Top Banner
Basit ve Mürekkeb Kavramlan Sina'da Tevhid Mehmet Murat KARAKA YAÖz Vahye ve nübüvvete Din'in en temel kavranu Tevhid, Din'in bütün anlam alan- Ianna ve zihin yön vermektedir. Tevhidi esas almayan hiçbir nin, ·fikriyaon Din temelinde bir yoktur. Bu nedenle ve leri Tevhid'i en kavram olarak sistemlerinin merkezine Bir filozofu olan Sina da felsefeyi, Mutlak ve Vacibu'l Vücud Al- lah esas alan Tevhid üzerine bina Tevhide gölge recek bütün fikriyatlara Allah yönelik unsurlanru orta- dan yönelik bir mücadele Bu çerçevede, felsefi argüman ve ortaya koymaya ve "genel kavramlano i..l.kinin, yani ve bilgisi, eo üstün bilinenierin en :üstününe yani Yiice Allah 'o ve ondan sonraki sebeplere dair en üstün bilgi, Allah bilme11i11 bilgisi, diye Felsefe-i içerisinde Tevhid esa- yola Zat'a yönelik önlemek, Vacibu'l Vücud'u bu tür tenzih etmektir, denebilir. Sina, yer- lerinde Tevhid yer gibi özellikle 'Risalet-ü' ve Suresi Tefsirinde' bu hususa özel olarak dikkat Anahtar kelimeler: Tevhid, zorunlu mümkün mahiyet, ilahi basidik, ilahi Tawhid in the oflbn Sina Abstract Tawhid (The Oneoess of Allah) the relegion's main concept which is based on revelation and prophethood influences all the fields of the religion's meaning and human' s world of mind. Aoy thought or idea which isn't predicated on Tawhid doeso't have any compeosatioo on the basis of the religioo. For this reason, Islam Scholars and Intellectuals put the Tawhid to the center of thought system as the main concept. Ibn Sina, an Islam Philosopher, has fouoded his philosophy on Tawhid which is predicated on The Absolute Being and Necessary Existent Allah Teala and he struggled for putring away the elemeats of shi.rk (Polytheism) which is against the heart of the God by objecting all the thougts easting shadow on Tawhid. In this cootext, it may be told that the thing that Ibn Sina tries to express by philosophical arguments and coocepts and aims by setring off from the Tawhid foundation which is withio the First Philosophy that Ibo Sina defines as the first of general coocepts, the knowledge about the God and reasons after the God is to prevent Shi.rk understaoding and cansicler Necassary Existeot to be free of such approaches. Ibo Sina as mentioning Tawhid uoderstaodiogs in varlos positions of his corpus, he especially <lrew attention to this questioo in Risala al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords: Tawhid, necassary being, possible being essence, divine simplicity, divine • Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora [email protected] Eskiyeni 30/Bahar 2015, 133·144
12

İbn Sina'da Tevhid - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02895/2015_30/2015_30_KARAKAYAMMM.pdf · al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords ... 134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

Mar 22, 2018

Download

Documents

trinhthu
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: İbn Sina'da Tevhid - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02895/2015_30/2015_30_KARAKAYAMMM.pdf · al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords ... 134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

Araflırma

Basit ve Mürekkeb Kavramlan Açısından

İbn Sina'da Tevhid

Mehmet Murat KARAKA YA•

Öz Vahye ve nübüvvete dayalı Din'in en temel kavranu Tevhid, Din'in bütün anlam alan­Ianna ve insanın zihin dünyasına yön vermektedir. Tevhidi esas almayan hiçbir düşünce­nin, ·fikriyaon Din temelinde bir karşılığı yoktur. Bu nedenle İslam aliınıeri ve mütefekırir­leri Tevhid'i en başat kavram olarak düşünce sistemlerinin merkezine yecleştirmişlerdi.r. Bir İslam filozofu olan İbn Sina da oluşturduğu felsefeyi, Zat-ı Mutlak ve Vacibu'l Vücud Al­lah Teala'nın birliğini esas alan Tevhid düşüncesi üzerine bina etmiş; Tevhide gölge düşü­recek bütün fikriyatlara kaı:şı çıkarak, Allah Teala'nın zatına yönelik şi.rk unsurlanru orta­dan kaldırmaya yönelik bir mücadele vermiştir. Bu çerçevede, İbo Sina'nın felsefi argüman ve kavramlaı:J.a ortaya koymaya çalıştığı ve "genel kavramlano i..l.kinin, yani varlık ve birfiğili bilgisi, eo üstün bilinenierin en :üstününe yani Yiice Allah 'o ve ondan sonraki sebeplere dair en üstün bilgi, Allah 'ı bilme11i11 bilgisi, diye tanımladığı" Felsefe-i üıa içerisinde Tevhid esa­sından yola çıkarak amaçladığı şey, Zat'a yönelik "dolaylı şi.rk anlayışlaoru önlemek, Vacibu'l Vücud'u bu tür yaklaşımlardan tenzih etmektir, denebilir. İbo Sina, külliyaonın değişik yer­lerinde Tevhid anlayışına yer verdiği gibi özellikle 'Risalet-ü' Arşiyye'de' ve 'İhlas Suresi Tefsirinde' bu hususa özel olarak dikkat çekmiştir.

Anahtar kelimeler: Tevhid, zorunlu varlık, mümkün varlık, mahiyet, ilahi basidik, ilahi sıfatlar.

Tawhid in the Tlıoughts oflbn Sina

Abstract Tawhid (The Oneoess of Allah) the relegion's main concept which is based on revelation and prophethood influences all the fields of the religion's meaning and human' s world of mind. Aoy thought or idea which isn't predicated on Tawhid doeso't have any compeosatioo on the basis of the religioo. For this reason, Islam Scholars and Intellectuals put the Tawhid to the center of thought system as the main concept. Ibn Sina, an Islam Philosopher, has fouoded his philosophy on Tawhid which is predicated on The Absolute Being and Necessary Existent Allah Teala and he struggled for putring away the elemeats of shi.rk (Polytheism) which is against the heart of the God by objecting all the thougts easting shadow on Tawhid. In this cootext, it may be told that the thing that Ibn Sina tries to express by philosophical arguments and coocepts and aims by setring off from the Tawhid foundation which is withio the First Philosophy that Ibo Sina defines as the first of general coocepts, the knowledge about the God and reasons after the God is to prevent Shi.rk understaoding and cansicler Necassary Existeot to be free of such approaches. Ibo Sina as mentioning Tawhid uoderstaodiogs in varlos positions of his corpus, he especially <lrew attention to this questioo in Risala al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura

Keywords: Tawhid, necassary being, possible being essence, divine simplicity, divine attı:ibutes.

• Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Öğı:eacisi, [email protected]

Eskiyeni 30/Bahar 2015, 133·144

Page 2: İbn Sina'da Tevhid - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02895/2015_30/2015_30_KARAKAYAMMM.pdf · al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords ... 134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

...;.: . .. .~.

•'

1 ·ı

1

134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

Giriş

V~ye ve nübüvvete dayalı Din'in en temel kavramı Tevhid, Din'in bütün anlam alanianna ve .insanın zihin dünyasına yön vermektedir. Tevhicli esas almayan hiçbir düşüncenin, fikriyatın Din temelinde bir karşılığı yoktur. Bu nedenle İslam alimleri ve mütefeklcirleri -Tevhid'den sapmaya yönelik birbir­lerini itharn eden birçok karşı fikir ortaya koysalar da- Tevhid'i en başat kav­ram olarak düşünce sistemlerinin merkezine yerleştirmişlerdir. Bir İslam fi­lozofu olan İbn Sina da oluşturduğu felsefeyi Zat-ı Mutlak ve Vacibu'l Vücud Allah Teala'nın birliğini esas alan Tevhid düşüncesi üzerine bina et­miş; Tevhide gölge düşürecek bütün fikriyatlara karşı çıkarak Allah Teahı'nın zatına yönelik şirk unsurlannı ortadan kaldırmaya yönelik bir mücadele ver­miştir.

Tevhid-şirk anlayışında doğrudan ve dalaylı olmak üzere iki tür şirk anlayı­şından bahsedilebilir. Birinci türe giren şirk anlayışı, Vacibu'l Vücud'un kar­şısına, O'na ulaşma vesilesi kılınan aracı varlıklar ihdas ederek, Zat'ın dışında kalan diğer başka varlıklara yücelik ve uluhlyet vasfı vermekten ibarettir. Bu ortak koşmaya kaba şirk anlayışı da denilebilir ki, zahirde bütün yönleriyle bunun şirk olduğu aşikardır .

Dalaylı şirk anlayışı ise, V acibu'l Vücud'u tek ve bir kabul etmekle birlikte, inanan. kişinin Zat'a yönelik düşüncelerinde belki de ç_oğu z'aman farkına varmadığı veya farkına varmış olsa bile farklı argümanlarla bu gizli şirkten vazgeçmediği ortak koşma anlayışıdır ki İbn Sina'nın felsefi argüman ve kav­ramlarla ortaya koymaya çalıştığı ve "ge.nel kavramların ilkinin, yani varlık ve birliğin bilgisi, en üstün bilinenierin en üstününe yani Yiice Allah'a ve ondan sonraki sebeplere dair en üstün bilgi, Allah 'ı bilmenin bilgisi, diye tanımladığı" Felsefe-i Ula içerisinde tevhid esasından yola çıkarak amaçladığı şey, Zat'a yönelik bu dalaylı şirk anlayışlarını önlemek; Vacibu'l Vücud'u bu tür yakla­şımlardan tenzih etmektir, denebilir. ı İbn Sina, külliyatuıın değişik yerlerinde tevhid anlayışıyına yer verdiği gibi özellikle 'Risalet-ü' Arşiyye' ve 'İhlas Sure­si Tefsirinde' bu hususa özel olarak dikkat çekmiştir .

• 'Hüve' ve 'Basit' Kavramıan Açısından Tevhid

Başta vurgulamak gerekir ki, Tann'nın Zat'ına yönelik ifade, kelime ve kav­ramların anlam alanlan O'nu anlatmaya yetersizdir. Arıcak O'nun Zat'ına yönelik ifade ve anlatımlar zorunlu olarak insana ait dil düzlemi içerisinde olacaktır. O'nu en iyi şekilde ifade edecek kelime ve kavramlar, O'nun dışın­daki varlıklana yani malılukatın zatına, eylemlerine ve özelliklerine karşılık gelse bile, bu isim,. kelime ve kavramları yine O'na özgü anlam alanları için­de, O'nu anlatmaya yönelik olan çağrışımlarla aniapıanın dışında başka bir

Page 3: İbn Sina'da Tevhid - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02895/2015_30/2015_30_KARAKAYAMMM.pdf · al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords ... 134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

Mehmet Murat Karalaya/İbni Sina'da Tevhid • 135

yöotenı ve yaklaşım yoktur. Örneğin ''hüve" zamiri insan düzeyinde bütün eril kişilere işaret etse de bu zamir Tann'ruo Zat'ına yönelik olarak kullanıl­dığıoda sözkonusu aola.mıruo dışında daha özel bir Varlık'a yine özel anla­mıyla işaret etmektedir.

Bu manada İhlas Suresinde Allah Teala'oın varlığına işaret eden "O" zamiri yani mutlak hüve; hüviyet ve taayyüo açısından varlığı lizatihi olup, 'kendi zatındao başka hiçbir şeye muhtaç olmayan' aolamı.ru ifade etmektedir. Baş­ka bir tabirle, İhlas suresinde geçen hüve'oio mercii, hüve'oio delalet eyledigi ve ''hüve/ o" ile işaret olunan Zat, kendisi için bir merci ve mebde tasavvur edilemeyen, varlığıoda mutlak ve müstak.il Vacibu'l-Vücud, Mebde-i ·Ev­vel'dir.2 O, bütün oeseb ve iotisablardarı beridir.3 Bu manada zamir, Zat'a delalet etme bakımından has isimlerden daha kuvvetlidir. Çünkü ·has isimler sıfatlara gereksinim duyarkeo, zamirierin sıfatlara gereksinimi yoktur. O hal­de Zat'ı ifade etmede hüve lafzındao daha mükemmel bir lafı.z olmadığı söy­lenebilir." İbo Sina'nın İhlas Suresi tefsi.ı:iode hüve lafzıyla beyan ettigi oükte ve ince manalar Akselci'ye göre şöyle özetlenebilir:

