GİRİŞ 2010 yılında Çat Belediye Başkanı Ziya Kara Bey’i Federasyon olmaya çalıştığımız sıralarda Konya Bozkırlılar Derneği olarak ziyaretine gittik. Başkan Ziya Bey bana bir kitap vererek abisinin Vehbi Umman adında bir Tasavvuf Ehlinin kitabını derlediğini ve benim kitaplara karşı olan ilgimi bildiği için hediye etmek istediğini söyledi. Kitabın adı: “Bozkır’lı Vehbi Umman Divanı”ydı. Kitabı okumaya başladım. Hayretler içerisinde kalmıştım. Bir tasavvuf ehlinin kitabıydı ve Çat’lıydı. Vehbi Umman şiirlerini Osmanlıca yazmış ve otuz dokuz başlık halindedir. Kitap yüz elli sayfa civarında tutmaktadır. Kitabın aslının bir deriye yazıldığı da söylendi ama kitabın kimde olduğu konusunda bilgi alamadım. Vehbi Ummanı’ya ait bir resimde bulunmamaktadır. Elimdeki bilgileri değerlendirdiğimde Vehbi Umman’ın 1850 yıllarında yaşadığını zannediyorum. Çatlı Hasan Kara’nın iki kitabından ikincisi olan Sürgün Ozan Bozkır’lı Vehbi Umman Divanı adında (1999 Orkun – Ozan A.Ş.) tarafından yayınlanmıştır. Öncelikle Vehbi Umman’ı bizlere tanıtan ve bu şiirlerin bize ulaşmasını sağlayan Çatlı Hasan Kara’nın tanıtımından başlamak istiyorum. 1939 Yılında, Konya ilimize bağlı, Bozkır İlçesi'nin Çat köyünde Dünya'ya geldi. 1951 senesinde ilkokulu köyünde bitiren Kara 47. yaşında babasını kaybetti. Hasan Kara, ailenin ilk çocuğu idi. On yedi yaşında köyünden ayrılan Kara gurbet gurbet dolaşarak her türlü işte çalıştı. Küçük yaşta Köyünde (Çat – Çağlayan) bir Bektaşi babasından el alan Kara, duygulu yaşamını içeren şiirler yazmaya, saz çalmaya başladı. Zorlu yaşam mücadelesinde edebiyat, felsefe, roman, divan ve dini eserleri sürekli okuduğu gibi, sürekli politika dünyasının da içinde bulundu. 1961 senesinde Antalya Tekstil Fabrikasında işçi olarak çalışmaya başladı. Kısa zamanda sendikal hareketlerin içinde aktif olarak mücadele eden Hasan Kara, Antalya’da bir iş arkadaşı ile evlendi. Evliliğinden kısa bir süre sonra annesini de kaybettiği için 1968 Kışında Almanya'ya giden işçi * Bozkır ve Çevresi Dernekler Federasyon Başkanı BOZKIRLI VEHBİ UMMAN Burhan YILMAZ *
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
GİRİŞ
2010 yılında Çat Belediye Başkanı Ziya Kara Bey’i Federasyon olmaya çalıştığımız
sıralarda Konya Bozkırlılar Derneği olarak ziyaretine gittik. Başkan Ziya Bey bana bir kitap
vererek abisinin Vehbi Umman adında bir Tasavvuf Ehlinin kitabını derlediğini ve benim
kitaplara karşı olan ilgimi bildiği için hediye etmek istediğini söyledi. Kitabın adı: “Bozkır’lı
Vehbi Umman Divanı”ydı. Kitabı okumaya başladım. Hayretler içerisinde kalmıştım. Bir
tasavvuf ehlinin kitabıydı ve Çat’lıydı. Vehbi Umman şiirlerini Osmanlıca yazmış ve otuz dokuz
başlık halindedir. Kitap yüz elli sayfa civarında tutmaktadır. Kitabın aslının bir deriye yazıldığı
da söylendi ama kitabın kimde olduğu konusunda bilgi alamadım. Vehbi Ummanı’ya ait bir
resimde bulunmamaktadır. Elimdeki bilgileri değerlendirdiğimde Vehbi Umman’ın 1850
yıllarında yaşadığını zannediyorum. Çatlı Hasan Kara’nın iki kitabından ikincisi olan Sürgün
Ozan Bozkır’lı Vehbi Umman Divanı adında (1999 Orkun – Ozan A.Ş.) tarafından
yayınlanmıştır. Öncelikle Vehbi Umman’ı bizlere tanıtan ve bu şiirlerin bize ulaşmasını sağlayan
Çatlı Hasan Kara’nın tanıtımından başlamak istiyorum.
