Top Banner
218

KOKU VE TAT MUCİZESİ

Mar 23, 2016

Download

Documents

Dünyaya geldiğinizden bu yana koku ve tat alma duyularınızı kullanıyor, on binlerce kokuyu ve tadı hiçbir güçlük çekmeden algılayabiliyorsunuz. Çünkü bunu mümkün kılan harikulade sistemlere sahipsiniz. Koku ve tat alma duyularınız bir ömür boyu durup dinlenmeksizin, tek bir hata yapmaksızın sizin adınıza faaliyet gösterirler. Üstelik bunlar için herhangi bir bedel ödemediniz; böyle bir beceriyi elde etmek için hiçbir eğitim almadınız, özel bir çaba harcamadınız.
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 2: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 3: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 4: KOKU VE TAT MUCİZESİ

YAZAR ve ESERLERİ HAKKINDA

Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956

yılında Ankara'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara'da ta-

mamladı. Daha sonra İstanbul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sa-

natlar Fakültesi'nde ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde öğ-

renim gördü. 1980'li yıllardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konu-

larda pek çok eser hazırladı. Bunların yanı sıra, yazarın evrimcilerin

sahtekarlıklarını, iddialarının geçersizliğini ve Darwinizm'in kanlı

ideolojilerle olan karanlık bağlantılarını ortaya koyan çok önemli eserle-

ri bulunmaktadır.

Harun Yahya'nın eserleri yaklaşık 30.000 resmin yer aldığı toplam

45.000 sayfalık bir külliyattır ve bu külliyat 60 farklı dile çevrilmiştir.

Yazarın müstear ismi, inkarcı düşünceye karşı mücadele eden iki pey-

gamberin hatıralarına hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya

isimlerinden oluşturulmuştur. Yazar tarafından kitapların kapağında Resu-

lullah'ın mührünün kullanılmış olmasının sembolik anlamı ise, kitapların iç-

eriği ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-ı Kerim'in Allah'ın son kitabı ve son sö-

zü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmasını remzetmektedir.

Yazar da, yayınladığı tüm çalışmalarında, Kuran'ı ve Resulullah'ın sünnetini

kendine rehber edinmiştir. Bu suretle, inkarcı düşünce sistemlerinin tüm te-

mel iddialarını tek tek çürütmeyi ve dine karşı yöneltilen itirazları tam olarak

susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve

kemal sahibi olan Resulullah'ın mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir

duası olarak kullanılmıştır.

Yazarın tüm çalışmalarındaki ortak hedef, Kuran'ın tebliğini dünyaya ulaş-

tırmak, böylelikle insanları Allah'ın varlığı, birliği ve ahiret gibi temel imani ko-

nular üzerinde düşünmeye sevk etmek ve inkarcı sistemlerin

çürük temellerini ve sapkın uygulamalarını gözler önüne

sermektir.

Nitekim Harun Yahya'nın eserleri Hindistan'dan

Amerika'ya, İngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan

Bosna Hersek'e, İspanya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan

İtalya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar

dünyanın daha pek çok ülkesinde beğeniyle okun-

maktadır. İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca,

İspanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Ar-

Page 5: KOKU VE TAT MUCİZESİ

navutça, Rusça, Boşnakça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca, Bengoli, Sırpça, Bulgarca, Çin-

ce, Kishwahili (Tanzanya'da kullanılıyor), Hausa (Afrika'da yaygın olarak kullanılıyor),

Dhivelhi (Mauritus'ta kullanılıyor), Danimarkaca ve İsveçce gibi pek çok dile çevrilen eser-

ler, yurt dışında geniş bir okuyucu kitlesi tarafından takip edilmektedir.

Dünyanın dört bir yanında olağanüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insanın iman

etmesine, pek çoğunun da imanında derinleşmesine vesile olmaktadır. Kitapları okuyan, in-

celeyen her kişi, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlaşılır ve samimi üslubun, akılcı ve il-

mi yaklaşımın farkına varmaktadır. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edi-

lemezlik, çürütülemezlik özellikleri taşımaktadır. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi bi-

çimde düşünen insanların, artık materyalist felsefeyi, ateizmi ve diğer sapkın görüş ve felse-

felerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün değildir. Bundan sonra savunsalar

da ancak duygusal bir inatla savunacaklardır, çünkü fikri dayanakları çürütülmüştür. Çağı-

mızdaki tüm inkarcı akımlar, Harun Yahya Külliyatı karşısında fikren mağlup olmuşlardır.

Kuşkusuz bu özellikler, Kuran'ın hikmet ve anlatım çarpıcılığından kaynaklanmaktadır.

Yazarın kendisi bu eserlerden dolayı bir övünme içinde değildir, yalnızca Allah'ın hidaye-

tine vesile olmaya niyet etmiştir. Ayrıca bu eserlerin basımında ve yayınlanmasında her-

hangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir.

Bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda, insanların görmediklerini görmelerini

sağlayan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmasını teşvik etmenin de, çok önemli

bir hizmet olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bu değerli eserleri tanıtmak yerine, insanların zihinlerini bulandıran, fikri karmaşa mey-

dana getiren, kuşku ve tereddütleri dağıtmada, imanı kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi

olmadığı genel tecrübe ile sabit olan kitapları yaymak ise, emek ve zaman kaybına neden ola-

caktır. İmanı kurtarma amacından ziyade, yazarının edebi gücünü vurgulamaya yönelik

eserlerde bu etkinin elde edilemeyeceği açıktır. Bu konuda kuşkusu olanlar varsa, Harun

Yahya'nın eserlerinin tek amacının dinsizliği çürütmek ve Kuran ahlakını yaymak olduğunu,

bu hizmetteki etki, başarı ve samimiyetin açıkça görüldüğünü okuyucuların genel kanaatin-

den anlayabilirler.

Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaşaların, Müslümanların çektikleri ezi-

yetlerin temel sebebi dinsizliğin fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulmanın yolu ise, dinsizli-

ğin fikren mağlup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konması ve Kuran ahlakının, insanla-

rın kavrayıp yaşayabilecekleri şekilde anlatılmasıdır. Dünyanın günden güne daha fazla içine

çekilmek istendiği zulüm, fesat ve kargaşa ortamı dikkate alındığında bu hizmetin elden gel-

diğince hızlı ve etkili bir biçimde yapılması gerektiği açıktır. Aksi halde çok geç kalınabilir.

Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmiş olan Harun Yahya Külliyatı, Allah'ın izniyle,

21. yüzyılda dünya insanlarını Kuran'da tarif edilen huzur ve barışa, doğruluk ve adalete,

güzellik ve mutluluğa taşımaya bir vesile olacaktır.

Page 6: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 7: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 8: KOKU VE TAT MUCİZESİ

OKUYUCUYA● Bu kitapta ve diğer çalışmalarımızda evrim teorisinin çöküşüne özel bir yer ayrılmasının nedeni, bu teorininher türlü din aleyhtarı felsefenin temelini oluşturmasıdır. Yaratılışı ve dolayısıyla Allah'ın varlığını inkar eden Dar-winizm, 150 yıldır pek çok insanın imanını kaybetmesine ya da kuşkuya düşmesine neden olmuştur. Dolayısıy-la bu teorinin bir aldatmaca olduğunu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetintüm insanlarımıza ulaştırılabilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucularımız belki tek bir kitabımızı okuma imkanıbulabilir. Bu nedenle her kitabımızda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayrılması uygun görülmüştür.

● Belirtilmesi gereken bir diğer husus, bu kitapların içeriği ile ilgilidir. Yazarın tüm kitaplarında imani konular,Kuran ayetleri doğrultusunda anlatılmakta, insanlar Allah'ın ayetlerini öğrenmeye ve yaşamaya davet edilmekte-dir. Allah'ın ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyanın aklında hiçbir şüphe veya soru işareti bırakmayacak şekildeaçıklanmaktadır.

● Bu anlatım sırasında kullanılan samimi, sade ve akıcı üslup ise kitapların yediden yetmişe herkes tarafından ra-hatça anlaşılmasını sağlamaktadır. Bu etkili ve yalın anlatım sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" de-yimine tam olarak uymaktadır. Dini reddetme konusunda kesin bir tavır sergileyen insanlar dahi, bu kitaplardaanlatılan gerçeklerden etkilenmekte ve anlatılanların doğruluğunu inkar edememektedirler.

● Bu kitap ve yazarın diğer eserleri, okuyucular tarafından bizzat okunabileceği gibi, karşılıklı bir sohbet ortamışeklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun kitapları birarada okumaları,konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmaları açısından yararlı olacaktır.

● Bunun yanında, sadece Allah rızası için yazılmış olan bu kitapların tanınmasına ve okunmasına katkıda bu-lunmak da büyük bir hizmet olacaktır. Çünkü yazarın tüm kitaplarında ispat ve ikna edici yön son derece güçlü-dür. Bu sebeple dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitapların diğer insanlar tarafından da okun-masının teşvik edilmesidir.

● Kitapların arkasına yazarın diğer eserlerinin tanıtımlarının eklenmesinin ise önemli sebepleri vardır. Bu saye-de kitabı eline alan kişi, yukarıda söz ettiğimiz özellikleri taşıyan ve okumaktan hoşlandığını umduğumuz bu ki-tapla aynı vasıflara sahip daha birçok eser olduğunu görecektir. İmani ve siyasi konularda yararlanabileceği zen-gin bir kaynak birikiminin bulunduğuna şahit olacaktır.

● Bu eserlerde, diğer bazı eserlerde görülen, yazarın şahsi kanaatlerine, şüpheli kaynaklara dayalı izahlara, mu-kaddesata karşı gereken adaba ve saygıya dikkat edilmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, şüpheci ve ye'sesürükleyen anlatımlara rastlayamazsınız.

Bu kitapta kullanılan ayetler, Ali Bulaç'ın hazırladığı

"Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı" isimli mealden alınmıştır.

Birinci Baskı: Mart, 2002 - İkinci Baskı: Ağustos, 2006

Üçüncü Baskı: Şubat 2010

ARAŞTIRMA YAYINCILIK

Talatpaşa Mah. Emirgazi Caddesi

İbrahim Elmas İşmerkezi, A Blok Kat 4 Okmeydanı - İstanbul

Tel: (0 212) 222 00 88

Baskı: Seçil Ofset

100 Yıl Mahallesi MAS-SİT Matbaacılar Sitesi

4. Cadde No: 77 Bağcılar-İstanbul

Tel: (0 212) 629 06 15

Page 9: KOKU VE TAT MUCİZESİ

KOKU VE TAT

MUCİZESİ

HARUN YAHYA

(ADNAN OKTAR)

w w w . h a r u n y a h y a . o r g - w w w . h a r u n y a h y a . n e t

Page 10: KOKU VE TAT MUCİZESİ

GİRİŞ 10

KOKU ALMA

SİSTEMİNDEKİ

TASARIM 14

SİSTEM

İÇİNDEKİ

MEKANİZMALAR 54

KOKULARIN

VE KOKU ALMA

DUYUSUNUNDÜŞÜNDÜRDÜKLERİ 70

HAYVANLARDAKİ

KOKU DUYULARI 82

İÇİNDEKİLER

Page 11: KOKU VE TAT MUCİZESİ

EVRİMCİLER KOKU

ALMANIN

KÖKENİNİ

AÇIKLAYAMAZLAR 102

KOKU ALMA

TEKNOLOJİSİ 124

TAT ALMA

SİSTEMİNDEKİMUHTEŞEM

TASARIM 132

SONUÇ 176

EVRİM

YANILGISI 182

Page 12: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 13: KOKU VE TAT MUCİZESİ

a ya tı nız bo yun ca kok la dı ğı nız gü zel ko ku la rı ha fı za nız da

can lan dır ma ya ça lı şın. Ak lı nı za pek çok ko ku ge le cek tir:

Gül ler, ka ran fil ler, ley lak lar, ya se min ler, la van ta lar, çi -

men ler ve de ği şik bit ki le rin ba har ay la rın da çev re ye yay -

dık la rı çar pı cı ko ku la r; çi çek aç mış por ta kal, man da li na

ve li mon ağaç la rı nın et ra fı çe pe çev re sa ran ko ku la rı; çe şit -

li par füm le rin et ki le yi ci ko ku la rı; muh te lif ba ha rat la rın ne fis ko ku la rı; sa -

bah kalk tı ğı nız da, he nüz bir şey yi yip iç me miş ken mut fak tan ge len ta ze

ve ya kı zar mış ek mek, do ma tes, yu mur ta, zey tin, çay, kah ve ve ya sü tün

ca zip ko ku la rı, man gal da pi şen bir etin ko ku su ya da bir sa bu nun ter te -

miz ko ku su...

Bun la ra ek ola rak, şim di ye ka dar tat tı ğı nız en fes tat la rı ak lı nız dan ge -

çi rin. Çe şit çe şit ye mek le rin, tat lı la rın, et le rin, ba lık la rın, seb ze le rin, çor ba -

la rın, sa la ta la rın, pas ta la rın, bö rek le rin, mey ve le rin, içe cek le rin, re çel le rin,

don dur ma la rın, şe ker le me le rin ve di ğer be sin le rin şa ha ne tat la rını...

Her in sa nın bel le ğin de ka lı cı bir yer edi nen, unu tul ma yan bir çok hoş

ko ku ve tat var dır. Hat ta bun lar dan ba zı la rı nı bir an lı ğı na dü şün mek bi -

le in sa nı he ye can lan dır ma ya ye ter. Şüp he siz sö zü edi len gü zel lik le rin her

bi ri, üze rin de de rin de rin dü şü nül me si ge re ken eş siz ni met ler den dir.

Al lah'ın ya rat tı ğı ni met ler le il gi li ola rak Ku ran'da şu açık la ma yer alır:

Eğer Al lah'ın ni me ti ni say ma ya kal kı şa cak olur sa nız, onu bir ge nel le me

ya pa rak bi le sa ya maz sı nız. Ger çek ten Al lah, ba ğış la yan dır, esir ge yen dir.

(Nahl Su re si, 18)

Al lah, bu sa yı lan ni met le rin ya nın da, bun la rın her bi ri nin far kı na

var ma mı zı ve on lar dan zevk ala bil me mi zi sağ la yan sis tem le ri de vü cu -

du muz da ya rat mış, son suz mer ha me ti nin bir te cel li si ola rak bu ni met le ri

in san la rın hiz me ti ne sun muş tur. Bu sis tem ler den iki si, bi zim için son de -

re ce önem li olan "ko ku ve tat al ma"dır. Ko ku ve tat dün ya la rı nın zen gin -

lik le ri ni an cak on la rın ara cı lı ğıy la keş fe de bi lir si niz. Dü şü nün ki, on lar ol -

11

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 14: KOKU VE TAT MUCİZESİ

12

Koku ve Tat Mucizesi

ma say dı, tat, ko ku, lez zet gi bi kav ram lar si zin için bir an lam ifa de et me -

ye cek ti. Ye dik le ri ni zin ve iç tik le ri ni zin gü zel ko ku la rı nı ve tat la rı nı ala -

ma dı ğı nı zı var sa yın; ne ka dar önem li ol duk la rı nı he men kav rar sı nız. Ör -

ne ğin, çi le ği çi lek ya pan onun ko ku su ve ta dı dır; bun la rı his se de mez se -

niz, çi le ğin ne de mek ol du ğu nu da bi le mez si niz.

Dün ya ya gel di ği niz den bu ya na ko ku ve tat al ma du yu la rı nı zı kul -

la nı yor, on bin ler ce ko ku yu ve ta dı hiç bir güç lük çek me den al gı la ya bi li -

yor su nuz. Çün kü bu nu müm kün kı lan ha ri ku la de sis tem le re sa hip si niz.

Ko ku ve tat al ma du yu la rı nız bir ömür bo yu du rup din len mek si zin, tek

bir ha ta yap mak sı zın si zin adı nı za fa ali yet gös te rir ler. Üs te lik bun lar için

her han gi bir be del öde me di niz; böy le bir be ce ri yi el de et mek için hiç bir

eği tim al ma dı nız, özel bir ça ba har ca ma dı nız.

El bet te bah se di len ler, üze rin de de rin dü şü nül me si ge re ken ger çek -

ler dir. Bu ger çek ler kar şı sın da, akıl ve vic dan sa hi bi her in sa nın ken di

ken di ne şu so ru yu sor ma sı ge re kir: Sa hip ol du ğu mü kem mel ko ku ve tat

al ma me ka niz ma la rı na sıl var ol muş tur?

Ko nuy la il gi li tıp ve bi yo lo ji ki tap la rın da, ko ku ve tat al ma mı zı bur -

nu muz, di li miz ve bey ni mi zin var lı ğı na borç lu ol du ğu muz ya zar. Bu or -

gan lar ara cı lı ğıy la ko ku ve tat al dı ğı mız el bet te doğ ru dur. An cak bu ra da

bi linç li ve ya bi linç siz ola rak ih mal edi len çok önem li bir nok ta da ha var -

dır. Ge nel lik le gün de me ge ti ril me yen, oy sa asıl ya nıt lan ma sı ge re ken so ru

şu dur: Di li mi zin, bur nu mu zun ve bey ni mi zin var lı ğı nı ki me borç lu yuz?

Ço ğu in san bur nu ile ko ku, di li ile tat al dı ğı nı bil me si nin ye ter li ol -

du ğu nu; bun dan öte si nin ken di si ni il gi len dir me di ği ni dü şü nür. Oy sa bu

bü yük bir ha ta dır. Kok la mak ve tat mak her in sa nın ha ya tı nın vaz ge çil -

mez, ay rıl maz par ça la rı dır; bu ger çe ğin far kın da olan bir in sa nın yu ka rı -

da ki so ru la rı göz ar dı et me siy se ta rif siz bir gaf let tir.

Şüp he siz, sa hip ol du ğu muz her şey gi bi, bu ha ri ka ni met le ri de alem -

le rin Rab bi olan Al lah'a borç lu yuz. Ko ku ve tat al ma sis tem le ri in ce le nir -

Page 15: KOKU VE TAT MUCİZESİ

se, bu ku sur suz sis tem le rin hay ran lık uyan dı ran ya ra tı lış de lil le riy le dop -

do lu ol du ğu açık ça gö rü lür. Eli niz de ki ki ta bın ama cı, bu sis tem ler de ki

ya ra tı lış ger çek le ri ni or ta ya koy mak, Al lah'ın sı nır sız il mi ni ve kud re ti ni

te fek kür et me ye, O'nun sa yı sız lü tuf la rı nı ge re ği gi bi kav ra ma ya yar dım -

cı ol mak tır. Ki tap bo yun ca, Rab bi mi zin ver di ği ni met ler anı la cak ve ha tır -

la tı la cak tır. Ay nı za man da, sö zü ge çen ha ri ka sis tem le rin te sa düf le rin

ürü nü ol du ğu nu id dia eden ev rim te ori si nin ne ka dar akıl ve man tık dı şı

ol du ğu bir ke re da ha göz ler önü ne se ri le cek tir.

Al lah'ın ya ra tı şın da ki ku sur su zluk Ku ran'da şöy le tas vir edi lir:

O Al lah ki, ya ra tan dır, (en gü zel bir bi çim de) ku sur suz ca var eden dir, 'şe -

kil ve su ret' ve ren dir. En gü zel isim ler O'nun dur. Gök ler de ve yer de olan -

la rın tü mü O'nu tes bih et mek te dir. O, Aziz, Ha kim dir. (Haşr Su re si, 24)

AKILLI TASARIM yani YARATILIŞ

Kitapta zaman zaman karşınıza Allah'ın yaratmasındaki mükem-

melliği vurgulamak için kullandığımız "tasarım" kelimesi çıkacak. Bu ke-

limenin hangi maksatla kullanıldığının doğru anlaşılması çok önemli. Yü-

ce Allah'ın tüm evrende kusursuz bir tasarım yaratmış olması, Rabbi-

miz'in önce plan yaptığı daha sonra yarattığı anlamına gelmez. Bilinmeli-

dir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah'ın yaratmak için herhangi bir

'tasarım' yapmaya ihtiyacı yoktur. Allah'ın tasarlaması ve yaratması aynı

anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir. Allah'ın, bir şeyin ya

da bir işin olmasını dilediğinde, onun olması için yalnızca "Ol" demesi ye-

terlidir. Ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:

Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen

oluverir. (Yasin Suresi, 82)

Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına

karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi,

117)

13

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 16: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 17: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ör dü ğü müz ya da duyduğumuz şey le ri ta rif et mek bi -

zim için ol duk ça ko lay dır. Bu na kar şın, ço ğu za man al -

gı la dı ğı mız ko ku yu isim len dir mek te güç lük çe ke riz.

Onu baş ka bir ko ku ya ben ze te rek tas vir et me ye ça lı şı -

rız. Ge nel lik le de onun biz de uyan dır dı ğı his le ri ifa de

ede riz. Be ğen di ği miz ko ku la rı hoş ve ya gü zel; be ğen -

me dik le ri mi zi ise kö tü ve ya ra hat sız edi ci gi bi sı fat lar la

ni te len di ri riz. Bu nun ne de ni, gün lük ha yat ta kar şı laş tı ğı mız pek çok ko -

ku nun özel bir adı nın ol ma ma sı dır.

Ko ku ola rak ta nım la dı ğı mız as lın da nes ne ler den bu har la şan kim ya -

sal ta ne cik ler, ya ni mo le kül ler dir. Söz ge li şi, ta ze çe kil miş kah ve ko ku su

ola rak al gı la dı ğı mız ve his set ti ği miz de bi ze hoş gelen ko ku nun kay na ğı

kah ve ye ait uçu cu ko ku mo le kül le ri dir. Bu har laş ma ne ka dar yo ğun olur -

sa, mey da na ge len ko ku da o den li be lir gin olur. Fı rın da piş mek te olan bir

ke kin ba yat bir ke ke oran la da ha çok kok ma sı nın ne de ni fı rın da ki kek ten

da ha çok ko ku zer re si nin or ta ma ya yıl ma sı dır. Çün kü sı ca ğın et ki siy le

ko ku mo le kül le ri ha va da ser best ha re ket et -

me ye baş lar ve ge niş bir ala na ya yı la -

bi lir ler. Bu nok ta da in san ya şa mı

için dü zen len miş ba zı has sas

den ge le rin ol du ğu na dik kat

çek mek ge re kir. Şu an da bu -

lun du ğu nuz or tam da taş,

de mir, cam gi bi kok ma yan

mad de ler var dır. Çün kü

bun lar oda sı cak lı ğın da bu -

har laş maz lar. Bir an lı ğı na oda -

nız da ki her şe yin kok tu ğu nu var

15

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 18: KOKU VE TAT MUCİZESİ

sa ya lım. Böy le bir du ru mun ne ka dar

ra hat sız lık ve re ce ği ni, hat ta ha ya tı -

nı zı alt üst ede ce ği ni hiç dü şün -

dü nüz mü?

İl ginç olan di ğer bir ger çek

de, su yun dü şük ısı lar da bu -

har laş ma özel li ği nin ol ma sı na

rağ men ko ku su nun ol ma ma sı -

dır. Su yunu bu özelliği de çok

önem li dir. Böy le ce ku ru bir gül

ile ye ni su lan mış, üze rin de su dam -

la la rı bu lu nan bir gü lün ko ku su ara -

sın da fark lı lık ol maz. Di ğer bir ifa -

dey le, gü lün do ğal ko ku su bo zul ma -

mış olur. Ay rı ca ha va da bu lu nan su bu ha rı

ya ni nem mev cut ko ku nun et ki si ni güç len di rir.

16

Koku ve Tat Mucizesi

Page 19: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 20: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Ör ne ğin yağ mur son ra sı bu har la şan su mo le kül le ri çi çek le rin ko ku lu ta -

ne cik le ri ni de ha va ya kal dı rır ve çi çek le rin ho şa gi den ko ku la rı nın et ra fı

sar ma sı na yar dım cı olur.

Ha len do ğa da ne ka dar fark lı çe şit te ko ku ol du ğu bi lin me mek te dir.

Mil yon lar ca de ği şik mo le kü lün var lı ğı dik ka te alı nır sa, do ğa da çok çe şit -

li ko ku ol du ğu söy le ne bi lir. Bun la rı be lir li ka te go ri ler de top la mak için ça -

lış ma lar ya pıl mış, fa kat ko ku la rın ola ğa nüs tü çe şit li li ği ne de niy le do yu -

ru cu bir grup lan dır ma el de edi le me miş tir.1

Ko ku ya ka rak te ris tik ni te li ği ni ve ren, mo le kül ler ara sın da ki mik ros -

ko bik de ği şik lik ler dir. (Şe kil 1) Ör nek ola rak, piş miş ta ze bir yu mur ta ile

çü rük bir yu mur ta yı bir bi rin den ayı ran özel lik, çev re ye yay dık la rı ta ne -

cik le rin ya pı la rın da ki fark lı lık tır. Çe şit li mo le kül le rin kim ya sal ya pı la rı

ara sın da ki fark lı lık lar ise ol duk ça has sas ay rım la ra da ya nır.2 Hat ta tek bir

kar bon ato mu de ği şik li ği bi le çe ki ci bir ko ku yu iti ci ha le dö nüş tü re bi lir.

18

Koku ve Tat Mucizesi

(Şekil 1)(91)'de ya pı sı gö -rü len kim ya salmad de nin üç tü re -vi nin ko ku su gülgi bi dir. An cak herbi ri fark lı ko ku -suy la bir bi rin denay rı lır. (92) Ley lakve ba ha rat, (93)ozon ve mey ve,(94) tar çın, ka ran -fil, ba ha rat ve ley -lak kokularıy lakarışık gül gibikokar.

Page 21: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Ev re nin her nok ta sın da ki düzen, ko ku

mo le kül le ri nin ya pı la rın da da ilk ba kış ta fark

edi lir. Ka ka onun, la van ta çi çe ği nin ve ya çi le ğin ken di le ri -

ne has ko ku la rı, ko ku mo le kül le ri ni mey da na ge ti ren atom lar ve ara la rın -

da ki bağ la rın özel ola rak dü zen len me si nin so nu cu dur. Her mo le kül be lir -

li bir amaç doğ rul tu sun da, tam ol ma sı ge rek ti ği gi bi plan lan mış tır. Şüp -

he siz bu muh te şem düzen, "Her şe yi ya rat mış, ona bir dü zen ver miş, bel -

li bir öl çüy le tak dir et miş" (Fur kan Su re si, 2) olan Al lah'a ait tir.

19

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Moleküller arasındaki çokküçük farklılıklar, çiçeklerinve meyvelerin birbirlerindençok farklı kokulara sahip ol-masına neden olur.

Page 22: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Koku ve Tat Mucizesi

Bu run da ki Mü hen dis likKok la ma or ga nı de nil di ğin de he men ak la bu run ge lir. Bu nun la bir -

lik te, ko ku al ma iş le mi nin bur nun sa de ce %5'lik bö lü mü ta ra fın dan ger -

çek leş ti ril di ği az sa yı da kim se ta ra fın dan bi li nir.3 Ya le Üni ver si te si'nden

pro fe sör Gor don Shep herd'in "Bu run la rı mız la kok la dı ğı mı zı dü şü nü rüz,

(fa kat) bu ku lak me me miz le işi ti riz de me ye ben zer"4 şek lin de ki ifa de si

söz ko nu su ger çe ği vur gu la ma ya yö ne lik tir.

İler le yen say fa lar da, bur nun ko ku al ma bö lü mü nü oluş tu ran kı sım

in ce le ne cek tir. An cak ön ce lik le di ğer %95'lik bö lü me kı sa ca de ğin mek ye -

rin de ola cak tır. Bur nu muz so lu num sis te mi miz le il gi li ola rak iki önem li

gö rev üst le nir. Bun lar dan bi ri si ne fes al dı ğı mız ha va nın ısı tıl ma sı ve

nem len di ril me si dir. Bur nun iç yü ze yi ni kap la yan mu kus ta ba ka su bu ha -

rı sal gı la ya rak gi ren ha va yı nem len di rir. Mu kus ta ba ka nın he men al tın da

yer alan çok sa yı da ki kıl cal da mar da ge çiş sı ra sın da ha va nın ısın ma sı nı

sağ lar. Böy le ce ha va, ak ci ğer le rin has sas ya pı la rı için en uy gun ha le ge ti -

ri lir. Söz ko nu su me ka niz ma, bi na la rın sı cak lık ve nem or ta mı -

nı dü zen le yen ge liş miş bir kli ma sis te mi ne ben zer.

Bur nun ikin ci önem li gö re vi de so lu nan ha va nın

için de ki toz zer re le ri ni, bak te ri ve mik rop -

la rı dur dur mak, böy le ce ak ci ğer de olu -

şa bi le cek has ta lık la rı en gel le mek tir. Bu

ha ri ka gü ven lik me ka niz ma sı şöy le ça lı -

şır: Ha va dan ge len za rar lı ta ne cik ler mu -

kus ta ba ka ta ra fın dan ya ka la nır. Bu nun

ar dın dan sil ya isim li tüy cük ler dev re ye

Page 23: KOKU VE TAT MUCİZESİ

21

Harun Yahya (Adnan Oktar)

gi rer ler. (Şe kil 2) Za rar lı mad de ler içe ren mu kus, tüy cük ler ta ra fın dan da -

ki ka da bir san ti met re hız la yu ta ğa doğ ru iti lir, da ha son ra da ök sü rük le

dı şa rı atı lır ve ya yu tu la rak mi de de ki asit ler ta ra fın dan yok edi lir. Bu ra da

ana hat la rıy la an la tı lan bu iş lem ler ger çek te ol duk ça kar ma şık tır. Öy le ki,

mil yon lar ca tüy cü ğün na sıl tek vü cut ha lin de ha re ket et ti ği ve ça lış ma

me ka niz ma sı nın de tay la rı he nüz tam an la mıy la an la şı la ma mış tır. Mu kus

ta ba ka, mu kus üre ti ci hüc re ler ve tüy cük ler mü kem mel bir kim ya sal arıt -

ma te si si mey da na ge ti rir ler. Dik kat edin; sa hip ol du ğu nuz arıt ma te si si

öy le ku sur suz ça lı şır ki vü cu du nuz için ne yin ge rek li, ne yin teh li ke li ol -

du ğu nu he men tes pit eder ve ya pıl ma sı ge re ken le ri ye ri ne ge ti rir.

Or ta da olan açık bir ger çek var dır: Bu run da ki kli ma, gü ven lik ve

arıt ma me ka niz ma la rı mü kem mel bi rer mü hen dis lik ör nek le ri dir. Şu ur -

suz olan so lu num, do la şım ve sin di rim sis te mi hüc re le ri nin ken di ara la -

rın da an laş ma la rı, iş bir li ği yap ma ya ka rar ver me le ri, mü hen dis gi bi plan

yap ma la rı dü şü nü le mez. Söz ko nu su sis tem le rin rast lan tı lar so nu cun da,

in san yü zün deki es te tik bir or gan için de mey da na gel me le ri de im kan sız -

dır. Bun lar, Al lah'ın ku sur suz ve uyum lu ya ra tı şı nın de lil le ri nden dir.

(Şekil 2)Sil ya ola rakad lan dı rı lantüy cük le rinmik ros kopkul la nı la rakel de edil mişfotoğ rafı.

Page 24: KOKU VE TAT MUCİZESİ

22

Koku ve Tat Mucizesi

Al lah'ın gök ten ye re her şe yi mü kem mel bir düzen ile ya rat tı ğı, ayet ler de

şöy le bil di ril mek te dir:

... Gök ler de ve yer de her ne var sa O'nun dur, tü mü O'na gö nül den bo yun

eğ miş ler dir. Gök le ri ve ye ri (bir ör nek edin mek si zin) ya ra tan dır. O, bir

işin ol ma sı na ka rar ve rir se, ona yal nız ca "Ol" der, o da he men olu ve rir.

(Ba ka ra Su re si, 116-117)

Bu run da ki Kim ya sal

Ana liz Te si siGün bo yun ca or ta la ma 23.040 de fa ne fes

alı rız.5 Sü rek li tek rar la dı ğı mız bu iş lem sı ra -

sın da, bur nu muz alı nan ha va yı ak ci ğer ler için

en uy gun du ru ma ge ti rir. Bu işi ya par ken, ay -

nı an da çok önem li bir iş le vi da ha ger çek leş ti -

rir: Ko ku alır. (Şe kil 3)

Her ne fes alı şı mız da, "ha va" ola rak ad -

lan dır dı ğı mız gaz ka rı şı mı, bu run de lik le rin -

den içe ri gi rer. Tek bir ne fes lik ha va, mil yar

ke re tril yon sa yı da mo le kül den mey da na ge -

lir.6 Çıp lak göz le gö re me ye ce ği miz ka dar kü -

çük olan ko ku ta ne cik le ri de mu az zam mik tar -

da ki mo le kül den olu şan bu gru bun için de yer

alır lar. So luk al ma mı zın ar dın dan, bur nun

(Şe kil 3)Gün bo yun ca bur nu muz dan ne fes alıp ve -

ri riz. Bur nu muz, içe ri gi ren ha va yı ak ci ğer -ler için en uy gun ha le ge ti rir ken, ha va nınbir kıs mı nı ko ku alan böl ge ye yön len di rirve böy le ce ay nı za man da ko ku da alı rız.

Koku soğancığı Kokumukozası

Burna çekilenhava

Normal nefesalma

Normal nefesverme

Page 25: KOKU VE TAT MUCİZESİ

23

Harun Yahya (Adnan Oktar)

için de ki özel ke mik ler

(tür bin ke mik ler) ha va nın

bir kıs mı nı ko ku alı cı böl -

ge ye yön len di rir. Böy le ce

ko ku mo le kül le ri, bu run

boş lu ğu nun üst bö lü mün -

de bu lu nan ko ku al gı la yı cı böl ge ye va rır lar. Bu ra sı bu run de lik le rin den

yak la şık ola rak 7 san ti met re içe ri de ve yu ka rı da dır. (Şe kil 4) Kok la mak is -

te di ği miz bir çi çe ği bur nu mu za yak laş tı rıp de rin bir ne fes al dı ğı mız day sa,

da ha faz la ko ku mo le kü lü ko ku böl ge si ne ula şır.

Ço ğu in san ola ğa nüs tü bir kim ya sal ana liz te si si ne sa hip ol du ğu nun

far kın da da hi de ğil dir. İş te bu te sis bur nun için de ki ko ku böl ge sin de yer

alır, ade ta bir kim ya fab ri ka sı gi bi du rup din len mek si zin ça lı şır, çev re de -

ki ko ku la rı tah lil eder. Biz gün lük iş le ri mi zi ya par ken ko ku al mak için

hiç bir ça ba gös ter me di ği miz sı ra da, o fa ali yet ha lin de dir. Ge ce le yin uy ku

ha lin de ol du ğu muz za man bi le, du man gi bi za rar lı bir ko ku yu fark ede -

rek he men bi zi uya rır. Söz ko nu su olan öy le ben zer siz bir te sis tir ki on

bin den faz la ko ku yu teş his ede bi lir7, üs te lik mü kem mel bir doğ ru luk ora -

nı ve du yar lı lık la ça lı şır.

Ko ku nun kay na ğı nı oluş tu ran ko ku mo le kül le ri, de ği şik şe kil ve bo -

yut lar da dır ve di ğer mo le kül le re kı yas la da ha "kü çük"tür ler.8 Bah çe de ki

çi çek le rin et ki le yi ci ko ku la rı, le ziz bir ye me ğin çe ki ci ko ku su ve ya çü rük

Kokusoğancığı

Elekkemiği

Koku böl-gesi

(Şekil 4)Şekilde, nefes ile alınanhavanın bir bölümününyönlendirildiği koku böl-gesi görülüyor.

Page 26: KOKU VE TAT MUCİZESİ

24

Koku ve Tat Mucizesi

bir mey ve nin iti ci ko ku su fark lı mo le kül ler den

olu şur. Bur nu muz da ki kim ya sal te sis tüm bu

mo le kül le ri ko lay lık la teş his eder. Hat ta ay -

nı kim ya sal for mü le, ya ni ay nı atom la ra

sa hip mo le kül le ri bi le anın da ta nır. Ör -

ne ğin, "L-car vo ne" ile "D-car vo ne"

mo le kül le ri ara sın da ki kü çü cük

fark lı lık, atom la rı nın de ği şik di zi -

li min den kay nak la nır. Bu den li

ben zer li ğe rağ men bur nu muz, söz

ko nu su iki mo le kü lü ra hat lık la

ayırt ede bi lir; bun lar dan bi rin ci si -

nin kim yon, ikin ci si nin ise na ne ben -

ze ri kok tu ğu nu bi ze bil di rir.9

Bur nun bi lim adam la rı nı hay re te

dü şü ren di ğer bir özel li ği de mü kem -

mel du yar lı lı ğı dır. Bir ko ku nun fark

edi le bil me si için ge re ken en dü şük

kon sant ras yon "ko ku eşi ği" ola rak

ad lan dı rı lır. Bur nu muz da ki ana liz

me ka niz ma sı akıl dur du ra cak bir has -

sa si ye te sa hip tir: Ba zı ko ku la rın yo ğun -

lu ğu ha va da tril yon da bir den az ol ma sı

du ru mun da da hi his se di lir. Ör ne ğin ya pı -

lan araş tır ma lar, bu ti rik asi tin 10 mil yar da bir

yo ğun luk ta bi le al gı lan dı ğı nı gös ter miş tir.10

Mo le kül ler araş tı rıl dık ça, ko ku al ma sis te mi nin

ha ri ka la rı da gün ışı ğı na çık mak ta dır. Bi zim tek bir ko -

ku ola rak al gı la dı ğı mız, as lın da çok sa yı da fark lı mo -

Page 27: KOKU VE TAT MUCİZESİ

le kü lün mey da na ge tir di ği bir et ki -

dir. Ör nek ola rak, be yaz ek mek

ko ku su yak la şık 70 de ği şik ko -

ku mo le kü lün den olu şur. Kah -

ve nin ko ku su nun da en az 150

ay rı kim ya sal mad de nin bir le -

şi mi nin so nu cu ol du ğu tah -

min edil mek te dir.11 Ka li te li bir

par füm 500 ci va rın da fark lı

mad de nin ka rı şı mın dan mey da na

ge lir.12 Bur nu muz da ki ana liz me ka -

niz ma sı bi ze his set tir me den, ol duk ça kü çük

oran lar da ki bu kim ya sal mad de le ri tah lil eder. Tüm iş lem ler, kok -

la ma mız ile "kah ve ko ku yor" yar gı sı na var ma mız ara sın da ki

bir sa ni ye den çok da ha kı sa sü re de olup bi ter. Şüp he siz,

sö zü edi len ger çek ler göz önün de bu lun du ru lun ca, ko -

ku al ma sis te min de ki üs tün ya ra tı lış da ha iyi an la -

şıl mak ta dır. Al lah bir aye tte şöy le bil di rir:

"Si zin ya ra tı lı şı nız da ve tü re tip-yay dı ğı can lı lar da

ke sin bil giy le ina nan bir ka vim için ayet ler

var dır." (Ca si ye Su re si, 4)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 28: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 29: KOKU VE TAT MUCİZESİ

27

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Dü şün me ye Da vetTe le viz yon sey re der ken, bi ri si çı kıp ya yı nın te le viz yon ve ri ci sin den

kay nak lan ma dı ğı nı, ek ran da ki gö rün tü le rin ha va da te sa dü fen oluş muş

elekt ro man ye tik dal ga la rın so nu cun da mey da na gel di ği ni söy le se, ay rı ca

te le viz yo nun da bir fab ri ka ta ra fın dan üre til me di ği ni, evi niz de ki atom ve

mo le kül ler den yıl lar için de ken di li ğin den or ta ya çık tı ğı nı id dia et se, ne

dü şü nür dü nüz?

Muh te me len bu ki şi nin bir şa ka yap tı ğı nı dü şü nür, söy le dik le ri ni

ke sin lik le cid di ye al maz dı nız. Bu ki şi nin ile ri sür dü ğü id di asın da ka rar lı

ol du ğu na ka na ati niz gel di ğin de ise, söz ko nu su ki şi nin akıl sağ lı ğı nı yi -

tir miş ol du ğu na ka rar ve rir di niz. Çün kü or ta da tek no lo jik bir ta sa rım

söz ko nu su dur. Te le viz yon, ya yı nı al mak için özel ola rak üre til miş

bir ci haz dır. Te le viz yon ve ri ci is tas yo nun dan ya pı lan ya yın da

te le viz yo nun ya yı nı al ma sı na yö ne lik ola rak ha zır la nır. Kı -

sa ca sı, ge rek te le viz yon, ge rek ya yın, ge rek se iki si

ara sın da ki uyu mun her de ta yı en in ce ay rın -

tı sı na ka dar plan lan mış tır ve bu komp leks

sis tem de hiç bir te sa dü fe yer yok tur.

İş te, ev rim ci le rin id di ası bun dan da ha

akıl al maz dır. Dar win ve ta kip çi le ri nin gö rü -

şü nü şöy le özet le mek müm kün dür: Ev rim ci

man tı ğa gö re, te le viz yon ya yı nı tek no lo ji -

sin den çok da ha ge liş miş ve he nüz tam an -

la mıy la çö zü le me miş ko ku al ma me -

ka niz ma sı, sa yı sız ko ku mo le kü -

lü ve mo le kül ler ile

bu run ara sın da ki ku -

sur suz uyum söz de

Page 30: KOKU VE TAT MUCİZESİ

rast lan tı lar so nu cun da

mey da na gel miş tir. (Şe kil

5) Bir baş ka de yiş le,

atom lar te sa düf ese ri bi-

ra ra ya ge le rek yer yü -

zün de bir bi rin den çe şit li

ko ku la rı oluş tu ran mo le -

kül le ri mey da na ge tir -

miş, ay nı an da yi ne ay nı

atom lar bun la rın hep si ni

ay rı ay rı al gı la ya bi le cek

ve al gı la dık la rın dan da

yo rum çı ka ra bi le cek bir

or ga nı; bur nu, te sa dü fen

ge liş tir miş ler dir. Or ta da

hiç bir plan, ta sa rım ve ya

akıl lı bir mü da ha le söz ko nu su de ğil dir. Ev rim ci le re gö re her şey şu ur suz,

kont rol süz, rast ge le olay la rın mil yar lar ca yıl için de bi ra ra ya gel me le riy le

ger çek leş miş ve mü kem mel ku sur suz luk ta sis tem ler oluş muş tur.

Bi raz akıl ve sağ du yu sa hi bi her in san söz ko nu su ev rim ci man tı ğın -

da ki he ze ya nı an la ya bi lir. Ki ta bın iler le yen bö lüm le rin de anlatılacak ko-

nular da ev rim ci le rin bu ya nıl gı la rı nı tüm açık lı ğıy la or ta ya ko ya cak tır.

Hiç şüp he yok ki bur nu muz da ki sis tem, ko ku al mak için özel ola rak ya -

ra tıl mış tır ve onu ya ra tan Al lah'ın son suz il mi nin bir gös ter ge si dir. Ki tap

28

Koku ve Tat Mucizesi

(Şe kil 5)Şekilde görülen burnunkusursuz iç yapısısayesinde dışarıdan gelenkoku moleküllerini algılaya-biliriz.

Beyin

Türbinkemikler

Burunboşluğu

Boşluk

] Mukus

Destekhücresi

Bazalhücre

Koku hücrelerininaksonları

Kokuhücresi

Kokusoğancığı

Koku tüycükleri

Page 31: KOKU VE TAT MUCİZESİ

bo yun ca öğ re ne ce ği miz her bir de tay da bu ku sur suz ya ra tı şın ve mü -

kem mel düzenin bir is pa tı ni te li ğin de ola cak tır. Ni te kim Al lah, Ku ran

ayet le rin de yer yü zü nün her nok ta sın da gö rü len bu uyum ve ku sur suz lu -

ğu şöy le bil dir miş tir:

O, bi ri di ğe riy le 'tam bir uyum' (mu ta ba kat) için de ye di gök ya rat mış

olan dır. Rah man (olan Al lah)ın ya rat ma sın da hiç bir 'çe liş ki ve uy gun suz -

luk' (te fa vüt) gö re mez sin. İş te gö zü(nü) çe vi rip-gez dir; her han gi bir çat -

lak lık (bo zuk luk ve çar pık lık) gö rü yor mu sun?

Son ra gö zü nü iki ke re da ha çe vi rip-gez dir; o göz (uyum suz luk bul mak -

tan) umu du nu kes miş bir hal de bit kin ola rak sa na dö ne cek tir. (Mülk Su -

re si, 3-4)

Ko ku Al ma Te ori le riSa bah mut fak tan ge len gü zel ko ku la rı his se de rek uya nır sı nız. Siz,

sözge li mi, "ne gü zel tost ko ku yor" der ken bur nu nuz da ki kar ma şık iş lem -

le rin far kı na var maz sı nız. Pe ki bu sı ra da, bur nu nu zdaki hüc re ler de ne ler

ol mak ta dır?

Bi lim adam la rı uzun se ne ler dir bu so ru nun ce va bı nı bul ma ya ça lı şı -

yor lar. Bu na rağ men, ko ku alı cı hüc re le rin ko ku ta ne cik le ri ni na sıl ta nı dı -

ğı nı tam ola rak an la ya ma dı lar. Ko nu ya iliş kin bi li nen ler ha len te ori den

öte ye geç me mek te dir. Hat ta ko ku al ma di ğer du yu la ra oran la en az bil gi

sa hi bi ol du ğu muz alan dır.13

Gü nü müz de en ge niş ka bul bu lan te ori ler den bi ri "ste rik te ori" ola -

rak ad lan dı rı lır. İlk de fa, R. W. Monc ri eff ta ra fın dan or ta ya atıl mış tır. Bu -

na gö re, ko ku ta ne cik le ri de ği şik şe kil ve bü yük lük ler de dir; ko ku böl ge -

sin de bu lu nan ken di le ri ne özel alı cı lar la bir le şir ler. Ko ku alı cı la rı ile ko ku

ta ne cik le ri ara sın da ki iliş ki, ki lit ile anah ta rın uyu mu na ben ze ti lir. Ki li din

sa de ce be lir li bir anah tar ta ra fın dan açıl ma sı gi bi, ko ku alı cı la rı da ken di -

le ri ne özel mo le kül ler ile et ki le şim so nu cun da ha re ke te geç mek te dir.

29

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 32: KOKU VE TAT MUCİZESİ

John Amo ore bu te ori yi ge liş tir -

miş ve 7 ana ko ku (eter, ka fur,

misk, çi çek, na ne, kes kin, çü rük) be -

lir le miş tir. Amo ore, ko ku la rın 7 ana ko ku -

nun ka rı şım la rın dan oluş tu ğu nu ile ri sür müş tür.14

Di ğer bir bi lim ada mı, Lu ca Tu rin ise "tit re şim sel

te ori"yi ye ni den göz den ge çir miş; bu run da ki ko ku alı cı la rı nın

bi rer spekt ros kop ( tit re şim fre kans la rı nı in ce le me ye ya ra yan

bir alet) gi bi ça lış tı ğı ve mo le kü ler tit re şim le ri tes pit et ti ği

gö rü şü nü sa vun muş tur. Bu run da ki alı cı la rın, ko ku mo le -

kül le ri nin tit re şim fre kans la rı na uyum lu ola rak ta sar lan -

dık la rı an la şıl mak ta dır. Bu, göz de ki özel hüc re le rin, ışı -

ğın çe şit li dal ga boy la rı na uyum lu şe kil de ya ra tıl ma la rı

gi bi dir. Tu rin, ko ku nun kö ke nin de, elekt ron trans fe ri ne

da ya nan komp leks me ka niz ma la rın yer al dı ğı nı dü şün mek te dir.15

Di ğer ko ku te ori le ri ara sın da, Da vi es ve Tay lor ta ra fın dan or ta ya atı -

lan "di füz yon gö ze ne ği" te ori si, Dyson'un "mo le kü ler tit re şim" te ori si ve

Ro sen berg'in "pi ezo et ki si" te ori si sa yı la bi lir.16

Kı sa ca sı, ko ku mo le kül le ri ile ko ku alı cı la rı ara sın da ki ile ti şi min na -

sıl ger çek leş ti ği ha la tam an la mıy la bi lin me mek te dir. Ya ni ko ku yu al gı -

la ma mız sı ra sın da, bur nu muz da ki alı cı hüc re ler de ne gi bi iş lem ler ger -

çek leş ti ği tü müy le çö zü le me miş tir. Bu nun la bir lik te ko nuy la il gi li tah -

min le rin sa yı sı çok tur. Eli niz de ki ki ta bın iler le yen sa tır la rın da, gü nü müz -

de di ğer te ori le re gö re da ha çok ge çer li lik ka zan mış bir gö rü şe yer ve ril -

miş tir.

Gü nü mü zün ge liş miş ci haz lar la do lu la bo ra tu var la rın da her tür lü

bi lim sel araş tır ma yap ma im ka nı mız mev cut tur. Bu na rağ men ko ku al ma

du yu mu zun na sıl ça lış tı ğı nın ha la an la şı la ma ma sı, in sa nın ve söz ko nu su

sis te min ya ra tı lı şın da ki mü kem mel li ği bir kez da ha gös ter mek te dir. Bi -

30

Page 33: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Harun Yahya (Adnan Oktar)

lim, in san du yu la rı nın de tay la rı nı çöz dük çe, ger -

çek ler göz ler önü ne se ril mek te dir: Du yu or gan -

la rı ku sur suz yapılardır; in san ya şa mı için

çok has sas den ge ve he sap la ra gö re dü zen -

len miş ler dir. Or ta ya çı kan di ğer bir ger çek

de, "can lı lık te sa düf le rin ürü nü dür" di yen ev -

rim te ori si nin ne den li bü yük bir ya nıl gı ol du -

ğu dur.

Ko ku Al ma Sis te min de ki

Ha ri ka larKo ku al ma du yu muz bi ze dış dün ya hak kın -

da pek çok bil gi ve rir. Ba zen bi lin ci ne var ma -

ya bi li riz, an cak bu du yu mu zun bu -

lun du ğu muz me ka nı, çev re miz -

de olup bi ten le ri ve et ra fı mız -

da ki şa hıs la rı al gı la ma mız -

da önem li bir pa yı var -

dır. Gö zü mü zü ka -

pa tıp, bir sof ra da -

Hem in san la ra ko -ku al ma ye te ne ği nive ren hem de gü -zel ko ku la rı ya ra -tan, son suz mer -ha met sa hi bi olanAl lah'tır.

