TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI 1 - 14 : Anatomi 15 - 22 : Histoloji Embriyoloji 23 - 32 : Fizyoloji 33 - 54 : Biyokimya 55 - 76 : Mikrobiyoloji 77 - 98 : Patoloji 99 - 120 : Farmakoloji 1 - 42 : Dahiliye (Dahiliye + Dahiliye Küçük Stajlar) 43 - 72 : Pediatri 73 - 108 : Genel Cerrahi (Genel Cerrahi + Cerrahi Küçük Stajlar) 109 - 120: Kadın Doğum 3. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI Bu cevap anahtarı ile ilgili tarşmalı ve değişiklikleri (www.tusem.com.tr) adresinden takip edebilirsiniz. TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER 1 D 2 C 3 B 4 B 5 E 6 A 7 D 8 E 9 D 10 B 11 B 12 D 13 A 14 C 15 D 16 A 17 C 18 D 19 A 20 A 21 B 22 E 23 D 24 C 25 B 26 C 27 D 28 B 29 C 30 A 31 D 32 C 33 D 34 C 35 A 36 C 37 B 38 E 39 B 40 B 41 D 42 E 43 B 44 C 45 A 46 E 47 B 48 D 49 A 50 C 51 B 52 A 53 C 54 C 55 D 56 C 57 B 58 A 59 E 60 E 61 A 62 D 63 D 64 B 65 B 66 E 67 A 68 D 69 C 70 E 71 B 72 C 73 E 74 D 75 C 76 E 77 E 78 A 79 B 80 D 81 A 82 E 83 B 84 A 85 E 86 B 87 B 88 B 89 B 90 C 91 D 92 C 93 D 94 D 95 B 96 B 97 B 98 C 99 C 100 D 101 A 102 B 103 E 104 E 105 A 106 C 107 B 108 D 109 C 110 B 111 E 112 D 113 A 114 E 115 B 116 D 117 C 118 A 119 D 120 E 1 B 2 A 3 D 4 C 5 A 6 E 7 D 8 E 9 C 10 C 11 A 12 C 13 D 14 E 15 A 16 B 17 D 18 A 19 A 20 D 21 E 22 D 23 C 24 E 25 E 26 D 27 A 28 A 29 B 30 C 31 D 32 E 33 D 34 B 35 A 36 D 37 E 38 D 39 E 40 B 41 D 42 E 43 C 44 A 45 A 46 D 47 B 48 E 49 C 50 E 51 D 52 A 53 D 54 A 55 D 56 B 57 C 58 E 59 C 60 C 61 B 62 D 63 C 64 B 65 E 66 E 67 B 68 D 69 E 70 E 71 C 72 B 73 C 74 A 75 B 76 D 77 B 78 E 79 D 80 B 81 C 82 E 83 A 84 B 85 B 86 A 87 D 88 E 89 D 90 C 91 C 92 A 93 D 94 B 95 E 96 E 97 A 98 B 99 C 100 E 101 C 102 E 103 C 104 B 105 D 106 A 107 A 108 D 109 D 110 D 111 C 112 E 113 A 114 D 115 A 116 D 117 D 118 C 119 C 120 B
64
Embed
DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI - tusem.com.tr · (bkz: Tusem anatomi sayfa 43) ... Pelvis kan damarları-nı saran fibröz dokuyla devam eder. ... Diaphragma sellae (hipofiz kılıfı)
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER
DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI
1 - 14 : Anatomi
15 - 22 : Histoloji Embriyoloji
23 - 32 : Fizyoloji
33 - 54 : Biyokimya
55 - 76 : Mikrobiyoloji
77 - 98 : Patoloji
99 - 120 : Farmakoloji
1 - 42 : Dahiliye
(Dahiliye + Dahiliye Küçük Stajlar)
43 - 72 : Pediatri
73 - 108 : Genel Cerrahi
(Genel Cerrahi + Cerrahi Küçük Stajlar)
109 - 120: Kadın Doğum
3. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI
Bu cevap anahtarı ile ilgili tartışmalı ve değişiklikleri (www.tusem.com.tr) adresinden takip edebilirsiniz.
TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER1 D 2 C3 B 4 B5 E 6 A 7 D 8 E9 D
10 B11 B 12 D 13 A14 C 15 D 16 A 17 C 18 D 19 A 20 A 21 B 22 E 23 D 24 C 25 B 26 C 27 D 28 B 29 C 30 A
31 D 32 C 33 D 34 C 35 A 36 C 37 B 38 E 39 B 40 B 41 D 42 E 43 B 44 C 45 A 46 E 47 B 48 D 49 A 50 C 51 B 52 A53 C 54 C 55 D56 C57 B58 A59 E60 E
61 A62 D63 D64 B65 B66 E67 A68 D69 C70 E71 B72 C73 E74 D75 C76 E77 E 78 A 79 B 80 D 81 A 82 E 83 B 84 A 85 E 86 B 87 B 88 B 89 B 90 C
91 D 92 C 93 D 94 D 95 B 96 B 97 B 98 C 99 C
100 D 101 A 102 B 103 E 104 E 105 A 106 C 107 B 108 D 109 C 110 B 111 E 112 D 113 A 114 E 115 B 116 D 117 C 118 A 119 D 120 E
1 B 2 A 3 D 4 C 5 A6 E 7 D 8 E 9 C
10 C 11 A 12 C 13 D14 E15 A16 B17 D18 A19 A20 D 21 E22 D23 C24 E25 E26 D 27 A 28 A29 B 30 C
31 D 32 E 33 D 34 B 35 A 36 D 37 E 38 D 39 E 40 B 41 D 42 E 43 C 44 A 45 A 46 D 47 B 48 E 49 C 50 E 51 D 52 A 53 D 54 A 55 D 56 B 57 C 58 E 59 C 60 C
61 B 62 D 63 C 64 B 65 E 66 E 67 B 68 D 69 E 70 E 71 C 72 B 73 C 74 A 75 B 76 D 77 B 78 E 79 D 80 B 81 C 82 E 83 A 84 B 85 B 86 A 87 D 88 E 89 D 90 C
1. Aşağıdaki anatomik oluşum ve bulunduğu kemik eşleş-tirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Tuberculum minus - Humerus
B) Tuberculum infraglenoidale - Scapula
C) Tuberositas pronatoria - Radius
D) Fossa intercondylaris – Tibia
E) Sustentaculum tali - Calcaneus
1 – D
Fossa intercondylaris adlı kemik oluşum femur kemiğinde condylus lateralis ve condylus medialis arasında bulunan, çap-raz bağların başladığı yerdir. (bkz: Tusem anatomi sayfa:24)
- Art. atlantoaxialis mediana anterior ve posterior
- Art. radioulnaris proximalis et distalis
İki eksenli eklemler:
ELİPSOİD (Kondiler):
- Art. atlantooccipitalis
- Artt. metacarpophalangeales
- Art. radiocarpalis
SELLAR:
- Art. carpometacarpalepollicis
- Art. sternoclavicularis
Üç eksenli eklemler
SFEROİD: fleksiyon ekstansiyon abduksiyon adduksiyon ve rotasyon
- Art. humeri (labrum glenoidale)
- Art. coxae (labrum acetabulare)
- Art. humeroradialis
Eksensiz eklemler:
PLANA (kayma):
- Art. acromioclavicularis
- Artt. zygaphophysiales
- Artt. intercarpales
- Artt. intertarsales
- Kostovertebral ve kostotransvers eklemler
BİCONDYLAR:
- Art. temporomandibularis
- Art. genus
6. Aşağıdaki oluşumlardan hangisi kadınlarda uterus ile labium majus’lar arasında uzanır?
A) Lig. teres uteri B) Lig. latum uteri
C) Lig. sacrocervicale D) Lig. transversum cervicis
E) Lig. ovarii proprium
6 – A
(Bkz : tusem anatomi sayfa 453)
Uterusun Bağları
1. Lig. transversum cervicis: Ön tarafta lig. pubocervicale (pubovesicale) arkada lig. sacrocervicale ile devam eder. Serviksin yanında vaginaya yapışır. Pelvis kan damarları-nı saran fibröz dokuyla devam eder. Antefleksiyon sağlar. Uterusun en güçlü ligamentidir. (McEnrodt bağı: Kardi-nal ligament).
2. Lig. latum uteri (Broad lig): En geniş ama zayıf bağıdır. Mezosalpinx – mezometrium ve mezovarium tarafından (visseral periton) oluşturulur. Lig. suspensorium uteri de lig. latum uteri’nin bir parçasıdır.
3. Plica rectouterina (Douglas plikası): Cervix uteri ile rektum arasındadır. Uterusun vagen içine prolabe olmasını önler. İçin-de m. rectouterinus vardır.
4. Lig. teres uteri: (Rotundum veya round uterin ligament) Tu-baların altında ve önünde uzanır. Antefleksiyon açısının nede-nidir. Canalis inguinalis’ten geçerek labium majustaki gevşek bağ dokusuna karışır.
5. Diğer peritoneal ligamentler: (lig. vesicouterina, lig. rectova-ginale, lig. sacrocervicale)
7. Aşağıdaki kaslardan hangisi skapulaya protraksiyon yaptırır?
A) M. latissimus dorsi B) M. deltoideus
C) M. biceps brachii D) M. pectoralis minor
E) M. serratus posterior inferior
7 – D
(Bkz: tusem anatomi sayfa 111
Skapulaya protaksiyon yaptıran göğüs kasları, m. serratus anterior ve m. pectoralis minor’dur.
Temel Bilimler / T 40 - 3
4www.tusem.com.tr
8. Aşağıdaki oluşumlardan hangisi erkekte ve kadında centrum tendineum perinei yapısına katılmaz?
A) M. iliococcygeus
B) M. transversus perinei profundus
C) M. transversus perinei superficialis
D) M. bulbospongiosus
E) M. ischiocavernosus
8 – E
(Bkz: tusem anatomi sayfa 128)
Centrum tendineum perinei: Erkeklerde bulbus penis ile anüs arasında kadınlarda vagina ile anüs arasında bulunur. M. ischi-ocavernosus hariç, tüm perine kasları bu yapıya katılırlar.
M. levator ani: M. iliococcygeus, m. pubococcygeus (ve m. puborectalis parçaları bulunur). M pubococygeus’un en me-dial lifleri m. puborectalis adını alır ve erkekte m. levator pros-tatae, kadında m. pubovaginalis isimli parçaları bulunur. M. levator ani pelvisteki iç organları destekler. İntraabdominal basıncı korur. Anal sfinktere yardımcı olarak görev yapar.
M. coccygeus: Fonksiyonu m. levator ani gibidir, hatta onun bir parçası (m. ischiococcygeus) sayılır.
M. transversus perinei superficialis ve profundus perinenin stabilizasyonunu sağlar.
M. bulbospongiosus: Kadında bulbus vestibuli’yi destekler, vaginismustan sorumlu kastır. Erkekte corpus spongiosum penis’i desteklerler ve spongioz üretrada bulunan idrar veya ejakülatın atılmasını sağlar.
M. ischiocavernosus: Penis veya klitoris ereksiyonunun de-vamını sağlar. Bu kasa m. erector penis (clitoridis) de denir. Centrum tendineum yapısına katılmaz.
9. Aşağıdaki venlerden hangisi vena poplitea’ya dökülür?
A) V. cephalica B) V. saphena magna
C) V. basilica D) V. saphena parva
E) V. jugularis externa
9 – D
(Bkz tusem anatomi sayfa 226)
V. saphena magna: Malleous medialis’ten itibaren bacağın medialini ve ön yüzünün, uyluğun tamamının yüzeyel venidir ve trigonum femorale’de facia lata’yı ve vagina femoralis’in delerek (Hiatus saphenus) v.femoralis’e dökülür. Dizin dista-linde n. saphenus ile komşudur.
V. saphena parva: Malleolus lateralis’ten itibaren bacağın arka yüzünün ve lateralinin venöz drenajını yapar ve fossa poplitea’da v.poplitea’ya katılarak sonlanır. N. suralis ile komşudur.
10. Aşağıdakilerden hangisi a. carotis externa’nın dalların-dan biri değildir?
A) A. thyroidea superior
B) A. ophthalmica
C) A. facialis
D) A. occipitalis
E) A. maxillaris
10 – B
(bkz tusem anatomi sayfa 191)
A. ophthalmica, a. carotis interna’nın dalıdır ve canalis opticus’dan n. opticus ile beraber geçer.
13. Aşağıdakilerden hangisi limbik sistem ile ilgili değildir?
A) Gyrus precentralis B) Gyrus supracallosi
C) Gyrus cinguli D) Gyrus hippocampi
E) Gyrus dentatus
13 – A
(bkz tusem anatomi sayfa: 268)
Gyrus precentralis frontal lob’a ait bir bölümdür. Burada bulunan 4. alan (motor homonculus) primer motor korteks-tir. Buradan kalkan impulslar tractus corticospsinalis yoluyla kontrlateral medulla spinalis ön boynuzuna; corticonucleer ve corticobulbar liflerle diensefalona, bazal ganglionlara ve beyin sapında bulunan kafa çiftlerine ait motor nukleuslara ulaşarak istemli hareketlerin yapılmasını sağlarlar.
LİMBİK SİSTEM
(Emosyonel Beyin) Yeme içme isteği, huzursuzluk, heyecan, seksüel istek veya isteksizlik, giyim alışkanlığı, korunma ha-reketleri otonom sistem etkileri, emosyonel değişiklikler gibi fonksiyonlarda etkisi olduğu bilinir.
Limbik lob: Diensefalonu halka şeklinde çevreler.
Gyrus cinguli
Gyrus hippocampi (parahippocampalis)
Gyrus supracallosi ve gyrus dentatus
Formatio hippocampi
Corpus amygdaloideum
Area septales
Hypothalamus
Epithalamus
Thalamus
Tegmentum mesencephali’nin medial bölümü
14. Aşağıdaki sinirlerden hangisi brachial plexus’da fasci-culus posterior’dan ayrılmaz?
A) N. subscapularis superior
B) N. thracodorsalis
C) N. musculocutaneus
D) N. subscapularis inferior
E) N. axillaris
14 – C
(bkz tusem anatomi sayfa 351)
N. musculocutaneus (C4-C6): Fasciculus lateralis’ten ayrılır. M. coracobrachialis’i delerek m. biceps brachii ile m. brachi-alis arasında seyreder ve her üçünü de innerve eder. Fossa cubiti’de yüzeyelleşir n. cutaneus antebrachii lateralis adını alır ve ön kolun lateral kısmının deri duyusunu alır.
Temel Bilimler / T 40 - 3
6www.tusem.com.tr
Fasciculus posterior’dan ayrılanlar
N. subscapularis superior (C5-C6): M. subscapularis’in üst kıs-mını innerve eder.
N. thoracodorsalis (C6-C8): M. latissimus dorsi’yi innerve eder.
N. subscapularis inferior (C5-C6): M. subscapularis’in alt kıs-mını ve m. teres major’ü innerve eder.
N. axillaris (C5-C6)
15. Embriyoda sinir sisteminin gelişebilmesi için aşağıdaki-lerden hangisinin/hangilerinin inhibisyonu gereklidir?
I. Noggin
II. Chordin
III. FGF (Fibroblast growth factor)
IV. BMP-4 (bone morphogenic protein-4)
A) I B) I ve II
C) III D) IV
E) III ve IV
15 – D
Notokord ve prekordal mezodermin ortaya çıkmasıyla ekto-dermal germ yaprağı nöral plak oluşturmak üzere farklılaş-maya başlar. Ektodermden sinir dokusu gelişmesi için Bone Morphogenic Protein-4’ün (BMP-4) baskılanması gerekir. BMP-4 varlığında ektodermden epidermis oluşur. Orta dü-zeylerde BMP-4 konsantrasyonu varlığında ise ektodermden nöral krest hücreleri oluşur.
16. Hemotoksilen-eozin boyası ile boyanmadığı için prepa-ratlarda boş bir alan olarak görünen organel aşağıdaki-lerden hangisidir?
A) Golgi
B) Mitokondri
C) Endoplazmik retikulum
D) Çekirdekçik
E) Lizozom
16 – A
Golgi aygıtı membranla çevrili tübül ve keselerden oluşmuş bir organeldir. Klasik hemotoksilen-eozin boyası ile boyanmazlar. Hemotoksilen-eozin ile boyanmış preparatlarda ergasitoplaz-ma (GER tarafından oluşturulan görünüm) yakınında boş bir alan gibi görülür (negatif boyanma). Işık mikroskobu düzeyin-de gümüşleme gibi özel yöntemlerle boyanarak görülebilir.
17. Fosfotransferaz enzimindeki bozukluk sonucu mannoz 6 fosfat oluşamadığında hangi organelde defekt beklenir?
A) Peroksizom B) Mikrotübüller
C) Lizozom D) Proteazom
E) Ribozom
17 – C
Granüllü endoplazmik retikulumda yapılan lizozomal enzim-ler golgi kompleksinde mannoz-6-fosfatla (M6P) işaretlenir. İşaretlenmiş enzimler klatrin kaplı veziküllerdeki M6P resep-törlerine bağlanarak vezikül içine alınır ve lizozomlara taşınır. Fosfotransferaz enzimindeki bozukluk sonucu mannoz 6 fos-fat oluşamaz ve lizozomal defekt oluşur (I hücre hastalığı-mu-colipidosis II).
18. Bağ dokusundaki elastik lifleri selektif olarak boyamak için aşağıdaki boyalardan hangisi kullanılabilir?
A) Anilin mavisi B) Masson trikrom
C) Gümüşleme D) Rezorsin-fuksin
E) Metilen mavisi
18 – D
Elastik lifler selektif olarak orsein ve rezorsin-fuksin boyası ile ayırt edilirler.
19. Menisküslerin yapısındaki kıkırdakta bulunduğu halde “kıkırdağa özgü” olmayan kollajen tipi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tip I B) Tip II
C) Tip VI D) Tip IX
E) Tip X
19 – A
Kıkırdak dokunun ana matriks bileşeni kollajendir. Kıkırdak yapısında birçok kollajen bulunur. Bunların en önemlileri tip II, VI, IX, X ve XI’dir. Bu beş kollajen kıkırdakta çok yoğun ol-maları nedeniyle kıkırdağa özgü kollajenler olarak adlandırılır. Menisküslerde fibröz kıkırdak bulunur. Fibröz kıkırdakta Tip I kollajen de bulunur. Tip I kollajen kıkırdağa özgü kollajenler-den biri değildir.
Temel Bilimler / T 40 - 3
7 www.tusem.com.tr
20. Aşağıdaki somatik duysal reseptörlerden hangisi epi-dermis yerleşimlidir?
A) İggo kubbe reseptörü
B) Pacini cisimciği
C) Meissner cisimciği
D) Krause cisimciği
E) Ruffini korpüskülü
20 – A
Merkel hücreleri epidermisin stratum bazale tabakasında yer alırlar. Birden fazla Merkel hücresi bir araya gelerek İggo kub-be reseptörünü oluşturur. Seçeneklerdeki diğer reseptörler dermiste yerleşmiştir.
21. İskelet kasındaki T tübüllerin görevi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kasılma sırasında gerekli kalsiyumun hücreye girme-sini sağlamak
B) Aksiyon potansiyelinin yayılmasını sağlamak
C) ATP üretimi için gerekli kreatin fosfatı depolamak
Hücre membranının katlanmalarıyla oluşan bir tübül sistemi (T tübüller) ve her iki yanındaki sarkoplazmik retikulum geniş-lemeleri (terminal sisternalar) sarkotübüler sistemi oluşturur-lar. Bir T tübül ve her iki yanındaki iki terminal sisternaya triad denir. T tübülleri kas hücresinde yayılan aksiyon potansiyeli-nin hücredeki tüm miyofibrillere ulaşmasını sağlar.
22. Aşağıdakilerden hangisi sinir liflerinde en hızlı iletilir?
• Bipolar hücrelerde ve diğer sinirsel elemanlarda cevap
24. Kalbin parasempatik innervasyonu ile ilgili ifadelerden hangisi ya da hangileri doğrudur?
I- SA ve AV düğümün parasempatik innervasyonu myokarddan daha yoğundur.
II- Kalpte en fazla M3 tipi reseptörler bulunur.
III- Parasempatik uyarı hücre membranının potasyum geçirgenliğini artırır.
IV- Parasempatik uyarının en belirgin etkisi negatif inot-ropik etkidir.
A) Yalnız I B) I ve II
C) I ve III D) III ve IV
E) II ve IV
24 – C
Vaguslar başlıca SA ve AV düğümde, daha az atrium kasında, daha da az olarak ventrikül kasında dağılır. Nörotransmitter olarak asetilkolin kullanan vaguslar M2 reseptörlerini kulla-narak hücre membranının potasyum geçirgenliğini artırır ve hücrenin hiperpolarize olmasına neden olurlar. Bunun sonu-cunda:
• Bradikardi (SA etki) ve
• Ventriküler kaçış (AV etki) ortaya çıkar.
Vagus etkisiyle AV iletinin azalması (negatif dromotrop etki) hatta güçlü vagal uyarılarda durması sonucunda AV düğüm-den kendisi uyarı oluşturmaya başlar.
Böylece ventriküller AV düğümden çıkan uyarıyla kasılırlar. Buna ventriküler kaçış denir.
Kuvvetli vagus uyarısı kalbin kasılma gücünü en çok %20-30 oranında azaltabilir. Çünkü vagal lifler ventriküllerden ziyade atriumlara yayılmıştır.
25. Aşağıdaki şekilde sol ventriküle ait hacim-basınç eğrisi görünmektedir. Mitral kapak hangi rakamla gösterilen bölgede kapanır?
A) 1 B) 2
C) 3 D) 4
E) 5
25 – B
Hacim-basınç eğrileri iyi incelenmelidir. Bu tip sorular hem fiz-yolojide hem de dahiliyede mutlaka gelecektir.
26. Aşağıdakilerden hangisi nötrofil ve makrofajların “so-lunum patlaması” sonucu oluşturdukları bakterisidal ajanlardan biri değildir?
A) Süperoksit
B) Hidrojen peroksit
C) Cathelicidin
D) Hipoklorit
E) Hidroksil
Temel Bilimler / T 40 - 3
9 www.tusem.com.tr
26 – C
Solunum patlaması ve oluşan son ürünler aşağıdaki gibidir.
27. Akciğerleri küçültmeye çalışan en önemli faktör aşağı-dakilerden hangisidir?
A) Akciğerdeki elastik lifler
B) Akciğerdeki kollajen lifler
C) İntraplevral basınç
D) Alveol sıvısının yüzey gerilimi
E) Transpulmoner basınçta artış
27 – D
Akciğerler içindeki elastik kuvvetler nedeniyle sürekli küçül-meye çalışır. Elastik kuvvetler iki faktör tarafından belirlenir:
• Alveollerin iç yüzeyini kaplayan sıvının yüzey gerilimi.
Akciğerlerin elastik kuvvetlerinin 2/3’ü yüzey gerilimi tarafın-dan oluşturulur. Sürfaktan yüzey gerilimini azaltarak solunu-mu oldukça kolaylaştırır.
28. Sindirim sistemi düz kasında ortaya çıkan ve “yavaş dalga” adını alan istirahat membran potansiyeli salı-nımları aşağıdakilerden hangisinde aksiyon potansiyeli oluşturmadan kasılmalara neden olabilir?
A) Özefagus B) Mide
C) Duedonum D) Jejunum
E) İleum
28 – B
Sindirim sistemi düz kasında İMP değişkendir yani salınımlar gösterir. Bu salınımlara yavaş dalgalar adı verilir. Temel elekt-riksel ritm olarak da adlandırılan bu dalgalar, mide dışında sindirim sisteminin diğer bölümlerinde tek başına kasılmaya neden olmazlar. Yavaş dalgalar aksiyon potansiyeli değildir ama aksiyon potansiyelinin oluşumuna katkıda bulunur.
29. Glomerüllerdeki filtrasyon bariyerinde proteinlerin filtrata geçmesine engel olan temel yapı hangisidir?
A) Endotel yüzey tabakası
B) Endotel hücreleri
C) Bazal membran
D) Podositler
E) Subpodosit alan
29 – C
Glomerül kapillerlerine gelen plazma filtrasyon bariyerinden süzülerek Bowman aralığına geçer.
Filtrasyon bariyerini oluşturan yapılar şunlardır:
• Endotel tabakası: En içte bulunur. Fenestralı (pencereli, 700 angströmlük), diaframsız endoteldir. Sadece hücrele-rin geçmesine engel olur.
• Bazal membran: Plazmadaki proteinlerin ultrafiltrata geç-mesine engel olan temel bölümdür.
• Podositlerin ayakçıkları: En dıştadır. Proteinlerin geçmesi-ne engel olur.
Son zamanlarda klasik olarak yukarıdaki şekilde tanımlanan filtrasyon bariyerine:
• Endotelyal yüzey tabakası ve
• Subpodosit alan olarak iki tabaka daha eklenmiştir.
Endotelyal yüzey tabakasını glikokaliks tabaka ve periferal membran proteinleri oluştururken, subpodosit alanı ayaksı çıkıntılar, diafram tabakası ve podositlerin hücre gövdesi ara-sında kalan boşluk oluşturmaktadır.
Temel Bilimler / T 40 - 3
10www.tusem.com.tr
30. Böbreğin otoregülasyonunda hangi madde etki ederek artan GFR’yi normale döndürmeye çalışır?
A) Adenozin B) ANP
C) Anjiotensin II D) Bradikinin
E) PGE2
30 – A
Makula densaya ulaşan NaCl, Na+-K+-2Cl- taşıyıcısı ile hücre içine girer. Hücre içine giren sodyum artarsa (artmış GFR so-nucu makula densaya fazla NaCl gelirse) bazolateral taraftaki N+-K+ pompası daha fazla çalışır. Bu durumda daha fazla ATP yıkılır ve yıkım ürünü olarak adenozin ortaya çıkar. Adenozin A1 reseptörleri üzerinden hücrelerin kalsiyum salgılamasına neden olur. Sonuç olarak afferent arteriol düz kasları kasılır ve GFR düşer.
31. Midede G hücrelerinden salgılanan gastrinin parietal hücreden asit salgısını artırması hangi iletişim tipine örnektir?
A) Otokrin B) Parakrin
C) Jukstakrin D) Endokrin
E) Nörokrin
31 – D
Gastrin hedef hücresine kan yoluyla gittiği için soruda gösteri-len örnek endokrin iletişim tipidir.
• Endometrium, serviks ve vajinada döngüsel değişikliklerin ortaya çıkmasına neden olur.
• Uterus kan akımını artırır.
• Uterus kasının miktarını ve kasılabilir proteinlerini artırır.
• Uterusu oksitosine daha duyarlı hale getirir.
• Sekonder seks karakterlerinin gelişmesinden sorumludur-lar. Fakat pubik ve aksiler kıllanmadan daha ziyada böbrek üstünden salgılanan androjenler sorumludur.
Östrojenin endokrin organlara etkileri:
• FSH salgısını azaltır.
• LH salgısını bazı koşullarda baskılarken bazı koşullarda artırır.
• Cinsel birleşme sonrası 4-6 gün yüksek dozda verildiğinde, muhtemelen ovumun implantasyonunu engelleyerek, ge-beliği önler.
• Anjiotensinojen ve tiroid bağlayıcı globulin sentezini artırır.
• Epifiz kapanmasına neden olur. Osteoblastik aktiviteyi ar-tırırlar. Menapoz sonrası östrojen eksikliğine bağlı olarak osteoblastik aktivitenin azalması, kemik matriksinin azal-ması ve kemikte mineral birikimini azalması sonucunda osteoporoz gelişir.
Östrojenin SSS üzerine etkileri: Hipotalamustaki bazı nöron gruplarını etkileyerek libidoyu artırırlar.
