HASAN FEHMİ DİVANI NIN AÇIKLAMASI 1- Ya rabbi beni ağyare saldırma Bud fırkatın narına yandırma Mutad et kalbimi zikrinle daim Uyandır nevmi gaflete daldırma Ey rabbım beni yabancılara bırakma yani tevhid ilmine yabancı olanlar sureti hakikattan uzak olanlardır. Beni onlara bırakırsan bende onlar gibi Tevhidden uzak kalırım.Bu uzaklık ateşi ile beni yakma. Kalbimi senin zikrinle alıştır.Kalbim daima seni zikretsin .Bir an kalbim seni zikretmezse gaflete düşer seni unuturum.Zikri daiminden kesmeki seni unutmayayım .Gaflete düşmeyeyim. Badı seharı aşkını kalbimde Estir erisin ol şirki hafiye Şemsi hakikatın tığını saldır Açılsın marifet gülün soldurma
228
Embed
salihlimelamilerdernegi.comsalihlimelamilerdernegi.com/FileUpload/ds353055/File/4... · Web viewEy düşkün aşık gönlünden la ilahe illallah de ,yani bu la ilahe illallah ın
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
HASAN FEHMİ DİVANI NIN AÇIKLAMASI1-Ya rabbi beni ağyare saldırma Bud fırkatın narına yandırmaMutad et kalbimi zikrinle daimUyandır nevmi gaflete daldırma
Ey rabbım beni yabancılara bırakma yani tevhid ilmine yabancı olanlar sureti hakikattan uzak olanlardır. Beni onlara bırakırsan bende onlar gibi Tevhidden uzak kalırım.Bu uzaklık ateşi ile beni yakma. Kalbimi senin zikrinle alıştır.Kalbim daima seni zikretsin .Bir an kalbim seni zikretmezse gaflete düşer seni unuturum.Zikri daiminden kesmeki seni unutmayayım .Gaflete düşmeyeyim.
Yarab cemalin senin aşkındır.Kalbimden Aşkını eksik eyleme.Çünkü Aşk ateştir.Gizli şirkleri yok edecek odur. Şirk iki kısımdır. 1-Aşikar şirk 2-Gizli şirktir. Gizli şirk insanın benliğidir. İnsanın benliğini yok edecek Aşkı ilahidir.
Özümü özümden olduğun bildirSözümü sözünden olduğun bildir
Emrazı averi gözümden kaldırBiri bir göreyim iki sandırma
İnsanın özü canıdır. Yani benim canım senin canından olduğunu bildir. Can nedir.Can efalin sıfatın zatındır. Benim zatım senin zatın, benim sıfatım senin sıfatın,benim efalim senin efalin olduğunu bildir. Benim sözüm senin sözün olduğunu bildir.Emrazı aver ise şaşılık hastalığıdır.Bu hastalığı gözümden kaldır.Biri bir göreyim iki sandırma. Yani kişinin hem kendisi var hem Allah var.Kendisini Allahtan ayrı görmesi gibi.
Hadisi kudsinde kim buyurdun senSevdiğin kuluna verirsin sen Gözümden görmeye göz olursun senBu zümre kullarından beni ayırma
Cenabı hak kurani keriminde buyuruyor; Siz nerede olursanız ben sizinleyim Böyle görmeyip kendini ayrı görenler şaşılık hastalığına tutulmuştur.Bu hastalığı gözümden kaldırda biri bir göreyim ,yani seni bende göreyim demektir. Kişi hakkı nasıl kendinde. görecektir. Hadisi kudside buyuruluyor Kulum bana nevafille yaklaştığında okulumu severim onun duymasına kulak olurum benimle duyar. görmesine göz olurum benimle görür. konuşmasına dil olurum benimle konuşur. vel hasıl bütün aza ve cevahiri ben olurum, benimle yürür benimle oturur, benimle kalkar sükun ve hareketi ben olurum. Bu surette hakkı kendisinde görmüş olacaktır.Bu zümre kullarından beni ayırma dediği budur.
Sehabı cehlimi kaldır aradanNuri irfan ziya salsın her yandan Göreyim cemalin ben ben olmadanGözümü serabı zille kaydırma
Yani cehalet bulutunu kaldır aradan.Bu cehalet bulutunu kaldıracak bad-ı saba ki, buda aşkı ilahidir.Nasılki bulutları Rüzgar dağıtır,güneş zuhur eder, cehalet bulutlarınıda Aşk rüzgarı dağıtıp hakikat güneşi olan irfaniyet zahir olacaktır.ve cemali ilahiye görünecektir.Onu göstermeyen ne idi;İşte o cehalet bulutu idi.Bu kalkınca insanın artık serap ve gölgesi kalmaz.
Vaslına muhabbet nimettir bana Birliğe ulaşmak izzettir banaHicabı cenneti set çekme banaHuri gılman ile beni kandırma
Bir kişiye eğer hak kavuşma sevgisini verdiyse ,bilsinki ona hak nimeti verilmiştir.En büyük izzette birliğe ulaşmaktır.Birliğe ulaşmış kimsede onun gözüne cennet ve huriler sed olmaz.Çünkü bunlara kanmaz.
Mahvedip FEHMİ yi mahzı zat eyleBekada baki kıl izzü cah eyleCemalin keşfedip dilkuşat eyle Hiçrinle berzahta beni durdurma
Bizler dahi varlıklarımızın mahviyetiyle cenabı hakka arz ve zatıyla zahir olması öz zatının onda ebedi kalmasının izzetini istemekle erilecek bir zahmetle mümkündür.ve kulluğunu niyaz etmektir. Fehmi efendi Hz.lerinin ruhu şad olsun.amin...
2-Ey zahit gel zühtünü ko Aşka eyle iktidaGöresin hep ehli aşk olmuşlar halka mükteda
Zahit nedir? Zahit sevdiği Allaha çok ibadet eder.ve ibadetini vadeli yapar.Ya mal veya bir ibadetle hakka kavuşmayı zanneder.Helbuki hakka ancak aşk ile kavuşulacağı için onu aşka davet eder.Kurani kerimde vema halektül cinne vel ins e illa liyağbüdun yani cin ve insanları halketmedim ancak bana ibadet etsinler için yarattım. Bunu ashabı kiram peygamber efendimize sordular Ya Resulallah ibadet nedir. Resulullah Efendimiz buyurdularki:İbadet Allahı Tevhid etmek ve bilmektir.Her kim Allahı Tevhid ile Allahı bilir ve Tevhid ediyorsa o Aşıktır. Bunun için zuhd ile Allaha kavuşulmaz.Aşk ile kavuşulacağı için Aşka davet olunur.
Cümle kervandır bu alem ehli aşktır rehnumaGel karip ol kaçma zinhar sen kalısın bineva
Ehli Aşk hep Aşıklarla olacaktır. Bu alem bir kervandır Daima yürümektedirler. Resulullah efendimiz: Dünyada bir garip kimse gibi olun. Asla vatan tutmayın. ve bir yolcu gibi olun
asla durmayın ,veyahut kabir ehli gibi olun .İşte bu kervan değildirde nedir. Bu alem kervan olduğuna göre ehli Aşkta yol göstericidir.Bu kervan kılavuzsuz gidilemiyeceğine göre mutlaka bir yol gösterici lazımdır. Gel yakın ol yol göstericiden kaçma sonra pişman olursun.
Çünkü yuhibbune geldi ol gani haktan bizeNidelim gayri muhabbet çün değil emri hüda
Cenabı haktan bizlere yuhubbine geldi .yani sevilmek istiyorsanız sevinki sevilesiniz. Öyle ise başka sevgileri ne yapalım. Hak sevgisi var iken. Öyle ise kervanda biz yolcuyuz o halde bize bir yol gösterici Aşık bulalım. Bizi maşukumuza kavuştursun.
Etme rağbet perhize sen gel beru ey hoşimendNiceler perhizle bunda oldular haktan cüda
Perhize rağbet etme iyi huylu kişi .Perhiz nedir? Yemek içmek gibi ,yani az yemek ,az içmek ,az uyumak bu suretle hakka yakın olacağını zan eder.Halbuki bunlarla hakka daha uzak olunur.Hakka yakınlık ilim ve irfaniyetle olur. Yoksa gece ve gündüz daima ibadetle olmaz. Bu ibadet seni hakka kavuşturmaz.
Ruzu şebtaat ibadet eylemez vaslı lika Aşk ile yoldaş olanlar buldular derde deva Ara bul mürşidi kamil çünkü oldur haknüma Hep erenler füyuzad oldu ol yüzden hida
TALİBiyle sohbet eyle her sözüne tut sima Sehbayı aşkın şarabın içirir her dem sana
Seni hakka kavuşduracak kervandaki yol gösterici yi bulursan olur. İşte bunu ara bul . Bu yol göstericiği bulmakla menzile erişilir.
3- Yanıp yakıldım ateşe aşka Kül olup savruldum harmanı aşka Aşıka cennet aşkıdır onunMeftun olmuş yürür gülzarı aşka
Aşk yanıcı bir ateştir. İnsanın benliğini yakar. Ne idi insanın benliği; Hakkın varlığını kendi varlığı zan ediyordu. O zan ettiği hastalığı yakmak ile o zanları kül olacak ve aşk rüzgarı ile de savrulup götürülünceaşkı onun cenneti olmuş olur. Çünkü aşık için aşktan daha zevkli bir cennet olamaz.
Zahidin zühtü cennettir ona Onun için varamaz meydanı aşkaHakka varılmaz ucup kibirle Yandır onları suzanı aşka
Zahidin zühtü ona cennet olduğu gece aşktan kaçar. Aşkı yaşamaz. Çünkü zahitte acayip kibir vardır. Acayip kibirle
hakka varılmaz. Kibirleri ancaksın aşk ateşi yakar. Kibirliler aşktan korkup kaçtıkları için hakka yakın olamazlar.
Mağrur olma sen arifim diye Sohbetten kaçma gel irfanı aşkaKır sen taptığın nefsin putların Kalbi selim ol gel berdarı aşka
Arif vardır, sohbet kendine uygun olmadımı kalkıp kaçar. İşte oda silinir. Arif isen bile mağrurlanma, sohbetlerden kaçma .Taptığın nefsin putlarını kır. Nefsin putları nedir? Nefis sahibi hakkı her yerde göremiyorsa ,hakkın olmadığı yeri seviyorsa ,işte o Allahsız bir puttur. Arife göre Allahsız hiçbir yer yoktur.Ancaksın gaflete düşüp Allahsız bir yer görür,oradan kaçarsa nefsini putlandırmış olur. O nefsin putlarını kır. Kalbi selim ol .Gel onun bekçisini bul ,zira o kalbi selim arar.Cenabı hak kuranı keriminde: mealen şöyle buyuruyor:Bu gün mallarınız ve evlatlarınız size fayda vermiyecektir.ancak selim bir kalple huzuruna gelenl fayda bulacaklardır. Bazı kimseler vardır,geride mal bırakır,malına güvenir. Benim malımdan bana arkamdan hayır yaparlar kuran okuturlar ,mevlüt okuturlar v.s. gibi bunlara güvenir. İşte bunlarada güvenme ,Ancaksın kalbı selim olmağa çalışmak lazımdır. İşte kurani kerim bizlere ışık tutuyor.Allaha inananların kalpleri zikrullah ile dirilir.bilinizki kalpler zikrullah ile mutmain olur. Yani kalbimizin temizliğini bu zikirle ehlinden almamızı,yine bize kurani kerim bildiriyor.Zikri bilmiyorsanız ehlinden sorunuz.Ehlini bulup onun telkini ile kalp temizlenir.ve selim olur.
Kalayla FEHMİ ahlak kabını Onu mesken eyle sultanı aşka
Ahlak kabı nedir? Şüphesiz kalptir. Peygamberimiz Ey ashabım kimse amel ve arzusu ile cennete giremez.ancak iyi ahlak sahipleri cennete girecektir. Buyurmuşlardır. Bunun için ahlak kabımızı kalaylamağa çalışalım. Başka güvencemiz yoktur.
4- Yine yaz oldu gönül açtı bahar eşcar bana Açtı evrak libasiyle göründü ol dost bana Öyle bir gülzare düştümki zevki cinan banaHarir atlasla donanmış hem bakar ol dost bana
Zikri daim ile bir kalp uyandımı ona bahar gelir. Ağaçların yapraklandığı gibi. Sevgilisine yaprak mesabesinde olan organları uyanır. Her azası zikir eder. Kurani kerimde: Gerçek mühminleri tarif ederken şöyle denmektedir:Mümin şunlardırki: Allahı andıkları zaman onların kalpleri titrer,ve onlara bir ayet okunduğunda imanları artar, ve onlar Allaha tavekkül olurlar.Namazlarını dost doğru kılarlar, işte hakiki mümin onlardır.
Çünkü ağacın yaprakları mesabesinde olan azaları enel hak sedasını işitir.ve duyar.Öyle bir mertebeye yerişmek cennet zevki yanında hiç kalır
Nasibim ruzu ezeldendir göründü ol banaAnın için her nazar gamze eder ol yar bana Cümle alemden müberradır görünen yar banaSarayı şehri hakikatta görünür ol bana
Sofular vasfı cemalinden sual eder banaEdemem tarif kemalin mahiyet olmaz bana Görmüş olsa sofu ol yüzü nedir evrat ona Unuturdu evrat can verirdi ol ona
Gel götürem seni ol yareki mahremdir bana TALİBİnin derdine düş sözleri burhan bana
Çünkü her azası Allahın nuru ile nurlanmış, her azası hakkı muşahede ediyor.Bu nasip banadır diyor.Ezelde bana bahşedildi. Ruzi ezel nedir?Ruzi ezel ne zaman Ruhlarımız,Elestübi rabbiküm. Ben sizin rabbınız değilmiyim.hitabına mahatap olundu ,işte ruzi ezel orasıdır. Buda ehli için malumdur.
5-Herkesin bir sevdası var biri mal olmaz banaAşıkım ol bi misale misal olmaz yar bana Bilmezem nedir kusurum küstü cananım benimRahat olmaz dertli gönül gülmeyice yar bana
Herkez bir sevdaya tutulmuş,fakat benim sevdam hiçbir sevdaya benzemez.Çünkü benim sevdiğimin misli yok. Hak teala hz.lerinin misli varmıdır. Yoktur.İşte onun sevdası hak olduğu için misli yok. Ve bundan sonra diyor:Bilmezem
kusurum ne göster cananım bana. Elbette cenabı hak sevdiği bir kimseye celal ile muamele eder.Çünkü cemalini celalı ile gizlediği için onu olgunlaştırmak ister.İşte buda sevgilinin bir cilvesidir. Çünkü Cenabı Allah çok cilvekardır. Ve bundan sonra cemalini zahir eyleyip senin derdine deva olaçaktır.
İçmez isem gamzei nazından onun kevseri Bağı cennette olursam görünür zından bana Kısmet ruzi ezelde kullara bahşeyledin Kimseye dost olmayan bir tali- i verdin bana
Bunun için her derdin içinde devayı gizlemiştir.Bu dertli sevgilinin gamzesidir. Yani göz kırpmasıdır. Hani bir sevgili aşıkına göz kırpar, işte Allahında kullarına göz kırpması ona derler. Ve şanı daimdir. Öyle. İse bir derde müptela olduğumuzda unutmayalımki bu derdin içinde yani ardından dermanı gelecektir. Eğer bu dert içinde dermanı bulamazsan cennet bahçesinde olsam o bahçe bana zından olur.
Mahzeninde olmayan bir yokluğu verdin neden Ol hazineyi gınadenmi gelir yokluk bana Bilir iken cümle varlık hep senin muhtaç benimAcızü naçar olursam niçin gelir gam bana
Yokluğu varlık bilirsen izzetin oldur senin FEHMİ bildinse bu remzi dü cihan bostan sana
Mahzeninde olmayan bir yokluğu verdin bana .İşte bu yokluğu varlık bilirsen izzet olur.Bu rumzu bilenler iki cihanda ona bostan olur.
6- Mürşidim Ali rahmi bidirdi beni bana Ol irşadı manevi bildirdi beni bana Aşktır bana bidayet yokluk oldu nihayetErdi haktan inayet bildirdi beni bana
Sermayemdir yokluğum hak varlığıdır karım Gönlümdeki mihmanım bildirdi beni bana Terk edince varlığım gitti gönül darlığım Zevk ile irfanliğim bildirdi beni bana
Oldum tevhide davet hemen ettim icabet Ol sıdkile şehadet bildirdi beni bana Neylem ben bu dünyayı hem istemem ukbayı Buldu gönlüm mevlayı bildirdi beni bana
FEHMİ buldu vahdeti ol dost ile halveti Nur Muhammed himmeti bildirdi beni bana
İşte burada anlaşılmaktadırki: Her kişiye bir mürşidi kamil lazımdır. Kimki buna gerek yok diyorsa yanılmıştır. Eğer buna gerek olmasaydı niye cenabı Allah bunca peygamberler gönderdi .Şimdi ise peygamberlık geçti. Bunun için o vazifeyi mürşidi kamiller görecektır. Nakıs Mürşit değil Eskiden. kerameti kevniye geçerli imiş o geçti Şimdi ise kerameti ilmiye olduğu için hala kerameti kevniye bekliyenler kerameti ilmiyeye ehemniyet vermiyerek aldanmışlardır. Öyle ise Mürşidi kamillerin nişanesi ne imiş ya kerameti kevniye ya kerameti ilmiyedir. Aranan vasıf budur. Bu vasıfları gördüğünde ona bağlandıktan sonra yapılacak vazife sana düşer.
Evvela vazifen Aşk sahibi olman lazım. Buda tam bir teslimiyetle olacaktır. Bu teslimiyet nedir.Verilen emirleri yerine getirmektir. Bununla beraber Mürşidini sevmektir. Sevmekle başlar ve aşkıyla yok olmakla biter. Çünki kişinin varlıklarını yok edecek aşkı ilahidir. Bu yokluk sermayesini elde ettinmi, o zaman hak varlığı karın olur.Gönlünde mihmanın oldumu, gönlünün darlığı gider huzura kavuşursun zevk ve irfaniyetle dirilirsin
Merhaba ya Mustafa ey Nuri alem merhaba Merhaba ya kurnetelayni habibi esfiya Kenzi rahmandır vücudun sırrı hikmet sendedirİlmi irfan bize bahşetti dilin ey dilküşa
Sen habibullah olupsun sevmiyen kimdir seni Can feda etmiş yolunda yürür nice bin kadeRuhu pakine varır günde nice yüzbin sala Sensin ol Mürşidi alem sendedir derde deva
Baş açık yalın ayak kapında müçrim bendeyimKıl şefaat FEHMİ ye o günde ki ruzi ceza
Hakikat güneşi vücudu ilahidir. Bütün alemleri aydınlatmaktadır. Kim buna mazhar oldu ise ebedi hayata erişti. Gönlü açık olanlara alemi ilmi ledün kevseri sunuldu. Ve onların kalpleri sonrada kararmazmış. Ey alemlerin nuru
olan Mustafa merhabalar. Büyüklerin göz bebeği Rahmanın himmetiyle vücudun sırrı hikmet iledir.
8-Bak şu hakkın hikmetine ne dert verdi bana Çün ezelden dertli idim yine dert verdi bana Aradım buldum tabibi sıdkile uydum ona İçirdi sehbayı cami ol imiş derman bana
Nice bir derttir acaip müptela oldum ona Geldiğince hatırıma hiç rahat vermez bana Yine tuttu eski derdim ne olur bu hal bana
Kaynayıp taştı içerden mevc urur derya bana
Böyle bir derde giriftar olmamış hiç kimsede Debreşir eski yareler dert olur derman bana Öyle bir maşuka aşık olmuşum hiç misli yokGörmeyince hub cemalin dü cihan zindan bana
Neylerim evrat kuyudat var iken ol yar bana Görmezem hücum ziyasın çün doğar envar bana Öyle bir çeşmi siyaha nail oldum ben bu gün Her nazarda çeşmi dil ara hayat verir bana
Niceler geldi ve geçti ol yüze kör oldular TALİBi gördüm desede hiç kanar olmaz bana
Bak şu hakkın hikmetine nice dert verdi bana .Acaba bu dert ne derdi idi? İşte bu dert hakkı bilme ve hakkı tanıma derdidir. Ezelden dertli idim .Akil baliğ olmadan evvel bende bir arama derdi vardı. Akil baliğ olunca aradım ve tabibini buldum. Ve
ona sıdkiyle uydum.Bana ilmi ledün dersini talim etti. İşte derdimin dermanı bu imiş .Fakat öyle bir dertki bir kişi ona müptela oldumu daha fazla dalmasını istiyor. Çünkü derman kendisi olduğu için dert dara girdikce derman daralmış oluyor. Bunun için aşıklar dertli olurlar.
9-Ezelden bu aşka oldum müptela Bana ihsan etti ol gani mevla Onulmaz derdime eylerim deva Bana ihsan etti ol gani mevla
Ezel ikidir. Biri Ruhun, biride bedenindir. Ruhun ezeliyesi:Kişinin o istidat üzere olması,yani Aşık ise Aşık,zahit ise zühd istıdatlı oluşu ,said ise said, şaki ise şaki olması, işte Ruhun ezeli istidadı budur.Bedenin ise:Bedende Ruhu takip ederek Mürşidi kamilini bulup onun huzurunda evet diyerek vuslata başlamış olur. Yani kimin Ruhu ezelde evet demişse bedenide Mürşidi kamili bulup evet diyecektir. Ve Aşk mayasını oradan alıp bu Aşk ile miracına başlayacaktır. Nasılki peygamber efendimiz cenabı hakkın huzuruna davet edildiğinde cennetten bir burak getirilip onunla miracını tamamladığı gibi kişide Mürşidi kamile gelip ona zikrullah ile Aşk burağına bindirip yedi irfaniyet göklerini seyir ettirip miracını tamamlatacaktır.
Aşk oluptur benim yolumda burakYokuşu düz eder geceyi işrakYakın eder her ne var ise uzak Bana ihsan etti ol gani mevla
Hakka aşık olan denıldi aşık Hakikat aşına aşk olur kaşıkBüyüye döşektir küçüğe beşikBana ihsan etti ol gani mevla
Hak aşıklarına denildi aşık. Bunlar hakikat ateşine aşık olur kaşık. Hakikat ateşi nedir?Hakikat yemeğidir. Buda kişinin aşkıdır.Hakikatta aşık olunur.Yoksa onun zevki olmaz.Herşeye lezzet veren aşktır. İşte kaşıkta budur. Büyüklere döşek, büyük kimdir:Beka salikleridir.Onlarıda aşkı büyütür. Bu büyümek tam tersine varlıkların küçülmesi ile olacaktır. Aşk onların variyetlerini azar azar alıp taki hiç oluncaya kadar .Hiç oldumu ondan sonra büyüme başlar taki buda hakkın ihsanı ile olacaktır.
Aşk ile tevhidde görenler stajUyanır onların kalbinde sıracOlur onlar akran içinde sertaçBana ihsan etti ol gani mevla
Aşk ile tevhidi görenlerin kalbinde ışık parlamaya başlar. Ve kalbi uyanmaya başlar. Yunusun bir sözü vardır. Türlü türlü cefanın adını aşk koymuşlar. Bu yolda, yani aşk yolunda insanın başına bir çok dert ve belalar gelecektir.İşte bunlara sabır gerek.Bu gelen bela ve dertler sabır ile imtihanda muaffak olursan sıraçı başarır ve akranlarının içinde sertaç yani baş taçı olursun.
Aşk oldu FEHMİnin yolunda rehber Onunla Hızıra eyledi seferOndan etti ilmi ledünü ezberBana ihsan etti ol gani mevla
Bir gün Musa A.S. kavmi dedilerki :ya Musa şimdi zamanımızda senden daha bilgin varmıdır. Hayır yoktur dedi.Çünkü zamanın peygamberinden üstün bilgiye sahip kim olabilir. Elbette olmaz.Bunun üzerine Cebrail geldi dediki:Ya Musa Mecmeal bahreyne git orada benim bir kulum var .Ona ilmi ledün öğrettim.Sende git ondan ilmi ledün öğren dedi.Musa ya Rabbi ben onu nasıl bulurum diye sorduğunda senin yediğin yemek onu sana bulduracaktır. dedi.Musa A.S.yemeği pişmiş balık idi .İşte o balık aşkı remzeder. Fehmi Hz.leri bunu aşk ile beyen ediyor. Onun Hızırı kim idi,Ali Rahmi efendi olup ondan ilmi ledün tahsil etmiş oldu.Bu itibarla her zamanın bir Musası olduğu gibi mevcut.bir Hızırı da vardır.
10-Dervişler daima cekerler cefaHak için başa gelir her bela Aşkın ile yar eyledin beni Oldu bu gönlüm ona müptela
Nice divane olmasın gönül Göründü ey dost zülfün bana Can ile başım feda uğrunaYeter bir görsem cemalin bana
Aşk deryasının fikrine bindim Gark olsa cihan bir seyran bana Nadan ne bilsin aşkın halinden Onada ihsan eylesin hüda.
Şarabı hüsnün layezaliden Sundu bir kadeh ol saki bana Görünce hüsnün her yüzden FEHMİSevdayı aşkın yerleşti cana
Devriş nedir.Bu üçtür. Evvela muhip olur.Sonra mürit ,sonrada saliktir.Mahbub ehli olanlar evvela Tevhidi sevmeye başlar, sonra aramaya ve sonrada bulur.ve sülük eder. İşte ona derviş denir.Yani Hakkı aramaya başlar. Ve onu buluncaya kadar başına çok cefa ve belalar gelecektir. Çünkü ucuz hiçbir şey yoktur. Ayrıca o kadar bela ve cefalardan sonra birde canda verilince ancak kavuşulur. Can vermek ehline çok zor bir şey değildir. Ehline çok kolaydır. Peygamber efendimiz buyuruyorlarkiHerkesin nefret edip korktuğu ölümün lezzetini bilselerdi ona koşarak giderler ve derlerki; Ya Rabbi öldür beni öldür beni diye zikirleri bu olurdu.H.S.
Bir cemali nice yüz bin şekle nakkaş eyledin Cümle nakkaş içre bir yüz görünür didarıma Vuslatı maşuk yanında zevki cennet kandedirBağı cinan huri gılman hiç görünmez aynıma
Leşkeri aşk uğrayıp her varlığım etti harapHubb i Haktan gayri bir şey gelmez artık kalbime Nisbeti vücut mahvoldu siretim buldu beka Ol beka ilinde ben hamdeylerim Subhan ıma
İhtiyacındır bilinmek FEHMİ yi var eyledin Ta ezelden bu hitabı söyledın kulağıma
Ey gökleri açan Allahım, güzelliğin bahçesi çağı neşelendirdi. Bu ziynetinin nuru kalbimi diriltti. Çünkü görünen güzel yüzündür. Güzel yüzünü görenin sevmemesi imkansizdır. Her bakışta zevk ve irfaniyetimi ziyadeleştirmektedir. O pür cemalini nice yüz bin renklerden o bir yüzünü gösterdin. Bana nasip ettin. Şükürler olsun . Bana böyle görünmen nerde avamın ümit ettikleri cennet nerede .O cennet bir huri gılman ile gözüme hiç girmez. Nisbet varlıklarım yok olup içim ebediyete kavuştu.Hamd ve senalar olsun şanına.
12-
Bey atı hakkı Muhammedden kılanlar merhaba Buldunuz imanı kamil cümle yaren merhaba Varisi nebidir ol nur Muhammed esfiya Gün gibi doğdu bu alem yüzüne saldı ziya
Bir hadisi şerifte Peygamber efendimiz buyuruyorlar ki: Beni gören hakkı görür Kimki Peygamber efendimize biat eylerse, hakka biat ettiğini anladı ise onlar imanı kamil oldular. Peygamberimizin varisi olan Muhammedi Nuri arabi hz.leri zamanında alim gün gibi doğup ona tabi olanlar gizli şirkten kurtulup imanı kamil oldular.
Oldu imam ehli aşka, verdi müezzin salaKıldılar dört farz namazı okudu kad eflehaGeçtiler zevki fenadan buldular zevki beka Kıldılar vahdette namaz ettiler miraç hakka
İşte bu zat, ehli aşk ile buldu. Müezzinin sala verip dört farz namazdan murat ,cenaze namazıdır. Onların cenaze namazı kılındı .Yani ölmeden evvel ölüm sırrına mazhar oldular. Dünya zevkinden geçip beka zevkine eriştiler. Ve muratlarına erdiler. Hak miracı ettiler.Namaz müminin miracıdır.Onlarda namazlarında miraçlarını yaptılar.
Sidreyi münteha olmaz aşığa durak makamGeçtiler kavseyne onlar ettiler can fedaOl yüzü bedri münir ahzeyledi şemsten ziya Cümle erbabı ulumun kalbine verdi cila
Onlar sitreyi müntehada kalmadılar. Kurani kerimde mealen şöyle buyuruluyor Şunlarki gelip biat ettiler ,onların biatları aynen Allahadır. Başka bir ayeti kerimedede Allahın.eli.bütün.ellerin üstündedir.Ayrıca bir hadisi
şeriftede:Beni gören hakkı görür. İşte bu Peygamberin varisi olan seyyit Muhammed Nur Hz. lerine biat eden aynen Allaha biat etmiş gibidir. Çünkü o güneş gibi aleme doğdu. Nasıl Peygamberimize tabi olan ashap şirkten kurtulduğu gibi ,varisi olan veli dahi tabi olanları tevhid ile gizli şirkten kurtarır. Şirk nedir? Kişi hakkın varlığı ile var olmuştur.Kendisinde mevcut olan varlıkları hakkın varlığı bilmeyip bu varlıkları kendisinin zannederek,ben bilir ben yaparım der. Görürüm ,kuvvetim var çalışırım diyerek Allaha gizli şirk ettiğinden haberi yok. Halbuki bu varlıklar hakkın olduğunu bildiren ayrı ayrı her birisi için ayetler var. Kuranı kerimi bilerek okuduğumuz zaman bunları anlamış oluruz. En kısa olarak la havle vela kuvvete illa billahilaliyyül azim.hadisini anlamiş olursunuz. Kuvvet hakkın olduğunu anladığımız zaman sen ne yapabilirsin .Hiçbir şey yapamazsın. İşte bu zat varisi peygamberdir. Ona tabi olanları bu gizli şirkten tevhid ile kurtardı. Ve imanı kamil oldular. İman üç kısımdır.1-İmanı taklidi 2-imanı istidlali 3-İmanı şuhudu .Bu gizli şirklerden kurtulmayınca imanı tahkike erişilmez. Bu zat iman ehline imam olup dört farz namazı kıldırıp okudular.Kad efleha nedir İşte bu dört rekat kılınan cenaze namazıdır. Cenaze namazında dört tekbir vardır. Bir tekbir fiillerine ,bir tekbir sıfatlarına ,bir tekbir nisbet vücuduna ,bir tekbirde emrine .kaldımı bir şeyi.kalmadı. Hiçbir şey kalmayınca kurtuluşa eriştiler .İşte kad efleha okudular. Demek budur. Bu suretle fena zevkinden yani yokluk zevkinden geçtiler,beka zevki ile zevklendiler.Ve.vahdette.namazlarını.kılıp miraçlarını yaptılar. Fakat gerçek aşıka sitretül münteha makamı durak olmaz. Orada canları verip kavseyne geçtiler.ve orada mesken tuttular. İrfan nuri ile yüzleri nurlanıp kalpleri cilalanmiştır.
