7/31/2019 Hidrojen Enerjisi http://slidepdf.com/reader/full/hidrojen-enerjisi 1/33 1. ENERJĠ KAYNAĞI OLAN HĠDROJENĠN GENEL ÖZELLĠKLERĠHidrojen, yunanca “su”anlamına gelen “hydro” kelimesi ile oluşturan anlamına gelen “genes” kelimelerinden oluşur. İlk kez Henry Cavendish tarafından elde edilmiştir.1784 yılında Antoine Laurent de Lavoiser tarafından ismi hidrojen olarak verilen Hidrojen kızdırılmış metal üzerinden su buharı geçirilerek elde edilmiştir. Hidrojen kainattaki tüm elementlerin anası olarak bilinir ve tüm elementler yüksek sıcaklıklarda farklı hidrojen konfigürasyonları şeklinde kendi bilinirlikleri ile var olurlar, bilinen ve yeni bulunan tüm elementlerin kaynağı ve temel taşı bir atom ve kütle numarasına sahiphidrojen atomudur(Nuralın, 2008). Yalnızca bir proton ve bir elektrondan oluşan ve periyodik tablonun başında yer alan hidrojen, en hafif elementtir. Hidrojen evrendeki en bol bulunan elementlerden biridir. Dünyadaki görünür maddelerin % 9 0‟ından fazlası hidrojenden oluşmuştur. Renksiz kokusuz, tatsız ve zehirsiz özelliklere sahip tir. Hidrojen saf haliyle ve oda sıcaklığında ikiatomlu bir gaz oluşturmaktadır. Bu gaz, havanın 14‟te biri yoğunluğa sahip olduğundan, havada hızla dağılmaktadır. Evrendeki en bol bulunan element olmasına karşın, hidrojen gezegenimizde saf halde bulunmamaktadır. Hidrojen, suda oksijenle birleşik olarak ve fosil yakıtlarda ve sayısız hidrokarbon bileşiklerde, kar bon ve diğer elementlerle birleşik halde bulunmaktadır(Aslan, 2007).Güneş ve diğer yıldızların termonükleer tepkimeye vermişolduğu ısının yakıtı hidrojen olup, evrenin temel enerji kaynağıdır. -252.77°C 'da sıvı hale getirilebilir. Sıvı hidrojenin hacmi gaz halindeki hacminin sadece 1/700'ü kadardır. Hidrojen bilinen tüm yakıtlar içerisinde birim kütle başına enyüksek enerji içeriğine sahiptir (Üst ısıl değeri 140,9 MJ/kg, alt ısıl değeri 120,7 MJ/kg). 1 kg hidrojen 2,1 kg doğal gaz veya 2,8 kg petrolün sahip olduğu enerjiye sahiptir. Ancak birimenerji başına hacmi yüksektir. Hidrojen petrol yakıtlarına göre ortalama 1.33 kat daha verimli bir yakıttır. Hidrojenden enerji elde edilmesi esnasındasu buharı dışında çevreyi kirletici ve sera etkisini artırıcı hiçbir gaz ve zararlı kimyasal madde üretimi söz konusu değildir (Görkem, ?).
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
1. ENERJĠ KAYNAĞI OLAN HĠDROJENĠN GENEL ÖZELLĠKLERĠ
Hidrojen, yunanca “su” anlamına gelen “hydro” kelimesi ile oluşturan anlamına
gelen “genes” kelimelerinden oluşur. İlk kez Henry Cavendish tarafından elde
edilmiştir. 1784 yılında Antoine Laurent de Lavoiser tarafından ismi hidrojen olarak
verilen Hidrojen kızdırılmış metal üzerinden su buharı geçirilerek elde edilmiştir.
Hidrojen kainattaki tüm elementlerin anası olarak bilinir ve tüm elementler yüksek
sıcaklıklarda farklı hidrojen konfigürasyonları şeklinde kendi bilinirlikleri ile var
olurlar, bilinen ve yeni bulunan tüm elementlerin kaynağı ve temel taşı bir atom ve
kütle numarasına sahip hidrojen atomudur(Nuralın, 2008).
Yalnızca bir proton ve bir elektrondan oluşan ve periyodik tablonun başında yer alan
hidrojen, en hafif elementtir. Hidrojen evrendeki en bol bulunan elementlerden
biridir. Dünyadaki görünür maddelerin % 90‟ından fazlası hidrojenden oluşmuştur.
Renksiz kokusuz, tatsız ve zehirsiz özelliklere sahiptir. Hidrojen saf haliyle ve oda
sıcaklığında iki atomlu bir gaz oluşturmaktadır. Bu gaz, havanın 14‟te biri yoğunluğa
sahip olduğundan, havada hızla dağılmaktadır. Evrendeki en bol bulunan element
olmasına karşın, hidrojen gezegenimizde saf halde bulunmamaktadır. Hidrojen, sudaoksijenle birleşik olarak ve fosil yakıtlarda ve sayısız hidrokarbon bileşiklerde,
kar bon ve diğer elementlerle birleşik halde bulunmaktadır(Aslan, 2007).
Güneş ve diğer yıldızların termonükleer tepkimeye vermiş olduğu ısının yakıtı
hidrojen olup, evrenin temel enerji kaynağıdır. -252.77°C 'da sıvı hale getirilebilir.
Sıvı hidrojenin hacmi gaz halindeki hacminin sadece 1/700'ü kadardır. Hidrojen
bilinen tüm yakıtlar içerisinde birim kütle başına en yüksek enerji içeriğine sahiptir (Üst ısıl değeri 140,9 MJ/kg, alt ısıl değeri 120,7 MJ/kg). 1 kg hidrojen 2,1 kg doğal
gaz veya 2,8 kg petrolün sahip olduğu enerjiye sahiptir. Ancak birim enerji başına
hacmi yüksektir. Hidrojen petrol yakıtlarına göre ortalama 1.33 kat daha verimli bir
yakıttır. Hidrojenden enerji elde edilmesi esnasında su buharı dışında çevreyi kirletici
ve sera etkisini artırıcı hiçbir gaz ve zararlı kimyasal madde üretimi söz konusu
Enerji kaynağı veya taşıyıcısı anlayışının oluşması 1839 yılında William Grove‟un
“yakıt hücresi” ismini verdiği ve hidrojen üreten sistemleri keşfetmesi ile başlamıştır.