1. Hüve kelimesi ile tevhid ve vahdetio mevzuı,ı olan hüviyet, lizatihidir.

2. Hüve kelimesi ile tevhid ve vahdetio mevzuu olan hüviyet, Vacibu'l Vücud'dur.

3. Hüve kelimesi ile tevhid ve vahdetio mevzuu olan hüviyetio vücudu ma­hiyetioio aynıdır.

4. Hüve ile işaret olunan hüviyetio her yönden basit ve tek olması ve bundan dolayı hadd-i tam ve hadd-i oakıs ile de tarifinin/taoıı:ruoın imkansız olması­dır lciS İbo Sina'ruo, gerek metafiziğinin gerekse ootolojisioio temelinde Vacibu'l-Vücud Taon ile O'nun basitliği ve vahdaoiyeti buluomaktadır.6

Yine Ehad lafzı, mahiyet-i ilahiye'nin her açıdan vahid olduğuna, yani malıi­yecin yapıcı unsuı:lannı teşkil eden cins ve fasl gibi gibi manevi kesreti; mad­de ve suret gibi maddi kesreti olmadığına işaret eder. 'Vahid' lafıının sayısal bir'e vurgusunun daha baskın ol..ııiası ve Teolojik Bir'i çağnşw:masının daha zayıf olması hasebiyle Allah Teala'oın Bir'liğioi vurgulamada 'Ehad' kelimesi 'vahid' lafzıoa tercih edilmiştir. Çünkü Allah Teala, besatat-t sırfa (Salt Basit) olup bütün aded, terlcib ve bunların lazımı olan cismaoiyetteo aridir. Bütün aded, terkip ve buolan lazımı olan cismaoiyetteo beri olma hususiyederi vahid kelimesine göre Ehad lafzıyla daha belirgin bir şekilde karşılaomakta­dır. Zira Ehad ve V ahid kavramlan kendi içerisinde dereceleodirmeye tabi tutulduğuoda, Allah Teala'ruo Zat'ını ifade etmede Ehad lafzı vahid lafıın­dan daha önemli ve keskin bir aiılam alanına sahiptir. Tefsir ulemesındao Ezheri de, Allah'tan başka hiçbir varlık, 'Ehad' olarak tavsif edilemez demiş­

tir.? Buol~ dışında Zat'a yönelik bütün kavramların "mahza" ve "mutlak"

Page 4: İbn Sina'da Tevhid - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02895/2015_30/2015_30_KARAKAYAMMM.pdf · al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords ... 134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

: ı

~ ,• ' ' '

' '

/

i ı

136 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

kavramlanyla ifade edilmes~ vurgunun te'kid edilmesi ve işaret edilen varlı­ğın yüce bir varlık olması hasebiyledir.

"Ba'Sit'' kavramı da Yüce Allah'ın şirk ile nitdenebilecek bütün unsurlardan hali olduğunu ifade eden bir kavramdır ki İslam Felsefesinde Tevhid kavra­mının derinlemesine incelenmesi bizi ''Basit'' kavramına götürmektedir. Ya­ratıcı'nın, İlk İl.ke'nin, İlk Neden'in vasfı ve en önemli özelliği oları Basit, hüviyeti kendinden olmak, zatını oluşturan akli ve hissi cüzlerden yani mu­kavvim unsurlardan uzak olmaktır.s Bu mefhun:ı, yaratılmışlardan hareketle, kendisine nisbet edilecek her türlü olumlu veya olun:ısuz izafelerin ve kendisi hakkında kullanılacak dilin gerçekte Taon'ya ilişkin hiç bir şey söyleyemedi­ğinin metafiziksel bir ifadesidir.9 Bu da yaratılmışlann yani mümkinatın özel­liği olan ve asla basit olarak kaim olmaları mümkün olmayan; madde ve su­retleri olması hasebiyle ancak mürekkeb unsurlarla açıklanabilecek mevcuda­tın özelliklerinden hali olmaktır ki, Zat'ı akledilir oları el Evvel, K.ayyum'dur; ~ irtibat ve Zat'a ek olabilecek bütün hususiyetlerden beridir.1o

Taon'yı negatif ideoloji bağlamında ele aları bu yaklaşımda, Taon~yı her türlü mürekkeblikteo ari kılma ilkesi, Taon'nın metafiziksel, mantıksal ve dilsel hiç bir cüzden oluşmadığı iddiası üzerine kuruludur. Vacibu'l-Vücud bi-zatihi olan Taon'nın, en temel ve eo ayıncı vasfı oları Basitliğini O'nun Birliği bağ- -liı.mıoda taoı.ı:ri.ıayan İbo Sina, Bir olmaklığı, zatının niceliksel anlamda Basit olmasının yanı sıra, özsel olarak O'nun her türlü mürekkeblikten iri olması olarak anlar. ll Buna göre, mutlak anlamda Basit, sadece Tanrı'dır. Bunun an­lamı, İlk Aklın özünüo kendinde var olması, diğer akıllan o ise, kendi cevher­leri itibariyle İlk'in vasıtasıyla var olduklai:ını bilmeleridir. İlk ilke, varlığın en Basitidir, İlk ilke'den sonra gelen varlıklar ise İlk İlke nedeniyle var old~ için maluldürler; malul olmaklıklan hasebiyle de bileşiktirler. Ancak basitlik­leri, İlk İlkeye yakın olmaklıklan açısından da farklılık arzetmektedir. Bu ne­denle mesela, ikinci ilke üçüncüden daha basittir.

Varlıklarda neden ve nedeali'nin anlamı, bu varlıklarda nedeali'de görülen kuvve halinde çokblğtm bulunmasıdır. Başka bir ifadeyle, İlk'ten, -kendinde olması mümkün olmayan- oedenliler yani bileşik varlıklar ortaya çıkar. Ne­denliler de akli varlıklardan maddi, varlıklara kadar giden bii vaı:lık. süreci içe­risinde sıralanmaktadır. Maddi varlıklar bütünüyle basitlikten uzaktırlar. Do­layısıyla İlk İlk e' den uzaklaşıldıkça basitlikten de o ölçüde uzaklaşılacaktır. Basitliği bu şekilde izah ettikten sonra, bileşikliğin de öncesiz olmasının mümkün olmadığını, çünkü bileşiğin kendi parçalannın varlığının bir koşulu olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla parçalar, bileşiğin nedeni olmadığı gibi, 'birşey kendi kendisinin nedeni olmadıkça kendisinin nedeni olamayacağı' il­kesinden hareketle bileşiğin de 'kendinde-neden' olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre bileşikler 'kendinde-neden' değilse onlann kendilerini yokluktan varlığa çıkaran bir Fail-Nedeo'in varlığı kesinlik kaza.dmaktadır.t2

