzde 20 artışa karşın ücretler yerinde sayıyor. Böylece Mısır halkı daha büyük bir yoksulluğun kucağınaitiliyor. 82 milyon kişinin yaşadığı Mısır’da halkın yüzde 40’ı yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Mısır’da 2007 ve 2008 yıllarında da ardarda grevler yaşanmıştı. Özellikle devlet sektörü olan tekstilatölyelerinde çalışan tekstil işçilerinin sert ve kararlı grevlerine sahne olmuştu. Hüsnü Mübarek hükümetiaylarca süren grevler karşısında işçilerin ücret artışını kabul etmek zorunda kalmıştı. Bugünkü yeni grevdalgası gücünü bu süreçte yaşanan kararlı ve mücadeleci işçi eylemlerinden almaktadır. Çünkü Mısır işçi veemekçileri haklarını almanın biricik yolunun mücadeleden geçtiğini mücadele içinde öğrendiler.

Geçtiğimiz yıl 6 Nisan’da da gıda maddelerinin fiatlarındaki artışı protesto etmek için özel ve kamusektöründe çalışanlar ulusal eylem günü nedeniyle protestolar gerçekleştirmişlerdi.

Yunanistan: “Krizinizi ödemiyoruz!”Yunanistan’ın 60 kentinde 17 Mart günü “Krizinizi ödemiyoruz!” sloganı altında onbinlerce kişi protesto

yürüyüşleri gerçekleştirdi. Atina’da Sendika Cephesi PAME üyeleri sabahın erken saatlerinde EkonomiGeliştirme Bakanlığı’nı birkaç saatliğine işgal ettiler.

Sendika üyeleri binaya “İşten atılmalara ve ücretlerin düşürülmesine son!” yazılı dev bir pankart astılar.Yunanistan’da son aylarda binlerce kişi kriz bahanesiyle işini kaybetti veya kısa çalışmak zorunda bırakıldı.

Gösterilerde 2 Nisan’da kamu ve özel sektörde krize karşı genel greve katılma çağrısı yapıldı.

Almanya’da liseliler yürüdü…Almanya’da sosyal saldırılar artarak sürüyor. Üniversitelerin harçlı hale getirilmesinden sonra şimdi de

liselere yönelik saldırılar gündemde. Buna karşı yakın dönemde liseliler büyük bir yürüyüş örgütlemiş veboykot düzenlemişti.

21 Mart günü ise Almanya’nın Duisburg kentinde liseliler, okullarda öğretmen sayısının azaltılması,sınıfların kalabalık hale getirilmesi ve üniversite harçlarına karşı protesto eylemi gerçekleştirdiler.

Duisburg tren istasyonunda buluşan kitle, sloganlar atarak yürüyüşe geçti. Kentin merkezi caddelerindeyürüyen liseliler yer yer trafiği engelleyerek yollarda oturma eylemleri yaptılar. Polisin müdahale edeceğitehditlerine rağmen oturmaya devam edildi.

Yaklaşık iki saat süren yürüyüşün ardından tekrar Duisburg tren istasyonuna gelindi. İstasyon önündekicadde kapatılarak oturma eylemi yapıldı. Ardınden eylem komitesi eylemi sona erdirdi. Buna rağmen yaklaşık100 kişilik kitle polisin uyarılarına rağmen oturmaya devam etti ve yaklaşık bir saat sonra dağıldı.

Eylemde “Biz buradayız, gürültülüyüz, çünkü eğitimimizi çalıyorlar!”, “Herkes için parasız eğitim!”,“Yaşasın enternasyonal dayanışma!” sloganları atıldı. Eyleme 300’ü aşkın liseli katıldı.

Bir-Kar Gençliği/Almanya

Tetikçi İsrail askerlerisuçlarını itiraf ettiler!

Page 29: sikb 2009 - 12

Emperyalizm yenilecek! Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak H 29Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Newroz vesilesiyle yayınladığı özel bir videomesajla İran halkına seslenen ABD Başkanı BarackObama, görünüşe bakılırsa Ortadoğu’da Bushyönetimden farklı bir politika izleyecek. NitekimAB’li emperyalistlerin de destek verdiği mesaj, medyatekellerinde geniş yankı yarattı. Mesajı “ABD’ninİran’a el uzatması” şeklinde yorumlayan bazı çevrelerise, Obama’nın İran’a önemli bir şans tanıdığıpalavrasını yaymaya başladılar.

