Top Banner
1 BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN AZINLIK TARİHİNDE TÜRKÇE EĞİTİM SORUNLARI (1877-2007) Prof. Dr. Hayriye Süleymanoğlu Yenisoy α Osmanlı Türkleri Balkanlar’a egemen olduktan sonra buranın sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamında köklü değişiklikler yaptılar. Bulundukları her yerde, zamanına uygun çağdaş eğitim ve sosyal kurumlar kurdular, bilim, sanat ve edebiyatla uğraştılar, kültür alanında büyük yatırımlar yaptılar. Balkanlar beş yüzyıl boyunca Osmanlı yönetiminde kaldı ve bu uzun süre içinde yeni bir kimlik kazandı. Zengin bir kültürün taşıyıcısı olarak Osmanlı Türkleri Balkanlar’da kalıcı oldular, buraları yurt edindiler. Balkanlar’da, Rumeli’de Türkçe eğitimin kökleri Osmanlı dönemine dayanır. Daha Osmanlılar zamanında eğitim bakımından İstanbul’dan sonra Rumeli gelmekteydi. Tanzimat yıllarında İstanbul’da açılan modern Türk rüştiyeleri (Türkiye’de ilk rüştiye okulu 1834’te açılır) İmparatorluğun bu kanadında da açılmış, İslahat döneminde (1856-1876) reformlar yapılarak Türk eğitim sisteminde bir gelişme başlamıştır. XIX. yüzyılın ortalarında eğitim alanında başlatılan gelişmeleri Osmanlı Devletinin bir eyaleti olan Bulgaristan’da da görmek mümkündür. Bu toprakların çok erken dönemde Osmanlı Devleti sınırları içine katılması, buralarda yoğun bir Türk nüfusun barındırılması, İstanbul’un bu bölgeye çok yakın olması gibi faktörler buradaki Türklerin eğitim ve kültürel gelişmesinde belirleyici rol oynamıştır. Tuna ve Edirne vilâyetlerinin kültür merkezleri olan Filibe, Rusçuk, Varna, Berkofça vb. belli başlı α Sofya Üniversitesi, Bulgaristan Bilimler Akademisi Balkan Araştırmaları Enstitüsü ve Ankara Üniversitesi E.Ö.Ü.
86

Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

Jun 10, 2015

Download

Documents

erhan6936
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

1

BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN AZINLIK TARİHİNDE

TÜRKÇE EĞİTİM SORUNLARI

(1877-2007)

Prof. Dr. Hayriye Süleymanoğlu Yenisoyα

Osmanlı Türkleri Balkanlar’a egemen olduktan sonra buranın sosyal,

ekonomik ve kültürel yaşamında köklü değişiklikler yaptılar. Bulundukları

her yerde, zamanına uygun çağdaş eğitim ve sosyal kurumlar kurdular,

bilim, sanat ve edebiyatla uğraştılar, kültür alanında büyük yatırımlar

yaptılar. Balkanlar beş yüzyıl boyunca Osmanlı yönetiminde kaldı ve bu

uzun süre içinde yeni bir kimlik kazandı. Zengin bir kültürün taşıyıcısı

olarak Osmanlı Türkleri Balkanlar’da kalıcı oldular, buraları yurt edindiler.

Balkanlar’da, Rumeli’de Türkçe eğitimin kökleri Osmanlı dönemine

dayanır. Daha Osmanlılar zamanında eğitim bakımından İstanbul’dan

sonra Rumeli gelmekteydi. Tanzimat yıllarında İstanbul’da açılan modern

Türk rüştiyeleri (Türkiye’de ilk rüştiye okulu 1834’te açılır) İmparatorluğun

bu kanadında da açılmış, İslahat döneminde (1856-1876) reformlar

yapılarak Türk eğitim sisteminde bir gelişme başlamıştır.

XIX. yüzyılın ortalarında eğitim alanında başlatılan gelişmeleri

Osmanlı Devletinin bir eyaleti olan Bulgaristan’da da görmek mümkündür.

Bu toprakların çok erken dönemde Osmanlı Devleti sınırları içine katılması,

buralarda yoğun bir Türk nüfusun barındırılması, İstanbul’un bu bölgeye

çok yakın olması gibi faktörler buradaki Türklerin eğitim ve kültürel

gelişmesinde belirleyici rol oynamıştır. Tuna ve Edirne vilâyetlerinin

kültür merkezleri olan Filibe, Rusçuk, Varna, Berkofça vb. belli başlı α Sofya Üniversitesi, Bulgaristan Bilimler Akademisi Balkan Araştırmaları Enstitüsü ve Ankara Üniversitesi E.Ö.Ü.

Page 2: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

2

şehirlerde söz konusu vilâyetlerin kuruluşundan önce açılan rüştiyelerde

yeni yöntemler uygulanarak eğitimde başarı sağlanmıştır. İmparatorluğun

ülkücü öğretmenleri ve aydınları da bu bölgedeki Türk eğitimine hizmet

etmişlerdir. Büyük inkilâpçı, uyanık fikirli Ali Suavi 1860-1866 yıllarında

Filibe Rüştiyesinde öğretmenlik yapmıştır. Osmanlı-Rus Savaşından önce

Berkofça (Berkovitsa) Rüştiyesinde de Celâl Bayar’ın babası Abdullah

Fehmi Efendi okul müdürlüğü yapmış, daha sonraları da burada müftülük

görevinde bulunmuştur. Doksanüç Harbinde anavatana göçüp Umurbey’e

yerleşmiş ve burada da öğretmenliğe devam etmiştir.

Osmanlı tebaası olan Bulgarların da lâik okullarının açılması aynı

yıllara rastlar. İlk lâik Bulgar okulu XIX. yüzyılın otuzlu yılları ortalarında

(1835) açılır ve Kırım Savaşından sonra (İslahat döneminde) böyle

okulların sayısı hızla artar1. Osmanlı Devletinde gerçekleştirilen reformlar

ve Türk halkının da hoşgörüsü, Bulgarların eğitim ve kültürel

kalkınmasında önemli rol oynarβ.

Osmanlı-Rus Savaşından (1877-1878) İkinci Dünya Savaşı (1944)

Sonuna Kadar Bulgaristan Türk Okulları

I. 1878-1918 Yılları Arası Dönemde Türk Okulları

1 Her geçen yılla sayıları artan temel eğitim Bulgar okulları 1976’da-1500, klasni uçilişta (sınıf okulları) denilen yarı lise düzeyli rüştiyeler-50’ye, kız rüştiyeleri-20’ye ulaşır. Gabrova ve benzeri şehirlerde liseler açılır. 1873’te Ziştevi’de (Sviştov’da) ticaret okulu, Samokov’da, Lâskovets’te vb. kasabalarda din eğitimi veren okullar açılır. Bulgar aydınları, bir Bulgar yüksek okulunun da açılması girişiminde bulunurlar, hatta böyle bir öğretim kurumunun İstanbul’da açılmasını önerenler olur, ancak İstanbul Fener Patrikhanesi buna karşı çıkar. XIX. yüzyılın ortalarında Viyana, Prag, Paris gibi kültür merkezlerinde Bulgarlar öğrenim görmüştür. Ayrıca Rusya okulları başta olmakla Belgrat, Atina vb. yerlerde Bulgar gençleri okumuştur. İstanbul’da da birçok Bulgar öğrenci öğrenim görür. Zamanın ünlü İstanbul Robert Kolejinde, Bebek’te, Galatasaray Fransız-Türk Devlet Lisesinde Osmanlı Devleti sayesinde Bulgar gençleri okumuştur (Yenisoy, H. Süleymanoğlu, Başlangıcından Bu Yana Bulgaristan’da Türkçe Eğitim. Bk.: Balkan Ülkelerinde Türkçe Eğitim ve Yayın Hayatı Bilgi Şöleni. Bildiriler. Türk Dil Kurumu yayını, Ankara, 1999, 109-165). β Tarihlerinin Uyanış Devrinde Bulgarlar, Osmanlı hâkimiyetinden kurtulmak için mücadele ettikleri kadar, Yunanlıların kültür hâkimiyetinden de kurtulmak için ve kendi kültür özgürlüklerine kavuşabilmek için mücadelelerini sürdürdükleri bir gerçektir. Rus bilgini G. K. Venediktov’un yazdığı gibi, Bulgarların kültürel gelişmesini engelleyenler Osmanlılar değil, Yunanlılar olmuştur. Yüzyıllar boyunca Bulgarların din, dil, eğitim ve kültürlerinin gelişmesine Helenistik yön vermek için Yunanlılar büyük çaba harcamışlardır (Bk.: Г. К. Венедиктов, Болгарский литературный язык эпохи возрождения, Москва, 1990, 6-12.

Page 3: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

3

Bulgar Prensliği kurulduktan sonra bu topraklarda kalan Türkler

çoğunluk durumundayken azınlık durumuna düşürüldü ve çözümleri güç

pek çok sorunla yüz yüze bırakıldı. Bulgarlar, bir yandan Rusların savaş

aylarında başlattığı toprak reformunu sürdürmüş, Türklerin toprağını,

malını mülkünü yağma etmiş, öte yandan da nüfus ihtilâlini

gerçekleştirerek Türkleri kitle hâlinde göçe zorlamışlardır. Str.

Dimitrov’dan edinilen bilgiye göre 1883’te yapılan nüfus sayımında Yantra

nehri doğusundaki bölgelerde çoğunluğu yine Türklerin oluşturduğu

görülünce “Bu Bulgaristan mıdır, yoksa değil midir?” sorusu o zamanın

idarecilerini harekete geçirir ve kitle hâlinde göçün hızlandırılması kararı

alınır2.

Savaştan sonraki yıllarda Bulgarların Türklere hoşgörüsü şöyle

dursun, Türk halkı Bulgar Devletine büyük bir tehlike

oluşturmaktadır ve Devlet bu halktan kurtulmalıdır düşüncesi

giderek Bulgar halkı arasına yayılır ve çok güçlü olur. Son haddine ulaşan

bu nefret ve negativizm, bilinçli olarak Bulgar edebiyatı ve Bulgar basınıyla

da devamlı beslenir3.

Bu koşullarda Türk eğitim sisteminin yenibaştan bir düzene

konulması hiç de kolay olmamıştır. Öğretmenler ve öteki aydınlar

Türkiye’ye göçe zorlanmış, okullara öğretmen bulmak ciddî bir sorun

olmuştur. Bu topraklarda kalanlar kolları bağlı durmamış, Berlin Barış

Antlaşması (Temmuz 1878) ve Bulgaristan Anayasasınca sağlanan haklar

doğrultusunda Türk azınlığın eğitim ve kültürel geleneklerini sürdürmeye

çalışmışlardır.

Eğitimin temel amaçlarından biri, insanın kimlik ve kişiliğini kurma,

geliştirme, onu tam insan kılmadır. Türk aydınları da bunun bilincinde

olarak eğitime canla başla sarılmışlardır. İlk yapacakları iş, ayakta

kalabilmiş okulları tamir etmek, çocukları okul çatısı altına toplamak,

kapatılmış Türk rüştiyelerini açtırmak ve öğretmen bulmak olmuştur.

2 Етническият конфликт в България 1989 I. Социологически архив, Институт по социология при БАН, Профиздат, София, 1990, 117. 3 Василева, Д., Изселническият въпрос в българо-турските отношения, Аспекти на етнокултурната ситуация в България, София, 1992, 63.

Page 4: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

4

Daha 1879’da Filibe Türk Cemaati İslâmiyesi, Şarkî Rumeli Genel

Valisi Aleko Paşa’yaχ dilekçe vererek Vilâyetteki nüfusun çoğunluğunu

oluşturan Türklerin rüştiye okullarının da açılmasını istemişler, çünkü

rüştiyelerin açılması Türk okullarına öğretmen yetiştirmek demekti. Fakat

Türk cemaatinin istekleri gerçekleşmemiştir.

1880’li yılların ikinci yarısında birçok okulun ve rüştiyelerin de

açılmaya başlamasıyla öğretmen ihtiyacı daha da artmıştır. İstatistiklerde

Türk-Müslüman öğretmenlerin öğretim durumu hakkında şu bilgileri

buluyoruz:

1894/95 Ders Yılında Öğretmenlerin Öğrenim Durumu4

İlkokoul mezunu 738

Medrese mezunu 565

Rüştiye mezunu 134

Liseye gitmiş olan 9

Lise mezunu -

Bilinmeyen 14

Toplam: 1460

Öğretmenlerin büyük çoğunluğu da yaşlıydı: Bunların %48’i 40

yaşından yukarı, 30 yaşından genç olanlar ise %25 dolayındadır.

XX. yüzyılın başlarında İstanbul Darül-Muallimine giden gençler

olmuş, mezun olunca da rüştiye okullarında öğretmenliğe başlamışlardır.

Şumnu’da ilk açılan rüştiyeye İstanbul Darül-Muallimin mezunu Lovçalı Ali

Cevat atanmıştır. Türkiye’den de öğretmen gönderilmiştir.

İlk açılan rüştiyelerde öğrenim 4 yıldı. Muallim-i Evvel denen okul

müdürleri, başöğretmenler Türkiye’den gönderiliyor, aylıkları da

Türkiye’den veriliyordu. Muallim-i sani denen öğretmenler rüştiye

mezunlarından ya da yerli hocalardan atanıyordu. 1896’da Filibe Kız

χ Aleko Paşa, Kocabalkan’ın Kazan (Kotel) kasabasında doğmuş bir Bulgardır ve asıl adı Aleksandır Bogoridi’dir. 4 Yenisoy, H. Süleymanoğlu, a. g. e., 116-117.

Page 5: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

5

Rüştiyesine İstanbul’dan Şerife Hanım adında bir bayan öğretmen

gönderilmiştir.

Aylığı Türkiye’den ödenen öğretmenlerin sayısı duruma göre artmış ya

da azalmıştır. Resmî istatistiklerde 24 kadar öğretmenin aylığının

Türkiye’den ödendiği bildirilmekte ve bunların arasında bir kız rüştiyesi

müdiresi Süheylâ Hanımın da bulunduğu vurgulanmaktadır. Türk

rüştiyelerinden mezun olanlar öğretmen olabiliyorlardı. Bu okullar

öğretmen ihtiyacının karşılanmasında belirli rol oynamışlardır. Muallim

Naci Varna Rüştiyesinde okumuş ve öğretmenlik yapmıştır.

Bulgaristan’da önemli tarihî olaylar Türklerin eğitimini olumsuz

etkilemiştir. 1908 yılında Türkiye’de İkinci Meşrutiyet ilân edildi.

Bulgaristan bu fırsattan yararlanarak tam bağımsızlığını ilân etti ve

böylelikle artık Türkiye’ye hiçbir bağlılığı kalmadı. Bağımsız Bulgaristan,

Prensliğe son vererek Çarlık (Krallık) oldu. 1909 tarihinde İstanbul’da

Bulgar Çarlığıyla Osmanlı Hükümeti arasında imzalanan Protokolle Türkiye

tarafından Bulgaristan’ın bağımsızlığı tanınmış oldu. Bu Protokole

Bulgaristan Türk-Müslüman okullarına ilişkin bir de Sözleşme eklendi. Aynı

yıl Bulgarlar yeni bir Millî Eğitim Yasası çıkarmakla Türk özel okullarına

büyük bir darbe indirmiş oldu. Resmî okullarla (Bulgar devlet okullarıyla)

özel okullar (Türk topluluğun özel okulları) arasındaki denklik kaldırıldı.