Page 5: İbn Sina'da Tevhid - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02895/2015_30/2015_30_KARAKAYAMMM.pdf · al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords ... 134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

Mehmet Muat .Kar:ıkaya/İbai Si02'da Tevhid • 137

Şimdi, Vaabu'l Vücud'un Basitliği, bütün mürekkeb/bileşi.k olmak durumla­nndan hali olmasıriı gerekli kıklığına göre, basit olmak konusunda mürekkeb olmayı çağnştıran hususlana açıklığa kavuşması sadedinde, mahiyet-vücut, zorunlu-mümkün, zat-sıfat, cins-fasıl ve cisim olmaklık konulan ele alınacak­tır.

a) Mahiyet-Vücut Aynmı Açısından Mürekkeb

Kendisinden önce belirgin bir şekilde vurgulanmayan ve doktriner çerçevesi itibariyle kendisine özgü kılabilece~ varlık-mahiyet aynmı, İbn Sina felesefesindeTann ile diğer varlıklar arasındaki farkı ortaya koymada önemli bir aynmclır. Buna göre mahiyet, "ma hüve (o nedir)" sorusunun cevabuu veren kavramclır. Şeyin mahiyetinin kendisiyle talep edildiği "ma hüve" soru­suyla bazen şeyin zatının mahiyeti talep edilir bazen de onunla kullanılan is­min mefhumunun mahiyeti talep edilir. Bu nedenle mahiyet zihni bir kav­ramclır. Mesela, "insanın mahiyeti insanlıktır'' ifadesinde olduğu gibi. İbn Si­na'nın varlık ve mahiyet aynmı, esasında yaratan ile yaratılanın arasuu ayır- . mak içindir. Buna göre İbn Sina, iki varlık ortaya koymaktaclır. Biri, mahiyeti varlığının aynı olanclır ki bu Tann'dır (el Evvel); O'nun varlığından ayn bir mahiyeti yoktur; O'nun hakikati, hüviyeti varlığının kendisidir. Diğeri, mahi­yeti varlığından ayn olanclır ki, Tann'nın dışındaki bütün varlıklar böyledir; onlann varlıklanndan ayn bir de mahiyetleri varclır. İlki ''Bizatihi Zorunlu Varlık", ikincisi "bizatihi mümkün varlık"tır. Dolayısıyla bu aynm, Tann ve onun clışındaki varlıklan net bir şekilde ortaya koymaktadır.t3 Bu açıdan de­ğerlendirildiğinde, Zorunlu Varlık mümkün varlıkla ortak. olamaz. Çünkü onun clışında kalan her bir şeyin mahiyeti., varlığın imkanını gerektirir. Zo­runlu Varlık' a gelince, ne bir şeyin mahiyetidir ne de bir şeyin mahiyetinin parçasıclır.14

İbn Sina'ya göre Zorunlu Varlık'ın hakikati kendi varlığıdır, onun varlığı üze­rinde hiçbir surette herhangi bir ziyadelik olamaz. Zira ziyadelik, ancak ~a­

hiyeti olan varlıklarda olur. Dolayısıyla Zorunlu Varlık'ın mahiyetinden bah­sedilemez. Zira mahiyet bir teı:kibtir ve suı:et ve madde söz konusu terkibin kendisidir.ıs Ancak illa ki Zorunlu V arlığın mahiyetinden bahsedilmek iste­niyorsa o zaman buna nıahfyeti varlığmın aynı olan varlık denilir. Niçin İlk V ar­lık'ın mahiyeti yoktur? Sorusuna İbn Sina, "Zorunlu Varlık'ın kendisinde terkib (birleşme) bulunan bir sıfatı olması mümkün değildir." şeklinde cevap verir. Böylece O'nun, malıiyecin hakikatinden başka Varlık özelliği buluna­cak ve bu özellik, O'nun Zorunlu Varlık olmasını gerekli kılacaktır. Bu ne­denle, Zorunlu Varlık'ın, varlığının gereklisi olacak bir mahiyetini.o olmasi imkansızdır. Eğer 'hakikati' ve 'varlığı' diye iki şey olursa ve varlığı- mahiyet­siz zorunlu değilse ve yalnız mahiyetle ilgili olarak zorunluluk kazanıyorsa, o

Page 6: İbn Sina'da Tevhid - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02895/2015_30/2015_30_KARAKAYAMMM.pdf · al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords ... 134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

. ; ·,

138 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

zaman zorunlu varlık, zorunlu varlık olduğu halde ancak başka biri olmadan vaı: .olamıyor demektir ve bu durumda zorunlu varlık olduğu halde zorunlu olmaması gerekir.t6 Bu manada, mahiyet ile varlık arasındaki aynm, İbn Si- · na'run Tann'run varlığına dair delili açısından oldukça önemlidir. Çünkü Tann dışındaki her şey, malıiyerini varlığıyla birleştirecek (terkib) bir şeye ih­tiyaç duyar.J7

Sonuç olarak, basitlik doktrininin Tann'run Mutlak Basitliğini temellendir­meye yönelik geliştirdiği temel yaklaşım, mahiyet ile varlığın özdeş olduğu ve mahiyetin varlıktan ayn ve tarldı bir gerçekliğinin olmadığıdır.tS Özetle İbn Sina felsefesinde, mahiyet-vücut aynmı açısından Vacibu'l Vücud'da mahiyet zatıo aynısıdır. Mümkin varlıklarda ise varlık, mahiyetten ayndır.

b) Zorunlu ve Mümkün Açısından Mürekkeb

İbn Sina, Zorunlu Varlık'ın tekliği hususunda iki vacip varlığın var olmasının mümkün olmamasını imtiyaz, ilinti ve öz kavramlanru irdeleyerek açıkla.mak­tadır. Buna göre, eğer iki vacib (zorunlu) olsaydı var olmalannın vucubu (zo­runluluğu) ikisi arasıoda ortak olurdu. Bu da zorunlu olarak o ikisinden biri- _ nin diğerinden imtiyazını gerektirirdi. Öyleyse, o ikisinden her biri iki şeyden oluşur. Bu ise, birleşimi/terkibi gerektirir. Bundan dolayı da zorunlu değil mümkün varlık olmuş olurlar. Oysa iddia edilen, her ikisinin de zorunlu ol­masıdır. Bu ise farz edilene aykındır.19 Zorunlu Varlığın ilincisel ve özsel ol­ma niteliklerden uzak olması gerekir. Çünkü ilincisel olan, bir şeyin mahiyeti gerçekleştikten sonra ona ilinrili alandır. Özsel ise, bir şeyin özünü meydana getiren, birini diğerinden ayırt eden özelliktir. Bu bağlamda şayet birinin, onunla diğerinden ayirt edilebilidiği özsel bir özelliği var ise o takdirde bun­lann her ikisi de bileşiktir. Bileşik olanın ise, bir sebebi olduğuna göre ikisi de zorunlu varlık olamaz.20 Dolaysiyla bir zorunlu varlık'ın diğer bir zorunlu varlığa denk olması ve biri diğerinin illeti olmaksızın varlığının zorunlu ol-ması mümkün değildir.2t - ·

