Top Banner
2 9 Ahmet fi›k ‘K›rk Kat›r K›rk Sat›r’ kitab› nedeniyle yarg›land›¤› davaya dostlar›yla kat›ld› Son günlerde borcunuz olmad›¤› halde elektrik faturas› ihbarnameleri mi geliyor? ‹ki anahtar verenler, kim ne veriyorsa 5 fazlas›n› verenler, unutulmayan seçim vaatleri Bursaspor - Befliktafl maç›n›n iptal edilmesi holiganizmin kayna¤›n› tart›flmaya açt› Denizler unutulmad› Ölümlerinin 39’uncu y›l›nda üç fidan› bin- lerce fidan takip edi- yor. Türkiye’nin neredeyse her ilinde Deniz, Yusuf ve Hüseyin için anmalar yap›ld›. Üç fidan›n yan›na bu y›l bir de ‘ç›nar’ gitti S. 3 ‹syan›n baflka ülkesi Suriye’de halk›n talepleri di¤er ülke- lerdekiyle benzer. Ama ülkenin, kendi- ne özgü koflullar› var. Bu durumu Clinton ‘Suriye baflka’ diyerek ifade ediyor S. 5 Yer maden gök zehir Kütahya’daki madende siyanür havuzunda yaflanan çökme tehlikeyi görünür k›ld›. Siyanür hem topra¤a hem havaya kar›flarak gün be gün insanlar› zehirliyor S. 10 Ferda Koç / Sayfa 4 Gerçe¤e dönüfl Kibele’den Mektup / Sayfa 7 Gerçek eflitlik için... Tufan Sertlek / Sayfa 9 Ustal›k dönemi Meltem Çavdar / Sayfa 15 Kar Beyaz, sade bir... Ahmet fi›k yaln›z kalmad› BEDAfi’ta milyonluk kaçak Seçim vaatlerinin tarihi Yeflile düflen karart› SAYFA SAYFA SAYFA SAYFA Y›l 6 Say› 132 20 May›s 2011 • 1 TL 13 14 Oy için Alevi-Kürt düflmanl›¤›, savafl ve kaset oyunlar› devrede Yaptıkları yapacaklarına teminat 52 milyon seçmenin oy verece¤i genel seçimler yaklafl›rken Halk›n Sesi, iktidar partisinin sekiz buçuk y›ll›k icraatlar›n› yazd›. S. 12 Adana’daki Bal- cal› Hastanesi’nde sa¤l›k iflçilerinin tafleron flirketin ihalesine göster- di¤i tepki tüm sa¤l›k çal›flanlar›- na hak alma mücadelesinde yol gösterdi S. 8 Kadın düşmanlığına karşı sosyal güvence Halkevci Kad›nlar’›n 8 Mart’tan beri sürdürdü¤ü tüm kad›nlar için sosyal gü- vence kampanyas› büyüyor Kirli savaş, kirli siyaset Söyleşi: CHP, yeninin içindeki eski CHP’nin yeni çizgisini ve söylemini, sosyal demokrasi üzerine ça- l›flmalar yapan Dr. Derya Kömürcü ile konufltuk S. 11 Filtresiz internet, AKP’siz ülke Filtre uygulamas›yla internet kullan›c›lar›na fiili sansürü dayatan BTK’n›n güvenli inter- net yönetmeli¤i bin- lerce kiflinin kat›ld›¤› eylemlerle protesto edildi S. 2 Yeni dönem kitle muhalefetinin etkisi ve çap› eskisine göre çok daha büyük olacakt›r... YOL YAZISI S. 3 Son askeri operasyon- lar Kürt halk›nda öfke yaratt›. AKP operasyon- lar›n arkas›nda duruyor fakat akan kan›n sorum- lulu¤unu alm›yor S. 4 AKP hem vuruyor, hem suçluyor Kad›n düflmanl›¤›na karfl› sosyal güvence için Halkevci Kad›nlar’›n 10 gerekçesi var S. 6-7 Bir k›v›lc›m çakt› Balcal›’da Sansüre karfl› yürüyen, hastanelerde taflerona baflkald›ran, operasyon- lara karfl› bar›fl diyen kitleler AKP’yi zorluyor Yükselen muhalefet kar- fl›s›nda AKP seçim mey- danlar›nda ›rkç›l›¤›, geri- cili¤i körüklüyor, Kürtle- re karfl› savafl› büyütüyor AKP kâr için Kütahya’da topra¤›, oy için siyaseti kirletiyor. Müzakereleri sürdürürken kan dökerek halklar› düflmanlaflt›r›yor
16

Halkın Sesi 132

Mar 27, 2016

Download

Documents

20 Mayıs 2011 tarihli 132'inci sayı
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Halkın Sesi 132

2 9Ahmet fi›k ‘K›rk Kat›r K›rk Sat›r’kitab› nedeniyle yarg›land›¤›davaya dostlar›yla kat›ld›

Son günlerde borcunuzolmad›¤› halde elektrik faturas›ihbarnameleri mi geliyor?

‹ki anahtar verenler, kim neveriyorsa 5 fazlas›n› verenler,unutulmayan seçim vaatleri

Bursaspor - Befliktafl maç›n›niptal edilmesi holiganizminkayna¤›n› tart›flmaya açt›

Denizlerunutulmad›� Ölümlerinin 39’uncuy›l›nda üç fidan› bin-lerce fidan takip edi-yor. Türkiye’ninneredeyse her ilindeDeniz, Yusuf veHüseyin için anmalaryap›ld›. Üç fidan›nyan›na bu y›l bir de‘ç›nar’ gitti � S. 3

‹syan›nbaflka ülkesi� Suriye’de halk›ntalepleri di¤er ülke-lerdekiyle benzer.Ama ülkenin, kendi-ne özgü koflullar›var. Bu durumuClinton ‘Suriyebaflka’ diyerek ifadeediyor � S. 5

Yer madengök zehir� Kütahya’dakimadende siyanürhavuzunda yaflanançökme tehlikeyigörünür k›ld›. Siyanürhem topra¤a hemhavaya kar›flarak günbe gün insanlar›zehirliyor� S. 10

Ferda Koç / Sayfa 4

Gerçe¤e dönüfl

Kibele’den Mektup / Sayfa 7

Gerçek eflitlik için...

Tufan Sertlek / Sayfa 9

Ustal›k dönemi

Meltem Çavdar / Sayfa 15

Kar Beyaz, sade bir...

Ahmet fi›k yaln›z kalmad› BEDAfi’ta milyonluk kaçak Seçim vaatlerinin tarihi Yeflile düflen karart›SAYFA SAYFA SAYFA SAYFA

Y›l 6 • Say› 132 20 May›s 2011 • 1 TL

13 14

Oy için Alevi-Kürt düflmanl›¤›, savafl ve kaset oyunlar› devrede

Yaptıklarıyapacaklarınateminat� 52 milyon seçmeninoy verece¤i genelseçimler yaklafl›rkenHalk›n Sesi, iktidarpartisinin sekiz buçuky›ll›k icraatlar›n› yazd›.� S. 12

� Adana’daki Bal-cal› Hastanesi’ndesa¤l›k iflçilerinintafleron flirketinihalesine göster-di¤i tepki tümsa¤l›k çal›flanlar›-na hak almamücadelesindeyol gösterdi � S. 8

Kadın düşmanlığınakarşı sosyal güvence

� Halkevci Kad›nlar’›n 8Mart’tan beri sürdürdü¤ütüm kad›nlar için sosyal gü-vence kampanyas› büyüyor

Kirli savaş, kirli siyaset

Söyleşi:CHP, yenininiçindeki eski� CHP’nin yeni çizgisinive söylemini, sosyaldemokrasi üzerine ça-l›flmalar yapan Dr.Derya Kömürcü ilekonufltuk � S. 11

Filtresizinternet,AKP’siz ülke� Filtre uygulamas›ylainternet kullan›c›lar›nafiili sansürü dayatanBTK’n›n güvenli inter-net yönetmeli¤i bin-lerce kiflinin kat›ld›¤›eylemlerle protestoedildi � S. 2

Yeni dönem kitle muhalefetininetkisi ve çap› eskisine göre çokdaha büyük olacakt›r...YOL YAZISI � S. 3

� Son askeri operasyon-lar Kürt halk›nda öfkeyaratt›. AKP operasyon-lar›n arkas›nda duruyorfakat akan kan›n sorum-lulu¤unu alm›yor � S. 4

AKP hem vuruyor,hem suçluyor

� Kad›n düflmanl›¤›na karfl›sosyal güvence için HalkevciKad›nlar’›n 10 gerekçesi var� S. 6-7

Bir k›v›lc›m çakt› Balcal›’da

Sansüre karfl› yürüyen,hastanelerde tafleronabaflkald›ran, operasyon-lara karfl› bar›fl diyenkitleler AKP’yi zorluyor�

Yükselen muhalefet kar-fl›s›nda AKP seçim mey-danlar›nda ›rkç›l›¤›, geri-cili¤i körüklüyor, Kürtle-re karfl› savafl› büyütüyor�

AKP kâr için Kütahya’datopra¤›, oy için siyasetikirletiyor. Müzakerelerisürdürürken kan dökerekhalklar› düflmanlaflt›r›yor�

Page 2: Halkın Sesi 132

MEDYAHalk›n Sesi

220 May›s 2011 / 2 Haziran 2011

Yüzlerce ‘V’ sokaktaEskişehir’deki eyleme katılan gençler yüzlerine V

For Vandetta filminin otoriter yönetime karşımücadele eden kahramanı V’nin maskelerini taktılar.

İzmirliler çılgınmış

İzmir’de eyleme katılanlar arasında ‘deliler’ vardı.Kendilerine ‘İzmir Delileri’ adını veren grupla bir-

likte Tabip Odası üyeleri ve liseliler de yürüyüşteydi.

Fikrin sahipleri için

İstanbul’da bir eylemci karikatürleri çağrıştırandüşünce balonuna yazdıklarıyla fikrin sahiplerine

mesaj veriyor.

En yakın meydan

Ahmet Şık yalnız kalmadı

B ilişim Teknolojileri veİletişim Kurulu’nun ‘fil-treli internet’

uygulamasına tepki gösteren onbinlerce internet kullanıcısı 15Mayıs’ta 31 ilin meydanlarınıdoldurdu. ‘Filtreli internet’ uygu-lamasının sansür olacağınıbelirten internet kullanıcıları,sosyal paylaşım sitelerindenörgütlenerek sansüre izin ver-meyeceklerini haykırdı.

“İnternetime dokunma”eylemlerinin en kitlesel ayağıİstanbul İstiklal Caddesi üzerindegerçekleşti. 20 bini aşkın internetkullanıcısı caddeyi “AKP eliniinternetten çek”, “Sansüre karşıomuz omuza”, “TİB’siz internetistiyoruz” sloganlarıyla inletirken,çevre binaların balkonlarınaçıkanlar eyleme alkışlarıyladestek oldu. İzmir, Ankara,Mersin ve pek çok kentte de bin-lerce internet kullanıcısı sansürekarşı kitlesel yürüyüşler gerçek-leştirdi. Halkevciler deyürüyüşlerde yerlerini aldı.

“HÜSEY‹N ÜZER DEHAYDAR ÜZMEZ M‹?”

Eylemin öznesi internet kul-lanıcıları, sözlük yazarları vepaylaşım sitelerinin müdavimleriolunca, ortaya oldukça renkli slo-gan ve dövizler çıktı. Eylemcilerinkullandığı “Vatan yahut filitre!”,“Biz filtreyi sadece kahvede sev-eriz”, “Aferin çok iyidüşünmüşsün”, “Bir iki üçTİB…”, “Modeme kalkan ellerkırılsın” Yalandan BıkTıK” gibisloganlar dikkat çekti.

Yapılan eylemlerdeki ortakmesaj ise internete koyulacakhükümet sansürüne karşıkullanıcıların sessiz kalmayacağıoldu.

BAL G‹B‹ SANSÜR…İnternet kullanıcılarının “san-

sür” dediği “filtreli internet”uygulaması 22 Ağustos’ta yürür-

lüğe girecek. İcracı kurum olanTİB, “İnternetin GüvenliKullanımına İlişkin Usul veEsaslar” başlıklı yönetmeliğinsansür olmadığını savunarakeylemcilere karşı çıkıyor.Yönetmeliğe göre internetaboneleri, TİB’in kurguladığı 4paketten birini seçmek zorundakalacak. Aile, çocuk, yurtiçi vestandart paket olarak belirlenen

tarifeleri seçen aboneler, paketiçeriğinde yasaklı olan sözcükleribulunduran internet siteleriniziyaret edemeyecek. Ayrıca herabone, kendine ait kullanıcı adıve parolayla internetegireceğinden, internette attığı heradım kayıt altına alınacak.

Kullanıcıların uyupuymadığının sıkı takip edileceğiTİB’in belirlediği 138 kelimelik

yasaklar listesinde şunlar da var:“Haydar, hayvan, etek, sarışın,adrianne, baldız, yasak,hikaye…”

B‹R DE OTOSANSÜR VARİnternet kullanıcıları, on bin-

lerin katılımıyla düzenlediklerieylem sonrası sansürün bir başkabiçimi otosansürü de tanımışoldu. İktidarın sansür kararına

karşı sokaklara dökülen binlercekişiye medya ilgi göstermedi,eyleme sansür uygulandı. NTV,Habertürk gibi haber kanallarıcanlı bağlanacaklarını duyurduk-ları eylemi, açıklamalarına göre‘teknik aksaklıklar’ nedeniyleyayınlayamadı. Televizyon kanal-ları eylem yerine başbakanınzaten hergün yayınladıkları seçimkonuşmalarının bir yenisiniyayınladı.

Buna karşın internetkullanıcılarının sosyal paylaşımsitelerini etkin kullanımı sonucu,eylemin tüm detaylarıöğrenilebildi. Kendi haberlerinikendileri yapan eylemciler, çek-tikleri fotoğrafları, videoları veyorumlarını sosyal paylaşımsitelerinde yaygın olarak paylaştı.

SOSYAL PAYLAfiIMS‹TELER‹NDEN…

Eyleme katılanlar sosyalpaylaşım sitelerinde düşünceleri-ni paylaştı:

Taksim ayağı çok coşkulu verenkli oldu. Sayı veremiyorumama kitlenin başı tünelegeldiğinde sonu meydandaydı.Sanırım sansürcülere güzel bircevap olmuştur. –duck lee

İngilizce pankartlardananladığım kadarıyla yine birAmerikanya oyununa karşıgerçekleşmiştir. Beter olsunlar.İngilizler’den de şüpheleniyorum.Kraliçe ağlıyor. –joker in thepack

Haftaya olsa yine giderim.Sesim kısıldı bir ara ama olsun.evinde oturup gelmeyenlerumarım utanırlar. –beholder-rullez

Zaman gazetesine göre bugünböyle bir yürüyüş olmamış.–pavlus

Tayyip’in "Zaten Taksim hepöyle kalabalık, biz onlar içinTaksim’e İstiklal Caddesi açtıkbu birkaç kendini bilmez ihanetediyor" diyeceği yürüyüş. –kratos

Ahmet Şık tutuklandıktan sonrailk kez dostları ve kendini

destekleyenlerin arasındaydı. Şık veErtuğrul Mavioğlu, kaleme aldıklarıiki cilt halindeki “40 Katır 40 Satır”adlı kitap nedeniyle Kadıköyadliyesindeydi. Adliye binasınıniçinde Şık, dışında ise Şık’ın fotomaketiyle beraber destekleyenlerivardı. İki isim soruşturmanıngizliliğini ihlal suçuylayargılandıkları Kadıköy 2. AsliyeCeza Mahkemesi'nde görülendavanın karar duruşmasında beraatetti.

Ahmet ve Nedim’in ArkadaşlarıGrubu’nun çağrısıyla davanıngörüleceği 13 Mayıs günüKadıköy’de Boğa heykelinin önündebuluşan oldukça canlı bir kalabalıkburadan Bahariye Caddesi boyuncailerleyerek Kadıköy Adliyesi’neyürüdü.

Aralarında gazeteci örgütlerinintemsilcilerinin, Şık'ın meslektaşı veçalışma arkadaşlarının, Suavi, ŞevvalSam, Jülide Kural ve çok sayıdasanatçının, kitle örgütü ve siyasiparti temsilcilerinin bulunduğu kitle

adliye önünde yaklaşık 2 saatboyunca davanın sonuçlanmasınıbekledi. Ahmet Şık’a seslerini duyu-ran dostları “Ahmet çıkacak yineyazacak”, “Ahmet, Nedim onuru-muzdur” sloganlarıyla Şık’ı selam-ladı.

AHMET’LE HATIRAUzun süren bekleyiş boyunca

Bandista şarkılarıyla Ahmet veNedim’in arkadaşlarını yalnız bırak-madı. “AKP elini medyadan çek” ve“Cemaat elini medyadan çek” slo-ganlarıyla iktidara basına yönelikbaskılardan vazgeçmesi mesajınınverildiği eylemde Ahmet veNedim’in dostları adına basınaçıklaması yapıldı. Açıklamayıgazeteci Ruşen Çakır okudu.

Eylemde çok sayıda katılımcı Şıkve Şener’in fotoğraflarının bulun-duğu tişört giymişti.

Bilgi Üniversitesi’nde yapılanAhmet Şık maketi eylemde endikkat çeken objelerden birisiydi.Eyleme gelenlerin çoğu bu maketlehatıra fotoğrafı çektirdi.

Mahkemeyi izlemeye gelenlerin

salona sığmaması nedeniyle Şık veMavioğlu’nun duruşmasının binanıncaddeye yakın olan tarafındakimahkeme salonundan daha uzak birsalona alındığı ve Ahmet Şık’ın

eyleme katılanlara teşekkür edipselam yolladığı belirtildi. Mahkemesonrası ring aracına bindirilen Şık’ıarkadaşları, meslektaşları aracı birsüre durdurarak alkışlarla uğurladı.

Bilişim Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun 22Ağustos’ta uygulayacağı ‘filtreli internet’e karşı on bin-ler “İnternetime dokunma” diyerek sokaklara döküldü

‹nternet üzerinden örgütlenen eyleme haz›rl›k dasanal ortamda oldu. Haz›rlanan pankartlar, dövizlersanal sözlüklerde, Twitter ve Facebook’ta paylafl›ld›.Forum sitelerinde pankart, slogan önerileri için ayr›bafll›klar aç›ld›.

fi›k, 40 Sat›r 40 Kat›r” kitab› nedeniyle yarg›land›¤› davan›n duruflmas›nagetirildi. Arac›n etraf›n› saran fi›k’›n dostlar› alk›fl ve sloganlarla seslerini onaduyurduHaf›zalarda ring arac›ndan zafer iflareti yapan fi›k’›n görüntüsü kald›

fi›k’› karfl›lamak için Ahmet ve Nedim’in gazeteci arkadafllar› grubunun ça¤r›s›ylabir araya gelen iki yüzden fazla kifli adliyeye yürüdü.

Koza grubuna ait Bugün gazetesi 16 May›sgünü internet sitesinde Haber Müdürü -Güngör Ergün imzas› ve “Büyük yalan ortayaç›kt› / Ezber bozdu” bafll›¤›yla bir haberyay›mlad›. Haber Kütahya’daki madendeortaya ç›kan tehlike üzerine tart›flma konusuhaline gelen siyanürlü madencilik konusunuele al›yordu.

EKMEK KAPISINA ‹HANET EDEMEZTürkiye Kimya Sanayicileri Derne¤i Çevre

Dan›flman› Prof. Dr. Caner Zanbak ile birsöylefli yay›mlayan Bugün gazetesininZanbak’tan aktard›¤›na göre siyanür zararl›de¤il, hatta her insan›n vücudunda belli oran-da bulunmas› gerekiyor. Madenlerde s›zma vebuharlaflma yoluyla havaya, suya besin zin-

cirine kar›flan siyanürün yan etkisi yoktu.Gazetenin siyanür sevgisinin kayna¤›n›

aktarmadan önce habere kaynak olan kiflininkim oldu¤una dikkat çekmekte fayda var.Zanbak isminin önünde bir akademisyenünvan› tafl›makla birlikte asl›nda bir iflçevrelerine yak›n bir isim. ‹stanbul SanayiOdas› Çevre ‹htisas Kurulu’nun baflkan vekili.

Haberde de belirtildi¤i üzere kimya sanayici-lerine de dan›flanl›k yap›yor.

Bu durum Zanbak’›n siyanürlü alt›nkonusundaki tavr›n›n bafltan yanl› olabilece¤iflüphesini do¤uruyor.

Zanbak Bugün gazetesindeki söyleflideTMMOB’a ba¤l› odalar›n yöneticisi olanmühendisleri yanl›fl aç›klamalar yapt›klar› içinelefltiriyor. Oysa bu mühendislerin ve odalar›ndurum karfl›s›nda bir ba¤›ms›zl›¤› var.

Zanbak gibi siyanür kullanan ifl adamlar›nadan›flmanl›k yapm›yorlar.

K›saca Zanbak ekme¤ini aralar›nda siyanürkullanan ifl insanlar›n›n oldu¤u bir kurumadan›flmanl›k yaparak kazand›¤› için bu konudayeterince ‘ba¤›ms›z’ ve ‘güvenilir’ bir kaynakde¤il.

S‹YANÜRÜ SEV‹YORM ÇÜNKÜ...Gelelim Bugün gazetesinin siyanür sevgi-

sine. Bugün gazetesinin sahibi olan Kozagurubu Türkiye’de siyanürlü yöntemle maden-cilik yap›lan 6 madenden ikisinin sahibi.Bugün Gazetesi ve Kanaltürk'ün sahibi oldu¤uKoza grubu 2005 y›l›nda Bergama Ovac›k'tasiyanürle alt›n arama faaliyeti yürütenAvusturyal› Normandy Mining firmas›n› sat›nalarak madencilik sektörüne girdi. GrupBergama'daki madenin yan› s›ra Gümüflhane-Mastra'da da siyanürlü liç yöntemininkullan›ld›¤› bir madene sahip. Bu madenlerinsan sa¤l›¤›n› tehdit ediyor.

AKP iktidar›yla yak›n olan grubun 2005sonras› girdi¤i bu sektörde 100'den fazla böl-ge için maden arama ruhsat› ald›¤› biliniyor.

‘Liberal iğrençbir sözcüktür’ Nokta gazetesinin editörü Alper Görmüş, yeni

yazdığı kitap vesilesi ile Zaman gazetesine verdiğiröportajda, nedense Ahmet Şık’a ve kitabına hakaretetmeyi görev bilmiş. 15 Mayıs tarihinde ZamanGazetesi’nden Murat Tokay’la söyleşi yapan Görmüş’egöre İmamın Ordusu kitabı kötü ve propagandif birkitap, “Ahmet Şık’a yakışmamış.”

Görmüş’e göre gazetecilerin eylemleri samimiyetsiz,“Hakikaten basın özgürlüğünü samimi olarak savunduk-ları için bu çıkışlar yapılmış olsaydı Nokta'nın baskınındamüthiş bir tepki göstermeleri gerekirdi” diyor.

Gazetecilerin baskılara karşı eylemlerinden yola çıkanGörmüş medyanın durumunu da özetle şöyledeğerlendiriyor: “Medyaya baskı yok, baskı var amaAKP medyasına var. YGS’deki şifre skandalı ve internetsansürü konusunda mesele bunun AKP’ye karşıkullanılıyor olması. Cemaat iyi, CHP kötü… Görmüş’ünröportajını okuyunca Jean Paul Sartre'ın “Liberal iğrençbir sözcüktür” lafı akıllara geliyor.

Filtresiz internet, AKP’siz ülke

Siyanürle zehirle, haberle kafaları bulandır

Page 3: Halkın Sesi 132

GÜNDEMHalk›n Sesi

320 May›s 2011 / 2 Haziran 2011

24. Dönem Milletvekili GenelSeçimleri için artık son döne-

mece girildi. Ve bu seçimler sonu-cunda oluşacak meclis 61. hükümetibelirleyecek. Bu genel seçimlerde oykullanacak kişi sayısı 52 milyonugeçiyor. Kesinleşen yurtiçi seçmensayısı 50 milyon; yurtdışı seçmensayısı ise 2 milyon 568 bin. İlginçolan Türkiye nüfusunun hızla “seç-menleştiği”; 2009 yerel seçimlerinde47 milyon 900 bin olan seçmensayısı, referandumda 49 milyon 500bin olmuştu. Yılda yaklaşık 1,5 mil-yon kişi 18 yaşını dolduruyor!

Bu seçimlere, bağımsızlar biryana, 24 siyasi parti katılacağıaçıklanmıştı ancak içerisinde EDP,Hak-Par ve Genç Parti’nin de olduğu7 partinin katılmama kararı alması ilebu sayı 17’ye düştü. Her ne kadarsayı bu kadar yüksek olsa da meclisegirecek parti sayısı (yine bağımsızlarbir yana), yani yüzde 10’un üzerindeoy alacak parti sayısı üçü geçemeye-cek. Eğer AKP’nin MHP operasyonubaşarılı olursa ikide kalacak.

Kaba ve “iyimser” bir hesaplaCHP’nin yüzde 30’larda, MHP’ninyüzde 10-15’lerde, bağımsızlarınyüzde 6-7’lerde oy alabileceğivarsayıldığında geriye yüzde 50kalmaktadır. Ve bu yüzde 50 AKP vediğerleri arasında paylaşılacak.Diğerleri arasında en güçlülerErbakan’ın partisi Saadet Partisi veondan ayrılan HAS Parti. Bu ikisininayrışmadan önce yani son yerelseçimlerdeki il genel meclisi oy oranıise yüzde 5,2 idi. Diğerleri de gözönüne alındığında küçük partiler eskipozisyonlarını bile bu seçimdöneminde koruyamayıp daha dagüç kaybediyorlar.

Bu tablodur ki Tayyip’e “Tekbaşına iktidar olamazsak ben bugörevi bırakacağım” dedirtebiliyor.Yüzde 35-40 civarı bir oy oranınınbile meclis çoğunluğunun yarısındanfazlasını kazanabildiği, bu seçim sis-teminde zaten kanıtlanmış durumda.

Ancak Tayyip’in yine de işleri olu-runa bırakmaya, kontrolü kaybetmeriskine girmeye “niyeti” yok. Bukonuda AKP’nin seçim taktiklerinekabaca göz atılabilir. İlk olarak; üçsiyasi rakibine (CHP, MHP ve BDP)karşı giriştiği polemikler zatenTayyip’in olmazsa olmazı. AncakMHP ve BDP ile özel olarak ilgilenili-yor. Kuşkusuz bu özel ilginin asılnedeni bu iki siyasal tercihinzayıflatılması ve AKP’ye gelecek oyhesabı.

Özellikle MHP, bu seçim dönemi-nin özel ilgi konusu oldu. Daha öncedenenmiş ve başarılı olmuş biraraçla; kaset şantajı ile. Önce 4, dahasonra eklenen 6 üst düzey MHPyöneticisi -ki bunların 9’u başkanlıkdivanı üyesi, seçim öncesi MHP seç-meninin önüne atılmış oldu. Buoperasyonun seçim öncesi yapılmışolması yani zamanlaması, AKP’lileriniddia ettiği gibi “MHP’nin parti içimuhalefet hesapları” iddiasını geçer-siz kılmakta. Operasyon doğrudanMHP’ye oy kaybettirme amacınıtaşımaktadır. Buradaki amaç daMHP’yi meclise sokmayarak AKP’yeanayasayı tek başına değiştirebilmeçoğunluğunu kazandırmaktır. Asılolarak seçimler sonunda çıkacaktablo üzerinden değerlendirilmesidoğru olmakla birlikte, MHP’siz birmeclisin Kürt sorununun çözümündene tür bir etkisinin olacağı da ayrı birbaşlık.

Tabii bu kaset faaliyetlerikonusunda AKP’nin ulvi amaçları içinçalışanlar (çekimleri yapanlar da dâhilolmak üzere), dinin emirlerine uygundaha “ahlaklı” bir toplum yaratmaamacına göre hareket ettiklerinisavunabilirler! Zaten dinde de “birisizi gözetliyor, iyi ve kötü yaptıklarınızınot ediyor” korkutması yok mu?

Tayyip’in bu dönem, bir diğer özelilgisi de Kürt siyasal hareketi.Eylemsizlik kararı alarak seçim döne-mini açık ve kitlesel siyasal faaliyetler-le geçirme tercihine karşılık, AKP’ninKürt siyasal hareketine yanıtı ortamıgeren provakatif söylemler (Kürtsorunu yoktur, Kürt vatandaşlarımızınsorunları vardır) ve askeri operasyon-lar oldu. Eylemsizlik dönemi boyunca60’ın (63) üzerinde PKK militanıöldürüldü, sadece son bir ayda 2binin üzerinde tutuklama yapıldı.AKP’nin seçim dönemi tercih ettiğiKürt siyaseti, kuşkusuz Kürtlerüzerinde baskın bir siyasal hege-monya oluşturmayı amaçlasa daaslında doğrudan batıdaki oyhesabına yönelik. Zaten o bölgedenne olursa olsun çıkaracağı milletvekilisayısı aşağı yukarı sabit. AncakTayyip, Kürt siyaseti nedeni ileBatı’da oy kaybetmek istemiyor.

Bununla birlikte AKP’nin uygu-ladığı bu dönemki taktikler Kürthareketi için yeni ve farklı bir“hareketlenme” süreci başlattı. Kentmerkezlerinde çok büyük kitlehareketleri açığa çıktı, demokratikçözüm çadırları ile uzun süreli vekalıcı eylem biçimleri gerçekleştirildi,öldürülen PKK militanlarının sahiple-nilmesi hiç bu kadar açıkçayapılmamıştı (12 Mayıs’ta öldürülenPKK’liler için BDP üç günlük yas ilan

etti, sınırdan geçilerek PKK’lilerincenazeleri alınıp getirildi), kitle eylem-leri sadece Kürt illerinde değil batıillerinde de çok ciddi yaygınlığaulaştı. Kuşkusuz seçim dönemininözgünlüğü kaydı konularak, Kürthareketindeki bu dönem açığa çıkanözelliklerin kalıcılığı ayrıcadeğerlendirilmelidir.

AKP siyasal rakipleriyleuğraşmanın yanında seçim propa-gandasını son 8,5 yıldır “iyi yaptığını”düşündüğü sağlık, ulaştırma, dış poli-tika icraatlarına ve “hedef 2023” gibiuzun vadeli umut tacirliğine indirge-miş durumda. Aslında biraz incelen-diğinde AKP’nin “iyi yaptıklarının” bilene kadar başarısız olduğu ve kimehizmet ettiği daha net açığa çıkar.“Sağlıkta dönüşüm” hala tamam-lanmış bir süreç olmadığı için AKP,bu konuda geçmişe göre şikayetlerikısmen ortadan kaldırmasının avan-tajını kullanıyor. Ancak AKP’nin sağlıkpolitikalarının halk için ileride çokbüyük yıkıma neden olacağı açıktır.Tayyip’in “yurdun dört bir yanını ray-larla donattık” demek yerine “dubleyollar yaptık” tercihinden en çoksevinecek olan müteahhit şirketleri veotomotiv patronlarıdır. Havayoluulaşım bedelinin ucuzlatılmasındakiasıl amaç ise özel havayolu şirket-lerinin sürümden kazanmasınınsağlanmasıdır. AKP’nin dış politikasıgerçekte tamamen iflas etmişdurumda. Geçmiş döneme görekurulan strateji bu dönem içinfiyaskoyla sonuçlandı. Şimdi seçim-lere kadar idare etmeye çalışıyorlar.Tayyip panik halinde helikopter pis-tine ABD büyükelçisini çağırıp, Suriyekonusunda seçimlere kadar zamanistiyor.

