Top Banner
21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21. de Manifestoya Azadî û Sosyalîzmê gün yayıncılık
74

21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

Dec 25, 2019

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm

Manifestosu

Di sedsala 21. de Manifestoya

Azadî û Sosyalîzmê

gün yayıncılık

Page 2: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

Gün Yayınları2288

TTeemmmmuuzz 22000088

Gün Yayıncılık adına sahibiHHaalliill İİbbrraahhiimm KKuummrraall

Yazıişleri MüdürüFFeerriitt YYııllddıırrıımm

Dizgi MizampajGGüünn YYaayyıınnccııllııkk

Kapak TasarımGGüünn YYaayyıınnccııllııkk

ISBN997788--997755--88558811--3399--99

wwwwww..mmeessoopp..nneettssoossyyaalliissttmmeezzooppoottaammyyaa@@mmyynneett..ccoomm

GGüünn YYaayyıınnccııllııkk San. Tic. Ltd. Şti.İnönü Mah. Babil Sok. No:27/3

Harbiye/İSTANBULTel/Fax: 0 212 291 46 38

BaskıÖÖzzddeemmiirr MMaattbbaaaaccııllııkk

0 212 577 54 92Davutpaşa Cad. 4. Güven Sanayii Sitesi

C Blok No: 242 Topkapı/İSTANBUL

Page 3: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

İÇİNDEKİLER

Yayınevinin Notu ......................................................................................................................5Giriş.............................................................................................................................................9

DÜNYA

KAPİTALİZMİN BUNALIMI SANAYİ UYGARLIĞININ BUNALIMINA DÖNÜŞÜYOR ...........................................14

SANAYİ UYGARLIĞININ NEFESİNİ KESEN DİSİPLİN:MODERNİZM ..........................................................................................................................19

SANAYİ UYGARLIĞI DOĞA VE İNSANI YOKOLUŞA SÜRÜKLÜYOR ................................................................................................23

KÜRESELLEŞME, EMPERYALİZM VE YENİ GELİŞMELER ...............................................25

YENİDEN YÖN ARAYAN TARİH VE ÖZGÜRLÜK,SOSYALİZM MÜCADELESİ ..................................................................................................31

DÜNYA KOMÜNİST PARTİSİ ..............................................................................................36

TOPLUMLARIN DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMÜNDE SANAT VE EDEBİYATIN İŞLEVİ ...........................................................................................40

MEZOPOTAMYA, DOĞU-BATI UYGARLIĞI VE YENİ BİR SENTEZ ARAYIŞI ............................................................................................43

Page 4: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

BÖLGEMİZ

KÜRDİSTAN VE ORTADOĞU’DA SINIRLAR HALKLARIN İRADESİNE RAĞMEN BELİRLENDİ .....................................47

21.YY’DA EMPERYALİSTLER ARASI EGEMENLİK KAVGASININ ALANI ASYA KITASI...........................................................48

‘MİLLİ YARAR’ SİYASETİ SÜREKLİ DÜŞMAN ÜRETİR..................................................50

KÜRDİSTAN

TÜRKİYE REJİMİNİN ENTEGRASYON POLİTİKASI VE SONUÇLARI ....................52

KUZEY KÜRDİSTAN’DA HAYATI KAPİTALİZM BELİRLİYOR ...................................54

KÜRT SORUNU BİR ÜLKE VE ULUS SORUNUDUR...................................................56

ULUSAL AZINLIKLAR SORUNU .......................................................................................58

DİN VE DİNİ AZINLIKLAR...................................................................................................59

EZİLEN CİNSİYET OLARAK KADININ KURTULUŞU ................................................61

İŞÇİ SINIFI, SENDİKALAR VE YENİ EMEK ÖRGÜTLENMELERİ ................................63

TARIM SORUNU VE TARIM EMEKÇİLERİNİN ÖRGÜTLENMESİ .............................66

AB,TÜRKİYE VE KÜRDİSTAN SORUNU.........................................................................69

KAPİTALİZM, ŞOVENİZM VE GENÇLİK...........................................................................72

Page 5: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

YYaayy››nneevviinniinn NNoottuu

Elinizdeki bildirge, 20. yüzy›l›n son çeyre-¤inde reel sosyalizmin ald›¤› yenilginin sosya-list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fizikive moral tahribat›n etkilerinin tüm fliddetiylesürdü¤ü, ancak rakipsiz ortamdaki flatafatl›görüntüsüne ra¤men insanl›¤›n devasa so-runlar›na çözüm üretemeyerek yeniden birt›kanma sürecine giren kapitalizme karfl› yenidevrim dalgas›n›n mayaland›¤› koflullardaüretildi.

Bildirge, geçici yenilgi atmosferinde “ka-pitalizmin ebedili¤ine iman etme” hastal›¤›-na karfl› düflünsel ve olabildi¤i kadar›yla fizikidirenç göstererek ayakta kalabilmifl, tarihiilerleten s›n›flar mücadelesinin do¤al ikliminiyeniden yakalama iradesini ortaya koyan in-sanlar›n kolektif ürünüdür.

5

Page 6: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

21.yy dünya devrim yürüyüflünün duyul-maya bafllanan ayak seslerini Kürdistan’dayaymaya, yerellerin özgünlükleriyle mayala-nan yeni sürece Kürdistanl› sosyalistlerin/ko-münistlerin özgün mayas›n› çalmaya gayretedenlerin çabalar›yla flekillenen bu belge, il-gi duyanlar›n katk›lar› önemsenerek ve ço-¤unluk görüflünü kay›t alt›na almaktan ziya-de ortaklaflt›r›labilir farkl›l›klar›n olabildi¤inceyer almas›na özen gösterilerek üretildi.

Kürdistan co¤rafyas›nda meflruiyeti esasalan aç›k bir sosyalist hareket yaratmak içinçabalayan Mezopotamya Sosyalist Partisi(MESOP) Giriflimi’nin de aktif katk› yapt›¤› bil-dirge, -içeri¤inden de anlafl›laca¤› gibi- ulu-sal ve toplumsal kurtulufl sorununun emek ek-senli çözümünü esas alanlar›n KKüürrddiissttaann’’ddaanneevvrreennsseellee bak›fll› bir manifestosu niteli¤inde-dir.

Yay›nevimiz, ulusal özgürlük ve sosyalizmmücadelesine hat›r› say›l›r katk›lar yapm›fl si-yasetçi ve ayd›nlar toplulu¤unun üç y›ll›k titizçal›flmas›n›n ürünü olan bu bildirgeyi, yaflan›-lan sürecin özellikleri nedeniyle tarihsel birbelge olmaya aday niteli¤ini göz önündebulundurarak okurla buluflturmay› görev bil-mifltir.

6

Page 7: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

21. yy’21. yy’da da Özürlük vÖzürlük ve e

SosySosyalizm alizm ManifestosuManifestosu

7

Page 8: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

8

Page 9: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

GGiirriişş

Eldeki politik bildirgeye neden ihtiyaç duyuldu? Bildirgenin kendisi busorunun yanıtıdır. Özetlersek;

Birincisi: Dün doğru olan görüş ve perspektifler, yanlış olduğundandeğil ama yaşlanmış ve aşılmış olabilir. Çünkü fikirler, doğru fikirler deolgunlaşır, yaşlanır ve gün gelir aşılır. Dün doğru olan, bugün yenidengözden geçirilir, geçirilebilinir. Mutlak değişmez doğrular yoktur. Hiçbirolgu ve düşünce, gelişme-değişme- yaşlanma evrelerinin kaçınılmazlığınıiçeren diyalektik yasadan yakasını kurtaramaz. Marksizmin, diyalektikmateryalizmin öğretisinin özü budur.

Marks ve Engels’in hazırladığı politik bildirge (Komünist Manifesto)halen temel tespit ve hedefleriyle geçerliliğini koruyor, bize yol gösteri-yor. Kapitalist sistem, dünya çapında nihai olarak aşılmadığı sürece bu te-mel tespit ve hedefler geçerliliğini koruyacaktır. Ancak yeni gelişmeler devar.

İkincisi: Marks ve Engels, Manifesto’da, her olgu gibi kapitalizmin detarihsel bir olgu olduğundan hareketle tarihsel sınırları olduğunun altınıçizdiler. Özellikle Marks, ayrıca (Grundrisse adlı eserinde) kapitalizmin fi-ziksel (doğal) olarak da nasıl gelişme sınırlarına varacağına ilişkin önemlitespit ve öngörülerde bulunmuştu. Ancak kapitalizm Marks, Engels hattaLenin döneminde fiziksel olarak gelişme sınırlarına dayanmış değildi. Sonyüzyıllık dolu dizgin gelişme ile kapitalizm, tarihsel olduğu kadar fizikselgelişme bakımından da giderek sınırlarına dayanıyor. Bu durum, dünyaçapında komünist hareketin duruş ve yönelişlerini etkileyecek yeni bir ge-lişmedir.

9

Page 10: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

Üçüncüsü: İnsanın doğaya müdahalesi de doğanın tepkisi de yeni de-ğil, kökleri eskilere dayanır. Ancak yine Marks, Engels hatta Lenin döne-minde insanlık, doğa ile çevrenin dengelerinin gözetilerek korunması gibisomut bir görev ve sorumlulukla yüzleşmiş değildi. Kapitalist sanayi uy-garlığının ve bunun sınıfsal dinamiği olarak burjuvazinin sınırsız sömürüve kâr hırsıyla çevre, doğa ve insanı yağmalamaya yönelmesi ta başındanberi dokusunda vardı. Ama kapitalist sanayi uygarlığının kendisiyle birlik-te insanı ve doğayı yok oluşa sürüklemesi, son yılların belirginleşen, dola-yısıyla güncelleşen bir sorunu haline geldi. Doğanın bu saldırı karşısındasavunma refleksiyle tepki vermesi ve onun organik bir parçası olarak in-sanın da doğa ve çevre savunusu, 20. yüzyılın son çeyreğinde filizlenmişve 21. yüzyıl başında kapitalizme karşı kavganın önemli bir alanı halinegelmiştir.

Dördüncüsü: Komünist Manifesto’da “Burjuvazi, üretim araçlarındakihızlı iyileşme ile bütün ulusları hatta en barbar olanları bile uygarlığıniçine çekiyor.” deniliyordu. Bugün ve hatta çoktandır Çin, Hindistan, İran,Türkiye, Mısır, yani Güney de kapitalist sanayi uygarlığına çekildi. Sorun,artık Kuzey ile Güney’in birlikte kapitalist sanayi uygarlığını nihai olaraknasıl aşacağıdır. Sorun, yine çoktandır Batı’nın Doğu’yu “barbar”lıktankurtararak “uygarlığın içine çekmesi” değil, Doğu ile Batı’nın kapitalistsanayi uygarlığını aşmasıyla yeni bir uygarlık sentezine varması olarakkendini dayatıyor. En başta bu açıdan dünya komünist hareketi ve biz ye-ni açılımlarla yüz yüzeyiz.

Marks ve Engels çağı, kapitalizmin gelişip ilerlediği ve ‘uygar’laştırıcıyani devrimci, ilerici potansiyelinin bulunduğu evre olarak burjuva çağ-dır. Ekim Devrimi ile proleter devrimler çağı açıldı ve burjuvazinin genelolarak devrimci barutunu yitirdiğini Lenin, pratiğiyle de Ekim Devrimiilan etti. 21. yüzyıl başında kapitalist sanayi uygarlığının kendisiyle birlik-te doğa ve insanı yok oluşla tehdit ettiği bir momentteyiz. Marks ve Le-nin, çağlarını hangi yaklaşım ve metotla algılayıp çözümledilerse, günü-müz komünist hareketi de dünyayı değiştirmek için aynı yaklaşım ve me-totla hareket etmelidir.

Beşincisi: Modernizm, Marks hatta kısmen Lenin döneminde kapitalistsanayi uygarlığına dinamizm katan, ilerleten felsefe-doku-olgu iken, yaşa-dığımız evrede derinleşen bunalımı ile sanayi uygarlığının nefesini kesen

10

Page 11: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

bir disipline dönüşüyor. Modernizm artık enternasyonalistin, liberalin, ko-münistin, muhafazakarın ve de fütürizmin, nihilizmin, romantizmin, kla-sizmin ve devrimcinin yükünü aynı anda taşıyamıyor. Özetle; mevcut do-ku, felsefe ve olgularıyla modernizm, insanlığın her açıdan karşıtlarınıiçeren yükünü taşıyamıyor. Taşıyamadığından dolayı mevcut bunalımınınürünü olarak post-modernizmi üretiyor. Yeni bir bildirgeye bu açıdan daihtiyaç var. 21. yüzyıl sosyalizminin yanı sıra kültür egemen komünisttoplumu da tarif edebilecek bir bildirgenin üretilmesi, dünya komünisthareketini bekleyen görevler arasındadır.

Altıncısı: 21. yüzyılda herhangi bir parti veya coğrafya merkezli ko-münist enternasyonal oluşturulamaz. Artık herhangi bir parti veya coğraf-ya merkezli şekillenen ve onun salt birer alt seksiyonu olan partilerdenoluşan enternasyonal yerine, her parti ve coğrafyadaki komünist hareketinmerkeze akış sağlayacağı ve merkezin birer organik parçası olarak davra-nacağı yeni bir dünya komünist partisi hedeflenmeli. Bu hedef yeni birbildirgeyi gerekli kılar.

Dünya komünist hareketi bunu başarabildiği oranda Avrupa merkezci-liğini nihai olarak yıkabilir ve Doğu merkezciliğini doğuracak bir yöneli-me girmeden Ekim Devrimi’ni yeniden üreterek yeni bir Doğu-Batı sente-zini kurabilir.

Yedincisi: Kürdistan komünist hareketinin bu genel sorunların yanı sıraözgün sorun ve yönelimlerini de içerecek olan bir bildirge kendini ihtiyaçolarak dayatıyor.

20. yüzyılın sonunda sosyalist sistemin yıkılması ve dünya komünisthareketi ile uluslararası emek hareketinde yaşanan gerileme, genelde ol-duğu gibi özelde Kürdistan komünist hareketini de ciddi etkilemiştir.

Bu genel gelişmelerle bağlantılı olarak Kuzey Kürdistan ulusal demok-ratik ve komünist hareketi peş peşe üç ciddi kırılma yaşadı.

a- 12 Eylül faşist darbesinin saldırıları altında ağır bir fiziki kırılmayauğradı. Başta yönetici kadrosu olmak üzere örgütlü yapı büyük çoğunlu-ğuyla yurtdışına çıktı. Ülkede parti ve örgütlerin büyük çoğunluğu örgüt-sel olarak tasfiye oldular.

b- Sosyalist sistemin yıkılmasıyla birlikte ideolojik-teorik alanda bir kı-rılma gerçekleşti. Neredeyse parti ve örgütlerin tümü çok kısa bir zamandilimi içerisinde Marksizm-Leninizm savunusundan ve sosyalizm hedefin-

11

Page 12: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

den koptular. Dahası liberalizmin “İdeolojiye hayır!” kampanyasının etki-siyle ideolojisizleşerek ciddi ve derin bir zihinsel yıkıma uğramanın yanısıra hayattan koparak edilgenliğe ve eylemsizliğe düştüler.

c- ABD’nin Irak işgali ve Güney’de Kürt Federe Devleti’nin kurulma-sıyla yeni bir kırılma yaşandı. Kuzeyli ulusal demokratik hareket, Türkiyeüniter rejimine karşı tutum dışında bütün “anti”ci reflekslerini yitirdi. Mil-liyetçi hareket, antiemperyalist hatta antifeodal hedeften bile koparak si-yaseten belirsizleşti.

Son 40 yıldan beri üzerinde siyaset yapılan ulusal demokratik damarınyorulup yıprandığı koşullarda, komünistler ilk adımda parti değil yeni birhareketin yaratılmasını görev olarak belirlediler ve ancak yeni bir hareketüzerinde yeni bir partinin yaratılabileceğini şu tespitlerle kamuoyuna ilanettiler:

* Bu coğrafyada bir kez daha yeniden dağıtmak/çürütmek üzere topar-lanmayı hedeflemiyor.

* İşçi-emekçi halkta ve kadrolarda, siyasal, toplumsal, kültürel yaşam-da az çok karşılığı yani kazanımları olmayan yeni yorgunluklara, enerjiboşalımına neden olacak bir yürüyüşe kalkmak istemiyor.

* Organik birlikle sonuçlanmayacak bir harekete/partiye enerji taşıma-yı hedeflemiyor.

* İşçilerin, emekçilerin, gençliğin ve halkların sosyal, kültürel, siyasalyaşamlarını devrimci hedeflere bağlı olarak değiştiren, dönüştüren bir ha-reket/parti olma iddiası ve hedefi olmayan, sadece düşünen, araştıran, tar-tışan bir partiyi hiç mi hiç kurmayı hedeflemiyor.

* Tıkanacak, bürokratikleşecek ve kendini tekrarlayarak işlevsizleşecekolan bir örgüte, partiye bugünden zihin haritasında yer vermeyi düşün-müyor.

K. Kürdistan’a özgü bu görüş ve yönelimlerin gereği olarak da bir po-litik bildirgeye ayrıca ihtiyaç duyuldu.

Üç yıl gibi uzun bir zaman diliminde ideolojik üretimde zengin“ben”imiz üzerinde “bizim” olanı şekillendirebilecek düzeye ulaştık. Poli-tik bildirge bu düzeyin bir ürünüdür.

Artık “ileriye doğru atılan pratik adım, her gerçek ilerleme bir düzineprogramdan daha önemlidir” vurgusu, politik hareket olma mücadelesin-

12

Page 13: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

de kılavuzumuz olacaktır. K. Kürdistanlı komünistler siyasetin solu olarak komünist dinamiği ye-

niden örme iddiasıyla yola çıktılar. Özgülümüzde komünistlerin birliğiylekomünist dinamiğin yeniden örülmesi sürecinin iç içe geçtiği ve sorununideolojik-felsefi yeniden üretim alanındaki mücadeleden öteye esas pra-tik-politik kavga alanında çözümleneceği inancıyla bu hedef doğrultusun-da kavgaya giriştiler.

Kürdistan Komünist Hareketi, 20. yüzyılın başında Lenin Marksizm’enasıl yaklaştıysa bugün Leninizm’e öyle yaklaşmak gerektiğine inanır vedünya komünist hareketini bu yönde göreve çağırır.

13

Page 14: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

DünyaKAPİTALİZMİN BUNALIMI SANAYİ UYGARLIĞININ BUNALIMINA DÖNÜŞÜYOR

Kapitalizm tarihsel olarak giderek meşruiyetini yitiriyor. Sadece işçile-rin, sömürülenlerin nezdinde değil, giderek insanlığın bilincinde ve vic-danında da yargılanır hale geldi. Kapitalizm, ilk boy verdiği Kuzey’dehem yatay hem de dikey olarak gelişiminin doğal sınırlarına dayandı vehızla üretici niteliğini yitirmeye başladı. Çin ve Hindistan başta olmaküzere Güney’de emperyalist-kapitalist sermayenin doğrudan üretime yö-nelmesi, başka faktörlerle birlikte, başta bu gelişmenin ürünüdür. Yeni bircoğrafik genişleme alanı olarak Güney’in derinlemesine kapitalist tüketimkültürüne açılmasının ilk adımlarının atıldığı 2000’li yılların başında, ka-pitalizm fiziksel (doğal)gelişmenin de sınırlarına dayanmaya başladı. Dün-yanın ve kaynaklarının da bir sınırı vardır. Çin, Hindistan başta olmaküzere Asya, Afrika ve Latin Amerika Batı toplumları düzeyinde kapitalisttüketim kültürüne çözüldükçe dünyanın kaynakları bu yükü taşıyamaz;bu yükü taşıyamayacağının ilk ciddi sinyallerini bir süreden beri yayıyor.

Kapitalizmin 2000’li yıllarda yaşadığı yapısal bunalım, geçmişte yaşa-

14

Page 15: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

dığı dönemsel bunalımlardan hem nitelik hem de nicelik bakımındanfarklı olup derin, süregen ve küreseldir.

Kapitalizm, mülkiyeti kutsayarak tanrı katına çıkarttı; ama aynı kapita-lizm toplumun ezici çoğunluğunu mülkiyetten koparttı, mülksüzleştirdi.Üretimin toplumsal niteliği ile üretim araçlarının özel mülkiyeti arasında-ki çelişkinin, yani üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çelişkilerinderinleşmesi buradan gelir.

Kapitalizm, iktisadi çalışmayı araç olmaktan çıkartıp amaç haline geti-rerek kutsallaştırdı. Öyle ki aklı iktisadi akla, iktisadi aklı da akıl dışılığavardırarak, genelde insanı, özelde ücretli emek gücünü çalışmanın kölesihaline getirdi. Bütün bunların temelinde burjuvazinin bencil sınıf çıkarlarıyatar. Fakat aynı kapitalizm, üretim sürecinde teknolojik girdilerin büyü-mesiyle orantılı ücretli emek gücünü gittikçe çalışmadan koparttı, kopartı-yor. 2000’li yıllarda hızla büyüyen işsizlik kapitalizmin sosyal çelişkisiniderinleştiriyor. İşsizlik dün burjuvazi için yedek emek gücü ve çalışanemek gücünü baskılama aracıydı. Bugün artık 1 milyara yaklaşan işsizlerordusu, kapitalist sistemi tehdit eden bir güç haline geldi.

Kapitalizm, hiçbir toplumun ulaşamadığı düzeyde teknolojiyi geliştir-di; sanayiden ticarete, tarımdan hizmet sektörüne, eğitimden ulaşım-ileti-şime varana kadar her alanda geliştirdi, geliştiriyor. Ancak aynı kapita-lizm, teknolojiyi genel olarak insanlığın değil, bir avuç egemen sınıflarınhizmetinde kullandı, kullanıyor. Teknoloji halka, işçi-emekçiye ancak bur-juvaziye sömürü ve kâr alanı açmasıyla orantılı olarak yansıtıldı, yansıtılı-yor. Ekonominin tüm sektörlerinde teknolojik girdilerle paralel olarak top-lam sermaye bileşiminde sabit (değişmeyen) sermaye oranı büyüdü, deği-şen sermaye (canlı emek) oranı ise küçüldü, küçülüyor. Bu gelişme ücretliçalışana, 12, 10, 8 saat ücretli iş günü yerine özgün koşullara bağlı olarak8, 6 hatta 4 saat çalışma imkanı sunarken; sermaye tersine, çalışan sayısı-nı azaltıp çalışma saatlerini koruyarak hatta artırarak canlı emek gücünüsokağa (işsizler ordusuna) atıyor. Bunda ısrar eden burjuvazi, kapitalisttoplumda teknolojinin, özellikle üretimde otomasyonun (yani canlı emekyerine robot olarak makinenin yer almasının) gelişmesini frenliyor. Kısa-cası; üretim aracı olarak makine (teknoloji) işçinin, insanlığın hizmetindeolması gerekirken, sermayenin hizmetinde işçiyi adeta yere seriyor. Bugelişme, kapitalizmde üretici güçlerin gelişimini frenliyor; dahası Batı

15

Page 16: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

toplumlarında sermaye giderek üretici niteliğiyle birlikte meşruiyetini deyitirdiği oranda, üretimi emeğin ucuz ve bol bulunduğu Güney’e kaydırı-yor. Bu yönelim Güney’de sınıfları ve sınıf savaşımının koşullarını güçlen-dirirken (çünkü ekonominin ve üretimin ağırlık merkezini de yeniden Gü-ney’e kaydırıyor), Kuzey’de ise büyüyen işsizlik ve ekonomik durgunluğayol açıyor.

Kimi burjuva ideologları, “bilim/bilgi çağı”nda, “teknoloji sayesindeüretimde emek gücü ihtiyacı aşıldı ve emek-sermaye çelişkisi ortadankalktı” diyorlar. Çin’den Mısır’a uzanan coğrafyada 1.5 milyarı aşkın işçi-nin uluslararası sermayenin sömürüsüne açıldığı günümüzde bu iddialarsadece gülünç kalıyor. Emek ile sermaye arasındaki çelişki hem dünya ça-pında derinleşiyor hem de insan ile kapitalizm, doğa ile kapitalizm ara-sında büyüyen çelişki ile artan oranda örtüşüyor. Kapitalist sistemin insan-la, insanlıkla büyüyen çelişkilerinin emek-sermaye çelişkisinden beslene-rek gelişmesi öyle bir noktaya gelmiş bulunuyor ki anti-kapitalist mücade-le, özelde ücretli emek gücünün, genelde ise bir avuç egemenin dışındatüm insanlığın sorunu haline dönüşüyor.