1939 Yılında, Konya ilimize bağlı, Bozkır İlçesi'nin Çat köyünde Dünya'ya geldi. 1951
senesinde ilkokulu köyünde bitiren Kara 47. yaşında babasını kaybetti. Hasan Kara, ailenin ilk
çocuğu idi. On yedi yaşında köyünden ayrılan Kara gurbet gurbet dolaşarak her türlü işte çalıştı.
Küçük yaşta Köyünde (Çat – Çağlayan) bir Bektaşi babasından el alan Kara, duygulu yaşamını
içeren şiirler yazmaya, saz çalmaya başladı. Zorlu yaşam mücadelesinde edebiyat, felsefe, roman,
divan ve dini eserleri sürekli okuduğu gibi, sürekli politika dünyasının da içinde bulundu. 1961
senesinde Antalya Tekstil Fabrikasında işçi olarak çalışmaya başladı. Kısa zamanda sendikal
hareketlerin içinde aktif olarak mücadele eden Hasan Kara, Antalya’da bir iş arkadaşı ile evlendi.
Evliliğinden kısa bir süre sonra annesini de kaybettiği için 1968 Kışında Almanya'ya giden işçi
* Bozkır ve Çevresi Dernekler Federasyon Başkanı
BOZKIRLI VEHBİ UMMAN
Burhan YILMAZ *
760 BOZKIRLI VEHBİ UMMAN
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
kervanına katıldı. Almanya'da ki İGE METAL Sendikasına girerek çalışmalarını sürdüren Kara
kısa sürede Almancayı öğrenerek, işçi temsilciliği, iş yeri ve işçi sorunları uğraşlarına devam etti.
HDB, HDF, TTO gibi Demokratik kitle örgütlerinde aktif olarak görev alan Hasan Kara, 1978
senesinde, geçirdiği bir kaza sonucu, sağ kolu felç oldu. Kara, % 80 iş gücü kaybından malulen
emekliye ayrıldı. Emeklilik yıllarında da gücünden bir şey kaybetmediğini ispat edercesine
1992'de Emekli Yaşlı Maluller adı altında bir dernek kurarak arkadaşları ile çalışmalarına başladı.
EM DER, isimli bu dernek kısa sürede tüm yabancıların beğenisini topladı.
Türkiye'nin tüm bölgelerine özürlü arabaları, koltuk değnekleri gönderen dernek,
Berlin’de altı yüz üyesi ile faal olarak çalışmaktadır. İki oğlu bir kızı olan Hasan Kara'nın
“Söyleyemediklerim” adında bir kitabı da bulunmaktadır. “Söyleyemediklerim” adlı şiir
kitabından 1977 yılında yazdığı “Dönüşüm” adlı şiirini okuyunca şairin şiir dünyasını sizlere
açtığıma inanıyorum. Asırlardır gelip gittim dünyaya Bazen Alaska’ya, bazen Kenya’ya Şimdiki
gelişim oldu Konya’ya Çok devir yaşadım insan olarak. Sultan oldum, vezir oldum, han oldum.
