Top Banner
Bakara Sûresi: 47-48 Kur’ân Buluşmaları: 26 ÜMİT ŞİMŞEK
30

Bakara Sûresi: 47-48

Jan 02, 2016

Download

Documents

alexavier-jacob

Kur’ân Buluşmaları: 26. Bakara Sûresi: 47-48. ÜMİT ŞİMŞEK. Bakara: 47. يَا بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ اذْكُرُوا نِعْمَتِيَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَاَنّ۪ي فَضَّلْتُكُمْ عَلَى الْعَالَم۪ينَ Ey İsrailoğulları! Size bağışladığım nimetimi ve vaktiyle sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın. - PowerPoint PPT Presentation
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara Sûresi: 47-48Kur’ân Buluşmaları: 26

ÜMİT ŞİMŞEK

Page 2: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 47

�ي�   �ع�م�ت وا ن ��ر ل� اذ�ك ا ر�! �س� ي ا � �ا ب ي� ي �� يي � �م� و�ا �ك �ي �ع�م�ت� ع�ل �ن ي ا ��ال, ي �� ي

ين� � �ع�ال �م� ع�ل�ى ال �ك �ت ي�ف�ض,لEy İsrailoğulları! Size bağışladığım nimetimi ve vaktiyle sizi âlemlere

üstün kıldığımı hatırlayın.

Page 3: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 47

Nimet:

Hani, Musa kavmine, “Ey kavmim,” demişti. “Aranızdan peygamberler göndermekle, sizi hükümran kılmakla ve âlemlerde kimseye vermediğini size vermekle Allah’ın size lütfettiği nimeti hatırlayın.”

Mâide, 5:20

Âlem: kendi zamanlarının âlemi, milletleri

Page 4: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 47

Biz İsrailoğullarına da kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları güzel ve temiz nimetlerle rızıklandırdık ve âlemlere (o zamanın milletlerine) üstün kıldık.

Câsiye, 45:16

Page 5: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 47

Allah Âdem’i, Nuh’u, İbrahim’in ailesini ve İmrân ailesini âlemlere üstün kıldı.

Âl-i İmrân, 3:33

... İsmail, Elyesa’, Yunus ve Lût’a da hidayet verdik. Onların hepsini âlemlere üstün kıldık.

En’âm, 6:86

Page 6: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 47 Biz onları bilerek âlemlere (o zamanın milletlerine) üstün

kıldık. Kendilerine, herbirinde aşikâr bir imtihan (belâ) bulunan

âyetler verdik. Duhân, 44:32-33

Belâ: iyilikle ve kötülükle sınama

Her nefis ölümü tadıcıdır. Bir imtihan olsun diye Biz sizi hem kötülükle, hem iyilikle deneyeceğiz. Sonunda ise huzurumuza döneceksiniz.Enbiyâ, 21:35

Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi sınamak için ölümü de, hayatı da yaratan Odur.Mülk, 67:2

Page 7: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 47

Bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah da onlara verdiğini değiştirmez. Allah bir topluluk için kötülük murad ettiğinde ise, artık onun geri çevrilişi yoktur; onlar için Allah’tan başka bir dost ve yardımcı da olmaz.

Ra’d, 13:11

Page 8: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 47

De ki: Ey Kitap Ehli! Bizden hoşlanmayışınızın şundan başka bir sebebi mi var: Biz Allah’a, bize indirilene ve bizden önce indirilene inanıyoruz; siz ise çoğunlukla yoldan çıkmış kimselersiniz.

“Allah’tan bir ceza olarak bundan daha kötüsünü size haber vereyim mi?” de. “Allah’ın lânet ettiği, gazabına uğrattığı, kimini de maymuna ve hınzıra çevirdiği, tâğuta kulluk edenler en kötü bir mevkidedirler; onlar dosdoğru yoldan sapmışlardır.”

Mâide, 5:59-60

Page 9: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 47

Eğer onlar Tevrat’ın, İncil’in ve Rablerinden onlara indirilmiş olan şeylerin hakkını verselerdi, başlarının üzerinden ve ayaklarının altından nimetlerle besleneceklerdi. Gerçi onlardan orta yolda olanlar da vardır; birçoğunun yapmakta olduğu ise pek kötü birşeydir.

