Top Banner
150

Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Jun 29, 2015

Download

Documents

Yilmaz Denktas

zülfü agar polis meslek yüksek okulu, e-dergi
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 2: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

E­DERGİ 2. SAYI(MAYIS) 

2010 

lfü

ar

Po

lis

Me

sle

k Y

ük

sek

Ok

ulu

İlyas ÖZGENTÜRK ve Yılmaz DENKTAŞ koordinatörlüğünde ve okulumuz öğrencileri Sinan YÜCE ,Ali Murathan ÖZBAY tarafından

tasarım ve içeriği oluşturulan E-dergimiz 2.sayısı ile karşınızdadır..Dergimizin hedefi Zülfü Ağar

P.M.Y.O. ailesine okul ve meslek içerisinden haberler vermek ayrıca teknolojik gelişmelerden

ve okul içi sosyal faaliyetlerden haberdar etmektir.Öğrencilerin aklına takılan birçok soruya cevap bulabilecekleri bir platform

olmakla beraber Emniyet teşkilatıyla ilgili birçok bilgiye kısa sürede ulaşılabilecekleri bir e-

dergidir.Zaman ayırdığınız için teşekkürler. 

   

Dergi Sahibi  

Kemal KARABULUT  

Koordinatör  

İlyas ÖZGENTÜRK Yılmaz DENKTAŞ

 

Dergi Sorumlusu  

Sinan YÜCE Ali Murathan ÖZBAY

 

Dergi Grubu  

Sinan YÜCE,Ali Murathan ÖZBAY,Engin ÇETİN,Çağlar

YALABIK,Seyfullah ÇİNAR,Remzi GETÇOŞĞUN,İbrahim ASLAN,Bayram

Faik BALIKÇI,Sarper ERGİN,Şafak ATAL,Yusuf PASENLİ,Haldun SEZEN

Page 3: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

EDİTÖRDEN

Elazığ Zülfü Ağar PMYO E-Dergisinin 2. Sayısı’nı siz değerli okurlarımızın beğenilerine sunmanın haklı gururunu, bilişim grubu olarak yaşıyoruz. Her sayısını tatlı bir telaşla hazırladığımız E-Dergimizin hep daha iyiye gideceğine inanıyor ve siz değerli okurlarımıza daha ilgi çekici ve okunabilir bir dergi hazırlamak için büyük gayretle çalışıyoruz. İletişimin, bilgi paylaşımının, medyanın, toplumu etkilemedeki rolünün öneminin her geçen gün arttığı günümüzde polis olarak kendimizi ortaya koymak, hizmetlerimizi daha iyi tanıtarak bize has duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak amacıyla başlattığımız bu e-dergi çalışmamızda bize yardımlarını esirgemeyen başta Sayın Okul Müdürümüz Kemal KARABULUT’a, Müdür Yardımcımız İrfan DİKMEN’E ve emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunarız. E-Dergimizle yapmış olduğumuz paylaşımı daha geniş kitlelere yaymak en önemli hedefimizdir. Bu noktadan hareketle öncelikle dergimizle ilgili eleştiri, öneri ve katkılarınızı siz değerli okurlarımızdan beklemekteyiz. Bunu gerçekleştirmek için PDF formatında hazırladığımız dergimizi öncelikle bölgemizdeki bütün PMYO öğrencileri, öğretim görevlileri ve idareci personelin e-mail adresine göndermeyi planlamaktayız ve yorumlarınızda dürüst olmanızı beklemekteyiz. Siz değerli okurlarımız olarak bu desteği bizden esirgemeyeceğinizden eminiz. Bu duygularla siz değerli okuyucularımızı 2.sayımızla baş başa bırakıyor, saygı ve sevgilerimizi iletiyoruz.

YILMAZ DENKTAŞ

Page 4: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

İİÇÇİİNNDDEEKKİİLLEERR

11))RRÖÖPPOORRTTAAJJLLAARR Okul müdürümüz Sayın Kemal KARABULUT ile yapılan röportaj (6-10) Elazığ Özel Harekat Şube Müdürü Abdullah DÜNDAR ile yapılan röportaj (11-16)

22))MMAAKKAALLEELLEERR

Ahmet ÇEVİK (17-22) Seyithan ÇAKMAK (23-25) Hüseyin YEŞİLORMAN (26-29)

33))1100 NNİİSSAANN PPOOLLİİSS HHAAFFTTAASSII Fotoğraf Albümü (30-42) 10 Nisan Sergi Fotoğrafları (43-47) 44))MMEESSAAJJ KKAAYYGGIISSII ATATÜRK Köşesi (48-54)

Geçmişten Günümüze Polis Kıyafetleri (55-73) Öğrenci Anketleri (74-77) Öğrenci Kompozisyonları (78-86) Öğrenci Karikatürleri (87-97) Öğrenci Şiirleri (98-101)

55))HHİİKKÂÂYYEELLEERR ((110022--110077 Bir Polis Öyküsü Telsiz Muhabereleri Polislik Üzerine Cenaze Arabası Baba

Page 5: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

66))TTEEKKNNOOLLOOJJİİ VVEE OOYYUUNN ((110088--113388))

UUssbb BBeelllleekklleerr,,MMpp33 ÇÇaallaarrllaarr,,HHaarriiccii DDiisskklleerr,,CCeepp TTeelleeffoonnllaarrıı,,BBiillggiissaayyaarr PPaarrççaallaarrıı,,KKaammeerraa,,LLaappttooppllaarr…… MMeettiinn22,,KKnniigghhtt OOnnlliinnee,,İİssttaannbbuull KKııyyaammeett VVaakkttii,,SShhaaiiyyaa,,JJaaddddee OOnnlliinnee OOyyuunn iinncceelleemmeelleerrii……

77))KKİİTTAAPP VVEE SSİİNNEEMMAA ((113399--115500)) MUSTAFA KEMAL Şirket yönetseydi

PASLI GÜNEŞ ATATÜRK’ÜN EKONOMİ MUCİZESİ ÇEKİM YASASININ GÜCÜ OLUMLU DÜŞÜNME MUTLU VE BAŞARILI BİR İŞ YAŞAMI İÇİN PROFOSYONEL ZEKA SHERLECK HOLMES GREEN ZONE BEYAZ BANT THE BOOK OF ELI ROBIN HOOD PRINCE OF PERSIA THE LAST AIRBENDER

Page 6: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

OKUL MÜDÜRÜMÜZ SAYIN KEMAL KARABULUT

İLE RÖPORTAJIMIZ

SAYIN MÜDÜRÜMÜZ, KENDİNİZİ BİZE KISACA TANITABİLİR MİSİNİZ? 1951 yılında ORDU ilimizde doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimini bu ilde

tamamladım.1974 yılında Yusuf Kahraman Polis Okulu'ndan polis adayı olarak mezun oldum.1974–1982 yıllarında Ankara İlinde görev yaptım.1982 yılında Elazığ İline 2. Bölge atamam yapıldı ve aynı yıl Polis Akademisi giriş sınavlarını kazandım. 1986 yılında Akademiden mezun olarak Komiser yardımcılığı rütbesiyle Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde Çankaya ilçe Emniyet Amirliği Esat ve Çankaya Merkez Polis Karakollarında görevime devam ettim.1989 yılında Komiser rütbesiyle Diyarbakır İline, burada bir yıl İnfaz Büro Amirliğinde görev yaptıktan sonra 1990 yılının Nisan ayında Diyarbakır Polis Okuluna atandım. Komiser ve Başkomiser rütbesiyle 3 yıl Sınıflar Amirliği görevini yürüttüm. 1994 yılında Emniyet Amirliği rütbesi ile Trabzon İli Vakfıkebir İlçesinde İlçe Emniyet Müdür Vekilliği görevini yürüttüm. 1995–1997 yılları arasında 2 yıl Trabzon ili Hava Limanı Şube Müdür Vekilliği görevini yaptım. 1997 yılında daha önce görevini yaptığım aynı ilçeye 2. kez atandım ve 1997–2002 yılları arasında İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlerini yürüttüm. 2002 yılında Çorum İline atamam yapıldı. Burada bir yıl Bölge Trafik Şube müdürlüğü, bir yıl da İl Emniyet Müdür Yardımcılığı görevinde bulundum. 2004 yılında Giresun’da İl Emniyet Müdür Yardımcılığına, 2007 yılında 1. Sınıf Emniyet Müdürü olarak Strateji Geliştirme Daire Başkanlığına, 2008 Şubat ayında da Polis Baş Müfettişliği görevlerine atandım. Evli ve teşkilatımızda biri Emniyet Amiri, diğeri 4.Sınıf Emniyet Müdürü rütbesiyle görev yapan iki çocuk babasıyım. 17.11.2008 tarihinde Elazığ Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü görevime başladım.

Page 7: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

SAYIN MÜDÜRÜM, HOBİLERİNİZ NELERDİR?

İlk olarak kitap okumayı çok seviyorum.Spor yapmaktan ve

seyretmekten hoşlanıyorum. Akademi yıllarımda sporla uğraşırdım, özellikle futbolla. Takım olarak Beşiktaş’ı tutuyorum. Gezmeyi ve yüzmeyi severim.

SAYIN MÜDÜRÜM, ÖNÜMÜZDEKİ YILLAR İÇERİSİNDE NE GİBİ PLANLARINIZ VAR?

13 ay sonra emekli olacağım.Emekliliğimde ne yapacağıma henüz karar

vermedim teşkilatımı çok seviyorum.Biri Emniyet Müdürü diğeri Emniyet Amiri iki oğlum var. Emekliliğimde daha çok torunlarımla zaman geçirmeyi planlıyorum.

SAYIN MÜDÜRÜM, MESLEK HAYATINIZ BOYUNCA UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZI BİZİMLE PAYLAŞIR MISINIZ?

1990-1994 yılları arasında Diyarbakır Polis Okulunun kuruluşunda Emniyet Amiri rütbesi ile görev yaptım.Bu 4 yıllık süre zarfında şimdi polis memuru olan bir çok öğrencim oldu.Tam tarihini hatırlamıyorum ama memlekete giderken Polis Tokat girişinde otobüsümüzü durdurdu. Kimlik sorgulaması yapılıyordu. Kimliğime bakan polis memuru bir anda boynuma sarıldı,elimi öptü.Diyarbakır Polis Okulundan öğrencimmiş…Bu olay beni o an gururlandırdı. Her yerde öğrencimin olması çok hoş bir duygu. Meslekteki bugünümü unutamıyorum.

Page 8: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

SAYIN MÜDÜRÜM, MESLEKTE BAZI BİRİMLERİN DİĞERLERİNE GÖRE DAHA CAZİP OLMASI GİBİ BİR ALGILAMA VAR SİZİN BU KONU

HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ NELERDİR?

Benim ilk görev yerim Ankara da şimdi çevik kuvvet olarak adlandırılan

toplumsal olaylarla mücadele birimiydi.Daha sonra polis memuru olarak Elazığ’a atamam yapıldı.O yıllarda sicili temiz başarılı polis memurları enstitüye sınavla alınabiliyordu.Sınavı kazandım ve enstitüyü okuyarak Komiser yardımcısı rütbesi ile mezun oldum.Fakat bu uygulama enstütünün polis akademisi olmasıyla birlikte kaldırıldı.

Teşkilatımız her geçen gün daha iyiye gidiyor modernleşiyor.1980 li yıllarda devriyeye çıkmak için bile araç sıkıntısı vardı.Modern silah yoktu personel azdı sadece araçlarda telsiz vardı.Şu ansa durum çok farklı teşkilatımız her noktada teknik donanım ile desteklenmiş durumda dünyadaki diğer polis teşkilatları ile yarışabilecek duruma gelmiştir.Çalışma şartları durumu ise bugün çok daha iyi.Ben yıllarca 12-12 çalıştım.Bugün genelde teşkilatımızda 12-24 çalışılıyor.

Branşlaşma konusuna gelirsek hangi birimde çalışırsanız çalışın görev ve sorumluluk bilinciniz, insanlarla olumlu ilişkileriniz, hal ve hareketlerinizdeki dürüstlük ve vakar son olarak performansınız ilerlemenizde çok büyük etken olacaktır.

Yukarıda saydığım kriterlere göre çok daha etkin birimlerde ve rütbelerde çalışabilirsiniz.

Page 9: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

SAYIN MÜDÜRÜM, ÖĞRENCİLERİN MOTİVASYONUN ARTTIRMAK ÜZERE

GEZİ VEYA KAMPLAR PLANLANIYOR MU?

Gezi yapılmasını planlıyoruz. Kesin olmamakla beraber Keban, Harput, Sivrice göl gezisi veya yakın illere gezi olabilir. Planlarımız şimdilik bu şekilde.

SAYIN MÜDÜRÜM, GELMENİZLE BİRLİKTE OKULUMUZDA YAPILAN UYGULAMALAR VE DEĞİŞİKLİKLER NELERDİR?

Öncelikle yurt ve yatakhane binasının pencerelerini öğrencilerin kışın daha iyi ısınabilmesi için pimapen yaptırdık.Halı sahanın yanındaki binamızı uygulamalı polis merkezi haline dönüştürdük ve bu sayede öğrencilerimizin uygulamalı eğitim yapabilmesini sağladık. Kimsesiz çocuk yurdundaki çocukları sünnet ettirme, Fırat Üniversitesi tarafından düzenlenen bahar şenliklerine müzik grubumuz ile birlikte katılma gibi faaliyetlerle öğrencilerimizin sosyalleşmesini sağlamaya çalıştık.

SAYIN MÜDÜRÜM, OKULUMUZDA YAPILACAK OLAN UYGULAMAR VEYA YAPILMASI PLANLANAN UYGULAMALAR VAR MI? VARSA NELER

OLDUĞUNU AÇIKLAR MISINIZ?

Şu anda C kapısının yanındaki havuz civarında yeni bir sınıflar binası düşünüyoruz. Proje hakkında çalışmalar yürütüyoruz. Her şey akademinin yönlendirmesiyle oluyor.

SAYIN MÜDÜRÜM, BU AY SONUNDA GELMESİ BEKLENEN ÖZEL HAREKAT DAİRE BAŞKANLIĞI’NIN YAPACAK OLDUĞU SEÇMELERİN İÇERİĞİNİ

AÇIKLAR MISINIZ?

Seçmeler Özel Harekat Daire Başkanlığı ve Elazığ Özel Harekat Şube

Müdürlüğü tarafından Mayıs ayının 3.haftası yapılacak. Bu seçmelerde 2400 m koşuyu 9.03 sn bitiren 100 tam puan, 85 mekik 100 tam puan 65 şınav 100 tam puan 17 barfiks 100 tam puan üzerinden puanlama yapılacaktır.

Page 10: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

SAYIN MÜDÜRÜM, BİZ GENÇ POLİS ADAYLARINA NE GİBİ TAVSİYELERDE BULUNABİLİRSİNİZ?

Ülkemiz ve teşkilatımız çok güzel bir durumda.Sizler genç polisler olarak yasaların verdiği güçle üzerinize düşen görevi layığı ile yerine getirmelisiniz.

Şunu hiç unutmayın, kendinizi empati yapmaya yönlendirmelisiniz.Bu hayatınızda prensiplerinizin ilk sıralarında yer almalıdır.Bu söylediklerim her konuyla iç içedir. İnsanlarımıza güler yüzlü davranın ve ceza dahi yazacak olsanız bunu etik kurallar çerçevesinde yapın. İnsanlarla iletişimde güler yüzlü olun. Bu şekilde hareket ederseniz, her şey çok daha kolay olur.Karşınızdaki kişi sizi tahrik etmeye çalışacaktır. Soğukkanlılığınızı her durumda muhafaza ederseniz, her şeyi lehinize çevirebilirsiniz.

SAYIN MÜDÜRÜM, HAYATINIZDA ULAŞMAK İSTEDİĞİNİZ HEDEFLERİN HEPSİNE ULAŞABİLDİNİZ Mİ?

Her türlü hedefime ulaştım.Çocukluğumdan beri idealim olan polislik mesleğinin en üst seviyesine çıktım.Bundan sonrada emekliliğimin tadını çıkarmayı planlıyorum.

Page 11: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

ELAZIĞ ÖZEL HAREKÂT ŞUBE MÜDÜRÜ ABDULLAH DÜNDAR İLE RÖPORTAJIMIZ

KENDİNİZİ KISACA TANITIRMISINIZ? Adım Abdullah DÜNDAR.1972 Konya Beyşehir doğumluyum.1986 Polis Koleji, 1994 Polis Akademisi mezunuyum. 4.Sınıf Emniyet Müdürüyüm. Evli ve 2 çocuk babasıyım.

Page 12: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

BU ZAMANA KADAR ÇALIŞTIĞINIZ İL EMNİYET MÜDÜRLÜKLERİ NERELERDİR?

Mesleğe Şırnak’ta başladım. Daha sonra Aydın iline atandım. Burada bir süre görev yaptıktan sonra atamam Van’a oradan Konya iline verildi. 3 yıl misyon koruma için Paris’e gittim. En son olarak da Elazığ ili Özel Harekât Şube Müdürlüğü görevini yürütmekteyim.

POLİSLİK MESLEĞİNİ NEDEN SEÇTİNİZ? Aslında ben doktor olmak istiyordum. Memur çocuğu olduğum için önceliğim yatılı okular oldu. Birçok lise sınavına girdim. Askeri Lise sınavlarını kazandım fakat bazı nedenlerden dolayı bu okulu seçemedim. Kendiside bir asker olan yakın akrabam “Gel seni polis yapalım” dedi. Bunun üzerine Polis Koleji sınavına girdim ve kazandım.

Page 13: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

NEDEN ÖZEL HAREKÂT BİRİMİNİ SEÇTİNİZ?

Polis Koleji’nde okuduğum sırada babası Özel Harekât’ta çalışan bir devrem vardı. Ara sıra babası devremi görmek için okula geldiğinde kendisine asker misiniz diye sorduğumuzda bize polis olduğunu söyledi. Çok şaşırmış ve etkilenmiştim. Daha sonra birkaç defa Gölbaşı’nda gördükleri eğitime şahit oldum ve kendime ben bu işi yapmalıyım dedim. Bu vesile ile içimden gelerek bu birimde görev yapmaya başladım.

ÖZEL HAREKÂT BİRİMİNE NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU? Gelişmiş ve gelişmekte olan her ülke birtakım değişik isimler altında eğitimli özel kuvvetlere ihtiyaç duyar. Bu birlikler gerek terörle mücadele de gerek insan kaçakçılığında gerekse çete suçlarında önleyici ve caydırıcı hizmetlerde bulunur. Bizim ülkemizde ise 1982 yılında Asala Terör Örgütü tarafından Esenboğa Havalimanında meydana gelen saldırıda 2 güvenlik görevlisi şehit oldu. Bu olay Özel Kuvvetlere olan ihtiyacı gündeme getirdi. Bunun sonucunda Özel

Page 14: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Harekât adı altında kurulan Polis Özel Kuvvetleri her türlü suça karşı profesyonel bir biçimde görev yapmaktadır.

BİZE BİRAZ ÖZEL HAREKÂT BİRİMİNİN BU ZAMANA KADAR UĞRADIĞI DEĞİŞİMLERDEN BAHSEDER MİSİNİZ?

1983 yılında Asayiş Daire Başkanlığı’na bağlı bir büro olarak kuruldu. 1987’de Terörle Mücadele Şubesi bünyesine geçti. Bu tarihten Daire Başkanlığı’na dönüştürüldüğü tarihe kadar Terörle Mücadele Şubesi bünyesinde kaldı. Elazığ’da ise ilk olarak 1986 senesinde Grup Amirliği olarak kurulmuştur. Yalnız Elazığ’ın stratejik konuma sahip olması nedeniyle hemen ertesi yıl Şube Müdürlüğü’ne dönüştürülmüştür.

ÖZEL HAREKÂT OLARAK BİRTAKIM OPERASYONLARDA HANGİ BİRİMLERDEN NE NİSPETTE DESTEK ALINIYOR KOORDİNASYON VE BİRLİKTELİK NASIL SAĞLANIYOR? Tabiî ki birtakım operasyonlarda birbirimize destek olmalıyız. Sonuç olarak hepimiz kamu görevi ifa ediyoruz. Daha verimli hizmet verebilmek için koordineli olarak çalışmamız gerekiyor. Temsil misal

Page 15: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

bir takım terör eylemleri olsun hücre evi baskınları olsun profesyonel çete suçları olsun bu suçlarla tek başımıza mücadele etmemiz düşünülemez. Bu amaç doğrultusunda İstihbarat Şube, TEM Şube, KOM Şube ve diğer birimlerle bilgi alışverişi içerisindeyiz. Bir bütünüz ve en iyi hizmet için her türlü fedakârlık ve yardımlaşmaya hazırız Elazığ Özel Harekât Şubesi bünyesinde ne gibi eğitimler verilmektedir?