Ancak bu yöndeki çalışmalar, 1876 yılında petrol ile çalışan içten yanmalı motorların
icadı ile fosil yakıtların kullanımı ile ilgili teknolojilerin gelişmesine hidrojen ile
ilgili çalışmaların zayıflamasına neden olmuştur. Hidrojenin enerji taşıyıcısı olarak
elektriğin transferindeki gibi yüksek kayıp içermemesi, temiz ve sınırsız enerji için
çalışmalar anlam kazandıkça araştırmaları sürmüş ve yakıt hücresi geliştirme
çalışmaları hidrojen ile çalışan içten yanmalı motorların yapılması (Rudolf Eren
tarafından 1930 yılında yapılmıştır.) 1960 yılında ise Almanya da hidrojen ile çalışan
ilk aracın üretilmesiyle sürmüştür. Günümüzde hidrojen üretim maliyetleri itibariyle
petrol ürünleri ile rekabet edecek seviyede karlı olmadığı için, çalışmalar üretim
depolama ve taşıma maliyetleri ve teknolojileri arasında gelişme
sürecindedir(Nuralın, 2008).
Dünyanın giderek artan enerji gereksinimini çevreyi kirletmeden ve sürdürülebilir
olarak sağlayabilecek en ileri teknolojinin hidrojen enerji sistemi olduğu bugün
bütün bilim adamlarınca kabul edilmektedir. Hidrojen enerjisinin insan ve çevre
sağlığını tehdit edecek bir etkisi yoktur. Kömür, doğalgaz gibi fosil kaynakların yanısıra sudan ve biyokütleden de elde edilen hidrojen, enerji kaynağından çok bir enerji
taşıyıcısı olarak düşünülmektedir. Elektriğe 20. yüzyılın enerji taşıyıcısı, hidrojene
21. yüzyılın enerji taşıyıcısı diyen çevreler vardır. Hidrojen yerel olarak üretimi
mümkün, kolayca ve güvenli olarak her yere taşınabilen, taşınması sırasında az enerji
kaybı olan, ulaşım araçlarından ısınmaya, sanayiden mutfaklarımıza kadar her alanda
yararlanacağımız bir enerji sistemidir (? , ?).
Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde güneş enerjisi gibi her zaman enerji
üretmek mümkün değildir. Ama hidrojen ihtiyaç olan yerlere taşınabilir ve stoklana-
bilir. Bunlar, hidrojenin diğer alternatif enerji kaynaklarından ayıran en önemli
özelliklerinden birkaçıdır. Dünyanın enerji gereksiniminin büyük bölümünü
karşılayan fosil kaynaklar hem gittikçe azalmakta hem de çok ciddi çevre ve hava
kirliliğine sebep olmaktadır. Hidrojen, bir enerji taşıyıcısı olarak bu sorunların
çözümü için bir potansiyel oluşturmaktadır. Bu sebeple son yıllarda hidro jen enerjisi
üzerinde yoğun araştırma ve geliştirme faaliyeti sürdürülmektedir. Temiz ve
yenilenebilir hidrojen enerjisinin dünyanın artan enerji gereksinimini karşılayacağı
bir gelecek için gelişmiş ülkeler çok yoğun bir şekilde büyük ölçekli teknolojik
araştırma ve geliştirme programları yürütmektedirler. Hidrojen enerjisi konusunda
son yıllarda meydana gelen gelişmeler, 2010 yılından itibaren hızlanan bir süreç
içinde hidrojenin özellikle ulaşım sektöründe diğer yakıtların yerine geçeceği bir
geleceği işaret etmektedir. Bu vizyonda hidrojenin çeşitli üretim yerlerinden
kullanım yerlerine ulaşması için gereken dağıtım altyapısı ve hidrojen istasyonları da
yer almaktadır . Dünyanın ¾ ünün su ile kaplıdır. Suyun içinde de hidrojen
atomunun bulunması nedeniyle hidrojen dünyada en fazla bulunan elementtir. Sudan
hidrojenin elde edilmesi çeşitli metotlar uygulanmaktadır (Tutar ve Eren, ?).
“Kısaca özetlersek hidrojenden şu yöntemlerle enerji elde edilir:
- Yakma: Hidrojen benzin ve doğal gaz gibi yakılabilir. Benzin ve doğal gaza
üstünlüğü emisyonlarının azlığıdır. Karbondioksit çıkmaz. Sadece benzin ve doğal
gaza göre çök az miktarda NOx çıkar. Askeri ve endüstriyel amaçlar için hidrojen
gaz türbinleri ve arabalar için içten yanmalı motorlar geliştirilmektedir.
- Yakıt pili: Yakıt pili elektrolizin tersidir. Hidrojen ve havadaki oksijen birleştirilerek elektrik akımı elde edilir. Özellikle otomobiller olmak üzere bütün
uygulamalarda tercih edilen yöntemdir. Hidrojeni yakmaya göre daha verimlidir.
Çevreye zararlı hiç emisyonu yoktur. Çeşitli yakıt pili tipleri vardır. Bunlar anod ve
katod arasındaki elektrolit malzemeye göre farklılık gösterir.”(Gökr em, ?)
2. 1. Yakıt olarak Hidrojen
Dünyadaki petrol rezervlerinin aşırı kullanımı sonucu azalması ve buna bağlı olarak
fiyatının artması, ayrıca çevreye vermiş olduğu zararlar bilim adamlarını doğada bol
miktarda bulunan ve çevreci olan alternatif yakıtlar üzerinde araştırma yapmaya
itmiştir. İçten yanmalı motorlarda kullanılan fosil yakıtlardan kaynaklanan egzoz
emisyonlarının çevreye verdiği zararların çok büyük boyutlara ulaşması ülkeleri bu
konuda önlemler almaya itmiştir. Bunun için bilim adamlarına çevre dostu olan
alternatif yakıtların araştırılması için destekler verilmiştir. Yapılan çalışmalar
evrende bol miktarda bulunan hidrojenin, bir yakıt için gerekli özelliklerin birçoğuna
sahip olduğunu göstermektedir. Hidrojen, suyun ve temiz güç kaynağının olduğu her
yerde potansiyel olarak mevcuttur. Diğer yakıt türlerine kıyasla daha verimli yanma
özelliğine sahiptir. Hidrojen, karbon ve sülfür içermediği için yanma ürünleri
arasında CO, CO2 ve HC yoktur. Teorik olarak hidrojen yandığı zaman sadece su
oluşur. Özellikle motor ve araç teknolojisi açısından alternatif olarak seçilen yakıtın
içten yanmalı motorlarda kullanımı, depolanması, doğal dengenin korunması ve fosil
yakıt türleri ile yarışabilir karakteristiğe sahip olması gerekir. Hidrojenin birçok
yönüyle ekolojik açıdan avantajlı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz İkincil bir enerji
kaynağı durumunda olan hidrojenin değişik ve yenilenebilir birincil enerji kaynakları
ile elde edilebilir olması, bu yakıt türünü geleceğin en önemli enerji taşıyıcısı
durumuna sokacağı kabul edilmektedir(Kükrer, 2007).