Mesajda ABD ile İran arasında 30 yıldır sürendüşmanlık ve güvensizliğin sona ermesini istediğinisöyleyen Obama, İran’la dürüstlüğe ve karşılıklısaygıya dayalı bir şekilde bütünleşme, İran’la eskigörüş ayrılıklarının giderildiği, daha çok ortaklığın,daha fazla ticaretin mümkün olduğu bir geleceğebakma arzusunda olduğunu belirtti.

İran’ın dünyadaki haklı yerini alması gerektiğiniancak bunun terör ya da silahlar üzerinden değilbarışçıl yöntemlerle olabileceğini savunan Obama’nınmesajında şu ifadeler de yer aldı:

“ABD, İran’ın uluslararası toplumda hak ettiğiyerde durmasını istiyor. Bu gerçek sorumluluklarlaolur. Bu yere terör ve silahlarla değil İran halkı vemedeniyetinin gerçek büyüklüğünü gösteren barışçıleylemlerle varılır. Ve o büyüklüğün ölçüsü yıkmayeteneği değildi”.

Bu iddiaya göre İran, “hak ettiği yere” ulaşabilmekiçin terör, şiddet, yıkıcılık gibi yöntemlere başvuruyor.Eğer İran bu yöntemlerden vazgeçerse, ABD ile yenibir bütünleşme sürecine girebilir.

Gerçekleri tersyüz eden bu ifadeler, “dürüstlük vekarşılıklı saygıya dayalı bütünleşme” söylemi ile tabantabana zıttır. Zira İran’a isnat edilen suçlamaların birkarşılığı bulunmamaktadır. Kısacası mesajda yer alanifadeler, bir süre önce Barack Obama tarafından ortayaatılan, “İran ABD’ye karşı olağanüstü bir tehditoluşturmaktadır” safsatasının tekrarından öte biranlam taşımamaktadır.

Mesajın herhangi bir yenilik taşımadığının farkındaolan İranlı yöneticiler, değişmesi gereken tarafın İrandeğil ABD olduğunu vurguladılar. Obama’nınmesajıyla ilgili açıklamayı yapan İran’ın dini lideriAyetullah Ali Hamaney, ABD’nin İran siyasetinde birdeğişiklik görmediklerini söyledi.

“Değişim sloganı ile ortaya çıkıyorlar. Ancak bizherhangi bir değişim görmüyoruz” diyen Hamaneyşunları söyledi: “Politikanızda hangi değişim oldu?İran’a yönelik yaptırımları kaldırdınız mı? Siyonistrejimi desteklemekten vazgeçtiniz mi? Neyindeğiştiğini söyleyin bize; lafta değişim yetmez.”

Eğer emperyalist-siyonist güçlerin bölgedekisomut hedefleri açısından değerlendirilecekse, kibelirleyici olan da budur, ABD politikasında herhangibir değişimden söz etmek mümkün değildir. Yanibölge halklarını hedef alan köleleştirme saldırısı aynendevam etmektedir. Görüntü itibarıyla hedefe ulaşmakiçin kullanılan araçlarda bazı değişiklikler yapılsa bile,bu öze dair bir değişiklik olmayacaktır.

Obama’nın mesajına damgasını vuran ikiyüzlülük,İran’a ithaf edilen suçlamaların, üstelik çok dahafazlasının emperyalist-siyonist güçler tarafından hergün işlenmesi ile çarpıcı bir hal almaktadır.Afganistan’ı yakıp yıkarak işgal eden, havabombardımanıyla onbinlerce sivili katleden İran değil

ABD’dir. Irak’ın doğal, insani, tarihi, kültürelbirikimini tahrip eden, başta petrol olmak üzere doğalzenginliklerini yağmalayan, 1.5 milyon insanıkatleden, 4 milyon insanı mülteciliğe zorlayan İrandeğil ABD emperyalizmidir. Lübnan ve Gazze’yekarşı vahşi bir yıkım ve katliam saldırısı düzenleyenİsrail’i destekleyip silahlandıran da İran değilABD’dir.