Bizim de sizden pek farkımız yok.(Burada gülüyor…) . Her sabah arkadaşlarımızla birlikte saat 8.00 da eğitim alanında toplanırız. Günlük sporumuzu yaparız. Teçhizatlı kır yürüyüşlerimiz bizi her göreve hazırlamaktadır. Bunun dışında kendi bünyemizde Elazığ ilinin bize sağladığı imkânlar doğrultusunda birtakım eğitimler yapmaktayız. Bu sene farklı olarak kış aylarında Hazarbaba Kayak Tesisleri’nde kayak ve paraşüt eğitimi aldık. Eğitim gören arkadaşlarımızın 30’a yakını kayak sırasında nokta atışı yapabilecek duruma geldi. Bunun dışında yine Elazığ Hazar Gölü’nde profesyonel dalgıç eğitimi aldık. Bu ve benzeri eğitimlerde önemli olan her zaman eğitimin sürekliliğidir.

Page 16: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

BURADAN PMYO ÖĞRENCİLERİNE NE GİBİ TAVSİYELERDE BULUNABİLİRSİNİZ?

Bulunduğunuz mevkii ne olursa olsun tam görev bilinci ile çalışın. Kendinizin farkına varın. Neler yapabileceğinizi iyi bilin. Canımız pahasına görev yaparken kamunun huzur ve güvenliğini ön planda tutup vatandaş karşısında alçak gönüllü davranın. Kesinlikle bir ceza mercii değiliz, buna dikkat edin. İleri seviyede soğukkanlı ve müsamahakâr olun. Her durumda her koşula hazırlıklı olmalısınız. Siz geleceğin polislersiniz üzerinizde taşıdığınız üniformanın değerini ve kıymetini bilin. Hepinize görev hayatınız boyunca başarılar dilerim.

Page 17: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

MAKALELER

NASIL POLİS OLUNUR ? Herkes resmi üniformanın cazibesini bilir ve o cazibeye kapılır.

Ufak çocukların kahramanları arasında mutlaka bir polis vardır. Onlara sorsanız büyüyünce ne olacaksın diye, yarıya yakınında “Polis” cevabı alabilirsiniz. Bir düşünsenize polis olmamış olsaydı filmler çekilebilir miydi? Bana göre çekilmesi imkânsız olurdu herhalde. Çünkü polis figürünün olmadığı bir sahneyi bırakın, filmlerin çoğu polisiye filmler olmaktadır. Bunun yanında gerçek hayata dönecek olursak canımızı, malımızı, namusumuzu emanet ettiğimiz polislik mesleği nasıl bir meslek ve “Ben polis olmak istiyorum” diyen gençlerimiz nasıl polis olacaklar?

Aslında çok basit; şu anda Emniyet Teşkilatına Polis yetiştiren tam 30 tane Polis Okulu bulunmaktadır. Elazığ’ımızda bulunan Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksek Okulu diğer 29 tane Polis Okulu gibi Polis Akademisine bağlı Emniyet Teşkilatının “Polis Memuru” ihtiyacını karşılayan ön lisans düzeyinde parasız yatılı ve üniformalı bir yüksek öğretim kurumudur.

Liseyi başarıyla bitiren her Türk vatandaşı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından 2010 yılı içinde yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı puan türlerinin herhangi birinden (YGS) en az (300) puan almış olmak koşuluyla müracaat etme hakkına sahip olmaktadır. 18 yaşını tamamlamış, erkekler için askerliğini yapmamış tüm erkek ve bayanlar ile erkeklerden askerliğini yapanlar için 26 yaşından gün olmamış olanlar olma koşulunu da unutmamak lazım.

Bunun yanında polislerin suçlular karşısında haşmetli olması gerektiğinden bayanlarda 1.65, erkeklerde 1.67 boy sınırı konulmuştur. Onu için polis olmak isteyenlerin beslenmelerine çok dikkat etmeleri ve spor yapmayı hiç bırakmamış olmaları gerekmektedir.

Polis olmak isteyenler, Polis Meslek Yüksek Okullarına Ön başvuruda bulunmak için http://pmyo.egm.gov.tr/ adresinden 18 Mayıs 2010 tarihine kadar ön başvurularını yapmaları gerekmektedir.

İlimizde bulunan Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksek Okulu müracaat merkezlerinden biri olarak polis olmak isteyenleri ağırlayacaktır.

Peki, müracaat esnasında hangi belgeler gerekiyor: Başvuru dosyası, başvuru dilekçesi –ki bunlar okulumuzdan temin edilebilmektedir- nüfus cüzdanı, başvuru dekontu, lise diploması, 1 yıl içinde çekilmiş 4 adet fotoğraf, askerliğini yapmış olanlar için terhis belgesi, evli ise evlilik cüzdanının noter tasdikli örneğini polis adaylarının mutlaka yanında getirmesi gerekmektedir.

Buraya kadar nasıl polis olura cevap bulduk ancak Elazığ İlimizde bulunan Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksek Okulu nasıl bir okul? Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksek Okulu eğitim hayatına başladığı günden bugüne kadar Elazığ’ımız için bir değer haline gelmiştir. Böyle bir değerin tanıtılmasında Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksek Okulumuz bünyesinde faaliyetine başlayan e-ZülfüAğar dergisinin yerinin büyük olacağı kanaatindeyim.

Page 18: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksek Okulu, Okul Müdürümüz Sayın Kemal KARABULUT önderliğinde oluşturulmuş idari ve eğitim kadrosuyla hizmet vermektedir. Yetiştirdiğimiz her yıl ortalama 200 Polis Memurunu kadroya göndermektedir. Mezun olan Polis Memurlarımız gitmiş oldukları İllerde görevlerini en iyi şekilde yerine getirmek üzere ihtiyaçları olan tüm eğitimi almış geleceğe umutla bakan ve Türkiye’nin geleceği olan polisler olarak görev yapmaktadırlar.

Yenilenen eğitim müfredatı ile teorik bilgilerle birlikte pratiğe yani mesleğe yönelik bilgilerin verildiği dersler ağırlıklı olarak verilmeye başlanılmıştır. Bunlara örnek olarak:

—Polisliğe Giriş —Disiplin Hukuku —İnsan Hakları —Ceza Hukuku derslerini verebilirim. Bunun yanında doğrudan polislik mesleğinin içerisinde bulunan

uygulamalı derslerin ders sayıları artırılarak kadroya çıktıklarında karşılarına en fazla çıkacak konularda daha deneyimli, daha becerikli ve daha objektif olmayı öğrenmektedirler. Uygulamalı derslerimize örnek olarak da:

—Polis Savunma Taktikleri —Silah Bilgisi —Mesleki Yazışma —Adli Soruşturma ve Yazışma —Okul-Kadro Uygulamaları derslerini sayabilirim. Öğrencilerimizin 2 yıllık eğitim ve öğretimleri esnasında sadece

derslerindeki başarılarının değil, sosyal yönden de en iyi şekilde eğitim almaları sağlanmaktadır. Her hafta Çarşamba günleri okulumuz konferans salonunda konusunda uzman kişiler tarafından verilen konferanslara iştirak etmektedirler. Ayrıca sosyal bilinçlerinin artırılması için bizzat öğrencilerimizin ön ayak olduğu İlimizde bulunan Harput Çocuk Yuvası ile Çocuk Esirgeme Kurumundaki öğrenciler ve Huzur Evinde bulunan yaşlı vatandaşlarımıza ayın belirli günlerinde ziyaretler düzenlenmektedir.

Polis olmak isteyen, Zülfü Ağar’da okumak isteyen ve bizi tanımak isteyen herkese okulumuzun kapılarının açık olduğunu bu vesileyle duyurmak istiyorum.

Ahmet ÇEVİK Emniyet Amiri

Page 19: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

POLİS EĞİTİMİNDE DİKKAT ÇEKEN HUSUSLAR!

“Polis, uzak doğu sporlarında uzman polis yetiştiriyor.”

“Polis insani yönü en güçlü olan kamu görevlisidir.” Bu ifadeleri duyduğunuz zaman aklınızda nasıl bir polis profili oluştu? Vaay! dediğinizi duyar gibiyim. Aslında şaşılacak bir durum yok. Yukarıdaki ifadeler artık polisler için sıradan ifadeler.

Emniyet Teşkilatına Polis yetiştiren kurum olan Polis Meslek Yüksek Okullarında Teşkilatın ihtiyaçlarına göre hazırlanmış bir müfredat takip edilmektedir. Polis Meslek Yüksek Okullarının Polis Akademisine bağlanmasıyla birlikte polis adaylarına verilen eğitim kalitesinde de gözle görülür bir iyileşme görülmeye başlanmıştır. Son dönemde yapılan iyileştirmelerden en belirgin olanı ise daha önce Yakın Savunma adı altında verilen ve sadece haftada 2 ders saati olarak anlatılan dersin, şimdi haftada 4 saat anlatılmasıdır. Bununla birlikte dersin adı “Polis Savunma ve Müdahale Taktikleri” adıyla müfredata girmiş durumdadır. Dersin polis adaylarına vermeye çalıştığı amaçlara gelecek olursak; -Polisin temel görevleri ile yetkilerine bilen, -Hayatta kalma becerileri konusunda teorik bilgileri bilen, -Polisin kuvvet kullanma ile ilgili yasal dayanakları bilen, -Şüphelilere müdahale şekillerini uygulamasını bilen,

- Ekip çalışması yapabilen, -Her türlü saldırıyı bertaraf edip teçhizatını koruyabilen polisler

yetiştiğini söyleyebiliriz. Aynı zamanda Polis Okullarında bu ders kapsamında alması gereken mesleki bilgileri alamayan polisler için meslek içi eğitim seminerlerinde uzman personel tarafından eksiklikleri giderilmektedir. -İki yıllık eğitim süresince bu ders kapsamında öğrencilere; -Hayatta kalma,

-Kuvvet kullanma, -Zor kullanma, -Göz altına alma, -Araç durdurma ve arama, -Kelepçe takma, -Teçhizat güvenliği, -Silah kullanma, -Suçlularla mülakat, -Jop kullanma, -Muhafaza altına alma gibi konular en ince detaylarıyla

anlatılmaktadır. Zaten son dönemde mezun olan genç polislere baktığımızda, almış

oldukları eğitimin semereleri yavaş yavaş toplanmaya başlanmıştır. Olaylara müdahalede daha sakin, sinirlerine hakim, kullanabilecekleri yetkilerini çok iyi derecede bilen ve yalnızca gerektiği zaman zor

Page 20: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

kullanan, gücünden ziyade aklını kullanan polisler yetişmiş ve daha iyileri de yetişmeye devam etmektedir.

Tabiî ki, mezun polislerin tüm bu hasletleri tek bir ders müfredatı ile almaları mümkün değildir. Bunun yanında iki yıllık eğitim öğretim süresi içerisindeki dört dönemde her dönemde 11 adet ders olmak üzere aldıkları toplam 44 adet dersin etkisi çok büyüktür.

Tüm branşlarıyla her alanda kendisini birkaç adım ileri götürmeyi hedefleyen Türk Polis Teşkilatı kendisini yenilemeyi bir süreç şekline dönüştürmüştür. Yine bu dönüşüm esnasında yakın zamana kadar 26 olan Polis Meslek Yüksek Okulu sayısı 30’a yükseltilmiştir.

Kendini bu mesleğe adamış birisi olarak, polisteki bu güzellikleri görüp, şahit oldukça ben bile “Vaaay!” demekten kendimi alamıyorum. Lütfen sizler de bizleri izlemeye devam edin…

Ahmet ÇEVİK Emniyet Amiri

Page 21: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

ARTIK BAŞKA ACI VE GÖZYAŞI İSTEMİYORUZ

SOL YANIM ACIYOR

Bir hafta içerisinde biri Samsun’un Ladik ilçesinde, diğeri Mardin’in Kızıltepe ilçesinde meydana gelen terör saldırılarında toplam üç meslektaşımız, üç polisimiz, üç can yoldaşımız, üç babayiğidimiz, üç ciğerparemiz ve daha nice üçler şehit oldu. Parmakla saydığımızda yalnızca üç ama ortak değerlerimiz olan üçleri yan yana getirdiğimizde o üçlerin sonu gelmiyor, tükenmiyor.

Daha hayatlarının baharında, geleceğe dair onca plan ve programları varken hayata gözlerini yummaları kalbimi acıtıyor. Çünkü her şehidimiz şehit bile olsa kaybedilen bir değerdir ülkemiz için, bizim için. İnancımız gereği şehitlerimiz ölmüyor bunu çok iyi biliyoruz ama yine de vakitsiz giden canlar, canlarımızı yakıyor. Her şehidimizin evine düşen ateş, bizim eve de düşüyor. Onlarla birlikte ağlıyor, dua ediyoruz şehidimiz için. Belki yüreklerindeki o anlatılmaz yangına bir nebze de olsa su serpintileri gönderiyoruzdur diye. Belki yüreklerinin ferahlamasına katkımız oluyordur diye. Duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışıyoruz belki. Galiba bizim de kendimizi avutabileceğimiz tek tesellimiz bu.

Şu anda 6 yaşındaki oğluma sarılıyorum ve biliyorum ki, o kahraman polisler bir daha benim gibi sarılamayacak. İşte onun için bir kez daha sarıldım oğluma.

Televizyon kanallarında şehitlerimizin hüzünlü geçişlerini izlerken herhalde aileleri akşama evin reisinin evde olmayacağını hiç akıllarından geçirmemişlerdi. Artık evin aynı ahenkte, aynı huzur ve neşe içinde olmayacağını tahmin etmemişlerdi galiba.

Belki klasik bir laf olacak ama kar demeden, yağmur demeden, çamur demeden, günün güneşine sıcağına aldırış etmeden, günün 24 saati, yılın 365 günü dur durak bilmeden çalışır benim polisim.

Görevlerini ifa ederken düşündükleri tek mesele vatana en iyi şekilde hizmet etmektir. Aldıkları paranın hakkını alın terleriyle temizlemektir. Kafalarını yastığa koyduklarında huzur içinde uyumaktır. Vatandaşın ırz, can ve namusunu her türlü kötülüğe karşı korumaktır. Zaten bunun için görevi başında ölen polislere biz “Şehit” diyoruz.

Sol yanım acıyor. Nejat Uygur’un Cibali Karakolu oyununun son kısmında söylediği

sözlerle veda ediyorum size; Sen Bayram Pazar bilmezsin, Anan ölse gömemezsin, Çocuğun olsa göremezsin, Hasta olsan yatamazsın, Bu öyle bir meslek ki, Ecelinle bile ölemezsin.

Mekânınız cennet olsun aziz şehitlerimiz.

Ahmet ÇEVİK Emniyet Amiri

Page 22: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

165 YIL 165 yıl… Dile kolay. Kocaman asırlık bir çınar. Kocaman bir aile. Personeliyle, eşleri, çocukları, ana-babalarıyla bir dev. Kökleri yer yer sevgi, yer yer şehit kanıyla sulanmış. Baltalanmaya çalışılmış ancak yıkılmasını bekleyenlere baltanın vurduğu her yerden yeni bir filiz açarak cevap veren bir yiğit. Öyle ki, suçluların kalbine korku salan bir cengaver, ümitsizlerin sığınacağı bir liman, kötülerin baş düşmanı, iyilerin can dostu. Tüm bunlar kime mi işaret ediyor? Tabi ki, Polise, Polisimize… Evet! O 165 yıllık bir çınar… Buna yıllık ömründe nelere şahit oldu, neler yaşadı kim bilir?! Kim bilir hangi hırsızı, hangi katilin yakalanmasında katkısı oldu. Hangi gençlerin uyuşturucu tuzaklarından kurtulmasını sağladı. Hangi terör örgütünün masumların kanını yere dökmesine izin vermedi. Ve daha neler… neler… Koca gövdesini siper ederek “Dur” dedi onlara. Üniformasındaki gibi lacivert gece de ben varım dedin, masmavi gökyüzünün hakim olduğu güneşli günlerde de ben varım. Ben size yeterim dedi. Evet, suçlular da hep bildiler ki o çınar yıllardır var ve giderek devleşiyor. Dualarla, sevgiyle büyüyor, büyüyecek. Çünkü kız ve erkek çocukların rüyası “Polis olmak”. O çınara bir kol, bir dal, bir yaprak olmak, onu geliştirmek, yaymak her yere. Onu daha da devleştirmek. Geçen 10 Nisanda şiir okuyan o minik yavrunun isteği de oydu. Polislik mesleğini kısaca özetleyen o şiirle veda ediyorum sizlere. Koca çınara katkıda bulunup, genişletmeniz, iyi bakmanız temennisiyle… POLİS AMCA Polis amca, polis amca Sana sesleniyorum, Her meslek güzeldir ama polislik kutsaldır bence, Kar, yağmur, tipi, ayaz hiç durmadan çalışırsın, Canımızın, malımızın güvencesi can dostumuzsun, Trafiği öğrenip kurallara uyacağım Büyüyünce bende senin gibi bir Polis olacağım!!!... Ahmet ÇEVİK Emniyet Amiri

Page 23: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

İDEAL İNSANIN RUH PORTRESİNE BİR YOLCULUK Beşer tarihi boyunca insanoğlu hep bir şeylerin, muhtelif kazanımların peşinde keşup durmuştur. En ideal gayelere, hedeflere yelken açmıştır, ancak gaye-i hayaline günümüz tabiri ile hedefine ulaşanlar ise sadece metin bir iradeye sahip olanlar olmuştur. Haddizatında insanda müthiş bir potansiyel mevcuttur. Maddi ve manevi olarak kâinatın küçültülmüş halini andıran bu donatıyı birey ne derece kullanabiliyor, bu önemli. İbrahim Hakkı Hz.’nin çağlara ışık tutan enfes ifadesiyle: İnsanın içerisinde bir cevher var gören yok, insanın içerisinde bir cevher var çıkaran yok”… Başarının sırlarını sıralayacak olursak; 1.İradenin hakkını Verme:İnsanı başarıya götüren ,insanı nitelikli bir fert kılan unsurların başında irade hamelesi gelir.İrade nedir? İrade,her hangi bir fiili yapıp yapmama konusunda tercihte bulunma kuvveti veya beşeriyet muktezası olarak “ irade muhtariyeti” şeklinde tarif edeceğimiz melekedir.Tarih boyunca yaşama yön veren ali ruhlar hep iradenin hakkını veren tabir-i diğerle irade şuuruna ermiş kametler olmuştur.biraz da insanın kendini okuması, idrak şuuruna varması ile ilgili bir durumdur.Yunus’un tabiriyle ; İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsen Bu nice okumaktır Günümüz neslinin en büyük problemlerinden biri kanımca kâinatı ve hadiseleri doğru okuyamaması, dahası kendini idrakten mahrum yetişmesidir. Bunun sonucu bellidir, bireylerin deformasyonu ve tefessüh etmesidir. Böyle bir bozulmaya maruz kalan ferdin bakışları bulanık, düşüncelerinde denge unsuruna rastlanmaz. İradeli hareket, insanın bir anlık gaflet sonucu baş aşağı uçuruma gitmeye karşılık, sonsuzluğa ulaşmanın yegâne anahtarı ve şifresidir. Mevlana’nın meşhur bir sözü vardır; “Kanat vardır doğanları padişahlara götürür, Kanat vardır kuzgunları leşe götürür” diye. Her halde bu kanat irade gücü olsa gerek. Demek ki insanı aziz eden, gökler ötesine uçuran sihirli bir kanattır irade gücü. O halde başarılı bir hayata ulaşmak kişinin kendini bilmesi, kendi olması, binaenaleyh iradesiyle bütünleşmesi sayesinde olacaktır. 2.Sistemli Çalışmak: Sistem insanı olma, büyüklerimizin deyimiyle sadırdan değil, satırdan olma, başka bir tabirle kitabi olma, hikmet eksenli olmak önemli bir başarı faktörüdür. Çünkü kâinat boşluk kabul etmez. Gerçekten kâinatta öyle mükemmel bir ahenk ve denge var ki,