31

Page 34: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ki ye mek le ri kok la ya lım, te red düt et me den kok la dı ğı mız ye me ği ta nı rız.

Kok la ya rak, piş mek te olan bir ye me ğin pi şip piş me di ği ni an lar, buz do la -

bın da ki ye me ğin bo zu lup bo zul ma dı ğı nı fark ede riz. Has ta ne, lo kan ta,

mar ket, okul ve ya ev gi bi pek çok or ta mı ko ku la rın dan ayırt ede bi li riz.

Ko ku du yu mu zun ka pa si te si dü şün dü ğü müz den çok da ha bü yük -

tür. Hat ta ba zı araş tır ma cı lar bu nu be lir li bir ra kam la sı nır lan dır ma nın

yan lış ola ca ğı nı, zi ra ko ku du yu mu zun sa yı la ma ya cak ka dar çok kim ya -

sal bi le şi mi ayırt ede bi le cek dü zey de ol du ğu nu ifa de et mek te ler.17 Şim di,

bu "be ce rik li" ve "ye te nek li" sis te mi oluş tu ran ya ra tı lış ha ri ka la rı na da ha

ya kın dan ba ka lım.

Mu kus da ki İna nıl maz Ha re ket li lik

Göz le ri mi zin ara sı nın he men al tın da, bu run ka nal la rı mı zın üst ta ra -

fın da bi rer ko ku böl ge si bu lu nur. (Şe kil 6) Bun la rın her bi ri 2.5 cm2 yer

kap lar ve mu kus sal gı sıy la çe pe çev re sa rı lı dır. Mu kus ya pış kan bir sı vı -

dır; "Bow man be zi" ta ra fın dan sal gı la nır. Ko ku böl ge si ni kap la yan mu kus

ta ba ka sı yak la şık 0.06 mm ka lın lı ğın da dır.18 Eğer mu kus ka lın lı ğı bi raz

da ha faz la ol say dı, ko ku al ma ka pa si te miz ol duk ça dü şe cek ti. Nez le ol -

du ğu nuz za man lar da ko ku du yar lı lı ğı nı zın azal ma sı nın ne de ni mu kus

üre ti min de ki ar tış tır. Söz ko nu su ka lın lık da ha az ol say dı; vü cu dun sa -

vun ma sis te mi za yıf la ya cak ve mu kus ta ba ka nın için de ki ko ku tüy cük le -

ri ko lay lık la tah rip ola cak tı.

Mu ku sun ba zı te mel gö rev le ri bir sü re dir bi lin mek te dir. Bun lar ara -

sın da, bu run için de ki ku ru ma yı en gel le mek ve ya ban cı kim ya sal mad de le -

re kar şı bir sa vun ma sis te mi oluş tur mak sa yı la bi lir. Mu ku sun son de re ce

or ga ni ze bir ya pı ol du ğu ve ide al bir or tam oluş tur du ğu ise ya kın za man -

lar da an la şıl mış tır.19 Ger çek ten de mu kus, pro te in ler, en zim ler, mu ko po li -

sak ka rit ler, im mu nog lo bu lin ler ve li pit ten olu şan zen gin bir ka rı şım dır.

32

Koku ve Tat Mucizesi

Page 35: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Ko ku al ma nın ilk aşa ma sı

mu kus ta ba ka da baş lar. Ko ku

ta ne cik le ri nin ko ku tüy cük le rin -

de ki re sep tör ler le bu lu şa bil me -

le ri için ön ce lik le bu kat ma nı

geç me le ri ge re kir. İş te bu aşa -

ma da gö rev alan çok özel pro te -

in ler var dır. Mu kus ta ba ka da

bu lu nan bağ lan tı pro te in le ri,

ko ku ta ne cik le riy le bir le şir ve

on la ra ade ta bir reh ber gi bi yol

gös te rir ler.20 Bu özel pro te in ler

ha la araş tı rıl mak ta dır; ko ku ta -

33

Harun Yahya (Adnan Oktar)

(Şe kil 6)Ko ku böl ge si nin hüc re sel or ga nizas yonu.

koku bölgesi

Koku sinirleriBowman bezi

Kan damarı

Hava

Mukus bezi

Page 36: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ne cik le ri ile re sep tör le ri nin bu luş ma la rı na yar dım cı ol duk la rı ve re sep tör -

le re aşı rı oran da ko ku mo le kü lü nün gel me si ni en gel le dik le ri dü şü nül -

mek te dir.21 Şüp he yok ki bağ lan tı pro te in le ri nin bin ler ce de ği şik ko ku ta -

ne ci ği ni ta nı ma la rı, on lar la ile ti şim kur ma la rı ve mu kus ta ba ka da ki mo -

le kül tra fi ği ni dü zen le me le ri göz alı cı bir ya ra tı lış ger çe ği dir.

Gü zel ko ku lu çi çek ler le do lu bir bah çe de do laş tı ğı nı zı ve fark lı çi çek -

le ri bir bi ri ar dın ca bur nu nu za yak laş tı ra rak kok la dı ğı nı zı var sa ya lım.

Böy le bir du rum da, ye ni ko ku zer re le ri nin re sep tör le ri uya ra bil me le ri

için es ki ko ku mo le kül le ri nin or ta dan kal dı rıl ma la rı zo run lu dur. Ak si

tak dir de, bi rin ci nin he men ar dın dan ikin ci çi çe ğin ko ku su nu al mak im -

kan sız ha le ge le cek tir. Ol duk ça olum suz ge liş me le re ne den ola bi le cek

böy le bir olay mu kus sal gı sı nın için de ki ba zı en zim ler ta ra fın dan ön le -

Koku ve Tat Mucizesi

Page 37: KOKU VE TAT MUCİZESİ

35

nir.22 Ba sit leş ti re rek an la tır sak, söz

ko nu su en zim ler be lir li bir sü re

so nun da ko ku ta ne cik le ri nin ya pı -

la rı nı de ğiş ti rir ler ve ar tık ko ku re -

sep tör le ri ni uya ra ma ya cak du ru ma

ge ti rir ler. Et ki siz ha le ge len bu mo le -

kül ler, da ha son ra mu kus la bir lik te mi -

de ye gön de ri lir ve böy le ce or ta dan kal -

dı rı lır lar. Dik kat edin, bun la rı ya pan lar

uz man pro fe sör ler ve ya bi lim

adam la rı de ğil, bey ni, ak lı ve şu -

uru ol ma yan en zim ler dir. Üs te lik

mu kus da ki özel en zim ler her an

ye ni ka rar lar ala rak, bun la rı ba -

şa rıy la uy gu la mak ta dır lar. El bet -

te en zim ler ken di baş la rı na böy le

kar ma şık iş le rin al tın dan kal ka -

maz lar. Tüm bun lar Al lah'ın son -

suz il mi ve ih ti şam lı ya rat ma sıy la

ger çek le şir.

So nuç ola rak, bur nu muz -

da ki ko ku al ma böl ge si ni kap -

la yan mu kus ta ba ka sı nın de -

rin lik le rin de her an hay ret ve -

ren bir ha re ket li lik söz ko nu su -

dur. Bi zim far kı na var ma dı ğı mız

ve çıp lak göz le gö re me di ği miz sa yı -

sız iş lem, mü kem mel bir plan la ma ve

za man la ma ile sü rüp git mek te dir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 38: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Muh te şem Ha ber ci ler: Ko ku Hüc re le ri

Ko ku alı cı hüc re ler as lın da si nir hüc re le ri dir. Te mel gö rev le ri, ko ku

mo le kül le ri nin ta şı dık la rı me saj la rı ala rak ko ku so ğan cı ğı na ta şı mak tır.

Top lam sa yı la rı ko nu sun da bi lim dün ya sın da fark lı gö rüş ler var dır: Ba zı

araş tır ma cı lar sa yı la rı nın 10 mil yon23 , ba zı la rı da 50 mil yon ci va rın da ol -

du ğu nu be lirt mek te dir.24 Mil yon lar ca ko ku hüc re si kü çük bir pos ta pu lu

bo yut la rın da ki ko ku böl ge sin de, göz ka maş tı rı cı bir dü zen için de yer leş -

miş du rum da dır. Bu ra da he men ak la şu ger çek ge lir: Her tür lü tek nik im -

ka nı nız ol say dı ve siz den mil yon lar ca hüc re yi yer li ye ri ne koy ma nız is -

ten sey di, bu nu ya pa bi lir miy di niz? Ta bii ki böy le bir işi ba şar ma nız

müm kün ol maz dı. Za ten bi lim adam la rı nın yıl lar sü ren araş tır ma lar so -

nu cun da, de ğil mil yon lar ca hüc re yi dü zen le mek, bu hüc re le rin sa yı sı nı

da hi tes pit ede me miş ol ma la rı bu ger çe ği açık ça or ta ya koy mak ta dır.

Ko ku hüc re si nin ken di için de de dik kat çe ki ci bir gö rev da ğı lı mı var -

dır. Ta nın mış araş tır ma cı lar dan Stu art Fi res te in, "Bü tün du yu alı cı la rı gi -

36

Koku ve Tat Mucizesi

GÖRME

İŞİTME

KOKU ALMA

TAT ALMADOKUNMA

Çubuk KoniSerbest siniruçları

Meissnercisimciği

(Şekil 7) Duyu sistemlerindeki bazı hücreler. Görüldüğü gibi her duyuhücresi özel bir yapıya sahiptir.

Page 39: KOKU VE TAT MUCİZESİ

bi, ko ku alı cı hüc re de hem ya pı sal hem de iş lev sel ola rak bir çok bö lü me

ay rıl mış tır"25 di ye rek bu hüc re ler de ki özel dü zen le me ye dik kat çe ker. Bu

özel ta sa rım, elekt ron mik ros ko bu gö rün tü le ri ne gö re ya pı lan çi zim ler de

da ha ilk ba kış ta ken di ni bel li eder. (Şe kil 7) Ko ku hüc re si baş lı ca üç ana bö -

lüm den olu şur; or ta da hüc re göv de si, bir ucun da sil ya isim li tüy cük ler, di -

ğer ucun da da ak son isim li bir uzan tı bu lu nur. (Şekil 8) Hüc re göv de si, pek

çok kar ma şık hüc re sel iş le min ger çek leş ti ği; ak son, elekt rik sin ya li nin ta -

şın dı ğı; tüy cük ler de ko ku mo le kül le ri ile te ma sın ku rul du ğu böl ge ler dir.

37

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Burunda 15-20 milyon koku hücresi bulunur. Her biri yaklaşık olarak bir ayyaşar ve daha sonra yerlerine yenileri gelir.

(Şe kil 8)Ko ku hüc re si baş lı caüç ana bö lüm den olu -şur; or ta da hüc re göv -de si, bir ucun da sil yaisim li tüy cük ler, di ğerucun da da ak son isim libir uzan tı bu lu nur.

Koku soğancığı

Koku soğancığı

aksonlar

]tüycükler

hücre gövdesi

Page 40: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Hüc re nin bir ucun da ki ko ku tüy cük le ri nin sa yı la rı 10 ile 30 ara sın da

de ği şir, uzun luk la rı 0.1-0.15 mi li met re dir.26 Ko ku tüy cük le ri nin bur nun

di ğer böl ge le rin de ki ben zer le rin den far kı, ha re ket et me me le ri ve ko ku re -

sep tör le ri ne sa hip ol ma la rı dır. (Şe kil 9) Di ğer bir de yiş le, ko ku tüy cük le ri

vü cut ta ki di ğer tüy cük ler den fark lı, ta ma men ken di le ri ne özel bir ya pı -

da dır lar. Ko ku tüy cük le ri re sep tör ler için bir is ke let oluş tur ma gö re vi ni

de üst le nir ler. Dik kat edi lir se, tüy cük le rin di zay nı nın ola bi le cek en ve -

rim li mo del ol du ğu gö rü lür; böy le ce kü çü cük bir böl ge de, ko ku mo le kül -

le ri nin re sep tör ler le ile ti şim ku ra ca ğı ge niş bir alan or ta ya çık mış tır. Ay -

rı ca son araş tır ma lar gös ter miş tir ki, her ko ku hüc re sin de bin de ği şik ko -

ku re sep tö rü tü rün den sa de ce bi ri si bu lu nur.27 (Bu ko nu iler le yen say fa -

lar da de tay lı ola rak an la tı la cak tır.)

Bu ra da göz önün de bu lun du rul ma sı ge re ken önem li bir ger çek var -

dır: Tüy cük ifa de si oku yu cu da ba sit bir ya pı yı çağ rış tı ra bi lir. Oy sa bu ta -

nım la ma, sö zü edi len ya pı nın sa de ce şek li ni tas vir et mek te dir. Ger çek te

ko ku tüy cük le ri eşi ben ze ri gö rül me yen, ola ğa nüs tü bir ha ber leş me tek -

no lo ji si ne sa hip tir ler. Mu kus için de eri yen ko ku mo le kül le ri, ko ku tüy -

38

Koku ve Tat Mucizesi

(Şekil 9) Bir ko ku re sep tö rü nün ya -pı sı. Şek lin üst kıs mın da kiye di sar mal dan olu şan ya pıre sep tö rün hüc re za rı nınüze rin de ki bö lü mü dür.Şek lin al tın da ki üni te ler isere sep tö rün hüc re için dekalan kıs mını oluş turur.

gama ünitesi

alfa ünitesi

beta ünitesi

Page 41: KOKU VE TAT MUCİZESİ

cük le rin de ki özel re sep tör ler le bir le şir ler. Ko ku mo le kü lü ile re sep tör ara -

sın da ki iliş ki nin anah tar-ki lit uyu mu na ben ze di ği dü şü nül mek te dir. Mo -

le kü ler de tay la rı he nüz tam an la mıy la çö zü le me yen kar ma şık iş lem ler so -

nu cun da ko ku alı cı hüc re de bir sin yal olu şur. Bu aşa ma da bir çok pro te in

ve en zim üze ri ne dü şen gö rev le ri ak sat ma dan ye ri ne ge ti rir.

Ko ku alı cı hüc re le rin ko ku mo le kül le ri nin ta şı dı ğı me saj la rı, elekt rik

sin yal le ri ne dö nüş tür me si ol duk ça kar ma şık bir iş lem dir. Gü nü müz de,

ko ku alı cı hüc re ler de ki ha ber leş me ağ la rı nın sa de ce iki si bi lin mek te dir.

Söz ko nu su ha ber leş me yi kı sa ca ve ola bil di ğin ce ba sit leş ti re rek şöy le an -

la ta bi li riz:

Ön ce lik le cAMP (ade no si ne 3',5'-cyclic mo nop hosp ha te) ara cı lı ğıy la

ku ru lan ile ti şi mi in ce le ye lim. (Şe kil 10) Ko ku mo le kül le ri nin re sep tör ler le

bir leş me le riy le ko ku alı cı hüc re de ol duk ça hız lı bir di zi iş lem baş lar. Ön ce -

lik le, G-olf pro te ini ak tif du ru ma ge lir. Bu pro te in, AC en zi mi ni ha re ke te

ge çi rir. AC en zi mi, ATP'nin cAMP'ye dö nü şü mü nü hız lan dı rır. cAMP hüc -

39

Harun Yahya (Adnan Oktar)

(Şekil 10)Koku molekülünün koku reseptörüne bağlanmasıyla hücrede oluşancAMP haberleşme hattının ana aşamaları.

Kokumolekülü

Reseptör

Klorid kanalı

Kalsiyumkanalı

G proteinATP cAMP

cAMP

Cl-

Na+

Ca2+Ca2+

Page 42: KOKU VE TAT MUCİZESİ

re de ki bir ha ber ci dir ve sil ya yı hüc re za rı na bir leş ti ren ka nal la ra bağ la nır.

Bu du rum, ka nal la rın açıl ma sı na ve kal si yum iyon la rı nın sil ya nın içi ne gir -

me si ne yol açar. Kal si yum iyon la rı nın gi ri şi, klo rid ka nal la rı nın açıl ma sı na

ve klo rid iyon la rı nın sil ya dı şı na çı kış yap ma la rı na ne den olur. Böy le ce baş -

lan gıç ta ne ga tif yük lü olan hüc re yük süz du ru ma ge çer ve bir elekt rik sin -

ya li olu şur. Tek cüm ley le özet le mek ge re kir se, bir di zi kim ya sal re ak si yo -

nun so nu cun da elekt rik sin ya li or ta ya çı kar. Mey da na ge len sin yal de hüc -

re nin ak so nu bo yun ca ha re ket ede rek, ko ku so ğan cı ğı na ula şır.

Ba zı ko ku mo le kül le ri de cAMP ora nı nı et ki le mez ler, fa kat IP3 (ino -

si tol 1, 4, 5-trisp hosp ha te) kon sant ras yo nu nu yük sel tir ler ki, bu da hüc re -

de elekt rik sin ya li ni açı ğa çı ka ra cak iş lem le ri baş la tır. Bu hüc re sel ha ber -

leş me hat tı nın, re ak si yon zin ci ri ne iliş kin aşa ma lar he nüz an la şı la ma mış -

tır.28 Bu na kar şın şu açık ça an la şıl mış tır ki, mi ni cik hüc re ler de ki ha ber leş -

me göz ka maş tı rı cı bir yapıya sahiptir.

Ko ku hüc re le ri nin bir ucun da bun lar olur ken, di ğer ucun da ki ak son -

lar da da şa şır tı cı iş lem ler mey da na gel mek te dir. Hüc re de açı ğa çı kan sin -

yal, ak son yo luy la ko ku so ğan cı ğı na ta şı nır. (Şekil 11) Bey nin ön bö lü mün -

de ki ko ku so ğan cı ğı na ulaş mak için, 10 ile 100 ara sın da ak son, bir de met

oluş tu rur ve top lu ca elek ke mi ği nin için den ge çer.29 He men dik ka ti mi zi

çe ken, elek ke mi ği nin ko ku si nir le ri nin ge çi şi ne ola nak ta nı yan de lik li ya -

pı sı dır. Ka fa ta sı nın bu bö lü mün de ki yapı, ko ku al ma da ki pek çok de tay -

dan sa de ce bi ri si dir. Ak si tak dir de, si nir le rin bir bir le riy le bağ lan tı kur ma -

la rı, do la yı sıy la ko ku al mak im kan sız ha le ge le cek ti. Ko ku sis te mi ni oluş -

tu ran tüm ay rın tı la rın ol ma sı, fa kat ke mi ğin ge çit ver me me si du ru mun -

da da hi ko ku ala ma ya cak tık. Hiç şüp he yok, söz ko nu su sis tem de ki her

de ta yın ol maz sa ol maz bir öne mi var dır.

Bu ger çek le ri tek bir cüm ley le özet le mek müm kün dür: Ko ku hüc re -

sin de ki ku sur suz ha ber leş me hüc re de ki özel düzenin so nu cu dur; bu dü-

zen de ya ra tı lış ta ki gör ke min sı nır sız de lil le rin den bi ri si dir.

40

Koku ve Tat Mucizesi

Page 43: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Eş siz Bir Ha ber leş me Mer ke zi:

Ko ku So ğan cı ğı

Ko ku so ğan cı ğı bey nin ön bö lü mün de, ko ku böl ge si nin ve ka fa ta sı nı

oluş tu ran ke mi ğin he men üze rin de yer alır. (Şe kil 12) İki ko ku böl ge si ne

kar şı lık iki de ko ku so ğan cı ğı bu lu nur; her bi ri nin bü yük lü ğü bir be zel ye

ta ne si ka dar dır. An cak bu kü çük lü ğü ne rağ men, yap tı ğı iş ler ba kı mın dan

dev bir ha ber leş me mer ke zi ne ve ya üs sü ne ben ze ti le bi lir. Ko ku alı cı la rın -

dan ge len tüm sin yal ler ön ce bu mer kez de top la nır. Mil yon lar ca bil gi ye -

ni den dü zen le nir ve bu ra dan da yo rum lan ma sı için, özel ko ku si nir le ri ka -

na lıy la be yin de ki ko ku kor tek si, hi po kam pus, amig da la ve hi po ta la mu sa

gön de ri lir. (Şe kil 13) Ya ni bu mi nik or gan, mil yon lar ca ko ku hüc re si ara sın -

da ki ku sur suz ko or di nas yo nun yü rü tül dü ğü yer dir. Şim di, so ğan cı ğın

41

(Şekil 11)Bazı kim ya salre ak si yon larso nu cun dako ku hüc re le -rin de or ta yaçı kan elekt riksin ya li hüc re -nin ak so nubo yun ca ha re -ket ederekkoku soğan -cığına gelir.

Kokusoğancğı

Akson

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 44: KOKU VE TAT MUCİZESİ

için de ki ha ber leş me yi bi raz ya kın dan in ce le ye lim. Söz ko nu su ko or di nas -

yon mer ke zi nin ne den ben zer siz ol du ğu da ha iyi an la şı la cak tır.

So ğan cı ğa ha ber ge ti ren ler ko ku alı cı hüc re ler dir. So ğan cık tan al dık -

la rı me saj la rı be yi ne ta şı yan lar ise mit ral hüc re ler dir ve ye tiş kin bir in san -

42

(Şekil 12-13)Koku soğancığının kafatasındaki yeri ve yapısının detayları.

Kokusoğancığı

Burunboşluğu

TalamusKokusoğancığı

Miteral hücre

Koku siniri

AmigdalaHipokampus

Koku sinirilifleri

Elek kemiği

Aksonlar

Kokuhücreleri

Koku epiteli

Mukozadakikoku tüycükleri

Koku ve Tat Mucizesi

Page 45: KOKU VE TAT MUCİZESİ

da ki sa yı la rı 50.000 ci va rın da dır. Söz ko nu su iki grup hüc re ara sın da ki

ile ti şim, so ğan cık ta yer alan ve "glo me ru lus" de ni len ha ber leş me bi rim le -

rin de ku ru lur. He men ha tır la ta lım ki kü re sel bir bi çi mi olan bu ha ber leş -

me bi ri mi nin ça pı 0.1 mi li met re dir.30 Tek bir so ğan cık ta yak la şık ola rak

2.000 glo me ru lus bu lu nur. Her glo me ru lus da, 25.000 ka dar ko ku alı cı

hüc re nin ak son la rı ile 25 ka dar mit ral hüc re nin dand rit le ri bu lu şur lar.31

Yu ka rı da ki ra kam la ra bir bü tün ola rak bak tı ğı mız da ise or ta ya da ha

hay ret ve ri ci sa yı lar çı kar. Ya ni, mil yon lar ca ko ku hüc re sin den ge len me -

saj lar on bin ler ce mit ral hüc re ye ak ta rıl mak ta dır. (Şe kil 14) Mil yon lar ca bil -

gi, bir sa ni ye nin bin de bir ka çı gi bi za man ara lık la rın da ve ha ta sız bir şe kil -

de hüc re ler ara sın da yer de ğiş tir mek te dir. (Nö ron lar da ki ile ti şim ha ri ka la -

43

Harun Yahya (Adnan Oktar)

(Şekil 14)Koku so ğan cı ğın da ki yapıson de re ce komp leks tir. Yan -da ki şe kil de sa de ce fark lı re -sep tör le re sa hip iki tür ko kuhüc re si (kah ve ren gi ve ma -vi), iki glo me ru lus ve bir kaçhüc re gös te ril miş tir. Ko ku al -ma sis te min de on mil yon lar -ca ko ku hüc re si, bin fark lıko ku re sep tö rü, iki bin glo -me ru lus, on bin ler ce mit ralhüc re, kü me len miş hüc re,gra nül hüc re ve pe rig lo me ru -lar hüc re ol du ğu nu ha tır la ta -lım; bu ger çek göz önü ne alı -nır sa bah se di len komp leks likda ha iyi an laşılır.

Koku hücreleri,

Mitral hücreler

Kümelenmişhücreler

Granülhücreler

Periglomerularhücreler

Glomerulus,

Beyindeki koku bölgesine

Page 46: KOKU VE TAT MUCİZESİ

rı na bu ra da yer ve ril me ye cek tir. Bu ko nu da de tay lı bil gi için bkz. Hor mon

Mu ci ze si, Ha run Yah ya, Kül tür Ya yın cı lık, 2001) Da ha sı, her bir re sep tör -

den ge len bil gi le rin ko ku so ğan cı ğın da top lan ma sı, ye ni den dü zen len me -

si ve or ga ni ze edil me si so nu cun da ko ku du yar lı lı ğı da ha da art mak ta; ya -

ni es ki sin den da ha mü kem mel bir so nuç el de edil mek te dir.32 Bu ra da ki ha -

ta sız ile ti şi min ne an la ma gel di ği ni şöy le tas vir ede bi li riz: Be lir li bir bil gi -

nin bir mil yon te le fon hat tıy la ta şın dı ğı nı ve bu hat la rın sa yı sı nın bir sant -

ral de ani den bi ne in di ril di ği ni var sa ya lım. Böy le bir ge çiş du ru mun da,

ori ji nal bil gi ler de bir ka yıp ve ya ha ta ol ma ma sı dü şü nü le mez. Ne ka dar

ge liş miş tek no lo ji kul la nır sa nız kul la nın, bu nu ön le me niz müm kün de ğil -

dir. Bu na kar şın, ko ku hüc re le ri ay nı gö re vi, ya şa dı ğı mız sü re ce ku sur suz

ola rak yap ma ya de vam eder ler. Şu ra sı bir ger çek ki, ko ku so ğan cı ğın da ki

me saj nak li hay ran lık uyan dı ra cak bir yapının so nu cu dur.

Ya pı lan son araş tır ma lar, ko ku so ğan cı ğın da ki bir çok harika özelli-

ğin or ta ya çık ma sı nı sağ la mış tır. Ko ku hüc re le ri nin, ko ku so ğan cı ğın da ki

ha ber leş me bi rim le riy le kur duk la rı bağ lan tı lar çok bü yük bir dü zen için -

de ger çek le şir. Her ko ku alı cı hüc re nin gi de ce ği glo me ru lus bel li dir. Di -

ğer bir ifa dey le, ay nı tür re sep tör den ge len sin yal ler be lir li bir glo me ru -

lus da bu lu şur lar. Ko ku böl ge si nin fark lı böl ge le rin den ge len mil yon lar ca

ko ku hüc re si nin her bi ri, iki bin glo me ru lus ara sın dan ken di le ri ne özel

ola na ge lir.33 (Şe kil 15) Bu ger çe ği keş fe den araş tır ma cı la rın or tak gö rü şü,

fark lı re sep tör ler den top la nan bil gi le rin son de re ce or ga ni ze ol muş bir bi -

çim de yer leş me si dir.34 Dik kat edin, mil yon lar ca hüc re nin her bi ri iki bin

se çe nek ara sın dan ken di le ri için tam doğ ru ola nı bu lur. Bu du rum, te sa -

düf le rin ar ka sı na sı ğın ma ya ça lı şan ev rim ci le rin ha yal le ri ni bir ke re da ha

alt üst et mek te dir.

Ko ku so ğan cı ğın da bu lu nan di ğer hüc re ler de "pe rig lo me ru lar" ve

"gra nül" hüc re ler dir. Bun la rın da me saj akı şı nın ke sil me si ge re ken an lar -

da dev re ye gir dik le ri ve en gel le yi ci rol oy na dık la rı dü şü nül mek te dir.35

44

Koku ve Tat Mucizesi

Page 47: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Bu ra da ki kont rol me ka niz ma la rı o de re ce kar ma şık tır ki, ha la tam an la -

mıy la ça lış ma sis te mi çö zü le me miş tir.

İs tan bul gi bi bü yük bir şeh rin te le fon ağı nı gö zü mü zün önü ne ge ti -

re lim. Mil yon lar ca te le fo nun bağ lı bu lun du ğu böy le bir şe be ke ken di li -

ğin den olu şa bi lir mi? Te le fon la rın bağ lı bu lun du ğu mer kez ler, ya ni te le -

fon sant ral le ri te sa dü fen mey da na ge le bi lir mi? Hat ta ev rim ci le rin id dia

et ti kle ri gi bi, ge re ken her tür lü mal ze me nin ham mad de si bir ara zi ye yı -

ğıl sa ve mil yon lar ca se ne bek len se, söz ko nu su ha ber leş me ağı nın ku sur -

suz ola rak oluş ma sı müm kün mü dür?

So ru la rın ya nıt la rı ga yet açık tır. Ne ka dar bek ler se niz bek le yin, de -

45

Harun Yahya (Adnan Oktar)

(Şekil 15)Koku so ğan cı -ğın da ki son de re -ce komp leks ha -ber leş me nin ba -sit leş ti ril miş gös -te ri mi. Bu şe kil -de, 1000 fark lıko ku alı cı hüc retü rün den sa de ceüçü nün (ma vi,ye şil ve kah ve -ren gi) ken di le ri -ne öz gü ha ber -leş me bi rim le rin -de (glo me ru lus -lar da) mit ral hüc -re ler le (sarı renk -li) kur duk larıbağ lan tılar tas viredil mek tedir.

Page 48: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ğil şeh rin te le fon şe be ke si, tek bir te le fon hat tı bi le or ta ya çık maz.

Zi ra te le fon şe be ke si bir ta sa rım ve mü hen dis lik ese ri dir; has -

sas öl çü ve he sap lar la plan lan mış, dü zen len miş tir. Bu nun dı -

şın da ki her açık la ma saf sa ta dan iba ret tir. Ay nı şe kil de, ko ku

so ğan cı ğı nın son de re ce komp leks ya pı sı nı kör te sa düf ler le

açık la ma ya kal kış mak da ile ri de re ce de saç ma la -

mak tır.

Ko ku so ğan cı ğın da ki ha ber leş me sı ra -

sın da en ufak bir ka rı şık lı ğa mey dan ve ril -

me me si, el bet te hay ran lık ve ri ci bir ya ra tı lış

ger çe ği dir. Bu ku sur suz sis te mi var

eden, her tür lü de ta yı nı in san la ra bir

ni met ve lü tuf ola rak ya ra -

tan alem le rin Rab bi

Koku ve Tat Mucizesi

Page 49: KOKU VE TAT MUCİZESİ

olan Al lah'tır. Ak si ni id dia edip, bu sis tem de ki mü kem mel yapıyı ba şı boş

ve kör te sa düf le re bağ la yan ki şi ler için ise ar tık söy le ne bi le cek bir söz kal -

ma mış tır. Çün kü ya ra tı lış ger çe ği tüm de lil le riy le apa çık tır. Böy le bir id -

di ada bu lu nan ki şi nin vic da nı kö rel miş, akıl ve man tı ğı ta ma men dev re -

den çık mış, ken di ni ger çek le ri ka bul et me me ye şart lan dır mış tır. Ku ran'da

iman eden le rin bu yanlış an la yı şa sa hip in san la ra şu şe kil de hi tap et tik le -

ri bil di ri lir:

"... Se ni top rak tan, son ra bir dam la su dan ya ra tan, son ra da se ni düz gün

(eli aya ğı tu tan, gü cü kuv ve ti ye rin de) bir adam kı lan (Al lah)ı in -

kar mı et tin? Fa kat, O Al lah be nim Rab bim dir ve ben Rab bi me

hiç kim se yi or tak koş mam." (Kehf Su re si, 37-38)

"Ko ku Al fa be si"

90'lı yıl lar da araş tır ma cı lar bur nu muz da 1000 ci va rın -

da de ği şik ko ku re sep tö rü bu lun du ğu nu sap ta mış lar dır.36 Bu

du rum, bi lim adam la rı nı ol duk ça şa şırt mış tır. Çün kü ko ku al -

ma sis te min de ki re sep tör çe şit li li ği nin gör me, işit me ve tat al -

ma sis tem le rin de ki ne kı yas la kat kat faz la ol du ğu or ta ya çık -

mış tır. Ay rı ca za ten pek çok bi lin me yen le do lu olan so ru lar

lis te si ne bir ye ni si da ha ek len miş tir. İlk an da ak la ge len so ru -

lar dan bi ri şöy le dir: Na sıl olur da sa de ce 1000 de ği şik re -

sep tör le, 10.000'den faz la fark lı ko ku yu al gı la ya bi li riz?

Bu so ru nun ya nı tı nı araş tı ran Ame ri ka lı ve Ja pon

uz man lar, 1999 yı lın da, ko ku sis te mi nin ça lış ma sis te mi

hak kın da ba zı önem li bul gu lar el de et ti ler. Bu araş tır ma -

nın so nuç la rı na gö re, bir ko ku re sep tö rü, çe şit li ko ku

mo le kül le ri ile bağ lan tı ku ra bil mek te dir ve bir ko ku mo -

le kü lü de ği şik ko ku re sep tör le ri ni ha re ke te ge çir mek te -

dir.37 Ça lış ma la rın sür dü rül me siy le, ko ku sis te min de ki

47

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 50: KOKU VE TAT MUCİZESİ

özel bir me ka niz ma nın var lı ğı gün ışı ğı na çı ka rıl dı. Sö zü edi len araş tır -

ma cı lar dan bi ri si olan Lin da Buck'un ifa de siy le, bu me ka niz ma özel bir

al fa be dir.38

Bi lin di ği gi bi, gün lük ha yat ta kul lan dı ğı mız ke li me ler ve cüm le ler

harf ler den mey da na ge lir. Söz ge li mi, di ğer in san lar la ile ti şim kur mak

için Türk al fa be sin de ki 29 har fi kul la nı rız. Harf ler, tek ba -

şı na her han gi bir an lam ifa de et mez ler; an cak be lir li bi -

çim ler de di zi lir ler se or ta ya an lam lı bir bü tün lük çı kar.

Ben zer bir şe kil de, ko ku al ma sis te min de de re -

sep tör ler den olu şan bir al fa be kul la nıl mak ta dır.

Di ğer bir de yiş le 1000 de ği şik re sep tör, 1000

fark lı har fi tem sil eder. Ko ku böl ge miz -

de her ko ku nun kar şı lı ğı olan bir re -

sep tör yok tur; bu nun ye ri ne fark lı

ko ku mo le kül le ri be lir li re sep tör -

le ri uya rır lar. Bun lar da ko ku so -

ğan cı ğın da ki be lir li glo me ru lus la -

rı ha re ke te ge çi rir ler. Mey da na ge -

len ko ku ya özel kom bi nas yon, ko ku -

nun ko du nu oluş tu rur. Söz ge li mi, A

ko ku su, ko ku so ğan cı ğın da ki 23, 246,

456, 799 nu ma ra lı; B ko ku su ise 382, 573,

684, 812, 1245 nu ma ra lı ha ber leş me bi -

rim le ri ni uya rır. İş te bu iki fark lı kod la ma,

be yin de ki ko ku kor tek sin de iki ay rı ko ku

ola rak al gı la nır. Kü çük bir ma te ma tik sel

he sap, mil yon lar ca de ği şik ko ku yu ayırt

ede bi len bir me ka niz ma ya sa hip ol du ğu -

mu zu gös te rir.39

48

Koku ve Tat Mucizesi

Page 51: KOKU VE TAT MUCİZESİ

"Mut fak va nil ya ko ku yor" cüm le si nin an lam lı ol ma sı nın ne de ni, al fa -

be miz de ki harf le rin be lir li bir di zi lim le yan ya na gel me le ri dir. Ay nı şe kil -

de, mut fak ta ki ko ku nun "va nil ya ko ku su" gi bi bir an lam ifa de et me si de re -

sep tör le rin ve glo me ru lus la rın be lir li bir şe kil de uya rıl ma sıy la ger çek le şir.

Be yin de bu lu nan ko ku al ma mer ke zi, fark lı ko ku re sep tör le rin den

ge len me saj la rı top lu ola rak de ğer len di rir; 1000 de ği şik re sep tö rün bir bir -

le ri ile uyu mu na gö re, "ko ku" ola rak ta nım la dı ğı mız al gı olu şur. Ya ni her

re sep tör, as lın da bir mo za iğin par ça sı dır ve ko ku, mo za iğin tüm par ça la -

rı nın yer leş me sin den son ra or ta ya çık mak ta dır.

Pro fe sör J. Lef fing well re sep tör le rin be lir li kom bi nas yon lar da bir le -

şe rek be yin de ko ku al gı la rı nı do ğur ma la rı nı, harf le rin ke li me le ri, no ta la -

rın mü zik eser le ri ni ve ya iki li ko dun bil gi sa yar prog ram la rı nı mey da na

ge tir me le ri ne ben ze tir.40 El bet te her ye ni bi lim sel ge liş me gi bi, söz ko nu -

su ke şif de ev rim ci ler açı sın dan bü -

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Yiye cek le rin, çi çek le rin, içe cek le rin çe şit çe şit gü zel -lik te ki ko ku la rı nı bir bi rin den ayırt ede rek al gı la ya bil -me miz, Al lah'ın in san lara ver diği büyük bir nimet tir.

Page 52: KOKU VE TAT MUCİZESİ

yük bir hüs ran dır. Zi ra harf ler den Sha kes pe are'in bir ese ri nin ve ya no ta -

lar dan Mo zart'ın bir bes te si nin te sa dü fen oluş ma sı ola nak sız dır. Bun lar la

kı yas lan ma ya cak ka dar komp leks bir iş lem olan, ko ku sis te mi al fa be siy le

ko ku la rın te sa dü fen mey da na gel me si de im kan sız dır. Hat ta im kan sız ke -

li me si bi le bu du ru mu ta nım la mak ta ye ter siz ka lır.

Kal dı ki, ev rim ci le rin ko ku re sep tör le ri nin rast lan tı lar la oluş tu ğu na

inan ma la rı bi le, on la rı için de bu lun duk la rı zor du rum dan kur tar ma mak -

ta dır. Çün kü bun lar yak la şık 1000 ka dar gen ta ra fın dan kont rol edil mek -

te dir.41 Da ha açık ifa de et mek ge re kir se, ko ku re sep tör le ri söz ko nu su

gen ler de da ha ön ce den kod lan mış bir plan doğ rul tu sun da üre ti lir ler. Ve

ko ku re sep tör gen le ri 20. kro mo zom ve Y kro mo zo mu ha riç tüm kro mo -

zom la ra da ğıl mış du rum da dır.42 (Şe kil 16) Tek bir ko ku re sep tö rü ne ait ge -

ne tik kod la ma nın da hi ken di li ğin den ve ya te sa düf ler ne ti ce sin de oluş ma -

sı müm kün de ğil dir. 20. yüz yıl dan ön ce ya şa mış ve bil gi sa yar ne dir bil -

me yen akıl lı ve şu ur lu tüm in san lar top lan sa lar sı ra dan bir bil gi sa yar

50

Koku ve Tat Mucizesi

(Şekil 16)Koku re sep törgen le ri, 20.kro mo zom veY kro mo zo muha riç bü tün in -san kro mo -zom la rın da bu -lu nur. Ko ku re -sep tör gen le riaçı sın dan enzen gini ise 11.kromozom dur.

Page 53: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Harun Yahya (Adnan Oktar)

prog ra mı nı ya za maz lar. O hal de kör ve şu ur suz atom la rın, çi çek le rin,

mey ve le rin ve sa yı sız kim ya sal mad de nin ko ku su nu al gı la ya cak re sep -

tör le rin ge ne tik şif re le ri ni yaz ma la rı bek le ne bi lir mi?

Şüp he siz, ha yır! Ko ku re sep tör le ri, ko ku hüc re le ri, ko ku al ma sis te -

mi ve bun la rı kont rol eden gen ler, on la rı ya ra tan bir Ya ra tı cı ol ma dan as -

la var ola maz lar. Bu Ya ra tı cı, "gök le rin, ye rin ve bu iki si ara sın da olan

her şe yin Rab bi" (Şu ara Su re si, 24) olan Al lah'tır.

Ko ku Si nir le rin de ki Mu ci ze vi Bağ lan tı

Ko ku si nir hüc re le ri ni di ğer nö ron lar dan ayı ran önem li bir özel lik

var dır. Bey ni miz de ki yüz mil yar nö ron ha ya tı mız bo yun ca ye ni len mez -

ken, bur nu muz da ki mil yon lar ca ko ku alı cı hüc re or ta la ma ola rak 45 gün

ya şar. Bu sü re nin so nun da ölen le rin yer le ri ni ye ni le ri alır.43 Ye ni ko ku

hüc re le ri nin in şa edil di ği yer de, ko ku böl ge sin de ki ba zal hüc re ler dir. Ba -

zal hüc re ler ade ta ko ku hüc re si fab ri ka sı gi bi ça lı şır; sü rek li ve dü zen li

üre tim ya par lar.

Page 54: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Ka fa nın şid det li bir dar be al dı ğı ba zı du rum lar da da, me se la bir tra -

fik ka za sın da, ko ku si nir le ri ka fa ta sı nı oluş tu ran ke mik ler den elek ke mi -

ği nin ara sın da sı kı şıp ko pa bi lir ler. Eğer mey da na ge len tah ri bat bü yük

de ğil se, ye ni hüc re ler gö re vi dev ra lır lar ve böy le ce ola sı bir ko ku al ma

kay bı ön le nir. Bir çok va ka da ko ku du yu su nun ye ni den ka za nıl dı ğı göz -

len miş tir.44

Pe ki, na sıl olur da ye ni hüc re ler yer leş me le ri ge re ken yer le ri hiç şa -

şır ma dan, ha ta yap ma dan bi lir ler? Na sıl olur da ko ku böl ge sin de ki tam

he def le ri ne ula şır lar? Na sıl olur da ye ni ko ku re sep tör le ri, es ki le ri nin ko -

ku mo le kül le riy le kur duk la rı ile ti şi mi hiç bir kay ba ve ha ta ya yer ver me -

den ay nen sür dü rür ler? Na sıl olur da re sep tör ler ile ko ku so ğan cı ğı ara -

sın da ki ha ber leş me ağı ek sik siz ve ha ta sız bir şe kil de tek rar ku ru lur?

Bu ve ben ze ri so ru la rın ya nıt la rı bi lim dün ya sın da bü yük bir me rak

ve araş tır ma ko nu su dur.45 Şu an da bi li nen, hüc re ler ara sın da ki göz ka -

maş tı rı cı me ka niz ma la rın var lı ğı; bi lin me yen ise söz ko nu su me ka niz ma -

la rın de tay la rı dır. Dik kat edin, yak la şık ola rak her 45 gün de bir mil yon -

lar ca ko ku hüc re niz ta ma men

de ği şir. An cak siz, gü -

lün ko ku su nu yi -

Koku ve Tat Mucizesi

Page 55: KOKU VE TAT MUCİZESİ

53

ne gül ola rak, por ta ka lın ko ku su nu yi ne

por ta kal ola rak al gı lar sı nız. Ko ku hüc re le -

rin de ki de vir tes lim sı ra sın da her han gi bir

ha ta ol say dı, bir çok ko ku yu yan lış al gı la ya -

bi lir ve ya fark ede me ye bi lir di niz. Olu şa cak

muh te mel bir ka rı şık lı ğı dü zelt me niz de

müm kün ola ma ya ca ğı için, ko ku du yu nuz si zi sü -

rek li ya nıl tır ve bü yük bir sı kın tı kay na ğı ola bi lir di. An cak böy le bir şey

as la ol maz. Ye ni si nir hüc re le ri, gö rev le ri ni ek sik siz sür dü rür ler.

Bu ra da ol duk ça şa şır tı cı olan bir di ğer nok ta da, ye ni ko ku si nir le ri -

nin ko ku so ğan cı ğı na gi den yo lu ha ta sız bu la bil me le ri dir. Bu run da ve be -

yin de her han gi bir yön lev ha sı yok tur; ye ni hüc re le rin yol so rup öğ re ne -

bil me le ri de söz ko nu su de ğil dir. Ko ku si nir le rin de ki bağ lan tı la rın ha ya -

tı mız bo yun ca, hiç bir ha ta ya yer ver me ye cek şe kil de ye ni len me si nin ola -

sı lık he sap la rıy la açık lan ma sı da müm kün de ğil dir. Mil yon lar ca ko ku si -

ni ri nin ara la rın da ki bağ la rın te sa dü fen ku rul du ğu şek lin de ki bir id di anın

ise, İs tan bul gi bi bü yük bir şeh rin te le fon sis te mi ni oluş tu ran kab lo la rın

rüz gar, şim şek ve rast lan tı lar la ha ta sız dö şen me si id di asın dan hiç bir far -

kı yok tur. Hiç şüp he siz bun lar, son suz bir ilim ve kud ret sa hi bi olan Rab -

bi mi zin ku sur suz ya ra tı şı nın ve eş siz sa na tı nın bi rer de li li dir. Ko ku sis te -

mi ni oluş tu ran her bir par ça, her bir hüc re, her bir mo le kül ve her bir

atom ya ra tıl dı ğı ilk gün den iti ba ren onu ya ra tan son suz ilim ve akıl sa hi -

bi Al lah'ın il ham et ti ği şe kil de ha re ket et mek te dir. Al lah her bi ri ne na sıl

ha re ket et me si ge rek ti ği ni tüm de tay la rıy la, an ve an bil dir mek te dir. Bu

ger çek bir Ku ran aye tin de şöy le açık lan mak ta dır:

Al lah, ye di gö ğü ve yer den de on la rın ben ze ri ni ya rat tı. Emir, bun la rın

ara sın da dur ma dan iner; si zin ger çek ten Al lah'ın her şe ye güç ye tir di ği ni

ve ger çek ten Al lah'ın il miy le her şe yi ku şat tı ğı nı bil me niz, öğ ren me niz

için. (Ta lak Su re si, 12)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 56: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 57: KOKU VE TAT MUCİZESİ

im ya sal mad de le rin sa de ce ko ku ve tat du yu la rı ile

al gı lan dı ğı zan ne di lir. Oy sa bu doğ ru de ğil dir. Çün -

kü bun la rın dı şın da bi li nen en az iki sis tem da ha

var dır: Ağ rı alı cı si nir ler ve "vo me ro na zal" or gan.

Ağ rı alı cı si nir uç la rı, ko ku böl ge si de da hil ol -

mak üze re bu run boş lu ğu na da ğıl mış du rum da dır;

ba sınç, ağ rı, sı cak lık ve so ğuk luk his le ri ne yol açan

uya rı la ra tep ki ve rir ler. Sözge li mi, amon yak ga zı nın kes kin ve ya kı cı et -

ki ye ne den olan sin yal le ri, iş te bu si nir ler ta ra fın dan be yi ne ta şı nır. Bur -

nu muz da ki ağ rı alı cı si nir ler ol ma say dı, sağ lı ğı mız için za rar lı ba zı gaz la -

rı fark ede me ye cek tik. Böy le bir du rum da muh te me len olum suz ge liş me -

le re ne den ola cak tı. Söz ko nu su özel yapı sa ye sin de has ta lan ma, ya ra lan -

ma ve ya ölüm le so nuç la na bi le cek du rum lar or ta dan kal dı rıl mak ta dır.

Bu si nir le rin, ko ku re sep tör le ri ne kı yas la du yar lı lı ğı nın da ha az ol -

du ğu; bu nun la bir lik te ko ku du yu su nu ta mam la yı cı önem li bir rol oy na -

dı ğı dü şü nül mek te dir.46 Men to lün nor mal oran lar da se rin, yük sek kon -

sant ras yon lar da ise sı cak bir et ki mey da na ge tir di ği bi li nir. İş te bu far kı

an la ma mı zı sağ la yan ağ rı alı cı si nir uç la rın da ki özel yapı dır.

Ba zı ko ku ta ne cik le ri ko ku böl ge sin de bir et ki mey da na ge tir mez ler.

Bu özel kim ya sal sin yal ler fe ro mon ola rak ad lan dı rı lır. Bu run da, fe ro -

mon la rı al gı la mak için ya ra tıl mış özel bir or gan bu lu nur. Vo me ro na zal

or gan (VNO) isim li bu ya pı yak la şık 1 mm uzun lu ğun da bir bo ru şek lin -

de dir; bur nun iç kıs mın da, iki bu run de li ği ni ayı ran kı kır da ğın he men üs -

tün de yer alır. (Şe kil 17) Kı sa ca sı, bu or gan fark lı bir du yu or ga nı dır. Baş -

lı ca gö re vi fe ro mon la rın ta şı dı ğı me saj la rı al mak; bey nin an la ya ca ğı for -

ma dö nüş tür mek; özel si nir le ri ka na lıy la da doğ ru dan bey nin il gi li bö -

lüm le ri ne ilet mek tir. (Şe kil 18) Söz ko nu su or ga nın in san lar da ki ça lış ma

Harun Yahya (Adnan Oktar)

55

Page 58: KOKU VE TAT MUCİZESİ

sis te mi ha len tam an la mıy -

la bi lin me mek te dir ve bi -

lim adam la rı ara sın da tar -

tış ma ko nu su dur.47

Vo me ro na zal or ga nın

ba zı bö cek ler ve hay van lar

için ha ya ti bir öne mi ol du -

ğu or ta ya çık mış tır. Ör nek

ola rak, VNO'su za rar gör -

müş yı lan la rın sos yal, üre -

me ve av lan ma fa ali yet le -

ri nin bo zul du ğu tes pit

edil miş tir. VNO'su ope ras -

yon la alın mış, cin sel tec rü -

be si ol ma yan fa re le rin de di ğer or gan la rı nın ek sik siz ça lış ma sı na rağ men,

çift le şe me dik le ri göz len miş tir.48

Bur nu muz da ki ko ku böl ge sin de bi lin me yen me ka niz ma la rın var ol -

du ğu na ke sin gö züy le ba kıl mak ta dır. Ör ne ğin, renk ile ko ku du yar lı lı ğı

56

VNO

(Şekil 17)(Yanda) Vomeronazalorganın (VNO) burun-daki konumu.(Şekil 18)(Altta) Vomeronazalorgandaki hücreselorganizasyon.