Östrojenlerin memeler üzerindeki etkileri:
• Meme kanallarında gelişmeye, memede yağ birikmesine ve stromal dokuda artışa neden olarak meme büyümesini sağlarlar.
• Menstrüasyon öncesi su ve tuz tutulumuna neden olurlar. Ancak burada, luteal evrede artan aldosteron salgısı da etkilidir.
Temel Bilimler / T 40 - 3
11 www.tusem.com.tr
• Yağ bezlerinin salgısını daha akıcı hale getirerek komedon (siyah nokta) ve akne oluşumunu engellerler.
• Plazma kolesterolünü düşürürler.
• Deri altı yağ dokusunu artırır. Yağın deri altı, göğüs ve kal-çalarda birikmesine neden olur.
• Toplam vücut proteinini hafifçe artırırlar. Testosteronun bu konudaki etkisi çok daha fazladır.
33. Aşağıdaki membran fosfolipitlerinden hangisi non-gliserol fosfolipittir?
A) Fosfatidil kolin B) Serebrozid
C) Gangliozid D) Sfingomyelin
E) Plazmalojen
33 – D
Sfingomyelin, sfingozin iskeletinden çıkan bir membran fosfo-lipididir. Serebrozid, sülfatid ve gangliyozidler, yine sfingozin iskeletinden çıkarlar, ancak birer glikolipittirler.
Plazmalojenler gliserol iskeletinden çıkan eter fosfolipitleridir.
Fosfatidil kolin ise tüm fosfolipitler gibi gliserol iskeletinden sentezlenir.
34. Mitokondri ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yan-lıştır?
A) Membranlarında kardiyolipin içerir.
B) DNA’sında histon oktamer yapısına rastlanmaz.
C) İç mitokondrial membranın lipid/protein içeriği en fazladır.
D) Ribozomları prokaryotik özelliktedir (70S).
E) DNA’sı gerekli tüm proteinlerini kodlayamaz.
34 – C
MİTOKONDRİ
Mitokondri kendi başına bölünebilir. DNA’sı çift iplikçikli, bak-teri DNA’sına benzeyen, histon proteini içermeyen dolayısı ile nükleozom çekirdek yapısı göstermeyen prokaryotik bir DNA’dır.
Membranlarında prokaryotik bir fofsfolipit olan kardiyolipin (difosfatidil gliserol) içerir.
Ribozomları prokaryotik boydadır. DNA’sı proteinlerinin ancak bir kısmını kodlar.
Mitokondri iç zarı tüm membranlar arasında en çok protein içeren membrandır.
35. Proteinlerin sekonder yapıları içinde yer alan alfa-sar-mal (alfa-helikal) yapıda aşağıdaki amino asit çiftlerin-den hangilerine rastlanma ihtimali en azdır?
A) Prolin-Glisin B) Valin-Treonin
C) Fenilalanin-Triptofan D) Lizin-Histidin
E) Aspartat-Glutamat
35 – A
Prolin ve glisin alfa-helikal yapıda bulunma ihtimali en az olan aminoasitlerdir. Çünkü prolin ve glisin varlığı protein zincirin-de sert dönüşlere (beta-kıvrımlar) sebep olur.
36. Aşağıdaki aminoasitlerden hangisi elastinin elastikiye-tinden, kollajenin ise sağlamlığından sorumludur?
A) Lösin B) Glisin
C) Lizin D) Prolin
E) Hidroksiprolin
36 – C
Lizin aminoasidi, aldol kovalent çapraz bağlarıyla kollajene gücünü kazandırırken, desmozin çapraz bağları ile de elastine elastikiyet kazandırır.
37. CO (karbonmonoksit) aşağıdaki hemoproteinlerin han-gisinin fonksiyonunda veya katalizlediği reaksiyonda bir blokaj yaratmaz?
A) Sitokrom P450 B) Sitokrom c
C) Hemoglobin D) Sitokrom oksidaz
E) Sitokrom B5
37 – B
Moleküler oksijen (O2) bağlayan tüm hemoproteinlerde, CO yüksek ilgisi ile bölgeye bağlanır ve bu enzim veya proteinin işlevini bloke eder.
Hemoglobin veya myoglobin moleküler oksijeni bağlar; kanda taşır veya kasta depolar (myoglobin distal histidin sayesinde kısmen CO’ten korunmuştur).
Sitokrom P450 ve sitokrom B5 moleküler oksijeni bağlar ve monooksijenaz reaksiyonlara aktarır.
Sitokrom oksidaz (Kompleks IV) ise bağladığı moleküler ok-sijene elektronları aktarır ve su oluşturur. CO bu enzim veya proteinlerin hepsinde blokaj oluşturur.
Sitokrom c ise bir hemoproteindir ama moleküler oksijen bağ-lamaz.
Bağırsak lümeninden enterosit içine demirin emilebilmesi için +2 oksidasyon düzeyinde (Fe+2) olması gerekir. Fe+3’ün emili-mi yoktur bu yüzden indirgenmesi gerekir. Demiri bağırsak-ta Fe+3’ten Fe+2’ye indirgeyen enzim ferriredüktaz iken, bunu non-enzimatik yapan diyetsel alınan vitamin C’dir.
39. Aşağıdaki enzimlerden hangisinin işlev görmesi için çinko gerekli değildir?
A) Metiyonin sentaz
B) Transketolaz
C) Alkol dehidrojenaz
D) Karboksipeptidaz A
E) Karbonik anhidraz
39 – B
Metiyonin sentaz, alkalen fosfataz, alkol dehidrojenaz, kar-boksipeptidaz A ve B, karbonik anhidraz, DNA ve RNA polime-raz gibi enzimler kofaktör olarak çinko kullanır.
40. Sağlıklı bir erişkinin kanında normal şartlarda baskın olan laktat dehidrojenaz izoenzimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) LDH 1
B) LDH 2
C) LDH 3
D) LDH 4
E) LDH 5
40 – B
LDH2 eritrosit çıkışlıdır, turn-over hızı en yüksek hücre erit-rosit olduğu için normal şartlarda kanda baskın izoform LDH2’dir. Hemolizde de artan LDH2 izoformudur.
41. Monooksijenaz grubu enzimler ile ilgili olarak aşağıda-kilerden hangisi yanlıştır?
A) Monooksijenaz grubu enzimler hidroksilasyon ya-parlar.
B) Sitokrom P450 kullanırlar.
C) Pentoz-fosfat yolundan elde edilen NADPH’a ihtiyaç duyarlar.
D) Eritrosit membranını oksidan streslere karşı korurlar.
E) CO (karbonmonoksit) tarafından monooksijenaz re-aksiyonları bloke olur.
41 – D
Monooksijenaz grubu enzimler, moleküler oksijeni bağlar ve bir reaksiyonda hidroksilasyon yaparlar. Mutlaka NADPH ve sitokrom P450 veya sitokrom B5 gereklidir. Moleküler oksijen bağlanan bölgeye CO’in yüksek ilgisi sebebiyle reaksiyonları CO varlığında inhibe olur. Eritrosit membranlarının oksidan streslere karşı korunmasında glutatyon sistemi (glutatyon pe-roksidaz ve glutatyon redüktaz enzimleri) iş yapar.
42. Aşağıdaki solunum zinciri elamanlarından hangisi au-roventin varlığında bloke olur?
A) Kompleks I B) Kompleks II
C) Kompleks III D) Kompleks IV
E) Kompleks V
42 – E
Auroventin (ventrusidin) kompleks V’in F1 parçacığını bloke ederek, fosforilasyonu ve ATP sentezini durdurur.
43. Krebs döngüsünde aşağıdaki koenzim veya prostetik gruplardan hangisine gerek yoktur?
A) NAD+ B) NADP+
C) FAD+ D) Koenzim A
E) Lipoik asit
43 – B
Krebs döngüsü enzimleri koenzim veya prostetik grup olarak; NAD+, FAD+, Koenzim A, lipoik asit ve tiamin pirofosfat kulla-nırlar.
Temel Bilimler / T 40 - 3
13 www.tusem.com.tr
44. Aşağıdaki glikojen depo hastalıklarından hangisi lizozo-maldir?
A) Von-Gierke hastalığı
B) Anderson hastalığı
C) Pompe hastalığı
D) Mc-Ardle hastalığı
E) Hers hastalığı
44 – C
Glikojenin yapımı ve yıkımı sitozoliktir. Glikojen depo hastalık-larından sadece Tip II Pompe (asit maltaz eksikliği) lizozomal kusurdur.
45. Aşağıdaki vitamin çiftlerinden hangisi heksozmonofos-fat yolu için gereklidir?
A) Tiamin-Niasin
B) Riboflavin-Koenzim B12
C) Tiamin-Piridoksin
D) Nikotinik asit-Riboflavin
E) Biotin-Pantoteik asit
45 – A
Pentoz-fosfat yolu NADPH ve riboz-5-fosfat üretir. NADP+ sen-tezi için niasin (B3 vitamini, nikotinik asit, nikotinamid) gere-kir. Ayrıva transketolaz enzimi tiamin kullanır.
46. Aşağıdaki düzenleyici enzimlerden hangisi insülin haki-miyetinde fosforile ve aktivedir?
A) Glukojen sentaz
B) Asetil-KoA karboksilaz
C) Piruvat karboksilaz
D) Hormon duyarlı lipaz
E) Protein fosfataz
46 – E
İnsülin etkisini protein fosfatazı aktive ederek de-fosforilasyonlarla gösterir, insülin hakimiyetinde aktif enzim-ler de-fosforile ve aktivedir. İnsülinin reseptörü tirozin kinazdır ve tirozin kinaz etkisini fosforilasyonlarla gösterir. İnsülin ha-kimiyetinde üç enzim bu yüzden fosforile ve aktivedir. Bunlar fosfodiesteraz, protein fosfataz ve sitrat liyazdır.
47. Yağ asitlerinin mitokondriyal beta-oksidasyonu için aşağıdaki enzimlerden hangisi düzenleyici özelliğe sa-hiptir?
A) Açil-KoA dehidrojenaz
B) Karnitin-açil transferaz I
C) Enoil-KoA hidrataz
D) Beta-hidroksiaçil-KoA dehidrojenaz
E) Açil-KoA açil transferaz
47 – B
Yağ asitlerinin mitokondrial beta-oksidasyonunda kullanılan enzimler Açil-KoA dehidrojenaz, Enoil-KoA hidrataz, Beta-hidroksiaçil-KoA dehidrojenaz ve Açil-KoA açil transferaz’dır. Ama yağ asitlerinin mitokondrial oksidasyonunu düzenleyen iç mitokondrial membranı geçmesi veya geçememesidir, buna karar veren karnitin aracılı taşımadır. Yağ asidinin karnitin ile esterleşmesini ve iç mitokondrial membranı geçmesini sağla-yan ise karnitin açil-transferaz I enzimidir.
48. Aşağıdakilerden hangisinin endojen sentezi sırasında kolesterol öncül olarak kullanılmaz?
A) Kalsitriol B) Östrojen
C) Glikokolat D) Koenzim A
E) Litokolik asit
48 – D
Kolesterol, steroid hormonların, safra asit ve tuzlarının ve D vitaminin öncülüdür.
49. Aşağıdaki lipoproteinlerden hangisinin ana çıkış kayna-ğı karaciğer değildir?
A) Şilomikron B) VLDL
C) IDL D) HDL
E) LDL
49 – A
Karaciğer endojen sentezlediği kolesterol ve triaçilgliserollerin hepsini VLDL şeklinde çıkarır. VLDL dolaşımda kalıta dönüşür (IDL) sonra IDL’nin bir kısmı ise LDL’ye dönüşür. HDL karaciğer çıkışlı olmakla beraber bağırsakta da üretilebilir. Şilomikron sadece bağırsak kökenlidir ve diyetsel lipitleri dolaşıma dahil eder.
İdrarda indirek bilirubin görülmez, çünkü su çözünürlüğü iyi olmadığı için idrara çıkamaz. İdrara direk bilirubin çıkar. Kanda direk bilirubin konjugasyon sonrası defektlerde görülür, Du-bin-Johnson sendromu, Rotor Sendromu ve tıkanma sarılıkla-rında kanda direk bilirubin artar ve idrara çıkar.
51. Aşağıdaki molekül çiftlerinden hangisinin üre döngüsü ve sitrik asit döngüsü arasında dönüşümü yapılarak iki döngü birbirine metabolik olarak bağlanır?
A) Piruvat-Alanin
B) Fumarat-Aspartat
C) Karbomoil fosfat-Glutamat
D) Piruvat-Aspartat
E) Kabomoil fosfat-Aspartat
51 – B
Üre döngüsünde ara eleman olarak oluşan fumarat, krebs döngüsüne dahil olduktan sonra, malata ve oksaloasetata dönüşür. Oluşan oksaloasetat üzerine bir amin (NH3
+) grubu alarak aspartata dönüşür ve üre döngüsünde aspartat deva-mını sağlar.
52. Aşağıdakilerden hangisi pürin de-novo sentezi sırasın-da, direk senteze katılarak, C (karbon) veya N (azot) ve-ricisi olarak kullanılmaz?
A) Asparagin B) CO2
C) Glutamin D) Glisin
E) Folik asit
52 – A
Pürin sentezi sırasında glisin, glutamin ve aspartat C ve N atomlarını verirken, formil ve metenil tetrahidrofolatlar ile so-lunumsal karbondioksit tek C vericisi olarak kullanılır.
53. Aşağıdaki enzimlerden hangisine DNA replikasyonu sı-rasında ihtiyaç yoktur?
Topoizomeraz, helikazın açmasından doğan burkulma gergin-liğini kontrol eder, gerekirse zinciri kırar ve tekrar birleştirir.
RNA primaz, DNA polimerazın replikasyona başlaması için ge-reken primeri koyar.
Ligaz, seken sarmalda birleştirme sırasında okazaki fragman-larının birleşmesini ve kesintisiz zincir oluşturmasını sağlar.
54. İnozitol trifosfat ikinci haberci mekanizması aşağıdaki enzimlerden hangisinin aktive olması ile başlar?
A) Fosfolipaz A1 B) Fosfolipaz A2
C) Fosfolipaz C D) Fosfolipaz D
E) Lizofosfolipaz
54 – C
İnozitol trifosfat, diaçilgliserol ikinci haberci sistemi, memb-randa aktive olan fosfolipaz C’nin, membran fosfolipidi olan fosfatidil inozitolu iki parçaya ayırması ile başlar. Fosfalipaz C, fosfatidil inozitolu inizitol trifosfat ve diaçilgliserole parçalar.
Temel Bilimler / T 40 - 3
15 www.tusem.com.tr
55. Ricketsiyalar, taşıyıcı vektör ve neden oldukları hasta-lıklara ilişkin eşleştirmelerden hangisi yanlıştır?
A) Rickettsia (R.) prowazekii, insan vücut biti....Epide-mik tifüs
B) R. tsutsugamushi, kene.............Çalılık tifüsü
C) Bartonella quintana, insan vücut biti ....Siper ateşi grubu
D) R.conori, köpek kenesi....... Q ateşi
E) R. ricketsii, kene.........Kayalık dağlar benekli ateşi
Q ateşi (humması) etkeni Coxiella burnettii olup hastalıklı hay-vanın sütü ve infekte sekresyonlarının solunum yoluyla alınma-sıyla bulaşan zoonotik infeksiyondur. Q ateşi artrapod (eklem bacaklı) olmadan bulaşır, Weil-Felix testi negatiftir. Q ateşinde atipik pnömoni, granülomatöz hepatit ve kronik endokardit gö-rülebilir. Diğer seçeneklerdeki eşleştirmeler doğrudur.
56. Subakut endokardit etkeni olmayan mikroorganizma aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kingella kingea
B) Haemophilus parainfluenzae
C) Bartenolla henselae
D) Aggregatibacter aphrophilus
E) Eikenella corrodens
56 – C
Seçeneklerde yer alan Bartonella henselae kedi tırmığı hasta-lığı etkeni olup, kedinin tırmaladığı bölgede epitroklear böl-gede granülomatöz lenfadenite neden olur. AIDS’li hastalarda ise basiller anjiyomatozis ve peliosis hepatite neden olur.
Diğer seçeneklerde yer alan bakteriler HACEK grubu bakte-riler olup, ağız florasında yer alan anaerob basil veya koko-basiller olup, subakut endokardit etkenidir. Kapnofilik özellik gösterir. Kültürde geç üremeleri önemli özelliğidir.
57. Aşağıdaki viral aşılardan hangisi canlı atenüe aşı değildir?
A) Rubella aşısı B) Kuduz HDCV aşısı
C) Rubeola aşısı D) Sabin aşısı
E) Varicella zoster aşısı
57 – B
Seçeneklerde yer alan Kuduz (Rabies) HDCV aşısı inaktive aşı-dır. Diğer seçeneklerde yer alan aşılar ise canlı virüs aşısıdır.
Salk aşısı (inaktive Polio aşısı, i.m yolla kullanılır), Hepatit A , influenza ve kuduz aşısı inaktive (ölü) virüs aşılarıdır (S-a-l-i-k olarak ezberlenebilir; Salk, HAV,influenza, kuduz)
58. Kedi ısırığı sonrası ısırık bölgesinde lokalize selülit ve lenfadenit gelişen 15 yaşındaki hasta kliniğe başvuruyor. Hastadan alınan aspirasyon örneğinde Gram negatif ko-kobasiller görülüyor.
Bu hastadaki en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Pasteurella multocida
B) Eikenella corrodens
C) Bordetella pertussis
D) Haemophilus aegypticus
E) Bartonella henselae
58 – A
Soruda Pasteurella multocida’ya bağlı selülit tanımlanmaktadır.
Pasteurella multocida kedi ve köpeklerin ağız florasında bulunur.
Tedavisinde amoksisilin-klavunat, ampisilin-sulbaktam alter-natif ilaç olarak ise doksisiklin kullanılabilir.
59. İnsana vücut biti veya kenelerden bulaşabilen, sanral sinir sisteminde sürekli antijenik değiştirdiğinden ta-nısında serolojik testlerin kullanılamadığı, tanısı ateşli dönemde Giemsa ile boyanan spiroketin görülmesi ile konulan infeksiyon etkeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bartonella quintana
B) Ricketsia conori
C) Borrelia burgdorferi
D) Leptospira ichterohemorrhagica
E) Borrelia recurrentis
59 – E
Soruda Borrelia recurrentis’in neden olduğu dönek ateş (re-kürrent ateş,relapsing fever ) tanımlanmaktadır. Tanıda ateşli dönemde yapılan periferin yaymanın Giemsa ile boyandıktan sonra karanlık alan mikroskopisinde Borrelia recurrentis’in görülmesi ile konur.
Temel Bilimler / T 40 - 3
16www.tusem.com.tr
60. Corynobacterium diphteriae için aşağıdakilerden han-gisi yanlıştır?
A) Gram boyamada, X, V, Y gibi Çin harflerine benzer şekiller oluşturan Gram pozitif basiller olup Neisser ve Albert boyalarıyla boyandığında metakromatik cisimcikler “Babest Ernst granülleri” görülebilir.
B) Boğazda üreyen difteri basili oluşturduğuı ekzotoksi-ni ile hastalığa neden olur
C) β fajı ile enfekte bakteriler tarafından salgılanan toksin, etkisini protein sentezinde elongasyon fak-törü-2 (yayılma faktörü-2, EF2)’yi inhibe ederek gösterir.
D) EF-2, toksin reseptörü olan HBGF(heparin bağlayan epidermal büyüme faktörü)’ye bağlanır, bu reseptör kalp ve sinir dokuları başta olmak üzere birçok me-meli dokusunda bulunur.
E) Difteri aşısına bağlı konvülzyondan difteri aşı içeri-ğinde bulunan lipopolisakkarit sorumludur.
60 – E
Difteri basili gram pozitif basil olup lipopolisakkarit (endotok-sin, lipid A) içermez. Diğer seçeneklerdeki ifadeler doğrudur.
61. Aşağıdakilerden hangisi Enterobactericea ailesinin or-tak özelliklerinden biri değildir?
A) Hücre duvarlarında ribitol fosfat ve gliserol fosfat bulunur.
B) Oksidaz negatiftirler.
C) Nitratları nitrite indirgerler.
D) Fakültatif anaeropturlar.
E) Sporsuz bakterilerdir.
61 – A
Enterobactericea ailesi ( E.coli, Klebsiella , Salmonella vb.) üyelerinin hepsi Gram negatif basil olup, Gram negatif bakte-rilerde teikoik asit (ribitol fosfat veya gliserol fosfattan oluşur) içermez.
Diğer seçeneklerde yer alan ifadeler doğrudur.
62. Yapısında F1 kapsüler protein antijeni, Yops proteini bulunduran A grubu biyoterör ajanı, zoonotik infeksi-yon etkeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Brucella abortus
B) Burkholderia mallei
C) Bacillus anthracis
D) Yersinia pestis
E) Coxiella burnetii
62 – D
Soruda A grubu biyoterör ajanı ve zonotik infeksiyon etkeni olan,Enterobactericea ailesinde yer alan Gram negatif basil olan Yersinia pestis taımlanmaktadır.Yesinia pestis hem 22 °C’de hem de 37°C’de hareketsizdir.Gram boyası ile kutupsal boyanır.
63. Anaerop bakteriler ve neden olduğu infeksiyonlara iliş-kin olarak hangisi yanlıştır?
A) Anaerop bakteriler endojen florada bol miktarda bulunurlar.
B) Oksijen metabolizması için gerekli olan sitokrom sis-temi ve süperoksit dizmutaz, katalaz ve peroksidaz gibi enzimleri içermediklerinden, bu bakteriler için oksijen toksik etki göstermektedir.
C) Bu bakteriler genellikle endojen kaynaklı infeksiyon-lardan sorumlu olup, ekzojen kaynaklı anaerob in-feksiyonlar ölümle sonuçlanabilen ciddi infeksiyon-lara neden olabilir.
D) Clostridium tetani’nin neden olduğu infeksiyonlar, endojen kaynaklı enfeksiyonlar olup ekzotoksinleri-nin hastalık gelişiminde rolü yoktur.
E) Genelde doku bütünlüğünün bozulması, vasküler staz, doku nekrozu gibi durumlar veya diğer hazırla-yıcı nedenlerle anaerop infeksiyonlar gelişir.
63 – D
Clostridium tetani’nin neden olduğu infeksiyonlar, ekzojen kaynaklı enfeksiyonlar olup , tetanojen yaralanmalar (paslı çivi batması, trafik kazası, köpek ısırığı vb.) sonucu gelişir. Hasta-lık bakterinin ekzotoksinlerine (tetanospazmin ve tetanolizin) bağlı olarak gelişen bir hastalıktır. Clostridium tetani doğada; toprakta, hayvan ve insan dışkısında bulunabilir.
Temel Bilimler / T 40 - 3
17 www.tusem.com.tr
64. Aşağıdaki bakterilerden hangisinde O somatik antijeni bulunur?
A) Listeria monocytogenes
B) Salmonella typhi
C) Enterococcus faecalis
D) Abiotrophia defectiva
E) Haemophilus influenzae
64 – B
Seçeneklerde yer alan B ve E şıkkındaki bakteriler Gram negatif bakterilerdir. Diğer seçeneklerdeki bakteriler Gram pozitif bak-teriler olup, hücre duvarı yapısında endotoksin (lipopolisakka-rit) içermezler. Gram negatif bakterilerin hücre duvarı yapısında dış zarda endotoksin (lipopolisakkarit, lipid A kısmı endotoksin aktiviteden sorumlu, polisakkarit kısmı ise gram negatif bakte-rilerin tür tayininde kullanılan O somatik antijenini oluşturur) bulunur. Heamophilus influenzae ve Neisseria türlerinde en-dotoksin yapısı lipopolisakkarit yapıda değil lipooligosakkarit yapıdadır bu nedenle bu iki gram negatif bakteride O somatik antijeni bulunmaz. Salmonella typhi’de endotoksin yapısı lipo-polisakkarit yapıda olup O somatik antijeni bulunur.
65. Altmış beş yaşında diabetik hastaya malign eksternal otit tanısı konuyor. Hastanın debridman esnasında alı-nan aspirasyon materyalinde kanlı agar ve EMB besiye-rinde üreme saptanıyor. Kanlı agar besiyerinde üreyen kolonilerin beta-hemoliz yaptığı saptanıyor. Kültürde üreyen etken katalaz pozitif, oksidaz pozitif, hareketli, nonfermentatif gram negatif basil olarak rapor ediliyor .
Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nocardia asteroides
B) Pseudomonas aeruginosa
C) Klebsiella pnömonia
D) Edwardsiella tarda
E) Vibrio alginolyticus
65 – B
Soruda Pseudomonas aeruginosa’ya bağlı olarak diabetik has-talarda gelişen malign ekternal otit ve P.aeruginosa’nın mikro-biyolojik özellikleri tanımlanmaktadır. Seçeneklerde yer alan Vibrio alginolyticus da eksternal otite neden olabilen, oksidaz pozitif, halofilik (%8 tuzlu ortamda üreyebilen) bir bakteri olup, deniz suyunda bulunan canlıların gastrointestinal flora-sında bulunur. Deniz suyu ile temas sonrası bulaşarak ekster-nal otite neden olabilir.
66. Kırk beş yaşındaki erkek hasta karın ağrısı, bulantı, kilo kaybı ve duyu kaybı şikayetleri ile kliniğe başvuruyor. Anamnezinden 3 ay önce Japonya’ya seyahat ettiği ve suşi yediği öğreniyor. Yapılan tetkiklerinde B12 vitamini eksikliği ve megaloblastik anemi saptanıyor. Dışkı mik-roskopisinde kapaklı yumurtalar gözleniyor.
Bu hastada aşağıdaki helmintlerden hangisi etken ola-bilir?
Diphyllobothrium latum’un birden fazla ara konağı (küçük ba-lıkta proserkoid larva, büyük balıkta pleroserkoid larva (spar-ganum) )’nın bulunması ve kapaklı yumurtasının bulunması önemli özelliğidir.
Seçeneklerde yer alan Clonorchis (Opisthorchis) sinensis çiğ balıktan bulaşan trematod infeksiyonudur. Kolanjit atağı ve kolanjiyosellüler karsinoma neden olur. Tanıda dışkıda yumur-taları saptanarak tanı konur.
67. Aşağıdaki parazit larvalarından hangisi infektif değildir?
A) Rabditiform larva
B) Metaserkarya
C) Filariform larva
D) Sistiserkus bovis
E) Sistiserkus selluloza
67 – A
Rabditiform larva bağırsak nematodlarının infektif (patojen) olmayan larva formudur. Bağırsak nematodlarının patojen formuna filariform larva adı verilir. Rabditiform larva Strong-yloides stercoralis tanısında dışkıda, balgamda veya postmor-tem otopsi materyalinde dokularda görülerek tanı koydurur. Dışkıda parazitin yumurtası görülmez. Bu nematod erişkin şekli toprakta bulunan tek parazittir.
Temel Bilimler / T 40 - 3
18www.tusem.com.tr
68. Patojen prion proteinine (PrPsc) ilişkin olarak yanlış olan ifade aşağıdakilerden hangisidir?
A) İmmün sistemi uyarmazlar.
B) Nükleik asit içermezler.
C) Protein yapısındadırlar.
D) Santral sinir sisteminde progresif multifokal lökoen-sefalopatiye neden olurlar.
E) Proteazlara dirençlidirler.
68 – D
Prionlar santral sinir sisteminde nöronlarda vakuolizasyon (spongioform ensefaopati), beyinde gri cevherde amiloid bi-rikimine neden olur.
Progresif multifokal lökoensefalopatiye (PML) neden olan et-ken Papovaviridea ailesinde yer alan JC virüs olup HIV pozitif PML’ye neden olur.