Page 24: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

tarih boyunca insanoğlunun başını döndürmüştür. Gezegenler, galaksiler, neblüzonlar top güllesinden kat kat daha hızlı hareket etmesine rağmen hiç biri diğerinin hareket sahasına müdahale etmez bihakkın görevini ifa etmektedir. Yine suyun oluşumunda muhteşem bir denge mevcuttur. Malumumuz su iki hidrojen bir oksijen atomundan müteşekkil.(H2O=Su). Oysa biri yakıcı diğeri yanıcı madde, barut ile ateş gibi… Suyun oluşabilmesi için iki hidrojen atomunun arasındaki açının 104,5 derece olması gerekir. Bu muvazeneye göre bu rakamdaki milimlik bir sapmanın bırakın suyun oluşması, bir damlada korkunç patlamaların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bu sistemi bu şekilde vazeden yaratıcı kâinattaki her bir zerrede bize planlı ve sistemli olmayı açıkça göstermektedir. Ünlü düşünür İmanuel Kant’ın dünya çapında yüksek bir mevkie gelmesini sağlayan önemli bir prensibinden bahsetmek istiyorum.İ.Kant’ evi ile üniversite arasında iki saatlik bir mesafe bulunmaktadır.Her gün sabah erkenden daha güneş doğmadan kalkar ve bir daha geri yatmazmış.Adeta kainatla bütünleşmiş.Bu zaman zarfında üniversitedeki hazırlıklarını yapar, kahvaltısını yaptıktan sonra da yola koyulurmuş.İ.Kant her gün saat tam 09:00’da bir kahvehanenin önünden geçer.Kahvehanenin önünde oturan halk bu duruma o kadar alışmıştır ki Kant’ın bu geçiş fiiline göre saatlerini kontrol ederler.Eğer saatleri 09:00’dan farklı ise buna göre ayarlarlarmış.Ceketin birinci düğmesini doğru iliklemezsen sona kadar yanlış gider.unutmamak lazım ki bal arısı çiçeğe konan tek böcek değildir.Ancak onlardan bal çekmeyi bilen tek böcek odur.* 3.Gaye, Hedef Tayini: Nokta hedef dediğimiz unsur önemlidir. Bir başarı amilidir. Gayesi olmayanın varlığından şüphe ederim der Hz. Mevlana. Hedefi olmayanın eskilerin tabiri ile Gaye-i Hayali olmayanın durumu serseri mayın gibi nereye toslayacağı belli olmayan bir cisim gibidir. 4.Zaman Tanzimi,Kolektif Şuur:İyi bir aksiyon insanı zamanı kendi hesabına , inandığı gaye uğruna altın değerinde bilip değerlendirmesini bilen insandır.Karınca milleti gibi beraber çalışma, cumhuriyetçi bir fıtratla hareket etme fert ve toplum için önemli bir başarı faktörüdür.Zaman vardır zaman kendi hesabına yontar.İnsan da vardır bir ömür boyu zaman onu yontar demiş büyüklerimiz. Nedir zaman nedir? Bir su mu, bir kuş mu? Nedir zaman nedir? İniş mi, yokuş mu? N.Fazıl Kısakürek Şunu da unutmamak gerekir ki, zaman hiçbir zaman yönetimimize girmez. Biz ancak zaman içinde tutum ve davranışlarımızı yönetebiliriz. Zamanı etkin kullanmak isteyen kişi kayıplarından başlamalıdır. Zamanı yönetmek bir anlamda kendini yönetmektir. İdeallerimiz, emellerimiz sonsuz. Bunları gerçekleştirmenin yolu elbette iyi bir zamanlama ustası olmaktan geçer. 5.Olaylar Karşısında Sabır Gösterme: İdeal insanın en mümeyyiz vasıflarından biri ne galibiyetler karşısında ne de mağlubiyetler karşısında tavrını değiştirmemektir.başarı için önemli bir faktör de

Page 25: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

sabır gücüdür.Engeller karşısında mücadele azmi gösterme fazilettir.meşhur ilim adamlarından birisi bir gün bir kediye dikkat kesilir.kedi fareyi kovalamaktadır.Fare kaçar ve bir deliğe sığınır… Kedi o deliğin karşısında saatlerce bekler ve nihayet on saat sonra fare delikten çıkar, kedi de onu yakalar yer.Bu olay ilim tahsilatı boyunca sabırlı olma hasletini kazanmada bu insana önemli bir rehber olmuş,bir kedi beni irşat etti diye beyan etmiştir. 6.Azim-Kararlılık: Gösterme: İnsandaki azim duygusunu dumura uğratan amillerin başında, başarısız olma, hata yapma düşüncesinin bireyde hakim duruma gelmesidir. Her zaman pozitif endeksli düşüncede olunursa, sonuç ne olursa olsun kişi yılgınlık göstermez, başarısız denemeleri birer tecrübe olarak addederek yaptığı fiilde kararlılık gösterir. Rahmetli Turgut Özal’ın bir sözü var;”Siz hiç iş yapmazsanız hiç hata yapmazsınız” diye.Bu söz iyi bir rehber olmalı, iş yapıyor , çalışıyorsan hata da yapacaksın demektir.Onun için hata yapma , başarısız olma duygusu bizi asla maksatlarımızdan alıkoymamalıdır.Azim ve kararlılığı mizaç haline getirmeliyiz. Ünlü ilim adamı Yusuf UKSAR bir gözlemini hayretle şu şekilde ifade ediyor; “Bir kış gecesiydi. Uyanıktım. Bir böceğin yukarıdaki lambaya çıkmak için çabaladığını gördüm. Çırpınıp uğraşıyor fakat bir türlü başaramıyor, her defasında kayarak düşüyordu. Ama böcek öylesine kararlı, sebatkârdı ki, hiç yılgınlık göstermiyor durmadan uğraşıyordu. Tek tek saydım yedi yüz civarında bir teşebbüsü oldu. Sabah namazına kalktığımda şaşırmıştım. Böcek tırmanmayı başarmış, lambanın kenarında keyifle duruyordu…”** Unutmamak lazım ki, kâinattaki bu nizam ve intizamdan ders çıkarmak ve hayatta pozitif düşüncenin pozitif sonuç vereceğini bilmek başarıya gitmenin anahtarıdır. İnsandaki potansiyeli yerinde kullanmak da önemlidir. Seyithan ÇAKMAK Öğr. Gör. Not: *:Zafer KURT , Çocuğum için rehber dergisi **:a.g.e

Page 26: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

DİL VE İLETİŞİM

Öğr. Gör. Hüseyin YEŞİLORMAN

Dil, kendiliğinden (spontane) ortaya çıkmış ve gelişimini

tamamlamış bir oluşum değildir. Zira dil, ortaya çıktığı andan

günümüze kadar sürekli değişen dinamik ve canlı bir karakter

taşımaktadır. Tarihin her döneminde, toplum hayatının bir parçası

olmayı sürdüren dil, uzun bir çabanın ve birikimin ürünüdür. Söz

konusu birikim, toplum hayatının getirdiği, ortak yaşam değerlerinin

izlerini taşıyan bir niteliğe sahiptir. Bir arada yaşamanın beraberinde

getirdiği ortak değer kalıpları birer ses ve simgesel (sembol) değer

olarak yazılı ve sözlü hale getirilerek kodlanmıştır. Zaman içerisinde

bir mantık süzgecinden geçerek kodlanan bu simgesel değerlerin yani;

sözcüklerin bir kısmı görevlerini tamamlayıp, yerini yeni ihtiyaçlara

göre şekillenen sözcüklere bırakırken; diğer bir kısmı da varlığını

devam ettirmektedir. Bu durum, dilin sürekli olarak değişen ve gelişen

bir varlık olduğunun göstergesi sayılabilir.

Dil, canlı bir varlık olma yönüyle toplumsal benliğin de önemli bir

yönünü oluşturmaktadır. “Dil, millî hafızanın, millî hatıraların,

duyguların ve düşüncelerin, bütün maddî ve manevî değerlerin, bütün

buluş ve yaradılışların ortak hazinesidir. Millet denilen insan

topluluğunun en önemli sosyal varlığıdır” (www.turkceciler.com,

2010). Konfüçyüs “bir ulusun bütün yönetimi bana bırakılsaydı, ilkin

dilini düzeltirdim. Çünkü dil düzgün olmayınca söylenen anlaşılmaz ve

yapılması gereken yapılmadan kalır, böyle olunca töreler ve sanat

geriler, adalet yoldan çıkar, halk çaresizlik içinde kalır. İşte bundan

dolayı söylenmesi gereken başıboş bırakılamaz. Bu her şeyden

Page 27: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

önemlidir” demek suretiyle, dilin siyasal, toplumsal ve kültürel yaşam

için ifade ettiği vazgeçilmez öneme işaret etmektedir.

Toplumun sahip olduğu değerlerden biri olan dil, aynı zamanda

toplumsal ve kültürel değerlerin taşıyıcısı olarak işlev görmektedir.

İnsanlar doğduğu andan itibaren kendisini sosyal bir çevre içerisinde

bulur. Bu sosyal çevre içerisinde toplumla nasıl bir iletişim kurulacağı

ve nasıl sosyalleşileceği dil aralılığıyla öğrenilmekte ve gelecek

nesillere aktarılmaktadır. Böylece nesiller arasındaki bilgi alışverişi dil

aracılığıyla sağlanmakta; değişim ve gelişim dilin rehberliğinde devam

edebilmektedir. Bunu yaparken, dilin kurallarını eksiksiz ve tam

anlamıyla öğrenmek ve özümsemek gerekmektedir. Dil, aynı zamanda

dışarıdan gözlendiği gibi tek başına ilerleyen ve diğer disiplinlerle

bağlantısı olmayan bağımsız bir sosyal kurum değildir. Aksine, diğer

disiplinlere kaynaklık eden, yol gösteren bir yapıya sahiptir.

Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan en etkili araçtır. “Dil, diğer

insanlarla bütün ilişkilerimizde bize aracılık eden, sosyal bağlarımızı

düzenleyen bir vasıta olarak hayatımızın her safhasında mevcuttur.

Evde, okulda, sokakta, çarşıda, iş yerinde ve her yerde onunla beraber

yaşıyoruz” (www.turkceciler.com, 2010). Nitekim Özgen’in belirttiği

gibi, iletişim insanın var olduğu her yerde mevcuttur ve kişinin

çevresiyle iletişimindeki başarısı, kendisiyle olan iletişiminin sağlıklı

olmasına bağlıdır (Özgen, 2003: 99). Kişinin gerek kendisi ve gerekse

çevresiyle iyi bir iletişim içerinde bulunması ise, etkin bir dil

kullanımını gerektirmektedir. İnsanoğlu duygu, düşünce ve isteklerini

dil vasıtasıyla ve dilin kendine sunduğu imkânlar ölçüsünde ifade

edebilmektedir. Bir dilin söz varlığı ne kadar zengin ise, iletişim de o

ölçüde kusursuz ve eksiksiz olmaktadır. Bu açıdan, kelime hazinesi

Page 28: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

zengin olmayan dillerde, belli duyguların ortaya çıkması mümkün

olmayabilir. Söz varlığı az olan toplumlarda gelişmişlik düzeyi de

düşük düzeyde olmaktadır. Zira az gelişmiş toplumlar sadece dil

alanında değil sosyal kurumlar, ekonomik hayat, gelenek, görenek,

hayata bakış açıları ve dünyayı anlama ve anlamlandırma

düzeylerinde de bir gerilik yaşamaktadırlar. Toplumdaki bu gerilik,

bireylerin düşünce dünyasını olumsuz yönde etkilemekte ve

şekillendirmektedir. Çünkü insanoğlu dilin kendisine sunduğu söz

varlığıyla düşünmektedir. Dış dünyanın algılanması, yorumlama ve

yaratıcılık yine dil sayesinde olmaktadır.

İletişimin doğru ve eksiksiz olması, dilin ve söz varlığının düzgün

kullanılmasından geçer. Bir dilin kurallarına tam anlamıyla vakıf

olmadan iletişim kurmak birbirini anlamama ve beraberinde de

çatışmayı doğurur. Toplumdaki kavgaların ve anlaşmazlıkların

temelinde bu iletişim ve algılama eksikliklerinin yattığı söylenebilir.

Dolayısıyla toplumsal ilişkilerin sürdürülebilmesi ve iyi ilişkilerin

kurulması, etkili ve başarılı bir iletişimin sağlanmasına bağlıdır.

Bunun için, dilin etkin bir biçimde kullanılmasını sağlayacak bir takım

tedbirlerin alınması, örneğin; vatandaşların dil konusundaki

duyarlılıklarının geliştirilmesi, iyi ve başarılı bir dil eğitiminin

sağlanması ve milli değerleri destekleyen dil politikalarının üretilmesi

gerekir.

Dilin insan yaratıcılığı üzerindeki etkisi de tartışılmaz bir

gerçekliktir. Nitekim dile “insan zekâsının ve insanda sınırı çizilemeyen

duygu ve düşünce kabiliyetinin sonuçlarının aktarılabildiği”

(www.turkceciler.com, 2010) bir vasıta gözüyle bakıldığında, kültür

dünyasına yapacağı katkılar yadsınamaz. Aynı zamanda yukarıda

Page 29: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

bahsedilen iletişimde başarılı, dili etkin kullanan ve düşünce dünyası

gelişmiş bireylerden oluşan bir toplumda toplumsal gelişmişlik

düzeyinin yükseleceği, kültür ve edebiyat dünyasının zenginleşip

güçleneceği muhakkaktır.

KAYNAKLAR

Özgen, Ebru (2003), “İletişim ve Liderlik”, İletişim Dergisi, Sayı: 18,

ss. 99–118.

http://www.turkceciler.com/turk_dili/iletisim_dil_kultur.html,

03.05.2010 tarihinde internetten alınmıştır.

Page 30: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Tarihi geçmişiyle Türk Milletine ve Devletine hizmet eden Polis Teşkilatının 165. yılı

kutlamaları Elazığ’da, Polis Okulumuzun bandosu eşliğinde öğrencilerle birlikte

yürüyüşe katılan Özel Harekât Şube Müdürlüğü personeli, Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü

personeli ve diğer birçok Emniyet personelinin yapmış olduğu gövde gösterisi kutlama alanını

adeta bir şölen yerine dönüştürdü.

İşte bu kutlamalardan seçmiş olduğumuz manzaralar…

Page 31: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Sevimli kahramanımız elinde Türk Bayrağı ile…

Okulumuzun yürüyüş gurubu tören için beklerken…

Okulumuzun 2. sınıf öğrencileri sıradayken…

Page 32: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Okulumuzun bando takımındaki borazan gurubumuz ve altta yürüyüş grubumuz…

Okulumuzun bando takımı…

Okulumuz bando takımının farklı bir açıdan görünümü…

Page 33: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Elazığ Özel Harekât Polisleri

Sayın Müdürümüzle Sayın Fırat Üniversitesi Rektörü’nün öğrencilere bayram tebriki

Protokolden 10 Nisan manzaraları…

Page 34: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Ahmet Çevik amirimizin 10 Nisan sunumu…

Sayın valimiz, il emniyet müdürümüz ve okul müdürümüz Elazığ Polis Teşkilatı’nı selamlarken…

Sayın valimiz, il emniyet müdürümüz ve okul müdürümüz okulumuz öğrencilerini selamlarken…

Page 35: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Sayın müdürümüz protokoldeyken…

Sayın müdürümüz Elazığ Polis Teşkilatı’nı selamlarken…

Okul müdürümüz öğrencilerimizi selamlarken…

Page 36: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Polis köpeği şüpheli bir aracı kontrol ederken…

Okulumuz öğrencilerinin voleybol turnuvasını kazanarak aldıkları kupa ve kupa töreni…

10 Nisan hastası dolayısıyla düzenlemiş olan sportif ve edebiyat alanlarında derece alan öğrenciler…

Page 37: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

10 Nisan dolayısıyla edebiyat alanında birinci olan öğrencinin şiirini okuması…

Küçük polislerimiz…

Elazığ Polis Teşkilatı’nın 10 Nisan yürüyüşü…

Page 38: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Çevik kuvvet polislerinin 10 Nisan yürüyüşü…

Okulumuz Müdür Yardımcısı Sayın İrfan Dikmen’in 10 Nisan protokol yürüyüşü…

Elazığ bayan polis memurlarının 10 Nisan yürüyüşleri…

Page 39: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Özel Harekat Polisleri’nin 10 Nisan protokol yürüyüşü…

Özel Harekat Polisleri ve okulumuz öğrencilerinin protokol yürüyüşleri…

Küçük Polislerimizin protokolden geçişi…

Page 40: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Elazığ POLİS GÜCÜ İzcilerinin yürüyüşü…

Devriye Polis araçlarının protokolden geçişi…

Deniz polisi ve Çevik Kuvvet Panzerinin protokolden geçişi…

Page 41: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Özel harekat araçlarının protokolden geçişi…

Bando Takımımızın Gazi Caddesi üzerindeki yürüyüşü…

Elazığ Bayan Polis Memurlarının ve Çevik Kuvvet Memurlarının Gazi Caddesi Üzerindeki yürüyüşü…

Page 42: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Özel Harekat Memurlarının Gazi Caddesi üzerindeki 10 Nisan yürüyüşü…

Okulumuz öğrencilerinin 10 Nisan yürüyüşü…

Yürüyüş takımımızın Gazi Caddesi üzerindeki yürüyüşü…

Page 43: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

- 1 -

10 NİSAN SERGİ FOTOĞRAFLARI

10 Nisan Polis Gününde Teşkilatımız Birimleri Tarafından

düzenlenmiş olan serginin gösterildiği bina

Sayın Valimiz, İl Emniyet Müdürümüz ve Geleceğin Gençleri

Page 44: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

- 2 -

Sayın Valimiz, İl Emniyet Müdürümüz ve Geleceğin Gençleri ile açılış

kurdelesinin kesilmesi

Açılış kurdelesinin kesilmesi

Page 45: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

- 3 -

Sayın Valimiz, İl Emniyet Müdürümüz ve Geleceğin Gençleri ile

sergiye girilmesi

Sergideki okulumuzun hazırlamış olduğu bölüm

Page 46: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

- 4 -

Sayın Valimiz ve Okul Müdürümüz sergiyi gezerken

Öğrenci İşleri Şube Müdürümüz İlyas ÖZGENTÜRK’ ÜN Sayın

Valimize bilgi verirken

Page 47: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

- 5 -

Okul Müdürümüz, Sayın Valimize ders kitaplarını tanıtırken

Öğrencimiz ve Polis memurumuzun standımızı

halka ve Sayın valimize tanıtırken

Page 48: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

FOTOĞRAFLARLA ATAMIZ

Page 49: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 50: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 51: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 52: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 53: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 54: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 55: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 56: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 57: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 58: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 59: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 60: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 61: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 62: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 63: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 64: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 65: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 66: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 67: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 68: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 69: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 70: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 71: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 72: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 73: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 74: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

ÖĞRETİM GÖREVLİLERİ ANKETİ

En Sempatik Öğretim Görevlisi Anketi Sonucu

1)Hüseyin YEŞİLORMAN

2)Alper KAYMAZ

3)İlhan KÖSE

En Yakışıklı Öğretim Görevlisi Anketi Sonucu

1)Seyithan ÇAKMAK

2)Hüseyin YEŞİLORMAN

3)İlhan KÖSE

Page 75: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

En Karizmatik Öğretim Görevlisi Anketi Sonucu

1)Alper KAYMAZ

2)Hüseyin YEŞİLORMAN

3)İlhan KÖSE

En Sportmen Öğretim Görevlisi Anketi Sonucu

1)Mustafa KARATAŞ

2)Seyithan ÇAKMAK

3)Hüseyin YEŞİLORMAN

Page 76: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

En İyi Fıkra Anlatan Öğretim Görevlisi Anketi Sonucu

1)Hüseyin YEŞİLORMAN

2)Alper KAYMAZ

3)Seyithan ÇAKMAK

YEMEK ANKETİ

En Beğenilen Sabah Kahvaltısı Anketi Sonucu

1)Çay, Börek, Meyve S, Zeytin

2)Çay, Sosis, Poğaça, Reçel

3)Çay, Sucuklu Yumurta, Reçel

Page 77: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

En Beğenilen Öğlen Yemeği Anketi Sonucu

1)Kavurma, Pirinç Pilavı, Ayran

2)Patlıcan Kebap, Pirinç Pilavı, Aşure

3)Fırın Ağzı, Pirinç Pilavı, Aşure

En Beğenilen Akşam Yemeği Anketi Sonucu

1)Ezogelin Çorba, Tavuklu Pilav, Kutu Yoğurt

2)Sebzeli Sosis, Bulgur Pilavı, Kayısı Komposto

3)Yayla Çorba, Kıymalı Makarna, Muz

Page 78: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

KKOOMMPPOOZZİİSSYYOONNLLAARR

HOŞGÖRÜ

Birlikte yaşamak kimisi için zor kimisi için kolaydır. Aynı evi, aynıişyerini, aynı okulu ve bazen de aynı hayatı paylaşmak… Peki neden kimisi için kolayken kimisi için zor? Ben söyleyeyim;paylaşmak varsa eğer iletişim varsa ben yoktur siz varsınızdır da ondan. Bizdiyebilmemiz için de hoşgörü gerekir, karşısındakini hoş görmek gerekir. Busene 200 tane pırıl pırıl, tertemiz öğrenciler geldi Zülfü Ağar’a.Memleketinden ilk defa uzaklaşıyordu bazıları. Bazıları da belki ilk defaşehir dışına çıkıyordu. 200 tane genç yürek artık evinden uzak birlikteyaşayacaktı. Herkesin kendi doğrusu, sevip sevmediği şeyler farklıydı. İlkgünler, ilk aylar ilk haftalar biraz zor geçti. Günler birbirini kovaladıkçakimisi arkadaşının hareketlerinden, kimisi yat saatinde yatmamasından,kimisi de diğerinin tipine, sesine gıcık oluyordu. Ama uzun sürmedi busürtüşmeler, süremezdi de zaten. İki sene sonra sırt sırta verip canı pahasınasavunacaklardı güzelim memleketimizi göğüslerini siper edeceklerdi. İlkgeldiğimde ben de nereye geldim diye düşünmüştüm; fakat sonradan yanigünler geçtikçe çok güzel günlerimiz oldu. Tabii ki kötü günlerimiz de.Örneğin arkadaşımızdan biri elenince çok üzülmüştük bütün sınıf olarak.Sonra ona yardımcı olduk, uğurladık onu sınıf olarak, bir bütün olarak. İşte bu yüzden, bu olaylar sayesinde Zülfü Ağar’a içim ısındı. ZatenZülfü Ağar’da okumak ayrıcalıktır.