Özel okuldan mezun olanlar bundan böyle öğrenimini resmî okulda

sürdüremeyecekti. Resmî okulda öğrenimini sürdürmek isteyenler ya da

herhangi bir sanat sahibi olmak isteyenler gerekli ek sınavları vermek

zorunluluğunda bırakılıyordu. Türk öğretmenler ise resmî okullarda

öğretmenlik yapan Bulgar meslektaşlarının yararlandığı sosyal haklardan

tamamen yoksun bırakılıyordu. Türk özel okullarında öğretmenlik

yapabilmek için Bulgar vatandaşı olmak gerekecekti, yani bundan böyle

Türkiye’den öğretmen getirilemeyecekti. Türk-Müslüman okullarına

hazırlanacak ders kitaplarını Bulgaristan Millî Eğitim Bakanlığı

onaylayacaktı, yani bundan böyle Türkiye’den ders kitabı da

getirilemeyecekti. Yeni Eğitim Yasasına uymayan Türk okulları

kapatılacaktı.

Page 6: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

6

Bu olumsuz gelişmelerin ardından bir de Balkan Savaşı patlak verdi.

Doksanüç Savaşından henüz yaraları kapanmamış olan Bulgaristan

Türküne Balkan Savaşı da büyük yaralar açtı. Trakya ve Rodoplar Osmanlı

Devletinin sınırları dışında bırakıldı. Bu savaş, Rodoplar’daki Türk okulları

üzerine dehşet etki yaptı. Türk okulları yakılıp yıkıldı, gasp edildi.

Öğretmenlerin büyük çoğunluğu öldürüldü, kalanı da Türkiye’ye göçe

zorlandı.

Buraya kadar söylenenleri kısaca özetleyecek olursak şunu

belirtmeliyiz: 1878-1918 yılları arası dönem birçok askerî ve politik

olaylarla doludur. Osmanlı-Rus Savaşı (1877/78), Doğu Rumeli’nin Bulgar

Prensliğine katılması (1885), Türkiye’de İkinci Meşrutiyetin ilânından

yararlanarak Bulgaristan‘ın da bağımsızlığını ilân etmesi, Balkan Savaşları

(1912-1913), Balkanlar’da yeni yeni devletlerin kurulması, kitle hâlinde

Türkiye’ye göçler, Birinci Dünya Savaşı hep Rumeli Türkünün aleyhine

olmuş hüzünlü tarihî gerçeklerdir. Böyle gelişen olaylar Türk eğitimini de

kökünden sarsmıştır. İşte bu yüzden Doksanüç Savaşından Birinci Dünya

Savaşının sonuna kadar uzanan 40 yıllık bir dönemde Bulgaristan

Türklerinin eğitimi ortaokul düzeyinde kalmış, öğretmen yetiştirmek için

herhangi bir öğretim kurumları da açılamamıştır. Tabiî, Bulgar liselerinde

(özel öğrenci olarak), İstanbul’da ve bazı Avrupa şehirlerinde okuyan Türk

gençleri olmuş, Sofya Üniversitesini bitirenler de olmuş ve böylece

Türklerin bir aydın zümresi oluşmuştur. Bu aydın zümrenin çoğunluğunu

oluşturan öğretmenler Türk eğitimini, edebiyatını ve basınını geliştirmeye

çalışmışlardır. Ancak, öğretmenlerin, okul kurullarının (mektep

encümenlerinin), aydın zümrenin tüm çabalarına rağmen, halk kitlesini

oluşturan Türklerin öğrenimi sönük ve ortaokul düzeyinde kalmıştır.

Bazı Bulgar bilim adamlarının günümüzde yaptıkları araştırmalarda

söz konusu dönemde Türklerin Bulgaristan’ın millî güvenliğine artık

herhangi bir tehlike oluşturmayan “kendi ortamında ve kendi çerçevesinde

kalmayı tercih eden, günlük yaşamlarının geleneksel ritmine dışarıdan

başkalarının karışmasına kolaylıkla imkân vermeyen, imtiyazı olmayan,

Page 7: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

7

siyasî partileri olmayan, oldukça geri kalmış, ancak Devlete baş ağrısı

yaratmayan bir etnik topluluk” olarak kaldığı vurgulanmaktadır5.

Türk Muallimler (Öğretmenler) Birliğinin Bulgaristan Türlerinin Eğitim ve

Kültürel Kalkınmasında Yeri

Bulgarların olduğu gibi, Türklerin de bir Türk Muallimler (Öğretmenler)

Birliği (Derneği) kurması görüşünü en önce Filibe’de “Muvazene”

gazetesini çıkaran Filibe doğumlu Ali Fehmi ortaya atar. Genç (Jön)

Türklerden olan Ali Fehmi, İstanbul’da Mülkiye’de (Siyasal Bilgiler

Okulunda) okumuş, Sultan Hamid’in idaresinden kaçıp Filibe’ye

yerleşmişti. Ali Fehmi’nin bu görüşü, öteki aydınlarca da benimsenir ve

büyük destek bulur.

1906 yılında Birlik, Muallimin-i İslâmiyye Cemiyet-i İttihadiyesi” adıyla

çalışmaya başlar, yıllarca kongreler düzenleyerek gelişir. Bulgaristan’ın her

bölgesinde hemen hemen her yıl düzenlenmiş kongrelerde Türk okulları,

Türk öğretmenleri, Türk eğitim ve öğretimiyle ilgili çok önemli kararlar

alınmış, Bulgar makamları tarafından birçok sorunların halledilmesi ısrarla

istenmiştir.

Türk Öğretmenler Birliği, okullarda yeni yöntemlerin

uygulanmasında, çağa uygun müfredat programları ve ders kitaplarının

hazırlanmasında büyük hizmetlerde bulunmuştur. Yeni ders kitaplarında

Bulgaristan aydınlarının yazılarıyla birlikte Türkiye sanatçılarının da

çocuklara uygun eserlerine geniş yer verilmiştir. Öğrencilere ait güzel

şiirler, sahne eserleri yazmışlar, millî ruhu okşayan şarkılar öğretmişlerdir.

Türk azınlığın çocuklarının ruh yapısını yapan öğretmendir, benliğini,

kimliğini yoğuran öğretmendir. Öğretmenler ve okul kurullarında görev

alanlar, Öğretmenler Birliğinin yayın organı “Terbiye Ocağı” (sonra

“Muallimler Mecmuası”) dergisinde devamlı yazılar yazarak, her türlü

zorluklara göğüs gererek Türk okullarının Türk öğretmenlerinin haklarının

korunması, Türk çocuklarının çağdaş eğitimden yoksun bırakılmaması için

5 Стоянов, В., Турците в България, Връзки на съвместимост и несъвместимост между християни и мюсюлмани в България, София, 1994, 248.

Page 8: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

8

çabalamışlardır. Kongrelerde türlü kültür sorunları da tartışılmış, çözüm

yolu aranmıştır.

1912 yılında toplanan VII. Kongrede öğretmenlerin okuldaki dersleri

dışında bazı hayırlı faaliyetlerde bulunması da tavsiye edilir. Öğretmenlerin

bulundukları yerleşim yerlerinin, çalıştıkları bölgenin tarihçesine dair bilgi

toplayıp araştırmaları, incelemeleri, Türk folklor malzemesi toplamayı,

Türk âdet ve geleneklerini öğrenmenin ve bunları kaleme almanın çok

yararlı bir iş olacağı vurgulanmış ve Talimatnamede şunlar önerilmiştir:

1. Her yerde sanat ve tarih bakımından kıymetli binalar, hayrat

müesseseleri, bugün ister mevcut olsun, ister olmasın,

2. Bunları yaptıranlar,

3. Bulunduğumuz kasabaya bağlı köylerin adları, tarihleri,

4. Bu yerlerde yetişen büyük adamlar ve bunların biyografileri.

5. Çeşmelerin, kal’aların, cami-i şeriflerin, tekkelerin, medreselerin,

kütüphanelerin, mezarların tarihleri (kitabelerin), bânileri vs.

6. Müslümanlar arasında meşhur ve mütevatir olan tarihî rîvayetler,

7. Eski Türküler,

8. Masallar, gerek manzum (destan), gerekse mensûr olanlar,

9. Âdetler, ananeler (gelenekler),

10. Köylerin, kasabaların civarında olan meşhur harp vakaları; bunlara

dair halkın bildikleri,

11. Köylerin, kasabaların eski isimleri ve bu isimlerin verilmesinin

sebebi,

12. Ahalinin asıl olarak nereden geldikleri (kökenleri),

13. Elde edilen mühim vakfiye berât, hüccet, ilâm vs. suretler…6

Türk Öğretmenler Kongresinin bu Talimatnamesi ve öteki belgeler

“Sebilürreşad” dergisinde (C. CIII., Sayı 207 s. 190-191, 1328 Ağustos)

1912’de yayımlanmıştır.

6 Süleymanoğlu, H. Yenisoy, Başlangıcından Günümüze Kadar Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi, Cilt-8, Bulgaristan Türk Edebiyatı, Kültür Bakanlığı yayını, Ankara, 1997, 26.

Page 9: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

9

Bu Talimatnameye uyarak Servi’de (Sevlievo’da) öğretmenlik yapan

İbrahim Hakkı, Servi tarihçesini yazmış, daha sonraları “Muallimler

Mecmuası”nda tefrika edilmiştir.

Türk Öretmenler Birliğinin önemli çalışmalarından biri de

öğretmenlere yaz aylarında önceden belirlenmiş şehirlerde olgunlaşma

kursları düzenlemek olmuştur. Filibe, Aydos, Plevne, Razgrat, Varna,

Dobriç, Silistre gibi onbir şehirde eski yöntemden yeni yönteme geçmek

için öğretmenler bu kurslarda hazırlık görmüşlerdir.

Bulgaristan Türklerinin kendi özel tiyatroları olmasa da öğretmenler,

gazeteciler ve öteki aydınlar, Türk halkını bu tür kültür etkinliklerinden

yoksun bırakmamaya çalışmıştır. Yerli öğretmenlerden başka,

Bulgaristan’a gelen Jön Türklerden de birçokları, Türk okullarında

öğretmenlik yapmış, Türkçe gazete çıkarmış veya gazetelerde devamlı

yazılar yazarak Bulgaristan Türklerinin kültürel kalkınmasında büyük

hizmetlerde bulunmuşlardır. Örneğin Jön Türlerden Ali Şakir takma adını

taşıyan Dr. Neşet, Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre” piyesini sahneye

koyarak Bulgaristan Türkünde millî ruhu ayakta tutmaya, geliştirmeye

katkıda bulunmuştur. Türk millî Kurtuluş Savaşı yıllarında gösterilen

kahramanlıklar da Bulgaristan’ın bazı bölgelerinde sahnelendirilmiştir.

İlerici, yenilikçi bir eğitim ve kültür örgütü olan Türk Öğretmenler

Birliği, Türkiye’deki Atatürk reformlarının da ateşli savuncusu olmuştur.

Başmüftülük ve müftülükler Atatürk reformlarına karşı bir tutum almıştı.

Yeni Türk alfabesinin Bulgaristan’da da uygulanması gündeme gelince

tutucularla yenilikçiler arasında tartışmalar başladı. Türk öğretmenler

Birliği, Türkiye’de yeni harflerin resmen kabul edilmesini beklemeden 1928

Temmuzunda Lom kasabasında düzenlediği Kongresinde Bulgaristan Türk

azınlık okullarında da yeni Türk alfabesiyle öğretime başlanmasına karar

verdi. Bu karara uyarak Filibeli öğretmenlerden Ahmet Şükrü Bey, yeni

harflerle “Bulgaristan Türk Mekteplerine Mahsus” bir alfabe kitabı hazırladı

ve bu kitap Hasköy’de basıldı. Öğretmenler Birliği bu alfabeyle aynı yıl

öğretime geçti. Daha seçkin öğretmenler yeni harflerle ders kitapları

Page 10: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

10

hazırlayarak bunları Filibe’de “Tefeyyuz” ve “Zerafet”, Sofya’da “Ümit”,

Şumnu’da “Terakki” basım evlerinde yayımlamaya başladılar.

Yeni yazıyla öğretim başlarken, aynı zamanda yeni yazı kursları da

düzenlendi ve genci yaşlısı, kadını erkeği yeni harfleri öğreniyorlardı. Tüm

bu hayırlı işlerin başında öğretmenler bulunuyordu. Türk Öğretmenler

Birliğinin eğitim ve kültür alanındaki başarıları Bulgar yöneticileri çok

rahatsız etti ve 1934’te Bulgar hükümeti tarafından bu Birlik kapatıldı.

II. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları Arasında Bulgaristan’da

Türk Okulları ve Öğretmen Yetiştiren Öğretim Kurumları

İki Dünya Savaşı arası dönemde de Bulgaristan Türklerinin

ilkokulları, rüştiyeleri ve medreseleri varlığını sürdürmekte ve öğretim

Türk dilinde gerçekleşmekteydi. Bu okullardaki eğitim sistemi Türkiye

eğitim sistemiyle paralel bir biçimde gelişmekteydi. Türk okulları özel

statüde olmaya devam etmekte ve mektep encümenleri (okul kurulları)

tarafından yönetilmekteydiler.

Savaştan sonra Bulgaristan’ın iç ve dış politikasında bir hayli

değişikler oldu. İktidara gelen Çiftçi Partisi (1919-1923) birçok alanda

reformlar yapmaya başladı. Eğitim sisteminde liberalleşmeye, Bulgarcanın

imlâsında basitleştirilmeye gidildi. Bulgaristan eğitiminde yapılan reformlar

Türk azınlık okullarını da kapsamına almaktaydı. Çünkü Çiftçi Partisinin

lideri ve hükümetin başbakanı olan Aleksandır Stamboliyski’nin imzaladığı

Neully Barış Antlaşması, Bulgaristan Türk azınlığının bütün millî haklarını

güvence altına almıştı.

Al. Stamboliyski Hükümetinin Millî Eğitim Bakanı Stoyan

Omarçevski’nin 21 Temmuz 1921 tarihinde çıkardığı yeni bir millî eğitim

yasasında Türklerin eğitimiyle ilgili şöyle yenilikler vardı: Türk azınlık

okulları için ayrı bir başmüfettiş atanacaktır; başmüfettiş, öteki

başmüfettişler gibi görev ve yetkilere sahip olacaktır; Türk okullarının

yapımında gereken her türlü yardım sağlanacaktır; Türk okulları için de

“okul fonları” oluşturulacaktır gibi.

Page 11: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

11

Bakan St. Omarçevski, şimdiye kadar “Türk okulları sadece vakıf

malları, Türk toplumundan toplanan paralar, devletin ve belediyelerin

yaptığı çok az yardımlarla yaşamış, bu yüzden de geri kalmışlardı…”

diyordu ve bundan böyle Türk okullarına da gereken yardımın yapılacağını

vurguluyordu. St. Omarçevski, gönderdiği genelgelerde Bulgarlardan

sonra en büyük nüfus oranını Türklerin oluşturduğunu hatırlatıyor ve

geçmiş Bulgar hükümetlerinin Türk azınlık okullarını çok ihmal ettiklerini

belirtiyordu.

Çok geçmeden, devletin desteği ile bazı okul binaları inşa edildi,

parasal sorunları çözüme kavuşturma amacıyla bazı bölgelerde Türk

okullarına da tarla, çayır, koru vb. gelir kaynakları sağlandı, kısmen de

olsa devlet bütçesinden tahsisat ayrıldı. Böylece Türk okullarının sayısı

artmaya başladı. Bakanlıkta Türk okullarına başmüfettiş olarak seçkin

gazeteci ve eğitimci Ethem Ruhi görevine başladı. İlk yapılan işlerden biri,

önceleri hazırlanmış müfredat programını bir komisyon tarafından yeniden

incelenerek yürürlüğe konması oldu. Böylece Türk okul programlarında

birlik sağlanmış oldu.

Devlet Türk Öğretmen Okulu ve Nüvvab Okulunun da açılması yine

Çiftçi Hükümeti zamanına rastlar. Bu iki okul Türk eğitim ve kültürünün

gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Devlet Türk Öğretmen Okulu. Bulgar Prensliğinde (1878-1908)

Türk azınlık okullarına öğretmen yetiştirecek öğretim kurumlarına büyük

ihtiyaç vardı. 1905 yılında Varna’da toplanan Türk okul kurulları (mektep

encümenleri) Kongresinde bir Türk öğretmen okulunun açılması

kararlaştırıldı. Okulun Şumnu’da açılması, adının erkek öğretmen okulu

olması, burada kızların da okuyabileceği öngörülüyordu. Okulun açılması

kararı ancak 1912’de Resmî Gazetede yayınlanabildi. Fakat savaşlar

nedeniyle Birinci Dünya Savaşının sonuna kadar bu okul açılamadı.