Öte yandan, “önleyici vuruş” adı altında uygulananemperyalist-siyonist saldırganlık politikası ile “boyuneğmeyen ülkeleri yakıp yıkarak işgal ederiz” tehditlerisavuran da ABD’dir. Boyun eğmeyen İran’a saldırmakiçin “tüm seçenekler masada” diye tehditler savuranda emperyalist Amerikan rejimidir. Kısacası,amaçlarına ulaşmak için terör, şiddet, yıkımpolitikaları uygulayan İran değil emperyalist-siyonistgüçlerdir.

Nükleer silah imal edebileceği gerekçesiyle İran’asaldırmak gerektiğini fütursuzca tekrarlayıp duranABD-İsrail ikilisinin, kitle imha silahları üretipstoklamada dünyada ilk sırada yer aldıkları dabilinmektedir. Bu silahları kullanmaktankaçınmayacak kadar vahşi olan bu iki ülkedekirejimler, salt İran’ın değil, tüm bölge halklarınıngeleceği için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

İran’daki mollalar rejiminin ilkesel olarak ABD ileilişki geliştirmesinin önünde bir engel yoktur. Sorundünya jandarmasının küstahça dayatmalarındankaynaklanmaktadır. İranlı yetkililerin de belirttiğiüzere, dayatmalara son verilmesi halinde ilişkileryeniden kurulabilir.

Tahran yönetiminin dayatmalara boyun eğmeyentutumu açık olduğu halde Barack Obama’nın bilinendayatmaları tekrarlayan bir mesajla ortaya çıkması,olası bir saldırıya zemin hazırlama eğilimindenvazgeçilmediğine işaret ediyor. Obama yönetimininABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın İran özel

temsilciliğine Dennis Ross adlı görevliyi ataması dasaldırganlık eğiliminin göstergelerinden biri kabulediliyor. Zira adı geçen görevli, İsrail’deki ırkçı-siyonist rejimi her koşulda savunan faşizan eğilimleriile tanınmaktadır.

İran’a karşı sergilenen tutum, emperyalist-siyonistgüçlerin Ortadoğu politikasının yansımasından başkabir şey değildir. Bu ise halkları köleleştirme seferinindevam edeceği anlamına geliyor. İran’a olası birsaldırının gündeme gelmesi pek çok etkene bağlı olsada, emperyalizme, siyonizme ve her türden gericiliğekarşı mücadelenin yükseltilmesi yakıcı öneminikorumaktadır.

Barack Obama’dan İran’a Newroz mesajı…

Emperyalist-siyonist güçlerin saldırganlıkve savaş politikasında değişiklik yok!

Fransa’da kitlesel genel grev!Fransa’da Sakrozy hükümetinin ekonomi ve sosyal politikalarına karşı 19 Mart günü ikinci kez ülke

çapında genel greve gidildi. Grev dolayısıyla devlet daireleri kapalı kaldı, okullarda ders yapılamadı.Hastaneler acil servisin dışında hizmet vermedi. Santrallerde grev nedeniyle elektrik üretiminde yüzde 10kesintiye gidildi. Hava ve demiryolu ulaşımında büyük ölçüde aksamalar meydana geldi. Paris’teki iki anahavaalanından biri olan Orly’de uçak seferlerinin üçte biri iptal edildi. Sendikaların verdiği sayıya göre genelgreve katılım 3 milyon kişi oldu. Sendikalar bu seferki katılımın daha güçlü olduğunu açıkladılar.

Genel grevin yanısıra ülke çapında 200’ün üzerinde merkezde kitlesel protesto yürüyüşleri gerçekleştirildi,yürüyüşlere yüzbinlerce kişi katıldı. Lyon’da 30 bin, Nizza’da 25 bin, Greoble’de 60 bin, Marsilya’daonbinlerce kişi yürüdü. Kamuoyu araştırmalarına göre Fransız halkının yüzde 74’ü protesto gösterilerininhaklı olduğunu söylüyor.

