Top Banner
Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgözün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu” Sayfa 1 ŞANLI TÜRK TARİHİ İÇERİSİNDE MÜSTESNA İLKLER VE BU İLKLER İÇERİSİNDE GELİBOLU’NUN YERİ “GÜZEL VE ÖZEL BİR BELDE, GELİBOLU…” Gün doğusundan gün batısına ve Hint Denizi’nden gece ortasına kadar, eski dünyanın her köĢesinde at koĢturan, esen deli rüzgârlara yelken açan, Asya steplerinden Avrupa içlerine kadar kıyama kalkan asker bir millet ve sayısı yüzlerle ifade edilen teĢkilatları kurabilmiĢ ordu bir devlet… Yüce Allah’ın sevgisine, sevgili Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmuĢ ve onun gösterdiği kutlu hedeflere canıyla ve kanıyla ulaĢmıĢ bir hidayet çağlayanı… Batıya akan mübarek bir nehir… Yüzyıllar boyunca haçlı saldırılarına siper olmuĢ, hilalin timsali yıkılmaz bir kale… Niteliğini ve niceliğini ifade etmekte kelimelerin kifayetsiz, tarihçilerin yetersiz kaldığı, adı bizzat yüce yaratıcı tarafından konulan kahraman Türk milleti… Ve Nazım’ın dizelerindeki gibi, dörtnala gelip uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan ve her taĢıyla bizim olan, özel bir memleket… Altı Türklüğü saklayan, üstü Türklüğü haykıran, mübarek Ģehit kanlarıyla kıpkızıl olmuĢ bu toprak parçası ANADOLU… Ve bu kutlu vatan parçasının batıya uzanan en uç noktalarından biridir GELĠBOLU. Üç yanı masmavi denizlerle çevrilmiĢ ve hırçın rüzgârlarla daima sarmaĢ dolaĢ bir beldedir Gelibolu. BeĢiklik yaptığı nice kültürler, yetiĢtirdiği sıra dıĢı değerler, sahne olduğu çok özel tarihi olaylar ve kısacası tarih çağlayanı içerisindeki yeri itibariyle birçok coğrafya Gelibolu ile boy dahi ölçüĢemez. Ġncelendiğinde görülecektir ki, Türk milleti ile Gelibolu’nun ilginç kaderi adeta birbirine perçinlenmiĢ gibidir. Türk alınyazısının yol ayrımlarında Gelibolu tabelası, Türk zaferlerinin onurunda bayrağı gibi kıpkızıl olmuĢ Gelibolu toprağı, Türk’ün geniĢ gönüllülüğünde masmavi Gelibolu denizi, karakteristik Türk dinamizminde gürül gürül akan Gelibolu boğazı ve Türk’ün kasırga kiĢiliğinde hırçın Gelibolu rüzgârı vardır. Zaten ne demiĢler: “Gelibolu, Gelibolu; rüzgârı eser deli dolu”. Ġsterseniz Ģimdi bu deli dolu rüzgârların estiği, havası sert, insanı mert, toprağının altını Ģehitlerin, üstünü gazilerin, havasını ise eren ve evliyaların doldurduğu bu özel toprak parçasını daha yakından tanıyalım ve Türk tarihinin müstesna ilkleri içerisindeki özel yerini hadi birlikte keĢfedelim. Antik çağlardaki adı Critote, 1 daha sonraki bilinen adı Khernessos, eski adı ise Kallipolis’tir. Kallipolis adının manaları da “Gemi ġehri” ve “ġirin Kentidi. Kısa bir süre Geliboluda konaklayan Ruslar tarafından Ģehir “Göloye Pole” (Çıplak Saha) olarak adlandırılmıĢtı. 2 Evliya Çelebi ise Seyahatnamesinde, Gelibolu adının, “Gülibol”dan geldiğinden bahsetmektedir. Bildiğimiz adıyla Gelibolu; Trakya anakarasından güneybatıya doğru uzanan 8-18 kilometre (arası değiĢken) ene ve yaklaĢık 90 kilometre uzunluğa sahip üç tarafı denizlerle çevrili küçük ama iĢlevi çok büyük bir 1 Mehmet Ġrdesel, Gelibolu ve Yöresi Tarihi, Geltur Ajans Turistik Yayınları, 2. Baskı, Gelibolu, 1998, s. 11, 2 GELĠBOLU DEĞERLERĠ SEMPOZYUMU 27-28 AĞUSTOS 2008, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Yayınları No: 80, Boğaz Matbaası, Çanakkale, 2008, s. GiriĢ 9, 282
18

GELİBOLU VE İLKLER

Mar 26, 2023

Download

Documents

Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 1

ŞANLI TÜRK TARİHİ İÇERİSİNDE MÜSTESNA İLKLER VE BU İLKLER İÇERİSİNDE GELİBOLU’NUN YERİ

“GÜZEL VE ÖZEL BİR BELDE, GELİBOLU…”

Gün doğusundan gün batısına ve Hint Denizi’nden gece ortasına kadar, eski dünyanın her köĢesinde at koĢturan, esen deli rüzgârlara yelken açan, Asya steplerinden Avrupa içlerine kadar kıyama kalkan asker bir millet ve sayısı yüzlerle ifade edilen teĢkilatları kurabilmiĢ ordu bir devlet… Yüce Allah’ın sevgisine, sevgili Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmuĢ ve onun gösterdiği kutlu hedeflere canıyla ve kanıyla ulaĢmıĢ bir hidayet çağlayanı… Batıya akan mübarek bir nehir… Yüzyıllar boyunca haçlı saldırılarına siper olmuĢ, hilalin timsali yıkılmaz bir kale… Niteliğini ve niceliğini ifade etmekte kelimelerin kifayetsiz, tarihçilerin yetersiz kaldığı, adı bizzat yüce yaratıcı tarafından konulan kahraman Türk milleti… Ve Nazım’ın dizelerindeki gibi, dörtnala gelip uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan ve her taĢıyla bizim olan, özel bir memleket… Altı Türklüğü saklayan, üstü Türklüğü haykıran, mübarek Ģehit kanlarıyla kıpkızıl olmuĢ bu toprak parçası ANADOLU… Ve bu kutlu vatan parçasının batıya uzanan en uç noktalarından biridir GELĠBOLU. Üç yanı masmavi denizlerle çevrilmiĢ ve hırçın rüzgârlarla daima sarmaĢ dolaĢ bir beldedir Gelibolu. BeĢiklik yaptığı nice kültürler, yetiĢtirdiği sıra dıĢı değerler, sahne olduğu çok özel tarihi olaylar ve kısacası tarih çağlayanı içerisindeki yeri itibariyle birçok coğrafya Gelibolu ile boy dahi ölçüĢemez. Ġncelendiğinde görülecektir ki, Türk milleti ile Gelibolu’nun ilginç kaderi adeta birbirine perçinlenmiĢ gibidir. Türk alınyazısının yol ayrımlarında Gelibolu tabelası, Türk zaferlerinin onurunda bayrağı gibi kıpkızıl olmuĢ Gelibolu toprağı, Türk’ün geniĢ gönüllülüğünde masmavi Gelibolu denizi, karakteristik Türk dinamizminde gürül gürül akan Gelibolu boğazı ve Türk’ün kasırga kiĢiliğinde hırçın Gelibolu rüzgârı vardır. Zaten ne demiĢler: “Gelibolu, Gelibolu; rüzgârı eser deli dolu”. Ġsterseniz Ģimdi bu deli dolu rüzgârların estiği, havası sert, insanı mert, toprağının altını Ģehitlerin, üstünü gazilerin, havasını ise eren ve evliyaların doldurduğu bu özel toprak parçasını

daha yakından tanıyalım ve Türk tarihinin müstesna ilkleri içerisindeki özel yerini hadi birlikte keĢfedelim. Antik çağlardaki adı Critote,1 daha sonraki bilinen adı Khernessos, eski adı ise Kallipolis’tir. Kallipolis adının manaları da “Gemi ġehri” ve “ġirin Kent” idi. Kısa bir süre Geliboluda konaklayan Ruslar tarafından Ģehir “Göloye Pole” (Çıplak Saha) olarak adlandırılmıĢtı.2 Evliya Çelebi ise Seyahatnamesinde, Gelibolu adının, “Gülibol”dan geldiğinden bahsetmektedir. Bildiğimiz adıyla Gelibolu; Trakya anakarasından güneybatıya doğru uzanan 8-18 kilometre (arası değiĢken) ene ve

yaklaĢık 90 kilometre uzunluğa sahip üç tarafı denizlerle çevrili küçük ama iĢlevi çok büyük bir