Bilgehan DEDE

Page 79: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

POLİS TÜRKİYE’DİR

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde güvenlik ilk sırada yer alır.Kendini güvende hissetmeyen insanlar toplumuna da yararlı olamaz.Güveni ise biz emniyet teşkilatı olarak karşılarız.

Görevini ihmal etmeyen sürekli hizmet peşinde olan biz polisler

ise ülke güvenliğinin en büyük temsilcileriyiz. Bu ülke polisiminçabasıyla ayakta kalmaktadır. Birçok alanda çığ gibi büyümektedirTürk Polis Teşkilatı. Her alanda başarılı bir politika izlemekte, görevinilayıkıyla yerine getirmektedir. Zamanla medya tarafındankirletilmekte, kötülenmekte olsa da o güven imajını aslakaybetmemektedir. Bizler kanunun temsilcileri olarak kanun adınaişimizi yaparız. Yani bir nevi kanundur polis. Hakaret yer susar,eleştirilir susar, haksızlıkları sineye çeker, yine de halkına karşı güleryüz göstermeyi ihmal etmez. Eskiden çocukları korkutmak amacıylakullanılan polisler, şimdi ise güvenin ve gücün sembolü halinegelmiştir. Bunca yıldır ‘cahil polis’ tanınan Türk Polisi, son yıllardabilgili, kültürlü ve zeki polis olarak tanınmaya başladı. Bu da bizpolisleri gururlandırmakta halkı ise güven içinde yaşamayayönlendirmiştir.

Polis Teşkilatı 165. yılını kutladı. Geride bıraktığımız 165 yılda

başarılarla dolu bir geçmişimiz var. Bu uğurda ölen şehitlerimiz, vatanıiçin vücudundan parçalar veren gazilerimiz var. Kutsaldır polislikbenim için, haktır bu uğurda ölmek şerefli polis için… Bıkmadanusanmadan uğraşını bekler polisim, nerde ne görev olursa orayakoşturur, gece gündüz, yağmur çamur dinlemeden halkına yardım içinkoşturur polisim.

Velhasıl ben bir polisim, Türk Polisiyim. Yaşamaksa yaşamak,

savaşmaksa savaşmak, ölmekse ölmek…

Cem YANAKLAR

Page 80: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

SOFRADA AZ TABAK TABAKTA AZ YEMEK Yalnızlık… Aynı kökten olmasına rağmen “yalın”lığın taşıdığı olumlu anlamı taşımayan kelime… Bazen yalnızlık kalabalıkta olmak tadadır… Etrafı seyre dalmaktadır… Ne kadar çok kişi olursa olsun, yanında kimsenin olmamasıdır! Sessizliği delen bir sesin olmaması yâda sesin içinde insanın kendi sesini duyamamasıdır…Kimi zaman sadece işi düşenlerin uğradığı bir köy yolunda, kimi zaman bir metropolün sayısı belirsiz bilmem kaç çift insan gözünün arasında hissedilen duygudur yalnızlık… Fakat her insan bilemez bu duyguyu, bunu yanında her insan biraz yalnızdır aslında… Kimi bunun farkında,kimi kendinden dünyadan bir haber kimi ise yalnızlığı bir yaşam biçimi haline getirmiştir,evrnde yalnızları oynamayı çok iyi becerir. Siz hiç sabahın ilk ışıklarından gün batımına dek bir insan sesisine hasret kalıp yirmi dört saatinizi tamamladıktan sonra ömrünüzden bir gün eksiltmediniz mi?gece yastıkla ağlaşıp,sabah aynayla gülüşmediniz mi ?işte tüm bunlar sonunda hissedilen çaresizliktir yalnızlıktır. Hayatımı zorluyor bizi bu acımasız,telafüz edildiğinde bile tüyleri diken diken eden hisse yoksa biz insanlar mkı seçiyoruz bu yaşam biçimini,kilit noktalarıundan biriside bu aslında.

Kimisi yalnızlığın bir çaresizlik olduğunu”yalnız”sıfatını kullanabilmek için belki uyumsuz belkji dışlanmış yani sonunda çaresizliğin olduğunu söyler.kimine göre ise yalnızlık bir seçimdir.kalabalığın ıcınde yok olmayı seçmek büyük şehirde köy hayatı yaşamak gibi… Seçilebilir mi yalnızlık yada seçim olduğunda bunu adı yalnızlık mıdır? Gelecekte daha iyi bir yaşam sanşına sahip olmak ondokuz yirmi yirmibir belki yirmi ikili yaşlarda cinsiyet fark etmeksizin yabancı bir şehirde belki bilinmedik bir şilve ile bilinmedik bir yatakta güne uyanmak annelerimizin mis kokulu poaçalarındna bir sabah daha tadamamak da bir yalnızlık değimlidir? İşte bu durumda insanlar ‘yalnız’kalabilmek için hayatlarından fedakarlık etmiş olurlar bir Mehmetçik düşünelim şimdi tam dlei çağlarında,kanında Türklüğün verdiği şeref var,milli bilincinin en üst seviyede olduğu dönemlerde hayatının baharında eli silah tutar…ama o farkındadadır her şeyin çünkü bu vatan borcudur başlanır şafak dört yüz altmıştan sayma ne zamanki sıfırı bulur kimsenin kimsesinin olmadığı bu hayata bir insan daha yalnızlığından bir nebze kurtulur Tüm bunların sonunda yalnızsa eğer insan evinin kapısını kendi anahtarı ıle açmaya sofrasında az tabağı tabağında az yemeğe alışmalıdır.yalnızlık paylaşılamıyorsa eğer buna alışmaya çalışmaldırı insna,onla başa cıkmayı bılmelı herseye ragmen omurunu en guzel sekılde bıtırmeldır…

Uğur OKUR 1-D 9119

Page 81: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

POLİSİN TOPLUMDAKİ YERİ VE OLMASI GEREKTİĞİ YER

Polisin toplumdaki yeri gün geçtikçe değer kazanmakta ve polis toplumun güvenini kazanmakta. Emniyet güçlerinin toplumun bakış açısını değiştirmeye başladığı günümüzde sorunlara objektif bakması kendi hatalarını veya hatalıları tespiti ve gereğini yapmasıyla topluma farklı bir polis kavramının temeli atılmıştır.

Çeyrek asır öncesi polisin kısa süren eğitimi ve insan hakları bilgisinde yeterli olması nedeniyle toplumda sağlıklı etki bıraktığı söylenemez fakat polisinde insan olduğunu ve duygularıyla hareket etmesi sonucu bu bakış açısının ortaya çıktığını unutmamalıyız. Polisimiz görevi gereği suçlularla mücadele etmekte; devlete, millete kasteden, polise kurşun sıkan, saldıran, katil, sapık, hain kişilere karşı gelmektedir. Bu görevi yerine getirirken bazen haksız zor kullanılmıştır veya genelleme yapmak gibi hatalara düşerek toplumun güvenini kaybetmiştir.

Günümüz polisinin hedefi; bilgili ve yetkilerini görevi yönünde kullanan, görevi olan toplumun huzurunu, barışını ve istirahatini sağlamak ve bunu salarken toplumun saygı, suçluların korku duyduğu yerde olmaktır. Polis olmak Shakspeare’in de belirttiği gibi “Görevinin özeliği ve zorluğu itibariye en zeki, en akıllı, en çalışkan, en bilgili insanların tercih etmesi ve alınması icap eden bir meslektir .” Bunun içindir ki polislik mesleğine aday kişilerin özellikleri ve eğitiminde önceki yıllara göre büyük özen gösterilmektedir. Emniyet güçleri toplumun gözündeki korkulan polisi yıkmayı amaçlamakta ve geleceğin polislerini bu amaç doğrultusunda yetiştirmektedir. Polis adayları eğitimlerinde; polisin görev ve yetkileri, ceza hukuku, disiplin hukuku vb. dersleri almakta ve mesleğe adım atmadan duygularıyla hareket etmemeyi sadece görevinin gereğini yapmaları gerektiğini öğrenmektedirler böylece mesleğe hazır olmaları sağlanmaktadır.

Geçmişte sorumluluk ve yetkilerin yanlış yönde kullanımı sonucu oluşan kötü polis olgusu, yeni esil polis ve emniyet gücüne katılmak için eğitim sürecinde olan öğrenciler tamamen kaldıracak ve Avrupa ülkelerinde olduğu gibi polis; suçluların korku, toplumun saygı duyduğu ve yardımcı olduğu bir yapıya bürünecektir.

İbrahim ATAŞ

Page 82: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

BİR ÇÖZÜM MÜLAZASASI

Polislik bir toplumdaki en zor görevlerden biridir. Sürekli halkla

iletişim halinde olduğundan, polislik mesleği polisler için anlayışlı olma, duyarlı olma, duygudaşlık kurma gibi ikili ilişkilerde önem arz eden konuları öğrenme hususunu gerekli kılmıştır. Bununla beraber bu meslek; vatandaşlara etnik kökeninden, inancından, kimliğinden ötürü ayrım yapmamayı zorunlu kılmıştır. Türk Polisi’nin suçla ve suçlularla mücadelesinin yanında toplumsal huzur ve refahı sağlama noktasında da önemli görevler düşmektedir. Birbirinin sonucunu olan bu hizmetler polisimizin asli görevlerinden sayılmıştır. Polisimiz bu isli görevini yerine getirirken masa başında olsun, sokaklarda olsun verdiği şerefli mücadele takdire şayandır. Her zaman apaçık suçluyla değil, el altından sinsi planlar içerisindeki kişilerle de mücadele verilmektedir. Bilhassa toplumsal olaylarda; sağduyulu, polisimize güvenen vatandaşlarımızın yanında; fitne ve fesat çıkarmaya yer arayan provokatör ve karanlık güçlerin varlığı inkar edilemez bir gerçektir. Bu güçler toplumun huzurunu bozmayı ve kaos çıkarmayı amaç edinmişlerdir. Bu amaç doğrultusunda eli kalem tutması gereken ufacık çocukları bile kullanmaktan geri durmamaktadırlar. Ciddiyetle ele alınıp kararlılıkla üzerine gidilmesi gereken bu konuda polisimize büyük sorumluluklar düşmektedir. İşte bu noktada vatansever ve mesleğini seve polisin yanında eğitimli polislerin önemi ortaya çıkmaktadır. Unutulmamalıdır ki polis giydiği üniformasıyla şahsını değil, devletini temsil etmektedir. Bu temsilde ancak kişisel özelliklerini geliştiren, çağa ayak uyup uyduran, kendini yenileyen, gündemi takip eden, okuyup araştıran bilgili polislikle başarılabilir. Sadece buda değil metanetli, kararlı, tahriklere kapılmadan, bilinçli ve ne istediğini bilerek olaylara yaklaşmak gerekir. Ancak bu şekilde bu temsil layıkıyla yerine getirilebilir. Ayrıca bu mülahazalarda bulunurken, unutulmaması gereken bir başka konuda medya faktörüdür. Bilindiği üzere çağımızın en yaygın ve en etkili kitle iletişim araçlarından olan; TV ve internet insanları kolay ikna olmaya sevk etmiştir. Bu sevk zaman içinde toplumsal bir olayda art niyetli insanlar tarafından olumsuz manada teşekkül ettirilebilmektedir. Bu manada görevdeki her polis ferdi her an gözler ona çevriliymiş gibi ciddiyetle görevini ihya etmeli, yanlış anlaşılmalara neden olacak tutum ve davranışlara mahal vermemelidir. Bardağın boş tarafına dahi bakılmasına izin verilmeyerek bardak suyla doldurulmalıdır. Toplumda özellikle çocuklar ve gençlerde rol model olarak benimsenen polis ağabeyler; zihinlerde canlı tutulmalıdır. Polislik tehlikeli ve de riskli bir meslek olduğundan gönülden yapılması gereken bir hizmettir. Herkes silahlı bir suçludan kaçarken polis silaha doğru koşarak, canını vatanı ve milleti için tehlikeye atar. Herkes bir katilden hırsızdan korkarken; polis onun peşinden kararlılıkla koşar. Şüphesiz

Page 83: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

ki bunları vatanını ve milletini seven, mesleğini seven, işini severek yapan kişilerden başkaları yapamaz.

Halkımızın birlik ve beraberliği hususunda sadece polisimizin değil, vatandaşlarımızın da aynı duyarlılığa sahip olması gerekir. Herkesin işini yapması, işini severek yapması gerekir. Milletimizi bölmek isteyen mihrakların varlığı ve bu mihrakların sürekli sorun çıkarmak istediği gerçeği kabul edilip bu sorunun üzerine cesaretle, gerekirse yetmiş milyon tek yürek gidilmesi gerekir. Kimse bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesiyle hareket etmemeli, herkes elini taşın altına koymalıdır. Çünkü şu çok iyi bilinmelidir ki çözümde görev almayanlar sorunun parçası olurlar. O parçayla beraber kendileri de yok olup giderler.

Enes BATTAL 1-E 9170

Page 84: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİRSİN

Büyük bir hedefe ulaşmak başka bir şeye benzemez. Acı çekersin, aç kalırsın, susuz kalırsın… Cam kırıklarıyla, çakıl taşlarıyla donatılmış yollardan koşarak geçmek zorunda kalırsın. Sonra parçalanmış ayaklarınla tuz tarlalarından geçmen gerekebilir. Bataklıklar çıkar karşına bazen, dayanmak güç olur. Çoğu vazgeçer, çekilir bu zorlu virajlı yoldan. Kalanlar her geçen gün biraz daha azalır. Sonunda kalan ya da kalanlar mutlaka kazanırlar. Sonra da yoldan çekilenler bu adamları dahi diye anarlar. Asla ben tek başıma ne yapabilirim ki demeyeceksin. Tek başına bir insan dünyayı bile değiştirebilir. Hiç düşündünüz mü dünyayı her seferinde kimin değiştirdiğini? Parayı Lidyalılar buldu. Ama herhalde yüz bin Lidyalı bir araya gelip bulmadı parayı. Biri çıktı ve: Bu iş böyle olmayacak sen bana bir inek veriyorsun ve ben sana karşılığında bir koyun ve bir eşek veriyorum. Öyle bir şey yapalım ki hem küçük hem de değerli olsun. Onu yanımızda taşıyalım ve değişim aracı olarak kullanalım dedi. Onaylandı ve para basıldı. Sonuç, dünya değişti. Adamın biri çıktı: Orası senin evin ben giremem, burası da benim sen giremezsin. Gel araya bir çizgi çekelim ve yerimizi bilelim dedi. Çizgi çektiler, sınır icat edildi. Sonuç dünya değişti. Yazıyı Sümerliler buldu, aynı ihtiyaçlardan. Söylediklerimiz kaybolmasın dedi ve yazı icat edildi. Sonuç, dünya değişti. Adamın biri çıktı: Bu iş böyle gaz lambasıyla olmayacak ben öyle bir şey yapacağım ki düğmeye basacaksın, ışık olacak dedi. Ampul icat edildi. Sonuç, dünya değişti. Şimdi sıra bizde. Kendimizi hafife almamalıyız. Yazalım, çizelim, üretelim. Bir eserimiz olsun. İnsanlara faydalı olmak için çalışalım. Buna gücümüzü verelim ve dünyayı değiştirmeye çalışalım. İnsanların başkalarına özenmelerini anlamsın buluyorum ve içimizdeki enerjiyi dışarıya çıkarmamız gerektiğine inanıyorum. Yaşamın kısacık olduğu bu dünyanın bir köşesinden de biz tutalım, diyorum. Ağaca bak! Gün doğar doğmaz başlıyor oksijeni üretmeye. Güneşe bak! Kaç milyon yıldır, her gün dakika şaşmadan doğuyor. Kalbine bak! Hiç durmadan her an atıyor. Yağmura bak! Zamanı gelince aksamadan nasılda yağıyor. Dünya da aynı şekilde, hiç durmadan hızla dönüyor.

Page 85: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Ve kendimize bakalım. Hepsinden daha üstünüz. Bir vasfa sahibiz, bir aklımız var. O zaman Allah’ın bize bahşettiği bu değerli hazineyi, aklımızı kullanalım. Geçmişi unutmalı, geçen saati yok saymalıyız. Zamanın çabuk geçtiğini düşünecek kadar bile çok zamanımız yok. Hemen işe koyulmalıyız. İşe, yüzümüze güzel bir tebessüm koyarak başlayabiliriz. Bazen birine sadece bir tebessüm edersiniz ve hayatı değişir. Zaman geçiyor. Şimdi gözlerimizi kapatıp, gidebildiğimiz kadar yere gidelim, üç yaşına, beş yaşına. Su birikintilerinde üstümüzün çamur olmasını, sıkılmadan sek sek oynayıp, eve kirli elbiselerle döndüğümüz günleri düşünelim. Misket oynarken aldığımız keyfi, ilk aldığımız oyuncağı düşünelim. Öğretmenimizin bize bir şarkı söyle dediğinde, sesimizin güzel olup olmadığını düşünmeden avazımız çıktığı kadar bağırarak söylediğimiz şarkıyı düşünelim. Açalım gözlerimizi. Şimdi on sekiz-yirmi yaşlarındayız. Zaman su gibi akıp geçmiş… Peki, o günlerden geriye ne kaldı. Bir kırık misket. Unutmamalıyız! Gözümüzü bir daha açıp kapayacağız ve ömrümüz bitmiş olacak. Atatürk’ün başarılı olmasında ki sır, aslında mecburen başarılı olması gerektiği düşüncesidir. Yani çaresizlik söz konusudur. Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda inanılmaz bir zekâ örneği sergilemiştir. Yine Fatih Sultan Mehmet karadan gemileri ve havan toplarını yürütüp, kimsenin aklına gelmeyeni deneyip, İstanbul’u fethetmiştir. Bir şeyler değişsin artık! Yeni kararlar almalı, yeni kararlar vermeli ve bir şeyler yapmalıyız. Dün için pişman olmamalı, gelecekten kaygılanmamalı. Bugünü, anı yaşamalıyız. İnanmalı, inandığımız şeyler için savaşmalıyız. Başarının ulaşılmaz olmadığını; ancak bu şekilde deneyerek anlayabiliriz. Ne duruyoruz? Hadi başlayalım!

Burak AKSAN 1-E 9166

Page 86: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

HAYAT ALFABESİNİN İLK HARFİ

Aile insanların doğup büyüdüğü, yetişip geliştiği, terbiye gördüğü, genç yaşlı herkesin olgunlaştığı bir okuldur. Aile zor zamanlarımızda yanımızda olan, mutluluklarımızı bizimle paylaşan, bizi bir arada tutandır. Kişi ailesinden öğrendiğiyle yaşar. Ne kadar iyi yetişirse o kadar başarılı ve mutlu olur bu hayatta. Genelde çocuklar için aile daha önemli görülse de yetişkinler için de bir o kadar da önemlidir. Ne yazı ki bazen bunun değerini bilemiyoruz. Oysa bu mutluluğu, nimeti yaşamak isteyen o kadar çok çocuk var ki tahmin bile edemezsiniz. Bir ailesi olsun diye Allah’a dua eden yetimhanedeki çocukları düşünün. Ailemizin değerini onlardan ayrıldığımızda daha iyi anlarız… Polis Okulu öğrencileri olarak çoğumuzun içinde anne, baba, kardeş özlemi ukde kalmıştır. Çevresindekilerin davranışlarını bir kamera gibi alan çocuğun tertemiz ruhunda iyi görüntülerin yer alması için, aile fertlerinin her zaman iyi hareketlerde bulunması gerekmektedir. Bu nedenler, aile fertlerinin birbirine karşı ahlaki vazifelerini ve sorumluluklarını yerine getirmesi büyük önem taşımaktadır. Ailenin mutluluğu ve milletin geleceği buna bağlıdır. Ailede evin direği baba, herkesi düşünmek sorundadır. Çünkü geçindirmesi gereken bir yuvası ve büyük bir sorumluluğu vardır. Sadece ihtiyaç yönünden değil sevgi ve şefkat yönünden de yardımcı olmalıdır. Bizler polis ve baba adayları olarak ilgimizi ve şefkatimizi elimizden geldiğince eksik etmemeliyiz. Anneler için ise o kadar çok söz söylenmiştir ki. En basit ve güzeli “Cennet anaların ayaklarının altındadır.” Sözü. Sanırım bu sözü açıklamaya fazla gerek yok. Üzüldüğümüzde daha çok üzülen, canımız yandığında içi yanan. Sıkıntılarımızda en yakın arkadaşımız olan, küçükken düştüğümüzde bizi kaldıran eli öpülmesi annelerimiz değil miydi? Ailemiz biz çocukların en değerli varlıklarıdır. Unutmayalım ki aile bin dünyaya bedeldir.