Paris’te ise 350 bin kişi protesto gösterisinde yer aldı. 8 sendikanın çağrı yaptığı grev ve yürüyüşlerdebaşlıca talepler arasında asgari ücretin yükseltilmesi ve artan işsizliğin önlenmesi yer alıyor. Ayrıca kamusektöründe başlatılan işten çıkarma programına son verilmesi, zenginlerin bireysel vergilerine konan yüzde 50tavanının kalkması da talepler arasında. Otomotiv, petrol ve parakende satış gibi özel sektörlerde çalışanişçiler de işten çıkarmalara karşı alanlara çıktılar.

Fransa’da işsizlik oranı bir yıl içinde yüzde 10 arttı. Yıl sonuna değin 355 bin kişinin daha işsiz kalmasıbekleniyor.

29 Ocak’ta yılın ilk genel grevi ilan edilmiş, hemen tüm işkollarında uygulanan bir günlük greve 2.5milyon kişi katılmıştı.

Page 30: sikb 2009 - 12

Kürt sorunu ve gelişmeler...30 H Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/12 H 27 Mart 2009

Son günlerin en çok tartışılan ve üzerindedeğerlendirme yapılan konusu, Nisan ayındaHewler’de toplanacak “Kürt Konferansı”dır… Anılantoplantı Güney Kürdistan Hükümeti’nin inisiyatifindegerçekleştiriliyor. Basına yansıyan haberlere ve ilgiliçevrelerin yaptığı değerlendirmelere bakılırsa,gerçekleştirilecek konferansın en temel gündemmaddesini, PKK’nin silahsızlandırılması ve bueksendeki gelişmeler, düzenlemeler ve önerileroluşturuyor…

Anılan konferans Güney hükümetinin yönetim veinisiyatifinde gerçekleşmekle birlikte ABD, Irakmerkezi hükümeti, TC’nin de destek verdiği yapılanaçıklamalardan anlaşılıyor. Konferansa PKK de dahilbütün Kürt parti, grup ve çevrelerinin davet edileceği,katılımlarının sağlanacağı söylenmektedir.

Bu noktada, bu toplantının genelde Kürdistan veözel olarak Kuzey Kürdistan sorununa getireceği katkıve perspektifler neler olabilir sorusu önemkazanmaktadır. Soru şöyle de formüle edilebilir:Anılan konferans, Kürdistan sorununa bir çözümperspektifi sunabilir mi?

Bu sorulara olumlu yanıt vermek çok güç, hattaolanaksızdır. Bu konuda “iyimser olmak” bir bakımahayal dünyasında yaşamaktan başka bir şey değildir.Bunu konferansa yüklenen rollerden, “tarafların”politik beklenti ve hedeflerinden çıkarmakmümkündür! Kısaca özetlemek gerekirse;

ABD’nin Irak ve Güney Kürdistan politikasındanve bundan sonraki gelişmelerin alabileceği seyirdenbaşlamak gerekir. ABD, belli bir takvim çerçevesindeaskeri güçlerinin önemli bir bölümünü çekme veAfganistan’a kaydırma politikasını uygulama çabasıiçindedir… Bu noktada Türkiye ile ilişkiler, TC’yeyükleyeceği ek roller ve TC’nin hevesli olduğu“sorumluluklar” önem kazanıyor. Tabii hemenvurgulamak gerekir ki, 5 Kasım 2007 Washington“mutabakatından” sonra TC’nin Güney Kürdistan veIrak üzerindeki etkisi eskiye göre arttı ve bu eğilim hergeçen gün gelişme eğilimindedir. Mümtaz’er Türkönebu konuda şunları söylüyordu:

“Genel çerçeve itibarıyla ABD, Irak üzerindekitasarruflarını büyük ölçüde Türkiye’ye havale etmişgörünüyor. Sadece Kuzey Irak ile değil, Irak’ın bütünüile ilgili olarak Türkiye’ye önemli bir yer verilmiş.Bunun sebebi son 4-5 yıldır sürdürülen istikrarpolitikası.

