Top Banner
Binbir Gece Masalları Etkinlikleri 19-20 Eylül 2008 İnsanlık tarihinin en önemli ortak miraslarından olan ve Doğu ile Batı arasında bir kültür koridoru oluşturan 1001 Gece Masalları, UNESCO TMK ve Bilkent Üniversitesi işbirliğiyle ve ATLAS Dergisi ile ANKAmall desteğiyle 19-20 Eylül 2008 tarihlerinde, Türkiye’de ilk kez yapılan geniş kapsamlı bir etkinlikle ele alındı. Etkinlikler kapsamında ANKAmall Alışveriş Merkezi’nde, 1001 Gece Masalları'ndan bazı hikayelerin canlandırıldığı çok özel dekorasyon alanları oluşturdu. Atlas Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek, 1001 Gece Masalları’nın duygusunu, ruhunu ve tüm özelliklerini yansıtması amacıyla masalların geçtiği coğrafi alanlarda fotoğraflarlar çekti. Bu fotoğraflardan oluşan sergi de Ankamall AVM'de gerçekleştirildi. Binbir Gece metinlerinin çeşitli dillerde yapılmış çevirileri ile bu metinler üzerine yine çeşitli dillerde yapılmış yayınlardan oluşan bir kitap sergisi (Bilkent Kütüphanesi'nin desteğiyle) hazırlandı. Etkinlik içinde, Ankamall AVM'de bir halk konferansı yapıldı. Bu sayede, bilimsel tebliğler okuyucu ile, yani geniş bir kitle ile buluşmuş oldu. 20 Eylül günü Binbir Gece metinlerinin çok yönlü olarak ele alındığı Uluslararası Binbir Gece Masalları Sempozyumu Bilkent Üniversitesi'nde çok geniş bir katılımla gerçekleştirildi. Aynı günün akşamı Bilkent Senfoni Orkestrası, Şef: Işın Metin yönetiminde, Gülsin Onay'ın solist olarak katıldığı 1001 Gece Masalları Özel Konseri’ni dinleyicilere sundu. Konserin ikinci kısmında Korsakov'un Şehrazad'ı seslendirildi.
5

Binbir Gece Masalları Etkinlikleri 19-20 Eylül 2008 İnsanlık tarihinin ...

Jan 29, 2017

Download

Documents

dangmien
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Binbir Gece Masalları Etkinlikleri 19-20 Eylül 2008 İnsanlık tarihinin ...

Binbir Gece Masalları Etkinlikleri

19-20 Eylül 2008

İnsanlık tarihinin en önemli ortak miraslarından olan ve Doğu ile Batı arasında

bir kültür koridoru oluşturan 1001 Gece Masalları, UNESCO TMK ve Bilkent

Üniversitesi işbirliğiyle ve ATLAS Dergisi ile ANKAmall desteğiyle 19-20 Eylül

2008 tarihlerinde, Türkiye’de ilk kez yapılan geniş kapsamlı bir etkinlikle ele

alındı. Etkinlikler kapsamında ANKAmall Alışveriş Merkezi’nde, 1001 Gece

Masalları'ndan bazı hikayelerin canlandırıldığı çok özel dekorasyon alanları

oluşturdu. Atlas Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek, 1001 Gece

Masalları’nın duygusunu, ruhunu ve tüm özelliklerini yansıtması amacıyla

masalların geçtiği coğrafi alanlarda fotoğraflarlar çekti. Bu fotoğraflardan oluşan

sergi de Ankamall AVM'de gerçekleştirildi. Binbir Gece metinlerinin çeşitli

dillerde yapılmış çevirileri ile bu metinler üzerine yine çeşitli dillerde yapılmış

yayınlardan oluşan bir kitap sergisi (Bilkent Kütüphanesi'nin desteğiyle)

hazırlandı. Etkinlik içinde, Ankamall AVM'de bir halk konferansı yapıldı. Bu

sayede, bilimsel tebliğler okuyucu ile, yani geniş bir kitle ile buluşmuş oldu. 20