1 Mehmet Ġrdesel, Gelibolu ve Yöresi Tarihi, Geltur Ajans Turistik Yayınları, 2. Baskı, Gelibolu, 1998, s. 11,

2 GELĠBOLU DEĞERLERĠ SEMPOZYUMU 27-28 AĞUSTOS 2008, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Yayınları No: 80, Boğaz Matbaası, Çanakkale, 2008, s. GiriĢ 9, 282

Page 2: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 2

kara parçasıdır. Bu yarımada, sanki üç tarafı denizlerle çevrili Anadolu Yarımadası’nın küçücük bir biblosu gibidir. Adı gibi Ģirin olan bu kent vaktiyle; Yunan, Pers, Makedonya, Bergama, Roma ve Bizanslılara ev sahipliği yapmıĢ ve nihayetinde 1354 yılından itibaren ebedi ev sahipliğini yapacağı Türk milletinin hâkimiyetine girmiĢtir. Osman Gazi’nin vasiyetini yerine getirerek, milletimiz için yine özel bir belde olan Bursa’yı fetheden Orhan Gazi’nin büyük oğlu Gazi Süleyman PaĢa’nın, ordusuyla birlikte Gelibolu’ya gelip yerleĢmesi ve buraları fethetmesi sonucu, Avrupa Kıtası’ndaki ilk Türk Ģehri Gelibolu olmuĢtur. Avrupa Kıtası’ndaki ilk toprağımız olan Gelibolu Ġstanbul’dan tam 99 yıl önce Türk egemenliğine geçmiĢtir.

Sal Ġle Rumeli’ye GeçiĢ

Türkler tarafından sal kullanılarak bir deniz boğazının geçilmesi ilk defa Gelibolu’nun ele geçirilmesi sırasında gerçekleĢmiĢtir. Türklerin Avrupa Kıtası’na geçtiklerinde ayak bastıkları ilk yer Gelibolu’dur. Türklerin Avrupa’da ele geçirdikleri ilk kale olan “Çimpe Kalesi” Gelibolu’dadır.

Çimpe Kalesi

Page 3: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 3

Türklerin Avrupa Kıtası’nda ilk Ģükran namazını kıldıkları yer olan Namazgâh Tepe Gelibolu’dadır. Bu tepe; Türk milletinin Avrupa’daki ilk ayak izi olup, Çimpe Kalesi’ne yaklaĢık üç kilometre uzaklıkta ve Marmara Denizi yönünde yer almaktadır.

Namazgâh Tepe

Bolayır tabyalarının güneyinde, denize hâkim konumdaki Namazgâh Tepe’de mermerden bir dikili taĢ göze çarpar. Uzaktan bakıldığında bir mezar taĢını andıran bu anıt, aslında namazgâh mihrabı olarak yapılmıĢ ve üzerine kitabeler kabartılmıĢtır. Mermerden bir kaide üzerine yerleĢtirilen anıtın ön yüzüne, üstten iki dilimli kemerle çerçevelenmiĢ bir niĢ oyulmuĢtur. NiĢin üstündeki yatay kartuĢa kabartılmıĢ “Kullemâ dahale aleyhe Zekeriyaü’l-mihrâb 1331” ibaresi yazılıdır. Diğer yüzün üst yarısı, eĢ boyutlu iki kare çerçeveye bölünerek içlerine çapraz kartuĢlarla sınırlanmıĢ yazılar kabartılmıĢtır. Üst çerçevedeki dört satırlık yazıda: “Şehzâde Süleyman Paşanın ilk Rumiline geçüb tımar kıldığı yerdir, Müretteb alayı” ibareleri okunmaktadır. Alttaki çerçevenin en üst bölümünde ay-yıldız kabartması vardır. Bunun altındaki iki kartuĢa: “Uşak Redif Taburu hatırasıdır.” yazılmıĢtır.3

Türklerin Avrupa Kıtası’ndaki ilk camisi burada inĢa edilmiĢtir. Bu cami 1356 yılında yapılan Gazi Süleyman PaĢa Camisi’dir.

Gazi Süleyman PaĢa Camii Gelibolu’daki ilk Türk Kalelerinden Kilidülbahir Kalesi

3 GELĠBOLU DEĞERLERĠ SEMPOZYUMU 27-28 AĞUSTOS 2008, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Yayınları No: 80, Boğaz Matbaası, Çanakkale, 2008, s. 112,113

Page 4: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 4

Avrupa Kıtasında Türkler tarafından kurulan ilk tekke olan Ahi Devle Tekkesi ile Ahi Musa Zaviyesi Gelibolu’da kurulmuĢtur.4

Gelibolu, Çanakkale ġehri’nden çok önce ilk eyalet merkezi yapılan yerlerden birisidir. Eyaletin adı “Kaptanpaşa Eyaleti” idi ve baĢında ünlü Türk denizcisi Barbaros Hayrettin PaĢa vardı.5 Kaptan PaĢa Eyaleti’ne bağlı sancaklar Ģunlardı: Gelibolu (eyalet merkezi idi), Eğriboz, Ġnebahtı, Midilli, Sığacık, Kocaeli, Karlı ili (Mora’da), Rodos, Mestre (Mora’da), Sakız, NakĢe, Mehdiye (Trablusgarp sahilinde). Kıbrıs Eyaleti’nin, LefkoĢe, Baf, Kerpe sancakları da donanmaya aitti. Bütün bu sancaklardaki donanma askerinin sayısı 10.000’e kadar çıkabiliyordu. Trablusgarp, Tunus, Cezayir, Kefe eyaletleri de donanmaya ait olduğundan Gelibolu’dan emir alırlardı.6 Türk milletinin dünya hâkimiyetine giden kutlu yolunda, Türklerin Balkanlara ve Avrupa içlerine geniĢleme hareketlerinin harekât ve lojistik destek üssü Gelibolu olmuĢtur. Diğer yandan Gelibolu, yetiĢtirdiği âlimleri balkanlara göndererek Türk-Ġslam kültürünün Avrupa’da yayılmasını sağlamıĢtır ve bu yönüyle, Türklerin Avrupa’daki ilk manevi merkezi olmuĢtur. Osmanlı Devleti’nin Avrupa Kıtası’ndaki ilk tersanesi, PadiĢah Yıldırım Beyazıt tarafından 1391 yılında kurulan Gelibolu Tersanesi’dir. BaĢına da meĢhur Türk denizcisi Saruca PaĢa getirilmiĢtir. Osmanlı ordusunun kullandığı çektiri tipindeki savaĢ gemileri ilk defa bu tersanede inĢa edilmiĢtir. Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki ilk donanması Gelibolu’da kurulmuĢtur. Gelibolu I. Abdülhamit dönemine kadar donanma merkezi olarak kalmıĢtır. Donanma merkezinin Gelibolu’dan Çanakkale’ye nakledilmesiyle birlikte Ģehrin nüfusu ve önemi azalmaya baĢlamıĢtır. Oysa Ģehrin 1850 yılındaki nüfusunun 59.0007 olduğu bilinmektedir. Gelibolu, Dünya’da ilk darphanenin kurulduğu yerdir. Üzerinde insan resmi bulunan ilk para burada basılmıĢtır.8

