Gazze Onurumuz Ebubekir Sifil 5 Ocak 2009 Fotoğraf: @ vox.com
Gazze Onurumuz
Ebubekir Sifil5 Ocak 2009
Fotoğraf: @ vox.com
Sözün bittiği yerdeyiz.
Dünyanın gözleri önünde olup bitenleri düşünürken içimizden nelerin
geçtiği çok önemli.
Gazze’de bir halkın soykırıma tabi tutuluşu mudur hadise?
Siyonizmin genetik kan dökücülüğü, korkaklığı ve sinsiliği mi?
Dünyanın suskunluğu mu? Birbirine karışan çığlıklar, parçalanan
bedenler, karanlık, soğuk mu? Nereden başlayarak, adını nasıl
koyarak konuşmak lazım?
Bana sorarsanız bütün bunların başında, bütün bunlara sebebiyet
veren şeyi konuşmamız gerekiyor: Ümmet’in içine düş-ürül-düğü
zilleti.
Bu maraz, Ümmet’in ekseriyetinin ruhuna sinmiş durumda ne yazık
ki. İslam coğrafyasında iş başında bulunan (siz sunu “tutulan” diye
okuyun) kukla yönetimler, konumlarını hemen tamamen yaşadıkları
ve izhar ettikleri zillete borçlu bulunuyor.
1
Bismillah.Ebubekir Sifil hocanın 5 Ocak 2009’ta Köşesinde kaleme aldığı “Gazze Onurumuz” başlıklı yazısını okumaktasınız. Yazının sonunda Niçin Mescid-i Aksa? videosuda yer almaktadır. Hayırlı okumalar.
Mescid-i Aksa - Fotoğraf: @ tr.wikipedia.org
2
Mısır Dışişleri Bakanı Türkiye’deyken, Mısır’ın, İsrail’deki büyük elçisini
geri çekmeyi ve İsrail’in Mısır’daki büyük elçisini geri göndermeyi
düşünüp düşünmediklerini sordu bir Arap gazeteci. Aldığı cevap
şuydu: “Senin bu söylediğin savaş durumudur. Mısır’ın şerefli ve güçlü
bir silahlı kuvvetleri vardır ve o silahlı kuvvetler Mısır halkını en iyi
şekilde korumaya muktedirdir. O silahlı kuvvetler gerektiğinde Mısır
halkını senin gibilere karşı koruyacaktır!”
İşte İslam ülkelerinin en temel problemi bu. Varlığını halkına borçlu
olan silahlı kuvvetleri, ülkeyi “kendi halkına karşı” korumakla görevli
sayıyor kendisini! Sıra İsrail’e gelince, meşhur Altı Gün Savaşı’nda
olduğu gibi hiçbir varlık gösteremeden savrulup gidiyorlar…
İslam Ümmeti olarak dünyayı en az gâvurlar kadar seviyoruz! Dünyaya
karşı içimizde en az gâvurlarda bulunan kadar zaaf barındırıyoruz.
Sürekli kaybedişimizin, sürekli küçülüşümüzün ve geri çekilişimizin en
temel sebebi bu!
Oysa bizim dünya ile, hayat ve ölüm ile aramızda çok daha farklı bir
ilişki vardı. Hz. Ömer (r.a)’in komutanı, Müslümanlara İran kapılarını
açan Kadisiye savaşı öncesi mecusilerin mutantan savaş karargâhında,
kıyafetleriyle, sayılarının azlığıyla ve zayıflıklarıyla dalga geçen Sasani
Temel Problemİslam ülkelerinin en temel prob lemi bu . Var l ığ ı n ı halkına borçlu olan silahlı kuvvetleri, ülkeyi “kendi halkına karşı” korumakla görevli sayıyor kendisini! Sıra İsrail’e gelince, meşhur Altı Gün Savaşı’nda olduğu g i b i h i ç b i r v a r l ı k gösteremeden savrulup
Gazze - Fotoğraf: @ columbian.com
3
komutanların, “Bizi nasıl alt etmeyi düşünüyorsunuz?” şeklindeki ironi
yüklü sorusuna şöyle cevap veriyordu: “Dalga geçtiğiniz bu insanlar
var ya, onlar ölümü, sizin dünyayı sevdiğinizden daha çok seviyor.”