Eylül günü Binbir Gece metinlerinin çok yönlü olarak ele alındığı Uluslararası

Binbir Gece Masalları Sempozyumu Bilkent Üniversitesi'nde çok geniş bir

katılımla gerçekleştirildi. Aynı günün akşamı Bilkent Senfoni Orkestrası, Şef: Işın

Metin yönetiminde, Gülsin Onay'ın solist olarak katıldığı 1001 Gece Masalları

Özel Konseri’ni dinleyicilere sundu. Konserin ikinci kısmında Korsakov'un

Şehrazad'ı seslendirildi.

Page 2: Binbir Gece Masalları Etkinlikleri 19-20 Eylül 2008 İnsanlık tarihinin ...

Neredeyse Gerçek Özcan Yüksek Atlas Dergisi ve UNESCO TMK

Zamanın ele avuca sığmazlığı, ele geçmezliği karşısında insan çaresizdir; lakin bu haline boyun eğmiş, pes etmiş, ümitsizliğe teslim olmuş da değildir. İnsan, zamanın bütün veçhelerine bir kip, bir tutamaç bulduğu dil aracılığıyla onu yakalamaya çalışır, yakaladığını da düşünür; ama zaman asla yakalanmış olmaz, insan ya hep geç kalır ya da erken davranır. Gerçeğin biraz önünde ya da arkasında yarışı bitirir.

Binbir Gece Masalları ile ortaya çıkan ürünlerden biri bu kitap, biri sergi, biri Atlas dergisi yazıları, bir diğeri de ilki Hakikatçi adıyla çıkan ve onu ikincisi ve üçüncüsünün izleyeceği kitaplardır. Hakikatçi’ye ilksöz yazan Mustafa Cemal, insanın zamanla ilişkisine dikkat çeker ve masallara bu bağlamda bir tanım getirir. Der ki, “Dilin şimdiyi, anca şimdi-olmayanla anlatması gibi, masal da gerçeği gerçek-olmayanla, doğruyu uydurulma, varlığı yoklukla, yokluğu varlıkla anlatır. Masalı, başka her zihin etkinliğinden ayıran budur.”

Mısır’da başlayıp sayısız ülkenin topraklarında ve sularında devam eden Binbir Gece Masalları yolculuklarım sırasında, asıl işim bu masalları çözümlemekti. Masalları, masal coğrafyalarında okuyup sırlarını anlamaya çalışmak. Bu çözümlemeleri aktardığım Hakikatçi’de, masalın gerçekliğini ifade etmek için “nerdeyse gerçek” kavramını kullandım. Masalların, büsbütün gerçek olmasa dahi gerçeği anlattığı, rüyaların çok sık başvurduğu simge diline başvurarak insan ruhunun ve davranışının gerçeğini görkemli bir dil ve gerçeklikle anlattığı fikrini ifade etmek için. Zaten insanoğlu yalnızca dili kullanarak büsbütün gerçeği anlatmayı başaramaz. Hatta fotoğrafla bile bunu başaramaz. İnsanın elinden çıktıktan sonra, her şey bir nerdeyse gerçektir.

Binbir Gece Masalları’nın fotoğrafları da böyledir. Masalların içinde geçen coğrafi yerlerde, gerçek dünyada dolaştığım ve oralarda çektiğim için gerçektir. Fotoğrafın kendisi, masalın gerçekçilik duygusunu daha da güçlendirir. Lakin bir yandan da bu yerler, bir masal kitabının gerçeğine aittir. Yani dolaştığım yerlerin haritası, bir hayali gerçek haritadır.

Aslında yalnızca masallarda geçen yerleri, ülke ve şehirleri, çölleri ve denizleri, limanları ve adaları dolaşmadım; kervanımı, masalların kaynaklarına da sürdüm. Zaten masallarda geçen kimi yer isimleri ile masalların anlatıldığı, ilk kez anlatıldığı kaynaklar çoğu zaman çakışıyordu. Bu da masalların “nerdeyse gerçeği”ni arama yolculuğumu anlamlı kılıyordu.

