Top Banner
32

İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Oct 20, 2019

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .
Page 2: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

2 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak

İÇİNDEKİLERDevrimci 1 Mayıs için

engelleri aşalım!….. . . . . . . . . . . . . . . . . 3

Seçim oyunu başladı. . . . . . . . . . . . . . . . 4

Washington’daki efendinin emrinde... . 5

Devletin 19 Aralık katliam

planı ortaya çıktı... . . . . . . . . . . . . . . . . . 6

BAT işçilerine polis saldırısı ve

tutuklama terörü. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7

MAS-DAF’ta iki koldan direniş. . . . . . . 8

Arfesan işçileri grev nöbetinde . . . . . . . 9

Direnişlerin sesi Taksim’de . . . . . . . . . 10

Baskı ve terör devrimci sınıf çalışmamızı

engelleyemeyecek! . . . . . . . . . . . . . . . 11

İşçiler hakları ve gelecekleri için

kurultaylarda buluştu.. . . . . . . . . . . 12-15

Tunus ve Mısır:

Devrim için dersler... / 1 . . . . . . . . 16-18

Mısır’da mücadele sürüyor... . . . . . . . 19

Suriye’de etnik-dini çatışma tehlikesi...20

Meksika’da elektrik işçilerinin

mücadelesi sürüyor. . . . . . . . . . . . . . . . 21

“Mücadelemiz gelecek

mücadelesidir!” . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22

Kampana’da direniş ve dayanışma. . . . 23

Şifre skandalı liseli gençliğin öfkesini

açığa çıkardı... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24

Binlerce öğrenci YGS

skandalını protesto etti... ” . . . . . . . . . 25

İÜ’de uzaklaştırma

cezasına karşı direniş . . . . . . . . . . . . . . 26

Hatice Yürekli yoldaşı ölümünün 10.

yılında saygıyla anıyoruz... . . . . . . . . . 27

Gençlik içinde kitle

çalışması üzerine. . . . . . . . . . . . . . . 28-29

Devrimci Karargah davası duruşması

görüldü.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30

Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31

Kızıl BayrakHaftalık Sosyalist Siyasal Gazete

Yönetim Adresi:Eksen Yayıncılık Molla Şeref Mahallesi,

Simsar Sokak, No: 5, D: 3 Fatih / İstanbulTlf. No: (0212) 621 74 52

e-mail: [email protected]: http://www.kizilbayrak.org

http://www.kizilbayrak.net

Baskı: SM MatbaacılıkÇobançeşme Mh. Sanayi Cd. Altay Sk. No 10 A Blok

Yenibosna / Bahçelievler / İSTANBUL / Tel: 0 (212) 654 94 18

Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011Fiyatı: 1 YTL

Sahibi ve Y. İşl. Md.: Ayten ÖZDOĞANEKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.

Yayın türü: Süreli Yaygın

CMYK

Kızıl Bayrak’tan...Kızıl Bayrak’tan...

Kızıl Bayrak’tan... Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011

Düzenin seçim oyununa hız verdiği bir dönemde 1Mayıs'a hazırlanıyoruz. Burjuva siyaseti seçimoyununun kirli ve yanılsamalı atmosferi içerisinde, 1Mayıs’ı kirletmek ve gölgelemek isteyecektir. Ancak 1Mayıs’ın devrimci sınıf ruhu karşısında bunu başarmasıpek mümkün değil. Çünkü iki ayrı sınıf, iki ayrıdünyanın karşı karşıya geldiği 1 Mayıs bu ölçüde,seçim oyununu da bozmanın çok özel bir olanağıdır. 1Mayıs alanları sınıfın öfkesi ve mücadele coşkusununsahnesi haline getirilebildiği ölçüde, hangi renktenolursa olsun düzen partileri ve vaatleri hükümsüzkalacaktır. Çünkü seçim oyununun ve her türdenparlamenter yanılsamanın panzehiri devrimci sınıfmücadelesidir. Mücadele sokakta büyütülüp devrimcibir eksende geliştirilebildiği koşullarda, seçim sandığıda parçalanacaktır.

Mevcut durumda bunun için çok önemli olanaklarvardır. Yaygın ve militan işçi direnişleri, sağlıkemekçilerinin iki günlük grevi, geleceksizliğe karşı çığgibi büyüyen liseli eylemleri, inkar sistemine karşı Kürthalkının itaatsizlik eylemleri, faşist teröre karşı ileri vesol kesimlerden başlayarak büyüyen belirgin öfke buolanaklardan bazılarıdır. Açık ki rüzgar mücadeledenyana esiyor.

Eğer bu rüzgar düzen solu ile reformizm eliyleseçim sandığı yoluyla kesilmezse, hiç kuşkusuz hem 1Mayıslar’ı ve hem de sonrasını kazanmaya yakınızdemektir.

1 Mayıs’a sayılı günler kala hazırlıklarımızı buperspektifle çok daha enerjik biçimde yapmalı, sınıf vekitle mücadelesini devrimci bir yönde ilerletebilmeküzere elimizden geleni yapmalıyız.

***Gazetemizin yayına hazırlandığı sırada Samsun’da

direnişlerini sürdüren BAT işçilerine polisin saldırdığıbilgisi ulaştı. TEKEL’e aitken özelleştirilerek Amerikantütün tekeline satılan fabrikada, işleri için direnenişçiler yıldırılmaya çalışılıyor. Devlet kolluk güçlerisabahın köründe işçilerin direniş çadırlarına operasyondüzenledi. Gaz bombaları ve coplarla vahşice saldıranpolis işçi kanı döktü. Böylelikle polisin ve devletinkimin hizmetinde olduğu bir kez daha görülmüş oldu.

Samsun tütün işçilerinin direnişlerini selamlıyor, polisterörünü lanetliyoruz.

***Sermayenin bekçiliğini yapan polis şebekesinin

sayısız kanlı icraatlarından biri de 19 Kasım 2009’daEsenyurt bölgesinde komünist işçi Alaattin Karadağ’ınkatledilmesiydi. Polislerle ilgili açılan göstermelikdavanın üçüncü duruşması ise 21 Nisan’da görülecek.Katil polis şebekesinden ve devletten hesap sormak içindavanın görüldüğü gün, saat 10.00’da BakırköyAdliyesi'nde olacağız. Konuyla ilgili olarak ayrıca 16Nisan Cumartesi saat 12.00’da Cumartesi Anneleri’nineylemine katıldıktan sonra Taksim’e bir yürüyüşgerçekleştirilecek. 17 Nisan’da ise cinayetingerçekleştirildiği Esenyurt’ta Köyiçi Meydanı’nda saat14.00’da polis cinayeti protesto edilecek.

Tüm devrimci ve ilerici güçleri Alaattin Karadağ’asahip çıkmaya, katillerden hesap sormak üzereyapılacak eylem ve etkinliklere katılmaya çağırıyoruz.

Sosyalizm Yolunda

KKiittaappççııllaarrddaa.. .. ..

Page 3: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1Mayıs yaklaşırken, hazırlıklar da yoğunlaşıyor. Elbetteherkes kendi siyasal-sınıfsal konumuna uygun bir 1Mayıs hedefiyle hazırlığını yapıyor, 1 Mayıs’a politikdamgasını vurabilmek için çalışıyor.

Sermaye cephesi her zaman olduğu gibi, tarihsel,sınıfsal ve devrimci özünü boşaltmak yoluyla 1Mayıs’ı seremonik bir gösteriye çevirmek istiyor. Bukonuda en etkili silahı ise sendika bürokratları. İşçisınıfının mücadele örgütleri olan sendikaların başınaçöreklenen bu hainler, her 1 Mayıs’ta olduğu gibi bu 1Mayıs’ta da yine sahnede olacaklar. Devrimci politiketkiyi kırmak ve sınıfın mücadele ruhunu öldürmekiçin tüm olanaklarını seferber edecekler. Devrimcigüçlerin 1 Mayıs alanına damgasını vurmasına engelolmak için her yolu deneyecek, 1 Mayıs kürsüsünümücadele kaçkınlığının ve burjuva politikalarınınkürsüsü haline getirmeye çalışacaklar.

Ancak sendika bürokratlarının işi eskisi kadarkolay değil. Geçtiğimiz yılın Taksim 1 Mayıs’ı, sadecealan yasağının aşılmasıyla değil, aynı zamanda Türk-İşbürokratlarının alandan kovulmasıyla dahatırlanmaktadır. TEKEL direnişini satan Türk-İşbürokratları, böylece 1 Mayıs alanında hak ettikleriyanıtı almışlardı. Bu, 1 Mayıs alanındaki atmosferidevrimcileştiren son derece ileri bir tutumdu. Ne varki bu sınıf içerisinde sendika bürokratlarınıetkisizleştirecek bir gelişmenin dayanağı halinegetirilemedi. Bundan dolayı sendika bürokratlarıgeçtiğimiz yılın hesabını görmek isteyeceklerdir. İlerive devrimci güçler ile sınıf bölüklerini yalıtmaya vesusturmaya çalışacaklardır. Geçen yıl sergilenen bu

militan sınıf inisiyatifinin ardındantehditler savuran bürokratlar, bukez daha saldırgan ve hesaplıdavranacaklardır.

Geçtiğimiz günlerde 1Mayıs’ı ortak kutlamahedefiyle, hemen tüm işçi ve

memur sendikalarıkonfederasyonlarının içerisinde yer

aldığı bir birlik oluşturuldu. Kuşkusuzkonfederasyonların alanlarda yan yana

gelmeleri önemlidir. Ne ölçüde hayatageçireceklerinden bağımsız olarak,yukarıdan alınan bu tür kararlartabandaki işçi ve emekçilerin 1Mayıs alanlarına çıkmak yolundacesaretlendirebilir. Ancak, bu

konfederasyonlar yönetimlerindenbağımsız düşünülmeyeceği, dahası

tabanlarında onları aşabilecek bir birleşik-örgütlü sınıfinisiyatifi olmadığı için, bu tür bir birlik, daha çok ilerisınıf dinamiklerinin boğulmasına zemin olmaktadır.Geçen yıldan kalan hesap da düşünüldüğünde, neleryapabileceklerini tahmin etmek güç değildir.

1 Mayıs alanlarına kattıkları insan sayısı sembolikolmanın ötesine geçmeyen Hak-İş, Memur-Sen veKamu-Sen yönetimlerinin 1 Mayıs’ı örgütlemesürecine dahil olmalarının gerisinde, yüzbinlerce işçive emekçinin doldurduğu 1 Mayıs alanlarına politikrenklerini vermek, sınıfsal öfke ve mücadele iradesinisınırlamak ve ileri politik eğilimlerin önünü almakkaygısı bulunmaktadır. Bu nedenle 1 Mayıs alanlarınakattıkları neredeyse bir hiçken, böylece sermayeninmaşası olarak, tüm 1 Mayıs alanlarındaki programı vepolitik ekseni belirleyebilecek bir konumkazanmaktadırlar. Nitekim geçtiğimiz yıl da böyleolmuştur. Alana en az işçi katılımını gerçekleştiren,zaten bunun için hiçbir çaba göstermeyen Hak-İşyönetimi, sürecin başından sonuna kadar etkili birkonumda yer almıştır.

Aynı durum Türk-İş bürokratları için de geçerlidir.1 Mayıs’a güçlü bir katılım gerçekleştirmek içinkıllarını kıpırdatmayan bu hainler, “ortak kutlama” adıaltında inisiyatif almakta, 1 Mayıs kürsülerini kimseyebırakmamakta, sırtından bıçakladıkları işçileringözlerinin içine baka baka nutuklar atmaktadırlar.

DİSK ve KESK yönetimleri kuşkusuz politik çizgive pratikleriyle diğerlerinden daha farklı bir noktadadurmaktadırlar. Fakat bu tür bir ortaklık içerisindesendikal ihanet çeteleri tarafından devrimci ve ilericigüçler ile ileri sınıf bölüklerine karşı tampon olarakkullanılmaktadırlar. Öyle ki DİSK ve KESKyöneticileri, sendikabürokratlarıyla birliktealdıkları kararlarıdevrimci ve ilericigüçlere taşımak ve

onların da fikirlerini alıyormuş gibi yaparakmeşrulaştırmak misyonunu üstlenmektedirler.

Tüm bunlardan sonra belirtmek gerekir ki, işçisınıfı ve emekçilerin 1 Mayıs alanlarına çıkmasınazemin hazırladığı ölçüde bu tür bir üst birliktelikgerekliyken, ihanetçi kimlikleri tescilli bürokratlarınbu ortaklığa dayanarak inisiyatif alması, 1 Mayısalanlarının politik-pratik süreçlerine müdahil olmasıkabul edilemezdir. Bu koşullarda bu tür birlikler düzenpolitikalarının yayılması ve etkinlik kazanmasınınzeminleri olmaktadır. Bu durumda yapılması gerekenüst kademe sendikal bürokrasinin inisiyatifini kabuletmemek, bu inisiyatifi aşmak üzere örgütlenmek veinisiyatifi bizzat üstlenmektir.

Bunun için sendikal bürokrasiye karşı bayrakaçmak iddiasında bulunan alt kademe sendikayönetimlerinin alacakları tutum önem kazanıyor. Eğerbayrak açmak iddiasının bir geçerliliği varsa, 1 Mayıssüreci bu bakımdan onlar için bir sınav olacaktır.Ancak burada sözkonusu olan sadece 1 Mayıs’ıörgütleme sorumluluğunu almak değil, aynı zamanda1 Mayıs’ın sınıfsal özüne uygun bir içerik ve güçlü birkitlesellikle kutlanması için elini taşın altınasokmaktır. Bu da pratikte 1 Mayıs ön sürecindefabrika ve işyerleri zeminine inen güçlü bir kitleçalışması yürütmek, yanısıra 1 Mayıs alanlarında sözüve inisiyatifi işçilere bırakmak anlamına gelmektedir.Ancak, taban/fabrika çalışması denildiğinde mangaldakül bırakmayan bu güçlerin, sözün ve inisiyatifinişçilere verilmesi söz konusu olduğunda, üstlerindenhiç de farklı davranmadıkları unutulmamalıdır.

Bu nedenle, birleşik ve devrimci bir 1 Mayıs içinyapılması gereken, işçi sınıfını tabandan örgütlemek,birliğini tabandan kurmaktır. 1 Mayıs’a ilişkindevrimci hazırlığın temel ayaklarından birisini bugörev oluşturmaktadır. Fabrikalara, işyerlerine dahayoğun ve daha enerjik biçimde giderek işçi sınıfını 1Mayıs’a taşımalıyız. Bunu devrimci bir politikeksende yapmalı, emperyalizme-kapitalizme, sömürüve baskı politikalarına karşı işçi ve emekçilerinöfkesini örgütlemeliyiz. Bunları yaparken sendikalbürokrasi barikatını aşmayı özel bir sorumluluk olarakgörmeli, her adımda gerekli önlemleri almalıyız. 7 il11 sanayi merkezinde gerçekleştirilen kurultaylardaortaya çıkan öncü-devrimci işçi kararlılığı, bu

doğrultuda önemli bir dayanak olacaktır. Buyoldan giderek sınıfı örgütleyecek, engelleri

aşarak devrimci 1 Mayıs’ayürüyeceğiz.

Devrimci 1 Mayıs için engelleri aşalım!

Page 4: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Her seçim döneminde olduğu gibi 12 Haziranparlamento seçimleri de burjuva siyasetinin temelgündemi haline geldi. Seçim tarihinin belirlenmesiylebaşlayan tartışmalar milletvekili aday adaylıklarıylasürdürülmüştü. Şimdi de hafta başında AKP, CHP veMHP gibi düzen partilerinin aday isimlerinikesinleştirip kamuoyuna açıklamasıyla, temel başlıkhaline getirildi. Bu başlık altında, “parti içihesaplaşmalar ve tasfiyeler”, “bir kenara atılan eskivekiller ve şimdi sevindirilenler”, “sağa kayan CHP”,“Fetullahcılarını tasfiye eden AKP” vb. konulartartışıldı.

Milletvekili olacaklar için son kararın verildiğiAnkara’da bir hafta boyunca neredeyse bir seçimturizmi yaşandı. Açıklamalara göre, düzen partilerininlistelerinde seçilebilir bir yer edinebilmek için haftaiçerisinde Ankara dışından onbin kişi başkente adetaakın etti. Üç, dört ve beş yıldızlı oteller tamkapasiteyle çalıştı. Kulis çalışmaları için Ankara’nınlüks restoranları sabahtan başlayıp gece yarılarınakadar süren toplantılara sahne oldu. Ankara’daki buhareketlilik Pazar akşamına kadar devam etti veumudunu kaybedenler Pazar akşamı evlerinin yolunututmak zorunda kaldılar. Çeşitli gazete ve internetsitelerinde yer alan haberlere göre, listelerde yer almakiçin Ankara’ya akın edenlerin neredeyse tamamıişadamları ve zengin ailelerin temsilcilerindenoluşuyordu. Kulis çalışmaları için yanlarında aileleriile hatırı sayılır kişileri de getirmişlerdi. Bir haftaiçinde “adaylık turizmi”nin sonucunda Ankara’da 5milyon dolarlık bir harcama yapılmıştı, vb...

Milletvekilliği pazarlıkları düzen partilerinin kendiiçlerinde de yaşandı. Şimdiki vekiller yerlerini

korumak için sayısız takla atarken, listelerde yeralamayanların kimisi işi partisine karşı en ağır sözlerisarfetmeye kadar götürdü. Çatlak sese izin verilmeyenAKP’de özellikle Kürdistan’daki adaylıklar üzerindenkavga ve ayrılıklar yaşandı. CHP’de ise, DenizBaykal’ın başkanlıktan tasfiyesiyle başlayan CHP’yidönüştürme operasyonu sonuçlarına vardırılmışgörünüyor. Eski “ağır toplar’dan” Baykal dışındahiçbirine seçilebilir bir yerden adaylık verilmedi.Bunların yerine, burjuva basının deyimiyle, Demirelkontenjanından sağ adaylar yerleştirildi.

Nihayetinde milletvekili adayları netleşmiş veseçim oyununda perdenin birinci kısmı kapanmış oldu.Önümüzdeki günlerde düzen partilerinin aldatma veyalan üzerine kurulu vaatleri tüm gündemikaplayacaktır.

Açıklanan aday listelerinde yer alanların birçoğuburjuva sınıf mensuplarından oluşmaktadır.Kendilerinden öncekiler gibi ihale kapmak ve iş takibiyapmak için aday olmuşlardır. Geride kalmış olanmilletvekilliği döneminde bir kez bile kendileriniseçenler adına parlamento kürsüsünü kullanmayanbirçok vekil bulunmaktadır.

Bu tablodan geriye, halkın belirlenmiş adaylara oyverip düzen açısından seçim denen oyunun sonperdesinin kapatılması kalmaktadır.

Son bir hafta boyunca yaşananlar bile, seçimin birorta oyunu, parlamentonun ise burjuvazinin ahırıolduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. En kirlipazarlıkları yaparak, en fütursuz yöntemleri kullanarakkoltuk savaşı veren düzen partileri de bilmektedirlerki, meclis bir perdeden ibarettir. Zira burjuva devletaygıtı meclisin iradesine teslim edilebilecek bir araçdeğildir. Düzen partilerine ve adaylarına düşen, seçimoyununa figüranlık ve bunun karşılığı olarakpalazlanma imkanıdır.

Geçtiğimiz haftalarda tezkere çıkmadan önce savaşgemilerinin Libya yolunu tutması her şeyi ortayakoymuyor mu? Düzenin çıkarları söz konusuolduğunda, işin mecliste yapılacak gevezeliklerebırakılmadığı yeterince açıktır. Bu gerçeğin tüm düzenpartileri tarafından biliniyor olmasından dolayı her şeykoltuk kapma ve palazlanma imkanı bulmayaendekslenmiştir. Böyle bir tabloda burjuva partileri veparlamentosu payına ölçüsüz bir çürüme kokuşmakaçınılmazdır. Yapılması gereken, bu çürüme vekokuşmayı emekçilere anlatarak devrimci mücadeleyiyükseltmektir.

Gündem4 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011

Seçim oyunu başladı...

Oyunu bozmak için devrimcisınıf mücadelesini yükseltelim!

Kardeşlik maskesialtında kalleşlik!

Emperyalist güçlerin Libya saldırısının başlamasınınüzerinden haftalar geçti. ABD, Fransa ve İngiltere’ninbaşını çektiği bu saldırıya sonrasında Türk devleti de dahilolmuştu. Başbakan Erdoğan bilindiği üzere “NATO’nunLibya’da ne işi var” dedikten hemen sonra, Libya’yayönelik saldırının maşalığına soyunarak tükürdüğünüyalamıştı. Şimdi de Libya’ya ilişkin “Yol Haritası” çizerekhem postu kurtarmaya, hem de emperyalistlerin biçmişolduğu aktif taşeronluk rolünü yerine getirmeyeçalışmaktadır.

Sermaye devletinin Başbakanı Erdoğan, “yolharitası”nın içeriğini ise üç temel madde altındatoplayarak şöyle açıklamaktadır:

-Derhal gerçek bir ateşkes sağlanmalı ve Kaddafi’yebağlı askeri unsurlar bazı şehirlere uyguladığı kuşatmalarıkaldırmalı ve şehirlerden çekilmelidir.

- Hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün Libyalıkardeşlerimize kesintisiz insani yardım akışı sağlayacak,güvenli insani bölgeler oluşturulmalıdır.

- Tüm Libya halkının meşru çıkarlarını dikkate alan,kapsayıcı bir demokratik değişim ve dönüşüm süreciderhal, ivedilikle başlatılmalıdır. Bu sürecin hedefi dehalkın özgür iradesiyle yöneticilerini seçeceği anayasaldemokrasi nizamının tesisi olmalıdır.

Görüntüyü kurtarmaya yönelik bu açıklamalara ilkdestek dünya jandarmalığına soyunan ABD’den geldi.

Emperyalizmin sefil çıkarlarına hizmet etmekte kusurgöstermeyen Türk devleti yeni planlar oluşturmada birincisırayı çekme hevesindedir. Ortadoğu’nun ağabeyliğirolüne üstlenen Erdoğan NATO’ya askeri ve siyasalyardımlarla birlikte Libya saldırısının altında imzasıbulunmaktadır. Fransa’nın gönüllülüğünden dem vurup,petrol istemiyoruz diyen Erdoğan’ın bu açıklamalarıOrtadoğu halklarını inandırmaktan uzaktır. Emperyalistlergibi Türk devleti de işgal ve yağma peşindedir. Bununkanıtı ise tezkere çıkmadan savaş gemilerinin yolaçıkarılmasıdır. Meclisten jet hızıyla geçirilen tezkere isedostlar alışverişte görsün kabilindedir. Ayrıca TürkiyeNATO’nun saldırganlığına hizmet için merkez üs olarakİzmir’i kullanıma açmıştır. NATO Genel Sekreteri AndersFogh Rasmussen Ankara’ya gelerek AKP hükümetine yolharitası planı üzerine emirleri iletmiştir. Bunun sonucuortaya çıkan yol haritasına ilk desteğin de bizzatObama’nın kendisinden gelmesi hiç de şaşırtıcı olmamıştır.

AKP hükümeti “Bölge Gücü” olmak iddiasıylaemperyalistlere hizmette kusur etmemektedir. “Libyalıkardeşlerimiz” sözü gibi demagojilere sıklıkla başvuranErdoğan NATO komutasında Libyalı kardeşlerinesaldırılmasında baş tetikçidir. Bunu Libya’ya ilişkin plandavurgulamayı da ihmal etmemiştir: “NATO harekatının,Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları tarafındanbelirlenen ve NATO Konseyi tarafından uzlaşmayla kabuledilen görev yönergesi çerçevesinde etkin bir şekildeyürütülmesini istiyoruz.” Erdoğan bu sözleriyle askeriharekatın devam etmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Birsonraki açıklamasıyla da başbakan Türk devletininemperyalistlere sadakatini bildirmiştir: “Özellikle NATOharekatını engellemeye veya görev yönergesinikısıtlamaya çalıştığımız şeklindeki asılsız iddiaların,maksatlı şekilde üretilen kara propaganda yalanlarıolduğunu vurgulamak istiyorum. Bunu özellikle ifadeediyorum. Bilin ki Türk halkı her zaman hakkın ve haklınınyanındadır, yanında olacaktır.”

Ne emperyalist devletlerin başını çeken ABD-Fransa-İngiltere, ne de bu devletlerin maşası Türkiye Ortadoğuhalklarına barış götürme niyetinde değildirler.Emperyalistler saldırılarını BM ve NATO şemsiyesi altınaalarak dünya halklarının gözünde saldırıyı meşrulaştırmayaçalışmaktadırlar. AKP hükümeti eliyle “çözüm üretme”iddiası da bu çerçevede Libya’ya dair oluşturulmuşemperyalist bir plandan başka bir şey değildir.

Türk-İş, Hak-İş, DİSK, Memur-Sen, Kamu-Sen,KESK, TMMOB, TTB, TEB, TÜED ve TÜRMOBGenel Başkan ve Yöneticileri 7 Nisan günü Türk-İşGenel Merkezi’nde toplandı. Konfederasyonlar vemeslek örgütleri bu yıl 1 Mayıs kutlamalarının ortakgerçekleştirilmesi konusunda irade birliği içindeolduklarını belirttiler.

Açıklamalarında şu ifadelere yer verdiler:“Kuruluşlarımız, bu yıl 1 Mayıs kutlamalarınınortak yapılması yönünde görüş ve irade birliğiiçindedir. Kuruluşlarımız, emeğin kazanılmışhaklarına yönelik saldırılara, işsizliğin ulaştığı

kitlesel boyutlara, yoksulluğa, kuralsız, güvencesiz,esnek çalışma biçimlerine, taşeronlaşmaya, sendikalhak ihlallerine, düşünce özgürlüğüne yönelikgirişimlere, ekolojik çevrenin katledilmesi ileemekçilerin uğradığı tüm haksızlıklara karşı, emek,barış, özgürlük ve demokrasi için 1 Mayıs’taalanlarda olma kararı almıştır.

Kuruluş temsilcilerinin bir ‘kutlama komitesi’oluşturacağı ve bu komitenin 1 Mayıs’ın uluslararasıgeleneklere uygun bir şekilde kutlanabilmesi içiniçerik ve teknik olarak her türlü ayrıntıyıbelirleyeceği ifade edildi.

Emek örgütlerinden 1 Mayıs açıklaması

Page 5: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Arap dünyasındaki halk isyanları, “bölgenin etkingücü” olma iddiasındaki işbirlikçi sermaye iktidarınınçapını erken bir zamanda deşifre etti.

Dinci gericilik odağı AKP hükümeti, bu planıuygulama konusunda “biçilmiş kaftan” kabulediliyordu. Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta İsrail’e “kafatutması”, Mavi Marmara olayı ve Gazze saldırısısırasında yapılan demagojik açıklamaların Arapdünyasında yarattığı etki, işlerin yolunda gittiğinekanıt sayılıyordu.

Hal böyleyken, halk isyanlarının, AKP şefinin“yakın dostu” olan diktatörleri alaşağı etmesi veyatahtını sallamasıyla, süreç ters yönde ilerlemeyebaşladı.

İsyanlar, “kaba pragmatizmin numunesi” halinegelen AKP hükümeti ile şefi Erdoğan’ın, Arapdünyasında yaratmayı başardığı yanılsamayıbuharlaştırıyor. Tunus, Mısır, Yemen, Libya, Bahreynayaklanmaları karşısında sergilediği tutum, TayyipErdoğan’la müritlerinin “mazlumdan yana” olduğunusanan kesimleri, bu yargıyı gözden geçirmeye sevketti. Gelinen yerde, AKP’yi “model” kabul edenlerbirtakım gericilerle sınırlıdır. Zaten dinci gericiliğinborazanlığını yapan medya ve orada konumlanmışbulunan “organik gazeteci”ler de, “model pazarlama”işini askıya almış görünüyor.

Libya ayaklanması sırasında sergilenen tutum isehem AKP hükümetine, hem şefi Tayyip Erdoğan’adönük tepkilerin açıktan dile getirilmeye başlamasınısağladı. Zira diktatör Kaddafi’ye bağlı güçlerinkatliamlarını sessizlikle izleyen Tayyip Erdoğan’lamüritlerinin, “halklardan yanayız”, “halkların kendigeleceğini belirleme hakkını destekliyoruz” gibisöylemlerdeki ikiyüzlü tonunu gizlemenin olanağıkalmadı.

Arapça’daki bir deyimle, “sopayı ortasından tutan”AKP hükümeti, “halkların taleplerini destekliyoruz”vaazları verirken, son ana kadar diktatörlerle de ilişkiyisürdürme taktiği izliyor. Herhangi bir ilke veya ahlakideğere göre değil, Beyaz Saray’dan gelecek talimat vesefil çıkarlarına göre tutum alan Tayyip’le müritlerinininandırıcılıkları, doğal olarak Arap halkları nezdindebüyük bir sarsıntı geçiriyor.

Obama açıklama yapmadan Mısır’a dair kaydadeğer bir söz söyleyemeyen Tayyip Erdoğan, ancakWashington’daki efendinin açık bir tutum almasındansonra, yakın dostu diktatör Hüsnü Mübarek’e “nasihat”verme cüretinde bulundu.

Son günlerdeki gelişmeler, aynı tutumun Libyakonusunda da geçerli olduğunu gösteriyor. “Hemyönetimle hem isyancılarla görüşüyoruz” diyerekövünen AKP şefi Erdoğan, ancak Obama’nın, Bingazive Trablusgarp’a elçi göndermesi ve “Kaddafi bir anönce çekilmelidir” açıklamasını yaptıktan sonra,“cesaret” bulup kameralar karşısına çıkabildi.

Düzenlediği basın toplantısında Türk devleti veAKP’ye karşı Arap dünyasından yansıyan tepkileri“dış mihraklara” bağlayan Tayyip Erdoğan, “bunlarakanmayın” çağrısında bulundu. “Tek bir Libyalınınkanı, milyarlarca dolarlık petrolden daha önemlidir”sözleriyle konuşmaya başlayan AKP şefi, demagojidozunu doruğa çıkarttı.

“Derhal ateşkes sağlansın, Kaddafi’ye bağlı güçler‘bazı’ kentlerden çekilsin, anayasal bir düzenin yoluaçılsın, demokratik/şeffaf seçimlere gidilsin, Libyahalkına her türlü insani yardımın sağlanması için özelbölgeler oluşturulsun vb…”

İddialı bir edayla bu “çözüm planı”nı ilan eden

Tayyip Erdoğan, Washington’daki efendiler kadar açıkkonuşamadı. Zira halen “Kaddafi yönetimdençekilmelidir” deme cesaretinden yoksundur. Bundandolayı olsa gerek, AKP şefinin açıklamaları, Kaddafiyönetimi tarafından anında selamlandı. İsyancılar ise,Kaddafi’nin yönetimden çekilmesi ve oğullarıylabirlikte Libya’yı terk etmesini şart koştuklarını ilanettiler.

AKP şefinde görülen kısmi rahatlama, BeyazSaray’daki efendilerin Kaddafi’den kurtulmaniyetlerini açıkça beyanetmelerinden kaynaklanıyor. Ziratüm umutlarını emperyalistgüçlere bağlayan Kaddafi’nin,

Obama’ya “oğlum Hüseyin” diye hitap edenmektubundan sonra Washington’dan yapılan, “Sözdeğil eylem bekliyoruz, derhal yönetimdençekilmelisin!” açıklaması, bu diktatörün de miadınıdoldurduğuna işaret ediyor. Eh Washington’da durumbu ise, AKP şefi ile müritleri de artık Libya konusundadaha açık konuşabilirlerdi.

Nitekim başbakan, açıklama yaptığı gün Bingazi’yebir heyet gönderdi. AKP hükümeti adına özür dileyenheyetin, Türk devletinin bundan sonra isyancılardan

yana açık tutum alacağınadair taahhütte

bulunduğubildirildi. Buarada ElCezire’yeaçıklama yapanBingazi’deki“Geçici UlusalMeclis”in

sözcüsü de, AKPhükümetinintutum değişikliği

konusunda taahhütverdiğini teyit etti.

AKP hükümetiyleşefi Erdoğan’ın

Libya’daki durum hakkındatakındıkları ibretliktutumlar, dinci gericiliğin

ilkeden yoksun,pragmatist veemperyalizmingüdümünde olduğunubir kez daha tesciletmiştir.

Gündem Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 5Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011

Washington’daki efendinin emrinde...

Emperyalistsaldırganlık lanetlendi

NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı Birlik, Libya’yadönük NATO komutasındaki emperyalist saldırganlığıve TC devletinin işbirlikçiliğini 9 Nisan günüTaksim’deki İngiliz Konsolosluğu önündegerçekleştirdiği eylemle protesto etti.

Konsolosluk binası önünde buluşan birlikbileşenleri, “Emperyalistler ve işbirlikçi-uşak TCLibya’dan defolun!” şiarlı pankart açarak basınaçıklaması gerçekleştirdiler.

“Geçen hafta içinde Türkiye’yi ziyaret edenNATO Genel Sekreteri Rasmussen, AKP iktidarı ileyaptığı görüşmelerden sonra, Türkiye’ninoperasyondaki rolünün insani yardım boyutuylagerçekleştiğini ve bunun NATO için çok önemli birgörev olduğunu söyledi” ifadelerine yer verilenaçıklamada, bu sözlerin kamuoyunda TC devletinin veAKP’nin işbirlikçiliğini gizlemeye dönük bir açıklama olduğu söylendi. TC devletinin operasyona her boyutuylakatıldığına ve Libya halkının katili olduğuna vurgu yapılan açıklamada, “Başta ABD, Fransa, İngiltere, İtalyaolmak üzere, Libya’nın bombalanmasında bizzat yer alanlar kadar, onlara topraklarını açanlar da, tüm NATOüyeleri ve onların diğer işbirlikçileri de suçludur. Kimse kendini masum göstermesin. NATO emperyalizminkanlı bir örgütüdür, hayduttur, işgalcidir, katliamcıdır...” denildi.

Emperyalist güçlerin ezilen halkların direnişi karşısında bir gün mutlaka yenileceği söylenerek açıklamason buldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul

9 Nisan 2011 / Taksim

Page 6: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Devlet terörü6 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011

19 Aralık katliamının sermaye devletinin planlı birorganizasyonu olduğunu tescilleyen birçok belgegünyüzüne çıktı. Katliam için hazırlanan ayrıntılı planlarda medyada yer aldı. Bu belgelere göre “Hayata dönüş”olarak tanımlanan katliamın asıl adı “Tufan”. Ümraniyecezaevine yönelik katliam da “Atmaca” ve “Bora” adıverilen iki katliam planı doğrultusunda gerçekleştirilmiş.