2. 1. 1. Hidrojen Yakıtının Özellikleri
Bugün yakıt seçimindeki kriterler olarak; motor yakıtı olma özelliği, dönüşebilirlik
ya da çok yönlü kullanıma uygunluk, kullanım verimi, çevresel uygunluk, emniyet
ve efektif maliyet açısından yapılan değerlendirmeler, hidrojen lehine sonuç
vermektedir. Yakıtın dönüşebilirliği ya da çok yönlü kullanımı, yanma işlemidışında, diğer enerji dönüşümlerine uygunluğunu gösterir. Hidrojen alevli yanmaya,
katalitik yanmaya, direkt buhar üretimine, hibritleşme ile kimyasal dönüşüme ve
yakıt hücresi ile elektrik dönüşümüne uygun bir yakıt iken, fosil yakıtlar yalnızca
alevli yanmaya uygundur.
Hidrojen alevli yanma özelliği ile içten yanmalı motorlarda, gaz türbinlerinde ve
ocaklarda yakıt olarak kullanılabilmektedir. Hidrojenin direkt buhara dönüşümözelliği, buhar türbinleri uygulamasında kolaylık sağlamaktadır. Bu özelliği ile
endüstriyel buhar üretimi de kolaylaşmaktadır. Hidrojenin katalitik yanma
özelliğinden mutfak ocakları, su ısıtıcılar ve sobalara uygulanmasında
yararlanılmaktadır. Hibritleşme özelliği, emniyetli hidrojen depolaması açısından
önemlidir. Hidrojen Carnot çevriminin sınırlayıcı etkisi altında kalmadan, yakıt
pillerinde elektrokimyasal çevrimle direkt elektrik üretiminde de
Hidrojen, en hafif kimyasal elementtir. Sıvı hidrojenin birim kütlesinin ısıl değer i
141,9 MJ/kg olup, petrolden 3,2 kat daha fazladır. Sıvı hidrojenin birim hacminin ısıl
değeri ise 10,2 MJ/m3 tür ve petrolün % 28‟i kadardır. Gaz hidrojenin birim
kütlesinin ısıl değeri sıvı hidrojenle aynı olup, doğal gazın 2,8 katı kadarken, birim
hacminin ısıl değeri 0.013 MJ/m3 ile doğal gazın % 32,5‟i olmaktadır. Metal
hibritlerin kütlesel enerji içeriği 2-10 MJ/kg ile sıvı hidrojene göre çok küçükken,
hibritlerin hacimsel enerji içeriği 12,6-14,3 MJ/m3 ile gaz ve sıvı hidrojenden
büyüktür (Kükrer, 2007).
2. 2. Yakıt Pilleri
Motorlu taşıtlarda kullanılan enerji üretim ve iletim sistemleri mekanik olup,
sistemde yakıt yakılarak enerji üretilmektedir. Bu üretilen enerjinin ancak taşıtın
hareketine harcanan kısmı %20 kadardır. Bu sistemlerde enerji üreteci olarak içten
yanmalı motorlar kullanılmakta ve kullanılan enerjinin %25-30‟ u mekanik enerjiye
çevrilebilmekte, büyük bir kısmı olan %70‟ i ise kullanılmadan atılmaktadır. Bunun
yanında dışarı atılan gazlar gerek çevreye ve gerekse ozon tabakasına zar ar
vermektedir. Bu zararlar ve enerjinin tamamına yakın kısmının kullanılmadanatılması taşıt üreticilerini ve ilgili çevreleri oldukça rahatsız etmiştir. Daha fazla
enerjiden yararlanmak, temiz enerji elde etmek için alternatif enerji dönüşüm
sistemleri ve enerji kaynakları araştırılmaktadır. Bunlardan biri de yakıt pilleridir.
Yakıt pilleri sabit tesislerde kullanılmanın yanında mobil olarak taşınabilmesi
özelliği dolayısıyla taşıtlarda kullanılması için yoğun çalışmalar yapılmaktadır.
Yakıt pillerini çalışma özelliklerine göre birçok çeşitleri olmakla birlikte en çok
kullanılan tipi PEMFC ( proton değişim membran) tipidir. Sistem üç ana parçadanmeydana gelir. Anot, membran ve katot. Anot'a gelen hidrojen molekülleri önce
proton ve Tek hücreli yakıt pilinin seması elektronlarına ayrılır. Proton ortada
bulunan membran tarafından çekilir ve membrandan geçerek katotta bulunan havanın
içindeki oksijen ile birleşir. Anotta biriken elektronlar, anot ile katot arasında
dışarıdan kurulan bir kapalı devre teşkil edildiğinde, bu devre üzerinden akarak,
katotta birleşip saf su meydana getirerek bu çevrimde, ısı, saf su ve elektrik enerjisi
elde edilerek çevrim tamamlanır. 1839 yılında ilk yakıt pilinin yapıldığı
bilinmektedir. İngiltere Swansea‟da yaşayan Avukat William Grove yakıt pillerinin
Bu metot buhar fazı altında gerçekleşmektedir. Temel reaktiflerden Karbondioksitin
endüstride geniş kullanım alanına sahip olması temininin kolay ve ekonomik olması
bu yönteme olan ilgiyi artırmaktadır. Temel reaksiyon denklem 3.3‟de verilmiştir.
CO2 + 2CH4 + H2O > 3CO + 5H2 (3.3)
Giriş kısmında bulunan CO2 için yüksek basınçta sistem beslemesi yapıldığından
yüksek oranlarda CO ve karbon oluşumları gözlenmektedir ve bunlar yukarıdaki
metotlarda olduğu gibi sisteme beslenen su gazı reaksiyonu ile oransal olarak
düşürülmektedir. Sistemde kullanılacak katalizöründe bu oluşumu minimuma
indirebilecek bir katalizör olarak seçilmesi daha uygundur. Burada temel prensip ise
yüksek basınç altında düşük CO oluşumunu sağlayan katalizör üretimi ve
kullanılmasıdır.
3. 2. Hidrokarbon Bazlı Olmayan Hidrojen Üretim Metotları
3. 2. 1. Amonyağın katalitik ayrıĢtırılması ile hidrojen üretimi
CO ve karbon miktarları olarak istenmeyen ürünlere sahip olmadığı için
Amonyaktan hidrojen elde edilmesi işlemi gelecekte gelişeceği düşünülen bir
hidrojen üretim yöntemidir. Amonyağın oda koşullarında sıvı olarak depolanmasının
mümkün olması da bu yöntemin cazibesini artırmaktadır. Bir adet azot atomunun
bünyesinde 3 adet hidrojen atomunu bağlayabilmesi ve oda koşullarında sıvı olarak
bulunması halen çalışmaları sürmekte olan bir diğer kaynak olarak değerlendirilenbor elementi gibi hidrojen üretiminde ve taşınmasında önemli kaynak elementler
arasında olmasını sağlamaktadır. Amonyaktan hidrojen üretimi çalışmalarının
endotermik reaksiyon şeklinde gerçekleştiği görülmektedir. Temel çalışma
reaksiyonu denklem 3.4‟te verilmiştir.