Kapitalizm, insanın ruhsal, bedensel, zihinsel bütün arzularını, dürtü-lerini, ihtiyaçlarını, toplumsallığını aşırı kâr hırsının, iktidar ve piyasa iliş-kilerinin kuşatması altına aldı. Öyle ki insana ait her şey metalaştırılıyor,toplumsal olan her şey ticarileştiriliyor, bütün doğa ve insanlık piyasanınnoteri haline getiriliyor. Kapitalizm, insanı üretimin, tüketimin, kârın, sö-mürünün nesnesi haline getirerek manevi dünyasını yok edip ruhsal vezihinsel olarak sakatladı. Dahası üretim-tüketim döngüsünün yani insanıtüketimin nesnesi olarak görmenin dışında artık insanı işçileştirmeye, sö-mürmeye bile değmeyecek kadar değersizleştiriyor, adeta böcekleştiriyor.

Elbette robotlar üretiyor, üstelik sendika istemiyor, grev yapmıyor; amaüretileni de tüketemiyor(!)

Üretimde robotların devreye girmesiyle birlikte burjuvazinin “baldırıçıplaklardan kurtuluyoruz; robot ne isyan eder, ne sendika ne de grev is-ter; ayrıca istediğim kadar üretebilirim” sevinç çığlıklarının çok kısa sür-mesinin asıl nedeni, üreten robotun tüketici olamamasıdır. Dolayısıylasermaye, ya işçileri, halkı hiç çalıştırmadan veya çalışma saatlerini düşü-rerek fakat üretilenin tüketimi için halka alım gücü (para) verecek ki bu,kâr ve sömürü üzerine kurulu kapitalizmin doğasına aykırıdır; ya da şimdi

16

Page 17: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

yaptığı gibi otomasyon sürecinde daha çok üretime yönelecek ve büyü-yen işsizler ordusunu yer yer sosyal yardıma bağlasa bile ana kitlesini aç-lığa, sefalete terk ederek, aşırı birikim bunalımıyla artan oranda yüzleşe-cektir. Çünkü üretim ile tüketim döngüsü bir bütündür. Üretim olmadantüketim, tüketim olmadan da üretim olmaz; olsa da bir değer taşımaz. Ka-pitalizmin birikim (aşırı üretim) krizinin temelinde ya piyasanın ilgiliürün/ürünlere olan talepte doyuma ulaşması ya da toplumda talep açlığı-na rağmen alım gücünün olmaması nedeniyle oluşan talep yetersizliğibulunur. 2000’li yıllarda başta Kuzey toplumlarında olmak üzere, dünya-da her iki unsur da kapitalizmin krizini derinleştiriyor.

Kapitalizm, ulus-devlet ile karşılıklı birbirini besleyerek doğdu, başkabir ifadeyle ulus-devlet kapitalizmin şafağında doğdu, gelişti ve sermaye-nin koruyucu bekçiliğini üstlendi. Ulus-devletin gümrük duvarları arka-sında ulusal sermaye büyüdü, güçlendi. Öyle ki ulus-devlet sermayeninkutsadığı bir diğer olgu oluverdi. Ancak gelinen aşamada sermaye ileulus-devlet, başta Avrupa’da olmak üzere yol ayrımına geldi, geliyor.Ulus-devletin halen sahip olduğu ekonomik ve siyasal güç küçümsene-mez. Fakat her ulus-devletin artan oranda uluslararası ekonomi başta ol-mak üzere siyasal, kültürel girdilerin basıncı altına girmesiyle bünyesin-deki uluslararası alan büyüyor. Bu gelişme, ulus-devleti, gittikçe ulusalekonomiyle uluslararası ekonomi arasında sıkışmanın ötesinde, uluslara-rası emperyalist-kapitalist ekonominin gereklerini yerine getiren bir birimedönüştürüyor. Sermaye, zenginliğin merkezileştiği ve ulusal ölçekli üreti-min örgütlendiği coğrafya ve disiplin olarak ulus-devletin aşılması birdert, aşılmaması durumunda “ulusal ahırda” talim etmesi iki dert misalibir açmaza sürükleniyor. Başta AB’de olmak üzere sermayenin ulusal pa-zarla birlikte ulus-devlet ve ordu, bayrak, para gibi ulusal sembolleri aş-ma yönelişi, koruyucu güç olarak ulusal ordunun yerini kim alacak soru-su başta olmak üzere sermayeyi birden fazla sorun, çelişki ve “tehlike” ileyüz yüze getiriyor. Genel kuraldır: Serbest piyasa, yani “piyasanın gizlieli”, “gizli bir yumruk olmaksızın asla işe yaramayacaktır.” Çünkü piyasa-lar, ancak mülkiyet haklarının güvenceye alındığı ve gizli yumruk olan as-keri güç tarafından korunan anayasal, siyasal çerçevenin yürürlükte oldu-ğu yerlerde işler. Sermayenin son yıllarda ulus-devleti, genelde devleti aş-maya yönelirken yüzleştiği en büyük sorun koruyucu militarist yapı ola-

17

Page 18: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

rak devletin (gizli yumruğun) varlığına yaşamsal bağımlılığıdır. Öyle kisermaye, ulus-devleti aşmakla aşamamak arasındaki ikileminde tarihselolduğu kadar fiziksel sınırlarına doğru da ilerliyor. Marks: “Sermayenindurmaksızın yöneldiği genellik, bizzat sermayenin kendi yapısı içindeayak bağlarıyla karşılaşır; gelişmenin belli bir aşamasında bunlar, bizzatsermayenin bu dinamiğinin önündeki en büyük ayak bağı olduğunun an-laşılmasını sağlayacak ve dolayısıyla sermayenin kendi kendini ortadankaldırmasını zorunlu kılacaktır.” (Grundrisse, sy. 449, Birikim Yayınları)Daha da önemlisi, ulusal sınırlarla birlikte ulusal toprağa bağlı siyasetinaşılmasının komünizm için kültürel, sosyal, siyasal iklimi olgunlaştıracağıkorkusu, sermayenin ulus-devleti aşmasının bir başka bariyeridir.

Sermaye, kutsadığı bir diğer olgu olarak çekirdek aile sorununda dabenzer bir açmazı yaşamaktadır. Kuzey’de (Avrupa ve Kuzey Amerika’da)giderek çekirdek aile sonrası topluma geçiş yaşanıyor; belli bir geriden ta-kiple Güney’de de çekirdek ailede parçalanmanın yaşandığı sürece giril-miştir. Bir yanıyla kapitalist toplumun bunalımını yansıtan bu gelişmeler,uzun vadede çekirdek aile ve genelde devlet ötesi topluma geçişte kimiverileri de komünist harekete sunuyor.

21. yüzyıl başında komünist hareket, 20. yüzyıl başındaki komünisthareket benzeri, burjuva ulus-devlet ve çekirdek aile yerine, sosyalistulus-devlet ve sosyalist aileyi programına almakla yetinemez, yetinirseyüzleştiği köklü sorunları aşamaz. Günümüz komünist hareketi, 20. yüz-yıl komünist hareketinden farklı ve ileri olarak, devletten devletsizliğe,çekirdek aileden sosyalist aile ötesi topluma geçişi hedeflemeli. Buradasadece tarihsel bir perspektife değil, adım adım hedefi güncelleştirilen birperspektife (programa) de sahip olmak zorundadır. Bu zorunluluk sadeceKuzey’de değil, birkaç adım geriden takiple Çin, Hindistan, Türkiye, Mısırbaşta olmak üzere Güney’de de kendini dayatıyor. Ulusal sorunun halençözümlenmediği az sayıdaki coğrafya hariç tutulursa, başta Avrupa, ABD,Rusya, Çin vb. ülke komünist partileri programlarında “iktidara gelirsemsosyalist aileyi güçlendireceğim” diye hedef belirlerse tarihsel trendin ge-risine düşerler.

Dünya komünist hareketi, başta özel mülkiyet ve çalışma iktisadı ol-mak üzere kapitalizmin kutsadığı değerleri alternatif bir programla red-detmelidir. İnsanın özgürleşmesinin yolu, özel mülkiyeti ve iktisadi çalış-

18

Page 19: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

mayı amaç haline getiren kapitalist çalışma disiplinini aşmaktan geçiyor.Üretim sürecinde canlı emek yerine nesnelleşmiş emek olarak makineninyer almasıyla paralel bir biçimde insanı çalışmanın kölesi olmaktan kur-tarmayı ve güncelleşmiş hedef olarak çalışma saatlerinin düşürülmesiniplanlamalıdır. Başka bir ifadeyle nesnelleşmiş ya da birikmiş emek olaraküretimdeki makineleşmenin “emekçilerin varlığını genişletme, zenginleş-tirme, geliştirme aracı” haline getirilmesi programlanmalıdır. İnsan ancakbu koşulda kendine ve üretimine yabancılaşmaktan kurtulur, iç parçalan-masını aşar, manevi dünyası zenginleşir, bütüncül ve özgür insan halinegelebilir.

SANAYİ UYGARLIĞININ NEFESİNİ KESEN DİSİPLİN: MODERNİZM

Kapitalizmin bunalımının giderek sanayi uygarlığının bunalımına dö-nüştüğünün tipik yaşandığı alanlardan biri de modernist olgu-doku-felsefealanıdır. Günümüz komünist hareketi, 20. yüzyıl komünist hareketindenfarklı olarak modernizm, modernist kurum ve disiplin alanında da aşmasıgereken köklü sorunlarla yüz yüzedir.

Marks ve Engels’in “çağımız” dedikleri burjuva çağ, feodal, ataerkil vekapalı ekonomileri, gelenekleri yıkarak “üretim araçlarını ve böylelikleüretim ilişkilerini ve onlarla birlikte toplumsal ilişkilerin tümünü süreklidevrimcileştirmeksizin var olamaz.” (Komünist Manifesto)

Manifestoda burjuvazinin devrimci rolüne vurgu yapılırken; aynı sü-reçte 18. yüzyıl aydınlanması ile sanayi uygarlığının sınıfsal dinamiğiniburjuvazi ve onun sınıfsal çıkarlarının oluşturduğu da sergilenir ve kap-samlı bir eleştiriye tabi tutulur. Aydınlanma felsefesinden kopuşu temsileden eleştirilerinin yanı sıra ondan beslenir de. Denilebilir ki; Marksizm18. yüzyıl aydınlanmasını özellikle de sol damarını hem etkiledi hem deondan etkilendi. Dahası özel mülkiyete dayanan burjuva toplumda geç-mişin bugüne hakimiyet kurduğunun ve bu toplumun geçmiş bakışlı ol-duğunun; komünist toplumda ise tersine bugünün geçmişe hakim olaca-ğının ve bu toplumun gelecek bakışlı olduğunun altını çizdiler.

Lenin’in, 20. yüzyılda Ekim Devrimi ile açılan proleter devrimler ça-ğında Batı başta olmak üzere dünyada genel olarak burjuvazinin devrimcibarutunun tükendiği vurgusunun ardından, hem ulusal bağımsızlık müca-

19

Page 20: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

delelerinin belirleyici olarak aşılması hem de kapitalizmin dünya çapındaderinlikli gelişmesiyle birlikte, 20. yüzyılda yer yer devam eden burjuva-zinin devrimci rolünün günümüzde artık Güney’de de tükendiği gözleni-yor.

Komünistlerin modern yani çağa uygun, çağdaş içeriğiyle modern ola-nı yani insanlığın ilk uygarlaşma adımlarından günümüze değin ileriyeatılan her adımı ya da hamleyi insanlığın kültürel havuzuna akıtılmış zen-ginlikler olarak görüp sahiplenmeleri gerekir. Fakat Batı’da olduğu kadarbugün Doğu’da da genelde insanlığın, özelde işçilerin, ezilen emekçi yı-ğınların ve gençliğin, 18. yüzyıl aydınlanması, kapitalist sanayileşme,ulus-devlet ve kurumlarıyla giderek her açıdan bir disipline bürünerek şe-killenen modernist doku-olgu-disiplin-felsefeyle sorunu büyüyor. Çünkü18.yy. aydınlanmasıyla birlikte şekillenen kapitalist modernleşme, özgür-leşmenin yanı sıra eş zamanlı olarak sömürgeleşmeyi de geliştirdi. Batı’dabireyin “özgürleşmesi” ile aynı süreçte Asya, Afrika’daki halkların sömür-geleştirilmeleri de derinleşti.

18. yüzyıl aydınlanması, bir yanıyla akıl çağı olarak da adlandırılır.Aklın özgürleştirilmesi, bireyin kendi aklını, eleştirel bilincini yeniden öz-gürce kullanmasıydı. Akıl hurafelerden özgürleşir, ama çok geçmeden ak-lın, yaratıcı aklın yerini modern yasalar aldıkça ve akıl iktisadi akla dö-nüştükçe, akıl bu kez yasalarca zincire vurularak eleştirel, yaratıcı gücünükaybeder. Sözde özgür birey kendini siyasal (devlet) ve sivil (sermaye ege-men) toplumun kuşatıcı derin labirentlerinde kıstırılmış olarak bulur. Ak-lın yerini yasaların alması, yani aklın yasaların gücünde devletleşmesi veeleştirel aklın, başkaldırı ruhunun yerini dışsal olan yasaların işlevsel dev-letine bırakması ve insanların nesnelerin yönetimine girmesi... Bunlar sa-nayi uygarlığının ve modernizmin bunalımının doruğudur. Akıl devletleş-miştir, devlet ise sermaye yasalarının özlü ifadesidir. Sermayenin ve devle-tin temsilcileri, “piyasa kuralları” ya da “kara kaplı kitabın (anayasa, yasa-ların) emridir” dediklerinde, özgür ve yaratıcı aklın yerini aklı ve bilimiiçselleştiren yasaların esiri olmuş davranışlara bırakarak, akılcılık akıldışı-lığa ve bilim de bilimdışılığa vardırılmış demektir. Modernizmin devini-mini kaybetmesinin asıl nedenlerinden bir diğeri de aklın ve bilimin yasa-ların emrinde bir disipline dönüştürülmesidir.

Kapitalist sanayi uygarlığı ile birlikte standartlaşma, merkezileşme, bir

20

Page 21: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

dalda uzmanlaşma, eşleşme (senkronizasyon) yani herkesin aynı saatteişe gidip aynı saatte işten dönmesi ve sermaye ile üretimin belirli merkez-lerde toplanması... Fordist emek rejimi disiplininin Kuzey’i çoktandır aşıpGüney’i de kapsayarak gelişmesinin sınırına dayanıp derin bir bunalımayol açması... Artık standartlaşmanın esnekliği, merkezileşmenin ise yenibir yereli üretmeye yöneldiği... Emek rejimi, ordu ve siyasette kurallarıbelirleyen dışsal disiplinin giderek evin içinde anne ile çocuk arasındakiilişkiye kadar taşınarak insanın maddi ve manevi yaşamını tüm yönleriylezincire vurmaya başladığı... Kutsanan bireyciliğin insanın manevi dünya-sını çoraklaştırması sonucu, maddi olarak en zengin İsveç, İsviçre, Belçi-ka gibi ülkeleri intihar oranında birinci sıralara taşıdığı... Parlamenter tem-sili demokrasinin iktidarsızlaştığı... Artık “Burjuvazi, üretim araçlarındakihızlı iyileşme ile bütün ulusları hatta en barbar olanları bile uygarlığıniçine çekiyor.” (Komünist Manifesto) belirlemesinden öte bir süreden beriKuzey ile Güney’i (‘uygar’ ile ‘barbar’ı) derinden bunalıma sürüklüyor.18. yüzyılın aydınlanmasıyla birlikte Batı ile özdeşleşen ilerleme, kalkın-ma, modernizm, merkezileşme, bireyselleşme gibi sanayi uygarlığınınbelli başlı disiplinleri, artık ve çoktandır ‘barbar’ Çin, Hindistan, İran, Tür-kiye, Mısır’ın “uygarlığın içine çekilmesi”yle Güney’in de değerleri, olgu-ları haline getirildiler. Özellikle kapitalist ekonominin, dolayısıyla üreti-min ağırlık merkezinin giderek Batı’dan Doğu’ya kaydığı 2000’li yıllarda,kapitalist sanayi uygarlığıyla özdeşleşen ekonomik, siyasal ve kültürel de-ğerler Doğu toplumlarının da gerçeği haline geldi, geliyor.

Halen kendi ulusal devletini kuramamış olan Kürt ve Filistin halkınınve benzer ulusal süreçleri yaşayacak az sayıdaki halkların modernizm veonun politik, ekonomik, sosyal kurum ve disiplininden alacağı çok şeyolacaktır, yani yaşayıp aşacakları evreler de olacaktır. Fakat Batı’da ve Do-ğu’da genel olarak halkların modernizmle sorun ve çelişkileri büyüyor,büyüyecektir. Çünkü 18. yüzyıldan bu yana, özellikle 20. yüzyıl boyuncakomünistlerden faşistlere, liberallerden muhafazakarlara, hümanistlerdendespotlara kadar bütün siyasal disiplinler; SSCB’den ABD’ye, Fransa’danÇin, Irak ve Türkiye’ye, sosyalist Küba’dan faşist Şili iktidarına ve nihayetLibya’ya varana kadar bütün siyasal rejimler (devlet ve iktidarlar) moder-nistti. Enternasyonalisti de milliyetçisi de hatta muhafazakarı da moder-nistti. Felsefi açıdan bakıldığında fütüristi, nihilisti, romantiği, devrimcisi,

21

Page 22: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

liberali ve hatta kısmen klasisti de dahil herkes modernizmden beslendi.Burada yüzleştiğimiz sorun; modernizmin, bu karmaşık ve hatta karşıt

felsefi, ideolojik, politik doku ve yapısıyla 21. yüzyılda insanlığın yükünütaşıyamaması, taşıyamayacak olmasıdır.

Taşıyamadığından dolayı modernizm, felsefi olarak eski ile yeninin ko-lajı (yamalı bohçası) olan post-modernizmi üretti.

Taşıyamadığından dolayı, emek rejiminde fordizmi aşma hamlesi olanpost-fordizm (yalın, esnek üretim vb.) yine eski ile yeninin yamalı bohça-lığını sergiler. “Fordist-Taylorist modelin az ya da çok aşıldığı her yerde,post-fordizm hem işçilerin çalışmayı yeniden sahiplenme biçiminin ha-bercisi, hem de işçinin kişisel varlığına varana kadar tam anlamıyla köle-leştirilmesine, neredeyse tamamen bağımlı kılınmasına doğru bir gerilemeolarak ortaya çıkıyor.” (Andre Gorz, Yaşadığımız Sefalet, sy 50, AyrıntıYay.) Yani yeni olarak geleceğin “habercisi” olan veriler ile eskiye “gerile-me” olarak işçiye ortaçağ köleliğini dayatan uygulamaların aynı şirket yada fabrika bünyesinde yaşandığı görülür.

Taşıyamadığından dolayı, başlangıçta Avrupa geleneğinde her alandageçmişten bir kopuşu temsil eden modernizm şimdi yeniden geleneğe,geçmişe sarılıyor. Ulusçuluğu aşma hamleleri ile ulusçuluğa geri dönüşkıskacında modernizm nefessiz kalıyor.

Taşıyamadığından ve Batı modernizmi ile kalkınmacı ekonomik siya-setin sınırlarını aşamadıklarından dolayı, SSCB ve diğer sosyalist rejimler,kültür egemen toplum olan komünizme geçemeden yıkıldılar.

Komünistler modernizmi ve belli başlı disiplinlerini sorgulayıp eleşti-rirken, çözüm yollarını post-modernizm, post-fordizm veya “elektronikköşk”, “kapitalist olmayan kapitalizm”, “teknokratlar”, “bilgi toplumu” vb.kapitalizmi aşmayan alternatiflerde değil, kapitalist özel mülkiyet ve siya-sal rejimlerin sınırlarının dışında aramalıdırlar. Bu alternatif, geçiş rejimiolarak sosyalizm ve nihai toplum hedefi olarak siyasetin ve içerik kattığıdisiplinlerin aşıldığı kültür egemen komünizmdir. İnsan ve toplumlarınyaşamında dışsal olan yasa ve yasalara dayalı disipline karşı içsel olankültürün belirleyici olacağı komünist toplum. Eğer modernlik sonsuz birsüreç olarak sürekli ileriye, çağdaşlaşmaya, yeniye doğru atılımı temsilediyorsa, bunu 18.yy aydınlanmasının ürünü olan ve giderek sanayi uy-garlığına özgü bir disipline dönüşen modernizmle sınırlandırmamak gere-

22

Page 23: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

kir. Dolayısıyla “bizzat kendi yapısı içindeki ayak bağlarıyla karşılaşıp” tı-kanan kapitalist toplum değil, ancak 21.yy devrim dinamiklerinin ürünüolacak sosyalizm/komünizm sonsuz bir süreç olarak çağdaşlaşmayı yeni-den başarabilir. Ancak sosyalizm ve üst aşaması kültür egemen komü-nizm, bilimi ve aklı yasaların esiri olmaktan çıkarabilir.

Kürdistan Komünist Hareketi olarak yerelden evrensele bakışımız bu-dur.

SANAYİ UYGARLIĞI DOĞA VE İNSANI YOKOLUŞA SÜRÜKLÜYOR

Kapitalist sanayi uygarlığı, gelişim süreci içerisinde tükenme ve çöküşaşamasına doğru ilerlerken, beraberinde dünyayı (doğayı) ve insanlığı dafelakete sürüklüyor. Kapitalizm jeopolitik açıdan olduğu kadar bir süre-den beri ekolojik açıdan da dünyayı tehdit etmektedir. Nasıl ki insanlığıntarihi -ki kendi tarihlerini kendileri yapar- ve evrimi varsa, organik bir par-çasını oluşturdukları dünyanın da bir tarihi ve tarih içerisinde evrimi bu-lunuyor. Kapitalist sanayi uygarlığının yerkürenin evrimine iradi ama düş-manca iradi müdahalesi, son yıllarda sıkça sözü edilen doğanın ekolojikdengesinin bozulmasına yol açıyor. Çünkü yerküre ve doğa kendi evrimi-ni yaşamak yerine artan bir yoğunlukla dış müdahaleye maruz kalıyor.

Dünya da iç ve dış dengeleriyle evrimi olan bir canlı organizma gibihareket eder. Kısacası dünyamızın da sağlıklı ve doğal dengeleri üzerindegelişme gibi bir sorunu vardır; eğer bu iç, dış dengeleri ve sağlığı önem-senmezse hastalanır ve ateşi yükselir. Yükselmeye başladı bile. Çünkü kü-resel ısınma gerçeğiyle gittikçe daha fazla yüzleşiyoruz. Ve bu ısınmadaesas sorumlu yüzde doksan oranıyla insan etkinliğidir.

Bilimin teknolojik indirgemesiyle birlikte insanoğlunun ele geçirdiğidoğa yasaları karşısındaki üstünlüğün de bir sınırı olduğunun farkında ol-madan ya da bu sınırı hiçe sayarak doğa ve çevreye iradi müdahalenin deçok ötesinde saygısız ve düşmanca davranışın bedelini yine aynı doğa,insanlığa ağır bir bedelle ödetecektir. Ödetmeye başladı bile. Engels yıllarönce bu konuda uyarmıştı:

“Fakat insanın doğa üzerindeki zaferlerini abartarak kendimizi poh-pohlamayalım. Doğa bu türden her zaferin intikamını alır. Doğrudur, herzafer önce beklediğimiz sonuçlar doğurur; ama daha sonraları oldukça

23

Page 24: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

farklı, öngörülemeyen etkileri olan ve sıklıkla ilk sonuçları ortadan kaldı-ran etkiler yaratır. Mezopotamya, Yunanistan, Anadolu ve başka yerlerdetarım arazisi elde etmek için ormanları yok eden halklar, ormanları yokederken onlarla birlikte bu ülkelerin şimdiki umutsuz halinin temelindeyatan nem toplanma merkezleri ve haznelerini de yok ettiklerini bilmiyor-lardı… Dolayısıyla her adımımızda, doğanın dışındaymışız gibi onunüzerinde asla bir fatihin yabancı bir halk üzerindeki hakimiyetini kurama-yacağımız -ama etimizle, kanımızla, beynimizle doğaya ait olduğumuz veonun tam ortasında durduğumuz, onun üzerindeki üstünlüğümüzün as-lında sadece onun kurallarını öğrenme ve doğru bir biçimde uygulamabecerisi konusunda diğer yaratıklardan daha avantajlı olmamızdan ibaretolduğu- anımsatılıyor bize.” (Akt. Alex Callinicos, Anti-Kapitalist Manifes-to, sy. 49, Literatür Yay.)

Özcesi; ekolojik bozulmanın kökeninde daha fazla kâr, sömürü veözel mülkiyete el koyma hırsıyla davranan insanın doğayı katletmesi bu-lunuyor. Üretim ve tüketimde karbondioksit, metan, azotoksit, su buharıvb. sera etkisi yapan gazların salınımının tüm uyarılara karşın hızla art-masıyla birlikte, özellikle de sanayi ve trafikten kaynaklanan bu gaz emis-yonları yüzünden küremizin ortalama sıcaklığı 2 derece yükseldi. Biliminsanları, okyanusların ısınmasını ve Gröndland’daki buz tabakası baştaolmak üzere buzulların erimesini bu gelişmeye bağlıyorlar. Atmosfere sal-dığı sera gazları miktarında sırasıyla ABD, Avustralya, Kanada vb. gelişmişemperyalist-kapitalist devletler yani kapitalist sanayi uygarlığının merkez-leri başı çekiyor.