Himmet AVCI 1-E 9151

Page 87: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

KKAARRİİKKAATTÜÜRRLLEERR

Page 88: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 89: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 90: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 91: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 92: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 93: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 94: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 95: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 96: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 97: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 98: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

ŞŞİİİİRRLLEERR

SESSİZLİK VE SEN

Akşam oldu gece yine İzliyorum insanları

Hepsi dönüyor evine Özlüyorum o canları

Sessiz olur birden şehir Gaflet içinde beklerken

Bir ses gelir çağlar nehir Oturup onu dinlerken

Derken bir sigara yaktım Bu güzel gurbet yerinde Çıkarıp resmine baktım Ağladım her seferinde

Sesin çınlar kulağımda Mayhoş sessizlik içinde

Sevgi kalmış dudağımda Dalmış kalmışım saçında

Artık uyumalıyım ben İkimizi düşünerek

Sessizlikte sabah iken Hayalinle uyanarak…

Remzi GETCOŞKUN 2-F 8474

Page 99: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

ANNEM

Saçlarına ak düşmüş Duydum ki üzüntüden Gözlerine yaş düşmüş

Duydum ki özlemimden

Geceleri soğuk olur yaban elleri Sen yoksun ki yanımda örtsen beni

Geceleri gündüzleri hayalimdeki sevgili Tek sen olsan yeter annem

Artık doğduğum büyüdüğüm sokaklar bana yabancı

Gurbette okumak, yaşamak ne kadar acı Senin sevgin bana gerçek, diğerleri yalancı

Anladı artık Elazığ’daki yabancı

Bak günler geçti özlem bitti anne Bak polis oldu geldi oğlun evine Yıllar geçse, ömür bitse sevgine

Layık olmaya çalışacağım annem

Hasan Yücel KOL 1-F 9200

Page 100: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

RÜZGÂRIMIN ELLERİ

Ve şimdi, Koskoca çınarın gölgesinde bile yanar içim,

Ne kutuplar, Ne de devasa buzullar eritir kendimden geçmişliğimi,

Çöle dönüşümü. Sana uçurur diye elinden tuttuğum rüzgâr

Saçıma, elime, ayağıma dolandı, Çözemiyorum Nar-ı Aşkım

Geçemiyorum içinden, dönemiyorum dünümden… Ve şimdi hemen Bir okyanus ol,

Büyü, büyüt, büyüle… Kaniata ibret,

Tüm sevdalara nispet Sen bana hasret

Sar beni en büyük dalganla. Ve sakın sarılırken konuşma,

Ve yüzüme yüzüme, Saçma sapan sözcükleri

Sakın Saçma Avuçlarındaki her bir çizgide hayat bulmuşken,

Sakın yıkama ellerini, Sakın çıkarma çizgilerindeki ayak izlerini,

Sakın ey sevgili…

Ferhat ERDOĞAN 1-D 9130

Page 101: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

TÜRK POLİSİDİR ONLAR

En zor anda çıkarlar, Tehlikeleri cesurca savarlar,

Zorda kalmışlara el uzatırlar, Türk Polisidir onlar.

Haklının yanında, suçlunun karşısında,

Yılmadan usanmadan fedakârca, Gece gündüz koşturur kahramanca,

Türk Polisidir onlar.

Köşe bucak cadde sokak, Her an hazır yoktur durmak,

Bilmezler asla nedir yorulmak, Türk Polisidir onlar.

Güçleri silahta değil yüreklerinde

Yanar kalpleri vatan sevgisi ile Taht kurmuşlar gönüllere

Türk Polisidir onlar.

Yakup AYKUT 1-E 9144

Page 102: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

HHİİKKAAYYEELLEERR

Bir Polis Öyküsü

Telsiz Muhabereleri Heyecanlı bir ses: "Merkez tarandık".

Page 103: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Merkez: "Hayır efendim aranmadınız". ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 4512: "Merkez! Alet kontrol" Merkez: "Elinizdeki alet değil, cihaz". 4512: "Aletin cihaz olduğu anlaşıldı merkez". ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 4512: "Merkez, hırsız kaçıyor!" Merkez: "Anlaşıldı, nereden nereye kaçıyor?" 4512: "Şuraya doğru kaçıyor". Merkez: "Biri 4512'den telsizi alsın, adam gibi tarif etsin". ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 3345: "Yonca Evcimik konserindeki son durum nedir?" 6220: "Henüz Abone'yi söylemedi amirim". ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Şoför: "Müdürüm, araç intikal etsin mi?" Müdür: "Etsin, ama içinde şoförü de olsun". ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Merkez: "Camide son durum nedir?" 5436: "Cenazeler mezarlığa seyir halindeler". ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 4536: "Merkez, orta kilolu, kara renkli, boynuzlu bir tosun kaybolmuş". Merkez: "Anlaşıldı. İstasyonlar not alın. Kaybolan tosun eşkali veriyorum". ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 3370: "Bir minibüs at arabasına çarpmış, at vefat etmiş". Merkez: "Başın sağ olsun evladım. ---------------------------------------------------------------------------------------------------

Page 104: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

-------------- Merkez: "Ananın Yeri'nde kavga ihbarı var. Ekip intikal etsin". 7443: "Anlaşıldı Merkez, Ananın Yeri'ne ekibimle seyir halindeyiz". ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 5690: "Burada çekilmesi gereken bir araç var". 5491: "Efendim, ben sahilden intikal ediyorum". Merkez: "91, sen bulunduğun yerde kal, 31 çeksin". ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 7553:"Kaçan aracı takip halindeyiz". Merkez: "Anlaşıldı. Mevkiiniz?" 7553:"Kaybolduk Merkez!..." ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Merkez:"Mevkiiniz?" 4566:"Cumhuriyet Caddesi". Merkez:"Tam mevkiiniz?" 4566:"Arabadayız Merkez". ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 5452: "Bahse konu aracı aldık, inceliyoruz, tamam" Merkez: "Araç alkollü mü?" 5452: "Olumsuz efendim, araç dizelmiş". ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 5433: "Caddede şüpheli bir paket var." Merkez: "Anlaşıldı, çevre güvenliğini alın, pakete dokunmayın. Uzman ekip seyir halinde 5433: "Uzman ekibe gerek yok. Paket boş". Merkez: "Nereden anladınız, 'Çevre güvenliğini alın' demiştik". 5433: " Üzerinden kamyon geçti efendim". ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Merkez: "İskeledeki aracın belgelerini alın". 5426: "Araç feribota binmekte..." Merkez:

Page 105: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

"Belgeleri muhakkak alın". 5426: "Doğrudur Merkez, ben de feribota biniyorum". 5426: "Aracın belgelerini aldım". Merkez: "Derhal merkez karakoluna intikal edin". 5426: "Olumsuz Merkez. Feribot hareket etti. Ben karşıya geçiyorum. 17.00 feribotu ile dönerim".

Polislik Üzerine Trafik Polisinin Müthiş Anonsu Dar ve tenha bir yolda trafikteyim. Arkamdan trafik polisi geliyor. Kırmızı ışıkta durdum. Bir süre sonra trafik polisinin müthiş anonsu geldi: ''Yol boş devam et, kırmızı ışığı devam et.' Acaba ehliyetimi henüz almadığımı bilse; 'Ehliyet ve ruhsat. Ruhsat tamam ehliyeti boşver devam et.' der miydi? Göstermelik Birkaç gün önce trafiğin çok işlek olmadığı bir yerde normal olarak kırmızı ışıkta durdum. O an arkama yanaşan trafik polisinin anonsunu aynen aktarıyorum: '34 XXX... devam et, devam et. Sanki biz olmasak duracaksın.' Türk polisi ve UFO Eveeet, şimdi de o kocaman alkışları Antalya'da UFO gördüğü için polisi arayan vatandaşa 'havadayken yapabileceğimiz bir şey yok, inerse tutuklarız' diyen yurdum polisi için alabilir miyiz? Ukala Şoför Kendisini durduran trafik polisi 'kırmızı ışıkta geçtiniz' deyince 'uyuyordum görmemişim' diyen yurdum şoförü, evet bildiniz babam... Dürüst polis Trafik polisi tarafından çevrilir. Ehliyet evde unutulmuştur. İki taraf da 'çorba parası' konusunda hemfikirdir ama ben miktarı konusunda karar verememekteyimdir. Cepten 2 adet 20'lik çıkarılıp ruhsatın arasına konur. Polis ruhsatı açar ve 'bu fazla' diyerek 20'liklerden birini geri verir. Benim de bu yurdum polisini alnından öpesim gelir. Dürüst adammış. İnançlı polis Yıllar önce sabahın erken bir saatinde nasılsa kimse görmez diye kırmızı ışıkta geçip sola döndüm ve 50 metre ilerdeki kırmızı ışıkta beklerken trafik polisine yakalandım. Kırmızı ışıkta geçtiğimi söyleyip ehliyet ve ruhsatı istediğinde 'Ama ışık sarıydı' itirazıma sert bir komutla 'Yemin et!' dedi. Resmen kalakaldım, insan yalan yere yemin

Page 106: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

edemiyormuş. Yemin edemediğimi gören sevgili polis kahkahayı basarak 'Hadi yırttın, yalan yere yemin etseydin cezayı yazacaktım, bir daha dikkatli ol' dedi ve gitti. Bu olayın nerde olduğunu söylememe gerek yok değil mi? Memleketimin polisini bile özledim ben! Kaç! Öğlen saatleri. Trafikteyim. Kırmızı ışıkta dururken yandaki kalabalığı fark ediyorum. Bir polis otosu ve kalabalığın ortasında bir genç elini kolunu sallayarak konuşuyor. Kulak kesilip durumu kavramaya çalışıyorum. Çocuk yayalara kırmızı yanarken karşıdan karşıya geçmiş, tabii bunu gören polis ceza yazıyor. Çocuk, 'Herkes geçiyordu ben de geçtim' gibilerinden kendini savunuyor. Polis umursamaz bir tavırla ekip arabasına giderken yaşlı bir teyze çocuğa bağırıyor 'Kaç oğlum kaç! Alnında plakan mı var? Polis megafonu Bir teyzemiz yayalara kırmızı yanmasına rağmen karşıdan karşıya geçmeye çalışırken, 10 metre öteden megafon sesi gelir polisten, ''Abla, zaten şişmansın bir de pişman olma!'' Hayırlı Cezalar Yer İstanbul, Yenibosna. Yenibosna'daki otobüs durağından çıktık Avcılar istikametine doğru gideceğiz. Otobüs kısa yola girebilmek için yasaklı yerden U dönüşü yapıyor. Yurdum polisi görev başında megafon açık ve o anlamlı anons geçiyor. 'Otobüsçü! Cezan hayırlara vesile olsun, devam et sen; ben plakana gönderirim nasıl olsa.' Kendin dinle Kocamın arabasını aldığım ve içine sigara kokusu sinmesin diye bütün camlarını açtığım anda en sevdiğim şarkının radyoda çalmaya başlaması üzerine radyonun sesini de sonuna kadar açıp dolaşırken yurdum polisinden gelen anons:' 34 XX, müziği kendin dinle! Kendin dinle ya da parçayı değiştir!'

Page 107: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Cenaze Arabası Cenaze arabasının şoförü araç boş iken yoldan geçen kıza laf atmış: - Yavrum gel gezdireyim seni arabamla Kız da: - Hıhhh bununla mı gezdireceksin demiş. Şoförde: - Kızım millet bu arabaya binmek için ölüyor beeeee demiş.......

BABA Zengin bir iş adamının kızı, kendisiyle evlenmek isteyen erkek arkadaşını anne ve babasıyla tanıştırmak için evlerine yemeğe çağırdı. Yemekten sonra zengin iş adamı damat adayıyla baş başa konuşmak istedi ve onu çalışma odasına götürdü. Senle şöyle erkek erkeğe konuşalım yavrum, dedi. — Evlendikten sonra aileni geçindirmek için ne iş yapmayı düşünüyorsun? Damat adayı duraksamadan yanıt verdi: - Aslında benim elimden her iş gelir efendim, evlendikten sonra bir yerde kesinlikle bir iş bulurum. Sonra da nasıl olsa, Tanrı yardım eder. Damat adayının bu yanıtını kuşkuyla karşılayan iş adamı, bu kez daha somut bir soru sordu: - Peki içinde kızımı oturtabileceğin bir eve nasıl sahip olmayı düşünüyorsun? Damat adayı yine duraksamadan cevap verdi: - Ben aslında çok çalışkan bir insanımdır, dedi. Gece gündüz demez çalışır, para biriktiririm. Sonra da nasıl olsa Tanrı yardım eder, bizde bir ev sahibi oluruz. Kız babasının neşesi iyice kaçtı. Bu kez sesini yükselterek sordu: - Peki oğlum ilerde çocuklarınız olunca onlara nasıl bakacaksınız? Damat adayı o soruyu da yanıtladı: - Biraz önce söyledim ya, gece gündüz çalışır kazandığım tüm parayı biriktiririm. Sonrada nasıl olsa Tanrı'nın yardımıyla çocuklarımızı büyütürüz. Damat gittikten sonra kızı koşarak babasının yanına geldi: - Damadını beğendiğini gözlerinden anlıyorum babacığım, lütfen söyler misin onun en çok neyini beğendin? Babası kızının yüzüne dik dik baktı: - Onun en çok hoşuma giden yanı benim hakkımdaki görüşü, dedi ve ekledi: - Beni Tanrı sanıyor!

Page 108: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

TEKNOLOJİ VE OYUN

Dünyanın en büyük anakart üreticilerinden Tayvan merkezli Gigabyte, 890GX çipsetli yeni anakartını pazara sunmaya hazırlanıyor. AMD tarafından resmi duyurusu, CeBIT 2010 fuarıyla eş zamanlı olarak gerçekleştirilecek 890GX çipsetinin kullanıldığı GA-890GPA-UD3H isimli yeni model hem teknik özellikleri hem de ilk fiyat bilgileriyle donanım tutkunlarının karşısına çıkmış durumda.

Thuban kod adını taşıyan 6 çekirdekli Phenom II X6 işlemcileri de dahil olmak üzere Soket AM3 formundaki AMD işlemcilerin tamamıyla

Page 109: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

uyumlu olacağı belirtilen yeni anakart, dört adet DIMM slotu üzerinden 1866MHz+ hızlarında çift kanal DDR3 bellek desteği de sunuyor. Kullanılan yonga seti itibariyle sınıfının en hızlı grafik çözümü olacağı iddia edilen, DirectX 10.1 destekli RadeonHD 4290 IGP'sini kullanan anakart, daha yüksek entegre grafik performansı için 128MB (DDR3) kapasiteli SidePort bellek teknolojisini destekliyor.

Harici ekran kartı kurulumları için iki adet PCIe x16 slotuyla gelen Gigabyte 890GPA-UD3H, Crossfire X ve Hybrid Crossfire teknolojilerine de destek sunuyor.Ultra Durable 3 konsepti altında Bakır yoğunluğu arttırılmış baskılı devre tasarımı, Japonya üretimi uzun ömürlü katı kapasitör kullanımı ve Dual BIOS gibi özelliklerle donatılan anakart üzerinde 6 adet SATA-III, iki adet SATA-II ve iki adet USB 3.0 konnektörüyle birlikte 7.1 kanal yüksek tanımlı ses, Gigabit Ethernet, FireWire portu ile görüntü aktarımı için D-Sub, DVI ve HDMI konnektörlerine yer verildiğini görüyoruz.

Gigabyte tarafından Mart ayında satışa sunulması beklenen 890GX çipsetli 890GPA-UD3H, Newegg'de 140 dolar seviyesinden listlere girmiş durumda.(Alıntı)

Son dönemde daha çok SSD depolama çözümleriyle gündeme gelen OCZ, yüksek kapasiteli yeni bir bellek kiti hazırlığında. Gold serisi altında hazırlanan 8GB kapasiteli DDR3 bellek kitinin 1333MHz'de görev yaptığı ve 4GB kapasiteli iki adet bellek modülünden oluştuğu bildiriliyor.

Page 110: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

OCZ3G1333LV8GK kod adını taşıyan yeni bellek kitinin 1.65v'de çalışıyor ve 9-9-9-20 zamanlamalarıyla geliyor. Gold serisine özgü soğutucuyla donatılan yeni bellek kitinin hem AMD hem de Intel platformlarında kullanılabileceği belirtilirken fiyatının ise 250 Avro civarında olacağı düşünülüyor.(Alıntı)

Arka arkaya duyurduğu SSD modelleriyle son günlerde sık sık gündeme gelen OCZ, 3.5-inç boyutundaki sürücüleden oluşan Colossus SSD ailesini genişletiyor. Firma tarafından duyurusu yapılan Colossus LT isimli yeni seri, benzer şekilde 3.5-inç SSD sürücülerinden oluşuyor ancak bazı faklar ile geliyor. 34nm üretim teknolojisiyle hazılanan MLC tipi NAND flash bellek yongalaının kullanıldığı sürücülerde, iki adet Indilinx bellek kontrolcüsü yer alıyor. Dahili RAID konfigürasyonuna sahip olan ve yüksek pefomans için 128MB tampon bellek kapasitesiyle donatılan sürücüler, SATA-II ara birimini destekliyor ve 1 milyon saatlik hata öncesi kullanım süresi vaad ediyorlar. OCZ'den yapılan açıklamaya göre, Colossus LT serisi yeni SSD sürücüleri, 260MB/saniye seviyesinde okuma ve yazma hızı sunuyolar. Rastgele okuma ve yazma IOPS değerleri 15.000 IOPS olarak açıklanan sürücüler, üç yıllık garanti ile geliyorlar. OCZ Colossus LT serisi sürücülerin 120GB, 250GB, 500GB ve 1TB kapasiteli modelleri sırasıyla 399$, $799, $1,549 ve 2875Avro seviyesinden ön-sipariş listelerine girmiş durumda.(Alıntı)

Page 111: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Hollanda merkezli ekran kartı üreticisi Club3D, giriş seviyesindeki sistemler ve medya bilgisayarları için hazırladığı pasif soğutmalı Radeon HD 5550 Noiseless Edition modelini duyurdu. 40nm üretim teknolojisiyle hazırlanan, DirectX 11 destekli Redwood GPU'sunun güç verdiği ekran kartı, 128-bit bellek veri yolu desteğine, 32x paralel işlem birimine ve 512MB GDDR3 bellek kapasitesine sahip.

Grafik işlem birimi 550MHz'de, bellekleri ise 800MHz'de görev yapan ekran kartı, Unified Video Decoder teknolojisiyle yüksek tanımlı videolar için GPU tabanlı donanımsal hızlandırma desteği de sunuyor. Görüntü aktarımı için D-Sub, DVI ve HDMI konnektörlerini kullanan Club3D Radeon HD 5550 Noiseless Edition, pasif soğutması sayesinde sessiz çalışıyor.