2NH3 > N2 + 3H2 (3.4)
Bu uygulamada verimin yüksek olması, istenmeyen bileşenler içermemesi ve yan
ürün olarak yalnız inert olan N2 oluşumundan dolayı diğer yöntemlere göre tercih
edilebilir bir avantaj sağlamaktadır. Bu yöntemin gelişmesi ve hidrojen üretiminde
Bu üretim yöntemi bilindiği üzere doğru akım altında suyu oluşturan hidrojen ve
oksijen elementlerinin gaz fazında elde edilmeleri prensibine dayanmaktadır. Farklı
elektrik enerjisi kaynaklarının kullanılabildiği yöntemin güncel uygulamalarında
enerji ve enerji verimleri sırasıyla yaklaşık % 30 ve % 26 dır. Üretimin nükleer enerji
santrallerinde yapılmasının tercih edildiği gelişmiş elektroliz teknolojilerine sahip
proseslerde ise yaklaşık enerji ve enerji verimleri sırasıyla % 49 ve % 41 olmaktadır.
Elektrik maliyeti bu metodun uygulamasını ciddi oranda sınırlamaktadır. Gelişmiş
ülkelerde hidrojen üretimi için bu metodun uygulaması nükleer enerji santrallerinde
bulunan tesislerde gerçekleştirilmektedir. Yüksek saflıkta hidrojen üretimini
sağlayan bu yöntem üretim metodu olarak suyun doğru akım ile bileşenlerine
ayrılması prensibine dayanır. Saf suyun iletkenliğinin çok düşük olması nedeni ile
elektrolit ortam amacıyla KOH vb. kimyasallar kullanılır.
3. 2. 5. Suyun termokimyasal ayrıĢması ile hidrojen üretimi
Dünyamızda en geniş anlamda, sınırsız sayılabilecek enerji kaynağı olarak görülensuyun kullanılması ve yer değiştirme reaksiyonları ile suyun bünyesinde bulunan
hidrojenin ayrıştırılarak elde edilmesi prensibi ile yapılan birçok ısıl prosesin tümü
için termokimyasal metotlar kullanılmaktadır. Bu çalışmalar metallerin veya
halojenlerin kullanıldığı birkaç farklı reaksiyon basamağı içerebilen temel olarak yer
değiştirme reaksiyonları olarak karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak bu çalışmalara
esas teşkil eden reaksiyon denklem 3,5‟te verilmiştir .
H2O + X > XO + H2 (3.5)Hidrojen üretimi sonrası sistemi tekrar kullanılır hale getirmek için ise genel olarak
denklem 3,6‟da verilen reaksiyondan yararlanılarak dönüşüm işlemi uygulanır.
3XO + ISI / C > 3X + ½ O2 + CO2 (3.6)
Burada X su ile reaksiyona girebilen ve genellikle metal veya halojen olan
3. 3. BirleĢtirilmiĢ Metotlar OluĢturarak Hidrojen Üretimi
Bu başlıktaki hidrojen üretim yolları aşağıda verilmiştir.
1. Ototermal yapılandırma ile hidrojen üretim metotları
2. Buhar Metan Yapılandırması (SMR) / Genel Elektroliz uygulamaları.
3. Buhar Metan Yapılandırması (SMR) / Geliştirilmiş Elektroliz uygulamaları.
4. Buhar Metan Yapılandırması (SMR) / Termokimyasal hidrojen üretim metotları
3. 3. 1. Ototermal yapılandırma
Bu yöntem buhar yapılandırma (SR) teknolojisinin katalizör bölümü ile kısmi
oksidasyon (POX) uygulamalarının birleştirilerek uygulandığı çalışma şeklidir.
Oksijen katalizörü kullanılarak bir miktar yakıt kontrollü oksijen ilavesi ile
reaksiyona sokulur Oksidasyon ısısı yakıtın hidrojen ve CO şeklinde oluşması için
gerekli ısı ve yüksek sıcaklık ihtiyacını karşılar. ATR işlemindeki sıcaklık POX
reaksiyonuna göre düşük fakat SR reaksiyonuna göre yüksektir. ATR işlemi için iki
farklı tip katalizör kullanılır Birincisi platin esaslı katalizördür diğeri ise buhar
yapılandırma işleminde olduğu gibi Nikel esaslıdır. Hidrojen üretimi için gereklienerji kısmi oksidasyon amaçlı fosil yakıtları beslemesi ve reaksiyon için gerekli
ısının oluşturulması için sınırlı oksijen ile yakma işlemi ile başlatılır. Oluşan ısı ile
Hidrojen ve karbon monoksitin oluşmasını sağlar. Reaksiyonun oluşumu için doğal
gaz ve oksijen ile karıştırılan buhar reaksiyonda kullanılır. Katalizör sistemi içerisine
ulaşan reaksiyon ürünü ise buhar yapılandırması ünitelerine gönderilerek üretim
gerçekleştirilir. Buhar destekli oksijen kullanımı ile oksijen sarfiyatının düşük olduğu
bu metotta egzotermik ilk reaksiyonların endotermik reaksiyonlar için enerji sağlıyor olması ekonomik açıdan avantaj sağlanmış olur. Bu sayede ısıl kaynak olarak
fazladan yakıta da ihtiyaç kalmamaktadır.
3. 3. 2. Buhar metan yapılandırması ve genel elektroliz prosesleri
Bu çeşit çalışmalar verimin yüksek olması amacı ile doğrudan suyun elektrolizi
yerine öncelikle belirli bir konsantrasyona kadar buhar metan yapılandırması ile
Hidrojen elde edilmesine ve daha sonrada yüksek saflıkta hidrojen elde edilmesi için
Cam materyal ve düzeneklerin kullanıldığı çalışma sistemi demonstrasyon amaçlı
kapalı çevrim ile sürekli hidrojen üretmektedir. Bunsen reaksiyonu olarak tanımlanan
reaksiyon gereği karışım halde HI, H2SO4, I2 ve H2O bulunmaktadır. Cam reaktöriçerisinde bulunan saf su içerisine enjeksiyon ucu ile enjekte edilen gaz fazdaki SO2
ile çözelti ile sisteme sıvı olarak eklenen iyot çözelti içerisinde reaksiyon vererek
güçlü iki tür asit oluşumu gerçekleşmektedir. Asitlerin ayrıştırılması işlemi ikinci
basamak olarak fazların ayrımı şeklinde gerçekleştirilmektedir . Sıvı fazdaki HI‟nin
hidrojen ve iyoda ayrıştırılması işlemi 5000C‟de sıcaklıkta gerçekleştirilmekte ve
hidrojen gazı ile iyot gazı elde edilmektedir. Sülfürik asidin ayrışması işlemi ise
9000C de gerçekleşmekte ve su ile SO2 gazı şeklinde ayrıştırılmaktadır. Sistemden
gazı eşliğinde su buharı geçirilmesi ile hidrojen elde edilmesine çalışılmaktadır.
