7/23/2019 1933-Mimaride His Ve Mantık, Sami Nacaroğlu http://slidepdf.com/reader/full/1933-mimaride-his-ve-mantik-sami-nacaroglu 1/3 imarîde his ve mantık imar acaroğlu Sami San'atın gayesini her devir kendi isteğine göre tarife çalıştı. Değişen şekillere rağmen san'- atkâr değişmedi. Mevzu'arı muhitinin mahsulü oldu. Bir cümle ile san'atkâr duyduğunu duyuran adamdır. Evvelâ hissetmek sonra hissettirmek. Bu hissin ifadesi de en karışık şeklini mimarîde bulmuştur. Haricî tesirlerin ne gibi istihalelerle taşta, ağaçta şekil aldığının izahı müşküldür. San'at hislere hisler de tahteşşuura bağlıdır. Bu teessürlerin tahteşşuura birleştikten sonra yeni bir kisve ile çıkışları odunu kâğıda tahvil eden fabrika yahut çiçekten bal yapan arıyı gölgede bırakacak muaddaliyettedir. Çok muhterem bir hocamız bir bahiste ne yaptılar diye mi soruyorsunuz. Neyi yıktılar diye sormalısınız diyordu. Tekâmül eskiyi yıkmakla başlıyor. Memleketimizde modern mimarî ceryanları- nın ne zaman başladığının tesbiti tarihin vazifesi olsa da burada bir kaç söz söylemek te pek mev- simsiz değildir. San'atta tekâm ül tedricî mi, hamlevî mi olur. Bunun münakaşasını yapmıyacağız. San'at- kâr her şeyden evvel cemiyetin ve mutinin malı- dır. San'atkâr mı cemiyeti yükseltmeli, cemiyetin yükse'mesile mi san'atkâr yükselmeli. Bu da ayrı koca bir bahis, fakat şu muhakkak ki bunlar yek- diğerine çok sıkı bağlarla bağlıdır. Belki her ikisi de oluyor. Fakat muhitinden pek aykırı giden san'atkârları muhit takip etmiyor. Türk mimarla- rının yeni mimarîde henüz bellibaşlı bir eser vücu- de getirememelerinin bir çok mühim sebepleri me- yanında köhne zihniyetlerle mücadeleye mecbur kalmaları da zikre şayandır. Klâsik diye belledik- leri tarzdan vazgeçip derhal yeniyi benimseyi - vermeleri iştiyaklarının şiddetini göstermesi itiba- rile sayanı dikkattir. Klâsik mimarîde sanat terbiyesi; tenasübü, mütenasip diye belletilen şekillerle öğretmekti. Bilâhare bu hazır elemanları bir araya getirmekle kompozisyona çalışılırdı. Göz modüllere alıştırı- lır. Zarif bir sütunun kutrile irtifaı arasındaki nisbet, kolonlar arasındaki açıklığın kaç modül olacağı frontonun meylinin nasıl çizileceği, tezyi- natın binaya nisbet hangi tarzların nerelerinin ne gibi şekillerle tezyin edileceği ilâh. kaidelerle bir- likte gözün terbiyesi esas tutulur. Mimar gözüm şurada bir şey istiyor derse oraya ne şekilde tez- yinat gideceği de zaten muayyen olduğundan yerleştiriverirdi. Bu kaideler o kadar teşmil edilmişti ki sade- lik, dinî hisler, hafiflik, azamet, haşyet, neş'e, kuvvet, gibi hislerin ifade şekilleri bile taayyün etti. Ciddî bir mabedin dorik tarzında olabileceği gibi sadeliği arzu edilen binalarda bu tarz âdet oldu. Korentiyenin zarafetinden gerek romendeki azamet ve ihtişamından gotiğin esrarından istifa- de moda olmuştu. Görülüyor ki bu faaliyet bir takım kaideler tahtında cereyan ediyordu. Kaide- lere bağlı kalmak hem zor hem kolaydır. Zorluğu bunların haricine çıkmanın kabul edilmemesi ko- laylığı ise icat mecburiyetinden vareste kalınına- sidir. Bu şekillerin delâlet ettikleri mâna asırlarca kabul edilegelmiştir. Sirayet zihniyeti ile bizce de kabul ediliverir. Esası taklit olan bu çalışma taklidi bile ta - mam yapamamaktadır. Zam anım ızın ihtiyaçları ve malzemesi o kadar değişti ki ancak yaşadık - ları devre uygun gelen tarzlar kopya bile edile - memektedir. Fakat san'at bu mu? San'atin bu olmadığını herkes itiraf ediyor. Yeni mimarî ise motiflerin terkibile vücude gelmiş değildir. Tekbaşına mâna ifade etmiyen bir koyu mustatil (pencere) nin açık bir murabba içine konuluşile yekdiğerine münasebetlerinde gü-
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
7/23/2019 1933-Mimaride His Ve Mantık, Sami Nacaroğlu