4 GELĠBOLU DEĞERLERĠ SEMPOZYUMU 27-28 AĞUSTOS 2008, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Yayınları No: 80, Boğaz Matbaası, Çanakkale, 2008, s. 142 5 Harp Tarihi Gezileri-II (Çanakkale Gelibolu), Gnkur. ATASE Yayını, Gnkur Basımevi, Ankara, 2010

6 http://osmanliansiklopedisi.blogspot.com.tr/2012/07/kaptanpasa-eyaleti.html

7 Mehmet Ġrdesel, Gelibolu ve Yöresi Tarihi, Geltur Ajans Turistik Yayınları, 2. Baskı, Gelibolu, 1998, s. 37

8 Harp Tarihi Gezileri-II (Çanakkale Gelibolu), Gnkur. ATASE Yayını, Gnkur Basımevi, Ankara, 2010

Page 5: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 5

Tarihte kurulan ilk boğaz köprülerinden biri M.Ö. 480 yılında bugünkü Nara Burnu ile Gelibolu arasında, Pers Ġmparatoru Xerxes (Kserkses) tarafından Yunanistan'a sefer amacıyla kurulmuĢtur. Eskiçağ tarihçisi Heredot yedinci kitabı olan Polymnia'da, bu köprünün nasıl yapıldığı açıkça anlatılmaktadır. Persliler, her biri 50 kürekli tam 674 tane gemiyi yan yana bağlayarak bir köprü haline getirmiĢlerdir. Gemileri birbirlerine tutturmak için ise papirüsten ve keten kenevirinden ipler kullanmıĢlardır. Daha sonra bu köprünün üzerinden atların ve insanların rahat geçebilmesi için enine uygun büyük kalaslar kesmiĢler, yan yana konulan 674 geminin üzerine bu kalasları döĢeyerek üzerlerine toprak çekmiĢler, yanlarına da daha rahat geçilmesi için korkuluklar yapmıĢlardır. Bu köprünün üzerinden atlılar ve savaĢa gidecek olan 1 milyon 700 bine yakın asker karĢı yakaya geçebilmiĢtir. ĠĢte bu köprü dünyada kurulan ikinci boğaz köprüsüdür. Ġlk boğaz köprüsü ise yine bir Pers Ġmparatoru olan I.Darius tarafından, M.Ö. 513 yılında, Ġskit Türklerine açtığı bir sefer sırasında ve benzer bir teknikle Ġstanbul Boğazı’nda

kurulmuĢtur.9 Darius’un Ġskitlere karĢı yaptığı sefer ise büyük kayıplar ve baĢarısızlıkla sonuçlanmıĢtır.

Helles'in denize düĢmesi sebebiyle, antik çağdaki ilk anıt Gelibolu Yarımadası'nda yapılmıĢtır.10

Bir kral tarafından kendisine ve ordusuna geçit vermediği için sopa ve kırbaçlarla

dövdürülen, kızgın demirlerle dağlanmaya çalıĢılan “-Sen suları pis ve acı bir dereden başka bir şey değilsin” denilerek aĢağılanan ilk ve son boğaz (ya da deniz) Çanakkale Boğazıdır. Bu uygulamayı Pers Ġmparatoru I. Kserkses, M.Ö. 480 yılında Çanakkale-Gelibolu arasında yaptırdığı ilk köprünün akıntı ve fırtına nedeniyle dağılması sonucu öfkelenip yaptırmıĢtır.11

Ġlk savunma duvarı Gelibolu ilçesine bağlı Bolayır yakınlarında örülmüĢtür.12

9 Bkz.: Heredotos Tarihi, (Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi) Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, 5. Baskı,

Ġstanbul, 2009, s. 329-331, 511,512, 515, 524, 528,529

http://www.canakkaletravel.com/haber/ilkler-kenti-canakkale.html

http://tr.wikipedia.org/wiki/I._Serhas

http://mmf2.ogu.edu.tr/atopcu/index_dosyalar/BogaziciKoprusu.htm

http://www.milliyet.com.tr/istanbul-bogazi-na-ilk-kopru-2-bin-522-yil-once-

yapildi/yasam/magazindetay/19.11.2010/1315933/default.htm

Darius Köprüsü’nün temsili resmi Karayolları Genel Müdürlüğü’nün

http://www.kgm.gov.tr/SiteCollectionDocuments/KGMdocuments/Duyurular/KGM%20Katalog.pdf internet

sitesinden alınmıĢtır. 10

Ahmet KaĢıkçı, “Ġlkler Kenti Çanakkale”, Emre Basımevi 11

Heredotos Tarihi, (Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi) Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, 5. Baskı, Ġstanbul, 2009, s.528 12

Ahmet KaĢıkçı, Ġlkler Kenti Çanakkale, Emre Basımevi

http://www.canakkaletravel.com/haber/ilkler-kenti-canakkale.html

Page 6: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 6

Büyük Ġskender’in M.Ö. 334 yılında baĢlattığı büyük seferde, Anadolu’ya geçmek üzere ordusuyla hareket ettiğinde ilk ele geçirdiği yer Gelibolu olmuĢtur.13

Ġlk yeniçeri ocağı Gelibolu'da KurulmuĢtur. Orhan Bey zamanında kurulan Yaya ve Müsellem ordusu, sınırları geniĢleyen devletin ihtiyacına yetmez hale geldiğinden, esirlerden istifade yoluna gidilerek yeni maaĢlı bir askeri teĢkilat kurulması düĢünülmüĢtür. Bu düĢünce ile I. Murad zamanında (XIV. yüzyılın son çeyreği), Kazasker Çandarlı Kara Halil PaĢa ile Molla Rüstem'in çalıĢmaları sonucunda, Gelibolu'da Acemi Ocağı kurulmuĢtur. SavaĢ esirlerinin 1 akçe gündelikle Lapseki, Çardak ve Gelibolu arasında iĢleyen at gemilerinde 5-10 yıl çalıĢtırıldıktan sonra 2 akçe gündelikle Yeniçeri olmaları kararlaĢtırılmıĢtır.14

Osmanlılarda ilk tarih yazarı Mustafa Ali, Gelibolu'da doğmuĢtur.15

Avrupa Kıtası’nda kurulan ilk Türk Kütüphanesi Gelibolu’da kurulmuĢtur. Bu kütüphane ünlü Türk Denizcisi SarucapaĢa tarafından SarucapaĢa Camii ve Ġmareti içinde meydana getirilmiĢtir.16

Süleyman PaĢa'nın bayraktarı Karacabey tarafından düĢmanın eline geçmesin diye ilk kez bir bayrak Gelibolu’da yutulmuĢtur. Karacabey’in ebedi uykusunu uyumakta olduğu “Bayraklıbaba Türbesi” Gelibolu’dadır. Bu türbe en çok Türk bayrağı bulundurulan türbedir.