4. 8. Modüler Helyum Reaktörde Hidrojen Üretimi
Modüler helyum reaktör (MHR) tipteki reaktörlerin temel avantajı birkaç üretim
sistemini içerecek yapıda olmalarıdır. Bu reaktörlerde hidrojen üretimi için aynı
proses içerisinde (SI) “Sulfur – Iodine” prosesi ile (HTE) “High Temperature
Electrolysis” yüksek sıcaklık elektroliz prosesi birlikte işletilmektedir. Bu çalışmalar
genel olarak sülfür-iyot bazlı hidrojen üretim metotlarındandır. Texas A&M
Üniversitesinde ve Idaho ulusal laboratuarında Nuclear Energy Research Initiative
kurumu projesi ile desteklenen SI çalışmalarının yanı sıra son zamanlarda birleşik
yüksek sıcaklık elektroliz (HTE) uygulamaları ile hidrojen üretim alanlarında 600MW güçte elektrik ve ısı enerjisi üretme çalışmaları yapılmaktadır . Bu çalışmaya ait
temel reaksiyonlar aşağıda verilmiştir.
H2SO4 > H2O + SO2 + ½ O2 (4.9)
SO2 + I 2 + 2 H2O > 2 HI + H2SO4 (4.10)
2 HI > H2 (g) + I2 (g) (4.11)
Helyum gazı taşıyıcılığında yüksek sıcaklık elektroliz yönteminin uygulanmasında
ise Brayton çevrimi kullanılmaktadır bu çevrim gereği yüksek sıcaklıkta su buharının elektrolize tabi tutulması için SI çevriminde oluşan yüksek sıcaklıktaki su buharı
kullanılmaktadır .
4. 9. Sezyum Oksit ile Hidrojen Üretimi
Bu üretim metodunda CeO2/Ce2O3 oksitleri kullanılmış ve üretim döngüsü
gerçekleştirilmiştir. İki basamaktan oluşan bu çalışmanın birinci basamağında
Çalışmanın ikinci aşamasını ise hidroliz oluşturmaktadır.
Ce2O3 + H2O > 2 CeO2 + H2 (4.13)
Hidrojenin elde edilme şekilleri 3. ve 4. bölümlerde buraya kadar olan kısımda
verilmiştir(Nuralın, 2008).
5. HĠDROJENĠN DEPOLANMASI
“Hidrojenin iletimi güvenilir ve düşük maliyetli hidrojen dağıtım ağı bir gecede
kurumayacak bir yapıdır. Gaz üretim tesisleri endüstriyel kullanıcılar için sıklıkla
tankerlerde taşınma yolu ile hidrojenin iletilmesini sağlarlar. Hidrojen talebi arttıkça
endüstri hidrojenin depolanması ve iletimi için boru hattı yapımında ileri teknolojiler
kullanarak hidrojenin iletimi ve taşınmasındaki artan üretime karşılayabileceklerdir.
Hidrojen, gaz halinde, sıvı halinde veya bir kimyasal bileşik içinde depolanabilir.
Daha çok gaz halinde saklanmaktadır. Fakat düşük yoğunluklu oldugundan çok yer
kaplar. Bunun için basınçlı tanklarda ve tüplerde sıkıştırılmış olarak saklanır. Tank
malzemeleri güvenlik açılarından geliştirilmektedir . Sıvı hidrojen daha az yer kaplar.
Fakat hidrojenin sıvılaştırılması için çok yüksek enerji (sıvılaştırılan hidrojenin enerjideğerinin 1/3‟ü kadar) gerekir. Katı şekilde hidrojen depolaması için metal hidritler
kullanılmaktadır. Hidrojen gazı metal hidrit tarafından sünger gibi çekilerek
gözenekleri içinde depolanır. Ancak metal hidritler çok ağırdır. On kat daha hafif
malzeme olarak karbon nanoyapıları geliştirilmektedir . Hidrojen depolamada
amaçlanan özellikler belirlidir. Bu özellikler;
a) Olabildiğince yüksek geri dönüşümlü depolama kapasitesi
b) Olabildiğince düşük geri bırakım sıcaklığı c) Zehirlenmeye karşı direnç ve baglı olarak olabildiğince yüksek tekrarlanabilir
Hidrojenin kullanılması için büyük ölçekli, güvenli ve pratik depolama
yöntemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Hidrojen sıvı olarak depolanmasına
rağmen -253C sıcaklığa kadar soğutulması gerektiğinden, bu zor bir işlemdir.
Soğutma işlemi, hidrojenin depoladığı enerjinin %25-%30‟u kadar enerjiye mal olur
ve bunun yanında sıvılaştırılmış hidrojen depolanması özel yöntemleri ve
malzemeleri gerektirir. Hidrojen gaz halinde de depolanabilir. Bu yöntem sıvı
hidrojenin depolanmasından daha az enerji gerektirir. Büyük ölçekli kullanım için
sıkılaştırılmış hidrojen gazı mağaralarda, gaz sahalarında ve madenlerde depolanarak
doğal gaz gibi kullanım hattı boruları ile iletilebilir. Bu yöntem ısıtma için uygun
olsa da tasıma için uygun değildir. Depolama için diğer bir yöntem hidrojenin
hidritler içinde depolanmasıdır. Hidrit hidrojenin diğer maddelerle yaptığı bileşkelere
verilen addır. Magnezyum-nikel, Magnezyumbakır ve demir-titanyum gibi bazı
metal alaşımları hidrojen soğurup ısıtıldıklarında yeniden açığa çıkarmaktadır.
Yüksek enerji yoğunluğunda önemli miktarda hidrojen taşıyabilen, hidrojeni bir
yakılarak serbest bırakabilen, hızlı tepki gösterebilen ve uygun maliyetli bir bileşiğin
gelişmesi için çalışmalar yapılmaktadır.” (Kük rer, 2007)
Tanklarda Depolama:
Hidrojen diğer gazlarda olduğu gibi uygun nitelikli tanklarda gaz veya sıvı olarak
depolanabilmektedir. Nitekim otomotiv firmalarınca geliştirilen araçların büyük
çoğunluğu hidrojenin tanklarda depolanmasını esas almaktadır.
Nanotüplerde Depolama:
Hidrojen karbon nanotüplerde de depolanabilmektedir. Hidrojen, natotüplerde ikişekilde depolanabilmektedir. Zayıf (Van der Waals etkileşimi) sonucu oluşan
(fiziksel) depolama ile depolanan hidrojen geri alınabilmekte ve sisteme tekrar aynı
miktarda hidrojen yüklenebilmektedir. Kovalent bağların oluşumu ile (kimyasal
olarak) depolanan hidrojen ise ancak çok yüksek sıcaklıklarda geri alınabileceği için
faydalı kapasite dışındadır .