Kyoto’da hazırlanan “BM İklim Değişikliği Çevre Sözleşmesi” küreselısınmaya karşı mücadeleyi sağlayacak uluslararası belge konumunda de-ğildir. Belge ekolojik felakete karşı ciddi reformları bile içermekten yok-sundur; zira ulus ötesi sermaye grupları ve zengin emperyalist Kuzey, ge-zegenin yaşamını yok edeceklerini kavradıkları halde davranışlarını değiş-tirmeye yönelmiyorlar. Küresel ısınma, adım adım geriye dönüşü olmayanbir kritik evreye doğru ilerledikçe doğa da kendini savunma refleksiyleciddi reaksiyonlar vermeye başladı. Orman yangınlarının, sıcak hava dal-galarının, tarımsal haşerelerin, ani sellerin, yıldırımların ve kıtlık barındı-ran kuraklıkların artması; deniz suyu seviyesinin yükselmesi ve kıyı kent-lerinin su altında kalma tehlikesinin büyümesi; milyarlarca insanı bekle-

24

Page 25: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

yen susuzluk tehlikesi ve son yıllarda kasırgaların daha sık aralıklarla vedaha güçlü gerçekleşmesi... Bunlar mega felaketlerin sadece bazılarıdır.Eğer insanlık doğanın bu tepkisini ciddiye alıp gerekli adımları atmazsa,her şeyi silip süpürecek olan doğanın karşı saldırısıyla yüzleşmesi kaçınıl-maz olacaktır.

Nihai çözüme giden yolda acil adımların atılması gerekiyor. En azın-dan kürenin yükselen ateşini düşürecek adımların atılması göreviyle yüzyüzedir insanlık. Asıl çözüm, yani doğanın nihai iyileşmesi ise ancak sı-nırsız kâr ve sömürü amaçlı kapitalist üretim-tüketim düzenine son vere-rek, insanın yaşamsal ihtiyaçlarıyla belirlenmiş sınırlı üretim ve tüketimekonomisine geçiştir. Ki bu dainsanın doğa ve çevreye bakışında köklüzihinsel değişiklikleri gerçekleştirmekle mümkün olur. Yani dünya çapındakapitalist sanayi uygarlığına son verecek olan köklü devrimci dönüşümleancak insanlığın ve doğanın kurtuluşu gerçekleşebilir.

KÜRESELLEŞME, EMPERYALİZM VE YENİ GELİŞMELER

Kozmopolitizm/evrenselleşme ya da son yılların moda deyimiyle “kü-reselleşme” yeni değil. Kökleri, insanlığın buzulların çözülmesiyle mağa-ralardan dışarı çıkıp avcılık ve toplayıcılık biçiminde ihtiyaçlarının peşin-den koşmak yerine, ilk köy-kentte yerleşik yaşama geçiş olarak tarımsaldevrime kadar uzanır. “Verimli hilal”deki ilk antik köy ve kentlerin kendiekonomik, sosyal, kültürel kabuklarını (sınırlarını) aşmaya doğru her ara-yış ve hamleleri evrenselleşmenin ilk adımlarıdır. Bu ilk adımlar özellikleDicle-Fırat, Nil, Ganj ve Huang Hı (Sarı Irmak) boylarındaki antik köy-kent toplulukları arasında yaşanır.

Akdeniz sahillerinden başlayıp Asya’yı baştan başa geçerek eski Çin’edek uzanan İpek Yolu, bu geniş coğrafyada toplumlar arasında karşılıklıekonomik, ticari olduğu kadar kültürel, felsefi ve giderek askeri, siyasi et-kileşimin de köprüsüydü. Akdeniz sahillerinden Kürdistan, İran, Afganis-tan, Pamir’e uzanan bu uzun kervan yolu üzerinde belli aralıklarla kuru-lan ve bir nevi o zamanın serbest bölgeleri olan “Taş Kule” denilen yer-lerde Doğu ve Batı’dan gelen kervanlar buluşur, zengin bir alışveriş ger-çekleştirirlerdi. Ticari malların değiş-tokuşuyla birlikte “felsefe akımlarıyladinlerin (Buddhacılık) yanı sıra sanat alanında da örnek ve geleneklerin

25

Page 26: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

(Helenistik sanat) iletilmesi ve değiş-tokuşu da başrolü oynadı” ise (BüyükLarousse) demek ki evrenselleşme/küreselleşme yeni değildir.

Hindistan’dan Balkanlar’a kadar uzanan ve 300 yıl devam eden Persİmparatorluğu, tersinden Balkanlar’dan Hindistan’a kadar etkinlik kuranBüyük İskender’in “kalplerin birliğine dayanan dünya imparatorluğu” si-lahların gücüne dayansa da Balkanlar’dan Hindistan’a uzanan coğrafyadaaskeri, siyasi, kültürel, ekonomik olarak geçişler yaşanmıştır.

Derken bu süreci dev adımlarla hızlandıracak olan kapitalist sanayi-leşme devreye girdi. “Burjuvazi, pazarını sömürmekle her ülkenin üreti-mine ve tüketimine kozmopolit bir nitelik verdi. Gericileri derin kedereboğarak sanayinin ayakları altından üzerinde durmakta olduğu ulusal te-meli çekip aldı. Eskiden kurulmuş olan bütün ulusal sanayiler yıkıldı vehala da yıkılıyor... Eski yerel ve ulusal kapalılığın ve kendi kendine yeter-liliğin yerini ulusların çok yönlü karşılıklı bağımlılığının aldığını görüyo-ruz.” (Komünist Manifesto, sy. 114, Sol Yay.) Marx ve Engels, Manifesto’dagünümüzdeki modern ulus-devletlerin altındaki ekonomik temellerin “çe-kip alınması”ndan ya da “yıkılması”ndan değil, feodalizme özgü kapalıekonomi olarak yerel (ulusal) sanayinin (loncaların) büyük sanayi tarafın-dan yıkılmasından bahsederken, aynı zamanda sermayenin küreselleşmeeğiliminden de söz etmiş oluyorlar. Nihayet Marks, “Uluslar arasındaki işbölümü ile çeşitli ulusların başlangıçtaki kendi başlarına olma durumu yı-kıldıkça, tarih de gittikçe dünya tarihi haline dönüşür.” (Alman İdeolojisi,sy. 66) diyecek ve Çin ile Hindistan’daki binlerce emekçinin ekmeğinielinden alan bir makinenin İngiltere’de icat edilmesine (üretilmesine) de“bu icat evrensel tarihin bir olayı olur” diyecekti. Marks ve Engels, günü-müz sanal bilgi otoyolu olan interneti, Çin ile ABD arasındaki 500 milyardolarlık ticaret hacmini, kıtalar arası sanayi taşıma hareketini, borsanınulaştığı hacim ve coğrafik yayılımını, küresel çapta kara, deniz, hava yoluulaşımındakiteknolojik boyutu, Doğu-Batı enerji bağımlılığını ve nihayetAB sürecini görselerdi, acaba “ulusların çok yönlü karşılıklı bağımlılığınınaldığı” boyuta, sermayenin ulus-devleti aşma yönelimine ve her ülkeninüretimi ile tüketiminin “kozmopolit” niteliğine ilişkin ne derlerdi diye in-san merak ediyor.

Dünden günümüze kozmopolitizm (küreselleşme) bir süreç olarak veelbette her dönemin yerel, bölgesel, küresel aktörlerinin kültürel, ideolo-

26

Page 27: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

jik, politik etkisi altında işledi, gelişti, gelişiyor.Paris Komünü, Ekim Devrimi ve 20. yüzyılın büyük sosyalizm hamlesi

ise, çağdaş komünizme giden uzun yürüyüşte emeğin, halklarınperspektifindekievrenselleşmenin kendisiydi. Ekim Devrimi ardından geli-şen devrimlerle Avrupa’da ve dünyada emperyalist-kapitalist sisteme öldü-rücü nihai darbeler indirebilseydi, yani yarı yolda tıkanıp kalmasaydı, busüreç emeğin ve halkların etkinliğinde ulusal sınır ve pasaportların kaldı-rılması, dünya çapında halklar/toplumlar arası her alanda eşitsizliği gide-recek enternasyonal yardımlaşma/dayanışma ve karşılıklı zengin kültürel,sosyal geçişi içeren ilişkiler ağı olarak entegrasyona, evrenselleşmeye yolaçacaktı. 20. yüzyıl devrimlerinin bu açıdan üstlendikleri misyon, sosya-list rejimlerin tıkanıp yıkılmasıyla 21. yüzyıl devrimlerine fiilen devredil-di.

Burjuvazi özellikle 1990’lı yıllardan itibaren, dağınık, ayrı ayrı ulusalekonomilerin toplamının ötesinde ve önemlisi uluslararası pazar ve iş bö-lümü üzerinde sermaye, meta, teknoloji ve sanayi taşıma akışlarıyla birdünya pazarının (ekonomisinin) yaratılması hedefinde sürecin gazına ba-sarken, iki faktör belirleyici rol oynamıştır.

Birincisi: SSCB ve sosyalist blokun yıkılması, 20. yüzyıl devrim dalga-sının geri çekilmesi, dünya komünist ve işçi hareketinde yaşanan ciddigerilemeyle sermayenin soldan baskı olarak sosyalizmin basıncından ya-kın vadede kurtulması, beraberinde dünya ekonomisini yaratma hedefin-de ayak bağı gördüğü ulusal ekonomilerin aşılmasını içeren adımlarıntoplamı olarak küreselleşme sürecini hızlandırdı. Çünkü silahı elindenalıp kendisine çevirecek olan komünizm hayaletinin ne Avrupa’da ne dedünyada yakın vadede kol gezmeyeceğini görmüşlerdi. “Sermayenin dur-maksızın yöneldiği genellik” yani küreselleşme arayışının son yıllarda ru-tinin üzerinde hızlanmasının temelinde en başta bu faktör yatıyor. Fakatsermayenin bizzat aktörü olduğu küreselleşmenin sınırları vardır. Bu sınır-lar bir yandan sermayenin bizzat “kendi yapısı içinden” gelen “ayak bağ-ları” ya da iç bariyerleridir. Diğer yandan yeniden güçlenecek olan dünyakomünist, devrimci, ilerici hareketi, 21. yüzyıl devrimci dalgasının gelişipgüçlenmesiyle paralel sermayeyi yeniden ya ulusal sınırlara çekilmeyezorlayacak ya da buna fırsat vermeden tümüyle tarihin çöplüğüne atacak-tır.

27

Page 28: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

İkincisi: Derinleşen krizin yükünü genelde işçi, emekçi yığınların sırtı-na bindirmek, özelde Güney halklarına yaymak. Sadece Vietnam, Çin veHindistan’da nüfusu 1.5 milyara yakın ucuz ücretli emek gücünün serma-yenin doğrudan ve dolaylı sömürüsüne açılmasıyla hem krizin yükü Gü-ney’e yeniden yayıldı hem de Kuzey’deki (AB, ABD) emek gücünün işsiz-lik başta olmak üzere ekonomik ve sosyal sorunları ağırlaştı. Son yıllardaamaçlı olarak hızlandırılan kapitalist küreselleşme ve neoliberalizm poli-tikaları dünya çapında yeni bir sömürgeleştirmeye yol açıyor. Öyle ki busüreçte emperyalist kapitalizm, kendi toplumları da dahil insanlığı maddive manevi olarak yeniden sömürgeleştiriyor.

Küreselleşen kapitalizmin sonuçlarına karşı, sivil sosyal formlardanulusalcı sol milliyetçilere, küçük ve orta ölçekli tarım işletmelerindençevreci akımlara ve işçi-emekçi yığınlara varana kadar geniş bir muhalifhareket büyüyor. Komünistlerin tarihsel olduğu kadar güncel politik hede-fi; salt yıkıcı sonuçlarına karşı duran bu geniş yelpazedeki muhalefeti ka-pitalizmin kendisine yönlendirebilmektir.

Küreselleşen kapitalizm trendinin yanı sıra başka faktörlerden hareket-le “imparatorluk” tezini üretenler, Lenin’in emperyalizm tahlil ve belirle-mesinin aşıldığını ileri sürüyorlar. Bugün bu tezlerin başını M. Hardt ileA. Negri çekiyor.

“… Ancak biz ‘imparatorluk’ derken ‘emperyalizm’den tamamen farklıbir şeyi kastediyoruz.”; “imparatorluk giderek bütün yerküreyi kendi açıkve genişleyen boyutları içine katmakta olan merkezsiz ve topraksız biryönetim aygıtıdır”; çünkü “imparatorluk kavramı temelde sınırların yoklu-ğu ile nitelenir”; hızlarını alamayıp “biz imparatorluğun modern iktidarınzalim rejimlerini ortadan kaldırdığını ve aynı zamanda özgürlük potansi-yelini çoğalttığını görüyoruz”; “imparatorluğun kuruluşu, ekonomik vekültürel ilişkilerin küreselleşmesi demektir”; “aynı zamanda bir demokra-tik cumhuriyet de olan bir imparatorluk fikri”ne, “ABD çağdaş imparator-luktur” diyerek de somut adres gösteriyorlar. (İmparatorluk, sy. 18-19-20-68-183-197, Ayrıntı Yay.)

Bu ve benzeri iddia ve görüşleri ele alıp çürütmek bu belgenin kapsa-mının dışındadır. Söyleyeceklerimiz sadece emperyalizm olgusu ile ilişki-si içerisinde ve sınırlı olacaktır.

Merkezsiz ve topraksız yönetim ancak kültür egemen komünist top-

28

Page 29: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

lumda gerçekleşebilir. Genelde özel mülkiyetin, özelde kapitalizmin vesiyasal rejimlerinin varlığı koşullarında bu mümkün değildir. Kapitalizmkoşullarında merkezsiz ve topraksız yönetim değil de kıtasal merkezli yö-netime yakın duran, bu yönde adım atan ABD değil AB’dir. Ki AB süreci-nin de nasıl iç ve dış bariyerlerle yüzleştiği ya da yüzleşeceğigörülüyor.Ayrıca 200’ü aşkın ulusal, federal devletin varlığının yanı sıra ABD, Rus-ya, Çin, AB ve Japonya gibi belli başlı emperyalist odakların varlığı da“merkezsiz, topraksız imparatorluk” tezini çürütmektedir.

‘İmparatorluk’u “bir demokratik cumhuriyet”, ABD’yi de “çağdaş birimparatorluk” olarak görüp sunanlar ve “modern iktidarın zalim rejimleri”olarak Taliban, Saddam Hüseyin iktidarlarını ABD ve müttefikleri yıkarkensergiledikleri vahşeti görmezden gelip tankların paletleri altında “özgür-lük potansiyelini çoğalttığını” ileri sürenler; ABD’nin Asya’ya “düşük yo-ğunluklu demokrasi” ve “özgürlük” perdesi altında hangi emperyal çıkar-lar peşinde olduğu açıkça ortadayken ve bunu “Mısır’daki sağır sultan”bile duyup öğrendiği halde görmezden gelip “demokratik cumhuriyet” yada “çağdaş imparator” diye ilan edenler ya zihnen kördürler ya da em-peryalizmin şarlatan savunucularıdırlar.

Kürdistan Komünist Hareketi olarak, imparatorluk tezi ve bağlantılıolarak üretilen bu görüş ve iddiaları reddediyoruz, reddetmeye çağırıyo-ruz. Felsefeci Giambattista Vico ile siyaset bilimcisi Montesquieu’nun“dünya imparatorluğu” tasarımı, Hugo Grotius’un genel yasalara bağlı“büyük devletler topluluğu”, 1789 Fransız İnsan Hakları Beyannamesi,İmmanuel Kant’ın “ebedi barış” teorisi, “ben dünya vatandaşıyım” diyenSinoplu filozof Diyojen’in hayali vb. tüm ütopyaların ve tarihsel adımlarınüzerinde Komünist Manifesto’yu üreten Marksizmin öngördüğü komünisttoplumla ancak “merkezsiz, topraksız” ve siyasetsiz zengin komünal top-lulukların kardeşçe ve özgürce birliği gerçekleşebilir. Böyle bir dünyahalkların ütopyasıdır, bizim de ütopyamızdır.

Lenin’in emperyalizm tahlili genel çizgileriyle halen geçerliliğini koru-yor, ancak kimi gelişmeler de göz ardı edilemez. Avrupa kıtasında ulus-devlet ötesi adımları içeren AB süreci devam ediyorsa, Avrupa’nın iki bü-yük emperyalist devleti olan ve aralarındaki kanlı çıkar kavgalarıyla tanı-nan Almanya ile Fransa ve elbette İtalyan sermayeleri ulusal para, sınır,bayrak, sembol ve değerleri AB sembol ve değerleri lehine geride bırakı-

29

Page 30: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

yorlarsa, sermaye grupları arasında uluslararası sermayeden uluslar ötesisermaye kartellerine doğru bir gelişim vb. yaşanıyorsa, yeni gelişmeler devar demektir. Fakat bu yeni gelişmelerden hareketle “ulus ötesi imparator-luk” ya da “ultra emperyalizm”den söz edilemez. Çünkü bu yeni gelişme-lere rağmen belli başlı emperyalist güç merkezleri ve bunlar arasındakiçelişki ile çatışmalar da devam ediyor. ABD’nin Avrasya egemenlik strate-jisiyle birlikte emperyalistler arası çelişki ve çatışma eğilimi yeniden de-rinleşiyor. 11 Eylül 2001 saldırısının sıcaklığı ve Taliban rejiminin niteliğinedeniyle emperyalistler arasında Afganistan üzerinde sağlanan ittifakIrak’a saldırıda bozuldu, hatta yerini dolaylı bir çatışmaya bıraktı. İran’adönük bir askeri işgal ise emperyalistler arası doğrudan çatışma eğiliminide yeniden doğurabilir. Ancak Çin, Hindistan gibi pazarlarda ABD ve di-ğer emperyalist sermayenin büyüyen varlığı; tersinden de Çin ve Hindis-tan’ın ABD, AB, Rusya pazarlarına dönük büyüyen ihracatı; ayrıca ulusötesi şirket evlilikleriyle gerek X, Z emperyalist ülkede, gerekse bunlarınbir üçüncü ülkede büyüyen sermaye ortaklığı gibi gelişmeler, emperyalist-ler arası doğrudan bir çatışmayı frenliyor. Lenin döneminden farklı olarak,nükleer silahların varlığı nedeniyle emperyalistler arası bir savaşın kendi-leriyle birlikte insanlığı hatta yerküreyi bir bütün olarak tehdit altına al-ması gerçeği de emperyalistler arası doğrudan bir savaş ihtimalini zayıfla-tıyor, ama tümüyle ortadan kaldırmıyor.

Emperyalizm ile sömürge ve ezilen halklar arasındaki çelişki, klasiksömürgecilik sisteminin tasfiye edilmesiyle birlikte biçimsel olarak aşıl-mıştır. 21. yüzyıl başında dünya devriminin -istisnalar hariç- klasik sö-mürgeler sorunu diye bir sorunu artık yoktur. Fakat Güney’de kapıdan ko-vulmuş emperyalizmin bacadan tekrar eve dönmesiyle birlikte, emperya-lizm ile Asya, Afrika, L. Amerika halkları arasındaki çelişki de değişimeuğramıştır. Çelişkinin çıplak politik boyutu zayıflarken, ekonomik, sosyal,kültürel içeriğiyle toplumsal-sınıfsal yönü ön plana çıkmıştır. 20. yüzyılAsya, Afrika ulusal kurtuluş hareketlerinde devrimin belirleyici yönü (he-defi) olan ulusal bağımsızlık, 21. yüzyılda yerini ekonomik bağımsızlığıda hedefleyen toplumsal devrimlere bırakmıştır. Artık “Dünya işçi sınıfı veezilen halkları (ulusları) birleşiniz!” şiarı günümüzde geçerliliğini yitiriyor.Dünya çapında ulusal sorunun belirleyici olarak çözümlenmiş olması ne-deniyle bu şiarın yerine “Dünya işçi sınıfı ve sömürülen halkları birleşi-

30

Page 31: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

niz!”demek gerekiyor.Kuzey’de tarımın toplam GSMH’deki payının %3 ile %10’lara geriledi-

ği, işçi sınıfının müttefiği olan küçük ve orta köylülüğün sözü edilir birgüç olmaktan çıktığı, tarımda büyüyen teknolojik girdilerle tarım işçileri-nin bile nicel olarak zayıfladığı görülüyor.

Gerek ulusal bağımsızlık mücadelelerinin belirleyici olarak aşılması,gerekse kapitalizmin hem yatay hem de dikey olarak gelişmesiyle birlikteköylülük; tarım ve toprak burjuvazisi, orta ve küçük köylülük ile tarım iş-çileri biçiminde parçalanmıştır. Bu parçalanma bir süreç olarak devamediyor. Dolayısıyla Asya ve Afrika’da da genel işçi-köylü ittifakının zeminiortadan kalkıyor. Artık burjuvazinin önderlik edeceği siyasal devrimler ya-şanmayacağı gibi, -açık faşizm ya da askeri rejimler hariç tutulursa- bur-juvaziyle ittifakı içeren devrim stratejisi de hedeflenemez. Bunun yerineişçi-emekçi (yoksul) köylü ittifakı her ülkenin özgün koşullarında bürüne-ceği içerikle komünist hareket tarafından gündemleştirilmelidir.

YENİDEN YÖN ARAYAN TARİH VE ÖZGÜRLÜK, SOSYALİZM MÜCADELESİ

Reel sosyalizm yıkıldı, ancak sosyalizm yenilmedi. Sosyalizmin yenil-diği, “komünizmin tarihin hatası olduğu” iddiaları saçma ve dayanaksız-dır. Komünizm (ilk el komünizm) geçmişte insanlığın binlerce yıllık ger-çek eşitlik, özgürlük ve kardeşlik içerisinde yaşadığı düzenin adıdır. Tari-hin yanılgısı ya da insanlığın büyük sapması, ilk komünal toplumdan özelmülkiyetli, sınıflı sömürü düzenine yönelmesidir. İnsanlığın esas tarihi ha-tası ya da sapması budur ve insanlık binlerce yıldır, özellikle de son 150yıldır bu hatayı yeniden kökten düzeltmenin kavgasını veriyor. 21. yüzyıl-da tarih ile uygarlık yeniden yön ve içerik arayışındadır. İşçi-emekçi halk-lar ve komünist, devrimci, ilerici dinamikler yeniden yön arayan tariheiçerik katmanın kavgasını veriyor, bununla insanlık kendi tarihsel hatasınıköklü aşmayı hedefliyor.

19. ve 20. yüzyılda işçiler, sömürülenler, ezilen-sömürge halklar öz-gürlük ve sosyalizm uğruna büyük kavga verdiler, önemli devrimci değişi-me imza koydular. 19. yüzyıl tam olarak ne burjuva ne de proleter dev-rimler çağıdır. Burjuva devrimler çağından çıkış, proleter devrimler çağı-na geçiş sürecidir. 19. yüzyılın son çeyreğinde gerçekleşen Paris Komünü,

31

Page 32: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

bu geçişin bütün sorun ve sıkıntılarını ya da yükünü taşıdı ve ancak 71gün yaşayabildi.

20. yüzyıl proleter devrimler çağıdır. Dünya işçi sınıfı ve ezilen-sö-mürge halklar ayağa kalkmıştır. Avrupa işçi sınıfının yanı sıra Doğu halk-ları da özgürlük ve sosyalizm arayışındaydılar. Bütün bu dinamikler, 19.yüzyıl ve özellikle Paris Komünü’nden çıkarılan derslerle emperyalist-ka-pitalist sistemde ciddi gedikler açtılar, yer yer ölümcül darbeler indirdiler.Ancak 20. yüzyıl devrim dalgası ve devrimci dinamikleri, emperyalist-ka-pitalist sistemi dünya çapında nihai olarak aşamadı. Başta SSCB olmaküzere sosyalist rejimler, gelişmenin belli bir evresinde tıkandı ve yıkıldılar.

Özgürlük sorununu devlet çerçevesinde ortaya koyan liberal doktrinekarşı Marksizm, bu sorunu “devlet olmayan devlet” olarak geçiş devletiperspektifiyle, yani sınırları çok daha geniş bir ufukla ele aldı. Fakat sos-yalist rejimler teoride öngörülen “devletten devletsizliğe geçiş”i gerçek-leştiremediler; devlet adım adım sönümlenmek yerine, aksine güçlendi;dolayısıyla bürokrasi belası yıkımın esas nedenlerinden birisi oldu. Halkıniktidarı süreçte partinin iktidarına dönüştüğünden, parti egemen siyasetkültü aşılamadı.

Avrupa (Batı) merkezciliğini aşan Ekim Devrimi bir yanıyla da muaz-zam bir Doğu hamlesiydi, ancak genelde 20. yüzyıl devrimci dinamiği,özelde SSCB süreçte Batı modernizmini ve kalkınmacı ekonomi politiğiniaşamadı.

