Kazım Öztürk - şiirler - Yayın Tarihi: 5.12.2009 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu doküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veya temsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılması kopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu ve taraf değildir.
327
Embed
Kazım Öztürk - Antoloji.com · 2009-12-05 · Kazım Öztürk - şiirler - Yayın Tarihi: 5.12.2009 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Kazım Öztürk
- şiirler -
Yayın Tarihi:
5.12.2009
Yayınlayan:
Antoloji.Com Kültür ve Sanat
Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerineaittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyetiyasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Budoküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veyatemsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılmasıkopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu vetaraf değildir.
Kazım Öztürk (Özgeçmiş)1949 yılında Konya’da doğdu. İmam Hatip Lisesi’ni Konya’da, Yüksek İslâmEnstitüsü (İlahiyat Fakültesi) nü (1973-1974) İzmir’de bitirdi.Askerliğini Yedek Subay Olarak (1975) yaptı. Yurdumuzun çeşitliyerlerinde ve Yurt Dışında Öğretmenlik ve İdarecilik yaptı. (1976-2000)Ağustos 2000 yılında emekli oldu.
1.-GAZETE VE DERGİ ÇALIŞMALARI:
1980 yılından beri Konya’da yayınlanan mahalli gazetelerde köşe yazarlığıyapmıştır;
A- KÖŞE YAZARLIĞI YAPTIĞI GAZETELER:
1- Konya Postası 2- Türkiye’de Yarın 3- Yeni Meram 4- Merhaba 5- Hakimiyet (halen köşe yazarlığı devam ediyor)
B- MAKALE YAZDIĞI DERGİLER:
1.Yeni İpek Yolu Dergisi,(Konya Ticaret Odası Yayın Organı) 2. KONYA KİTABI VI, VII (Yeni İpek Yolu Özel Sayı) 3.Yeni Karatay, 4.Ribat Dergisi
2- RADYO VE TELEVİZYON PROGRAMLARI
1.Kanal 42, Perspektif (Canlı yayın) 2.Kon-TV; Hayat Veren Prensipler (Bant Yayın) 3.Radyo En; “Benim Şehrim” (Canlı Yayın)
3–İDARİ ÇALIŞMALAR
A) YURT İÇİ
1-Kırşehir Cacabey Orta okulu müdür yardımcılığı 2-Anadolu Lisesi Müdür Yardımcılığı 3-Öz Akabe Turizm ve Seyahat Acentesi SORUMLU MÜDÜRLÜĞÜ 4- İnliceliler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Kuruculuğu ve YönetimKurulu üyeliği 5.Dost Eli Yardımlaşma Derneği kurucu Başkanlığı 6.Ribat FM (Radyo) Müdürlüğü
1.Takdir Belgesi(Konya Valiliği) 2.Teşekkür Belgesi (İl Milli eğitim Müdürlüğü) 3.Takdir belgesi(Meram Kaymakamlığı) 4.Teşekkür belgesi(Mevlana ilköğretim okulu müdürlüğü)
Basın Ödülleri
1.Teşekkür Belgesi(Meram belediye Başkanlığı) 2.Teşekkür Belgesi(Büyükşehir- Karatay- Meram- Selçuklu Belediyeleri)
1.Çocuklarımıza Pratik Dini Bilgiler 2. Konya’nın; İlçe- Mahalle-Semt- Yer İsimlerinin Anlamları ve Tarihçeleri 3. Rahmet Damlaları 4.Konya'da Dini Hayat 5.Mevlana’da iletişim 6.Duyguların Dili(Şiir) 7.İçimden Geldiği Gibi (Şiir)
Adamlık çarşıda, pazarda satılmaz,Ki alalım; üç beş kilo, birkaç paket..Saklayalım, nasıl olsa atılmaz.Adamlığın rayici de olmaz,Bugünkü rayiç şu diyelim.Adamlıkla belli olur adam,Gezmekle bulunmaz adım adım.Konuştuğuna bakılır,Düşüncen nasıl, fikrin ne,Nasıl anlayışın var, zikrin ne?Sevgin var mı, ahlakın ne durumda?Sana itibar ediliyor mu her oturumda?Verdiğin sözde duruyor musun?Emanete ihanet etmiyor musun?Herkesi seviyor, kin gütmüyor musun?Kırıcı değil, tatlı dilli,Sıcaklık sunan, veren elli.Barışın temsilcisi,Huzurun elçisi,Dünyanın bekçisi...
Söyleyin bana hangisi?Evet hangisi daha önce gelir?Akıl mı? Gönül mü?Aklı gönle bağlamak mı?Gönlü akıldan uzak tutmak mı?Hangisi insanlığın öncüsü?İtibar, tercih, hayatın ölçüsü?Aklı bir kenara atabilir misin?Gönülsüz yapabilir misin?Gönülden uzak yol alabilir misin?Gönlü yola getiren,Aklı sistemli götüren,Derecelendirmeye tabi tutsak,Hangisi önde gelir?Akıl ve gönül ikiz kardeş mi?Akıl mı büyük? Gönül mü?
Yıkıkları tamir et,Örenleri kaşane yap,Gülmeyenleri güldür,Karanlığı aydınlığa çevir,Ama olmadıBu kadar da yapılmaz ki,Ne güzel geçinip gidiyorduk,Çalıyor, çırpıyor,Günümüzü gün ediyorduk.Milletin parasını hortumluyor,Devlete kazık atıyor,Terörle kafa çatıyor,Gemimizi yüzdürüyorduk.Bu adam nereden çıktı?Bunu asın, öldürün..Ne demek; tamir et,Ne anlama geliyor kaşane,Gülmeyenleri niçin güldürüyorsun?Karanlığı aydınlatmakla,Nedir amacın?Aklının gerisinde bir şey var!Biz istemeyiz, demokrasi, özgürlük,Bizim neyimize bağımsızlık, hukuk,İnsan haklarıymış! ....Kalkınmaymış...Dünyada tanınmaymış...Bırak bunları,Sen bana; ülke nasıl soyulur,Nasıl hırsızlık yapılır,Ahlak nasıl iflas ettirilir,İnanç, din, manevi değerler,Nasıl ayak altına alınır....Onlardan haber ver...Anayasaymış, baba yasaymış,Kanunmuş, nizammış...Geç bunları...Halkın tercihi mi dedin?İşte burada dur. Halk kim?Ne kadarlık cirmi var?Onun gücü olamaz,Olsa olsa cürmü var.O, yenir mi? içilir mi?Bizim gibi insan mı?Duyguları var mı?Ama olsun,Seçimden seçime yanına gideriz,Bir iki cilalı laf ederiz,Kandırırız onu,Nasıl olsa bir şey bilmez!Bizim hakkımız ülke yönetmek,Seçim mi dedin?İşte bu olmaz.
Seçime gitmeye ne hacet,Koca koca adamlar var,Bir ıslık, bir işmar,Tamamdır iş,Hele bir de ortalığı karıştırdın mı..Değme keyfine...Arada sırada sivri laflar edersin,Samanın altından suyu yürütür,Kafaları karıştırır gidersin..Ülke batmış, yok olmuş,Terörle başı belaya girmiş,İnsanları açmış...Vatan millet Sakarya,Cebim dolsun, gerisi hep angarya..
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar,Çok geçmez, yanmayacak şekilde söner,Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner,Aldatanlar aldanır bir gün, hile başına konar.Kimse sanmasın yaptığım yanıma kalır,Hile ile iş görenler, her gün ah alır,Kul hakkı yiyenler büyük günah alır.
Eli nasırlı, başı yaşmaklıGözü, gönlü tok anacığım.Dünyaları besleyen,Rüyaları süsleyen,Senin gibi yok anacığım.Suçları bağışlayan,Öfkeleri dışlayan,Sevgiyle kucaklayan,Saygıyla kal anacığım.
Hiçbir şey değilken,Ortaya çıktık,Cansız bir nesne iken,Dünyaya baktık!Bu sana bir şeySöylemiyor mu?Anlasana!
Her şey sana, her şey...Çok düşün, anla...Aklını kullan, etrafı dinle!Hesapsız bir şey var mı?Ölçüye uymayan ne?Bunlar sana bir şeySöylemiyor mu?Anlasana!
Kokuşmuş bir su,İçinde cevher,Özünde huşu!Dimağ, akıl, düşünce...Gören gözler, kulak kendince...Bunlar sana bir şey,Söylemiyor mu?Anlasana!
Ne olurdu yanımda olsaydın,Bir köşede oturup, benimle konuşsaydın,Bir bakışın, bir gülüşün yeterdi,O sabırlı halin, metanetinle kalsaydın,Bizlere kol kanat gerseydin..Çok arıyorum seni anne.Anne hakkı ödenir mi hiç?Bana kan verdin,Canından can verdin,Yemedin yedirdin,Giymedin giydirdin,İçmedin içirdin...Seni çok özledim anne.Allah’ın sevgili kuluymuşsun,Seni yanına aldı götürdü.Oralar rahat mı anne?Gidenler gelmiyor,Sen yoksun ya, babam da yok,O da senin gibi gitti,Bir daha gelmedi,Onunla görüşüyor musun?Dünyayı konuşuyor musun?Burada rahat değildiniz,Ya orada, orada rahatınız iyi mi?Çok küçükken beni bıraktın anne,Şimdi hayalini bile hatırlayamaz oldum,Ne olur bir kere rüyamda olsun göster yüzünü,Hiç olmazsa rüyada koklayayım,Ellerini elime alıp doyasıya öpeyim,Kucağına yatıp, nazlanayım,Yüzüne doyasıya bakayım,Anne! .. Anne! ..Haydi gel desem gelemezsin biliyorum,Sana Allah’tan rahmet diliyorum,Seninle Cennette buluşmak istiyorum.
Eski Arnavut kaldırımlarını,El feneriyle,Yağmur altında ıslanarak,Yaptığımız komşu ziyaretlerini,Yol boyundaki iğde kokularını,Çayda akan temiz suyu,Kurbağa bağırtılarını,Arıyorum...Zambakları, sümbülleri,Şebboyları, akşam sefalarını,Kuş ağızlarını,Yıldızları,Menekşeleri...Arıyorum.Sulandığı zaman,Buram buram kokan,Sekinin temiz havasını,Cila yapıldığı zaman,Toprak kokularını,Ciğerlerime çekmek istiyorum..Eriklerin çiçek açmasını,Kayısının çağlasını,Güllerin kokusunu,Arıların vızıltısını,Kelebeklerin uçuşunu...Arıyorum.Tandırdaki mis kokuyu,Tandır böreğini,Düşmeyi,Annemin sıcaktan al al olmuş yanağını,Arıyorum.Körebe oynamayı,İp atlamayı,Saklambaçla saklanmayı,Top koşturmayı,Birlikteliği,Arıyorum...Ayağımı toprağa basmak,Toprağı koklamak,Toprağı avuçlamak...İstiyorum.
Aşktır insanı güldüren,Halden hale döndüren,Aşksız hayat olur mu?Aşktır, benliği bildiren.Âşık olmayana ne diyem ki,Bu bir lütuf, ne söyleyem mi.İçin dışa yansıması,Kaynayan volkan olup,Alev alev yanması...
Güç sende, akıl sende,Yap, işle, kaldır yükleri,Güçlüğü aş, aşılacak istemesen de.Yatmakla bir yere varılmaz,Elini taş altına sokman gerek,Tembel bedenler çabuk çürür,Armudun sapı, üzümün çöpü deme,Beni bekleyen ne? Ne yapmalıyım?At üstündeki meskeneti de...Bak o zaman ne güzellikler olacak,İşleyen zeka, çalışan beyin,Bütün insanlar güzel, huzurlu her şeyin..
Değer vereni, anlar değer bilenler,İnsana insanca bakan, göz yaşını silenler.Kahır büyük, emek gitmez boşa,Kıymet bilmeyenler işi sürer yokuşa.Ala vere, dalavere ile sonuç alınmaz,Bakmasını bilmeyenler topluma salınmaz.
Söz, insanın esiridir,Ağzından çıkınca,İnsan, sözün esiridir.Çok dinle, çok bak, az konuş,Çok düşün, çok fikret, öz konuş.Yapmadığını söyleme,Herkese yararlı söz konuş.Kimse; kaşımıza, gözümüze meftun değil,Doğru ve gerçek sözler efsun değil.
Babalar günü,Babam aklıma geliyor,Kahır, yokluk, sıkıntı.....İşte babamın hayatı.Rahat edemedi, gülemedi,Çocuklarının gününü göremedi,Evimize gelip, bir köşeye oturup,Huzur içinde, doya doya,Onu ağırlayamadık,Çünkü küçüktük,Bir şey yapamazdık,Ağırlayamazdık,Okuyorduk, işimiz yoktu,Eşimiz, evimiz, yuvamız yoktu...Her babalar gününde yüreğime hançer sokulur,İçim kan ağlar,Gözlerim dolar,Babam, babam, çileli babam,Dünyanın derdini yüklenen babam..Babalar gününde herkes,Babasına bir şeyler alıyor,Benim elim boş, kime ne alayım?Babam yok ki boynuna dolanayım..Mezarına çiçek koysam, yararı olur mu?Mezarı da kayıp ne yapayım..En iyisi gidip dua edeyim,Göz yaşlarımı orada akıtayım,Bir fatiha, bir hatim okutayım...
Yaş ne olursa olsun,Yeter ki babam olsun...Bir köşede otursa da,Hiç konuşmayıp baksa da,Nefesi yeter insana.Yüzlerine bakmak ibadet,Hizmetlerine koşmak ibadet...Büyüklere saygı dinin gereği,Anne, baba evin direği,Yoklukları burkar yüreği,Babasızlık kahır insana....Babam küçükken öldü,Annem de aynı...Öksüzlük, yetimlik ayrı bir kaygı.Hala alışamadım yokluklarına,Yaşlansam da, dede olsam da..“Babacığım” “Anneciğim” diyemiyorum,Nazlanıp, kızıp, gülemiyorum.Anne, baba kadar kimseyi sevemiyorum.....Bir baba kokusu, bir anne sevgisi,Dünyaları verirdim kalsaydı birisi...
Kızımın namusu,Eşimin süsüdür.Baş örtüsü,İnancın ölçüsüdür.Bunun için ne değerler yitirdik,Rüyalara sansür koyduk, Hayalleri bitirdik!“Müslümanlar kızlarını okutmuyor” dediler,“Haydi kızım okula” deyince,“Siz okutamazsınız” diye emir verdiler!“Çünkü okutmak için bizden izin alınır,İnanç, fikir, düşünce yad ellere salınır!Bize göre baş örtüsü pkk ile eş değer...”Ahlaksızlığıyla insanların kanına girdiler,Üniversitelere sokmadılar,Kampüslere almadılar,Kamusal alan diye çarşıya salmadılar!Çeneden bağla, düğüm yap, türban yapma,Baş örtüsü benim anlayışımda yok, inancını yapma! ....Bu bahanelerle çeşitli yolsuzluklar yaptılar,Devleti sömürdüler, hazineye kilit taktılar!Mitinglerde boy gösterdiler, bağırdılar,Atatürk’e şikayet ettiler, onu mezardan çağırdılar!Bu numaralarla, karanlık oyun oynadılar,Terörü kaşıdılar, kan dökmeye doymadılar!
Batı batı diyerek batmadık mı?Batının çirkinliğini alarak, ahlakı satmadık mı?Fenni, ilmi, tekniği bir kenara koyduk,Modernlik diyerek gençliği sokağa atmadık mı?
Ya bayramlar değişti,Ya insanlar...Fikirlere ne demeli?Zaman neden netameli?Düşünceler tortulu mu?Dumura mı uğradı anlayışlar?Nerede kaldı bu tatlı kavrayışlar?Bayramlar mı karardı?Yoksa ruhlarda mı karaltı?Bayramı kavgayla anıyoruz,Sövgüyü, övgü sanıyoruz,Sonra, eski bayramları arıyoruz!
Bugün sağlamız, ya yarın?Şu an sağlıklıyız, ya bir saniye sonra?Belki kötürüm, belki çolak, belki ama...Belki beyin özürlü, belki bir travma,Nasıl düşünebiliriz ki bunları?Hayat denilen bir muamma.Belki; vardır, belki de yok,İyi bir hayata sahip olalım,Geleceğimizi garanti kılalım,Garantine garantin var mı?Bil ki bunları söyleriz,Belki hayal kurar döneriz...Ömür yeter mi yetmez mi bilmeyiz,Belki sağ, belki de ölür gideriz...
Beyaz bir sayfa açıldı,Kırmızı, yeşil, siyahlarla kirletmeyelim.Çok değil üç yüz altmış beş gün,El ele olup, barış ve sevgi verelim.Her gün beyaz sayfa, her gün fırsatlar,“Gel bunu değerlendir” bak fırsat var.Geceler, gündüzler, haftalar, aylar...Ömürler, hayatlar, fikirler, yıllar....Temiz bir sayfa, temiz bir dünya,Temiz bir toplum, temiz bir hülya...
Adam var elbisesi yok,Elbisesi var içinde adam yok.Kafa var beden üstünde,Kelle var beyin üstünde.Her kafa, kafa değil,Beyni olana kafa denir.Düşünen, fikir üreten,İnsanlığı doğruya yürüten.Beyinsiz kafa;Her şeyden nem kapar, karanlığı sever,Güzellikten haz almaz, soğuğu seçer.Yok telaşesi, çabası;İnsanlık, hizmet ve vatan için,Terör, kışkırtma, gerginlik,Dövmek, saldırmak, ısırmak marifeti piçin...Kanuna saygısı yok,Sayarsak suçları çok,Her suçun altında imzası var,Beyinsiz kafaya göre;Yasaya uymamalı, çalıp çırpmalı iktidar!“Ak” dersen, “kara” anlar,Şiddetten, terörden medet umar,Dostluğu, kardeşliği yara anlar!Bunlar yüzündenDünyanın yüzü gülmüyor,Devamlı kış yaşanıyor,Mevsimlerin yazı gelmiyor!