Bayraklı Baba (Karacabey) Türbesi

Ġlk uçak gemisi (Ark Royal), ve ilk balon gemileri Çanakkale SavaĢı'nda kullanılmıĢtır.17

13

Mehmet Ġrdesel, Gelibolu ve Yöresi Tarihi, Geltur Ajans Turistik Yayınları, 2. Baskı, Gelibolu, 1998, s. 9 14

Bkz.:Erdoğan Tokmakçıoğlu, “Osmanlı’da Ġsyanlar (Darbeler-Baskınlar-Ġhtilaller-Vakalar-Suikastlar)”, 1. Baskı, Panama Yayıncılık, Ankara, 2013, s. 1-6 http://www.e-tarih.org/sozluk.php?sd=sozlukdetay&id=10 http://www.tarih.gen.tr/forum/1543-post1.html 15

Ahmet KaĢıkçı, Ġlkler Kenti Çanakkale, Emre Basımevi

16

http://www.gelibolu.bel.tr/bpi.asp?caid=96&cid=284 17

Bilim ve Teknik Dergisi, Nisan 2013 Sayısı, Emine Sonnur Özcan, “Çanakkale SavaĢında Kullanılan Havacılık Teknolojisi” s.54 http://tr.wikipedia.org/wiki/U%C3%A7ak_gemisi

Page 7: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 7

ÇağdaĢ savaĢ gücü ile uygulanan ilk amfibi harekât Çanakkale SavaĢı sırasında Gelibolu Yarımadasında gerçekleĢtirilmiĢtir.18

Ġlk yenilmez armada, 18 Mart 1915'te burada yenilmiĢtir. Ġlk kez Çanakkale SavaĢı'nda bir tabur, (Ġngiliz Nortfolk Alayı’nın bir taburu) hiçbir iz

bırakmadan gökten inen sisin içinde kaybolmuĢtur.19 Türk ve Dünya tarihinin en kanlı muharebelerine sahne olan Çanakkale SavaĢı bu

topraklarda yapılmıĢ ve Müslüman Türk milleti Gelibolu’nun bağrına “Çanakkale Geçilmez!” gerçeğini kanıyla ve canıyla yazdırmıĢtır. Bu olay tarihte bir ilktir. BaĢkaca geçilmez kale yoktur.

Gelibolu küçücük bir kara parçası olmasına karĢın, kilometrekare baĢına en çok Ģehidimizin mübarek vatan toprağıyla buluĢtuğu çok özel bir yerdir. Bu topraklarda düĢman kuvvetlerinin kayıplarını bir yana bırakırsak, en az 57.000 vatan evladının canını verdiği ve en az 166.000 vatan evladının da kanını akıttığı yerdir.

Gelibolu Türk ve Dünya harp tarihinde bütün bir alayın komutanından son erine kadar

vatanı ve milleti uğruna hiç düĢünmeden ve seve seve Ģehadet Ģerbetini içtiği tek mübarek beldedir. Vatan sevgisinin bu kadar zirve yaptığı baĢka bir kara parçası yoktur. Bu Kahraman Alay, ġehit Hüseyin Avni Bey’in meĢhur 57’inci Alayı’dır.

ĠĢte böyle kahramanların iman dolu göğüslerine çarparak parçalanan saldırılar

sonucunda, Çanakkale Boğazı ve Gelibolu Yarımadası itilaf devletleri tarafından bir türlü geçilemeyince; Ġngiltere tarafından Rusya’ya hayat öpücüğü gibi gelecek olan askeri yardım ulaĢtırılamamıĢ ve bu nedenle Çarlık Rusya’sı yıkılmıĢtır. Yani Gelibolu Çarlık Rusya’sının

Necmettin Özçelik, “1’inci Dünya Harbinde Osmanlı Devleti’nin ÇarpıĢtığı Cepheler”, 18

Necmettin Özçelik, “1’inci Dünya Harbinde Osmanlı Devleti’nin ÇarpıĢtığı Cepheler”, http://www.geliboluyuanlamak.com/558_1--Dunya-Harbi-nde-Osmanli-Devleti-nin-Carpistigi-Cepheler-(Necmetin- Ozcelik).html 19

Çanakkale’de kaybolan Ġngiliz birliği ile ilgili daha geniĢ bilgi için Bkz.:

Turhan Secer, Anılarla Canakkale Cephesi ve Neticesi, Gnkur. ATASE Yayınları, 2008, Ankara, s.

302-304

Ramazan Hub, “Tarihte YaĢanmıĢ Sırlı Olaylar”, Kırkkandil Yayınevi, Ġstanbul, 2009

Hasip Sarıgöz, “Türk’ün Karakterinin DeĢifresi” Yeniyüzyıl Yayınları, 2. Baskı, Ġstanbul, 2013, s.

272-276

57. A.K. Hüseyin Avni Bey

Page 8: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 8

yıkılmasına neden olan olayların yaĢandığı coğrafyadır. Bilindiği gibi Çarlık Rusya’sının yıkılmasının ardından Rusya’da kurulan yeni yönetim KurtuluĢ SavaĢı’mızda bizimle iĢbirliği yapmıĢ ve önemli oranda silah ve mühimmat desteği sağlamıĢ olan bir yönetimdir. Yani baĢka bir deyiĢle Gelibolu’nun geçilememiĢ olası ve bu nedenle Çarlık Rusya’sının yıkılmıĢ olması Türk KurtuluĢ SavaĢı’nın baĢarıya ulaĢmasına etki etmiĢ, Türk bağımsızlığının önünü açmıĢtır.

Olağanüstü bir vatan savunması ile Türk milletinin yakın

tarihteki en büyük destanı Gelibolu’da yazılmıĢtır. Rumeli Mecidiyesi topçu erlerinden Edremitli Mehmet oğlu

Koca Seyit’in (Seyit OnbaĢı); tam 270 kiloluk bir top mermisini vatan ve millet aĢkıyla kaldırmak suretiyle, icap ettiğinde Türk’ün nelere kadir olabileceğini bütün Dünya’ya gösterdiği yer Gelibolu’dur.20

Gelibolu, Dünya harp tarihinde atılan tek bir mermi ile

koca bir denizaltının esir alındığı tek yerdir. Çanakkale SavaĢı sırasında; Çanakkale Boğazından Marmara Denizine girmeyi baĢarmıĢ olan bir Fransız denizaltısı, Marmara’dan geriye dönerken sahildeki bir topçu bataryamız tarafından görülmüĢ ve bataryada görevli Onb. Müstecip tarafından atılan tek bir mermi ile periskobundan vurularak teslim alınmıĢ ve adı Müstecip olarak

değiĢtirilmek suretiyle Türk donanmasına katılmıĢtır.21 Bu denizaltının adı ise çok manidar bir Ģekilde Turquois (Türkuaz)’tir.

Müstecip (Turquois) Denizaltısı) Resim Gnkur. BĢk.lığı resmi internet sitesinden alınmıĢtır.

Gelibolu; Ulu Önder Atatürk’ümüzün, göğsüne isabet eden bir Ģarapnel parçasıyla

vurulmuĢ olmasına rağmen, yüce Allah tarafından milletimize bağıĢlandığı ve buna benzer ilginç ve ilahi tezahürlerin yaĢandığı sırlı bir coğrafyadır. DüĢünün bir kere eğer Mustafa Kemal’imizi oracıkta yitirseydik bu milletin kaderi ne olurdu?