Reel sosyalizmin kapitalist sanayi uygarlığının enerji birimi olan fosilenerji kaynaklarını aşamaması, belli bir gelişme evresinden sonra tıkan-masının diğer nedenlerinden biridir. Fosil enerji kaynakları üzerinde ko-münizmin alt aşaması inşa edildi, ancak muazzam zenginliği gerekli kı-lan kültür egemen devletsiz komünist topluma geçilemezdi. Geçilemedi.

20. yüzyıl komünist hareketi yola çıkarken “her şey insan için” dedi;fakat sosyalist rejimler altında birey ve bireyin özgürlüğü kolektivizm,toplumsallık ve güçlü devlet kütlesi altında unutuldu, ezildi. Bireyin sos-yalist rejime yabancılaşması derinleşti, rejim sahipsiz ve savunmasız kala-rak yıkıldı. Çünkü her toplumsal dönüşüm; teknik ilerleme, iktisadi ve si-yasal sorun olduğu kadar ruhsal, zihinsel bir sorundur da. Dönüşüm veilerleme salt maddi öğelerle sınırlı olsaydı İsveç, İsviçre, Belçika intihar-larda dünyanın en ön sıralarında yer almazdı. Özgür ve manevi olarak

32

Page 33: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

zengin bireyin yaratılamaması yıkımın bir başka nedeniydi.Kökleri birkaç bin yıl gerilere dayanan özel mülkiyet ve sömürü düze-

ninin yarattığı siyasal, kültürel, maddi bağlılık, alışkanlık ve aidiyetler cid-di olarak yarıldı, ancak köklü ve nihai olarak aşılamadı. Bu görev 21.yüzyıl devrimlerinin ve devrimci dinamiklerinin omzuna bindi.

Bunların toplamında, 20. yüzyıl devrim dalgası geri çekildi, bu dalga-nın ürünü olan dinamikler tıkandı ya da dağıldılar ve belirleyici yönüylekapitalist sisteme yeniden evrildiler. Bu süreç devam ediyor. 20. yüzyıldevrimci dinamiği, dünya çapında emperyalist-kapitalist sanayi uygarlığıve onun modernist dokusunu nihai olarak aşamayınca yeniden ona evril-di. Bu süreçte 20.yy komünist hareketi ise belirleyici olarak yeni bir sos-yal demokrat harekete dönüştü, dönüşüyor.

2000’li yıllarda dünya komünist hareketi, öncelikle ciddi bir kopuşla20. yüzyılın gölgesinden çıkmayı hedeflemelidir. Tarihte her zaman kopuşile süreklilik yan yana gelişmiştir. Her kopuş aynı zamanda geçmişle gele-cek arasında köprü olarak sürekliliği de içerir. Bugün komünist hareket,Marksizm, bilimsel sosyalizm kuramını ve 20. yüzyılın göğe akın edendevrimci ruhunu temel alarak sürekliliği sağlamalı; ancak 20. yüzyıla öz-gü politik program, pratik mücadele tarzı ve önemlisi artık belirleyici yö-nüyle sol milliyetçi ya da liberal sol gibi yeni bir sosyal demokrat hareke-te dönüşen eski komünist yapıyla bağını kopararak da kopuşu gerçekleş-tirmelidir. 21.yy dünya komünist hareketi bu kopuş ve süreklilikle yeni-den şekillenecek, şekillenmelidir. Kuzey Kürdistan komünistleri olarak ko-puş ve sürekliliği bu bütünlük içerisinde geliştirmeyi hedefliyoruz.

21. yüzyılda sosyalizm arayışında, Marksizm ve bilimsel sosyalizm te-melinde teorik üretimin yenilenmesi çözümün birinci adımıdır; ikinciadım ise esas pratik mücadelenin, doğrudan eylemin katacağı yeni içerik-le olacaktır. Özellikle 20. yüzyıl sosyalizminin belirgin özelliği olan ko-lektivizm ve toplumsallıkla özgür bireyin organik bütünlüğünü gerçekleş-tirmek teorik ve pratik mücadelenin hedeflerinden biri olmalıdır. Bugünyeniden sosyalizm kavgasına yönelirken öncelikle insanın kendi zilletin-den kurtulması gerekiyor. İnsanın kurtuluşunun yalnızca iş, aş, barınmayı-salt bunlar olsa reel sosyalizm gerçekleştirmişti- değil, özgürlük, estetik,manevi zenginlik vb. daha fazla şeyi içerdiği bilinerek kavga geliştirilme-lidir. İnsanın özgürleşmesinin, öncelikle özel mülkiyete sahip olma duy-

33

Page 34: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

gusunun ve dolayısıyla kendine yabancılaşmasının aşılmasına bağlı oldu-ğu bilince çıkarılmalıdır.

Kapitalizm karşıtlığı bugün 20. yüzyıla oranla dünya çapında dahagüçlü ve derinden gelişiyor. Gerek salt kapitalizmin sonuçlarıyla sınırlı ta-vır alan STÖ, sosyal forum vb. dinamikler, gerekse sonuçlarıyla birliktekendisine de karşı tavır alan devrimci, komünist dinamikleriyle toplumsalçoğunluk bir biçimiyle kapitalizme karşı tavır alıyor. Başta işçi sınıfı ol-mak üzere ezilen, baskılanan sınıf ve tabakalar, her muhalif politik akımve yapı, kapitalizm karşıtı cephede giderek birleşiyor. Kapitalizm, tarihiboyunca hiç bu kadar derin ve çıplak sorgulanır olmamıştı.

Üretimde makineleşmenin sağladığı büyük imkanlara rağmen işsizli-ğin bir sosyal felaket olarak büyümesinin yarattığı öfke; emperyalist tarımtekellerinin yıkıcı politikalarına karşı tarım emekçilerinden yükselen fer-yat; emperyalist meta ve kültür kuşatmasına karşı direnen yerelin içerikkattığı dinamikler; 20. yüzyılda emperyalist sömürgecilik zincirini kıranAsya, Afrika halklarının 21.yy’da toplumsal kurtuluş arayışları; vahşi kapi-talizme salt kimi reformlarla sosyal çehre kazandırma arayışında olanzengin sivil toplum örgütleri, sosyal forumlar ve nihayet kapitalizme karşıyeniden sosyalizm alternatifiyle mücadeleyi geliştiren dünya komünist ha-reketi... Bütün bu dinamiklerden her biri kendi perspektifinden yenidenyön arayışında olan tarihe içerik katmanın kavgasını veriyorlar. Çevreci,yerelci, reformcu anti-kapitalist yönelişlerden ulus-devleti küreselleşme-nin kurbanı gören ulusalcı anti-kapitalistlere ve nihayet kapitalizmi köklüaşmayı hedefleyen komünist dinamiğe varana kadar zengin farklılıklarıiçeren bir anti-kapitalist yelpaze gelişiyor. Kapitalist sistemin mağdurları,sömürülenleri olarak işçiler, işsizler, ezilenler, kadınlar, yani yeniden yönarayan tarihin gerçek özneleri olacak geniş halk yığınları kapitalist sistemiyeniden tehdit etmenin ötesinde onu aşmanın siyasal aktörleri olarak yer-lerini yeniden almaya hazırlanıyorlar. Eğer kapitalizm denilen toplumsalkanserden kurtulacaksa insanlık, bu kavganın temel dinamikleri olan çalı-şanların, özelde de ücretli çalışanların devrimci bilinç ve mücadele araç-larıyla buluşması gerekiyor.

Emperyalist stratejistler, özellikle burjuva ideologlar son yıllarda “me-deniyetler arası çatışma”, “tarihin sonu”, “ideolojilerin sonu” ve “impara-torluk” tezlerini ya da iddialarını ileri sürdüler. Daha doğarken çöken bu

34

Page 35: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

iddia ya da tezlerle bilinç ve hedef çarpıtmayı amaçlıyorlar. 21. yüzyıldaköklü mayalanarak gelişen anti-emperyalist, anti-kapitalist sınıflar savaşınımilliyetçilik ve din ekseninde halkların birbirlerini boğazlamalarıyla göl-gelemek, bastırmak istiyorlar. Dünya komünist hareketi bu çok yönlü ide-olojik saldırı karşısında halkları, ezilen ve sömürülen yığınları, devrimciideoloji ve politika ile donatarak bilinçlendirmeyi geliştirmelidir.

Devrimci değişim hedefinde iktidarın, egemenlerin bilincini, ideolojikbilinç hegemonyasını çözümlemek, kavramak ve eleştirmek kadar ezilen-lerin de bilincini çözümleyebilmek kaçınılmaz oluyor. Her emek sürecive her emekçinin bilinci kendiliğinden devrimci olamaz; gündelik çıkar-lar, fiili faydalar için direniş, direnenlerin bilincinin egemenlerin bilincin-den kopuşu anlamına gelmez. Bu anlamda insanın özgürlük hayali ile in-san olma bilinci arasındaki korelasyonu sağlamak, olmazsa olmaz bir so-rundur. Bu aynı zamanda sınıf bilinci ile insan olma bilincinin diyalektiği-dir. İnsanı salt iktisadi döngünün bir unsuru olarak gören anlayışı, insanınüretim süreci içerisindeki yerinden kaynaklı bağını diğer bütün bağ ve ai-diyetlerin otomatik belirleyeni gören kavrayışı aşacak devrimci irade vebilincin bütün mücadele araçlarıyla işçi-emekçi yığınlara taşınması gere-kir. Milli, dini, ailevi, yerel, sosyal bağ ve aidiyetlerini adım adım aşan, sı-nıfsal aidiyeti ve daha kapsayıcı olarak emekçi kardeşliği aidiyetini öneçıkaracak ve kavga içerisinde örecek bir bilinç taşıma ile yüz yüzeyiz.Başarının birinci koşulu bu devrimci bilinç mayalanmasını gerçekleştir-mektir. 21. yüzyıl devrimci dinamiğinin başarısının koşullarından bir di-ğeri ise 20. yüzyılı aynen tekrarlamaya kalkmadan emperyalist-kapitalistsisteme karşı Doğu ve Batı’nın ilerici, devrimci, komünist dinamiklerininenternasyonal mücadelesini yeni bir sentez ekseninde geliştirebilmektir.Doğu içine kapanmadan ve Batı karşısında dışlayıcı davranmadan kavga-nın birliğini yeniden hedeflemelidir. Ekim Devrimi, “sosyalizmi sadecegelişmiş kapitalist ülkeler kurabilir” iddiasına rağmen devrimlerin, özellik-le de politik devrimlerin ağırlık merkezini Doğu’ya taşıyarak Avrupa mer-kezciliğini yıkıp Batı merkezciliğini aşarken, Batı’nın dünya devrimindekidinamiğini ve rolünü küçümseyen ya da Doğu-Batı karşıtlığına prim ve-ren bir yönelişe girmeden yaptı. Lenin, Ekim Devrimi’yle Batı merkezcili-ğini aşarken, Doğu merkezciliğini doğuracak, Doğu’yu kutsayacak birideolojik-politik yönelime asla girmedi. Tersine Doğu ile Batı’nın devrim-

35

Page 36: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

ci dinamiklerinin ellerini tutarak kenetlemeyi hedefledi. Lenin’in bu yak-laşımı, “yerelden evrensele” perspektifini esas alan biz Kürdistanlı komü-nistlere bugün de ışık tutuyor.

DÜNYA KOMÜNİST PARTİSİ

Marks ve Engels zamanında Komünist Enternasyonal’in (Dünya Komü-nist Partisi’nin) ağırlık merkezi Avrupa’ydı; denilebilir ki Komünist Enter-nasyonal Avrupa merkezli doğup şekillendi. Ekim Devrimi ve ardındanSSCB’nin kuruluşuyla birlikte Komünist Enternasyonal’in ağırlık merkeziRusya’ya kaydı. Mao önderliğindeki Çin Komünist Partisi süreçte ayrı birmerkez yaratmaya yöneldi; kısmen etkili olsa da SBKP merkezli ÜçüncüEnternasyonal gerçeğini tümüyle aşamadı. Troçkist IV. Enternasyonal faali-yeti bir başka merkez olma arayışıydı ve fazlasıyla Avrupa merkezli birdokuya sahipti. L. Amerika’da özellikle 1960’lı yılların başında SBKP, ÇKPve Troçkist merkezli enternasyonale mesafeli davranan daha özgün birdeney yaşandı; sonraki yıllarda kıtadaki komünist partiler ağırlıkla giderekSBKP etkinliğindeki III. Enternasyonal’e yöneldilerse de L. Amerika dev-rimci hareketi yine de özgün duruşunu korudu.

Komünizm davası elbette sadece işçilerin sorunu değil, işçisiyle-emek-çisiyle genel olarak halkın, halkların sorunudur. Ayrıca 2000’li yılların ba-şında dünyaya bakıldığında, kapitalizmle birlikte işçi sınıfının oluşumu daartık tüm kıtalarda bir gerçeklik haline geldi. Dolayısıyla komünist partile-rin varlığı artık sadece Batı Avrupa’nın ya da Kuzey’in değil, dünyadakiher coğrafyanın bir gerçeğidir. 150 yıllık çağdaş komünist hareketin, özel-likle 20. yüzyıl komünist hareketinin ürünü olarak dev bir birikim oluştu.Artık deney sahibi “abi” komünist partilere ihtiyaç duyulmayacak kadarzengin bir birikimle yüz yüzedir komünist hareket. Deney sahibi “abi”partilerin önerilerde bulunup elinden tuttuğu genç ya da küçük komünistpartiler türünden ilişkiler, yerini eşitlerin ama gerçekten eşit kardeşlerinkarşılıklı zengin görüş, deney aktarımına ve eylem birliğine dayalı bir en-ternasyonal ilişkiye artık bırakmak zorundadır.

21.yy başında x ya da y komünist partisi merkezli komünist enternas-yonal kurulamaz, kurulsa dahi geçmiş III. Enternasyonal’in karikatürü bileolamayacaktır. Günümüz komünist partileri fikren yani ideolojik-teorikolarak dünyasal/evrensel, fakat politik kalkış noktası olarak yerel-ülkesel-

36

Page 37: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

bölgesel zeminlerde yeniden kurulmalı. Böylece x, y partisinin ya da x, ycoğrafyasındaki komünist hareketin oluşturacağı merkezin etrafında şekil-lenen, onun sadece birer alt seksiyonu olan partilerden oluşan enternas-yonal yerine, herkesin merkeze akış sağladığı ve merkezin organik birparçası olarak davranacağı yeni bir Dünya Komünist Partisi hedeflenmeli.

Sonuç olarak; I., II. ve III. Enternasyonalleri, üzerinde şekillenip büyü-dükleri ideolojik, siyasal, kültürel ve ekonomik ilişkiler toplamındaki ik-lim nedeniyle ağır eleştirmiyor, anlıyor, kavrıyoruz, ama değişen koşullar-da yeniden ve aynen tekrarlanamayacaklarına da inanıyoruz.

Kürdistan komünist hareketi olarak, dünya komünist hareketini yenibir enternasyonalin yaratılması için mücadele etmeye, bu yönde var olanmücadele ve çabaları ortaklaştırmaya ve özellikle her komünist partiyi yada gücü, bulunduğu yerel coğrafyada bu yönde somut pratik adımlar ge-liştirerek Dünya Komünist Partisi’ne kendi rengini taşımaya çağırıyoruz.Öyle ki Dünya Komünist Partisi’nin büyük okyanusuna Marksizm zemi-ninde her gücün kendi yerel ırmaklarını (farklılıklarını) taşımasıyla orga-nik birliği hedefleyelim!

Bu hedef gerçekleştirildiği oranda hem Marksizme yeniden yaratıcıkatkı gerçekleştirilecek hem de ideolojik alanda yeniden senteze varmadayol alınmış olunacaktır. Ancak o zaman Marksizme hem ciddi bir Doğuaşısı hem de Doğu-Batı sentezinde büyük adım olan Ekim Devrimi ve Le-ninizmi aynen tekrarlamak yerine yeniden üretilmesi gerçekleştirilerekAvrupa merkezcilik de nihai olarak yıkılabilir. Bu başarıldığı orandaMarksizmin ve komünizm davasının büyük okyanusuna (sentezine) Che,Mao, Troçky, R. Luxemburg, Gramci vb. önderlerin ve içerisinde yer al-dıkları sınıf mücadelesinin yerel, bölgesel, kıtasal renkleri taşınabilir. Bi-raz ondan, biraz bundan türünden eklektik birliğin ya da aritmetik topla-mın çok ötesinde yeni bir senteze (organik birliğe) varılabilir.

Kürdistan komünist hareketi, Dünya Komünist Partisi’ne giden yoldaKürdistan’ın dört parçasında komünist hareketin birliği yolunda atılacakher adımın, Ortadoğu’da komünist hareketin birliği ve dayanışması yolun-da bir hamle olacağına inanır.

Kürdistan komünist hareketi olarak, Marksizm ve Leninizmin yenidenyaratıcı üretiminde Arabi, Türki, Latin Amerikani, İtalyani, Hindistani vb.yorumuyla karşılıklı ilişki ve etkileşim içerisinde Kürdi/Kürdistani yorumu-

37

Page 38: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

nu başta bu bildirge ile olmak üzere hedefliyoruz. Bu, dünya çapında he-deflenen yeni senteze Kürdistan coğrafyasından özgün katılımdır.

Kürdistan komünist hareketi olarak, bu sorunla bağlantı içerisinde, Le-nin Marks’a/Marksizme nasıl yaklaştıysa, dünya komünist hareketi de Le-nin’e/Leninizme öyle yaklaşmalı diye çağrıda bulunuyoruz.

Ekim Devrimi ve Lenin’in yaşamını yitirmesinin üzerinden yüz yıla ya-kın bir zaman geçti. Lenin sonrası özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısındaneler gelişti, değişti, olgunlaştı? Bunlar derinlikli olarak analiz edilmeden,Ekim Devrimi ve Lenin’i aynen tekrarlamakla Marksizm ve Leninizmedogmatik yaklaşım aşılamaz. Marksizm ve Leninizme hiç yaratıcı katkı ol-madı mı? Oldu. Che ve yoldaşlarının L. Amerika’daki özgün arayışları,Mao’nun Çin devriminde sergilediği özgünlük, Gramci’nin kent merkezlitoplumda geliştirdiği özgün siyaset felsefesi vb. biliniyor. Yerel katkılar/gir-diler bakımından örnekler çoğaltılabilir, fakat hem sözü edilen kimi yerelkatkıların da giderek aşındığı/aşıldığı gerçeği var hem de özgün yerel kat-kıların ötesinde örgüt/örgütlenme teorisi başta olmak üzere evrensel yenikatkılar ihtiyaç olarak kendini dayatıyor.

Lenin gerçek bir siyaset dehasıydı. Geçmişe ve geleceğe bakışta, ko-puş ile sürekliliği bir bütünün parçaları olarak ele alıp bütünlüklü yaşa-mıştı. Lenin Marksizmi temel alırken sürekliliği, II. Enternasyonal’le yolla-rını ayırırken de kopuşu güncelleştirmiş ve yaratıcı yeniden üretimle ko-puş ile sürekliliğin köprüsü olabilmiştir. 21.yy başında dünya komünisthareketi, artık belirleyici gücüyle yeni bir sosyal demokrat harekete evri-len 20.yy komünist hareketiyle yollarını ayırarak kopuşu gerçekleştirmelive Marksizmi esas alıp ona yaratıcı yeniden katkı ile de sürekliliği sağla-malıdır. Ya sağlayacağız ve dağın arkasını yani 21.yy sosyalizminin bellibaşlı çizgilerini topluma net, anlaşılır ve ikna edici bir tarif ve devrimciruhla sunacağız ya da sanayi uygarlığının bunalımına dönüşen kapitaliz-min bunalımı kendisiyle birlikte insanlığı da yok oluşa sürükleyecektir.

20. yüzyıl komünist örgütlenmesi, dünya çapında devrimci değişimle-rin dinamiği oldu. Ancak başta Lenin’in partisi SBKP olmak üzere aynıkomünist örgütler/partiler ve yaratılmalarında belirleyici rol oynadıklarısosyalist rejimler, süreç içinde bürokratikleşen, donuklaşan halleriyle ken-dilerini tekrarlayan yapılara dönüştüler, iddia kaybına uğradılar, büzüşe-rek yıkıldılar.

38

Page 39: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

20. yüzyıl komünist örgütlenmesinin öne çıkan bir diğer özelliği; sü-reç içinde az ya da çok tüm komünist partilerde merkezler tanrı, genelsekreterler peygamber katına çıkarıldı. Bunu başka faktörlerle birlikte esasolarak katı merkeziyetçi yapılanma üretti. Komünist felsefe, ideoloji ve si-yasal hedeflerle bağdaşmayan bu özellik aşılamadı.

20. yüzyıl komünist örgütlenmesinde disiplin ile özgürlük dengesi, di-siplin içerisinde özgürlük üzerine kurulmuştu. Her şey insan ve insanınözgürlüğü için yapılmıştı, ama parti ve sosyalist rejimlerdeki katı disipli-nin sınırları içerisinde özgürlük yaşam alanı bulamayıp süreçte boğuldu.Dahası özgürlüğü boğan disiplinin kendisi de oksijensiz kaldığından ken-diliğinden çöktü. Gerçekten de çelik disiplinle örülmüş parti ve sosyalistdevletlerde, dev ordu ve istihbarat ağlarına rağmen rejimler kendiliğindenyıkıldılar. Yıkılmada başka faktörlerle birlikte örgüt dokusunda dışsal olandisiplinin de rolü vardır.

Benzer bir gelişme, örgüt işleyişinin bugün de vazgeçilmez ilkesi olandemokratik merkeziyetçi işleyişte yaşandı. Demokrasi ile merkeziyetçilikdengesi hep merkeziyetçilik esas alınarak kurulduğundan, demokrasi ya-şam alanı oluşturmakta zorlandı ve örgüt dokusu içerisinde sürekli küçül-dü.

20. yüzyıl komünist hareketi, özellikle de Lenin’in partisi başlangıçtadünyanın en demokratik örgütüydü. Komünist partiler “bürokratikleşece-ğim, merkezi tanrı katına çıkartacağım, halkın yerine partinin iktidarınıkuracağım…” diyerek yola çıkmadılar ama süreçte böyle oldular! Neden?Dünya komünist hareketi, 20. yüzyıl örgütlenmesinin teorisini ve pratiğinisorgulayarak bu sorunun yanıtını üretmekle yüz yüzedir.

Kürdistan komünist hareketi, başta Leninist örgüt modeli olmak üzere20. yüzyıl komünist örgütlenmesini anlıyor, kavrıyor, fakat gelişen, deği-şen, olgunlaşan dünya ve ülke koşullarında aynen tekrarlanmaması gerek-tiğini de belirtiyor.

Kürdistan komünist hareketi, dünya komünist hareketini Leninist örgütbaşta olmak üzere 20. yüzyıl komünist örgüt teorisini yaratıcı katkı ile ye-niden üretmeye çağırır. Daha somutta; partinin değil halkın iktidarını,parti işleyişinde doğrudan demokrasiyi ve kadrolardan öteye yapının de-mokratik işleyişini, merkezin yukarıdan aşağıya yerelleşmesi yerine yere-lin merkezileşmesini, disiplin içerisinde özgürlük yerine özgürlük içerisin-

39

Page 40: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

de disiplini ve bunların organik birliği olarak merkezde değil gövdedegüçlü örgüt/örgütlenme modelini evrensel ve özgün çizgileriyle yaratmagöreviyle yüz yüze olduğumuzu belirtir.

Emperyalizmin ve sermayenin son yıllarda artan yoğunlukla başvur-dukları “demokrasi, özgürlük” oyununu bozacak, emperyalizmin ve ser-mayenin artan saldırganlığı karşısında dinamik bir örgüt ve güçlü bir mer-keze geçmişten daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Güçlü merkez ama gücünüörgütün gövdesinde yoğunlaştıran ya da oradan alan bir merkez; güçlüama İngilizcedeki center, Kürtçedeki navend misali orta ya da gövdeyitemsil eden güçlü merkez; partide ideolojik, politik, felsefi güç ve biriki-mi sadece merkezde değil, asıl örgütün gövdesinde yoğunlaştıran bir ör-güt! Merkezin despotluğu kadar yerelin derebeyliğine karşı da bariyerolabilecek, gövdede güçlü komünist bir örgütlenme; dahası örgütün örgütyaratıcılarını (yani kendi örgütleyicilerini) örgütleyip esir alamayacağı,kendini sürekli aşan bir örgüt!

Örgüt bir yanıyla devrimci irade ve disiplin ise, disiplin içerisinde öz-gürlüğü esas alan 20. yüzyıl komünist örgütlenmesinin tersine 21. yüzyılkomünist hareketi özgürlük içerisinde disiplini esas alan; bununla disipli-ni örgüt işleyişinde ve kadro yapısında içselleştirilmiş bir doku haline ge-tirerek disiplini dışsal bir öğe olmaktan çıkartan, çıkartabilen; oluşturulanmerkezleri yukarıdan aşağıya doğru örgütlenerek yerelleşen 20. yüzyıldeneyimi olarak merkezin yerelleşmesinin tersine yereli her açıdan adımadım merkeze doğru büyüterek (merkezileştirerek) merkezde organik bir-liği sağlayan bir komünist örgütlenme! Bu örgüt, belli başlı çizgileriylebütünlük içerisinde gövdede güçlü bir örgüttür.