Burunboşluğu

Tüycükler

Destekhücreleri

Alıcıhücreler

Bazalhücreler

Page 59: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ara sın da ki iliş ki yi ele ala lım. Bu böl ge nin ren gi in san lar da açık sa rı, kö pek -

ler de ise kah ve ren gi dir. Renk un su ru nun ko ku al ma gü cü nü et ki le di ği dü -

şü nül mek te dir; an cak ara da na sıl bir bağ lan tı ol du ğu an la şı la ma mış tır.49

Şu ra sı bir ger çek ki her ye ni bi lim sel araş tır ma, bur nu muz da ki ya ra -

tı lış ha ri ka la rı nı da ha iyi ta nı ma mı zı sağ la ya cak tır; bel ki de ha len bi lin -

me yen mü kem mel sis tem le ri açık lı ğa ka vuş tu ra cak tır. Ay rı ca on la rı ya ra -

tan son suz şef kat ve mer ha met sa hi bi Rab bi mi ze kar şı ge re ği gi bi şük ret -

me mi ze ye ni bir ve si le da ha ola cak tır.

Adap tas yon Me ka niz ma la rıŞu an da bu sa tır la rı okur ken, de ri niz le sü rek li te mas ha lin de ol ma la -

rı na rağ men kı ya fet le ri ni zi his set mi yor su nuz. Ör ne ğin giy di ği niz ilk an da

kı ya fe ti ni zin cil di niz de ki te ma sı nı his se der si niz, an cak kı sa bir sü re son ra

bu his kay bo lur. Çün kü de ri niz de ki alı cı lar be lir li bir sü re son ra bey ni ni ze

sin yal gön der me yi dur du rur lar. Bu ha ri ka sis tem ol ma say dı; gi yin mek gi -

bi sı ra dan bir olay da hi ta ham mül edi le mez bir hal alır dı. Ay rı ca kı ya fet -

le rin dik ka ti ni zi da ğıt ma sı ne de niy le, di ğer sin yal le ri an la ya maz dı nız. Kı -

sa ca sı, ha ya tı nız çok zor la şır, hiç bir şey ya pa maz ha le ge lir di niz.

Ko ku al ma du yu su için de ben zer bir du rum söz ko nu su dur. Ye mek

ko ku la rı nın yo ğun ol du ğu bir lo kan ta ya gir di ği niz de, bu ko ku la rı he men

al gı lar sı nız. Ara dan kı sa bir sü re geç tik ten son ra ise or tam da ki ağır ko ku -

la rı fark et mez olur su nuz. Oy sa ko ku mik ta rın da her han gi bir azal ma ol -

ma mış tır. An cak siz lo kan ta da ki ko ku ya alış mış sı nız dır. Ko ku nun de ğiş -

me me si ne rağ men ko ku ya kar şı du yar lı lı ğın de ğiş me si ne ne den olan,

adap tas yon de ni len özel bir me ka niz ma nın dev re ye gir me si dir.

Bu me ka niz ma nın ne ka dar önem li ol du ğu nu şöy le ifa de ede bi li riz:

Yo ğun ko ku la rın bu lun du ğu bir or tam da ça lı şan la rı, ör ne ğin, sö zü edi len

lo kan ta nın mut fa ğın da ki ah çı la rı ele ala lım. Eğer ah çı la rın or ta mın ko ku -

su na kar şı du yar lı lı ğı azal ma say dı; böy le bir du rum ol duk ça ta ciz edi ci

Harun Yahya (Adnan Oktar)

57

Page 60: KOKU VE TAT MUCİZESİ

58

Page 61: KOKU VE TAT MUCİZESİ

olur du. Ay nı za man da, meş gul du rum da ki ko ku alı cı la rı mut fak ta ki bir

teh li ke yi, me se la bir gaz ka ça ğı nın ko ku su nu his set me ye bi lir di.

Bu alan da ki araş tır ma la rıy la ta nı nan Frank Zu fall, ko ku adap tas yo nu -

nun komp leks me ka niz ma lar içer di ği ni be lirt mek te dir.50 Öy le ki mo le kü ler

dü zey de ki kar ma şık iş lem le rin de tay la rı he nüz çö zü le me miş tir. Ko ku alı cı

hüc re ler de en az üç fark lı adap tas yon me ka niz ma sı ol du ğu dü şü nül mek te -

dir. Ek ola rak, be yin de de du yu or gan la rın dan ge len bil gi le ri göz den ge çi -

ren, ile ten ve ya dur du ran mer kez ler ol du ğu ka bul edil mek te dir.

Pe ki kar bon, azot, ok si jen gi bi atom lar dan oluş muş ko ku al ma ve be -

yin hüc re le ri de tay la rı ha la an la şı la ma yan adap tas yon sis te mi ni na sıl

mey da na ge tir miş ve ge liş tir miş ola bi lir ler? Şu ur suz hüc re ler han gi bil gi -

nin iş le me ko nu la ca ğı na, han gi si nin ko nul ma ya ca ğı na na sıl ka rar ve re bi -

Harun Yahya (Adnan Oktar)

59

Bir ahçının, mutfaktaki kokulara karşı duyarlılığı bir süre sonra azalır. Böylecehem sürekli aldığı kokulardan dolayı rahatsızlık duymaz, hem de yeni bir kokuyu,örneğin bir gaz kaçağını veya yanık kokusunu hemen algılayabilir.

Page 62: KOKU VE TAT MUCİZESİ

lir ler? Ne za man dev re ye gir -

me le ri, ne za man dev re dı şı kal -

ma la rı ge rek ti ği ni na sıl bi le bi lir ler?

Si zin mü da ha le niz dı şın da, si zin adı nı za en doğ ru su nu na sıl ya pa bi lir ler?

Dü şü nen in san lar için so ru la rın ya nı tı açık tır: Ko ku al ma da ki bu

adap tas yon sis te mi, ev re nin her nok ta sın da gö rü len ku sur suz plan ve

mü kem mel dü zen le me nin sı nır sız ör nek le rin den bi ri dir. Ve hiç kuş ku suz

böy le si ne ha ri ka bir dü zen de, tesadüflere as la yer yok tur. Vü cu du muz da -

ki bu ku sur suz sis tem le rin her bir par ça sı te sa düf ler le ya da rast lan tı lar la

açık la na ma ya cak ka dar mü kem mel bir ya ra tı lı şın de li li dir. Al lah'ın eş siz

ya rat ma il mi, Ku ran'da, "Gök ten ye re her işi O evi rip dü ze ne ko yar..."

(Sec de Su re si, 5) ayetiyle haber verilir.

Ko ku Ha fı za sıKo ku al ma du yu su ile ha fı za bir bir le ri ne sı kı sı kı ya bağ lı dır. Çev re -

miz de ki ko ku la rı ya ban cı lık çek me den ta nı ma mı zın ne de ni bir ko ku ha -

fı za sı na sa hip ol ma mız dır. Her tür lü ko ku, özel bir kod la may la ko ku bel -

le ğin de ar şiv le nir. Bir ko kuy la kar şı laş tı ğı mız an da, bu ar şi ve baş vu ru la -

rak ko ku tah lil edi lir. İlk de fa du yum sa dı ğı mız, ha fı za mız da bil gi le ri bu -

lun ma yan bir ko ku da di ğer ko ku la ra ben ze ti le rek yo rum la nır. Böy le bir

bel le ği miz ol ma say dı, bir ko ku yu ta nım la mak im kan sız ha le ge le cek ti.

Ko ku ile ha fı za nın iliş ki si bu ka dar la da sı nır lı kal maz. Çün kü ko ku -

lar, ken di le riy le bağ lan tı lı ola rak geç miş te ya -

şa nan ba zı olay la rı da ak lı mı za ge ti rir -

ler. Yol da yü rür ken rast la dı ğı mız

ta nı dık bir par füm ko ku su,

bi ze o par fü mü kul la nan

ar ka da şı mı zı ha tır la tır.

60

Page 63: KOKU VE TAT MUCİZESİ

61

Koku hafızası sayesinde,küçükken duyulan bir kokuyıllar sonra da tanınır.

Page 64: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Bir ye mek ko ku su, se ne ler ön ce si ne ait es ki bir

ola yı zih ni miz de can lan dı ra bi lir. Ay nı ko ku bir in -

san da gü zel his ler uyan dı rır ken bir baş ka sın da ho şa git -

me yen duy gu lar oluş tu ra bi lir.

Pe ki, ko ku la rın yıl lar bo yun ca ve al gı lan dı ğı sı ra da his se di len

duy gu lar la bir lik te sak lan dı ğı yer ne re si dir? Bin ler ce fark lı ko ku ya iliş kin

bil gi nin de po lan dı ğı ve ol duk ça bü yük bir ka pa si te ye sa hip ol du ğu an la -

şı lan ko ku bil gi ban ka sı ne re de dir? Bu so ru la rın ya nıt la rı he nüz ke sin ola -

rak ve ri le me miş tir. Bu nun la bir lik te, ko ku la ra iliş kin bil gi le rin be yin de ki

hi po kam pus ve amig da la böl ge le rin de top lan dı ğı dü şü nül mek te dir.51 (Şe-

kil 19)

Bu ko nu da ya pı lan araş tır ma la rın or ta ya koy du ğu so nuç lar açık tır:

Ko ku bel le ği niz, (cid di bir has ta lık ve ya ka za ge çir me di ği niz tak dir de)

ya şa dı ğı nız sü re ce si ze ko ku bil gi ban ka sı gi bi hiz met ve rir. Üs te lik du ra -

ğan de ğil, di na mik bir ya pı ya sa hip tir, edi ni len ye ni tec rü be le re gö re sü -

rek li ola rak ken di ni ye ni ler.52 Ha ya tı nız da ilk de fa kok la dı ğı nız bir kim -

ya sal mad de ile il gi li ve ri ler ha fı za nı za kay de di lir ve böy le ce da ha son ra -

ki kar şı laş ma nız da söz ko nu su ko ku yu

ra hat lık la ta nım lar sı nız. Dik kat edin, ko -

ku bel le ği ni oluş tu ran lar pro te in -

ler den olu şan hüc re ler dir; bu

hüc re ler ge niş bir ar şiv kur -

mak ta ve ye ni ko ku la ra gö -

re sö zü edi len ar şi vi ge -

liş tir mek te dir ler.

Koku ve Tat Mucizesi

62

Page 65: KOKU VE TAT MUCİZESİ

63

amigdala

hipotalamus

hipokampus

(Şekil 19)Ko ku la ra iliş kin bil gi le rin be yin de ki hi po kam pus ve amig da la böl ge le rin detop lan dı ğı dü şü nül mek te dir.

Page 66: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Kü çük bir kı yas ya pa lım. İn san lı ğın en önem li bu luş la rın dan bi ri ola rak

ka bul edi len bil gi sa ya rı nız da hi ken di li ğin den gün cel leş mez; siz ye ni

prog ram lar yük le me di ği niz sü re ce es ki le ri ol du ğu gi bi ka lır lar. Ko ku bel -

lek hüc re le ri nin ar şiv ci lik özel li ği de ken di ken di ne or ta ya çık ma mış tır.

On la rı ya ra tan Al lah'tır, on lar da ki üs tün yapı da Al lah'ın rah met ve ilim

ba kı mın dan her şe yi ku şa tıp-sar ma sı nın (Mü min Su re si, 7) sa yı sız de lil le -

rin den bi ri si dir.

Ko ku bel le ği ni gör sel ve işit sel ha fı za dan ayı ran önem li bir nok ta

var dır. Ko ku ya iliş kin bil gi le rin di ğer le ri ne gö re da ha uzun sü re ler bo -

yun ca ka lı cı ol du ğu an la şıl mış tır.53 Bir ko ku yu al gı la ma nız la bir lik te bir-

çok anı nı zın da can lan ma sı iş te bu ne den le dir. Bu ko ku bir çi çek ten, bir

ba ha rat tan hat ta bir in san dan kay nak la nı yor ola bi lir. Ya pı lan araş tır ma -

lar gös ter miş tir ki, her in sa nın ko ku su, par mak izi gi bi, ta ma mıy la ken di -

ne öz gü dür.54 (Sa de ce tek yu mur ta ikiz le ri bu du ru ma bir is tis na teş kil

eder.) Özel eği tim li kö pek ler suç lu yu arar ken, onun ten ko ku su nun izi ni

sü rer ler; ki şi ye özel ko ku ne de niy le de suç lu yu di ğer le rin den ayırt ede bi -

lir ler. Ni te kim Ku ran'da ha ber ve ri len, Hz. Yu suf'un ko ku su nun ba ba sı

ta ra fın dan yıl lar son ra bi le fark edi lip ta nın ma sı da bu du ru ma işa ret edi -

yor ola bi lir. Hz. Yu suf'un ço cuk lu ğun da ki ko ku su nu bi len ba ba sı ara dan

se ne ler geç me si ne rağ men ay nı ko ku yu ha tır la mak ta dır:

Ka fi le (Mı sır'dan) ay rıl ma ya baş la dı ğı za man, ba ba la rı de di ki: "Eğer be -

ni bu na mış say mı yor sa nız, ina nın Yu suf'un ko ku su nu (bur num da tü ter)

bu lu yo rum." (Yu suf Su re si, 94)

Ko ku Du yu su nun Tat Al ma da ki Ro lüBir fı rın dan ge len ta ze ek mek ko ku su, bir pas ta ne den ya yı lan çö rek

ko ku su, bir ak tar dan ge len ba ha rat ve ya ye ni çe kil miş kah ve ko ku su, in -

sa nın çok ho şu na gi der. Söz ko nu su ko ku lar o ka dar çe ki ci dir ler ki bi zi

Koku ve Tat Mucizesi

64

Page 67: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ek me ği, çö re ği ve ya kah ve yi tat ma ya sevk eder -

ler. Hat ta ba zı du rum lar da ağ zı mız da ki tü kü rük

bez le ri fa ali ye te ge çer ve tat al ma mız için ge rek -

li olan tü kü rü ğü sal gı lar lar. Ko ku du yar lı lı ğı mız

tat al ma dan bin ke re faz la ol du ğu için, ko ku la -

rın be sin le rin ta dı nı al ma da önem li bir ro lü

var dır.55 Ko ku ile tat al ma du yu la rı mız ara sın -

da ki iliş ki bu ka dar la da sı nır lı kal maz.

Üzüm lü şe ker le me ile çi lek li şe ker le -

me yi bir bi rin den na sıl ayırt eder si niz?

So ru nun ce va bı nın açık ol du ğu nu,

ta bii ki ta dı na ba ka rak an la ya ca ğı nı zı dü -

şü nü yor sa nız, ya nı lı yor su nuz de mek tir.

Çün kü "tat mak", söz ko nu su iki şe -

ke rin ara sın da ki far kı an la ma ya

ye ter li de ğil dir. Eğer ko ku al -

ma du yu muz ol ma -

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Koku al ma du yu su nun,tad al ma da çokönem li bir ro lüvar dır.

Page 68: KOKU VE TAT MUCİZESİ

say dı, her iki şe ke ri de "tat -

lı" şek lin de ta nım la ya cak,

fa kat ayı rı cı özel lik le ri ni ifa de

ede me ye cek tik.56

Bu nun ne de ni, ye di ği miz

her han gi bir şe yin ta dı nı al gı la -

mak için ko ku du yu su na da ih ti ya cı -

mız ol ma sı dır. Di ğer bir de yiş le, ko ku su nu

al ma dan be sin le rin ta dı nı da tam ola rak an la ya ma yız. Bir ye me ği lez zet li

kı lan, onun ta dı nın ve ko ku su nun bir le şi mi nin biz de bı rak tı ğı gü zel iz le -

nim dir. Hat ta araş tır ma cı lar "ta dın %75'i ko ku dur" di ye rek, ko nu nun

öne mi ni vur gu lar lar.57

Bi lin di ği gi bi, yi ye cek ve içe cek le rin iş tah açı cı ko ku la rı nın al gı lan -

ma sı in sa nı ye me ve iç me ye teş vik eder. Ni te kim bir has ta lık ve ya ka za

so nu cun da ko ku al ma du yu la rı nı yi ti ren le rin ye mek is te me dik le ri de

göz len miş tir.58 Grip ya da nez le ol du ğu nuz dö nem le ri ha tır la yın. Böy le

za man lar da ye dik le ri ni zin "tat sız-tuz suz" gel me si nin se be bi, ko ku mo le -

kül le ri nin ko ku alı cı la rı na ula şa ma ma sı, do la yı sıy la ko ku al ma du yu nu -

zun ge çi ci ola rak kay bol ma sı dır.

Page 69: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Şöy le bir de ney de ko nu yu an la ma da yar dım cı ola bi lir. Göz le ri ni

bağ la dı ğı nız ve bur nu nu tı ka dı ğı nız bir ar ka da şı nız dan, ön ce bir di lim

pa ta tes, son ra da bir di lim el ma yı di li nin üze rin de tut ma sı nı ri ca edin. Bu

du rum da ar ka da şı nız han gi si nin pa ta tes, han gi si nin el ma ol du ğu nu söy -

le ye mez. Çün kü her iki si de ha fif tat lı bir et ki uyan dı rır. Ar ka da şı nı zın

doğ ru ya nıt ve re bil me si, an cak par ça la rı ağ zın da çiğ ne me siy le müm kün

olur. Çün kü çiğ ne mey le bir lik te, uçu cu ko ku ta ne cik le ri ağ zın ar ka sın da -

ki boş luk tan bu run da ki ko ku al ma böl ge si ne ula şa cak; böy le ce

ne yin pa ta tes ne yin el ma ol du ğu an la şı la cak tır.

Bu ra da dik kat çe ki ci bir nok ta, ağız ve bur nun

in san vü cu dun da ki ide al ko num la rı dır. İn san be -

de ni nin bu iki uz vu bir bir le ri ne ya kın dır; bu run -

da ki ko ku al ma böl ge si de bir ha va ka na lı ile ağız

boş lu ğu na bağ lı dır. Pe ki, böy le bir bağ lan tı ve ya

söz ko nu su ya kın lık ol ma say dı, ve ya ko ku alı cı -

la rı vü cu dun baş ka bir bö lü mün de yer al say dı,

ne olur du?

Bu cüm le de "ve ya" ile baş la yan da ha pek

çok al ter na tif sa yı la bi lir. An cak so ru nun ce va -

bı bel li dir: Mev cut ko nu mun dı şın da ki her -

han gi bir du rum da tat al ma du yu su bü -

yük öl çü de kay bo lur du. Kı sa ca sı, ağız,

bu run ve ko ku alı cı böl ge tam ol -

ma la rı ge re ken şe kil de ve tam

Harun Yahya (Adnan Oktar)

67

Koku alma duyusunun, tad almadaçok önemli bir rolü vardır.

Page 70: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ol ma la rı ge re ken yer de ya ra tıl -

mış lar dır. Ni te kim Ku ran'da, Yü-

ce Al lah'ın in sa nı bir dü zen için de

ya rat ma sı şöy le bil di ri lir:

Ey in san, 'üs tün ke rem sa hi bi' olan

Rab bi ne kar şı se ni al da tıp-ya nıl tan ne dir?

Ki O, se ni ya rat tı, 'sa na bir dü zen için de bi çim

ver di' ve se ni bir iti dal (öl çü) üze re kıl dı.

Di le di ği bir su ret te se ni ter tib et ti. (İn fi tar Su re si, 6-8)

Ko nu yu şu şe kil de özet le mek de müm kün dür. Lez -

zet ola rak ta nım la dı ğı mız kav ram, tat ve ko ku nun bi le -

şi min den olu şur. Do la yı sıy la ko ku al ma du yu muz ol -

ma say dı, tat al ma du yu mu zun da bir an la mı ol -

ma ya cak tı. Çün kü lez ze tin al gı lan ma sı için, dil de ki tat alı cı la -

rı na ih ti yaç ol du ğu ka dar, bu run da ki ko ku alı cı la rı na da ih ti yaç

var dır.

Şüp he siz tat ve ko ku al ma or gan la rı ve du yu la rı ara sın da -

ki iş bir li ği özel bir düzenin so nu cu dur. Şu ur sa hi bi in san la -

rın ara la rın da an la şıp, or tak bir amaç doğ rul tu sun da ça -

lış ma la rı ga yet do ğal dır. Akıl ve bi linç ten yok sun mil -

yar lar ca hüc re nin ku sur suz bir uyum için de ki bir -

lik te li ği ise tek bir şe kil de açık la na bi lir: Bun la rı ya -

ra tan, in san la rın hiz me ti ne ve ren ve her an kont ro lü

al tın da tu tan alem le rin Rab bi olan Al lah'tır.

Page 71: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 72: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 73: KOKU VE TAT MUCİZESİ

a ya tı mı zın he men her anın da de ği şik ko ku lar la

mu ha tap olu ruz. Hat ta "ko ku lar dün ya sı"nda ya -

şa dı ğı mız söy le ne bi lir. Çev re miz de ki çi çek ler den,

ağaç lar dan, be sin ler den, hay van lar dan, sa na yi

ürün le rin den, bak te ri le rin ne den ol du ğu olu şum -

lar dan ve di ğer in san lar dan kay nak la nan ko ku lar

bi zi çe pe çev re sa rar.

Bin ler ce çe şit ten olu şan ko ku lar dün ya sı na bak tı ğı mız da, ol duk ça

dik kat çe ki ci ve il ginç bir nok ta gö ze çar par. Zevk le ri miz ile ko ku lar ara -

sın da çok önem li bir den ge ve uyum var dır. Kı sa ca sı, bi ze ya rar lı olan

mad de le rin ko ku la rı ho şu mu za gi der, bi ze za rar lı olan lar ise ko ku la rıy la

bi zi iter ler.

Vü cu du mu za fay da lı olan gı da lar dan ge len ko ku lar biz de hoş nut luk

duy gu su uyan dı rır lar ve o mad de le re kar şı il gi duy ma mı za yol açar lar.

Kar nı mız aç du rum day ken pi şen ye me ğin ko ku su bi zi ye mek ye me ye

teş vik eder; böy le ce hem ye mek ten zevk alı rız hem de be de ni mi zin ih ti -

yaç la rı nı kar şı la mış olu ruz. Öte yan dan, vü cu du muz al dı ğı mız mad de le -

ri sin dir mek le meş gul ken ve ye ni bir be si ne ge rek si nim duy maz ken, ye -

mek ko ku su bi ze pek de ca zip gel me ye cek tir.

Kö tü ko ku ola rak ni te len dir di ği miz ko ku la rın kay nak la rı ise, ge nel -

lik le bi zim için za rar lı mad de ler dir. Ze hir li kim ya sal mad de le ri fe na ko -

ku la rın dan ra hat lık la ta nı ya bi li riz. Bak te ri le rin et kin li ği so nu cun da mey -

da na ge len kö tü ko ku lar da bi zi uya ra rak o mad de ler den uzak dur ma mı -

zı sağ lar lar. Çü rü müş bir mey ve nin ve ya bo zul muş bir ye me ğin et ra fa

yay dı ğı da ya nıl maz ko ku lar in san la rı teh li ke ye kar şı uya rır lar.

Ko ku lar da ki söz ko nu su dü zen le me nin in san sağ lı ğı açı sın dan ha ya -

ti bir öne mi ol du ğu tar tı şıl maz dır. Ge nel bir ka ide ola rak, teh li ke li ve ya

za rar lı mad de ler kö tü ko kar lar ve böy le ce he men ayırt edi lir ler. Ör ne ğin

Harun Yahya (Adnan Oktar)

71

Page 74: KOKU VE TAT MUCİZESİ

may da noz, ze hir li olan bal dı ra na gö rü nüş ola rak çok ben zer. Fa kat ko ku -

la rı bir bir le rin den ta ma men fark lı dır. May da no zun ken di ne has bir ko ku -

su, bal dı ra nın ise son de re ce ra hat sız edi ci, kö tü bir ko ku su var dır. Bu sis -

tem ol ma say dı, bal dı ra nı may da noz zan ne de rek yi ye bi lir ve ya ze hir li bir

kim ya sal bir le şi mi mey ve su yu sa na rak içe bi lir dik. Ya şa dı ğı mız her gün

bo yun ca ze hir len me teh li ke siy le iç içe ya şar dık. Bu na ön lem ola rak da,

her hal de eli miz de ne yin fay da lı ne yin za rar lı ol du ğu nu açık la yan lis te ler

ve ki tap lar la do laş mak zo run da ka lır dık.

Ka ina tın her nok ta sın da gö rü len has sas den ge ler, ko ku al ma sis te -

min de de ken di le ri ni bel li eder ler. Her can lı nın ko ku al ma ka pa si te si bu -

lun du ğu or ta ma ve ih ti yaç la rı nı kar şı la ma ya yö ne lik ola rak dü zen len miş -

tir. İn sa nı ele ala lım. Eğer ko ku al ma du yar lı lı ğı mız da ha az ol say dı, bi -

zim için teh li ke oluş tu ran du rum la rı fark ede me ye bi lir dik. Ko ku al ma

du yu muz bir kö pek te ki ka dar güç lü ol say dı, her an dik ka ti mi zi da ğı tan

ve ol duk ça ra hat sız lık ve ren du rum lar or ta ya çı kar dı; bel ki de ha yat bir

ka bu sa ben zer di. Söz ko nu su den ge ler ko ku mo le kül le ri nin ya pı la rın da

da gö rü le bi lir. Ör ne ğin, nor mal şartlarda bi ze gü zel ge len bir ko ku yük -

sek kon sant ras yon da ol du ğun da ho şu mu za git mez. Ör nek ola rak, bit ki -

Koku ve Tat Mucizesi

72

Maydanoz ve baldıran (sağda), birbirlerine görünüş

olarak çok benzeyen iki bitki olmasına rağmen, maydanoz fay-dalı ve güzel kokulu, baldıran ise zehirli ve kötü kokulu bir bitkidir.

Page 75: KOKU VE TAT MUCİZESİ

le rin ko ku la rı bah çe de ol duk ça et ki le yi ci dir, an cak ay nı bit ki ler den ya pı -

lan ağır bir esans ra hat sız edi ci dir. Bu da on la rın in san için ide al oran da

ya ra tıl dık la rı nın bir gös ter ge si dir.

Ko ku ile il gi li her de ta yın in san ya şa mı için özel ola rak ya ra tıl dı ğı ve

Al lah'tan bir ni met ol du ğu açık tır. Bu ni me tin bü yük lü ğü nü an la ya bil -

mek için bir an lı ğı na ha li ha zır da ki sis te min tam ak si ni var sa ya lım. Do ğa -

da ki bir çok yi ye cek bi zim için ha ya ti önem ta şı ma sı na rağ men kö tü, hat -

ta iğ renç ko ku la ra sa hip ola bi lir di. Bir dü şü nün; su ben zin

gi bi, ek mek küf len miş bir yi ye cek gi bi, pey nir de atık

mad de gi bi kok say dı ne ler olur du? Ne ka dar aç ve su -

suz olur sak ola lım, bun la rı ye mek ve iç mek bir hay li

azap ve rir di. Hat ta en sev di ği miz yi ye cek le ri ye mek,

tik sin di ri ci ko ku la rı ne de niy le bir ız dı ra ba dö nü şür ve

kat la nıl maz bir hal alır dı.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Vücudumuza fay da lı olan yi ye cek ler, Al lah'ın bir rah me ti ola rak gü zelkokuludur.

Page 76: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Doğ du ğu muz dan be ri bir lik te ya şa dı ğı mız ko ku lar, gaf let için -

de ki in sa na do ğal ve ken di li ğin den mey da na gel miş gi bi gö rü ne bi lir.

Yu ka rı da ki de tay la rı de rin bir şe kil de dü şü nen ler ise apa çık ger çe ği

fark et mek te ge cik me ye cek ler dir: Ge rek si nim duy du ğu muz yi ye -

cek le ri ve bit ki le ri sa hip ol duk la rı çe ki ci ko ku lar la bir lik te ya ra tan

Rah man ve Ra him olan Al lah'tır. Sı nır sız ih san ve lü tuf sa hi bi

olan Rab bi miz, vü cu du mu zun her sis te min de ol du ğu gi bi ko ku

al ma yı da bi zim ra ha tı mı za uy gun ola rak ya rat mış tır.

Son suz mer ha me ti ve şef ka tiy le, bi ze fay da lı

olan şey le ri sev dir miş, za rar lı olan la rı

çir kin gös ter miş tir. Bi ze dü şen, kok la -

dı ğı mız gü zel ko ku la rı Al lah'ın ya-

rattığını ve bizlere lütfettiğini dü şü -

nüp şük ret mek tir. Bu gü zel dav ra -

nı şı gös te ren ler, Al lah di ler se, söz

Koku ve Tat Mucizesi

74

Page 77: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ko nu su ni met le rin

asıl la rı na sü rek li ola -

rak cen net te ka vu şa cak -

lar dır. Al lah'ın ni met le ri -

ni ya lan la yıp nan kör lük

eden ler ise, ce hen nem de ken di -

le ri için özel ola rak ha zır lan mış irin ve kan ka rı şı mı nı, da rı di ke ni ni ve

kay nar su yu bu la cak lar dır. Bun lar Ku ran'da be lir ti len ve kesin olarak ger-

çekleşecek İla hi va at ler dir.

İn san Be de nin den Kay nak la nan

Ko ku la rın Ha tır lat tık la rıİn san, kı sa bir sü re aç kal sa, bi raz hız lı yü rü dü ğün de ve ya mer di ven

çık tı ğın da ya da gün lük iş le ri ni yap mak için ha re ket et ti ğin de eğer ge re -

ken ön lem le ri al maz sa, be de nin de hoş ol ma yan ko ku lar olu şa bil mek te -

dir. Hiç ha re ket et me se da hi, ban yo ve ba kım yap ma dı ğı tak dir de,

kı sa za man da aya ğın dan sa çı na ka dar bü tün vü cu dun da kir len -

me olur ve bu da is te nil me yen ko ku la ra se bep olur. El bet te ev -

ren de ki herşe yin be lir li bir ya ra tı lış ama cı ol du ğu gi bi, in san

be de nin de olu şan bu kö tü ko ku la rın da bir çok hik me ti var dır.

Eğer Al lah di le sey di, ko ku al ma du yu su nu kö tü ko -

ku la rı al gı la ma ya cak şe kil de ya ra ta bi -

lir di ve ya her ko ku yu in sa nın

75

Page 78: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ho şu na gi de cek bi çim de var ede bi lir di. Pe ki, sö zü edi len be ğe nil me yen

ko ku la rın ya ra tı lış hik met le ri ne ler ola bi lir?

Şüp he yok ki bun lar, in san için bi rer aciz lik ve ek sik lik tir. İn san be -

de ni ne ait bu tür ek sik lik ler, in sa nın ken di si nin ek sik ya ra tıl dı ğı nı, her

tür lü ku sur dan mü nez zeh ola nın ise sa de ce Al lah ol du ğu nu dü şün me si -

ne ve si le olur. O'nun yü ce li ği ni ve O'na muh taç ol du ğu nu da ha iyi kav -

rar. İn san ne ka dar ba kım ya par sa yap sın, kı sa sü re son ra tek rar te miz len -

mek ih ti ya cı his se de cek tir. Çün kü çıp lak göz le gö rül me yen bak te ri le rin

dev re ye gir me siy le kı sa sü re de yi ne ra hat sız edi ci ko ku lar oluş ma ya baş -

la ya cak tır. Bu du rum dün ya nın ge çi ci ve ku sur lu, ahi re tin ise son suz ve

ek sik siz ol du ğu nu ha tır la tır. Dün ya nın al da tı cı lı ğı na kan ma nın te la fi si -

nin müm kün ol ma dı ğı nı ak la ge ti rir. Hiç bir kö tü ko ku nun bu lun ma dı ğı

ve mü min le rin yep ye ni bir ya ra tı lış la ya ra tı la cak la rı ebe di cen net yur du -

nu te fek kür et me ye ve si le olur. Ay rı ca in kar cı lar için özel ola rak ha zır lan -

Koku ve Tat Mucizesi

76

Kötü kokular, insanlarahem acizliklerini hatırlatır,hem de güzelliklerindeğerinin daha iyi takdiredilmesine vesile olur.

Page 79: KOKU VE TAT MUCİZESİ

mış ce hen nem de ki kö tü ko ku la rın ne ka dar da -

ya nıl maz ola ca ğı kı yas yo luy la da ha iyi an la şı lır.

Kö tü ko ku la rın ha tır lat tı ğı di ğer bir ger çek

de, in sa nın ne bö bür le ne cek ne de ki bir le ne cek

bir fi zik sel üs tün lü ğü nün ol ma dı ğı dır. İn san

aciz dir, tür lü ek sik lik le ri var dır ve bu aciz lik le ri -

ni or ta dan kal dır mak için ne ka dar ça ba sarf eder -

se et sin, ba şa rı lı ola ma ya cak tır. En gü zel in san

da, en ba şa rı lı iş a da mı da ya da en üs tün ze ka lı

bi lim ada mı da ay nı aciz lik ler le kar şı kar şı ya dır.

He men ha tır la ta lım; ça mur lu top rak tan çı -

kan, rüz gar, yağ mur ve to za kar şı ko ru na ğı ol -

ma yan gül ler ter te miz,

ke li me ler le ta rif

edi le me ye cek ka -

dar çe ki ci ko kar -

lar. Gü zel ko ku lu

Harun Yahya (Adnan Oktar)

77

Page 80: KOKU VE TAT MUCİZESİ

78

Page 81: KOKU VE TAT MUCİZESİ

bit ki ler, her tür lü olum suz ha va şar tı na açık ol ma la rı na rağ men özel bir

te miz lik ge rek tir mez ler. Çünkü Al lah onları özel bir ya ra tı lış la, hay ran lık

uyan dı ra cak bi çim de ya ra t mış tır. Öy le ki gü zel, te miz ve ba kım lı bir şe yi

ta rif eder ken, onu çi çe ğe ben ze ti riz. Böy le bir du rum da, in sa nın bü yük -

len me duy gu su na ka pıl ma sı nın ne ka dar an lam sız ol du ğu açık tır.

So nuç ola rak şu nu söy le mek müm kün dür: Dü şü nen in san lar için,

kö tü ko ku lar da ka ina tın her bir ay rın tı sın da ki mil yon lar ca ya ra tı lış de li -

li gi bi, ömür bo yun ca ib ret ve ri ci ve ha tır la tı cı dır. Bu nun için tek ge rek li

olan şey de rin dü şün mek tir. Allah, bir ayet te şöy le buyurmaktadır:

Şüp he siz, gök le rin ve ye rin ya ra tıl ma sın da, ge ce ile gün dü zün ardı ar -

dına ge li şin de, in san la ra ya rar lı şey ler ile de niz de yü zen ge mi ler de,

Al lah'ın yağ dır dı ğı ve ken di siy le yer yü zü nü ölü mün den son ra di rilt ti ği

su da, her can lı yı ora da üre tip-yay ma sın da, rüz gar la rı es tir me sin de, gök le

yer ara sın da bo yun eğ di ril miş bu lut la rı evi rip çe vir me sin de dü şü nen bir

top lu luk için ger çek ten ayet ler var dır. (Ba ka ra Su re si, 164)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

79

Top rak tan çı kan, ya -şa mı bo yun ca toz,rüz gar, yağ mur al tın -da ya şa yan çi çek ler,ter te miz gö rü nüp,çev re le ri ne mis gi biko ku lar ya yar lar ken,in san tüm im kan la rı narağ men, sık sık temiz -len mek zorun dadır.

Page 82: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Ko ku lar da ki Şi faBit ki öz le rin den ve ya yağ la rın dan el de edi len aro ma lar, bin -

ler ce se ne dir te da vi amaç lı ola rak kul la nıl mak ta dır. Bu yön tem,

fark lı ko ku la rın in san üze rin de de ği şik et ki ler mey da na ge -

tir me si esa sı na da ya nır. Gü nü müz de EEG (elekt ro en se fa -

log raf) yön te miy le, ya ni be yin de ki elekt rik sin yal le ri ni

tes pit eden elekt rot lar la ya pı lan de ney ler ba zı aro ma la -

rın be yin de ken di le rin den umu lan doğ rul tu da de ği şik -

lik le re yol aç tı ğı nı gös ter miş tir.59 Ba zı ko ku la rın te nef füs

edil me si, be yin de tes pit edi le me yen bir kı sım sis tem le ri

ha re ke te ge çir mek te dir. Bu nun so nu cun da kalp atı şı nı,

kan ba sın cı nı, so lu nu mu, ha fı za yı, stres dü ze yi ni ve ba zı

hor mon la rı et ki le yen ge liş me ler mey da na gel mek te dir.60

Pe ki, bit ki ler in san sağ lı ğı açı sın dan han gi aro ma la rın

fay da lı ola ca ğı nı na sıl bi le bi lir ler? Şi fa ve ri ci aro ma la rı üre te -

cek son de re ce ge liş miş kim ya la bo ra tu var la rı nı ken di bün -

ye le rin de na sıl oluş tu ra bi lir ler? 500 ka dar fark lı kim -

ya sal mad de içe re bi len ve ol duk ça komp leks kim ya -

sal ya pı la ra sa hip olan ko ku mo le kül le ri ni61 na sıl

üre te bi lir ler? Na sıl olur da hoş ko ku la rı nı, hiç ta nı -

ma dık la rı ve iş le yi şi ni bil me dik le ri bir ko ku al ma

sis te mi nin al gı la ya ca ğı sı nır lar da sal gı lar lar?

İn san için en ide al kon sant ras yo nu, na sıl

tes pit eder ler?

Ko nu ya di ğer yön den bak tı ğı mız -

da ise şu so ru lar la kar şı la şı rız: İn san -

da ki ko ku du yu su, bin ler ce bit ki -

nin ken di le ri ne öz gü aro ma la rı nı

Koku ve Tat Mucizesi

80

Page 83: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ayırt ede bi le cek ye te ne ğe na sıl sa hip ola bi lir? Ko ku alı cı hüc re ler en ufak

bir bil gi sa hi bi ol ma dık la rı aro ma la rın mo le kül le ri ni da ha ilk kar şı laş ma -

la rın da na sıl ta nır lar? Şu ur suz pro te in ler, hüc re ler ve si nir ler ken di ara la -

rın da, bit ki ler ale mi nin baş dön dü rü cü aro ma la rı nı al gı la ya cak ola ğa nüs -

tü kar ma şık sis tem le ri na sıl ku ra bi lir ler?

So ru la rın ce vap la rı hiç bir şüp he ye yer bı rak ma ya cak ka dar açık tır:

Bit ki le rin hoş ko ku lar üre ten me ka niz ma la rı nı ve bun la rı al gı la ya cak ko -

ku al ma sis te mi ni ku sur suz bir uyum için de ya ra tan, bit ki le ri şi fa ve si le -

si kı lan alem le rin Rab bi olan Al lah'tır. Ku ran'da, gü zel ko ku lu bit ki le rin

ni met ola rak ya ra tıl dık la rı şöy le bil di ri lir:

Ye re ge lin ce, onu da (ya ra tıl mış bü tün) var lık lar için al çalt tı-koy du. On -

da mey ve ler ve sal kım lı hur ma lık lar var. Yap rak lı ta ne ler ve gü zel ko ku -

lu bit ki ler. Şu hal de, Rab bi ni zin han gi ni met le ri ni ya lan la ya bi lir si niz?

(Rah man Su re si, 10-13)

İn sa nın sa hip ol du ğu

muh te şem ni met ler kar şı lı ğın -

da na sıl dav ran ma sı ge rek ti ği

de bir ayet te şöy le ifa de edi lir:

De ki: "Si zi in şa eden (ya ra tan),

si ze ku lak, göz ler ve gö nül ler

ve ren O'dur. Ne az şük re di yor -

su nuz?" (Mülk Su re si, 23)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

81

Bitkilerden elde edilen aromalar, birçok hastalığıntedavisinde kullanılmaktadır.

Page 84: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 85: KOKU VE TAT MUCİZESİ

n san lar ile hay van la rın, bu run la rı nı kul la nım

amaç la rı fark lı dır. Hay van lar ale min de ki can lı lar,

ko ku al ma or gan la rı nı ge nel lik le yi ye cek ara mak,

av lan mak, ken di ara la rın da ha ber leş mek, yön

bul mak, eş le ri nin, yav ru la rı nın ye ri ni be lir le mek

için kul la nır lar. Kuş lar, me me li ler, sü rün gen ler,

ba lık lar, bö cek ler ve di ğer hay van lar ya şa dık la rı

or tam la ra en uy gun ko ku al ma sis tem le riy le do na tıl mış lar dır.

Bu bö lü mü okur ken şu ger çek le ri de göz önün de bu lun dur mak ye -

rin de ola cak tır: Bu can lı lar ko ku al ma sis tem le ri ne na sıl sa hip ol muş lar -

dır? Can lı la rın ko ku al ma la rı ge rek ti ği ni dü şü ne rek, vü cut la rın da ki mü -

kem mel ko ku al ma sis tem le ri ni ken di le ri nin in şa et ti ği ni ya da bu ku sur -

suz sis te min can lı lar da te sa dü fen oluş tu ğu nu öne sür me nin, son de re ce

akıl sız ve man tık sız bir id dia ola ca ğı açık tır. El bet te ne can lı la rın ken di le -

ri ne de te sa düf ler böy le ha ri ka sis tem le ri birara ya ge ti re mez ler. Kal dı ki

21. yüz yı lın ile ri tek no lo jik ko şul la rın da, bi lim adam la rı nın, araş tır ma cı -

la rın ve mü hen dis le rin tüm ça ba la rı na rağ men bu ha ri ku la de sis tem le rin

ben zer le ri hiç bir şe kil de üre ti le me mek te dir. Bu can lı la rın ko ku du yu la rı -

na na sıl sa hip ol duk la rı na ge lin ce, bu nun ak la ve man tı ğa uy gun tek bir

açık la ma sı var dır: Ya ra tı lış.

Hay van la rın ya ra tı lış la rın dan ders alın -

ma sı ge rek ti ği Ku ran'da şöy le bil di ri lir:

Si zin için hay van lar da da el -

bet te ib ret ler var dır… (Nahl

Su re si, 66)

Ger çek ten hay van lar da da si -

zin için bir ders (ib ret) var -

dır… (Mü mi nun Su re si, 21)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

83

Page 86: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Ko ku Uz man la rı: Kö pek lerSo kak ta yü rü yen bir in san ile gez dir di ği kö pe ği nin al gı la dık la rı ko -

ku lar ay nı de ğil dir. Kö pek, sa hi bi nin far kı na var ma dı ğı ko ku lar dan bu -

lun du ğu or tam ile il gi li çok de tay lı bil gi edi nir. Di ğer kö pek le rin bı rak tık -

la rı ko ku la rı ve çev re de ki in san la rın ken di le ri ne öz gü ko ku la rı nı tah lil

ede rek on lar hak kın da bil gi top lar. Ha va da ki en kü çük oran lar da ki ko ku -

la rı da hi güç lük çek me den tes pit eder.

Kö pek le rin kokulara karşı ola ğa nüs tü has sas bu run la rı vardır. Ba zı

köpek tür le ri nin ko ku du yar lı lı ğı in san lar da ki nin bir mil yon ka tı dır.62 Bir -

kaç ra kam bu özel yapının mükemmelliğini gö zü nüz de

can lan dır ma ya yar dım cı ola cak tır. Bu run da sa hip

ol du ğu muz top lam 5 san ti met reka re olan ko ku

böl ge si nin bü yük lü ğü, kö pek ler de 150 san ti -

met reka re ye ka dar çık mak ta dır.63 Kö pek le rin

bu run la rın da ki ko ku hüc re le ri nin sa yı sı da bi -

zim ki ler den kat kat faz la dır. Ör ne ğin bir til ki

te ri ye rin de 147 mil yon, bir Al man ço ban kö pe -

ğin de 225 mil yon ko ku alı cı hüc re bu lu nur.64

Koku ve Tat Mucizesi

84

İn san lar la kö -pek ler, ay nıor tam da da hifark lı ko ku la rıal gı lar lar. Kö -pek ler, in san -la rın al gı la ya -ma dık la rı bir -çok kokuyutes pitedebilir ler.

Page 87: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 88: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Söz ko nu su özel lik le ri ne de niy le kö pek ler, in san la rın ve ge liş miş

elekt ro nik ci haz la rın al tın dan kal ka ma ya ca ğı iş le ri ba şa rır lar. Uyuş tu ru -

cu mad de le ri, ka çak mal la rı, ka yıp in san la rı, pat la yı cı mad de le ri, av hay -

van la rı nı, suç lu la rı, ka za ze de le ri, fe la ke te uğ ra mış ki şi le ri bul mak ta hay -

van la rın bu üs tün özel lik le rin den fay da la nı lır. Ör ne ğin

ko ku al ma du yu su kuv vet li bir kö pek tü rü olan "blo -

od ho und", ko ku du yu su nu kul la na rak hiç bir be lir ti -

nin gö rül me di ği böl ge ler de iz sü re bi lir, dört gün lük

bir izi ta kip ede bi lir65 ve bir in sa nın izi ni 80 ki lo met -

re den da ha faz la sü re bi lir.66

Koku ve Tat Mucizesi

86

Enkaz altında kalanları kurtarmak için kullanılan köpekler ve eğitilmiş polisköpekleri.

"Bloodhound"cinsi köpek

Page 89: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Gö ze çar pan bir nok ta da, yer yü zün de ki

sa yı sız ko ku ya rağ men kö pek le rin şa şır ma -

ma la rı dır. Öy le ki pek çok ko ku ara sın dan ara -

dık la rı nı ra hat lık la se çe bi lir ler. Ya pı lan de ney -

ler de eği tim li bir kö pe ğin, ko kar ca ko ku su

püs kür tül müş eş ya lar ara sın da ken di sin den

is te ni le ni bul du ğu gö rül müş tür.67

"Schli eren fo toğ raf la ma tek ni ği" ile kö -

pek le rin so luk alıp ve rir ken de ği şik bir yön -

tem kul lan dık la rı an la şıl mış tır: Bir şey kok la -

yan kö pek ne fes ve rir ken bur nu nu oy nat mak -

ta, böy le ce ha va yan ta raf ta ki ya rık lar dan ar -

ka ya doğ ru git mek te dir. Bu özel yapı sa ye sin -

de kö pe ğin dı şa rı ya ver di ği ha va, ko ku nun

kay na ğın dan fark lı bir yö ne ak mak ta dır. Böy -

le ce ne fes te ki ha va ile ko ku nun ka rış ma sı ön len mek te dir.68

Ha len araş tır ma cı lar kö pe ğin bur nun da ve bey nin de ki komp leks ko -

ku ana li zi ni an la ya rak ye ni ci haz lar ge liş tir me ye ça lı şı yor lar.69 Gü nü müz -

de özel lik le bom ba la rı, ma yın la rı ve ze hir li mad de le ri tes pit ede bil mek

için bu gi bi elekt ro nik alet le re bü yük ih ti yaç du yu lu yor. An cak ta sar la -

nan ci haz lar he nüz kö pek le rin ko ku al ma has sa si ye ti ni ya ka la ya bil miş

de ğil dir.

Ba lık lar da Ko ku Al maKo ku al ma ne re dey se ba lık la rın tü mü için önem li dir.70 Ba lık lar da ki

ko ku böl ge si bu run la rı nın ar ka yü ze yin de yer alır. Su da ki çö zün müş ko -

ku mo le kül le ri ni ta kip ede rek yi ye cek le ri ni bu lur lar. Ay rı ca ko ku du yu -

la rı on la rı teh li ke le re kar şı uya rır; ba lık lar ya ra lan mış bir ba lı ğın ko ku su -

nu al dık la rın da alarm du ru mu na ge çer ler.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

87

Köpeklerin nefes alıpverişini inceleyen"schlieren fotoğraflamatekniği" ile alınmış birfotoğraf.

Page 90: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Koku ve Tat Mucizesi

Page 91: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Bir kö pek ba lı ğı in san lar da ki

gi bi bu run de lik le ri ne sa hip tir, fa kat

on la rı sa de ce ko ku al mak için kul la nır. Yü -

zer ken, bu run de lik le rin den gi ren su da ki mo le -

kül le ri tah lil eder. Bey ni nin yak la şık ola rak üç te

bi ri ko ku al ma ya ay rıl mış tır.71 Kö pek ba lık la rın da -

ki ko ku al ma me ka niz ma sı ta ma men ken di ne öz gü -

dür. Bu sa ye de, ko ku yu kay na ğı na ka dar ta kip ede bi lir; de niz -

de ki bir dam la ka nın, di ğer hay van lar dan

kay nak la nan çok kü çük oran lar da ki kim -

ya sal mad de le rin ko ku su nu ala bi lir ler.

Örneğin bir yüz me ha vu zu do lu su

su yun için de ki 10 dam la sı vı tu na

ba lı ğı nın ko ku su nu his se de bi lir ler.72

Yı lan ba lı ğı nın ko ku

du yar lı lı ğı da son de re ce

yük sek tir. Bir yı lan ba lı ğı

bü yük bir göl de ki sa de ce

bir yük sük mik ta rı kim ya -

sal mad de nin bi le ko ku su -

nu al gı la ya bi lir.73

Ko ku du yu su en çok

araş tır ma ko nu su olan ba -

lık lar dan bi ri si de so mon -

lar dır.

89

Page 92: KOKU VE TAT MUCİZESİ

So mon Ba lı ğı nın Bur nun da ki Pu su la

Göç de ni lin ce ge nel lik le kuş la rın mev sim le re gö re yer de ğiş tir me le -

ri ak la ge lir. Oy sa yal nız ha va da de ğil, ka ra da ve de niz de de göç eden bir -

çok can lı mev cut tur. So mon ba lık la rı da bun lar dan bi ri dir. So mon yav ru -

la rı kış ay la rı nın so nun da akar su lar da yu mur ta lar dan çı kar lar. Ki mi

tür le ri yu mur ta dan çık ma la rı nın he men ar dın dan, ki mi le ri bir kaç

haf ta bes len dik ten son ra, ki mi le riy se akar su lar da bir kaç yıl

ge çir dik ten son ra de ni ze ve ok ya nu sa doğ ru göç eder ler.

Açık de niz ler de bir kaç yıl ge çi ren ve üre me ol gun -

lu ğu na eri şen so mon lar bu de fa in sa nı şaş kın lı -

ğa dü şü ren bir yol cu luk da ha ya par lar.

