Bakara Sûresi: 108- Kur’ân Buluşmaları: 41 ÜMİT ŞİMŞEK
Feb 23, 2016
Bakara Sûresi: 108-Kur’ân Buluşmaları: 41
ÜMİT ŞİMŞEK
Bakara: 108
�ل لوا رسولكم كما سئ يدون ان تسـ ر� ام تيمان� �ااـل ومن يتبدل� الكفر ب ر�موسى م�ن قب �� ل
يل� ر�فقد ضل سواء السYoksa, siz de Peygamberinizden, daha
önce Musa’dan istenenlere benzer şeyler mi isteyeceksiniz? Kim imanı inkârla değişirse, dümdüz yoldan
sapmış olur.
Bakara: 108
Âyetin muhatapları Müslümanlar Yahudiler / Ehl-i Kitap Müşrikler
Bakara: 108 1. Müslümanlar
Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde sizi üzecek şeyleri sormayın. Kur’ân’ın indiği sırada soracak olursanız, o da size açıklanıverir; oysa Allah onu sizden affetmiştir. Çünkü Allah Gafûrdur, Halîmdir.
Sizden önce bir topluluk böyle şeyleri sormuş, sonra da sordukları şeyler yüzünden kâfir olmuştu. Mâide, 5:101-102
Bakara: 108 Peygamberimiz hac âyetini tebliğ ederken, bir adam
ısrarla “Her sene mi?” diye sormuş, Peygamberimiz ise buna cevap vermemişti. Adam yine ısrar edince Peygamberimiz “Evet dersem farz olur; bu defa güç yetiremezdiniz; terk edince de sapardınız. Ben birşey söylemediğim sürece siz de susun; sizden öncekileri çok sormaları ve peygamberlerine karşı olan ihtilâfları helâk etti” buyurmuştu.
Konuyla ilgili bir başka vak’ada da, insanlar Peygamberimizi gereksiz sorularla bunaltmışlardı ki, bunlar arasında, “Benim babam kim?” gibi sorular da vardı. Buhârî, Tefsir 5:12; Müslim, Fedâil: 134-138; Tirmizî, Tefsir 5:15-
16
Bakara: 108 Hani, bir de “Ey Musa, biz Allah’ı açıkça
görmedikçe sana iman etmeyiz” demiştiniz ve gözünüz göre göre sizi yıldırım çarpmıştı. Bakara, 2:55
Bir de, “Ey Musa,” demiştiniz. “Tek çeşit yemeğe katlanamıyoruz. Rabbine bizim için dua et de, yerin bitirdiklerinden bize sebze, hıyar, sarımsak, mercimek, soğan türü şeyler çıkarsın.” Bakara, 2:61
Bakara: 108
Müslümanlar arasında en büyük günah sahibi olan o kimsedir ki, insanlara yasaklanmamış birşeyin hükmünü sorar da, o şeyin yasaklanmasına sebep olur. Buharî, İ’tisam: 3; Müslim, Fedâil: 132,
133
Bakara: 108 2. Yahudiler / Ehl-i Kitap
Kitap Ehli, senden, onlara gökten kitap indirmeni istiyor. Onlar bundan daha büyüğünü Musa’dan istemiş, “Bize Allah’ı açıkça göster” demişlerdi de bu zulümleri sebebiyle onları yıldırım çarpmıştı. Sonra onlar, kendilerine apaçık deliller geldiği halde buzağıyı ilâh edinmişlerdi. Biz onların bu günahını da affetmiş, Musa’ya da apaçık deliller vermiştik. Nisâ, 4:153
Bakara: 108
3. Müşrikler
Rabbine dua et de Safâ tepesini bizim için altın yapsın, biz de sana iman edelim.
Dağları da yerinden kaldırsın, orada ziraat yapalım. Müsned, 1:242, 258, 345
Bakara: 108 Biz bu Kur’ân’da insanlara her türlü mânâyı çeşitli misallerle
açıkladık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan geri durmuyor. Dediler ki: “Bize yerden bir pınar akıtmadıkça sana inanacak
değiliz. “Yahut senin hurma ve üzümlerden bir bağın olsun da
arasından gürül gürül ırmaklar akıt. “Yahut, iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten bir parça düşür.
