Fendi Magazin Sayı3

MAGAZİNEkim 2014 Yıl:1 Sayı 3

BU SENE MODA 70’Lİ

YILLARA DOĞRU

GİDİYOR ATALAR

BİLİNçLİ RİTMİk

YAşAM’LA kENDI YAşAM

kOçUNUz OLUN

YAzLARI SIkI DİYET YApIp, SONBAhAR vE kIşIN köTü BESLENMEYİN

İLİşkİ pİRAMİDİ

vE BESLENME

MODA

kEDİ vE köpEkLERİNİzİN BAkIM hİzMETLERİ ARTIk DAhA kOLAY

FENDİ MAGAzİNİmtiyaz Sahibi

Metronom Medya Adına

Eyüp kervangü[email protected]

Editörşebnem Gencer

MuhabirEmir çavdar

Reklam ve TanıtımAyten Mert

[email protected]İzzet Gültekin-Gürsel Daşdemir

FotoğrafCengiz Güzel

TasarımMehmet pınarcı

hukuk DanışmanıBarış çabuk

katkıda BulunanlarYusuf kesmer hicran Yılmaz

şükrü Sözen Nazlı Arslan hamza özçelik Gökcen Gül

Web tasarımCeyhun kocal

AdresMetronom Medya

Barbaras Mah. Mor Sümbül Sok. Deluxia palace No:5 D. 383

Batı Ataşehir/ İstanbul

0 216 566 95 66 0 216 566 75 27

www.fendimagazin.comwww.metronommedya.com

Fendi Magazin dergisinde kullanılan haberler izin

alınmadan,kaynak gösterilmeden başka

yayınlarda kullanılamaz.Reklamlardan reklam veren

firma sorumludur.

FENDİ EDİTöR

şebnem GENCER

keyifli Okumalar

Merhaba, genç bir ressam gözüyle ben de artık Fendi ailesindeyim,

Modayı ve renkleri en çılgın halleriyle yakından takip ederek

beraber öğreneceğiz. Sezonun renklerini ve bunların bizler

üzerinde yarattığı etkileri tartışabileceğiz. Yanı sıra renklere

dair tasarımlarımla ve resimlerimle de buluşabileceksiniz. kararlı mı,

ciddi mi, çok mu sevecen... hangisi sizsiniz ?Trend olan renklerin

anlamlarını da değerlendirerek Moda’ya dahil oluyor ve Fendi de buluşuyoruz. kasımda da aşkın

renkleri üzerine moda tasarımcıları ile yapacağım özel röportajları

sizlerle paylaşacağım

Ekim 2014 • Fendi Magazin 3

Yazları sıkı diyet yapıp, sonbahar ve

kışın kötü beslenmeyin

40

kedi ve köpeklerinizin Bakım hizmetleri Artık

Daha kolay

52

Bilinçli Ritmik Yaşam’la kendi Yaşam koçunuz olun

20

BU SENE MODA 70’Lİ

YILLARA DOĞRU

GİDİYOR

30

İlişki piramidi ve Beslenme

66

4 Fendi Magazin • Ekim 2014 4 Fendi Magazin • Ekim 2014

Ekim 2014 • Fendi Magazin 5 Ekim 2014 • Fendi Magazin 5



8 Fendi Magazin • Ekim 2014







ÇOK AMAÇLI CİLT DÜZELTİCİ BAKIM CİLT KUSURSUZLUĞU İÇİN YENİ BİR DOKUNUŞ







Uzman Görüşü

“Kaç yaşında olursa olsun, yaşam standartları en üst düzeyde olsa da

kendi karakterini ve bedenini tanımayan bireyler kendilerini yaşlanmış ve mutsuz

hissetmeye mahkumdurlar.”

(Tuncay Vural)Bilinçli Ritmik

Yaşam’la Kendi Yaşam Koçunuz olun

İstanbul’dan sonra Antalya’da Bilinçli Ritmik Yaşam Merkezi’ni (BRY) kuran Tuncay Vural, içeriği itibariyle alternatifsiz bir eğitim seçeneği olan BRY ile kişinin kısa sürede istediği yaşamı zamanını da iyi kullanarak elde ettiğini söylüyor.İstanbul’dan sonra Antalya’da “Bilinçli Ritmik Yaşam” merkezini kuran Tuncay Vural, “Herkes kendisinin yaşam koçu olabilir” iddiasında. “Gerçekleri göremeyen kişilerin yaşamı başkalarının elindedir.”diyen Vural, Bilinçli Ritmik Yaşam’ı şöyle tarif ediyor; “ Öncelikle Bilinçli Yaşam, kişinin sahip olduğu potansiyeli tanıması ve doğru kullanmasına dair bir metottur.”

Bilinçli Ritmik Yaşam’ın tamamen gerçeklere dayanan bir yaşam tarzı olduğunu belirten Tuncay Vural, kişinin birçok özellikleri bulunduğunu, bunları doğru kullanabilmesi için kendini tanıması gerektiğini vurguluyor. Hayatın ise kurallardan oluştuğunu ve kişinin bunları bilmesi gerektiğini ifade eden Vural, kişinin bu bilgiler doğrultusunda bir bakış açısı oluşturarak yaşamına devam etmesi gerektiğinin altını çiziyor. Tuncay Vural, Bilinçli Ritmik Yaşam (BRY) konusunda sorularımızı yanıtlamadan önce kendisini kısaca okurlarımıza hatırlatalım;Tuncay Vural, 1985 ve 1986 yıllarında düzenlenen


Türkiye Dans Şampiyonası’nda, tekler ve çiftlerde iki yıl üst üste birincilik alan “Türkiye Dans Kralı” unvanına sahip. Yurt dışı çalışmaları esnasında, insanın ruhsal ve bedensel sağlığının bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği inancını kuvvetlendiren Tuncay Vural, psikoloji alanında çalışmalarına ağırlık verdi. Dans kariyerinin yanında insan psikolojisi ve karakterine yönelik araştırma ve çalışmalarına devam eden Tuncay Vural, 26 yıllık birikimi sonucu “Dansınız karakterinizdir” ve “Style GYM” gibi dünya çapında projelere imza attı. İçeriği itibariyle alternatifsiz tek eğitim programı olan ve diğer projelerinde olduğu gibi tüm hakları kendisine ait Bilinçli Ritmik Yaşam Eğitim Programını İstanbul’da kuran Tuncay Vural, Skype üzerinden yurtiçi ve yurtdışı eğitimler veriyor. Tuncay Vural, daha sonra gelen yoğun talep üzerine Antalya Şirinyalı’da İstanbul’dan sonra ikinci BRY merkezini kurdu. Tuncay Vural’ın BRY ile ilgili bir de kitap hazırlığı sürüyor. Cennetin Lobisinde Sohbet-Bilinçli Ritmik Yaşam adlı kitabı Ekim ay’ında raflardaki yerini alacak.