Metal Hidrürlerde Depolama:
Hidrojen kimyasal olarak metallerde, alaşımlarda ve arametallerde hidrür olarak
depolanabilmektedir. Reaksiyon basit olarak M + (x / 2)H2 = MHx şeklindedir. Bu
reaksiyon, basınca ve sıcaklığa bağlı olarak yön değiştirmekte ve metalin cinsine
göre reaksiyon endotermik veya ekzotermik olabilmektedir. Metal hidrürler hidrojen
depolamanın bir aracı olarak değerlendirilebileceği gibi, kendine özgü farklı
uygulama alanları da mevcuttur. Bunlardan en önemlisi reaksiyonun ısısına ve
reaksiyonun tersinir olma özelliğine dayalı ısıtma-soğutma (termodinamik gereç)
uygulamalarıdır .
Alanatlarda Depolama:
Özellikle son 10 yıldır yüksek depolama kapasiteleri nedeniyle alüminyum ve bor
içeren kompleks hidrürler yoğun olarak çalışılmaktadır. Bor içeren kopleks hidrürler
sıvı koşullarda kullanılması nedeni ile aşağıda ayrıca değerlendirilecektir.
Alanatlarda hidrojen depolama yukarıda belirtilen metal hidrürlerde olduğu gibi toz
esaslı olarak yapılmaktadır. Çalışmalar ağırlıklı olarak sodyum alüminyum hidrür
üzerinde yoğunlaşmakla beraber Na2LiAlH6 gibi daha kompleks alanatları konu alan
çalışmalarda mevcuttur .
Bor Esaslı Depolama:
Bor esaslı sistemler ana olarak sodyum bor hidrürü esas almaktadır . Sodyum bor
hidrürde hidrojen depolamanın en önemli üstünlüğü depolanan hidrojenin oda
sıcaklığında geri alınabilmesi ve geri alımın katalizör yardımı ile kolaylıkla kontroledilebilmesidir. Nitekim sıvı halde çözelti alevle temas halinde bile güvenli olmakta,
ancak katalizörün çözeltiyle teması durumunda hidrojen çıkışı sağlanmaktadır .
6. HĠDROJENĠN TAġINMASI
Hidrojen sıkıştırılmış gaz, sıvı ya da metal hidritlerle katı halde taşınabilir. En ucuz
taşıma yöntemi, taşınacak hidrojenin miktarına ve taşıma yapılan yola bağlıolmaktadır. Hidrojenin taşınması için uygulanan ve burada incelenen metotlar,
karayolu, demiryolu, denizyolu ve boru hatları olacaktır (Tutar ve Eren, ?).
Hidrojenin kullanımından bahsettikten sonra başta ulaşım olmak üzere sabit kullanım
ve portatif kullanım alanlarında kullanılmaktadır. Hidrojen iki şekilde
kullanılmaktadır. İlki yakıt pili teknolojisidir. Bu teknoloji, konutlarda ısıtma amaçlı,
doğrudan elektrik üreteci, taşıt araçlarında ve savunma sanayinde kullanılmaktadır.
Diğeri ise doğrudan yanmalı motor teknolojisidir. Bu sadece taşıt araçlarındakullanılmaktadır. Hidrojenin yakıt olarak kullanıldığı ve kimyasal enerjinin elektrik
enerjisine çevrildiği sistemler yakıt hücreleri diye adlandırılır. Bu sistemlerde
hidrojenin yanma ürünleri yalnızca su ve su buharlarıdır. Yeni geliştirilen bu
sistemlerde hidrojen doğrudan ya da hidrojen salan herhangi bir kaynak yardımıyla
sisteme verilmekte ve istenilen enerji elde edilmektedir(Tutar ve Eren, ?).
7. 1. UlaĢım
Günümüzde hidrojen konusundaki çalışmaların önemli bir kısmı otomotiv sektörüne
odaklanmıştır. Hidrojen içten yanmalı motorlarda yakıt olarak kullanıla-bilmekte
ancak hidrojenin gerçek anlamda üstünlüğü yakıt pillerinde ortaya çıkmak -tadır.
Otomobillerde kullanılabilecek kapasitedeki yakıt pilleri hali hazırda uygulamaya
geçmiş durumdadır. Söz konusu çalışmaların otomotiv sektöründe yoğunlaşmasının
önemli nedenleri bulunmaktadır. Otomotiv sektörünün en önemli özelliklerinden
bazıları, bu sektördeki rekabetin son derece yüksek olması pazarın oldukça büyük ve
çeşitli olması otomotiv üreticilerinin büyük firmalar olması, üretim ve kullanım
maliyetlerinin yüksek olması, küçük oranlı maliyet avantajlarının bile hem
kullanıcılara hem de üreticilere önemli avantajlar sağlayabilmesi gibi nedenler
sayılabilir. Uygun şekilde depolandığı takdirde hidrojen, ister sıvı, ister gaz haldebulun-sun yakıt olarak kullanılabilir. Otomobil üreticileri hidrojenle çalışan
otomobiller geliştirmişlerdir. Hidrojen benzinden %50 daha verimli yanar. Ve daha
az kirliliğe yol açar. Kirliliğin azaltılması için benzin, etanol, metanol ve doğalgazla
karıştırılabilir. Tamamıyla hidrojen yakan bir motor sadece su ve az miktarda azot
oksit üretecektir. Hidrojen yenilenebilir enerji kaynaklarından ya da nükleer
enerjilerden üretilirse hidrojen teknolojileri karbon emisyonlarını azaltabilir. Bugün
hava kirliliğinin en önemli sebebi araçlardan çıkan egzoz gazıdır. Çevre ve insansağlığı açısından çok zararlıdır. Fakat hidrojenin böyle bir zararının olmaması
özellikle otomotiv sektöründe kullanımını arttırmıştır (Tutar ve Eren, ?).
7. 2. Sabit Kullanım Alanları
Yakıt hücrelerinin sabit (ev ve işyerlerindeki) kullanım alanları da oldukça geniştir.
Yakıt hücreleri, evlerde ve iş yerlerinde enerji (elektrik, ısıtma, soğutma vb.)
ihtiyacını sağlamak amacıyla kullanılmaktadır. Hâlihazırda, Japonyanın bazı
kentlerinde evlerde yakıt hücresi ile elektrik üretiminin yapıldığı ve ısınmanın buna
dayalı olarak gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu alanda sağlanan başarılar sabit
kullanımları hızlı bir şekilde artırmakta ve bu pazarın büyümesine imkan sağlamak -
tadır. Yani, yakıt hücrelerine dayalı elektrik üretimi ev ve işyerlerinde hızla artmak -
tadır. Günümüzde elektrik insanoğlunun vazgeçilmez ihtiyacı durumun-dadır. Bir
dakika bile elektriğin kesilmesi hayatın durmasına neden olmaktadır. Bunun
olmaması için alternatif olarak hidrojen devreye girebilmektedir hatta daimi olarak
kullanılabilmektedir(Tutar ve Eren, ?).