So mo nun bu gö çün de ki he de fi ken di -

si nin yu mur ta dan çık tı ğı yer, ama cı da

bu ra da yu mur ta la rı nı bı rak mak tır. Bu

yol cu lu ğu il ki ne oran la çok da ha

zor lu dur. Çün kü ır ma ğın güç lü

akın tı sı na kar şı yü zer, sıç ra ya rak

çağ la yan la rı ve şe la le le ri aşar. Her

so mon dün ya ya gel di ği ır mak ya ta -

ğı na ve ya ne hir ko lu na ulaş mak

için yüz ler ce hat ta bin ler ce ki lo met -

re ka te der.74 Kır mı zı so mon lar de -

niz de ve akar su da top lam 1600 ki lo -

met re den faz la iler ler ler.75 Kral so -

mon lar ve kö pek so mon lar Yu kon

Neh ri'nde 3200 ki lo met re den da ha

çok yü zer ler.76 At lan tik so mon la rı söz

ko nu su gö çü her se ne tek rar lar lar; di ğer

tür ler se ha yat la rın da yal nız ca bir ke re bu -

Koku ve Tat Mucizesi

90

Page 93: KOKU VE TAT MUCİZESİ

nu ger çek leş ti rir ler. (Bu ra da, so -

mon ba lık la rı nın ola ğa nüs tü gö -

çü nün sa de ce eli niz de ki ki ta -

bın ko nu suy la il gi li bö lü mü

in ce le ne cek tir.)

So mo nun bu çok uzun

ve zah met li yol cu lu ğu nu

ger çek leş ti rir ken ha ri ta ve ya

pu su la gi bi yön bul ma sı na yar -

dım cı ola cak bir ara cı yok tur. Bu

ko nu da her han gi bir eği tim de al mış

de ğil dir. Bu na rağ men genç lik dö ne min de yüz -

dü ğü neh rin de ni ze dö kü len ağ zı nı ko lay lık la bu lur; ır ma ğın çok sa yı da -

ki ko lu ara sın dan ken di si ni doğ du ğu ye re gö tü re cek olan la rı ha ta sız se -

çer. So mon ina nıl maz gö rü len bu iş le ri ba şa rır. Çün kü bir yön bul ma du -

yu su gi bi ça lı şan mü kem mel bir ko ku al ma sis te mi ne sa hip tir.

So mon la rın bu ye te nek le ri ilk ola rak 1970'li yıl lar da ya pı lan bir de -

ney le or ta ya çı ka rıl mış tır. Wis con sin Üni ver si te si'nden Al lan Scholz gü -

müş so mon la rı iki fark lı ko ku lu kim ya sal mad de den bi ri si ne ma ruz bı -

rak mış, da ha son ra da ba lık la rı eti ket le ye rek sal mış tır. İki yıl son ra, so -

mon la rın yu murt la ma za ma nı gel di ğin de, ba lık la rın ser best bı ra kıl dı ğı

ye rin he men ya kın la rın da ki bir ır mak ko lu nu kim ya sal la rın bi riy le, di ğer

bir ır mak ko lu nu da kim ya sal la rın di ğe riy le ko ku lan dır mış tır. Gö rül müş -

tür ki so mon lar genç li ğin de han gi ko ku yu al dı lar sa yi ne o ko ku nun bu -

lun du ğu ye re dön müş ler dir.77

So mon iki de lik li bir bur na sa hip tir. Su bir de lik ten gi rer, di ğe rin den

çı kar. Bu de lik ler ba lı ğın so luk al ma sıy la eş za man lı ola rak açı lıp ka pa na -

cak şe kil de ta sar lan mış tır. Böy le lik le so mon su da bu lu nan çö zün müş hal -

de ki ko ku mo le kül le ri ni anın da tah lil eder. Her ır mak ko lu nun, bit ki ler,

Harun Yahya (Adnan Oktar)

91

Page 94: KOKU VE TAT MUCİZESİ

hay van lar ve top rak tan kay nak la nan ken -

di ne öz gü ko ku su nu al gı lar, da ha bir yav ruy -

ken de ni ze yap tı ğı yol cu luk ta ko ku ha fı za sı na

kay det tik le riy le kar şı laş tı ra rak gö çü nü ta mam lar.78 Kı sa ca sı

ko ku al ma du yu su, bin ler ce ki lo met re lik yol cu lu ğun da, uz man bir reh ber

gi bi so mo na yol gös te rir.

Şüp he siz so mon ba lı ğı nın ko ku du yu su nun has sa si ye ti, Al lah'ın ya -

ra tı şın da ki ih ti şa mı göz ler önü ne se ren sa yı sız de lil den bi ri si dir. Al lah bir

aye tin de şöy le bil dir miş tir:

Gök le rin ve ye rin ya ra tıl ma sı ile on lar da her can lı dan tü re tip-yay ma sı

O'nun ayet le rin den dir. Ve O, di le ye ce ği za man on la rın hep si ni top la ma -

ya güç ye ti ren dir. (Şu ra Su re si, 29)

Kuş lar da Ko ku Al maGü nü müz den 30 se ne ka dar ön ce bi lim çev re le rin de, kuş la rın he men

hiç ko ku al ma dık la rı gö rü şü ha kim di. An cak da ha son ra bu nun yan lış ol -

du ğu an la şıl dı. Araş tır ma lar, gö re ce li ola rak kü çük ko ku so ğan cık la -

rı na sa hip kuş la rın bi le ko ku la rı al gı la dık la rı nı gös ter di.

Koku ve Tat Mucizesi

Page 95: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Kuş lar, yi ye cek arar lar ken, yu va la -

rın da kul la na cak la rı mal ze me le ri se çer ler -

ken, ken di le ri ne ya ban cı olan uç suz bu cak sız

ara zi ler üze rin de ge zer ler ken ko ku al ma du -

yu la rı nı kul lan mak ta dır lar.79 Aşa ğı da ki sa tır lar -

da kuş ve ko ku uz man la rı nın yap tık la rı ba zı araş tır -

ma la rın so nuç la rı na yer ve ri le cek tir.

Ba zı ak ba ba tür le ri leş le rin ye ri ni çev re ye yay dık la rı ko ku lar dan tes -

pit eder ler. Hat ta ak ba ba la rın do ğal gaz bo ru hat la rın da ki gaz ka ça ğı olan

mev ki ler üze rin de da ire ler çi ze rek uç tuk la rı göz len miş tir. Bu dav ra nı şın

ne de ni ni tah min et mek güç de ğil dir. Ak ba ba lar, do ğal ga za ka tı lan ve leş

gi bi ko kan özel bir kim ya sal mad de nin ko ku su nu al gı la mak ta dır lar.

De ği şik gü ver cin tür le ri, be yin le rin de fark lı bü yük lük ler de ko ku al -

ma böl ge le ri ve so ğan cık la rı na sa hip tir ler. Bu nun la bir lik te la bo ra tu var da

ya pı lan de ney ler de, her ku şun ko ku la ra be lir li bir tep ki gös ter di ği be lir -

len miş tir. Uzun me sa fe ler den bı ra kıl dık la rı hal de kü mes le ri ne dö nen gü -

ver cin ler gör me du yu la rıy la bir lik te ko ku du yu la rı nı da kul la nır lar. Bu -

run de lik le ri tı ka na rak ko ku al ma la rı en gel le nen gü ver cin le rin yu va la rı -

na dön mek te ba şa rı sız ol duk la rı de fa lar ca

ka nıt lan mış tır. Gü ver cin le rin yu va la rı -

na ya kın çev re ler de ağır lık -

lı ola rak gör sel işa -

Üst te, yi ye ce ğin ye ri -ni, et ra fa yay dı ğı ko -ku dan tes pit eden ak -ba ba. Yan da, ko kudu yu su nu da kul la na -rak, uzun me sa fe ler -den yu va sı na dö ne bi -len gü ver cin.

Page 96: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ret le ri, aşi na ol ma dık la rı or tam lar da ise da ha zi ya de rüz gar la rın ta şı dı ğı

ko ku la rı de ğer len dir dik le ri dü şü nül mek te dir. (Bun la ra ek ola rak, gü ver -

cin ler dün ya nın man ye tik ala nı nı al gı la ya rak da yol la rı nı bu la bi lir ler.)

Av ru pa'da ki sı ğır cık kuş la rı yu va la rı nı in şa eder ler ken, za rar lı mik -

rop ve pa ra zit le rin olu şu mu nu en aza in di re cek bit ki le ri ter cih eder ler.

Böy le bit ki le ri de kok la ya rak bu lur lar.

Gü ney Kut bu'nda ya şa yan kuş la rın be sin kay na ğı olan can lı

öbek le ri sık sık yer de ğiş ti rir ler. Üs te lik bun la rın ye ri ni be lir le me -

ye yar dım cı ola cak gör sel işa ret le rin sa yı sı çok az dır. Do la yı sıy la

bu böl ge de ya şa yan kuş la rın av la rı nı göz le riy le bul ma la rı, sa -

man lık ta ki ha re ket li bir iğ ne yi bul mak ka dar güç tür. An -

cak ku tup kuş la rı özel bir ko ku al ma do na nı mıy la ya -

ra tıl mış lar dır; ko ku la rı ta kip ede rek av la rı nın yer le -

ri ni sap tar lar. Ko ku al ma du yu la rı, Gü ney Kut -

bu'nun zor ko şul la rın da yi ye cek le ri ni

te min et me le ri ne ola nak

sağ lar.80

Uz man la ra gö re kuş -

lar da ki ko ku al ma nın

de tay la rı nı an la ya bil -

mek için da ha çok

Koku ve Tat Mucizesi

94

Sığırcık kuşu

Page 97: KOKU VE TAT MUCİZESİ

araş tır ma ve de ney ya pıl ma lı dır. Kuş ku suz ye ni bi lim sel ça lış ma lar kuş -

la rın ko ku du yu la rın da ki bi lin me yen ha ri ka la rı da gün ışı ğı na çı ka ra cak -

tır. Kuş lar da ki ila hi işa ret ler Ku ran'da şöy le bil di ri lir:

Gö ğün boş lu ğun da bo yun eğ di ril miş (mu sah har kı lın mış) kuş la rı gör mü -

yor lar mı? On la rı (böy le boş luk ta) Al lah'tan baş ka sı tut mu yor. Şüp he siz,

iman eden bir top lu luk için bun da ayet ler var dır. (Nahl Su re si, 79)

Ko ku Ka şif le ri: Siv ri si nek lerSa de ce ko ku al ma du yu nu zu kul la na rak siz den 64 ki lo met -

re uzak ta ki bir ko ku nun kay na ğı nı bu la bi lir mi si niz? Ta bii ki ha yır;

bu ka dar uzak tan ge len bir ko ku yu al gı la ya ma ya ca ğı nız için kay na ğı nı

bul ma nız da müm kün de ğil dir. An cak siv ri si nek ler si zin için im kan sız

olan bu işin üs te sin den ge lir ler.81

Bah set ti ği miz ger çek Flo ri da Üni ver si te si'nden pro fe sör Jerry But -

Harun Yahya (Adnan Oktar)

95

Page 98: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ler'in bi lim sel ça lış ma la rıy la or ta ya çık mış tır. Bi lin di ği gi bi, di şi siv ri si ne -

ğin, yu mur ta la rı nın ge liş me si için ka na ve ken di si nin üre te me di ği ba zı

kim ya sal mad de le re ih ti ya cı var dır. Bu kim ya sal mad de ler ara sın da özel -

lik le ko les te rol ve B vi ta mi ni sa yı la bi lir. Bun la rı da in san lar ve ya hay van -

lar dan te min eder. Pro fe sör But ler'in araş tır ma la rı gös ter miş tir ki, di şi

siv ri si ne ğin ka nı nı eme ce ği avı nı se çi mi ge li şi gü zel de ğil dir. Di şi siv ri si -

nek sö zü edi len ih ti yaç la rı nı en iyi şe kil de kar şı la ya cak olan can lı la rı ter -

cih eder. Bu can lı la rın ye ri ni de ön ce lik le ko ku al ma du yu su nu kul la na -

rak be lir ler. But ler'e gö re, siv ri si nek ler öy le si ne uz man laş mış bir ko ku

du yu su na sa hip tir ler ki in san vü cu dun dan ha va ya ya yı lan mi ni cik mik -

tar da ki kim ya sal mad de le ri sap ta ya bi lir ler.82

İn san be de nin den kay nak la nan ko ku lar, ne fes ile bir lik te dı şa rı ve ri len

kar bon di ok sit ga zı ve di ğer ko ku lar ha va da ya yı lır. Di şi siv ri si nek de iş te

bu ko ku la rı al gı la ya cak do na nı ma sa hip tir. Ko ku mo le kül le ri bo yun ca zik -

zak ya pa rak avı nın ye ri ni ra hat lık la bu lur. Bu nun ar dın dan da vü cu dun da -

ki has sas ısı al gı la yı cı sı ile da ma rın ye ri ni ke sin bir bi çim de tes pit eder.

El bet te 1 san ti met re lik bir can lı nın ki lo met re ler ce öte de ki avı nın ye -

ri ni kok la ya rak bul ma sı, da ha sı bu ko ku yu tah lil et me si dik kat çe ki ci dir.

Siv ri si ne ğin son de re ce ge liş miş ko ku al ma sis te mi, vü cu dun da ki mu az -

zam do na nım lar dan sa de -

ce bi ri si dir ve in sa nın Yüce

Al lah'ın ku sur suz sa na tı nı

bir kez da ha fark et me si ni

sağ la ya cak önem li bir ya -

ra tı lış ger çe ği dir. Ba zı in -

Koku ve Tat Mucizesi

96

Siv ri si nek, Al lah'ınKu ran'da dik kat çek -ti ği can lı lar dan dır.

Page 99: KOKU VE TAT MUCİZESİ

san lar ta ra fın dan ale la de bir can lı ola rak gö rü len siv ri si ne ğin kü çük vü -

cu dun da ki ko ku al ma sis te mi sı nır sız ya ra tı lış de lil le rin den bi ri si dir. Siv -

ri si ne ğin ne ka dar önem li bir ör nek ol du ğu Ku ran'da şöy le bil di ri lir:

Şüp he siz Al lah, bir siv ri si ne ği de, on dan üs tün ola nı da, (her han gi bir şe -

yi) ör nek ver mek ten çe kin mez. Böy le ce iman eden ler, kuş ku suz bu nun

Rab le rin den ge len bir ger çek ol du ğu nu bi lir ler; in kâr eden ler ise, "Al lah,

bu ör nek le ne yi amaç la mış?" der ler. (Oy sa Al lah,) Bu nun la bir ço ğu nu

sap tı rır, bir ço ğu nu da hi da ye te er di rir. An cak O, fa sık lar dan baş ka sı nı

sap tır maz. (Ba ka ra Su re si, 26)

Siv ri si ne ğin sa hip ol du ğu mü kem mel ko ku al ma du yu su nun, üs tün

uçuş me ka niz ma sı nın ve di ğer sis tem le ri nin tek bir açık la ma sı var dır. He -

men her gün kar şı la şı lan fa kat önem sen me yen si nek, di zayn ha ri ka sı sis -

tem ler le do lu dur ve tek ba şı na önem li bir ya ra tı lış de li li dir.

Al lah Hac Su re si'nde şu şe kil de bil di rir:

Ey in san lar, (si ze) bir ör nek ve ril di; şim di onu din le yin.

Si zin, Al lah'ın dı şın da tap mak ta ol duk la rı nız

–hep si bu nun için birara ya gel se ler da hi- ger -

çek ten tek bir si nek bi le ya ra ta maz lar. Eğer

si nek on lar dan bir şey ka pa cak ol sa, bu nu da

on dan ge ri ala maz lar. İs te yen de güç süz, is -

te nen de. (Hac Su re si, 73)

Gü ve le rin Hay ran lık

Uyan dı ran Ye te ne ğiGü ve ler, ku tup böl ge le ri ile ok ya nus lar ha riç

dün ya nın he men her ye rin de ya şa yan ve bir mil yon

ka dar tü rü ol du ğu dü şü nü len bö cek ler dir.83 Bu mi nik

can lı nın ko ku al ma or ga nı ola rak gö rev gö ren uzuv la rı

ba şın da ki iki an te ni dir. Her bir an ten de yüz ler ce kü çük

Harun Yahya (Adnan Oktar)

97

Page 100: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Koku ve Tat Mucizesi

98

tüy var dır; tüy le rin üze rin de de ko ku alı cı hüc re ler bu lu nur. An ten le rin -

de ki özel yapı gü ve le ri ger çek bi rer ko ku uz ma nı ya par.84

Gü ve ler ko ku du yu la rı nı kul la na rak ne le rin be sin de ğe ri ta şı dı ğı nı,

ne le rin za rar lı ola bi le ce ği ni tes pit eder ler. Bu nun ya nın da, ko ku al ma nın

gü ve ler açı sın dan ha ya ti bir öne mi da ha var dır. Çift leş me za ma nı gel di -

ğin de di şi gü ve özel bir fe ro mon sal gı lar, er kek gü ve de bu nu al gı lar ve

kay na ğı na doğ ru uça rak di şi nin ye ri ni bu lur. Bu ra da üze rin de du rul ma -

sı ge re ken bir nok ta var dır. Er kek gü ve ko ku yu ta kip ede rek ki lo met re ler -

ce me sa fe de ki di şi ye ula şır. Ör ne ğin er kek ipek gü ve le ri 20 ki lo met re hat -

ta da ha faz la uzak lık ta ki di şi le ri nin fe ro mo nu nu al gı la ya bi lir ler.85 Şüp he -

siz bu kü çük can lı lar da ki ko ku or gan la rı nın üs tün du yar lı lı ğı göz ka maş -

tı rı cı dır.

Güveler, yüzlerce küçük tüyün bulunduğu antenlerindeki özel yapısayesinde güçlü koku duyularına sahiptirler. Bu sayede kendileri içinbesin değeri olan yiyecekleri kolaylıkla tespit edebilirler.

Page 101: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Bu ra da muh te me len şöy le bir so ru ak -

la ge le bi lir: Bir er kek gü ve ay nı böl ge -

de ki on bin ler ce hat ta yüz bin ler ce

fark lı gü ve tü rü ara sın dan

ken di di şi si ni ka rış tır ma -

dan na sıl bu la bi lir? İş te

bu so ru nun ya nı tı da gü -

ve nin has sas ko ku al ma

özel li ğin de ya tar. Bir ör nek

ve re lim: Ku zey Ame ri ka'da ya şa -

yan bir gü ve tü rü nün ("He li co ver pa zea") er ke ği,

ara la rın da 1 mi li met re den faz la bir açık lık ol ma yan iki fark lı fe ro mon

kay na ğı nı en faz la 0.001 sa ni ye de ayırt ede bi lir. 86

Araş tır ma cı lar gü ve le rin ko ku or ga nı na ya ni an te ni ne mi nik bir alı -

cı yer leş ti re rek ba zı de ney ler yap mış lar dır.87 Bir tü ne lin için de fe ro -

mo na doğ ru uçan er kek gü ve nin an te ni nin bey ni ne gön -

der di ği elekt rik sin yal le ri kay de dil miş tir. Gü ve fe ro -

mon bu lu tuy la kar şı la şır kar şı laş maz, an te nin den

ge len sin yal le rin de ğiş ti ği göz len miş tir. Ber -

lin Nö ro bi yo lo ji Ens ti tü sü'nden Gi -

ovan ni Ga li zia gü ve nin ko ku al -

ma sis te mi nin kuv vet li rüz -

gar da ki ko ku la rı ya ka la ma -

ya en el ve riş li du rum da

ola bi le ce ği ni ifa de et -

mek te dir.88 Bir kaç mi li -

met re lik bu can lı da ki mü -

kem mel sis tem apa çık bir

ya ra tı lış mu ci ze si dir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

99

Page 102: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Arı la rın Kok la ya rak Ha ber leş me le riArı la rın ken di ara la rın da ki ha ber leş me yön tem le rin den bi ri si fe ro -

mon lar dır. Bir arı ko lo ni sin de ki on bin ler ce arı ken di ara la rın da fe ro mon -

lar, di ğer bir de yiş le kim ya sal sin yal ler ara cı lı ğıy la ile ti şim ku rar lar. (Ka -

rın ca lar da ben zer şe kil de ha ber leş mek te dir ler.) Arı lar ken di ko lo ni le ri ne

ait olan di ğer arı la rı ko ku la rın dan ta nır lar;

ko lo ni dı şın dan bir arı ko va na gir me ye

kal kar sa, fark lı ko ku sun dan he men ta nı nır

ve ko van dan atı lır. Bir çi çe ğin nek ta rı nı tü -

ke ten arı onu özel bir ko kuy la işa ret ler; di -

ğer arı lar da bu ko ku yu fark eder, böy le ce

va kit ve ener ji kay bet mez ler.

Her arı fe ro mon la rın ta şı dı ğı me saj la -

rı al gı la ya cak bir ko ku al ma sis te mi ne sa -

hip tir. Ko ku alı cı hüc re le ri an ten le -

rin de yer alır. Arı lar üze rin de

araş tır ma lar ya -

Koku ve Tat Mucizesi

100

Arı lar, ko van la rın dan ol ma yan ya -ban cı arı la rı ko ku la rın dan ayırtedebilir ler.

Page 103: KOKU VE TAT MUCİZESİ

pan Sat he es Chand ra, arı la rın ko ku al ma da son de re ce ba şa rı lı ol duk la rı -

nı di le ge ti rir.89 Arı la rın bal ya pa bil mek için nek ta ra ih ti yaç la rı var dır. Bu

yüz den pek çok fark lı çi çe ği zi ya ret eder ve kı sa sü re de han gi le ri nin en

çok nek tar ver di ği ni öğ re nir ler.90 Söz ko nu su ger çe ği göz önün de bu lun -

du ran bi lim adam la rı şöy le bir so nu ca var mış lar dır: Arı lar da, çi çek le rin

ko ku la rı nı ta nı ma yı sağ la yan özel bir me ka niz ma var dır.91 Bu me ka niz ma

sa ye sin de çi çek ler den al dık la rı ko ku bil gi le ri ni "süz mek"te ve han gi le ri -

nin ken di le ri ne ge re ken nek ta rı da ha iyi ve re bi le ce ği ni an la mak ta dır lar.

Bu kü çük can lı la rın ko ku alır lar ken bu ka dar bi linç li ve akıl lı dav ran ma -

la rı nın tek bir iza hı var dır. Arı lar da ev ren de ki her can lı gi bi Al lah'ın di -

le me siy le var ol muş lar dır ve yi ne O'nun il ha mıy la ha re ket et mek te dir ler.

Ku ran'da, bu du rum şöy le ha ber ve ri lir:

Rab bin bal arı sı na vah yet ti: Dağ lar da, ağaç lar da ve

on la rın kur duk la rı çar dak lar da ken di ne

ev ler edin. Son ra mey ve le -

rin tü mün den ye, böy le ce

Rab bi nin sa na ko lay laş tır -

dı ğı yol lar da yü rü-uçu ver.

On la rın ka rın la rın dan tür -

lü renk ler de şer bet ler çı -

kar, on da in san lar için bir

şi fa var dır. Şüp he siz dü -

şü nen bir top lu luk için

ger çek ten bun da bir

ayet var dır. (Nahl Su -

re si, 68-69)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

101

Page 104: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 105: KOKU VE TAT MUCİZESİ

vrim teorisi ilk olarak 1800'lü yıl la rın or ta la rın da

çıkmıştır. O tarihten be ri ev rim te ori si nin tek bir

da ya nak nok ta sı ol muş tur: Bi li mi ken di id di ası na

or tak gös ter mek. Ben zer can lı la rın bir bir le rin den

ev rim leş me aşa ma la rı ile il gi li hi ka ye ler hep bu

ha ya li da ya na ğa bağ lı ola rak ge liş ti ril miş tir. Bi -

lim sel pro pa gan da lar o ka dar ıs rar la ve tek rar la

di le ge ti ril miş tir ki, bi lim den uzak çev re ler bir ya na, bi li mi in ce le yen in -

san lar bi le bu sah te kar lı ğa doğ ru luk pa yı ver me ye baş la mış lar dır. İş te bu

ne den le ev rim hi ka ye le rin de ge nel lik le rast la dık la rı nız, bi lim sel ka nıt lar

de ğil, bi lim sel ke li me ler le süs len miş ha ya li se nar yo lar dır.

An cak ba zen öy le ko nu lar olur ki, ev rim ci ler için bir se nar yo oluş tur -

mak bi le son de re ce zor dur. Ev rim ci ler, ruh, bey nin al gı la ma gü cü, ha fı -

za ve du yu lar gi bi ko nu lar da bir ha ya li aşa ma or ta ya ko ya ma ya cak ka dar

ça re siz dir ler. Çün kü hak kın da spe kü las yon ya pa bi le cek le ri fi zik sel dün -

ya nın dı şın da, yal nız ca ya ra tı lı şı ilan eden me ta fi zik bir ru hun var lı ğı ile

kar şı kar şı ya dır lar.

İş te bu ne den le ev rim ci ya yın lar da ge nel ola rak bu tip ko nu lar da

rast la ya bi le ce ği niz en uzun açık la ma, "za man la bey nin oluş tu ğu ve al gı -

la ma ya baş la dı ğı" ve ya "za man la bur nun oluş tu ğu ve kok la ma ya baş la dı -

ğı " şeklindedir. Bu cüm le le ri hak lı çı ka ra cak bir bi lim sel de lil ve ya bul gu

ile kar şı laş ma nız ise im kan sız dır. Ev rim ci ler de bu ko nu da hiç bir açık la -

ma la rı ol ma dı ğı nın bi lin cin de dir ler. Bu ne den le ha yal güç le ri ni kul la na -

rak ra hat lık la spe kü las yon ya pa bi le cek le ri nok ta la rı ön pla na çı ka rır; ev -

rim sel açı dan açık la ya ma dık la rı ko nu la rı ise as la gün de me ge tir mez ler.

Ni te kim şim di ye ka dar in ce le di ği miz mü kem mel ko ku sis te mi ve bu

sis te mi oluş tu ran par ça la rın ara la rın da ki ola ğa nüs tü uyum da Dar wi nist -

le rin açık la ya ma dık la rı ko nu lar dan bi ri dir. Çün kü bu mu az zam kok la ma

Harun Yahya (Adnan Oktar)

103

Page 106: KOKU VE TAT MUCİZESİ

me ka niz ma sı ile bi ze ser gi le nen; son suz bir kud re tin ku -

sur suz ya rat ma gü cü dür. Bu eş siz Ya ra tı cı, alem le rin

Rab bi olan Al lah'tır. Ko nuy la il gi ya pı lan tüm bi lim sel

araş tır ma lar, açık la nan bü tün de lil ler, sis te min tüm

komp leks li ği ne rağ men sis te me ha kim olan ha ta -

sız lık bu ger çe ği açık ça ilan eder.

Ev rim ci ler de bu ger çe ğin far kın da dır lar. An cak

on la rın ama cı, ger çek le ri gör dük le ri hal de Al lah'ın mut -

lak var lı ğı nı in kar et mek tir. Za ten ya lan la rın ve sah te kar -

lık la rın pe şi ne dü şe rek ha ya li hi ka ye ler mey da na ge tir me -

nin baş ka bir açık la ma sı yok tur. İş te bu ne den le ev rim te ori -

si, ger çek le ri ya lan la mak için kul la nıl mış; fa kat va r o lan me ka -

niz ma la rın na sıl or ta ya çık tık la rı na iliş kin tek bir so ru yu da hi ce -

vap lan dı ra ma mış, tü müy le bi lim sel lik ten uzak bir te ori dir. Bu bö -

lüm de, ev rim yan lı la rı nın dört el le sa rıl dık la rı asıl sız

id di ala ra bi li min ver di ği ce vap lar ko nu edi le cek tir.

Ev rim ci le rin Ko ku Al ma

Üze ri ne Se nar yo la rı Ev rim ci araş tır ma cı lar ta ra fın dan

ha zır la nan ya zı lar da, ge nel lik le ko -

ku al ma sis te mi nin me ka niz ma sı

de tay lı an la tı lır, ar dın dan da bu -

nun ev rim sel bir ge li şim ol du ğu

id dia edi lir. Ev rim ci le rin bu ko nu da ki

or tak ka na at le ri ise ko ku al gı la ma ye -

te ne ği nin di ğer du yu lar dan ön ce

ge liş ti ği ve tü müy le il kel bir du yu

Koku ve Tat Mucizesi

104

Page 107: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ol du ğu yö nün de dir. Or gan ve du yu lar ih ti yaç baş gös ter dik çe or ta ya çık -

mış ve yi ne ih ti yaç la ra gö re ge liş me kay det miş ler dir. Hiç bir bi lim sel da -

ya na ğı ol ma yan bu id di alar ev rim ci kay nak lar da şu şe kil de di le ge ti ri lir:

Dış dün ya nın her ge li şi gü zel et ki si, or ga niz ma lar da bel li bir du rum de ği şik -

li ği ne yol açar. (...) Her se bep bir so nu ca, bir et ki ye yol açar ve so nuç, is ter

is te mez ken di ne yol açan se be be iliş kin bir bil gi içe rir. İş te ev ri min ha yal

edil me si bi le güç bir uyum sağ la ma ve bu luş yap ma ye te ne ğiy le, bi yo lo jik

ger çek li ğin için de ki bu ba sit man tık sal iliş ki yi, du ru ma gö re, ya ra tım la rı nın

ha yat ta ka la bil me ihtimallerini ar tır ma doğ rul tu sun da na sıl kul lan dı ğı nı

gö rüp şaş ma mak el den gel mi yor.92

Her han gi bir ka nıt, bul gu, de ney ve ya bi lim sel aşa ma la rın söz ko nu -

su edil me di ği bu tip ifa de ler, te sa düf id di ala rı nı hak lı çı kar ma ya ça lış -

mak tan baş ka bir an lam ta şı ma mak ta dır. Ko ku du yu su nun ilk ve "il -

kel" du yu ola rak ka bul edil me si de söz ko nu su ev rim ci man tı ğı

yan sı tır. Bu id dia için tek ge rek çe, işit me ve ya göz gi bi di ğer du -

yu la rın çok da ha de tay lı sis tem ler ola rak ka bul edil me si ve

böy le lik le ev ri min "ba sit ten ge liş mi şe" id di ası nın ayak ta tu tu -

la bil me si dir. Dar wi nizm'in sa vu nu cu la rı söz ko nu su gö rü şü

şu ifa de ler le di le ge ti rir ler:

Ko ku al ma du yu su, hay van lar da ol du ğu gi bi, in san lar

için de önem li bir du yu dur. Ev rim sel ba kış açı sıy la

en es ki du yu lar dan bi ri si dir.93

Harun Yahya (Adnan Oktar)

105

Page 108: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Ko ku al ma sis te mi, er ken fi lo ge ne tik ge li şi mi ve bey nin es ki, bi lin çal tı kı -

sım la rıy la bağ lan tı la rı ne de niy le, ço ğu za man en il kel du yu sis te mi ola rak

ta nım la nır.94

Ko ku al ma du yu su ev rim sel ola rak gör me ve işit me den da ha es ki dir.95

Bu ra da şu nu ha tır lat mak ta fay da var dır: Söz ko nu su ifa de le rin sa -

hip le ri kok la ma me ka niz ma sı nın tüm de tay la rı nı ya kın dan ta nı yan uz -

man ki şi ler dir. Sis te min komp leks li ği ni ve mü kem mel li ği ni bil me me le ri

im kan sız dır. Bu na rağ men, böy le si ne mu az zam bir ya pı için "il kel" ke li -

me si ni kul lan mak tan çe kin mez ler. Çün kü bir ya pı nın il kel ol ma sı, te sa -

düf id di ala rı nı ken di le rin ce da ha müm kün kı lar. Komp leks bir sis te min

te sa dü fen na sıl mey da na ge le bi le ce ği ni açık la ya maz lar, ama ba sit bir ya -

pı için rast lan tı la rı sa vun ma nın da ha inan dı rı cı ol du ğu nu dü şü nür ler.

Pe ki ev rim ci ler böy le ke sin bir yar gı da bu lu nur ken, han gi bi lim sel

de lil le re da yan mak ta dır lar? Na sıl ol muş da "il kel dün ya" ola rak ta nım la -

dık la rı or tam da "il kel ko ku al ma du yu su" ev rim leş miş tir? İş te bu so ru nun

ce va bı nı araş tı rır sa nız, ala ca ğı nız ya nıt şöy le ola cak tır:

İl kel dün ya nın es ki ok ya nus la rın da, üç mil yar yıl ön ce, tek hüc re li bir ya ra tık

gün lük iş le ri ne baş lar ken or ga nik kim ya sal mad de ler sal gı la dı. Mi ni cik hay -

van ta ra fın dan fark edil me den kay be di len kim ya sal mad de ler bir iz bı rak tı ki

bu bir yır tı cı hay van ta ra fın dan his se dil di. Yır tı cı hay van sez dir me den yak -

laş tı, sal dır dı ve ta lih siz avı nı mi de si ne in dir di. Ve ko ku, uzun ev rim sel ge li -

şi mi ne baş la dı. Ko ku al ma du yu su, Lo ui si ana Sta te Üni ver si te si bi yo lo ji pro -

fe sö rü John Cap rio be lir ti yor ki, baş lan gıç ta ami no asit ben ze ri su da çö zü nür

kim ya sal mad de le ri tes pit et mek için ge liş ti. Ha va da ki uçu cu mo le kül le ri tes -

pit et me ye te ne ği ori ji nal me ka niz ma nın bir adap tas yo nu dur.96

Eğer bu pa rag raf, "bir var mış bir yok muş" şek lin de baş la say dı, hiç

kim se nin bu an la tı lan la ra bir iti ra zı ola maz dı kuş ku suz. Fa kat söz ko nu -

su pa rag raf bi lim sel ol du ğu nu id dia eden ev rim ci bir ya yın or ga nın da yer

al mak ta dır. Bu du rum bir kez da ha ev rim ci le rin id di ala rın da han gi yön -

Koku ve Tat Mucizesi

106

Page 109: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 110: KOKU VE TAT MUCİZESİ

tem le ri kul lan dık la rı ve na sıl bir ba kış açı sı na sa hip ol duk la rı hak kın da fi -

kir ver mek te dir.

Tüm man tık sız lı ğı na rağ men, bi lim sel lik adı na or ta ya atı lan bu id di -

ala rı, bi lim sel ger çek ler le çü rüt mek ye rin de ola cak tır. Ev rim ci bir araş tır -

ma cı olan Cap rio'nun ifa de et mek is te di ği kı sa ca şu dur: Tek hüc re li can -

lı lar far kın da ol ma dan et ra fa kim ya sal mad de ler yay mış; yır tı cı ba zı hay -

van lar da bu kim ya sal la rı al gı la mış ve on la rı av la mış lar dır. Söz ko nu su

te ori son de re ce man tık sız ol ma sı nın ya nı sı ra, ko ku nun olu şu muy la il gi -

li hiç bir so ru yu ce vap la ma mak ta dır. Av cı hay van la rın tek hüc re li can lı la -

rı fark et me le ri ni sağ la yan du yu sis tem le ri hak kın da hiç bir bil gi ve ril me -

mek te dir. Tek hüc re li le rin düş man la rı nın ko ku la rı nı al gı la ma la rı na ve

böy le ce ha yat ta kal ma la rı na im kan sağ la yan ko ku du yu la rı nın na sıl or ta -

ya çık tı ğı açık lan ma mış tır. Ola ğa nüs tü komp leks lik te ki bu

me ka niz ma nın in şa sın da han gi "ev rim sel me ka niz ma la -

rın" na sıl dev re ye gir miş ol du ğu be lir til me miş tir.

Ev rim ci ler bu de tay la ra pek gir mez ler. Çün kü açık -

la ma la rı tek bir me ka niz ma ya bağ lı dır: Te sa düf ler.

Koku ve Tat Mucizesi

108

Avcı hayvanların son derece kompleks yapıdaki kokuduyuları, evrimcilerin kesinlikle açıklayamadıkları

yaratılış mucizelerindendir.

Page 111: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Te sa düf ler, can lı lar da ki

hiç bir ya pı yı oluş tu ra maz lar:

Yer yü zü nün han gi de ta yı nı in ce ler se niz in ce -

le yin, mu az zam bir ak lın var lı ğı ile kar şı la şır sı nız.

Bu du rum tek ve son de re ce önem li bir ger çe ği ilan

eder: Yer yü zün de ki herşe yi üs tün akıl sa hi bi olan Rab bi miz ya rat mış tır.

Dar wi nist le rin id di ası ise, ya ra tı cı gü cün sa de ce te sa düf le re ait ol du ğu -

dur. Bir baş ka de yiş le, kont rol süz, ba şı boş ve rast ge le olay lar ken di ken -

di le ri ne ge li şe rek, son de re ce kont rol lü, has sas den ge le re sa hip, ol duk ça

komp leks bir can lı lık mey da na ge tir miş ler dir.

Kok la ma nın ev ri mi ni açık la ma ya ça lı şır ken Dar wi nist le rin baş vur -

duk la rı ya ra tı cı güç, yi ne te sa düf ler dir. Can lı, te sa dü fen kok la ma ih ti ya cı

his set miş, bu nun için te sa dü fen ge rek li or gan oluş muş, bu or ga nın ya pı -

sın da te sa dü fen be lir li mo le kü ler dü zen le me le re sa hip pro te in ler mey da -

na ge lir ken, ay nı an da da ay nı mo le kü ler dü zen le me le re sa hip ko ku mo -

le kül le ri oluş muş tur. Bu run dan bey ne al gı yı sağ la ya cak ola ğa nüs tü kom-

p leks lik te ki si nir ler yi ne rast lan tı lar so nu cun da olu şur ken, bu al gı yı ta şı -

ya cak elekt rik sin yal le ri de te sa dü fen üst le ri ne dü şen gö re vi ye ri ne ge tir -

me ye baş la mış lar dır. Bah set ti ği miz öy le si ne dü zen li bir te sa düf

sil si le si dir ki, de tay la rı nı sa ya ma dı ğı mız bu me ka niz ma

için de mey da na gel me si ge re ken sa yı sız rast ge le

olay dan bi ri bi le rast ge le bir iş yap ma mış tır. Her

na sıl sa, her kont rol süz mü da ha le sis te me bir

ye ni lik ka zan dır mış, onu mü kem me le doğ -

Harun Yahya (Adnan Oktar)

109

Page 112: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ru gö tür müş tür. Ev rim ci ler bu rast ge le olay la rın mü kem mel iş le di ği ni id -

dia et mek zo run da dır lar. Çün kü komp leks sis te min sa hip ol du ğu tek bir

par ça da, tek bir in ce de tay da eğer bir ha ta mey da na ge lir se, herşey yi ne

ba şa dö ne cek, sis tem tü müy le alt üst ola cak tır. Do la yı sıy la ev ri me gö re

tüm olay lar her ne ka dar kont rol süz ve ba şı boş ol sa lar da, ha ta sız dır lar.

Söz ko nu su rast ge le olay lar ise, asıl an la mı ile rast ge le mu tas yon lar -

dır. Mu tas yon lar, can lı nın gen le rin de rad yas yon gi bi güç lü dış et ki ler so -

nu cun da mey da na ge len ya pı sal de ği şik lik le re ve ri len ad dır. Bu de ği şik -

lik ler ise, kont rol lü ya pıl ma dı ğı sü re ce bü yük bi rer teh li ke dir. Ni te kim

gü nü müz de bi lim, mu tas yon la rın mut lak et ki si nin can lı nın mo le kü ler ya -

pı sı na za rar ve ri ci ol du ğu nu is pat la mış tır. Mey da na ge len mu tas yon lar

%99 ora nın da za rar lı, %1 ora nın da ise et ki siz dir. Do la yı sıy la mu tas yon -

lar, bir can lı or ga niz ma da ki mü kem mel yapıda mey da na ge len kop ma ve

Koku ve Tat Mucizesi

110

Rast ge le mey da na ge len mu tas yon lar, can lı lar için da ima za rar lı dır.Yu ka rı da ki re sim de mu tas yo na uğ ra dı ğı için beş ayak lı doğ muş birku zu ve yi ne mu tas yon ne de ni ile ka nat la rın da ki si met ri bozul muşkelebek ler görül mek tedir.

Page 113: KOKU VE TAT MUCİZESİ

bo zul ma lar dan baş ka bir şey de ğil dir. Et ki si, müt hiş bir dü zen ve yapı ile

in şa edil miş bir şe hir de mey da na ge len dep rem den fark sız dır. Kal dı ki,

can lı or ga niz ma, in ce he sap lar la in şa edil miş kap sam lı bir şe hir den çok

da ha kar ma şık ve ku sur suz bir ya pı ya sa hip tir.

Bu du rum da mu tas yon la rın can lı da bir ye ni lik mey da na ge tir me si

im kan sız dır. Bi lim adam la rı ar tık gü nü müz de bu açık ger çe ği ka bul et -

mek te ve mu tas yon la rın hiç bir ev rim leş ti ri ci et ki si nin ola ma ya ca ğı nı be -

lirt mek te dir ler. Bit ki fiz yo lo ji si pro fe sö rü Mic ha el Pit man bu ko nu da şun -

la rı söy ler:

Biz ler şim di ye ka dar mu tas yon la rın ye ni bir fonk si yo nel ya pı mey da na ge -

ti re bil me ye ça lış tı ğı nı gör dük mü? Olu şan bir or ga nın or ta ya çı kış aşa ma la -

rı hiç bir za man göz lem len me miş tir, oy sa or gan la rın fonk si yon suz baş lan gıç

hal le ri ev rim te ori si için bir te mel teş kil eder. Bun la rın ba zı la rı nın gü nü -

müz de gö rü nür ol ma sı ge re kir di, or ga niz ma lar da çe şit li aşa ma lar -

dan baş la ya rak fonk si yo nel ye ni bir sis tem mey da na ge ti re ne

ka dar bu aşa ma lar göz lem le ne bil me liy di. Ama biz bun la rı

gör mü yo ruz. Böy le si ne kök lü bir ye ni lik için hiç bir be lir ti

yok. Ne göz lem ler ne de kont rol lü de ney ler do ğal se lek si yo -

nun ye ni bir gen, hor mon, en zim, sis tem ve ya or gan mey da -

na ge tir mek için mu tas yon la rı kul lan dı ğı nı gös ter me miş tir.97

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 114: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Dar win'in do ğal se lek si yon id di ala rı na mu tas yon kav ra mı nı ilk ola -

rak ek le yen neo-Dar wi nist le rin ön de ge len is mi Ju li an Hux ley bi le, mu -

tas yon la rın et ki siz li ği ger çe ği ni iti raf et mek te dir.

Açık tır ki, böy le si ne bir iş lem (tür le rin mu tas yon lar yo luy la de ği şi me uğ ra -

ma sı) ev rim de hiç bir rol oy na ma mak ta dır.98

Bu açık ger çe ğe rağ men, ev rim ci ler her tür de ya pı nın ve fonk si yo nun

ha ya li olu şu mu nu an la ta bil mek için mu tas yon la rı kur ta rı cı ola rak gö rür -

ler. Et ki si mut lak su ret te za rar lı ol ma sı na rağ men, ken di id di ala rı nı inan -

dı rı cı gös te re bil mek için ya pı la rın "ba sit" özel lik le re sa hip ol du ğu nu id dia

eder ler. Ev rim ci le rin kok la ma sis te mi ni "il kel" ola rak isim len dir me de ki ıs -

rar la rı nın ne de ni de bu dur. Ken di le rin ce "il kel" bir sis te mi, te sa düf ler le ra -

hat lık la açık la ya bi le cek le ri ni dü şü nür ler. Oy sa bu bek len ti son de re ce an -

lam sız dır. Sis tem "il kel" bi le ol sa bir dü zen ih ti va eder. Rast lan tı la rın dü -

zen mey da na ge tir me le ri ise im kan sız dır. Da ha sı, Al lah'ın ya rat tı ğı bu mu -

az zam ev ren de "il kel" ola rak ad lan dı rı la bi le cek tek bir de tay yok tur.

Ön ce ki bö lüm ler de de tay lı an lat tı ğı mız kok la ma sis te mi ise, ev rim -

ci le rin id di ala rı nın ak si ne, için de ol duk ça has sas den ge ler ve ku sur suz

me ka niz ma lar ba rın dı ran son de re ce komp leks bir ya pı dır. Ni te kim, ko -

ku al ma sis te mi ile il gi li bi lim sel araş tır ma la rın or ta ya çı kar dı ğı so nuç da

açık tır: "İl kel du yu" di ye bir şey söz ko nu su de ğil dir, tam ak si ne tüm bul -

gu lar son de re ce komp leks bir ya pı nın var lı ğı nı gös ter mek te dir. Bin ler ce

bi lim ada mı uzun se ne ler dir kok la ma me ka niz ma sı nı çöz me ye ça lış mış -

lar; bu na rağ men sis tem an cak ge nel hat la rıy la an la şı la bil miş tir. Sis te min

de tay la rı üze rin de ki bil gi ler tah min ve te ori ler den iba ret kal mış tır. Bu ko -

nu da söz sa hi bi uz man lar dan bi ri Me di kal Ens ti tü sü'nden pro fe sör Lin da

Buck'tır. Buck'ın ko nuy la il gi li ta nım la ma sı şöy le dir :

Kok la ma muh te me len bü tün du yu la rın en du yar lı sı ve en komp lek si dir, ay -

rı ca çö züm len me si bi lim adam la rı için en şa şır tı cı olan dır.99

Koku ve Tat Mucizesi

112

Page 115: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 116: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Stutt gart-Ho hen he im Üni ver si te si'nden He inz

Bre er ko ku al ma du yu su ala nın da ki ça lış ma la rıy la

Al man ya'nın en bü yük bi lim ödü lü olan "Le ib nitz Pre -

is"i al mış tır. Pro fe sör Bre er de kok la ma du yu su nun öne -

mi ni şu şe kil de açık la mak ta dır:

Ko ku al ma, ha va da ki pek çok mo le kü lü bü yük doğ ru luk ve du yar lık -

la ayırt et me ve ta nı ma ye te ne ği, en dik kat çe ki ci fa kat en az an la şı lan du -

yu lar dan bi ri si dir.100

Ev rim ci le rin ko ku al ma gi bi komp leks bir me ka niz ma yı il kel ola rak

ad lan dır ma ça ba la rı, as lın da kar şı la rın da açık ça du ran ger çe ği in kar et me

yön tem le rin den bi ri dir. On lar da açık ça şa hit tir ler ki, ko ku al ma me ka -

niz ma sın da ki üs tün yapı son suz akıl ve ilim sa hi bi olan Al lah'a ait tir.

Al lah'ın be lir li bir dü zen ve öl çüy le ya -

ratması ve ya ra tı şın sa de ce O'na ait ol -

du ğu, Ku ran'da şöy le açık la nır:

Gök le rin ve ye rin mül kü O'nun -

dur; ço cuk edin me miş tir.

O'na mül kün de or tak yok -

tur, herşe yi ya rat mış, ona bir

dü zen ver miş, bel li bir öl çüy -

le tak dir et miş tir. O'nun dı -

şın da, hiç bir şe yi ya rat ma -

yan, üs te lik ken di le ri ya ra -

tıl mış olan, ken di ne fis le ri -

ne bi le ne za rar, ne ya rar

sağ la ya ma yan, öl dür me ye,

ya şat ma ya ve ye ni den di -

ril tip-yay ma ya güç le ri

yet me yen birta kım ilah lar

edin di ler. (Fur kan Su re si, 2-3)

Koku ve Tat Mucizesi

114

Page 117: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Ev rim ci le rin Yı kı lan Ha yal le riEv rim ci ler, za man la kok la ma me ka niz ma sı nın ya pı sı nın ge liş ti ği ni

öne sü rer ler ken, bir yan dan da "in sa nın söz de ev ri min de" kok la ma nın za -

man için de di ğer du yu la ra gö re öne mi nin azal dı ğı nı id dia eder ler. Bu id -

dia, 5 du yu ara sın da aşa ma lı bir ge liş me ol du ğu gö rü nü mü ve re bil mek

için ev rim ci le rin kul lan dık la rı bir baş ka çar pıt ma dır. Bu na gö re,

za man la "ev rim le şen" can lı, git gi de da ha ge liş miş du yu la ra

sa hip ol muş tur. An cak bu id di ala rı na hiç bir bi lim sel de lil

ve re mez ler ve bu id di ala rı nı ha ya li se nar yo lar la ve bi lim sel

te rim ler le süs le ye rek ik na edi ci gös ter me ye ça lı şır lar.

Ön ce lik le şu ger çe ği açık la mak ta fay da var dır.

Sa de ce spe kü las yon la ra da ya lı olan in sa nın ev ri mi

se nar yo su nun ev rim ci ler ta ra fın dan en faz la kul la -

nı lan mal ze me si re konst rük si yon lar dır. Re konst -

rük si yon lar, çe şit li dö nem ler de ya şa mış ve so yu tü -

ken miş may mun ka fa tas la rı na da ya na rak ya pı lan

hey kel ler, çi zim ler ve re sim ler dir. Ev rim ci ler

ka fa tas la rı na çe şit li yüz şe kil le ri ve rir ken, bir

za man lar "may mun adam la rın" ya şa dı ğı na

in san la rı inan dır ma yı amaç lar lar. Bir may -

mun ka fa ta sı na in san yü zü ve re bi lir, bir kaç

de ta yı nı may mun ola rak bı ra ka bi lir ler. Bir

may mu nu in sa na ben ze te bil me le ri nin sır -

rı ise, ka fa ta sı üze ri ne yer leş ti re cek le -

ri yu mu şak do ku la ra is te dik le ri şek -

li ve re bil me le rin den kay nak lan -

mak ta dır. Çün kü yüz ke mik le ri ve

ka fa ta sı; ağ zı, bur nu, göz le ri oluş tu -

ran yu mu şak do ku la rı be lir ti ci her han -

Harun Yahya (Adnan Oktar)

115

Page 118: KOKU VE TAT MUCİZESİ

gi bir özel lik ta şı maz. Do la yı sıy la, bir may mun yü zü bu yön tem le ra hat -

lık la insana benzer gös te ri le bi lir. İş te bu ne den le ev rim ci kay nak lar tü -

müy le ya rı-may mun ya rı-in san çi zim ler le, bu amaç la ya pıl mış hey kel le -

rin re sim le riy le do lu dur.101

Dik ka ti ni zi çek miş tir, ta raf lı ola rak ya pı lan söz ko nu su ha ya li re -

konst rük si yon lar da ge nel lik le bu run lar bü yük ve ge niş ola rak ta sar la nır -

lar. Do la yı sıy la may mun dan in sa na ha ya li ge çiş te de, ka sıt lı ola rak bü yük

ve ge niş ola rak çi zi len bu run la rın za man la kü çül me si ve şim di ki in san

bur nu gö rü nü mü nü al ma sı ge rek mek te dir. İş te bu ne den le ev rim ci ler za -

man la kü çü len bir bur nun, za man la iş le vi nin azal mış ol du ğu so nu cu na

va rır ve bu mü kem mel or ga nın tüm komp leks ve üs tün özel lik le ri ni açık -

ça in kar eder ler.

