Top Banner
Aralık / Décembre 2014 No: 98 Herkese eşit mesafede... RJ 16 Düğün Salonu açıldı Tel: +336 81 48 55 39 [email protected] 6 ARALIK 2014 CUMARTESİ SAAT 17.00 – 24.00 arası Giriş: 5 € Pasta ve börek çeşitleri, içecekler, çay-kahve... (Giriş ücretine dahil değil) Adres: Foyer Protestant - 33 Avenue des Vosges, 67140 Barr İrtibat: ACEGAL Giresunlular Derneği 06 72 13 46 09 – 06 95 26 44 18 Diva Dekorasyon markasıyla yıllardır dekorasyon ve düğün alanlarında hizmet veren Hakan ve Mehtap Gencer çiftinin hizmete soktukları RJ 16 isimli bölgenin ilk Türk düğün salonu, 27 Kasım 2014 tarihinde resmen açıldı. S.15 Türk Sinema Günleri’nin 26.’sı, 10 Aralık 2014 – 13 Ocak 2015 tarihleri arasında yine Odyssée Sineması’nda yapılacak. 11 Aralık’ta ‘Balık’ filmiyle Derviş Zaim’in, 12 Aralık’ta ‘Sen geceleri aydınlatırsın’ filmiyle Onur Ünlü’nün ve 13 Aralık’ta da ‘İtirazım var’ filmiyle Onur Ünlü ile aktör Serkan Keskin’in sinemasevererle bu- luşacağını bildirildi. S.12 Türk Sinema Günleri başlıyor İlk romanı geçtiğimiz Haziran ayında, diğeri ise Kasım ayının ilk haftası yayımlan Meltem Budan Nalbant ile yazarlık ve edebiyat üzerine... S.20 Bir yazar iki roman... DİTİB Strasbourg’un Başkanlığını 15 Eylül 2014 tarihinden bu yana sürdürmekte olan Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Fevzi Hamurcu ile çok hoşlanacağınız ve bilgileneceğiniz bir söyleşi yaptık. S.19 F. Hamurcu ile söyleşi KADINLAR MATİNESİ DJ KABUS EŞLİĞİNDE Yazar Sema Kılıçkaya’ya büyük ödül...................S.07 Turquoise Müzik Topluluğu coşturdu....................S.13 Epinal Mirecourt uçuşları Mayıs’ta başlıyor ..........S.15 Astu 40 yaşında....................................................S.22 İzmir Voyages’dan önemli mesaj..........................S.27 Unisons etkinlikleri sürüyor ...................................S.29
32

Objektif gazetesi aralık sayısı

Apr 06, 2016

Download

Documents

objektif gazete

Objektif 98. sayı
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Objektif gazetesi aralık sayısı

Aralık / Décembre 2014 No: 98

Herkese eşit mesafede...

RJ 16 Düğün Salonu açıldı

Tel: +336 81 48 55 39 [email protected]

6 ARALIK 2014 CUMARTESİSAAT 17.00 – 24.00 arası Giriş: 5 €

Pasta ve börek çeşitleri, içecekler, çay-kahve... (Giriş ücretine dahil değil)

Adres: Foyer Protestant - 33 Avenue des Vosges, 67140 Barrİrtibat: ACEGAL Giresunlular Derneği

06 72 13 46 09 – 06 95 26 44 18

Diva Dekorasyon markasıyla yıllardır dekorasyon ve düğün alanlarında hizmetveren Hakan ve Mehtap Gencer çiftinin hizmete soktukları RJ 16 isimli bölgeninilk Türk düğün salonu, 27 Kasım 2014 tarihinde resmen açıldı. S.15

Türk Sinema Günleri’nin 26.’sı, 10 Aralık 2014 – 13 Ocak 2015 tarihleri arasındayine Odyssée Sineması’nda yapılacak. 11 Aralık’ta ‘Balık’ filmiyle Derviş Zaim’in,12 Aralık’ta ‘Sen geceleri aydınlatırsın’ filmiyle Onur Ünlü’nün ve 13 Aralık’ta da‘İtirazım var’ filmiyle Onur Ünlü ile aktör Serkan Keskin’in sinemasevererle bu-luşacağını bildirildi. S.12

Türk Sinema Günleri başlıyor

İlk romanı geçtiğimiz Haziran ayında, diğeri iseKasım ayının ilk haftası yayımlan Meltem BudanNalbant ile yazarlık ve edebiyat üzerine... S.20

Bir yazar iki roman...

DİTİB Strasbourg’un Başkanlığını 15 Eylül2014 tarihinden bu yana sürdürmekte olan DinHizmetleri Ataşesi Dr. Fevzi Hamurcu ile çokhoşlanacağınız ve bilgileneceğiniz bir söyleşiyaptık. S.19

F. Hamurcu ile söyleşi

KADINLAR MATİNESİ DJ KABUS EŞLİĞİNDE

Yazar Sema Kılıçkaya’ya büyük ödül...................S.07Turquoise Müzik Topluluğu coşturdu....................S.13Epinal Mirecourt uçuşları Mayıs’ta başlıyor..........S.15Astu 40 yaşında....................................................S.22İzmir Voyages’dan önemli mesaj..........................S.27Unisons etkinlikleri sürüyor...................................S.29

Page 2: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 3: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 4: Objektif gazetesi aralık sayısı

Aralık / Décembre

2014 N° 97

5, Impasse des Prunelles67820 Wittisheim

Tel: 03 88 85 83 66 [email protected]

* Aylık haber, ilan ve reklam gazetesi/Journal mensuel d’infos,

d’annonces et de publicités.

* İmtiyaz sahibi/Edité par: Edition Objectif

* Genel Yayın Yönetmeni/Directeur de la Publication: Fahri [email protected]

* Grafik-Dizayn: Murat Ateş

Dağıtım Sorumlusu / Responsable de distributionTuncer KIR OĞLU

[email protected]

TEMSİLCİLERİMİZ

SAINT-DIE, EPINAL, NANCY ve çevresi Mustafa GÜÇLÜTel : +33 6 07 61 09 24

KARLSRUHE ve çevresi: Hasan BELLİKLİTel : +49 0176 92962065

SAVERNE-SARREGUEMINES-HAGUENAU - BISCHWILLERLUNEVILLE-BOUXWILLER-WISSEMBOURG ve çevresiKemal ERGÜLTel : +33 6 70 47 09 02

MULHOUSE ve çevresiFaruk BEYAZTel: 0619 04 68 93

*Baskı/Imprimé par: Imprimerie des

Sun Print / Offenbach

*Objektif Gazete basın meslek ilkelerine uymayasöz vermiştir.

/Objektif promet à respecter les principes et leslois concernant le métier de presse.

*Objektif Gazete’de yayımlanan yazı, haber vefotoğraflardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

/Toute reproduction de nos articles, textes d’an-nonces ou publicités parues dans notre journal est

libre sous l’obligation de citer le nom du journal. *Dépôt Légal: Décembre 2014

BANKA BİLGİLERİ/Les coordonnés bancaires

IBAN: FR76 1760 7000 0170 2129 1344 932SWIFT ( BIC ): CCBPFRPPSTR

EditionObjectif

ALİ BAŞARAN

YAZIYORUM

Eğitimci - Yazar

[email protected]

mekle birlikte yurtiçinde pek çok muhafazakârınnabzını yakaladığını ve seçim kazandırdığını” be-lirtti. Yani bunların gerçek olup-olmaması önemlideğil, önemli olan kendi halkını bunlarla kandırıyorolması demek istiyor! Almanya’nın en saygın veciddi gazetelerinden Die Zeit, “Erdoğan’ın dünyayıherkesin gördüğünden daha başka gördüğünü”yazıp “Erdoğan’ın Kehanetleri” başlıklı bir kam-panya başlattı. Okurların gazete sitesi üzerindenkatılabildiği kampanyada, Erdoğan’ın fotoğrafınınaltındaki bölüme, bundan sonra bulunacağı keha-net yazılıyor.ABD’nin etkili haber-analiz sitelerinden Politico’daDış İlişkiler Konseyi’nin uzun yıllar Türkiye’de kal-mış Ortadoğu uzmanı Steven A. Cook, “Türkiye’yitıka basa mideye indiren cumhurbaşkanı” başlıklıbir yazı yayımladı. “Cumhurbaşkanı olarak görevyaptığı topu topu 90 gün içinde Türkiye’yi yalayıpyuttu. Kendisi cumhurbaşkanı ama aynı zamandafiilen başbakan. O kadar da değil. Dışişleri Bakanıve başyargıç; savcı ve belediye başkanı; rektör vebabalık. Cook, “Erdoğan’ın AKP’si Müslüman âle-mindeki İslamcılık sonrası siyasi partilerin en ilgiçekicilerinden biriyken, Türkiye’nin çıkarlarını tekbir adamın ihtirasına teslim eden bir dalkavuk yu-vasına döndü. Parti bu süreçte, Erdoğan’ın otoriterve hatta gerici yöneliminin aracı rolüne giderekdaha sıkı sarıldı” dedi. Erdoğan’ın başarılarının ha-fife alınamayacağını, bu nedenle geçmişte ABD veAB tarafından takdir edilip ödüllendirildiğini belir-ten Cook, “Ancak” deyip yazısını şöyle bitirdi: “Er-doğan bu özgürlükçü hamlelerin çoğunu geriyesardı; emrindeki devleti muhalefeti ezmek, muha-liflerini sindirmek ve hepsinden öte, servetini vegücünü artırmak için kullandı.”Amerikan haber sitesi Daily Beast “Allah, anne vebaklava: Türkiye Cumhurbaşkanı anne ve çocuk-ları siyasi maşa olarak kullanıyor” başlıklı makaleyayımladı. Dünyanın en büyük ekonomilerinde,kadınların neredeyse yarısı çalışıyor. Türki-ye’deyse yüzde 29’u çalışıyor ki bu, Avrupa’dakien düşük oran, ABD’dekinin de yarısı. Türkiye dekadına karşı şiddet yükselişte. Avrupa İnsan Hak-ları Mahkemesi’nin zorunlu din dersleriyle ilgili ka-rarı uygulanmıyor. Siyasi İslam AB ile ilişkilerezarar verdi.Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın, son dönemde,arka arkaya yaptığı, “Amerika'nın keşfi ve Küba’dacami”, “kadın-erkek eşitsizliği” ve “esnaflık” konuş-maları kendi tabanını tutmaya çalışmaya yönelik.Sayın Erdoğan’nın, muhafazakar söylem ve de-ğerleri kullanması mesajlarında hedef aldığı kit-leyle ilgili. Hedef kitle, Batı değil, yurtdışı değil, dışpolitika değil; fakat, yurt içi, iç politika ve AK Par-ti’nin oy tabanı.Cumhurbaşkanının bu konuşmaları, AK Parti’ye oyveren muhafazakar kesimlere seslenen seçim ko-nuşmaları olarak görülebilir. Ancak yurdışındaciddi olumsuz yankılamalar yaptığı, Türkiye’ninprestij kaybına uğratıldığı gözardı edilemez.Bu yazıyı yazdığım zaman, Bilim, Sanayi ve Tek-noloji Bakanı Fikri Işık’ın açıklamasıyla karşılaş-tım : ''Dünyanın küre olduğunu Müslümanmatematikçiler ve coğrafyacılar ortaya çıkarmıştır''

Ne diyelim, DÜNYAYI DA BİZ YARATTIK gayri!

