ODAMIZDAN
KASTAMONU’DA KONGRE
PROJE DÖNGÜ YÖNETİMİ ÇALIŞTAYININ
İLK ETABI Antalya’da Gerçekleştirildi
3ncü DÖNEM MESLEKİ DENEYİM
KAZANMA ÇALIŞMALARI BAŞLADI
GENEL BAŞKAN ALİ KÜÇÜKAYDIN
ORMANCILIĞIMIZIN SON ON YILINI
DEĞERLENDİRDİ
SDÜ ORMAN FAKÜLTESİ’NDE
KONFERANS
4
BAŞYAZI2
İÇİN
DE
KİL
ER
14AĞAÇ TÜRÜNÜN
MDF LEVHALARDA
PÜRÜZLÜLÜĞE ETKİSİProf.Dr. Turgay Akbulut
Enüs Koç (Mba)
16YAYLACIK ARAŞTIRMA
ORMANI VEJETASYONUNUN
FLORISTIK VE BAZI TOPRAK
ÖZELLIKLERIDr. Münevver ARSLAN
Yrd. Doç. Dr. Neslihan ERDOĞAN
Prof. Dr. Osman KETENOĞLU
Ali KÜÇÜKAYDIN
Prof. Dr. Devlet TOKSOY
Okan ÇANÇİN
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ
AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ
Sevda ERGİZ
Hüseyin AYTAÇ
Serkan ERİKGENOĞLU
Ali İzzet BAŞER
Fatih SARAÇ
Emre TOPBAŞ
Prof. Dr. Ender MAKİNACI
Prof. Dr. Erol BURDURLU
Prof. Dr. Mustafa AVCI
Prof. Dr. Özden GÖRÜCÜ
Prof. Dr. Selman KARAYILMAZLAR
Prof. Dr. Semra ÇOLAK
Prof. Dr. Sezgin AYAN
Değerli meslektaşlarımız,
Sevgili okurlarımız…
2013’ün ilk günlerinde 2012‘nin son sayısı ile ye-
niden birlikteyiz. Dileğimiz yeni başlayan yılın
sağlık, mutluluk ve huzur içinde geçmesi.
Geçtiğimiz üç aylık dönem içinde Genel Merkezi-
mizce yürütülen çalışmalardan bazılarını dergi-
mizin bu sayısına taşıdık. Kastamonu’da orman
fakülteleri ve uygulamacılar ile biraraya gelerek
Yasamızın ormancılık eğitimine yansımalarını
ele aldıkları Kongre, Isparta’da Orman Fakültesi
Öğrencilerine düzenlenen Konferans ve Türki-
ye Ormancılar Derneği’nin kuruluşunun 88inci
yılı nedeniyle düzenlenen Panel bunlardan öne
çıkanlar oldu. Yürütülen diğer çalışmaları ve ay-
rıntılarını odamızın genel ağ sayfasından takip
edebilirsiniz.
Uzman Sahası bölümünde, orman fakültelerin-
de ve ormancılık araştırma enstitüsü müdürlük-
lerinde araştırmalarını yürüten arkadaşlarımızın
ulaştıkları sonuçları, sizlerle paylaşıyoruz.
Bir önceki sayımızda yer alan AĞAÇ TÜRÜNÜN
MDF LEVHALARDA PÜRÜZLÜĞE ETKİSİ başlıklı
makalenin yazarları, basım aşamasında yaşa-
nan dikkatsizlik nedeniyle ne yazık ki hatalı ya-
yımlandı. Bunun için Prof Dr. Turgay Akbulut ve
Enüs Koç ile siz okurlarımızdan özür diliyoruz.
Meslektaşımız Dr. Ali Özkurt, ormancılık çalış-
malarının yanısıra; farklı bir alanda, iş güvenliği
konusunda uzmanlık alarak, çalışmalarını sür-
dürüyor. Ormancılıkta gerekli iş sağlığı ve gü-
venliği bilgilerini, bu sayımızda bizlerle paylaştı.
Odamız Genel Merkezinde Genel Sekreter olarak
görev yapan değerli meslektaşımız Yücel Alım’ı
kaybetmek, hepimizi derinden üzdü. Kendisine
Allah’tan rahmet, meslektaşlarımıza başsağlığı
diliyoruz.
Siz değerli okurlarımızın, Dergimizin bir sonraki
sayısında paylaşmak üzere katkılarını beklediği-
mizi hatırlatıyor, saygılarımızı sunuyoruz...
1
YAY
IN K
UR
ULU
ND
AN
20SIĞLA (LIQUIDAMBAR
ORIENTALIS MILLER)’DA
ALTERNATİF VEJETATİF
ÜRETİM YÖNTEMİDr. Salih PARLAK
28İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
ORMANCILIKTA YAPILMASI
GEREKENLERDr. Ali ÖZKURT
34ÜYELERİMİZDEN
Dr. Celal TAŞDEMİR
Refik ULUSOY
Sıtkı ÖZTÜRK
Yusuf BAYIR
Lütfiye BARUT KARADENİZ
Erdoğan ÖZEVREN
Eşref GİRGİN
24TOROS SEDIRININ (CEDRUS
LIBANI A. RICH.) ÜLKEMIZIN
EN BATISINDA, MUĞLA-
KÖYCEĞIZ’DE YENI TESBIT
EDILEN YAYILIŞ ALANI - IDr. Said DAĞDAŞ
Mehmet İŞÇİ
31DÜNYA VE TÜRKİYE KÂĞIT
ENDÜSTRİSİ ÜZERİNE BİR
İNCELEMEDoç.Dr. Halil Turgut ŞAHİN
Orman End. Müh. Cihan BOZKURT
44 HABERLEROrman Mühendisliği Dergisi
Yayın Kurulu
Saygıdeğer Meslektaşlarımız,
Bilindiği üzere Odamız tarafından, Bugün Gazetesinde Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği
(TMMOB) mevzuatının değiştirilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda çalışmalar yapıldığına
dair çıkan haberler üzerine, 09 Mayıs 2012 tarihinde basına ve kamuoyuna BUGÜN GAZETESİNİN
MANŞETLERİ, MESLEK ODALARINI DİZAYN ETMENİN HABERCİSİ Mİ? başlıklı açıklama yapıl-
mıştı. Demokratik yollarla meslek odalarını ele geçiremeyenlerin, mevzuat değişiklikleriyle bu ku-
ruluşları baskı altına almak istedikleri ifade edilerek; seçimle gelenlerin seçimle gitmesi gerektiği,
bunun demokrasinin temel kurallarından olduğu, seçimle gelen bağımsız kuruluşların kural deği-
şiklikleri ile dizayn edilemeyeceği belirtilmişti.
Bugün gelinen nokta itibariyle, 6235 sayılı TMMOB Yasası değişikliği ile demokratik yollarla ele
geçirilemeyen meslek örgütleri, “böl-parçala-küçült-yönet-etkisizleştir” metoduyla merkezi kamu
yönetimine bağlanmak istenmektedir.
Kanunlar elbette günün ihtiyaçlarına göre değiştirilebilir. Ancak değişiklik talepleri meslek ör-
gütlerinden gelmelidir. Meslek örgütleri ve üst birliği olan TMMOB’nin kuruluş yasası değişikliği
odalardan ve TMMOB’den gizli olarak kapalı kapılar ardında yapılmamalıdır. Yasa değişiklikleri ül-
keyi yönetenlerin amaçları doğrultusunda meslek örgütlerini dizayn etmeye yönelik olmamalıdır.
Orman Mühendisleri Odası olarak hazırlanış süreci, şekli ve içerik itibarıyla TMMOB’siz, TMMOB
Yasası değişikliğinin kabul edilebilir yanının olmadığını bilmenizi isteriz.
Saygıdeğer Meslektaşlarımız,
Orman Mühendisleri Odası olarak, özellikle son dönemlerde uluslararası platformlarda daha
çok yer almak, bu platformlarda mesleğimizi ve meslektaşlarımızı etkin biçimde temsil etmek ve
mesleğimize, meslektaşlarımıza kazanımlar elde etmek gayesi ile yoğun çaba sarf etmekteyiz.
Bu çabalarımız neticesinde 09 ŞUBAT 2011 tarihinde Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
(UNDP) ile özellikle meslektaşlarımızın kapasitelerini arttırıcı çalışmalar yapmak ve faaliyetlerde
bulunmak amacıyla bir protokol imzalanmıştı. UNDP ile yapmış olduğumuz protokol neticesin-
de FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü)’nün de katkılarıyla, Odamızın faaliyet alanına
giren konularda projeler üretilmesine katkıda bulunmak ve diğer mali kaynaklardan projeler va-
sıtasıyla faydalanılmasını sağlamak amacıyla, proje hazırlama konusunda bireysel kapasiteyi arttı-
rıcı nitelikte “Proje Döngü Çalıştayı” düzenlenmiştir. Çalıştay dört aşamalı olarak planlanmış ve ilki
03-06 Aralık 2012 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirilmiştir. Diğer üç aşamasının da 2013
Ocak, Şubat, Mart aylarında yapılmasını öngörmekteyiz. Orman Mühendisleri Odası olarak bu
Çalıştaydan, özellikle kamuda ve özel sektördeki meslektaşlarımızın proje hazırlama, uygulama,
denetim ve değerlendirme konularında bilgi ve deneyim sahibi olmalarına katkıda bulunulması
amaçlanmıştır.
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 20122
BA
ŞY
AZ
I
Değerli Meslektaşlarımız;
Türkiye’de ki ormancılık eğitimi ve orman fakültelerinin durumu özellikle son yıllarda yaşanan
kalite düşüklüğü nedeniyle önemle üzerinde durduğumuz konuların başında gelmektedir. 2009
yılında Antalya’da düzenlediğimiz panelin ardından, üç yıl sonra Kastamonu’da yine tüm orman
fakültelerinin katılımıyla düzenlediğimiz kongre ve sonuç bildirisiyle tarihi bir sorumluluğu yerine
getirdiğimizi düşünüyoruz. Ormancılık mesleğinin geleceği açısından hayati öneme haiz bu konu-
nun tüm paydaşlarca aynı özen gösterilerek takip edilmesinin gerektiğine inanıyoruz.
Saygıdeğer Meslektaşlarımız,
Bilindiği üzere; geçtiğimiz Aralık ayı içerisinde Orman Genel Müdürlüğü makamında görev de-
ğişikliği olmuş, mevcut Genel Müdür yaş haddinden dolayı emekliliğe ayrılmış ve yerine Sayın
İbrahim ÇİFTÇİ atanmıştır. Sayın Genel Müdürü tebrik eder yeni görevinde başarılar dileriz. Bu ve-
sile ile mesleğimiz ve meslektaşlarımızın menfaatine yapılacak tüm faaliyetlerde Oda olarak üze-
rimize düşen görevi, sorumluluk bilinciyle tereddüt etmeden yerine getirmenin gayreti içerisinde
olacağımızı, meslek ve meslektaşlarımız aleyhine olacak gelişmelerde de meslek örgütü dilinin
kullanılmasında ve gerektiğinde de hukuki mücadeleden geri kalınmayacağının bilinmesini isteriz.
Orman Genel Müdürlüğü’nün yeni yönetiminden, öncelikle Orman Genel Müdürlüğü kam-
püsünün biran evvel inşa edilerek; dağınık vaziyetteki merkezi birimlerin bir araya getirilmesi ve
çalışanların moral – motivasyonlarının bir nebze de olsa yükseltilmesini; “Teknik Personel Atama
Yönetmeliği” nin hakkaniyete ve liyakata dayalı olacak şekilde yeniden düzenlenmesini ve atama-
larda bu hususa azami derecede uyulmasını; ormancılık hizmetlerinde kurumsal kapasitenin art-
tırılması hedeflerinin gerçekleştirilmesi, hizmet standardının yükseltilmesi amacıyla KİK mevzuatı
çerçevesinde, İdarenin denetiminde 5531 sayılı Yasa ile kurulan ormancılık büro ve şirketleri kana-
lıyla, hizmet alımlarına dayalı sistemin şeffaf olarak kurulmasını öncelikle beklediğimizi belirtmek
isteriz.
Saygıdeğer Meslektaşlarımız;
Yeni bir yıla başlarken, 2013’ün mesleğimiz, meslektaşlarımız başta olmak üzere Yüce Milletimize
ve tüm insanlığa huzur ve barış getirmesini diliyoruz.
Saygılarımızla…
Yönetim Kurulu
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 3
Orman Mühendisleri Odası
Genel Merkezi tarafından,
16-19/11/2009 tarihlerinde
Antalya’da gerçekleştirilen
“5531 Sayılı Orman Mühendisliği, Or-
man Endüstri Mühendisliği ve Ağaç
İşleri Endüstri Mühendisliği Hak-
kında Kanun’un Yüksek Öğretim ve
Eğitim ile Uygulamaya Yansımaları,
Alınması Gereken Önlemler” konu-
lu panelin sonuç bildirisinde; 5531
sayılı Orman Mühendisliği, Orman
Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri
Mühendisliği Hakkında Kanunun, or-
mancılık yüksek öğretim ve eğitime
yansıtılmasına yönelik tavsiye karar-
ları alınmıştı.
Ormancılık yüksek öğretimine
ilişkin tavsiye kararlarının, or-
mancılık yüksek öğretim ve
eğitimine ne ölçüde yansıtıl-
dığını irdelemek amacıyla, dü-
zenlenen kongrenin açılış ko-
nuşmasında, Genel Başkan Ali
Küçükaydın; “Bu kongre ile 2009
yılında Antalya’da gerçekleştirilen
panelin ardından geçen üç yıl için-
de alınan kararların ne oranda uy-
gulandığının irdeleneceğini, Kara-
bük Üniversitesi Orman Fakültesini
örnek göstererek, yeni orman fakül-
teleri ile bölümlerin açılmasında,
YÖK Yasasının hiç dikkate alınma-
dığının” altını çizmiştir. Kongreye
katılan, Kastamonu Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın ko-
nuşmasında, Orman Mühendis-
leri Odası’nın böyle bir kongre
düzenlemekle yüksek öğretime
önemli katkı yaptığını vurgulaya-
rak, bu etkinliğin Kastamonu’da
yapılmış olmasının kendilerini
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 20124
OD
AM
IZD
AN
KASTAMONU’DA KONGREOrman Mühendisleri Odası Genel Merkezi tarafından “5531 Sayılı Kanun, Yüksek Öğretim ve Eğitime Yansımalarının İrdelenmesi ve Hedefler” Konulu Kongre 23-24 Kasım 2012 Tarihlerinde Kastamonu’da Gerçekleştirildi
fızoğlu, Prof. Dr. Kenan Ok, Prof.
Dr. İbrahim Turna, Prof. Dr. Nedim
Saraçoğlu, Prof. Dr. Ümit Cafer Yıl-
dız, Prof. Dr. Hasan Vurdu, Prof. Dr.
Erol Burdurlu, Doç. Dr. İlker Usta,
Yrd. Doç. Dr. Üstüner Birben, Yrd.
Doç. Dr. Hasan Serin, Or. End. Y.
Müh. Enüs Koç ve Ağaç İşleri End.
Y. Müh. Fatih Kısacık katılmışlardır.
Ayrıca çok sayıda orman bilimcisi,
Orman Mühendisleri Odası, Tür-
kiye Ormancılar Derneği, Emekli
Ormancılar Derneği, ORKOOP
Temsilcileri, orman mühendisleri,
orman fakültesi öğrencileri, Or-
man Genel Müdürlüğü ve ÇEM
Genel Müdürlüğü yetkilileri de
kongreyi izlemiş ve tartışmalara
katılmışlardır.
Sunulan tebliğlerde başlıca;
Orman Mühendisleri Odası AR-
GE Komisyonu başkanı Eşref Gir-
gin, Antalya Panel sonuç bildiri-
çok memnun ettiğini ve sonuç
beklentilerinin yüksek olduğunu
ifade etmiştir.
Kongreye oturum başkanı ve
konuşmacı olarak; Prof. Dr. Seyit
Aydın, Prof. Dr. Ramazan Özen,
Or. Y. Müh. Eşref Girgin, Prof. Dr.
Azize Toper Kaygın, Prof. Dr. Ah-
met Yeşil, Prof. Dr. Temel Sarıyıldız,
Selman Karayılmazlar, Prof. Dr.
Cahit Balabanlı, Prof. Dr. Cantürk
Gümüş, Prof. Dr. Harzemşah Ha-
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 5
sinde yer alan ormancılık yüksek
öğretime ilişkin önerilerin tam
olarak gerçekleştirilmediğini, an-
cak 5531 sayılı Kanunun önemli
ölçüde yansıtıldığını gözlemle-
diğini; Prof. Dr. Cantürk Gümüş
ormancılık yüksek öğretiminin
tarihsel gelişimini; Prof. Dr. Kenan
Ok ormancılık yüksek öğretiminin
akreditasyonunun gerekliliğini;
Prof. Dr. Harzemşah Hafızoğlu yeni
fakültelerin açılması ve öğrenci
kontenjanlarını irdelemiştir. Fa-
külte temsilcileri de Antalya-2009
Paneli sonuç bildirisinde yer alan
hususlar hakkında fakültelerinde
yapılan çalışmaları anlatmışlardır.
Yapılan tartışmalar sonucun-
da, kongre sonuç bildirisinin en
önemli çıktısı olarak; ormancılık
yüksek eğitim ve öğretimi kapsa-
mında yer alan orman mühendis-
liği ile orman endüstri mühendis-
liği lisans eğitimlerinde uzman-
laşmanın gerekli olduğu, orman
mühendisliği uzmanlık alanları-
nın OMO’nun koordinasyonunda
orman idaresi, orman fakülteleri-
nin birlikte yapacakları toplantı-
larda belirlenmesinin, aynı şekilde
orman endüstri mühendisliği uz-
manlık alanlarının OMO’nun ko-
ordinasyonunda özel sektör tem-
silcileri ile orman fakültelerinin
birlikte yapacakları toplantılarda
belirlenmesinin gerektiği vurgu-
lanmıştır. “ “
Orman Mühendisleri
Odası AR-GE
Komisyonu başkanı
Eşref Girgin, Antalya
Panel sonuç
bildirisinde yer alan
ormancılık yüksek
öğretime ilişkin
önerilerin tam olarak
gerçekleştirilmediğini,
ancak 5531 sayılı
Kanunun önemli
ölçüde yansıtıldığını
gözlemlediğini
anlatmışlardır.
Orman Mühendisleri Odası ta-
rafından düzenlenen ve Yüksek
Öğretim Kurumu (YÖK), Kas-
tamonu Üniversitesi, İstanbul
Üniversitesi, Karadeniz Teknik
Üniversitesi, Süleyman Demirel
Üniversitesi, Bartın Üniversitesi,
Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi, Çankırı Karatekin
Üniversitesi Orman Fakülteleri,
Hacettepe Üniversitesi Mesleki
Teknoloji Yüksek Okulu, Gazi
Üniversitesi Teknoloji Fakülte-
si, serbest orman endüstrisi ile
ağaç işleri endüstrisi sektörleri
ve TMMOB Orman Mühendisleri
Odası temsilcilerinin konuşmacı
olarak katıldığı “5531 SAYILI OR-
MAN MÜHENDİSLİĞİ, ORMAN
ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ VE
AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHEN-
DİSLİĞİ HAKKINDA KANUNUN
YÜKSEK ÖĞRETİM VE EĞİTİME-
YANSIMALARININİRDELENMESİ
VE HEDEFLER” konulu kongre
23–24 Kasım 2012 tarihlerinde
Kastamonu’da gerçekleştirilmiş-
tir.
Kongrede; 16-19 Kasım 2009
tarihleri arasında Antalya’da
gerçekleştirilen“5531 SAYILI OR-
MAN MÜHENDİSLİĞİ, ORMAN
ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ VE
AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHEN-
DİSLİĞİ HAKKINDA KANUNUN
YÜKSEK ÖĞRETİM-EĞİTİM VE
UYGULAMAYAYANSIMALARI VE
ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER”
konulu panelin, 5531 sayılı Ka-
nunun yüksek öğretim ve eği-
time yansımalarına ilişkin sonuç
bildirisindeki tavsiye kararlarına
yönelik olarak18(onsekiz) adet
bildiri sunulmuştur. Kurumların
temsilcisi konuşmacılar, otu-
rum başkanları, uzmanlar ve
diğer katılımcılar olarak; kongre
oturumlarında yapılan sunum-
lar, vurgulanan temel hususlar,
tartışmalar, kurum temsilcileri-
nin kurumları adına sundukları
görüş ve öneriler dikkate alına-
rak, aşağıda belirtilen çıktıların,
Yüksek Öğretim Kurulu’na, ilgili
kurumlara, meslek kuruluşlarına,
eğitim kurumlarına ve kamuo-
yuna duyurulması hususunda
görüş birliğine varılmıştır.
1. Orman ekosisteminin bütün-
cül yönetiminin, Orman Mü-
hendisliğinin temel mesleki
faaliyet konularından olduğu
ve bu konulara ilişkin hak ve
yetkilerin 5531 sayılı Kanun-
la yasal güvenceye alındığı
vurgusu yapılarak; bütüncül
orman ekosistem yönetimi-
nin, mesleki hak ve yetkiler
bölünmeden, bilimsel teme-
le dayalı ve bu Kanun esas alı-
narak daha rasyonel biçimde
sürdürülebilmesi için;
a. Lisans düzeyindeki or-
mancılık yüksek öğretim
eğitiminde, seçmeli ders
uygulamasının uzmanlaş-
mada yeterli olamayacağı
dikkate alınarak; Orman ve
Su İşleri Bakanlığı, Orman
Genel Müdürlüğü, Orman
Fakülteleri temsilcilerinin,
Orman Mühendisleri Oda-
sının koordine edeceği
toplantılarda, en fazla dört
başlıkta uygulamaya yöne-
lik uzmanlık alanları belir-
lenmeli,
b. Belirlenecek uzmanlık
alanlarında çalıştırılmak
üzere ve uygulamanın is-
tediği niteliklere sahip or-
man mühendisi yetiştiril-
mesi için ormancılık yük-
sek öğretim-eğitim prog-
ramları şekillendirilmeli,
c. Ormancılık yüksek öğretim
ve eğitimi yine dört yıl ola-
rak sürdürülmeli, bunun ilk
iki yılı müşterek derslerden
ve son iki yılı ise uzmanlık
alanlarına yönelik dersler-
den oluşturulmalı,
d. Her Orman Fakültesinde,
fakültenin teknik alt yapısı
ve coğrafi konumu dikkate
alınarak ve tüm uzmanlık
alanlarından olmamak ko-
şuluyla belirlenecek alan-
larda öğretim ve eğitimler
yapılmalı,
e. Mezunlara, Orman Mühen-
disi unvanı altında ve uz-
manlık alanlarını içerecek
şekilde lisans diplomaları
verilmeli,
2. Ormanların tamamına yakı-
nı Devletin tekelinde olduğu,
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 20126
OD
AM
IZD
AN
“5531 Sayılı Kanun, Yüksek Öğretim ve Eğitime Yansımalarının İrdelenmesi ve Hedef ler”
Kongresi Sonuç Bildirgesi
hizmet satın alımlarında yeter-
li arzın bulunmadığı tespitleri
yapılarak; orman mühendisi
istihdam sorunlarını hızla bü-
yüten yeni Orman Fakülteleri
ve bölümler açılmamalı, he-
nüz öğrenci kaydı yapılmayan
Bursa Teknik Üniversitesi, İzmir
Kâtip Çelebi Üniversitesi ve
Karabük Üniversitesi Orman
Fakülteleri ya kapatılmalı, ya
da mesleki istihdam sorun-
ları çözümleninceye kadar öğ-
renci kontenjanı verilmemeli,
mevcut orman fakültelerin-
den öğretim elemanı desteği
sağlanmamalı,
3. Karadeniz Teknik Üniversitesi,
Süleyman Demirel Üniversi-
tesi, Artvin Çoruh Üniversitesi
Orman Fakültelerinde öğre-
tim-eğitim yapan, kontenjan-
ları istenilen düzeyde dolma-
yan orman mühendisliği ve
orman endüstri mühendisliği
ikinci öğretimleri kapatılmalı,
4. Orman ekosisteminin bütün-
cül yönetimi ve Orman Mü-
hendisliği mesleki haklarına
zarar verecek nitelikte progra-
ma dayanarak öğretime açılan
ve rağbet edilmemesi nede-
niyle kontenjanı dolmayan,
Karadeniz Teknik Üniversitesi
ile henüz öğrenci almayan Sü-
leyman Demirel Üniversitesi
ve Düzce Üniversitesi Orman
Fakülteleri Yaban Hayatı Eko-
lojisi ve Yönetimi Bölümleri
kapatılmalı,
5. Orman Fakültelerinin ilgili bö-
lümlerinin eğitim ve öğretim
programlarının, Ulusal Yeter-
likler Çerçevesi (TYYÇ), Bolog-
na süreci ve 5531 Sayılı Kanun
hükümlerinde öngörülen bilgi
ve becerileri de kazandıracak
şekilde müfredat programı
çalışmalarına, fakülteler ortak
paydada anlaşarak aralıksız
devam etmeli,
6. Dokuz Orman Fakültesindeki
Orman Mühendisliği bölüm-
leri öğrenci kontenjanları; hiz-
met alımı arzı çeşitlendirilip
geliştirilinceye kadar, orman
idaresi ile özel sektör ihtiyaçla-
rını karşılayabilmek amacıyla,
günümüz şartlarında tüm fa-
külteler için yılda en fazla 450
öğrenciyi geçmeyecek şekilde
planlanmalı,
7. Orman İdaresi ile diğer kamu
kurum ve kuruluşları; orman
yönetim sistemi ve üretim
zincirinin, yerli uzmanlarca
yapılacak dış denetimi ve ser-
tifikasyonuna yönelik Orman
Mühendisleri Odasının giri-
şimlerine destek vermeli,
8. Orman Fakülteleri programla-
rının akreditasyonuna yönelik
olarak fakülte bütçelerinden
gerekli kaynak ayrılmalı, akre-
ditasyon için ön koşul olan on
ölçüte dayalı süreç başlatılma-
lı; Orman Mühendisleri Odası,
Mühendislik Eğitim Program-
ları Değerlendirme ve Akre-
ditasyon Derneği (MÜDEK) ile
denetici eğitimlerinde işbirliği
yapmalı, üyelerini teşvik etme-
li ve fakülte dekanları süreci
kolaylaştırmalı,3
9. Orman Endüstri Mühendisliği
bölümlerinde, kamu kurum ve
kuruluşları ile serbest piyasa-
daki gelişmelere uygun olarak
ve piyasa isteklerini karşıla-
yacak niteliklere haiz orman
endüstri mühendisi yetiştire-
cek biçimde uzmanlaşmaya
gidilmeli, uzmanlık alanlarının
belirlenmesinin özel sektör
temsilcileri ile orman fakül-
telerinin Orman Mühendisleri
Odasının koordinesinde yapa-
cakları toplantılarda kararlaştı-
rılmalı,
10. Orman Fakültelerindeki Or-
man Endüstri Mühendisliği
bölümleri öğrenci konten-
janları, özel sektörün aradığı
nitelikler ve nicelikler dikkate
alınarak belirlenmeli,
11. Ağaç İşleri Endüstri Mühen-
disliği alanında, 1973’den
buyana eğitim yapan ve
Türkiye’nin en eski yüksek
öğretim kurumu olan, Hacet-
tepe Üniversitesi Mesleki ve
Teknoloji Yüksek Okulu Ağaç
İşleri Endüstri Mühendisliği
Bölümünün fakülte olarak öğ-
retimine tekrar başlatılması
için Odanın koordinasyonun-
da yapılan girişimlere devam
edilmeli,
12. Teknoloji Fakültelerine dö-
nüştürülen Teknik Eğitim
Fakülteleri Mobilya ve Deko-
rasyon Eğitimi Bölümlerinin,
5531 sayılı Kanuna dayanarak
Ağaç İşleri Endüstri Mühen-
disliği olarak yapılandırıldığı
gözlemlenerek, bu yeni yapı-
lanmada, teknik alt yapı yeter-
liliği ve mesleki kıstaslar göz
ardı edilmemeli, yeni istihdam
sorunlarına neden olunma-
malı, Gerektiği sonucuna va-
rılmıştır.