1918/19 ders yılında en nihayet açılabildi. Öğretim süresi iki yıl olacaktı.

Rüştiye mezunları burada okuyacaktı.

Page 12: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

12

Devlet Türk Öğretmen Okulunda Türk dili dersleri (Türk dili ve

edebiyatı, din dersleri) okutan iki Türk öğretmenden başka, kalanlar

Bulgar öğretmendi, öteki dersler de Bulgarca okutulmaktaydı. Okul, ilk

mezunlarını 1920 yılında verdi ve her yıl belirli sayıda Türk öğrenci

buradan mezun oluyordu. Bunların arasında kızlar da vardı ve öğrencilerin

%10’nu oluşturuyorlardı.

Osman Keskioğlu Bulgaristan’da Türkler adlı eserinde bu hanım

kızlar hakkında 15 Haziran 1927 tarihli “Dostluk” gazetesinde yazılmış

yazıdan şu satırlara yer vermiş:

“Bu genç ve faal hanımlar, kadınlığı pek mütedenni bir seviyede

bulunan Bulgaristan Türk muhitinin, nurlu ve şuurlu birer rehberi

olacaklardır. Maalesef bugün pek sönük ve karanlık Bulgaristan Türk

kadınlığı, bu yeni parlayan ışıklarla aydınlık bir geleceğe doğru yürüyecek,

koşacaktır. Bunlar, cehaletle kararan kadınlık semasında parlayan yıldızlar,

hatta güneşler olacaklardır…”

“Kadınları cehalete sevketmek isteyenler, genç kızlarımızın bu

münevver inkişafları karşısında artık eski kafes kadınlığının zevalini

görsünler”.7

Al. Stamboliyski’nin Çiftçi Hükümeti Filibe’de ve Rusçuk’ta da birer

Türk öğretmen okulunun açılmasını 19.12.1921 tarihli bir genelge ile

açıklamıştı8. Türk Öğretmenler Birliği, bu isteği defalarca tekrarlamışsa da

bu istek gerçekleştirilmedi. Tam tersine, Şumnu Devlet Türk Öğretmen

Okulu da 1928 yılında Bulgar Devleti tarafından kapatıldı. Türk okullarına

öğretmen yetiştiren tek bir eğitim kurumu olan bu okulun ömrü 10 yıl

sürdü. Buradan mezun olan genç, dinamik Türk öğretmenleri ve daha

birçok aydınımızı idareciler, “Kemalist Türkler” listesine alarak onları

perişan etti.

Nüvvab Okulu. 1913 yılında Balkan Savaşından sonra İstanbul’da

Türk-Bulgar Barış Antlaşması imzalandı. Bu Antlaşmaya ek olarak 7 Keskioğlu, O., Bulgaristan’da Türkler, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayını, Ankara, 1985, 79-80. 8 Şimşir, B., Bulgaristan Türkleri, Bilgi Yayınevi, İstanbul, 1986, 61.

Page 13: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

13

Bulgaristan Müftülükleriyle ilgili bir de Sözleşme imzalandı. Bulgaristan’da

naip yetiştirmek amacıyla özel bir okul açılması öngörülüyordu. Ancak

Birinci Dünya Savaşının patlak vermesiyle okul açılamadı.

1922/23 ders yılında Şumnu’da Nüvvab Okulu (Medresetü’n-

Nüvab) açıldı ve öğretime başladı. Nüvvab Okulunun bir tali bir de âli

bölümü vardı. Âli bölümü 1930 yılında açıldı.

1928’de Türk Öğretmen Okulunun Bulgar Devleti tarafından

kapatılmasından sonra, ülkede tek bir öğretim, bilim ocağı olarak Nüvvab

kalmıştır. Türk halkının aydınları-imam, hatip, müftü burada hazırlık

görüyordu. Bundan böyle öğretmen de bu okulda yetiştirilecekti. Okul

1947’ye kadar varlığını sürdürebildi ve bu tarihten sonra lâik liseye

dönüştürüldü.

*

Çiftçi Hükümeti Türk okulları sayısının artması, eğitimin daha sağlam

temellere oturtulması, Türk okullarıyla Bulgar okulları arasındaki

eşitsizliğin ortadan kaldırılmasına ilişkin daha bir sıra kararlar almış ve

gelecekte bunların gerçekleştirilmesine gidebileceğine Türk halkı da

inanmıştı. Türk halkının %80’i köylüydü ve seçimlerde Çiftçi Partisini

destekleyebilirdi. Ancak Çiftçi Hükümetinin Türk azınlığı aleyhine çıkardığı

yasalar da vardı. Millî Eğitim Bakanı St. Omarçevski, Türk okullarına

Türkiye’den ders kitabı getirilmesine kesinlikle karşıydı ve eski eğitim

yasalarında var olan Türkiye’den Kitap Getirmeyi Yasak eden maddeyi

kendinin çıkardığı yeni eğitim yasasında da aynen bırakmıştı. Bu

hükümetin orijinal fikirlerinden biri de emek mükellefiyeti (Zakon za

trudova povinnost) idi. Bu yasaya göre Türk-Müslüman gençler bundan

böyle askerlik hizmetlerini birer emek eri olarak yapacaklardı.

9 Haziran 1923 tarihinde bir askerî darbeyle Çiftçi iktidarına son

verildi ve Al. Stamboliyski öldürüldü. Yönetim, Demokratik Birliği denilen

koalisyon hükümetinin eline geçti. Stamboliyski Hükümetinin başlattığı

reformların birçoğuna son verildi. Türk okullarının sayısı giderek azaldı, bu

okullara sağlanmış yardımlar kesildi. Yardımların devam etmesi için

öğretmenler Birliği ve öteki aydınlar ısrarlı başvurularda bulundular, ancak

Page 14: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

14

hiçbir şey elde edemediler ve onların isteklerine: “Sizin zengin vakıflarınız

var!”δ cevabı verildi. Hatta fazla olarak Türk maarif encümenlerinin cılız

bütçelerinden mahallî Bulgar kıraathanelerine iane olarak yüzde hesabiyle

bir tahsisat bile alınmaya başlanmıştır9. Bu hükümet 1923’ten 1931 yılına

kadar ülkeyi yönetti. Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluşu, yeni Cumhuriyette

birçok reformun başlatılması da Bulgaristan’da iktidara gelen Demokratik

Birliği koalisyon hükümeti zamanına rastlar.

Bu yıllarda, Türkiye’de gerçekleştirilmekte olan köklü değişmelerden

güç alarak Bulgaristan Türkleri uyanış dönemini başlatmış olur. Ümmet

kavramı, Türk kavramına yerini bırakır. Spor ve kültür dernekleri

kurulmaya başlar ve zamanla bu dernekler, aralarında birleşerek “Turan

Dernekler Birliği’ni” kurmuşlardır. Kıraathanelerin, okuma evlerinin

sayısında büyük bir artış olur. Türkiye’de eğitim alanında yapılan

değişiklikler ve özellikle Alfabe Devrimi Bulgaristan’da da hemen

uygulanmaya başlar.

Türk Eğitiminin Karanlık Dönemi. Okulların Kapatılması

19 Mayıs 1934’te darbeyle iktidara gelen dikta rejim, ırkçı bir politika

izlemeye başladı. İktidarın başlıca amacı Türk topluluğunu cahil

bırakmaktı. Bu amaca erişebilmek için de her türlü yöntem kullanıldı.

1920’lerin ortalarında Bulgaristan Türklerinde bir uyanış hareketi

başladığı dönemde Türk okullarının sayısında bir artış olmuştu. 1926/27

ders yılında resmî istatistiklere göre Türklerin 1336 ilk, 35 orta ve 9

medrese okulu mevcut olup 63, 557 öğrenci ile 2188 öğretmen

bulunmaktaydı. Bu resmî verilere Türk okul kurullarının açtığı, ancak

hükümet tarafından henüz resmen tanınmamış daha 500-600 okul da

eklenirse, Türk okullarının sayısı 3000’e yaklaştığı söylenebilir10.

1928/29 ders yılında Türk okullarının sayısında bir azalma başladı.

Bir yandan Türk okullarının kapatılması sürdürülürken, öte yandan

δ Oysa 1877/78 Osmanlı-Rus Savaşından sonra vakıf mallarının da çoğu Bulgarların eline geçmişti. 9 Rehber, Sayı-19, 26.05.1928. 10 Rehber, Sayı-8, 10.03.1928.

Page 15: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

15

kapatılmayan okullara mektep encümenlerine hiç sormadan Bulgar

öğretmenler atanmış ve bunlara Türk öğretmenlerin aldığı maaşın iki

katının söz konusu encümenler tarafından ödenmesi hükmü getirilmiştir.

Bu durumda birçok Türk öğretmen, okul dışında bırakılıyordu.

Başöğretmenlerin yerini de Bulgar öğretmenlerin almasıyla Türk

okullarının idaresi tamamen Bulgarların eline geçmiş oluyordu. Bulgar

öğretmenler pedagojik karakteri olmayan daha birtakım işlerle

görevlendirilerek Türk okullarına atanıyorlardı. Bulgar dili, Bulgar tarihi ve

coğrafya öğretmenlerinin bu okullarda “Devletin gözü ve kulağı” olmaları

isteniyordu11.

Bulgar Müfettişler de türlü sebepler ortaya atarak yüzlerce Türk

okulunu kapatmaya başlamışlardı. Tüm bu adaletsizlikler, haksızlıklar

Türklerin tepkisine neden oldu. 31 Ekim – 3 Kasım 1929’da Sofya’da

toplanan Bulgaristan Türklerinin Birinci Millî Kongresi Türk eğitiminin

sorunlarını gündeme getirmiş ve birçok kararlar alınmıştır. Ancak Türklerin

sesini duyan olmamıştır.

19 Mayıs 1934 hükümet darbesinden sonra iktidara gelen faşist

yönetici çevreler, Türk eğitimine en karanlık dönemi yaşatmıştır.

Osmanlı döneminden “izlerin ortadan kaldırılması” için 1934’te

Türkçe kökenli yer adları da Bulgarca yer adlarıyla değiştirilmiştirε.

Okulların kapatılması ve millîleştirilmesi (Bulgar okuluna

dönüştürülmesi), yenilikçi Türk öğretmenlere ve okul encümenlerine

dehşet baskılar, Türkiye’ye göçe zorlamalar İkinci Dünya Savaşı yıllarına

kadar büyük şiddetiyle devam etmiştir.

11 Стоянов, В., Турското население в България между полюсите на етническата политика, ЛИК, София, 1998, 89-91. ε 1934 yılında bir hükümet darbesiyle iktidara gelen General Kimon Georgiev, başbakanlıktan başka, adalet bakanlığını da üzerine almıştı. Hükümet programında da yer alan ilk emirlerinden biri, ülkedeki bütün Türkçe yer adlarının Bulgarcaya çevrilmesi oldu. Bu işle resmen görevlendirilen komisyon, birçok yere, Türkçe adların Bulgarcadaki karşılıkları olan adları veya Bulgarca yeni adlar verdi: 1,600 Türkçe yer adı Bulgarcaya çevrildi. Türkçe yer adları en çok şu yıllarda değiştirildi: 1878, 1882, 1883, 1885, 1894, 1897, 1898, 1899, 1903, 1906, 1921, 1923, 1929, 1931, 1934, 1935 vb. Türkçe yer adları 1942, 1945, 1946, 1947, 1949, 1950, 1951, 1953, 156, 1959, 1962, 1964, 1965, 1966, 1974 ve daha sonraki yıllarda da bu durum devam etti (Acaroğlu, M. Türker, Bulgaristan’da Türkçe Yer Adları Kılavuzu, Ankara, 1988, 44).

Page 16: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

16

1936/37 ders yılına kıyasla 1943/44 ders yılında okulların sayısı

%40, öğretmen sayısı da %41 azalmıştır. Yüzlerce Türk okulu kapatılınca,

binlerce çocuk okul dışı kalmıştır. 1941/44 Savaş yılları döneminde zorunlu

eğitime tâbi tutulan Türk çocuklarının ancak üçte biri okula devam

edebilmiş, üçte ikisi de okul dışı kalmıştır. Okula gidebilenlerin de çoğunun

eğitimi dinî eğitim çerçevesi dışına çıkamamıştır. Böylelikle Türkler

arasında okuma yazma bilmeyenlerin oranı oldukça artmış, kültür alanında

gerileme geniş boyutlara ulaşmıştır12.

Bulgar hükümetleri tarafından yaratılan tüm zorluklara rağmen,

Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arası dönemde Türk gençleri özel öğrenci

olarak ya da sınavla girerek lise ve lise düzeyli Bulgar okullarında, yabancı

dilde eğitim yapan özel kolejlerde öğrenimini sürdürmüşler ve birçokları

öğretmenlik yapmışlardır. İstatistiklerde 1931-1932 ders yılında Bulgar

okullarında öğrenim gören Türklerin sayısı hakkında şu bilgileri

buluyoruz13:

1. Bulgar Liselerinde:

Erkek Liselerinde: 30

Kız Liselerinde: 17

Karma Liselerde: 19

2. Tam Lise Düzeyinde

Olmayan Okullarda: 24

3. Öğretmen Okullarında: 13

Toplam: 103

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün tavsiyesi üzere Edirne

Öğretmen Okulunda Filibe, Hasköy, Eski Zağra, Varna, Ziştovi (Sviştov)

gibi şehirlerden Türk erkek ve kızları gelerek öğrenim görmüştür. Daha

sonraki yıllarda bu gençlerden bazıları Türk okullarında öğretmenlik

yapmış, bazıları Türkçe gazete ve dergi çıkarmış ve böylelikle Türk eğitim 12Стоянов, В., Турското население в България между полюсите на етническата политика, ЛИК, София, 1998, 91. 13 Училищен преглед, Год. XXXII, 1933, No: 10, 51-82.

Page 17: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

17

ve kültürüne hizmette bulunmuşlardır. Cafer Tayyar Paşa ordusundan

Bulgaristan’a geçip Güney Bulgaristan’a yerleştirilen ve geçimlerini

sağlayabilecek çareler arayan Türk subaylarından bazıları da Çiftçi Partisi

Hükümetinin izniyle Türk okullarında öğretmenlik yaparak Türk eğitimine

katkıda bulunmuşlardır14. Örneğin Filibe’ye yerleştirilenlerden iki subay

Filibe’nin yakınında bulunan Kriçim Türk okulunda öğretmenlik

yapmışlardır15. Bu subaylar arasından Türk öğretmenler Birliğinin

Kızanlık’ta düzenlediği Kongreye katılanlar da olmuştur16.

Sofya Üniversitesinde de öğrenim gören Türk gençleri olmuştur.

Örneğin Bulgar Prensliği döneminde (1878-1908) Sofya Üniversitesinden

mezun olan Türklerin sayısı üç iken Çarlık döneminde (1908-1944) sayıları

on bire çıkmış ve bunlardan dördü bayandır17:

Adı, Soyadı Doğum Tarihi

ve Yeri

Mezun Olduğu

Yıl

Branşı

Hatice İbrahimova 1902, Orhaniye

(Botevgrat)

1927 Tıp Fakültesi

Zeliha İbişeva 1900, Sofya 1927 Felsefe

Safiye Mehmedova 1904, Rusçuk 1931 Tıp Fakültesi

Nermin Ahmedova

Abbazova

1921, Vidin 1944 Tabiat Bilimleri

Batı ülkelerinde de öğrenim gören Türk gençleri olmuştur. Türk vakıf

ve kıraathanelerinin yardımıyla batı ülkelerinin kültür merkezlerinde

okumuşlardır. Örneğin batı ülkeleriyle tuz ticareti yapan ve büyük bir

maddî servete sahip olan Vidinli Halil ve İbrahim Efendi kardeşlerin

kıraathane adını verdikleri kuruluş aslında bir vakıftı. Bu kuruluş başarılı

14Martı, M., İlk Türk Komitacısı Fuat Balkan’ın Hatıraları, Arma Yayınları, İstanbul, 1998, 83-86. 15 Memoğlu-Süleymanoğlu, H., Kriçim Türk okuluna ait arşivden. 16 Keskioğlu, O., a. g. e., 107. 17 Memoğlu-Süleymanoğlu, H., Sofya Üniversitesi ve Açılışının 50. Yıldönümünde Türk Filolojisi, Balkanlar dergisi, Sayı-1, Aralık 2002, İstanbul, sf. 20-25.