Veya Allah ile melekleri karşımıza getir. “Yahut altından bir evin olsun. Yahut göğe çık. Gerçi göğe
çıktığına da inanacak değiliz—meğer ki bize gözümüzle görüp okuyacağımız bir kitap indiresin.” Sen de ki: Rabbim her türlü noksandan uzaktır. Ben ise ancak beşerden bir elçiyim. İsrâ, 17:90-93
Bakara: 108
«Kim imanı inkârla değişirse, dümdüz yoldan sapmış olur.»
Eğer hak onların heveslerine tâbi olsaydı, gökler, yer ve onlarda olanlar fesada uğrar giderdi. Aslında Biz onlara şereflerini getirdik; onlar ise kendilerine şeref vesilesi olacak şeyden yüz çeviriyorlar. Mü’minûn, 23:71
Bakara: 109
�كم يمان �تاب� لو يردونكم م�ن بعد� ير م�ن اهل� الك ك ر� ود ر�ن لهم الح ه�م م�ن بعد� ما تبي ند� انفس� كفار حسدا م�ن ع�� ق �� ق�ن الله على كل �امر� ا �ي الله ب ر فاعفوا واصفحوا حتى يأت ل
ير ر�شيء قKitap Ehlinden birçoğu, imanınızdan sonra sizi tekrar inkâra döndürmek ister. Bu, kendilerine hak apaçık göründükten sonra içlerinden gelen kıskançlık yüzündendir. Allah emrini getirinceye
kadar siz hoşgörün, bağışlayın. Şüphesiz ki Allah herşeye kadirdir.
Bakara: 109
Kitap Ehlinden kâfir olanlar ile müşrikler, Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Bakara, 2:105
Kitap Ehlinden bir topluluk sizi saptırmak istedi. Oysa onlar kendilerini saptırıyorlar da farkına bile varmıyorlar. Âl-i İmrân, 3:69
Bakara: 109
De ki: Ey Kitap Ehli! Bizden hoşlanmayışınızın şundan başka bir sebebi mi var: Biz Allah’a, bize indirilene ve bizden önce indirilene inanıyoruz; siz ise çoğunlukla yoldan çıkmış kimselersiniz. Mâide, 5:59
Af ve safh emrinden önce bu uyarı yer alıyor
Bakara: 109
Onlar, sizi dininizden çevirinceye kadar sizinle savaşmak için ellerinden gelen hiçbir şeyi esirgemezler. Fakat sizden her kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, işte öylelerinin dünyada ve âhirette bütün işleri boşa çıkmıştır. Onlar ateş ehlidir ve orada sürekli kalacaklardır. Bakara, 2:217
Bakara: 109 Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden
bir zümreye uyacak olursanız, onlar sizi imanınızdan sonra tekrar kâfirliğe çevirirler. Âl-i İmrân, 3:100
Ey iman edenler! Kâfirlere uyarsanız, sizi gerisin geri çevirirler de hüsran içinde inkâra dönersiniz.
Sizin dostunuz ve yardımcınız Allah’tır. O ise yardımcıların en hayırlısıdır. Âl-i İmrân, 3:149-150
Bakara: 109 Ridde / irtidad
Dönmek, reddetmek, geri çevirmek
Onlar, sizi dininizden çevirinceye kadar sizinle savaşmak için ellerinden gelen hiçbir şeyi esirgemezler. Fakat sizden her kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, işte öylelerinin dünyada ve âhirette bütün işleri boşa çıkmıştır. Onlar ateş ehlidir ve orada sürekli kalacaklardır. Bakara, 2:217
Bakara: 109 Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, Allah
onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar Allah’ı sever. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı izzetlidirler; Allah yolunda cihad ederler; dil uzatanın kınamasından da korkmazlar. Bu Allah’ın lütfudur ki, dilediğine verir. Allah ise lütuf ve keremi pek geniş olan ve herşeyi hakkıyla bilendir. Mâide, 5:54
Siz yüz çevirirseniz, O sizin yerinize başka bir millet getirir ki, onlar sizin gibi olmazlar. Muhammed, 47:38
Bakara: 109 Haset
Görmedin mi kendilerine kitaptan bir nasip verilenleri ki, bâtıl ilâhlara ve tâğuta iman ediyorlar; bir de, inkâr edenler için, “Bunlar iman edenlerden daha doğru bir yolda” diyorlar.