TOPLUMLARIN DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMÜNDE SANAT VE EDEBİYATIN İŞLEVİ

Kültür oldukça geniş bir kavram olup insanın maddi ve manevi yaşa-mının bütün alanlarını kapsar. Mimari kültürden giyim, yemek, ürün ye-tiştirmeye, din kültüründen siyasete varana kadar yaşamın tümünü içerir.Siyaset kültürü hariç tutulursa diğer kültürel alanlarda ideolojinin doğru-dan ya da çıplak yönlendiriciliği olmaz. Fakat dolaylı da olsa ideolojik,felsefi içeriği olmayan hiçbir kültürel alan yoktur.

“Sanat ve edebiyatın ideolojik mesajı olmaz” diyenler yanılgı içerisin-

40

Page 41: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

dedir. Sanat ve edebiyat ideoloji dışı değildir. Tarihte tüm büyük sanatçıve edebiyatçılar sınıflar arası çelişki ve çatışmaların derinleştiği, siyasal,sosyal, ekonomik kavganın şiddetlendiği toplumsal koşullardaki kavganıniçerisinde ve taraf olarak davrandıkları için büyük sanatçı, edebiyatçı ola-bilmişlerdir. Gorki, Tolstoy, V. Hugo, Neruda, Picasso, Cegerxwîn, Nazım,Ruhi Su, Yılmaz Güney vb. Bu büyük sanatçıların çoğunluğu aynı süreçte(Gorki, Picasso, Nazım, Cegerxwîn) komünist partisinin dolayısıyla siya-setin aktif yöneticileri ya da neferleridirler. Liberal, milliyetçi ya da komü-nist sanatçıların tümü edebiyat aracılığıyla ideolojik, siyasal mesajlarınıhalka taşımışlardır. Sanatlarıyla devrimci propagandayı ısıtıp renkleriniparlatarak halka iletmişlerdir.

İdeolojik-politik içerikten tümüyle yoksun bir sanat ve edebiyat yoktur,olamaz. Sanatla ideolojik, siyasal mesaj taşımaya “hayır” diyerek karşı çı-kanlar, sermaye ve onun rejimlerinin hizmetinde ideolojik bir tutum sergi-leyerek ideolojisizleşmeyi savunanlardır. Toplumsal sanattan uzaklaşanlar,eski sosyalist rejimlere, liderlerine ve genel olarak sosyalist değerlere sal-dırarak, “Bakın bunları nasıl da eleştiriyoruz!” diye sermayeye ve rejimle-rine mesaj veriyorlar.

1789 Fransız Burjuva Devrimi ve 1917 Ekim Sosyalist Devrimi baştaolmak üzere belli başlı tüm devrimlerde sanat, edebiyat, felsefe ve siyasetkarşılıklı birbirini etkileyerek hatta besleyerek gelişmişlerdir. Yani birbirin-den kopuk değil, geçişlidirler. 14. yüzyıldan başlayarak gelişen hüma-nizm, rönesans, reform, 18. yüzyıl aydınlanması ve nihayet 1789 BurjuvaDevrimi... Yani 1789 Burjuva Devrimi gökten zembille inmedi. Sanatın,edebiyatın ve felsefenin halkları uzun soluklu değişim-dönüşüme hazırla-yıcı işlevleri olmasaydı değişim-dönüşümde keskin virajı temsil eden top-lumsal devrimler olmazdı. Gerek 18. yüzyıl aydınlanmasının, gerek uzunyılları kapsayan Rus devrimci, hümanist, anarşist sanat, edebiyat ve felse-fesinin halkları değişime hazırlayan işlevini arkalamasaydı 1917 EkimDevrimi gerçekleşmezdi.

Toplumları uzun soluklu değişime hazırlamada sanat ve edebiyatın iş-levi belirleyiciyken, başka bir ifadeyle siyaset disiplininden daha etkiniken, keskin virajı temsil eden radikal siyasal-toplumsal değişimde/dev-rimde ise siyasetin işlevi belirleyicidir. Sanat-edebiyat ile siyaset geçişliolmalarına karşın, böylesine özgün işlevleri de vardır.

41

Page 42: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

Siyaset ile aydın ilişkisi tarih boyunca hep sorunlu olmuştur. Bu sorunşahıslardan ziyade sanat ile siyasetin özgün dokularından gelir. Sanat-edebiyat dinamiği olarak aydının, gerek özgün alanlarının gerekleri, ge-rekse özgürlüğüne düşkün yapısı ile siyasetin yapısından gelen sınırlama,disiplin ve daha başka sorunlar... Aydınların üretimine siyaset gözlüğü ilesınırlama getirmek, hele de parti adına sanatsal-edebi üretime dönük re-çete sunmak, aydının özerk üretim alanını daraltır ve bu yaklaşım yanlış-tır. Tersinden siyaset de aydının üretimi karşısında yanlış veya doğru demeözgürlüğüne sahip olabilmelidir.

Aydını tanımlamak zordur. Okumuş, diplomalı doktor, avukat hattaprofesör ünvanlı olmak ile aydın olmak farklı şeylerdir. Aydın olmak kav-ga adamı olmak demektir vurgusu da yetmiyor. Hitler, Mussolini, KenanEvren, Bush, Ahmedinejad vb. hizmetinde kavga veren sayısız akademis-yen, prof. ön takılı bilim adamı olmuştur. Bunlara burjuva aydın demekbile sorunludur. Olsa olsa bunlar gerici diplomalılar olurlar. Eğer bunlaraaydın denilirse, Tolstoy, Neruda, Nazım, Cegerxwîn vb. ile bu alandakisayısız adsız kahramana haksızlık edilmiş olur. Ta 14. yüzyılda

“Ben sanatçıyım geldim burayaMirlerin sesi var olduğu süreceNe kiliseye giderim ne de camiye” diyebilen Feqiyé Teyran’a haksızlık

edilmiş olur.Üniversitelerin giderek ‘bilgi süper marketi’ne, bilim insanlarının da

giderek ‘bilgi satış memuru’na dönüşmeye başladığı, sanat ve edebiyatalanındaki yaratıcılığın tüketim kültürünün bir parçası haline getirilerek ti-cari boyut kazandığı, büyük sermaye gruplarının kültürel kurumlarınınsponsorluğunu alamayan eserlerin topluma ulaşmada ciddi zorlandığı butarihi evrede ilerici, devrimci toplumsal nitelikli sanat-edebiyat dinamik-leri yaşam kavgası veriyor.

Kürdistan komünist hareketi bu koşullarda sanat dinamiklerini ve bualanda sorumluluk duygusuyla davranan herkesi;

Devlet patentli sanata ve sermaye gruplarının sponsorluğuna dayanansanat-edebiyat kuşatmasına karşı tavır almaya;

“Sanat sanat içindir” bakışını reddederek sanata yeniden ilerici, dev-rimci aşıyı gerçekleştirmeye;

Sanat-edebiyatta akıl ile duygunun, eleştirel çözümleme ile hayal gü-

42

Page 43: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

cünün sentezine dayanan devrimci romantizmi yeniden geliştirmeye;İşçileri, gençleri, emekçi kadın ve köylüleri rejime olduğu kadar kapi-

talist sömürü düzenine karşı da kışkırtan, sloganların ötesinde bu kışkırt-mayı sanatsal içerikle derinden işleyen toplumsal sanatı yeniden üretme-ye;

Kendi üretimini canlı yaşam içerisinde gerçekleştirmek yerine salt “ar-şivlerin talan edilmesi”ne dayandırılan post-modern edebiyata karşı tutumalarak, işçi-emekçi kökenli ya da emekçilerle kader birliğini kurmuş orga-nik aydın kuşağını geliştirip güçlendirmeye;

Kürdistan özgülünde Baba Tahir, Feqiyé Teyran, Ehmedé Xanî, Qadrî-can, Yılmaz Güney ve Cegerxwîn’lerin açtığı yolda yürümeye, onlarınulusal özgürlük ve sosyalizm ideallerini çağdaş içerikle sanat ve edebiyat-ta yeniden içselleştirmeye ÇAĞIRIR.

MEZOPOTAMYA, DOĞU-BATI UYGARLIĞI VE YENİ BİR SENTEZ ARAYIŞI

Dünya kültürünün beşiği ve ilk tanrısal inançların boy verdiği toprak-lar, genelde Büyük Doğu, özelde “Verimli Hilal”dir. Toprağı işlemek kül-türel üretimin ilk ve temel adımıysa, bu ilk adımı atan Mezopotamya vedaha kapsayıcı olarak da Doğu halklarıdır. Mezopotamya (Verimli Hilal)dünya uygarlığının ilk beşiğidir, kültür ve bilimin ilk filizlendiği coğrafya-dır.

İnsanlığın uygarlık yürüyüşünün birinci halkasını Antik Mezopotamya-Mısır; ikinci halkasını Antik Hint-Çin ve Maya-Aztek; üçüncü halkasınıise Yunan-Roma temsil eder. Antik Yunan-Roma uygarlığının gün ışığınaçıkması, Antik Mezopotamya-Mısır uygarlığından epey sonradır. Bir başkaaçıdan bakıldığında ana uygarlığı Mezopotamya-Mısır; Büyük Doğu veGüney uygarlığını Mezopotamya-Mısır, Hint-Çin, Maya-Aztek; Antik Batıuygarlığını ise Grek-Roma simgeler. Hem Büyük Doğu/Güney hem deBatı uygarlığı öncelikle Mezopotamya-Mısır’dan etkilenip beslenmiş, son-ra ikinci adımda karşılıklı geçişlerle birbirlerini etkileyip inşa etmişlerdir.Dicle-Fırat havzası ile Nil’in de aktığı Akdeniz havzası, tarihte halk-lar/toplumlar arası ortak kültür ve sentezin önemli odaklarıdır. Tarihte,Mezopotamya-Mısır, kültür ve bilimin ilk filizleriyle; Yunanistan, ilk felse-fe ve bilimsel çalışmalarıyla; Roma, daha çok savaş sanatı, hukuk ve mü-

43

Page 44: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

hendislikle özdeş anılmaktadır. Modern Batı ve genelde kapitalist sanayiuygarlığı esas aradığını Roma’da bulmuştu. Ve sanayi uygarlığının Batımerkezliliği de modernist disiplini de başka faktörlerle birlikte buradangelir. Zaten insanın başına ne geldiyse, birincisi özel mülkiyete geçiş,ikincisi ise Roma mühendisliğinin başat disiplin haline getirilmesindendir.

Kültürler, uygarlıklar tarih içerisinde geçişlidir, iç içe geçmiştir. Bakıl-dığında, hiçbiri homojen, katışıksız değil, hepsinin orijinal dokusu karşı-lıklı geçişlerle farklılaşarak, yekpare olmaktan çıkarak melezleşmiştir. Bumelezleşme ya da sentezleşmenin ilk adımı öncelikle Mezopotamya-Mısırarasında ve bunu takiple Mezopotamya-Mısır-Anadolu-Hindistan-Çin’deki(Büyük Doğu) uygarlıkların karşılıklı geçişlerle birbirlerini etkileyip inşaetmesiyle gerçekleşti.

Klasik Yunan-Roma felsefesi ile Mezopotamya-Mısır kültür ve bilimi(Doğu ile Batı) arasında tarihteki ilk büyük sentezleşme ise epey sonragerçekleşmiştir. Bu adım genel olarak Doğu’nun kültürü ile Batı felsefesi-nin ilk ciddi buluşmasıdır. Bu buluşmada ana zemini özelde Mezopotam-ya-Mısır, genelde ise Büyük Doğu uygarlığı oluşturur. Antik Yunan-Ro-ma’nın beslenip üzerinde yükseldiği uygarlık Büyük Doğu uygarlığıdır.Avrupa merkezli tarih disiplini Antik Yunan ve Roma’yı öne çıkarırken,Antik Mezopotamya, Mısır ve Büyük Doğu’yu sistemli bir biçimde göz ar-dı etmişlerdir.

Artık, Avrupa ile Asya (özellikle de Ortadoğu) yani Mezopotamya,Pers, Komagene, Mısır, Anadolu, Yunan, Roma’da kültür, bilim ve felsefegeçişli olup karşılıklı girdilerle birbirini tamamlayıp inşa etmişlerdir. Yu-nan uygarlığı içerisinde Mezopotamya-Pers uygarlığı; Mezopotamya-Persuygarlığı içerisinde Yunan; Roma uygarlığı içerisinde Mısır-Anadolu; Mı-sır-Anadolu uygarlığı içerisinde de Roma vardır. Daha kapsayıcı olarakkültür, bilim ve felsefe alanında Batı Doğu’yu, Doğu da Batı’yı içerir. Kül-türler, uygarlıklar tarih boyunca geçişli olmuşlardır. Bunun tipik örnekle-rinden biri olarak Roma İmparatorluğu’nun Asya’da doğulaşmasıdır.

Dinler de bu geçişin dışında kalamazlardı. Üç büyük semavi din olanMusevilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık da Verimli Hilal’de doğup gelişti-ler ve birbirinin devamı olarak geçişli olup üçü de tek tanrılı dine ilk ge-çişi temsil eden Zerdüşt’ten beslendiler.

Doğu-Batı ayrımı ya da karşıtlığı, özel mülkiyetin, sınıfların, sömürü-

44

Page 45: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

nün, baskı aracı olarak devletin ve dolayısıyla siyasetin tarih sahnesindeyer almasıyla paralel amaçlı geliştirilmiştir. Halen de geliştiriliyor.

Tarihte Doğu-Batı karşıtlığının belli başlı kilometre taşları; Med-Yunan-Pers savaşları, Hıristiyan-İslam ayrımı, Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıve ortaçağın bitişi, Batı’nın geliştirdiği sömürgecilik ve nihayet emperya-list-kapitalist Batı’nın sömürü ve hegemonya amacıyla Doğu’yu “öte-ki”leştirerek dışlamasıyla bunu doruğa vardırmasıdır.

Kürdistan komünist hareketi, 21. yüzyıl başında tarih ve uygarlığın ye-niden yön arayışında olduğunun altını çizer ve devrimci değişimden yanadinamikleri tarih ve uygarlığa yeniden içerik katma mücadelesine çağırır.Doğu-Batı uygarlığının “karşıt” olduğu ve “uygarlıklar arası çatışma” iddi-alarını, uygarlıklar sorununda Avrupa merkezli şekillenen çarpık tarih bi-lincinin ve demagojik, yanıltıcı propagandanın ürünü olarak görüp redde-der. Asıl çatışmanın kapitalizm ile insanlık arasında olduğunu belirtir. Gü-nümüzde emperyalist kalemşörlerin “uygarlıkların çatıştığı ve asla bağ-daşmayacağı” iddialarının, genelde Doğu’yu ve özelde İslam toplumlarınıyeniden “öteki”leştirmeyi, 21. yüzyıl başında köklü bir şekilde yenidenmayalanan sınıflar (ezenler ile ezilenler) arası mücadeleyi hedefindensaptırmayı amaçladığını belirtir. Ve bu hedef saptırmanın ana unsuru olanBatı merkezciliğini (maddiyatçı, bireyci, beyaz ırk ve Hıristiyan tahak-kümcülüğünü) tüm yönleriyle reddedip yığınlar nezdinde teşhir ederken,buna alternatif olarak öne çıkarılan Doğucu, Asyai, İslamcı anlayışları dareddeder.

Batı sömürgeci, fetihçi zihniyeti Doğu’yu hep araştırılacak, gözlemle-necek, beslenecek ve sömürülecek bir nesne olarak görüp kendine “şark-ta kuruculuk” misyonunu yükledi. Öncelikle bunu reddediyoruz. Tarihte,özellikle de yakın tarih olarak 20.yy’da Doğu ve Güneyli halklar kendi ta-rihlerinin özneleri olduklarını kanıtladılar. Batı emperyalizmine karşı kav-ga içerisinde kendilerini kurabileceklerini ispatladılar, yeniden bunu is-patlamaya hazırlanıyorlar. Kürdistan komünist hareketi, 21.yy’da yeni biruygarlık mücadelesinde Doğu ile Batı halklarının/toplumlarının karşılıklıgirdilerle kuruculuk rollerinin altını çizer, halkları bu uğurda mücadeleyeçağırır.

Kürdistan komünist hareketi, kapitalist sanayi uygarlığı ile birlikte Batımerkezciliğinin de aşılarak uygarlıklar arası çok yönlü ve özgür geçişlerle

45

Page 46: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

yeni bir senteze varılabileceğine ve ancak ana uygarlıkla barışık olarakDoğu-Batı sentezinin gelişebileceğine inanır. Yeni senteze giden yolun ye-ni Ekim Devrimlerinin yol açacağı sosyalizmle açılabileceğini ve süreçtekültür egemen komünist uygarlıkla derinleşebileceğini belirtir.

Kürtler de Ermeniler, Araplar ve Asuriler gibi Mezopotamya’nın yerle-şik halklarındandır. Kürt halkı ve Kürt halkının oluşum sürecinde karşılıklıetkileşim sürecinde bulunan halklar, Mezopotamya uygarlığının yaratıcıdinamikleridir. Özellikle Hurriler, Doğu ile Batı arasında kültürel köprüişlevleri nedeniyle tarihte önemli bir yere sahipler. Mezopotamya kültürü-nün Hitit, Filistin ve Fenike toplumlarına ve dolaylı olarak Yunan ile Batıdünyasına taşınmasında önemli rol oynadılar.

Tarihsel kökünü bir yandan ülkemizde Feqiyé Teyran’dan Cegerxwîn’euzanan yurtsever-emekçi-sosyalist damara, diğer yandan Marksizm ve bi-limsel sosyalizm kuramına dayandıran Kürdistan komünist hareketi, dün-yadaki köklü devrimci dönüşüm ile organik ilişki içerisinde Kürdistan’dadeğişimi hedefler.

46

Page 47: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

BölgemizKÜRDİSTAN VE ORTADOĞU’DA SINIRLAR HALKLARIN İRADESİNE RAĞMEN BELİRLENDİ

Kürdistan 1639 Kasr-ı Şirin Anlaşması’yla önce Osmanlı ve İran impa-ratorlukları arasında ikiye bölündü. Tarihteki bu ilk bölünmeden epeysonra I. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonunda dörde parçalanması gerçek-leştirildi. İngiltere ve Fransa ile bölgenin sömürgeci/ilhakçı devletleri, buikinci parçalanmanın esas sorumlularıdır.

İngiltere ile Fransa emperyalist devletleri sadece Kürdistan’ın değil, ge-nelde Ortadoğu özelde Arap coğrafyasında halkların iradesini hiçe saya-rak, tamamıyla kendi emperyal çıkarlarına ve güç dengelerine uygun yenisınırları harita üzerinde adeta cetvelle çizdiler. Bununla halklar/toplumlararası din ve etnik yapı farklılıklarını gerektiğinde kullanabilecek çelişkile-rin zeminini hazırladılar. Kürdistan ülkesi dörde bölünürken, Arap coğraf-yasında bağımlı 20 civarında işbirlikçilikten de öte kukla devletçikleroluşturuldu. Emperyalizm bütün bunlarla bölge halklarının kendi tarihle-rini kendilerinin yapabilme haklarını ellerinden almak istedi, halen debunda ısrar ediyor.

47

Page 48: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

II. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda Sovyet Kızıl Ordusu’nun desteğiylekurulan Mahabad Kürt Cumhuriyeti ve Azerbaycan Halk Cumhuriyeti(İran), Kızıl Ordu’nun ABD ve İngiltere tarafından verilen ültimatom sonu-cu çekilmesiyle yıkıldı. Bu yıkılışta asıl sorumlu İngiliz ve ABD emperya-lizmidir. Kürt/Kürdistan sorununda emperyalizmin günahları bunlarla sı-nırlı değil. Kürt halkına ağır bedellere mal olan 1975 Cezayir Anlaşma-sı’nda ve 1991’de Saddam rejiminin Kürt halkını kitlesel olarak zorla top-raklarından sürmesinde, ABD emperyalizminin izlediği siyaset de İran,Irak devletleri kadar sorumludur.

Kürdistan komünist hareketi, emperyalizmin bölgeye dönük yeni planve hesaplarını ancak halkların ve onların birleşik siyasal iradelerinin bo-zabileceğine inanır; Kürt halkının ve genelde Ortadoğu halklarının iradesidışında belirlenmiş coğrafik-siyasi haritayı tanımaz. Kürdistan’ın ve Kürthalkının birliğini tarihsel bir hak olarak görür. Kürdistan’ın parçaları ara-sında ulusal demokratik ve komünist hareketin politik dayanışmasının ge-liştirilmesini savunur.

21.YY’DA EMPERYALİSTLER ARASI EGEMENLİK KAVGASININ ALANI ASYA KITASI

Emperyalist güç merkezleri arasında pazar paylaşım kavgası yenidenkızışıyor. Bu kavganın esas alanı genelde Asya kıtası, özelde Ortado-ğu’dur. ABD-İngiliz emperyalist bloku 21.yy’da “Asya’ya hükmeden dün-yaya hükmeder” düsturuyla hareket ediyor. Asya dünya fosil enerji kay-naklarının ve nüfusunun büyük çoğunluğunu barındırıyor. Emperyalist-ka-pitalist düzenin yaşamsal bağlılığının bulunduğu fosil enerji kaynaklarının(petrol, doğalgaz vb.) genelde Asya, özelde Ortadoğu’da bulunması, ABDemperyalizminin önce Afganistan, ardından Irak’ta askeri işgale girişmesi-nin esas nedenidir. Amaç, enerji kaynakları ve hatlarının bulunduğu/geçti-ği coğrafyayı yeniden denetim altına almaktır. Amaç, bir kez daha varlığı-nı ve gücünü Batı’ya dayatan Asya’yı yeniden “kalıba sokmak”, denetle-mektir. Amaç, Rusya’yı kuşatmaktır. Amaç, kapitalist üretim ve tüketimibölgesel savaşlarla dengeye getirmektir. Çünkü savaş emperyalizm içinaynı zamanda “kamusal büyük projeler” işlevini de görür. Emperyalist-ka-pitalist sistem savaş olmadan yaşayamaz. Kapitalizm savaşla doğdu ve bü-yüdü. Ruhunda ve dokusunda savaş var. Nihayet amaç, “önleyici vuruş”

48

Page 49: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

taktiğiyle hem savaşın kendi ülkesinin sınırlarının çok ötesinde cereyanetmesini sağlamak hem de dünyada kaos, terör ve savaş halini diri tutarakasıl dipten gelen sınıflar savaşını, mülksüzlerin mülklülere karşı savaşınıgölgelemektir. Asya’ya, Ortadoğu’ya “demokrasi, özgürlük” götürme pro-pagandası ise sadece işgal siyasetinin örtüleridir.

ABD-İngiliz blokunun NATO’yu ısrarla Doğu’da üslenmeye kaydırmasıve Karadeniz, Güney Kafkasya ve Orta Asya’daki askeri, siyasi, ekonomikhamleleri Avrasya Stratejisi’nin ön adımlarıdır. ABD bu ön adımları daya-nak yaparak ve 11 Eylül 2001’in sağladığı lehte sıcak politik ortamı da fır-sat bilerek Afganistan’da, ardından Irak’ta açık işgale girişmiştir. İşgal ettiğibu ülkelerden kolu-kanadı kırılmadan çıkabilirse işgal sırası başka ülkele-re gelecektir.

Emperyalizmin dostu-düşmanı yok, çıkarları var ve çıkarlarına göredost ile düşman değişkenlik gösterir. ABD emperyalizmi Kürt halkının veArap halkının “özgürlüğü” için değil, kendi çıkarları için Irak’ı işgal et-miştir. ABD’nin gerek dünya çapında, gerekse de Irak ve Ortadoğu’da ge-liştirdiği savaş, işgal ve tankların gücüyle “özgürlük” ,”istikrar” ihraç etmestratejisinin açmazları derinleşiyor, 20. yüzyıl Almanya’sının konumunadüşmesinin verileri güçleniyor.

Kürdistan komünist hareketi, ABD emperyalizmini Kürt halkının “dos-tu” olarak görüp propaganda edenleri uyarmayı görev bilir ve emperyalistABD’nin ipiyle kuyuya inilemeyeceğinin altını çizer. Kürt ulusal hareketi-ni emperyalizme karşı dinamik tutum almaya çağırır.

Kürdistan komünist hareketi, Ortadoğu’ya sadece Kürt halkının gözüve çıkarlarından hareketle bakmaz. Arap, Fars, Azeri, Türk, Ermeni, Çer-kes vb. halkların çıkarlarını, Kürt halkının çıkarlarıyla bütünlüklü olarakgörür ve savunur.