Page 18: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

18

öğrencilere maddî destek ve burs sağlamış, birçoğunu Bulgaristan’da

okutmuş, bazı gençleri de batı ülkelerine öğrenime göndermiştir.

Türklerin eğitimi ve Türk öğretmenlerin durumu İkinci Dünya

Savaşının sonuna kadar işte böyle devam etmiştir18.

İkinci Dünya Savaşından Bu Yana Türk Eğitiminde Önemli

Gelişmeler

I. Totaliter Sosyalizm Döneminde Türk Eğitiminde Yükseliş ve

Çöküşler

8 Eylül 1944’te Kızılordu Bulgaristan topraklarına girince hemen

ertesi gün (9 Eylül 1944’te) Sofya’da Vatan Cephesi Hükümeti kuruldu. Bu

hükümet Türklere de eşit haklara sahip olduklarını söylüyordu. Aralık 1944

yılında Türk azınlığın temsilcileri olarak 200 delege Sofya’da toplandı,

Vatan Cephesini destekleme kararı alındı. Türk Vatan Cephesi Kongresi

niteliğinde düzenlenen bu toplantıda Türk aydınları, çözümlenmesi gereken

sorunlarını ortaya koydular. Yeni rejimin ilk yıllarında birtakım iç ve dış

faktörlerin etkisiyle Türk azınlığına da sosyal, eğitim ve kültürel alanda

kalkınma olanakları sağlanacağı vaatlerinde bulunuldu19.

Ülkede Sovyet modeli bir eğitim sistemine geçildi. Bulgar eğitiminde

başlatılan köklü reformlar Türklerin eğitimini de etkiledi. Özel statüde

bulunan Türk okulları devletleştirildi, Bulgar ve Türk okullarından mezun

olanların diplomalarına denklik yapıldı ve Türk çocuklarına Bulgar

okullarında da okuma hakkı verildi. Devletleştirilmiş de olsa bunlar Türk

18 Açılışından (1888) 1944 yılına kadar olan dönemde Sofya Üniversitesinden mezun olmuş Türklerin toplam sayısı 14’tür. Aynı dönemde, Türklerden çok daha küçük azınlık toplulukları olan Yahudilerden 202, Ermenilerden de 24 kişi Üniversiteden mezun olmuştur. Yararlandığımız Almanak’ta Yahudi ve Ermenilerin soyadlarının sonunda Bulgarca -ov, -ev ekleri bulunmazken, Türklerin soyadlarının bu eklerle verilmiş olması dikkati çekmektedir (Димитрова, Н., К. Атанасова, Алманах на завършилите висше образование в Софийския университет “Кл. Охридски” 1888-1974, София, 1979). 19 Araştırmacıların vurguladığı gibi, yöneticiler daha o dönemde Bulgaristan Türklerinin etnik bilinçlenmesini aktif olarak teşvik etmek istemiyorlardı. Bundan başka, Yahudilerin, Ermenilerin ve Romanların (Çingenelerin) özel kültür ve eğitim örgütleri kurulurken, Türklere böyle bir örgüt kurulmamıştır. Yeni yöneticiler bir Türk örgütünün kurulmasını ve Türklerin millî bilincinin güçlenmesini uygun görmüyorlardı (Бюксеншютц, Улрих, Малцинствената политика в България, Политиката на БКП към евреи, роми, помаци и турци 1944-1989, превод: Иво Георгиев, IMIR, Международен център по проблемите на малцинствата и културните взаимодействия, София, 2000, 123-124).

Page 19: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

19

okulu olarak varlıklarını (1959’a kadar) sürdürdüler. Eğitim yine eskisi gibi

genel olarak ve özellikle ilkokullarda Türk dilinde gerçekleştiriliyordu.

Türk okulları devletleştirilince zorunlu temel öğretim (ilköğretim)

yasası Türk çocuklarına da daha titizlikle uygulanmaya başladı. Bu yeni

durum ırkçı Bulgar hükümetlerince geçmişte kapatılmış Türk okullarının

açılmasını gerektiriyordu. Devletleştirildikleri tarihte Türk iptidai ve rüştiye

(ilk ve orta) okullarının sayısı 413 iken bunların sayısı giderek artmaya

başladı ve 1957/58 ders yılında 1156’ya yükseldi. Öğrencilerin sayısı da

110 000’i buldu. Ancak okul sayısının artışı yeni okul binalarının inşa

edilmiş olması demek değildi. Türk öğretmen okul ve bazı liselerine inşa

edilmiş birkaç yeni okul binası dışında, ilköğretim okulları genellikle eski

durumda kaldı ve yetersizdi.

Türk okullarının açılması ve öğrenci sayısının artması, öğretmen ve

ders kitapları ihtiyacını da beraberinde getirdi. Savaştan sonra Türklerin

yoğun yaşadığı bölgelerde okuma yazma kursları açıldı. Düzenlenmiş bu

kurslara öğretmen bulmak ise kolay olmadı, çünkü komünist yöneticilerce

“uygun” görülmeyen birçok öğretmen okullardan tasfiye edilmişti.

Düzenlenen okuma yazma kurslarında bazı bölgelerde Türkçe bilen Bulgar

öğretmenler ders veriyordu20.

Devletin denetiminde bulunan Türk okullarına öğretmen yetiştirmek

için 1947/48 ders yılında Eski Zağra’da (Stara Zagora’da) dört yıllık bir

Türk Öğretmen Okulu açıldı ve ders kitaplarının hazırlanmasına başlandı.

Bundan böyle okul kitapları hazırlama ve bastırma işini Bulgaristan Millî

Eğitim Bakanlığı üstlendi.

Bulgar Komünistleri bir yandan okul açmakla ve birtakım başka

kültürel olanaklar sağlamakla Türk toplumunu kendilerine ısındırma ve

kazanma yoluna giderken, öte yandan da eski devlet politikalarından

vazgeçmeyerek Türkleri göçe zorlamaya devam etmişlerdir. 1950 yılında

Türkiye’ye bir göç başladı. Türkler de Türk okullarının devletleştirilmesi, bu

okullarda ateistik eğitime geçilmesi, dinî âdet ve geleneklerinin giderek

20 Бюксеншютц, Улрих, Малцинствената политика в България…, София, 2000, 160-162.

Page 20: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

20

kısıtlanması, gayrimenkullerin ellerinden alınmasıyla işlerin nereye

varacağı bilincinde olarak, çocuklarını gelecek karanlık günlerden

kurtarmak için kitle hâlinde göç ediyorlardı. Göç etmeye niyeti olmayan

Türk aydınlarını da Bulgar makamları 15 gün içerisinde Türkiye’ye zorunlu

olarak gönderiyordu. Böyle aydınlara onbeş günlükler adı verilmiştir.

1950-1951 yıllarında yaklaşık 155 000 Türk Türkiye’ye göç etmiş, 60 000

Türk de Bulgar makamlarından çıkış vizesi almış, daha onbinlerce Türkün

de elinde göç pasaportları vardı.

1951’de Stalin’in talimatı üzere göç durduruldu. Oysa bundan önce

Stalin Bulgarların göç politikasını destekliyordu. Gelişen olaylar şöyle

sıralanabilir: İkinci Dünya Savaşından sonra dünya ikiye bölünmüş ve

Bulgaristan Doğu (Sovyet) Blokunda, Türkiye ise Batı Blokunda yer

almışlardı. Türk-Bulgar devlet sınırı da iki süper güçün “cephe hattı”nı

oluşturuyordu. Bulgaristan’ın güney sınırında yoğun bir Türk topluluk

yaşıyordu. Gerektiğinde bu halk, düşman tarafından devletin güvenliğine

karşı kullanılabilir endişesiyle sınır boyunun Türklerden arındırılması

öngörüldü. 1949’da o dönemin Bulgar Komünist Partisi Genel Sekreteri ve

Başbakan Yardımcısı Vılko Çervenkov’un başkanlığında bir heyet Sovyetler

Birliği’ne resmî ziyarete gider. 28 Temmuz 1949’da Stalin ile görüşmelerde

Türkiye’ye bir göçün gerçekleştirilmesi, Bulgaristan’ın güney sınırının

Türklerden arındırılması konusu da ele alınır. Stalin, Türkiye’ye bir göçü

uygun bulur, ve Türk azınlığın “güvenilir bir unsur olmayıp”, Bulgarların

bundan kurtulmasını tavsiye eder. Müslümanlar (Pomaklar) arasında ise

Ortodoks (Hristiyan) dinini yaymak için bir kampanya başlatmak olamaz

mı fikrini ortaya atar21. Aralık 1949’da ve Ocak 1950’de Bulgaristan

Bakanlar Kurulu, Bulgar Komünist Partisi Merkez Komitesi Siyasî

Bürosunun almış olduğu kararlar doğrultusunda harekete geçer,

Kararnameler çıkarır ve güney sınır boyunun Türklerden arındırılması,

Türkiye’ye de göçün gerçekleşmesi güncel bir konu olur. Türk-Müslüman

aileler sınır boyundan ülkenin iç kesimlerine dağıtılır. Türkiye’ye göç

başlar. Göç aylarında Bulgar-Türk sınır kapılarının kapandığı da olunca 21Ялъмов, И., История на турската общност в България, София, 2002,306-307.

Page 21: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

21

büyük bir propaganda kampanyası başlatılarak Türkiye’nin suçlu olduğu

vurgulanırζ.

Zamanla göç konusunda Stalin fikrini değiştirir ve 1951’in başlarında

Vılko Çervenkov’a “tavsiyede” bulunarak göçün durdurulmasını ve

gelecekte Türkiye’de gerçekleştirilecek bir sosyalist devrim için Bulgaristan

Türklerinden devrimci elemanlar yetiştirilmesini ister. “Soğuk Savaş”

döneminde dışarıda hazırlanarak, stratejik önemi olan ülkelerde sosyalist

devrimi yapmak, ihtilâl ihraç etmek Sovyet politikasının başlıca amacıydı.

1951’de göç durdurulunca Moskova’nın direktifiyle Bulgaristan

Türklerine okul kapıları biraz daha geniş açılmaya başladı ve: “Giden gitti,

kalan kaldı. Bundan böyle Bulgaristan Türklerinin gerici, tutucu Türkiye ile

hiçbir bağlantısı olmayacak” dendi. Türkiye ile Bulgaristan arasındaki

ilişkiler de her geçen günle kötüye gidiyordu.

Türklerin eğitimi ana dilinde yapılacağı, “sosyalist” kültürlerini de

geliştirebilmeleri için olanaklar sağlanacağı, bu azınlığın yaşamında yeni

bir dönem başladığı resmen bildirildi. Ancak gereken hazırlıklı elemanların

bulunmadığı bir ülkede Türk dilinde eğitim-öğretim nasıl yapılırdı?

Geleceğin sosyalist Türkiye’sinde önderlik yapabilecek hazırlıklı elemanlar

Türk kültürü hakkında nasıl bilgi sahibi yapılabilirdi?

-Dil ve kültür bakımından Bulgaristan Türklerine en yakın Azerî Türk

lehçesi ve kültürüydü. Bununla birlikte Azerbaycan’ın eğitim, bilim ve

kültür alanında yüksek düzeyde hazırlıklı elemanları da vardı. Stalin’in

direktifi üzere Bulgaristan ile Azerbaycan arasında yoğun bir kültürel

işbirliği başladı. Azerbaycan Komünist Partisi Birinci Sekreteri akademi

üyesi İ. Mustafayev’in başkanlığında Moskova’dan Sofya’ya üst düzeyde

bir heyet geldi. Bulgaristan Türklerinin eğitim ve kültür sorunları

görüşüldü. Bundan sonra da Azerbaycan’dan heyetler, komisyonlar sık sık

ζ Ancak Bulgaristan’da totaliter rejime (10.11.1989) son verilerek demokratikleşme sürecinin başlamasıyla birçok tarihî gerçekler de gün ışığına kavuştu, Türk-Bulgar sınırının da Bulgar makamları tarafından kapatıldığı açıklandı. Göç politikasını devamlı körükleyen Politbüro üyesi Penço Kubadinski, “Kontinent” gazetesine verdiği bir mülâkatta: “Az kişinin bildiği bir gerçek var: o zamanlar (1951) Türkiye değil, sınırı biz kapattık” diye itiraf etmiştir (Ялъмов, И., История на турската общност в България, София, 2002, 311). Göçün durdurulmasının Stalin’in emriyle olduğu gizli tutulmaya çalışılmıştır.

Page 22: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

22

Bulgaristan’a gelerek, Türklerin yoğun olduğu bölgeler ziyaret edildi.

Gerçek durumun çok üzücü olduğu tespit edildi ve Türklerden de aydınlar

yetiştirilmesi için somut önerilerde bulunuldu.

Nereden başlanmalıydı?

-Resmî statüye geçmiş Türk okullarına öğretmen yetiştirilmesi

sorunu, yapılması gereken işlerin başında bulunuyordu. Yeni yetiştirilecek

öğretmenler onbinlerce Türk çocuğunu sosyalist ruhta, Marksist ideolojiye

yatkın bir biçimde eğiteceklerdi. 1950-1951 göçü eski Devlet Türk

Öğretmen Okulu mezunlarını, Nüvvab mezunu öğretmenleri ve Eski Zağra

Türk Öğretmen Okulundan ilk mezunları alıp Türkiye’ye götürmüş, okullar

öğretmensiz kalmıştı. Bakanlar Kurulunun 10 Ağustos 1951 tarihli

kararnamesi doğrultusunda 1 Eylül 1951’de Kırcaali ve Razgrat

şehirlerinde Türk anaokulu ve ilkokullarına öğretmen yetiştirecek üç yıllık

birer Türk öğretmen okulu (pedagoji mektebi) açıldı ve aynı yıl kapatılan

Eski Zağra Türk Öğretmen Okulundan öğrenciler yeni açılan bu iki okula

dağıtıldı. Birkaç yıl sonra her iki kulda da uzaktan öğretim (gıyabî) sınıfları

da açıldı. 5 Ağustos 1952’de Bakanlar Kurulu Türk okullarının durumunu

inceledi. Türkler arasından da aydın yetiştirilmesi için Sofya’da bir Türk

öğretmen okulu (pedagoji mektebi), Rusçuk’ta bir Türk kız lisesi,

Şumnu’da Bulgar Öğretmen (Ön Lisans) Enstitüsüne bağlı (baştan bir

yıllık, daha sonraları iki yıllık) Türkçe sınıflar, Sofya Üniversitesinin Filoloji,

Felsefe-Tarih ve Fizik-Matematik Fakültelerinde Türk gençlerine ait Türk

Filolojisi (Türk Dili ve Edebiyatı), Türk Tarihi ve Fizik-Matematik

Bölümlerinin açılması ve bu bölümlere her yıl otuzar öğrenci alınması

karara bağlandı. Bu bölümlerden mezun olacak olanlar, açılmakta olan

Türk liselerinde ve bazı Bulgar liselerindeki Türkçe sınıflarda öğretmenlik

yapacaklardı. Öğretmen enstitüleri mezunları ortaokullarda, öğretmen

okulu mezunları da anaokulu ve ilkokullarda çalışacaklardı. 1956 yılında

Hasköy Bulgar (Ön Lisans) Enstitüsünde de bir Türk dili ve edebiyatı

bölümü açıldı. Ayrıca Şumnu ve Dobriç (o dönemde-Tolbuhin)

şehirlerindeki Bulgar öğretmen okullarında da Türkçe sınıflar açıldı. Üç

Devlet Türk Estrat (Müzikal) Tiyatrosuna ve folklor topluluklarına eleman

Page 23: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

23

yetiştirilmesi için 1957/58 ders yılında “Kr. Sarafov” adını taşıyan Sofya

Yüksek Tiyatro Sanatı Enstitüsünde iki yıllık Türkçe sınıfları açıldı. Sofya

Üniversitesinin başka fakültelerinde ve öteki yüksek öğretim kurumlarında,

teknik ve meslek okullarında da belirli sayıda Türk öğrenci öğrenim

görüyordu.