Club3D tarafından önümüzdeki günlerde satışa sunulması beklenen Radeon HD 5550 Noiseless Edition modelinin fiyatı ise 60 Avro civarında olacak.(Alıntı)

Page 112: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

VIA Nano E serisi işlemciler için açıklanan karakteristik özellikler şu şekilde;

Enerji verimliliği en yüksek x86 mimarisi. 64-bit işletim sistemlerine tam destek. Yüksek performanslı Süperskalar işlem. En verimli spekülatif kayar nokta algoritması. Tam işlemci sanallaştırma desteği. Gelişmiş güç ve termal yönetim özellikleri. Modern donanımsal güvenlik özellikleri. VIA Nano, VIA C7 ve VIA Eden işlemcileriyle pin uyumu. DDR2 ve DDR3 bellek desteği.(Alıntı)

Page 113: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Tosbiba yeni kameraları S20, H30 ve X100'ün Amerika satışına başlıyor. CAMILEO serisi altında hazırlanan yeni kameraların tamamı 1080p yani 1920 x 1080 piksel çözünürlüğünde video kaydı yapabilen yeni kameralar, 3-inç boyutunda LCD ekrana, SD/SDHC kart slotuna, çekilen videoların YouTube'a aktarımı için hızlı erişim butonuna ve çekilen görüntülerin bilgisayara ya da bir başka kaynağa aktarımı için USB 2.0 ile HDMI konnektörlerine sahipler. CAMILEO serisinin yeni üyeleri, tasarımları kadar teknik özellikleriyle de farklılaşıyorlar. Yeni modellerin en ucuzu olan olan S20, ince ve hafif tasarımıyla dikkat çekmeyi başarıyor. 4x dijital yakınlaştırma yeteneğine sahip olan kamera, 5MP çözünürlüğünde fotoğraf çekebiliyor. H30 modeli ise 5x dijital yakınlaştırma ve 10MP çözünürlüğünde fotoğraf kaydı gibi yetenekleri bünyesinde barındırırken, X100 ise benzer özellikleri 10x optik yakınlaştırma ile buluşturuyor. Toshiba'nın yeni kameralarından S20 180$, H30 250$ ve X100'de 400$ seviyesindeki etiket fiyatlarıyla 19 Nisan'da Amerika'da satışa sunulacaklar.(Alıntı)

Page 114: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Önde gelen komponent üreticilerinden Cooler Master, sınırlı sayıda üreteceği Kırmızı renkli HAF922 kasa modelini duyurdu. Kırmızının ağırlıkta olduğu kasanın iç kısmında ise Siyahın egemen olduğunu görüyoruz . Akrilik yan kapağa ve gözenekli ön panele sahip olan HAF922 modelinde, var olan standart modele kıyasla fan sayısının bir adet düşürüldüğü belirtiliyor. Beş adet 5.25-inç sürücüye ev sahipliği yapabilen kasa, alet bağımsız donanım kurulumuna da olanak tanıyor. Üst kısımdaki giriş-çıkış panelinde USB ve eSATA portlarına yer verilen yeni modelde, soğutma için ön tarafta 200mm, arka tarafta ise 120mm fan (1200 devir/dakika) olmak üzere toplamda iki adet fan kullanılıyor.

Cooler Master'ın sınırlı sayıda üreteceği Kırmızı renkli HAF922 modeli, 150$ seviyesindeki fiyatıyla kullanıma sunulacak. Yeni kasa için ön sipariş vermek isteyenlerin isim, telefon ve adres bilgilerini içeren bir elektronik postayı, [email protected] adresine atmaları yeterli olacak.(Alıntı)

Page 115: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı
Page 116: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Gelişmiş özelliklere sahip yeni bir medya oynatıcı almak isteyenler için Dark'ın zengin özelliklere sahip yeni çözümü dikkat çekici bir alternatif olabilir. Mini Mania olarak isimlendirilen medya oynatıcısı, ultra-kompakt boyutları ve ince tasarımıyla şık bir görünüm sergilerken, kasasının altındaki güçlü donanımıyla, kullanıcılara oturma odaları başta olmak üzere diledikleri heryerde gelişmiş çoklu ortam deneyimi vaad ediyor.

Yaygın olarak kullanılan medya formatlarının tamamına destek sunan Dark Mini Mania, .mkv formatını da sorunsuzca oynatabiliyor. Yüksek çözünürlüklü (1080p) videoları akıcı bir şekilde oynatabilen Mini Mania'nın Türkçe arayüzü ve kullanıcı dostu ara birimiyle, zengin format desteğini ve gelişmiş özelliklerini, kullanıcılarına menü keşmekeşi yaşatmadan hızlı, kolay ve etkin bir şekilde kullandırabildiğine özellikle dikkat çekiliyor.

Dark Mini Mania'nın genel özelliklerine baktığımızda 150 x 110 x 29 mm boyutlarında ve 248 gram ağırlığında olduğunu görüyoruz. 1080p, 1080i, 720p, 576p, 480p, 576i ve 480i gibi farklı çözünürlüklere destek sunan medya oynatıcısı H.264, MKV, M2TS, MTS (BDAV), TS, TP, TRP, WMV9, AVI, MPEG 1/2/3/4, HD DivX, Xvid, AVHCD, ISO, VOB, MPG,

Page 117: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

MP4, MOV, RM, RMVB, FLV, ISO ve DAT gibi video formatlarını oynatabiliyor.

Görüntü formatları gibi yaygın olarak kullanılan ses formatlarının da desteklendiği Dark Mini Media, DTS Digital, Dolby, MP3, WMA, WAV, OGG, AAC, LPCM, FLAC ve AC3 desteği ile geliyor. Benzer şekilde popüler resim ve alt yazı formatlarının da gösterilebildiği yeni medya oynatıcısında görüntü ara birimi olarak HDMI (v1.3) ve CVBS (kompozit), ses ara birimi olaraksa Stereo Analog, SPDIF optik ve HDMI dijital çıkışları bulunuyor.

Dark Mini Media'nın bir diğer önemli özelliği ise sahip olduğu kablosuz iletişim teknolojisi. Bünyesinde barındırdığı adaptör ile 802.11 b/g/n WiFi desteği sunan cihaz, BitTorrent desteği ile siz evden yokken, dilediğiniz dosyaları indirebiliyor ve bu sayede PC benzer bir kullanım deneyimi sunabiliyor. Kablolu iletişim için Ethernet portuna da sahip olan Mini Mania'da iki USB portu ve çok formatlı kart okuyucusu da bulunuyor.

USB portları sayesinde kullanıcıların farklı kaynaklardan edindiği medya dosyalarını oynatabilen Dark Mini Mania, SD/SDHC/MMC/MS formatlarına destek sunan çok formatlı kart okuyucusu sayesinde aynı zamanda dijital kameranızla çektiğiniz görünütleri HDTV'nize yansıtabiliyor. 179$+KDV'lik tavsiye edilen son kullanıcı satış fiyatıyla pazara sunulan Dark Mini Mania'nın WiFi'sız daha ekonomik bir çözümü de yine satışa sunulmuş durumda.(Alıntı)

Page 118: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

11-inç büyüklüğündeki OLED televizyonu XEL-1'in Japonya satışına son veren Sony, 7.4-inç büyüklüğündeki OLED monitörünü duyurdu. Video profesyonelleri için hazırlanan PWM-740 kod adlı yeni monitör, genel görünümü itibariyle OLED televizyonlardan beklenen ince ve şık tasarımı yansıtıyor olmasa da kullanım amacı daha farklı.Film yapımcılar için hazırlanan PWM-740, 960 x 540 piksel çözünürlüğünü destekliyor.

Yansımayı en aza indirebilmek için AR kaplama kullanılan OLED monitör, 10-bit panel sürücüsü veChromaTRU teknolojisi ile renk ve gamaları CRT monitör gibi emüle edebiliyor. Flip modu sayesinde 3D kamera kullanımına ideal olduğu belirtilen OLED monitör, opsiyonel olarak sunulan montaj kit i sayesinde 10 derece ileri ve 10 derece geri eğilebiliyor. yüksek tanımlı görüntüler için üzerinde HDMI portu da bulunan Sony PWM-740, 3850 dolarlık yurt dışı fiyat etiketiyle kullanıma sunuluyor.(Alıntı)

Page 119: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Dünyanın en hızlı netbook'u olarak lanse edilen Alinware M11x önümüzdeki birkaç ay içerisinde bazı önemli güncellemeler alabilir. 11.6-inç ekrana sahip olan ve bu açıdan Acer Ferrari One ile aynı kategoride yer alan Alienware M11x, 1.3GHz'de çalışan Intel Core 2 Duo işlemciye ve Nvidia'nın GeForce GT335M grafik işlemcisine sahip. Kendi sınıfındaki en güçlü ekran kartına sahip olduğu belirtilen sistem, bu sayede yüksek tanımlı videoları sorunsuzca oynatabildiği gibi, modern pek çok oyunu da kendi bünyesi altında akıcı bir şekilde çalıştırabiliyor. Hemen her yeni Alienware modelinde olduğu gibi tasarım özellikleriyle de öne çıkan M11x için henüz resmi olarak doğrulanmasa da bazı güncellemelerin planladığı iddia ediliyor. Gelen bilgilere göre Alienware M11x içind düşünülen güncellemeler; - Core 2010 serisi yeni nesil Intel işlemci. - Nvidia Optimus teknolojisi. - Daha yüksek çözünürlüklü ekran. 32nm üretim teknolojisiyle hazırlanan Core 2010 serisi mobil işlemciler sayesinde mevcut işlemcisine kıyasla benzer ya da daha düşük termal karakteristikte daha yüksek işlem gücü sunacağı düşünülen Alienware M11x için en çarpıcı güncelleme ise muhtemelen Nvidia Optimus teknolojisi olacak gibi görünüyor. Bu sayede Core 2010 serisi Intel işlemcilerdeki entegre grafik birimi ve kullanılacak Nvidia GPU, dinamik olarak kontrol edilerek düşük güç gerektiren durumlarda işlemci üzerinde GPU kullanılarak pil tasarrufu sağlanacak yüksek

Page 120: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

işlem gücü gerektiren oyunlarda, 1080p videolarda veya flash hızlandırmada ise Nvidia GPU devreye girecek üstlük bu geçiş Optimus teknolojisi tarafından otomatik olarak, sistemi yeniden başlatılmasına gerek kalmadan gerçekleştirebilecek. Son güncelleme ise daha yüksek çözünürlüklü ekran üzerine olacak ve bu sayede içerikler dilendiği takdirde çok daha yüksek çözünürlüklerde görüntülenebilecekler. Alienware M11x'in bahsi geçen güncellemeleri, Haziran/Temmuz döneminde alacağı iddia ediliyor.(Alıntı)

MSI oyuncular için hazırladığı yeni dizüstü bilgisayarı GX640'ın Amerika'da satışa sundu. Intel Calpella platformunu kullanan ve 15.4-inç (1680 x 1050) ekrana sahip olan yeni dizüstü bilgisayara, 2.26GHz'de çalışan ancak Turbo Boost teknolojisiyle daha yüksek hızlara çıkabilen Core i5-430M işlemcisinden güç alıyor. 4GB bellek kapasitesine ve 500GB'lık sabit diske sahip olan mobil oyun sistemi, ekran kartıyla dikkat çekebilir.

DirectX 11 destekli ATi Mobility Radeon HD 5850 ile dizüstü bilgisayar, oyunculara yüksek grafik kalitesi ve gelişmiş video yetenekleri vaad ediyor. İhtiyaç duyduğu gücü 9 hücreli pil üzerinden sağlayan MSI GX640, aralıklık tuş tasarımına sahip chiclet klavye ile geliyor. Çift renkli Alüminyum kasaya sahip olan dizüstü bilgisayar, çok formatlı kart okuyucusu ve 2MP çözünürlüğünde entegre kamera gibi özelliklere de sahip.

Page 121: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

İşletim sistemi olarak Windows 7 Home Premium 64-bit ile gelen MSI 6X640, Amerika'da 1099 dolar seviyesinden kullanıma sunuluyor.(Alıntı)

Yüksek pefomanslı bellek üretiminde sektörün iddialı isimleinden biri olan Corsair, 64-bit işletim sistemiyle çalışan pofesyonel kullanıcılar için yüksek kapasiteli iki yeni bellek kiti hazırladı. Dominator seisi altında hazırlanan bellek kitleinden çift kanal fomundaki model, 4 adet 4GB DDR3 bellek modülüyle 16GB'lık kapasite sunarken, Intel Bloomfield platfomunu hedefleyen üç kanal fomundaki model ise 4GB kapasiteli 6 adet bellek modülü ile 24GB'lık kapasite sunuyor. Her ikisi 1600MHz'de görev yapan bellek kitleri, 1.65v geriliminde CL9-9-9-24 zamanlamalarıyla geliyorlar. Dominator serisinin diğer üyelerinde olduğu gibi DHX+ soğutucusunu kullanan bellek modülleri, ömür boyu garanti ile satışa sunulurken, fiyatlar ise 16GB'lık kit için 1000$, 24GB'lık kit içinse 1450$ olarak belirlenmiş.(Alıntı)

Page 122: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Uluslararası satışı Mayıs sonuna ertelenen iPad'in, WiFi + 3G donanımlı üst modelinin Amerika satışı da ertelendi. Daha önce açıklanan yol haritasına göre içinde de bulunduğumuz Nisan ayı içerisinde kullanıma sunulması beklenen modelin resmi satışına 7 Mayıs'ta başlanacak.

16GB, 32GB ve 64GB olmak üzere üç farklı kapasite seçeneği ile sunulacak iPad WiFi + 3G, sadece WiFi destekli modelle aynı özellikleri paylaşırken, farklı olarak adından da anlaşılabileceği üzere 3G desteği ile geliyor ve bu sayede daha geniş bağlantı olanakları sunabiliyor.

1GHz'de çalışan Apple A4 işlemciisnden güç alan ve çoklu dokunmatik özellikli 9.7-inç ekrana sahip olan iPad'in diğer özellikleri arasında entegre akselometre pusula ve Bluetooth 2.1 gibi özelliklere yer verilirken ve sahip olduğu pil ile 10 saate kadar çalışma süresi sunacağı bildiriliyor.

Page 123: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

iPad WiFi + 3G kapasitesine göre 629$, 729$ ve 829$ seviyesindeki fiyatlarla sunulacak.(Alıntı)

USB 3.0 destekli depolama sürücülerine bir yenisi de Transcend tarafından ekleniyor. Firma yaptığı yeni bir açıklamayla StoreJet serisi taşınabilir disk ailesine, CeBIT 2010 fuarında gösterdiği USB 3.0 destekli StoreJet 25D3 modelini de ekledi. Piyano Siyahı parlak bir kasaya sahip olan 2.5-inç boyutundaki sürücü, darbelere karşı korumalı yapısıyla dikkat çekiyor. USB 3.0'a ek olarak geriye dönük olarak USB 2.0 desteği de sunan StoreJet 25D3, yeni standart sayesinde 90MB/saniye varan hızlarda dosya transferi yapabiliyor.

USB 3.0 ile yüksek performans vaad eden depolama sürücüsü, aynı zamanda güç tasarruf özelliğine de sahip. 10 dakika boyunca diskin kullanılmaması durumunda sistem güç tüketimini %40'a kadar düşürebiliyor. 500GB depolama kapasitesi sunan yeni sürünün üç yıllık garanti ile önümüzdeki günlerde satışa sunulması beklenirken, tavsiye edilen son kullanıcı satış fiyatı hakkında henüz net bir bilgi olmadığını da belirtelim.(Alıntı)

Toshiba TransMemory 4GB Teknik özellikler

Page 124: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

TransMemory 4GB, USB 2.0 ara birimini destek sunuyor. USB 3.0 ve eSATA ise henüz pahalı teknolojiler.

Görselleri büyütmek için üzerlerine tıklayabilirsiniz.

Toshiba'nın TransMemory 4GB modeli, USB 2.0 ara birimini destekliyor. Geriye doğru USB 1.1 desteği de sunan portatif depolama sürücüsü, yeni nesil USB 3.0 standardıyla ise uyumlu değil. Windows 2000 ve üzeri güncel tüm Windows işletim sistemleriyle çalışabilen USB bellek Mac OS10.0.2 ve üzeri Apple platformlarıyla da uyumlu. Toshiba'nın açıkladığı rakamlara göre 4GB kapasiteli TransMemory, 17MB/saniye okuma ve 3.9MB/saniye yazma hızlarını destekliyor. Performans değerlerini daha detaylı bir şekilde masaya yatıracağız ama öncesinde 4GB depolama kapasitesiyle neler yapılabileceğine göz atmakta fayda var. Toshiba'nın açıkladığı rakamlara göre incelememize konuk olan bellek, 128Kbps kalitesinde 1000 adet (70 saat) müzik dosyası depolayabiliyor. öte yandan aynı sürücü 10MP çözünürlüğünde yaklaşık1070 adet fotoğraf veya DVD kalitesinde 2 saat, Full HD kalitesinde ise 1 saat (7Mbps) ya da 30 dakika (19Mbps) video depolayabiliyor.

4GB kapasiteli model, TransMemory serisinin tek üyesi değil.

Page 125: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Toshiba TransMemory 4GB performans

Görselleri büyütmek için üzerlerine tıklayabilirsiniz.

TransMemory 4GB, Toshiba'nın iddiasına göre 17MB/saniye hızında okuma performansı sunuyor. Peki test programları Toshiba'yı haklı çıkarıyor mu ? Depolama sürücüleri söz konusu olduğunda yaygın olarak kullanılan performans ölçüm yazılımlarından HD Tach, ilk durağımız oluyor. Elde ettiğimiz test sonuçlarına göre Toshiba'nın 4GB kapasiteli TransMemory modeli 20.2MB/saniyelik tepe okuma hızına ulaşabiliyor. Ancak bu hız sürekliliği olmayan, anlık olarak ulaşılan bir değer. Bu noktada ortalama okuma hızı bizim için asıl belirleyici faktör olacak ki HD Tach'da elde ettiğimiz sonuçlara göre bellek, 17.1 MB/saniyelik ortalama okuma hızı sunuyor ki bu değer Toshiba'nın belirttiği okuma hızını doğruluyor. 0.7ms'lik erişim süresine sahip olan TransMemory 4GB, ATTO disk testinde ise 19MBps seviyesinde okuma hızına ulaştı.

Toshiba TransMemory 4GB Sonuç Günlük ihtiyaçlar için düşük maliyetli yeni bir USB bellek almak isteyenler için Toshiba'nın 4GB kapasiteli TransMemory modeline hızlı bir şekilde göz attık. 4GB depolama kapasitesiyle özellikle müzik ve resim dosyalarının taşınmasında pek çok kullanıcı için tatminkar bir alan sunan USB bellek, performans değerleriyle en hızlı USB bellek

Page 126: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

olmasa da kendi sınıfı için tatminkar sonuçlar imza atıyor diyebiliriz. Toshiba'nın 4GB kapasiteli TransMemory USB belleğini farklı satış kanallarında 20-25 Lira civarında bir fiyatlandırma ile satın alabilmek mümkün.(Alıntı)

Kingston DataTraveler 150

32 GB’lik kapasitesiyle sabit disklere meydan okuyor.

USB belleklerin fiyatı düşmeye devam ederken kapasiteleri de durmaksızın artıyor. Tabii üreticiler kapasiteyi artırırken hızı da göz önünde bulundurmak zorundalar; çünkü düşük hızlara sahip olan bir bellekte GB’lerce verinin kopyalanması çok daha fazla zaman alabilir. Kingston, DataTraveler serisine kazandırdığı yeni modeli 150 ile USB belleklerin kapasitesini 32 GB’ye çıkartıyor ve birçok kullanıcıyı taşınabilir sabit disk kullanmaktan kurtarıyor. Fiyat elbette taşınabilir disklerle kıyaslandığında yüksek kalıyor, ancak bunu USB belleğin taşınabilirliğe daha uygun yapısına ve sağlamlığına vermek gerekiyor. Piyasada satılmakta olan USB belleklere göre daha kalın ve büyük bir yapıda olan Kingston Datatraveler 150, içerdiği bellek yongalarının sayısı nedeniyle bu yapıya sığmak zorunda. Belleğin üzerinde uygulanmış turuncu renkli kaplama oldukça ilgi çekici. Gerçekleştirdiğimiz testlere göre elde edilen okuma değeri saniyede 29.8 MB, yazma değeri de saniyede 17.3 MB seviyesinde. Microsoft Windows Vista’nın performans artırıcı ReadyBoost desteğine de yer verilmiş. Yazma hızı performans seviyesindeki bellekler gibi 25 MB değerine yaklaşmasa da ortalamanın üzerinde ve bu kapasite için tatminkâr sayılabilir. Piyasada satılmakta olan diğer 32 GB’lik USB belleklere göre kısmen daha uygun fiyatlı olan Kingston DataTraveler HyperX 5 yıl garanti ile satışa sunuluyor. Ürünün GB’lerce veriyi rahat ve güvenli bir şekilde taşımak isteyenler için biçilmiş bir kaftan olduğu kesin.(ALINTI)

Firma: Armada, Asnet, Index Tel: (212) 467 38 00, (312) 481 60 00, (212) 331 21 21 Web: www.armada.com.tr, www.asnet.com.tr, www.index.com.tr Puan: 9 Kapasite: 32 GB

Page 127: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Okuma hızı: 29.8 MB / sn Yazma hızı: 17.3 MB / sn U3 desteği: Yok

Olympus SP-570UZ

20x optik yakınlaşma özelliğiyle şaşırtıyor.