Katliamın her ayrıntısı planlı

Sermaye basınında yer alan haberlere göre 19 Aralıkcezaevi operasyonun emri 15 Aralık’ta verilmiş.Dönemin Üsküdar Başsavcısı Adalet Bakanlığı’ndangelen talimatı kayıt altına almış. Başsavcı İl JandarmaKomutanlığı’na çağrılmış, kriptolu odada AdaletBakanlığı yetkilileriyle görüşmüş, katliam için hazırlıkemri vermiş.

19 Aralık Bayrampaşa katliamında devrimcitutsaklara yönelik katliama onay veren Jandarma BölgeKomutanı Engin Hoş’un altında imzası olan katliamplanında “mahkumlara karşı tereddütsüz, misliylemukabelede bulunulacak, zor kullanılacak!” deniliyor.Ümraniye Cezaevi için hazırlanan planda ise, “tavanlarve duvarların delinmesinden sonra gaz bombası atılması”önerisi de yer alıyor. Bilgi elde etmek için, ele geçirilendevrimci tutsakların acil işkenceli sorgulardangeçirilmesi de yine planlarda yer alıyor. Aynı planlarda,cezaevleri dışında toplanan kitlenin takip edilmesi,gözaltına alınması da isteniyor.

Belgeler bu kadar net olmasına rağmen katiller yalansöylemeye devam ediyorlar. Örneğin 19 Aralık cezaevikatliamının baş sorumlularından biri olan dönemin AdaletBakanı Hikmet Sami Türk, katliam planlarından haberiolmadığını iddia etti. 11 yıl sonra ortaya çıkan ‘TufanPlanı’ için “Haberimiz yoktu. Biz jandarmadan genelarama istedik” dedi.

Diğer taraftan Hikmet Sami Türk “Cezaevlerindegenel arama yapılması MGK kararına dayanıyordu.

MGK ‘bu eylemler sonlandırılsın’ diye bir tavsiye kararıalmıştı.” diyerek katliamın gerçek adresinin MGKolduğunu gösterdi.

Dönemin Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü olanHSYK üyesi Ali Suat Ertosun ise katliamı ve katliamplanını şöyle savundu: “Cezaevlerinin devreye gireceğiortaya çıkınca 2000 yılının başlarından itibaren eylemlerbaşladı. Afiş, pankart asmalar başladı. Adalet Bakanlığıda F tiplerinin tanıtımına başladı. Bunlar yapılırkencezaevleri eylemleri oldu. Bunlar önce açlık grevi sonrada ölüm orucuna dönüştü. Devletin, kendisine karşıdireniş olacağını öngörüyorsa plan yapması kadar doğalbir şey var mı? Hangileri hangi cezaevine gidecek diyeplan yapılmayacak mı? Plandan haberdar değildim. Amabu operasyon sıfır zayiat amacıyla başlatılmıştır. Direnişolduğu için bu noktaya gelmiştir.”

Medyanın suç ortaklığı unutulamaz!

Bugün ortalığa saçılan katliam gerçeğiyle ilgiliyayınlar yapan sermaye medyası 19 Aralık katliamınınsuç ortağıydı.

19 Aralık saldırısı öncesinde sermaye medyası büyükbir kara propaganda başlattı. Hapishanelerde devletingüvenliği ve denetiminin olmadığı yalanına dayalı haberve yorumları öne çıkardı. Hapishanelere saldırıyapılmasının zorunlu olduğunu döne döne işledi.

Katliam gerçeğini gizlemek için de yalanda sınırtanımadılar. Örneğin Milliyet gazetesi operasyonu “Sahteoruç, kanlı iftar” başlığıyla duyururken, Bayrampaşa’dasağ kurtulan Birsen Kars’ın “diri diri yaktılar” sözünekarşılık Hürriyet gazetesi “örgüt yaktı jandarmakurtardı”, Sabah gazetesi ise “kendilerini ateşe verdiler”manşeti atabiliyordu.

İşte bunun için bugün, aradan on yıl geçtikten sonrakatliam belgelerini yayınlaması medyanın bu suçunu birparça bile hafifletmemektedir.

Devletin 19 Aralık katliam planı ortaya çıktı...

Planlı ve organize katliam!

BDP’nin sivil itaatsizlik eylemleri kapsamındaŞeyh Sait’in asıldığı Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda8 Nisan günü demokratik çözüm çadırı kurmak isteyenkitleye polis müdahale etti. Polis gaz bombaları vetazyikli suyla müdahale ederken, çadır demirlerine deel koymaya çalıştı. Demirleri vermek istemeyen Kürtemekçilerle polis arasında uzun süre arbede yaşandı.Polis yaşlı, kadın, çocuk demeden herkesi copladı.

Olay yerine gelen BDP Eş Genel Başkanı SelahattinDemirtaş ve Batman Milletvekilli Bengi Yıldızsaldırıya tepki gösterdi. Yıldız’ın polisin almak istediği

demirleri vermemesi üzerine polis Yıldız’ı metrelerceyerde sürükledi.

Demirtaş ise, valiliğin Dağkapı Meydanı’na çadırkurma yasağı kararının hukuksuz olduğunu belirterek,“Madem Dağkapı Meydanı’na çadır kurmak yasak, ozaman en uygun yer valilik bahçesidir. Biz de çadırıorada kurucağız” dedi. Demirtaş valiliğin yasakkararına karşı çadırı valilik bahçesinde kuracaklarınıbelirterek kitlesel bir biçimde valiliğe yürümek istedi.Polis ise yürüyüşe izin vermeyerek kitlenin önünübarikatla kesti.

Polis Bengi Yıldız’ı yerde sürükledi

“Sivil Cumanamazı”nda binlerbuluştu

“Demokratik Çözüm Çadırları”ndatoplanan binlerce kişi 8 Nisan günü cumanamazlarını, Erdoğan’a yanıt verdiklerieylemlere çevirdi. “Sivil Cuma Namazı” 3.haftasında da devam ederken, Kürtçeokunan hutbelerde Kürtlerin birlik veberaberliğine vurgu yapıldı.

DiyarbakırTarihi surların önünde kılınan Cuma

namazına katılımın geçtiğimiz haftalara göreyoğun olması dikkat çekti. Binlerce kişininkatıldığı namazı kıldıran Diay-Der BaşkanıZahit Çiftkuran, verdiği vaazda devletyetkililerin tepkilerine cevap verdi. “Bizsistemin camilerine karşıyız” dedi.

CizreNamaz öncesinde binlerce kişi yağmura

rağmen BDP Cizre İlçe binası önündeki çadırageldi. Ek olarak kurulan 2 çadırın dadolmasından dolayı yüzlerce kişi dışarıdayağmur altında kaldı. Cizre BelediyeBaşkanvekili Mehmet Saçı, BDP PM üyesiMehmet Tunç da saf tutarken, çok sayıdakadın da namaz kıldı. Merkezdeki birçokcaminin boş kalması dikkat çekti.

SilopiBDP Silopi ilçe binası önünde kurulan

çadırda kılınan namaza binlerce kişi katıldı.İlçede bulunan camilerin boş kalması isegöze çarptı.

NusaybinNusaybin’de sivil cuma namazı 100. Yıl

Parkı’nda bulunan “Demokratik ÇözümÇadırı” önünde kılındı. Binlerce kişitarafından çadırın önünde Kürtçe hutbeokunarak saf tutuldu. Namaz kılanlararasında kadınlar da yer aldı.

KızıltepeKızıltepe Özgürlük Meydan’ındaki çadırda

kılınan namaz için binlerce kişi saf tuttu.

VanVan’da Ehmedî Xanî Parkı’nda kurulan

çadırda toplanan yaklaşık 2 bin kişi “Onurlubir yaşam için ya özgürlük ya özgürlük”,“Seçim barajı kaldırılsın”, “Anadil hakkımızıistiyoruz” pankartları altında saf tuttu.

HakkariHakkari’de Bulvar Caddesi üzerinde

bulunan çadırda 2 bin kişi toplandı. Çadırdayer kalmaması üzerine bir çok kişi dedışarıda namaz kılmak durumunda kaldı.Namazın ardından basın açıklamasınınyapılacağı belediye binası önüne yürüyüşyapıldı.

İstanbul, İdil, Viranşehir, Suruç, Şırnak,Mersin, Hakkari Yüksekova, Muş Bulanık,Ağrı Doğubayazıt, İzmir, Adana ve Batman’dada sivil cuma namazları kılındı.

Page 7: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Sendikal örgütlenmenin tasfiyesine ve işten atmasaldırısına karşı Samsun’un 19 Mayıs ilçesinde kuruluBritish Amerikan Tobacco (BAT) firmasına ait sigarafabrikasında 31 Mart sabahı başlayan işgal eylemi 11.gününde polis saldırısıyla sona erdi. Tek Gıda-İşSendikası üyesi BAT işçilerinin direnişi fabrika girişkapısı önünde devam ediyor.

120 işçi gözaltında

BAT işçilerine 11 Nisan günü saat 18.30 sıralarındapolis saldırdı. Polis saldırısından kısa bir süre öncefabrikada süren işgal eylemiyle ilgili gazetemizekonuşan BAT işçisi Nesim Solgun’un da aralarındabulunduğu 120 işçinin tamamı gözaltına alındı.Fabrikaya giriş yapan kolluk güçleri saldırıya direnenişçilere gaz bombaları ve coplarla müdahale etti.

Direniş çadırları kuruldu

Birçok işçinin yaralandığı polis saldırısınınardından BAT işçilerinin direnişi fabrika giriş kapısıönünde devam ediyor. İşçilere Samsun yerelindekiilerici güçler, sendikalar ve demokratik kitle örgütleride destek veriyor. İşten atılmayan işçiler dearkadaşlarına destek veriyor. İşgalin sona ermesininardından patron işten atılmayan işçileri çağırırken,gelen işçiler de direnişe katıldılar. Fabrika önündeservislerinden inen işçiler, direnişçi işçilerin karşınaoturarak onlara destek verdiler.

Yargı terörü devrede

BAT işçileri ve onlara destek veren kurumlar yargıterörünün hedefi oldular. 11 Nisan günügerçekleştirilen polis saldırısında gözaltına alınan 7kişi ile ilgili soruşturma tamamlandı.

“Adli görevi engellemek, polise mukavemet vekasten yaralama’’ gerekçesiyle gözaltına alınanİbrahim Keskin, Ferhat K., Emin O., Ebubekir A.,Raşit Ö., Orhan Y. ve Mahmut Ç., 19 Mayıs İlçeAdliyesi’ne sevk edilirken İbrahim Keskin, “polismemurunun yaralanmasına neden olduğu” iddiasıylatutuklandı. Gözaltına alınan diğer 6 kişi ise serbestbırakıldı.

Sınıf hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 7Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011

BAT işçilerine polis saldırısı vetutuklama terörü

Sağlık emekçileri grev yolunda

13 Mart’ta Ankara’da buluşarak “Çok Ses TekYürek” olan sağlık emekçileri 19-20 Nisantarihlerinde iki günlük greve hazırlanıyor.

Trakya’da kazanım

Sağlık emekçileri İzmir’deki grevin ardından bukez Trakya’da iş bıraktı. Trakya Üniversitesi TıpFakültesi’nde çalışan asistan hekimler 11 Nisansabahı başlattıkları grevlerini kazanımlasonuçlandırdılar. Fazla çalıştırıldıklarını ve dönersermayelerinin kesildiğini belirten asistanhekimler çalışma şartları iyileştirilinceye kadar işbırakma kararı aldı.

“Vur enseme al lokmamı bitti”, “Eğitimistedim bana intörnsün dediler”, “Uykusuz doktor =ölüm”, “Daha fazla mesai değil, daha fazla eğitim”,“Hipokrat yetiş, yeminimi bozuyorlar”, “İnsancamesai istiyoruz” dövizlerini taşıyan sağlık emekçileri“Hakkımızı istiyoruz!” sloganını attılar. Asistanhekimlere, bazı hocaları ile hastaneye muayeneolmak için gelen hastalar ve yakınları da destekverdi. Asistanlar, hasta ve yakınları ile birilikte,hastane bahçesinde çalan davul ve zurna eşliğindegöbek atıp, halay çektiler.

Asistan hekimler adına basın açıklaması yapantemsilci Serdar Kılınç, 7 gün 24 saat gece gündüzdemeden kaliteli sağlık hizmeti sunmayaçalıştıklarını belirterek taleplerini sıraladı.

Asistan hekimlerin grevi kazanım getirdi. RektörProf. Dr. Enver Duran’ın asistan hekimtemsilcileriyle yaptığı görüşmenin sonucunda sağlıkemekçilerinin taleplerini kabul etti.

TTB dayanışmaya çağırıyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB) tüm sendikaları,meslek odalarını ve emek güçlerini grevle

dayanışmaya çağırdı. TTB Merkez Konseyi ErişBilaloğlu imzalı çağrıda, sağlık ve eğitimin toplumunbütününü ilgilendiren iki ana başlık olduğuhatırlatıldı.

Sağlık emekçilerinin 13 Mart Ankara mitinginidüzenleme nedenlerinin anlatıldığı çağrıda bumitingin iktidar ve Sağlık Bakanlığı tarafındananlaşılmadığı söylenerek bu nedenle 19-20 Nisantarihlerinde sağlık hizmeti sunulmayacağı ifadeedildi.

Çağrıda ayrıca şu ifadelere yer verildi: “19-20Nisan tarihlerinde üyelerinizin sağlık hizmeti almaküzere (kuşkusuz acil durumlar dışında) sağlıkkuruluşlarına gelmeyerek, her ilde bir gün öncesindeduyurulacak olan ve öğlen saatlerindegerçekleştirilecek etkinliklerde yer almalarını arzuediyoruz. Elbette kurumlarınız tarafından sağlıkkuruluşlarına destek ziyaretleri yapılması, 19-20Nisan öncesi günlerde kamuoyuna açıklamalardabulunulması çok yararlı olacaktır.

Sağlık hizmeti alanlara karşı olmayan bu eyleminhep birlikte ve sağduyu ile sizlerin de katkısıylabaşarı ile gerçekleştirileceği inancımızla, bütündestekleriniz için şimdiden teşekkür eder, saygılarsunarız.”

TMMOB’den destek açıklaması

Greve TMMOB’den destek geldi. Sağlıkçalışanları ve TTB’yle birlikte olacağını açıklayanTMMOB, sağlık alanında örgütlü yapıların taleplerinikendi talebi olarak gördüğünü dile getirdi.

Hekimlerin ve her düzeydeki sağlık çalışanlarının;giderek kötüleşen çalışma koşullarına, güvencesizçalışma biçimlerine zorlanmalarına, yapılan yasa,yönetmelik vb. düzenlemelerle yaratılan belirsizlikortamına, yöneticilerin çalışanlara yönelik hürmetsizve halka hedef gösteren söylemine, kapıdabekleyen/durumu daha da kötüleştirecek yasatasarılarına, sağlık ortamının ticarileştirilmesine,piyasalaştırılmasına karşı çıktıklarının hatırlatıldığıTMMOB açıklamasında herkese sağlık, güvenligelecek talebi dile getirildi.

12 Nisan 2011 / Edirne

Page 8: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Sınıf hareketi8 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011

MAS-DAF’ta iki koldan direniş

Düzce’de kurulu MAS-DAF Makina’da yaşanantoplu işçi kıyımına sessiz kalmayan Birleşik Metal-İşüyesi işçiler, 4 Nisan’da Düzce’deki fabrika önündebaşlattıkları direnişlerinin ardından MAS-DAF’ınİstanbul’daki merkez ofisi önüne de direniş çadırıkurdular.

Fabrikadaki sendikal örgütlülüğü kırmakamacıyla 112 işçiyi kapı önüne koyan patrona işgaleylemiyle yanıt veren ve ardından jandarmatarafından gözaltına alınan işçiler, 11 Nisan günüMAS-DAF’ın İstanbul Ataşehir’deki merkez ofisiönüne yürüyerek direniş kararlılıklarını dilegetirdiler.

Ataşehir Yolu, Memorial Hastanesi önünde saat16.30’da buluşarak yürüyüşe geçen işçiler “120 işçisendikalı olduk, işten atıldık - İşimizi geri istiyoruz /MAS-DAF işçileri” pankartını açtılar.

Birleşik Metal üyesi grevci Arfesan işçileri, Dev

Sağlık-İş üyesi Koşuyolu Hastanesi işçileri ve Casperdirenişçilerinin de katıldığı yürüyüşün ardından AtaÇarşı’da bulunan MAS-DAF merkez ofisi önündetoplanan işçilere Birleşik Metal-İş Sendikası GenelBaşkanı Adnan Serdaroğlu ve Nakliyat-İş SendikasıGenel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu seslendi.

MAS-DAF’ta karşılaştıkları baskı veengellemeleri özetleyen Adnan Serdaroğlu,Türkiye’de gündemin seçimler olduğunu hatırlattı.“Sizlerin yaptığı yasaları kimse takmıyor” dedi.

Serdaroğlu MAS-DAF’taki mücadelenin kararlıbiçimde devam edeceğini söyledi. Konuşmalarınardından MAS-DAF merkez ofisinin önüne direnişçadırı kuruldu. Düzce’deki fabrikanın önünde sürendirenişin yanısıra işçilerin bir kısmı ise Ataşehir’dekimerkez ofis önünde direnişlerine devam edecekler.

Kızıl Bayrak / Ümraniye

Casper direnişi sürüyor Sendikalı oldukları için patronun işten atma

saldırısına maruz kalan Birleşik Metal-İş üyesiCasper işçileri, fabrika önündeki direnişlerinikararlılıkla sürdürürken, üretimde çalışan işçilerindirenişe desteği de ilk günkü moral ve güçlesürüyor.

Casper işçisinin örgütlülüğüne tahammüledemeyen Casper patronunun, sendika yetkisineitiraz etmesi üzerine 11 Nisan günü Sirkeci 3. İşMahkemesi’nde görülen yetki davası evrakeksikliği gerekçesiyle 1 Haziran 2011 tarihineertelendi. Casper işçileri, yasal sürecin takipçisiolacaklarını, ama direnişlerinin kaderini mahkemesürecine mahkum etmeyeceklerini ifade ediyorlar.Geçen hafta gerçekleştirdikleri bildiri dağıtımlarıve fabrikada yemek boykotu ile oluşturulaneylemli sürecin devam edeceğini belirtiyorlar.

Casper direnişçileri, 11 Nisan Pazartesi günüMAS-DAF direnişçilerinin Ataşehir’degerçekleştirdikleri yürüyüşe katıldılar.

9 Nisan Cumartesi günü ise, Casper direnişine,Devrimci Demokrat Sendikal Birlik (DDSB)tarafından dayanışma ziyareti gerçekleştirildi.Ontex ve PTT direnişçilerinden iki işçi de, 12 NisanSalı günü Casper direnişçilerini ziyaret ederek 23Nisan akşamı gerçekleştirecekleri dayanışmagecesine davet ettiler. Casper direniş alanındabiraraya gelen işçiler, yaşanan direniş süreçleri vebirleşik mücadelenin gerekliliği üzerine sohbet vetartışmalar gerçekleştirdiler.

Kızıl Bayrak / Ümraniye

SİDER’de tek yol eylemSİDER Demir-Çelik işçileri hak gasplarına

eylemle yanıt veriyor. Kendilerini oyalayanpatrona karşı anladığı dilden konuşan Türk Metalüyesi SİDER işçileri ücret alacaklarını ancakgercekleştirdikleri eylemin ardından aldılar.

Aliağa Bakırçay havzasındaki Erol Evcil’ inpatronu olduğu SİDER’de (Erege) işçiler ücretalacakları için bir kez daha eylem yaptılar. 8 Nisangünü, Mart ayının maaşını ve avanslarını alamayanişçiler servislere binmeme eylemi gerçekleştirdiler.İşçiler, 08.00-16.00 vardiyası bitiminde saat20.30’a kadar servislere binmeyerek patronlarınave sendikalarına olan tepkilerini dile getirdiler.Yaklaşık 150 işçi böylece avanslarının eldendağıtılmasını sağlayabildiler.

Geçtiğimiz Şubat ayında da SİDER işçileri yineödenmeyen ücretlerini eylem yaparak almışlardı.

Kızıl Bayrak / İzmir

Gebze’de kurulu bulunan ÇEL-MER Çelik’teişçiler, patronun kirli oyunları karşısında tutumalmayan Birleşik Metal-İş yöneticilerini uyardı.Birleşik Metal-İş Gebze Şube Başkanı ErdoğanÖzer ile 9 Nisan akşamı sendika binasında birarayagelen işçiler, işten atma saldırısını devreye sokan veyanısıra baskı ve tehdit ile işçileri sendikadanistifaya zorlayan patron Yılmaz’ın bu oyunlarıkarşısında sendikayı ikircikli davranmaktanvazgeçerek net tutum almaya çağırdı.

İşçiler sendikayı net tutum almaya çağırdı

Patronun sendikal örgütlülüğü tasfiye etmek veişçilerin birliğini kırmak için polis işbirliğiyleördüğü ablukaya sendika yönetiminin tutumalmamasını eleştiren ÇEL-MER işçileri, 15 işçinindaha zorla sendikadan istifa ettirilmesinin ardından9 Nisan günü saat 19.30’da taleplerini doğrudaniletmek için Birleşik Metal-İş Gebze Şubesi’negittiler. Sayıları 35’i bulan işçiler, Şube BaşkanıErdoğan Özer’i telefonla arayıp şubeye getirdiktensonra görüşmeye başladılar.

Kendi aralarında yaptıkları değerlendirmeninsonuçlarını ve ortak tutumlarını Şube BaşkanıÖzer’e aktaran işçiler, sürecin bu noktayagelmesinde pasif tutum takınan sendikanın çokbüyük payı olduğunu vurguladılar. İşyeritemsilcilerinin, türlü ayakoyunları sonucu işten

atılması, ardından ise işçilerin patron tarafından“Sizi 25/2’den, işyerinin huzurunu bozmaktan iştenatarım” gibi sözlerle tehdit edilerek sendikadanistifaya zorlandığını hatırlatan işçiler, böylesiaçıktan bir saldırı sürecinde sendikayı yanlarındagörmediklerini ifade ettiler.

Sendikayı bundan sonraki süreç açısından bututumundan derhal vazgeçerek patronun saldırılarınıboşa düşürmek için yanlarında yer almaya çağıranişçiler, aksi durumda sendika yöneticilerinden dehesap soracaklarını sözlerine eklediler.

İşçilerin açıklamaları sonrası söz alan ŞubeBaşkanı Erdoğan Özer, geçiştirici ifadelerkullanmayı tercih etti. İşçilerin içeride sağlamdurmasını istediklerini belirten Özer, yaşananistifaların büyük sorun olmadığını, yaşananproblemleri çözmek istediklerini söyledi. PatronGazi Yılmaz ile bir görüşme yapacaklarını vebundan sonraki süreçte işten atma olursa direnişleyanıt vereceklerini sözlerine ekledi.

İşçiler Özer’e, sürecin bundan sonra da takipçisiolacaklarını yeniden vurguladılar. Fabrika içersindeve gerektiğinde dışarıda zaten sağlam durduklarınıÖzer’e hatırlatan işçiler, “Bugüne dek gerekeniyaptık, bundan sonra da yaparız. Bu işi bitirelim.Aksi takdirde sizlerden de hesap sorarız” ifadelerinikullandılar.

Saat 23.00’e kadar süren görüşmenin ardındanÇEL-MER işçileri sendikadan ayrıldılar.

Kızıl Bayrak / Gebze

ÇEL-MER işçilerinden sendikaya uyarı

Page 9: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası grup TİSsürecinde greve çıktığı Süsler Doruk ve StandardDepo fabrikalarının ardından Gebze’de kuruluArfesan fabrikasında da grev uygulamasını başlattı.

Süsler Doruk’ta grevin 11. gününde, StandardDepo’da ise grevin birinci haftasında anlaşmasağlanması üzerine bu fabrikalardaki grevuygulamalarını iptal eden sendika 8 Nisan sabahıArfesan’a grev pankartını astı.

Birleşik Metal-İş Gebze Şubesi’ne bağlıişyerindeki grev uygulaması Birleşik Metal-İş GenelMerkez ve şube yöneticileri ile Arfesan işçilerininkatılımıyla halaylar eşliğinde başlatıldı. Fabrikaönündeki eylemde konuşan Birleşik Metal-İşSendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, patronlayapılan görüşmede anlaşma sağlayamadıkalarınıbelirtti. “Grevimiz hayırlı olsun” dedi. Konuşmalarınardından “Bu işyerinde grev vardır” pankartıfabrikanın girişine asıldı.

Birleşik Metal-İş üyesi 146 işçinin, ek protokolkonusunda anlaşma sağlanamaması nedeniylebaşlattığı grev, fabrika önündeki geceli gündüzlügrev nöbetiyle devam ediyor.

MESS’in 5.35’lik zam önerisine ek olarak 1 yıllıkerzak yardımı önerisi ile sözleşme imzalamak isteyen

Arfesan patronuna karşı işçiler grev silahını kullandı. Arfesan işçilerinin coşkulu bekleyişi Kürtçe,

Türkçe türkülerle çekilen grev halaylarıyla devamediyor. Geç saatlere kadar toplu bir şekildebekleyişlerini sürdüren işçiler gece de nöbetçibırakıyorlar. Grevlerini kazanana kadarsürdüreceklerini ifade eden işçiler destekbeklediklerini ifade ediyorlar.

Anlaşma sağladığı birçok fabrika gibi Arfesan’dada saat ücretlerine 51 kuruşluk zam isteyen sendikabu talebin karşılanmaması nedeniyle burada grevkararı aldı.

Arfesan fabrikası fren sistemleri üzerine siparişile üretim yapan bir fabrika. Birleşik MetalSendikası’nın MESS dayatmalarına karşı bir süredirdevam eden mesaiye kalmama eylemlerinin sonucuolarak fabrikada stok bulunmuyor.

Grev sürecine ilişkin görüşlerini aldığımız grevgözcüsü işçilerden biri şöyle konuştu:

“Diğer 33 fabrika anlaştı biz ise greve çıktık.Diğerleri ortalama verilen rakamlarda anlaştılar.Arfesan patronu ise bunu bile vermedi. Her yeretavuk yumurtası verdi bize de versin”

Kızıl Bayrak / Gebze

Sınıf hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 9Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011

BERICAP patronunun işten atma ve sendikalörgütlenmeye yönelik saldırılarına 24 Aralık 2010tarihinde üretimi durdurarak cevap veren Petrol-İşüyesi BERICAP işçilerinin fabrika önündeki direnişi112 günü geride bıraktı. Patron-sendika-valilikarasında devam görüşmelerden şu ana kadar işçilerinlehine bir sonuç çıkmadı. Süreç patronun “atılanişçileri geri almayacağım” diretmesine karşı işçilerin“eksiksiz olarak işe geri dönene kadar direnişimizdevam edecek” talebi ile devam ediyor.

Kocaeli Bölge Çalışma Müdürlüğümüfettişlerinin fabrikada yaptığı incelemelere ilişkinrapor sonuçlarının işçilerin lehine çıkmasınınardından gözler şimdi Petrol-İş Sendikası GebzeŞubesi’nin belirleyeceği strateji ve işçilerin alacağıtutuma çevrildi.

12 Nisan günü DİSK, KESK, TTB ve TMMOBbileşenlerinden oluşan “Emek ve MeslekÖrgütünden Kadınlar”, Bericap direnişçisi kadınişçilere dayanışma ziyareti gerçekleştirdi. Emekçi kadınlar “Bericap direnişçisi kadınlar yalnızdeğildir” pankartı açarak sloganlarla fabrika önüneyürüdüler. Bileşenler adına ortak basın

açıklamasında Bericap işçisi kadınların 110 gündürfabrika önünde mücadele verdikleri hatırlatılarak,“Onlar, geçmişte 1900’lü yıllarda İngiltere’deki,New York’taki kız kardeşlerinin izini takip edereksendikalı oldular. Onlar, Bursa’da fabrikada yanan,Urfa’da Ceylanpınar’da boğulan, İstanbul’da selyüzünden camsız araç içinde ölüme mahkum edilenkız kardeşleri adına sendikalı oldular” dendi.

“Kadın-erkek ortak mücadele veriyoruz”

Basın açıklamasının ardından söz alan Petrol-İşSendikası Gebze Şube Başkanı Süleyman Akyüz de,sermaye sınıfının kadın-erkek ayırımı yapmaksızınişçilerin emeklerini sömürdüğünü, kadın-erkekişçilerin Bericap’ta olduğu gibi sömürüye karşı ortakhareket ettiğini belirtti.

Deri-İş Sendikası üyesi kadınların da destekverdiği eylemde, Limter-İş ve Birleşik Metal-İşSendikası Gebze Şube yöneticilerinin yanısıra GebzeBDSP çalışanları da yer aldı.

Kızıl Bayrak / Gebze

Emekçi kadınlar Bericap direnişinin yanında

Arfesan işçileri grev nöbetindeGrevin kazanımlarıkutlandı

Süsler Doruk’ta, ek protokol anlaşmasındasağlanan kazanımlar 6 Nisan akşamıgerçekleştirilen şenlikle kutlandı.

Eskişehir Grev Dayanışma Platformutarafından düzenlenen şenlik için HamamyoluSaat Kulesi’ne iki koldan yürüyüş yapıldı. Şehirmerkezinde Adalar Migros önünde toplananplatform bileşenleri Eskişehir halkına metalişçilerinin haklı mücadeleleri ve kazanımı anlattı.Hamamyolu’na gelindiğinde ise Süsler Dorukişçilerinin alana gelmeleri halaylar ve horonlarlacoşkulu bir biçimde beklendi.

Yürüyüşün diğer kolu ise aynı saatte SüslerDoruk işçilerinin oluşturduğu kortejleOdunpazarı otobüs duraklarından başlayacaktı.Ancak emek düşmanı Süsler patronunun işçiservislerini iptal etmesi üzerine yürüyüşün bukolu bir saat gecikmeyle alana geldi. BirleşikMetal-İş Sendikası durumu öğrendikten sonraorganize sanayi bölgesine servisler göndererekmetal işçilerini alana taşıdı.

Dayanışma Platformu adına söz alan Eğitim-Sen Şube Başkanı Ali Paşa Şanlı işçi-emekçi sınıfdayanışmasının önemine ve bu birlikteliğin herzaman kazanacağına değindi. Sermayenin yoğunsaldırılarına karşı direnişin devam ettiğinisöyleyip onurlu metal işçilerini selamlayarakkonuşmasını sonlandırdı.

Birleşik Metal-İş Eskişehir Şube BaşkanıBayram Kavak ise, “Bu mücadele sadece budüzenin yıkılmasını değil, yenisinin defilizlenmesinin yolunu açmıştır. Tüm ezberlerbozulmuştur. Herkesin bu yeni koşullara göreyeni bilgilerle kendisini donatmasının zamanıgelmiştir. Yıllardır sürdürdükleri işbirlikçiliği,teslimiyetçiliği ve dayatmacılığı “en iyi sözleşme”yalanlarıyla artık gizleyemeyecekler” diyerekTürk Metal’in işçi düşmanı rolünden bahsetti.Doruk işçilerinin maaşlarına yapılan aylık netartışın 180 TL olduğunu açıklayan Kavak bununteklif edilenin iki misli bir artış olduğunuvurguladı.

Kızıl Bayrak / Eskişehir

Paksan ve RSA’daanlaşma

MESS’le yürüttüğü 2010-2012 Grup TİSgörüşmelerinde uyuşmazlık aşamasında olanBirleşik Metal-İş Sendikası 11 Nisan günü greveçıkacağını açıkladığı iki fabrikada anlaşmasağladı. Birleşik Metal İstanbul 2 No’lu Şube’nin örgütlüolduğu RSA Tesisat Malzemeleri San. Tic. AŞ vePaksan Makina’da varılan anlaşma üzerine grevuygulama kararı iptal edildi.

Gaziosmanpaşa’da kurulu RSA’da, ekprotokol çerçevesinde 4. ikramiye ve saatücretlerine yüzde 7,5’luk zamda anlaşmasağlanırken Paksan’da ise saat ücretlerine 45kuruşluk artış sağlandı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Page 10: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Direnişçi Ontex/Canbebe ve PTT taşeron işçileriCumartesi eylemlerinin 7. haftasında direnişkararlılıklarını Taksim’e taşıdılar. PTT direnişçilerinin94, Ontex/Canbebe direnişçilerinin 52. günündeyapılan eylemde; işçilerin birlik, mücadele vedayanışma günü olan 1 Mayıs öncesinde gerçekleşecekDirenen İşçilerle Dayanışma Gecesi’nin çağrısıyapıldı.

Galatasaray Lisesi önünde toplanan işçiler“Haklarımız ve geleceğimiz için direniyoruz! Kurtuluşyok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz / DirenişçiOntex-Canbebe - PTT taşeron işçileri” pankartıylaOntex’in sahibi olan Goldman Sachs Capital Partnersve Texas Pacific Group bünyesindeki Burger Kingönüne yürüdüler. Yürüyüş boyunca Ontex ürünlerineboykot çağrısı yapıldı. Ajitasyon konuşmalarıyla vesloganlarla direnişlerine destek çağrısı yapan işçileraynı zamanda sendikal bürokrasiye karşı damücadeleyi yükseltme çağrısı yaptılar. Çevredenilginin yoğun olduğu yürüyüşe alkışlarla destekverenler, yürüyüşün fotoğraflarını çekenler oldu.

Fransız Konsolosluğu önüne gelindiğinde bir sürebeklenerek Libya’ya dönük emperyalist saldırganlıkprotesto edildi.

Burger King önünde ise PTT direnişçisi Rıza Soylutarafından bir konuşma yapıldı. Kışın ortasında kapınınönüne konduklarını dile getiren Soylu, çocuklarına aşgötürmek için direndiklerini belirtti.

Soylu’nun ardından basın açıklamasını PTTdirenişçi Cafer Kalağ gerçekleştirdi. Kalağdirenişlerinin bir yanının da sendikal bürokrasiye karşıolduğunu vurgulayarak “Çünkü sınıf ve kitlehareketinin önündeki bu işbirlikçi hainlere karşıverilecek mücadele en ufak hak alma mücadelemizdenbağımsız düşünülemez” dedi.