UNESCO TMK ve Ankamall AVM desteği ile yayınlanan, Kültürel Koridorlar İhtisas Komitesi üyesi Özcan Yüksek’in Binbir Gece Fotoğrafları kitabının önsözü.

Page 3: Binbir Gece Masalları Etkinlikleri 19-20 Eylül 2008 İnsanlık tarihinin ...

Böylece “nerdeyse gerçek” fotoğraflarla, masalların gerçek dünyadaki yerlerini bugüne kalmış halleriyle göstermeye çalıştım. Özellikle de bu coğrafyalarda, eskiden kalmış olanla, bozulmadan duranla, yani geleneksel, törensel, ayinsel, masalsı olanla ilgilendim. Eskimeyen eskiyle, solmayan renklerle ilgilendim.

Yapmaya çalıştığım, masalları yorumlamak ve bütün insanlık için ortak olan sırlarını açığa çıkartmaktır. Binbir Gece Masalları’nı insanlık kültür tarihinin en büyük eserlerinden biri kabul etmek gerekir ve bu masallar, muazzam bir simge diliyle şu üç ana anlamda, bugünkü bilimin henüz üzerinde görüş birliğine varamadığı sırları açıklamaktadır: Yaşam-ölüm, aşk ve erginleşme.

Bir kez daha geçmiş, bugüne, gerçeği anlatmaktadır, bilge bir ihtiyar gibi, ama kendi dilinde anlatmaktadır.

Page 4: Binbir Gece Masalları Etkinlikleri 19-20 Eylül 2008 İnsanlık tarihinin ...

Doğu ile Batı Arasında Kültürel Bir Koridor Olarak

Binbir Gece Masalları Mehmet Kalpaklı Bilkent Üniversitesi ve UNESCO TMK Doğu’nun edebiyat şahaserlerinin birbirlerine benzeyen kaderleri var... Arap kabileleri arasında ta 7. yüzyılda anlatılan Leyla ve Mecnun öyküsünün ve öyküdeki lirik şiirlerin Valibî adlı bir şair tarafından Mecnun ve Leyla Divanı adıyla derlenmesinden asırlar sonra 11. yüzyılda, zamanının en büyük şairlerinden sayılan Genceli Nizamî bu hikayeyi Leyla ile Mecnun adı altında derlemiş ve Tanpınar’ın deyişiyle “bir aşk ve vahdet özleyişinin masalı” yapmıştır. Nizamî’nin metni pek çok İran ve Türk şairi tarafından tekrar tekrar yeniden üretilmiştir. Fuzulî’nin edebi bir abide olan Leyla ve Mecnun mesnevisi de bunlardan biridir.

19. yüzyılda, Wilhelm ve Jacob Grimm kardeşler Alman köylülerinden masallar derlemişti. Bunlar Batı kültürünün tüm dünyaya yayılan ve en çok okunan/anlatılan masalları oldu. 1001 Gece Masalları ise bilinmeyen bir zamanda ve bilinmeyen bir yazar tarafından derlendi ve sözlü kültür içinde bin yıllarca anlatıldı; yüzyıldan yüzyıla taşındı. İlk olarak Antonie Galland isimli bir Doğubilimci tarafından derlenip toplanan masallar Fransızca’ya çevrilerek 12 cilt olarak 1704-1717 yılları arasında yayımlandı: Mille et Une Nuits.

1706’daki İngilizce ilk yayımı ise bilinmeyen bir çevirmen tarafından The Arabian Nights Entertainments başlığıyla yapıldı. Masallar o kadar popüler oldu ki, 1800 yılına kadar İngiltere’de 40’tan fazla edisyonu yayımlanmıştı. Daha sonra, 1839-1841 arasında Edward W. Lane 3 cilt içinde açıklamalı bir tercümesini yayımladı. 1882-1884 arasında John Payne tam (“complete”) bir çeviriyi 9 ciltte yayımladı. Richard Burton ise 1885-86’da 10 cildi metin, 5 cildi notlardan oluşan 15 ciltlik yayımını yaptı.