Sağlanan olanaklar sayesinde Türk azınlığın da bir aydınlar zümresi

oluşmaya başladı. Bu aydınların Türk halkının eğitim ve kültürel

kalkınmasında birer ışık olacakları Bulgar yöneticiler tarafından sık sık

vurgulandı.

Türk ilkokullarında 1952/53 ders yılında öğretmenlerin sayısı 3591

iken, 1957/58 yılında bu okullarda 4908 öğretmen çalışmış ve aralarında

pedagojik formasyonu olanların sayısı da 2758’e çıkmıştır. 1956 nüfus

sayım verilerine göre Türklerden ilkokul mezunu sayısı 279 255, ortaokul

mezunu 39 108, lise ve lise düzeyli okul bitirenlerin-3378 ve yüksek

öğrenim görmüş olanların sayısı da 405’tir. Oran olarak halkın 10 000’ne

hesaplandığında elde edilen ortalamanın çok altındadır, ancak geçmiş

dönemlere bakıldığında hiç de küçümsenecek değildir.

Bulgaristan Türklerinin eğitim ve kültürel kalkınmasında Azerbaycan

aydınlarının büyük hizmetleri vardır. Azerbaycan Devlet Pedagoji Enstitüsü

(Hâlen Tusi adına Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi) Rektörü ve

daha sonraları Azerbaycan Eğitim Bakanı olan Akademi Üyesi Prof. Dr. A.

Aleskerov, Sofya’ya gelmiş ve Millî Eğitim Bakanının Türk halkının eğitim

ve kültür konularında danışman olarak görevine başlamıştır. Türk

öğretmen okullarına ve liselerine yardımcı olmak için Azerbaycan Eğitim

Bakanlığı (Maarif Nazırlığı) deneyimli pedagoglar göndermiş ve özellikle

Sofya, Şumnu, Razgrat ve Kırcaali öğretmen okulları ve liselerinde

eğitimden sorumlu müdür yardımcıları olarak çalışan bu pedagoglar hayırlı

işler başarmışlardır. Ders planları ve müfredat programları Bulgaristan

Eğitim Bakanlığı Türk Şubesinde Prof. A. Aleskerov’un başkanlığı ve

denetiminde, Türk aydınlarının da büyük yardımıyla hazırlanarak Azerî

pedagoglar ve öğretmenler, okullarda bunları uygulamaya geçiriyordu.

Esas dersleri oluşturan Türk dili ve edebiyatına büyük önem verilmiş ve

Page 24: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

24

Türk halk edebiyatı, Türk edebiyat tarihi ve ağırlıklı olarak Tanzimat

edebiyatı okutulmuştur. Bunun yanı sıra Azerbaycan edebiyatından da

Nizami Gencevi, Fuzuli, Vâkıf, Mirza Feteli Ahundov, Sâbir, Samet Vurgun,

Mirza İbrahimov gibi sanatçıların eserleri edebiyat ders kitaplarında yer

almıştır.

Türkçe ders okutacak öğretmen bulunan Türk okullarında coğrafya,

fizik, matematik, kimya, astronomi, biyoloji, mantık vb. dersler Türkçe

olarak okutulmuş, Bulgarca ders kitaplarının da Türkçe çevirisi yapılmıştır.

1953/54 ders yılında bir Azerî bilim adamları ekibi Bulgaristan’a

gelerek Sofya Üniversitesinde yeni açılmış Türk öğrencilerine ait

bölümlerde ders okutmuşlardır. Okuttukları dersler Türk dilinde

gerçekleştirilmiş, bilim, dallarıyla ilgili terimler öğrencilere Türkçe olarak

öğretilirken Azerî Türk terminolojisinden de yararlanılmıştır. Ayrıca 1951-

1956 yılları arasında 30 dolayında Türk genci Bakü Devlet Üniversitesi,

Bakü Yüksek Pedagoji Enstitüsü ve Bakü Devlet Konservatuvarına

öğrenime gönderilmiştir. Bazı branşlarda gençler Bakü’de ihtisas

yapmıştır. Daha sonraki yıllarda birkaç Bulgaristan Türk genci Bakü’de

doktora yaparak belirli bilim dallarında çalışmalarını sürdürmüşlerdir.

Kültür alanında da Azerbaycan aydınlarının hizmeti büyüktür22.

Bulgaristan Türklerinin eğitim ve kültürel alanda kalkınması için

gerçekleştirilen önemli atılımlar çok geçmeden meyvesini vermeye başladı.

Hazırlıklı Türk öğretmenler sayesinde okullarda eğitim bilimsel-pedagojik

bir düzeye çıkarıldıη. Yerli Türk edebiyatı yeni ürünlerini vermeye başladı,

Türkçe gazetelerin sayısı arttı, radyo yayınları artırıldı, Türk estrat

tiyatroları sayesinde sahne eserleri halk arasına yayıldı. Yeni daha birçok

Türk kıraathanesi (okuma evleri) açıldı ve her birinde kütüphaneler

oluşturularak okuyucu sayısı giderek arttı.

22 Yenisoy, H. Süleymanoğlu, Bulgaristan Türklerinin Eğitim ve Kültürel Kalkınmasında Hizmetleri Geçen Azerbaycan Aydınları, Bilig, 1996, 13-20. η Bulgar öğrencilerin de eğitimine katkıda bulunan başarılı birçok Türk öğretmen vardı. Bunların arasında müzik liselerinde çalışanlar da bulunuyordu. St. Petersburg (Leningrad) Devlet Konservatuvarından mezun olan Mesru Mehmedov Filibe Müzik Lisesinde öğretmenlik yapmış, Bakü Devlet Konservatuvarından mezun olan, Moskova’da lisansüstü eğitim gören Sami Hatiboğlu Sofya Müzik Okulunda, sonra da Sofya Devlet Konservatuvarında çalışmış ve birçok öğrenci yetiştirmiştir.

Page 25: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

25

Fakat bu arada dünya politikasında birçok değişiklikler olmuş ve

ihtilâl ihraç etme hayalleri gerçekleşememiştir. Türkiye’de de bir sosyalist

ihtilâlin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı görülünce Türk azınlığa

izlenen politikada büyük değişiklikler yapılmıştır.

Bulgaristan Komünist Partisi, azınlık politikasında radikal bir dönüm

yaptı. Bulgar kamu oyu giderek tahrik edilerek “Türkler sınırsız imtiyazlarla

enstitü ve üniversitelere yerleşti ve Bulgar gençlerinin yerini aldılar.

Türklerin aldıkları görevlerle, çalıştıkları yerler Bulgarlara verilmelidir”

biçiminde propagandalarla baskılar başladı ve Türklere verilen haklar

kısıtlanmaya başladı, çoğunluğu öğretmen olan Türk aydınlarının

“Kemalist”, “Pantürkist” oldukları iddia edildiθ. Türk gençlerin okumakta

olduğu öğretim kurumları ve Sofya Üniversitesinin Türk dilinde öğretim

yapan bölümleri Türkçülüğün birer yuvası olarak gösterildi ve:

1. Bundan sonra Bakü’ye Türk gençleri gönderilmedi

2. Açılışından iki yıl sonra Sofya Üniversitesindeki Türklere ait

Türk Tarihi ve Fizik-Matematik Bölümleri Bulgar öğrencilerin okuduğu

bölümlerle birleştirildi. Bu bölümde ders okutan iki Bulgaristan Türk

öğretim elemanı da Üniversite dışında bırakıldı.

3. Sofya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde Türk

gençlerinin yeri Bulgar gençlerine verilmeye başladı ve Türk Filolojisi adını

taşıyan bu bölümün adı da değiştirilerek Oryantalistik, sonraları da

Türkoloji oldu. Burada ders okutan iki Türk öğretim elemanı da 1959/60

ders yılında işinden alındı.

4. 1957-1958 ders yılından itibaren öğretmen okulları ve

liselerinde Türk dili ve edebiyatı dışında tüm derslerin Bulgarca

okutulmasına geçildi. Söz konusu bu okullara Bulgar dilinde ders okutacak

θ Aslında Türklerin kalkınmasındaki gelişme tatmin edici değildi. Bu halkın yoğun yaşadığı bölgeler sosyal, ekonomik, eğitim ve kültürel alanda geri kalmaktaydı. Türk azınlığın sadece %21,8’i kasaba ve şehirlerde, %79’u da köylerde yaşıyordu ve öğretmen, sağlık görevlisi vb. elemanlara büyük ihtiyaç duyuluyordu. Sekiz yaşın üzerindeki Türk nüfus arasında üniversite öğrenimi görmüş Türklerin sayısı %0,2’yi aşmıyordu (Ялъмов, И., История на турската общност в България, София, 2002, 380-381).

Page 26: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

26

Bulgar öğretmenlerin getirilmesi ve Türk öğretmenlerin işlerinden alınması

demek oluyordu.

5. 1957-1958 ders yılında Sofya Türk Öğretmen Okulu kapatıldı

ve öğrenciler Kırcaali ve Razgrat öğretmen okullarına dağıtıldı.

6. 1958-1959 ders yılında Türk liseleri Bulgar liseleriyle

birleştirildi.

7. Bundan bir yıl sonra, yetkili devlet makamlarının herhangi bir

resmî kararı henüz yokken, okulların açılması yaklaştığı günlerde 1959-

1960’ta Türk anaokulları, ilk ve ortaokulları da Bulgar okullarıyla

birleştirildi. Bulgarlarca “Türk Çingenesi” denilen, Türkçe konuşan

Müslüman Romanların da Türkçe eğitim yapan ilkokulları kapatıldı.

8. Yukarıda adları sıralanan öğretmen okul ve enstitüleri, Sofya

Yüksek Tiyatro Sanatı Enstitüsünde yeni açılmış iki yıllık Türkçe sınıflar

kapatıldı.

9. Varna Öğretmen Uzmanlaşma Enstitüsünde Türkçe Bölüm

kapatıldı, Eski Zağra Öğretmen Uzmanlaşma Enstitüsündeki “Türk

Okulları” Bölümü bir süre daha çalışmalarını sürdürdü ve sonra Bulgar Dili

Bölümüyle birleştirildi.

10. 1959’da Türk okuma evleri (kıraathaneleri) kütüphaneleriyle

birlikte Bulgar okuma evleri ve kütüphaneleriyle birleştirildi. Çok

geçmeden Türklerin öteki kültür ocakları da söndürüldü.

11. İl merkezlerinde Türkçe müfettişlerinin çalışmalarına son

verildi, bundan birkaç yıl sonra da Millî Eğitim Bakanlığındaki Türkçe

müfettişi Bakanlığa bağlı Eğitim Araştırmaları Enstitüsüne atandı.

12. Türkçe ders kitapları ve sanat eserlerinin yayımlanmasına son

verildi. Önceleri yayımlanmış veya başka ülkelerden getirilmiş Türkçe

kitaplar kütüphanelerden, kitapçı mağazalarından ve bazı aydınların

evlerinden toplandı ve bunların birçoğu yakıldı.

Okulların birleştirilmesi, beraberinde ciddi problemler de getirdi.

Bulgar anne ve babalar, çocuklarının Türk çocuklarıyla bir sırada, bir

sınıfta, bir okulda okumalarını sert bir tepkiyle karşıladılar. “Türk

Page 27: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

27

öğretmenler çocuklarımıza ders okutmamalı”, dediler ve buna izin

verilmemesini istediler.

Birleştirilmiş okullarda her ders Bulgarca okutuluyordu ve Türklerin

büyük çoğunluğu oluşturdukları bölgelerde Türk öğrenciler Bulgarcayı,

türlü derslerle ilgili Bulgarca terminolojiyi iyi bilmediğinden ilk yıllarda

başarı gösteremediler. Sadece Bulgarcayı iyi bilmediklerinden değil, yeni

ortam, yeni eğitim koşulları Türk çocuklarında ciddi psikolojik rahatsızlığa

sebep oldu, birçokları bir üst sınıfa geçemedi. İlköğretim mezunlarının

sayısı azalınca liselerde de Türk öğrencilerin sayısı azaldı. Bulgar öğrenci

bulunmayan, sadece Türk çocuklarının okuduğu okullarda da bir hayli

zorluklar yaşandı. Bazı okullara Türk öğretmenlerin yerine Bulgar

öğretmenler getirildi. Yeni atanmış Bulgar öğretmenler, yabancı dil (veya

ikinci bir dil) öğretimi yöntemlerini uygulamıyorlardı, Türk okullarında uzun

yıllar ders okutmuş deneyimli Bulgar meslektaşlarının tavsiyelerini de

dikkate almıyorlardı. Türk öğretmenler ve özellikle Türkçe öğretmenleri

her vesileyle küçümseniyor, horlanıyor, işsiz bırakılıyordu. Resmî

kaynaklara göre, Türk okullarında gerçekleştirilen reformlar sebebiyle kısa

zamanda 1300 Türk öğretmen okul dışında bırakılmış, 2755 din görevlisi

de işinden alınmıştır23.

Türk ilköğretim okulları Bulgar okullarıyla birleştirildikten sonra

haftada 4 saat Türkçe okutulan derslere karma ailelerin (anne-babalardan

birisi Türk birisi Müslüman/Pomak/) çocukları okul müdürlerince öteki

öğrencilerin gözleri önünde sınıftan (dersten) çıkarılıyor ve bunların Türkçe

ders görmeleri yasaklanıyordu. Anne-babalar da çocukları da bu acı

gerçeği çok ağır yaşıyorlardı. Çok geçmedi Türk çocuklarına da Türkçe

dersler okul haftalık programından çıkarıldı24. Sadece Kırcaali bölgesinde

göstermelik için birkaç okulda program dışı haftada dört saat

23 Доклад за работата сред турското население, внесен в Политбюро на ЦК на БКП от В. Иванов на 25.X.1963 г.-ЦДА. Т. 1 оп. 6, а. Е. 5371, л 166. 24 Türkçe derslerinin program dışı bırakılması nasıl gerçekleştirildiğine dair ayrıntılı bilgi için bk.: Yenisoy, H. Süleymanoğlu, Başlangıcından Bu Yana Bulgaristan’da Türkçe Eğitim. Balkan Ülkelerinde Türkçe Eğitim ve Yayın Hayatı Bilgi Şöleni. Bildiriler. Türk Dil Kurumu Yayını, Ankara, 1999, 148-149.

Page 28: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

28

okutuluyordu, bundan da vazgeçildi. Böylece Türk çocukları, ana dilinden

cahil, Türk kültür geleneklerinden de yoksun bırakıldı.

Türk okullarının kapatılması, Türkçe derslere son verilmesiyle Türkçe

öğretmenlerine de ihtiyaç kalmadı. Sofya Üniversitesi ve Bakü

Üniversiteleri mezunlarından da büyük bir çoğunluğu branşlarında ve

mesleklerinde çalışma mutluluğuna kavuşamadı. Öğretmenlik yapmak için

eğitim görmüş Türk aydınlarının tarımda, inşaat işlerinde, yol ve baraj

yapımında, fabrikada, maden ocaklarında birer işçi olarak çalıştırılması

Bulgar totaliter rejim yöneticilerine zevk veriyordu.