DÜNYAYI DA BİZ YARATTIK!Geçtiğimiz günlerde T.C. Cumhurbaşkanı Sayın TayyipErdoğan’ın yaptığı açıklamalar bir anda dünya basınınıngündemine oturdu! Bulunduğumuz Avrupa ülkelerindeen saygın basın organlarından en uç noktadakilerekadar haberi « garip açıklama» biçiminde ya da « alay»konusu olarak verdiler. Şüphesiz bu olumsuzluklar sa-dece Sayın Erdoğan’ı « küçük » düşürmüyor, temsil et-tiği ülke Türkiye’yi ve de onun yurtdışındaki bizyurttaşlarını da etkiliyor.Fransa’da yazılı-sözlü basın bu demeçleri garipseyerekverdiler. Bunları duyan, okuyan meslektaşlarım, öğret-menler odasında çok alaycı tavırlarla « Demek ki Ame-rika’yı siz keşfettiniz? » Birkaç gün sonra da « Duydunmu? Kadın erkekle eşit olamazmış, sizin başkanınız ka-dınları insan olarak kabullenmiyor» diye söze başladı-lar. Benzeri alaycı konuşmalarla sizler de karşılaşmışolabilirsiniz.Bu konuda 24 Kasım tarihli basından birkaç alıntı ya-palım.Francetvinfo (devlete ait birçok tv kanalının haber mer-kezi-France2, France5,…):« Türk Cumhurbaşkanı için, Amerika Cristophe Co-lomb’dan önce müslümanlarca keşfedilmiş. İstanbul’daLatin Amerika’daki müslümanların liderleriyle yapılanbir zirvede konuşan, belki de dinleyicileri övmek iste-yen bir Erdoğan. » (Pour le Président turc, l’Amériquea été découverte par les musulmans avant ChristopheColomb. Un Erdogan qui voulait peut-être flatter sonauditoire, puisqu'il s'exprimait à l'occasion d'un sommetdes chefs musulmans des pays d'Amérique latine, à Is-tanbul.) AFP (Resmi haber ajansı): « Erdoğan için çok net, kadın erkekle eşit olamaz. On-ların yeri çocuklarının yanıdır. İslamcı-tutucu türk Cum-hurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pazartesi eminbiçimde kadınlar erkeklerle doğal olarak eşit olamazlarıaçıkca söyledi. » (Pour Erdoğan, c’est évident: lafemme ne peut être l’égale de l’homme. Leur place estauprès de leurs enfants. Le président islamo-conser-vateur turc Recep Tayip Erdogan a affirmé lundi sansdétour que les femmes ne pouvaient pas être naturel-lement égales aux hommes. Le Point (Sağ eğilimli haftalık haber):« Kadın doğal olarak erkekle eşit olamaz. İslamcı-tu-tucu (muhafazakar) türk Cumhurnbaşkanı « İslam top-lumda kadınlar için bir yer tanımlamıştır » diyor. Yıllardırprovokatif çıkışları alışkanlık edinen Erdogan kadınlarınerkeklerle eşit kabullenemeyeceğini belirterek yeni birpolemik konusuyla gündeme geldi. » Bunlar haberler, bir de haberlere yapılan yorumlar varki « Esrar mı içmiş? », « Söylediklerinin bilincindemi? », « Gerçekten Cumhurbaşkanı mı?»…Bunları, « Erdoğan’ın kehanetleri » diye veren basın davar.Fransız haber ajansı AFP de, “Erdoğan: Türkiye’nin ih-tilaf kralı” başlıklı haberinde, Cumhurbaşkanı’nın birdizi tuhaf açıklamayla tüm dünyayı hayrete düşürdü-ğünü, bu yorumların yurtdışındakileri şaşkına çevir-

4

Page 5: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 6: Objektif gazetesi aralık sayısı

FatihKARAKAYAKarakaya. @gmail.com

http://twitter.com/fkarakaya

FRANSA GÜNDEMİ

2015 seçimlerindeki tavrımız!Fransa bir kez daha Mart 2015’te bölgeselseçimlere gidecek. Daha önce Conseil Ge-neral olarak bilinen ama yapılan reformlarlaConseil Departemental ismini alan iller (de-partements) için belki de son defa sandığagideceğiz. Uzun dönemdir hükümet illeri (departe-ments) ve bölgeleri (Region) birleştirmek is-tiyor. Bunun ilk etabı olarak 26 olan bölgesayısı 13’e indirildi. Örneğin Alsace bölgesiLorraine (Metz – Nancy) ve Champagne – Ar-dennes (Reims) ile birleştirilerek devasa böl-geler amaçlanıyor. Ardından da illeri yöneten meclis yetkileri ta-

mamen bölgeye kaydırılacak. Bugörev alanlarından bazıları şunlar: Ko-lejlerin bakımı ve teknik personel ma-aşları, sosyal yardımlar (RSA), huzurevleri, vs..Seçim sistemi de son yasayla değişti.İl meclisi için seçim bölgesi yarıya in-dirildi. Her bölgede 1 kişi seçilirkenartık 1 kadın ve 1 erkek seçilecek. Burada önemli olan Türklerin tavrı neolacak? Bugüne kadar zaten siyasetarenasında pek sözümüzün geçtiğisöylemez. Seçilenlerin birçoğu dazaten Türk adıyla Türkiye karşıtı ola-bilen insanlar. Diğerleri ise azıcık daolsa Türkiye’yi savunmaya cesaret et-seler hemen Akpartili olmakla (sankisuçmuş gibi) itham ediliyor ve siyasigelecekleri engelleniyor. Kişisel yapılan tüm siyasi girişimlerbugüne kadar başarısızlıkla sonuçlan-mış durumda. Türkiye kökenli vatan-daşlarımız birçok konuda olduğu gibikendisini yakından ilgilendiren konu-

lara “Fransız” kalıyor. Siyasi partiler şimdiden göstermelik,göz boyama adına Türk dernekleri ileirtibata geçmiş durumda. Her seçimöncesi olduğu gibi “aslında biz sizinledostuz, sizi seviyoruz” masallarınabaşladılar. İş ciddiyete binince, yük-sek makamlara atamaya gelince yinehep Türkiye düşmanları ön plana çı-kartılıyor. Hem aklımızla dalga geçiyorlar hemde Türk derneklerini birbirine düşür-mek için hiç çaba sarf etmiyorlar.Nasıl olsa biz birbirimizi yemeye dün-den hazırız. En büyük dernek, engüçlü dernek, en eski dernek, en akıllıdernek, en uyanık dernek biziz diyeherkes kendini yükseklerden pazarlı-yor. Kuru kalabalıkları pazarladığımızızannediyoruz ama hâlâ camiye gelenbir siyasetçinin sözlerini tercüme ede-rek ne kadar aşağılandığımızın farkınavarmıyoruz. Velhasıl söylenecek söz çok da işi

uzatmadan diyeceğim odur ki bu işböyle gitmez arkadaş! Artık ciddi birşekilde örgütlenerek gerekirse kendipartimizi kurarak yol almalıyız. Yeri geldiği zaman hamasi slogan-larla en büyük olduğumuzu göster-meye çalışmayalım. Herkes durduğu yeri iyi bilmeli ve onagöre davranmalı. Bizim oyumuz ucuzdeğil, hele hele kendiniz bilmezlereheba edecek kadar değersiz hiç değil. Bugüne kadar sağını da denedik so-lunu da. Her zaman sol bize şirin gö-rünüp arkamızdan vurdu. Sağ isedüşmanlığını hiç gizlemedi. Bundansonra onların oyuncağı olmayı artık bı-rakalım. Öyle değerli, öyle becerikligençlerimiz var ki onları heba etmeye-lim ve kesinlikle kendi partimizi kura-rak bu yola devam edelim.

Ne dersiniz? Almanya, Belçika gibiyerlerde kurulan Türk partileri kadargücümüz yok mu?

6

Rezalet Kritik Kazakistan maçı henüz basla-mamış, takımlar ısınmak için sahayayeni çıkmıştı ki, kalecimiz Volkan Demirel, çalıştığı ka-lenin arkasındaki taraftarla diyaloğagirdi, sinirlendi, eldivenlerini fırlattı.Soyunma odasında soluğu alan kale-cimiz, milli formayı giymeyi reddetti.Birçoğunuz diyeceksiniz ya Volkanhaklıydı protestosunda.

Ben hiç haklı bulmuyorumdavranışını, neden mi dersiniz?1) Maça dakikalar kala sana miili onuru-muz olan ay yıldızlı formayı veriyorlar,sen birkaç olay yüzünden formayı red-dediyosun.2) Sen milli takımın kalecisiysen demekodur ki karakterin yerine oturmuş, dahaprofesyonel olman lazım. Ne yazık kisende o vasıf yoook.3) Çanakkale Savaşı’nda ulu önderATATÜRK askerlerine düşman hattındaölmeyi emretti, demek o ki kritik maçtasen düşmandan kaçıyorsun.4) Belki kafadan haklısın küfür yedin, neekersen onu biçersin, sen kendi stadı-nızda karşı taraftarlara avret mahallinisallıyordun....Ne yazık ki bu ay bunlarıyazmak gerekiyordu. Türk futbolu tam

anlamıyla bir rezalet içinde.Kangren olmuş Türk sporuna halenneşteri vuramadık. Takımlarımız lay laylom.Milli takımı söylemiyorum, zatenhavlu attık 2016’ya, kısmet artık hedefi-miz genç kadroyla 2018 oldu.Bu zihniyetle bir yere varamayız, kan-gren olmuş bölgeye neşteri vurmakgerek, vuramazsan pislik bütün vücudayayılır. Biz halen gölgemizle uğraşırken elin Av-rupalısı rüzgar olup poyraz gibi esti üs-tümüze. Bizler sporu spor olmaktançıkarttık, artık rant elde etme peşindeyiz.Ve soruyorum: neden milli takım hep İs-tanbul’da oynuyor bütün maçlarını? Ta-raftar geliyor derseniz, gördük Volkan’ınolayını.Bu olayda kesinlikle Galatasaray’ı suç-

lamıyorum, onlar iyi niyet kurbanı oldu,aslında milli takımın bütün maçlarını nötrbir sahada oynaması lazım. İstanbul dı-şına çıkmazi lazım. Fransız milli takımıbütün maçlarını Paris’teki Stade deFrance stadında oynuyor, 70 bin kişilikstad tıklım tıklım dolu, hiç olay olmuyor.Bizde ise hep aynı stad; ya Şükrü Sara-çoğlu veya Türk Telekom Arena’da oy-nanıyor, yok mu bu ülkede başka stad,çıkalım biraz Anadolu bölgesine.Konya’nın yeni şehir stadı çok üuzelolmuş, dolduramaz mıyız o stadı veyaİzmir 19 Mayıs’ı, Eskişehir stadını?Ne yazık ki Türk sporu rezalet içinde;bana kimse kızmasın, alınganlık göster-mesin, ben kendi gördüklerimi, bildikle-rimi yazıyorum..Saygılarımla.

FARUK BEYAZ

[email protected]

SPORTİF BAKIŞ

Otizmli olduğu için okula alınmayan 8,5yaşındaki Ozan Sanlısoy’un Avrupaİnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM)süren davasına dikkat çekmek isteyenannesi Sedef Erken, Strasbourg’da çadırkurdu. Eylemi dernekler, Türk ve Fransızmedya kuruluşlarının yanı sıra çok sayıdainsan AİHM’de bulunarak destekledi.Otizmli olduğu gerekçesiyle 3 yıl önceözel bir okulun anaokulu bölümüne alın-mayan Ozan Barış Sanlısoy’un ailesi,okul yöneticileri hakkında ‘eğitimde ay-rımcılık ve eğitim hakkının engellenmesi’davası açılması için suç duyurusunda bu-lunmuştu. Savcılığın ‘takipsizlik’ kararı vermesininardından, Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazeden aile, yine ret yanıtı almıştı. Türki-ye’deki iç hukuk yollarının tükenmesi veo dönem henüz Anayasa Mahkemesi’ne

bireysel başvurunun başlamamış olmasınedeniyle aile Ozan adına ‘Eğitim Hakkı-nın İhlali ve Ayrımcılık’ nedeniyle AİHM’ebir başvuruda bulunmuştu. Aynı dönem anne Sedef Erken’in başlat-tığı online imza kampanyasına da 3 güniçinde 16.000 kişi destek vermiş ve imzaatmıştı. Kampanya hâlâ desteklenmeyedevam ediyor.Bu dava Türkiye'den bir çocuk adına açı-lan ilk ‘eğitimde ayrımcılık’ davası olarakbüyük önem taşıyor. Ülkedeki çeşitli SivilToplum Kuruluşları da AİHM’e davayıtakip ettiklerini ve bu davanın tüm engelliçocukların eğitimindeki sorunların çö-zümü açısından önem arz ettiğini bildirdi.AİHM davayı öncelikli dava olarak kabuletmiş ve aileye ve yetkililere yanıtlanmaküzere sorular göndermişti. Geçtiğimiz günlerde Türkiye adına da-

vaya cevap veren Adalet Bakanlığı, ana-yasal hakların değil, ihlalin savunuculu-ğunu üstlendi. Adalet Bakanlığıtarafından AİHM’e gönderilen 17 sayfalıksavunma dilekçesine göre, ‘Ozan ayrım-cılığa uğramamıştı. Türkiye’de otizmli ço-cuklar için çok iyi bir mevzuat vardı veTürkiye’de özel okulların kaynaştırma öğ-rencilerini alma zorunluluğu tartışmalı birkonu’ idi.Böylelikle aslında bu ayrımcılığın sebep-leri de açığa çıkmış oldu. Zira yetkililerin‘ özel okulun zorunluluğu tartışma ko-nusu’ demesi otizmli çocukların eğitimhaklarının ihlalinde, devletin ihmalini deaçıkça ortaya koymuş oldu.Geçen 3 yılın ardından geçtiğimiz gün-lerde AİHM’deki süreçlerin sonuna yak-laşıldı. Davanın yakın bir tarihte kararabağlanması bekleniyor.

O z a n ’ ı na n n e s iS e d e fErken, 3A r a l ı kDünya En-g e l l i l e rGünü’ndeSt rasbo-urg’a gelerek AİHM’in önünde kurduğubir çocuk çadırı ve yapılan basın toplan-tısı ile davayı Avrupa kamuoyuna da du-yurdu. Onlarca insanın katılımıylagerçekleştirilen eyleme basının da ilgisibüyüktü.Kampanyaya Türkiye’den ve Avrupa’dançeşitli otizm ve engelli dernekleri, OtizmDernekleri Federasyonu Odfed, otizmliçocuk anneleri destek timi ve farklı ülke-lerden duyarlı bireyler de destek veriyor

Ozan'ın ve Türkiye’deki otizmli çocukların eğitim hakları için Strasbourg'ta AİHM’in önüne çadır kuruldu

Page 7: Objektif gazetesi aralık sayısı

7

“Irkçılık karşıtı” yazarlara verilen Selig-mann Edebiyat ödülünün bu yılki sahibiSema Kılıçkaya. “Köksüz krallık” adlıüçüncü romanıyla ödül alan Türk yazar,“bu roman bütün göçmenlerin hikayesi”diyor. Sema Kılıçkaya’ nın Antakya’danFransa’ya uzanan bir hayatı var. 4 ya-şında, ailesiyle birlikte, vapurla İstan-bul’dan göç ederek başlamış Fransaserüveni. İngilizce öğretmeni olan Kılıç-kaya’nın en büyük tutkusu ise yazmak.Aklındaki hikayeleri romanlarında buluş-turan bu ödüllü yazarla, “Köksüz krallık”romanını konuştuk.

