DEMOKRASİ - · PDF filehiçbir Marksist/sosyalist sistemde demokrasi geli
Post on 26-Feb-2018
250 Views
Preview:
Transcript
DEMOKRASİ
“Demokrasi zaman zaman denenen diğer tüm yönetim
şekillerini hariç tutacak olursak mevcut en kötü yönetim
şeklidir”
Winston Churchill,
İngiltere Avam Kamarası
1947
Kavramın Kökeni Kökeni EskiYunan
Demos ‘halk’ anlamına gelir. Eski Yunan yazarları demos’uçoğunluk anlamında kullandı. Dezavantajlılar, fakirler, mülksüzkitle
Krasi, iktidar veya yönetim anlamına gelen kratos kelimesindentüremiş
Yani ‘demos tarafından yönetim’
Basitçe ‘halk tarafından yönetim’
Bu anlamda demokrasi siyasi eşitliği değil, fakirlerden yana birtarafgirliği ifade ediyordu
Aristo Demokrasi ile Politeia fikrini geliştirmiş
Kavramın Algılanması
Halkın yönetimi fikrine ilişkin ilk çıkış yeri olan Antik Yunan’da
bile olumsuz bir anlamı vardı.
Platon ve Aristo, demokrasi düşmanlarıdır.
Bilgeliğe karşın kitlelerin yönetimi olarak gördüler.
Cahil halkın kendi seçtiği yeteneksiz yöneticilerle yönetildiği çok
kötü bir rejim
Demokraside hiçbir erdeme yer yoktur. Sadece kişisel menfaatler
ön plandadır
19. yy.’a kadar “ayak takımının yönetimi”, “kitlelerin tiranlığı”
olarak görüldü
Kavramın Gördüğü Rağbet
Demokrasiye inanç ve destek siyaset tarihinin en çarpıcı ve önemli
olaylarından biridir.
Bugün herkes ‘demokrat’.
Liberaller, muhafazakârlar, sosyalistler, komünistler, anarşistler ve
hatta faşistler demokrasinin faziletlerinden dem vururlar.
20. yy.’ın sonlarından itibaren belli başlı ideolojilerin sarsılmasıyla
demokrasi ateşi iyice yükselmiştir
Sosyalizmin solması, kapitalizmin sorgulanmaya başlaması ile
demokrasi tek sağlam ilke olarak kalmıştır
Kavramsal Kargaşa Literatürde yüzlerce farklı tanımına rastlamak mümkün
Kavramsal kargaşanın esas sebebi ‘saygın’ bir kavram olmasından.
Kavramın arkasına sığınarak zayıf argümanları güçlendirme gayreti
Demokrasi ile yakından uzaktan alakası olmayan yönetimler biledemokrat olduklarını ispatlamaya çalışırlar
Bu popülarite onun anlamlı bir siyasi kavram olma özelliğiniyitirmesine yol açar
Hemen herkes tarafından ‘iyi bir şey’ olarak görülmesi
En çok rasgele kullanılan kavramlardan birisi
Herhangi bir kimseye herhangi bir şey ifade eden terim büsbütünanlamsız olma tehlikesi ile karşı karşıyadır
TANIM Demokrasi , kamusal kararların alınması ve siyasi
yöneticilerin belirlenmesi sürecinde vatandaşların etkilive sonuç veren mekanizmalar yoluyla söz söyleme,tercih belirtme hakkına sahip olduğu yönetim şeklidir.
Halkın katılımı ve iktidarın kötüye kullanımının engellenmesi demokrasinin varlık gerekçesidir
Bu amacı gerçekleştirecek demokrasiden daha ileri bir yönetim biçimi bugüne kadar bulunamamıştır
Abraham Lincoln: ‘halkın, halk tarafından, halk için yönetimi’ (1864)
Halkın Yönetmesi Halkın kendi kendini yönetmesi
Bu tanımda en belirgin husus demokrasinin yönetimi halka bağlamış olması
Bu durum siyasi ve ideolojik tartışmaları ve bir dizi sorunu beraberinde getirir
Halkın yönetmesi anlamına geliyorsa halk kimi yönetiyor? Halkın yönetilmesi ise halkı kim yönetiyor? Kendi kendini yönetimse bu nasıl olacak??