69. Afrika kıtasında endemik olan, primatlarda ve insanlar-da mortalitesi yüksek hemorajik ateşe neden olan, A grubu biyoterör ajanları içerisinde yer alan, virülansı en yüksek Arbovirüs ailesi üyesi virüs aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dengu (Deng) ateşi virüsü
B) Nairovirus
C) Ebola virüsü
D) Batı (West) Nil virüsü
E) Sarı humma virüsü
69 – C
Seçeneklerde yer alan virüslerden Ebola virüs, Malburg virüs ile birlikte Arbovirüslerin Filovirüs alt grubunda yer alır. En-fekte maymundan insana veya insandan insana yakın temasla bulaşır. Biyoterör A grubu ajandır. Bu virüslerle infekte kişiler-le temas ederken temas izolasyonu (eldiven, koruyucu sper-lik, su geçirmez önlük vb.) ve solunum izolasyonu (hastaların negatif basınçlı odaya alınması, temas eden personelin N95 (FFP3) maske kullanması gerekir) uygulaması gerekir. Virülan-sı en yüksek virüslerdir. Hastalar bulaştırıcılık açısından 21 gün süreyle izole edilmelidir.
70. Aşağıda verilen virüs ve hücreye giriş reseptörü eşleş-tirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Epstein – Barr virüsü-B lenfositlerde CD21 ve C3d reseptörü
B) Parvovirus B19 – Eritrosit P antijeni
C) Influenza virüsü – Konak hücrede sialik asit reseptörü
D) HIV- Makrofaj ve yardımcı T lenfosittte bulunan CD4 reseptörü
E) Hepatit B virüsü - Fibroblast büyüme faktör, hepa-ran sülfat
70 – E
Hepatit B virüsü IgA reseptörüne bağlanır. Diğer seçeneklerde verilen eşleştirmeler doğrudur.
Bazı virüsler ve konak hücrede tutunduğu özgül reseptörler Tablo’da verilmiştir.
Tablo . Bazı virüsler için belirlenmiş özgül reseptörler
Virüs ReseptörHIV (gp 120) Primer: CD4 (T lenfosit ve makrofaj) ve
Sekonder: Kemokin reseptörü (CXCR4 ve CCR5)
Parvovirüs B19 Eritrosit P antijeniInfluenza (hemaglutinin)
Siyalik asit
Ebstain Barr (gp 350 ve gp 220)
B lenfositlerinde bulunan CD21 aynı zamanda kompleman (C3d) reseptörüdür
Kızamık (hemaglutinin)
CD46 (Makrofaj)
Polio Epitel hücrelerinde bulunan immün globülin süper aile proteini (VAP)
Major grup: ICAM-1 (intrasellüler adezyon molekülü-1)Minör grup: VLDL- R (düşükdansiteli lipoprotein reseptörü)
HBV IgA reseptörüHerpes simpleks Fibroblast growth faktör, heparan sülfat
71. Aşağıdaki virüslerden hangisi viremiye neden olmaz?
A) Poliovirüs B) Rotavirüs
C) Rubella virüs D) Hepatit A virüsü
E) Enterovirüsler (Echo, Coxsackie A)
71 – B
Rotavirüs fekal-oral yolla bulaşan zarfsız bir RNA virüsü olup viremi yapmaz. Yenidoğan dönemi ve 2 yaş arasında en sık gastroenterit etkendir. Çok sayıda serotipi mevcuttur. Hastalığa karşı immun yanıtta lokal IgA (sekretuvar IgA) yanıtı önemlidir.
Diğer seçeneklerde yer alan virüsler ise viremi yaparlar
Temel Bilimler / T 40 - 3
19 www.tusem.com.tr
72. Aşağıdaki virüslerden hangisi intranükleer inklüzyon cisimciği oluşturmaz?
A) Rubeola virüs
B) Sitomegalovirüs (CMV)
C) Molloscum contagiosum
D) Varisella zoster virüs
E) Herpes simpleks tip 1
72 – C
Molloscum contagiosum Pox virüs ailesinde yer alır. Pox vi-rüsler DNA virüsü olmasına rağmen replikasyonu sitoplazma-da yaptığından inklüzyon cisimciğini de sitoplazmada oluştu-rur. Rubeola ve CMV hem çekirdekte hem nükleusta inklüzyon cisimciği oluşturur. Herpes simpleks tip 1 ve Varicella zoster inklüzyon cisimciğini çekirdekte oluşturur (Cowdry A inklüz-yon cismi)
İnklüzyon cisimleri Şekil’de gösterilmiştir.
73. Sistemik mikoz etkeni olan dimorfik mantarların ortak özelliği ve virülans faktörü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Trofozoid ve kist formunun bulunması
B) Fenol oksidaz ve proteinaz enzimlerine sahip olması
C) Keratinaz enzimlerinin bulunması
D) Kapsüllü olmaları ve melanin pigmenti içermeleri
E) Termal dimorfizm göstermeleri
73 – E
Sistemik mikoz etkeni olan dimorfik mantarların ortak özelliği ve virülans faktörü termal (ısıya bağlı) küf-maya dimorfizmi göstermesidir. Dimorfik mantarlar doğada 25 °C’de saprofit (küf) formunda , dokularda ise 37 °C patojen formu olan maya formunda bulunurlar. Saprofit formları bulaştan sorumludur. Diğer seçeneklerde yer alan ifadeler yanlıştır.
74. Subkutan (deri altı) mikoza neden olan aşağıdaki et-kenlerden hangisi sferül yapısına sahiptir ve musikar-min boyası ile boyanma özelliği gösterir?
A) Coccidioides immitis B) Cladosporium
C) Rhodotorula D) Rhinosporidium seeberi
E) Cryptococcus neoformans
74 – D
Rhinosporidium seeberi, subkutanöz mikoz olan rinosporidi-yoz etkenidir.
Burunda mukozal polipe neden olur, mikroskobik incelemede sistemik mikoz etkeni olan dimorfik mantar olan Coccidioides immitis gibi sferül yapısı gösterir.
Doğal rezervuarı: Su, balık, su böcekleridir. Dalgıçlarda sık gö-rülür. Dokuda içi endosporla dolu sferüller oluşturur .
Burun, nazofarinks, yumuşak damak, konjunktiva, deri, la-rinks, genital bölge ve rektumda karnıbahar şeklinde polipoid kitleler görülebilir.
Tanıda mikroskopik inceleme ve musikarmin boyama uygula-nabilir.
Tedavide amfoterisin B ve cerrahi uygulanır.
75. Thelper 17 ve T regülatuar (T reg) lenfositlerde aktivas-yona neden olan sitokin aşağıdalerden hangisidir?
A) IL-1 B) IL-2
C) TGF-beta D) İnterferon gama
E) TNF- alfa
75 – C
Transforming growth (büyüme ) faktör beta, yardımcı T lenfo-sit (Th) ana hücresinin Th17 ve Treg lenfositlerde aktivasyona neden olan sitokin olup, antiinflamatuvar etkilidir( Diğer anti-inflamatuvar sitokinler;IL-4, IL-10 ve IL-13’dür)
Temel Bilimler / T 40 - 3
20www.tusem.com.tr
76. Antijen sunma özelliği olmayan hücre aşağıdakilerden hangisidir?
A) Monosit B) Kuffer hücresi
C) Mikroglia D) B lenfosit
E) Eozinofil
76 – E
Eozinofillerin antijen sunma özelliği yoktur. Paraziter infeksi-yonlarda özellikle helmint infeksiyonlarında önemli rol oynar, fagositoz yapar.
Monositler, doku makrofajları (Kupffer hücresi, mikroglia ,Langerhans hücresi, osteoklast vb.) ve B lenfositler ( protein antijenleri T lenfositlere sunar) antijen sunan hücrelerdir.
77. Aşağıdaki tümörlerden hangisi düşük grade’li, ventri-kül içerisinde yerleşen nöronal bir tümördür?
A) Medülloblastom
B) Gangliglioma
C) Ependimom
D) Pilositik astrositom
E) Santral nörositoma
77 – E
Seçeneklerde 2 tane nöronal tümör bulunmaktadır. Gangliog-lioma temporal lobde izlenirken, santral nörositoma ventrikül içerisinde yerleşir.
NÖRONAL TÜMÖRLER
En sık görüleni gangliogliomdur. Sıklıkla adolesan dönemde izlenir ve temporal lobda izlenir. Epilepsiye neden olabilir.
Disembryoblastik nöroepitelyal tümör
İyi prognozlu, çocuklarda izlenen düşük gradeli bir tümördür. Temporal lobda yerleşir. Epilepsiye neden olur.
Santral nörositoma
Düşük gradeli ventriküller içerisinde yerleşen bir tümördür. Sıklıkla lateral ve 3. Ventrikülde yerleşir.
Atipikal Teratoid/Rhabdoid tümör
Çocuklarda izlenen oldukça malign bir tümördür. Hem supra-tentoryal hem de infratentoryal yerleşimli olabilirler. Rhab-doymyosarkoma benzer hücreler temel histolojik özelliğidir. Sıklıkla 22. Kromozomda anomaliler izlenir.
78. Hipofiz adenomlarının normal parankimden ayırımın-da en önemli histolojik kriterler nelerdir?
A) Sellüler monomorfizm ve retikülin liflerden yoksunluk
B) Atipi ve artmış mitoz varlığı
C) Artmış mitoz sayısı ve ki67 pozitifliği
D) Kapsül varlığı ve yoğun retikülin lif varlığı
E) Kapsüler invazyon ve artmış mitoz sayısı
78 – A
Hipofiz adenomlarında histopatoloji:
Hipofiz adenomları uniform yapıda monomorfik hücrelerle karekterizedir. Mitoz azdır ve daha da önemlisi hücreler arası konnektif dokuda retikülin liflerin sayısı da azdır.
• Hipofiz adenomlarını normal parankimden ayırmamıza yardımcı olan iki önemli kriter: Sellüler monomorfizm ve retikülin liflerinden yoksunluk.
79. Karaciğer biyopsisinde yağlanma, portal fibrozis, ba-lonlaşma dejenerasyonu, mononükleer hücre infilt-rasyonu ve ölü hücrelerin sitoplazmasında eozinofilik Mallory cisimcikleri aşağıdaki hastalıklardan hangisin-de gözlenir?
A) Alkolik hepatit
B) Nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı
C) Viral hepatit
D) Hepatit C
E) Alfa-1 antitripsin eksikliği
79 – B
Bulgular alkolik hepatiti düşündürüyor olsa da, alkolik hepa-titte fibrozis portal değil, perivenüler bölge yerleşimli olur. Ayrıca mononükleer hücelerden ziyade nötrofil infiltrasyonu izlenir.
Fakat nonalkolik yağlı karaciğer hastalığında:
Histolojik bulgular alkolik hepatite benzer, farklı olarak nöt-rofillere oranla daha çok mononükleer hücre infiltrasyonu vardır, Mallory Denk cisimcikleri daha az oranda izlenir ve portal fibrozis daha yoğun izlenir.
Temel Bilimler / T 40 - 3
21 www.tusem.com.tr
80. Aşağıdakilerden hangisi apoptozis için yanlıştır?
A) Genellikle fizyolojiktir, ancak patolojik durumlarda da görülebilir.
B) Çekirdekte kromatin kondensasyonu izlenir.
C) Hücreler küçülür, sitoplazma yoğunlaşır.
D) Plazma membranı hasarlıdır, bu yüzden makrofajları uyarır.
E) İnternükleozomal DNA parçalanması izlenir.
80 – D
Apoptozisde membran bütünlüğü sağlamdır, nekrozda memb-ran parçalanır. Nekrozda hem DNA, hem de sitoplazmik organel hasarı, apoptozisde yalnızca DNA hasarı vardır-organeller sağ-lamdır ve apoptotik cisimler içerisinde sağlam olarak izlenir.
APOPTOZ VE NEKROZUN KARŞILAŞTIRILMASIÖZELLİK NEKROZ APOPTOZHücre boyutu Büyüme(şişme) Küçülme(büzüşme)Nükleus Piknozisè
Karyoreksisè Kar-yolizis
Kromatin kondansasyo-nu ve fragmantasyonu
Hücre membranı Parçalanmış SağlamHücresel içerik Enzimatik sindirim,
hücre dışına yayılırSağlam, apoptotik cisim-ler olabilir
İnflamasyon Sıklıkla var YokEtkilenen hücre sayısı
Çok sayıda hücre Tek veya az hücre
Fizyolojik/pato-lojik rol
Her zaman pato-lojik
Sıklıkla fizyolojik (isten-meyen hücrelerin elimi-nasyonu) Patolojik: DNA hasarından sonra hasarlı hücrede
81. Zayıf adezyonda ( Rolling ) rol oynayan ve endotel yü-zeyinde bulunan P ve E- Selektinlere yapışmayı sağ-layan Sialyl-Lewis X’in sentezinde rol oynayan fukozil transferaz enziminde mutasyon sonucu gelişen hasta-lık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Lökosit adezyon defekti tip 2
B) Lökosit adezyon defekti tip 1
C) Chediak Higashi hastalığı
D) Kronik granülamatöz hastalık
E) Job sendromu
81 – A
• Lökosit Adezyon Defekti-1 (LAD-1):
Adezyonda rol oynayan lökosit integrinlerinden CD 11/18 in-tegrinlerin beta ünitesinde mutasyon sonucu gelişir.
• Lökosit Adezyon Defekti-2 (LAD-2):
Zayıf adezyonda ( Rolling ) rol oynayan ve endotel yüzeyinde bulunan P ve E- Selektinlere yapışmayı sağlayan Sialyl-Lewis X’in sentezinde rol oynayan fukozil transferaz enziminde mu-tasyon sonucu gelişir.
Lökosit adezyon defekti hastalıklarında çocuklarda yara iyileş-mesinde gecikme ve tekrarlayan
bakteriyel infeksiyonlar görülür. Sıklıkla ilk bulgu göbek bağın-da geç düşmedir.
82. Aşağıdaki otoantikor ve spesifik hastalık özelliği eşleş-tirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Anti Ro- anti La Neonatal lupus ve kongenital kalp bloğu
B) Anti scl-70 Diffüz deri hastalıkları ve interstisyel akciğer hastalığı
C) Anti sentromer Sınırlı deri tutulumu, iskemik par-mak kayıpları, pulmoner hipertansiyon
E) Mi-2 nükleer antijen antikorları İnterstisyel akci-ğer hastalıkları ve lupus nefriti
Temel Bilimler / T 40 - 3
22www.tusem.com.tr
82 – E
BAZI OTOİMMÜN HASTALIKLARDA YÜKSEK BULUNAN, SPESİFİK VE DİAGNOSTİK ÖNEMİ OLAN OTOANTİKORLAROtoantikor (Antijen) Spesifik Hastalık Özelliği (+) lik %
SLE Anti ds DNA (Nativ DNA) Spesifiktir, Nefrit ile ilişkili 40-60Anti Sm (Ribonükleoproteinin core protein) Spesifiktir 20-30Anti U1-RNP (RNP) - 30-40Anti Ro (SS-A) ve La (SS-B) neonatal lupus, kongenital kalp bloğu 30-50anti-PL (Fosfolipid Protein kompleks) Antifosfolipid sendromu (lupusluların %10) 30-40Multiple nükleer antijen (ANA) Spesifik değil 95-100
Sistemik skleroz
Anti scl-70 (DNA topoizomeraz 1) Spesifik, diffüz deri hastalıkları, akciğer hastalıkları 30-70Anti centromer (sentromerik prot.) Sınırlı deri tutulumu, iskemik parmak kayıpları, pul-
CCP ( siklik sitrüllin peptitleri) Spesifik 60-80RF Spesifik değil 60-70
Sjögren sendromu
Anti Ro (SS-A)Anti La (SS-B)
70-9570-95
Otoimmün myozitis
Anti Jo-1 (Sitoplazmik Histidil t-RNA sentetaz) İnterstisyel akciğer hastalıkları, Reynould fenomeni 25Mi-2 nükleer antijen Dermatomyozit, deri döküntüleri 5-10MDA 45(viral RNA için sitoplazmik reseptör) Damarsal deri lezyonları, interstisyel akciğer hast. 20-35 (Japonlarda)TIF1 nükleer protein Dermatomyozit, kanser 15-20
83. Otuz yaşında bayan hasta iki gündür devam eden hemoptizi ve hematüri şikayetleri ile başvuruyor. Yapılan fizik muayene-de 36.8 derece ateş, 87/dk nabız ve kan basıncı 150/100 mm Hg olarak kaydediliyor. Laboratuar incelemelerinde kreatinin 3.8 mg/dl ve BUN seviyesi ise 35 mg/dl olarak bulunuyor. İdrar analizinde +4 hematüri, +2 proteinüri saptanmıştır. Yapılan böbrek biyopsisinde ışık mikroskobik incelemede glomerüllerde yaygın hasar ve immünflöresan incelemede lineer IgG antikor birikimleri saptanmıştır. Bu hastada muhtemel oto-antikorlar hangi yapıya karşı gelişmiştir?
A) Nötrofil B) COL4a3 (Tip 4 kollajenin alfa 3 zinciri)
C) COL4a5 (Tip 4 kollajenin alfa 5 zinciri) D) Çift sarmal DNA
E) COL4a4 (Tip 4 kollajenin alfa 4 zinciri)
83 – B
Goodpasture Sendromu
Kresentik glomerülonefrit oluşumu ve hemorajik interstisyel pnömoninin bir arada olduğu hastalıktır. Bu hastalıklara sebep Tip IV kollojenin alfa3 zincirin nonkollojenöz formuna karşı gelişmiş antikorlardır. Olguların çoğunda solunum şikayetleri ve hemoptizi vardır. Mikroskopik olarak intraalveolar kanama, alveol duvarında fokal nekroz, septumlarda fibröz kalınlaşma görülür. Tedavisinde plazmaferez ve immunsupresifler kullanılır.
Kresentik glomerülonefrite neden olurlar. Hematüri, nefritik sendroma ve böbrek yetmezliğine neden olurlar. İmmünfloresan bo-yamada lineer boyanma, Ig G ve C3 birikimi görülür. Goodpasture sendromuda anti bazal membran antikorları vardır.
• Antikorlar bazal membrandaki tip 4 kollojenin alfa3 zincirinin non-kollojenaz (COL4A3) kısmına karşı gelişmiştir.
COL4a5 zincirinde mutasyon X’e bağlı geçiş göstern Alport sendromumda izlenir. Otozomoal geçiş gösteren Alport sendromu formlarında COL4a3 ve COL4a4 zincir mutasyonları da izlenir.
İnce membran hastalığında da COL4a3 ve 4 mutasyonları izlenir.
Temel Bilimler / T 40 - 3
23 www.tusem.com.tr
84. Aşağıdaki tümörlerden hangisi reaktif sistemik amiloi-doza neden olur? (HADİ !)
A) Böbrek adenokarsinomu
B) Pankreas karsinomu
C) İnsulinoma
D) Tiroit medüller karsinomu
E) Multiple myelom
84 – A
Reaktif sistemik amilodoza neden olan iki tümör vardır böb-rek adenokarsinomu ve Hodgkin lenfoma.
İnsulinoma ve tiroid medüller karsinomu lokal amiloid birikimi ile giderken, multiple myleom primer AL amiloidoz nedenidir.
Reaktif (sekonder ) amiloidozis nedenleri
Romatid Artrit (en sık)
FMF
Tüberküloz, Bronşektazi
Kronik osteomiyelit
Ülseratif Kolit, Crohn Hastalığı
Konnektif doku hastalıkları (Ankilozan spondilit)
Neoplaziler (en sık renal hücreli kanser ve Hodgkin lenfoma)
Kronik deri infeksiyonları (intravenoz ilaç veya uyuşturucu kullanılması
85. Aşağıdakilerden hangisi endotel hücreleri tarafından sentezlenen ve lökositlerin CD44 reseptörlerine bağla-narak lökositlerin inflamatuar bölgeye göçüne yardım-cı olur?
A) Sialy Lewis x B) Dermatan sülfat
C) L-selektin D) E-selektin
E) Hyaluronan
85 – E
Hyaluronan ekstrasellüler matriksteki glikozaminoglikanın po-lisakkarit ünitesidir. Kalp kapaklarında, deri, kemik, synovial sıvı, vitreus ve umblikal korda bol miktarda bulunur. İnflama-tuar hastalıklarda romatoid artrit, skleroderma, psöriyazis ve osteoartritte artar. Düşük moleküler ağırlıklı hyaluronan endotel hücreleri tarafından sentezlenir ve lökositlerin CD44 reseptörlerine bağlanarak lökositlerin inflamatuar bölgeye göçüne yardımcı olur.
86. Kalıtsal alfa1 antitripsin eksikliği ile doğan infantlarda en sık gelişen hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Santriasinar amfizem
B) Neonatal dev hücreli hepatit
C) Siroz
D) Panasinar amfizem
E) Dermatit
86 – B
Alfa -1 antitripsin eksikliği ile ilişkili hastalıklar:• Neonatal hepatit en sık • Hepatit• Siroz • Hepatosellüler karsinom• Panasiner amfizem
87. Tümör hücrelerinin ve çekirdeklerinin şekil ve boyutla-rının birbirinden farklı olmasına ne ad verilir?
A) Differansiasyon B) Pleomorfizm
C) Atipi D) Grade
E) Displazi
87 – B
ANAPLASTİK HÜCREDE OLUŞAN MORFOLOJİK DEĞİŞİKLİKLER
Pleomorfizm
Tümör hücrelerinin, çekirdeklerinin şekil ve boyutlarının birbi-rinden farklı olmasıdır.
Çekirdek morfolojisinde anormallikler
Hiperkromazi, nukleus / sitoplazma oranında artış , multinuk, nukleol büyümesi
Mitoz sıklığında artış atipik mitozlar
Polarite ( maturasyon ) kaybı
Düzensiz, daha anarjik kümeler ve yığınlar oluşturması
88. LKB-1,STK mutasyonlarıyla giden herediter sendrom aşağıdakilerden hangisidir? (AMAN ALLAHIM!)
DNA TAMİR BOZUKLUĞU İLE GİDEN OTOZOMAL RESESİF GEÇİŞLİ KANSERLER
Ataksia Telenjektazi
Xeroderma Pigmentozum
Bloom Sendromu
Fankoni anemisi
FAMİLYAL KANSERLER
Meme, over ve pankreas kanserleri
89. Aterosklerotik plaklarda tromboz gelişiminin majör sebebi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Plak içine kanama B) Plakta ülserasyon, erozyon
C) İskemik atrofi D) Elastik doku kaybı
E) Faktör V Leiden mutasyonu
89 – B
Aterosklerotik plakta gelişen komplikasyonlar:
a. Kalsifikasyon
b. Ülserasyon, Erozyon, Rüptür: bunun sonucunda ateromatöz plağın intimal yüzeyi kandaki yüksek trombojenik maddelerle karşı ekspoze olur ve bunun sonucunda tromboz gelişir.
c. Trombozis
d. Plak içine kanama: Plağı örten fibröz kapın ruptürü sonrası yüzeydeki ince neovasküler damarlardan kanama gelişir. Souç olarak Plak içinde meydana gelen hematom plağın şişmesi ve rüptürüne yol açar.
e. Atheroembolizm
f. Anevrizmal dilatasyon: Atherosklerozis kaynaklı basınç artışı, media tabakasında iskemik atrofi ve elastik dokuda kayıp duvar-da zayıflığa buda her an patlamaya hazır anevrizma oluşumuna neden olur.
Temel Bilimler / T 40 - 3
25 www.tusem.com.tr
90. Kalp kasının kontraktil ünitesi olan sarkomer genlerin-de oluşan mutasyonlar sıklıkla aşağıdaki hastalıklardan hangisinin patogenezinde rol oynar?
A) Endomyokardiyal fibroelastozis
B) Restriktif kardiyomyopati
C) Hipertrofik kardiyomyopati
D) Fabry hastalığı
E) Dev hücreli myokardit
90 – C
Genetik geçiş paterni en yüksek olan ve sarkomer geni mu-tasyonları (beta myozin ağır zincir gen mutasyonu,en sık) ile karekterize kardiyak hastalık hipertrofik kardiyomyopatidir.
Hipertrofiye sekonder sol ventriküler boşluk muz şeklinde daralmıştır (banana-like konfigürasyon) ve diastolik disfonk-siyon vardır.
Histolojik olarak izlenen üç önemli bulgu:
1- Yoğun myosit hipertrofisi
2- 2- Myofiber düzensizliği (myofiber disarray)
3- 3- interstisyel fibrozis
• Genetik geçiş paterni en yüksek kardiyomyopatidir. Vaka-ların % 100’ü otozomal dominant geçişli familyal özelliktedir.
• En sık olan mutasyon β myozin ağır zincir gen (βMHC) mu-tasyonudur (Diğer sık mutasyonlar:
Miyozin bağlayıcı protein –C (MBP-C), kardiyak troponin T ve alfa tropomyozindir).
• Komplikasyonlar: Tüm hastalarda koroner iskemi vardır. Genç sporcularda ani ölüm, enfektif
endokardit ve aritmi.
• Freidreich ataxisi ile birlikteliği izlenebilir. Ayrıca glikojen depo hastalıkları, diyabetik anne çocuklarında da sıklığı artar.
91. Laküner bir boşluğun içinde nükleusu olan RS hücrele-ri (laküner tip) aşağıdaki Hodgkin hastalığı tiplerinden hangisinde sıklıkla izlenir?
A) Nodüler lenfosit baskın tip
B) Lenfosit predominant tip
C) Lenfositten fakir tip
D) Nodüler sklerozan tip
E) Mikst sellüler tip
91 – D
REED-STERNBERG HÜCRELERİ
Neoplastik RS hücreleri sıklıkla germinal veya post-germinal B hücre kaynaklıdır. Hodgkin hastalığında
neoplastik RS hücrelerinin 6 ayrı varyantı izlenmektedir.
1. Klasik tip (sıklıkla lenfositten zengin ve mikst tiplerde izlenir)
2. Laküner tip (laküner bir boşluğun içinde nükleusu olan RS hücreleridir ve sıklıkla nodüler sklerozan
tipte izlenir)
3. Lenfositik-Histiositik (popcorn) tip (sıklıkla lenfosit baskın tipte izlenir, farklı olarak CD 20 pozitiftir)
4. Mumyalaşmış tip (nekrotik RS hücresini tarifler, nüve sınır-ları belirsizdir)-mumifikasyon
5. Mononükleer tip
6. Pleomorfik tip (sıklıkla prognozun kötü olduğu tipler; lenfo-sitten fakir ve mikst tiplerde izlenir)
RS hücreleri enfeksiyöz mononükleoz, yumuşak doku kanser-leri ve büyük hücreli lenfomalarda da izlenir.
92. Otopsi serilerinde en sık karşılaşılan amfizem tipi aşa-ğıdakilerden hangisidir?
A) Sentriasinar amfizem B) Panasinar amfizem
C) İrregüler amfizem D) Paraseptal amfizem
E) Büllöz amfizem
92 – C
Major 4 tip amfizem gelişir. Klinik olarak anlamlı hava yolu obstruksiyonu daha çok ilk iki amfizem tipinde görülür.
Sentriasiner (Sentrilobüler) Amfizem:
• En sık olan amfizem tipidir (% 95). Sigara içenlerde ve kö-mür işçilerinde sık oluşur.
• Asinisun santral veya proksimal parçaları (respiratuar bronşiol) etkilenir. Distal kısım (alveoller) korunmuştur. Temel patoloji respiratuar bronşiolün dilate olmasıdır.
• Lezyon üst loblarda, özellikle apikal segmentlerde oluşur.