Cilveyi maşuka sabretmek gerektir aşıka Bir cefası içre FEHMİ ye gelir yüz bin sefa
Kişi buraya gelinceye kadar maşukun ne kadar celali tecellilerine mazhar oldu. Bunlara sabır etmekle sonunda bir cefasına bin sefa karşılık olmuştur. Cenabı hak cümlemizi bu kullarına ilhak eylesin. Amin.
13-Geldi Muhiddin hakikat alem icre ağniyaKapısında padışahlar oldular kul ve kedaİlmi ağzından Resulun aldı ol ali cenapEyledi ihsan ona ol fahri alem Mustafa
Burada Muhiddini Arabi hz.lerinden bahsediyor. Çünkü Resulullah efendimiz ona manada ilmi ledünü öğretip asrın padışahları kendine kul köle olmuştur.
Rüşdi alem oldu asrında bilenler bildilerİstidadı tam olanlar eylediler iktida Ol güruhi akl olan sofular onu bilmediOna zındıktır demekle düştüler hep mehlika
İstidadı tam olanlar ona hep uydular. Fakat akıllı alimlerde ona zındık diye hitap ettiler. Yinede aklının esiri olan alimler zındık demektedirler. O ise yeşil denizdedir. Hızırın. yoldaşıdır. Yeşil deniz demek ahirette demektir.
Bahri ahdardır makamı Hızra yoldaştır o PirNevmi gafletten uyandırdı nice yüz bin Musa Abu hayat membaıdır kendisi haydır müdamEtti ihya dini ilmiyle yeniden ol sima
Zamanında nice Musaları uyandırmıştır. Musa dan murat talebelerdir.
Bahri ilmine kayık salmak bana mümkün değil Eyle himmet FEHMİ ye yolundayım çün bir feda
Bunun için Fehmi Hz. leri diyorki:Senin derya ilmine kayık salmak benim haddimemidir? Sen himmet eyle yolunda bir fedaiyim .Kim ne kadar meht etse onu yinede medh etmiş olamaz.Ancaksın onun derecesini bildirir. Anlayabilene...
14-Nahnü akrabü hitap etti cenabı kibriya Fehmi de gör bu rumuzdan ibret al ey bi vefa Kurbi nevafille erdi hep bu sırdan esfiya Gördüler Hak ile Hakkı cümle eshabı sefa
Hak Teala Kuran-ı keriminde şöyle buyuruyor: Biz onlara şah damarından daha yakınız. Bir hadisi kudside .Kulum bana nevafille yaklaştığında ben kulumu severim o sevdiğim kulumun işitmesine kulak olurum. Benimle işitir .Görmesine
göz olurum benimle görür. Konuşmasına dil olurum benimle konuşur. Tutmasına el olurum benimle tutar. Yürümesine ayak olurum benimle yürür vel hasıl tüm aza ve cevahiri , sükun ve hareketi ben olurum. Benimle yürür. benimle oturur, benimle yatar, benimle kalkar. İşte bizlere bu kadar yakın iken bizim bundan haberimiz yok. Ancak bir mürşidi kamil bulacaksınki seni sana bildirecek. Uzakta zan ettiğin meğer ise senden sana daha yakın olduğunu anlamış olacaksın. Onun için çok ibadetle perhiz ve riyazetle olmaz ancak ilim ve irfanla olabilir. Kurani kerimde Hz. Allah bilenlerle bilmeyenler bir olmaz buyurmuştur.
Abdi zahir ol şuhut et hakkı batından müdamOl vücudu vahidin emrinde et ahde vefa Kalbi safvetle yanaş mürşide bezli himmet al Kenzi mahfiden olur zahir gani irfan sana
Festekim kema ümirte dedi çün Kuranda HakTelkin eyle riayet kamile et iktida Nehri cari ol sulukunda yüzün ummana tutSil süpür sıva kazuratun canın bulsun lika
Şeri eses üzre kur tevhid sarayın yüce kıl Çık otur tahtı dilarada nazar et her yanaHak yolunda ol mücahit bula gönlün inşirahBin maarif refrefine ede gör azmi beka
Talibi söyler dilinden hak ile bi iştibahİşitir kulağı her kelamı mutlaka
Abdi,zahir,olhakk.ıbatında.şuhut.eyle.yani.mademki.kulsun,...kulluğunu.icra eyle.Hakkın emir ve yasaklarını yerine getir.
Ya elestübirabbiküm kulluğunu bileceksin. Çünkü söz verdin. Bu ahdında dur. Ahdını bozarsan ceza görenlerden olursun. Bunun için ahdını bozma, verdiğin sözü yerine getir. Tertemiz bir kalp ile Mürşidin huzurunda bulun. Manevi himmetini al. Gizli hazineden sana feyizler gelsin her tarafın irfan ile dolsun. Fakat ahdını bozdunmu kalbin de bozulur. Onun için himmet kişinin elindedir. Hizmetini yapar sözünde durursan himmete layık olursun bu itibarla her kez hizmeti nisbetinde himmete layık olacaktır.
15-Bu gün erdi bana imdat uyandı gönlüm oldu şad Dilerim bari Mevladan vere her salike irşad Be hey aşık şuurun ne bu seyranda şuhudun ne Çü vardın kabe kavseyne o zevkten var mı birmüzdad
Görüyorsunuz cömertliği kendisine şiar edinmiş kendisine hakdan yardım gelince ihvanlarada aynı yardımı istiyor. İşte Mürşidi kamil böyle olursa adalet budur. Adaletli bir hükümdar böyledir. Memleketini korumak için canını feda eder. Behey aşık şuurun ne, bu seyranda şuhudun ne ki..Vardın kabe kavseyne o zevkten varmı bir muradın .Aşıka hitap ederek :Ey aşık bu aleme geldin şuurun ne,yani hep gördüklerinden neler düşünüyorsun .Bu aleme baktığında gördüklerinden ne ibretler alıyorsun. Tevhide süluk ettin bu kadar mertebeler gördün ,gerek enfusunda gerekse afakında neler gördün. Her mertebede ayrı zevkler tattın,nihayet kabe kavseyne vardın. Ondan daha zevkli bir yer görebildinmi? Göremezsin.İşte saliklerine bu zevki tattırmasını diliyor.
Musammasın cemi esma sana talim olundu bil Sen ol arifi billahsın sana insan denildi ad Senin mülkün timarında melekler oldular memurKi sen mesnedi ademsin mülk içi hep sana münkad
Bu sebebdendirki insan isimlerin tümünü kendisinde topladı..Ve.tüm.isimlerin.müsamması.oldu. Meleklerin okuyamadığı isimleri okudu.Niyazi Mısrı Hz. leri her adem adem değildir.Her kim ademliğini bildi ise odur adem yoksa görünen bir suret ve gölgedir ancak. Kabe kavseyne gelince gölge ve ikilikten kurtuldun .Gözlerin aydın.Sana müjdeler olsun .Çünkü senin mülk diyarında melekler memur oldular. ki sen mesnedi ademsin. Mülk içi hep sana hizmet ederler. Bu azalarının sana hizmet etmeleri meleklerin ademe secde etmelerinin aynısı demektir.
Celali perdesidir hep cemalin sedreder daimCehennem gör hicap oldu giremez cennete ifradBu varlık dağı ardından haber aldınsa Şirinden O dağı delmeye ancak kişi kim olmalı Ferhad
Bu azalarımızı mülk sıfatına getirebilmemiz için kalbimizin nurlanması ile olacaktır. Kalbimizin nurlanmasıda zikri daimle olacaktır. Hep celalin perdesidir. Cemali daima örter. Cehennem ise buna perde olur yani hicaptır. Cenabı hakkın celal ve cemal sıfatları vardır. Cemale erişebilmek için celaline mazhar olunacak. İşte bu bir imtihandır. Hiçbir öğrenci imtihansız sınıfını geçemez. Geçemediği gibi bir aşıkta maşukuna erişebilmesi için böyle imtihanlara tabi
tutulacaktır. Bu maddi ve maneviyattada böyledir. Bu imtihanı başarabilmek için cesaret lazımdır.
Zülüfi maşuku görmek kifayet etmez aşıka Yanar içi olur büryan ki vuslattır hemen maksadBu aşkı narı muhriktir olunmaz arzuya teşbih Ki cennet arzusunda hem o zevke ermedi zühhad
Okuyan dersi maşuku o bildi halati aşkı Olur FEHMİ gibi mecnun eder leylayı dilde yad
Resulullah efendimiz buyuruyorki: Kazancın onda dokuzu ticarettedir. Ticaretin onda dokuzuda cesarettedir. Bunun için Mısrı Niyazi Hz.leri: Diyor. Korkma tamudan eğer aşık isen maşuk olanın yeri kalender olur Aşkınla tamuda olmak cennettir. Aşıklık cennette olursa tamudur.Aşksız ona erişilse bu cesareti ona verecek aşktır. Aşkı olmıyan korkak olur.: Korkanda ne maksuduna ve nede kazancına erişemez. İnsan bu yolda aşkı arkadaş ederse aşk kılıcını çeker,.nefis askerini yok edip kabe kavseyn kalesine çıkar. Bayrağını oraya çeker,.oturur.Alemi seyir eder.Kah halkı ve kah hakkı seyreder. İşte bundan daha zevkli bir makam yoktur. Buraya çıkıp bayrağını dikene aşk olsun. Zülüfü maşuku görmek kifayet etmez aşıka Zülüfünden maksat hakkın tecellileridir. Yani esma ve eşya fiilleridir. Sıfatlarıdır. Bunları seyir etmek aşıka kifayet etmez. Ancak zatı hakka kavuşmaktır. Maksadı bundan önce gördükleri hep zatı hakkın zülüfleridir. Zatı hakka erişebilmek için bütün bunları yani kendi nisbetlerini yok etmekle mümkün olacaktır. Birde Aşkı ilahi olacaktır. Bu Aşk yakıcı bir ateştir. Cennet
arzusu veya başka arzular var iken orada Aşk olmaz. Yakıcı olan bu Aşk ateşi bütün arzuları yakar. Ve maşukunu sever. Bunun için büyüklerimiz demişlerki:Cümle fena buldukta Aşk baki kalır. Bu yanmaktan korkanlar vuslata eremez. Maşuku ders nedir. Tevhiddir. Bu Tevhid dersini hakiki Mürşitten alanlar aşkın halini bilirler .Fehmi gibi mecnun olur. Daima leylayı anmadan duramaz. Her kimde bu Allah Aşkı var ise onlar daima Allahı zikrederler. Onların gıdası bu olur. Nefis gıdasız olmadığı gibi Aşıkta maşukunu hatırından hiç çikarmaz. Hiç onu hatırından çıkarmaması onun zikridir.
16-
Fırkat narına yandım ya Resulullah mededVuslatın aşkıyla doldum ya Resulallah mededNice takat getirir ol can senin methin duyarYandı gönlüm külhan oldu ya Resulallah meded
Kişi Hz. Peygamber efendimizin sevgisinden ayrı oldumu ağlar, ve ondan yardım ister. Kavuştuğu zamanda ayrılmaması için de yardım diler. Nasıl olurda onu sevmez. Ve ondan yardım istemez. Çünkü onu Allah sevmiş. Ve mehd etmiş. Kudsi bir hadiste şöyle buyuruluyor. Sen olmasaydın sen olmasaydın ben bu kainatı yaratnazdım. Peki ne için iki defa olmasaydın olmasaydın diyor. Biri dünya ve biri ahireti yaratmazdım diyor. Yani dünya ve ahireti senin için yarattım. Bu kainatın özü olduğu için özünü kim sevmez. Ve kim onunla beraber olmağı istemez Ancak onu bilmek lazımdır. Hadisi şerifte nefsini bilen Rabbını bilir. buyurulmuştur. Nefis demek arzu demektir. Onun için kuranı kerimde:Resulullaha itaat Allaha itaattır. Resulullahı sevmek Allahı sevmektir.
Ruzu şeb ağlar dururum çağırırım el aman Babı lütfundan kerem kıl ya Resulallah mededDert senin derman senindir yoluna bunca kedaOnun için can verirler ya Resulallah meded
Men reani sırrına vakıf oluptur aşıkanCümlenin muradı sensin ya Resulallah mededNefsimin kesreti cürmünden yüzüm daim siyah Gün be gün artmakta isyan ya Resulallah
Bin haya ile kapında TALİBi şevkat umar Eyle ihsan kıl şefaat ya Resulallah meded
Resulullahtan ayrılmak Allahtan ayrılmaktır. Bunun için dua edeceğiz. Dua etmemiz onun emrine uymamızla mümkündür. Çünkü Resulullahın emirleri Allah'ın emırleridir. Resullullahın emirlerini yapmıyan hakkın emrini yapmamış olur. Resulullahtan ayrı olan haktan ayrı olur. Onun için gece ve gündüz ağlarım. Lütuf kapından bana ikram eyle.Senden ayrı olmiyayım. Çünkü dert senin dermanda senin Bu dert nedir. ?Derman nedir.? Dert ve derman Tevhiddir. Çünkü Resulullahı Tevhid etmeyen Allahı da Tevhid etmiş olamaz. Şer nefsimizin çok çok hatalarından yüzümüz daima siyah günden güne isyanımız artmakta,ancak senin şefaatine güveniyoruz.Çünkü sana uyduk ,seni sevdik,bizi kapından boş çevirme ya Resulullah meded.
17-Gel ey aşıkı biçare cihanda gezme avareVar iken derdine care ara bul onu bir yerde Çün desin aşıkım bende kani hak sevdası sende
Duran huzurda bir merde edermi boş yere secde
Sakın sen kendini hardan şefaat umma gel körden Atar aşığı bir yerden geçer ömrün o boş yerde Ara bir Mürşidi kamil olasın ilmine nail Bilişin cümle et zail erersin zevke her yerde
Seni iğfal eden cahil o haktan kendisi gafilBu sözler hep sana vafir tutarsın pendimi sendeArama hakkı sen nerde çu mevcuttur o her yerde Aradan kalkarsa perde Allah nerde sen nerde
Bu sözler hep seni irşad oku gönlünü eyle şadGidersin bir gün ansızın bulunmaz FEHMİ ol yerde
Burada aşıkı davet ediyor. Bu cihanda avere gezme diyor. Nakıs bir Mürşide bağlanmış, ilim ve irfaniyeti tam yok yalnız seni ibadetle vaktini boşa geçirtiyor. Derdine çare var iken ehlini ara bul Mademki aşıkım diyor, nerde hak sevdası Durma ve vaktini boşa geçirme. Hakkı sevmekten murat hakkı kendinde bulmaktır. Kendinde bulabilirsen o zaman orada dur. Eğer göremiyorsan o zaman durma başının çaresine bak. Bu alem güllük gülüstanlık iken bu alemi diken tarlası görme. Neden böyle görüyorsun. Çünkü şefaat beklediğinin kendisi görmiyor. Sana nasıl yol göstersinki. Seni uyarır ve derki; Sabret ahiret te mükafatını göreceksin Dünya geçici bir hayattır Bize ahiret gerektir.der. Halbuki Kurani kerimde Bu dünyada ama olanlar ahirettede amadırlar. buyuruluyor. Onun için kendisi okuyamayan gözü görmiyenin seni okutması ve gözlerinin hicabını açması mümkünmüdür. Onun için bir insanı kamil ara bul olasın onun ilmine nail. O zaman kendi bildiklerini, unut.her yerde hakkı zevk eyle Eğer bildiklerinden vaz geçmezsen orada dahi ömrün boşa gider. Ey
aldatılmış insan, sen aldattın sonrada nasihatımı tut diyorsun. Onun için sende bir Mürşid bulup boşuna kürek sallama Çünkü sen ilim deryasındasın kürek sallamayı bırakta zikrin dibine dalarak cevher çıkar.cevherden murat haktır. Arama hakkı sen nerde o mevcuttur her yerde arada sen iken perde Allahın nerde sen nerde. Bunun için cenabı Allah ben kuluma şah damarından daha yakınım buyuruyor. Bu yakınlığı bize bildirecek bir mağfiret sahibi lazımdır. Bu mağfiret sahibi var iken ara onu bul. Fırsat elde iken Yoksa fırsat elden gittikten sonra kıymeti kalmaz. Mevlane Hz.leri mesnevisinde şöyle bir hikaye anlatıyor. Avcının biri bir serçe tutmuş, serçe anlamışki: Ey avcı bu kadar koyunlardan ,sığırlardan doymadında benim bir lokma etimlemi doyacaksın. Beni azat eylede sana üç nasihat edeyim. Bu senin için daha hayırlı olacaktır. Birinci nasıhatımı elinde iken vereyim. İkincisinide damın başında vereyim. Üçünçüsünüde ağacın dalında dedi. Ve elinde iken verdiği nasihat ,Fırsatı kaçırdıktan sonra eyvah etme.Avcı serceyı salıyor. Serce damda iken ey avcı ne yazıkki bilemedin.Benim vücudumda on dirhem inci var idi,bu senin yedi sülalene yeterdi. Avcı bir eyvah çekerek gel ikincisini söyle diyor. Serçe dediki, Sanki sen birincisini anladında ikincisini söylememi istıyorsun. Ey ahmak beni terazine koysan iki dirhem ancak gelirim. Benim nerem on dirhem gelecek. diye uçup gidiyor. İşte avcı beden,serçe ise ruhtur. Bedenden ruh ayrıldımı,fırsat elden gitti demektir. Peygamber efendimiz bir hastayı ziyarete gidiyor. Beraberinde Azrailde var.Azrail diyorki. Gideceğimiz hastanın bir saatlik ömrü var. Bir saat sonra ruhunu alacağım. Peygamber efendimiz hastaya bildiriyor.Hasta diyorki; Ya Resulallah ben hakkın hükmüne razıyım Fakat bana bir saatlık bu ömrümde ne tavsiye edersiniz. Diyor. Resulullah efendimizde ilim öğren diyor. Demekki ömrünün son saatine kadat fırsat var. Fakat yinede son saate bırakmayıp daha önceden çaresine bakmalı.
Çünkü gençlikte yapılan ibadet veya öğrenilen ilim elbette yaşlılıktaki gibi olmaz. Onun için gençlere diyorumki; fırsat gençliktedir. Bu ledün ilmine gençlikte sarılın yaşlılıkta kavraması zor olur. Onun için fırsat gençliktedir. Gençlikte mutlaka fırsatı diğerlendirin.
Seherde selsebil içsen ikincide rahik iç sen Üçüncüde tesnim iç sen hakka yalvar seherlerdeSeherin vaktidir bu hem seherin sohbetidir hem Seherin zevkidir bu hem hakka yalvar seherlerde
Seherde uykudan kalk sen salatı subhu kıl hem sen Ki fail hak olur bil hem hakka yalvar seherlerde Seherde terk et eşgali yanıp dert ile et ahı Çü gördün zülfü leylayı hakka yalvar seherlerde
Gel ey derdi biçare sakın aldanma ağyareKonuş benimle ey yare hakka yalvar seherlerdeNice evliyalar geldi seherin subhunu kıldıBize remzin beyan etti hakka yalvar seherlerde
Gel ey sen TALİBi daim huzuru hakka dur daim Olasın dost ile kaim hakka yalvar seherlerde
Hey sevgili isteyen. Sevgiliden murat Haktır. Yani Hakkı isteyen kişi,kalk seher vakti uyanda Hakka yalvar. Seher vakti gece karanlığı kalkıp güneşin belirtisi yani şafak atmağa başladığı zamandır. Şafak ise zikri daimle cehil karanlığı kalkıp,ilim ziyasinin doğduğu zamandır. Yani kalp daimi zikirle dirilmeğe başladığında şafak atar. Kişinin şafağının atması daimi zikirle kalbindeki nurlanma her fiilin failinin hak olduğunu idrak etmesidir. Buda kamilin kırmızı bir bardaktan ,yani fenafillah olmuş ve hakkın varlığı ile var olmuş bir kamilin elinden içmekle olaçaktır. Çünkü bütün nasihatlar bunun içindir. Varlığın yok olmayınca var olamazsın. Resulullah efendimiz buyurdular: Fakirlik benim iftiharimdır. Bu dahi seherlerde uyanmakla olacaktır. Yani tevhidi efali iyice zevk etmekle olacaktır. Çünkü bütün tezahurat bu makamdadır. Ehlullah bunu kaf dağı ile temsil etmişlerdir. Çünkü kaf dağının ismi var cismi yok.İşte kaf dağından maksat budur. Bu dağı aşmak güç olduğu gibi ,bu makamı zevk edebilmekte böylece güçtür. Öyle ise burada çok yalvarmak ve çok ağlamak lazımdır. Bak mecnuna leylaya ..divane oldu. Hakka aşık olan kişi mert olmalıdır. Yani akılla iş yapmağı bırakacaktır. Peki akılsızmı olunacaktır?.Hayır akılsızda hiçbir iş olmaz. Her şeyi aklına tanışmıyacak. Aklına güvenmiyecek. İlmi irfanı olmayan neye yarar.Selsebil Tevhidi efalin, Rahik Tevhidi sıfatın, Tesnim Tevhidi zatın zevkidir.Kişi bu şerbeti içtimi serhoş olur.kendini kaybeder. İşte seherin sohbeti budur. Bu mertebeyi zevk eden salik uyanır. Diğer mertebeleri kolayca aşabilir. Seherde kalkıp sabah namazını kıl yani fail hak olduğunu idrak ettikten sonra sabah namazını kılmış oluyorsun .Namaz kılarken işi Allaha bırak. Fail o olsun. Ey çaresiz derde düşen yabancılardan ayrıl,şimdi yabancı senın eski zanların idi.Onlardan ayrıl .Konuştuğun
hak olsun.Hak ile konuş. Hak ile dinle Allahın ehillerinden ol Eski zanlarıdan ayrılmazsan. Allahın ehillerinden değil uzaklaşmışlardan olursun. Ey TALİBi daimi hakkın huzurundan ayrılma çünkü o senindir.sende ondan ayrılma
19-Gir kamil gönlüne cennet dilersenFethuli buyurdu Kuran içinde Ol huma pervazın sayesinde durNaili refah bul irfan içinde
Men reani çün buyurdu ol resul Gör ne cevher var bu sedef içinde Oku ezber ilmi ledün dersiniHikmet tulu etsin vicdan içinde
Hakikat mürşide eyle intisabBulasın dermanı derdin içinde Mürşide bende ol hakkı seversen Fettebiuni dedi Kuran içinde
Seb ai mesan dersidir TevhidFatiha okundu mushaf içindeSözlerime kulak tutan aşıklarArif olur onlar akran içinde
FEHMİ sana ilmi hikmet vehbidirBer kurur irfan gönlün içinde
Kuranı kerimde şöyle buyuruluyor: Ey mutmain olmuş nefis dön rabbına ,o senden razı oldu sende ondan razı olduğun halde dön rabbına,dön kullarımın içersine ve cennetime gir"
Hangi kulların içerisine girmeli Peygamberimiz buyuruyorki: insanlar ölecek alimler ölmiyecek, alimlerde ölecek ilmiyle amil olanlar ölmiyecek, ilmiyle amil olanlarda ölecek muhlisler ölmiyecek Kimdir bu muhlisler: Peygamberimiz : mutu kable ente mutu Yani ölmeden önce ölünüz.bir daha ölümü görmeyesiniz. İşte bunlar kendilerinde bulunan varlığın kendilerinin olmadığını anlayan ve zandan ibaret olduğunu bilenlerdir. Bizde bu zandan kurtulmalıyız.Çünkü bir ayeti kerimede: insanların bir çoğu zanna tabidirler Zan ise Allah katında hiçbir şey teminetmez buyuruluyor. Bu surette kendilerini hakta yok bilip kendi mazharlarından hakkın tecelli ettiğini görmeleridir. H.kudside: Kulum bana nevafille yaklaştığında ben o kulumu severim, sevdiğikulumun duymasına kulak olurum benimle işitir. Görmesine göz olurum benimle görür. Tutmasına el olurum benimle tutar. Yürümesine ayak olurum benimle yürür velhasıl tüm aza vecevahiri sükun ve hareketi ben olurum. Benimle yürür, benimle oturur, benimle yatar, benimle cennete girer. Neden, Çünkü cennet Allahla beraber olmaktır. Bu sırra erişmiş bir kamilin gönlüne girebilirsen Allah ile cennete girmiş olursun. İlim ve irfanı yükselmiş bir Mürşidi kamilin gölgesinde dur. Sende erişmişlerden olursun. Hak zatını çün buyurdu ol Resul gör, ne sedef var bu cevher içinde. Peygamberimiz: beni gören hakkı görür buyurdu. Ashabın avam tabakasından dedilerki; Ya Resulallah, biz seni görüyoruz. Şimdi. Allahmısın dediklerinde o zaman şu ayeti kerime nazıl oldu: Habibim onlara de bende sizin gibi beşerim,bana vahiy olundu ,ilahınız ve ilahimiz bir tek Allahtır. Resulullah bir sedef olup ondaki inciyi göremediler. Bu inciyi görebilmek için Resulullah efendimizin varisi olan insanı kamili bulmakla mümkün olacaktır. Oku ezber ilmi ledün dersini hikmet tulu etsin vicdan içinde İlim ikidir. Biri zahir ilim biri batın ilimdir. İşte bu batın ilmine ledün ilmi deniliyor. Bu ilmin öğretmeni Hızır
aleyhisselamdır. Ölümsüzlüğe kavuşmuştur. Halbuki Resulullah efendimiz diyorki: Hızır sağ olsaydı bizi ziyaret ederdi. Hani ölümsüzlüğe kavuşmuş idi.Hızırın ölümsüzlüğe kavuşması şöyledir. Ömrü hayatını tamam ettimi yerine birini yetiştirir.Onun ömrününde bittiğinde yerine başka birini yetiştirir. Böylece dünya durdukca bu devam edecektir. Şu halde her zamanın bir hızırı vardır. Bu böyle biline .aşk dahi Allahın hidayeti ile olur. Onun için Fatihayı şerifte her namazın her rekatında ,bizi doğru yoluna hidayet et diye yalvarıyoruz. İşte doğru yol zamanın Hızırını bulup ondan ilmi ledün tahsil etmek ile mümkün olup hidayete erilir. Aksi halde başka türlü imkanı olmaz. Çünkü her ilim unutulur.Ledün ilmi unutulmaz. Oku ezber ilmi ledün dersini dediği budur. Ve devam ediyor. Hakikat Mürşid ile intisap bulasın.dermanı var derdin içinde.Dert Tevhit olursa dermanda Tevhid olur. Tevhidden murat hakkı bulmaktır. Hakkı buldumu derman olur. Bunun için zatın birisi demiştir:Bu Tevhid üçe taksim edilir. 1-Taklit 2-İstidlali 3-Tahkiktır. Talimi ise Muhammedidir. İşte bu dahi üç mertebede anlaşılır. 1-İlmel yakın 2-Aynel yakın 3-Hakkel yakındır. Bunların bir misalle anlaşılması gerekiyor. Şöyleki: Bir kişi hacca gitmiş oraları gezmiş görmüş,memlekete gelmiş ahbabları onu tebriğe geldiler ,hacda ne var diye sorduklarında o dahi gördüklerini onlara anlattı. Onu dinleyenler ilmel yakın oldular.Bilahare onlarda gittiler,ve gördüler,aynel yakın oldular. Kimki orada kaldı oda hakkal yakın oldu. Bunun gerçeğini bulmak hakiki Mürşide intisap etmekle mümkün olacaktır. Devam ediyor:Mürşide bende ol hakkı seversen fettebiuni dedi Kuran içinde. Asrı saadette müşrikler bir gün Resulullah efendimizden izin istediler.Huzuruna geldiler. Ya Muhammed siz Allah sevgisinden bahis ediyorsunuz,bizlerde Allahı seviyoruz.dediler. o zaman şu ayeti kerime nazıl oldu." habibim onlara söyle ,siz Allahı seviyorsanız bana tabi
olunuz.o zaman Allahta sizi sever ve geçmiş günahlarınızı bağışlar çünkü. O bağışlamakta çok merhametlidir. İşte Fehmi efendi Hz. leri Fettebiuni dedi kuran içinde dediği budur. Mürşide bağlanmanın hikmeti budur. Mademki bağlandın onun emir ve yasaklarına tabi ol. Onun emirleri Resulullahın emirleridir Resulullahın emirleride Allah'ın emirleridir. Sebai mesani dersidir. Tevhid fatiha okundu kuran içinde. Sebai yedi demektir. Mesani ise iki demektir. İşte fatiha iki defa inmiş. Bu hükümde hadistedır. Fehmi Hz.leri bunun Tevhid olduğunu bildirmektedir.Çünkü Tevhid yedi makam olup,yedide subut sıfatlar ,veyahut bu yedi sıfatın zahir ve batını ile iki yedi olmuş olur. Fatihanın gerçek manası budur. Bunun için fatihayı şerif kitabın anası denilmiştir. Ashabı ikram bir gün İmamı Ali R.a Hz.lerine sordular Resulullah efendimiz sizin için bir hadis buyurdular: Ben ilmin şehriyim kapusu Alidir. Bunu bize açıklarmısınız. Şöyle açıkladılar: Esrarı ilahiye aynen kendilerinde mevcut ve tüm kitaplarda mevcud olan Allahın sırrı kuranı kerimde mevcuddur. Ve ondan sonra fatihada ve sonrada besmeleyi şerifte,sonrada be harfinin altındaki noktadadır.. Nedir diye sorduklarında ,kalemi hokkaya batırır, kağıdın üzerine dimdik tutarsın hiç hareket etmeden kaldırırsın o bir nokta yazar.Bu nedir denildiğinde buradan ilerisi sırdır söylenmez buyurdular.