… Yoksa onlar Allah’ın insanlara lütuf ve kereminden
verdiği şeyi mi kıskanıyorlar? Doğrusu, Biz İbrahim hanedanına kitap ve hikmet verdik; onlara ayrıca büyük bir mülk ve egemenlik de verdik. Nisâ, 4:51, 54
Bakara: 109 Ey iman edenler! Sizden olmayanları içli dışlı dost
edinmeyin. Onlar size zarar vermekte kusur etmezler, sizin sıkıntıya düşmenizi isterler. Düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır; gönüllerinde sakladıkları ise daha da büyüktür. Size âyetlerimizi böylece açıklamış bulunuyoruz — eğer aklınızı kullanacaksanız.
Siz onları seven kimselersiniz; oysa onlar sizi sevmezler. Ayrıca siz kitabın bütününe inanırsınız. Onlar ise sizinle karşılaştıklarında “İnandık” derler; kendi başlarına kaldıkları zaman da size duydukları kin yüzünden parmaklarını ısırırlar. Onlara “Kininizle geberin!” de. Allah, hiç şüphesiz, gönüllerde yatanı bilmektedir.
Size bir iyilik erişirse bu onları üzer. Başınıza bir kötülük geldiğinde ise sevinirler. Sabreder ve sakınırsanız, onlar size hiçbir zarar veremezler. Zira Allah onların bütün yaptıklarını kuşatmıştır. Âl-i İmrân, 3:118-120
Bakara: 109
Haset / türleri Onun olmasın, ne olursa olsun Onun olmasın, benim olsun Önce benim olsun Onun olsun, benim de olsun
Zamanın anlayışı Başkalarından geri kalmamak
Bakara: 109
Bir kısmınıza Allah’ın fazladan verdiği nimetlere göz dikmeyin. Erkeklerin de kendi çalışmalarından bir nasibi vardır, kadınların da kendi çalışmalarından bir nasibi vardır. Siz Allah’ın lütfundan dilekte bulunun. Şüphesiz ki Allah herşeyi bilir. Nisâ, 4:32
Bakara: 109
İman ve haset bir kulun kalbinde beraber bulunmaz. Nesâî, Cihad: 8
Hasetten sakının. Zira ateşin odunu yakıp bitirmesi gibi, haset de iyilikleri yer, bitirir. Ebû Dâvud, Edeb: 44; İbni Mâce, Zühd:
22
Bakara: 109 Hasetleşmeyin. Almayacağınız malın fiyatını müşteri kızıştırmak için
arttırmayın. Birbirinize kin ve nefret beslemeyin. Birbirinize darılıp yüz çevirmeyin. Birbirinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun! Müslüman Müslümanın kardeşidir; ona zulmetmez, onu hakir
görmez, onu yardımsız bırakmaz. [Üç defa göğsünü işaret ederek] Takvâ buradadır. Müslüman kardeşini hakir görmesi, kişiiye şer olarak yeter. Her Müslümanın kanı, malı ve ırzı, başka Müslümana
haramdır. Müslim, Birr: 32; Buharî, Edeb: 57; Ebû Dâvud, Edeb: 47, Tirmizî,
Birr: 24; İbni Mâce. Dua: 5
Bakara: 109 Sizden biriniz kendisi için istediği şeyi kardeşi
için de istemedikçe iman etmiş olmaz. Buharî, İman: 7; Müslim, İman: 71-72
İki kişiye imrenmek caizdir: Allah’ın kendisine verdiği serveti Allah
yolunda harcayan kimse Allah’ın kendisine verdiği ilim ile amel eden
ve onu başkasına öğreten kimse Buharî, İlim: 15; Müsned, 2:9
Bakara: 109
İyilik ehli olanlar, nimetler içindedirler.