Açıklamanın devamında 23 Nisan günü HaldunDormen Sahnesi’nde gerçekleştirilecek Direnenİşçilerle Dayanışma Gecesi’ne çağrı yapıldı.Açıklamanın devamında 5 dakikalık oturma eylemigerçekleştirildi.

Eyleme Araştırmacı-yazar Volkan Yaraşır veTMMOB üyesi makine mühendisleri, BDSP ve DİKdestek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Sınıf hareketi10 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011

Direnişlerin sesi Taksim’de

Konak’ta direnişbüyüyor....

Taşeronlaştırmaya karşı sendikalı çalışmatalebiyle direnişlerini sürdüren Konak Belediyesiişçileri militan eylemlerle taleplerini dile getirmeyedevam ediyorlar. Belediye yönetimi ise işçi düşmanıyüzünü işçilerin her eylemine saldırarak gösteriyor.Diğer yandan direnişin sesi emekçi semtlerinetaşınıyor.

Belediyeye direniş pankartıDirenişin 43. gününde işçiler Konak Belediyesi’ne

“Kılıçdaroğlu taşerona karşı gelen işçileri tutuklatsın:Hakan Tartan” yazılı pankart astılar. Yan binalardanbelediye binasına geçiş yapan 11 işçi pankartıbelediye binasından aşağıya sarkıttı. İşçilerinarasında CHP il binası önünde direnişini sürdürenBatıgül Tunç da yer aldı. İşçiler sloganlarla iş vesendika taleplerini, direniş kararlılıklarını dilegetirdiler. Aşağıda bekleyen diğer direnişçi işçiler dearkadaşlarına sloganlarla destek verdiler. İşçilerdaha sonra çevik kuvvet tarafından gözaltına alındı.

İşçilere dönük saldırgan tutum bununla da sınırlıkalmadı. İşçilerin direniş alanındaki bütün eşyalarınael konuldu. Direniş alanı, daha önce de yapıldığı gibiişçilerin mücadelesini engellemek amacıyla büyüktaş saksılarla belediye tarafından işgal edildi. İşçilersaat 15.30 sıralarında serbest bırakılırken, toplanankomite eylem kararı aldı.

Direnişin sesi emekçi semtlerindeKonak Belediyesi işçileri direnişlerinin 45.

gününde Çınartepe’deydi. Çınartepe sonduraklarında başlayan yürüyüş 2,5 saat sonraBasmane Meydanı’nda sona erdi. Yürüyüşgüzergâhının uzun olmasına ve sıcak havaya rağmenyürüyüş oldukça coşkulu geçti. Mahalle halkıalkışlarla, kornalarla işçilere destek verdi.

İşçilerin ailelerinin de katıldığı yürüyüşte CHP İlBaşkanı Tacettin Bayır’ın ve Konak Belediye BaşkanıHakan Tartan’ın fotoğraflarının olduğu “Yalancılararanıyor!” şiarlı dövizler taşındı.

Ayrıca işçiler CHP’liler ve polis işbirliğindegerçekleştirilen saldırıları da protesto ettiler.“Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganı ile kararlılıklarınıdile getirdiler.

Konak işçilerine saldırı8 Nisan Cuma akşamı direniş komitesinden bir

işçi, Tacettin Bayır’ın tuttuğu üç kişi tarafından

saldırıya uğradı. Sivil polislerin sözde kavgayı ayırmaçabasının sonucu karakola götürülen direnişçi işçikarakolda polislerin yardımıyla tekrar saldırıyamaruz kaldı.

İşçiler CHP’nin kapısına dayandıDirenişteki işçiler 11 Nisan günü CHP’nin

kapısına dayandı. CHP İl Başkanı Tacettin Bayır ilegörüşmek isteyen işçilerin görüşme talebireddedilince CHP Konak İlçe Başkanlığı binasınayürüyüş gerçekleştirildi. CHP Konak İlçe BaşkanıAytekin Tunus ile görüşen işçiler Tunus’un“Sorununuzu halledeceğiz ama önce dövizlerikaldırın” sözlerine “vaat değil pratik adım istiyoruz”yanıtını verdiler. Buradaki görüşmenin ardındantekrar Konak Belediyesi önüne yüründü.

Tartan’dan karalama ve demagojiCHP’li Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan ise

son açıklamasında karalama ve demagojiyebaşvurdu. Direnişçi işçilerin “20-25 kişilik bir gruplakarmaşa yaratma planı” içinde olduklarını iddiaeden Tartan, taşeron köleliğine karşı mücadele edenişçileri “profesyonel eylemci” ilan etti. Belediyeşirketinin önümüzdeki haziran ayında yapılacakihaleyi kazanması halinde tüm işçilerin belediyebünyesinde çalışmalarını sağlayacaklarını vaat edenTartan, işçilerin direnişini karalayıcı ifadelerkullanmaya devam etti. Açıklamada, KonakBelediyesi işçilerinin yaşadığı mağduriyete ilişkinherhangi bir yanıt verilmedi.

Kızıl Bayrak / İzmir

Sömürü ve sendikal bürokrasiye karşıdirenişlerini sürdüren Ontex/Canbebe işçileriylesınıf dayanışmasını yükselten BDSP’liler, Ontexdirenişinin sesini Ankara’ya taşıdılar.

8 Nisan günü Sincan’da “Canbebe, Canped,Helen Harper ONTEX’e Boykot! Direnişe Destek”şiarlı BDSP imzalı afişler ağırlıklı olarak alışverişmerkezleri ve süpermarketlerin bulunduğu merkezi

noktalara yapıldı. 12. Cadde üzerinde bulunan reklam panoları ve

duvarlar BDSP’liler tarafından afişlerle donatıldı.Emekçilerin özellikle de emekçi kadınların afişlereilgisi yoğundu.

Boykot çağrısı Sincan’da önümüzdeki günlerdede sürecek.

Kızıl Bayrak / Sincan

ONTEX’e boykot çağrısı Sincan’da

Page 11: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Önemli bir işçi havzası olan Gebze bölgesi, buözelliği ile emek ve sermaye arasındaki mücadeleninen sert ve dolaysız biçimleri ile yaşandığı bir alan olmaözelliğini de taşıyor.

Sermayenin işçi sınıfına dönük pervasızsaldırılarının ortaya çıkardığı yoğun hoşnutsuzluk,özellikle bu alanda ciddi bir şekilde kendinihissettiriyor. Neredeyse her gün yeni bir fabrikadaişçiler, kölelik dayatmalarına ve artan sömürüye karşıörgütlenme ve direniş yolunu tutuyorlar.

Elbette bu ve benzeri özelliklerinden kaynaklıbölge, sermaye sınıfı açısından da büyük önem taşıyor.Sermaye sınıfı kitlesel olarak yarattığı yoksulluğun veyıkımın, yine kendisini vuracak bir silahadönüşmesinden ölesiye korkuyor. Bu yüzdendir kibırakalım devrimci bir çalışmayı, sınıfın en ufak birileri çıkışına karşı dahi tüm kurumlarıyla pervasız birsaldırıya girişebiliyor.

Sermaye korktukça daha dasaldırganlaşıyor

Gebze’de son dönemde bu saldırıların bir yenisidaha yaşanıyor. Sınıf devrimcilerinin bölgede hergeçen gün artan politik etkisi ve yükselttiği devrimciçalışmanın sermayeyi fazlasıyla rahatsız etmeyebaşladığı çok açık. Bilindiği üzere kısa bir süre öncede sınıf devrimcileri ve öncü işçiler bir deklarasyonyayınlayarak Gebze’de bir işçi kurultayıgerekleştirebilmek için çalışmalara başladıklarınıkamuoyuna ilan ettiler. Özellikle son dönemde militanmücadeleleri ile öne çıkan direnişçi işçilerin ve bölgeaçısından önemli fabrikalarda oluşturulmuş KHK’lerinimzasını taşıyan bu deklarasyonun da sermayeninkorkularını büyütmeye yettiği yaşanan gelişmelerdende açıkça görülebiliyor.

Ev baskınları, taciz ve takipler, işçilerin kendilerive ailelerine dönük tehditler, açılan sayısız dava,çetelerin devreye sokulması, bir dizi iş yerinde

patronların ellerinde Kızıl Bayrak gazetesi ilebaşlattıkları “Kızıl Bayrakçı avı”, polisin hazırladığıdosyalarla adeta fabrikaların “insan kaynaklarıyetkilisi” gibi çalışmaya başlamasına kadar sayısızyöntemle devrimci çalışma ve öncü işçiler ablukayaalınmış durumdalar. Hatta bu abluka işçilerin evlerinitaşıyan kamyon şoförlerini ve evini işçilere kiralayanev sahiplerini bile içine alacak bir boyuta ulaşmışdurumdadır.

Provokasyonları boşa çıkartacağız, devrimciçalışmayı yükselteceğiz!

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, sermaye sınıfı işçi veemekçilerin örgütlü mücadeleyi yükseltmesindenbüyük korku duyuyor. Bu yüzden de sınıfınörgütlenmesine dönük her adıma yönelik azgın birbaskı ve terör uygulamaktan geri durmuyor. Elbette buonun sınıf çıkarlarının bir gereğidir. Sınıf devrimcileride bu zamana kadar bu gerçeğin farkında olmuş, hertürlü terör ve baskı ortamında bile işçi sınıfınınbağımsız çıkarlarını savunmuş, sınıfı iktidar bilinci iledonatma ve devrim mücadelesine kazanma çabasınauygun bir pratik tutum sergilemiştir. Bu konuda ortayakonulan ısrar ve çaba sermaye düzeninin baskı ve teröruygulamalarına verilmiş tok bir yanıttır aynı zamanda.

Önümüzdeki günlerde gerçekleşecek Gebze İşçiKurultayı da sınıfın örgütlenmesine dönük güncelhedefleri ile birlikte, sermayenin baskı ve terörünedönük böylesine tok bir yanıt olma anlamıtaşımaktadır. Sermayenin ve kolluk güçlerininprovokasyonlarına ve terörüne rağmen kurultayı başarıile gerçekleştirerek saldırılara bir kez daha gerekenyanıtı vereceğiz. Tüm işçi ve emekçileri, sınıftan yanagüçleri saldırıları birlikte boşa çıkartmaya, sınıfınörgütlü mücadelesini yükseltmeye, Gebze İşçiKurultayı’na güç katmaya çağırıyor.

Gebze Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP)11 Nisan 2011

Sınıf hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 11Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011

Çiğli ve Ümraniye’de sürdürülen yaygın faaliyet ile1 Mayıs çağrısı yükseltiliyor.

Çiğli “Haklarımız ve geleceğimiz için 1 Mayıs’a! /

BDSP”, “Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın sosyalizm! / BDSP”afişleri 10 Nisan’da Çiğli merkezde kullanıldı. 12 Nisansabahı 07.00- 08.00 saatleri arasında Çiğli merkezdeBDSP’nin 1 Mayıs çağrı bildirileri dağıtıldı. Çiğlimerkezde, metro girişinde ve Çiğli Organize işçilerininservis geçiş güzergahlarında 800 adet bildiri işçilereulaştırıldı.

Sınıf devrimcilerinin 1 Mayıs faaliyeti, 1 Mayısafişlerinin yapımıyla devam etti. Aynı gün İzmirAdliyesi, Bayraklı, Naldöken ve Soğukkuyu güzergahı1 Mayıs afişleriyle donatıldı. İl genelinde yapılan ilk 1Mayıs afişi olması dolayısıyla oldukça dikkat çekiciydi.

BDSP’lilerin 1 Mayıs faaliyeti 13 Nisan’da dabildiri dağıtımıyla devam etti. Çiğli Balatçık’ta yapılandağıtımda Bakırçay havzasında çalışan demir-çelikişçilerine ve Çiğli Organize işçilerine servis binişnoktalarında 1 Mayıs bildirileri ulaştırıldı. Sabah saat07.00 ile 08.00 arasında yapılan dağıtımda 400 adet

bildiri kullanıldı.

Ümraniye Ümraniye’de öncü işçilerin katılımıyla gerçekleşen

3. Ümraniye İşçi Kurultayı’nın ardından, devrimci sınıffaaliyeti hız kazanarak sürdürülüyor. Kurultaydatartışılan temel gündemlerden olan; direnişlerle sınıfdayanışmasını örgütleme ve “haklarımız ve geleceğimiziçin 1 Mayıs’a yürüme” başılıklarıyla çalışmalaryapılıyor. Sarıgazi Merkez ve İMES A Kapısı’nda herhafta gerçekleştirilen Kızıl Bayrak gazetesi satışı buhafta 1 Mayıs’a çağrı yapan konuşmalarla berabergerçekleştirildi. Emekçilere 1 Mayıs’ta mücadelealanına çıkma ve direnişlerle dayanışmayı yükseltmeçağrısı yapıldı.

İMES ve Organize Sanayi Bölgesi; Direnişçiİşçilerle Dayanışma Gecesi ile 1 Mayıs’a çağrı yapanafişlerle donatıldı.

Dayanışma gecesi için bilet satışları ise işçi veemekçileri evlerinde, iş yerlerinde ziyaret ederek,direnişleri anlatan, dayanışmayı güçlendirmeye çağrıyapan konuşmalarla birlikte sürdürülüyor.

Kızıl Bayrak / Çiğli - Ümraniye

Çiğli ve Ümraniye’de yaygın faaliyet

Gebze’de kurultayçağrısına engelleme

17 Nisan’da gerçekleştirilecek olan Gebze İşçiKurultayı’nın hazırlıklarını sürdüren KHK çalışanları,8 Nisan Cuma günü Çayırova İlçe EmniyetMüdürlüğü’ne bağlı resmi ve sivil polislerin keyfiengellemesine maruz kaldı.

Faaliyeti engelleme girişimi

Saat 07.00 sularında Çayırova Köprüsü ÜstGeçidi’nde işçi ve emekçilere kurultay bildirisiulaştırmaya çalışan KHK çalışanlarının yanına gelenpolisler, “Bu bildirileri dağıtamazsınız, izniniz yok!”diyerek, keyfi gerekçelerle dağıtımı engellemeyeçalıştı. Uzun bir süre KHK çalışanlarına GBTuygulaması yapan kolluk güçleri, çalışanlara gözaltıişlemi yapamadığı için dağıtımın gerçekleştirildiğialanda “çevreyi kirletmekten” kaynaklı ceza silahınıdevreye soktu. Keyfi biçimde faaliyeti engelleyenkolluk güçleri KHK çalışanlarına 75 TL’lik cezamakbuzu keserek alandan ayrıldılar.

Areva önünde gerçekleştirilen bildiri dağıtımısırasında da abrikanın özel güvenlikleri tarafındanengellenmeye çalışılan KHK çalışanları sergiledikleritok ve kararlı duruşla kurultay bildirilerini metalişçilerine ulaştırdılar.

Metal işçilerine kurultay çağrısı

Birleşik Metal İşçileri Sendikası’nın örgütlüolduğu Sarkuysan, Kroman Çelik ve Arevafabrikaları önünde 07.00 - 15.00 ile 08.00 - 16.00vardiyasında çıkan işçilere kurultay bildirisi dağıtanKHK çalışanları metal işçilerine kurultay çağrısındabulundular.

İşçi servis duraklarına dağıtım

Sabah saatlerinde Akse Sapağı, Tatlıkuyu, TrafoMeydanı, Feniş ve Osmangazi İstasyon ve Çayırovailçesinin Pastane, Fevzi Çakmak Lisesi, Mandıra,Perşembe Pazarı, Can Emlak ve Erişler işçi servisduraklarındaki işçilere dağıtılan bildirilerle kurultayçağrısı yapıldı.

Emekçi semtlerinde kurultay çağrısı

Şimdiye kadar Gebze’nin Ulaştepe, Emek,Mudurnutepe, Çayırova’nın Özgürlük, Atatürk,Akse, Çiçekçiler semti ve mahallelerine bildiridağıtımı gerçekleştiren Kurultay Hazırlık Komiteleri,sermayenin sosyal yıkım saldırılarına karşı işçi veemekçileri mücadeleyi yükseltmeye davet ederek,kurultay çağrısında bulundu. Bildirilerin dağıtıldığıtüm noktalarda farklı günlerde kurultay bültenininde dağıtımı yapıldı.

“Haklarımız ve geleceğimiz için... Gebze İşçiKurultayı’na!” şiarlı afişler Gebze Organize SanayiBölgesi (GOSB) giriş köprüsü, Kocaeli ÜniversitesiGebze Meslek Yüksek Okulu, Feniş, Pimaş üst geçitköprülerine, Osmangazi Tren İstasyonu, Erişler,Mahsuni Şerif Parkı işçi duraklarına ve Çayırova’nınÇiçekçiler ve Atatürk mahallelerine yaygın olarakyapıldı.

Kurultaya çağrı için çıkarılan afişler Gebze’dekisendika, siyasi parti ve derneklere asıldı. Gebzemerkez ile işçi servis duraklarına ve emekçisemtlerdeki kahvehanelerin camlarına afişlerkullanıldı.

Kızıl Bayrak / Gebze

Baskı ve terör devrimci sınıfçalışmamızı engelleyemeyecek!

Page 12: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Adana’da “Haklarımız ve geleceğimiz için”şiarıyla yürütülen kampanyanın önemli bir basamağıolan Adana İşçi Kurultayı, 10 Nisan günü İnşaatMühendisleri Odası salonunda gerçekleştirildi. Saygıduruşu ve açılış konuşmasıyla başlayan kurultaydaOntex, PTT, Bericap, ÇEL-MER, DESA, Casper veNumune işçilerinin direnişleri selamlandı. ArdındanBDSP tarafından hazırlanan “Geçmişi aşarak,geleceği kazanacağız” adlı belgesel izlendi.

Divan adına yapılan konuşmada sermayenin artansaldırıları karşısında devrimci bir işçi hareketigeliştirmek dışında bir seçeneğin olmadığıvurgulandı. Kurultayın da buna hizmet eden bir araçolacağı belirtildi. Ardından Kurultay HazırlıkKomitesi’nin hazırladığı tebliğlerin sunumunageçildi.

Sanayi işçilerinin mücadele talepleridile getirildi

İlk olarak “Sanayi işçilerinin sorunları vemücadele taleplerimiz” başlığıyla hazırlanan tebliğyeni metal sanayide çalışan bir plastik işçisitarafından sunuldu. Sunumda sanayi işçilerininyaşadığı sorunlar ele alınırken, bir dizi talepsıralanarak bunların kurultay sonuç bildirgesinde deyer alması önerildi. Ayrıca kurultay sonrasında butalepler etrafında örgütlü mücadele yürütülmesigerektiği, bunun için de işçi eğitim gruplarıoluşturulması, seminerler, panel, sempozyum vb.etkinliklerle bu eğitim çalışmalarınınçeşitlendirilmesi gerektiği ifade edildi. Yanısıraişçilerin çürüme ve yozlaşmadan korunması içinkültürel-sanatsal-sportif faaliyetlerin örgütlenmesi

önerisi dile getirildi. Sunumda ayrıca, emeğinkorunması uğruna verilen bu mücadelenin yalnızcakapitalizmin ürettiği sonuçlara karşı değil, busonuçları ortaya çıkaran nedenleri de ortadankaldırmaya yönelik olması gerektiği belirtildi.

Taban örgütlenmelerini kurma çağrısı

“İşçi sınıfının örgütlenme sorunu ve çözümyolları” başlığıyla yapılan sunumda, işyerikomitelerinde ve sendikalarda örgütlenmeninönemine değinildi. Adana’da fabrikalarda kurulacakişlevsel taban örgütlerinin patronların kölelikdayatmalarını püskürtmede, hakların korunmasında,yeni hakların kazanılmasında önemli rolleroynayacağı vurgulandı.

Sonrasında BDSP tarafından yapılan sunumageçildi. Bu konuşma başlamadan önce salondabulunan bir işçi tarafından kürsüden işçilerinkonuşması gerektiği üzerine bir talep geldi. Bununüzerine divan tarafından konuşmacıların zaten işçiolduğu ve kurultay programının doğal bir akışıolduğu vurgulandı. BDSP adına yapılan konuşmadada bu durum dikkate alınarak sadece kürsünün değilsiyasal iktidarın işçi sınıfı ve emekçilere bırakılacağıbir mücadele ihtiyacına değinildi. İçinden geçilendönemin Arap halklarının verdiği mücadele nedeniyleayrı bir önem taşıdığı, isyan eden Ortadoğuhalklarıyla, direniş bayrağını dalgalandıran işçilerleeylemli dayanışma içinde olmanın önemi vurgulandı.Yaklaşan seçimlerin sınıfın birliğini daha da bozmakiçin sermayeye ayrıca bir kolaylık sağlayacağıvurgulanarak yaklaşan 1 Mayıs’ın önemi vurgulandı.

İşçiler deneyimlerini paylaştı

Ardından konuk konuşmacılara ayrılan bölümegeçildi. Bu bölümde Mersin Üniversitesi’nden Doç.Dr. Atilla Güneyin ve Eğitim Sen Adana ŞubeBaşkanı’nın konuşmaları yer aldı. Salondan gelen,önceliğin işçi konuşmalarına verilmesi önerisiüzerine karayollarında çalışan Yol-İş üyesi bir işçisöz aldı. Sendikal bürokrasinin eleştirisiyle başlayankonuşmada, öncü işçilerin mücadelede karşılaştıklarızorluklara değinildi. Yine karayollarında çalışan birtaşeron işçisi söz alarak taşeron işçiliğe karşımücadele verilmesi gerektiğini belirtti.

Sonrasında Eğitim Sen Şube Başkanı söz alarak,işyeri örgütlülüğü üzerine vurgu yaptı. Kamuemekçilerinde yaşanan örgütlenme sorunlarınadeğindi.

Akdeniz Çivi işçisi ve Mersin Limanı’ndayaşanan direniş sürecini yaşayan TÜMTİS üyesi birişçi söz alarak örgütlenme ve direniş deneyimlerinipaylaştılar. Akdeniz Çivi işçisi konuşmasındadayanışma fonu ve komitenin önemini yaşadıklarısüreçten örnekleyerek anlattı.

Doç. Dr. Atilla Güney ise sunumunda, Marx’tanalıntılar yaparak sınıfın yaşadığı sorunlara değindi.Güney, örgütlenmenin önündeki engeller olarak işçiyidüzene kredi kartları yoluyla bağlayan borçlandırma,göç ordusu, sol güçlerin bölünmüşlüğü vb. üzerindedurdu.

Daha sonra kürsü kadın işçi ve emekçilerebırakıldı. Kürsüden ilk olarak Tez-Koop-İş üyesikadın bir işçi söz alarak, kadın işçiler için komitelerkurularak özel çalışma yürütülmesi gerektiğinibelirtti.

Sonrasında söz alan plastik işçisi bir kadınyaşadığı koşullardan bahsederek, patronların vedevletin devrimci işçilere uyguladığı baskılaradeğindi. Sonrasında yine kürsüden gündelikçikadınların sorunlarını annesinin mektubu ilekurultaya taşıyan kadın emekçi söz aldı.

Bu bölümde BES üyesi bir emekçi ve EğitimSen içinde Sendikal İnisiyatif Platformu tarafındankonuşmalar yapıldı. Kamu emekçilerinin yaşadıklarısorunlara ve yaşanan bürokratik yozlaşmayadeğinilen konuşmalarda mücadele vurgusu öne çıktı.Zaman darlığı nedeniyle DHF ve YDİ Çağrıtarafından hazırlanan yazılı sunumlar sözlü olarakyapılamadı.

Kurultayda zamanın uzamasından ve kürsüdeyapılan konuşmaların uzunluğundan dolayı kürsüyükullanamayan emekçilerden eleştiriler de geldi. Çoğukonuşmacı somut öneriler getirirken, sonuçbildirgesini ortak bir tartışmaya konu etmek için yenibir toplantı önerisi getirildi.

Kurultay canlı tartışmaların yapılması, somutsorunların ve önerilerin konuşulması açısındananlamlı geçti. Ancak zamanın kullanımı açısındanyaşanan sorun, daha çok kişinin kürsüyükullanmasının önüne geçti.

Tüm eksikliklerine rağmen çoğu sendikalıişçilerin kurultayda deneyimleri ve önerilerinipaylaşması bundan sonraki dönem için anlamlı birdeneyim bıraktı. Kurultaya yaklaşık 80 işçi ve emekçikatıldı.

İşçi kurultayları12 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011

İşçiler hakları ve gelecekleri içinkurultaylarda buluştu

Adana İşçi Kurultayı’nda mücadele ekseni çizildi

“Haklarımız ve geleceğimiz için örgütlü mücadele!”

şiarıyla 7 il, 11 merkezde örgütlenen işçi kurultaylarının

ikinci ayağı 10 Nisan Pazar günü gerçekleştirildi.

İstanbul’da Kartal ve Küçükçekmece’de toplanan

kurultayların yanısıra Bursa ve Adana’da da işçiler

kurultaylarla deneyimlerini paylaştılar.

Page 13: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Bursa Metal İşçileri Kurultayı 10 Nisan günütoplandı.

Kurultay salonu “İşyeri komitelerini kuralım,sendikalarda örgütlenelim”, “Bürokratlar defolsun,sendikalar bizimdir”, “ÇEL-MER, Ontex, Casper, Mas-Daf, PTT ve Tecesa’da direnen işçiler yol gösteriyor”,“Sermayenin saldırılarına ve sendikal bürokrasiye karşıörgütlü mücadeleye / Kurultay Hazırlık Komitesi” veüzerinde taleplerin yer aldığı “İstiyoruz, alacağız” şiarlıozalitlerle donatıldı.

Kurultay, sınıf mücadelesinde ölümsüzleşenlerinanısına yapılan saygı duruşu ile başladı. Ardından İşçiKurultayları Hazırlık Komiteleri tarafındanhazırlanan sinevizyonun gösterimi yapıldı.

“Kölelik zincirini parçalayabiliriz!”

Sinevizyondan sonra Kurultay Hazırlık Komitesiadına bir açılış konuşması yapıldı. İşçilerin sermayeninyoğun saldırıları karşısında zorlu bir yaşam mücadelesiverdiği belirtilerek, işçi sınıfının çalışma ve yaşamkoşullarının her geçen gün daha da ağırlaştığı dilegetirildi.

İşçiler olarak sadece ücretli kölelik düzenine sonvermenin değil, içinde yaşanılan yoğun sömürükoşullarının bir nebze de olsa hafifletilmesinin yolununda örgütlenmekten ve mücadele etmekten geçtiğivurgulanarak bu ihtiyacın Bursa’da özellikle metalişçileri için çok daha yakıcı ve güncel olduğu ifadeedildi.

MESS tarafından palazlandırılan Türk Metalçetesine yönelik söylenenlerin ardından metal işçileriiçin yapılan kurultay ihtiyacının nereden kaynaklandığıifade edildi. Konuşmada Avrupa’da, Amerika’da vedaha birçok ülkede işçilerin en meşru ve insani talepleriiçin sokakları doldurduğu, Kuzey Afrika’da veOrtadoğu’da yiğit Arap halklarının onyılların tiranlarınıyerle bir ettiği belirtildi.

Metal işçilerinin konumu ele alındı

Kurultay Hazırlık Komitesi adına yapılan açılışkonuşmasının ardından Bursa’da sektörün durumu ileilgili bir sunum yapıldı. Yapılan sunumda Türkiyegenelinde ve Bursa’da metal sektörünün kapitalistekonomi içerisinde taşıdığı önem vurgulandı. Butablonun işçi sınıfının mücadelesi açısından yürümesigereken yolu da gösterdiği söylenerek metal sektöründe

örgütlenmenin ve mücadeleyi büyütmenin önemi ifadeedildi.

Metal sektöründe çalışma koşullarının ve örgütlülüktablosunun da ele alındığı sunumda metal işçilerininyaşadığı en yakıcı sorunlar sıralandı.

Metal işçilerinin örgütlülük tablosunda ise işçisınıfının siyasal ve sendikal örgütlenme durumu ayrıayrı ele alındı. Önce işçi sınıfının siyasalörgütlülüğündeki zayıflığın birçok sorunun temelinioluşturduğu vurgulandı. Sonrasında ise Türkiye’desendikal örgütlülük oranları ifade edildi. Bursa’dametal sektöründe Türkiye ortalamasının üzerinde birsendikal örgütlülük bulunduğu ancak bunun sermayesınıfının Türk Metal çetesi üzerinden bilinçli bir tercihiolduğu vurgulandı.

İşçiler kürsüde

Kurultayın ikinci bölümünde kurultay kürsüsündemetal işçileri mücadele deneyimlerini ve çözümönerilerini paylaştılar.

Bu bölümde ilk olarak SCM İşyeri BaştemsilcisiFerdi Bayram söz aldı. Bayram konuşmasında,kendilerini greve götüren süreci ve bu süre içerisindeyaptıklarını anlattı. SCM işçilerinin kendilerine yakışırbir anlaşmaya imza atmaya hazırlandıklarını belirterek“İşverenler grev taraftarı değil. Biz grev dediğimiz içinTürk Metal’in imza attığı anlaşmanın üç katını bizeverdi.” dedi.

Renault ve Tofaş gibi büyük fabrikalardan işçilerinböyle etkinliklerde daha çok olmaları gerektiğinibelirterek saldırıların devam edeceğini ifade etti.Konuşmasında Türk Metal’i de teşhir eden Bayram“Amacımız Türk Metal’in tabanının gelip BirleşikMetal’e geçmesi değil, Türk Metal üyelerinin mücadeleetmesi ve sözleşmelerin daha iyi yerlere gelmesi.” dedi.

Ardından Metal İşçileri Birliği (MİB) adına birkonuşma yapıldı. Yaklaşık bir buçuk yıl önceİstanbul’da yapılan benzer bir kurultayla metalişçilerinin karşılaştığı sorunların, mücadelenin veörgütlenmenin önündeki engellerin tartışıldığı,sonucunda da öncü metal işçilerinin bağımsız bir tabanörgütlülüğü yaratılması gerektiği fikrine varıldığıbelirtildi.

MİB temsilcisi konuşmasında sendikaların genelkurullarının yaklaştığını hatırlatarak şunları söyledi:“Bir kez daha mücadelemizin ve örgütlenmemizinönündeki engelleri tartışmaya açacak, sendikalarımızın

gerçek birer sınıf örgütü olarak rollerinioynayabilmeleri için mücadele etmeye devam edeceğiz.Bunun için ise öncelikle tüm fabrikalarda bağımsızişyeri komitelerinin kurulmasını esas alacağız. Ben,buradan sizleri de bu mücadeleye katılmaya,fabrikalarınızda bağımsız işyeri komitelerinizikurmaya, bunun bir parçası olarak Metal İşçileriBirliği’ne destek olmaya ve sahip çıkmayaçağırıyorum”

Konuşmanın ardından bir Tofaş işçisi Türk Metal veBursa’daki metal işçilerinin 1998 yılında yaşadığıdeneyim üzerine bir anlatım yaptı. ‘98 yılındakieylemlere kadar metal işçilerinde büyük bir rahatsızlıkolduğunu, ‘94 ve ‘96 çıkışlarıyla metal işçilerinin burahatsızlıklarını gösterdikleri ancak ‘98’de imzalanananlaşmanın ardından bir öfke patlaması yaşandığınıifade etti. Renault işçilerinin çaktığı kıvılcımın kulaktankulağa yayıldığı, önce fabrikanın ardından da ana yolunişgal edildiğini hatırlattı. Tofaş işçilerinin kendiiçerisindeki örgütsüzlükleri nedeniyle Renaultişçilerinin kıvılcımına karşılık veremediklerini vebunun da büyük bir eksiklik olduğunu belirtti.

Tofaş işçisinin ardından Ontex ve KDS’dendirenişçi işçiler kurultay kürsüsüne direnişlerininsoluğunu taşıdılar. Yaşadıkları süreci ve deneyimleriniaktaran Ontex direnişçisi, sendikal bürokrasiye karşıverdikleri mücadeleyi anlattı. Tüm işçilere tabanörgütlülüklerini oluşturma çağrısında bulunarakkonuşmasını bitirdi.

Sendikalaşma çalışmaları nedeniyle işten atılanKDS işçisi de bir konuşma yaptı. Konuşmasına KDSile ilgili bilgi vererek başladı ve yaşadıkları sürecianlattı. Örgütlenme çalışması yaparken karşılaştıklarızorlukları, Birleşik Metal’in aldığı zayıf tutumu, iştenatma saldırısı karşısında başlayan direnişi ve patronunişçileri Türk Metal’e götürüşünü aktararakdeneyimlerini paylaştı.

Kurultayda ayrıca İzmir Konak Belediyesi’ndedirenişte olan işçilerin gönderdiği mesaj okundu.

“Sınıfın öncüsüyle buluşması gerekiyor”

BDSP adına yapılan konuşmada kurultaylarındünyada ve Türkiye’de önemli gelişmelerin yaşandığıbir döneme denk düştüğü ifade edildi. Avrupalı işçi veemekçilerin bu saldırılara karşı mücadele ettiğihatırlatılarak Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki emekçihalk ayaklanmalarının önemine vurgu yapıldı.Türkiye’de de direnişlerin arttığına ve metal grevininyarattığı havaya değinilerek 1 Mayıs’ın işçi sınıfının veemekçi halkların yarattığı atmosfer ile karşılanacağıbelirtildi.

Örgütsüz bir fabrikadan katılan işçilerden biri sözalarak kendi fabrikalarındaki gelişmeleri anlattı. Birkaçay önce yaptıkları yemek boykotunu anlatarak bununsıradan bir tepki olmadığını, yemek boykotunun sondönemde artan direniş rüzgârlarının etkisiyleoluştuğunu belirtti.

KHK’dan bir metal işçisi ise yaptığı konuşmadaişçilerin yalnızca ücret için mücadele etmemesigerektiğini vurguladı. İşçi sınıfının dar ekonomiktaleplerle sınırlı olan ufkunu genişletme görevine işaretetti.

Gıda sektöründe çalışan ve örgütlü olduklarısendikanın işyeri temsilciğini yürüten bir işçi desendikada yaşadıkları durumdan örnekler anlattı.

Son olarak söz alan grevdeki Asemat işçisi deyaşadıkları grev deneyimi üzerinden tabanörgütlülüklerinin önemini ifade etti.

Konuşmaların ardından metal işçilerinin mücadeleihtiyaçları çerçevesinde yapılacak etkinliklerin devamedeceği ve tüm metal işçilerinin bu tür etkinliklerekatılması gerektiği hatırlatılarak kurultay sonaerdirildi.