Gelibolu ġehadet mertebesine ulaĢtığı halde elindeki tüfeğini bırakmayan, tüfeğini teslim

etmek için yine de komutanından emir bekleyen, Türk’e has itaat karakterinin, inancın ve iman kudretinin zirve yaptığı yerdir.22

20

Bkz.: Hasip Sarıgöz, “Hepsi Tesadüf mü?”, Yeniyüzyıl Yayınları, Ġstanbul, 2013, s.60-62 Seyit OnbaĢı ve Niğdeli Ali’nin fotoğrafı “Harp Mecmuası” Kasım 1915 sayısının kapağından alınmıĢtır. 21

Ġbrahim Artuç, Çanakkale SavaĢı, KastaĢ Yayınevi, 2. baskı Ġstanbul, 2004, s.310

Page 9: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 9

Gelibolu “-Ben size taarruzu değil ölmeyi

emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimizi başka askerler ve başka komutanlar alabilir” emrini verebilecek kadar kararlı komutanların ve böyle bir emri tereddütsüz uygulayabilen askerlerin savaĢtığı tek coğrafyadır.

Gelibolu; ne bir ağır makineli tüfeği, ne havanı, ne de topu olmadığı halde, yalnız çaptan düĢmüĢ eski piyade tüfekleri, boyunlarında çapraz fiĢeklikleri ve el bombaları ile akĢama kadar tam 13 saat boyunca kendisinin tam 78 katı düĢmana adım attırmayan, onları Türk’ün ebedi yurduna ayak bastıklarına piĢman eden kahramanların ortaya çıktığı eĢsiz bir yerdir. Böylesine dengesiz bir savunmaya Dünya harp tarihinde kolay kolay rastlanması mümkün değildir.23

Yapılan bir savaĢ sırasında metrekareye 6000 merminin düĢtüğü yer Çanakkale’dir. Bu olay dünya harp tarihinde bir ilktir.

ĠĢte böyle kahramanların, iman dolu göğüslerine çarparak parçalanan saldırılar sonucunda, Çanakkale Boğazı ve Gelibolu Yarımadası, itilaf devletleri tarafından bir türlü geçilememiĢtir. Bu nedenle, Ġngiltere tarafından Rusya’ya hayat öpücüğü gibi gelecek olan askeri yardım ulaĢtırılamamıĢ ve Çarlık Rusya’sı yıkılmıĢtır. Yani, Gelibolu Çarlık Rusya’sının yıkılmasına neden olan olayların yaĢandığı coğrafyadır. Bilindiği gibi, Çarlık Rusya’sının yıkılmasının ardından, Rusya’da kurulan yeni yönetim, KurtuluĢ SavaĢı’mızda bizimle iĢbirliği yapmıĢ ve önemli oranda silah ve mühimmat desteği sağlamıĢtır. BaĢka bir deyiĢle Gelibolu’nun geçilememiĢ olması Türk bağımsızlığının önünü açmıĢtır.

Gelibolu’nun geçilememiĢ olması birkaç yıl sonrası için yine Gelibolu ile ilgili ilginç geliĢmelere de yol açmıĢtır. Rusya’da Kızıl Ordu’yu oluĢturan BolĢevikler, 7 Kasım 1917’de hakimiyeti ele geçirdiler. Bunun üzerine Çar’a bağlı Beyaz Ordu yönetimi tekrar ele geçirebilmek için harekete geçti. Fakat Yenilgiye uğrayan Beyaz Ordu Kırım Yarımadası’na çekilmek zorunda kaldı. Kırım’daki Kolordunun komutasını 1920 yılında General Wrangel aldı. Fakat Lojistik yetersizlikler ve baĢarısızlık nedeniyle burada da tutunamadı.

Bunun üzerine General Wrangel komutasındaki Kolordu; Fransızlar tarafından, 138 gemi ile alınarak o tarihte iĢgal altında olan bu topraklara getirilip yerleĢtirilmiĢtir. Bazı kayıtlara göre, aileleriyle birlikte sayılarının, 150.000’i geçtiği belirtilen Rus Kolordusu, 1920-1923 yılları arasında 3 yıl boyunca Gelibolu’da

kalmıĢtır. Müttefikler, bu Kolorduyu kendi amaçları doğrultusunda Boğazlar bölgesinde kullanmak

istiyorlardı. Beyaz Rusların amacı ise Rus Çarları’nın büyük hayali olan Boğazların kontrolünü elde bulundurmaktı.

22

Ayrıntılı bilgi için bkz.: Ramazan Hub, Tarihte YaĢanmıĢ Sırlı Olaylar, Kırkkandil Yayınevi, 2009, Ġstanbul, S.284, 285, 286 “Silahını Teslim Etmeyen ġehit” 23

Ġbrahim Artuç, Çanakkale SavaĢı, KastaĢ Yayınevi, 2. baskı Ġstanbul, 2004, s.154,

Yahya Çavuş Anıtı/Gelibolu

Page 10: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 10

Rus Kolordusu Kızılordu ile savaĢarak Kırım’a çekilinceye kadar büyük zayiatlar vermiĢti.

Bu nedenle General Wrangel’in, eksilen kadrolarını tamamlamak maksadıyla Kırım Türklerinden önemli miktarda asker aldığını ve bu askerleri de Gelibolu’ya getirdiklerini biliyoruz. Ruslarla birlikte Gelibolu’ya gelen Kırım Türkleri, Gelibolu’dayken Rusların çok iĢine yaramıĢtır. Halkla olan her türlü iyi iliĢkiyi bu askerler sayesinde kurmuĢlardır. Hatta bu askerlerin bir kısmı Kolordudan firar ederek Anadolu’ya geçmiĢler ve milli mücadeleye katılmıĢlardır.

Bu dönemde Gelibolu

Belediyesi ile Rus Kolordusu iĢbirliğinde Gelibolu’da birçok bayındırlık iĢleri de yapılmıĢtır. ġehir su Ģebekesinin yenilenmesi, 24 adet artezyen kuyusu açılması, Ģehir içi hafif demiryolu sistemi (Dekovil) inĢası, ve yıkık bazı binaların onarımlarının yapılması bu iĢler kapsamındadır. Yine bu dönemde Gelibolu’da Rusların parası geçmediği için, ve ayrıca bir maddi gelirleri de olmadığından, maddi ve manevi yönden çok zor durumlara düĢmüĢlerdir.

Gelibolu maceralarının sonlarına doğru

Fransızların yiyecek ve erzak yardımını da kesmeleri sonucu, Beylik silahlarını ve askeri malzemelerini satarak çarĢı pazardan alıĢveriĢ yaptıkları ve hatta ormandan odun keserek bunları pazarda satıp para kazandıkları, yiyecek içecek aldıkları bilinmektedir. Hatta Gelibolu’da kaplumbağaların çok az olmasının sebebi, halk tarafından Ruslardan bilinmektedir. Çünkü, Fransızlar gıda yardımını kesince aç kalan Ruslar kaplumbağaları piĢirip yemiĢlerdir.

Rus Kolordusu Gelibolu’da bir merasimde

Rus askerleri dekovil hattının başında

Rus Kolordusu’na ait Gelibolu Ordugahı

Page 11: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 11

Ancak, Ankara Hükümeti, Milli Mücadele’de baĢarılı olup, üstelik bir de Kızıl Ordu ile iyi

iliĢkiler içine girince, Gelibolu’daki Rus Kolordusunun varlığı, Müttefikler için tehdit olmaya baĢladı. Müttefikler, Rus Kolordusu’nu silahsızlandırarak personelini Sırbistan, Bulgaristan ve Tunus gibi ülkelere gönderdiler. Daha sonra da kendileri ülkemizi terk etmek zorunda kaldılar.