Bilgisayar, zamane aracı,Girmediği yer kalmadı,Her şey onda, başımızın tacı.Yeter ki söyle,İstediğini kaydet,Beyni sağlam,Hafızası kuvvetli,İnsanın rolü belli.Bilgisayar da insanın eseri,Peki,İnsan kimin eseri?
Her şey böyle değil mi?Yakın sandıklarımız, uzak,Uzak sandıklarımız yakın.Adeta bir bilmece gibi,Hayat bu, kadere bakın.Biliyoruz dediklerimiz,Bir hece,Yok sayıyoruz hepsini bir gece.Dilimiz dönüyor, dönmüyor,Aklımız eriyor, ermiyor,Konuştuk sanıyoruz,Hep aldanıyoruz.
Çık dışarı, bak etrafa, neler var? ...Gör insanları, kokla doğayı,Dokun sevgiye, topla onları...Gez, dolaş, seyret dünyayı,İncele, düşün ince hesabı,Nasıl olmuş, bu düzen ne?Kim ayarlamış bunları?Yaklaştıran, birleştiren onca olanları,Hepsinin altında bir avuç sevgi...Kendine bir bak, içe dön denetle..Kol kola girenler, selamlaşanlar...Güler yüzle kelamlaşanlar,Bir adım, iki adım, koşar adım koşanlar...Bunları iten güç; bir avuç sevgi...Aile ortamı, kardeşlik duygusu...İnsanlık kavramı, barış vurgusu,Hepsinin içinde bir avuç sevgi...Yaratanın ilkesi,Dinin sözü,Kelamın özü;Bir avuç sevgi...
Ne çok değerler yitirdik,Baş örtü dedik, dindar dedik bitirdik,İmam hatipleri, meslek okullarını batırdık,İnsanları fişledik, hapislerde yatırdık,Bir daha,Yirmi sekiz şubatlar istemiyoruz.
Başarılı olanları sevmedik,Hep vurduk, kalplere girmedik,Darbe yaptık, baskı kurduk,Vicdanları örmedik,Bir daha,Yirmi sekiz şubatlar istemiyoruz.
Vatan severleri acımadan haşladık,Fikir üretenleri elimizle taşladık,Düşünmeyi, üretmeyi dışladık,Bir daha,Yirmi sekiz şubatlar istemiyoruz.
Allah diyeni, Kur’an diyeni zararlı bildik,Terörist dedik, millet defterinden sildik,Hapislerde çürüttük öcümüzü aldık,Bir daha,Yirmi sekiz şubatlar istemiyoruz.
Kardeşi kardeşe kırdırdık,Dostluğu, sevgiyi rafa kaldırdık,Kızdıklarımızı üst makama bildirdik,Bir daha,Yirmi sekiz şubatlar istemiyoruz.
Televizyonlara ajanlar saldırdık,Radyolardan dini yayını kaldırdık,Hadis okuyanı senelerce yıldırdık,Bir daha,Yirmi sekiz şubatlar istemiyoruz.
Evlere girdik, susturmak için,Dini eser okuyana kan kusturmak için,Basına haber verdik yazdırmak için,Bir daha,Yirmi sekiz şubatlar istemiyoruz.
Sıladan yine acı haber var,Vatan evlatları ala boyanmış,Hepsi fidan gibi civanlar,Ülke için şehitliğe adanmış!Dualar yükseliyor göklere,Gözyaşları sel olmuş, şehide akar,Dillerde tekbir, eller semaya bakar.Tek bir ses, tek bir yürek seslenir:“Bir Mehmet ölür, bin Mehmet doğar”...Kimi evli, kimi bekar,Tek bir düşüncesi var;“şehitler ölmez, vatan bölünmez”,Mehmetçik ruhu kalpten silinmez.Ağlama anam, ağlama bacım,Ben ölmedim Cennetteyim,Allah için çarpışıyorum,Ülkem için nöbetteyim.Yattığım yer mezar değil, cennet mekanı,Misk kokulu şehitlerin vatanı,Üstümde dalgalanan al bayrak,Şöyle sesleniyor;“Bir Mehmet ölür, bin Mehmet doğar”Şehidin bahçesine bakarak.
Bize bir mesaj var;Azık hazırla,Keseyi doldur,Uykuda kalma.İşte geldik, gidiyoruz,Yol uzun, vakit dar,Bizi bekleyenler var.Vakit var sanma,Belki bir nefes, belki bir soluk,Ve belki de bir anlık,Bizi alır götürür,Aniden zaman.Her şey alt üst olur,İşler yarım kalır,Hayatımız son bulur.Garip bir yolcuyuz,Zaman geçiyor, saat işliyor,Takvimden bir yaprak daha düşüyor.....
Hep buradan başlanır söze;“Ne olacakmış küçük bir yalan”,Damlaya damlaya göl olur,Her bir kelime büyür gider,Dünyayı yıkan sel olur.Şaka başka, yalan başka,Şakada yalan bulunmaz,Haram başka, helal başkaYalanla insan olunmaz...
Gezdiğimiz her anda,Düşündüğümüz mekanda,Oturduğumuz ortamda,Konuştuğumuz kelamda,Bizi bir gözetleyen var.Yaptığımız işlerde,Gördüğümüz düşlerde,Her an ve her gülüşte,Bizi bir gözetleyen var.
O kadar çok yalnızlık çeker ki insan, Ne kimse açar kapısın ne de bir can, Benim tek dostum, Rabbim ve peygamberim, İçimdeki duygular ve tatlı dillerim, Asılsam da, ölsem de boşa gitmez; İnanç, ameli salih ve kalbi selim.
Gezsen de, arasan da bulamazsın,Bozuk kalple, kötü niyetle sonuca varamazsın,İyiler yıkılmaz, emeği boşa gitmez,Ölür ama, ardından kimse kötü söz etmez.Bunu yakala, bunu bul,İnsan olan, davranışıyla huzur bulur.
Küçük yaşta öksüz kaldın mı?Annesiz, babasız yetimliği tattın mı?Başkaları; Anne, baba derken,Ben, bu isimlerin ne anlama geldiğini,Beynimde çözmeye çalışıyordum...Annenin; merhamet abidesi,Babanın ailenin gözdesi,Olduğunu kurguluyordum...Ama ulaşamıyordum bir türlü,Çünkü bunlardan mahrumdum,“baba” derken içime ılık ılık akan,Sığınabileceğim bir liman,Göğsümü gere gere;“Var mı bana yan bakan? ”Diye mutluluğu tadamadım.Herkes; “Anne” dedikçe,Kalbimde bir sızı oluyordu,İçimde bir karanlık,Gözlerim doluyordu...Ben hiç yeni elbise giymedim biliyor musun?İçimde hep; “Ah bir yeni elbisem olsa”,Hayali vardı,Ayakkabım da olmadı,Bayramlar benim için;“Keşke gelmese” cinsindendi,Nere giderdim? Kime varırdım?Hangi elbise ve ayakkabıyla? ..Kimin elini öperdim?Kime selam verir, hatır sorardım?Çünkü rağbet; elbise ve kılıktaydı!Benim kılığım iyi değil, dökülüyordu!Üzülüyordum,içimden; ciğerim sökülüyordu!Hep yalnızları oynadım,Gariplik yandaşım,Geceler arkadaşım,Hislerim, duygularım sırdaşım,Şiirler gardaşım oldu.Okula kitabım olmadan gittim!Yazacak bir defterim de yoktu,Teneffüslerde,Herkes kantinde,Bir şeyler yerken,Ben oruç tutuyordum!Yutkunuyor, yutkunuyordum...Karnım iyi doymadığı için,Ders aklıma girmiyordu,Başarılı olamıyordum,Anlatılanları anlamıyordum!Belki ondandır, pek gelişemedim,En üst mercilere erişemedim!Anılar var; tatlı, hoş,Anılar var; üzgün ve nahoş...
Adam çıkmış ahkam kesiyor;Kendine göre fetva veriyor,“Baş örtüsü şeriat çağrısı,Bu, böyle gitmez” diyor.Senin işin Allah’a kaldı,Ne halin varsa gör,Cehenneme kadar yolun var.
Bunca zaman milleti kandırdın,İnancı bitirdin, duyguları öldürdün,Şuuru yok ettin, fikri söndürdün,Yarın iki elim yakanda olacak,İşin Allah’a kaldı,Ne halin varsa gör,Cehenneme kadar yolun var.
Ülkem senin yüzünden geri kaldı,Bir çivin nasip olmadı,Demagojiyle geçti zamanın,Kardeşi kardeşe vurdurdun,Gençleri birbirine kırdırdın,Seni Allah’a havale ediyorum,Ne halin varsa gör,Cehenneme kadar yolun var.
Bu dünya bir gün geçer,Herkes sevdiğini seçer,Rüzgar eken fırtına biçer,Ölümsüzüm sanma,İşin Allah’a kaldı,Ne halin varsa gör,Cehenneme kadar yolun var.
Dini okulları hedef yaptın,Dindarları tehlikeli sandın,“Camiler açık” diyerek oyları kaptın,Hakkımı nasıl ödeyeceksin?İşin Allah’a kaldı,Ne halin varsa gör,Cehenneme kadar yolun var.
İşleyen düzeni nasıl bozarsın?İnsanlara nasıl kuyu kazarsın?Terörü azdırırsın, suçsuz gibi gezersin,Sütten çıkmış ak kaşık olmadığın bilinir,Senin de bir gün defterin dürülür,İşin Allah’a kaldı,Ne halin varsa gör,Cehenneme kadar yolun var.
Artık masallara kanmıyor,Bundan sonra kendini enayi sanmıyor,Hakkından gelir ağzı dualılar,İşin Allah’a kaldı,Ne halin varsa gör,Cehenneme kadar yolun var.
Uzaklardan bir ses geliyor,Gittikçe yaklaşıyoruz sese doğru,İşi biten, zamanı gelen,Bir bir gidiyor..Bir gün bu minareden,Bir gün o minareden,Bu sesler bitmez,Çağrılmayan gitmez...Sanki kura çekiliyor,Kime çıkarsa,Elinden tutulup,Genç, yaşlı, erkek, kadın...Cahil, alim,Adil, zalim...Çağrı büyük,Çağrı mutlak..Uykuya yatan,Bir gün uyanacak...
Yattığın yerden ne altın yağar, ne gümüş,Başkasından ne aş gelir ne de iş.Eller, ayaklar ve beyin....Hayat çalışmayla güzel,Mutluluk çalışmayla mümkün.Dilenmek, yüz suyu dökmek,Doğru değil, geçim derdi çekmek.Terlemek en kutsal uğraş,Helal lokmadır tatlı aş.İşi tesadüfe bırakma,Emek ver, çabala hiç bıkma,Asalaklara bakma...Çalışmak en kutsal ibadet,Çalışan, yıpranmaz, kederlenmez elbet...Tembellik kader değil, meskenet.
Yıl 1915 her tarafta hengame,Kıyamet kopuyor,Çanakkale’de.Haçlılar and içmiş,İslâm’ı bitirmek için,Gözlerini kan bürümüş,İnsanlığı yitirmek için.Çanakkale’de.Çanakkale geçilmez,Geçilmeyecek,Bir kez daha öğrettik,Çanakkale’de.Savaşı kazandıran;İnanç, sabır, metanet,El ele, gönül gönüle kenet.Sayısal çokluk değil,Bir tane Seyit Çavuş,Yeter haçlıya,Çanakkale’de.Bizi biz yapan duygular,Dünyaya şeref katan duygular,Türk’e kafa tutmanın cezasını,Denize dökülmekte buldular.İki yüz elli bin şehit,Şerefle yatıyor,Çanakkale’de.Ülkeme namahrem eli değdirmediler,Ezanı susturmadılar, bayrağı indirmediler,Çanakkale’de....
Elbette yolumuzda tuzaklar var,Tuzakları aşmasını biliriz,Çünkü inancımız var, imanlıyız,İrade olarak diriyiz.Tuzaklar; çare değil.Hayatın tadı; dik durmadadır,Dik duruşu bilmemek çare değil,Biz doğru olursak eğer,Eğri zarar veremezmiş meğer,Doğrunun yardımcısı Allah’tır,Eğrilik çare değil.
Medeniyetin; özü, mayası,Dokuz bin yıllık hatıra taşır burası,Her anıt bir tarih, her tarih unutulmaz, büyük,Medeniyete beşiklik eder Çatalhüyük.Adım adım silgi gizli,Yer altında ilgi gizli,Çatalhüyük’te bilgi gizli.İlk bakışta; taştır, topraktır sanki,Kaz, kazdıkça gösterir kendini belki.Kazılar ayrı ayrı manzara,Geçmişi hatırlatır insana.
Yeşil, beyaz, kırmızı,Mavi, sarı, turuncu..Renk renk resimler bir çerçevede.Çerçeve; yaldızlı,Çerçeve; som altın.Çerçeve; yalın.Kıramazsın, geçemezsin,Çerçeveden dışarı gidemezsin.İçinde; hayat var, ruh var,Sevgi var, umut var.Bakışlar güzel, yüzler güzel,Diller tatlı, gözler güzel.Yarınların, zamanların,Çerçevede yol alır,Milim milim her anların.
Beyaz tülbende kan damladı,Temizleyemedik bir türlü,Bir labirente girdik, uçsuz bucaksız,Her yol çıkmaz sokak, her köşe gürültü.Beyaz sayfa yok, kalmadı.Ufuklar kara, gönüller kara,Beyinler iflasta, akıl maskara.
Fırtınalar vız gelir,Esintiler az gelir,İftiralar, yalanlar hız verirEl ele yapışan çimentoyuz biz.Şeytanın iğvası yıkamaz bizi,Batının davası yakamaz bizi,Kenetlendik bir kere,Hiçbir güç satamaz bizi.Gönül gönüle çimentoyuz biz.Fikirlerimiz değerli,Düşüncelerimiz önemli,Gözlerimiz nemli,Ağlarız ama asla,Kimse yıkamaz bizi.Bedenimizle, ruhumuzla,Kararlı ve dik duruşumuzla,Bağlandık birbirimize,Hiçbir güç, hiçbir kuvvet,Atamaz bizi,Kardeşlik çimentosuyuz biz.
Yalakalar baş tacı, eşekler tepişiyor,Ülkeyi samanlık sanmış durmadan yiyişiyor,Menfaatine dokununca herkesle didişiyor.Bir şey olmamış gibi tokalaşıp, öpüşüyor,Maskeli tavırlar, herkesi yıktı,İnsanlığın çivisi çıktı.
Çalmak, çırpmak mesleği olmuş,Hortumlamakla, hırsızlıkla midesi dolmuş,Böylelikle kendine rantlar bulmuş,Doğruluk, ciddiyet yanıp solmuş,Yalancılar, sahtekarlar toplumu yıktı,İnsanlığın çivisi çıktı.
Yakayı ele verince etrafa seslenir,Kul hakkı dinlemez, haramla beslenir,Suçunu bastırmak için efelenir, keşlenir,Samimi, dürüst insanlar fişlenir,Gençlerin ahlakını bunlar yıktı,İnsanlığın çivisi çıktı.
Ahlak, namus, iffet hak getire,Öyle bir iz'ansızlık ki devlet malını götüre.Aç fil gibi önüne geleni bitire,Bu sahtekarlar ülkeyi yıktı,İnsanlığın çivisi çıktı.
Bu mu dürüstlük? Bu mu insanlık?Bu mu vatanseverlik, bu mu adamlık?Tüyü bitmedik yetimin hakkını yemek mi civanlık?Bunlar beni yıktı,İnsanlığın çivisi çıktı.
Ne güzeldi çocukluğum!Üzüm bağında alaca yemeler,Akşama kadar oyun, akşam eve gelmeler.Güz mevsiminde bağ bozumu,Pekmez köpüğü, ayva reçeli,Kilere kavun, üzüm asma,Meyve kurutma, turşu yapma...O tozlu yollarda oyunlarımız,Geçen kağnılardan aldığımız,Ağzımızı kirleterek yediğimiz,Kavunlar, karpuzlar...Harman zamanı sap toplarız,Harman kalkınca; oynar, hoplarız..Hey gidi günler hey! ...Geri verin çocukluğumu..Saf, temiz duygularımı..Asfaltsız yollar,Sabah ve akşam iki sefer,Otobüs; eski, gürültülü,Tozun yarısını içine alır,Çok gitmez yolda kalır...Biletçi; “Bilet” diyerek dolaşır,Biletçi yanımıza gelince arkaya gideriz,Arkaya gelince öne geçeriz..Biletsiz yolculuk ederiz..Hacı kaymak hana,Uğrardı Memet ağa,Millet; “Deli” derdi ama,Söyledikleri; hikmetli, anlamlı,Ders verici, ibretli gelirdi bana..Okuldan çıkınca yaya gelirdik eve,Tabiatı, kuşları seve seve..Yol boyunda;Kuşçu Yaşar, kuş uçurur,Falcı Fatma fala bakardı,İshak’ın köprüde su içerdik,Dinlenir, sonra eve geçerdik..Haydi o günleri geri verin,Çocukluğumu, mutluluğumu...