Tüm hakları size olan Bilinçli Ritmik Yaşam eğitimi nedir?

-Kısaca Bilinçli Ritmik Yaşam, insan olarak sahip olduğumuz özellikleri nasıl kullanılacağımızın

bilincine varmak ve kullanmaktır. Sağlıklı, huzurlu, mutlu, sevilen ve saygı duyulan, faydalı, refah ve insani özellikleri hissederek ve hissettirerek yaşamaktır. Bilinçli Ritmik Yaşam bir alanda değil, olması gereken tüm alanlarda başarılı olmanın bilincinde yaşamaktır. Hak ettiğinin bilincinde olan her insanın, hak ettiğini yaşamasıdır Bilinçli Ritmik Yaşam. Yepyeni bir hayatın başlangıç noktası sadece yılbaşı ve doğum günleri değildir. Her günü bu duygu ve düşüncelerle yaşamaktır Bilinçli Ritmik Yaşam. Zihindeki olumsuz tüm düşünceleri silmektir yepyeni bir hayat. Hepimiz bir hayatın içinde zaman geçiriyoruz, peki ama istediğimiz hayatı mı yaşıyoruz? Şu veya bu nedenle birçok kişi istediklerinin dışında bir hayat sürüyor ne yazık ki! İşte tam bu noktada bir konuda karar vermek gerekiyor. Bu hayata devam etmek mi? Yoksa yepyeni bir hayat mı? Eğer cevabınız evet ise; Bilinçli Ritmik Yaşama “merhaba” vakti gelmiş demektir.-Bilinçli Ritmik Yaşam Eğitimi’ne katılanlar ne kazanıyor?

-Bilinçli Ritmik Yaşam Eğitimi, bireylerin doğru kararlar alabilme yetisini güçlendirerek isteklerine ve hedeflerine sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir şekilde ulaşmasının yollarını bilinçli olarak tespit etmesini ve yaşamına katmalarını sağlar.


Öncelikle tüm boyutlarını bütünüyle tanıyor ve kendilerinde var olan fakat fark edemedikleri için kullanamadıkları potansiyellerini fark edip, bu potansiyellerini artıyorlar. Yaşamdaki hedeflerine, karakterlerine uygun olarak nasıl ulaşabileceklerini tespit ediyorlar. Zamanlarını huzurlu şekilde hedeflerine yönelik çalışmalar yaparak kullanıyorlar. Yaşadıkları küçük ya da büyük her sorunu, karakterlerine uygun şekilde nasıl çözebileceklerini tespit ederek, çözüm bilinciyle yaşıyorlar. Özetle; Bilinçli Ritmik Yaşam Eğitimi alan bireyler, “kişi istediği yaşamı seçme özgürlüğüne sahiptir” bilinciyle hareket eder, zamanı doğru kullanır ve dolayısıyla hedeflerine huzurla ulaşan başarılı birer birey olarak yaşamlarına devam ederler. Çalışmalarımızda kişiye yaşamakta olduğu ve yaşam boyu karşılaşabileceği sorunları, hayatın gerçeklerinden kopmadan karakter özelliklerini tanıyarak, kendi doğasının ve yaşamın doğal ritmine uyumlu olarak çözebilme ve doğru kararlar alabilme yetisi kazandırılmaktadır.

-Eğitim sisteminiz hakkında bilgi verir misiniz? Bu sistem bir yurtdışı eğitim programı mı?- Bilinçli Ritmik Yaşam Eğitim Programı (BRY), kendi sentezini yaratmış, içeriği itibariyle alternatifsiz tek eğitim programı olup, tüm

hakları Tuncay Vural’a aittir ve eğitimler Tuncay Vural tarafından verilmektedir. Bireysel tüm çalışmalarımız birebir yapılmaktadır. Eğitimlerimize 14 yaşından itibaren her yaş grubundan insan katılabilir. Eğitim süresi ise haftada 1 gün 2 saat. Toplam 14 (7 hafta) saattir. İstanbul ve Antalya dışından eğitime katılmak isteyen üyelerimiz için çalışmalar 3 tam gün olarak yapılmaktadır.

-Kişiler size hangi durumlarda ulaşmalı?- İstanbul’dan sonra Antalya’da da açtığımız merkezimize Kemer’den, Alanya, Burdur ve Isparta’dan gelen üyelerimiz oluyor. Yıllarca antidepresan kullanmış kişiler var. Bu ilaçlara nörolojik olarak mı ihtiyaç duyduğunu, yoksa eğitimle düzelebilecek bir kişi mi olduğunu ön görüşmeler sonucunda sonuçlandırıyoruz. Sorunun ne olduğunu biliyor ama nasıl çözeceğini bilmiyorsa ya da adını koyamadığı sıkıntılar yaşıyorsa ön görüşme randevusu alıyor. Ücretsiz ön görüşmede kişiye eğitim hakkında bilgi veriyoruz, kendisine bu eğitimin yararlı olup olamayacağını söylüyoruz.

BRY Antalya’ya yoğun ilgiGeliştirdiği “Bilinçli Ritmik Yaşam” isimli kişisel eğitim programı ile dikkatleri üzerine toplayan Tuncay Vural’ın Antalya’da açtığı şubesi yoğun ilgi görüyor. Sanat ve iş dünyasının yanında 14 yaşından


itibaren herkesin ilgi gösterdiği eğitim programı için Tuncay Vural “Eğitim programına katılan herkes kendi hayatının yaşam koçu oluyor” diyor. İstanbul ve Antalya arasında mekik dokuyan Vural yoğun ilgiyi “Bu beni mutlu ediyor, bilgi birikimimi kendini geliştirmek ve mutlu olmak için adım atanlarla paylaşmak beni huzurlu kılıyor” diye yorumluyor. İstanbul’dan sonra Antalya’ da eğitimlere başlayan Tuncay Vural, yoğun bir ilgi ile karşılaşmanın kendisine ve yaptığı işe önemli bir sahiplenme olduğu için gururlandığını söylüyor.

Haftanın 3 günü Antalya’da, 4 günü de İstanbul’ da eğitimlerine devam ettiğini ifade eden Vural “Aslında bu yoğunluk ne denli gelişen ve kendini dolu hissetme çabasında olan bir toplum olduğumuzun göstergesidir” diyerek eğitim programının önemine dikkat çekiyor. (Randevu için 0533 570 54 21 veya 0507 363 80 63 numaralı telefonları arayabilirsiniz. Daha fazla bilgi için www.bilincliritmikyasam.com adresini ziyaret edebilirsiniz.)