Üç temel sorunun cevabı gerekir:
Halk kimlerden oluşur
Halk hangi anlamda yönetecektir
Halka ait yönetimin sınırları nelerdir
Bunun en iyi çözümü monarşi ve aristokrasiyle karşılaştırmaktır: Bu iki yönetim tarzının tersine yönetimin çoğunluğa ait olmasıdır. (halkın çoğunluğu değil seçmenin çoğunluğu !!!!!!)
Halkın Yönetmesi Halk hiçbir konuda hemfikir olamaz
Halkın tamamı olmayacaksa o zaman bir kısmının yönetimindenbahsediyoruz
Bu kısım ‘çoğunluk’. Neden? Azınlık olması mantıklı değil
Azınlık ne olacak? Anayasalar bunun için.
Sayılar artınca herkes nasıl karar alacak? Fiziki imkansızlık. Temsilcilereyetki devri?
Temsilcileri kim denetleyecek?
Demokrasinin temel ilkesi siyasi eşitliktir
Siyasi gücün eşit ve geniş dağıtımı
Ancak bu gücü hangi organ ve grup dağıtacak? Yani kimler ‘halk’ı teşkil edecek?
Halk kimlerden oluşur?
Yunan şehir devletlerinde siyasi katılım 20 yaş üzeri erkek
vatandaşlarla sınırlıydı
Tüm kadınlar, köleler ve yabancılar dışta tutuluyordu
20. yy.’a kadar ve bu yy. içinde de mülk sahibi olma şartı
vardı ve kadınlar yine dışta idi
Batılı devletlerin çoğunda oy verme hakkı sınırlı idi
İngiltere 1928, İsviçre 1971.ABD zenciler 1960.Türkiye??
Çocukların dışlanması tüm demokratik sistemlerde devam
ediyor.
Akıl hastaları, mahkumlar, vs. gibi teknik sınırlamalar
Halk kimlerden oluşur?
Halk birbirine ortak çıkarlarla bağlı yekpare bir bütün
olamaz, istisnasız her toplumda fikir ayrılıkları ve çıkar
çatışmaları olur
Halk pratikte karşımıza çoğunluk ve azınlık olarak iki grup
halinde çıkar
Yönetme hakkı çoğunlukta, sayıca üstün olanın yönettiği
sistem.
Çoğunlukçuluğun sakıncaları???
Çoğulcu-çoğunlukçu farkı
Halk kimlerden oluşur?
Demokrasinin ‘siyasi eşitlik’ ve ‘çoğunluğun yönetimi’
prensiplerinin yanında onun ‘saygın’ yüzünü oluşturan asıl
unsur azınlık haklarının garanti altına alınması ve bunun için
geliştirilen yöntem ve mekanizmalardır
Anayasal demokrasi, çoğulcu demokrasi, özgürlükçü
demokrasi, radikal demokrasi gibi kavramlar azınlık haklarına
makul çözümler bulmak ve teminat altına almak içindir
Halk nasıl yönetmeli? Halk tarafından yönetim halkın kendi hayatını ve toplumsal
kaderini belirleyen hayati kararların alınmasına katılımını ima eder
Bu katılım çeşitli şekillerde olabilir
Doğrudan demokrasi: Referandumlar, kitle gösterileri, interaktif
tv’lerle karar verme sürecine doğrudan ve daimi katılım
Alternatifi: Temsili demokrasi (en yaygın)
Vatandaş karar almaktan çok kendi adına karar alıcıları seçer
Oy vermeye demokratik niteliğini kazandıran seçimin rekabetçi
olması, siyasetçilerin hesap verebilir hale getirmesidir
Demokrasinin Asgari KoşullarıBir yönetimin demokratik olup olmadığını değerlendirme kriterleri
(Moghaddam, 2014):
1- Şehir meydanı testi: Bir vatandaş yaşadığı şehrin meydanına çıkıp,
tutuklanma, hapse atılma veya fiziksel şiddete uğrama korkusu olmadan
özgürce konuşabiliyor mu?
2- İktidarı seçim sandığında göndermek: a) seçimlerin belirli
aralıklarla yapılması ve tekrar seçilmenin azami bir sınırı olması b)
seçimlerin uluslararası kabul görmüş standartlarda adil olarak yapılması
3- Azınlık hakları testi: Azınlık haklarının korunması, azınlıklara karşı
ayrımcı politikaların olmaması. Buradaki azınlıklar genel bir kategoridir.