Panasiner (Panlobüler) Amfizem:
• α1-antitripsin eksikliğinde görülür. (normal fenotip PiMM iken bu hastalarda fenotip PiZZ’dir.
• Tüm asinüs (respiratuar bronşioller + alveoller) total ola-rak tutulmuştur.
Temel Bilimler / T 40 - 3
26www.tusem.com.tr
• Lezyon özellikle alt loblarda görülür ve en ağır olarak ak-ciğer tabanı etkilenir.
• Ağırlıklı olarak skarlı, atelektazik ve fibrotik akciğer bölge-lerinde izlenir ve üst loblarda tutulum daha ağırdır.
• Genç erişkinlerde gelişen spontan pnömotoraksın en sık nedenidir.
• Karakteristik olarak alveollerin genişlemesi ile oluşan bir-kaç cm’ye varan bül yapıları vardır.
İrregüler Amfizem:
• Asinüslerin irregüler tutulumu vardır ve sıklıkla asempto-matiktir. Bu nedenden dolayı belki de en sık görülen amfi-zem formudur.
• Otopsi serilerindeki en sık amfizem formudur.
• Her zaman skarların ve inflamatuar olayların bir kompli-kasyonudur.
93. Aşağıdaki gen ve böbrek hastalıkları eşleştirmelerin-den hangisi yanlıştır?
A) Nefrin Konjenital nefrotik sendrom
B) Podosin OR Fokal segmental glomerüloskleroz
C) Fibrokostin OR polikistik böbrek hastalığı
D) Nefrokistin OD polikistik böbrek hastalığı
E) MCKD Yetişkin başlangıçlı medüller kistik hastalık
93 – D
OD polikistik böbrek hastalığında polikistin gen mutasyonu izlenir.
• Polikistin : Erişkin tip polikistik böbrek hastalığı
• Fibrokistin: Çocukluk çağı polikistik böbrek hastalığı
• Nefrokistin: Nefronofitizis kompleksi
Yetişkin tip medüller kistik hastalığı artık MCKD gen mutasyo-nu ile ilişkilendirilmiştir.
94. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi gastrik karsinoid tü-mör riskini artırmaz?
A) MEN-1 sendromu
B) Zollinger Ellison Sendromu
C) Endokrin hücre hiperplazisi
D) Kronik gastrit tip B
E) Gastrinoma
94 – D
GASTRİK KARSİNOİD TÜMÖRLER
Karsinoid tümörler iyi differansiye nöroendokrin tümörlerdir. Karsinoid tümörlerin çoğu GIS’de yer alır ve %40 ince bağır-sakta yerleşim gösterirler.
Gastrik karsinoidlerin ilişkili olduğu durumlar: Endokrin hücre hiperplazi, otoimmün kronik atrofik gastrit, MEN-1, Zollinger Ellison sendromu.
95. İleri yaş kadınlarda izlenen ve sıklıkla pankreasın kuyru-ğundan gelişen, en iyi prognozlu, daima benign seyirli kistik pankreas tümörü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Müsinöz kistadenom
B) Seröz kistadenom
C) Pseudokist
D) Solid pseudopapiller tümör
E) İntraduktal papiller müsinöz tümör
95 – B
PANKREAS KİSTİK TÜMÖRLERİ
Pankreas tümörlerinin %5’ini, pankreas kistlerinin ise yaklaşık olarak %10’unu oluşturmaktadırlar. İleri
yaş kadınlarda izlenirler.
Seröz Kistadenom
Prognoz çok iyidir ve daima benigndirler.
İleri yaş kadınlarda izlenir ve sıklıkla pankreasın kuyruğundan gelişirler.
En sık görülen mutasyon VHL mutasyonudur.
Rezeksiyon yeterlidir.
Kistik tümörlerin %25’ini oluşturur. Nonspesifik şikayetler, ka-rın ağrısı en sık semptomudur.
Müsinöz Kistadenom
Kadınlarda daha sık %95 (kadın predominansı en fazla olan tip) izlenir.
Seröz kistadenomlardan farklı olarak invaziv karsinomlarla bir arada izlenebilir. Daha büyük kistik boşluklar içerir. Bu hasta-ların üçte birinde adenokarsinom izlenir.
En sık görülen mutasyonlar: KRAS,TP53 ve RNF43.
Ovarian stromaya benzer stroması vardır.
Temel Bilimler / T 40 - 3
27 www.tusem.com.tr
İntraduktal Papiller Müsinöz Tümörler
Müsin üreten intraduktal tümörlerdir. Diğerlerinden farklı ola-rak erkeklerde daha sık izlenir ve pankreasın başından kay-naklanırlar.
Müsinöz kistadenomlardan iki önemli farkı : Müsinöz tümör-lerde izlenen ovarian stroma izlenmez ve büyük pankreatik kanallarda gözlenirler.
En sık izlenen mutasyonlar GNAS ve SMAD4.
• Solid Pseudopapiler Tümör
Genç kadınlarda daha sık gözlenen, lokal agresif bir tümördür.
Beta catenin/APC mutasyonları nerdeyse yüzde yüz izlenir.
Cerrahi rezeksiyon yeterlidir.
96. Herediter meme karsinomlarında en sık mutasyone olan tümör süpresör gen aşağıdakilerden hangisidir?
A) p53 B) BRCA-1
C) BRCA-2 D) CHEK-2
E) RAS
96 – B
HEREDİTER MEME KANSERLERİNDE GENETİK MUTASYONLAR
BRCA 1 (17q21)
Herediter kanserlerde en sık mutasyone olan gen-dir. Bu mutasyona sahip kadınlarda 70 yaşında kan-ser gelişme riski yaklaşık %65’dir. Ek olarak over, erkek meme kanseri (BRCA2 daha çok ilişkilidir), prostat, pankreas ve fallopian tüp kanserleri riski-de artar. Bu mutasyonla gelişen kanserler sıklıkla kötü dif-feransiye, triple-negatif (bazla hücre benzeri) ve sıklıkla p53 mutasyonu eşlik eder.
BRCA 2(13q12-13)
Bu mutasyona sahip dadınlarda 70 yaşında kanser gelişme riski yaklaşık % 55 ‘dir. Ek olarak over, er-kek meme kanseri, prostat, pankreas, mide, me-lanom, safra kesesi ve farenks kanseri riskleri de artar.Biallelik germline mutasyonlarında nadir fankoni anemisi formları gelişebilir.
P 53(17p13.1)
Sporadik meme kanserlerinde en sık mutasyone olan gendir.Kalıtsal mutasyonunda (Li-fraumeni sendromu) 70 yaşında meme kanseri gelişme riski %90’nın üstündedir. Ek olarak sarkom, lösemi, beyin ve adrenokortki-kal kanser riski artar.
CHEK 2(22q12.1)
Li fraumeni sendromunun varyantı bir sendroma neden olur.Ek olarak prostat, tiroit, böbrek ve kolon kanserle-rine neden olur. Radyasyon sonrası meme kanseri riskini artırır
97. Dokuz yaşındaki erkek çocuk göğüs ağrısı şikayeti ile geliyor. Tomografide ön mediastende 10 cm çaplı kitle olduğu görülüyor. Yapılan mediastinoskopik biopsinin incelenmesinde; ince nükleer kromatinli, lobüle nükle-uslu dar sitoplazmalı, mitozdan zengin lenfoid görünüm-lü hücreler görülmektedir. Bu hücrelerde TdT, CD1, CD2, CD5 antijenlerinin pozitif olduğu bulunuyor.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Burkitt lenfoma
B) Lenfoblastik lenfoma
C) Nöroblastom
D) Timoma
E) İmmatür teratom
97 – B
LENFOBLASTİK LENFOMA
• Hastalar sıklıkla 15-20 yaş arasında ve erkektir ve sıklık-la mediastinal lenf nodu tutulumu, mediastinal kitle ile karakterizedir. Hastalık hızlı progresyon gösterir ve erken aşamada kemik iliği yayılımı izlenir.
• Periferik kan ve meninkslerin tutulumu ile tablo T-ALL ile örtüşür. T hücreli ALL ile yakın ilişkidedir.
• Prognoz genellikle kötüdür.
• Histolojik incelemede: Lenf nodu yapısı bozulmuştur. Lenfoblastların sitoplazmaları dar, iri nükleuslu,kromatini ince, noktasal görünümlü, nükleol yok veya belirsizdir. Lo-büle nükleuslar izlenebilir. Lenf nodunda aşırı ve sık mitoz izlenir. Burkitt lenfomaya benzer şekilde yıldızlı gök man-zarası izlenebilir.
• Tümör hücreleri, T hücre marker’ları ve TdT pozitiftirler.
98. Aşağıdakilerden hangisi bronşial astımlı bir hastada ak-ciğerde izlenen mikroskopik bulgulardan birisi değildir?
A) Curshman spiralleri, Charcot-Leyden kristalleri
B) Bronş bazal membranında kalınlaşma
C) Tip II pnömosit hiperplazi ve hipertrofisi
D) Reid indeksinde (müköz glandların sayısında) artış
E) Bronş duvarında eozinofiller ve mast hücrelerinden zengin iltihabi infiltrasyon
99. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi androjen reseptörlerini bloke eder?
A) Finasterid B) Danazol
C) Nilutamid D) Abirateron
E) Fulvestrant
99 – C
Flutamid / Nilutamid / Bikalutamid / Enzalutamid
Nonsteroid yapılı androjen reseptör blokörleridir. Oral yoldan ak-tiftirler. Prostat kanserinin tedavisinde GnRH analogları ile kom-bine kullanılırlar. Erkeklerde jinekomastiye neden olabilirler.
Prostat kanserinde kullanıldıklarında zamanla etkilerine tole-rans gelişir. Kadınlarda androjen fazlalığında da yararlıdırlar.
100.
I. Amlodipin
II. Klevidipin
III. Verapamil
Yukarıdaki L-tipi kalsiyum kanal blokörlerinin yarı ömrü en kısa olandan en uzun olana sıralanışı aşağıda-kilerden hangisinde verilmiştir?
A) III, II, I B) III, I, II
C) II, I, III D) II, III, I
E) I, III, II
100 – D
En uzun etkili kalsiyum kanal blokörü amlodipindir. Plazma esterazları tarafından metabolize edilen, acil hipertansiyonda yalnızca intravenöz yoldan kullanılan, en kısa yarı ömre sahip kalsiyum kanal blokörü klevidipindir.
101. Aşağıdakilerden hangisi ilaçların metabolizmasında rol alan faz 2 enzimlerinden biridir?
A) Glutatyon S-transferaz
B) CYP3A4
C) Epoksit hidrolaz
D) Dihidropirimidin dehidrogenaz
E) Kolinesteraz
101 – A
Faz 1 EnzimleriSitokrom P450 (en önemli)Dihidropirimidin dehidrogenazPlazma esterazlarıEpoksit hidrolazFaz 2 EnzimleriUDP-glukuronil transferaz (UGT) (Düz ER, mikrozomal
yerleşimli, en önemli)N-asetiltransferazGlutatyon S-transferaz SulfotransferazTiyopürin metiltransferaz
102. Aşağıdakilerden hangisi antikolinesteraz ilaçların kulla-nım endikasyonlarından biri değildir?
A) Açık açılı glokom
B) Fosforlu insektisid intoksikasyonu
C) Diyabetik gastroparazi
D) Kompetetif nöromusküler blokörlerin etkisinin geri çevrilmesi
104. Histamin reseptörleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) H1 reseptörleri adenilat siklazı aktive eder.
B) H2 reseptörleri fosfolipaz C’yi aktive eder.
C) H3 reseptörleri katyonik iyon kanalı ile kenetlidir.
D) H3 reseptörleri primer olarak postsinaptik yerleşimlidir.
E) H4 reseptörleri eozinofiller için kemotaktik etki yapar.
104 – E
Histamin Reseptörleri
H1 reseptörleri
Gq kenetlidir. Düz kaslarda, salgı bezlerinde ve santral sinir sisteminde yaygındır. Histamin, H1 reseptörleri aracılığı ile ter, tükürük ve bronş salgılarını artırır.
H2 reseptörleri
Gs kenetlidir. Düz kaslarda ve mide pariyetel hücrelerinde yay-gındır. Histamin, H2 reseptörleri üzerinden mide asit salgısını artırır.
H3 ve H4 reseptörleri
Gi kenetlidir. H3 reseptörleri presinaptik nöronlarda oto-hete-roreseptör fonksiyonu görür. H4 reseptörleri eozinofil ve nöt-rofillerde yaygındır.
105. Aşağıdakilerden hangisi herediter anjioödem tedavi-sinde kullanılan rekombinant ilaçtır?
A) Ekallantid B) Tolvaptan
C) Karperitit D) Masitentan
E) Palosuran
105 – A
Bradikinin Antagonistleri
İkatibant
Bradikinin B2 reseptörleri bloke ederek C1-esteraz inhibitör eksikliğine bağlı herediter anjioödem, havayolu hastalıkları, termal injüri, asit ve pankreatit tedavisinde subkutan yoldan kullanılır. Deltibant, benzer etkilere sahiptir.
Aprotinin
Kallikrein, tripsin ve plazmin gibi serin proteazları inhibe eder. Pankreatit ve karsinoid sendrom tedavisinde kullanılır. Fibri-nolitik ilaçlara bağlı kanamalarda ve koroner by-pass cerra-hilerinde yararlıdır. Cnryze ve berinert de kallikreini inhibe ederek herediter anjioödem profilaksisinde intravenöz verilir.
Ekallantid
Rekombinant plazma kallikrein inhibitörüdür. Herediter anji-oödem ve kardiyovasküler cerrahilerde kanamaları azaltmak için kullanılır.
Potasyum tutan diüretiklerdir. Toplayıcı tubüllerin apikal membranında epitelyal sodyum kanallarını inhibe ederler. İdrar ile su ve sodyum itrahını artırır, potasyum itrahını azal-tırlar. Potasyum tutan diüretiklerdir. Aldosteron reseptörlerini inhibe etmezler.
Tiazidlerin ve furosemidin hipokalemi yapıcı etkisini önlemek için kullanılırlar. Hiperkalemi, hiperürisemi, hiperglisemi ve hi-perkloremik metabolik asidoz gibi yan tesirleri vardır.
Temel Bilimler / T 40 - 3
30www.tusem.com.tr
Amilorid, plazma lityum düzeyi takip edilerek lityuma bağ-lı nefrojenik diabetes insipidus ve Liddle sendromunda oral yoldan kullanılır. İnhale amilorid, kistik fibroziste mukosiliyer klerensi artırmak için yararlıdır.
107.
I. Antitrombin III etkinliğini artırma
II. Renal eliminasyona uğrama
III. Faktör Xa’yı inhibe etme
IV. Protamin sülfata yanıt verme
Yukarıdakilerden hangileri heparin, düşük moleküllü heparin ve fondaparinuksun ortak özellikleridir?
A) I, II ve III B) I ve III
C) II ve IV D) Yalnız IV
E) I, II, III ve IV
107 – B
Tablo: Heparin, Düşük Moleküllü Heparin (DMAH) ve Fon-daparinuks
Özellik Heparin DMAH FondaparinuksKaynak Biyolojik Biyolojik SentetikAntitrombin III etkinliği
Artırır Artırır Artırır
Hedef IIa / Xa Xa > IIa XaVeriliş yolu Subkutan /
İntravenözSubkutan / İntravenöz
Subkutan
Biyoyararlanım (%) 30 90 100Yarı ömür (saat) 1 4 15Renal eliminasyon Hayır Evet EvetProtamine yanıt Tam Kısmi Yok
108. Aşağıdaki antineoplastik ilaçlardan hangisi hücre bö-lünmesinin dönemlerine spesifik etki yapmaz?
A) Eribulin B) Vinkristin
C) Bleomisin D) İrinotekan
E) Metotreksat
108 – D
Topotekan / İrinotekan
Bitkisel kaynaklı ilaçlardır. DNA topoizomeraz I’i inhibe eder-ler. Döneme spesifik etki yapmazlar. Bulantı-kusma ve myelo-supresyon gibi yan tesirleri vardır. İrinotekan, ön ilaç olup ka-raciğerde karboksiesteraz enzimlerince aktif ilaç haline geçer.
Topotekan, küçük hücreli akciğer kanseri ile over kanserinde kullanılır. İrinotekan, kolorektal, küçük hücreli veya non-small cell akciğer kanserinde yararlıdır.Asetilkolinin etkinliğini artırarak atropin ile tedavi edilen er-ken ve geç dönem diyareye neden olurlar. İrinotekan, gluku-ronil transferaz enziminin genetik olarak eksik olduğu Gilbert sendromunda daha fazla yan tesir yapar.
109. Aşağıdakilerden hangisi astım ve/veya KOAH profilak-sisinde kullanılan uzun etkili selektif β2 reseptör ago-nistlerinden biri değildir?
Lipofilik özelliklerinden dolayı klorazepat dışında oral biyo-yararlanımları tamdır. Midazolam, parenteral yoldan tercih edilir. Plasentaya ve süte geçerler. Gebelikte kullanıldıklarında bebekte solunum depresyonu yaparlar.
Temel Bilimler / T 40 - 3
31 www.tusem.com.tr
Klorazepat ön ilaçtır, midenin asit ortamında aktif ilaç haline gel-meye başlar. Antiasitler, klorazepatın aborbsiyonunu azaltır. Tri-azolam, çok hızlı absorbe edilir. Diazepam ve klorazepatın aktif metaboliti diğer benzodiazepinlere kıyasla daha hızlı emilir. Bu iki ilacın yarı ömrü uzun olmasına karşın etkileri hızlı başlar.
Karaciğerde metabolize edilirler. Diazepam, klorazepat, klor-diazepoksit, prazepam, CYP enzimleri ile desmetildiazepama dönüştükten sonra konjugasyon ile faz II’ye uğrar. Faz I meta-bolitleri daha aktif ve daha uzun etkilidir.
Alprazolam ve triazolam, alfa-hidroksi metabolitine uğrayıp hızla konjuge edilir. Triazolam, kısa yarı ömre sahip olduğu için anksiyolitik amaçlı kullanılmaz, hipnotik amaçlı verilir.
Lorazepam ve oksazepam, faz I’e uğramadan doğrudan faz II reaksiyonu ile konjugasyona uğrar ve aktif metabolit oluştur-mazlar. Yaşlılarda veya karaciğer hastalığı olanlarda lorazepam ve oksazepam tercih edilir.
111. Proton pompa inhibitörleri ile ilgili aşağıdaki ifadeler-den hangisi yanlıştır?
A) H+, K+, ATP’azı irreversibl inhibe ederler.
B) Yarı ömürleri 0.5-2 saat olmasına karşın etkileri 24-48 saat sürer.
C) Mide pariyetel hücrelerinde iyon tuzağına uğrarlar.
D) Oral absorpsiyonları besinler tarafından azaltılır.
E) Böbrekler yoluyla değişmeden elimine edilirler.
Bazik yapılı ön ilaçlardır. Oral yoldan aktiftirler. Mide lümenin-de parçalanmamaları için barsak kaplamalı kapsül veya tablet şeklindedirler.
Besinler oral absorpsiyonlarını azaltır. Sabah kahvaltısından 1 saat önce alınmaları önerilir. Karaciğerde ilk geçiş etkisine uğrayarak elimine edilirler. Böbrek yetmezliğinde dozlarının azaltılmasına gerek yoktur.
Oral verildiklerinde kana geçen bazik yapılı ön ilaç, mide pa-riyetel hücrelerinde iyon tuzağına uğrayarak asit ortamında reaktif sulfenilamid türevlerine dönüşür ve H+, K+, ATP’azı (proton pompası) irreversibl inhibe eder.
Yarı ömürleri kısa (0.5-2 saat) olmasına karşın proton pom-pasını irreversibl inhibe ettikleri için etkileri 24-48 saat sürer.
Mide asit sekresyonunu full inhibe etmeleri 4-5 gün sonra olur, ilacı bıraktıktan sonra 4-5 gün devam eder.
H2 reseptör blokörlerinin aksine hem açlık hem de besinlerle uyarılan mide asit sekresyonunu inhibe ederler. Asetilkolin, gastrin ve histamin ile stimüle edilmiş asit salgısını da baskı-larlar. Mide asit sekresyonunu en güçlü bloke eden ilaçlardır.
112. Aşağıdakilerden hangisi oral yoldan kullanılan bir ilacın plazma konsantrasyon zaman grafiğinin altında kalan alanını (EAA) etkilemez?
A) Presistemik eliminasyon
B) Eliminasyon hız sabitesi
C) İlacın dozu
D) İlacın reseptöre afinitesi
E) Başka bir ilaçla birlikte kullanılması
112 – D
Eğri altında kalan alan (EAA)
İlacın absorpsiyon oranını ve absorpsiyon hızını (biyoyararla-nımını) gösteren en iyi parametredir.
Aynı etken maddeyi aynı miktarda içeren ilaçlara farmasötik eşdeğer denir. Aynı yolla uygulanan, aynı etken maddeyi aynı miktarda içeren ve biyoyararlanımları benzer (%80-125) olan ilaçlar biyoeşdeğer olarak tanımlanır. Biyoeşdeğer ilaçların ben-zer klinik etki oluşturmasına terapötik eşdeğerlik adı verilir.
Eğri altında kalan alanı etkileyen faktörler
Absorpsiyonu etkileyen faktörler
İlacın dozu
Presistemik eliminasyon
Eliminasyon sabitesi
Birlikte başka ilaç kullanmak
113. Aşağıdakilerden hangisi metilksantinlerin etki meka-nizmalarından biri değildir?
Hepatotoksik ilaçlardır. Karaciğer transaminazlarını artırırlar. Karaciğer transaminazları ilaca başlamadan, ilaca başladıktan 1-2 ay sonra ve ardından her 6-12 ayda ölçülmelidir. Transa-minaz aktivitesi 3 katın üzerinde devam eden hastalarda ke-silmeleri gerekir.
Plazma kreatin kinaz aktivitesini artırırlar. Kombine ilaç kul-lananlarda kreatin kinaz aktivitesi mutlaka takip edilmelidir. Kreatin kinaz yüksekliğinde ilaç kesilmelidir.
Myopati yan tesirleri, en sık birlikte başka ilaçla kombine kul-lanımlarında ortaya çıkar. CYP3A4-bağımlı statinler, gemfibro-zil en fazla olmak üzere, fibratlar, verapamil, amiodaron, mak-rolidler, ketokonazol, siklosporin, HIV-proteaz inhibitörleri, nefazodon, paroksetin veya venlafaksin gibi CYP3A4 enzimini inhibe eden ilaçlarla alınırsa daha fazla myopati yapar.
CYP3A4 enzimlerini indükleyen fenitoin, griseofulvin, barbitü-rat, rifampin ve rosiglitazon, CYP3A4 ile metabolize olan sta-tinlerin myopati risklerini azaltır.
Verapamil, ketokonazol, makrolidler ve siklosporinle kullanımı en uygun statinler pravastatin ve rosuvastatindir.
115. Karaciğer yetmezliği olan hastalarda aşağıdaki antibiyo-tiklerden hangisinin dozunu ayarlamaya gerek yoktur?
Nalidiksik asit / NitrofurantoinDoksisiklin dışındaki tetrasiklinlerUzun etkili sulfonamidler
116. Glutamat reseptörleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) NMDA, AMPA ve kainik asit (KA) reseptörleri katyo-nik iyon kanalı ile kenetlidir.
B) Metabotropik reseptörleri G protein bağımlıdır.
C) AMPA ve KA reseptörlerinin aktivasyonu dinlenme membran potansiyeline neden olur.
D) AMPA reseptör aktivasyonu ile Ca2+ iyonlarına geçir-genlik artışı olur.
E) NMDA reseptörleri öğrenme ve bellekte önemli olan long-term potansiyalizasyonda rol oynar.
116 – D
Glutamat
Presinaptik nörondan salgılanıp postsinaptik reseptörlerini aktive eder. Etkisi glia hücreleri tarafından geri alınarak son-landırılır. Santral sinir sistemindeki en önemli eksitatör mad-dedir (sonra aspartat). Ağrı oluşumunda rol alır.
NMDA, AMPA ve kainik asit (KA) reseptörleri katyonik iyon ka-nalı ile kenetlidir. Metabotropik reseptörleri G protein bağım-lıdır. AMPA ve KA reseptörlerinin açılması dinlenme membran potansiyeline neden olur (NMDA rol almaz).
AMPA reseptör aktivasyonu ile Na+ ve K+ iyonlarına geçirgen-lik artmasına karşın Ca2+ iyonlarına artmaz.
NMDA reseptörleri üzerinde glisin, fensiklidin, ketamin ve magnezyum bağlanma bölgeleri vardır. Ekstraselüler magnez-yum artışı NMDA reseptörlerini bloke eder.
NMDA reseptörlerinin aşırı uyarılması ile nöronlarda nekroz meydana gelir. Hipokampusta bulunan NMDA reseptörleri öğ-renme ve bellekte önemli olan long-term potansiyalizasyon-da rol oynar.
Temel Bilimler / T 40 - 3
33 www.tusem.com.tr
117. Aşağıdaki nöromusküler blokör ilaçlardan hangisi oto-nomik gangliyonları, kardiyak muskarinik reseptörleri ve histamin sekresyonunu etkilemez?
A) Süksinilkolin B) Atraküryum
C) Veküronyum D) Panküronyum
E) Roküronyum
117 – C
Tablo: Nöromusküler Blokörler
İlaç Gangliyonlara etki
Kardiyak muskarinik reseptörlere etki
Histamin salgılanması
Potens
Süksinilkolin Stimülasyon Stimülasyon Hafif 0.4Atraküryum Yok Yok Hafif 1.5Sis-atraküryum Yok Yok Yok 2.0Tubokürarin Zayıf blok Yok Orta 1Panküronyum Yok Orta blok Yok 6Roküronyum Yok Hafif blok Yok 0.8Veküronyum Yok Yok Yok 6Gallamin Yok Güçlü blok Yok 1.2
118. Aşağıdaki sefalosporinlerden hangisi vankomisine di-rençli Enterococcus faecalise yeterli etki yapmasına karşın Pseudomonas aeruginosa ve Bacteroides fragi-lise etkisi sınırlıdır?
A) Seftarolin B) Seftazidim
C) Sefotetan D) Sefaperazon
E) Sefoksitin
118 – A
Tablo: Sefalosporinler
Özellik SefalosporinParenteral verilen I.kuşak Sefazolin / SefalotinCerrahi profilaksilerde en fazla tercih edilen
Sefazolin
Oral ve parenteral verilen II.kuşak
Sefuroksim
Sefamisin yapısında olup aneo-roblara en etkili
Sefoksitin / Sefotatan / Sefmetazol
Safra ile elimine edilen SefaperazonBöbrek ve safra ile dengeli elimine edilen ve yarı ömrü en uzun olan
Seftriakson
Böbrek yetmezliğinde doz ayar-lanmasına gerek olmayan
Sefaperazon / Seftriakson
Psödomonasa en etkili olan Seftazidim / SefaperazonEnterokoklara etkili olan SeftarolinMetisilin dirençli S.aureusta kullanılan
Seftarolin / Seftobiprol
119. Metoklopramid ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) 5-HT3 ve D2 reseptörlere antagonist etki yapar.
B) 5-HT4 ve muskarinik reseptörlere agonist etki yapar.
C) Vagotomi sonrası mide boşalmasını hızlandırmak için kullanılır.
Dopaminerjik D2 ve serotonerjik 5-HT3 reseptörlerini bloke eder. Serotonerjik 5-HT4 ve muskarinik reseptörlere agonist etki yapar. Antiemetik ve prokinetik etkisi vardır. Dışkının su içeriğini değiştirmez.