Tayyip’in bir de değinmediklerivar. İşsizlik, yoksulluk, güvencesizlikgibi… Kanal İstanbul ya da İstanbul’aiki yeni şehir yapılmasının emekçihalk için, yoksul halk için ne tür biryarar sağlayacağı gibi…Yolsuzluklarla nasıl mücadeleedileceği gibi... Kadınların nasıl eşitbirer yurttaş haline getirileceği gibi...Sınav sisteminde yaşanan rezaletinsorumluluğunu üstlenmek gibi...Daha baskıcı daha müdahalecitoplum mühendisliği projelerinineden yasalaştırmaya çalıştıklarıgibi… HES projeleriyle kime nekadar çıkar sağladıkları gibi…Suriye’de katledilen insanlara nedenkendi posterlerini gönderemediğigibi... Bunlar çok daha fazlaarttırılabilir elbette.

Açıklanmayan bir başka konudaha mevcut; yeni anayasa. AKPbaşta olmak üzere diğer partiler deyeni yasama döneminin en önemliişini yeni anayasa yapmak olaraktanımladı. Ancak yeni anayasanınnasıl olması gerektiği konusundakifikirlerini ve kendi anayasa maddeönerilerini hiçbir biçimde seçim pro-pagandalarının malzemesi yapmıyor-lar. Yeni anayasa halkın, oy verençoğunluğun yararına olacaksa nedenAKP bu konudaki önerilerini oyadönüştürmek için kullanmıyoracaba? Tayyip’in bu konudaki tekvaadi, yeni anayasayı halkoyuna sun-makmış. Bu taktiğin referandumdaizlendiğini zaten görmüştük. Çokbüyük çoğunluk içeriğini bile oku-madan/anlamadan sandığa gitmişti.

CHP’nin de yeni anayasakonusunda AKP’yi sıkıştırmak gibi birtercihi yok. Onlar iktidar olamayacak-larına kanaat getirdikleri için her

konuda vaat vermekle meşguller.1950’de Demokrat Parti’denKonya’da aday olan bir şahsın dilegetirdiği “bana oy verirseniz,Konya’ya denizi getirecem” türündenvaatlere kadar ilerleyebilme potan-siyeli taşıyorlar.

Sistem kendi sorunlarını çözmedeönümüzdeki dönem çok daha güçlükrizlere girecektir. İlerici toplumsalmuhalefet örgütlerinin ve özelliklebunların önderliklerinin politikaları,tarzları, ufukları ise bu döneminingereklerini yerine getirmekteki enönemli zafiyeti oluşturuyor. Diğeryandan bu dönemde açığa çıkan“çokilginç” yeni dinamiklere işaret etmekgerekli. YGS’deki şifre skandalınınardından binlerce liselinin ülkenindeğişik yerlerinde “kendiliğinden”sokağa dökülmesi artık bir başka“şifre”nin kırılmaya başlandığının ilkişareti sayılmalı. Bu gelişmeninardından sokaklar yine“kendiliğinden” bir tepkiyle doldu.Hükümetin “internet sansürü”girişimi de binlerce kişinin sanalalemin dışına, sokağa çıkmasınaneden oldu. Bu kitlesel tepkiler -kibunlara Kürt illerindeki büyük kitlehareketlerini ve 1 Mayıs’ta artan kitle-selliği de eklemek gerek-, sisteminkendi iç işleyişinin toplumun sorun-larını çözmekte bir işe yaramadığınınve artık “farklı” yolların devreyegirmesinin “eskisine göre” dahameşru görüldüğünün kanıtlarıdır. Veözellikle bu tepkilerin hepsinde çokgenç bir kitlenin çok büyük birçoğunluğu oluşturduğu göz önünealınırsa (TMMOB mitinginde degörülmüştür), yeni dönem kitlemuhalefetinin etkisi ve çapı “eskisinegöre” çok daha büyük olacaktır.

Yeni dönem kitle muhalefetinin etkisi büyük olacak

TMMOB’nin 15 Mayıs’ta Ankara’da SıhhiyeMeydanı’nda gerçekleştirdiği mitinge 15 bin

kişi katıldı. İşsizliğe, düşük ücretlere ve uzunçalışma saatlerine karşı alanı dolduran ücretligenç mühendisler; ‘HES’lere mühendis, 3.köprüye mimar, rantsal dönüşüme plancı olma-yacağız’ sloganlarıyla yürüyen öğrenciler;‘madenler halkındır’, ‘gıda güvenliği, halk sağlığımühendislerden sorulur’, ‘su haktır satılamaz’diyen TMMOB üyeleri, kendi geleceklerinehalkın mühendisleri, mimarları ve plancılarıolarak sahip çıktı. Demokratik kitle örgütleri,sendikalar ve siyasi partiler de mitinge katıldı.

Mitindeki tek konuşmayı yapan TMMOBGenel Başkanı Mehmet Soğancı, AKP-Cemaatkoalisyonun küstahlaştığını, buna karşı verileceközgürlük ve demokrasi mücadelesinin adresininsokak olduğunu ifade etti. Mitingde Bandista veSevinç Eratalay da sahne aldı.

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) ve MakineMühendisleri Odası (MMO) mitingin en kitleselkortejlerini oluştururken, İMO Ankara Şube-si’nin güvenceli iş ve güvenli bir gelecek içinmücadele çağrısıyla oluşturduğu 700 kişilik kor-tejin en kitlesel şube korteji olması gençmühendislerin gelecek kaygılarının boyutlarınıgösterdi.

Katılımcıların büyük bölümünün gençmühendis ve öğrenci üyelerden oluştuğu miting-de Genç İMO, bin kişilik kortejiyle alandaki encoşkulu gruplardan birisiydi. Halk sağlığını tehditeden yeni gıda güvenliği yasasına karşı taleplerinidile getiren Gıda Mühendisleri Odası’nın kortejiile 450 maden mühendisliği öğrencisinin en öndeyürüdüğü “Madenlerin gerçek sahibi halktır”diyen Maden Mühendisleri Odası’nın kortejleride dikkat çekti.

Kürsü, daha çok ülkenin genel sorunlarını dilegetirirken eylemciler güvenceli iş ve gelecekkaygılarını dile getirerek iş kollarında yaşadıklarısıkıntıları alana taşıdı. Soğancı’nın konuşmasındaTMMOB’nin dinamiklerini oluşturan ücretlimühendislerin, kadın mühendislerin, öğrenciüyelerin sorunlarına ve taleplerine yönelik netlikolmaması içerik açısından büyük bir boşlukoluşturdu.

HES’lere mühendis3. köprüye mimarolmamak için...

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve YusufAslan’ın idamlarının yıldönümü olan 6

Mayıs’tan bir gün önce, devrimci hukukçuHalit Çelenk yaşamını yitirdi. Adı her daimavukatlıklarını yaptığı üç fidanla birlikteanılan Çelenk de, Erdal Öz gibi 5 Mayıs’tahayata gözlerini yumdu.

Çelenk’in naaşı, üç fidanın anmasısırasında vasiyeti üzerine enternasyonelmarşı eşliğinde Ankara’da toprağa verildi.

1922 yılında Antakya’da doğan HalitÇelenk, İstanbul Üniversitesi Hukuk

Fakültesi’ni bitirir bitirmez Türkiye İşçiPartisi’nin Ankara yönetimine katıldı.1960’lı yıllarda İlerici Avukatlar Derneği veDevrimci Avukatlar Derneği’nin kurucularıarasında yer aldı. Çelenk, avukatlığa bakışınıhep şu sözlerle anlatıyordu; “İyi bir avukatdeğil, iyi bir hukukçu olmak istedim.”

Bu bakış açısıyla, sürekli devrimcilerin,ilerici kurumların avukatlığını üstlendi.Fakir Baykurt’un başkanlığında kurulanTÖS’ün hukuk danışmanlığını yaptı. 1975yılında ise Çağdaş Hukukçular Derneğibaşkanlığına geldi.

İnsan Hakları Derneği ve İnsan HaklarıVakfı’nın da kurucularından olan Çelenk’indarbe dönemlerinde savunduğu dernek vepartilere bakarak, bu ülkenin sosyalizmmücadelesi tarihindeki yeri anlaşılabilir:Dev-Genç, THKO, TKP, TİP, TSİP, Dev-Yol, DİSK, Barış Derneği, TYS, Halkevleri,Köy-Koop… Halit Çelenk’in “İdam GecesiAnıları”, “THKO Davası Sorgu veSavunmaları”, “Devlet GüvenlikMahkemeleri’ni Niçin Kaldırmalı”, “Hukuk-suz Demokrasi”, “Barış Savaşçıları”, “BeşKapı Beş Kilit” adlı kitapları bulunuyor.

T ürkiye’nin dört bir yanındabinlerce kişi, 6 Mayıs1972’de idam edilen

Devrimci Gençlik önderleri DenizGezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyinİnan’ı andı. Yapılan tüm eylem-lerde 5 Mayıs’ta ölen Halit Çelenkde saygıyla anıldı.

DEN‹ZLER‹N YOLUNDAYÜRÜYÜfi

Adana’da Çukurova Üniversite-si’nde Amfi kantininde bir arayagelen üniversiteliler ‘Paralı eğitimeve gericiliğe karşı Denizlerin yolun-dayız’ pankartıyla yemekhaneönüne yürüdü. EylemdeDenizlerin, emperyalizme vefaşizme karşı verdikleri onurlumücadelenin, bugünün paralıeğitime, gericiliğe ve AKP’ye karşımücadelesine ışık tuttuğu ifadeedildi.

Kütahya’da üniversitelileryaptıkları eylemle dünya halklarınabombalar yağdıran NATO, BM veonların işbirlikçisi AKP’nin gerçekyüzünün teşhir edilmesininDenizlerin mücadelesine sahipçıkmak demek olduğunu anlattı.

Eskişehir’de katılımın geçensenelere oranla arttığı gözlendi.Aynı gün davasının görülmesinedeniyle Şerzan Kurt’u da anandevrimciler, Terzi Fikri’yi, Bismil'depolis kurşunuyla ölen İbrahimOruç’u "Yaşıyor!" sloganıyla andı.Devrimciler “Bir halkı kurtarmakbahanesiyle ona zulmedenemperyalist saldırganlığa karşımücadele vermek Denizlerin kav-gasına sahip çıkmaktır” dedi.

Rize Pazar’da Halkevleri veLiseli Genç Umut tarafındandüzenlenen Mayıs’ta Düşenleretkinliği ile Denizler ve mayısayında hayatını kaybeden devrim-

ciler anıldı. Ordu Öğrenci Kolektifi, Giresun

Öğrenci Kolektifi ve Giresun LiseliGenç Umut da GiresunHalkevi’nde yaptığı ortak etkinlikteüç fidanı, onları hatırlatan şiirler vetürkülerle andı.

TAYY‹P fiOV YAPMA, NATO’DAN ÇIK

Trabzon’da “Tayyip şov yapmaNATO’dan çık” sloganlarıyladüzenledikleri eylemde Kolektifçi-ler mücadelelerini Denizler gibisürdüreceklerini söyleyerek paralıeğitim uygulamalarına karşı eşit,parasız, nitelikli eğitim hakkını;gericiliğe karşı aklın ve bilimin

üniversitesini, HES projeleri iledoğayı ve yaşamı talan eden, insan-ların barınma hakkını kar için elin-den alan bu düzene karşı insancabir yaşamı savunacaklarını söyledi.

Madenci Anıtı önünde buluşanZonguldak’ın devrimci gençleri işçive emekçi direnişlerinden, 1Mayıslardan, Newrozlardan gücünüalarak büyüyen işçi sınıfının yolun-dan yürüyeceklerini söyledi.

DEVR‹MC‹ DE⁄ERLEREDEVR‹MC‹LER SAH‹P ÇIKIYOR

Mersin Çarşısı'nda toplananHalkevleri, Öğrenci Kolektifleri veLiseli Genç Umut üyeleri üç fidanıanmak için Taşbina önüne yürüdü.

Edirne’de üniversiteliler TrakyaÜniversitesi AyşekadınKampüsü’nde, Eğitim Fakültesiönünde bir araya gelerek "İçindenDeniz geçen türkülerle" bir müzikdinletisi gerçekleştirdi.

‹Ç‹NDEN DEN‹ZGEÇEN EYLEMLER

İstanbul Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi HergeleMeydanı’nda “Oradaydım” belge-selini izleyen üniversitelilerden biriyaptığı konuşmada “Deniz’lerin birgrup genç, maceraperest olduğunusöyleyenler aslında Deniz’lerinsilüetlerinden bile korkuyorlar vekorkmakta da haklılar çünkü

onların düştüğü yolda binlerce yenifidan doğdu. Bugün de emperyaliz-me, faşizme, gericiliğe ve neolibera-lizme karşı mücadele ediyorlar ”dedi.

Bursa Kızılay önünden FomaraMeydanı’na yürüyen Bursalıdevrimciler, devrim ateşininsöndürülemeyeceğini vurguladıklarıeylemi “Tek yol devrim” sloganıylasonlandırdı.

Antalya’da Üç Kapılar’danAttolos Heykeli’ne düzenlenen biryürüyüşle yapılan ortak eylemdekonuşan Kadir Zeybek “1 Mayısgünü alanlara çıkanların hepsi birerDeniz, birer Hüseyin, birerYusuf’tular. Denizlerdendevraldığımız bayrağı yeredüşürmeyeceğiz, bu baskı, sömürüve katliamların hesabını soracağız”dedi.

ÇINAR, ÜÇ F‹DANLA B‹RL‹KTEAnkara’da Karşıyaka Mezarlığı

önünde toplanan emek ve kitleörgütleri, siyasi partiler ve meslekodaları üç fidanın yanına bir deçınar getirdiler.

Halit Çelenk’in toprağa verildiğive Denizler’in anıldığı günde, SESAnkara Şube Başkanı İbrahimKara "6 Mayıs aynı zamandaKızıldere'de katledilen MahirÇayanları, Diyarbakırzindanlarında işkence ile katledilenİbrahim Kaypakkayaları ve herkuşaktan devrimciyi andığımızgündür. Aynı zamanda MazlumDoğan şahsında katledilen Kürtgençlerini, katliamlara uğrayanAlevi halkını anıyoruz" dedi.

Anma programın ardındanDeniz, Yusuf ve Hüseyin’inmezarları başına gidilerek burayakaranfiller bırakıldı.

Mayıs 1972’de “Yaşasın tam bağımsız Türkiye” diyerek ölenüç fidanın yolunu binlerce yeni fidan takip ediyor. Neredeyseher ilde Deniz, Yusuf ve Hüseyin için anmalar yapıldı

Denizlere çıktı tüm sokaklar6

Üç fidanın yanına bir çınar gitti

Page 4: Halkın Sesi 132

GÜNDEMHalk›n Sesi

420 May›s 2011 / 2 Haziran 2011

AKP'nin “Kürtlerle flörtü” sona erdi. TayyipErdoğan “Kürt sorunu benim için çözülmüştür”

diyerek, AKP'nin Kürt sorununda “çözüm tarafı”olmadığını resmen ilan etti. 12 gerillanın öldürülmesi,bu ilanın altına kanla atılan bir imza oldu. (Liberalizmgerçekten de iğrenç bir şey! Kimi Kürt liberalaydınları, Zaman ve Taraf ağzıyla, katliama dönüşenTSK operasyonlarının hükümet tarafından değil, TSKiçindeki “Ergenekon kalıntıları” tarafından yapıldığını;PKK'nin de gerilimin tırmanmasından medet umdu-ğu için saldırılara çanak tuttuğunu söyleyebiliyorlar.)

Selahattin Demirtaş, AKP'nin Kürt gençlerinin kanıüzerinden MHP'yi baraj altına çekme politikasıizlediğini söylerken de, bu politikanın bir “seçim poli-

tikası” olarak kalamayacağını,AKP'nin seçimden sonrayeniden “açılım politikalarına”dönemeyecek bir doğrultuyagirdiğini söylerken de bizimuzun zamandır vurguladığımızbir gerçeği ifade ediyor.Gerçeği “kabul etmek” önemli.Ama daha da önemlisi bu“gerçeğin sonuçlarıylayüzleşmek”.

Kürt hareketinin, “gerçeğinsonuçlarıyla yüzleşebilmesi” içinliberal-globalist yaklaşımla açıkbir hesaplaşması gerekiyor. Bu;AKP'nin Kürt sorununda “müza-kere masasına oturabilecek tek

seçenek” olduğu; ABD'nin bölge politikaları gereğiTürkiye'deki Kürt sorununun şöyle ya da böyle “birçözümünü” istediği, bu nedenle “Amerikancılığın” ve“globalizmin” çözüme, “bağımsızlıkçılığın” ise çözüm-süzlüğe daha yakın olduğu biçimindeki kabul ve akılyürütmelerle hesaplaşmak demek.

Tersinden söylersek, Türk egemen sınıflarının libe-ral-globalist projeksiyonunun Kürt sorununun çözü-müne kapı aralayacağı yargısıyla Türkiye sosyalisthareketinin AKP'nin kuyruğuna giren kesimlerinin sır-tını sıvazlamanın bir hata olduğunun kabul edilmesidemek. Bu hesaplaşma yapıldıktan sonra da yeni bir“yol haritası”nın oluşturulması gerekecek.

Aslında Kürt hareketi yeni bir “yol haritası”nı birsüredir tartışıyor. DTK'nın geliştirmeye çalıştığı “Sivilİtaatsizlik Hareketi”, zaman zaman çeşitli kanallardandile getirilen “Demokratik Özerklik ilanı” uyarıları,Öcalan'ın 15 Haziran sonrasına verdiği “kıyamet”alarmı gibi şeyler, Kürt hareketinin “açılım” yolundanumudu kalmayınca neye yöneleceğini tartıştığını gös-teriyor.

Öcalan'ın sözünü ettiği “kıyamet” kopar mı, kop-maz mı bunu kestirmek çok kolay değil. Ancak “Sivilİtaatsizliğin” ilk başarısız denemelerin ardından birgelişme yoluna girdiği ortada.

Kürt “yasal siyaseti”nin ön planda olduğu ilk “sivilitaatsizlik” hareketi “Valilikten izin alma” yoluna soku-larak sönümlendiğinde, Kürtlerin sivil direnişininbaşlamadan bittiğini düşünen çok oldu. Ancak Kürthalkı son derece yaratıcı bir biçimde “sivil Cumalar”layoksul halka özgü bir sivil itaatsizlik hareketinin ilkköprü başını tutmayı başardı.

Kürt hareketine karşı KCK operasyonlarıylabaşlatılan ve süreklilik kazandırılan siyasi terör ve ge-rillaya yönelik katliamların neden olduğu tepkiyi “sivilitaatsizlik” sınırlarında tutabilmek ise olanaklı değil.Öldürülen her gerilla bir serxıldan (irili ufaklı geçiciayaklanma) anlamına gelebilir.

12 gerillanın öldürülmesinin ardından ilan edilen“yas” süresince yaşananlar, Kürt illerinde devlet ilehalk arasındaki ilişkinin artık yeni bir devreye girdiğinigösterdi. Daha önceki “halk grevlerinde” hemen hergösteriye müdahale etmeye çalışan polis, son eylem-lerde sadece “seçilmiş” noktalarda hareketi bir sınırdatutmaya çalışıyordu. Son serxıldanların kentleri birölçüde ve geçici süreyle “devletsizleştirmeye”başladığı söylenebilir. Etkisi giderek artan serxıldanlar-la el ele gelişen “sivil itaatsizlik” hareketleri Kürtillerinin oldukça geniş bir alanında yeni bir “siyasidurum” yaratmaya adaydır.

Gelişen bu ortamla birlikte ele alındığında, AKP'ninKürt sorununda “çözüm tarafı” olmadığını resmenilan etmesinin, AKP'yi “Kürtleri temsil eden tek düzenpartisi” olmaktan çıkarabileceği de söylenebilir.Ancak bunun için öncelikle Kürt hareketinin AKP'yibölgede DYP ve CHP'nin yanına göndermeyi bundansonraki politik hedefi haline getirmesi bir ön koşul.

Özgürlük hareketi ve onun adına “siyaset” yapan“yasal temsilciler”in, BDP meclis grubu, Belediyelerve DTK'nın AKP'yi bölgede siyaset yapamaz halegetirmesinin ve “Kürt muhafazakarlığı” içerisindeayrışmayı zorlayacak bir siyaseti izleyebilmesinin çoksayıda sorunu bulunuyor. Bunların başında, geçtiği-miz dönemde BDP ilişkilerinin AKP'ye bölgede açtığısiyasi “kredinin” geri alınmasındaki “maddi” güçlüklervar. Hem AKP'yle hem de BDP'nin çeşitli “mahfil-leriyle” ilişkide olan ve bir ayağı da Erbil'de bulunan“Kürt iş dünyası” temsilcilerinin, AKP'yi bölgeden“silmeye” pek hevesli olmayacağı açık.

Elbette “bu hevessizliğin” halkın dayatması ve Kürthareketinin de bu dayatmanın arkasında durmasıhalinde orta vadede bir hükmünün olmayacağı dadüşünülebilir. Bunun için de Kürt hareketinin “liberal-globalist” yaklaşımla hesaplaşmasını “yen içinde”yapmaktan (doğrusu bir türlü yapamamaktan)vazgeçmesi gerekiyor.

Gerçe¤e dönüfl

Ferda Koç

[email protected]

AKP’li belediyeler, Dilovas›’ndaki zehirlenme oran›n› ortaya ç›karan Prof.Dr. Onur Hamzao¤lu hakk›nda suç duyurusunda bulundu

AKP’li Sa¤l›k Bakan› Recep Akda¤’a göre, görme engelli tafleron sa¤l›k iflçisinin çal›flmas› birlütuf; ayn› iflçinin ‘Tafleron sistemi kald›r›ls›n’ demesi ise iflten ç›karma gerekçesi

Halk sa¤l›¤› uzman› Kocaeli Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Onur Hamzao¤-lu’nun dostlar›, meslektafllar›, bilim insanlar› Hamzao¤lu’na destek kampanyas›bafllatt›.

Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte faşistler, 11Mayıs günü Eskişehir ve Bursa’da üniver-

sitelilere satır ve bıçaklarla saldırdı. UludağÜniversitesi öğrencilerinin bu yıl dördüncüsünüdüzenlediği alternatif şenliğe faşistler, çevikkuvvet ve özel güvenlikçiler saldırdı. Saldırıfaşistlerin, polis tarafından ayarlanan belediyeotobüsüyle öğrenci evlerinin önünebırakılmasıyla kentte de sürdü. Öğrenciler, er-tesi gün şikayetlerini ilettikleri rektör yardımcı-sından “Eli baltalı kişilerin kampüse girmesiniben de istemem. Ancak yapabileceğim bir şeyyok” yanıtını aldı. Faşistler, Eskişehir’de de 11Mayıs günü bildiri dağıtmak bahanesiyle kam-püse geldi. Ellerindeki satır ve sopaları öğren-cilere göstererek tehdit eden faşistler, üniver-sitelilerin müdahalesiyle kampüs dışınaçıkarıldı.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ,Maliye Bakanı Mehmet

Şimşek’le birlikte gittiği BatmanBölge Devlet Hastanesi’ndeçalışanlarla konuşurken taşeronfirmada çalışan engelli işçiNurullah Mehmetoğlu’nun"Asgari ücretle çalışıyoruz.Koşullarımızın düzeltilmesiniistiyoruz" demesi üzerine"Gözlerin görmediği halde sanaiş vermişiz. Para kazanıyorsundeğil mi?" diye çıkıştı.Mehmetoğlu, bu konuşmanınüzerine taleplerini söylemeyedevam etti. Akdağ, “Müteahhit(taşeron) şirketlerden ne zamankurtulacağız" diyenMehmetoğlu’nu "Müteahhitşirketlerde çalışacaksınız, parakazanacaksınız, hadi bakalım"diyerek azarladı.

Mehmetoğlu’na yöneliksaldırılar akşam da devam etti.Mehmetoğlu, olayın olduğu 16

Mayıs akşamı evindeyken AKP'libazı milletvekillerinin kendisinitelefonla aradığını ve ’Niye bun-ları basınla paylaşıyorsun.İşinden olursun’ dediklerinisöyledi.

Akdağ’a yanıt HalkevleriEngelli Hakları Atölyesi’ndengeldi. Halkevleri Engelli HaklarıAtölyesi 17 Mayıs günü TaksimMeydanı'nda buluşup Akdağ’ınistifasını istedi. Taksim’denGalatasaray’a yürüyen engelliler,milyonlarca engellinin güvenceliiş hakkına ‘lütuf’ olarak bakanAkdağ’ın özür dilemesini ve isti-fa etmesini istedi. Engelliler,taşeron sistemiyle güvencesizçalıştırılan tüm engellilerin veemekçilerin kadroya alınmasınıistedi.

Açıklamaya Altınokta KörlerDerneği İstanbul Şubesi, DevSağlık-İş, TSD, Kas-Der ve TTBdestek verdi.

‘Hamzaoğlu onurumuzdur’

Lütuf değil güvenceli iş

Polis, ÖGBfaşist, el ele

K ocaeli ÜniversitesiHalk SağlığıAnabilimdalı üyesi

Prof. Dr Onur Hamzaoğlu2005 yılında çok önemli birçalışmaya imza attı. 2005yılında “Endüstri YoğunBölgelerde Yaşayanlarda ÖlümNedenleri: Dilovası Örneği”isimli çalışmasının sonuçlarınıyayınladı ve kansere bağlıölümlerdeki aşırılığı gözlerönüne serdi. Bu çalışmasınıyerel ve ulusal bilim çevrelerive siyasi otoriteler ile paylaştı.Çözüm önerilerini 2006’daTBMM’ye sundu. Hamzaoğlubenzer bir çalışmanın sonucunugeçen ay kamuoyuyla paylaştı.2011 yılının ilk günlerindesonuçlarını paylaştığı buçalışmaya göre annelerin ilksütünde ve bebeklerindışkılarında bazı ağır metallerve eser elementler saptandı.Hamzaoğlu bu araştırmayı

Kocaeli Üniversitesi’nde HalkSağlığı, Çocuk Sağlığı veHastalıkları ile Tıbbi GenetikAnabilim Dallarındanakademisyenler ile birlikteyürüttü, araştırma üniversiteninbilimsel araştırma fonutarafından desteklendi. Fakatbu çalışmanın ardından halksağlığı için önlem almasıgereken Kocaeli BüyükşehirBelediye Başkanı ve DilovasıBelediye Başkanı, CumhuriyetSavcılığı’na Hamzaoğluhakkında şikayet dilekçesiverdi. İki AKP’li belediyebaşkanı, Hamzaoğlu’nun “Kanve dışkıları bırakın, doğumyapıp çocuk emziren annelerinsütünde bile çinko, demir,alüminyum, kurşun, kadmiyumtespit ettik, tehlike büyük”dediği, basın yoluyla bu bilgileriaçıkladığı ve bu vesileyle “halkarasında korku ve panik yarat-mak amacıyla tehdit” gerekçe-

siyle yargılanmasını istedi.AKP’li başkanların yazdığıdilekçe sonrasında savcılıkhazırladığı dosyayı, söz konusufiilin incelenmesi amacıylaKocaeli ÜniversitesiRektörlüğü’ne gönderdi.Rektörlük, bu dilekçe uyarıncaHamzaoğlu hakkında ceza so-ruşturmasına başladı. Bu soruş-turma devam ederken, SağlıkBakanlığı Kanserle Savaş Da-iresi Başkanlığı tarafından aynıgerekçeyle YÖK’e yazılan yazı-nın, YÖK tarafından KocaeliRektörlüğü’nün bilgisine sunul-ması üzerine, Hamzaoğlu’narektörlük tarafından disiplinsoruşturması da açıldı.

Meslektaşları, bilim insanlarıHamzaoğlu’na destek için inter-nette bir imza kampanyasıbaşlattı. Kampanyaya katılmakve daha fazla bilgiye ulaşmakiçin www.onurumuzusavunuyo-ruz.org’u ziyaret edebilirsiniz.

“Aysel Hanım (Tuğluk) ‘kötüşeyler olacak’ dediğinde,

insanlar ‘Bizi tehdit ediyorlar’ dedi.Oysa söz ettiği bu tırmanıştı. Bizegöre orduya operasyon emrini AKPverdi. Mümkün olduğunca PKK’liöldürüp oy almaya çalışıyor. Türkmilliyetçisi oyları arttırmayaçalışıyor.”

Selahattin Demirtaş, 14Mayıs’ta Şırnak Uludere’deyaşanan çatışmada öldürülen 12PKK gerillasının ardından yaşananolayları bu sözlerle değerlendirdi.

14 Mayıs günü ŞırnakUludere’de TSK ile PKK arasındabir çatışma yaşandı. ÇatışmaTSK’ya göre ‘Irak sınırındansızmaya çalışan PKK’lileri durdur-mak ve kendilerine pusu kurulmasıihtimalinin önüne geçmek’ içinyaşandı. Kandil’den yapılan açıkla-maya göre ise TSK 12 Mayıs günüsınırı geçerek kendine bağlı güçleresaldırmak istemiş, 14 Mayıs’a deksüren çatışmalar sonucunda 12 ge-rilla hayatını kaybetmişti.

YAfiAMI DURDURAN ÖFKEÖlüm haberleri Kürt illerinde

üç gün süren yas ve tepki eylem-lerini beraberinde getirdi.Diyarbakır, Hakkâri, Şırnak baştaolmak üzere bölgede hiçbir kentteve ilçede kepenkler açılmadı,araçlar çalışmadı, öğrenciler okulagitmedi. Cenazeler binlerce kişininkatıldığı kitlesel törenlerlekarşılandı. Çatışmada Iraktarafında kalan üç gerillacenazesinin getirilmemesi isegörülmemiş bir duruma yol açtı.

Aralarında Hasip Kaplan, GültanKışanak ve Osman Baydemir’inolduğu üç yüzden fazla kişicenazelerin bulunduğu BilicanTepesi’ne yürüdü. Kalabalık grup,askerlerin taciz atışları, biber gazlımüdahalelerine rağmen sınırıgeçerek cenazeleri buldu ve sınırınhemen bitişiğindeki YemişliKöyü’ne taşıdı.

Genel seçimler öncesi bölgedegerilimi tırmandıran bu çatışma

üzerine, Taraf gazetesi yazarı,Fethullahçı polis Emre Uslu yenibir iddia gündeme getirdi. Uslu, 17Mayıs’ta “PKK’lılarınöldürülmesinin AKP’yi BitirmePlanı ile bir ilişkisi var mı?” diyeyazdı. Çatışmaların AKP’yi zordurumda bırakmak için ‘derindevlet’ tarafındangerçekleştirildiğini öne sürenUslu’nun bu görüşü CengizÇandar gibi AKP destekçisi liberal-

ler tarafından da farklı biçimlerdedile getirildi.

SAH‹P ÇIKIYORSORUMLULUK ALMIYOR

Bu iddiaların ardından Erdoğanart arda açıklamalar yaptı. 17Mayıs günü Malatya’da “TSKgörevini yapmıştır” diyen Erdoğan,ertesi gün bir törende Uslu’nuntezini yineleyen ama “terörlemücadeleden taviz vermeyen” bir

açıklama yaptı. Erdoğan, şöylekonuştu: "Silivri ile Kandil’inyazdığı senaryo, birileri tarafındanoynanıyor.”

Hükümetin bilgisi ve onayıdâhilinde düzenlenen operasyonuErgenekon’la ilişkilendirmeyeçalışan ve bunların AKP’ye karşıdüzenlenmiş bir tertip olduğunusavunan açıklamalar karşısındaSelahattin Demirtaş cevap verdi.Demirtaş bu iddiaları şu sözlerledeğerlendirdi: “Başbakan çıkıpaçık açık, ‘bu operasyonlaryapılıyor yapılacaktır’ diyor. Genelbaşkanları ‘operasyonları bizyapıyoruz’ diyor. Buradakiadamları ‘hayır biz operasyonlarıyapmıyoruz, operasyonlar bizekarşı yapılıyor’ diyor. Ben şimdisoruyorum, öldürülen 12 kişiAKP’li mi yoksa PKK’li midir?AKP’ye karşı operasyon yapılıyorsaPKK’liler niye ölüyor?”