20-Sabah namazına hazır olanlarOnlardır efali hakka verenlerFail haktır diye huzur ederlerYalvar kul Allaha seher vaktide Yalvar kul Allaha bahar vaktinde
Bir insan sabah namazını kılabilmek için nasıl hazırlık yapmalıdır. Evvela uyanacak,bu yalnız vücudu değil. Mühim olan kalbidir. Çünkü cenabı Allah buyuruyor: Suret ve amelin değil ,niyet ve kalbine baktığını söyliyor. Onun için kalplerimizin uyanık olması lazımdır. Bu kalp nasıl uyanacak. Zikri daim ile uyanacaktır. İşte bunu ehlinden almakla kişinin kalbi uyanınca sabah namazını bu huzur ile kılar. Hakikatta dahi fail haktır diye şuhut eder Ve ona Allah sizi halketti fiillerinizi dahi halk etmedimi ayeti açılır. Her işte fail hak olduğu için efalin cennetine girer. Ve orada istirahat eder.Bu sır ona açıldığında şükrani olarak suret namazını dahi kılar.
Öğle namazını kılan müminlerHer sıfatı hakka nisbet ederlerHer nazar mevsufu şuhut ederlerYalvar kul Allaha seher vaktinde Yalvar kul Allaha bahar vaktinde
Öğle namazına gelince: Oradada sıfatları hakka nisbet ederler yani sabit olan sıfatlarıda sıfatlarıyle daima görürler.ve sıfat cennetine girerler.Bu dahi seher vaktinde uyanmakla olacaktır. Bu zevke eren bir kimse şükrani olarak öğle namazını kılar.
İkindi namazını cemaatla kıl Vücud vücudullah gayri yoktur bilCümle alem fani haktır baki bilYalvar kul Allaha seher vaktinde Yalvar kul Allaha bahar vaktinde
Şimdide ikindi namazını cemaatla kıl vücüd vücudullah gayri yoktur bil,cümle alem fani haktır baki bil.Ne idi vücudu hakkın efali sıfatı ve bunları toplayan zattaki, vücud diyoruz işte bütün alemde görünen budur. Buna vahdeti vücud denir. Diğer görünen hakkın vücutları bir gölğeden ibarettir. Ve bunun böyle olduğunu bizlere Kuran ı kerim bildirmektedir. Her şey fani hakkın yüzü bakidir. Allahın celal ve cemal yüzünün baki oluşu bu alemdir. Bu görünen alemi zikrullah ile diriltip bütün azalarını cemaat yapıp böylece ikindi namazını kılar. ..Vücudunda hakkın varlığından başka bir varlık olmadığını müşahede edip vücud cennetine girer.orada bir zaman kalır. Artık Hakkın rahmetini bekler. Durursun. Ne zaman rahmet yağar topraktan başını kaldırıp insan sülalesi gibi biter.
Akşam namazını imamla kılan Onlardır Allahı hem zahir gören Hak söyler Enel Hak kulun dilinden Yalvar kul Allaha seher vaktinde Yalvar kul Allaha bahar vaktinde
Akşam namazıda:Ruhu imam yapıp azalarını cemaat yaparak kılacaksın. Azaların cemaat şöyle olacaktır. Her aza nurlanıp her azasında cenabı hak zatıyle zahir olup bu surette hakkı zahir görmüş olur. Ve kulun dilinden hak söyler. Enel hak.İşte hakkı zahir görmesi böyle olacaktır. Yoksa kendisinden ayrı görmesi mümkün olamaz.
Yatsı namazında eyle sen huzurMuhammed yüzünden hak zahir olur
Hak batın ile halk zahir olurYalvar kul Allaha seher vaktinde Yalvar kul Allaha bahar vaktinde
Yatsı namazında huzura kavuşmak şöyle olacaktır. Hakikatta bu yerde cenabı hakka kul nevafil ile yaklaştığı vakit hak o kulların kuvvesinden zahir olur. Yani görmesi, duyması,konuşması,eli,ayağı ve her azası olur. Böylece kul huzura kavuşur.
Salatı vitri kılan muhakkakEvvel ahir zahir batın olur hakKalmaz şirkin abit mabut olur hak Yalvar kul Allaha seher vaktinde Yalvar kul Allaha bahar vaktinde
Salati vitir üç rekattır. Ve tek varlığı düşünmek lazımdır. Bu nasıl olur. İbadette üç varlık vardır. Biri kul, biri ibadet,ve biride mabuttur. İşte bu üç varlığın bire düşmesi ihlas ile olacaktır. Şöyleki:Kulun varlığı olmayıp en basiti kuvvet hakkın olunca kuvvetsiz ibadet olurmu olmaz. Mademki kuvvet hakkındır ibadeti yapan kimdir. Kuvvet sahibi olan yapar. Öyle ise ,yapan hak ,ibadetinde hak mabutta hak olur. İşte böylece ihlas olmuş olur. Burada şirki hafi yani gizli şirk kalkmış olur. Bunu zevk eden bir ihvan salati vitir olan suret namazını kılmak vacip olur. Zaten bütün emirler muvahidedir. Avama değildir. Çünkü avam doğmamiştır ki ona farz olsun.
Teheccüd namazı farz değil sana Yetim malıdır yakar baştan başa Teberrüken kılar FEHMİ yok haşa Yalvar kul Allaha seher vaktinde Yalvar kul Allaha bahar vaktinde
Teheccüd namazı Resulullah efendimize mahsustur. Kurani kerimde : Gecenin hıfsında kalk rabbına nafile olarak Teheccüd namazı kıl ,umulurki Rabbın seni makamı Mahmuda irsal eder Buyurulmuştur. Amma bu makama bazı veliler tebrik için girerler. Orada duramazlar. İnerler. Yetim malı olması Resulullah efendimize ait makamı Mahmud olmasındandır.
21- Gel ey kardeş sende gafletten uyan Mümin olan durmaz zından içinde Yakıp varlık dağın şöyle mert ol kimGerdanı kan eyle irfan içinde
Benlik ile hakka tuğyan eyleme La tüşrikü dedi kuran içinde Mevlayı ararsan zahirde araGöresin ankayı ol kaf içinde
Balıklar ummanı arayıp giderNice görsün kendin umman içinde Hakikat güneşi doğmuş üstüne Nice görsün şemsi sehab içinde
Gel ey FEHMİ sende hakkı fehmeyle Gör ne cevherler var vicdan içinde
Bir hadisi şerifte : Dünya müminlere zından kafirlere cennettir.
Öyle ise dünya nedir.
Eğer şu yaşadığımız yer yüzü dünya ise,bu yer yüzünden nice Peygamberler ve Evliyalar gelip geçti. Çalıştılar mal mülk sahibi oldular.
Onlara bu dünya zından olması lazım gelirdi. Öyle ise şu yaşadığımız dünya Dünya değil ,Dünya insanların gafletidir. Gaflet ise hakkı bilmemektir. Bunun için Fehmi Hz.leri ,
Gel ey kardeş sende gafletten uyan
Mümin olan durmaz zından içinde
Öyle ise hangi müminlerdir? Neden Peygamberimiz gafil müminlere insanlar uykudadırlar, öldükleri zaman uyanacaklardır.. Demiştir.. Ölü iki kısımdır. Biri maddi ölüm diğeri manevi ölümdür.
Maddi ölümle ölen bir kişi ölünce uyanacak, fakat iş
işten geçmiş olacak, amma manevi ölümle ölen yanı ölmeden evvel ölünüzki bir daha ölüm görmeyesiniz İşte bu ölüm kendi varlıklarını hakkın varlığında yok edip hakkın varlığı ile var olmaktır. Varlık bir daha yokluk görmez. Rabbına erişmiş olur.
Yakıp varlık dağın şöyle mert ol kim
Gerdanı kan eyle irfan içinde
Musa a.s Turu sinada Rabbı ile konuşurken ya Rabbi görün bana bakayım sana dediğinde, lenterani cevabını aldı. Yani beni göremezsin, ancak karşıki dağa bak, o dağın yerinde durduğunu görürsen o zaman beni görürsün. Cenabı Allah o dağa tecelli edince, dağ dayanamayıp yanmağa başladı. Musa a.s.bir sayha ile bayıldı.düştü.Sonra kendine gelince :Benim zannımdaki gibi seni görmek isteyenlerin ilk tövbecisi ben olayım Diye tövbe etti. Benim istediğim gibi görünmezmişsin Seni. böyledüşünmekle tövbe ediyorum. Beni ilkmüslümanlardan kabul eyle .
Allahın tecelli ettiği dağ hanği dağ idi. Şübhesizki Musa a.s. benlik dağı idi. Hak kimin benliğine tecelli ederse onun benliğinden bir eser kalmaz Nasılki bir insanın boynu kesilince , boynu kan içinde kaldığı gibi ,sende irfaniyetle benlik boynunu kes. Benliğinden bir eser kalmamış olsun. İşte mertlik ve pehlivanlık budur. H.z. Ali keremullahi vecheye Allahın Arslanı denildi. Çünkü kendi nefsinin pehlivanı idi. Bir gün pehlivanlık güreşi tuttuklarında Hz. Ali kafiri aldı yere vurdu. Hancerini çıkarıp boynunu keseceğı zaman kafir Hz Alinin yüzüne tükürdü Hz. Ali hemen kafir pehlivanı bıraktı.
Kafir neye bıraktığını sorduğunda bu kızgınlıkta senin boynunu kesmiş olsa idim nefsime hizmet etmiş olurdum.Ben her şeyi Allah rızası için yapıyorum dedi. Ve kafir pehlivanda müslüman oldu. Bizde benliğimize karşı böyle davranıp o nefis denilen benlikleri böyle yere serip onun pehlivanı olabilirsek işte pehlivanlık budur.Böyle pehlivana aşk olsunBenlik ile hakka tuğyan eyleme La tüşriku dedi kuran içinde Ey insan senin benliğin seni azdırmış. Allaha karşı azgın biri olmuşsun . Bu azgınlık seni sonunda pişman edecektir. Lakin son pişmanlık fayda vermez. Kurani kerimde şirk etmeyiniz buyuruluyor. Peygamberimiz de : Şirk ikidir birisi aşikar, diğeri gizlidir. Ümmetimin aşikar şirklerinden korkmam Eminim, Fakat gizli şirklerinden emin değilim. Aşikar şirk Allahtan başkasına tapmaktır. Gizli şirk ise ;Kuranı kerimde şöyle denilmektedir. Biz emaneti göklere yerlere ve dağlara arz ettik onlar bu emaneti yüklenmekten kaçındılar .İnsan ise bu emaneti yüklendi.Sonrada zalim ve cahillerden oldu. Peki bu amanet ne idi: İşte bu emanet cenabı hakkın subut olan sıfatlarıdır. Bunlar sekiz dır. 1-Hayat 2-İlim 3-İrade 4-Semi 5-Görmek 6-Kudret 7-Kelam 8-Tekvindir. Peki bunlar nerdedir. Kısmen her yerde var isede insanda tümü ile mevcuttur. Çünkü insan mazharı tamdır. Bunun için mahlukatın eşrefi olmuştur. Peki bu insanı yoklayalım..Neden cahil ve zalimlerden olmuştur. Bunun emanet olduğunu unuttu. Kendi malı gibi kullandı. Nefsinin zalimi ve cahili oldu. Deniliyor. İsede; Hakikatta bunları kendisine nisbet etmesi gizli şirk olduğundan haberi olmadı. Başka bir ayeti kerimede : Siz emaneti ehline veriniz buyuruluyor. Bu emaneti ehline verebilmek için, nefsine zulum ve ilminin cehili olmakla mümkün olacaktır. Çünkü bu varlıkları nefse; vermedinmi nefse zülum olur. İlminde hakikat olduğunu anlayınca ne kaldı. Sana cehil kaldı. Bu surette emanet yerini bulmuş olur. Sende gizli şirkten böylece kurtulmuş olursun.
Buda Tevhid ile olacaktır. İşte insanların var olabilmelerinin sebebi budur. Allaha ibadet etmek ve Tevhid edip bilmektir. Tevhidsiz yapılan ibadet şirk ile yapılacağı için kabulunde dahi şüphe vardır. Öyle ise yalnız ibadetle kalmıyalım. Allahı Tevhid etmeye çalışalım. Bu dahi Lailahe illallah kelamından ibaret değildir. Bu tevhidin özü vardır. Bunu arayıp bulmak lazımdır. Bunun için Resulullah efendımiz: İlim arayınız velevki Çinde olsa buyurmuştur. Öyle ise Tevhid bir ilimle bulunsa gerektır.
Mevlayı ararsan zahirde araGöresin ankayı ol kaf içinde
Cenabı hak kuranı keriminde : Evvel, ahir, zahir, batın olduğunu bildiriyor. Madem zahirde dahi odur,.. niye görülmesin O açıkta görülmekte, fakat bizleri gözlerinde katarak varda ondan göremiyoruz. Dünyayı gören gözümüzde katarak olduğu zaman hemen çaresine bakarız .Fakat manevi kalp ve can gözümüzün görmemesine katarak olduğunun hiç farkında değiliz.. İşte manevi katarak cahilliktir. Bu cehil kalkar ilim gelirse ,ondan başka bir varlığın olmadığını kalp ve can gözü ile görmüş olursun. Öyle ise fırsat elde iken durmayalım manevi katarağı alacak manevi bir doktor bulalım ve gözümüzden katarağı aldıralım. Sonra fırsat elden gidince diğer alemde manevi doktor bulamazsın. Ve oradaki pişmanlıkta fayda vermez. Lütfen gözünüzdeki bu katarağı alacak bir doktora gidin. O doktorlar her yerde bulunur. Hemen çaresine koşunuz. Yarına bırakmayın. Sonra pişman ..olursunuz..
Balıklar ummanı arayıp giderNice görsün kendin umman içinde
İnsanlar dahi Allah ile beraber yaşıyorlar. Fakat balıkların suyu göremedikleri. gibi insanlarda hakkı göremiyorlar. Bunu göstermeyen nedir. Bilgisizliktir. Bu bilgiyi buldunmu ,o zaman senin bilgisizlik perdeni gözünden siler. Görürsünki ondan gayri varlık yok imiş. Hakikat güneşi doğmuş,üstüne nice görsün şemsi zehap içinde , bu güneş batmayan bir güneştir. Fakat bulut etrafını kaplamış. Nasıl görsün ,ancak bir rüzğar eserse o bulut dağılır. O bulutu dağıtmak için ,şüphesiz olgun bir kişinin nefesi ile olacaktır. Cenabı Allah cümle arayan kardeşlerimize olgun kişi buldurmasını nasıp eylesin Amin.
22-Sen bir aşıksın maşukun nerde Haber almışsın uzak bir yerde Sil gözünü gör mabudun nerde Abit olurmu mabuda perde
Şirk sekri sende tuğyan eylemişYol bulamazsın zevki tevhide Soyun dal sende bahri muhite Cevher bulunmaz her bir nehirde
Bülbül zevk almaz altın kafeste Nice durursun sen bu zulmette Uçar şad eyle mugi ruhunu Seyran eylesin enfus afakta
Aşık olan irfan buldular Zevke erdiler aklın ardında Mecnun olmadan leyla bulunmaz Akıl kalırmı darı mahbubta
Mürüvvet ettin beni bu derde Her kim koyduysa olsun cennetteMecnuna bir şey sual olunmazYazmadı kalem levhi mahfuzda
Aşık bedendir. Ruh maşuktur. Bilmiyorsun ne zaman onu gaflet perdesi istilam etmiş, ne zaman masiva tozunu gönül yüzünden Tevhid ile sileceksin o zaman maşukunu kendinde bulacaksın. Abit ile mabudun bir olduğunu anlarsın . Bunu göstermiyen cehil idi. Cehilin yerine ilim geldiği zaman, aşık ile maşukun bir olduğunu anlamış olursun. Abit mabuda perde olmaz. Bülbül zevk almaz altın kafesten. Sen neden durursun bu zulmette. Bülbül kişinin Ruhudur. Altın kafes ise bedenidir. Yani nisbet varlığıdır. Bu nisbet varlığını yok bil. O zaman Ruhun serbest olur. Enfusta ve afakta cenabı hakkın ayetlerini okur ve görür. Kuranı kerimde: Biz onların nefislerinde ve ufuklarında ayetlerimizi göstereceğiz. Taki hak yani gerçekler belli olsun için . Kimki masiva tozunu gönül yüzünden Tevhid ile silmişse onlara mürüvet ettin. Beni bu derde her kim koydu ise olsun cennette. Mürüvet kötülük üzerine iyilik etmektir. Yani ben o kadar asi inkar kulunu bu bataklıktan alıp, tertemiz edip,bu gönül bahçesine koydu. Allah ona cennet mekan olsun dediği Mürşididir. Mürşidine teşekkür ediyor. Mecnuna bir şey sual olunmaz. Yazmadı kalem levhi mahfuzda.Mecnun
kimdir. Allaha kendini veren ,Allahtan başka bir şey düşünmeyen; gece ve gündüz hep Allahla aşina olandır. Alemi ahirette insanlar üç saf üzere toplanacaklardır.
1-Ashab-ı Şimal 2-Ashabi yemin 3-Ashab sabıkun.
Ashabi Şimal: Amel defterleri solellerinden verilenler. bunlar ehli cehennemdir.
Ashab-ı Yemin : Amel defterleri sağ tarafından verilenler. Bunlarda ehli cennettir.
Ashab-ı Sabikun : Sabikun ise; Bunların defterlerine hiçbir şey yazılmamış. Defterleri bembeyaz. Melekler diyeceklerki ; Ya Rabbi bunların defterlerine hiçbir şey yazmamışlar. Bunları nereye sevk edelim. Diye sorduklarında, cevaben Allah şöyle diyecek: Onlar bana şebkat ettiler, yani beni dert edindiler.
Dünyada akıllarını benden başka yere sarfetmediler. Hep beni düşündüler. Dünya ve ahireti kendilerine haram ettiler. Hayır ve şerri bana nisbet edince hayır ve şer işlemedikleri için defterlerine bir şey yazılmış değil. Onlar dünyada dahi benimle idiler. Bırakın onları bana gelsinler. İşte böyle mecnunlar olduğu gibi,dünya mecnunlarıda vardır. Onlar Allahı unutmuşlar.
Allahtan başka şeyleri elde edemediklerinden akıllarını kayıp etmişler. Bunlar öyle değil. Peki bunlar ne olacak: Muhiddini arabi hz.lerine göre, ne kadar dünya meczupları varsa cenabı hak onları toplayıp onların içinden bir peygamber çikarıp hakka davet edecek. İcabet edenler cennete, icabet etmiyenler cehenneme gidecektir. Ondan sonra baliğ olmamış sabi çocuklarda ayni aralarından bir Peygamber çikarıp davet edecek icabet edenler cennete icabet etmiyenler cehenneme
gidecektir. Herkes yerli yerine girdikten sonra şeriat kalkacak.Buraya kadar şeriatın hükmü devam edecektır. Cehennemlikler cehenneme ,cennetlikler cennete girdikten sonra şeriatın hükmü kalkacaktır. Şirk sekri sende tuğyan eylemiş, yol bulamazsın zevki Tevhidde Soyun dal sende bahri muhite cevher bulunmaz her bir nehirde Allaha eş koşma serhoşluğu seni azdırmış. Böyle Tevhidde yol bulamazsın. Soyun bu benlik varlığından o zaman bahri muhit olan Tevhid deryasına dal,incileri çıkar. Bu hususta pirimiz seyyid Muhammedi Nurul arabi hz.leri Niyazi divanında bir hikaye söyliyor.
Devrişin biri bir dergahta yıllarca hep hizmet etmiş. Artık yorulmuş. Şeyhine demişki; Efendim bu fakire izin ver,biraz dışarılara gezip dolaşayım. Hava alayım. Birde patışahın kızını isteyeceğim demiş. Oda verirlerse alırsın diyerek izinlisin diye elini öptürerek ayrılmış. Bazı kimselere soruyor. Bir kimse patışahın kızını isteyecek olursa nereden ister, doğrudan padışahtanmı yoksa vesile ilemi demiş. Demişlerki şeyhül islam vasıtasıyla istenir. Doğruca şeyhül islamın dairesine gidiyor. Selam veriyor. Ve diyor. Allahın emri peygamberin sünneti seniyesiyle patışahın kızını helallığa istiyorum. Oda;peki devriş sen şimdi gitte ben patışaha arz edeyim. Sonra gel cevanını al diyor. Derviş gidiyor, Şeyhül islam Padışaha çıkarak ; Patışahım dün derviş kıyafetli biri geldi, Allahın emri Peygamberin sünneti seniyesile Padışahın kızını helallığa istiyorum dedi. ne buyurursunuz. .Padışahta bak hocam biz asil nesil arayanlardan değiliz. Benim kızıma nişanlik bir dürdane getirir ise kızımı alır. Şeyhül islam dairesine gider ,derviş hafta sonunda gelir .ve selam verir . Ne haber hocam diye sorar.
Oda inşallah nişanlık bir dürdane getirirse kızımı alsın
dedi .diyor. Derviş peki diyerek doğru sarraf dükkanlarına gidiyor. Ve soruyor. Hanği dükkana gitse hayır cevabını alıyor. Nihayet sen bu dürdaneyi buralarda bulamazsın ancak acem diyarinda bulabilirsin dediler. Devriş acem diyarına gidiyor. Patışahın huzuruna bir çok zahmetten sonra çıkarılıyor. Ve diyorki:
Padışahım sizin hazinenizde dürdane varmış bana bir dürdane satın. Veya siz bunu nerede buldu iseniz yerini banada söyleyin. Dedi. Patışahta,bizim hazinemizde dürdane var fakat satılık değil. Biz bunu hazar denizinde bulduk sende gider orada bulursun.
Derviş oradan Hazar denizine geliyor. Soyunup suya dalıp dalıp çıkıyor. Ve akşama kadar iyice yoruluyor. Takatı artık kalmıyor. O zaman diyorki; Ya Rabbi ,ya bana dürdaneyi buldur yada canımı al. Kendisine bir uyku geliyor. Uyanınca bakıyorki baş ucunda üç tane dürdane var. Dürdaneyi alıp Padışaha götürüyor. Kızı ile evleniyor. İşte bu ilim incisi her bir nehirde bulunmaz. Yani her Mürşidde bulunmaz. Ancak kamil bir Mürşidde bulunur. Aşık olanlar irfan buldular zevke erdiler. Aklı ile gidenler bu zevke ermenin akıl ile mümkün olmadığını anladılar.
Cemali yare bakarken Fehmi Tevhid hançerini duymadı canda. Bu ayni vezir hanımının hanımların karşısına ansızın yusuf a.s. Çıkarıp Yusufu görmeleriyle şaşkına dönüp ellerindeki elmaları soyarken ellerini kestikleri gibi Fehmi efendi hz. leride böylece Tevhid hançerinin acısını duymadı. Mevlam cümlemize bu aşkı zevk ve muhabbeti ihsan eylesin amin.
23-Ey gönül tefekkür eyle esrarı hakkı fehmeyleOl beyti kalbe ver cila her nefes zikrullah eyle Kalp ile fikrullah eyle
Zikrullah nefsini öldürür hem seni sana bildirirİrfanla seni doldurur her nefes zikrullah eyle Kalp ile fikrullah eyle
Esrarı tevhidi bilmek eyledi davet MuhammedÇünkü eyledin icabet her nefes zikrullah eyle Kalp ile fikrullah eyle
Girsen irfanı cennete gark ol sefayı izzeteErmek dilersen devlete her nefes zikrullah eyle Kalp ile fikrullah eyle.
Sivadan kalbin eyle pak tecelli etsin hubbi hakSucudu kalp odur mutlak her nefes zikrullah eyle Kalp ile fikrullah eyle
Tevhid et hakkı hak ile efal sıfatı zat ile Gir ol vücudu vahide her nefes zikrullah eyle Kalp ile fikrullah eyle
Mahvet vücudun kıl fena fenayı tamda bul beka Yetmezmi sana bu sefa her nefes zikrullah eyle Kalp ile fikrullah eyle
Uyandır kalbini arif ol salatı hamse dahil ol Huzuru hakka kaim ol her nefes zikrullah eyle Kalp ile fikrullah eyle
FEHMİnin sözün yad eyle sırrına ermek caht eyleOl dil ve canı şad eyle her nefes zikrullah eyle Kalp ile fikrullah eyle
Bir hadisi şerifte şöyle buyuruluyor. Tefekkürü saatın hayrun min ibadeti senetin Yani bir saat tefekkür yetmiş yıl ibadet etmekten daha hayırlıdır. İşte bu tefekkür esrarı ilahiyeyi tefekkür etmektir. Ve yahut zikir etmektir. Onun için zikir nedir . zikir fikir demektir. Fikir dahi zikir demektir. Cevabı verilir. Demekki kalp Allah Allah Allah diye zikir ve yahut fikirde zikirini yapar. Her hangisiyle olursa olsun nefsin sıfatlarını yok edecek bunlardır. Nedir nefsın sıfatları ; yalan, gurur, hasetlik, gıybet, temah, hırs vs. İnsan bunları kendisinde görüyorsa onun nefsinin sıfatları duruyor demektir. Zikir ve fikrine devam etmelidir.
Taki bu sıfatlar kendisinde görünmeyesiye kadar. Bunun için ehlullah bunu her nefeste tecih etmişlerdir. Bu Tevhidin sırrına Peygamber efendimiz davet ediyor. Ashabı kiram kendilerine ibadetin ne olduğunu sorduklarında, ibadet hakkı Tevhid etmek ve bilmektir buyurdular. Yani ibadeti özü Tevhiddir. Tevhidin özü ise La ilahe illallah demekten ibaret olmayıp bunun sırrıdır. İşte bu sırra Peygamber efendimiz davet ediyor. Mademki bu davete icabet ettik her nefes zikri ve fikri devam edelimki irfan cennetine girelim. Orası senin mekanın olsun. Daima devletin ve izzetin olsun.
Bu suretle kalbinden masiva temizlenir. Orası Allah sevgisi ile dolar ve kalp secdesini yapmış olur. Kalbin secdesi her an tecelliyi haktan kabul etmektır. Onun için her hangi bir tecelliyi gayriden kabul ettimi kalp secdesini bozmuş olur. Sevhi secde zahirde yapıldığı gibi, hakikatta dahi zikri unuttuğunda zikre hemen devam etmekle sevhi secdesini yapmış olur. Şu halde daimi zikirde olursa her tecelliyi haktan kabul eder ve secdesini bozmamış olur. Cenabı hak
Ey ihvan mademki intisab ettin averegezme, eski bildiklerinden ayrıl eski bildiklerin artık sana yabancı oldu. Onlardan uzak dur. Eski bilinçleriden uzaklaşmak senin perhizin olacaktır. İlaçlarında yeni bilgilerin olacaktır. Nasıl ki doktordan ilaç aldığın gibi sana perhizveriyor, perhizini yapmassan sana fayda vermiyor,eski bilinçlerinide terk etmessen yeni bilgilerde sana fayda vermez. Çünkü sen hastasın senin hastalığın haktan ayrı oluşundur.
Bu hastalığın ilaçı doktoruna teslim olmaktır. Yani ilaç ve perhizine devam etmektir.Buna devam edersen bütün hastalığın gidecektir. Aşkı ilahin gelince uzakları yakına getirecektir. Senin eski bilinçlerin hakkı çok uzaklarda gösteriyordu. Sağında solunda yani Şeriatta,Tarikatta aradın fakat bu aramak seni daha uzaklaştırdıki en son ümidini ahirete bıraktırdı. Sende artık boynunu büküp elini bağlayıp teslim oldun. Dünya nasıl olsa geçiçi ,ahiret ise kalıcı diyerek bütün ümüdünü ahirete bağladın .Hiç kuran okumadın ve dinlemedinmi? Gerek kuran gerekse hadisi şerifler bizlere öğüt veriyor. “Dünyada ama olan ahirettede ama” Dünya
ahiretin tarlasıdır. Hangi tohumu ektiğinde bitmedi. Amma çorak toprağa tohumu saçtın ise elbette bitmez. Çorak toprak ne idi .Eski bilinçlerin idi. Bu bilinçlerini bırakmadan bunun üzerine ilim ve iman tohumu saçtın bekliyorsun .Ahirettede faydasını görürüm diyorsun .Dolayısıylada kendini aldatmış oluyorsun. Öyle ise ey ihvan ,intisaba riayet eyle ,sağdan ve soldan gelen seslere bakma.Sonra karga olup gak gak diye bağırma .Hem eline bağırmakla hiçbirşey geçmez.Ancaksın bağırmakla kalırsın. Çünkü sana tedavi yolları gösterildi. Bu yol Peygamber efendimizin miraç yoludur. Alemlerin efendisi olan Hz. Muhammed a.s. giderken ona da sağdan ve soldan sesler geldi. Ona vahiy gelerek “Mazagal beşeru mema teğa ”Yani gözü istikametinden ayrılmadı. Biz ihvanlarada bu istikamet gösterildi. Sakın olakı bu istikametibırakıpta sağ ve soldan gelen seslere aldanmıyalım. Hakkı uzaklarda aramıyalım. O bize bizden yakın. Olduğu halde neden onu başka yerde arayalım. İşte bu sır kendimizde gizlenmiş. Bunu bize göstermiyen bizim varlığımızdır. İntisabımıza riayet etse idik bu sır bize açılacaktı. Eğer tam bir teslimiyetle Rabbını seven bir aşık ,Rabbının celal tecellilerine göğüs gerip zikri daime devamla sabır ederse bu celali tecelliler cemale döner. Cenabı hak cümlemize daimi zikir ve fikrini ihsan edip sabır eden kullarından eylesin...