Çok şekle girdim hep bir can oldum. Bir dem köle, bir dem âşık hûn oldum. Şallarda kuşandım
insan olarak. Kerem olup aslı yaktı başımı Yıllarca dolaşıp gezdim peşini Feda ettim otuz iki
dişimi, Sevdalar yaşadım insan olarak. Hurşit adı ile mehriye geldim. Kamber oldum Arzu canı
can bildim Ferhat geldim Şirin için dağ deldim, Coşkular yaşadım insan olarak. Karacaoğlan
oldum Elif’e vurgun Sürmeli Bey geldim, Senem’e dargın, Leylâ sevdim oldum çöllere sürgün
Mecnunda yaşadım insan olarak. Yunus’tum Tapduk’ta nefsi öldürdüm. Mevlâna olarak yaşadım
semah döndürdüm, Nasrettin Hoca’ydım halkı güldürdüm, Çağlar yaşadım ben insan olarak. Beni
iyi tanır beş kıta cihan çünkü içindeydim olarak insan şimdiki adımız çağrılır Hasan, çok isim
taşıdım insan olarak.
Hasan Kara
761 BOZKIRLI VEHBİ UMMAN
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
762 BOZKIRLI VEHBİ UMMAN
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
İnsan Sevgisinin en yüce değer olduğuna inanan Hasan Kara, VEHBi UMMAN
DİVANI’na bunun için önem verdiğini söylemektedir. Hasan Kara Divan’a Giriş bölümünde
okuyucusuyla birçok şeyleri paylaşmış, ben bu paylaşımı özetler halinde sunmaya çalışacağım.
“ Dil değmez Ağaçlarının arasındaki patika yoldan. Üç arkadaş Köyün orta kısımlarında
bulunan Halk Evi'nin Köy Kahvesi olduğu zamanlarda, kahvehaneye gidiyorduk. Kınalı Gelin
Elması diye bir büyük Elma Ağacı vardı, Ali Efe Emminin bahçesinde, O’da onu gözü gibi
korurdu. Çeşitli dallardan bir çardak kurmuştu, elma ağacının yanına. Köyün çocukları çalmasın
diye bekliyordu. Beş yüz metre kadar küçük bahçesinde âşıklardan deyişler okuyarak gününü
geçirirdi o çardakta. Bizden iki adım ilerde yürüyen Ahmet hemen bize döndü, susun dinleyin
bak yine Ali Emmi çok acayip destanlar okuyor dedi, üçümüzde durduk ve dinledik. Sonra her
üçümüzde söz birliği ederek Ali Efe Emminin yanına vardık. Bizleri sevgi ve şefkatle karşıladı
yer gösterdi, Hemen bir tabak dolusu Gelin Elması koydu buyurun canlarım diyerek. Bugün
dertlisin Ali Emmi bugün okuduğun sözleri hiç duymadık bir sapalım dedik dedim. Ahhh! Ahhh!
Dedi göz çukurları hemen yaşlarla doldu. Ahmet arkadaş araya girdi, Ali Emmi kötü bir haber
falan mı var? Gözlerin doldu diyerek. Hemen Ali Emmi Yunustan bir dörtlük okuyarak cevap
verdi. Şu Dünyada bir tek şeye yanar gönlüm göynür özüm. Yiğit iken ölenlere Yeşil Ekin biçmiş
gibi. Dedi, derin derin bir daha içini çekti. Üçümüzde duygulandık ve bir birimizin yüzüne baka
kaldık. Yak bakalım şuradan bir sigara Ali Emmi diyerek Ahmet arkadaş bir Kulüp Sigarası uzattı
ve hemen de Kibritle Sigarasını yaktı. Bir kaç defa sigaradan somurdu, hemen söze başladı.
Bugün aklıma kim geldi yeğenlerim biliyor musunuz? Hiç mi hiç aklımdan çıkmadı o büyük
insan, O yüce ulu, O uçsuz bucaksız derya ve büyük Umman VEHBİ dedi. Söylediğim sözler,
okuduğum beyit ve mısralar O’nundu. Cevahir, derya ve gerçekten de umman imiş şahım, diyerek
muhabbet koyulaştı gitti. Ali Efe Amcanın anlattığı Vehbi Umman, beni böylesine etki altına aldı
ki, sürekli aklımda belleğimin her dakikasında, şu soruyu kendime hep sordum. Niye? Neden?