İşçi kurultayları Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 13Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011

Bursa’da Metal İşçileri Kurultayı

Page 14: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

İşçi kurultayları14 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011

Kartal ve Tuzla OSB İşçileri Kurultayı, 80 işçininkatılımıyla TMMOB Kartal Temsilciliği’nde coşkulu biratmosferde gerçekleştirildi. Salonun girişine direnişçiişçilerin yer aldığı bir fotoğraf sergisi açıldı. Direnişçiişçilerinin kürsüsü haline gelen kurultayda sınıfınyaşadığı sorunlar ve mücadele yöntemleri ele alındı.

Sınıfın örgütsel sorunlarının dışında kurultayda, 1Mayıs, seçimler, Libya’ya emperyalist müdahale,Ortadoğu ve Kuzey Afrika halklarının isyanı başta olmaküzere siyasal süreçler hakkında da değerlendirmeleryapıldı. Direnişleri süren Ontex, PTT ve KampanaDeri işçileri direnişleri hakkında bilgi verirken, emekdostlarını desteğe çağırdılar. Ayrıca sermayenin kölelikdayatmalarına karşı geçmiş dönemlerde mücadelebayrağını yükselten Rimaks, KDS, TEKEL ve Telekomişçileri de kurultayda deneyimlerini paylaştılar.

Mücadele hattı oluşturmak gerekiyor!

Kurultay açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmada,kurultayın asıl amacının, sorunları tekrar etmek değil,bilinen sorunlar karşısında bir mücadele hattı oluşturmakolduğu vurgulandı.

Komünist işçi Alaattin Karadağ şahsında devrim vesosyalizm mücadelesinde hayatlarına kaybedenler içinbir dakikalık saygı duruşunun ardından “Geçmişi aşarakgeleceği kazanacağız” isimli sinevizyon gösterimigerçekleştirildi. Sinevizyon işçiler tarafından ilgiyleizlendi, kurultay boyunca yapılan konuşmalardasinevizyonda yer alan vurgulara değinildi.

Gösterimin ardından BDSP tarafından hazırlanan,“İşçi sınıfının toplumsal konumu ve tarihsel devrimcimisyonu” tebliği okundu.

Tebliğin ardından direnişçi Konak Belediyesi taşeronişçilerinin kurultaya gönderdiği mesaj okundu.

Ardından Kartal Kurultay Hazırlık Komitesi’nden birişçi tarafından “taban örgütlülüğü” tebliği sunuldu.Taban örgütlülüklerinin, her şeyden önce işçilerin doğalbirleşme eğilimine karşılık düştüğü belirtildi. İhtiyacayanıt verebildikleri ölçüde yaşadıkları söylenerek esasolanın örgütlenme bilinci, inisiyatifi ve geleneği olduğuifade edildi.

Taban örgütlülüklerinin biçimini ve niteliğinibelirleyenin sınıf hareketinin o anki ihtiyaçları, sınıfınmücadele gücü ve kapasitesi olduğu vurgulandı.

ÇEL-MER ve Ontex işçilerinin deneyimlerindenörnekler verilerek sunum güçlendirildi. Sunum, öncü vedevrimci işçileri bir araya gelmeye, fabrikalarda tabanörgütlenmelerini kurma çağrısıyla sona erdi.

Sendikal bürokrasi tartışıldı

Sendikal bürokrasi ve işyeri komiteleri üzerinehazırlanan tebliğde ise sendikal bürokrasinin gelişim ve

şekilleniş süreçlerine, bunların yasal zemindekidayanaklarına vurgu yapıldı. Bugün gelinen yerde tümsendikalara hakim olan bir bürokratik anlayış olduğubunun çözümü için sendikal demokrasinin oturtulmasıgerektiği anlatıldı. Bunun zemininin ise ancak işyerikomitelerinin güçlendirilmesiyle ve demokratik işleyişiönüne koyan bir sendikal anlayışla sağlanabileceğivurgulandı.

Sendikal bürokrasi tebliğinin ardından SosyalistKamu Emekçileri’nin kurultaya gönderdiği mesajokundu.

“İşçilerin ve devrimci öncü işçilerin birliği sorunu”başlıklı tebliğde ise yaşanan sorunların tüm işçi sınıfınınsorunu olmasına karşın çözümün bireysel olarak arandığıya da tekil fabrikalara sıkıştığı ifade edildi.

Tuzla OSB KHK adına havzanın sorunları veözellikleri üzerine bir tebliğ sunumu geçekleşti. Butebliğin de sözlü aktarım tarzıyla sunulması ilgiyitoparlayan bir rol oynadı.

Bu tebliğin ardından Tersane İşçileri Birliği tebliğisunuldu. Bu tebliğ ile havzanın detaylı bilgisi kurultayakatılanlara sunuldu. Tersane işçilerinin temel mücadeletaleplerinin okunmasıyla sunum bitirildi.

Söz direnişçi işçilerde...

Kurultaya direnişte olan Kampana Deri işçilerimücadele soluklarını taşıdılar. Deri-İş Tuzla ŞubeBaşkanı Binali Tay da bir konuşma gerçekleştirdi.

Tay konuşmasına deri sektörünün 1992’deKazlıçeşme’den Tuzla’ya geçiş sürecini ve baskılarıanlatarak başladı. Bölgede sürmekte olan Kampana Deridirenişi hakkında bilgilendirme yaptı. Direnişler vesendikaların mücadeledeki önemine vurgu yaptı.Kampana Deri ve TEKEL sürecinde yaşanan olumsuzörneklere değinerek dayanışmanın önemini belirtti.

1 Mayıs’a da değinen Tay, Taksim’in lütufla değilmücadele ederek kazanıldığını ifade ederek, Desa, GrupSuni Deri ve Yeşil Kundura’da devam eden direnişleredestek istedi. Binali Tay’ın yaptığı konuşmanın ardındanTEKEL direnişçisi Metin Arslan bir konuşmagerçekleştirdi. TEKEL’de özelleştirme sürecine değinenArslan, TEKEL’de yaşanan sendikal ihaneti anlattı.TEKEL işçisinin yaptığı konuşmanın ardından divan,ÇEL-MER’de yaşanılan süreçle ilgili kurultayakatılanları bilgilendirdi ve herkesi ÇEL-MER’e sahipçıkmaya çağırdı.

PTT direnişçisi Rıza Soylu ise Türkiye’detaşeronlaştırma gerçeğinin arka planını örneklerle anlattı.Taşeronlaştırmaya karşı mücadele ettiklerini vurgulayanSoylu, bu süreçte kimin sınıfın dostu, kimin düşmanıolduğunu çok iyi gördüklerini belirtti.

Soylu konuşmasını 23 Nisan’da gerçekleşecek olandirenişçi Ontex, PTT ve ÇEL-MER işçileriyle

dayanışma etkinliğine katılım çağrısı yaparaksonlandırdı.

Direniş süreci ve yapılan tüm eylemlerin sonucundataban örgütlüğünün ne kadar önemli olduğunuanladıklarını söyleyen Ontex işçisi Hasan Ulaş Ekelik,direnişleri ortaklaştırmak gerektiğini vurgulayarak,birlikte mücadeleyle kazanılacağını hatırlattı. Ontexişçisi de 23 Nisan’da gerçekleştirilecek etkinliğe çağrıyaparak konuşmasını sonlandırdı.

Kurultayın ilk bölümünün son konuşmasını ÇHDİstanbul Şube Yönetim Kurulu üyesi Zeycan BalcıŞimşek yaptı. “Haklarımız ciddi bir şekildegasbediliyorsa artık direnme, fiili mücadele haktır“ diyenŞimşek, ÇEL-MER, Mutaş ve UPS’den edinilenpratiklerin başarının direnmekten, fiili mücadeledengeçtiğini gösterdiğini vurguladı. Şimşek’in ilgiyledinlenen konuşmasının ardından kurultayın birincibölümü sona erdi.

İkinci bölümde ilk konuşmayı Eğitim Sen 5 No’luŞube Başkanı Mehmet Aydoğan yaptı. Kurultayıselamlayarak konuşmasına başlayan Aydoğan, KESK’inçıkış noktasının fiili meşru mücadele ve gelenekselsendikal anlayışın eleştirisi olduğunu ifade etti. Aydoğan,artık güvenceli çalışanlarla sendikal mücadeleninsınırlılıkları olduğunu ve ancak güvenceli, güvencesiz veişçilerle birlikte mücadele yürütmek gerektiğini ifadeetti. Aydoğan, önümüzdeki dönem birleşik mücadeleye,birleşik bir işçi hareketine ihtiyaç olduğunu söyledi.

BDSP adına yapılan konuşmada, 1 Mayıs veseçimlere değinildi.

UPS işçisi ise yaptığı konuşmada, suçu tek başınasendikal bürokrasiye atmanın doğru olmadığını, suçunişçilerde olduğunu söyledi. Önce işçilerin bilinçlenmesigerektiğini söyleyen UPS işçisi, işçilerin komitelerkurarak sendikaların aldığı kararları denetlemesigerektiğini vurguladı.

Birleşik Metal-İş üyesi bir metal işçisi 21 yıl sonragerçekleşen grev sürecini değerlendirdi, gelinen yerde ekprotokollerle sürecin bitirilmeye çalışıldığını ama grevsürecinin işçiler üzerinde olumlu etkiler bıraktığınısöyledi.

Bir belediye işçisinin torba yasayı anlatankonuşmasının ardından Ekim Gençliği temsilcisine sözverildi. PTT, ÇEL-MER ve Ontex işçilerinin yollarınıaydınlattığını söyleyen Ekim Gençliği temsilcisi,kurultayların kendileri için önemine dikkat çekti.

BETESAN direnişçisi Zeynel Kızılaslan ise, 5yıldır tersanede çalıştığını ve bu süreç boyunca 70işçinin öldüğünü belirtti. Kızılaslan, işçilerin temelsorununun birlikte mücadele etmemesindenkaynaklandığını söyledi.

KDS işçileri adına yapılan konuşmada ise yaptıklarıçok basit hatalardan kaynaklı yenildiklerini söyledi. Kapıönündeki saldırılara da değinen direnişçi işçimücadelelerinin bitmediğini ifade ederek konuşmasınısonlandırdı.

Kurultayda son olarak Emekli Sen Kartal ŞubeBaşkanı Yılmaz Gündoğdu bir konuşma yaptı. Sürendirenişlere değinen ve mücadelelerin birbirindenetkilendiğini ifade eden Gündoğdu devrimci partininönemine vurgu yaptı.

Kurultayda 21 Nisan’da Bakırköy Adliyesi’ndegerçekleşecek olan Alaattin Karadağ’ın duruşmasınaçağrı yapıldı.

Ontex direnişiyle dayanışma eylemi

Kurultayın ardından Üsküdar Caddesi trafiğekapatılarak bir eylem gerçekleştirildi. BankalarCaddesi’nde bulunan Burger King önüne gelinerek,Burger King’e boykot çağrısı yapıldı.

Burger King’in kapısı kapatılarak, çevredebulunanlara Ontex ürünlerini almama ve Burger King’iboykot etme çağrısı yapıldı. Mağaza sahibinin girişiaçma girişimi boşa düşürüldü. Eylem bitimine kadarmağazaya giriş engellendi.

Kartal-Tuzla OSB İşçileri Kurultayı:Tabanı örgütleme çağrısı

Page 15: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

II. Küçükçekmece İşçi Kurultayı Şen DüğünSalonu’nda bölgedeki öncü, duyarlı ve devrimciişçilerin katılımıyla gerçekleşti. Kurultayda birarayagelen onlarca işçi, sınıf hareketinin bugün yaşamışolduğu tıkanıklığı aşmak ve bir mücadele hattıoluşturmak için sorumlulukları ortaya koyan canlıtartışmalar sonucunda bir dizi kararlar aldılar.

Kurultay öncesi yürüyüş

Küçükçekmece KHK tarafından kurultay öncesindebir yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşe direnişçi Ontexve PTT işçileri de katıldı. “Direnişçi işçilerin yolundankurultaya!” şiarının taşındığı pankartın arkasındayürüyen işçiler bir yandan kurultay çağrısı yaparken biryandan da sermayenin saldırıları ve sendikal ihanetkarşısında tok ve güçlü bir ses yükselteceklerini,direnişlerini kararlılıkla sürdüreceklerini haykırdılar.

Açılış konuşmasında, kurultayların sınıfınörgütlülüğünü ve birliğini yaratma noktasında taşıdığıöneme değinildi. Sinevizyon gösteriminin ardındandivan oluşturularak tebliğler bölümüne geçildi.

Metal sektöründe durum ve sorumluluklar

Metal işçileri adına sunulan tebliğde ilk olarak metalsektörünün Türkiye ekonomisi üzerindeki yeri vedurumundan bahsedildi. Küçükçekmece bölgesiaçısından metal sektörü ve çalışma koşullarınadeğinildi. Düşük ücretler, fazla mesailer, hak gaspları vebir dizi sorun dile getirildi. İkitelli OSB ve DSSüzerinden sektörün sorunları ve bu sorunları çözmekoşulları sorgulandı.

Tebliğin son bölümünde ise çözüm yolları olarakmetal işçilerine örgütlülük ve mücadele kapasitesininartırılabilmesi açısından bölge işçilerine yöneliksistematik bir faaliyetin örgütlenmesi ve bunun sadeceişyerlerindeki sorunlara karşı mücadele etmeye yönelikbir çağrı değil aynı zamanda siyasal ve toplumsalsorunlara ilişkin bağımsız sınıf tutumları alınabilmesiçağrısıyla birleştirilebilmesinin önemine vurgu yapıldı.

Tekstil İşçileri Birliği’ni kurma çağrısı

İkinci olarak tekstil işçileri adına tebliğ sunumugerçekleştirildi. Tebliğde bölgenin tablosu detaylı olarak

aktarıldıktan sonra sektördeki temel sorunlar örneklerlegüçlendirildi. Düşük ücretler, fazla mesailer, hakaret,küfür, yevmiyecilik, kaçak-kayıtdışı çalışma; bölgedekitekstil fabrikalarında temel sorunlar olarak saptanırken,tebliğin ikinci bölümünde sendikaların (Teksif)sergilediği pratikler ve sınıf mücadelesine bakışlarıirdelendi. Sendikal ihanet çizgisine bir kez daha vurguyapıldıktan sonra bölgedeki mücadele deneyimleripaylaşıldı. Tebliğin son bölümünde ise sorunlarınçözüm yollarını bulma noktasında birlik ve örgütlenmevurgusuna yer verildi.

Bölgede örgütlenme sorunu

Üçüncü olarak bölgenin sosyo-ekonomik yapısıhakkında bilgi veren ve örgütlenmeyi tartıştıran birtebliğ sunuldu. Tebliğde bölgenin yerleşim alanı olduğukadar sanayi havzası da olduğu, bölgedeki büyükişletmelerin kentsel dönüşüm kapsamında diğerhavzalara taşınması sonucunda bölgede hakim üretimşeklinin fason olduğu ve bir dizi büyük işletme alanınında kapandığı vurgulandı. Tebliğin ikinci bölümündesanayi siteleri ve bölge ekonomisinde tuttuğu yeraçısından sayısal veriler sunuldu. Tebliğin sonuçkısmında ise sermayenin saldırılarına ve sendikal ihanetçizgisine karşı işçilerin tek alternatifinin birlikler vetaban örgütlülükleri olduğu vurgulandı.

Sorunlar tartışıldı

Serbest kürsüde ilk olarak konuşan tekstil işçisi, asılsorunun işçilerin kendinde olduğunu, sorunlar kavranırve çözme noktasında adımlar atılırsa örgütlülüklerin dehayata geçirileceğini belirterek sorunların da bu yollaçözüleceğini dile getirdi.

Bir metal işçisi ise, geçmiş mücadeledeneyimlerinden bahsederek kararlı ve militan tutumunen basit ekonomik sorunlarda da en siyasal sorunlardada taşınması gerektiğinin altını çizdi. Eski DESAdirenişçisi Emine Arslan da işçilerin arasındakiihanetçilere karşı sert ve tok bir tutum sergilenmesigerektiğini ancak bu şekilde biraraya gelinebileceğinisöyledi. Son olarak ise Esenyurt KHK temsilcisikurultayı selamlayan, öncü işçi kimliği ve işçileri kendizeminlerinde dahi örgütleme imkânların olduğuna dairbir konuşma yaptı.

Komitelerin önemi

Kurultayın ikinci bölümü “Taban örgütleri, işyerikomiteleri” tebliğinin sunumuyla başladı. Tebliğinsunumunu Ontex direnişçisi yaptı. Tebliğin ilkbölümünde komitelerin önemi ve niçin komitelerdeörgütlenilmesi gerektiği üzerine bir değerlendirmeyapıldı. Tebliğin 2. bölümünde komitelerin teknik vetaktik anlamda nasıl işletilebileceği ve komitelerikurmanın önündeki engeller ve işleyişler hakkındavurgular yapıldı.

Kurultay divanı bölgede sürmekte olan Ontexdirenişini sahiplenmenin anlamı ve önemi üzerinetamamlayıcı bir konuşma yaptı. Ardından başta tekstilişçileri olmak üzere çeşitli iş kollarından işçiler söz aldı.

Özellikle bölgede önemli bir yer tutan Hey Tekstilişçilerinin yapmış olduğu konuşmalar dikkat çekici veetkileyiciydi. Hey Tekstil patronunun ikiyüzlülüğünüteşhir eden işçiler “bu zalimlere nasıl dur diyebiliriz”diyerek örgütlenmeye ve birliğe olan ihtiyacı açıkça dilegetirdiler. 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklarını ifadeettiler.

Ayakkabı sektöründe çalışan bir işçi de bu tiptoplantıları düzenli yapmak gerekliliğini ifade etti.

PTT direnişçisi yapmış olduğu konuşmadasüreçlerini anlattı.

İşçilerin yapmış olduğu tartışmaların sonucundadivana şu önergeler sunuldu.

1- 1 Mayıs’ın devrimci özüne uygun ve kitlesel birşekilde kutlanılması için 1 Mayıs’a kadar 1 Mayıshazırlık komiteleri kurulsun ve 1 Mayıs gündemlifabrika toplantıları yapılsın.

2- Sermaye sınıfının saldırılarına karşı 1 Mayıs’tagüçlü bir yanıt verebilmek, sürmekte olan direnişlerledayanışmayı büyütmekten geçer. Bu yüzden de 23Nisan’da düzenlenecek “Direnişçi İşçilerle DayanışmaGecesi’ne” güçlü bir katılım sağlansın. Ön sürecindekiçalışmalar etkin bir şekilde desteklensin.

3- Bölgemizde kurulu olan Küçükçekmece İşçiPlatformu çalışmaları bir süredir ağır aksakyürümektedir. Bölgemizdeki sınıf hareketinin birihtiyacı olan platform çalışmalarını güçlendirelim.

4- Kurultay sonrası süreçte bölgemizdeki geniş işçibölüklerini çalışmanın bir parçası yapmak ve karşılıklıiletişimi güçlendirmek için düzenli işçi toplantılarıorganize edilsin.

5- Bölgemiz Küçükçekmece’de olduğu gibiİstanbul’un farklı bölgelerinde düzenlenen yerel işçikurultayların merkezileşmesi ve güçlendirilmesi içinİstanbul İl Kurultayı çalışmaları başlatılsın.

6- Tekstil işçilerinin birliğini sağlamak hedefliTekstil İşçileri Birliği çalışmaları başlatılsın.

7- Emek mücadelesi ile onur mücadelesinin bağıönümüzdeki süreç içerisinde en iyi şekilde kurulmalıdır.Ayrıca mücadele içerisinde sınıfına ihanet eden işçileregerekli yanıt yine işçiler tarafından verilmelidir.

8- İşçiler fabrikada ve atölyeler de sınırlı paydos veyemek saatleri olmasından kaynaklı örgütlenemiyorlar.Bu yüzden fabrika dışında da görüşebilmek evtoplantıları yapmak ihtiyacı vardır.

BDSP adına yapılan konuşmada ise, hareket etmeyeekonomik bir tepkiyle başlandığı ve bu başlangıcınsiyasi bir hareketin başlangıcı olduğu vurgulandı.

Ortadoğu’da Tunuslu bir emekçinin yaktığı ateşletüm coğrafyayı isyan ve direniş dalgasının sardığındanbahsederek isyanların önemli bir yerde durmasıylaberaber bir komünist sınıf önderliğinden yoksunolmasına dikkat çekti. Konuşmada ayrıca seçim oyunuve düzenin teşhiri yapılarak işçiler politik mücadeleyeçağrıldı.

Kurultay divanı son olarak yapılan tartışmalarıözetleyen ve sorumlulukların altını bir kez daha çizenbir konuşma yaparak kurultayı sonlandırdı. Kurultayayaklaşık 70 işçi ve emekçi katıldı.

İşçi kurultaylarıSayı: 2011/15 * 15 Nisan 2011.

Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 15

Küçükçekmece İşçi Kurultayı: “Kritik halka taban örgütlenmesi!”

Page 16: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

“Dünya ölçüsünde işçi sınıfının ve ezilen halkkitlelerinin yeni bir mücadele döneminegirdiklerinin, proleter hareketin ve halk isyanlarınınyeni bir tarihi evresinin başladığının şimdiden çoksayıda somut göstergesi mevcuttur...”

(TKİP I. (Kuruluş) Kongresi Bildirisi, Kasım1998)

“İnsanlık yeni bir bunalımlar, savaşlar vedevrimler dönemine girmiş bulunmaktadır.Bunalımlar ve savaşlar halen günümüz dünyasınadamgasını vuran yakıcı olgulardır. Birbirine sıkısıkıya bağlı bu iki olgusal gerçek, yeni bir devrimlerdöneminin de dolaysız bir habercisidir. Dünya işçisınıfı ve emekçilerinin kapitalist bunalımların veemperyalist savaşların büyük yıkım ve acılarınayanıtı bir kez daha devrimler olacaktır. Dünyanındört bir yanında ve elbette Türkiye’de de...”

(TKİP III. Kongresi Bildirisi, Kasım 2009)

“Büyük Ortadoğu”da büyük bir toplumsalsarsıntı yaşanıyor. Halklar çürümüş rejimlere veonları simgeleyen diktatörlere karşı ayağakalkıyorlar. Sömürüye, yoksulluğa, işsizliğe,aşağılanmaya, köleliğe, hiçe sayılmışlığa,emperyalizme uşaklığa isyan ediyorlar. Tunus’ta veMısır’da diktatörler devrildi, tüm ötekilerse benzerbir akibetin korkusunu yaşıyorlar. Başta Yemenolmak üzere bir dizi ülkede sürmekte olankaynaşmalar bu korkuları besliyor ve büyütüyor.

Emperyalist koalisyonun bu ülkede gerici bir içsavaş biçimini alan gelişmeleri bahane ederekLibya’ya yaptığı haydutça müdahale halenOrtadoğu’daki büyük toplumsal fırtınayı gölgelemiş,hızını kesmiş ve bir ölçüde de lekelemişbulunmaktadır. Fakat bu hiçbir biçimde genişkitlelerin muazzam inisiyatifi ile özellikle Tunus veMısır üzerinden kendini gösteren büyük toplumsalsarsıntıların önemini ve halen sürmekte olan etkisiniazaltmamaktadır. Sarsınıtı halen de sürdürmekte,

olup bitenlerin açıklık kazandırdığı dersler ise tümyakıcılığını korumaktadır.

Haftalar boyunca tüm dünyada dikkatler, Tunusve Mısır’da patlak veren ve sarsıntıları öteki Arapülkelerinde yankılanan muazzam halk hareketleriüzerinden “Büyük Ortadoğu”ya odaklandı. Siyasalyaşamda etkin ve taraf olan hemen herkes, Tunus veMısır’daki halk ayaklanmalarını, bunlardanhareketle Ortadoğu’da başgösteren büyük toplumsalkaynaşmayı değerlendirdi, kendinceanlamlandırmaya çalıştı. Bunu herkesten daha çok,daha büyük bir dikkatle ve özenle yapmasıgerekenlerse doğal olarak dünyanın devrimcileridir,özellikle de her ülkenin proleter sınıf devrimcileriolarak komünistleridir. Zira dünya genelindeolayların akışı devrimcilerin tarih sahnesininönplanına yeniden geçecekleri bir döneminyaklaşmakta olduğunu göstermektedir. Geride kalanon-onbeş yıllık zaman dilimi içinde kendisiniönceleyenlerle birlikte Tunus ve Mısır’daki son halkayaklanmaları, onların sürmekte ve yayılmakta olansarsıntısı, her şeyden çok bunun bir göstergesi veyeni bir doğrulanması anlamına gelmektedir.

Tunus ve Mısır’daki halk ayaklanmalarıüzerinden bu ülkelerde ve Ortadoğu’da olaylarınbugünkü ve yakın gelecekteki seyri üzerine özgünanalizleri gönül rahatlığı içinde bu ülke ve bölgeuzmanlarına bırakabiliriz. Biz komünistlerse kendipayımıza bu özgün deneyimlerden daha genelsonuçlar çıkarmaya, olayların marksist devrimteorisini doğrulayan, besleyen ve devrimci pratiğeışık tutan yönleri üzerinden yoğunlaşmayabakmalıyız. Bu sosyal sarsıntıların gerisindeki tarihieğilimleri ve temel dinamikleri anlamalı, buçerçevede dünyanın girmekte olduğu, tarihselölçülerle alındığında gerçekte girmiş de bulunduğuyeni dönemi kavramalı ve patlak vermekte olan herkitle hareketini, isyanı, ayaklanmayı ve devrimi debu gözle değerlendirmeliyiz. Bu büyük kitlefırtınalarından, olayların onları izleyecek seyrinden,

devrim ve devrimci sınıf mücadeleleri açısındanöğrenilecek ne varsa özellikle onun üzerindedurmalıyız. Sözün kısası, siyasal gözlemciler olarakdeğil gerçek devrimciler olarak davranmalı;aslolanın, dünyayı anlamak ve yorumlamak değil,fakat tam da değiştirmek olduğunu, geleceğin büyükdevrimci değişimlerinin ilk işaretleri niteliğindeki buolayları ele alırken de önemle akılda tutmalıyız.

Devrimci olmayan, dahası her gerçek devrimetüm benliği ile karşı olan hemen herkesin neredeyseortaklaştığı nitelemeden farklı olarak, bizkomünistler, başından beri olup bitenleri siyasalsınırlarda bile bir “devrim” olarak nitelemedik.Üstelik bu, aynı zamanda Tunus ve Mısır’da ayağakalkan kitlelerin ve onların ileri öncü kesimlerininde paylaştığı bir niteleme olduğu halde. Ama bu,Tunus ve Mısır’daki büyük toplumsal sarsıntıların,milyonlarca insanı kapsayan bu halkayaklanmalarının, devrim teorisi ve devrime hazırlıkpratiği açısından taşıdığı büyük önemi hiçbirbiçimde azaltmamaktadır.

Emperyalist medyanın başını çektiği herbiçimiyle burjuva propagandası, tam da bu halkayaklanmaları devrime büyüyemeden kontroledilebildikleri içindir ki, onları “devrim” olarakniteleme ataklığı, rahatlığı ve cömertliği gösterdi. Bubize, bu büyük kitle hareketliliklerini, olumluyönden ortaya koyduklarının yanısıra, onlarıdevrime büyümekten alıkoyan yapısal zayıflıkları,yetersizlikleri ve eksiklikleri üzerinden de ele almak,devrim mücadeleleri için anlamlı olabileceksonuçları aynı zamanda buradan çıkarmak gibi birgörevi özellikle yüklemektedir. Bu, Tunus veMısır’daki halk ayaklanmaları şahsında,başarılarından çok yetersizlikleriyle aydınlatıcı veöğretici olan toplumsal olaylarla yüzyüzeolduğumuz anlamına gelmektedir.

-I- Yeni tarihsel dönem

1- Kapitalist dünya sistemi bugün herzamankinden çok daha fazla organik bir bütünoluşturmaktadır. Üretici güçlerin üretim süreçlerininuluslararasılaşması üzerinden kendini gösterenmuazzam gelişme düzeyinden tutun da, tümdünyada uygulanmakta olan temel ekonomik vesosyal politikaların belirli merkezlerden hazırlanıpdayatılmasına kadar, bunu hemen her alanda ve herdüzeyde görmek mümkündür. Bu böyleyse eğer kiuzun zamandan beridir böyledir, bu durumdasistemin şu veya bu parçasındaki sözü edilebilirönemde hiçbir önemli olay ya da gelişme, sistemingenelindeki işleyişten, etken ve eğilimlerdenbağımsız değildir. Sözkonusu olan Tunus’tanbaşlayıp da tüm Ortadoğu’da sürmekte olan vedünyanın geriye kalanı tarafından büyük bir ilgiyleizlenen büyük bir toplumsal sarsıntıysa eğer, busöylenenler özellikle geçerlidir. Aynı geçerliliğe,

CMYK

Tunus ve Mısır: Devr Tunus ve Mısır: De 16 * Kızıl Bayrak * Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011

Page 17: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Tunus ve Mısır’daki halk ayaklanmalarına yolaçanbüyük toplumsal hoşnutsuzluk ve öfke birikiminin,temelde, tam da emperyalist merkezlerden hazırlanıptüm dünyaya dayatılan sosyal yıkım ve soygunpolitikalarının bir ürünü olduğu olgusu üzerinden deişaret etmek mümkündür.

Elbette bu türden büyük sosyo-politik olaylarıkendi özgünlüğü ve zenginliği içinde ele almakgerekir. Elbette her bir bölgenin ya da ülkeninkendine özgü koşullarını, dolayısıyla da buralardapatlak veren toplumsal olayların bu özgün koşullarlasıkı sıkıya bağını büyük bir dikkatle gözetmekgerekir. Ama bunu da, tam da sistemin toplamınıkesen etkenler ve eğilimler üzerinden yapmak,dolayısıyla da olayların sistemin genelindeki akışıiçinde ele almak ve anlamlandırmak gerekir. Ziratüm bu olayları temelde besleyen ve belirleyen,sistemin bütününe egemen olan genel etkenler veeğilimlerdir. Sonuçta bunlar her bir ülkenin kendiözgün koşulları üzerinden yansıyor, dolayısıylakendine özgü biçimler ve boyutlar kazanıyor olsalarda.

2- Bugünün dünyasına baktığımızda, etki vesonuçları kendini tüm dünya üzerinden gösteren birdizi temel önemde olguyla yüzyüze kalmaktayız.Bunlardan ilki, şu sıralar tüm kapitalist dünyayıpençesine almış bulunan ekonomik ve malibunalımdır. İkincisi, ilkine de bağlı olarak, dünyaölçüsünde günden güne ağırlaşan ekonomik vesosyal sorunlar yığınıdır. Üçüncüsü, ABDhegemonyasındaki çözülme, buna bağlı olarak dakızışan emperyalist rekabet, artan silahlanma,tırmanan militarizm, yaygınlaşan emperyalistmüdahaleler ve çoğalan yerel emperyalistsavaşlardır. Ve dördüncüsü de, tüm bu sorunların,özellikle de sosyal sorunların ağırlaşması ve sınıfçelişkilerin keskinleşmesine bağlı olarak, sonörneklerini Tunus, Mısır ve öteki Ortadoğu ülkeleriüzerinden gördüğümüz gibi, tüm dünyada proleterkitle hareketleri ve halk isyanları dalgasının büyüyenbir güç kazanmasıdır.

Bunlardan sonuncusu hariç diğer üçü, 1970’liyılların ortasında itibaren kendini gösteren süreçlerinürünü, ifadesi ve bugüne uzantısıdırlar.

Kapitalist dünya ekonomisinin tümünü etkisialtına alan ekonomik bunalım, 1970’lerin ortasındapatlak verdi ve zaman zaman çöküş işaretlerivererek, genel bir durgunluk hali içinde bugünekadar devam etti. 2008’den beridir de bizzatsistemin kalbi olan ABD üzerinden yenidenağırlaşmış bulunmaktadır. Etki ve sonuçları isekendini bağımlı ülkeler üzerinden daha da yıkıcıbiçimde göstermektedir.

Dünya ölçüsünde ekonomik-sosyal sorunlardakisonu gelmez ağırlaşma ve çalışan yığınlarınkazanımlarının sistemli biçimde gaspedilmesi, otuzyıldır sürmekte olan kapitalist ekonomik bunalımlasıkı sıkıya bağlantılıdır. Ekonomik bunalım 1970’li

yılların ortasında patlak verdi. Emperyalistmetropoller de dahil tüm dünyayı kasıp kavuranneo-liberal saldırı ise kısa bir arayla 1980’lerinbaşında onu izledi. Tam da bunalımın faturasınıçalışan yığınlara ödetmenin bir yolu olarak. Saldırı ozamandan bugüne kesintisiz biçimde devam etmeklekalmadı, ‘89 yıkılışının sağladığı yeni uygunkoşullarda, yeni bir düzeye çıktı, yeni biçimler veboyutlar kazandı. Emperyalist küreselleşmepolitikaları bunun ifadesi oldular. Böylece II. DünyaSavaşı’nı izleyen dönemde emperyalistmetropollerde işçi sınıfını ve emekçileridizginlemede önemli bir rol oynayan “sosyaldevlet”in de sonu geldi. Kuşkusuz “sosyal barış”ında.

ABD hegemonyasındaki sarsılmanın başlangıcıda aynı tarihi döneme denk gelmektedir. Vietnamyenilgisi, doların altına endeksli eşdeğer para birimiolmaktan çıkması, II. Dünya Savaşı’nın güçtendüşürdüğü emperyalist güçlerin yeniden yükselişi,bunlara başkaları da eklenebilir, birarada bunun birerifadesi ya da işareti oldular. Doğu Bloku’nunçökmesi ve Sovyetler Birliği’nin dağılması,başlangıçtaki aldatıcı görünüme rağmen, gerçekte busüreci hızlandırdı. ABD’nin 11 Eylül olaylarınıbahane ederek gündeme getirdiği emperyalistmüdahale ve savaşlar dizisi, bunun önünü almayayönelik son bir girişimdi. Oysa bu hedeflenenin tamtersi sonuçlar yarattı; ABD hegemonyasındakigerileme geri dönülmez bir hal aldı. Emperyalistdünyada hegemonya bunalımı açık bir olgu halinegeldi. Bu durum halen ABD saldırganlığınıazdırmakta, yerel emperyalist savaş ve müdahaleleriçoğaltmakta, tüm dünyada silahlanma yarışını vemilitarizmi kışkırtmaktadır.