Çocukluğumu geri verseler,Oyna, koş, mutlu ol deseler,Özgürlüğü yakala, sevgiyi bul,Tasa, sıkıntı ve kaygıdan uzak ol,Ne dünyanın kirlenmesi,Ne insanların birbirini yemesi,Ne terör, ne savaş...Yeter ki,Çocukluğumu geri verseler.Anamın ak sütü gibi,Her şey berrak, her şey temiz,Ninemin örtüsü gibi,Lekesiz, kirsiz..Maziler geride kaldı,Yeter ki,Çocukluğumu geri verseler.Yüze gülen, riya yüzler,Kuyu kazan dipsiz sözler...İstemem hiç birini,Yeter ki,Çocukluğumu geri verseler..
Bir pire deve yapılıyor,Pire için yorgan yakılıyor,İletişimden bihaberiz,Konuşmayı bilmiyoruz,Neden birbirimize muğberiz?Küslüğü çözemedim bir türlü.El ele ver, baş başa tutun,Gönüller açılmıyor; ketum,Gözler dönük, beyinler yasta,Fikirler kapalı, düşünce hasta,İnsanları çözemedim bir türlü.Sana göre öyle, ona göre böyle,Hakikati kim çözecek söyle,Adalet kalsın mı yerde?Anlayışları çözemedim bir türlü.
Ya bayramlar değişti,Ya insanlar...Fikirlere ne demeli?Zaman neden netameli?Düşünceler tortulu mu?Dumura mı uğradı anlayışlar?Nerede kaldı bu tatlı kavrayışlar?Bayramlar mı karardı?Yoksa ruhlarda mı karaltı?Bayramı kavgayla anıyoruz,Sövgüyü, övgü sanıyoruz,Sonra, eski bayramları arıyoruz!
Bir anda her yer karardı,Eşyalar birbirine bulandı,Vaveylalar koptu aniden,Ağlayanlar, inleyenler derinden.Herkes uykuda, kimse bilmiyor onu,Haydi söyle bana; nasıl olur sonu?Kaçabilir misin depremden?Gidebilir misin başka yerlere?Hakkın takdirinden başka,O’nun rızası yoksa.Nereye kaçsak yararsız,Çünkü mekan O’nun, yer O’nun,Bilerek, inanarak gitmek zararsız.
Din her zaman var, var olacak,Dinsiz toplum olur mu?Dinle, imanla gerçeğe varılacak.Dünya, din üzerine kurulu,Din; düzen, kanun, yasa,Akıl, fikir, ahlak olmasa,Dünya terörle yok olacak.Din gönüllerde taht kurar,Vicdanları törpüler,Kalplerde karar kılar.Varlık, dinle mümkün,Evrenden bunu haydi sökün!
Ver elini, aç kucağını,Bak seni bekleyenler var;Aldırma ayırımlara,Boş ver kışkırtmaları,Sen Allah’ın kulusun,Hepimiz biriz,Hepimiz Âdem’deniz...Aslımız toprak,Vaslımız toprak..Nedendir birbirimizle uğraşmak?Renkler başka, ırklar başka,Diller, dinler bambaşka...Bunlar zenginlik değil mi?El ele vermeye, yakınlaşmaya,Dost olmaya, anlaşmaya,Zemin değil mi?Kırma insanları,İncitme canları..Dökme kanları,Yok etme sana yan bakanları..
gerçek dostlara selam edin, aradım bulamadım gecede mi? gündüzde mi? bilmiyorum, günümüz dostluğuna anlam veremiyorum. biri bana söylesin lütfen, dost nedir? nasıl bir şey? yüze gülüp, arkadan konuşan mı? dostum deyip, sözüyle atışan mı? diken olup, herkese batan mı? nedir dost? nedir? ...
Gök niçin yüksek?Yer niçin bir döşek?Sular neden tatlı içecek?Anla ve düşün.Ömür bir kaydırak,Dünya bir durak,Eğlenceye dalarak,Kendini kaybetme cifeye dalarak,İbret al ve düşün.Makamlar, mevkiler,O bakışlar, sevgiler,Alacaklar, vergiler..Yok olacak bir düşün.Gelsen de gelmesen de,Sevsen de sevmesen de,Ağlayıp gülmesen de,Gözünle görmesen de,Sınavdasın bir düşün.Her kapıyı çalacak,Ecel bir gün gelecek,Yaşayanlar ölecek,Gaflet etme bir düşün.Ne yersen ye, ye giyersen giy,Ağzın kapanacak, gözün yumulacak,Belki bir metre bezin bile olmayacak,Kafanı kullan, bir düşün.Mezara gireceksin,Yaptığını bulacaksın,Amelinden sorulacaksın,Dinle, anla, bir düşün.
Dün vardı, bu gün var,Yarın da var olacak,Bu bir denge,Biri bir uçta, diğeri bir...Bir tarafta zulüm,Diğerinde tekbir..İster zamanı susturmak,Belki de Peygambere saldırmak,Bazen de İmanı rafa kaldırmak,Müslümanı vurmak,Tarihe ters durmak...Onlar var diye hayıflanma,“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol”,Hakkı söyle, Hakkı savun, yılma...Ebu cehiller ölmedi,Kıtaları aşıyor..Onun görevi aldatmak,Doğruları gizleyip, şeytana bağlatmak..Üzülme, ağlama, bu günler geçer,Göz yaşları her zaman mazlumu seçer...Akan her yaş, şeytana tuzak,Cennete müjde, Cehenneme uzak...Geceler bizleri bekliyor;Ağlamak, yalvarmak için,Dua etmek, haykırmak için,Zalimlerin zulmünü durdurmak için..Ebu cehillerin şerrinden kurtulmak için...
İnce bir çizgi, varlıkla yokluk arası,Ecel; bir sonuç, hayatın dağdağası.Ne önce, ne sonra tam zamanında,Ne yapabilirsen yap anında.Orası başka alem, torpil işlemez,Makam, mevki, dayı istemez....Altının, gümüşün, paranın yeri yok,Ecel öyle bir ahval ki,Eşin, dostun, yaranın yeri yok.
Gelin kardeşler, birlik olalım,Yaratanın varlığını güzel kılalım, “Yaratılanı hoş gördük, yaratandan ötürü”,Sözünde kendimizi bulalım,.Ne geçiyor elimize; kinle, düşmanlıkla?Öyleyse; bırakalım sen ben sevdasını...Mal hırsını, taht kavgasını...El ele yapışalım, huzura koşalım.Kim kazanmış insanları kırmakla?Temiz toplum ortaya çıkar mı vurmakla?Allah, yaptıklarımızın hesabını soracak,O zaman; kin tohumu ekenler ne olacak?Fikirler çeşitli, düşünceler renkli,Anlayışlar muhtelif, konuşmalar farklı...Bölünerek amacı ne yapmak?Yaratılış özümüz Adem, aslımız toprak..Öyleyse; bırakalım sen ben kavgasını...İtişip kakışmayı, terör belasını...El ele yapışalım, huzura koşalım.Bastığımız toprak altımızdan kaymasın,Bayrağımız düşmesin, imanımız zayi olmasın,Allah kimseyi vatansız koymasın..Birlikten kuvvet doğar,Ayrılık beladır insanı boğar..Aklımızı başımıza alalım,El ele yapışalım, huzura koşalım.
Madem girildi Irak’a,Eli boş gelmeyin ne olur.Verilen bir çok şehit, yaralı,Kan döktü, can verdi, orda olalı,Eli boş gelmeyin ne olur.Terörü bitirin de gelin,Teröristi öldürün de gelin,Ağlayanları güldürün de gelin.Vatan hainlerine haddini bildirin de gelin.Bu kış kıyamette,Bu kar boranda,Eksi kırk derecede tabiat donanda,Donmadan gelin ne olur.Allah güç kuvvet versin,Sabır, metanet, izzet versin,Ne olur emeğinizin karşılığını alın da gelin,Ne olur eli boş gelmeyin.
Bu ülke, bu insanlar bizim,Bırakın yakalarını,Ey karanlık güçler,Gençlerimizden elinizi çekin.Yeter kullandığınız,Sırtlarına binip, yönlendirdiğiniz,Yeter artık karanlık güçler,Gençlerimizden elinizi çekin.Amaç, ilim öğrenmek, aydın olmak,Cehalete son verip, güzelliği bulmak,Vatanı kalkındırmak, ileride durmak,Bıktık sizden karanlık güçler,Gençlerimizden elinizi çekin.Sanmayın bu ateş tek birini yakar,Düştüğü zaman acımaz, her birimi yakar,Gençlere; ahlak öğretin, ilim verin,Eline silah değil, kalem verin,Düşünmeye yöneltin,Ruhunu yüceltin,Yeter olduğunuz karanlık güçler,Gençlerimizden elinizi çekin.
İş yaptırmak için gençleri kullandılar,Cepleri doldurmak için yalanla pullandılar,Omuzlara basarak yükseldiler,Zirve olduk sandılar sonra yuhlandılar..Emeğimi çaldılar,Ülkeyi karanlığa saldılar...
Ben niçin böyleyim?Kusurum ne, günahım ne?Sen mükemmelsin, hatasızsın,Kabahatin büyüğü bende,Eğrilik yok sende,Mertek var bende,Sen iyisin, ben değil,Duyguları coşturan,Deryaları aştıran,Kucak açıp koşturan,“Biz” var ezelde “ben” değil.
Behey satılmış, behey sütü bozuk,Sen Türk'ün merhametini bilir misin?Ettiğin rezillik, attığın kazık,Sen Türk'ün sabrını bilir misin?Türkler soy kırım yapmadı asla, yapmaz da,Senin gibi ihanet edip vatanı satmaz da,Herkese eşit gözle bakar, düşmanca bakmaz da,Sen Türk'ün ne olduğunu bilir misin?Bayrağımı çiğniyor, atıyorsun,Ne kadar behresizsin, ne kadar çok çamura batıyorsun,Sana ne diyem ki sen ancak kendi vicdanını satıyorsun,Sen Türk’ün gözü pek olduğunu bilir misin?Ülkemde, dünyada binlerce toplu mezar,Bunlar senin marifetin, tarih böyle yazar,Sen Türk’ün zulüm yaptığını gördün mü?Oku tarihleri, gir arşivlere,Ermeninin ne yaptığını gör bir hele,Kadını, kızı, genci, yaşlıyı öldürmüş rastgele,Karnını deşmiş, gözünü oymuş, bir de üstelik yakmış hergele,Sen Türk’ün acımasızlığını gördün mü?Kürd’ü, Türk’e düşman etmiş,Kardeşi kardeşe pişman etmiş,Türkleri arkadan vurup, aman etmiş,Sen Türk’ün ne olduğunu bilir misin?Türk’ün yaptıklarına hayalin yetişmez,Onun adaletine beynin erişmez,Sen Türk’ün adil olduğunu bilir misin?Sana; makam mevki verdi,Dinine karışmadı, sevgi verdi,Seni kardeş bildi ilgi verdi,Sen Türk’ün toleransını bilir misin?Sen ne yaptın? İhanet ettin,Yediğin çanağı kirlettin,Sana hürmet edenleri inlettin,Sen Türk’ün imanını bilir misin?
İlk örnek, ilk misal;Dalga dalga ittisal...Hicran, gözyaşı; bir visal.İlk damla, ilk katre,Bir bakış, bir vuruş,Selam, hatır ve bir gülüş,İlk söz, ilk fikir, ilk tutuş...Kaldırılmaz davalar,Zirve olmuş kafalar,Fikir veren düşünce,Teker teker bir aşı..
Fetih; kalplerde başlar,Kale içten fethedilir,Gönüllerde inşa olmazsa,Ahlak, mana terk edilir.Bir bakın hele Fatih ne yaptı?Önce kalplere girdi, sevgiyi kaptı,Ruhları fethetti,Konstantin'i, İstanbul yaptı.Fetih demek, değişim demek,Yanlışlardan dönüşüm demek,Vahşetten, medeniyete girişim demek.
Sen, ben, onlar ve biz,Hepimiz bir aileyiz,Aramızda ayrılık yok,Fikirler değerli,Düşünceler önemli,Irkçılık ve gayrılık yok.Bütün dünya aynı, hep ondanız,Âdem’den yani topraktanız,
Kafam çatlıyor, beynim zonkluyor,Bilgiler bulanık, herkes fikir yokluyor,Çeteler kol geziyor, masumları haklıyor,Kimi doğru söylüyor, kimi gerçeği saklıyor.Gel de çöz bu işi, gücün yeterse,Kuvvetin varsa, aklın ererse,El, ayak iş görmüyor, her şey beyinden,Adam soyma talimatı almış beyinden,Bey kim, talimat veren nerede?Kimin eli kimin cebinde?
Her şeyi planlı, her şeyi hesaplı,Santim santim, milim milim kitaplı,Gördüğümüz her şeyi O yaptı,Sadece “Ol” diyerek yarattı.Bunları düşünmeden beyhude yanma,Allah’a gel de inanma.
Bir saniye boşluk yok, istersen bak,Bak, bak, yine bak...Ne gökte çatlak,Ne yerde patlak...Beynimiz çatlasa,Bilgiler ayyuka varsa..Yine O’nu anlatır,Gel de inanma.
Zaman bir kaygan zemin,Saatler yalancı,Dünya bir geçit,Hayat bir yabancı,Doğan her canlının kaderi,İşler paydos diyecek,Para, pul geçmeyecek,Işıklar sönecek,Yollar bitmeyecek...Bunları anla,Gel de inanma.
Gençlerimiz kötü değil,Dikene bakarak üzülmeyin,Dikenlerin arasında güller var,Gül içinden gençlerimiz çıkar.Pırlanta, elmas, cevher...Altın gibi kalpler,Güç, kuvvet, arzu, istek,Azim, irade, sabır, tek tek..Bırakalım; icat yapsınlar,Okusunlar, araştırsınlar,Ülkeyi kalkındırsınlar,Kütüphanelerde sabahlasınlar.Gençlerimize güvenelim.Hamur gibi duyguları işleyelim,Milli, manevi değer potasında,Yön verelim, sivrilikleri düzleyelim.Varsın yapsınlar hata,Her hata, bir adım doğruya.Gençlerimiz canlı,Gençlerimiz heyecanlı,Adı üstünde delikanlı..
Adam gibi olmak;Güzel hayatı bulmak,İyi adım atmak,Dimdik ayakta durmak...Ammar gibi,Yasir gibi,Sümeyye gibi,İbrahim gibi,Musa gibi, İsa gibi,Muhammed gibi...Bütün peygamberler gibi...Mücahitler,Adsız kahramanlar gibi..Mehmetçikler gibi,Çanakkale’de vuruşan,Binlerce şehit gibi.Tarihe şeref veren,Bize bu vatanı emanet eden,Sayısız yiğitler gibi...
Yalanla kim payidar olmuş ki?Yalana sarılanlar bir bir ortaya çıkar,Gerçekler ne zaman gizli kalmış ki?Sanmayın bu dünya hep böyle gider,Gerçekle kurulmuş, gerçekle biter,Yalancılar gerçeği bir gün fark eder...
Dilin var, ağzın var, özün var,Beynin var, fikrin var, gözün var,İnsanlara diyecek daha çok sözün var,Öyleyse kırıcı olma,Gönül alıcı söz söyle.Dil, bir et parçası her tarafa döner,Söz, senin esirin, ona hakim olursun,Düşünmeden söyledin mi mahcup kalırsın.Dil; hem yatıştırıcı, hem yapıştırıcı,Dil, hem dost, hem düşman,Düşün, aklını kullan, fikret,Kırıcı olma,Gönül alıcı söz söyle.Musa bile Firavun’a tatlı söyledi,Muhammed düşmanına hep nasihat eyledi,Allah durmadan öğütler,“Tatlı söyleyin, kırıcı olmayın” der.Zira ağız bir, kulak iki, göz iki,Hepsi kafada, beyne yakın sebebi ne ki?İki bak, iki dinle, bir konuş,Düşünmeden söyleme,Kırıcı olma,Gönül alıcı söz söyle.
Ali’nin zülfikârına sahipsen,Onun gibi ol, kendini göster,Bir gemim olsun istersen,Nuh gibi kaptanlığını göster.İbrahim gibi put kırayım dersen,Onun gibi ateş içine gir de göster.
İsrail kan içiyor, kan döküyor,Kadın, erkek, çocuk ölüyor!Dünya sağır, kalpler mühürlü,Sessiz kalanlar İsrail güdümlü.Kan üstünde kimse duramaz,Zulüm baki kalamaz,Kimler geldi, kimler geçti,Ne zalimler nice kanlar içti!Hani nerdeler şimdi?Hangi insanlığa imza attılar?Göz yaşı, zulüm, kahırdan başka.Her göz yaşı dökenin yaşı dökülür,Her zalimin bir gün dişi sökülür...Aklı erenin,Kalbi titreyenin,Cennet dünya isteyenin,Bunlar benim kardeşim diyenin,En kutsal görevi, zulmü söndürmek,Zalimi yok etmek, batılı öldürmek.
Dünya bu, zikzaklarla dolu,Bir yanda şeytan, bir yanda Hakkın yolu.Hakka teslim olan yürekler yanmaz,Hata yapar ama asla eğriye dayanmaz.Sen gücünü göster, sapma yolundan,Er geç hak tecelli eder,Allah yüz çevirmez kulundan.Şikayet insana yakışmaz,Ellerimiz, beynimiz var,İnancımız ve aklımız her şeyi yapar.Sen gücünü göster, gerisi angarya,Maskeli sözlerin tamamı palavra....