Gelibolu’daki Rus Kolordusu’nda üstsubay olarak

görev yapmıĢ olan Nikolay Rayevski o dönemki anılarını toplayıp bir kitap haline getirmiĢ ve «Gelibolu Günlüğü» adıyla yayınlamıĢtır. Bu kitap Türkçeye de çevrilmiĢtir.

Gelibolu’daki Rus Kolordusu’ndan geriye

günümüze kadar ulaĢabilen bir de hatıra kalmıĢtır. Bu hatıra, Rus Kolordusu Gelibolu’dayken çeĢitli nedenlerle hayatlarını kaybederek bu topraklara gömülen 200 civarı Rus subay ve askerlerinin gömüldüğü yerde anılarına

inĢa edilmiĢ olan bir anıt mezardır. Rus Kolordusu’nun geçici olarak Gelibolu’da konuĢlanması, Rusyanın sıcak denizlere inme hayalinin (biraz hazin de olsa) gerçekleĢmesinde bir ilki oluĢturmuĢtur.

Rus Kolordusu Gelibolu’yu boşaltırken

Page 12: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 12

M.Ö. 993 yılında Hazreti Davut tarafından fethedilerek Ġsrail Krallığının baĢkenti yapılan Kudüs; bazı kesintilere uğrasa da M.S. 70 yılına kadar Yahudilerin elinde kaldı. Ġsa’dan sonra 70 yılında Ġmparator Titus komutasındaki Roma ordusu Kudüs’e girdi ve Yahudi ordusunu yok etti. Yahudileri de Ģehirden çıkardı. O tarihten, 23 Mart 1915 tarihine kadar geçen tam 1845 yıl boyunca, bir daha Yahudi ordusundan ve Yahudi askerinden söz edilmedi.

1896 yılında yazmıĢ olduğu, "Yahudi Devleti» adlı eseri ile ünlenen Dünya Siyonist Örgütü’nün kurucusu Theodore Herzl tarafından; Yahudiler'in Filistin'e, yani vaat edilmiĢ topraklara dönebilmeleri için bir çalıĢma baĢlatıldı. Herzl; çok cazip teklifler sunarak Sultan Abdülhamit’ten Filistin'deki topraklardan bir kısmını satın almaya çalıĢtı. Sultan Abdülhamit’ten Filistin'deki topraklardan bir kısmını satın almaya çalıĢtı.

Fakat Abdülhamit’in cevabı “Ben, bir karış bile olsa toprak satamam. Zira bu toprak bana ait değil, milletime aittir. Milletim bu toprakları kanlarını dökerek kazanmıştır. Bu toprak bizden sökülüp alınmadan evvel, biz onu tekrar kanlarımızla sularız.” olmuĢtu. Fakat Herzl ve onun gibiler çabalarından asla vazgeçmediler. Herzl önce Ġtalya kralına gitti, ve "yıkılmakta olan Osmanlı'nın toprağı Filistin'inin Yahudiler'e verilmesi için çalışırsa, İtalyanlar'ın Trablus'u almalarına maddi açıdan yardımcı olabileceklerini" söyledi. Ama aldığı yanıt yine olumsuz oldu. Bu arada Yahudiler filistin ve çevresinde gizliden gizliye arazi ve taĢınmaz mal satın almaya baĢladılar. Bölgede

sayıları 80.000’e ulaĢan Yahudiler; o dönemde Mısır’ı iĢgal altında tutan Ġngilizlere casusluk yapmaya, yardım etmeye ve silahlanmaya baĢladılar. Osmanlı Devleti bu faaliyetleri deĢifre edip engellemeye ve cezalandırmaya kalkınca da Ġngilizler, bu Yahudiler için Mısır'da kamplar oluĢturdular. Kamplardaki Yahudi sayısı 12.000’lere kadar ulaĢtı. Ġngilizler tarafından; ĠĢte bu kamplardaki gönüllülerden, Türk cephelerinde kullanılmak üzere bir katır ulaĢtırma birliği teĢkil edildi. 23 Mart 1915’te faaliyete geçen birliğin adı "Asuri Yahudi Mülteci Katır Birliği" idi. 737 adam, 5 Ġngiliz ve 8 Yahudi subay ile 20 at ve 750 yük katırından oluĢturulan bu birlik; 1915’te SüveyĢ Kanalı’ndaki savaĢta Türkler’den ele geçirilen tüfeklerle silahlandırılmıĢtı.

Bu birlik M.S. 70 yılından beri Yahudilerden oluĢturulmuĢ ilk “diaspora” birliğiydi. 17 Nisan 1915 günü, iki Ġngiliz gemisiyle Mısır’dan Çanakkale Cephesi’ne sevk edilen Yahudi Katır Bölüğü, Türklerle savaĢmak üzere 25 Nisan 1915 günü Gelibolu’ya çıkmıĢtır. Bu birlik, Gelibolu’ya ayak basan ilk Yahudi askeri birliğidir. Hepsinin yakasında Ģurada gördüğünüz sarı renkli Davut Yıldızı motifli birlik arması iĢliydi. Seddülbahir ve Arıburnu bölgelerinde görev alan birlik; savaĢta 15 üyesini kaybetmiĢ, 25 üyesi de yaralanmıĢtır. Katır kaybı ise 47’dir. Daha sonra bu birlik, alay seviyesinde ve muharip olarak teĢkilatlandırılarak “Yahudi Lejyonu” adı altında ve General Elınbiy komutasında Filistin Harekâtına katılmıĢtır. ĠĢte bu birlik, bugünkü Ġsrail ordusunun kurulmasının ilk adımını oluĢturmuĢtur. Bu askeri birlik; yaklaĢık 2000 yıldan bu yana Yahudi tarihinin “bir

Sultan Abdülhamit Theodore Herzl

Yahudi Bölüğünün Arması

Page 13: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 13

savaĢa katılan ilk askeri birliği” olmuĢtur. Ayrıca Hıristiyanlık çağında Hıristiyanlarla birlikte aynı cephede müttefik olarak savaĢan ilk birliktir.24

Gelibolu’da karĢımıza çıkanlar sadece Ġngiliz, Fransızlardan ibaret değildi. Mehmet Akif’in dediği gibi «Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...» maalesef hepsi buradaydılar. ġimdi sözünü edeceğim konu pek bilinmez ama, 300 kiĢiyi aĢkın bir Yunan askeri kuvveti de savaĢ sırasında Saros Körfezine çıkmıĢtır. 7 Ağustos 1915 tarihinde gösteri taarruzu amacıyla karaya çıkarılan bu birlik, Türkler tarafından büyük bir hezimete uğratılarak geriye atılmıĢtır. Bu birlikten sadece 90 kiĢi Yunanistan’a geri dönebilmiĢtir. Yunan kayıtlarına göre onların da hepsi ağır yaralıdır.

ġimdi tekrar gelelim Gelibolu ve ilkler konusuna. ÇizmiĢ olduğu dünyaca ünlü ilk iki dünya haritası ile, modern çağda bile hayranlık uyandırmaya ve gündeme oturmaya devam eden MeĢhur Türk Denizcisi ve Bilim Adamı Piri Reis’in memleketi Gelibolu’dur. Yani konu ile ilgili bilim çevrelerini hayretler içerisinde bırakan ve hala nasıl çizildiği konusunda gizemini koruyan dünya haritaları Piri Reis tarafından Gelibolu’da çizilmiĢ, yine Kitab-ı Bahriye isimli ünlü denizcilik kitabı burada yazılmıĢtır.

Ünlü Türk Denizcisi Piri Reis ve Haritası

24

Yetkin İşcen, “Zion Katır Bölüğü”, Mayıs 2004 tarihli makale.