Kérastase mükemmel saç hareketinin sırrını çözerek saç güzelliğini “Discipline”

ile muhteşem bir boyuta taşıyor…





OYSTER PERPETUAL DATEJUST



RöpORTAJ

BU SENE MODA 70’Lİ YILLARA DOĞRU GİDİYORİstinyePark Atalar mağaza müdürü Hümay Yurdanur ile Metronom Medya muhabiri Emir Çavdar keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi...



Fendi Magazin:Atalar’ı,bize tanıtabilirmisiniz ?

Atalar Giyim:Atalar tarihi 100 yılı aşmış olan köklü bir firmadır.İlk mağazısını Eminönü’nde açmıştır.Daha çok İstanbul ağırlık olmak üzere 40 yakın şubesi mevcuttur.

F.M.:Atalar markası daha çok kimlere hitap etmektedir ?

A.G.:Atalar markası,daha çok 30 yaş üstü kadınların ilgisini çekiyor.Çizgileri modern olan ve kendi stilini oluşturan kadınlara hitap eden bir çizgimiz var.

F.M.:Atalar’a göre bu senenin modası nedir ?

A.G.:Bu sezonun modası öncelikle bluzlardır.Daha çok rahat kalıplar.Elbiseler de düz ve rahat kesimler.Bol kesim pantalonlar,sigara kesim paçalar ve kısa paçalarımız tercih ediliyor.Bu sene moda 70’li yıllara doğru gidiyor.Bunlar ön planda görülüyor.Renklerde ise bordo,mor ve yeşil tonları bu seneye hakim renkler olarak görülüyor.

F.M.:Kadınlara önerileriniz nelerdir ?

A.G.:Boy kısa ise çok keskin renklere veya dar bir bluzun altına dar bir pantalon giymemeliler.

Açık tonları,koyu renk bir pantolon ile giymeyi düşünüyorlarsa üste bırakarak,uzun kolyeler veya uzun şal kullanarak boyu daha iyi gösterip,kiloyu ise saklayabilirler.Bunlar bizim müşterilerimizde verdiğimiz minik tüyolardır.

F.M.:Firmanızın,stilistlerinin nasıl bir çalışma süreci vardır ?

A.G.:Stilistlerimiz,tabii modayı takip ediyorlar.Dünya fualarına,defilelere katılarak buradan aldığı bilgileri kendi birikimleri ile harmanlayıp Ataların yeni sezonunu oluşturuyorlar.


F.M.:Dışarıdan bakıldığında önyargılar olabilir,siz Atalar’ı müşterilerinize nasıl tanımlıyorsunuz ?

A.G.:Dışarıdan bakan müşterilerimizin birkaçında yanılgı var. Müşterilerimiz bizi klasik sanıyorlar,tam aksine kilolu ve zayıf müşterilerimize 38 beden,bir grup 48 bedene kadar çıkan çok şık iki ayrı konseptimiz var.Bu konseptlerimizin çizgisi ise çok moderndir. Müşterilerimizin kendi stillerini oluşturmasını çok isteriz.Bizi klasik zanneden müşterilerimize,mağazaya girip incelemelerini tavsiye ediyorum.

F.M.:Firmanızın en iddalı oluduğu konsept hangisidir ?

A.G.:Manto,kaban ve trenchcoat konusunda gerçekten iddalı bir firmayız diyebilirim.Çeşitlerimiz çok fazla,kumaşlarımız çok kaliteli ve bir bayanın mağazamıza girip kilo sorunu olmadan bulabileceği her bedene her yaşa hitap eden bir mont,kaban,trenchcoat mutlaka vardır.

Bu keyifli söyeşi için Atalar’a çok teşekkür ederiz...




Lierac’ın yeni serisi Liftissime’le3 boyutlu gençlik

Fransız dermokozmetik devi Lierac, 50’li yaşlarda yaşlanmanın etkilerini tersine çevirmek için LIFTISSIME serisini yarattı.

LIFTISSIME 3 boyutlu sıkılaştırma özelliği sayesinde sarkma, hacim kaybı ve derin kırışıklıkları ortadan kaldırıyor






Dört mevsim sağlıklı kalın: Yazları sıkı diyet yapıp, sonbahar ve kışın kötü beslenmeyinYaz mevsiminin bitişiyle birlikte, genellikle diyet yapmaya da son verilerek kötü beslenme alışkanlıklarına dönülüyor. Oysa diyet kısa sürede çok kilo vermek için yapılmamalı; sağlıklı beslenmek alışkanlık haline getirilmeli ve bu bir yaşam biçimine dönüştürülmeli. Diyetkolik.com diyetisyenlerinden Diğdem Özkahya, yeni bir dönemin başlangıcı olan sonbahar için, her yıl kilo konusunda yaşadığınız kısır döngüden kurtulmanızı sağlayacak uygulaması kolay tüyolar veriyor. Sağlığınız için, yazları sıkı ve sağlıksız diyetler yapmaktan ve sonbahar ile kış aylarında kötü beslenmekten vazgeçin




Sıcaklar giderek azalıyor, sonbahar kendini hissettirmeye başladı bile. Yazın bitmesiyle beraber, diyet sezonunu kapatan ve kötü beslenmeye başlayan pek çok kişi var. Oysa sağlıklı beslenmenin aslında bir yaşam biçimi halini alması gerekiyor. Yazın hemen ardından, “Nasılsa kalın kıyafetlerin ardına saklanacağım” düşüncesiyle kötü beslenmeye başlamak doğru değil. Kilo vermek, kilo almak ve sağlıklı beslenmek isteyen herkese açık ve beş yüz elli bini aşkın üyeye sahip olan Diyetkolik.com’un uzman diyetisyeni Diğdem Özkahya, “Nasıl olsa yaz bitti, artık diyet yapmama gerek yok” gibi düşüncelerden sıyrılmak gerektiğini belirtiyor. Özkahya, diyeti bikini giymek için katlanılan bir eziyet görmeyi bırakıp, daha iyi hissetmek için edinilmesi gereken bir yeme alışkanlığı olarak algılanmasının önemini vurguluyor: “Soğuk kış ayları boyunca alınan kiloların yaz ayları başladığında hemen verilebilmesi ve kalıcı sonuçlar elde edilebilmesi neredeyse imkânsız. Dört ya da beş ayda aldığınız kilolardan, sağlıklı ve kalıcı bir şekilde birkaç haftada kurtulamazsınız. Bu nedenle beslenme konusunda bilinçli bir sonbahar ve kış geçirmeniz, yaz ayları boyunca da yeme - içmenize gösterdiğiniz özeni aynı şekilde devam ettirmeniz, hayatınızın her döneminde fit kalabilmenizi ve de sağlıklı hissetmenizi sağlayacaktır.” Yaz mevsimi bittikten sonra kilo almanın daha kolay olduğunu söyleyen Özkahya, bu konuda uyarıda