25-
Hak buyurdu fezküruni emre itaat etsene
Gafil olma her nefeste hakka zakir olsana
Çün buyurdu hak teala semi kalbi açsana
“Kad fetenna kavmeke“ de sen rumuzu bilsene
Lillahil emru cemia kelamın fehmetsene
Geç ikilik nisbetinden fail Allah bilsene
Çün mevsuf hak oluptur böyle nazar etsene
Hem semiül basır oldur aynel yakın görsene
Çün vücudun hakka mashar zatına mahvolsana
Yok edip kendi vücudun küntü kenzi bulsana
Küllü menaleyha fanin sırrına ağah olsana
Baktığınca şeş cihette veçhi hakkı görsene
TALİBi sırrı hüvviyet membaından içsene
Bir zaman çıkıp bekaya hakkı zahir görsene
Hak teala Hz.leri kuranı keriminde “Fesküürüni ezkürküm, veşkürüni vela tekfurun“siz beni zikir edin bende sizi zikir edeyim. Muhiddini arabi hz.leri bu ayeti Namaza almıştır. Siz bana Namaz kılarsanız bende size Namaz kılarım Çünkü Namaz bütün ibadetleri kendisinde toplamiştır. Şöyle ki: Namaza evvela zikir ile girilir. Bir ayeti kerimede Namaz kılınız O Namaz insanı günahlardan çeker çevirir. Allahın zikri ise büyük ibadettir. Çünkü Namaza iftidah tekbiri ile giriyorsun. Bu iftidah açılış demektir. Çünkü Namaz müminin
miracı olduğu için bu sır açılsınki miraç etmiş olalım. Hatta sahabelerden biri sabah Namazına giderken yolu köle pazarından geçiyor. Ve orada bir köleyi azat ediyor. Fakat sabah Namazının iftidah tekbirini kaçırıyor.
Namaz bitince Peygamber efendimize soruyor. Ya Resulullah bir köle azat ettim ,fakat iktidah tekbirini kaçırdım. Acaba bu kulu azat ettiğim sevap iftidah tekbirinin sevabına muadil olurmu; Peygamber efendimizde ya Ebubekir bu iftidah tekbiri hakkında ne dersiniz. Deyince Ya Resulullah Mekke ile Medine hep benim olsa buranın gelirini fukaraya hep sadaka versem imam ilealınan iktidah tekbirinin sevabına nail olamam.dedi. Ya Ömer sen ne dersin. Ya Resulullah bin sene ömrüm olsa bunu adaletle hükmetsem imamla alınan iftidah tekbirininsevabına nail olamam. Ya Osman sen ne dersin. Ya Resulullah ömrüm boyunca hatim ile Namaz kılsam yinede imam ile alınan iftidah tekbirinin sevabına nail olamam. Ya Ali sen ne dersin. Ya Resulullah doğu batı kafir olsa bunları Allah rızası için katletsem imam ile alınan iftidah tekbirinin sevabına nail olamam.Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdular: Ey ashabım denizler mürekkep olsa yerler gökler kağıt olsa ağaçlar kalem ,bütün mahlukat yazıcı olsa kıyamete kadar yazsalar imam ile alınan iftidah tekbirinin sevabına nail olamazlar.ve yazamazlar. Bu iktidah tekbiri nedir. Seyyid Nizam oğlu şöyle anlatıyor. Her şeyin zahiri ve batını vardır. Abdestin zahiri su ile yıkanır. Batını ise ellerini haramdan korumaktır. Abdest azalarını gayri meşru olan yerlerden çekip içini dışını temizledikten sonra kıbleye dönüp Allahü ekber der, namaza durursun. İşte bu iftidah tekbiridir. Fakat Allahü ekber dediğin zaman
Ne sen kaldın ne ben Ne can kaldı ne ten
Gider varlığın kalır o vechi ahsen
Ne imiş iftidah tekbiri hakka kavuşmandır. Bundan daha büyük ne olabılir. Hiç bir sevapla mukayese edilmez. Onun için gafil olma, her nefeste hakka zakir olsana deniliyor. Çünkü ehlullah kendilerinden şeytanı defetmeleri için çok gayret sarfettiler. Bir türlü def edemediler. Ancak Allah demeleriyle bakmişlarki şeytan bir mil uzaklaşmış.Nefesi içeri alınca yine şeytanı karşılarında görmüşler. Anlaşıldı diyerek her nefes kişi hakkızikrederse onun tasallutundan kurtulmuş olur demişlerdir. Bu dahi cenabı hakkın lütfuna mazharolmakla olur. Çünkü cenabı hakkın şöyle bir vaadi.vardır..Kuluma.her.varlığımı.verdim. Verdiğim hervarlığı geri alırım. Yalnız iki nimetimi geri almam. Onlar nedir. Bir kulumun kalbini saat gibi zikir ile kurdummu bir daha onun kalbini durdurmam. Yine bir kulumun gözünden perdeyi kaldırdımmı bir daha perdelemem. Öyle ise zikre kendimizi alıştıralım Gözümüzden perdeler kalksın; Bir daha perdelenmesin Ey insan kalp kulağını aç: Kurani kerim bizlere şöyle hitap ediyor. “Vallahü halekeküm vema teğmelun” Allah sizi halk etti, fiillerinizide halketmedimi” Bu ayeti kalp kulağı ile işitiyormusun. Neden işinde, ibadetinde Allaha eş koşuyorsun. Ve her zamanda La havleyi okuyorsun. Kuvvetim yok diyorsun. Neden kendi sözünü kalp kulağın işitmiyor. Öyle ise kalbin mühürlüdür. Bunun çaresi yokmu. Olmaz olurmu. Bunun için Cenabı Allah bualemlerin içinden bir adem çıkardı. ve ona kalbin mühürünü silmesi için onun eline verdi. Bul o ademi kalbin mühürünü sildir.o zaman kalp kulağın bu sözleri işitir. İkilikten kurtulursun.Fail hak,mevsuf
hak olduğunu görürsün.Böyle nazar eyleyen hem semiul basar odur. Aynel yakın görsene .Cenabı hak kuranı keriminde “Leyse kemislihi şeyun ve hüvessemiul basir” yani Allah hiçbir şeye benzemez. fakat o duyar ve görür. Burada duymayı kendine nisbet etti. Neden ben duyar ve görürüm demedi.Burada dahi hakka şirk etmiş olursun. Peki biz bu kelamları hiçmi kullanmıyacağız. Bunun için iki kişi vardır. Ben işledim ben yaptım diyor. Biri doğru biri yanlıştır. Doğru olan muvahiddir. Çünkü ondan işliyen haktır. Bunu bilir ve sözünde doğrudur. Muvahid olmayan ise hatalıdır. Kurani kerimde “Bilenlerle bilmeyenler bir olurmu“ buyurulmaktadır. Bilenlerle bilmeyenler bir olmazsa tevhidin bir ilmi vardır. O ilmi öğrenenler kurtulur. Bilmeyenler ise gizli şirkte kalır. Böylece bilenlerle bilmeyenler. ayrılmış olurlar. Lillahil emri cemia kelamın fehmetsene. Kad fetenna kavmeke den. sen rumzu bilsene :Cenabı hak Musa A.s. vahiy etti. Turu sinaya gel sana kitap vereceğim.
Musa a.s. kavmine bildirdi. Ben turu sinaya davet olundum. Orada bir miktar eyleneceğim. Ve size Rabbımdan kitap getireceğim. Demesi üzerine kavmi dedilerki;Ya Musa getireceğin kitabı Rabbın tarafından olduğunu nasıl bilelim. Belki kendin yazarsın. O zaman güvendiğiniz kişilerden seçin benimle gelsinler. Şahid olsunlar. Bu surette içlerinden on kadar insan seçtiler. Ve Musa a.s. ile gönderdiler. Turu sinaya yaklaşınca Musa a.s.kavmini geride bırakıp huzuru ilhiyeye kavuştu. Hak teala hani kavmin nerede dediğinde arkamdan geliyorlar ya Rabbi dedi. Seni böyle ileri gelmene ne acele ettirdi. Oda benden razı olman için dedi. O zaman cenabı hak ben senin kavmine fitne verdim. Samiri onları sapıttı. Ayeti bildirildi. İşte bu ayeti kerimedeki rumuzu bil . Sana Fehmi efendi hz.leri beyan ediyor. Musa a.s.ve kavmi turu sinada Rabbı ile kelam ederken kavmi dedilerki;ya Musa sen biri ile konuşuyorsun fakat biz o konuştuğunu göremiyoruz. Burada
şüphedeyiz derlerken bir sahika gelip onları yaktı. Musa a.s. Ya Rabbi bunlar bana şahid olacaklar idi. Sen bunları helak ettin . Cenabı hak bunları yine diriltti. Fakat kitabın indirildiğine hiçbir görgüleri olmadı. Dönüşlerinde karma karışık bir ifade verdiler. Musa a.s. da kavminin ,Samirinin altından yaptığı buzağıya taptıklarını görünce ;Harun a.s. ın sakalına yapışıp ey anam oğlu sen bunları görmedinmi.diyerek sakalını sallamağa başladı. Harun a.s. da beni incitme ,ben onlara söz anlatamadım.O zaman Musa a.s.elinde yazılmış levhaları yere vurarak fitne sendendir diyerek sakin oldu. İşte bu rumuz pir ehline malumdur. Ayeti kerimede “Küllü men aleyha fan “sırrına mazhar olsana. Kendi vücudunu yok edip küntü kenzi bulsana cenabı Allah şöyle buyuruyor:Her şey fanidir yani yoktur. Ancak baki olan hakkın celal ve cemal yüzüdür.Bu iki yüzden başka bir varlık yoktur. Bu yokların içinde sende dahilsin. Sende yok oldunmu o zaman gizli hazine açılır. Hangi tarafa bakarsan bak hakkın yüzünden başka yüz göremezsin. Çünkü her şey yok oldu. Ancak onun nuru pak kalır. Ondan başka kalmayınca o yüzü kim görecek. Yine kendisi görecektir. Talibi sırrı hüvviyet membaından içsene bir zaman çıkıp bekaya hakkı zahir görsene .Fehmi efendi h.z.leri iki isim kullanmıştır. Biri Fehmi, biride Talibi ve bu mısrada Talibi kullanmıştır. Bir kişi fena fillah olmayınca hakka kavuşamaz.Nasıl fena fillah olacağını Fehmi efendi beyan etmiş. Evvela fiillerini, sonra sıfatlarını sonrada vücudunu Allahta yok edersen o zaman sırrı hüviyet membaından ve ebediyete kavuşursun. Cümlemize Cenabı hak bu sırrı hüvviyet membaından içen kullarından eylesin amin.
26-
Ey üftede gönlünden de la ilahe illallah
Berk eylesin dilinden de la ilahe illallah
Devleti eman budur kamili iman budur
Cenneti acan budur de la ilahe illallah
Şeytanı senden kovar eder ehlullaha yar
Kalbinde hikmet doğar de la ilahe illallah
La ilahe illallah lafzını tevhid sanma
Evradu esmada kalma de la ilahe illallah
Bu lafzı suret durur içi hikmet doludur
Dostta vuslat buldurur de la ilahe illallah
Manası abu hayat içenler görmez memat
Münkir nekire cevap de la ilahe illallah
Cennete asan çıkar alemi ervaha uçar
Kabrine rahmet saçar de la ilahe illallah
Yakın eder uzağı atar yoldan tuzağı
Siler hesap mizanı de la ilahe illallah
Budur mümine burak kuş gibi geçer sırat
Narı nirandan berat de la ilahe illallah
Cehli süfyanın kaçar irfanın kanat açar
Dost iklimine uçar de la ilahe illallah
FEHMİye haldaş budur yolunda yoldaş budur
Dilinde dildaş budur de la ilahe illallah
Ey düşkün aşık gönlünden la ilahe illallah de ,yani bu la ilahe illallah ın manasını öğren. Çünkü bütün kurtuluşlar imanın kemali, cennetin kapısını açan budur. Seni ehlullaha arkadaş edende budur. Şeytanı senden def eden budur. Çünkü tevhidin 7 kapısı vardır 4 üncü kapıya kadar saliklere şeytan musallat olur. 4 üncü kapıya geldimi, ondan sonra şeytanın musallatı kalkar. Ve salikin kalbine hikmet dolar. Ve bu ayeti "la ilahe illallah" sözü olarak sanma o bir surettir. Aslı ise suretin manasıdır. Onuda ehlinden tahsil etmekle olaçaktır. Çünkü o abu hayattır. Kimki abu hayattan içerse onlar ölümsüzlüğe erişirler. Ve vücut kabrine rahmeti ilahi saçılır. Kalbi nurlanır. Kalbi nurlandığında yakınları gördüğü gibi uzaklar da yakın olur.İnsanlarda yakınları uzak gösteren cehili idi.Bunun yerine ilim irfan gelince cehil kaçar, ve bu cehil kaçınca yerine irfan kanat takarak dost iline uçar Gider.
Fehmi efendi hz.leri.
Yoldaş budur, yolunda yoldaş, dilinde dildaş budur.
Öyle ise ey ihvan onun izinden ayrılmayalım. Onun izini takip edelim. Elbette o izinden gidenleri görür ve onlara himmet eder. Himmeti bütün ihvanlara olsun.
27-
Seherde meskanede her nefes derim Allah
Bu beyti dihanede her nefes derim Allah
Dünyada yok pazarım ukbaya yok nazarım
Dilde daim ezkarım her nefes derim Allah
Havf ederler cahiller mahzun olur zahidler
La havf olur aşıklar her nefes derim Allah
Allah derim hep candan sensin benden zikreden
Bildim gayri yok senden her nefes derim Allah
Gitti cehli dalalet geldi nuri hidayet
Erdi haktan inayet her nefes derim Allah
Hu derim ya hak derim ya hayyul kayyum derim
Ev ednanın bahrında her nefes derim Allah
Yandım aşkın narına yok oldum dost varına
FEHMİyim dildarıma her nefes derim Allah
Bir insanın kalbi ne zaman uyanır ise seher o zamandır. Talibinin mekanı seher vaktidir. O zaman kalp uyandımı bir daha o kalp durmaz. Daima hakkı zikreder.Ve o kalp sahibi dünyada Pazar kurmaz. Ukbaya da yani ahirete de nazar etmez Yalnız hakla olur. Yaşamamız, çalışmamız, tiçaret etmemiz mal mülk edinmemiz, çoluk çocuk sahibi olmamız bunlar dünya değildir.Dünya insanın gafletidir. Çünkü daima zikir eden bir kalp gaflet etmez. Dünyada yok pazarım demek, gaflet etmemek demektir. Ukbaya yok nazarım demeside ahiret aleminde olan huri gılmanlar hep aldatıcı şeylerdir. Bunlara aldanmam demektir. Bir kalp daima Allah diyorsa o kalpde Allah sevğisi olur. Dünyada dahi o sevgi ile yaşar. Dünyadaki işi gücü alış verişi hep onunla olduğu gibi,ahirette dahi eğlencesi onunla olur. Bundan haberi olmayan bilgisizler daima korku içinde olup ,acaba dünya işlerimi nasıl yöneteceğim halim ne olacak, çoluğu çocuğu nasıl yetiştireceğim der. Zahitlerde ahireti düşünürler. Cenabı hakkın huzuruna çıkacağım bana yaptıklarımdan soraçak. Dilim tutulup cevapsızmı olacağım der. Yunusun bir deyişi vardır: Bizler ölüp kabre girince, melek sual sorunca, Rabbın kimdir deyince bunlara cevap verebilmek endişesinde olup, daima korku içinde ömürlerini geçirirler. Fakat burada Rabbını bulanlar,ve bütün soruların cevabını burada vermiş olanlar, için korku yoktur. Bir ayeti kerimede : Onlar için korku yoktur. Mahzun da olmazlar. Çünkü onlar kendilerinde hiçbir varlık bırakmamışlar,hiç ile hiç olmuşlar, hatta canları dahi kalmamıştır. Onun için Allah derim hep candan, sensin
benden zikir eden bildim gayri yok senden her nefes derim Allah Bu gibi zikir edende korku olurmu. Elbette olmaz. Bir menzile ne ile erişilir. Aşk ile Peki aşkı nasıl elde edeceğiz. Zikri daimle veya tefekkür ile Onun için zikir fikirdir, fikirde zikirdir denmiştir. Öyle ise bütün amacımız bu olsun. Allah zikrini ve tefekkürünü ihsan etsin Bizleri dahi bu zümre kullarına ilhak buyursun.amin.
28-
Zikrederim dost seni derim Allah Allah
İçtim tesnim kevseri derim Allah Allah
Ey hüdavendi cihan anılırsın bi mekan
Senden sana her zaman derim Allah Allah
Ne göktesin ne yerde ne mürdesin ne zinde
Sen mevcutsun her yerde derim Allah Allah
Ne şarkta ne garptasın ne sağda ne soldasın
Bilir iken bendesin derim Allah Allah
Aşkın ile dolmuşum yanıp büryan olmuşum
İlel ebed beyhuşum derim Allah Allah
Aşk ile pazarım var bi misal bir yarim var
Her nazar ihsanı var derim Allah Allah
Ey kerimü zülfettah zikrin FEHMİye miftah
Etti gönlüme iftah derim Allah Allah
Hüdaverdi cihan demek,cihanın Padışahı demektir. Oda Allahtır. İçtim tensim kevseri yani zatı ilahi gözünü bana acarsan, daima seni anar dururum. Zatı varlığını görmek, yani bilmek zikrin ta kendisidir. Zikir ettiğini kişi idrak etmezse, zikir etmiş sayılmaz. Ancak maksat , sahibini bulmak ve anlamaktır.Onu dahi kendi yokluğunda anlayıp görebilirsen, o zaman sen, sen olmadığın halde, kendisi zikretmiş olur. Her zerrede kendisini kendisi görmüş olur. Zaman ve mekansız olarak bu yokluğa erişebilmek için aşkı ilahi ile dolmak,ve nisbetlerini yakmak lazımdır. İşte o zaman sen yoksun, var olan odur. Ey kalpleri açıcı olan Allahım, zikrin anahtarını bana ihsan ettin. Kalbimi zikrinle nurlandır.Her zerreden bana göründün. Cümlemize bu zikri daima nasip ve mukadder eylesin.
29-
Ey gönül sen aşkı yar et bin ol burağa seyran et
Aklı cibriylin burhan et de la ilahe illallah
De la ilahe illallah
Hicri kesretten uzlet et fakri fenada sohbet et
Bahri vahdette vuslat et de la ilahe illallah
De la ilahe illallah
Bu faniye bak al ibret serabtır ancak şuhut et
Bekayı zatı vatan et de la ilahe illallah
De la ilahe illallah
Yoksun yokluğuna sabret varlığın haktandır şükret
Hakla hakkı hem fikret de la ilahe illallah
De la ilahe illallah
Allah de her nefes zikret oynasın kalbi basiret
Murgı ruhun alsın lezzet de la ilahe illallah
De la ilahe illallah
Tefekkür eyle bir saat bir saatin olsun bin saat
Budur ol makbul ibadet de la ilahe illallah
De la ilahe illallah
FEHMİ fehminde sen sabret kulsun Rabbına taat et
Fakri devletine fahret de la ilahe illallah
De la ilahe illallah
Kişiler kendi gönüllerini muhatap edinerek, kendi kendilerine hitap ederler. Ey gönül, aşkı yar eyle,yani aşkı kendine sadık arkadaş eyle. çünkü hak yolculuğunda insanın ,en sadık arkadaşı aşkıdır. Bunu kendine arkadaş eden her tarafı seyran eder. Cebrail olan aklını dahi burhan eder. Aklıda burhandır. Çünkü kişinin aklı, cebrail olmaz ise, o binek olan burak seni sarpa uğratır. Tabib gibi o cebrail olan aklında, bir hududu
vardır. Oraya kadar ondan ayrılmıyacaksın. Hududa gelince, o sana söyliyecek. Benim durağım buraya kadardır. Buradan ileriye gidemem. Çünkü bir adım dahi gidersem yanarım. Deyişine sende şaşırıp kalırsın. Ancak sana yanmaktan korkmama cesareti gelirse bu cesaret seni kurtarır. Allahtan başka bir varlık olmadığı idrakı gelerek, öyle duygulanırsınki, o duygu yanma tehlikesini atıp zevk ve izzet ile dolarsın. Sana bu tecelliler, hep kesretten yani biri çok görmekten ileri gelirdi. Bu kesret dahi cansız bir hayalden ibaret olduğunu anlayınca, bu hayalden geçip fakru fenada zevklenirsin. Burada başka varlık olmadığı zevkiyle, sohbetlerini benliksiz yaparsın. O zaman bu görünenleri, hak göremiyorsan, gözüne seraptan başka bir şey görünmez. Onun için ibret ile baki bekayı zatta, vatan tut.görünen hep zatullah olduğunu, unutma. Bu kemalata erişebilmek için, Allahı her nefes zikretmekle olacaktır. Her nefes Allahı zikredenlerin, kalp gözleri açılır. Ve güneş ruhları tutulur. En makbul ibadet tefekkür olduğunu beyan etmekle, tefekkür ile bir saat, bin saatın olsun. Bir hadisi şerifte; bir saat tefekkür yetmiş yıl ibadetten hayırlıdır. işte bunu demek istiyor. Bu esrarı ilahiyeyi, cenabı hak cümlemize böyle bir tefekkür ile nasip ve müessir eylesin. Amin
30-
Gelin derviş olalım ilmi irfan bulalım
Zikre meşkul olalım de la ilahe illallah
Emreder kuran da hak feskürüni dedi bak
Oku ondan bir sebak de la ilahe illallah
Zikredenler mest olur Allah ile dost olur
Her murada rast olur de la ilahe illallah
Bülbül olan zar olur yanar içi nar olur
Sonunda gülzar olur de la ilahe illallah
Güle bülbül olalım bülbüle gül olalım
Doğru yolu bulalım de la ilahe illallah
Lafsı tevhid ne delim taklidi terk edelim
Sırrı tevhid bilelim de la ilahe illallah
Nakşibendi şöhretin melamidir siretin
TALİBİ nin zimmetin de la ilahe illallah
La ilahe illallah Muhammeden resulullah
Fehmi efendi H.Z leri derviş olmaya davet ediyor fakat derviş ilim irfan sahibi olmalıdır. Eyer bir dervişte ilim ve irfaniyet olmazsa yalnız zikirle la ilahe illallah da kalmış taklitçi bir derviştir dervişliği taklit ediyor demektir Cenabı hak kuranı kerim inde : Siz beni zikir edin ben de sizi zikir ederim buyuruyor. Fakat zakir hakkı zikir ettimihak ona zikir ettiğini duyuracaktır eğer zakir hakkın kendi mazharından zikir ettiğini duymamış ise zakir hakkı zikretmiş sayılmaz. Bu duygular ilim ve irfaniyetle olacaktır. İlim ve irfaniyetsiz Allahın kendin den nasıl zikrettiğini bilemez. Kul Allahın zikrettiğini şöyle bilecektir. Kulun Allahı zikrettmesi Allah da
yok olmasıdır. Hakkın da kulunu zikretmesi, kulun yokluğunda varlığı ile tecelli etmesidir. İşte karşılıklı zikir böyle olacaktır. Derviş bu kemalata ermedi ise bu kemalata sayıp olmak için gayret etmelidir. Bu zatı lafzı tevhidin sırrına ermekle olacaktır. Nakşibendi şöhretimiz Peygamber efendimizin sünnetinden ayrılmayıp siretimiz ise melamidir. Melami demek hakta yok olmuş daima hakkı her yerde zahir gören demektir.
31-
Gelin tevhid edelim la ilahe illallah
Hakka doğru gidelim la ilahe illallah
Dertlerimiz dermanı tenlerimizin canı
Canlarımız cananı la ilahe illallah
Hakka doğru gidelim hakla hakkı bulalım
Hak yolunda ölelim la ilahe illallah
Narı aşka dalalım yanalım kül olalım
Bahri vahdet bulalım la ilahe illallah
Sular gibi akalım kuşlar gibi uçalım
Dost ile buluşalım la ilahe illallah
Sular gibi çağı çak dolaşalım dağı dağ
Bulalım ummanı hak la ilahe illallah
İçelim meyhaneden olalım divaneden
Çıkalım bu haneden la ilahe illallah
Tacı tahdan geçelim keçe küllah nidelim
Nurdan hırka giyelim la ilahe illallah
Karga bülbül halinden anlamaz hiç razından
TALİBİnin sözünden la ilahe illallah
Hakka giden yol Tevhid yolu olduğu için,Tevhide davet olunuyoruz.Tevhid ise la ilahe illallahtan ibaret değildir. Her şeyin hakikatı birdir. Bunun içinResulullah efendimiz: Ya Rabbi bu eşyanın hakikatını bana bildir. Bu görünen eşya senmisin,yoksa gayrimidir. İşte bunun için eşya haktır denmez. Gayride değil.Bu bir ilim ile fark edilecektir. Buda Tevhid ilmiyle olacaktır. İşte davet bu ilmedir. Bu ilmi bulamayan devrişler sözünde kalmışlardır. La ilahe illallah kişinin hararetini artırır, fakat harareti giderecek ilimdir. Bu ilmede Tevhid ilmi denilir.
32-
Ey kardeş gelde Allah zikredin dedi Allah
Her nefeste de Allah budur makbul indallah
Zikrin olsun zikrullah fikrin olsun fikrullah
Hubbun olsun hubbullah hiç kalmasın gayrullah
Aşkın olsun Aşkullah zevkin olsun zevkullah
Seyrin olsun seyrullah çünkü oldun ehlullah
Allah de avaz eyle ten kafesi çak eyle
Can kuşunu azat eyle vuslat etsin illallah
Kalp evini pak eyle ravzayı rıdvan eyle
Huri ile gılman eyle zevke er sen abdullah
Mademki ben bende yok sen senlikle sende yok
Haktan gayri nesne yok her görünen vechullah
Aç gözünü ibretle bak görünen değilmi hak
FEHMİ nin sözü mutlak zahirim dedi Allah
Cenabı Allah kuranı keriminde:Zikren kesiyra ayeti ile zikretmemizi istiyor .Başka bir ayettede ;o kimseler ayakta iken, otururken, yatarak Allahı zikrederler. yani zikrin olsun zikrullah,zikir edenin Allah olduğunu bil, fikir edeninde Allah olduğunu bil demektir. Aşkın olsun Aşkullah, yani maşukullah olsun. Zevkin ve seyrinde seyrullah olsun. Zevki ve seyr edenin senden hak olduğunu bil. Çünkü ehlullah, Aşık, ibadet eden ve seyir olunan o olduğunu bilmektir. Seyir eden ve seyir olunanın o olduğunu bildinmi o zaman senin can kuşunu azat eder.Çünkü bütün nisbiyetlerin kalmamıştır. Artık her tarafa kalbinin fikriyle bakılır.
33-
Bu alem mebdei sensin evvelsin ya Resulallah
Nübüvvet hatemi sensin ahirsin ya Resulallah
Cemi kurbi ferayizde batısın hak olur zahir
Nevafil kurbi hazrette zahirsin ya Resulallah
Senin esrarı miracın fena fillah olan bildi
Bekabillah bulan erdi o zevke ya Resulallah
Makamı kabe kavseyine nebiler hep ayak bastı
Ev edna sırrına sadrı emınsin ya Resulallah
Sen ol bir şahı kevneyinsin kamu kullar sana muhtaç
Samed ismine masharsın şefisin ya Resulallah
Makamı Mahmudun sırrın sana bahşeyledi Allah
Reisi enbiya sensin imamsın ya Resulallah
Sen ol bahri hakayikten çıkan bir dürrü yektasın
Sarraflar kıymetini taktir edemez ya Resulallah
Ol bahri ilmin emvacı yedi kat gökleri aştı
Ol sahrayı amanın ankasısın ya Resulallah
Sen ol mahbubu hazretsin seni vasfedemez FEHMİ
Sen ol mahzeni hikmetsin hakisin ya Resulallah
Peygamber efendimize sordular,ya Resulallah ilk yaratık nedir. Evvela benim Ruhum halk edildi ya Cabir dedi. Bu Ruha küllü Ruh denildi. Sonra Cenabı hak bu Ruha in aşağıların aşağısına buyurdu. Ruh evvela puaş idi. Toprak rengini aldı. Sonra bitki, bitki rengini,sonra Hayvan hayvan rengini,ve sonra İnsan insan rengini aldı. Velhasıl böylece bütün kainat Muhammed Mustafadan ve Nurundan almıştır. Bu itibarla bütün kainatın ibdidası oldu. Nübüvvet itibariyle evvela gelmiş, feraiz itibariyle batın olup nevafilde ise batın olmamıştır. Evvel, Ahir, Zahir, Batın olmuştur.Resulullah efendimizin esrarı miraçı fenafillah olanlar bildi,beka billah olanlarda o miraçın zevkine erdiler. Ehline malumdur. Tevhid yedi makamdan ibarettir. Altıncı makam ki kabe kavseyindir. Oraya kadar yükselinir. Ondan sonraki makam ise ev ednanın sırrıdır. Orası yalnız Peygamber efendimize mahsus olduğundan onun sadrı onun için makamı mahsus olmuştur. Bunun için bütün Peygamberler ve Kainat ona muhtaçtır.
Bu sebebten alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Çünkü o hakikat denizinden çıkan bir dürrü yektadır. Sarraflar onun kıymetini taktir edemez. O ilim denizinin dalgaları yedi kat gökleri aşmış,o bahri ummanın ankasıdır. Peygamberimize soruyorlar:Bu alem yokiken Allah nerede idi, o umma idi buyurdular. Resulullah efendimiz daima Kainat sahrasında umma olup uçup dolaşıyor. Ummanın ne olduğunu Mısrı Niyazi hz.leri bir sözünde açıklıyor.
Vechi ummadır, gör sen nedendir.
hayret bana öyle ise orası hayret yeridir.
Bunun için Peygamber efendimiz : Ya Rabbi benim hayretimi artır demişlerdır. İşte orası makamı Mahmuddur.ve yalnız ona mahsustur. Onun için rahmeten lil alemin denildi. Cenabı hak cümlemizi şefaatına nail eylesin. Amin...