Koltuklara kurulmuş, seyretmektedirler.
Nimetlerin sevincini yüzlerinden okursun.
Onlara mühürlenmiş halis bir şerbetten içirilir.
Bir şerbet ki, bittiğinde misk kokar. İmrenecek olanlar işte buna imrensin. Mutaffifîn, 83:22-26
Bakara: 109 Size bir iyilik erişirse bu onları üzer. Başınıza bir
kötülük geldiğinde ise sevinirler. Sabreder ve sakınırsanız, onlar size hiçbir zarar veremezler. Zira Allah onların bütün yaptıklarını kuşatmıştır. Âl-i İmrân, 3:120
De ki: Sığınırım sabahın Rabbine, Yarattıklarının şerrinden, Karanlık bastırdığında gecenin şerrinden, Düğümlere üfleyenlerin şerrinden, Kıskandığında hasetçinin şerrinden.
Felâk 113:1-5
Bakara: 109 Onların ne malları seni imrendirsin, ne de
evlâtları. Allah onlara daha dünyada iken bunlarla sıkıntı vermeyi ve canlarının kâfir olarak çıkmasını istiyor. Tevbe, 9:55, 85
Onlardan üç beş tanesini nasiplendirdiğimiz şeye gözünü dikme ve onlar için tasalanma. Yalnız sen mü’minlere kanat ger. Hicr, 15:88
Bakara: 109 Onlardan bir kısmına, kendilerini sınamak için nasip
ettiğimiz dünya hayatının gösterişine gözünü dikme. Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha süreklidir. Tâhâ, 20:131
İnsanlar tek bir inkârcı millet haline gelecek olmasa, Rahmân’ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve bastıkları merdivenlerini gümüşten yapardık.
Evlerinin kapılarını ve üzerine kuruldukları koltuklarını da gümüşten yapardık.
Onları altın ziynetlere boğardık. Fakat bunların hepsi dünya hayatının gelip geçici menfaatinden ibarettir. Âhiret ise, Rabbinin katında sadece takvâ sahipleri içindir. Zuhruf, 43:336-35
Bakara: 109 Allah’ın ihlâsa erdirdiği kulları müstesna. Orada onlar için âşinâ rızıklar vardır. Ve meyveler vardır. Sürekli ikramlara erişirler. Nimetlerle dolu Cennetlerdedirler. Karşılıklı koltuklara kurulmuşlardır. Çevrelerinde pınarlardan doldurulmuş kadehler dolaştırılır. Bembeyazdır, içenlere pek hoş gelir. Ne rahatsızlık verir, ne sarhoş eder. Yanlarında da bakışlarını kendilerine çevirmiş güzel gözlü
eşler vardır. Saklı inciler gibi. Birbirlerine dönmüş, hal hatır sormaktadırlar. Sohbete katılanlardan biri der ki: “Benim bir arkadaşım
vardı. ./..
Bakara: 109 . / .. “Derdi ki: Sen de inanıyor musun, “Ölüp de topraktan ve kemikten ibaret hale geldikten
sonra hesaba çekileceğimize?” “Şimdi ne halde olduğunu biliyor musunuz?” der. Bakar ve onu Cehennemin ortasında görür. Der ki: “Allah’a yemin olsun, neredeyse beni de helâk
edecektin. “Rabbim lütfetmeseydi, ben de orada olacaktım. “Artık ölmeyeceğiz, değil mi? “İlk ölümümüzden sonra bize ölüm yok. Azaba da
uğratılmayacağız.” Asıl büyük bahtiyarlık işte budur. Çalışacak olan, böyle birşey için çalışsın.