Kürdistan komünist hareketi, genel olarak Kürt ulusal demokratik di-namiğinin Ortadoğu çapında büyük bir değişim potansiyeli barındırdığınainanır. Bu potansiyelin emperyalist siyasetin bölgedeki yedek gücü halinegelmesini önlemenin Kürdistan ve bölge komünist, devrimci, ilerici siya-setinin görev ve sorumluluğu olduğunun altını çizer. Kürt değişim potan-siyelini Kürt halkının ulusal özgürlük-sosyalizm mücadelesinin ve bölgehalklarını demokrasi-sosyalizm kavgasının dinamiği haline getirmek içinherkesi göreve çağırır.

49

Page 50: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

‘MİLLİ YARAR’ SİYASETİ SÜREKLİ DÜŞMAN ÜRETİR

Her ulus, hatta devletle sınırları çizilmiş her coğrafya, kendi “milli ta-rihi”ni yazıp öne çıkardı. Her “milli tarih” illa ki az ya da çok komşuhalkların, ulusların, coğrafyaların kültürel, siyasal, bilimsel değerlerini (ta-rihlerini) kendisine mal ederek yazıldı, halen de yazılıyor. Her “milli ta-rih” kendini yazmakla kalmaz, “kendim” diye yazılan tarihte başkalarınındeğerlerini kendine mal eder. Bu kendine mal etmede, başta Ortadoğu veAkdeniz havzasında tarih boyunca kültürlerin geçişli olmasının rolününyanı sıra esasen milliyetçiliği bayraklaştıran “milli yarar” siyaseti belirleyi-ci rol oynamıştır. Bunu en kapsayıcı olarak da Avrupalı burjuva tarihçilerdünya tarihini Avrupa merkezci perspektifle yazmakla gerçekleştirdiler.

“Milli yarar” eksenli bir siyasetle ne dünyanın ne de Ortadoğu’nun so-runlarına halklar lehine bir çözüm getirilemez. Çünkü her devletin, herulusun “milli çıkarları”, başta komşuları olmak üzere bir başka devletinya da ulusun/ulusların “milli çıkarları”nı az ya da çok mutlaka zedeler.Devletler ya da uluslar arasında son 200 yıldır devam eden kanlı boğaz-laşmaların asıl nedeni herkesin kendi “milli çıkarları”nı komşularının vebaşkalarının “milli çıkarları” aleyhine genişletme arayışıdır. Bu “milli ya-rar” eksenli siyaset dost değil düşman üretir ve milliyetçi propaganda ile“düşman”ı yığınların zihninde sürekli diri tutmayı amaçlar. Şovenizm ola-rak etnik merkezcilik, “öteki”ne bakışın ya da “ötekileştirme”nin temelkoşuludur. Milli yarar siyasetinin doğası gereği dost değil düşman üretme-si buradan gelir.

Türkiye, İran gibi rejimler “milli yarar” gerekçesiyle Kürt ulusunu vediğer ulus ile ulusal azınlıkları baskı altında tutar; Ermeni katliamı “milliyarar” siyaseti gereğince yapılır; İngiltere, Fransa “milli çıkarları” için As-ya ve Afrika’yı sömürgeleştirir; ABD “milli çıkarları” için Irak’ta kanlı birişgale girişir; Irak ile İran yine karşılıklı “milli çıkarları” için 8 yıl birbirle-riyle savaşırlar!..

Son yüz yıldır Ortadoğu’da “milli siyaset”in gereği olarak halklar birbi-rine boğazlatıldı. Sonuç: Çözüm değil, her defasında çözümsüzlük derin-leşti. Herkesin “milli yarar” temelinde geliştirdiği siyaset halklara, toplum-lara barış, demokrasi ve özgürlük değil, yoksulluk, gerici dikta rejimleri

50

Page 51: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

altında ağır siyasi baskılar ve sonu gelmeyen savaşlar üretti, üretiyor.Ortadoğu’da nasıl ki “milli yarar” siyaseti çözüm getirmiyorsa, dini re-

feranslı siyasal projeler ve esas olarak şeriat düzeni de halkların, toplum-ların sorunlarını çözme ve halklar arası büyük kardeşliği yaratma gücün-den ve felsefesinden yoksundur. Kendi içerisinde bile kökleri çok eskileredayanan ve günümüzde de devam eden Şia-Sünni ve daha bir dizi altmezhep ile tarikatlar arası kanlı kavgalarıyla bölünmüş İslam ve elbettesiyasal İslam coğrafyamızın sorunlarını çözemez. Özellikle emperyalist“Yeşil Kuşak” projesinin ürünü olan siyasal İslam ve dini referanslı rejim-ler, Batı emperyalizmine göbekten bağımlılıkları nedeniyle ayrıca yakıntarihte sürekli çözüm değil çözümsüzlük ürettiler.

Batı emperyalizminden medet ummak, Batı modernizmi ile onun kal-kınmacı ekonomik politikalarını kurtarıcı olarak görmek bir başka açmaz-dır. Batı emperyalizmi ile işbirliği siyasetinin halklara kurtuluşu getireme-yeceği, klasik sömürgecilikten günümüze kadar tarihte kanıtlanmıştır.

Kürdistan komünist hareketi, bu genel perspektifin ışığında, emperya-list, sömürgeci, ilhakçı şoven milliyetçilikle yani emperyal emelleri olanmilliyetçilik ile ulusal olarak var olma mücadelesi veren baskı altındakiezilen ulus milliyetçiliğini ilkesel olarak birbirinden ayırır. Emperyalizme,sömürgeci ve ilhakçı rejimlere karşı mücadele veren ezilen ulus milliyet-çiliğinin demokratik içeriğini önemser.

Kürdistan komünist hareketi, milliyetçiliği değil evrenselciliği, ulusungenel çıkarları yerine halkın/halkların çıkarlarını ve geleceğini, EhmedéXanî’nin vurgusuyla “Yeryüzünde bulunan bütün halkları cömertçe o sof-raya buyur etti.” yaklaşımını esas alır, çağdaş zeminlerde geliştirir. Ayağı-nın bastığı coğrafyadan (Kürdistan’dan) bölgeye ve dünyaya bütüncül ba-kar; halkların kardeşliğini ve geleceğin kültür egemen ikliminde halklarınbirbirleriyle özgürce ilişkilenmesini hedefler.

Kürdistan komünist hareketi, “Kişinin bir başkası tarafından sömürül-mesine son verildiği ölçüde bir ulusun bir başkası tarafından sömürülme-sine de son verilmiş olacaktır. Ulus içindeki sınıflar arası karşıtlığın kalk-ması ölçüsünde, bir ulusun bir başkasına düşmanlığı da son bulacaktır.”(Komünist Manifesto) perspektifini savunur. Stratejik olarak bunun kavga-sını verir.

51

Page 52: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

KürdistanTÜRKİYE REJİMİNİN ENTEGRASYON POLİTİKASI VE SONUÇLARI

Kuruluşunun iki temel özelliği olarak üniter ve şoven milliyetçiliğiesas alan Türkiye rejimi, başından beri “Türkiye’nin bölünmez birliği”nebağlı olmak kaydıyla Kürt ve Arap gibi Müslüman ulus ve ulusal azınlık-lardan gelme egemen sınıfların mülkiyet edinme haklarına klasik sömür-gelerden farklı olarak sınırlama ya da engelleme getirmemiştir. Bu yöneli-şinde birinci etken Türk burjuvazisinin zayıf oluşudur. İkincisi; Kürtlerbaşta olmak üzere farklı ulus ve azınlıklardan bir ulus yaratma (Türkleştir-me) amacıdır. Üçüncüsü; özel olarak Kürtler açısından Kürtlerin de Türk-ler gibi aynı dini inanca sahip olmalarıdır. Sonuç olarak; Kürdistan’daegemenliğini sürdürmek için salt zor ve baskı ile yetinmeyen Türkiye bur-juvazisi ve rejimi, kendi belirleyiciliğinde Kürdistan burjuvazisi ve ege-men sınıflarını uzlaşmaya çekmiştir.

52

Page 53: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

Türkiye rejimi, Türkleştirme hedefine bağlı olarak Kürdistan’ın Türki-ye’yle entegrasyonunu geliştirip güçlendirme siyasetinde entegrasyonunikiz kardeşi olarak asimilasyonu da planlı geliştirmiştir.

Kürdistan’ın yanı sıra Türkiye kentlerinde (özellikle liman kentlerinde)de ekonomik olarak yatırım, gelişme ve büyüme imkanları bulanKürt/Kürdistan burjuva sınıfı, doğuşundan itibaren Türkiye burjuvazisinebağlı ve onun bir bileşeni olarak gelişmiştir. Öyle ki Türk/Türkiye burjuva-zisinin belirleyiciliğinde her ulus ve ulusal azınlıklardan gelme burjuvala-rın oluşturduğu birliğin asıl harcı “vatan, millet, bayrak” değil, sınıfsal çı-karları olmuştur. Bu çıkar birliği bugün de devam ediyor. Kürdistan burju-vazisi sınıfsal çıkarları gereğince ekonomik olduğu kadar politik olarak daTürkiye rejiminin bir parçası haline gelmiştir. Çünkü üniter rejimin sınırla-rı içerisinde iktidarda söz sahibi olma imkanlarına kavuşan Kürt burjuva-zisi, TC Devleti’ni ve militarist yapısını kendi koruyucu gücü olarak gör-mektedir.

Kürt ulusunun çözümlenmemiş ulusal sorununa ve Kürtlerin varlığınınbile inkarına rağmen, Kürt burjuvazisi sınıf olarak ulusal niteliğini yitir-miş, istisnalar hariç ulusal özgürlük uğruna mücadeleden kopmuştur. Sı-nıfsal olduğu kadar ulusal bakımdan da saflarını belirlemiş, rejime ve ka-pitalizme karşı gelişen ve gelişecek olan mücadelenin karşısında sınıf kar-deşleri olan Türkiye burjuvazisi ile birlikte davranmaktadır. TC Devleti,Kürdistan’da Kürt halkı üzerinde ulusal baskı aygıtı olmasının yanı sıra iş-birlikçi Kürt burjuva ve egemen sınıflarının da işçi-emekçi yığınlar üzerin-deki sınıf baskısının ve sömürüsünün aracıdır.

Kürt egemen sınıflarının yanı sıra Kürt ve Kürdistanlı işçi ve emekçi yı-ğınların da gerek bir ekmek kapısının peşi sıra, gerekse savaş stratejisiçerçevesinde rejim tarafından silah zoruyla Türkiye kentlerine göç ettiril-meleri sonucunda İstanbul, İzmir, Çukurova, Antalya başta olmak üzereTürkiye kentlerinde ciddi bir Kürt azınlığı oluşmuştur. Öyle ki; toplamKürdistan’ın nüfusunun yarısı gibi bir oran Türkiye kentlerine yerleşmişbulunuyor. Bu durum Kürt halkının ulusal, kültürel ve demografik yapısı-nın parçalanması, bozulması gibi birçok olumsuzluğu barındırmanın yanısıra Türkiye ve Kürdistan arasında birleşik bir devrimin ciddi köprüsü yada ciddi iç perçini olmak gibi nesnel koşulları bakımından belli bir olum-luluğu da barındırmaktadır. Kürt, Türk ve diğer halklardan işçilerin, emek-

53

Page 54: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

çilerin sendikalar başta olmak üzere ortak ekonomik-mesleki yapılardayer almaları bilinçli bir yönelişten çok belirlenen nesnel koşulların yansı-masının sonucudur.

KUZEY KÜRDİSTAN’DA HAYATI KAPİTALİZM BELİRLİYOR

K. Kürdistan’da, artık hatta çoktandır ekonomik, sosyal ve kültürel ya-şamı belirleyen kapitalist üretim tarzıdır. Özellikle son 15 yılda kapita-lizm hem yatay hem de dikey olarak ciddi bir gelişme gösteriyor. Bu ge-lişmeyi tetikleyen iki temel öğe bulunuyor.

Birincisi; “sanayi taşıma hareketi” adı verilen ve sanayinin kapitalistmerkezlerden çevreye aktarılmasının bir parçası olarak Türkiye’nin de sa-nayiyi kendi merkezlerinden kendi çevre illerine yönlendirmesi yönünde-ki gelişmedir. Bu gelişmenin sonucunda Konya, Aydın, Denizli, Trakya veKürdistan’da Antep, Adıyaman, Maraş, Malatya’yı kapsayan coğrafyadahızlı bir sanayileşme yaşandı, yaşanıyor. Kürdistan’da anılan bu dört il, gi-derek birbiriyle ilişkilenen bir sanayi havzasına dönüşüyor.

İkincisi; Türkiye şoven üniter rejimi, entegrasyon ve asimilasyonu de-rinleştirmek amacıyla Antep’ten Erzurum’a uzanan sınır illerinde teşvikettiği kapitalist gelişmeyi, son yıllarda aynı amaçla iç Kürdistan’da da ger-çekleştiriyor. GAP çerçevesinde tarıma dayalı sanayileşme Urfa, Diyarba-kır, Mardin üçgeninde gelişme gösteriyor.

Sanayinin yanı sıra tarım ve hizmet sektöründe de artık belirleyiciolan kapitalizme özgü üretim-tüketim ilişkileridir. Kürdistan’da da parayave özel mülkiyete tapan bir toplumun yaratılması hedefiyle halk, ticarireklamın yaylım ateşi altına alınmıştır. Geliştirilen ticari reklam ve propa-ganda, burjuvazinin sınıfsal çıkarlarının halk tarafından içselleştirilmesiamacının yanı sıra rejimin asimilasyon politikasının da doğrudan ya dadolaylı taşıyıcısıdır.

Kapitalist gelişmenin kaçınılmaz bir sonucu olarak Kürdistan’da mo-dern sınıflar oluştu, oluşuyor. Kürt ulusu ezilen ulustur, ancak ulus kendiiçerisinde karşıt sınıf çıkarlarına sahip burjuvazi ile işçi sınıfının yanı sırayaygın ara tabakaları da barındırıyor. Köylülük parçalanmış; bir yandantarım ve toprak burjuvaları, diğer yandan yaygın tarım işçileri, yoksul köy-lülük, mevsimlik işçiler, küçük ve orta köylülük bulunuyor. Bu süreçte

54

Page 55: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

Kürdistan kentleri de hızla büyüyen işsizler/yoksullar kitlesiyle dolup taştı. Kapitalist gelişmenin bir başka sonucu da kadın ve çocuk emeğinin

gittikçe büyüyen oranda kentte ve tarımsal alanlarda üretime çekilmesidir.Sendikasız, sigortasız, sosyal haklardan yoksun kadın ve çocuk emeğiKürt/Kürdistan burjuvazisinin üzerinde en fazla artı değer sağladığı ücret-lilerdir. Özellikle ücretli kadın emeği tarımın yanı sıra sanayi, ticaret vehizmet sektöründe çalışan kitlenin bir bileşeni haline geliyor ve toplamücretli emek içindeki kadın ve çocuk emeği son yıllarda gittikçe büyüyor.Dinin, gelenek ve törelerin etkisine rağmen kadın, iş ve ekmek uğruna so-kağa, işe çıkmak zorunda bırakılıyor. Bu gelişme, ücretli çalışan kadınabir yandan ağır sorunlar yüklerken, diğer yandan ekonomik, sosyal ya-şamda biçimsel ya da sınırlı da olsa bireyselleşme, özgürleşme gibi ola-nakları da sunmaktadır.

Kentler özellikle son yıllarda hızla büyüdü, adeta insanla dolup taştı.Büyüyen kentleşme, bir yanıyla ekonomik, sosyal gelişmelerle paralel kır-dan kente göç olarak nüfus hareketlenmesinin, diğer yandan da Türkiyerejiminin silah zoruyla Kürdistan kırsalını boşaltarak insanları kentleresürmesinin ürünüdür. Sonuç: Kürdistan ve Türkiye kentleri kısa bir zamandilimi içerisinde sayısı milyonlarla ifade edilen Kürt/Kürdistanlı kırsal nü-fusla dolup taştı. Bu süreç kentlerin hızlı büyümesinden çok hızla köylü-leşmesine yol açtı. Çarpık kentleşme ya da kentlerin köylüleşmesi ulusaldemokratik ve komünist hareketi yeni ve köklü sorunlarla yüz yüze getir-di. Kentlerin sokak ve caddeleri işsizlerle, yoksullarla, seyyar satıcı ve di-lencilerle doldu. Fuhuş ve kadın ticareti, yozlaşma hızla arttı. Ayrıca biryandan lüks otomobil, cep telefonları, bilgisayarlar ve hatta özel helikop-terler, diğer yandan birden fazla eş, kan davaları ve işe kara çarşafıyla gi-den kadın görüntüleri çarpık kentleşme ve modernleşmenin manzaraları-dır. Bütün bu çarpık ve ağır sorunlarla birlikte kentler, Kürdistan’da nüfu-sun ve önemlisi ekonomik, sosyal, siyasal gelişme ile mücadelenin ve do-layısıyla artık Kürdistan devriminin çekim merkezleridir. Ama kentte ulu-sal özgürlük ve sosyalizm uğruna geliştirilecek mücadele aynı zamandaağır ve girift sorunlar da içeriyor.

Kürdistan’da başta burjuvazi ile işçi-emekçiler kitlesi arasında olmaküzere mevcut çelişki ve çatışmalar, emek ile sermaye arasındaki çelişki-den beslenmekte, onun etrafında gelişip şekillenmektedir. Daha kapsayıcı

55

Page 56: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

olarak çelişki ve çatışma burjuvazi ile işçi sınıfı, büyük mülk sahibi sınıf-lar ile mülksüzler, sömürenle sömürülen arasında gelişmektedir. Köklü biriç hesaplaşmayı halihazırda yaşamamış olan Kürt toplumunda gelecektekisınıflar arası hesaplaşma bu çelişki ve çatışmalar üzerinde gelişecektir.

Elbette kentteki işçi, emekçi, işsiz ve yoksul kitle neyi görüyorsa, neile (hangi maddi üretim ile) ilişki içerisindeyse onu algılar, algılayacaktır.Ancak bir de “ne verilirse…” sorunu var! Rejim ve burjuvazinin amaçlıve çok yönlü olarak yeni zeminlerde yığınları yeni bir kişilik (aslında yenikişiliksizlik), yeni bir benlik ve yeni aidiyetlerle düzene bağlama yöneliş-leri var. Sorun, Kürdistanlı komünistlerin, ilerici ve yurtseverlerin işçi-emekçi yığınlara ne vereceği, nasıl bir bilinçlenme ve örgütlenme gelişti-receğidir. Sorun, kapitalizmi, özel mülkiyet düzenini aşacak radikal köklüdeğişim hedefine bağlı siyasal mücadelenin geliştirilmesidir. Sorun, bütünçelişki ve sorunların kaynağı olan özel mülkiyet düzeninin toplumsal birdevrimle aşılmasıdır.

Kürdistan komünist hareketi, Kürdistan’da kapitalist sömürü düzenineson verecek olan toplumsal devrimi stratejik olarak hedefler, bu temel he-defe bağlı olarak reformlar uğruna mücadele eder. İşçilerin, işsizlerin,mülksüzlerin, emekçi köylülüğün ivedi ekonomik, sosyal talepleri uğrunamücadeleyi ve siyasal propagandayı geliştirir.

KÜRT SORUNU BİR ÜLKE VE ULUS SORUNUDUR

K. Kürdistan’ın siyasal statüsü sömürge ya da ilhak olarak ifade edil-sin, özü itibariyle Kürt ulusu ezilen bir ulustur. Kürt halkı tüm ulusal hak-larından yoksun bırakılmış, ulusal varlığına dönük TC rejiminin ret ve in-karı sürmektedir. TC rejimi ile Kürt halkı arasındaki ulusal çelişkinin başatsiyasal çelişki niteliğini koruması bu ret ve inkar politikasından kaynak-lanmaktadır. TC Devleti, Kürdistan üzerinde Osmanlı’dan devraldığı işgaliderinleştirerek süreçte askeri, idari ve siyasi egemenliğini geliştirmiştir. TCDevleti egemenliğini başından beri katliam, sürgün, zoraki kitlesel göç vebunlarla iç içe geliştirilen asimilasyonla sürdürüyor.

TC Devleti’nin Kürdistan üzerindeki egemenliği, ekonomik bakımdanKürdistan’ın Türkiye burjuvazisi için geniş bir iç pazar imkanları sunma-sıyla, zenginlik kaynaklarının talana ve yıkıma varana kadar sömürülme-

56

Page 57: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

siyle; politik bakımdan işgalci bir gücün baskıları altında halkın tüm ulu-sal haklarından yoksun bırakılmasıyla; sosyal bakımdan üst yapıda bilinç-li olarak yaşatılmak istenen aşiretçi ve feodal kalıntılarla; kültürel bakım-dan diri tutulan cehalet, gerilik, Kürt dili ve kültürü üzerindeki baskı veyaygın ulusal aşağılanma biçimleriyle varlığını sürdürmektedir. Tüm bun-larla şoven rejim, Kürt halkının ulusal-kültürel gelişimini durdurmayı, sü-reçte tümüyle eritmeyi hedeflemektedir. Ulusal özgürlüğün Kürt halkınınbaşat siyasal talebi olması, başta ana dille eğitim hakkı olmak üzere gün-cel ulusal taleplerin halkımızın ivedi talepleri özelliğini koruması buradangelir.

Kürdistan komünist hareketi, Kürt sorununu bir ülkenin kurtuluşu, ulu-sun özgürlüğü sorunu olarak görür ve çözümünün Kürdistan coğrafyasın-da bürüneceği biçimden bağımsız olarak özü itibariyle kendi ulusal dev-letini kurma hakkı olduğunun altını çizer. Bu temel tespitten hareketle,Kürt/Kürdistan sorununun Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısı ve “tekdevlet, tek millet, tek dil” dayatmasının sınırları içerisinde çözülemeyece-ğini belirtir.

Kürdistan komünist hareketi, Kürdistan’ın Kuzey parçasının ekonomik,sosyal, siyasal özgün durumundan hareketle, Türkiye’de devletin üniter,militarist, şoven yapısını aşmaya yönelik yaygın bir rejim muhalefetininvarlığı ortamında halkların ortak siyasal devrimini hedefler. Rejimi aşanortak siyasal devrimin, halkların eşit iki cumhuriyetli sosyalist federasyon-laşmasıyla taçlanmasını savunur. Ulusların kendi kaderini tayin hakkınınbürüneceği biçim olarak “bağımsızlık” mı, “federasyon” mu sorunununçözümü için tamamen özgür bir ortamda Kürt halkının onayına başvur-mayı, bu doğrultuda Kuzey Kürdistan’da referanduma gitmeyi temel ilkeolarak savunur. Ancak Kürdistan komünist hareketi esas olarak kendiniKuzey Kürdistan ulusal ve toplumsal devriminin geliştirilmesinden sorum-lu sayar; Türkiye’de genel bir devrimci durumun yokluğu ortamında Ku-zey Kürdistan’daki ulusal ve toplumsal muhalefetin Kürdistan’la sınırlı öz-gün bir iktidarlaşmayla sonuçlanması sürecine öncülük etmeye çalışır.Bağımsız gelişecek sürecin emek eksenli bir nitelik kazanması için bütüngücünü ortaya koyar.

Salt ulusal boyutuyla Kürt sorunu, kapitalist üretim ve sömürü ilişkile-rinde köklü bir değişim olmadan da çözümlenebilir. Bunun sayısız örneği

57

Page 58: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

var ve özgülümüzü doğrudan ilgilendiren örnek Güney Kürdistan’dır. Ko-münistlerin dışındaki ulusal demokratik güçlerin salt ulusal demokratikçözümü içeren arayışları genelde bu doğrultudadır.

Kürdistan komünist hareketi, rejimin ve kapitalist sistemin sınırları içe-risinde ulusal sorunun burjuva demokratik çözümünü de, temel stratejikhedefine bağlı olarak savunur. Bu savunusunu “demokratik federasyon veazınlık hakları”nı içeren siyasal bir tezle güncelleştirir; tüm ulusal demok-ratik ve komünist yapıların, aydınların ve emekçi halkın, arkasında durupuğruna mücadele edeceği pratik-politik bir hedef haline getirmek içinmücadele eder. Kürdistan’da birleşik bir siyasal iradenin yaratılmasını sa-vunur; bu iradenin bürüneceği politik ve örgütsel biçim olarak da komü-nistlerden milliyetçi demokrat, liberal, yurtsever İslamcı parti, güç ve bi-reylere varana kadar herkesi tek bir siyasi şemsiye (platform, ulusal cep-he, ulusal kongre vb.) altında birleştirecek kalıcı bir siyasal yapılanmanınkurulması için mücadeleyi geliştirir.

ULUSAL AZINLIKLAR SORUNU

Kuzey Kürdistan’daki Arap, Ermeni, Çerkes, Asuri gibi ulusal azınlıklarda Kürt halkıyla birlikte Türkiye rejimi tarafından baskı altına alınmışlar-dır. Bu halklar tüm ulusal, kültürel haklarından yoksun bırakılarak, zorakiasimilasyonla eritilmeye çalışılıyor. Kuzey Kürdistan’da özellikle sınır ille-rinde ciddi bir Türk ulusal azınlığı da bulunmaktadır. Kürdistan’daki Türkulusal azınlığının ulusal yönde sorunları yoktur, sınıfsal bakımdan Kürthalkıyla aynı sınıfsal baskı ve sömürü altındadır.