34-
Uluhiyette ahad sensin Allahım benim
Senin şanındır Samed sensin Allahım benim
Dünyayı var etmeden ademi halk etmeden
Ruhlar beli demeden sensin Allahım benim
Cenabı Allah, Allah adını uluhiyet mertebesinde almıştır. Henüz daha ne dünya nede adem yaratılmamıştı.cenabı Allah uluhiyetinden rububiyetine tecelli etti. Rububiyetinde iki yüzü vardır. Bir yüzü ubidiyet olan kulluk yüzüdür. Bir yüzüde Rab lık yüzü olan irşad eden ve terbiye eden kemalat yüzüdür. Meratibi ilahiye tahsilini yaptıktan sonra anladımki: Mülkünde senden başkası yoktur. alnızsenin yüzün bakidir. Dolayısıyle de, bütün sıfatlarından tecelli eden sensin. Ancak kesret alemine tecelli ettikten sonra, dünya ve adem denen esmalar isim almışlardır. Yoksa uluhiyetinde iken dünya ve adem açığa çıkmadığı için gizlilikte idi. İşte o zaman dünya ve ademide halk etmemiştin.Mazharlardan henüz tecelli etmeden
Ruhlarda sen bizim Rabbımız dememişlerdi. İşte,ben seni o Uluhiyetinden Rububiyetine tecelli ederek Rablığınla zevk ediyorum diyor.
Ben bir cüzi akdemim Ruhundan üflenmeyim
Güneşten bir zerreyim sensin Allahım benim
Ben kadre idim yol aştım akıp nehre ulaştım
Çağlayıp bahre düştüm sensin Allahım benim
İnsan manada alemi kübradır. Fakat unsuriyet yönüyle bir nokta kadar küçük bir varlıktır. İşte Fehmi hz.leri efendisinin mazharından veya efendi resminden ona Ruh üfürenin Rabbı olduğunun idrakiyle Ruhundan üflenmeyim. senin gibi bir güneştende ışık ve nurunu alan bir yıldızım. Ben kadre idim yol aştım akıp nehre ulaştım, Yağmur yağdığı zaman küçük damlaıklar birikerek ırmak ve daha sonra nehir olup deryalara yol aldığı gibi; Bir salikte Mürşidi kamilinde tahsil ederek cehaletinden kurtulup ilim ve irfaniyetiyle kendi varlığının olmadığını anlayınca Cenabı hakkın varlığında yok olarak hakta hak olmakla o deryada var olur. İşte Mürşidi kamillerin görevide budur. Saliklerin kendilerine nisbet ettikleri vücut varlıklarını. ifnaedip, vücud varlıklarının kendilerinin olmadığını, Cenabı hakkın olduğunu idrak edip yaşamlarını ona göre mutluluk içinde devam etmelerıdir.
FEHMİde sen alimsin her umurda hakimsin
Sen duyar sen görürsün sensin Allahım benim
İlim Allahın bir sıfatıdır.Nerde tecelli ederse alim adını alır. İşte Fehmi hz.lerine tecelli eden bu ilimle, ya Rab sen alimsin her yerdede adaletinle her tecellini yerli yerinde zuhur ettirirsin .Çünkü benden duyan, benden gören sensin diyerek cenabı hakkın kendi mazharından kemalatıyla açığa çıktığını, kendinin hiç bir varlığının olmadığını yalnız bir mazhar olarak esmanın gereği bu ifadeleri kullandığını söylemiş oluyor.
35-
Kuruldu ol bezmi ezel ikrarın verenler gelsin
Açıldı gülşeni vahdet ol gülü derenler gelsin
Okundu birliğe ezan huzurda duranlar gelsin
Olundu farza ikamet imama uyanlar gelsin
Cenabı Allah Araf suresi 172: ayeti kerimesinde Ruhlar aleminde ben sizin Rabbınız değilmiyim diye Ruhlara hitap etti. İşte o zaman bu zamandır. Bezmi ezelde evet sen bizim Rabbımızsın diyenler gelsin. Mürşidi kamilin huzurunda işte o meclis kuruldu. Muhammed yüzünden o Cenabı hakkın davetine icabet etsin. Çünkü Mürşidi kamiller Peygamberlerin varisi olarak zahir ve batında. ezan okuyup duruyorlar yani davet ediyorlar. Kendi insanı asliyeni öğrenmen için günün imamı olan insani kamile tabi ol ve vakit geçirmeden icabet et.
Şarabı aşkı içenler mest olup meydana gelsin
Şemi Tevhide can atan yanmağa pervane gelsin
İlmi esrarı bilenler mektebi irfane gelsin
Muhabbet bahrına dalan dergahı seyrana gelsin
Cenabı hakkın sevgisinden Aşk içkisini içip, kendinden geçen salikler Tevhid Nuru ile Nurlandıklarında, sonsuz zevk almalarından mütevellit yandıklarının hiç farkına varmazlar. Aynen lambakelebekleri gibi. Onlarda saatlerce ışığın etrafında döne, döne kendilerini helak ederler. Bizlerde o sevgi içkisini Mürşidi kamilden içip kendimize nisbet ettiğimiz varlığımızı Helak edebilirsek muradımıza ermiş oluruz.
Dost için cana kıyanlar meclisi kübraya gelsin
Kevseri Aliden içen FEHMİden peymane gelsin
Bu meclis Allah için canını feda edenler içindir. Canını feda etmek isteyenler, cennet suyu olan kevseri yani ilmi ledünü , hakikat şehrinin kapısı olan Ali yani Mürşidi kamil olan Fehmi hz.lerinden kadeh kadeh içmek için onun sohbetlerine gelsin buyuruyorlar.
36-
Aldır beni aldır beni dost yoluna döndür beni
Bak yüzüme güldür beni aşıkın olayım senin
Yandır beni yandır beni pervaneye döndür beni
Senlik ile doldur beni hayranın olayım senin
Fehmi hz.leri burada dua ederek, Rabbına diyorki, benim varlığımın olmadığını, varlık sahibinin sen olduğunu bana lütfet. Senin sevgin beni o kadar sarsınki, senden başkasını görmeyeyim. İkilikte daima huzursuzluk ve mutsuzluk vardır. İhtilaflar hep ikiliktedir. Kişi birliğe geçerse yüzü daima güler. Onun için sende sen olayımda,her an ayrı tecellilerini hayretle zevk edeyim.
Al beni benlik kalmasın senden gayri var kalmasın
Perde hicap hiç olmasın seyranın olayım senin
Aşık oldum çün ben sana hub cemalin göster bana
Bir kez bakam senden sana irfanın olayım senin
Bir kişi insanı kamile gelip Tevhid mertebelerinde, efalinin, sıfatının ve vücudunun olmadığını, bunların cenabı hakkın olduğunu idrak ettiğinde zulmani perdeleri kaldırılmiş olur. Artık o mashardan bilen ve gören cenabı hak olmuş olur. İşte senden sana cemalini göreyim. demesi irfaniyetle tecellileri seyretmesi demektir. Gurbete çıktım çağında düştüm kesret pazarında Bülbül gibi dost bağında figanın olayım senin
Aşkını verdin sen bana yandım yakıldım ben sana
Gece gündüz hep bana seyranın olayım senin
Bir ayeti kerimede: ”Bizler Allahtan geldik tekrar Allaha rücu edeceğiz” Buyurulmaktadır. İşte bizler Rabbımızın vahdaniyet deryasından geldik ve bu kesret alemine gurbete çıktık. Bu alemde günümüzü tamamlayınca tekrar vahdaniyet deryasına dönmekle Rabbımıza kavuşacagız. Yalnız bu aleme başı boş gönderilmiş değiliz. Bir Arifin: Beka mülkünden eyledik teşrif bu darı fenaya imtihan için, Gece gündüz niyazim odurki, cemali pakını anlamak için dediği gibi bu kesret aleminde gülün dalında seherlerde öten bülbül gibi bizde daima zikredelim. Sen bu Aşkı bize vermezsen biz seni nasıl zikrederiz. Bizden bu Aşkını eksik etme diyor.
Talibi oldum ruyuna yandım yakıldım uğruna
Şefkat eyle ben kuluna kurbanın olayım senin
Ya Rabbi senin cemalullahına talibim onun uğruna yanıp yakılıyorum. Bu fakire şefkat eylede daima cemal yüzünü göster. bunu çok arzu ediyorum.
37-
Eya ey abidi Rahman edeptir hak bize ilan
Kalanlar şirki hafide bulamaz derdine derman
Bu şirk iki kısımdır hem biri şirki celidir bil
Biri şirki hafidir hem bunu bilmedi cahilan
Şirk ne demektir. Şirk Allaha ortak koşmaktır. Resulullah efendimiz “Ben ümmetimin cehri şirkinden korkmam fakat hafi şirkinden emin değilim” buyurmuşlardır. Onun için şirk ikidir. Birisi cehri şirk, biriside gizli şirktir. Bunu cahiller bilmez.
Odur şirki celi bil kim ederler saneme secde
Bu alem maverasında nedir bilmezler ol Subhan
Gel ol şirki hafiden kim biraz sırlar edem ifşa
İşitip olalar irşad okuyan cümle salikan
Cehli şirkte olanlar puta secdeederler çünkü onların Allah hakkında bir bilinçleri yoktur. Ya canlandırdıkları hayallerindeki puta ibadet etmekteler, veya Mürşüdüm diyebildikleri Mürşidlerinden tecelli eden kemalata değilde onun resmine secde ederler. her ikiside puttur.
İkidir şirki hafi hem biri ameldedir bil kim
Biri itikatında hem buna şahit durur kuran
Amelde şirk odur bil kim edersin gayre muhabbet
Uyarsın nefs hevasına olursun nefse abidan
Hafi şirk ikidir.
1 - İtikattaki şirk
2 - Ameldeki şirktir
İtikatımız imamı maturi meshebidir.
O ise ehli sünnet vel cemaattır. Yani cenabı Allahın bu alemde beş tecellisi ile zuhura geldiğini bilmek ve inanmaktır.
Yani eserleriyle zuhura gelmesinden ibarettir. Bir hadisi kudside : “Ben gizli bir hazine idim bilinmekliğimi murat ettim, bu halkı halk eyledim. ”bunun isbatıdır. Çünkü zat olarak gizlilikte olan Cenabı Allah sıfatlarına tecelli etti. Her sıfat esma alarak fiilleriyle şekillendi, ve eserleriyle göründü onun için itikatımızı zanda hayelde değil, bizzat duyarak ve görerek inanırsak mülkünde ondan başkasının olmadığının inancı ile itikattaki şirkten kurtulmuş oluruz. Yoksa iki varlık kabul etmek daima şirktir. Ameldeki şirkte : Hak ve hakikatı bilmemekten mütevellit gayriye ibadet etmek ve muhabbet etmektir. Çünkü sen ayrı hak ayrı olarak ona ibadet edersen nefsine tabi olmaktan mütevellit ikilik içersinde şirkten kurtulmuş olamazsın.Zira sende güç ve kuvvet var, onunla ibadet ediyorsun .Ayrıca Allahta güç ve kuvvet benimdir diyor. Bu şirk yani ikilik ve ortak koşmak değilmidir. İşte bunun farkını öğrenmek istiyorsan bir Mürşidi kamile git ve öğrenerek bu şirkten kurtul Yoksa Allaha değilde nefsinekul olmaktan kurtulamazsın.
Gece gündüz budur fikri ki doğmuş kalbine zikri
Tasavvur etti kalbinde oyunbaz halleri her an
Onlar hakkın mudillun esmasına mazhar olmuşlar
Ol esma onların rabbı ederler secde gafilan
Bir kişi itikatını düzeltmeden ne kadar ibadet ve taat yapsa dahi fikrindeki ikilik zikri onu hak ve hakikattan uzaklaştırıp çeşitli sapık inançlara sürükler. Onun için gafil olarak Allaha ibadet ediyorum diye o esmaya ibadet ederler. Şuara suresi ayet 23: “Allahla birlikte başka ilahlara ibadet etmeyiniz.” buyurulmuştur. Çünkü kişiye şah damarından yakın olan Allah-ı bilmemekten mütevellit, onunla beraber hayalindeki veya zahir bir esma olarak hak diye kabullendiği ilahlara ibadet etmeyiniz demektir.
Onlardır nefse arif değildir Rabbını bilmez
Onlar ol şerri devabtır ki etti nefsleri tuğyan
İkinçi şirk budur bil kim mutekidir itikatında
Bu şirkin azamıdır kim bunu bilmezdi zahiran
Bu cahil kişiler nefslerine arif olmadıkları için onlar Rabbını bilmezler. Çünkü yaradılışlarında kötü istidatlı olmaları nedeniyle en büyük günah olan şirk ehli olduklarını bilemezler. Bir hadisi şerifte . “Nefsini bilen Rabbını bilir” buyurulmuştur. Nefsini bilmeden şirkten kurtulmak mümkün değildir.
Eder secde kuru yerde ki bilmez Rabbını nerde
Olur kendi hakka perde budur sahibi kamisan
Olur abit hakkın gayri ki kendi gayri hak gayri
Onlar zenbi vücuttur hem erişemez onlara gufran
Bir kişi Rabbını bilmiyorsa kuru kuru yere secde ediyor demektir. Çünkü kendi ayrı Rabbı ayrı olarak ibadet ederse,kişinin kendi varlığı Rabbını bilmek ve görmeğe engel olur. Resulullah efendimiz: “Vücud günahından daha büyük bir günah tasavvur edemiyorum” buyurmuşlardır. Şu halde kişinin varlığı en büyük günahtır. Onun için bu kişilerin kendi varlıkları en büyük günah olması nedeniyle onlara Rabbımın bağışlaması erişmez. Onlar bu şirkten kurtulmadıkları müddetce ibadet ve taatları taklitten öteye geçmez.
İlahi nice edelim sana tesbihu taktisler
Ki biz fani zülaliz hem göründük cümlemiz bir can
Alan sensin veren sensin gören ve görünen sensin
İşiten söyleyen sensin yine sensin o mahmudan
Bu FEHMİnin haceti senden bana bildirdi ben bilmem
Bilen ve bilinenn sensin senindir ilim ile irfan
İlahi ya Rabbı seni ne kadar yüceltsem ve öğsem yinede azdır. Bizler ise faniyiz. Yani yokuz. Biz lerin hepsinden görünen senin varlığındır. İlimde senin irfaniyette senin dir. Bizlerden kemalatınla tecelli edersen ançaksın bilebiliriz. Yoksa varlığımız yokki bilelim. Sen bizlere lütfeyle .Alan sen veren sensin gören sen görünen sensin. işiten sen işitilende sensin.
38-
Esti çün badı saba kalmadı gayri heva
Doğdu güneş maşrıktan hiç dolanmaz gün oldu
Gitti kış hiç kalmadı nihayetsiz yaz oldu
İlk baharın bülbülü gülün dalına kondu
Sabah rüzgarı kişinin gönlünde estimi gayriyete olan istidat ve hevesi yok olur. Sabah rüzgarı nedir. Sabah rüzgarı bir salikin üç defa Allah Allah Allah diyerek idrakiyle fena fillah olmasıdır. Kişi fena fillah olunca Ruh güneşi onun kalbine doğar. ve hiç bir zamanda artık batmaz. Kalbin Ruh penceresi açıldığı için,kalbin nur ziyası ; Göz,Kulak,Dil gibi sıfatlarından görünmeye başlayınca kişinin haktan uzaklık kışı artık kalmaz. İlk baharda güllerin dalında öten bülbüller gibi bir salikin Ruh bülbülüde kişinin sıfatlarından ötmeye başlar. Daha evvel zikirde iken Allah Allah Allah diyen salik artık ikilikten kurtulmuş, Ruh güneşinin gönlünde doğmasıyla sıfatları olan vücut ülkesinin güllerinin dalında Ruhun sıfatlarından tecellisiyle kendini göstermiştir.
Yok olmadan var olmaz var dahi yoktan olmaz
Anladım çün ben beni hep görünen hak oldu
Gül kokanlar gül oldu bülbüle didar oldu
Kaftan kafa hükmeden mülke Süleyman oldu
Mürşidi kamile geldiğinde anladımki;benim diye bildiğim varlığım yokmuş. Bu varlık cenabı hakkın olduğunu öğrendim. Varlık hicabım açılınca da meğer hep görünen hak imiş Cenab-ı hakkı kemalatıyla zuhura getiren Muhammede gül denilmektedir. Kimki cenabı hakkı Rahmaniyeti ile açığa çıkardı, işte onlar ruh bülbülüne sevgili olurlar. Çünkü Allah bilinmekliğini istemiştır. Kemalatıyla zuhura gelen Muhammed sıfatınıda açığa çıkmasına vesile olduğu için sevecektır. Sevdiği o kulunun hem ten kafı hemde can kafı mülküne Süleyman olarak hükmedecektir.
Sır idi zahir oldu Nur idi Batın oldu
Hep gönüller bir oldu Evvel Ahir ol oldu
Geçtim Dünya deminden hem ukbanın seyrinden
Len terani yok bana güle gül didar oldu
Cenabı hak daha evvel gizli idi. Bilinmekliğini istediği için Mürşidimden tahsille makamı cemde,Ruhullah olarak zahir oldu Nura tebdil olarak Muhammed sıfatlarında tecellisiyle esma alarak batın oldu. İşte suret ve siretimin Tevhid olarak idrakı, bana evvel ,ahir,zahir,ve batının birlik zevkini tattırdı.
Artık yağmur tanesinin ister bulut, ister kar olarak görünmesi beni yanıltmıyor. Hangi şekil ve yerde görünürse görünsün aslının ne olduğunu zevk ediyorum buyuruyorlar. Geçtim dünya deminden yani sevgisinden, hemde Ahiret sevgisinden; Çünkü dünya beni haktan uzaklaştırıyordu.Ahirette huri, gılman gibi yapılan ibadet ve taatların karşılığı verilen cennet nimetleri, ben bunları istemem yalnız cemalullahını seyretmeni isterim. Elhamdulullah bana len terani yani zannettiğin gibi beni göremezsin hitabıda olmaz. Çünkü seni zanda değil bizzat gül olan Muhammedlerde kemalatınla tecellilerini görüyorum. Rahman yüzünü onlarda müşahede ediyorum.
Dostu buldum tenhada konuştum kana kana
TALİBİden görünen kendisi canan oldu
Artık dostum olan cenabı haktan başka bir varlık kalmadığı için baş başa, kana kana konuştum. Yani mülkünde ondan başkası kalmayınca benim diye ifade ettiğim sıfatından daima her an ayrı,ayrı tecellisi, hakkın sıfatı olan Muhammedle konuşmasıdır. Çünkü tecelli eden kendisi, tecelli olunan sıfatta kendisi olduğuna göre candan görünen canandır.
39-
Senin ismin biri Ahmet çü geldin aleme Rahmet
Sadakatla sana biat eden dönmez misakından
Hayat bahşeyledin nice ölüler eyledin ihya
Dirileri fenafillah uyandırdın niyamından
Peygamber efendimizin vahdaniyetteki bir adı Ahmeddir. Aşık Niyazi divanında: Sümmedanada Ahmed, ve tedallada Muhammed, ve kane kavseyinde Mustafa, ev ednada Mahmutsun ya Resullullah buyurmuşlardır. Onun için vahdaniyet deryasından bu kesret alemine rahmetinle tecellini gösterdiğin gibi Mürşidi kamilimin levhi mahfuzundan benim gibi saliklere rahmetinle zuhur ettin. elbette sana tabi olanlar sözünden dönmezler. Zira bizlerin gönlü daha evvel hep ölü idi. Nefesinle bizlerin ölü kalplerimizi dirilterek gaflet uykusundan uyandırdın .Yani kendi varlığımızı hakkın varlığında yok ederek fenafillah olduk. Ve hakkın varlığı ile dirildik.
Senin ol bahri ilminden bilenler bildi bir zerre
İçenler içti bir kadre şarabı has zülalindan
Vücudu kabri kuddusu ziyaret edene müzde
Şefaatın olur vacip işittiler lisanından
Peygamber efendimiz bir hadisi şeriflerinde: “Hiç bir yerden kurtuluş bulamadığın zaman kabir ehlinden istimdat isteyiniz” buyuruyorlar. Bu kabir ehli bizlerin bildiği gibi toprak altındaki Evliyalardan değil,vücut kabirlerinde olan ilmiyle amil Mürşidi kamillerden yardım isteyiniz demek istiyor. İşte kendi varlığını hakkın varlığında yok edıp o mazhardan irşat edenin Cenabı hak olduğunun bilinci ile onlara biat edenler, onlardaki irfaniyet ve kemalatı elde ettiler.
Hitabı bezmi ezelde görenler gördüler yüzün
Ol şemsten bedr olanlar geçerler hep masivadan
O kabri manevi içre vücudun görseler zühhat
Atardı şema pervane gibi canın ferahından
O kabri bildiler FEHMİ cihanda ancak arifler
Şefaat buldular onlar kim o sultanla likasından
Salikler Mürşidi kamilin dizi dibinde aldıkları telkinatla manevi güneşin nurlarını. kendi gönüllerinde gördüler Cehalet ve gayriyet zulmaniyetlerini yok ettiler. Bir ayın gece karanlığında her tarafı aydınlattığı gibi, gönülleri aydınlandı. Adeti zikirlerle uğraşan zahitler bu canlı kemalat sahibi kabirleri ziyaret edip onların bu yüceliklerini bilmiş olsalardı,canlarını feda etmekten sakınmazlardı. Bilemediler bunu Ancaksın Arif olanlar bildi. Ve şefaat bularak Cenabı hakla buluşma mutluluğuna erdiler.
40-
Surette dört terkibim sirette hem beştenim
Ol vücudu cevherim hakka etti inkilap
Hakkın sureti olan hem odur siret bana
Vücudum bulmaz fena suretimdir bir serap
Anasır unsuriye dörttür.
1 - Toprak
2 - Su
3 - Hava
4 - Ateş'tir
Bunlar bedenimizin unsurları olup beşeri yönümüzdür.
Siyretteki beştenim demek:
1 - Hafi
2 - Ruh
3 - Nefis
4 - Kalp
5 - Sır'dır
Bunlar manevi Tevhid mertebelerinin tecellileridir. İşte bu manevi mertebe tecellilerine mazharım diyor. Peki hakkın sureti nedir. Hakkın sureti Allahın sıfatlarıdır. İşte onlar benim siyretimdir. Onun için benim vücudum hakkın vücudu olması nedeniyle vücudum fena olmaz.Ancaksın var gibi görünen fakat olmayan bir seraptır. Serap nedir. Sıcak bir günde güneşin hararetinden ufukta uzaklarda su varmiş gibi görünür. Yaklaştıkca oda uzaklaşır. İşte o seraptır. Çünkü dörtten olan unsuriyemin benim olmadığını anladıktan sonra bunun hakkın zuhura gelmesi için bir mazhardan ibaret olduğundan hakka dönüşmüş olur.
Ben var oldum varlıktan nefh oldum zatı haktan
Zikri enelhak bana ondan oldu istilap
Mademki kul hak olmaz kul hakkın gayri olmaz
Kul çün ayrı hak olmaz kimdir kul kimdir çalap
Bir salike Mürşidi kamilden Ruh üflenirse onun kendi varlığı hakkın varlığına tebdil olur. Artık o varlık hakkın varlığı olduğu için ondan enelhak diyen yani ben hakkım diyen cenabi hak olur. İşte o zaman kul kimdir Allah kimdir sorusu çıkar. Pir hz.leri buna net ve kesin olarak çok güzel bir cevap vermişlerdir. “Mukayyet olan kul, mutlak olan Allahtır.” Cenabı hak, hadisat dediğimiz bu sıfatlar Aleminden zatını ilan etmektedir. Fakat tecelli mazharları hadisat olduğu için onlara Kul, tecelli eden mutlak zatada Allah denilmektedir.
Kulun varlığı haktır kul esmadan elyaktır.
Cismin hiç hükmü yoktur döner suda bir dolap
Hak faildir hem muhtar kulda yoktur ihtiyar
Onun için ehli hak etmedi hiç ittirap
FEHMİ hakkı Arif ol hem kadere bağlı ol
İhtiyarın terk eyle işleme günah sevap
Mademki kulun varlığı yoktur, oda bir esmadan ibarettir. Bu esmadan hükmünü veren haktır Onun için Arifler kendi
ihtiyarlarının olmadığını bildiklerinden, ihtiyarlarını terk ederler. Her tecellinin hakkın her an ayrı bir şanda tecellisini kabul ederek cilveyi rahmaniyeyi seyrederler. Onların varlıkları olmadığı için günahta sevapta işleyemezler. Çünkü günah ve sevabı varlık sahibleri işler. Cenabı hakkın ilmi ezeliyette bizlere ihsan ettiği muradı ne ise günü gelince kaderimizde o zuhura gelecektır. Görüldüğünde şaşırmamak lazımdır.
41-
Bir acep sırra eriştim eyvallah
Buna esrarı aşk derler eyvallah
Bunu alim avam bilmez eyvallah
Buna ilmi irfan derler eyvallah
Bir ayeti kerimede: “Büyük kitap onun indindedir” buyrulduğu gibi o büyük kitabı okumak için bir aşka mübtela oldum. Onun gizliliklerini öğrendikce ilim ve irfaniyetim gelişti. Bu gizli Aşkın tadını ne avam bilir nede zahir ilim ve irfaniyet sahipleri bilir.
Buna sırrı kuran derler eyvallah
Bunu ehli hicap bilmez eyvallah
Bunu ehli sevap bilmez eyvallah
Bunu Hızrı İlyas bilir eyvallah
İşte bu alemde bilinmesi gerekli sırrı kuran olan insan-ı kamildir. Bakara suresi ayet 1-2 : Elif, Lam, Mim zalikel kitabü la raybe fihi huden lilmuttagın”
(Elif, Lam, Mim, bu kitap şüphe götürmeyen canlı bir kitaptır.) işte sırrı kuranı bu canlı kitap olan insanı kamilden tahsil yapıp okuyanlardır. Bunu ne hicap ehli nede sevap peşinde koşanlar bilebilir. Bunu ancaksın Hızır yani her an hazır olduğunu idrak eden kamiller ve İlyas olan deryaların tasarrufu elinde olan İlyaslar bilebilir.
Buna vaslı beka derler eyvallah
Buna sırrı Mustafa derler eyvallah
Bunu ali aba bildi eyvallah
Buna sebal mesan dendi eyvallah
İnsanı kamil kendi varlığını hakkın varlığında yok ettiği için hakkın varlığı ile var olmaları nedeniyle onlar ölümsüzlüğe kavuşmuş,ve cenabı hakkın zat elbisesi olan Mustafa elbisesini giymişlerdir. Dolayısıylada cenabı hakkın 7 sıfatı ile sifatlanmişlar, hemde meratibi ilahiyenin 7 mertebedeki tecellilerini zevk etmiş seyyitlerden yani insanların efendisi olmuşlardır.
Buna ilmi huda derler eyvallah
Buna sırrı kuran derler eyvallah
Bu bir kenzi ahfadır kim eyvallah
Bu bir mülkü bekadır kim eyvallah
Cenabı Allah bazı kimselere ebedi alem ölümsüzlük alemi olan hakkın varlığı ile var olmağı ihsan ederse gizli hazinelerin kapılarını onlara açar. Onlarda ölümsüz ülkesi olan beka aleminde cemalullahı daima temaşa ederler.
Bu bir fadlı hüdadır kim eyvallah
Buna ihsanı hak derler eyvallah
Buna idadı hak derler eyvallah
Bu bir ahdı vefadır kim eyvallah
İşte Allah bir kişinin gönlüne Aşk ateşinin korunu koyarsa Mürşidi kamilden kendi insanı asliyesini öğrendiğinde kendi varlığının olmadığını ,varlık sahibinin cenabı hak olduğunu anlar. Ölümsüz olan bu cenabı hakkın mülkündeki her an ayrı bir şandaki tecellilerini seyreder. Sonunda anlarki tahsil edilmesi gerekli olan kendisi imiş. Bu irfaniyete sahip olunca kendisinin canlı bir kitap olduğunu cenabı hakkın kendisine bir hediye, bir ihsan olarak bunları okuyup zevk ettiğini söyliyor.
42-
Gönül turisinasindan tecelli etti çün Allah
Erişti saike salik hemen oldu fenafillah
Fenafillah bulan salik olur nefsine hem faik
Bulur bir sermedi varlık görür hep semme vechullah
Bir kişi kendine nisbet ettikleri varlığı cenabı Allaha verdiğinde kişinin gönül ekranında yıldırım gibi bir hakkın idrakı tecelli eder.Kendi varlığı diye bildiği varlığın olmadığını anlayıp zevk etmesi kişinin fenafillah yani Allahta yok olmakla nefsini tanıması ve Rabbının bizzat o olması devamlı onun yüzünü görmesi demektir. Onun için “Nefsini bilen Rabbını bildi” H.Ş. gereğince nefsi diye bildiği varlığın Rabbın varlığı olduğunu anladı demektir.
O küntü kenzi mahfiden hemen zahir olur bir Nur
Ona vahdet vücud derler olur zahir cemalullah
O vahdeti vücud dersin oku insanı kamilden
Ona ümmül kitab derler okunur onda ilmullah
Cenab-ı Allah: “ben gizli bir hazine idim bilinmekliğimi murat ettim, ve bu halkı halk eyledim” buyuruyor. İşte gizlilikte iken bilinmekliğini, Mürşidi kamil mazharından isteyen cenabı hak, halk diye vasıflandırdığımız bütün saliklerinden tecelli ederek onlarda istidat ve kabiliyetleri nisbetinde birliğini ilan ederek yüzünü göstermektedir. Aynen insan vücudundaki
Ruhun, bütün sıfatlarından ayrı ayrı Ruhullah olduğunu ilan ettiği gibi. Buda bir insanı kamilden tahsil edilerek elde edilebilir. Zira Allahın bu yüce ilmi o mazharın dışında başka bir mazhardan tecelli etmez.Anka kuşları Mürşidi kamil olan yalnız kaf dağlarına konar. Anka kuşlarının lezzetini bilenler anka kuşu avlamak için kaf dağına giderler.yani Mürşidi kamilin ilhamlarıyla yaptığı vehbi ilim sohbetleri, Anka kuşudur. Mürşidi kamillerde kaf dağıdırlar. bu sır ilimleri yalnız kamillerden tecelli eder demektir.