4- Bağımsız yargı: Bütün bu yukarıdaki ilkeler ancak bağımsız yargının
bulunduğu bir ülkede sağlanabilir.
DEMOKRASİ MODELLERİ
Genellikle batı toplumlarının çoğunda, demokrasi genel oya
dayalı rekabetçi seçimlerin yapıldığı demokrasi şekli tek meşru
şekil olarak kabul edilir
Bazen bu demokrasi anlayışı liberal demokrasi ile ifade
edilmektedir
Modellerin her biri kendi versiyonunu sunar ve bir dizi rakip
demokrasi teorisi ve modeli ortaya koyar.
Liberal demokrasinin kendisi dahi birbiriyle rekabet eden liberal
görüşler düşünüldüğünde yanıltıcı olabilir. Farklı versiyonları
vardır
DEMOKRASİ MODELLERİ
Klasik demokrasi-Temsili Demokrasi
Totaliter Demokrasi
Halk demokrasisi
Katılımcı Demokrasi
Gelişmeci Demokrasi
Müzakereci Demokrasi
Radikal Demokrasi
Militan Demokrasi
Sürdürülebilir Demokrasi
Liberal Demokrasi
Klasik Demokrasi
Eski Yunandaki Atina siyasi sistemine dayanır
Şehir devleti
Doğrudan demokrasi, halkın yönetime doğrudan katılması
Tek ve saf ideal demokrasi modeli olarak tarif edilir
Modern dünyada çok sınırlı uygulaması imkanı mevcuttur. İsviçre
Kantonları en bilinen örneği
Tüm kararlar tüm vatandaşların üye olduğu Meclis veya Ecclesia
tarafından alınıyor (500’ler kurultayı)
Kamu görevlileri dönüşümlü olarak kura ile seçiliyor
Günümüzde uygulanabilir örneği temsili demokrasi
Totaliter Demokrasi Despotizme verilen diğer bir isimdir. Sistemin sadece adı
demokrasi.
Her demokraside halk (seçmen) genelde iki ana siyasalkanada ayrılır.
Hiçbir demokraside seçimleri kazanan parti %85-90 gibioranlarla seçim kazanmaz (Hile yoksa)
Bu yönetim sisteminde halk temsilcilerini seçmez. İktidarsahipleri halkı temsil ettiklerine inanarak kendilerini seçtirir
İktidar sınırsız ve süresizdir
Toplum iktidarı şekillendirmez, iktidar toplumuşekillendirme iddiasındadır
Halk Demokrasisi 2. Dünya Savaşı sonrası Sovyet modeli şeklinde yaygınlaşan
Ortodoks komünist rejimlerden gelmektedir
Marksist geleneğin ürettiği çeşitli demokrasi modelleriniifade eder
Kendi içindeki farklılaşmaya rağmen ana özelliği liberaldemokrasilere açık bir karşıtlık söz konusu
Marksistler, liberal ve parlamenter demokrasiyi, burjuva vekapitalist demokrasi olarak görür
Bir demokraside Marksist/sosyalistler olabilir amahiçbir Marksist/sosyalist sistemde demokrasigelişmemiştir.
Halk Demokrasisi Demokrasinin egaliteryen (eşitlikçi) yaklaşımı Marksistleri
bu fikre yönlendirmiştir.
Eşitliği zahiren sağlayan siyasi demokrasinin aksine,zenginliğe ortaklaşa sahip olma yoluyla sosyal eşitlikhedefine ulaşmayı ifade eder
Sadece siyasi hakların genişletilmesinden ziyade iktisadiözgürleşmeye ulaşmayı amaçlar
Burjuva demokrasisi yerine proleter demokrasi
20. yy. uygulaması Lenin’in fikirleri
Uygulama öyle mi? Aynı soru bu sefer farklı şekilde:Komünist partiyi kim denetleyecek?
Katılımcı Demokrasi
Liberal demokrasiye getirilen eleştirilerin temel
noktası halkın katılım ve yönetiminin sözde
kalmasıdır.