İbn Sina'nın ''Her birinin varlığı, özü gereği zorunlu (vücub) olan iki varlığın olması caiz değildir." değerlendirmesinin mahiyet ve taayyün açısından

Hocazade'ye göre anlamı, varlığı zorunlu olanın tabiatının özürrün kendinde ortaya çıkıp çık.mamasıyla ilgilidir. Ona göre, Zorunlu Varlık'ın özü, taay}rü­nünü/ aşikar olmasını gerektirirse bu durumda özü, zatına munhasır olur. Eğer bu tabiat, özünün taayyününü gerektirmezse, varlığı zorunlu olan, taay­yününde başkasına muhtaç olur. Zorunlu varlık varlığı itibariyle özünde ta­ayyün etmemiş; ta!J.yyününde başkasına muhtaç olmuş ise, bu durumda varlı­ğı zorunlu farz edilen şeyin varlığı zorunlu olmaz; mümkün olur. Böylece iki zorunlu (vacib) varlığın olması imkan dahilinde degildir."22 Yine iki zorunlu

Page 7: İbn Sina'da Tevhid - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02895/2015_30/2015_30_KARAKAYAMMM.pdf · al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords ... 134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

Mehmet Murat Karakaya/İbai Sina'da Tevhid • 139

varlık bir arada düşünüldüğünde, zorunlu varlıklana bir şeyde iştirak halinde diğer bir şeyde 'ise farklı uygulamada bulunma ihtimalleri her zaman var ola­cakur. Böylece bu iki zorunlu varlık, varlık olarak zorunlu olmakla birlikte malıiyederinde iştirak halinde olacaklanndan taayyünlerinde de farklı olacak­lardır. Bu durumda her biri, bir mahiyet ve taayyün açısından mürekkeb ola­caktır. 23 Dolayısıyla hiçbir zaman iki zorunlu varlığın bir arada bulunması mümkün değildir. Zorunlu Varlık Bir' dir, O da ~ah Teala'dır.

Mümkün açısından ise; her mümkün mürekkebtir. Mümkün demek, ne var­lığı ne de yokluğu, zatının muktezası olmayandır; hüviyeti başkasından olan­dır. Zatına nazaran varlığı da yokluğu da düşünülebilir. Böyle olan bir şey var olursa, ancak bir sebep ve bir illet'le mevcut olur. Varlığı iliete bağlı olduğu gibi yokluğu da yine kendisinden hariç bir iliete bağlıdır.24 Bunun anlamı hem varlığa gelmesi hem varlığını devam ettirmesi açısından kendisinden baska bir illet ve sebebe muhtaç olmasıdır. Buna göre, bir illet ve malul silsi­lesi olarak gördüğümüz bütün kainat, heyet-i mecmuasıyla bir maluldür, do­layısıyla bunlann varlıktaki karşılığı im.kandır, mümkündür. Dolayısıyla

mümkioatın Vacibu'l-Vücud bir iliete dayanması zaruridir. O . halde, varlığı Lizatihi Vacib bir mebde olmadıkça alemin varlığı muhal ve mümtenidir.25

Varlığı zatı gereği zorunlu olanın varlığı, bütün yönlerden zorunlu olmalı ve zorunluluk, varlığın yetkinliği anlamına gelmelidir. Buna göre, yetkinliğin ni­hai noktası, zihinlerimizin ontik yapısına verili bir şekilde işlenmiş bir şekil­de, tekliği ve tevhidi istilzam etmekte, böylece bu zirve kemal noktası; ikiliği, şirki, çokluğu ya da teslisi zihoimizin kabul etme iryıkanını ortadan kaldır-makta, dahası menetmektedir.26 ·

c) Zat ve Sıfat Açısından Mürekkeb

İbn Sina, 'sıfadar' konusuna karşı çıkmamakta, zatında çokluk olmamal<, bir­liği bozmamak ve O'na hiçbir sebep atfetmemek şartıyla bütün sıfadann O'na izafe edilebileceğini söylemektedir.27 Ayrıca, İbn Sina zat ve sıfat açı­sından bir aynm yapmaz. Dolayısıyla sıfatlar da zorunludur.

İbn Sina sıfadann hepsini ilim sıfatında görür ve ilim sıfatını da Allah'ın za­tına zait olarak görmez, onu zatının aynı ·olarak kabul eder.28 Sıfadannda bir olmasının anlamı sıfadannın herhangi birinde onun nazirinin ve benzerinin olmaması demektir. Şayet, sıfatlan kendi üzerimize hamlettiğimiz anlamda Allah Teala üzerinde de hamledersek, o zaman bunlar O'nun "hudus"u so­nucuna götürür ve O'nun Tann olriıası işlevsiz hale gefu.29 Bu sebeple, Allah teala'nın sıfadannın herhangi birinde kendisine benzeyen bir naziri yoktur. Eğer bir b~nzeri olursa bu vasıfta benzeriyle ortak olmuş olur. Eğer böyle olursa, ortak oldukları ve birbirinden ayni~ ~eyde mürekkeb olurlar.

Page 8: İbn Sina'da Tevhid - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02895/2015_30/2015_30_KARAKAYAMMM.pdf · al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords ... 134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

.• ' .· .·,

• ı• • ·.

1 ·'ı

140 • Eskiyeni 30/Balur 2015

Yukanda geçtiği üzere terkib mii11Jkii11 olmayı gerektirir; mümkün olmak ise, zatı bakımından vacip olanın varlığına aylandır. Bundan dolayı Allah'ın sıfat­laıliıda da bir olması zorunludur30 Bu temel ilkeye bağlı olarak, Tann'nın zatı veTann'ya atfedilen tüm suatlar birbirleriyle özdeştir.