O seb ai mesan dürrü o kenzi mahfiye kondu
O bir beyti emindir kim durur hem onda sırrullah
O miratı Muhammeddir görünmez masiva onda
O bir Nuru mücelladır odur mazharı zatullah
İnsanı kamiller bu toplum içinde bulunmalarına rağmen gizlidirler. Onları ancaksın ehli tanır. Onlar Mekke ve Medinede inen bütün ayetlere cami olduğu için, onlara camiül esmada denilir. Onlarda masiva yoktur. Çünkü Muhammed aynasından görünen bizzat cenabi hakkın kendisidir. Onlar cenabı hakkın emin mazharlarıdır.
Ara Mürşidi dana seni hem eylesin ağah
Hem ihsan eylesin her ağah bulursun tez visalullah
Odur sırrı nefahtü hem nefh oldu ademe ol dem
Buyurdu edeler secde Melekler Ademe Allah
Ey inanan kişi sende bir insanı kamil ara bul, ona tabi olda kısa zamanda seni cenabı Allaha kavuştursun. Çünkü bir ayeti kerimede: “Ya Muhammed sana tabi olanlar bana tabi olmuşlardır.” buyuruluyor. Bu gün Hz. Muhammed olmadığına göre onun Nurunu taşıyan varisleri insanı kamillere git. O sana Ruhundan bir Ruh üflesinde ademiyet sırrını idrak et. İşte o zaman bütün Melekler sana secde ederler. Yoksa surette insansın ama siyrette hayvanlıktan kurtulamazsın.
Ara bul Ademi nerde tenezzül eyle secde
Geçip kibrinden et tövbe suçun affeylesin Allah
Odur abı hayat bahri içenler oldular naci
Bulup hayyül ebed baki beka ender bekabillah
Gel ey FEHMİ ara bir yar seni Allaha etsin yar
Musa ol etme sen hiç ar ki hızra göndere Allah
Ey kişi Ademi ara bul ve ona secde et. Bu secde teslimiyet secdesidir. Yoksa başın yere konma secdesi değildir. Adem yaratıldığında, allemül esmayı Melekler okuyamadılar. Fakat Adem okudu Ona binaen Rabbil alemin Meleklere Adem sizin ulunuzdur secde edin dedi. İblis hariç onlarda secde ettiler. Yani ona tabi oldular. İşte sende iblis gibi, gurur ve kibirinden vaz geçmessen kovulanlardan olursun. Çünkü bu
tenezzülü Ademe gösterenler ölümsüzlük suyunu içtiler. Ve onlar hakta hak olmakla Allahın varlığı ile varlıklandılar. Ey Fehmi, sende Musa a.s.Peygamber olduğu halde Hızıra gidip müşküllerini halletmek için ondan çok şeyler öğrendi. sende Musa a.s. gibi tevazuluğunu takınırsan sanada Allah Hızıra gitmeyi ihsan eder. diye kendi esmasını kullanarak bizlere ikaz ediyor. Cenabı Allah bizim gibi Musaları her an hazır irfaniyeti ile bizleri irşat edecek Mürşidi kamillerden Bu kemalatı elde etmek nasip etsin amin.
43-
Taktiri hüda sebtetti ceza
Olunur kaza hükmü ezeli
Ezeli süfyan hep oldu beyan
Etmedi iman oldu şeytani
Kaza nedir. Kaza cenabı Allahın ilmi ezeliyedeki taktirine denir. Kader ise, gün ve saati gelince o kazanın zuhura gelmesine de kader denir. Hakikatta bir kişinin istidadına kaza denilmektedir. Bu değişmez. Fakat kadere çıkmadan terbiye edilmesi veya yönlendirilmesi mümkündür. Bir misal vermemiz gerekirse : bir kayısı çekirdeğini toprağa eksek,onu hiç ellemesek günü gelince o kayısı ağacı kayısı vermeğe başlar. Biz ondan kayısı değilde şeftali almak isteyorsak henüz fidanken ve kayısı vermeden şeftaliye aşılar, kayısı çekirdeğinden meydana gelen ağaçtan devamlı şeftali alabiliriz. Aynen bunun gibi Muhammed aşısı ile aşılanan
kişilerde aşılandıkları zamandan sonra, Muhammedi meyvaları olan güzel ahlak, edep ve tevazülük gibi lezzetli meyvaları vermeleri mümkündür. İşte kazasında yani ilmi ezeliyetinde kişinin istadındaki ebu süfyan gibi hak ve hakikatı inkar etme varsa şeytan oldular.çünkü onlar iman etmediler. İnananlar kurtuldular. Bizlerde Muhammedi aşısı ile aşılanmayı kabul edenlersek bilelimki ilmi ezeliyetteki cenabı Allahın taktirinde sevgili kullarımdandır ibaresi vardır. Hayır bunu kabul etmeyip inkar edenlerdensek bilelimki ilmi ezeliyette kazamızda Ebu Süfyan gibi inkar etmek vardır. Terazi budur. Yoksa keşif ilmi çok çetin bir ilimdir. Cenabı hak o ilmi herkeze nasip etmiyor.
Şol ki semud dur mezhebi yoktur
Fesatı çoktur etti tuğyani
Şolki belkistır imanı hastır
Gör nice bildi ol Süleymanı
Kuran-ı kerimde Araf suresi ayet 73-77: Salih a.s Semud kavmine Peygamber olarak gönderilmişti. ondan bir deve mucizesi gördükleri halde deveyi öldürdüler. Ve Rabbil alemine isyan etmelerinden mütevellit şiddetli bir sarsıntı ile evlerinde helak oldular. İşte bu Semud kavminin fesatı çok olduğu için azgınlıklarından helak oldular. Fakat Süleyman a.s. zamanında yaşayan Belkıs ise:imanı lekesiz olduğu için Cenabı hak ona Süleyman a.s.'ı nasip etti. ve iman ederek kurtulanlardan oldu. Malumunuz Süleyman a.s.ın emrindeki tefekkür olan hüd hüd kuşu seba Ülkesini gezerken belkısı görmüş tür. Onların akıl güneşine tapdıklarını, ibadet ve
taatlarınıda Nefisleri çok güzel gösterdiği için çok ibadet yaptıklarını, Süleyman a.s. a bildirmiştir. Süleyman a.s.da Seba ülkesi Padışahı kadın olan Belkısa meşhur mektubunu yazarak kendine tabi olmasını istemiş ve oda Süleymanın vasıtası ile alemlerin Rabbı olan Allaha inandim dedi. Gel kardeşim sende Semud kavmi gibi fesat ve azgınlık yaparak gazaba uğrayanlardan olma, Belkıs gibi bir Süleyman olan Mürşidi kamil bul ve inanarak hidayete erenlerden ol buyuruluyor.
TALİBi zevkte mülkü vahdette
Bu can kafeste etti seyran
Talibi hz.leri bu can kafesinde iken cenabı Allahın mülkündeki birliğinin her.tecellisini seyretmekteyim diyor.
44-
Gönül şehri sarayında gözüm gördü dilarayı
Nice inkar edem zahit ki gördüm o bedrayı
Benim ol aşıkı berdar benim ol arifi esrar
Benim ol vasılı didar eder seyran o dergahı
Bir salik Tevhidi efal, Tevhidi sıfat ve Tevhidi zatı idrak ettiğinde gönül sarayında sevgiliyi görmüş olur. İhtiyarı bir ölümle öldükten sonra, kendi diye bildiği varlığın hakkın varlığı olduğunu gördüğünde elbette bunu inkar etmesi
mümkün değildir. Zahitler sevgiliyi görmedikleri için inkar ederler. Üç ayaklı sehbada bir salik varlığını astıktan sonra ,Aşık olan salık Allaha artık arif olmuştur. Nesimi hz.lerinin söylediği gibi, (kah çıkarım gök yüzüne seyrederim alemi, kah inerim yer yüzüne seyreder alem beni) işte vahdet tepesinden cenabı hakkın tecellilerini seyretmekle kişi sonsuz zevk alır.
Benim ilmim şuhudundan hep oldu aciz Alimler
Onun için kaldılar mahcup görünmez derler Allahı
Gerek alim gerek zahit ki bilmez nefsini tahkik
Onun imanı hep taklit eder inkar ev ednayı
Benim görerek söylediğim bu ilimden bütün zahit ve alimler anlayamadıkları için aciz kaldılar. Cenabı hakkın,bütün sıfatlarından zatını ilan edişini göremediler. Onun için Allahı hayalde, zanda bildikleri için Allahı görünmez dediler. Çünkü onlar nefsini bilmedilerki Rabbınıda bilmiş olsunlar.onun için Rabbını tanıyamadılar. Dolayısıylada taklit iman ehli olmaktan kurtulamadıkları için hakkın varlığı ile var olmayı kabullenmezler.
Bu sırrı süluk eden okur derslerini her dem
Gönül levhinde arifler eder ezber ev ednayı
Bu mümkünat seraptır hep vücudu hak ile kaim
Meratiple olur zahir muhittir cümle eşyayı
Gel ey FEHMİ vücudundan eser hiç bırakma varlıktan
Fena ender fena ol kim sivasız gör müsammayı
Tevhid yoluna giren salikler her nefesteki zikirleriyle zulmani ve Nurani perdelerini yırtarak her şeye Arif olup seyrederler. Ve derlerki, bu kainatın siyreti hak, sureti seraptır. Yani var gibi görünen fakat olmayandır. Bu irfaniyetide bir Mürşidi kamilde meratibi ilahiyeyi tahsil ettikten sonra vakıf olunacağını bilmişlerdir. Cenabı hak bütün zerreden kürreye kadar her varlığı ihade etmiştir. Sende gel bu meratibi ilahiye tahsili ile hiç bir eşyanın varlığının olmadığını bütün eşyalar hakla kaim olduğunu zevk ette mülkünde haktan gayri bırakmıyarak hakta hak ol buyuruyorlar.
45-
Ariflerde ar olmaz hiç bir şeyden kahrolmaz
Kahrı lütfu bilmeyen hiç bir dem rahat olmaz
Hak diyen gafil olmaz siler kalbin kir kalmaz
Kişi nefsin bilmezse ol hakka arif olmaz
Arif olan kişi hakkı görerek tanıdığı için bilirki mülkünde ikinçi bir varlık yoktur. Bütün eşyadan zuhur eden cenabı haktır. Tecellilerinin bazılarının iyi, bazilarının kötü olabilmesi için ikilik olması gereklidir. Arif ise. yakınen bilirki, bütün tecellilerinde tektir. Eşyanın cins ve kabiliyetlerine göre değişiklik arz etmektedir. Fakat o yine
birdir. Onun için Arif olanlar bu renk değişikliğinden etkilenmezler. Kahrı ayrı lütfu ayrı mutala edenler ikilikte oldukları için hiç bir dem rahat etmezler. Daima itilaftadırlar. Kahır nedir. Hakkı ayrı kendilerini ayrı bilenlerin ikilik üzüntü ve kederlenmeleridir. Lütuf nedir. Cenabı Allahın zatının bütün sıfatlarından vahdaniyeti ile tecellisinin mutluluğuna ermektir. Buda Mürşidi kamilin talim ettiği daimi zikirle kemalat bulacaktır. Bir ayeti kerimede: (zikirle kalpler mutmain olur.) buyurulmaktadır. Demirlerin pas tuttuğu gibi kalplerde paslanır. bunun pasını ancaksın daimi zikir yok eder. Yalnız zikirde anmaktan ibaret değildir. Üç defa Allah, Allah, Allah demekle birlikte bunu fikredenler ancaksın nefsini bilmiş olacağından Arif olurlar. Yoksa nefsini bilmiyen hakka Arif olamaz.
Çağır Allahı seste Allah de her nefeste
Can bülbülü kafeste ötmeyince şad olmaz
Severim seni candan hiç çikarmam gönlümden
Sana inanmayanlar imanı kamil olmaz
Bir salik her nefeste Allah demekle kendinden Allah diye zikredenin Rabbı olduğunu bilerek bu ten kafesinde bülbül gibi daima öttüğünü yakın takibe aldığında, daima onunla bir olmanın zevkiyle mutlu olacaktır. Çünkü Cenabı Allah ne bu alemde nede alemi ahirette mazharsız tecellilerini göstermiyecektir. Cenabı Allah Mürşidi kamil mazharından beni benimle sevk ve idare edenin o olduğunu bilenler hiç bir zaman onu gönlünden çıkarmazlar. Rabbının bu tecellilerine inanmayanlar hiç bir zaman kemalata ulaşamazlar.
Senden gayri yok mabet kiblem sensin her cihet
Huzurum ilelebet senden gayri yar olmaz
Geldim vahdet ilinden zevki gitmez gönlümden
Ben bir garip bülbülüm kimse bana yar olmaz
Ben FEHMİyim ar etmem kuş gibi karar etmem
Bu kafesten uçarım hiç beni gören olmaz
Bir salikin kıblesi Mürşidi kamilidir.yani Mürşidi kamil diye bildiği suretten bizleri irşad ve terbiye eden Rabbıdır. Her yön ve yerde onu görmeye çalışırsa, daima huzurda olacağından, mutlu ve saadet içinde kendini hisseder. Bana bu sonsuz huzur ve mutluluğu bahşeden Rabbına şiddetli sevgi nedeniyle ondan başkasınıda dost edinemez. zaten başkasıda yoktur ki, dost edinsin.Geldim vahdet ilinden, ben bu kesret alemine gelmeden evvel Mürşidi kamilimin butunu olan vahdet ilinde idim .bu kesret alemindede hala o vahdet zevki gönlümde duruyor. Onun hasreti ile yanıp tutuşuyorum. Ve bu ten kafesinde bülbül gibi hep onu zikredip durmaktayım. Sevgilisinden ayrı düşen bir işi nasıl başkasını hiç görmez, hep sevgilisini ayıklar,onun gibi bende hep onu anıp duruyorum. Kimse bana dost olamaz. Vücut ülkesinde Ruhunu Patışah yapanlar,ten kafesinin hükmünde olmadıkları için istedikleri zaman bu ten kafesini terk edip tayyı zaman, tayyı mekan yani zamansız ve mekansız olarak istediğim yere gider ,fakat vücut yerinde durduğu için beni hiç gören olmaz. Buyuruyorlar. Çünkü sevgilisi için yanıp tutuşan kişi yerinde duramaz.
Uykuları kaçar. Kah orada kah burada durmadan yalpa yapar. Taki sevgilisine kavuşuncaya kadar. Görmüyormusunuz: dağlara yağan yağmurlar ırmak ve nehirler halinde, bir çok merhalelerden geçerek o kayadan bu kayaya, o taştan bu taşa kendini vura vura deryaya kavuşasıya kadar ne zahmetler çekiyor. Deryaya kavuşunca sesi sedası kalmıyor. Çünkü sevgilisine kavuştu. İşte bir salikte her nefeste bülbül gibi Allah zikri ile öte öte vahdaniyet deryasına kadar rahat edemez. Ondan sonra varlığı kalmadığı için artık sesi sedası kesilir. Söz sahibi cenabı hak olmuştur. Böylece kulda ölümsüz olan daimliğe geçmiş olur.
46-
Cümle alem yok iken ol var olan mevla nedir
Ademi halk eyledi talim olan esma nedir
Her neye baksa gözün kim hak yüzüdür gayri yok
Enfüsu afak ve cümle görünen eşya nedir
Cenab-ı Allah “Ben gizli bir hazine idim bu halkı halk eyledim.” Hadisi kutsinin gereği olarak cümle alem diye bildiğimiz bu varlıklar yok iken cenabı hak var idi. Henüz daha kendini şerh etmemişti. “levlaka levlak vema halaktül eflak .” Habibim sen olmasaydın sen olmasaydın bu alemi yaratmazdım. çünkü tavsilatı Muhammediye dediğimiz cümle alem aynalarından kendini görmek istedi. İşte bu demde iken henüz bu cümle alem yok idi. Yalnız cenabı mevlamın zatı vardı. Ademi halk eyledi.yani Mekkenin numan vadisinden cebraile, mikaile, israfile getirtemediği Ademin çamurunu Azrail a.s. a getırtti. Cenabı hak iki eli ile bu çamuru Adem
şeklinde şekillendirdi Ve Ademin artan simsime çamurundanda hakikat şehrini yaptı. Üç yüz yıl bu Ademin çamurunu güneşte pişirdi. Efal yüzü, sıfat yüzü, ve zat yüzü olarak üç yüz yıl pişen bu bu Adem çamuruna Ruhundan bir Ruh üfürmek suretiyle Ademiyetinin kemalatını kazandırdı. Mısrı niyazi h.z..leri
“kim bildi ademliğini odur Adem ,Ademliğini bilmiyen hayvandır ancak.” Demekle her Adem görüntüsünde olanın Adem olmadığından bahsediyor. Allahın Hüvviyet ve enniyetini kendi mazharında hakkal yakın olarak zevk edenler alemlerin esması olan allemel esma, ilmel değil manen ve zevken talim olan esmadır. Bunuda yalnız Resulullah efendimiz makamı Muhammedden Muhammediyün olabilen saliklere talim eder.
Her neye baksa gözün kim hak yüzüdür gayri yok
Enfüsu afak ve cümle görünen eşya nedir
Bir ayeti kerimede: ”yüzünüzü ister doğuya isterse batıya çeviriniz hakkın yüzü oradadır.” Bir salik kafasını ister cenabı hakkın vahdaniyetine yani doğuya çevirsin, isterse batıya yani kesret alemine çevirsin cenabı hakkın yüzünden başka hiç bir yüz olmadığı için onun yüzünden başka bir yüz görülmez. Şu halde mademki hakkın yüzünden başka hiç bir yüz yoktur.enfüs ve afakta görünen bu eşya nedir. İşte fena mertebelerinde enfüs biz demektir. Afak bizden gayri olanlar demektir. İkilikte olanlarda Allah ayrı kul ayrıdır. Onun için ben ve benden gayri olanlar vardır. Salik ne zaman kendi varlığının olmadığını idrak eder, o zaman vahdaniyet deryasında görünende, görüneninde, tecelli edeninde tecelli
olunanında hak olduğunu idrak eder. Her eşyanın hakikatı efali ilahiyedir. efalin hakikati esmadır, esmanın hakikatı, sıfattır, sıfatın hakikatıda zatı ilahiye olması nedeniyle, her eşyanın hakikatı cenabı hak olmuş oluyor. Böylece batını hak zahıri halk olmuş olur.
Ahsenet takvimde çün halk etti insanı hüda
Kimi Elsiz kimi Gözsüz kimisi Dilsiz nedir
Hakka Arif olmak oldu dünyaya gelmek madem
Kimi ikrar kimi inkar kimisinde şek nedir
Bir ayeti kerimede : “Ben insanı en güzel bir biçimde yarattım.” dediği halde kimi elsiz kimi gözsüz kimisi dilsiz nedir. İşte insan oğlu en üstün bir biçimde yaratıldıktan sonra aşağıların aşağısına bir imtihan için gönderildi.Bir Mürşidi kamilin eteğinden tutarak aşağıların aşağısı olan bu dünyada ameli salih, yani temiz saf katkısız bir hale gelebilirse onlar kurtulanlar ve mutluluğa erenler oldu. Mürşide gitmiyerek nisbiyetlerinden kurtulamayanlar fillerin failini Allaha veremediklerinden hakkın yanında elsiz oldular. sıfatlarınıda hakka veremedikleri için hem gözsüz, hemde dilsiz oldular. Bu varlıklar hakkın olduğu halde kendi mazharlarından tecellilerin sahibini tanıyamadılar. demektir Hakka arif olmak oldu dünyaya gelmek madem Kimi ikrar kimi inkar kimisinde şek nedir.
Mısri niyazi h.z..leri : bunca Evliya ve Enbiya bu halkı davet eyledi, vahdaniyet sırrını öğretmek için buyurmuşlardır. dünyaya Allahın Ahadiyet sırrını öğrenmek için geldik. Fakat bazılarının istidatları gereği bir Mürşidi kamilden bu meratibi
ilahiye tahsilini yaptılar. İrfaniyet ve kemalata sahip oldukları için her şeyi yerinde görüp ikrar ettiler. Bazılarıda, bu sırları öğrenmedikleri için cehaletleri gereği inkar ettiler. Kimileride ortada kalarak acabaya düşerek şüphe ile tereddütten kurtulamadılar. Çünkü her insanın yaradılışı bir değildir. Kabullenişlerde sınıf sınıftır.
Hak buyurdu ben kulun amelini halk eyledim
Kimi cennet ile tebşir kimine niran nedir
Cümle alem bir pazarda vüsatınca aldı mal
Sende fazla bende eksik ortada kavga nedir
Saffad suresi ayet 96: “sizleri ve sizlerin fiillerinizi halk etmedimmi.” buyuruluyor. Mademki fiillerin halk edicisi Allahtır, o zaman neden bazılarını cennete, bazılarınıda cehenneme koyuyor. çünkü burada istemek kuldan halk etmek Allahtandır. Bir kul iyiliği isterse Allah onu Halk eder. Kulda memnun olur. Ve sevabından mütevellit cennetlik olur. Yine kul bir kötülük isterse Allah onuda halk eder. Kul ondan memnun olduğu için yasak olan bir şeyi yapmasından günah işlemesi nedeniyle cehennemlik olur. Kesret aleminde cenabı Allah buyuruyor ki: “sizden iyi bir iş zuhur ederse onu hakka nisbet ediniz, kötü bir iş zuhur ederse onu nefsinizden biliniz. ”Hakikatta,vahdaniyet deryasında ikilik olmadığı için her ne kadar hayırda şerde Allahtan isede kesrette bizim için hayırda, şerde vardır. Biz şerri kendimize nisbet edeceğimizden cehennem ile tebşir edilmiştir. Bu aleme imtihan için geldiğimizden istidadların değişik olması nedeniyle her kişide hakkın tecellileri değişiktir. Allahın Resulu “ : insanlara
bahşedilen en büyük nimet Akıldır. insanlar akılları nisbetinde iman sahibidirler.” Buyurmuşlardır. Onun için kavgalar kişilerin bu tecelli ilahiyeyi idrak etmemelerinden dir.daima bunu mukayese yapanlar her şeyi yerli yerinde görmemekten mütevellit kavgalı ve huzursuzdurlar. Cenabı hak “ben abes hiç bir şey yaratmadım.” buyururken bizler hep abes görmeğe çalışıyoruz. Onun içinde kendimizlede kavgalıyız, başkalarıylada kavgalıyız.
FEHMİ mahbub vasfını işittiler hep koştular
Adın işitmekle yalnız bir kuru sevda nedir
Fehmi hz.lerinde kemalatıyla tecelli eden hakkın yüceliklerini ilim ve irfaniyetle sohbetlerde duyanlar hep tekrar tekrar sohbet dinlemeğe geldiler. Fakat yalnız ilimde kalanlar zevke gecemedikleri için kuru bir sevdada kaldılar. Helbuki bildiğini görmek ve gördüğünü yaşamak lazımdır. Yoksa kelamilikte hiç bir şey yoktur buyruyorlar.
HASAN FEHMİ DİVANI 2. BÖLÜM SONU
47-
Ben aşkın narına pervane geldim
İsmailim canı kubana geldim
Leylanın zülfü göründü bana
Mecnunum ben bunda divane geldim
Aşk üç harf ve beş noktadan meydana gelmiştir. Bunlar neyi remzetmektedir. Üç harf hakkın efal, sıfat ve zatını remzetmekte, beş noktada, insandaki beş zahir duyguları remzetmektedir. işte bir kişi beş duygusu ile Allahın efalıni, sıfatını, zatını zevk edebirirse o kişi aşiktır. Pir hz.leri bir kişi fenafillah olmadan laikiyle Aşık oldum diyemez. Zira cenabı hakkın bir adıda Aşk tır. Onun için aşkın ateşine kapıldım dönüyorum. Ve İsmailim canı kurbana geldim. kurban kurbiyet yani yaklaşmak demektir.bir salik koç kurbanı Mürşidi kamile geldiğinde, koç kadar semiz ve güçlü olan nefsini kurban eder. Kendi varlığının olmadığını anlayıp, hakkın varlığı ile varlığının idrakı onu sıfatlarından cemal tecellilerini sergilemesine sevk edeceği için, zatın sıfatlarına yaklaşmasınada can kurban denilmektedir. işte ben bu aleme can kurban olmağa geldim. Zira canında kurban olması o kişiye hilafet sırrı olan mükafata nail olması demektir. Leylanın zülfü göründü bana yani sevgilimin tecellileri bana göründü, ben ise aynen mecnun gibi kendimden geçip serhoş oldum. Leyla ile mecnun vakası hepimizce malumdur. Leylanın aşkından gece ve gündüz yanıp yakılan mecnun o kadar deli divane olmuşki, bir gün leylayı karşısına getirmişler: işte yanıp tutuştuğun leyla benim dediğinde; cevaben bende leylayım diyerek mevla, mevla diyerek dönmeğe başlamıştır. Onu için Mecnun,kendi variyetini kaybetmiş variyetsiz kişiye denir. Yani ne aklı,ne fikri,ne görmesi, ne duyması hiç bir şeyi kalmamış durumda olan kimsedir. Hakkın tecellilerine vakıf olunca tecellilerin etkısi ile kendi benliğini kaybeder mecnun olmuş olur.
Yakup gibi ağlar iken kenanda
Yusufun didarın görmeğe geldim
Musa olup bir dem asayı alıp
Emirle firavunun cengine geldim
Yakubtan murat tendir. yusuftan muratta candır. ten cana aşıktır. canda tene aşıktır. Ten Yakubu, can Yusufundan yani Ruhtan nurunu alamazsa,bu kenan ili olan vücud ülkesinde gece ve gündüz ayrılıktan mütevellit ağlar. Taki can yusufunu göresiye kadar. İşte bir salikte Mürşidi kamilde bu ayrılığı izale etmek ve sevgili olan can yusufunun o güzel yüzünü görmek için bu aleme gönderilmiştir.biz nefis memleketinde iken o bir firavun idi. Kamilimiz bize daimi zikir olan asa ile, firavunumuz ile cenk etmeğe geldik. Yakub a.s. bile o kadar çok mücadele etmişki ağlaya ağlaya gözleri kör olmuş.bizde masivayı gören gözlerimizi kapatacağız. Dolayısıylada gönlümüze açılan yol bizlere açılsın ve can Yusufuna kavuşalım. Onun için daimi zikrimizi hiç bir zaman unutmayalım. Musa as.da cenabı hakkın asa mucizesi ile firavuna gönderilmesi aynidir. Çünkü Musanın asası, şuayip as.tarafından onun on sene hizmetinde bulunduktan sonra Musaya verilen bir hediyedir. İki uçlu ,yani şeriat ve hakikat uçlarıyla hakikattan sonra idrak edilen şeriatı saniye asası idi. Bir gün cenabı hak elindeki nedir ya Musa dediğinde bununla davarlarıma. yaprak düşürürüm, bununla davarlarımı yönlendiririm,ve daha bana çok faydalar sağlayan asamdır. Dedi. Yani kamillerin saliklerine her türlü müşkülleri için anlatılan sohbetler ve tevhid yolunda yönümü tayine yarayan asamdır demektir. Akıl ilmini bırak hakkın tecellisine tabi
olursan o ejderha olur.ve firavunların bütün akıl nimeti ile ortaya koydukları kesbi ilim olan pozetif ilim sahiplerini, Allahın ilhamı ile olan vehbi ilim sahipleri bir anda mağlup eder demektir. işte bende Musa gibi vehbi ilmin sahibi olarak firavunlarla savaşmağa geldim buyuruyorlar.
Şol zülkarneyn gibi alem gezerken
Menbai magribin gölüne geldim
Bir gece Muhammed ile miraçta
Ev edna bahrını seyrana geldim
Kenzi mahfi idim ilmi ezelde
TALİBİ yim tende mihmana geldim
Kuran-ı Kerimde, Zülkarneyn a.s.evvela batıya güneşin gurup yaptığı yere gitti, oradaki kavimlere hak ve hakikatı anlattı. sonra doğuya gitti. oradakileri üryan buldu. Onlarada hak ve hakikatı anlattı. Sonra üçüncü bir bir yöne gitti. Oradaki kavim Yecüc ve Mecücden şikayet ediyorlardı. Çünkü sabahtan akşama kadar elde ettikleri yiyecekleri geceleyin hepsini yiyorlardı. Zülkarneyn a.s'a bize yardım edersen ücret ödeyeceklerini ve kendilerinin bunlardan kurtarılmalarını istediler. Zülkarneyn a.s.da ben ücret istemem, Rabbım bana onu ihsan edecektir yeterki siz bana yardıcı olun dedi. Ne kadar demir ve bakırları varsa toplayıp bir meydanlığa yığdı. Ve ateşte onları eriterek cin setti gibi bir set meydana getirerek onlara inşallah ve maaşallah öğretti. Onlarda Yecüc ve Mecüc gibi saliklerin vuslatına engel olan vehim ve hayal
engellerini,zikir ve rabıta larla kaldırıp sıfatlardan tecelli eden o cemalullahı görmeğe ve göstermeğe geldim buyuruyorlar. Peygamber efendimiz miraçta mescidi haramdan, mescidi aksaya oradanda 7 kat semayı kat ederek sidreyi müntehadan sonra cebrailin bile gidemediği, ve bir adım daha atarsam yanarım dediği ahadiyet makamı olan ev edna deryasını hz. Muhammed seyretmiştir. İşte bende Muhammed elbisesini giyerek o ev edna deryasını seyretmeye geldim. Çünkü cenabı hak beni ilmi ezeliyette iken bu geçireceğim bütün merhaleleri ihsan etmiş ilmi ezeliyeti kişinin insanı kamile süluku ile başlar. bundan sonra ona ilim taalluk edecektir. Böylece ilmi ezelde, o küntü kenz hazinesinde nuri Muhammed ile bende beraberdim. Bütün alemde vardı. Dolayısıylada bütün Peygamberlerde orada benimle beraberdi. İşte ben hep bu alemleri geçerek dünyaya gelince bunları safha, safha geçirip bu tende görmeğe geldim buyuruyorlar.