Kitap yazma fikri nasıl ortaya çıktı? Küçüklüğümden beri kafamda hep hi-kaye yazdığımı hatırlıyorum. Çevremdebir detay ilgimi çeker, sonrasında hikayeolur, gelişir ve sürüklenir giderdi. İlk yazıdenemelerim bu şekilde başladı. İlk hika-yemi ortaokulda yazdım. Kahramanımınadı Veronika idi. Veronika’nın başındanbirçok macera geçiyordu..

Kitaplarınızı Fransızca yazıyorsunuz.Türk kökenli biri olarak, başka bir dildeyazmak ve bunu da çok iyi başarmak..Bunu nasıl açıklıyorsunuz?Küçük yaşta Fransa’ya geldim. Okulaburada başladığım için edebiyat ve dola-yısıyla yazı dünyasına ilk girişim Fran-sızca oldu. Fransızca benim için yabancıbir dil değil. Fransızca, içten hissettiğimbir dil ve kendimi en iyi bu dilde ifade edi-yorum. Ayrıca bu o kadar olağanüstü birdurum da değil. Polonya asıllı yazar Jo-seph Conrad, İngilizceyi sonradan öğ-renmesine rağmen, İngiliz edebiyatındaen iyiler arasına girdi. İşte ben böyle şah-siyetlere hayranım. Bunun yanı sıra, öylezamanlar oluyor ki; bazı şeyler Türkçe’yeveya Arapça’ya ya da İngilizce’ye daha

iyi oturuyor. Bazen “bu 4 dilde bir hikayeyazsam” diye düşündüğüm oluyor. Karı-şık bir çorba olurdu herhalde. YazarNancy Houston bir kitabında hem İngi-lizce hem de Fransızcayı kullanmıştı.Bence oldukça enteresan bir deneme.

Türkçe bir roman yazmayı düşünüyormusunuz? Türkçe benim üçüncü dilim. Annemlerleevde sürekli Arapça konuşuyorduk.Türkçe’nin hoşuma giden yanı, neolojizmyaratmaya çok yatkın bir dil. Ses taklitleribol, enteresan bir yapısı var. Diller ilgimiçektiği için, Türkçe’nin harmonisini tat-mak amacıyla belki kısa metinler yaz-mayı denerim bir gün. Ama o kadarlakalır herhâlde. Kitabımda da ifade ettiğimgibi, bir dil derin bir okyanus gibidir. O ok-yanusta yüzmeyi bilmek gerekiyor. İşte ozaman zevkli oluyor.

“Köksüz krallık” kitabının hikayesi nasılortaya çıktı? Bir göçmen çocuğu olarak kitapta yazdı-ğım hikayeyi hep içimde taşıyarak bu-güne geldim. Bu hikaye bütüngöçmenlerin hikayesidir. Sıcak topraktankökleri koparılan ağacın, farklı semalarınaltında kök salması ve merhametsiz rüz-garlara karşı dik durma mücadelesininhikayesi de diyebiliriz. Bu kitap, NazımHikmet’in “Şu gurbetlik zor zanaat, zor”sözünün ne kadar doğru olduğunu anla-tan bir roman oldu.

Ve bu kitapla Seligmann EdebiyatÖdülü’nün bu yılki sahibi oldunuz. Nehissettiniz ödül aldığınızı öğrenince?Ödül haberini telefonda aldığımda,benim için hoş bir sürpriz oldu. Ayrıca bukitapta benim hayatımda çok önemli olankonuları ele alıyorum. Bir yabancı diliniçine nasıl girilir, yabancı dilin zorluklarınelerdir, kimlik nedir, çokkültürlü top-lumda nasıl beraberliği sağlayabiliriz, ırk-çılığın musibetini nasıl bizden uzaktutabiliriz. Bu noktadan bakınca da, Se-ligmann Jürisi’nin bu konulara duyarsızkalmaması tabii ki beni daha da mutluetti.

Peki size, “Gurbetçi” olmak desem?Yeni ufuklara gitmek derim. Farklı sesler,farklı renkler ve yeni duygulara yelkenaçmak derim. Riskli, ama yaşamayadeğer bir macera derim.

Peki memleket? Türkiye’ye özlem? Memleket kelimesi Arapça’dan gelir.Sahip olunan şey, mülk, ülke ve krallıkdemektir. Sadece bir ülkede doğmuş ol-makla o ülkeli olunuyor mu? Oralı veyaburalı olmanın anlamını halen araştırıyo-rum. Kökenlerimin dünyanın birkaç yerin-

den geldiğini hisse-diyorum. Tabii kibeni oluşturan da-marlar arasında ba-zıları daha kalın vedaha derinlere gider.Türkiye bu güçlü da-marlardan birisidirve kalbimdeki yerien derin olanlardan-dır.

Bir göçmen çocuğuolarak, buradakidiğer göçmenlere nesöylemek istersiniz? Bir ayağınız burada,diğer ayağınızorada. Bu iki ülkearasında kendi kişi-sel felsefenizeuygun olan değerlerisahiplenin. Benimiçin, bu değerler laik-lik, kadın-erkek eşit-liği, demokrasi vedüşünce özgürlüğü-dür. Burada yaşıyo-ruz. Vatandaşlıkgörevlerimizi unut-mayalım. SadeceTürkiye’ye dönük olmayalım. Fransa2017’ye doğru giderken önemli bir süreç-ten geçecek. Irkçılığa karşı durmamız veoyumuzu ona göre kullanmamız gereki-yor. Irkçı Marine le Pen gittikçe güçleni-yor. Maalesef bu kimlik kasılması vebagibi yayılıyor. Üsteliksadece Fransa’dada değil. Bu birsüreç. Kitabımda daifade ettiğim gibi;ağaçların tepelerinibirbirinden ayırabilir-siniz; ama ne kadarçabalasanız da, kök-lerin birbirine sarıl-m a s ı n ıengelleyemezsiniz.

Kitaplara geri döner-sek, Türk edebiyatçı-larından en çokkimleri okursunuz? Yüreğimde YaŞarKemal’in özel bir yerivar. Kendisinin bazıkitaplarını Türkçe,bazılarını Fransızcaokudum. RahmetliMünevver Andaç’ınharikulade çevrisineo zaman tanıklık et-miştim.

Yeni bir kitap var mı ufukta? 2015’in başında yeni bir kitabım çıkacak.Detay vermeyeyim sürpriz olsun. Onusabırsızlıkla bekliyorum. Başka kitap pro-jelerim de var. Hayat, insanlar o kadarenteresan ki, bir yaşam yetmez onlarıanlatmaya.

Gurbetçinin dili, ödüllü Türk romancı

[email protected] EMİNOĞLU

Bilinmeyen Yüzler

Page 8: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 9: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 10: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 11: Objektif gazetesi aralık sayısı

GÖZAYDINLIĞINimet ile Hakan Kırömeroğlu çiftinin kızları

Nihal25 Kasım 2014 tarihinde dünyamıza merhaba dedi.Genç çifti kutlar, Nihal’e uzun ömürler dileriz.Ekmekci ailesi

GÖZAYDINLIĞIJamila ile Sezer Öztürk22 Kasım 2014 tari-hinde St. Avold’daevlendiler.Özturk ve Boutemeur ailelerini kutlar, gençlere mutluluklardileriz.Ekmekci ailesi

Polisin azgınca saldırısı ölüm getirdiGüney Fransa’nın Tarn bölgesinde inşa edilmek

istenen barajı doğa, canlı ve çevre duyarlılığı

olan birçok kişi ve örgüt istemiyordu. İstemi-

yordu çünkü, baraj Sivens ormanından geçen

Tescou nehrinin üzerine yapılmak isteniyordu.

Bu, Sivens ormanının yok olacağı anlamına ge-

liyordu. Daha da ötesi doğa ve çevre uzmanla-

rının öngörülerine göre uzun vadede en az 94

hayvan türü, 350 endemik bitki türünün yok ola-

cağı ve daha birçok doğal tahribata yol açacağı

için istemiyorlardı. İstemedıkleri için baraj yapı-

mını protesto ediyorlardı. Bu protesto gösterile-

rinden birine polis bütün hiddeti ve şiddeti ile

saldırdı. Sonuç; onlarca yaralının yanısıra çev-

reci ZAD hareketi üyesi 21 yaşındaki Remi Fra-

isse olay yerinde öldürüldü. Olay duyulduğu

andan itibaren başta Nantes, Toulouse, Borde-

aux, Avignon, Lille ve Paris olmak üzere

Fransa’nın birçok şehrinde kitlesel gösterilerle

polisin bu azgın saldırısı kınandı ve İçişleri Ba-

kanı Bernard Cazeneuve’nin istifası istendi. Her

ne kadar toplumsal olaylara ve kitle gösterilerine

karşı zaman zaman polis saldırıları yaşanıyor

olsa da uzun yıllardır Fransa’da ölümcül bir vaka

yaşanmamıştı.

Af örgütü uyarmıştı!

Uluslararası Af Örgütü 2005 ve daha sonraki yıl-

larda Fransa’ya sert uyarılar yapmıştı. Örgüt

2005 Fransa raporunda, kolluk kuvvetlerinin

ölümcül dereceye varabilecek düzeyde güç ve

şiddet kullandığını ve bunların büyük oranda ce-

zasız kaldığını tespit etmiş, dahası idari yetkililer,

bakanlar, hakimler, savcılar ve üst düzey polis

müdürlerinin güç kullanımına izin verdiklerini,

aşırı güç kullanımına ise müsamaha gösterdik-

lerini belirtmişti.

Raporda yer alan kimi bulgular şöyle sıralanmış:

- Polisin savcılığa ulaştırdığı vakalarla mağdurun

ulaştırdığı vakaların aynı değer ve alakayı gör-

müyor olması, zira polisin ulaştırdıklarının daha

hızlı işlem görmesi.

- Kolluk güçlerine yönelik şikayet ve davaların

birçoğunun yargıya intikal ettirilmeyip sürünce-

meye bırakılması.

-Yargıya ulaşan davaların ise nadiren mahkumi-

yetle sonuçlanması ve verilen cezaların ise hiç-

bir caydırıcı hükmünün olmaması.

- Kamu savcılarının, kolluk güçlerine yönelik ya-

pılan şikayetlere ve açılan davalara bakmada is-

teksiz davranması.

- Gözaltında kötü muameleye karşı koruyucu

tedbirlerin alınmayışı.

- Adli süreçte gereksiz uzun ertelemeler.

-Ceza Yasası’nda tam bir işkence tanımının bu-

lunmayışı.

Af Örgütü raporun sonucunda Fransız yetkilile-

rine şu çağrıyı yapmış: kolluk güçleri tarafından

yapılan işkence, kötü muamele ve öldürme fiil-

lerinin önlenebilmesi ancak siyasi bir iredeyi ge-

rektirir, yani öncelikle hükümetlerin bu işte

kararlı ve istekli olması gerekir. Bu nedenle

Fransız yetkililerin tüm ağır insan hak ihlallerini

soruşturacak bağımsız bir mekanizmayı oluştu-

rup, hızlı ve kapsamlı soruşturmaların ardından

suçluların adalet önüne çıkarılıp yargılanmasını

sağlamaları.

Af Örgütü 2009 Fransa raporunda ise başlıkta

Fransa’da kolluk kuvvetleri yasalardan daha mı

üstün? sorusunu sorarak idarecileri bir kez daha

uyarmış, kolluk kuvvetlerinin yargısız infaz yap-

tığı, ırkçılık yaptığı ve aşırı güç kullandığı yolun-

daki iddiaların etkili bir şekilde araştırılmadığı

saptamasında bulunmuştu. Sonraki yılların ra-

porlarında ve Avrupa Konseyi tavsiye kararla-

rında da benzer uyarılar yapılagelse de,

kapitalist egemenliğin vücut bulmuş hali olarak

karşımıza çıkan devlet ve onun kolluk güçleri, te-

kerine çomak sokan her muhalif gücün tepe-

sinde boza pişirmeye, hakları için direnen, daha

adaletli bir dünya için mücadele eden emekçi-

lere saldırmaya, doğayı, canlıyı ve yaşamı savu-

nan vicdanlı yürekleri vurmaya devam

etmektedir. Hem de tüm vicdansızlığı ile.

Demokratik kazanımlar ve ödenen bedeller

Son 150 - 200 yıllık toplumsal mücadele tarihinin

en zengin ülkesidir Fransa. Büyük halk ayaklan-

maları, devrimler, karşı devrimler, genel grevler

ve direnişler en çok Fransa’da yaşanmıştır.

Fransız halkı ve emekçileri birçok demokratik

hakkı dişi ile, tırnağı ile kazanmış, uğruna büyük

bedeller ödemiştir. Ama kazanılan mevziler öyle

boş bırakmaya da gelmiyor. Boş bırakıldığında

ise karşı cephe hemen harekete geçip ya yasal

düzenlemelerle ya da fiili uygulamalarla o mev-

zileri yani kazanılmış hakları geri alabiliyor ya da

işlevsiz hale getirebiliyor.