13. 1958’de Bulgar Komünist Partisi Merkez Komitesinde özel bir Dil

Komisyonu kurulmuştu. Bu Komisyonun görevi Türk yazı dilinin söz

varlığına Bulgarca kelimeler kazandırılarak Türkçeyi “zenginleştirmek”,

hatta Türkçenin gramer yapısını, cümle kuruluşu kurallarını da

değiştirmekti. Komisyonun önerisi üzere bir liste hazırlanır ve Türk yazı

dilinin söz varlığına birçok Bulgarca kelimenin “kazandırılması” zorunlu hâl

alır. Türkçe çıkan basında söz konusu listedeki kelime ve ifadelerin

kullanımına geçilir25.

Bulgaristan’da olup bitenlerden dünya habersizdi veya olup bitenlere

göz yumuluyordu. Türklerin tepkisi gecikmedi. Yeniden bir göç söylentisi

yayıldı. 1964 yılında 380 bin Türk Türkiye’ye göç etmek için başvuruda

bulundu. Bulgaristan’da gelişen olaylar yabancı basında yankı bulmaya

başladı. Bulgar makamları bundan rahatsız oldu ve 1964-1968 döneminde

geçici olarak geri adım attılar. 28 Ocak 1964’te Bulgaristan Komünist

Partisi Siyasî Bürosu 22 No’lu bir Karar alır. Bu Karar doğrultusunda

Türklerin eğitim ve kültürü konularında bir yumuşama politikası izlenmeye

başladı ve:

1. Bulgaristan Millî Eğitim Bakanlığında Türkçe dersleri için yeni

bir müfredat programı hazırlandı ve ilköğretim sınıflarında haftada 4 saat

zorunlu olarak Türkçe okutulması, liselerde ise serbest seçmeli olarak 2

saat Türk dili ve edebiyatı dersleri okutulması öngörülüyordu. Bu progam

25 Ялъмов, И., История на турската общност в България, София, 2002, 336-337, 345.

Page 29: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

29

henüz uygulamaya geçirilmemişken, başka bir program hazırlandı. Böylece

zaman geçiyor, uygulamada bir türlü değişiklik olmuyordu.

2. Sofya Üniversitesinin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde

uzaktan öğretim (gıyabî) sınıfları açıldı. Bu sınıflarda Türk öğrenciler için

öngörülen Türkçe dersleri okutacak öğretmen hazırlanacaktı. Öğretmen

okul ve enstitülerinden mezunlar ve öğretmenlik yapmakta olan, ancak

pedagojik formasyonu olmayan öğretmenler bu sınıflarda okuyacaktı.

Uygulamada durum değişti ve sınıflar başka devlet kurum ve

kuruluşlarında çalışan Bulgarlarla doldu.

3. O dönemde Sofya Üniversitesine bağlı Şumnu Pedagoji

Enstitüsünde Türk Dili ve Edebiyatı ve Coğrafya sınıfları açıldı. İsteyenler,

buradan mezun olunca, Sofya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

uzaktan öğretim (gıyabî) sınıflarında veya Coğrafya Fakültesi uzaktan

öğretim sınıflarında öğrenimlerini sürdürebilirlerdi. Fakat bu sınıflarda da

Bulgarların sayısı giderek çoğaldı.

4. 1958’de Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesinde

kurulan Dil Komisyonunun hazırlamış olduğu Türkçeye girmesi gereken

Bulgarca kelime ve ifadeler listesinden vazgeçilir ve Türkçe basının dili

normal durumuna dönmeye başlar26.

5. Türkçe öğretimine gereken önemin verildiği imajını yaratmak

için totaliter rejim yöneticileri Haziran 1967 yılında Silistre’de I. Millî Türk

Dili Müşaveresi düzenledilerι.

6. Bulgaristan yüksek öğretim kurumlarında Türk gençlerine

kontenjan ayrılırκ.

26 Yenisoy, H. Süleymanoğlu, Edebiyatımızda Balkan Türklerinin Göç Kaderi, Toplumsal Gelişim Derneği, Ankara, 2005, 82-83. ι Fakat ilk ve son olan bu toplantıya Bulgaristan’ın her bir yanından gelen Türkçe öğretmenlerinin Türkçe ile ilişkin çalışmalarına yön verilirken ağırlık ideolojiye kaydırılır ve Türkiye’de bir sosyalist ihtilâli konusu yeniden gündeme getirilir (Yenisoy, H. Süleymanoğlu, a. g. e., 341). κ Ancak uygulamaya başlarken bu kontenjanın Türklere değil de ülkenin sosyal, eğitim ve kültür alanında geri kalmış illerine yönlendirilmesi uygun görülür. Bu imkânlardan başka illerden Bulgarlar çok yararlandı. Birçok ilden Bulgar gençleri böyle illerin nüfus kayıt defterlerine geçirildiler ve (yabancı dilde eğitim yapan liseler de dahil) üniversiteye giriş sınavlarında ulusal çapta değil de, il çapında yarışarak düşük puanla üniversitelere girdiler. Mezun olunca ise söz konusu illerde çalışmaya gitmediler.

Page 30: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

30

7. Yerli Türk sanatçılarının eserleri kitaplaştırıldı. Fakat bu

kitapların çoğu depolarda tutuldu, satışa çıkarılmadı.

8. Türkçe basında bir gelişme oldu.

1970’lerde durum giderek kötüleşti. Bazı Müslüman öğrencilerin

Bulgar adı almak istemedikleri, Türk öğrencilerin de Türkiye’ye göç etme

(1968-1978 göçü) düşüncesinde oldukları bahanesiyle Üniversite ile

ilişkileri kesildi, çalışmakta olan öğretmenler de işten çıkarıldı. Bulgar adı

alan Müslüman gençler de vardı ve istedikleri fakültelere bu gibilerin

kayıtları yapıldı.

1980’lerde Türk kimliğinin tamamen ortadan kaldırılması için

Türklerin adları da Bulgar adlarıyla değiştirilerek Bulgaristan’da Türk

olmadığı resmen ilân edildi. Okulda, orduda, sokakta, iş yerinde, evde bile

Türklerin birbiri aralarında Türkçe konuşması, Türk adlarıyla birbirlerine

hitap etmesi yasaklandı. Bulgarca bilmeyen yaşlılar hastanelere alınmadı,

bu gibilerine bakkal ve marketten ekmek vb. temel besin mallarının

satılması da yasaklandı…

Bulgar eğitimciler en kötü bir yöntem de uyguladılar: Bulgar

öğretmenler, en küçük yaşta Türk öğrencileri dahi zorlayıp, bunların

ailelerinde Türkçe konuşulduğuna dair bilgi topladılar. Türkçe konuşan aile

bireylerinin cezalandırılmasında gereken devlet makamlarıyla işbirliğine

gittiler. Pedagoji normlarıyla bağdaşmayan bu durum beş yıl (1984/5-

1989) sürdü.

İnsanlık dışı daha birçok hareketlerde bulunuldu. Totaliter rejim

idarecileri, etkisi uzun sürecek daha bir harekette bulundular: Türklerle

Bulgarların iç içe yaşadıkları bölgelerde Bulgarları görevlendirerek Türk

komşularını takip ettirdiler, devriye gezdirdiler ve ailelerinde Türkçe

konuşan, evde geleneksel kıyafetlerini giyenlere ceza kestirdiler. On

yıllardan beri süregelen iyi komşuluk ve dostluk ilişkilerini böylelikle

koparmış oldular27.

27 Желязкова, А., Между адаптацията и носталгията. Българските турци в Турция – IMIR – Международен център по проблемите на малцинствата и културните взаимодействия, София, 1998, 19-20.

Page 31: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

31

İdarî yöntemlerle yürütülen ad değiştirme kampanyasına “soya

dönüş”, “uyanış süreci” dendi. Okullarda büyük bir facia yaşandı. Bulgar

öğretmenler seferber edilerek geceli gündüzlü çalıştılar ve kısa zamanda

okullarda her türlü belge yenilendi, Türk öğretmen ve öğrencilerin Türk

adlarının yerine Bulgar adları yazıldı. Bu acı gerçeği birçok Bulgar

öğretmen de ağır yaşadı. Bir Bulgar bayan öğretmenin anlattıklarından

şunları aktaralım: “Okulda Türk öğretmenlerin hepsi görevden alınmışlardı.

Bir tanesi bırakılmıştı, mükemmel Bulgarca konuşuyordu. Onu da

bırakmamalıydılar. Çok acı verici bir olaydı bu, sınıfta kendi oğluna bile

Mehmet diyeceğine Martin, diye sesleniyordu. İlk günlerde öğretmenler

odasına her girdiğinde bu arkadaşımız ağlıyordu28.

Türk öğretmenler (ve öteki bazı aydınlar) 1985’in Ocak ayında

görevlerinden alınarak cezaevlerine, Bulgarların yoğun yaşadığı bölgelere,

Belene Ölüm Adasına ve başka kamplara gönderildiler, yerlerine büyük

şehirlerden Bulgar öğretmenler atanarak bunlara iki üç kat daha yüksek

maaş bağlandı. Hepsine lojman sağlandı. O dönemde Bulgaristan Millî

Eğitim Bakanı görevinde bulunan “soya dönüş” sürecinin uygulanmasında

aktif rol oynayan ve Sofya Üniversitesinin eski rektörü tarihçi İlço

Dimitrov, yeni atanan öğretmenleri Türk bölgelerine gönderirken bunlara

büyük patriotlar (vatanseverler) dedi. Ancak maaşlardaki haksızlık, Türk

öğrencilerin okuduğu okullarda uzun yıllardan beri öğretmenlik yapmakta

olan Bulgar öğretmenlerin sert tepkisine yol açtı ve bu Bulgar öğretmenler

yeni atanmış olanlara: patriot değil, pariot (vatansever değil,

paraseverler) adını verdiler.

Bulgaristan Türklerinin tarihinde emsali görülmemiş olaylar yaşandı.

Eğitim ve kültürel alanda kalkınma yoluyla Türk toplumunun Bulgar

halkıyla bütünleşmesi çok zaman alacağını, Türkiye’ye de göç ettirmek

kolay olmayacağını anlayınca totaliter rejim yetkilileri “soya dönüş

süreci”ni başlatarak bir iki ay içerisinde idarî yöntemlerle, ordunun da

28 Şerefli, A. Okulumuza Atom Bombası Atsınlar-Bk.: H. Süleymanoğlu Yenisoy, Edebiyatımızda Balkan Türklerinin Göç Kaderi, Toplumsal Gelişim Derneği, Ankara, 2005, 224-225.

Page 32: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

32

katılımıyla Türkleri “Bulgar” yapmaya çalıştılar, dil, din, ad, gelenek denen

her unsuru yasakladılar. Sonra da yüz binlerce Türkü sınır dışı ettiler.

Büyük tarihî emelleri gerçekleştirebilmek için Bulgaristan Türklerine

birtakım haklar verilmiş, bazı fedakârlıklar yapılmıştır. Emeller suya

düşünce de Bulgaristan Türklerine soykırım uygulanmasına kalkışılmıştır.

Türklere yapılan bu insanlık dışı işkenceler ve 1989 yılının yaz

aylarında sınır dışı edilmeleri, Bulgaristan’da politik olayların gelişmesini

hızlandırdı. Böylece 10 Kasım 1989 tarihinde bir “saray devrimiyle”

Bulgaristan Komünist Partisi Genel Sekreteri ve Devlet Konseyi Başkanı

Todor Jivkov, iktidardan indi ve ülkede demokratikleşme yolunda ilk

adımlar atılmaya başladı.

II. Demokrasiye Geçiş Sürecinde Türkçe Eğitimi

Totaliter rejim yöneticilerinin 1989’da gerçekleştirdikleri “Büyük

Göç”, ülkedeki yaşam temposunu alt üst etti. Yüzbinlerce Türk Türkiye’ye

göç edince birçok alanda işçiye ihtiyaç duyuldu, bazı bölgelerde sağlık

memuru, ebe, hemşire, şoför gibi görevlerde çalışanların sayısı minimuma

düştü ve sıkıntılar yaşanmaya başladı. Bulgar öğretmenler arasında ise

büyük bir işsizlik başladı29. Çünkü Büyük Göç’te Türk öğrenciler göç etmiş,

birçok bölgede okullar öğrencisiz kalmıştı.

10 Kasım 1989’da Bulgaristan Komünist Partisi Genel Sekreteri ve

Devlet Başkanı Todor Jivkov iktidardan indi ve ülkede demokrasiye bir

geçiş süreci başladı. 29 Aralık 1989 tarihinde Bulgaristan Devlet Konseyi

ve Bakanlar Kurulu, “soya dönüş süreci” döneminde yapılmış

yolsuzlukların ortadan kaldırılması kararını aldı. Alınan kararlarla Türklere

azınlık hakları verileceği veya en azından bazı imtiyazlar sağlanacağı

demek değil, sadece Anayasanın garantilediği kişi hakları

öngörülmektedir30. 1984-1985 yıllarında zorla değiştirilen Türk adlarının

29 Етническият конфликт в България 1989 I. Социологически архив, Институт по социология при БАН, под общата редакция на проф. д-р Кр. Петков, Профиздат, София, 1990, 38-39. 30 Бюксеншютц, Улрих, Малцинствената политика в България…, София, 2000, 156.

Page 33: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

33

iade edileceği, Türk çocukların okullarda ana dilinde de dersleri olacağı

söylentileri yayılmaya başladı. Daha o günlerde Türkçenin haftada kaç saat

okutulması sorunu ortaya çıktı. Haftada en az dört saat okutulması önerildi

ve daha sonraları Cumhurbaşkanlığı ve Eğitim Bakanlığında yapılan

görüşmelerde bu öneri ağırlık kazanmaya başladı. Görüşmelerde bu

satırların yazarının başkanlında Türk azınlığın temsilcileri, Türkçe eğitime

anaokulunun en büyük yaş grubundan başlanmasını, yani okul öncesi

yaşta çocukların ana dilini öğrenmeye başlamalarını istiyorlardı. Resmî

Bulgar temsilcileri ise Türk çocuklarının Bulgarcayı örenmelerine Türkçenin

bir engel yaratacağını, bu yüzden de ikinci, hatta üçüncü sınıfta haftada iki

veya üç saat Türkçe okutulmasında ısrarlıydılar. Tartışmalar çok sürdü ve

1990-1991 ders yılı Türkçe ders okutulmadan sona erdi.

Temmuz 1991 yılında Bulgaristan’ın yeni Anayasasının 36.

maddesinde: “Ana dilleri Bularca olmayan vatandaşların, Bulgarcayı

zorunlu olarak öğrenmelerinin yanı sıra, kendi ana dilini de öğrenme ve

kullanma hakları vardır” denilmekteydi31. Evet, 1971 Anayasasında da

azınlıkların ana dilini öğrenme ve kullanma hakları garantiye alınmaktaydı.

Ancak gerçekler başkaydı… Türk aydınları yeni Anayasanın 36. maddesine

dayanarak ana dilinde eğitim konusunu bir numaralı sorun olarak yeniden

ortaya koydular.

Okullarda Türk çocuklarının Türkçeden de ders yapmaları Eğitim

Bakanlığınca devamlı erteleniyordu. Buna bir tepki olarak Türkler faaliyete

geçti ve Türk öğrenciler dersleri boykot ederek haftalarca okula gitmediler.

Bazı anne-babalar tarafından açlık grevi başlatıldı. Eğitim Bakanlığı,

Türkçenin okutulması kararını almak mecburiyetinde kaldı. Bu karara karşı

çıkan Bulgar öğrencilerin anne ve babaları, bazı öğretmenler ve aşırı şoven

gruplar okul kapılarına yığılarak Türk öğrencilerin okula girmelerini

engellediler, trenleri durdurdular, ana yolları kestiler.

31 Конституция на Република България (Bulgaristan Cumhuriyeti Anayasası), София, 1991, 18.