Geride bıraktığımız yıl içinde Akdeniz’inkuzeyinde Yunanistan’dan başlayıp Portekiz’e dekyayılan proleter kitle hareketleri dalgası kadar,girmiş bulunduğumuz yıl içinde Akdeniz’ingüneyinde Tunus’tan başlayıp Mısır üzerinden

Yemen’e, Bahreyn’e, Suriye’ye ve Umman’a kadaryankılanan halk isyanlarını da besleyip mayalayangenel tarihsel zemin işte budur. Dünyanın hiçbirbölgesi ya da ülkesindeki hiçbir büyük toplumsalolayı bu uluslararası zeminin dışında kavramakolanağı yoktur. Tunus’ta yirmi küsür yıllık, Mısır’dave Yemen’de otuz küsür yıllık diktatörlerdensözediliyor. Ama işte bu diktatörler tam da bu aynıotuz yıllık dönemin ürünüdürler. Onların kendiülkelerinde izledikleri politikalar burada sıralananetmenlerle sıkı sıkıya ilişkilidir, temelde bunlartarafından belirlenmiştir. Bu konuda, Tunus veMısır’da son yirmi yıldır kesintisiz biçimde IMF veDünya Bankası reçetelerinin uygulandığını,uygulayanınsa bugünkü öfke patlamasının hedefiolan diktatörler olduğunu söylemek bile yeterlidir.

3- Kapitalist dünya ekonomisinin bugünkü büyükbunalımının patlak vermesine, kapsamlı ve çokboyutlu bir neo-liberal saldırının bunu izlemesine veemperyalist dünyadaki hegemonya krizinin ilkbelirtilerine sahne olan o aynı 1970’li yıllar, dünyatarihi açısından temel önemde bir başka gelişmeyedaha tanıklık etti: Dünya ölçüsünde devrimdalgasının hızla düşmesine, bu açıdan II. DünyaSavaşı’nı izleyen özel bir tarihi döneminkapanmasına.

Vietnam ulusal kurtuluş savaşının 1970’li yıllarınortasına denk gelen zaferi, II. Dünya Savaşı’nıizleyen büyük devrimci sarsıntının doruğu olmuştu.Bu tarihten sonra dünya genelinde devrim dalgasıhızla düşmeye başladı. 1979’da kısa aralıklarlagerçekleşen İran ve Nikaragua devrimleri ile birliktebu tarihi dönem fiilen geride kaldı.

1980’lere doğru devrim dalgasının hızla düşmesi,neo-liberal ekonomik-sosyal saldırıya dayananbüyük bir siyasal gericilik döneminin de başlangıcıoldu. ABD’de Reagan, Büyük Britanya’da Thatcherve Almanya’da Kohl hükümetleri, bu siyasalgericiliğin emperyalist metropollerde sembolleşentemsilcileri oldular. Dünyanın geriye kalanınaolduğu kadar kendi ülkelerinin emekçilerine debüyük ekonomik-sosyal faturalar ödettirdiler.Türkiye de içinde bir dizi ülkede faşist baskırejimleri ile halk hareketleri ezildi ya da dizginlendi.Özellikle Latin Amerika’da, kitle hareketleri iledevrimci gerilla hareketlerini ezmek üzere, “düşükyoğunluklu savaş” adı altında her türden kirli vekanlı operasyon sınırsızca uygulandı. ‘89 çöküşüysebu gericilik dalgasına politik ve moral açıdan yenibir güç ve ivme kazandırdı.

Fakat öte yandan, ekonomik bunalımın sonugelmeyen faturasını işçi sınıfına ve halkhareketlerine ödetmek anlamına gelen bu kapsamlıneo-liberal saldırı, dünya ölçüsünde sosyal sorunlarıda görülmemiş ölçülerde ağırlaştırdı. Bu da zamaniçinde ve dipten dibe emekçi kitlelerin büyükhoşnutsuzluğunu mayaladı. Sosyal kutuplaşmanınmuazzam boyutlarda büyümesi ve sınıf çelişkilerinin

CMYK

rim için dersler... / 1 evrim için dersler... 17 * Kızıl Bayrak * Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011

Page 18: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

sürekli biçimde keskinleşmesi anlamına gelen busürecin, emekçi kitlelerin ve ezilen halkların yenidensahneye çıkışını hızlandırması kaçınılmazdı ve öylede oldu. Daha ‘80’li yılların sonunda, Türkiye deiçinde bir dizi ülkede önemli işçi ve halk hareketlerikendini gösterdi. ‘89 çöküşünün özel bir güçkazandırdığı gericilik dalgası bunda geçici birkırılma yaratsa da olaylar bunun çok sürmeyeceğinikısa zamanda gösterdi. Ve 1994’te girilirkenMeksika’da gerçekleşen Chiapas köylü ayaklanması,adeta yeni bir dönemi müjdeledi. İzleyen yıl içindeAvrupa’da, özellikle de Fransa’da ciddi boyutlardabir işçi hareketi dalgası yaşandı. Aynı yıllarda buLatin Amerika’da adeta süreklileşmiş bir hal aldı vedaha sonra yer yer halk isyanlarına doğru büyüdü.Asya’da özellikle Güney Kore’de kitlesel ve militanbir işçi hareketi kendini gösterdi ve Nepal’de dahasonra devrime doğru büyüyecek bir devrimci gerillahareketi ortaya çıktı.

Ve bu sürecin bir yerinde, Mart 1997’de,komünistler, “Proleter Hareketin ve Halkİsyanlarının Yeni Dönemi” başlığı altında, şu temelönemde değerlendirmeyi yaptılar: “Dünyaölçüsünde proleter kitle hareketinin büyüyeceği veisyanlara varan halk hareketlerinin çoğalacağı birdöneme girmiş bulunuyoruz. ‘90’lı yıllara ‘tarihinsonu’ üzerine gürültülü bir emperyalist propagandaile girmiştik. Oysa daha birkaç yıl sonra, 1994yılının ilk günü Chiapas’ta patlak veren halk isyanı,tarihin yeni bir sayfasının açılmakta olduğunun ilkişaretlerini vermişti bize. Avrupa’nın dönek solcuaydınlarının ‘Elveda Proletarya’ dedikleri günlerde,Türkiye işçi sınıfı tarihinin en kitlesel eylemleriniyaşamaktaydı. Arjantin’den Hindistan’a dünyanınbirçok ülkesinde işçi sınıfının ardı arkası kesilmeyeneylem dalgaları vardı. Bunun geri ve bağımlıülkelere özgü olduğu, emperyalist metropollerdesınıf hareketinin gerçekten bittiğinin sanılabileceğibir sırada ise, Almanya’da, İtalya’da, Belçika’da,İspanya’da, Yunanistan’da yeni proleter kitlehareketinin, yaygın grev hareketlerinin önemliörnekleri peşpeşe ortaya çıkmaya başlamıştı...” (H.Fırat, Dünya Ortadoğu ve Türkiye, Eksen Yay., s.409).

Bu değerlendirmenin hemen öncesinde,Arnavutluk’ta silahlı bir halk ayaklanması vardı. Biryıl sonrasında ise, Endonezya’daki otuzüç yıllıkdiktatörün sonunu hazırlayan ve şu günlerdeMısır’da Mübarek’e karşı gerçekleşeni hiçbirbiçimde aratmayan büyük bir halk isyanı fırtınası.Ve daha sonrasında, başta Latin Amerika olmaküzere dünyanın dört bir yanında proleter kitlehareketleri ve halk isyanları serisi birbirini izledi.

Tunus’ta başlayan ve tüm Ortadoğu’yu saranyeni kitle hareketi fırtınası, işte dünya ölçüsündekibu genel eğilimin bir parçası ve günümüzkoşullarındaki devamıdır. 2008’de kapitalist dünyaekonomisinde kendini gösteren ani ağırlaşmanın vebunun boyutlandırdığı sosyal yıkımın, bu türçıkışlara daha güçlü bir zemin yarattığını biliyoruz.Nitekim 2010 yılı içinde Akdeniz’in kuzeyi işçihareketleri ile sarsılırken, 2011 yılı başında bununAkdeniz’in güneyinde kendini kitle hareketleri vehalk ayaklanmaları biçiminde göstermesi, anlamlıbir bütün oluşturmakta ve bir arada son dereceönemli bir açıklık sunmaktadır.

Bütün bunlardan çıkan genel sonuçsa şudur:İnsanlık, proleter kitle hareketlerinin, isyanların,halk ayaklanmalarının giderek alışılmış olaylarhalini aldığı ve bunların da birarada yeni birdevrimler döneminin yakınlaşmakta olduğunu

duyurdukları bir yeni tarihi döneme girmişbulunmaktadır. Dolayısıyla biz komünistler, Tunusve Mısır’da gerçekleşen büyük halkayaklanmalarını, öncelikle dünyanın bu geneltablosu, insanlığın girmiş bulunduğu bu yeni tarihievre içinde ele almalı, bu çerçevedeanlamlandırmalıyız.

4- Ortadoğu gibi, resmen ya da fiilen babadanoğula geçen boğucu diktatörlük rejimleriyleyönetilen, emperyalist müdahalelere ve savaşlarasahne olan, siyonist İsrail’in Filistin halkına karşısistemli zulmünü yaşayan bir bölgede, halensürmekte olan toplumsal sarsıntıların elbette pek çokkarmaşık nedeni vardır. Ama tümünün temelindeyatan ana neden tartışmasız biçimde sosyalsorunlardır, dolayısıyla emperyalizme göbektenbağlı sömürü ve soyguna dayalı düzenlerdir. Temelhak ve özgürlükleri boğan, emekçi yığınlarıdemirden bir cendere içinde nefes alamaz durumadüşüren diktatörlük rejimleri bu zemin üzerindenyükselmektedir. Temel işlevleri bu zemini korumakve süreklileştirmektir. Sistemin efendilerinin tamdesteğine sahip olmaları da bundan dolayıdır.

Sistemin tüm propaganda aygıtı halkayaklanmalarının sosyal niteliğini gizlemek, buapaçık gerçeğin üzerini örtmek, hiç değilse onu geriplana itmek, daha tali bir neden olarak sunmak içinçok özel, çok sistemli bir çaba harcamaktadır. Olupbitenleri baskıcı, keyfi, çürümüş diktatörlere karşısalt siyasal, salt “özgürlük” ve “insan onuru” adınagirişilmiş başkaldırılar olarak sunmaktadır.Emperyalist propaganda aygıtı bunu çok bilinçli birbiçimde yapmaktadır. Zira böylece, isyanasürüklenen geniş emekçi kitlelerin yokluktan,sefaletten, işsizlikten, hastalıktan, kötü çalışma veyaşam koşullarından çektiklerinin, dolayısıylaemperyalist dünya sisteminin bundaki dolaysızsorumluluğunun üstünü örtmek istemektedir. Bundabaşarılı olunduğu ölçüde ise ayaklanmaları kontrolaltına almak ve diktatörü harcayarak aldatıcı bazısiyasal düzenlemelerle diktatörlük rejimini vedolayısıyla sömürü ve soygun düzenini sürdürmekdoğal olarak kolaylaşmaktadır.

Ama gerçekleri gizlemek o denli kolay değildir.Tunus’ta ve Mısır’da geniş halk yığınlarını isyanasürükleyen, her iki ülkede de son yirmi yıldırkesintisiz biçimde uygulanan IMF ve DünyaBankası reçeteleridir, dünya ölçüsünde yeni birsosyal yıkım saldırısı demek olan “küreselleşme”politikalarıdır. Tüm somut veriler açıkça bunugöstermekte, tüm dürüst gözlemciler bunun altınıözellikle çizmektedirler. Olayların patlak verişbiçimi bunu ayrıca tam bir açıklıkla

doğrulamaktadır. Üstelik salt Tunus ve Mısır değil,fakat hareket halindeki tüm öteki Ortadoğu ülkeleriüzerinden de.

Tunus’ta halk ayaklanmasının fitilini ateşleyenolay, üniversite mezunu işsiz bir gencin evine ekmekgötürmek için yapmakta olduğu tezgahtarlık işindenalıkonulmasına karşı sergilediği ölümüne isyandır.Bu olay kendi başına olup bitenlerin bütün bir sosyalözünü en veciz biçimde göstermektedir. Mısır’da isehoşnutsuzluğu sokağa taşıran ve halk ayaklanmasınavardıran olay, 6 Nisan Hareketi olarak bilinengençlik grubunun 25 Ocak için yaptığı eylemçağrısıdır. Peki nedir bu 6 Nisan Hareketi, kaynağınıve ismini nereden almaktadır? Sanayi bölgesiMahalla’da 6 Nisan 2008’de patlak veren büyük işçihareketinden. Sözkonusu grup bu büyük işçieylemiyle dayanışmanın ürünü olarak doğmuştur;varlığı kadar ismini de ona borçludur. Yani bir büyükişçi eylemine, yani tümüyle bir sosyal mücadeleolayına. Yani boğucu bir diktatörlük rejiminde bileemekçileri harekete geçiren, eyleme sürükleyen odevasa sosyal sorunlara.

Ürdün’de sokağa dökülen emekçiler “ekmeğimizkırmızı çizgimizdir” diye haykırıyorlar. Bahreyn’deharekete geçen Şii kitleler, bu ülkenin her alandaayrımcılığa tabi tutulan en yoksul kesimlerinioluşturuyorlar. Aynı şey Arap dünyasının en yoksulülkelerinden biri olan Yemen için, yanısıra Suriye,Irak, Güney Kürdistan vb. için de geçerlidir.Libya’da ve Suudi Arabistan’da, topluma sus payıvermek için petrol rantının sağladığı özel imkanlarvar kuşkusuz. Ama buna rağmen bu ülke yönetimleride, çürümüş siyasal sistemleri kadar yaşanan sosyalsorunların biriktirdiği bir hoşnutsuzluk ve öfkeninhedefi olmaktan kurtulamıyorlar.

Bütün bunlar Ortadoğu çapında bir sosyal fırtınaile yüzyüze olduğumuzu gösteriyor. Ama sosyalpatlama her zaman siyasal biçimler içinde ortayaçıkar ve kendini kendisine nefes aldırmayandiktatörlüklere yönelmiş halde bulur. Olayların halençıplak gözle görülebilen tablosu üzerinden izlemekteolduğumuz gibi. Sistem propagandası işte bugörüntüyü kullanıyor, böylece hareketin gerçekkaynağını ve nedenlerini gizlemeye çalışıyor. Olupbitenleri salt yozlaşmış yöneticilere yönelmiş darsiyasal çıkışlar olarak sunuyor. Mısır halkı özgürlükistedi, onur istedi, bunun için ayaklandı diyorörneğin. Kuşkusuz Mısır halkı özgürlük istemi veonur duygusuyla ayağa kalktı. Ama bunların ikisi dekendi başına %40’ı yoksulluk sınırı altında yaşayanbir toplumda karın doyurmaz. Özgürlük ve onurludavranış Mısırlı emekçilere tam da sömürü vesoyguna karşı direnebilmek için gerekli. Bununböyle olduğunu bize Mısır işçi sınıfı daha hareketinseyri içinde gösterdi ve genel eylem dalgasınındinmesine aldırmayarak bunu sürdürdü de. İşçilerçalışma ve yaşam koşullarının düzeltilmesini,ücretlerinin artırılmasını, sosyal yıkım saldırılarınınve özelleştirmelerin son bulmasını, sendikal hak veözgürlüklerin güvence altına alınmasını istediler,istiyorlar. Ayaklanmayla elde edilen fiili özgürlüğünanlamı ve işlevi halihazırda bu onlar için.

Tunus’un ve Mısır’ın ayağa kalkmış vediktatörleri kovmak başarısı göstermiş emekçilerikurulu düzendeki siyasal rötuşların karındoyurmayacağını, yaşamakta oldukları derin sosyalacıları bir nebze olsun hafifletmeyeceğini görmektegecikmeyeceklerdir. Ortadoğu’da asıl büyük fırtınada işte o zaman kopacaktır.

(EKİM Başyazı Sayı: 272 / Nisan 2011)(Devam edecek)

Tunus ve Mısır: Devrim için dersler... 18 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011

Page 19: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Mısır’da diktatör Hüsnü Mübarek’in alaşağıedilmesinde ektin rol oynayan gençlikörgütlenmeleriyle işçi ve emekçiler, taleplerininkarşılanması uğruna mücadeleyi sürdürüyorlar. Ziraişbaşında bulunan yönetimde köşe başlarını tutanlarınçoğu, düne kadar devrik diktatörün yakın çalışmaarkadaşlarıydı.

İsyanın kazanımlarını koruyup pekiştirmek içinolduğu kadar, Mübarek rejiminin öne çıkan isimleri vesuç ortaklarından hesap sorulmasını sağlamak da,emekçilerin meşru/militan mücadelesinin seyrinebağlıdır. Mısır’da son yaşananlar, sınıflarmücadelesinin devamından başka bir şey değildir.İşbaşındaki ordudan bürokrasiye, Müslüman Kardeşlerbaşta olmak üzere burjuva siyasi partilerden mevkisinikoruyan sendika ağalarına, polisten istihbarata, patronörgütlerinden medyaya kadar uzanan yelpazede yeralan gerici güçler, emekçilerin taleplerinin karşısındaaynı safta buluşuyorlar.

Bu blok, devrik diktatör Mübarek, ailesi ve suçortaklarının korunmasını veya göstermelikyargılamalarla aklanmasını da istiyor. Emekçiler ise,Mübarek ve ailesi başta olmak üzere yolsuzluk, yağmave rüşvetle servet biriktirenlerden, halk ayaklanmasısırasında gerçekleştirilen katliamda suç ortağıolanlardan, işkenceci ve katillerden hesap sorulmasınıistiyor, bunun için mücadele ediyor.

Gençlik örgütlenmelerinin yanısıra işçiler, kamuemekçileri, meslek odaları, gazeteciler ve ilerici siyasalgüçler hem kendi özgün talepleri hem diktatör ve suçortaklarının yargılanması mücadelesinde yer alıyorlar.

Geçen Cuma günü yeniden Tahrir Meydanı’naçıkan emekçiler, taleplerinin arkasında olduklarını,sözkonusu talepler gerçekleştirilene kadar mücadeleyedevam edeceklerini bir kez daha gösterdiler.

Bu defa gençlerle emekçilerin karşısında polisdestekli ordu barikat kurmaya çalıştı. Geceyi TahrirMeydanı’nda geçirmek için konumlanan emekçileresaat 03’te saldıran ordu/polis güçleri, iki kişi katlediponlarca eylemciyi yaraladılar. Göstericilere destekveren 7 askerin ise gözaltına alındığı bildirildi.

Eylemde “Devrim devrim”, “İstenen şey sivil birkonsey”, “Savunma Bakanı’nı devirin” gibi sloganlaratan göstericiler, Mübarek sonrasında yönetimidevralan askeri konseye başkanlık eden Savunma

Bakanı General Muhammed Hüseyin Tentavi’ninTahrir Meydanı’ndaki büstünü yıkmaya da çalıştılar.Asker/polis saldırısına karşı direnen emekçiler, bazıaraçları yakarak barikat oluşturdular.

Eylemde İsrail büyükelçiliğine doğru yürümekisteyen emekçiler, ilk defa siyonist rejimle imzalananCamp David anlaşmasının feshini de talep ettiler.

Yönetime geldiği gün uluslararası antlaşmalarabağılılığını ilan ederek Pentagon’daki savaşbaronlarıyla siyonist rejimi rahatlatan Mısır ordusu,anti-siyonist taleplerden rahatsız oldu.

Bu başlangıç, Mısır yönetiminin, İsrail’le suçortaklığına eskisi gibi devam etmesinin mümkünolmayacağının önemli işaretlerinden biri olmuştur. Zirabu suç ortaklığına karşı emekçilerin sesi eskisiylekıyaslanmayacak şekilde gür çıkacaktır. İç sorunlarlaboğuşmasına rağmen, Mısırlı emekçilerin Filistinhalkını sırtından hançerleyen Camp Davidanlaşmasının feshini talep etmeleri, anti-siyonisteğilimin önümüzdeki dönemde pratikte de dahagörünür hale geleceğine işaret ediyor.

Tahrir Meydanı’ndaki eylemi süreklileştirmeeğiliminde olan emekçiler, sınırlı sayıda HüsnüMübarek tetikçisinin ortaya çıkıp, devrik diktatörünyargılanmasına karşı eylem başlatması üzerine, bukararlarını ertelediler. “Karşı-devrim”cilerin girişimiolarak nitelendirilen devrik diktatör tetikçilerinineylemi, zorba rejimin kalıntılarının fırsat bulduklarıveya “göreve” çağrıldıkları anda ortayaçıkabileceklerini gözler önüne serdi.

Sürekli eylemin ertelenmesine rağmen, emekçilerinTahrir Meydanı’na çıkma kararlığını ortaya koymaları,askeri yönetim üzerindeki etkisini gösterdi. Eyleminardından Hüsnü Mübarek ve önde gelen bazı suçortakları, tahkikat için 15 günlüğüne gözaltınaalındılar.

Ülke zenginliğini yağmalayarak biriktirdikleriservetler konusunda hesap vermek için soruşturmayamaruz kalan devrik diktatör, iftiraya maruz kaldığınıilan edecek kadar kendinden emin görünüyordu.Soruşturma için gözaltına alınmadan birkaç gün önceiftiraya maruz kaldığını söyleme cüretinde bulunması,devrik diktatörün emperyalistler ve Mısır yönetimitarafından güvenceler aldığına dair şüphelerigüçlendirdi.

General Tantawi başkanlığındaki askeri konseyinHüsnü Mübarek hakkında soruşturma kararıalınmasına onay vermek zorunda kalması, TahrirMeydanı’ndaki eylemden bağımsız değil. Mübarek’insuç ortaklarından biri olan Tantawi’nin, işin ucununkendisine de uzanabileceğinden kaygı duyması şaşırtıcıdeğil; zira onlarca yıldan beri Hüsnü Mübarekrejiminin önde gelen temsilcilerinden biriydi. Halböyleyken Mübarek’in soruşturmaya dahil edilmesi,Tahrir Meydanı basıncının yankısı olarakdeğerlendiriliyor.

Ordu ile diğer burjuva güçlerin halk isyanınınkazanımlarını törpüleme çabası süreceği gibi, gençkuşaklarla işçi ve emekçilerin mücadelesi de devamedecektir. Buna rağmen emekçiler, verili koşullardaordu ile açık bir çatışmaya girmekten uzak duruyorlar.Bu anlaşılır bir durumdur kuşkusuz. Zira ordu gibisilahlı bir güçle cepheden karşı karşıya gelmek, verilikoşullarda oldukça zor görünüyor. Ancak bu durum,isyanın kazanımlarının korunması için olduğu kadardemokratik hak ve özgürlükler uğruna mücadelenindevam edeceği gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Tersine,işçi ve emekçiler diktatörün suç ortaklarından hesapsormak ve insanca çalışma ve yaşam koşulları uğrunamücadeleye devam edeceklerini her fırsat sözle olduğukadar eylemle de dile getiriyorlar.

Ortadoğu Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 19Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011

Mısır’da mücadele sürüyor... Yemen’de baskı ve terörAmerikancı diktatör Ali Abdullah Salih’e bağlı

kolluk kuvvetleri ve kiralık katiller Yemen halkıüzerinde terör estiriyor.

Ülkenin güneyindeki Aden ve Taiz kentlerindeyapılan kitle gösterileri sırasında da çatışmalaryaşandı. Buradaki çatışmalarda da onlarca kişininyaralandığı bildirildi. Taiz kentinde 8 Nisan Cumagünü yapılan gösterilerde 3 kişi ölürken, onlarca kişide yaralandı.

Yemen’in başkenti Sana ile Aden ve Taizkentlerinde 9 Nisan günü düzenlenen gösterilerdeçok sayıda kişi katledilirken, 150’den fazla kişinin deyaralandığı belirtildi. Sana’da binlerce göstericiSalih’in resmi konutuna yürümek istedi. Ancakgöstericiler polis terörüyle karşılaştı. Polisin gazbombası, tazyikli su ve copla birlikte ateşli silahlarda kullandığı olaylarda çok sayıda kişi ölürken,yüzlerce kişi de yaralandı.

13 Nisan günü Salih’in istifası talebiyle baştaSana ve Aden olmak üzere pekçok kentte genelgrev çağrısı yapıldı. Aden’de askerlerin eylemcilerinüzerine ateş açılması nedeniyle göstericilerden ikisiöldü, 4’ü yaralandı. Mansura semtinde genel grevçağrısı çağrısı yapmak için trafiği engelleyen kitleninüzerine ateş açtığı belirtildi. Yola barikat kurangençlere açılan ateş sonucu iki kişi yaşamını yitirdi.

Bahreyn’de işkencede ölümGerici Bahreyn rejimi sokaklarda estirdiği devlet

terörünü zindanlarda da sürdürüyor. Bahreyn’dehükümet karşıtı gösterilerde gözaltına alınan ikieylemcinin “polis nezaretinde” öldüğü bildirildi.

Şii protestocuların gözaltında işkencegördüklerini söylemelerinin ardından 2 kişininkatledilmesi Bahreyn rejiminin kirli ve katliamcıyönünü bir kez daha gözler önüne serdi. İçişleriBakanlığı ise yalan, demagoji ve çarpıtma ileişkencelerin üzerini örtmeye çalıştı. “Gözaltındaolay çıkarmaya çalışan” 31 yaşındaki Ali İsa Sakir’inkendisini engellemeye çalışan polislere direndiğiiddia edilerek bu sırada yaralanan Sakir’inhastanede öldüğü söylendi. Bakanlık, Zekariya RaşitHassan adlı başka bir eylemcinin ise orak hücrehastalığından hayatını kaybettiğini duyurdu.

Ali İsa Sakir’in cenazesi toprağa verilmedenönce çekilen fotoğraflarda Sakir’in sırtında çoksayıda kırbaç izi olduğu, bacakları ve ayaklarınınmorluklarla kaplı olduğu görüldü.

Sakir, 13 Mart günü bir polisi öldürdüğüiddiasıyla, Hassan ise 2 Nisan’da internette yalanhaber yayarak, rejimi devirmeye ve mezhepayrılığını körüklemeye çalıştığı iddiasıyla gözaltınaalınmıştı.

Tunus’ta namaz yasağıTunus’ta gerici rejimin ömrünü uzatmaya

çalışan burjuva güçler kitlelerin örgütlüdavranmalarına tahammül edemiyorlar. Tunusİçişleri Bakanlığı camiler dışındaki yerlerde namazkılınmasını yasakladı. Bakanlıktan yapılan yazılıaçıklamada, camiler dışında namaz kılmanın‘’Tunus toplumuna yabancı’’ olduğu belirtildi ve butür durumlara bundan böyle izin verilmeyeceğisöyledi.

Bakanlığın, namaz kılanların yollarıkapatmasından kaynaklanan trafik sıkışıklığı, halkınhareket kabiliyetinin sınırlanması, esnafınçıkarlarının zarar görmesi gibi konularında sayısızşikayet başvurusu yapılması gerekçesiyle böyle biryasak getirdiği söylense de bu yasak emekçilerinbirlikte hareket etmesinin önüne konulmayaçalışılan bir engeldir.

Page 20: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Mart ayı ortalarında Suriye’de başlayan halkhareketi, 200’e yakın göstericinin katledilmesinerağmen devam ediyor. Basın mensuplarının olaylarıizlemelerinin engellenmesi, telefon ve internetbağlantılarının kısıtlanması gibi sorunlar, olaylarınboyutu hakkında somut bilgilere ulaşmayı engelliyor.Buna karşın Dera, Kamışlı, Duma ve Lazkiye’ninilçesi Banyas’ta gösterilerin devam ettiğine dairhaberler geliyor.

Yansıyan sınırlı haberlere göre Banyas’ıkuşatmaya alan ordu güçleri, çok sayıda evebaskınlar düzenleyerek onlarca kişiyi tutukladılar.Baas rejimi adına yapılan açıklamalarda ise Banyaskuşatmasının, kolluk kuvvetlerine ateş açan kişileriyakalamak amacıyla gerçekleştirildiği öne sürüldü.Sözkonusu silahlı kişilerin çok sayıda polisiöldürdüklerini öne süren resmi açıklamada, aynısilahlı kişilerin göstericilere de ateş açtığı iddiaedildi.

Resmi açıklamalar, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk,rüşvet ve baskıya karşı, demokratik/sosyal haklar veözgürlükler talebiyle eyleme geçen emekçileri hedefalıyor. Reform vaatlerinde bulunan Beşşar Esad ise,kitle eylemlerinin, “dış güçlerin komplosu” olduğunuöne sürerek, eli kanlı rejimini aklamaya çalışıyor.Görünen o ki, kolluk kuvvetlerine ateş açıldığıgerekçesine sığınıp katliamları gerekçelendirmeyeçalışan Baas rejimi, reform vaadi ve devlet terörüylehareketi etkisizleştireceğini sanıyor.

Olayların gelişim seyri, bu hesabın tutmasınınkolay olmadığını, tersine emekçilerin zorba rejimekarşı öfkesinin giderek kabardığına işaret ediyor. Zira

resmi açıklamalarda iddiaedildiği gibi kollukkuvvetlerine silahlı saldırıdüzenlenmiş olsa bile, bu,devlet eliyle işlenencinayetleri, halk nezdinde

meşru kılmıyor, kılamaz da. “Siyonizme karşı

direnişimizi zayıflatmakisteyen dış güçler var”söylemi, Baas rejiminin

gösterilere saldırmasınınbir diğer gerekçesini

oluşturuyor. Oysaazgın saldırılar,giderek emekçileri“dış güçler”denmedet umar halesürükleyebilecek

mahiyettedir. Olayların Libya’da aldığı boyut, bununsomut örneğidir. Zira bu hareket, halen devrimciöncünün yol göstericiliğinden yoksundur. Dolayısıylarejimin katliamları devam ederse, emperyalistleri“kurtarıcı” olarak pazarlamak isteyen gerici güçlerinistediği koşulların oluşma ihtimali yükselecektir.

Olayların aldığı boyuta rağmen, Baas yönetimireform yapma iddiasını koruyor. Ancak Şam’dakiyetkililerin pratiği başka şeyler söylüyor.

Söylemde reform vaat eden, ancak sokaklaradökülen halka karşı tam tersi bir pratik sergileyenBaas rejiminin kontrolü elden kaçırması durumunda,ülkenin kaosa sürükleneceği iddiaları farklı çevrelertarafından da dile getirilmektedir.

Gerici koro, Amerikancı Suudi ordusununBahreyn’i işgal etmesi ve sivil halkı katletmesini de,İran’ın bu ülkeye müdahale ettiği iddiasınadayandırarak meşru göstermeye çalışıyor. Oysaİran’ın müdahalesi bir varsayım, Suudi işgali ise fiilibir durumdur ve neredeyse her gün, işkencedekatledilen bir muhalifin cesedi ailesine teslimediliyor. Buna karşın Bahreyn’de Şii-Sünni çatışmasıdeğil, Suudi destekli devlet terörü ve seri cinayetlervardır.

Vurgulamak gerekiyor ki, “mezhep savaşıbaşladı/başlayacak” şeklindeki yaklaşım, emekçilerisağduyudan yoksun, ne yaptığını bilmeyen bir kitleolarak görmekle de bağlantılıdır. Oysa vatandaşlıkhaklarının tanınması için sürecin başlamasına rağmendemokratik talepleri için mücadeleye devamedeceklerini açıklayan Suriyeli Kürtler’in de katıldığıHasake ve Kamışlı’daki gösterilerde, “Ne Kürt, NeArap... Ulusal birlik hükümeti istiyoruz”sloganlarının atılması, emekçilerin anlamlıdır.

Emperyalist/siyonistgüçlerle işbirlikçilerinin

ihtiyaç duydukları

anda, halkları etnik, dinsel, mezhepsel ayrımlarlaparçalayıp birbirlerine kırdırtmaya çalıştıklarıbilinmektedir. Ortadoğu’daki çok renklilik, yazık ki,gerici güçlerin halkları köleleştirme politikasınahizmet etmiştir. Buna karşın emekçiler, hiçbir zaman,gerici rejimlere karşı ayaklandıkları gibikendiliklerinden etnik, dinsel, mezhepsel çatışmalaragirişmezler. Ancak gerici güçlerin provokasyon vekatliamlarla halklar arası düşmanlığı körüklemesiylebu türden tuzaklara düşebilirler.

Tarihsel ve güncel olayların gösterdiği gibi etnik,dinsel veya mezhepsel çatışmalarda, bu gerici/yapayçatışmaların ürettiği ekonomik, siyasal, sosyal, ahlakive diğer ağır bedelleri emekçiler ödemektedir.

Ortadoğu halkları, bu tuzakların farkındadır. Halkisyanları ise, halklar arasındaki yapay ayrımlarınaşılması için uygun zemin yaratmaktadır. ElbetteSuriye’nin kendine özgü bir yapısı var. Bu ülkedeHıristiyan/Alevi/Sünni Arapların yanısıra Kürt, Dürzive Türkmen halkları da mevcuttur. Ancak bu renkliyapının illa da gerici çatışmalar yaratacağı iddiasınınikide bir dillendirilmesi, emekçilerin çıkarınadeğildir.

Sokaklara çıkan emekçilerin dinsel, mezhepseldeğil, demokratik, sosyal, siyasal talepleri vardır. Butaleplerin kazanılması, ancak farklı etnik, dinsel,mezhepsel aidiyetleri olan emekçilerin birleşikmücadelesiyle kazanılabilir. Sözü edilen olasımezhepsel çatışmanın ise, emekçilere kazanımlarsağlamak bir yana, şimdiden sonucu kestirilemeyecekfelaketlerden başka bir şey vermesi mümkün değildir.

Baas yönetimi iktidarını korumak, bazı gericigüçler ise, iktidarı ele geçirebilmek içinetnik/dinsel/mezhepsel kışkırtmalara başvurabilirler.Nitekim bunun ilk işaretlerine de rastlanmıştır. Bunakarşın ayağa kalkan halkın dikkatli tutumu, hemSuriye hem bölgedeki ilerici-devrimci güçlerinçabası, bu türden olası kirli planları bozmak içinönemli dayanaklardır.

Olayların çığrından çıkması durumunda bunubaşarmak kolay olmasa da, tüm ilerici-devrimcigüçler, şimdiden bu yönde çaba sarf etmek, Suriyeligençleri, işçi ve emekçileri olası kışkırtmalarkonusunda uyarmak sorumluluğuyla karşı karşıyabulunuyorlar. Haklı, meşru, ilerici taleplerle başlayanbir hareketin, gerici boğazlaşmaya dönüşmesiniönlemek, sadece Suriye’nin değil tüm bölgehalklarının çıkarına olacağı bir an bile

unutulmamalıdır.