Son yıllarda çeşitli sebeplerden kaynaklı işçi ve

emekçi hareketindeki durgunluk, örgütsüzlük ve

geriye çekilişin birçok hak ve mevzi kaybına yol

açtığını her gün yaşayarak öğreniyoruz. Remi

Fraisse meselesinde olduğu gibi en demokratik

hak olan protesto hakkına bile kurşun ve gaz

yağdırıyorlar artık. Ama uzun ve büyük mücade-

lelerin içerisinde yoğrulmuş olan Fransız işçi ve

emekçilerinin bütün bir işçi sınıfı tarihinin deney,

tecrübe ve mücadele reflekslerine sahip olduk-

ları da hiç unutulmamalı.. Dolaysıyla saldırıların

geri püskürtülmesi ve saldırganların ortaya çı-

kartılıp hesap sorulmasının en etkili yolu emek-

çilerin ve halkın kitlesel tepkiler göstermesidir.

Tıpkı Remi Fraisse olayının hemen ardından

gösterilen kitlesel tepkiler gibi. Bu nedenle, nasıl

ki demokratik hak ve özgürlüklerin kazanılma-

sında asıl belirleyici olan güç emekçilerın ve ezi-

len halkların uzun erimli, istikrarlı ve örgütlü

mücadelesi olmuşsa, bu kazanımların korunup

ilerletilmesinin garantisi de yine böylesi bir mü-

cadele hattı olacaktır. Bugün emekçilerin ve ezi-

lenlerin ihtiyacı olan da, bu tarihi mücadelenin

küllerinden kendisini yeniden yaratmasıdır.

İBRAHİM [email protected]

Aşçı aranıyorSélestat’daki çok kaliteli bir restoranda çalışacak ciddî,tecrübeli bir aşçı aranıyor.Başvuru için: [email protected]

11

Vend immeubleVend immeuble Restaurant licence IV, 55 couverts,sans contrat, grande terrasse 100 couverts. Apparte-ment en duplex 180m² refait, bien isolé, chaudière ré-cente. Dépendances, garage. Terrain 1300m², zoneUX1, constructible (activité hôtelière, restauration, bu-reaux commerces, recherches et services).Prix: 640 000 €Tél: 06 25 15 31 94 / 06 75 50 37 86

Usta Aşçı iş arıyor37 yıllık birinci sınıf aşçıyım. Soğuk, sıcak, balık, ızgara,tava, fırın vb işlerde usta olarak birinci sınıf restaurant-larda tam yetkiyle çalışabileceğim iş arıyorum. Tel: 07 81 94 87 05

Satılık fond de commerceBarr kasabasında bulunan Le Rôtissoir isimli snack-döner-pizza-restaurant satılıktır. Barr’ın en işlek caddesinde, müşterisi hazır,

tüm malzemesiyle birlikte.Bu işten anlayan ciddî kişilerin başvurusu tercih edilecektir.

Kira: 750 € + charges / Fiyatı: 45 000 €Tel: 09 50 67 61 93 / 06 69 07 06 84

Page 12: Objektif gazetesi aralık sayısı

Her sene büyük bir merakla bekleyip il-giyle izlediğimiz Türk Sinema Günle-ri’nin 26.’sı, 10 Aralık 2014 – 13 Ocak2015 tarihleri arasında yine efsanevîOdyssée Sineması’nda yapılacak.Bu yılki programa ilişkin bir basın toplan-tısı düzenleyen Sinema’nın Müdürü vebu günlerin düzenleyicisi Faruk Günal-tay, Türkiye dışındaki en eski Türk si-nema etkinliği olan bu organizasyonuanlatırken, öncelikle Türkiye’den artıkyardım alamadıklarını, Fransa kaynaklıdesteğin de gittikçe azaldığını vurgula-mak ihtiyacı hissetti.Buna karşılık kendi ödedikleri paralarınarttığını altyazı ve çeviri bağlamında dilegetiren Günaltay, söz konusu durumunkendilerini gala geceleri sayısındaazaltma yapmak zorunda bıraktığınıifade etti.Sinema olarak hedeflerinin temeldeonurlu sanat filmlerini buradaki izleyici-lere göstermek ve ükemizdeki mevcutyönetmenleri Türk ve Fransız izleyicileretanıtmak olduğunun altını çizen Günal-tay, şimdiye dek 25 senede 300’e yakınfilm gösterdikerini, bu sayıya Türki-ye’deki hiçbir salonun ulaşmış olamaya-cağını söyledi.Daha sonra 9 film ve 2 belgeselden olu-şan bu yılki repertuarın tanıtımını yapanFaruk Günaltay, bir de, 10. film olarak,

Tunç Okan’ın ‘Umut Üzümleri’ filmindenhaber beklediklerini belirtti.Bu defa gala için geleceklerin progra-mını açıklayan Günaltay, 11 Aralık’taBalık filmiyle Derviş Zaim’in, 12 Aralık’taSen geceleri aydınlatırsın filmiyle OnurÜnlü’nün ve 13 Aralık’ta da İtirazım varfilmiyle Onur Ünlü ile aktör Serkan Kes-kin’in sinemasevererle buluşacağını bil-dirdi.(Gala geceleri için, ayrıca, Özcan Denizile yönetmen Çağan Irmak’tan da haberbekleniyor.)26. Türk Sinema Günleri’nde gösterile-cek filmlerin tam listesi şöyle:Balık – Derviş Zaim filmi, Bülent İnal,Sanem Çelik, Myroslava KostyevaSen geceleri aydınlatırsın – Onur Ünlüfilmi, Ali Atay, Demet Evgar, Damla Sön-mezİtirazım var – Onur Ünlü filmi, SerkanKeskin, Hazal Kaya, Büşra PekinBirleşen Gönüller – Hasan Kıraç filmi,Hande Soral, Serkan Senalp, SemaÇeyrekbaşıDabbe 5 – Hasan Karacadağ filmi, NilGünal Çakıroğlu, Ümit Bülent Dinçer,Sultan Köroğlu KılıçUnutursam fısılda – Çağan Irmak fimi,Hümeyra, Işıl Yücesoy, Farah ZeynepAbdullahAraf – Yeşim Ustaoğlu filmi, Özcan

Deniz, Neslihan Atagül, Barış HacıhanBen o değilim – Tayfun Pirselimoğlufilmi, Ercan Kesal, Maryam Zaree, RızaAkınKış uykusu – Nuri Bilge Ceylan filmi,

Haluk Bilginer, Melisa Sözen, DemetAkbağGözdağı – Can Dündar belgeseliErdoğan’ın en uzun günü – Can Dündarbegeseli

Türk Sinema Günleri 10 Aralık’ta Başlıyor

Strasbourg DİTİB'in Kitap Fuarı Büyük İlgi Gördü

Strasbourg DİTİB tarafından 8-11Kasım 2014 tarihleri arasında bir KitapFuarı düzenlendi. 600'ün üzerindeTürkçe ve 400'ün üzerinde Fransızca ki-tapın satışı ve tanıtımı ile ebru, hat vetezhip gibi Türk İslam sanatlarının teorikve uygulamalı olarak icra edildiği Fuarbüyük ilgi gördü.Strazburg Din Hizmetleri Ataşesi veDİTİB Başkanı Dr. Fevzi HAMUR-CU’nun ev sahipliğinde 8 Kasım 2014

Cumartesi günü saat 13.00’de yapılanaçılış törenine Strasbourg Başkonso-losu Serdar CENGİZ, Bas-Rhin İl GenelMeclisi Başkan Yardımcısı Jean Phi-lippe MAURER, Strasbourg BelediyeBaşkan Yardımcısı Serge OEHLER,İslam Konseyi Alsace Bölgesi BaşkanYardımcısı Abdelhaq NABAOUI, AvrupaKonseyi Daimi Temsilcisi Başkatibi ZekiÖZTÜRK, konuk yazar Sinan YAĞ-MUR, çok sayıda kitap ve sanatsever ile

Türk ve Fransız basını katıldı.Hollanda Rotterdam’da faaliyetgösteren Rumî Sanat Enstitüsühat ve ebru sanatçısı ve yöneti-cisi Dr. M. Refii Kileci ekibiyle bir-likte Fuar’ın sanat konuğu olduve "Geleneksel Hat ve Ebru Sa-natımız, Teori ve Uygulama" te-malı bir konferans verdi, Türkİslam sanatlarını uygulamalı ola-rak anlattı. Hollanda Lahey’dengelen tezhib ve minyatür sanat-çısı Sevgi Melek Tiryaki de sanatekibine dâhil oldu.Son zamanlarda en çok satan ki-

tapların yazarı Sinan YAĞMUR, kitapla-rını imzaladı ve çok sayıda okurunun ka-tıldığı bir konferans verdi.Verdun Merkez Hastanesi’nden gençPsikolog Emrah AYDIN’ın Aile ve Çocukİlişkileri konusunda verdiği konferans ileYazar ve Psikolojik Aile Danışmanı Ha-tice YILDIRIM’ın Aile İçi İletişim konu-sunda verdiği konferans büyük ilgigördü.Ebru atölyesinde genç-yaşlı çok sayıdasanatsever ise kendi çalışmalarını dene-yerek ebru sanatını daha çok sevdilerve DİTİB’den ebru kursu açmasını talepettiler.

12

Page 13: Objektif gazetesi aralık sayısı

13

HASAN KARAKAYA

BİR SÖZDENBİR ÖZDEN

HACAMAT NEDİR NASIL YAPILIRSevgili okurlarım, bu yazımızda bir te-davi yönteminden bahsetmek istiyo-rum. Malum bu günlerde daha da yaygınla-şan bu tedavi hakkında neler biliyoruz,bildiğimiz veya duyduğumuz bilgiler nekadar doğru, bunu yapacak olan şah-sın nasıl bir eğitim almış olması gere-kiyor, hangi günlerde, hangi aylardaveya ayların hangi günlerinde yapıl-ması gerek, bu tedavi yöntemi bizihangi tarihlere götürüyor, bize düşenveya şahsımıza ayrılan yerlerin duru-muna göre sizleri de fazla yormadangenel bilgiler vermek istiyorum. Bu HACAMAT konusunu ben de şah-sen geçmiş yılllarda hacda bulundu-ğum bir zamanda bir arkadaşımdanduymuştum fakat yaptırma gibi bir im-kanım olmadı, tabii biraz da vücuttankanın çıkması, jiletle kesilmesi nekadar da olsa ürpertiyor insanı fakatbir kez yaptırdığınız zaman ne kadarkolay olduğunu anlıyorsunuz. Tabii bu-radaki kurallar da çok önemli. Haca-mat yapan kişinin bu işlerde ehliyetliolması gerekir ki atılan çiziklerin derinedalmaması veya atar damarlardan bi-rine rast gelmemesi şart. Sözü dahafazla uzatmadan, araştırdığımız HA-CAMAT konularını kısa başlıklar al-tında sizlerin faidelerine sunmakistiyorum. Hacamat tedavisi bize kimden kalmış-tır, öncelikle bundan bahsedelim.

Peygamber Efendimiz (s.a.v): Sizin te-davi olmak için başvuracağınız en iyiçare Hacamattır.Tirmizi bir Yahudi Peygamber Efendi-

mize (s.a.v) sihir yaptı, hastalık mukad-des zatına ulaşınca mübarek başınıntepesinden hacamat yaptırdı veyine Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e Ya-hudi bir kadının zehirli koyun etindenikram edip yedirmesi sonucunda zehirmübarek vucudunayayılınca Cebrail(a.s) gelerek Hacamatolmasını tavsiye etmiş ve PeygamberEfendimiz(s.a.v) Hacamat olarak bu ze-hirden kurtulmuşlardır.Peygamber Efendimiz(s.a.v): Her kimindinden ve imandan payı olmaz ise Ha-camat yaptırmak ona güç gelir.Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in yaptığıve yapılmasını istediği her işin şüphesizbir anlamı ve hikmeti vardır. Onun ha-yatı bizim için örnektir. Ameller niyetleregöre değer kazanır. Sünnete uymak ni-yetiyle ve bize emanet olan vücudumu-zun sağlığına kavuşması içinyaptırdığımız hacamat bir ibadet değeritaşır.FaydalarıHacamat bünyedeki kirli kanı atarak ra-hatlama sağlar.Peygamber Efendimiz (Sallallahü aleyhive sellem) Hadis-i Şerif'de "Mirac'daninerken hangi Melek cemaatine rastla-sam. Ey Muhammed (Sallallahü aleyhive sellem)! Ümmetine hacamat olmala-rını emret! dediler." buyurmuştur.Peygamber Efendimiz (Sallallahü aleyhive sellem) Hayber'de zehirli koyun bu-duyla zehirlenildiği zaman, CebrailAleyhisselâm kendisine hemen kafası-nın arkasından hacamat yaptırmasınısöylemiştir."Hacamat her hastalığa faydalıdır, uya-

nık olun hacamat olun."Kafadan hacamat olmak; delilik, cüz-zam, gece körlüğü, alaca, başağrısı, diş,göz, kulak gibi hastalıklara ve daha bir-çok hastalığa şifadır. "Kafadan hacamatolmak her hastalığın ilacıdır" (Hadis-iŞerif).Hacamat 70 hastalığa şifadır. Hacama-tın faydalı olduğu yaşlar, 2 yaş ile 60 yaşarasıdır. Ayın 17 sinde hacamat olmanın 1 sene-lik şifası. Hacamatta derinin altındaki uyuşuk kanalınıyor. Damardan kan vermek de fay-dalıdır ancak Efendimiz (Sallallahüaleyhi ve sellem) ve Selef bunu yapma-mışlardır. Büyük alimler 3 ayda bir hacamat olur-lardı. Hacamat esnasında Ayet-el Kûrsi'ninokunması, hacamatın faydasını iki ka-tına çıkarır.(7 kere okunması gerektiğinisöyleyenler vardır.)