İbn Sina'ya göre, Allah'ın sıfatları Zat'ına ek (zaid) değildir. Çünkü ek olsaydı sıfatlar zata nispetle bilkuvve olur, zat da bu sıfatıann sebebi olurdu. Zira bu durumda zat, sıfatlardan önce olur ve dolayısıyla biri diğerini dışlayan ve ci­simlerde bulıınan etken ve edilgen özelliklerine sahip olmuş olurdu. Yine 'O'nun sıfatı, zatına bir ilave değil, zatının oluşumuna dahildir. "Zat'ının var­lığı bu suatlar olmadan düşünülemez ." den.ilirse, zat bileşik/ mürekkeb olmuş olur ve Zat'ının birliği bozulur.3ı .

d) Cins ve Fasıl Açısından Mürekkep

Cins ve fasıl, herhangi bir varlığın tanımı için gerekli olan iki akli cüz ve iki asli unsurdur. Örneğin, cins ve faslın toplamının meydana getirdiği insan için, cins olan hayvan ile fas! olan "konuşan" nitelikleri, insanın mahiyetinin haricinde olan şeyler değildir, iki nitelik bizzat insanın asli unsurudur.32 Bu bağlamda cins, çok sayıdaki farklı tür için onların 1/Jah!yet/erine yönelik "o ne­elir'' sorusu sorulduğunda cevap teşkil eden kavramdır. Buna göre cins olan canlı kavramı, insan ve diğer canlı türlerini ifade eden tümel bir kavramdır . Fasıl ise, türler arasındaki ayomı ve farklılıkları ortaya koymaya yönelik ola­rak, cins altındaki tür veya türler hakku:ıda sorulan "hangisi" sorusunun ce­vabını veren kavramdır. İnsan türü açısından ele alındığında, onu diğer varlık türlerinden ayıran "düşünen/bilen" olmasıdır ve bu, tümel manada insanın faslıdır.33

İbn Sina'ya göre Zorunlu Varlık'ın tanımı yapılamaz. Çünkü tanımın en te­mel özelliği mah!Jete delalet etmesi, cins ve fasıldan oluşmasıdır.34 Zorunlu Varlık'ın mahiyeti olmadığına göre, O'nun cinsi de yoktur. Cins "o nedir?" sorususunun cevabında söylenen cevap olduğuna göre, Zorunlu Varlık'ın cinsi şudur dendiğinde o zaman Zorunlu Varlık'ın varlığı, başkaları.run da iş­tirak ettiği bir tümel ka~ çerçevesinde ifade edilmiş olur. Bu ise, müm­kün değildir. Çünkü cins, cins ve fasıldan oluşmuş ve bir mahiyete sahip var­lığın parçasıdır; bir başka deyişle cins, özünde parçadır, cüzdür ve ziyadedir. Oysa O'nun varlığını bir cüze bölrnek ve varlığına bir ziyadede bulunmak imkansızdır. Çünkü burada, hem cüz hem ziyade, O'ndan başka olan şeyler­dir. Cüz veya ziyade olan bir şeyle O'nu tanımlamak kendisinden başka şey ile tanımlamak anlamına; yani O'nun bileşik (mürekkeb) bir varlık olduğu anlamına gelmek:teôir ki, bu da muhaldir.

'

Page 9: İbn Sina'da Tevhid - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02895/2015_30/2015_30_KARAKAYAMMM.pdf · al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords ... 134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

Mehmet Murat Karakaya/İbni Sina'da Tevhid • 141

Bizatibi Zorunlu Varlık'ın bir cinsinin olduğu varsayılırsa, onu aynı cinse ait öteki tü.rlerden' ayırmamız için bir faslının olması da gerekecektir; oysa Biza­tibi Zorunlu Yarlık'ın bu anlamda faslı olamaz. Yok eğer cinsi zorunlu, türü zorunlu olmayan bir varlıktan söz ediyorsak, bu da Zorunl~ Varlık'ın zorun­lu olmayan varlıkla kaim olduğu anlamına gelir ki, bu, kendi içinde çelişkili­dir. Şu hade İlk'in cinsi yoktur. Cinsi olmayınca faslı da yoktur. Çünkü cinsi olmayanın faslı da olmaz.

Cins ve fasıldan oluşan bileşik/ mürekkeb varlıklana tanımı yapıldığına gÖre, bu demektir ki, İlk'in tanımı da yoktur. Zira bir şeyin tanımının ·yapab~esi ancak bileşik varlıklar alanında mümkün olmaktadır. O tek'tir, İlk'tir, Biza~­hi Zorunlu Varlık'tır ve diğer niteliklerin Kendisinden olumsuzlanması şar­tıyla O Mutlak Varlık'tır; ne dengi ne zıdclı vardır.JS

e) Cisim Açısından Mürekkeb

Varlığı duyulur cisme taalluk eden her şey ve duyulur her hacimsel varlık, ni­celik olarak birbirine benzer parçalara; kavram -olarak da suret ·ve heyuyalaya bölünür. Doğalan gereği bölünebilen ve parçalan olan şey, parçalanna ihti­yacı sebebiyle zorunlu olamaz. Aynca, cismin, cisim olar.ak tahakkuku ve bi­

. zim onu cisim olarak bilmemiz için sonlu olmaya muhtaç değildir. Aksine sorıluluk, cismin ilişeni ve gereğidir. Bundan dolayı cisim tasavvur edildiğin­de cismin soruuluğunun tasavvuruna ihtiyaç duyulmaz.36 Yine maddeye muhtaç olmak, cisimliğin ve bütün maddede bulunanların zatı nedeniyledir. Bir başka deyişle, cisimliğin maddeye muhtaç olması, bir ilişenle birlikte ci­simlik olması bakımından değil, bizzat cisimlik olması bakımındandır. O halde cisimlerin, madde ve suretten müteşekkil olduğu açıklık kazannuştır.