Tasarruflar ne anlama geliyor? Türkiye ne eldeedecek?

ABD terk ettiği yerlerdeki nüfuzunu Türkiye’yedevredecek. En önemli nokta da şu: Amerika, KürtBölgesel Yönetimi’nin güvenliğini Türkiye’ye emanetedecek.

Bu iddiayı neye dayanarak ileri sürüyorsunuz? İki şeye: Birincisi, ABD Erbil’de askeri üs

bırakmıyor. Yani onları kendi korumayacak. MerkeziBağdat Hükümeti’ne de emanet edemez. İki yönetiminarasının ne kadar kötü olduğunu biliyoruz. BoğarlarKürtleri. Sonuçta bölgedeki birçok denklem nedeniyleTürkiye ABD’nin oldukça eşit ve saygıdeğer birpartneri konumuna yükseldi.” (Nagehan Alçı, Akşamgazetesi, 23 Mart 2009)

Burada dile getirilen görüşleri tartışmak başka birtartışma konusudur. Ancak önemli olan nokta şudur:Son iki yıl içinde TC’nin Güney üzerindeki etkisininarttığıdır. Buna karşılık Güney’deki statünün fiiliolarak tanınma noktasına gelmesine rağmen Güney’insiyasal denklemdeki ağırlığının 5 Kasım

Mutabakatı’ndan önceye göre azalmış olmasıdır. Gelinen noktada TC, Irak ve Güney Kürdistan

üzerinde inisiyatif kazanmanın “kırmızı çizgilerle”olamayacağını anlamış, bunların fiili olarak aşılmasınıgöze almış ve Güney’i tanıma, bunu Kuzey’de bazı“açılımlarla” destekleme noktasına gelmiştir.Hewler’de gerçekleşecek konferans, bu genelçerçeveye uygun olduğu ölçüde itiraz etmeyeceğini,tersine destek vereceğini ilan etmiştir. Kısacası TC’ninhesabı şudur: Güney’i tanıma ve giderek politik veekonomik denetimine alma karşılığında, GüneyKürdistan hükümetini kendi Kürt politikasında yanınaçekme ve kullanma hesabı içindedir. Açıldığı söylenen“paket”in temel hedefi de budur. Konferansa verdiğianlam bunun politik ve psikolojik meşruiyet zemininiyaratma işlevidir. Yani Kuzey’de devlet, inisiyatifinigeliştirmeyi ve bu temelde sömürgeci egemenliği Kürtayağına yeniden oturtmayı hedefliyor…

Bu genel çerçevede KCK / PKK’ye düşen, uygungörülen rol nedir? Silahsızlandırma ve tasfiye mi;yoksa tecrit, sınırlandırma, iç ve dış politika silahı,gerekçesi olarak elde tutma mı?

Can alıcı ve tartışılması gereken soru budur!1999’dan bu yana PKK ne istiyor? En son

yaptıkları 10. Kongre’de ortaya koydukları temel hedefnedir? Silah, silahlı güç ve süren çatışma sürecininpolitik programı, stratejik çizgisi nedir? Bu sorularayanıt vermeden, hem de kendi resmi belgelerine dayalıolarak, yapılacak tartışmaların havada kalmayamahkûm olacağı çok açıktır!

PKK ve tek belirleyici karar verici konumundakiÖcalan’ın temel politik hedefi, silahlı güçlerin temelvarlık gerekçesi, Kürdistan halkının kendi kaderini vegeleceğini belirlemek değildir. Sayısız kezaçıkladıkları gibi, TC’nin temel niteliklerine bağlılıktemelinde bu düzen tarafından kabul edilmek, bununyasal altyapısının oluşturulmasını istemek ve bazıkültürel kırıntılar; işte bunlar, onların azami programınıoluşturuyor. Politik programı bu kadar cüce, bu kadaranlamsız olan bir askeri ve politik gücün arkasındamilyonlar ve yüksek ateş gücü olsa bile bunlar neanlam ifade edebilir ki? Newroz’da milyonlar kendidireniş bayramını kutladı. Peki, bu devasa kitleselgücün politik gücü ve etkisi, politik programsızlık vepolitik iradesizlikten dolayı eşit bir taraf olarak kabulgörmüyorsa nasıl bir anlam ifade ediyor? İçi boşböbürlenmeler belki de kendini tatminde, “içtüketim”de psikolojik bir etkide bulunabilir, amagerçek politika düzleminde ne anlamı olabilir ki?