Orta Anadolu’da çok önceden Kürdistan’dan göç etmiş ya da zorla kit-lesel göç sonucu kimi ilçe ve bölgelerde nüfusun çoğunluğunu oluşturanbir Kürt ulusal azınlığı oluşmuştur. İç Anadolu’daki Kürt ulusal azınlığıulusal haklarından yoksun, ağır bir asimilasyon altındadır.

Türkiye’nin metropolleri başta olmak üzere hemen hemen belli başlıtüm kentlerinde az ya da çok belli bir Kürt nüfusu bulunmaktadır. İstan-bul, İzmir, Çukurova, Antalya gibi metropol kentler milyonlarca Kürt/Kür-distanlıyı barındırıyor. Buralardaki Kürt ulusal azınlığı sınıfsal bakımdanTürk ve diğer halklardan gelme emekçilerle aynı kaderi paylaşırken, ulu-sal bakımdan dilleri ve ulusal kültürleri başta olmak üzere ulusal yokoluşla yüz yüzedirler.

58

Page 59: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

Kürdistan komünist hareketi, Kuzey Kürdistan’daki Çerkes, Ermeni,Arap, Asuri ve Türk ulusal azınlıkların kaderlerinin Kürt halkının kaderiyleiç içe geçtiğini belirtir. Ulusal azınlıklardan işçi-emekçi yığınları Kürdis-tan devrimini gerçekleştirmek için Kürt işçi-emekçileriyle birlikte örgüt-lenme ve mücadeleye çağırır. Ulusal azınlıkların özgür Kürdistan’da ken-dilerini ulusal, kültürel bakımdan özgürce ifade etmelerinin ve örgütlen-me haklarının güvence altına alınacağını ilan eder.

İç Anadolu ve Türkiye metropollerindeki Kürt ulusal azınlığın ulusal-kültürel haklarını savunur, nihai kurtuluşlarının Türkiye işçi-emekçi halk-larının demokrasi ve sosyalizm kavgasıyla gerçekleşeceğini belirtir.

Avrupa’daki Kürt kitlesinin ulusal, kültürel ve sosyal haklarının gelişti-rilmesi uğruna mücadele eder.

Kürdistan komünist hareketi, Kuzey Kürdistan ve Türkiye’deki ulusalazınlıklara ilişkin temel bir diğer yaklaşım olarak belirli bir coğrafyada(kent, ilçe, köy vb.) nüfusun çoğunluğunu oluşturan ulusal azınlıklaracoğrafik özerkliği esas alır ve bu temelde çözüm geliştirir.

DİN VE DİNİ AZINLIKLAR

Din de bütün bilinç biçimleri gibi maddi dünyanın insan bilincindekiyansımasıdır. Sınıflı toplumlarda ağır yaşam koşulları altında çaresizleşen,yalnızlaşan bireyin güvenli liman olarak görüp kavradığı ya da kendisinekavratılan göğe (tanrıya) sığınmasıdır din. Dinin, esasen ezilen, baskılanıpçaresizliğe itilen yığınların bilinç ve eğilimleri üzerinde etkisi de buradankaynaklanır. İslam’ın da durumdan vazife çıkarıp kendisini iki dünya ara-sında taşıyıcı köprü olarak bireye/topluma sunması bundan dolayıdır.

Gerçekte “öteki dünya”, bu dünyanın yani maddi dünyanın bir yansı-masının ürünü olduğundan, maddi (gerçek) dünyadaki değişen ekonomik,sosyal, kültürel, koşullara paralel din/dinler de açık ya da örtük olarak de-ğişime uğrarlar. Peş peşe üç tek tanrılı dinin ilan edilmesi ve yüzyıllardanbu yana her üç dinin de içtihatlarla evrimini sürdürmesi, dinin değişenkoşullara ayak uydurmasıdır. Son semavi din olarak İslam da bu değişimeayak uydurmaya çalışmıştır. İlk çıkışında ticareti kutsayan İslam, günü-müzde ise serbest piyasa ve hatta neo-liberal ekonomi politikaları onayla-yarak, değişen koşullara uygun özel mülkiyet edinmeyi onaylıyor, kutsu-yor ve koruyor. Din, özgülümüzde İslam, görünürde manevi dünyayla

59

Page 60: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

maddi dünya arasında düzenleyici işlevle toplumun karşısına çıkar amaözünde ya da esasında dinin tüm uğraş alanı ya da düzenleyici misyonutamamıyla maddi dünyada yaşayan insanın ekonomik, sosyal, siyasal vekültürel yaşamının düzenlenmesiyle ilgilidir. Din “manevi” dünya ile ilgilisöz söyler, fakat “maddi” dünya ile ilgili iş yapar. İslam anayasası olarakşeriat, tam da bunları işler.

Komünistler, dini inancı kendisi ile tanrı arasındaki ilişkiyle sınırlı tu-tan ve sahip olduğu dini inancı başkasının üzerinde sömürü ya da ege-menlik aracı olarak kullanmayan birey ya da halkı dini inancından dolayıhedef almaz; tersine kazanmaya, rejime ve sömürü düzenine karşı örgütlümücadeleye çekmeye çalışır. Halkın üzerinde siyasal dinin etkisini zayıf-latmanın ve önemlisi siyasal tercihinde etkili olmasını engellemenin yolu;işçi-emekçi yığınları çaresizliğe iten, yalnızlaştıran kuşatmayı aşması, an-cak salt isteyen, öneren, pasif beklenti içerisine giren edilgen konumdançıkarak taleplerinin, hedeflerinin ve tarihinin yaratıcısı olacak dinamik birsiyasal özne olabilmesinden geçer. Burada hedefimiz, dini inanca sahipgeniş halk yığınlarını şoven rejime ve sömürü düzenine karşı talep ve he-deflerinin dinamik öznesi haline getirebilmektir.

Kürdistan komünist hareketi, din ve vicdan özgürlüğü sorununda buyaklaşımdan hareketle temel bir ilke olarak seküler yaklaşımı esas alır. Butemel yaklaşımdan hareketle, devletin kendisini bütün din, mezhep veinançlardan ayırarak hepsine eşit uzaklıkta durmasını savunur. ŞeriatçılığıTürk milliyetçiliğiyle, Türkçülüğü şeriatçı yaklaşımla dengeleyen “ümmetkardeşliği” adı altında Türkleştirmeyi açık ve örtük olarak savunan şoven,gerici İslami hareketleri, özünde burjuva şoven siyasetin farklı bir versiyo-nu olarak görür, karşı tutum alır. Fakat demokratik İslami yapı ve hareket-leri emperyalizme karşı halkların kardeşliği, TC’nin üniter yapısına karşıKürt halkının ve ulusal azınlıkların ulusal özgürlüğü, sömürü düzeni kapi-talizme karşı adil, eşitlikçi bir düzen uğruna birlikte mücadeleye çağırır.

Osmanlı Devleti’nin son yıllarında İttihat ve Terakki iktidarının plan-lı/amaçlı geliştirdiği Türkleştirme-Müslümanlaştırma siyaseti, TC Devletitarafından da günümüze kadar sistemli uygulanmıştır. Müslüman olmayanhalkların İslamlaştırılması, Alevilerin ise Sünnileştirilmesi derinleştirilerekgünümüzde de sürdürülüyor.

Kürdistan komünist hareketi, Süryani, Alevi, Êzidi, Keldani, Hıristiyan

60

Page 61: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

dini azınlıklar üzerindeki baskıların kaldırılarak kendilerini özgürce ifadeetmeleri için koşulların yaratılması yönünde mücadele eder. Dini azınlık-ları, kendilerine dayatılan Türkleştirme-İslamlaştırma-Sünnileştirme siyase-tine karşı demokratik direnç geliştirmeye, Kürdistan’da halkların ve farklıdini inanca sahip toplulukların gerçek kardeşliğini ve özgürce birlikte ya-şamalarını içerecek olan enternasyonalist kültürü geliştirip güçlendirmedeKürt işçi ve emekçileriyle birlikte mücadele etmeye ve örgütlenmeye ça-ğırır.

EZİLEN CİNSİYET OLARAK KADININ KURTULUŞU

Tarihte kadın sorunu ya da dişi cinsin büyük ve ilk tarihi bozgunu, in-sanın insanı sömürmeye ve baskı altına almaya başladığı sınıflı toplumageçişle başladı. Sınıfsız toplumdan sınıflı topluma geçişle birlikte ikili,hatta ulusal baskıların yaşandığı yerde üçlü baskılara maruz kalanların enbaşında kadın gelir. Ama köleleştirme, serfleştirme ve nihayet özgür köleolarak işçileşme sadece kadına özgü değil, kadınıyla erkeğiyle ezilen sı-nıflara özgüdür. Anaerkil (sınıfsız) toplumdan sınıflı topluma geçişten gü-nümüze değin toplumlar değişmiş, ama bu sınıflı toplumlarda ezilen cinsolarak kadın sorunu hem özgün konumunu korumuş hem de köle, serf,işçi kadın olarak her sınıflı toplumun ürettiği baskı, eşitsizlik ve sömürüilişkileri içerisinde güncel varlığını ayrıca sürdürmüştür. Yani erkek ile bir-likte aynı hatta daha ağır sınıfsal sömürü ve baskıyı yaşarken, aynı süreçteerkek egemen toplumda ezilen cins olarak kadın özgün bir baskıya damaruz bırakılmıştır.

Kapitalizm, kadını üretim sürecine çekerek serbest piyasa düzenininbir unsuru haline getirir. Kapitalizmin ucuz iş gücü ihtiyacıyla paralel ola-rak kadın çok önceden çalışma hayatına çekilmesine karşın, siyasal hak-lar başta olmak üzere genelde kadın haklarının elde edildiği dönem19.yy sonları ile 20.yy’dır. Özellikle 20.yy’da kadın seçme-seçilme haklarıbaşta olmak üzere siyasal, sosyal ve hukuki haklar elde etmiştir. Yani ka-dının görevlerinin yanı sıra haklarının da olduğunun kabul görüp yasalar-la güvenceye alındığı dönem esas 20.yy’dır. Fransız feminist hareketininöncülerinden Marie Gouges (1755-1793) çok önceden “Kadının darağa-cına çıkmaya hakkı olduğuna göre meclis kürsüsüne çıkmaya da (yargıç-lar kuruluna yükselmeye de) hakkı olmalı.” dediyse de kadın ancak

61

Page 62: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

20.yy’da bu hakları elde edebilmiştir. Hangi açıdan bakarsak bakalım, kadının tarihsel yenilgisi, yani ezilen

cins konumuna düşürülmesi, özel mülkiyete dayanan sınıflı topluma ge-çişle başlar. Sınıflı toplumların son halkası kapitalist düzende de, arkalan-mış tarihte büyük bedeller ödenerek kat edilen ilerlemelere rağmen buyenilgi halen aşılmış değil.

Uygarlığın ilk yeşerdiği coğrafya olan Mezopotamya, kadının tarihteilk kez ezilen cins konumuna düşürüldüğü ya da bunun ilk ön adımları-nın atıldığı coğrafyadır aynı zamanda. İlk hayvancılık ve tarımın, yani ilkyerleşik yaşamın ve ilk sınıfsız toplumdan ilk sınıflı topluma geçişin, da-hası üç büyük semavi dinin de beslendiği ilk tek tanrılı din olarak Zer-düştlük’ün oluştuğu coğrafyadır.

Zerdüşt dini, sınıfsız toplumdan sınıflı topluma, devletsizlikten devle-te, çok tanrılı dinden tek tanrılı dine geçişin özelliklerini taşır. Zerdüşt di-ni, sınıfsız toplumun, devletsiz özgür toplulukların ve çok tanrılılığın öğe-lerini barındırır ama yüzü sınıflı topluma, devlete ve tek tanrılı dine dö-nük olup esas bunun öğelerini içerir.

Dinde Zerdüşt ile başlayan kadının aşağılanması ve erkeğe göre taliduruma düşürülmesi, Yahudilik ve izleyen diğer semavi dinler (Hıristiyan-lık, İslamiyet) ile devam eder. Semavi dinlerin ortak özelliği: Erkek ege-men sınıflı toplumu kutsar; dahası erkeği ailenin ve mülkiyetin sahibi ya-par; kadının işlevini ise evinin işlerini yapmakla ve çocuk doğurmakla sı-nırlandırır. Kısır kadının terkinin Musa’nın kitabının emri olması buradangelir. Sonuçta ne Mısır’da firavunların köleler üzerindeki zulmünden ka-çan Yahudi halkına öncülük eden Musa’nın kimi reform çabaları, neİsa’nın kimi feminizan ve yer yer ilk el komünal toplumdan sarkan kimikomünizan-anarşizan eğilimleri, ne de Muhammed’in “cennet analarınayağının altındadır” vurgusu, kadının ikincil ve tabi olma konumundaciddi ve kalıcı iyileşmeye yol açmamıştır.

Ezilen cins olarak kadın sorununun tarihsel olduğu kadar güncelde detipik yaşandığı alanlardan biri de genelde Mezopotamya özelde Kürdis-tan’dır. Bu coğrafyada kadın; hem Havva mitosu, cinsel tabular ve kadınıngüçsüzlüğü mitosuna varana kadar bir dizi geçmiş tarihin ürünü olan örf,adet ve önyargıların hem de modern kapitalist topluma özgü sömürü vebaskıların kıskacındadır.

62

Page 63: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

“Şêr şêre, çi jine çi mêre.” yani “Aslan aslandır, dişisi erkeği fark et-mez.” diyen Kürt halkıdır. Ama kadını aşağılayarak ve eşitliği sıfırlayarakadeta yere seren “Karımın eşarbı başıma olsun ki…” diyen de aynı Kürthalkıdır. Kürt/Kürdistan kadını “Şêr şêre, çi jine çi mêre.” deyimini sonyüzyıllık ulusal özgürlük mücadelesinde doğrulamıştır. Ulusal başkaldırı-larda, kitlesel tutuklamalarda, cezaevi kapılarında, gerilla savaşında, işve-renlere karşı grev ve direnişlerdeki aktif mücadelesi ile bunu kanıtlamıştır,kanıtlıyor. Kürt kadını direniş ve mücadelenin sadece tanığı değil, esasaktif bir dinamiğidir.

Kürdistan komünist hareketi, “kadın ideolojisinin öncülüğünde insan-lığın kurtulacağı” yaklaşımını yanlış bulur; tarihsel materyalizmi ve Mark-sizmi, erkek ya da kadın egemen değil, her iki cinsten de ezilen, sömürü-len, baskı altında tutulan halkların, sınıfların kurtuluş felsefesi ve ideoloji-si olarak görür. Kadının erkeğe göre lanetlenmesi kadar kutsallaştırılmasıda yanlıştır. 21.yy devrimci değişiminin perspektifinde kadın ve erkeğicins olarak değil insan olarak algılar. Sosyalizmin zaferi olmadan kadınınkurtuluşu, kadın olmadan da sosyalizmin zaferinin mümkün olmayacağı-na inanır; ancak yaşanmış sosyalizm pratiği gösterdi ki sosyalist iktidarlaraltında da kadın sorunu otomatikman çözülemiyor. Dolayısıyla komünisttopluma geçişin alt evresi olan sosyalizmde de kadın sorunu ve mücade-lesi, giderek azalan bir seyirde de olsa varlığını koruyacaktır.

Kürdistan komünist hareketi, kadını cinsler arası eşitlik uğruna kavga-ya; kadınıyla-erkeğiyle, yaşlısıyla-genciyle Kürt halkının ulusal-sınıfsalkurtuluşunun aktif politik öznesi olmaya çağırır. Ve kadının sosyal, siya-sal, ekonomik alanlarda özgür ve özgün gelişimi için kendi iç dinamikle-riyle oluşturulacak kadın hareketinin yaratılmasının zorunluluğuna inanır.

İŞÇİ SINIFI, SENDİKALAR VE YENİ EMEK ÖRGÜTLENMELERİ

Sendikaların yüz yüze olduğu sorunların başında, yönetim kademesi-nin kemikleşmiş bürokratik yapısıyla yıpranmış olmaları gelir; ancak so-runlar bununla sınırlı değil.

19.yy sonu ve 20.yy’ın ilk yarısı boyunca genel olarak sendikalar mül-kiyet ve para sahibi kurumlar değillerdi. Öyle ki küçük bir kulübeyle sı-nırlı mekanlarında büyük direniş ve grev hareketlerini örgütleyebiliyorlar-dı. Günümüzde en zayıf, en küçük sendika bile ciddi denilebilecek men-

63

Page 64: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

kul ve gayri menkulün sahibi haline geldi. Artık sendika yöneticisi demekaynı zamanda ciddi bir mülkiyetin de yöneticisi olmak demektir. Mülkiyetsahibi olmak sendikal yozlaşmanın ve bürokratikleşmenin nedenlerininbaşında gelir.

Sendikaların kitle tabanı daraldı, ancak sendikal yönetimin denetleyipyönettiği mülkiyet ise tersine büyüdü. Bu da bürokratik kemikleşmeninana nedenlerinden biridir. 20.yy devrimci dalgasının dünya çapında geriçekilmesi ve aynı süreçte komünist, devrimci, ilerici hareket ve yapılarınbelirleyici olarak giderek sistem içi dinamikler haline dönüşmesi, ulusla-rarası işçi hareketinin zayıflaması gibi gelişmeler, mevcut sendikal yapı-laşmayı da daha fazla kapitalist düzenin bir parçası ya da iç dinamiğinedönüştürüyor. Bu bir süreç olarak işliyor. Gerek sendika yöneticilerince,gerekse giderek kimi komünist ve işçi partilerince sendikaların “sivil top-lum örgütleri” olarak görülmeye ve adlandırılmaya başlanması da bu ge-lişmelerin ürünüdür.

Sermayenin sivil toplum yaratma ve güçlendirme hedefiyle bağlantılıolarak sendikaları siyaset dışı, salt ekonomik-sosyal haklarla sınırlı müca-deleye yani “sivil alan”a hapsetme hedefi sendikal bürokrasinin de çıkar-larına uygun düşüyor. Bu süreçte sermaye de sendikal bürokrasi de özün-de demokrasi oyununu oynuyorlar. Türkiye’deki en büyük ve en etkili siviltoplum örgütü olan TÜSİAD ısrarla “ekonomik alanla siyasi alanı ayrıştır-ma”dan bolca söz ederken, aynı TÜSİAD yöneticileri hükümetten dahaçok siyaset gündemini takip ediyor ve kendilerince en kritik ya da enönemli gördükleri siyasal sorunlara doğrudan müdahale edip tutum alı-yorlar. “Demokrasi oyunu” derken kastettiğimiz budur. Sendikal üst bü-rokrasi de işçiler siyaset yapınca “Hayır, bulaşmayın siyasete, biz siviltoplum örgütüyüz!” diyorlar, ancak “memleket” sorunları, hele de Kürtsorunu gibi kritik sorunlar gündeme oturduğunda en yaman en asker şo-ven milliyetçi tutumla üniter devleti savunmanın bayraktarlığını yapıyor-lar.

Emek rejimindeki değişim ve teknolojik gelişmelerle paralel olarak,kitlesel üretimi gerçekleştiren büyük fabrikaların kısmen küçülmesi desendikal örgütlenmeyi etkileyen başka bir gelişmedir. Ancak bu, sendika-ların yüzleştikleri sorunların bütününde kilit bir sorun değildir. Ve “kitleselüretim fabrikası sisteminin sonuna yaklaşıldığı” iddiası da gerçeği tam

64

Page 65: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

yansıtmıyor; çünkü üretim kitlesel karakterde olmayı sürdürüyor, sürdüre-cektir. Gelişme trendi yüksek otomasyonlu fabrika sistemi yönündedir. Buyönelişte fabrikalar kısmen küçülecektir, ama kapitalizm koşullarında üre-tim kitlesel karakterini koruyacaktır.

Üretim sürecinde canlı emek yerine gittikçe daha fazla nesnelleşmişemeğin (makineleşme, otomasyon) yer alması, tarım ve kısmen sanayisektörünün küçülmesine karşın hizmet sektörünün büyümesiyle paralelolarak ücretli emeğin bileşiminde mesleksel dönüşüm, yani mavi yakalı-dan beyaz yakalıya dönüşüm trend olarak gelişiyor. Fakat bu trend “kolgücüne dayalı emekten kafa gücüne dayalı emeğe dönüşüm”e indirgene-mez. Zaten hizmet sektöründe hem mavi yakalı emek gücü var hem ayrı-ca genelde hizmet sektöründeki emek gücü nesnel olarak proleterleşiyor.Ayrıca kapitalist toplumda otomasyonun dayanacağı sınırlar olduğundan,kol gücüne dayalı mavi yakalı emek gücü varlığını sürdürecektir. Dünya-nın gelişmiş ülkelerinde mavi yakalı emek gücünde belli bir düşüşün ya-şandığı doğrudur; fakat L. Amerika, Asya, Afrika kıtalarında ise tersine ha-len mavi yakalılar nicel olarak büyüyor. Sadece Çin, Vietnam ve Hindis-tan’da 1.5 milyar civarında emek gücü uluslararası sermayenin sömürüsü-ne açılıyor. Mavi ve beyaz yakalısıyla ücretli emek gücü nicel olarak kü-çülmek bir yana, büyüyor; beyaz yakalıların ezici kitlesinin de proleter-leşmesiyle birlikte bu daha da büyüyecektir.

Sendikaların güç kaybetmesinde, sermaye ve hükümetlerin son yıllar-da izledikleri neo-liberal uygulamaların da önemli rolü olmuştur. Sermaye“iktisadi özgürlüğünün” önünde engel olarak gördüğü sendikaları etkisiz-leştirmek için birçok yeni yol ve yöntemi kullandı, kullanıyor. Part-timeçalışma, taşeronlaşma, sözleşmeli personel kullanma, aynı iş kolu hattaaynı fabrikada işçilere verilen farklı ücret uygulamaları, işçi sınıfının eko-nomik-mesleki mücadelede birliğinin parçalanmasına dönük adımlardırve etkili de olmaktadır.

İşçi sınıfı, emekçi halk kitleleri ve genel olarak mülksüzler, 21.yy dev-rimci değişiminin esas dinamikleridir. İşçi sınıfı ve sendikalar bu yeni uy-gulamalara karşı yeni araç ve yöntemlerin arayışı içerisindedir. İşçi sınıfı-nın dünya çapında mücadelesinin yeniden güçlenmesi sendikaların dabelirtilen sorunları aşmasında önemli rol oynayacaktır. Dünyada ve Kür-distan’da dipten gelen/geliştirilecek olan yeni emek hareketi karşısında

65

Page 66: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

sendikalar ya mevcut yapılarında köklü bir değişimle sınıf mücadelesininyeniden araçları haline dönüştürülecek ya da belirleyici olarak sermayedüzeninin yedek gücü olma süreçleri derinleşecek.

Sendika yönetimlerine emekçi bir ruh ve komünist militanlıkla, işçi sı-nıfının kurtuluşunu pratik faaliyetlerinin ve yönelişlerinin odağına yerleşti-ren bir perspektifi egemen kılmadan, bu kuruluşların işçi sınıfının örgütlümücadelesinin geliştirilmesinde yeniden rol almaları beklenemez.

Somutumuzda komünistlerin, sendikalar içerisinde uzun yürüyüşü gö-ğüsleyen bir mücadele çizgisini sabırla geliştirme görev ve sorumluluklarıbulunuyor. Ancak sadece sendikalar içerisinde içten yürüyüşle artık yeti-nemeyiz. Sendikaların dışında fakat sendikalara alternatif olmayan yeniemek örgütlerinin yaratılması yönünde de önemli görev ve sorumlulukla-rımız bulunuyor. Bu açıdan yakın vadede, sendika dışı ve en dipteki genişişçi, işsiz kitlesi içerisinde çalışmak ve bu çalışmanın üzerinde yeni emekörgütlerine ulaşmak hedefimiz olmalıdır.

TARIM SORUNU VE TARIM EMEKÇİLERİNİN ÖRGÜTLENMESİ

Küresel düzeyde tarım, gerek insanlar gerekse hayvanlar için zorunluihtiyaçları üreten niteliği nedeniyle yeniden stratejik duruma geliyor, gele-cektir. Ayrıca, tarım sadece tarımsal alanda çalışan, yaşamını tarıma bağlısürdürenler için değil, kentlerde yaşayanlar için de vazgeçilmez önemesahiptir. Bilgi, teknoloji, bilişim teknolojisi insan ve toplum yaşamındaönemlidirler; ama bunlar yenilmez, içilmez. İnsanlar, toplumlar otomobil,cep telefonu, savaş araçları olmadan yaşayabilir ama gıdasız yaşayamaz.Bu nedenle buğday başta olmak üzere buğdaygillerin ve tatlı su kaynakla-rının önemi dünya çapında büyüyor.