Page 34: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

34

Bu arada Parlamento seçimleri yapılmış, yeni hükümet kurulmuştu.

Türkçenin okutulması karara bağlandı, ancak öteki dersler gibi zorunlu

değil de, çocukların isteğine bırakılıyordu.

Bulgaristan eğitim tarihinde ilk olarak Bulgar okulları üç kategoriye

ayrılıyordu:

1. Belediye okulları: I-VIII. Sınıfa kadar (ilk ve ortaokullar),

2. Devlet okulları: Lise, lise düzeyli tüm okullar ve yüksek

öğretim kurumları,

3. Özel okullar.

Sadece belediye okullarında Türkçeden de ders okutulmasına izin

verilmekteydi.

1993’te Bilim ve Eğitim Bakanlığında hazırlanmış ders programında

şöyle yazıyor: “Türk dilinin okutulmaya başlanması şu anda bir geçiş

aşamasında bulunmaktadır. Bu geçiş aşaması, Türk dilinin on yıllar

süresince okullarda okutulmamasından kaynaklanmaktadır. Bu dil,

totaliter rejim tarafından yasaklanmıştı. Türk dili öğretimine geçen ders

yılının ikinci yılında (Şubat 1992) başlandı. Bu öğretimin amacı,

Bulgaristan Cumhuriyeti’ndeki Türk azınlığın çocuklarında III-VIII.

sınıflarda ana dilinde okuma yazma beceri ve alışkanlıkları oluşturmaktır.

Bu ders yılından (1993/94) itibaren ise Türk dili öğretimi ikinci bir

aşamaya geçmiştir. Öğretim I-VIII. sınıflarda gerçekleştirilecektir32.

1994/95 ders yılında Türk dili öğretimine ilişkin bir kararname

çıkarıldı ve Resmî Gazetede yayınlandı. Bakanlar Kurulunun bu

kararnamesi şöyledir:

32 Учебни програми по турски език (Türkçe Ders Programları), София, 1993, 20.

Page 35: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

35

DEVLET GAZETESİ (Resmî Gazete),

Sayı 73, Tarih 09.09.1994 – Sayfa 3

KARARNAME No: 183

TARİH 05.09.1994

Bulgaristan Cumhuriyeti Okullarında Ana Dili Eğitimine Dair

BAKANLAR KURULU KARARI:

Madde 1. (1) Ana dili Bulgarca olmayan öğrenciler kendi ana dilini I.

sınıftan VIII. sınıfa kadar öğretim plânı kapsamında Belediye okullarında

serbest seçmeli ders olarak öğrenebilirler.

(2) Ana dili eğitimi haftada 4 saat olmak üzere program (yükü)

kapsamında yapılır.

Madde 2. (1) Öğrenci, ana dilini okuyacağına dair istek beyanatında

bulunur, kendi imzası veya yaşı küçük olduğundan, velisi tarafından

imzalanmış dilekçeyle bildirir.

Madde 3. Bulgarcayı iyi bilmeyen çocuklar için, okula başlamazdan

bir yıl önce, okul müdürü belediye yöneticileriyle ortak karara vararak

çocuklara Bulgarcayı öğretmek için hazırlık sınıfı oluşturulabilir.

Madde 4. Ana dili eğitimi için gereken kitaplar, öğrenciler tarafından

ödenmez. Gereken malî işler, öteki genel eğitim derslerine ait kitapların

sağlanması yolu ve koşullarınca yapılır.

Madde 5. Ana dili eğitimine ait gerekli masraf, belediye bütçesinden

karşılanır.

……………………………………………………………………………………………………………….

Başbakan: Lüben BEROV

Page 36: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

36

Kararname doğrultusunda Eğitim ve Bilim Bakanlığının çıkarmış

olduğu yönergede de şu ayrıntılar vardır:

“1. I-VIII. sınıf öğrencilerinden ana dili Bulgarca olmayanlar orta

genel öğretim okulları eğitim plânı kapsamında belediye okullarında

seçmeli bir ders olarak kendi ana dillerini okuyabilirler.

2. Ana dili eğitiminin gerçekleşmesi sürecinde göz önünde

bulundurulması gereken hususlar:

2.1. Okulun sahip olduğu araç gereç, malzeme ve kadro durumu,

2.2. Eğitim, devlet taleplerine göre yapılmalı,

2.3. Ana dili öğretimi Eğitim ve Bilim Bakanlığınca onaylanmış evrak

doğrultusunda yapılmalı,

2.4. Öğrencilerin ana dilini okumaya hevesi göz önünde

bulundurulmalı,

3. Ana dili eğitimi, sınıflarda haftada 4 saat olarak saptanmıştır,

4. Her öğrenci, ana dilini okumaya başlarken istek beyanatı

sunar. Ders yılı başında, 19.09 - 22.09 tarihleri arasında, her öğrenci okul

müdürüne velisi tarafından imzalanmış bir dilekçe sunar,

Başka okula geçiş yaparken öğrenci, ana dili eğitimi için yeniden

başvuruda bulunur,

5. Paragraf 4’te belirtildiği gibi, velisi tarafından imzalanmış

dilekçeyi okul müdürüne sunarak öğrenci, ana dili eğitiminden vazgeçme

hakkına sahiptir,

……………………………………………………………………………………………………………….

9. …………………………… (Türkçeden) Başarısı zayıf (2) olan öğrenci,

sınıfını geçer, bütünleme sınavına da girmesi zorunlu değildir……………………”

Belediye okullarında Türkçenin okutulmasına dair çıkarılmış yönerge

ve emirnamelerde daha şunlar vardır:

- En az 14 öğrenci ana dilini okuma isteğinde bulunduğu

takdirde Türkçe gruplar oluşturulur,

- Okulda Türkçeden ders verecek öğretmen bulunduğu takdirde

Türkçe ders okutabilir,

Page 37: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

37

- Öğrenci, serbest seçmeli olarak ana dilini okumayı tercih

ederse, yabancı dil derslerine girmeye hakkı yoktur,

- Bulgarcayı iyi bilmeyen öğrenci, Bulgarcayı daha iyi

öğrenebilmesi için Bulgarca ek dersleri seçmeli olarak tercih ederse,

Türkçe öğretiminden mahrum edilmektedir,

- Öğrencinin diplomasına ana dili dersi ve gösterdiği başarı

yazılmamaktadır.

Türk öğrenciler, Türkçe derslere devam etmemeleri için daha bir sıra

zorluklar karşısında bırakılmaktadır.

1990 yılından sonra belediye okullarında I-VIII. sınıflarda 97 000’in

üzerinde bulunan Türk öğrencilere (ki bunlardan sadece 35-40 000 kadarı

Türkçe ders görebiliyorlardı). Türkçe dersleri okutacak öğretmen bulmak

da bir problem oldu. Çünkü 1989 Büyük Göç’ü zorunlu olarak öğretmenleri

Türkiye’ye alıp önceki büyük göçlerde de olduğu gibi götürmüş, okullar

yine öğretmensiz kalmıştı. Yaklaşık 100 000 öğrenciye 960 öğretmen

bulunabildi, bunların çoğunun pedagojik formasyonu yoktu.

1991’de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi

bünyesinde Bulgar Dili ve Edebiyatı Bölümü açıldı. 1992’de Şumnu Yüksek

Pedagoji Enstitüsünde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü açıldı. 1993’te hâlen

Filibe Üniversitesine bağlı Kırcaali Öğretmen Enstitüsünde Türkçeden

eleman yetiştirme sınıfları açıldı.

Türk Müslüman gençlere dinî hazırlık verecek okulların açılmasında

zorluk çekilmedi, mücadele edilmedi. Bulgar makamları 1990 yılında Yarı

Yüksek (Önlisans) İslâm Enstitüsü ve Şumnu’da İmam Hatip Lisesi

(Nüvvab) açtı. Ertesi ders yılında Rusçuk ve Mestanlı’da (Momçilgrat’ta)

birer İmam Hatip Lisesi açıldı.

Yarı Yüksek (Önlisans) İslâm Enstitüsü Mart 1998 yılı ilkbaharında

üniversite düzeyinde Yüksek İslâm Enstitüsü durumuna getirildi, öğretim

süresi de 5 yıla çıkarıldı. İmam Hatip Okulları T. C. Diyanet İşleri

Başkanlığının maddî desteği sayesinde varlığını sürdürmektedir. Öğretmen

ihtiyacının giderilebilmesinde de yardımcı olunmaktadır. Yüksek İslâm

Page 38: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

38

Enstitüsü de Diyanet İşleri Başkanlığınca desteklenmektedir. Öğretimde de

Türkiyeli uzmanlar yardımcı olmaktadır.

Totaliter rejime son verilir verilmez, 20-25 yıl bir aradan sonra

Türkçe ders kitapları hazırlanmasına başlandı.

4.01.1990 tarihinde kurulan Haklar ve Özgürlükler Hareketi (HÖH)

Türkçe ders kitapları hazırlanması için büyük çaba harcıyordu. O coşkulu

aylarda geceli gündüzlü çalışmalar yapılarak her sınıfa birer Türkçe ders

kitabı hazırlandı33. HÖH Başkanı Ahmet Doğan’ın imzasını taşıyan üst

yazılarla kitaplar Bulgaristan Millî Eğitim Bakanlığına gönderildi ve bunların

değerlendirilip onaylanması isteğinde bulunuldu. Üst yazıların birinden

şunları aktaralım:

Sayın Bakan,

………HÖH Merkez Yönetim Konseyi, yazarlar ekipleri görevlendirerek

I. – XI. sınıflarda Türkçe öğretimi için ders kitapları hazırlatmıştır. Millî

Eğitim Bakanlığına yardımcı olmak amacıyla bu kitaplar hazırlanmıştır.

Aynıları HÖH’te uzmanlarca da incelenmiştir.

Ekte sunulan I-VIII. sınıf Türkçe ders kitaplarının Bakanlığınızca

değerlendirilip onaylanmasını arz eder, saygılar sunarım.

Sofya, 30.10.1990 İmza ve Mühür

Kitaplar incelendi, I. sınıf alfabe kitabına verilen “Özlenen Alfabe” adı

inceleyenlerden biri tarafından uygun bulunmadı. Daha birkaç ufak-tefek

düzeltmelerin yapılması önerilerek olumlu değer verildi. Ancak malî

33 Memoğlu-Süleymanoğlu, Hayriye, Yaşam Sancıları İçinde Adımız, Dilimiz, Kültürümüz, Hak ve Özgürlük gazetesi, Sayı-2, 1991.

Page 39: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

39

sıkıntılar sebep gösterilerek bunların basılması devamlı ertelendi. Bu arada

kitaplar fotokopide çoğaltılmaya çalışıldı.

Bundan başka, T. C. Millî Eğitim Bakanlığının Türkiye’deki okullara

ders kitabı olarak kabul etmiş olduğu Türkçe kitapların içeriğinde %20

oranında değişiklik yapılarak, bunlar Bulgaristan koşullarına uygun bir

duruma getirilmiştir: Bulgaristan Türk sanatçılarına, Bulgar klasiklerine yer

verilmiştir. Değişiklikler Bulgaristan’daki Türk aydınlarından oluşan bir ekip

tarafından yapılıp yeni bir içerik kazanmış olan bu kitaplar uluslar arası

örgütlerin maddî desteğiyle Sofya’da 1992’de basılmıştır.

Türkçe eğitiminin bugünkü durumu. Bulgaristan Türk

çocuklarının ana dilinde de öğretim görmesi konusunda herhangi bir

olumlu gelişme kaydedilmiş değildir, denebilir. Bulgaristan’daki Türk

aydınları durumun son derece vahim olduğunu yazıyorlar34.

Yukarıda da belirtildiği gibi, 1990 yılından bu yana çıkarılan

kararname ve yönergelerde, 1998’de kabul edilen yeni Eğitim Yasasında

da temel eğitim devlet okullarında ana dili derslerine serbest seçmeli

dersler listesinde ve haftalık ders programı dışında yer verilmektedir. Türk

dili, yabancı diller listesine alınarak Türk öğrencilerin Türkçeden ders

görmeleri imkânsız bir hâl almaktadır.

Bulgaristan makamları “gerekli talep yok, yeterli sayıda Türkçe

öğretmeni yok” diyorlar. Öte yandan ise Kırcaali Enstitüsü ve Şumnu

Pedagoji Üniversitesindeki Türk Dili ve Edebiyatı Bölümlerinin kapatılması

konusu gündeme getiriliyor. Bu bölümlerde fazlasıyla öğretmen

yetiştirildiği ve bu mezunların iş bulamadıkları esas sebep olarak

vurgulanıyor. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümlerinin kapatılmasına gidilirse,

Bulgaristan Türklerinin eğitim ve kültürüne yeni bir darbe indirilmiş

olacaktır. Biliyoruz ki eğitim, kültürün temelini oluşturur, kültürel

gelişmenin temeli, eğitimdir. Demokrasi yolunu seçmiş Bulgaristan,

azınlıklara uygulamakta olduğu politikada bir hayli mesafe aldı, birçok

34 Tümenoğlu, R., Avrupa Sürecinde Bulgaristan Türkleri, Balkanlar’da Türk Kültürü, Sayı: 58, 2006, 2006, 10-11.

Page 40: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

40

alanda olumlu gelişmeler kaydetti. Türkçe eğitimi konusunda da gereken

tedbirler alınarak Türk öğrenciler ana dili derslerinden yoksun

bırakılmayabilir. Türkçe derslerinin zorunlu ders kapsamına alınmasıyla bu

alanda da yaşanmakta olan sorunlar çözüme kavuşabilir35.

Türkçe ders kitapları basılması da ciddî bir sorundur. 1990 yılından

bu yana Millî Eğitim ve Bilim Bakanlığı bu konuda görevine düşeni

yapabilirdi. Türkçe öğretmenleri belki de haklı olarak: “Türk dili öğretimi

için Eğitim ve Bilim Bakanlığının malî imkânları yok da Bulgarcadan alfabe

kitabını dört varyantta bastırmak için parayı nereden buluyor?” Diye

soruyor ve dert yanıyorlar36.

Türkçenin okutulmakta olduğu bazı ilköğretim okullarında Bulgar

öğrencilerden de Türkçe derslerine devam edenler vardır. Bir komşu

ülkenin dilini öğrenmek güzel bir şeydir. Türk öğrenciler de hem ana dili,

hem de komşu Türkiye’de resmî bir dil olduğu için Türkçeden okur yazar

olmaları normal kabul edilmelidir.

Bulgaristan bundan böyle bir Avrupa Birliği üyesi olarak şüphesiz

azınlıkların ana dilinde eğitim görmesi konusunda da gereğini yapacaktır.

Günümüzde Türkçe derslerinin en azından zorunlu ders kapsamına

alınmasıyla her Türk çocuğunun Türkçe derslerine devam etmesi

sağlanmış olacak ve böylelikle ana dilinden de okur yazar olabileceklerdir.

Bulgaristan Türklerinin Türkçe Eğitimine Türkiye’nin Katkısı

Ders Kitapları. Yukarıda söz konusu olan ders kitapları, yazarları

Hayriye Süleymanoğlu ve Mehmet Süleymanoğlu tarafından biraz

genişletilerek bunların basılması için T. C. Millî Eğitim Bakanlığına

başvuruda bulunulmuştur. Bakanlık, Bulgaristan Eğitim ve Bilim

Bakanlığıyla yazışmalarda bulunup, kitaplar Sofya’da değerlendirilmiştir.

35 Alev, M., Bulgaristan Türklerinin Ana Dili Sorunu, Kaynak, Sayı: 26, 2005, 2-3; Zaman Zaman Aklımıza Gelen Ana Dilimiz, Kaynak, Sayı: 28, 2005, 23-24. 36 Mehmedali, Sabri Mahmut, Ana Dilimiz, Balkanlar’da Türk Kültürü, Sayı: 47, 30.10.2003.