Kongre katılımcıları
24 Kasım 2012
Kastamonu
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 7
Meslektaşlarımızın ka-
pasitelerini arttırıcı ça-
lışmalar yapmak ve fa-
aliyetlerde bulunmak
amacıyla OMO ile UNDP arasında
09 ŞUBAT 2011 tarihinde imzala-
nan protokol çerçevesinde, “Pro-
je Döngü Yönetimi Çalıştayı” nın
ilk etabı FAO’nun da katkılarıyla
03 - 06 Aralık 2012 tarihinde An-
talya ‘da gerçekleştirildi.
Dört farklı oturumda yürütü-
len Çalıştayda; UNDP ve FAO uz-
manları tarafından sorun analizi,
paydaş analizi, mantıksal çerçeve,
proje izleme ve değerlendirme ile
proje yürütme süreçleri detaylı ve
uygulamalı olarak ele alınmıştır.
Ekrem Yazıcı ve Yıldıray Lise’nin
ana eğitimci olduğu çalıştaya
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan-
lığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Or-
man Genel Müdürlüğü, Orman-
cılık Büro ve Şirket sahipleri ve
çalışanları ile yeni mezun orman
mühendislerinden oluşan toplam
102 kişi katılmıştır.
UNDP, FAO ve OMO yönetici-
lerinin açılış konuşmaları ile baş-
layan Çalıştaya; arazi bozulması,
iklim değişikliği, su yönetimi, bi-
yolojik çeşitlilik ve sürdürülebilir
orman yönetimi konularında grup
çalışmaları ile devam edilmiştir.
Odamız II.Başkanı İsmail Hak-
kı Barı yaptığı konuşmada özetle;
“Orman Mühendisleri Odası olarak
bu Çalıştaydan, mühendis kariye-
rine sahip kişiler (öncelikli olarak
yeni mezun, genç mühendisler) ile
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 20128
OD
AM
IZD
AN
Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezi ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) Ortaklaşa Düzenlediği ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) da katkıda bulun-duğu Proje Döngü Yönetimi Çalıştayı’nın ilk etabı Antalya’da Gerçekleştirildi
PROJE DÖNGÜ YÖNETİMİ ÇALIŞTAYININ İLK ETABI
Antalya’da Gerçekleştirildi
kamu ve diğer kurumlarda proje-
lerle ilgili birimlerde çalışan veya
serbest çalışan Odamız üyelerinin
ve diğer mühendislerin proje ha-
zırlama, uygulama, denetim ve
değerlendirme konularında bilgi ve
deneyim sahibi olmalarına katkıda
bulunulmasının amaçlandığını be-
lirterek bu çalıştaydan Oda olarak;
proje hazırlama, kontrol ve değer-
lendirme konularında bilgi sahibi
mühendis sayısını artırmayı; bu
alanda güncel teknik ve metodo-
lojiler hakkında bilgi sahibi olmayı,
UNDP ve FAO gibi deneyimli ku-
rumların deneyimlerinden ve proje
ve finans fırsatlarından yararlan-
mayı, orman mühendislerine iş/is-
tihdam fırsatları yaratmayı, serbest
meslek mensuplarının ve serbest
meslek bürolarının proje hazırlama
ve finans temini konularında bilgi
sahibi olmalarını, proje hazırla-
ma ve değerlendirmede beklenen
sonuçlara daha çabuk ulaşmayı,
muhtelif projelerde taşeron veya
proje ortağı olarak çalışma imkan-
larını sağlamayı, proje hazırlama,
uygulama, kontrol ve değerlendir-
me konularında olabilecek talepleri
karşılayabilmeyi” beklediklerini
ifade etmiştir.
Belirlenen grupların her dört
aşamaya katılımının sağlanacağı
ve ikinci aşamaya ön çalışmalar
yapılarak gelinmesinin önemi
belirtilen çalıştayın ikinci aşa-
ması, 14-18 Ocak 2013 tarihinde
Antalya’da yapılacaktır.
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 92012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 9
“
“
“Orman Mühendisleri
Odası olarak bu
çalıştaydan, mühendis
kariyerine sahip kişiler
(öncelikli olarak yeni
mezun, genç mühendisler)
ile kamu ve diğer
kurumlarda projelerle
ilgili birimlerde çalışan
veya serbest çalışan
Odamız üyelerinin ve
diğer mühendislerin proje
hazırlama, uygulama,
denetim ve değerlendirme
konularında bilgi ve
deneyim sahibi olmalarına
katkıda bulunulmasının
amaçlandığını belirdi.”
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201210
OD
AM
IZD
AN
Son yıllarda gündeme ge-
len Odalarımız ve üst
Birliğimiz Türk Mühendis
Mimar Odaları Birliği-
TMMOB’nin mevzuatını düzen-
lemeye yönelik adımlar, bugün
doğrudan TMMOB Yasasını değiş-
tirmeye yönelmiştir. Anayasa’nın
123, 124 ve özellikle 135. maddele-
rinden hareketle yayımlanan 6235
sayılı TMMOB Yasasının değiştiril-
mesi yoluyla TMMOB örgütlülüğü
ve mühendis, mimar, şehir plancı-
lığı disiplinlerinin meslek örgütlü-
lükleri, kapalı kapılar ardında ya-
pılan hazırlıklarla tasfiye edilmek
üzeredir.
Cumhurbaşkanlığı Devlet De-
netleme Kurulu’nun ülkemizdeki
bütün meslek kuruluşlarıyla ilgi-
li 29.09.2009 tarihli, 799 sayfa ve
1.062 sayfa eki bulunan raporu-
nun Başbakanlığa gönderilmesinin
ardından 2011 yılında çıkarılan
birçok Kanun Hükmünde Karar-
name (KHK) ile kamu yönetimi
tekelci otoriter bir tarzda yeniden
düzenlenmiştir. Bu kapsamda ge-
rek mühendislik, mimarlık, şehir
plancılığı hizmetleri ve gerekse
TMMOB mevzuatının Anayasa ve
yasalara açıkça aykırılık oluştura-
cak bir şekilde Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından düzenlenmesi
öngörülmüştür. Bu düzenlemeler,
Anayasa ve İdare Hukuku çerçeve-
sinde merkezi idare ile özerk yerin-
den yönetim kuruluşları arasında
olması gereken vesayet denetimini
aşan, tekelci otoriter bir yönetim
anlayışı ile bazı özerk kamu tüzel
kişiliklerinin özerkliği ortadan kal-
dırılmış, bazıları da doğrudan bazı
bakanlıkların bünyesine katılmış-
tır.
Bugün ülkemizde egemen olan
sermaye birikim politikaları, sana-
yide gerçekleşen dönüşüm, fason
üretimin artması, 2B ile kamu ara-
zileri ve kentsel dönüşüm süreçleri,
bütün ülkenin imara açılması gibi
rant yönelimli politikalar, mühen-
dislik, mimarlık, şehir plancılığı
hizmetlerini doğrudan olumsuz
olarak etkilemektedir. Bu meslek
disiplinleri ile kamusal hizmet ve
kamusal mesleki denetim esaslı
örgütlülüklerinin, şekli yapılara
dönüştürülerek tasfiye edilmesi
amaçlanmaktadır. Kamuoyuna ta-
rafsız ve bilimsel temellerle gerçek-
likleri aktaran; gerektiğinde etkin
bir biçimde hukuk yolunu kulla-
narak yapılan yanlışlarla mücadele
eden TMMOB’ye yönelik tasfiye
politikaları da bu kapsam içindedir.
Bu noktada öncelikle belirtmek
isteriz ki, TMMOB Yasasını değiş-
tirme ya da ortadan kaldırmaya
yönelik girişimler mühendislik,
mimarlık, şehir plancılığı hizmet-
lerini kamusal niteliğinden arın-
dırarak rant politikalarına açma
amacını gütmektedir. Ayrıca hazır-
lanış süreci, şekli ve içerik itibarıyla
TMMOB’siz TMMOB Yasası deği-
şikliklerini yüz binlerce üyemizin
ve bizlerin asla kabul etmeyeceği
bilinmelidir.
Yapılacak yeni değişiklikler-
le mühendislik, mimarlık, şehir
plancılığı hizmetleri ve ilgili mes-
lek örgütleri, böl-parçala-küçült-
yönet-etkisizleştir yaklaşımıyla
demokratik ve merkezi yapılardan
rekabetçi yerel yapılara dönüştü-
rülerek merkezi kamu yönetimine
bağlanacaktır. Odalarımız ve Birli-
ğimiz TMMOB, bugüne kadar izin
vermediğimiz siyasi iktidarların
ve siyasi partilerin rant ve rekabet
temelli müdahalelerine açık bir ya-
pıya ve arka bahçelerine dönüştü-
rülecektir.
Diğer yandan belirtmek iste-
riz ki, mühendislik bilimleri ile
mimarlık ve şehir plancılığı bilim
ve disiplinleri, multi disipliner
(çok disiplinli-çokbilimli) mes-
leki hizmetleri gerektirmekte ve
gerek kendi içlerinde gerekse ara-
larında mesleki, bilimsel, teknik
geçiş gereklilikleri bulunmaktadır.
Dolayısıyla meslek alanlarının ve
hizmetlerinin tarifi, sınırı ve ülke
genelindeki ortak uygulamaları,
ancak TMMOB’nin mevcut yapısı
gibi bütünsel bir kurum tarafından
gerçekleştirilebilir.
Bu nedenle meslek alanlarımı-
zın ve aralarındaki ilişkilerin dü-
zenlenmesi otoriter ve rekabetçi
bir kanun yapma zihniyeti ve böl-
parçala-küçült-aşırı parçalı yapıları
yönet yaklaşımıyla düzenlenemez.
Meslek alanlarımız ve aralarında-
ki ilişkilerin, bilim, teknik ve top-
lumsal yarar doğrultusunda ancak
TMMOB ve Odalarımızın demok-
ratik işleyişi içinde belirlenebilir,
düzenlenebilir bir konu olduğu
unutulmamalıdır.
Mühendislik, mimarlık, şehir
plancılığı hizmetleri gerçekte bilim,
teknoloji, Ar-Ge, inovasyon, sa-
nayi, tarım, orman, enerji, ulaşım,
madenler, tüm doğal kaynaklar,
gıda, çevre ve kentleşme politika-
larının dinamik gücüdür, böyle ol-
ması gerekir. Ancak ne yazık ki bu
gerçekler hemen hemen tüm siyasi
iktidarlar tarafından hep ikinci pla-
na itilmiş, bazı alanlarda yetkiler
uluslararası sermaye kuruluşlarına
devredilmiş, bazı alanlar ise nere-
Mesleklerimize, Odalarımız ve Birliğimize Sahip Çıkıyoruz
Mesleki Deneyim Kazanma Çalışmaları; Or-
man Mühendisliği, Orman Endüstri Mühen-
disliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği
Hakkında Kanun’un 6ncı maddesine dayanarak
çıkarılan, 6/5/2009 tarihli ve 27220 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan “Orman Mühendisleri Odası
Mesleki Deneyim Kazanma ve Meslek Mensupluğu
Sınav Yönetmeliği” ile Oda yönetim kurulunca yü-
rürlüğe konulan “Temel Eğitim ve Mesleki Deneyim
Kazanma Merkezi (TEMDEM), Mesleki Deneyim Ka-
zanma ve Serbest Meslek Mensupluğu Sınav Yöner-
gesi” esasları uyarınca başladı.
Mesleki deneyim kazanma çalışmasına, 205 or-
man mühendisi ile 2 orman endüstri mühendisi ka-
tılmaya hak kazanmıştır.
Genel Merkez Binamızda yapılan açılışa, Orman
Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali Küçükaydın,
mesleklerinin birinci aşamasını tamamlayan genç
meslektaşlarımza bir konuşma yapmıştır.
AR-GE Komisyonu Başkanı Emekli Orman Ba-
kanlığı Müsteşar Yardımcısı Eşref Girgin, meslek
mensupluğu hukuku konusunda bir sunum ve uy-
gulama tezlerine yönelik bilgilendirme konuşması
yapmıştır. SMM adayı mühendislerin sorularının ce-
vaplandırılmasıyla toplantı sona ermiştir.
SMM adayı orman mühendisi ile orman endüstri
mühendisleri; 2012/3 üncü dönem Mesleki De-
neyim Kazanma Çalışmaları’na, 3 Aralık 2012
günü Temel Eğitim ve Merkezi Deneyim Kazanma
Merkezin’de başladılar.
3ncü DÖNEM MESLEKİ DENEYİM KAZANMA ÇALIŞMALARI BAŞLADI
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 11
deyse ortadan kaldırılmıştır. Mühendislik,
mimarlık, şehir plancılığı hizmetlerinin ana
sektörleri kamusal fayda anlayışından çıkarı-
lıp serbestleştirme, özelleştirme, ticarileştir-
menin arpalıkları haline getirilmiştir. Kent-
ler, tarım arazileri, kamu arazileri, madenler,
enerji ve tüm alanlar rantlara göre şekillendi-
rilmiş ve plansızlık egemen kılınmıştır.
Aynı zamanda çalışma yaşamının büyük
kısmı işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin
dışında tutulmakta, insanca barınma hakkı
ve deprem gerçeğinin gerektirdiği yapı dene-
timi, enerji, tarım, orman, su kaynakları ve
kentlerin yönetimi gibi alanlarda mühendis-
lik-mimarlık-şehir plancılığının mesleki de-
netim ve bilimsel-teknik kriterleri devre dışı
bırakılmakta, KHK’lerle, yasa ve yönetmelik-
lerde yapılan düzenlemelerle bilimsel-teknik
mesleki gereklilikler tasfiye edilmektedir. Bu
nedenle iş cinayetlerinden yapı denetimsiz-
liğine, depremlerin toplumsal yıkımlara dö-
nüşmesine dek bir dizi acı olay artık kanıksa-
nır hale gelmektedir. Bu koşullarda ülkemize,
halkımıza, mesleklerimize karşı bilimsel-top-
lumsal sorumluluklarımızı terk etmeyeceği-
mizi, TMMOB’siz TMMOB Yasasını değiş-
tirmeye yönelik girişimlere karşı biz aşağıda
imzası bulanan TMMOB’ye bağlı Odalarımız
olarak, birlik içinde karşı çıkarak mücadele
edeceğimizi, bağımsız ve demokratik meslek
kuruluşlarının tasfiyesine dur demenin ka-
musal bir görev olduğunu; iktidarın söz ko-
nusu girişimleri askıya alarak sesimize kulak
vermesi gerektiğini kamuoyuna duyururuz.
Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
Tekstil Mühendisleri Odası
Genel Başkan Ali Küçükay-
dın, son on yılı; çıkarılan meslek
yasası, ormancılıkta eğitim ve
öğretim, Bakanlığın yapılanması,
Anayasa’da ormancılık, 2B, orman
köylüsü, ağaçlandırma ve eroz-
yon kontrolü çalışmaları, orman
kadastrosu ve mülkiyet, orman
yangınlarıyla ve zararlılarıyla mü-
cadele, uluslararası ilişkiler, orman
idaresinde personel özlük hakları
ve Gazi Yerleşkesi başlıkları altın-
da değerlendirdi.
Küçükaydın özetle; “2006 yı-
lında çıkarılan 5531 Sayılı yasa ile
birlikte uygulama yönetmelikleri
ve Tüzüğe karşılık Orman İdaresi-
nin ikincil mevzuatının ve yasaya
uyumu ve uygulamaya yansımasın
çok yavaş olduğunu bu yavaşlıktan
en çok meslektaşlarımızın mağdur
olduğunu,
Kalkınma plan ve programları-
nın ilke ve hedefleri doğrultusunda
sağlıklı planlaması yapılmadan,
altyapı ve donanımdan uzak kuru-
lan ya da kurulacak orman fakül-
telerinin, ormancılık hizmetlerinin
sürdürülebilirliğinin önündeki en
büyük tehditlerden biri olduğunu,
2003 yılında kurulan Çevre ve
Orman Bakanlığı, 2011 yılında bi-
rikimleriyle kapatıldığını, kurulan
Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlı-
ğının bir ay geçmeden Orman ve Su
İşleri Bakanlığı kurulduğunu. bu ku-
ruluşta geçmiş deneyimler göz ardı
edilerek, iç yapılanmalar ve görev-
lere yapılan atamalar ormancılık
açısından tahrip edici olduğunu,
Bakanlığın görev konularının yak-
laşık üçte ikisinin ormancılık olma-
sına, ormanların %16 sının mün-
hasıran su üretimi yani hidrolojik
fonksiyonlu ormanlar olarak ayrıl-
masına rağmen, ne yazık ki, üst dü-
zey atamalarda ormancıların hiç
dikkate alınmadığını, Bakanlığın
ana hizmet birimi olarak kurulan
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğü’nde her türlü planlama,
tescil ve onay yetkilerinin Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına verilerek,
Doğa Koruma ve Milli Parklar Ge-
nel Müdürlüğünü vesayet altında
iki başlı hale getirildiğini,
Orman ve Su İşleri Bakanlığının
hazırladığı 2008-2012 Ağaçlan-
dırma ve Erozyon Kontrolü Sefer-
berlik Eylem Planı projesinin, 1995
yılında çıkarılan 4122 sayılı “Milli
Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü
Seferberlik Kanununa” dayandı-
ğını, ve doğru bir proje olduğunu
ancak yeterli kaynak ve iş gücü
ayırmadan, sadece reklam amaçlı
rakamlarla oynanmasının inandırı-
cılığını yitirdiğini, Ormancılarımız,
İstanbul-Terkos, Adana-Akyatan,
Antalya-Belek, Adana-Çakıt, Aydın-
Menderes, Korudağ projeleri gibi bu
ülke için hayati öneme sahip birçok
projeye imza attıklarını ama son on
yılda bu projelerin benzerini gör-
memizin mümkün olmadığını,
Fidancılık sektörünün gelişmesi
için son yıllarda özel sektör fidan-
cılığının desteklenirken, piyasaya
özellikle de belediyelere bedelsiz fi-
dan tahsisi yapılmasını anlayama-
dıklarını,
Orman Genel Müdürlüğü’nün
son on yılda “arsa ofisi” gibi görül-
düğünü, eğitim ve sosyal tesislerin
ardından Taşbina, orman fidanlık-
larının bir kısmı, Söğütözünde Ana
Tamirhane, taşrada onlarca yerin
son yıllarda elden çıkarıldığını, son
olarak da ormancılığın kalbi, kim-
liği olan Gazi Yerleşkesinde inşaat
hızla devam ederken çalışanların
büyük çoğunluğu kiralık olan 6 ayrı
binada hizmet yürütmeye çalıştı-
ğını ve yöneticilerin verdiği sözler
üzerine yapılacak yerlerini bekle-
diklerini” söyledi.
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201212
OD
AM
IZD
AN
GENEL BAŞKAN ALİ KÜÇÜKAYDIN
ORMANCILIĞIMIZIN SON ON YILINI DEĞERLENDİRDİTürkiye Ormancılar Derneği’nin kuruluşunun 88. yılı kutlamaları nedeniyle Ankara’da TÜRKİYE ORMANCILIĞININ SON 10 YILINI TARTIŞIYORUZ konulu panel düzenledi. Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali Küçükaydın,Tarım Orman İş Sendikası Genel Başkanı Şükrü Durmuş, Prof. Dr. Kenan Ok ve Orman Yüksek Mühendisleri Yücel Çağlar ve Nafi Altınöz panele konuşmacı olarak katıldı. Paneli Or. Yük. Müh. Muzaffer Doğru yönetti.
Süleyman Demirel Üniversite-
si Orman Fakültesi’nde “5531 Sa-
yılı Orman Mühendisliği, Orman
Endüstri Mühendisliği ve Ağaç
İşleri Endüstri Mühendisliği Hak-
kında Kanun ve İstihdam” konulu
konferans düzenlendi..
SDÜ Orman Fakültesi tara-
fından düzenlenen “5531 Sayılı
Orman Mühendisliği, Orman
Endüstri Mühendisliği ve Ağaç
İşleri Endüstri Mühendisliği
Hakkında Kanun ve İstihdam”
konulu konferans Orman Fakül-
tesi Konferans Salonu’nda gerçek-
leştirildi.
Konferansa OMO Genel Baş-
kanı, II. Başkanı, AR-GE Komisyon
Başkanı, Orman Fakültesi öğretim
üyeleri, Isparta Orman Bölge Mü-
dürlüğü Yetkilileri ve Orman Fa-
kültesi Öğrencileri katıldı.
Konferans, Orman Fakültesi
öğrenci temsilcisi Uysal Utku Tur-
han, Orman Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Cahit Balabanlı, SDÜ Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Ak-
yıldız ve Odamız Genel Başkanı
Ali Küçükaydın’ın konuşmaları ile
başladı.
Konferansın açılış konuşması-
nı yapan Orman Fakültesi öğren-
ci temsilcisi Uysal Utku TURHAN,
öğrencileri mezun olduktan son-
ra istihdamla ilgili zorlu bir mü-
cadelenin beklediğini belirterek
bu konferansın kendileri için çok
faydalı olacağına duyduğu inancı
dile getirdi.
Konuşmasında, Türkiye eko-
nomisini değerlendiren Orman
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cahit
Balabanlı ise günümüzde rekabet
kavramının önem kazandığını be-
lirterek 5531 sayılı Yasa ile orman
mühendislerinin ve orman en-
düstri mühendislerinin istihdam
olanaklarının arttığını söyledi.
SDÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Hüseyin Akyıldız ise dünyada so-
ğuk savaş döneminin sona erme-
siyle birlikte, liberal ekonomilerin
ağırlıklı hale geldiğini belirterek;
kamu sektörünün yanı sıra özel
sektör girişimciliğinin de önemli
olduğunu vurguladı. Bu kapsam-
da, 5531 sayılı Yasanın dünyada
gelişmelerin bir yansıması olarak
ortaya çıktığını belirten Akyıldız,
dünyada birçok sektörde otomas-
yon istihdam olanaklarının daral-
dığını, istihdam açısından orman
kaynaklarında çalışan orman mü-
hendislerinin ise önlerinin açık ol-
duğunu belirtti.
Genel Başkan Ali Küçükaydın,
orman kaynaklarının yaklaşık
% 99’unun devlete ait olduğunu
belirterek, bu kaynakların devlet-
çe yönetilip işletilmesine devam
edilmesi, ormancılıkta bazı iş ve
işlemlerin serbest ormancılık büro
ve şirketlerine yaptırılmasının ar-
tan iş yükünün hafifletilebilmesi
açısından önemli olduğunu, or-
manların özelleştirilemeyeceğini
ancak, hizmetlerin özelleştirilmesi
gerektiği, bu tür faaliyetlerin or-
mancılık büro ve şirketleri tarafın-
dan yapılarak devletin denetleme
görevini yapması gerektiğini söy-
ledi.
5531 sayılı Meslek Yasamız ile
ilgili olarak 2006 yılından bu yana
çok büyük mesafeler kat edildiği-
ni ancak, orman camiası olarak Ya-
sanın çıkmasında göstermiş oldu-
ğumuz birliğimizi, beraberliğimizi
ve performansımızı uygulanma-
sında gösteremediğimizi, halbuki
Yasanın çıkartılması kadar uygu-
lanması için de özellikle ormancı
kuruluşlarımızdan gayret bekle-
diklerini özellikle vurgulamıştır.
Orman Mühendisleri Odası
AR-GE Komisyon Başkanı Eşref
Girgin ise örnekler vererek Yasayı
anlattı.
Konferansın sonunda Odamız
Genel Başkanı Ali Küçükaydın ve
AR-GE Komisyonu Başkanı Eşref
Girgin tarafından öğrencilerin so-
ruları yanıtlandı.
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 13
SDÜ ORMAN FAKÜLTESİ’NDE KONFERANS
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201214
UZ
MA
N S
AH
AS
I
GİRİŞ
MDF üretiminde pek çok fak-
tör nihai ürünün özelliklerine te-
sir etmektedir. Bunlar arasında
ağaç türü, lif boyutu ve tipi, tutkal
türü ve miktarı, kullanılan katkı
maddeleri, taslak rutubet miktarı
ve presleme şartlarını sayabiliriz.
Bu faktörler içerisinde ağaç türü
en önemli değişkendir. Bazı ağaç
türleri istenilen levha özellikleri-
nin elde edilmesi açısından daha
uygundur (Akbulut et al. 2000,
Anonim 1993, Koç 2002, Maloney
1993).
Dünya genelinde MDF üre-
timinde düşük kaliteli yumuşak
ağaçlar ve sert ağaçlar tek tür
veya karışım halinde kullanılmak-
tadır. Gelecekteki eğilim, yumu-
şak ve sert ağaç türlerinin karı-
şım halinde kullanılmasıyla farklı
yoğunluklarda levha üretiminin
yaygın hale geleceği yönündedir.