As lın da böy le bir çe liş ki ev rim ci le rin için de bu lun du ğu ça re siz li ğin

de bir işa re ti dir. Ön ce lik le bu id dia, ev rim ci le rin "il kel den ge liş mi şe" doğ -

Koku ve Tat Mucizesi

116

Evrimcilerin tasarladıkları ha ya li re konst rük si yon lar da burun özelliklebü yük ve ge niş ola rak gösterilir.

SAHTE

Page 119: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ru iler le yen ha ya li sü reç le ri ne tü müy le ters düş mek te dir. Ge liş mi şe doğ ru

ev rim leş me ter si ne dön müş, her na sıl sa mü kem mel den il ke le doğ ru bir

ge ri le me kay de dil miş tir. Bir baş ka de yiş le, te sa düf ler bu de fa baş ka du yu -

la ra da ha faz la ge rek si ni mi miz ola ca ğı nı dü şün müş ler ve bu r na ait bir ta -

kım özel lik le rin ge rek siz ol du ğu na ka rar ver miş ler dir. Söz ko nu su hi ka ye -

ye inan mak, bu man tık sız id di aya da inan mak an la mı na gel mek te dir.

Tüm bun la rın ya nı sı ra, bur nun komp leks li ği nin za man için de azal -

dı ğı id di ası da hiç bir de li li ol ma yan bir yo rum dan iba ret tir. Bu yo ru mun

ne ka dar akıl ve bi lim dı şı ol du ğu da son yıl lar da açık ça an la şıl mış tır.

İçin de bu lun du ğu muz 21. yüz yıl da ki tüm bi lim sel bul gu ve araş tır ma lar,

bur nun ve ko ku al ma sis te mi nin ola ğa nüs tü komp leks ya pı sı nın var lı ğı -

nı or ta ya koy muş; do la yı sıy la ev rim ci ler açı sın dan bü yük bir ha yal kı rık -

lı ğı ol muş tur. Ye ni bi lim sel ge liş me le rin ev rim ci le rin ha yal le ri ni yık ma ya

de vam ede ce ği de açık tır.

Bir uz ma nın açık la ma la rı

Ev rim ci le rin di ğer du yu la ra gö re "il kel" ola rak ta nım la ma ya ça lış tık -

la rı ve me ka niz ma sı nı te sa düf ler le ko lay lık la açık la ya bi le cek le ri ni id dia

et tik le ri ko ku al ma du yu su, pek çok bi lin me ye ni ile gü nü müz bi lim

adam la rı için ha la son de re ce komp leks ve de tay la rı an la şı la ma yan bir

me ka niz ma dır. Bu ko nu da ya pı lan araş tır ma lar ve bi lim adam la rı nın

açık la ma la rı, bu ger çe ği açık ça or ta ya çı kar mak ta dır. Bu ko nu da ve ri le bi -

le cek ör nek ler den bi ri, ko ku du yu su üze ri ne yap tı ğı ça lış ma lar la ta nı nan

ve ay nı za man da bu alan da oto ri te ola rak ka bul edi len bi lim ada mı Stu -

art Fi res te in'dır. Pro fe sör Fi res te in, Li fe Sci en ces An sik lo pe di si'nde ki Ara lık

2000 ta rih li ve "ko ku re sep tör nö ron la rı" baş lık lı ma ka le sin de bu ko nu da -

ki son ge liş me le ri di le ge ti rir. Söz ko nu su ma ka le, ko ku hak kın da ki bi lin -

me yen le rin de ifa de edil me si ba kı mın dan ol duk ça ma ni dar dır.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

117

Page 120: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Co lum bia Üni ver si te si'nden pro fe sör Fi res te in'ın iti raf ni te li ğin de ki

açık la ma la rın dan ba zı la rı şu şe kil de dir:

Fark lı ko ku lar na sıl ayırt edi lir? Bu, ko ku bi li min de ki şa şır tı cı so ru lar dan

bi ri si ola rak dur mak ta dır.

Bir kaç yüz nö ro nun ak son la rı, elek düz le min ara sın dan ko ku so ğan cı ğı na

gi rer ken bir ara ya top la nır lar. Ak son lar so ğan cı ğa gir dik le rin de, he nüz bi -

lin me yen me ka niz ma lar la, glo me ru lus ola rak bi li nen ya pı la rın için de ki

özel he def le re doğ ru ken di yol la rı nı bu lur lar.

Bir ko ku alı cı nö ro nun bin re sep tör den han gi si ni kul la na ca ğı na na sıl ka rar

ver di ği bi lin mi yor.

Her ak so nun, so ğan cık ta ki 1800 glo me ru lus dan doğ ru olan bir ve ya iki si ne

ke sin bir bi çim de na sıl yo lu nu bul du ğu bü yük öl çü de bi lin me mek te dir.

So ğan cık ta bir kaç iş lem kat ma nı da ha var dır; dev re le ri ana hat la rıy la bi lin -

mek te, de tay la rı ise ta nım lan ma yı bek le mek te dir.

Kar şı lık lı si naps lar ağı nın, so ğan cı ğın et ra fın da bir çe şit en gel le yi ci yol oluş -

tur du ğu dü şü nül mek te dir, fa kat fonk si yo nu açık ça ka nıt lan ma lı dır.

Ko ku ile ti şi mi nin üst dü zey de ki (be yin de ki) iş le mi ne iliş kin çok az şey bi -

lin mek te dir.

Bir ba zal hüc re yi, hüc re bö lün me si ne ve fark lı bir yo la gir me ye sevk eden

özel mo le kü ler olay lar bi lin me mek te dir.

Bu alan da önem li mik tar da ça lış ma ya pıl ma yı bek li yor.

Her du rum da ol ma sa da bir çok va ka da ko ku du yu su tek rar ka za nı la bi lir.

Tam ola rak an la şı la ma ma sı na rağ men, bu iyi leş me gö rü nü şe gö re, ba zal

hüc re nü fu su nun sağ lı ğı na ve nö ron lar da ki ha sa rın de re ce si ne ve tü rü ne

bağ lı dır.

Her bir re sep tör ge ni nin dört böl ge den yal nız bi ri sin de yer al dı ğı bu lun -

muş tur… Böl ge sel or ga ni zas yo nun iş lev sel öne mi ka ran lık kal mak ta dır.

Re sep tör le rin kim ya sal ve ya ya pı sal ola rak ak ra ba ol duk la rı mo le kü ler ha -

ber ci le ri ta nı ma la rı muh te mel gö rün mek le bir lik te, bu iliş ki he nüz is pat

edi le me miş tir.102

Koku ve Tat Mucizesi

118

Page 121: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Harun Yahya (Adnan Oktar)

119

Page 122: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Tüm bu ifa de ler den çı ka rı la cak tek bir an lam var dır: Gü nü mü zün

ge liş miş bi lim dü ze yin de bi le ko ku du yu su hak kın da bi li nen ler ol duk ça

az dır; bi li nen le rin önem li bir bö lü mü de ha len te ori saf ha sın da dır. Tüm

im kan la rın se fer ber edil me si ne ve bü tün ça ba la ra rağ men ula şı lan so nuç

bu dur. An cak bi li nen apa çık bir ger çek var dır ki o da ko ku al ma sis te mi -

nin ha ri ku la de ya pı sı dır. Ni te kim Stu art Fi res te in da ka le me al dı ğı ma ka -

le nin özet bö lü mün de, bu na şöy le dik kat çe ker:

Omur ga lı la rın ko ku al ma sis te mi çe şit li ve pek çok ko ku lu kim ya sal

mad de yi ta nı ya cak ye te nek te dir ki, onu ge ze ge nin en et ki li kim ya sal al -

gı la yı cı sı ya par.103

O hal de or ta da ki ger çek şu dur: Ko ku al ma sis te mi çok komp leks bir

ya pı dır ve böy le si ne ola ğa nüs tü bir me ka niz ma tesadüf, mu tas yon ve ya

do ğal se lek si yon gi bi içi boş kav ram lar la ke sin lik le açık la na maz. Ko ku

du yu mu zun ku sur suz lu ğu, onu var eden son suz ilim ve kud ret sa hi bi

olan Al lah'ın ku sur suz ya ra tı şı nın işa ret le rin den bi ri si dir.

Kok la ma nın İn dir ge ne mez

Komp leks li ğiLe igh Üni ver si te si pro fe sör le rin den Mic ha el Be he'nin ça ğı mız da or -

ta ya koy du ğu bir ger çek, bi li min can lı or ga niz ma lar da ki "in dir ge ne mez

komp leks li ği" or ta ya çı kar dı ğı ger çe ği dir. Bu na gö re, en bü yü ğün den en

kü çü ğü ne ka dar tüm sis tem ler son de re ce kap sam lı bir komp leks li ğe sa -

hip tir ler ve bu sis tem ler için de tek bir par ça nın bi le ek si le me ye ce ği bir

dü zen var dır. Da ha açık an lat mak ge re kir se, bir or ga nın iş le vi ni ye ri ne

ge ti re bil me si için o or ga nı oluş tu ran par ça lar dan tek bir ta ne si nin bi le

dev re dı şı kal ma ma sı ge rek mek te dir. Ak si tak dir de or gan iş le vi ni ye ri ne

ge ti re mez.

Bu bi lim sel ger çek, as lın da ev rim te ori si nin id di ala rı nı tü müy le ge çer -

siz kı lar. Çün kü in dir ge ne mez komp leks lik, ev rim ci le rin id dia ettikleri aşa -

Koku ve Tat Mucizesi

120

Page 123: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ma aşa ma ge li şi mi im kan sız ha le ge ti rir. Ör ne ğin bi ra ra ya ge le rek bir gö zü

oluş tu ran 40 par ça nın aşa ma lar la te ker te ker oluş ma la rı müm -

kün de ğil dir. Çün kü 40 par ça ta mam lan ma dan or gan iş -

lev siz dir. Yi ne ev ri me gö re iş lev siz bir or ga nın "do ğal

se lek si yo na" uğ ra ya rak yok ol ma sı ge rek mek te dir.

Bu şart lar al tın da ev rim ci ler için di ğer komp -

leks or gan lar la il gi li ola rak da ay nı so run baş gös te -

rir. Ni te kim, sa hip ol du ğu üs tün me ka niz ma yı

şim di ye ka dar de tay la rıy la an lat tı ğı mız ko ku al -

ma sis te mi de in dir ge ne mez bir komp leks li ğe sa -

hip tir. Ko ku ala bil mek için, tüy cük le rin, re sep tör -

le rin, ko ku alı cı hüc re le rin, ko ku si nir le ri nin, ağ -

rı alı cı si nir le rin, ko ku so ğan cı ğı nın, mu kus sal -

gı sı nın, ba zal hüc re le rin, özel pro te in ve en -

zim le rin ve da ha pek çok de ta yın ek sik siz

bir şe kil de bi ra ra da ol ma sı ge re kir. An cak

tüm bu de tay lar bi ra ra ya gel se de as lın da

sis tem tam ola rak ta mam lan ma mış tır. Bur -

nun al dı ğı ko ku yu "al gı la ma sı" şart tır.

İş te bu ne den le, "ev ren de ki en bü yük

gi zem ler den bi ri si"104 ola rak ta nım -

la nan in san bey ni nin var lı ğı ge -

rek mek te dir. Bü tün bu par ça lar

bi ra ra da ol mak sı zın bu komp -

leks sis tem hiç bir an lam ifa de et -

me mek te dir.

Hiç bir şe kil de ba si te in dir ge ne me yen

böy le bir sis tem de her han gi bir ev rim sü re ci -

nin ger çek leş miş ol ma sı müm kün de ğil dir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

121

Hoşu mu za gi den birpar fü mü kok la dı ğı mız -da vü cu du muz da bir -bi ri ni iz le yen son de -re ce komp leks iş lem -ler mey dana gelir.

Page 124: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Koku ve Tat Mucizesi

122

Page 125: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Ko ku alı cı hüc re ler, ko ku re sep tör le ri ve tüy cük ler ol ma- dan bir işe ya ra -

ma ya cak tır. Si nir ler ol ma dan alı nan ko ku, al gı la ma mer ke zi ne ulaş tı rı la -

ma ya cak tır. Ay rı ay rı saf ha lar da bir bir le ri ne ba ğım lı ha re ket eden bu zin -

cir le me sis tem de tek bir hal ka dev re dı şı kal sa, be yin de ko ku oluş ma ya -

cak tır. Do la yı sıy la bu sis te min or ta ya çı kı şı an cak tek bir an da, tüm par -

ça la rı ile ek sik siz ola rak ger çek leş me li dir. Ge rek bir ko ku yu ge rek se on

bin ko ku yu al gı la mak için, yu ka rı da sa yı lan tüm un sur la rın hep si bi ra ra -

da ol ma lı ve bir bir le riy le uyum için de ça lış ma lı dır. Bu da açık bir ger çe ği

işa ret eder: Ev ren de ki herşey gi bi bu me ka niz ma yı da, tüm eş siz özel lik -

le ri ile Al lah ya rat mış tır. Dar wi nist le rin tüm man tık sız lı ğı na rağ men aşa -

ma lı ev rim ko nu sun da ki ıs rar la rı, bu önem li ger çe ği ka bul et mek is te me -

me le rin den kay nak lan mak ta dır. Tüm can lı la rı sa hip ol duk la rı komp leks

sis tem ler le bir lik te var eden bir Ya ra tı cı olduğunu ka bul et me dik le ri sü -

re ce de, içi ne düş tük le ri aç maz dan kur tul ma la rı müm kün de ğil dir.

Oy sa Al lah'ın in san la ra bil dir di ği ger çek, son de re ce açık tır. Al lah,

ya rat tı ğı eş siz gü zel lik ler ve ben zer siz yapılar ile in san la ra mut lak var lı -

ğı nı gös ter mek te dir. Ken di te ori le ri ni hak lı çı ka ra cak hiç bir de li le sa hip

ol ma ma la rı na rağ men, ev rim ci le rin bu ger çe ğe kar şı mü ca de le et me le ri

ise, kuş ku suz dün ya ha ya tın da ki de ne me nin bir ge re ği dir. Al lah dün ya

ha ya tı nı, Se be Su re si 'nin 21. aye tin de be lirt ti ği gi bi "... ahi re te iman ede -

ni, on dan kuş ku için de olan dan ayırt et mek..." için ya rat mış tır. Ahi re te

inan ma mak ta di re nen ler, Al lah'ın üs tün ya ra tı şı nı in kar ede bil mek için

ya lan lar üret me ye de vam ede cek, Al lah'ın mut lak var lı ğı na ina nan lar ise,

gör dü ğü gü zel lik ler den en bü yük zev ki ala rak cen net te ken di le ri ne yer

ha zır la ya cak lar dır. El bet te, en büyük kur tuluş budur. Kuran'da şöyle

buyrulmaktadır:

Şüp hesiz iman edip salih amel ler de bulunan lara gelin ce; on lar için al tın -

dan ır mak lar akan cen net ler var dır. İş te büyük 'kur tuluş ve mut luluk' bu-

dur. (Büruc Suresi, 11)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

123

Page 126: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 127: KOKU VE TAT MUCİZESİ

u yu or gan la rı nı zın, çev re niz de ge li şen teh li ke le re

kar şı her an siz le ri uyar dı ğı nı hiç dü şün dü nüz

mü? Söz ge li mi, cad de de kar şı dan kar şı ya ge çer -

ken si ze doğ ru hız la yak la şan bir ara cın kor na se -

si ni du yar sı nız; ba kış la rı nı zı he men se sin gel di ği

yö ne çe vi rir ve han gi ta ra fa git me niz ge rek ti ği ne

ka rar ve rir si niz; böy le ce bel ki de ölüm le so nuç la na bi le cek bir ka za dan

kur tu lur su nuz. An cak ba zı teh li ke ler var dır ki bu iki du yu nun kap sa mı

dı şın da ka lır. İş te böy le du rum lar da ko ku du yu su dev re ye gi rer ve uya -

rı cı lık gö re vi ni ba şa rıy la üst le nir. Her han gi bir iş le meş gul ken, ev de mey -

da na ge le bi le cek muh te mel ka za la rı dü şü nün. Ör ne ğin, mut fak ta ki bir

gaz ka ça ğı nı sa de ce ko ku al ma du yu muz sa ye sin de his se de bi li riz. Ya da

gö rün tü ala nı mı zın dı şın da ki bir yan gı nı ha ber ve ren ilk işa ret du ma nın

ko ku su dur. Ko ku du yu su za yıf ya da ta ma men kay bol muş olan ki şi ler

böy le du rum la ra kar şı sa vun ma sız dır lar.

Sö zü edi len teh li ke le re ön lem ola rak ba zı elekt ro nik ci haz lar ge liş ti -

ril miş tir. Bun la rın ta sa rı mın da, in san bur nu nun ko ku al ma ni te li ği ör nek

alın mış tır. Me se la, bu doğ rul tu da üre ti len gaz ve ya yan gın de tek tör le ri

bur nun çok ka ba bi rer tak li din den iba ret tir ler.

Yan gın De tek tö rüBi lin di ği gi bi, yan gın de tek tör le ri du ma nı tes pit eder ve çı kar dık la rı

ses le in san la rı uya rır lar. İyon laş ma il ke si ne gö re ça lı şan mo de li in ce le ye -

lim. (Şe kil 20) Bu ci haz lar da, iyon lar la ya ni elekt rik yük lü par ça cık lar la

do lu özel bir al gı la ma bö lü mü bu lu nur. Ci ha za te miz ha va gir di ği sü re ce

bu par ça cık la rın ne den ol du ğu elekt rik akı mı sa bit ka lır. Du ma nın gir me -

si du ru mun da ise iyon lar et ki siz ha le ge lir ve elekt rik akı mı aza lır; bu nu

ta ki ben ci haz alarm se si ver me ye baş lar.105

Harun Yahya (Adnan Oktar)

125

Page 128: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Söz ko nu su elekt ro nik ci haz da ki özel bö lüm, in san bur nun da ki ko -

ku alı cı hüc re le re ben ze ti le bi lir. Kar ma şık iş lem ler so nu cun da alı cı hüc re -

de ki elekt rik yü kü nün de ğiş ti ğin den ve böy le ce be lir li bir me sa jın açı ğa

çık tı ğın dan ön ce ki bö lüm ler de bah set miş tik. İş te de tek tör de ki al gı la ma

me ka niz ma sı da ko ku alı cı hüc re ler de ki sis te min ol duk ça il kel bir mo de -

li dir. Bu nun la bir lik te şu ger çe ği de özel lik le vur gu la mak ye rin de ola cak -

tır. Bir yan gın de tek tö rü ile in san bur nu ara sın da ki ay rı lık, uzay me ki ği

ile kağ nı ara sın da ki tek no lo jik fark lı lık tan da ha bü yük tür.

"Elekt ro nik Bu run"İn san da ki ko ku al ma sis te mi, on bin den faz la ko ku yu ra hat lık la ayırt

ede bil me yi müm kün kıl mak ta dır. Bel li bir kim ya eği ti mi al mış uz man lar

bir par füm de ki yü ze ya kın ko ku nun kay na ğı nı teş his ede bi lir ler.106 İş te in -

Koku ve Tat Mucizesi

126

(Şekil 20)Resim de yan gın de tek tö rü nün ol duk ça kar ma şık ya pı sı gö rül mek te dir. Ko kualı cı hüc re ler de ki sis tem ise, yan gın de tek tö rün den çok daha komp leks tir.

Kontrolünitesiveyaişlemci

Alarmgöstergesi

Bağlantı

Terminalvidası

Referansbölümü

Radyoaktifkaynak

Plastikkılıf

Algılama bölümüAlgılamabölümü kılıfı

Algılama BölümündekiElektrik Akımı

Temiz hava

Yüksek akım değeri

Düşükakımdeğeri

İyonlaşmışparçacıklarRadyoaktifmalzeme

Duman

Parçacıklaratutunan duman

Page 129: KOKU VE TAT MUCİZESİ

san bur nun da ki bu üs tün ya ra tı lış, bir çok

bi lim ada mı nı ben zer ci haz lar ta sar la ma ya

teş vik et mek te dir. Dün ya nın de ği şik araş -

tır ma ge liş tir me mer kez le rin de, in san da ki

ha ri ka ko ku al ma sis te mi nin kop ya la rı üre -

til me ye ça lı şıl mak ta dır. Bu run ör nek alı na -

rak ge liş ti ri len bu mo del le re "elekt ro nik

bu run" adı ve ril mek te dir.

İn san bur nun da ki pro te in ler den olu -

şan re sep tör le rin ye ri ne, elekt ro nik ben zer -

le rin de, bir di zi kim ya sal alı cı kul la nı lır.

(Şe kil 21) Bu alı cı la rın her bi ri de ği şik ko ku -

la rı al gı la ya cak şe kil de di zayn edi lir; se çi ci -

lik ka pa si te le ri art tık ça üre tim le ri zor la şır

ve fi yat la rı yük se lir. Sen sör le rin çev re den

top la dık la rı sin yal ler, elekt ro nik sis tem ler

Harun Yahya (Adnan Oktar)

127

(Şekil 22)Elektronik burnun

çalışma sistemi.

Standart elektronik burun

Kimyasal sensörler

Veri toplama

Model tanıma

Bilgisayarsınıflandırması

(Şekil 21)Elekt ro nik bu run da kul la nı lan ba zısen sör ler. Bu sen sör ler, ko ku al masis te min de ki re sep tör ler den il hamalı na rak ta sar lan mış tır; bu nun la bir -lik te in san bur nun da ki re sep tör ler lekı yas lan ma ya cak ka dar il kel dir ler.

Page 130: KOKU VE TAT MUCİZESİ

yo luy la iki li kod la ra dö nüş tü rü lür ve bir bil gi sa ya ra gön de ri lir. Elekt ro -

nik sis tem ler, ko ku al ma du yu sun da gö rev li si nir hüc re le ri nin, bil gi sa yar

da in san bey ni nin bir tak li di ola rak dü şü nü le bi lir. Bil gi sa yar, ken di si ne

ge len bil gi le ri de ğer len dir mek için prog ram la nır ve bu sa ye de al dı ğı iki li

kod la ma dan olu şan sin yal le ri yo rum lar. (Şe kil 22)

Bu yön tem le ge liş ti ri len elekt ro nik bu run lar, baş ta gı da, par füm, tıp

ve kim ya sa na yi ol mak üze re de ği şik sek tör ler de kul la nıl mak ta dır. Üni ver -

si te ler ve ulus la ra ra sı ku ru luş lar söz ko nu su pro je le re bü yük des tek ver -

mek te dir. Bu na rağ men, War wick Üni ver si te si'nden Ju li an Gard ner'in be -

lirt ti ği gi bi, elekt ro nik bu run tek no lo ji si he nüz baş lan gıç saf ha sın da dır107.

İn san Bur nu ile Elekt ro nik Bu run

Ara sın da Bir Kı yas la ma

Ön ce lik le be lirt mek ge re kir ki, bi lim adam la rı bu run da ki ko ku ya du -

yar lı hüc re le rin al gı la ma ka pa si te si nin bir eşi ol ma dı ğı nı ifa de et mek te -

dir ler.108 Da ha sı, in san bur nu nun ta ma mıy la ye ri ni ala cak bir elekt ro nik

ci ha zın ge liş ti ril me si nin im kan sız lı ğı da ba zı araş tır ma cı lar ta ra fın dan di -

le ge ti ril mek te dir. Elekt ro nik sen sör tek no lo ji si uz man la rın dan E. J. Stap -

les de bu ger çe ği açık ça söy le yen uz man lar dan bi ri si dir.109 Di ğer bir bi lim

ada mı, Pro fe sör Ja mes Har per "Elekt ro nik bu run in san lar da ki nin ye ri ni

ala cak bir şey de ğil, bir ta mam la yı cı dır" di ye rek, elekt ro nik bur nun sa de -

ce yar dım cı ola bi le ce ği ne dik kat çek mek te dir.110 Bu du rum şöy le de ifa de

edi le bi lir: Bir fo toğ raf ma ki na sı ve ya ka me ra gö zün ye ri ni dol du ra maz;

yal nız ca des tek ola bi lir. Elekt ro nik ben ze ri nin in san bur nu ile iliş ki si de

iş te ay nı bu şe kil de dir.

NA SA'da gö rev li ko ku uz ma nı Ge or ge Ald rich, New Sci en tist der gi -

si nin 23 Ha zi ran 2001 ta rih li sa yı sın da, in san bur nu nun ye ri ne ge çe cek

hiç bir şey ol ma dı ğı nı ifa de et mek te dir. Ald rich ko ku test le rin de NA -

Koku ve Tat Mucizesi

128

Page 131: KOKU VE TAT MUCİZESİ

SA'nın ne den elekt ro nik ci haz la rı

kul lan ma dı ğı so ru su na da şöy le ce vap

ver mek te dir:

"Ka na atim ce on lar (elekt ro nik bu run lar) in san bur nu nun sı nır la rı na bi le

yak la şa mı yor lar. İn san bur nun dan da ha iyi hiç bir şey yok tur."111

Bu ger çek le ri kı sa bir sü re li ği ne bir ke na ra ko ya rak, iki bu run mo de -

li ara sın da bir kar şı laş tır ma ya pa lım. Böy le bir kı yas, in san bur nu nun ne

de re ce üs tün bir yapıya sa hip ol du ğu nu bir ke re da ha göz ler önü ne se re -

cek tir:

1) Elekt ro nik bu run lar in san da ki gi bi bin ler ce ko ku yu de ğil, sa de ce

sı nır lı sa yı da ko ku yu al gı la ya bil mek te dir.

2) Bil gi sa yar des tek li elekt ro nik bu run lar, in san bur nu ve bey ni ne kı -

yas la ol duk ça bü yük tür; yo ğun bir kont rol ve ba kım al tın da ça lı şan has -

sas ci haz lar dır. Da ha sı sen sör le rin kı sa ömür lü ol ma sı önem li bir prob lem

ol mak ta dır.112 Bu na kar şın sa hip ol du ğu muz ko ku al ma sis te mi, bir ha yat

bo yu sür dür dü ğü gö re vin de her han gi bir ba kı ma da hi ge rek duy maz.

129

Kullanılan tüm teknolojiye rağmen,elektronik burun, insan burnundançok daha ilkeldir.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 132: KOKU VE TAT MUCİZESİ

3) Sa de ce tek bir elekt ro nik bu r nun ma li ye ti 100.000 Ame ri kan do la -

rı na (yak la şık 140 mil yar TL) ka dar yük se le bil mek te dir.113

4) İn san lar da ki ko ku al ma iş le mi bir sa ni ye den çok da ha kı sa sü re de

olup bi ter. Elekt ro nik ben ze rin de ise ana liz sü re si sa ni ye ler hat ta da ki ka -

lar alır.114

5) Sen sör le rin ayar lan ma sı ve bağ lı ol duk la rı bil gi sa ya rın prog ram -

lan ma sı ol duk ça önem li dir. Ya pı lan araş tır ma lar gös ter miş tir ki yük sek

oran lar da su, al kol, kar bon di ok sit ve ase tik asit ci ha zın du yar lı lı ğı nı bo -

za bil mek te dir.115 Ay rı ca elekt ro nik bur nun, ko ku uz man la rı ta ra fın dan

son de re ce has sas bi çim de prog ram lan ma sı da ge rek mek te dir. Ak si tak -

dir de ba zı ko ku lar ci ha zın yan lış ve ya ka rar sız so nuç lar ver me si ne ne den

ol mak ta dır.

6) Unut ma ma lı dır ki; sen sör ler ve bil gi sa yar dan olu şan bir sis tem

man tık lı bir mu ha ke me me ka niz ma sın dan da yok sun dur. Oy sa bu, in san -

la rın da ha kü çük yaş lar dan iti ba ren ya pa bil di ği bir iş lem dir. Ör ne ğin, bir

be bek do ğar doğ maz ko ku al ma du yu su nu kul la na rak an ne si ni ta nı ya bi -

lir; doğ duk tan iki gün son ra ko ku la rı ayırt ede bi lir.116

7) Kı sa ca sı, gü nü mü zün ile ri tek no lo jik ko şul la rı na rağ men in san

bur nu nun al gı la ma ka pa si te si ne denk bir elekt ro nik ci haz üre ti le me miş -

tir. Bu du rum, sa hip ol du ğu muz ko ku al ma sis te min de ki yapının ne ka -

dar hay ran lık ve ri ci ol du ğu nu gös te rir. Elekt ro nik bu run lar üze rin de

ça lı şan uz man lar di ğer in san lar dan da ha çok bu ger çe ğin

far kın da dır lar.

İn san da ki ko ku al ma sis te mi,

ilk in sa nın ya ra tı lı şın dan bu

ya na mü kem mel ola rak iş -

ler du rum da dır. Bah set ti -

ği miz o den li komp leks

bir ya pı dır ki, ko ku alı -

Koku ve Tat Mucizesi

Page 133: KOKU VE TAT MUCİZESİ

cı la rın ça lış ma me ka niz ma sı nın

de tay la rı ve be yin de ki al gı la ma

sis te mi bü yük öl çü de an la şı la ma -

mış tır. Hat ta ko ku al ma sis te mi

hak kın da bil dik le ri miz gör me, işit -

me ve do kun ma du yu la rı üze ri ne bi li -

nen ler den da ha az dır.117 Böy le bir du rum da, in san bur nu nun ye ri ni ala -

cak bir elekt ro nik sis te min ha yal ol mak tan öte ye geç me ye ce ği açık tır.

Gö rü nen odur ki; önü müz de ki se ne ler de da ha ge liş miş elekt ro nik

bu run lar üre ti le cek tir. An cak bu du rum şu apa çık ger çe ği hiç bir za man

de ğiş tir me ye cek tir: Bir elekt ro nik bu run te sa dü fen ola maz; be lir li bir

plan, prog ram ve ta sa rım ürü nü dür. Ay nı şe kil de elekt ro nik ben zer le rin -

den çok da ha üs tün olan in san bur nu ve ko ku al ma sis te mi de ken di li ğin -

den ve ya te sa dü fen mey da na gel me miş tir; son suz şef kat ve mer ha met sa -

hi bi olan Al lah'ın üs tün ya ra tı şı nın de li llerinden dir ve tüm can lı la rın hiz -

me ti ne ve ril me si çok bü yük bir ni met tir.

So nuç ola rak şu nu söy le ye bi li riz: İn san vü cu du nu ve ko ku al ma sis -

te mi ni ta nı ma ya yö ne lik ya pı la cak her ye ni bi lim sel ge liş me, inat la ev ri -

mi sa vun ma ya de vam eden le ri bir ke re da ha hüs ra na uğ ra ta cak; ay nı za -

man da da Al lah'ın sı nır sız il mi ni ve ak lı nı te fek kür et me mi ze yar dım cı

ola cak tır. Bu te fek kür ler, akıl sa hi bi olan iman eden le rin Al lah'a olan ya -

kın lık la rı nı ar tı rır, Al lah'ın gü cü nü da ha iyi tak dir et me le ri ni sağ lar ve

Al lah kor ku la rı nın art ma sı na ve si le olur. İman sa hip le ri nin Al lah'ın ayet -

le ri kar şı sın da ki ta vır la rı Ku ran'da şöy le bil di ril miş tir:

Şüp he siz gök le rin ve ye rin ya ra tı lı şın da, ge ce ile gün dü zün ar t ar da ge li -

şin de te miz akıl sa hip le ri için ger çek ten ayet ler var dır.

On lar, ayak ta iken, otu rur ken, yan ya tar ken Al lah'ı zik re der ler ve gök le -

rin ve ye rin ya ra tı lı şı ko nu sun da dü şü nür ler. (Ve der ler ki:) "Rab bi miz,

Sen bu nu bo şu na ya rat ma dın. Sen pek yü ce sin, bi zi ate şin aza bın dan ko -

ru." (Al-i İm ran Su re si, 190-191)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

131

Page 134: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 135: KOKU VE TAT MUCİZESİ

n sa n be de ni nin ha ya ti fonk si yon la rı nın de vam

ede bil me si için ye me ye ve iç me ye ih ti ya cı var dır.

Böy le ce tril yon lar ca hüc re miz de ki iş lem ler için

ge rek li ener ji yi te min ede riz. Ye mek yer ken, as -

lın da sağ lı ğı mı zı doğ ru dan doğ ru ya et ki le ye cek

ka rar la rı da alı rız. Ne yi ye me miz ne yi ye me me -

miz ge rek ti ği ni bi li riz. Han gi gı da la rın bes le yi ci

ve ye ni le bi lir ol du ğu nu, han gi le ri nin be sin de ğe ri ta şı ma dı ğı nı, han gi le -

ri nin za rar lı ola bi le ce ği ni an la rız. Kö tü tat la rı nı he men al gı la dı ğı mız çü -

rü müş ve ya bo zul muş gı da la rı çö pe ata rız. Ek şi lik ora nı na ba ka rak, ol gun

bir mey ve yi ham ola nın dan ayırt ede riz. Asit li bi le şik le ri ek şi tat la rın dan,

ze hir li mad de le ri de yo ğun acı tat la rın dan ta nı rız. Vü cu du mu zun için de -

ki ko şul la rı sa bit tut mak için ge rek li olan mi ne ral tuz la rı ve sı vı la rı, hüc -

re le ri miz de ki pro te in sen te zin de kul la nı lan ami no asit le ri, ener ji ih ti ya cı -

mı zı kar şı la ya cak kar bon hid rat ve li pit le ri el de ede bi le ce ği miz gı da la rı

ko lay lık la se çe bi li riz. Da ha sı, ne yi ne za man ye me miz, ne za man ye me -

me miz ge rek ti ği ni de bi li riz. Ken di mi zi hal siz his set ti ği miz dö nem ler de

vi ta min, mi ne ral ve şe ker ora nı yük sek gı da la rı ter cih ede riz. Tan si yo nu -

muz düş tü ğün de tuz lu be sin ler alır, yük sel di ğin de ise tuz lu yi ye cek ve

içe cek ler den uzak du ru ruz.

Bun la rın tü mü nü ya pa bil me mi ze ola nak sağ la yan ha ri ka bir sis te -

me, tat al ma du yu su na sa hi biz. Tat al ma sis te mi miz, pro te in le ri, iyon la rı,

komp leks mo le kül le ri ve pek çok kim ya sal bi le şi ği ana liz eder; bir ömür

bo yu du rup din len mek si zin bi zim adı mı za ça lı şır.

Üs te lik gün lük gı da ge rek si nim le ri mi zi kar şı lar ken, ye mek le rin, içe -

cek le rin, mey ve le rin, pas ta la rın, şe ker le me le rin eş siz tat la rın dan bü yük

bir zevk alı rız. Bu gü ne ka dar tat tı ğı nız hep si bir bi rin den le ziz yi ye cek le ri

ve içe cek le ri gö zü nü zün önü ne ge tir me ye ça lı şın: Su suz lu ğu nu zu gi der -

mek için iç ti ği niz li mo na ta ve ya mey ve su la rı, yaz sı ca ğın da ye di ği niz ka -

Harun Yahya (Adnan Oktar)

133

Page 136: KOKU VE TAT MUCİZESİ

vun ya da kar puz, man gal da pi şi ri len pir zo la, mey ve li ve ya çi ko la ta lı

don dur ma, bö rek, süt laç, man tı, aşu re, çi lek li pas ta, pi lav, bal…

Bu gü zel lik le ri, son suz ih san sa hi bi olan Rab bi mi zin hiz me ti mi ze

ver di ği tat al ma me ka niz ma sı sa ye sin de al gı la rız. Ki ta bın bu bö lü mün de

bu eş siz sis te mi da ha ya kın dan in ce le ye cek ve ne ka dar üs tün bir ya ra tı -

lış ese ri ol du ğu na şa hit ola ca ğız.

Dil de ki Ku sur suz Or ga ni zas yonBir ye mek ki ta bı na göz atın; için de bin ler ce ta rif ol du ğu nu gö rür sü -

nüz. Dün ya da 20.000 ye ne bi lir bit ki tü rü ol du ğu tah min edil mek te dir.118

Ger çek ten de ka tı ve sı vı gı da la rın çe şit li li ği dik kat çe ki ci dir. An cak tüm

bu çe şit li li ğe rağ men, fark lı tat la rı bir bi rin den ayırt et mek bi zim için ol -

duk ça ko lay dır. Ör nek ola rak, göz le ri miz ka pa lı bi le ol sa, haş lan mış ta -

vuk eti ile kı zar tıl mış ta vuk eti ara sın da ki ay rı mı he men fark ede riz. Ta -

vuk eti ile ya pıl mış on lar ca fark lı ye me ği her han gi bir güç lük çek me -

den an la rız. İş te bu ye te ne ği mi zin sır rı, tat al ma or ga nı mız olan

di li miz de ki or ga ni zas yon da giz li dir.

Dil, kar ma şık kim ya sal ana liz ler ya pan bir

la bo ra tu va ra ben ze ti le bi lir. Çün kü ye di ği -

miz ve ya iç ti ği miz her be sin pek çok

de ği şik tat mo le kü lün den olu -

şur. Her han gi bir ta bak ye -

mek te, yüz ler ce ve ya

bin ler ce ay rı kim -

ya sal mad de

Koku ve Tat Mucizesi

134

Page 137: KOKU VE TAT MUCİZESİ

135

Page 138: KOKU VE TAT MUCİZESİ

bu lu nur.119 Tat uz -

ma nı Da vid Scha ep pi'ye gö re, tat ve ko -

ku yu mey da na ge ti ren kim ya sal mad de le rin sa -

yı sı muz da 225, çi lek te 350'dir.120 Bel ki de ilk de fa duy du ğu nuz

bu bil gi nin an la mı açık tır: Dil de ni len ha ri ka la bo ra tu var, kim ya sal ya pı -

la rı fark lı sa yı sız mo le kü lü şaş maz bir doğ ru luk la tah lil eder. (Şe kil 23) Pe -

ki, böy le si ne "be ce rik li" olan di li miz na sıl bir yapıya sa hip tir?

Di li miz de çok sa yı da si nir li fi bu lu nur. Bu özelliği, onun her yön de

ra hat lık la ha re ket ede bil me si ne im kan sağ lar. Öy le ki, di li miz par mak la -

rı mız dan dört kat da ha ha re ket li dir.121 Ko nu şur ken, gı da la rı çiğ ner ken ve

yu tar ken, di li miz önem li gö rev ler üst le nir. Ağ za alı nan be sin ler, tü kü rük

bez le ri nin sal gı la rıy la ıs la tı lır ve yu mu şa tı lır; da ha son ra da yu ta ğa doğ -

ru iti lir. İş te bu sı ra da di li miz de ki tat alı cı hüc re ler de fa ali yet ha lin de dir.

Bu fa ali ye ti an la ya bil mek için, ön ce lik le di lin de rin lik le rin de ki dü zen le -

me yi ta nı ma mız ge re kir.

Page 139: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Tat alı cı hüc re ler tat al ma ko nu sun da uz man laş mış hüc re ler dir; sa -

de ce dil de ve ağ zın be lir li böl ge le rin de yer alır lar. Dil de ki tat hüc re le ri,

"tat to mur cu ğu" adı ve ri len so ğa na ben zer ya pı lar şek lin de bi ra ra ya top -

lan mış lar dır. Tat to mur cuk la rı da "pa pil la" ola rak isim len di ri len ya pı la rın

için de bu lu nur lar. Pa pil la lar di le pü rüz lü bir gö rü nüm ve ren mi nik çı kın -

tı lar dır; di lin üst yü ze yin de ve yan la rın da yer alır lar. Dört çe şit pa pil la

var dır ve bun lar di lin de ği şik böl ge le ri ne da ğıl mış du rum da dır. (Şe kil 24)

Bun lar içe ri sin de en çok dik kat çe ken ler di lin ön bö lüm le rin de bu lu nan

man tar sı pa pil la lar dır; özel lik le süt iç tik ten son ra da ha da gö rü nür ha le

ge lir ler. Di ğer le ri ne gö re da ha bü yük ve da ha az sa yı da olan lar ça nak sı

pa pil la lar dır; di lin ar ka sın da ters bir V har fi bi çi min de di zil miş ler dir.

Yap rak sı pa pil la lar ise di lin ar ka yan la rın da dır. Man tar sı, ça nak sı ve yap -

rak sı pa pil la lar tat to mur cuk la rı nı ba rın dı rır lar. Tat to mur cu ğu içer me -

yen ve sa yı ca en çok olan lar ise ip lik si pa pil la lar dır; ne re dey se di lin tüm

yü ze yi ni kap lar lar. İp lik si pa pil la lar do kun ma du yu suy la il gi li ola rak gö -

rev ya par lar.

Ge liş miş bir mik ros kop al tın da in ce len di ğin de, dil de ilk gö ze çar pan

sö zü edi len ya pı sal dü zen le me nin var lı ğı ola cak tır. En kü çük ten en bü yü -

ğe doğ ru sı ra la ma şu şe kil de dir: tat hüc re si, tat to mur cu ğu ve pa pil la. Dil -

Harun Yahya (Adnan Oktar)

137

(Şekil 23)Buradaki maddeler ağızda acıbir tat bırakırlar. Görüldüğü gibi,bu birkaç maddenin kimyasalyapıları dahi birbirlerinden ol-dukça farklıdır. Tat alma sistemi-nin mükemmel yapısı ve olağan-üstü kapasitesi sayesinde, sayı-sız farklı tat molekülünü algıla-yabiliriz.

Sikloheksimid

kinin

kafein

6-n-propil-2-tiyourasil

denatonium benzoat (Bitreks)

Page 140: KOKU VE TAT MUCİZESİ

de top lam 10.000 ci va rın da tat to -

mur cu ğu var dır.122 (Şe kil 25) Ça -

nak sı pa pil la lar top lam 700-3000,

yap rak sı pa pil la lar top lam 320-

2950 ka dar tat to mur cu ğu ba rın dı -

rır lar. Bir man tar sı pa pil la day sa 3

ile 10 ara sın da tat to mur cu ğu bu -

lu nur.123 Her tat to mur cu ğun da sa -

yı la rı 50 ile 100 ara sın da de ği şen

tat hüc re le ri yer alır 124. Bu sa yı lar,

ya ra tı lış ta ki den ge yi gös ter me si

açı sın dan an lam lı dır. Çün kü tat

hüc re le ri ve to mur cuk la rı nın sa yı -

ca nor ma lin al tın da ol ma sı du ru -

Koku ve Tat Mucizesi

138

(Şekil 24) Papillaların insan dilindeki konumları.

(Şekil 25)Tat tomurcuklarının elektron mikroskobu altındaki görüntüleri.

Palatine tonsil

Palatine tonsil

] Yapraksı papillalar

İpliksi papillalar

Mantarsı papillalar

Çanaksı papillalar

Page 141: KOKU VE TAT MUCİZESİ

mun da tat al ma ye te ne ği azal mak ta, hat ta kay bol mak ta dır; nor ma lin üs -

tün de ol ma sı du ru mun day sa alı şıl mış tat la rın aşı rı tat lı ve ya acı şek lin de

al gı lan ma sı söz ko nu su ol mak ta dır. Açık tır ki, her hüc re tam ol ma sı ge re -

ken sa yı da dır. Ak si hal de, ye mek ve iç mek sı kın tı ve ız dı rap ve ri ci ola cak,

in sa na ra hat sız lık ve re cek ti.

Bi lin di ği gi bi, bir elekt ro nik ci haz ne ka dar kü çük olur sa o ka dar ba -

şa rı lı bir ta sa rım ola rak ka bul edi lir. Mü hen dis ler bu ne den le, be lir li bir

hac mi en ve rim li şe kil de de ğer len dir me ye ça lı şır lar. Tat hüc re le ri nin to -

mur cuk lar da ki or ga ni zas yo nu na ba kıl dı ğın da, bah se di len di zayn il ke si -

nin ör nek le ri he men fark edi lir. Şe kil 26-27'de gö rül dü ğü gi bi, 100'e ya kın

tat hüc re si, tat to mur cu ğun da ide al bir şe kil de bi ra ra ya gel miş tir. Üs te lik

to mur cuk ta tat hüc re le ri üre tim ye ri olan ba zal hüc re ler ve sal gı hüc re le -

ri de bu lu nur. Pa pil la lar da ki ya pı ya bak tı ğı mız da da ben zer bir du rum

Harun Yahya (Adnan Oktar)

139

(Şekil 26) Bir tat tomurcuğundaki organizasyon.

Tat gözeneği

Epitel

Tat tüycükleri

Tat hücresi

Tat sinirilifleri

Bağ doku

Page 142: KOKU VE TAT MUCİZESİ

kar şı mı za çı kar. (Şe kil 28-29) Pa pil la nın ke nar la rı na di zi len tat hüc re le ri ile

tat mo le kül le ri, pa pil la nın çev re sin de ki ya rık ta ile ti şim ku rar lar. Bu ya pı

sa ye sin de kü çük bir alan da ola bi le cek en ge niş ile ti şim yü ze yi el de edil -

miş olur.

Tat al ma sis te mi miz de ki hüc re le rin tam ol ma sı ge re ken sa yı da ve en

ide al şe kil ler de bu lun ma la rı çok üs tün bir ya ra tı lış de li li ni göz ler önü ne

ser mek te dir. Di ğer bir ha ri ku la de lik de bun la rın tam ol ma la rı ge re ken yer -

de bu lun ma la rı dır.125 Tat al ma sis te min de ki pek çok de tay dan sa de ce bi ri -

si de ğiş sey di; me se la tat hüc re le ri di lin üze rin de ve yan la rın da de ğil de al -

tın da ol say dı ne olur du? Ce vap açık tır; tat al gı sı da bü yük öl çü de kay bo -

lur ve in san zor du ru ma dü şer di. Tat hüc re le rin de ki her de ta yın yer li ye -

rin de ol ma sı, akıl ve sağ du yu sa hi bi in san la ra şu nu ha tır la tır: Al lah'ın her -

şe yi mü kem mel bir dü zen için de ve ku sur suz ya rat tı ğı ger çe ği ni.

Her kes bir or ga ni zas yo nun or ga ni za tör ol mak sı zın, bir dü zen le me -

nin dü zen le yi ci ol mak sı zın ger çek le şe me ye ce ği ni ka bul eder. Şöy le bir et -

Koku ve Tat Mucizesi

140

(Şekil 27)Bir tat to mur cu ğun -da, 100'e ya kın tat alı -cı hüc re ku sur suz birdüzen için de birara yage lir. Tat to mur cu ğu -nun te pe bö lü mü nü,göv de sin den ayı ranözel bir sis tem var dır.Bu sa ye de tat mo le -kül le ri, to mur cu ğunte pe sin de ki tat tüy -cük le ri ile ile ti şim kurar; tomur cuğungöv de bölümüne geçemez ler.

]

]Tepe bölümü

Gövdebölümü

Tat gözeneği

Tat tomurcuğunuiki bölüme ayıranmekanizma

Epitel hücre

Tat hücresi ile tatsiniri arasındakiiletişim noktası

Sinir lifleri

Page 143: KOKU VE TAT MUCİZESİ

141

(Şekil 29) Çanaksı papilladaki yapının detayları

İpliksi papillalar

] Çanaksı papilla

Tat tomurcukları

Tat tomurcukları

Tat tomurcukları

Bağ doku

Tükürük bezleri

Tükürük bezleri

Kas tabakası

Çanaksı papilla

Tat tomurcukları

Çanaksı papilla

Sinir lifleri

sinir lifleri

Dil

(Şekil 28) Çanaksı bir papilladaki organizasyon.

Page 144: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 145: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ra fı nı za ba kın, gör dü ğü nüz her şey bir ta sa rım ürü nü dür: Ma sa, san dal ye,

lam ba, per de, pen ce re ca mı, te le viz yon, bil gi sa yar… Bun lar dan kat kat

da ha komp leks olan tat al ma sis te mi de üs tün bir yaratılışın ürü nü dür. Bu

üs tün yaratılışın sa hi bi de alem le rin Rab bi olan Al lah'tır.

Ana Tat larBu gün bi lim dün ya sın da beş ana tat ol du ğu gö rü şü ağır bas mak ta -

dır: Tat lı, tuz lu, acı, ek şi, uma mi.126 Bun lar dan ilk dör dü her ke sin ta nı dı -

ğı, bil di ği tat lar dır; fa kat uma mi, ba zı oku yu cu la rın ilk de fa kar şı laş tı ğı

bir kav ram ola bi lir. Uma mi, pro te in le rin ya pı sın da ki 20 fark lı ami no asit -

ten bi ri si olan glu ta mat tan kay nak la nan bir tat tır. (Glu ta mat, et, ba lık ve

bak la gil ler fa mil ya sın dan olan bit ki ler de bu lu nur. Ay rı ca ha zır gı da lar da

tat ar tı rı cı ola rak kul la nı lan mo no sod yum glu ta mat da bu ta dı ve rir.)

Ba zı bi lim adam la rı ye di ği miz, iç ti ği miz be sin le rin bu beş ta dın ka -

rı şı mı ol du ğu nu söy ler ken ba zı la rı da bu gö rü şe ka tıl ma mak ta dır. Pro fe -

sör And rew Spi el man (New York Üni ver si te si Diş çi lik Fa kül te si), Pro fe -

sör Jo seph Brand (Mo nell Kim ya sal Du yu lar Mer ke zi), Dr. Wen tao

Yan (New York Üni ver si te si Diş çi lik Fa kül te si) gi bi ba zı

araş tır ma cı lar baş ka tat la rın

da te mel tat ola bi le ce ği ni dü -

şün mek te dir ler: Yağ, su, me ta -

lik tat la rı gi bi.127

Harun Yahya (Adnan Oktar)

143

Tat al ma sis te mi, Al lah'ınya ra tı şın da ki üs tün lü ğü

gös te ren son de re ce komp leks bir yapıdır.