EN FAYDALI YERLER-En faydalı yer Kâhildir (İki kürek arası-nın 10 cm üstü).-Sonra Ehdeayn (2 kulak arkası). -Sonra kalbin arkasıdır.

MEVSİM OLARAK ZAMANIHacamat sıcaklar bastırdığı zaman ya-pılır. Her ayda hacamat olabileceğin 4gün vardır, o geçti mi, diğer ay beklene-cek. Hacamat gökteki ayın (HİCRİ) 17-19-21-15 nci günlerinde yapılmalıdır. Enfaydalısı 17 nci gündür. HANGİ GÜNLERDE YAPILMAMALIHaftanın üç günü hakkında teşvik olma-yıp sadece yasaklayıcı Hadis-i Şeriflervardır. Bu üç gün de yasak günlerdir;ÇARŞAMBA, CUMA, CUMARTESİ (Bugünlerde ameliyat, mümkünse yapılma-

malıdır.) HACAMAT NASIL YAPILIR?

Şişeler ağrıyan bölgelere tutturulur. Şi-şeler yarım saat ağrıyan bölgede piskanı toplar, şişelerin yarım saat bekle-mesi sonucunda orası iyice uyuşur Kanın Alınma ŞekilleriDeri hafifçe bir neşter ile çizilir ve üze-rine ağzı geniş bir cam kavanoz (eski-den bu işlem için boynuz kullanılırmış)kapatılarak emici gücün etkisi oluşturu-lur ve kirli kan vücuttan çıkarılır. Bu yön-tem vücudun değişik yerlerineuygulanılmakta ve hasta organa yakınyerler özellikle tercih edilmektedir. HadislerPeygamberimiz (s.a.s)'in yaptığı ve ya-pılmasını tavsiye ettiği işlerin şüphesizbir anlamı ve hikmeti vardır. Onun ha-yatı bizim için örnektir: "Andolsun Al-lah'ın Resulu'nde sizin için Allah'ı veahireti arzu eden ve Allah'ı çok anankimseler için (uyulacak) en güzel birörnek vardır" (el-Ahzâb, 33/21).Hz. Peygamber (s.a.s) ihramlı iken ha-camat yaptırmıştır (Buhârî, Savm, 22;Müslim, Hac 87, 88; Ebû Dâvûd Menâ-sik 35). İhramlı iken saç kestirmemekşartıyla hacamatın caiz olduğu husu-sunda âlimler arasında görüş birliği var-dır. Aynı şekilde Hz. Peygamber (s.a.s)oruçlu iken de hacamat yaptırmıştır.Yani kan aldırmıştır (Buhârî, Tıb II; EbûDavûd, Siyâm 29).Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "(Bir

gün) Cebrail Resulullah aleyhissalatuvesselam'a, Ahdaayn (boynun iki tara-findaki damar) hizasindan ve kahilden(iki omuzun arası) hacamat olma emrinigetirdi."Peygamber Efendimiz (S.A.V.) 14 asır

önceden ümmetine hacamatı (kan aldır-mayı) tavsiye ediyor.

Ünlü saz ve söz ustası Mehmet Kabayönetimindeki, bölgenin sevilen ve ara-nan müzik topluluğu Turquoise, geçtiği-miz Kasım ayı içersinde verdiği ikikonserle yine dinleycilerinden tam notaldı.İlk olarak, 9 Kasım’da Orbey’deki ‘les Al-lagouttes’ merkezinde, engelli çocuklaryararına düzenlenen gösteride yer alanTurquoise, salonu dolduran çocuklar veyetişkinlere bir müzik ziyafeti çekti.Catherine Fender’in müzik direktörlü-ğünü yaptığı ‘Choeur féminin et Classede direction de choeur du Conservatoirede Colmar’ isimli kalabalık bayanlar gru-buyla sahneyi paylaşan Turquoise, kimzaman onlarla birlikte, kimi zamandakendi başlarına seslendirdikleri Anadolu

ezgileriyle hem nefis müzikal dakikalaryaşanmasına hem de bu şarkı ve türkü-leri ilk kez dinleyenlerin bunları tanıma-sına olanak sağlamışoldular.İkinci olaraksa, 28 Kasım’da, Col-mar’daki St. Matthieu Kilisesi’nde, ‘Bal-kanlarda Noel’ isimli etkinliğe katılanTurquoise, yine aynı Colmar Konserva-tuarı grubuyla birikte sahne alarak, bukez daha değişik parçalar eşliğinde, ki-liseyi dolduran çok sayıdaki dinleyiciyehitap etti.Her iki grubun çaldığı kâh ritmik kâh hü-zünlü ve romantik şarkılarla mest olanmüzik severler, dinleti sonunda beğeni-lerini sürekli akışlarla gösterdiler vegruplar birkaç kez bis yapmak duru-munda kaldılar.

TurquoiseMüzik Top-luluğu, buiki göste-riye, Meh-met Kabad ı ş ı n d a ,Ragıp Ege,Marie An-nick Guille-min, Barış Ayhan, Soner Ulukaya,Selma Deveci, Senan Altun ve MerveSalgar’dan oluşan tam kadro ile katıldı.Topluluğun seslendirdiği parçalar ara-sında, İzmir’in kavakları, Dere geliyordere, Evlerinin önü handır, Bir hadisevar cân ile cânan arasında, Dağlar iletaşlar ile, Ben giderim Batum’a, Fikrimin

ince gülü, Bana bir aşk masalından şar-kılar söyle gibi unutulmaz eserler devardı.

Başarılarıyla göğsümüzü kabartan Tur-quoise Müzik Topluluğu’nu kutluyor,kendilerini sahnelerde daha fazla gör-mek isteğimizi ifade ediyoruz...

Grup Turquoise İki Konser Verdi

Page 14: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 15: Objektif gazetesi aralık sayısı

15

Mustafa GÜÇLÜ / EpinalBu müjdeyi ilk kez Objektif gazetesinin Mart sayısındavermiştik ve geçtiğimiz günlerde Epinal Ticaret Oda-sı’nın tanıtım toplantısında Mayıs 2015'te Epinal - İzmiruçak seferlerinin başlayacağı açıklandı.Uzun bir bürokrasi çalışmasından sonra Fransa'nınEpinal kentinden İzmir’e düzenlenecek olan yeni uçakseferlerinin tanıtım toplantısına katılan Fransız yetkili-lerden eski Bakan ve Conseil Général Başkanı Chris-tian Poncelet, Damien Parmentier, StrasbourgBaşkonsolosu Serdar Cengiz, SunExpress yetkilileri,New Horizon Müdürü Eric Itzel ve Ziya Özkan, 19Mayıs 2015 tarihinden itibaren her salı günü öğledensonra başlayacak olan direkt uçak seferleri hakkındabilgi verdiler. Bu sefer, Türk-Alman şirketi SunExpress tarafındansağlanacak, New Horizon aracılığıyla 19 Mayıs 2015

itibaren her salı günü yapılacak ve uçuşlar 9 Eylül 2015tarihine kadar sürecektir. Sefer, 189 koltuk kapasiteliBoeing 737-800 uçakları ile gerçekleşecektir. SunExp-ress, böylece Almanya'nın en önemli 5 havayolundanbiri haline gelecektir. 1989 yılında Türk Hava Yolları ve Lufthansa'nın ortak-laşa kurduğu SunExpress, bugün yılda 7 milyon yolcutaşıyor. Deneyimli olan şirket bugün Türkiye ile Al-manya arasındaki gerçekleştiği seferlerle 25 yıllık ha-vacılık tecrübesine sahiptir.Fransa'nın Kuzey Doğusu’nda büyük bir Türk topluluğuvardır, Alsace-Lorraine bölgesinde yaklaşık 143 000Türk yaşamaktadır. Türkler’in yaz aylarında memleket-lerine gitmeleri, bu Epinal Havaalanı’nın seçilmesindeen büyük etkendir. Havaalanının araba parkı da ücret-siz olarak hizmet verecektir.İzmir, dünyanın 7 harikasından biri olan Efes’e yakın

Ege bölgesinde bulunuyor. New Horizon’un DirektörüEric Itzel’in belirttiğine göre, orada sahil tatil köyleri, Os-manlı mirası ve Akdeniz vardır. Burası dünyanın enzengin kültürel bölgelerinden biridir. Yetkililerin açıklamalarına göre Epinal – İzmir uçuşları79 € 'dan başlayacak, SunExpress’in bir haftalık tatildahil turlarıysa 616 € ve 704 € arasında değişecektir.

Epinal Mirecourt seferleri başlıyor

Yılların başarılı iş insanları olan Hakanve Mehtap Gencer çiftinin hizmetesoktukları RJ 16 isimli bölgenin ilkTürk düğün salonu, 27 Kasım 2014 ta-rihinde resmen açıldı.Başta Strasbourg Başkonsolosu Ser-dar Cengiz olmak üzere çok sayıdaseçkin davetlinin katıldığı açılışta, mi-safirler muhteşem dekorlarla süslü sa-lonu büyük bir beğeni ile gezip Gencerçiftinden bilgi aldılar.Yaptıkları işlerde her zaman kalite veestetiği ilk planda tuttuklarını bildiğimizGencerler, biz bu kez de yanıltmadılarve salon sahiden de her açıdan takdi-rimizi kazandı.Konuklara gösterilen candan ve sıcakilgi, salonun olağanüstü güzel ve cazip

atmosferi, çalışanların hazırladıklarımüthiş yiyecekler ve fonda tatlı birmüzik eşliğinde yapılan açılış herkesimutlu ederken, biz de Hakar Gen-cer’den bu geceye ilişkin bilgiler aldık.“Fiilen açmış bulunduğumuz salonu-muzun bu akşam resmî açılışını, resmîmakamlarla yapıyoruz.Başkonsolosumuz Serdar Cengiz Beyve diğer Konsolosluk çalışanlarınınyanı sıra, bizim bu işimizle ilgili mesaiharcamış olan belediye, polis, noterlikgörevlileri, mimar ve mühendisler, ya-pıma katkı sağlayan şirketler ve kimidostlarımız bizi yalnız bırakmadılar.Hafif bir ambiyans müziği eşliğinde,sıcak ve soğuk yiyecekler, mezeler,meyveler, tatlılar, pastalarla bir kokteyl

şeklinde geçiyor gecemiz gördüğünüzgibi.Bu gecenin amacı, bir yandan salonu-muzun lansmanını yaparken, bir yan-

dan da tüm emeği geçenleri bir arayagetirerek onlara teşekkür etmektir.Sizin aracılığınızla onlara tekrar tekrarbir kez daha teşekkür etmek isterim.

Salonumuzun kaliteli birişletme olması için hertürlü gayreti gösterdik, sa-nıyorum bunda da oldukçabaşarılı olduk ama tabii kitakdir vatandaşlarımızın-dır.Burada sadece düğün vebenzeri eğlenceler değil,hafta sonları özel müzikli,aile ortamında geceler dü-zenlenecek; konser, parti,yılbaşı gecesi gibi eğlen-celer yapılacak, firmalarıntanıtım toplantıları, yemek-leri, sergiler de gerçekleş-tirilecek.

Tüm vatandaşlarımızı bek-lediğimizi belirterek sözle-rimi noktalamak isterim...”( RJ 16 - DİVA ORGANİ-ZASYON - 16, rue JosephMarie Jacquard 67400 Ill-kirch-Graffenstaden / Tel: 06 81 31 67 39 / 03 8840 18 47 )

RJ 16 resmî olarak açıldı

Page 16: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 17: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 18: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 19: Objektif gazetesi aralık sayısı

DİTİB Strasbourg’un Başkanlığını 15 Eylül

2014 tarihinden bu yana sürdürmekte olan

Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Fevzi Hamurcu

ile tadına doyum olmaz nefis bir söyleşi

yaptık.

Kendisiyle özgeçmişinden meslekî kariye-

rine kadar çok geniş yelpazedeki konuları

konuştuğumuz bu söyleşimizin sizlerde de

aynı tadı bırakacağını umuyor ve birinci bö-

lümünü yayınlıyoruz.

“Memleketim aile olarak Kayseri – Yozgat

koalisyonu; ama ben babamın memuriyeti

dolayısıyla 18 Mayıs 1961 Adana doğumlu-

yum. 6 yaşına kadar Adana’da yaşadım.

Kayseri’den evlenince Kayserililik oranı

biraz daha arttı; ama önemli olan insanın

kendisini nereli hissetmesidir... Bu arada,

evliyim ve 3 çocuğum var.