Gittikçe çeşitlenen toplumsal yapıda temsil
mekanizması zayıflamakta bazı grupların temsili
yetersiz kalmaktadır (ör. kadınlar)
Katılımcı demokrasinin ana vurgusu halkın
katılımı üzerinedir
Katılımcı Demokrasi
Katılımcı demokrasinin ana vurgusu halkın katılımı
üzerinedir.Temel varsayımları
Demokrasiler sıradan halkın etkili olamayacağı derecede genişve karmaşık bir hal almıştır
Liberal demokrasiler taahüt ettikleri hayat tarzını
gerçekleştirememişlerdir
İktidar eşitsiz dağıtılmıştır
Liberal demokrasilerde siyasi yükümlülüklerin tanımlanması
konusundaki güçlükler
Sadece oy verme şeklinde değil karar alma sürecinde doğrudan
katılımı savunur
Gelişmeci Demokrasi Katılımı genişleterek özgürlüğü genişletme ve kişisel gelişimi destekleme
Bireyin ve topluluğun gelişimine odaklanmıştır
J.J. Rousseau
Vatandaşlar ancak içinde yaşadıkları topluluğun hayatının şekillendirilmesine sürekli
katılması halinde özgürdürler
İngiliz halkı sadece parlamento üyelerini seçerken hür, onlar seçilir seçilmez
köleleştirilmiştir
Genel irade sadece ne istediğini sormak değil
J.S. Mill
Katılımcı topluma övgü
Bütün anahtar kurumlar, açık, hesaba çekilebilir, adem-i merkeziyetçi
Platon’u izleyen Mill çoklu bir oy verme sitemi öneriyordu: Vasıfsız işçi 1, vasıflı işçi 2,
yetişmiş kişiler ve donanımlı meslek grupları 5, 6 oy
Çoğunluğun tiranlığına duyulan liberal korku
Radikal Demokrasi
Sosyalistler ve radikal demokratların benimsediği alternatif bir anlayış.
Radikal demokrasi: Sosyal varoluşun bütün alanına uygulanabilir olması.
İnsanların kendi hayatlarını etkileyen her türlü kararlara katılma temel
hakkına sahip oldukları kabul edilir. Demokrasi kısaca bunu yapmayı sağlayan
kollektif bir süreçtir.
Refahın kamusallaştırılması, iktisadi hayatın demokratikleşmesi
Bu yüzden sosyalistler sadece siyasal demokrasi yerine sosyal demokrasi ve
endüstriyel demokrasiyi savunur
Benzer şekilde feministler de özel hayatta demokrasi ister
Bu yaklaşımda demokrasi özgürlüğün düşmanı değil dostudur. Bu ilkeler göz
ardı edildiğinde baskı ve sömürü ortaya çıkar
Müzakereci Demokrasi
Toplumda bireylerin ve grupların her konuda müzakere
halinde bulunması
Tartışma ve müzakere forumları her alana ve konuya
yayılmalı. Tüm toplumsal kararlar yaygın ve sürekli
müzakerelerle alınmalı
Meşruiyetin bu şekilde daha fazla sağlanacağı fikri
Fikrin en önemli savunucusu Jurgen Habermas
Militan Demokrasi ve Sürdürülebilir
Demokrasi
Demokrasinin kendini nasıl koruyacağı, kendisine yönelik tehditleri nasıl bertaraf edeceği fikrinden ortaya çıkmıştır
Militan demokrasi, bu koruma işinin temel hak ve özgürlükleri sınırlayarak yapmasına verilen isimdir. Paradoksal bir durum ortaya çıkar. Demokrasinin korunması için özgürlüklerin sınırlandırılması!!!Yerine savaşan demokrasi, mücadeleci demokrasi kavramları da kullanılır
Militan demokrasinin, demokrasiyi sınırlandıran tavrına karşın sürdürülebilir demokrasi kavramı önerilmektedir. Demokratik sistemin bekasını demokratik sisteme hayat veren şartların sürdürülmesine bağlar. Demokratik dinamiklerin yaşatılması anlayışı.
Liberal Demokrasi
Teoriler üzerine tartışmalar olsa da günümüzde asıl konu
demokrasinin pratikte nasıl işlediğidir.
Bugün dünyada egemen olan ve bir ideal olarak yüceltilen
‘liberal demokrasi’ anlayışıdır ve genel kabul görmüştür
Liberal demokrasi bir ideoloji olarak liberalizm ile bir siyasal
metot, teknik, yöntem ve süreç olarak demokrasinin
uzlaşımıdır.
Demokrasi ideoloji midir??
Liberal olmayan demokrasiler var mıdır??