1001 Gece Masalları çok katmanlı okunabilirler. Aslında, Doğu kültürüne ait edebi metinlerin geleneği böyledir... Belki de bu yüzden, Doğu’nun bu şahaseri Batı’da başka hiçbir Doğu metnine nasip olmayan ilgiyi gördü. Hâlâ da görmeye devam ediyor. Binbir Gece Masalları edebiyatan sinemaya, müzikten görsel sanatlara Batı’nın Doğu algısı olarak ve Doğu’nun ihtişamının ve fantastik yanının bir yansıması olarak, kimi kez zamandan ve mekandan soyutlanmış bir halde seyahat edip durdu.

Binbir Gece Masalları’nın seyahati az da olsa, bazı kez Batı’dan Doğu’ya doğru oldu.

UNESCO TMK ve Ankamall AVM desteği ile yayınlanan, Kültürel Koridorlar İhtisas Komitesi üyesi Özcan Yüksek’in Binbir Gece Fotoğrafları kitabı için Komite Başkanı Dr. Mehmet Kalpaklı’nın kaleme aldığı yazı.

Page 5: Binbir Gece Masalları Etkinlikleri 19-20 Eylül 2008 İnsanlık tarihinin ...

Türkçe’de 15. yüzyıl sonundan itibaren çeşitli adlar altında ve çeşitli biçimlerde çevirilerine rastladığımız Binbir Gece Masalları, Batılılaşma döneminden itibaren, eski Türkçe çevirileri unutularak Batı dillerinden tercüme edilmişti Türkçe’ye... Yani, bu topraklardan Batı’ya oradan tekrar bu topraklara seyahat etti metinler. Evet, masallar da seyahat ediyorlar. Sözlü gelenek içinde seyahat ediyorlar, yazıya geçirilmiş halde seyahat ediyorlar, tercüme edilerek seyahat ediyorlar ve seyahat ettikleri ülkelere ve iklimlere uyum sağlıyorlar.

Doğu ve Batı’nın insanlıkla ilgili ortak algısı olan konular: aldatma, yalan, ahlak, erdem, yardımseverlik, dostluk, kin, nefret, sevgi ve daha yüzlercesi, kültürler ve coğrafyalar arasında iki yönlü kültürel etkileşimle dolaşıp durdu. Ve böylece, Alaaddin’in lambası ve “açıl susam açıl” deyişi gibi bu masallardan doğan pek çok unsur hem Doğu’nun hem Batı’nın ortak kültürel imgesi haline geldi.

Türkiye, tarihsel süreç içinde varolmuş çok çeşitli kültürlerin (ve Binbirgece Masalları gibi kültürel ve edebî ürünlerin) merkezi ya da geçiş yolu olmuştur. UNESCO’nun kültürlerarası diyaloğun güçlendirilmesi amacıyla desteklediği kültürel koridorlar kapsamında insanlığın somut mirasının olduğu kadar somut olmayan kültürel mirasının da korunması hedeflenmektedir. Binbir Gece Masalları, somut olmayan kültürel mirasın, hem de dünyanın çok büyük bir alanına yayılmış şaheseridir. Kültürlerarası iletişim söz konusu olduğunda da Binbirgece masaları büyük önem kazanmaktadır. Zira, bu metinler Doğu ile Batı arasında, bir ortak hafıza (collective memory) oluşturmuştur.

Geçmişten günümüze yaşamakta olan ve Doğu ile Batı’nın ortak kültürel değeri olan Binbir Gece Masalları, insanlığın ortak mirası ve farklı kültürlerce paylaşılan bir değer olarak, korunması ve geliştirilmesi gereken bir kültür anıtıdır.