Devlet, bir genel af ve onu tamamlayan kimi yasaldüzenlemeler yaparsa Öcalan ve PKK ne yapacak? Hiç

kuşku yok bu devlete ve düzene koşar adım geliponunla bütünleşecekler, “Cumhuriyetin temelniteliklerine bağlılık temelinde”… Yani af ve kimikültürel kırıntılardan başka bir programı olmayanlarıngüç ve iradelerinin genel çerçevesi bundan başkasıdeğildir…

Peki, gelinen noktada itirazları nedir? Öyleanlaşılıyor ki, TC, henüz PKK’yi askeri ve politikolarak tasfiye etme kararını vermiş değildir. Bununyolu öncelikle genel af veya buna benzer birdüzenlemeden geçer… Ama Talabani ve GüneyKürdistan Yönetimi’nin açık taleplerine rağmen TC, bukonuya yanaşmamaktadır. En azından basınayansıtılanlardan çıkardığımız budur. Bunun anlamıTC’nin İmralı üzerinden PKK için öngördüğü çerçeve,tecrit, sınırlandırma, iç ve dış politikada bir gerekçeolarak elde tutma yaklaşımıdır! Güney ile “iyiilişkiler”, yapılan “Kürt açılımları” ile Kuzey’de Kürtayağını oluşturma, bütün bunları “ulusal”, bölgesel veuluslararası çerçevede geniş bir desteğe kavuşturma,işte devletin son yöneliminin ana çizgileri bunlardır!Önümüzdeki ay içinde Hewler’de toplanacakkonferansa TC’nin yüklediği anlam bu çerçevededir.

Güney Kürdistan yönetimi, kendi varlığını vegeleceğini TC ile çatışmada değil, uzlaşmada, kendivarlığını ona kabul ettirmede görmektedir. Bu nedenlePKK’nin kendi parçasındaki varlığını bunun önündebir engel olarak algılamaktadır. “PKK sorunuçözülürse TC’nin elindeki saldırı kozu da ortadankalkar” yaklaşımı içindedirler. Bu nedenle bu sorunuçözmede veya daha doğru bir ifadeyle “çözme niyetiniortaya koymada” bu konferansı önemli bir platformolarak düşünmektedirler. Sorunu çözmeseler bilepolitik ve psikolojik olarak güç kazanacaklarınıbiliyorlar. Hem PKK karşısında, hem de TCkarşısında… Dolayısıyla bu konferans bir çözümplatformu, ya da çözüm önerilerinin tartışıldığı birzemin mi, yoksa genel çerçevede politik güç toplamave güç biriktirme aracı mı olacak sorusu da üzerindedüşünülmesi ve tartışılması gereken önemli birnoktadır.

Bu konuda farklı düşünen ve “iyimser hayallere”kapılan eğilim ve çevreler var. Konferans ve bubağlamda bu eğilimleri başka bir yazıda tartışmayadevam edeceğiz. Son olarak vurgulanması gerekenşudur:

Ham hayallere gerek yok. Politik güçlerinpolitikalarını en doğru bir tarzda değerlendirmek,olabilecekleri ve gelişmelerin yönünü buradankestirmeye çalışmak en doğru yaklaşım olmaktadır.

24 Mart 2009

“Kürt Konferansı...”M. Can Yüce

Page 31: sikb 2009 - 12

Desa Direnişiyle Dayanışma Kadın Platformu,direnişte olan Desa, ATV-Sabah ve Meha işçisikadınların da katılımı ile 24 Mart günü ortak birbasın toplantısı düzenledi.

İstanbul Desa Direnişiyle Dayanışma KadınPlatformu adına basın açıklamasını gerçekleştirenSerpil Kemalbay, Desa davasının sürecini özetledi.