Bunca günah içinden,Nasıl çıkarım ben?Elim kara, yüzüm kara,Ruhum kara, gönlüm kara,Halim pek maskara.Beynim durmuş,Nefsim hükümran olmuş,Kalp söz geçiremiyor,Ruh aciz kalmış.Kambur üstüne kambur,Günah üstüne günah,İbadetlerin ruhu yok,Göz yaşlarımda ah..Tevbelerim cılız,Ağıtlarım ulaşmıyor,Geceler bana yar değil,Gündüzler kavuşmuyor.Gözlerimde ışık yok,Gönlümde teselli,Şeytanın aldatması çok,Günahlarımdan belli..
Biraz önce karanlıktı,Bak şimdi güneş doğuyor.Güneş doğmadan önce,Tamamen karanlık çöker.Bu, aydınlığın müjdesi.Güneş; buzları eriten,Soğuğa meydan okuyan,Donukluğu bitiren,En iyi dost, en iyi sırdaş..Dünyada güneş batmıyor,Memleketleri geziyor,Her canlıya hayat veriyor...Buzu, soğuğu kimse sevmez,Soğuk, fırtına dost bilmez...Güneşin karşısında hepsi pes eder,Evet güneş doğuyor, her şey ısınıyor...Bir kuraldır bu;“Her zorluktan sonra, kolaylık,Her karanlıktan sonra aydınlık”...Güneşi mahkum edebilir misin?Güneşe tavır alabilir misin?Köstebek gibi,Solucanvari,Yılan gibi,Yarasa misali;“Güneş yok”“Güneş beni ısıtmıyor” öyleyse“Yaşasın karanlık” diyebilir misin?Her gün güneş doğuyor, güneş var,Güneş batmıyor, batmayacak...Gittikçe daha da ısıtacak,Karanlıkları aydınlatacak...Karanlığı sevenler istemese de...
Kabe, görülesi taraf,Hacerül esved,tavaf,Makamı İbrahim,Safa ile Merve,Hac ve umre...Anlatmakla değil,Gidilmesi lazım bu yere,Yaşanması lazım bir kere,Resulün mekanı Mekke-Medine,Ravzayi mutahhara,Cennetül baki, yeşil kubbe...Uhut şehitliği, dağ-ı hıra,Vahiy otağı, Kur’an yatağı bura,O kutsal beldeler, o mübarek yer,Göz yaşına boğar,İnsan uhrevi aleme çeker...Turistik seyahat değil,İbadet bu, lamı cimi yok,Dünyanın dört tarafından gelir,Her Müslüman, sayısı çok.Renkler başka, şekil başka,Kültür başka, dil başka,Ancak şunlar bir;Peygamber, Kıble,Allah ve Kabe,Kur’anî tekbir...Sevdiren bu, kaynaştıran bu,Getiren bu, birleştiren bu...
Varlığı da yalan, yokluğu da..Hani nerde sevdiklerimiz?Mal da yalan, onun çokluğu da...Hayatımızı test ettik mi?Kendimizi hesaba çektik mi?Kim ne götürdü yanında?Var mı; tahtını, tacını alan?Kesesini boynuna saran? ...Gidenler bize ibret olmuyor mu?Elimizle sevdiklerimizi veriyoruz,Hala gerçekleri görmüyoruz...Uykudan ne zaman uyanacağız?Bir gün musallaya dayanacağız...Azrail ensemizde solumakta,Ölümü gelenler saçlarını yolmakta..Ölmeden önce ölmek güzel,Dünyayı sınav yeri bilmek güzel..
Seviyorum, sevmeliyim,İnsanlara hizmet vermeliyim,Ben, buna inanıyorum,Beni sevmekten ayırmayın,Çünkü ben insanım.Seveceksen o halde,Hançerle gitsin.Bu işi benim idem,Bu, benim yaratılış felsefem,Ayak oyunları hiç bilmem,Hile, aldatma,Arkadan vurma...Bunları bilmeyeniHançerle gitsin.İyilikleri hançerle,İnsanlığı hançerle,Sevgiyi hançerle,Mutluluğu hançerle,Ne kadar güzellik varsa,Hiç birini bırakma,Hançerle gitsin.
Bir düşün; hangisi yanlış?Türbelere bez bağlamak mı?Ağıt yakıp ağlamak mı?Koca koca adamlarsınız,Koşa koşa niçin gidersiniz türbeye?Hani; mezardan, ölüden medet umulmazdı?Hani; tekkeye, türbeye gidilmezdi?İlim varken bunlardan söz edilmezdi?Nerde ilminiz, nerde irfanınız?Bu mu anlayışınız, vicdanınız?Ölüden yardım gelir mi?O, senin halini bilir mi?Yapabiliyor musun; dua etmeyi?Yasin okumayı, göz yaşı dökmeyi?Hangisi doğru, hangisi yanlış?Her şey birbirine karışıyor!Yalancılar, hilebazlar doğrularla yarışıyor!Oklavayı baklava diye yutturmaya çalışıyor!Bu millette böyleleri, hep göründü,Sonunda şapka düştü kel göründü!Var mısınız; ilimde, fende, irfanda? .....Teknikte, icatta, inançta? ...El ele vatanı kalkındırmada?Barışı sağlayıp, bayrağı dalgalandırmada? ...Bütün dünyayı kardeş bilip,Kol kola, birlikte geniş ufuklara dalmada? ...İpleri germeden, öfkeleri sermeden,Ben iyiyim sen fena, ben yiyeyim sen yeme demeden,Söyleyin hangisi doğru?Hangisi yanlış?
Hayat bir yolculuk,Dünya bir araç,Kimi iner, kimi biner.Hızını kesmez araç,Kimi gelir, kimi gider.İlk durakla, son durak,İkisi arası bu seyahat,Kiminin seyahati uzun,Kiminin kısa ve hüzün..İlk durakta binen de,Arada inen de,Bu yolculuğun tadını bilir,Hayat, kimine göre tatlı,Kimine acı gelir.
Zaten hayat matematik değil mi?Ekleme, toplama, çıkarma,Zaman zaman bölme, çarpma,Her şeyde hesap var, her şey özenli,Dünya istikrarlı, gayet düzenli,Hesaplı tüm bakışlarımız,Gözlerimiz, ağzımız, kulaklarımız,Hepsi kafada, hepsi beyne yakın,Neden; göz iki, kulak iki, ağız bir?Çok bakmak, çok dinlemek, az konuşmak,Bunu ancak hesabı bilen bilir.Düşün, fikret, zikret, şükret...Bütün güzellikler buradan gelir..
Hayat, geniş bir alan,Herkese lazım olan,Unutulmaz bir okul.Hayat okulunda sınıfta kalmak zor,Burada sınıfta kalırsan,Orada yer bulmak zor.Hayat okulunda ödüller sahte,Gülmeler riyakar, özürler sahte.Adalet yerini bulmaz,Yardımlar yapay, pürüzler sahte..Akan göz yaşları geçici,Gülenler de, ağlayanlar da seçici..
Haydi gel, bekliyoruz milletçe,Göster yüzünü, konuş bizimle,Yaptığımız hataları, söylediğimiz yalanları,İşlediğimiz dolapları, gizlice olanları...Çarp yüzümüze, engelle bunları,Nasıl adam olunacağını göster bize,Adamlık ilkelerini anlat,Seni çok özledik, bir an önce gel artık.Olmuyor, böyle gitmiyor,Milletçe bunaldık, feleğimizi şaşırdık,Her şeyi dünyaya yıktık, zamanı suçladık,Kendimizi bir kenara attık, ak kaşık olduk,Sırtımızda yük tutmuyoruz, af dilemiyoruz,Kan bürüdü her yanı,Savaş tamtamları sardı cihanı,Huzur bitti, kin sardı dünyayı,İnsanlar acımasızca ölüyor,Bir hiç uğruna hayatlar sönüyor,Kimse dününden mutlu değil,İnsanlar gününden umutlu değil,Bu karanlık bitsin artık,Haydi gel sevgisizlik gitsin artık.
Sırça köşklerde oturanlar,Varlıktan kuduranlar,Göz yaşı silmeyenler,Sefalet görmeyenler,Parasızlığı bilmeyenler...İnsan olabilir mi? hayır gelir mi?
Her gün israfta, her gün lükste,Bir gözü işte, bir gözü sekste,Hep alır, sen yeter ki tek iste..Vatan, millet..serviste,Her akşam baloda, her gece pistte,Olandan hayır gelir mi?
Allah'ı bilmez, Muhammedden habersiz,Kur'andan behresi yok, dinden nasipsiz,Sofrasından içki eksik olmaz, edepsiz,Namus anlayışı bitmiş, şerefsiz,Beyinsizlikte en ileri, yedeksiz,Böylelerinden hayır gelir mi?
Özün içinde öz saklı,Özü bulmak; önce hayır,Sonra evet’e bağlı...Hayır; bütün kirlere,Bütün belalı fikirlere...Hayır; şeytana giden yola,Edepsizliğe, şirretliğe,Hayır; beyindeki tortulara,Ön yargıya, karanlığa...Hayır; her türlü inkara,Bütün gönül hastalıklarına....Evet; gönlü tedavi etmeye,Yokluğa çizgi çekmeye,Varlığı perçinlemeye ...Evet; güzel görmeye, iyi bakmaya,Evet; kamil insan olmaya....
Her gün takvimden bir yaprak düşüyor,Her şey biraz daha eriyor,Ayaklarımız, oraya doğru gidiyor..Hazan mevsiminde bir yaprak gibi,Düşen her yaprak, ömürden bir gün,Sararan her bölüm, yılların şahidi,Aynaya bak istersen,Neler görürsün neler;Saçlarını ağarmasını,Gözlerin halkalanmasını,Ciltteki kırışıklıkları....Bir de bedenine bak;Kulakların duymamasını,Ellerin tutmamasını,Kuvvetten düşmeni gör,Gör de ona göre davran.Bak, deniz bitti, kara göründü.....
Her şeyimi verdim,İstikbalini ayağına serdim,Mesleğinin en iyisini yapsın,Kimseye muhtaç olmasın,Aç sefil kalmasın,Fakirlikle yanmasın..Ama olmadı,Hevesim kursağımda kaldı.İyi bir kul olsun,Hakikat yolunu bulsun,Atasından hayır dua alsın,İncitmesin, incinmesin,Dedim ama olmadı,Hevesim kursağımda kaldı.Büyük sözü dinlesin,Yarı yolda kalmasın,Belasını bulmasın,Diye uğraştım,Ama olmadı,Hevesim kursağımda kaldı.Mürüvetini tadalım,İyi bir düğün yapalım,Mutlulukla dolalım,Diye çalıştım,Ama olmadı,Hevesim kursağımda kaldı.Sana ne diyeyim ki,Hiç ata yolda konur mu?Kendi başına iş yapmak,Senin için bir onur mu?Ben de dostumu, eşimi,Arkadaşımı, kardeşimi,Bütün sevdiklerimi, yoldaşımı,Çağırayım dedim,Ama olmadı,Hevesim kursağımda kaldı.Sen de baba olacaksın,Senin de isteklerin olacak,Hayallere dalacaksın,Mürüvetini görmek için,Etrafa haber salacaksın...Ama olmayacak,Çünkü sen hevesleri,Kursakta bıraktın,Senin yaptığını evladın da yapacak...
Karanlıktan aydınlığa,Bedbahtlıktan, bahtlığa,Günahtan, sevaba,İnançsızlıktan, imana,Karamsarlıktan, ümide....Hicret, vesile kurtulmaya.Hayatın her anı,Ömrün her alanı,İnsanlığın her zamanı,Hicrete giden yoldur.Hicret; sevgiye açılan kapı,Sevilmeye, görülmeye değen bir yapı.Hicret; bir kurtuluş,Meskenetten, çamurdan,Bir müjde İnsanlığa,Dokunuş berraklığa...Uçmak melekler gibi,Ummana, sonsuzluğa...
Hoşça geldin, hoşça gidecek misin?Memnun olursan yine gelecek misin?Bir yıl yollarını bekledik,Nasıl ağırlayacağız diye,Hesap yaptık, düşündük...Sen gülerek, sevinerek geldin;“Müslümanlara misafir oluyorum,Nasıl olsa beni gereği gibi ağırlarlar,Kötülükleri atar, şeytanları bağlarlar,Fakirleri sofralarında barındırırlar,Gözü yaşlıları gözetir, destek sağlarlar...” dedin.Fakat biz, hiç birini yapamadık,Sana layık bir ev sahibi olamadık,Kur’an’a eğilip doğruyu bulamadık,Ne oruç tuttuk, ne arındık...İnsanlıktan nasip alamadık.....Sen gidince yine eskisi gibi yapacağız!Haramlar, yasaklar, ahlaksızlıklar...Sonra senin adını kullanarak yardım umacağız!El açıp yalvaracağız;“Allah’ım affet, ramazan bize şefaat et,Oruç bizi kurtar, Kur’an bizim yanımızda ol..”Diye hayaller kuracağız!
Böyle çok çalışma vatan içinİdam edilirsin!Dini, imanı savunma,İdam edilirsin!Ülkenin kalkınması,Vatanın korunması,Seni ilgilendirmez,İdam edilirsin!Bak birileri nasıl,İhanet ediyor,Mafyaları, hırsızları gözetiyor,“Devlet malı deniz, yemeyen domuz”,Diye çalıp çırpıyor,Onlar idam edilmez,Sen idam edilirsin!Ezanı, kuranı.. anlatır,Allah’ı, peygamberi hatırlatır,Halkın değer yargılarına sadakat,Gösterirsen,İdam edilirsin! ...Kefeni en şerefli elbise,Sayarak yola çıkma,Ona; “Bunun adı çarşaf” derler,İdam edilirsin! ...
Hesaplar, kitaplar, birbirine karıştı,Kafalar bulanık, abukluk semaya ulaştı!Her zaman hesap tutmuyor,İki kere iki dört etmiyor.Bazen bir, bazen iki, bazen beş eder,İlla ki zorlarsan belki de boş eder.Bu hesabı, matematiğe söyle,
Bu dünya bir oyun, bir eğlence,Her şey soru, her şey bilmece.Birinci perdesi bu oyunun,Ne kadar ciddi oynarsak,Kurallara uygun,Ödüllerini kaparız oyunun.Birinci sahneden sonra,Dinlenme faslı, bir ara,Uzun mu, kısa mı belli değil,Dinlenirken, sorulara cevap ara.Cevabın doğru ise burada rahatsın,Artık hazırlan ikinci perde açılsın,Bu, son perde, sonsuz perde,Bir daha kapanmayacak,Mutlu perde, umutlu perde...Birinci perdede iyi oynayanlar,Sahneyi iyi kullananlar,Eğlencede zırlamayanlar,Son perdede kralları oynar!
Boyuna, posuna,Kılık kıyafetine,Ne yiyip içtiğine,Nereden gelip, nereye gittiğine,Kara kaş kara gözüne,Bakılmaz insanın...Özü nasıl, sözü nasıl?Ruhu nasıl, içi nasıl?İncele, bak, gör bir kere.Dost ararsan bunları bil,İnancı var mı, karakterli mi?Ahlakı nasıl? Yeterli mi?İnsanlara değer veriyor mu?Barışı seviyor, sevgiyi öneriyor mu?Veren el oluyor, hayırda alnı terli mi?Kul hakkından kaçıyor mu?Allah’a göz yaşı döküyor, el açıyor mu?KAZIM ÖZTÜRK 2 ŞUBAT 2009
Güneşi görebiliyor musun?Ay denilen şey var mı?Gezegenler mevcut mu?Gündüzü inkar edebilir misin?Öyleyse O’nu da inkar edemezsin.
Dünya denilen yer küre yok mu,var,Atmosfer, hava, bize hayat sunar..Havayı inkar mümkün mü?İnkar edersen yaşayabilir misin?Öyleyse O’nu da inkar edemezsin.
Yağmurlar, karlar yağıyor,Sulardan yararlanıyoruz,Susuz yaşayabilir miyiz?Suyu inkar edebilir misin?Öyleyse O’nu da inkar edemezsin.
Kan; hayat verir, candır, heyecandır,Beyin; düşünce merkezi, kilit noktası,“Kan yoktur, kansız yaşayabilirim”,Diyebilir misin, “kansız yapabilirim”?öyleyse, O’nu da inkar edemezsin.
Korku, sevinç, mutluluk...Bunlar var mı yok mu?Yoksa niçin sevinirsin?Varsa niçin yok diye dövünürsün?O da var, inkar edemezsin.
Elektrik akımını görebilir misin?Canı, ruhu tutabilir misin?Düşünceyi, aklı kaba koyabilir misin?Nasıl bunları inkar edemezsen,O’nu da inkar edemezsin.
Bir damladan, bir dünya,Asumandan, fezaya,Yerle gök arası bu sevda,Küçük dünya, büyük âlem,Karanlıktan, aydınlığa,Cehaletten, irfana,Bir katreden ummana.
Ne kadar da çok kalbi kırık var şu dünyada.Acaba kabahat dünyada mı?Yoksa kurduğumuz hülyada mı?İnsan diyerek yaklaşıyoruz yanına,Kimi canavar, kimi giriyor kanına,Kimi candan dost görünüyor,Kimi yeminler basıyor; dinine imanına.Bu değil sevgi, bu değil dostluk,Bununla hiç bir şey olmaz asla,Ancak olur sonsuz bir boşluk...