7. 3. Portatif Kullanım Alanları
Hidrojen ve yakıt hücrelerinin birçok portatif kullanım alanı bulunmaktadır. Cep
telefonları bataryalar, dizüstü bilgisayarlar, dijital kameralar, video kamer alar ve
mobil araç uygulamaları bu kullanım alanları arasındadır. Cep telefonları yakıt
hücreleri için en büyük pazar potansiyeline sahip gözükmektedir. Örneğin; dünyada
2004 yılında 8,6 milyon cep telefonu satılırken, 2009 yılında bu rakamın 463,8
milyona çıkması beklenmektedir. Dizüstü bilgisayarlar ise yakıt hücreleri için ikinci
en büyük pazar potansiyelinde sahip alan olarak nitelendirilmektedir. Özellikle ceptelefonunda hidrojenin kullanımı, insanlarda giderek birden fazla cep telefonuna
ihtiyaç duymaları sebebiyle her geçen gün artmaktadır. Bu sebeple hidrojene geçiş
için çalışmalar hız kazanmıştır (Tutar ve Eren, ?).
8. TÜRKĠYE’DE HĠDROJEN ENERJĠSĠ ÇALIġMALARI
Kurtuluş ve arkadaşlarının derlediği Türkiye‟de hidrojen enerjisi çalışmaları 8. bölüm alt başlıkları halinde aşağıda verilmiştir.
8.1. TÜBĠTAK - MAM AB 6.ÇP HYPROSTORE Projesi
Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Enerji Enstitüsü‟nün, AB 6. Çerçeve
Programı‟na yönelik yürüttüğü HYPROSTORE “Hidrojen Teknolojileri
Mükemmeliyet Merkezi” projesi, AB tarafından desteklenmeye layık görülmüştür.
Üç yıl sürecek proje kapsamında; araştırma altyapılarının yenilenerek geliştirilmesi,
8. 2. 2. Doğrudan Sodyum Borhidrürlü Yakıt Pili (DSBHYP) Üretimi ve
Entegrasyonu
Bor Araştırma Enstitüsü‟nün desteklediği “Doğrudan Sodyum Borhidrürlü Yakıt Pili
Üretimi ve Entegrasyonu” projesinde doğrudan sodyum borhidrürlü tek hücreli ve üç
hücreli yakıt pili, doğrudan sodyum borhidrür yakıt pili sistem alt bileşenleri
geliştirilecek ve askeri/sivil amaçlı muhtelif uygulama alanları için 70-100W‟lık
doğrudan sodyum borhidrür yakıt pili prototipi geliştirilecektir.
8. 3. Hidrojen Üretimi AraĢtırmaları
Hidrojen, ağırlıklı olarak doğal gazdan buhar reforming işlemiyle elde edilmektedir.
Ayrıca hidrojen, fosil yakıtlardan elde edilebildiği gibi güneş, rüzgar, hidrolik enerji
gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak suyun elektrolizi yöntemi ile de
üretilmektedir. Bunun yanı sıra hidrojenin biyokütleden üretimi de mümkündür.
Biyolojik olarak hidrojen üretilmesine örnek olarak, enerji bitkisi olan tatlı sorgumun
üretilmesi ve alternatif enerji kaynağı olarak kullanılmasına yönelik deneysel
çalışmalar TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi‟nde yapılmıştır. Proje kapsamında tatlı sorgum evlerde ısıtma uygulamaları için briketlenmiş ve alternatif
bir enerji kaynağı olarak kullanılır hale getirilmiştir. Isıl değeri yaklaşık 15.000 kJ/kg
olan bu yakıtın Türk linyitleri ile birlikte briketlenerek kullanılması sonucunda
kömürün yanması ile açığa çıkan emisyonların azaltılması mümkündür.
Termokimyasal hidrojen üretilmesiyle ilgili olarak içeriği LPG‟ye çok benzeyen
propan ve n- bütan karışımlarından Pt-Ni katalizörleri kullanılarak buhar reforming
yöntemiyle hidrojen üretimi araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre bimetalik Pt-Ni katalizör sistemi ticari uygulamalarda ümit veren bir alternatif olarak görülmüştür.
Yukarıda bahsedilen örneklere ilave olarak, Karadeniz‟in tabanında kimyasal
biçimde depolanmış hidrojen bulunması da hidrojen üretimiyle ilgili umut verici bir
gelişmedir . Karadeniz suyunun %90‟ı anaerobiktir ve hidrojensülfid (H2S)
içermektedir. H2S yaklaşık 200 m derinlikte ve 50 m kalınlığında bir tabaka halinde
bulunmaktadır. Tabana doğru inildikçe artan H2S konsantrasyonu, 1500 m derinlikte
8-10 mg/l olarak tespit edilmiştir. Elektroliz reaktörü ve oksidasyon reaktörü gibi iki
reaktör kullanılarak, H2S‟den hidrojen üretimi konusunda yapılmış teknolojik
çalışmalar vardır. Bu konuda yapılmış bir diğer teknoloji geliştirme çalışması,
yarıiletken partikülleri kullanarak fotokatalitik yöntemle hidrojen üretimidir. Güneş
ve rüzgar enerjisinden yararlanarak, Karadeniz'in H2S içeren suyundan hidrojen
üretimi için literatüre geçmiş bilimsel araştırmalar olup, Bulgaristan proje
geliştirmeye çalışmaktadır .
“Türkiye‟nin hidrojen üretimi açısından bir şansı, uzun bir kıyı şeridi olan
Karadeniz‟in tabanında kimyasal biçimde depolanmış hidrojen bulunmasıdır.
Karadeniz‟in suyunun %90‟ı anaerobiktir ve H2S içermektedir.” (Arslan ve
arkadaşları, ?)
8. 4. Hidrojenin Depolanması AraĢtırmaları
Hidrojen kimyasal olarak metallerde, alaşımlarda ve arametallerde hidrür olarak
depolanabilmektedir. Özellikle son yıllarda yüksek depolama kapasiteleri nedeniyle
alüminyum ve bor içeren kompleks hidrürler üzerine yoğun çalışmalar
yapılmaktadır. Bor bazlı sistemler esas olarak sodyum bor hidrürden (NaBH4)
oluşmaktadır. NaBH4, katı halde ağırlıkça %10.5 hidrojen içermektedir. Hidrojenüretimi ve depolanması alanında Sodyum bor hidrür (NABH4) çözeltileri sahip
oldukları özellikler sayesinde önem verilmesi gereken kimyasal hidritlerdir. Bazik
NABH4 çözeltisinden uygun bir katalizör esliğinde hidrojen gazı üretilmesiyle ilgili
çalışmalar yapılmıştır. Magnezyum hidrürle ilgili ODTÜ Metalurji ve Malzeme
Mühendisliği Bölümü‟nde olumlu sonuçlar alınmış olup araştırmalara devam
edilmektedir.