İlkokuldan lisenin bitimine kadar Kayseri’de

okudum; bir İlahiyatçı olarak –ilginçtir ama-

lisenin fen bölümü mezunuyum. Buradan

sonra, bilinçli bir tercihle, üniversite sına-

vında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakül-

tesi’ni kazandım ve 1984’te mezun oldum.

Fen bölümünden mezun olmanın her

zaman faydasını gördüm: Matematiksel dü-

şünmenin, fen ve teknolojiyle ilişkili olmanın

çok avantajı oldu. Ben, bu alanlardaki yete-

neklerimi İlahiyat alanına aktarmış olmanın

avantajlarını hep yaşadım.

Yaklaşık 30 yıllık Diyanet görevlisiyim;

büyük bir kısmı müftülük, vaizlik ve idarecilik

şeklinde geçti.

İlahiyat Fakültesinden mezun olur olmaz,

Malatya Darende’de vaiz olarak göreve

başladım; sonra da müftülük ve diğer görev-

lerim oldu. Görevimin başlarında bir sınava

girerek, Diyanet kontenjanından, Devlet

Lisan Okulu’nda bir yıl İngilizce eğitimi gör-

düm. İngilizcem zaten lisede ve İlahiyat Fa-

kültesi’nde iken iyiydi, bu dönemde

güçlendirmiş oldum. İlahiyat’ta Arapçam da

çok iyi seviyeye geldi. Dillere zaten özel bir

merakım ve yeteneğim var. Fransızcam da

yeterli derecede.

Bu bir yıllık İngilizce eğitimden kısa bir

zaman sonra yine sınavla ve güzel bir şans

sonucu, Diyanet’in öğrencisi olarak iki yıllı-

ğına İngiltere’ye gönderildim. Başlamış ol-

duğum doktoramın araştırma kısmının

gereği olarak Londra’da British Museum’da

çalışmam lazımdı, bu da güzel bir tevafuk

oldu.

İngiltere’deki bu iki yıl zarfında, bilgisayar

kursu da gördüm ki o yıllarda bilgisayar Tür-

kiye’de yeni yeni yaygınlaşı-

yordu. Türkiye’ye dönüşüm

1990 sonunda… Kayseri Yeşilhi-

sar’da önce vaiz, sonra müftü

olarak göreve başladım. Çalıştı-

ğım kente gelen ilk bilgisayar

benim Macintosh’tu. Bu bilgisa-

yarı ziyaret etmeye gelenler yü-

zünden Müfütülük adeta müzeye

dönmüştü! Bu arada, insanlara

bilgisayar aşkını yaymaya başla-

dım ve birçok kuruma danışman-

lık yapar oldum.

Kayseri’de 4,5 yıl vaizlik, müftü-

lük yaptıktan sonra 14 Mart

1996’da Fransa’ya din görevlisi

olarak önce Sarreguemines’e, 5

hafta sonra da Bischwiller’e gel-

dim. Bu görev Fransa ile ilk ta-

nışmam oldu... 14 Mart 2002’de bu görevim

bitince Türkiye’ye döndüm ama birkaç hafta

içinde apar topar Paris DİTİB’e bağlı Vier-

zon Eğitim Merkezi’ne görevlendirildim.

Eğitimle ilişkili olmam, Fransa’ya ve Fran-

sızcaya aşina olmam bunda etkili oldu.

Paris DİTİB bünyesindeki görevim 2003’e

kadar bu devam etti. 2003 Ekim’inde Türki-

ye’ye döndüm ve Ankara’da Diyanet Mer-

kezinde Dinî Yayın Dairesi’nin yayınladığı

Diyanet Avrupa Dergisi’nin yayın koordina-

törü olarak görevlendirildim. Bu arada,

1996’dan beri çocuklar hep Strasbourg’da

idiler, ben Türkiye’ye döndüğümde de bu-

radan hiç ayrılmadılar. O nedenle diyorum

ki Strasbourg sadece Avrupa’nın değil

benim de merkezim, kalbimin attığı yer!

Yurtdışına yönelik bu aylık derginin, daha

Fransa’da iken, Strasbourg koordinatörü

idim zaten. Ayrıca İngiltere’deyken de,

büyük bir caminin ayık bültenini çıkararak

bu alanda tecrübe kazanmıştım.

Yayın alanında Ankarda’daki görev de 3,5

yıl sürdü. Sonra, 1 Aralık 2006’da Din Hiz-

metleri Ataşesi olarak Hollanda’ya, Rotter-

dam’a gittim. Hollanda Diyanet Vakfı

Başkanlığını ve o dönemde Lahey Büyükel-

çiliğinde Müşavir olmadığından Müşavirlik

görevini de uzun süre yürüttüm. Bu sebeple

iki yıl süre ile her iki şehre de gidip geliyor-

dum.

Hollanda’daki 4 yıllık görev süremin bitimini

müteakip yine Diyanet Merkezine döndüm.

Bu sefer 15 Ocak 2011’de Yurtdışı Türkler

Daire Başkanlığı görevine getirildim. Bu

Daire’nin görevi, bütün Avrupa ülkelerindeki

din görevlilerinin seçimi, görevlendirilmesi,

cami işlemleri, müşavirlik ve ataşeliklerin iş-

lemleri, görevlilerin özlük haklarının takibi

gibi işler… Fransa’ya gelene dek 3,5 sene

de bu görevde bulundum.

15 Eylül 2014’te ise Strasbourg’ta Din Hiz-

metleri Ataşesi olarak göreve başladık.

DİTİB başkanlığı teamül gereği Diyanet’in

atadığı en üst yetkili kişiye tevdi edildiğin-

den bu görevimin yanında DİTİB Başkanlığı

görevini de yürütmeye başladım. Bilindiği

gibi DİTİB, Fransız mevzuatına göre kurul-

muş bir sivil toplum kuruluşu. Dinî, sosyal

ve kültürel alanlarda vatandaşlarımıza hiz-

met vermekte ve Din Hizmetleri Ataşeliği-

mizin hizmetlerine sivil bir kurum olarak

katkı vermektedir.

(Devam edecek)

Fevzi Hamurcu ile DİTİB’i konuştuk...

Strasbourg DİTİB tarafından, 14 Kasım

2014 tarihinde, "Avrupa'da Kadın Faaliyet-

leri" konulu bir konferans ve çalıştay düzen-

lendi ve şu ana başlıklar ele alındı: Sosyal,

kültürel ve dinî alanlarda kadın çalışmaları-

nın önemi, Avrupa'nın Müslüman kadına

bakışı, Kadın üzerinden İslam ve Türk Kül-

türüne sataşmalar, Kadınların genel politi-

kalar üzerindeki etkileri, Kadın

çalışmalarının İslam'ın vizyonuna katkıları,

Kadınların DİTİB faaliyetlerine katkıları, İyi

Organize edilmemiş kadın faaliyetlerinin

olumsuz etkileri.

Strasbourg Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Fevzi

HAMURCU'nun açış konuşması ile başla-

yan program çok sayıda katılımcıyı ağırladı

ve kadınlardan büyük ilgi gördü. Strasbo-

urg'da kitapçılık yapan ve İslam'la sonradan

tanışan Fransız asıllı Müslüman Hatice EL-

MORABITI'nin konuşması dinleyenleri duy-

gulandırdı.

Programın konferansçıları Almanya Federal

Kadın Birliği Başkanı Derya Şahan ve Al-

manya DİTİB Kadın, Aile, Gençlik ve Sosyal

Hizmetler Merkezi Müdürü Ayten Kılıçars-

lan, katılımcıların yaptıkları faaliyetleri ve

tecrübelerini de dinlediler ve yapıcı tavsiye-

lerde bulundular.

Programa Strasbourg içerisinden katılan

konukların yanında Bitche, Mulhouse, Mols-

heim, Haguenau, Bischwiller, Forbach,

Metz, Epinal, Barr gibi pek çok kentten

gelen kadınlar da faaliyetlerini anlattılar, de-

neyimlerini, çözüm ve önerilerini paylaştılar.

Aynı anda diğer bir salonda ise bir Fransız

kan bağışı kurumunun kan bağışı kampan-

yası yapıldı; buna da, üç saat içinde 46 kişi

katıldı ve kadınlar icabında konferansı

‘asmak’ pahasına bağış yapmaya gittiler.

"Avrupa'da Kadın Faaliyetleri" Konferansı ve Çalıştayı

Bischheim’da, işlek yerde, müşterisi hazır, 100 m², 50 kişi-lik, 2 salonu bulunan restoran-dönerci (pizza, her çeşit ız-gara vb…) satılıktır. Salonumuz özel geceler için müsaittir.

Kira: 867 € (TTC). Fiyatı: 65 000 €

Tel: 06 69 43 01 44

Satılık fond de commerce

19

Page 20: Objektif gazetesi aralık sayısı

"Aşk kalbin yazdığı kaderdir"Gevur Gelin Varka

"Yaşamak bir mucizedir"Her Şeyin Kitabı (Ölmeden Ölmek)

Meltem Budan Nalbant

Yukarda sözünü ettiğimiz yazar MeltemBudan Nalbant, Strasbourg’ta yaşıyor.Eşinin işi dolayısıyla 17 sene önce İstan-bul dan gelmiş Strasbourg'a. Önce-sinde, yani İstanbul’da yaşarken, özeltelevizyon ve radyo kanallarında metinyazarlığı ve program yapımcılığı görev-lerinde bulunmuş. Ancak çocukları doğ-duktan sonra, her anne gibi, önceliğiçocukları olduğu için, onların büyümesinibeklemiş yazmak ve yazdıklarını yayım-latmak için.İlk romanı geçtiğimiz Haziran ayında, di-ğeri ise Kasım ayının ilk haftası yayın-landı, yani birbiri ardına...Biz de bunu duyunca merak ettik. Veeserlerini tanımak için bir söyleşi yaptık.Buyrun aşağıda...

-Öncelikle sizinle, ilk romanınız HerŞeyin Kitabı (Ölmeden Ölmek) hakkındakonuşmak isterim. Neden Her Şeyin Ki-tabı? Ya da şöyle sorayım; Her Şeyin Ki-tabı ne demek? -"Her Şeyin Kitabı, olmuş ve olacaklarınyani her şeyin yazılı olduğu, ilahi muha-faza levhası demektir. Belki şöyle söyle-sem daha anlaşılır olacak; tüm varlıklarınkaderi, Tanrı katında bu levhada korun-maktadır. Bu tüm dinlerde olduğu gibi,Kuran’da da 'Levh-i Mahfuz' kavramıylayer alır. Sufiler buna Her Şeyin Kitabıderler".

-Bu bağlamda romanınıza dini romandenebilir mi?-"Roman dini motifler içerdiği gibi, yanı

sıra, başka şeyler de içermekte. Aşk venefret, sadaket ve ihanet, tutku ve şeh-vet de var kitapta. Yaşam da var, ölümde... Hayatın tüm karmaşası ve ölümünsadeliği...

-Peki neden 'Ölmeden Ölmek'?-"Çünkü yeniden doğmak için, önceölmek gerekir..."

-Peki ya ikinci romanınız; Gevur GelinVarka, onun için neler söylersiniz?-"Gevur Gelin Varka, gerçek bir hayat hi-kayesi. Aşkının peşine takılıp, 1. DünyaSavaşı sonrası iç savaş yaşayan SovyetRusya'dan Türkiye'ye giden bir kadınınöyküsü. Her şeyini, toprağını, geçmi-şini,kardeşlerini ve anılarını arkasındabırakan, cesur genç bir kadının yaşadık-larını anlatıyor. Ancak sadece o tarihlerle

sınırlı değil roman. Olaylarının büyükkısmı da yakın tarih ve günümüzde ge-çiyor."

-Her ikisinin de ortak temel konusu

kader denebilir ohalde...-"Evet, doğru. Her iki-sinin de ortak konusukader. Her ikisi deaynı zamanda, kadınruhunu inceliklerinianlatmayı hedefleyenromanlar."

-Neden 'Gavur' değilde 'Gevur' yazdınızromanın başlığını?-"Çünkü Varka, Ki-ev'den, Elazığ'a giderve uzun yıllar daorada yaşar. BilirsinizAnadolu’da, hattaTrakya da da 'Gavur'değil, 'Gevur' denir. Ben Anadolu'daki

söylendiği şekliyle olsun istedim".

-En çok hangi yazarları okursunuz, se-versiniz?-"Elimden geldiğince, zamanım yetti-ğince yeni yazarları takip edip okumayaçalışıyorum. En sevdiğim Türk yazarla-rının başında elbette ki, Yaşar Kemal ge-liyor. Sonra Nobel ödüllü yazarımızOrhan Pamuk, Elif Şafak..."

-Peki yabancı yazarlar?-"Hermann Hesse, Victor Hugo, Kafka,Camus..."

-Tekrar romanlarınıza dönersek, nekadar zamanda bir romanı tamamlıyor-sunuz?-"Aşağı yukarı her biri için bir yıl uğraştı-ğımı söyleyebilirim."

-Geçtiğimiz Kasım ayında İstanbulTüyap Kitap Fuarı’nda imza gününüzolmuş. Ve oldukça ilgi görmüş. Pekisatış rakamları nasıl?-"Bunun hakkında bir şey söylemek içinhenüz çok erken. İlk kitap yayımlanalısadece altı ay, ikincisi ise bir ay oldu.Öylesine yeni ki... Ancak sanırım şunusöyleyebilirim, eğer ilk kitabın satışı kötüolsaydı, eminim aynı yayınevi ikincisiniyayımlamazdı."