Karışık ağaç türlerinin farklı var-
yasyonlarda kullanımıyla gelecek-
te karşılaşılacak zorlu süreçlerle
başa çıkmak daha kolay olacaktır
(Maloney 1993).
Tek bir tür kullanımı halinde,
üretim süreçlerinde gerekli ayar-
lamaların yapılması daha kolaydır
ve levha özellikleri büyük oranda
homojen tutulabilir. Farklı ağaç
türlerinin birlikte kullanılması
halinde üretim sürecinde daha
hassas düzenlemeler yapmak
gerekir. Günümüzde odun ham-
maddesi temin etme zorlukları
da dikkate alındığında, üreticile-
rin istediği miktar ve kalitede tek
bir ağaç türünü bulması mümkün
olmadığından, farklı türleri birlik-
te kullanma bir zorunluluk haline
gelmektedir.
Yapraklı ve iğne yapraklı ağaç-
ların levha endüstrisinde lif olarak
adlandırılan hücre yapıları birbi-
rinden oldukça farklılık arz etmek-
tedir. Bu farklı hücre tipleri son
ürün olan MDF levhalarının fizik-
sel ve mekanik özelliklerinin yanı
sıra yüzey pürüzlülüğü üzerine de
etki yapmaktadır.
Yüzey pürüzlülüğü derecesi
hammadde ve üretim şartlarına
bağlı olarak değişen bir değerdir.
Pürüzlülük açısından hammadde
özelliklerinden başında lif boyu
ve geometrisi gelmektedir. Ayrıca
tutkal miktarı, presleme ve zımpa-
ralama işlemleri MDF’ lerin yüzey
kalitesine tesir eden en önem-
li üretim parametrelerindendir.
MDF’lerin yüzey düzgünlüğü ka-
ğıt/PVC laminasyon işlemlerinde
aranan önemli bir özelliktir. Yük-
sek yoğunluktaki MDF’lerin daha
pürüzsüz yüzeyler elde edilecek
şekilde kesilir ve daha kaliteli di-
rekt boya uygulamalarına imkân
verir.
MDF profillerinin ince kapla-
ma veya boyama işleminde başa-
rılı olabilmesi için yüzey ve profil
alanlarının düzgün ve stabil olma-
sı gerekmektedir.
MALZEME VE YÖNTEM
Ağaç türleri ve levha üretimi
MDF levhaları 488*210 cm ve
18 mm kalınlıkta yapılmıştır. Meşe,
Kayın, Çam, Kavak ve Dişbudak
cinslerinden elde edilen lifler tek
veya değişik oranlarda karıştırıl-
mak suretiyle 750 kg/m³ yoğunlu-
ğunda 20 adet levha üretilmiştir.
Prof.Dr. Turgay Akbulutİ.Ü.Orman Fakültesi Orman End. Mühendisliği
AĞAÇ TÜRÜNÜN MDF LEVHALARDA PÜRÜZLÜLÜĞE ETKİSİ*
Özet
Direkt boyama veya ince laminasyon işlemlerinde, MDF levhalarında yüzey ve profil alanlarının
pürüzlülüğünün, işlem kalitesi üzerine büyük etki yaptığı görülmektedir. Bu çalışmada, bir tek ağaç türünden
ve farklı ağaç türlerinden elde edilen lifler çeşitli karışım oranlarında kullanılarak üretilen MDF’lerin yüzey
pürüzlülüğü üzerine ağaç türünün etkisi araştırılmıştır. Ağaç türünün MDF’lerin yüzey ve özellikle profil
alanlarındaki pürüzlülük üzerine önemli derecede etki yaptığı tespit edilmiştir.
Enüs Koç (Mba)Orman End.Yük.Müh.
Kastamonu Entegre Kastamonu ve
Samsun Fab. Direktörü
*) Bu yazı, yazarların “The effect of the wood specıes on the roughness of the surface and profıled areas of medıum densıty
fıberboard (Wood Research, 51 (2): 2006 p.75-84)” isimli makalesinden özetlenerek hazırlanmıştır.
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 15
Profil üretimi ve kalıp işleri için
MDF dikey yoğunluk profilinin
homojen olması uygundur. Orta
tabaka yoğunluğunun 685 kg/m3
ve üzerinde olması kaliteli profil
açımı ve yüzey işlemleri için arzu
edilmektedir.
REFERANSLAR
1. Akbulut, T., Hiziroglu, S., Ayril-miş, N., 2000: Surface absorption, sur-face roughness, and formaldehyde emission of Turkish medium density fiberboard. Forest Prod. J. 50 (6): 45-48
2. Anonymous, 1993: Euro MDF Board. A users Manuel. European As-sociation of Medium Density Fiberbo-ard Manufacturers. Giessen, Germany
3. Desch, H. E., 1953: Timber its structure and properties. London Macmillan and Co Ltd. U.K.
4. Hiziroglu, S., 1996: Surface ro-ughness analysis of wood composi-tes: A stylus method.Forest Prod. J. 46 (7/8):67-72
5. Koç, E., 2002: Effects of some factors on appearance properties of profiled MDF surface in covering. M.Sc. Thesis. Istanbul University, Insti-tute of Science and Technology
6. Maloney, T. M., 1993: Modern particleboard and dry-process fiber-board manufacturing. Second editi-on. Miller Freeman Publications, Inc., San Francisco, California, USA
7. Perem, E., 1964: Tension wood in Canadian hardwoods. Forest pro-ducts research branch. Dept. of Fo-restry Publ. No: 1057, Canada
8. Suchland, O., Woodson, G. E., 1986: Fiberboard manufacturing practices in the United States. USDA, Forest Service, Agriculture Handbook No.640, USA
9. Unsal, Ö., Kantay, R., 2002: In-vestigation of surface roughness of oak and beech wood parquets produ-ced in Turkey. Review of the Faculty of Forestry, University of Istanbul, Series A, (52) 1, Turkey
10. Wang, S., Winistorfer, P. M., Young, T. M., Helton, C., 2001: Step-closing pressing of medium density fiberboard; Part 1:Inf luence on the vertical density profile. Holz als Roh- und Werkstoff (59): pp. 19-26
İstatistik Metot
Ağaç türleri ve ağaç türü karı-
şımının MDF’ lerin yüzey ve profil
alanlarının pürüzlülük değerleri
üzerine etkisi aryans analizi (ANO-
VA) ve buna bağlı olarak Duncan
tesiti ile belirlenmiştir.
SONUÇ VE TARTIŞMA
Aynı şartlarda farklı ağaç tür-
lerinden elde edilen liflerin bo-
yutlarına bakıldığında, ortalama
lif boyutunun 0.52 – 0,83 mm
arasında değiştiği görülmektedir.
Ağaç türleri arasında lif boyutu
bakımından önemli farklılıklar bu-
lunmaktadır.
MDF levhaların yüzey yoğun-
lukları 1180- 1265 kg/m3 arasında
değişmektedir. Levhaların orta
kısmındaki yoğunlukları ise 543
-587 kg/m³ arasındadır. Görüldü-
ğü gibi ağaç türü farkı hem levha
yüzey yoğunluğunu hem de orta
tabaka yoğunluğunu etkilemek-
tedir.
Levhaların yüzey kısımla-
rındaki pürüzlülük değerleri
2,5-3,53μm arasında; levha orta
kısmında ise 11-17 μm arasında
değişmekte olup, ağaç türü ve
ağaç türü karışımları pürüzlülük
üzerine önemli derecede etkili
bulunmuştur. En pürüzlü orta ta-
baka Meşe liflerinin fazla kullanıl-
dığı levhalarda tespit edilmiştir.
MDF üretim parametreleri yüzey
pürüzlülüğü değerlerine doğru-
dan tesir etmektedir. Özellikle lev-
hanın orta tabaka yoğunluğunun
yüksek olması yüzey pürüzlülüğü-
nün azalmasını sağlamaktadır.
Endüstriyel uygulamalara
göre, iyi bir yüzey işlemi için MDF
levhaların orta tabakadaki pürüz-
lülük değerinin 8-10 μm, yüzeye
yakın bölgelerde (1/3 kalınlık) 5-6
μm civarında olması uygun bu-
lunmaktadır.
Levhaların yüzeyleri sırasıyla 50,
80 ve 120 numara zımpara ban-
dı kullanılarak zımparalanmıştır.
Tüm levhalar %65 bağıl nem ve
25 °C sıcaklıkta kondisyonlandık-
tan sonra, her bir levha grubun-
dan Resim 1’ deki profil türünden
12’şer adet örnek kesilmiştir.
Resim 1: Pürüzlülük ölçümü için
üretilmiş profil modeli
Pürüzlülük testi
Hem yüzeyin hem de farklı
derinliklerdeki püzüzlülüğü tespit
etmek için Resim 1’de gösterilen
üç noktadan (yüzey, yüzeyden
5 mm derinde (yüzeye yakın) ve
profil ortası) pürüzlülük ölçümü
yapılmıştır. ISO 1997’ e göre pü-
rüzlülük ölçümleri yapılmış ve
değerlendirmelerde ortalama pü-
rüzlülük (Ra) parametresi kullanıl-
mıştır.
Lif ebatları analizi
Farklı ağaç türlerinden üreti-
len liflerin lif boyutu analizi Imal
VU 100 analiz cihazında yapılmış-
tır.
Yoğunluk profili ölçümü
Her bir levha türünden üç adet
50*50 mm ölçüsünde örnekler
hazırlanarak Imal DPX 100 x-ray
taramalı cihazında levhaların di-
key yoğunluk profil ölçümleri ger-
çekleştirilmiştir.
ORTA YÜZEY
YÜZEY
YÜZEYE YAKIN
Dergimiz in Temmuz-Ağustos-Eylül 2012
sayıs ında yazar adı hatal ı b iç imde yer a lan
mak aleyi bu sayıda yeniden yayıml ıyoruz .
GİRİŞKarabük-Yenice ile Bolu-Men-
gen ilçeleri arasında yer alan Yay-
lacık Araştırma Ormanı’nın 5246
hektarı orman, 58 hektarı ise or-
man içi açıklık olmak üzere toplam
alanı 5304 ha.’dır (Anonim 2001).
Yükseltisi, 700 ile 1650 m arasında
değişmektedir. Fitocoğrafik açı-
dan Avrupa-Sibirya flora bölgesi-
nin Öksin alanında yer alan (Zo-
hary 1973) araştırma ormanının
vejetasyon tipini yaprak döken,
iğne yapraklı ve karışık ormanlar
oluşturmaktadır. Bu alanda bakı,
yükselti ve anakayaya göre farklı
floristik bileşime ve yetişme or-
tamına sahip orman toplumları
gelişmiştir. Alanda hem Karadeniz
Bölgesi’ne ait bitki toplumlarını
(denize bakan yamaçlarında) hem
de Karadeniz öncesi bölgenin bit-
ki toplumlarını (güneye bakan ya-
maçlarında) görmek mümkündür.
Alanın Biyoiklimsel
Özellikleri
Araştırma ormanının iklimini
belirleyebilmek için çevresinde
yer alan dört meteoroloji istasyo-
nunun verileri değerlendirilmiştir
(Karabük-Yenice, Zonguldak-Dev-
rek, Bolu-Eskipazar ve Pazarköy).
Alanın yükseltisi bu istasyonların
bulunduğu yükseltiden daha yük-
sek rakımlarda yer aldığından Ye-
nice istasyonu değerleri her 100
m için sıcaklık 0,5°C düşürülmüş
(Erinç 1984), Schreiber formülü
kullanılarak her 100 m yükselti
artışında ise yağış 54 mm arttırı-
larak 1000 m yükseltiye enterpole
edilmiştir (Arslan 2010). Kuzey-
batı Anadolu’da dağ sıralarının
birbiriyle ilişkisi az olup, bunlar
çoğunlukla büyük dağlara bölün-
müş, hem enine hem de boyuna
vadilerle birbirinden ayrılmışlardır
(Mayer and Aksoy 1998). Alanın
güney sınırını oluşturan dağla-
rın en yüksek tepeleri 1300-1630
metreler arasında olup genel ba-
kısı kuzey yöndedir. Dolayısıyla
Karadeniz’den gelen nemli ha-
vanın bu yükseltilerde Yenice’ye
göre daha fazla yağış bırakması
gerekir. Bu nedenle 1000 m için
hesaplanan değerler mevcut or-
man vejetasyonunu 140 m’deki
Yenice istasyonu verilerinden
daha iyi yansıtmaktadır (Arslan
2010).
Biyoiklimsel yorumlama Em-
berger metoduna göre yapılmıştır
(Akman 1999). Alanın kuzey bakı-
larının hakim türü Fagus orientalis
(Doğu Kayını) olup, Oseyanik ikli-
min etkisi altındadır. Güney bakı-
larda ise hakim tür Quercus pet-
raea subsp. iberica (Sapsız Meşe)
olup, yer yer Pinus nigra subsp.
pallasiana (Anadolu Karaçamı)’nın
karışıma girdiği orman topluluk-
ları yer almaktadır. Dolayısıyla bu
alanların iklimini kısmen Eskipa-
zar ve Pazarköy ilçelerinde görü-
len biyoiklim tipleri temsil edebilir
ve bu alanlarda geçiş ikliminin gö-
rüldüğünü söylemek yerinde bir
tanımlama olacaktır (Çizelge 1).
E: Enterpole; P: Ortalama yıllık
yağış toplamı (mm), M: En sıcak
ayın maksimum sıcaklık ortala-
ması (°C), m: En soğuk ayın mi-
nimum sıcaklık ortalaması (°C),
PE: Yaz yağışı toplamı (mm), Q:
Yağış-Sıcaklık emsali [Q=2000.P/
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201216
UZ
MA
N S
AH
AS
I
Yaylacık Araştırma Ormanı Vejetasyonunun Floristik ve Bazı Toprak Özellikleri
Dr. Münevver ARSLANOrman Toprak ve Ekoloji Araştırmaları
Enstitüsü Müdürlüğü
Yrd. Doç. Dr. Neslihan ERDOĞANMehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Prof. Dr. Osman KETENOĞLUAnkara Üniversitesi
Fen Fakültesi
Özet
Yaylacık Araştırma Ormanı konum itibari ile orta öksin kuşakta yer almasına rağmen kuzeye dönük ya-
maçları (alanın büyük bir kısmı) Karadeniz’den gelen nemli hava kütlerinin etkisi altında olup, güney bakı-
ları ise güneşlenmenin kurutucu etkisine maruzdur. Bu alanda özellikle temmuz sonu ve ağustos aylarında
bir yaz kuraklığı görülmektedir. Kuzey bakılarda hakim tür Doğu kayını (Fagus orientalis) olup, saf ormanlar
oluşturduğu gibi diğer türlerle özellikle Uludağ göknarı (Abies nordmannia subsp. bornmuelleriana), çam
türleri (Pinus nigra subsp. pallasiana, P. sylvestris) ile karışım oluşturur. Güney bakının hakim türü sapsız
meşe (Quercus petraea subsp. iberica)’dir. Bu alanda farklı bakı, yükselti ve anakayadan kaynaklanan de-
ğişik orman toplumları bulunmaktadır. Bu orman toplumlarına eşlik eden bitki türleri ile toprak tipleri ve
toprak pH’sı hakkında kısaca bilgi verilmiştir.
BÖLÜM-1
(M+m+546,4).(M-m)], S: Kuraklık
indisi (Kurak devreyi ifade eder:
S=PE/M).
Kurak devrenin tespiti Gaus-
sen metoduna göre yapılmıştır.
Herhangi bir aydaki yağışın (P)
yine o aydaki sıcaklığa eşit veya iki
katından küçük olması durumun-
da (P≤2t), kurak ay olarak kabul
edilir (Akman 1999). Devrek istas-
yonunda ağustos ayında, Yenice
istasyonunda temmuz ve ağus-
tos, Pazarköy’de ağustos ayında
kısa bir kurak devre görülürken,
Eskipazar’da temmuz, ağustos ve
eylül aylarında daha belirgin ku-
rak bir devre söz konusudur (Ars-
lan 2010).
Bulgular
Yaprak Döken Ormanlar
1-Fagus orientalis ormanı:
Kayının saf olarak bulunduğu
topluluklar 750-1300 metreler
arasında, genellikle kuzey bakılar-
da, %30-100 meyillerde dağınık
olarak yayılış göstermektedir. Ge-
nellikle granit olmak üzere riyolit
anakayalar üzerinde bulunmakta-
dır. Toprak tipi boz esmer orman
toprağı olup, şiddetli asit veya orta
derecede asit (pH 4,3-5,5) reak-
siyonuna sahiptir. Karadeniz’den
gelen nemli hava kütlelerinin
etkisi altında bulunduğundan
kayın ormanlarının gelişimine
uygun iklim koşullarına sahiptir.
Çalı katında Rhododendron ponti-
cum subsp. ponticum (mor çiçekli
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 17
Çizelge 1. Biyoiklimsel sentez
İSTASYON
ADI
Enlem
(Kuzey)
Boylam
(Doğu)
Yük.
(m)P(mm) M m PE Q S
Yağış
RejimiBiyoiklim Katı/Tipi
Devrek 41º13' 31º58' 100 764,4 30,0 2,1 160,4 94,7 5,3 S.K.Y.İAz Yağışlı Kışı Serin
Geçiş İklimi
Yenice 41º12' 32º20' 150 658,2 31,1 1,3 152,9 76,3 4,9 S.K.İ.YAz Yağışlı Kışı Serin
Geçiş İklimi
Yenice (E) 41º01' 32º12' 1000 1117,2 26,9 -3,0 259,5 - 9,6 S.K.İ.Y Denizel
Eskipazar 40º57' 32º32' 740 441,1 28,4 -3,9 95,7 47,8 3,4 İ.K.S.YYarı-Kurak Kışı Çok
Soğuk Alt Akdeniz İklimi
Pazarköy 40º56' 32º11' 740 621,8 26,7 -5,5 129,1 68,0 4,8 K.İ.S.YAz Yağışlı Kışı Çok
Soğuk Alt Akdeniz İklimi
Daphne pontica Trachystemon orientalis Laurocerasus officinalis
Galium odoratum Dryopteris flix-mas Rubus hirtus
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201218
UZ
MA
N S
AH
AS
I
dedir. Bu toplumda kayın diğer
türlere göre yer yer hakim du-
rumda olmasına karşın, Fraxinus
excelsior subsp. excelsior (Dişbu-
dak), Tilia rubra subsp. caucasica
(Kafkas ıhlamuru), Corylus colurna
(Türk findığı, ağaç findığı), Carpi-
nus betulus (yaygın gürgen), Acer
platanoides (çınar yapraklı akça-
ağaç), A. tauvetteri (kayın gövdeli
akçaağaç) Ostrya carpinifolia (gür-
gen yapraklı kayacık) gibi yaprak
döken türlerin karışıma daha fazla
girmesiyle özel bir yapı göster-
mektedir. Bu alanlarda dişbuda-
kın daha baskın durumda olduğu
yerlerde mevcuttur. Birçok türün
birlikte bulunduğu bu alanlar tür
çeşitliliği açısından oldukça zen-
gin olup, ormanın gen kaynağını
oluşturması bakımından da son
derece önemlidir.
2- Carpinus betulus-Ostrya
carpinifolia topluluğu: Yumuşak
kireçtaşı anakaya üzerinde 1020
ile 1060 metrelerde, güneydoğu
bakıda yer almaktadır. Toprak tipi
solgun esmer orman toprağı olup
lış göstermektedir. Toprak teks-
türü kumlu balçık ve balçıklı kum
ile kumlu killi balçıktır. Anakaya
genel olarak granit olup, riyolit
anakayalarda da bulunmaktadır.
Orman gülü bu topluluğun alt
tabakasında egemen bir tür oldu-
ğundan diğer türlerin gelişimine
yeterince imkân sağlamamakta-
dır. Kayın ormanında yer alan tür-
ler burada çok sınırlı bir şekilde,
mor çiçekli orman gülünün göl-
gelemediği küçük alanlarda geli-
şebilmektedirler.
b)-Fagus orientalis ve diğer
yapraklı türlerin oluşturduğu
orman toplulukları: Kayın ve di-
ğer yapraklı türlerin oluşturduğu
karışık yapraklı, yaprak döken bit-
ki topluğu Keçikıran T. ve Kezağılı
mevkiilerinin aşağı kısımlarında,
sert kireçtaşı anakayalar üzerin-
de, kuzey ve kuzeybatı bakılar-
da 1100-1350 metreler arasında
yayılış göstermektedir. Hafif asit
reaksiyona (pH 6,7) sahip toprak,
solgun esmer orman toprağı ti-
pindedir. Toprak balçıklı kil türün-
orman gülü) biraz daha güneşli
bakılarda ve Q. petraea subsp. ibe-
rica (sapsız meşe) ormanına geçiş
yerlerinde Vaccinium arctostaphy-
llos (Trabzon çayı) çalı katında en
fazla yer alan türlerdir. Lauroce-
rasus officinalis (karayemiş)’e ise
kalkşist anakaya üzerinde küçük
topluluklar halinde birkaç küçük
alanlarda rastlamak mümkündür.
Yine bu ormanlarda şimdilik çalı
katında yer alan, gölgeye oldukça
dayanıklı Göknar gençliklerinin
bulunduğu alanlar da mevcuttur.
Bu ormanların ot katında önemli
derecede yer tutan türler Festuca
drymeja, Rubus hirtus (böğürtlen),
Trachystemon orientalis (ıspıt, kal-
dirik), Daphne pontica (kurtbağı,
sırımbağı), Cardamine impatiens
var. pectinata (kına çiçeğimsi kö-
pükoto), Vicia crocea, Galium odo-
ratum (tatlı yoğurtotu) ve Dryop-
teris flix-mas (erkek eğreltiotu)’dır.
Kayın ormanlarında geniş ya-
yılışa sahip türlerle oluşturduğu
alt topluluklar ise;
a)-Fagus orientalis-Rhodo-
dendron ponticum subsp. ponti-
cum topluluğu: Kayın ve alt taba-
kada yoğun bir şekilde bulunan
mor çiçekli orman gülünün (R.
ponticum subsp. ponticum) oluş-
turduğu orman toplumları, 750
ile 1250 metreler arasında kuzey
ve ara yönlerinde orta derecede
asit reaksiyon gösteren (pH 5) boz
esmer orman topraklarında yayı-
Acer platanoides Carpinus betulus
Asperula taurina subsp. taurina Brachypodium
sylvaticum
Staphyllea pinnata
pH 6,8’dir. Toprak türü kumlu bal-
çık ve kumlu kildir. Carpinus betu-
lus ve Ostrya carpinifolia ’ın karışım
oluşturduğu bitki topluluğu da sı-
nırlı bir alanda Güneyören mevki-
isinde yer almaktadır. Doğu kayını
bu alanda karışıma çok az sayıda
iştirak etmektedir. Avrupa-Sibirya
elementli C. betulus ile Medit. (Ak-
deniz) elementli O. carpinifolia’nın
oluşturduğu bu topluluğa Cornus
sanguenia subsp. australis (ya-
bani kızılcık), Staphyllea pinna-
ta (patlak) gibi çalı taksonlarıyla
Lithospermum purpurocaerule-
um, Cervaria caucasica, Galium
paschale, Trachystemon orientalis,
Brachypodium sylvaticum (orman
yalancı bromu), Festuca drymeja,
Poa nemoralis (orman salkımı), As-
perula taurina subsp. taurina gibi
otsu türler katılmaktadır.
İğne Yapraklı Ormanlar
1- Pinus nigra subsp. nigra
var. caramanica-Pinus sylvestris
orman topluluğu: Alanın doğu
kısmında 1300-1400 metreler ara-
sında, güneybatı ve doğu yönle-
rinde Anadolu karaçamının bazen
saf, bazen de (genellikle) sarıçam-
la karışım oluşturduğu alanlarda
solgun esmer orman toprakları
üzerinde yer almaktadır. Anakaya
kireç çimentolu breş ve kireçtaşı
olup, pH 7,2 civarındadır. Sarıçam
ve karaçamın karışım oluşturdu-
ğu iğne yapraklı meşcerelerin bir
kısmında, alt tabakada boyları ge-
nel olarak 1-8 m arasında değişen,
gölgeye dayanıklı kayın, özellikle
de Uludağ göknarının işgal etti-
ği bir yapı göze çarpmaktadır. Bu
alanlar ileride yaş bakımından
daha yaşlı karaçam, sarıçam ve
hemen bir alt tabakada göknar ve
kayının bir arada bulunduğu, karı-
şık bir orman vasfına ulaşacak gibi
görünmektedir. Bu orman toplu-
luğuna çalı katında, Viburnum lan-
tana (germişek), Lonicera caucasi-
ca subsp. orientalis ile Abies nord-
manniana subsp. bornmuelleriana
önemli oranda eşlik etmektedir.
Brachypodium pinnatum (tüysüz
yalancı brom) Pteridium aquili-
num (eğrelti), Inula salisina (sö-
ğütsü andızotu), Salvia forskahlei
(şalba), Laser trilobum (kefe kim-
yonu) Chamaecytisus pygmaesus
(bodur süpürgelik), Aster amellus
subsp. ibericus, Rubus canescens
var. glabratus (kapina, böğürtlen),
Sesleria alba ve Jurinea pontica (laz
geyikgöbeği) ot katında önemli
oranda yer alan türlerdir.
Karışık Ormanlar
1-Fagus orientalis-Abies nor-
manniana subsp. bornmuelle-
riana orman topluluğu: Alanın
büyük bir kısmında, daha çok
kuzeydoğu, kuzeybatı, doğu ve
güneydoğu bakılarda, genellikle
granit ve kireçtaşı üzerinde ayrıca
kireç çimentolu breş ve kalkşist
üzerinde, Doğu kayınının içinde
tek tek veya bazen gruplar halinde
Uludağ göknarının (A. nordmanni-
ana subsp. bornmuelleriana) karı-
şıma girdiği bu karışık ormanlar,
950-1600 metreler arasında yer
almaktadır. Toprak tipi boz esmer
ve pseudogleyli boz esmer orman
toprağı olup toprak kumlu balçık,
kumlu killi balçık, kumlu kil ve kil-
li balçık türündedir. pH 4,5 ile 5
arasında değişmekle birlikte bazı
alanlarda 7’ye kadar çıkmaktadır.