bulunuyor: “Yüzme, doğa ve akşam yürüyüşleri, seyahat hazırlıkları gibi aktivitelerle yaz aylarında yaşanan hareketli zamanlar, kış aylarına doğru yerini televizyon karşısında geçirilen hareketsiz zamanlara bırakıyor. Günlerin de kısalmaya başlamasıyla, depresif ruh halleri daha sık ortaya çıkar. Depresyon, pek çok konuda isteksiz olmanıza ya da sürekli uyku halinde bulunmanıza neden olabilir. Dolayısıyla, bu iki olasılık da kilo almanıza yol açabilir. Bunun için haftada 2 defa balık, günde 10-15 adet badem-fındık veya 3 bütün ceviz tüketmek sinir sisteminizi güçlendirerek, isteksiz bir ruh halinden korunmanızı sağlar.” Kilo almanın bir başka nedeni de, yaz biterken havaların soğumasıyla beraber vücut ısısın azalması ve vücudun kendini korumaya alması. Bu nedenle, yaz aylarından sonra yağ dokusunun artması ve kilo alımı yaza kıyasla daha kolay gerçekleşiyor. Diyetin Türkçe dâhil pek çok dilde “dengeli ve sağlıklı yaşam, beslenme” anlamına geldiğini hatırlatan Özkahya, diyetin kısa süreli uygulanan geçici bir beslenme biçimi gibi algılanmasının yanlış olduğunu söylüyor. Diyet bir alışkanlık olarak benimsenip, günlük yaşamın bir parçası haline getirilebildiği zaman uygulanabilir oluyor ve kişinin daha sağlıklı hissetmesini sağlıyor. Özkahya, sonbahar mevsimi için beslenme önerileri de veriyor:





Daha uzun, daha koyu ve daha kıvrık görünen kirpikler için;28 gün içinde kirpiklerin daha uzun ( %36 +4,1 mm daha uzun), daha koyu ( %50) ve daha kıvrık(%50) olmasına yardımcı oluyor.*12 bitkinin karışımı, uzman pepditler, coleusforskohili ve ipek proteinlerden oluşur. *30 Gönüllü üzerinde 28 gün boyunca test edilmiştir.10 ml 122 TL

LIPOCIL® EXPERTS

Moda, renk ve şıklığın yansıması: B&O PLAY H6B&O PLAY H6 kulak üstü kulaklıklar; grafit kırmızısı, kestane rengi ve koyu mavi olmak üzere müzik tutkunlarına ve stil meraklılarına özel olarak tasarlanmış üç yeni çeşidiyle estetiği yüksek kaliteyle buluşturuyor

Muhteşem ses performansını kaliteli dizaynla buluşturan Danimarkalı teknoloji devi Bang&Olufsen B&O PLAY H6 kulak üstü kulaklıklar, üç yeni çeşidiyle müzik ve stil tutkunlarının beğenisine sunuldu. B&O PLAY H6’nın 3 yeni rengi kahverengi ve bronzun buluşmasını, koyu mavi bulutlardaki griyle mavinin birlikteliğini, grafit kırmızı ile gri eşleşmesini müzik tutkunlarına sunuyor. Üstün ses kalitesiyle hayranlık bırakan B&O PLAY H6, yeni serisiyle özellikle gençler ve çarpıcı tasarım meraklılarının ilgisini çekecek bir dizayna ulaşıyor. B&O PLAY Müdür Yardımcısı Henrik Taudorf Lorensen “Günümüz kulaklıkları, müzik dinleme ve telefon görüşmelerinde kullanılan ürünler olmanın yanı sıra aynı zamanda birer moda aksesuarı olarak kullanılıyor. B&O PLAY H6’nın özel serisiyle, sadece güçlü ya da yüksek performansı değil; stilin ve kullanılan materyalin önemini de vurguluyoruz” şeklinde konuştu.




perspectıveSOMBAHAR/KIŞ 2014-2015


Miranda kerr


RöpORTAJ

Kedi ve Köpeklerinizin Bakım Hizmetleri Artık Daha Kolay

Kedi veya köpeğinizin tıraş,banyo,tırnak kesimi gibi ihtiyaç duyduğu bütün bakım hizmetlerini kapınızda yapan Pet Van ile Metronom Medya muhabiri Emir Çavdar keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi...



Fendi Magazin : Öncelikle sizi tanıyalım, biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Bu işe nasıl başladınız?

Pet Van: Biz veteriner sağlık teknikeri olduğumuz için zaten uzun zamandır bu piyasanın içerisindeyiz. Bu kliniklerde çalıştığımız dönemlerde bu işin kuaförlüğünüde ekstradan yapmaya başladık. Sonrasında bunu kendimize meslek edinmeye karar verdik ve çeşitli klinikler vasıtasıyla profesyonel anlamda kuaförlük yapmaya başladık. Daha sonrasında da böyle bir sistem kurduk.

F.M.: Peki meslek hayatınıza nasıl başladınız?

P.V.: Biz aslında Selimiye Anadolu Meslek lisesinden mezun olunca bu işi yapmaya başladık. Üniversiteden sonrada devam ettik. 2 yıllık önlisans okuduk ikimizde.

F.M.: Çevrenizden nasıl tepkiler alıyorsunuz?

P.V.: Çok olumlu tepkiler alıyoruz. ‘’Çok güzel birşey yapmışsınız, iyi düşünüşmüşsünüz’’ gibisinden yorumlarla karşılaşıyoruz. Yani genelde beş kişiden dördü böyle tepkiler veriyor.

F.M.: Sevdiğiniz işi mi yapıyorsunuz?

P.V.: Tabiki. Zaten bu işi sevmeyen daha doğrusu hayvanları sevmeyen bir insanın bu işi yapması zor. Herkesin yapabileceği bir iş diyemeyiz aslında.

F.M.: Eğer veteriner olmasaydınız hangi mesleği tercih ederdiniz?

P.V.: Aslında hiç düşünmedik. Ama yine hayvanlarla ilgili birşey yapardık. Çünkü liseye girerken tercihimiz Selimiye’ydi. 7. sıradaydı ve orası oldu.

F.M.: Meslek hayatınızda bugüne kadar karşılaştığınız en ilginç olayı bizimle paylaşır mısınız?


P.V.: Genel olarak iş bazında baktığımız için pek ilginç bir anımız yok. İşimizi nasıl düzgün yaparız, traşı nasıl güzel yaparız bunlara odaklandığımız için diğer ekstra durumlara çok takılmıyoruz.