Koskoca küre yetmiyor mu?Üzerinde yürümeye, koşmaya,Ne hakkınız var düzeni bozmaya.Renkler mi üstünlük sağlar?Irklar mı, coğrafyalar mı?Güç, kuvvet ve makamlar mı?Bir tarafta açlıktan ölenler,Bir deri bir kemik cılız kalanlar,Bir tarafta savaşa, öldürmeye,Katliama para salanlar...Kıtlık, susuzluk, açlık.....Yokluk, fakirlik, muhtaçlık...Hani nerde insanlık,Nerde yandaşlık?Sanmayın ki, bu, böyle gider,Zulüm yapanlar cezayı ağır öder.İnsan; aynı atadan, aynı anadan,Aynı soydan, aynı manadan...Sözlerle iş bitmiyor, eylem gerek,Eli uzatmak, bir şeyler vermek gerek...Yolculuğumuz uzun ve çetrefil,Kah kahır, kah üzüntü, kah sefil...İlla ki Avrupa’da mı doğacaksın?Yahudi, Hıristiyan, Ateist mi olacaksın?Haçlı savaşlarına ortak mı alacaksın?Afrika’da bulunmak kusur mu, zül mü?Yoksa dünyada bu, usul mü?Meziyet, renklerde mi, özde mi?İnsanlık; gönülde mi, sözde mi?
Dünya kurulduğundan beri İsrail öldürüyor,Yeryüzünde insan bırakmamaya kararlı,Dünya zulme karşı Yahudi’ye gül veriyor...Çocuk, kadın, yaşlı... herkes hedefte,Bu millet, bu ırkçı anlayış dünyaya zararlı...Dünyayı mason yapmak onun için çok kârlı!Filistin kan ağlıyor, inançlar taru mar,Müslümanlar ıstırapta, göğe çıkmış âh u zar,Bugün Gazze, bilmem yarın neresi?Büyük Orta Doğu hayaline ulaşmaktır hevesi..Büyük İsrail’i kurup, dünyaya kan kusturacak,İnsanları kendine kul edip, suçunu bastıracak!Bu, böyle gitmez bir gün hesap sorulur,Gün gelir senin de defterin dürülür.Bak, gör, anla, zulüm kalmış mı yerde?Şerefle dolu tarihim, neler var bu serde..İslam anlayışı yükseliyor her yerde.Sanma ki zulümle payidar olacağım,Cesetler üstüne medeniyet kuracağım!
Göz var izan var, akıl var, beyin var,Senin yaptıkların kader değil ki,Elin eriyor, kafa çalışıyor,Bilincin yerinde,Dünya ile ilgili işler kader değil ki.Allah sana; “sebebini işle” diyor,Sebeplere sarılmadan,Çalışıp, gayret etmeden,Her şeyi O’na bırakmak,Kader değil ki.Kaderin elinde oyuncak mıyız?Yoksa kaderi kalkan yapan bir alçak mıyız?Madem her şey kader de,Aklımız nerde?Akılla bir şeyi bulamayacak mıyız?Cüz’i iradenin anlamı ne?Sorumluluklarımız nerede?Kadere suçu atmak,Hayatta yaşamamak,İnsanlıktan nasip almamak...Kader bu kadar heder değil ki,Bu yapılanlar kader değil ki.
Ne yapalım kaderimiz bu,Allah böyle takdir etmiş,İtler, domuzlar, çakallar saldırıp durur,Önümüzde bir uzun yol var,Kimi bozar, kimi iyilikle doldurup durur.
Günler boş değil,Her günün bir adı var,Bu ne, öğretmenler günü,Bu, sigarayı bırakma günü,Ya şu, çölleşmeyi önleme,Veya sevgililer günü,Bu da dünya kadınlar günü....Kadını bir gün mü anarsın?İnsanı bir gün mü ararsın?Çiçeklerle, maskeli gözlerle,Onu mutlu edecek sahte sözlerle,Kadın, bedenen mi değerli?Kadın olduğu için mi önemli?Yoksa ruhu, aklı, fikri, düşüncesi,İnancı ve anneliği bulduğu,Dünyaya düzen sunduğu,İnsan olduğu için mi?Fatihler doğurduğu için mi? .....
Dünyaya niçin geldik?Neden yaşıyoruz?Hayatın anlamı ne?İnsan ne demek? ...Mutluluk, huzur, barış...Hayal mi olacaktı ne?Hani kardeştik?Bunlar giriyor düşüme..Hani insan kutsaldı?Saygıya değer yeri vardı?Pinokyo gibi burnun uzuyor,Beyin inkar ediyor,Ağız yalan söylüyor! ...
Kış geldi, kar yağıyor,Zamanı artık,Her şey zamanında isteniyor,Ayağı yalın, başı kabak bir çocuk,Elleri mosmor, durmadan ağlıyor..Kimsesi yok besbelli,Sırtında ceketi bile...Üşümüş, burnu kızarmış,Kar beyninin içine yağmış..Bu ne ki, daha binlercesi...Gez dolaş araştır,Kar altında kalmış hayat bilmecesi.Kar; temizlik, kar; saflık,Kış gelince artmalı insaflık.Kimse donmasın, üşümesin,Ekmek, ev, iş, elbise diye düşünmesin.El ver, destek ver, nefes ver,Bir kez olsun insanlığa ses ver.Kendine insanlık olmaz, ne biçim edep?Bir elin nesi, iki elin sesi var,İnsan, insana muhtaç, kul, kula sebep,Toplumu zorlama, herkesin hevesi var.İlgisiz, aymaz, lâ kayıt,Meziyet değil bunlar, kesin kayıt.Görürsen, görülür, bakarsan bakılırsın,Seversen sevilir, sayarsan sayılırsın,Yardımdan uzak kalma, insanı hor görme,Ölüm var; bir gün kefene sarılırsın....
Lapa lapa kar yağıyor,Kardan adam yapalım,Burnuna havuç takalım;Gözlerine, kaşlarına kömür sokalım,Eline çalı süpürgesi koyalım,Kafasına külah giydirelim,Bir de elbise uyduralım.O da ne.. kafası düştü,Kafasız kardan adam;Kalbi yok, ruhu yok kardan dam.Hissiz, konuşmuyor, gülmüyor,Halden anlamıyor, kıymet bilmiyor.Kardan adamı hedef alalım,Kar topuyla atış yapalım.Kim, kolunu düşürecek?Burnunu kim kıracak?Çalı süpürgesini kim alacak?Kar durdu, güneş açtı,Kardan adam erimeye başladı.Gittikçe eridi,Eridikçe küçüldü...Ne de olsa kardan adam!Nihayet oyun bitti...
Dikkat edin, kardeşi kardeşe kırdırıyorlar,Şucu bucu diyerek ülkeyi soyduruyorlar,Bir sürü acayip yaratık,İnsanlıktan nasipsiz ne yazık,Kardeşi kardeşe kırdırıyorlar.
Bu oyuna gelmeyin sakın,Siz siz olun milli duyguya bakın,Ahlaka, maneviyata yakın,Durun ki kopmasın ipler,Kardeşi kardeşe kırdırıyorlar...
Aynı karnın içinden,Aynı duygularla çıkanlar,Birbirinin kardeşi değil mi?Kardeş kardeşe kurşun sıkanlar,Kabil ile Habil değil mi?Düşünceler farklı da olsa,Fikirler şartlı da olsa,Kardeşçe yaşamak hak değil mi?Yaratılmışı severiz, yaratandan dolayı,Sevgisizlik na hak değil mi?
Öyle bir zamandayız ki; bodoslama giderler,Hak yemesen, ülkeyi düşünsen,'Bu enayi, salak' derler,Yasa, kural, hak... hak getire,Kimin eli kimin cebinde belli değil,Çalan çalana, hırsızlar bitire,Üzerine gidince bağırıp,Az, çoğu ezip götüre,Buna ne ad verilir bilmem ki,Hep “Hak” derim başka söz demem ki.Hak diyorsun; na hak anlıyorlar,Bak diyorsun, yak anlıyorlar.Yap diyorsun, yık anlıyorlar.Gel desen, git anlıyorlar,Git desen, it anlıyorlar.
Hiçbir şey boşa değil,Hiçbir olay nahoşa değil,En küçük şey karşına çıkar...Ben yaptım oldu sanma,Yalan, dolana kanma,Şeytanlara inanma,Şeytanca işler karşına çıkar.Bu dünya iyiler için,İyilikler iyiler için,Kötülük gelip geçici,Her yaptığın karşına çıkar.Hayallerle, hülyalarla,Kuruntu ve rüyalarla,Asılsız olaylarla,Yapılan her şey karşına çıkar.Sevinme kötülüklere,Umut bağlama çirkeflere,Mayan temizdir çünkü,Güzellik karşına çıkar.Cevherimiz iman,Rehberimiz kuran,Gönül bağla her an,Her gün karşına çıkar.
Yetmez mi bu çektiği insanların?Her zaman kahır, her zaman çile..Dinine, rengine bakarak, milliyetini bile,Hiçe sayar bu zalimler!Yıllar var ki zulüm zirvede,Sinirler gerilmiş, öfke var çevrede!Dur diyen yok, üstüne gidilmiyor,Üç beş çapulcu dünyayı parsellemiş!Bir türlü hakkından gelinmiyor!İnançları paymal ediyorlar,Kültürleri yok etmeye gidiyorlar!Bölük pörçük olanların akıbeti;Esaret, katliam, sömürülme...Zalimlerin içindeki niyeti.Bütün haçlılar birlik olmuş,Hilali boğma çabasında,Kur’ana sırt döndürüp,İmanı bitirme sevdasında!Ey Müslüman Türk milleti!Haydi silkin, ayağa kalk,Kardeşlik çırasını yak,El ele ver, birliğini kur,Osmanlının eski gücünü göster,Sen; yılmayan, korkmayan yüce bir milletsin,Tarihe şan verdin, Allah bunu ister.Peygamberin ümmeti değil misin?Zalime niçin boyun eğersin?
Bir ekmeği paylaştığımız,Birbirimize kenetlendiğimiz,Çiçeklerle dolu tarlalarda dolaştığımız,Kuşların cıvıl cıvıl öttüğü,Mis kokan ağaçların örttüğü,Şarıl şarıl akan sudan kana kana içtiğimiz,Mekanları kaybettik....Birlikte ağlayıp, birlikte güldüğümüz,Külüne bile muhtaç olduğumuz,Komşularımızın sıcak tebessümünü,İmece usulü destek ve yardımlarını,Kaybettik....Yalnızlık nedir bilmediğimiz,Gurbet nedir tatmadığımız,Göz yaşlarımızı tutmadığımız,Bizi teselli eden merhametli elleri,Kaybettik...Dostluğun kokusunu,Karşılıklı anlaşmanın sadakatini,Haya sıfatlarını,Kardeşlik duygularını....Kaybettik...Konuşan kalbin sessizliğini,Maneviyatın zarafetini,İtaatkarlığın lezzetini,Alçak gönüllülüğün nefasetini...Ne acı ki kaybettik...Bol bol vermenin tadını,Huzurun adını,Elimizdeki izzetimizi....Birer birer kaybettik...Allah demenin tadını,Yaratanın imdadını,Peygamber şefaatını...Tamamiyle kaybettik...Düşünme letafetini,Fikretme nezaketini,Şuurlanma nefasetini...Bizi adam edecek her şeyimizi..Azar azar kaybettik...
Parası var, pulu var,Giyinecek çulu var,Anlatılacak çok huyu var,Kendine insan...
Bununla ömür biter mi?Arkadaşlığı sürer mi?Dostluğu devam eder mi?Kendine insan...
Tenkidi sevmez,Tenkit etmeyeyim demez,Hemen alınır bir şey der demez,Kendine insan...
Kalbi var mı bilmem,Gönlünde kin taşır hemen,Bulunur mu onu seven?Kendine insan...Güzellikten haz almaz,İyimserliği bilmez,Kimseyi hoş görmez,Kendine insan...
Hoş sohbet değil ki,Beyninde tilkiler var belki,Ona göre haset sevimli,Kendine insan...
Böyle hayat olur mu?İnsan donuk kalır mı?Olaydan zevk alır mı?
Kılavuz; takip edilmeli,Yol öğretmeli, yolunda gidilmeli.Hayatın ilkesi kılavuz,Kılavuzsuz hayatı zehir kılarız.Kur’an; en değerli kılavuz,Onu okur, o’na bakar, O’na uyarız.Kılavuzu olmayanın hayatı yaman,Kılavuz; iksir, dirilik, ömür her zaman...İnsan ona muhtaç, herkes onun için,Yolunu şaşırma, sapma, kılavuz niçin?Sadece okumakla olmaz, manayı bil,Neler var, ne yapılmalı iyice eğil.Öğren, öğret, yaşat ve yaşa,Yaşamayınca nasıl dersin; “Yaşa? ”
Günler geçmek bilmiyor,Saatler işlemiyor,Sanki anlaşmışlar;Kuşlar sessiz,Ruhlar sessiz,Duygular sessiz,Uykular sessiz...Kimseler yalnız kalmasın,Sevdiklerinden ayrı durmasın,Konuşabilmek, anlaşabilmek,Duyguları paylaşabilmek,Dertlilere yanaşabilmek,Birileriyle olur yalnız değil,Sen, ben, o, biz, siz, onlar...Güzellikler bunlarla, değilse yoklar...
halk inanışları, Konya'da peygamber mezarları, Konya'da uygulanan dini merasimler vetarikatlar(Eskiden kalma) .... kosunun ele alındığı; KONYA'DA DİNİ HAYAT ' isimlikitabım yayımlanmıştır. bütün kardeşlerime arz eder ve arzu eden, tarihe meraklı olanlara duyururum.
Konya; doğduğum şehir,Konya; doyduğum şehir...Mevlana diyarı burası,Anlayamaz bir başkası.Erenlerin diyarı,Peygamberler mekanı,Âşıkların otağı,Huzur arayanların durağı.Konya; Selçuklu başkenti,Kültürün, tarihin, edebiyatın kendi.En çok caminin olduğu yer,Mana, inanç burada seferber,Hiç yobaz olur mu,İnanca bürünen neferler?Konya’yı görmeyen bilmez,Bu şehre gelen geri gitmez,Konya’yı anlatmaya sözler yetmez.Gel de bir kez gör,Caddelerini, sokağını,Evlerini, insanlarını...Sanayiini, ticaretini,Tevazuunu, kerametini...Fakiri kollamasını,Muhtaca veren el olmasını...Alaaddin’e çık, tarihi dinle,Mevlana’yı buradan temaşa eyle.Yolun üstünde Şerafettin var sapma,Şems’e uğramamazlık yapma.Üçler’e uğrayınca;Hacı Veyiszade’yi selamla,Velilere, ölmüşlere dua yolla.Gelmişken Meram’a gidilecek,Gedaveti içine çekilecek.Mukbil suyundan içilecek.Sille’mizin;Hamamı, kilisesi,Tarihi eskiye dayanır,Çağlar ötesinden gelir sesi.Daha çok şeyi var anlatılacak,Her karış toprağı yaşatılacak.
Neden böyle oldu bir bilsek,Ülkeye hizmet edeni ah bir görsek,Her taraftan çatlak sesler çıkarak,Konuşuyorlar; 'Bu ülkeyi nasıl silsek? 'Tarihi geçmişi var, kökü dünde,Bu millet yıkılmaz iman var gönlünde..Her gelen yemiş bitirmiş,Yetkisi olan almış götürmüş,Bankayı, devleti, hazineyi batırmış,“Devletin malı deniz, yemeyen domuz”Diyerek yetim malına el uzatılmış,“Dün dündür, bugün bugündür” mantığıyla,Değer yargıları bir kenara atılmış“İstersem Çankaya’yı da satarım” diyen,“Çankaya son kalemiz” diye söyleyen,İmani duyguları istismar eyleyen...Bir zihniyetten hayır gelir mi?Bunlar hiçbir şey bilmiyor,Ne Allah’tan haberi var,Ne hukuktan,Ne gözü yaşarır, ne vicdanı sızlar..Tek bildiği bir şey var,Toplumları birbirine düşürmek,Bu hengamede paraları aşırmak...Bunlara memleket emanet edilmez,Çünkü hiç birisi kaz güdemez,Asıl vatanseverleri sevmezler,Hizmet edene engel koyarlar,Olmazsa vatanı soyarlar...
Her şey kökten geliyor,Kök, dal, meyve el ele veriyor.Aslı korumak, asla yapışmak,Köke sahip çıkmak,Kurumayı önlüyor.Su ver, buda, sev, aşıla,Haşeratı sakın köke sokma.Kök; geçmiştir, gelecektir...Dal çocuk, meyve torun...Kök; kültür, kök; tarih...Kök; millet, kök; mefahir.Kök; inanç, kök; ahlak.....Kökü inkar eden yok olur ancak.
Kriz mıriz yok, hepsi; eyvahlarda, yuhlarda,Asıl kriz; beyinlerde, ruhlarda,Ahlak sükut etmiş, inanç rafa kalkmış,Kimse kimseyi saymıyor, yalan şaha kalkmış.Ferdî temizlik gerekli krizi bitirmek için,Ruhlara girmeli, ahlaklı yetişmek için.
Kızıyorsun, bağırıyorsun durmadan,Krizi bahane edip, göbeği yağlıyorsun durmadan.Krizi çıkartanlar, üç beş soytarı,Ne işe gelir, bir işten anlamaz kaytarı.Böyle giderse milletçe batacağız,Bu kafayla vatanı satacağız.
En sevdiğin şey; bir evlat!Yere yatırıp kesebilir misin?Boğazını değil, elini çizebilir misin?Ne büyük imtihandır bu ya Rabbi!Gel çöz bunu, anla anlayabilirsen!Hani akıl nerede? Fikir ne iş yapar?Bilim, niçin burda iflas etti?İşte, cevap isteyen soru bu,Kendini teslim et Allah’a,Güven O’nun sonsuz gücüne,en kestirme yol bu doğrusu...Bak o zaman ne güzellikler doğacak,En sevdiğin şeyler yine sana kalacak.İçten sev, tortusuz inan, maske takma,O zaman gerçek kurbana kavuşursun,Kendini de, aileni de yakma..Kurban; yaklaşmak,Kurban, zirveye çıkmak.