Bu alanlarda özellikle 1500 m’den
sonra az da olsa Uludağ göknarı-
nın Doğu kayınına göre hakim ol-
duğu yerler mevcuttur. Göknarın
Doğu kayınına göre daha yoğun
olduğu alanlar, araştırma ormanı-
nın en yüksek noktası olan Keçikı-
ran Yaylası (1615 m) ve Keçikıran
T. (1650 m) mevkiilerinde bulun-
maktadır. Kayın-göknar karışımı
alanlarda yer yer 1000-1400 met-
reler arasında kuzey ve ara yönle-
rinde mor çiçekli orman gülünün
hakim olduğu bir çalı katı da bulu-
nur. Yine çalı katında küçük alan-
da kireçtaşı anakayalar üzerinde
L. officinalis de yer almaktadır. Ot
katında önemli oranda bulunan
türler, Festuca drymeja, Cardamine
impatiens var. pectinata, Galium
odoratum, Rubus hirtus, Trachyste-
mon orientalis, Dryopteris flix-mas,
Galium rotundifolium, Calamintha
grandiflora, Circium hypoleicum,
Euphorbia amygdaloides var. amy-
gdaloides (sütlüot, zerena) ve Ge-
ranium robertianum (dağıtırı)’dur.
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 19
Rubus canescens var. glabratus Aster amellus subsp. ibericus Lonicera caucasica subsp. orientalis
DEVAMI BİR SONRAKİ SAYIDA
GirişHer geçen gün çevresel şart-
lar ve insan etkisiyle populasyo-
nu azalan sığla ülkemizin relik-
endemik değerli bir türüdür. 60
milyon yıl önce 3. zamanda geniş
alanlarda yaygın iken (Kurt, 2008)
yayılış alanları giderek daralmış
ve dünyada sadece Güney Batı
Anadolu’da kalmıştır.
Yöre halkı tarafından “Gün-
lük Ağacı” olarak bilinmektedir.
Alçak yerlerde, ovalarda ve dere
boylarında yetişen ağaçlara “Ta-
ban Günlüğü”, yüksek yerlerde ve
dağlarda yetişen ağaçlara da “Dağ
Günlüğü” adı verilmektedir. (Efe
1986; İstek ve Hafızoğlu 1998).
Populasyonlarının azalmasın-
daki en büyük faktör insan etki-
sidir. Sığla ormanlarının büyük
bir kısmı yerleşim alanlarına çok
yakın olması sebebi ile çeşitli şe-
killerde tahrip edilmektedir. Yaka-
cak olarak kullanılması ve hayvan
otlatılması da (Velioğlu ve ark.,
2008) yayılış alanlarının daralma-
sında etkili olmaktadır.
Kurt (2008)’a göre tahribatın
en önemli nedenlerinden biri de
sentetik fiksatiflerin üretilmesin-
den sonra sığla topluluklarının
tarımsal kullanım amacıyla yok
edilmesi, bu amaçla bilinçli olarak
açılan drenaj kanalları ile taban
suyu seviyesinin düşürülmesidir.
Ekolojisi gereği yaz dönemin-
de ıslak toprak şartlarına sahip
olması gereken sığla yayılış alan-
larında, toprak nemini olumsuz
etkileyen su rejiminin değişmesi,
ağaçların da olumsuz etkilenme-
sine ve ileri aşamalarda kurumala-
ra neden olmaktadır.
Relik-endemik bir tür olması-
nın yanında sığladan değerli bir
odun dışı orman ürünü olan sığ-
la yağı elde edilmektedir. Geçmiş
yıllarda 180-200 tona yaklaşan
yıllık üretim miktarı artık hemen
hemen hiç yapılmamakta ve bu
üretim kültürü kaybolmaktadır.
Bunun en büyük sebebi sentetik
sığla yağı üretimidir. Kurt (2008)’a
göre bölgede sığla ağaçlarından
balzam elde etme tekniğini bilen
çok az kişi bulunmaktadır.
Sığla yağı üretimi ağaç göv-
delerinden yapıldığından hatalı
yapılan üretim tekniği nedeniyle
ağaçlar büyük zarar görmüştür
Kuvvetli açılan yaralar nedeniyle
hastalık ve zararlı arazları ile tepe
kısımlarında kurumalar görül-
müştür (Bozkurt vd., 1990).
Sığla yağı veren ve vermeyen
fertler olduğu gibi sarı ve beyaz
yağ veren fertler de bulunmak-
tadır. Acar (1988) populasyonla-
rındaki sığla balzamı veren ağaç
oranının (%40) olduğunu bildir-
mektedir. Yağ veren ağaçlardan
sürekli faydalanma, populasyo-
nun negatif bir seleksiyona tabi
tutulmasına ve yağ verimi yük-
sek genotiplerin hastalanması ve
populasyondan ayrılarak yerini
yağ vermeyen sağır bireylere bı-
rakmasına neden olmaktadır. Yağ
veren fertlerin dış görünüşleri iti-
barıyla kabukları derin çatlaklı ol-
mayan, büyük pullu, açık renkli ol-
dukları belirtilmektedir (Efe, 1987;
Genç, 1999).
Yapılan çalışmalarda genetik
çeşitliliğin önemli kısmı (% 54)
populasyonlar arasında olup, po-
pulasyonlar içi genetik çeşitlilik
oldukça düşük (% 46) bulunmuş-
tur. Genetik çeşitliliği yüksek olan
populasyonlar arasından en çok
farklılaşma gösteren 8 populas-
yonun ex-situ koruma altına alın-
ması önerilmiştir (Velioğlu ve ark.,
2008).
Sığla ağacı odunu su altında
çürümeye karşı çok dayanıklıdır.
Ayrıca mobilya yapımında, san-
dık, kutu, kaplama, radyo ve gra-
mofon kabinleri, sebze sepetleri
ve iç dekorasyon malzemesi ola-
rak kullanılmaktadır (Engler 1930;
Acatay 1963; Bozkurt ve Göker
1981).
Botanik Özellikleri
Hamamelidaceae familyası-
na ait bir tür olan sığla ağacının
dünyada 4 türü bulunmaktadır.
Türkiye florasında iki alt türü var-
dır. Bunlar Liquidambar orientalis
subsp.orientalis ve Liquidambar
orientalis subsp. integriloba’dır.
Bazı kaynaklarda alt tür olarak L.
orientalis var. suber de bildirilmek-
tedir.
Kışın yaprak döken, 15-25 m
boylanabilen, geniş tepe taçlı bir
ağaçtır. Yaprakları; ince ve uzun
saplı, 3-5, bazen 7 lobludur. Loblar
keskin dişlidir. monoik bir ağaçtır.
Dişi çiçekler saplı, sarkık toparlak
durumlar meydana getirir. Erkek
çiçekler ise terminal salkım duru-
mundadır (Tanker ve ark, 1998;
Kurt, 2008).
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201220
UZ
MA
N S
AH
AS
I
SIĞLA (Liquidambar orientalis Miller)’DA ALTERNATİF VEJETATİF ÜRETİM YÖNTEMİ
Dr. Salih PARLAKEge Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Sığla yağının önemi ve
Kullanım Alanları
Sığla ağacı (Liquidambar orien-
talis Mill.) Türkiye’ye özgü ende-
mik bir tür olup, ağacın gövde ka-
buğunun yaralanması sonucu sığ-
la yağı (storax) elde edilmektedir
(Hafızoğlu ve İstek, 2005). Reçine,
uçucu yağ ve sinnamik asit içeren
drog solunum yolları antiseptiği
ve ekspektoran, antiseptik, anti-
paraziter olarak etki eder, pomat,
yakı halinde kullanılır (Tanker ve
ark, 1998). Parfümeri sanayinde
fiksatör, sabun yapımında, ver-
niklerde, çiklet ve tütüne tat ver-
mede, bazı tıbbi uygulamalarda;
haricen uyuz ve cilt hastalıların-
da, dahilen astım ve bronşit gibi
üst solunum yolu hastalıklarının
tedavisinde kullanılır. Ayrıca sığ-
la yağı elde edildikten sonar arta
kalan buhur (Cortex Thymiamitis),
cami ve kiliselerde tütsü ve yakı
olarak kullanılmaktadır (Baytop
1980; Hafızoğlu 1982; Hafızoğlu
ve ark.1996; Kaya ve Alan, 2003;
Kurt 2008).
Yayılışı ve Ekolojik
Özellikleri
Kayıtlarda 1947 yılında 7000
hektar olan sığla ormanı varlı-
ğının 1988 yılında 1215 hektara
düştüğü belirlenmiştir. Amenaj-
man raporlarına göre mevcut
sığla ormanlarının 980 hektarı
normal koru 320 hektarı ise bozuk
koru’dur (Genç, 1999, Kurt, 2008).
Sığlanın esas yayılışı Muğla
Yöresinde, Dalaman ve Köyceğiz
deltaları ile denize yakın taban
düzlüklerinin genel olarak kuzey
rüzgârlarına kapalı, sıcak ve nemli
yerlerinde sulu dereler içerisinde
ve sulak kısımlarda ve taban suyu-
nun yüksek olduğu arazilerdedir.
Çok yüksek yaz sıcaklıkları, şiddet-
li buharlaşma, düşük bulutluluk
oranı, çok seyrek don ve kar yağışı
karakteristikleri gösteren Akde-
niz iklim tipi hüküm sürmektedir.
Ortalama yüksekliği 0-400 metre
ve ortalama 1000-1200 mm arası
yağış alan ve yıllık ortalama sıcak-
lığı 18 derece olan yerleri sever.
Yayılış gösterdiği alanlarda yıllık
yağış 530- 1380 mm arasında de-
ğişmektedir. Yayılış alanlarındaki
en düşük sıcaklık 2.2 C0 dir. Yazın
uzun bir süre yağış görülmez.
Sığla yaz aylarındaki bu kurak
devrede suyu çevresindeki küçük
dereciklerden yada taban suyun-
dan almaktadır. Kışın en soğuk
ayın minimum sıcaklık ortalaması
+3C0’tan daha düşük olan yerlerin
dışında görülmemektedir. Dola-
yısıyla sığla ağacı don olaylarına
karşı çok duyarlıdır. Işık ağacı özel-
liklerini göstermektedir (Acatay
1963; Atay 1985; Dirik 1986;. Efe
ve Dirik, 1992; İstek 1994; Kaya ve
Alan, 2003; Kurt, 2008).
Denize dik uzanan akarsular
boyunca iç kesimlere kadar so-
kularak deniz seviyesinden 300-
350 m yüksekliklerde, genellikle
sulu dereler boyunca yayılış gös-
termektedir. İç kesimlerde küçük
adacıklar şeklinde yayılmakta uy-
gun arazi yapısı bulduğu taktirde
sıcak ve güneye bakan yamaçlar-
da 900 m’ye çıkabilmektedir (Efe
1986; İstek ve Hafızoğlu 1998; Efe
ve Dirik, 1992; Kurt, 2008; Velioğlu
ve ark., 2008).
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 21
Şekil 1.Gökova Araştırma Ormanındaki sığla plantasyonu
Sıcak Akdeniz ikliminde ta-
ban sulu düz olan genellikle hid-
romorfik alüvyonlu araziler sığla
ağacının yerleşiminde çok uygun
olan alanlardır (Şekil 1). Doğal
yayılış gösterdiği alanlardaki top-
raklar alkali ve orta derecede kireç
içermektedirler. Bu topaklar su,
organik madde ve besin yönün-
den zengin ve tuz içerikleri düşük
topraklardır. Arazinin eğimi sığla
ormanının genişliğini tayin eden
başlıca faktörlerden birini oluştu-
rur. Çünkü arazi eğimi fazla olan
yerlerde sığla ağacı sadece ince
bir şerit halinde su boyunca geli-
şebilmektedir (Kurt, 2008; Öztürk
ve ark, 2008).
Fidan Üretimi
Fidan üretimi geleneksel ola-
rak tohumla yapılmaktadır. Ya-
pılan gözlemlerde mayıs ayında
ağaçların alt kısımlarında kendi-
liğinden çimlenmiş bol miktarda
fideciğe rastlanmıştır. Tohum ya-
tağında uygun çimlenme şartları
bulunduğu sürece çimlenmede
bir sorun bulunmamaktadır.
Efe ve Dirik, (1992) sığla to-
humlarının yedi ayda olgunlaştı-
ğını ve kasım aralık aylarında da-
ğıldığını bildirmektedir. Çimlen-
me nisan-mayıs aylarında gerçek-
leşmekte ve yüksek bir çimlenme
oranına (% 93) sahip bulunmakta-
dır. Tohumun 1000 dane ağırlığı
0,297 gr dır.
Sığlanın doku kültürü ile üre-
tim çalışmaları da yapılmış fa-
kat elde edilen bitkicikler seraya
transferden sonra bir ay yaşa-
tılabilmiştir (Genç, 1999). Doku
kültürü ile yapılan çalışmalarda
başarılı sonuçlar da alındığı ve
yaprak eksplantlarından elde edi-
len bitkilerin % 80 oranında kök-
lendirildiği bildirilmektedir (Erdağ
ve Emek, 2005).
Aşılama ile fidan üretimi ça-
lışmalarında ise %90’ın üzerinde
başarı sağlanmıştır (Genç ve Ark.
1993).
Yeni Bir Üretim Yöntemi
Sığlanın tohumla ve çelikle
üretilmesinde teknik bir sorun
bulunmamaktadır. Islah ve selek-
siyon amaçlı çalışmalarda klonal
üretim için ağırlıklı olarak veje-
tatif üretim yöntemi tercih edil-
mektedir. Sığlada yağ veren ve
vermeyen bireyler bulunduğu ve
populasyondaki yağ veren fertle-
rin % 40 olduğu (Acar, 1988) bildi-
rilmektedir. Yağ üretimi için selek-
siyon yapılması halinde mutlaka
vejetatif üretim yöntemi tercih
edilecek ve bu üretim materyali-
nin alınması gerekecektir ki boylu
ağaçlardan alınması çok zordur.
Sığla populasyonlarının ince-
lenmesi esnasında ağaç gövde-
lerinde ur benzeri oluşumlar gö-
rülmüştür. Ağaç gövdesinde 1-3
cm çapında onlarcası bulunan bu
urların bir tornavida veya bıçak
ucu ile rahatlıkla çıkarılabildiği ve
ağaç gövdesi ile bağlantı nokta-
sında bir büyüme konisi ihtiva et-
tiği belirlenmiştir (Şekil 2a ve 2b).
Ağaçta herhangi bir yaralanmaya
bağlı olmadan geliştiği gözlenen
bu urların doğal olarak meydana
geldiği ve belirli bir süre sonra
da kuruyarak döküldükleri sap-
tanmıştır. Döküldükten sonra da
ağaç üzerinde herhangi bir yara
izi kalmamaktadır. Bu oluşumlar-
dan faydalanarak vejetatif üretim
yapılması daha kolay ve ekono-
mik olabilecektir.
Güneydoğu Anadolu Bölge-
sinde zeytin fidanı üretiminde
ağaç gövdesi üzerindeki 10-20 cm
çapındaki şişkinlikler kesilerek ta-
mamen toprağa gömülmekte ve
toprak gölgelendirilerek ve nemli
tutularak bu yumrulardan sürgün
oluşması sağlanmakta ve fidan
elde edilmektedir. Şeklinden do-
layı da kaplumbağaya benzediği
için “tosbağa çeliği” olarak adlan-
dırılmaktadır.
Benzer bir oluşumun sığla ağa-
cının gövdesinin dip kısımlarında
oluşması ve bunların vejetatif bir
üretim materyali olabileceğinden
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201222
UZ
MA
N S
AH
AS
I
Şekil 2a. Sığla gövdesi üzerindeki ur oluşumları Şekil 2b. Oluşan urların bıçakla çıkarılması ve büyüme konileri
hareketle ön deneme niteliğinde
gözlem çalışması yapılmıştır.
Farklı büyüklükteki bu urlar 20
Mayıs tarihinde aşı çakısı ile ağaç
üzerinden toplanarak yosun içine
sarılı halde Ege Ormancılık Araş-
tırma Müdürlüğü’ne getirilmiştir.
Bu oluşumların köklenip köklen-
meyeceklerinin denenmesi için
saksı içine dikimleri yapılmıştır.
Bir ay sonra gömülen yumru-
lardan sürgünler oluşmaya başla-
mış ve toprak yüzeyine çıkmışlar-
dır. Dört ay sonra yumrular sökü-
lerek kök oluşumlarına bakılmış
ve bunların köklenmiş oldukları
görülmüştür (Şekil 3a, 3b ve 3c).
Gövdedeki bu ur oluşumları-
nın seyri, ağaç üzerinde kalış sü-
releri ve büyüklükleri ile köklen-
dirilmek suretiyle vejetatif olarak
üretimde kullanılabilirliklerinin
daha detaylı olarak araştırılması-
na ihtiyaç bulunmaktadır.
KAYNAKLARAcar, M.İ., 1988: Sığla (Liquidambar orien-
talis Mill.) Ağaçlamalarında Köklü Çelik Kulla-
nımının Gerek ve Önemi. Ormancılık Araştırma
Enstitüsü Yayınları Dergisi No: 68.
Acatay, A. 1963. Sığla Ağacı (Liquidambar
orientalis Mill.)’nın Türkiye’de Yayılısı, Yeni Tesbit
Edilen Varyetesi ve Sığla Ağaçlarına Musallat
Olan Böcekler. İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, Seri
A, Cilt 8, Sayı 2, İstanbul.
Alan M. and Z. Kaya, 2003. EUFORGEN Tech-
nical Guidelines for genetic conservation and
use for Turkish sweet gum (Liquidambar orien-
talis). International Plant Genetic Resources Ins-
titute, Rome, Italy. 6 pages.
Atay, İ., 1985, Sığla ağacının (Liquidambar
orientalis Mill.) Önemi ve Silvikültürel Özellikleri,
I.Ü.Orm.Fak.Dergisi, cilt 35, s 15-2.
Baytop, T., 1980, Farmakognozi, I.Ü.Yayınları
2783, İstanbul.
Bozkurt, Y, Göker, Y., 1981, Orman Ürünle-
rinden Faydalanma, İ.Ü. Yayın No.2840, Orm.Fak.
Yayın No.297, İstanbul.
Dirik, H. 1986. Anadolu Sığlası (Liquidambar
orientalis Mill.)’nın gençleştirilmesi Üzerine Ça-
lışmalar. İ.Ü. Orman Fakültesi Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul.
Dirik, H. 1986. Anadolu Sığlası (Liquidam-
bar orientalis Mill.)’nın Gençleştirilmesi Üzerine
Çalışmalar. İ. Ü. Orman Fakültesi Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul.
Efe, A. 1987. Liquidambar orientalis Mill.
(Sığla ağacı)’ın Morfolojik ve Palinolojik Özellik-
leri Üzerine Araştırmalar. İ.Ü. Orman Fakültesi
Dergisi Seri A. Cilt: 37, Sayı:2, 273-286, İstanbul.
Efe, A., 1986, Liquidambar orientalis Mill.
(Sığla Ağacının) Marfolojik ve Palinilojik Özellik-
leri Üzerine Araştırmalar, Doktora Tezi, İ.Ü. Fen
Bilimleri Enst., Istanbul.
Efe, A., Dirik, H., 1992. Une Espece Peu Con-
nue de La Foret Mediterrannene Liquidambar
orientalis, foret Melliterinlenne 13. No 2 April 7.
Engler, A., 1930, Pflanzenfamilien 2.band
18. a, Leipzig, pp.303-345. Kürschner, K., Hoffer,
A., 1929. Zellstoff Analyse, Technische Chemie
Papier-Zellstoff- Fabrikation, 26, 125-139.
Erdağ, B., Emek, Y., 2005. In Vitro Adventitio-
us Shoot Regeneration of Liquidambar orientalis
Miller, Journal of Biological Sciences 5 (6): 805-
808,
Genç, A., 1999. Sığlanın ( Liquisambar orien-
talis Mill.) Doku Kültürü Yöntemi İle Üretilmesi,
Orman Bakanlığı yayın No: 099, Müdürlük yayın
No 19, Teknik Bülten No 14
Genç, A., Akgül, E., Özel, N., Umut, B., 1993:
Sığla (Liquidambar orientalis Mill.) Ormanlarının
Yetişme Ortamı Özellikleri ile Gençleştirilmesi
Üzerine Araştırmalar. Ege Ormancılık Araştırma
Müdürlüğü Teknik Bülten Serisi
Hafızoğlu, H., 1982, Analytical Studies on
the Balsam of Liquidambar orientalis Mill. By
Chromatography and Mass Spectrometry, Holz-
forschung, 36, 311-313.
Hafızoğlu, H., İstek, A.,2005. Sığla Ağacı (Li-
quidambar orientalis Mill.) Odunu ve Kabuğunun
Kimyasal Bileşenleri Cilt:5 No:1 ISSN 1303-2399
Gazi Üniversitesi, Orman Fakültesi Dergisi-Kas-
tamonu
Hafızoğlu, H., Reunanen, M., İstek, A., 1996.
Chemical Constituents of Balsam From Liqui-
dambar orientalis, Holzforschung, ISSN 0018-
3830, Vol 50, No: 2.
İktüeren, Ş. ve Acar, İ.,1987. Sığla ağacının
(Liquidambar orientalis Mill.) doğal yayılışı, sığla
yağı uretimi ve pazarlaması. Ormancılık Araştır-
ma Enstitüsü Yayınları Dergi Serisi, Cilt:33, Sayı:2,
No:66.
İstek A., 1994, Sığla Yağı (Storax)’nın Kim-
yasal Bileşenleri, K.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi.
İstek, A., 1998, Hafızoğlu, H; Sığla Ağacı (Li-
quidambar orientalis Mill.) Odununun Anatomik
Özelliklerinin Belirlenmesi, Z.K.Ü. Bartın Orm.
Fak. Dergisi, sayı:1, ISSN 1302-0056.
Kaya, Z. Alan, M.. 2003. EUFORGEN Techni-
cal Guidelines for Genetic Conservation and use
for Oriental Sweetgum (Liquidambar orientalis).
International Plant Genetic Resources Institute.
Rome. Italy.
Kurt, L., 2008. Anadolu Sığla Ağacı, Özel
Çevre Koruma Kurumu, Ankara.
Öztürk,M., Çelik A., Güvensen, A., Hamzaoğ-
lu, E., 2008. Ecology of Tertiary Relict Endemic Li-
quidambar orientalis Mill. Forests, Forest Ecology
and Management 256 (2008) 510–518
Tanker, N., Koyuncu, M., Coşkun, M., 1998.
Farmasötik Botanik, Ankara Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi Yayınları, Ders Kitapları No 78, Ankara.
Velioğlu, E., Kandemir, G., Tayanç, Y., Çen-
gelL, B., Murat Alan, M., Kaya, Z., 2008. Türki-
ye’deki Sığla (Liquidambar orientalis Miller)
Populasyonlarının Genetik yapısının Moleküler
Belirteçlerle Belirlenmesi ve Koruma Stratejileri
Geliştirilmesi Teknik bülten No: 20, Bakanlık Ya-
yın No: 339, Müdürlük Yayın No: 32
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 23
Şekil 3a. Sürgün oluşturmuş
yumrular
Şekil 3b. Köklenmiş yumru Şekil 3c. Köklenmiş yumru
1- GİRİŞ
Okuyucunun bilgilerine su-
nulan bu makalenin - çalışmanın
temel amacı; Toros Sedirinin bu-
güne dek literatüre yansıtılmamış
olan, Türkiye’nin en batısında yer
alan yeni bir yayılış sahasını tanıt-
maktır. Bunu yaparken; sahanın
genel özelliklerini ortaya koymak,
ilgili sahanın koruma değeri hak-
kında gözlemlere dayalı yorum ve
değerlendirmelerde bulunmak,
sonuç olarak hem ormancılık bi-
lim dünyasının ve hem de özel-
likle uygulayıcı birimlerin ve mes-
lekdaşların yeni Toros Sediri doğal
yayılışı hakkında bilgilenmelerini
sağlamak, toplum genelinde ise
bu tür ekolojik açıdan önem taşı-
yan, yüksek koruma değerine sa-
hip doğal yayılış sahalarına ilişkin
duyarlılığı üst düzeye çıkarmak
amaçlanmıştır. Çalışmanın bir di-
ğer önemli amacı da, yeni tesbit
edilen Toros Sediri doğal yayılışı-
na ilişkin kayıtların, başta özellik-
le Flora of Turkey adlı eser olmak
üzere ilgili diğer başvuru kaynak-
larının kayıtlarına aktarılmasıdır.
2- MATERYAL VE YÖNTEM
2.1- Toros Sedirinin Yayılış
Sahası Hakkında Genel Bilgi
Toros Sediri yayılışının ana
kütlesi, Toros Dağlarının denize
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201224
UZ
MA
N S
AH
AS
I
Toros Sedirinin (Cedrus libani A. Rich.) Ülkemizin En Batısında, Muğla-Köyceğiz’de
Yeni Tesbit Edilen Yayılış Alanı - I
Dr. Said DAĞDAŞİç Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Mehmet İŞÇİKöyceğiz Orman İşletme Müdürlüğü
Özet
Toros Sediri dünyadaki en geniş yayılışını, adını da aldığı Türkiye Toroslarında yapmaktadır. Bugüne dek
ormancılık botaniğinde yaygın olarak bilinen yayılışında; genel hatlarıyla en batıda Muğla-Fethiye-Baba-
dağı ve Dalaman ve Köyceğiz arasında uzanan Çaldağı ile, (Denizli-Acıpayam (290 02’), Tavas ve Eskere
Orman İşletme Müdürlüklerinin sorumluluk sahaları içinde kalan Gölgeli Dağlarının Bozdağ silsilesi üze-
rindeki 2200 ha’ı aşan) yayılışı yer almaktadır. Doğuya doğru yer yer parçalı bir yayılış gösteren Toros Se-
diri, Kahramanmaraş-Ahırdağı - Engizek Dağları üzerinde ve Göksun civarında ülkemizdeki en doğudaki
yayılışını (370 19’) yaptıktan sonra güneye doğru Amanoslar üzerinden Suriye ve Lübnan Antitoroslarında
da sınırlı bir yayılış göstermektedir. Kelkit Çayı vadisinde Niksar – Akıncı köyü ve Kelkit Çayı ile Yeşilırmak’ın
kavuşum noktasına – Kale köyüne yakın bir mesafede yer alan Erbaa-Çatalan kalıntı yayılışları ise, sade-
ce Türkiye’deki değil dünyadaki en kuzey enlemlerde yer alan yayılışlarını oluşturmaktadır. Afyon-Emirdağ
yakınlarında yer alan Emirdağ Dağları-Dandindere Mevkiinde de, ana yayılışından kopuk bir diğer kalıntı
meşceresi bulunmaktadır.