Evet, biz ölümü arzu etmez olalı ve dünyaya zebun olalı zilletten zillete
yuvarlanıyoruz. Efendimiz (s.a.v) tam da bu durumu haber vermemiş
miydi? Sahabe’den Sevban (r.a)’ın şahsında bizi şöyle uyarıyordu
Alemlerin Efendisi:
“Yiyicilerin, bir yemek çanağının başına birbirlerini çağırdıkları gibi,
milletler de sizin üstünüze birbirini çağırdığı zaman haliniz nice olur?”
Sahabe, “Yâ Rasûlallah! Bizim o zaman sayımız az mı olacak?” diye
sorduğunda Efendimiz, “Tam aksine, sayınız çok olacak; ama
kalbinizde vehen bulunacak” buyuruyor. “Vehen nedir ey Allah’ın
Resulü?” diye sorulduğunda, “Ölümü sevmemeniz, ölümden ikrah
etmeniz ve dünyayı sevmeniz; dünyaya bağlanmanız” buyuruyor.
Evet, şimdilerde yaşadığımız tam olarak bu.
Ancak Gazze’deki direniştir ki, bizi silkeliyor, sarsıyor ve bize ait olanı
hatırlatıyor. “Ey Musa! Biz o kavimle savaşamayız. Sen ve Rabbin gidip
savaşın” diyen kavmin çocukları, çelik zırhların arkasına sığınarak,
teknolojik üstünlüklerinin gölgesine sinerek uzaktan bombalıyorlar
Gazze’deki Direniştir.Ancak Gazze’deki direniştir ki, bizi silkeliyor, sarsıyor ve bize ait olanı hatırlatıyor. “Ey Musa! Biz o kavimle s a v a şa m a y ı z . S e n v e Rabbin gidip savaşın” diyen kavmin çocuk lar ı , çe l ik zırhların arkasına sığınarak, teknolojik üstünlüklerinin gölgesine sinerek uzaktan bombalıyorlar Gazze’yi.
Gazze - Fotoğraf: @ economist.com
4
Gazze’yi. Sıra göğüs göğüse çarpışmaya gelince, siniyorlar, korkuyorlar.
Cumartesi gecesi Gazze’nin bombalarla aydınlanan sokaklarından bir
Türk hanım kardeşimiz öyle diyordu: “Bunlar tanklarından inmeye
korkar. Kara savaşı fazla uzun sürmeyecektir. 15-20 ölü verdiklerinde
çekilip gideceklerdir. Hep öyle oldu.”
Gazze bize kaybettiğimiz şeyleri hatırlatıyor. Dünyayı adaletin,
hakkaniyetin, sulhün, selametin, kısacası Allah’ın muradının hakim
olduğu bir gezegen haline getiren, başka değil, sadece bizim varoluş
bilincimizdi; hayata ve ölüme verdiğimiz anlamdı. Gazze bize
kendimizi hatırlatıyor…
Ne zaman ki bu anlamı yeniden idrak edeceğiz, o zaman yeryüzü
başka bir yeryüzü olacak!
Gazze’nin Hatırlatıkları...Gazze bize kaybettiğimiz şeyleri hatırlatıyor. Dünyayı adalet in, hakkaniyet in, sulhün, selametin, kısacası Allah’ın muradının hakim olduğu bir gezegen haline g e t i r e n , b aşk a d eğ i l , s a d e c e b i z i m v a ro l uş bi l incimizdi; hayata ve ölüme verdiğimiz anlamdı.
Gazze - Fotoğraf: @middleeastmonitor.com