Sâffât, 37:40-61
Bakara: 109
Af Mahvetmek, yok etmek, kökünden
koparıp atmak Kötülük yapanı cezalandırmaktan
vazgeçmek, bağışlamak
Safh Hoşgörmek, aldırmamak, kötülük edenin
kötülüğünü görmezden gelmek baskı ve zor kullanmamak
Bakara: 109 Onları, sözlerinden dönmeleri yüzünden lânetledik ve
kalplerini de katılaştırdık. Onlar, kelimeleri yerlerinden saptırırlar; kendilerine verilen öğütten paylarını da unutmuşlardır. Pek azı müstesna, onlardan hep hainlik görürsün. Yine de sen onları bağışla ve aldırış etme. Muhakkak ki Allah iyilik yapanları sever.
… Ey Kitap Ehli! Size Bizim elçimiz geldi ki, kitaptan
gizlediğiniz pek çok şeyi size açıklar, birçoğunu da affeder (yüzünüze vurmaz). Gerçekten size Allah’tan bir nur ile hakkı açıklayan bir kitap gelmiştir. Mâide, 5:13, 15
Bakara: 109 Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak
ile yarattık. Kıyamet günü de mutlaka gelecektir; onun için sen onlara aldırma, onlara güzel davran. Hicr, 15:85
Sizden fazilet ve servet sahibi olanlar, akrabaya, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere birşey vermemek için yemin etmesinler; hoşgörsünler ve bağışlasınlar. Allah’ın da sizi bağışlamasından hoşlanmaz mısınız? Allah ise çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. Nur, 24:22
Bakara: 109 Peygamberin “Yâ Rabbi, bunlar inanmayan bir
kavimdir” deyişini de Allah işitiyor. 89. Sen onlara aldırma ve “Size selâm olsun” de.
Yakında onlar da görecekler. Zuhruf, 43:88-89
Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar vardır; onlardan sakının. Fakat affeder, hoş görür ve kusurlarını örterseniz, hiç şüphe yok ki Allah da çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. Tegabün, 64:14
Bakara: 109 İman edenlere söyle, Allah’ın günlerini
ummayanları bağışlasınlar. Çünkü Allah her topluluğa kendi kazandıklarının karşılığını verecektir.
Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim bir kötülük yaparsa o da kendi aleyhinedir. Sonra hepiniz Rabbinizin huzuruna dönersiniz. Câsiye, 45:14-15
Onların söylediklerine sabret ve güzellikle onlardan uzaklaş. Müzzemmil, 73:10
Bakara: 109 Âyetin mensuh olduğunu söyleyenler:
«Allah emrini getirinceye kadar»: savaş emri Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve âhiret gününe
inanmayan, Allah’ın haram ettiğini haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, onlar kendi elleriyle cizye verip de küçük düşünceye kadar savaşın.▪ Tevbe, 9:29
Kendilerine savaş açılan mü’minlere, zulme uğramaları yüzünden, savaş izni verildi. Hiç şüphe yok ki Allah onları muzaffer etmeye kadirdir.▪ Hac, 22:39
Bakara: 109
Âyetin mensuh olmadığı görüşü: «Allah’ın emri»: Allah’ın vereceği ceza /
kıyamet günü
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütlerle çağır; onlarla en güzel şekilde mücadele et. Çünkü Rabbin, kendi yolundan sapanları iyi bilir; doğru yolda olanları en iyi bilen de Odur. Nahl, 16:125
Bakara: 109
Rahmân’ın has kulları, yeryüzünde alçakgönüllülükle yürürler; cahiller kendilerine sataştığında da “Selâmetle” der, geçerler.
… Onlar yalan yere şahitlik etmezler;
boş birşeye rastladıklarında, ağırbaşlılıkla oradan geçer, giderler. Furkan, 25:63, 72
Bakara: 109
Dinde zorlama yoktur; artık doğru ile eğri birbirinden ayrılmıştır. Bakara, 2:256
Af yolunu tut, iyiliği tavsiye et, cahillere aldırma. A’râf, 7:199