Askeri operasyonlar Kürtlerdeöfke, Kürt açılımı söylemindenrahatsız olan şoven kitlelerde isetatmin yaratıyor. Erdoğan par-tisinin MHP tabanındaki etkisinigüçlendiren bu operasyonlarısavunuyor, seçimde bu etkininkarşılığını oy olarak almayı hedefli-yor. Fakat bir yandan da dökülenkanın sorumluluğunu almıyor,Kürt halkının öfkesinin hedefindeyer almak istemiyor. Operasyonunarkasında derin güçler olduğuimasını yineliyor. Yıkım poli-tikalarının bedelini siyasal arendakriz olarak yaşayan AKP’nin kan-dan ve halklar arası düşmanlıktanbaşka vaat edecek bir şeyi kalmadı.

Halk›n SesiSSaahhiibbii vvee SSoorruummlluu YYaazz›› ‹‹flfllleerrii MMüüddüürrüü

Ali Ergin DemirhanTTeelleeffoonn // FFaakkss

0212 245 90 37AAddrreess Tomtom Mahallesi Örtmealt› Sokak No: 6/3

BEYO⁄LU/‹STANBULBBaass››lldd››¤¤›› YYeerr

Taflbask› Matbaac›l›k Yay. ve Amb. San. Tic. Ltd. fiti. Bask› TesisleriKocaeli /‹ZM‹T (0262 335 45 29)

15 günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.

AKP askeri operasyonlar› savunarak ›rkç› seçmen üzerindeki etkisiniart›r›rken akan kan›n sorumlulu¤unu almayarak ‘hükümete karfl› tertip’ diyor

AKP hem vuruyor hem suçluyor

Page 5: Halkın Sesi 132

DÜNYAHalk›n Sesi

520 May›s 2011 / 2 Haziran 2011

iklimkıta7 5

Meksika’da 1984 yılından bu yana silahlımücadele yürüten Zapatista Ulusal

Kurtuluş Ordusu- EZLN, oğlunu kirli savaştakaybeden şair-gazeteci Javier Scilia'nınbaşlattığı yürüyüşe destek amacıyla SanCristobal'de eylem yaptı. Meksika hüküme-tinin yürüttüğü kirli savaşa karşı sokağa çıkanbinlerce Zapatista, kar maskeleriyle yaptıklarıyürüyüşle Calderon hükümetinin savaşı dur-durmasını talep etti. Yürütülen bu savaşta,2006’dan günümüze dek yaklaşık 30 bin kişiyaşamını yitirdi.

2008’in sonunda patlak veren ekonomikkrizden en çok etkilenen ülkelerden olan

İspanya’da, krizin etkileri ve uygulanan neoli-beral politikalara karşı binlerce kişi sokaklaradöküldü. İnternet üzerinden yapılan çağrıylailk olarak 16 Mayıs’ta bir araya gelen 150 kişipolis saldırısına maruz kaldı. Yaşanan çatış-mada yaralananlar ve gözaltına alınanlar oldu.Bu eylemin ardından 18 Mayıs’ta Madrid’dekiSol Meydanı’nda toplanan binlerce kişi mey-dana çadır kurarak uygulanan politikalaratepki gösterdi ve meydanda sabahlama kararıaldı. İspanya, Avrupa ülkeleri arasında yüzde21,3’le en yüksek işsizlik oranına sahip olanülke durumunda.

Madrid’te ‘Tahrir’

Salih gider, izi kal›r

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn,New York’ta kaldığı otelde çalışan bir kadı-

na cinsel saldırıda bulunduğu için gözaltınaalındı. Tutuklanarak Rikers İsland hapishane-sine gönderilen Kahn’ın ilk duruşmada yaptığı1 milyon dolarlık kefaletle serbest kalma tale-bi de reddedildi. Öte yandan Avrupalı siyasi-ler de Kahn’ın istifa etmesini istiyor. Konuylailgili konuşan İspanya Maliye Bakanı ElenaSalgado da "Birine dayanışmamı ve desteğimigöstermem gerekseydi, bu saldırıya uğrayankadına olurdu" diyerek Kahn’ı istifaya çağırdı.

IMF Baflkan› Kahn,tacizden tutukland›

Yemen’de 33 yıldır süren Ali Salih Abdul-lah iktidarı, yapılan Körfez İşbirliği Kon-

seyi (KİK) tarafından hazırlanan anlaşma uya-rınca bir ay içinde son bulacak. Bu durum Ye-men halkının zaferiymiş gibi görünse de anlaş-manın taraflarına ve şartlarına bakıldığında,Salih’in gitmesinin Yemen’de sistemin yeni-den kurulması yolunda atılan bir adım olduğuanlaşılıyor. KİK’te Birleşik Arap Emirlikleri,Bahreyn, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar veUmman bulunuyor. Anlaşmada ABD’nin derol oynadığı ifade ediliyor. KİK daha önceBahreyn’e asker göndererek, buradaki isyancı-ları katletmiş ve isyana darbe vurmuştu.

İsyanın ‘başka’ ülkesi

Sana bayram, bana bombaKemer sıkanıncanını sıkıyorlar

Zapatistalar yenidenmeydanlara ç›kt›

AKP’nin8.5 y›ll›kikiyüzlü

d›fl politikas›

AKP sekiz buçuk yıllık iktidarıboyunca izlediği ikiyüzlü dış

siyaset politikalarıyla birçok kezmadara oldu. Emperyalizmin aktiftaşeronu rolünün gereklerini yerinegetirmek için didinen AKP,Dışişleri Bakanı AhmetDavutoğlu’yla birlikte ortaya çıkan“komşularla sıfır sorun”politikasında da birçok kez ikiyüzlüadımlar attı; bu stratejisiniemperyalizmin çıkarları doğrul-tusunda “farklı ülkelere farklımuamele” şeklindeki bir ilkesizlikpolitikasıyla yürüttü.

Bölgede lider güç imajı yarat-maya çalışan AKP’nin, sonyaşanan Libya saldırılarındabölgede emperyalistlerin işineyaradığı ölçüde bir varlığı olduğuda bir kez daha ortaya çıktı.

Sekiz buçuk yıllık AKP ikti-darının dış siyasetteki “üstünbaşarıları”na kısaca göz atalım:

KIBRIS: AKP iktidara geldikten sonra

Kıbrıs’taki “T.C. egemenliği”nikendi kontrolünde sürdürmek iste-di. Kıbrıs sorununu dayatmacıpolitikalarla çözebileceğini iddia

eden ve işgalci konumda olduğuadada halka neoliberal politikalarıdayatan AKP, 2010 yılının sonun-da Kıbrıs halkından gerekencevabı aldı.

“Ankara elini yakamızdan çek”pankartı AKP’nin elinde patlayanKıbrıs politikalarının fotoğrafı gibiy-di.

F‹L‹ST‹N-‹SRA‹L: Her fırsatta Filistin halkının

mağduriyetinden prim yapmayaçalışan AKP’nin İsrail’e karşı yürüt-tüğü “dayılanma” politikasınınsamimiyetsizliği de pek çok kezgörüldü. 2008’deki Gazzesaldırısından sonra, meşhur DavosZirvesi’nde yaptığı “One minute”şovunun altından Heron ve diğerpek çok silah anlaşmasını yürütenAKP, bir yıl önce yaşanan MaviMarmara saldırısının ardından yineİsrail’e esip gürledi ama işanlaşmaları iptal etmeye gelince“Bakkal dükkanı yönetmiyoruz”dedi. Aynı dönemde, yıllardırOECD’ye giremeyen İsrail,AKP’nin kabul oyuyla OECD’yegirdi.

ABD-NATO-BM: “NATO ve BM’de olmazsa

olmaz pozisyondayız, artık güçlüülkeyiz” imajı çizmeye çalışanAKP’nin emperyalist hege-monyanın çıkarlarına hiçbir zamankarşı koyamadığı sık sık görüldü.ABD’nin işgal politikalarına hizmeteden AKP, Afganistan’daki işgalde,emperyalistler adına önemligörevler üstlendi. Libya işgalininbaşlangıcında “NATO’nunLibya’da ne işi var? Öyle saçmaşey mi olur?” diyerek “Libyalıkardeşlerine bombayağdırılmasına göz yumamaya-cağını” söyleyen Tayyip Erdoğan’ınaçıklamalarının hemen ardındanİzmir’deki NATO üssü Libya’dauygulanan uçuşa yasak havasahasının denetleme-komutamerkezi oldu. BM, Libya’ya yönelikişgal planları yaparken butoplantılara AKP çağırılmadı.AKP’ye sadece alınan kararlarıuygulamak düştü.

KOMfiULARLA SIFIR SORUN: Her fırsatta dış siyasette

“komşularla sıfır sorun” hikayesinianlatan AKP’nin emperyalist

tahakkümün sürdürülebilmesiadına “işine gelen” komşuyla “iyiilişkiler” kurduğu, ancakemperyalist çıkarlarla çelişenkomşularına karşı iki yüzlüdavrandığı sık sık görüldü.Güneydoğu sınırındaki komşusuIrak emperyalist işgal tehdidiyleyüz yüzeyken, işgal kuvvetleriniTürkiye topraklarından geçirmeyeçalışan AKP’nin komşularla nasılbir “sıfır sorun” politikası izlediğianlaşıldı.

Geçtiğimiz yıl somutlaşanNabucco projesiyle birlikte, halihazırda nükleer silah bahanesiyleişgal hedefine oturtulan komşusuİran’la bir yandan İslamcı ilişkilerüzerinden “iyi geçinen” AKP,diğer taraftan da emperyalizminson model projesi kapsamındafüze kalkanı hattı oluşturarakkomşularının bir işgal saldırısıkarşısındaki savunma dirençlerinikırma yönünde adım attı.

İran ve Rusya’daki enerjininönemini azaltarak emperyalistlerinbu ülkeler karşısında elinigüçlendiren enerji hattı poli-tikalarında da AKP’nin emperya-lizme önemli hizmetleri oldu.

“A rap Baharı” ey-lemleri devamederken, 18

Mart’ta Suriye’de rejim kar-şıtı yazılama yapan gençleringözaltına alınması, isyan ate-şinin yaktığı ülkelere biryenisini ekledi. Gençleringözaltına alınmasına karşıbaşlayan eylemlere polis vah-şice saldırınca, eylemler da-ha da büyüyerek Suriye’dekipek çok kente yayıldı.

İsyan, patlak verdiğigüneydeki işçi kentiDeraa’dan taşarak, kısasürede neredeyse tümSuriye’ye yayıldı. Yıllardırsüren baskıcı rejime, sonyıllarda uygulanan neoliberalpolitikaların getirdiği yıkımda eklenince Suriye’de Esadyönetimine karşı büyük birisyan ortaya çıkmış oldu.Şimdiki devlet başkanı BeşarEsad’ın babası, öncekiDevlet Başkanı Hafız Esaddöneminde uygulamayakonulan ve 48 yıldır yürür-lükte olan Olağanüstü HalYasası’nın kaldırılması,özgürlüklerin kısıtlanmasınason verilmesi, işsizlik ve yok-sulluğa çare olacak (geçiciişçiliğin kaldırılması ve temelgıda maddelerine sübvansiy-onların devamı gibi) poli-tikalar uygulanması talepleri,gün geçtikçe (bu taleplergeçerliğini korumakla birlik-te) Esad ve yönetiminin isti-fa etmesi talebine dönüştü.

‹SRA‹L’LE ‹L‹fiK‹LERBaas Partisi içindeki çe-

kişmede rakiplerini alt ede-rek yönetime geçen HafızEsad döneminden beri, Suri-ye’yle emperyalist batı güçle-ri arasındaki ilişkiler inişli çı-

kışlı (genellikle inişli) birgrafik izledi. İki kutupludünya koşullarında SovyetlerBirliği’ne daha yakın duranSuriye, İran’da 1979’da ikti-dara gelen İslamcı yönetimlebirlikte emperyalizmin çıkar-larına batan iki ülkeden bi-riydi. İsrail’in 1967’deki 6Gün Savaşları sonucundabölgede stratejik açıdan çok

önemli bir konumda olanGolan Tepeleri’ni işgal et-mesinden bu yana düzelme-yen İsrail-Suriye gerginliği,Suriye’nin İsrail’e karşı sava-şan Filistinli grupları ve sonolarak 2006’daki Lübnan di-renişini desteklemesi de Su-riye’yle emperyalist batı dev-letleri arasındaki ilişkileringergin veya temkinli sürme-

sinin önünü açtı.

ABD N‹YEDESTEKL‹YOR?

ABD Dışişleri BakanıHillary Clinton’un yaptığı“Libya ve Suriye’deki durumaynı değil. Libya’da halkıbombalayan bir rejim var.Suriye’de ise görmek isteme-diğimiz durum polis eylemle-

rinin sonucu” diyerek Suri-ye’de halkı katleden Esadyönetimine dolaylı destekverdi. Clinton’un katliamınnasıl değil, kim tarafındanyapıldığı konusuna takılması,üstelik de bunu çarpıtması(Suriye’deki katliamlarda or-dunun başrolde olduğu bili-niyor) emperyalistlerin Esadrejimine olan sevgisinden de-

ğil, Esad’ın yerine koyacakkimsenin olmaması, bölgede-ki emperyalist çıkarlara aykı-rı grupların kontrolünün sağ-lanması gerekliliği ve henüzLibya’daki durumun içindenbile çıkamamışken Suriye’deboğulmaktan korkmasındankaynaklanıyor.

MEZHEP KAVGASI MI?Suriye’deki eylemlerde

öne çıkan meşru talepler, za-manla bazı grupların eylem-lerde boy göstermesiyle tamda Suriye yönetiminin ve em-peryalistlerin istediği şekildegölgelenmeye başladı. Suri-ye’de daha önce de iktidarıalmak için sokağa çıkan an-cak Hafız Esad tarafındankanla bastırılan MüslümanKardeşler ve CIA destekli ol-duğu bilinen Selefiler’in Suri-ye’deki eylemlerde “İran’ahayır! Hizbullah’a hayır!Müslüman (Sunni denmekisteniyor, çünkü Esad ailesiAlevi kökenli) başkan istiyo-ruz” sloganlarıyla sokaklaraçıkarak eylemleri mezhepseltemelliymiş gibi göstermeyeçalışıyor. Suriye’deki isyanlabir kez daha görülüyor ki,emperyalizm yeri geldiğindedostunu ezen, yeri geldiğindedüşmanıyla işbirliği yapantutumunu bölgede sisteminyeniden kurulması içindevam ettiriyor. Bunun içinkimi zaman kontra örgütlerkurulurken kimi zaman daaçık bir ikiyüzlülükle, çıkar-ları için, halkını katledenleresessiz kalıyor. Suriye’deisyanın başarıya ulaşması zorgibi görünse de halkınkurşunlara karşı savaşı hergeçen gün yeni zaferlerkazanmaya devam ediyor.

Suriye’de halkın talepleri diğer ülkelerdekiyle ‘benzer’ olsa da ülke, diğerlerinden ‘başka’. ABD DışişleriBakanı Clinton’un da “Suriye başka” diye vurguladığı bu durum, Suriye’yi ayrı bir yere koyuyor

Küresel ekonomik krizden en çok etkilenen ülke-lerden olan Yunanistan’da emekçiler grevlere ve

eylemlere devam ediyor. Hükümetin IMF ve DünyaBankası’yla imzaladığı anlaşmalar uyarınca bütçekesintilerine gitmesine ve maliyetlerin kısılmasıamacıyla çalışma koşullarının kötüleştirilmesine tepkigösteren on binlerce Yunanistanlı meydanlara çıktı.Tüm ülkede 11 ve 17 Mayıs’ta emekçiler genel grevegiderken, öğrenciler okulları boykot etti.

Sindagma Meydanı’nda yapılan eylemlere polissaldırınca çıkan çatışmalarda çok sayıda kişi yaralandı.Hava, kara ve deniz taşımacılığında çalışan işçileringreve gitmesi nedeniyle ulaşım durma noktasına geldi.Hükümet 23 milyar Euro’luk tasarruf paketinde,KDV'nin yüzde 19'dan 21'e çıkarılması, akaryakıtayeni vergi artışı, kamu ödeneklerinde yeni kesintileregidilmesi, öğrenim harçlarına zam yapılması gibi uy-gulamaları hayata geçirmek niyetinde. Bu yıkım poli-tikasına karşı çıkan emekçiler, kemer sıkma politika-larından vazgeçilinceye kadar mücadelelerini sürdür-mekte kararlı olduklarını ifade ediyorlar.

Filistinlilerin Nakba (BüyükFelaket) olarak

adlandırdıkları Siyonist İsraildevletinin kuruluş yıldönümü buyıl da eylemlerle geçirildi.

Nakba’nın 63. yıldönümündeFilistin, Lübnan, Mısır veSuriye’de yapılan eylemlerdeİsrail polisi ve askerinin ateşaçması sonucu en az 16 kişihayatını kaybetti; yüzden fazlakişi yaralandı.

Nakba’nın başlangıç tarihi,işgal edilen Filistin topraklarındaİsrail devletinin kurulduğu 1948yılı olarak kabul edilse de,başlangıcı aslında çok dahaeskilere dayanıyor.

1880’li yıllarda Filistinli köylü-leri topraklarından sürerekbaşlayan Nakba, o tarihten buyana hiç durmadan devam edenbir süreci anlatıyor.

1880’den 1948’e kadar 700 binFilistinli topraklarındansürülürken, bu tarihten sonra dayüzbinlerce Filistinlitopraklarından koparıldı.1948’den bu yana beş yüzdenfazla Filistin köyü işgal edildi. Burakam Siyonist İsrail devletininişgale başlamasından öncekiFilistin topraklarının yüzde 78’inedenk düşüyor.

Bu işgallerin sonucu olarakbugün 4 milyon 700 bin Filistinli,topraklarından uzak yaşamakzorunda kalıyor.

Önümüzdeki süreçte de sadeceDoğu Kudüs’te 60 bin evinyıkılması ve buralara Kibutzlarınkurulması düşünülüyor.

Siyonist işgal İsrail’de bayramolarak kutlanırken, bu durumaisyan eden, direnen Filistinlilerinpayına da bombalar düşüyor.

Suriye-Türkiye iliflkilerinin, Suriye’de yaflanan son isyan hareke-tiyle birlikte ne yöne gidece¤i merak konusu olmufltu. Tunus, M›s›rve Libya’daki isyanlarda oldukça gecikmeli ve ikiyüzlü bir biçimdetepki veren AKP hükümeti, aktif tafleronluk rolünün gere¤i olarakve de bölgedeki Kürtlerin durumunun kontrol edilemeyen bir halalmas›ndan endifle etti¤i için bir süredir önemli ekonomik anlafl-malara imza att›¤› Esad’a sadece reform önerisinde bulunmaklayetindi. Libya’da Kaddafi’nin halk› katletmesini öne sürerek “Lib-

ya’da ne ifli var?” dedi¤i NATO’ya daha sonra iflgal için kap›lar›n›açan AKP, ayn› tepkiyi Esad yönetimine göstermeyerek ikiyüz-lülü¤ünü ortaya koydu. ‹ran’a yak›n bir Suriye istemeyen ABD’ninbölgede Suriye’yle iliflkileri iyi olan bir Türkiye’ye ihtiyaç duymas›AKP’nin Suriye’de rejime yak›n durmas›n› gerektiriyor. ‹ran –Suriyeekseninin emperyalistlerin kontrolü alt›nda tutulmas› ve Suriye’ninbu eksenden ç›kar›lmak istenmesi de AKP’nin Suriye’deki durumaiflbirlikçi bir yaklafl›mda bulunmas›n› “gerekli” k›l›yor.

Türkiye Suriye’ye nereden bakıyor?

Geçen y›ldan bu yana sokakta olan Yunanistanl›emekçilerin son eylemi de kitlesel kat›l›ml› oldu

AKP 8.5 yıllık ikti-darı boyunca izle-diği ikiyüzlü dışpolitikayla,emperyalizminbölgedeki çıkarla-rının bekçiliği veaktif taşeronrolünün hakkınıvermeye çalışır-ken, dış politikasıbir çok kez iflasıneşiğine geldi

Page 6: Halkın Sesi 132

6Halk›n Sesi 20 May›s 2011 / 2 Haziran 2011

KİBELE

Fiziksel, psikolojik ya da ekonomik şiddete maruzbırakılıyor. Kadınları şiddetten koruyacak sığınmaevleri yok. Yasalar, uygulamalar kadınları koru-muyor. Şiddet gören kadınların çoğu, evlerine geridönmek zorunda kalıyor. Kadınlar, erkek egemennamus anlayışının egemenliği altına alınıp ikinci sınıfinsanlar haline getiriliyor.

Ev içi emek hiçbir toplumsalkarşılık ve hak yaratmadanyağmalanıyor. Kadınlarözelleştirilen sağlık, yaşlı veçocuk bakımı alanlarının beda-va işçileri haline getiriliyor.

Birçok kadın çalışacak işbulamıyor. Ücretli işlerdeçalışan kadınlar, erkeklerdençok daha ucuza ve güvencesizçalıştırılıyor. Ücretli çalışan 20milyondan fazla kadının hiçbirsosyal güvencesi yok.

Her gün 5 kad›n, yak›nlar› olan erkekler taraf›ndanvahflice öldürülüyor

Kadınlar, insan hayatını ve toplumuayakta tutmak için ömür boyuçalışan emekçilerdir. Oysakadınların günde en az 5 saatleriniharcadıkları ev işleri, erkekler vedevlet tarafından işten sayılmıyor.Ömür boyu çalışan ev kadınları,hiçbir hakka sahip değil. Çamaşır,bulaşık, ütü, yemek gibi ev işleri veçocuk yetiştirmek, toplumunvarlığını sürdürmek için ihtiyaçduyduğu işlerdir. Ev işleri, devlet veerkekler tarafından paylaşılanakadar, ev kadınlarına sosyal güvenceve emeklilik hakkı istiyoruz.

Ev kad›nlar›na sosyalgüvence! Devlet vetoplum, ev ifllerinizenginlik yaratan ifllerolarak kabul etsin!

Evlerde temizlik işçisi olarak çalışan; çocuk-lara ve hastalara bakan on binlerce kadınınhiçbir sosyal güvencesi yok. Temizlik işçileri,zor çalışma koşullarında, her türlü tehlikelimaddeye maruz kalıyor; astım, fıtık gibimeslek hastalıklarına yakalanıyor. Ama te-mizlik, çocuk ve hasta bakımı gibi ev hiz-metleri, iş yasası kapsamına bile alınmıyor.Ev işçileri “işçi” sayılmadıkları için hiçbirsosyal haktan yararlanamıyorlar. Ev işçisikadınların işçi olarak kabul edilmesini vesosyal haklarının tanınmasını istiyoruz.

Ücretli çalışan her dört kadından bi-ri güvencesiz. Kadınlar, güvencesiz,taşeron işçi çalıştırılan işkollarınınen ucuz işçileri. Kadınlara verilenücretler yol ve yemek masraflarını

bile zor karşılıyor. Merdiven altı kon-feksiyon atölyelerinde, hastanelerde,

alışveriş merkezlerinde, serbest bölgelerde gü-vencesiz çalıştırılan kadınlar, düşük ücret, fazlamesai, işten çıkarma ve işyerinde taciz gibi in-sanlık dışı koşullara mahkum ediliyor.AKP’nin “torba yasası” kadın istihdamını ar-tırma maskesi altında kadınların güvencesizli-ğini artırıyor. Kayıt dışı, taşeron kadın işçi ça-lıştırmanın yasaklanmasını; tüm kadınlara in-sanca ücret ve güvenceli iş istiyoruz.

AKP hükümetinin uygulamaları, toplumusağlıksızlığa mahkûm ederken kadınları“muhtaç kişiler” haline getiriyor. Kadın-ların sağlık hakkından yararlanması “ev-lenme” koşuluna bağlanıyor. Esnek ça-lıştırılan kadınlar, babalarının ve kocala-rının sağlık güvencesinden yararlanamı-yor. Bu durum, kadını erkeğin mülkü sa-yan düşüncelerin yaygınlaşmasına nedenoluyor. Kadınların bedenleri ve emekleriüzerindeki yağmayı artırıyor. Kadınlara evlen-me koşulundan, babadan ve kocadan bağımsızsağlık sigortası hakkı istiyoruz!

Kad›nlara babadan vekocadan ba¤›ms›z sa¤l›kgüvencesi! Kad›nlar› bireyolarak yok sayan uygulamalar›n iptaledilmesini istiyoruz!

“Aileyi” kadınların tek seçeneği haline getirerek aileve evlilik dışında da var olabilmelerini zorlaştıran aile

sigortasını istemiyoruz; tüm kadınlara insanca yaşaya-bilecekleri koşullar istiyoruz. Kadınların eşit ve özgürbireyler olarak asgari yaşam standartlarına sahip ola-bilmeleri için gerekli kapsamlı önlemler alınmalıdır.Kadınların eğitim, sağlık, güvenceli iş haklarının gü-vence altına alınmasını; kadınlara şiddete karşı kap-

samlı koruma sağlanmasını; kadınların siyasete eşit veözgür bireyler olarak katılmasını teşvik eden çok yönlü po-

zitif ayrımcılık önlemlerinin hayata geçirilmesini istiyoruz.

Aile sigortas› de¤il tümkad›nlara sosyal güvence!Sadaka de¤il, tüm kad›nlar›nsosyal güvence, çal›flma veba¤›ms›z yaflama haklar›n›n

güvenceye al›nmas›n› istiyoruz!

Bu korku nedeniyle şiddetkarşısında sessiz kalıyor.Kölece çalışma koşullarınarazı geliyor.

Kad›nlar›n ço¤u“muhtaç durumadüflmekten” korkuyor

Aile ve evlilik, kadın için tek seçenek olarak sunuluyor.Aile kutsallaştırılıyor. Kadın bedeni erkeğin kulu;patronların malı; gericiliğin aracı ve cemaatin kölesihaline getiriliyor.

Gerici, cinsiyetçi AKP hükümeti“kad›n›n yeri evidir, göreviçocuk do¤urmakt›r, erkeklerlekad›nlar eflit de¤ildir” diyor

Sağlık paralı hale geldikçe, en çok kadınlarsağlık hakkından yoksun kalıyor. Kadınlarınhayatının erkekler, patronlar ve AKP iktidarıtarafından düşmanlıkla kuşatıldığı bir ülkedeyaşıyoruz!

Ev kad›nlar›, babadanve kocadan ba¤›ms›zsa¤l›k ve emeklilikhakk›ndan yoksun

Tüm kadınlara sosyal güvenceKad›nlar›n ço¤unlu¤u sosyalgüvenceden yoksun

Kad›nlar›n evdeki eme¤içal›flmadan say›lm›yor

Tafleron iflçi çal›flt›rmak yasaklans›n! Kad›n eme¤inin istihdam edildi¤i iflkollar›nda tafleron kad›n iflçi çal›flt›rmakyasaklans›n, tüm kad›nlara güvenceli ifl!

Ev iflçisi kad›nlara sosyalgüvence! Evlerde temizlikyapan, çocuk, hasta bakan;parça bafl› ifl yapan kad›niflçilerin sosyal haklar› verilsin!

Eğitim, sağlık ve hasta-yaşlı bakımı gibi alanlardaki özelleş-tirme ve paralılaştırma uygulamaları en çok kadınları etkili-yor. Okullarda para toplanması kadınlar üzerindeki maddi vemanevi sömürüyü artırıyor. Para ödeyemeyen kadınlar okul-larda tuvalet temizlemek zorunda kalıyor. Hastanelerin para-lı hale gelmesi, kadınların sağlık haklarına ulaşmasını zorlaş-tırıyor. Yaşlı ve hastaların bakımı kadınların sırtına yıkılıyor.Kadınlar insanca bir işte çalışma ve sosyal hayata katılma

haklarından mahrum bırakılı-yor. AKP ve patronlar, özelleş-tirilen eğitim, sağlık gibi alanlar-da görünmez işçiler olarak çalış-tırdıkları kadınların emeğine elkoyuyor. Eğitim, sağlık, hasta-yaşlı bakımı gibi alanlarda para-sız, nitelikli, kamusal hizmet ve-rilmesini istiyoruz.

E¤itim, sa¤l›k, hastabak›m› alanlar›ndakiözellefltirmelere derhal son verilsin!

AKP hükümeti döneminde kadına yönelik şiddet yüzde1400 arttı. Her gün 5 kadın, en yakınları olan erkeklercevahşice öldürülüyor. Yüzlerce kadın sözlü, fiziksel, psiko-lojik şiddete maruz kalıyor. Kadınların eğitimden sağlığa,siyasetten çalışma hayatına, evden işyerine “ikinci sınıf”insanlar haline getirilmesine son verecek kapsamlı sosyalve politik çözümler istiyoruz. Kadına yönelik şiddet suç-larında haksız tahrik indirimi uygulanmamasını; cezala-rın artırılmasını; danışma merkezleri ve sığınma evlerininsayısının artırılmasını; şiddet gören kadınlar ve çocuklarıiçin şiddetten uzak, özgür bir hayatı mümkün kılacak ya-şam ve çalışma koşullarının sağlanmasını istiyoruz.

Kadınlar hem evde, hem ücretli işlerde çalışıyor;iki kat emek harcayıp yıpranıyor. Kadınlara ve er-keklere mezarda emekliliği dayatan yasaların der-hal iptal edilmesini; kadınlarıngasp edilen erken emeklilikhaklarının iade edilmesini;ücretli işlerde çalışankadınların tüm sosyalve özlük haklarınıninsanca bir yaşamdüzeyine getirilme-sini istiyoruz!

Kad›nlar›n erkenemeklilik hakk› iadeedilsin! Hem evde hemde ücretli ifllerdeçal›flan kad›nlara erkenemeklilik hakk›!

Ülkemizde engelliler insanlık dışı koşullardayaşamaya mahkûm ediliyor; engelli kadınlarve engelli anneleri büyük bir çaresizliğe itili-yor. İş bulamayan; cinsel tacizin hedefi hali-ne getirilen; sosyal hayata katılmakta ve eği-tim, sağlık hizmetlerinden yararlanmaktabüyük zorluklar yaşayan engelliler için gü-venceli yaşam koşulları istiyoruz. Engelli ka-dınlara yönelik sosyal hakların iyileştirilmesi-ni; yaşamlarını engelli çocuklarını yetiştirme-ye adayan engelli annelerine özel sosyal hak-lar ve emeklilik-erken emeklilik haklarınınverilmesini istiyoruz.

Yüzlerce kadın, çocuklarına bakacak kimsesi olmadığı ya dakreş parası bulamadığı için çalışma hakkından yoksun kalıyor.

Çocukların okul öncesieğitim hakları gasp edili-yor. İşyerlerindeki emzir-me odaları kaldırılıyor;kreş hakkı gasp ediliyor;doğum izinleri hala çok ye-tersiz. Tüm mahallelerdeinsanca koşullara sahip,parasız kreşler istiyoruz.İşyerlerinde sadece kadınişçilerin değil, kadın-erkektüm çalışanların sayısınagöre parasız, nitelikli kreş-ler istiyoruz.

Paras›z krefl istiyoruz! Çocukbak›m›n› kad›nlar›n s›rt›nay›kan ve paral› hale getirenuygulamalara son verilsin!

Engelli kad›nlar› ve engelli annelerini çaresizli¤eiten uygulamalara son verilsin!

fiiddete karfl›sosyal güvence!Kad›na dönükfliddeti

önlemeye dönük sosyaldüzenlemeler istiyoruz!