Olympus SP570UZ dijital fotoğraf makinesi - Özellikler • 20x optik zum (26-520mm’ye denk) – son derece yakınlaşmalardan mükemmel sahnelere • İkili Görüntü Sabitleyici ile bulanıklıklardan kaçınılır • Yüksek hızlı 13.5 kare/sn ardışık çekim ile anı kaçırmayın • Yüz Tanıma Teknolojisi, mükemmel odaklama ve yüzlerin ortaya çıkması için, ayrıca diğer görüntü alanlarında da doğru çekim için • Yaratıcı özgürlük için P/A/S/M Çekim Modları • Değişik durumlarda en iyi sonuçlar için 23 sahne modu • Poster boyunda basımlar için 10 megapiksel çözünürlük • 6.4 cm/2.7 inç LCD ekranda resimleri görüntüleyin ve paylaşın • Bright Capture Teknolojisi sayesinde düşük ışıkta daha iyi çekim • Çiçeklerin ve Süper Makro Modunda 1cm'e kadar yakınlıktaki detayların mükemmel çekimi • Sesli film kayıt ile hatıralarınızı canlandırın • TruePic III görüntü işlemcisi, resimlerle daha hızlı başa çıkabilmek ve daha yüksek resim kalitesi için • 38 dil seçeneği, Türkçe dil desteği • Dioptrik düzeltme • Dört AA Bataryasının yanı sıra 2.03 Muvee Pack deneme versiyonunu da içeren Olympus Master yazılımı • TCON-017 Teledönüştürücü lensler ve CLA-10 Araparça Halkası isteğe bağlı olarak eklenebilir ve bu sayede maksimum odak uzunluğu 884 mm’ye çıkar (veya dijital zoom ile birleştiğinde 4420mm). Olympus - BrightCapture Teknolojisi Gece görüşünde daha iyi çekim yapabilmenizi sağlayan bir özelliktir. İki şekilde çalışır: i) Görüntü sensöründen gelen tüm piksel bilgisi,

Page 128: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

geleneksel modellere kıyasla LCD ekranda 4 kat daha aydınlık izleme seçeneği sunar. Böylece karanlık alanları bile rahatlıkla görebilirsiniz. ii) Bazı çekim modlarında, duyarlılık yüksektir (çözünürlük zaman zaman düşer) ve renkleri daha net yakalamanızı mümkün kılarken flaş kullanmasanız dahi yüksek kontrast elde edebilirsiniz. BrightCapture teknolojisi ile faydalanabileceğiniz çekim modları arasında Mum Işığı, Gece Görüşü ve Ortama Uygun Işık Ayarı yer almaktadır. Olympus SP 570 UZ - İkili Görüntü Sabitleyici İki kat koruma sağlayan bu özel fonksiyon, fotoğraf makinesinin sarsıntısından ya da hareket eden nesnelerden kaynaklanan görüntü bulanıklığını önler. CCD-temelli mekanik görüntü sabitleyici ile yüksek ISO değerlerini yakalar. Yerleşik cayro sensorü makinenin hareketlerini kontrol eder ve CCD ayarlarını otomatik olarak yapar. Olympus 570 UZ - Yüz Tanıma Teknolojisi Bu teknoloji kompozisyondaki yüzleri arar ve yüzleri fotoğrafın temel unsuru olarak algılar. Daha sonra otomatik olarak yüzlere odaklanır, ve doğru yerlerin keskin olabilmesi ve ideal bir şekilde çekilebilmesi için pozu en uygun şekilde ayarlar. Olympus SP-570 UZ dijital kamera - HyperCrystal LCD LCD’lerde kullanılan yarı geçirgen teknoloji, LCD’nin alt köşesinde dışarıdan gelen ışık kaynaklarını gösterir. Böylece LCD üzerindeki görüntü aydınlığı belirginleşir; geleneksel ekranlara kıyasla ekran doğrudan güneş ışığına maruz kalsa dahi görüntüler çok keskin olarak karşımıza çıkar, kontrast geliştirilmiş olur. Bu ayrıca özellikle geniş görüntü açıları sunar ve ne parlaklık ne de gölge oluşur. Bu sayede resimler birçok açıdan görüntülenebilir ve bir seferde çok sayıda insan bir karede bir araya gelebilir. SP-570 UZ dijital fotoğraf makinesi - Ön-Çekim Modu Bu özellik objektif kapağı açmadan 5 kare çekim yapmanızı mümkün kılar. Yedek hafızada 5 görüntüyü saklar (3 MP çözünürlük ile). Bu sayede daha siz makineyi hazırlamadan görüntüyü kaçırma korkusu kalmamış olur. Olympus kamera - Gölge Ayarlama Teknolojisi Karanlık alanlarda çekilen fotoğrafların kalitesini arttırır. İnsan gözleri gibi çalışan bir sensörle görüntüdeki karanlık bölgeler (örn; ağaç altındaki gölge) tanımlanır ve makine bu alana uygun ayarlamayı yaparak görüntüyü optimal özelliklere kavuşturur. Elde edilen sonuç daha gerçekçi ve daha detaylı bir fotoğraftır. Olympus SP 570 dijital kamera - TruePic III Görüntü İşlemcisi Olympus’un en yeni jenerasyon görüntü işlemci motorudur. Görüntü kalitesinin önemli unsurlarını otomatik olarak ayarlar: Renk ayarı (renk seçenekleri, doygunluk ve parlaklık), görüntünün belirginliği (kirlilik ayarı, belirgin köşeler) ve daha hızlı işlem imkanı sağlar. Olympus kameralar - Kablosuz Flaş Kontrolü

Page 129: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Kablosuz flaş ünitelerini uzaktan kontrol edebilirsiniz. Böylece ekstra kablolar ortadan kalkar. Uzaktan kontrol için makinedeki flaş işletim ünitesini kullanmanız yeterlidir. Kontrol seçenekleri arasında bağımsız flaş modu ve üç ayrı grup flaş bulunmaktadır. 4 kanal ayarı vardır ve bu özellik parlaklık seviyesini ayarlamanıza yardımcı olur. Olympus’un yeni duyurduğu modeller • Olympus SP-570 UZ • Olympus Mju 1030 SW • Olympus Mju 850 SW • Olympus Mju 1020 • Olympus Mju 1010 • Olympus Mju 840 • Olympus FE-350 • Olympus FE-340 • Olympus FE-310 (ALINTI)

SHAİYA ONLİNE

Uzun, çok uzun yıllar önce Teos'ta yalnızca Etain adında bir tanrıça ve

yarattığı üç ırk yaşıyordu; Ejderler, Nordeinler ve Dumianalar.

Tanrıça Etain, Nordeinler'i kusurlu bulup yeryüzünün altına sürdü.

Kibirli Dumianalar onun gücünden ve otoritesinden şüphe etmeye

başlamışlardı. Bu şüphe tanrıçayı zayıflatınca Dumianalar onu

öldürdü. Etain'in ruhu iki parçaya ayrıldı. Tanrıça'nın ölümü Teos'u

dengesiz ve korumasız bırakmıştı..

Diğer tanrılar Teos'u ele geçirebilmek için bir yarışa girdiler ve Teos'u

yerle bir etmeleri için canavarlar yarattılar.

Ortalık yatıştığında Teos'u gözleyen iki yeni tanrıça vardı.

Ejderhalar inzivaya çekildi, geride kalan Dumianalar iki ırka bölündü,

Page 130: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

her biri bir tanrıçayı seçti.

Bu iki ırk (Elfler ve Vailler) sürekli bir çatışma halindeydiler.

Birbirlerine karşı olan nefretleri çok uzun zamandır süregelen

gerginliklerle besleniyordu. Kısa süre sonra insan ve elf güçleri

birleştiler. Bu sırada tekrar ortaya çıkan Nordein ırkı Vaillerle

birleşmekteydi. Bunun sonucunda "Işık İttifakı" ve "Öfke Kardeşliği"

adında iki grup oluşturdular. Bu iki taraf halen bu diyarlarda

dolaşmakta olan canavarlarla savaşmanın yanısıra, Teos'un

hakimiyetini ele geçirmek için birbirleriyle bitmek bilmeyen bir savaş

sürdürmekteydiler.

Özellikler

İşte Shaiya'nın özelliklerinden bazıları:

1500'e 1500 – Taraflar arasında inanılmaz bir savaş.

Karaborsa – Karşı tarafın mensuplarına gizli depolarda satış

yap.

Meydan okuma – Sözün bittiği yerde tarafından bir oyuncuyu

duelloya davet et.

Arena savaşları – Devasa arenaya gir ve savaşını bir üst seviyeye

taşı.

Tanrıça'nın Nimeti – Düşmanlarına haddini bildirmen için

Tanrıça'nın desteğini arkana al.

Birlik yarışmaları – Birliğini kur, diğer birliklere ya da

canavarlara karşı savaş.

Arayış, gayret, üstünlük uğruna savaş, hakimiyet için katliam,

zindanlar, ejderhalar, iblisler ve çok daha fazlası...

Page 131: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Sistem Gereksinimleri : Minimum: İşletim Sistemi – Windows XP oder Vista 32 İşlemci – Intel Pentium 4 işlemci veya AMD Athlon XP, 1.5 GHz ya da daha hızlı Ekran Kartı – GeForce FX-sınıfı veya ATI Radeon 9600 128 MB Bellek – En az 512 MB RAM Ses Kartı – 16 bit, DirectX uyumlu ses kartı DirectX - 9.0c Sabit disk – En az 1.8 GB sabit disk belleği, ayrıca sonradan indirilecek içerikler için ekstra sabit disk belleği İnternet bağlantısı - genişbant internet bağlantısı, örn: DSL Kontrol – Klavye ve tekerli fare Sisteminiz yukarıda belirtilen özelliklere sahip değilse Shaiya çalışsa bile oyun içeriğinde bazı eksiklikler oluşur. İyi bir oyun deneyimi için sisteminizin belirtilen özelliklere sahip olması gerekir. Oyunu çalıştırmadan önce diğer bütün programları ve uygulamaları kapadığınızdan emin olun. Bazı firewall uygulamaları sunucunun oyuna erişimini engelleyip Shaiya'yı bloke edebilir. Oyun açılırken 'Sunucuya bağlanılamıyor/Cannot connect to server' veya 'Cannot change directory c.35' uyarılarını alırsanız Shaiya için firewall uygulamalarını devre dışı bırakmanız gerekmektedir.(ALINTI)

Page 132: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Sizlere hep online oyun incelemesi yaptık yazımızın bu safhasına kadar.Ama birde ofline oyun incelememiz var.buyrun.

F.E.A.R

Uzun bir bekleyişin ardından sabırsızlıkla beklediğimiz F.E.A.R.'a sonunda kavuştuk. F.E.A.R. kadar haberlerini takip ettiğimiz, ekran görüntülerine ve her yeni videosuna saldırdığımız bir başka oyun yoktur herhalde. Closed beta, puplic, single player demo derken tam sürümü geldi çattı işte. Single player demosunun 1,5 milyon insan tarafından çekildiğini düşünürsek yılın en hit oyunlarından olacağı daha

Page 133: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

şimdiden ortada. Bu birliktelik insanı daraltabilir ona göre. Krostrofobik bir vaka ile karşı karşıyayız. Öncelikle bu oyunu ne Doom 3 ne de Half-Life 2 ile grafik detayı dışında karşılaştırmayacağım. Çünkü sakin bir kafa ile düşündüğünüzde bu üç oyunun da birbirleri ile hiçbir alakası olmadığını anlarsınız. Doom ve Half-Life'ın geçmişini göz önüne aldığımızda zaten her şey anlaşılacaktır. Zaten şu daha iyi, bu daha kötü karşılaştırması bu oyunların hepsine haksızlık olurdu. Ayrıca F.E.A.R. karşımıza ilk defa çıkan bir oyun. Her ne kadar türe çok fazla yenilik getirmese de F.E.A.R. tam anlamıyla katıksız bir FPS. Hele ki bunu size sağlam bir atmosfer, sıkı aksiyon ve sinema filmlerini aratmayacak kalitede korku öğeleri ile süsleyip sunarsa işte biz buna kısaca F.E.A.R. diyoruz. Zaten yapımcı firmanın Monolith olduğunu düşünüsek herhalde pek de şaşırmamamız gerekir. Çünkü daha önceki oyunlarına baktığımızda (örn. Blood I ve Blood II) oyunda fazlasıyla "Blood" öğesine rastlayacaksınız, Shogo, NOLF I-II, Alien vs. Predator 2, Tron 2.0 bu klasikleri oynamayan ya da içinden birinin favori oyununun olmadığı kimse çıkacağını zannetmiyorum. Şimdi de F.E.A.R.'dan sonra Condemned: Criminal Origins ile ortalağı sallamaya hazırlanıyor Monolith. F.E.A.R.'ın etkisinden ne zaman kurtuluruz tartışılır ama bu klasik yapımları hazırlayan bir firmadan da adına yakışır bir oyun yapması da beklenirdi açıkçası. Bir de sessiz sedasız gelen bir oyun diye lanse edildi hep F.E.A.R. E3'teki gizemli videolarının ardından ilgilerin kendisinde toplanılması şaşırası bir gelişme olmasa gerek. Zaten Sierra gibi sağlam bir yayıncıyı da arkanıza aldınız mı kim tutar ki sizi. Belki HL2, Doom 3 gibi uzun bir bekleyişin ardından gelmedi. Ama onları aratmayacak derecede şaşalı bir reklam kampanyası ile geldi. Bir çok site E3 2004'ten sonra yeni nesil oyunlara adını kazıyacağını söyledi. Bazı büyük donanım siteleri ise artık HL2 ve Doom 3 testlerinden sıkılmış olacak ki artık iyi bir ekran kartını alırken F.E.A.R. performansına göre alınması gerektiğini söylemeye başladılar. Oyunun çıkmasına bir ay kala ilk incelemeyi PcGamer gibi dünyanın önde gelen bir tanesi yaptı ve 91 gibi çok yüksek bir skor alarak yılın hit oyunlarından seçildi. Bir sinema filmini aratmayacak gerçek videolar hazırlandı. İlk tester'lardan da tam not alarak oyun dünyasını sarsmaya hazırdı artık F.E.A.R. Nedir bu F.E.A.R.?

F.E.A.R.'ın açılımı First Encounter Assault and Recon. F.E.A.R. olağan dışı olayları araştırmak ve olası aksiliklerde yok etmek için kurulmuş bir özel tim. Siz de bu ekip'te yer alan özel silahlar ile donatılmış bir askersiniz. Ama ne

adınız ne de geçmişiniz bilinmiyor. Yani askerlerden kapıyı açman gerek veya şurayı sen kontrol et harici bir şey duymuyorsunuz. Sizin göreviniz klonlanmış asker üreten bu fabrikayı temizlemek ve çıkan isyanı bastırmak. Tabi sizin bildiğiniz olay bu. Yoksa kazın ayağı öyle değil. Paxton Fettel'ın önderliğindeki bu insan üstü klon ordusu telepatik olarak kontrol altına alınacak ve Fettel yoldan çıkacaktır.

Page 134: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Zaten üstlerinizin gecenin bir vakti aniden kaldırılıp protiplerden birinin kontrolden çıktığını ve bunun sizin her türlü akli dengenizi bozabilecek bir varlık olduğundan söz etmesini bekleyemezdiniz. ettikleri Japon korku sineması ve Ring, Grudge, Dark Water hatırlatacak bir yığın sahneyle dolu. Oyunda sürekli karşımıza çıkan Alma soluğunuzu kesecek. Yani, bu Japonların neden bizi hep küçük kızlar ile korkuttuğunu bir türlü anlayamadım. F.E.A.R.'da da durum pek farklı değil. Nitekim Alma üzerinde uzunca süredir çalışılan ve başarısızlıkla sonuçlanan bir prototipdir. Aslında Alma mı içindeki şeytanı kontrol ediyor, yoksa şeytan mı Alma'yı karar vermek çok zor. Alma sizi ve etrafınızdaki herkesi sizin gördüğünüz gibi değil kendi istediği gibi gösterebilme yeteneğine sahiptir. Aslında Alma oyun oynarken siz onun kendinize saldırdığını veya askerlere saldırdığını görebilirsiniz. Telepatik olarak herkesi etkisi altına alabiliyor ve doğa üstü güçleri ile düşmanlarını öldürebiliyor. Zaten Alma kendisini almaya gelen askerlerden haberdar ve buna gerçekten hazırlıklı. Minik Almanın kırmızı elbisesi,yalın ayak,sevimli yüzünü kapatan uzun siyah saçları ile sizi yerinden hoplatacağına emin olabilirsiniz. Oyun boyunca Alma'yı görmemek için dua edeceğinizi de belirteyim. Şayet enerjiniz azaldığında veya gördüğünüz korkunç bir hayalet karşısında kalbinizin yerinden fırlayacağını hoparlörünüz size hatırlatacaktır. Oyunda sadece Alma'dan korkmayacaksınız elbette. Sık sık halüsinasyonlar göreceksiniz. Işık oyunları ile tırsmanız bile mümkün oyunda. Yeri geliyor kendi gölgenizden bile korkuyorsunuz. Önünüzden yavaşça süzülen anlamsız hayaletler, slow-motion'da hareket ederken püf diye uçan takım arkadaşlarınız ve bir de işin içine Alma girince tadından yenmez bir korku şöleni sizleri bekliyor olacak. Özellikle geceleyin kulaklığınızı takın ve ışıkları söndürün ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız. Deneyen var mı ?dergilerinden

John Woo da kim? Herhalde böyle muhteşem bir yapımın sadece sizi korkutmak için yapıldığını düşünmüyorsunuz. F.E.A.R. öyle ki, bir John Woo filmini aratmayacak derecede aksiyon sahnesi ile dolu. Oyunun atmosferini bozmadan o kadar güzel harmanlanmış ki adeta önünüze düşman çıksa ve ağır çekimde etrafınızdaki her bir kıvılcım tanesini görsem diye dua edeceksiniz. Her bir bölüm geçtiğinizde yeni silahlar bulacak ve bunları leziz bir aksiyon şöleninde süs olarak kullanacaksınız. Attığınız her bir el bombası ile etrafınızdaki düşmanlarınızın kafa ve kol parçalarının ağır çekimde havalandığını göreceksiniz. Kim arkasını kollamadan

Page 135: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

düşmanlarını duvara çivileyerek kendini garanti altına almak istemez ki. Ya da sinsice zıplayarak düşmanınızın tam kafasına tekme tokat girmek istemez ki. H tuşuna basın ve ardından koşarken zıplayıp ileri+sol fare ile uçan tekme, çömelme tuşu+sol fare tuşu ile yerden kayan tekme atabiliyorsunuz. Sağlı sollu girişmeyi ise anlatmama gerek yok herhalde :) Ayrıca, Matrix 1'deki lobi sahnesini hatırlamayan yoktur herhalde. Bir çok oyunda denendi 3D Mark'ta bile kullanıldı, ama ilk defa bu kadar güzel ve gerçekçi kullanılıyor. Duvarların dağılması gerçekten görülmeye değer. Duvarlardan dökülen fayanslar ve etrafı saran toz bulutu kalkana kadar ilerlemek dahi istemeyeceksiniz. Çünkü korkunun aksiyona dönüştüğü yerin tam ortasındasınız. Yapay zeka ne durumda?

Yapay zeka her yeni çıkan oyun ile daha da öteye gidiyor. Biz oyuncular için daha gerçekçi ortamlarda beraberinde geliyor. Çünkü artık armut gibi önüne düşen tekdüze NPC'lerden sıkıldık. F.E.A.R. bu noktada Half-Life 2'den geri kalır durumda değil. Çünkü HL2 bu zamana kadar bir FPS'de gördüğümüz en akıllı NPC'lere sahipti. Ayrıca her yeni update ile bu daha da ileriye taşındı. F.E.A.R. da bizi yapay zeka konusunda hayal kırıklığına uğratmıyor. Hatta son zamanlarda görebileceğiniz en iyi yapay zekaya sahip. Mesela tam

bir çatışma ortasındasınız düşmanlarınız size deli gibi saldırmıyor. Etraftaki nesneleri tamamen size karşı kullanabiliyorlar. Bir rafı ona ulaşamamanız için önünüze itiyor. Bir koltuğu çekiyor kendine siper olarak kullanıyor ya da kendine saklanacak bir yer arıyor. Yangın tüplerine ateş edip sizi afallatabiliyor, hatta dolanacak yer varsa sizi arkadan çevirmeye bakıyor, oyundaki tüm yolları kullanarak tek bir yönden değil de farklı kombinasyon ile size saldırabiliyorlar. Bu yüzden sürekli farklı şeyler ile karşılaşıyorsunuz taktiksel olarak. Zaten zorluk seviyesini ne kadar artırırsanız etraftaki nesneleri size karşı daha sık kullanan NPC'ler görürsünüz ve daha sık el bombası atılır size. Yapay zekanın bir oyuncuyu tatmin edebilecek kadar etkileyici olması oyunu gerçekten çok zevkli bir hale getiriyor. Fizik herşeydir! F.E.A.R.'ın fizik motoru da grafikleri kadar etkileyici. Mesala etraftaki nesneler Havoc motorunu aratmayacak güzellik ile gerçek zamanlı olarak herhangi bir patlama esnasında veya ateş etmeniz ile etrafa dağılabiliyor. Bu patlamalar esnasındaki etrafa binlerce parça dağılıyor emin olabilirsiniz. Ayrıca ateş ettiğiniz düşmanlarınız vurulduğu yere göre tepki veriyor ve o tarafa doğru bir eğim gösteriyor. Bir düşmanı vurduğunuzda yüksek bir yerden düşerken tamamen fizik kurallarına uygun olarak yere çakılıyor. Half Life 2'deki yuvarlanan varilleri hatırlayacaktır herkes. Patlama esnasında havada uçuşan düşmanlara ve nesnelere bakarak ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz. Herhalde F.E.A.R.'a Gravity Gun'ı da koyarsak Half-Life 2'ye kafa bile tutabilir.