Çağdaş komünist hareketin yüz elli yıllık tarihinde yüzleştiği en çetinve işçi sınıfının çıkarları açısından en sorunlu alanların başında tarım vetarım programları gelmiştir. Özellikle burjuva demokratik devrimle radikaltoprak reformunun gerçekleşmediği ülkelerde bu sorun daha sancılı yaşa-nır. Toprakta, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde özel mülkiyetinkaldırılması bir dert, kaldırılmaması ise iki dert misali bir sorun olmuştursosyalist iktidarlar için.

Toprakta özel mülkiyeti tamamıyla yasaklayan, tarımsal üretimi kamuve grup mülkiyeti (kooperatif vb.) olarak planlayan sosyalist politika, güç-

66

Page 67: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

lü teknik altyapıyla, yoğun teknolojik girdilerle tarımsal üretimde bollukve çeşitliliğin yanı sıra kırsal nüfusta özel mülkiyete dönük özlem ve yö-nelişleri eritecek olan komünal kültürel birikimi gerektirir.

Özel büyük toprakları ve tarımsal üretimi kamulaştıran, ancak küçükve orta ölçekli toprak ve üretimde özel mülkiyeti serbest bırakan sosyalistuygulama ise başka sorunlara yol açar. Bu sorunların başında küçük öl-çekli üretimin sürekli büyüme eğiliminde olmasıdır. Bu eğilim her türlüözel mülkiyeti dışlayan işçi sınıfının kültürüyle çelişki ve çatışma içerisin-de olur.

Kürdistan’da burjuva demokratik devrim ve bunun ürünü olarak toprakve tarım reformunun gerçekleşmemiş olması, tarımda kapitalist gelişme-nin sancılı bir süreç olarak evrimci tarzda gelişip güçlenmesiyle paralelfeodal toprak ağalarının tarımda teknolojik girdilerle makineli üretime yö-nelmelerinin yanı sıra ticari bankalarla ilişki içerisinde pazar ekonomisi-nin bir bileşeni haline gelmeleri süreci aynı zamanda feodal ağaların top-rak ve tarım burjuvazisi haline geldikleri süreçtir. Kırsal/tarımsal alandaüst yapıda devam eden kimi feodal örf, adet, gelenek gibi değer yargıları-na karşın tarımsal üretim, pazarlama ve tüketimde çoktandır hakim olankapitalist ilişkilerdir. Yaylalarda sürü besleyen aşiretlerin bile artık internetüzerinden reklam ve pazar arayışında oldukları bir kırsal ekonomide ha-kim olan, pazar için üretimdir. Kürdistan’ın önemli tarımsal havzalarınıkapsayan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) bu süreci hem yatay hem dedikey olarak derinleştiriyor.

GAP alanı başta olmak üzere yapay sulama, baraj ve göletler yakınvadede tarımda üretkenliği arttırıyor, ancak orta ve uzun vadede toprakve tarımsal üretimde telafisi mümkün olmayacak sonuçlara yol açıyor,açacak. Ekolojik denge bozuluyor; toprağın erken tuzlanarak çölleşmesiy-le birlikte verimsiz araziye dönüşme tehlikesi daha şimdiden Harran veCeylanpınar ovalarında güncelleşmiş bir sorun haline geldi. Tarımda en-düstrileşme verimi olağanüstü arttırır, ancak kullanılan katkı maddeleri veantibiyotikler ürün ile gıdaların doğallığını bozar/bozuyor. Dahası tarım-sal alanlara daha fazla ürün almak için yapay gübre ve böcek ilaçlarınınyüklenmesi, bitkilerin, hayvanların ve onlar aracılığıyla insanın zehirlen-mesi tehlikesini de büyütüyor.

GAP’a ilişkin “bölgenin, yöre halkının refahını artıracak, makus talihi-

67

Page 68: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

ni değiştirecek” iddiaları gerçeği yansıtmıyor. GAP süreci ile zenginlik vefakirlik daha belirgin çizgilerle iki karşıt kutupta yoğunlaşıyor. Bölgede ta-rıma dayalı sanayileşme Türkiye ve Kürdistan sanayi ve tarım burjuvalarıile ilişki içerisinde oldukları uluslararası sermaye gruplarının zenginlikleri-ne zenginlik katarken, işçi-emekçi halkın, yoksul ve küçük köylünün pa-yına düşen ise fakirlik, en ilerisi sendikasız, sigortasız ve ucuz emekle biriş kapısı bulabilmektir.

Son 20 yıldır halkımıza karşı sürdürülen savaş Kuzey Kürdistan tarımı-nı ve genelde kırsal alanını derinden etkiliyor, hatta yıkıma uğratıyor. Kür-distan dağları ve kırsalının sürekli bombalanması, “gerillanın yaşam alanı-nı kurutmak” adına yaylalardaki su kaynaklarının zehirlenmesi, ormanla-rın yakılması ve nihayet kırsal nüfusun zorla boşaltılması, tarım ve hay-vancılık alanında uzun yıllar telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurdu.

ABD, Hollanda, İsrail gibi emperyalist ülkelerin tarım tekellerinin As-ya, L. Amerika ve Afrika toplumlarını sömürmenin ötesinde açlıkla terbiyeetmek gibi amaçlarla sebzeden buğdaya varana kadar hibrit (kısır) tohumile kendine bağlaması; AB ve IMF’nin dayattığı “yapısal uyum paketleri”,üretimde “kota” sınırlaması, “tarımsal kredileri kesin” uyarı ve dayatmala-rı, genel olarak Türkiye tarımının yanı sıra Kürdistan tarımını da olumsuzetkileyen diğer sorunlardır. Batılı emperyalistler Asya, Afrika, Latin Ameri-ka toplumlarına “tarımsal sübvansiyonları kaldırın” politikasını dayatır-ken, kendi tarımına ise sübvansiyonları sürekli arttırıyor. Sağladığı iç talepfazlası tarımsal ürünleri dış pazarlara yine yüksek sübvansiyonlarla süre-rek haksız rekabet geliştiriyor. Öyle ki 1990’lı yılların başında OECD ül-kelerinde yıllık tarımsal sübvansiyon 230 milyar dolar iken, 2007’lere ge-lindiğinde bu rakam 300 milyar doları aştı. Ekonominin her alanı gibi ta-rımda da “liberalleşme” söylemi hikayedir. Emperyalist tarım tekelleriaçıkça, gelişmemiş toplumlara “dediğimi yap, yaptığımı yapma” diyorlar.

Özellikle 21. yüzyıl başında komünistler kapitalist sanayi uygarlığınıntarımı dışlayan yönelimini reddederek, tarım ve hayvancılığın insanlık ta-rihinin en kadim zanaatı olduğunun altını çizmelidirler. Tarım ve gıdada,besin egemenliğinden hareketle her ülke ve yerel küçük topluluklar ba-ğımsız ve özgürce kendi kendine yeterliliğe sahip olmalıdır. Bu kendineyeterlilik, başka coğrafya ve bölgelerle geçişli olup, karşılıklı tamamlayıcı-lık ilkesine dayandırılmalıdır. Dahası gıdaya ulaşabilmenin bir insani hak,

68

Page 69: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

yani biyolojik yaşamın varlık gerekçesi olduğu kavrayışıyla, parası/imkanıolanla sınırlandırılmaması esas alınmalıdır.

Bütün bu sorunlar yaşanıyorken, Kürdistan komünistleri olarak, esasenpazar için büyük ölçekli üretim yapan toprak ve tarım burjuvazisine yara-yan “üründe taban fiyatlarının yükseltilmesi”ni mi savunacağız? Hayır! Ya-kın vadeli talep ve hedefler olarak üretici ve tüketici arasındaki tüccar-te-fecinin kaldırılmasını; küçük ve orta ölçekli üreticiler üzerindeki devletdestekli tarım ve toprak tekellerinin baskılarının kaldırılmasını; emperya-list tarım tekellerinin dünya tarımı üzerindeki etki ve denetiminin kaldırıl-masını; devlete, tüccar-tefeciye ve bankalara olan borçların iptal edilme-sini; büyük toprak mülkiyetine son verecek olan toprak ve tarım reformu-nu hedefliyoruz.

Uzun vadede stratejik hedef olarak; tüm çelişki ve çatışmaların, tümkötülüklerin kaynağı olan özel mülkiyete toprakta da son verecek olandevrimci çözümü esas alacağız. Yakın vadede ise ücretli tarım emekçileri-nin, yoksul ve küçük ölçekli üreticilerin taleplerinin yanı sıra zorla boşal-tılan kırsal nüfusun geri dönüş gibi acil talepleri etrafında tarımsal alandamücadele ve örgütlenmenin geliştirilmesi Kürdistan komünist hareketinibekleyen görev ve sorumluluklar arasındadır.

AB, TÜRKİYE VE KÜRDİSTAN SORUNU

Avrupa, özellikle Batı Avrupa 20. yüzyılın son çeyreğine kadar hemiçerden hem de dışardan (uluslararası düzeyde) komünist hareketin basın-cı altında yaşadı. Komünizm hayaleti Avrupa’da kol geziyordu. Özündesüreç ve sürecin dinamikleri bu hedeften uzak olsa da en azından görü-nürde tablo buydu. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından sosyalist ülkelerinsosyalist blok olarak siyaset sahnesinde yer almaları ve ardından gerçek-leşen Çin, Küba, Vietnam devrimleri, Batı Avrupa rejimlerini soldan baskı-lıyordu.

Bu siyasi iklimde Batı Avrupa rejimleri “Kömür ve Çelik Birliği” olarakbugünkü AB’nin ilk adımlarını attılar; ancak ulusal sınır, sembol ve değer-leri aşmaya dönük bir yönelime giremiyorlardı. Çünkü hem güçlü hem deenternasyonalist (evrenselci) perspektifle davranan uluslararası komünistve emek hareketinin bu yönde atılacak her adımı Avrupa çapında devrimyönünde değerlendirebileceği korkusunu yaşıyorlardı. Ulusallığın aşındı-

69

Page 70: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

rılması yönündeki her gelişme komünistlerin işini kolaylaştırabilirdi!1990’lı yılların başında sosyalist sistemin yıkılması ile komünist hare-

kette hızla açığa vuran güç ve iddia kaybının yanı sıra genel olarak dev-rimci, ilerici harekette yaşanan gerilemeyle paralel, Avrupa sermayesi verejimleri en azından yakın dönem için “komünizm tehlikesi” baskısındansıyrıldılar. Sermaye, ulusallığı aşma hedefiyle “küreselleşmeci”, “evrensel-ci” adımlar atmayı hızlandırdı. AB sürecinin son 15 yılda beklenmedikhızlı adımlarla gelişmesi bunun ürünüdür.

Avrupa’da sermaye ve rejimleri kendilerine duydukları özgüvenle veelbette başka faktörlerle ulusal sınır, sembol ve değerleri aşmaya yönelir-ken; komünist hareket ise belirleyici olarak tersine, yaşadığı güven eroz-yonu, içe doğru büzüşme, küçülme gibi faktörlerin de etkisiyle “AB ser-mayenin birliğidir” -ki doğrudur- gerekçesinin arkasına sığınarak, mevcutsınırları ve ulusal devleti savunma pozisyonuna geçti. Komünist partilerintümü için olmasa da büyük çoğunluğu için bu geçerlidir.

Burjuva siyaset ile komünist, devrimci siyaset için yukarıda yaptığımızsaptama geçicidir. İşçilerin, ezilen ve sömürülenlerin mücadelesi yeni ze-minlerde yeniden şekillendikçe -ki bunun ilk verileri açığa vurdu- bu şe-killenme ile karşılıklı etkileşim içerisinde devrimci komünist siyaset yeni-den güçlenip enternasyonalci perspektifiyle Avrupa ve dünya çapında ra-dikal değişimin güçlü siyasal aktörü haline geldikçe Avrupa sermayesiniya yeniden ulusçu-muhafazakar sınırlarına çekilmeye zorlayacak ya dabuna fırsat tanımayacak olan Avrupa devrimi veya ardışık devrimleriyletarihin derinliklerine gömecektir. Kürdistan komünist hareketi olarak ABsürecine öncelikle böyle bakıyoruz.

AB ile Türkiye ilişkileri ya da Türkiye’nin AB süreci birçok açıdan Kür-distan halkını ve siyasetini doğrudan ilgilendiriyor.

Birincisi; dört parçaya bölünmüş Kürdistan ve Kürt halkının en büyükparçasını da (Kuzeyi)kapsayacağından, genel de Kürt halkının bugününüve geleceğini doğrudan etkilemesi nedeniyle biz komünistlerin de soru-nudur.

İkincisi; AB süreci Türk, Kürt, Laz, Arap, Ermeni ulus ve azınlıklardangelme işçi-emekçilerin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel gelecekleriniderinden etkileyeceği için bizim de sorunumuzdur.

Üçüncüsü; özel olarak küçük ve orta ölçekli üreticiler ve daha kapsa-

70

Page 71: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

yıcı yönüyle tarımsal alan üzerindeki yıkıcı etkileri nedeniyle sorunumuz-dur.

Dördüncüsü; Türkiye’nin AB üyelik süreci sermayenin olduğu kadarsendikaların, Kürt ulusalcılığının olduğu kadar liberal solun ve hatta artıksiyasal İslam’ın da kurtuluş projesi ve dolayısıyla umudu haline getirildiğiiçin sorunumuzdur.

Bu belli başlı alanlardaki etkileri çift yönlüdür; kimi olumlu etkilerininyanı sıra birliğin emperyalist sermayenin öncülüğünde gelişmesi nedeniy-le olumsuz, yıkıcı yönleri de aynı süreçte yaşanacaktır. Kürdistan komü-nist hareketinin AB sürecine ilişkin tutumu, hem olumlu hem olumsuzyönlerini dikkate alan bütünlüklü bir perspektifi içermektedir.

Gerek genelde AB sürecine, gerekse özelde AB-Türkiye ilişkileri süre-cinin ulaştığı düzeye ilişkin pratik-politik mücadele alanında doğrudantutum almamız gerekiyor. Sürece ilişkin Kürdistan komünistlerinin izleye-ceği politikaların temel çizgileri şunlardır:

1- AB’nin emperyalist-kapitalist bir proje olduğu bilinciyle hareketeder.

2- AB süreci bize rağmen sermayenin öncülüğünde derinleşir ve para,bayrak, sınır gibi ulusal sembol ve değerlerin AB (uluslar ötesi) lehine za-yıflaması bir süreç olarak gelişirse, bu süreçte bir yandan AB’nin emper-yalist emellerine karşı tutum alırken, diğer yandan AB bünyesinde serma-yeye karşı emek hareketiyle ortak mücadeleye yönelir.

3- Aynı yaklaşımla AB’yi, başta Fransa-Almanya arasında olmak üzereulus devletleri arasındaki milli çıkar eksenli kanlı kavgaları geride bıraka-cak; Avrupa kıtası düzeyinde, sermaye ile emeği, ezenler ile ezilenleriçıplak olarak karşı karşıya getirecek olan nesnel koşulları güçlendirecekbir süreç olarak görür.

Halkların ve emeğin Avrupa’sını dünya çapında ulusal sınırların vesembollerin kaldırılması kavgasında önemli bir adım olarak görür ve buuğurda mücadele eder.

4- Türkiye devrimci hareketinin AB’nin emperyalist-kapitalist niteliğineilişkin eleştiri ve karşı tutumunu haklı ve yerinde bulurken, AB’ye karşı TCDevleti’nin üniter niteliğini ve ulusal sembollerinin savunuculuğunu içe-ren muhafazakar, tutucu tutum ve yönelişlerini yanlış bulup eleştirir.

5- Türkiye’nin AB süreci gelişip olumlu sonuçlansa bile, bunun genel

71

Page 72: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

olarak işçi-emekçi halklarımızın, özelde Kürt halkının ulusal-toplumsalkurtuluşunu gerçekleştirmeyeceğinin altını çizer ve bu eksende politikpropaganda geliştirir.

6- Ekonomik, siyasi ve kültürel olarak Avrupa merkezciliği reddeder.İşçi-emekçi halklarımızda, kimi devrimci, yurtsever siyaset dinamiklerin-de ve özellikle de aydınlarımızda var olan Avrupa merkezciliğine hayran-lığın ötesinde bir sahiplenmeyi içeren savunuyu eleştirir ve bu yönde sü-rekli uyarmayı görev bilir. Batı ya da Doğu merkezciliği veya Batı-Doğukarşıtlığı yerine, herkesi Batı ile Doğu’nun her açıdan yeni bir sentezinin,yeni bir buluşmasının gerçekleştirilmesi için mücadele etmeye çağırır.

KAPİTALİZM, ŞOVENİZM VE GENÇLİK

Üretim sürecinin esnekleştirilmesi, tüketim kültürü kalıplarının top-lumda geliştirilmesi, ideolojiye ve siyasete “hayır” kampanyaları, kutsa-nan bireyselleşme ve nihayet “fırsat eşitliği” ikiyüzlülüğü toplumda enfazla gençliği etkiliyor. Kürdistan gençliği bunlara ek olarak şoven ırkçırejimin Kürt halkına dönük izlediği siyasetin ağır sonuçlarıyla da yüz yü-zedir.

Kapitalist toplumlarda Keynesçi sosyal devlet politikalarının geride bı-rakılması ve emek rejiminin esnekleştirilmesi gibi neo-liberal politikalaremek piyasasına da gittikçe düzensiz, garantisiz, part-time bir özellik ka-zandırıyor. Bugün çalışıyorsun, yarın işsiz kalabilirsin. Güvenceli iş içineğitimli, deneyimli, vasıflı olmak da yetmiyor.

Öğrenci gençliğin okurken iş piyasasında yer alması giderek yaygınla-şırken, diplomalı işsizler ordusunun büyümesiyle paralel olarak, kendi ge-leceğine az çok umutla bakan gençlik yerini emek piyasasında konumusürekli sallantıda olan, umutsuz, güvencesiz bir gençliğe bırakıyor.

Gençliğin saflarında, kullandığı markalarla tanınma ve gruplaşma, ya-ni tüketilen nesneler aracılığıyla kimlik edinme, neredeyse ulus, aile, sınıfvb. kimliklerin önüne geçti. Esnek, akışkan ve anlık değişken tüketim ka-lıpları, postfordist emek rejimi ile serbest piyasanın dinamizmi haline ge-tiriliyor. Toplum, özelde de gençlik ne kadar erken markaya bağımlılaşır-sa, ne kadar erken eskitirse ve ne kadar erken değiştirirse, o kadar piyasa-ya hareketlilik (dinamizm) getirmiş olur. Sermaye ve rejimleri, sadece gi-yecek, yiyecek gibi maddi öğeleri değil, sevgi, aşk gibi manevi değerleri

72

Page 73: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

de “kullan, at!” diye ifade edilen tüketim kültürünün, yani ticaretin birnesnesi haline getiriyor. Dahası kapitalist tüketim kültürü, toplumu en kı-rılgan noktalarından biri olan çocuk halkasından da hırpalamaya başladı.Çocuk, artık emek sömürüsünün yanı sıra reklamın da bir unsuru olarakkullanılıyor.

Sermaye ve rejimleri gençliğe yönelik olarak “ideolojiye ve siyasetehayır deyin, akılcı (rasyonel) davranın, dünyayı kurtarmayı bırakıp kendi-nizi kurtarmaya bakın, devletin ve şirketin uysal bireyi olarak para kaza-nın, cinselliğinizi yaşayın” vb. uyarı ve yönlendirmeleri yoğun sürdürüyor.Gençliğe ideoloji ve siyasetten uzak durun uyarısını yaparken bile kendi-leri gençliğe kendi sınıf çıkarları doğrultusunda ideolojik ve siyasal yakla-şıyorlar. Sermayenin sivil örgütleri olan TÜSİAD gibi örgütler, üniversiteyönetimi ve ordu, hatta cami, kilise gibi kurumlar gençliğe “ideolojiler-den ve siyasetten uzak durun” derler, fakat kendileri ülkenin ve sermaye-nin yüzleştiği her ciddi sorun üzerine ideolojik davranışla siyaset yaparlar.

Sermaye ve rejimleri gençliğe dönük propagandada “her vatandaş,mülkiyet edinme hakkında, siyasette, mahkeme önünde ve eğitimde eşit-tir” derler. Biçimsel olarak bu iddia doğrudur. Mülk sahibi ya da milletve-kili olabilmek için veya okuyabilmek için insanların soy kütüğüne bakıl-maz. Her yurttaş yasa önünde biçimsel olarak eşittir, eşit haklara sahiptir.Ancak gerçek yaşamda, mülk sahibi olanlar ile mülksüzler, ezenler ileezilenler, zenginler ile fakirler fırsat eşitliğine sahip değiller. Özel eğitimalan işveren çocuğu ile işçi çocuğu, üniversite sınavını kazanamayıp özelüniversiteye paralı kayıt yapan ile üniversite kapısından dönüp işçi ya daişsizler ordusuna katılanlar aynı fırsat eşitliğine sahip değiller. Yasalarlasağlanan eşitlik, gerçek yaşamda özü boşaltılarak biçimsel kılınmıştır.

Burjuvazinin gençliğe dönük en çok kullandığı propaganda silahların-dan biri olan bireysel özgürlük sorununda da gençlik aynı durumla yüzle-şir. Politik egemen feodal toplumla kıyaslandığında, ekonomi egemen ka-pitalizm bireysel özgürlükleriyle tanımlanır. Sağlanan bireysel özgürlük,işçiye çalışıp çalışmama ya da patronu değiştirme hakkını veriyor, fakatbu hak işçinin çalışmadığı zamanlarda açlıktan ölmesi gibi biyolojik birtehditle sınırlandırılırken, emek piyasasının esnekleştirilmesiyle de artıkpatronunu değiştirme imkanı da giderek elinden alınıyor. Eğer bireyselözgürlük, başıboş, işsiz ve aç gezmek ise gençlik bundan fazlasıyla payını

73

Page 74: 21. yy’da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu Di sedsala 21 ...rojnameyanewroz1.com/wp-content/uploads/2015/03/turki.pdf · list/komünist hareket üzerinde yaratt›¤› fiziki

alıyor.Kürdistan gençliği kendisini maddi ve özellikle manevi yıkıma uğratan

özgün bir kuşatma ve baskının altında doğup büyüyor. Yabancı dilde eği-timin zihinsel tahribatını en yoğun biçimde gençlik, öğrenci gençlik yaşı-yor. Şoven rejimin baskı ve terörünün esas hedefi yine gençliktir. Kürdis-tan kentlerindeki işsizler kitlesinin büyük çoğunluğunu gençler oluşturu-yor. Siyasal ve ekonomik terör ile kuşatmanın, yerel örf ve geleneklerlebirleşerek intihara sürüklediği kesimin içinde gençlik (özellikle genç kız-lar) yine en büyük oranı oluşturuyor. “Ben özgürüm” türünden reklam vepromosyonlarla gençliğin cinselliği, parasal tutkuları kamçılanıyor. Bureklam bombardımanı sermayenin çıkarlarına hizmet etmenin yanı sıraşoven rejimin asimilasyon politikalarının da doğrudan ya da dolaylı taşı-yıcısıdır.

Dünyada ve ülkemizde maddi olduğu kadar manevi kuşatmaya da alı-nan gençlik, bu kuşatmayı tek başına ve salt özgün taleplerinden kalkışyaparak yaramaz. Üretim sürecinde olan işçi gençliğin yanı sıra artanoranda üretim sürecine çekilen öğrenci gençlik ile işçi-emekçi halkın so-runları düne oranla daha fazla iç içe geçiyor. Ek olarak Kürdistan gençliğiiçin başat sorun olan ulusal özgürlük, zaten gençlik ile halkın ortak pay-dası durumundadır. Ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlardaki iç içeliğerağmen, gençliğin, özellikle öğrenci gençliğin özgün sorunlar uğruna mü-cadele alanı da varlığını koruyor. Bu durum, hem üniversitelerdeki özgünmücadelenin geliştirilmesini hem de öğrenci gençliğin mücadelesininokul/üniversite sınırlarını aşmasını güncelleştiriyor; düne oranla daha faz-la veri sunuyor.

Kürdistan komünist hareketi, gençliği/öğrenci gençliği tam da dina-mizmi ve ütopyası gereği yeniden “boynundan büyük işlere kalkışmaya”,yani halkın kurtuluşu için davranış ve eylemlerine emdirilmiş ideolojik bi-linç ve hedefle siyaset yapmaya; rejimin okuldaki/üniversitedeki kantin,kütüphane ve yurtları toplumsallaşmanın, siyasallaşmanın mekanları ol-maktan çıkarmasına karşı mücadele etmeye; benliğe odaklanmış bireyci-liği reddederek, çok yönlü güçlü bireyin yaratılması için kavgaya çağırır.Ve bunları ancak hatalarının esiri olmadan kendini pratiği üzerinde yeni-leyen, sorgulayan gençlerin başarabileceğine inanır.

74