Ortadoğu20 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011

Suriye’de etnik-dini çatışma tehlikesi

Page 21: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

2009 Ekim ayında Meksika’daki devletmülkiyetindeki iki büyük elektrik şirketinden birisi olanLuz y Fuerza del Centro’nun kapatılma kararıverilmesinden bu yana 44 bin işçisiyle çözümsüzlüğeitilen Elektrik İşçileri Sendikası (SME) o günden berikararlılıkla mücadele veriyor.

Meksika şehri ve çevresinin elektriğini sağlayanşirket, diğer şirkete devredilip işçileri kovuldu vesendika feshedildi. Bununla da yetinmeyen hükümetişçilerin, işyerlerini işgal olasılığına karşılık binlercepolis ve asker ile işyerlerine baskınlar düzenledi.Üstüne de Çalışma Bakanı “Bu iş bitmiştir” deyipburjuvazinin zaferini ilan etti. 17 aydır onca etkinliğeve protestoya rağmen tehdit, tutuklama ve şiddetdışında bir karşılık verilmedi Meksika hükümetitarafından.

Aslına bakıldığında 97 yıllık tarihi boyuncamücadeleciliği ile bilinen SME diğer hareketlereverdiği desteğiyle ve örgütlülüğüyle özellikle Meksikaşehri ve etrafında işçi sınıfı için çok önemli bir roloynuyor. Dolayısı ile Meksika hükümetinin sadeceelektrik işçilerinin ekonomik ve örgütsel kazanımlarınagöz dikmediği anlaşılıyor. En kararlı, en eski ve endemokratik sendikalardan olan SME’nin örgütlülüğünedarbe vurarak diğer emekçi kesimlere de saldırmanınyolunu açmaya çalışıyor.

Şimdilerde işçiler Meksika şehrinin en büyük ve enünlü meydanı olan Zocalo Meydanı’na çadırlar kurarakhalka kendilerini anlatmaya çalışıyor. Talepleri çokaçık:

“İşveren güdümündeki koruma sözleşmeleri vesendika seçimlerine müdahale dahil, isçilerinörgütlenme özgürlüğüne dönük sistemli ihlallerdurdurulsun”

SME’nin seçilmiş liderleri bir an önce tanınsın. İşçilerin, demokratik sendika, daha iyi ücret,

çalışma ve iş sağlığı ve güvenliği koşulları yönündekiyasal taleplerini baskılamak için devlet ve özelkesimlerin güç kullanılmasına son verilsin.

Hükümet, federal polis güçlerini derhal tümişyerlerinden çeksin.

Los Mineros (Maden İşçileri Sendikası) üyeleri,Héctor Álvarez Gómez, Mario Alberto CastilloRodríguez, Reynaldo Hernández González, Juventino

Flores Salas’ın ve FLOC (Tarım İşçileri ÖrgütlenmeKomitesi) örgütlenmecisi Santiago Rafael Cruz’unsuikastlarından sorumlu olan kişiler adalete teslimedilsin.

“Hürriyeti yoksun bırakma” ve “kamu malına zarar”gibi suçlamalarla haksız yere hapiste tutulan Elektrikİşçileri Sendikası (SME) lideri Miguel Marquez Riosderhal serbest bırakılsın, diğer yöneticiler ile ilgiliyürütülen cezai kovuşturmalar düşürülsün.

Hükümet Meksika şehrine elektrik sağlamakamacıyla yeni bir kamu şirketi kurmalı, işten atılan veişe iadelerini isteyen işçileri işe almalı ve SME’yi yasaltoplu pazarlık temsilcisi olarak tanımalıdır.’’

Direnişin ayaklarından birisi de Meksika şehrineelektrik sağlayan Puebla eyaletinin Necaxa kenti.Elektrik Santralinin kurulmasından sonra büyümeyebaşlayan kentin nüfusunun % 90’a yakını Luz y Fuerzadel Centro çalışanı ve ailelerinden oluşuyor. Kentegirildiğinde hemen her yerde asılı duran SMEbayrakları ve sloganlar kentin bir anlamda direnişkentine dönüştüğünü gösteriyor. Elektrik santralininetrafına kurdukları kontrol noktaları, santral ne kadarpolis işgali altında olsa da, kontrolün daha çok işçilerdeolduğunu gösteriyor. 2009’ da direnişle beraber hayatageçen Radio Turbina SME adına aralıksız yayın yapıyorve örgütlenmede önemli rol oynuyor.

16 bin işçi ve ailesinin yaşadığı Necaxaekonomisinin tamamen santrale bağlı olması sebebiyleNecaxa’nin geleceğinin ne olacağı, işçileri ve ailelerinikara kara düşündürüyor. Geçmişte işçiler ve ailelerineait olan sosyal tesisler polislerce işgal edilerek işçilerinbir asırlık emekleri de devlet tarafından gasp edilmişoluyor.

“Hepimiz bir canavarla yüz yüzeyiz; bizimle dalgageçen, bizi aldatan ve bizi imha etmek isteyen bircanavarla” diyor açlık grevinin 80. gününü devirenMeksika Elektrik İşçileri Sendikası (SME) üyesiMiguel Angel Ibara (La Jornada, 18 Temmuz 2010).Meksika elektrik işçileri mücadelesi, kapitalist sistemdehiçbir garantisi olmayan işçi sınıfının, egemenlerinvurdum duymazlığına karşı tek güvencesininörgütlülüğü olduğunu bir kez daha gösteriyor.

Cem ALBAY / Meksika(toplumcueksen.net)

Dünya Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 21Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011

ToplumsalVaroluş mitingi

KKTC’de Sendikal Platform’un düzenlediği‘Toplumsal Varoluş Mitingi’ 7 Nisan günü genişkatılımla gerçekleştirildi.

Neo-liberal politikaların ülkede de tümyakıcılığıyla hız kazandığı şu günlerde yapılanözelleştirilme saldırısına karşı Sendikal Platformve ilerici, devrimci kurumlar Lefkoşa Meclis binasıönünde miting yaptı.

KTHY çalışanlarının özelleştirilme saldırısınınardından işsizliğe ve sefalete sürüklenen 500’eyakın emekçinin ardından ülkede elektrik vetelefon dairesinin de özelleştirilme sürecinegirmesi grevler ve eylemlerle karşılanıyor.

Üçüncüsü düzenlenen toplumsal varoluşmitinginde sendikal platform meclis önüneyürümek istedi. Meclis önüne dikenli tellerleörülü bekçi köpeği barikatı kuruldu. Buna karşınsendikal platform meclis önüne yürümekisteyince polisle kısa süreli arbede yaşandı.

Kitle meclis önünü uzunca bir süre terketmedi. Bu sırada TC Elçiliği’ne birleşik Kıbrısbayrağı asmak isteyen eylemciye polislermüdahale etti. Bunun üzerine mecliste tekrarçatışma başladı. Bu sırada KTHY direnişçisi öncü-işçi Tarkan Atakan gözaltına alındı. Hava-SenBaşkanı Buran Atakan ve KTHY direnişçileri tekrarmeclis duvarına yürüyerek arkadaşlarının serbestbırakılmasını talep ettiler. Diğer sendikabaşkanlarının da gelmesiyle kitle tekrar polisbarikatına yüklendi. Yaşanan kısa arbedeninardından Sendikal Platform meclis karşısınakurduğu çadıra döndü.

Mitinge Baraka Kültür Merkezi, Kıbrıs SosyalistPartisi, Barikat, Liseli Gençlik, Yeni Kıbrıs Partisi veBirleşik Kıbrıs Partisi katılım sağladı.

Kızıl Bayrak / Lefkoşa

1 Mayıs’ta alanlaraçıkma çağrısı!

Fransa’da beş sendika, Avrupa’daki kemersıkma politikalarını protesto etmek ve Arapülkelerindeki “özgürlük-onur için yapılanayaklanmaları” desteklemek amacıyla 1 Mayıs’taeyleme çağırdı.

CGT, CFDT, FSU, Solidaires ve UNSA, yaptıklarıortak açıklamada, “Bu selamlanacak şok dalgasıdiktatörleri alaşağı ediyor, özgürlük, demokrasi vesosyal ilerleme umudu mesajı taşıyor” dedi.Sendikalar bu yılki i Mayıs’ı ayrıca “Avrupa Birliğiüye ülkeleri ile Avrupa kurumlarının kamuharcamalarını ‘iyileştirmek’ adına dayattığı kemersıkma politikalarının protesto edildiği Avrupadayanışma günü” yapmaya çağırdı. Açıklamada,“İşçiler sorumlu olmadıkları bir krizin bedeliniödememeli” denildi.

Meksika’da elektrik işçilerininmücadelesi sürüyor

7 Nisan 2011 / Kıbrıs

Page 22: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

- İşten atılma sürecinizi anlatır mısınız?- Onur Sağlaş:

Adım Onur Salaş. Bufabrikada işe 1Haziran 2003tarihinde başladım. İlkolarak 2006 yılındaanayasal hakkımızıkullanıp Türk MetalSendikası’na üyeolduk. Patronun çokbüyük baskısıylakarşılaştık. Sendikayaüye olan işçileri tektek odalara çekipsendikadan istifa etmeye zorladılar. Lakin bizler“İmzamızın arkasındayız, bizi çalıştıracaksanız sendikalıolarak çalıştıracaksınız. Kabul etmiyorsanız gereğineyse yapın” diyerek kararlılık gösterdik. Bunun üzerine2006 yılında farklı gerekçeler gösterilerek ama aslındasendikaya üye olduğumuz için birçok işçi arkadaşımlabirlikte işten çıkartıldım. İşten atılan işçiler olarak işeiade davası açtık. Dava iki yıl sürdü ve 2008 yılında işeiade davasını kazanarak fabrikaya geri girdik. Odönemde işten 84 kişi atılmıştı. Bunlardan 53’ü davaaçtı. Dava açanlardan da 47’si işe geri girdi.

- 2008 yılında işe iade davasını kazanıp fabrikayageri girince herhangi bir değişiklik oldu mu?

- Onur Sağlaş: Tabi o zaman davayı kazanıp içerigirince şartların düzeleceğini düşünmüştük. Uzun süreçalışma şartlarının düzelmesini bekledik; lakin hiçbirdüzelme olmadı. Bunun üzerine 2010 yılında sendikalanlamda tekrar bir hareketlenme yaşandı. Tabii işverenbunu duyunca bizi tehdit etti ve sendikadan istifaetmemizi istedi. Sendikadan istifa etmemiz karşılığındabirtakım düzenlemeler, iyileştirmeler yapacağını söyledi.Bizler de patrona inanıp iyi niyetlerle istifa ettik. Lakinaradan uzun bir süre geçmesine rağmen hiçbiriyileştirme olmadı. Bizi sürekli oyaladı. Yok, ocakta zamyapacağım yok şubatta derken bir hayli zaman oyaladıbizi. Tabii kandırıldığımızı anlayınca tekrar örgütlenmeyoluna gittik ve kısa bir sürede onlarca arkadaşımızsendikaya üye oldu. Patron durumu öğrenir öğrenmez29 Mart 2011 tarihinde 6 arkadaşımızı sorgusuz sualsizişten çıkarttı. Bundan bir hafta sonra da 13 kişiyi dahaişten attı. Bunun üzerine de işte burada gördüğünüz gibi1 Nisan itibariyle oturma eylemine başladık.

- Şerife

Bozanoğlu: Ben de2006 yılındakiörgütlenmeçalışmalarından dolayıişten atılan vemahkeme süreciylegeri işe başlayanişçilerden birisiyim.Tabi biz geridöndüğümüzdesendika üyesi olarakdöndük. Bölüm şefi

bize bir konuşma yaptı, çalışma şartlarınıniyileştirileceğini söyledi ve istifa etmemiz için yoğunbaskı uygulandı. Biz de istifa ettik. Ancak hiçbir şeydeğişmeyince yine üye oldum. Son süreçte yine çokbaskı gördük. Tek tek hepimizi odaya çektiler. Önceüyeliğimizi gizliyorduk. Ama sonra baskılara

dayanamayıp sendikaya üye olduğumu açıkladım vebunun üzerine 4 Nisan 2011’de kapı önüne kondum.

Cemile Erdoğan: Ben 2004 yılından beri bufabrikada çalışıyorum. Ben de diğer arkadaşlarım gibi2006 yılındaki sendikal faaliyet sürecinden geçtim. İştençıkarıldık ve tazminatlarımız da ödenmedi. Beni iştençıkartırlarken dava açmazsam tazminatımı alabileceğimisöylemişlerdi. Lakin yalan çıktı. Bunun üzerine davaaçtım. Daha sonra da tazminat davası açacağım.

- Peki hedefiniz nedir? Mücadele ne kadar dahadevam edecek?

- Onur Sağlaş: Bizler artık patronun yalanlarınainanmayacağız ve mücadeleyi sonuna kadar, burayasendika girene kadar devam ettireceğiz. İşçi anayasalhakkını kullandığı için işinden olamaz. Böyle birhaksızlığa boyun eğemeyiz. İleri demokrasi bu mudur?Anayasada yazan maddenin bile uygulanmadığı birülkede ileri demokrasiden bahsedilebilir mi? Buradadirenen bütün arkadaşlarımızın çoluğu çocuğu var.Herkes ekmeğinin peşinde koşuyor. Biz burada silahsıkmıyoruz, kurşun atmıyoruz, kimseye zararvermiyoruz. Tek derdimiz ekmeğimiz. İşten çıkarılanarkadaşların her biri bu fabrikada yıllarca çalışmış,kalifiye işçiler. Kimi 6 yıl, kimi 10 yıl kimi daha fazlaçalışmış.

- Cemile Erdoğan: Mücadelemiz gelecekmücadelesidir. Yarın benim kızım büyüyecek ve bufabrikada çalışacak belki. Ama bu şartlarda nasılçalışacak? Ben bile bu şartlarda çalışamazken kızımınböyle bir gelecekle karşılaşmasını istemiyorum.Çocuklarımıza daha iyi bir gelecek, daha özgür bir ülkebırakmak için bu mücadeleyi kazanmak zorundayız.

- İçeride çalışma şartları nasıldı? Neden sendikalıolma gereği duydunuz?

Onur Sağlaş: İçeride çalışma şartları çok kötüydü.İzin almak, kafana göre sağlık nedeniyle rapor almakfalan çok zordu. Ben 8 yıllık işçiyim; mesela bir günlükraporum, bir gün geç kalmışlığım yoktur. Patrona göretek kusurum sendikaya üye olmak istemem.

- Peki talepleriniz neler?Onur Sağlaş: Manisa’da binlerce işçi çalışıyor ve

bunların çok az bir kısmı örgütlü. İşçinin örgütsüzolmasından, ucuz işgücünden avantaj elde etmeyeçalışıyorlar. Biz emeğimizin karşılığını istiyoruz.İnsanca yaşayacak bir ücret istiyoruz. Sürekli Türkiyeekonomisi büyüyor, milli gelir artıyor diyorlar. Bu nasılbüyüme? Bu büyümeyi biz niye hissedemiyoruz? İştenatmak bu kadar kolay olmamalı. Ya da bir dava süreci bukadar uzun sürmemeli. İşçilerin örgütlenmesi önündekigörünen görünmeyen tüm engeller kaldırılmalı. Enbüyük talebimiz bu fabrikaya sendikanın girmesidir.

Ayrıca şunu da sizin aracılığınızla belirtmekistiyorum ki basın mücadelemize hiç ilgi göstermiyor.Basının işçi sorunlarına ilgisi hiç yok. Basın magazinbasını olmuş adeta. Biz burada direniyoruz ama birbasın organı gelip de bizim sesimizi duyurmuyor.

Kızıl Bayrak / Manisa

Sınıf hareketi22 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011

Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde kuruluACCELL Bisiklet Sanayi A.Ş. (Bianchi)fabrikasında çalışırken Türk Metal’e üye olduklarıiçin işten atılan ve fabrika önünde direnişe geçenişçilerin bekleyişi sürüyor.

Türk Metal’e üye işçiler 11 Nisan Pazartesi günüdirenişçi işçilerin yanındaydı. Yağan yağmura rağmensaat 17.00’de, direnen işçilerin yanına gelen işçilersloganlarla desteklerini sundular.

Saat 18.00’de Bianchi fabrikasında mesai bitimiile birlikte yüzlerce işçi fabrika önüne geçti. Servislerfabrika dışına çıkarken işçiler sloganlarlakararlılıklarını içerideki işçilere duyurdular.Servislerin içindeki işçiler de dışarıdaki işçilere elsallayarak desteklerini gösterdiler. Servislerin çıkışısırasında taşeron aleyhine sloganlar da atıldı. İçerdençıkan fabrika yöneticilerini yuhalayan işçilerinsendika yöneticileri tarafından uyarılmaları dikkatçekti.

İşçilerden zincirli eylemİşçiler 6 Nisan günü kendilerini fabrika kapısına

zincirlediler. Bunun üzerine polis müdahaledebulundu. Demir makasları ile zincirleri kesilen işçilerpolise direnmeye çalıştılar.

Bu eylem üzerine Türk Metal’in Organize

Sanayi’de örgütlü olduğu diğerfabrikaların işçileri destek için fabrika önüne geldi.08.00–16.00 vardiyasından çıkan işçiler fabrikanınönüne gelerek işçilerin yalnız olmadığını gösterdi.Desteğe gelenler direnen Bianchi işçilerinin herzaman yanında olduklarını, işçiler geri alınana ve defabrikaya sendika girinceye kadar desteklerinindevam edeceğini belirttiler.

Türk Metal üyesi işçiler mücadele kararlılıklarınıdile getirdiler.

Bianchi’de direniş sürüyor...

Bianchi işçileriyle konuştuk...

“Mücadelemiz gelecek mücadelesidir!”

6 Nisan 2011 / Izmir

Page 23: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

İstanbul’da Tuzla Deri Organize SanayiBölgesi’nde kurulu Kampana Deri’de sendika hakkıtalebiyle başlayan direniş her geçen gün büyüyor.Direnişin 17. ve 18. günlerinde fabrikaya kaçak işçisokulmasına direnişçi işçiler engel oldu.

6 Nisan günü Kampana patronunun fabrikaya kaçakişçi sokma girişimine karşı Deri-İş yöneticileri,direnişçi işçiler ve ziyarete gelen destekçi güçlerservisin içeri girişini engelledi.

Direniş alanına ziyaret

Öğle saatlerinde ise Türk-İş 1. Bölge TemsilcisiFaruk Büyükkucak, DİSK/Genel-İş Sendikası AnadoluYakası Bölge Başkanı Veysel Demir, Harb-İş İstanbulAnadolu Yakası Şubesi, Petrol-İş 2 No’lu Şube, TürkMetal Pendik Şube, Tes İş 2 No’lu Şube ve Sağlık-İşKadıköy Şubesi yöneticileri Kampana işçilerine temsilidüzeyde bir ziyarette bulundular.

Deri-İş Genel Merkez ve şube yöneticilerininyanısıra farklı deri fabrikalardan Deri-İş üyesi işçilerde her zaman olduğu gibi Kampana işçilerini yalnızbırakmadı.

Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak veGenel-İş Anadolu Yakası Bölge Başkanı Veysel Demirde birer konuşma gerçekleştirdiler. KonuşmalarındaTürk-İş ve DİSK’in taşeronlaştırmaya vegüvencesizliğe karşı ortak mücadele etmesi gerektiği

belirtildi. Ziyarette söz alan Deri-İş Genel Başkanı Musa

Servi, sermayenin dayattığı kuralsız ve güvencesizçalıştırmaya dikkat çekti. Ortak mücadele çağrısı yapanServi, Kampana Deri’de sonuna kadar mücadeleedeceklerini ifade etti.

18. gün: Kararlılık sürüyor

Kampana işçileri direnişin 18. gününde (7 Nisan)fabrika kapısına dayanarak kaçak işçilerisokmayacaklarını tekrar dile getirdiler. Direnişçi işçilerve fabrika temsilcilerinin çabasıyla kaçak işçiler içeriyesokulmadı. Saatler boyu servis dışarıda kapı önündebekletildi. Sendika üyesi işçiler ve kaçak işçiler öğlesaatlerine doğru kapı önünde bekleyişlerine son verdi.

Kampana patronu üretim yapamadı ve direnişçiişçiler bu olayın ardından türküler eşliğinde halaylarçektiler. Öğle saatlerinde ise daha önce çadıraoturmaya gelen faşist besleme güçler işvereni ziyaretettiler. Silahlı olan ve geçen günkü geldikleri arabayıkullanan bu beslemeler yarım saatlik bir görüşmeninardından fabrikadan ayrıldılar.

Kampana işçileri, kendileri gibi günlerdir direnişteolan Ontex işçilerini telefonla arayıp direniş süreçleriüzerine sohbet ettiler ve en kısa zamanda kendileriniziyaret edeceklerini belirtiler.

Kızıl Bayrak / Tuzla

Sınıf hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 23Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011

Kampana’da direniş ve dayanışma

Sandoz’da grev ve lokavtGebze Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu Sandoz

İlaç’taki TİS sürecinin anlaşmazlıkla sonuçlanmasıüzerine grev kararı alındı.

30 Mart günü fabrikaya grev kararı asılırken,patron da 7 Nisan günü lokavt ilan etti. Sandoz’da TİSsüreci 10 Aralık 2010 tarihinde başlamıştı. Petrol-İşistanbul 1 Nolu Şube’de örgütlü olan Sandoz işçilerimücadelede kararlı olduklarını ifade ediyorlar.

TEC’te grev kararıHava-İş Sendikası, 11 aydır süren TİS

görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerinePratt Whitney THY Teknik Uçak Bakım Motoru BakımMerkezi’ne (TEC) grev kararını 12 Nisan günü astı.

Vardiya değişiminde işe gelen ve çıkan Hava-İşüyelerinin katıldığı eylemde Hava-İş şube başkan veyöneticileri ile diğer işyeri temsilcileri de katıldı.Eylemde Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin işçilereseslendi. Ayçin, astıkları grev ilanına olumlu cevapalamazlarsa grevi uygulayacaklarını, üretimitamamen durduracaklarını belirtti. TEC’e en fazla 2hafta süre verdiklerini dile getirdi.

Toplu görüşme masasında üyelerinin olmazsaolmaz maddelerine saygı beklediklerini belirtti.Firmanın sendika düşmanı tutumunu hatırlatarak“Burada sendika olmazsa üretim de olmaz” dedi.

VF EGE Giyim’de greve doğruAydın Söke’de kurulu VF EGE Giyim fabrikasında

DİSK/Tekstil ile patron arasında süren toplu sözleşmegörüşmelerinde grev aşamasına gelindi. Sendika,grev uygulamasını 29 Nisan’da başlatma kararı aldı.

DİSK/Tekstil Söke Şube Başkanı Cemal Poyraz, 2Aralık 2010 tarihinde başlayan 3. dönem toplu işsözleşmesi görüşmelerinde 58 maddeden 45’indeanlaşma sağlayıp, kalan 13 maddede uyuşmazlıktutanağı tutulduğu bilgisini verdi.

Poyraz, 4 Nisan 2011 tarihinde toplananDİSK/Tekstil genel merkez yönetiminin greve çıkmakiçin 29 Nisan 2011 tarihini belirlediğini duyurdu.

Karayollarında peşkeşe ve sürgün politikalarınakarşı Yapı-Yol Sen ve Yol-İş Sendikası 13 Nisan günüMaltepe’deki Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü’ndeortak eylem gerçekleştirdi. Küçükyalı’daki BölgeMüdürlüğü içerisinde toplanarak giriş kapısına

yürüyen karayolu emekçileri “Yol-İş İstanbul 1 No’luŞube”, “Yapı-Yol Sen İstanbul Şube”, “Devletgüdümlü sendikaya hayır”, “İşyerleri ekmeğimiz,aşımızdır - Onurumuz için direneceğiz” pankartlarınıtaşıdı.

Eylemde ilk olarak söz alan Yol-İş İstanbul 1No’lu Şube Başkanı Erdem Arcan, AKP hükümetininkarayollarına yönelik peşkeş ve talan politikalarınadikkat çekti. İşçi ve emekçilere yönelik yenisaldırıların yolda olduğunu dile getiren Arcan, ortakmücadelenin önemine vurgu yaptı.

Ortak açıklamayı okuyan Yap-Yol Sen İstanbulŞube Başkanı Nizamettin Orhan, Karayolları GenelMüdürlüğü’ne bağlı birimlerin tasfiye edilmekistendiğini söyledi. Kavacık’taki karayollarıarazisinden sonra sıranın, Küçükyalı’daki karayollarıarazisine geleceğini belirtti. Karayolları 1. ve 17.Bölge Müdürlüklerinin birleştirilmesinin çalışanlaraçısından olumsuzluklar doğuracağını sözlerineekleyen Orhan yandaş sendikaların temsilcilerininmücadeleyi söndürmeye çalıştığı uyarısında bulundu.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Peşkeşe ve sürgünlere karşı ortak eylem

7 Nisan 2011 / Gebze

13 Nisan 2011 / Küçükyalı

12 Nisan 2011 / Kurtköy

Page 24: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Yüksek Öğretime Giriş (YGS) sınavı, düzeninçürümüşlüğüne yeni bir örnek oldu. Kısa bir süreönce de KPSS’de yaşanan kopya skandalı ile benzerbir durum ortaya çıkmıştı. Gelecek kaygısıylayaşamlarını sınavlara kilitleyen gençlik bir kez dahabu düzenin acımasız yüzüyle karşılaştı.

Aileleriyle birlikten gençlerin yaşamlarını busınavlara endekslediği bir durumda böylesi bir şifreskandalının ortaya çıkması düzenin efendilerini detelaşa düşürmüş durumdadır. Çünkü sözkonusu olandüzenin kurumlarına yönelik büyük güvensizlikyaratan bir skandaldır ve ilk değildir. Bu tepkilerinkapitalist düzene yönelik bir tepkiye evrilmesi hiç dezor değildir. Düzenin uşakları da bunu biliyor ki,cumhurbaşkanından başbakana ve çeşitli bakanlarakadar olayı kapatmaya yönelik ardarda açıklamalargeldi. ÖSYM başkanı, şifreleme olmadığını ispatetmeye çabaladı. Yetmeyince polis devreye sokuldu.

YGS’deki şifre skandalının ardından liseligençliğin çürümüş eğitim ve sınav sistemine öfkesipatladı. Şifre skandalının ortaya çıkmasından bu yanaçeşitli illerde yaygın eylemler gerçekleştirildi. Kimiilerici grupların da yön verdiği eylemler büyükölçüde Facebook aracılığıyla da kendiliğindenörgütlendi. Bu eylemlerden yansıyan ve dilegetirilenler, gençliğin geleceksizliğe yönelik öfkesiile birlikte bilincinin düzeyini de gösterdi.Eylemlerde “Zenginlerin şifreleri satın alarak

eğitimde eşitlik ilkesini bozduğu” yönündeki ifadeler,“parasız eğitim” vb. sloganların öne çıkması oldukçaanlamlıdır. Sınıfsal ayrımın yansıra cemaat yandaşlığıda tepkilerin hedefindeydi.

Skandalların işaret ettiği geleceksizlik sorunutoplumun geniş kesimlerinin ortak paydasıdır. Bunedenle konu ortak bir mücadele açısından sonderece elverişlidir. Şimdiye kadar verilen tepkilerinyaygınlığı anlamlıdır. Ancak yine de bunun yeterliolmadığını vurgulamak gerekir. 1 milyon 700 binadayın katıldığı Yükseköğretime Geçiş Sınavı’ndansadece gençlik değil, aileleriyle birlikte, işçi veemekçilerin büyük bölümü etkilenmektedir.

Bundan sonraki mesele açığa çıkan tepkilerindaha örgütlü ve birleşik bir şekilde ortayakonulmasını sağlamaktır. Gösterilen eylemlerinçeşitliliği anlamlı olmakla birlikte bir dağınıklık veparçalılığa sahiptir. Bunun için ise somut talepleretrafında toplumun geniş kesimlerini içine çekmeyihedef alan bir mücadele hattı ortaya koymakgerekmektedir. Öncelikle bugün gerçekleştirileneylemlerin sürekliliğinin sağlanması ve sistemmağduru her emekçi kesimini kapsayan bir platformyaratılması önemlidir. Örneğin gündemde olan 15Nisan boykot eylemi bu açıdan önmeli bir adımdır.Eğitim-Sen’in, 15 Nisan’da lise ve dershaneöğrencilerinin yapacağı okul boykotuna destekvereceğini ifade etmesi önemlidir. Boykot gibi tutumaldıran ve geniş kesimlerde taraflaşma yarataneylemler anlamlıdır.

Ayrıca vurgulamak gerekir ki, bu dönemdekapitalist düzenin eğitim sistemine karşı sosyalizminde en iyi şekilde propaganda edilmesi gerekmektedir.Gençliğin gelecek sorununa bu açıdan somut birçözüm ortaya koymak, özellikle seçim öncesi düzenpartilerinin meclise endeksli değişimden demvurdukları bir dönemde, daha da önemkazanmaktadır. Ek olarak, bu zaman diliminde dünyagenelinde kapitalizmin yarattığı sonuçlara karşıgerçekleştirilen gerek Avrupa ülkelerindeki gençlikeylemleri, gerekse Tunus ve Mısır’daki halk

ayaklanmaları örneğinde olduğu gibigençliğin öne çıkması ayrıca biravantajdır. Bu açıdan da özellikle dünyagenelindeki bu örneklerin öneçıkartılarak ve kapitalist düzenin çürüyenyüzü teşhir edilerek, gençlik hakları vegelecekleri için sokaklara çağrılmalıdır.

Bu bilinçle içinden geçilen dönem iyişekilde değerlendirilmeli, gençliğindevrimci enerjisinin açığa çıkartılmasıiçin yoğunlaşılmalıdır.

Gençlik hareketi24 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011

Şifre skandalı liseli gençliğin öfkesini açığa çıkardı...

Haklarımız ve geleceğimiz için sokağa!

27 Mart 2011 Pazar tarihinde gerçekleşenüniversiteye giriş sınavının ilk basamağı olan YGS’ninbirkaç gün sonrasında sınavda bir şifreleme sistemikullanıldığı açığa çıktı. Geçtiğimiz sene KPSS’denALES’e birçok sınavda kopya çekildiği ortaya çıkmıştı.YGS’deki şifre skandalı ile bir kez daha gençliğingeleceği üzerinden ne kadar kolay oyunlaroynandığını görmüş olduk.

Sınavda şifre kullanıldığı açığa çıktıktan hemensonra yalanlamalar dizisi başladı. Skandal, üstükapatılamaz bir şekilde ispatlandıktan sonra da neyesığınacaklarını bilemediler. ÖSYM Başkanı Ali Demir,YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan ve Milli Eğitim BakanıNimet Çubukçu yaptıkları açıklamalarda pervasızcaortada büyütülecek bir olay olmadığını söyleyip,gündemi soğutmaya çalıştılar.

Liseli gençlik ise şifre skandalına cevabı sokaktaverdi. YGS’deki şifreleme sistemi kullanıldığının açığaçıktığı günden beri liseli öğrenciler başta olmaküzere YGS’ye girenler, veliler ve eğitim emekçileritepkisini ortaya koydu. Zincirleme eylemindenkalem kırma eylemine kadar çeşitli eylemlergerçekleştirildi. Binlerce öğrenci günlerce sokaklarıdoldurdu. Birçok ilde sokaklar bu haksızlığın hesabınısormak isteyenlerle doldu. Önümüzdeki günlerde desokaklar liselilerle dolmaya devam edecek. 15 Nisangünü de liseliler, okul boykotu ile eylemlerini başkabir boyuta taşıyacaklar.

Eleme sınavları kaldırılsın, parasız ve eşit eğitim istiyoruz!

İlkokul sıralarından beri rekabet etmeyeyönlendirilen öğrenciler “geleceği kazanma”yalanlarıyla yarış atına çevriliyor. Sözde eşit eğitimiçin öğrencilerin “bilgi ve yeteneklerini” ölçensınavlar, aslında ticari eğitimi döndüren temelçarklardan biridir. Eleme sınavları için ödenen girişücretleri, dershaneler, özel dersler işçi ve emekçiçocuklarının daha sınav öncesinden elendiğiaşamalardır. Eğitimin ve eğitim sürecindeki her biradımın paralı hale gelmesi ile işçi ve emekçiçocukları insanın en temel haklarından biri olaneğitim hakkından mahrum kalıyorlar. Sınavlarınöncesinde paralı eğitim uygulamaları ile öğrencilerelemelerden geçiriliyorlar.

Üniversiteye giriş aşamasına kadar elenmeden

gelebilen öğrenciler için de eşitsizlik çok boyutlu birşekilde devam ediyor. YGS’deki şifrelemeuygulaması da yıllarca okul sıralarında bir şeyleröğrenmeye çabalamanın, eğitime paralar saçmanında yeterli olmadığını gösterdi.

YGS ve LGS gibi eleme sınavlarıyla ve bu sınavlarahazırlanma süreçleri ile öğrencilerin hayatlarıcendereye alınmamalıdır. Herkesin parasız ve eşitkoşullarda eğitim alması sağlanmalıdır. Üniversiteyegirişteki sınav uygulaması kaldırılmalı, her düzeydeeğitim alma imkanları oluşturulmalıdır.

Ayrıca KPSS ve YGS gibi sınavlarda ortaya çıkankopya skandalları, sınavlar eliyle kadrolaşmanınderinleştirildiğini de göstermiştir.

Geleceğimiz için şifre: Örgütlü mücadele!

YGS ve LGS gibi sınavlar hayatın kritik dönemleriolarak adlandırılır ve öğrencilerin yaşamları bunagöre şekillendirilir. Çünkü bu sınavlar üniversitelerikapılarını açacak kilittir, üniversiteler de gelecekgarantisi. Tüm bu safsatalar öğrencileri yaşamdansoyutlayıp “kendilerini kurtarma yarışını”başlatmaktadır. Oysa ne bu sınavlardan geçmek nede üniversite bitirmek güvenli bir gelecek, insancabir yaşam sağlamaktadır.