Liberal Demokrasi
Liberal Demokrasi
Demokrasinin temsili ve dolaylı biçimi
Siyasi eşitlik prensibine dayanan düzenli seçimlerle iktidarın
belirlenmesi
Rekabete dayanan seçimlerle sürdürülür
Rekabet siyasi çoğulculuk, hoşgörü ve çatışan fikirlerin
özgür biçimde var olması ile gerçekleşir
Devlet ile sivil toplum arasında ayrım vardır
Ekonomik hayatın piyasa kurallarına göre organizasyonu,
özerk grup ve çıkarların meşru kabul edilmesi
Uygulamada Demokrasi: Farklı
Görüşler, Liberal Demokrasi
Liberal demokrasi şekli de farklı teorisyenler tarafından farklı
şekillerde yorumlanmaktadır. Bu yorumlar:
Çoğulculuk (Plüralizm)
Seçkincilik (Elitizm)
Korporatizm
Yeni Sağ
Marksizm
Çoğulculuk (Plüralizm)
Plüralist demokrasi kavramı çok sayıda parti arasındaki
rekabetçi seçimlere dayanan demokratik sistemi anlatmak için
bazen liberal demokrasi ile birbirinin yerine kullanılır
Halkın taleplerini dile getiren örgütlü grup ve çıkarların,
hükümetin sorumluluğunu sağlama kapasitesine dayanarak
işleyen bir demokrasi
Bu yönüyle parlamenter demokrasiye ve çoğunlukçuluğun
tüm biçimlerine karşı bir alternatif olarak görülebilir
Çoğulculuk (Plüralizm)
Sağlıklı bir plüralist demokrasinin şartları şunlardır:
Siyasi güç birbiriyle rekabet eden gruplar arasında
bölünmüştür ve özellikle elit gruplar yoktur
Üyelerine karşı hesaba çekilebilir liderleri olan grupların
yüksek derecede bir iç uyumu vardır
Gruplara bir dizi erişim noktası sunmak için yeterince
parçalanmış nötr bir hükümet aygıtı vardır
Elitist Yaklaşım
Siyasi iktidarın imtiyazlı bir azınlığın elinde yoğunlaşma
eğilimine işaret eder.
Sosyalizm gibi egaliteryan (eşitlikçi) fikirlerin bir eleştirisi
olarak gelişmiştir.
Sosyal varoluşun kaçınılmaz bir boyutu olarak (müessif ama
tedavi edilebilir) elit yönetim gerçeğine dikkat çeker
Valfredo Pareto, Geanato Mosca, Robert Michels gibi klasik
elitistler, demokrasinin çılgınca bir aldanıştan başka bir şey
olmadığını, siyasi gücün her zaman ayrıcalıklı bir azınlık
tarafından, yani elitler tarafından kullanıldığını iddia ederler
Elitist Yaklaşım
Mosca (1957-1941), Yönetici Sınıf (1939) isimli eserinde
bütün toplumların yöneten sınıf ve yönetilen sınıf olmak
üzere iki sınıftan oluştuğunu, yönetim için gerekli
kaynakların eşit olmayan bir biçimde dağıtıldığını,
parlamenter demokratik bir sistemde bile örgütlü bir
azınlığın her zaman kitleleri kontrol ettiğini iddia etmiştir.
Elitist Yaklaşım
Pareto ise yönetimin ihtiyaç duyduğu niteliklerin şu iki
psikolojik tipten olduğunu savunmuştur: Tilkiler (kurnazlıkla
yönetenler ve kitlelerin rızasını bu yolla manipüle edenler) ve
aslanlar (genellikle zor kullanma ve şiddetle egemen olanlar)
Michels ise demokratik olan ve olmayan bütün örgütlerde
iktidarın, ilgisiz alt-tabakanın olmaktan ziyade organize eden
ve kararları alan küçük bir grubun elinde yoğunlaştığına
dayanan bir fikri savundu. (oligarşinin tunç yasası)
Elitist Yaklaşım Klasik elitistler demokrasinin bir masal olduğunu savunurken
modern elitist teorisyenler belirli siyasi sitemlerin demokrasinin
ne kadar gerisine düştüğünü göstermeye çalıştılar
C. Wright Mills: ABD’deki iktidar yapısına ilişkin tespitleri var.
İktidar Seçkinleri (1956) isimli eseri çok ses getirdi. Birbiri ile
bağlantı halindeki önde gelen grupların hakimiyetinde bir ABD
portesi çizmiştir. İktidar seçkinleri: a) büyük iş çevreleri (özellikle
savunma sanayii ile ilgili) b) ordu ve c) Başkanın etrafındaki onu
kuşatan siyasi klikler
Bunlardan oluşan üçlü bir yönetim.