Gastroözefageal reflü, diyabetik gastroparazi, vagotomi son-rası mide boşalmasının hızlandırılması, nonülser dispepsi, ke-moterapiye bağlı bulnatı-kusmanın önlenmesi, taşıt tutması ve postpartum laktasyonun stimülasyonunda kullanılır.
Akut distoni, Parkinsonizm ve tardif diskinezi gibi ekstrapi-ramidal yan tesirlere neden olur. Prolaktin düzeyini artırarak amenore-galaktore, infertilite, menstrüel bozukluk, impotans ve jinekomasti yapabilir.
120. Aşağıdaki monoklonal antikorlardan hangisi IL-2 aracılı reseptör aktivasyonunu önler ve organ transplantas-yonlarında organ reddini önlemek için kullanılır?
A) Muromonab B) Adalimumab
C) Tocilizumab D) Rituksimab
E) Basiliksimab
120 – E
Daklizumab / Basiliksimab
IL-2 reseptörlerinin alfa altbiriminde bulunan CD25’e bağla-narak IL-2 aracılı reseptör aktivasyonunu önlerler. Daklizumab insan kaynaklı, basiliksimab şimeriktir. Organ transplantas-yonlarında (en fazla renal) reddi engellemek için kullanılırlar.
Klinik Bilimler / T 40 - 3
34www.tusem.com.tr
KLİNİK TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR
1. Kırk sekiz yaşında erkek hasta göğüs ağrısı şikayeti ile kliniğe başvuruyor. Hastanın anamnezinde göğüs ağrı-sının son 6 aydır devam ettiği ve dil altı kullandığında rahatladığı öğreniliyor. Hastanın özgeçmişinde hipertan-siyonunun olduğu ve babasının 55 yaşında akut koro-ner sendrom ile eksitus olduğu tespit ediliyor. Hastaya rutin tetkikler sonrasında eforlu EKG öneriliyor. Hasta-ya efor uygulanırken herhangi bir şikayetinin olmadığı ancak eforun 5. Dakikasında tansiyon arteryel değerinin 230/120 mmHg’a yükseldiği tespit ediliyor. Hastaya bu aşamadan sonra aşağıdakilerden hangisi yapılmalıdır?
A) Miyokardiyal PET’e yönlendirmek
B) Teste devam etmek
C) Koroner anjiografiye almak
D) Antihipertansif dozunu artırmak
E) Testi derhal sonlandırmak
1 – B Tipik bir stabil anjina pektoris sorusu. Bu soruda sorulmak iste-nen efor testinin mutlak ve rölatif durdurma endikasyonlarını sorgulamaktır. Özellikle asemptomatik hipertansif hastalarda egzersizi durdurmak rölatif endikedir yani bu hasta için egzersize devam etmek en uygun yaklaşımdır. Aşağıdaki tablolarda egzer-siz testinin mutlak ve rölatif durdurma endikasyonları verilmiştir;
EGZERSİZ TESTİ DURDURMA ENDİKASYONLARI (KESİN)
***ST elevasyonu
***sistolik kan basıncında 10 mmHg düşme, eforun artması-na rağmen,iskemi bulgularıyla beraber
***orta yada ciddi angina
***SSS semptomları (ataksi, baş dönmesi, presenkop)
2. Elli beş yaşında erkek hasta kardiyoloji polikliniğine sta-bil anjina pektoris atakları ile başvuruyor. Çekilen istira-hat EKG’si normal ve ekokardiyografisinde duvar hareket kusuru saptanmayan hastaya bundan sonraki aşamada invaziv olmayan bir görüntüleme yöntemi uygulanıyor. Aşağıdaki yöntemlerden hangisinin bu hastada koroner arter hastalığını tespit etmede spesifitesi en yüksektir?
A) Kardiyak MRI duvar hareket görüntüleme
B) SPECT miyokard perfüzyon görüntüleme
C) Dobutamin ekokardiyografi
D) Koroner anjiografi
E) Miyokardiyal perfüzyon PET
2 – A
TUS’da özellikle beklediğimiz bir alan; koroner arter hastalığında non-invaziv görüntüleme yöntemlerinin sensitivitesi ve spesifi-tesidir. Dünyada invaziv en sensitif ve spesifik görüntüleme yön-temi koroner anjiografidir. Soruda sorulan ise non-invaziv yön-temler içinde en spesifik olandır. Burada non-invazivler içinde en sensitif ve spesifik olan koroner BT anjiografidir. Koroner (kardi-yak) BT anjiografi sonrası en sensitif miyokard perfüzyon PET, en spesifik ise kardiyak MRI ile duvar hareket görüntülenmesidir.
(Kaynak: Harrison’s internal medicine 19th edition, page 270e-9)
3. Kırk sekiz yaşında kadın hasta bilinen hiçbir hastalığı yokken 1 saat önce başlayan ve şiddeti gittikçe artan nefes darlığı şikayeti ile acil servise başvuruyor. Has-tanın çekilen EKG’sinde ST segment elevasyonlu MI tespit ediliyor ve koroner anjiografiye alınıyor. Hastaya revaskülarizasyon yapılıyor ve uygun medikal tedavi sonrası taburcu ediliyor. Hasta yaklaşık 1 ay sonra kont-role geliyor ve nefes darlığı geliştiğinden bahsediyor. Fiziksel muayenesi tamamen normal olan hastaya EKO yapılıyor ve EF’si %50 tespit ediliyor. Bu hastanın mev-cut şikayetine aşağıdaki medikal tedavilerden hangisi neden olmuştur?
A) Metoprolol B) Prasugrel
C) Nitrat D) Tikagrelor
E) Atorvastatin
Klinik Bilimler / T 40 - 3
35 www.tusem.com.tr
3 – D
Vakada verilen hastada akut MI sonrası medikal tedaviden bi-rinin yan etkisi sorgulanmaktadır. Seçeneklere dikkat edecek olursak yeni nesil antiagreganlardan tikagrelor, adenozin bi-rikimi sonrası nefes darlığına neden olmaktadır ve soruda bu yan etki sorgulanmaktadır.
4. Altmış sekiz yaşında kadın hasta nefes darlığı şikayeti ile acil servise başvuruyor. Hastanın öyküsünde 2 yıl önce akut koroner sendrom nedeni ile perkütan ko-roner girişim yapıldığı öğreniliyor. Hastanın ekokardi-yografisinde EF’si %30 olarak tespit ediliyor. Aşağıdaki medikal tedavilerden hangisi bu hastanın sağkalımı üzerine olumlu etki sağlamaz?
A) Sacubitril B) Eplerenon
C) Atenolol D) Valsartan
E) Serelaksin
4 – C
Vaka ejeksiyon fraksiyonu düşük kalp yetmezliğinde mortaliteyi azaltan ilaçlar ile ilgilidir. Özellikle seçeneklerde B-blokerlerden atenolol verilmiş olup kalp yetmezliğinde mortalite azaltıcı B-blokerler içinde yer almaz. Mortaliteyi azaltan B-blokerler (metoprolol, bisoprolol, karvedilol ve nebivololdür)
5. Aşağıdakilerden hangisi insan hücrelerinde transfor-masyona ve tümör oluşumuna neden olabilen virüsler-den değildir?
A) Adenovirüs
B) Epstein-Barr virüs
C) Human T lenfotropik virüs- 1 (HTLV-1)
D) HHV-8
E) İnsan papiloma virüs
5 – A
Adenovirüsler, onkojenik zarfsız, DNA virüsleri olup hayvan-larda sarkom yapmasına karşın insanlarda kansere neden olmaz.Diğer seçeneklerde yer alan virüsler ise insanlarda kansere neden olabilen onkojenik virüslerdir. Hepatit B, he-patit C, HTLV-1, HTLV-5 virüsü de insanlarda onkojenik olan virüslerdir.
6. Derisinde peteşileri bulunan ve perinükleer ANCA po-zitif sistemik küçük damar vasküliti tanısı ile takip edil-mekte olan bir hastanın son 24 saattir giderek artan ne-fes darlığı ve kuru öksürük şikayetlerinin olması üzerine çekilen akciğer grafisinde bilateral yamalı infiltrasyonlar tespit ediliyor. Ateşleri 3 günden beri subfebril seyreden hastanın hemoglobin seviyesinde aşikar bir kanama olmamasına rağmen son 48 saat içinde transfüzyon ge-rektirmeyen 2 mg/dl düşüş dikkat çekiyor. Yapılan DLCO testinde diffüzyon kapasitesi yüksek tespit ediliyor. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hastane kaynaklı pnömoni
B) Akut intertisial pnömoni
C) Non-spesifik intertisial pnömoni
D) Akut eozinofilik pnömoni
E) Pulmoner hemoraji
6 – E ANCA pozitif vaskülit tanısı ile tespit edilen bir hastada akut başlangıçlı ve kısa sürede progrese olan nefes darlığı verildi-ğinde aklımıza öncelikle gelmesi gereken mortal bir tutulum şekli olan pulmoner hemoraji olmalıdır. Soruda bizi ayrıca ce-vaba yönlendiren görünür kanama olmamasına rağmen Hb düşüşü ve DLCO yükselişidir. Sorunun cevabına sadece DLCO artışından bile gidilebilir çünkü şıklarda pulmoner kanama dı-şındakiler DLCO’yu azaltacaktır.
7. Kırk bir yaş erkek hasta yirmili yaşlarında olan idiopatik derin ven trombozu öyküsü ile warfarin kullanmaktadır. Hasta son 5 yıldan beri nefes darlığı ve arada olan kuru öksürük şikayetleri üzerine hastaneye başvuruyor. Daha önce 2 kez pulmoner tromboemboli öyküsü de bulunan hastanın tedavi uyumunun düşük olduğu tahmin ediliyor. Akut olarak şikayetlerinde artış olmayan ve fizik muaye-nesinde alt ekstremitede tromboz düşündüren bulgu ol-mayan hastada kronik pulmoner tromboemboli tanısını koymak için en iyi tetkik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Fibrin yıkım ürünü ölçümü
B) Pulmoner BT anjiografi
C) Pulmoner arter kataterizasyonu ve anjiografi (klasik anjiografi)
D) Ventilasyon-perfüzyon sintigrafisi
E) Yüksek rezolüsyonlu akciğer bilgisayarlı tomografisi (HRCT)
Klinik Bilimler / T 40 - 3
36www.tusem.com.tr
7 – D
Her TUS’un klasikleşmiş bir PTE sorusu. Şıkları nedeni ile zor sayılabilecek bir soru. Soruyu çözerken dikkat edilmesi gere-ken en önemli yer bu vakanın akut değil kronik PTE vakası olmasıdır. Kronik PTE tanısında en sensitif yöntem ventilas-yon perfüzyon sintigrafisidir. Bu soruya verilen en sık yanlış cevap akut PTE tanısında öncelikle kullandığımız pulmoner BT anjiografi olacaktır. BT anjiografi kronik vakaların yarısında normal inceleme olarak sonuçlanacak ve tanının atlanmasına neden olacaktır. Diğer şıkların kronik PTE tanısında yeri yoktur.
8. Acil servise pnömoni kliniği ile başvuran bir kişinin has-taneye yatırılıp yatırılmayacağına karar verirken aşağı-dakilerden hangisi değerlendirilmez?
A) Yaşı
B) Arteryal kan basıncı
C) Bilinç durumu
D) Solunum sayısı
E) Serum kalsiyum düzeyi
8 – E
Pnomoni ile başvuran hastalarda hastaneye yatış ihtiyacını be-lirlemekte kullanılan en meşhur iki sistem CURB-65 ve pnomoni ciddiyet indeksidir (PSI). PSI çok parametreli ve ezberlemenin mümkün olmadığı ve bu yüzden soru çıkarmayacak sistemdir. SOru için adayımız 5 parametresi bulunan CURB-65 sistemidir.
C - Konfüzyon
U - Üre yüksekliği
R - Respirasyon sayısı
B - Kan basıncı
65 yaş ve üzeri olması
9. Otuz bir yaşında erkek hasta son 1 yıldır gittikçe artan el ve ayaklarda büyüme, şiddetli baş ağrıları ve seste kabalaşma şikayeti ile kliniğe başvuruyor. Hastanın herhangi bir ilaç kullanmadığı ve başka bir hastalığı-nın olmadığı öğreniliyor. Bu hasta için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir?
A) En sık nedeni hipofiz adenomudur.
B) Tanıda ilk IGF-1 düzeyi ölçülür.
C) Cerrahi düşünülmeyen hastaya ilk tedavi GH resep-tör antagonisti başlanabilir.
D) Cerrahi uygulanan hastada takip GH ile yapılabilir.
E) Kolon polip ve kolon karsinomu insidansı artmıştır.
9 – C Vaka kolay bir akromegali vakasıdır.
• Akromegalinin en sık nedeni GH sekrete eden hipofiz ade-nomudur (%95).
• Tanı algoritmasında ilk IGF-1 ölçülür.
• Esas tedavisi cerrahidir ancak cerrahi yapılamayan veya kabul etmeyen hastalarda ilk medikal tedavi somatostatin analoglarıdır.
• Kolon polip ve kolon karsinom insidansı artmıştır.
• Cerrahi sonrası veya medikal tedavi sonrası takipleri GH veya IGF-1 ile yapılabilir.
(Kaynak: Harrison’s internal medicine 19th edition, page 2270)
10. Elli iki yaşında kadın hasta kilo alma, yaygın kemik ağrı-sı, yüzde kıllanma ve karın bölgesinde mor renkli çizgi-lenme şikayeti ile kliniğe başvuruyor. Hastanın bakılan serum ACTH düzeyi yüksek tespit ediliyor ve yüksek doz deksametazon supresyon testi yapılıyor. Yüksek doz deksametazon testi düşük çıkan hastaya bundan sonraki aşamada aşağıdakilerden hangisi yapılmalıdır?
A) Adrenaller için bilgisayarlı tomografi
B) Transsfenoidal hipofiz cerrahisi
C) Petrozal sinüs örneklemesi
D) Bilateral adrenelektomi
E) Gece tükrük kortizol ölçülmesi
10 – C
Cushing algoritması TUS’da sorulacak yerlerdendir. Vakada ACTH bağımlı cushing de iki test yapılır. Bunlar; yüksek doz deksametazon supresyon testi ve CRH stimülasyon testidir. Bu teslerden herhangi biri veya ikisi de negatifse inferiyor petro-sal sinüs örneklemesi yapılır.
Klinik Bilimler / T 40 - 3
37 www.tusem.com.tr
11. Otuz dört yaşında erkek hasta çok su içme, çok idrara çıkma ve epigastrik bölgede ağrı şikayeti ile kliniğe baş-vuruyor. Hastanın yapılan endoskopisinde peptik ülser tespit ediliyor. Laboratuar analizinde serum kalsiyum seviyesi 12.5 mg/dl olarak tespit edilen hastanın serum parathormon düzeyi düşük bulunuyor. Bu aşamadan sonra aşağıdakilerden hangisini yapmak uygun değildir?
A) 24 saatlik idrar kalsiyumu ölçülmesi
B) PTHrP ölçülmesi
C) Kalsitriyol ölçülmesi
D) Kemik sintigrafisi
E) 25 OH D ölçülmesi
11 – A
Vaka hiperkalsemi etyolojisi sorgulanmıştır. PTH seviyesi dü-şük olan hastada PTHrP, kalsitriyol, 25 OH D vitamini ölçülür. Özellikle serum kalsiyum seviyesi 12 mg/dl üzerinde olan vakalara malign hiperkalsemi olma ihtimali yüksektir ve me-tastazı belirlemede kemik sintigrafisi kullanılır. 24 saatlik idrar kalsiyumu ise PTH yüksek vakalarda bakılmalıdır.
12. On sekiz yaşında erkek hasta aşırı zayıflama, çok su içme ve çok yemek yeme şikayetleri ile kliniğe başvu-ruyor. Bakılan açlık kan şekeri düzeyi 216 mg/dl olan hasta için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Geçirilmiş kabakulak enfeksiyonu etyolojide suçlan-maktadır.
B) Beta hücrelerinde T lenfosit infiltrasyonu mevcuttur.
C) Öncelikle tedavide biguanidler kullanlmalıdır.
D) C-peptid düzeyi düşüktür.
E) Tedavide pramlintid kullanılabilir.
12 – C
Vaka muhtemel bir tip 1 DM vakasıdır. Tip 1 DM ‘da;
●Genetik, çevresel ve immünolojik faktörler gelişiminde rol alır.
●Genellikle 20 yaşından önce ortaya çıkar.
●Beta hücrelerine karşı otoimmünite altta yatan ve otoanti-korlar sıklıkla pozitif saptanır.
○Anti- Glutamik asit dekarboksilaz (GAD) antikorları ve Adacık hücre antikorları sorumludur.
•Beta hücrelerde T lenfosit infiltrasyonu vardır.
•Otoimmün yanıtın başlamasında kabakulak, rubella ve co-xackievirusler etkilidir.
13. Balayından döndükten sonra dizüri, sık idrara çıkma yakınmaları olan 22 yaşında bir kadın hastanın idrar kültüründe kanlı agarda beyaz, hemoliz oluşturmayan, Gram pozitif kok üremiş, EMB agarda ise üreme gö-rülmemiştir. Bakterinin koagülaz negatif, katalaz pozitif ve novobiyosine dirençli olduğu saptanmıştır. Bu has-tada etken aşağıdaki bakterilerden hangisidir?
A) Staphylococcus epidermidis
B) Streptococcus agalactiae
C) Streptococcus epidermidis
D) Stapylococcus saprophyticus
E) Enterococcus faecalis
13 – D
Soruda Stapylococcus saprophyticus’a bağlı olarak gelişen balayı sistiti ve bakterinin mikrobiyolojik özellikleri tanımlan-maktadır.
Stapylococcus saprophyticus üreaz enzimi pozitif olup, bayan-larda balayı sistitinin E.coli’den sonra 2. en sık etkenidir.
14. Elli sekiz yaşında, taze rektal kanama şikayeti ile baş-vuran bayan hastanın hemodinamik bulguları destek tedavisi ile stabilize edilemiyor. Bu hasta için en uygun yaklaşım aşapıdakilerden hangisidir ?
A) Rektosigmoidoskopi yapılmalı, birşey bulunamaz ise kolonoskopi yapılmalıdır.
B) Kolonoskopi yapılmalıdır.
C) Acil cerrahi yapılmalıdır.
D) İlk önce sintigrafi çekilmeli sonucuna göre anjiyog-rafi yapılmalıdır.
E) Üst endoskopi yapılmalı, temiz ise anjiyografi yapıl-malıdır.
14 – E
Hemodinamisi stabil olmayan hastanın ilk önce üst GIS kana-ma yakınması üst endoskopisi ile ekarte edilir, eğer üstten ka-namıyor ise anjiyografi yapılmalıdır
Klinik Bilimler / T 40 - 3
38www.tusem.com.tr
15. Elli beş yaşında bayan hasta, epigastrik ağrı, bulantı ve kusma şikayetleri ile başvuruyor. Amilaz değeri norma-lin 5 katı kadar artmış olan hastada aşağıdakilerden hangisi bu hastalık için olası bir neden değildir ?
A) Hipokalsemi B) Alkol
C) Hiperlipidemi D) Mikrolitiyazis
E) Viral enfeksiyon
15 – A
Akut pankreatit tanısı olan hastanın etyolojisinde alkol, hiper-lipidemi, mikrolitiazis, viral enfeksiyon ve hiperkalsemi yer alır.
16. Yirmi iki yaşında bayan hasta halsizlik ve eklem ağrıla-rı nedeni ile tetkik ediliyor. ALT 84, ALP, GGT, bilirubin değerleri normal, sedimentasyonu yüksek ve gamaglo-bulinleri artmış bulunuyor. HBsAg (-), HCV (-), ANA (-), ASMA (+), AMA (-), USG normal saptanan hastada en uygun tedavi aşağıdakilerden hangisidir ?
A) Diyet ve egzersiz B) Steroid
C) Ursofalk D) Tenofovir
E) Antikoagulasyon
16 – B
Genç - orta yaş bayan hasta , ASMA pozitifliği, ALT - AST yük-sekliği otoimmun hepatit için karekteristiktir. Tedavide im-munsupresif ajan kullanılabilinir.
17. Elli beş yaşında bayan hasta uzun yıllar halsizlik ve ka-şıntısı varken son dönemde sarılığı da başlamış. Total bilirubin 10 mg/dl, ALP yüksek bulunuyor. Hepatit mar-kerları negatif, ANA (-), LKM-1 (-) olan hastada hiper-gamaglobulinemi ve hiperlipidemi mevcuttur. Tetkik-lerinde osteoporoz da saptanan hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir ?
A) Primer sklerozan kolanjit
B) Otoimmun hepatit
C) Koledok taşı
D) Primer biliyer siroz
E) Sekonder biliyer siroz
17 – D
Orta yaş, kaşıntı ve sarılığı olan bayan hasta, hiperlipidemisi mevcut; primer biliyer siroz için karekteristiktir.
18. Vücuttaki demirin dağılım miktarı aşağıdakilerden han-gisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Hemoglobin, miyoglobin > RES (depo demiri) > transferin (transport demiri)
B) RES (depo demiri) > transferin (transport demiri) >Hemoglobin, miyoglobin
C) Transferin (transport demiri)> Hemoglobin, miyog-lobin > RES (depo demiri)
Normalde total vücut demiri 4 gramdır: %70’i hemoglobin-yani eritrositlerde ve miyoglobinde, %30’u depo demiri-KC, dalak, Kİ’nde ferritin-hemosiderin olarak, %1’i ise transferrine bağlı transport demiri olarak bulunur (en az kısım).
19. Aşağıdakilerden hangisi genel bir hemoliz bulgusu de-ğildir?
A) Azalmış MCV
B) Artmış plazma hemoglobin düzeyi
C) Artmış retikülosit sayısı
D) Polikromatofili
E) İndirekt bilirubin artışı
19 - A
Hemolitik anemilerde MCV genellikle normaldir (sadece tala-semilerde MCV düşük); atak dönemlerinde retikülositoz ne-deniyle MCV artmış olabilir.
1. Artmış eritrosit yıkımı: Eritrositin RES makrofajında eks-travasküler yıkılmasıyla, veya intravasküler alanda yıkılma-sıyla; hemoglobin, hem ve globin açığa çıkar, LDH salınır. HEM’den oluşan bol miktarda indirekt bilirübin karaciğere gelerek çoğu direkt bilirübine çevrilir, safra içinde barsağa geçer (çevrilemeyenler birikir serumda indirekt bilirübin artar, total bilirübin< 5-6 mg/dl). Barsağa gelen bol mik-tarda direkt bilirübin yıkılır, bol miktarda ürobilinojen ve sterkobilinojen oluşur. İdrarda ürobilinojen artar, gaytada ise hem ürobilinojen, hem de sterkobilinojen artar.
İntravasküler hemolizde, yukarıdaki bulguların yanında, hemoglobin ve hemi RES’e taşıyan, taşıyıcı proteinle-rin düzeyi -özellikle ciddi akut hemolizde- belirgin azalır
Klinik Bilimler / T 40 - 3
39 www.tusem.com.tr
(HAPTOGLOBİN, HEMOPEKSİN düşüklüğü). İntravasküler hemoliz ağırsa hemoglobin ve parçacıkları tam temizlene-mez (HEMOGLOBİNEMİ), kalan hemoglobin böbrekler-den filtre olur (HEMOSİDERİNÜRİ, HEMOGLOBİNÜRİ).
2. Kompansatuvar artmış eritrosit yapımı:Retikülositoz (MCV artışı yapabilir), PY’de normoblastlar, kemik iliğinde eritroid hiperplazi olur (M/E oranı normalde 3/1 iken 1/1).
3. Hasar görmüş eritrositler: Eritrosit morfolojisi bozulur (Sfe-rosit, eliptosit, şistosit vb, Heinz cisimciği gibi birikimler).
20. Aşağıdakilerden hangisi damar endotelinden kaynak-lanan antikoagülan etkili bir madde değildir?
A) Heparan sülfat B) PGI2
C) Trombomodülin D) vWF
E) Nitrik oksit
20 – D
vWF damar endotelinden salgılanan pro-koagülan bir madde-dir, diğer şıklar antikoagülandır.
21. Aşağıdakilerden hangisi kronik myelositer lösemi’nin bir özelliği değildir?
A) Ph kromozomu (9-22 translokasyonu)
B) Masif splenomegali
C) PY’nin kemik iliğine benzemesi
D) AML riski olması
E) Hiposelüler kemik iliği
21 – E
KML
• KML, kök hücreden kaynaklanan, granülositik seri hücre-lerinin aşırı üretilmesi( lökositoz-lökoeritroblastozis) ve belirgin splenomegali ile seyreden bir hastalıktır.
• Hastalığın özgün bulgusu Ph kromozomu (9-22 translo-kasyonu), % 90 saptanır, Bcr-Abl geni >%95 saptanır (PCR, FİSH gibi moleküler testlerle!).
• Nötrofil LAP skoru düşüktür.
• Kemik iliği hiperselülerdir, granülosit ve megakaryositik elemanlarda belirgin artış vardır.
• Hastalık blastik döneme ilerlerse çoğunlukla AML’ye, na-diren de ALL’ye dönüşür.
22. Aşağıdakilerden hangisi plazma hücre diskrazilerden değildir?
23. 60 yaşında erkek hastada kaşıntı ve halsizlik şikaye-ti araştırılırken Non-Hodgkin lenfoma tanısı konuyor. Servikal ve ingüinal lenf nodları saptanan bu hastanın evresi aşağıdakilerden hangisidir?
A) IA
B) IIB
C) IIIA
D) IIIB
E) IVA
23 – C
Diyaframın iki tarafında LAP tarif edilmiş, B grubu semptom yok, evre IIIA’dır.
Evreleme: Hastalığın yayılımını belirlemek ve tedavisini plan-lamak için Ann-Arborr evrelemesinin yapılması gerekir. Evre-leme için fizik muayene, ultrasonografi, abdomen ve toraks tomografisi (veya manyetik rezonans görüntüleme), PET scan kullanılır. Kemik iliği incelemesi erken evre hastada gerekli de-ğildir (PET/CT evreleme ve tedaviye yanıtın izlenmesinde -HL ve DBHL gibi yüksek dereceli NHL’ler için- kemik iliği inceleme-sinin yerini almıştır).
Evre Hodgkin hastalığında prognozu gösteren en önemli pa-rametredir. Evre, yaş, klinik, lab kriterleri kullanılarak birçok prognostik sistem geliştirilmiştir.
Klinik Bilimler / T 40 - 3
40www.tusem.com.tr
Evre I Tek bir lenf nodu bölgesi veya tek bir ekstranodal organın parsiyel tutulumu (IE)Evre II Diyaframın aynı tarafında iki veya daha fazla lenf nodu bölgesi tutulumuEvre III Diyaframın iki tarafında da birden fazla lenf nodu bölgesi, dalak tutulumu olabilir (IIIS) Evre IV Kemik iliği veya karaciğer tutulumu veya diğer ekstranodal bir organın diffüz tutulumu (lenf nodu tutulumu var veya yok) Dalak tutulmuşsa S; ekstranodal tutulum E; sistemik semptomların varlığı B, yokluğu A ile gösterilir.Ekstranodal tutulum hafif ve komşuluk yolu veya lokalize ise ise bölge gibi değerlendirilir, uzak ve belirgin ise evre IV olur.Mediastenin >1/3’ünde lezyon, veya diğer yerlerde >10 cm kitle lezyonları, kitlesel hastalık (bulky disease) X ile gösterilir.
24. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde FeNA oranı %1’in al-tında değildir?