Mâide, 5:66

Page 10: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 47

Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet oldunuz. İyiliği teşvik eder, kötülükten sakındırır, Allah’a hakkıyla iman edersiniz. Eğer Kitap Ehli de iman etseydi, onlar için hayırlı olurdu. Gerçi onlardan mü’minler de vardır; fakat çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.

Âl-i İmrân, 3:110

Page 11: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 47

Allah uğrunda, Ona lâyık bir cihadla cihad edin. Sizi O seçti ve dinde size bir güçlük de yüklemedi. Atanız İbrahim’in dini üzere olun. Bundan önce de, bu kitapta da sizi Müslümanlar olarak adlandıran Odur — tâ ki Peygamber size şahit olsun, siz de insanlara şahit olun. Öyleyse namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. Sizin dostunuz Odur. Ve O ne güzel dost, ne güzel yardım edicidir.

Hac, 22:78

Page 12: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

n oا �ـ ي �ف�سr ش� �ف�سu ع�ن� ن ي ن �ج� n ال� ت �و�ما ,ق�وا ي ي� و�ات uه�ا ع�د�ل� �ؤ�خ�ذ� م�ن ف�اع�ةu و�ال� ي �ه�ا ش� �ل� م�ن �ق�ب و�ال� ي

ون� ��ص�ر �ن و�ال� ه�م� ي

Bir de öyle bir günden korkun ki, onda hiç kimse bir başkası için birşey

ödeyemez, kimseden bir şefaat kabul edilmez, kimseden fidye alınmaz;

onlara yardım da edilmez.

Page 13: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

Hüküm günü, hepsi için belirlenmiş bir vakittir.

O gün dostun dosta bir faydası olmaz; kimseden de yardım görmezler.

Allah’ın rahmet ettikleri müstesna. Şüphesiz ki O herşeyin mutlak galibi ve sonsuz rahmet sahibidir.

Duhân, 44:40-42

Page 14: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

ŞEFAAT Birisinin affedilmesi veya işinin

görülmesi için aracılık etmek / bir işe öncülük etmek

Kıyamet gününde peygamberlerin ve şefaat izni verilen kimselerin, şefaat edilebilecek kimseler hakkında günahlarının bağışlanması veya derecelerinin yükselmesi için Allah katında niyazda bulunması

Page 15: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

يكن له نصيب شفاعة حسنة من يشفع يكن له شفاعة سيئةمنها ومن يشفع

كفل منها وكان الله على كل شيء مقيتا

Kim bir iyiliğe aracılık ederse, ondan bir payı olur. Kim bir kötülüğe aracılık ederse, onun da bundan bir vebali olur. Allah ise herşeyi görüp gözetmektedir.

Nisâ, 4:85

Page 16: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

Göklerde nice melekler var ki, Allah dilediği ve razı olduğu kimseler hakkında izin vermedikçe onların şefaati hiçbir fayda vermez.

Necm, 53:26

Page 17: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

Öyle bir günden korkun ki, ne kimse bir başkasının cezasını öder, ne kimseden şefaat kabul edilir, ne kimseden fidye alınır, ne de onlar bir yardım görürler.

Bakara, 2:48, 123

Ey iman edenler! Sizi rızıklandırdığımız şeylerden bağışta bulunun — öyle bir günden önce ki, o günde ne bir alışveriş olur, ne bir dosttan yardım beklenir, ne de kimseden bir şefaat umulur. O günü inkâr edenler ise, zalimlerin tâ kendileridir.

Bakara, 2:254

Page 18: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

Şefaat edenlerin şefaati onlara fayda vermez.

Müddessir, 74:48

Onun katında, Onun izni olmadan şefaat edecek kim var?

Bakara, 2:255

Page 19: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

O izin vermeden şefaat edebilecek hiç kimse yoktur.

Yunus, 10:3

De ki: Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Göklerin ve yerin egemenliği Onundur. Sonunda Onun huzuruna döneceksiniz.