Üniversite kapılarının ardında gençliği neyinbeklediğini biliyoruz: Diplomalı işsizlik veya köleceçalışma koşulları. Gençliğin geleceği elemesınavlarında değil örgütlü mücadelededir.Geleceğimizi kazanmak için liselerde, sokaklardahakkımızı aramaya, sesimizi yükseltmeye devamedelim. YGS’deki şifre uygulamasını protesto etmekiçin gerçekleşecek okul boykotunu güçlendirmek için15 Nisan günü derslere girmeyelim vebulunduğumuz yerleri eylem alanlarına dönüştürüptaleplerimizi yükseltelim!

YGS iptal edilsin! YGS, LGS vb. eleme sınavları kaldırılsın! Üniversiteye sınavsız geçiş uygulamasına

geçilsin! Paralı eğitime son! ÖSYM Başkanı Ali Demir, YÖK Başkanı Yusuf Ziya

Özcan ve Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu baştaolmak üzere YGS’deki şifre olayının tüm sorumlularıgörevden alınsın, hesap sorulsun!

Devrimci Liseliler Birliği

13.04.11

15 Nisan’da okul boykotunu güçlendirelim!..

YGS, LGS kaldırılsın!

Sınavsız üniversite, eşit, parasız eğitim istiyoruz!

Page 25: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Taksimİnternet paylaşım sitesi Facebook üzerinden

örgütlenen eylem için 10 Nisan günü TaksimMeydanı’nda toplanan öğrenciler buradan Tünel’eyürüdü. “Şifre değil, parasız eğitim sınavsız üniversiteistiyoruz” pankartı arkasında binlerce öğrenci taleplerinidile getirdi.

Yürüyüşe dışarıdan katılımların da olmasıyla kitleninsayısı daha da artarken yol boyunca sık sık oturmaeylemi yapıldı.

Basın açıklamasında ÖSYM Başkanı Ali Demir’in,YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın ve Milli EğitimBakanı Nimet Çubukçu’nun gençliğin geleceğinielinden çaldığı ifade edildi.

Başta ÖSYM Başkanı Ali Demir olmak üzere, MilliEğitim Bakanı Nimet Çubukçu, YÖK Başkanı YusufZiya Özcan istifa etmesi gerektiği dile getirilerek şifreskandalının aydınlatılması istendi. Soruları dağıtanlarınve yararlananların cezalandırılması talep edildi.

KocaeliFacebook üzerinden örgütlenen eylemde lise

öğrencileri 10 Nisan günü yürüyüş ve oturma eylemigerçekleştirdi. Sayıları 2 bini bulan öğrenci MerkezBankası önünde toplanarak Sabri Yalım Parkı’nayürüdü. Yolda oturma eylemi yapan öğrenciler SabriYalım Parkı’nda gerçekleştirdikleri basın açıklamasındaşifre skandalıyla binlerce öğrencinin umutlarıylaoynandığını dile getirdiler.

BursaBursa’da yapılan eylemde öğrenciler tepkilerini

düdük çalarak gösterdi. Şehreküstü Meydanı’ndatoplanan binlerce öğrenci ellerindeki pankartlarlaYGS’deki şifre iddialarına göndermede bulunarakdüdük çaldı. Yoldan geçenlerin de destek verdiğieylemde öğrenciler Kent Meydanı’na yürüdü.

AnkaraFacebook üzerinden örgütlenen eylemde öğrenciler

10 Nisan günü Abdi İpekçi Parkı’nda buluştu. Liselilerburadan Sakarya Caddesi’ne doğru yolu trafiğekapatarak kitlesel bir yürüyüş gerçekleştirdiler. SakaryaCaddesi’ne gelindiğinde bir dersanenin önünde toplananve dağılmayan öğrenciler alkışlarla ve sloganlarlabekleyişlerine devam ettiler. Kitleye müdahale etmekisteyen birtakım reformist çevrelerin “Eylem bitti,

dağılın” çağrılarına kulak asmayan öğrenciler buradanda Yüksel Caddesi’ne bir yürüyüş yaptılar. YükselCaddesi’nde bekleyen ilerici ve devrimci öğrencilerlebuluşulduktan sonra YKM önüne yürüyüşe geçildi.Fakat yürüyüşe polis izin vermedi. Bu sırada polis şefi“Sabahtan beri oradan oraya gidiyorsunuz, yeter artıkbitirin, hayat normale dönsün” sözleriyle acizliğinigösterdi.

Ancak yürümekte ısrar eden kitle pazarlıklar sonuçvermeyince barikata yüklenerek polisle çatışmaya girdi.Polisin de biber gazıyla saldırısının ardından KonurCaddesi’nden geri çekilinerek Meşrutiyet Caddesitrafiğe kapatıldı. Burada bekleyiş bir süre devam etti.Ancak polis saldırısıyla bölünen ve dağılan öğrencilerbirleşemeyince eylem bitirildi.

KuşadasıKuşadası’nda Demokrasi Meydanı’nda toplanan

öğrenciler ve Eğitim Sen üyeleri 10 Nisan İnönüBulvarı’nda yürüyerek Uğur Mumcu ve Basın ŞehitleriParkı’na geldi.

Karabük10 Nisan günü Karabük’te Albay Karaoğlan

Caddesi’nde toplanan öğrenciler gerçekleştirdikleribasın açıklamasında sınava girişte alınan abartılıgüvenlik önlemlerine dikkat çekerek şifre skandalınavurgu yaptılar. Yağan yağmura aldırmadan alkış veıslıklarla ÖSYM’yi protesto eden öğrenciler daha sonrayürümek istedi. Polisin izin vermemesi üzerineöğrenciler sınav giriş belgelerini yakarak dağıldılar.

Kayseri Kayseri’de son yılların en kitlesel öğrenci eylemi 10

Nisan günü gerçekleştirildi. Eğitim Sen Kayseri Şubesiönünden yürüyüşe geçen yaklaşık 200 YGS mağduruöğrenci Hunat Meydanı’na yürüdü. KESK, BDSP, DHF,ESP ve EMEP’in destek verdiği eyleme yaklaşık 250kişi katıldı.

Eskişehir Genç-Sen Adalar’da bir yürüyüş gerçekleştirdi. İl

Sağlık Müdürlüğü önünde biraraya gelen Genç-Sen’lileralkış ve sloganlarla Adalar Migros önüne kadaryürüyerek burada bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.Yürüyüş boyunca ajitasyon konuşmalarıyla çevredekiinsanlar yaşanan bu haksızlığa karşı eyleme çağrıldı.

Gençlik hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 25Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011..

Binlerce öğrenci YGS skandalını protesto etti...

“Şifre değil, parasızeğitim istiyoruz”

Sokaklar ısınıyor!..Dersim

Dersim’in en büyük liselerinden Atatürk Lisesiönünde biraraya gelen yüzlerce öğrenci 9 Nisangünü şehir merkezine yürüdü. Eğitim Sen üyesiemekçiler ve demokratik kitle örgütlerinintemsilcileri de eyleme destek verdi.

Mersin Dev-Lis üyeleri 9 Nisan günü KESK binası

önünden Taşbina’ya kadar yürüyüş düzenledi.“YGS’nin şifresi eğitim sisteminin adaletsizliği”pankartını açan öğrenciler adına açıklama yapanKezban Küçük, ortaya atılan iddiaların vahimolduğunu belirterek, ÖSYM’nin hiç kimseye güvenvermediğini söyledi.

İskenderun 9 Nisan günü İskenderun’da farklı lise ve

dersanelerden yüzlerce genç yürüyüş yaptı.Dershanelerde, liselerde ve sosyal paylaşımsitelerinde biraraya gelen öğrenciler İskenderun İlçeMilli Eğitim Müdürlüğü önüne yürüdü. Eylemde,ÖSYM Başkanı’na istifa çağrısı yapıldı.

Bursa 9 Nisan günü liseliler valilik tarafından yıllardır

eylemlere kapalı tutulan Heykel Meydanı’ndaprotesto gösterisi düzenledi. Liseli Genç Umut üyesi6 lise öğrencisi Heykel Meydanı’nda oturma eylemiyaptı. 8 Nisan günü ise valiliğin gösterilereyasakladığı meydanda oturmaya başlayan liselilereemekçiler ve Eğitim Sen üyeleri de destek verdi.

BalıkesirYüzlerce liseli tepkilerini 9 Nisan günü sokağa

dökülerek gösterdi. Polisin tüm engellemegirişimlerine rağmen öğrenciler Balıkesir’in en işlekcaddesinde basın açıklaması yaptılar.

Eğitim Sen’nden YGSprotestoları

GebzeEğitim Sen Gebze Şubesi 6 Nisan Çarşamba günü

eylem gerçekleştirdi. Şube önünde toplanan kitleGebze Çeşme’sine yürüdü ve basın açıklamasıgerçekleştirdi. Yönetim Kurulu Üyesi Güngör İldemtarafından okunan açıklamada “Geçtiğimiz yılKPSS’de yaşanan kopya skandalının YÖK veÖSYM’nin kopya skandalı üzerine yoğunlaşmakyerine, pek çok yönüyle aşırıya kaçan güvenlikönlemleri ile sınava giren bütün öğrencileri vesınavda görev yapan öğretmenleri ‘potansiyel suçlu’ilan eden uygulamalar kabul edilemez” ifadelerineyer verildi. Eyleme yaklaşık 100 kişi katıldı.

Marmaris Eğitim Sen Marmaris Şubesi’nin çağrısıyla 9

Nisan günü Atatürk Anıtı önünde KPSS ve YGS’deyaşanan skandallar protesto edildi. AçıklamayıMarmaris Eğitim Sen Başkanı Hasan Akbaşgerçekleştirdi.

Mersin Eğitim Sen Mersin Şubesi 9 Nisan günü kopya

skandalını protesto etti. KESK binası önündenyürüyüşe geçen Eğitim-Sen üyeleri ve öğrencilerdenoluşan kitle Büyükşehir Belediyesi’ne yürüdü. Basınaçıklamasını Eğitim Sen Şube Sekreteri NerminKarasu gerçekleştirdi.

Page 26: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

İstanbul Üniversitesi’nde bir Ekim Gençliğiokuruna 1 haftalık uzaklaştırma cezası verildi.Soruşturma ve ceza terörüne karşı 8 Nisan günü kapıönünde direnişe geçen Ekim Gençliği okuru günboyunca siyasal çalışmasını sürdürdü.

Üst araması ve kimlik kontrolü dayatmasınıreddeden öğrenciler özel güvenlik ve sivil polislertarafından 1 Kasım 2010 günü Beyazıt Ana Kapı’dadarp edilmişti. Polis ve ÖGB’ler kapıları kilitleyereköğrencileri yerlerde tekmelemişti. Bu saldırıyıprotesto etmek için araç kapısından üst aratmadanfiilen giren öğrencilerden 45’ine soruşturmaaçılmıştı.

Soruşturmada savunma yapan Ekim Gençliğiokurlarından biri, soruşturma komisyonundansavunma metninin bir örneğinin kendisineverilmesini talep etti. İsteğin reddedilmesi üzerinekendi hukuklarını, disiplin soruşturmasıprosedürünü komisyona hatırlattı.

Soruşturmacı “öğretim görevlilerinin” ısrarıüzerine savunma veren Ekim Gençliği okuru“Savunma verip vermemenin sonuca bir etkisiolacağını düşünmüyorum. Nasıl olsa rektörlükemrettiğinde kafanıza göre ceza veriyorsunuz.Savunma yapmaktan vazgeçiyorum” dedi vesavunma metnini alıp odayı terk etti. Bunun üzerinekendisine “disiplin kovuşturmalarının sağlıklı birşekilde yürütülmesini engellemekten” bir haftauzaklaştırma cezası verildi.

Cezanın başlamasıyla beraber Ekim Gençliğiokuru Beyazıt Meydanı’ndaki ana giriş kapısıönünde direnişe başladı. Sabahtan akşam saatlerinekadar siyasal çalışmayı sürdürdü. Öğlene kadar30’un üstünde Kamp-Üs dergisi dağıtıldıktan sonra,Ekim Gençliği dağıtımına geçildi.

Ekim Gençliği satışı ajitasyon konuşmalarıeşliğinde yapıldı. Özgürlük ve geleceğimiz için işçisınıfının izinde 1 Mayıs çağrısı yapan EkimGençliği okuru, emperyalist işgal, seçimaldatmacası, YÖK ve geleceksizlik ile ilgilikonuşmalar da gerçekleştirdi.

Ayrıca 23 Nisan’da gerçekleştirilecekOntex/Canbebe, PTT ve ÇEL-MER işçileriyledayanışma gecesinin davetiyeleri kullanılarakdirenişlerle dayanışma amaçlı bağış toplandı.

İÜ’de direnişin 2. günüEkim Gençliği okuru üniversite önündeki

bekleyişinin 2. günü olan 11 Nisan günü de devametti. Direnişe sabah 08.00’de Beyazıt ana kapıönünde soruşturma ve cezalar ile ilgili dövizleriyazarak başlayan Ekim Gençliği okuru, “Eğitimhakkımız engellenemez”, “Soruşturmalar-cezalargeri çekilsin / Direnişimin 2. günü” dövizlerinikampüs girişinin çevresine yerleştirdi. ÖGB’lerlekısa süreli bir tartışma yaşandı.

Güne Kamp-Üs dergisi dağıtımıyla devam edildi.Üniversiteye giriş-çıkış yapan birçok öğrenci ilesoruşturmalar, eğitim sistemi, işçi direnişleri üzerinesohbet edildi. Öğle saatlerinde yemek molasıverildikten sonra hız kazanan yağmur dövizleriepeyce yıprattı. Ayrıca direnişteki işçilerledayanışma gecesinin duyurusu yapılıp işçilerledayanışma amacıyla bağış toplandı.

İÜ’de direniş sona erdiDireniş 13 Nisan günü gerçekleştirilen basın

açıklaması ile bitirildi. Basın açıklaması öncesindeyapılan konuşmada henüz sonuçlanmamış 100’ünüzerinde soruşturma olduğu bilgisi verildi. Bu baskımekanizmalarının gençliğin gelecek ve özgürlüközlemini bastırmaya yetmeyeceği, bu saldırınındirenişle karşılanacağı belirtildi.

Konuşmanın ardından Ekim Gençliği adınaaçıklamayı direnişçi öğrenci okudu. Açıklamada,gençliğin gelecek sorunu ve İstanbulÜniversitesi’nde süregiden “olağanüstü hale”değinildi. Soruşturma ve ceza terörünün devrimcifaaliyeti engelleyemeyeceği ifade edildi.

Basın açıklamasına PTT ve Ontex/Canbebedirenişçileri ile BDSP, DÖB, Gençlik Federasyonu,Gençlik Muhalefeti, Öğrenci Muhalefeti veSosyalizm Gençliği destek verdi.

Basın açıklamasının ardından direnişteki işçilerinkatılımıyla direniş-mücadele başlıklı bir sohbetgerçekleştirildi. Sohbette 23 Nisan’dagerçekleştirilecek Öğrenci Kurultayı, işçi ve öğrencihareketi, son dönem Avrupa ve Ortadoğu’dakitoplumsal/sınıfsal hareketlilikler ve liselilerineylemleri ele alındı.

Ekim Gençliği / İstanbul Üniversitesi

Gençlik hareketi26 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011

DTCF’de kurultay söyleşisi13 Nisan günü Ankara Üniversitesi DTCF’de Ekim

Gençliği tarafından “İşçiler kurultaya yürüyor gençliksınıf dayanışmasını büyütüyor” başlıklı bir söyleşigerçekleştirildi.

Söyleşi, son süreçte sermaye devletinin artansaldırılarının sıralanması ve buna karşı örgütlümücadeleyi büyütme vurgusu ile başladı.

Daha sonra Kurultay Hazırlık Komitesi adına birkonuşma gerçekleştirildi. Konuşmada gençliğin yaşadığısorunlarla işçi sınıfının yaşadığı sorunların birbirindenkopuk olmadığı, bugün işçilerin bulunduklarıfabrikalarda, işyerlerinde taban örgütlenmeleriniyaratmaları gerektiği vurgulandı. Ayrıca sendikalbürokrasiye karşı ise yine taban örgütlülüklerinin veişyeri komitelerinin güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı.Kurultayın öncü işçileri buluşturacak bir kürsü olduğuifade edildi.

Ontex ve ÇEL-MER işçilerine de değinen KHK sözcüsüizlenmesi gereken yolu işçilerin gösterdiğini belirtti.Direnişleri büyütmek ve yaygınlaştırmak gerekliliğininaltını çizdi.

Ekim Gençliği / DTCF

“Başkaldırıyoruz” eylemine dava

Ankara’da 5 Ocak günü devrimci ve ilericiöğrencilerin ODTÜ’den AKP Genel Merkezi’negerçekleştirmek istediği yürüyüş azgın polis terörününhedefi olmuş ve saatlerce süren çatışmada kolluk güçleritazyikli su ve gaz bombasıyla öğrencilere pervasızcasaldırmıştı. Bu eylemin ardından üniversite yönetimleri,emniyet ve savcılık işbirliğiyle 117 öğrenciye dava açıldı.ODTÜ, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi veGazi Üniversitesi öğrencilerine açılan davanın duruşmatarihi belirlenmiş değil.

4 Ekim Gençliği okurunun da aralarında bulunduğu117 öğrenci hakkında üniversite yönetimleri de ayrıcasoruşturma başlattı. Hacettepe Üniversitesi 80, ODTÜ30 öğrenciye bu eyleme katılmaktan soruşturmaaçarken, diğer üniversitelerde açılan soruşturmalarınsayısı tam olarak bilinmiyor.

27 Ocak’ta başbakanın Erzurum’da ÖTK’larla yaptığıgörüşmeyi Ankara’da protesto eden öğrencilere polisyine saldırmıştı. Bu saldırı sırasında 8 öğrenci gözaltınaalınmış, aralarında 2 Ekim Gençliği okurunun da olduğu3 kişiye “kamu malına zarar vermek”, “kasten adamyaralama”, “2911 sayılı kanuna muhalefet” ve “polisedirenmek” iddialarıyla dava açılmıştı. Bu dava 28Nisan’da görülecek. Ancak savcılık 20’ye yakın öğrenciyedaha yine aynı gerekçelerle soruşturma açarak davayıbirleştirdi.

Ekim Gençliği / Ankara

İÜ’de uzaklaştırma cezasına karşı direniş

Page 27: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Parti şehitleri Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 27Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011

DTCF’de faşist-ÖGB-idare-polis işbirliği

Ankara Üniversitesi Dil Tarih CoğrafyaFakültesi’nde 12 Nisan günü yaşananolaylar sivil faşist-ÖGB-idare-polis işbirliğinibir kez daha gözler önüne serdi.

Eli satırlı faşistler üniversitede 12 Nisan günü ilerici ve devrimci

öğrenciler sınava girerken faşistlerin deÖGB koruması altında sınava gelmesiesnasında bir gerginlik yaşandı. Sınavsonuna kadar kapıda bekleyen devrimciöğrenciler durumu teşhir etti. ÖGB’ler iseadeta kör-sağır-dilsizi oynadı. Yerigeldiğinde OHAL uygulanan üniversitede“bizim üst arama hakkımız yok” denilerekadeta faşistler savunuldu. Dekan yardımcısıise “Şu anda yapacak bir şeyimiz yok.Sınava girdiler” diyerek faşistlere arka çıktı.

Akşam sınava giren öğrencilere birfaşistin sınav çıkışı saldırmasının ardındanfaşiste müdahale edildi. ÖGB ise faşistinönünde etten duvar örerek onu korumaaltına aldı. ÖGB, öğrencilerin üzerine bibergazı sıktı. Bunun üzerine kitle “Faşizmekarşı omuz omuza!” sloganları ile barikatayüklendi. Devrimci ve demokrat öğrencilerfaşistin ÖGB tarafından dışarıçıkartılmasından sonra orta bahçedebekleyişini sürdürdü.

Sloganlarla bekleyişini sürdüren kitleokulda ajitasyon konuşmaları ile durumuteşhir etti. Teşhir konuşması oradabulunan öğrenciler tarafından alkışlarlakarşılandı. Olay yerindeki satırı saklayan birÖGB ise isminin ve üzerinde olan satırınteşhir edilmesi üzerine oradan koşarakayrıldı. Gazi Üniversitesi’nden de gelenfaşistler bir süre bekledikten sonra topluçıkış yaptılar. Faşistler çıktıktan sonra ilericive devrimci öğrenciler de toplu çıkışgerçekleştirdi.

Kitlesel ve coşkulu yürüyüş

Yaklaşık 100 kişinin katıldığı yürüyüşteMithatpaşa ve Ziya Gökalp Caddesi trafiğekapatılarak Yüksel Caddesi’ne yüründü.Çevredeki ve arabalardaki insanlar daalkışları ile öğrencilere destek verdi. YükselCaddesi’ne gelindiğinde ise DTCFÖğrencileri adına basın açıklamasıgerçekleştirildi.

Öğrenciler okula alınmadı

İlerici ve devrimci öğrenciler 13 Nisangünü, okulda yaşanan saldırıyı teşhir etti.

Alkışlarla orta bahçeye çıkan öğrencileryaşananların öğrencilerin yaşam alanlarınayapılan bir saldırı olduğunu, bunun herkesiilgilendirdiğini vurguladılar. ÖGB tarafındansaklanan satırın ve idarenin bundansonraki süreçte yapacağı her şeyin takipedileceğini ve herkesin de bu süreci takipetmesi gerektiğini dile getirdiler.

Ayrıca yaşanan olaylardan kaynaklı 6öğrenci ihtiyadi tedbir kararı uygulamasınedeniyle sabah okula alınmadı. Dekanlayapılan görüşme sonucu karar kaldırıldı.

Ekim Gençliği / DTCF

“Burada Hatice yoldaşı salt bir Ölüm Orucu direnişçisiolarak ele almayacağım. Dahası bu yönünü öne deçıkarmayacağım; zira bu, onun tümüyle onur verici olanörgütlü devrimci yaşamının yalnızca özel bir evresini, asılanlam taşıyan partili yaşam bütününden koparmak olur.

“Elbette ki Hatice Yürekli yoldaş, tüm öteki siperyoldaşları gibi, bu uzun maratonu soluklu bir biçimde koşmuşve alnının akıyla göğüslemesini bilmiş bir komünisttir ve buçerçevede de söylenecekler olmalıdır, olacaktır. Fakat HaticeYürekli’yi salt Ölüm Orucu direnişçisi kimliği ile ele almak,uzun yıllara yayılan partili devrimci yaşamını onun özel birevresine indirgemek anlamına gelir.

“Hatice Yürekli bir sıra neferi ruhuyla devrim uğrunaölmesini bildi; fakat biz partimizin açıklaması üzerinden debiliyoruz ki, o partimizde uzun yıllar önemli görev vesorumluluklar üstlenmiş, partimizin kuruluş kongresine de önhazırlık sürecinden itibaren katılmış ileri düzeyde birkomünist kadroydu. Önemli olan bu partili yaşamın tümünüanlamak, anlamlandırmak ve ondan öğrenmesini bilmektir.

“Hatice Yürekli saflarımıza ‘90’ların hemen başında,henüz oldukça genç bir insanken katılmış bir yoldaştır.Örgütlü devrimci yaşamı, tıpkı daha önce kaybettiğimizyoldaşlar gibi, tümüyle saflarımızda başlamış, kesintisizolarak sürmüş ve saflarımızda ölümsüzleşmiştir. Bu, örgütlüpartili yaşam, profesyonel devrimci kimlik, parti üyesiolmanın onurunu yükseklerde tutmak, bunun bir gereği olarakher alanda direnişçi kimliğin temsilcisi olmak vb.bakımlardan örnek ve pürüzsüz bir yaşamdır. Komünist birpartili devrimcinin yaşamında aslolan ve kalıcı olan da buayırdedici yönlerdir zaten.” (...)

“Hatice’nin örgütlü yaşamı da benzer çizgidedir;kesintisiz, pürüzsüz ve soluk soluğa bir profesyoneldevrimcinin yaşamıdır bu. Örgütlü çalışmaya profesyonel birkadro olarak İzmir’de başlamış, ardından İstanbul’a geçmiş,‘95 baharındaki bir operasyonda (aynı evden yoldaşı HabipGül ile birlikte) yakalanmış, poliste direnmiş, hapistençıktıktan sonra İstanbul’da gerektiğinde bizzat işçi olarak işçiçalışması yürütmüş, sonra Güney çalışmasının başınageçmiştir. Parti kongresine güneyden delege olarak katılmış

ve kongre sonrasında bu kezAnkara’da çalışmaya başlamıştır.

Burada yeniden tutuklanmış, yinedirenmiş, yargılandığı davalarda(TKİP ve Ulucanlar katliamıdavaları) yine siyasalsavunmalar yapmış ve bu onurluyaşamı Ölüm Orucu direnişçisiolarak, parti üyesi olmanın

onurunu yükseklerde tutaraknoktalamıştır. Habip

katledilmesinden hemenönce partiye gönderdiği

mektupta “Biz hazırız,partimizin bayrağına

leke sürmeyeceğiz!..”demişti. Hatice

Yürekli iseailesine yazdığı12 Kasım ‘00tarihli vedamektubunda “...siyasikimliğimizi,devrimcikişiliğimizi veinsan onurumuzuteslim almayadönük bu

kapsamlı saldırıya

karşı, ölümüne bir direnişi başlatmış bulunuyoruz”, diyor vebunun, “yaşamı köleleştirilmiş milyonlarca işçi ve emekçininhaklı davasını savunmak” anlamına geldiğini söylüyordu. Nedediğinin ve ne yaptığının tümüyle bilincinde olarak o,dediğini yaptı. Kendisini ölümüne yakın ziyaret eden biryoldaşının kolunu güçsüz eliyle sıkarak, “merak etmeyin!”demişti. Bu mesaj partiyeydi ve anlamı açıktı. Habip’in sonmesajı ile aynı anlama geliyordu bu: “Ben hazırım, partiminbayrağına leke sürmeyeceğim!..” (...)

Hatice yoldaş “Yoksul bir aileden geliyor. Genç yaşındanitibaren çalışmak zorunda kalıyor. Partinin sınıf çalışmasınıngerekleri doğrultusunda fabrika ve atölyelere giripçalışmadaki rahatlığı ve başarısı onun ezilen sınıf damarınabir gösterge. Ezilen sınıfa ve ezilen cinse mensup. Amadevrimciliği seçişinde bu ikinci ezilmişliğin özel bir rolü varmıdır, sanmıyorum. Zira biz Hatice yoldaşı bildik bileli, cinsezilmişliğinden gelen herhangi bir sorununu görmedik. Oezilen cins kimliğinin hiçbir izini taşımayan, bu açıdan sonderece rahat ve güçlü, komünist insan kimliği üzerindenkendini ortaya rahatça koyan bir yoldaş. Ezilen cinse mensupolmaktan gelen zayıflıkları, sınırlılıkları, dizginlemeleriaşmış, bu açıdan gerçekten örnek bir kadın komünist yoldaş.Bu da onun bir başka üstünlük alanı.” (…)

“Hatice Yürekli şahsında da kendini partisiyleözdeşleştirmiş bir devrimciyle yüzyüzeyiz. O, şu veya buyoldaş üzerinden partiye bakan, ilişkisini buna göregüçlendiren ya da zayıflatan biri değildi. O kendini bupartinin asli temsilcilerinden, deyim uygunsa, partinin organikdokusundan biri olarak gören bir yoldaştı. Kendisineyöneltilmiş bir eleştiriyi, kendisine parti tarafından gösterilenbir tepkiyi hiçbir biçimde sorun etmeyen, bunu partiyle olangenel ilişkileriyle hiçbir biçimde karıştırmayan bir yoldaştı.Bu açıdan belki birçok eleştiriyi hakeden de bir yoldaştı. Amabunlar onun için partisiyle ilişkileri açısından hiçbir zaman birsorun nedeni ya da alanı olmadı. ”

(H. Fırat, “Zor dönemin bilinçli, inançlı ve soluklu

devrimcileri başlığı ile yayınlanan konferanstan...)

Sert bir çatışmada barikatın en önünde yer almak

büyük bir onurdur Hatice Yürekli: Tahmin edilebileceği gibi, direniş

sürecinde bambaşka bir duygu ve düşünce yoğunluğu içindebulunuyorsunuz. Çünkü biz, gönüllü olarak yer aldığımızdevrim mücadelesinin bir sıra neferi olarak, sert geçecek birçatışmada barikatın en önünde yer alma şansını yakalamışız.Bu bir devrimci için büyük bir onurdur. Canımızı ortayakoyarak, baştan tam bir inançla kazanacağımızı bildiğimizbir zaferi, sadece yoldaşlarımıza/partimize değil, ezilen vesömürülen milyonlarca işçi ve emekçiye armağan edeceğiz.Çünkü biz, “sınıfa karşı sınıfı, düzene karşı devrimi,kapitalizme karşı sosyalizm”i en önde temsil ediyor, devrimdavasının güncel ve tarihsel haklılığını ölümüne bir direnişleortaya koyuyoruz.Kazanma ruhu ve zafer tutkusuyla inanıyoruz ki, içeride vedışarıda tüm yoldaşlarımız aynı bilinç ve kararlılıklasavaşıyorlar. Bundan dolayı diyoruz ki, biz zaferi daha enbaşta kazandık. Bunu bugün, Ölüm Orucu’nun 46. günündesöylüyorum. Direnişimiz gün gün, ilmek ilmek örülerek,yoğun bir emek ve çabayla bugüne kadar geldi. Başta dasöyledim, duygularım hiç bu kadar yoğun, kafam hiç bukadar açık olmamıştı. Hani “arınma ve güçlenme” denilir ya,bunu somut olarak bedenimizde, yüreğimizde, bilincimizde vetüm benliğimizde yaşıyoruz. Devrim ve sosyalizminhaklılığına olan inançtan besleniyor bu...”

(Hatice Yürekli yoldaşla direnişin 46. gününde yapılan

röportajdan...)

Hatice Yürekli yoldaşı ölümünün 10. yılında saygıyla anıyoruz...

Devrim mücadelesinde yaşıyor!

Page 28: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Genç komünistler olarak varlığımızı gösterdiğimiztüm alanlarda şu veya bu düzeyde bir kitle çalışmasıyürütüyoruz/yürütmeye çalışıyoruz. Toplamında henüzistediğimiz düzeyi, daha doğru bir ifadeyle, çeşitlivesilelerle ortaya koyduğumuz ihtiyaçlara yanıtverebilen bir düzeyi yakalayamayan kitle çalışmamız,her alanda kendine özgü sorunlarla karşımıza çıkıyor.Ne yazık ki, ne tek tek alanlarımızın ne deçalışmamızın toplamının yaşadığı sorunlara çareolabilecek hazır reçeteler var elimizde. Zira öznel venesnel koşullara bağlı olarak değişebilen sorunlarınçözümü de aynı koşulların etkisi altında şekilleniyor.

Buna rağmen kitle çalışmamızın sorunlarınıtartışmak, çözüm önerileri sunmak ve tabi ki bunlarıpratikte sınamak önemli. Komünist hareketin yazınındakonunun çeşitli yönleriyle birçok kez işlenmesine,gençlik yayınında ise tartışmanın özel olarak alanözgülünde sahip olduğu öneme defalarca vurguyapılmış olmasına rağmen burada tekrargündemleştiriliyor olması, sözkonusu sorunun halakarşımızda duruyor olduğuna bir işaret sayılabilir.Kitle çalışmasında yaşadığımız sorunlara asgari birçözüm üretemediğimiz koşullarda, tekrara düşmekpahasına da olsa, bu sorunların tariflenmesini veçözüm yolu tartışmalarını özel bir başlık olarakgündemimizde tutmaya devam edeceğiz.

Konumuzun kendisini tartışmaya açmadan önce birnoktayı belirtmek gerekiyor. Bu yazı, çalışmamızınsorunlarını genel planda ele alacak, yer yer tekil ve taligörülebilen noktalara değinmeye çalışacak olsa da“üstten bir yazı” olma akıbetinden kurtulamayacaktır.Bundan ötürü de birtakım detayların aydınlatılmasındaveya genelleştirilemeyen bazı özgün sorunlarınçözülebilmesinde yeterli olmayabilir. Bu yetersizliğingiderilebileceği tek koşul da çalışmayı omuzlayangüçlerin konunun hem genel hatları hem de kendideneyimleri üzerinden irdelenmesi yönünde bir çabaiçerisine girmeleri, mümkün olduğu koşullarda buçabanın sonuçlarını derleyerek bir yazı halinegetirmeleri ve bunu da yayın üzerinden paylaşımaaçmaları olabilir. Böyle olduğu takdirde konuyaşanmışlıkların ve somut deneyimlerin üzerindenbizzat muhatapları tarafından tartışılmış olur vemuhataplarından gelecek tüm paylaşımlar birleştiğindeeksiklikler kapatılabilir, konunun yarım kalan yanlarıtamamlanabilir. Tartışmaların yazılı biçimler ilesürmesi gelecekte de bir olanağa dönüşecek, ileridekonu ile ilgili yapılacak tartışmalar için anlamlı birkaynak olacaktır.

Bir kez daha kitle çalışmamızın sorunlarınıntartışılmasının aciliyetine, sorunun kolektif bir tartışmasürecine konu edilebilmesinin önemine, tümgüçlerimizin tartışmanın bir parçası olabilmesininyakıcılığına ve eldeki yazının bu açıdan içereceği olasıeksikliklere değindikten sonra konuyu tartışmayaaçabiliriz.

Kitle çalışması ve politika sorunu

Yarattığı etki ve sonuçları bakımından verimlisayılabilecek bir kitle çalışması yürütebilmenin önkoşulu alana hakim olmaktan geçmektedir. Bu yalnızcaalanın fiziki yapısıyla da sınırlı değildir. Alana politikolarak hakim olmak demek, fiziki bilgilerin yanısıraalanın politik anlamı ve atmosferi, mücadelede, özelolarak da gençlik hareketinde tuttuğu yer, alançalışmasının politik kapsamı, genel ve dönemselhedefler gibi konularda da bir açıklığa sahip olmakdemektir. Tüm bunlar olmaksızın yürütülecek

çalışmanın bir ayağı havada kalacaktır.Konuyla ilgili olarak herhangi bir taşra üniversitesi

ile ODTÜ gibi bir üniversite örnek alınabilir. Herhangibir taşra üniversitesinden yükseltilecek mücadeleanlamlı ve önemli olsa da hareket içerisinde ODTÜgibi merkez bir rol oynayamayacağı açıktır. Taşraüniversitelerinin tüm önemine karşın ODTÜ gibi birüniversitede yaşanacak her gelişme gençlikhareketinde daha büyük bir etki yaratacak, deyimyerindeyse hareketin rengini belirleyecektir. İştealanlar arasındaki bu politik ayrım, çalışmaların güncelhedeflerini, bunun pratik karşılığı olacak yol veyöntemleri de farklılaştırmaktadır.