Kadın düşmanlığını yıkmak için sosyal güvence

Page 7: Halkın Sesi 132

7Halk›n Sesi 20 May›s 2011 / 2 Haziran 2011

KİBELE

İ MECE Kadın SendikasıGirişimi, gündelikçi FatmaAldal’ın ölümü ile ilgili

inceleme başlatılması için İstan-bul’dan Ankara’ya Çalışma veSosyal Güvenlik Bakanlığı’nagitti. Bakanlık’tan alınaninceleme sözünü, İMECE KadınSendikası Girişimi’nin mücade-lesini girişimden SerpilKemalbay ile konuştuk.

Kemalbay, geçen yıl GültekiyeÖzmen’in ölümünden sonrahiçbir inceleme yapılmadığınıfarkettiklerini ve Fatma Aldal’ınölümünün de aynı şekilde devlettarafından görünmez olarakbırakılmaması gerektiğinidüşünerek bakanlığa gitmeyekarar verdiklerini söyledi.

Kemalbay’dan aldığımız bil-gilere göre, “Külkedisi değil, evişçisiyiz” pankartı ve Çalışma veSosyal Güvenlik Bakanı’nıgöreve davet eden sloganlarıylabakanlık önüne gelen kadınlarbakan ya da yetkili bir isimlegörüşmek istediklerini söylediler.Bakanlıkta İMECE’den üç tem-silci kadın Müsteşar YardımcısıBilal Ekici ile görüştü.

Kadınlar, Ekici’ye evişçilerinin sigorta ve emeklilikhaklarının sağlanması, emek-lerinin görünür kılınması, kadınolmalarından kaynaklıyaşadıkları şiddet olaylarınailişkin politik düzenlemeleryapılması taleplerini vemücadelelerini aktardı.

‘fiEH‹R DIfiINDAYDIMHABER‹M YOK’

Ekici, kadınlara“Taleplerinize katılıyoruz” diye-rek cevap verdi. KadınlarEkici’ye “Bu ülkede ev işçileri işkazaları geçiriyor. Ama işçisayılmıyor. Geçen yıl GültekiyeÖzmen, bu kez de Fatma Aldalbu yüzden öldü. Siz ne yapıyor-

sunuz?” diye sordu. Ekici bunada “Ben şehir dışındaydım.Bilmiyorum” diyerek yanıt verdi.

Yapılan görüşmeden sonra,Ekici konuyla ilgili çalışmabaşlatılacağı ve kadınlara bilgiverileceği sözünü verdi. Aynıgünün akşamı Ekici, “İncelemeyapmak üzere bir iş müfettişigönderildi” haberini, kadınlarıbizzat arayarak verdi. KadınlarEkici’ye sürecin takipçisi olacak-larını hatırlattı.

DEVLET EV ‹fiÇ‹LER‹N‹F‹‹LEN TANIDI

Kemalbay, bir iş müfettişigörevlendirilmesinin ev işçisi

kadınların işçi olmasının devlettarafından kabul edildiğianlamına geldiğine dikkat çeki-yor. İlk defa bir kazanım eldeettiklerini de ekleyen Kemalbay,kazanımın, kadınların sokağaçıkmasının ve mücadelelerinisürdürmelerinin bir sonucuolduğunu ifade etti.

Kemalbay, inceleme sözünüalmanın, ev işçilerininkarşılaştıkları ölümle sonuçlananya da sonuçlanmayan tüm işkazalarıyla ilgili bir denetimmekanizmasının çalıştırılmasınınönünü açacak büyük bir adımolduğunu belirtti.

Görüşmemizin sonunda Serpil

Kemalbay İMECE KadınSendikası Girişimi’nin talepleriniyineledi:

C‹NS‹YETÇ‹ TOPLUMSALYAfiAMI DE⁄‹fiT‹RMEK ‹Ç‹N

“Devletin, kitle örgütlerinin,sendikaların ortak çabasıyla eviçi hizmetlerin kadınlara mahsusişler olarak görülmemesi içinmerkezden politikalar geliştir-ilmesini istiyoruz. Kadınların eviçi emeğinin görülmesini istiy-oruz. Kadınların yükünü artıran,sosal politikalardan vazgeçirenneoliberal politikalarınterkedilmesini, ev hizmetlerinintoplumsallaştırılmasını talep edi-

yoruz. Evde yapılması gereken vetoplumsallaştırılamayan işlerinerkekler ve kadınlar arasındapaylaştırılmasını istiyoruz. Elbet-te, ev işçiliğinin iş yasası kapsa-mına alınmasını istiyoruz.

Yerel yönetimlerden de talep-lerimiz var: Aralarındaki ayrımgiderek keskinleşen zengin veyoksul mahalleler arasında ev iş-çisi kadınlar için servis hizmetisağlanmasını, geceleri işe gitmekzorunda kalan ev işçilerinin yok-sul mahallelerinde sokak aydın-latmasının sağlanmasını, ucuzulaşım ve rahat ulaşımı sağlaya-cak otobüslerin sayısının artırıl-masını istiyoruz.

Ev işçisi kadınların ilk 5 yıllıksigortalarının genel bütçedenkarşılanmasını talep ediyoruz. 5yılın sonunda hep birlikte tartış-mayı öneriyoruz.

‘EME⁄‹M‹Z ANAYASAYAG‹RS‹N’

Ev işleri kadınların sırtında.Hepimiz ev işçisiyiz. Kendi evin-de ücretsiz ev işçisi olarak çalışanev kadını gibi gündeliğe giden yada aylıkçı olarak çalışan ev işçiside kendi evine döndüğünde çiftemesai yapmak zorunda kalıyor.Ya da kadın işçi ücretli olarakherhangi bir işte çalsa da eve gel-diğinde ücretsiz ev işçiliği yapı-yor.

Evde harcanan karşılıksızemek görünmüyor, yok sayılıyor.Ev emeğinin topluma değer ka-tan emek olarak anayasaya gir-mesini, ‘ev kadınlarına’ da sosyalhakların verilmesini istiyoruz.”

Kemalbay, cinsiyetçi toplum-sal yaşamı değiştirmek için hiçbeklemeden mücadeleye baş-lamanın anlamlı olduğunu vurgu-ladı. Bunun için İMECE olarak,bütün kadınları Kadın Sendika-sı’yla mücadele etmeye çağırdı.

MECE Kadın Sendikası, Fatmal Aldal’ın ölümünün ardın-dan inceleme başlatılmasını sağladı. Devletin görmezdengeldiği ev işçileri haklarını kazanmak için ilk adımı attı

İMECE: Kazanımımız sokağın

Kibele’denmektup

Gerçekeflitlik için

sözümüzvar

Gerçek eşitlik için sözümüzvar! Bu düzen değişecek,kadınlara sosyal güvence!

Sokaklar kokuşmuş düzensiyasetinin 13 Haziran çöp-leriyle doldu. Şantaj kasetleri,skandal haberleri, yolsuzlukdosyaları; halkın haklarınadüşman aynı politikaların farklıdüzen partileri tarafındanpazarlanma aracı olarak kul-lanılıyor, attığımız her adımdakarşımıza çıkıyor. Medya nefesaldırmıyor adeta bize, “sondakika”lar, “flaş haber”ler,“anket sonuçları” kabus gibiçöktü üzerimize. “Birindenbirini seçmeliyim” diye şart-lanıyoruz, işin içindençıkamıyoruz. Oyları bölmesekde mi saklasak, bölsek de mipatlasak karar veremiyoruz.

Bu tablo pek umut vaadet-miyor. Çünkü bir şey eksik.Şimdi o eksiği tamamlayalımve iki resim arasındaki temelfarkı bulalım.

Her köşe başını zapt etmişseçim araçları bangır bangırbağıra dursun; kulağımızaeğilip fısıldayan sesi gayet netduyabilmekteyiz: “Ben sığınmaevinde kalıyorum,saklanıyorum; henüz boşana-

madım ama kızlık soyadımlaimza atmak istiyorum, bir devarsa fazla föy istiyorum arka-daşlarım için”. Üzerine“gerçek eşitlik için kadınlarasosyal güvence” yazan çift renkafiş yapıştırılmış tahta birmasa, iki plastik sandalye, şanseseri bulunabilmiş bir ayaklıpano etrafında biz üç kadınakmakta olan hayatı durdur-muş durumdayız. Gizli bireylem yapar gibi çarpıyorkalbimiz, imza föyünü alıp ses-siz ve tedirgin uzaklaşırken O,upuzun saçlarının dalgalanışınıizliyoruz, izledikçe cesaretimizartıyor.

Renklerle aramızı açanparti bayrakları üzerimizeüzerimize sarka dursun, imzaföylerini çoğaltmaya gidenarkadaşımız geç kaldığı için,stant başındaki sohbet uzamış,birbirimize telefonlarımızıverme aşamasına gelmiş bulun-maktayız. Arkadaşımız nihayetgeldiğinde; uzunca bir süredirkara çarşafların arasından par-layan bir çift kara gözlepazartesi gününe buluşmakesmekteyiz. Çarşaflı gençkadının “ben çok çektim, kızımçekmesin; kadınlar birleşirse

kazanır” sözüyle neoliberalgerici AKP’yi yenmek nasıl birduygu tatmış bulunmaktayız!

Kendisine uzatılan tümbroşürleri reddeden genç liselikadın öfkeyle bizeyaklaşmakta. Belli ki bizi deonlardan sandı. Hiç de bile!

“Ben de imza atıcam” Anladı mı ki ne için

topladığımızı?? “Herhalde yani, kadınlar

özgür olsun diye değil mi buimzalar” Aynen öyle gençkadın. Düzeni elinin tersiyleitip, bizden kalemi aynı öfkeyleçekerken; senin dudağınınkenarında beliren tebessümbizim büyük umutlu, kocamankahkahamız oldu.

Ve iş çıkış saati, sandalyele-rimiz dinlenmek için bire bir.İki aydır sigortası ödenmeyenişçi kadın iş yerininkarşısındaki imza masasınapatronu korkutmak için gelmiş.“Arkasında birileri var sansın”diyeymiş. Yalan mı yani? Yokmu? Son damlası yıllar öncetaşmış, her an hedefe atılmayahazır yan yana gelmiş birkaçkadından daha tehlikeli ne ola-bilir?

Ezen cinsin ya da sınıfın

başardığı en önemli şeylerdenbiri ezilenlerin birliğiniolanaksızmış gibi göstermek vegerçekten de olanaksız kılmayaçalışmaktır. Söz konusu cin-siyet eşitsizliği olduğunda bizkadınlar yaşamak zorundabırakıldığımız toplumsaldüzenin saldırılarına sadecekendimiz maruz kalmış gibidavranırız. Hatta çoğunluklakendi yaşadıklarımızı bile yoksayarız. Gerçek eşitlik içinkadınlara sosyal güvence kam-panyası için açacağımız masayıtaşırken yol boyu hiçkonuşmamamız bu sebepten.Onca keşmekeşin arasındakimsenin uğramadığı kıytırıkbir masada en fazla kaç saatotururuz diye düşünürken nekadar kalabalık olduğumuzu vene kadar da çabukbirleşebileceğimizi gördük,duyduk, bildik. Birbirimizeumut olduk, cesaret olduk, bi-linç olduk, kahkaha olduk, top-landık yüzlerce imza olduk.Kadın düşmanlığına karşı elle-rimizi birleştirdik, yürümeyeyeni başlıyoruz.

İki resim arasındaki farkısöyleyelim; KADINLARVARDIR!

İ stanbul OkmeydanıHalkevi’nden kadınlar,

kadınlara ulaşabilecekleripazar yerlerini, okulçıkışlarını, hastane vesağlık ocağı önlerini,parkları ve sokakları kam-panyayı duyurmak içinkullanıyor.

12 Mayıs’ta mahallepazarında açılan standamahalleli kadınlar büyükilgi gösterdi. Ücretsiz evişçisi kadınlar özellikletüm kadınlara emeklilikhakkı talebiyle ilgilendi.13 Mayıs’ta İstanbul

Avcılar Marmara Cadde-si’nde stand açan Halkev-ci Kadınlar, imzalarını al-dıkları kadınlarla sohbet-lerinde, seçim dönemindesiyasi partilerin kadınıyalnız anne olarak gör-dükleri ve kadınlarıngerçek taleplerine gözyumdukları şikayetleriylekarşılaştılar. Ev kadınları,evdeki emekleri görün-mediği için sağlık veemeklilik hakkından fay-dalanamadıklarını belirte-rek, haklarını istemek içinimzacı oldular.

Halkevci Kad›nlar “Tümkad›nlara sosyal güvence”kampanyalar›n› imza toplaya-rak, film izleyerek, söyleflileryaparak büyütüyor.Etkinliklerini, http://kadin-laraguvence.blogspot.com/adresinden ulafl›labilecek birblog sayfas›nda paylafl›yor.

Kampanya için imzalar› da bublog sayfas›nda topluyor.Twitter ve Facebook’ta açt›k-lar› sayfalarla da daha çok ki-fliye ulaflmay› hedefliyor.

Kampanyay› Twit-ter.com’da kadinkampanyaFacebook’ta Halkevci Kad›nlarad›yla bulabilirsiniz.

Halkevciler, kadınların‘görev alanları’nda

14 Mayıs’ta MamakHalkevi’nde biraraya

gelen kadınlar “sosyalgüvence” konulu bir slaytizledi ve üzerine tartıştı.‘Neden sosyal güvence?’,‘Güvencesizliğe karşıneden kadınlar mücadeleetmeli?’ sorularınıkonuşan kadınlar kendihayatlarındaki deneyim-leri de paylaştılar.Yapılan tartışmada,kadınların her an kadın

düşmanlığı ile karşıkarşıya kaldıkları vesosyal güvence talebiniyükseltmenin bir hakolduğu, hakları kazan-mak için de mücadeleninşart olduğu ortak fikrinevarıldı.

‘Tersine dünya’filminin izlendiği etkin-likte kadınlar, Ankara’da29 Mayıs’ta yapılacakkadın düşmanlığına karşımitingde yeniden birara-da olma sözü verdi.

Sarıyer İstinyeDereiçi’nde kurulan

pazarda HalkevciKadınlar açtıkları standlamahallede ayrı bir coşkuyarattı. Birçok kadınınilgisini uyandıran standdatalepleri dinleyenkadınlar tereddütetmeden imza attılar.Standın başının hiçboşalmadığı etkinlik, tümkadınlar için sosyalgüvence talebiyleyürütülen kampanyanınkadınların gerçek sorun-larına temas ettiğini gös-terdi.

Dikmen Halkevi, Şirin-

tepe Halkevi, BatıkentHalkevi, Mamak MutluHalkevi sosyal güvencekampanyaları için planla-rını belirledi. Dikmen’de-ki Halkevci kadınlar,kadın muhtarlarlayapacakları görüşmeler,Batıkent kapı kapı imzatoplayacağı etkinlikler,Şirintepe ev ziyaretleri,Mutlu kadın toplantısıylakampanyayı büyütmeyiplanlıyor. Türkiye’nindört bir yanında HalkevciKadınlar, tüm kadınlaratemas edebilmek için vargücüyle çaba göstermeyedevam ediyor.

‘Güvence hakkımız’

Herkese ulaşacaklar

Mersin’de Akdeniz K›z Teknik ve Meslek Lisesietraf›nda karfl›laflt›klar› taciz olaylar›na karfl› bireylem yapan Genç Umutçu kad›n ö¤rencilere disiplincezalar› verildi.

25 Nisan’da okul önünde bir eylem gerçeklefltirenö¤renciler, okuldan baz› ö¤retmenlerin taciz olaylar›ile alay etti¤ini ve kad›n ö¤rencileri afla¤›lad›¤›n›belirtmifllerdi.

Üzerinden çok geçmeden, eyleme kat›lan ö¤ren-cilere okul yönetimi taraf›ndan soruflturma aç›ld›.H›zla verilenen karar ile 3 ö¤renciye k›nama, 1ö¤renciye 3 gün okuldan uzaklaflt›rma cezas› verildi.

Disiplin soruflturmas› s›ras›nda ö¤rencilere “Dahaönce bu ve bunun gibi baflka eylemlere kat›ld›n›zm›”, “Eylem yapmaktaki amac›n›z neydi” gibi sorularsoruldu.

Okul yönetiminin tavr› konusunda bir bas›naç›klamas› yapmak isteyen Genç Umutçu kad›nlaraokul idaresi engel olmaya çal›flt›. ‹dare, aç›klamay›yapamamalar› için kap›y› kapatmak üzere bir kaçö¤renci gönderdi. Genç Umutçu kad›nlar, müda-halelere ra¤men aç›klamalar›n› gerçeklefltirdi.

Aç›klamada, taciz flikayetleri karfl›s›nda okulidaresinin “Okul d›fl›nda yaflanan olaylara yapabile-cek birfleyimiz yok” diyerek müdahale etmedi¤i ifadeedildi. Ö¤renciler, idarenin okul d›fl›nda yap›lan bas›naç›klamas›na ceza verirken, okul çevresinde yaflanantacizlerle ilgilenmemesinin manidar oldu¤unu söyle-di. Ayr›ca, derhal aç›lan soruflturma ve h›zl›ca verilenkarar›n hukuksuz oldu¤una dikkat çekilen aç›klama-da ö¤renciler, cezalar geri al›n›ncaya kadar eylemedevam edeceklerini duyurdu.

Tacize önlem değil, eyleme ceza

Kampanyatam gaz

Page 8: Halkın Sesi 132

EMEKHalk›n Sesi

820 Mayıs 2011 / 2 Haziran 2011

Ağ TekstildirenişindekazanımTekstil-Sen öncülüğünde

25 Haziran 2009’daişlerine geri dönmek içindirenişe geçen Ağ Tekstilişçileri 6 Mayıs günükazanıma ulaştı. AğTekstil’de bir yıl SGK’lıolarak çalışan 18 işçi,işverenin ödemeden kaçtığı 2aylık ücreti İŞKUR’danasgari ücret olarak aldı.İstanbul İkitelli’deki AğTekstil’de patron 180 işçiyiişten çıkarmış, işçilerin 3aylık maaş ve mesailerininyanı sıra ihbar ve kıdemtazminatını ödememiş hattaişten çıkış belgesini bile ver-memişti.

Sayboltgrevisona erdiPetrol-İş’in Saybolt’taki

grevi 10 Mayıs’takazanıma ulaştı. İşveren,grevin altıncı günündePetrol-İş Aliağa Şubesi ilegörüşerek anlaşmak zorun-da kaldı. İmzalanananlaşmaya göre sosyal hak-larla birlikte işçi ücret-lerinde yüzde 25’lik artışoldu. Vardiya primi dearttırıldı. Sayboltçalışanları limanlara gelenpetrol gemilerindennumune alıyorlar, labo-ratuvarlara gelennumuneleri inceleyerekrapor ediyorlar.

İstanbul Davutpaşa'da 20kişinin hayatını kaybet-

tiği, 117 kişinin yaralandığıpatlama sonucundamağdur olan aileler, 11Mayıs’taki duruşma öncesiBakırköy Adliyesi önündeeylem yaptı. Mağdur aileleradına açıklama yapan Hak-kı Güleç, Çalışma SosyalGüvenlik Bakanlığı adınaeksik de olsa bir sorumluyusanık sandalyesine oturt-mayı başardıklarını söyledi.Ancak duruşmaya sorum-lular ve denetim memurlarıyerine emekli memurlargetirildi. Dava 30 Eylül2011’e ertelendi.

Sorumlularhala yargıönünde değil

A dana’daki ÇukurovaÜniversitesi BalcalıTıp Fakültesi

Hastanesi’nde Dev Sağlık-İşve SES üyelerinin 9, 10 ve 12Mayıs günlerinde hizmet alımihalelerini engellemesininardından, 16 Mayıs günüfakültedeki asistan hekimler,akademisyenler, SES üyelerive Dev Sağlık-İş üyesi taşeronsağlık işçileri ortak talepleridoğrultusunda eyleme geçti.

SAĞLIKÇILAR SÜRESİZ İŞ BIRAKTI

Performans uygulamasınave taşeron sistemine karşımücadele eden Balcalı TıpFakültesi’ndeki sağlıkçalışanları 16 Mayıs günü saat08.00 ile 14.00 arasında işbıraktı ve Çukurova Üniver-sitesi (ÇÜ) Rektörlüğü’neyürüdü. Yürüyüşe hasta vehasta yakınları da yoğun birşekilde katıldı. Sağlıkçalışanları yürüyüş boyuncasık sık “Sağlıkta taşeron ölümdemektir”, “Rektöre kul,taşerona köle olmayacağız”,“Asistan hekimler köledeğildir” sloganlarını attı veÇÜ Rektörü AlperAkınoğlu’nu istifaya çağırdı.Sağlık çalışanları, rektörlükönünde yaptıkları basınaçıklamasında performansadayalı ücretlendirmeninkaldırılmasını, çalışmakoşullarının iyileştirilmesini vesağlık hizmetlerinin taşeronşirketlere verilmemesini talepetti. Sağlıkçılar, taleplerikarşılanana kadar iş bırakmaeylemini sürdürecekleriniifade etti.

İHALEYE GÖSTERİLENTEPKİ FİTİLİ ATEŞLEDİ

Dev Sağlık-İş ve SESüyelerinin 9, 10 ve 12 Mayısgünleri hastanede gerçekleşti-rilen sağlık hizmeti, destekhizmeti ve temizlik hizmetiihalelerini engellemesi, has-tanede çalışan asistan hekim,akademisyen ve diğer sağlıkçalışanlarına örnek oldu.Taşeron sistemine karşıbaşlayan tepki, sağlıkçılarınAKP’nin sağlık politikalarınayönelik tepkilerinin fitiliniateşledi.

ESKİSİ KADAR KOLAYİHALE YOK

İhale protestolarındakimanzara, hastane yönetici-lerinin artık eskisi kadar kolayihale yapamadıklarınınkanıtıydı. İhalenin taraflarıarasına başhekim, hastanemüdürü, taşeron şirket yetkili-lerinin yanı sıra çevik kuvvet

polisi de eklenmiş oldu. İlkeylemde ihalecileri koruyançevik kuvvet, sağlıkçalışanlarına cop kullanaraksaldırdı. Saldırı, hasta ve hastayakınlarının büyük tepkisinitopladı. Eylemin ikincigününde ise çevik kuvvetpolisi, sağlıkçıların ve hastayakınlarının oluşturduğubarikatı aşamadı.

‘İHALELERİ ENGELLEDİK’Dev Sağlık-İş Çukurova

Şube Temsilcisi MustafaHotlar ihale günlerindeyaşananları ve son eylemleriHalkın Sesi’ne değerlendirdi.9, 10 ve 12 Mayıs tarihlerindegerçekleştirilen eylemler neti-cesinde ihalelerin yapılamadı-ğını belirten Hotlar, kendileri-nin ihale koşullarına ulaştıkla-rını belirtti. Hotlar hastaneyehasta bakıcı, teknisyen, temiz-likçi, otomasyon çalışanı,hemşire istendiğini;hemşirelere asgari ücretinyüzde 80 fazlası bir ücret veri-leceğini, diğer çalışanlara iseasgari ücret verileceğini söyle-di. Ayrıca bu sene geçmişte-kinden farklı olarak lisemezunu olma şartları gibişartlar arandığını da sözlerineekleyen Hotlar, yeni şartlarınhastanedeki Dev Sağlık-İşörgütlülüğünü kırmaya yöne-lik olduğunu belirtti.

BALCALI’DA KAZANANSINIF DAYANIŞMASI

Dev Sağlık-İş ve SES’inbaşlattığı mücadeleyle birlikteasistan hekimlerin veakademisyenlerin de kenditalepleriyle eyleme geçmekararlılığı göstermesininönemli olduğuna değinenHotlar, sağlık çalışanlarınınverdiği mücadelenin giderekgüçleneceğini de sözlerineekledi.

Bugüne kadar asistanhekimlerin, hemşirelerin,hekimlerin, taşeron sağlıkişçilerinin, kadroluçalışanların kendi talepleriyleeylemler yaptığını ancak bukesimlerin birbirlerinin eylem-lerine fazla destek olmadığınıhatırlatan Hotlar, bu tablonunİzmir’deki asistan hekimlerinve 19-20 Nisan’dakisağlıkçıların grevleriyle yavaşyavaş değiştiğini belirtti.

Eyleme asistan hekimler-den akademisyenine, kadroluçalışanından taşeron şirketteçalışanına kadar her kesiminyoğun bir şekilde katıldığınısöyleyen Hotlar, Balcalı’dayaşananların sınıf içidayanışmanın güzel bir örneğiolduğunu ifade etti.

Eczacılar, 14 MayısEczacılık Günü nedeniyle

sağlıkta dönüşüm programına,marketlerde ve internette ilaçsatışına, ilaç reklamlarına,SGK’nin dayatmalarına karşıbeyaz önlükleriyle eylem yaptı.Tünel’de buluşan eczacılar veeczacılık fakültesi öğrencileri,“İlaçta reklam öldürür”,

“Sermaye elini eczanemdençek”, “Sağlık haktır satılamaz”pankart ve sloganları ileTaksim Meydanı’na yürüdü.İstanbul Eczacı Odası BaşkanıSemih Güngör, sağlıkalanındaki olumsuzluklarnedeniyle 14 Mayıs’ı eylemgünü haline getirdiklerinibelirtti ve şunları söyledi:

“Sigortalıların ilaçlarına ücret-siz ulaşacağı konusunda yalansöyleniyor. Sağlıkta DönüşümProgramı bizim için daha fazlaçalışma saati, daha fazlaödeme kesintisi demek.SGK’nin geri ödemekapsamından çıkarılanilaçlarının sayısı her geçen günartmaktadır.”

KESK’e bağlı BirleşikTaşımacılık Çalışanları

Sendikası (BTS) haksızlığa,ayrımcılığa ve adaletsizliğe karşı 10Mayıs günü 6 koldan Ankara’yayürüdü. Edirne (Kapıkule), Samsun,İzmir, Kars, Diyarbakır veGaziantep garlarında yüzlerceçalışanın katılımıyla başlayanyürüyüş boyunca eylemciler geçtik-leri garlarda KESK’e bağlısendikaların üyeleri başta olmaküzere emek ve demokrasi güçleritarafından kitlesel şekildekarşılandılar. BTS üyeleri 16 Mayısgünü Ankara Garı önüne geldi veburada bir oturma eylemigerçekleştirerek TCDD’deki kadro-laşmayı ve BTS üyelerine yönelik

baskıyı protesto etti. Yürüyüşü Edirne’ye bağlı

Kapıkule’de başlatan BTS GenelBaşkanı Yavuz Demirkol, EdirneGarı’nda bir basın açıklamasıyaparak demiryollarında yıllardanberi süren haksız uygulamaların,keyfi tutum ve ayrımcılığın AKP ikti-darıyla birlikte demiryolu çalışanları-nı isyan noktasına getirdiğini ve bututumlara son verilmesi için yollaradüştüklerini belirtmişti.

Dünya çapında 155 ülkede 4,6milyon üyesi olan UluslararasıTaşımacılık Çalışanları Federasyonu(ITF) ve Avrupa TaşımacılıkÇalışanları Federasyonu (ETF) dademiryolu çalışanları yürüyüşlerinidestekledi.

dana’daki Balcalı Hastanesi’nde sağlık işçilerinin taşeron şirketlerinihalesine gösterdiği tepkinin ardından, tüm sağlık çalışanlarıgüvenceli iş talebiyle süresiz iş bırakma eylemine başladıA

Taşeronun can damarı ihaleler

Eczacılar Taksim’de ‘günlerini’ gösterdi

Tafleron sa¤l›k iflçileri, hayatlar›n› hastanede geçirmelerine ra¤menyak›n zamana kadar sa¤l›k iflçisi olarak görülmüyordu. Dev Sa¤l›k-‹fl,Çukurova Üniversitesi Hastanesi’nde tafleron flirket çal›flt›r›lmas›konusunda 13 Ocak 2010’da Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›’na iti-razda bulundu. Bakanl›k, 1200 sa¤l›k iflçisinin üniversitenin as›l iflçilerioldu¤unu ve üniversite hastanesi yönetiminin gerçeklefltirdi¤i tümhizmet ihalelerinin hileli oldu¤unu tespit etti. Bakanl›¤›n karar›n›nüzerinden geçen bir buçuk y›ll›k sürede hastane yönetimi, son ihalelerdâhil olmak üzere 9 defa bakanl›¤›n karar›n› çi¤nedi. Hastane yöneti-minin gerçeklefltirmeye çal›flt›¤› befl ihale Dev Sa¤l›k-‹fl taraf›ndan fiilenengellenirken, dört ihale de Kamu ‹hale Kurulu taraf›ndan iptal edildi.

TTaaflfleerroonnuunn,, üünniivveerrssiittee vvee hhaassttaannee

yyöönneettiimmlleerriinnee bbaakkaannll››kk kkaarraarrllaarr››nn›› ççii¤¤nneetteecceekk kkaaddaarr ccaazziipp oollmmaass››nn››nnsseebbeebbii nneeddiirr??

Asgari ücrete sa¤l›k iflçisi çal›flt›rman›n önünü açan tafleron sistemi,hastane yönetimlerine sa¤l›k hizmetlerini ucuza getirme olana¤›sa¤l›yor. Ucuzlama, iflçi ücretlerindeki düflüfl ve hizmet birimlerineal›nan malzemelerin niteliksizli¤iyle sa¤lan›yor. Tafleron flirketler ise,hastanelere ihaleyle iflçi sat›yor ve hastaneye satt›¤› iflçi bafl›na ortalama400 lira civar›nda kar ediyor. Bir nevi komisyonculuk faaliyeti yürütentafleron flirketin yetkilileri sadece iflçilerin ifle gelip gelmediklerini,sendikal› olup olmad›klar›n› denetliyor. Sa¤l›k hizmetinde baflka türlüasgari ücrete iflçi çal›flt›ramayan hastane yönetimleri de tafleron sistemi-ni tercih ediyorlar.

Bir kıvılcım çaktı Balcalı’dan

Ontex’indayanışmaköprüsü

İşlerine geri dönmek içindirenişlerini sürdüren Ontex ve

PTT işçileri, 13 Mayıs günüBoğaziçi Köprüsü’nü trafiğe ka-patarak seslerini duyurdu. İşçiler,eylemlerinde “İşimizi geri istiyo-ruz! / Ontex-Canbebe-HelenHarper ve PTT Taşeron İşçileri”pankartı açtı. Eylem dolayısıylaBeşiktaş istikameti tarafında uzunaraç kuyrukları oluştu. İşçiler,işten çıkarılma süreçleri vedirenişleri hakkında konuşmalaryaptıktan sonra kendilerini yolunorta kısmında bulunan bariyer-lere zincirlediler. Polis, 9 işçi veeyleme destek veren 2 BDSP’liyebiber gazı ve coplarla saldırarakgözaltına aldı.

Hava-İş, İstanbul’daki SabihaGökçen Havaalanı’nda bulunan

Pratt & Whitney THY Teknik UçakMotoru Bakım Merkezi (TEC) işyerindegrev uygulamasına başlayacağı günişveren geri adım attı ve Hava-İş'in ta-leplerini kabul ederek anlaşmak zorundakaldı.

Anlaşmada işveren tarafından öneri-len sözleşme süresinin 2011’den itibaren3 yıl olması, performans sistemine dayalı

maddi ödüllendirme ve sınırsız sayıdafarklı giriş ücretiyle işçi alınması tek-lifleri kabul edilmedi. Sözleşmeninbaşlangıcı Hava-İş’in yetki aldığı 26Ekim 2010 olarak belirlenirken, 2,5 yılsürecek olan sözleşme uyarıncaTEC’deki tüm işçilerin ücret sistemibireysel sözleşme olmaktan çıktı; KıdemÜcret İş skalasına dönüştürüldü. İşçiücretlerine yüzde 27 oranında zamyapılırken, işçilerin yetki belgesininalındığı tarihten 2011 Haziran'ına kadar

olan ücret haklarının haziran maaşlarınaeklenmesi kararlaştırıldı. Sözleşmeuyarınca aylık sosyal yardım 130 liradan280 liraya çıkarılırken evlenme yardımı800 lira, iş kazası maluliyet ve ölümyardımı 4.500 lira, doğum yardımı 375lira, ölüm yardımı 1000 lira olarak belir-lendi. Bunların yanı sıra işçiler ilk yılyüzde 3, ikinci yılın ilk altı ayı yüzde 4,2,ikinci altı ayı için yüzde 3,3, üçüncü yılınilk altı ayı için de yüzde 4 oranında ücretzammı alacak.