Daha geniş bilgi için bkz.: http://www.gallipoli-1915.org/yahudi.katir.birligi.htm (Erişim 07.02.2015)

Tarihçi Murat Bardakçı’nın 07 Haziran 2010 tarihinde Haber Türk Gazetesinde yayınlanan “Siyonist Katır Bölüğü”

başlıklı yazısı.

Bkz.: http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/521291-siyonist-katir-bolugu (Erişim 07.02.2015)

Yahudi Katırcı Bölüğü Görevi Başında Yahudi Katır Birliği mensuplarından birinin Gelibolu'daki İngiliz mezarlığındaki mezarı...

Page 14: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 14

Avrupa Kıtası’nın en büyük mevlevihanesi Gelibolu’da inĢa edilmiĢtir. Bir Ģiir kadar güzel ve bir kuğu kadar zarif olan Gelibolu Mevlevihanesi günümüzde de iĢlevini sürdürmekte ve Türk tasavvufunun ortaya koyduğu erdem ve değerleri insanlara aĢılamaya ve Avrupa Kıtası’na yaymaya devam etmektedir. Halen, ayakta kalabilmiĢ ve iĢlevini sürdürebilen dünyanın en büyük mevlevihanesidir.

Gelibolu Mevlevihanesi

Açık namazgâhların en görkemlisi, en güzeli ve en büyüğü, 1407 yılında BeĢe Oğlu Ġskender Bey tarafından Osmanlı Azep askerleri için yaptırılmıĢ olup,25 Gelibolu’da (Fener Meydanı’nda) bulunmaktadır. Bu ilahi mekân hala iĢlevini sürdürmeye devam etmektedir. Eğer Ramazan ayında Gelibolu’ya yolunuz düĢerse mutlaka bir namazınızı buradaki cemaatle kılmanızı ve bunun manevi hazzını tatmanızı tavsiye ederim.

Namazgâh

25

Mehmet Ġrdesel, Gelibolu ve Yöresi Tarihi, Geltur Ajans Turistik Yayınları, 2. Baskı, Gelibolu, 1998, s. 98

Page 15: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 15

Türkiye’nin ilk “Antika Traktör Müzesi” Gelibolu’dadır ve tam 36 adet antika traktör sergilenmektedir.

Saroz Körfezi dünyanın en temiz denizleri ve sayılı doğal akvaryumları arasında yer almaktadır. Bu özellik Gelibolu’nun deniz turizmi ve denizaltı sporları yönünden değerini artırmaktadır.

1937 yılında, Türkiye’de düzenlenen ilk maraton koĢusunun ilk birincisi, 1947 yılında Amerika’da düzenlenen Uluslararası Boston Maratonu’na katılarak, Türkiye’yi uluslararası maraton yarıĢmalarında ilk defa temsil eden atletimiz, 1939 yılında, 2 saat 48 dakika ile Maratondaki ilk Türkiye rekorunun sahibi, 1939-1946 yılları arasında beĢ kez Türkiye Ģampiyonu, 1941 yılında Ġstanbul’da yapılan Balkan Maratonu’nun ikincisi, 1947 yılında yapılan ABD Boston Maratonu yedincisi, ABD Philadelphia Maratonu üçüncüsü, Yine 1947 Yılı Doğu Akdeniz Oyunları Maraton birincisi olan Milli atletimiz ġevki Koru Gelibolu’ludur. Yurt dıĢına açılan ilk atletimiz olan Koru; aktif sporu bıraktıktan sonra uzun yıllar Milli Atletizm Takımı’nın antrenörlüğünü yaptı, kulüp veya yetenek ayrımı yapmadan binlerce atlet yetiĢtirdi. Bu atletlerin pek çoğu uluslararası yarıĢmalarda dereceler aldı. 2003 yılında vefat eden atletimizin mezarı Gelibolu’dadır. Ayrıca Gelibolu’da bir sokağa “ġevki Koru Sokağı” adı verilmiĢtir.26

Gelibolu Yazıcıoğlu Mehmet’in meĢhur “Muhammediye” adlı eserinin bir çilehanede yazıldığı yerdir. Çilehanede yazılmıĢ baĢka kitap var mıdır? Bilemiyorum ama sadece bu eser bile baĢlı baĢına çok özel bir eserdir. Yazıcıoğlu Mehmed'in çilehanesi Gelibolu' da, Hamzakoy sahilinde büyük bir kaya bloğuna oyulmuĢ, birbiriyle bağlantılı iki hücreden ibarettir. Yazıcıoğlu'

26

Gelibolu Rüzgarı Dergisi, Aralık 2014, sayı 17, s. 18, 19

http://www.atletizmdunyasi.com/haber/1613-ilk-maratoncu-sevki-koru (Erişim:07.02.2015)

http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eevki_Koru (Erişim:07.02.2015)

http://www.internethaber.com/atletizm-duayeni-sevki-koru-oldu-36779ah.htm?interstitial=true (Erişim:07.02.2015)

Page 16: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 16

nu unutturmayan asıl sebep onun Muhammediye" adlı meĢhur eseridir. Kitapta yaradılıĢ, peygamberler ve bilhassa Hz. Muhammed (s.a.v.)'in hayatı, mucizeleri ve baĢka bir takım dini konular yer alır. Bu manzum eser, Hz. Peygamber'in, rüyasında Yazıcıoğlu'na yaptığı telkin, iĢaret ve irĢad sonucu yazılmaya baĢlanmıĢtır. Muhammediye, beĢ yüz yıl boyunca Türkçe'nin konuĢulduğu bütün Ġslam ülkelerinde okunmuĢ ve çevirileri yapılmıĢtır. Halkın dini kültürünün temel kaynaklarından biri olan Muhammediye Anadolu, Balkanlar, Maveraünnehir, Kırım, Kazan ve BaĢkurt Türkleri arasında büyük Ģöhret kazanmıĢtır.