A) Prerenal akut böbrek yetmezliği
B) Akut glomerülonefrit
C) Kontrast nefropati
D) Rabdomiyoliz
E) Akut tübüler nekroz
24 – E
FeNa %1 altında olması prerenal ABY için karekteristik olmak-la birlikte rabdomiyoliz, kontrast nefropati, akut glomerulo-nefrit ve obstrüktif nefropati erken döneminde de görülebilir.
25. Aşağıdakilerden hangisi rabdomiyoliz ile ilgili doğru bir ifade değildir?
A) Rabdomiyoliz sonucu hiperfosfatemi oluşabilir.
B) FeNa %1’den düşük olabilir.
C) Rabdomiyolizde kalsiyum tedavisine gerek yoktur.
D) Rabdomiyoliz etyolojisinde hipokalemi yer alır.
E) Rabdomiyoliz sonucu hiperkalsemi gelişebilir.
25 – E
Rabdomiyoliz sonucunda hiperkalemi, hiperfosfatemi, hipo-kalsemi gelişir. Hasta asemptomatik olduğu sürece hipokalse-minin tedavi edlimesine gerek yoktur.
26. On dokuz yaş kadın halsizlik yorgunluk nedeni ile bas-vurduğu hastanede yapılan tetkiklerinde anemi ve trombositopeni saptanıyor. Periferik yaymasında atipik hücre ya da blast görülmüyor. Eklemlerinde sık sık ağrısı olduğunu ve bazen el küçük eklemlerinin şiştiğini söy-lüyor. Öyküsünde yaz aylarında yüzünde olan kızarıklık dışında başka dikkat çekici özellik olmayan hastanın ro-matolojik markerlarında anti-ds DNA pozitif saptanıyor. Bu hasta ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Soruda pansitopeni ile beraber eklem tutulumu, fotosensivite ve anti-ds DNA pozitifliği verilmiş olan ve 5 SLE kriteri karşıla-yan bir hasta verilmiştir. 4 ve üzeri puan alan hastalarda lupus tanısı konulmuş olur. Anti-ds DNA lupus için oldukça spesifik bir marker olup böbrek tutulumu riskini belirgin olarak yük-seltir. SLE hastalarında en yüksek oranda pozitif olan marker ANA’dır. Raynoud tüm otoimmün hastalıklara eşlik edebilir ama genellikle primer olarak genç kadınlarda gözlenir. Soruyu
Klinik Bilimler / T 40 - 3
41 www.tusem.com.tr
görece zor yapan ise lupus hastalarında görülen eklem tutu-lumu ile ilgili akıllarda yanlış yerleşen ‘’ lupusta eklemde eroz-yon olmaz’’ efsanesidir. Erozyon direk grafide nadiren görüle-bilir ama eğer hastaya USG ya da MRI yapılırsa %50 hastada eklemlerde erozyon net bir şekilde görülecektir.
27. Sistemik skleroz ile takip edilen bir hastada ortaya çı-kan raynoud fenomeni ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Ataklarda ağrı genellikle beklenmez.
B) Tırnak yatağı kapiller damarları anormaldir.
C) Parmak ucu ülserlerine neden olabilir.
D) Tedavisinde prostasiklin analogları etkilidir.
E) Sistemik sklerozun ilk belirtisi olabilir.
27 – A
Raynoud fenomeni en sık primer (idiopatik) olarak genç ka-dınlarda görülür. Bu formda altta yatan bir romatolojik has-talık yoktur. Ciddi dolaşım bozukluğu, ağrı ya da iskemi bul-guları beklenmez. Tedavisinde periferik etkili kalsiyum kanal blokerleri ya da nitratlar verilebilir. Sistemik sklerozda görülen Raynoud ise sekonder olanların prototipidir.
28. Kırk beş yaşındaki kanalizasyon işçisi ateş, sarılık şi-kayetleri ile hastaneye başvuruyor. Yatırıldıktan sonra hastada kanama, idrar miktarında azalma, laboratuvar testlerinde karaciğer enzimlerinde (ALT ve AST) ve CPK enzim düzeyinde artış ile birlikte lökositoz saptanıyor. Bu hastada en olası klinik tanı ve tanıda kullanılacak laboratuvar testi hangisidir?
A) Leptospiroz ................Mikroskopik aglütinasyon testi
B) Ricketsiyöz .................. Weil-felix testi
C) Lyme hastalığı ............. ELISA ile Borrelia burgdorferi IgM ve IgG araştırılması
D) Hepatit A virüsü ......... ELISA ile HAV-IgM ve IgG araş-tırılması
E) Bruselloz Wright aglütinasyon testi
28 – A
Soruda Leptospira interrrogans’a bağlı olarak gelişen ikterik leptospiroz (Weil hastalığı) tanımlanmaktadır. Hastalık zoono-tik infeksiyon olup, pirinç taralasında çalışanlar, kanalizasyon , maden ve liman işçileri riskli meslek gruplarıdır. Tanıda en sık kullanılan serolojik test mikroskobik aglütinasyon testidir.
29. Afazi – Kortikal konuşma bozukluğu tipleri ile ilgili aşa-ğıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Broca afazili olgularda; çiçek yerine çeçik, zürafa yeri-ne züfera şeklinde konuşma bozukluğu saptanabilir.
B) Wernicke afazisine anomik afazi eklenmesi tedavi-nin başarısız olduğunu gösteren major bulgudur.
C) İletim tipi afazili olgularda; önde gelen şikayet tekrar edememe ve yüksek sesle konuşamamadır.
D) Global afazide daima ekstra nörolojik bulgular eşlik eder.
E) Transkortikal afazide tekrar etme yeteneği korun-muştur.
29 – B
A) Broca afazisi (Ekspressif afazi)
Literal Parafazi çiçek yerine çeçik, zürafa yerine züfera demek gibi;
Telgraf tipi konuşma
Hastanın yazması, okuduğunu anlamasına kıyasla daha ileri derecede bozulmuştur.
B) Wernicke afazisi (Reseptif afazi)
Hastanın anlaması ileri derecede bozuk
Okuma, hastanın yazmasına kıyasla daha ağır olarak zedelen-miştir.
‘’Neolojistik parafazi” ya da “jargon” tarzında konuşurlar
Perseverasyonlar gözlenir.
Düzelmekte olan bütün Wernicke afazileri, düzelmenin bir aşamasında, anomik afazi düzeyinden geçerler. Tedavinin başarısızlığından öte düzelmenin herhangi bir aşamasında görülebilmesiyle önem arzeder.
C)İletim afazisi (Konduksiyon)
Patoloji Arkuat fasikülüste
Hasta konuşurken çok sayıda literal parafaziler
En ön planda gelen bulgusu duyduğunu tekrar edememek, okuduğunu yüksek sesle okuyamamaktır.
D)Global afazi (Total afazi)
Genellikle bütün perisilviyen bölgeyi kaplayan lezyonlarda.
Bu afazi türüne daima tam bir sağ hemipleji ve genellikle bir sağ homonim hemianopsi eşlik eder.
Klinik Bilimler / T 40 - 3
42www.tusem.com.tr
E)Transkortikal afazi
Bu afazilerin başlıca özelliği, hastanın “tekrarlama” becerisini korumasıdır.
Transkortikal afaziler; anterior, medial ve posterior serebral arterlerin sulama alanlarının birleştiği sınır bölgelerde, yani “watershed” alanlardaki hasarlanmalara bağlı olarak ortaya çıkar. Dolayısıyla hasar, diğer afazi tiplerinden farklı olarak, pe-risilviyen dil bölgesinin dışındadır
30. Hiperaljezi, kontralateral anestezi, uyanıklık durumun-da bozukluk ve saf duyu kaybı; aşağıdaki nöroanatomik bölgelerin hangisinde patoloji olduğuna işaret eder?
A) Bazal ganglion B) Serebellum
C) Talamus D) Hipotalamus
E) İnternal kapsül
30 – C Talamus somato-sensoriyel duyular, (koku duyusu hariç) gör-me ve işitme impulslarının kortekse ulaşmadan önceki durağı-dır. Lezyonunda kişinin uyanıklık durumunda bozukluk görülür.Talamik sendrom; kontralateral vücut yarısında tüm duyula-rın kaybına ve daha sonra spontan veya dokunmakla şiddetli ağrıya neden olan bir patolojidir.**SAF DUYU KAYBI TALAMİK LEZYONLARDA OLUR.
31. Yetmiş altı yaşında normotansif bir olguda lateralizan nö-rolojik bulguların varlığını açıklamaya yönelik yapılan be-yin BT incelemede; lober kanama,kortikal atrofi ve derin beyaz cevherde milimetrik kronik infarkt alanları saptan-mıştır. Olguda travma ya da ilaç kullanım öyküsü mevcut değildir. En olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Spontan anevrizma rüptürü
B) Sinüs trombozu – Venöz infarkt
C) Atrofiye sekonder subdural kanama
D) Amiloid anjiopatisi
E) Glioblastoma multiforme
31 – D
Normotansif yaşlı bir olguda lober kanama; aksi ispat edilin-ceye kadar amiloid anjiopati kabul edilmelidir.
Kanamanın subaraknoid (anevrizma rüptürü) ya da subdural mesafede değil (atrofiye sekonder kronik subdural hematom) ; lober-intraparankimal alanda olduğu; Eşlik eden hemorajik ya da nekrotizan kitle olmayışı (GBM) ve sinüs trombozu ya-pabilecek herhangi bir predispozan faktörden bahsedilmeyişi (sinüs trombozu-venöz infarkt) diğer seçeneklerden uzaklaş-mamıza yol açmaktadır.
32. Otuz beş yaşında erkek hasta; gün içerisinde 2 kez tek-rar eden, yaklaşık 1 saat süren, göz çevresinde oyucu tarzda şiddetli baş ağrısı şikayetiyle acil servise başvur-maktadır. Anamnezde özellikle kış aylarında şikayeti-nin arttığını belirtmektedir. Yapılan fizik muayenede sol gözde kızarıklık ve sulanma saptanmıştır. Kalp atım sayısı: 52 atım/dk, tansiyon değeri: 160/120 mmHg olarak ölçülmüştür. En olası tanı ve yapılacak ilk işlem aşağıdakilerden hangisidir?
A) Subaraknoid kanama – Lomber ponksiyon
B) Gerilim tipi baş ağrısı – İ.M. Analjezik
C) Hipertansif ensefalopati – Sublingual kaptopril
D) Pseudotumor serebri – Oral asetazolamid
E) Küme tipi baş ağrısı - Oksijen inhalasyonu
32 – E
Küme-cluster baş Ağrısı
• Erkekte sık
• Periodik
• Her gün aynı saatlerde
• Periorbital oyucu ağrı
• 1-1,5 saat süreli
• Horner S, konjuktivit bulguları
• Küme-tik sendromu
*Proflakside; lityum kullanımı narkotikler (Kodein) kullanılmaz
Sistemik belirtiler (hipertansiyon,bradikardi,gastrik salgı artışı gibi) görülebilir.
Tablo dikkatle incelendiğinde kafa kaidesi kırıkları bulguları-nı bilmek oldukça faydalı olacaktır.Subgaleal hematom; galea aponeurotica altındaki (scalp) hematomudur.Kafa kaidesi kı-rıkları ile ilişkisizdir.
34. Osteoporozla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Steroid kullanımı, kronik antikonvülzan kullanımı, primer hiper PTH, hipogonadizm başlıca nedenler arasındadır.
B) Kemik yapılarda mineral / matriks oranı belirgin azalmıştır.
C) Vertebralarda çökme fraktürü ve buna bağlı ağrı, spinal deformite sık rastlanır.
D) Serumda kalsium, fosfor, PTH, 25 (OH)2 Vit D sevi-yeleri genellikle normaldir.
E) Tanıda oldukça değerli yöntem kemik dansitometri tayinidir.
34 – B Osteoporozda dikkat edilmesi gereken noktalardan bazıları şunlardır:*Kemik yapılarda mineral/matriks ORANI değişmez.*Serumda kalsium, fosfor, PTH, 25 (OH)2 Vit D seviyeleri ge-nellikle normaldir. *X-RAY bulgularının bilinmesi gerekmektedir.*En sık fraktür T12-L1; en mortal fraktür femur boynu frak-türüdür.
35. Aşağıdakilerden hangisi Fonksiyonel Elektriksel Stimü-lasyon (FES) tedavisi başarısızlığına yol açan nedenler arasında yer almaz?
A) Üst motor nöron lezyonu
B) Alt motor nöron lezyonu
C) Belirgin kas atrofisi
D) Eklem kontraktürü
E) Obezite
35 – A
FES Uygulamasında Başarısızlığın Nedenleri
Alt motor nöron lezyonu
İleri spastisite
Eklem kontraktürü
Diabet ve alkolizm
İleri kas atrofisi
Obezite
Stimülasyon noktasını belirlemede güçlükÜst motor nöron lezyonları FES endikasyonudur;başarısızlık nedeni değildir.
36. Aşağıdakilerden hangisi atopik dermatit major kriter-leri arasında yer almaz?
A) Kişisel veya ailesel atopi öyküsü
B) Kronik, tekrarlayan dermatit
C) Çocuk ve erişkinlerde fleksural bölge tutulumu
D) Ciltte kuruluk
E) Kaşıntı
36 – D
ATOPİK DERMATİT
Majör Kriterler
• Kaşıntı
• Kişisel veya ailesel atopi öyküsü
• Kronik, tekrarlayan dermatit
• Süt çocuğunda yüz ve ektansör bölge tutulumu
• Çocuk ve erişkinlerde fleksural bölge tutulumu
*Ciltte kuruluk;ATOPİK DERMATİT için major bulgu değil mi-nor bulgudur.
38. Aşağıdakilerden hangisi şizofrenide kötü prognoz krite-ri değildir?
A) Erken yaşta başlangıç
B) Sinsi başlangıç
C) Affektif semptomların olmaması
D) Pozitif belirtilerin hakimiyeti
E) İlk epizodda tedaviye kötü yanıt
38 – D
İyi Prognoz Belirleyicileri
Geç başlama
Evli olma
Akut başlama
Duygudurum bozukluğu semptomlarının olması
OKB olmaması
Premorbid toplumsal,cinsel ve iş öyküsünün iyi olması
Belirgin hazırlayıcı etkenlerin olması
Ailede duygudurum bozukluğunun olması
Destek sistemlerinin iyi olması
Pozitif semptomlarının olması
39.
Epidural blok
Spinal blok
I. Spinal seviye L2 ve üzerinden
Daha alttan
II. Anestezik maddenin vo-lümü
Fazladır Azdır.
III. Baş ağrısı Nadir Daha sıkIV. Beyne anestezik madde-
nin kaçmasıOlmaz Olabilir
V. Sistemik toksik reaksiyon, total spinal blok, hipotansi-yon ve nörolojik sekeller
Daha az Sık
Yukarıdaki tabloda epidural ve spinal blok karşılaştır-ması yapılmıştır. Hangi basamaktaki bilgi yanlıştır?
A) I B) II
C) III D) IV
E) V
39 – E
Sistemik toksik reaksiyon,total spinal blok,hipotansiyon ve nörolojik sekeller anestezik maddenin volümünün fazla olma-sı nedeniyle epidural blokta sık olup;spinal blokta daha azdır.
40. Bir hastalıkla ilgili tarama testi yapılabilmesi için sağ-lanması gerekli koşullar göz önüne alındığında, aşağı-daki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) İlgili hastalık, ciddi bir sağlık sorunu olmalıdır.
B) İlgili hastalık, presemptomatik evresi olmayan bir hastalık olmalıdır.
C) Tarama testi ve takip eden tedavi, toplum tarafın-dan kabul edilebilir olmalıdır.
D) Tarama testinin duyarlılığı ve özgüllüğü kabul edile-bilir düzeyde olmalıdır.
E) Tarama testi ve takip eden tedavi maliyet-etkin ol-malıdır.
40 – B
Diğer şıklar tarama testi için aranan özellikler iken; B şıkkında-ki ifade yanlıştır. Çünkü tarama testlerinde esas kural; sağlam kişiyi hasta kişiden ayırt etmektir (Kaç kişiye sağlam dediğimiz oldukça değerlidir).
Klinik Bilimler / T 40 - 3
45 www.tusem.com.tr
41. Aşağıdaki uygulamalardan hangisi sağlıkta “sekonder koruma” kapsamında yer alır?
A) Kızamık aşısı
B) Bronkoskopi
C) Cerrahi eksplorasyon
D) Pap smear incelemesi
E) ELISA testi
41 – D
Primer Korunma:
Sağlık Eğitimi
Olumlu Çevre Sağlama
Beslenmenin Düzenlenmesi
Kişisel Hijyen Sağlama
Aile Planlanması
Bağışıklama-Kemoproflaksi Seroproflaksi
Vektör Kontrolü
Yoksulluk Önlemi İçin Sosyal-Kültürel Çalışmalar
Genetik Hastalıkların Önlenmesi
Kaza Ve Kanserojenlerden Koruma
Sekonder Korunma:
Hipertansif kişilerde EKG takibinin yapılması
Meme kanseri için mamografi
Serviks CA taraması
Tersiyer Korunma:
Mevcut hastalığın seyrini iyileştirme
Medikal ve sosyal rehabilitasyon
Oluşmuş sekellerin azaltılmasıdır
42. Bir metodolojik çalışmada araştırmacı tarama testi ve referans testlere ait değerleri yazdıktan sonra;
43. Aşağıdakilerden hangisi yenidoğan bir bebekte ciltte mermer üzerindeki damarlar gibi morumsu mavi dal-galanmaların dirençli bir şekilde devam etmesi duru-munda düşünülmesi gereken nedenlerden birisidir?
A) Hipoglisemi B) Hipokalsemi
C) Hipotiroidi D) Prematürite
E) Annenin diyabetik olması
43 – C
Kutis marmaratus
Nörovasküler olgunlaşmama sonucu, çevre ısısı değişimine bağlı fizyolojik bir yanıttır. Mermer üzerindeki damarlar gibi morumsu –mavi dalgalanmalardır. Geçicidir. Dirençli olarak devam etmesi patolojiktir; konjenital hipotiroidi veya sepsis bulgusudur.
44. Aşağıdakilerden hangisi konvülsiyon nedeniyle getiri-len 48 saatlik bebekte en olası nedendir?
A) Hipoksik iskemik ensefalopati
B) Hipoglisemi
C) Hipokalsemi
D) İntraventriküler kanama
E) Piridoksin eksikliği
44 – A
1. Hipoksik iskemik ensefalopati: Yenidoğan konvülsiyonla-rının en sık nedenidir. Vakaların %50-60’ını oluşturur. Do-ğumdan sonra 12. saatten sonra ortaya çıkar.
3. İntrakraniyal enfeksiyonlar: Vakaların %5-10’unu oluş-tururlar. Bakteriyel menenjit veya çoğu herpes ensefaliti olmak üzere TORCH enfeksiyonları şeklindedir.
4. Beyin malformasyonları: Vakaların %5-10’unu oluştururlar.
yonu, asidoz ve/veya hiperamonyemi yapan aminoasit ve organik asit metabolizma bozuklukları, non-ketotik hiperglisinemi, piridoksin ve piridoksin bağımlı hsatalıklar konvülsiyona neden olabilir.
6. İlaç yoksunluğu: ilk 3 günde pasif narkotik analjezik, sedatif-hipnotikler ve diğerlerine bağlı
7. Yenidoğan nöbet sendromları
a. Benign idiopatik neonatal nöbetler (5 gün nöbetleri) 5. Gün civarında apne veya fokal motor nöbetler şeklinde başlar. İnte-riktal EEG’de belirgin theta pointu alternant (4-7 Hz keskin aktivite) ve iktal EEG’de multifokal elektrografik nöbetler gösterir. İlaçlara iyi yanıt alınır ve prognozda iyidir.
b. Benign familyal neonatal nöbetler 2-4. Günde ortaya çıkar, 2-15 haftada düzelir. Göz kayması, tonik postür, klonik jerkler ve motor otomatizmalar şeklindedir. İnteriktal EEG genellikle normaldir. KCNQ2 ve KCNQ3 gen mutasyonları sonucu görülürler. %16’sında sonradan epilepsi gelişir.
c. Erken miyoklonik ensefalopati ve erken infantil epileptik ensefalopati (Ohtahara sendromu) kötü prognozlu yenidoğanda ortaya çıkan epilepsi sendromlarıdır.
Ortaya çıktıkları zamana göre neonatal konvülsiyon nedenleri
45. Annesi O Rh (-) olan, B Rh (+) bir bebekte kan değişimi için tercih edilmesi gereken kan grubu aşağıdakilerden hangisidir?
A) O Rh (-) B) O Rh (+) C) B Rh (-)
D) B Rh (+) E) AB Rh (-)
45 – A
• Kan değişiminin doğum sonrası term bebekte endikasyonları; kord kanı hemoglobini < 10 gr/dl veya bilurubin > 5 mg/dl, kardeşte kernikterus öyküsü, prematürite ve retikülosit > %15 olmasıdır. 4-6 saatte bir hemoglobin, hematokrit ve bilurubin ölçülür. Kan değişim sınırı 6. saatte 9 mg/dl, 12. saatte 12 mg/dl, 18. saatte 15 mg/dl’dir. Yoğun fototerapiye rağmen bili-rubin düzeyi saatte 0.5 mg/dl’nin üzerinde yükseliyorsa kan değişimi yapılır.24 saat ve üzerinde AAP’ye göre yaşa uygun kriterde ise kan değişimi yapılır. Bilurubin düzeyi ≥20 mg/dl olanlar yüksek kernikterus riski yaratırlar.
• Kan değişimi için O Rh(-) veya bebek-anne kan grubu aynı ABO ise uyumlu ABO Rh(-) eritrosit süspansiyonu kullanılabilir.
Klinik Bilimler / T 40 - 3
47 www.tusem.com.tr
46. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda edinsel hipotiroidi-nin ilk klinik bulgusudur?
A) Guatr B) Uzamış sarılık
C) Miksödem D) Büyümede yavaşlama
E) Uykuda artma
46 – D
Büyüme hızında (İlk klinik bulgu) ve guatr sıktır. Miksödeme (kilo alımı ve cilt değişiklikleri), konstipasyon, soğuk intoleransı, azalmış enerji ve uyku ihtiyacında artma sinsice gelişir. Okul per-formansı ağır vakalarda bile etkilenmez. Bradikardi, kas zayıflığı, kas krampları, sinir sıkışması ve ataksi görülebilir. Kemik matu-rasyonu gecikir. Ergenlerde gecikmiş püberte, ergenliğin sonun-da menometroraji; küçük kızlarda vajinal kanama ve telarş, er-kek çocuklarda makroorşidi şeklinde erken püberte (TSH’nın FSH reseptörlerini uyarımı sonucu) gelişir. Galaktore TRH’nın PRL’i uyarımı sonucu görülebilir. Hipofiz baş ağrısı ve görme problem-lerine yol açabilir. Bütün bulgular yeterli T4 tedavisi ile düzelir.
• Şiddetli hipotiroidide görülen komplikasyonlar; kalp ve solu-num yetmezliği, hiponatremi, ileus, ilaç duyarlılığı, hipotermi ve sepsise febril yanıtın olmaması, ensefalopati, adrenal yet-mezlik ve koagülopati (VWF-tip 1, F5, 7, 8, 9, 10 azalır)dir.
47. Doğumda cinsiyetine karar verilemeyen 46 XX hastanın laboratuvar incelemesinde serum 17(OH)-progesteron ve 11-deoksikortizol düzeyleri yüksek, potasyum ve plazma renin aktivitesi düşük bulunuyor.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Steroidojenik akut regülatör protein eksikliği
B) 11β-Hidroksilaz eksikliği
C) 3β-Hidroksisteroid dehidrogenaz eksikliği
D) 21-Hidroksilaz eksikliği
E) 17-Hidroksilaz eksikliği
47 – B
11β-HİDROKSİLAZ EKSİKLİĞİ
• 11-deoksikortizol ve DOC (deoksikortikosteron) birikerek androjen sentezine yönelirler.
• Etkilenen kızlar kuşkulu genitalyalı ve erkekte hiperandro-jenizm bulguları olabilir.
• Deoksikortikosteronun artışına bağlı olarak volüm fazlalığı ve hipertansiyon.
• Kesin tanısı ACTH uyarı testi DOC ve 11-deoksikortizol düzeyleri artmış, plazma renin aktivitesi (PRA) azalmıştır.
48. Aşağıdakilerden hangisi hemorajik sistite neden olmaz?
A) İnfluenza A B) Siklofosfamid
C) Penisilinler D) Amiloidoz
E) Egzersiz
48 – E
Hemorajik Sistit:
Gros hematüri ve dizüri ile seyreder. Hb’i düşürebilir.
-Virüsler(adenovirus tip 11 and 21, polyoma BK virus, influ-enza A)
-Radyasyon
-Amiloidoz sonucu olabilir.
49. Aşağıdakilerden hangisi zamanında doğmuş yenido-ğan bir bebekte intrensek akut böbrek yetmezliği bul-gularından birisi değildir?
A) Fraksiyone sodyum itrahı ≥ %3
B) İdrar sodyumu ≥ 50 mEq/L
C) Serum BUN/kreatinin > 30
D) İdrar osmolaritesi ≤ 300mOsm/kg
E) Sıvı yüklemesine rağmen idrar çıkışı olmaması
49 – C
OLİGÜRİ AYIRIMI Prerenal Renal oligüri
Fraksiyone Na itrahı <%1 >%3
İdrar Na konsantrasyonu <20 mEq/L >50mEq/L
İdrar osmolalitesi >500 mOsm/L <350 mOsm/L
BUN/serum kreatinin >20-40 <10-20
50. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda pnömokok pnö-monisi için beklenilen bir bulgu değildir?
A) Vokal fremitus artışı
B) Perküsyonla matite
C) Bronşial ses
D) Ense sertliği
E) Bronkopnömonik infiltrasyon
Klinik Bilimler / T 40 - 3
48www.tusem.com.tr
50 – E
Pnömokok pnömonisi toplumdan kazanılan lober pnömonini en sık etkenidir.
PNÖMOKOKSİK PNÖMONİ (Streptococcus pneumoniae, En sık bakte-riyel pnömoni)
KlinikProdromhafif ÜSYEpürülan unilateral kon-juktivitAOMİnfantlarda Ani yükselen ateş, letarji, irritabilite, GİS bulgularıRespiratuvar distresÖksürük ( olmayabilir).
Büyük Ç ve adole-sanlardaBaşlangıç ani, Düşkün Titreme, başağrısıDispne, plevral ağrı, öksürük, Balgam çıkarma Fizik muayeneRaller (rezolüsyon dönemi)Sağlam tarafta solunum sesleri artarVokal fremitus artışıMatiteBronşial sesEnse sertliği
PA-ACAC kitle lezyonu (hava bronkogramı içeren bir lobu tutan konsoli-dasyon)TedaviPenisilinler (amoksi-silin)Orta düzeyde penisilin direnciPenisilin dozu arttırılır3. kuşak sefalosporinle-re geçilirAmpiyem (en sık lokal kompli-kasyon)
51. Nörokütan hastalıklar görülen lezyon eşleştirmesinden hangisi yanlıştır?
A) Nörofibramatozis tip 1- Hidrosefali
B) Nörofibramatozis tip 2- Akustik nörinom
C) Tuberoskleroz – Sebase adenom
D) Sturge Weber- Akciğerde lenfanjiomatozis
E) Von Hippel Lindau- Serebellar hemanjioblastom
51 – D
Akciğerde lenfanjiomatozis ve buna bağlı interstisyel akciğer hastalığı tuberoskleroz bulgusudur.