Hava-İş greve gitmeden kazandı

BTS altı koldan Ankara’da

Hava-İş, SabihaGökçen Havaala-nı’ndaki TEC işye-

rinde 26 Ekim2010’da başladığı

mücadelesindekazanıma ulaştı

Page 9: Halkın Sesi 132

920 Mayıs 2011 / 2 Haziran 2011 Halk›n Sesi

EMEK

Sağlık Bakanı’nın Batman’da engelli bir taşeronsağlık emekçisine yönelik sözleri AKP’nin

taşıdığı zihniyeti göstermesi açısından öğreticidir.AKP yasa gereği vatandaşlık hakkı olan engellilerinkamu işyerlerinde çalıştırılmasını “SANA İŞVERDİK” diye yansıtıyor. Bakan’ın engelli işçiyeyönelik aşağılayıcı söylemi kamuoyunda epeycetepki gördü ki Bakan Batmanlı işçiyi arayıp özürdilemiş. İşçi de gereken cevabı vermekten geri dur-mamış: “özrü kabul ediyorum ama söyledikleriniunutmayacağım.”

İşçinin “asgari ücretle geçinemiyoruz” itirazındansonra ikinci itirazı da taşeron sistemine olmuş.“Müteahhit firmalardan ne zaman kurtulacağız?”diye soran işçiye de “Müteahhit şirketlerde çalışıppara kazanacaksınız” diyecevap vermiş. Oysa AdanaBalcalı Hastanesi’ndeki sağlıkemekçileri işçi arkadaşımızınbu soruyu sorduğu anlardataşerondan kurtulmanın nasılolacağını göstermeyeçalışıyordu. Hastanedeyapılmak istenen ihaleyiengellemeye çalışan emekçiler“ihalenin yasa dışı olduğunu”ilan etmişlerdi.

Çünkü taşeron sağlıkemekçileri Bölge ÇalışmaMüdürlüğü’ne yaptığı başvuruy-la hastanede hileli bir taşeronsözleşmesi düzenlendiğini busözleşmeyle hastanede taşeron işçi çalıştırılamaya-cağını bildirmişti. Başvuru üzerine hastanedeinceleme yapan müfettişler gerçekten de hastaneidaresinin açtığı ihalenin yasalara uymadığını vetaşeron firmanın bir an önce hastaneden gönderil-mesini ve taşeron işçilerin de hemen üniversiteninasli işçisi olarak kayıt edilmesini istemişti. Bu kararüzerinden epeyce bir zaman geçmesine rağmenhalen bu konuda hiçbir adım atılmış değil. Dev-Sağlık İş bu konuyla ilgili Çalışma Bakanlığı’na,Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na başvurmuşAdana’da suç işlendiğini söylemiştir. Bugüne kadarhiçbir yetkili kurumdan tek bir satır cevap gelme-miştir

AKP hükümeti 2003 yılında çıkarttığı işkanununa ve ona bağlı yönetmeliklere uymamak-tadır. AKP’nin 12 Eylül referandumunda en çokdiline doladığı “üstünlerin hukuku değil hukukunüstünlüğü” ilkesinin yine kendileri tarafından nasılayaklar altına alındığının açık bir göstergesidir bu.AKP işine geldiği yerde hukukun egemenliğini işinegeldiği yerde gücün egemenliğini savunmaktadır. .İleri Demokrasi böyle bir şey sanırız… Zorbalıkhukukunun AKP dilinden tercümesi…

Batmanlı işçi kardeşimiz de bu gerçeği kendi biz-zat yaşayarak anlamış oldu. Eleştirmek, soru sor-mak bile yasak! Ama yine aynı örnekte olduğu gibiişçi cephesinde teslimiyet yok. Batmanlı işçi buolaydan sonra AKP’li bazı ileri gelenlerin kendisini“işten atmakla” tehdit ettiğini basına açıklamış.Zaten Bakanın kendisine yaptığını“unutmayacağım” demesi yeterince anlamlı.

AKP bu ülkenin insanlarının kendisine kullukedeceğini sanıyor. Bakanın kızgınlığı bu yüzden.İnsanlara biraz maddi destek sağlarım üzerine sihirlibirkaç dini sözcük söylerim işi bitiririm diyedüşünüyor. Ama yanılıyor. Çünkü insanlar sadeceMüslüman kimliğiyle yaşamıyor ki… Aynı zamandagördüğünüz gibi işçi… Duramıyor patlatıyorBakan’ın yüzüne soruyu… “Taşeron ne zamankalkacak?”

Bu soru Türkiye’nin her yerine dalga dalgayayılmış taşeron sağlık emekçilerinin kararlımücadelesinin Batmanlı işçinin dilindeki isyanadönüşmüş haldir... Sözü söyleyen Batmanlıdır,söyleten Adanalı emekçiler, Samsunlular, İstanbul-lular, Diyarbakırlılardır… Bir sınıf tavrıdır yani.

Evet önümüzdeki dönem AKP’nin “ustalık”dönemi olduğu gibi sağlık emekçilerinin ve sendikalörgütlenmelerinin de “ustalık” dönemi olacak.

‹flten ç›kar›lan 9 arkadafllar›için kendilerini fabrikaya kap-atarak direnifle geçen BirleflikMetal-‹fl üyesi 400 Betaert iflçisi17 May›s’ta kazan›ma ulaflt›.‹flçilerin kararl›l›¤› sonucundapatron 3 iflçiyi ifle almak zorun-da kald›. Di¤er 6 iflçiye dek›dem tazminatlar› art› 45 binlira ödendi.

400 iflçinin çal›flt›¤› Bekaert‹zmit Çelik Kord Sanayi iflverenifazla izin kullanma, devams›zl›kve uyumsuzluk gibi bahanelerle9 Birleflik Metal-‹fl üyesini 4May›s günü iflten ç›kard›.Bekaert’te çal›flan 400 iflçi,arkadafllar›n›n ifle geri al›nmas›talebiyle 8 May›s günü fabrikaiçine kapanarak direnifle geçti.

Tüm iflçilerin direniflekat›ld›¤› Bekaert’te iflçilerald›klar› karar do¤rultusundayemekhanede bekledi.Fabrikada üretim devam etme-sine ra¤men sürekli bir iflyavafllatma eylemi oldu. ‹flçiler-le ailelerini tel örgüler ve çevik

kuvvet barikat› ay›rd›. Telörgüler arkas›ndan aileleriylegörüflebilen iflçiler, gün içindefabrika içinde yürüyüfllergerçeklefltirdi.

‹flçilere, ailelerinin yan› s›raBekaert’in bulundu¤u Alikahyabölgesinde bulunan di¤er fab-rikalardaki iflçiler veKocaeli’ndeki emek vedemokrasi güçleri de süreklidestek ziyaretinde bulundu.

Birleflik Metal-‹fl, 22 Mart’taMESS’in dayatmalar›na karfl›greve ç›km›fl ve ak›lc› bir taktik

izleyerek taleplerini MESS üyesiiflverenlere tek tek kabul ettir-miflti. 16 Nisan’da MESS’le topluifl sözleflmesi imzalan›ncayakadar süren grevlerde Bekaertiflvereni daha grev bafllamadangeri ad›m atm›fl iflçilerin talep-lerini kabul etmiflti.

Bekaert’e yak›n bir yerdebulunan ve benzer flekildekazan›mla sonuçlanan grevinard›ndan 4 iflçinin ç›kar›ld›¤›Standart Depo’da da BirleflikMetal-‹fl Sendikas› üyesi iflçilerindirenifli sürüyor.

Casper iflçilerindenE-6’da eylem

TufanSertlek

Dev Sağlık-İşGenel Sekreteri

Ustal›k dönemi

AKP OSTİM’le gurur duyuyor

Devlet Bakan› ve Baflbakan Yard›mc›s›Ali Babacan, 14 May›s günü OST‹M’igezdi ve OST‹M’le gurur duyduklar›n›aç›klad›. ‹tfaiye uygunluk belgesini‘engel’ olarak gören sanayiciler

Babacan’dan meselenin en k›sasürede ‘halledilmesi’ sözünü ald›. 2fiubat günü OST‹M’de meydana geleniki patlama sonucunda 20 iflçi hayat›n›kaybetmifl, 52 iflçi de yaralanm›flt›.

Başbakandan kayıtdışı istihdam itirafıBaşbakan Erdoğan, 5

Mayıs günü tekstilpatronlarıyla buluştu ve “Busektörde yaklaşık 2 milyonçalışan var. Bunların sadece350-400 bininin kayıt içindeçalıştığını biliyoruz. Bununfarkındayız amakatlanıyoruz. Ben artıkişverenimden şu kayıt dışıkonusunda daha fazla has-sasiyet bekliyorum” dedi.Erdoğan’ın sözleri, suç olankayıt dışı istihdama hükümettarafından da göz yumul-duğunu gösteriyor.Erdoğan’ın tekstil patron-larından beklediği has-sasiyetin şifresi ise AKP’ninhayata geçirmeye çalıştığıplanlarda gizli. Başbakan,sermayedarlara ‘Sabredin,kayıt içini de kayıt dışıkoşularına getireceğiz’mesajı veriyor.

AKP’li bakanların ve kur-mayların dillerine doladıklarıesneklik kavramı, çalışmayaşantısında işverenlere göre‘katı’ olan uygulamalarınortadan kaldırılmasını ya dasermayedarların lehinedüzenlenmesini içeriyor.Çalışma yaşamındaki buesnekleştirme niyeti 2010yılında açıklanan Ulusal İs-tihdam Stratejisi’nde mevcut,hatta bu yöndeki bir kısımdüzenleme de TorbaYasa’yla gündeme geldi.

Bu uygulamalar; asgariücretin bölgeselleştirilerekaşağı çekilmesi, kıdem veihbar tazminatının budan-maya çalışılması, işsizlerigüvencesiz istihdam biçim-lerine kanalize etmeyeyarayan özel istihdam büro-larının kurulması olaraksıralanabilir.

S on günlerde borcunuzolmadığı halde evinizeelektrik faturası ihbar-

nameleri hatta icra takipbelgeleri gelmiş olabilir.Bunların sebebi güvencesizçalıştırma ve elektrikdağıtım şirketlerindeki yol-suzluklar.

BEDAŞ bünyesindeçalışan Sezen Yavuz adlıtaşeron şirkette, “Kıdem taz-minatı” adı altında işçilerinücretleri gasp ediliyor. Kı-dem tazminatı bordrosu 2bin 18 lira gözüken birtaşeron açma kapamaişçisine şirket yetkilileritarafından şantaj ve tehditle“haklarımı aldım” yazılı birbelge imzalatıyor. Belgeyiimzalamayan işçiler ücretsizizine ayrılıyor veya işçilere işverilmiyor. Parça başıçalıştırılan işçilere iş ver-ilmemesi durumunda işçipara alamıyor ve belgeyiimzalamak zorunda kalıyor.Bu baskılar karşısında bel-geyi imzalamayan ve parçabaşı iş verilmeyen işçiler “İşegelmediği” gerekçesiylekıdem tazminatsız iştençıkarılıyor. BEDAŞ, kıdemtazminatını verip ücretsizizne çıktı olarak gösterdiğiişçileri de çalıştırıyor. Ücret-siz izinde gözüken işçilerkağıt üzerinde çalışmadıklarıiçin sigorta primleri eksikyatırılıyor.

İşçilere, üzerinde MaliyeBakanlığı’nın herhangi birkaşesi veya mührü, hattaşirketin adı sanı olmayan,boş kağıttan farksız makbuz-lar verilerek kıdem tazmi-

natlarını almışlar gibi göste-riliyor.

ABONELERDOLANDIRILIYOR

BEDAŞ bünyesindekitaşeron şirketler işçiüzerinde ekonomik baskıyısadece belgeler imzalatarakoluşturmuyor. İşe girerkenişçilere imzalatılan vemühürleri işçilerin üzerinezimmetleyen 4 bin liralıksenetler de ekonomik baskımalzemesi olarak işçilerekarşı kullanılıyor.

BEDAŞ dahil tümtaşeron şirketlerde alışkanlıkhaline gelen bir diğer baskıyöntemi ise hayali ihbar-nameler yazarak BEDAŞtarafından verilen hak edişparalarına el koymak.BEDAŞ’tan hizmet alımıihalesi alan bir taşeronşirket, parça başı çalıştırdığıişçilerin yaptıkları işlerindökümünü her günBEDAŞ’a yolluyor. BEDAŞda yapılan işlerin bedelinitaşeron şirkete veriyor.Taşeron şirket de belli bir

kar payını aldıktan sonrakalanı işçilere veriyor.Hayali ihbarname işin içinegirdiğinde taşeron şirketişçiler adına örneğin işçibaşına 1000 açma kapamayazıyor. Bu bilgileriBEDAŞ’a yolluyor. BEDAŞbu hizmetin karşılığı parayıtaşeron şirkete veriyor.Taşeron şirket bu parayıişçilere veriyor ve bunu bel-geliyor. Bu işlemin hemenardından işçilere verdiğiparayı baskı ve tehditlerlegeri alıyor. Sahte ihbarname

söz konusu olduğunda sahtekapama ve açma işlemiyapılmış anlamına geliyor.Bu işlemin bedeli aynızamanda abonelerin fatu-ralarına yansıyor. Açma-kapama parası 10 ile 15 liraarasında değişiyor.

Sabah saatlerinde kapa-ma işini yapan taşeron şirketişçileri, saat 17.00’den sonraverilen açma işini yerinegetirmekte zorlanıyor veaboneler bir gün elektriksizkalmış oluyor.

Hayali açma kapama

işinden haberi olmayanaboneler cezalıücretlendirme sistemiüzerinden elektriği dahapahalıya kullanamayabaşlıyor. Böylece elektrikfaturası sürekli kabarıyor vesonunda icraya gidiyor. İcraaşamasında da abonelerdenayrıca yüklü miktarlardaavukatlık ücretleri alınıyor.

ENERJİ-SEN DAVA AÇTIBEDAŞ’ta, işçi haklarının

gasp edilmesinin ve yolsuz-lukların üzerine gidenEnerji-Sen yöneticileri, busıkıntıları BEDAŞ yetkilile-rine anlattıklarında “Bizhizmet alımı ihalesi veriyo-ruz, hizmeti alan firmanınne yaptığı bizi ilgilendirmi-yor. Bu sorunlar sistemsorunudur, işi TBMM’dençözebilirsiniz” yanıtını aldı.

Enerji-Sen BEDAŞ yetki-lileriyle görüştükten sonraBEDAŞ hakkında savcılığasuç duyurusunda bulundu.50’den fazla işçi savcılığakonu ile ilgili ifade verdi vesavcılık BEDAŞ ile BE-DAŞ’ın taşeronlarındanSezen Yavuz şirketihakkında ücret gaspı, şantaj,tehdit gibi gerekçelerlesoruşturma başlattı.

ENERJİ-SEN EYLEMDEEnerji-Sen üyeleri hukuki

mücadelenin yanı sıra fiilibir mücadele de başlattı.Enerji-Sen, işçilerin sorunla-rı çözülene kadar her cuma,İstanbul Taksim’deki BE-DAŞ binası önünü eylemalanına çevirecek.

BEDAŞ’ta milyonluk kaçak

Enerji-Sen, BEDAŞ’taki yolsuzlukları gün yüzüne çıkardı. İşçilerinücretlerini gasp eden BEDAŞ bünyesindeki taşeron şirketleraboneleri de dolandırıyor. BEDAŞ herşeyin farkında

‹fllerine geri dönmek için 21 fiubat’tan beri mücadeleeden Birleflik Metal-‹fl üyesi Casper iflçileri 10 May›s günü,Ümraniye’de E-6 yolunu trafi¤e kapatarak eylem yapt›. 10dakika süren eylem boyunca baz› sürücüler araçlar›ndanç›karak iflçileri alk›fllad›.

Birleflik Metal-‹fl’e üye olduklar›için iflten ç›kar›lan ve DüzceBeyköy’deki Organize SanayiBölgesi’nde 4 Nisan’dan bu yanaifllerine geri dönmek için direnifllerinisürdüren MAS-DAF iflçileri MAS-DAF’›n ‹stanbul Ataflehir’de bulunan

genel merkezine 10 May›s günüyürüyüfl bafllatt›. Yürüyüfl güzergah›boyunca halk›n yo¤un ilgisi vedeste¤iyle karfl›laflan iflçilerin talep-leri aras›nda sendikalaflma önündekiengellerin kald›r›lmas› var. 15 May›sgünü Kocaeli’nde direnifllerinisürdüren Bekaert iflçilerini ziyareteden iflçiler 18 May›s’ta flirketin‹stanbul Ataflehir’deki genelmerkezine ulaflt›. Düzce’de kalaniflçiler tedbir koydurmalar›na ra¤menpatronun makineleri kaç›rmas› duru-muna karfl› fabrika önündedirenifllerini sürdürüyor.

Fabrikada çal›flan 120 iflçinintamam›n›n iflten ç›kar›lmas›n›nard›ndan fabrika önünde direniflegeçen iflçilerden on kiflilik bir grup 13Nisan günü MAS-DAF’›n genelmerkezi önünde de direnifl çad›r›açm›flt›.

MAS-DAF iflçileribüyük yürüyüflte

Ya hep beraber ya hiç birimiz

Page 10: Halkın Sesi 132

10Halk›n Sesi 20 May›s 2011 / 2 Haziran 2011

Paso kalksınönergesineGökçek itirazı

Ankara BüyükşehirBelediyesi Meclisi’nin

mayıs ayı toplantısındagündemi paso tartışmalarıoluşturdu. Meclise öğrenci-lerin ulaşım hizmetlerindenindirimli olarak yararlana-bilmesi için, belediyetarafından parayla verilenbandrol (paso) olmaksızınöğrenci kimliğinin yeterliolması için önerge verildi.Önerge’ye ilk ret AnkaraBüyükşehir BelediyeBaşkanı Melih Gökçek’tengeldi. Ulaşım parasının tam1.85 lira, indirimli fiyatlarınise 1.25 lira olduğuAnkara’da, BüyükşehirBelediyesi’nin aylıkzararının 10 trilyonolduğunu söyleyen Gökçek“22 TL’den bu zararın, cüzibir kısmını karşılanmasınınkime ne zararı var?” diye-rek itiraz gerekçesinimeşrulaştırmaya çalıştı.Ankara’da öğrenci veöğretmenler ulaşımhizmetinden indirimliyaralanabilmek içinbelediyeye 22 TL ödeyerekpaso bandrolü almakzorunda.

Ankara’dabir çöpokulAnkara Sincan İMKB

Kayalıboğazİlköğretim Okulu öğrenci-leri çöp yığınları arasındaeğitim görüyor. Bakanlıktarafından okullarınaayrılan bütçe yetersizolduğu için okul yönetimiöğrencilerden aylık 40TL’lik aidat parası topla-mak istemiş. Okul yönetimibu aidatları düzenlitoplayamadıkları için temi-zlik işçisi çalıştırılamadığınıiddia ediyor.

Olay bazı velilerin okul-daki çöp dolu bidonları,kirli lavabo ve dersliklericep telefonu ile görüntüley-erek basına dağıtması üze-rine ortaya çıktı.

Üç bin öğrencininöğrenim gördüğü okuldapislik nedeniyleçocuklarının sık sık hasta-landığını belirten velilerkonuyla ilgili Milli EğitimBakanlığı’na şikayettebulunduklarını fakat yetki-liler tarafından hiçbirgirişimin yapılmadığınıbelirtti.

T ürkiye’nin altı ayrı bölgesindetüm canlılar siyanür soluyarakgün be gün sağlıklarını kaybe-

diyor. Kütahya’daki madende siyanürlühavuzun çökmesiyle doğan sızma riskibir kişinin kârı uğruna binlerinyaşamını riske atan madenciliğin nedenli tehlikeli boyutlara ulaştığını gös-terdi.

AKP’nin verdiği ruhsatlarla yüzde54’ü maden sahası haline gelenTürkiye’de siyanür yaygın olarak kulla-nılıyor.

25 M‹LYON TONS‹YANÜRLÜ ÇAMUR

Kütahya Tavşanlı’daki gümüşmadeninin çıkarıldığı ve işlendiğitesiste üç kademeli siyanürlü atık ha-vuzlarından ortadaki 8 Mayıs akşamıçöktü. Bu çökme sonucu siyanürhavuzunun üst ve orta kademesindeyer alan siyanür ve ağır metallerle doluçamurlu su alt bölüme yayıldı. İçindesiyanürün de bulunduğu zehirli atıklarbarından 25 milyon tonluk çamur yükoluşturduğu için üçüncü havuzun atıksızdırma ya da çökme ihtimali yer altısularını zehirleyerek kendini gösterdi.Çevre Mühendisleri Odası yönetiminegöre 25 milyon ton siyanürlü atık heran baraj seddesini aşıp köyleri çamuraltında bırakabilir. Tesisin yakınındabulunan Örenköy, Köprüören,Kızılcakaya ve Yoncalı köyleri atıklarınilk ulaşacağı alan olarak en fazlatehlike altında kalan bölgeler. Odayöneticilerinin tahminine göre siyanür-lü atık su havuzunun çökmesi duru-munda, Porsuk Çayı ile önceEskişehir'de Sakarya Nehri’ne sonra daKaradeniz'e ulaşabilir.

S‹YANÜRDE ‹LK,MÜCADELEDE KOÇBAfiI

Kütahya Tavşanlı’ya bağlıGümüşköy’de 1987’de kurulan EtiGümüş A.Ş’ye bağlı gümüş madeni2000 yılında özelleştirme kapsamınaalındı. 2004 yılında 41 milyon dolaraSöğütsen Seramik A.Ş’ye satıldı.Yaşanan çökme tehlikesinde özelleştir-menin payı olduğu ifade ediliyor.Bölgede inceleme yapan mühendisleregöre özel şirketin daha fazla kar için

altyapının kaldıramayacağı oranda kap-asite artırımına gitmesi ve siyanürlühavuzlar dahil bu altyapı için maliyetolarak görünen onarma vegüçlendirme çalışmalarınınyapılamamış olması şu anki tablonunen büyük nedeni. Tavşanlı’daki bumaden Türkiye’de siyanürlü liç yön-temin kullanıldığı ilk maden. Siyanürekarşı mücadele eden çevre hakkı örgüt-leri bu özelliği nedeniyle madeninkapatılması mücadelesini Türkiye’desiyanüre karşı mücadelenin koçbaşıolarak niteliyor.

BAKAN GÖRMEDEN ANLATTI:‘HAVUZLAR ‹Ç‹NDE B‹R PROBLEM’

Fakat yaşanan tehlikeye rağmenhükümet ve sermaye cephesinin tavrısiyanür konusunda ciddiyet veduyarlılıktan uzak. Kütahya’dakiçökme tehlikesinin hemen ardındanbölge halkını paniğe sevk eden siyanür-lü ölüm korkusuna rağmen yetkililer

konunun üstünü adeta örtmeyeçalışıyor. Kütahya Valisi Kenan Çiftçi,9 Mayıs günü yanına DSİ il genelmüdürü dahil mülki erkanı alarak birbasın toplantısı yaptı. Vali siyanürlüsuyun barajdan taşmaması sebebiyleçevre sağlığı riskinin bulunmadığınıbelirtti. Aynı gün Kütahya’ya gelenÇevre ve Orman bakanı Veysel Eroğluda bir basın toplantısı düzenleyerekyaşanan olayın ‘havuzlar içinde birproblem’ olduğunu, gerekli tümönlemlerin alındığını belirtti ve ekledi:“Siyanürlü barajda çevreye sızıntı yok,vatandaşlar endişe etmesin.”

Fakat daha sonradan anlaşıldı ki buaçıklamayı yapan Bakan, madensahasını gidip görmemişti bile. Bölgehalkına destek olmak ve olayı yerindeincelemek için Kütahya Tavşanlı’yagiden Antalya Isparta Burdur DenizliKaş Platformu sözcüleri HediyeGürbüz ve Yakup Yıldırım’ın kalemealdığı izlenim yazısında ziyaret ettikleri

köylere Çevre ve Orman Bakanı’nıngeleceğine dair haber ulaştığıanlatılıyor. Fakat bakanın atık havuzu-nun olduğu bölgeye dahi gelmeden,Kütahya merkezde basın açıklamasıyaptığı aktarılıyor.

Madendeki havuzun çökmehaberinin hemen ardından bölgeyegiden Metalurji Mühendisleri OdasıBaşkanı Cemalettin Küçük, muhabiri-mize benzer gözlemlerini aktardıktansonra tüm Türkiye’yi ilgilendirenönemli bir bilgi verdi. Siyanürlü havuz-ların çökmesinin çok tehlikeli birdurum yaratacağını söyleyen Küçük,siyanürle çalışma yapılan bölgedeolağan koşullarda da halkın zehir solu-yarak gün be gün sağlığını yitirdiğinibelirtti ve madenin çökme gibifelaketler olmasa da ölüm tehlikesisaçtığına işaret etti. Küçük, bölge halkıiçin asıl riskin buharlaşmayla ortayaçıktığını belirtti.

YILLARDIR ZEH‹R SOLUYORLARMadenin 100 hektarlık bir alana

yayıldığını söyleyen Küçük, sözlerinişöyle sürdürdü:

“Bahsi geçen 100 hektarlık alan vebu alanın büyük bir kısmına yıllardıratık yığılmış. Geniş bir yüzeydemadeni, zehirli atıklarla karışık çamurvar. Burada nem azaldıkça buharlaşmaartıyor. Buharlaşma hidrojen siyanürgazının (HCN) ortaya çıkıp havayayayılmasına yol açıyor. HCN oldukçazehirli bir gaz, solunması durumundakronik zehirlenmeyle uzun vadedeinsan sağlığını bozuyor. Bölge halkıyıllardır HCN’nin karıştığı havayısoluyor.”

Küçük, HCN’nin sadece solunanhavaya karışmadığını belirterek KuzeyBatı Anadolu’da siyanürlümadenciliğin neden çok daha büyükbir tehlike olduğunu gösteren önemlibir bilgi verdi: Kütahya, Bilecik,Marmara, Balıkesir, İzmir’in dahilolduğu havzanın arsenikli bir yapısıvar. Bu bölgedeki toprak ve kayalardoğal yapısı gereği arsenikli. HCN’ninbaşta arsenik olmak üzere tüm ağırmetalleri çözücü etkisi var. Bu neden-le Kuzey Batı Anadolu’da etrafayayıldıkça toprakta ve kayalarda bulu-nan arsenik başta olmak üzere ağırmetaller çözülerek toprağa ve yer altısuyuna karışıyor. Böylece HCN solu-num yoluyla canlılara zarar verirkenonun etkisiyle çözülen zehir besin zin-cirine karışıyor.

KÖYÜN NÜFUSU TÜKEND‹Osmangazi Üniversitesi Tıp

Fakültesi’nin Kütahya DulkadirKöyü’ne ilişkin 1992 tarihli raporu daKüçük’ün dediklerini doğruluyor. Köymuhtarlığının “köylerinde kanserebağlı ölümlerin yüksek olduğunu,daha çok akciğer kanseriningörüldüğünü” söyleyerek tıp fakülte-sine yaptığı başvuru üzerine bölgedeinceleme yapan hekimler bölgede suve toprakta yüksek oranda arsenikbulmuştu. Hekimler köyde 1982-1992yılları arasında 22’si kanserden, 56kişinin hayatını yitirdiğini tespit etmişve köyün çok yanındaki açık siyanürhavuzuna dikkat çekmişlerdi.

ütahya’daki madende siyanür havuzunda yaşanan çökme tehli-keyi görünür kıldı. Siyanür sürekli olarak havaya karışıyor veinsanlar zehir soluyor. Bu yüzünden bir köy neredeyse boşaldı

Enerji Bakan› Taner Y›ld›z’›n 14 Aral›k2010’da mecliste bir soru önergesineverdi¤i cevap Türkiye’de akarsu ve de-nizler d›fl›nda neredeyse her alan›nmadencilik faaliyetine aç›ld›¤›n› gösterdi. Türkiye’de 2010 y›l› itibariyle Maden

‹flleri Genel Müdürlü¤ü’ne kay›tl› 28 bin763 arama ruhsat›, 12 bin 45 iflletmeruhsat› ve 91 ön iflletme ruhsat› olmaküzere toplam 40 bin madencilik ruhsat›bulunuyor. Bunlar›n yaln›zca 649’ukamuya ait.

Türkiye’nin zehir haritası

İNSANCA YAŞAM

S ‹ Y A N Ü R L Ü M A D E N ‹ N O L D U ⁄ U Y E R D E Ö L Ü M L E R A R T I Y O R

K

Siyanürlü madencilikyöntemi tüm Türkiye’yisaran büyük bir tehlike. ‹flteMMO Baflkan› CemalettinKüçük’ün aktard›¤› bilgileregöre Türkiye’de siyanürtehlikesi alt›ndaki bölgeler :

KKüüttaahhyyaa--TTaavvflflaannll››--GGüümmüüflflkkööyy

Havuzlarda çökmetehlikesiyle gündeme gelenmaden sahas›nda, 1987’denberi faaliyet yürütülüyor.

‹‹zzmmiirr--BBeerrggaammaa--OOvvaacc››kkBergama’da siyanürlü yön-

temle madencilik y›llarayay›lan bir mücadelekonusu. 2005’ten beriBugün gazetesi veKanaltürk’ün sahibi olanKoza grubuna ait madencilikflirketi burada siyanürlü alt›narama çal›flmas› yap›yor.

UUflflaakk--EEflflmmee--KK››flflllaaTÜPRAG Metal

Madencilik Afi taraf›ndaniflletilen maden, 2006y›l›nda faaliyete geçti. Butarihten hemen sonra HCNnedeniyle 1500 insanzehirlendi. Bu olaya iliflkin

köylülerin ve mühendisodalar›n›n madenci flirketekarfl› açt›¤› dava sürüyor.

GGüümmüüflflhhaannee--MMaassttrraaKoza grubuna ait bu

maden 2009 y›l›ndafaaliyete geçti. Madennedeniyle Kelkit Çay› vehavzas› tehlike alt›nda.

EErrzziinnccaann--‹‹lliiçç--ÇÇööpplleerrÇal›k Maden ‹flletmeleri

A.fi. (Çal›k Maden) ileKanada menfleli AnatoliaMinerals DevelopmentLimited (Anatolia)ortakl›¤›nda madencilik

faaliyeti için çal›flmayap›l›yor. 1999 y›l›ndamadencilik faaliyetleri içinfarkl› flirketlere ruhsat veri-len bölgede farkl› flirketlerinde madencilik için çal›flmayürüttü¤ü biliniyor.

MMaanniissaa--TTuurrgguuttlluu--ÇÇaallddaa¤¤SARDES Nikel MadencilikA.fi. taraf›ndan nikel madeniiçin faaliyet yürütmek üzere2009’da gerekli ruhsatal›nd›. Bu madendedi¤erlerinden farkl› olaraken büyük tehlikeyi nikelat›klar› oluflturuyor.

Her yer maden herkes tehlikede

Lisans eğitimine giriş sınavıyaklaşırken YGS’deki şifre

muamması giderekkarmaşıklaşıyor. Savcılıkincelemesini tamamlayaraksınavda şifre olmakla beraberşaibe olmadığı kanaatiniaçıkladı. Savcılık açıklamasısonrası öğrencilerin sınavsonuçları açıklandı.