48-
Ey hocam benim sualim çoktur
Aradım müşkülüm halleden yoktur
İşittim seni alim dediler
Alemde nam ile şöhretin vardır
Bir şeyi bilmiyorsanız ehline gidin sorunuz ayeti kerimesi gereyince bilmediklerini alim ve ulema olan nam ve şöhret sahiplerine sorarlar. Fehmi hz.leride ilahisinde alim olan hocaları muhattap alarak müşküllerini teker teker soruyor.
Namazda kıyam huzura hak ise
Muhid ve muhattap varmı bir kimse
Kimedir huzurun görmedin ise
Huzursuz namazın encamı yoktur
Namazda kıbleye dönüp ayakta hakkın huzuruna durduğumuz vakit cenabı hakkın herşeyi ihade ettiğini ve hakkın yüzünden başka bir yüz olmadığını müşahade ettiğimizde huzurlu Namaz kılmış oluruz. Zira zatının bütün sıfatlarından tecellisine Namaz dendi yoksa “feveylün lil müsallin ellezine hüm an salatihim sahun” (vay şu Namaz kılanlara ki Namazlarında gaflet ederler.) ayetine mashar olmuş oluruz, böyle kılınan Namazında gayesi yoktur. Namazda hakkın huzurunda hakla beraber olup konuşmanın zevki kişide tecelli etmelidir buyuruyorlar.
Ahkami şeriye cümlemize farz
Elimizde asa başımıza da taç
Beş vakit namazdır mümine miraç
Bu derde bir deva bulacak yoktur.
Ahkamı şeriyye cenabı hakkın kuranı keriminde emrettiklerini yapmak ve yasak ettiklerinden kaçmaktan ibarettir. Zaten insanlık için faydalı olan her şey emredilmiş insanlık için zararlı olan herşey yasak kılınmıştır. Bunu uygulamayanlar
insanlığa dolayısıylada kendine zararlı olacaklardır. Onun için elimizden şeriatı bırakmamamız gerekiyor. Her ne mertebe zevki ile zevkidar olursak olalım daima şeriat terazisinide başımıza taç yapmalıyız. Böyle yaparsak namazımız mirac olur. İşte o zaman bütün her şeyin namazda olduğunu müşahede ederiz. Cenabı hak bizlerede böyle miraç yapanlardan eylesin amin.
Ne rumuz Musanın turu sinasi
Yunusun girdiği balık kursağı
Hazireti İsanın göğe çıkması
İdrisin cennette kalması nedir
Musa a.s. turu sinada Allahla konuşarak Tevrat levhalarına sahip olması kişinin gönül turu sinasında Allahla sessiz ve harfsiz olarak konuşmasıdır. Yani onun gönül semasından vahiyinin gelmesidir. Çünkü Musa a.s.ın Turu sinası onun gönülü idi. Yunus a.s.ın balık kursağı ise. Yunus a.s.ın kavmi ona iman etmediler. Yunus a.s.da kavmini terk ederek bir gemiye bindi. Gemidekilerin içersinden bir kurban gerekiyordu. Bu kurrada Yunus a.s.a isabet etti. Yunusu denize attılar. Onu bir balık yuttu. Tam kırk gün balığın karnında kaldı. Ve yunus a.s.daima “la ilahe illa ente suphaneke inni küntü minazzalimin”.(senden başka tanrı yoktur. sana sığınıyorum ben nefsime zulüm edenlerden oldum.) diyordu. Kırk gün sonra balık onu sahile bıraktı kavminin arasına dönerek onların hepsi ona iman edip uzun seneler mutluluk içersinde yaşadılar.hakikatta ise, Tevhid gemisine binen bizim gibi Yunuslar Mürşidi kamil olan Yunus
balığı tarafından yutulur. Salik kırk gün yani,Tevhid mertebelerinin dördünçü makama kadar onar duygusu ile tam teslimiyeti ve çalışması sonunda zevk ederse kırk günü tamamlamiş olur. Buda Mürşidi kamilin gönlüne girmekle olacaktır. Mürşidi kamilin sözlerinden çıkmayıp dediklerini harfiyen yerine getirirse, dördünçü makam olan makamı cemden h.z. cem olan kurbi nevafil mertebesi olan kesrete geçmiş olur. İşte Yunus a.s.'ın balık kursağı, Mürşidi kamilin gönlüne girerek: 1-Tevhidi efal 2-Tevhidi sıfat 3-Tevhidi zat 4-makamı cem mertebelerini tahsil etmesidir. İsa a.s.ın göge çıkması ise :Hz.İsa'yı yahudiler öldürmek istedi cenabı hakta Ali imran suresi ayet 55. ”ya İsa inni müteveffike verafiuke ileyye” (ben seni öldürüp kendi indime ref ettim.) buyurulmaktadır. Bu ayeti kerimeden anlaşılmaktadırki hz. İsa mevti izdirari bir ölümle değil mevti ihtiyari bir ölümle cenabı hakkın indine yükselmiştir. Hz. İsa'nın makamı cem makamıdır. onun için ölüyü diriltmesi bu sebebtendir. Hz. İsanın göğe çıkmasıda işte budur. İdrisin cennette kalması ise; bir gün İdris As. Meleklere söz vererek cennete girdi. orada elbise biçti. Çıkarken makasını orada unuttu. Çıktığında içeride makasım kaldı diyerek tekrar girdi. Ve bir daha çıkmadı. Cenabı hakta İdris a.s.a cennette daimi kalsın diyerek hulle biçmesi için musaade etti .oda daima orada hulle biçip durmaktadır. İşte bu günde İdris A.s.meşrebinden olanlar Tevhid elbisesi biçip dikmektedirler. İdris A.s.Ruhaniyeti tecelli etmemiş bir kamil saliklerine Tevhid elbisesi giydiremez. İşte İdris a.s.cennette kalması budur.
Nedir ashabı kehfin mağrası
Zülkarneyn iki yakın manası
Şark ile garba gitmenin esası
Bu remzin hakikat hikmeti nedir
Zahirde ashabı kehf Tarsus tadır. 7 kişi hakkın birliğine iman ettikleri için o zamanın patışahı olan takyanus tarafından, bunlara şiddetli işkence edildi. Sizden bir daha bu sözü duyarsam sizi öldürürüm dedi. Bunun üzerine yediside firara karar verdiler. Bir mağrayı kendilerine mesken ettiler. Mağrada üç yüz yıl yattıktan sonra uyandılar. Uyanınca karınları açıktığı için içlerinden birini ekmek almağa şehre gönderdiler. Giden kişi ekmeği alıp eski Takyunustan kalma parayı verince yakayı ele verdi. Fırıncı o şahsa, korkma Takyanus denilen o zalim hükümdar öldü. Onun yerine salih bir hükümdar geldi. Saklanmanıza gerek yok dedi. Fakat onlar bir daha geri dönmediler. Ve mağrada sır oldular. Bu mağara Mersin vilayetinin Tarsus kazasındadır. Hakikatta zalim hükümdar kişinin nefsi emmaresidir. O salih yedi kimsede kişinin yedi sıfatıdır. Üç yüz yıldan muratta efal yüzü,sıfat yüzü,zat yüzüdür. Böylece üç yüz yıl olmuş olur. Mağaradan muratta, zatı ilahi olan bu vücut mağarasıdır. Mağaraya giren yedi kişinin mağaraya girip dönmemeleride;ve sır olmaları ise, kendi nisbiyet sıfatlarımızı yok edip beka alemine terakki etmekten ibarettir.
Zülkarneyn iki yakın manası
Şark ile garba gitmenin esası
Zürkarneyn A.s evvela güneşin gurup yaptığı batıya gitti. Orada bir kavimle karşılaştı. Onlara bazı nasihatlarle cenabı hakkın emir ve yasaklarını bildirdi. Sonra güneşin doğduğu yere gitti. Ordada bir kavimle karşıleştı. Onları üryan buldu ve sözleri anlaşılmaz idi. Onlarada Cenab Hakkın emir ve
yasaklararını bildirdi. Sonra oradan başka bir yöne gitti ordada Yecüc ve Mecüc ten şikayet eden bir kavimle karşılaştı. O kavim Zürkarneyn A.s dan yardım istedi oda onların nekadar demir ve bakırları varsa bir meydanlıkta ateş ile eritti ve çin seddi gibi bir sed yaparak Yecücü ve Mecücün onların arasına girmelerine engel olmuş oldu. Yani onlara İnşaallah, ve Maaşallahı öğretti. Hakikatte Zürkarneyn As bir kamildir. Batıda gördüğü kavim kurbu navafil salikleri olup onlara Allahın emir ve yasaklarını bildirdi. Çünkü hakikatten sonra gelen şeriatı saniyedeki kavim Allahın emir ve yasakları ile emrolundular. Doğu ise Kurbi feraiz olup kendi vücudları olmadığı için yanlız Ruh sahipleri olması nedeni ile onları üryan bulması yani örtüsüz bulması budur. Avam onların sözlerinden bir şey anlamadıkları için sözleride anlaşılmaz imiş çünkü avam zülmani hicaplarda olduğu için bunu anlaması mümkün değildir.
Lokmana tabiblik eyledi ihsan
Eyyübe sabır ile verildi derman
Yusufu tenezzül eyledi sultan
Yakubun kör olma hikmeti nedir
Lokman a.s a Cenabı Hak doktorluk ilmini bahşetmiş idi. Hangi bitkinin yanına gitse o bitki dile gelip ben şu hastalığın şifasıyım diye Lokman a.s’a hitap ederdi. O da hastalarına onu tarif eder ve hastalık kalmazdı. İşte manevi doktor olan Mürşidi Kamillerde her varlığın süretinden geçip siret yönünü gördüğü içinonun tedavisini bilir ve yapar. Eyyüp a.s’a Cenabı Hak sabır verdi hatta okadar sabır verdi ki kendisine şeytan
haset etti ve Allahtan izin istedi. “ yarabbi bana izin ver Eyyüp kulunun malına tasallut edeyim “dedi . Cenabı Hakta izin verdim dedi. musallat olunca Eyyüp malı veren Allah alan Allah diyerek sabretti. Sonra şeytan Cenabı Haktan izinle Eyyübün evlatlarına musllat oldu o yine veren Allah alan Allah dedi. Üçüncü defa şeytan vücuduna musallat olmak için izin istedi. Allah’ta Eyyübümün aklına, kalbine, diline izinim yoktur dedi, diğer azalarına izin verildi. Eyyüp yedi sene hasta yattı yine sabretti Cenabı Hak Eyyübe vahiy ederek ayağını yere vur dedi. Ayağını yere vurunca yerden bir sıcak birde soğuk su çıktı. Sıcak su ile yıkandı soğuk suyuda içti ve şifaya kavuştu. İşte sende Nefsi emmare olan şeytanın tasallutundan kurtulmak istiyorsan, kendine nisbet ettiğin efal, sıfat ve zat varlıklarını cenabı hakka verip hiç bir zaman tekrar kendine nisbet etmemek için sabretki, kendi vücut toprağından çıkaracağın soğuk suyu daima ferah ferah iç. Hakkın hayat suyu olan sıcak su ile de daima hayat bul. Cenabı hak cümle ihvanlara nasip etsin. Amin. Yusuf a.s. ise:yusuf suresinde anlatıldığı gibidir. Yusuf a.s. çok güzeldi. onun gibi güzel dünyaya gelmedi. Bu güzelliğe rağmen köleliğe tenezzül etti. Köleliğe sabretti. Ve zındana suçsuz atıldı. Çünkü gördüğü rüya üzerine babası tarafından fazla ilğilenildiğini gören kardeşleri Yusufu kuyuya attılar. Kervana pul olup sattılar. Sonrada Züleyhanın emri ile zındana atılıp orada gecen müddet içinde sabrederek sultanlığa yükselmiştir. Bir hak yolcusuda bu varlık kuyusundan bir Mürşidi kamil kervanı olan Tevhid kervanına pul olup satılır ve Tevhid kervanına katılırsa ,Mısır olan kalp şehrinde ağırlığı kadar altına alırlar. Ve Züleyhanın attırdığı zındanda da 7 sene kalıp sabrederse bunun mükafatı olarakta Mısıra Sultan olaçaktır.Yusuf a.s.'ı Sultan eden tenezzülüdür. Onun için bu yolda tenezzül en büyük asfalt yoludur. Yakup a.s. kör olma hikmeti: zahiren Yusufun ayrılığına ağlaya ağlaya gözleri kör
oldu. Hakikatta ise: kalp Yakubu can olan Yusuftan ziyasını alamadığı zaman halkı gören gözleri kör olur. Halkı görmeyince hakkıda göremez. Çünkü hak mazharsız görünmez. İşte Yakubun kör olma hikmeti budur.
Süleyman kuş dilini bilirdi tamam
Emrine mazhar idi hep cihan
İbrahimi yakmıyan ol ateş heman
Nuh kavmini gark eden ol tufan nedir
Süleyman a.s. patışah ve Peygamber idi. “ya Rabbi bana öyle lutfetki ne benden önce, nede benden sonra hiç bir kimseye vermediğini bana vermiş olasın dedi. Allah duasını kabul ederek kurt ve kuşu onun emrine verdi. Ve cıhan Patişahliğinı ona bahşetti. İşte Süleyman a.s. kalp sahibi olanlardır. Nasıl bir vücutta kalp Patışah ise o zaman mazharı tecelliğah olup bütün sıfat ve organlarıda şahı olur.İbrahim a.s.'ı yakmayan ateşte zahiren bildiğimiz ateş idi. Cenabı hak ateşin hakikatına yakma dedi. Oda yakmadı. Ateşte bir surettir. Her şeye tesir eden ateşin hakkikatıdır. Hakikat bir şey yapmayınca suret ne yapabilir. Tabiki hiç bir şey yapamaz. Hakikatta ise hz. İbrahimin atıldığı ateş aşkı ilahi ateşi idi.kendilerini aşkı ilahi ateşine atanların cehalet ve gayriyetleri yok olunca dostluk yönü ibrahimliği güllük gülüstanlık içinde Rabbı ile sohbet eder hale gelecektir. Nuh kavmini gark eden tufan ise: zahiren Nuh a.s. kavmini hakka davat etti. Kavmi bu daveti kabul etmedi. Cenabı hakkın emri ile Nuh a.s. bir gemi yaptı. Kendisine tabi olanları gemiye aldı. Geminin dışında kalanlar ise şirk denizinde boğulup gittiler. Günümüzdede Tevhidin
dışında kalanlar hala şirk denizinde boğulup durmaktadırlar. işte Nuh tufanı budur.
Mademki mevcuttu Allah her yerde
Muhammed niçin çıktı göklere
İnsanın gözünden kalkarsa perde
Tanrı görünmeyen bir taraf yoktur
Allah yerlerin ve göklerin nurudur. Onun için Allah her yerde mevcudtur. Hz. Muhammed'in semaya çıkması, yerlerde ve göklerdeki Allahın varlıklarını görmek içindir. Bunuda cebrail a.s. gezdirdi. Ve orada hakkın mevcut olduğunu gördü. Çünkü Allahsız bir yer yokki. Bu seyhat yalnız semayı göstermek için olsun. bu abes olur. Gönül semasına çıkılırsa Allahsız hiç bir yerin olmadığı görülmüş olur.
Fehminin müşkülü çoktur sayılmaz
Bu sırrı meydana koyan bulunmaz
Kuranda yedi mesan bilinmez
Besmele üç isim manası nedir
Fehmi hz.lerinin bunlardan başka bir çok müşkülleri vardır. Bu müşküller sayıya gelmez. Çünkü Allahın tecellilerinin sonu yokki sayılabilsin. Her tecellide esma ve suretle olduğu için bunlarda birer müşkül olmuş olur. Bu bir sırdırki bunu
bilen dahi olsa söylemez. Zira söyleyen bilmiyordur. Bilen ise söylemez. Kuranda yedi mesan bilinmez. İşte bu Fatihanın taşıdığı öz manasıdır. Sebal mesan iki yedi demektir. Yani Fatihayı şerifin biri Mekkede, biride Medinede nazıl olmuş tur. Hakikatta ise bir salike iki defa Fatiha nazıl olur. İnsan canlı bir Fatihadır. Onun için bunun tahsilini yapanlar bilirlerki, biri fenada 7 sıfatı subudiyetinin kendine ait olmadığı hakka ait olduğu bildirilir. Biride bekada bu yedi sıfatın kendi mazharından zuhurunu zevk etmesidir. İşte iki mesandan murat budur. Besmelenin üç manası ise: Bismillah Allahın zatı uluhiyetine işarettir. Rahman sıfata işarettir. Rahimde efali ilahiye işaret etmektedir. İşte bunlar sırrı kuran olup insanlarda bu besmeleye elbise olmuştur. Cenabı Allah bütün ihvanlara bu zevkleri nasip etsin amin.
49-
Alidir Muhammed yolunda yoldaş
Ledünni ilminin sırrında sırdaş
Ev edna bahrının seyrinde kardaş
Canımın içinde cananım Ali
Her dem gönlümdeki mihmanım Ali
Peygamber efendimiz, bir hadislerinde: ”Ente Medinetül ilmi ve aliyyün babüha” (ben ilmin şehriyim, kapısı Alidir).buyurmuşlardır. onun için burada, Ali mürşidi kamildir. Hz. Muhammed yolunda saliklere, ilmi ledün sırlarına eriştirmek için, onlar ilmi Tevhid yolunda, kılavuz olmaları hasabiyle, bütün saliklerin, Tevhid yolunun
yoldaşıdırlar. Zira “ nefsini bilen, Rabbını bildi”. Hş.gereğince, fena mertebelerinde bir salik, nefsinin kendi özü olduğunu anlamiştır. Dolayısıylada, Rabbının kendi mahzarında bir tecelliden ibaret olduğunu anladığında, layıkiyle Rabbınıda bilmiş olacaktır. Kendine nisbet ettiği can,Rabbına nisbet ettiği ise, canan olduğu için, daima onunla varlığı idrak edecektir.hiç bir zaman ondan ayrı olmadığını anlama zevkiyle, gönlünde efendisi olan Rabbını daima misafir edecektir. kendisinden bilen ve görenin, Rabbı olduğunu zevk ettiği için, onu sevmesi kendisini sevmesi,onu sevmemesi, kendisini sevmemesi demektir.
Aliye hak dedi haydarı kerrar
Ona mensup oldu dildar zülfikar
Muhammed gönlünde yer tuttu ol yar
Canımın ,içinde cananım Ali
Her dem gönlümdeki mihmanım Ali
Bu aleme gelenlerin biri Muhammed, birisi Alidir. Hz. Ali velayet sahibi olduğu için hakkın zatını, Hz. Muhammed, Nübüvvet sahibi olduğu içinde, sıfatlarını remzetmektedir. Onun için Mürşidi kamil mazharından, salikin bütün nakısiyetlerinin izalesi için, hak ve hakikatin talimi gereklidir. kendi gönül aleminde, bütün nefis ordusundan gelen taarruzlarıda, zülfükarıyla yok etmesi, efendisinin himmetiyledir. Zülfikarın iki uçu vardır. Bir uçu şeriat uçu, bir uçuda hakikat uçudur. İşte insanı kamillerde bütün saliklerine talim ettikleri, zahir ve batın olan Tevhid akideleridir. Böylece onlar elde ettikleri zülfikar kılıcı ile, nefis muharebesini
kazanırlar. Bir salik efendisine, teslimiyetini ve sevgisini devam ettirdiği müddetce, onun gönlünden hiçbir zaman çıkmaz. Onun daima himmetini görür. Çünkü kendi özü, Rabbının ta kendisi olduğunu anlamıştır.
Alinin sırrına akıllar ermez
Eren dahi olsa meydana koymaz
Canımın içinde cananım Ali
Her dem gönlümdeki mihmanım Ali
Ali durumunda olan Mürşidi kamillerin varlığı, hakkın varlığı olduğu için,onun taşıdığı sırrı, akılların idrak etmesi mümkün değildir. Onlar cenabı hakkın, mukayyet olan bu alemdeki en büyük kemalat tecellileridir. Onlardaki sırları,bilenler zaten ifşaatı yasak olduğu için söylemezler. Söyleyenler ise, onun sırlarını bilmiyorlardır. Cenabı hak onlardan zahir olarak,bütün sırlarını sergilemektedir. Ne yazıkki, insanların çoğu, hak ve hakikata kör oldukları için görmiyorlar. Cenabı hak onları camiül esma, yani isimlerin camisi olarak yarattığı halde, kendilerinden haberleri yoktur. Bir insanı kamilden kendi insanı asliyelerini bilmek, ve bulmak için ilmi ledün tahsil etmedikleri için, bu alemde kör oldukları gibi, ahirettede kördür ayetine mazhar olmuşlardır. Bu tahsili ehlinden yapanlar, kendi insanı asliyelerini anladıkları için, can içinde cananı seyredip durmaktadırlar.
Alidir Tarikat yolunda rehber
Hakikat burcunda eyledi siper
Ona ilka oldu nutku Peygamber
Canımın içinde cananım Ali
Her dem gönlümdeki mihmanım Ali
Tarik yol demektir.yani ilim ve irfaniyet yoludur. Tevhid yolunda Mürşidi kamiller kılavuzdurlar. Saliklere Tevhid yolunda kuranı kerim ahkamı, ve sünneti seniye doğrultusunda, hak ve hakikatı anlatırlar. Peygamberlerde 5 haslet vardır.
1-İsmet 2-Emanet 3-Fetanet 4-Sıdk 5-Tebliğ. bunun biride görüldüğü gibi tebliğdir. Yani Allahtan aldığı emirleri ümmetlerine tebliğ etmektir. Varis olan Mürşidi kamillerde, aynen onun gibi saliklerin mıstık yolculuğunda, nelere dikkat edilip edilmiyeceğini, sohbet ve nasıhatlarla gösterirler. Dolayısıylada, nefsin askerlerinden korunmuş olurlar.
Adem var olmadan Muhammed ile
Birlikte idiler sırrı müphemde
İkisi bir geldi vechi ademde
Canımın içinde cananım Ali
Her dem gönlümdeki mihmanım Ali
Adem yaratılmadan evvel, Muhammed ile Ali cenabı hakkın vahdaniyetinde, bir idiler. Çünkü Rahman suresi ayet 1-2-de ”Rahman olan kuranı talim etti.ve sonra insanı halk etti”. Aynen bu ayeti kerimedeki, Rahman olan bir Mürşidi
kamilden, bizim gibi henüz nakıs saliklere, kuranı yani Tevhidi talim etti. Ne zaman ademliğimizi buldurdu, işte o zaman insanıda halk etmiş oldu. Dolayısıylada bizlere insanlığımızı buldurmuş oldu. Daha evvelden, henüz bizler ademliğimizi bulmadığımız için, adem yaratılmadan, Mürşidi kamilin butununda,cenabı hakkın velayet ve Nübüvveti henüz mazhar olan salikte açığa çıkmamış idi. Ademiyetini anlayınca, ademin yüzünden, zat ve sıfat görünmeye başladı. Daha evvel görünmüyor muydu. Arifler görüyordu. Bizler ise cehaletimizden mütevellit göremiyorduk. insanda can ile ten nasıl daima görülüyorsa, daha evvelde öylece görülüyordu.
Zuhur edip geldi şahı Enbiya
Ona hemdem oldu Ali murtaza
Ali şahtır Muhammeddir şahın şah
Canımın içinde cananım Ali
Her dem gönlümdeki mihmanım Ali
“El ülamayı verasetül Enbiye”Hş. Geregince (ülamalar Peygamberlerin varisidirler.) bizim Peygamberimiz, Hz. Muhammed a.s. son ve ahir zaman nebisi olması nedeniyle Peygamberlerin başıdır. Dolayısıylada, varisleride bütün Evliyaların başıdır. Hz. Alide,onun damadı ve halifesi olduğu için çok sevdiği seçkinlerindendi. İşte Fehmi Hz.leri benim Mürşidimde, Hz. Muhammedin seçkin halifesi idi. ben Bunu gönül ülkemde, samimi arkadaşlığını zevk ediyorum diyor.
FEHMİ ol şahın yolunda kurban
Ondandır elimde bulunan ferman
Dertli olan canlar buldular derman
Canımın içinde cananım Ali
Her dem gönlümdeki mihmanım Ali
İşte bir kişi, Mürşidi kamilini kendi gönlünde konuk edip, onu zevk edebilirse, cenabı hak efendisinden, tarif edilmiyecek kadar o salike, ilham ve lütuflar ihsan edilir. Ne kadar dert ve müşkülleri varsa, hepsinin dermanını canlarında görür ve zevk ederler. artık hiç bir derdi kalmaz. Celaldan cemale, cemaldende kemalata vuslat buldukları için, saadet ve mutluluk içinde olurlar. Çünkü canının içinde,Rabbı olan cananının müsafirliğini zevk etmişlerdir. bütün kardeşlerime bu zevki, cenabı hak nasip etsin. Amin.
50-
Her kime açılsa hicap her gördüğü didar olur
Gözüne sed olmaz serap her gördüğü didar olur
Dünya ve ukbadan geçer vahdet ile kanat açar
Şer ve sevabından geçer her gördüğü didar olur
Kişinin hicabı, yani gözünün perdesi, cehalet ve nisbiyet perdesidir. Kişi bu perdeleri, ilim ve irfaniyetle yırtarsa, elbette her gördüğünde cenabı hakkın yüzünü seyreder.
Gördüğü varlıkların resimleri onun görünmesini engellemez. Çünkü bütün unsuriyetler, var gibi görünen, aslında olmayıp gölgeden ibarettir. Dünya ve ahiret sevgisi kalmayan bir kişinin, teklik deryasına doğru uçması, o kişinin, iyilik ve kötülüklerden geçmesiyle mümkündür. Kötülüklerden kurtulamıyanlar, her neye bakarsa baksın, vechi Rahmanı göremezler. Gördüğünü o varlıklara nisbet ettiği içinde, şirkten kurtulmuş olamaz.
Söyler kelam bakar sana görmez gözü hiç masiva
Vermiş gönül haktan yana hep gördüğü didar olur
Ol sırra ermiş mutlaka Kalbi secde etmiş Hakka
Seyri var kaftan kafa her gördüğü didar olur
Cenab-ı Allah zerreden kürreye kadar zatını ilan etmiştir. Dolayısıylada her varlık cenabı hakkın varlığı ile vardır. Onların varlığı hakkın varlığı olduğu için, her kimle konuşursak konuşalım, hakla konuştuğumuzun idrakı bizlere gayriyet olan masivayı göstermiyeçektir. Çünkü gönlü hakka dönmüş olan kişinin kalbide secde etmiştir. Her tecellinin Allahın bir tecellisi olduğunu şuhut eden bir kişi,kulağı ile duyup bildiği, gözü ile şuhut ederek şahidlik yaptığı bu tecellileri, kalp tastik edecektir. Kalbin bu tastikinede secde denilmektedir. kalbin tastikinden sonra kaftan kafa, yani ten kafı,ile can kaflarını seyrederek sevgilinin yüzünü her yerde görecektir.
Görmez hiç ol narı azap geçmiyecek köprü sırat
Dünyada çün vermiş hesap her gördüğü didar olur
Bunlardır hakkın kulları taktire bağlı işleri
Kuran okur hep dilleri hep gördüğü didar olur
Tevhid tahsilinde, kendine nisbet ettiği varlıklarından kurtulan bir kişi, ikilik deryasından birlik deryasına geçtiği için, cehaleti kalmadığından cehennem azabı görmez. Çünkü onun cehennmi cehaleti idi. Her şeyi kendine nisbet ettiği. için ikilik halinde, azaptanda kurtulamıyordu nisbiyetlerinin hakkın olduğunu idrak edince, kendi varlığının olmadığını anladı. Varlıksız bir kişi azap görürmü. varlığı yokki görsün. Bu tahsildede sırat köprüsünün, ahiretle ilgili haşir, neşir, sorgu, sual gibi bir çok imtihan sorularının hesabını dünyada vermiş oluyor. Dolayısıylada hakkın rızasını kazanmiş bu kulların her gördüğü,elbette sevgilisinin vechi olacaktır. Zira ondan başkası yokki. Onuda görsün. O kişilerin dilleride her kimle konuşursa konuşsun, ondaki hakkın varlığını tanıdığı için daima hakla konuşmaları nedeniyle, dilleride onların kuran okumuş olur.
FEHMİye ol haldaş olur yoluna ol can baş verir
Sırrına ol sırdaş olur hep gördüğü didar olur
Fehmi hz. leri, hakkın varlığı ile var olanların arkadaşı ve yoldaşıda Hak olur. Çünkü daima onunla beraberdir. Onu çok sevdiği içinde onun için canını ve başını çekinmeden verir.
Cenabı hakkın insanlardaki gizli sır ve hazinelerine vakıf olduğu için onlarıda, kendi malı gibi korur. buyuruyorlar.
51-
Zümreyi ehli Melamet dersi haktan aldılar
Zevklerine yok nihayet çünkü haydan aldılar
Reyni kalbi ettiler pak darbi zikri fikri ile
Kıylu kalden geçtiler hep hubbu fillah aldılar
Melamiler zümresi ilim ve irfaniyetlerini nakıs Mürşitlerden değil,insanı kamil olan hakkın diriliği ile diri olanlardan aldıkları için,onların Tevhid zevklerine nihayet yoktur. Onlar her nefeste kalbi zikirle meşkul olmaları nedeniyle, dedi kodu ve gayriyetle ilgilenmezler. Onlar darbi zikir ve fikirle gönüllerindeki kirleri temizleyerek daima Allah sevgisini gönüllerine koydular.
Nefsi hiçe saydılar, kim fail Allah bildiler
Gamzei cilveyi mahbubtan atalar aldılar
Her sıfatı mevsufu mutlaka nisbet ettiler
Ol cemali şemsi enverden tenevvür aldilar
İnsanlardaki bu nefis daima ikiliği ister. Her nereye nazar edilirse edilsin, bütün fiillerinin faili yani halk edicisinin Allah olduğunu bilenler, artık kişilere nisbet etmezler. mazarların bir alet olduğunu, o mazharın neresi için yaratılmışsa orada, onun kullanıldığını görmesi, sevgilisinin ona göz kırpması ve hediyesidir. Onun için, sıfatlardan tecelli eden bu fiil tecellilerini, o mazhara değil, cenabı Allaha nisbet ederek, onun yaratılma yerinin nurlarını görmesiyle, irfaniyet ve kemalat mutluluğuna erişmiş olurlar.