Page 146: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Araş tır ma la rın gün ışı ğı na çı kar dı ğı bir bil gi de "tat ha ri ta sı"nın yan -

lış ol du ğu dur.128 (Şe kil 30) Tat ha ri ta sı, tat lı lı ğın di lin ucu, tuz lu lu ğun di lin

ke nar la rı, ek şi li ğin di lin yan la rı, acı lı ğın ise di lin ar ka sı ta ra fın dan al gı lan -

dı ğı gö rü şü ne da ya nı yor du. Bu ha ri ta nın 19. yüz yıl da ya pı lan araş tır ma -

la rın yan lış yo rum lan ma sı nın so nu cu ol du ğu an la şıl dı. Çün kü son bi lim -

sel ça lış ma lar tat hüc re le ri nin bir den faz la uya rı cı ya tep ki ver di ği ni gös ter -

miş tir.129 Di ğer bir de yiş le, her bir tat hüc re sin de dü şü nül dü ğün den çok

da ha komp leks ha ber leş me sis tem le ri nin ol du ğu or ta ya çık mış tır. Her tat

hüc re si zan ne dil di ği gi bi sa de ce be lir li bir uya rı cıy la de ğil, bir den çok uya -

rı cıy la ile ti şim kur mak ta dır. Alı cı hüc re ler de ki ha ber leş me yön tem le ri,

hüc re le rin ya ra tı lış ese ri ol du ğu nu açık ça gös te ren de lil ler den bi ri si dir.

Koku ve Tat Mucizesi

144

(Şekil 30)Son bilimsel araştırmalar "tat haritası"nın yanlışlığını ve tat hücrelerininher birindeki son derece kompleks haberleşme sistemlerinin varlığınıaçıkça ortaya koymuştur.

Acı

Ekşi Ekşi

Acı

TuzluTatlı

Tuzlu

Page 147: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 148: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Komp leks Ha ber leş me Sis tem le riPro fe sör Jo seph Brand tat du yu su üze rin de yap tı ğı ça lış ma lar la ta -

nın mış bir bi lim ada mı dır. Brand'a gö re, di li mi zin üze ri ne ko nu lan bir şe -

yin ta dı nı al gı la ma mız sa de ce 0.2-0.5 sa ni ye sür mek te dir.130 Gö zü mü zü

ka pa yıp aç ma mız dan da ha kı sa olan bu za man zar fın da ne le rin ger çek -

leş ti ği yüz yıl lar dır araş tı rıl mak ta dır. Gü nü müz de ise tat al ma iş le mi nin

ana hat la rı an la şı la bil miş du rum da dır.131

Tat al ma, ye di ği miz be sin le re ait tat bi le şik le ri nin tü kü rük için de eri -

me le riy le baş lar. Tuz lu gı da la rın ta dı nın da ha hız lı alın ma sı nın ne de ni,

tu zun tü kü rük için de di ğer le ri ne gö re da ha ça buk eri me si dir. Hat ta ba -

zen be sin le rin ko ku su nun alın ma sıy la tü kü rük bez le ri sal gı la ma ya baş lar

ve dil tat al ma ya ha zır ha le ge lir. Tat al ma da ki her de tay gi bi, bu aşa ma

da önem li dir. Dü şü nün ki bu sal gı ol ma say dı, ku ru be sin le rin ta dı nı ala -

ma ya cak tık. (Bu sal gı, sin di rim ve sa vun ma sis tem le ri ne yar dım cı olan

pro te in ve en zim ler içer mek te dir. Tü kü rük sal gı sı nın özel lik le ri ve üst len -

di ği gö rev ler hak kın da ki araş tır ma lar de vam et mek te dir. Ya pı lan araş tır -

ma lar ge nel lik le önem siz gö rü len bu sı vı nın ya pı sı nın ol duk ça komp leks

ol du ğu nu or ta ya koy mak ta dır.)

Yi ye cek ler den ge len tat mo le kül le ri ile dil de ki tat hüc re le ri ara sın da -

ki ha ber leş me, hüc re nin te pe sin de ki mik ro vil lus de ni len tüy ben ze ri ya -

Koku ve Tat Mucizesi

146

Page 149: KOKU VE TAT MUCİZESİ

pı lar da ku ru lur. Mik ro vil lus lar (tat tüy cük le ri) tat gö ze ne ği ola rak isim -

len di ri len mi nik açık lık lar dan di lin üze ri ni kap la yan mu ko za za rı na çı -

kar lar. Tat hüc re le ri nin re sep tör le ri, tat tüy cük le ri nin üze rin de yer alır lar.

Dik kat edin, tat gö ze ne ği nin ça pı or ta la ma ola rak mi li met re nin bin de

dör dü ka dar dır.132

Tat bi le şik le ri, ay nı za man da ha ber ci mo le kül ler dir; gö rev le ri, ta şı -

dık la rı me sa jı, tat hüc re si nin za rı nın üze rin de ki re sep tör le re ve ya iyon ka -

nal la rı na ilet mek tir. Bu aşa ma da, hüc re sel ve mo le kü ler se vi ye de ge li şen

olay lar, Mi ami Üni ver si te si'nden Pro fe sör Step hen Ro per'in be lirt ti ği gi bi,

he nüz araş tır ma saf ha sın da dır.133 Pek çok fark lı tat bi le şi ği ne kar şı lık,

fark lı ha ber leş me yol la rı mev cut tur. Ya ni tat lı, ek şi, acı, tuz lu gi bi fark lı

tat lar için de ği şik ile ti şim ağ la rı ku ru lur. Di ğer bir ifa dey le, tat hüc re le ri

bir den çok sa yı da ha ber leş me yön te mi ne sa hip tir ler ve gü nü müz de bun -

la rın sa de ce bir kıs mı ka ba hat la rıy la an la şı la bil miş tir. Baş ka bir şa şır tı cı

özel lik de, tat al ma me ka niz ma la rı nın, tür ler ara sın da önem li öl çü de fark -

lı lık gös ter me si dir.134 Bun lar, üze -

rin de du rup dü şü nül me si ge re -

ken olay lar dır. El bet te akıl ve

bi linç ten yok sun mo le kül ler

ve hüc re ler, bir bir le riy le ha -

ber leş mek için fark lı fark lı

yön tem ler ge liş ti re mez ler;

Harun Yahya (Adnan Oktar)

147

Tat hüc re le ri bir den faz la ha ber leş me yön te mi ne sa hip tir.Hüc re le rin bu özel li ği sa ye sin detat lı, ek şi, acı, tuz lu gi bi fark lıtat ları al gılayabiliriz.

Page 150: KOKU VE TAT MUCİZESİ

bu ra da ki ile ti şim sis tem le ri on la rı ya ra tan Rab bi mi zin son suz ak lı nın ve

il mi nin gös ter ge le ri dir.

Tuz lu luk ve ek şi li ğe da ir ha ber ta şı yan tat mo le kül le ri, doğ ru dan

doğ ru ya tat hüc re si nin za rın da ki iyon ka nal la rıy la bağ lan tı ku rar lar. Tat -

lı, acı ve uma mi tat mo le kül le ri ise hüc re za rın da ki re sep tör le re bağ la nır -

lar. Ün lü araş tır ma cı lar Da vid Smith (Mary land

Üni ver si te si Tıp Fa kül te si'nden) ve Ro bert

Mar gols kee (Mo unt Si nai Tıp Fa kül te -

si'nden) mo le kül ile re sep tör ara sın da ki

bağ lan tı yı, ko ku al ma da ol du ğu gi bi

anah tar ile ki lit iliş ki si ne ben ze tir ler.135

Ya ni her ki li di be lir li bir anah ta rın aç ma -

sı gi bi, her re sep tö rü ha re ke te ge çi ren be -

lir li bir mo le kül var dır. Mi li met re nin yüz

bin de bi ri ka lın lı ğın da, yağ ve pro te in ler -

den olu şan hüc re za rı nın üze rin de hüc re ye

gi riş-çı kı şı de net le yen ka nal lar ve ha ber leş -

Koku ve Tat Mucizesi

148

Ek şi bir ki vi nin ta dı nı ala bil -me miz için, tat mo le kül le ritat hüc re le ri nin za rın da kiiyon ka nal la rı ile bağ lan tıku rar lar.

Page 151: KOKU VE TAT MUCİZESİ

me sant ra li gi bi ça lı şan re sep tör ler var dır. Bun la rın mil yon lar ca fark lı tat

mo le kü lü nü, her de fa sın da ha ta sız ola rak ta nı ma la rı ve ge re ken iş lem le ri

ek sik siz yap ma la rı ise in sa nı hay re te dü şü ren ha ri ka lar dır.

Bu ra da şu nu da be lirt mek ye rin de ola cak tır. Ko ku al ma da bi ne ya -

kın fark lı re sep tö rün var ol du ğun dan söz et miş tik. Tat al ma da kaç de ği -

şik re sep tör ol du ğu ise ha len bi lin me mek te dir. 2000 yı lın da, ba zı araş tır -

ma cı lar ilk ola rak "T2R/TRB" re sep tör le ri ni bul muş lar dır.136 Pro fe sör Lin -

da Buck bu keş fin, tat du yu su na iliş kin muh te me len uzun bir araş tır ma -

nın sa de ce baş lan gı cı ol du ğu nu ifa de et mek te dir.137 Araş tır ma cı Pro fe sör

Char les Zu ker da araş tır ma yap ma dan, kaç de ği şik tat re sep tö rü çı ka ca ğı -

nın tah min edi le me ye ce ği ni be lirt mek te dir.138 Bu ger çek ler şu an la ma ge -

lir: 21. yüz yı lın tek no lo ji siy le bi le tat hüc re le ri nin re sep tör le rin de ki ya pı -

la rın çok kü çük bir bö lü mü çö zü le bil miş tir. Bu du rum da, bah si ge çen ya -

pı la rın üs tün bir yaratılışın eseri ol du ğu nu bir ke re da ha gös ter miş tir.

Re sep tör le rin uya rıl ma sıy la tat hüc re si için de bir di zi kar ma şık iş lem

baş lar. Bu aşa ma lar da bir çok pro te in ve en zim, gö re vi ni ak sat mak sı zın

ye ri ne ge ti rir. Ör ne ğin, şe ker ve ya su ni tat lan dı rı cı mo le kü lü nün re sep tö -

re bağ lan ma sıy la "gust du cin" ola rak ad lan dı rı lan pro te in komp lek si fa ali -

ye te ge çer. Bu pro te in komp lek sin den ay rı lan par ça cık lar özel bir en zi mi

ak tif du ru ma ge çi rir ler. Söz ko nu su en zim hüc re için de ki ba zı pro te in le ri

"ikin ci ha ber ci le re" dö nüş tü rür. Bu ha ber ci ler de hüc re za rın da ki po tas -

yum ka nal la rı na ka pan ma em ri ni gö tü rür ler. Ay nı za man da sod yum ve

kal si yum ka nal la rı açı lır; ar tı yük lü iyon lar hüc re içi ne gi riş yap ma ya baş -

lar. Böy le ce hüc re nin baş lan gıç ta ki ek si yük lü du ru mu or ta dan kal kar,

hüc re nötr du ru ma ge çer. Yi ne he nüz tam ola rak an la şı la ma yan ba zı kar -

ma şık iş lem ler so nu cun da hüc re, "nö rot rans mit ter" de ni len kim ya sal ha -

ber ci ler sal gı la ma ya baş lar. Bu kim ya sal ha ber ci ler de ya kın la rın da ki nö -

ron la ra me saj ta şır lar. He nüz han gi nö rot rans mit ter le rin, tat hüc re si ile

Harun Yahya (Adnan Oktar)

149

Page 152: KOKU VE TAT MUCİZESİ

nö ron ara sın da ha ber ta şı dı ğı ke sin ola rak bi lin me mek te dir. An cak se ra -

to nin, GA BA, ase til ko lin, ad re na lin gi bi kim ya sal ha ber ci le rin, tat al ma

sis te min de rol oy na dı ğı dü şü nül mek te dir.139

Şe kil 31'de, de ği şik uya rı la ra gö re tat hüc re le rin de mey da na ge len

olay lar tas vir edil miş tir. Bun la rı in ce ler ken şu iki nok ta nın da unu tul ma -

ma sı ge re kir. Ön ce lik le, fark lı uya rı cı la ra gö re tat hüc re sin de mey da na

ge len de ği şim ler, fark lı hüc re çi zim le riy le gös te ril miş tir; bu nun ne de ni,

oku yu cu nun da ha ra hat an la ma sı na yar dım cı ol mak tır. Ger çek te tat hüc -

re le ri, da ha ön ce de bah set ti ği miz gi bi, sa de ce bir de ğil, bir den faz la uya -

rı cıy la et ki le şim içi ne gi rer ler. Di ğer nok ta da, tat hüc re sin de ki ha ber leş -

me nin şe kil de sa de ce ana hat la rıy la gös te ril me si dir.

Bi lin di ği gi bi, mü hen dis ler me ka nik ve ya elekt ro nik ci haz la rın ça lış -

ma sis tem le ri ni gös te ren de tay lı tek nik çi zim ler ya par lar. Bu çi zim ler, ale -

tin, mü hen dis ler, tek nis yen ler ve ya uz man lar ta ra fın dan ta sar lan dı ğı nın

açık bir de li li dir. Ak lı ye rin de olan hiç kim se tek nik res mi ni gör dü ğü ci -

ha zın ken di li ğin den ve ya te sa dü fen oluş tu ğu nu dü şün mez. Şim di bir de

Şe kil 31'de ki tat hüc re le ri nin ile ti şim me ka niz ma la rı na ba kın. Bun la rın ta -

sar lan ma dan or ta ya çık tı ğı nı dü şü nür mü sü nüz? El bet te, ha yır! Çün kü

akıl ve man tık sa hi bi hiç bir in sa nın böy le bir dü şün ce ye ka pıl ma sı müm -

kün de ğil dir.

Ev rim te ori si nin ile ri sür dü ğü de iş te bu na ben zer akıl al maz bir id -

di adır. Apa çık tır ki, tat hüc re le ri nin ge liş miş ha ber leş me yön tem le ri te sa -

düf ese ri ola maz. Söz ko nu su sis te min her aşa ma sı son de re ce has sas ve

de tay lı he sap lar, sa li se ler için de ger çek le şen dü zen le me ler içer mek te dir.

Bu aşa ma lar dan tek bir ta ne si bi le onu ya ra tan Al lah'ın var lı ğı nı gös ter -

me ye ye ter li dir. Ev rim ci le rin göz gö re gö re apa çık de lil le ri in kar et me le ri

ise sa de ce akıl ve man tık dı şı sap lan tı lar dan ken di le ri ni kur ta ra ma ma la rı

ile açık la na bi lir.

Koku ve Tat Mucizesi

150

Page 153: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Harun Yahya (Adnan Oktar)

151

(Şekil 31) Farklı uyarıcılara göre tat hücresindeki haberleşmenin ana hatları. Tuzlu veekşi uyarıcılar tat hücresinin zarındaki iyon kanallarıyla; tatlı, acı ve umamiuyarıcılar ise hücre zarındaki özel reseptörlerle iletişim kurarlar.

Tuz (NaCl)

Sodyumiyonu (Na+)

İyon kanalı

Tat tüycükleri

Hidrojeniyonu (H+)

Potasyum iyonkanalı Pozitif

iyon

Hücreçekirdeği

Potasyumiyonu K+

Kalsiyum iyonu Ca++

Tat nöronu

Kimyasalhaberciler

Beyne giden sinyal

Na+

Na+

Na+

K+

K+

K+ kanalı

Ca++

Ca++

Na+

K+

Ca++

Ca++

Şeker veya tat-landırıcı

Enzim

Öncü

İkincihaberci

G protein

G proteinli reseptör

G proteinkompleksi

G proteinkompleksi

]

TUZLU UYARICILAR

ACI UYARICILAR UMAMİ UYARICILAR

EKŞİ UYARICILAR TATLI UYARICILAR

Acıuyarıcılar

EnzimEnzim

Öncü Öncüİkincihaberci

İkincihaberci

En dop laz mikre ti ku lumCa++ içerir

] ]

Glutamat Glutamat reseptörü

Glutamat kompleksi

Page 154: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Be yin de ki Tat Al ma Du yu su Vü cu du nuz da ki si nir ler ge liş miş bir ül ke nin pos ta sis te min den çok

da ha mü kem mel ça lı şır lar. Doğ du ğu nuz dan bu ya na her gün hat ta her an

bü yük oran lar da bil gi yi ola ğa nüs tü bir ba şa rıy la tam ta mı na doğ ru ad res -

le re ta şır lar; hiç bir bil gi yi kay bet mez ler. Bey ni niz de yak la şık ola rak yüz

mil yar si nir hüc re si bu lu nur.140 Siz bir şey ler ye di ği niz ve ya iç ti ği niz de de,

üç tat si ni ri niz tat hüc re le ri niz den al dık la rı me saj la rı yüz mil yar ad res ten

il gi li olan la rı na ta şır lar. Üs te lik bu nu ya şa dı ğı nız sü re bo yun ca ku sur suz

ola rak ya par lar.

Ön ce lik le şu nu be lir te lim ki, tat si nir le ri nin ça pı 0.004 mi li met re den

da ha az dır.141 Tat me saj la rı bey ne, di lin ön de ki üç te iki lik bö lü mün den

"chor da tympa ni" si ni riy le, ar ka da ki üç te bir lik bö lü mün den ise "glos sop -

haryn ge al" si ni riy le ta şı nır. "Va gus" si ni ri de ağ zın ar ka ta raf la rın dan al -

dı ğı tat sin yal le ri ni bey ne ile tir.142 (Şe kil 32) İş te bu üç si nir, on bin ler ce tat

Koku ve Tat Mucizesi

152

(Şekil 32)"Chor da tympa ni" (1),"glos sop haryn ge al"(2) ve "va gus" (3) si -nir le ri omu ri lik so ğa -nın da bir le şe rek (4),ora dan bey nin il gi liböl ge le rine (5)-(6)mesaj taşır lar.

12

3

4

5

6

Page 155: KOKU VE TAT MUCİZESİ

hüc re sin den al dık la rı ha ber le ri be yin sa pı de ni len böl ge ye gö tü rür ler. Tat

bil gi le ri bu ra dan da bey nin kor teks, hi po ta la mus ve amig da la böl ge le ri ne

gi der ler. Bir şey ler atış tı rır ken, ad la rı ge çen üç

si nir bey nin il gi li böl ge le ri ne sü rek li ola rak

ha ber ulaş tır mak la meş gul dür. Bun lar dan ay -

rı ola rak sı cak lık, do kun ma, ba sınç ve ağ rı ya

iliş kin bil gi le ri hüc re ler den bey ne ta şı yan

özel bir si nir ("V. kra ni yal si nir") da ha var dır.

Pe ki, söz ko nu su me saj lar na sıl olur da

"en fes bir kes ta ne li kek" ve ya "le ziz bir man tar

çor ba sı" gi bi yo rum la ra dö nü şür ler? Na sıl olur

da ye di ği mi zin, ne fis mi, ya van mı ya da bo -

zuk mu ol du ğu nu an la rız? Na sıl olur da be sin -

le ri anın da ta nı rız? Na sıl olur da gı da la rı ay rın -

tı la rıy la tas vir ede cek şe kil de ana liz ede riz?

So ru la rı do yu ru cu bir şe kil de ce vap lan -

dır mak için, ye ni araş tır ma la rın so nuç la rı nı

bek le me miz ge re ki yor. Be yin de, tat me saj la rı -

Harun Yahya (Adnan Oktar)

153

Bir şey ye di ği miz de veya iç ti ği -miz de tat si nir le ri miz, tat hüc re -

le rin den al dık la rı me saj la rıbey ne ile tir ve bu bil gi ler çok

kı sa za man di lim le ri için de"en fes bir kes ta ne li kek"

ve ya "le ziz bir man tarçor ba sı" gi bi yo rum -

la ra dö nü şür ler.

Page 156: KOKU VE TAT MUCİZESİ

nın na sıl an lam lı al gı la ra dö nüş tü ğü he nüz bi lin me mek te dir. Di ğer de yiş -

le, tat al ma sis te min de ki kod la ma sis te mi ve bey nin bu şif re le ri çöz me me -

ka niz ma sı ha len an la şı la ma mış tır. Şu an da bi li nen, tat ay rı mı nın be lir li bir

hüc re mo de lin den kay nak lan ma dı ğı ve tat hüc re le rin den ge len bil gi le rin

be yin de top lu ola rak de ğer len di ril me siy le tat al gı sı nın oluş tu ğu dur.143

Önü müz de ki se ne ler de tat du yu su nun ça lış ma me ka niz ma sı na da ir

muh te me len da ha kap sam lı bil gi miz ola bi lir. Bu nun la bir lik te, eli niz de

tut tu ğu nuz bu ki tap ka dar şu ger çek ten de emin ola bi lir si niz: Her ye ni bi -

lim sel bul gu, tat al ma sis te min de ki ya ra tı lış ger çe ği ni bir ke re da ha göz -

ler önü ne se re cek tir. Çün kü can lı la ra ka tın dan bir ni met ola rak gü zel ko -

ku la rı ve eş siz tat la rıy la sa yı sız bit ki le ri, mey ve le ri, seb ze le ri var eden,

bun lar la on la rı rı zık lan dı ran alem le rin Rab bi olan Al lah'tır.

Bir çok ayet te bu ger çek bil di ri lir ve in san la ra

öğüt alıp dü şün me le ri tav si ye edi lir. Ba zı

ayet ler şu şe kil de dir:

Koku ve Tat Mucizesi

154

Page 157: KOKU VE TAT MUCİZESİ

De ki: "Si zi gök ler den ve yer den rı zık lan dı ran kim?" De ki: "Al lah, ger -

çek ten ya biz, ya da siz her hal de bir hi da yet üze rin de yiz ve ya apa çık bir

sa pık lık ta." (Se be Su re si, 24)

O, gök ten su in di ren dir. Bu nun la her şe yin bit ki si ni bi tir dik, on dan bir

ye şil lik çı kar dık, on dan bir bi ri üs tü ne bin di ril miş ta ne ler tü re ti yo ruz. Ve

hur ma ağa cı nın to mur cu ğun dan da ye re sark mış sal kım lar, -bir bi ri ne

ben ze yen ve ben ze me yen- üzüm ler den, zey tin den ve nar dan bah çe ler (kı -

lı yo ruz.) Mey ve si ne, ürün ver di ğin de ve ol gun lu ğa eriş ti ğin de bir ba kı -

ve rin. Şüp he siz ina na cak bir top lu luk için bun da ger çek ten ayet ler var -

dır. (Enam Su re si, 99)

Ey in san lar, Al lah'ın üze ri niz de ki ni me ti ni anın. Gök ten ve yer den si zi rı -

zık lan dı ran Al lah'ın dı şın da bir baş ka Ya ra tı cı var mı? O'ndan baş ka İlah

yok tur. Öy ley se na sıl olur da çev ri li yor su nuz? (Fa tır Su re si, 3)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

155

Page 158: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Tat hüc re le rin de ki de vir tes limBi lin di ği gi bi her ci ha zın be lir li bir kul la nım öm rü var dır. Ci haz ne

ka dar zor ve ağır şart lar al tın da ça lı şır sa, kul la nım sü re si de o oran da kı -

sa ola cak tır. Dil de ki tat hüc re le ri için de ben zer bir du rum söz ko nu su -

dur. Tat hüc re le ri, vü cut sı cak lı ğı nın ol duk ça üs tün de ve ya al tın da ki gı -

da lar la, asit li be sin ler le her gün mu ha tap olur lar; bu yön den güç ve çe tin

bir or tam da ça lı şan alet le re ben zer ler. Ör ne ğin, sım sı cak bir çay, buz lu bir

mey ve su yu, ko yu bir kah ve ve ya ek şi bir grey furt su yu on la rı bel li bir öl -

çü de yıp ra tır. Do ğal ola rak, tat hüc re le ri nin za man için de al gı la ma ye te -

ne ği ni kay bet me le ri ve tat du yu su nun yok ol ma sı bek le ni lir di. Ama böy -

le ol maz. Pe ki ne den tat du yu su kö rel mez ve kay bol maz?

Bu nun ne de ni tat hüc re le rin de ki ye ni len me me ka niz ma sı dır. Tat

hüc re le ri or ta la ma ola rak her 10 gün de bir de ği şir ler.144 Ya ni şu an da ki tat

hüc re le ri niz bun dan 10 gün ön ce ki ler den ta ma men fark lı dır. Tat to mur -

cu ğun da ki ba zal hüc re ler ol gun la şır ve bir kaç sa at için de es ki tat hüc re le -

ri ni zin ye ri ni alır lar. (Şe -

kil 33) Si zin far kı na var -

ma dı ğı nız bu iş lem ler o

ka dar hız lı ger çek le şir ki

ba zen ak şam ye me ğin de

Koku ve Tat Mucizesi

156

(Şekil 33)Yeni tat hücreleriningelişim yeri olan bazalhücrelerin tat tomurcu-ğundaki konumları.

Tat gözeneği Tat tüycükleri

Tat alıcıhücre

Destekhücresi

SinapslarSinir

Bazalhücre

Page 159: KOKU VE TAT MUCİZESİ

kul lan dı ğı nız tat hüc re le ri kah val tı da ki ler den fark lı dır.145 Bu mü kem mel

me ka niz ma sa ye sin de, tat hüc re le ri niz her za man gü ve ni lir ve sağ lam bir

ya pı da ka lır lar. Siz de tat la rı alış tı ğı nız gi bi al gı la ma ya, vü cu du nuz için

za rar lı ola bi le cek mad de le ri tes pit et me ye de vam eder si niz.

Şüp he siz bu ger çek, ge re ği gi bi te fek kür edil me si ge re -

ken bir du rum dur. Şöy le bir et ra fı nı za ba kın, çev re niz -

de ki ile ri tek no lo ji ürü nü ci haz lar dan ken di ken di ni

ye ni le ye bi len var mı? Ta bii ki ha yır! İş te bu ha ki -

kat göz önün de bu lun du ru lur sa, tat al ma sis te -

min de ki mu az zam ya ra tı lış da ha iyi kav ra nır.

Ay nı za man da bu ger çek, bi zi ya ra tan Rab -

bi mi zin son suz cö mert li ği ni ve lü tuf kar lı ğı -

nı bir ke re da ha ha tır la ma mı za ve si le olur.

An cak in san la rın bü yük bir bö lü mü bu ger çe -

ğin far kın da ol ma la rı na rağ men gör mez den ge le -

Harun Yahya (Adnan Oktar)

157

Page 160: KOKU VE TAT MUCİZESİ

rek nan kör lük te di re nir ve şük ret mez ler. Ken di vü -

cut la rın da ki bir bi rin den ha ri ku la de ya ra tı lış de lil -

le ri ne her an şa hit olur, an cak gaf let için de yüz

çe vi rir ler. Bu in san la rın du ru mu Neml Su re -

si'nde şu şe kil de bil di ri lir:

Şüp he siz, se nin Rab bin, in san la ra kar şı bü yük

lü tuf (fazl) sa hi bi dir, an cak in san la rın ço ğu şük ret -

mi yor lar. (Neml Su re si, 73)

Ev rim ci le rin İçi ne

Düş tük le ri Du rumEv rim yan lı sı araş tır ma cı ve ya zar la rın or tak bir

özel li ği var dır ki bu nun iz le ri ni ko nuş ma la rın da, ma ka -

le le rin de ve ki tap la rın da ko lay lık la gör -

mek müm kün dür. Bu in san lar, ev -

rim te ori si ne gö zü ka pa lı bir şe -

kil de bağ lı dır lar. El le rin de sa -

vun duk la rı te ori yi des tek le ye cek

her han gi bir de lil ol ma ma sı bi le, on -

la rı sa bit fi kir le rin den vaz ge çir mez.

Ha ta la rı nı ka bul et mek ye ri ne, da -

ha da hırs la nır ve spe kü las yon -

lar üret me ye de vam eder ler.

Ko nu muz olan tat du yu -

su nu ele ala lım. Ev rim ci araş -

tır ma cı lar tat al ma nın, yük sek

ka lo ri li ve ze hir li gı da la rı teş -

Koku ve Tat Mucizesi

158

Page 161: KOKU VE TAT MUCİZESİ

his et mek için

ev rim leş ti ği ni id -

dia eder ler.146 İd di -

aya gö re, ya şa mak için ye -

mek zo run da olan ilk can lı lar, çev re le rin de ki kay -

nak lar dan fay da lan mak için de ne me ya nıl ma lar da

bu lun muş lar ve ze hir li ola nı fay da lı olan dan ayırt

edin ce ye ka dar ça ba gös ter miş ler dir. Bu ça ba nın so -

nu cun da ni ha yet dil le ri, bun la rı bir bi rin den ayı ra cak

özel lik ler edin miş ve tat la rı al gı la ma ya baş la mış tır. Za -

man la ih ti yaç la rı ayırt ede bi len dil, zevk le ri de ayırt et -

me ye baş la mış ve tat al ma du yu su ih ti yaç la rın ya nı

sı ra gü zel lez zet le rin de kay na ğı ol muş tur.

Ger çek te bu iza hın hiç bir açık la yı cı yö nü nün ol ma dı ğı

or ta da dır. Tat al ma du yu mu zun, be sin le ri bir bi rin den ayırt et me -

ye ya ra dı ğı za ten bi li nen bir du rum dur. Bu nu bir "ev rim sü re ci ne"

bağ la mak, hiç bir bi lim sel da ya na ğı ol ma yan tü müy le ya nıl tı cı bir

yo rum dur. Ay rı ca her ne şe kil de ge liş miş olur sa ol sun, ev rim ci -

159

Page 162: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ler söz ko nu su sis te min na sıl

olup da "ev rim leş ti ği ni" açık la -

mak zo run da dır lar. Asıl ya nıt la -

ma la rı ge re ken so ru iş te bu dur.

Bu ha ya li se nar yo da ze hir li ola -

nı ayırt edin ce ye ka dar tü rün so -

yu nu na sıl de vam et tir di ği bel li de -

ğil dir. Edi ni len de ne yim le rin ve ya

ger çek le şen söz de de ği şik lik le rin son ra ki

ne sil le re na sıl ak ta rıl dı ğı açık la ma sız dır. Di lin

sa hip ol du ğu özel lik ler, al gı la ma sis tem le ri ve sa hip ol du ğu me ka niz ma -

la rın olu şu mu ko nu su na ise de ğin me ye bi le ge rek yok tur. Çün kü bun la -

rın ev ri mi ne da ir bir açık la ma ya hiç bir kay nak ta rast la ya maz sı nız.

Yu ka rı da ki hi ka ye, böy le kar ma şık bir me ka niz ma yı

izah et mek için Dar wi nist le rin na sıl bir yön tem iz le -

dik le ri ni açık la mak ba kı mın dan önem li dir. Ev rim -

ci ler açık la ma la rın da ge nel lik le iki tak tik ten bi -

ri si ne baş vu rur lar. Ba zı la rı böy le bir ko nu ya

hiç de ğin me me yi ter cih eder ken, ba zı la rı

da yu ka rı da ki ifa de le re ben zer kli şe açık -

la ma la rın ar ka sı na sı ğı nır, bu açık la ma -

la rı da bi lim sel bul gu la rın ara la rı na ek -

le me ye özen gös te rir ler. Du yu la rın

Do ğal Ta ri hi ki ta bı nın ya za rı Di ane

Ac ker man'ın tat du yu su nu ok ya nus -

160

Koku ve tad al ma du yu la rı te sa dü fenor ta ya çı ka ma ya cak ka dar komp leks tir.

Page 163: KOKU VE TAT MUCİZESİ

la ra borç lu ol du ğu muz yö nün de ki ifa de le ri bu du ru ma bir ör nek tir.147 Be -

ra be rin de hiç bir bi lim sel açık la ma ya yer ve ril me yen bu id di anın bir ge çiş -

tir me den iba ret ol du ğu açık tır. Ev rim ci ler her baş la rı sı kış tı ğın da "il kel

dün ya da ki ok ya nus lar" ma sa lı na kur ta rı cı gi bi sa rı lır lar. As lın da adı ge -

çen ya zar da yaz dık la rı nı de lil len di re me me nin sı kın tı sı nı ya şa mak ta dır.

Ni te kim ko nu ya iliş kin şu ha ya li ni di le ge ti rir:

Ya ban cı bir uy gar lık bi zim le bağ lan tı kur muş ol say dı, bi ze ve re bi le cek le ri

en bü yük he di ye bir vi deo film ko lek si yo nu olur du: Tür le ri mi zin ev ri mi nin

her aşa ma sın da ki film le ri.148

Di ane Ac ker man'ın bu bek len ti si ne hak ver mek ge re kir. Ni te kim ev -

rim ci ler, şim di ye dek "tek bir id di ala rı nı" bi le hak lı çı ka ra cak bir bi lim sel

de lil le kar şı laş ma mış lar dır. Kar şı laş ma la rı da kuş ku suz im kan sız dır.

Do la yı sıy la Dar wi nist ler, ko ku al ma sis te min de kar şı laş tık la rı zor -

luk lar la, tat al ma sis te min de de kar şı kar şı ya dır lar. Çün kü gü nü müz tek -

no lo ji si, im kan la rı ve eği ti mi ile he nüz de tay la rı çö zü le me miş olan tat du -

Harun Yahya (Adnan Oktar)

161

Page 164: KOKU VE TAT MUCİZESİ

yu su na "te sa düf ler le" bir açık la ma ge tir mek, bu id di anın sa hi bi ni an cak

kü çük dü şü re cek tir. Tat al ma sis te mi, be yin de ki tat kod la ma me ka niz ma -

sın dan sa hip ol du ğu re sep tör çe şit le ri ne ka dar o den li mükemmel bir

komp leks lik içe rir ki her par ça sı nın özel ol du ğu açık tır. Da ha sı, tat sis te -

mi nin ide al ya pı sı, mü kem mel ve ku sur suz ça lış ma yön te mi de apa çık or -

ta da dır. Bu ger çek ler göz önü ne alın dı ğın da söz ko nu su sis tem için de ba -

şı boş ve kont rol süz hiç bir mü da ha le nin ola ma ya ca ğı nı an la mak zor de -

ğil dir. Hiç bir te sa dü fi olay şu ur suz mo le kül le re ye dik le ri ni ve ya kok la -

dık la rı nı "al gı la ma" gi bi bir ye te nek ve re mez. Hiç bir te sa düf, bir bi rin den

ha ber siz mo le kül le ri bir bi ri ne ku sur suz uyum lu bir ge omet rik yapı ile ya -

ra ta maz. Bun la rın uyum la rı nı bir "pas ta" ve ya "por ta kal" gi bi an -

lam lı ha le ge ti re mez. Hiç bir te sa düf di le ula şan şu ur suz mo le -

kül le rin "bil gi si ni" doğ ru ca bey ne ilet me si ge rek ti ği ni bi -

Koku ve Tat Mucizesi

162

Hiç bir te sa düf ku sur suz özelliklere sa hip di li, di lin ya pı sı ileuyum lu tad mo le kül le ri ni ve ya tad hüc re le ri ni mey da na ge ti -re mez. Tad al ma du yu su, tüm di ğer du yu lar gi bi Al lah'ın ya-

ratış mucizelerin den biridir.

Page 165: KOKU VE TAT MUCİZESİ

le mez. Te sa düf ler, ye ni den ha tır lat mak ge re kir se, an lam lı bir ma ka le nin

çe şit li yer le ri ne rast ge le yer leş ti ril miş ke li me ler gi bi, ku ru lu dü zen de

rast ge le ge li şen olay lar dır. Yer leş ti ri len bu rast ge le ke li me ler, kuş ku suz ki

an lam lı ma ka le yi da ha an lam lı ha le ge tir mez ve ya ona ye ni bir an lam kat -

maz lar. Tam ter si ne, an lam bü tün lü ğü nü bo zu cu et ki le ri var dır. İş te ev -

rim ci le rin te sa düf id di ala rı da bun dan fark lı bir an lam ta şı ma mak ta dır.

Ve as lın da ken di le ri de bu ger çe ğin far kın da dır lar.

Da ha sı, da ha ön ce ki bö lüm ler de be lirt ti ği miz gi bi, tat al ma da, ko ku

al ma du yu su nun önem li bir fonk si yo nu var dır. Tek cüm ley le özet le mek

ge re kir se, ko ku ve tat al ma sis tem le ri bir bir le riy le iç içe geç miş bir bağ lan -

tı için de dir ler. Do la yı sıy la, tat du yu su, ko ku al ma du yu su ol mak sı zın bir

an lam ifa de et mez. Bu bir lik te lik de kuş ku suz ev rim ci ler için bir en di şe

se be bi dir. Da ha ön ce be lirt ti ği miz "in dir ge ne mez komp leks lik" özel li ği

gös te ren ya pı lar, ya ni bir bi ri ne ba ğım lı olan sis tem ler, aşa ma lı bir ev rim

sü re ci nin im kan sız lı ğı nı or ta ya koy mak ta dır lar. Ta dın, ko ku al ma du yu -

su ile var lı ğı nı sür dü re bil di ği ger çe ği de, ev rim te ori si ne gö re bun la rın

bir bir le rin den ba ğım sız ev rim leş me le ri ni ola nak sız kı lar. Oy sa ev ri me

Harun Yahya (Adnan Oktar)

163

Page 166: KOKU VE TAT MUCİZESİ

gö re her or ga nın, hat ta bu or gan la rın sa -

hip ol du ğu her özel li ğin mil yon lar ca yıl -

lık ge li şim içe ren bir sı ra sı ol ma lı dır. Bu

du rum da tat al ma nın, ko ku al ma du yu -

su nun ge li şi mi ne ka dar iş lev siz bek le miş

ol ma sı ge rek mek te dir ki kuş ku suz bu nu

da yi ne ev rim te ori si nin ken di me ka niz -

ma la rı im kan sız ha le ge ti rir. Ev ri me gö -

re bir ya pı iş lev siz bek le ye mez, kö re lip

yok olur.

Tüm bun lar şu nu ifa de eder: Ev rim -

ci ler ola ğa nüs tü komp leks olan tat al ma

sis te mi nin na sıl ev rim leş ti ği ni açık la ya -

maz ken bir de bu nun ko ku al ma ile iş

bir li ği için de ev rim leş me si ni izah et mek

gi bi bü yük bir prob lem le da ha kar şı kar -

şı ya dır lar. Kim ya sal mad de le ri al gı la -

mak için ne den tat ve ko ku al ma gi bi iki

fark lı sis te min ev rim leş ti ği so ru su na ise

ge ti re bil dik le ri hiç bir ce vap yok tur.

Bu du rum da vic da nı ve şu uru açık

olan her kes şu ger çe ğin ko lay lık la far kı -

na va ra cak tır. Be yin, dil, tat si nir le ri, pa -

pil la lar, tat to mur cuk la rı, tat hüc re le ri,

Koku ve Tat Mucizesi

164

Tad al ma du yu su, Al lah'ın in san la ra ver di ğibir ni met ve O'nun rah me ti nin bir tecel lisidir.

Page 167: KOKU VE TAT MUCİZESİ

tat re sep tör le ri, bir çok fark lı pro te in ve en zi -

min ku sur suz bir uyum için de bi ra ra ya gel -

me le ri nin tek bir açık la ma sı var dır: Tat al ma

du yu su nu ya ra tan ve hiz me ti mi ze ve ren alem -

le rin Rab bi olan Al lah'tır. Al lah'ın ku sur suz ya -

ra tı şı nı gör mez den ge le rek, ba tıl yol la ra yö ne len

in san la rın du ru mu ise Ku ran'da şöy le ta rif edi lir:

Al lah si ze ken di ne fis le ri niz den eş ler ya rat tı ve si -

ze eş le ri niz den ço cuk lar ve to run lar ya rat tı ve si zi gü -

zel şey ler den rı zık lan dır dı. Şim di on lar, ba tı la mı ina nı -

yor lar ve Al lah'ın ni me ti ni in kar mı edi yor lar?

Al lah'ın dı şın da, ken di le ri için gök ler den ve yer den hiç bir rız ka, hiç bir

şe ye ma lik ol ma yan ve bu na güç le ri yet me yen şey le re mi ta pı yor lar?

Ar tık Al lah'a ben zer ler ara ma ya kal kış ma yın; çün kü Al lah bi lir, siz ise

bil mez si niz. (Nahl Su re si, 72-74)

165

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 168: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Elekt ro nik dilDi li miz de ki göz ka maş tı rı cı ya pı lar ba zı bi lim adam la rı için il ham

kay na ğı ol muş tur. İn san di li nin fonk si yon la rı nı tak lit eden ve elekt ro nik

dil ola rak isim len di ri len ci haz lar ge liş ti ril me saf ha sın da dır. Bu ci haz, ba -

yat be sin le ri ta ze le rin den ayırt et mek ve gı da lar da bak te ri le rin ne den ol -

du ğu çü rü me le ri tes pit et mek gi bi amaç lar doğ rul tu sun da ge liş ti ril mek -

te dir. Elekt ro nik dil 100 ka dar mi nik de li ği bu lu nan elekt ro nik bir dev re -

dir. Bu de lik le rin her bi ri si ya pay bir tat to mur cu ğu şek lin de ta sar lan mış -

tır. Dev re üze ri ne dam la tı lan her han gi bir sı vı, de lik ler ta ra fın dan sün ger

gi bi emil mek te dir. Bu nun ar dın dan, su ni tat to mur cuk la rı sı vı nın kim ya -

sal bi le şi mi ne gö re renk de ğiş tir mek te, so nuç lar da bir ek ran üze rin de gö -

rün mek te dir. Ör ne ğin, pem be renk test edi len sı vı nın tat lı, açık sa rı ise bi -

raz ek şi ol du ğu nu gös ter mek te dir.

Şim di iki dil mo de li ara sın da bir kar şı laş tır ma ya pa lım. Elekt ro nik

di li ge liş ti ren araş tır ma cı lar dan bi ri si olan Eric Anslyn, ta sa rım la rı nın

yak la şık yüz fark lı ta dı tes pit et ti ği ni ifa de et mek te dir.149 Yıl lar dır bir çok

bi lim ada mı ve mü hen di sin bü yük büt çe li araş tır ma-ge liş tir me pro je le -

ri üze rin de ça lış ma sıy la ge li nen nok ta bun dan iba ret -

tir. İn san di liy le kı yas lan dı ğın da, ya pay

di lin tat al ma ka pa si te si ve ka li te si nin

Koku ve Tat Mucizesi

166

Elektronik dilde kullanılan sensörler. Sensörler her ne kadar küçük görünselerde tat hücrelerindeki reseptörlere kıyaslaoldukça büyüktürler.

Page 169: KOKU VE TAT MUCİZESİ

167

Page 170: KOKU VE TAT MUCİZESİ

bir hay li il kel ol du ğu or ta da dır. Ay -

rı ca tat du yu su, in sa nın ya ra tı lı şın dan bu ya -

na mü kem mel ola rak iş le vi ni ye ri ne ge tir mek te dir.

El bet te ki ara da ki fark açık tır. Elekt ro nik dil bir ta sa rım,

plan ve mü hen dis lik ürü nü dür. Bu ci ha zı oluş tu ran par ça la rın

tü mü bir ma sa nın üze ri ne di zil se ve mil yon lar ca hat ta mil yar lar -

ca yıl bek len se, elekt ro nik di lin te sa dü fen oluş ma sı müm kün de -

ğil dir. Bun lar is ter de ni ze, is ter vol kan la rın ke na rı na, is ter se uza ya

bı ra kıl sın, yi ne de so nuç de ğiş me ye cek; par ça la rın akı be ti kul la nı la -

maz ha le ge lip da ğıl mak ola cak tır. Bu ger çek, elekt ro nik dil le kı yas lan ma -

ya cak ka dar üs tün olan in san di li ve tat al ma sis te mi nin rast lan tı la rın ar -

dı ar dı na sı ra lan ma sıy la ger çek le şe me ye ce ği ni an la mak ba kı mın dan

önem li dir. Bu üs tün yapıya ya ra tı lış dı şın da açık la ma ara mak bo şu na bir

ara yış ola cak tır. Her ev rim ci de bu ger çek le ri ve ya ev -

rim te ori si ne olan dog ma tik bağ lı lı ğı nı ka bul et -

mek du ru mun da dır.

Tat la rın ve Tat

Al ma nın

Dü şün dür dük le riHe nüz an ne ni zin kar nın da em-

b ri yo ha lin dey ken tat lar la ta nış ma -

ya baş la dı nız; do ğu mu nu zun he -

men ar dın dan da tat al ma du yu -

nuz ça lış ma ya baş la dı.150 İlk tat tı -

ğı nız gı da, her tür lü ih ti ya cı nı zın

için de bu lun du ğu an ne ni zin sü tü

ol du. Sa hip ol du ğu nuz sis tem sa ye -

168

Page 171: KOKU VE TAT MUCİZESİ

sin de, bü yü me niz için ge rek li be sin le ri ye di niz, si ze za rar ve re bi le cek

mad de le ri ise ye me di niz. Ço cuk lu ğu nuz da ki tat du yu nu zun ye tiş kin lik

dö ne mi ni ze kı yas la da ha güç lü ol ma sı, si zin için önem li bir gü ven lik me -

ka niz ma sı ol du. (Ço cuk lar da tat hüc re le ri nin sa yı sı eriş kin le re oran la da -

ha çok tur.) Ço cuk lar da tat hüc re le ri di lin dı şın da, üst da mak, ya nak lar ve

bo ğaz da da bu lu nur.151 Kı sa ca sı, da ha pek çok mad de yi ta nı ma dı ğı nız ve

za rar lı mad de le ri fay da lı lar dan ayırt et me yi bil me di ği niz yıl lar da, tat al -

ma du yu nuz bü yük yar dım cı nız ol du.

Er gen lik dö ne min de de tat al ma sis te mi niz her an hiz me ti niz de ol -

du. Bir an ol sun gö re vi ni ak sat ma dı, du rup din len mek si zin si zin adı nı za

ye dik le ri ni zi ve iç tik le ri ni zi ha ta sız tah lil et ti. Acı ya kar şı has sas du yar lı -

lı ğı nız ile ze hir li ve ya za rar lı ola bi le cek mad de le ri ağ zı nı za alır al maz teş -

his et ti niz. (Tat lar ara sın da en dü şük "al gı la ma eşi ği" acı da dır.152 Tat hüc -

re le ri tat lı lı ğı 200'de, tuz lu lu ğu

400'de, ek şi li ği 130.000'de, acı -

lı ğı ise 2.000.000'da 1'de du -

yum sa ya bi lir ler.153) Böy le ce öl -

dü rü cü bir doz yut ma dan muh -

169

Page 172: KOKU VE TAT MUCİZESİ

170

Page 173: KOKU VE TAT MUCİZESİ

te me len ze hir li bir mad de yi ağ zı nız dan dı şa rı ya at tı nız. Tat al ma sis te mi -

niz ol ma say dı, ne ler ola bi le ce ği ni zih ni niz de can lan dı rın. Ha ya tı nı zı sür -

dü re bil mek için bir kim ya la bo ra tu va rın da ya şa ma nız ve por ta tif bir ana -

liz dü ze ne ğiy le do laş ma nız za ru ri ola cak tı. Me se la, do la bı nız da ki kü çük

be yaz ta ne cik ler le do lu bir ka va no zun muh te vi ya tı nın tuz mu, şe ker mi,

ça ma şır de ter ja nı mı ve ya ze hir li bir kim ya sal mad de mi ol du ğu nu an la -

ma nız için kim ya sal test ler yap mak zo run da ka la cak tı nız. Tüm vak ti ni zi

gün lük öğün le ri niz de ye me niz ve iç me niz ge re ken be sin le ri tes pit et me -

ye ayır sa nız bel ki de ye ter li ol ma ya cak tı.

Dü şü nün ki tat al ma du yu nuz ol ma say dı, bel ki de ye mek ye mek ak -

lı nı za bi le gel me ye cek ti. Her gün iki ve ya üç kez yap mak zo run da ol du -

ğu nuz bu iş lem bir ezi yet ha li ni ala cak tı. Bu nu ih mal et me niz du ru mun -

da da ye ter siz bes len me be lir ti le ri ve has ta lık lar or ta ya çı ka cak tı. Bu ger -

çek le ri unut ma dan bir de mev cut ko şul la ra ba ka lım: Ye dik le ri ni zi ve iç -

tik le ri ni zi şöy le bir gö zü nü zün önü ne ge ti rin. Sağ lı ğı nız için ge rek li olan

gı da la rın ay nı za man da lez zet li de ol duk la rı nı he -

men fark eder si niz. Ör ne ğin, yaz ay la rın da su -

suz lu ğu nu zu gi de ren ka vun, kar puz; kış

ay la rın da vi ta min ih ti ya cı nı zı kar şı la yan

por ta kal, man da li na gi bi mey ve le rin tat la -

rı nın ne ka dar hoş ol du ğu açık tır. Şu ya şı -

nı za ge lin ce ye ka dar kar şı laş tı ğı nız

Harun Yahya (Adnan Oktar)

171

Page 174: KOKU VE TAT MUCİZESİ

172

Page 175: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ku ru ve sı vı gı da la rı, tat la rıy la bir lik te ha tı rı nı za ge ti rin: Muz, çi lek, şef ta -

li, ki raz, in cir, ka yı sı, dut gi bi mey ve ler; ıs pa nak, ha vuç, do ma tes, pa ta tes,

be zel ye gi bi seb ze ler; no hut, mer ci mek, fa sul ye gi bi bak la gil ler; mu hal le -

bi, bak la va, hel va gi bi tat lı lar; fark lı yön tem ler le pi şi ril miş et ye mek le ri,

çe şit çe şit pey nir ler, çor ba lar, kek ler, pas ta lar, bis kü vi ler, bö -

rek ler, çö rek ler, mey ve su la rı, şe ker le me ler, don dur ma lar,

re çel ler ve da ha sa yı sız tat... Eğer tat al ma sis te miy le do na tıl -

mış ol ma say dı nız, bun la rın hiç bi ri nin bir an la mı kal ma ya cak -

tı. Yi ne dü şü nün ki bun la rın tat la rı alış tı ğı mız gi bi lez zet li ol -

ma ya bi lir di; tat sız, ya van, na hoş, mi de bu lan dı rı cı, iğ renç ve -

ya tik sin di ri ci ola bi lir di. Bel li ki her tat in san için özel ola rak

ya ra tıl mış tır. Açık tır ki alış kan lı ğın ge tir di ği bir vur dum duy -

maz lık la bu ger çe ği göz ar dı et mek bü yük bir ha ta ola cak tır.