Bu sefer de hesaplama kriziyaşandı. Binlerce veli veöğrenci kendilerine ait sınavsonucunun yeniden hesaplan-ması için ÖSYM’ye başvurdu.Ankara’da bulunan ÖSYMmerkezine yapılan başvurular-dan 5 TL, şehir dışındanyapılan başvurulardan postamasrafıyla beraber 8 TL alanÖSYM kendi hatasından da birvurgun yaptı.

Halkevleri Eğitim HakkıMeclisi 9 Mayıs Pazartesi günüÜsküdar ÖSYM binası önündebir eylem yaparak ÖSYM’ninitiraz vurgununu protesto etti.

Eğitim Hakkı Meclisi’ndenAsiye Çil yaptığı açıklamada“AKP ve onun oyuncağıÖSYM daha şifre ve kopyaskandallarının hesabını verme-den, kendi hatalarından bilekar etmenin yollarını arıyor”dedi. Çil, itiraz dilekçelerindenelde edilen paranın ne kadarolduğunun açıklanmasını istedi.

MEKTUPLAR YOLA ÇIKIYOREğitim Hakkı Meclis’i İstan-

bul’da mahallelerde ve Şişli gibikentin işlek noktalarında açtık-ları standlarla Ali Demir’i isti-faya çağırmak üzere öğrenci vevelilerden mektup toplamayadevam ediyor.

Eğitim Hakkı Meclisitoplanan binlerce imzayı vemektubu 28 Mayıs günü13.30’da Taksim’de İstanbulHalkevi’nde buluşularak yapıla-cak bir yürüyüşün ardından Ga-latasaray Postanesi’ndenDemir’e gönderecek.

Mektuplar Demir’e gidiyor10-16 May›s Engelliler

Haftas› nedeniyle 10 May›sgünü ‹stanbul'da engelliörgütlerinin ça¤r›s›yla biryürüyüfl ve bas›n aç›klamas›yap›ld›.

Aralar›nda TürkiyeSakatlar Derne¤i, Türkiye KasHastal›klar› Derne¤i, GörmeEngelliler Derne¤i, ‹flitmeEngelliler Federasyonu,Zihinsel ÖzürlülerFederasyonu, HalkevleriEngelli Haklar› Atölyesi'ninde bulundu¤u yürüyüflte enyaflamsal haklar›n gasp›nakarfl› öfke dile getirildi.

‹stiklal Caddesi boyuncayürüyen engelliler Taksim

Meydan›’nda yapt›klar›aç›klamada flu s›k›nt›laradikkat çekti:

Alt› y›l önce ç›kan 5378say›l› yasa engelliler için birfley de¤ifltiremedi.

Sa¤l›k Uygulama Tebli¤iile engellilerin tedavileri,yaflam›n› sürdürebilmesi içingerekli cihazlar, gereçlerverilmiyor. Yeflil kartl›lar, sos-yal güvencesi olmayan en-gellilerin t›bbi araç ve gereçtalepleri kaynak olmad›¤›gerekçesiyle karfl›lanm›yor.

E¤itim hakk›ndan yararla-nam›yorlar, okullara erifle-miyorlar, dersliklere ulaflmakiçin engeller afl›yorlar.

‘Haklarımızaulaşamıyoruz’

Kütahya: Yer maden, gök zehir

Page 11: Halkın Sesi 132

YÜZ YÜZEHalk›n Sesi

1120 Mayıs 2011 / 2 Haziran 2011

CHP yeni genel başkanı ve ‘yenilenmiş’ söylemiyle ilkdefa seçime giriyor. Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığagelmesiyle başlayan yeni dönemde CHP’nin bir öncekidönemden farklı bir söylem ve strateji geliştirdiği görülü-yor. Bu yeni çizgiyi ve CHP’yi Yıldız Teknik Üniversitesiİktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Dr. DeryaKömürcü ile konuştuk.

Merkez sol ve Türkiye’de sosyal demokrasi üzerineçalışmalar yapan Kömürcü CHP için ‘yeni’ bir durumolduğunu düşünüyor ama bu yenilenmenin yönünün önemtaşıdığına dikkat çekiyor. CHP’nin tarihsel olarak sosyaldemokrasiye meylettiği bir kaç kısa dönem olduğunubelirterek bugünkü eğilimin de sosyal demokrasiye doğruolmadığını ifade ediyor.

Dünü vebugünüyle

CHP

Sosyal demokrasi denilince hemenCHP akla geliyor, tarihsel olarakbaktığımızda CHP, sosyal demokratbir parti midir?

Bugünkü CHP sosyal demokratbir parti değil; tarihin hiçbir döne-minde de Batı Avrupa’dagördüğümüz anlamda sosyaldemokrat bir parti olduğunusöyleyemeyiz. CHP geleneği içindesosyal demokratlaşma çabasınınolduğu dönemler olmuştur. Mesela80 sonrasında kurulan SODEPböyle bir deneyimdir. Ama partinintoplumsal tabanı, parti örgütününniteliği, parti içinde çalışan kadro-ların 80 öncesi CHP’den getirdiğiözellikler, bu deneyimin başarılıolmasını engellemiştir.

Batı Avrupa’da sosyaldemokrasi, bir işçi sınıfı hareketiolarak ortaya çıkmıştır.Sendikalarla çok güçlü organikilişkileri vardır. Topluma bakışı,toplumu analiz edişi, yani toplum-daki sorunları anlama biçimiaslında Marksizm’den esinlenir.Topluma baktığında öncelikle ser-maye ile emek arasındaki çelişkiyigörür ve oradaki tercihini emektenyana koyar. Ama bununTürkiye’deki yansımasınabaktığımızda, Türkiye’de kendileri-ne sosyal demokratım diyenlertoplumu sınıf siyaseti üzerindenalgılamıyorlar. Böyle bir bakış açısıyok. Emek sermaye çelişkisinde netbir tavır almak, kimi dönemlerhariç, bazı küçük parantezler hariç,yok. Israrla kendini Marksizm’denuzaklaştırma çabası var. “BizTürkiye’nin kendi özgünkoşullarına yönelik bir analizgeliştiriyoruz” söylemi ‘70’lerdenberi devam eden bir şey. Bir detabii CHP’nin içinde ortayaçıkması, Kemalist bir partininiçinde ortaya çıkması tamamenTürkiye’deki merkez sol siyasetiBatı’dakinden farklı kılıyor.

Baykal döneminin temel nitelik-leriyle bugün arasındaki farkları gözönüne alırsak bir yeni CHP’den sözedebilir miyiz?

Bir yeni CHP’den söz edebilirizama yeninin içeriğini nasıl doldura-cağımız ayrı bir tartışma. Şu ankiCHP, Baykal döneminden farklı birCHP. Kılıçdaroğlu’nun başkanlığıy-la Baykal dönemi arasındaki farkışöyle özetleyebiliriz:

Birincisi, söylem düzeyinde biryenilenme olduğunu söyleyebiliriz.Aradaki küçük kesinti dışında 15yıllık Baykal liderliği boyuncaCHP’nin esas vurgusu hep rejimikoruma üzerine olmuştur.1990’ların ortasında şöyle bir siyasalstrateji izliyordu CHP ve Baykal:“Siyasal İslam yükseliyor. Yüzde 20civarında bir oy oranı var. Bunundışında kalan yüzde 80’lik kesimeseslenmeyi başarabilirsek, ne kadardaha fazla merkeze gelirsek, nekadar daha fazla laikliğe, rejimikorumaya, Atatürkçülüğe vurguyaparsak oy oranımızı o kadarartırırız” diyordu. En sonundayüzde 20’de kalan Baykal oldu.Ama Kılıçdaroğlu’nun ilk kurultay-dan itibaren vurguladığı CHPsöyleminde laiklik, Atatürkçülük,rejimi koruma vurgusu neredeysehiç yok. Onun yerine daha sosyaladaletçi bir söylem var.

Yoksullukla ve yolsuzluklamücadele etmekten, işsizliğidüşürmekten bahsediyor. Seçimbildirgesine baktığımızda da, artıksiyaseti AKP’nin belirlediği daralanda oynamaktansa daha somut

vaatlerle, sosyal adalet vurgusuylaöne çıktığını görüyoruz.

Bundan önceki seçimlerdesiyaset çok daha dar bir alanahapsedilmişti ve onu sadece AKPbelirliyordu. Neyin tartışılıp neyintartışılamayacağını, neyin gündemegelip gelmeyeceğini… ŞimdiCHP’nin çıkışı ve hamleleri, solungenel olarak tartıştırmak istediğidiğer meselelerin de siyasetin gün-demine gelmesine, tartışılmasınaolanak tanıyor.

Siyasetin gündeminin sadecevesayet / demokratikleşmetartışmasının dışında insanlarıngündelik hayatına değiyor olması,taşeron meselesinin, yoksullukmeselesinin, işsizliğin, Kürt soru-nunun bu kadar konuşuluyorolması önemli. Tüm bunların genelanlamda sol bir stratejiningelişmesine olumlu etkileriolacağını düşünüyorum.

Söylemdeki yenilenmenindışında bir diğer yenilik, partininseçmenlerle ya da toplumlakurduğu ilişkinin farklılaşmayabaşlaması. Kılıçdaroğlu imajı bundaetkili oluyor. Baykal’la Kılıçdaroğluaynı şeyleri söyleseler bile Baykalsöylediğinde duyulmayanlar, şimdiKılıçdaroğlu söyleyince duyulabilirhale geldi.

CHP ARTIK DAHA SOLDA MI?Son dönem yine parti içinde

yaşanan gelişmeler, özellikle ÖnderSav ekibinin parti yönetimindentasfiye edilmesi, partinin örgütselanlamda da kendisini yenilemepotansiyelini ortaya çıkardı. Bu

yenilenme ne kadar hayata geçe-bilir? Seçim sonrasında gerçekanlamda örgütsel bir yenilenmeyaşanır mı, bunu kestirmek zor. Buyenilikler, sosyal demokratlaşmayıgetiriyor mu, sol bir parti mi olduCHP dersek onun cevabı “hayır”.Çünkü tam tersine CHP, AKPkarşısında bir merkez parti olarakkendini konumlandırmaya çalışıyor.

Somut vaatleri var. Bunlarönemli. Taşeronlaşmaya karşısöyledikleri, aile sigortası hakkındasöyledikleri, Kürt meselesihakkında bugüne kadar söyleme-diği, anadilde öğrenim hakkı, seçimbarajının düşürülmesi gibi şeylerisöylemesi olumlu, ama bunlar her-hangi bir merkez partinin desöyleyebileceği şeyler. CHP, yenibir bölüşüm vaadiyle çıkmıyorortaya. O açıdan bakarsak,

herkesin biraz kendi aradığınıiçinde bulabileceği eklektik birparti haline geldiğini söyleyebiliriz.

‘Herkesin’ dediniz buradanCHP’nin seçim sloganına, ‘Herkesiçin CHP’ye gelelim. Bunun anlamınedir?

Kılıçdaroğlu bütün siyasal strate-jisini seçimde en yüksek oyu almaküzerine kurdu. CHP’ye gelebilecektek bir oyu bile dışarıda bırakmaya-cak bir söylem, bir siyasal stratejioluşturdu. Şu an yaptığı, AKP’ye oyvermeyecek her kim varsa, onunCHP’ye oy vermesini sağlamayaçalışmak. Partinin milletvekili adaylistesine baktığımızda da bunugörüyoruz. Merkeze oynamakçabasını görüyoruz.

Bugün CHP’nin AKP’ye karşıolduğunu biliyoruz ama onundışında nasıl bir Türkiye tahayyülediyor, nasıl bir demokrasi tahayyülediyor, gelir dağılımındaki adaletsi-zliği nasıl gidermeyi düşünüyor,yeniden bölüşüm gibi bir derdi varmı, bunlara dair söylediği çok fazlabir şey yok aslında.

CHP’nin söyleminde Baykal döne-minden bir kopuşu söz konusu. Amamerkeze oturma çabasında birsüreklilik var diyebilir miyiz?

Merkeze oynamak, bir merkezpartisi olma çabası açısındanBaykal’la Kılıçdaroğlu arasında birfark yok. Sadece o merkez siyasetinasıl kurguladıkları arasında birfark var. Baykal, merkez siyasetin,rejimi korumak, laiklik,Atatürkçülük üzerinden kurulması

gerektiğini düşünüyordu. ÇünküAKP’yi öyle okuyordu. AKP’yebaktığı zaman, rejim karşıtı birhareket görüyordu. AKP’ninbaşarısının arkasındaki toplumsaldinamikleri görmüyordu mesela.Oraya vurgu yapmak yerine dahasiyasal olana vurgu yapıyordu.Rejim karşıtı bir hareket karşısındarejimi koruyacak bir hareket. Şimdi“yeni CHP”nin farkı bu. AKP’ninbaşarısının toplumsal kaynaklarınıgörüyorlar, onun için kent yok-sullarına yönelmekten bahsediyor-lar ama bir yandan da AKP’ye oyvermeyen ne kadar geniş bir kitlevarsa hepsinin oylarına talip olmayıistiyorlar. Merkezi daha sosyoeko-nomik olarak inşa etmeye çalışıyor-lar.

SOSYAL DEMOKRASİNİNAÇMAZI

CHP, ezilenlerin iktidar alternatifiolabilir mi, örgütsel sınırlılıkları orta-da ama sonrasına dair düşünecekoldursak?

Bence CHP, ne bu haliyle ne degerçek anlamda sosyal demokratbir partiye dönüşmesi halinde,ezilenlerin partisi olabilir. Öyle birmisyonu olacağını düşünmüyorum.CHP için en fazla –ki bu bileoldukça zor görünüyor– AKPkarşısındaki muhalefet cephesinin,soldan yükselecek bir muhalefetdalgasının kısmen taşıyıcısı olmagibi bir pozisyon tarif edilebilir.AKP iktidarından rahatsız olansadece emekçiler, Kürtler ya daAleviler değil, sermaye içinde desıkıntısı olanlar var.

AKP bir ittifakı temsil ediyor veo ittifak bir gün dağılacak. Odağıldığında, büyük sermaye biriktidar alternatifi arayışı içindeolduğunda bugün itibariyle o alter-natif CHP olarak ortaya çıkacakgibi görünüyor. Dolayısıyla hangitür yenilenme olursa olsun, CHPbildiğimiz anlamda emek ve ser-maye arasındaki çelişkide emektenyana, ezilenden yana bir pozisyonubenimsemeyecektir.

Bu sadece CHP için değil. İngilizİşçi Partisi’nden Alman sosyaldemokratlarına kadar nereyebakarsak bakalım, sosyal demokratpartilerin açmazı zaten.

Oy olarak, ezilen kitlelerden oyalmak ama aynı zamanda kapi-talizmin genel çerçevesi içindebirikim stratejisini devam ettirerekyeni bir hegemonik proje inşa ede-bilmek. Kendilerini sermaye ileemek arasındaki çelişkileriuzlaştırma misyonuylatanımladıkları için bu projeçoğunlukla başarısızlıklasonuçlanıyor.

HP’nin AKP’ye karşı olduğunu biliyoruzama nasıl bir Türkiye, nasıl bir demokra-si tahayyül ediyor, gelirin yeniden bölü-şümü nasıl hayata geçirecek bilinmiyor

HP’nin emek ve sermaye arasındakiçelişkide emekten yana bir pozisyonuolmayacaktır. Bu sadece CHP’nin değiltüm sosyal demokrat partilerin açmazı C

Başarı bir siyasal harekete dönüşmekte

G E Ç M ‹ fi T E N F A R K L I S Ö Y L E M G E Ç M ‹ fi L E B E N Z E R S T R A T E J ‹

CHP: ‘Yeni’nin içindeki eski

Toplumsal biryenilenme

Bugün parti teşkilatlarında çalışan insanlar,hala Deniz Baykal ya da Önder Sav’dan çokfarklı düşünmüyor.

Bir partinin gerçekten yenilenmesi içintoplumsal olarak yenilenmesi gerekir. Partininsadece liderinin, il/ilçe teşkilatlarının ya dayürütme organlarının değil aynı zamanda buparti içinde çalışan insanların, o partiye emekveren insanların değişiyor olması şarttır.

Oysa bugün hâlâ eski kadrolar siyasetyapıyor CHP içinde. Böyle bir yenilenmeyiKılıçdaroğlu bir yıl içinde yapamazdı, yapmayıaklının ucundan bile geçirmedi zaten.Önümüzdeki dönemde ancak aşağıdan gelenöyle bir dalga olabilirse parti sosyolojikanlamda kendini yenileyebilir.

Aile sigortası, taşeron uygulamasına sonvermek, çocuk bütçesi gibi somut vaatler oyilişkisinin ötesinde yeni toplumsal gruplarıpartiye çekebilirse, aşağıdan gelen o baskıylaparti yönetimi kendini yenileme ihtiyacıduyar.

Yalnızca böyle bir sosyolojik yenilenmeolması durumunda partiyi radikal bir biçimdedeğişime uğratacak bir siyasal irade ortayaçıkabilir.

Vaat değilideoloji önemli

Partinin dayandığı bir sınıfsal taban var mı?Sencer Ayata’nın yeni orta sınıfla varoşların itti-fakını oluşturma gibi bir iddiası vardı. Şu ankidurum açısından düşünürsek bu gerçekçi birproje olabilir mi?

Eğitimli orta sınıflarla kent yoksullarınınittifakını kurma iddiası ilk kez bundan bir yılönce Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildiğiKurultay sonrasında ortaya atıldı. Ancak benseçim sürecinde bunun arka plana itildiğinidüşünüyorum. Aile sigortasından, yolsuzluk-la, işsizlikle mücadeleden söz ettiğiniz zaman,kentli orta sınıflarla varoşların ittifakını kur-maya çalışıyor gibi görünebilirsiniz, amaCHP’nin genel siyasal söylemine baktığımız-da bunların ideolojik bir bütünlük çerçeve-sinde değil, oy toplama amacıyla gündemegetirildiğini görüyoruz. Kent yoksullarının –kiorada Kürt kimliği de önemli bir unsurolarak devreye girer– CHP’ye yönelmesininkoşulları sadece bu tür somut vaatler değil;bunların partinin söyleminde bütünlüklü birideolojik çerçeve içinde ifade ediliyorolmasıdır.

Sol olma iddiasındaki bir partinin başarılıolmak için, toplumu bir antagonizma için-

den tarif etmesi yani insanların yaşadıklarısorunların temel nedenini görmesini sağlaya-cak bir karşıtlığı ortaya koyması gerekir.Meseleyi sadece AKP üzerinden açıklaya-mazsınız. “AKP düzeni böyle olduğu için busıkıntıları yaşıyorsunuz” diye ikna edemezsinizinsanları. O sıkıntılar, bu düzenin temelindekiemek-sermaye çelişkisi, demokratikleşmemeselesinin siyasi olduğu kadar sosyal vekültürel boyutları bağlamında ele alındığındabir anlam taşır. Başarının tek başına oy almak-la tanımlanmaması gerekir. Bir sosyaldemokratlaşma olacaksa eğer, partinin aldığıoy oranından bağımsız olarak bir siyasalharekete dönüşüyor olabilmesi gerekir. 4 yılda

bir sandığa gidip bir partiye oy vermeninötesinde, onunla birlikte nefes alan bir kitleninortaya çıkması lazım. İnsanların siyasallaşmasılazım. Bugün siyasal İslam dediğimiz şey de,‘70’lerdeki sosyalist hareket de böyle oldu.Ona paralel gelişen CHP de öyle bir şeydi.İnsanlar, Ecevit liderliğinde dağa taşa“Umudumuz Ecevit” yazdığında CHP birsiyasal hareket olmayı başarmıştı. İnsanlarınhayatını belirleyen, düşünme biçimlerini etkile-yen, ideolojisi olan bir parti olarak hareketedebiliyordu. Bugünse CHP, ilçe teşkilatlarıolan, profesyonel siyasetçilerin bulunduğu,onun dışında üye olmayan insanların dört yıldabir oy verdiği, ağırlıklı olarak da kentli orta veüst sınıfların Baykal döneminde kemikleşmişkaygılar üzerinden partiye yöneldikleri bir yer.

CHP sol bir partimi oldu dersekonun cevabı dahayır. CHP, AKPkarşısında bir

merkez parti ola-rak kendini ko-numlandırmaya

çalışıyor

C

Page 12: Halkın Sesi 132

DOSYAHalk›n Sesi

1220 Mayıs 2011 / 2 Haziran 2011

Yeni dönemde de mecliste çoğunluk olmasıbeklenen AKP sekiz yılda yaptıklarını ‘akicraatlar’ olarak anlatıyor. Yaptıkları için‘hayaldi gerçek oldu’ slogananı kullanıyor

AKP ülkenin neoliberal dönüşümünde hızlı veçok yol kat etti. Emeği, doğayı ve kentleri ser-mayenin yağmasına açtı. Rejimi ve kurumlarınıneoliberal düzenle ve gericilikle uyumlulaştırdı

8,5 yılda yaptıklarıyapacaklarının teminatıSeçim hedefi AKP açısından

anayasa yapabilecek çoğunluğa

erişme, CHP açısından yüzde 30

oy oranının üstüne çıkma, MHP

için de seçmen tabanını koruma

anlamına geliyor. Bu tabloda

Halkın Sesi olarak iktidar partisinin

8 yıllık iktidarını bir kez daha

hatırlatmak istedik.

Sekiz yılın

‘bizde’

bıraktıkları

AKP iktidar› Türkiye’nin neoliberal dönüflümündekurucu bir rol üstlendi. Bu dönüflüm yaln›zca sosyal,iktisadi ve ekonomik de¤il siyasi anlamda dadönüflümdü. Türkiye’de sömürge tipi faflizminneoliberal dönüflümü AKP arac›l›¤›yla gerçekleflti.Ergenekon operasyonlar› ile simgeleflen, TSK, yarg›,istihbarat› kapsayan yeniden yap›land›rma yasalarve bask›c› uygulamalarla yukar›dan afla¤›yaörgütlendi. Dinci gerici söylem her zamankindendaha fazla öne ç›kt›.

12 Eylül 2010 Anayasa de¤iflikli¤i: AKP’ninneoliberal dönüflümün son evresine girerken kurulanyeni düzenin ihtiyac› olan hukuk sistemini yaratmakiçin att›¤› ön ad›m oldu. Sözkonusu pakette yer alan 26de¤ifliklik maddesinin önemlibir k›sm› yarg› ile AKP iktida-r›n› bütünlefltirmeye yönelik-ti. Bu pakette yarg›n›nözellefltirme vepiyasalaflt›rma sürecini sek-teye u¤ratmas›na olanaksunan ‘yerindelik denetimi’yetkisi kald›r›ld›.

Hem bas›na hemmuhalefete dönük bask›larartt›. Bas›n aç›klamas›nakat›lmak gibi en temeldemokratik haklar›n bile kul-lan›m›n› engelleyen birniteli¤e sahip. 2004 ve 2006’da de¤ifltirilen TerörleMücadele Kanunu (TMK) sonras› 4 bini çocuk 21 binkifli bu kapsamda yarg›land›.

TMK, Kürt hareketini tasfiye etmek için hukukizemin sa¤lad›. KCK operasyonu kapsam›nda arala-r›nda il ve ilçe belediye baflkanlar›n›n da bulundu¤u1381 kifli gözalt›na al›nd›.

Ahmet fi›k ve Nedim fiener’in tutuklanmas›ylabas›na yönelik bask›lar gündeme geldi. 31 Mart2011 tarihi itibar›yla, cezaevlerinde 61'i tutuklu 7'sihükümlü olmak üzere toplam 68 bas›n emekçisi var.Gazeteciler hakk›nda aç›lm›fl 4 binden fazlasoruflturma var.

AKP dönemine damgas›n› vuran toplumsal bask›düzeneklerinden birisi de telefon dinlemeleri oldu.Sosyalistlere dönük polis operasyonlar› ve Ergenekonkapsam›nda iffla olan dava dosyalar› dinleme a¤›n›nçok yayg›n oldu¤unu gösterdi. Telekomünikasyon

‹letiflim Baflkanl›¤›’n›n resmi aç›klamas›na göre 71binden fazla kifli dinleniyor.

BTK taraf›ndan yay›mlanan ve 22 A¤ustos’tayürürlü¤e girecek '‹nternetin Güvenli Kullan›m›na‹liflkin Usul ve Esaslar' yönetmeli¤i sansür uygula-mas›n›n kapsam›n› geniflletiyor.

Bu polisiye uygulamalar›n yan› s›ra hak aramamücadelelerine de do¤rudan sald›r›lar artt›.

� 2005 y›l›nda ‹stanbul’da 8 Mart’› kutlayankad›nlara cop

� 2007-2008 1 May›s’›nda Taksim’e ç›kmakisteyenlere dönük sald›r›lar

� 2009’un son günlerine damga vuran TEKELiflçisine dönük vahflisald›r›lar

� 2010’un songünlerine damgas›n›vuran ö¤rencilereDolmabahçe daya¤›

� 2011’in ilk gün-lerinde Kürt illerinde‘demokratik çözümçad›rlar›’na yönelikpolis bask›nlar› AKPfaflizminin simgesald›r›lar› oldu. Polisintoplumsal olaylarasald›r›s› o kadar artt› kiEmniyet’in 2011 y›l›boyunca kullanmak

için ad›¤› gaz bombas› stoklar› y›l›n ilk yar›s› sonaermeden bitti.

AKP’nin ideolojik dayana¤› ‹slamc›l›k oldu.Neoliberalizmin ma¤dur etti¤i kitlelerin tepkilerinis›n›fsal bir nitelik kazand›rmadan düzenle bütün-leflmesini sa¤layan AKP, neoliberalizmin toplumsaldokusu olan muhafazakarl›¤› siyasal ‹slamc›gelenekle harmanlad›.

Erdo¤an’›n 14 Ocak 2008’de ‹spanya’da yapt›¤›“Velev ki siyasi” ç›k›fl› sonras› üniversitelerde türbanaözgürlük için düzenlemeler yap›ld›. TürbanYarg›tay’›n itiraz›na ra¤men YÖK marifetiyle fiilenserbest b›rak›ld›. ‹çki sat›fl›na s›n›rlama getiren yasaldüzenlemeler, Baflbakan’›n ve AKP’li bakanlar›nyapt›klar› aç›klamalarla gerici hassasiyetlere hitapetmesi, devlet kurumlar›nda izlenen kadrolaflma poli-tikalar› e¤itim baflta olmak üzere kamusal hizmetler-de gerici uygulamalar› beraberinde getirdi.

İnsanca yaşayabilmek parayla

İleri olan demokrasideğil faşizmdi

AKP iktidara geldikten sonra temelkamusal hizmetleri piyasalaştırdı. Sağlıktanbakım hizmetine, eğitimden ulaşımayaşamak için gerekli olan tüm hizmetlermetalaştı.

OKUL YOLU ENGEBELİZengin ve yoksul öğrenci arasındaki uçu-

rum büyürken, eşitsiz koşullara rağmen tümöğrencilerin ‘eşit’ sayıldığı sınavlardaki buadalet kırıntısı da şifre ve kopya skandal-larıyla ortadan kaldırıldı.

� İktidar olduğu sekiz yıl boyuncaüniversiteye giriş sınavı iki kere modeldeğiştirdi ve YGS’ deki şifre skandalıyla daiflas etti. Yine AKP döneminde icat edilenSeviye Belirleme Sınavı ancak üç yıl uygu-lanabildi.

� Bir öğrenci velisinin yaptığı eğitimharcaması 2002 yılında ortalama 720 liraiken, 2010 Ekim’inde 3.131 liraya yükseldi.

� Bakanlık bütçesinin %72’si personelücretlerine ayrıldı. Okullar bütçeyetersizliğinden bakımsız, donanımsız veçalışansız kaldı.

� Öğretmen açığı 263 bine çıktı. 8,5yılda güvencesiz çalıştırılan öğretmen sayısı100 bini, atama bekleyen işsiz öğretmen-lerin sayısı 350 bini aştı.

� AKP 2002’de iktidar olduğunda 2 bin122 olan özel dershane sayısı 2010’da 4 bin193'e çıktı.

� Değerler eğitimi adı altında din dersiyaygınlaştırıldı. İmam hatip liselerine gidenöğrenci sayısı 71 binden 198 bine çıktı. Üçbinden fazla Din Kültürü ve Ahlak bilgisiöğretmeni okullarda yönetici oldu.

KAPIDA KATKI PAYI İÇERİDEMUAYENEYE SINIR

Sağlıkta dönüşüm programıyla sağlık

alanı piyasalaştırıldı.� Aile hekimliği sistemine geçildi.Sağlık ocakları tasfiye edildi. Koruyucu

ve önleyici sağlık hizmetleri veren bukurumların yerine hekimleri tüccarlaştıranve hastaları müşteri haline getiren ailehekimliği sistemine geçildi. Bu sistemledoktor başına on binlerce hasta düşüyor.

� Katılım payı uygulaması ile sağlıkparalı hale getirildi. Yapılan düzenleme ileSGK’ya ayakta muayenelerden alınmaktaolan katılım payını on katına kadar artırmayetkisi verildi. Her bir yatarak tedavi içinalınacak katılım payı asgari ücretin dörttebiri ile sınırlı tutulsa da tedavi bedelininyüzde 1’i oranında katılım payı alınmasıöngörüldü. Düşük gelir grubu olaraktanımlanan yoksulların sağlık hizmet-lerinden faydalanması kısıtlandı.

� GSS ile sağlık paralı hale geldi.GSS yasalaştı fakat prim ödemesi

gereken aylık 132 liradan fazla geliri olan-ların tespiti yapılamadığı gerekçesiyle uygu-lanamıyor. İlaç ödemesinde kısıtlamalar,muayenelerin sınırlanmasına yönelik uygu-lamalar (bir hasta 10 gün içinde aynıbranşta birden fazla doktora muayeneolamıyor), diş tedavisinin kapsamınınsınırlanması da bu kapsamdaki diğersınırlayıcı uygulamalar.

SOSYAL GÜVENLİK TASFİYE EDİLDİ� GSS ile birlikte yasalaşan (5510 sayılı

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık SigortasıKanunu) sosyal güvenliğe ilişkin düzen-lemeler 1 Ekim 2008’de yürürlüğe girdi. Buyasa ile:

Daha fazla prim ödeyip daha geç emekliolunacak.

Malul aylığı alma koşulları ağırlaştırıldı.Kız çocukları okuyorsa 25 okumuyorsa 18

yaşından sonra aileden gelen sosyalgüvenceden mahrum kaldı. Diş tedavisininkapsamı daraltıldı. Sağlık yardımlarınınkapsamı daraltıldı. İşçilerin prim yüküarttırıldı. Ağır meslekler için yıpranmahakkı kaldırıldı.

DOĞA TALANININ ÖNÜ AÇILDIAKP iktidarı döneminde şirketlerin

toprağı, suları, ormanları talan etmesininönü açıldı.

� Sadece Karadeniz’de 700, ülkeçapında 2000’den fazla HES projesinelisans verildi. Akarsu ve nehirlerin kullanımhakkı HES bahanesiyle projeyi yüklenenşirketlere devredildi.

� AKP döneminde çıkartılan yönet-meliklerle madenciliğin önü açıldı. 40binden fazla madencilik ruhsatı sahibi şirketvar. Bu şirketlerin çoğu İslamcı sermayegruplarına ait.

� Kamuoyunda 2b olarak bilinen ormanarazilerine ilişkin yapılan düzenleme ileorman arazilerinin satışının önü açıldı.

KADIN DÜŞMANLIĞI GÜÇLENDİ� AKP iktidarı döneminde kadına yöne-

lik şiddet vakalarının sayısı yüzde 1400 arttı.� Sosyal Güvenlik kanunundaki

değişiklikle kadınlara ancak bir erkeğinkarısı veya 18 yaşını doldurmamış kızıolarak sosyal güvence hakkı tanıdı.