F.M.: Türkiye’de bu işin öncüleri kim?

P.V.: İlk biz değiliz. Bizden öncede yapanlar olmuş ama şuanda yapmıyorlar sanırım. Gezici kuaförlüğü tek yapan biziz şu anda.

F.M.: Bu işi ilk kim çıkardı biliyor musunuz? Yada Avrupa’da yaygın mı bu olay?

P.V.: Avrupa’da bu işlerin filoları var. Amerika’da özellikle çok yaygın. Filosunu kurmuşlar sistemlerini oluştumuşlar o şekilde çalışıyorlar. Bizde onları örnek aldık esasında.

F.M.: Genelde çalışan bayanların bu işlerle ilgilenmeleri zor oluyor. Böyle birşeyde de evlere hizmet verebiliyor musunuz?

P.V.: Biz bunun bir kolaylık olacağını düşündüğümüz içinde başladık aslında. Hizmeti ayağa götürüyoruz profesyonel anlamda. Zaman çok değerli çünkü. Bu işi yapmadan öncede müşterimizden böyle talepler alıyorduk eve gidip evde yapıyorduk. Ama bu o kadarda profesyonel olmuyordu. Orada beklemeniz o işi yapmanız minimum 3 saat.

Bazı köpeklerinde araca göre tepkileri olabiliyor. Araba tutabiliyor. Bizim buradaki hedefimiz, kapıya gidiyoruz hayvan birşey anlamadan arabaya biniyor. Şaşırıyorlar, ne olduğunu anlayana kadar zaten traşı bitiyor. Gezmeye çıkıyormuş gibi çıkıyor. Bir anda arabanın içinde buluyor kendini ve stres bakımından minimum stresi yaşıyor. F.M.: Asi, hırçın kedi yada köpeklerde ne yapıyorsunuz?

P.V.: Ağız maskesi kullanıyoruz köpekler için.

F.M.: Sadece kedi ve köpek bakımı mı yapıyorsunuz yoksa bunlar dışında başka hayvanlarada hizmet veriyor musunuz?

P.V.: Evet yalnızca kedi ve köpek. Bu işe başladığımdan beri bir keresinde bir at traş ettik ve bir maymunuda yıkamıştık. Ama bunlar çok nadir olan birşey.

F.M.: Hayvan sahiplerinin sordukları sorular üzerinde duralım biraz. Ne gibi sorular geliyor mesela?

P.V.: Hayvanlar utanır mı? Traş olduğunda canı acır mı? Yada bayıltarak mı traş ediyorsunuz? gibi sorular geliyor genelde. Kesinlikle bayıltmıyoruz. Çok istisnai durumlarda, çünkü bazı hayvanlar çok agresif olabiliyorlar. Özellikle kedilerde, bir kere bayıltmak durumunda kalmıştık.


Korumacı bir hayvan sonuçta onların doğası öyle. Beni ısırdığı içinde bayıltmak zorunda kalmıştık. Onuda biz yapmıyoruz zaten anlaşmalı olduğumuz veteriner hekimler var onlar gelip yapıyorlar. Hayvanlara böyle durumlarda sizin üstün durumda olduğunuzu göstermeniz gerekiyor. Bunu hissettirirseniz hiçbir problem yok. Ama o bir havladı siz geri çekildiniz o zaman o ipleri eline alır ve kendinin üstün olduğunu sanır.

F.M.: Peki hayvanlar traş olduklarında kendilerini farklı hissediyorlar mı?

P.V.: Bu soruylada çok karşılaşıyoruz. Biz şöyle düşünüyoruz, birlikte yaşadığı insanların tepkileri onların üzerinde etkileri, kelime olarak bizim söylediklerimizi anlamasalar bile büyük ihtimalle hissediyorlar. Bu durumda insanların onlara ‘’ne komik oldu’’ bakışı bile bunu hissettiriyor ve bu yüzden garipsiyorlar kendilerini. Sadece o ilk stresi işte beni yabancı bir yere götürdüler. İki tane adam beni yatırdı kaldırdı diye stresleri oluyor çok kısa bir süreliğine. Ama çevredeki tepkilerde dediğim gibi olursa bu durumda dışlanmış gibi hissediyorlar kendilerini. 2-3 gün utanıp saklanma gibi durumları olabiliyor.

F.M.: Evlere hizmet olduğu için fiyat aralığınız nasıl?

P.V.: Tüm hizmetlerden yararlanıldığıda, traşı banyosu olsun 30 ile 120 lira arasında değişmekte.

F.M.: İnsanlarda mevsimsel olarak saç dökülmesi olduğu gibi hayvanlarda da mevsimsel tüy dökülmeleri oluyor mu?

P.V.: Her hayvan yılda iki kez tüy döker. Yazdan kışa geçerken yaz tüyleri dökülüp kış tüyleri çıkmaya başlar. Tabi bu türüne görede değişebiliyor. Mesela bir sibirya kurdu soğuk iklim hayvanı yazın oldukça tüy döker ama bir terier tüy dökmez. Kaniş oldukça tüylü bir hayvandır ama o da çok fazla tüy dökmez. Çok kısa tüylü olan hayvanlarda tüy döker. Bizim mesela hergün bir miktar saçımız döklür bu hayvanlarda da böyledir. Hergün bir miktar tüy dökerler. Ama türüne göre bazılarında hepsi dökülüp yeniden çıkarken bazılarında daha az dökülme olur. Özellikle hepsi bahar aylarında daha çok tüy döker.

F.M.: Ne kadar sürüyor bir hayvanın traşı, banyosu?

P.V.: Ortalama 1 saat. Tabi cinslere göre yada makas ve makina traşı olmasına bağlı olarak değişebiliyor. Bazen bu süre yarım saate düşebiliyorken bir buçuk saate kadar da çıkabiliyor.

Bu keyifli sohbet için Pet Van ekibine çok teşekkür ediyoruz...




Gece Kıyafetiniz Molped Ultra’ya Emanet



Molped Ultra, 2 mm.’den ince dokusu ve vücuda uyum sağlayan özel yapısıyla gece

kıyafetlerinizde zarafetinize eşlik ediyor






MAKE UP FOR EVER ARTIST SHADOW İLE RENKLER BAŞROLDE

Make Up For Ever, yeni Artist Shadow

göz farı serisiyle çığır açıyor

Son 30 yıldır geniş renk yelpazesiyle ön plana

çıkan Make Up For Ever, ikon olmuş göz farı serisi

Artist Shadow’u tamamen yeniledi. Markanın kurucusu

ve sanatsal direktörü Dany Sanz, yaratıcılığının sınırlarını zorlayarak Artist Shadow ile

5 farklı yapıdaki 210 renk yeni nesil göz farını hayata geçirdi. Hem doku hem de renk olarak

oldukça zengin olan seri, kadınlara en uygun sonucu

sunmak için özel üretilen renkler sunuyor.