Gü zel ve te miz be sin le ri in san lar için Al lah'ın ya rat tı ğı Ku -

ran'da şöy le bil di ri lir:

Al lah, yer yü zü nü si zin için bir ka rar, gök yü zü nü bir bi na kıl -

dı; si zi su ret len dir di, su re ti ni zi de en

gü zel (bir bi çim ve in ce lik te) kıl dı

ve si ze gü zel-te miz şey ler -

den rı zık ver di. İş te si -

zin Rab bi niz Al lah

bu dur. Alem le rin

Rab bi Al lah ne yü -

ce dir. (Mü min Su re si, 64)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

173

Page 176: KOKU VE TAT MUCİZESİ

174

Page 177: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Şüp he siz, dü şü nen ve ak le den in san lar için her tat, Al lah'ı ge re ği gi -

bi tak dir et me ye, O'nu min net le an ma ya, O'nu yü celt me ye ve O'na şük -

ret me ye bir ve si le dir.

Her kes bi lir ki en gös te riş li, en lez zet li ye mek da hi oda ko şul la rın da

kı sa sü re de bo zu lup yen mez ha le ge lir. Var olan bu du ru mun bir çok ya ra -

tı lış hik me ti var dır. Bun lar dan bi ri si dün ya ha ya tı nın ge çi ci ol du ğu nu ve

ahi re ti unu tup dün ya ya aşı rı bir tut kuy la bağ lan ma nın bü yük bir ha ta ol -

du ğu nu ha tır lat mak tır. Söz ko nu su tat la rın asıl la rı nın son su za ka dar bu lu -

na ca ğı me kan cen net tir. Cen ne tin bu özel li ği bir ayet te şöy le be lir ti lir:

Tak va sa hip le ri ne va'de di len cen ne tin mi sa li (şu dur): İçin de bo zul ma yan

su dan ır mak lar, ta dı de ğiş me yen süt ten ır mak lar, içen ler için lez zet ve ren

şa rap tan ır mak lar ve süz me bal dan ır mak lar var dır ve or da on lar için

mey ve le rin her tür lü sün den ve Rab le rin den bir mağ fi ret var dır. Hiç (böy -

le mü ka fa at la nan bir ki şi), ate şin için de ebe di ola rak ka lan ve ba ğır sak la -

rı nı 'par ça par ça ko pa ran' kay nar su dan içi ri len kim se ler gi bi olur mu?

(Mu ham med Su re si, 15)

Ba zı in san lar da var dır ki, aç iken ken di le ri ne ye mek ve re ne na sıl te -

şek kür ede cek le ri ni bi le mez; di ğer ta raf tan şa ha ne tat la rı ve tat al ma du -

yu la rı nı ken di le ri için ya ra tan Rab bi mi zi ta ma men unu tur lar. Son suz ni -

met le ri var eden Al lah'a kar şı nan kör lük eden le rin ce hen nem de ki be -

sin le ri Ku ran'da şöy le bil di ri lir:

Ce hen nem; on lar ora ya gi rer ler; ne kö tü bir ya tak tır o.İş te bu; tat sın lar

onu: Kay nar su ve irin. (Sad Su re si, 56-57)

Kay nar bir kay nak tan içi ri lir ler. On lar için (ze hir li olan) da ri

di ke nin den baş ka bir yi ye cek yok tur.

Ne do yu rup-se mir tir, ne aç lık tan

ko rur. (Ga şi ye Su re si, 5-7)

Harun Yahya (Adnan Oktar)

175

Page 178: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 179: KOKU VE TAT MUCİZESİ

yi bir eği tim al mış ve bir şir ke tin de ği şik bö lüm -

le rin de ça lı şa rak tec rü be ka zan mış bir yö ne ti ci

dü şü ne lim. Bu yö ne ti ci nin, şir ket sa hi bi ta ra fın -

dan ba şa rı lı ka bul edil di ği ni ve ge nel mü dür lük

gö re vi ne ge ti ril di ği ni var sa ya lım. Bah si ge çen ge -

nel mü dür bir yıl lı ğı na şir ket te tek yet ki li ol sun,

di le di ği gi bi ka rar lar ala rak şir ke ti yö net sin, şir -

ke tin ça lı şan la rı na ve ti ca ri fa ali yet le ri ne ko mu ta et sin. An cak ge nel mü -

dü rün iş söz leş me si ve hak la rı bir yıl lı ğı na ge çer li ol sun. Do ğal ola rak, bu

sü re nin so nun da şir ke tin asıl sa hi bi mü dür den he sap so ra cak, ken di si ne

ver di ği yet ki le ri na sıl kul lan dı ğı nı ve şir ke ti ne ka dar ka ra ge çir di ği ni öğ -

ren mek is te ye cek tir. Böy le bir du rum da akıl lı bir mü dür, elin de ki im kan -

la rı en iyi şe kil de de ğer len dir mek için ça ba gös te re cek; bu sa ye de de yap -

tık la rı nın mü ka fa tı nı ala cak tır. Ta sar ru fu al tın da ki ola nak la rı har vu rup

har man sa vu ran, dü şün ce siz ce ve he sap sız ca har ca yıp elin de ki le ri tü ke -

ten bir mü dü rün tu tu muy sa bü yük bir akıl sız lık ör ne ği dir; zi ra bir se ne

çok kı sa bir za man da bi te cek, o da yet ki le ri ni su is ti mal et me nin ce za sı nı

çe ke cek tir.

As lın da her in sa nın dün ya da ki ya şa mı, yu ka rı da bah si ge çen ge nel

mü dü rün du ru muy la ben zer lik gös te rir. İn sa nın yö ne ti mi ne ve ri len ler -

den bir kıs mı da vü cu dun da ki uzuv la rı, or gan la rı, bir bi rin den eş siz şe kil -

de ta sar lan mış sis tem le ri ve hüc re le ri dir. Tüm bun la rın ger çek sa hi bi ise

Al lah'tır. İn san, sü re si be lir len miş olan öm rün de ken di si ne ve ri len bu im -

kan la rı en iyi şe kil de de ğer len dir mek zo run da dır. Ölü mü nün ar dın dan

ken di si ni ya ra tan ve ni met ler le do na tan Rab bi mi ze he sap ve re cek tir. Sa -

hip ol du ğu bu bü yük ni me ti en ka zanç lı şe kil de de ğer len dir me nin yo lu

ise Ku ran'da şu şe kil de bil di ril miş tir:

Harun Yahya (Adnan Oktar)

177

Page 180: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Ey iman eden ler, si zi acı bir azab dan kur ta ra cak bir ti ca re ti ha ber ve re yim

mi? Al lah'a ve O'nun Re su lü'ne iman eder si niz, mal la rı nız la ve can la rı -

nız la Al lah yo lun da cehd eder si niz (çaba harcarsınız). Bu, si zin için da ha

ha yır lı dır; eğer bi lir se niz. O da si zin gü nah la rı nı zı ba ğış lar, si zi alt la rın -

dan ır mak lar akan cen net le re ve Adn cen net le rin de ki gü zel ko nak la ra

yer leş ti rir. İş te 'bü yük mut lu luk ve kur tu luş' bu dur. (Saf Su re si, 10-12)

Ko ku ve tat al ma du yu la rı mız da kar şı lık sız ola rak hiz me ti mi ze ve -

ril miş eş siz ni met ler dir. Eli niz de ki ki tap ta şu ger çe ği sık sık vur gu la dık:

Ko ku ve tat al ma gi bi pek çok de ta yı ha la çö zü le me miş de re ce de komp -

leks sis tem ler, bü yük lü kü çük lü ge li şi gü zel ek le me ler le, ba şı boş rast lan tı -

lar la, kör te sa düf ler le olu şa maz; hiç bir şe kil de aşa ma aşa ma

ve ya bir an da ev rim le şe mez. Böy le ide al, mü kem mel ve ku -

sur suz bir uyum için de ça lı şan sis tem le rin tek bir açık la ma -

sı var dır. Ev ren de ki her şey gi bi, sa yı sız ko ku yu ve ta dı al -

gı la ya bil me mi zi müm kün kı lan sis tem le ri ya ra tan Yüce

Al lah'tır. Bu ni met ler, in sa nın Rab bi mi ze şük ret me si için

önem li bi rer ve si le dir ler. An cak ba zı in san lar bu ger çe ği

göz ar dı edip, Ya ra tı cı mı zı unu ta rak ben cil tut ku la rı nın

Koku ve Tat Mucizesi

178

Page 181: KOKU VE TAT MUCİZESİ

pe şin de gi der ve emir le ri ne ve ri len tüm ni met le ri ne fis le ri nin is tek le ri

doğ rul tu sun da tü ke tir ler.

İn sa nın ha ya tı bo yun ca et ki le yi ci ko ku la rı ve le ziz tat la rı al gı la ya bil -

me si Al lah'ın di le me siy le ger çek leş mek te dir. Bu ger çek, akıl ve vic dan sa -

hi bi in san la rın Al lah'a olan iman la rı nı ve bağ lı lık la rı nı art tı rır; O'nu ge re -

ği gi bi tak dir ede bil me le ri ne yar dım cı olur; O'nun sı nır sız kud re ti ni, il mi -

ni ve mer ha me ti ni hak kıy la te fek kür et me le ri ne ve si le olur. Söz ko nu su

ger çe ğin far kın da olan lar yal nız ca O'na kul luk et me le ri ge rek ti ği nin de

bi lin cin de dir ler. İman eden le rin bu tes li mi yet li ruh hal le ri ve Rab bi mi ze

olan güç lü bağ lı lık la rı Al-i İm ran Su re si'nde şu şe kil de bil di ri lir:

On lar, ayak ta iken, otu rur ken, yan ya tar ken Al lah'ı zik re -

der ler ve gök le rin ve ye rin ya ra tı lı şı ko nu sun da dü şü -

nür ler. (Ve der ler ki:) "Rab bi miz, Sen bu nu bo şu na ya -

rat ma dın. Sen pek yü ce sin, bi zi ate şin aza bın dan ko -

ru." (Al-i İm ran Su re si, 191)

İman eden le rin bu sa mi mi üs lup la rı na kar şı lık in -

san la rın bir bö lü mü ağız la rıy la Al lah'a inan dık la rı nı

söy le dik le ri hal de ger çek te hak di nin yo lun dan sap -

Harun Yahya (Adnan Oktar)

179

Page 182: KOKU VE TAT MUCİZESİ

180

Page 183: KOKU VE TAT MUCİZESİ

mak ta dır lar. Bu tür kim -

se le rin du ru mu ise Ku -

ran'da şöy le ta rif edi lir:

De ki: "Gök ler den ve yer den siz le re rı zık ve ren kim dir? Ku lak la ra ve göz -

lere malik olan kim dir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran

kim dir? Ve iş leri evirip-çeviren kim dir? On lar: "Al lah" diyecek ler dir. Öy -

ley se de ki: "Peki siz yine de kor kup-sakın mayacak mısınız? İş te bu, sizin

ger çek Rab biniz olan Al lah'tır. Öy ley se hak tan son ra sapık lık tan baş ka

ne var? Peki, nasıl hâlâ çev riliyor sunuz? (Yunus Suresi, 31-32)

Biz le re ko ku ve tat al ma du yu su nu ve ren Al lah, bu du yu la rı mız la al gı la ya bi le ce ği miz çe şit çe şit ko ku ve ta dı da ya rat mış tır. Bu,Al lah'ın ver di ği sa yı sız ni met ten sa de ce bi ri dir. Bu ni met le ridü şü nen her in san, Rab bi mi z’e şük re den ler den ol malıdır.

Page 184: KOKU VE TAT MUCİZESİ
Page 185: KOKU VE TAT MUCİZESİ

arwinizm, yani evrim teorisi, Yaratılış gerçeğini red-

detmek amacıyla ortaya atılmış, ancak başarılı ola-

mamış bilim dışı bir safsatadan başka bir şey de-

ğildir. Canlılığın, cansız maddelerden tesadüfen

oluştuğunu iddia eden bu teori, evrende ve canlı-

larda çok mucizevi bir düzen bulunduğunun bilim

tarafından ispat edilmesiyle ve evrimin hiçbir zaman yaşanmadığını ortaya

koyan 300 milyona yakın fosilin bulunmasıyla çürümüştür. Böylece Allah'ın

tüm evreni ve canlıları yaratmış olduğu gerçeği, bilim tarafından da kanıt-

lanmıştır. Bugün evrim teorisini ayakta tutmak için dünya çapında yürütü-

len propaganda, sadece bilimsel gerçeklerin çarpıtılmasına, taraflı yorum-

lanmasına, bilim görüntüsü altında söylenen yalanlara ve yapılan sahtekar-

lıklara dayalıdır.

Ancak bu propaganda gerçeği gizleyememektedir. Evrim teorisinin bi-

lim tarihindeki en büyük yanılgı olduğu, son 20-30 yıldır bilim dünyasında

giderek daha yüksek sesle dile getirilmektedir. Özellikle 1980'lerden sonra

yapılan araştırmalar, Darwinist iddiaların tamamen yanlış olduğunu ortaya

koymuş ve bu gerçek pek çok bilim adamı tarafından dile getirilmiştir.

Özellikle ABD'de, biyoloji, biyokimya, paleontoloji gibi farklı alanlardan ge-

len çok sayıda bilim adamı, Darwinizm'in geçersizliğini görmekte, canlıla-

rın kökenini Yaratılış gerçeğiyle açıklamaktadırlar.

Evrim teorisinin çöküşünü ve yaratılışın delillerini diğer pek çok çalış-

mamızda bütün bilimsel detaylarıyla ele aldık ve almaya devam ediyoruz.

Ancak konuyu, taşıdığı büyük önem nedeniyle, burada da özetlemekte ya-

rar vardır.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

183

Page 186: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Dar win'i Yı kan Zor luk larEvrim teorisi, tarihi eski Yunan'a kadar uzanan pagan bir öğreti ol-

makla birlikte, kapsamlı olarak 19. yüzyılda ortaya atıldı. Teoriyi bilim dün-

yasının gündemine sokan en önemli gelişme, Charles Darwin'in 1859 yılın-

da yayınlanan Türlerin Kökeni adlı kitabıydı. Darwin bu kitapta dünya üze-

rindeki farklı canlı türlerini Allah'ın ayrı ayrı yarattığı gerçeğine kendince

karşı çıkıyordu. Darwin'in yanılgılarına göre, tüm türler ortak bir atadan ge-

liyorlardı ve zaman içinde küçük değişimlerle farklılaşmışlardı.

Darwin'in teorisi, hiçbir somut bilimsel bulguya dayanmıyordu; kendi-

sinin de kabul ettiği gibi sadece bir "mantık yürütme" idi. Hatta Darwin'in

kitabındaki "Teorinin Zorlukları" başlıklı uzun bölümde itiraf ettiği gibi, teo-

ri pek çok önemli soru karşısında açık veriyordu.

Darwin, teorisinin önündeki zorlukların gelişen bilim tarafından aşıla-

cağını, yeni bilimsel bulguların teorisini güçlendireceğini umuyordu. Bunu

kitabında sık sık belirtmişti. An-

cak gelişen bilim, Darwin'in

umutlarının tam aksine, teorinin

temel iddialarını birer birer daya-

naksız bırakmıştır.

Darwinizm'in bilim karşısın-

daki yenilgisi, üç temel başlıkta

incelenebilir:

1) Teori, hayatın yeryüzün-

de ilk kez nasıl ortaya çıktığını as-

la açıklayamamaktadır.

2) Teorinin öne sürdüğü

"evrim mekanizmaları"nın, ger-

çekte evrimleştirici bir etkiye sa-

hip olduğunu gösteren hiçbir bi-

limsel bulgu yoktur.

Koku ve Tat Mucizesi

184

Char les Dar win

Page 187: KOKU VE TAT MUCİZESİ

3) Fosil kayıtları, evrim teorisinin öngörülerinin tam aksine bir tablo

ortaya koymaktadır.

Bu bölümde, bu üç temel başlığı ana hatları ile inceleyeceğiz.

Aşı la ma yan İlk Ba sa mak:

Ha ya tın Kö ke ni Evrim teorisi, tüm canlı türlerinin, bundan yaklaşık 3.8 milyar yıl önce

ilkel dünyada ortaya çıkan tek bir canlı hücreden geldiklerini iddia etmekte-

dir. Tek bir hücrenin nasıl olup da milyonlarca kompleks canlı türünü oluş-

turduğu ve eğer gerçekten bu tür bir evrim gerçekleşmişse neden bunun iz-

lerinin fosil kayıtlarında bulunamadığı, teorinin açıklayamadığı sorulardandır.

Ancak tüm bunlardan önce, iddia edilen evrim sürecinin ilk basamağı üze-

rinde durmak gerekir. Sözü edilen o "ilk hücre" nasıl ortaya çıkmıştır?

Harun Yahya (Adnan Oktar)

185

Kamb ri yen ka ya lık la rın da bu lu nan fo sil ler, sal yan goz lar, tri lo bit ler, sün ger ler,so lu can lar, de ni z a na la rı, de niz yıl dız la rı, yü zü cü ka buk lu lar, de niz zam bak la -rı gi bi komp leks omur ga sız tür le ri ne ait tir. İl ginç olan, bir bi rin den çok fark lıolan bu tür le rin hep si nin bir an da or ta ya çık ma la rı dır. Bu yüz den je olo jik li te -ra tür de bu mu ci ze vi olay, "Kamb ri yen Pat la ma sı" ola rak anı lır.

Page 188: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Evrim teorisi, Yaratılış'ı cahilce reddettiği için, o "ilk hücre"nin, hiçbir

plan ve düzenleme olmadan, doğa kanunları içinde kör tesadüflerin ürünü

olarak meydana geldiğini iddia eder. Yani teoriye göre, cansız madde tesa-

düfler sonucunda ortaya canlı bir hücre çıkarmış olmalıdır. Ancak bu, bili-

nen en temel biyoloji kanunlarına aykırı bir iddiadır.

"Ha yat Ha yat tan Ge lir"Darwin, kitabında hayatın kökeni konusundan hiç söz etmemişti. Çün-

kü onun dönemindeki ilkel bilim anlayışı, canlıların çok basit bir yapıya sa-

hip olduklarını varsayıyordu. Ortaçağ'dan beri inanılan "spontane jeneras-

yon" adlı teoriye göre, cansız maddelerin tesadüfen biraraya gelip, canlı bir

varlık oluşturabileceklerine inanılıyordu. Bu dönemde böceklerin yemek

artıklarından, farelerin de buğdaydan oluştuğu yaygın bir düşünceydi. Bu-

nu ispatlamak için de ilginç deneyler yapılmıştı. Kir-

li bir paçavranın üzerine biraz buğday konmuş

ve biraz beklendiğinde bu karışımdan farele-

rin oluşacağı sanılmıştı. Etlerin kurtlanması

da hayatın cansız maddelerden türeyebildi-

ğine bir delil sayılıyordu. Oysa daha son-

ra anlaşılacaktı ki, etlerin üzerindeki kurt-

lar kendiliklerinden oluşmuyorlar, sinek-

lerin getirip bıraktıkları gözle görülme-

yen larvalardan çıkıyorlardı.

Darwin'in Türlerin Kökeni adlı kita-

bını yazdığı dönemde ise, bakterilerin can-

sız maddeden oluşabildikleri inancı, bilim

dünyasında yaygın bir kabul görüyordu. Oy-

sa Darwin'in kitabının yayınlanmasından beş

yıl sonra, ünlü Fransız biyolog Louis Pasteur,

evrime temel oluşturan bu inancı kesin ola-

Koku ve Tat Mucizesi

186

Fran sız bi yo log Lo uis Pas te ur

Page 189: KOKU VE TAT MUCİZESİ

rak çürüttü. Pasteur yaptığı uzun çalışma ve deneyler sonucunda vardığı so-

nucu şöyle özetlemişti: "Cansız maddelerin hayat oluşturabileceği iddiası ar-

tık kesin olarak tarihe gömülmüştür."154

Evrim teorisinin savunucuları, Pasteur'ün bulgularına karşı uzun süre

direndiler. Ancak gelişen bilim, canlı hücresinin karmaşık yapısını ortaya çı-

kardıkça, hayatın kendiliğinden oluşabileceği iddiasının geçersizliği daha

da açık hale geldi.

20. Yüz yıl da ki

So nuç suz Ça ba lar20. yüzyılda hayatın kökeni konusunu ele alan ilk evrimci, ünlü Rus

biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu yıllarda ortaya attığı birta-

kım tezlerle, canlı hücresinin tesadüfen meydana gelebileceğini ispat etme-

ye çalıştı. Ancak bu çalışmalar başarısızlıkla sonuçlanacak ve Oparin şu iti-

rafı yapmak zorunda kalacaktı: "Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin

tümünü içine alan en karanlık noktayı oluştur-

maktadır."155

Oparin'in yolunu izleyen evrimciler,

hayatın kökeni konusunu çözüme ka-

vuşturacak deneyler yapmaya çalıştılar.

Bu deneylerin en ünlüsü, Amerikalı

kimyacı Stanley Miller tarafından 1953

yılında düzenlendi. Miller, ilkel dünya

atmosferinde olduğunu iddia ettiği

gazları bir deney düzeneğinde birleşti-

rerek ve bu karışıma enerji ekleyerek,

proteinlerin yapısında kullanılan birkaç or-

ganik molekül (aminoasit) sentezledi.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

187

Rus bi yo logAle xan der Opa rin

Page 190: KOKU VE TAT MUCİZESİ

188

Ev rim ci le rin en bü yük ya nıl gı la rın danbir ta ne si de burada tem si li resimlerigörülen ve il kel dün ya ola rak ni te len -dir dik le ri or tam da can lı lı ğın ken di li ğin -den olu şa bi le ce ği ni dü şün me le ri dir.Mil ler de ne yi gi bi ça lış ma lar la bu id di -ala rı nı ka nıt la ma ya ça lış mış lar dır. An -cak bi lim sel bul gu lar kar şı sın da yi neye nil gi ye uğ ra mış lar dır. Çün kü 1970'liyıl lar da el de edi len so nuç lar, il kel dün -ya ola rak ni te len dirilen dönem deki at -mos ferin yaşamın oluş ması için hiç birşekil de uy gun ol madığını kanıt lamış tır.

Page 191: KOKU VE TAT MUCİZESİ

O yıllarda evrim adına önemli bir aşama gibi tanıtılan bu deneyin ge-

çerli olmadığı ve deneyde kullanılan atmosferin gerçek dünya koşulların-

dan çok farklı olduğu, ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktı.156

Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kullandığı at-

mosfer ortamının gerçekçi olmadığını itiraf etti.157

Hayatın kökeni sorununu açıklamak için 20. yüzyıl boyunca yürütülen

tüm evrimci çabalar hep başarısızlıkla sonuçlandı. San Diego Scripps Ensti-

tüsü'nden ünlü jeokimyacı Jeffrey Bada, evrimci Earth dergisinde 1998 yı-

lında yayınlanan bir makalede bu gerçeği şöyle kabul eder:

Bugün, 20. yüzyılı geride bırakırken, hala, 20. yüzyıla girdiğimizde sahip ol-

duğumuz en büyük çözülmemiş problemle karşı karşıyayız: Hayat yeryüzün-

de nasıl başladı?158

Ha ya tın Komp leks Ya pı sı Evrim teorisinin hayatın kökeni konusunda bu denli büyük bir açma-

za girmesinin başlıca nedeni, en basit sanılan canlı yapıların bile olağanüs-

tü derecede kompleks yapılara sahip olmasıdır. Canlı hücresi, insanoğlunun

yaptığı bütün teknolojik ürünlerden daha komplekstir. Öyle ki bugün dün-

yanın en gelişmiş laboratuvarlarında bile cansız maddeler biraraya getirile-

rek canlı bir hücre üretilememektedir.

Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken şartlar, asla rastlantılarla

açıklanamayacak kadar fazladır. Hücrenin en temel yapı taşı olan protein-

lerin rastlantısal olarak sentezlenme ihtimali; 500 aminoasitlik ortalama bir

protein için, 10950'de 1'dir. Ancak matematikte 1050'de 1'den küçük olasılık-

lar pratik olarak "imkansız" sayılır. Hücrenin çekirdeğinde yer alan ve ge-

netik bilgiyi saklayan DNA molekülü ise, inanılmaz bir bilgi bankasıdır. İn-

san DNA'sının içerdiği bilginin, eğer kağıda dökülmeye kalkılsa, 500'er say-

fadan oluşan 900 ciltlik bir kütüphane oluşturacağı hesaplanmaktadır.

Harun Yahya (Adnan Oktar)

189

Page 192: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vardır: DNA, yalnız birtakım

özelleşmiş proteinlerin (enzimlerin) yardımı ile eşlenebilir. Ama bu enzim-

lerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler doğrultusunda gerçekleşir. Birbiri-

ne bağımlı olduklarından, eşlemenin meydana gelebilmesi için ikisinin de

aynı anda var olmaları gerekir. Bu ise, hayatın kendiliğinden oluştuğu se-

naryosunu çıkmaza sokmaktadır. San Diego California Üniversitesi'nden

ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American dergisinin Ekim 1994

tarihli sayısında bu gerçeği şöyle itiraf eder:

Son derece kompleks yapılara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin (RNA

ve DNA) aynı yerde ve aynı zamanda rastlantısal olarak oluşmaları aşırı dere-

cede ihtimal dışıdır. Ama bunların birisi olmadan diğerini

elde etmek de mümkün değildir. Dolayısıyla insan, yaşa-

mın kimyasal yollarla ortaya çıkmasının asla mümkün ol-

madığı sonucuna varmak zorunda kalmaktadır.159

Kuşkusuz eğer hayatın kör tesadüfler netice-

sinde kendi kendine ortaya çıkması imkansız ise,

bu durumda hayatın yaratıldığını kabul etmek gere-

kir. Bu gerçek, en temel amacı Yaratılış'ı reddetmek

olan evrim teorisini açıkça geçersiz kılmaktadır.

Koku ve Tat Mucizesi

190

Evrim teorisini geçersiz kılan gerçeklerden bir ta-nesi, canlılığın inanılmaz derecedeki kompleks ya-pısıdır. Canlı hücrelerinin çekirdeğinde yer alanDNA molekülü, bunun bir örneğidir. DNA, dört ay-rı molekülün farklı diziliminden oluşan bir tür bilgibankasıdır. Bu bilgi bankasında canlıyla ilgili bü-tün fiziksel özelliklerin şifreleri yer alır. İnsanDNA'sı kağıda döküldüğünde, ortaya yaklaşık 900ciltlik bir ansiklopedi çıkacağı hesaplanmaktadır.Elbette böylesine olağanüstü bir bilgi, tesadüfkavramını kesin biçimde geçersiz kılmaktadır.

Page 193: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Ev ri min Ha ya li Me ka niz ma la rıDarwin'in teorisini geçersiz kılan ikinci büyük nokta, teorinin "evrim

mekanizmaları" olarak öne sürdüğü iki kavramın da gerçekte hiçbir evrim-

leştirici güce sahip olmadığının anlaşılmış olmasıdır.

Darwin, ortaya attığı evrim iddiasını tamamen "doğal seleksiyon" me-

kanizmasına bağlamıştı. Bu mekanizmaya verdiği önem, kitabının isminden

de açıkça anlaşılıyordu: Türlerin Kökeni, Doğal Seleksiyon Yoluyla...

Doğal seleksiyon, doğal seçme demektir. Doğadaki yaşam mücadele-

si içinde, doğal şartlara uygun ve güçlü canlıların hayatta kalacağı düşün-

cesine dayanır. Örneğin yırtıcı hayvanlar tarafından tehdit edilen bir geyik

sürüsünde, daha hızlı koşabilen geyikler hayatta kalacaktır. Böylece geyik

sürüsü, hızlı ve güçlü bireylerden oluşacaktır. Ama elbette bu mekanizma,

geyikleri evrimleştirmez, onları başka bir canlı türüne, örneğin atlara dön-

üştürmez. Dolayısıyla doğal seleksiyon mekanizması hiçbir evrimleştirici

güce sahip değildir. Darwin de bu gerçeğin farkındaydı ve Türlerin Kökeni

adlı kitabında "Faydalı değişiklikler oluşmadığı sürece doğal seleksiyon hiç-

bir şey yapamaz" demek zorunda kalmıştı.160

Harun Yahya (Adnan Oktar)

191

Doğal seleksiyona göre, güçlü olan ve yaşadığı çevreye uyum sağlayabilen canlılar hayatta kalır, diğerleri ise yok olurlar. Evrimciler ise doğal seleksi-yonun canlıları evrimleştirdiğini, yeni türler meydana getirdiğini öne sürer-ler. Oysa doğal seleksiyonun böyle bir sonucu yoktur ve bu iddiayı doğru-layan tek bir delil dahi bulunmamaktadır.

Page 194: KOKU VE TAT MUCİZESİ

La marck'ın Et ki siPeki bu "faydalı değişiklikler" nasıl oluşabilirdi? Darwin, kendi döne-

minin ilkel bilim anlayışı içinde, bu soruyu Lamarck'a dayanarak cevapla-

maya çalışmıştı. Darwin'den önce yaşamış olan Fransız biyolog Lamarck'a

göre, canlılar yaşamları sırasında geçirdikleri fiziksel değişiklikleri sonraki

nesle aktarıyorlar, nesilden nesile biriken bu özellikler sonucunda yeni tür-

ler ortaya çıkıyordu. Örneğin Lamarck'a göre zürafalar ceylanlardan türe-

mişlerdi, yüksek ağaçların yapraklarını yemek için çabalarken nesilden ne-

sile boyunları uzamıştı.

Darwin de benzeri örnekler vermiş,

örneğin Türlerin Kökeni adlı kitabında, yi-

yecek bulmak için suya giren bazı ayıların

zamanla balinalara dönüştüğünü iddia et-

mişti.161

Ama Mendel'in keşfettiği ve 20. yüz-

yılda gelişen genetik bilimiyle kesinleşen

kalıtım kanunları, kazanılmış özelliklerin

sonraki nesillere aktarılması efsanesini ke-

sin olarak yıktı. Böylece doğal seleksiyon

"tek başına" ve dolayısıyla tümüyle etkisiz

bir mekanizma olarak kalmış oluyordu.

Koku ve Tat Mucizesi

192

Lamarck zü ra fa la rın cey lan ben ze ri hay -van lar dan tü re dik le ri ne ina nı yor du. Onagö re ot la ra uzan ma ya ça lı şan bu can lı la rınza man için de bo yun la rı uza mış ve zü ra fa -la ra dö nü şü ver miş ler di. Men del'in 1865 yı lın da keş fet ti ği ka lı tım ka nun la rı, ya şamsı ra sın da ka za nı lan özel lik le rin son ra kine sil le re ak ta rıl ma sı nın müm kün ol ma dı -ğı nı is pat la mış tır. Böy le ce La marck'ın zü ra fa ma sa lı da ta ri he ka rış mış tır.

Page 195: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Neo-Dar wi nizm ve Mu tas yon larDarwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için 1930'ların son-

larında, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha yaygın ismiyle neo-Darwi-

nizm'i ortaya attılar. Neo-Darwinizm, doğal seleksiyonun yanına "faydalı

değişiklik sebebi" olarak mutasyonları, yani canlıların genlerinde radyasyon

gibi dış etkiler ya da kopyalama hataları sonucunda oluşan bozulmaları ek-

ledi.

Bugün de hala bilimsel olarak geçersiz olduğunu bilmelerine rağmen,

Darwinistlerin savunduğu model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bu-

lunan milyonlarca canlı türünün, bu canlıların, kulak, göz, akciğer, kanat gi-

bi sayısız kompleks organlarının "mutasyonlara", yani genetik bozukluklara

dayalı bir süreç sonucunda oluştuğunu iddia etmektedir. Ama teoriyi çare-

siz bırakan açık bir bilimsel gerçek vardır: Mutasyonlar canlıları geliştir-

mezler, aksine her zaman için canlılara zarar verirler.

Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahiptir. Bu

molekül üzerinde oluşan herhangi bir tesadüfi etki ancak zarar verir. Ame-

rikalı genetikçi B. G. Ranganathan bunu şöyle açıklar:

Harun Yahya (Adnan Oktar)

193

Evrimciler yüzyılın başındanberi sinekleri mutasyona uğ-ratarak, faydalı mutasyon ör-neği oluşturmaya çalıştılar.Ancak on yıllarca süren bu çabaların sonucunda eldeedilen tek sonuç, sakat, has-talıklı ve kusurlu sinekler ol-du. Solda, normal bir meyvesineğinin kafası ve sağda isemutasyona uğramış diğer birmeyve sineği.

Page 196: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararlıdırlar. Çok ender olarak meydana gelir-

ler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik, mutasyonların evrimsel bir

gelişme meydana getiremeyeceğini gösterir. Zaten yüksek derecede özelleş-

miş bir organizmada meydana gelebilecek rastlantısal bir değişim, ya etkisiz

olacaktır ya da zararlı. Bir kol saatinde meydana gelecek rasgele bir değişim

kol saatini geliştirmeyecektir. Ona büyük ihtimalle zarar verecek veya en iyi

ihtimalle etkisiz olacaktır. Bir deprem bir şehri geliştirmez, ona yıkım getirir.162

Nitekim bugüne kadar hiçbir yararlı, yani genetik bilgiyi geliştiren mu-

tasyon örneği gözlemlenmedi. Tüm mutasyonların zararlı olduğu görüldü.

Anlaşıldı ki, evrim teorisinin "evrim mekanizması" olarak gösterdiği mutas-

yonlar, gerçekte canlıları sadece tahrip eden, sakat bırakan genetik olaylar-

dır. (İnsanlarda mutasyonun en sık görülen etkisi de kanserdir.) Elbette tah-

rip edici bir mekanizma "evrim mekanizması" olamaz. Doğal seleksiyon ise,

Darwin'in de kabul ettiği gibi, "tek başına hiçbir şey yapamaz." Bu gerçek

bizlere doğada hiçbir "evrim mekanizması" olmadığını göstermektedir. Ev-

rim mekanizması olmadığına göre de, evrim denen hayali süreç yaşanmış

olamaz.

Fo sil Ka yıt la rı:

Ara Form lar dan Eser YokEvrim teorisinin iddia ettiği senaryonun yaşanmamış olduğunun en

açık göstergesi ise fosil kayıtlarıdır.

Evrim teorisinin bilim dışı iddiasına göre bütün canlılar birbirlerinden

türemişlerdir. Önceden var olan bir canlı türü, zamanla bir diğerine dönüş-

müş ve bütün türler bu şekilde ortaya çıkmışlardır. Teoriye göre bu dönü-

şüm yüz milyonlarca yıl süren uzun bir zaman dilimini kapsamış ve kade-

me kademe ilerlemiştir.

Bu durumda, iddia edilen uzun dönüşüm süreci içinde sayısız "ara tür-

ler"in oluşmuş ve yaşamış olmaları gerekir.

Koku ve Tat Mucizesi

194

Page 197: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Örneğin geçmişte, balık özelliklerini taşımalarına rağmen, bir yandan

da bazı sürüngen özellikleri kazanmış olan yarı balık-yarı sürüngen canlılar

yaşamış olmalıdır. Ya da sürüngen özelliklerini taşırken, bir yandan da ba-

zı kuş özellikleri kazanmış sürüngen-kuşlar ortaya çıkmış olmalıdır. Bunlar,

bir geçiş sürecinde oldukları için de, sakat, eksik, kusurlu canlılar olmalı-

dır. Evrimciler geçmişte yaşamış olduklarına inandıkları bu hayali varlıklara

"ara-geçiş formu" adını verirler.

Eğer gerçekten bu tür canlılar geçmişte yaşamışlarsa bunların sayıları-

nın ve çeşitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olması gerekir. Ve bu garip

canlıların kalıntılarına mutlaka fosil kayıtlarında rastlanması gerekir. Dar-

win, Türlerin Kökeni'nde bunu şöyle açıklamıştır:

Eğer teorim doğruysa, türleri birbirine bağlayan sayısız ara-geçiş çeşitleri mut-

laka yaşamış olmalıdır... Bunların yaşamış olduklarının kanıtları da sadece fo-

sil kalıntıları arasında bulunabilir.163

Harun Yahya (Adnan Oktar)

195

Bit ki le rin ev ri mi id di ası nı doğ ru la yan tek birfo sil ör ne ği da hi yok ken, ev rim ge çir me dik le -ri ni is pat la yan yüz bin ler ce fo sil var dır. Bu fo -sil ler den bi ri de re sim de gö rü len 54 – 37 mil -yon yıl lık gink go yap ra ğı fo si li dir. Mil yon lar cayıl dır de ğiş me yen gink go lar, ev rimin büyükbir al dat maca ol duğunu gös ter mek tedir.

Page 198: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Ancak bu satırları yazan Darwin, bu ara formların fosillerinin bir türlü

bulunamadığının da farkındaydı. Bunun teorisi için büyük bir açmaz oluş-

turduğunu görüyordu. Bu yüzden, Türlerin Kökeni kitabının "Teorinin Zor-

lukları" (Difficulties on Theory) adlı bölümünde şöyle yazmıştı:

Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sa-

yısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden bütün doğa bir karmaşa

halinde değil de, tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız ara

geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok

katmanında gömülü olarak bulamıyoruz... Niçin her jeolojik yapı ve

her tabaka böyle bağlantılarla dolu değil? Jeoloji iyi derecelendirilmiş bir

süreç ortaya çıkarmamaktadır ve belki de bu benim teorime karşı ileri sürü-

lecek en büyük itiraz olacaktır.164

Dar win'in Yı kı lan Umut la rıAncak 19. yüzyılın ortasından bu yana dünyanın dört bir yanında hum-

malı fosil araştırmaları yapıldığı halde bu ara geçiş formlarına rastlanama-

mıştır. Yapılan kazılarda ve araştırmalarda elde edilen bütün bulgular, ev-

rimcilerin beklediklerinin aksine, canlıların yeryüzünde birdenbire, eksiksiz

ve kusursuz bir biçimde ortaya çıktıklarını göstermiştir. Ünlü İngiliz pale-

ontolog (fosil bilimci) Derek W. Ager, bir evrimci olmasına karşın bu ger-

çeği şöyle itiraf eder:

Sorunumuz şudur: Fosil kayıtlarını detaylı olarak incelediğimizde, türler ya da

sınıflar seviyesinde olsun, sürekli olarak aynı gerçekle karşılaşırız; kademeli

evrimle gelişen değil, aniden yeryüzünde oluşan gruplar görürüz.165

Yani fosil kayıtlarında, tüm canlı türleri, aralarında hiçbir geçiş formu

olmadan eksiksiz biçimleriyle aniden ortaya çıkmaktadırlar. Bu, Darwin'in

öngörülerinin tam aksidir. Dahası, bu canlı türlerinin yaratıldıklarını göste-

ren çok güçlü bir delildir. Çünkü bir canlı türünün, kendisinden evrimleşti-

ği hiçbir atası olmadan, bir anda ve kusursuz olarak ortaya çıkmasının tek

Koku ve Tat Mucizesi

196

Page 199: KOKU VE TAT MUCİZESİ

açıklaması, o türün yaratılmış olmasıdır. Bu gerçek, ünlü evrimci biyolog Do-

uglas Futuyma tarafından da kabul edilir:

Yaratılış ve evrim, yaşayan canlıların kökeni hakkında yapılabilecek yegane iki

açıklamadır. Canlılar dünya üzerinde ya tamamen mükemmel ve eksiksiz bir bi-

çimde ortaya çıkmışlardır ya da böyle olmamıştır. Eğer böyle olmadıysa, bir de-

ğişim süreci sayesinde kendilerinden önce var olan bazı canlı türlerinden ev-

rimleşerek meydana gelmiş olmalıdırlar. Ama eğer eksiksiz ve mükemmel bir bi-

çimde ortaya çıkmışlarsa, o halde sonsuz güç sahibi bir akıl tarafından yaratıl-

mış olmaları gerekir.166

Fosiller ise, canlıların yeryüzünde eksiksiz ve mükemmel bir biçimde or-

taya çıktıklarını göstermektedir. Yani "türlerin kökeni", Darwin'in sandığının

aksine, evrim değil yaratılıştır.

İn sa nın Ev ri mi Ma sa lıEvrim teorisini savunanların en çok gündeme getirdikleri konu, insanın

kökeni konusudur. Bu konudaki Darwinist iddia, insanın sözde maymunsu

birtakım yaratıklardan geldiğini varsayar. 4-5 milyon yıl önce başladığı varsa-

yılan bu süreçte, insan ile hayali ataları arasında bazı "ara form"ların yaşadığı

iddia edilir. Gerçekte tümüyle hayali olan bu senaryoda dört temel "kategori"

sayılır:

1) Australopithecus

2) Homo habilis

3) Homo erectus

4) Homo sapiens

Evrimciler, insanların sözde ilk maymunsu atalarına "güney maymunu"

anlamına gelen "Australopithecus" ismini verirler. Bu canlılar gerçekte soyu tü-

kenmiş bir maymun türünden başka bir şey değildir. Lord Solly Zuckerman ve

Prof. Charles Oxnard gibi İngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki anatomistin

Australopithecus örnekleri üzerinde yaptıkları çok geniş kapsamlı çalışmalar,

Harun Yahya (Adnan Oktar)

197

Page 200: KOKU VE TAT MUCİZESİ

bu canlıların sadece soyu tükenmiş bir maymun türüne ait olduklarını ve in-

sanlarla hiçbir benzerlik taşımadıklarını göstermiştir.167

Evrimciler insan evriminin bir sonraki safhasını da, "homo" yani insan

olarak sınıflandırırlar. İddiaya göre homo serisindeki canlılar, Australopit-

hecuslar'dan daha gelişmişlerdir. Evrimciler, bu farklı canlılara ait fosilleri

ardı ardına dizerek hayali bir evrim şeması oluştururlar. Bu şema hayalidir,

çünkü gerçekte bu farklı sınıfların arasında evrimsel bir ilişki olduğu asla is-

patlanamamıştır. Evrim teorisinin 20. yüzyıldaki en önemli savunucuların-

dan biri olan Ernst Mayr, "Homo sapiens'e uzanan zincir gerçekte kayıptır"

diyerek bunu kabul eder. 168

Koku ve Tat Mucizesi

198

Ev rim yan lı sı ga ze te ve der gi ler de çı kan ha ber ler de yukarıdakine ben zer ha ya li"il kel" in san la rın re sim le ri sık lık la kul la nı lır. Bu ha ya li re sim le re da ya na rakoluş tu ru lan ha ber ler de ki tek kay nak, ya zan ki şi le rin ha yal gü cü dür. An cak ev rim bi lim kar şı sın da o ka dar çok ye nil gi al mış tır ki ar tık bi lim sel der gi ler deev rim le il gi li ha ber le re da ha az rast la nır ol muş tur.

SAHTE

Page 201: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Evrimciler "Australopithecus > Homo habilis > Homo erectus > Homo

sapiens" sıralamasını yazarken, bu türlerin her birinin, bir sonrakinin atası

olduğu izlenimini verirler. Oysa paleoantropologların son bulguları, Austra-

lopithecus, Homo habilis ve Homo erectus'un dünyanın farklı bölgelerinde

aynı dönemlerde yaşadıklarını göstermektedir.169

Dahası Homo erectus sınıflamasına ait insanların bir bölümü çok modern

zamanlara kadar yaşamışlar, Homo sapiens neandertalensis ve Homo sapiens

sapiens (insan) ile aynı ortamda yan yana bulunmuşlardır. 170

Bu ise elbette bu sınıfların birbirlerinin ataları oldukları iddiasının ge-

çersizliğini açıkça ortaya koymaktadır. Harvard Üniversitesi paleontologla-

rından Stephen Jay Gould, kendisi de bir evrimci olmasına karşın, Darwi-

nist teorinin içine girdiği bu çıkmazı şöyle açıklar:

Eğer birbiri ile paralel

bir biçimde yaşayan üç

farklı hominid (insanım-

sı) çizgisi varsa, o halde

bizim soy ağacımıza ne

oldu? Açıktır ki, bunların

biri diğerinden gelmiş

Harun Yahya (Adnan Oktar)

199

Evrimciler, fosiller üzerindegenelde ideolojik beklentileridoğrultusunda şekil-lendirdikleri yorumlar ya-parlar. Bu nedenle vardıklarısonuçlar güvenilir değildir.

Page 202: KOKU VE TAT MUCİZESİ

olamaz. Dahası, biri diğeriyle karşılaştırıldığında evrimsel bir gelişme trendi

göstermemektedirler.171

Kısacası, medyada ya da ders kitaplarında yer alan hayali birtakım "ya-

rı maymun, yarı insan" canlıların çizimleriyle, yani sırf propaganda yoluyla

ayakta tutulmaya çalışılan insanın evrimi senaryosu, hiçbir bilimsel temeli

olmayan bir masaldan ibarettir.

Bu konuyu uzun yıllar inceleyen, özellikle Australopithecus fosilleri

üzerinde 15 yıl araştırma yapan İngiltere'nin en ünlü ve saygın bilim adam-

larından Lord Solly Zuckerman, bir evrimci olmasına rağmen, ortada may-

munsu canlılardan insana uzanan gerçek bir soy ağacı olmadığı sonucuna

varmıştır.

Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalası" yapmıştır. Bilimsel olarak

kabul ettiği bilgi dallarından, bilim dışı olarak kabul ettiği bilgi dallarına ka-

dar bir yelpaze oluşturmuştur. Zuckerman'ın bu tablosuna göre en "bilim-

sel" -yani somut verilere dayanan- bilgi dalları kimya ve fiziktir. Yelpazede

bunlardan sonra biyoloji bilimleri, sonra da sosyal bilimler gelir. Yelpaze-

nin en ucunda, yani en "bilim dışı" sayılan kısımda ise, Zuckerman'a göre,

telepati, altıncı his gibi "duyum ötesi algılama" kavramları ve bir de "insa-

nın evrimi" vardır! Zuckerman, yelpazenin bu ucunu şöyle açıklar:

Objektif gerçekliğin alanından çıkıp da, biyolojik bilim olarak varsayılan bu

alanlara -yani duyum ötesi algılamaya ve insanın fosil tarihinin yorumlanma-

sına- girdiğimizde, evrim teorisine inanan bir kimse için herşeyin mümkün ol-

duğunu görürüz. Öyle ki teorilerine kesinlikle inanan bu kimselerin çelişkili

bazı yargıları aynı anda kabul etmeleri bile mümkündür.172

İşte insanın evrimi masalı da, teorilerine körü körüne inanan birtakım

insanların buldukları bazı fosilleri ön yargılı bir biçimde yorumlamalarından

ibarettir.

Koku ve Tat Mucizesi

200

Page 203: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Dar win For mü lü!Şimdiye kadar ele aldığımız tüm teknik delillerin yanında, isterseniz

evrimcilerin nasıl saçma bir inanışa sahip olduklarını bir de çocukların bile

anlayabileceği kadar açık bir örnekle özetleyelim.

Evrim teorisi canlılığın tesadüfen oluştuğunu iddia etmektedir. Dolayı-

sıyla bu akıl dışı iddiaya göre cansız ve şuursuz atomlar biraraya gelerek

önce hücreyi oluşturmuşlardır ve sonrasında aynı atomlar bir şekilde diğer

canlıları ve insanı meydana getirmişlerdir. şimdi düşünelim; canlılığın yapı-

taşı olan karbon, fosfor, azot, potasyum gibi elementleri biraraya getirdiği-

mizde bir yığın oluşur. Bu atom yığını, hangi işlemden geçirilirse geçirilsin,

tek bir canlı oluşturamaz. İsterseniz bu konuda bir "deney" tasarlayalım ve

evrimcilerin aslında savundukları, ama yüksek sesle dile getiremedikleri id-

diayı onlar adına "Darwin Formülü" adıyla inceleyelim:

Evrimciler, çok sayıda büyük varilin içine canlılığın yapısında bulunan

fosfor, azot, karbon, oksijen, demir, magnezyum gibi elementlerden bol

miktarda koysunlar. Hatta normal şartlarda bulunmayan ancak bu karışımın

içinde bulunmasını gerekli gördükleri malzemeleri de bu varillere eklesin-

ler. Karışımların içine, istedikleri kadar amino asit, istedikleri kadar da (bir

tekinin bile rastlantısal oluşma ihtimali 10-950 olan) protein doldursunlar. Bu

karışımlara istedikleri oranda ısı ve nem versinler. Bunları istedikleri geliş-

miş cihazlarla karıştırsınlar. Varillerin başına da dünyanın önde gelen bilim

adamlarını koysunlar. Bu uzmanlar babadan oğula, kuşaktan kuşağa akta-

rarak nöbetleşe milyarlarca, hatta trilyonlarca sene sürekli varillerin başın-

da beklesinler. Bir canlının oluşması için hangi şartların var olması gerekti-

ğine inanılıyorsa hepsini kullanmak serbest olsun. Ancak, ne yaparlarsa

yapsınlar o varillerden kesinlikle bir canlı çıkartamazlar. Zürafaları, aslanla-

rı, arıları, kanaryaları, bülbülleri, papağanları, atları, yunusları, gülleri, orki-

deleri, zambakları, karanfilleri, muzları, portakalları, elmaları, hurmaları, do-

matesleri, kavunları, karpuzları, incirleri, zeytinleri, üzümleri, şeftalileri, ta-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

201

Page 204: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Koku ve Tat Mucizesi

202

Ev rim ci le rin is te dik le ri tüm şart lar sağ lan sa bir can lı olu şa bi lir mi? El bet te kiha yır. Bu nu da ha iyi an la mak için şöy le bir de ney ya pa lım. Sol da ki ne ben zer birva ri le can lı la rın olu şu mu için ge rek li olan bü tün atom la rı, en zim le ri, hor mon la rı,pro te in le ri kı sa ca sı ev rim ci le rin is te dik le ri, ge rek li gör dük le ri tüm ele ment le ri ko ya lım. Ola bi le cek her tür lü kim ya sal ve fi zik sel yön te mi kul la na rak bu ele ment -le ri ka rış tı ra lım ve is te dik le ri ka dar bek le ye lim. Ne ya pı lır sa ya pıl sın, ne ka darbek le nir se bek len sin bu va ril den can lı tek bir var lık bi le çı ka ra ma ya cak lar dır.