Kafam karmakarışık,Tortulu duygularım,Kasvetli kalbim,Karamsar kararlarım....Düşüncelerim çıkmazda,Sanki yağmurlu hava....Fikirlerimde çelişki var,Hangisi doğru? Hangisi yanlış?Kim doğru söylüyor? Kim gerçek?Söyleyin ne olur, kim karar verecek?Gün bugün mü?Yarın neden olmuyor?Zaman niçin bitmiyor?Saatler işlemiyor mu?Yollar neden kalabalık?Bir olay mı var?Bir miting, bir yürüyüş! ...Nedir bu hengame? nereye bu gidiş?Yüzler neden solgun?Suratlar niçin asık?Niçin selamlaşmıyor insanlar?Aralarında kırgınlık mı var?Camiden çıkan bu insanların hali ne?Namaz mı kıldılar? Kavga mı ettiler ne?Esnafların hepsi sirke mi satıyor?Hiç pekmez satan yok mu?Tatlı dil o kadar zor mu?Parayla mı gülmek? Metelikle mi tebessüm?Bu kadın çocuğunu mu arıyor?Kimi, neyi, niçin soruyor?Şu bankamatikten para çeken yaşlı kim?Bir emekli mi? bir gazi mi? bir dul mu? ...Alacağı üç beş kuruşa bu rezillik olur mu?Yürüyorum, ayaklarım geri gidiyor,Sadece ben değil, herkeste aynı tablolar,Gündüz, ortalık akşam gibi, güneş gülmüyor,Kuşlar öfkeli, bulutlar yüz vermiyor..Aynalar da gerçeği göstermez olmuş,Sırrı dökülmüş, berraklığı iletmez olmuş...Düşünüyorum, başımı ellerimin arasına alıp,Pencereden bakıyorum hayale dalıp...
Her rengi başka bir âlem,Ruha safa, gönle şifa laleler.Tarlalar nakış nakış dokunmuş,Lale üstüne şiirler okunmuş,Duygu denizi laleler.Baktıkça zevkler artar,Gözlerin dermanı laleler.Her bir lale, bir can demek,Histir, heyecandır laleler.Her şey yerinde güzel,Lale bahçesinde özel,Güzel çiçektir laleler.Gir, gezin, bak, izle,Kokla, gör, içindeki sırrı gözle,Anlayana sırlar taşır laleler.
Tarihimin şeref levhasısın,Anamın ak sütü, babamın duasısın,Peygamberin ordusu, atamın mirasısın,Sana canlar kurban olsun,Vatanımı koru Mehmetçik!
Senin elinden, uçanla kaçan kurtulur,Cennet vatanıma göz diken teröristler vurulur,Dün Çanakkale’de, bugün Kuzey Irak’ta,Varlığından hep korkuyor yaptığına bakıp da,Başımızdan eksik olma Mehmetçik!
İnsan üç tip;Akıllı, kulluğu görev sayan;Akılsız, nefis düşkünü,Sorumluluğa yan bakan;Akıl ve nefis yan yana,Hangisi ağır basarsa,O yana...Mevlana, akıl ve nefisten yana
Hayat veren ruhudur insana,Deş araştır görevdir sana,Aslın topraktır ama,Ruh iksirini iç kana kana...Yaklaş O’na;Yönel olumlu yana...Budur Mevlana....
Kurtul ayak bağından,Aklını kullan,Bil ki muhasebe yapan,Hakikati bulan insan...Sözün özü Mevlana...
Esaretten kurtul,Kır zincirlerini,Ruhunu yücelt,Kurtar kendini.Canında bir can var,O canı ara....Dışarda değil,Her şeyi kendine ara,İnsana şahsiyetini,Veren Mevlana....
Tek başına akıl,Yeterli değil, aşk gerek,Aşk; has erlerin gemisi,Kurtuluş ümidi, yokluk gerisi...Akıl var güneş gibi,Akıl var yıldızdan aşağı,Bazı akıl ışıksız, aşksız,Yanmayan bir mum misali....Âşıkların piri Mevlana...
Bilgiyle uyumak, uyanıklık,Bilgi; can, bilgi; heyecan,Bilgi mühür, bilgi tanıklık.Çıplak bilgi şaşırtır,Şeytan misali,Bilgide de aşk gerek,Çift yönlü bilgi;Gösterir visali....
Sesiz yerin sakinleri,Huzur yurdunun meskunleri,Kavgasız, nizasız günleri,Türlü türlü ahvalleri,Bak da gör mezardaki halleri,Mezarlarda ibret var...
Mezar taşları gerçeği söyler,Kimi ağıt yakar, kimi öğüt eyler,Genci, yaşlıyı, kadını, erkeği bekler,Kimi bakıp geçer, kimi selam söyler,Sen de dua et, düşün ne haldeler? ..Mezarlarda ibret var..
Dünyayı gez, eyle temaşa,İster ağa çocuğu ol, istersen paşa,Ölüm gelecek her doğan başa,Gör de ibret al ne söyler mezar,Mezarlarda ibret var...
Öfkeni yut, kırma insan kalbini,Sabreyle, ahlaklı ol, dar etme kabrini,Yaşarken kendin ayarla, kıymetini kadrini,Mezara girince zorlarsın kendini,Bak! Bak da gör,Mezarlarda ne tür ibret var...
Her yer bayrak bayrak,Gökyüzü yıldız yıldız,Sevinç seslerine bir bak,Nasıl bir Milli bilinç almışız!Millet ayakta, millet sevinçli,Kadını, erkeği, yaşlısı, genci..Bunun adı milli şahlanış,Kenetlenme, beraberlik,Bu, milli bir uyanış.Yenilmez, yıkılmaz, yılmaz...Türkler kimseye hile yapmaz,Milli anlayıştan yorulmaz.
Modernizm adıyla değerlerimiz gitti, ne çağdaş olduk, ne de gerçek insan. anayı, babayı tanımak bitti, ahlakı da rafa kaldırdık gitti. sevgi deyince; çağ dışı dediler, saygıyı ise hiç söylemediler, dünya kana boyandı, işte çağdaşlık bu; dediler.
Bugün sevap almak istiyorum,Ellerimin arasına başımı alıp,Derinlere dalıp,Muhasebeye dalmak istiyorum.Neydim, ne oldum?Dünkü hayatımın yarası,Yaptığım bunca yüz karası...Kendine gel, haydi toparlan,Bugün bari uykudan uyan,Kandiller, birer fırsat,Muhasebe zamanı,Meskeneti sök at,Kendine gel diyorum.Bak, ömür bitiyor,Ecel kapıya dayandı,Azrail her an beni bekliyor.
Haber geldi müjdeler var,Eskimeyen, pörsümeyen,Yılları, zamanları terslemeyen...Sarar, sarmalar, kucaklar,Sonsuzluk iklimine katar...Vazgeçemezsin, yok sayamazsın,Öyle bir müjdedir ki içinden atamazsın..Adeta bir mühür, bir yazı,Hafızaya kazınmış ruhani bakış,Gergef gergef, nakış nakış...
Bu dünya bir yalandır, neye baksak nafile,Sevmek de, sevilmek de bir hile,Üzülmek, ağlamak... yalancı göz yaşları ile,Kimliksizlik, yanlış yollar nafile.Yılma, yıkılma, korkma, sarsılma..Ben büyüğüm, makamım var diye kasılma,Her canlı ölümü tadacak, her olay haber getirir,İnsana zulüm, insanı bitirir,Sabun köpüğü bu laflar,Örümcek ağı blöfler...Dimdik ayakta durmak,Hatırlı olmak.. herkes bunu bekler.Günü birlik övgüler nafile...
İnsan hakları, demokrasi nutukları atanlar,İşine geldi mi; “Dost”, gelmedi mi kendini satanlar,Ne duruyorsunuz, nerdesiniz el uzatsanıza!Dünyaya çeki düzen vermeyi kendine görev bilenler,Haçlılar olunca haklı, Müslümana yan çizenler,Neredesiniz, ne haldesiniz bu katliama dur desenize!Müslüman devletler, İslam ülkeleri, Türki devletler...Bütün bir insanlık haydi kalkın ayağa, yürüyün,İsrail’in o kanlı, maskeli yüzüne tükürün.Yüreğim yanıyor, içim kan ağlıyor,Şu an iki yüz şehit,belki daha da artacak!Hastaneler doldu taştı, her yerden ceset çıkacak.Be hey gözü dönmüş, kam emici, yeter dünyayı gerdin,Ne istersin, insanların suçu ne, nedir derdin?
Para yok, pul yok,Yoksulluk çok..Ayağımda eski bir lastik,Pörsümüş ve yırtık,Başkalarının verdiği,Elbiseyi giyerdim,Yazları okul harçlığı,Çaycılık, simit satıcılığı,Ne iş varsa giderdim...Dili olsa da konuşsa,O eski zamanlar, mekanlar,Hey gidi günler diyesim geliyor,Hepsi bir ders veriyor.İnsan kazanda pişmez ki,Kader çizgisi değişmez ki..Nerelerden geçtik geldik!Sabırla; huzuru, mutluluğu bulduk!
Ne de çok uyanık varmış dünyada!Yüzüne karşı;“Ben seni çok seviyorum,Sendeki pırıltıyı, azmi beğeniyorum,Sen neymişsin be!Korkma arkanda biz varız,Kimse sana zarar veremez, dişlerini kırarız,Yürü sonsuza kadar, yılma,Bu insanlar, bu halk oldukça,Sırtın yere gelmez dünya durdukça....”Diye pohpohlar, arkası gelmez,Bir de bakarsın,Karşında durur,Göz göre göre seni vurur....
Bir gün olur da eğer,Resulullah,Evimize konuk olursa,Oturduğumuz eşyalara bakar,Yediğimiz yemeklere göz atar,Konuştuğumuz yalanları sezerse,Ne yaparız?Yaptığımız ticaretteki hileleri,Verilen emanete yaptığımız ihanetleri,Tartılardaki sahtelikleri,İnsana ve hayvana yapılan eziyetleri,Görürse ne yaparız?“Kendine yapılmasını istemediğin şeyi,Başkasına yapma” ilkesini,“yalanla iman bir arada bulunmaz”ülküsünü,Tutmadığımızda ne yaparız?Şefaat istiyoruz, peki nasıl?Ne yüzle?Onun yüzüne bakacak durumumuz var mı?Ne İsa’ya yarandık,Ne Musa’ya,Muhammed’i küstürdük ortada kaldık!Yardım isteyecek, yalvaracak hangi yüzümüz var?Ne Allah’a, ne kullara karşı hangi doğru sözümüz var?Bunları görürse ne yaparız?Söyleyin bana Allah aşkına,İnsana yaraşır; ne işimiz var?Ne aşımız var.Varsa yoksa it gibi dalaşımız var....Böyle durumda bizi Resulullah görse,Ne yaparız?
Herkes şerefiyle yaşar,Şeref olmayınca o ne yapsın.Şerefsizce yaşamaktansa,Şereflice ölmek daha iyi,Şerefi kaybettiyse, şeref ne yapsın.Şeref, siz misiniz?Yoksa şerefsiz misiniz?Başı dik, yüzü ak,Onurluca dünyaya bak.Şerefi olan mert olur,Sözü açık ve biraz da sert olur.Kimseye karşı kin gütmez,Yalakalık yapmaz, piyonluk etmez.Piyon olduysa, şah ne yapsın.“ben yaptım oldu” diyemezsin,halkı bu kadar küçük göremezsin.Halkı küçük görecek kadar,Küçüldüyse halk ne yapsın.Doğru konuşmak her kişinin harcı değil,Hukuka uymamak, er kişinin harcı değil.Adam yamuksa doğruluk ne yapsın.
El çizgileri neler anlatır bir baksana,Ya alın çizgileri? Bir de onları sorsana..Bu beden, yıllanmış beden, neler diyor bize,Ben; 'Haktan geldim, O'na gidiyorum,Varlığımı O'ndan aldım, O'na dönüyorum'Küçük bir tabiat, bedenimiz,Daha çözülmemiş neler var,Gir bak içine, ne sırlar saklar..
Hep bu soruyu sormalı,Kafamızı bunlara yormalı;Biz kimiz, nereden geldik?Görevimiz ne, neden geldik? ...Varlığımızın nirengi noktası bu,Cevap bulmalı her soru.
Uzun ince bir yoldayız,Kıldan ince, kılıçtan keskin,İrin de var, temiz su da,Gübrelik de var, gül bahçesi de burda,Gözünü aç, bütün herkes pusuda.Eğil, eğilebildiğin kadar,Toprak ol, yol ol, kul ol,O’nun önünde..O’na yöneliş yanlış değil,Program O’na doğru,Her şey O’na gider,İlk baştaki sona gider..Ömür bir ince zar,O, her yapılanı yazar,Duygunu O’na anlat,Durmadan O’na koş,Göz yaşını O’na akıt,Gece gündüz O’nun için coş..
Bir yanda doğru,Bir yanda yanlış,Sağ elde gül,Sol yönde diken..Namazda Allah,Dışarıda yallah...Dilinde kelam,Fiilde yalan!Eğer bir ölçü olsaydı,Niyeti ölçen,Yüzde bir çıkmaz gerçek insan!
Gören gözleri, duyan kulakları olsaydı,Hiç bu kadar insan ölür müydü?Hisleri bulunsaydı,Vatana ihanet olur muydu?Vatanını sevenler bu işi alsaydı,Terör bu kadar yüz bulur muydu?
Bütün iş, insanda başlar, insanda biter, Vefakar öğretmen gözümde tüter, Oluru olmazı, durmadan yeder, Mum misali yanar yanar biter! Eli öpülesi benim öğretmenim!
Bir gün değil her gün, anılacak, Köşeye atılmayıp, kalplere konulacak, Demet demet güller sunulacak, Onun için destanlar, türküler okunacak, Eli öpülesi benim öğretmenim!
Yaz, kış, demez hizmet eder, Zora, imkansıza; “evet” der, Kafası aydınlık, düşüncesi berrak, Böylesi, insana hizmet eder ancak, Eli öpülesi benim öğretmenim!
Vatan kalkınması bunlarla olur, Barış istersen öğretmenden sorulur, Dünyanın cenneti böyle kurulur, Ahlakla, edeple yoğrulur, Eli öpülesi benim öğretmenim!
Âciz insan şikayet eder,Küçük insan iftira eder,Asil insan idare eder.Danışmak, insana anlayış verir,Akıl, akıla kılavuzluk eder.Tatlı sözler, ömrümüzün kumudur.Kalemin rüzgardan,Kağıdın sudan,Olursa,Faydasız ne yazarsan..Manasız söz,Su üstüne yazılan.Koyunun kurttan kaçması değil tehlike,Koyunun kurda gönül vermesi asıl tehlike..Eğri cetvelden,Doğru çizgi çıkmaz..
Ölümle her şey anlaşılır,Fakat iş işten geçmiş olur,Bir çok karlı dağlar aşılır,İnsan istediğini burada bulur.Ölüm; hayatın gerçeği,Her nefis ölümü tadacak,Sadece Allah baki kalacak.Ölüm; sevgiliye vuslat,Ölüm; ahirete açılan kanat.Ne olursan ol; ister er, ister paşa,Akibet gelecek bu fani başa,Herkes konacak o soğuk taşa.Ölümle toprak aynı şey,İkisi de örter;Kötülükleri, günahı,Yarın açılmak için her cenahı..
Ömür bu, her hale girer,İyiyi bilir, kötüyü siler.Unutmak, bilmemek,Hataları silmemek,Nereden, nasıl geldiğini görmemek...En büyük körlük,Allah'ı bilmemek...Ömür, bir pamuk ipliği,Vakti gelince çekilir gider,Sanlar, ünvanlar, isimler,Üstüne bir bardak su içilir gider.Dünyaya ait ne varsa unutulur,Sadece iyi amel yazılır gider...
İnsanları koklayarak,Kalite kontrolü yaparak,Tespit etmeye yeltenmek,“Bu iyi insan” demek,Bütün övgüleri ona vermek,Aptallık değilse,Öyle bir şey..İnsanları ölçmenin yolu;Yolculuk yapmak,Ticarette bulunmak,Yemek yemekten geçer.Bunların en önemlisi yolculuk,Böyle yapmadan davranmak,Yanlış değilse,Öyle bir şey.Miyar; davranışta gizli,Önemi yok, sözlerin, bakışların,Önüne gelip diz çöküşlerin,Ağlayıp, göz yaşı döküşlerin.Bu ölçüye uymadan ahmakçasına,Bağlanmak salakçasına,Aptallık değilse,Öyle bir şey...Ne sakal, ne bıyık, ne şekil,Ne giyim, ne kuşam, ne vekil,Değer katmaz kimseye,Sadece Allah vekil..Tatlı diller aldatır aman ha!Görünüşe kanmak beyinsizlik değilse,Öyle bir şey...
Gülüyor, eğleniyorduk...Yapılanları beğeniyorduk,Her şeyi Allah’tan biliyorduk,Hoşgörüyle büyüyorduk...Sevgiyle kini giderdik,Saygıyla hayat sürerdik,Büyüklerimize hürmet ederdik,Şah damarımızdan yakın olanı,Unuttuk....Dünyaya barış getireniTerk ettik...Kalplerin kini arttı, gönül paslaştı,Selam, sabah yok oldu ruhlar katılaştı,Dönüp bakmak paralandı,Beyinler çürüdü, fikirler yaralandı...