Zümer, 39:44

Page 20: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

Rahmân’dan bir söz almış olanlar dışında hiç kimsenin o gün şefaat yetkisi olmaz.

Meryem, 19:87

O gün, Rahmân’ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati bir fayda vermez.

Tâhâ, 20:109

Page 21: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

Onun katında, Onun izin verdiklerinden başkası şefaat edemez.

Sebe’, 34:23

Onların Allah’tan başka yakardıkları şeyler ise şefaat yetkisine sahip değillerdir — ancak bilerek hakka şahitlik edenler müstesna.

Zuhruf, 43:86

Page 22: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

Birgün Peygamberimiz ellerini kaldırmış, “Allahım, ümmetimi koru, ümmetime acı!” diye ağlayarak dua ederken, Yüce Allah, Cebrail’e buyurdu ki:

“Ey Cebrail! Gerçi Rabbin herşeyi bilir; ama sen git, Muhammed’e niçin ağladığını sor.”

Cebrail geldiğinde, Peygamberimiz ona ümmeti için ağladığını söyledi. Cebrail Allah huzuruna dönüp durumu anlattı. Yüce Allah buyurdu ki:

“Ey Cebrail, Muhammed’e git ve şunu söyle: Biz seni ümmetin hakkında hoşnut edeceğiz ve asla üzmeyeceğiz.”

MÜSLİM, İman: 346

Page 23: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

Gecenin bir vaktinde, sana has bir fazlalık olmak üzere, teheccüd namazı kıl. Umulur ki, böylece Rabbin seni bir Makam-ı Mahmud’a eriştirir.

İsrâ, 17:79

Makam-ı Mahmud: Şefaat yetkisi BUHARÎ, Tefsir 17:11; TİRMİZÎ, Tefsir 17:7

Page 24: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

Her peygamberin makbul bir duası vardır. Ben duamı kıyamet gününde ümmetime şefaat etmek için sakladım. İnşaallah ona ümmetimden Allah’a ortak koşmadan ölenler nail olacak.

MÜSLİM, İman: 334-341

Page 25: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

Peygamberimizin (s.a.v.) şefaati: mahşerdeki insanları beklemekten

kurtarmak için ümmetinden sorguya çekilmeyecek

olanların bir an önce Cennete girmesi için

ümmetinin günahkârları için Kelime-i Tevhidden başka sevabı

olmayanları kurtarmak için

Page 26: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

(Hesapsız Cennete gireceklerden sonra)

“Git, kalbinde buğday tanesi kadar imandan eser olanları Cehennemden çıkar.”

“Git, kalbinde hardal tanesi kadar imandan eser olanları Cehennemden çıkar.”

“Kalbinde hardal tanesinden az, daha az, azdan da az iman eseri olanları Cehennemden çıkar.

. / ..

Page 27: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

“Yâ Rabbi, Lâ ilâhe illâllah diyenler için bana izin ver.”

“İzzetime, kibriyâma, azametime, ceberutuma yemin olsun ki, Lâ ilâhe illâllah diyenleri Ben çıkaracağım.”

BUHARÎ, Tevhid: 36; MÜSLİM, İman: 326

Page 28: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

Peygamberimizden (s.a.v.) başka kimler şefaat edecek?

Diğer peygamberler, âlimler, şehidler, melekler, ilh.

EBÛ DÂVUD, Cihad: 26; TİRMİZÎ, Kıyamet: 12; İBNİ MÂCE, Zühd: 37

Şefaat hakkındaki hadislerin derecesi:

Manevî tevatür

Page 29: Bakara Sûresi: 47-48

Bakara: 48

İnceden inceye hesaba çekilen kimse helâk olmuş demektir.

TİRMİZÎ, Kıyamet: 5

Çalış ki şefaate muhtaç olmayasın. Yoksa, işin şefaate kaldığı takdirde, gerçekten zordasın demektir.

İMAM GAZALÎ

Page 30: Bakara Sûresi: 47-48

İnternet adresleri

[email protected]

utesav.org.tr

facebook.com/yazarumitsimsek