Bu durumda Tann cisim olamaz.37 Cisimle.Qn madde ve suretten teşekkül etmesi ve her maddi şeyin mahiyetinin, hüviyetinin aynı olmaması, onların mürekkeb olmalaona işarettir. Mürekkeb ise doğalan gereği bölünür. Cisim­lerin bileşik olma özelliği dolayısıyla onun önce yok iken daha sonra oluştu­ğunda şüphe olmadığına göre, her cisimsel oluşun boiftlur özelliği vardır.38

İbn Sina'dan yola çıkakarak, cisimselliği olumsuzlayan "/mryelid, yani ondan başkası meydana gelmemistir." ayetini yorumlayan Fahrettin-i Razi, tevellüd kavramına vurgu yapar ve kavramın, 'kendisinden bir parçanın aynlması, da­ha sonra büyümeye ve gelişmeye tabi olması sonunda zat ve hakikat bakı­mından aynidığı parçanın müsavisi olması' yönünde anlamı olması hasebiyle bunun Vacibu'l Vücud için muhal olduğunu söyler. Çünkü parçanın aynlma..: sı ancak varlığın mürekkeb olması durumunda olur. Mürekkeb ise Ehad ve Samed olamaz. Zorunlu V arlğın Ehad ve Samed olduğu sabit olunca, ondan başka bir şeyin tevellüdü de men edilmiş olur.39

Page 10: İbn Sina'da Tevhid - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02895/2015_30/2015_30_KARAKAYAMMM.pdf · al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords ... 134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

: .• ' ı

'

1

ı 1·

ı

1

142 • &kiyeııi 30/B:ıhar 2015

Sonuç

M~yet ve hüviyeti kendinden olan Allah Teala'nın zatına yönelik, dil sınır­lan içerisinde söylenebilecek en uygun ifadenin "0, O'dur." cümlesi olduğu­nu bizlere açıklayan İbo Sina, Vacibül Vücud-Mümkün ve Varlık-Mahiyet' kavramlan ekseninde temelleoclirmiş olduğu felsefesini -hacim olarak küçük fakat anlam olarak çok yoğun maaalar içeren İhlas Suresi tefsiri ve Risaletü'l Arşiyye risalelerinde görüldüğü üzere- İslam'ın temel doktrini olan Tevhid ekseni etrafında şekillenen paradigma çerçevesinde ortaya koymuştur. Bu açıdaa bakıldığında, İbo Sina metafiziği salt felsefi bir faaliyet olmaktan ziya­de, bizzat İslam dininin temd kavramlan etrafında şekillenmiştir.

İbn Sina Felsefesinde literal olarak ve teolojik açıdan Tevhid-şirk ekseninde bir diyalektiğe rastlao.masa da, bu felsefede temel amaç; Tann ve O'nun dı­şındaki varlıklar arasındaki aynmı kesin çizgilerle belirlemek, Tevhid akidesi­ni varlık-mahfye" zommmltl-miimkiin, i//et-ma/U4 zat-nja" cinsfasl gibi aynınlar üzerinden netleştirmek ve nihayetinde Tann'nın bir ve tek olduğunu bütün yönleriyle ortaya koymaktı.r, denilebilir. Bu minvalde mahfyet, miimkiin, nıaln4 cins ve fos/ özellikleri taşıyan her varlık mürekkeb varlık olduğuna göre, geriye Tanrı'nın apaçık Basitliğinden başka bir şey kalmayacaktı.r.

Kaynakça

Az, Mehmet Ata, İlahi Bant/ile Bağlammda Tann'nın Bililltbilirlif.i ibn Sina ve Thomoı Agui11oı Omtg, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara, 2013.

~ircan, Hasan Hüseyin, ih11 Si11o'do Tonn-Evren ilqkisi, Van, 2010.

Ceviıci, Ahmet, "Basit Maddesi", Ftlsife Söifiif.i~ İstanbul, 1999.

Deniz, Gürbiiz,!VIam-Ftlsife Tarlıfmalan, Ankara, 2009, s. 133.

Fahrettin er Razi, Tefsir-i Kebir, (Çev. Suat Yıldınm, Sadık Kılıç, Lütfuilah Cebeci, C. Sadık Doğ­ru), Ankara, 1988, c. 23.

Güney, Ahmet Faruk, "Bir Felsefi Tefsir Ömeği Olarak Ahmet Hamdi Akseki'nin İbo Sina'nın İhlas Suresi Tefsiriyle İlgili Telif Ettiği Tercüme ve Şerh", Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araşarına­lan Dergisi, sayı. Ekim 2011.

Güney, Ahmet Faruk, İbn Sina'dan Elmalıyo İlıloı Suresi Felsefi Ttjrir Geleneği, basılmamış doktora tezi, İstanbul, 2008.

İbo.Man.zur,l..i.ıam'i'l Arah, Beyrut, trS. c. 3.

İbo Arab~ Mariflt ıı Hikn1tl (Çev. Mahmut Kanık), İstanbul, 1995.

Terkan, Fehrul.lah, Çahjmomn Dinamikleri Dilıvı Felstje UiJO/moifığı Üzerine, Ankarıı, 2007.

İbn Rüşd, Tehujlitli'l Tehofiit (I'utamifıfl11 Tntamifığı), Çev: Kemal Işık, Mehmet Dağ, İstanbul, 1998.

İbo Sina, İlahfyot'ı ~ifo Metoft:dk, (Çev. Ekıem Demirli, Ömer Türker), İstanbul, 2011 .

. . . . . . . . . . , Kitabu'ıı Nuol, Beyrut, 1982 .

. .. . .. . . .. , tl İwatr:t'l Tenbihol, (Çev. Muhittin Maci.t, Ali Durusoy, Ekrem Demir!ı), İstanbul, 2001.

......... , Metoft:dle. (Çev. Ekrem Demirli, Ömer Tücker), İstanbul, 2911.

Page 11: İbn Sina'da Tevhid - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02895/2015_30/2015_30_KARAKAYAMMM.pdf · al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords ... 134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

Mehmet Murat Karakaya/İbni Sina'da Tevhid • 143

· ........ ·~ Kitobu]-{ifo Ok'f ve Bo~pluf (Çev. Muammer İskenderoğlu), İstanbul, 2008 .

. . . . . .. . . , ''Er Risaleru'l Arşiyye fi Hakiki't Tevhid ve İsbati'n Nübüvve" Felsefe Metinleri (Çev. Mahmut Kaya), İstanbııi, 2007. '

Kuduer, İlhan, İbn Sina Ontolojisinde Zonmlu Var/ile, İstanbul, 2002.

Macit, Muhittin, İbnSinada Metoft:ifk ve Mqfoi' Gelenek, İstanbul, 2012.

Maraş, İbr:ihi.ın, "İbn Sina Felsefesinde Bir (Vahid) ve Birlik (Vahde) Anlayışı" Dini Araştımıalai, Eylüİ-Aralık 2007, c. 10, sayı 30.