Hayatın görüntüsü resimler,Geçmişi bugüne taşır,Yaşlandığımızın ispatıdır.Bir çeşit aynadır,Yansıtır masumane,Çizgileri, ak saçları,Cevap verir;Nasıl, niçin ve..lere,Ama, fakat, sebebi nelere?Her soru bunda saklı,Bir tarih, bir kültür.. onda saklı.Korunası, ibret alınası,Siyah beyaz, rötüştüz,Hayaller tatlı, istekler pürüzsüz.
Ne günlere kaldık,Rüşvetin adı bahşiş oldu.Az olursa bahşiş,Çok olursa rüşvet!Evet..Bunu nasıl ayarlayacaksın?Ölçüyü nereye vuracaksın?Bir iki milyonun adı bahşiş,Bir iki milyar rüşvet!Öyle mi?Bu raddeye gelirse insan bozulur,İyi çalışan memur az olur.“Rüşveti alan da veren de ateştedir”,“İşi ehil ellere vermek gerektir,Değilse kıyameti bekleyin” der,Ulu peygamber..Şirazeden çıktı, iyice iş,Her mekan bozuk, her taraf tahriş...Adaleti nasıl temin edersiniz?Hakka ne yüzle gidersiniz?Lamı cimi yok bunun,Aynı küçüğü de,Büyüğü de...Doğuda olursa bahşiş,Batıda olursa rüşvet!Oh ne ala iş! ...
Güzel ve hikmetle çağır,Kötüyle iyi mücadele et,Kederlenme,Kurulan tuzaklar geri döner.Varsın seni yalanlasınlar,Sana vursunlar, seni dövsünler,Hırpalasınlar, isterse sövsünler,Sabret, sabrın sonu selamet.
Temiz bir kaynaktan geliyoruz,Kaynağı bozarak, kirletme,Asaleti tahrip etme,Bozuk biçimde sakın gelme.Berraklığı bırakıp,Bulanık hale gelme.Bulanmadan akmak ne güzel,Beyni kirletmeden bakmak ne güzel,Kalbe temiz duygular atmak ne güzel,Kalbi kasavete bürüyüp,Katı kalple sakın gelme.Güzel bakan güzel görür,Cömert olan çokça verir,Vermesini bilmiyorsan,Sakın gelme.Cennet de sensin, cehennem de,Şen de sensin, gülşen de,Sensin Hak da,Na hak da..Hakkı bilmiyorsan,Haksız olarak sakın gelme.Kış da sensin, yaz da,Bütün iyilikleri gönlüne yaz da,İyiliksiz olarak,Sakın karşıma gelme.Firavun da sensin, Musa da,Nemrud da sensin, İsa da,Ebu cehil de sensin, Muhammed de..Muhammed’i küstürerek sakın gelme.Ne olursan ol ama nadim ol,Namert olma, adam ol,Bin kerre tövbeni bozsan da,Sayısız günahlara dalsan da,Tevbe etmeden sakın gelme.
Kendini bilmez bir kaç alık,Taşlar bağlı,Köpekler salık.Dört cihetten saldırıyorlar,Paçayı kurtarırken,Belden aşağı daldırıyorlar.Yok ki, hangi taşları atalım?Eller bağlı, imkansızız ne yapalım..Yer bakır, gök demir,Gözler görmüyor,Kulaklar duymuyor,Vicdanlar körelmiş,Sadece dişler bilenmiş.
Hiçbir ressam, resimlerini,Laf olsun diye yapmaz.Hiçbir testici, testilerini;“İçine su konmasın,Öylesine yaptım” demez.Hangi hattat; yazdığı yazılarını;Güzellik için yazsın da,Okunmak için yazmasın...Tüccar; “malımı satmak içinDeğil, bakmak için aldım” demez..
Selam; ötelerden gelen bir ses,Selam; bir demet gül, sıcak nefes.Selam; kalbin, beyinle buluşması,Selam; ruhun bedenle kaynaşması.Selam; kanların kaynaması,Selam; sözlerin kaymaması....
Başarı, sende gizli,Umut sende var.Sabır sensin,Kararlılık sende,Neyin eksik bu bedende?Başarısızlığa bakma,Aydınlık varken,Karanlığa kafayı takma..Mum yakabilirsin,Çıra olabilirsin,Hiç olmazsa bir kibrit..İbrahim’in ateşini söndüremezsen de,Onun yolunda bir karınca gibi git...Ama git, ne olursun git..Yarışı bırakma, yoldan dönme,Ben yapamam deme..Aklın varsa, beynin çalışıyorsa,Sağlığın yerindeyse..Sabret, azmet, yapacağım de...Unutma;Kovanından çıkmayan arı bal yapamaz,Kümesinden çıkmayan civciv uçamaz..Neyin eksik, neyin noksan?Her başarıda bir ilk var bir baksan..
Sen hakim misin? Savcı mı?Yoksa siyasetçi mi?Hukuku da bilmiyorsun, adaleti de,Adalet buysa, senin yaptığın ne?Sen hukukçuysan, bu ne?Ortalığı karıştırma,Kafaları bulandırma..Otur oturduğun yerde haddini bil,Görevini yap, ilme, kültüre eğil..Demokrasi senin anladığın değil,Laiklik senin sandığın değil,Bu mantık senin mantığın değil.İpleri gererek bir yere varılmaz,Doğruyla yanlış birbirine sarılmaz...Kanundan üstün müsün sen?Yasalara küskün müsün sen?Bana kendi tanıt sen kimsin?Dost mu düşman mı?Şeytan mı? insan mı?Yoksa beyni olmayan hayvan mı?
Nadanın biri millete hakaret etmiş!“Bütün suçlu bu millet,Hala yanlış yapıyor” demiş!İyi bak, iyi dinle be hey nadan,Sen millet değil misin?
Sana bu millet hak vermedi mi?Seçimde tercih edip oy vermedi mi?Sen ne yaptın,Halka sırtını döndün,Küfrettin küçük gördün,İyi bak iyi dinle be hey nadan,Sen millet değil misin?
Sen de halkın bir parçasısın,Bu milletin bir ferdisin,Millete küfretmen,Onunla alay etmen,Kendini küçük görmendir,İyi düşün, iyi anla be hey nadan,Sen millet değil misin?
Yıllarca milleti uyuttunuz,Tatlı laflarla avuttunuz,Milletten oy alıp,Yine ona salvo attınız..İyi düşün iyi anla be hey nadan,Sen millet değil misin?
Bu kafayla millet seni sever mi?Sana iltifat edip, sana gönül verir mi?Senin gibileri çok gördü bu millet,Tarihe bak bilmiyorsan,En güzel cevabı verir elbet..İyi düşün, iyi anla be hey nadan,Sen millet değil misin?
Her şeyde, her yerde, sen varsın,Senin olmadığın bir an düşünemiyorum,Sensiz bir dünya, sensiz bir gök yüzü..Senin olmadığın bir güzellik sezemiyorum.Atmosferin içindesin,Herkesin kalbindesin,Her zaman ve her yerdesin..Duygularda sen varsın,Düşüncelerde sen,Fikirde, zikirde, çarşıda, pazarda...Benliğimi kapladın,Gönlümü okşadın,İçimde yaşadın,Hep sen varsın..
Bütün güzellikler sende..Dışarıda bal arama,Bal da sende, petek de..Cevher sende, köz sende,Maya sende, öz sende.Heyecan sende, can sende,Azim sende, söz sende..Beyin sende, kan sende...
Her günü parselledik,Boş günümüz yok.Ya anneler günü,Ya öğretmenler,Ya kadınlar günü..Olmadı sevgililer günü..Sevgiyi, saygıyı,Güne indirdik,Hürmeti, merhameti,Bire indirdik.Bitmeyen güzellikleri,Düne indirdik...Bir yıl, bir ömür neye yetmez?Sevgi o kadar az mı ki,Herkese, her zamana yetmez?Yüce Mevla uzun bir ömür vermiş,“Sevin, sayın, hürmet edin” demiş.O’nun sevgisi, öfkesinden daha fazla,Neden sevgiyi azaltıyoruz?Bir güne tahsis edip, daraltıyoruz?
Her yeni eskir, her yenen tükenir,Her yaşayan ölür, sonsuzluğa yönelir.Değişik hepimizin cilvesi,Kimimiz; fakir, kimimiz zengin,Yok çoğumuzun kimsesi...Dünya üç günlük sınav yeri;Dün gitti geri gelmez,Yarın daha gelmedi,Bugünün sınavını başar, emi?Her dün; bugüne döner,Her bugün yarın olacak,Bugünlerin sınavı, deftere kaydolacak.İnsan; olgunlaşır, sınavla pişer,İtimat kazanır, kemale erer.Kalbi ürpermeyenin,Beyni zonklamaz.Eli kalem tutmayanın,Fikri yoklamaz.Başarılı sınavda muştu var,Sevinç, mutluluk, coşku var.
Kalp, taştan tuğladan değil,Sırçadan Kabe’dir, korumak, silmek gerek,Mekke’deki Kabe bir şey değil,Kalp Kabe’sine girmek gerek.Kalbi kırıvermek çok kolay,Kırıklığı silmek gerek.
Allah’ı bırakıp yalvardıklarınız,Bir araya gelse, bir sinek yaratamaz,Sinek puttan bir şey kapsa,Putlar, sinekten bir şey alamaz,Sineğe bile put gücünü kullanamaz,Önüne gelenlerle konuşamaz,Dert dinleyemez,Cevap veremez,Sen de acizsin, put da..Görmez misin Nemrud’u?Burnundan giren sineğe gücü yetti mi?Beynini kemirerek bitirdi,En yakınları tokmakla vurarak götürdü...Bırak, put, putluğunda kalsın...Sen, özünde gerçeği bulansın...
Dünyaya gelince, her yaptığın işi,Son iş olarak düşün, son say.Bugünün işini yarına koyma,Yarına varamayabilir,İşin yarım kalır, son say.Namaza durunca, kıldığın namazı,Son namaz bil, son say.Konuşurken iyi konuş, tatlı konuş,Hesabını vereceğini düşün,Bunu son konuşma bil, son say.Verilen görevi iyi yap, hileye kaçma,Sabret, azmet, ter dök, emek ver...Mezara gireceğini bilerek yap, son say.Adımlarını dikkatli at, elini kirletme,Hırsıza destek verme, hileyle dostluk etme,Gözünün kapanacağını bil, son say.
akşam oluyor, her şey bulanık, pencereden tam göremiyorum.. elim cama gidiyor, bulanıklık gitmiyor, gözlerimle eşyayı seçemiyorum. saat, on ikiye beş var, herkes evine dönüyor. kimi eli boş, kimi dolu. dönüyoruz; dik veya doğru, Gidiyoruz, ilk istasyondan, sona doğru
Güneş sıcaklığını gösteriyor,Bize karşı bütün öfkesini kusuyor,Vücudum sırılsıklam, tansiyonum çıkıyor,Sıcaktan mı ne? başım ağrıyor;Seraplar var, asfalt yanıyor,Bağırışlar yükseliyor; “bir damla su”! ...Buna yürek dayanmaz doğrusu,Kuşlar su arıyor,Bitkiler boynunu bükmüş,Son demlerini yaşıyor,Göllerde su yok, ırmaklar kupkuru,Ekinler bodur, bitkiler cılız! ..Allahım! Senin rahmetine muhtacız.Kurutma göllerimizi,Susuz bırakma günlerimizi,Ne olur masumların yüzü suyu hürmetine!Biz belki dayanırız, ya küçükler?Hayvanlar, yaşlılar, hastalar...Su, güneş, hava, toprak...Dört şey elden gitmemeli,Ne vicdan, ne irfan, ne ahlak...İnsanda asla bitmemeli...
Namertlerin ortamından; baykuş seslenir,Haksızların mekanından, gam yükselir,İnsanın olmadığı yerde, çevre paslanır,Ehil olmayan elde, zulüm beslenir...
Gönlümüz kara, yüzümüz kara,Duygumuz kara, ruhumuz kara,Şefaat et ya resulallah bu kullara.İnsanlar canavarlaştı, birbirini yiyorlar,İslam’a durmadan hücum ediyorlar.Sevgiler yok oldu, rahmet dağıldı,Müslümanlar, gayya kuyusunda boğuldu.“Kendin için istemediğini,Başkası için de isteme” ilkesini,“Ya hayır söyle, ya sus” ülküsünü,Rehber yapamadık kendimize,Bize acı, şefaat et ya resulallah!Senin hayatın; asrı saadetti,Kurt kuzuyla gezerdi, güzel bir adetti.Şimdi adeti kaybettik,Dengeyi kaçırdık,Sefilleri oynuyoruz, güzelliği terk ettik.Ailelerimizde huzur kalmadı,Gülmeyi unuttuk, hürmeti berk ettik.Çocuklarımız saygısız,Ticaretimiz bozuk, insanımız kaygısız.Herkeste bir menfaat var,Ayak oyunları, aldatmaca dünya kadar.Gülüşler sahte, eylemler sahte,Evraklar sahte, işlemler sahte...Yapay bir dünyada yaşıyoruz,Aslını yok ettik,Gidiyoruz bir aleme,Din faslını yok ettik.Dini kötü gösteriyorlar,Tehlikeli diyorlar,Terörle eş görüyorlar.Şuursuzluğumuzu affet,Bize şefaat et ya resulallah!
Allah için öldürülenleri ölü sanmayın,Onları “ölü” diye çağırmayın..Ne mutlu şereflerin en yücesine,Eriştiniz, gül bahçesine girercesine..Yakınlarınızdan bir çoğuna,Şefaat edeceksiniz kutlarım sizi,Cenneti, cemalullahı gördünüz anında,Hepiniz mutlu, hepinizin şeref var alnında..Müjdelisiniz peygamberler yanında..Makamların en âlisi,Sevinçlerin na mütenahisi;Şehit anası, şehit babası olmak,Şehit kardeşi, şehit karısı olmak..Geçtiğin yollara gül döşenecek,Gönlümüzde sana yol döşenecek,Kalbimizde unutulmaz yerin,Şehitlik senin gibi şanslı neferin..Bedir’de, Uhut’ta, Hendek’te...Çanakkale, Kocatepe bütün cephede..Binlercesine yaran oldun şehidim,Mezarın alelade bir mezar değil,Peygamber mezarına denk,Varlığın unutulmaz, kıyamete dek....
Cumhuriyeti, laikliği, demokrasiyi,İnsan haklarını, fikir ve vicdan hürriyetiniMeydanlara taşıyarak,Al bayrakla, Türkiye’yi,Dolduranlara selam olsun..Başörtülü veya açık kadını ile kızı ile,Genci ve yaşlısı ile....Milletin bölünmez bütünlüğünde samimi,Bu uğurda bir şeyler yapmanın şuurunda olanlaraSelam olsun.Bu ülkenin evlatları, düşünen beyinleri,Farklı senaryolar altında düşürüldü birbirine...Kurtarılmış mahalleler, semtler oluşturuldu,Üniversiteler, liseler işgal altında tutuldu!Kardeş kardeşe kırdırılarak kanları akıtıldı! ...Ne ocaklar söndü ne gençler feda oldu!Düşünceleri uğruna.Sağ, sol, alevi, sunni, Türk ve Kürt ayrımcılığı ile,Şimdi de laik anti laik hançeri saplanmak isteniyor,Olan, milletimize, iyi niyetli insanlarımıza oluyor;Akan kan, giden can ve mahvolan ekonomi bizim.Her atılan yanlış adımın ödenecek bedeli bizim,Ya da çocuklarımızın….Şimdi sağduyu ve çözüm zamanı.Devlet ile milleti ortak amaca yöneltme zamanı.Şimdi, korku ve endişeyi yenme zamanı.Yüzleşip, tartışma zamanı.Bir araya gelip, çıkış yolları arama zamanı.Başörtüsünden nemalananlara ders verme zamanı.Şimdi inanç hortumculuğunun önünü kesme zamanı.Despot düşüncelerin, milletin manevi değerlerine yabancılaşmışların,Atatürkçülük ve laiklik maskelerini düşürme zamanı.Birleşip, kaynaşarak emperyalizme,O’nun silahlı-silahsız maşalarına dur deme zamanı
Evet ben tarafım;Dünya kurulduğundan beri,Allah’tan tarafım,Peygamberden tarafım,Kur’an’dan tarafım,İslâm’dan tarafım,Haktan, hakikatten tarafım,Doğrudan, gerçekten tarafım,Müslümanlardan tarafım,Hukuktan tarafım,Vatanseverlikten tarafım,Ülkeye hizmetten tarafım,Askere gitmekten tarafım,Vergi vermekten tarafım,İnsan sevmekten tarafım,Dostluktan, barıştan tarafım,Kardeşlikte yarıştan tarafım,İlimden, irfandan tarafım,Ahlaktan, maneviyattan tarafım...Var mı diyeceğiniz, ben tarafım...Hem de en koyusundan, en tarafım...Bî taraf olan, ber taraf olur,Onun için ben tarafım..