� Mayıs 2008’de onaylanan İstihdamPaketi ile işverenin kadın emekçiler içinemzirme odası ve kreş açma zorunluluğuortadan kaldırıldı. Sosyal Hizmetler veÇocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı kreşlerde AKP döneminde kaldırılmıştı.

� Kadınların istihdam edilme oranı 1999yılında yüzde 25.4 iken bu rakam 2010yılında yüzde 24'e geriledi.

Emekçinin elindekini de aldılarAKP dönemindeki

özelleştirmeler veekonomi politikaları,büyük birgüvencesizleştirme dal-gasıyla beraber yürüdü. 22Mayıs 2003 yılında kabuledilen 4857 Sayılı İşKanunu, güvencesizleştir-menin ve taşeron işilişkisinin önünü açanönemli bir dayanak oldu.Güvencesiz çalıştırmabiçimleri yaygınlaştı.

Taşeronlaştırma, büyükbir sendikasızlaştırmayı daberaberinde getirdi. AKPdönemindeyaygınlaştırılan serbestbölgeler ve organizesanayi bölgeleri emeğiucuzlaştırma merkezlerigibi çalıştı.

Klasik sendikal anlayıştaşeron sistemi karşısındaiflas etti. 2002’de 3 milyo-

na yakın sendikal işçisayısı 2011 yılında 600 bin-lere kadar geriledi.Sendikal alanda gerilemeyaşanırken AKP yanlısıHak-İş ve Memur-Senbüyük bir yükselişe geçti.Memur-Sen, kamuemekçileri sendikalarıarasında en fazla üyeyesahip sendika oldu.

Özelleştirilen kamukurumlarında çalışan onbinlerce kişi işsiz kaldı, onbinlercesi emekli edildi.AKP döneminde kadroluişçi veya kamu emekçisiolmak hayal oldu.

AKP, kişi başına düşenmilli geliri 10 bin dolarayükselttiğini sık sık söylü-yor. Milli gelir kağıtüzerinde yükselirkenülkede 40 milyon emekçiyiilgilendiren asgari ücretise açlık sınırının altına

düştü. Son hesaplamalaragöre açlık sınırı 900, yok-sulluk sınırı ise 2.300 liraolarak ölçülmüştü. Asgariücret ise 630 lira.

Öğretmen, mühendis,doktor, eczacı, avukatgüvencesizleşti. Öğret-menlik; ücretli, sözleşmeli,kadrolu gibi değişik biçim-ler aldı. Ücretli öğretmen-lik uygulamasıyla öğret-menlik adeta mevsimlik işhalini aldı. Performansuygulamasıyla hekimlehasta arasına para ilişkisisokulmaya başladı.

AKP iktidarı dö-neminde işsizlik artarken,iş bulabilenler de çoğun-lukla asgari ücrete ya daaşağısına çalıştı. İstih-damın yüzde 43’ü asgariücretin altında sigortasızsendikasız ve iş güvencesiolmaksızın çalıştırıldı.

IMF ile yeni bir anlaşma imzalamayanAKP’nin yürüttüğü ekonomi politikaları

IMF’yi aratmadı. AKP döneminde sıcak paragirişine dayalı ekonomiye devam edildi. AKP,ithalat ve sıcak parayla büyüyen cari açığı,özelleştirmeler ve ücretlerdeki düşüşle birliktedengelenmeye çalıştı.

Et Balık Kurumu’nun etkisizleştirilmesi, SütEnstitüsü Kurumu’nun özelleştirilmesi veÇaykur, Şeker Fabrikaları, Sümerbanközelleştirmesiyle ülkenin tarımı bitme noktasınagetirildi. Tüm bunlara sık sık mazota yapılanzamlar da eklenince köylü daha fazla borçlandı.Tarımın bitirildiği Türkiye, 2010 yılında öncecanlı hayvan (Angus) ardından da et ithal etmeyebaşladı. Hatta AKP, ülkenin gıda sektörününtam anlamıyla uluslararası tekellerin kontrolünegeçmesi anlamına gelen ve halk sağlığınıderinden etkileyecek genetiği değiştirilmiş orga-nizma (GDO) içeren gıdaların ithaline yeşil ışıkyakacağını hazırladığı yasalarla gösterdi.

AKP yüzün üzerinde özelleştirme yaptı. TÜPRAŞ, POAŞ, Telekom, TEKEL, SEKA,

PETKİM, THY, SEK, ERDEMİR, İSDEMİR,

Şeker Fabirkaları, İDO, Sümerbank, HalkBankası, Eti Gümüş, Bakır, Krom, Alüminyumişletmeleri, Kuşadası, Bandırma, Çeşme, Dikili,Trabzon limanları, elektrik ve doğalgaz dağıtımbölgeleri başta olmak üzere 57 kamu kuruluşuözelleştirildi.

Dönemin AKP’li Maliye Bakanı KemalUnakıtan, TEKEL’in özelleştirilmesi sürecininbaşında oluşan tepkilere şu şekilde yanıt vermişti:“Babalar gibi satarım.” TTeekkeell iiflflççiilleerrii öözzeelllleeflflttiirrmmee nneeddeenniiyyllee kkaaddrroolluu

iiflflççii ssttaattüüssüünnüü kkaayybbeettttii.. 44//CC’’yyee mmaahhkkuumm eeddiillddii

‘Babalar gibisatarım’

Page 13: Halkın Sesi 132

TARİHHalk›n Sesi

1320 Mayıs 2011 / 2 Haziran 2011

1 950 seçimlerinde Türkiye kırankırana bir siyasi yarışa sahneoldu. Seçmenlerini ikna etmeye

çalışan iki parti birbiri ardına vaatlerinisıraladılar. Yıllardır süren tek partidöneminin politikaları ve savaş döne-minin uygulamaları karşısında DP"hürriyet ve demokrasi" vaat ediyordu,"Yeter! Söz milletin!" sloganı genişkitleleri etkilemişti. Ancak emperyaliz-me eklemlenmenin başladığı bu yıllarmuhaliflere baskıyı da beraberindegetirdi.

1954 seçimleri öncesinde ise slogan"Her mahallede bir milyoner"di. DP,memleketi "Küçük Amerika"yapacaktı. Artan bağımlılık ilişkisi, buvaadin gerçekleşmesi olarak da kabuledilebilir bir bakıma. Halkın artan yok-sulluğa, baskılara tepkisi büyüdükçe,hürriyet ve demokrasi vaadi de vaatlerçöplüğündeki yerini aldı.

8 YILLIK İCRAAT 2 YILA SIĞACAKİki dönem iktidarın ardından 1957

seçimleri için yurt gezisine çıkanMenderes’in nutukları, vaatleri iseüçüncü dönem iktidara talip olan birpartinin seçim vaatleri olarak bugünüanımsatması açısından dikkat çekici.

1957 yılı seçim nutuklarının top-landığı anı kitabında yer alan bir anek-dot seçmenle buluşmanın özünü ver-mesi bakımından ilginçtir: “Saat15.35’te hareket ettik. Menderes,Muzaffer Ersü’ye programı sordu. Bugece Kars’ta kalacağımızı ertesi günTrabzon ve Rize’ye daha sonraGiresun ve Ordu’ya gideceğimizi veKaradeniz seyahatinin ayın 17’sindetamamlanacağını öğrenince bir kahka-ha attı ve sordu: “Bu kadar lafı nerden

bulacağız?”Menderes, “o kadar laf” bulur

gezisinde, seçmenlere öncelikli vaadi“engin bir refah, vatan sathına yayılmışbir umran” dır: “İktisadi kalkınmahamlemizi bir kat daha artırarak 8senede yaptıklarımızı 2 seneyesıkıştırmak imkanını bulacağız. DP’yikahir ekseriyetle işbaşına getiriniz.Vatanın menfaati bundadır”

Menderes, Karadeniz seyahatinde

sahillerin güzelliklerinden bahsederek,bu sahil bölgesini dünyanın en meşhurturistik bölgelerinden biri halinegetireceğini, bu büyük nimetten isti-fade için gereken her türlüteşebbüslere girişileceğini ifade eder.İstanbul’dan başlayarak Hopa’yauzanacak bir asfalt yolun süratle inşaedileceğini bütün Karadeniz sahiliboyunca turistik otel, tesislerin birplana bağlanarak meydana getirilme-

sine çalışılacağını söyler. Elazığ mitinginde “üniversite istiyo-

ruz” diye tezahürat yapan kalabalığa,“Elazığlılar siz her istediğiniziyaptıracaksınız vallahi. Yalnız müsaadeedin de konuşmamı tamamlıyayım.Konuşmak kolaysa gelin siz konuşun”der. Üniversite yapılmak için istimlakedilen arazide derhal büyük bir okulyaptıracağını vaat ederek uyarıda dabulunur: “Allah’ın inayeti ile ve sizin

itimadınız ile başvekil kalırsam banatelgraf çekin ve seçim konuşmasındavaat etmiştin, teknik okul yapacaktın”diye hatırlatın. Adı geçen teknik okul,1967’de Demirel döneminde açılır.

Afyon’da, son üç ay içinde “mühim30 büyük eser” verildiğini belirterekmilyarları bulan eserlerin önümüzdeolduğunu söyler; büyük enerji santral-leri, büyük fabrikalar, tesisler… İstan-bul mitinginde de her ay bir çimentofabrikasının açılışının yapılacağını,bunun gibi “daha binbir çeşit yenitesisin ardı ardına ikmal olunacağını”,asıl yatırımların neticelerini 1958 veonu takip eden yıllarda alınacağınısöyler. “1958 yılı bir hasad yılıolacak”tır! Bütün bunları, seçmenlerinoylarını hangi partiye vereceğinidüşündüğü sırada, iktidara geldikleritakdirde ne kadar geniş imkanlarla vene büyük bir şevk ve gayretle vazifeyedevam edeceklerini anlatmak içinsöylediğini de ekler.

Vaatlerinden bir diğeri de“Köylümüzün içinde yaşadığı o toprakdam evleri, kısa bir zaman sonra hay-vanlarımıza dahi layık görmeyceğiz.Bunları yeni baştan inşa edeceğiz”şeklindedir. Ancak bahsettiği evlerinbir benzeri onun döneminde başlayanekonomik politikaların yarattığı kırdangöçün sonucu olarak kentlerdegecekondular şeklinde oluşmayabaşlamıştır bile.

Kendisi vaatlerde bulunurken rakipİnönü’nün vaatleri de Menderes’tenpayını alır. Karadeniz bölgesinebuğday vaadinde bulunan İnönü,Menderes için “Bir bardak suya muka-bil imanını ver diyen şeytan gibidir”der.

K ütahya’da gümüş made-nine ait siyanür havuzunda

meydana gelen çökmeylesiyanürlü madencilik tartışmasıda başladı. Dünyanın en eskimadenlerinden biri olanBalıkesir Balya madenlerininyarattığı ve bugün hala sürenetkisi ise tek başına bir ibretöyküsü.

1200 yıllık bir geçmişe sahipBalya madenleri, 19. yy’da artantalep ve buna bağlı gelişmelerleyeniden şekillenmiş, toplumsalhayatı da değiştirmiştir.

İlk olarak, 1839–1849 yıllarıarasında Balya Maden İşlet-meleri ile başlar. 1868 yılındaAlman Reiser tarafından alınanmadenlerin işletme hakkı dahasonra Lorium şirketinedevredilir. 1876 yılındamadeninin işletilme hakkı 99

yıllığına Fransız Riyol şirketineverilir.

1892’de tespit edilen simlikurşun madenlerinin BalyaKaraydın Şirketi tarafındançıkarılmaya başlanmasıyla birlik-te, Fransızlar bölgeyeyerleşmeye başlar. Şirket, Balyadışında madenleri de işletir.

Fransızlar bu değerli maden-lere el koyup zenginleşir, yöneti-ci sınıfı oluşturan Fransızçalışanlar çiflik evlerinde, kendiyaşam alanlarında farklı hayatsürerken madenciler, 85 kuruşyevmiyeyle hayatlarını idameettirmek durumundadır. Zamtaleplerine de işten çıkarılmatehdidi ile cevap verilmiştir.Osmanlı tarihindeki ilk isçi grevide bu nedenle başlamıştır.İşçiler, ücretlerinin arttırılmasıtalepleri reddedilince, işlerinibırakma tehdidinde bulunmuşlar

ancak işletmenin esnaftanoluşan elli altmış kişiyle işedevam etmek istemesi üzerinegerginlik tırmanmış, Balıkesir-Gönen redif taburları bölgeyeyollanmıştır. Ayrıca Balya’yagelen bir mebus şirketle işçininarasını bulmuştur. Ancak şartlarpek bir değişikliğe uğramadandevam etmiştir.

Çalışma koşullarınıniyileşmesi bir yana giderekzorlaşması söz konusu olurken,iş kazalarındaki ölümoranlarında da artışlar gözeçarpmaktadır. 1920’lerdeBalya’da kazalar sonucu her yılyaklaşık 20 kişi hayatını kaybet-miştir. Öte yandan ocak sahip-lerinin kurdukları işletmelerdegıdaların oldukça yüksek fiyat-lara satılması ağır koşullaraltında çalışan ve yeterli ücretalamayan madencileri ayrıca

beslenme zorluğu içindebırakmıştır. İşçilerin ücretlerinidışarıya kaptırmamaya çalışanişletmeciler kurdukları eğlencetesisleriyle de yeni bir yaşamtarzının temellerini atmış olu-yorlardı. İşçiye verdiği parayıgeri almanın yollarını bulanişletmenin, bölgeye açtığı pavy-on, alışveriş yeri gibi tüketimalanları işçileri çekmişti.

1901 yılında elektriği kul-lanan ilk ilçe unvanını alanBalya yabancılar tarafındanyapılan ilk hastaneninkuruluşuna da sahne olur.Böylesine hızlı gelişen Balyadiğer yandan kirlenen doğası ilede bir çöküntü alanı halini alır.

Madenin neden olduğuzehirli dumanların rüzgârsızhavada ilçeye çökmesiyle birliktekimse dışarı çıkamamış, hayvan-lar sakat doğum yapmış, insanlar

da sağlıklarından olmuşlardı. Budönemde halkın şikâyetdilekçelerini yazdırdığı arzuhalciMuhtar Bey, bu dilekçeleriişleme koymayarak ortadankaldırmıştır. 1930’lardaki bu olay1940’ta Balya madenlerinindevletleştirilmesiyle ortayaçıkmış, Fransızların maaşlıadamı olduğu öğrenilmiştir.Ayrıca halkın belli bir kısmı daşirketin verdiği çevresel tahribat-tan dolayı her ay hava parasıveya sus payı adı altında (dumanparası) ücretler almışlardır.Ancak duman paralarının üzeri-ni örttüğü problemler, 1935’teFransızların bölgeyi terk etmeyebaşlamasıyla gün yüzüne çıkmış,dere ve göllerden zehir aktığı,toprağın artık tarım yapılamaya-cak şekilde bozulduğunu ortayaçıkmıştır. İnsanlarda ortayaçıkan sağlık problemlerinin yanı

sıra ani rahatsızlanmanınardından iki üç ay gibi süredeölümler gerçekleşmiştir. İlçeninkenarından geçen dereye vekenarlarına depolanan atıklarManyas Gölü'ne akmıştır vegünümüzde de gölü kirletmeyi

sürdürmektedir. Madenciliğinardından tarım ve hayvancılığın-da bitmesi ile Balya’nın o gün40.000’i geçen nüfusu, bugün1900’dür. Şimdi ot bile yetişme-yen bölge kaderine terkedilmiştir.

Meydanda söyler iktidarda şaşar12 Haziran’da, 24. dönem milletvekili seçimi için sandık başına gidilecek. Gizli oy açık tasnif sis-temiyle 1950’de yapılan ilk seçimden bu yana verilen ve unutulan vaatler siyasetin şanından sayıldı

Mebusluk mesleği: Vaat etmeyi bilmek

Madenin zehri bir kasabayı bitirdi

Süleyman Demirel’in 1991seçimlerinde “kim ne veri-

yorsa beş fazlasını vereceğim”sözü seçim vaatlerindekiseviyeyi göstermesi bakımındanönemli. Demirel o seçimlerdeseçmenden, ekonomiyi düzeçıkarmak için 500 gün avansistemiş, emeklilik yaşınıdüşürme sözü vermiş, enflasyo-nun düşeceğini iddia etmiş veiktidara gelmişti. Ancak vaat-lerini Özal’ın vefatı nedeniyleÇankaya Köşkü’ne çıkınca yeri-ne getiremedi. Ancak “keşfi”Tansu Çiller, vaatler açısındanDemirel’i aratmıyordu.

Çiller’in herkese bir araba vebir ev olmak üzere iki anahtarvaadi en bilinenidir. Çiller,başbakanlığı döneminde gazete-cilere Nevruz’un ulusal bayramilan edileceğini açıklamıştıancak bu yönde hiçbir düzenle-meyi Meclis gündeminetaşımadı. 1995 seçim kampan-yasında ilk mitingini yaptığıErzurum’dan dönerken deuçakta gazetecilere, ABD’dekimal varlığını satarak geliriniZübeyde Hanım ŞehitAnalarını Koruma Vakfı’nabağışlayacağını söylemiş elbettebu da herhangi bir girişimekonu olmamıştı.

Seçim vaatleri yerel seçim-lerde daha eğlenceli bir hal

alıyor. 1995 yerel seçimlerindeDYP Çatalca’nın Çiftlikköy veKaracaköy yöresinde oy kul-lanacak seçmenlere “iki inek”vaat etmişti. Diğer vaatler isemezbaha, sivrisinek ilaçlamamakinesi, köyün çobanını tar-laya inen uçak kanadındankoruyacak sinyalizasyonşebekesi, yüzme havuzu, birincilige çıkacak takımlar içinyeşillendirilecek sahalara çimbiçme makinesiydi. Ancak buinek propagandası tutmuşolmalı ki, rakibi genel seçim-lerdeki iki anahtar vaadine isti-naden “Anahtarlar nerede?Suya düştü. Su nerede? İnekiçti. İnek nerede? Dağa kaçtı.Dağ nerde? Yandı bitti küloldu” tekerlemesiyle eleştirili-yordu.

Kadıköy’dekiKurbağalıdere’nın ıslahı ise1973 yılından beri seçim vaadiolarak kullanıldı. AP’denbelediye başkanı seçilen FahriAtabey’in 1973 seçimlerindeyeniden seçilebilmek içinaçıkladığı vaatlerden birisiKadıköy’dekiKurbağalıdere’nin ıslahıydı. Ogünden sonra vaatlere malzemeoldu hep ancak derenin ıslahıancak geçen yıl taşkınlarda cankaybı yaşanınca gündemegelebildi. Vaat uçuk olmasabile ülkemizde kimi zamanuygulanması uçuk hale geliyor.

Seçim vaatlerinin değişmez-lerinden biri de ilçelere il

olma sözünün verilmesidir. DP,seçimleri kaybettiği Abana’nın(Kastamonu) ilçeliğini 1953’teiptal ederek, 1954’te deKırşehir’i ilçe yaparak bu duru-mu bir cezalandırma yöntemiolarak kullanmıştı. Sonrakidönemde ise bir vaat olarakmeydanlara sürdü.

Önceki seçimlerden iktidarolarak çıkan DP, 1960’tayapılacak seçimden önce

sıkıntıdaydı. ABD’den aldığıkredi ve yardımlar konusundasıkıntı yaşadığı için öncekiseçimlerde olduğu gibi ZiraatBankası’ndan köylü seçmenedüşük faizli kredi verme, trak-tör dağıtma vb. işler yapmaşansına sahip değildi. Bu yüz-den de büyük ilçeleri il yapmavaadini kullandı.

İlk olarak 17 Eylül 1958’de,Bayındırlık Bakanı Tevfik İleri,Bayburt gezisinde Menderes’inBayburt’un il yapılması

istediğini söyledi, Bayburt’ta“bayram sevinci” yaşattı.Bundan sonra ortalamadanbüyük ilçeler Ankara’yaheyetler gönderip il olma istek-lerini bildirmeye başladı.DP’liler de gittikleri pek çokyerde bu yönde vaatlerdebulundular. 9 Kasım 1959’dagazetelerde 12 ilçenin ilyapılacağı yazıldı. İl yapılmakistenen ilçelerin çoğu CHP’ninson seçimde az bir farkla galipgeldiği ilçelerdi. Birkaçında ise

DP birkaç yüz oy farklakazanmıştı.

Bundan sonra gazeteler, lis-telerde adı geçmeyen ilçelerin“infial” haberlerini yazacaktı.Bazı ilçeler Ankara’ya heyetgönderirken, Develililerbaşbakana teşekkür ziyaretiyapmış, Silifkeliler davul zur-nayla sokaklara dökülmüştü.Konya’ya bağlı Ayrancı nahiye-si de il olmak için başvurmuşancak başvuru kabul edilmeyin-ce ilçe olma talebiyle yetinmek

zorunda kalmıştı. İlçelerin buçabaları seçimlerin 27 Mayısdarbesi nedeniyle yapılama-ması yüzünden boşa gitti.

Ancak muhtemelen bu alan-daki rekor Çiller’e ait. Çiller’iniktidarı boyunca il yapmak içinsöz verdiği ilçe sayısı 124’tü.1995’te, seçimlerden hemenönce Kilis, Yalova veKarabük'ün il yapılmasınailişkin yasanın jet hızıylaMeclis’ten geçmesi tepki çekenuygulamaydı.

Yandıbitti küloldu

Babadanbacıyavaatler

Bir seçim klasiği, büyüyüp il olacaksınız

Seçim geldi bu kadar lafı nereden bulacağız

1950’de başlayan çok partili sis-temde partilerin vaatleri seçimafişlerinden okunuyor. Parti adıdeğişse de vaatler çoğu zamanaynı kalıyor.

Türkiye’de çok partili yaflamageçifl, beraberinde yeni bir poli-tikac› tipini de getirdi. Refik HalitKaray’›n ifadesi ile mebusluk art›k,tek parti sisteminden dolay› birkere hükümet listesine girdiktensonra garantilenen, çantada keklikde¤ildi. Mebus seçilmek bafll›bafl›na bir meslek haline gelecekti:“Önce intihap dairenizde kendinizitan›tman›z, sevdirmeniz, faydal›

ifller baflarman›z, hükümetle halkaras›nda ara bulma¤a çal›flman›z,vaad etme¤i bilmeniz, vaadleriniziaz çok tutman›z yahut tutargörünmeniz flartt›r. Somurtkanl›k,kay›ts›zl›k, uzak durufl, tembellikile maksada ulaflamazs›n›z...Demek ki yavafl yavafl bizde dekendili¤inden tasfiyeye u¤rayarakher yerde oldu¤u gibi bir ‘mebustipi’ ç›kacakt›r.”

1946 seçimleriyle bafllayan çokpartili seçim mücadelesi yeni poli-tikac› tipini günden güne dahabelirgin hale getirdi. 1950 seçim-leri bu tipin iyice netleflti¤i birsüreçti. Politikac›lar zamanla, ikti-dar› elde etmek veya elde tutmakamac›yla her türlü demagojiyebaflvurabilecek imgeler halinedönüfltüler.

Adaylar›n seçmenleri ikna

etmek kayg›s›yla savurduklar›vaatlerin uygulanabilirli¤i,ak›lc›l›¤› kuflkulu bir hale geldi.

Ancak vaatçiler aç›s›ndandurum pek öyle de¤ildi. Öyle kiErbakan 2002 y›l›nda, SP’ninManisa mitinginde halka hitapederken s›ralad›¤› seçim vaatlerinekarfl›l›k kendilerine oy vermeyen-lerin doktora götürülmesi gerek-ti¤ini savundu.

Balya-Karaaydın Maden Şirketi’ne ait hisse senedi

Page 14: Halkın Sesi 132

Halk›n Sesi

1420 May›s 2011 / 2 Haziran 2011

SPOR

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Batman’da görmeengelli bir taşeron sağlık işçisine “Görmeengelli olduğun halde sana iş vermişiz” dedi.

Evlerinde çocuklar, ellerinde çiko-latalar püskevitler yiyorlar, birbir-lerine ikram ediyorlar,şakalaşıyorlar...

AKP’liEgemenBağış, AKPbinalarınamolotofkokteyliatılmasıüzerine“Gelinbizimdemokrasikokteylimi-zin tadınabakın”dedi

AKP’ninAntalyamitingindepromter(konuşmametinlerinin yazıldığıekran)bozuluncabaşbakanuzun sürekonuşamadı.

B ursaspor ile Beşiktaşarasında, Bursa’daoynanması gereken

lig maçı, çıkan olaylarnedeniyle oynanamadı. 2004yılında o zamanki adıyla 2.Lig’e düşen Bursaspor’untaraftarları, bu durumunsorumlusu olarak,Bursaspor’un küme düşmepotasındaki rakibi olanRizespor’a son haftamaçında yenilen Beşiktaş’ıgörmüştü. O zaman çıkanolaylarda özellikle Bursa’dabulunan Beşiktaş taraftardernekleri Bursasporlu holi-ganlar tarafından basılmış,

dernek binalarına ağır hasarverilmişti. O günden bu yanaBursaspor ve Beşiktaştaraftarları arasında her maçöncesi ve sonrasında olaylaryaşanıyor. Bu olayların buyılki tekrarında, ilk olarakİstanbul’daki maçtan önce,sonra da Bursa’daki maçtanönce satırlı, bıçaklı, sopalı“taraftarlar” sahneye çıktı vesporun ruhu bir kez dahakatledildi.

Aslında Bursa’da yaşananolaylara (maalesef) yabancıdeğiliz. 1967’de Kayseri -Sivas maçında ve 2000Nisan’ında İstanbul’daGalatasaray-Leeds Unitedmaçı öncesi yaşananlar ken-

disini “futbol ülkesi” olarakaddeden Türkiye’nin sportarihine kara bir lekebırakmıştı.

Bir kulübün taraftarı olaninsanların bu seçimlerinisosyo-psikolojik ve sosyo-ekonomik özellikleri, etnik vebölgesel aidiyetleri üzerindenyaptıklarını düşünerek, futbolterörünün ülkemizde de(Avrupa kadar yaygın olmasada) bu etkenlerden kay-naklandığını görmek zorolmayacaktır. Kelimeanlamıyla eski İngilizdüğünlerinde gürültülüailelerin ‘hooligan’ ismiyleanılmasından doğan holiga-nizmin kökeni, birçok

kaynağa göre İskoçya’ya,oynanan Celtic-Rangers der-bisine dayanır.

Bursaspor-Beşiktaşmaçıyla gündemimize tekrargiren holiganizm, her nekadar dışarıdan gelen müda-halelerin dolaylı etkisiyle(holigan yöneticiler, holiga-nizmden beslenen sporyazarları vb.) alevleniyor olsada aslında etkisini yer yerartırarak gösteren, başlıbaşına bir bastırılmış şiddetgüdüsünün dışavurumudur.Bunu da kentleşme sonucuyalnızlaşmaya başlayan birey-lerin kendilerini rahatçaifade edebilecekleri alanlararaması, bir nevi sporda

kendilerini bulmalarıylatanımlayabiliriz.

Son günlerde tartışmakonusu olan Sporda ŞiddetYasası ise sanki sonBursaspor-Beşiktaşmaçlarıyla bir şekildemeşrulaştırılmaya çalışılıyor.Yasanın “4 büyükler”haricindeki kulüplere yüküm-lülük ve ceza kalemleri gibimaddi külfetleri bindireceğiaşikârken; bunun yanı sırason birkaç senedir deplas-manlara gitmelerine izin ver-ilmeyen iki takımın (Bursa veBJK) taraftarlarına izin ver-mek, İstanbul’daki maçtansonra iptal edilen maçla bir-likte “normal” futbol izleyicikitlesinin de sıkıntıya girme-sine neden olacaktır. Diğeryandan Bursaspor’a kesilenceza; dernek vasfıyla faaliyet-lerini sürdüren kulüplerin,maç öncesi olaylarının aktör-leriyle bir ilişki içerisindeolduğunu iddia etmekte veeğer bu iddialar ispatlanırsakulüplerin kamu malınazarar, silahlı grup oluşturmavs. gibi suçlardan yargılan-malarını gerektirmektedir.Sonuç olarak tribün lider-lerinin, yöneticilerin, tribün-deki eylemlere iştirak eden-lerin tek tek çağrılıp sorgu-lanmaması bu yasanınyükümlülüğünü de askıdabırakacaktır.

Barcelona'nın İspanyol futbolcusuSergio Busquets'in, Real Madrid'li

Marcelo'ya yaptığı hakaret, UEFADisiplin Komitesi tarafından olağankarşılandı. Busquets, Barcelona'nınReal Madrid'e karşı oynadığı Şampi-yonlar Ligi yarı final ilk maçında, rakiptakımdan Marcelo'ya maymunmanasına gelen ''mono'' diye hakaretetmekle suçlanıyordu.

Futbol maçlarında ırkçı tezahüratlar22 Şubat 2006’da oynanan Chelsea-Barcelona maçında Barcelona’nınKamerunlu futbolcusu Samuel

Eto’o’ya yönelik tezahüratlarla gün-deme gelmişti. Bu maçın ardındanEto’o, İspanya liginde Zaragozadeplasmanında yapılan maçta da ırkçıtezahüratlarla karşı karşıya kalmış,maçı terk etmek istemişti. UEFA,2006’dan sonra ırkçı tezahüratlarıcezalandırma kararı aldı. 2008 yılındaİtalya liginde gerçekleştirilen Juventus– İnter maçında Mario Bolatelli’yeyönelik ırkçı tezahüratlar sonrasındaİtalya federasyonu hakemlere maçıdurdurma ve hatta tatil etme yetkisitanıdı.

Ukrayna’da taraftarlar arasındakiilginç gelenek holiganizmin boyut-larını anlamak açısından bir örnek

niteliğinde. Dinamo Kiev ile ezelirakipleri CSKA Kiev takımlarının

taraftarları maç öncesi boş birarazide kalabalık iki grup olarakkarşı karşıya geliyor. İki takımıntaraftarları bir birlerine saldırıp

dakikalarca kavga ediyor. Birtaraftar grubunun pes edip

hareketsiz olarak yere yatmasıylason bulan bu kavga neredeyseher maç öncesi tekrarlanıyor.

Tam da yeni spor yasası gündemdeyken Bursa’da oynanması gereken Bursaspor Beşik-taş maçının çıkan olaylar nedeniyle tatil edilmesi holiganizmin kaynağını tartışmaya açtı

Yeşile düşen karartı

Mersin ‹dman Yurdu, 8 May›s günüBoluspor'u 2 - 0 ma¤lup ederek 29 y›laradan sonra Spor Toto Süper Lig'e yük-seldi. Geçmiflte atletizm, boks, eskrim, susporlar› alanlar›nda faaliyet gösteren veçok say›da sporcu yetifltiren Mersin‹dman Yurdu, bugün sadece futbolalan›nda faaliyet gösteriyor. Kardefltak›m› Bucaspor olan kulübün taraftargrubunun ad› da K›rm›z› fieytanlar.