Page 205: KOKU VE TAT MUCİZESİ

vus kuşlarını, sülünleri, renk renk kelebekleri ve bunlar gibi milyonlarca

canlı türünden hiçbirini oluşturamazlar. Değil burada birkaçını saydığımız

bu canlı varlıkları, bunların tek bir hücresini bile elde edemezler. Kısacası,

bilinçsiz atomlar biraraya gelerek hücreyi oluşturamazlar. Sonra yeni bir ka-

rar vererek bir hücreyi ikiye bölüp, sonra art arda başka kararlar alıp, elek-

tron mikroskobunu bulan, sonra kendi hücre yapısını bu mikroskop altın-

da izleyen profesörleri oluşturamazlar. Madde, ancak Allah'ın üstün yarat-

masıyla hayat bulur.

Bunun aksini iddia eden evrim teorisi ise, akla tamamen aykırı bir saf-

satadır. Evrimcilerin ortaya attığı iddialar üzerinde biraz bile düşünmek,

üstteki örnekte olduğu gibi, bu gerçeği açıkça gösterir.

Göz ve Ku lak ta ki Tek no lo jiEvrim teorisinin kesinlikle açıklama getiremeyeceği bir diğer konu ise

göz ve kulaktaki üstün algılama kalitesidir. Gözle ilgili konuya geçmeden

önce "Nasıl görürüz?" sorusuna kısaca cevap verelim. Bir cisimden gelen

ışınlar, gözde retinaya ters olarak düşer. Bu ışınlar, buradaki hücreler tara-

fından elektrik sinyallerine dönüştürülür ve beynin arka kısmındaki görme

merkezi denilen küçücük bir noktaya ulaşır. Bu elektrik sinyalleri bir dizi

işlemden sonra beyindeki bu merkezde görüntü olarak algılanır. Bu bilgi-

den sonra şimdi düşünelim:

Beyin ışığa kapalıdır. Yani beynin içi kapkaranlıktır, ışık beynin bu-

lunduğu yere kadar giremez. Görüntü merkezi denilen yer kapkaranlık, ışı-

ğın asla ulaşmadığı, belki de hiç karşılaşmadığınız kadar karanlık bir yerdir.

Ancak siz bu zifiri karanlıkta ışıklı, pırıl pırıl bir dünyayı seyretmektesiniz.

Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21. yüzyıl tekno-

lojisi bile her türlü imkana rağmen bu netliği sağlayamamıştır. Örneğin şu

anda okuduğunuz kitaba, kitabı tutan ellerinize bakın, sonra başınızı kaldı-

rın ve çevrenize bakın. şu anda gördüğünüz netlik ve kalitedeki bu görün-

203

Harun Yahya (Adnan Oktar)

Page 206: KOKU VE TAT MUCİZESİ

tüyü başka bir yerde gördünüz mü? Bu kadar net bir görüntüyü size dün-

yanın bir numaralı televizyon şirketinin ürettiği en gelişmiş televizyon ekra-

nı dahi veremez. 100 yıldır binlerce mühendis bu netliğe ulaşmak için çalış-

maktadır. Bunun için fabrikalar, dev tesisler kurulmakta, araştırmalar yapıl-

makta, planlar ve tasarımlar geliştirilmektedir. Yine bir TV ekranına bakın,

bir de şu anda elinizde tuttuğunuz bu kitaba. Arada büyük bir netlik ve ka-

lite farkı olduğunu göreceksiniz. Üstelik, TV ekranı size iki boyutlu bir gö-

rüntü gösterir, oysa siz üç boyutlu, derinlikli bir perspektifi izlemektesiniz.

Uzun yıllardır on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya, gözün

görme kalitesine ulaşmaya çalışmaktadırlar. Evet, üç boyutlu bir televizyon

sistemi yapabildiler ama onu da gözlük takmadan üç boyutlu görmek müm-

kün değil, kaldı ki bu suni bir üç boyuttur. Arka taraf daha bulanık, ön ta-

raf ise kağıttan dekor gibi durur. Hiçbir zaman gözün gördüğü kadar net ve

kaliteli bir görüntü oluşmaz. Kamerada da, televizyonda da mutlaka görün-

tü kaybı meydana gelir.

Koku ve Tat Mucizesi

204

Gözü ve kulağı, kamera ve ses kayıtcihazları ile kıyasla-dığımızda bu organ-larımızın söz konu-su teknoloji ürünle-rinden çok dahakompleks, çok daha başarılı,çok daha kusursuzyapılara sahip ol-duklarını görürüz.

Page 207: KOKU VE TAT MUCİZESİ

İşte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluşturan mekanizmanın

tesadüfen oluştuğunu iddia etmektedirler. şimdi biri size, odanızda duran

televizyon tesadüfler sonucunda oluştu, atomlar biraraya geldi ve bu gö-

rüntü oluşturan aleti meydana getirdi dese ne düşünürsünüz? Binlerce kişi-

nin biraraya gelip yapamadığını şuursuz atomlar nasıl yapsın?

Gözün gördüğünden daha ilkel olan bir görüntüyü oluşturan alet te-

sadüfen oluşamıyorsa, gözün ve gözün gördüğü görüntünün de tesadüfen

oluşamayacağı çok açıktır. Aynı durum kulak için de geçerlidir. Dış kulak,

çevredeki sesleri kulak kepçesi vasıtasıyla toplayıp orta kulağa iletir; orta

kulak aldığı ses titreşimlerini güçlendirerek iç kulağa aktarır; iç kulak da bu

titreşimleri elektrik sinyallerine dönüştürerek beyne gönderir. Aynen gör-

mede olduğu gibi duyma işlemi de beyindeki duyma merkezinde gerçek-

leşir. Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ışık gibi sese de

kapalıdır, ses geçirmez. Dolayısıyla dışarısı ne kadar gürültülü de olsa bey-

nin içi tamamen sessizdir. Buna rağmen en net sesler beyinde algılanır. Ses

geçirmeyen beyninizde bir orkestranın senfonilerini dinlersiniz, kalabalık

bir ortamın tüm gürültüsünü duyarsınız. Ama o anda hassas bir cihazla bey-

ninizin içindeki ses düzeyi ölçülse, burada keskin bir sessizliğin hakim ol-

duğu görülecektir.

Net bir görüntü elde edebilmek ümidiyle teknoloji nasıl kullanılıyorsa,

ses için de aynı çabalar onlarca yıldır sürdürülmektedir. Ses kayıt cihazları,

müzik setleri, birçok elektronik alet, sesi algılayan müzik sistemleri bu ça-

lışmalardan bazılarıdır. Ancak, tüm teknolojiye, bu teknolojide çalışan bin-

lerce mühendise ve uzmana rağmen kulağın oluşturduğu netlik ve kalitede

bir sese ulaşılamamıştır. En büyük müzik sistemi şirketinin ürettiği en kali-

teli müzik setini düşünün. Sesi kaydettiğinde mutlaka sesin bir kısmı kay-

bolur veya az da olsa mutlaka parazit oluşur veya müzik setini açtığınızda

daha müzik başlamadan bir cızırtı mutlaka duyarsınız. Ancak insan vücu-

dundaki teknolojinin ürünü olan sesler son derece net ve kusursuzdur. Bir

Harun Yahya (Adnan Oktar)

205

Page 208: KOKU VE TAT MUCİZESİ

206

Koku ve Tat Mucizesi

insan kulağı, hiçbir zaman müzik setinde olduğu gibi cızırtılı veya parazitli

algılamaz; ses ne ise tam ve net bir biçimde onu algılar. Bu durum, insan

yaratıldığı günden bu yana böyledir. Şimdiye kadar insanoğlunun yaptığı

hiçbir görüntü ve ses cihazı, göz ve kulak kadar hassas ve başarılı birer al-

gılayıcı olamamıştır. Ancak görme ve işitme olayında, tüm bunların ötesin-

de, çok büyük bir gerçek daha vardır.

Bey nin İçin de Gö ren ve Du yan

Şu ur Ki me Ait tir?Beynin içinde, ışıl ışıl renkli bir dünyayı seyreden, senfonileri, kuşla-

rın cıvıltılarını dinleyen, gülü koklayan kimdir?

İnsanın gözlerinden, kulaklarından, burnundan gelen uyarılar, elektrik

sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji veya biyokimya kitaplarında bu

görüntünün beyinde nasıl oluştuğuna dair birçok detay okursunuz. Ancak, bu

konu hakkındaki en önemli gerçeğe hiçbir yerde rastlayamazsınız: Beyinde,

bu elektrik sinyallerini görüntü, ses, koku ve his olarak algılayan kimdir?

Beynin içinde göze, kulağa, burna ihtiyaç duymadan tüm bunları algı-

layan bir şuur bulunmaktadır. Bu şuur kime aittir?

Elbette bu şuur beyni oluşturan sinirler, yağ tabakası ve sinir hücrele-

rine ait değildir. İşte bu yüzden, herşeyin maddeden ibaret olduğunu zan-

neden Darwinist-materyalistler bu sorulara hiçbir cevap verememektedirler.

Çünkü bu şuur, Allah'ın yaratmış olduğu ruhtur. Ruh, görüntüyü seyretmek

için göze, sesi duymak için kulağa ihtiyaç duymaz. Bunların da ötesinde

düşünmek için beyne ihtiyaç duymaz.

Bu açık ve ilmi gerçeği okuyan her insanın, beynin içindeki birkaç

santimetreküplük, kapkaranlık mekana tüm kainatı üç boyutlu, renkli, göl-

geli ve ışıklı olarak sığdıran yüce Allah'ı düşünüp, O'ndan korkup, O'na sı-

ğınması gerekir.

Page 209: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Ma ter ya list Bir İnançBuraya kadar incelediklerimiz, evrim teorisinin bilimsel bulgularla

açıkça çelişen bir iddia olduğunu göstermektedir. Teorinin hayatın kökeni

hakkındaki iddiası bilime aykırıdır, öne sürdüğü evrim mekanizmalarının

hiçbir evrimleştirici etkisi yoktur ve fosiller teorinin gerektirdiği ara formla-

rın yaşamadıklarını göstermektedir. Bu durumda, elbette, evrim teorisinin

bilime aykırı bir düşünce olarak bir kenara atılması gerekir. Nitekim tarih

boyunca dünya merkezli evren modeli gibi pek çok düşünce, bilimin gün-

deminden çıkarılmıştır. Ama evrim teorisi ısrarla bilimin gündeminde tutul-

maktadır. Hatta bazı insanlar teorinin eleştirilmesini "bilime saldırı" olarak

göstermeye bile çalışmaktadırlar. Peki neden?..

Bu durumun nedeni, evrim teorisinin bazı çevreler için, kendisinden

asla vazgeçilemeyecek dogmatik bir inanış oluşudur. Bu çevreler, materya-

list felsefeye körü körüne bağlıdırlar ve Darwinizm'i de doğaya getirilebile-

cek yegane materyalist açıklama olduğu için benimsemektedirler.

Bazen bunu açıkça itiraf da ederler. Harvard Üniversitesi'nden ünlü bir

genetikçi ve aynı zamanda önde gelen bir evrimci olan Richard Lewontin,

"önce materyalist, sonra bilim adamı" olduğunu şöyle itiraf etmektedir:

Bizim materyalizme bir inancımız var, 'a priori' (önceden kabul edilmiş, doğ-

ru varsayılmış) bir inanç bu. Bizi dünyaya materyalist bir açıklama getirmeye

zorlayan şey, bilimin yöntemleri ve kuralları değil. Aksine, materyalizme olan

'a priori' bağlılığımız nedeniyle, dünyaya materyalist bir açıklama getiren araş-

tırma yöntemlerini ve kavramları kurguluyoruz. Materyalizm mutlak doğru ol-

duğuna göre de, İlahi bir açıklamanın sahneye girmesine izin veremeyiz.173

Bu sözler, Darwinizm'in, materyalist felsefeye bağlılık uğruna yaşatılan

bir dogma olduğunun açık ifadeleridir. Bu dogma, maddeden başka hiçbir

varlık olmadığını varsayar. Bu nedenle de cansız, bilinçsiz maddenin, ha-

yatı var ettiğine inanır. Milyonlarca farklı canlı türünün; örneğin kuşların,

balıkların, zürafaların, kaplanların, böceklerin, ağaçların, çiçeklerin, balina-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

207

Page 210: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Bütün hayatımızı beynimizin içinde yaşarız. Gördüğümüz insanlar, bindiği-miz araba, içinde çalıştığımız iş yeri, çevremizdeki herşey beynimizde olu-şur. Gerçekte ise beynimizde, ne renkler, ne sesler, ne de görüntüler vardır.Beyinde bulunabilecek tek şey elektrik sinyalleridir.

Koku ve Tat Mucizesi

208

Page 211: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ların ve insanların maddenin kendi içindeki etkileşimlerle, yani yağan yağ-

murla, çakan şimşekle, cansız maddenin içinden oluştuğunu kabul eder.

Gerçekte ise bu, hem akla hem bilime aykırı bir kabuldür. Ama Darwinist-

ler kendilerince Allah'ın apaçık olan varlığını kabul etmemek için, bu akıl

ve bilim dışı kabulü cehaletle savunmaya devam etmektedirler.

Canlıların kökenine materyalist bir ön yargı ile bakmayan insanlar ise,

şu açık gerçeği görürler: Tüm canlılar, üstün bir güç, bilgi ve akla sahip

olan bir Yaratıcının eseridirler. Yaratıcı, tüm evreni yoktan var eden, en ku-

sursuz biçimde düzenleyen ve tüm canlıları yaratıp şekillendiren Allah'tır.

Ev rim Te ori si

Dün ya Ta ri hi nin En Et ki li Bü yü sü dürBurada şunu da belirtmek gerekir ki, ön yargısız, hiçbir ideolojinin et-

kisi altında kalmadan, sadece aklını ve mantığını kullanan her insan, bilim

ve medeniyetten uzak toplumların hurafelerini andıran evrim teorisinin ina-

nılması imkansız bir iddia olduğunu kolaylıkla anlayacaktır.

Yukarıda da belirtildiği gibi, evrim teorisine inananlar, büyük bir vari-

lin içine birçok atomu, molekülü, cansız maddeyi dolduran ve bunların ka-

rışımından zaman içinde düşünen, akleden, buluşlar yapan profesörlerin,

üniversite öğrencilerinin, Einstein, Hubble gibi bilim adamlarının, Frank Si-

natra, Charlton Heston gibi sanatçıların, bunun yanı sıra ceylanların, limon

ağaçlarının, karanfillerin çıkacağına inanmaktadırlar. Üstelik, bu saçma id-

diaya inananlar bilim adamları, pofesörler, kültürlü, eğitimli insanlardır. Bu

nedenle evrim teorisi için "dünya tarihinin en büyük ve en etkili büyüsü"

ifadesini kullanmak yerinde olacaktır. Çünkü, dünya tarihinde insanların bu

derece aklını başından alan, akıl ve mantıkla düşünmelerine imkan tanı-

mayan, gözlerinin önüne sanki bir perde çekip çok açık olan gerçekleri

görmelerine engel olan bir başka inanç veya iddia daha yoktur.

Bu, Afrikalı bazı kabilelerin totemlere, Sebe halkının Güneş'e tapma-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

209

Page 212: KOKU VE TAT MUCİZESİ

210

Koku ve Tat Mucizesi

sından, Hz. İbrahim'in kavminin elleri ile yaptıkları putlara, Hz. Musa'nın

kavminin içinden bazı insanların altından yaptıkları buzağıya tapmalarından

çok daha vahim ve akıl almaz bir körlüktür. Gerçekte bu durum, Allah'ın

Kuran'da işaret ettiği bir akılsızlıktır. Allah, bazı insanların anlayışlarının ka-

panacağını ve gerçekleri görmekten aciz duruma düşeceklerini birçok aye-

tinde bildirmektedir. Bu ayetlerden bazıları şöyledir:

Şüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark

etmez; inanmazlar. Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühür-

lemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azab onla-

radır. (Bakara Suresi, 6-7)

… Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bu-

nunla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hay-

vanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.

(Araf Suresi, 179)

Allah, Hicr Suresi’nde ise bu insanların mucizeler görseler bile inan-

mayacak kadar büyülendiklerini şöyle bildirmektedir:

Geç miş za man lar da tim sa ha ta pan in san la rın ina nış la rı ne de re ce ga rip ve akılal maz sa gü nü müz de Dar wi nist le rin ina nış la rı da ay nı de re ce de akıl al maz dır.Dar wi nist ler te sa düf le ri ve can sız şu ur suz atom la rı kendilerince ya ra tı cı güçola rak ka bul eder ler hat ta bu batıl inan ca bir di ne bağ la nır gi bi bağ la nır lar.

Page 213: KOKU VE TAT MUCİZESİ

Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yukarı yük-

selseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş

bir topluluğuz" diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15)

Bu kadar geniş bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili olması, insan-

ların gerçeklerden bu kadar uzak tutulmaları ve 150 yıldır bu büyünün bo-

zulmaması ise, kelimelerle anlatılamayacak kadar hayret verici bir durum-

dur. Çünkü, bir veya birkaç insanın imkansız senaryolara, saçmalık ve man-

tıksızlıklarla dolu iddialara inanmaları anlaşılabilir. Ancak dünyanın dört bir

yanındaki insanların, şuursuz ve cansız atomların ani bir kararla biraraya

gelip; olağanüstü bir organizasyon, disiplin, akıl ve şuur gösterip kusursuz

bir sistemle işleyen evreni, canlılık için uygun olan her türlü özelliğe sahip

olan Dünya gezegenini ve sayısız kompleks sistemle donatılmış canlıları

meydana getirdiğine inanmasının, "büyü"den başka bir açıklaması yoktur.

Nitekim, Allah Kuran'da, inkarcı felsefenin savunucusu olan bazı kim-

selerin, yaptıkları büyülerle insanları etkilediklerini Hz. Musa ve Firavun

arasında geçen bir olayla bizlere bildirmektedir. Hz. Musa, Firavun'a hak di-

ni anlattığında, Firavun Hz. Musa'ya, kendi "bilgin büyücüleri" ile insanla-

rın toplandığı bir yerde karşılaşmasını söyler. Hz. Musa, büyücülerle karşı-

laştığında, büyücülere önce onların marifetlerini sergilemelerini emreder.

Bu olayın anlatıldığı bir ayet şöyledir:

(Musa:) "Siz atın" dedi. (Asalarını) atıverince, insanların gözlerini

büyüleyiverdiler, onları dehşete düşürdüler ve (ortaya) büyük bir

sihir getirmiş oldular. (Araf Suresi, 116)

Görüldüğü gibi Firavun'un büyücüleri yaptıkları "aldatmacalar"la -Hz.

Musa ve ona inananlar dışında- insanların hepsini büyüleyebilmişlerdir. An-

cak, onların attıklarına karşılık Hz. Musa'nın ortaya koyduğu delil, onların

bu büyüsünü, ayette bildirildiği gibi "uydurduklarını yutmuş" yani etkisiz

kılmıştır:

Biz de Musa'ya: "Asanı fırlatıver" diye vahyettik. (O da fırlatıverin-

ce) bir de baktılar ki, o bütün uydurduklarını derleyip-toparlayıp

yutuyor. Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta olduk-

Harun Yahya (Adnan Oktar)

211

Page 214: KOKU VE TAT MUCİZESİ

ları geçersiz kaldı. Orada yenilmiş oldular ve küçük düşmüşler ola-

rak tersyüz çevrildiler. (Araf Suresi, 117-119)

Ayetlerde de bildirildiği gibi, daha önce insanları büyüleyerek etkile-

yen bu kişilerin yaptıklarının bir sahtekarlık olduğunun anlaşılması ile, söz

konusu insanlar küçük düşmüşlerdir. Günümüzde de bir büyünün etkisiy-

le, bilimsellik kılıfı altında son derece saçma iddialara inanan ve bunları sa-

vunmaya hayatlarını adayanlar, eğer bu iddialardan vazgeçmezlerse ger-

çekler tam anlamıyla açığa çıktığında ve "büyü bozulduğunda" küçük du-

ruma düşeceklerdir.

Nitekim, yaklaşık 60 yaşına kadar evrimi savunan ve ateist bir felsefe-

ci olan, ancak daha sonra gerçekleri gören Malcolm Muggeridge evrim teo-

risinin yakın gelecekte düşeceği durumu şöyle açıklamaktadır:

Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uygulandığı alanlarda, geleceğin tarih

kitaplarındaki en büyük espri malzemelerinden biri olacağına ikna oldum. Ge-

lecek kuşak, bu kadar çürük ve belirsiz bir hipotezin inanılmaz bir saflıkla ka-

bul edilmesini hayretle karşılayacaktır.174

Bu gelecek, uzakta değildir aksine çok yakın bir gelecekte insanlar "te-

sadüfler"in ilah olamayacaklarını anlayacaklar ve evrim teorisi dünya tarihi-

nin en büyük aldatmacası ve en şiddetli büyüsü olarak tanımlanacaktır. Bu

şiddetli büyü, büyük bir hızla dünyanın dört bir yanında insanların üzerin-

den kalkmaya başlamıştır. Evrim aldatmacasının sırrını öğrenen birçok in-

san, bu aldatmacaya nasıl kandığını hayret ve şaşkınlıkla düşünmektedir.

Koku ve Tat Mucizesi

212

Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi bilen,

hüküm ve hikmet sahibi olansın. (Bakara Suresi, 32)

Page 215: KOKU VE TAT MUCİZESİ

NOTLAR

1-P.M. Wi se, M.J. Ols son, W.S. Ca in, "Qu an ti fi ca ti onof Odor Qu ality", Che mi cal Sen ses 25, Ox ford Uni ver -sity Press, 2000, s. 429-443. 2- M. Chast ret te, "Trends in struc tu re–odor re la ti ons -hips", SAR QSAR En vi ron. Res. 6, 1997, s. 215-254.3- P. Whit fi eld, D.M. Stod dard, "He aring, Tas te, andSmell; Path ways of Per cep ti on", Tors tar Bo oks, Inc.,New York, 1984.(http://www.macalester.edu/~psych/whathap/UBNRP/Smell/nasal.html)4- Ma ya Pi nes, "Fin ding the Odo rant Re cep tors", Ho -ward Hug hes Me di cal Ins ti tu te, 2001,http://www.hhmi.org/sen ses/d/d120.htm.5- Di ane Ac ker man, A Na tu ral His tory of the Sen ses,Vin ta ge Bo oks Edi ti on, 1995, s. 6.6-Phi lip Mor ri son, "The Si li con Go ur met", Sci en ti ficAme ri can, Ni san 1997, s.92.7- Stu art Fi res te in, "Ol fac tory Re cep tor Ne urons",Encyc lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ara lık 2000,http://www.els.net.8- He inz Bre er, "Ol fac ti on", Encyc lo pe dia of Li fe Sci en -ces, Ağus tos 1999, http://www.els.net.9- He inz Bre er, "Ol fac ti on", Encyc lo pe dia of Li fe Sci en -ces, Ağus tos 1999, http://www.els.net.10- He inz Bre er, "Ol fac ti on", Encyc lo pe dia of Li fe Sci en -ces, Ağus tos 1999, http://www.els.net.11- Bri tan ni ca CD 2000 De lu xe Edi ti on, "Che mo re cep ti -on: Pro cess of ol fac ti on".12- Di ane Ac ker man, A Na tu ral His tory of the Sen ses,Vin ta ge Bo oks Edi ti on, 1995, s. 46.13- "Re se arch Un co vers De ta ils Of How Sen se OfSmell Works", Sci en ce Da ily Ma ga zi ne, 1998,h t t p : / / w w w . s c i e n c e d a i l y . c o m / r e l e -ases/1998/01/980112064707.htm14- J. E. Amo ore, "Mo le cu lar Ba sis of Odor", C.C. Tho -mas, Pub., Spring fi eld, 1970.15- L. Tu rin, "A spect ros co pic mec ha nism for pri maryol fac tory re cep ti on", Che mi cal Sen ses 21, 1996, s. 773-791.16- Tim Ja cob, "Ol fac ti on", 2001,http://www.cf.ac.uk/bi osi/staff/ja cob/te ac -hing/sen sory/ol fact1.html.17- G. Oh loff, "Scent and Frag ran ces", Sprin ger-Ver lag,Ber lin He idel berg, 1994, s.6.18- John C. Lef fing well, "Ol fac ti on", 2001,http://www.lef fing well.com/ol fac ti on.htm.19- He inz Bre er, "Ol fac ti on", Encyc lo pe dia of Li fe Sci en -ces, Ağus tos 1999, http://www.els.net.20- S. Gold berg, J. Tur pin, S. Pri ce, "Ani so le bin dingpro te in from ol fac tory epit he li um evi den ce for a ro le intrans duc ti on", Che mi cal Sen ses & Fla vo ur, 1979, s.4:207.21- John C. Lef fing well, "Ol fac ti on-Pa ge 2: The Odo rantBin ding Pro te ins", 2001, http://www.lef fing -

well.com/ol fact2.htm.22- A. Chess, I. Si mon, H. Ce dar, R. Axel, "Al le lic inac -ti va ti on re gu la tes ol fac tory re cep tor ge ne exp res si on", Cell78, 1994, s. 823-834.23- Stu art Fi res te in, "Ol fac tory Re cep tor Ne urons",Encyc lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ara lık 2000,http://www.els.net.24- John C. Lef fing well, "Ol fac ti on", 2001,http://www.lef fing well.com/ol fac ti on.htm.25- Stu art Fi res te in, "Ol fac tory Re cep tor Ne urons",Encyc lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ara lık 2000,http://www.els.net.26- Eric Chud ler, "Bra in Facts and Fi gu res", 2001,http://fa culty.was hing ton.edu/chud ler/facts.html.27- B. Mal nic, J. Hi ro no, T. Sa to, L. Buck, "Com bi na to -ri al re cep tor co des for odors", Cell 96, 5 Mart 1999, s. 713-723.28- He inz Bre er, "Ol fac ti on", Encyc lo pe dia of Li fe Sci -en ces, Ağus tos 1999, http://www.els.net.29- John C. Lef fing well, "Ol fac ti on", 2001,http://www.lef fing well.com/ol fac ti on.htm.30- K. Mo ri, H. Na gao, Y. Yos hi ha ra, "The Ol fac toryBulb: Co ding and Pro ces sing of Odor Mo le cu le In for ma ti -on", Sci en ce 286, 22 Ekim 1999, s. 711-715.31- Tim Ja cob, "Ol fac ti on", 2001,http://www.cf.ac.uk/bi osi/staff/ja cob/te ac -hing/sen sory/ol fact1.html.32- Tim Ja cob, "Ol fac ti on", 2001,http://www.cf.ac.uk/bi osi/staff/ja cob/te ac -hing/sen sory/ol fact1.html.33- P. Mom ba erts, F. Wang, C. Du lac, S.K. Chao, A.Ne mes, M. Men del sohn, J. Ed mond son, R. Axel, "Vi -su ali zing an ol fac tory sen sory map", Cell 87, 15 Ka sım1996, s. 675-686.34- "Sen sing Smell", Ho ward Hug hes Me di cal Ins ti tu -te An nu al Re port, 1999, http://www.hhmi.org/an -nu al99/a243.html.35- Tim Ja cob, "Ol fac ti on", 2001,http://www.cf.ac.uk/bi osi/staff/ja cob/te ac -hing/sen sory/ol fact1.html.36- L. Buck, R Axel, "A no vel mul ti ge ne fa mily mayen co de odo rant re cep tors: A mo le cu lar ba sis for odorre cog ni ti on", Cell 65, 1991, s. 175-187; R. Axel, "TheMo le cu lar Lo gic of Smell", Sci en ti fic Ame ri can, Ekim1995, s. 154-159.37- B. Mal nic, J. Hi ro no, T. Sa to, L. Buck, "Com bi na to -ri al re cep tor co des for odors", Cell 96, 5 Mart 1999, s. 713-723.38- "Re se arc hers Dis co ver How Mam mals Dis tin gu ishDif fe rent Odors", Ho ward Hug hes Me di cal Ins ti tu teNews, 1999,http://www.hhmi.org/news/buck.html.39- "The Sen se Of Smell", 3 Ni san 2000,http://www.edc.com/~jkim ball/Bi ology Pa -ges/O/Ol fac ti on.html.40- John C. Lef fing well, "Ol fac ti on-Pa ge 5: Re centEvents in Ol fac tory Un ders tan ding", 2001,

Harun Yahya (Adnan Oktar)

213

Page 216: KOKU VE TAT MUCİZESİ

http://www.lef fing well.com/ol fact5.htm.41- R. Axel, "The Mo le cu lar Lo gic of Smell", Sci en ti ficAme ri can, Ekim 1995, s. 154-159.42- "A da ta ba se of hu man ol fac tory re cep tor ge nes", TheHu man Ol fac tory Re cep tor Da ta Exp lo ra to ri um,2001, http://bi oin for ma tics.we iz mann.ac.il/HOR -DE/hu man Ge nes/.43- He inz Bre er, "Ol fac ti on", Encyc lo pe dia of Li fe Sci en -ces, Ağus tos 1999, http://www.els.net.44- Stu art Fi res te in, "Ol fac tory Re cep tor Ne urons",Encyc lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ara lık 2000,http://www.els.net.45- W. Wu, K. Wong, J.H. Chen, Z.H. Ji ang, S. Du pu -is, J.Y. Wu, Y. Rao, "Di rec ti onal gu idan ce of ne uro nalmig ra ti on in the ol fac tory system by the pro te in Slit", Na -tu re 400, 22 Tem muz 1999, s. 331-336.46- G. Oh loff, "Scent and Frag ran ces", Sprin ger-Ver -lag, Ber lin He idel berg, 1994, s. 6.47- A.I. Spi el man, J.G. Brand, W. Yan, "Che mo sen -sory Systems", Encyc lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ha zi ran2000.48- Mic ha el Me re dith, "The Vo me ro na sal Or gan", Flo -ri da Sta te Uni ver sity, 2001, http://www.ne -uro.fsu.edu/re se arch/vo mer.htm.49- "The Ol fac tory System: Ana tomy and Physi ology",Ma ca les ter Col le ge, 2001, http://www.ma ca les -ter.edu/~psych/what hap/UBNRP/Smell/na -sal.html.50- Frank Zu fall, Tre se Le in ders-Zu fall, "The Cel lu larand Mo le cu lar Ba sis of Odor Adap ta ti on", Che mi calSen ses 25, Ox ford Uni ver sity Press, 2000, s. 473-481.51- R.S. Herz, T. En gen, "Odor me mory: re vi ew andanaly sis", Psycho no mic Bul le tin and Re vi ew 3, 1996,no. 3, s. 300-313.52- Tim Ja cob, "Ol fac ti on", 2001,http://www.cf.ac.uk/bi osi/staff/ja cob/te ac -hing/sen sory/ol fact1.html.53- R.S. Herz, T. En gen, "Odor me mory: re vi ew andanaly sis", Psycho no mic Bul le tin and Re vi ew 3, 1996,no. 3, s. 300-313.54- Tim Ja cob, "Ol fac ti on", 2001,http://www.cf.ac.uk/bi osi/staff/ja cob/te ac -hing/sen sory/ol fact1.html55- Sel çuk Al san, "Ye mek le rin Ta dı, Ko ku su", Bi limve Tek nik, Şu bat 1999, s. 98-99.56- "Di sor ders of Smell", Ma ca les ter Col le ge, 2001,http://www.ma ca les ter.edu/~psych/what -hap/UBNRP/Smell/di sor ders.html.57- Tim Ja cob, "Ol fac ti on", 2001,http://www.cf.ac.uk/bi osi/staff/ja cob/te ac -hing/sen sory/ol fact1.html.58- "Nut ri ti on and Ap pe ti te", Mo nell Che mi cal Sen sesCen ter, 1998, http://www.mo nell.org/re se arc ho -ver vi ew_h.htm59- Tim Ja cob, "Ol fac ti on", 2001,http://www.cf.ac.uk/bi osi/staff/ja cob/te ac -hing/sen sory/ol fact1.html.60- M. En car ta Encyc lo pe dia 2000, "Aro mat he rapy".

61- M. En car ta Encyc lo pe dia 2000, "Aro mat he rapy".62- Nor ma Ben nett Wo olf, "The no se knows: Ca ni nescents and sen si bi li ti es", 2001, http://www.ca nis ma -jor.com/dog/no se.html.63- Eric Chud ler, "Ama zing Ani mal Sen ses", 2001,http://fa culty.was hing ton.edu/chud ler/ama -ze.html64- "K9 Ol fac tory System - The ory of Scent", Eden &Ney As so ci ates Inc., 2000, http://www.po li -cek9.com/Tra iners_Di gest/the ory/the ory.html65- M. En car ta Encyc lo pe dia 2000, "Do mes tic Dog"66- M. En car ta Encyc lo pe dia 2000, "Blo od ho und"67- L. Wil son Da vis, "Go Find! Tra ining Yo ur Dog ToTrack", Ho well Bo ok Ho use, NY., 197468- Mark Schro pe, "Snif fing dan ger", New Sci en tist,26 Ağus tos 200069- oan ne Ca va na ugh Simp son, "Bu il ding bet ter snif -fers", Johns Hop kins Ma ga zi ne, Ka sım 199970- Bri tan ni ca CD 2000 De lu xe Edi ti on, "fish: Ol fac ti -on"71- M. En car ta Encyc lo pe dia 2000, "Shark"72- "Shark At tack!, The Hunt, Smell", NO VA On li ne,2001, http://www.pbs.org/wgbh/no va/shar kat -tack/hots ci en ces harks/sen ses mell.html73- "Su per Sen ses", World Ma ga zi ne, Na ti onal Ge og -rap hic So ci ety, Ha zi ran 200074- M. En car ta Encyc lo pe dia 2000, "Sal mon (fish)"75- Bri tan ni ca CD 2000 De lu xe Edi ti on, "soc ke ye sal -mon"76- Bri tan ni ca CD 2000 De lu xe Edi ti on, "sal mon"77- Mar cia Ba ri na ga, "Sal mon Fol low Wa tery OdorsHo me", Sci en ce 286, 22 Ekim 1999, s. 705-70678- Mar cia Ba ri na ga, "Sal mon Fol low Wa tery OdorsHo me", Sci en ce 286, 22 Ekim 1999, s. 705-70679- Da vid Ma la koff, "Fol lo wing the Scent of Avi anOl fac ti on", Sci en ce 286, 22 Ekim 1999, s. 704-70580- Da vid Ma la koff, "Fol lo wing the Scent of Avi anOl fac ti on", Sci en ce 286, 22 Ekim 1999, s. 704-70581- "Mos qu ito es ha ve disc ri mi na ting tas tes", CNN En vi -ron men tal News Net work, 26 Ağus tos 1999,http://www.cnn.com/NA TU RE/9908/26/mos qu -ito es.enn/in dex.html82- "Mos qu ito es use su per sen ses", BBC News, 21Ağus tos 1999, http://news.bbc.co.uk/hi/eng -lish/sci/tech/new sid_426000/426655.stm83- M. En car ta Encyc lo pe dia 2000, "But terf li es andMoths"84- Ben te Ha ars tad, "In sects ama zing sen se of smell",Ocak 1998, http://www.ntnu.no/ge mi ni/1998-01E/30.html85- M. En car ta Encyc lo pe dia 2000, "But terf li es andMoths"86- T.C. Ba ker, H.Y. Fa da mi ro, A.A. Cos se, "Mothuses fi ne tu ning for odo ur re so lu ti on", Na tu re 393, 11Ha zi ran 1998, s. 53087- N.J. Vic kers, T.A. Chris ten sen, T.C. Ba ker, J.G.Hil deb rand, "Odo ur-plu me dyna mics inf lu en ce thebra in's ol fac tory co de", Na tu re 410, 22 Mart 2001, s.

Koku ve Tat Mucizesi

214

Page 217: KOKU VE TAT MUCİZESİ

466-47088- He len Pe ar son, "Snif fing out smell's sec ret co de",Na tu re sci en ce up da te, 22 Mart 2001,http://www.na tu re.com/nsu/010322/010322-12.html89- Sa ra Ab dul la, "Get ting up be es' no ses", Na tu re sci -en ce up da te, 12 Ka sım 1998, http://www.na tu -re.com/nsu/981112/981112-9.html90- Jes sa Net ting, "What's in a smell?", Na tu re sci en ceup da te, 15 Ey lül 2000, http://www.na tu -re.com/nsu/000921/000921-2.html91- J.S. Hos ler, B. H. Smith, "Bloc king and the de tec ti onof odor com po nents in blends", Jo ur nal of Ex pe ri men talBi ology 203, 2000, s. 2797-280692- Ho imar Von Dit furth, "Di no zor la rın Ses siz Ge ce si3", 2. bas kı, Şu bat 1997, Alan Ya yın cı lık s. 13493- John C. Lef fing well, "Ol fac ti on", 2001,http://www.lef fing well.com/ol fac ti on.htm94- Mar jo rie Mur ray, "Our Che mi cal Sen ses: 1. Ol fac ti -on", 2001, http://fa culty.was hing ton.edu/chud -ler/chems.html.95- "The Ol fac tory System: Ana tomy and Physi ology",Ma ca les ter Col le ge, 2001, http://www.ma ca les -ter.edu/~psych/what hap/UBNRP/Smell/na -sal.html.96- "How The No se Knows Re se arch On Smell Bo os -ted", Sci en ce Da ily Ma ga zi ne, 24 Ma yıs 1999,h t t p : / / w w w . s c i e n c e d a i l y . c o m / r e l e -ases/1999/05/990524040220.htm97- Mic ha el Pit man, Adam and Evo lu ti on, 1984, sf. 67-68 http://www.path lights.com/ce_encyc lo pe -dia/10mut06.htm98- Ju li an Hux ley, Ma jor Fe atu res of Evo lu ti on, sf. 7 -http://www.path l ights.com/ce_encyc lo pe -dia/10mut06.htm99- "Re se arc hers Dis co ver How Mam mals Dis tin gu ish

Dif fe rent Odors", Ho ward Hug hes Me di cal Ins ti tu teNews, 1999,http://www.hhmi.org/news/buck.html.100- He inz Bre er, "Ol fac ti on", Encyc lo pe dia of Li fe Sci -en ces, Ağus tos 1999.101- Ear nest A. Ho oton, Up From The Ape, New York:McMil lan, 1931, s. 332102- Stu art Fi res te in, "Ol fac tory Re cep tor Ne urons",Encyc lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ara lık 2000103- Stu art Fi res te in, "Ol fac tory Re cep tor Ne urons",Encyc lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ara lık 2000104- G. Fisch bach, "Di alo gu es on the Bra in: Over vi ew",The Har vard Ma ho ney Ne uros ci en ce Ins ti tu te Let -ter, 1993, vol.2105- M. En car ta Encyc lo pe dia 2000, "Fi re Figh ting".106- Eli se Han cock, "A Pri mer on Smell", Johns Hop -kins Ma ga zi ne, Ey lül 1996.107- Mia Schmi edes kamp, "Plenty to Sniff At", Sci en -ti fic Ame ri can, Mart 2001, http://www.sci -am.com/2001/0301is sue/0301tech bus1.html.108- Phi lip Mor ri son, "The Si li con Go ur met", Sci en ti -fic Ame ri can, Ni san 1997, http://www.sci -

am.com/0497is sue/0497won ders.html.109- Mia Schmi edes kamp, "Plenty to Sniff At", Sci en -ti fic Ame ri can, Mart 2001, http://www.sci -am.com/2001/0301is sue/0301tech bus1.html.110- Pam Frost, "Elect ro nic No se Ins pects Che ese, Hintsat Hu man Sen se of Smell", The Ohio Sta te Uni ver sityRe se arch News, 30/9/1998, http://www.acs.ohio-sta te.edu/units/re se arch/arc hi ve/no set ron.htm.111- New Sci en tist ma ga zi ne, Nose Jop 23 Haziran2001, s. 44-47112- W. Ja mes Har per, "Strengths and We ak ness of theElect ro nic No se", http://www.fst.ohio-sta -te.edu/FS/no se/sld024.htm113- Pam Frost, "Elect ro nic No se Ins pects Che ese, Hintsat Hu man Sen se of Smell", The Ohio Sta te Uni ver sityRe se arch News, 30/9/1998, http://www.acs.ohio-sta te.edu/units/re se arch/arc hi ve/no set ron.htm.114- Phi lip Mor ri son, "The Si li con Go ur met", Sci en ti -fic Ame ri can, Ni san 1997, http://www.sci -am.com/0497is sue/0497won ders.html.115- W. Ja mes Har per, "Strengths and We ak ness of theElect ro nic No se", http://www.fst.ohio-sta -te.edu/FS/no se/sld026.htm.116- M. En car ta Encyc lo pe dia 2000, "In fancy".117- Pam Frost, "Elect ro nic No se Ins pects Che ese, Hintsat Hu man Sen se of Smell", The Ohio Sta te Uni ver sityRe se arch News, 30/9/1998, http://www.acs.ohio-sta te.edu/units/re se arch/arc hi ve/no set ron.htm.118- Di ane Ac ker man, A Na tu ral His tory of the Sen ses,Vin ta ge Bo oks Edi ti on, 1995, s. 133.119- Ha rold Mc Gee, "Ta king Stock of New Fla vo -urs", Na tu re 400, 1 Tem muz 1999, s. 17-18.120- Ay ten Gör gün, "Tek ba şı na ne ta dın ne ko ku nunan la mı var", 2000, http://www.hur ri ye -t im.com.tr/ta t i l pa zar/turk/00/03/17/ekl -hab/08ekl.htm. 121- Sel çuk Al san, "Ye mek le rin Ta dı, Ko ku su", Bi limve Tek nik, Şu bat 1999, s. 98-99.122- Eric Chud ler, "That's Tasty", 2001, http://fa -culty.was hing ton.edu/chud ler/tasty.html.123- A.I. Spi el man, J.G. Brand, W. Yan, "Che mo sen -sory Systems", Encyc lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ha zi ran2000, http://www.els.net.124- Stu art Fi res te in, "Ne uro bi ology: The Go od Tas -te of Ge no mics", Na tu re 404, 6 Ni san 2000, s. 552-553.125- Char les Zu ker, "A Mat ter of Tas te", HHMI Bul le -tin, Ha zi ran 1999, vol. 12, no. 2, s. 10-13.126- Step hen D. Ro per, "Tas te: Cel lu lar Ba sis", Encyc -lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ma yıs 1999,http://www.els.net.127- A.I. Spi el man, J.G. Brand, W. Yan, "Che mo sen -sory Systems", Encyc lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ha zi ran2000, http://www.els.net.128- D.V. Smith, R.F. Mar gols kee, "Ma king Sen se ofTas te", Sci en ti fic Ame ri can, Mart 2001, s. 33.129- D.V. Smith, R.F. Mar gols kee, "Ma king Sen se ofTas te", Sci en ti fic Ame ri can, Mart 2001, s. 33.130- The In ter na ti onal Fo od In for ma ti on Co un cil Fo -

Harun Yahya (Adnan Oktar)

215

Page 218: KOKU VE TAT MUCİZESİ

un da ti on, "Ex pe ri ments in Go od Tas te", Fo od In sight,Mart-Ni san 1995, http://ifi cin fo.he alth.org/in -sight/ex per.htm.131- Step hen D. Ro per, "Tas te: Cel lu lar Ba sis", Encyc -lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ma yıs 1999,http://www.els.net.132- A.I. Spi el man, J.G. Brand, W. Yan, "Che mo sen -sory Systems", Encyc lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ha zi ran2000, http://www.els.net.133- Step hen D. Ro per, "Tas te: Cel lu lar Ba sis", Encyc -lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ma yıs 1999,http://www.els.net.134- Step hen D. Ro per, "Tas te: Cel lu lar Ba sis", Encyc -lo pe dia of Li fe Sci en ces, Ma yıs 1999,http://www.els.net.135- D.V. Smith, R.F. Mar gols kee, "Ma king Sen se ofTas te", Sci en ti fic Ame ri can, Mart 2001, s. 26-33.136- H. Mat su na mi, J.P. Mont ma ye ur, L. Buck, "A fa -mily of can di da te tas te re cep tors in hu man and mo -use", Na tu re 404, 6 Ni san 2000, s. 601-604; E. Ad ler,M.A. Ho on, K.L. Mu el ler, J. Chand ras he kar, N.J.Ryba, C.S. Zu ker, "A no vel fa mily of mam ma li an tas te re -cep tors", Cell 100, 17 Mart 2000, s. 693-702.137- Lin da Buck, "Se arch for Tas te Re cep tors Yi eldsSweet Suc cess", Howard Hug hes Medical Ins tituteNews, 6 Nisan 2000,http://www.hhmi.org/news/buck2.html.138- Char les Zuker, "A Mat ter of Tas te", HHMI Bul -letin, Haziran 1999, vol. 12, no. 2, s. 10-13.139- A.I. Spiel man, J.G. Brand, W. Yan, "Chemosen -sory Systems", Encyc lopedia of Life Scien ces, Haziran2000, http://www.els.net.140- M. En car ta Encyc lopedia 2000, "Brain (medicine)".141- Eric Chud ler, "Brain Facts and Figures", 2001,http://faculty.was hing ton.edu/chud ler/facts.html.142- A.I. Spiel man, J.G. Brand, W. Yan, "Chemosen -sory Systems", Encyc lopedia of Life Scien ces, Haziran2000, http://www.els.net. 143- D.V. Smith, R.F. Mar gols kee, "Making Sen se ofTas te", Scien tific American, Mart 2001, s. 26-33.144- Tim Jacob, "Tas te", 2001,http://www.cf.ac.uk/biosi/staff/jacob/teac -hing/sen sory/tas te.html.145- A.I. Spiel man, J.G. Brand, W. Yan, "Chemosen -sory Systems", Encyc lopedia of Life Scien ces, Haziran2000, http://www.els.net.146- Char les Zuker, "A Mat ter of Tas te", HHMI Bul -letin, Haziran 1999, vol. 12, no. 2, s. 10-13.147- Diane Ac ker man, A Natural His tory of the Sen ses,Vin tage Books Edition, 1995, s. 21.148- Diane Ac ker man, A Natural His tory of the Sen ses,Vin tage Books Edition, 1995, s. 130.149- Gina Smith, "High-Tech Tas te Tests", ABC News,1999, http://more.abc news.go.com/sec -tions/tech/cut tin ged ge/gina990304.html.150- The In ter national Food In for mation Coun cil Fo-un dation, "Tas te Mat ters", Food In sight, Tem muz-Ağus tos 1999, http://ificin fo.health.org/in -sight/julaug99/tas temat ters.htm.

151- Mil liyet Resim li Vücut ve Sağ lık An sik lopedisi İş teİn san, Milliyet Yayınları, s. 13.152- A.I. Spiel man, J.G. Brand, W. Yan, "Chemosen -sory Systems", Encyc lopedia of Life Scien ces, Haziran2000, http://www.els.net.153- Diane Ac ker man, A Natural His tory of the Sen ses,Vin tage Books Edition, 1995, s. 139.154- Sidney Fox, Klaus Dose, Molecular Evolution andThe Origin of Life, New York: Marcel Dekker, 1977, s. 2155- Alexander I. Oparin, Origin of Life, (1936) NewYork, Dover Publications, 1953 (Reprint), s.196156- "New Evidence on Evolution of Early Atmosphe-re and Life", Bulletin of the American Meteorological So-ciety, c. 63, Kasım 1982, s. 1328-1330157- Stanley Miller, Molecular Evolution of Life: CurrentStatus of the Prebiotic Synthesis of Small Molecules, 1986,s. 7158- Jeffrey Bada, Earth, Şubat 1998, s. 40159- Leslie E. Orgel, The Origin of Life on Earth, Scienti-fic American, c. 271, Ekim 1994, s. 78160- Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimileof the First Edition, Harvard University Press, 1964, s.189161- Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimileof the First Edition, Harvard University Press, 1964, s.184162- B. G. Ranganathan, Origins?, Pennsylvania: TheBanner Of Truth Trust, 1988.163- Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimileof the First Edition, Harvard University Press, 1964, s.179164- Charles Darwin, The Origin of Species, s. 172, 280165- Derek A. Ager, "The Nature of the Fossil Record",Proceedings of the British Geological Association, c.87, 1976, s. 133166- Douglas J. Futuyma, Science on Trial, New York:Pantheon Books, 1983. s. 197167- Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, NewYork: Toplinger Publications, 1970, s. 75-94; Charles E.Oxnard, "The Place of Australopithecines in Human Evo-lution: Grounds for Doubt", Nature, c. 258, s. 389168- J. Rennie, "Darwin's Current Bulldog: Ernst Mayr",Scientific American, Aralık 1992169- Alan Walker, Science, c. 207, 1980, s. 1103; A. J.Kelso, Physical Antropology, 1. baskı, New York: J. B.Lipincott Co., 1970, s. 221; M. D. Leakey, Olduvai Gor-ge, c. 3, Cambridge: Cambridge University Press,1971, s. 272170- Time, Kasım 1996171- S. J. Gould, Natural History, c. 85, 1976, s. 30172- Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, NewYork: Toplinger Publications, 1970, s. 19173- Richard Lewontin, "The Demon-Haunted World",The New York Review of Books, 9 Ocak 1997, s. 28174- Malcolm Muggeridge, The End of Christendom,Grand Rapids: Eerdmans, 1980, s. 43

Koku ve Tat Mucizesi

216