Okumuş, Mesut, l.Vtr'on~n Felsifi Oklmu{U İbn Sina Ömeği, Ankara, 2003

Wısnovsky, Robert, İbn Sina Metoft:ifği 'Krfynaklon ve Geli{inii, (Çev. İbrahim Halil Üçer), İstanbul, 2010

Notlar

ı İbn Sina, İlahfyat~ Şifa Metoft:ifk, (Çev. Ekrem Demirli, Ömer Türker), İstanbul, 2011, s. 26. 2 Okumı,ış, Mesut, l.Vtr'on'ın Felsifi Okimupt İbn Sina Ömeği, Ankara, 2003, s. 244 (İbn Sina'nın

İhlas Suresi Tefsiri, Mesut Okumuş'un l.Vtr'on'ın Felsifi Okimufu İbn Sina Ömeği, adlı eserinin 243-251. sayfalan arasında yer almaktadır. Makalede bu çeviriden yararlanılacakor.) İbn Manzur, Lisanü'l Arab, Beyrut, tts. c. 3, s. 401.

4 İbn Arabi, Marifet ve Hikmet (Çev. Mahmut Karuk), İst!lnbuJ. 1995, s. 95. Güney, Ahmet Faruk, İbn Sina'dan ElnJo!ıyo İhlor Suresi Felsifi Tejsir Geleneği, basılmamış dokto­ra tezi, İstanbul, 2008, s. 282. s. 334 Az, Mehmet Ata, İlahi Basitlik Boğ/anJmdo Tarm'nm Bilinebiiirliği İbn Sina ve Thomas Aq11inas Ör­neği, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara, 2013, s. 41; İbn Sina, İhlas Suresi Tejnii, s. 245, 247

7 Güney, age., s. 108; Maraş, İbrahim, ''İbn Sina Felsefesinde Bir (Vahid) ve Birlik (Vahde) An­layışı" Dini Araştımıalar, Eylül-Aralık 2007, c. 10,sy. 30, s. 42; Maraş Fahrettin er Razi, Tef­siı;-i Kebir, (Çev. Suat Yıldırım, Sadık Kılıç, Lütfııllah Cebeci, C. Sadık Doğru), Ankara, 1988, c. 23, s. 560.

8 Terkan, Fehrullah, Çohfnlamn Dinarnikieri Din ve Felsefe Uifllfmo:dzğt O zerine, Ankara, 2007, . s. 137; Güney, age., s. 148; Cevizci, Ahmet, ''Basit Maddesi", Felsefe Söifiiğii, İstanbul, 1999, s. 102. Az, age., s. 14.

ıo İbn Sina, Kitobu'rı Necot, Beyrut, 1982, s. 264; İbn Sina, el İforof ve'f Tenbihot, (Çev. Muhittin Macit, Ali Durusoy, Ekrem Demirlı), İstanbul, 2001, s. 131

ıı Az, age., s. 46, 52 ıı İbn Rüşd, Tehofiitii't Tehojiit {rlltamiftğm T!ltomifığt), Çev: Kemal Işık, Mehmet Dağ, İstanbul, 1998, s.

461-462 ı3 Bircan, Hasan Hüseyin, İbn Sina'da Tonn-Evren İlifki'si, Van, 2010, s. 64, 72, 73. 14 İbn Sina, el İ{orof ve't Tenbihot, s. 131; İbn Sina, İhlas S11resi Tefsiri, s. 249. ıs İbn Sina, Metoftifk, (Çev. Ekrem Demirli, Ömer Türker), İstanbul, 2011, s. 197; İbn Sina, ''Er

Risaletu'l Arşiyye fi Hakiki't Tevhid ve İsbati'n Nübüwe", Felsefe Metinleri (Çev. Mahmut Kaya), İstanbul, 2007, s. 309

ı6 Bircan, age., s. 81 ı? Wisnovsky, Robert, İbn Sina Metoftifği 'Krfynoklan ve Gelifi'rni, (Çev. İbrahim Halil Üçer), İstan-

bul, 201 O, s. 325. 18 Az, age., s. 14. 19 Deniz, Gürbüı, IV/om-Felsefe Torhfmolan, Ankara, 2009, s. 133. 20 İbn Sina, Riıalet!l'l Aqfıye, s. 308 2ı İbn Sina, Metoftifk, s. 46. 22 Deniz, Kelaiii·Felsefe Torhflllolon, s. 129, 130. 23 Deniz, age., s. 132.

Page 12: İbn Sina'da Tevhid - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02895/2015_30/2015_30_KARAKAYAMMM.pdf · al Arsiyya and commentary of Ikhlas S ura Keywords ... 134 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

' '

i ı

144 • Eskiyeni 30/Bahar 2015

24 İbn Sina, İhlas S mm Tejn'ri, s. 244; 25 Güney, age., s. 284 İbn Siruı; İhlt11 Sm-esiTefnii, s. 244 26 Maclt, Muhittin, İbnSiNada Metl7jiifk ı:e Me11ai Gelmek, İstanbul, 2012, s. 212 27 İbo Sina, Riıalelii'l A,P.JYe, s. 313 28 Deniz, IV!am-Felıeft Tarlıfma!an, s. 136 (265. Dipnot) 29 İbnArabi, age., s. 120 30 Güney, age., s. 133 31 İbo Sina, Ri.salelri'l Aqf:f)'t, s. 311 32 Deniz, !Vhm-Felıeft Tarlıfmalan, s. 144

33 Kutluer, İlhan, İbn Sina Ontolojisinde Zonmlu Varlrk, İstanbul, 2002, s. 119, 120 34 İbn Sina, Me1!7Jif?!'k, s. 92, 283; İbn Sina,. el İfaral ve'l Ttnbihal, s. 133, 197. 3; İbn Sina, İhlt11 Smm Tefsiri, s. 248; Bircan, age., s. 171; İbn Sina,. Melaftifk, s. 92; İbn Sina, el

İfafal Illi Tmbihal, s. 132. 36 İbn Sina, Me1!7Jif?!'k, s. 63; İbn Sina, el İ{aral ve'l Tmbihal, s. 131. 37 Deniz, IV/am-Felıeft Tarlıflllalan, s. 161; Terkan, Ça11f11Jamrı Dinamikleri, s. 138. 38 İbn Sina, Kilabll'f-pfo Olrlf ve Bof?!d"f (Çev. Muammer İskenderoğlu), İstanbul, 2008, s. 3; İbn

Sina, İh!t11 S mm T efsiri, s. 249. 39 Güney, age., s. 84, 300; Razi, Tefsir-i &bir, c. 23, s. 568,569.

1