Bu makalede okuyucunun bilgilerine sunulan, Köyceğiz Orman İşletme Müdürlüğünün Karaçam Orman
İşletme Şefliği sınırları dahilinde yer alan 30 ve 31 numaralı bölmelerin bulunduğu, Çiçekbaba (Sandras
Dağı) zirvesi ile aynı dağ silsilesi üzerindeki Küçükkızıl Tepe arasındaki Künardağı olarak bilinen tepenin
sırt ve yamaçlarındaki (haritada Köhnertepe’nin her her iki yamacında, Künardere (Köhnerdere) (Armutcuk
Deresi) boyunca uzanan ve yeni tesbit edilen, Karaçam ile karışık meşcere oluşturan yaklaşık 17 ha’lık) yeni
yayılışı ise bugüne dek ormancılık literatüründe yer almayan orijinal nitelikte bir yayılış sahasıdır. Mevcut
Orman Amenajman Planında her iki bölme yer yer bozuk ve verimli Karaçam meşcereleri olarak gösterilmiş
ise de, Toros Sedirinin Künardağı’ndaki doğal yayılışında meşcere kuruluşunda Toros Sediri ile birlikte üst
tabakada ağırlıklı olarak Karaçam ve az miktarda da Ardıç bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Cedrus libani A. Rich., En Batıdaki Yeni Yayılış Sahası, Köyceğiz-Karaçam-Künarda-
ğı-Türkiye.
BÖLÜM-1
bakan yamaçlarıdır. Dikey yayı-
lışında da Antalya-Finike civa-
rında yaklaşık 600 m’ye kadar
indiği, genel olarak 650-2000
m’ler arasında orman kurduğu
belirtilmektedir (Anonim, 1994).
Bir diğer kaynakta da Amanoslar
üzerindeki Nur Dağlarının doğu
yamaçlarında 500-550 metreler
ile en düşük rakımlarda, Akdeniz
ardında da 2000-2100 metrelere
kadar yükselerek yayılış göster-
diği (Atalay, 2008, s. 379), Fethi-
ye-Babadağı-Boğaziçi havzasının
batısında da 500 m’ye kadar indi-
ği (Atalay, 1987, s. 2), Finike civa-
rında tek tek bireyler halinde 470
m’ye kadar indiği (Boydak, 1996,
s. 12), Bolkardağlarının kuzeyin-
deki Aydos Dağı’nda 2400 m’ye
kadar yükseldiği (Atalay, 1987, s.
2) belirtilmektedir. Ülkemizde-
ki yayılışının genel olarak 360 16’
(Kaş) ve 380 05’ (Eğirdir Barla Dağı)
kuzey enlemleri ile, 290 02’ (Acı-
payam-Bozdağ, Köyceğiz-Çaldağı
hattı) ve 370 19’ (Kahramanma-
raş-Engizek Dağı-Ahır Dağı hattı)
doğu boylamları arasında olduğu
(Boydak, 1996, s. 11) ifade edilir.
Bir diğer kaynakta ise yayılışı; 360
10’-380 30’ kuzey enlemleri ile 290
– 370 doğu boylamları arası olarak
(batıda Bozdağ-Erentepe yamacı
ile güneybatıda (Fethiye-Baba-
dağı) özetlenir (Atalay, 1987, s. 2).
Lübnan ve Suriye’de de yaklaşık
2000-3000 ha doğal yayılışı mev-
cuttur (Vidaković, 1991, s. 137).
1947 yılında hazırlığına başlanan
ve Toros Sedirinin yayılışı hakkın-
da oldukça ayrıntılı bilgiler sunan,
1950’li yıllarda yayımlanan bir
başka kaynakta; Toros Sedirinin
batıdan itibaren Denizli-Tavas
ilçesi Uzunoluk bölgesi ile Acıpa-
yam-Bozdağ üzerinde, Bozdağ ve
Boyalı Dağlarının kuzey ve kuzey
batı yamaçlarında, yine Tavas il-
çesine bağlı Balkıca ve Derinkuyu
köylerinin güneyindeki sedlerde
Karaçamlarla karışık olarak bulun-
duğu belirtilmektedir. Toros Sedi-
rinin en batıdaki yayılış sahasının
ise; Fethiye Körfezine dökülen
Kızıldere’nin kollarını aldığı, Dala-
man Çayının doğusundan başla-
yan Aygır Dağı sırtlarının doğuya
uzanan kısmının hemen güne-
yinde bulunduğu belirtilmektedir
(Gökmen, 1953; s. 15, 198-199).
Toros Sediri, doğal yayılışının
üst sınırında genel olarak Ardıç ve
Toros Göknarıyla birlikte orman sı-
nırını oluşturmaktadır. Dikey yayı-
lışında genellikle Karaçam (Pinus
nigra Arn. ssp. pallasiana (Lamb.)
Holmboe), Kızılçam (Pinus brutia
Ten.), Ardıç türleri, Toros Göknarı
(Abies cilicica Carr.) ve Meşe tür-
leriyle karışıma girmektedir. Alt
flora ise, yaygın olarak Akdeniz ve
Turan-Ön Asya (İrano-Turanian)
flora bölgelerine has bitkilerden
oluşmaktadır. Bozuk sahalar ise,
step bitki örtüsü ile kaplıdır (Ata-
lay, 1990).
Toros Sediri en geniş yayılışını
Türkiye Toroslarında yapmaktadır.
1997 yılı sonu orman envanteri
verilerinde Toros Sediri yayılış sa-
hası; 71 452 ha’ı normal koru or-
manı, 37 988 ha’ı ise bozuk koru
ormanı olmak üzere 109 440 ha
olarak belirlenmiştir (Anonim,
1998, s. 118). Bir diğer çalışma-
da ise Toros Sediri yayılış sahası
toplam olarak 343 032 ha olarak
verilmektedir (Anonim, 2001a, s.
14). 2011 yılı orman envanteri ka-
yıtlarında ise, Türkiye orman var-
lığı içerisinde Toros Sediri olarak
tefrik edilen alanların toplamı 467
456 ha olarak verilmiştir.
Önceleri (Davis, 1965) ve (Gre-
uter ve Burder, 1984)’a atfen Ak-
deniz havzasında yayılış gösteren
Sedirlerin Cedrus libani adıyla tek
bir tür olarak sınıflandırıldığı, bu
türün Fas ve Cezayir’de yayılış
gösteren C. libani ssp. atlantica,
Kıbrıs’da yayılış gösteren C. libani
ssp. brevifolia, Lübnan ve Suriye’de
yayılış gösteren C. libani ssp. libani
ve Türkiye’de yayılış gösteren C.
libani ssp. stenocoma olarak ayrı-
lan dört alt tür ile temsil edildiği
ifade edilmektedir (Panetsos ve
ark., 1993). Ancak taksonomist-
lerin büyük çoğunluğu, Akdeniz
havzasında yayılış gösteren üç
farklı türle birlikte dünyada dört
Sedir türü bulunduğu konusunda
hemfikirdirler (Tutin ve ark., 1964;
Mitchel, 1985’e atfen Panetsos ve
ark., 1993).
Optimum meşcerelerini kur-
duğu Batı Toroslar’dan (Elmalı-
(Bucak-Çığlıkara), Katrandağı ve
Susuzdağ) (Kayacık, 1965, s. 177)
doğuya doğru ilerleyerek yayılışı-
nın doğu ucuna (Kahramanmaraş-
Ahırdağları’na) ulaşır (Atalay,
2002, s. 123). Osmaniye’nin güne-
yinden Amanoslar üzerinden Su-
riye ve Lübnan’a kadar inerek ya-
yılışının en güney noktasına iner.
Toroslardaki ana yayılışından ayrı
olarak İç Anadolu’ya daha fazla
sokulduğu ve Sultandağları-Çay-
Deresinek Vadisi ile buradaki yayı-
lışından kuş uçuşu yaklaşık 40 km
kuzeyde, Orta Anadolu iklim şart-
larının egemen olduğu Emirdağ-
larında (Çaykışla-Dandindere’de)
yayılış yaptığı görülür (Boydak,
1996, s. 11; Günay, 1990). Konya-
Sağlık kasabası yakınlarında da
ana yayılışından kopuk bir yayılışı
vardır.
Toros Sedirinin yayılışı hakkın-
da 1953 yılında yayımlanan bir
başka kaynakta; Toros Sedirinin
en batıda Acıpayam ve Tavas’ın
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 25
Bozdağ silsilesi üzerindeki yayılış-
larından bahsedilmekte, yine en
batıda Fethiye Körfezine dökülen
Kızıldere’nin kollarını aldığı, Dala-
man Çayının doğusundan başla-
yan Aygır Dağı sırtlarının doğuya
uzanan kısmının hemen güneyin-
deki yayılışları ile en doğuda hem
Kahramanmaraş-Ahırdağı sırtla-
rının kuzey ya maçlarında, hem
de bu sahanın da doğusunda yer
alan Öksüz Dağı, Kandil Dağı ve
Sakıbaba Tepelerinin yüksekle-
rinde görülen yayılışları hakkında
ayrıntılı biçimde bilgiler verilmek-
tedir. Aynı yayında Toros Sediri-
nin Erbaa-Çatalan mıntıkasındaki
yayılışı hakkında da, Savaş’a at-
fen bilgi verilmektedir (Gökmen,
1953; s. 197-209).
Acıpayam-Bozdağ Orman
İşletme Şefliğinin amenajman
planı, 2012 yılında yenilenmiştir.
İşletme şefliği sınırları içinde, Sığ-
la meşceresinden Sedir ve Ardıç
meşcerelerine kadar çok farklı
yükseltilerin ağaç türleri bulun-
maktadır. Acıpayam-Bozdağ Or-
man İşletme Şefliğinin IV. Yenile-
mesi yapılan Orman Amenajman
Planında; B-Karaçam İşletme Sı-
nıfı (Ekonomik Fonksiyon) altında
(ÇkScd2, ÇkSd/bc2, ÇkSd1/bc2)
meşcere tipleri verilen 314,6 ha
Karaçam ile, C-Sedir İşletme Sını-
fı (Ekonomik Fonksiyon) altında
(Sd1/bc2, Sd2, SÇkd1/bc2, SArd/
bc2) meşcere tipleri verilen top-
lam 477,2 ha hem saf, hem de Ka-
raçam ve Ardıç ile, F-Sedir İşletme
Sınıfı (Ekolojik Fonksiyon) altında
(SÇkd1/bc2-T, SArd1-T) ise yine
hem saf ve Ardıç ve Karaçamla
karışıklığa giren 218,5 ha olmak
üzere toplam 1010,3 ha Toros Se-
diri meşceresi vardır. İlaveten yine
F İşletme Sınıfına dahil edilen BS-T
meşceresindeki taşlık alanda da,
28,8 ha bozuk Toros Sediri meş-
ceresi mevcuttur. Sedirin doğal
yayılış gösterdiği toplam saha en
az 1039,1 ha’dır (Anonim, 2012,
s.78, 79, 81).
Bozdağ İşletmesi ile sınırdaş
olan Tavas-Konak Orman İşletme
Şefliğinde de; B-Karaçam İşletme
Sınıfında ÇkSc3 meşcere tipinde
88,0 ha, C-Sedir İşletme Sınıfında
SArd1, SArd2 ve ArScd1 meşcere
tipleri altında 565,5 ha ve bozuk
koru ormanları içinde BSAr meş-
cere tipinde 76,5 ha olmak üzere
toplam 730 ha Toros Sediri meş-
cereleri bulunmaktadır (Anonim,
2000, s.44). Yine Bozdağ ve Konak
İşletmeleri ile sınırdaş olan Eske-
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201226
UZ
MA
N S
AH
AS
I
re-Eşenler Orman İşletme Şefli-
ğinde de C-Karışık İşletme Sınıfı
(Ar+S) altında ÇkSbc3, ÇkSArcd1,
SArbc3, SArcd2 meşcere tiple-
rinde 342 ha, bozuk koru olarak
da BSAr, BArS meşcere tiplerinde
98 ha olmak üzere toplam 440
ha karışık Toros Sediri ormanı
bulunmaktadır (Anonim, 2001b,
s.31-33). Böylece Bozdağ üzerin-
de, toplam 2209,1 ha saf ve Kara-
çam ve Ardıçla karışık Toros Sediri
ormanı bulunmaktadır. Not. “a”
çağındaki meşcereler; Bozdağ’da
((Sa (4,6 ha), Sa3 (10,0 ha)) ve
Konak’da ((Sa (15,5 ha), ÇkSa0
(118,5 ha) ve ÇkS0a (241,0 ha)),
ağaçlandırma ile elde edildiği dü-
şünülerek toplama dahil edilme-
miştir.
Kelkit ve Yeşilırmak ırmakla-
rının kavuşum noktasına yakın
bir noktada bulunan, genellikle
güney bakıda yer alan Erbaa-Ka-
rayaka-Çatalan yayılışı ile Kelkit
Vadisinin güneyinde, kuzey ve ku-
zeybatı yamaçlarda görülen Nik-
sar-Akıncı köyü üzerindeki yayılışı
(Selçuk, 1962; Varol; 1965; Dağdaş
ve ark, 1997) ise, Anadolu yarı-
madasının en kuzeyindeki kalıntı
meşcerelerini temsil etmektedir.
Buradaki meşcerelerinde Toros
Sediri, Q. cerris, Acer campestre,
Acer monspessulanum, Fagus ori-
entalis, Tilia rubra, Carpinus ori-
entalis, Sorbus terminalis (Atalay,
1990) ile karışıklığa girer. Hatta
Çatalan’daki yayılışında Sarıçam’ın
(Pinus sylvestris L.) da karışıklığa
girdiği görülmektedir. Çatalan-
Tortepe ve çevresinde Ardıçlık
veya Sedirlik olarak bilinen 229
numaralı bölme içerisindeki 14
ha’lık sahada yayılış yapmaktadır
(Anonim, 1988, s. 274, 275).
Ayrıca Erbaa- Çatalan-Torte-
pe’deki yayılışından bağımsız ola-
rak Çatalan Orman İşletme Şefliği
sınırları içerisinde bugüne dek
üzerinde çok fazla durulmamış
olan, 195 numaralı bölme içinde
iki ayrı münferit yayılış sahası da
bulunmaktadır. Bu yayılışında ka-
yın, meşe ve sarıçamın meşcere
kuruluşuna girdiği görülmektedir.
Toplam saha da 100 ha civarında-
dır. Savaş’ın da belirttiği üzere bu
farklı yayılışı, Kuzalan mahallesi
yakınlarındaki Kumluboyun’un
Kökmeriçi Mevkii’nde güney ve
güneydoğu mailelerde 40-50
ha’lık alanda serpili halde bulun-
maktadır. Buradaki yayılışı yalnızca
Anadolu’da değil, dünyada da en
kuzey enlemdir (40 54 ve 40 52 ku-
zey enlemleri ve 36 24-36 42 doğu
boylamları arası). Bu nedenle Ça-
talan-Tortepe, Meşebeleni ve Kum-
luboyun-Kökmeriçi mevkiindeki
doğal yayılış sahası birlikte koruma
altına alınmalı, yayılış yaptığı sa-
hanın genelinde Çatalan orijini ile
ağaçlandırma yapılmalıdır. Toros
Sedirinin Erbaa’daki yayılış sahası
Savaş’ın eserinde toplam 2100 ha
olarak verilmiştir ki bu çok geniş
alan, münferit olarak Toros Sedi-
ri bulunan alanların tamamının
toplamı olarak verilmektedir (Sa-
vaş, 1946). Niksar-Akıncı köyünde
ise toplam 31.5 ha’lık bir yayılışı
vardır ve bu yayılış sahası “Gen
koruma ormanı” olarak ayrılmıştır.
Erbaa-Çatalan’daki yayılışından
yaklaşık 60 km doğuda yer almak-
tadır. Niksar’ın 20 km güneydoğu-
sunda 670-920 metreler arasında
yayılış göstermektedir. Toros Sedi-
rinin yayılış gösterdiği alan Niksar
ilçesine bağlı Akıncı köyünün gü-
neyinde, Akıncı kalesinin bulun-
duğu Akıncıkale tepe’nin kuzey
bakıdaki alt yamaçlarıdır (Cevizli,
1994).
Toros Sedirinin yetiştiği or-
man ekosistemi, vejetasyon bil-
gisi açısından doğal ağaç türleri
bileşimi yöntemi ile yapılan bir
çalışmada, türün kendi doğal or-
tamında hangi ekolojik koşulların
ve orman ekosisteminin hakim ol-
duğunu hatırlamak amacıyla aşa-
ğıda verilen sınıflandırmaya göre
yapılmıştır:
Lübnan sediri orman toplumu
(Cedretum libani)’nun sınıflandırıl-
ması (Türkiye örneği)
A- Toroslar
a) Q. libani, Q. coccifera, Q. in-
fectoria, Q. cerris, Populus tremula,
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 27
Pseudoclimax Juniperus türleri (fo-
editsima, phoenica) ile tipik Toros
gelişim tipi,
b) Q. coccifera, Juniperus
excelsa’lı Pinus nigra gelişim tipi,
Not: Esasen, Toros Sedirinin
Juniperus excelsa ile karışıklığa gir-
diği yayılış alanlarında genel ola-
rak Q. coccifera mevcut değildir.
Q. coccifera, daha çok Kızılçamın
karışıma girdiği alanların bir maki
elemanıdır.
c) Ostrya carpinifolia, Fraxinus
ornus, Q. castaneifolia, Q. ehren-
bergii, Sorbus terminalis’li P. brutia
gelişim tipi,
d) Abies cilicica gelişim tipi,
e) Kalıntı Fagus orientalis geli-
şim tipi (Kahramanmaraş-Andırın
ve Amanos dağları),
f ) Çatalan’daki (Erbaa) Q. pet-
raea, Q. pedunculiflora, Carpinus
orientalis, Fagus orientalis (Pinus
brutia, Q. ilex’li) kalıntı yayılış. Bu
yayılış sahası Karadeniz sıradağ-
larının içe bakan “kışlara dayanıklı
kurakçıl ormanlar” kuşağında yer
almaktadır. Çatalan’daki yayılışın-
da Sarıçam da bulunmaktadır.
B- Lübnan ile ilgili
sınıflandırma (Mayer, 1981).
Toros Sedirinin, Batı Torosların
Gölgeli Dağları olarak da bilinen
en batı bölümünde yer alan yayı-
lış alanlarında ise, üst zonda Ka-
raçam ve Ardıçla yer yer karışıma
girdiği görülmektedir. Sözgelimi
Çiçekbaba Dağındaki yeni ortaya
konulan yayılış sahasında Toros
Sedirinin yayılış yaptığı alanın
yüksek kısımlarında orman sınırı-
nı Anadolu Karaçamı oluşturmak-
tadır. Toros Sediri buradaki yayılı-
şında orman sınırına kadar yayılış
göstermemektedir.
1.2- yceğiz’de Yeni Tesbiti
Yapılan Yayılış Sahası Hakkında
Bilgi – I
Toros Sedirinin ülkemizin en
batısındaki literatürde yaygın
olarak bilinen yayılış sahası, Batı
Toroslarda Acıpayam-Bozdağ ile
Köyceğiz-Çaldağı (1.8.1989 tari-
hinde yapılan idari düzenleme ile
Dalaman Orman İşletme Müdürlü-
ğü kurulduğu için (Anonim, 1989),
Dalaman-Çaldağı denilmesi uygun
olacaktır.) üzerindeki yayılış saha-
ları olarak ifade edilir. Bu yayılışa
ayrıca Fethiye-Babadağı yayılışı
da dahil edilir.
Burada bir araştırıcı için dik-
kat çekici olan hususlardan birisi
şudur: Gölgeli Dağlarının en yük-
sek zirvelerini oluşturan Bozdağ
eteklerinde (2419 m); “hem De-
nizli-Acıpayam Orman İşletme
Müdürlüğünün ve hem de Tavas
Orman İşletme Müdürlüğünün
sorumluluk sahaları kapsamında”
son derece geniş bir yayılışı olma-
sına karşılık, bu dağlardan Dala-
man Çayı boyunca güneybatıya
doğru uzanan ve Denizli-Muğ-
la sınırını oluşturan Çiçekbaba
(Sandras) Dağı silsilesi (2295 m)
üzerinde herhangi bir Toros Sediri
yayılışının bulunmaması öteden
beri dikkatimizi çekmiştir. Esasen
batıya doğru uzanan yüksek zir-
velerin tamamında Toros Sediri
bulunmaktadır. Bozdağ, Çaldağı,
Babadağı, Dirmil-Maşta Dağı vb.
Toros zirveleri… Bugüne dek To-
ros Sediri yayılışı bilinmeyen tek
istisna zirveler ise, Çiçekbaba Dağ
silsilesi idi. Halbuki Bozdağ ile Çal-
dağı arasında bulunan Çiçekbaba
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201228
UZ
MA
N S
AH
AS
I
Resim 1-4: Üstte, yaşlı Toros Sedirleri ve Karaçam Karışık Meşcereleri ve Geride Çiçekbaba Zirvesi (2295 m)
Altta; Koruma ile Oluşmuş Yoğun Toros Sediri ve Karaçam Gençlik Kümeleri ve Mavi Renkli Sedirler
ve Geride Çal Dağı Zirveleri (S. Dağdaş, 29.09.2012)
Dağı üzerinde de, parçalı Toros
Sediri yayılışının bulunması ge-
rektiği öteden beri sorguladığımız
bir merak idi.
Bu merak saiki ile 17 Nisan
2012 tarihinde yaptığımız seya-
hatte, Köyceğiz Orman İşletme
Müdürlüğünde sorguladığımız,
yapılan ikili görüşme ve değer-
lendirmelerde de ortaya çıkan,
hem de Çiçekbaba Dağı silsilesi
üzerindeki yeni bir yayılış sahası
hakkındaki oldukça heyecan veri-
ci ön bilgi ile 2012 yılının Ağustos
ayının son haftasında Köyceğiz
Orman İşletme Müdürlüğünde-
ki Toros Sedirinin de bulunduğu
sahalar tek tek gezilmiş ve bu
araştırma, yeni bir doğal yayılış
sahasının ortaya çıkarılması ile so-
nuçlanmıştır.
Bu araştırmada önümüzü ay-
dınlatan ifadelerden birisi alttaki
cümledir:
“Bilimsel çalışma, şüphe ge-
rektirir. Yeni bilgilere ulaşabil-
mek için, bildiğiniz herşeyden
şüphe edeceksiniz!..”
Araştırma ekibi olarak izlediği-
miz yol, şüpheci yöntemdir. İzle-
diğimiz şüpheci yaklaşımla, 17 ha
büyüklüğündeki ilgili yeni doğal
yayılış sahası hakkındaki bilgiler,
ormancılık literatürüne kazandı-
rılmış olacaktır.
Toros Sedirinin Batı Toroslar-
daki yayılışında, Dalaman Çayının
su toplama havzasını oluşturan
vadiler belirleyicidir. Dalaman Ça-
yını batıdan kuşatan Gölgeli Dağ-
larının zirvelerinden Acıpayam,
Tavas ve Eskere (Beyağaç) Orman
İşletme Müdürlükleri ormanları-
nın bulunduğu Bozdağ ile yeni
tesbit edilen Köyceğiz Orman
İşletme Müdürlüğü sorumlulu-
ğundaki Çiçekbaba Dağı silsilesi
üzerindeki yeni tesbit edilen Kü-
nardağı yayılışı, türün Anadolu
yarımadasındaki en batıya doğru
uzanan dikkat çekici yayılışlarıdır.
Fethiye ve Dalaman Orman İşlet-
me Müdürlüğü ormanlarının yer
aldığı Çaldağı zirvesi ile Fethiye-
Babadağı ise, Dalaman Çayının
batısındaki vadilerin yer aldığı
Bozdağ ve Çiçekbaba zirvelerinin
aksine, Dalaman Çayını doğudan
çevrelemektedirler...
- Gölgeli Dağlarının ana zirve-
lerinden olan Çiçekbaba üzerin-
de (rakımı 2295 m) bugüne dek
titizlikle taranan kaynaklarda ve
orman amenajman planlarında
(Anonim, 1999) herhangi bir To-
ros Sediri yayılışı belirtilmemiştir.
İlgili Orman Amenajman Planın-
da Kızılçam, Karaçam ve Toprak
Koruma ve Erozyonu Önleme
İşletme Sınfları ayrılmıştır. Gerek
saha döküm tablosu, gerek ağaç
türleri itibariyle dağılışı gösteren
tablo ve gerekse meşcere tiplerini
gösteren tablolarda Toros Sediri
meşceresi tefrik edilmemiştir. To-
ros Sedirinin bulunduğu 30 ve 31
numaralı bölmelerde ise, sadece
yer yer bozuk Karaçam meşcere-
lerinden oluşan “meşcere tipleri”
ayrımı yapılmıştır (Anonim, 1999,
s. 52, 53, 54, vd.+ (Şekil 1).)
- Merkezi Köyceğiz-Otmanlar
köyünde bulunan Karaçam Or-
man İşletme Şefliği sınırları için-
deki Künardağı yayılışının (bölme
numaraları 30 ve 31) koordinatları
dikkate alındığında, yeni tesbiti
yapılan bu yayılış sahasının Toros
Sedirinin dünyadaki en batıda yer
alan yayılışını oluşturduğu gö-
rülecektir. Bu çalışma ile, ilk kez
Çiçekbaba Dağı silsilesi üzerinde
de Toros Sediri yayılışı bulunduğu
ortaya konulmuştur.
- Toros Sediri; Künartepe ola-
rak bilinen tepenin hem batısında,
hem de doğusundaki aşırı eğimli
yamaçlarda (bölme numaraları:
30 ve 31), özellikle tepenin sırtına
yakın yamaçlarında yoğun olmak
üzere Karaçam ile karışık meşce-
reler (Resim 1-2) oluşturmaktadır.
2008 yılına kadar devam ettirilen
Rehabilitasyon Programı kapsa-
mında, ağırlıklı olarak Karaçam-
dan oluşan komşu bölmelerin
de dahil olduğu yakın çevredeki
bu sahalar korunmaya alınmıştır.
Bu nedenle mavi renkli fertleri
de muhtevi yaşlı meşcere altında
ve açıklıklarda doğal yolla gelmiş
gençlik çağında yer yer hem Ka-
raçam ve hem de Toros Sedirinin
yoğun gençlik kümeleri (Resim
3-4) bulunmaktadır. Karışıma aynı
zamanda az da olsa serpili biçim-
de sırt bölgesinde ardıçlar da ka-
tılmaktadır. Künardere (Armutcuk
Deresi) tabanına doğru Çınarlar
da karışıma girmektedir. Toros Se-
dirinin buradaki yayılışında, karı-
şıma giren hiçbir Kızılçam ferdine
rastlanmamıştır.