-Yeni romanınızı yazmaya başladınızmı?-"Evet, üzerinde çalışmaya başladım."

-Roman yazmaya heveslenen insanlarane tavsiye edersiniz?-" Bir tohumun büyüyüp çiçeklenmesiiçin su, güneş ve en önemlisi sabır ge-rekir. Roman yazmak ciddi bir iştir. Birroman yazmak için de bence, bilgi, göz-lem ve sabır gerekir. Ve elbette ki, çokkitap okumak..."

-Son olarak Objektif okuyucularına nesöylemek istersiniz?-"Televizyonu mümkün olduğunca az iz-lemelerini ve kitap okumalarını öneririm.Televizyon zamanı yok ederken, kitapinsanı var eder."

Meltem Budan Nalbant'ın kitapları 'AyaKitap'tan çıktı. Kitabı Türkiye'deki tümküçük ve büyük kitapçılardan satın ala-bilecekleri gibi, yurtdışında yaşayan va-tandaşlarımız kitaplara, hem internettekikitap satış sitelerinden, hem de yayınevi-nin internet adresinden deulaşabilirler.www.ayakitap.com/[email protected]

YENİ BİR YAZAR VE İKİ YENİ ROMAN

20

Page 21: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 22: Objektif gazetesi aralık sayısı

Aman dikkat!İnsanları hem insanlıktan hem dedinden imandan çıkartmayın sakın!Yeter Artık! Hani diyorum, bundan sonra yüzdeellilerle, yüzde elliler, " Allah koru-sun" karşı karşıya getirilmesinler!Dışarıda o güvendikleri yüzde ellilerisokağa dökecek olurlarsa, yüzde el-liler de kendini savunamaz bir du-rumda kalırlarsa, camiyeayakkabısıyla girdiler pozisyonunabir daha düşmesinler istiyoruz.Çünkü: bunlar alışmışlar, böyle birgerilim politikası yaratarak bundanbeslenerek geçinmek isteyeceklerdirartık!Sonra da polisle vatandaşı karşı kar-şıya getirerek bir zafer kazanmış gibi" Polise emri ben verdim" diyerek deövünmesinler istiyoruz! Onlar paşa paşa yaşarlarken, hiçkimse ve diğerleri de ölmesinler! Bu gerilim politikasıyla bunlar böyleancak saray kurdular. Onlar rahat oturacaksa otursun amabari milleti de rahatsız etmesinler! Aman ha! Esnaflar, Kasaplar, Terzîler!Kimse kimseyi sokakta kovalamaya,çelme takmaya, düşürmeye, linç et-meye kalkmasın!Bizler düşüne tekme vurmaya alış-madık, bizler bilakis yere düşeni kal-dırmaya alışmıştık, inancımız gereği! Saygılarımla!

ARAS'LA İNSAN'A DAİR

Melek Aras [email protected]

Yurtdışı Türkler ve AkrabaTopluluklar Başkanlığı tara-fından yurtdışında yaşayanvatandaşlarımız için bulun-dukları ülkelerin eğitim, kültürve akademik hayatlarına ka-tılımlarını ve başarılarını des-teklemek üzere YurtdışıVatandaşlar Bursları (YVB)oluşturulmuştur. YVB başvuruları 7 Kasım2014 tarihinde başlamış olup19 Aralık 2014 tarihine kadardevam edecektir. Başvurularwww.ytb.gov.tr veyahttp://yvb.ytb.gov.tr internet

siteleri üzerinden ulaşılacakelektronik forma bilgilerin gi-rilmesi ve belgelerin yüklen-mesiyle online şekildeyapılabilecektir. Programkapsamında yüksek lisanstez, doktora tez ve doktorasonrası çalışmalar destekle-necektir. 2014 yılında başvuruya açıla-cak olan konular şunlardır: Kimlik, Kültür ve AidiyetAraştırmaları, Eğitim Araştır-maları, Ayrımcılık ve Hak İh-lalleri, Göç Araştırmaları,Katılım Araştırmaları, Hukuk

Araştırmaları, Akademik veEntelektüel Durum, Sanat veEdebiyat Araştırmaları. Ayrıca, Hukuk, Siyaset, Sos-yoloji, Psikoloji, Pedagoji,Tarih ve Türkoloji gibi sosyalbilim dallarında, yurtdışındakiTürk toplumunu ilgilendirenkonularda araştırma yapanüstün başarılı araştırmacılarında başvurusuna imkân sağ-lanmaktadır. Almanya, Fransa, Hollanda,Belçika, Avusturya, İngiltere,İtalya, İspanya, İsveç, İsviçre,Finlandiya, Portekiz, Norveç,

Danimarka, İrlanda, Malta,Lüksemburg, Lihtenştayn,ABD, Kanada ve Avusturalyaolmak üzere 21 ülkede ika-met eden vatandaşlarımızınbaşvurusuna açılacak burs-lar, her ülkeye göre farklı mik-tarlarda aylık burs imkânısunmaktadır. Başvuru şartları, başvuru bel-geleri, sıkça sorulan sorularaulaşmak ve başvuru yapmakiçin YVB internet sitesi ziya-ret edilebilir:

http://yvb.ytb.gov.tr.

Yurtdışı Vatandaşlar Bursları

Ülkelere Göre Burs Miktarları

YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR BAŞKANLIĞI

Alsace Böge Konseyi Başkanı, eski Bakan Philippe Richert, 21Kasım 2014 akşamı, bölgedeki Türk-Fransız derneklerine bir resep-siyon verdi.Strasbourg’taki Maison de la Région’da (Bölge Evi) düzenlenen top-lantıya, David Sağlamer ve Nejla Yazmış Brandalise gibi siyasî isim-lerin yanı sıra, Başkonsolos Serdar Cengiz, Ticaret Ataşesi FisunAktuğ, Unisons gönüllüllerinden Halil Özsoy ve arkadaşları ile der-nek yönetici ve temsilcileri katıldılar.Bölgenin Türk-Fransız derneklerinin bir araya gelmesi ve fikir pay-laşması adına yapılmış bulunan kokteyl tarzı toplantıda, güzel fikir-lerin serbestçe konuşulduğu ve karşılıklı görüş alış veriş ortamınınhazırlandığı hoş bir akşam geçirildi.Katılımcılar bu tür toplantıların yararı üzerinde fikir birliğine vararak,tekrar edilmesinin önemine değindiler ve Philippe Richert’e teşek-kürlerini sundular.

Alsace BölgeKonseyi ile

dernekler buluşması

1974’te “Türkiye Kökenli İşçilerin Dayanışma Derneği” adıylakurulan, sonrasında adını “Kültürlerarası Yurttaşlar Hareketi”olarak değiştiren ASTU, kuruluşunun 40.yılını 8 Kasım 2014tarihinde gerçekleştirdiği bir dizi etkinlikle kutladı.

Etkinlikler kapsamında, ilk olarak, Strazburg üniversitesi vebelediyesinin de desteğiyle düzenlenen, akademi ve siyasetcamiasının önemli isimlerinin katıldığı “Göçmenler ve jene-rasyonları” konulu seminerde, göçmenlerin sorunları masayayatırıldı. Gün boyu devam eden toplantıların ardından kutla-malar konserlerle devam etti. La musique d’Istanbul ve LeGrand Méditerranée müzik grupları dinleyenlere keyifli birgece yaşattı.

Objektif ailesi olarak ASTU’nun yeni yaşını kutluyor, nice yıl-lara diyoruz.

ASTU 40 YAŞINDA

22

Page 23: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 24: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 25: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 26: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 27: Objektif gazetesi aralık sayısı

27

Bilim ve Biz« Yuvarlak kafada sivri zeka da olsa;Allah sana beyin vermiş, düşün diye »Atalarımız boşa konuşmazmış. "Bindüşün, bir konuş derlerdi." Sözün gitiğiyer ile çıktığı ağız önemlidir hep. Bir süreönce sayın Cumhurbaşkanımız Amerikakıtasını ilk keşfedenler müslümanlardıdiye bir kelam etti. İspanya basını ayağakalktı. "İSPATLAYIN" diye. TürkiyeCumhuriyeti devleti devamını getir-medi. Getiremediler. Çünkü bilimsel nebir kayıt ne araştırma, hiçbiri gelmedi.Öyle bilimsel araştırma ve geliştirme ilene ilgileri ne de bilgileri mevcuttu. İnsa-nın zikri ne ise fikri de o hesabından ha-reketle, Kolombiya'ya cami yapmaksa

niyetiniz, bu açık açık söylenmeliydi.Dolandıra dolandıra söylemeye negerek var. Avrupa basını alaya aldı. Ka-rikatüristlere malzeme olduk.Durun daha bitmedi: Sanayi ve Tekno-loji Bakanımız sayın Fikri Işık da, dahadün dünyanın yuvarlak olduğunu Müs-lümanlar keşfetti dedi. Gerisini getire-meden hemen konuyu değiştirip katmadeğerden söz etmeye başladı. Deva-mında sanayinin katma değeriyüksek sanayi malları üretilip o şekildekalkınmanın daha kolay olacağını, Rah-metli Erbakan Hoca’nın 1940’ların ba-şında sanayi hamlelerini konuştuğunda,1970’lerde büyük gayretlerinin dile ge-tirdiğinde sizler hep onun takkesiyle veseccadesiyle uğraştınız diye sitem etti. Eh şimdi soralım o zaman, şataata ayır-dığınız harcamaların yüzde kaçını araş-tırma geliştirmeye ayırdınız? Bu buluşlararaştırma geliştirme olmadan gelişmi-yor. Onun da bir maliyeti var. Son za-manlarda her üniversiteye bir cami diyeyola çıktınız. Ya da Diyanet öyle bir

karar aldı. Hani laboratuarlar, hani bilim-sel deney yapılacak yerler? Hani profe-sörler, hani araştırmacı bilim insanları?Size imam mı lazım yoksa gelişmiş işgücü, insan gücü mü? Şili'de yanılmıyorsam birkaç yıl önceyani 2010’da madende kalanları 69 günbeslediler. 14 Ekim 2010’da yerin 700metre altından çıkardılar. Bu bir başa-rıysa: Soma’daki veya daha yakındaolan Ermenek'teki maden kazalarındakurtarma rezaletlerinde hocaların veimamların teknik bilgileri, duaları mıkabul olmadı da böyle oldu? Yoksa biz-deki teknoloji yeterli mi gelmedi? Arka-daşlar şapkanızı önünüze düşürün veiyice bir düşünün. Bilim ve teknolojinasıl bir şey? Ben de diyorum ki suyun kaldırma gü-cünü MÜSLÜMANLAR BULMUŞTUR.Gelin çıkın işin içinden. Bende mantıklıbir açıklaması var. Müslümanlar islamdininin indirilmesinden sonra hanımla-rıyla bulundukları cinsel münasebetsonrası aldıkları gusül abdesti sırasında

ellerindeki o zamanki kullandıkları ma-teryal olan su dökmek için kullandıklarıobjeyi gözleri ve kafası sabunlu ikensuyun üstüne rastgele bırakmaları so-nucu suda batmadığını görünce bul-muşlardır!Güldüğünüzü görür gibiyim. Çünküdoğru olanı M.Ö.287 -212 yıllarında ya-şamış olan Arşimed (Archimedes) bul-muştur. Sicilya doğumlu bir Yunanmatematikçi, fizikçi, astronom, filizof vemühendis olan Arşimed’in, bir ha-mamda yıkanırken bulduğu iddia edilensuyun kaldırma kuvveti bilime en çok bi-linen katkısıdır. Pek çok matematik ta-rihçisine göre de integral hesabınbabası da sayılır.Hatta "Bana bir dayanak noktası verin,dünyayı yerinden oynatayım" dediğisöylenir. Bu günkü yük kaldırmadakivinçleri düşünün. Zaten din adamlarınında söylediği gibi dünya koçun boynu-zunda duruyor! Anlayan anladı bile; bir sonraki sayıdabuluşmak ümidiyle…

BASRİ ÇİÇEK

ÇİÇEKPASAJI

cicek @hotmail.fr

Sélestat ve Strasbourg şubeleri ile tüm Al-

sace bölgesindeki Türk vatandaşlara hiz-

met veren İZMİR VOYAGES, Fransa’da

turizm sektörü için önemli olan yeni bir ya-

salaşmayı duyurmak istiyor.

Müşterinin parasını garanti altına almayı

amaçlayan yasa bugüne kadar da hep

vardı, yeni hükümet bunun rakamını yük-

seltti.

Bugüne kadar, acentalardan istenilen

100 000 €’luk garanti, bu yasa ile 200 000

€’ya yükseliyor.

Hükümetin 2015 yılında yürürlüğe koyacağı

bu yasa, Fransa’daki bütün seyahat acen-

taları için mecburidir.

Yolcuları adına büyük bir sevinç duyan

İZMİR VOYAGES sahipleri Hüseyin Koca

ve Ali Durmaz, bu bağlamda şunu da ekli-

yor:

"TÜKETİCİNİN YARARINA OLAN BU

YASA, YOLCULARIMIZIN PARASINI

DAHA DA GARANTİ ALTINA ALACAKTIR.