52. Tipik olarak febril nöbetle başlayan epilepsi aşağıdaki-lerden hangisidir?
A) Temporal lob epilepsisi
B) Juvenil miyoklonik epilepsi
C) Atipik absans epilepsi
D) Süt çocuğunun benign miyoklonik epilepsisi
E) West sendromu
52 – A
Tipik olarak febril konvülsiyonla başlayan epilepsiler
1) GEFS+ (generalize epilepsi with febril seizures)
2) SMEI ( severe myoclonic epilepsy of infancy=Dravet send-romu)
53. Aşağıdakilerden hangisi paradoks nabıza neden olabilir?
A) Aort yetmezliği
B) Miyokardit
C) Hipertrofik obstrüktif kardiyomiyopati
D) Perikardiyal efüzyon
E) Sol kalp yetmezliği
53 – D
PULSUS PARADOKSUS
1. Kardiyak tamponad
2. Konstrüktif perikardit
3. Perikardiyal effüzyon
4. Astma, pnömoni
5. Obezite
6. Yüksek basınçlı ventilasyon
54. Emerken yorulma, kilo alımında azalma ile getirilen 5 aylık bir süt çocuğunda mezokardiyak odakta pansistolik üfürüm, mitral odakta middiyastolik üfürümü duyulu-yor. Telegrafisinde kardiyomegali ve akciğer vasküleri-zasyonunda artış görülüyor.
En olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ventriküler septal defekt
B) Patent duktus arteriozus
C) Atrial septal defekt
D) Mitrak kapak yetmezliği
E) Aort yetersizliği
54 – A
VSD en sık görülen konjenital kalp hastalığıdır. Süt çocukla-rında çarpıntı, terleme, çabuk yorulma, sık alt solunum yolu enfeksiyonu ve kalp yetmezliği bulguları ile başvurur.
Dinlemekle mezokardiak odakta lezyona bağlı pansistolik üfü-rüm; soldaki volüm artışına bağlı fonksiyonel mitral stenoza bağlı apekste middiyastolik rulman (Qp/Qs oranının> 2:1)duyulur. Pulmoner hipertansiyon (PHT) gelişince rulman kay-bolur.
Telede kardiyomegali ve AC kanlanması artışı ve pulmoner konusta belirginleşme görülür. PHT gelişince kalp küçülür, bu-danmış ağaç manzarası.
EKG:’de önce sol venrikül hipertrofisi ve sol aks sonra bivent-riküler HT ve p ‘de çentiklenme ve yükseklik artışı gözlenir.
Klinik Bilimler / T 40 - 3
49 www.tusem.com.tr
55. Aşağıdakilerden hangisi süt çocuklarında kusmanın olası nedenlerinden birisi değildir?
A) Gastroenterit
B) İnvajinasyon
C) Gastroözofageal reflü
D) Siklik kusma sendromu
E) Otitis media
55 – D
Çocuklarda kusmanın ayırıcı tanısı
SÜT ÇOCUĞU ÇOCUK ADOLESAN
SIK
GastroenteritGÖRAşırı beslemeAnatomik obstrük-siyonSistemik infeksiyonPertussis sendromuOtitis media
• Genellikle 2-5 yaş arasında başlar. Kusma ataklarının sık-lığı değişkendir (ortalama yılda 12 atak). Her atak tipik olarak 2-3 gün sürer ve saat başına 4 veya daha fazla kus-ma olmaktadır.
• Ataklar genellikle sabah erken saatlerde/uyanırken olur. Hastalarda bulantı, solgunluk, ışık-ses duyarlılığı, halsizlik ve baş ağrısı prodromu olabilir. Epigastrik ağrı, karın ağrısı, ishal ve ateş pek çok hastada görülebilir ki bu da tanıyı güçleştirir. Ortaya çıkaran faktörler arasında enfeksiyon, fiziksel stres ve fizyolojik stres yer alır.
• Etkilenen çocukların %80’inde migreni olan 1.derece ya-kın öyküsü vardır. Çoğunda ileriki dönemde migren gelişir. Pek çoğunda sudomotor sistemin sempatik otonom dis-fonksiyonu görülür. Önlemek yaşam tarzını değiştirmekle ve profilaktik ilaçlarla mümkündür.
56. Çölyak ön tanısıyla istenen anti-dokutransglutaminaz-2 IgA’sı normalin 10 katından yüksek olan, hastanın bakılan HLA DQ2 pozitif ve endomisyal antikor yüksek saptanıyor.
Bu hastaya bundan sonraki yaklaşım için aşağıdakiler-den hangisi doğrudur?
A) Tanıyı kesinleştirmek için duodenal biopsi planlanır.
B) Çölyak tanısı konur, glutensiz diyete başlanır.
C) Glutensiz diyete antikor düzeyinde azalma yanıtı de-ğerlendirilir.
D) Tanıyı kesinleştirmek için deamid peptid anti-gliadin IgG planlanır.
56 – B Tanı: Klinik +otoantikorlar +HLA + duodenal histoloji kombi-nasyonu ile konur.• Semptomatik hastada ilk istenecek tetkik Anti- doku
transglutaminaz IgA (anti-TG2) + Serum total IgA (Selektif IgA eksikliğini dışlamak için) dir. Alternatif deamid peptid antigliadin IgG’dir.
→ IgA antiTg2 (-) + serum total IgA (N) =Çölyak semptomlerın nedeni olarak düşünülmez.→ IgA antiTg2 (+) ve normal sınırın 10 katından daha az artmış ise endoskopik multiple biopsi planlanır.→IgA antiTg2 (+) ve normal sınırın 10 katından daha fazla art-mış ise HLA ve EMA planlanır.a. HLA DQ2 veya DQ8 (+) ve EMA (+) ise tanı Çölyaktır, teda-
viye başlanır.b. HLA DQ2 veya DQ8 (-) ve EMA (-) ise yalancı pozitif ve ne-
gatiflikler araştırılır. Testler tekrarlanır ve duodenal biopsi yapılır. Tanı diete antikor seviyesinde düşme ve klinik dü-zelme yanıtı ile doğrulanır. Tekrarlayan biopsiler ve gluten provakasyon testi seçilmiş vakalara uygulanır.• Asemptomatik risk grubundakilere tanı duodenal bi-
opsilerle konulur.
57. Su dışındaki oral alımın kusma, ishal, büyüme geriliği, dehidratasyon ve hiperkloremik metabolik asidoza yol açtığı, biyopside villus-kript yapısı normal tespit edilen hastada en olası tanı hangisidir?
A) Mikrovillus İnklüzyon Hastalığı
B) Tufting enteropati
C) Enterik anendokrinozis
D) İntestinal lenfanjiektazi
E) Sendromik ishal
Klinik Bilimler / T 40 - 3
50www.tusem.com.tr
57 – C
Mikrovillus İnklüzyon Hastalığı (Konjenital Mikrovillus Atrofisi)
Doğumdan itibaren inatçı, sulu diyare, dehidratasyon ve bü-yüme geriliği OR bir bozukluktur. Yenidoğan döneminde baş-layan persistan ishalin (konjenital diyare) en ciddi sebebidir.
İnce barsak biyopsisi ile tanı konur. Işık mikroskopisinde PAS (+), CD 10(+) intrasellüler inklüzyonlar olan villöz atrofi, kript hipoplazisi ile karakterizedir Elektron mikroskobide enterosit-lerde mikrovillus yokluğu ya da azaldığı görülür. Bu bebeklerin yaşaması için TPN gerekir. Octreotid dışkı hacmini azaltabilir. Barsak transplantasyonu tek tedavisidir.
Tufting Enteropati
EPCAM gen defekti. Yenidoğanda kalıcı sulu ishalle başlar. İnce barsak biopsisinde gözyaşı damlası şeklinde bir araya gelmiş enterositler (tuft) epitelyal yüzeyin > %90’ını kaplar. Punktat keratit ve konjonktival displazi ile birlikte olabilir. Te-davi kalıcı TPN ve barsak transplantasyonudur.
Enterik Anendokrinozis
NEUROG3 gen defekti. yaygın mukoza malabsorbsiyonu, kus-ma, ishal, büyüme geriliği, dehidratasyon ve hiperkloremik me-tabolik asidoza neden olur. Su dışında herhangi bir şeyin oral alımı ishale neden olur. Biopside villus-kript yapısı normaldir, nöroendokrin hücreler kaybolmuştur, goblet ve paneth hücre-leri korunur. Tedavi kalıcı TPN ve barsak transplantasyonudur.
TTC37 gen defekti sonucu OR geçişli hastalıktır. IUGR ile do-ğanlarda yaşamın ilk altı ayında ortaya çıkan ishalle prezente olur. Çıkık alın, geniş burun, hipertelorizmi içeren fasyal dis-morfi ve yün gibi kolay kopan hipopigmente saçlarla karakteri-zedir. Hastaların yarısında karaciğerde fibrozis ve siroz görülür. Antikor yanıtı da bozuktur. Çoğu hasta 2-5 yaş arasında ölür. Saç mikroskopisinde pili torti, anizo-poikilotrikozis ve trikor-reksis nodosa; barsak biopsisinde villöz atrofi ve lamina prop-rianın mononükleer hücre infiltrasyonu görülür.
İntestinal Lenfanjiektazi
Konjenital intestinal lenfanjiektazi Turner, Noonan ve Klippel-Trenanunay-Weber sendromlarıyla birlikte olabilir. Sekonder intestinal lenfanjiektazi abdomen veya toraks cerrahileri, kro-nik sağ kalp yetmezliği, konstriktif perikardit, retroperitoneal tümör (lenfoma) veya fibrozis, abdominal tbc, radyoterapi, sarkoidoz, kolonik enflamasyon (enflamatuvar barsak hasta-lığı, nekrotizan enterokolit), konjenital glikolizasyon bozukluk-ları ve lenfatik obstrüksiyon olan malrotasyona bağlı olabilir.
Lenfosit, protein ve yağdan zengin lenfin barsak lümenine kaç-ması sonucu protein kaybettiren enteropati ile birlikte steato-releri vardır, lenfosit kayıpları olabilir. Hipoalbüminemi, hipoga-maglobulinemi, ödem, lenfopeni, yağ malabsorpsiyonu ve şilöz asit bulgularının herhangi bir kombinasyonu ile başvurabilirler.
Tanı fekal α1- antitripsin yüksekliği ile desteklenir. İnce barsak baryumlu grafilerinde tüm barsak boyunca mukoza katlantı-larının uniform, simetrik kalınlaşması tipiktir. Tanı ince barsak biyopsisinde villusların distorsiyonu ile birlikte anormal dilate lakteallerin koleksiyonlarının varlığı ile doğrulanır. Tedavide orta zincirli yağ asitleri ve protein içeren formülalar kullanılır.
58. Aşağıdakilerden hangisi genetik olarak lösemi insidan-sını artıran durumlardan biri değildir?
A) Ataksi-telanjiektazi
B) Nörofibromatozis
C) Bloom sendromu
D) Shwachman-Diamond sendromu
E) Kalmann sendromu
58 – E Çocukluk çağı lösemisinde predispozan faktörlerGenetik durumlar Çevresel faktörlerD i a m o n d - B l a c k fa n anemisiFanconi anenisiBloom sendromuAtaksi-telenjiektaziParoksismal noktürnal hemoglobinüriAğır kombine immun yetmezlik
Down sendromuTurner sendromuKleinfelter sendromuSchawachmann-Dia-mond Kostmann sendromuNörofibramatozis tip 1Li Fraumeni sendromu
İyonize radyasyonİlaçlarBenzenNitrosüreEpipodofilotoksinAlkilliyici ajanlarİleri anne yaşı (?)
T hücreli Non-hodgin lenfoma çocuklarda VCS sendromunun en sık nedenidir.
Klinik Bilimler / T 40 - 3
51 www.tusem.com.tr
60. Sekiz aylık sarılık nedeniyle başvuran çocukta hepatosp-lenomegali, maksiller hiperplazi, dişlerde maloklüzyon, burun kökü basıklığı, frontal bossing saptanıyor. Hemog-lobin 5 gr/dL, MCV:62. Retikülosit %8 olan hastanın Hb F %70 bulunuyor.
Yukarıdaki hastanın en olası tanısı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Talasemi trait B) Talasemi intermedia
C) Talasemi major D) Orak hücre anemisi
E) Herediter sferositoz
60 – C
61. Yukarıdaki hasta ile ilgili ifadelerden hangisi doğru de-ğildir?
A) Poikilositoz görülür.
B) En sık ölüm nedeni sirozdur.
C) Transfüzyonda Rh ve Kell antijenleri uygunluğu aranmalıdır.
D) Demir birikimi kalp ve karaciğer magnetik rezonans görüntülemesi ile gösterilir.
E) Kesin tedavisi allojen kemik iliği naklidir.
61 – B T. Majorda kilinik bulgular 6.aydan sonra başlar.Yorgunluk, iş-tahsızlık ve letarji (Anemi) sonrası transfüzyon ihtiyacı başlar.Ciddi vakada klasik başlangıç bulguları Talasemik yüz, Patolo-jik kemik kırıkları, hepatosplenomegali ve Kaşeksidir.Yeşilimsi kahverengi cilt rengi (solukluk-hemosideroz-sarılık) görülür.Demir birikimine bağlı Hipotiroidi, hipogonadizm, GH eksikli-ği, hipoparatiroidi, diabetAritmi ve konjestif kalp yetmezliği (ÖLÜMÜN EN SIK NEDEN-LERİ) görülür.Laboratuvarda Hb < 5 gr/dl, Rtc < %8, Hipokrom mikrositer görülür. Yaymada Target hc (+), normoblastemi, fragmente poikilosit, bazofilik noktalanma, anizositoz ve polikromazi gö-rülür.Osmotik frajilite↓; serum Fe ↑, transferin saturasyonu
↑ ve Ferritin↑ dır.Tranfüzyonda amaç >10 gr/dl Hb düzeyi elde etmektir. Trans-füzyonda Rh ve Kell antijenleri uygunluğu aranmalıdır. Kara-ciğer biopsisi veya karaciğer-kalp T2 intens MRG2de demir deposu artmışsa desferoksamin vaya deferasiroks başlanır.
Allojen KİT tek mutlak tedavisidir.
62. Aşağıdaki ek gıdaya başlama ile ilgili ifadelerden hangi-si yalnıştır?
A) Anne sütüne devam edilir.
B) Demir içeren gıdalar verilmelidir.
C) Allerjik potansiyeli yüksek gıdalardan kaçınılmalıdır.
D) Eş zamanlı birden fazla gıda başlanabilir.
E) Mineral emilimini bozmaması için fitat alımı az ol-malıdır.
62 – D
• Bebeğin günlük ve haftalık tartı alma hızı, anne sütünün miktarca yeterliliğinin en iyi göstergesidir.
• Anne sütü doğumu takiben çocuğa iki saat aralar ile veri-lebilir. Sağlıklı bir annenin sütü çocuğa ilk 4–6 ay yeterlidir. Bu dönemde ek besin kaynağı gerekmez. Emzirme genel-likle iki saatte bir 20 dk süreyle yapılmalıdır. D vitamini desteği 15.günden itibaren başlanmalıdır.
• 4 – 6 aylardan itibaren kalori gereksiniminin karşılanmasın-da anne sütü yetersiz kalmaktadır. Ek gıdalara geçilmelidir. Balık, fındık, yumurta, inek sütü gibi alerjik potansiyelli gı-dalardan kaçınmak gerekir. Mineral absorbsiyonunu azal-tacağından fitat alımı az olmalıdır. Demir ve çinko içeriği yüksek gıdaların verilmesi önerilir. Anne sütüne en az 12. Aya kadar devam edilmeli ve ek gıdaların enerji yoğunluğu anne sütünü geçmelidir. Tek bir ek gıda ile başlanmalıdır, eş zamanlı birden fazla gıda verilmemelidir. Uygun aylarda biberon yerine bardak tercih edilmelidir.
63. Aşağıdakilerden hangisi tedavisinde piridoksin kullanı-lan hastalıklardan biri değildir?
A) Homosistinüri B) Hiperoksalüri
C) Hartnup hastalığı D) Ksantürenik asidüri
E) Sistationüri
63 – C
Hartnup hastalığının tedavisinde niasin kullanılır.
B6 ‘nın tedavide kullanıldığı hastalıklar
1. B6 bağımlı konvülsiyon
2. B6 yanıtlı anemi
3. Ksantürenik asidüri
4. Hiperoxalüri
5. Sistationüri
6. Homosistinüri
Klinik Bilimler / T 40 - 3
52www.tusem.com.tr
64. Aşağıdaki organik asidemilerden hangisinde atopik der-matit, seboreik dermatit ve alopesi görülmesi beklenir?
A) Metil malonik asidemi
B) Biotidinaz eksikliği
C) Akçaağacı şurubu idrar hastalığı
D) İzovalerik asidemi
E) Propiyonik asidemi
64 – B
Cilt bulgusu olan tek organik asidemi multiple karboksilaz ek-sikliği (halokarboksikinaz eksikliği, biotidinaz eksikliği, biotin eksikliği) dir.
65. Aşağıdakilerden hangisi entübasyon sırasında mide-den aspirasyonu engellemek için krikoid kıkırdağa ba-sarak yapılan mavevradır?
A) Baş geri çene yukarı
B) Çene itme
C) Dil çene çekme
D) Nötral koklama
E) Sellick manevrası
65 – E
Resüsitasyonda solunum yolu açma manevraları
Baş geri çene yukarı ( boyun hafif ekstansiyonda) 8 yaş altı travmasız hastalara uygulanır.
Baş geri çene yukarı ( boyun hiperekstansiyonda) 8 yaş üstü ve erişkinlerde travmasız hastalara uygulanır.
Çene itme travma öyküsü olanlarda servikal hasar riskin-den dolayı uygulanır.
Omuz altına ince havlu koymak yenidoğan ve küçük be-beklerde uygulanır.
Dil-çene çekme manevrası yabancı cisim arama manevra-sıdır.
Entübasyonda gecikme kabul edilemez acil durumlar dışında sedatif, analjezik veya kas gevşetici yapıldıktan sonra mideden aspirasyonu engellemek için Sellick manevrası krikoid kıkırda-ğa basarak hasta entübe edilir.
66. İleri yaşam desteği uygulanan hastalarda damar yolu bulunamazsa aşağıdaki ilaçlardan hangisi endotrakeal tüp içinden verilemez?
A) Epinefrin B) Lidokain
C) Vazopresin D) Atropin
E) Noradrenalin
66 – E
İlk 5 dakikada intravenöz veya intraosseöz yol açılamıyorsa kullanılacak 3. yol endotrakeal yoldur. Bu yolla ilaçlar kullanı-labilir. Kullanılabilen ilaçlar;
67. Aşağıdaki immun yetmezliklerden hangisine intrave-nöz immunglobulin verilmesi sonucu anafilaksi ortaya çıkabilir?
A) IgG2 alt grup eksikliği
B) Selektif IgA eksikliği
C) X geçişli agamaglobulinemi
D) Kombine immun yetmezlik
E) Omenn sendromu
67 – B
SELEKTİF IgA EKSİKLİĞİ en sık immun yetmezlik. Erkeklerde sık. B lenfositler normaldir. 18.kr uzun kol undaki del sonucu sadece IgA sentez ve salgılanması defektif. %50’sinde IgA’ya karşı IgE yapısında ab vardır. Dolayısıyla İVİG’de minimal IgA olduğundan İVİG verilirse anafilaksi gelişebilir.
(5) C/S doğum (6) 2-3 yaş arası hamam böceği ve fareye karşı IgE yüksek çocuklar
(7) < 1yaşta ≥ 3 rinore nöbeti
AR’den koruyucu faktörler:
(1) Erken çocuklukta kedi, köpek ve endotoksinlere maruziyet
(2) Buğday, çavdar, yulaf, çavdar, balık ve yumurtayla erken beslenmek
69. Çocuklarda tekrarlayan ailesel ateş sendromunun en sık nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ailesel Akdeniz ateşi
B) Hiper Ig D sendromu
C) TNF reseptör ilişkili peryodik sendrom
D) Pyojenik artrit, pyoderma gangrenosum ve akne sendromu
E) Periodik ateş, aftöz stomatit, farenjit ve servikal len-fadenopati sendromu
69 – E
PFAPA (Periodik ateş, aftöz stomatit, farenjit ve servikal len-fadenopati sendromu)
Çocuklardaki en sık rekürren ateş sendromudur.
Etyolojisi bilinmiyor. 2-5 yaş arasında ateş, iştahsızlık, eksü-datif tonsillit (kültür negatif), servikal LAP ve oral aft atakla-rıyla seyreder. Baş ağrısı, karın ağrısı ve artralji nadirdir. Atak ateş düşürücü ve antibiyotiklere rağmen 3-6 gün sürer, saat gibi 3-6 hafta aralıklarla tekrarlar. Atak sırasında hafif HSM, lökositoz ve AFR artışı görülür. Yaşla atak yoğunluğu ve sayısı spontan azalır.
Oral tek doz prednizolonla dramatik yanıt alınır. Atak gelişi-mini engellemez ama atak aralığını uzatır. Simetidin vakaların 1/3’ünde rekürrensten korunmada etkilidir. Tamamında değil ama bazı hastalarda tonsillektomi komplet çözüm sağlamıştır. IL-1 reseptör antagonistleri umutlandırıcı sonuçlar vermektedir.
70. Aşağıdaki ölü aşılardan aşılardan hangisi cilt altı uygu-lanabilir?
Çoğu ölü aşı intramuskuler (İ.M) uygulanırken, sıklıkla kulla-nılan canlı aşılar ciltaltı (s.c) ve oral (p.o) kullanılırlar. IPV ve polisakkarit pnömokok 23 (PPS23) İ.M veya s.c uygulanabilir.
71. Beş gündür yüksek ateşi olan bebeğin iki gün önce göz-lerde şişlik, bir gün önce ateşin aniden düşmesiyle göv-dede beliren pembe renkli döküntüleri olmuş. Fizik mu-ayenede kulak zarında efüzyon ve burun akıntısı dışında başka bir patolojik bulgusu saptanmıyor.
Yukarıdaki hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangi-sidir?
A) Kızamık B) Eritema enfeksiyosum
C) Roseala infantum D) Kızamıkçık
E) Kızıl
71 – C
72. Yukarıda bahsedilen hastada görülebilecek en olası komplikasyon aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ensefalit B) Konvülsiyon
C) Psödotümör serebri D) Trombositopeni
E) Hepatit
72 – B ROSEOLA İNFANTUM: EKZANTEMA SUBİTUM6. hastalık/Etken: HHV Tip 6 ve 7; Prodrom hafif3-5 gün süren yüksek ateş dönemi/%5-10 Konvülsiyonla ka-rakterizedir.Döküntüden önce periorbital ödem patognomoniktir. Nagaya-ma ülseri: Uvula-yumuşak damak hattında ülser enantemidir.Üç-dört gün 40°C ateş sonra, ateşin ani düşmesi ile gövdede beliren jeneralize pembe renkli döküntü tipiktir. Döküntü 1-2 günde geçer. Kulak zarında efüzyon ve rinore, GİS şikayetleri eşlik edebilir.Komplikasyonlar:Konvülsiyon (en sık), Ensefalit, Pseudotümör serebri, Mono-nükleosis benzeri hastalık, Hepatit, Trombositopeni
Klinik Bilimler / T 40 - 3
54www.tusem.com.tr
73. Nörojenik şokun en sık rastlanan nedeni aşağıdakiler-den hangisidir?
A) Spinal anestezi B) Alfa bloker ilaç
C) Spinal kord travması D) Yanık
E) Sepsis
73 – C
NÖROJENİK ŞOK
Nörojenik şok santral sinir sistemi hastalığına bağlı gelişen hipotansiyondur, periferik vasküler direnç düşmüştür; oksije-nasyon ve oksijen kullanımı genellikle azalmaz.
En sık travmaya bağlı gelişir. Diğer nedenler, spinal anestezi, medulla spinalis hastalıkları ve ani başlayan şiddetli ağrıdır. Primer neden sempatik sinir sisteminin kesintiye uğramasıdır. Vazodilator ve vazokonstriktör etkilerin dengesi bozulmuştur. Spinal anestezi ve alfa blokerler de nörojenik şok yapabilir.
74. Aşağıdakilerden hangisi ARDS için risk faktörü değildir?
A) Hipoksemik ortam B) Multiple transfüzyon
C) Sepsis D) Şok
E) Çoklu organ travması
74 – A
ARDS nedenleri;
Travma, sepsis, yağ embolisi, pankreatit, multiple transfüzyon-lar, DIC, yanıklar, milier tüberküloz, ilaç aşırı dozları (Eroin, ase-tilsalisilik asit, metadon), mide içeriğinin aspirasyonu, diffüz pnömoni, boğulma, iritan gaz inhalasyonu, duman inhalasyo-nu, oksijen toksisitesi, akciğer kontüzyonu, radyasyon.
75. Altmış yaş üzerindeki hastalarda en sık alt GIS kanama nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
76. Altmış dört yaşında bir kadın hasta karın ağrısı şikayeti ile başvuruyor. Fizik muayenede takipne , karın muaye-nesinde hafif defans, laboratuar değerlendirmelerinde lökosit sayısı 24000/mm3 , ALP yüksek, KC fonksiyon testleri minimal yüksek, kan gazında pH:7.2, pO2:70, pCO2:32mmhg, EKG’de atrial fibrilasyon olan hastanın kesin tanısı için tercih edeceğiniz tanı yöntemi aşağıda-kilerden hangisidir?
A) USG B) BT
C) Peritoneal Lavaj D) Anjiografi
E) Rektoskopi
76 – D
EKG’de atrial fibrilasyon , lökositoz, metabolik asidoz, ağrı ile uyumsuz fizik muayenesi olan ileri yaştaki hastalarda mezen-ter vasküler olaylar akla gelmelidir.
A) Premenapozal, östrojen reseptörü negatif hastalar
B) Lumpektomi yapılan hastalar
C) Aksillada 4’ten fazla lenf nodu pozitif olanlar
D) Lokal nodların ekstrakapsüler tutulumu
E) Lokal ileri meme kanseri
83 – A • Meme koruyucu yapılan hastalarda kalan meme dokusu-
na RT verilir.• Mastektomi sonrası radyoterapi ise >4 lenf nodunun metastatik tutulumuLenf nodlarının ekstrakapsüler yayılımı Lokal olarak ileri meme kanserlerine uygulanabilir.
84. Aşağıdakilerden hangisi meme kanseri kötü prognostik kriterlerinden değildir?
A) Aksiller lenf nodu tutulumu
B) Tümörün lokalizasyonu
C) Histolojik tipi
D) Östrojen reseptör pozitifliği
E) HER-2 protoonkogen
84 – B Meme kanserinde kötü prognostik kriterler:1. Aksiller LN durumu.2. Histolojik alt tip.3. Tm büyüklüğü.4. Nükleer veya histolojik grade.5. Östrojen ve progesteron reseptör durumu.6.Kromozomal bozukluklar 11. kr alel kaybı 1,3, 6,7,9 delesyonu 7.Protoonkojenler HER-2/neu c-erb-B c-H-ras 8.Büyüme faktörleri
85. Eş yumurta ikizleri arasındaki solid organ transplantas-yonu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ototransplantasyon
B) İzogenik transplantasyon
C) Allogenik transplantasyon
D) Xenogenik transplantasyon
E) Simbiyotik transplantasyon
85 – B
Aynı üye… Farklı bir lokalizasyon (aynı kişide)… Ototransplan-tasyon (otograft)
Eş yumurta ikizleri arasında… İzogeneik (singeneik)
Aynı tür… Genetik farklı… Allogeneik transplantasyon (allograft)
Farklı tür … Xenogenik transplantasyon (Xenograft)
87. Aşağıdaki fıtık tiplerinden hangisinde fıtık kesesi içinde Meckel divertikülü vardır?
A) İndirek inguinal fıtık
B) Amyant fıtığı
C) Richter fıtığı
D) Littre fıtığı
E) Spigelian fıtık
Klinik Bilimler / T 40 - 3
57 www.tusem.com.tr
87 – D
• Littre Fıtığı: Fıtık kesesi içinde Meckel divertikülü olmasıdır.