Liberal demokrasi bir göz boyamadan ibaret der.
Elitist Yaklaşım
Rekabetçi Elitizm (Anthony Downs)
Seçmenler hangi elitin yöneteceğine karar verebilirler ama
iktidarın her zaman bir elit tarafından kullanılacağı gerçeğini
değiştiremezler
Demokratik bir siyaset modeli olarak rekabetçi elitizmin en
azından liberal demokratik siyasi sistemin işleyişine daha
uygun bir meziyeti vardır.
Korporatist Yaklaşım
Kökeni faşist İtalya’da işletme yönetici ve çalışanlarının
hükümet eliyle bütünleştirilmesi yoluyla ‘birleşik devlet’
inşa etme çabalarına kadar gider
Neo-korporatizm: Örgütlü çıkarlara imtiyazlar verilmesine
ve onların karar alma sürecine kurumsal katılımlarına ilişkin
Batı poliarşilerinde mevcut olan bir eğilim
Korporatif sistemde bireylerin görüşleri ve çıkarları,
rekabetçi seçim mekanizmaları sistemindekinden daha iyi
şekilde ifadesini bulur
Korporatist Yaklaşım Bir çok yorumcu korporatizmi demokrasiye yönelik tehdit
olarak görür.
Çünkü korporatizm hükümete ulaşma ayrıcalığına sahip grupların lehine işler
İçerdekiler kendilerini politik olarak ifade edebilirken dışardakiler için bu mümkün değildir.
Korporatizm devletin faydasına işler. Hükümetin muhatap aldığı örgütler onların üyelerine disipline etmek veya radikal talepleri süzgeçten geçirmek için kullanılabilir
Böyle grupların liderleri topluma hesap verme kaygısı olmadan kayda değer siyasi güç kullanabilirler.
Yeni Sağ Yaklaşım 1970’lerden itibaren ortaya çıkan yeni sağ yaklaşım, demokratik aşırı
yüklenme dedikleri bir tehditten bahseder
Sınırlandırılmamış bir grup ve seçmen baskısı ile siyasetin felç olmasına vurgu yaparlar
Ekonominin hükümetin müdahalesizliği ile mükemmel yürüyeceği görüşü
Ancak korporatizm tehlikesi, belirli grupların ve iktisadi çevrelerin baskısı, bu grupların talepleri ile hükümete hakim olması, ona dikte etmsine imkan tanır der.
Seçim siyaseti ve rekabet, iktidarın kazanma arzusu, verilen vaatlerle kendi kendini tahrip edici bir sürece dönüşmektedir
D. Marquand: ‘çocuklar için çikolata ne ise büyükler için demokrasi odur’
Demokrasiyi korumak isteyen bir yaklaşımdır
Demokrasinin Paradoksları
1. Plato’nun paradoksu. Halk kendi iradesi ile yönetme yetkisini demokratik
olmayan yönetime devretmek isterse?
Özgürlüğü kullanıp, özgürlüğe yüz çevirmek isterse
Örn: Modern Avrupa’daki faşist eğilimlerin oy artışı
Popper bu paradoksa şöyle bir cevap geliştirmiştir: ‘Siyasal kurumları nasıl
örgütleyelim ki, kötü ya da yeteneksiz yöneticilerin daha fazla zarar vermeleri
engellenebilsin?’
Yani kim yönetmeli sorusundan çok, iktidarın etkin denetimi ön plana
çıkmaktadır
Popper, paradoksun çözümü için çoğulculuğa ve anaysa denetimine götürür
2. İstikrar ve Adalet paradoksu. Seçim sistemlerinin temel açmazı olan istikrar ve
adalet ilkeleri arasında yaşanan paradoks. Yönetemeyen demokrasi durumu.
3. Çatışma ve uzlaşma paradoksu. Siyasetin çatışma ve uzlaşma üzerine inşa
edilmesi. Çok sert rekabet sonucu toplum içi kutuplaşmalar.
top related