Page 41: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

41

“Ben Seninle Varım” adlı bir şiir dışında, kalan her yazının uygun

görüldüğü Ankara’ya bildirildikten sonra bunların basılmasına geçilmiştir.

I.-VIII. sınıf ders kitapları 1997-2000 yılları arası dönemde (her

sınıfa 10’ar bin, toplam 80 bin adet) basılarak Bulgaristan’a gönderilmiştir.

Her kitabın iç kapağında şunlar yazılı: “Kitap hazırlanırken Bulgaristan

genel eğitim okullarında uygulanmakta olan eğitim yöntemlerine

uyulmuştur.” Önsöz’de de şu açıklama var: “İlkokul ve ortaokul Türkçe

ders kitapları yazarları tarafından karşılık beklenmeden hazırlanmıştır. T.

C. Millî Eğitim Bakanlığınca da bu ikinci baskıları yapılarak Bulgaristan

Eğitim ve Bilim Bakanlığına bağışlanmıştır.” Kitapların arka kapağında da:

“Parayla satılmaz” yazısı vardır.

Türkiye Cumhuriyetinin yardımı sadece yukarıda sözü geçen Türkçe

ders kitaplarını yayımlamakla kalmamıştır.1992 ve 1993 yıllarında Türk Dil

Kurumundan, T. C. Kültür Bakanlığından bir hayli kitap bağış olarak

Bulgaristan’a gönderilmiştir. Haziran 1998 tarihinde de T. C. Kültür

Bakanlığı, T. C. Dışişleri Bakanlığı kanalıyla “Türkiye Dışındaki Türk

Edebiyatları Antolojisi serisinden 8. Cildi oluşturan “Bulgaristan Türk

Edebiyatı”ndan 500 adet göndermiştir.

T. C. Eğitim Bakanlığının Bulgaristan’a gönderdiği kitap sayısı da

şöyledir:

Gönderilen Yer Gönderilen Tarih Kitap Çeşidi Adedi

Sofya İslâm Enstitüsü

ve Şumnu İmam Hatip

Lisesi

25.12.1991 Kültür ve Ders Kitabı 3419

Bulgaristan İmam

Hatip Liselerine

11.12.1992 Ders Kitabı 1924

Şumnu, Rusçuk ve

Mestanlı İmam Hatip

Liselerine

13.01.1993 Ders Kitabı 1446

Burgaz Özgür

Üniversitesi

10.01.1994 Kültür Kitabı 65

Varna Türk Kültür

Deneği

25.12.1995 Kültür Kitabı 28

Sofya Üniversitesi 30.01.1995 Kültür Kitabı 22

Page 42: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

42

Sofya Üniversitesi 11.09.1995 Kültür Kitabı 700

Sofya Üniversitesi 02.10.1995 Kültür Kitabı 25

Bulgaristan Bilim ve

Eğitim Bakanlığına

1995 Türk Dili 2 155 000

Bulgaristan Bilim ve

Eğitim Bakanlığına

1995 Türk Dili 3 150 000

Bulgaristan Bilim ve

Eğitim Bakanlığına 1996 Türk Dili 4 120 000

Bulgaristan Bilim ve

Eğitim Bakanlığına 1996 Oku 11 300

Bulgaristan Bilim ve

Eğitim Bakanlığına 1997 Türkçe Okuma 2 10 000

Türkiye’ye Öğrenime Gelen Öğrenciler. 1992 yılından bu yana

her yıl Bulgaristan’dan belirli sayıda Türk genci Türkiye’ye gelerek Türk

Devletinin sağladığı burslarla Türkiye öğretim kurumlarında öğrenim

görmektedirler. T. C. Millî Eğitim Bakanlığının 7.12.2006 tarihinde verdiği

bilgilerde, Bulgaristan’dan Türkiye’ye öğrenime gelen öğrencilerin yıllara

göre dağılımı şöyledir:

Page 43: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

43

Ülke/Şube

Adı

Öğretim

Yılı

Verilen

Kontenjan

Kullanılan

Kontenjan

Kullanılmayan

Kontenjan

Bursu

Kesilen

Mezun Öğrenim Gören

Bulgaristan 1992-1993 132 66 66 43 23

1993-1994 157 28 129 21 7

1994-1995 81 76 5 28 48

1995-1996 115 85 30 26 59

1996-1997 149 97 52 41 56

1997-1998 107 105 2 45 58 2

1998-1999 70 68 2 27 36 5

1999-2000 72 72 0 31 26 15

2000-2001 120 111 9 32 41 38

2001-2002 83 82 1 15 7 60

2002-2003 94 80 14 17 3 60

2003-2004 90 84 6 9 75

2004-2005 90 77 13 11 66

2005-2006 80 69 11 14 55

2006-2007 67 62 5 1 61

Toplam 1507 1162 345 361 364 437

Page 44: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

44

Türkçe Öğretmenlerinin Türkiye’de Kurslara Katılımı. Türkçe

öğretmenleri de yaz aylarında T. C. Millî Eğitim Bakanlığınca düzenlenen Türkçe

kurs ve seminerlere katılmaktadırlar. Bu öğretmenlerin katılımları yıllara göre

şöyledir:

1992-2006 Yılları Arasında Düzenlenen Kurs ve Seminerlere

Katılan Bulgaristan Türkçe Öğretmenlerinin Sayısı

Yıl Sayı Düzenlendiği Şehir

1992 28 Ankara

1993 12 Ankara

1995 200λ

1996 20 Ankara

1997 3 İstanbul

1998 25 Bursa

1999 22 Uşak

2000 11 İstanbul

2001 10 İstanbul

2002 5 İstanbul

2004 3 İzmir

2005 5 İstanbul

2006 3 İstanbul

* * *

Bulgaristan Türklerinin azınlık tarihi boyunca Türkçe eğitim zor dönemler

yaşamıştır. Savaşlar, büyük göçler Türkleri azınlık durumuna düşürmüş, Bulgar

hükümetlerinin de Türklere yönelik politikaları bu halkın sosyal, ekonomik ve

kültürel gelişmesini engellemiştir.

λ 1995 yılında düzenlenen kurslara Bulgaristan’dan 200 öğretmenin katılması bekleniyordu. Ne yazık ki Komünist rejim öncülerinden, “soya dönüş süreci”nin ideologlarından olan ırkçı Bilim ve Eğitim Bakanı İlço Dimitrov, bu öğretmenlerin Türkiye’ye kursa gelmelerine son anda izin vermedi, daha doğrusu verdiği sözünde durmadı. Öğretmenlerin Türkiye’de nasıl bir hazırlık görecekleri şüphesi Bakanı rahatsız etti.

Page 45: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

45

Türk okulları İkinci Dünya Savaşına kadar özel okul statüsünde kalmış,

her türlü güçlüklere karşın ayakta durmayı başarmış ve eğitim Türk dilinde

gerçekleşmiştir.

İkinci Dünya Savaşından sonra Türk okulları devletleştirilmiş ve birtakım iç

ve dış faktörlerin etkisiyle Türkçe eğitimde olumlu gelişmeler kaydedilmiştir.

Bulgaristan Türk okullarına öğretmen yetiştiren öğretim kurumlarının bu

azınlığın eğitim ve kültürel gelişmesinde önemli yeri vardır. Türk azınlığın

aydınlar zümresinde büyük çoğunluğu oluşturan öğretmenler, Bulgaristan

öğretim kurumlarında hazırlık görmüş, eğitim ve kültür alanında ışık

saçmışlardır.

Türk azınlığa verilen haklar genel olarak eğitim alanında görülmüş, ancak

çok geçmeden Türkçe eğitime büyük darbe indirilmiştir. 130 yıllık azınlık tarihi

boyunca Bulgaristan Türkleri, totaliter rejim döneminde Türkçe eğitimden ve

kültür geleneklerinden ilk kez tamamen yoksun bırakılmıştır.

Bulgaristan 1990 yılından bu yana demokrasiye bir geçiş dönemi yaşıyor.

Birçok alanda bazı gelişmeler vardır. Ancak Türkçe eğitimi konusunda sorunlar

çözüme kavuşmuş değildir. Bulgaristan ilköğretim okullarında Türkçe öğretimi

serbest seçmeli bir ders olarak gerçekleştirilmekte ve Türk öğrencilerin üçte ikisi

Türkçe derslerinden yoksun bırakılmaktadır.

Gelecekte daha normal koşullarda Türkçe dersleri gerçekleştirildiğinde,

her Türk çocuğu da ana dilinde okuma yazmayı öğrenme imkânı bulabilecektir.

Günümüzde ise mevcut koşullarda Türkçe derslerinin en azından zorunlu ders

kapsamına alınması, her Türk çocuğunun Türkçe derslerine devam etmesini

sağlamak için gereğinin yapılması her Bulgaristan Türk aydınının bir insanlık

borcudur.

Page 46: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

46

RESİMLER

Page 47: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

47

Vidin Rüştiye Öğrencileri, 1911

Page 48: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

48

Türk Öğretmenlerin Lom Kongresi, 1928

Page 49: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

49

Şumnu Öğretmen Okulu 1927 Mezunları

Page 50: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

50

Rusçuk Türk Kadınları Yeni Harf Kursunda, 1928

Page 51: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

51

Millî Kongre, Sofya, 1929

Page 52: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

52

Varna Türk Öğretmenleri Kursta, 1932

Page 53: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

53

Rusçuk Türk Kadınlarından Bir Grup. Türkiye’de Başlatılan Kılık-Kıyafet Reformunun

Bulgaristan’da da Uygulamaya Geçirenler. Rusçuk 1935

Page 54: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

54

Filibe Turan Kongresi, 1930

Page 55: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

55

Eski Zağra Turan Kongresi, 1932

Page 56: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

56

Kırcaali Turan Derneği, 1931

Page 57: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

57

Kırcaali Türk Öğretmen Okulu (Türk Pedagoji Mektebi). III. B Sınıfı Öğrencileri

Derste, 1957-1958 Ders Yılı

Page 58: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

58

Kırcaali Türk Öğretmen Okulu (Türk Pedagoji Mektebi). Öğrenciler Hıdrellez

Bayramında Bir Arada, 6 Mayıs 1958

Page 59: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

59

Kırcaali Türk Öğretmen Okulu (Türk Pedagoji Mektebi) III. A Sınıfı, 1962. Okulun

Son Öğrencileri. Bu Mezunlardan Sonra Okul Kapatılmıştır

Page 60: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

60

Kırcaali Türk Öğretmen Okulunun (Türk Pedagoji Mektebinin) Bandosu, 1960

Page 61: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

61

Razgrat Türk Öğretmen Okulu (Türk Pedagoji Mektebi) III. G Sınıfı Öğrencileri.

1956 Mezunları

Page 62: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

62

Nazım Hikmet Razgrat İli Türk Okulları Öğrencileriyle Bir Arada, Varna, Öğrenci

Kampı, 1957

Page 63: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

63

Sofya Türk Öğretmen Okulu (Türk Pedagoji Mektebi) Öğrencileri. Sofya 1952-53 Ders

Yılı

Page 64: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

64

Sofya Üniversitesi

Page 65: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

65

Sofya Üniversitesi, I. Sınıf Türk Filolojisi Öğrencileri. Sofya 1952-53 Ders Yılı

Page 66: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

66

Sofya Üniversitesi Türk Filolojisi Öğrencileri. Sofya 1952-53 Ders Yılı

Page 67: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

67

Sofya Üniversitesi Türk Filolojisi ve Türk Tarihi Bölümlerinden Bir Grup Öğrenci,

1953-1954 Ders Yılı

Page 68: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

68

Sofya Üniversitesi Türkçe Bölümlerden Bir Grup Türk Kızı Üniversitenin Kız Yurdu

Girişinde, Sofya 1953-54 Ders Yılı

Page 69: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

69

Sofya Üniversitesi Türk Filolojisi Bölümünden Türk Kızları, Sofya 1953-54 Ders Yılı

Page 70: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

70

Sofya Üniversitesi Türk Filolojisi, Türk Tarihi ve Fizik-Matematik Bölümlerinden Yüksek Başarı Gösteren (Âlâcı) Öğrenciler, 1952-1953

Ders Yılı

Page 71: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

71

Sofya Üniversitesi Türk Filolojisi, Türk Tarihi ve Fizik-Matematik Bölümleri

Öğrencilerinin Korosu, 1954

Page 72: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

72

Sofya Üniversitesi Türkçe Bölümlerde Okuyan Bir Grup Türk Öğrenci Üniversitenin

Öğrenci Yurdunda. Sofya 1955-56 Ders Yılı

Page 73: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

73

Sofya Üniversitesi Türk Filolojisinden İlk Mezun Olan Kızlardan: Hilmiye Merdanova

(Siyah-Beyaz Kıyafetli), ve Hıfziye Etemova. Üstte de Hayriye Memova (Solda) ve

Vildan İbrahimova. 25 Haziran 1956 - Mezuniyet Töreni Günü

Page 74: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

74

Eski Zağra Öğretmen Uzmanlaşma Enstitüsü “Türk Okulları” Bölümünün

Düzenlediği Kursa Katılan Türk Öğretmenler, 1959.

Page 75: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

75

Eski Zağra Öğretmen Uzmanlaşma Enstitüsü “Türk Okulları” Bölümünce

Düzenlenen Kurslara Katılan Türkçe ve Bulgarca Öğretmenleri. Eski Zağra 1961

Page 76: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

76

Eski Zağra Öğretmen Uzmanlaşma Enstitüsü “Türk Okulları” Bölümünün

Düzenlediği Yaz Kursuna Katılan Türk Öğretmenler, 1960

Page 77: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

77

Eski Zağra Öğretmen Uzmanlaşma Enstitüsü “Türkçe” Bölümünce Filibe’de

Düzenlenen Kursa Katılan Türk Öğretmenler, 1961.

Page 78: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

78

Eski Zağra Öğretmen Uzmanlaşma Enstitüsü “Türkçe” Bölümünce Razgrat’ta

Düzenlenen Kursa Katılan Türkçe Öğretmenleri, 1964.

Page 79: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

79

Haziran 1967’de Düzenlenen I. Millî Türk Dili Müşaveresine Katılan Kırcaali

Öğretmenleri. Silistre 1967

Page 80: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

80

Müzikolog Sami Hatiboğlu Sofya Devlet Konservatuvarında Öğrencileriyle Derste

Page 81: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

81

Türkiye’de Düzenlenen Yaz Kurslarına Katılan Bulgaristanlı Türk Öğretmenler,

Ankara 1993.

Page 82: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

82

Yüksek Öğrenim Görmek Üzere Türkiye’ye Gelen Bulgaristanlı Türk Öğrenciler,

Bursa-TÖMER 1993.

Page 83: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

83

BULGARİSTAN TÜRK ÇOCUKLARINA BULGARİSTAN’DA HAZIRLANMIŞ

TÜRKÇE DERS KİTAPLARININ İKİNCİ BASKISI TÜRKİYE’DE YAPILMIŞ VE

T. C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI BUNLARI BULGARİSTAN EĞİTİM VE BİLİM

BAKANLIĞI’NA BAĞIŞ OLARAK GÖNDERMİŞTİR:

Page 84: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

84

Page 85: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

85

Page 86: Bulgaristan'Da_Turkce Prof. Dr. Hayriye S. Yenisoy

86

1989 Yılında Zorunlu Göç’e Tâbi Tutulan Bulgaristanlı Türk Öğretmenlerden Bir Grup

İstanbul’un Bahçelievler Semtinde Düzenlenen Türkiye Öğretim Koşullarına Uyum

Kurslarında. İstanbul 1990µ

µ 1989’un Büyük Göçü’nde Bulgaristan’dan Türkiye’ye 4 000’i aşkın Türk öğretmen Türkiye’ye geldi ve hepsi Türkiye okullarında öğretmenlik kadrosuna alındı. Bunlardan yaklaşık 3 800’ü T. C. Millî Eğitim Baklanlığınca Ankara, İstanbul, Bursa, İzmir gibi şehirlerde düzenlenen uyum kurslarına katıldılar.