• Richter Fıtığı
Barsak lümeninin tam çevresinden daha az bir kısmı fıtık kesesi içindedir
İçinde en sık distal ileum bulunur
Barsağın sadece antimezenterik kenarı fıtık kesesi içindedir
• Amyant Fıtığı: Kese içinde apendiks bulunması
88. Aşağıdakilerden hangisi oksihemoglobin disosiasyon eğrisini sağa kaydıran faktörler arasında yer almaz?
A) Hipertermi
B) Kortizol
C) Aldosteron
D) 2,3-DPG’ nin artması
E) pH’ nın artması
88 – E
Hb-O2 disosiasyon eğrisinde sağa kaymaya neden olan fak-törler:
Hipoksi
Asidoz
2,3 DGP ↑
pCO2 ↑
Kortizol, aldosteron
Tiroid hormonları
Hipertermi
Pirüvat kinaz eksikliği
Genç eritrositler
89. Asağıdakilerden hangisi sistemik inflamatuvar yanıt sendromunun kriterlerinden biri değildir?
A) Vücut sıcaklığının 36 °C’den düşük olması
B) Vücut sıcaklığının 38 °C’den yüksek olması
C) Kalp atım sayısının 90/dakikadan fazla olması
D) Solunum frekansının 20/dakikadan az olması
E) Lökosit sayısının 12 000/mm3’ten fazla olması
89 – D
SIRS
Vücut ısısı >380C yada <360C
Kalp hızı > 90/dk
SS > 20/dk yada PCO2 < 32 mmHg
BK >12.000 yada <4000; çomak >%10
90. Nazokomiyal enfeksiyonların en sık kaynağı aşağıdaki-lerden hangisidir?
A) İnsizyon hattı B) Solunum yolu
C) Üriner sistem D) İntravenöz girişim yerleri
E) Bacağın derin venleri
90 – C
Hastane İnfeksiyonları
En sık nazokomiyal infeksiyon üriner sistem infeksiyonlarıdır.
Yoğun bakımlarda en sık infeksiyon Gr (-) nazokomiyal pnömoni (en sık aspirasyon nedeniyle gelişir).
Yara infeksiyonları (postoperatif en sık infeksiyon), kateter sepsisi
91. Kolon kanseri nedeni ile ameliyat edilen hastada ekplo-rasyonda tümörün 3 cm uzunluğunda ince barsak seg-mentini invaze ettiği görülmüştür. Spesmeninin patolo-jik incelemesinde tümör çapının 6 cm olduğu ve alınan 12 mezenterik lenf nodundan 4 tanesinin pozitif geldiği saptanmıştır. Rezeksiyon sınırları temizdir.
Bu hasta TNM sınıflamasına göre hangi evrededir?
A) I B) II
C) III D) IV
E) V
91 – C
TNM Evrelemesi
Tis: Karsinoma in situ
T 1: Tümör submukozayı tutmuş
T2: Tümör muskularis propriayı tutmuş
T3: Tümör serozaya yayılmış
T4: Tümör visseral peritonu aşmış, komşu organlara yayılmış
N1: 1-3 adet perikolik veya perirektal lenf düğümü tutulumu
N2: ³ 4 perikolik veya perirektal lenf düğümü tutulu-mu
N3: Damar pedikülü lenf düğümü tutulumu
M0: Metastaz yok
M1: Metastaz var
Klinik Bilimler / T 40 - 3
58www.tusem.com.tr
92. Kolorektal adenomatöz poliplerin kansere dönüşü-münde en son meydana geldiği düşünülen mutasyon aşağıdakilerden hangisidir?
A) p53 mutasyonu B) APC (5q-) mutasyonu
C) K-ras mutasyonu D) Ret mutasyonu
E) 18q- mutasyonu
92 – A
93. Aşağıdakilerden hangisi akut pankreatit nedeniyle has-taneye yatırılan hastanın yatış anında hastalığının cid-diyetini gösteren bulgulardan değildir?
A) Yaşın 55’in üstünde olması
B) 16.000/ mm³ üstünde lökositoz
C) Kan şekerinin 200 mg üstünde olması
D) Serum Ca++ düzeyinin 8 mg’ın altında olması
E) LDH’nın normalin 2 katının üstünde olması
93 – D
RANSON KRİTERLERİ
Başvuruda 48 saat sonra
>55 yaş Hct değerinde %10’dan fazla düşme
BK > 16.000 BUN değerinin 5mg/dl’den fazla artması
Glu > 200 Hipokalsemi < 8
LDH > 350 PO2 < 60 mmHg
AST > 250 Baz açığı > 4 mEq/lt
Tahmini sıvı sekestrasyonu > 6 lt
94. Aşağıdakilerden hangisi hepatoselüler kanser için en duyarlı tümör belirleyicidir?
A) CEA B) Alfa feto protein
C) CA19-9 D) CA15-3
E) CA 15-5
94 – B
CEA = KOLOREKTAL KANSER
CA 19-9 = PANKREAS KANSERİ
CA15-3 = MEME KANSERİ
CA15-5 = ADNEKSİYEL TÜMÖR
95. Aşağıdaki durumlardan hangisi kolonun travmatik ya-ralanmalarında onarımla birlikte kolostomi yapılması-nı zorunlu kılmaz?
A) Peritoneal irritasyon bulguları olması
B) Açıklanamayan şok durumu
C) Rektumda kan saptanması
D) Mediastende barsak gazı gölgesi olması
E) Hipoaktif barsak seslerinin duyulması
95 – E
TRAVMATİK KOLON YARALANMASI
Primer onarım endikasyonları:
Yaralanmanın üzerinden <6 saat geçmiş ise
Hipotansiyon ve şok yoksa
Peritonda masif gayta kontaminasyonu yoksa
Kolonda birden fazla yaralanma yoksa
Ciddi ek organ yaralanması yoksa
Kolon duvarının %50’sinden azı tutulmuş ise
Klinik Bilimler / T 40 - 3
59 www.tusem.com.tr
96. Aşağıdakilerden hangisi travma sonrası dönemde aza-lan hormonlardan birisi değildir?
A) İnsülin
B) Tiroksin
C) Testosteron
D) Follikül stimüle edici hormon
E) Prolaktin
96 – E TRAVMAYA CEVAP OLARAK AZALAN HORMONLARİnsülin (geç dönemde artar), Tiroid hormonları, Seks steroidleri, FSH/LH, İnsülin benzeri BF-1
97. Hemorajik şokta verilen sıvının yeterli cevap oluştur-duğunu gösteren bulgu aşağıdakilerden hangisidir?
A) İdrar miktarının artması
B) Tansiyonun yükselmesi
C) Taşıkardinin düzelmesi
D) Susuzluğun azalması
E) Arteryel oksijenizasyonda artış
97 – A Saatlik idrar çıkımının 15 ml üzerine çıkması resüsitasyona ce-vap olduğunu gösterir.
98. Aşağıdakilerden hangisi nekrotizan enterokolitte cerra-hi tedavi endikasyonlarından değildir?
A) Karın duvarında eritem ve ödem
B) Pnömatozis intestinalis
C) Portal vende gaz
D) Pnömoperitoneum
E) 24 saatten uzun süren persiste dilate loop varlığı
98 – B
Nekrotizan enterokolitte cerrahi tedavi endikasyonları;
1) Pneumoperitoneum
2) Karın duvarında eritem ve ödem
3) 24 saatten uzun süren persiste dilate loop
4) Palpasyonda persistan fikse krepitan kitle
5) Medikal tedaviye rağmen hızlı genel durum bozukluğu
6) Parasentez ve lavaj ile alınan sıvı yaymasında bakteri varlığı
99 – C Posterior stafilom Miyopik konuşProptozis Kör nokta büyümesiTigre retina Santral ve periferik skotomlarFuchs lekesi (foveda pigment prolifersyonu) Retina dekolmanı riski artmışSubretinal neovaskülarizasyon Uçan-yüzen cisimler
Dejeneratif myopide, kör noktada atrofi değil;büyüme izlenir.
100. Otitis media nedeniyle antibiyotik kullanım öyküsü olan 16 yaşındaki erkek hasta tedavinin 7. gününde sağ yüz ya-rımında kızarıklık, sağ gözde şişlik ve yaygın baş ağrısı şika-yetiyle acil servise başvurmaktadır. Yapılan muayenesinde timpanik membranda bombeleşme, sol üst ve alt ekstre-mitede güçsüzlük ve sağ göz dibi ödemli (papil ödem) sap-tanmıştır. Nörolojik yakınmalarının progresyonu üzerine acil serviste çekilen beyin BT (kontrastsız) incelemede sağ serebral hemisferde hemorajik infarkt izlenmiştir. Bu has-tada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
***Soruda serebral venöz dolaşımın geri dönüşümünde ye-tersiz kompanzatuar yanıtla birlikte venöz hipertansiyon/parankimde venöz (hemorajik) infarkt tarif edilmiştir (Beynin derin,süperfisiel ve dural sinüs yapıları birleşerek internal ju-guler ven aracılığıyla drene olmaktadır).
101. Aşağıdakilerden hangisi tükrük bezi tümörleri için yan-lış bir ifadedir?
A) Tükrük bezi boyutu küçüldükçe, kitlenin malign olma olasılığı artar.
B) En sık görülen benign tümör, pleomorfik adenom-dur ve malignleşebilir.
C) Tükrük bezi tümörlerinde histopatolojik tanı ve ev-releme için operasyon öncesi genellikle biyopsi alın-maktadır.
D) Bilateral tutulumda lösemi ve lenfoma akılda tutul-malıdır.
E) Benign olmasına rağmen radyolojik ve klinik bulgu-ları malignite ile karışan tümör warthin tümörüdür.
101 – C
Tükrük bezi tümörleri benign/malign ayrımı yapılmaksızın genellikle cerrahi operasyon ile tedavi edildiklerinden pre-op biyopsi tercih edilmez.
Diğer şıklarda yer alan ifadeler doğrudur.Özellikle pleomorfik adenomda malign transformasyon “ karsinoma ex pleomorfik adenom” ve cerrahi sonrası nüks gelişebileceği akılda tutul-malıdır.
102. Aşağıdaki kemik patolojilerinden hangisinin sıklığı eş-leştiği sendrom ile artış göstermez?
A) Fibröz Displazi - McCune Albright / Mazabraud sendromu
B) Enkondrom – Olier / Mafucci sendromu
C) Osteosarkom – Li Fraumeni sendromu
D) Osteoma – Gardner sendromu
E) Osteoblastom – Osler Weber Rendu Sendromu
102 – E
A,B,C ve D şıklarındaki patolojiler eşleştikleri sendrom-da sıklığı artmış olarak görülürken E şıkkında ifade edilen Osteoblastom;Osler-Weber-Rendu sendromu (Herediter He-morajik Telenjiektazi) ile ilişkisizdir.
103. Sağ uylukta ağrı, kızarıklık, şişlik ve hareket kısıtlılığı nede-niyle acil servise başvuran 6 yaşındaki kız olguda akut faz reaktanlarının yüksekliği, röntgenogramlarda hafif periost reaksiyonu dışında herhangi bir bulgu saptanmamış ve os-teomyelit ön tanısı ile tedaviye başlanmıştır. Ancak tedavi-nin 18. gününde şikayetlerinin gerilememesi üzerine olgu tekrar hastaneye başvurmuştur. Güncel X-ray inceleme-sinde periost reaksiyonunun belirginleştiği izlenmiştir ve klinisyen tarafından malign kitlesel lezyon düşünülüp, ev-releme ve biyopsi açısından onkoloji servisine yatırılmıştır.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kondrosarkom B) Osteosarkom
C) Ewing sarkomu D) Sinovyal sarkom
E) Kondromiksoid fibrom
103 – C
Osteomyelitin ; Ewing sarkomu ile klinik olarak karışabileceği kesinlikle unutulmamalıdır.
Ewing Sarkomu
Pediatrik yaş grubunda sıklıkla femurdan köken alan diafiz yerleşimli;lameller-soğan zarı tarzı reaksiyon,küçük-yuvarlak hücreli tümördür.
En sık akciğere metastaz yapar ve radyosensitiftir.
Patolojide PAS(+) glikojen,Horner-wright rozetleri ve t(11;22) potansiyel soru adayı bilgilerdir.
104. Aşağıdakilerin hangisinde üriner sistemde en sık görü-len inorganik ve organik taşlar sırasıyla verilmiştir?
A) Ca Pirofosfat – Ürik asit
B) Ca Oksalat – Ürik asit
C) Magnezyum amonyum fosfat – Sistin
D) Ca Pirofosfat – Ksantin
E) Ca Oksalat - Struvit
104 – B
**Üriner sistemde;
En sık görülen inorganik taş Kalsiyum okzalat;organik taş ise ürik asit taşlarıdır.
**Ca pirofosfatın en parlak taş olduğu,enfeksiyona sekonder gelişen taşların magnezyum-amonyum-fosfat olduğu,sistin taşlarının herediter olabileceği diğer potansiyel soru adayı bilgileridir.
Klinik Bilimler / T 40 - 3
61 www.tusem.com.tr
105. Aşağıda verilen böbreğin kistik hastalıklarının hangi-sinde genetik geçiş yoktur?
A) İnfantil tip polikistik böbrek
B) Erişkin tip polikistik böbrek
C) Familyal juvenil nefronofitizis
D) Medüller sünger böbrek
E) Medüller kistik hastalık
105 – D Medüller Sünger Böbrek• Genetik geçiş yok, • Nefrosistin protein defekti, • Böbreği büyütmeyen kistik hastalık, • Sık böbrek taşı gelişimi, • Nefrokalsinosis, RTA eşlik edebilir. • Genellikle normal böbrek fonksiyonlu ve asemptomatik
şarısızlık olursaPTCAStent• Hayatı tehdit eden ventrikü-
ler aritmiler
Pulmoner hipertansiyon, EF<%25 ve canlı dokunun bulun-maması-iskemik kardiomyopati CABG klinik kontranedikas-yonları arasında yer almaktadır.
107. Replantasyon endikasyonu olan ampüte bir parçada fik-sasyon-onarım işlem sırası hangisinde doğru verilmiştir?
A) Kemik – Tendon – Arter – Sinir – Ven B) Kemik – Tendon- Arter – Ven – Sinir
C) Kemik - Arter- Ven – Sinir – Tendon
D) Arter- Ven- Sinir- Tendon- Kemik
E) Arter- Sinir – Ven- Tendon- Kemik
107 – A
Sıralama ;
Ampute parçada ve proksimal güdükte damar ve sinirler işaretlenir.
Yumuşak doku debridmanı yapılır.
Kemik kısaltılır (gerekliyse) ve fikse edilir.
Ekstansör tendon onarımı yapılır.
Fleksör tendon onarımı yapılır.
Arter anastomozu yapılır.
Sinir onarımı yapılır.
Ven anastomozu yapılır.
Deri kapatılır.
108. Yirmi üç yaşındaki kadın hasta;menstrüel siklusun 3. gününde acil servise karın ağrısı şikayetiyle başvuru-yor. Yapılan fizik muayenede suprapubik ve inguinal hassasiyetin yanı sıra olgunun takipneik olduğu far-kediliyor ve 20 dakikalık nazal O2 desteğinin ardından arteriel kan gazı incelemesinde pH değerinin 7.34 ol-duğu görülmüştür. Anamnezde ayrıca olgu daha önceki menstrüasyon dönemlerinde de benzer hızlı soluma şi-kayetlerinin olduğunu ifade etmektedir. Buna göre en olası tanı ve yapılacak ilk tetkik aşağıdakilerden hangi-sinde verilmiştir?
A) Astım – Solunum fonksiyon testi
B) Amfizem– PA Akciğer grafisi
C) Atipik pnömoni – HRCT
D) Katamenyal pnömotoraks – PA Akciğer grafisi
E) Primer spontan ptx – PA Akciğer grafisi
108 – D
Katamenial Pnömotoraks:
Menstürasyon gören 25 yaş üstü kadınlarda görülür.
Menstürasyonun 2.-3. gününde pnömotoraks gelişir.
Patogenez net değildir. Genellikle pelvik endometriozis öyküsü vardır. AC, plevra ve diaframda endometrial lezyonlar saptanır.
**Pnömotoraks için ilk istenecek tetkik akciğer grafisidir ve derin inspiryumda değil; ekspiryumda çekilmesi gerektiği unutulmamalıdır (Rüptüre visseral plevranın görülmesi amaç-lanmaktadır).
Klinik Bilimler / T 40 - 3
62www.tusem.com.tr
109. Pelvik organ prolapsusu aşağıdaki anatomik oluşum-lardan hangisi temel alınarak derecelendirilir?
A) Labium minus B) Bulbus vestibuli
C) Labium majus D) Himen feminus
E) Klitoris
109 – D
Pelvik organ prolapsuslarının derecelendirilmesinde değişik sınıflandırma sistemleri kullanılmıştır. Bugün için güncel üroji-nekoloji pratiğinde ve gerek TUS’ta sorulmuş olması itibari ile en sık kullanılan POPQ sınıflandırmasıdır. Tüm derecelendir-me sistemlerinde Himen temel referans noktası olarak kabul edilmiştir. EvreII: Prolapsusun en distal bölümü himenin 1 cm ya da daha az olmak üzere altında ya da üzerinde olarak tariflenmiştir(TUS)
110. İnguinal lenf nodu tutulumunun uzak organ metastazı ile eş değer tutulduğu jinekolojik malignite aşağıdaki-lerden hangisidir?
A) Vulva kanseri B) Serviks kanseri
C) Vajen kanseri D) Endometrium kanseri
E) Leiomyosarkom
110 – D Evre 4 Endometri-um Ca
Evre 4 Over Ca Evre 4 Vulva Ca
Evra 4a: Mesane ve/ veya rektum tutulumu (büllöz ödem olması tutulum sayılmaz)
Evra 4a: Plevral effüzyonda sitoloji pozitifliği
Evra 4a: Üst üretra,vajen,mesane,rektum ya da pelvik kemik tutulumuFikse ya da ülsere inguino-fe-moral lenf nodları mevcut
Evre 4b: Uzak organ metastazları (intra-abdominal ve/veya inguinal lenf nodu tutulumu dahil)
Evre 4b: Karaciğer ve/veya dalak pa-rankim metastazı,İnguinal veya abdominal dışı organlarda LN+
Evre 4b:(TUS)Pelvik LN tutulumu ile birlik-te uzak metastazların varlığı
İnguinal lenf nodu tutulumu over ve endometrium kanserin-de Evre 4b olup uzak organ metastazına eş değerdir. Vulva kanseri, pelvik lenf nodu tutulumunun uzak organ metastazı olarak kabul edildiği jinekolojik tümördür.
111. Aşağıdakilerden hangisi postpartum atoni kanaması için risk oluşturmaz?
A) İkiz gebelik B) Plasenta dekolmanı
C) Nulliparite D) Koryoamniyonit
E) Partus presipitatus
111 – C
Bugün için global olarak anne ölümlerinin en sık nedeni KANAMADIRDoğum sonu kanama(postpartum) larının en sık nedeni uterin ATONİDİR. Atoni için bir takım risk faktörleri tanımlanmıştır. Bu risk faktörleri TUS sına-vında sıkça sorgulanmaktadır.UTERİN ATONİ RİSK FAKTÖRLERİ• Önceden geçirilmiş atoni öyküsü• Multiparite• Doğum indüksiyonu • Myoma uteri• Uzamış travay• Koryoamnionit• Partum presipitatum• Epidural anestezi (hipotansiyon)
112. Postmenopozal dönemdeki hormonal profil ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) İnhibin B azalır
B) FSH artar
C) Androstenedion azalır
D) LH artar
E) E1/E2 oranı azalır
112 – E
Menopoz over rezervinin sona erdiği ve genetik olarak prog-ramlanmış fizyolojik bir hipergonadotropik amenore tablosu-dur. Overian folliküllerin sentezlediği tüm androjen ve estro-jenler azalmaktadır. Menapozun ve periferik sistemin temel estrojeni E1(estron) dur. E1 miktarı azalmış olsa da periferik üretimi devam etmektedir.E2(estradiaol) üreme çağının östro-jeni olup menopozda oldukça düşük düzeylere inmektedir. Bun-dan dolayı E1/E2 oranı menopozda rölatif olarak artmaktadır.
113. Aşağıdaki anomalilerin hangisinde oligohidramnioz beklenmez?
A) Özefagial atrezi B) Postterm gebelik
C) Preeklampsi D) Renal agenezi
E) Kromozomal anomaliler
113 – A Amnios sıvısı fetüs için uygun bir ortam oluşturur.Bunun yanın-da solunum ve gastrointestinal sistemin gelişimini sağlar. Am-nion sıvısının üretim ve klirensi denge halindedir.12.haftadan sonra esas kaynağı fetal idrardır. Fetusun idrar çıkımını engelle-yen patolojilerde oligohidroamniosgelişir. GİS herhangi bir ye-rinde tıkanıklık ve amnion sıvısını yutamama polihidroamnios ile sonuçlanır. Bu iki durumun etiyolojisi hemen hemen her TUS sınavında sorgulanmakta ve soru olarak karşımıza gelmektedir.
Oligohidramnios Etyolojisi Polihidramnios Etyolojisi• Genitoüriner sistem anomali ve
obstrüksiyonları(renal agenezi)• IUGR(Plasental yetmezlik)• Postterm gebelik• Preeklampsi• Erken membran rüptürü• İlaç kullanımı (ACE-inhibitörü,
114. Endometriozisin tıbbi tedavi seçenekleri içinde aşağı-dakilerden hangisinin yeri yoktur?
A) Gestrinon
B) Medroksiprogesteron asetat
C) Aromataz inhibitörleri
D) Tamoksifen
E) GnRH agonistleri
114 – D Endometriozis endometrial gland ve stromanın uterin kavite dışında başka yerlere implante olduğu kronik progresif ve te-oriler ile izah edilmeye çalışılan bir hastalıktır. Genelde klinik olarak sekonder dismenore ,kronik pelvik ağrı ve infertilite ile kendini gösterir. Medikal tedavi ağrıya yöneliktir ve kullanılan ajanlar TUS için mutlaka bilinmelidir
Endometriozisin medikal tedavisinde kullanılan ilaçlar
115. Kırk dört yaşında 3 kez vajinal doğum yapmış hastanın öy-küsünden sekonder dismenore ve ağır menstrüel kanama varlığı öğreniliyor. Yapılan jinekolojik muayenesinde uterus, yumuşak, ağrılı ve normalden iri olarak tespit ediliyor.
Bu hasta için en olası tanı ve öncelikli yaklaşım aşağıda-kilerden hangisidir?
A) Adenomiyozis-Endometrial biyopsi
B) Endometriozis-Laparoskopi
C) Endometrial polip-Histeroskopik polipektomi
D) Myoma uteri-Myomektomi
E) Endometrial hiperplazi-Histerektomi
115 – A Adenomyozis endometrial dokusunun miyometrium içine invaze olması ile karakterize bir hastalıktır. Çok tipik olarak multipar bayanlarda ve yaş olarak 3. ve 4. dekatta görülür. Se-konder dismenore,menoraji ve jinekolojik muayenede diffüz olarak büyümüş,yumuşak ve ağrılı bir uterus söz konusudur.Yoğun kanaması olan özellikle 35 yaş üstü kadınlarda endo-metriumun prekanseröz ve kanseröz lezyonları açısından mutlaka endometrial örnekleme yapılmalıdır.
116. Pregestasyonel diyabetik kadınlarda gebelik sırasında aşağıdakilerden hangisinin sıklığı normal popülasyona göre artış göstermez?
A) İntrauterin gelişme geriliği
B) Fetal makrozomi
C) Konjenital kalp hastalığı
D) Trizomi 21
E) Preeklampsi
116 – D Gestasyonel ve pregestasyonel diyabetik gebeliklerde kro-mozomal anomali insidansı artmaz. Pregestasyonel diyabette HbA1c düzeyi ile orantılı olarak konjenital anomali insidansı artar. Gestasyonel diyabet olgularında ise konjenital anomali riski artmamıştır.
Gestasyonel Diyabetin Etkileri Pregestasyonel Diyabetin Etkileri
117. Aşağıdakilerden hangisi hipergonadoropik hipogona-dizm nedenlerinden biri değildir?
A) 46xx gonadal disgenezi
B) Turner sendromu
C) Swyer sendromu
D) Transvers vajinal septum
E) 17-a hidroksilaz eksikliği
117 – D
Amenore kadının üreme çağında menstruasyon görmemesi durumudur. Gebelik, laktasyon,prepubertal ve menopoz dö-nemlerinde amenore fizyolojiktir. Patolojik olarak amenore primer ve sekonder olarak gelişebilmektedir. Özellikle santral (hipotalamus ve hipofiz patolojilerine bağlı hipogonatoropik), gonadal (ovaraian agenezi, disgenezilere bağlı hipergonadot-ropik) ve anatomik anormalliklere (imperfore himen, vajinal septum,müllerain agenezilere bağlı normogonadotropik) bağ-lı olarak gelişebilmektedir.
118. Yirmi sekiz yaşında düzenli olarak bebeğini emziren ve kontrasepsiyon nedeni ile jinekoloji polikliniğine baş-vuran bir olguda aşağıdaki kontrasepsiyon ajanların-dan hangisi tercih edilmez?
A) Bakırlı rahim içi araç
B) Düşük doz progesteron içeren tablet(minipil)
C) Vajinal halka(Nuvaring)
D) Depo medroksiprogesteron asetat
E) Levonorgestrelli rahim içi araç
118 – C
Düzenli olarak bebeğini emziren bayanlarda kombine östro-jen ve progesteron içeren yöntemler sütün miktar ve kalitesini bozduğu için tercih edilmemelidir.
Bu preparatlar KOK(kombine oral kontrasepsiyon), östro-jen-progesteron içeren transdermal preparatlar ve vajinal halkadır(nuvaring).
Laktasyon döneminde kullanılabilecek uygun preparatlar:
1- Yalnızca düşük doz progesteron içeren ajanlar(minipill)
2-RİA( bakırlı veya hormonlu)
3-Depo medroksiprogesteron asetat
4- Bariyer yöntemleri (Kondom)
119. Aşağıdaki jinekolojik organlardan hangisinin tümörleri klinik olarak evrelendirilir?
A) Over-Tuba B) Vulva-Vajen
C) Vajen-Serviks D) Endometrium-Over
E) Serviks-Vulva
119 – C
Jinekolojik tümörlerden vajen ve serviks klinik olarak evrelen-dirilir. Bunlar tercihen genel anestezi altında muayene edile-rek evrelendirilir.
Bunlar dışındaki tüm jinekolojik maligniteler cerrahi olarak evrelendirilir(yani evrelendirilme işlemi ameliyat edildikten sonra çıkan patoloji sonucuna göre karar verilir).
120. Günümüzde en sık sezaryen endikasyonu aşağıdakile-den hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) İlerlemeyen doğum eylemi(distosi)
B) Geçirilmiş sezaryen operasyonu
C) Boyuna kordon dolanması
D) Makat geliş
E) İkiz gebelik
120 – B
Bugün dünyada ve ülkemizde sezaryen operasyonunun en sık nedeni yine önceden geçirilmiş olan sezaryen operasyonudur (TUS’ta mutlaka beklediğimiz bir sorudur).
Ama en sık primer sezaryen endikasyonu (yani bir bayana ilk defa sezaryen yapacaksak) ilerlemeyen doğum eylemi(distosi= sefalopelvik uyumsuzluk(CPD)) dir.