Niçin? Yıllardır El yazması bir kitabının var olduğunu duydum fakat vasiyeti var kimseye asla
verilmez deyip kestiler. Değerli Canlar. Tam otuz beş senedir, yalvarıp yakarmadığım Vehbi
UMMAN soyundan çocuklarda dâhil, birisi Kitabın kimde olduğunu söylemediler. Seksen ve
doksan yaşının Üzerinde Vehbi UMMAN soyundan kişiler var onlara da sordum, yine de
doyurucu bir bilgi alamadım. Kimdir bu adam. Ne olmuştur, neden halk ve akrabaları yakınları
niçin bu kadar gizli tutuyorlar diye yıllarca kendi kendime sorular sordum. Yıl 1998, Mayıs
Ayının ortalarında, doğduğum köyüme kardeşlerimi baba ve anamın mezarlarını ziyarete
vardığım bir gündü. Vehbi UMMAN 'nın Üç göbek sonraki yeğeni olan, Çakaloğlu Mehmet
amca, beni evine Misafir etti ve de kitabın kimde olduğunu, neden sakladığını, Vehbi UMMAN'
nın hakkında tüm bildiklerini kasetimize bir bir konuştu. Hicri 1329 Doğumlu (1911) olan
763 BOZKIRLI VEHBİ UMMAN
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
Çakaloğlu Mehmet Emminin Babası ' 35 yaşında ölmüş, Dedesi tarafından büyütülen okutup
yetiştirilen Mehmet Amcanın Dedesi, 103 yaşında vefat etmiş. 88 Yaşında olan Çakaloğlu
Mehmet amca, çok bilgin ve büyük tecrübe sahibi biri. Ve de köklü bir Bektaşi Babası. Vehbi
Umman'ın ceylan derisi ile kaplı kitabını, uzun bir maraton koşusu sonucu elde edebildik, fakat
çok güzel bir şekilde Arapça harflerle kaleme alınmış, üstünü esiresi yok düz bir el yazısıydı.
Aklıma yıllar önce Ali Efe Amcanın sözleri geldi. Onun çalılardan Yapılmış çardağında, ben bu
kitabi bulacağım ve onu kamuya yani Topluma mal edeceğim Allah izin verirse demiştim. Ali
Efe Amca da hafifçe bir tebessüm ederek, bana tatlı öğütler vererek, Hasan Can içinden
çıkabileceğin bir akar çay, bir küçük dere değil, Umman O, derya O, yorulma şahım boşuna
diyerek şu beyitleri söylemişti: Aşk Denizi derin olur, Yüz bin yüzgeçler boğulur, Kenarı yok bu
Denizin Çıkarım diye girme, sakın. Bu Denizin yüzgeçleri Cansız olur bahrileri Sen canından
geçmeyince Bu denize girme sakın. Ali Efe amcanın söylediği bu iki dörtlük, kime ve hangi âşıka
hangi ozana veya şaire ait sormadım soramadım. Vehbi’nin kitabını okuyup inceledikçe bu işin
içinden nasıl ve hangi öğrendiğim öğrenimle, hangi eğitim ve kültürle çıkacağım diye itiraf
ederim ki canlar, korku alevleri içimi yakmaya başladı. Elbette ki yaşın yol sonuna dayandığı bu
günlerde bütünüyle geçen koca yılların, çaresizlik, yokluk, acı ve ıstıraplarla dolu olması, gayet
tabidir ki korkuları da beraberinde getirecektir. Her yönü ile tamamen Amatör bir kişi olmam,
okumayı öğrenmeyi ekmekten, sudan daha çok istememe rağmen, bütün özlemlerim, bütün
hayalleri m ve umutlarım ne talihsizlik ki beni tümden sükûti hayale uğrattı. Şayet ömrüm izin
verirde bu kitabı halkımıza sunabilirsem, istemlerimin gerçekleştiğine sayacağım. Çok iyi
biliyorum ki, cümlelerin, sözcüklerin, kelimelerin, kullanılış ve diziliş biçimlerinde büyük
hatalarım var olacağı aşikâr. Bu Kitapçığı okuyan canlar, hata ve yanlışlarımdan dolayı beni
bağışlayacaklarını umut ediyorum. İçinden geldiğimiz yöredeki yaşam biçimi, alınan eğitimin
kalitesi, halen geçerliliğini koruyan gelenek ve töreleri n bağnaz baskıları, elbette ki süslü, cilâlı,
romantik diye adlandırılan sözcükler bilmez. Anadolu İnsanı, görür, tanır, bilir, korktuğu içinde
yazamaz. Çat Köyü Halkının hemen hemen yarısı Bektaşi inancı olan Ehli Beyit yolunu takip
ederlerdi. Arasına tek katkım olmadan, küçük küçük düzeltmelerin dışında asla tahrip etmeden,
Vehbi Umman hakkında ki gerçek bilgi ve yaşam tarihini içeren söyleşimize geldik. Mümkün
oldukça az ve öz sorularımızı sorup bu yüce insanın hakkında en yakını olan Mehmet Emmi'yi
dinleyeceğiz. Kasetimize Canlı olarak ses kaydını yaptığımız Mehmet Emmi, Vehbi Umman’ın
aile çevresinden en yaşlı olanıdır.