Tarihe bak, tarihi oku,Milletim neler yapmış öğren onu,Tarihe şan veren kimlermiş?Ülkeyi kalkındıran kimler?Şeref levhalarıyla dolu olan kim?Sen bilmezsin; inancı, Allah’ı, bayrağı, kitabı...Vatan sevgisini, Peygamberi, ilahi hitabı..Benim kadınlarım taşımış top arabasını,Mermisine örtmüş çocuk urbasını,Atatürk demiş; “Din olmazsa olmaz”Dinsiz milletler ayakta kalmaz.Baş örtüsü, tesettür İlahi emir,Uygulanır asırlardır, bir ömür..Çağ dışı, falan boş laflar,Tarihi bilen bunları demez,Aklı eren böyle herzeler yemez...İpleri germeyin, barış gerek,Biraz kafa çalıştırın hukuku bilerek..Sen de olacaksın, ben de,Dünya hepimize yeter,İnananlar başını örtecek istemesen de..Açıklık kadar, kapalılık da,Ferdi bir haktır bunu anlayıp da,Haykırma, sesin, soluğun kesilir,Unutma her koyun kendi bacağından asılır...Var mısın; düşünce, fikir geliştirmeye?Demokratik ortamda akıl yarıştırmaya?Senin düşüncen, kaos yaratmak,Birliği bozup, kalpleri kanatmak.Benim milletim biliyor her şeyi,Kimin nasıl, niçin yaptığı işleri..Zamanı gelince tokadı vurur,Alır hıncını, hesabını verir...
Yiğit, beş sefer yere alnını koyar,Ne, niçin, nasıl..Beynini yoklar, gönlüne sorar,İçimizdeki dağdağayı yakar,Yanan tüm ateşleri söndürür,Cehennem burada cennete döner asıl.
Her şey tekten geliyor;Varlığın başlangıcı,Dünyanın oluşu,Bitki, hayvan ve insan...Öyle bir hayat ki,Ne riya var, ne yalan...Tek; öncü, tek; ilk,Tek; son, tek; evvel...Tek, insan düşünür,Tek, düşünen sıkıntı çeker,Ölüm tek, sorgu tek...Tek kalp çalışır,Tek kan dolaşır.....Bütün varlık tektedir,Gelişimiz tek,Son durağımız tek...Sağ göz sol göze,Kardeş kardeşe,Kadın eşe olamaz destek....Tekte kenetlenmiş kainat,Tekte hayat var, çokluğa inat...Başarı tek, atalet tek,Adamlık tek, adalet tek...
Televizyon bir atom bombası,İyi kullanırsan tekniğin âlâsı,İpi kaptırırsan eğer,Yıkılır milletin yuvası.Kız dansı ister,Oğlan arabesk,Hanım, hanımlar programında,Erkek, maç izler..Böyle olursa bir eve,Yetmez bir televizyon,Belki bir, belki iki, belki on...Sanal zehir bazen de,Götürür gençliği başka aleme,
Öğrencilik yıllarında,Tatlı satılırdı okul önlerinde...Fakirdik, yoksulduk,Tatlı çekerdi canım,Param yoktu ki nasıl alayım?Okuyabilmek için, yazın çalışırdım,Çalıştığım parayla kitap alırdım.Param yoktu, yemek yiyecek,Diğer öğrenciler gibi tatlı alacak..Sadece bakmakla, yutkunmakla geçerdi vaktim,Eğer birisi alır verirse ne âlâ, yoksa....Hasret kalır, içimi çeker eve gelirdim.Anne yok, baba yok ki kime nazlanayım,Ablam çalışamaz, ağabeyim para veremez,Bin bir zahmet, bin bir sıkıntı....Allah o günleri bir daha göstermesin,Yoklukla, fakirlikle terbiye etmesin..Hep tulumba tatlısı görünce,Bu günler aklıma gelir,Tatlıya bakan birini görsem,İçimden tatlı almak gelir....
İnsanlarla nesep kardeşiyiz,Bir erkekle, dişiden var olduk,Milletlere, kavimlere ayrıldık...Aramızda insan olarak ne fark var?
Kardeşler birbirini yer mi?Birbirinin kanına girer mi?İnanç olarak hak dinin mensuplarıyız..Aramızda din olarak ne fark var?
Sen ben kavgası niye?Niçin öldürüyoruz ayrı düşünüyor diye?Ayrı düşünceler kavgayı mı gerektirir?Aramızda düşünce olarak ne fark var?
Hepimiz bir damla sudan değil miyiz?Hepimizin yaratılış serüveni aynı değil mi?Karalık, beyazlık, kırmızılık meziyet mi?Aramızda yaratılış olarak ne fark var?
Tutkalımız bir, mayamız bir,Atamız bir, anamız bir,Allah’ımız bir, Kitabımız bir,Hepimiz topraktanız,Aramızda tutkal olarak ne fark var?
Dünya yıkılıyor, yıkan kim?İnsan canavar olmuş bakan kim,Zamana, dünyaya küfrün bini bir para,Bu kadar rezaleti kafaya takan kim.Sevinsek de, üzülsek de öleceğiz,Yaksak da, yıksak da, gideceğiz,Bir eser bırakabilirsek burada,İşte o zaman ölümsüzlüğü göreceğiz...
Hazandan başka bahar da var,Zaman değişik, zaman dar,İlahi emir gelince ne olacaklar?Hazana bakıp umutsuzlanma.Sanma ki, bu devran böyle gider,Hazandan sonra kış devreye girer,Ardında bahara “merhaba” der,Rengarenk çiçekler açar,Yüzler güler, güller koku saçar,Bir mevsime bakıp umutsuzlanma.Bekle, gör, neler olacak,İlahi adalet yerini bulacak,Dengeyi bozanlar, mahsur kalacak...Bir iki şeye bakıp umutsuzlanma..
İnsanın üç yoldaşı var;Mal- mülk, dostlar,Arkadaşlar ve,İyi davranışlar....Mal; bizimle gelmez,Evden dışarı çıkmaz,“Dostluğum buraya kadar”,Der ölene dostlar..Daha öteye gidemem,Dostluğum mezara kadar, ileri gelemem...Ancak;Yapılan iyilikler, güzel ahlak,Mezarın içinde bize yoldaş olacak..Söze itibar edilmez, eylem gerek,Gelip geçici şeylere kafa yorma,Sonsuzluğa uçmak gerek gülerek..
Pencereden baktım kar yağıyor,Kar yollara değil, ciğerlere yağıyor.Üşüyenler, donanlar,Aşsız, ekmeksiz kalanlar...Çok kolay pencereden seyretmek,Konuşmak, söylemek, ahkam kesmek.Hadi çık dışarı, yürü karlı yollarda,Çalış, deş çöplükleri, kağıtları toparla.Üşüyor mu ellerin, ayakların?Farkında mısın mosmor olan yanakların?Yüreğine hiç kar yağmıyor mu?Üşümüyor musun hiç?Kardeşlerine, ailene ekmek götürmek için,Ekmek parası uğruna morarmıyor mu parmakların?Bakarken eskiyi hatırlayıp;“Aaah! ” etmiyor musun?Bu duygularla bir yoksula gitmiyor musun?Kömürü yok, odunu yok..Daha kötüsü yakacak sobası yok..Bütün aile bir barakada yaşıyor,Akşama yok içecek çorbaları,Sıcacık sarınacak yorganları....Bunlar üşüye dursun,Elleri, ayakları buysun,Ben keyfime bakarım ne demek?Bunları anlatırken üşüyorum,İnsanlık bu mu diye düşünüyorum?Olamaz böyle şey,İnsan; bu kadar zalim, bu kadar gaddar,Ne bileyim...Daha söylenecek çok şeyler var...Beynim duruyor, kafam zonkluyor,Omuzlarıma bir yük biniyor,Kulaklarım çınlıyor, kalbim tekliyor...Allahım, merhamet arayan bu zavallılara,Tez elden merhametini indir,Gözü dönmüşlerin eline baktırma,Göbeği şiş, ensesi kalın,Midesi tok, gönlü aç insanların,Eline bırakma!Bırakırsan da, bırak insana,Allah’tan korkan,Kuldan utanan,Helal haramı bilen insana...Gözü yaşaran, kalbi titreyen,Her sıkıntıya katlanan...Kimse üşümesin, donmasın,İnsan, insanın katili olmasın,Budur vicdan. budur yürek,Ağlamamak, ağlatmamak gerek....
Çocuklar, bebekler, masumlar ölüyor,İnsanlar bir bir yok oluyor,Gözü dönmüş hainler insanlığı bölüyor,Bölücülüğü durdurmaya var mısınız?
Huzurlar bozuluyor,Gözyaşları dökülüyor,İnsanlığın kanı çekiliyor,İhaneti durdurmaya var mısınız?
Neden sessiz kalıyorsunuz?Kimden korkuyorsunuz?Üç beş çapulcudan neden ürküyorsunuz?Haydi intifadaya var mısınız?
Dik durmasını bilenlere kimse zarar veremez,Dürüstlüğü ilke edinenler, canlıyı yok edemez,Canlar yok oluyor, kanlar çok oluyor,Kanı durdurmaya var mısınız?
Adı şu veya bu değişmez, ihanet bitmez,Zalim her yerde zalim, barış bilmez,Durmadan ağlatır, öldürür, onda yüzler gülmez,Yüzleri güldürmeye var mısınız?
Eller, verdikçe güzel,Eller; insana erdikçe güzel..Veren el; bilgide, ahlakta,Teknikte, hayatta...Veren kazanır böyle bil,Hayatın tadını almak istersen,Mutlaka göz yaşı sil..Marifet incinmemekte değil,İncitmemekte.Doğru bakan,Görür doğru,Verene verirler,Gidene giderler...Güzellik çağlar boyu,Veren el olmak er kişinin huyu...Vermenin israfı olmaz,Çok veren çok kazanır,Veren gönüller solmaz...Senden yardım isteyene ver,Akıl isteyene ilet,Görgüye ihtiyacı olanı ihmal etme,Yaşlıya hürmeti terk etme..Yarın sen de yaşlanacaksın,Sen de muhtaç olacaksın.Bugün sağlamsın ama,Yarın belki sakat kalacaksın.Malın var, mülkün var belki,Mal sana kalıcı değil bil ki..Hiç güvenme durumuna,Hepsi bir hayal,Hepsi bir masal.Bir anda yok olur gider,Zenginliğine güvenme,Bir kıvılcım yeter,Güzelliğine güvenme,Bir sivilce yeter..
Gözler kızarmış,Eller morarmış,Burun akıyor...Vücut bitiyor!Herkesin bir derdi var,Kimi gelip, kimi gidiyor..Mum dibine ışık vermezmiş,Yakınlar uzak olurmuş,Sağ gözün sol göze hayrı yokmuş...Zaten bundan değil mi,İki yakanın bir araya gelmemesi?Komşunun komşuyu bilmemesi?Veren el olamama?İnsanlığı bulamama....
Adam, ne konuştuğunu bilmiyor,Ak dedin mi, kara anlıyor,Yalnız kendi konuşuyor,Yalnız kendi dinliyor..Şehitten haberi yok,Gaziyi bilmez,Kefeni çarşaf zanneder...Konuş, konuş,Seninki sade bir vızıltı..Vatan için ölmeyi göze alamaz,Buna gericilik der başka söz kullanamaz....Atalarımın çektiği sıkıntıya,Hayat boyu katlanamaz.Konuş, konuş,Seninki sade bir vızıltı..Acaba seni dinleyen var mı?Bu ülke için ölmeyen var mı?Vatan sevgisinin,Bu uğurda ölmek olduğunu bilmeyen var mı?Konuş, konuş,Seninki sade bir vızıltı..Ne yapmak istiyorsun ah bir bilsem,Yaptıklarına bir akıl ersem,Seninle ölesiye giderim,Ama her konuşman,Fiyasko, yalan, cızırtı,Konuş, konuş,Seninki sade bir vızıltı..
Bahar yağmur demek,Bahar bereket,Yağmur olmazsa,Bereket ne demek?Hava kararsa,Sicim gibi yağmur yağsa,Şimşekler çaksa,Gök kuşağı ortaya çıksa,Toprak suya doysa,Her taraf yeşile boyansa,Göllerimiz, barajlarımız,Ağzına kadar dolsa.....Şemsiyelerimizi alsak,Yağmur altında gezinti yapsak...Toprağın kokusunu ciğerlerimize çeksek,Bahar mevsiminin tadını hissetsek...Kuşlar, kurtlar, bol bol su içse,Tabiat gülse, ağaçlar yeşerse,Ekinler suya doysa,Çocuklar kırlarda doya doya oynasa,Evlerimiz bereketle dolsa....
Dilin kemiği yok,İstediği yere döner,Eli tutmaz, gözü görmez,Beynin emrinde gider.Beyin sana bağlı,Sen doğru olursan, eğer,Sağa sola eğilmez,Yalan bir mızraktır,Çuvala girmez.
Hep bildiğini konuş,Bildiğine tanıklık et,Bir bilene danış.Doğruluğa önem ver, yalancı gülmez,Yaptığını Allah bilir,Başkası bilmez.Doğru konuş, yalanı unut.Yalan bir mızraktır,Çuvala girmez.
Doğru söyle, doğruya rağbet et,Yalanı marifet bilip, sevilirim sanma,Bir gün açığa çıkar, yalana kanma.Hak bildiğin yolda git.Kimse yalana metelik vermez,Yalan bir mızraktır,Çuvala girmez.
Bir cahil, bir yobaz, bir salak;“Yaratan insandır” diyor, lafa bak.Tek yaratıcı var o da Allah.İnsanda yaratıcılık yok,İcat, buluş, geliştirme çok..Beyni küçük, aklı kıt olanlar,Allah’ı unutur, insana tapar,Bunu diyen yalnızca ahmaktır,Tek yaratıcı var o da Allah’tır.
İnsandır dünyayı düzene sokan,Çaba, gayret, emek, alın teri,Kardeşlik, barış, insanlık ateşi yakan,Yaratıkların en şereflisi, cihanın neferi.Eserden müessire gidilir,Harika bir sanat eseri bu insan,Baktıkça yaratan bilinir,Bilmeyenin önünde en büyük engel şeytan.
Her birimiz ona adayız,Yaşlılara hürmet edelim.Yaşlılarımız baş tacı,Dertlerimizin ilacı,Yaşlılara hürmet edelim.Onların varlığı bir bereket,Rızkın gelmesi için hareket,Yaşlılara hürmet edelim.Seni, beni onlar doyurdu,Çünkü yaratan böyle buyurdu,Yaşlılara hürmet edelim.Yüzlerine bakmak ibadet,İşlerini görmek ibadet,Gönüllerini almak ibadet,Yaşlılara hürmet edelim.Hatırlarını kırıp, kafa tutma,Dertlerine dert katma,Azarlayıp, itip kakma,Yaşlılara hürmet edelim.
Yoksulluk ar değil, namussuzluk ar, İnsan bu dünyada namusuyla yaşar, Para, pul, makam, mevki, Hepsi gelip geçici bunlar ne ki, Bu kubbede bir hoş sada bırak, Sevilen, sayılan insan olmaya bak...
Varlığı hissettirmek,Zamanı eline almak,İstediğini yaptırmak,Zamanla oynamak,Zamanda kaybolmak,Zaman içinde var olmak;Berrak su gibi içilmek,Temiz hava gibi çekilmek,Damarda kan misali akmak,Can gibi diri olmak,Güneş gibi ısıtmak,Gece gibi örtmek,Yağmur gibi yağmak,Toprak gibi çiğnenmek,Taş atana gül vermek,Sevmeyeni sevmek,Gitmeyene gitmek,Vermeyene vermek....Zamana ayna olmak!
Zamanı Allah yaratır,İnsanı boydan boya kuşatır.Delip geçemezsin,Bakıp gidemezsin.Zamana sövme, yenilirsin,Pişmanlıkları oynar, dövünürsün.Dün elden uçtu, gitti,Yarın daha gelmedi,Bugün elde ne var? Onu söyle;Kime selam verdin? Kimi sevdin?Kimin hatırını sordun? Kaç yoksula verdin?Hangi insanın elinden tuttun? Kime; “merhaba” dedin?Namaz, oruç, zekat, kur’an, hac...Hepsi bir şeye muhtaç;Eylem, aksiyon, fiil,Düşünce, ideoloji ve fikir...Bunlar yoksa, hiç biri yok;Adamlık, hak, hukuk, barış...Milliyet, millet, İlahi yakarış...
Batıyı sermek için şuur gerekli,Birlikte harekette bu ruh gerekli,Aynı hedefe vardığımız zaman,Dünyayı cennet yapacak güruh gerekli.Ağlamanın, sızlamanın zamanı değil,Şikayetin, zırlamanın zamanı değil,Elin oğlu aya gidiyor,Dünyayı fethediyor,Durmanın zamanı değil.Yıllarca yan gelip yattık,Tekniği, fenni, ilmi bir kenara attık,Dedemin verdiği hedeften tamamen saptık,Artık meskenetin zamanı değil.
Ekmeğimizi suya banarak yedik,Kahırları ekmeğimize katık ettik,Zehirle pişirdik yemeğimizi,Uykularımızı bölerek geldik,Göz yaşlarıyla yıkandık,Hiç gündüz yaşamadık,Mevsimlerin adını unuttuk,Baharı hiç görmedik,Hep kış yaşadık,Durmadan üşüdük.Hayaller kurduk, umutlar besledik,Artık, gün doğsun istedik.Ama olmadı, olmadı be gülüm,Belki de hiç olmayacak,Boşa döküyorum almıyor ve almayacak,Doluya koyuyorum asla dolmayacak.
Sanmasın zalimler bu dünyada kalıcıyız,Zulüm, göz yaşı, kan alıcıyız...Samiriler, şeddadlar, Karunlar,Nemrudlar, Firavunlar...Nerde onlar, şimdi ne yaparlar?Ne oldu hanumanlar, Saraylar?Hani can veriyordu, hani en büyük oydu?Erkekleri kesti, kadınları ortada koydu.Dünyayı ayakta tutan;Adalet, nizam, barış gibi ilkeler,Bütün insanlık buna muhtaç,Bunu ister ülkeler.