Teselli Yemekleri Duygular, beslenmemizi etkileyen önemli faktörlerden biridir. Yapılan araştırmalar, normalin üzerinde yemek yeme sebebimizin %75 oranında duygusal duruma bağlıolduğunu gösteriyor. Duygularla başa çıkmak için en sık kullanılan teselli aracı ise yemek. Dolayısıyla böyle durumlarda kişi “teselli yemekleri”ne yöneliyor. Bu yemeklerde genellikle yağ ve şeker oranı yüksek yemekler oluyor. Karın guruldadığı için değil de bir duyguyu beslemek için yemek, duygusal yemektir. Yemekler, karnınızı doyurmaktan daha fazla etki yaratır, aynı zamanda duygularınızı beslerler.

Yanlızlık ve beslenme / Karbonhidrat Bağımlılığı

Kendini yanlız hisseden kişinin genellikle en yakın arkadaşları yemekler oluyor.

Uzman Görüşü

İlişki Piramidi ve BeslenmeDuygusal iniş çıkışlarda her zamankinden daha farklı beslenme alışkanlıklarına sahibiz. Normalin üzerinde yemek yemeye meyilli olduğumuz bu dönem, kilo almak için tehlike çanlarının çaldığı bir süreç… Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak, ‘Siz aslında böyle dönemlerde karnınızı değil duygularınızı beslemeye çalışıyorsunuz. Yemek yeme duygusal boşlukları doldurmak için yetmez, size aksine kilo aldırarak daha büyük bir stres içine sokar’ diyerek durumun tehlikeli taraflarına dikkat çekiyor. Yeni bir ilişkiye başlarken ya da boşanma dönemlerinde kişilerin yeme alışkanlıklarınınn değiştiğini belirten Ak, benzer duygusal dönemlerden geçen kişilerin benzer besin gruplarını tükettiğini belirtiyor.


Özellikle tatlı,çikolata, cips, makarna, bisküvi gibi yüksek ve basit karbonhidratlı yiyeceklere yönlenen kişilerin algılarının farklı olduğunu belirten Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak, kişilerin karbonhidratların serotonin (mutluluk hormonunu) arttırıcı etki göstermesine bağımlı olduklarını belirtiyor. Ancak bu geçici bir mutluluk sağlıyor. Yüksek oranda kalori alımına bağlı olarak kilo alımı söz konusu oluyor. Yalnızlıknedeniyle yiyen kişiler, kendilerini yeni insanlarla tanışmaya zorlamalı, daha çok dışarı çıkıp sosyalleşmeli. Sıkıntıdan yiyenlerin genellikle zamanlarını iyi planlayamamalarından doğan boş zaman sorunları vardır. Bir şey yapmadıkları zaman kendilerini kötü hissettikleri için bu zamanı, “bir şey yaparak” yani yemek yiyerek doldururlar. Bunun yerine zamanı iyi planlayıp kitap okuma, sinema ya da hoşlanılan bir faliyete yönelmeleri yemekten uzaklaşmayı sağlayacaktır. Bu dönemde tatlılara yönelmekyerine tatlı ihtiyacını karşılayabilmek için taze ve kuru meyvelerden faydalanılabilir. Daha düşük kalori almak için 1-2 adet bitter çikolata veya 1 kase sütlü tatlı da tercih edilebilir.

En güzel olduğumuz dönem ‘Tanışma’…Neden? Tanışma dönemi kişilerin kendilerine en çok özen ve bakım gösterdikleri dönemdir. Karşısındaki kişiye kendini beğendirme isteği ile hem yediklerine hem de egzersize daha çok önem verir.

Tanışma döneminde kişilerin kendilerini daha iyi ve güzel hissetmek için çabaladığını söyleyen Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak, kişilerin bu dönemde dengelive sağlıklı beslenme ön plana çıkarması gerektiğini vurguluyor. Bu dönemde kadınların fazla kiloları varsa vermek için diyete ve diyetisyene yöneldiğini belirten Gamze Şanlı Ak, aynı zamanda daha fit görünmek için daha fazla spor yaptıklarını söylüyor. Erkeklerde de durum farklı değildir fit olmak için yediklerine dikkat etmekte ve düzenliolarak egzersiz yapmakta ve genelde trainer ile çalışmaktadırlar. Bu dönem beslenme uzmanlarından en çok destek alınan zaman olarak kabul edilebilir.

Cicim ayı ve beslenme

Cicim ayları keyif aylarıdır bu nedenle özellikle yemek yeme konusunda bir rahatlama yaşanır. Özellikle yeni yemek yerleri keşfetmek için çıkılan seyahatlerde bolca yemekyenir ve bu döngü devam eder. Kadın erkek fark etmez bu dönemde her iki taraftagenelde kilo alındığını söyleyen Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak, ‘Nasıl olsa beniböyle de beğeniyor’ düşüncesi kişinin yemek yerken kendini rahat hissetmesine yol açarve yemek miktarları artış gösterdiğini belirtiyor.


Mutluluk hissi her ne kadar negatif bir duygu olmasa da, psikolojik yemeye yol açan bir durumdur. Cicim aylarında kilo almamak için yenen miktarların kontrolü önemlidir. Makarna, pilav, börek gibi yüksek vebasit karbonhidrat içeren ve kan şekerini hızlı yükseltip hızlı düşmesine sebep olan tatlılardan uzak durulmalı bunlar yerine tam tahıllar, bulgur, karabuğday, kinoa gibi kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. Tatlı seçimleri dondurma, sütlü tatlı, meyve tatlıları veya sorbeden yana kullanılmalıdır. Partnerlerin beraber diyet ve egzersiz yapması kişisel başarı oranlarını daha da yükseltmektedir. Cicim ayına özel tatlı (2 kişilik)1 adet muz1 yemek kaşığı yulaf1 adet yulaflı bisküvi2 tam ceviz1 çay kaşığı kakao1 adet olgun muzu çatalla ezilir, yulaf, bisküvi ve ceviz kabaca elle kırılır ve kakao ile karıştırılıp kuplara alınır üzerine hindistan cevizi serpip buzdolabında bekletilip, servisedilir. Rutin ilişki ve beslenme- Evli çiftler neden daha fazla kilo alıyor?Yapılan araştırmalar evlenince daha çok kilo alındığını göstermektedir. Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak, evlenen kişilerin bekârlara oranla 2.5 ile 4 kg arasında ağırlık artışı yaşadığını söylüyor. Kilo almaya eğilimli olmasının nedenleri arasında ilk sırayı beslenme düzeni alır.