Çün vücudu hakka mazhar zatına mahv oldular
Havfı mevtten kurtulup hay la yezali aldılar
Bir adem şehrine nisbet varlığı selbettiler
Kaf ademde cismi yok şekli anka aldılar
Bir kişi kendi varlığını ihtiyari olarak,hakkın varlığında yok edebilirse, ölüm korkusu diye hiç bir endişesi kalmaz. zira varlığı yokki korksun. Kendi varlığını hakkın varlığında ihtiyari olarak yok edenler, hakkın varlığı ile var olmaları nedeniyle, daima diri olurlar. Adem,kendi mazharında cenabı hakkın hüvviyet ve enniyetini zuhura getiren demektir. İşte onlar, Adem şehri olan bu hakikat şehrinde,insanı kamil olarak vehbi ilimleriyle, ilmi leduna mazhar oldular. Kaf dağı insanı kamillerdir.Anka kuşuda, insanı kamillerden tecelli eden ilmi ledündür.
TALİBi fahri risalet fakrı tercih ettiler
Fakr ile fahreyleyenler yokluğu var aldılar
Resulullah efendimizin “Ben fakiliğimle iftihar ederim” h.ş. gereğince, Fehmi hz.leri Resulullah efendimiz gibi, kendi varlıklarını yok ederek, fakrı risalet olan cenabı hakkın tebliğ ve irşad mazharı olmağı tercih ettiği için, övündüğünü söyliyorlar.
52-
Bulmak istersen felah Rabbına kul olmak yeter
İnsanı tahkik bulmağa sıdk ile bir ikrar yeter
Her kim aşık olsa güle,bülbül gibi düşer dile
Baktıkca bülbül ol güle,ol zevk ona cennet yeter
Kul, köle demektir. kendinin hiç bir şeyi yoktur. kendi diye bildiği varlığıda sahibinindir. Bir kişi kurtuluşa ermek istiyorsa, bir Mürşidi kamile ikrar vermesi ile şirklerinden kurtulması onun kulluğudur. Daha önce kendine nisbet ettikleri sıfatlarıyla, günah işliyordu. fena fillah olunca, artık kendi varlığı kalmadı. Günah işleyecek te hiç bir güç ve kuvvetide kalmadı. Onun için kurtuluşun yolu, bir insanı kamile sıdk ile ikrar verip, fenafillah olunabilinirse kulluk elde edilmiş olur. Bir kişi Rabbına sevgi ve teslimiyetinde tam olursa, bülbülün güle Aşık olupta, ona bakarak daima öttüğü gibi,daimi zikre geçer. aşkının hararetinden aldığı zevkte onun cenneti olur.
Aşık olan tezgah kurmaz, ukba için bez dokumaz
Hiç bir şeye vermez gönül, matlub ona maşuk yeter
İlmi fıkıh ettin ezber, almadın hiç haktan haber
Eyle bu eşyaya nazar, oku sana kuran yeter
Aşık olan kişiler,akılla sınırlı her şeyi terk edip sevgilisini görmek için, gece gündüz onunla olmak için çırpınır. Ona verilecek dünya ve ukba nimetlerine itibar etmez.Rabbına kavuşmak için, kitabı fıkıh ilimleri ve kayıtlarıyla uğraşmaz. Mürşidi kamilin verdiği şuhut ve rabıta ile, furganı kitab olan bu süveri alemdeki her eşyanın hakikatını ivşa eden, kuranı okumaya özen gösterir. İşte bu müşahade zevkide ona yeter.
Bu görünen mefhuma bak, metni insandır bir kitap
Ol kitabı her kim okur, ol ders ona irfan yeter
Duysa sofu haktan haber, evradını hep terk eder
Zühtü hevesinden geçer, ol aşk ona evrat yeter
Bu kainat bir insanı kamilde cem olmuştur. Onun için insana,Alemi kübra denmiştir. Bir kişi hadisat olan bu alemdeki,cenabı hakkın tecellilerini görebiliyorsa,her an ayrı bir şanda tecellilerinin irfaniyet zevki ona yeter. Bu zevke sahip olmayan kişiler, bu irfaniyet zevklerine sahip olmağa başladiği andan itibaren,şu kadar şunu dersem, şu kadar sevap,bu kadar bunu dersem,bu kadar sevap diyerek, tesbihat ve dualarını bırakırlar. Artık hiç bir istek ve arzuları kalmaz.
Bunların Aşkı her şeyde,sevgilisinin tecellilerini görmek olduğu için,ona kavuşmaları nedeniyle,bu irfaniyet zevki onlara yeter.
Bilmek istersen kuş dilin,gir kalbine hak Mürşidin
O dili talim etmeğe, FEHMİ bu gün muallim yeter
İşte, cenabı hakkın adem ve alemdeki tecellilerini görmek ve irfaniyetimizle zevk etme ilmine,ledün ilmi veya kuş dili denilmektedir. Ey kardeşim, sende bu kuş dilini öğrenmek istiyorsan bir Mürşidi kamile tabi ol. Sevgi ve teslimiyetinde katiyen hiç bir eksiklik yapma.onun rızasını kazanarak kalbine girmeğe çalış. Göreceksin bir gün, sende bu irfaniyet zevklerinle, cenabı hakkın tecellilerini görme ilmi olan kuş dilini öğrenmiş, ve zevklenmiş olacaksın. Her zamanın bu kuş dilini göstericisi Fehmi hz.leri gibi öğretmenleri vardır. vakit kaybetmeden git öğren. Allah yardımcın olsun.
53-
Abdest alan su ile onun dışı pak olur
Kalbi zikir olursa onun içi pak olur
Bir odanın içinde bir süpürge olmazsa
Ona giren bir kişi bir daha girmez olur
Abit kul demektir. dest ise,yıkayan kişinin eli yani Mürşidi kamilden cehalet ve günah kirlerinin yıkanması anlamına gelmektedir. Onun için abdest iki türlüdür.
1 - Su ile azalarımızın yıkanarak pak ve temizlenmesi
2 - Kalbi zikirle gönlümüzün pak ve temizlenmesidir.
İç ve dışımızın ikisininde temiz olması, kişiyi cehalet ve günahlardan kurtarmış olur. Sür çıkar gayriyi gönlünden ta tecelli ede hak. Patışah konmaz saraya hane mamur olmadan. yoksa cenabı hak temiz olmayan eve musafir olmaz.
Bir bardağın üstüne yaldız cila verseler
Necis olsa içinde suyu içilmez olur
Pis sarayın içinde reisi cumhur oturmaz
Sultan sarayı denen içi dışı pak olur
Bir bardak suyu elimize aldığımızda, bardak temiz olsa,içindeki su pis olursa o su içilmediği gibi,su temiz olsa bardak pis olduğunda da o su yine içilmez. Tuvaletten akan suyun musluğuda, suyuda temiz olduğu halde ismi necis olduğu için hiç birimiz,oradan suyu içmeyiz. Ayrıca, bir kişi şeriatı biliyor, fakat onun hakikatını bilmiyorsa, hakikatını biliyor, şeriatı olan onu zuhura getirmiyorsa eksiktir. Nakıstır. Onun için kuranı kerim dört ilim üzerine nazıl olmuştur.
1 - Şeriat ( Allahın emir ve yasakları )
2 - Tarikat ( Ahlak ve edep ilmi )
3 - Hakikat ( Hakla hak olma )
4 - Marifet ( Esma ve sıfat ilmi ) ilimleridir.
Sizde cenabı hakkın insan diye vasıflandırdığı; camiül esma,ümmül kitap,sebül mesani ve halifem diye tabir edilen o yüce varlık olma arzusunda iseniz, içinizin ve dışınızın temiz olmadan onun vuslatına nail olamazsınız.
Tefekkürle tanrıyı bir saat zikreylesen
Yetmiş sene ibadet etmeden eftal olur
Cehri kavliyle değil tanrıyı zikreylemek
Müminin kalbinde ol bihurufu devran olur
Peygamber efendimizin bir hadislerinde “bir saatlik tefekkür, 70 yıllık ibadetten eftaldir”. buyurdukları gibi bir saatlik tefekkürü zikirin manasını bilmeden yetmiş yıllık taklidi dille yapılan zikirden üstündür. Çünkü zikir fikirdir. Fikredilmeyen zikirde zikir değildir. Fikredilen zikir ise,gönülde cenabı hakkın tecellisini zevk etme halidir.
FEHMİ zikri hakkı sen sanma öyle bulunur
Ol bir Pirden müminin kalbine ilka olunur
Bu gönüldeki temizliği sağlayıp, hakkı orada musafir ederek tecellilerini zevk etmek,bir Mürşidi kamil himmetini almakla olur. Yoksa kendiliğinden elde edilemez.
54-
Hoş geldin ey ilmimin irfanı sensin hoş geldin
Hoş geldin ey Ruhumun efrahı sensin hoş geldin
Gece gündüz sensin için zar ile giryan idim
Hoş geldin ey mısrımın sultanı sensin hoş geldin
Bir salik Mürşidi kamil olan Rabbını,kendindeki sevk ve idaresi ile onu zevk etmeye başladığında, sevinç ve Aşkıyla ona memnuniyetinin meyvalarını ikram eder. Çünkü daha evvel, onu bulmak ve ona kavuşmak için gece gündüz onu sayıklıyor. Fakat bir türlü ona kavuşamıyordu. Sonunda onun kendi gönül evi olan mukaddes şehrinin sultanı olduğunu anlayınca, tecellilerindeki zevkini Aşk ile söylemeye başlar.
Bunda gelmezden mukaddem talibi cemal idim
Kimse bilmezdi halimi ah ile figan idim
Mesti medhuş olmuş idim valehu hayran idim
Hoş geldin ey canımın cananı sensin hoş geldin
İnsanı kamile gelmezden evvel Rabbımın cemalini görmek, için hep arıyor, şaşkın şaşkın acaba nasıl bulur ve kavuşurum diye merak içinde yaşamakta idim. Benim bu derdimide hiç kimseler bilmez idi. Ey gönlümün sultanı,sen bana bu ilim ve irfaniyeti öğrettikten sonra bildimki,benim gönlümde taht
kurmuş, oradan beni benle sevk ve idare edip duruyorsun. Mutsuzluk ikilikte olduğu için, birliğe ermemlede, huzur ve saadet içinde bu tecellilerinle beni memnun ettin. Onun için hoş geldin canımın cananı.
Bunda gelmekten murat çünkim bize ihsanındır
Baktığınca yüzümüze lütfiyle ikramındır
Bizdeki zevki sefalar ilmiyle irfanındır
Hoş geldin ey canımın cananı sensin hoş geldin
Bu aleme başka bir varlık olarak değilde,en üstün varlık olan insan olarak bizleri halk etmen, bizlere verdiğin en büyük ihsanındır. Kendi kemal sıfatlarını bizlerin mazharından zuhur ettirerek, bizlerin mazharından seyrederek zevk ettiğin için, sonsuz sana hamd ediyoruz. Çünkü bu mazhardan, bu ilim ve irfaniyeti bizlere lütfetmiş olmasaydın, bizler bu zevk ve sefaya sahip olamazdık.
Gelmeseydin bizlere sen fark olunmazdı iman
Bir gelişte görki nice alem oldu şaduman
İstikbale çıktı nice hep cemali cavidan
Hoş geldin ey ilmimin sultanı sensin hoş geldin
İman üç türlüdür.
1 - Taklidi iman
2 - İstihlali iman
3 - Tahkiki iman
İşte Rabbım bana bu ilim ve irfaniyeti tebliğ etmemiş olsa idi, bu iman çeşitlerinin tecellilerini fark edemiyecektim. Elhamdülüllah, Rabbımın gönlümdeki tecellileriyle mutluluk ve sevinç meyvalarını yemeğe başladı. Çünkü bir kişi, fenafillah olup, hakkın varlığı ile var olunca, ölümsüz olan o siyret tecellileri kişide zuhura gelir. Ve kendi sıfatlarından zuhur eden bu güzel cemalini kendisi zevk etmeye başlar.
TALİB’i sensiz cihanı neylesin ey Patışah
Ayırmam gözümü senden sensiz bize rahnüma
Kıl şefaat marifetle eyle bize pür ziya
Hoş geldin ey canımın cananı sensin hoş geldin
Bir salik efendisinden aldığı ilim ve irfaniyetle,gönül Patışahını tanımıştır. Artık kendisinin hiç bir varlığının olmadığını anlamıştır. Bu varlık ve vücut ülkesindeki bütün tecelliler, Patışahının tecellileri olduğunu, onun musaadesi olmadan bir sineğin bile hareket edemiyeceğini öğrenmiştir. Cenabı hakkın, mülkünde, hiç abes bir şey yaratmadığını, her an ayrı ayrı kemalat tecellilerini zuhur ettirerek, bu mazhardan seyretmesi ve mutluluk duyması kulunuda mutlu kılmaktadır. Onun için, ya Rab, sensiz bir alemi ben ne yapayım. Senin o cemal güzel yüzünü daima bana göster. Bilerek bu cemallullahı bana seyretme zevkini ver buyuruyorlar.
55-
Hayvanlığı terk etmeden insanlık arzularsın
Rüştü hakka ermeden Mevlayı arzularsın
Taklidi terk etmeden hem tahkika ermeden
Sırrı kuran bilmeden irfanlık arzularsın
İnsanlar üç nevidirler.
1 - İnsanı hayvan
2 - İnsanı nakıs
3 - İnsanı kamildir.
İşte surette insan fakat siyrette hayvan olanlar,bir insanı kamile gelerek, insanı asliyelerini bulmaları lazımdır. Çünkü insanı kamiller, bu aleme gönderilmiş insan sarrafıdırlar. Mihenk taşı ile herkezin ayarını tesbit edip ona göre terbiye metodu uygularlar. Bir sanaatkarda, elindeki ceviz ağacını, biblo gibi özel yerlerde kullanmasını bildiği gibi, Mürşidi kamillerde, sureti insan siyreti hayvan olanların, terbiyesini çok güzel yaparak, kişilere insanı asliyesini buldurur. sen hayvani ahlak ve irfaniyetten yoksun olan o insanlığı arzu etme. Bu Tevhid yolu ilim ve vuslat yoludur. Taklit nedir. Taklidi imandan nasıl kurtululur. tahkiki imana nasıl vuslat yapılır. Bunları öğrendikten sonrada, sırrı kuran olan, efendini tanıyınca,senden duyan, senden gören, senden her türlü zevk ve irfaniyete sahip olanın o olduğunu,anladığın zaman, ancaksın insanlığını bulmuş olursun. Yoksa bir Mürşidi kamile gitmemişsin, onda hak ve hakikatı tahsil edip, taklitten kurtularak, Hak ve hakikatı zevk etmemişsin. Canlı kuran olan
Mürşidi kamilinde bu Tevhid ilmini okumadığın müddetce arzuladığın şeylere sahip olamazsın.
Sermayesiz bezirgan karı olmaz bir zaman
Ne sergin var ne dükkan zenginlik arzularsın
Kuyuya atılmadan kervana katılmadan
Kul olup satılmadan sultanlık arzularsın
TALİB’i evrad ile bir keçe külah ile
Hemen bir hırka ile hilafet arzularsın
Bir Tüccar elinde para olmadan dükkan açamaz. Ticaret yapmayan bir kişinin zenginliği arzu ettiği gibi,sende bir Mürşidi kamile gitmeden bu aleme ne için geldin,görevin nedir. İnsanı asliyeni öğrenmek için tahsil yaptınmı,bunca evliyalar, insanlara Allahın marifet sırlarını öğretmek için görevlendirilmişlerdir. Bunları bilmeden sen, manevi zenginlik istiyorsun. Ayrıca Yusuf a.s.'ın kardeşleri tarafından kuyuya atıldığı gibi, sende bu varlık kuyusuna atıldığını anladınmı. Yine, Yusuf a.s. gibi kervana katılıp, pul olup satıldınmı. Yani tevhid kervanına katılıp, kervancı başı olan kamile kendi varlığını pul olup sattınmı. Yani fenafillah oldunmu. Ve hakkın varlığı ile var olup, sonsuz varlıkla var olmağa bak. yoksa günümüzdeki tarikat ehillerindeki gibi,vird veya adeti zikirlerle, çeşitli tarikat giysileriyle, Mürşid olma sevdası,halife olma arzularıyla bu zenginlik elde edilemez.bunları terk et. Mürşidi kamilden, insanı asliyeni bulma tahsilini yapta kemalata nail ol. Cenabı Hak inşaallah
ilmi ezeliyetinde bu istidadı sana bahşetmisse, bu arzu ettiklerini işte o zaman nasip eder. Yoksa hayalle ömür bitirirsin.
56-
Geldi dile dildarım dedim Elhamdülillah
Gördü gözüm didarın dedim Elhamdülillah
Seni sanırdım ayrı benden uzak bir tanrı
Bildim değilsin gayri dedim Elhamdülillah
Mürşide gelmezden evvel, hakkı ayrı kendimi ayrı bilirdim. İnsanı kamil bana varlığımın olmadığını kendime nisbet ettiğim varlığın Hakka ait bir varlık olduğunu bildirdiğinde,dilimden konuşanın, sevgilim olan hakkın konuştuğunu, gözümden görenin hakkın olduğunu, zevk edince, elhamdülillah diyerek Rabbıma teşekkür ediyorum. Çünkü Mürşidim, bana bu irfaniyeti öğretmemiş olsa idi, ne dilimden konuşmanı, ne gözümden görenin hak olduğunu anlamıyacaktım. Rabbıma ne kadar teşekkür etsem azdır.
Erdi ilmim birliğe yer kalmadı benliğe
Doldu gönlüm senliğe dedim Elhamdülillah
Sen bu mülkü var ettin zatına burhan ettin
Ademi mirat ettin dedim Elhamdülillah
Artık hakkın varlığı ile var olunca ilmimin ve bütün sıfatlarımında mevsufu Allah oldugu için, birlik içinde ikiliğe yer kalmadı. dolayısıylada gönlüm senin varlığını kabul edince seninle sen oldum. Onun için yine teşekkür ediyorum. Sen bu halkı var ettin. Zatına burhan ettin.bir hadisi kudside buyurulduğu gibi “ben gizli bir hazine idim,muhabbet ettim ve bu halkı halk ettim” sözü ile zatını sıfatların olan bu halkta tecelli ederek, bütün kemalatı ile her türlü yüceliklerini sergiledin. Buna biz tavsilatı Muhammedi diyoruz. Bu yaratılan varlıkların en tekamülü olan Ademede kendine ayna yaparak, o mazharlardan göründün.
Tendir bu cana beden candır canana beden
Sensin sultan hükmeden dedim Elhamdülillah
Sen zahir hem nihansın Ariflere ayansın
Bildim bende mihmansın dedim Elhamdülillah
Et ve kemikten meydana gelen vücudumuz, canın taşıyıcısıdır. Bedenimiz olmazsa can kendini isbat edemediği gibi, icraatınıda gösteremez. Can ise, bu bedenimizi diri olarak ayakta tutan Ruhumuzdur. Canımızda alemlerin Rabbı olan canana hizmet etmektedir. Çünkü insanlardaki Can, alemlerin Rabbı olan cananın bir şübesi olarak hizmet etmektedir. Bir misal vermek gerekirse, Ankara daki Merkezi bir müessesenin taşralardaki açtığı şübelerin hizmeti gibidir. Onun için benim bu vücud ülkemdeki, Can şubesinden hükmedenin sen olduğunu zevk ettiğim için sana sonsuz Hamd ediyorum. Benim gönül tahtıma oturarak beni, benimle sevk ve idare etmen,zahir ve batın olarak hak ve hakikata vakıf olanlar
görmektedirler. Onun için bildimki, benden ayrı olmadığını, benimle daima var olduğunu anladığım için mutlu olarak hamd ediyorum.
Kenzi mahfiden bir ses etti FEHMİ ye nefes
Her zamanda yek nefes dedim elhamdülillah
Cenabı Allah Mürşidimin mazharından Fehmi hz.lerine, bir nefes verdi. Yani Ruhundan bir Ruh üfürdü. İşte o andan itibaren,anladım ve zevk ettimki, her zaman ve her nefesimde, bendeki tecellisinden mütevellit, onun bir sıfatı olarak daima Rabbıma teşekkür ederek Hamd ediyorum. cenabı Allah zatından sıfatlarına, tecelli ederek sıfatlarındada,esma alarak fiilleriyle zuhura gelmektedir. Bu zatın tecellisi olmasa, hiç bir sıfattan fiiller zuhur edemez.onun için, bütün sıfatlar, nur tecellisine doğru yüzlerini çevirmiş, her an ve her nefes, hamd edip durmaktadırlar. Çünkü bütün sıfatların varlığı onunla kaimdir. bir ayeti kerimede “bütün canlı ve cansız varlıklar Allahı tesbih ederler” buyurulmuştur. İşte onların tesbihatları Rablarına her an hamd edişleridir. Rabbım bizleride daima bu idrak ve zevki ihsan etsin. Amin.
57-
Geçtim mülkü fenadan gönlüm Allaha döndü
İçtim abı bekadan gönlüm Allaha döndü
Kalbim sazı çalıyor ruha neşe veriyor
Cümle azam hak diyor gönlüm Allaha döndü
Bir kişi dünya dediğimiz bu gaflet ve ikilikten kurtulmadan gönlünü Allaha döndüremez. Onun için bir kamilden, Tevhid tahsili yaparak “Muti kable ente muti” h.ş. gereğince, ölmeden evvel ölmek lazımdır. İşte fenafillah olarak bütün tecellilerinin, cenabı Allahın tecellileri olarak müşahade ederse,kişinin kalbi Allaha dönmüş demektir. Çünkü mülkünde ondan başka tecelli eden yoktur. Zannındaki nisbiyetlerden kurtulduğu için, ölümsüzlük olan beka suyundanda içmiş demektir. Kişinin kalbi daima zikre geçtiği zaman, kalp mutluluk içinde saz çalıyor demektir. Ruhta bu daimi zikirden sonsuz zevk alır. Dolayısıylada, Ruhun tecelli mazharları olan bütün azalardan, hak narası duyulur.onlarda daimi zikre geçmiş olurlar. Aslında, bidayetten bütün azalarımız daimi zikirdelerde, bizler onların zikirde olduklarını, gaflette olduğumuzdan duymuyorduk.
Ben aşığım ezelden ta elestü bezminden
Ol dem beli dedim ben gönlüm Allaha döndü
Terk ettim ben izzeti buldu gönlüm zilleti
Nidem gayri devleti gönlüm Allaha döndü
Mürşidi kamile ettiğimden beri,elde ettiğim irfaniyetle anladımki, benim varlığım yokmuş. varlık sahibi Allah imiş. İşte bunu benimseyerek kendimin diye bildiğim, varlık ve benliğimi terk ettim. Yokluk olan hakkın kulluğuna yani faniliğine kavuştum. Benim yokluğumda cenabı hakkın, varlığı ve sultanlık idaresi altındaki tecellileri ile beni, ilim ve
irfaniyeti ile doldurdu. Başka ne isterimki. gönlüm daima onuntecellilerine dönmüş olarak, irfaniyetimle seyrediyorum.
Oldum bir pire bende etti beni perverde
Kalktı aradan perde gönlüm Allaha döndü
Ben FEHMİ yim üftade bunda geldim irfane
Ko desinler divane gönlüm Allaha döndü
Ben bir Mürşidi kamile biat edince, onun sohbet ve irfaniyeti ile insanı asliyemi öğrenerek, her şeye vakıf oldum. Benim cehalet perdelerimi yırttı. Nereden geldim? nereye geldim? ve nereye gideceğim diye uhdemdeki bütün bilemediğim problemlerimi çözdü. Aynel ve hakkal yakınlık seviyesinde bütün cenabı hakkın tecellilerini görmeğe başladım. İşte o zaman anladımki, bu Fehmi hz.lerinin bu aleme gelmekteki gayesi: ilim ve irfaniyetle hakka arif olmak,ve muvahid olarak yaşayabilmektir. Onun için bu yolda gönlümün Allaha dönüşüne başkaları deli diyebilirler. varsın desinler. Ben huzurlu ve mutluyum buyuruyorlar.
58-
Mektebe irfane erdi yolumuz
“Sümmedena fetedalla” okuruz
Şeri pak a varmıdır hilafımız
Bir nazar et göresin erkanımız
Resulullah Efendimiz “Evvela ma halakallahu Nuru ve evvela ma halakallahu Ruhu, ve evvela ma halakallahu ilmi, ve evvela ma halakallahu aklı” buyurmuşlardır. Allah evvela benim nurumu yarattı, evvela benim Ruhumu yarattı,evvela benim ilmimi yarattı, evvela benim aklımı yarattı demektir. Bunların dördüde birdir. meratipteki tahsilde anlaşılsın için böylece teker, teker zikredilmiştir. İşte bütün kainat Nuru ve Ruhunu hz. Muhammedden almışlardır. Resulullah efendimizin esrarı miracını fenafillah olanlar bildi, bekabillah olanlar ise, o miracın zevkine erdiler. Çünkü, tahtı sarada,yani Yunus balığın karnında Yunus a.s.'ın miracı olarak bu miracı bilenler, ve arşı üstüvada yani arşı alada da hz. Muhammedin miracını zevk ederler.meratibi ilahiye 7 Tevhid mertebesinden ibarettir. Bütün Evliyalar, kavseyin mertebesine kadar yükselirler, fakat ondan sonraki makam ev etna sırrıdırki, orası yalnız Resulullah efendimize ait olduğu için makamı Muhammed denmiştir. İşte bu irfan mektebi olan tevhid yolunda, bulunanlarımız, kuranı kerimin necm suresi ayet 8 de cenabı hakkın miraç ayeti olan vahdaniyetinden kesret alemindeki mazharların cins ve renklerine göre tecelli edişinin irfaniyetini okuyoruz. Hakkın bu tecellilerini okurkende, asla şeriatımızda hiç bir eksiklik ve itilaf olamaz. Yolumuzda kuranı kerim ahkamı ve sünneti seniyeden ayrı bir hal görmek mümkün değildir.
“Yezkürunallahe”nin devranıyız
Her nefeste zikrinin ağahıyız
Zatının şem’ine hep pervaneyiz
“Fezküruni” ayetinin mazharıyız
kuranı kerimin ali imran suresi ayet 191de, “onlar ayakta iken otururken ve yatarak Allah-ı zikrederler” ayetini uygulayanlardanız. Çünkü, bütün yaratılanlar ya ayakta, Allahı zikrediyorlar, ya oturarak veya yatarak Allahı zikretmektedirler. Bunun dışında hiç bir hal ve zikir yoktur.işte bizde, bu üç tecellinin haberdarı olduğumuz için her nefeste zikir halindeyiz. Ruh güneşimizin bütün sıfat ve azalarımızdan kendini ilan etme irfaniyetine sahip olmakla, onun daima emrine tabi olduğumuzun zevkindeyiz. Dolayısıylada,bakara suresi ayet 152 de “siz beni zikrederseniz bende sizi zikrederim” ayetinin mazharlarıyız. Zire bizim varlık ve kuvvetimizin olmadığını anladığımız zaman,her nefeste bizden zikredenin hak teala olduğunu anlamış oluruz.
Şeş cihetten görünür dildarımız
Bahri ummandan çıkar dürdanemiz
Nice keşf olur bizim esrarımız
Kenzi mahfiden doğar irfanımız
Bütün kainatın özü, hz. Muhammed olduğu için, bütün Peygamberler ve Evliyalar, hatta bütün kainat hz. Muhammede muhtaçtır. Çünkü hakikat deryasından çıkan bir dürrü yektadır. Yani hiç bir kimsenin kıymetini taktir edemeyeceği bir cevherdir. Bunun için Mısri Niyazi hz.leri bir ilahisinde: “cihan bağında insan bir secerdir gayriler yaprak Nebiler meyvadır sen zübdesisin ya Resulullah” buyurmuşlardır. onun ümmeti olarak 6 günde bizleri yaratarak, tavsilatı Muhammediyenin zuhuru ile bütün kemalat esrarları
biz ademlerde açığa çıkmaktadır. Dolayısıylada nurumuzu ve Ruhumuzu, gizli hazinemiz olan hz. Muhammedin ilim ve irfaniyet pınarlarından almaktayız.
Cümle esvatı huruf noktasıyız
Mevci derya kadreler ummanıyız
Gökteki necmü kamer envarıyız
Şemsi sırda kevkebin ziyasıyız
Nokta ne demektir. Kalemi dik olarak bir kağıdın üzerine koyduğumuzda, kağıt üzerinde çıkan şekle nokta denir. 7 noktayı üst üste sıraladığımızda bir elif harfi meydana gelir. Bu elif harfini, çeşitli şekillerle kuranı kerimdeki 28 harf haline dönüşmesi sağlanır. Şekillerdeki, ses ve manalarınada kuranı kerim diyoruz. İşte biz bu kainatın meydana gelmesine vesile olan noktayız. Dolayısıylada, dalgalardan deryaların meydana geldiği gibi, ayni zamanda ummanız. Yani hakkın varlığı ile var olanlar,artık her yerde hak olarak tecelli eden olur. Onun için gök yüzündeki ay ve yıldızların ışığını parlatan olduk. güneş, ay ve yıldızlar ışığını bizden almaktadırlar buyuruyorlar.
Fakru fahri devletinin fahriyiz
Fahri tammın izzetin sultanıyız
Cümle mevcudu vücudun varıyız
TALİBİ’yle yad olur el kabımız
Bir kişi kamilinin himmetiyle kendine nisbet ettiği varlığı,hakkın varlığında ifna edince, hakkın varlığı ile var olur. Artık kendi varlığı kalmamıştır. Varlık sahibinin hakkın olduğunu anlamıştır. Bu yüce devlete erdiğinde,her varlıktan yüceliği ile tecelli eden cenabı hak, sultanlık zevkini bizlere ihsan etmiştir. Cenabı hakkın bizlere verdiği yetkileride, sahibine iade etmek olan fena ender fena zevki ile mutlu oldum. Her tecellinin zatının sıfatlarından tecellisi olduğunu anladım. kesrette Talibi olarak söylenen isim onun bir sıfatı ve ünvanıdır. Buyurulmaktadır.