- Toros Sediri yayılışı,
Künardağı’nın hem doğu ve hem
de batı yamaçlarında G, GB ve GD
bakılarda (30 ve ağırlıklı olarak
31 numaralı bölmeler) yoğunluk
göstermektedir. 32 numaralı böl-
menin dereye yakın ve 31 numa-
ralı bölme ile karşı karşıya olan
kesimlerinde de çok seyrek olarak
yaşlı Toros Sediri fertleri gözlem-
lenmiştir. Orman amenajman pla-
nı verileri ile mevcut aktüel duru-
mu yansıtan tablo ile mukayese
tablosu aşağıda sunulmuştur
Ana meşcere kuruluşunu Ka-
raçamın oluşturduğu, Çiçekbaba
zirvesine yakın yöre ormanların-
da; Toros Sedirinin bulunduğu tek
yayılış sahası Künartepe sırtları ve
yamaçlarıdır. Küçükkızıl Tepe’ye
doğru yükselen kısımlarda Kara-
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 29
çamların altında hem Karaçam
gençlikleri ve hem de oldukça
yoğun herdem yeşil istilacı Kartal
kanatlı eğrelti (Pteridium aquili-
num) kümeleri göze çarpmakta-
dır. Derelerin içerilerinde-suya
kolay erişilebilen yerlerde; aşağı-
dan yukarıya Çınarlar ve özellikle
yerli halkın Boya ağacı adını ver-
diği Kızılağaç fertleri, kümeleri ve
hatta Gen Koruma Ormanı (Bölme
Numaraları: 69, 102, 103, 106 ve
Koordinatları: 37 03 13 N-28 52
20 E) olarak ayrılan büyüklükteki
geniş alanlarda doğal yayılışı bu-
lunmaktadır. Çiçekbaba’nın kuze-
yinde komşu Denizli-Eskere Or-
man İşletme Müdürlüğü-Çiçekli
Orman İşletme Şefliğinde de (111,
112, 113, 114 numaralı bölmeler;
37 07 09 N-28 52 14 E), Kızılağaç
Gen Koruma Ormanı bulunmak-
tadır.
Not: Rahmetli Abdulgafur
Acatay, Bozdağ Sedirlerini ve yö-
rede yayılış yapan Kızılağacı ta-
nıtan bir makaleyi çok önceleri,
1951 yılında yayımlamıştır (Aca-
tay, 1951).
1.3- Yeni Yayılış Sahasının
Bazı Özellikleri
Son yapılan araştırmalara da-
yalı olarak Toros Sedirinin her
türlü ana materyal üzerinde (ki-
reçtaşı, ofiyolit, kuvarsit, şist, fliş)
yetiştiği ve yaz döneminde nemli
rüzgar alan yamaçları tercih ettiği,
sis ve aşırı nemden kaçtığı ortaya
çıkarılmıştır (Atalay, 2008, s. 381).
Buna karşılık Toros Sediri yayılışı-
nın genel olarak “jeolojik temelin
kalker formasyonlarından oluş-
tuğu” da belirtilmektedir (Sevim
1952 ve 1955 a’ya atfen Boydak,
1996, s. 15).
a) Yöreye en yakın doğal yayı-
lış sahalarından olan Acıpayam-
Bozdağ’da ana kayanın “massif si-
yah kalker” olduğu bilinmektedir
(Boydak, 1996, s. 15). Ana kayanın
yer yer serpantinden oluştuğu Kü-
nartepe yayılış sahası; taşlık-kaya-
lık bölümleri de bulunan, güneye
doğru uzanan ulaşımı oldukça zor
bir konuma sahiptir.
b) Önceleri güzel kokusu sebe-
biyle çeyiz sandığı kullanımında
en çok başvurulan ağaç türü ol-
duğu ifade edilen Toros Sedirinin
artık bu amaçla kaçak kesilme-
diği, görüşülen kılavuz köylü ve
görevliler tarafından belirtilmiştir.
c) Karaçamla karışık meşcere
kuruluşu içerisinde yer yer iğne
yaprakları mavimsi tonda son de-
rece zarif görünümlü yaşlı fertler
de gözlemlenmiştir.
d) Künartepe’nin batısında,
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201230
UZ
MA
N S
AH
AS
I
İşletme Seri Alt Bölgeler Bölme Nu.: Rakım (m) Enlem Boylam
KöyceğizKaraçam-
Künardağı Akdeniz Üst (1.4) 30-31 1400-1620 370 05’ 29” 280 54’ 69”
Acıpayam Bozdağ Akdeniz Ardı (2.9) 63 1730 370 15’ 22” 290 04’ 50”
TavasKonak
(Barzova)Akdeniz Ardı (2.9)
306, 307 (50-
62)- 370 17’ 20” 290 13’ 43”
Gölhisar Dirmil Akdeniz Ardı (2.9) 121-125 1500-1650 36o55’08” 29o29’17”
Isparta Kapıdağ Akdeniz Üst (1.4) 87-88 1400-1600 38o05’23” 30o42’20”
NiksarBaraj(Akıncı
köyü)Orta Karadeniz 74 850 400 47’ 30” 360 34’ 40”
K.Maraş
Elmalar
(Gölceğiz-
Kaleköyü
üstü-Beşenli)
Akdeniz Ardı (2.2) 29-30-31 1450 370 46’ 40” 370 06’22”
(Tablo 1 ve 2).
Tablo 2: Yeni Tesbit Edilen Toros Sediri Doğal Yayılış Sahası ile Karşılaştırmalı Bilgiler
güney ve güneybatısında yer alan
Karaçay Vadisi boyunca 1980’li
yıllarda ağırlıklı olarak Karaçam ve
yer yer alt yamaçlarda Sedirle ya-
pılan sırıklı ve ince direklik çağına
ulaşan geniş ağaçlandırma saha-
ları da mevcuttur.
e) Kışları yoğun kar yağışı
alan, hem Akdeniz’e hem de Ege
Denizi’ne bakan, Büyükkızıl (Kızıl-
seç) ve Küçükkızıl Tepelerin güney
ve güneybatısı boyunca uzanan
ve Künarboynu denilen belden
aşağıdaki Künartepenin her iki
yamacında (30 ve 31 numaralı
bölmeler) kalıntı (relict) nitelikte
yayılış göstermektedir.
Not 1: Esasen Toros Sediri ve
yakın çevresindeki yaşlı Karaçam
sahaları Karaçam Orman İşletme
Şefliğine bağlı olsa da, Otmanlar
köyü ve mahallelerine çok yakın-
dır. Bu nedenle Künardağı yayılış
sahasında görüşülen Otmanlar
köyü ve mahallelerinden olan
köylüler, Toros Sedirinin kozalak-
larına “künar” adını verdikleri için
doğal yayılışının bulunduğu te-
penin ve yamaçların bulunduğu
alana “Künardağı” denildiğini be-
lirtmişlerdir.
Not 2: Karaçam Orman İşlet-
me Şefliği-Künartepe’den (31 nu-
maralı bölmeden) alınan kozalaklı
dal örnekleri, Ormancılık Araş-
tırma Enstitüsü Herbaryumu’na
(ANKO) 3 Eylül 2012 tarihinde
teslim edilerek kayıt altına alınmış
olup muhafaza edilmektedir. Üç
adet kozalağın ebadı: 10,5cmX5
cm, 12 cmX5,5 cm ve 12,5X6
cm’dir.
Beş adet erkek çiçeğin ortala-
ma ebadı da: 2-2,5 cm X 1-1,5 cm
aralığındadır.
Not 3: Karaçam Orman İşlet-
me Şefliğindeki, Çzbc3, Çzd1,2,3
ve BÇz-1,2 tiplerinde meşcere-
lerden oluşan 305 numaralı böl-
mede (Beypınarı da denilen İkizce
Tepenin (1291 m) kuzeye bakan
yamaçları) iki çatallı çok yaşlı sa-
dece bir adet Toros Sediri mev-
cuttur (Orman işçisi Ahmed Salih
Karakurt’tan alınan bilgi ve resim,
23 Eylül 2012).
Not 3: Tavas-Konak Orman
İşletme Şefliğinin meşcere harita-
sında; SArd1 meşceresinin bulun-
duğu 319 ve 321 numaralı bölme-
lerin yer aldığı alanda “Künarlıtaş
Tepe (1976 m)” adlı (Anonim, 2000)
bir tepe bulunmaktadır. Bu işlet-
me şefliği, Eskere-Eşenler İşletme
Şefliği ile sınır olup, Künarlıtaş
Tepenin Eşenler’deki yamacında
da SArcd2 meşceresi (Anonim,
2001b) bulunmaktadır. Buradan
hareketle: hem Acıpayam, Ta-
vas ve Eskere’de, hem de komşu
köylerin bulunduğu Köyceğiz-
Karaçam ve Otmanlar köylerinde
Toros Sedirinin kozalaklarına “kü-
nar” denildiği, tepelere – derelere
verilen isimlerden de rahatlıkla
görülecektir.
Yukarıda verilen boylam de-
ğerleri dikkate alındığında Toros
Sedirinin 290 doğu boylamından
da batıda, 280 doğu boylamında
(Çiçekbaba zirveleri) da yayılış
gösterdiği görülecektir.
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 31
Sahanın Mevcut Orman Amenajman
Planında Verilen Bazı Tanıtım BilgileriSahanın Aktüel Durumuna İlişkin Bilgiler
Bölme
Nu.
Meşcere
Tipi:
Toplam
Alanı (ha):
Rakım
(m)
Aktüel
(Mevcut)
Meşcere Tipi:
Enlem Boylam
Sahada Öngörülen
Çalışmalara İlişkin Bazı
Açıklamalar
30Çkd2
BÇk
18,0
1,5
1400-
1620
ÇkSd2
BÇkS
370 05’
290”
370 05’ 777”
370 05’ 552”
280 55’ 010”
280 54’
698”
280 54’ 739”
- Saha, koruma altına
alınmalıdır.
- Koruma statüsü, Orman
Amenajman Planına
işlenmelidir.
- Saha, Gen Koruma
Ormanı olarak ayrılmalıdır.
- Ya da Yüksek Koruma
Değerine Sahip Orman
olarak tefrik edilmelidir.
31BÇk-1
BÇk-2
1,5
15,5
1400-
1620
ÇkSc1/SÇka2
ÇkSc1/SÇka2
32
BÇk-1
Çke2
Çke1-1
Çke1-2
BÇk-1
BÇk-2
BÇk-1
Çke2
Çke1-1
Çke1-2
BÇk-1 Serpili
Sedir
BÇk-2
Tablo 1: Köyceğiz-Karaçam Orman İşletme Şefliğinde, Yeni Tesbit Edilen Toros Sediri Doğal Yayılış Bilgileri
DEVAMI BİR SONRAKİ SAYIDA
“İş Sağlığı ve Güvenliği” kav-
ramı ile ilgili olarak literatürde
birçok tanımlamaya rastlamak
mümkündür. Bu tanımlamalardan
özetle, İş Sağlığı ve Güvenliğini;
işyerlerinde çalışanların fiziksel ve
ruhsal sağlıklı hallerinin devamı
için çalışma koşullarının iyileşti-
rilmesi, karşılaşılabilecek tehlike-
lerin ortadan kaldırılması ve bu
sayede iş kazası ile meslek hasta-
lıklarını önlemeye yönelik olarak
çalışmaların yapılmasıdır diye ta-
nımlayabiliriz.
Bu tanım altında yapılan çalış-
maların teknik, tıbbi, ekonomik,
sosyal , fiziki ve hukuki boyutla-
rı bulunmakta ve birçok bilim İş
Sağlığı ve Güvenliği ile yakından
ilgilenmektedir
Çalışma hayatı birçok iş ka-
zası ve meslek hastalığı risklerini
barındırmaktadır. Sosyal Güven-
lik Kurumu istatistiklerine göre
ülkemizde 2010 yılında meyda-
na gelen 62.903 iş kazası sonucu
1.444, tespit edilen 533 meslek
hastalığı sonucunda da 10 olmak
üzere toplam 1.454 işçi hayatını
kaybetmiştir. 2085 kişi de sürekli
iş göremez duruma düşmüştür.
Bu rakamlar geçmiş yıllarla mu-
kayese edildiğinde; 1990 lı yıllar-
da 98.000 ler düzeyinde olan iş
kazası sayısının giderek azaldığı
fakat ölüm, sürekli ve geçici iş
göremezlik sayılarında ise dik-
kate değer bir azalma olmadığı
bildirilmektedir (Ceylan, 2011).
Türkiye’de meydana gelen iş kaza-
larının büyük bir kısmının sosyal
güvenlik kurumuna bildirilmediği
gerçeğini de düşünürsek yukarı-
daki rakamların çok daha yüksek
çıkacağı gerçektir.
2010 yılı verilerine göre ülke-
mizde karşılaşılan ölümlü iş kaza-
larının yüzde 33’ünün inşaat sek-
töründe gerçekleştiği belirtilmek-
tedir. İnşaatı; madencilik, metal,
tekstil ve taşımacılık gibi sektörler
izlemektedir. ILO (Uluslararası Ça-
lışma Örgütü) verilerine göre de
iş kazalarının yüzde 98’inin insan
hatasından kaynaklandığı ifade
edilmektedir (Milliyet, 2012). Bu
kazaların önüne geçebilmenin
tek yolu ise İş Sağlığı ve Güvenliği
(İSG) önlemleri ve eğitimdir.
İşçilerin sağlığı ve korunmala-
rına yönelik olarak sanayi devrimi
öncesinden başlayan bazı düzen-
lemeler olmasına rağmen, Dün-
yada İş Sağlığı ve Güvenliği kavra-
mının bilimsel esaslara dayanıla-
rak ilk olarak ele alınması İtalyan
fizikçi Bernardino Ramazzini’nin
(1633-1714) katkılarıyla olmuştur.
Ramazzini, kendi tecrübe ve bul-
gularına dayanarak 1700 yılında
«De Morbis Artificum Diatriba»
adında bir meslek hastalıkları
kitabı yazmış olup, iş yerlerinde
koruyucu güvenlik önlemlerinin
alınmasını önermiş ve 17. yüzyıl-
da işçi sağlığının kurucusu olarak
tarihe geçmiştir.
Sanayi devrimiyle birlikte
çalışma ve üretim koşullarında
büyük değişikliklerin meydana
gelmesi ile iş kazaları ve meslek
hastalıkları artmaya başlamış, ça-
lışma koşullarının iyileştirilmesine
yönelik yasal düzenlemeler ya-
pılması ve güvenlik önlemlerinin
geliştirilmesi yolundaki çabalar
yoğunlaştırılmıştır.
Dünyada İş Sağlığı ve Gü-
venliği konusunda yasal mevzu-
at çıkartan ilk ülke İngiltere’dir.
İngiltere’de, 1802 yılında, günde
14 saat zor koşullarda çalıştırılan
çocuklar için “Çırakların Sağlığı
ve Morali” adındaki yasa çıkartıl-
mıştır.
Bize gelince; Osmanlı döne-
minde madenlerde çalışanlara
ilişkin olarak çıkartılan Dilaver
Paşa Nizannamesi (1865) ile Maa-
din Nizannameleri (1869) ilk yasa-
larımız olarak kabul edilmektedir-
ler. Cumhuriyet dönemimizde ise
konuyla ilgili pek çok yasa, tüzük,
yönetmelik çıkartılmıştır. 1936 yı-
lında yürürlüğe giren ve çalışma
yaşamının bir çok sorununu kap-
sayan 3008 sayılı İş Yasası ile ilk
kez ayrıntılı ve sistemli bir düzen-
lemeye gidilmiştir.
Daha sonra her yasada görü-
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201232
UZ
MA
N S
AH
AS
I
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ORMANCILIKTA YAPILMASI GEREKENLER
Dr. Ali ÖZKURT
Orman Mühendisi
İş Güvenliği Uzmanı
len eksiklikler üzerine yeni yasalar
çıkartılarak günümüze gelinmiş
ve en son ülkemizde 30 Haziran
2012 tarihinde 6331 Sayılı İş Sağ-
lığı ve Güvenliği Kanunu çıkartıla-
rak çalışma alanına yeni düzenle-
meler getirilmiştir. Bu düzenleme
ile; kamu ve özel sektöre ait bütün
iş ve işyerlerine, bu işyerlerinin
çırak ve stajerler de dahil tüm
çalışanlarına faaliyet konularına
bakılmaksızın kanunun uygulana-
cağı hükmü getirilmiştir.
Kanunla birlikte; İşveren ile Ça-
lışanların Görev, Yetki ve Yüküm-
lülükleri belirlenmiş olup; İş Sağ-
lığı ve Güvenliği hizmetleri için
işverenlerin öncelikle çalışanları
arasından İş Güvenliği Uzmanı,
İşyeri hekimi ve diğer sağlık per-
soneli görevlendirmesi, çalışanlar
arasında bu nitelikte personeli
yoksa bu hizmetlerin tamamını
veya bir kısmını Ortak Sağlık ve
Güvenlik Birimlerinden hizmet
alarak yerine getirmesi, belirlenen
nitelik ve belgeye sahip olması
durumunda ise bu hizmeti ken-
disinin üstlenebileceği, görevin
yerine getirilmesi için gerekli araç,
gereç, mekan ve zaman gibi ihti-
yaçlar ile koordinasyonu sağlaya-
cağı belirtilmektedir.
Kanunun 6. (İş Sağlığı ve Gü-
venliği Hizmetleri), 7. (İş Sağlığı ve
Güvenliği Hizmetlerinin Destek-
lenmesi) ve 8. (İşyeri hekimleri ve
İş Güvenliği Uzmanları) maddele-
rinin kamu kuruluşları için yayımı
tarihinden itibaren iki yıl sonra
yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
İŞ KAZALARININ OLUŞUMU
İş kazalarının oluşumuna etki
eden 2 önemli temel faktör Gü-
vensiz (Tehlikeli) Ortam ve Gü-
vensiz (Tehlikeli) Davranış olarak
sınıflandırılmıştır. Bu ikisinden
birinin ya da ikisinin ortadan kal-
dırılmasıyla iş kazası olma ihtimali
iyice azaltılmış olacaktır. Ancak
hiçbir zaman çalışma ortamında
sıfır risk mevcut değildir. Bu ne-
denle, yukarıdaki faktörlere mü-
dahale ederek riskin kabul edi-
lebilir sınırlar içerisine çekilmesi
mümkün olmaktadır.
Güvensiz Ortamlar; işyerlerin-
de yapılan işin özelliklerinden ve
çalışma ortamından dolayı kaza
yapma ihtimalini artıran yerlerdir.
Örnek verecek olursak; güven-
siz yapılmış makine, alet, tesis ve
benzerleri; güvensiz düzen, yeter-
siz bakım, yetersiz denetim, ku-
surlu, pürüzlü aletler; standartlara
uymayan kişisel koruyucu dona-
nım malzemeleri; güvensiz elekt-
riksel, kimyevi ve mekanik koşul-
lar; güvensiz iş organizasyonu,
uyarı levhalarının olmaması, alet
ve makinalarda koruyucularının
olmaması; yetersiz aydınlatma,
havalandırma ve benzeri ortam
özellikleridir
Güvensiz davranışlar ise çalı-
şanın kendi kişisel özelliklerinden
doğan davranışlardır. Örneğin,
sorumsuz biçimde güvensiz çalış-
mak, uyarılara aldırmamak, tehli-
keli hızda alet kullanma, güvenliği
önemsememek, kişisel koruyucu
malzemeyi kullanmamak, kızgın-
lık, yeterli ehliyete ve eğitime sa-
hip olmadan çalışmak, suiistimal
etmek, işe yorgun gelmek ve ben-
zeri davranışlardır.
Bunların dışında yine insan
fiziksel ve psikolojik yapısı ve işin
niteliğine bağlı olarak, kişiyi kaza
yapmaya iten nedenler de bulun-
maktadır. Kişinin denge duygusu-
nun az olması, kas gücünün az ol-
ması, el beceri yetersizliği, psiko-
lojik sorunlar, dikkat dağınıklığı,
yapılan işin tekdüze olup zamanla
dikkat dağınıklığına yol açması,
işin kişiye sevimsiz görünmesi
gibi nedenler de iş kazalarına yol
açabilmektedir.
Herhangi bir iş kazası soruş-
turması yapılırken, yukarıda açık-
lanmaya çalışılan güvensiz ortam
ve güvensiz davranış şekillerin-
den hangisinin ya da hangilerinin
esas kaza sebebi olduğu, kazanın
görevin gereği olarak yapılmış bir
eylem sonucu olup olmadığı, kaza
yapan kişi ya da kişilerin sorumlu-
lukları, yeterli eğitim ve ehliyete
sahip olunup olunmadığı, ve çalı-
şanlara İş Güvenliği ve diğer mes-
leki eğitimlerinin verilmiş olup
olmadığı gibi konular üzerinde
durulmaktadır.
ORMAN İŞLERİNDE
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
25 Kasım 2009 tarihli resmi
gazetede yayınlanan 27417 sa-
yılı “İş Sağlığı ve Güvenliği’ne
İlişkin Tehlike Sınıfları Listesi”ne
göre ana ormancılık faaliyetleri
Tehlikeli” ve “Çok Tehlikeli İşler”
sınıflarına girmektedirler. Aynı
zamanda dünyada yaygın olan
bir görüşe göre orman işlerinin
zor, tehlikeli ve kirli işler (3D’li iş-
ler: difficult, dangerous ve dirty)
olduğu belirtilmektedir (Engür,
2011). Genel olarak ormancılık
sektöründeki ciddi yaralanma ve
ölümle sonuçlanan iş kazaları de-
ğerlendirildiğinde, bu kazaların
özellikle ağaç kesim ve toplama
işlerinde yoğunlaştığı, ormanla-
ra ulaşımın ve özellikle Akdeniz
ülkelerinde orman yangınlarının
da önemli bir kaza faktörü olarak
karşımıza çıktığı, fiziksel, kimya-
sal, biyolojik ve psiko-sosyal risk
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 33
faktörleriyle karşılaşıldığından
bahsedilmektedir(Gökbayrak,
2005).
Dolayısıyla, ormancılık çalış-
malarında hem tekrarlanma sıklı-
ğı hem de şiddeti bakımından iş
kazası riskleri de büyük olmakta-
dır. Bakanlığımızda İş Sağlığı ve
Güvenliği konusunda çalışmaların
yapıldığı muhakkaktır. Ormancılık
çalışmalarının daha fazla sağlık ve
güvenlik içinde olabilmesi için her
faaliyet kolunda yukarıdaki soru-
lara cevap verebileceğimiz şekil-
de iş organizasyonu ve güvenli
ortam hazırlanmasının yapılması,
eğitimlerin yeteri sıklık ve titizlik-
le yapılması, fiziksel ve psikolojik
sorunu bulunmayan ehliyetli ve
eğitimli kişilerin çalıştırılmasına
dikkat etmemiz gerekmektedir.
Yukarıda da bahsedildiği gibi
kamu kuruluşlarında 6331 sayılı
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu-
nun 6, 7 ve 8. maddeleri yayımı
tarihinden sonra iki yıl içinde yü-
rürlüğe girecektir. Bakanlığımıza
bağlı tüm kuruluşlarda bu kalan
süre içerisinde yeterli çalışmaların
yapılıp, uygulamaya hazır olun-
masında yarar bulunmaktadır.
Bu suretle, şimdiden çalışmalara
başlatılıp teşkilatta çalışan teknik
elemanlardan istekli olanların İş
Güvenliği Uzmanlığı Eğitimlerine
başlamalarının teşvik edilmesi ve
ileriki yıllarda İş Güvenliği Hizmet-
lerinin dışarıdan hizmet almak su-
retiyle değil de kurumun kendi iç
uzmanları tarafından gerçekleşti-
rilmesi sağlanmalıdır. Orman Böl-
ge Müdürlüklerinde İş Sağlığı ve
Güvenliği Kurulları Oluşturulmalı-
dır. Ayrıca; ormancılık mesleğinin
her faaliyet alanında (yangınlarla
mücadele, üretim, tohum toplan-
ması, fidanlık, ağaçlandırma vb.
gibi) İSG tedbirlerinin anlatıldığı
el kitapçıkları oluşturulup işçilere
yapılacak eğitimlerle birlikte zim-
metli olarak verilmelidir. Çalışma
alanlarımızdaki ortamı daha gü-
venilir hale getirmek için faali-
yetlere başlanmalıdır. Bu şekilde,
daha önceden normal gibi algıla-
nan fakat dikkatlice incelendiğin-
de tehlikesi görülebilen pek çok
tesisat (özellikle elektrik), araç,
alet, ekipman ve organizasyonda
iyileştirilmelerin yapılması ve ek-
sikliği bulunan sağlık ve güvenlik
uyarı işaretlerinin tamamlatılabil-
mesi mümkündür. Aynı zamanda
çalışan sağlığına ve işin güvenli-
ğine yönelik uluslararası standart
olan OHSAS 18001 Yönetim Siste-
mi incelenerek bakanlık birimleri-
nin adaptasyonu sağlanmalıdır.
Çalışma ortamında yapılacak
iyileştirmelerin çalışanların moral
ve motivasyonlarına olumlu etki-
de bulunacağı ve bu sayede iş ve-
riminin de artacağı unutulmama-
lıdır. İş kazası ve meslek hastalık-
larına maruz kalmadan en güvenli
çalışma koşullarının oluşturulması
ve daha yüksek standartlara ka-
vuşmak bakanlığımız öncelikli
görevleri arasında yer almalıdır.
Kaynaklar:
1-CEYLAN,H., 2011: Türkiye’deki
İş Kazalarının Genel Görünümü ve
Gelişmiş Ülkelerle kıyaslanması, İnter-
national Journal of Engineering Rese-
arch and Development, Vol:3, No:2,
Ankara.
2-Milliyet, 2012: Ölümlü İş Kaza-
ları.., 24-9-2012 tarihli internet yayını.
3-İş Sağlığı ve Güvenliğinin Kav-
ram ve Kurallarının Gelişimi, 2010;
CASGEM ders Notu, Ankara.
4-ENGÜR, O., M., 2011: Sürdürü-
lebilir Odun Üretim Teknikleri ve İş
Güvenliği, Orman Bölge Müdürlüğü
Yayını, Kastamonu.