Desa’nın Türkiye’nin en büyük deri markasıolduğunu, aynı zamanda uluslararası markalaraüretim yaptığını söyleyen Kemalbay, bu nedenleCCC’nin (Clean Clothes Campaign) düzenlediğinive Avrupa sendikalarının da destek verdiği bireylem takvimi oluşturulduğunu anlattı.

Emine Arslan’ın Deri-İş Sendikası temsilcisi ileİtalya, Fransa ve İspanya’ya gittiğini, bu ülkelerde

yerel ve ulusal basından gelen gazetecilerlegörüşme yaptığını belirtti.

Emine Arslan da yaptığı konuşmada, yurtdışındakatıldıkları toplantılardan kısaca sözetti,direnişlerinin çeşitli örgütlerin desteği ile bugünleregeldiğini söyledi. ATV-Sabah grevcisi Çilem Dalgıçda, Emine Arslan’ın verdiği mücadeleyi örnekaldıklarını, işverenin sendikayla uzlaşana kadardirenişlerine devam edeceklerini ifade etti.

Meha Giyim direnişçisi Saliha Gümüş isemücadele süreçlerini anlattı. Mücadeledekararlılıklarını ifade eden Gümüş, Emine Arslan’ınkendileri için de bir umut olduğunu söyledi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

CMYK

MücadelePostası

Hacı Ali Bey Mah., Çelikel Sok., Sakarya İş Hanı Kat: 5No: 58 ESKİŞEHİR

Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSATel: 0 (224) 220 84 92

EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!Adı : .........................................................................Soyadı :........................................................................Adresi : ........................................................................

..........................................................................Tel : .........................................................................

6 Aylık Yurt içi 60.000 000 TL Yurt dışı 100 Euro 1 Yıllık Yurt içi 120.000 000 TL Yurt dışı 200 Euro

Gülcan Ceyran adına,* TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.

Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 19 94

853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23

Refhan Tümer Lisesi’nde Newroz kutlamasıRefhan Tümer Lisesi öğrencileri Newroz’u kutlama geleneğini bu sene de bozmadı. Newroz kutlaması

20 Mart günü kitlesel bir şekilde gerçekleştirildi. “Biji Newroz!”, “Newroz piroz be!”, “Biji Newroz, bijisosyalizm!” şiarlarını dile getiren yazılamaları silen okul yönetimi, öğrencileri engellemeye çalıştı.

Saat 12.30’da öğlenci ve sabahçı grubun alkışlarla ve zılgıtlarla başlattığı Newroz kutlaması okuldakidemokratik liselilerin katılımıyla sürdü. Refhan Tümer Lisesi öğrencilerinin hazırladığı metinde Newroz’unzalim Dehaklar’a karşı başkaldırıyı ifade ettiği anlatıldı.

“Biji Newroz!”, “Newroz ateşi sönmeyecek!”, “Biji sosyalizm!” sloganlarının atıldığı etkinlik,devrimci marş ve Kürtçe halaylarla sürdü. 50’yi aşkın öğrencinin katıldığı Newroz kutlaması, okuldaki bazıhocaların da destek vermesiyle büyük coşku yarattı.

Tuzluçayır Lisesi’nde Newroz etkinliğiTuzluçayır Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirilen etkinlik 20 Mart günü öğle saatlerinde sınıflardan

birinde yapıldı.Etkinlikte Newroz’un içinin boşaltılmaya çalışıldığı ve Kürt halkının isyanının ürünü olan Newroz’un

basit bir bahar bayramı gibi kutlatılmaya çalışıldığı söylendi. Dili ve kimliği tanınmayan Kürt halkının hersene bu isyan ateşini yaktığı, devrimcilerin bu ateşi daha da büyütmesi gerektiği vurgulandı. Kürt halkınınkurtuluşunun sosyalizmde olduğu belirtildi.

Seçimlerin de gündeme geldiği konuşmalarda, düzen partilerinin sahte vaatlerine değil bağımsızsosyalist adaylara destek olunması çağrısı yapıldı.

Etkinlik sohbet havasında gerçekleştirilirken, Newroz coşkusu konuşmalara yansıdı.

Liselerde Newroz coşkusu!