Evlenen kişiler, yalnız yaşadıkları zamana göre daha düzenlibeslenirler. Rutine girmiş ilişkilerde belli bir düzen kurulduğu için uzun süren akşam yemekleri geç saatlere kayabilir. Kahvaltı ve öğle yemeğine oranla akşam yemeklerindedaha çok çeşit ve daha ağır yemekler masada yerini alır. Ardından tatlı yada meyve ve çerez ile tv karşısında yemek yeme eylemi devam eder. Bu dönemde de kilo almamak için yenen miktarların kontrolü önemlidir. Akşam yemeklerinde protein (et/tavuk/balık)ve sebze ağırlıklı beslenilmeli, makarna, pilav gibi yüksek karbonhidrat alımından uzakdurulmalıdır. Tv karşısında tatlı, cips ve kuruyemişler yerine yağsız tuzsuz 1 su bardağı patlamış mısır ve yanında iyi uyumaya destek olacak tarçınlı süt yada 2 yemek kaşığı az yağlı yoğurt içine 1 yemek kaşığı yulaf ve meyve eklenip tüketilebilir.Boşanma ve beslenme- Kişiler boşanma döneminde süt ürünlerine yöneliyor. Boşanma dönemi en çalkantılı dönemlerden biridir. Eşinizden ayrıldığınızda kendinizi büyük bir sevgi boşluğunda hissedebilirsiniz bu durumda yapılan en büyük yanlış iseduygusal beslenmenin kollarına kendini bırakmaktır. Sevgi boşluğunu yemekle doldurmak kilo alma sürecini başlatacaktır. Kilo aldıkça kendini beğenmeme ve bunun sonucu olarak yapılan sıkı diyetler ve bırakıldıktan sonra tekrar kilo alma vücutta yo-yosendromuna sebep olacaktır.


Kızgınlık / öfke fazla yemeye en sık sebep olan duygudur.Özellikle bastırıldığı zaman çok huzursuz edicidir ve bu huzursuzluk açlıkla karıştırılır.Depresyondayken, hayat gri ve kasvetli gözükmeye başladığında, yemek daha iyi hissettirecekmiş gibi gelir. Kendisine gelen danışanları arasında yaptığı araştırmalara dayanarak depresyon yüzünden yiyen kişilerin, genellikle süt ürünlerine yöneldiğini (dondurma, çikolata, peynir gibi) belirten Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak, süt ürünleri kimyasal yapıları nedeniyle antidepresan ilaçlarla aynı nörolojik etkiyi yapmasına sebep olarak gösteriyor. Boşanma döneminde ağlama krizine girdiniz ve bir kavanoz çikolata kremasını yemek istiyorsanız aman dikkat! 1 kavanoz çikolata kreması 2167 kaloridir yani 144 küp şekere eşdeğerdir. Bunun yerine 2 adetbitter (%70kakao) çikolata yanında 1 bardak yağsız sütlü latte (178 kalori) yada 2 kuru hurma ve 1 bardak çikolatalı soya sütü (180kalori) imdadınıza yetişecektir.

Boşanma sonrası ve beslenme- ‘Binge Eating Sendromu’

Boşanma sonrası, yeni bir hayat başlamıştır. Eski kurulu düzenin dışına çıkmış olduğunuz için kendinizi güvenlik ihlali yapmış gibi de hissedebilirsiniz. Mutsuz hisseden kişi kilo aldığını belirten Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak, ‘Hayal kırıklığı kişiye kendini yalnız ve gelecek hakkında umutsuz hissettirir.

Bu da kendine olan ilgisini kaybetmesine ve belki de kilosunu umursamamasına yol açar’ diyor. Bastırılmış üzüntü fark edilip, başa çıkılmadığı sürece, ‘Binge Eating ‘olarak adlandırdığımız tıkınırcasına yemek yeme sendromuna yol açabilir. Bunun için elinizin altında salatalık, cherry domates, havuç, kereviz sapı ve yeşillikler gibi su içeriği yüksek yiyeceklerin bulunması daha düşük kalori alımını sağlayacaktır.

Psikolojik destek alınMutsuz ve yalnız olduğunuzda, stresli veya sıkıldığınızda sürekli bir şeyler mi yemek yemek istiyorsunuz? Kendinizi yiyeceklerle mi ödüllendiriyorsunuz? Eğer cevabınız ‘Evet’ ise duygusal yiyici olabileceğinizi söyleyen Uzm. Dyt. Gamze Şanlı Ak duygusal açlığınızı önlemek için dengeli bir programla beraber, gerekirse psikolojik destek almayı öneriyor


ALDOSHOES & ACCESSORIES


ALDOSHOES.COM.TR


VINEXPERT ANTI-AGING ETKİLİ FLUID SPF15,

CAUDALIE PATENTİ RESVERATROL

İLE SİZİ ZAMANA KARŞI KORUYOR

Caudalie Vinexpert Anti-Aging Etkili Fluid

SPF15 içeriğindeki kırışıklık karşıtı,

sıkılaştırıcı ve anti-glikasyon etkili Resveratrol ile

kırışıklıklara son veriyor




Uzmanlık alanlarından biri de bilişsel davranışçı terapi olan,Uzm.Psikolog Mahir Efe Falay,Metronom Medya muhabiri Emir Çavdar ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.

Fendi Magazin: Öncelikle sizi tanıyalım,Mahir Efe Falay kimdir?

Mahir Efe Falay: 1984 yılında İstanbul’da doğdum. İstanbul’da ilkokul, ortaokul ve lise eğitimi gördüm. Sonra Hacettepe Üniversitesi’nde psikoloji eğitimini bitirdim. 6 yıl sonra İstanbul Ticaret Üniversitesinde yüksek lisans yaptım ve bu arada geçen altı, altı buçuk yıllık bir iş deneyiminden sonra kendi yerimizi açmış durumdayız.

F.M.: Uzmanlık alanınız bilişsel davranışçı terapi,bilişsel davranışçı terapi nedir?

RöpORTAJ

ERGENLİKTE ÇOCUKLARINIZI SPORA YÖNLENDİRİN Ergenlikte ki bir çocukla nasıl iletişim kurmalıyız?,ailelere ne gibi sorumluluklar düşüyor? vb. birçok sorunun cevabını Uzm.Psikolog Mahir Efe Falay Fendi Magazin okurları için cevapladı.