764 BOZKIRLI VEHBİ UMMAN
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
1. SORU: Mehmet Emmi Kaç doğumlusun? Yaş nerelere doğru vardı?
Cevap: 1329 tevellüt, herhalde 88'Iere doğru vardık galiba.
2. SORU: Baban kaç yaşlarında öldü Mehmet Emmi!
Cevap: Babama aklım çok az eriyor yeğenim. 35 veya 36 yaşlarında iken rahmetli olmuş.
Babamı böyle anlatırlardı bana büyüklerim.
3. SORU: Mehmet Emmi! Dedeni biliyor musun?
Cevap: Ahh Ah! Dedemi hatırlamam mı hiç. Beni O büyüttü, O yetiştirdi, O öğretti okuttu
beni. Ah dedemi şimdi bile sağ olsaydı sırtımda taşırdım, canımdı ciğerimdi O benim.
4. SORU: Mehmet Emmi dedene kim derlerdi? Kaç yaşlarında hayata gözlerini kapattı?
Cevap: Dedeme Çakır Ahmet Efendi derlerdi. Âlimdi, bilgindi, bütün Kur'an'ı ezbere
bildiği gibi, şimdikinler falan dedemin yanında gamış külü gibi yeğenim. Dedem yüz yaşından
fazlaydı galiba.
5. SORU: Mehmet Emmi! Deden VEHBi UMMAN'I hatırlar mı acaba?
Cevap: Amanin soruya bak hele, dedem VEHBi' nin en küçük kardeşi imanım, hatırlamaz
olur mu?
6. SORU: Mehmet Emmi. Kaç yaşına kadar beraber yaşamışlar Vehbi ile deden sana
anlattı mı?
Cevap: Anlattı, hem çok anlattı. Kır bir atı varmış Vehbi Emmimin, dedemi terkisine alır
gezdirirmiş. Hele bir gün beni atının terkisine aldı, hızlı hızlı gittik gittik, kızıl kayadaki kızıl
ardıcın dibine vardık dedi dedem. Vehbi Ağam Atını oradaki bir pelit ağacına bağladı, bana sen
burada oyna da ben şurada iki rekât namaz kılayım dedi. Kızıl ardıç ağacına doğru durdu, beş altı
defa ağaca doğru alnını kuru yere değdirdi, sonra ellerini ve başını ağacın tepesine doğru kaldırdı
öyle kaldı. Epeyce bir zaman geçti, benim canım sıkıldı yanına vardım, ağam kalk gidelim
diyecektim, gözlerinden akan yaşlar bağrına kadar akıp gitmiş Vehbi ağamın, hiçbir şey
diyemedim diye dedem bana bütün anlatırdı.
7. SORU: VEHBi UMMAN ile deden kaç sene bir arada beraberce yaşamışlar Mehmet
Emmi?
Cevap: Vehbi Emmi mi alıp götürdüklerinde, o kör olası sürgüne gittiği zaman, dedem