Halk Cephesi: “Öğrencilereücretsiz ulaşım hakkı!”

Halk Cephesi, 23 Mart günü “Öğrencilere ücretsizulaşım hakkı!” talebi ile Şişli Endüstri Meslek Lisesiönünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Yapılan açıklamada, ulaşım sorununun hayatı adetaçileye çeviren sorunlardan biri olduğunu belirtildi.Anayasa’nın “Kimse eğitim ve öğretim hakkındanmahrum bırakılamaz” hükmü hatırlatılarak, “Nedeneğitim hakkımız elimizden alınıyor? Neden okulgidibilmek için milyarlar harcıyoruz?” denildi.

Ücretsiz ulaşım hakkı için veliler, öğrenciler veöğretmenler birlik olmaya, mücadeleye çağrıldı.Açıklama şu sözlerle son buldu:“İnandığımızda birlikoluruz, birlik olursak güç oluruz. Gücümüzü biliyoruz.Bu güçle bu haklılıkla ücretsiz ulaşım hakkımızıistiyoruz. Biz halkız hak kırıntıları göz boyamak içinyapılan yatırımlar değil sorunlarımızın çözümünüistiyoruz.”

Kızıl Bayrak / İstanbul

Bursa’da ortak eylemSilopi’deki ölüm kuyularında yapılan kazı

çalışmalarıyla ortaya çıkanlar 20 Mart günü HeykelOrhangazi Parkı’nda yapılan eylemle protesto edildi.Cinayetlerin sorumlularının yargılanıpcezalandırılmasının istendiği açıklamada, “Ergenekonsoruşturmasının nihayet Fırat’ın öbür tarafına geçtiği”ifade edildi.

SDP, DTP, EMEP, İHD, SODAP, Mazlum-Der, SP,İHD, Yeşiller Partisi’nin örgütlediği eyleme 50 kişikatıldı. Eylemde “Biji ajiti! Yaşasın barış!”, “Faillerbelli hesap sorulsun!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / Bursa

Direnişçi kadınlardan açıklama…

Toprak Seramik işçileri yaklaşık altı aydır maaş vesosyal haklarını alamadıklarından dolayı çaresizlikiçindeler. İşveren ve TMSF arasındaki çözümsüzlüğünfaturası işçiye kesiliyor. İşçi sendikasının her türlügirişimi de patron tarafından görmezden geliniyor.

Sendikanın yaptığı açıklamalara “haber değeri taşımadığı” gerekçesiyle basında yer verilmiyor.5 Kasım 2008 tarihinden itibaren işçiler kanunsuz bir şekilde, önceden bilgi verilmeden ücretsiz izne

çıkarıldı. Böylece işçi kaderiyle baş başa kaldı. İşçiler elektrik, doğalgaz, kira vb. temel giderlerinikarşılayamadıkları için hacizle karşı karşıyalar. Çaresizlik içerisindeki işçiler istifa ederek, yıllardır emekvererek Türkiye’nin sayılı kuruluşlarından biri haline getirdikleri fabrikadan ayrılmak zorunda kalmışlardır.

Patron defalarca fabrikayı açma tarihi vermesine rağmen hiçbir sözünde durmadı. İşçi geleceğe güvenlebakmamakta, fabrika açılsa dahi maaşını alamama korkusu yaşamaktadır.

Patron 2009 yılı Ocak ayında başlaması gereken toplu iş sözleşmesini fırsat bilerek işçiyi köşeyesıkıştırmaya çalışmaktadır. Toprak Demirdöküm’de işçilere sıfır zam vererek ve ikramiyelerini ödemeyerekhak gaspında bulunmuştur. Aynı dayatmanın kendi fabrikalarında yaşanacağı kaygısını taşıyan işçilerendişe içindeler. Tek silahı emeği olan işçiler, bu durum karşısında toplumsal muhalefetten destekbeklemektedirler.

Eskişehir’den bir işçi

Toprak Seramik işçileriücretsiz izinde!

Page 32: sikb 2009 - 12

Kararlılığın, devrimci dayanışmanın, direnişin

adıdır Kızıldere!..

Devrime bağlılıkları ile yol gösteriyorlar!