Page 136: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Harika Efektler F.E.A.R.'daki en can alıcı özellik ise hiç kuşkusuz muhteşem efektler. Slow-Motion'a geçtiğiniz zaman ateş ederken kurşunların saydamlaşarak dalgalı olarak süzülmesi, el bombasının patlama esnasındaki şok dalgalanması ve etraftaki nesnelerin bu efekte göre kırılma görüntüsü, etrafa deli gibi ateş ederken çıkan kıvılcım efekti, ki bu daha önce hiçbir oyunda görülmemiş güzellikte, kanların etrafı kırmızıya boyaması, duvarların aşağı inmesi, toz duman olması ortalığın her şey tek kelime ile on numara. Işıklandırma ise tek kelime ile mükemmel. El fenerinizin nimetini bu oyunda gerçekten anlayacaksınız. Ufak bir bataryaya bağlı olduğu için sık sık dolması için bekleyeceksiniz, çünkü gerçekten bu ışığa ihtiyacınız olacak. Ayrıca, bu muhteşem efektlere bir de seslerin muhteşemliğini katılınca işte o zaman tam bir şölen oluyor. Öyle ki, her bir kurşun kovanının çıkardığı ses, düşmanların bağrışmaları ağır çekimde iken boğuklaşan ses efektleri kesinlikle mükemmel ses konusunda rakiplerinden bir hayli ileri de çünkü sevgili F.E.A.R. Not: Ses ile ilgili sorun yaşayan arkadaşlar oyunun yüklü olduğu dizin içindeki WMFADist dosyasına çift tıklarlarsar codec'lerini güncelleyebilirler. Böylelikle duymadığınız diyalogları da duyabilirsiniz. Sistemim F.E.A.R.'ı kaldırır mı?

Aslında demoyu oynayan oyuncular aşağı yukarı sistemlerinin kaldırıp kaldırmayacağını tahmin edebilir. Ama oyunun demoya göre çok daha iyi optimizme edilmiş olduğunu söyleyebilirim. Sadece demoya göre iyi optimizme edilmiş durumda dedim, çünkü daha iyisi yapılabilirdi. Riddick, HL2, FarCry gibi mesela. Oyunu orta seviye bir PC'de hatta ortanın altında bir ekran kartı ile bile gayet hızlı oynayabilirsiniz. Tabi ki 512 MB ram ve 2.4Ghz'ten aşağı bir sistem olmamak kaydıyla. Grafik ayarlarının yapıldığı bölümde advanced sekmesi altında

graphics bölümünü açın ve en alttaki Pixel Dobling ve DX8 shaders ı On (Açık) durumuna getirin. Oyun çok hızlı bir şekilde oynatacaktır kendisini; ama grafikleri unutun. Kartınız Nvidia 5200, 5500, 5700, Ati 9200, 9500, 9600 serisinden ise AA ve soft shadows'u da kapatmanızı tavsiye ederim, 6600GT veya x700 gibi kartlara sahip olan arkadaşlar orta ayarlarda gayet akıcı bir oynanışa ulaşabilirler. Sizi tatmin ettikten sonra bir problem olacağını zannetmiyorum. Çünkü herkes yüksek çözünürlükte ve full detayda oyun oynamıyor. Düşük çözünürlükte de oyundan zevk alan arkadaşlar var. Birçok sitede birbirlerini sırf bu yüzden kıran arkadaşlar var. Benimki seninkini döver, hadi oradan gibi... Önemli olan sizlerin bir oyundan maksimum zevki almanız. Asıl can alıcı noktamıza gelelim. F.E.A.R.'ı benim oynadığım sistem 3.6Ghz 1GB Ram 6800GT@Ultra konfigürasyonuna sahipti. 1024*768'de tüm özellikler maksimumda 2xAA 2xAF 78.01 Forceware sürücüsü ile 30-35 fps'den aşağıya çok nadir düştüm genel itibari ile, çok hızlıydı.

Page 137: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Demoya nazaran en azından. Yani benim oynadığım sistemde demoya nazaran baya bir yol kat etmiş göründü oyun optimizme açısından. Aslında bu grafiklerdeki ve bunca güzelliğin sergilendiği bir oyunun bunca yüksek sistem istemesi de anormal bir durum değil. Şöyle bir örnek vereyim oyunu 6-12 ay sonra daha rahat oynarsınız. Nasıl mı? Doom 3, FarCry ve Half Life 2 yi gözünüzün önüne getirin; o zamanki sistemlere göre oyun çok kasıyor demiştik ama zamanla sistemlerini yenileyen arkadaşlar gördüler ki 6600GT veya x700 bir kart ile her iki oyunda çok iyi bir oynanabilirlik sunuyordu. Zaten yeni çıkan driverlar bir hayli yol kat etmiş durumda. Nvidia'nın 81,85 whql ve Ati'nin 5.11 Beta driverları yeni çıkan oyunların hepsinde gözle görülür bir performans artışı sağlıyor. O yüzden son driverları yüklemenizi tavsiye ederim. Oyunun grafikleri ise genel olarak gerçekten çok başarılı. Kaplamalardaki özen ve efekt zenginliği olarak ne Doom 3'ü ne de Half-Life 2 yi aratıyor. Half-Life 2'nin en büyük artısı kuşkusuz dev haritaları ve gece, gündüz oynanabilir bölümleri diyebiliriz. Zaten bazı haritalar Counter Strike: Source'taki Office ile çok benzerlik gösteriyor F.E.A.R.'da. Duvarın renginden tutun da kaplamadaki benzerliğe kadar. En azından ben benzettim. F.E.A.R.'ın grafik olarak Half-Life 2'den tek bir artısı var, o da efektlerdeki zenginliği. Çünkü hiçbir oyunda bu kadar güzel efektler görmedim. Peki ya Doom 3'e göre diyecek olursak da F.E.A.R. grafik olarak ve ışıklandırma olarak da önde diyebilirim. Oyun boyunca kullanılan Dynamic Lighting bu zaman kadar kullanılmış en güzel ışıklandırma ortamını sunuyor diyebilirim. Soft Shadow'un da güzelliği ile birleşince tam bir grafik şöleni oluyor oyunumuz. Grafik detaylarını kısaca oyunda özetleyecek olursam, F.E.A.R. her oyuncuyu tatmin edebilecek bir kalitede. Aşağıdaki tablodan F.E.A.R.'ı hangi ayarlarda nasıl bir sistem ile oynayacağınız hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.

Page 138: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

İlk hatırladığın şey nedir?

İlk hatırladığım şeyin ne olduğunu hatırlamasam da son hatırladığım şeyin F.E.A.R'ın son zamanlardaki en muhteşem yapım olduğu olacak. Keşke bu kadar çabuk bitmese de daha uzun oynasam diyeceksiniz ya da benim gibi HL2'de olduğu gibi her köşeye her deliğe bakacak oyunu sindire sindire tekrar oynayacaksınız. Ya da CS:S'e kadar olmasa da multiplayer'ına dalıp H+Sol Click'e dalacaksınız. Çünkü oyunun multiplayer'ı da kendisi kadar etkileyici. İtiraf etmem gerekirse Counter Strike'tan sonra online eğlenebildiğim tek FPS

diyebilirim. Fear için son hatırlayacağınız şeyin ne olduğunu da söyleyebilirim. Kesinlikle pişman olmayacağınız ve uzun zaman hafızanızdan silinmeyecek bir oyun olduğudur. Son olarak F.E.A.R.'ın piyasalara iki farklı versiyon olarak sürüldüğünü belirmek isterim. Biri sadece oyunun olduğu diğeri ise Directors Edition, yani yapımcının versiyonu olarak piyasada olan paket ki bunda ekstra tişört ve çıkartmalarda beraberinde geliyor. Ayrıca oyunun yapım aşaması oyunda emeği geçen herkes tarafından anlatılan uzun iki video yer alıyor. Ek olarak da Alma ile ilgili dört bölümlük kısa bir sinematik ve "machinima" videoları da Directors Edition'da yer alıyor. Oyunsuz ve F.E.A.R.'sız kalmayın.İyi eğlenceler(ALINTI)

Page 139: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

KKİİTTAAPP

MUSTAFA KEMAL ŞİRKET YÖNETSEYDİ: ATATÜRK’TEN ORGANİZASYON VE İNSAN YÖNETİMİ DERSLERİ

Mustafa Kemal, acaba bir şirkete Yönetici olsaydı, o şirketi nasıl yönetirdi? Büyük bir şirketin Yöneticisi olduğunda, Mustafa Kemal’in yönetim ve liderlik tarzlarının, bu şirketin performansını nasıl etkileyeceğini hiç hayal ettiniz mi? - Mustafa Kemal şirketin kârını artırmak için neler yapardı? 07 Nisan 2010 yılında yazılmış olan bu eser Koray Tulgar tarafından araştırma yazısı olup 236sayfadan oluşmaktadır. Alfa yayınları aracılığı ile değerli okuyucularına sunulmuştur. Ulu önderimizin yöneticilik özellikleri üzerinde durularak emrinde çalışan personelin işine istekli olması için verdiği ince detaylara kadar her şey anlatılmıştır. Her halde kriz döneminde çok satanların arasında yerini alır iş sahiplerine hitap eden bir eser.

Page 140: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

PASLI GÜNEŞ

Paslı Güneş’le usta işi bir roman okumanın lezzetine mi kapılmak; yoksa günümüze damgasını vuran terörün ve intihar bombacılığının psikanalizini mi yapmalı? Paslı Güneş altında, yeryüzü kültür coğrafyasında akıp duran bilgi ırmaklarında mı yıkanmalı; yoksa tarih salıncağında gidip gelirken önümüze çıkan ilahiyat bilgilerini mi derlenmeli? Mehmet Coral, roman malzemesini okurun önüne ham haliyle koyuyor, roman okuruyla birlikte harmanlanıyor, okunduğu vakit romana dönüşüyor.

07 Nisan 2010 yılında yazılmış bu eser Mehmet CORAL tarafından yazılıp Doğan kitap evi tarafından değerli okuyucularına sunulmuştur.

Page 141: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

ATATÜRK’ÜN EKONOMİ MUCİZESİ – TÜRK EKONOMİSİNE ŞOK TEDAVİ

Büyük Atatürk’ün ekonomik görüş ve uygulamaları ölümünden sonraki uzun yıllar boyunca araştırma konusu yapılmamış ve Türk kamuoyu ile dünya yazarlarının ilgisini çekmemiştir. Bu ilgisizliğin temelinde, O’ndan sonra gelenlerin bu görüş ve uygulamalar üzerinde durma gereği duymamalarının ve birçoklarının da bu görüş ve uygulamaların önemini anlayamamış olmalarının büyük payı vardır. Dr. Kumkale, bu alandaki bir büyük boşluğu doldurmak ve Atatürk’ün ekonomik alanlarda da büyük bir devrimi gerçekleştirmiş olması gerçeğini dünyaya anlatmak açısından büyük bir hizmeti yerine getirmiştir. Gerçekten Atatürk’ün bu ‘ekonomik devrimi’ cumhuriyetin kurulması, laiklik, hukuk, dil, tarih, giyim, harfler gibi alanlardakilere eşdeğer önemde ve büyüklüktedir. Bu ekonomik devrim ve uygulaması olmasa, Atatürk’ün tüm öteki devrimlerinin uygulamaya konmasında ve sonuç almada büyük güçlüklerle karşılaşmış olacağı şimdi çok daha iyi görülebilmektedir.

Yanmış, yıkılmış ve son üç savaşta yenilmiş bir millet ile bu büyük devrimleri yapabilmenin, ancak ekonomik alt yapıda gelir ve kaynak yaratabilmeye bağlı olduğunu Birinci Dünya Savaşı sonrasının sisleri içinde görebilmiş Büyük Önderimizin uygulamaları, zamanın ekonomik düşün alanına da katkılar yapacak yenilikler taşımaktadır. Milletçe kalkınmayı milletinin hasletlerine uygun bir ekonomik plâna bağlama becerisini gösteren büyük önder ve arkadaşlarına, bu nedenle de binlerce şükran borçluyuz.

Page 142: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

13 Mart 2010 yılında yazılmış bu eser Tahir Tamer Kumkale tarafından yazılmıştır. Araştırma yazısı olup pegasus yayın evi aracılığı ile bizlere sunulmuştur. 464 sayfadan oluşmaktadır.

Çekim Yasasının Temeli Olumlu Düşünme

Kafamızda olumlu şeyler düşündükçe hayatınızda olumlu şeyler çoğalır. Olumsuzu düşündükçe de olumsuzlar… Hayatımıza pozitif olanı çekebiliriz. Olumsuz söylemler yerine olumlu eylemleri koyabiliriz. Pozitif düşünce gücünün sırrı budur. Sırın en olduğunu bilmek yetmez. Onu uygulamayı da bilmek gerekir.

13 Mar 2010 yılında yazılmış bu eser Vera Peiffer tarafından Alfa Basım Yayım Dağıtım aracılığı ile bizlere sunulmuştur. Kişisel Gelişim yazısı olup 228 sayfadan oluşur.

Page 143: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Mutlu ve Başarılı Bir İş Yaşamı İçin Profesyonel Zekâ

Bu kitap, her düzeyde yöneticiye, insan kaynakları görevlileri ile bu alandaki eğitim kurumlarının öğrenci ve öğretim elemanlarına, danışmanlık ve eğitim hizmeti verenlere, gelecekte başarılı ve mutlu çocuklar yetiştirmek isteyen anne babalara, çalışma hayatına atılmak üzere olan üniversitelilere ve tüm çalışanlara yönelik bir kişisel gelişim çalışmasıdır.

Bu kitap Hakan Yöney tarafından yazılmış olup Remzi Kitap evi aracılığı ile değerli okuyucularına sunulmuştur. Kişisel Gelişim kitabı olup 263 sayfadan oluşmaktadır.

Page 144: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

SİNEVİZYON

Arthur Conan Doyle'un dünyaca ünlü karakteri Sherlock Holmes'un dinamik yeni uyarlamasında Holmes ve cesur ortağı Watson en son maceralarına atılıyorlar. Dövüş tekniklerini, efsanevi zekası gibi silah olarak kullanan Holmes, bu macerasında ülkesini yok edebilecek ölümcül bir komployu aydınlatmak için yeni bir düşman ile savaşıyor.

Page 145: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

2003 yılında ABD önderliğinde Bağdat'ın işgali sırasında, tebligat çavuşu Roy Miller ve ordu müfettişlerinden oluşan ekibi, Irak çölünde

depolandığından kuşkulanılan kitle imha silahlarını bulmak üzere görevlendirilir. Bubi tuzaklı bir bölgeden diğerine geçen askerler, ölümcül kimyevi maddelerin peşine düşerler. Ancak bunun yerine, görevlerinin amacını taban tabana değiştirecek bir örtbas olayı ile

karşılaşırlar.

Farklı amaçları olan ajanlarca çevrilmiş olan Miller, yabancı topraklardaki gizli ve sahte istihbarat bilgilerinin ışığında, zorba bir

rejimin yıkılmasına ya da istikrarsız bir bölgede savaşı tırmandıracak yanıtlara ulaşmak zorundadır. Bu hararetli ve tehlikeli yerde, en zor

bulunan silahın, gerçeğin kendisi olduğunu keşfeder.

Page 146: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

1913 yılında Kuzey Almanya'nın kırsal bir bölgesinde tuhaf olaylarla karşılaşılmaktadır. İlk önce kasabanın doktoru atından düşer. Ağır

yaralanan doktora tuzak kurulduğu anlaşılır. Hemen ardından yaşanan bir iş kazası, kasaba halkını iyiden iyiye huzursuz etmeye

başlar. Bölgenin çiftlik sahibinin oğlunun kaybolması ile tüm bunların bir tesadüf olmadığı anlaşılır. Çiftlik sahibinin oğlu bir çeşit

cezalandırma ritüeline tutulmuştur. Bu yaşananların failleri kasaba halkı içindendir.

Kasabanın öğretmeni bu durumu anlamaya çalışır. Yavaş yavaş

kasabadaki insanları takibe alır. Masumiyet, artık soru işaretleri ile dolu boş bir kavramdır.

Page 147: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Post apokaliptik bir dünyada yalnız savaşçı Eli, insanlığın hayatını kurtaracak bilgilere sahip gizemi bir kitabın koruyucusudur. Kitabı

korumak için yolundaki tüm engelleri yok etmeye kararlıdır.Seçtiği için değil öyle gerektiği için savaşçı olmuş Eli sadece huzur aramaktadır, ama zorlanırsa yaptıkları ölümcül hatayı anlama fırsatı vermeden

rakiplerini alaşağı etmektedir. Şiddetle koruduğu şeyse hayatı değil, geleceğe dair umudu; 30 yıldır taşıyıp koruduğu ve gerçekleştirmeye

kararlı olduğu bir umuttur. Bu adanmışlıkla hareket eden ve kendinden büyük bir şeye olan inancını rehber edinen Eli, hayatta kalmak için

gerekeni yapmalı ve devam etmelidir.

Bu yıkılmış dünyada Eli'nin elinde tuttuğu gücü anlayan ve onu ele geçirmeye kararlı olan bir tek kişi var: Carnegie... Hırsızlar ve

silahşörlerden oluşan derme çatma bir kasabada hükümdarlığını ilan etmiş bir despot olan Carnegie'nin evlatlık kızı Solara da başka bir nedenden ötürü Eli ile ilgilenmektedir. Eli onun için üvey babasının gölgesinin ötesinde neler olabileceğine dair bir dünya sunmaktadır.

Ama her ikisi de Eli'yi yolundan döndürmenin kolay olmadığını görecektir.

Page 148: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Robin Hood hikayesinin Riddley Scott yorumu...Fransızlar'a karşı Kral Richard'ın ordusunda savaşan Robin Hood, Nottingham'a geri

döndüğünde herşeyi değişmiş bulur. Başlangıçta kendi çıkarlarını korumak için bazı önlemler alması gerektiğini düşünen Robin Hood,

Richard'ın boşluğundan yararlanan Nottingham Şerifi'nin acımasızlığına tanık olur. Robin ve arkadaşları, aldığı yüksek vergilerle

halkı ezen bu depotik lidere karşı birleşir.Bu sırada genç bir dul olan Lady Marion, Robin Hood'un esrarengiz kişiliğinden etkilenir ve onu takibe alır. Gördüğü Robin ve adamlarının birer hırsız olmaktan çok,

özgürlük savaşçıları olduğudur. (Tercih ettiğimiz bu film yakında vizyona girecektir…)

Page 149: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Haylaz bir prensolan Dastan istemeden de olsa gizemli bir prensesle güç birliği yapar. Birlikte, zamanı tersine çevirebilen Zamanın

Kumları'nı açığa çıkarabilecek ve sahibinin dünyaya hükmetmesini sağlayabilecek olan eski bir hançeri korumak üzere karanlık güçlere

karşı bir yarış içine girerler. (Tercih ettiğimiz bu film yakında vizyona girecektir…)

Page 150: Zülfü Ağar E-Dergi2.sayı

Ateş, Su, Hava, Toprak ulusları barış içinde yaşarken, Ateş kabilesi hepsine birden savaş açar ve dört elementi simgeleyen bu ulusların topraklarını işgal eder. Ateş ulusunu sadece bir kişi durdurabilir:

Avatar. Yıllar önce ortadan kaybolmuş olan Avatar, 100 yıl sonra bir çocuk görünümündeki Aang olarak yeniden ortaya çıkar. Aang, dostları Katara ve Sokka ile birlikte Ateş ulusunu engellemeye çalışacaktır.

(Tercih ettiğimiz bu film yakında vizyona girecektir…)

Seattle'da esrarengiz cinayetler baş gösterirken, Victoria da Bella'dan intikam almanın planlarını yapmakta. Edward, cinayetlerin kana olan

açlıklarını kontrol edemeyen yeni doğmuş vampirler tarafından işlenildiğinden şüphe etmektedir. Bella ise Edward'a olan aşkı ve

Jacob'la arkadaşlığı arasında seçime zorlanmaktadır (Tercih ettiğimiz bu film yakında vizyona girecektir…)