PARANIZIN ARADA KAYNAYIP GİTME-

SİNİ İSTEMİYORSANIZ BİLETİNİZİ

YASAL ACENTALARDAN ALMANIZI

TAVSİYE EDİYORUZ.

EVDEN SATAN ARACI BİLETÇİLERE VE

İNTERNETTEN SATILAN SAHTE BİLET-

LERE DİKKAT EDİNİZ LÜTFEN.

MAĞDUR OLUP BİZE DERDİNİ

YANAN VATANDAŞLARIMIZ HER YIL

ÇOĞALIYOR MAALESEF."

STRASBOURG’tan Yeni Sefer Müjdesi

TÜRK HAVA YOLLARI, PEGASUS, SUN

EXPRESS ve yanı sıra tüm dünya uçakla-

rının genel acentası olan İZMİR VOYAGES

yetkilileri, yeni ve direkt olan seferler hak-

kında da bilgi verdiler:

Strasbourg’tan Antalya’ya ek seferlerimiz

açılmıştır. 4 Nisan 2015’te başlayacak olan

Antalya uçuşları, bölge halkımız icin hayırlı

olsun.

Strasbourg’tan İzmir’e direkt seferler de

devam ediyor. Başlangıç tarihi 4 Nisan

2015.İzmir’den sonra Antalya’ya da hat

açılmasının bölge için çok önemli oldu-

ğunu, Strasbourg havaalanından diğer il-

lere de uçak kaldırmak için çalışmalarının

sürdüğünü bildiren İZMİR VOYAGES yet-

kilileri, bu havaalanının vatandalarımız için

ne kadar önemli olduğunu biliyoruz diyor-

lar.

Yetkililerin verdiği bir diğer bilgiye göre de,

Baden Baden’den Kayseri’ye, geçen sene

olduğu gibi bu sene de yazın uçuşlar

devam ediyor; bu sezonun başlangıç tarihi

8 Temmuz 2015.

Uçak bileti, 5 yıldız otel ve Havaalanı ta-

şıma

Bu önemli bilgieri paylaştıktan sonra, hiz-

metleri hakkında söyleşimizi devam ettiren

Ali Durmaz ve Hüseyin Koca, 2015 biletle-

rinin satışa açıldığını bildiriyorlar.

Ekonomik şartların zorlaştığı Avrupa’da,

vatandaşlarımızı biletlerini erken almaya

davet eden İZMİR VOYAGES yetkilileri,

uçağa talep yüksek, yerler çabuk doluyor,

izin tarihlerini belirleyen hemen biletini

alsın, geç kalmasınlar diyerek, hizmetleri

hakkında şunları söylüyorlar: « Biz bu işi

severek yapıyoruz, her eyden önce müşte-

rinin memnuniyeti önemlidir, bunu sağla-

mak için disiplinli çalışmamızdan ödün

vermedik.

İnsanlarımızın güvenini kazandık, bu da ba-

şarımızı artırdı! Aynı şekilde yolumuza

devam etmeyi hedefliyoruz.

Genç ve dinamik bir ekipe sahibiz, Müteri-

mize karşı güleryüzümüz hiçbir zaman

eksik olmayacaktır!

Fiyatların en sağlıklısını bizden alabilirsiniz.

Ödeme imkanında kolaylıklar sağlıyoruz.

Daha geniş bilgi için Strasbourg ve Séle-

stat şubelerimizle irtibat kurabilirsiniz.. »

( ZMİR VOYAGES / Tours Organisés, A

Travers Le Monde / 2 agences: 5 Rte de

Colmar 67600 SELESTAT,

Tel: 09 81 35 01 36 - 21

Bld de Nancy 67000 STRASBOURG,

Tel: 03 88 16 29 58 / Garantie financière

140 000 € - Licence IM067100036 /

H. KOCA: (+33) 676 37 42 73 -

A. DURMAZ: (+33) 624 93 96 88)

İZMİR VOYAGES’DAN TURİZM SEKTÖRÜNDEN ÖNEMLİ DUYURULAR

Page 28: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 29: Objektif gazetesi aralık sayısı

Home Peinture firmasının sahibi HalilÖzsoy önderliğinde bölgenin sosyal ha-yatına etkili bir giriş yapan Unisons der-neği, yaptığı etkinliklerle gündemibelirlemeye ve gündemde kalmayadevam ediyor. Son olarak Kasım ayı içer-sinde iki etkinliğe ev sahipliği yapan Uni-sons, vatandaşlarımızın takdirinikazanmış durumda.

Öğretmenler Günü buluşmasıBu aktivitelerin ilkinde, Akabe Restau-rant’ta 24 Kasım akşamı, ÖğretmenlerGünü münasebetiyle öğretmenlerimizeverdiği önemi göstermek adına yemeklibir toplantı düzenlendi.Başkonsolos Serdar Cengiz ve AvrupaBirliği Karma Parlamento Komisyonu Eş-başkanı Afif Demirkıran’ın da onurlandır-

dığı yemekte, değerli öğretmen FarukBozkoyun başkanlığında Strasbourg veçevresinde görev yapan öğretmenlerimi-zin de katılımıyla, eğitim ve öğretim ala-nında geleceğe yönelik nelerinyapılabileceği üzerine konuların konuşu-lup paylaşıldığı hoş bir toplantı gerçekleş-tirildi.

Üniversitelilerle toplantıİkinci faaliyet ise, 25 Kasım akşamı CaféMilano’da düzenlenen üniversiteli genç-ler toplantısıydı.Serdar Cengiz, Afif Demirkıran, eski Av-rupa milletvekili Ozan Ceyhun, TicaretAtaşesi Fisun Aktuğ, Delegasyon’danCemil Tarhalı, Koordinatör öğretmenFaruk Bozkoyun ve basın mensuplarıylabirlikte üniversiteli gençleri ağırlayan

Halil Özsoy, yaptığı kısa açılış ve takdimkonuşmasından sonra sözü konuklarınabıraktı.Özellikle Avrupa-Türkiye ilişkilerine de-ğinen Ozan Ceyhun, gençlere lobiciliğinönemini kendi yaşantısından örneklerleanlattı ve onlara lobicilikte insan ilişkile-rinin değerinden söz ederek, bu net-work’da sadece almak değil vermek deçok mühimdir, sosyal dayanışma bu işinolmazsa olmazıdır dedi.Halil Özsoy’un bu dernek girişimine deövgüler düzen Ceyhun, kendisine teşek-kür ederek, çabalarında başarılar diledi.Afif Demirkıran ise, yer yer Akp’nin pro-pagandasını yaptığı konuşmasında, ken-disinin Londra’daki öğrencilik yılları veorada kurdukları yurttan bahsederek,

eğitime rahat devam edilmesinde bu de-neyimlerden faydalanılması gerektiğinivurguladı. Unisons’un yapmaya çalıştığışeyin, yani çoksesliliğin ve birikte olma-nın Türkiye’de yaptıkları şey olduğunusöyleyen Demirkıran, bu hususta HalilÖzsoy’a teşekkür etti.Demirkıran, ülkemizin AB’ye girememe-sinde bizim de suçumuzun olduğunu,bunun temelinde askerî darbelerin yattı-ğını ifade ederek, askerî ve yargısal ve-sayetin bu girişe engel teşkil ettiğinibelirtti ve bu Anayasa değişmedikçeAB’ye giremeyiz dedi.

Buluşma, daha sonra, gençleirn sorduğusorulara yetkikilerin verdiği cevaplarlasona erdi.

Unisons derneği gündem belirlemeye devam ediyor

KASVETLİ HAVADA MUTLU İNSANLARKışın neredeyse hiç güneş görmeyen,denizin ortasında birçok adadan oluşanDanimarka’ya yazın gittiğimde, nere-deyse gece yok denecek kadar azdı.Gecenin yarısında, bakıyorsun gün do-ğuyor. Geçen hafta gittiğimde ise,henüz kışa girmediğimiz halde öğledensonra hemen gün geceye karışıverdi.Havadaki bulutlarla yerdeki deniz, iç içegeçmiş durumda… Ama, ne olursaolsun, her şeye rağmen bulut yüklü kas-vetli havada insanları mutlu, çünkürefah içinde yaşıyorlar. Önemli olan dabu zaten onlar için…. Danimarka’nın Devlet Bakanı,( sembolikde olsa) Kraliçe 2’ci Margrethe. Başba-kan’ı da, Sosyal Demokrat Helle Thor-ning- Schmidt adında, yine bir kadın.Kadınlar, evlerindeki düzenini nasıl kon-

rol ediyorlarsa, aynen ülkeyi yönetirkende, asayiş berkemal bir bakıma… Kadınerkek eşitliği fıtratımıza ters düşer diyekasım kasım kasılmıyorlar da erkekleri.Kadınlara teslim etmişler, kadınlarındaha çok söz hakkı var bu ülkede. Hal-kından tutun bakanlarına kadar herkes,sessiz sedasız bisikletle işine gidip ge-liyor. Zira bu insanlar, doğayı ve bilimikeşfetme derdindeler; bizim gibi cennetikeşfetme derdinde değiller yani… Danimarka’ya hakim olan ilk topluluk Vi-kingler’in savaşçı bir ulus olarak bilin-mesine rağmen, o günden bu günebaktığımızda, tam tersine rahat vesakin bir ülke. Savaşarak kimsenin kârlıolamayacağını çok öncelerden anlayıphalletmişler bu durumu. Nereye gider-seniz gidin, her yerde, kimse kimseyi ra-hatsız etmemeye özen gösteriyor.Şehirde, müzeleri gezmek için bilet alı-yorsunuz, içeri geçerken bile bileti kont-rol edecek kimseyi bulamazsınız. Şehirdışına çıktığınızda da, yol üzerinde köy-lüler, ürünlerini bir tezgahın üzerine bı-rakıyorlar, onlar da ortada yoklar.Hiçbirini ürünlerinin başında göremezsi-niz. Merakla sordum. « Nerede bu in-sanlar? Bir şeyler almak istiyoruz »dedim. Öğrendim ki, ne rahatsız edil-mek, ne de rahatsız etmek istiyorlarmış.

Herkes istediğini alıyor, fiyatı üzerindeyazıyor zaten, parasını oradaki bir ku-tuya bırakıyor ve paranın üstünü de alıpgidiyor. Şaşırdım biraz ama, hakikatenne güzel bir sistem! Bu konuda alacağı-mız ders büyük…Ne ki buradaki insanların, sosyal haklarbağlamında kaygıları yok ve güveniyor-lar birbirlerine. Yoksa bir defa bırakır, ikidefa bırakır, her alıcı parasını ödemedenalıp giderse, üçüncüsünde öyle bırak-mazlar ürünlerini değil mi? Bir düşünün,sosyal hakların olduğu yerde niye çalsınki insanlar? Herkesin alım gücü devlettarafından dengelenmiş. Ne demişler,“biri yer biri bakar, kıyamet ondankopar.” Ama bizde, öyle mi? Ülkeyi tes-lim ediyorsun; sözde hükümet kuruyor-lar, ardından içini boşaltmayabaşlıyorlar mübarekler… Sıra fakire gel-miyor bir türlü. Fakir çocukları, içinegömdükleri acılarıyla, hâlâ hoyrat so-ğuklarda bacakları titreyerek çöptenkağıt topluyorlar. İşte bu yüzden, bizdeekonominin iyi gittiğini kimse söyleye-mez. Söyleyenler, yapılan haksızlıklarımeşrulaştırmak için yalan söylemiş olu-yorlar. Çünkü gözlerimizle görüyoruz buçocukları sokaklarda. Hâlâ insanlar,kömür madenlerinde, iş kazalarında ih-malden ölüyorlar. Görünen köy kılavuz

ister mi?Bu gelişmiş ülkeleri görünce, bizimki-lerle kıyaslamanın lafı bile olamaz…Neyse, çok karıştırmayayım. Şu kada-rını söyleyeyim. Bizde olduğu gibi, birtarafta insanlar etrafta aç gezerken, fer-yat figan hüzünlerini ve çaresizliklerinikoro halinde ağlayarak geçmişten gele-ceğe umutsuzca taşımıyorlar. Diğer ta-rafta, devletin başındakiler, kendilerinidoyumsuzluğa vurmuş bir nevi açgözlü-lükle, dünyanın öbür ucundan getirtilmişpembe mermerden saraylar yapıp, lüksarabalarla, cenneti keşfetmenin peşinede düşmüyorlar... Sonuç olarak: Yaşamayı bırakın tatil içinde olsa, ülkemize döndüğümüzde, den-gemiz bozuluyor, nevrimiz dönüyor budurumlar karşısında… Daha ne diyeyim,kader utansın!

Açıkçası, niyetim Avrupa’da yaşayanbiri olarak, Avrupa’ya hayranlığımdanbahsetmek değildi. Doğruları söylemekgerekirse, bu ülkelerin bulut yüklü kas-vetli havası da olsa, insanları özgür, hu-zurlu ve mutlular; bizim, halihazırdagüzel havamız ve bol güneşimiz varama, maalesef insanlarımız bu kadarözgür, huzurlu ve mutlu değiller!

AsiyeDEMİRELDRACH

[email protected]

29

Page 30: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 31: Objektif gazetesi aralık sayısı
Page 32: Objektif gazetesi aralık sayısı