9. UNIDO-ICHET’ĠN KURULMASI
Dünyada tek olan “Birleşmiş Milletler Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri
Merkezi‟nin (UNIDO-ICHET)‟in kurulması ile ilgili olarak Enerji Bakanlığı ve
UNIDO teşkilatı arasındaki anlaşma 21 Ekim 2003‟te Viyana‟da imzalanmıştır.
ICHET, Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu başkanlığında Mayıs 2004‟te faaliyete
Azores‟taki Terceria Adası‟nın enerji ihtiyacını karşılamak üzere kullanılması planlanmıştır. Bu projeler ile ilgili proje raporları hazırlanmış olup, çalışmalar devam
etmektedir. Ayrıca, önümüzdeki aylarda Mısır, Rusya, İtalya ve Kolombiya
ülkelerinde pilot projeler yapılması planlanmıştır.
9. 2. 2. Demonstrasyon Projeleri
UNIDO-ICHET Türkiye‟de organize ettiği çeşitli demonstrasyon projeleriyle hidrojen enerjisi konusunda Türkiye‟yi lider ülke konumuna taşımak için çeşitli
sanayi kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yapmaktadır. Bunlar arasında THY, TEMSA,
TPAO ile Atatürk Havaalanı‟nda otobüs projesi, Demirer Holding, BOS, Çukurova
holding ve Ünilever şirketi ile rüzgardan elde edilecek hidrojenin fabrika içinde fork
lift çalıştırmada ve margarin yapımında kullanılması, Ankara‟da bir hastanede
hidrojen ve oksijen üretilerek, hidrojenin ambulansta yakıt olarak kullanılması,
hidroelektrik santralinden elde edilecek hidrojenin doğal gaz boru hatlarına
enjeksiyonu gibi bir çok proje üzerindeki çalışmalar hızla devam etmektedir.
kaynağın kolayca bulunabilirliği diğer kaynaklara göre avantaj teşkil etmektedir.
Hidrojen enerjisinden doğan hidrojen ekonomisine baglı olarak kaynağın kullanım
verimliliği depolama maliyetlerinin düşürülmesi ve son kullanıcıya güvenilir bir
şekilde iletimi hususunda çalışmalar devam etmekte ve son kullanıcının etkin bir
şekilde kullanılması hedeflenmektedir. Türkiye‟nin hidrojen enerjisinin kullanımı
açısından önemli avantajlara sahip olduğunu bilmemiz gerekir. Hidrojen su ve diğer
enerji kaynaklarının çıktısından elde edilir. Etrafımızın denizlerle çevrili olması
akarsularımız ve göllerimizin çok olması hidrojenin elde edilmesi konusunda
ülkemize büyük avantaj sağlamakta olup özellikle Karadeniz‟in tabanından çıkarılan
hidrojen sülfürden hidrojen enerji elde imkanını değerlendirmemiz gerekmektedir.
Bunun yanında hidrojenin hibrid teknolojisi ile depolanması açısından verimli
kullanılabilen bor madeninin ülkemizin dünya bor rezervlerinin önemli bir kısmına
sahip olması bu enerji üretiminin en problemli kısmı olan depolama maliyetlerini
düşürme açısında bir avantaj teşkil ettiği bilinmelidir. Hidrojen enerjisi gelecekte
kullanım açısından önem taşımaktadır. Burada vurgulanması gereken nokta hidrojen
enerjisinin ekonomik açıdan verimliliği ve günümüzde karsılaşmış olduğumuz en
ciddi problemlerden biri olan çevre kirliliği konularında iyi bir alternatif olduğunun
bilincine varmamız gerekliliğidir. Hidrojenin teknolojisi gün geçtikçe iyileştirilmekte ve buna baglı olarak üretimi, taşınması depolanma ve kullanımı alanında ilerlemeler
yapılmaktadır. Ülkemizde hidrojen enerjisinden hangi zamanda ve ne şekilde
yararlanılacağının planlanması ve çalışması yapılmalıdır. Yenilenebilir enerji
kaynakları ve yakıt pilleri için Ar -Ge çalışmaları bir an önce başlatılmalı ve bu
enerjinin kullanım teknolojisinin etkin bir şekilde geliştirilmesine yönelik çalışmalar
yapılmalıdır. Bu uygulamaları destekleyici program olan Avrupa Birliği Altıncı
Çerçeve programı, Türkiye‟ye hidrojen ile ilgili vermiş oldukları kaynak açısındankaçınılmaz bir fırsat olarak gözükmektedir. Bunun yanında hidrojen enerjisini
kullanım amacıyla 2007-2013 yıllarını kapsayan çerçeve programında da
Türkiye‟nin Avrupa Akıllı Enerji programının etkinliklerinde destekleyici bir yapıda
olacağı kararlaştırılmıştır. Bu etkinliklerde hidrojen ve yakıt pilleri, yenilenebilir
enerji üretimi konularında çalışmalar düzenleneceği planlanmıştır. Ülkemizin
yapması gereken kendi AR-GE kurumlarının ve otomobil üreticisi olan firmalarının
bu projede içinde aktif olarak yer almalarını teşvik etmek olmalıdır (Kükrer, 2007).
Nuralın, L. “Kontrollü Hidrojen Üretimi” Ankara, 2008
Aslan, Ö. 2007. “Hidrojen Ekonomisine Doğru” İstanbul Ticaret Üniversitesi SosyalBilimler Dergisi Yıl:6 Sayı:11 Bahar 2007/2 s.283-298
Gökrem, L. “Hidrojen Enerjisi Ve Geleceği” Tokat.
Ataman, A.R. “Türkiye‟de Yenilenebilir Enerji Kaynakları” Ankara,2007
Tutar, F. ve Eren M.V. “Geleceğin Enerjisi: Hidrojen Ekonomisi Ve Türkiye”Uluslararası İktisadi ve İdari İncelemeler Dergisi.
Kükrer, B. “Hidrojen Enerjisinin Gelişme Potansiyeli Ve Türkiye Ekonomisi
Açısından Değerlendirilmesi” Eskişehir, 2007.
Kurtuluş, G. Tabakoğlu, F.Ö. ve Türe, E. Dünya Enerji Konseyi, Türk MilliKomitesi Türkiye 10. Enerji Kongresi “Türkiye‟de Hidrojen Enerjisi Çalışmaları VeUNIDO-ICHET”
Arslan, C. Öztürk, N. Bilgiç,M. “Hidrojen Enerjisi Ve Türkiye‟deki HidrojenPotansiyeli” Ankara.