M.E.F.: Davranışlarımızın altında ABC diye adlandırabileceğimiz duygu ve düşüncelerdir. Her davranışın altında bu A ve B duygu ve düşünce vardır. En basit bir kapıyı açma işinde bile öyledir.Bilişsel davranışçı terapide konu olarak bu ABC bağlantılarıdır. Kişinin sahip olduğu ABC bağlantıları ve etrafa nasıl baktığı, nasıl bilgileri beynin proses ettiği, yani bilişsel çarpıtmaları mı var yoksa olduğu gibi mi alıyor bu gibi şeyler.

F.M.: Peki insanlar bu konu hakkında ne kadar bilinçli?

M.E.F.: Şimdi normal şartlar altında insanlar bilişsel hatalar listesi gibi birşeye pek gerek duymuyorlar. Belki bir magazin dergisi okuyorsa o dergiye onu baz almışsa yazmışsa o listeyi belki orada denk gelir. Ama öbür türlü herşey çok normal geliyor insanlara.

Taaki onların hayatında ciddi problemler yaşayana kadar. Mesela 5-10 kişi birden yaptığı davranışlardan şikayetçidir, o zaman düşünebilir. Ama bunun içinde içgörü dediğimiz şey gerekir. Kişi kendisinde hata olmadığını düşünebilir ki bu tip insanları çok görürüz.

F.M.: Bu durum özellikle kimlerde görülmektedir? Belli bir kesim var mıdır?

M.E.F.: Evet kesinlikle vardır. En çok, en sık ve en ağır ağır şekilde bu bilişsel çarpıtmalara tırnak içinde kötü çocukluk geçirmiş kişilerde rastlarız. Özellikle birincil bakıcı, anne oluyor bu. Annenin çocuğu boşlaması yada

direk kötü davranması. Ama kendi çarpıtmalarından dolayı ama istenmeyen çocuk olduğu için ama başka nedenlerden dolayı çocuğa gerektiği gibi davranmaması vakalarında çok fazla bilinçsel hata sahibi insanları görüyoruz. Mesela ben kendi tecrübemle böyle söylüyorum.

F.M.: Nasıl bir terapiyi amaçlıyor Bilişsel Davranışçı Terapi?

M.E.F.: Az önce söylediğim gibi duygu, düşünce ve davranış varsa, burada düşünceyi değiştirirsek davranışta değişir. Duyguyu değiştirirsektede düşünce değişir o zamanda da davranışta değişir. Kısaca Bilişsel Davranışçı Terapi’de duygu ve düşünce kısmına odaklanır.

F.M.: Belli bir belirtileri var mıdır?

M.E.F.: Mesela kişi birgün düşündüğü zaman, benim yaptığım şu hareketler, aslında benim şu duygumu besliyor, bu duygumda beni bu hareketlere götürüyor, böyle bir döngü içinde gitmeye başladığını görürsek bireylerin kendilerinde birşeyler olduğunu düşünebilirler.

F.M.:İsterseniz ergenlikten bahsedelim biraz,ergenlik ne zaman başlar?

M.E.F.: Ergenlik bizim kültürümüzde en azından, kızlarda 9-10 yaşlarında, erkeklerde de biraz daha geç başlar.

F.M.: Ergenlikte yaşanan sorunların nedenleri nelerdir?

M.E.F.: Bir tanesi hormonal değişiklikler. Bu evrensel birşeydir. Hormonlar değişir. Ama ikinciside şu yine bizim kültürümüze özgü birşey, kültürümüzde çocuğun değişen hormonları sayesinde değişen biyolojisi değişmeye başlayan şekli, sesi, düşüncelerine bir anlayış yoktur ve bu da çocuktaki ikinci bir değişikliği yaratır: Aile ile çatışma. ‘’Sen dün böyle değidin, bugün neden böylesin?’’ diyen bir anne yada baba.

F.M.: Nasıl iletişim kurmalıyız ergenlikte olan bir çocukla?

M.E.F.: Herşeyden önce sabırlı olmalıyız ve anlamalıyız. Neyi anlamalıyız? Çocuğun ruh hali çok değişken olacak. Bu evrensel bir kuraldır. Önceki saat çok mutluyken birşey olunca tak diye yerin dibinde hissedebilir kendini. O yüzden onu suçlamamalıyız. Çünkü ondaki değişiklikler ve biz yetişkinlere mantıksız, irrasyonel gelen şeyler aslında çoğunlukla kendi vücudunun bir nevi oyunları. Ama diğer boyutlarda var dediğim gibi onları anlamalıyız ve onlarla konuşurkende de ilk anda kızmak yerine, ilk anda sorular sormalı ve yine aynı sakin tavırla yargılamadan rehberlik yapmalıyız.

F.M.: Ergenlikte olan bir çocuğu hangi aktivitelere yönlendirmeliyiz ?

M.E.F.: Sonuçta içeride bir enerji birikiyor. Fiziktende bilirsiniz biriken enerjiler birikir birikir boşaltılamazsa içinde bulunduğu kap patlar. Kap patlar ama bir insan patlarsa eyvallah diyip geçebileceğiniz bir durum değildir ve eskaza kötü şeylere yönlenebilir uyuşturucu gibi.

O yüzden birinci önerim spordur. Spor gerçekten çok iyi bir araçtır. Çünkü hem enerji boşalır fiziksel aktiviteler vardır hem kişi takım olmayı öğrenir. Pinpon,tenis gibi sporlar dışındakiler hep takım oyunudur. Takım oyunlarında da yardımlaşma vardır, fedakarlık vardır veya öngörmede vardır. Bu gibi şeyleri öğrenmeye başlar. İkinci olarak okumayı öneririm.

F.M.: Aileye ne gibi sorumluluklar düşer?

M.E.F.: Bir numaralı sorumluluk durumu iyi idare etmek bu ergenlik dönemi içerisinde olduğu süreci. Çünkü ergen takvim yaşına bakınca dünki çocuk. Ama beden ve kafa olarak çocuklukla hiçbir alakası yok. Çabucak ve hemen büyüme arzusunda olan bir birey. Ona dünki çocuk gibi davranılırsa o zaman şiddetli bir tepkiyle karşılaşırız. Yarınki yetişkin gibide davranırsak çocuğu boğarız. Çok ağır bir yük bindiririz. Onu sadece ergen gibi görmeli aile ve bir geçiş döneminde olduğunu anlamalılar. Ona görede alttan alıcı, affedici tavırlarla ona yaklaşılmalı.

Bu verimli sohbet için Mahir beye çok teşekkür ediyoruz...




NG STYLE


Gizemli semboller, modern mücevherler

Eğlenceli, anlamlı, kişiye özel, yepyeni bir takı deneyimi Dünyada hızla yükselen yeni bir takı trendi,

Luzdemia ile Türkiye’de



MAGAZİN

Fendi Magazin Sayı3

Documents