K›rm›z› fieytanlar, 2007 y›l›nda MersinÜniversitesi’ndeki ö¤rencilere yönelikfaflist sald›r›lara ve devam›ndagerçeklefltirilen soruflturmalara karfl›üniversitelilere sahip ç›km›flt›. 18 fiubat2007’de “Ö¤renci kardeflime dokunma –K›rm›z› fieytanlar” yaz›l› bir pankartaçarak üniversitelilerle birlikte kent mey-dan›nda eylem yapm›flt›. Eyleminard›ndan Mersin ‹dman Yurdu’nunmaç›na girmek isteyen taraftarlarla polisaras›nda pankart sebebiyle arbede

yaflanm›flt›.‹brahim Yekta ve arkadafllar›

taraf›ndan 16 A¤ustos 1925’te kurulankulüp, k›sa zamanda Mersin halk›n›nsevgisini kazand›. Kulüp ilkkuruldu¤unda Mersin Gençlerbirli¤i olanad› birkaç y›l sonra Mersin ‹dman Yurduolarak de¤ifltirildi. 1963-64 sezonunda 2.lige ç›kan kulüp, 1966–67 sezonundaFenerbahçe’nin efsane golcüsü LefterKüçükandonyadis’in antrenörlü¤ünde 1.lige yükseldi. Toplam 11 sezon birinciligde mücadele eden Mersin ‹dmanYurdu, 1982-83 sezonunda küme düfltü.Ayn› sezon, Türkiye Kupas› finalindeFenerbahçe’ye yenilen kulüpFenerbahçe’nin flampiyon olmas› sebe-biyle Kupa Galipleri Kupas›’na kat›ld›.1969–70 sezonunda kendi evindeoynad›¤› hiçbir maç› kaybetmeyen kulüp,1982–83 sezonunda kendi evindekimaçlarda bir gol yiyerek rekor k›rd›.

Kırmızı ŞeytanlarSüper Lig’de

‘Maymun’ normalmiş

Karikatürleri-nizi [email protected]öndere-bilirsiniz.

ONUR ÇAKMAK

Page 15: Halkın Sesi 132

F otoğrafçı ve yönetmenSelim Güneş’inSabahattin Ali’nin

‘Ayran’ isimli öyküsündenuyarladığı ve yönettiği ilk filmi‘Kar Beyaz’ gösterimde. KarBeyaz, yoksulluğun ezdiğiküçük bir çocuğun kayboluşadoğru giden öyküsünü, karınsadeliği ile yarattığı mistikatmosfer, etkili ses ve müzikkullanımlarıyla beyaz perdeyeyansıtıyor.

Artvin’de geçen Kar Beyaz,anne ve babasından ayrı, küçükbir çocuk olan Hasan’ınkardeşlerini doyuracak ekmekalabilmek için soğuk kışgününde ayran satmaya dağköyünden yol kenarına gidipdöndüğü bir günün filmi. Bir yılönce babası hapse atılmış olanon iki yaşındaki Hasan,annesinin kasabaya çalışmayagidişiyle birlikte iki kardeşiyleyalnız kalır. Köye haftada birkez gelebilen annenin getirdiğiyemekler ancak bir kaç günyeter. Hasan da alır yanına içi

temiz ayran dolu güğümüÇiko’yu, yola çıkar. Bu bir güniçerisinde Hasan yoksulluğa vedoğaya karşı mücadele ederkençocuk inadı ile aynı zamandahayallerin ve rüyalarındünyasındadır.

Filmde Hasan dışında dörtkişinin daha iç dünyasına misa-fir oluyoruz. Yalnız bir kadınolarak Hasan’ın annesi, hapis-hanedeki babası Demirci Halil,yoksul tüccar Recep, yaşlı köylüKadir Dede ve gurbeteçalışmaya gelmiş gençmühendis. Hepsi bir şeyleribekliyorlar filmde ve beklenti-leri asla gerçekleşmiyor.

12 EYLÜL SONRASI UMUT-SUZLUK

70’li yıllarda oldukça politikbir yer olan Artvin, 12 Eylül vesonrasında birçok insanın

canının yandığı bir coğrafyaoldu. Bu yüzdendir ki senaryo-nun Sabahattin Ali’nineserinden en büyük farklılığı,Hasan’ın babasına verilen rol.Hikayede babasız olan Hasan,filmde ‘solculuk’ yüzündenhapse düşen babasına özlemduyuyor. Hasan’ın babası Halilbir demirci, aynı zamanda kasa-banın aydınlarından biridir.Hasan hayatta kalmak içinonun demiri döven, düzenemeydan okuyan cesaretinianımsar. Babası Hasan’ınacılarının hem nedeni hem kur-tuluşu olabilecekkenbabasından kalan çakısı,hikayenin sonu gereği, finaldeHasan’ı kurtarmaya yetmiyor,yetemiyor.

Tedirginlik içerisinde sesiniduyamadığımız bekleyiş dolubakışlarıyla Hasan’ın annesi veHasan’ın dar günü ileeşzamanlı olarak hapishaneduvarları arasında sinir krizlerigeçiren babası, köyünden birdevrimciyi gammazlamanın ağıryükünü armut küfesinde taşıyanKadir Dede, sevdiğinekavuşamamış yoksul tüccarRecep, yalnızlık korkusuylakendi varlığını yitiren çevresineduyarsızlaşan mühendis…

Hepsi seyirciyi sonsuz iççekişler içinde dipsiz bir kuyuyaçekiyor, çaresiz bırakıyor.

Selim Güneş filmine KadirDede’nin dilinden “umut”ekliyor: “Nerede yaşam varsaorada umut vardır…” Ancakfilmine “derinlik” katmak içinÖzcan Alper’in Sonbaharfilmine benzer şekilde, sosyalistbireyi yenilgiye sürükleyerek,dayanılmaz acılarla yüz yüzebırakıyor; Babam ve Oğlum fil-minden farklı olarak devrimcikişiliği tam olarak pişmandeğilse de zihinsel buhranlariçerisinde bir sinir hastasıhaline getiriyor.

KLİŞELER VE GERÇEKLERSosyolojik anlamda dolu ve

insani açıdan acıklı bu hikayeyiduygusallıktan kaçınarak sami-mi köy havasının dışında birfilm olarak ortaya koymakisteyen yönetmenin filmindediyalog neredeyse hiç yok, varolduğu durumlarda dadevamlılığı yok. Anne filmdehiç konuşmuyor, çocuklar evde,adamlar kahvede konuşmuyor.Tüm bunlar yönetmenin sade-lik arayışının ve sıcak köy insanıklişesine düşmeme isteğininsonuçları olarak yorumlanabilir.

Ama ne yazık ki seyirciningözünde gerçekçiliğin yitimineneden oluyor.

Düşük tempolu, pastoralgörüntülerin geçtiği anlatımınsözcüklerle değil görüntü, sesve müziklerle sağlandığı filmde“az laf çok görüntü” diyerek kışmevsiminde, karın yarattığıstilize mekanda derin ve ruhanibir etki ortaya çıkıyor. At, atınvücudunda açılan yara, orman,çakı, hapishane duvarındaoluşan yarıklar, yere damlayan

kırmızı boya, soğuk, ıslaklık,yanan ahşap dükkan gibimetaforlar yönetmenin hayaldünyasına aralanan birer kapı.Her anı üzerine düşünülmüşbirer fotoğraf karesi. Ancakyönetmenin atmosferoluşturma zaafı durağansekanslarla seyircinin filmetutunmasını zorlaştırıyor.

Mircan Kaya’nın yaptığıfilmin müzikleri ve sesler, birertabloya dönüşen kadrajlar ileuyum içinde bir unsur olarak

seyirciyi rahatlatıyor ya dauyarıyor.

FOTOĞRAF SANATÇISININİLK FİLMİ

Her şekilde yeniyi araştıranyönetmen bu ilk filmindealıştığımız anlatımların dışınaçıktığı için değerli bir yapımortaya çıkardı. Sabahattin Aligibi önemli bir edebiyatçınıneseri üzerinde yaptığıaraştırmalar ve denemeler filmiizlenir kılıyor.

Sinema’n›n ‘Genç Cad›’s›Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali'nin genç kadın oyun-cuları yüreklendirmek amacıyla verdiği Genç Cadı Ödü-lü‘nü, 'Çoğunluk' filmindeki performansıyla Esme Madra al-dı. Hülya Gülşen Irmak’ın sunduğu törende FIPRESCIödülü ise Belma Baş’ın ‘Zefir’ isimli filmine gitti.

İstanbul Belgesel Günleri’nin dördüncüsü Documentarist2011 başlıyor. 31 Mayıs-5 Haziran arasında düzenlenecekfestivalde etkinlik ve gösterimler Akbank Sanat, FransızKültür Merkezi, Pera Müzesi, Cezayir Salonu,Sismanoglio Megaro ve IFEA'da gerçekleştirilecek.

Pınar Sağ’ın üçüncüalbümü ‘Mavi BirDüş‘ çıktı. Sağ, yenialbümünde öncekialbümlerinde yeralan halk müziğinindışına çıkarakprotest ezgilere yerveriyor. Albümde,Ahmet Kaya, HüsnüArkan, ZülfüLivaneli, GrupKızılırmak’tanparçalar da yeralıyor.

KürtçeManifestoKomünist Manifes-to’nun Kürtçe bası-mı çıktı. Kitap, Manifesto'nun tammetni ile birlikte çevirmen SamiTan'ın önsözünü içe-riyor. Kürtçe mani-festo, ilk olarak 17-22 Mayıs tarihleriarasında Diyarba-kır’da gerçekleşecekTÜYAP Kitap Fuarıkapsamında okurlarasunulacak.

Dünyanın önde gelen fes-tivalleri arasında yer

alan ve Türkiye’nin de tekopera ve bale festivali olanAspendos Uluslararası Operave Bale Festivali 9 Haziran’dabaşlıyor. Antik Tiyatro’nuntarihi atmosferindegerçekleşen ve 18’incisidüzenlenecek festivalin açılışıCarmen operası ile yapılacak.

9 Haziran -2 Temmuz 2011tarihleri arasındagerçekleşecek festivalsüresince 2 yabancı konuğunyer aldığı 8 farklı eser, sanat-severlerin karşısında olacak.Bu yıl da güçlü bir içeriğesahip festivalin sürpriz-lerinden biri de ViyanaFilarmoni Orkestrası’nınsahne alacak olması.

21 Haziran Salı günügerçekleşecek konserdeViyana FilarmoniOrkestrası’nı dünyaca ünlü şefZubin Mehta yönetecek veDaniel Barenboim solistolarak sahne alacak.

Festival bu yıl İstanbul

Devlet Opera ve Balesi’ninsahneleyeceği CarmenOperası ile açılıyor. Festivalinetkileyici eserlerinden birdiğeri ise Antalya DevletOpera ve Balesi tarafındansahnelenen ve Yunan mitolo-jisinden bir klasik olan Medea

Operası. İzmir Devlet Operave Balesi ise 16 Haziran günüVerdi’nin ünlü eseri Otellooperasını sahneleyecek.

Mozart’ın ünlü operasıSaraydan Kız Kaçırma daAnkara Devlet Opera veBalesi tarafından sahneleni-yor.

SÜRPRİZ ORKESTRA18. Aspendos Uluslararası

Opera ve Bale Festivali bu yılunutulmaz bir konsere evsahipliği yapacak. Dünyanınen iyi senfonik müzik toplu-luğu olarak bilinen ViyanaFilarmoni Orkestrası 125kişilik bir ekiple, 21 HaziranSalı günü saat 21.30’daAspendos’ta sanatseverlerebuluşacak.

KÜLTÜRSANAT

Halk›n Sesi

1520 Mayıs 2011 / 2 Haziran 2011

Mavi BirDüfl

‹stanbul Belgesel Günleri

Antik tiyatroda opera ve bale

H‘Kar Beyaz’ sade bir fotoğraf

Bozcaada'da Belediye Meclisi, geçen y›lald›¤› karar do¤rultusunda müzisyen,

hurdac› ve seyyar sat›c›lar›n ilçeye girifliniyasaklad›. 6 Nisan 2010 tarihinde al›nankarar, ilçe girifline as›lan 'Müzisyen, hurdac›ve seyyar sat›c›lar›n ilçeye girmesi yasak-lanm›flt›r' yaz›l› uyar› tabelas› ile duyuruldu.

Geyikli ‹skelesi'ndeki tabelan›n foto¤raf›sosyal paylafl›m sitesi Facebook'a konuluncamüzisyenler duruma tepki gösterdi.

Müzisyen ve sanatç›lar›n da aralar›ndabulundu¤u çok say›da insan, BozcaadaBelediyesi'ne mail göndererek, sitemini dilegetirip tabelan›n kald›r›lmas›n› istedi.

Belediye Baflkan› Mustafa Mutay tepki-ler üzerine tabelay› kald›rtt›¤› gibi, bir debelediyenin web sitesinden özür mesaj›yay›mlamak zorunda kald›.

Bozcaada Belediye Baflkan› MustafaMutay, Belediye Meclisi'nin böyle bir kararald›¤› haberinin do¤ru oldu¤unu söyleye-rek, "Gerçekten üslup biraz yanl›fl oldu.Bunu kabul ediyorum" dedi.

MMÜÜZZ‹‹KK--SSEENN''DDEENN TTEEPPKK‹‹Müzik ve Sahne Sanatç›lar› Sendikas›

(Müzik-Sen) Genel Baflkan› Mehmet Ç›r›ka,olay› Facebook'tan ö¤rendiklerini ve üzün-

tüyle karfl›lad›klar›n› söyledi. Ç›r›ka aç›kla-mas›nda söz konusu karar›n Ankara Tunal›Hilmi Caddesi'nde gözalt›na al›nan sokakçalg›c›lar›n› hat›rlatt›¤›n› ifade ederekkarar›n evrensel hukuk kurallar›na, insanhaklar›na, insanl›k onuruna ayk›r› oldu¤unusöyledi. “Bu karar bize 'Zenciler Giremez','Yahudiler Giremez' mant›¤›n› hat›rlatmak-tad›r.“ diyen Ç›r›ka, uygulaman›n sonaerdirilmemesi halinde, Bozcaada BelediyeMeclis karar›n›n iptali için yasal yollaragideceklerini belirtti.

11.. ‹‹LLLLEEGGAALL BBOOZZCCAAAADDAA SSOOKKAAKK MMÜÜZZ‹‹⁄⁄‹‹FFEESSTT‹‹VVAALL‹‹!!

Sokak müzisyenleri ise karara karfl› fes-tival duyurusu yapt›. Facebook'ta yer alanetkinlik davetinde, "19 May›s Perflembe

günü, sokak sanatç›lar›na gösterilen fliddetibitirmeye karar verdik. BozcaadaBelediyesi’nin alm›fl oldu¤u karara karfl›l›k,Bozcaada’da illegal sokak müzi¤i festivaliyapmaya karar verdik." denildi.

HHUURRDDAACCIILLAARR VVEE SSOOKKAAKK SSAATTIICCIILLAARRII NNEE OOLLAACCAAKK??

Tart›flmalarda sokak sat›c›lar› ve hur-dac›lar›n sesi ise pek duyulmuyor. Bir özürüde onlar hak etti bizce. Güvenceli bir ifl veinsanca yaflam olana¤› bulamayanlar›nhayatlar›n› sürdürmek üzere yapt›klar›sokak sat›c›l›¤› ve hurda toplay›c›l›¤›n›n butür yasaklarla önlenemeyece¤i bir s›r de¤il.

Sonuç olarak, bir özürle düzeltilemeye-cek ülke gerçe¤ine iflaret eden tabelakald›r›lm›fl oldu.

Bu ada müzisyenlere, satıcılara, hurdacılara

kapalı!

MELTEM ÇAVDARSabahattin Ali’nin “Ayran” isimli öyküsünden yola çıkanyönetmen Selim Güneş, ilk filmi “Kar Beyaz” ile alıştığımızanlatımların dışına çıkıp değerli bir yapım ortaya çıkarmış

HHaassaann ddaaaall››rr yyaann››nnaaiiççii tteemmiizzaayyrraann ddoolluuggüü¤¤üümmüüÇÇiikkoo’’yyuu,, yyoollaaçç››kkaarr......

İ kincisi dünzenlenen Diyarbakır KitapFuarı başladı. Yaklaşık 100

yayınevinin katıldığı fuarda, çok sayıdaDiyarbakır merkezli Kürtçe kitap basanyayınevi de var. 22 Mayıs pazar gününekadar açık kalacak fuar parasız ziyaretedilebilecek. TÜYAP ve TürkiyeYayıncılar Birliği işbirliğiyle düzenlenenfuarın mekanı Diyarbakır Fuar veKongre Merkezi. Kırka yakın etkinlikteve imza gününde üç yüze yakın yazarokurlarla buluşacak. Fuarın ilk gününde‘Anadilde Eğitim’ paneli, ‘Klasik KürtEdebiyatının Simge İsimleri: MelayeCiziri, Feqiye Teyran, Ehmede Xani,Mela Huseyne Bateyi’ başlıklı toplantı,‘Anadolu ve Kürt İllerinin DiyasporayaYayılan Tınıları’ konulu, müzikli söyleşigerçekleşti.

Beyoğlu Kumpanya sanat topluluğundaki 16kişiye, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan

tarafından ‘Ülkemizden’ adlı oyunda söylenenşarkıda geçen ‘İşportacı Tayyip’ sözü nedeniyle, 2 yılhapis istemiyle dava açılmıştı. Davanın yeniduruşması 18 Mayıs 2011 tarihinde gerçekleşti.Duruşmada Başbakan’ın avukatı davanın seçimler-den sonraya ertelenmesini ‘rica etti’. Hakim ise butalebi kabul etmeyerek duruşmayı 8 Haziran tarihineerteledi. Bu duruşmanın karar duruşması olmasıbekleniyor.

Cumartesi Anneleri'nin16 yıllık hikayesi

F otoğraf sanatçısı Veysi Altay’ın ‘CumartesiAnneleri ve Kayıplar’ ile ilgili fotoğraf sergisi 17

Mayıs akşamı Tütün Deposu’nda açıldı. 27 Mayıs 1995tarihinde Galatasaray Lisesi önünde kayıp çocuklarınınve yakınlarının bulunması için az sayıda kadıntarafından başlatılan eylemler, Türkiye kamuoyuna‘Cumartesi Anneleri’ eylemleri olarak mal olmuştu.Veysi Atay’in Cumartesi Anneleri’nin mücadelesinianlattığı sergiye yazılarıyla katkıda bulunanlar arasındaSezen Aksu, Vedat Türkali, İsmail Beşikçi, OsmanBaydemir, Rakel Dink, Banu Güven, Sırrı SüreyyaÖnder, Şanar Yurdatapan, Kazım Öz, HüseyinKarabey, Aydın Engin, Gülten Kaya, Leyla İpekçi,Mahir Günşiray, Deniz Türkali, Oya Baydar, LaleMansur, Halil Ergün Melike Demirağ, Metin Üstün-dağ, Nur Sürer ve Zeynep Tanbay yer alıyor.

‘Dava seçimden sonrayaertelensin’ ricası

Kürt edebiyatınınfuarı başlıyor

Page 16: Halkın Sesi 132

SOKAĞINSESİ 16

Halk›n Sesi20 Mayıs 2011 / 2 Haziran 2011

Ü R E T E N B İ Z İ Z Y Ö N E T E N D E B İ Z O L A C A Ğ I Z

ÜniversiteAKP’yiistemiyor

Üniversiteliler, BurhanKuzu’nun peflini b›rakm›yor.Kuzu, 11-15 May›s tarihleriaras›nda dört defa üniver-sitelilerin protestosuylakarfl›laflt›.

Protesto perdesiniÖ¤renci Kolektifleri açt›. 11May›s günü ‹stanbul Üniver-sitesi’nde (‹Ü) gerçeklefltiri-len Anayasa Kongresi’nekat›lan Kuzu, konuflmas›s›ras›nda Ö¤renci Kolektifleriüyeleri taraf›ndan protestoedildi. Kuzu’yu protestoeden ö¤renciler, sivil polisve güvenlikçilerin sald›r›s›nau¤rad›. Yetmedi, okula rek-törlük taraf›ndan sokulançevik kuvvet de ö¤rencileresald›rd›. Ö¤renciler isepolise yumurta ataraksald›r›y› protesto etti.

Kongrenin üçüncügününde ‹Ü’de polis terörüyafland›. Etkinli¤i protestoeden üniversitelilere çevikkuvvet fakülte koridorundabiber gaz› ve coplarlasald›rd›. Sald›r› sonucundaçok say›da üniversiteli gaz-dan etkilenirken, 10 ö¤rencihastaneye kald›r›ld›.

Kongrenin son günündesalona gelen Kuzu, bu seferayakkab›l› protestoylakarfl›laflt›. Kuzu’ya ayakkab›f›rlatarak protesto edenö¤renci, güvenlikçilerinsald›r›s›na u¤rad›.

Üniversitedeki protesto-lar›n ard›ndan Kuzu, ziyaretetti¤i Arnavutköy flenlik-lerinde de Ö¤renciKolektifleri’nin protestosuy-la karfl›laflt›. Polis, halk›ntepkisi sebebiyle ö¤rencilerigözalt›na alamad›.

S eçim çalışmalarınabaşlayan AKPZonguldak, Artvin

Hopa ve Adana’da protesto-larla karşılaştı. AKP’liBurhan Kuzu da 11 – 15Mayıs tarihlerinde ÖğrenciKolektifleri’nin ve GençlikMuhalefeti’nin protestolarıy-la karşılaştı. Bu protestolar,AKP’nin seçim dönemiboyunca daha fazlaprotestoyla karşılaşacağınıgösteriyor.

PROTESTOBAŞBAKANIN KADERİ

AKP, 7 Mayıs günüZonguldak’ta gerçekleştirdiğiseçim mitinginde ÖğrenciKolektifleri’nin protestosuylakarşılaştı. Mitingmeydanında “Paralı eğitimöğrencinin, ölüm madencininkaderi değildir" yazılıpankart açan ÖğrenciKolektifleri üyesi dörtöğrenci, polis ve başbakanlıkkorumaları tarafından darpedilerek gözaltına alındı.

YAZICI HOPA’DAN KAÇTIZonguldak’taki protesto-

nun üzerinde 2 gün geçmiştiki, Rize’den milletvekiliadayı gösterilen DevletBakanı Hayati Yazıcı seçimçalışmaları kapsamındabulunduğu Artvin Hopa’dahalk tarafından protesto edil-di. Yazıcı ilçeye geldiğiandan itibaren başlayanprotestolar sırasındaHopalılarla polis sık sık karşıkarşıya geldi.

İlk protestoyu liselileryaptı. Liseliler, Yazıcı’ya“Burada şifre dağıtmaya mıgeldiniz” diyerek tepki gös-terdi.

Protestoya aldırış etmeyenYazıcı esnaf ziyaretlerinebaşladığı sırada,Halkevcilerin de içindebulunduğu Hopalılar “Güngelecek devran dönecekAKP halka hesap verecek”sloganı atarak Yazıcı’yıprotesto etmeye başladı.Halkevcilerin, “Çaykur’usatanların, derelerimizisatanların ilçeye gelme hakkıyok” sözlerinin ardındanYazıcı’nın ziyaretine geldiğiesnaf da Yazıcı’yı protestoetmeye başladı. Yazıcı prog-

ramını yarıda bırakarak ilçe-den ayrılmak zorunda kaldı.Hayati Yazıcı’nın ilçedenayrılmasının ardından birbasın açıklaması yapanHopalı Halkevciler “Bugünbizlerin de seçim çalışmasıbaşlamıştır. Halkıyoksullaştıranlar, derelerimi-zi satanlar, hırsızlar ilçemiz-de seçim çalışması yapama-yacaklar” diyerek seçimçalışmalarını başlattıklarınıduyurdu.

AKP ADANA’DASTANDINI TOPLADI

-Üniversite sayısını 150’yeçıkardık.

-Üniversiteli işsiz sayısınıkaça çıkardın?

Bu diyalog, Adana’daseçim çalışması yapanAKP’lilerle onları protestoeden Halkevcilere destekveren esnaf arasında yaşandı.Adana Dörtyol’da 11 Mayısgünü seçim standı açanAKP’liler 8 yıllık icraatlarınıanlatıyorlardı ancak Halkev-ciler “AKP’nin 8 yıllık icraat-larını bir de bizden dinleyin”deyince AKP’lilerin tep-

kisiyle karşılaştı.Halkevciler, AKP’nin

kurduğu seçim standıönünde AKP’nin halkdüşmanı politikalarını anlat-maya başladı. Kendi icraat-larının Halkevcilertarafından anlatılmasındanhoşnut olmayan AKP’lileraraçlarından çaldıklarımüziğin sesini yükselterekHalkevcilerin sesini kısmayaçalıştı. Ancak, Halkevcilerinsesine çevredeki esnaflar dakatılınca protesto eylemibüyüdü.

AKP’liler bu sefer polisiçağırdı. Halkevcileri alandanuzaklaştırmak isteyen polishalkın tepkisiyle karşılaştı.

Kalabalığın içinden birkişi polise AKP’lilerin trafiksuçu işlediğini, kendi aracınıstandın yanında bulunan sesaraçlarının bulunduğu yerepark etmesi halinde cezayediğini söyledi ve polistengörevini yapmasını istedi.

Tepkilerin ve protesto-ların büyümesi üzerine AKP,standını toplayarak bölgedenuzaklaştı.

Üniversiteliler, hafta sonlar›n›geçirdikleri Maden Mahallesi’nde birde amfitiyatro kurma çal›flmas›bafllatt›. Sar›yer Halkevi vePoliteknik’in de deste¤ini alan‹TÜ’lüler, projelerini kendi çizdikleriamfitiyatro için kollar› s›vad›.Böylece mahalleye 30 y›ld›r suflebekesi için girmeyen ifl makineleride girmifl oldu.

‹TÜ ö¤rencisi Eray K›l›ç, amfiti-

yatro kurarak kentsel dönüflün pro-jelerine karfl› bir tav›r gelifltirdikleri-ni belirtiyor; “Buras› kentseldönüflüm projeleri kapsam›nday›k›m bölgesi. Onlar y›k›m planl›yor,biz mahallelinin burada daha dakökleflmesi için amfitiyatroyap›yoruz.” Amfitiyatro yap›m›ndada üniversiteliler mahalle halk›ylabirlikte hareket ediyor, tafllar› birlik-te diziyor.

İ stanbul Sarıyer’de 30 yıldırsuyu ve kanalizasyon şebekesi

olmayan yoksul gecekondumahallesi Maden Dereiçi Sokak’a‘okumuş insan’ eli değiyor. İTÜöğrencileri, hafta sonları gönüllüolarak mahalleye giderek çocuk-lara kurs veriyor.

3 aydır tüm hafta sonlarınıgecekonduya kurulu mahallederneğinde geçiren İTÜ’lüler,okul derslerine yardımcı olacakkursların yanı sıra çocuklarla ti-yatro, halkoyunları, müzik gibikültürel faaliyetler de yürütüyor.

‘EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİBURASI İÇİN GEÇERSİZ’

Üniversiteliler, İTÜ VadiYurdu’nda yaptıkları birtoplantıda kampanyayı başlatmakararı aldıklarını söylüyor. VadiYurdu’nda kalan Utku Oğul,“İTÜ Vadi Yurdu Öğrencileriolarak üniversitedekisorunlarımızı tartışmak için sık sıktoplanırdık. Burada ders verme

fikri de o toplantıların birindeçıktı. Maden Mahallesi suyuolmayan, yoksul, kentsel dönüşümtehdidi altında bir mahalle olduğuiçin burada karar kıldık” diyor.

Vadi öğrencilerinin projesinekısa sürede Taşkışla Mimarlıköğrencileri ve İTÜ’nün tiyatrokulübü TİMİS de dahil olmuş.

Ders veren öğrencilerdenDiyar Kılıç, kursun kendileri içinanlamını şöyle anlatıyor; “Üniver-siteliler, halktan ve gerçekdünyadan koparılarak kampüsdenen duvarlar arasına hapsedili-yor. Ama biz oradan çıkaraküniversitede edindiğimiz bilgiyihalkla paylaşmak istedik. Onlarıniçinde, onlarla birlikte faturasız,çıkarsız, daha güzel yaşanabilir birdünya kurma özlemiyleburadayız.”

İnşaat Mühendisliği öğrencisiEray Kılıç da mahallenin duru-munu görünce ‘eğitimde fırsateşitliği’ ilkesinin geçersizolduğunu düşünmüş. Kılıç,

“Dershaneye gidemeyen 50 kişiliksınıflarda ders gören çocuklar içinfırsat eşitliği söz konusu değil”diyor.

‘ALLAH RAZI OLSUN BUGENÇLERDEN’

Öğrenciler, üniversitelerindesavundukları parasız eğitim mo-delini yoksul bir mahallede kura-bildikleri için memnun. “Parasız,karşılıklı öğrenmeye dayalı bireğitim modelini fiilen uyguluyo-ruz” diyorlar.

Çocuklarını kursa gönderenmahalle halkı da üniversitelileringelişine seviniyor. 8. sınıftakikızını kursa gönderen AdileHanım, “Çocuklarımız buradaaldıkları derslerde hemokullarında daha başarılı oluyorhem de daha ahlaklı yetişiyorlar”diyor. Bir başka veli ise ekliyor;“Allah razı olsun bu aydıngençlerden, devletin vatandaşınagöstermediği ilgiyi onlar bize gös-teriyor.”

AKP ile halk buluşunca...Seçime az bir zaman kala çalışmalarını hızlandıran AKP’nin, mitingleri, standları, bakanların bireyselyürüttükleri esnaf ziyaretleri, AKP’li vekillerin üniversite ziyaretleri protestolara sahne oluyor

Edirne'de Baflbakan Recep TayyipErdo¤an’›n büyük foto¤raf›n›n bulun-du¤u seçim afiflinin ‹l EmniyetMüdürlü¤ü’nde görevli sivil polislerce24 saat korundu¤u ortaya ç›kt›.AKP’nin 4 May›s günü ast›¤› büyükafiflin iplerinin kesilmesinin ard›ndan

Edirne Emniyet Müdürlü¤ü, afifli koru-mak için bafl›na sivil polis dikti.

24 saat görev yapan sivil polis,elinde telsizle afifl çevresinde dolaflarakBaflbakan Erdo¤an’›n foto¤raf›n›nbulundu¤u seçim afiflini koruma alt›naald›.

AKP afişine 24 saatpolis koruması

SSaarr››yyeerr HHaallkkeevvii,,mmaahhaalllleeyyee aammffiittiiyyaatt--rroonnuunn yyaapp››llmmaass›› iiççiinniillkk ggiirriiflfliimmlleerrddeebbuulluunndduu.. TTiiyyaattrroonnuunnyyaapp››llaabbiillmmeessii iiççiinnggeerreekkeenn ggrreeyyddeerr,,HHaallkkeevvii’’nniinnddeessttee¤¤iiyyllee kkiirraallaanndd››vvee iillkk kkeeppççee vvuurruulldduu..

SSaarr››yyeerr’’iinn MMaaddeenn MMaahhaalllleessii’’nnddee ççooccuukkllaarr ddeerrssaanneeyyeeggiiddeemmiiyyoorr,, ookkuullllaarrddaa 5500 kkiiflfliilliikk ss››nn››ffllaarrddaa ddeerrss ggöörrüü--yyoorr.. ÖÖ¤¤rreennccii KKoolleekkttiifflleerrii üüyyeelleerrii,, üünniivveerrssiitteelleerriinnddeessaavvuunndduukkllaarr›› ‘‘ppaarraass››zz ee¤¤iittiimmii’’ MMaaddeenn MMaahhaalllleessii’’nnddeeuuyygguulluuyyoorr.. 33 aayydd››rr,, hhaaffttaa ssoonnllaarr››nn›› mmaahhaalllleeddeerrnnee¤¤iinnddee ggeeççiirreenn ‹‹TTÜÜ’’llüülleerr,, ççooccuukkllaarr››nn ddeerrsslleerriinneeyyaarrdd››mm eeddiiyyoorr..

İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri, 30 yıldır suyuolmayan Maden Mahallesi’nde çocuklara ders veriyor,mahalleye anfitiyatro inşa ediyor

Onlar yıkıyor biz yapıyoruz

Okumuş insan susuz mahallede

AAddaannaa’’ddaakkii AAKKPP pprrootteessttoossuunnddaa AAKKPP’’lliilleerr ppoolliissii ççaa¤¤››rrssaa ddaa hhaallkk››nn tteeppkkiissii kkaarrflfl››ss››nnddaa ssttaannddllaarr››nn›› ttooppllaayy››pp kkaaççtt››