Alana yönelik olarak ifade ettiğimiz hakimiyetsorunu çalışmasının kendisi için de büyük bir önemesahiptir. Alana dair edinilen bilgilere yaslanarak özgünpolitika belirleyebilmek politik açıdan olmazsa olmazbir yerde duruyor. “Güç olmadan politika yapılamaz”karşı önermesinin tüm basıncına karşın, politikayapmadan güç olunamayacağı açıkça ortadadır.Gençlik çalışmamızın yakın dönemki seyri bir kezdaha bu duruma işaret etmektedir. Zira biz kitlesellikölçütlerinden çok, politik niteliğimiz vesilesiylegençlik hareketi içerisinde yer tutmuş oluyoruz. Bizimiçin güç olmak, bir anlamda, politika yapabilmekapasitesi ile eşdeğerdir. Kitle çalışmamıza da bugerçeğin aynasından bakabilmek gerekiyor. Buaynadan yansıyansa verimli, güç ve olanaklarınsonuçsuz kalacak bir pratik koşturmaca içerisinde hebaedilmediği bir kitle çalışması için güncel ve gerçekliğeuygun politika belirlenmesi ile bunu belirleyebilmeninzorunlu koşulu olarak alan üzerindeki politikhakimiyetin önemi oluyor. İlk elden politika sorununçözüldüğü koşullarda geriye, bu politikalara uygunaraç ve yöntemlerin (materyal, etkinlik vb.)belirlenmesi ve bunların pratikleştirilmesine kalıyor.

Tempolu bir çalışma tarzı

Kitle çalışmasında asgari bir başarı sağlanmasındadinamizm ve tempo sorunu belirleyici bir yerdeduruyor. Belli özel durumlar veya dönemler dışında,alanda politik bir rüzgâr estirilebilmesi çalışmanıntemposuyla doğru orantılı oluyor çoğu zaman. Kitlelerikuşatan, onları politik ablukaya alan ve organiktemasların kurulabileceği kanallar açan bir çalışmanıntemposu ne kadar yüksek olursa etkileme gücü de okadar yüksek olacaktır. Zira kitlelerin yaşadığı güvensorununun aşılması ancak bu sayede mümkünolacaktır. Kaldı ki bu, çalışmanın ortaya koyacağı iddia

ile de dolaysız olarak bağlantılıdır. Özcesi, tempolu birçalışma, doğal bir sonuç olarak iddianızınbüyüklüğünü de göze batıracak, bu da kitlelere güvenvermede ve onların güvenini kazanmada önemli biretken olacaktır.

Tam da burada ajitasyon-propaganda faaliyetininönemini vurgulamak gerekiyor. Kitlelerin etrafınapolitikalarınızla yükselen bir çeper örebilmenizajitasyon ve propaganda faaliyetinizin düzeyi vesürekliliği ile ilgilidir. Bir öğrencinin kafasını herçevirdiği yerde size dair bir şeyler görmesi ya daduyması veya üniversite içinde zaman tükettiği hemenher alanda sizi ısrarla bir şeyler anlatırken görmesi,kişinin hafızasındaki yerinizi sürekli tazelemenizdemek olacaktır. Bu sayede, bugün olmasa bile kendigeleceği ve özgürlüğü için bir şeyler yapmaya doğruyöneldiği ilk anda üzerinde ciddi bir etki sahibi olmuşolacaksınız. Bu, sermaye diktatörlüğü altında ezilengençlik kesimleri harekete geçtiği zaman daha yakıcıolarak hissedilecek önderlik misyonunun hayatageçirilmesinde önemli bir avantaj olacaktır.

Elbette ki propaganda çalışmasının işlevi bununlasınırlı değildir. Propaganda yalnızca geleceğe yatırımiçin yapılamaz. Gelecek yatırımı işin yalnızca bir yönüve uzun vadede karşılık bulacak kurgusudur.Propaganda çalışmasının güncel içeriği alanın politizeedilmesi olarak tariflenebilir. Alanda, itiş gücükitlelerin harekete geçirilmesi için kullanılacak politikbir rüzgar estirebilmek, yaygın ve süreklileştirilmiş birajitasyon-propaganda faaliyeti ile mümkün olmaktadır.Böylesi bir propaganda çalışması, kimi zaman, alanapolitik olarak ağırlık koyabilmenin ve etkiyaratabilmenin vesilesi olabilmektedir.

Burada ajitasyon-propaganda çalışmasıyla ilgilibirkaç noktaya değinmekte fayda var. Bunlardan ilki,ajitasyon-propaganda faaliyetinin kitle çalışmasınınyalnızca alt bir başlığı olduğunu unutmamaktır. Tersidurumda, yani çalışmanın ajitasyon-propagandakısmına gerektiğinden fazla bir anlam ve misyonyüklendiği durumda, tüm çalışmanın ölçütü bu altbaşlığın yaratacağı sonuçlar üzerindenhesaplanmaktadır. Böyle olacağı ön kabulü ile deburaya özel bir ilgi duyulmakta ve olağandan fazlaenerji harcanmaktadır. Bunun kaçınılmaz sonucu da“materyal kullanımına sıkışan çalışma” türündendeğerlendirme ve şikayetlerin sıkça duyulur olmasıdır.

Oysa propaganda çalışması ve bu çalışmadakullanılacak materyallerin durumu çalışmanın toplamkurgusu ve hedefleri ile bir bütünlüğe sahipolabilmelidir. Örneğin araçlarından biri anket olan birçalışmada kitlelerle temas noktaları özel yüklenmealanları olacaksa ve buralarda birebir ilişki kurulmasıve ilişkilerin güçlendirilmesi hedefleniyorsa araçolarak tanımlanan o anketler de bu hedefe uygun birbiçimde kullanılmalıdır. Böylesi bir kurguyla yürütülençalışmada yapılan anketin sayısından çok birlikte çayiçilip sohbet edilen, yani doğrudan ilişki kurulan insansayısına çubuk bükülebilir. Tersinden, propagandayıesas alan bir çalışma kurgusunda da kullanılan afiş vebildiri sayısı büyük bir önem taşımaktadır. Kısacası,ajitasyon-propaganda çalışması belli bir kalıbadökülmemeli, alanın durumuna, güçlerimizin tablosunave çalışmanın hedeflerine uygun olarak planlanmış biralt başlık olarak ele alınmalıdır.

Diğer bir önemli nokta ise, propagandaçalışmasının yeni ilişkilerin harekete geçirilmesindeönemli bir olanak olduğudur. Bir biçimde ilişki kurulanve mücadeleye katılmaları sağlanmaya çalışılan tazegüçlerin kalıcılaşmasında bu faaliyetin önemli bir

Gençlik hareketi28 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011

Gençlik içinde kitle çalışması üzerine

Page 29: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

işlevi olabilir. Kişinin durumunu gözeten, fakat onuhep ileri çekmeye çalışan bir çaba ile ajitasyon-propaganda çalışmasına katabilmek aradaki ilişkidüzeyini iki taraf için de güçlendiren bir işlevgörecektir. Kişinin emek harcadığı bir çalışmayı dahaçok sahiplenecek olması gibi bu konuda alacağı ileri yada geri tutumlar durumun bizim cephemizden denetleşmesine ve tanımın daha sağlıklı yapılabilmesineyarayacaktır.

Kitle çalışması ve örgütlenme sorunu

Örgütlenme ayağı kitle çalışmamızın en sorunluyanı durumunda bugün. Kitle çalışmasına dair burayakadar söylediklerimizde küçümsenmeyecek bir düzeyyakalayabilmiş olsak da iş örgütlenmeye gelinceistediğimiz sonuçları alamıyoruz. Bunun bizi aşanyanları da var kuşkusuz. Yine de sorunun bizdenkaynaklanan kısmını tartışabilmek ve çözülmesiyönünde daha hızlı adımlar atabilmek büyük bir önemteşkil ediyor. Bir çalışma faaliyetinin en son ve enönemli ayağı, sonucu değerlendirme noktasında enbelirleyici noktası örgütlenmedir. Çünkü yapılanpropaganda ve kitle çalışmasının sonucundaörgütlenme noktasında alınan mesafe başarınındüzeyini gösterir. Diğer türlü başarılı olduğumuz diğeriki ayağı ne kadar iyi yapmaya devam edersek edelimyaptığımız işler, ortaya koyduğumuz çaba sonuçsuzkalmaktadır.

Bu sorunun çözümü de kalıplaşmış bir takımformüllerle olmuyor maalesef. Yine alana, hatta kişiyeözgü durumları gözden kaçırmamak gerekiyor. Çözümde sorunla yüz yüze kalan güçlerin ve bu güçlerinkolektif iradesini yansıtan ilgili örgütlerin elindeoluyor doğal olarak. Kişinin ya da kitlelerin ilgi veyeteneklerini belirlemek ve buna göre bir ilişki kurmaktümüyle kişinin/örgütün tespit ve yönelimlerinekalıyor. Buradan ifade edeceğimiz şeyler ise daha çoksorunu genel planda kesen birkaç nokta olacaktır.

Örgütlenmenin ilk ayağı politik tutum vefaaliyetten geçiyor. Alandaki güçlü politik varlığınız,hareketliliği ile göze batan çalışmanız, çalışmayıyürüten güçlerin buna uygun bir tutum içerisindeolmaları kitlelerin ilgisini üzerinize çekecektir. Bubugün için daha dar bir kesimle, sola ya da sosyalizmesempati duyan kesim üzerinde yaratılacak etki ilesınırlanabilir. Bugün için bunun anlaşılır yanlarıolacaktır. Ancak unutmamak gerekir ki bu da,örgütlenme sorununa gündelik çözümler getirmeninyanında, yarının kitlesel gençlik hareketininönderliğinde de önemli bir rol oynayacaktır.

Örgütlenme sorunu üzerinden bir başka noktayadaha vurgu yapmak gerekiyor. Açık ki bugün gençlikkitleleri politik yönelimlerden veya politiketkilenmeden doğru harekete geçmiyor. Hareketegeçen kitle üzerinde bunun önemli bir payı vardırkuşkusuz ancak bugün için asıl belirleyici nokta sosyalya da siyasal olarak doğrudan kurulan ilişkiler oluyor.Gençlik hareketinin yüzünü yükselişe döndüğüyönünde yaptığımız değerlendirmelerin çıkış noktasıolan son dönemin gençlik eylemleri bunu tüm açıklığıile gösteriyor. Bu da her şeyden önce kitlelerle birebirilişki kurulabilecek kanalların açılması gerektiğineişaret ediyor. Propaganda çalışmasında bu noktayadikkat edilmesi gerektiğini belirtmiştik. Bundan ayrıolarak kişinin kendini ifade edebileceği, tartışabileceğive cevap alabileceği zeminler yaratmak gerekiyor.Bunun bir okur toplantısı mı, belli bir gündemüzerinden örgütlenmiş bir forum mu ya da başkabiçimlerde kurgulanan herhangi bir etkinlik mi olacağıalana göre değişkenlik gösterebilir. Ancak önemlinokta böyle bir zeminin tüm alanlarda yaratılabilmesioluyor.

Birebir ilişkilerin diğer biçimi sosyal olarakkurulan ilişkiler oluyor. Her şeyden önce sosyalilişkinin sıradan ilişki ile aynı şey olmadığı söylemek

gerekiyor. Sıradan ilişkiler daha çok devrimcilik öncesiyaşamdan kalan arkadaşlık ilişkileri veya aile bağlarıolurken sosyal ilişkiler, tüm esnekliğine rağmen,politik yaşamda bir vesile ile kurulmuş ilişkilerdir.Tanımlardaki bu basit ayrımı en başta yapmak kişilerüzerinde harcanacak zaman ve emeğin sonucundaetkili olmasından dolayı önemli bir yerde duruyor.Sıradan ilişkilere devrimci mücadelenin ihtiyaçlarınıngiderilmesinde bir olanak olmalarından politik olarakdaha geniş anlamlar yüklemek, zamanın bu ilişkilerüzerinde heba edilmesi ve harcanan emekten beklenenverimin alınamamasının yorgunluğunun yüklenilmesisonucunu doğuracaktır.

Politik faaliyetin aracılığı ile kurulan sosyalilişkilerle var olan bağı güçlendirmek ise daha önemlibir yerde durmaktadır. Bu bağlar gelişime de daha açıkolmaktadır. Zira sizinle direkt olarak politik kimliğinizvesilesi ile tanışmış oluyorlar ve yaşamlarında politikolarak bir yere koyuyorlar. İlişkinin ileri çekilemediği,örgütlenilemediği olası durumlarda bile başka bir diziimkan sunabiliyorlar.

Sosyal ilişkileri örgütleme aşaması hayli zor birsüreçtir. Harekete geçmeleri için yalnızca politikfaaliyet yetmiyor. Sosyal ilişkilerinizi hayatın heralanında sarmanız ve her alandan mücadeleyeçağırmanız gerekiyor. Bu da birlikte çay içmeniz, yeryer ev ortamını paylaşabilmeniz ve başka birtakımsosyal aktivitelerde bulunabilmeniz demek oluyor.Devrimci yaşamın yoğunluğu ve başka bazızorunluluklar bunun önünde engel olabiliyor. Ancakyine de bu alanı zorlamak, mümkün olduğuncailişkilerle vakit geçirebilmek ve devrimcileşmelerineyönelik emek harcamak gerekiyor. Sosyal ilişkileregerekli ilgiyi gösterebilmek örgütlenme sorunununçözümünde olduğu gibi devrimci yaşamındarlaşmasının engellenmesinde de etken oluyor.

Sosyal ilişkilerle hayatın her alanında bağkurabilmeyi vurguladığımız zaman dersleri de bundanayrı tutmuyoruz elbette. Derslere girmek bir yandanyeni ilişkiler kurabilmenin ve ya çevre çeperedinebilmenin olanağı olurken diğer yandan var olanilişkilerin ya da daha geniş anlamda kitlelerin kafasınadüzen tarafından yerleştirilen “bütün dertleri olay

çıkarmak olan öğrenciler” imajının yıkılmasındaönemli bir yerde duruyor. Elbette bunu yaparkendüzenden bir beklenti içerisine girmemek ya da böylebir beklentinin hayallerini yaymamaya dikkat etmekgerekiyor. Burada derse girme tartışmasını aslındaöğrenci gençlik kitlesi ile bağ kurma, yaşamlarınındışında değil bizzat içinde olabilme ihtiyacı olarakgörmek gerekir.

Bir başka önemli nokta davranış ve yaşambiçimlerimizdir. Sözkonusu sosyal ilişkilerimizlebirlikte iken, kaba bir tabirle, “rol yapmaktan” özenlekaçınmak gerekiyor. Kurulacak her türlü yapmacıkilişki, onların devrimci yaşamın samimiyetine vedürüstlüğüne olan inancını zedeleyecektir. Bu nedenle,sadece sözlerde değil davranış biçimlerinde de açıkolabilmek, bunu devrimci yaşamın kendisinebağlayabilmek gerekiyor. Elbette ki bu, kişinin kendi

devrimci kimliğiyle ilgili bir durum. Ancak gençkomünist olmak bu konuda asgari bir düzeye de sahipolunduğu anlamına da gelmektedir.

Yerel örgütlerin güçlendirilmesi sorunu

Kitle çalışmasının ilk ayağının politik tabloyayaslandığını söyledik. Bunun da politik hakimiyet vepolitika yapabilmek anlamına geldiğini, kitleçalışmasının buradan yönlendirilmesi gerektiğini vekitle çalışmasının belli biçimlerinin işlevlerini vesorunlarını tanımlamaya, çözüm önerileri sunmayaçalıştık. Bunların yanına yerel örgütlere vurguyapmamak ciddi bir eksiklik yaratır.

Yerel örgütlerin kitle çalışmasında önemli bir yeriolduğunu belirtmeliyiz. Ancak bu önem tek taraflıdeğildir. Kitle çalışması ve yerel örgütler arasındakarşılıklı bir ilişki bulunmaktadır. Asgari bir çalışmadüzeyi gösterebilen yerel örgütler kitle çalışmasınınseyrini ve verimliliğini belirleyecek, kitle çalışmasınınsonuçları da yerel örgütlerin akıbetini belirleyecektir.Yerel örgütlerin kitle çalışmasında tuttukları yer veikisi arasındaki ilişki böylesi diyalektik bir bağüzerinden anlaşılabilmelidir.

Yerel örgütler kitle çalışmasında önemli bir yerdeduruyor. Zira alana politik olarak hakim olabilmek,alana dair politika üretebilmek, çalışmanın hedeflerini,yönelimlerini, yol ve yöntemlerini tanımlayabilmekyerel örgütlerin niteliği ile doğru orantılıdır. Busaydıklarımızın da kitle çalışmasındaki önemi gözönünde alındığında yerel örgütlerin belirleyici yeridaha net bir biçimde ortaya çıkıyor.

Tersinden kitle çalışmasında alınacak her mesafeyerel örgüte nicel güç katacağı gibi, deneyim, birikimvb. açılardan politik bir nitelik de katacaktır. Kitleçalışmasının yerel örgütler açısından taşıdığı önem dekısaca böyle tariflenebilir.

Kampanya dönemi ve kitleselleşme sorunu

Bir süre önce duyurusunu yaptığımız kampanyasürecimizde ilk adımları geride bırakmış bulunuyoruz.Geride kalan bu ilk adımların deneyimlerineyaslanarak kampanya ve kitle çalışması birliktetartışılabilmeli, her alan için somut hedeflerkonulabilmelidir.

Kampanya süreci, kitle çalışmamızın sorunlarınınçözümünde belli mesafelerin kat edilmesinde vekitleselleşme sorunumuzun çözümünde önemli birolanak anlamını taşıyor. Politik olarak en temelhalkadan, gelecek ve özgürlük sorunundanyakaladığımız hareket, geniş gençlik kesimlerinikesen, gençlik kitlelerinin doğal gündemlerinde yeralan bir nitelik taşıyor. Tabanın iradesine ve enerjisinedayanan kurultayların örgütlenmesi hedefi de buna birparça daha olanak katıyor.

Kitleselleşme sorunu yaşadığımız şu dönemde tümbu olanaklardan en iyi biçimde yararlanabilmek, bizimiçin ciddi bir ihtiyaca çubuk bükmek demek oluyor. İlkolarak tüm yönleriyle kitle çalışmasında belirli birdüzey yakalayabilmek ve bunun kitleselleşmeanlamına gelecek olan meyvelerini toplayabilmek,bununla bağlantılı olarak da yerel örgütlerigüçlendirmek, olmayan yerlerde oluşturulmalarınıgündeme almak önümüzdeki dönemin içe dönükhedefleri olabilmeli.

Genç komünistler gençlik hareketinidevrimcileştirmenin ve önderlik edebilmenin yanı sıraiçe dönük bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde de azamibir çaba içerisine girmelidir. Zira genç komünistlerintoplam tablosunda gerçekleştirilecek ileriye dönük hertürlü gelişim, gençlik hareketinin devrimcileştirilmesiaçısından da önemli bir yerde durmaktadır.

(Ekim Gençliği’nin Nisan 2011 tarihli 131.

sayısından alınmıştır.)

Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 29Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011 Gençlik hareketi

Page 30: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

“Devrimci Karargah operasyonu” kapsamındatutuklanan SDP ve TÖP üyeleri ile Bilim ve GelecekDergisi ve Red Dergisi yazarlarının haklarında açılandavada ilk duruşma 13 Nisan günü İstanbul 12. AğırCeza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Düzeninişkenceci polis şeflerinden Hanefi Avcı da bu kirlikomplonun bir ayağı olarak, devrimci ve ilericigüçlerle aynı dava kapsamında, “Devrimci Karargahörgütüne yardım etmek” suçlamasıyla hakim karşısınaçıkarıldı.

“Sırayı bozuyoruz”

Aralarında SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan ileTÖP sözcüleri Oğuzhan Kayserilioğlu ve TuncayYılmaz’ın da bulunduğu 14’ü tutuklu 22 kişi hakkındaaçılan davanın ilk duruşması öncesinde, Sıra Kimdeİnisiyatifi’nin çağrısıyla Beşiktaş İskelesi önündekimeydanda devrimci ve ilerici kurumlar biraraya geldi.Sırrı Süreyya Önder burada yaptığı konuşmada sırayıbozacaklarını belirtti.

İnisiyatif bileşenlerinin (DİSK, KESK, TMMOB,TTB, İstanbul Tabip Odası, TÜMTİS, Halkevleri,78’liler Girişimi, BDP, EHP, EMEP, ESP, ÖDP, TKP,Sosyalist Parti, SDP, DİP, SGPH, TÖP, SBH, Köz,Devrimci Hareket, Darıca Kültür Derneği) yanısıraaralarında BDSP’nin de bulunduğu birçok kurumaçıklamaya destek verdi.

Ortak vurgu: “Hanefi Avcı işkencecidir”

SDP ve TÖP yöneticilerinin aralarında bulunduğututuklu sanıkların mahkeme salonuna getirilmesininardından İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndekiduruşma başladı.

Savcılık, toplam 22 sanıklı davanın, daha önceaçılan ve İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürendiğer “Devrimci Karargah davası” ile birleştirilmesitalebinde bulundu.

Sanıkların sorgusu dahi yapılmadan birleştirmetalebinde bulunulmasını eleştiren avukatlar, böylesi birdurumda müvekkillerinin en az 4 ay daha tutuklukalacaklarını söylediler. 9. Ağır CezaMahkemesi’ndeki ana davayla söz konusu davanınbağlantısının olmadığına somut veriler üzerindendikkat çeken avukatlar, savcının talebine itiraz ettiler.

TÖP sözcüsü Tuncay Yılmaz ise davanın siyasi birdava olduğunu vurguladı. Hanefi Avcı’nın işkenceci vedevrimci katili olduğunu söyleyen Yılmaz, Avcı’nın budavadan ayrı tutulmasını talep etti.

Avukatlar cübbelerini fırlattı, jandarma sanıklara saldırdı

Tüm itirazlara rağmen mahkeme heyeti, davanınİstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren diğer“Devrimci Karargah davası” ile birleştirilmesiyönünde karar verdi.

Mahmeke heyetinin başkanı VedatYılmazabdurrahmanoğlu’nun ilgili kararı okumayabaşlaması üzerine sanık avukatlarından BahattinÖzdemir cübbesini heyetin bulunduğu kürsünün önüneatarak ‘’Ben sizin kararınızı dinlemiyorum’’ dedi.Yılmazabdurrahmanoğlu’nun kararı okumaya devametmesi üzerine diğer sanık avukatları da “Sizin

kararınızı dinlemiyoruz’’ sözleriyle tutum aldılar. Bu sırada sanık konumundaki devrimci ve ilerici

güçler ayağa kalkarak, “Yaşasın devrim ve

sosyalizm!’’ ve “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!’’sloganlarını atmaya başladı. Aynı zamandajandarmanın müdahalesiyle birlikte arbede yaşandı.

Yaşananları gerekçe gösterenYılmazabdurrahmanoğlu kararı okumaktanvazgeçtiğini açıklayarak duruşma tutanağını eldengönderdi.

Kitleye polis saldırdı

Duruşma süresince iskele önündeki meydandabekleyişini sürdüren devrimci ve ilerici güçler,mahkeme heyetinin tutumuna ve sanıklara dönükjandarma müdahalesine tepki gösterdiler. Kitleye çevikkuvvet polisleri gaz bombaları ve biber gazlarıylasaldırdı. Çırağan Caddesi üzerinde toplananlarlabirleşen kitle, polis barikatına yüklenmesinin ardındangaz bombalı saldırı tekrarlandı.

Çatışma sırasında, tutukluların bulunduğu araçlaradliyeden çıkarıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Devrimci Karargah davası duruşması görüldü...

Yargı terörüne militan tepki

Halk Cephelilere tutuklamaterörü

9 Nisan sabahı İstanbul Gazi Mahallesi’ndegerçekleştirilen ev ve dernek baskınları sonucugözaltına alınan Halk Cephesi ve Gazi ÖzgürlüklerDerneği çalışanı 25 devrimciden 6’sı tutuklandı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle MücadeleŞubesi tarafından Gazi Mahallesi’nde eşzamanlıoperasyonlar gerçekleştirilmiş, bu çerçevede GaziÖzgürlükler Derneği ve birçok ev basılarak talanedilmişti. 25 devrimcinin gözaltına alındığı“Şafak’’ isimli operasyonu protesto edenlere deçevik kuvvet polisleri saldırmıştı.

Gözaltına alınanlardan bir kısmı 11 Nisan günüBeşiktaş Adliyesi’ne götürülerek savcılığaçıkartıldı. Savcılığa çıkartılan devrimcilerden biriserbest bırakılırken altısı tutuklandı.

EHP’den tutuklama protestosuEmekçi Hareket Partisi (EHP), British

American Tobacco (BAT) firmasına ait Ballıcafabrikasında işgal ve direniş eylemlerini sürdürenişçilere dönük 11 Nisan günkü polis saldırısınınardından üyeleri İbrahim Keskin’in tutuklanmasınıprotesto etti. İstanbul, Bursa ve Eskişehir’degerçekleştirilen eylemlerde Keskin’in serbestbırakılması istendi.

12 Nisan günü İstanbul’da Taksim TramvayDurağı’nda buluşan EHP İstanbul İl Örgütü üyeleri,“Tutuklamalar bizi yıldıramaz” pankartı eşliğindeGalatasaraya Lisesi önüne yürüyüşe geçti.

Galatasaray Lisesi önüne gelindiğinde EHPGenel Başkanı Sibel Uzun bir konuşmagerçekleştirdi. Uzun, EHP olarak TEKELişçilerinin mücadelesinin yanında olduklarını,bundan sonra da her türlü baskıya rağmendesteklerini sürdürmeye devam edeceklerinisöyledi.

Uzun’un ardından şair Ruhan Mavruk tutukluİbrahim Keskin için bir şiir seslendirdi. SODAPadına ise bir dayanışma konuşması yapıldı.

Daha sonra basın açıklamasını EHP İstanbul İlBaşkanı Serkan Atak okudu.

BDSP, DİK, Halkevleri, Kaldıraç, SDP, SGD veSODAP’ın destek verdiği eylem basınaçıklamasının ardından atılan sloganlarla sonbuldu.

Eskişehir’de 12 Nisan günü Adalar Migrosönünde yapılan basın açıklamasında polisbaskısının mücadeleci işçileri yıldıramayacağı dilegetirildi. Eyleme BDSP, Devrimci Proletarya, ÖDP,SDP, TÖP ve ESP destek verdi.

Bursa’da 13 Nisan günü Orhangazi Park’ındayapılan açıklamada “Baskılar Bizi Yıldıramaz! /EHP” pankartı açıldı. Açıklamaya BDSP, ESP,BATİS, SES ve EMEP destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul - Eskişehir - Bursa

İlerici ve devrimcilere tutuklama terörü

Devlet terörü30 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2011/15* 15 Nisan 2011

12 Nisan 2011 / Taksim

Page 31: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .

Ey nesiller sonrasının andaki yaşayanlarıkurumadıysa hayat damarlarınız halabugünden tezi yokkalkın ayağave harekete geçin hemen.Şimdi, mavi gökyüzünü örtenyalnızca yangınlı yağmur bulutları değil artık“güzelim dolunayıkimyasal toz bulutları“ kuşatıyor.Ve kapitalist barbarlıkbir bumerang gibikendisiyle birliktecan taşıyan her şeyezehirini kusuyor,o kendi elinde çaresizve paranın hükümranlığında esir.Alın kimyasallaşmışyönetim aygıtlarını ellerindengömün onlarla birlikteta yedi kat yerin dibine.

Ey yaşayan tanıkları dünyamızınHiroşimalar, Nagazakilerhangisi tehlikeli sizce?Okyanus patlamalarıylagelen Tsunamiler mi,yoksa nükleer sızıntılarlageleceğimize süzülenkimyasal Fukişimalar mı?Söyleyin,ne duruyorsunuz?“biraz dramatik bir türkü,biraz seramonik bir öykü“ belkiama siz yine de söyleyin.

Ey Çernobil Ukraynası’nın

nükleer karşıtlarındanNatalia MiranovaEy Japonyalı kardeşimHedekiho Nisiyamasöyleyin bu tuhaf şeyine demektir acaba?1000 misli radyoaktif maddePasifik’te bugün,ve 4.500 kat radyasyonnormalin üstünde...

Ey bilim insanı aktivistler“ne çabuk unuttunuzGalilei’nin küre gibi yuvarlakve ışıklı başını““yürüyorsa marşlarla uyum içinde“bilimle uğraşan insanbilin ki “bilim katlimiz olacak“eğer ki geç kalırsakafa ve kol emeğinizbizden yanainanın doğamız kalp krizindeninsanlık beyin kanamasından ölecek.

Ey işçiler,duydunuz mu çığlığını“oğlum ve arkadaşlarıkurtarmak için ülkeyikabul ettilercanlarını feda etmeyibirkaç haftaveyabirkaç ay sürmezöleceklerini biliyorlar“ diyenJAPONYALI ANNE’NİN.

H.Coşkunel

CMYK

İşçilerin birlik, mücadele vedayanışma günü olan 1 Mayısyaklaşırken, direnişçi Akdeniz Çiviişçilerinden Emrah Kara yazdığımektupla kamuoyuna seslendi veCHP’nin emekten yana olduğu iddiasıylasarıldığı demagojiye prim vermemeçağrısı yaptı.

Merhaba emekten yana olan değerliinsanlar,

Ben Mersin’de sendikalı oldukları içinişten çıkarılan Akdeniz Çivi fabrikasıişçisiyim. CHP işgaliyle gündeme gelenişçilerden birisiyim. Maalesef bu ülkedeişçi sınıfı medyaya konu olmadan sesiniduyurması çok zor. Bazı CHP’liler buişgale tepki göstermişlerdir ama işçilerorayı işgal etmeden evvel CHP üyesi olanPATRON ve İŞÇİ arasında sorunolduğunu biliyordu hiçbir CHP’liyetkiliden olumlu ya da olumsuz bir yanıtalamadık. Ta ki işgale kadar. İşgal günüişçilerin bir kısmını alabiliriz gibi teklifgeldi! Bu da direnişi kırma teklifiydikabul etmedik. İşgalin saatleri ilerledikçemisafirperverliğin dozu çıkmaya tehditlergelmeye başladı. Sözüm ona emektenyana partinin Genel Başkan YardımcısıMersin Millet vekili İsa GÖK “SENDİKAOLARAK CUMHURİYET HALKPARTİSİ’Nİ İŞGAL ETMENİNBEDELİNİ ÖDERSİNİZ’’ dedi. Öyle deoldu. Emekçiler kaybetti işsiz kaldık hemde o emekten yana olduğunu iddia eden,sendikalaşmanın önünü açacağız diyen birpartinin belediye meclis üyesinin işlettiğibir fabrikada sendikalı olduğumuz içinişsiz bırakıldık.

Yaklaşan 1 Mayıs nedeni ile bu yazıyıyazmaya karar verdim. Çünkü 1 Mayısişçinin, emekçinin, ezilen halklarınbayramı, bizim bayramımız. Bu anlamlıgünde yalansız dolansız maskesizyürünmeli. CHP gibi bir partinin bu utançtablosunu görmezden gelip onlarınemekten yana bir kurummuş gibigörünerek yürümesini inanınhazmedemiyorum. Bence bu sorunugörmezden gelip emek yalanlarısöylemlerine izin vermeyelim. Bu sorunuçözmeden alana salt iktidar muhalefetiolmak için gelmek, işçi sınıfınınyanındayız demek “yaşasın 1 Mayıs”,“Yaşasın Sendika” vs. sadece sözlerdenibaret olur, bu da yalancılıktır.

Bu yalana emekten yana olanlar ortakolmasın. Benim fikrim CHP 1 Mayısalanına girmemeli.

Selamlar Emrah Kara

10 Nisan Pazar günü Petrol-İş Genel Merkezbinasında yapılan “Nevin Berktaş için ÖzgürlükŞarkıları” etkinliği sinevizyon gösterimiyle başladı.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Belediye-İşİstanbul 1 Nolu Şube yöneticisi Hüseyin Yıldız, NevinBerktaş’ın uğruna mücadele ettiği yolda şehit düşendevrimcileri anlattı. Nevin Berktaş’ın da bu yoldaşlarıylabirlikte mücadelesini sürdürdüğünü ve uzun bir tutsaklıksüreci yaşadığını belirterek, bu kavganın süreceğinisöyledi.

Nevin Berktaş’ın annesi Makbule Berktaş ise,“Onları sahiplenmek benim için bir onurdur. Sizleriburada görmek kızımın ne kadar doğru bir yoldaolduğunu göstermiştir” diyerek kitleyi selamladı.

Etkinlikte sahne alan İlkay Akkaya ve Metin

Kahraman da Nevin Berktaş’la dayanışma duygularınıdile getirdiler.

Emek ve Özgürlük Cephesi, Mücadele Birliği, Halkcephesi ve Devrimci Hareket’in gönderdiği mesajların daokunduğu etkinlikte Tanyeri Şiir Grubu şiir dinletisisundu.

Gönderdiği mesajla etkinliği selamlayan NevinBerktaş ise “Kendimi sizin aranızda duyumsuyorum.Etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.Etkinlik söylenen türkülerin ardından sona ererken,Proleterce Devrimci Duruş, Halk Cephesi, MücadeleBirliği, Emek ve Özgürlük Cephesi, ESP temsilcileri ilePetrol-İş Genel Merkezi, Belediye-İş Genel Merkezi veŞube yöneticileri, PEN, TGDP yöneticileri etkinliğekatılım gösterdiler.

Mücadele Postası

EKSEN Yayıncılık Büroları Kemalpaşa Mh. Otel Asya yanı Vural Apt. No:2 D:3İzmit / KOCAELİ

Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSATel: 0 (224) 220 84 92

Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 19 94

Berktaş için özgürlük şarkıları...

Uygar barbarlık!

Çivi işçisinden

CHP’ye tepki

Page 32: İÇİNDEKİLER - kizilbayrak.orgkizilbayrak.org/2011/sikb. 11. 15/kb 11-15 croplu.pdf2* Sosyalizm Yolunda Kzl Bayrak İÇİNDEKİLER Devrimci 1 Mays için engelleri aalm!…... .