5-GÖKBAYRAK, Ş., 2005; http://
w w w. i s g u v e n l i g i . n e t / o r m a n -
iscilerinin-calisma-kosullarindan-
kaynakli-risk-faktorleri/
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201234
UZ
MA
N S
AH
AS
I
İnsanlığın en önemli ihtiyaç
maddelerinden biri olan kâğıdın
kültürel ve sanayi alanlarındaki
yeri büyüktür. Kâğıt sanayinin
gelişimi bir ülkenin sanayi ve kül-
türel gelişmişlik düzeylerinin be-
lirleyici ve önemli etmenlerinden
birisi durumuna gelmiştir (Boz-
kurt, 2012). Günümüzde, kâğıt
sanayisi sermaye ve enerji yoğun,
ağır ölçekte bir endüstri kolu ola-
rak tanımlanmaktadır.
Kâğıt endüstrisi, odunsu ve
otsu bitkileri ana hammadde kay-
nağı olarak kullanır, ara ürün ola-
rak selüloz ve kâğıt hamuru üretir.
Ara ürün olarak elde edilen bu
kaynaklar daha sonra değişik yön-
tem ve kimyasal işlemlerle kâğıt
ürünlerine dönüştürülürler.
Kâğıdın yapısı (safiha) temel
olarak selüloz liflerinden oluş-
maktadır. Safiha en genel olarak
selüloz liflerinin sulu ortamda
keçeleşmesi/saçaklanması sonu-
cu bünyesine su emerek şişmesi,
devamında elek üzerine serilerek
suyun uzaklaştırılması ve kurutul-
masıyla oluşturulmaktadır.
İlk kağıdın M.S. 105 yılında
Çin de, Ts’ai Lun tarafından ağaç
kabuklarının su içinde liflendi-
rilmesi sonucu üretildiği kabul
edilmektedir. Kağıdın icadından
önce haberleşmek için kil tablet-
ler, hayvan kemikleri, ağaç kabuk-
ları, hayvan derileri ve papirüs
gibi kaynaklardan faydalanıldığı
belirtilmektedir. Milattan önce
yaklaşık 3000 yıllarına kadar, Mısır
da doğal olarak yetişen papirüs
bitkisi yazma ve resim çizme ama-
cıyla kullanıldığı varsayılmaktadır.
Günümüzde kâğıdın İngilizce ismi
bu papirüs bitkisinden türemiştir
(Smook, 1994).
Kağıdın M.S. 105 yılında Çin de
ilkel ilk üretiminden günümüze
kadar olan süreçte teknolojik ge-
lişmelere bağlı olarak olağanüstü
gelişmeler olmuştur. Bu gelişme-
lerin büyük kısmı özellikle 20. yüz-
yılın başlarında gerçekleşmiş ge-
rek hammadde kullanımı gerekse
üretim teknolojisi alanında birçok
yöntem ve teknik geliştirilmiş-
tir. Günümüzde dakikada 2 km
üretim hızına sahip makinelerde
kağıt ürünleri üretilebilir duruma
gelinmiştir.
2. Dünya Kağıt Endüstrisi
Üzerine Genel Bilgiler
Dünya genelinde, 2008 yılı
itibariyle kâğıt-karton üretimi
yaklaşık 400 milyon tonu, kâğıt
hamuru üretimi ise 200 milyon
tonu geçmiştir. Amerika Birleşik
Devletleri yaklaşık %30’luk payı
ile kâğıt endüstrisinde lider du-
rumdadır (Anonim 2010a). Dünya
Kâğıt ve kâğıt ürünleri dış tica-
retinin büyük kısmı da gelişmiş
ülkeler arasında yapılmaktadır.
Selüloz ve kâğıt ürünlerinin en
büyük ihracatçısı konumundaki
ülkeler geniş orman, su ve enerji
kaynaklarına sahip olan ABD, Ka-
nada, Finlandiya, İsveç gibi ge-
lişmiş ülkeleridir. Özellikle, ABD,
Kanada ve İskandinav ülkeleri
küresel pazarları belirlemektedir.
Bunun yanında gelişmekte olan
ülkelerden Çin ve Latin Amerika
hızlı oranda büyüme eğiliminde
olmaları nedeniyle sektörde söz
sahibi duruma gelmeye çalışmak-
tadır (Anonim, 2001).
Güney Amerika’nın tropik ikli-
minden dolayı, ağaç plantasyon-
ları oldukça kısa sürede yetişebil-
mekte (çam türleri) ve bu durum
kağıt endüstrisi için hammadde
fiyatında avantaj sağlamaktadır.
Bu avantajlı durum, yabancı şir-
ketlerinin (özellikle ABD, İsveç ve
Finlandiya) buraya yatırım yap-
masına sebep olmaktadır. Bu se-
bepten dolayı, Güney Amerika’nın
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 35
DÜNYA VE TÜRKİYE KÂĞIT ENDÜSTRİSİ ÜZERİNE BİR İNCELEME
Doç.Dr. Halil Turgut ŞAHİN Süleyman Demirel Üniversitesi
Orman End. Müh. Cihan BOZKURTSüleyman Demirel Üniversitesi
Özet
Kâğıt sektörü sermaye ve enerji yoğun bir sektör dalıdır ve bir ülkenin kalkınmışlık düzeyi açısından
önemlidir. Bu çalışmada ülkemiz ve dünyadaki kâğıt sektörünün durumu incelenmiştir. SEKA fabrikalarının
özelleştirilmesinden sonra ülkemiz kağıt endüstrisi tamamen özel sektörün eline geçmiştir. Dünya genelin-
de kağıt ve selüloz endüstrisi fiyat ve üretim şekilleri gelişmiş bazı ülkeler tarafından belirlenmektedir. Özel-
likle ABD, Kanada ve İskandinav ülkeleri kağıt sektörünce öncü ülkelerde konumundadırlar.
Anahtar Kelimeler: kâğıt sektörü, selüloz, kağıt ürünleri
kâğıt sektörünün büyüme oranı
birçok gelişmiş ülkeden yüksektir.
Aşağıda Çizelge 1 de, dünya
kâğıt hamuru üretiminin ülkele-
re göre sıralanışı bulunmaktadır.
Çizelge 1 den görüleceği üze-
re, ABD, Çin ve Kanada dünya
kâğıt hamuru üretiminin yakla-
şık %50’sini gerçekleştirmektedir
(Bozkurt, 2010).
Aşağıdaki Çizelge 2 de, Dünya
genelinde kâğıt üreten küresel
şirketlerin net satış değerlerine
göre ilk 10 firma verilmiştir. Bura-
dan görüldüğü üzere, ilk 10 şirket
arasında 4 ABD kökenli şirket bu-
lunmaktadır. 21.1 milyar dolarlık
satış ile ilk sırada ABD kökenli olan
International Paper firması ikinci
sırada ise Finlandiya kökenli Enso
firması yer almaktadır (Bozkurt,
2010)
3. Türkiye Kağıt Endüstrisi
Türkiye Cumhuriyet’inde kâğıt
sanayisinin kurulmasında Meh-
met Ali Kâğıtçı’nın çok büyük
payı vardır. Ülkemiz modern ka-
ğıt endüstrisinin temeli, Mehmet
Ali Kâğıtçı’nın uğraşları sonucun-
da 14 Ağustos 1934 tarihinde
İzmit’te atılmıştır. Yılda 10.540
ton kâğıt kapasiteli bu fabrika 18
Nisan 1936’da Cumhuriyetin ilk
kâğıdını üretmiştir.
Ülkemizde SEKA’nın kurul-
ması ile 1936 yılında temellerini
atan kâğıt sektörü, 1980’li yıllara
kadar talebi yurt içi kaynaklarla
sağlamıştır. 1963–1979 yıllarında-
ki dışa kapalı durum kâğıt sektörü
için gelişme dönemi olmuştur. Bu
dönemde uzun süre rekabetsiz
ortamda gelişen sektör, Avrupa
Birliği ile Türkiye arasındaki güm-
rük duvarlarının kaldırılması ile
rekabetle karşı karşıya gelmiştir.
SEKA 1963’ten sonra özel
sektörün üretime yönelmesiyle
sektördeki ağırlığını kaybetmeye
başlamıştır. Özel sektörün büyü-
mesi bu dönemde başlamıştır.
Sektörün hem ürün çeşitliliği hem
de miktar bakımından büyümesi
günümüze kadar süregelmiştir.
Özel sektör 1970 yılında 17.500
Ton/Yıl, 1980 yılında 231.000 ton/
yıl 1995 yılında 733.250 ton/yıl,
2002 yılında 1.610.000 ton/yıl,
günümüzde ise 3 milyon ton/yıl
kâğıt ve karton üretim kapasite-
sine ulaşmıştır (Bopzkurt, 2012;
Kırcı, 2000).
Faaliyet alanı her türlü kâğıt,
karton türleri ve kâğıt ara maddesi
üretimi olan SEKA A.Ş. 06.12.1997
tarih 97/54 sayılı özelleştirme Yük-
sek kurulunun kararı ile özelleştir-
me kapsamına ve 15.07.1998 ta-
rih 98/51 sayılı Özelleştirme Yük-
sek Kurulu kararı ile özelleştirme
programına alınmıştır (Anonim,
2004). Çizelge 3 de, SEKA tesis-
lerinin devir yılları ve devredilen
kuruluşlar gösterilmiştir.
İzmit SEKA kapatılarak İzmit
Büyük Şehir Belediyesine devre-
dilmiştir. SEKA Akdeniz (Taşucu)
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201236
UZ
MA
N S
AH
AS
I
ÜlkelerÜretim
(1.000 ton)
Toplam üretimdeki
oranı (%)
Amerika Birleşik Devletleri 54 953 27.1
Kanada 23 631 11.7
Çin 19 756 9.7
Brezilya 13 101 6.5
Finlandiya 13 072 6.4
İsveç 12 384 6.1
Japonya 11 240 5.5
Rusya 7 146 3.5
Endonezya 6 987 3.4
Şili 3 484 1.7
Diğerleri 36 953 13.8
Dünya 202 707 100
Çizelge 1. Kâğıt hamuru üretiminde ilk 10 ülke
Çizelge 2. Dünya geneli net kâğıt satışı sıralamasında ilk 10 şirket
ŞirketlerToplam net kâğıt satışı
($milyar)
International Paper (ABD) 21.1
Stora Enso (Finlandiya) 16.2
Proctor and Gamble (ABD) 12.0
Svenska Cellulosa (İsveç) 11.2
UPM-Kymmene (Finlandiya) 10.8
Oji Paper (Japonya) 9.7
Weyerhaeuser (ABD) 9.5
Smurfit Kappa Group (İrlanda) 8.7
Kimberly-Clark (ABD) 8.7
Nippon Paper Group (Japonya) 8.5
Toplam 116.4
işletmesinin arazisi ise turistik açı-
dan önem arz ettiğinden turizme
açılması beklenmektedir. Özelleş-
tirilen işletmelerin çoğunda kağıt
üretim faaliyeti bulunmakta bir-
likte selüloz üretimi yapılmamak-
tadır.
2008 yılı itibari ile Türkiye 3
milyon ton kurulu kapasitesi ve
2,3 milyon ton üretimiyle dünya
kâğıt ve karton üretiminde 25.
sırada yer almaktadır. Ülkemizin
kâğıt üretimi son 5 yıldır düzen-
li bir artış yakalamıştır ve her yıl
yaklaşık %5 oranında artış göster-
mektedir.
Ülkemizde kâğıt ithalatı her yıl
artan bir seyir izlemektedir. 2008
yılında ithalatımız 2,6 milyar dolar
ile dünya genelinde 17. sıradadır.
Kâğıt sektörümüz her yıl artan iç
tüketimimizi karşılayamamakta
bu yüzden ithalat rakamları da iç
taleple birlikte artış göstermek-
tedir. Kâğıt tüketiminde gelişmiş
ülkelerin ve dünya ortalamasının
altında olmamız kâğıt tüketimi-
mizin artış durumunda kalacağı-
nı göstermektedir. Bu durumda
kâğıt sektörümüzün talep açısın-
dan gelişmeye müsait olduğunu
göstermektedir.
Ülkemizde, kâğıt ve karton
üretiminin yaklaşık yarısını oluklu
mukavva kâğıtları oluşturmak-
tadır. Oluklu mukavva kâğıtlarını
kartonlar ve yazı kâğıtları takip
etmektedir. Temizlik kâğıtları ise
kâğıt üretimimizin %11’unu oluş-
turmaktadır. Çizelge 4 de, 2006
yılı kâğıt-karton üretim çeşidinin
dağılımı gösterilmiştir.
4. Sonuç ve Öneriler
SEKA fabrikalarının özelleştiril-
mesinden sonra ülkemiz kâğıdın
hammaddesi olan selüloz açısın-
dan dışa bağımlı hale gelmiştir.
Günümüzde kâğıt sektörümü-
zün yerli ve yabancı yatırımlara
ihtiyacı vardır. Son kâğıt ürünü
ithalatının azalması açısından,
ithal hamurla üretim sağlayan
tesislerin çoğalması kısa dönem-
de önemlidir. Ayrıca, yapısında
selülozu hazır olarak bulunduran
atık kâğıtların toplanarak yeniden
kâğıt ürünlerine dönüştürülmesi
ve yaygınlaştırılması üzerinde du-
rulması gereken bir husustur. Son
yıllarda %40 civarında olan atık
kâğıt geri kazanım oranımızın,
gelişmiş ülkelerde olduğu gibi
%60’lara getirilmesi, çevre ve ma-
liyet açısından önemli bir durum
arz etmektedir.
KaynaklarAnonim, 2001. Orta Anadolu İhracat-
çı Birlikleri Genel Sekreterliği, Kâğıt Sanayii
Değerlendirme Raporu, Ankara.
Anonim, 2004. İstanbul Ticaret Odası,
Kâğıt Sektörü Profil Araştırması, İstanbul.
Anonim, 2009a, Pulp and Paper In-
dustry Strategy Group, Avustralya.
Anonim, 2010a, Food and Agricul-
ture Organization of the United Nations,
Forestat, NY.
Biermann, C. J. 1993. Essentials of
Pulping and Papermaking, Academic Press
Inc. San Diego.
Bozkurt, C. 2010. Türkiye Kâğıt Sa-
nayinin Mevcut Durumunun İncelenmesi,
SDÜ Orman Fakültesi Bitirme Ödevi, Ispar-
ta
Bozkurt, C. 2012. Atık kağıt geri dö-
nüşüm liflerinden üretilen kağıtların özel-
liklerinin
Araştırılması, SDU Fen Bilimleri Ensti-
tüsü Yüksek Lisans Tezi, Isparta
Kırcı, H., 2000. Kâğıt Hamuru Endüst-
risi, KTÜ Orman Fakültesi Ders Notları, Ya-
yın No:63, Trabzon
Kocabaşoğlu, U. 1996 Seka Tarihi,
Türkiye Selüloz ve Kâğıt Farikalarının Ta-
rihsel Gelişimi, Tarih Vakfı Yayın Bölümü,
Ankara
Şahin, H.T. 2006. ‘Kağıdın tarihsel
gelişimi ve alternatif yeni kağıt üretim
prosesleri’ II. Türk Bilim ve Teknoloji Tarihi
Kongresi, 30-31 Ekim 2006, Isparta
Smook, G.A.,1994. Handbook for
Pulp and Paper Technologists. Angus Wil-
de Publications, Canada.
Usta, M., Eroğlu, H., 2004. Kâğıt ve
Karton Üretim Teknolojisi, KTÜ Ders Kitabı
1. Cilt, Trabzon
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 37
SEKA
Kuruluşları
Üretime
Geçtiği Yıl
Devir
YılıSatın Alan Kuruluş
İzmit 1936 - İzmit Büyük Şehir Belediyesine devir
Aksu 1970 2003 MİLDA Mecmua Gazete Dağıtım
Çaycuma 1970 2003 OYKA Kâğıt Ambalaj Sanayi Ticaret AŞ.
Dalaman 1971 2001 MOPAK Kâğıt-Karton Sanayi AŞ.
Afyon 1979 2003 GAP İnşaat Yatırım ve Dış Ticaret A.Ş
Balıkesir 1981 2003 ALBAYRAK Turizm Seyahat İnşaat A.Ş
Akdeniz 1984 - -
Kastamonu 1984 2003 MOPAK Kâğıt-Karton Sanayi AŞ.
Ürün Adı Üretimdeki payı (%)
Oluklu Mukavva Kâğıtları 48
Kartonlar 20
Yazı ve Tabı Kâğıtları 16
Temizlik Kâğıtları 11
Kraft Torba Kâğıdı 2
Gazete Kâğıtları 1
Sargılık Kâğıt 1
Sigara Kâğıdı ve Özel İnce Kâğıtlar 1
Çizelge 3. SEKA tesislerinin durumu
Çizelge 4 . 2006 yılı kâğıt-karton üretim çeşitleri (%)
Ülkemiz, farklı coğrafik bir ya-
pıya ve buna bağlı olarak farklı
iklim tiplerine sahip olması ne-
deniyle, bitki türü bakımından
oldukça zengindir. Bunların içe-
risinde anıtsal nitelikte bazı ağaç
türleri yer almaktadır. Anonim
(1998) göre, doğal yapısı, ölçütle-
ri ve diğer özellikleri bakımından
anıtsal nitelikler kazanmış bulu-
nan ağaçlara anıt ağaç denilmek-
tedir Anıt ağaçların, doğal ortam-
da kendi halinde yaşayabilmesi ve
kuşaklar arasında bir bağ sağlaya-
cak kadar uzun ömre sahip olması
gerekmektedir. Diğer taraftan ise,
görsel güzellik taşıması, yaşanan
tarihe ve önemli olaylara tanıklık
yapmış olması gerekmektedir.
Anıt ağaçların, bilinen normal
ağaçların fonksiyonları dışındaki
işlevleri, üç ana gruba (Bilimsel,
Estetik ve Turistik, Psikolojik ve
Kültürel işlevler) ayrılmaktadır
(Yavuzşefik ve Çetin, 2006). Doğal
ve kültürel mirasımızın en seçkin
öğelerini oluşturan anıt ağaçlar
ve ağaç toplumları, yaşadıkları
yüzyıllar içerisinde pek çok ola-
ya tanıklık ettiklerinden, birey ve
toplum üzerinde derin izler bı-
rakmaktadır. Dolayısıyla, bu doğa
harikaları, daha çok korumaya ih-
tiyaç duymaktadır (Yavuzşefik ve
Çetin, 2002).
Diğer taraftan, yaş, çap ve boy
itibariyle kendi türünün alışılmış
ölçüleri üzerinde boyutlara sahip
olan yöre folklorunda, kültür ve
tarihinde özel yeri bulunan, geç-
miş ile günümüz, günümüz ile ge-
lecek arasında iletişim sağlayabi-
lecek uzunlukta doğal ömre sahip
olan ağaçlara anıt ağaçlar denir
(Asan, 1991). Bu bilimsel tanım-
dan da anlaşılacağı üzere, bir ağa-
cı anıt yapan özelliklerin başında
fiziksel boyutlar gelmektedir.
Özellikle çap ve boy gibi doğru-
dan göze hitap eden fiziksel özel-
likler bu konuda en etkin belirleyi-
cilerdir. Ancak, izleyenlerde takdir
ve hayranlık duygusu uyandırmak
suretiyle, birey ve toplum tekno-
lojisini etkilese de, bu iki ölçüt,
yani çap ve boy, bir ağacı anıtlaş-
tırmak için yeterli değildir. Çünkü
anıt ağaçların kuşaklar arasında
bağ kurabilecek uzunlukta doğal
ömre sahip olması da zorunludur.
Anıt ağaçlar, tarihsel, folklorik,
mistik ve boyutsal olmak üzere
dört sınıfa ayrılır (Genç ve Güner,
2001). Anıt ağaçlar ve meşcere-
ler, söz konusu türün veya tür-
lerin nadiren bulunduğu yaşam
sahalarını (biyotopları) da temsil
edebildiğinden, aynı zamanda
genetik rezerv değeri de taşı-
maktadır. Ayrıca, yüzyılları bulan
ömürleri boyunca, halihazır yetiş-
me ortamlarında oluşan ekolojik
değişmelerin canlı tanıklarıdırlar.
Dolayısıyla, orman kurma ve ye-
tiştirme çalışmaları için gerekli
ideal koşulların saptanmasında
sundukları fevkalade önemli ola-
naklar, anıt ağaçların önemini bir
kat daha artırmaktadır (Genç ve
Güner, 2000).
Anıtsal niteliği bulunan ağaç-
ların önemli bir bölümü günü-
müze kadar yaşayabilme şansını
kutsal ve mistik mekânlarda yer
almalarına borçludur. Tarihin
değişik dönemlerinde insanlara
ilham kaynağı olmuş ve mistik
mekânlarını, abidevi görünümler
kazanan ağaçlarla süslenmişler-
dir. Örneğin cami bahçelerindeki
çınarlar, mezarlıklardaki serviler
ve meşeler vb. (Asan, 1993). Bu
bağlamda; Mersin İli Tarsus İlçe-
si sınırlarında, boyutsal anlamda
anıtsal özelliklere sahip Quercus
infectoria Olivier subsp. bossieri
(Reuter) O. Schwarz (Mazı Meşesi)
ağacına rastlanmıştır.
Anıt ağaç envanterinde, ağaç-
ların boyutsal karakteristikleri ola-
rak yaş tahmini, boy ölçümü, göv-
de çapı ve tepe (taç) çapı ölçümü
kullanılmaktadır (Genç ve Güner,
2001). Bu karakteristiklerin yanı
sıra, anıt ağaçların bulunduğu
yerin, mevkisi, yükseltisi, bakısı,
eğimi, enlem-boylamı ve toprak
özellikleri hakkında gerekli bilgi-
lerin verilmesinde yarar vardır. Bu
bilgiler ışığında, söz konusu ağaç,
Mersin Orman Bölge Müdürlüğü
Tarsus Orman İşletme Müdürlüğü
Çamlıyayla Şefliği sınırları içerisin-
de Korucak Köyü Çırın mevkiinde
yer almaktadır. Ağaç, Tarsus Ça-
malan-Çamlıyayla yolunun kena-
rında yer almaktadır. Bulunduğu
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201238
ÜY
EL
ER
İMİZ
DE
N
MERSİN-TARSUS YÖRESİNDE ANIT NİTELİĞİNDE BİR MEŞE AĞACI(Quercus infectorıa Olivier subsp. bossieri (Reuter) O. Schwarz)
Dr. Celal TAŞDEMİR
Orman Yük. Müh.
Refik ULUSOY
Orman Müh.
Sıtkı ÖZTÜRK
Orman Müh.
Yusuf BAYIR
Orman Müh.
Lütfiye BARUT KARADENİZ
Orman End. Müh.
yerin toprağın fizyolojik derinliği
iyi, taşlılığı orta ve anakayası kireç
taşıdır. Çevre vejetasyonunu ise
genellikle Saçlı Meşe, Mazı Meşesi
ve Kızılçam ağaçları oluşturmak-
tadır.
Ağaca ilişkin verilen ölçüler,
çap hariç tahminidir. Yöre halkının
ifadelerine göre; ağacın ortalama
yaşı 600-650 yıl olduğu tahmin
edilmektedir. Görsel olarak, bu
ağacın oldukça yaşlı ve çaplı oldu-
ğu görülmüştür. Anıtsal nitelikteki
bu meşe ağacının bazı özellikleri
aşağıda tablo halinde verilmiştir.
Yukarıda tahmini boyutları
verilen görkemli ağacın, sağlıklı,
gür ve tohum verme yeteneğinin
yüksek olduğu görülmüştür. Aynı
zamanda ağaç, dolgun dallı ve
bol yapraklıdır. Gövdenin sadece
küçük bir kısmında kovuklu-
ğun başladığı, ancak diri ve öz
odununun hala sağlam olduğu
tespit edilmiştir. Ayrıca, sahip
olduğu genetik özellikleri saye-
sinde zamanımıza kadar yörenin
ekolojik koşullarına adapte olmuş
ve bulunduğu çevre sahaları için
iyi bir gen ve tohum kaynağı ni-
teliğindedir. Dolayısıyla, anıtsal
bir ağaç olmasının yanında, aynı
zamanda bilimsel bir işleve de sa-
hiptir.
Anadolu çaprazı sınırlarında
yer alan ve büyük bir biyolojik
çeşitliliğe sahip olan Mersin Tar-
sus yöresinde bulunan bu gör-
kemli Mazı Meşesi ağacının, ilgili
kurum veya kuruluşlarca detaylı
incelenmesi ve tescil edilmesi bü-
yük önem taşır. Ayrıca, yukarıda
mevkisi belirlenen yerde gerekli
koruma tedbirlerinin alınması ve
hatta yöre halkının bu konuda
bilinçlendirilmesinde büyük yarar
vardır. Diğer taraftan, gövdede
başlayan kovukların kısa zaman-
da restore edilerek ağacın daha
fazla yaşamasına olanak sağlan-
malıdır.
KAYNAKÇAAnonim, 1998:‘Korunması Gerekli
Tabiat Varlıklarından Anıt Ağaçların Tanımı
ve Korunması Hakkında Karar’, TC Kültür
Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koru-
ma Yüksek Kurulu, Karar No ve Tarih. 597,
14.07.1998, Ankara
Yavuzşefik, Y. ve Çetin, B., 2006 Batı
Karadeniz Bölgesi’ndeki Anıt Çınarlar, Or-
man Mühendisleri Dergisi, Yıl :43, Sayı: 7-8-
9 Temmuz-Ağustos-Eylül
Yavuzşefik, Y. ve Çetin, B., 2002:
Düzce Yöresinde Anıt Ağaçlar, II.Ulusal Ka-
radeniz Ormancılık Kongresi Bildiriler Kita-
bı, II. Cilt, Say 504-509, 15-18 Mayıs 2002.
Asan, Ü., 1991. Doğal ve Kültürel Mi-
raslarımızdan Anıt Ağaç ve Ormanlarımız.
Yesil Çerçeve Dergisi, 6, 22-24.
Genç, M. and Guner, T., 2001. A
new method to select monumental tree
among the forest tree species of Turkey:
An application, FOREST RESEARCH: a chal-
lenge for integrated European approach”,
August 27 – 1 September 2001, Thessalo-
niki, Greece.
Genç, M. ve Guner, T., 2000.
Isparta’da Yeni Saptanan Dogal Bir Anıt
Kestane (Castanea ativa Mill.) Mesçeresi,
Turk J Agric For24 (2000) 37–44
Asan, Ü., 1993. Mistik ve Folklorik Yö-
nüyle Anıt Ağaçlarımız, Yeşil Çerçeve, 23:
13-15.