Çilehane

Kâinatın efendisi sevgili Peygamberimiz tam dokuz kutlu beldeyi fethedilmesi için Müslümanlara hedef olarak gösterilmiĢ ve ayrıca buraların fethinin gerçekleĢeceği müjdesi de verilmiĢtir. Bu hedefler Arap yarımadası, Ġran, Irak, Hindistan, Antakya, Amuriye (Afyon), Ġznik, Bizans (yani Ġstanbul) ve nihayetinde de Roma’dır. Bunların içinde özellikle Hindistan Bizans ve Roma adeta birer boy hedefi gibi, ulaĢılması gereken kutlu bir ülkü olarak takdim edilmiĢtir. Bu hedeflerden biri hariç olmak üzere sekizini de Müslüman Türk milleti gerçekleĢtirmiĢ, yüce Allah’ın sevgisine Peygamberimizin de övgülerine mazhar olduğunu bütün dünyaya göstermiĢtir. Dokuzuncu hedef ise henüz gerçekleĢtirilememiĢtir. Bu hedeflerden ikisi birçok özel yönüyle diğerlerinden hemen ayrılmaktadır ki, birisi Ġstanbul diğeri de Roma’dır. Her ikisini en farklı kılan özellik ise ikisinin de Hıristiyanlığın karargâhı ve kalpgâhı olmasıdır. Türk tarihi incelendiğinde hemen görülmektedir ki, Ġstanbul’un fethine giden kutlu yol Avrupa Kıtası’nda ilk olarak Gelibolu’nun fethiyle açılmıĢtır. Yani Türk milleti, Ġstanbul’u fethedebilmek için Avrupa’da ilk kıyı baĢı olarak Gelibolu’yu ele geçirmiĢ ve buradan itibaren geniĢleyerek Ġstanbul’u ele geçirmiĢtir. Milletlerin tarihlerinde ve talihlerinde bazı olayların özel bir hususiyeti ve çok özel benzerlikleri vardır. ĠĢte böyle bir benzerliğe milletimiz tarafından Peygamberimizin iĢaret ettiği son hedef olan Roma’nın ele geçirilmesi teĢebbüslerinde rastlamaktayız. Fatih Sultan Mehmet Han eğer zehirlenmeyip de ömrü vefa etseydi, son hedef olan Roma ve Hıristiyanlığın karargâhı olan Saint Pierre Kilisesi de ele geçirilmiĢ olacaktı. Fatih döneminde yapılan Ġtalya seferinde, 26 Temmuz 1480 günü, Arnavutluğun Avalonya limanından, 132 gemi ve 18.000 kiĢilik bir kuvvetle harekete geçen Osmanlı Donanması; bu sefer Çanakkale Boğazı’ndan çok daha büyük bir boğazı, yani Adriyatik Denizi’ni geçmiĢ ve Ģu kadere bakın ki, baĢka bir Gelibolu’nun yakınlarında baĢka bir kutlu hedef için karaya çıkmıĢtır. Napoli Krallığı’na savaĢ ilan eden Osmanlı Devleti 11 Ağustos 1480’de Otranto’yu, yani Ġtalyan çizmesinin topuk kısmında olan toprakları ele geçirmiĢtir. Otranto Ġtalyan Çizmesi’nin topuğunun Avalonya kıyılarına bakan köĢesinde yer almaktadır. Aynı topuğun hemen yanı baĢında ise Ġtalya’daki Gelibolu (Gallipoli) yer almaktadır. Otranto’yu ve Gelibolu’yu ele geçiren Fatih Sultan Mehmet Han; ertesi yılın ilkbaharında, 100.000 kiĢilik piyade, 18.000 kiĢilik süvari kuvveti ve ateĢ saçan toplarıyla, Ġtalya’ya bizzat gelerek, gönül rızasıyla teslim olmayan yerleri silah zoruyla teslim alacağını ilan etmiĢtir. Sanırız henüz son kutlu hedefin ele geçirilmesinin vakti gelmemiĢ olacak ki, kader baĢka türlü tecelli etmiĢ ve maalesef Türk Fatihi, 3 Mayıs 1481 tarihinde Gebze Hünkâr Çayırı’nda sefer hazırlığındayken hayatını kaybetmiĢtir. Birçok tarihçiye göre ise zehirlenmiĢtir ve zehirlenme olayı Ġtalya seferi ile ilintilidir. Bu yüzden Fatih’in ölüm haberi; Ġtalya’da kilise çanları çalınarak, Ģenlik ateĢleri yakılarak ve Ģenlikler yapılarak kutlanmıĢtır. Fatih’in vefatından sonra ortaya çıkan Cem Sultan meselesi yüzünden, Ġtalya seferini durdurmak zorunda kalan Osmanlı Devleti; 13 ay boyunca zapt ettiği Ġtalyan ġehri

Page 17: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 17

Otranto’yu 10 Eylül 1481’de terk etmiĢtir.27 Roma kurtulmuĢtu… ġimdilik… Orada da bir Gelibolu vardır, orası da deniz kenarıdır, orada da boğaz vardır, orası da Türklerin kıyı baĢını ele geçirdikleri ilk noktadır ve limanından plajına kadar, daha birçok benzerlik arz etmektedir.

Diğer yandan; üzerinde en fazla türbe, Ģehitlik ve mezarlık barındıran ilçemiz Gelibolu’dur. Tam bir Ģehitler, erenler ve evliyalar Ģehri olan Gelibolu Türk ve Ġslam tarihi açısından birçok özel ve güzel insana ebedi ev sahipliği yapmaya devam etmektedir. Anadolu’nun ĠslamlaĢması ve TürkleĢmesi konusunda Hoca Ahmet Yesevi gibi birçok değerli katkıları olan Hallacı Mansur hazretlerinin makam türbesi Gelibolu’dadır. Yine Avrupa’daki ilk toprağımızı milletimize kazandıran Gazi Süleyman PaĢa’nın, Avrupa’daki ilk Osmanlı donanmasını ve Gelibolu Tersanesi’ni kuran, Devlet’in ilk Kaptan-ı Deryası Saruca PaĢa’nın, Osmanlı Devleti’nin ikinci Kaptan-ı Deryası ve Ġmralı Adası’nın fatihi Emir Ali Bey’in, Sadrazam Kalafat Mehmet PaĢa’nın, Yazıcızadelerin hocası Zeynel Arap’ın, Gelibolu’nun fethinde Gazi Süleyman PaĢa’nın yanında savaĢmıĢ bir derviĢ olan ġerbetçi Baba’nın, Büyük Türk ġairi ve düĢünürü Namık Kemal’in, Hoca Hamza’nın, Hamzakoy’a adını veren ve 1391 yılında Gelibolu Kalesi’nin kumandanlığını yapan Hamza Bey’in, Gelibolu’nun fethinin ardından yarımadanın tamamının fethinde baĢrol oynayan Ece Bey’in, Gelibolu’nun fethinde önemli görevler almıĢ Kalender Baba’nın, Ġnsanın tüylerini diken diken eden öyküsüyle belleklerden hiç silinmeyen ve mezarı daima ay yıldızlı al bayraklarla süslü olan Bayraklı Baba (Karacabey)’nın, Kaptan-ı Derya Sinan PaĢa’nın, Yazıcızade Mehmed-i Bican ile kardeĢi Ahmed-i Bican Efendilerin ve daha birçok değerli insanın türbeleri veya mezarlıkları Gelibolu’da bulunmaktadır. Yarımadanın neredeyse tamamı Ģehitler yatağıdır ve o

27

Tarih Profesörü Ġlber Ortaylı’nın, 11/04/2007 tarihinde, http://www.milliyet.com.tr/2007/04/11/pazar/yazortay.html internet sitesinde yayınlanan, “Otranto'nun fethi ve sonrası” adlı makalesinden ve Harp Akd. K.lığı Dz. Harp Akd. Ġntranet sitesinde yayınlanan Cüneyt Aydoğan’a ait “Türk Denizcilerinin Avrupa’daki İzleri” konulu tarihi inceleme yazısından yararlanılmıĢtır.

Page 18: GELİBOLU VE İLKLER

Araştırmacı Yazar Hasip Sarıgöz’ün kaleminden “Güzel ve Özel Bir Belde Gelibolu”

Sayfa 18

hırçın rüzgârıyla birlikte havasında da Ģehit ruhları dolaĢmakta, bu mübarek beldeyi ve insanlarını nurlandırmaya devam etmektedir. AraĢtırmalarımız devam ettiği sürece, bu güzel ve özel belde Gelibolu ile ilgili, kim bilir daha ne ilkleri, ne güzellikleri, ne özellikleri ve daha ne ilginç olaylar keĢfedeceğiz? Evet, kim bilir?...

Sevgi ve saygılarımla, Yazar Hasip SARIGÖZ. [email protected] https://www.facebook.com/hasipsarigoz http://www.izlervegizler.com/ Hasip Sarıgöz Kimdir?: http://tr.wikipedia.org/wiki/Kullan%C4%B1c%C4%B1:Hasipsarigoz

Yazarın YayınlanmıĢ Eserleri: Kitap: “Türk’ün Karakterinin Deşifresi” Kitap: “Hepsi Tesadüf mü?”