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 39
Tepe (Taç)
Genişliği (m)
Tepe (Taç)
Boyu (m)
Çap (m)Boy
(m)
Yaş
(yıl)DipGöğüs
Yüzeyi
10-12 11-13 1,59 1,43 16-18 600-650
Yükselti
(m)Bakı
Eğim
(%)Enlem Boylam
900-1000 Güneydoğu 15UTM:651379 N
Coğrafik:370 42ı 13ıı
UTM:4113284 E
Coğrafik:340 42ı 17ıı
Şekil 2. Anıt meşe ağacının gövdesi ve uzaktan görünümü
Ç erçeve notu; başta proje olmak üzere yapılacak bir işin, işbirliğinin genel çer-çevesini çizmek üzere ha-
zırlanan işe başlama dokümanı veya işin özet notudur. Proje ça-lışmalarında ise proje önerisinin özet notudur. Her kuruluşun ken-disine özgün proje başvuru formu vardır.
Çerçeve notu farklı kuruluş-lar tarafından farklı şekilde ifade edilmektedir. Örneğin Uluslara-rası Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) concept not derken, küresel çevre fonu (GEF) gibi kuruluşlar ise pro-je tanımlama formu (PIF), Avrupa Birliği ise proje başvuru fişi olarak adlandırmaktadır. Farklı şekilde isimlendirmeler olmakla birlikte içerik olarak benzerlikler göster-mektedir. Bu notlar genellikle 3-7 sayfa arasında olmaktadır.
Çerçeve Notu Nasıl Yazılır?Çerçeve notlarının özel bir for-
matı vardır. Bir çerçeve notunda temel olarak aşağıdaki başlıkların yer alması gerekmektedir.
1. Başlık,2. Arka Plan,3. Amaçlar,4. Çıktılar,5. Faaliyetler ve Süreler,6. Faydalanıcılar ve Etkiler,7. Proje Yönetimi (İzleme ve
değerlendirmeyi de kapsa-yacak),
8. Bütçe.Ancak çerçeve notu hazırlanır-
ken aşağıdaki sıralamanın izlen-mesi daha uygun olur
1. Amaçlar,2. Girdiler,3. Faaliyetler ve Süreleri,4. Çıktılar,5. Faydalanıcılar ve Etkiler,6. Proje Yönetimi,
7. Taslak Proje,8. Arka plan,
a. Problem ve Neden Acil Olduğu
b. Şimdiye kadar yapılan işler
9. Başlık
Adım 1. Amaçlar (Ne Yapmak İstiyorsun ?);Amaçlar bölümü, bir projenin
en önemli bölümünü oluşturmak-tadır. Projeyi veya çerçeve notu-nu okuyacak kişi öncelikle proje-de neler yapılmak isteniyor onu görmek ister ve ilk önce projenin amaçlar bölümüne bakar. Bun-dan dolayı projeyi yazmaya başla-madan önce , amaçlar konusunda yeterince tartışılmalı ve düşünül-melidir.
Amaçları belirlemenin en iyi yolu, farklı disiplinlerdeki kişiler ile bir araya gelip beyin fırtınala-rının yapılmasıdır. Aynı disiplin-den gelen insanların yapacakları tartışmalar kısıtlı olacaktır. Bu durum projenizdeki dışsal riskleri artıracak ve projeniz dış etkenlere açık olacaktır. Örneğin bir havza rehabilitasyon projesinin amaçla-rını belirlemek için sadece orman mühendislerinden oluşan bir gru-bun beyin fırtınası yapması duru-munda projenin amaçları doğal olarak sadece orman kaynakları-nın iyileştirilmesi üzerine yoğun-laşacak ve orman kaynaklarındaki yararlanıcılar, ormanlık alanların etrafındaki tarım alanları ve diğer sosyo-ekonomik hususlar eksik kalacaktır. Bu durum projenin ba-şarısını olumsuz etkileyecektir.
Projenin amaçları; (i) projenin uygulanacağı
yerdeki temel problemin çözümüne yönelik olmalı,
(ii) probleme yönelik bir stra-tejiyi tanımlamalı,
(iii) kalkınma programlarının gerçekleştirilmesine katkı sağlamalıdır.
Projenin amaçlarını belirle-mek için yapılacak olan beyin fırtınasında başlanmadan önce netolarak problem belirlenmeli ve problemin çözümüne yöne-lik alan belirlenmelidir. Amaçları açıklamak için, temel problemin nasıl çözüleceği üzerine düşü-nülmelidir. Örneğin bozulmuş bir havzanın nasıl iyileştirileceği gibi.
Daha sonra amaçlar detaylan-dırılacaktır. Problemin çözümü için çok farklı stratejiler uygula-nabilir. Kullanılacak stratejinin se-çimi kısıtlara göre belirlenmelidir. Kısıtlar olarak bütçe, zaman, ku-rumsal kapasite, başarı sağlana-bilirlik kullanılabilmektedir. Hangi stratejinin, projenin amaçlarına ulaşmayı gerçekleştireceğini açık bir şekilde göstermelidir.
Projeyi destekleyecek olanlar ( Kalkınma Bakanlığı, Hazine Müs-teşarlığı, Dünya Bankası vs.) pro-jenin kalkınma planlarına ( ulusal kalkınma planı, Bin Yıl kalkınma Planı) olan uyumuna ve onun amaçlarına hizmet edip etmediği-ne bakabilmektedirler.
Amaçlar belirli bir hiyerarşi içerisinde olmalıdır. Örneğin;
1. Bin Yıl Kalkınma Planı Ama-cı,
2. Ulusal Kalkınma Planı Amacı,
3. Bölgesel Plan Amacı,4. Program Amacı,5. Projenin AmacıPek çok uluslararası yayında
projenin amaçları tanımlanırken SMART sistemi kullanılmaktadır.
S Specific,(Özellikli)M Measurable,(Ölçülebilir)
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201240
ÜY
EL
ER
İMİZ
DE
N
Çerçeve Notu (Concept note) Nedir?
Erdoğan Özevren
Orman Mühendisi
A Achievable, (Başarılabilir)R Realistic,(Gerçekleşebilir)T Timebound, (Zamanlı)Her bir amaç, başarıların kali-
te ve miktarını net olarak ortaya koymalıdır. Amaçlar , amacın ne zaman gerçekleşeceğini de kap-samalıdır.
Adım II. Girdiler (Proje Amaçlarını gerçekleştirmek için nelere ihtiyaç olacak ?)Kısaca girdiler, projenin uygu-
lanması için gerekli olan hususları ifade etmektedir. Örnek olarak;
insan (araştırmacı, mühendis, işçi, uzman, vs), seyahat giderleri (uçak bileti, konaklama,yemek), araç gereç (pikap, yakıt, bilgisa-yar, vb), malzeme (fidan, tohum, gübre, vb), hizmetler (telefon, fax, email , vb) verilebilir.
Girdiler farklı kişi veya kuru-luşlar tarafından sağlanabilir. Ki-min ne zaman ve nasıl bu girdileri sağlayacağı açık olarak ifade edil-melidir. Girdiler ayni veya nakdi olabilir. Örneğin, bir havza rehabi-litasyon projesinde finansal kay-naklar uluslararası kredi kuruluşu ile ortaklaşa sağlanabilir, bir Sivil Toplum Örgütü yayım faaliyetine katkı sunabilir, köylüler de işgücü olarak projeye girdi sağlayabilir.
Çerçeve notu yazılırken taslak bütçe oluşturabilmek için bir gir-di listesi hazırlanmalıdır. Bu liste yapılacak olan beyin fırtınasında belirlenmelidir. Girdiler, gerçekçi olarak belirlenmiş faaliyetler bü-tününü kapsamalıdır.
Adım III. Faaliyetler veSüreler:Bu bölümde projenizde ne ve
ne kadar sürede yapılacağı soru-larının cevapları verilmelidir. Bu sorulara cevap verebilmek için öncelikle projenin amaçlarını ger-çekleştirebilmek için nelerin ya-pılması planlandığını özet olarak tanımlanması gerekmektedir.
Faaliyetler ve süreler yazılır-ken, ifadelerin kısa ve net olması-na, pozitif olmalı, biz yerine proje ifadesinin kullanılmasına özen
gösterilmelidir. Her bir faaliyetin kimin tarafından, ne, ne zaman ve nasıl yapılacağının açıklanması gerekmektedir.
Adım IV. Çıktılar (Projenin sonunda neler başarılmış olacak?):Projenin çıktıları, amaçlar ile
doğrudan ilgili olmalıdır. Proje-nin amaçları ile uyumlu olmayan bir çıktı projede yer almamalıdır. Çıktılar Organizasyonlar (çalıştay, eğitim, konser vb), maddi olma-yan (yasa, yönetmelik, kararlar, vb.), maddi çıktılar (ağaçlandı-rılan alan, yeni bina, vb.) ve bilgi (yayınlar, videolar, fotoğraflar, vb.)
Beyin fırtınası esnasında za-manın önemli bir kısmı çıktılara ayrılmalıdır. Projenin amaçlarına uygun bütün olası cıktılar ortaya konmalıdır. Projenin uygulanması süresince ortaya çıkarılacak olan önemli çıktılar, proje yazımında önemli mihenk taşı olacaktır.
Adım V. Faydalanıcılar ve Etkiler ( Projede kim ve nasıl faydalancak?):Beyin fırtınası yapılırken ola-
sı bütün faydalar ve bunlardan faydalanacak olanlar belirlenir. Örneğin bir havza rehabilitasyon projesinde faydalanıcıları belirle-mek için yapılacak olan beyin fır-tınasında olası faydalar arasında erozyonun önlenmesi beklenir. Erozyonun önlenmesinde ilk fay-dalanıcılar arasında alt havzada yaşayan gruplar beklenir.
Muhtemel Faydalanıcı Grup-lar;
Yoksullar (yaş, cinsiyet, böl-ge)Çiftçi aileleri,Tüketiciler,Diğer gruplar,Sivil Toplum Örgütleri,Proje Çalışanları
Projenin bölgesel, ulusal ve hatta küresel kalkınma hedefleri-ne olacak etkilerinin belirtilmesi gerekmektedir. Bunu örneklen-dirmek gerekirse; fakirliğin azal-tılması, gıda güvenliği, çevrenin korunması, doğal kaynakların sür-
dürülebilirliği vb.Projenin etkilerini belirlemek
için yapılacak olan beyin fırtına-sında aşağıdaki konular düşünül-meli ve tartışılmalıdır.
beklenen faydaları tanım-lanması, beklentilerin ne kadarı , ne zaman nerde meydana geleceği,beklenen faydaların se-bepleri açıklanmalıdır. Ge-rekli durumlarda varsayım-lar yapılmalıdır.projenizde etki değerlen-dirme faaliyetini yada ayrı bir etki değerlendirme projesinin olup olmaması gerektiği,
Projenin etkilerini belirlemek için, bir kontrol listesi oluşturul-malıdır bunun içinde projenizin kapsamına göre aşağıdaki soru-lara benzer bir soru demeti hazır-layarak bir kontrol listesi oluştu-rulmalıdır. Projenizde aşağıdaki sorular sonucunda belirlenecek olan etkilerinin nasıl ölçüleceği belirlenmelidir. Etkilerin sayılabilir olması her zaman için tercih edi-len bir durumdur.
Projenin sonunda;yeni işler yaratılacak mı?kırarsalda yaşayan fakirler için yeni gelir kaynakları oluşturulacak mı?orman kaynaklarının sürdü-rülebilir yönetimi sağlana-cak mı?kurumsal kapasite artırıla-cak mı?yeni teknolojiler geliştirile-cek mi?eğitim olanakları artırılacak mı?halkın karar verme ve uygu-lama mekanizmalarına katı-lımı sağlanacak mı?
Adım VI. Proje Yönetimi (Proje amaçlarına nasıl ulaşacaksın? Proje nasıl yönetilecek ve değerlendirilecek?) Projede beklenen amaçlara
ancak projenin çıktı ve etkilileri-nin iyi yönetilmesi ile ulaşılabili-nir. Bundan dolayı projenin nasıl
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 41
yönetileceği krıtik bir önem arz etmektedir. Projenin dizaynında, projede kişilerin rolleri ve sorum-lukları açık bir şekilde belirtilme-lidir. Çerçeve notun yazımında ise yönetim mekanizması kısaca özetlenmelidir. Projenin lide-ri kim olacak, projenin temelini oluşturacak olan finans yönetim ve izleme değerlendirmede kim ne zaman sorumlu olacağı belir-tilmelidir.
Adım VII. BütçeProje hazırlayıcılarını yazmak-
ta en çok zorlandıkları ve gönül-süz oldukları bölüm bütçedir. Ancak projeyi destekleyecek olan kuruluşların da en çok dikkat etik-leri bölümlerin başında bütçe gel-mektedir.
Projenin bütçesi hazırlanırken girdiler bölümüne bakılmalıdır. Kim nasıl ve ne kadar katkı vere-ceğini net olarak belirlenmelidir. Hangi kuruluş veya kişilerin vere-ceği katkıların nakti mi yoksa ayni mi olacağı belirlenmelidir. Örne-ğin havza rehabilitasyon projele-rinde devlet katkısının nasıl olaca-ğı ve ne oranda olacağı faaliyetler bazında belirlenmeli, faydalanıcı-ların ayni ve nakti katkıları olabilir, bunlar yazılmalıdır.
Proje bütçeleri gerçekçi ve bü-tün faaliyetleri kapsayacak şekil-de olmalıdır. Hiç bir faaliyet açıkta bırakılmamalıdır. Örneğin fidan dikim işçilik giderleri bütçelendi-rilmemesi durumunda toprak iş-
lemesi yapılmış ve fidanları hazır olan bir sahada fidan dikim işinin gerçekleşmeyeceği durumu orta-ya çıkacaktır. Sonuçta proje başa-rısız olacaktır.
Proje bütçesi, taraflarca an-laşılabilir, gerçekçi ve bütün faa-liyetleri kapsayıcı olmalıdır. Gizli giderlerden uzak durulmalıdır. Proje uygulaması süresince çıka-bilecek giderleri karşılamak üzere de fazladan bir bütçe konulmalı-dır. Ancak beklenmedik giderler istenilen bir durum değildir ve kullanılmaması tercih edilir.
Çerçeve notu olabildiğince gerçekçi bir bütçe ortaya koyma-lıdır. Proje hazırlıkları sonucunda çerçeve notunun çok dışında bir bütçe ortaya çıkmamalıdır.
Adım VIII. Arka PlanBir çerçeve notunun arka planı
iki bölümde oluşmalıdır.1. Sorun ve Sorunun Öne-
mi ve Aciliyeti: Bu bölümde sorun tanımlanmalı ve önemi aciliyeti ortaya konmalıdır. Bunu yapar-ken yerelde yapılan çalışmalar-dan faydalanılmalı , yerelde elde edilen verilere dayanılarak sorun ortaya konmalı sorunun çözü-münde uluslar veya uluslararası kıt kaynaklar kullanılacağından dolayı çözümünün neden önemli ve acil olduğu açıklanmalıdır. Bü-tün bunlar yapılırken ilgili kalkın-ma planları ile ilişkilendirilmelidir. Kalkınma planlarları ile ilişkilendi-rilmeyen bir proje önerisi ulusal
ve uluslararası dönor kuruluşları tarafından desteklenmesi olduk-ça güçtür. Bu bölümde, doğrulan-mış istatiksel veriler kullanılması önem arz etmektedir.
2. Daha Önceden Yapılmış Olan Çalışmalar: Bu bölümün yazımında projenizin amaçları doğrultusunda daha önceden ya-pılmış olan çalışmalar var mıdır?, bu çalışmalarda elde edilen veri-lerin neler olduğu araştırılmalıdır. Bunu yaparken sadece bir kuru-luşun yapmış olduğu çalışmalar değil başka kuruluşların veya sivil toplum örgütlerinin de yapmış olduğu faaliyetlere bakılmalıdır. Eğer yapılmış olan faaliyetler var-sa bunlar çerçeve not da kısaca ifade edilmeli ve sizin projenizin önceki yapılmış olan çalışmalarda farkı ortaya konmalıdır.
Adım IX. Başlığın SeçilmesiBaşlıklar çekici, bilgilendirici
ve ayırt edici olmalıdır. Bundan dolayı genellikle başlıkların iki bölüm halinde olması tercih edi-lir. Birinci bölüm; Kısa , sempatik ve çekici olmalı. İkinci bölüm ise daha ciddi ve bilgilendirici olma-lıdır. Örneğin;
Gelecek için havza rehabi-litasyonu: Murat suyu hav-zası iyileştirme ve kırsal kal-kınma projesiÇölleşme dünyanın sesiz felaketi: Çölleşme kriter ve göstergelerin belirlenmesi ve çölleşmenin izlenmesi
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201242
ÜY
EL
ER
İMİZ
DE
N
Alaaddin GÜNGÖRMÜŞ 25.10.2012, Eyüp ATICI 31.10.2012,
Süer ODABAŞI 07.11.2012, Dr. Hasan SELÇUK 11.11.2012,
Yücel ALIM 08.12.2012, Reyhan ACARTÜRK 13.12.2012,
A. Fevzi KALAYCI 24.12.2012, Nurettin UTKAN 28.12.2012,
Mehmet KANAT 30.12.2012
tarihlerinde aramızdan ayrılmışlardır.
Kendilerine rahmet, ailelerine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz.
TMMOB Orman Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetimi
VEFAT
Muhterem arkadaşım, sizin için
alışılmış klasik söylemlerle şurada
doğdu, şu kadar yaşadı ve elim bir
trafik kazası sonucunda 8/12/2012
Cumartesi günü hakkın rahmetine
kavuştu onun için çok üzgünüz de-
meyeceğim. Arkadaşlarınız arasında
ve meslek kamuoyunda bıraktığınız
ibret dolu ve örnek alınacak izleriniz-
den bahsederek hatıranızı yadetmek
istiyorum. Zira her nefis ölümü tada-
caktır. Kaldı ki, Siz ölümün bir yok oluş
değil, ebedi âleme gitmenin başlan-
gıcı olduğunu bilen ve fani Dünya’da
iken Hz. Kuran ahlakıyla yaşamaya
çalışan mütedeyyin bir kişiydiniz.
Oda Genel Merkezinde, 10/9/2012-
8/12/2012 tarihleri arasında ki kısa
zaman diliminde Genel Sekreter ola-
rak çalıştığınız sırada da yakinen şahit
oldum.
İÜ. Orman Fakültesinin, merkezi
yerleştirme sınavıyla %1 lik dilimler
içinde öğrenci kaydettiği yıllarda, Ey-
lül/1965 ayında fakülteye kaydımızı
yaptırdıktan sonra, FKB derslerinin
alındığı İÜ. Fen-Edebiyat Fakültesi
konferans salonu ile Süleymaniye Bo-
tanik Laboratuarındaki eğitim çalış-
malarında tanıştık. Sen Anadolu’nun
Malatya’sından ve bende Antalya’sın-
dan idim. Bizi yaklaştıran ortak nokta
fakir aileye mensup olmamız, dersle-
rimizdeki dikkat ve devam durumu-
muzdu.
Değerli arkadaşım, Türkiye’nin
dört bir yanında ormancılık hizmet-
lerinde Orman İşletme Şefi, Orman
İşletme Müdürü, Orman Bölge Mü-
dürü, İnşaat ve İkmal Daire Başkanlığı
ve en son olarak ta OGM Teftiş Kurulu
Başmüfettişliğinde yaklaşık 43 yıl ba-
şarılı hizmetler yaptınız. Birlikte ça-
lışma imkânımız olmadı. Ancak yap-
tınız güzel hizmetlerinizi hep takip
ettim. Bu güzelliklerin mesleğimizin
en üst meslek örgütü olan Odamız
çatısı altında da sürdürülmesi için,
yaş haddinden emekli olacağınız
son ayda sizi telefonla aradım. Oda
Yönetim Kurulunun uygun görme-
si halinde Oda’nın genel sekreterlik
veya denetim hizmetlerinde çalışmak
istermisiniz diye sorduğumda olabilir
demiştiniz. Oda Genel Başkanı Sayın
Ali KÜÇÜKAYDIN’a durumu aktardım.
Oda Yönetim Kurulunda konu de-
ğerlendirilmiş ve Oda Genel Sekre-
terliğinde çalışmanız uygun görerek
atamıştınız. Bu göreve atanmanız,
sizleri tanıyan her kesim tarafından
çok isabetli bir seçim olduğu açıkça
ifade edilmişti. Bu görevde çalıştınız
kısa sürede sevecenliğiniz, hoş görü-
nüz ve güler yüzünüz ile başta Oda
Yönetim Kurulu üyeleri olmak üzere,
Oda çalışanları ve meslektaşlarımızın
takdirlerini toplamıştınız.
Bu kısa süreli çalışmanızda; Devlet
tecrübenizin de katkısıyla, Oda hiz-
metlerine karşı gösterdiğiniz ilginiz,
TEMDEM Kurulu mesleki eğitimlerde-
ki dikkat ve itinanız, Allah (cc) ömür
verseydi birlikte çok güzel ve kalıcı
hizmetler yapabileceğimizin açık bi-
rer kanıtıydı. Ancak Allah (cc) ema-
netini, çok sevdiğiniz eşiniz Orman
Bakanlığı Hukuk Müşaviri emekli mer-
hume Av. Zühal ALIM hanımefendinin
hemen arkasından bir gün sonra ala-
rak geriye anılarınızı bıraktı.
Güzel insan; sizden bizzat dinle-
diğim, benim gibi tüm arkadaşlarınız
ve meslek kamuoyunun da bildiği ve
takdir ettiği ibret alınacak bir anınızı
aktarmak istiyorum. OGM Teftiş Ku-
rulu Başkanı Sayın Rıfat KURAL Bey,
Kurul başkanlığından kendi isteğiyle
ayrılmak istemesi üzerine, tüm müfet-
tişlerin ortak talebi sizin Kurul Başkanı
olmanız yönünde idi. Siz bu görevi,
örneğin yaz aylarında memurlara
ödenen yangın tazminatını hak etme-
diğinizi düşünerek almadığınızı, an-
cak Kurul Başkanı olunca bordrolara
imza atmak durumunda kalacağınız
gibi benzer konular nedeniyle ka-
bul etmek istemediğinizi belirttiniz.
Ancak arkadaşlarınızın, gerektiğinde
yetki devri yapılarak bu konuların
aşılabileceği ve ısrarları karşısında
görevi zorunlu kabul etmek zorunda
kaldığınızı, konunun zamanın Genel
Müdürüne aktarıldığını, Genel Mü-
dür ile yaptığınız görüşme de, Genel
Müdürün size hitaben “Yücel Bey, ta-
yin komisyonu durumu değerlendirip
bir kişiyi belirleyinceye kadar geçici
olarak sizi Teftiş Kurulu Başkanlığı’na
görevlendireceğini” ifa ettiğini, siz bu-
nun üzerine, o komisyon kim oluyor-
muş ki beni değerlendirecek, onlar
benden daha mı dindarmış diyerek
tepki gösterdiğinizi ve görevi kabul
etmediğinizi ifade etmiştiniz. Sözle-
rinizi tam ve bire bir yansıtamadım
ise de içeriği aynen bu şekilde idi.
Bu konuya sizin yakın mesai arka-
daşlarınız da şahittir. Sizin bu haktan
ve adaletten yana görev anlayışınız;
makam hırsıyla, layık olmadıkları
yerlere gelmek için her türlü tavizleri
verenlerin kulaklarına küpe olması,
halen çeşitli görevlerde çalışan ve
özellikle genç meslektaşlarımızca ör-
nek alınması gereken bu asil davra-
nışınız kulaklarda yansı için yazmak
ve paylaşmak gereğini duydum.
Aziz kardeşim, Odamız çatısı al-
tında, mesleğimizin ve meslektaşla-
rımızın gelişmesi yönünde, imkânlar
ve sağlığımız el verdiği ölçüde, birlik-
te güzel çalışmalar yapabilecek iken;
Rahman ve Rahim olan Allah (cc) sizi
ebedi âleme yolcu etti. Ruhunuz şad
olsun. Mekânın Cennet olsun. Allah
rahmet eylesin. Geride bıraktığınız
iki kız çocuğunuza ve kız kardeşleri-
nize de Allah (cc) sabırlar versin.
2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 43
GÜZEL İNSAN
YÜCEL ALIMEşref GİRGİN
Orman Yüksek Mühendisi
DOĞA;
Birincilik : Murat Aksu
İkincilik : Murat Aksu
Üçüncülük : Tamer Yılmaz
Mansiyonlar : Süleyman Alkan,
Murat Aksu
ve Tansu Fidan
Sergileme : Abdulkadir Eroğlu,
Süleyman Alkan,
Erdal Düzgün,
Gürkan Memişoğlu,
Hasan Eryiğit,
Ahmet Nezir(2 eser),
Kemal Saraçoğlu,
Özcan Kukkuk(2 eser),
Tamer Yılmaz(4 eser)
ve Yılmaz Gün
DOĞADA İNSAN;
Birincilik : Gürkan Memişoğlu
İkincilik : Tansu Fidan
Üçüncülük : Tansu Fidan
Mansiyon : Ahmet Nezir,
Özgür Davraslı
ve Tamer Yılmaz
Sergilemeler : Süleyman Alkan,
Ahmet Faruk Açıkgöz,
Ahmet Nezir(3 eser),
Mustafa Özkan,
Özcan Kukkuk,
Murat Aksu(2 eser),
Sami Dartar,
İrem Tüfekçioğlu,
Tansu Fidan(2 eser),
Tamer Yılmaz ve
Yılmaz Gün
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201244
HA
BE
RL
ER
V. FOTOĞRAF YARIŞMASISONUÇLANDI
Yarışmaya; 34 meslektaşımız Doğa kategorisinde 162, Doğada İnsan Kategorisinde 107 fotoğraf olmak üzere top-
lam 269 fotoğraf ile katılmışlardır.
Doğa - Birincilik: Murat Aksu
Doğada İnsan - Birincilik: Gürkan Memişoğlu
MANSİYONLAR
Doğa - İkincilik: Murat Aksu
Doğa - Üçüncülük: Tamer Yılmaz
Ahmet Nezir
Tansu Fidan
Tamer Yılmaz
Murat Aksu
Özgür Davraslı
Süleyman Alkan
Doğada İnsan - İkincilik: Tansu Fidan
Doğada İnsan - Üçüncülük: Tansu Fidan
TMMOB
ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI